Dil Gelisimi 1

53
DİL GELİŞİMİ Belli bir dilde kullanılan ses örüntüleri ve bunları yöneten kurallara ses bilimi denmektedir. Bir dilde sözcüklerin birleşerek bir cümle oluşturması ile ilgili kurallara sözdizim dönmektedir. Bir anlam ileten ses, işaret veya sembollere ifadesel dil denmektedir. Dil gelişimi süreci bebek ilk sözcükleri söylemeden çok önce

Transcript of Dil Gelisimi 1

DİL GELİŞİMİBelli bir dilde kullanılan ses örüntüleri ve bunları yöneten

kurallara ses bilimi denmektedir. Bir dilde sözcüklerin birleşerek bir cümle oluşturması ile ilgili

kurallara sözdizim dönmektedir.

Bir anlam ileten ses, işaret veya sembollere ifadesel dil

denmektedir.Dil gelişimi süreci bebek ilk

sözcükleri söylemeden çok önce başlar; bu döneme dil öncesi evre

denir.

• İnsanlar sesli ifadelerle veya işaretlerle iletişim kurmaktadırlar.

• Bebekler işaret dilini de öğrenebilmektedirler.

• Sağır bebekler aynı şekilde girdi varsa işiten bebeklerin konuşmayı öğrenmesi gibi işaret dilini öğrenmektedirler.İşaret dili ile sözel dil aynı zaman dilimlerinde öğrenilmektedir. İşaret dilini öğrenen çocuğun ilk simgesel işareti kullanması ile işiten çocuğun ilk anlamlı sözcüğü aynı dönemde ortaya çıkmaktadır.

• Sağır anne babaların çocukları, eşit oranda girdi aldıklarında konuşma dili ve işaret dilini aynı anda öğrenebilmektedirler.

• Araştırmalarda henüz altı aylık bebeklere bile 4 saat içinde belirli işaretler öğretilebilmektedir.

• İşaret dilinin dil gelişimini zenginleştirip zenginleştirmediğini anlamak için Cyne Johnson ve ark. Yaptıkları çalışma sonucunda işaret dilinin dili zenginleştirdiği konusunda bulguya rastlanmamıştır.

• Ancak işaret dilini öğrenmenin bir zararıda tespit edilmemiştir.

Dilin İlk Algılanışı

Bebekler sözcükleri ayrı ayrı işitebilmeye başlamadan önce dil öğrenemezler.

1-2 aylık bebekler harf seslerine dikkat edip, aralarındaki farkı anlıyorlar. Birkaç ay sonra hece ve sözcükleri ayırt edebiliyorlar.

Araştırmalara göre bebekler ilk aylarda konuşmanın tonlama ve vurgulama örüntülerine de duyarlıdırlar.

Beş aylık bebekler yetişkinlerin olumlu tonla konuşmalarını fark edip gülümsüyorlar. (Fernald, 1993)

İlk Sesler ve Jestler

• Ses çıkarma becerisi, algısal beceriler kadar erken gelişmiyor.

• İlk bir ayda yaygara, geğirme ve tatmin sesleri ve daha çok ağlama sesleri çıkarıyorlar.

• 1-2 ay arasında gülme ve agulama sesleri çıkarıyorlar.

• 6-7 aylar civarında ünsüz harf sesleri ve ünlü- ünsüz ses birleşimlerini çıkarmaya başlıyor. Buna cıvıldama denmektedir. (dadadada, nanana)

• 6-12 ay arasında artarak devam eder.

Çocuklarda dil konusunun en önde gelen kuramcısı

Lois Bloom (1998) yetişkinlerin bu yeni sesleri çok daha kolay taklit edebildiklerini, bununda taklit oyununu zevkli hale getirdiğini ve çocuğun dil öğrenimine katkıda bulunabileceğini belirtmiştir. Bir müddet sonra cıvıldamadaki tonlamalar işitilen dilin tonlamasına dönüştüğü

gözlenmiştir. Cıvıldama konuşmanın hazırlığıdır. İlk cıvıldamada bebekler her türlü sesi kullanırlar.

9-10. aylardan sonra işittikleri dildeki sesler artar, diğerleri elenir. Buda budama ve sinaptik gelişimle ilgilidir.

• Cıvıldama doğumla başlayan bir gelişim sürecinin parçasıdır.

• Bebeğin 1. yaş civarında jestleri öğrenmesi de

• Gelişim sürecinin bir parçasıdır. (elle gösterme, el sallama vb.)

• Jest ve sesler bir arada kullanılabilir.

• Araştırmalara göre sağır anne babaların sağır çocukları 7-11 aylar arasında ‘’ işaretle cıvıldama’’ sergilemektedirler. Daha sonra elle gösterme jestleri geliştirmektedirler. 12 ay civarında işlevsel jestlere başlarlar. ( su içme işareti vb)

Alıcı Dil Bir bebek söylenen sözcükleri ilk olarak 9-10. aylarda anlamaktadır. Larry Fenson ve meslektaşları (1994) yaptığı bir çalışmada 10 aylık bebekler 30 sözcük, 13 aylık bebekler yaklaşık 100 sözcük anlamaktadırlar.

Sözcükleri ve Anlamlarını ÖğrenmekÇocuklar 12 ya da 13. ay dolaylarında cıvıldamaların arasında kelimeler de söylemeye başlarlar. Sözcüklerle karşılık geldiği olay veya nesneler arasındaki özel bağları anlamaya çalışıyorlar. Sözcük: Bir şeye, bir eyleme, soyut bir şeye gönderme yapmak için tutarlı bir şekilde kullanılan ses veya ses kümesidir.

• Küçük çocuklar herhangi bir sesi sözcük olarak kullanabilirler. Bu sesin büyüklerin kullandığı gibi bir ses olması gerekmez.

• Örn. Fu sözcüğünü su anlamında kullanabilirler.

• Bir çocuk ilk sözcüklerini bir iki özel durumda ve yeterince ip ucu olunca kullanıyor.

• 12- 18 ay arasında öğrenilen sözcük sayısı 30 civarındadır.

• Dil bilimcilerin çoğu çocuğun öğrendiği ilk kelimeleri bir bağlamlar kümesine bağlı olarak öğreniyorlar.

• Yani sözcüklerin bağlamdan bağımsız olarak nesne veya olayları tanımladığını bilmiyorlar.

• Fenson un çalışmalarına göre 16 aylık çocuklar yaklaşık 50 kelime, 24 aylık olduklarında yaklaşık 320 kelime dağarcığına sahiptirler.

• Başlangıçta çoğunlukla nesne ve kişi adlarını öğreniyorlar, fiilleri daha sonra öğreniyorlar.Bazı araştırmacılar bunun nedeninin çocukların 18 aylık olana kadar sözcüklerle eylemleri tutarlı olarak birleştirememeleridir.

• Önce isimleri öğrenme yetişkinlerin çocuklarla konuşmalarına da bağlı olabilir.

• Bazı araştırmacılar çocukların nesneleri kategorize etmeye başlamalarından sonra hızla kelime öğrendiklerini ileri sürmektedirler.

• Çocuklar bir müddet sonra her adın bir kategoriyi ifade ettiğini anlamaktadırlar. Yani adlar çocuğun düşünmesini etkilemektedir.

• 2,5 yaşında çocukların dağarcığında bulunan kelime sayısı yaklaşık 600 civarındadır. Bunların dörtte biri fiildir. Beş altı yaşlarındaki çocuk her gün yaklaşık 10 sözcük öğrenebilir ve 15 bin civarında sözcük bilebilir.

• Bu hızlı artış 3 yaş civarında çocukların bir grup içindeki sözcüklere odaklanmalarına bağlı olabilir.

• Yani sözcüklerin kategorik yapısını anlamak yeni sözcükler için ‘’zihinsel oluklar’’ oluşturmaktadır.

• Bu oluklar oluştuktan sonra çocuklar yeni ses girdilerini bu olukları doldurmak için düzenlemektedir.

• Yeni sözcükler ile çevredeki nesneler ve olaylar arasında kategorik bağlantı kurmaya hızlı haritalama denmektedir.

• Hızlı haritalama sayesinde çocuk yeni kelimenin anlamını hızlıca tahmin edebilmektedir. Bunu test etmek için konuşmalarında kullanmaktadır. Geri bildirimler sayesinde sözcükten çıkardığı anlamın ve kategorinin doğru olup olmadığını öğrenmektedir.

• Okul öncesi çocukların çok konuşmalarının ve büyüklerin cevap vermesini istemelerinin nedeni bu olabilir.

• Jeremy Anglin’e göre (1993, 1995) çocuklar çocukluk döneminin ortalarında her yıl kelime dağarcıklarına 5- 10 bin kelime eklerler.

• 3. sınıfla 5. sınıfa kadar en çok türemiş kelimeler sayesinde sözcük dağarcıklarını arttırırlar.

• Anglin’e göre çocuklar 8-9 yaşlarında sözcük kategorileri ile sıfat ve ad bağlantısını kurarlar.

• ( sevinçli, sevinç)

• Çocuklar zamanla kategorileri genişletmektedirler.

• Örn. 2 yaşındaki bir çocuk bir kedi gördüğünde gel kedi dediğinde bu sözcüğü o kedi içinmi kullanıyor, yoksa dört ayaklı bütün hayvanlar içinmi kullanıyor?

• Çocuğun bu sözcüğü hangi kategori için kullandığını anlamanın yolu, başka hangi canlılar için bu sözcüğü kullandığını öğrenmektir.

• Çocuk tüylü olmaya dayanan bir kategori yarattıysa birçok tüylü hayvana kedi diyecektir.

• Belki de bu sözcüğü yalnızca evdeki kedi için kullanmaktadır.

Sözcüğün tek bir nesne için kullanılmasına daraltma denmektedir ve özellikle sözcük dağarcığı gelişiminin ilk dönemlerinde görülür.

Dil gelişmeye başladığında sözcüklerin kategorilerle uyumunu öğrenirler ve aşırı genişletme yaparlar. Yani kedicik sözcüğünü diğer tüylü hayvanlar içinde kullanırlar. ( Clerk, 1983)

Her çocuğun genişletmesi kendisine özgüdür. Bir çocuk top sözcüğünü elma, portakal, yumurta için de kullanırken, başka bir çocuk top sözcüğünü ampüller, karpuz, yuvarlak taşlar için kullanabilir.

• Aşırı genişletme diğer nesnelerin isimlerini bilmemekten kaynaklanabilir. Onların isimleri de öğrenilince aşırı genelleme ortadan kalkar.

• Bir tartışma konusu da bir sahne için bir sözcük kullanıldığında bu sözcüğün sahnenin hangi kısmına gönderme yaptığını çocuklar nasıl anlıyorlar.

• Örn. Kırmızı elbiseli bir çocuk çimlerin üzerinde elinde bir oyuncakla koşarken, bu sahneyi gösterip çocuk dediğimizde, çocuk sözcüğünün ‘’koşmaya’’, ‘’ oyuncağa’’, ‘’ kırmızı renge’’, ‘’ çimlere’’ değil de çocuğa gönderme yaptığını nasıl anlıyor?

• Çocuklarda sözcüklerin nesnelerin parçalarına ya da niteliklerine değil de nesnenin bütününe gönderme yaptığını anlamak bakımından doğuştan gelen bir özellik olabilir. Buna tam nesne sınırlaması denir.

• Her nesnenin tek bir adı olduğunu bilmeye karşılıklı dışlayıcılık sınırlaması denmektedir.

• Doğuştan gelen bir yetenekte her sözcüğün farklı bir anlamı olduğunu anlamaktır. Buna zıtlık ilkesi denmektedir.

• Bunu anlamak için Carey ve Bartlet (1978) 2 ve 3 yaşlarındaki çocuklara kırmızı ve krom tepsi

• gösterip krom tepsiyi getirin kırmızıyı değil demişlerdir. Çocuklar kırmızı rengi önceden bildiklerinden diğerinin de krom olduğunu tahmin etmişler ve çoğu doğru tepsiyi getirmiştir. Yani çocuklar kırmızı rengi bildiklerinden krom sözcüğünün de bir renge gönderme yaptığını diğer rengin de krom olduğunu anlamışlar bir hafta sonrada bunu hatırlamışlardır. Yani zıtlık yoluyla diğer sözcüğün anlamını kavramışlardır.

• Sınırlama yaklaşımını ilk savunanlar bu yeteneğin doğuştan geldiğini öne sürmüşlerdir.

• Buna karşı çıkanlar ise sınırlamaları çocukların zamanla öğrendiklerini öne sürmüşlerdir.

• Carolyn Merves ve jacquelyn Bertrand (1994)

• 16- 20 aylık çocukların hepsinin yeni, bilinmeyen nesnelerin adını öğrenirken zıtlık ilkesini kullanmadığını bulmuşlardır.

• Örneklemdeki bu ilkeyi kullanan çocukların sözcük dağarcığı daha fazla, kategorilere ayırma konusunda daha başarılıdırlar.

• Katherine Nelson’ a göre (1988) anne babalar çocukla konuşurken belirsiz bir şeyi işaret edip bir sözcük kullanmazlar. Çocuğun oynadığı yada gösterdiği şeyi nitelerler. Böyle davranan anne- babaların çocukları dili biraz daha iyi öğrenirler.

• Bazı araştırmalarda çocukların yeni sözcükleri işittikleri ortamlarda sözcüklerin anlamlarını öğrenmeleri için çok sayıda ipucu olduğunu belirtmektedirler.

• DİLBİLGİSİ ve PRAGMATİKLERİN GELİŞİMİ• Sözcükleri öğrenen çocuğun atacağı 2. adım

• Önce iki, sonra, üç, dört, beş ve daha fazla sayıda kelimeyi bir araya getirerek cümle kurmaktır.

• İki kelimelik cümleler 18-24 ay arasında kurulmaya başlanır. Larry fenson’un çalışmalarına göre ilk sözcükler çocuk 100-200

• Sözcük dağarcığına ulaştıktan sonra başlamaktadır.

• Çocuklar önce tek sözcüğü kullanıyorlar, sonra tek sözcüğün yanına ikinci sözcük anlamını veren bir jest yapıyorlar.

Bu sözcük ve jest birleşimi tümce söz olarak adlandırılmaktadır. En çok 12-18 ay arasında kullanılır.

Çocuklar bir iki yıl içinde çok sayıda ve karışık tümceler kurmayı öğrenirler.

İlk Cümleler• Ünlü çocuk dil gözlemcisi Roger Brown’ın 1. dönem dilbilgisi dediği cümlelerin birkaç ayırt edici özelliği vardır.

• Kısa ve basit olurlar. Adlar, sıfatlar ve fiiler kullanılır. Ancak bükümler kullanılmaz.

• Örn. İngilizce konuşanlar isimlerin sonuna çoğul eki, zamanların sonuna ekler gibi. Brown buna telgraf konuşması demektedir.

• Bunun diğer dillerde de olduğu net değildir.

• Bazı araştırmacılar çocukların ilk konuştukları cümlelerdeki sözcükleri, konuştukları dilde bu sözcüklerin ne kadar vurgulandığı belirlemektedir.

• Örn. Türkçede çekimler vurgulandığından türkçeyi duyarak büyüyen çocuklar çekimleri daha erken öğrenirler.

• Çocuklar belirli sözcüklere odaklanıp bunları belli bir sırayla bir araya getirirler.

• İki kelimelik cümlelerle daha uzun cümleleri ifade ederler.

Dilbilgisi Gelişiminde Hamle• 18-20 aylık çocukların çoğu hala bir iki sözcüklü cümleler kurarlar. 24 aylık çocuklar 4-5 kelimelik, 30 aylık çocuklar 8- 9 kelimelik cümleler kurabilmektedirler.

• Kızlar biraz daha önde gitmektedirler.• Fenson çocuğun kurduğu cümlelerin karmaşıklığı ile konuşurken kullandığı sözcük dağarcığı arasındaki korelasyonu 0.84 bulmuştur.

• Çocuklar bükümleri ve işlev sözcüklerini öğrenince konuşmaları telgraf konuşması olmaktan çıkar.

• Çocukların bükümleri ve karmaşık cümleleri ne zaman kuracakları önceden öngörülebilmektedir.

• İngilizce konuşan çocukların ilk kullandıkları çekim eki - yor ekidir. Daha sonra – de, - da ekleri, sonrada çoğul ekleridir. En son yardımcı fiillerdir.

• Soru cümlelerinde de önce soru sözcükleri başa konuyor yardımcı fiillerin doğru yeri sonra öğreniliyor.

Aşırı Genelleme

3-4 yaşındaki çocuklar temel kuralları düzensiz fiillere uygularlar. Önce az sayıda düzensiz geçmiş zaman ekini öğrenip sonra bunu genelleyerek bütün fiillere uygularlar.

3-4 yaşındaki çocuklar, öğrendikleri dili akıcı olarak konuşsalar da hala bir çok düzeltmeye ihtiyaçları vardır. Bu düzeltmeler okul öncesinde, ilkokulun ilk sınıflarında, hatta ilk gençlik yıllarında da devam eder.

Karmaşık Cümleler

Küçük çocuklar bükümlü cümleleri, olumsuz ve soru cümlelerinden sonra iki fikri birleştirmek için ancak ve ve bağlaçları, yan cümleleri kullanırlar.

Çocuklar pasif cümleleri anlamakta ve kullanmakta zorluk çekerler 8-9 yaşlarına kadar bunları spontane cümlelerde kullanamazlar.

Konuşmada asıl sıçrama tek sözcüklerden, karmaşık soru, emir ve olumsuz cümlelere geçilen 1-4 yaşları arasında oluşur.

• Çocukluk döneminin ortalarında çocuklar dilbilgisinin ince noktalarını da öğrenirler.

• Örn. Gitmiştim, gidiyordum, gidiyormuşum, gittim gibi kelimelerin anlamını bilir ve bunları doğru kullanabilirler.

• Muğlak olmayan, nazik, ikna edici cümleleri, konudan ayrılmadan konuşmayı öğrenirler.

Dilde Pragmatik Pragmatik: Dilin sosyal ilişki kurmak için kullanımındaki kurallardır.

Peki çocuklar sosyal iletişim için veya kendi davranışlarını düzenlemek için kullanmayı nasıl öğrenirler.

Çocuklar özel durumlarda dilin hangi türünü konuşacaklarını nasıl öğrenirler.

Henüz 18 aylık çocuklar bile anne baba ile konuşurken onların bakış örüntülerini öğrenirler.

2 yaşındaki bir çocuk bile kullandığı dilin biçimini içinde bulunduğu duruma veya konuştuğu kişiye uydurabilir.

Çocuk büyüdükçe dili dinleyiciye uydururlar. 4

yaşındaki çocuklar 2 yaşındaki çocukla konuşurken farklı 2 yaşındaki çocukla daha farklı konuşurlar.

Dil ve Öz Denetim Kendi kendine söylenen tamamlanmamış cümlelerden, mırıldanma ya da talimatlardan oluşan kendi kendine konuşma, sözcük ve ilk cümlelerden itibaren görülür.

Örn. ‘’Hayır oraya olmaz’’, ‘’onu oraya koyma’’ vb.

Piaget buna benmerkezci konuşma demektedir.

Vygotsky ise bu, çocuğun davranışlarına rehberlik etmek amacı ile kendisi ile iletişim kurmasıdır.

Vygotsky’e göre, tüm bilişsel gelişimin merkezinde dilin bu şekilde kendini yönlendirme amacı ile kullanılması yer almaktadır.

Küçük çocuklar bu konuşmayı sesli yaparken daha büyük çocuklar sessizdir, zor durumlarda sesli olabilir.

Çocuk karmaşık bilgi işleme stratejisini kendine anımsatmak için sesli düşünür, çocuk bu stratejiyi öğrendikten sonra artık sesli konuşmaya gerek kalmaz.

Dil gelişimini anlamak için bilişsel gelişimi, toplumsal becerilerin ve anlayışın bilinmesi gerekir.

Lois Bloom’a göre çocukların dil gelişiminin nedeni, kendilerinin ve başkalarının duygu ve düşüncelerini paylaşmak istemeleridir.

Yani toplumsal gelişim, dil gelişimi, fiziksel gelişim bir bütündür.

Dil Gelişiminde Taklit ve Pekiştirme

Dil öğrenmenin bir nedeni de taklit dir. Çocuk duyduğu dili öğrenir, bir yetişkini taklit eder.

Fakat çocuklar duymadıkları sözcükleri ve ifadeleri de konuşurlar. Yani taklit olmadan da bazı şeyleri konuşurlar.

Skinner anne babaların taklitte rolleri olduğu kadar, sistematik pekiştirmelerle de çocuğun dilini şekillendirdiklerini savunmuştur. (şekillendirme süreci)

Yeni Çevresel Kuramlar

Araştırmalar, anne babaları kendileri ile daha sık konuşan, düzenli olarak kitap okuyan, konuşmalarında geniş sözcük yelpazesine yer veren çocukların erken konuştuklarını, daha fazla sözcük dağarcığına sahip olduklarını, daha karmaşık cümleler kurduklarını, okuma yazmayı daha erken öğrendiklerini ortaya koymuştur.

• ABD’ de yürütülen boylamsal bir çalışma yoksulluğun dil gelişimini geri bıraktığı görülmüştür.

Yoksul çocuklar daha az kelime biliyorlar, daha az karmaşık cümle kurabiliyorlar.

Anne Dili Çocukla konuşulan dilin niceliğinin yanı sıra, anne babanın konuştuğu dilin niteliği de çocuğun dil öğrenmesinde etkilidir.

Yetişkinler çocuklarla konuşurken çok basit bir dil kullanıyorlar, buna anne dili denmektedir.

( bebeğe yönelik konuşma)

Bu konuşma tiz bir sesle ve daha yavaş söylenir.

Cümleler kısa, dilbilgisi açısından basittir. Ve tekrarlanır. Çocuğun konuşmalarını da daha doğru olarak tekrarlarlar.

Anne dilinin çocuğa çekici gelmesinin nedeni tiz bir sesle konuşulmasıdır. Bu sesle dikkati çekilen çocuk basit ve tekrarlanan sözcükleri ayırt eder.

Düzeltilen yanlış kelimeleri ve grameri daha fazla taklit etmektedir.

Büyükler çocukların kurduğu cümleleri de biraz daha uzun ve dilbilgisi bakımından daha doğru olacak şekilde tekrarlarlar. Buna yayılım ve ya yeniden biçimlendirme denir.

Çocuk ‘’ anne balon’’ dediğinde, annesi ‘’ evet, balon uçuyor’’ diyerek,

ve ya çocuk ‘’ anne mama’’ dediğinde annesi

‘’ evet, sen acıktın ya da bak bu yemek’’ diyerek biçimlendirir.

Çocuğun duyduğu dil biçimlendiricidir. Bu şekilde dilbilgisi kurallarını daha çabuk öğreniyorlar.

• Ancak biçimlendirme ebeveyn çocuk konuşmalarında azdır. Buna rağmen çocuk karmaşık konuşmayı öğrenir.

• Anne dili konuşmayan kültürlerde de veya depressif anneler de bu dili konuşmadıkları halde çocukları konuşmayı öğreniyorlar.

• Doğuştancı Kuramlar• Bu kurama göre dil öğrenimi için gerekli şeylerin çoğu doğuştan vardır.

• Noam Chomsky bu kuramın önemli savunucusudur. Dilin karmaşıklığı ve dil gelişimindeki dönem ve basmaklarda çocuklar ve diller arasındaki benzerliklerden etkilenerek bu kuramı kurmuşlardır.

• Bu kuramın diğer önemli savunucusu Dan Slobin’e göre bir bebek ‘’ çevreye bakınma kuralları’’ ile doğduğu gibi, ‘’ çevreyi dinleme kuralları ‘’ ile de programlanmışlardır.

• Ayrıca bebeklerin seslerin başlangıç ve sonlarına ve vurgulanan seslere programlandıklarını da öne sürmüştür. Bazı araştırmalar bunu desteklemiştir.

Oluşturmacı Kuramlar• Bu kurama göre çocuk daha geniş kapsamdaki bilişsel gelişimin bir parçası olarak dili kurmaktadır.

• Melissa Bowermann bunu ‘’ çocuk dili daha önceden formüle ettiği anlamları ifade etmek için kullanır’’ şeklinde açıklıyor.

• Lois Bloom, çocuğun zihnindeki fikir ve kavramları paylaşmak için dili kullandığını belirtmektedir.

• Sözel iletişimi başlatanın anne değil çocuk olduğunun gözlenmesi bunu destekleyen bir belirtidir.

•Dil öğreniminin erken dönemlerinde çocuklar arasında çok benzerlik olması, bütün çocukların başlangıçta aynı bilgi işleme kurallarından ve çevrelerindeki insanlardan çok benzer girdiler almasından kaynaklanıyor olabilir.

Seçmeci Bir yaklaşım• Doğuştancı ve oluşturmacı yaklaşımı birleştiren bir yaklaşımdır.

• Doğuştancı yaklaşıma göre, doğuştan gelen özellikler nedeni ile çocuk önce dilsel önemli özelliklerine dikkat ediyor ve bunları doğuştan gelen özelliklerle işliyor. Sonra çevreden gelen yeni bilgilerle bu şemaları değiştiriyor. Sonra her dilin kuralı farklı olduğundan dil gelişimindeki benzerlikler azalmaktadır.

• Dil Gelişiminde Farklılıklar• Dil gelişiminde bireyler arasında büyük farklar vardır.

• Genel olarak çocuklar basit cümlelerden karmaşık cümlelere en erken 22. ayda ortalama 27. ayda geçmektedirler. Çocukların % 25’i 30 aylıkken henüz karmaşık cümle kuramıyorlar ( Fenson vb. 1994)

• Dil gelişiminin ilk aylarında geri kalanların yarısı sonra yaşıtlarına yetişiyor. Geriye kalanlar yetişemiyor; bunların alıcı dili de geridir.

• Dil gelişimindeki bu fark kalıtımsal olabilir.

• Tek yumurta ikizlerinde sözcük dağarcığı çift yumurta ikizlerine göre birbirine daha yakındır.

• Evlat edinilen 2 yaşındaki çocukların dil becerileri kendi IQ puanları, hem öz hem de evlat edinen anne babaların dil becerilerine bakılarak eşit oranda öngörülebilmektedir.

• Dil Gelişiminde Kültürel Farklar• Farklı dilleri konuşan çocukların dillerinde önemli benzerlikler vardır.

• Dil öncesi evre bütün dillerde aynıdır.

• Agulama, cıvıldama, tek sözcükler, cümleler,

• Önce içinde, üstünde, altında yanında sözcükleri öğrenilir.

• Daha sonra önünde ve arkasında için kullanılan sözcükleri öğrenilir.(Slobin, 1985a)

• Daha sonra bütün çocuklar sözcüklerin sonuna, başından daha çok dikkat ederler; bu nedenle son ekler daha önce öğrenilir.

• Buda kültürler arası farklılıklar yaratır.

Oku Yazma Öğrenmek

İlk Temel: Fonolojik Farkındalık Çocukluğun erken dönemlerinde sözcük dağarcığı artış hızı , okuma yazama öğrenirken ne kadar zorluk çekeceğini öngörmektedir. (Wood , Terrel, 1998)

• Dil gelişiminde fonolojik farkındalık çok önemlidir.

• Yani çocuğun kendi dilinin ses örüntülerini yöneten kuralların farkında olmasıdır. Seslerin harflerle temsil edildiğini içermesidir.

• Fonolojik farkındalığı iyi olan çocukların okumayı daha kolay öğrendiğini gösteren veriler vardır.

Fonolojik farkındalık büyük oranda 4-5 yaşlarında edinilmektedir. Kitap okumak, sözcük kartları, kelime oyunları fonolojik farkındalığı arttırmaktadır.

Fonolojik farkındalığı gelişmiş çocuklar yazı yazarken uydurma imla stratejisini sıklıkla uygularlar.

Okulda Okuma Yazma Öğrenimi

İlkokulun ilk dönemlerinde fonolojik farkındalık artmaya devam etmektedir.

Ses simge bağlantısını öğrenmektedirler. Bu nedenle sesli okuma başarıyı arttırmaktadır.

• Ön ek ve son ekleri öğrenmek okumayı ve daha iyi anlamayı sağlamaktadır.

• Metnin amacını kavrama stratejisi de okuma becerisi ve anlamayı arttırmaktadır.

• Ses- harf birleşiminde sorun yaşayanlar okuma konusunda geridirler.

• Ses- harf egzersizleri ve kavrama eğitimi okumayı geliştirmektedir.

İkinci Dil Evde konuşulan dilden farklı dilde eğitim gören çocuklar okuma yazma öğrenirken bazı zorluklar yaşamaktadırlar.

• Bu zorlukları aşmak için iki dilli eğitim verilen ülkeler vardır.

• Bir sınıfta bulunan çocukların hepsi aynı yabancı dili konuşuyorlarsa, yapılandırılmış yoğun pratik eğitim programı uygulanmaktadır.

• Bir diğer yöntem İkinci dil olarak ingilizce programıdır. Dersler ingilizcedir, fakat dil desteği alırlar.

• Batırma: İngilizce bilmeyen çocuklar ingilizce eğitim alırlar, fakat dil desteği almazlar.