Bizans Sanatında Kuş Figürleri
Transcript of Bizans Sanatında Kuş Figürleri
1
BİZANS SANATINDA KUŞ
FİGÜRLERİ
Ege Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi
Sanat Tarihi Bölümü
Çiler ÇAVUŞOĞLU
2
GİRİŞ
Hayvan figürleri betimlerin vazgeçilmez bir parçasıdır. Sadece Bizans’ta değil hemen hemen
her dönemde ve her devlette birtakım anlamların yüklendiği betimler yapılmıştır.
Bizans Dönemi’nde hayvan figürleri içerisinde özellikle karşılaşılan figürlerden biri kuş
figürleridir. Birçok sembolik, ikonografik ve litürjik anlamlar yüklenen kuş figürleri her dönemde
karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Hıristiyanlıkla birlikte litürjik anlamlar çoğalmış ve kimi zaman bir
kuş İsa’yı temsil ederken kimi zaman ayini paylaşan inananları sembolize etmektedir.
Bu araştırma ve inceleme kapsamında kaynak belirtilmeyen fotoğraflar şahsıma ait olup
yerinde incelenmiştir. Yer alan diğer kaynaklar kapsamında ise internet ve Ege Üniversitesi Merkez
Kütüphanesi, İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi, İstanbul Beyazıt Devlet Kütüphane’sinde
araştırma yapılmıştır.
3
İÇİNDEKİLER
BÖLÜM I.
BİZANS SANATININ GENEL ÖZELLİKLERİ……………………………………………………………………………………..2-5
BÖLÜM II.
BİZANS SANATINDA KUŞ FİGÜRLERİ - DÖNEMSEL TASVİRLERE GÖRE KUŞ FİGÜRLERİ………………6-30
II.I. Geç Roma/Erken Bizans, Orta Bizans ve Geç Bizans Dönemlerinde Kuş Figürleri………6-30
II.I.I. Anıtsal Duvar Resimlerinde Kuş Figürleri……………………………………………………10-20
II.I.II.Mimari Plastik Eserlerde Kuş Figürleri…………………………………………………………20
II.I.III. Plastik Eserlerde Kuş Figürleri……………………………………………………………………21-24
II.I.IV. Seramik ve Çini Eserlerde Kuş Figürleri……………………………………………………..25-26
II.I.V. Ağırlık, Mühür ve Sikkelerde Kuş Figürleri……………………………………………………27-
II.I.VI. El Yazmalarında Kuş Figürleri ……………..…………………………………………………….28-29
II.I.VII. Küçük Eserlerde Kuş Figürleri (Ahşap, Fildişi, Kemik, Cam, Diğer Maden
Eserler)………………………………………………………………………………………………………30
BÖLÜM III.
KARŞILAŞTIRMA, DEĞERLENDİRME ve SONUÇ ……………………………………………………………31-32
BÖLÜM IV.
KAYNAKÇA ………………………………………………………………………………………………………………………33
4
BÖLÜM I.
BİZANS SANATININ GENEL ÖZELLİKERİ
İ.S. 200-600 seneleri arası ‘’Geç Antik’2 ya da ‘’Erken Hıristiyanlık Dönemi’’ olarak kabul
edilir. Bu dönem, dünya tarihinde de 19. yüzyıla kadar sanatta etkisini sürdüren, önem arz eden bir
dönemdir. Bu Yunan – Roma sanat geleneği yeni içeriklerle donatılmış, yeni ihtiyaçlar için kullanılır
duruma getirilmiş ‘’Hıristiyanlaştırılmış’’tır.
3.yüzyıldan itibaren Hıristiyan resim sanatı, ürünlerini vermeye başlamıştır. Kucağında
Horus’la oturan İsis, Meryem ve kucağında İsa’ya; babatanrılar (Zeus, Asklepios, Poseidon) İsa’ya;
mevsimlerden birinin kişileştirilmesi genç İsa’ya; uyuyan Endymion, dinlenen Yunus’a; elindeki
kılıcını kaldırarak karşısındakini öldürmeyi amaçlayan savaşçı, İshak’ı öldürmek isteyen İbrahim’e
dönüştürülmüştür.
Bugün beğeniyle izlenen Orta Çağ ve sonrasında yapılmış olan kiliselerdeki Tevrat ve
İncil’den konulara yer veren tasvirler, Erken Hıristiyanlık Dönemi kiliselerinde yapılmış duvar
resimleri ve mozaikler örnek alınarak yapılmıştır.
232/33 yılında yapılan Dura Europos’taki ev kilisenin vaftiz odasındaki freskler, tasvir
alanında en erken tarihli korunabilen örneklerdir.
Erken Hıristiyanlık Dönemi’nde Kutsal Kitap metinleri resimlendirilmiş, İsa, Meryem ve diğer
kutsal kişiler ile Tevrat ve İncil’den konular ahşap levhalar üzerinde resmedilmiş, Hıristiyan
konularının işlendiği kumaşlar üretilmiş, fildişinden küçük levhalar, kutular, gümüşten liturjik eşyalar
yapılmıştır.
Kısaca Erken Hıristiyanlık Dönemi; mimarisi, resim sanatı ve küçük sanat ürünleri ile daha
sonraki yüzyıllarda izlenen sanatın oluşumunda belirleyici olmuştur. 1
Erken Hıristiyanlık Dönemi’nde hem dini hem de sivil mimari alanında farklı planlara sahip
yapılar inşa edilmiştir. Kiliseler, manastırlar, vaftiz binaları dini mimari örnekleri arasında; saraylar,
evler, pazar bazilikaları, su yapıları, hamamlar, caddeler, surlar, köprüler ve diğer yapılar ise sivil
mimari örnekleri arasında sayılabilir.
Hıristiyanlar dini törenlerini yapabilecekleri, bu tören sonrasında İsa’nın etini ve kanını
simgeleyen ekmek ile şarabı paylaşabilecekleri ve vaftiz olabilecekleri bir mekana ihtiyaç
duymuşlardır. Yine vaftiz aracılığıyla Hıristiyan olmak isteyenlere dini derslerin verildiği bir mekan
da gerekli olmuştur. Hıristiyanlar birlikte ibadet etmek, vaftiz olmak, dini dersler almak ve gömmek
için kapalı mekanlara ihtiyaç duymuşlardır. Farklı yazılı kaynaklarda aktarılmakla birlikte, arkeolojik
açıdan 200 yılı öncesine tarihlenebilecek Hıristiyanlara ait bir yapı henüz belirlenememiştir. Çünkü bu
erken dönemlerde inananlardan birinin evi dini törenin ve Kutsal Kitap’tan okumaların yapıldığı
kapalı mekan olarak kullanılmış, vaftiz ise ya akan suyun bulunduğu herhangi bir açık alanda ya da bir
odada gerçekleştirilmiştir. ‘’Ekklesia’’, Hıristiyan cemaatin toplandığı mekanı, evi değil, cemaatin
kendisini ifade eder. Törenin yapıldığı mekan, kült aracılığıyla kutsanmamış sivil bir mekandı.
1 G. Koch, Erken Hıristiyan Sanatı, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2007, s.2
5
Erken dönemde mekanı tamamlayıcı mimari unsurlar, resim ya da kabartmalar yoktu. Böylece
hem Hıristiyan mimarisinin hem de resim sanatının 200 yılı öncesinde örnekler vermediği
söylenebilir. Hıristiyanlığa o dönemde sıcak bakılmaması, bu dine üye olanların cezalandırılması gibi
etkenler de bu düşünceyi desteklemektedir.
Ancak kesin tarihleme olanaklı olmamakla birlikte 200 yılı civarında değişmeler olduğu kabul
edilir. Büyük Constantinus’un 311 ve 313 yıllarında yayımladığı fermanlar öncesinde, yani 200 ile
311/13 yılları arasında Hıristiyan sanatı yavaş yavaş oluşmaya başlar. Bu dönem ‘’Constantinus
Öncesi Dönem’’ olarak adlandırılır.
Büyük Constantinus zamanında, Hıristiyanlık serbest bir din haline gelince, imparator ve oğullarının emriyle zengin iç donanıma sahip sayısız kilise yapılır. Yoğun kilise yapımının yaşandığı ‘’Constantinus Dönemi’’, 311/13 – 337 hatta 311/313 – 361 yıllar arası olarak kabul edilir. Bu tarihten sonra yaklaşık 600 yılına kadar geçen süre ‘’Constantinus Sonrası Dönem’’ adını alır. (Koch, 2007, s.17-
18) Erken dönemin en önemli ve erken yapılarını oluşturan yapılar ‘’katakomplar’’dır. Resim
yapma geleneğinin de en erken örneklerini veren bu yapılar hayvan figürlerini barındırmaları
açısından da önem taşırlar. İlk iki yüzyılda Hıristiyanlar, temel bir sembolik anlatım dili oluşturmaya
çalışmışlardır ve bunun en güzel örneklerini bahsettiğimiz bu yapı gurubu içerir.
En fazla görülen sembolik figür ve motifler, en genel anlamları itibariyle kuğu (İsa’nın barış
sembolü), güvercin (ölümsüzlük ve Hıristiyan ruhu), tavuskuşu (cennet ve ölümsüzlük sembolü) ,
balık (başta İsa olmak üzere, Hıristiyanlık bakımından birçok anlama göre tasvir edilir. Ölünün ruh
selameti gibi anlamlar da taşır. ) karşımıza çıkar. Bu figürler en genel itibariyle bu şekilde verilir.
Yapıldıkları yere ve bulundukları betime göre anlamları değişmektedir. Zaman zaman bu motifler
çiçek ve sepet (cennet sembolleri) gibi bitkisel ve geometrik desenlerle de desteklenmektedirler.
Hipojelerde de resim geleneğinin önemli örnekleri yer almaktadır. Katakomplarda da olduğu
gibi hipojelerde de duvar ve tonoz yüzeylerinde; çiçekler, girlandlar, kuş, sepet, asma dalları, güvercin
gibi sembolik ifadeler bulunmaktadır. Hipojelerde kuş figürleri genellikle gerçeğe yakın, naturalist
biçimde resmedilmiştir. Yemlenirken, dalda, çeşitli duruşlarda, bazıları uçar pozisyonda, bazıları
uçmaya hazırlanır pozisyonda betimlenmiştir. Görünümler oldukça başarılı resmedilmiştir ki bu da
sanatçının izlenimcilik gücünü göstermektedir.
İlerleyen yüzyıllarda resim sanatı yapıların gelişimi, sosyal, siyasal olaylara da bağlı olarak
mimariye uygun biçimde gelişmeye devam etmiştir.
Kiliselerde betimler mimari plana uygun biçimde yerleştirilmiştir. Bizans resminde,
resmedilen figürlerin grafik düzeni tamamen konunun anlamını yansıtmak için betimlenmiştir. Konu
seyirciyi eğitmek durumunda olduğundan, figürler bağlı oldukları ikonografik konunun hiyerarşisine
göre sıralanır. Genellikle merkezde ilahi ve dünyevi iktidarın sahipleri (İsa ve İmparator) yer alır.
Bizans Anıtsal Resim Sanatı en genel hatlarıyla verildiğinde, perspektif kullanımının naif bir
şekilde verildiği görülür. Matematik perspektifi pek görülmez. Göz yanılgısı tekniği de yaygın
biçimdedir. Yaygın olmamakla birlikle rakursi tekniği de kullanılmaktadır. İç mekan görünümlerinde,
6
büyülü bir ışık kullanımı dikkat çeker. Sanatçılar, renk ayarlarıyla, açık-koyu renk karşıtlıklarıyla
bunu destekler. Bizans tasvirlerinde ışık, kutsallığın kaynağı olan bir evren imgesi taşır. Işık kaynağı
Tanrı olan Tanrı, dünyaya yansıyan bir ışık olarak gösterilir.
Erken Bizans Dönemi bazilikalarının uzunlamasına planı nef duvarları üzerinde İncil
sahnelerinin tasvirine olanak sağlar. Zafer Tak’ı ve apsis resimleri odak noktasını oluşturur. Naos’ta
toplanan cemaat dikkatini buraya yoğunlaştırır.
843 ve 1204 yıllarını kapsayan Orta Bizans Dönemine gelindiğinde ise 9. yüzyılda yapılan
kiliselerin resim programı, kubbeden tonoza doğru hiyerarşik bir düzen yansıtır. Resimler, bir
merkezden yönlendirilmeye başlanır. Hangi resmin nereye konacağı belirlenir. Bizans sanatında
yaygınlaşacak olan litürjik repertuarın başlangıcıdır. Bu dönemde kubbe bir gökyüzü sembolü olarak
karşımıza çıkar. Pantokrator İsa, dört baş melekle bu bölümde yer alır. Kubbe kasnağında
peygamberler ya da havariler bulunur. Apsis yarım kubbesinde ise Theotokos Meryem betimi yer alır.
Gelişmekte olan yeni plan tipi de çok parçalı bir resim yüzeyi sunması, hikayeci ve uzun bir siklustan
çok bayram sahnelerinin olduğu bir resim programına imkan verir.
Musevilik inancından farklı olarak Hıristiyanlık inancındaki ‘’ruhsallık’’ ve ‘’maddecilik’’,
Bizans sanatında bir dinamizm doğmasına olanak sağlamıştır ve başkent ile eyalet üslupları olarak
adlandırdığımız tasvir sanatları ortaya çıkmıştır. Başkent üslubunun kaynağı Bizans
İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinapolis’tir. İmparatorluğun yayıldığı bölgelerde de etkisi
yansımıştır. Antik sanat ve klasik sanatın izleri görülmektedir. Figürler plastik etkili, doğru
proporsiyonda; canlı, parlak ve renkli üsluptadır. Eyalet üslubu, başkentten uzakta, manastırlarda
yaygınlaşmıştır. Amaç; sembolik, hikayeci biçimden çok konuya önem veren, düzlemsel, şematik bir
anlatım diliyle konuyu ortaya koymaktır. Estetikten uzak ve didaktik olmakla birlikte koyu renklerin
hakim olduğu bir formdadır.
Son Bizans Dönemi’ne gelindiğinde küçük eserlerde, el sanatlarında ve mimaride farklılıklar
dikkat çeker. 1204 tarihinde başkentin Latinlerin eline geçmesiyle birlikte zengin bağışçılar, imparator
ve ruhbanların bağışçısı olduğu resim geleneği ortadan kalkar. Fakat sanatçılar ve tezhipçiler
çalışmalarını durdurmazlar ve manastırlarda çalışmalarına devam ederler. Bu dönem resimlerinde
soğuk renkler ve sarı tonlar uygulanmaya başlanmıştır.
Bu dönemde Ortodoks Kiliseleri ile Latin Kiliseleri arasında, sahneler farklılık gösterir. Latin
Kiliseleri’nde özellikle İsa’nın çarmıh sahneleri çok daha kanlı ve çarpıcı resmedilir.
Bizans tarihi ve sanatının son aşamasına adını veren Palaiologos Ailesi’dir. Helenistik biçim
güzelliği ön plandadır. Bizans, XIV. yüzyılda vaktiyle X. asırda olduğu gibi, klasik gelenekle teması
yüzünden yeni bir canlılık bulmuştur.2
2 C. Deihel, Bizans İmparatorluğunun Tarihi, İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2010, s.154
7
‘’Kompozisyon anlayışı, şemaların kurgusu, desen, jest, mimik ve ifadeler, sembolik ve mistik
renk armonisi gibi biçimsel elemanlar, bir sanat eleştirisi yapılırcasına irdelenmiştir. ‘’3
Bu bağlamda bu bölümde en genel hatlarıyla Bizans Sanatı tanıtılmıştır. Tüm bunlara bağlı
olarak da hayvan figürleri kompozisyonlara uygun şekilde betimlenmiş, bazen kompozisyonda
tamamlayıcı bir unsur olarak, bazen tek bir figür olarak resmedilmiştir. İleriki bölümlerde hayvan
figürleri, bulundukları alanlara, yüklenen sembolik anlamlara göre ayrıntılı biçimde anlatılacaktır.
3 T. Akkaya, Ortodoks İkonaları, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2000, s.17
8
BÖLÜM II.
BİZANS SANATINDA KUŞ FİGÜRLERİ - DÖNEMSEL TASVİRLERE GÖRE KUŞ
FİGÜRLERİ
Yeryüzü hayvanlar ve insanlarla iskan edilmiştir. İkisi arasındaki fark, insanların akıllı bir
ruha sahipken, hayvanların bu özelliğin dışında kalıyor olmasıdır. Bu, Leviticus 7.11.’de ‘’Bütün
canlıların ruhu kandadır.’’ Başka bir deyişle, bütün hayvanların hayati ilkesi,, maddi bir doğanın
ilkesidir. Aynı ayrım Tekvin’de de yapılır. Çünkü deniz ve hava hayvanlarını yaratırken, Tanrı dedi ki;
‘’Denizler, hayatiyete sahip olan hareket eden hayvanlarla uçabilen kuşlar doğursun’’ (Tekvin, 1.20.)
Bu, hayvanın yaşamı içerdiği anlamına gelir. Oysa insanı yaratırken, Tanrı ilkin onun bedenini
biçimlendirmiş ve ardından burun deliklerine yaşamın soluğunu üflemiş (Tekvin, 2.7. ) böylelikle,
beden ile ruh arasındaki farka işaret etmişti. Hayvanın ruhu, onun bedeniyle ölürken, insan ruhu
sonsuza dek yaşayacaktır.
Fotoğraf-1- Adem ile Havva’nın Yaratılışı
Thomas F. Mathews, Byzantium: From Antiquity To The Renaissance , 1998, s.147
Tanrı, yaşamın vaftizle birlikte başladığını göstermek için, en başta su hayvanlarını yarattı.
Kuşlar, Tekvin’de balıklarla birlikte gruplanır. Çünkü havada yürümekten çok yüzerler. Bundan
başka, Tanrı’nın balıklarla ilgili buyruğunda, yani ‘’Sular, hayatiyete sahip hareketli hayvanlar
doğursunlar’’ sözü ile kara hayvanlarıyla ilgili buyruğunda ‘’Yeryüzü kendine benzer canlı yaratıklar
doğursun’’ sözü arasında küçük bir fak vardır. Su hayvanlarının güçleri yoktur, aşina hiçbir şeyi
tanımazlar, oysa kara hayvanları daha keskin duyulara sahiptir. Her bir hayvan türünün doğası
Tanrı’nın buyruğuyla belirlenmiştir ve hiçbir zaman süresi onu değiştirmeyecektir.
9
Hayvanlar insanlara tabi olmak üzere türemişlerdir. Adem onlara binlerce isim veren idi.
Fotoğraf-2-Tintoretto, Hayvanların Yaratılışı, 1518-1594, Venedik, Accademia
http://www.artbible.info
Hayvanlar üç işlevde yaratılmışlardır. Bazıları yenmek için, bazıları yük taşımak için, bazıları
ise cennette yalnız olan insanı eğlendirmek için yaratılan taklitçi hayvanlardan oluşur.
Tüm ortaçağ insanları gibi Bizanslıların da ister gerçek ister düşsel olsun, egzotik hayvanlara
karşı büyük bir ilgisi vardı. Kilise tarihçisi Filastongios yeryüzünün doğu ve güney kesimlerinde
bulunan fili, Roma topraklarında görmüş olduğu Hint öküzünü, ehder, zürafa, anka kuşu, papağan ve
Gonomates adı verilen benekli kuşları sayar.
Kutsal keşişler de hayvan krallığı ile ilgilidirler. İskenderiyeli bir keşişin, hergün manastırdaki
köpekleri beslediği, en küçük karıncalara un, daha büyüklere tahıl ve kuşlara da suda yumuşatılmış
peksimetler verdiği anlatılır.
Bizans Sanatında kuş figürleri bulunduğu yere, içerdiği ikonografik betime göre ya da çeşitli
efsane ve mitlerdeki görevlerine göre anlamlar taşır. Kuş figürleri en yaygın ve en genel sembolleri şu
şekilde karşımıza çıkmaktadır:
- Kuğu İsa’nın barış sembolü
- Güvercin Ölüm ve Hıristiyan ruhu
- Tavuskuşu Cennet ve ölümsüzlük
10
Fotoğraf-3 -Nuh Tufanı Betimi Fotoğraf-4- Güvercinlerin Zeytin Dalı
Efsanesi
http://www.akhisarzeytini.net
Tanrı, insanların düşünce ve eylemlerinin bunca kötü olduğunu gördü ve insanı yaratmış
olmaktan pişmanlık duydu ve bunun acısını şöyle dile getirdi: ‘’Kendi yaptığım insanı, insanları ve
hayvanları, sürüngenleri ve uçan kuşları silip süpüreceğim yeryüzünden, çünkü bütün bunları yaratmış
olmaktan pişmanım’’.
Çağdaşları arasında adil ve temiz bir insandı Nuh. Tanrı’yla birlikte yürüdü hep. İşte bunun
için lütuf buldu Tanrı’dan.
Nuh’u esirgemek isteyen Tanrı, ona bir gemi yapmasını söyledi. Tanrı, gökkubbe altında
yaşam soluğu olan her varlığı yok etmek için yeryüzüne sular salacaktı. Nuh ise çocuklarını, karısını
ve çocuklarının karılarını alıp gemiye sığınacaktı. Yanına her türlü hayvandan bir dişi, bir erkek
alacaktı. Böylece hayvanların soyu kurumayacaktı. Ayrıca gemiye yeterince yiyecek de koyacaktı. Bu
yiyecek, hem Nuh’un hem de hayvanların beslenmesini sağlayacaktı. Nuh, Tanrı’nın bütün dediklerini
yerine getirdi. (5:28,29,32;6:5-9,13,22)
Tufan olup sular yeryüzünü kapladığı zaman Nuh 600 yaşındaydı. Yedi gün sonra tufan suları
yeryüzüne dökülmeye başladı. Kırk gün kırk gece yağmur yağdı. Yeryüzünde yaşayan bütün canlılar,
kuşlar, evcil ve yırtıcı hayvanlar, sürüngenler ve insanlar hayatlarını yitirdiler. Yalnızca Nuh ve
yanındakiler kurtuldular.
Sular azalıp yavaş yavaş çekilmeye başladı. Bir süre sonra Nuh, gemiye yaptığı kapıyı açarak,
kuzgunu dışarı saldı. Kuzgun, sular kuruyuncaya kadar geri dönmedi. Sonra güvercini saldı Nuh,
suların azalıp azalmadığını öğrenmek için. Yeryüzünde ayak basacak yer bulamayan güvercin, Nuh’a
geri döndü. Demek ki yeryüzünde hala su vardı. Nuh, elini uzatıp güvercini içeri aldı. Alırken de,
akşama geri dönen güvercinin gagasında taze bir zeytin dalı gördü. O zaman anladı ki sular azalmıştı.
11
Nuh’un hayatının 601. Yılının, birinci ayının birinci gününde, yeryüzündeki bütün sular
kurumuştu. (7: 17-24; 8: 1-14 )4
Fotoğraf-5- Roma St. Peter ve Marcellinus Katakombu
3.yy
http://sanatkaravani.com
Üçüncü yüzyıla tarihlenen Roma St. Peter ve Marcellinus Katakombu’nda bulunan bu Nuh
tufanı betimindeki güvercin, gagasında zeytin dalı taşımaktadır ve kurtuluşun sembolü olarak
değerlendirilebilmektedir.
DÖNEMSEL TASVİRLERE GÖRE KUŞ FİGÜRLERİ
1. Geç Roma/Erken Bizans Dönemi Tasvirlerinde Kuş Figürleri
2. Orta Bizans Dönemi Tasvirlerinde Kuş Figürleri
3. Geç Bizans Dönemi Tasvirlerinde Kuş Figürleri
* Anıtsal Duvar Tasvirlerinde Kuş Figürleri
* Mimari Plastik Eserlerde Kuş Figürleri
* Plastik Eserlerde Kuş Figürleri
* Seramik ve Çini Eserlerde Kuş Figürleri
* Ağırlık, Mühür ve Sikkelerde Kuş Figürleri
* Küçük Eserlerde Kuş Figürleri (Ahşap, Fildişi, Kemik, Cam, Maden ve Diğer
Eserler…)
* El Yazmalarında Kuş Figürleri
4 B.Cömert, Mitoloji ve İkonografi, De Ki Yayıncılık, Ankara, 2006, s.144-145
12
II. I. Geç Roma/Erken Bizans, Orta Bizans ve Geç Bizans Dönemlerinde Kuş Figürleri
II.I.I. Anıtsal Duvar Resimlerinde Kuş Figürleri
Fotoğraf-6- Roma, Priscilla Katakombu, 3.yy.
İyi Çoban Tasviri
www.vatican.va
Üçüncü yüzyıla tarihlenen Roma Priscilla Katakombu’nda bulunan bu ‘’İyi Çoban’’ tasvirinde
de bir madalyon içerisinde, merkezde İsa sürüsüyle birlikte resmedilmiştir. İsa genç bir çoban
görünümündedir. İki yanında ve omzunda kuzular yer almaktadır. İsa’nın yine iki yanına
konumlandırılan kuğu figürleri dikkat çekmektedir. Kuğu figürleri bu betimde İsa’nın barış sembolü
anlamını içermektedir. Kuğular profilden sivri gagalı biçimde betimlenmiştir.
13
Fotoğraf-7- İznik Elbeyli Köyü Hipojesi, ( Doğu Duvarı ), 4.yy.
fe-mitolojisozlugu.com
Dördüncü yüzyıla tarihlendirilen İznik Elbeyli Köyü Hipojesi’nin doğu duvarında bulunan
betim oldukça dikkat çekici bir örnektir. Karşılıklı olarak yerleştirilmiş iki tavuskuşu muhtemelen bir
vazo ya da kase benzeri bir kaptan su içer biçimde tasvir edilmiştir ve bu su içtikleri kap bölümü
günümüze ulaşmamıştır. Hipoje duvar resimlerinin en gösterişli örnekleri bu hipojede karşımıza
çıkmaktadır. Tasvuskuşları oldukça naturel ve canlı biçimde betimlenmiştir. Burada ki anlamsal
ifadesi ise tavuskuşu etinin çürümediği inancı, kanadındaki beneklerin Tanrı’nın her şeyi gören gözleri
olduğu düşüncesi ve sonsuz güzelliğiyle bu anlama layık görülmüştür. Ayrıca tüy değiştirmesi de
dirilişi simgelemektedir.
Fotoğraf-8- Roma Santa Constanza Moseleumu, Fotoğraf-9- Roma Santa Constanza Moseleumu,
Bağ Bozumu Sahnesi Tonoz Mozaikleri,
4.yy.
(www.rome101.com)
Roma Santa Constanza Moseleumu 4.yüzyıla tarihlenen bir yapıdır ve bu yapıdaki betimler oldukça
dikkat çekicidir. Her tonozunda ince işçilikli betimler yer alır. Bağ bozumu sahnesinde yer alan kuş figürleri
asma dalları arasına yerleştirilmiştir. Kuşlar asma dalları üzerinde nar ve üzüm gibi çok taneli bitkileri gagalar
biçimde, kimisi uçar pozisyonda, kimisi uçmaya hazırlanır pozisyonda, kimisi hareketsiz, kimisi cepheden,
kimisi profilden betimlenmiştir. Figürler oldukça naturalisttir.
14
Fotoğraf-10- Ravenna St. Vitale Kilisesi, 6.yy.
www.kornblutphoto.com
Ravenna St. Vitale Kilisesi yine bir erken dönem örneğidir. Altıncı yüzyıla tarihlenen bu
kilisenin bir pandantif geçişinde betimlenmiş kürsü benzeri bir şeyin üzerinde küre ve onun üzerinde
de oldukça kendine güvenen bir pozisyonda, mavi renklerin yoğunlukta kullanıldığı bir tasvuskuşu
betimi yer almaktadır. Buradaki küre Hıristiyan alemini temsil ediyor olmalıdır. Kürenin altında yer
alan kürsünün altındaki balık figürleri de yaşam haçı şeklinde verilmiştir. Tavuskuşunun etrafında yine
çeşitli kuş betimleri bulunmaktadır ve kompozisyon geometrik ve bitkisel motiflerle desteklenmiştir.
Fotoğraf-11- Roma, Santa Pudenzia Kilisesi
4-5.yy.
http://www.medievalists.net
4.-5. yüzyıla tarihlenen Santa Pudenzia Kilisesi’nde Tahtta İsa, Dört İncil Yazarı ile birlikte
betimlenmiştir. Bu betimde diğerlerinden farklı olarak İnsan (Yuhanna) Aslan (Matta), Boğa
(Markos), Kartal (Luka) olarak karşımıza çıkmaktadır.
15
Bu hayvan betimleri birçok yerde bu şekilde betimlenir ve hayvanlar sembolik anlam olarak
Dört İncil Yazar’ını ifade eder. Kartal; yani Aziz Luka en sağ köşede kanatları açık biçimde
verilmiştir.
Fotoğraf-12- Hadrianaos Villası, Sosos’un Güvercileri, Roma Capitolini Müzesi,
M.S.1. – 2.yy.
www.mlahanas.de/Greeks/Arts/Mosaics/Sosos2.jpg
Bir sivil yapı örneğini inceleyecek olursak aslında dini yapılardan pek farklı olmayan bu
Hadrianos Villası’nda bulunan Sosos’un Güvercinleri betiminde yine kuşlar en yaygın biçimde
karşımıza çıktığı biçimdedir. M.S. 1. – 2. yüzyıla tarihlenen bu yapıdaki dikdörtgen bir kaide üzerinde
duran altın yaldız renginde bir kap etrafına dizili dört kuştan meydana gelmektedir. Arka zemin koyu
biçimdedir ve önde kullanılan renklerle bir kontrast oluşturulmuştur. Kuşlar beyaz, gri ve sarı tonlarla
renklendirilmiştir. Hepsi farklı bir duruşta, profilden ve oldukça canlı bir biçimde betimlenmiştir.
Güvercinler Hıristiyan ruhunu ve ölümsüzlüğü sembolize eder ve bu betim türü hem sivil hem de dini
yapılarda karşımıza çokça çıkmaktadır.
16
Fotoğraf-13- İstanbul Büyük Saray Mozaikleri, (B alanı), 5.yy.
Kartalla Yılanın Mücadelesi
Werner Jobst,Behçet Erdal, Cristian Gurtner, İstanbul Büyük Saray Mozayiği, Arkeoloji ve Sanat Yayınları,
İstanbul, 1997, s.26
Beşinci yüzyıla tarihlendirilen ve hayvan tasvirleri açısından en yoğun betimleri içeren
İstanbul Büyük Saray mozaikleri arasında yer alan Kartalla ‘’Yılanın Mücadelesi’’ sahnesi hayvan
mücadele sahneleri arasında en sık karşılaşılan sahneler arasında yer alır.
Kuzeydoğu salonu, 2. Sırada yer alan bu betimde kartalın üzerine dolanan yılan oldukça
gerçekçi şekilde yansıtılmıştır. Yılan, kartalın bedenini tümüyle sarsa da mağlubiyeti kaçınılmazdır.
Kartal bir güç ve hakimiyet sembolüdür.
Güçlüyle güçsüzün mücadelesini, ışığın karanlığı yenmesinin bir sembolü olarak karşımıza
çıkar.
Bu betimde ise imparatorun Bizans’ın düşmanlarını alt edişinin bir sembolü olarak
betimlenmiştir. 5
5 W.Jobst, B.Erdal, C.Gurtner, İstanbul Büyük Saray Mozayiği, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 1997, s.42
17
Fotoğraf-14- Kartal Odası Mozaiği Fotoğraf-15-Ana Salon Apsis Mozaiği
Emine TOK,’’Erken Bizans Dönemi Zemin Mozaiklerine Sardes Örneğinden Bir Bakış’’, Sanat Tarihi Dergisi S.
XI. ,İzmir, 2001, s.135-159
Erken Bizans Dönemine tarihlenen bu zemin mozaikleri, çeşitli hayvan betimleri
barındırmaktadır. Resim- - ‘de görülen ‘’Kartal Odası Mozaiği’’ kompozisyon bir madalyon içine
yerleştirilmiş kartal figürü ve onun etrafına yerleştirilen figürlerle zenginleştirilmiştir. Madalyon
içindeki kartal figürü merkezde, başını güneye çevirmiş ve kanatları açık biçimde betimlenmiştir.
Yarım daire biçiminde düzenlenen ‘’ana salon apsis mozaiği’’ içine yerleştirilen mozaikte ise
Resim - -‘de görüldüğü gibi tepelikleri, pençeleri ve kuyruklarının çevresi belli olan iki tavuskuşu
vardır. Etrafı bitkisel motiflerle doldurularak zenginleştirilmiştir. İki tavuskuşu yine ortalarında
bulunan bir kaptan su içer biçimde verilmiştir. 6
6 E. Tok,’’Erken Bizans Dönemi Zemin Mozaiklerine Sardes Örneğinden Bir Bakış’’, Sanat Tarihi Dergisi, S. XI.
,İzmir, 2001, s.135-159
18
Emine TOK, A. TALAMAN, M.ATICI, ‘’Nymphaion (Kemalpaşa) Yakınlarında Bir Roma Villasının Mozaikleri:
Eski Ahit Öyküleri Üstüne Bir Yorum’’ , JMR 6, Uludağ Üniversity, Mosaic Reserch Center, 2013
Fotoğraf-16- -Kınalı Keklik ve Ardıç Kuşu
Fotoğraf -17 -Kınalı Keklik
Fotoğraf-18 -Ardıç Kuşu
Fotoğraf-19- Turna
Fotoğraf-20- Turna
Fotoğraf-21- Beç Tavuğu / Benekli Keklik
Fotoğraf-22- Beç Tavuğu
Nymphaion (Kemalpaşa) yakınlarında bulunan bir Roma Villası’nın mozaiklerinde görülen
kuş betimlerinde (bkz.Fotoğraf-16-) asma dalları arasında yaprakları ve filizleri gagalayan Kınalı Keklik
(Alectaris Chukar), diğeri Ardıç Kuşu/Çil Bakal (Turdus Philomelos) olmak üzere iki kuş figürü
tanımlanabilmektedir. Fotoğraf-17- ve Fotoğraf-18-‘ de görülenler de bu kuşlardır. Tüm çizgi ve
detayları ile çok renkli biçimde işlenmiştir. Gövdesindeki dikey çizgiler en belirgin özellikleridir.
Ardıç Kuşu, (bkz.Fotoğraf-18-) tüm anatomik detayları ile işlenmiştir. Mitolojide dili
kesildikten sonra güzel öten bir kuşa dönüşen Atinalı Prenses Filomela’ya atıfta bulunmuştur.
Turna figürü de uzun gagalı ve uzun bacaklı şekilde gerçeğe uygun biçimde verilmiştir ve
etrafına bitkisel süslemeler yerleştirilmiştir. (bkz. Fotoğraf-19- ve Fotoğraf-20-)
19
Beç Tavuğu olarak adlandırılan bu betim ise başında kırmızı ibiği ile yine en naturalist halde
betimlenmiştir. Başı sağa dönük biçimde, profilden ve yine bitkisel desenler içinde görülmektedir.
(bkz. Fotoğraf-21- ve Fotoğraf-22)
Emine TOK, A. TALAMAN, M.ATICI, ‘’Nymphaion (Kemalpaşa) Yakınlarında Bir Roma Villasının Mozaikleri:
Eski Ahit Öyküleri Üstüne Bir Yorum’’ , JMR 6, Uludağ Üniversity, Mosaic Reserch Center, 2013
Fotoğraf-23-Kır Kırlangıcı
Fotoğraf -24-Ötücü Kuşlar
Fotoğraf-25-Mavi Tavuskuşu/Hint Tavuskuşu
Fotoğraf-26- Ördek-Yeşilbaş
Fotoğraf-27- Bayağı Sülün
Yukarıda görülen betimlerde ise dallardan birinin üzerine konum olan Kır Kırlangıcı (bkz.
Fotoğraf-23), kuşların ayaklarının altında zemin izlenimi veren koyu renkli desenin bulunduğu betimde
Ötücü Kuşlar (bkz. Fotoğraf-24), kare panonun içinde çapraz duracak şekilde bir asma dalı üzerinde
resmedilen ve üzümleri gagalayan bir Mavi Tavuskuşu / Hint Tavuskuşu (bkz. Fotoğraf-25), naturalist
ve renklerinden erkek olduğu anlaşılan Ördek / Yeşilbaş (bkz. Fotoğraf-26-) gagasında Lotus’a
benzeyen bir su bitkisi taşımaktadır ve hareket halindedir. Ördeğin ayakları görünmez ve sanki bir su
içinde yüzer biçimde verilmiştir. Bayağı Sülün (bkz Fotoğraf-27-) figürü de doğa içinde verilmiştir ve
tüyleri oldukça ayrıntılı biçimde işlenmiştir.7
7 E. Tok, A. Talaman, M.Atıcı, ‘’Nymphaion (Kemalpaşa) Yakınlarında Bir Roma Villasının Mozaikleri: Eski Ahit
Öyküleri Üstüne Bir Yorum’’ , JMR 6, Uludağ Üniversity, Mosaic Reserch Center, 2013
20
Fotoğraf-28-Yunanistan, Hasios Lukas Kilisesi
11.yy.
Fotoğraf-29-Yunanistan, Hasios Lukas Kilisesi, 11.yy.
Vaftiz Sahnesi
www.pausanias-footsteps.nl
Orta Bizans Dönemine yapılan 11.yüzyıl tarihli Hasios Lukas Kilisesinde bulunan betimde İsa
bir güvercin olarak tasvir edilmiştir. (bkz. Fotoğraf-28-) Tahtın üzerinde başı hale ile çevrili ve bir
madalyon içinde, havarileri ile birlikte verilmiştir.
Vaftiz sahnesinde ise güvercin figürü Tanrı’nın eli olarak verilmiştir. Bu vaftiz sahnelerinin
bir özelliğidir. (bkz. Fotoğraf-29-)
21
Fotoğraf-30-İstanbul, Pammakaristos Manastır Kilisesi / Fethiye Müzesi, 13.yy. sonu
Vaftiz Sahnesi
Son Bizans Dönemine ait İstanbul Pammakaristos Manastor Kilisesi’nde (Fethiye Müzesi)
(13.yy.) bulunan vaftiz sahnesinde yine Orta Bizans Döneminde de karşımıza çıktığı biçimde
görülmektedir. İsa’nın hemen üzerinde Tanrı’nın eli güvercin şeklinde betimlenmiştir.
Fotoğraf-31-İstanbul Chora Manastır Kilisesi, Kariye Müzesi, 14.yy.
Fotoğraf-32- İstanbul Chora Manastır Kilisesi, Kariye Müzesi,14.yy.
İstanbul Chora Manastır Kilisesi’ndeki (Kariye Müzesi) (14.yy.) betimde gölün içerisinde yılan
ve uzun boyunlu, uzun bacaklı bir kuş da yılanı yerken tasvir edilmiştir. (bkz. Fotoğraf-31-)
Diğer betimde ise tavuskuşu betimi başı dönük ve profilden oldukça gerçekçi biçimde
verilmiştir. (bkz. Fotoğraf-32-)
22
II.I.II.Mimari Plastik Eserlerde Kuş Figürleri
Fotoğraf-33-Ravenna St. Vitale Kilisesi
6.yy.
http://deltavenus.deviantart.com
Ravenna St. Vitale Kilisesi’nde (6.yy.) bulunan sütun üzerinde yer alan ve vazodan su içen
tavuskuşu figürü yer alır. Daha önceki örneklerde de karşımıza çıkan bu betimde yine ortadaki bir
kaptan su için tavuskuşları karşılıklı olarak yerleştirilmiştir. Göksel makam, cennet gibi anlamlarda
tasvir edilmiştir ki nitekim kilise de yeryüzündeki cennet olarak kabul edilmektedir.
Fotoğraf-34-İstanbul Arkeoloji Müzesi
Constantin Lips Kuzey Kilisesi’ne Ait Kabartma Parçaları
Apsis Kornişine Ait Kuşlu Kabartma
Orta Bizans Dönemine tarihlenen, Constantin Lips Kuzey Kilisesi’ne ait kabartma
parçalarında görülen, apsis kornişine ait kuşlu kabartmada kanatların oldukça detaylı bir biçimde
verildiği görülmektedir.
23
II.I.III. Plastik Eserlerde Kuş Figürleri
Fotoğraf-35-Antakya Kalisi, 6.yy.’ın ilk yarısı
Gümüş, Gümüş yaldız süsleme
New York Metropolitan Müzesi
http://www.metmuseum.org/toah/works-of-art/50.4
6.yüzyıla tarihlenen, Ökaristi’de kullanılan ve İsa’nın kanını sembolize eden şarabın
konulduğu kap ‘’Antakya Kalisi’’ olarak adlandırılmıştır. Gümüşten ve üzerine gümüş yaldız
süslemelerle oluşturulan kompozisyonda Tahtta Oturan İsa ve yapraklar arasına yerleştirilen figürler
ile havariler betimlenmiştir. Bitkisel bir fon ve figürler, Greko- Roman motiflerin kullanıldığını
göstermektedir. İlkçağ resim geleneği, kuşkusuz bu kalisten daha önceki eserde de vardır. Asma ve
üzüm ikilisi de bize şarap anlamını vermektedir. Yine dallardan üzüm yiyen kuş figürleri dikkati
çeker.8
8 Z.Mercangöz, ‘’ Orta Çağ Hıristiyanlık İnanışında Ökaristi ve Sanattaki Yansımaları: Bizans Sanatında Ökaristi
Sembolleri’’, Sanat ve İnanç, C. 2, Mimar Sinan Üniversitesi Türk Sanat Sanat Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi, İstanbul, Şubat 2004, s.43-52.
24
Fotoğraf-36-Roma Santa Constanza Moseleumu, 4.yy.
Lahit Detayı
Roma Vatikan Müzesi
www.rome101.com
http://en.wikipedia.org/wiki/Santa_Costanza#mediaviewer/File:0_Sarcofago_di_Costantina_-_Museo_Pio-
Clementino_-_Vatican_(1).JPG
Roma Santa Constanza Lahdi 4.yy.’a tarihlenmektedir. İmparator Büyük Constantinnos’un
kızı Constanza için yaptırılmıştır. Bu lahitte pagan figürlerle bezenmiş bir bağ bozumu sahnesi yer
almaktadır. Bu lahitte ve onun bir zamanlar içinde bulunduğu mezar yapısında, kubbeli ana mekanı
çevreleyen dehlizin tonozundaki şarap üretimini gösteren mozaik panoda, özellikle figürler açısından
pagan özellikler söz konusudur. Burada ikonografi değişmiştir. Bitkisel fonda ve lahitteki temada,
İsa’nın kanının sembolü akla gelmektedir. (Ökaristi; ekmek-şarap ayini)
İkonografi bize ilkçağ Dionysos Kültü’nün Hıristiyanlaşmasını işaret eder.
Ökaristi sembolleri arasında vurgulanması gereken bir ayrıntıdır. Bu motif soyut ya da
gerçekçi tüm bu tasvirlere pastoral bir yorum katan, üzüm salkımlarını gagalayan kuşlardır.
Muhtemelen ökaristiyi paylaşan inananları ima eden üzüm gagalayan kuş motiflerine çok sayıda
örnekte karşılaşmaktayız.
Bu betimler, ölen kişinin cennete kabulü için İsa’dan dilenen şefaati gösterdikleri için
lahitlerde yer almıştır. İsa’nın kanıyla kutsanmış Hıristiyan inananlarının ruhuna işaret etmektedir.
(Mercangöz, Şubat 2004, s.43-52.)
25
Fotoğraf-37-Arcadius Sütunu, 5.yy.
www.livius.org
İmparator Arcadius, Gainas İsyanı’nın bastırılmasının ardından 400-402 yıllarında bir mermer
onur sütunu diktirir. Theodosis tarafından Arcadius heykellerini taşıyan, kabartmalı bir sütun yaptırır
ve bu sütun 421 yılında törenle halka açılır. Bu sütunun kaidesinin üst kısmında köşelere yerleştirilen
iki kuş figürü uçmaya hazır pozisyonda, kanatları açık biçimde betimlenmiştir.
Fotoğraf-38-İmparator Büyük Konstantin’e Ait Lahit Parçası,4.yy.
Somaki Porfir
İstanbul Arkeoloji Müzesi
İmparator Büyük Konstantin’e Ait Lahit Parçasında (4.yy.) bulunan betimler Santa Constanza
Lahdinde olduğu gibi hemen hemen aynı betimleri içermektedir. Bereket Boynuzu denilen boynuzun
içinde pagan bir figür elinde üzüm taşımaktadır ve yine kompozisyon üzüm yiyen kuşlarla
donatılmıştır.
26
Fotoğraf-39-Sepet Başlık
Haliç Köprüsü Kazısı, Ayvansaray
6.yy. ilk yarısı
İstanbul Arkeoloji Müzesi
Bir sütun başlığı üzerinde bulunan bitkisel motifler içinde üzüm gagalayan kuş motifleri
oldukça narin bir şekilde, canlı ve naturalist betimlenmiştir. Pençeleri, gagası ve kanatlarındaki
çizgiler oldukça detaylı bir şekilde yapılmış, kuş figürü bir üzüm dalının üzerine yerleştirilmiştir.
27
II.I.IV. Seramik ve Çini Eserlerde Kuş Figürleri
Fotoğraf-40- 6-7. Yüzyıla Tarihlenen Kuş Figürlü Seramikler
J.W. Hayes 1972, Late Roman Pottery London; J.W. Hayes 1980, Supplement to Late Roman Pottery London
Erken dönem seramiklerinde de kuş figürleri oldukça mühim yer tutmaktadır. Erken dönemde
görülen kuş figürlerine bir anlam yüklemek oldukça zordur. Genellikle seramiklerdeki figürler, erken
dönemlerde stilize biçimde karşımıza çıkmaktadır. Yine farklı duruşlarda ve farklı türlerde birçok
betim bulunmaktadır.
28
Fotoğraf-41-, -42- ,-43-, -44-, -45-, -46- 12. Ve 13. Yüzyıl Seramikleri
Lale DOĞER, ‘’Kalanlar’’, 12. ve 13. Yüzyıllarda Türkiye’de Bizans, Vehbi Koç Vakfı Foundation, İstanbul, 2007
12. yüzyıl ortası ve 13. Yüzyıla tarihlenen Orta Bizans Seramikleri, kazıma tekniğiyle
oluşturulmuş dekorasyonda merkezde sağa dönük su kuşu figürü, eğik boyunlu, kısa gagalı, uzun ince
bacaklı ve kısa kuyrukludur. (bkz. Fotoğraf-46-) Erken Bizans Döneminde de görüldüğü gibi yine bu
betimler en stilize biçimde verilmiştir. Bu dönemde stilize olduğu gibi gerçekçi örnekler de
bulunmaktadır. Örneğin Fotoğraf -44- ,Fotoğraf -45- ve Fotoğraf -46- görülen kuş betimleri oldukça
naturalisttir. Farklı duruşlarda verilen kuşlar bitkisel motiflerle desteklenmiştir. 9
9 L. Doğer, ‘’Kalanlar’’, 12. ve 13. Yüzyıllarda Türkiye’de Bizans, Vehbi Koç Vakfı Foundation, İstanbul, 2007
29
II.I.V. Ağırlık, Mühür ve Sikkelerde Kuş Figürleri
Fotoğraf-47-Bizans Nomisma Ağırlıkları, 9-11.yy.
( British Museum, Roper collection: P&E 1980, 6-1, 293; P&E 1980, 6-1 294, C. Entwistle’nin taslak
katoloğundan)
Nomismalar 9-11. yüzyıla tarihlenmektedir. Bu dönemde Bizans solidusunun yerini
nomismalar almıştır. Nomismalar altın sikke kontrolü için üretilen ağırlıklardır. Bizans ağırlıklarının
üzerinde, birim değeri olan nomismayı işaret eden N harfi yer almaktadır.
Fotoğraf-47- ‘de bir Tavuskuşu betimi, kalın ve güçlü bacakları veya pençeleriyle kartal gibi
yırtıcı bir kuş veya tam aksine bir ördek betimi, cepheden tasvir edilen başı ve başın arkasındaki zeytin
dalını andıran bitkisel motifle antik Atina sikkelerindeki baykuşu andırmakta olan betimler yer
almaktadır. 10
10
O. Tekin, ‘’Kuş Figürlü Kurşun Bizans Nomisma Ağırlıkları’’, Arkeoloji Dünyasından, Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Haberler, s.17-18.
30
II.I.VI. El Yazmalarında Kuş Figürleri
Fotoğraf-48-6.yy.’a Ait El Yazması
Thomas F. Mathews, Byzantium: From Antiquity To The Renaissance , 1998, s.90
Fotoğraf-49-Kırsal Bahar Etkinliği,Homilies, Gregory Nazianzos, 11.yy.
Bibliotheque Nationale de France, Paris
Thomas F. Mathews, Byzantium: From Antiquity To The Renaissance , 1998, s.89
31
Fotoğraf-50-Kuş Avcısı, 11.yy. , Biblioteca Marcina, Venice
Thomas F. Mathews, Byzantium: From Antiquity To The Renaissance , 1998, s.89
Erken ve Orta Bizans Dönemine ait el yazmalarında pastoral sahneler ve kuş yakalama
tuzakları resmedilmiştir. Fotoğraf-48-‘ de altı sıra yatay ve dört sıra dikey sütunlardan oluşan tasvirlerde
çeşitli kuş türleri yerleştirilmiştir.
Fotoğraf-49- ise kırsal bir bahar etkinliğini anlatan bir sahne yer almaktadır.
Fotoğraf-50- ‘de bir kuş avcısı tuzaklarını kurmuş kuş avlarken verilmiştir.11
11
T. F. Mathews, Byzantium: From Antiquity To The Renaissance , 1998, s.89
32
II.I.VII. Küçük Eserlerde Kuş Figürleri (Ahşap, Fildişi, Kemik, Cam, Diğer Maden Eserler)
Fotoğraf-51- Kuşlu Metal Bilezik
Fotoğraf-52-Kuşlu Metal Küpe
Fotoğraf-53- Kuşlu Kumaş Parçası
Thomas F. Mathews, Byzantium: From Antiquity To The Renaissance , 1998, s.89
Kuş figürleri takılarda ve tekstilde de karşımıza çıkmaktadır. Yani görüldüğü gibi hayatın her
yerine bu figürler girmiş durumdadır. Fotoğraf -51-‘de görülen bir metal bilezik bölmeleri arasına kuş
figürleri yerleştirilmiştir. Fotoğraf -52- ‘deki bir metal küpedir ve yine üzerinde karşılıklı yerleştirilmiş
kuş figürleri yer almaktadır. Fotoğraf -53- ise bir kumaş parçasıdır ve bu betimde de yine kuş figürleri
yerini almıştır. (Mathews, 1998, s.89.)
33
BÖLÜM III.
KARŞILAŞTIRMA, DEĞERLENDİRME ve SONUÇ
Fotoğraf-54- Fotoğraf-55-
Hadrianaos Villası, Sosos’un Güvercileri, Ravenna, Galla Placidia Kilisesi, 5.yy.
Roma Capitolini Müzesi, M.S.1. – 2.yy. santatatiana.blogspot.com
www.mlahanas.de/Greeks/Arts/Mosaics/Sosos2.jpg
Bu iki farklı yüzyıla tarihli betimde görülen kuş figürleri oldukça birbirini andırır
kompozisyondadır. Hadrianos Villası’nda bulunan Sosos’un Güvercinleri betiminde olduğu gibi
Ravenna Galla Placidia Kilisesi’nde de kuşlar bir kaseden su içer biçimde verilmiştir. Sosos’un
Güvercinleri betiminde dört kuş figürü yer alırken, Galla Placidia Kilisesi’nde yer alan betimde iki kuş
figürü yer almaktadır. Hadrianos Villası’ndaki betimde bulunan soldan 1. ve 3. kuş figürü Galla
Placidia Kilisesi’nde bulunan kuş figürleriyle neredeyse aynı biçimde betimlenmiştir.
34
Fotoğraf-56- Fotoğraf-57-
İmparator Büyük Konstantin’e Ait Lahit Parçası, Roma Santa Constanza Lahit Detayı
4.yy. 4.yy.
Fotoğraf-56- ve Fotoğraf -57- ‘de yer alan lahit detayları 4.yüzyıl tarihlidir. Malzemede
açısından farklı olsa da betimler aynı tarzdadır. Her ikisinde de bitkisel desenler içinde kuş figürleri ve
pagan figürler yer almaktadır. Kuş figürleri asma dalları üzerinde konumlanmış vaziyette üzümleri
gagalarken verilmiştir.
Kuş figürleri tüm dönemlerde sıkça karşımıza çıkan bir figürdür ve bu figürler içerdiği
ikonografi ile anlam kazanmıştır.
Uzun tarihi ve kendisini kontrol eden dinamik kavramları nedeniyle Hıristiyan ikonografisi
çok çeşitli ve zengindir. Aslında inancı ifade etmek ve bunu bir başka figür içerisinde görmeye davet
etmektir. Hıristiyan sanatında bu formlar, ruhsal anlamlar için birer araç olmuşlardır. Bu sembollerin
ifadesi ve anlamlarının bilinmesi Hıristiyan ikonografisinin özünü vermektedir.
35
BÖLÜM IV.
KAYNAKÇA
AKKAYA Tayfun, Ortodoks İkonaları, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2000.
CÖMERT Bedrettin, Mitoloji ve İkonografi, De Ki Yayıncılık, Ankara, 2006.
ÇOKHAMUR, ÖZDEMİR E. , İstanbul’da Bulunan Bizans Dönemi Mozaikleri: Kariye Müzesi, Sakarya
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Sakarya, 2012.
DIEHL Charles, Bizans İmparatorluğu’nun Tarihi, İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2010.
DOĞER Lale, ‘’Kalanlar’’, 12. ve 13. Yüzyıllarda Türkiye’de Bizans, Vehbi Koç Vakfı Foundation,
İstanbul, 2007.
HAYES J.W., 1972, Late Roman Pottery London: HAYES J.W., 1980, Supplement To Late
Roman Pottery London.
JOBST Werner, ERDAL Behçet, GURTNER Christian, İstanbul Büyük Saray Mozayiği, Arkeoloji
ve Sanat Yayınları, 1997.
KOCH Guntram, Erken Hıristiyan Sanatı, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2007.
MATHEWS F. Thomas, Byzantium: From Antiquity To The Renaissance, 1998.
MERCANGÖZ Zeynep, ‘’Orta Çağ Hıristiyanlık İnanışından Ökaristi ve Sanattaki Yansımaları:
Bizans Sanatında Ökaristi Sembolleri’’, Sanat ve İnanç, C.2., Mimar Sinan Üniversitesi Türk Sanat
Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi, İstanbul, Şubat 2004.
SÖZEN Metin-TANYELİ Uğur, Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul, 2011.
TEKİN Oğuz, ‘’Kuş Figürlü Kurşun Bizans Nomisma Ağırlıkları’’, Arkeoloji Dünyasından, Türk
Eskiçağ Bilimleri enstitüsü Haberler.
TOK Emine, ‘’Erken Bizans Dönemi Zemin Mozaiklerine Sardes Örneğinden Bir Bakış’’, Sanat
Tarihi Dergisi, S.XI. , İzmir, 2001.
TOK Emine - TALAMAN A. - ATICI M., ‘’Nymphaion (Kemalpaşa) Yakınlarında Bir Roma
Villasının Mozaikleri: Eski Ahit Öyküleri Üstüne Bir Yorum’’, JMR 6, Uludağ University, Mosaic
Reserch Center, 2013.
Wheeler, Mortimer S. , Roma Sanatı ve Mimarlığı, İstanbul,2004.
YILDIZ Sevcan, Bizans Tarihi, Kültürü, Sanatı ve Anadolu’daki İzleri, Ankara, 2009.
36
http://www.artbible.info
http://www.akhisarzeytini.net
http://sanatkaravani.com
www.vatican.va
www.rome101.com
www.kornblutphoto.com
http://www.medievalists.net
www.mlahanas.de/Greeks/Arts/Mosaics/Sosos2.jpg
www.pausanias-footsteps.nl
http://deltavenus.deviantart.com
http://www.metmuseum.org/toah/works-of-art/50.4
http://en.wikipedia.org/wiki/Santa_Costanza#mediaviewer/File:0_Sarcofago_di_Costantina_-_Museo_Pio-
Clementino_-_Vatican_(1).JPG
www.livius.org
santatatiana.blogspot.com
www.mlahanas.de/Greeks/Arts/Mosaics/Sosos2.jpg
fe-mitolojisozlugu.com