Bireysel Silahsizlanma Proje Bulteni

12
SİLAHTAN SANATA DOĞRU: “BİREYSEL SİLAHSIZLANMA”

Transcript of Bireysel Silahsizlanma Proje Bulteni

SİLAHTAN SANATA DOĞRU:

“BİREYSEL SİLAHSIZLANMA”

SĠLAHIN TÜRK KÜLTÜRÜNDEKĠ YERĠ Silah, insanların ve toplumların bir başka insana veya toplumlara karşı savunma ya da saldırı amaçlı kullandığı bir araçtır. İnsanlar savaşmak ve avlanmak için kendi organlarını yeterli görmeyip ilk zamanlardan beri yardımcı aletler kullandı. En basit ateşsiz silah, taş ve sopadır. Zamanla silahın tahrip gücünü artırmak için, keskin ve sivri uçlu aletler yapılarak pek çok çeşitte silah geliştirildi. Zamanla büyük değişikliğe uğrayan ateşli silahlar da tabanca, tüfek, bomba atar, top, obüs, havan gibi çeşitli adlar altında, değişik vasıflara sahip birçok çeşitlere ayrıldı. Tarih boyunca “silah” kavramı Türklerin yaşamında, kültüründe, sanatında önemli bir yer kaplamıştır.

İslamiyet‟ten önceye dayanan bu süreç boyunca silahlar Osmanlıda bir güç simgesi haline gelmiş;

sosyal, siyasal ve teknolojik gelişmelere paralel olarak silah kullanımı artmıştır. Silahların üzerindeki

kabartmalar ve yazılarla Türk kültürü, dini inançlar ve ifadeler yansıtılmıştır. İnce süslemeler ve

ayrıntılar; Türklerin tarih boyunca yaşadığı önemli olayların, yerli halk ile ele geçirilen bölgelerin halkı

arasında yaşanan kültür etkileşimlerinin izlerini taşımaktadır. Kısacası İslamiyet öncesine dayanan ve

19.yy‟a kadar devam eden bu süreçte silahlar, savaşçı ruhlarıyla tanınan Türk milleti için savaş

alanında korunma işlevinin yanı sıra sosyal, askeri, dini, kültürel güç ve statülerin göstergesi haline

gelmiştir.

Türk edebiyatında da hem sözlü hem yazılı ürünlerde silahın yeri büyüktür. Atasözleri bir milletin

kültürüne ışık tutacak malzemeyi bünyesinde barındıran; o milletin sosyolojik, psikolojik, sosyo-

ekonomik yapısını yansıtan ipuçları barındırır. Türk atasözlerinde ve deyimlerinde geçen silahla ilgili

kavramların olması, bu aletlerin Türk milletinin toplumsal hafızasında ne ölçüde yer ettiğini gösterir.

“Atılan ok geri dönmez.” , “Aman diyene kılıç kalkmaz.” , “Kılıç kınını kesmez.” ve “Ok yaydan çıktı.”

içinde silah kavramı geçen atasözü ve deyimlere örnek verilebilir. Yazılı edebi ürünlerde ise güzellik

anlayışı ve aşk konulu betimlemelerde silah adlarının sembol veya terim olarak kullanıldığı

görülmektedir. Bu betimlemeler Halk ve Divan edebiyatında önemli bir yer tutmuştur. Mesela divan

şiirinde sevgiliye ait birçok güzellik unsuru oka benzetilmiştir. Sevgilinin aşkı, kirpiği, gamzesi ve gözü

ok özelliği gösterir. Ayrıca sevgilinin kaşı da bunu tamamlayan bir unsur olarak yaya benzetilir. Aşığın

gamında, sevgiliye duyulan hasrette ve sevgiliye aşık başka kişilerde de kılıç özellikleri vardır. Bunun

dışında hançer, kement, mızrak, gürz gibi silahlar da benzer anlamlar taşımak üzere Divan

edebiyatında kullanılmıştır. Yalnızca silahların değil, bu silahların yapım sürecinde görülen gelişmelerin

de Türk kültürü ve soysal yaşamı üzerindeki etkileri büyüktür. Örneğin “top döküm süreci”nin ve tüm bu

süreçte uygulanan işlemler sırasında yapılan törenlerin ve geleneksel davranışların Evliya Çelebi

tarafından “Seyahatname” adlı eserde anlatılması, bize silahın Türk kültüründeki önemini kanıtlar

niteliktedir.

ġĠDDET VE SĠLAH Psikoloji Sözlüğü‟ne göre “şiddet; düşmanlık ve öfke duygularının, kişilere veya nesnelere yönelik fiili, yıkıcı fiziksel zor yoluyla dile getirilmesi”dir ve bu haliyle her türlü çatışma ilişkisinde (ailede, okulda, gruplar, ırklar, vb. arasında) rastlanan şiddet, saldırganlığın özgürlüğü, insan iradesini hiçe sayan en ileri, en aşırı boyutudur. Hiç kuşkusuz, insan bir diğer insana fiziksel ve psikolojik olmak üzere farklı şekillerde şiddet uygular. Bu anlamda son derece geniş bir literatür mevcuttur. Silahın tek işlevi “öldürmek” veya “yaralamak”tır. Ateşli silahın yalnızca bulundurulması dahi potansiyel öldürme ve yaralama olaylarına geniş bir zemin yaratır. Bu gerçekten hareketle; aynı toplum içinde yaşayan bireylerin herhangi bir ideolojiye ait olmaksızın, ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletlerle donanmasını “Bireysel Silahlanma” olarak tanımlıyoruz ki şiddetin en uç noktası bireysel silahlanmadır. Günümüzde şiddet sınır tanımayan bir biçimde toplumsal ve bireysel boyutta artmaktadır. Şiddetin en uç noktası olan bireysel silahlanma son derece önemli bir güvenlik ve yaşam hakkı sorunu olarak varlığını devam ettirmektedir. Türkiye'de, ortalama 2,5 milyon ruhsatlı, bunun en az 3 katı da ruhsatsız

olmak üzere yaklaşık 8 ile 10 milyon civarında bireysel silah olduğu zannedilmektedir (Umut Vakfı 2008). Türkiye'de yapılan çalışmalarda ateşli silahların %66 ila %75.6'sının ruhsatsız olduğu belirlenmiştir (Balcıoğlu 2006). Cinayet olgularında yapılan bir araştırma da ruhsatsız silah kullanımının ruhsatlı silah kullanımına oranı 4/1 olarak bulunmuştur (Balcıoğlu 2006, Özdeş 2003). Silah sorununun ulaştığı korkutucu boyutu bireysel silahlanmanın ulaştığı dehşet verici rakamlardan da

gözlemek mümkündür. Son nüfus sayımı verilerine göre Türkiye‟de ortalama her 65 kişiden biri silah

taşımakta ya da bulundurmaktadır. Ülkelere göre, silaha sahip olma sıralamasında Türkiye tüm dünya

ülkeleri sıralamasında 20. sıradadır. Ruhsatlı ve ruhsatsız silah sayısı son 10 yılda yaklaşık 10 kat

artmıştır. Halen Türkiye'de 2,5 milyonun üzerinde ruhsatlı silah olduğu bilinmektedir.

Can alıcı bir diğer veri ise cinayet olgularının yarısının ateşli silahla gerçekleşmiş olmasıdır. Umut

Vakfı‟nın 2009 verilerine göre her yıl yaklaşık 4 bin kişi silahla ölmekte, 10 binlercesi yaralanmaktadır.

Aile içi şiddet ve eş öldürmeyle sonuçlanan olayların yüzde 35-40'ında silah kullanılmıştır. Ateşli silah

bulunması ölüm riskini en az 12 kat artırmaktadır. Silahla işlenen cinayet olaylarının %25‟i „faili meçhul‟

kalmaktadır. Bu oran gelişmiş ülkelerde %10'dur.

“İnsanlar neden silahlanırlar?” Bu soruya verilen cevaplar, Bakırköy Psikiyatri ve Tedavi Araştırma Merkezinin (BAPAM), 10.000 silah ruhsatı başvurusu üzerinde yaptığı bir araştırmada şöyle sıralanıyor:

ĠĢ riski nedeniyle % 35

Evde bulunsun diye % 23.6

Merak ve hobi olarak %16.7

Avcılık veya atıcılık gerekçesiyle %12.7

Meslek gereği % 6.8

Hatıra yani intikal nedeniyle % 5.2

Bu soruya verilen en yaygın cevaplardan diğeri ise „güvenlik nedeniyle‟dir. Can güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri, aslında kendilerinin de farkında olmadıkları topluma ve kendine güvensizliktir. Topluma ve kendisine güvenmeyen insanlar silahın gölgesine sığınırlar. 752 öğrenci ile yapılan bir araştırmada öğrenciler, günlük yaşamlarında silahlı şiddete en fazla tanık oldukları alanların filmler (%39.9), televizyon (%20.5), polis memurları (%11.6), gazete haberleri (%10.0), bilgisayar ve video oyunları (%6.3) olduğunu bildirmiştir. Çocukların 3-4 yaşından başlayarak 12-13 yaşına kadar günde ortalama 1-2 saat çizgi film izledikleri, ayrıca çocukların ve gençlerin erişkinler için hazırlanan televizyon programlarını da seyrettikleri düşünüldüğünde, yoğun şiddet bombardımanı altında kaldıkları görülür. Yapılan araştırmalar sonucunda da çocuğun saldırgan davranışları taklit ettiği belirlenmiştir (Akarcalı, 1996). Çocuk zihinsel süreçlerindeki özelliklerinden dolayı izlediklerini yetişkinler gibi algılayamamakta ve yetişkinlerden farklı bir biçimde etkilenmektedir. Çocuğun büyümesi, öğrenmesi için gerekli bir eylem olan oyun, çocuğun kendisinin yarattığı bir

dünyada geçer. Çocuk her türlü nesneyi bir oyun aracı olarak kullanabilir; fakat bazı nesneler oyunda

kullanılmak üzere tasarlanmıştır. 14 yaşından küçük çocukların oyunlarında kullanılmak üzere

tasarlanan ve üretilen bu türlü ürün ve oyun araç gerecine “oyuncak” denilmektedir.

Oyuncak satıcılarının en çok sattıklarını belirttikleri oyuncaklar; araba (13), bebek (10), pelüş oyuncak

(7), oyun hamuru (4), tabanca (2), lego (2), yapboz (2), Pokemon (1) olmuştur. Bu oyuncaklarda

güvenliğe ilişkin ibarelerin oyuncakların tamamında bulunmadığı gözlenmiştir. Ne yazık ki oyuncağın

çocukta şiddeti desteklemeyen türde olmasını göz önünde bulunduran anne oranı sadece 63.6‟dır.

Literatürde şiddeti destekleyen oyuncakların çocuklara alınmaması gerektiği belirtilmektedir (Glassy

and Romano 2003). Annelerin büyük bir çoğunluğunun (% 93.1 ) ise oyuncağın tehlikesiz olmasını

daha çok önemsedikleri saptanmıştır.

Çocukların ''oyun oynama'' ve “oyuncak seçme, kullanma” haklarına yeterli önceliği veren pek az ülke vardır. Oyun anarşik nitelik taşısa bile bir ülkenin ekonomisine ya da uluslararası profiline hiçbir etkisi yoktur; ancak bu durumun, çocukların bedensel ve psikolojik sağlıkları açısından çok önemli olabileceği gözardı edilmemelidir. Karşılıklı uzlaşma, paylaşma ve insanın kendi kendini denetlemesi gibi birçok sosyal beceri; başka çocuklarla oynanan oyunlar ve oyuncaklarla kazanılır. Bedensel gelişme açısından ise, çocukların vücutlarını hareket ettirecek oyuncaklarla oynayacak zaman bulmaları da çok önemlidir. Uluslararası Çocuklara Oyun Hakkı Derneği (IPA, UNESCO ve UNICEF'e danışmanlık yapmaktadır) Çocukların Oyun Hakkı Bildirgesi'ni benimsemiştir.

SĠLAHTAN SANATA DOĞRU “BĠREYSEL SĠLAHSIZLANMA”

Şiddetin içinde büyüyen ve bu şiddete maruz kalan çocuklar, şiddeti taklit yoluyla kopyalayarak öğrenir.

Benzer öğrenme şekli, suç ve suçla ilişkili davranışlar için de geçerlidir. Suçun normal kabul edildiği,

yaşamın suçla iç içe devam ettiği ortamlarda yaşayan çocuklar; bir yandan istismara uğrar, öte yandan

bu davranışları kopyalayarak kendileri de suçlu ve şiddeti kullanan erişkin olma yolunda ilerler.

Çocuklar; bu davranışların diğerlerini kontrol etmek, bir şeyler kazanmak ve bazı sosyal kazançlar

sağlamak gibi olumlu çıktılarını gözlemleyerek güdülenirler.

Eğitim sisteminin yalnızca merkezi sınavlara odaklandığı, öğrencilerin ilgi alanlarının, meraklarının

köreltildiği, oyuna yeterince zaman ayrılmayan ve Paola Freire‟nin deyimiyle “bankacı” eğitim modelinin

egemen olduğu bir dönemde genç bireylerin ufkunu açacak, dönüşümlü düşünmesini sağlayacak,

bilginin sorgulanabilirliğini kavrayacakları çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çerçevede gelişen,

değişen topluma kolayca uyum gösterebilen, hızlı ve akılcı kararlar verebilen bireylerin yetiştirilmesi

ilkesi benimsenmeye başlanmıştır. Kişilerin uyumlu yaşayabilmeleri, kendilerini gerçekleştirebilmeleri

ve çevrelerine katkıda bulunabilmeleri için kazanmaları gerekli olan becerilerin öğrencilere

kazandırılması kaçınılmazdır. Mevcut programlar aracılığıyla ifade edilen becerilerin kazandırılmasının

yeterli olmadığı süreç içerisinde gözlemlenmektedir.

Bireysel silahlanmanın “yaşam hakkı”nı tehdit eden çok önemli bir sorun olmasından ve sınırlı sayıda

sivil toplum örgütünün konuyla ilgili bilinçlendirme çalışması yapmasından hareketle, sadece elde

olanlarla yetinmeyip öğrencileri “teşvik edecek, eyleme geçirecek, sorgulatacak, kendisini dönüştürecek

ve bireyde farkındalık yaratacak” çalışmalar içinde yer almanın gerekli olduğu görülmüş ve bu projenin

hazırlanmasına karar verilmiştir.

Çalışma 9, 10 ve 11. sınıflardan seçilmiş öğrencilerle yapıldı. Her zümrenin projeden sorumlu

öğretmeni, alanıyla ilgili çalışmaların nasıl yapılacağı konusunda öğrencilerini yönlendirdi. Proje Sosyal

Bilimler, Görsel Sanatlar, Edebiyat, Fen Bilimleri, Matematik, Beden Eğitimi, Rehberlik Birimi, Ölçme -

Değerlendirme ve Müzik Zümreleri tarafından disiplinler arası eş güdüm sağlanarak şekillendirildi.

Projede Alanlar Arası ĠĢ Birliği:

AraĢtırma: 10. sınıf öğrencileri ile “Ülkemizde silah sahibi olmanın yasal yolu nedir?”, “Çeşitli ülkelerde silah sahibi olmanın yasal yolu nedir?”, “Oyuncaklar ve oyuncak silahların çocukların iletişim becerilerine etkisi nedir?” sorularının cevapları Sosyal Bilimler ve Rehberlik Birimi tarafından araştırıldı.

Kitap Ġnceleme: 10 ve 11. sınıflardan 9 öğrenci ile “Türk edebiyatında silah ne şekilde işlenmiştir?”, “Türk kültüründe silahın yeri nedir?” sorularının cevapları Edebiyat Zümresi tarafından aşağıdaki kitaplar incelenerek cevaplandı.

Türk Kültüründe Silah – Erkan Göksu, Ötüken Yayınları,

Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah Kavramı ve Osmanlı İmparatorluğu‟nda Kullanılan Silahlar – Nejat Eralp, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları

Türk destanlarından seçilen parçalar

Anket Hazırlama ve Uygulama: Bu alandaki çalışmaları Rehberlik, Fen Bilimleri, Beden Eğitimi Zümreleri ile Ölçme ve Değerlendirme birimi birlikte çalışarak yürütmüştür.

Uygulanan Anketler

1. Oyun ve oyuncak seçimi anketi: “Oyuncaklar ve oyuncak silahların çocukların iletişim becerilerine

etkisi nedir?” sorusuna yanıt aranan anket, 7-11 yaş arası Özel Irmak İlköğretim Okulundan 170

öğrenciye uygulandı.

5,49

43,15 41,45 32,96

40,54 39,02

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

100

Oyuncak olarak silah tercihi Oyuncak silah ilerdeşiddete yöneltir

Silahlı bilgisayar oyunlarışiddete yöneltir

Erkekler Kızlar

2. Bilgisayar oyunları ve televizyon dizileri anketi: “Çocukların ve gençlerin hayatında yer alan

oyuncak ve bilgisayar oyunlarında silahın yeri nedir?”, “Oyuncak silah ve bilgisayar oyunlarında silah

kullanımı çocukları ya da gençleri nasıl etkiler?” sorularına yanıt aranan anket, 12-18 yaş arası Özel

Irmak İlköğretim Okulu ve Irmak Lisesinden 196 öğrenciye uygulandı.

3. Maç ve düğünlerden sonra silah kullanımına Türk toplumunun yaklaĢımı anketi: “Maç ve

düğünlerden sonra silah kullanımına toplumun bakışı nasıldır?” sorusuna yanıt aranan anket,

İstanbul Anadolu Yakası‟nın çeşitli semtlerinde yaşayan 18 yaĢ üstü 242 kişiye uygulandı.

ÇalıĢmalar için hazırlanan anketler toplam 608 kiĢiye uygulanmıĢtır.

Anket Sonuçlarının Analiz Edilmesi: Anket verilerinin grafiklere dökülmesi, Matematik ve Ölçme-

Değerlendirme birimleri tarafından yapılmıştır.

Karikatür ÇalıĢması (1): Çalışmanın Irmak Okullarındaki organizasyonu, Görsel Sanatlar ve Sosyal

Bilimler Zümreleri tarafından gerçekleştirildi.

Ünlü Karikatürist Varol Yaşaroğlu‟nun yönlendirmesiyle Irmak Okulları öğrencileri, şiddet

nesnelerini kullanılabilir nesnelere dönüştürdüler: kaskı saksıya, tankı elektrik süpürgesine, silahı fön

makinesine…

.

Karikatür ÇalıĢması (2): Çalışmanın Pendik Orhan Sinan Hamzaoğulları İlköğretim Okulundaki organizasyonu, Görsel Sanatlar Zümresi tarafından gerçekleştirildi.

Görsel Sanatlar Zümresi, her iki çalışmanın verilerini “Movie Maker” kullanarak sunum haline

getirdi..

Üç Boyutlu ÇalıĢma: Üç boyutlu görsel hazırlama çalışmalarının okulumuzda ve aşağıda alfabetik

sırayla adı geçen okullarda yapılmasını, hazırlanan çalışmaların sergilenmesini Görsel Sanatlar

Zümresi organize etti.

- Anabilim Eğitim Kurumları

- Eyüboğlu Eğitim Kurumları

- Irmak Okulları

- MEF Okulları

- Terakki Vakfı Okulları

- Türk Eğitim Vakfı-TEVİTÖL‟ün

Müzik Zümresi projenin temasına uygun John Lennon‟ın “Imagine” adlı şarkısını hazırlatılıp projenin

sunulmasına destek verdi.

Projenin ve üç boyutlu çalışmalarının “Sabancı Üniversitesi-Eğitimde Ġyi Örnekler

Konferansı”nda sergilenme çalışmalarını Sosyal Bilimler Zümresi yürüttü.

Bu projede tüm birimler bir arada çalışmıştır.

Proje Koordinatörü , Öznur NESİPOĞLU

Sosyal Bilimler Zümresi, Danışman Öğretmen Baldan PARTENER

Türkçe – Edebiyat Zümresi, Danışman Öğretmenler Gülhiz BİNİCİ, Deniz ERTEN

Görsel Sanatlar Zümresi, Danışman Öğretmen Emel ASLIBAY, Funda DÜKMELER

Fen Bilimleri Zümresi, Danışman Öğretmen Sevda YILMAZ

Matematik Zümresi, Danışman Öğretmen Esra ÖZBAYRI

Beden Eğitimi Zümresi, Danışman Öğretmen Songül ÖZTÜRK

Müzik Zümresi, Danışman Öğretmen Deniz DEMİRÖZ

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi, Danışman Öğretmen Ahmet ÇETİN

Ölçme Değerlendirme Birimi, Danışman Öğretmen Şebnem RENDA

Bilgi İşlem Birimi, kapak tasarım Fatih KAYA

Çalışmaları Yürüten Öğrenciler:

Barış Şenkal, Yonca Lina Çopuroğlu, Nihal Kazar, Ege Altun, Mina Yanık, Erçe Su Kasapoğlu, Naz

Pakkal, Oya Pakkal, Beste Karlı, Melis Baykara, Deniz Toraman, Ömer Yiğit Kuroğlu, Deniz Naz

Bayram, Ayşenur Hacıalioğlu, Lisa Archibald, Miray Karabulut, Melisa Şahin, Celin Sivrikaya, Çağdaş

Güner

Cemil Topuzlu Cad. No: 100 34728 Caddebostan / İSTANBUL E-posta : [email protected] Telefon: +90 216 411 39 23 – 24 – 25 Fax: +90 216 411 39 26 www.irmak.k12.tr