Ahilik ve Türk iş Dünyasında Etik Eğitimi

23
Ahilerde Ahlak Anlayışı "SANAT VE ERDEMİ YAŞAM BİÇİMİ HALİNE GETİREN BİR KURUM OLARAK AHİLİK " Ahi Teşkilatı XIII.y.y.’nın ilk yarısından XIX.y.y.’ın ikinci yarısına dek Anadolu’da, Balkanlar’da ve Kırım’da yaşamış olan Türk halkının, sanat ve meslek alanında yetişmelerini, ahlaki yönden gelişmelerini sağlayan kuruluşun adıdır. Yapılanmaya başladığı XIII.y.y.’ın sosyal ve siyasi problemlerine karşı üyelerine çözümler sunmuş, vatan değiştiren bir halkı sosyal bunalımlara, kültürel yozlaşmalara ve ahlaksal bozulmalara meydan vermeksizin yeniden yapılandırmıştır. Arap fütuvvetçiliğini Türk ahlaksal ve töresel yaşamı ile bütünleştirilerek ortaya konulan iyi huy ve erdemler birer kuru kural değil, yaşam gerçeği olarak irdelenmiş, hayatın tüm alanlarında kullanılacak yaşam kuralları haline getirilmiştir. Ahilik genelde meslek kuruluşu olarak anılsa da temelinde güçlü bir ahlak öğretisi vardır. Fütuvvet adı verilen öğretilerden esinlenen ahlak kurallarını meslek yaşamına uygulamışlardır. Ahilere göre “doğrulukla yapılmayan iş bereket getirmez, getirse de bu sürekli olmaz.” Dönemin sosyal ve siyasal olayları fütuvvetten Ahiliğe geçişi hazırladığı için önemlidir. Ancak Ahilik kurumu XIII.y.y.’dan XIX.y.y.’a dek süren aktivitesi ile bu nedenleri aşmış, 6 y.y.’lık bir ahlak, meslek ve dayanışma örgütü olarak zamansallığın ötesine geçmeyi başarmıştır. Ahiliğin kurumsal yapısı ve öğretilerine bakmadan önce doğuşunu sağlayan olaylara ve fütuvvet kavramına göz atmak gerekir. Fütuvvetnameler Arap toplumunda çok eski çağlardan başlayarak, erdemli ve bilgili kişiler tarafından toplum düzenini ve güvenini sağlamak için formülleştirilmiş ahlaki öğretilerdir. Fütuvvet kelimesi “olgunluk” anlamına gelir; peygamberler döneminden bugüne değin uzanan etik kurallar ve töreleri birleştirerek, yapılandırılan fütuvvetnameler IX. ve X. yüzyıllarda bazı örgütlerine Ahilerde Ahlak Anlayışı 1 / 23

Transcript of Ahilik ve Türk iş Dünyasında Etik Eğitimi

Ahilerde Ahlak Anlayışı"SANAT VE ERDEMİ YAŞAM BİÇİMİ HALİNE GETİREN BİR KURUM OLARAK AHİLİK"

  Ahi Teşkilatı XIII.y.y.’nın ilk yarısından XIX.y.y.’ın ikinci yarısına dek Anadolu’da, Balkanlar’da ve Kırım’da yaşamış olan Türk halkının, sanat ve meslek alanında yetişmelerini, ahlaki yönden gelişmelerini sağlayan kuruluşun adıdır. Yapılanmaya başladığı XIII.y.y.’ın sosyal ve siyasi problemlerine karşı üyelerine çözümler sunmuş, vatan değiştiren bir halkı sosyal bunalımlara, kültürel yozlaşmalara ve ahlaksal bozulmalara meydan vermeksizin yeniden yapılandırmıştır. Arap fütuvvetçiliğini Türk ahlaksal ve töresel yaşamı ile bütünleştirilerek ortaya konulan iyi huy ve erdemler birer kuru kural değil, yaşam gerçeği olarak irdelenmiş, hayatın tüm alanlarında kullanılacak yaşam kuralları haline getirilmiştir. Ahilik genelde meslek kuruluşu olarak anılsa da temelinde güçlü bir ahlak öğretisi vardır. Fütuvvet adı verilen öğretilerden esinlenen ahlak kurallarını meslek yaşamına uygulamışlardır. Ahilere göre “doğrulukla yapılmayan iş bereket getirmez, getirse de bu sürekli olmaz.” Dönemin sosyal ve siyasal olayları fütuvvetten Ahiliğe geçişi hazırladığı için önemlidir. Ancak Ahilik kurumu XIII.y.y.’dan XIX.y.y.’a dek süren aktivitesi ile bu nedenleri aşmış, 6 y.y.’lık bir ahlak, meslek ve dayanışma örgütü olarak zamansallığın ötesine geçmeyi başarmıştır. Ahiliğin kurumsal yapısı ve öğretilerine bakmadan önce doğuşunu sağlayan olaylara ve fütuvvet kavramına göz atmak gerekir. Fütuvvetnameler Arap toplumunda çok eski çağlardan başlayarak, erdemli ve bilgili kişiler tarafından toplum düzenini ve güvenini sağlamak için formülleştirilmiş ahlaki öğretilerdir. Fütuvvet kelimesi “olgunluk” anlamına gelir; peygamberler döneminden bugüne değin uzanan etik kurallar ve töreleri birleştirerek, yapılandırılan fütuvvetnameler IX. ve X. yüzyıllarda bazı örgütlerine

Ahilerde Ahlak Anlayışı 1 / 23

temelini oluşturmuşlardır. Bunlardan en kayda değeri X. y.y. sonlarında kurulduğu Basra şehrini bir bilim ve sanat şehri haline getiren, fütuvvet ahlakını eski Yunan eğitim ilkelerine göre üyelerine benimseten İhvan-ü Safa topluluğudur. Ancak fütuvvet tam olarak toplumsal bir yapı kazanamamış, daha çok aristokrat sınıfın yaşam kuralları halini almıştır. Fütuvvet kuralları pek çok farklı kişinin yazdığı fütuvvetnamelerde toplanmıştır. Farklı kişilerin yaptığı Fütuvvet tanımları bize Fütuvvetnamelerin içerikleri hakkında fikir verebilir:

Kulun kendi nefsini başkalarınınkinden üstün ve değerli görmemesi.

Dostların yanlışlık, eksiklik ve dil sürçmelerini bağışlamak ve görmemek.

Kulun Tanrı için kendi nefsine düşman olması.

Fütuvvet’in tekil hali olan ve olgun kişi anlamına gelen “Feta” ise “düşmanı olmayan kişi” olaraktanımlanır. Kur’an’da İbrahim, Yusuf ve Yuşa gibi peygamberler ve Ashab-ı Keyf (Yedi Uyurlar) “feta” olarak adlandırılmıştır. Ahiler’in ahlaki, mesleki ve sosyal yaşam kurallarını topladıkları eserlere “Fütuvvetname” adını vermeleri sonucu bu iki kurumun aynı nitelikte olduğu izlenimini yaratsa da uygulama ve içerik açısından her iki kurum birbirinden farklıdır. IX. ve X.yüzyıllarda Arap egemenliğindeki topraklarda yoğun bir karmaşa yaşanmıştır. Aynı dönemde Türkler İslam’la tanışmış geleneksel askerlik anlayışları ile önce pek çok Arap devletinin ordusunu sonrada yönetimlerini ele geçirmişlerdir. Bu gelişmeler halkı rahatsız etmiş, pek çok yerde isyanlar başlamış, başıboş ve işsiz kalmış gruplar bölgede tam bir terör estirmişler, toplumda parçalanmaya neden olmuşlardır. Dönemin Abbasi Halifesi Nasr Lidinillah bu sorunları ortadan kaldırmak, toplumsal barışı sağlamak amacı ile fütuvveti kurum haline getirmeye çalışmıştır. Döneminin en ünlü bilgini olan Suhraverdi’ye bir fütuvvetname hazırlatmış ve 1182’de kendisi de fütuvvet elbisesi giymiştir. Tanınan, saygı duyulan pek çok sanatçı, devlet adamı ve bilgin

Ahilerde Ahlak Anlayışı 2 / 23

fütuvvete davet edilmiştir. Bunların arasında, fütuvvet elbisesini bizzat Suhraverdi’nin elinden giyen Anadolu Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubat da vardır. Bu olayla Anadolu bilgin, yönetici ve sanatçıları arasında fütuvvet yaygınlaşmıştır ancak XII.y.y.’da Anadolu fütuvvet mensupları kendilerine Ahi adını vererek yeni bir yapı altında birleşmeye başlamışlardır. Fütuvvete Türk töresel ahlakı,sanat ve meslek ilkeleri eklenmiş, yeni kuruluşun fütuvvetnameleri hazırlanmıştır. Ahi kurumu toplumun sosyal ve ekonomik gereksinmelerinden şekillenmiş olmakla beraber, ilkeleri Ahi Evran tarafından konulmuştur. Ahi Evran Anadolu’da kent ve kasabaları dolaşarak ahiliği örgütlemiştir. Ahiler dini özellik taşımayan zaviyeler kurmuşlar, buralarda üyelerini özellikle gençleri meslek,sanat ve askeri açıdan yetiştirmişler, kendi aralarında hiyerarşik bir yapı içerisinde pek çok kültürel, sanatsal ve dayanışma ürünleri vermişlerdir. Ahilik kurumuna başlıklar altında göz atmak daha açıklayıcı olacaktır; AHİ TEŞKİLATLANMASI Ahilerin ilk teşkilatlanmaları Kırşehir, Eskişehir ve Ankara’da olmuştur. Ahiler kent ve kasabaları dolaşarak özellikle meslek ve sanat sahiplerini örgütlemişlerdir. Ayrıca Ahi Evran’ın eşi Fatma Bacı da kadınları bir araya getirmiş,özellikle savaşlarda etkinlik gösteren “Bacıyan-ı Rum”u kurmuştur. Her kent ve kasabadaki gelir düzeyi iyi, meslek ahlakına güvenilen ve gençleri yönetebilecek nitelikte olan kişiler “Ahi Baba”olarak seçiliyordu. Ahi Babalar yamak, çırak, kalfa, usta hiyerarşisine dikkat ederek, gençlerin mesleği en iyi şekilde öğrenmesinden sorumludurlar. Ahi babaların ortak özellikleri üyelere örnekdavranışlar sergilemeleri ve bağlayıcı kişiler olmalarıdır. Ahiliğe girişte yapılan törende aday tıraş edilir, hırka ve şalvar giydirilir, kuşak kuşatılırdı. Daha sonra helva pişirilir, bu helvadan komşu şehirlere gönderilerek adayın üyeliği buralara bildirilirdi. Ahiliğe ilk giren kişi talip sonra nim tarıyk (yola giren), en sonra sahib-tariyk (yol sahibi) olarak adlandırılır.Ahi örgütü mensupları üç gurup altında toplanabilir;

 Meslek erbabları

Ahilerde Ahlak Anlayışı 3 / 23

 Bilgin, sanatçı ve eğitmenler

 Askerler ve yöneticiler

Ahi örgütü içinde her esnaf ve meslek dalının ayrı birer loncası bulunurdu. Her loncada Ahi babası, ona vekalet eden Nakibi (mesleğin en yetkili kişisidir), esnaf arasındaki anlaşmazlıklarıçözen Yiğitbaşı, mesleğe kabul törenlerini yapan Duacı, en az üç usta yetiştirmiş olanlar arasından seçilen Kahya (loncanın orta sandığının yönetiminden sorumludur) bulunur. Loncanın ortasandığına üyeler belli dönemlerde para verirlerdi. Her Ahi ihtiyaçlarını giderdikten sonra elinden 18 gümüş akçeden daha fazla parayı atıl tutamaz bu parayı orta sandığına verirdi. Bu paralar meslek sahiplerine sermaye sağlanmasında, evlenme, hastalık, ölüm gibi ihtiyaç zamanlarında ve pek çok toplumsal hayır işlerinde kullanılmıştır. Kentin Ahileri her ay bir gün bir araya toplanır (Kahya Meclisi)  ve mesleki sorunları tartışır, esnaf arası anlaşmazlıkları çözerlerdi. Yılda bir kez üç gün süren genel toplantılar (Üçler toplantısı) yapılır, bu toplantılarda genel durumlar tartışılırdı. Aynı şekilde yılda bir kez lonca üyeleri arasında kaynaşmayı sağlamak için kır gezileri düzenlenir, ayrıca gençler kendi aralarında belirli zamanlarda eğlence ve eğitim amaçlı toplantılarda düzenlerlerdi. AHİLİKTE AHLAK Ahi ahlakını biçimsel ve biçimsel olmayan olarak iki ayrı düzlemde incelemek daha doğru bir anlayıştır. Biçimsel ahlak ilkeleri Ahilerin toplum içinde sergiledikleri davranışları betimler. Bunlar kapalı, dışa ait ve açık, içe ait on iki temel emirle özetlenebilir. Dışa ait, kapalı altı emir:

Bel; Başkalarının onur ve namusuna kapalı

El; Hırsızlık, zorbalık, kötülük ve hırsa kapalı

Dil; Yalan, iftira, hakarete kapalı

Ahilerde Ahlak Anlayışı 4 / 23

Göz; Başkalarının hatalarını görmeye kapalı

Mide; Sefahate kapalı

Kulak; Dedikoduya kapalı

İçe ait ve açık olan altı emirde Ahinin:Cömert

Tevazuya sahibi

Merhametli ve bağışlamaya açık

Alçak gönüllü

Bencillikten uzak

Gerçekçi

olması istenir. Fütuvvetnamelerde yer alan bazı ilkelere göz atmamız Ahi ahlakını anlamamız için yeterli olacaktır;

Gelemeyene gitmek

Bilginlerle dost olup dostlara danışmak

Yapılan iyilik ve hayırda Tanrı hoşnutluğundan başka bir şey gözetmemek

İçi dışı, özü sözü bir olmak

Ahilerde Ahlak Anlayışı 5 / 23

Kötülük ve kendini bilmezliğe iyilikle karşılık vermek

Zenginlere zenginliklerinden dolayı itibardan kaçınmakİnsanların işlerini içten ve güler yüzle yapmak

Açıkta ve gizlide fütuvvet kurallarına uymak

Kuvvetli ve üstün durumda iken affetmesini bilmek, kendi muhtaç iken başkalarına verecek kadar cömert olmak

Biçimsel olmayan Ahi ahlakı ise daha çok meslek içi dayanışma ve meslek ahlakı ile ilgili kurallardan oluşur. Bu kuralları özetlersek;

Ahinin emeğini değerlendireceği bir işi olmalıdır.

Ahi birkaç işle değil, yeteneklerine uygun tek bir işle uğraşmalıdır.

Ahi dürüst olmalı, emeğiyle hak ettiğinden fazlasını kazanmak yoluna sapmamalıdır.

Ahi işinin geleneksel pirlerinden kendi ustasına kadar tüm büyüklerine içten bağlanmalı, sanatında ve davranışlarında onları örnek almalıdır.

Ahi, kazancının geçiminden arta kalanının tümü ile ihtiyaç sahiplerine ve işsizlere yardım etmelidir.

Ahilerde Ahlak Anlayışı 6 / 23

Ayrıca her meslek dalına ait ayrı ayrı fütuvvetnameler vardır ve bunlar o mesleğe ilişkin ilkeleri ile meslek etiği kurallarını içerir.

Ahi olmaya engel olan unsurlar da gerçekte birer ahlak göstergesidir. Bunlar:

Her yerde ve her işte iyi ve doğru olmayanlar

Yardım etmeyen, yardımlaşmayan, başkalarına yük olan veya başkalarının sırtından geçinenler

İnançsızlar, falcı ve büyücüler, yalancılar, hayvanların üreme döneminde avlanan avcılar, hırsızlar, dolandırıcılar, acımasızlar, gösteriş meraklıları, karaborsacılar, kendi çıkarlarını halkın çıkarlarından önde tutanlar.

AHİ ZAVİYELERİ Ahi zaviyeleri kim tarafından kurulmuş olursa olsun belli bir miktarda vakıf emlakının gelirine dayanan ve sürekliliğini bununla sağlayan bir vakıf kuruluşudur. Köylerde veyayerleşim merkezlerinden uzak yol üzerinde kurulmuş zaviyelerin giderleri dervişlerin kendi üretimgüçleri ile karşılanıyordu. İlk iki yüzyıl boyunca dervişler vakıf arazilerini işleyerek yeni gelenlere örnek oluşturmuşlardır. Daha sonraları buralar genellikle misafirhane olarak kullanılmıştır. Bunlar güvenli ve bedelsiz misafir kabul etmeleri nedeniyle adeta kutsal sayılmışlardır. Şehirlerde kurulan zaviyeler genellikle padişahlar, din ve devlet büyükleri ya dazengin Ahiler tarafından kurulurlardı. Buralarda da bedelsiz konaklamanın sağlanmasının yanı sırabirer Ahi okulu olarak kullanılmışlardır. Ahi gençleri yine Ahi olan mutasavvıflar, meslek pirleri ve sanatçılar tarafından buralarda eğitilirlerdi. Gençler mesleki ve askeri eğitimlerininyanı sıra sanat (edebiyat ve müzik) dersleri alırlar, okuma yazmak öğrenirlerdi. Hemen hemen her akşam düzenlenen Yaren sohbetlerinden gençlerin eğlence ihtiyaçları bir eğitim aracı olarak seviyeli bir şekilde karşılanırdı. Zaviyelerde üç çeşit eğitim ve eğitici bulunurdu;

Ahilerde Ahlak Anlayışı 7 / 23

Kültür

Meslek

Askeri

Prensip olarak başkalarına duydukları saygıyı kendi bedenlerine de duymak zorunda olan Ahilerin temizlik anlayışlarının en büyük göstergesi zaviyelerdir. Temizliğin vurgulanması için beyaza boyanan Ahi zaviyelerinin bakım ve temizliğinden genç Ahiler sorumludur. Ahi zaviyelerinde de hiyerarşik bir düzen mevcuttur, Ahi üyeleri dokuz sınıfa ayrılır;

Yiğitler; zaviyelere girebilmek için ustalarının tavsiyelerini bekleyen gençlerdir.

Yamaklar

Çıraklar

Kalfalar

Ustalar

Ahiler; altı guruptan oluşurlar, ilk üç guruba ashab-ı tarıyk (yola girmiş olanlar) son üç gruba ise nakipler denir.

Halifeler; teşkilata bağlı olup, bağımsız eylem yapamazlar.

Şeyhler; kendilerinden önceki yedi grubun sorumlularıdırlar.

Şeyhü’l Mesayihler; şeyhlerin ve zaviyelerin yöneticisidirler.

Ahilerde Ahlak Anlayışı 8 / 23

Şeyh olabilmek için Ahi fütuvvetnamesindeki 740 emredici maddeyi uygulamak gereklidir. Henüz öğrenci konumunda olanlar ise 124 maddeyi bilmeleri ve uygulamaları yeterli sayılırdı. Bu emredici kurallar genellikle toplumsal ahlak kurallarıdır. DİNİ FONKSİYONU Ahiliğin ilk yıllarında egemen din anlayışı Şamanist değerlerle karışmış bir İslam inancıdır. Ancak Ahiliğin doğrudan dinle ilişki olduğu söylenemez. Yapılanmalarında ve dışa kapalı faaliyetlerinde batıni (içrek) uygulamalar hayli fazladır. Örnek olarak Ahi birliklerine girecek olanlar uzun incelemelerden geçer. Kendilerine iki yol kardeşi ve bir yol atası seçmek zorunda olurlardı. Ahi babalarda keramet sahibi olarak nitelendirilmiş, mesleklerine ait sırları (hikmetleri) olduğu söylenegelmiştir. Bu sırlar tek ve sırrı hak eden bir ustaya sözlü olarak devredilirdi. Sonraki yıllarda sünni İslam ideolojisine uyum sağlamakla birlikte Şerri hukuku (İslam hukuku) red ederekTürk Töre Hukukunu kullanmışlardır.   SİYASİ FONKSİYONUAhi birlikleri Anadolu’ya göçlerin olduğu yıllarda, göçerlerin yeni uyum sağlamalarına yardım etmiştir. Bu dönemlerde devletin yerine getiremediği savunma  ve bayındırlık gibi konularda boşluğu doldurmuşlardır. Ahiler, üyelerine mesleki ve sanatsal eğitimin yanı sıra askeri eğitim vermiş, şehirlerini savunmuşlar. Moğollarla ve Bizanslılarla verilen mücadelelerde aktif rol oynamışlardır. Güçlü devlet sistemine geçildiğinde orduya Sipahi yetiştirmekle kalmışlardır. Politik faaliyetleri zaman içinde sadece uzlaştırıcılık olmuştur. Devlet yapısının her zaman yanında yer almışlar, devletle çelişkiye girerek yapılarını ve varlıklarını tehlikeye atmaktan kaçınmışlardır. Ahiler 1290 yılında Karamanoğullarının desteği ile Ankara’da 64 yıl ömürlü bir devlette kurmuşlardır. EKONOMİK FONKSİYONU  Ahilik bir esnaf ve sanat kuruluşu olarak en büyük etkinliklerini ekonomik alanda göstermişlerdir. Örgütün yerleştirdiği sağlam ahlaki düzen, karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma diğer esnaf ve sanatkarlar üzerinde etki ve üstünlük kurmaları sonucunu doğurmuş, gitgide tüm meslek sahipleri Ahi babalardan aldıkları yeterlilik belgesi ile iş görür duruma gelmişlerdir. Her şehir ve kasabada mesleki guruplar içir çarşılar, arastalar, uzun ve kapalı çarşılar

Ahilerde Ahlak Anlayışı 9 / 23

kurmuşlardır. Esnafın meslekleri için gerekli ham madde, alım-satım, malların işlenmesi, mallarınalınıp satılması kanunlara, tüzüklere bağlanmış ve kontrol edilmiştir. Bu kanunlarla üretilen malların kalitesi belli bir standarda bağlanmış ve tüketiciler korunmuştur. Ham madde bölüşümü hiyerarşiye ve ihtiyaca göre yapılır, üretim ve pazarlama denetim altında tutulurdu. Fiyat ve emek karşılığı açıkça belirtilir, bu miktarlar ülkenin her tarafında aynı tutulurdu. Mesleki eğitimin ana unsurlarından biri daima mesleki ahlak olmuş mesleki incelikler o meslek dalının ustaları tarafından öğrencilere aktarılmıştır. Bu şekilde üretimde standart bir kalite yakalamıştır. Ahi Birliğine girebilmenin temel kuralı bir meslek sahibi olmaktır, insan bu şekilde onurlu olarak yaşamını sürdürebilir. Ahiler ekonomik yokluğun insanı onursuzluğa götürdüğü inancıyla gençleri 10 yaşından itibaren bir meslek dalında eğitmişlerdir. Aynı sebeple dul ya da yetim kalmış kadın ve kızların kendilerinin mal üretip satabilecekleri özel çarşılar açmışlardır., EĞİTİM FONKSİYONU Ahi zaviyeleri gerçekte birer akademi ya da medrese konumundadırlar. Üyelere verilen eğitimin dört ana amacı vardır;

Bireye kendini tanıma yolunu göstermek

İyi ahlaklı insanlar yetiştirmek

Her insanın iyi bir doğa ile yaratıldığı düşünülür, çocuğun bu doğasını koruması amaçlanır

Bireydeki gizli yeteneklerin ortaya çıkarılıp, yeteneklerine yön verilmesi

Ahi Birliklerinin kullandığı eğitim sisteminin temel özellikleri ise şöyle özetlenebilir;

Eğitim bir bütün olarak mesleki, sosyal, kültürel, dini ve ahlaki olarak ele alınır

Eğitim belli bir noktada tamamlanmaz, ömür boyu süren bir faaliyettir

Ahilerde Ahlak Anlayışı 10 / 23

Eğitim, birliklerin bulunduğu en küçük kasaba ve köylere kadar sağlanır

Eğitim Ahilik ilkelerini kabul eden herkese açık ve ücretsizdir

Dersler kesin olarak yetkili kişiler tarafından verilir

Terbiye ocağı niteliği ağır basan zaviyelerde okuma-yazma öğretilmesinin yanı sıra dini ve bilimsel bilgiler, Türkçe ve Arapça dersleri, güzel yazma ve musiki dersleri verilirdi. Eğitim kitaplara dayandırılmak yerine sohbet şeklinde verilmesi tercih edilmiştir. Yaren sohbetleri adı verilen toplantılarda müzik ve yazılı edebiyat ürünleri hem genç Ahilerle hem de halkla paylaşılmış bu şekilde halk kitlelerinin eğitimine de aracı olmuşlardır. Ahi teşkilatı içinde olanlar kurallara aykırı eylemleri gerçekleştirirlerse Ahilikten çıkarılır, ustalık beratları ellerinde alınırdı. Ahiler için topluma ve ihtiyaç duyanlara hizmet vermek de bir ahlak anlayışıdır, bu anlayışla kurulmuş sayısız Ahi Vakfı günümüze dek hizmet vermiştir; Evlenecek yaşa gelmiş, kimsesiz veya yoksul kızların evlilik ihtiyaç ve masraflarını karşılayan Çeyiz Vakfı, kışın yaşlı ve çocukların buzda kayıp düşmelerini engellemek için yollara kül dökülmesini ve saçak buzlarının kırılmasını sağlayan Kül Vakfı, kimsesiz ve yoksul kimseleri bedelsiz muayeneve tedavi eden, ilaç ihtiyaçlarını karşılayan Guraba Hastaneleri, evleri yanan veya başka şekildeevsiz kalan insanlara barınacak yer temin edilinceye kadar barındırmak için hazırda boş bekletilen evler yapan Harik-Zegedan Vakfı bunlardan sadece birkaçıdır. Ahilik kurumunun ortaya koyduğu öğreti sanatta mükemmellik, yaşayışta dürüstlük, insana hizmette olgunluk ve erdem olaraközetlenebilir. Yarattığı bu öğreti ile 6 y.y.’lık bir süreç içinde Anadolu Halkının kültür, meslek ve yaşamlarının ahlaki boyutunun bir göstergesi olmuştur. Üyelerine aktivitesini sürdürdüğü zaman içinde ahlaklı olma temeli üzerine kurulmuş yaşam biçimi ile mesleki ve kültürel

Ahilerde Ahlak Anlayışı 11 / 23

öğretiler sunmuş ve daha da önemlisi bu öğretileri yaşam biçimi haline getirip,yaşatmıştır.     Yeni yüksek tepe dergisi sayı 25   AyşeDEMİREZ 

Kaynakça                                                                                     

Türk-İslam Medeniyetinde Ahilik Kültürü ve Fütuvvetnameler, Cemal Anadol

Ahilik Nedir?, Prof. Dr. Neşet Çağatay

Kültür Sanat ve Medeniyetimizde Ahilik, M. Lütfi İkiz

Ahi Teşkilatının Türk Toplumunun Sosyal ve Ekonomik Yapısı Üstündeki Etkileri, Prof.Dr.Adnan Gülerman, Yrd.Doç.Dr.Sevda Taştekin

Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, Prof.Dr.Neşet Çağatay

Fütuvvet ve Ahi Müessesesinin Menşei Meselesi (Makale), Prof.Dr.Neşet Çağatay

YORUMLAR

Ahilerde Ahlak Anlayışı 12 / 23

Katkı

Ayşe Hanım, Öncelikle ahilik kültürünün tanıtımı üzerine yazmış olduğunuz akıcı ve güzel makaleden dolayı sizi tebrik ediyorum. Sakıncası yoksa, makalenizi Vakfımızınwww.ahilik.net sitesinde yayınlamayı arzu ederiz. Ahi Evran(Evren) hakkında da bazı ilavelerim var müsadelerinizle. Evran(ejder) lakabını (debbağlıkla) dericilikle uğraştığı için alır. Yılanın zehirinden panzehirini üretmiş rasyonalist bir tıp hekimidir. Bugün tıp ambleminin 2 yılan içermesini ve tıp mezunlarının hala samur kürk giyme geleneğini devam ettirmeleri tarihimizdeki ahilik kültürüyle veya şed kuşatma töreniyle de ilişkilendirilebilir. Nasruddin Mahmud El Hoy-i, yani İran'ın Hoy şehrinde bir türkmen kasabasında dünyaya gözlerini açan Ahi Evran, Hoca Ahmet Yesevi'nin talebelerinden tasavvuf terbiyesi alır. Bunlardan birisi de daha sonraları kayınpederi olacak Evhadüd-din Kirmani'dir. Farabi ve İbn-i Sina'nın eserlerinden arapça ve farsçaya tercümeleri bulunmaktadır. Eserlerinden bazıları şunlardır: Letaif-i Gıyasiye,Letaif-i Hikmet, Metali-ul-İman, Tebsırat-ül Mübtedi ve Tezkiret-ül Müntehi Et-Teveccüh-ül-Etemm,Menahic-i Seyfi, Medh-i Fakr ve Zemm-i Dünya, Ağazi Encam, Mükatebat, Yezdan-Şinaht, Tercüme-i Elvah-ı Imadi, Mürşid-ül-Kifaye. Usta ve çıraklığa geçişlerde kurallar: debbağlıkta 740 usul ve kaide ustalıkta, 124 usul ve kaide çıraklıkta aranmaktadır. Mesleğe göre bu kuralların sayılarında değişiklik olabilir. Genellikle ustalık için 40 yaş olgunluğu(kamil insan) beklenir. Fatma Ana, Kayseri'lidir aynı zamanda dokumacılık meslek alanındaki kadınları özellikle Kayseri'de örgütlemiştir. Ahi Evran moğol çatışması sonunda Kırşehir'de arkasından hançerlenerek öldürülmüştür. İstirahatgahı Kırşehir'dedir. Alman Araştırmacı Franz Teschner 20. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun kurulmasında etkili dört zümrenin olduğundan bahseder. Bunlar Ahiyan-ı Rum, Baciyan-ı Rum, Abdalan-i Rum, Gaziyan-ı Rum. Bu çalışmalarından dolayı kendisine Ahi Taeschner lakabı takılmıştır. Selam, saygı.. Süleyman Demir [email protected]

Ahilerde Ahlak Anlayışı 13 / 23

DeyimlerAHİLİK=KARDEŞLİK

AHİLİK=ADALET

AHİLİK=YARDIMSEVERLİK

AHİLİK=EMEK VE SEBAT

AHİLİK=İNSAN HAKLARI

Ahilerde Ahlak Anlayışı 14 / 23

AHİLİK=ORTAK DEĞERLER

HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR,AKIL VE AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR.

AHİ EVRAN HAYATI BOYUNCA POZİTİF BİLİMLERDE ARAŞTIRMALAR YAPIP, BULUŞLARI OLAN BİR BİLİM ADAMIDIR.

AHİLİK'TE AHLAKIN YARISI MANEVİYATA DİĞER YARISI MADDİYATA (ÇALIŞMAYA) DAYALIDIR. ÇALIŞMA OLMADANAHLAK OLMAZ.

AHİLER DEVLETİNİ VE TÜM İNSANLARI SEVEN, KUDRETLİ, ŞEVKATLİ, ÇALIŞKAN, EKMEĞİ BOL VE SOFRASI AÇIKİYİ İNSANLARIN BİRLİĞİDİR.

AHİLİK BAŞKALARINA MUHTAÇ OLMAMAK İÇİN ÇALIŞMAYI ÖNGÖRÜR.

Ahilerde Ahlak Anlayışı 15 / 23

AHİLİĞİN AÇIK ŞARTLARI :

ELİNİ AÇIK TUT,

KAPINI AÇIK TUT,

SOFRANI AÇIK TUT.

AHİLİĞİN KAPALI ŞARTLARI :

DİLİNİ BAĞLI TUT,

GÖZÜNÜ BAĞLI TUT,

BELİNİ BAĞLI TUT,

BACİYAN-I RUM TARİHTEKİ İLK KADIN TEŞKİLATIDIR

ÇEVREYİ KORUMAK AHİLİK'TE,

KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ AHİLİK'TE,

Ahilerde Ahlak Anlayışı 16 / 23

AHİLİK=TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ,

KALİTELİ, BOL VE UCUZ ÜRETİM AHİLİK'TE,

SERMAYE VE EMEK BARIŞI AHİLİK'TE,

TÜKETİCİ KORUMAK AHİLİK'TE,

AYIPLI MAL ÜRETEN ESNAFIN PABUCUNU DAMA ATMAK AHİLİK'TE,

ÇALIŞANININ EMEĞİNİ ALNININ TERİ KURUMADAN ÖDEMEK AHİLİK'TE.

MESLEĞİ OLMAYAN AHİ OLAMAZ.

Ahilerde Ahlak Anlayışı 17 / 23

Hak ile Sabır dileyip bize gelen bizdendir, Akıl ve Ahlâk ile çalışıp bizi geçen bizdendir. "Ahi Refik Soykut" 

Ahi kişi kendine istediğini, önce başkalarına isteyendir."Ahi Galip Demir" 

Ahi kardeş demektirHelâl lokma yemektirDemiş servet emektirAhi Evran-ı Veli."Şemsi Yastıman" 

Ahilerde Ahlak Anlayışı 18 / 23

Her sabah besmeleyle açılır dükkanımız,Ahi Evran'dır dâhi pirimiz üstadımız."Anonim" 

Ahilik; madde ile mananın uyumlu birleşimidir..."Ahi Galip Demir"

Ahiliğin Sözlük Anlamı:

Dil bilimciler arasında "Ahi" sözcüğünün kökeni konusunda görüş birliği yoktur. Ahi kelimesinin kaynağının Türkçe olduğu görüşünde olanlar "Akı" kelimesinin Anadolu'daki söyleniş tarzından kaynaklandığını kabul ederler. Öz Türkçe akı kelimesinin eli açık, cömert, yiğit anlamlarına geldiğini bildiren Fransız Türkolog Denny ve Fuat Köprülü, akı kelimesinin zamanla değişerek "ahi" şekline geldiğini ileri sürerler.

Divanü Lûgati't Türk'te Ahi kelimesinin yiğit, eli açık, cömert anlamına gelen akı kelimesinden türediği kaydedilmiştir. Ahi kelimesinin Türkçe olduğunu ileri süren dil bilimciler, kelimedeki "k" harfi genelde "h" şekline dönüşerek çakı-çahı, yakı-yahı, okumak-ohumah, şeklinde telâfuz edildiği gibi, akı da ahıya dönüşmüştür. Anadolu'da hâlen birçok yerleşim birimine verilmiş olan "ahi" adı halk arasında "ahı" olarak telâfuz edilmektedir. Ahı baba, Ahılar köyü gibi. Bizim kanaatimiz de ahiliğin "akılıktan" geldiği yolundadır. Fakat ahi kelimesini tetkik eden bir kısımbilim adamı ise ahiliğin "kardeşim" anlamına gelen Arapça kökenli bir kelime olduğunu

Ahilerde Ahlak Anlayışı 19 / 23

belirtirler. Kardeş kökünden türeyen kardeşlik, dostluk, yardımlaşma, birlik, beraberlik anlamıyla ahiliğe yaklaşılmakta, fakat Ahilik adına bir kuruma Arabistan'da rastlanmadığından, Ahilik, akılıktan gelen ve Anadolu'da kurulan bir Türk Kurumu olarak kabul edilir.

Terim Anlamında Ahilik: 

XIII.Yüzyılda Anadolu'da, Balkanlar'da, Kırım'da Türkler tarafından kurulan esnaf, sanatkâr ve üretici (sanayi) birlikleri ile bu birliklerin uyguladıkları ahlâkî, siyasî, iktisadî, felsefî duygu ve prensipler anlamına gelir.

Teşkilat Anlamında Ahilik: 

Anadolu'da birliği, refahı, toplum düzenini sağlayan ve halkın maddî, manevî tüm ihtiyaçlarına cevap verecek tarzda teşkilâtlanan sivil toplum kuruluşudur. Ahiliğin teşkilât yönünü yoğun bir şekilde karşılaştıkları Ahi birliklerinin benzerlerini diğer İslâm ülkelerinde de rastladıklarınısöylemektedirler. Fakat bu kurumlarla Ahi birlikleri arasında önemli farklılıklar tespit edilmiştir.

Ahilerde Ahlak Anlayışı 20 / 23

***“Alın teriyle kazanılan bir sermaye olmayınca toplumda çeşitli sıkıntılar yaşanıyor. Bu nedenle bir ahilik kültürüyle yoğrulan esnafımız toplum yapı içinde büyük önem taşıyor”

-Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Abdullah Karadağ

*Çalışanlar bireysel olarak davranışlarını değiştirmediği sürece şirketler kültürlerini değiştiremez ve davranışları değiştirmek oldukça zordur.(s22)

***İnsanlar hazır hissettikleri ana kadar değişmez.-John Kotter(Değişim yönetimi uzmanı)

Ahilerde Ahlak Anlayışı 21 / 23

***İnsan davranışlarını değiştirmenin en iyi yollarından biri aynı sorundan mustarip insanları ir araya toplamaktır. –Joseph Pratt

*MBA programlarında “ileri etik” diyebileceğimiz felsefi içeriği güçlendirilmiş derslerin sayısı giderek artıyor.

Orta ve küçük ölçekli şirketlerin etik konusuna neredeyse hiç önem vermedikleri,büyük şirketlerin çoğunun ise 1-2 sayfalık bir “etik yönerge” hazırlamakla herşeyin hallolduğunu düşündüklerini söylüyor araştırmacı.Bir diğer uzman ise etik eğitiminin sadece “bir avuç üst düzey şirketin” önem verdiğini belirtmekte.

-Türk İş Dünyasında Etik Eğitimi (s38)

Harvard Business Review Temmuz-Ağustos 2014 dergi

***İşyerlerindeki yönetim mutsuzluk üzerine ;çünkü rekabet var..”çok çalış yoksa çıkarılırsın”..diye diye herkes mutsuz o ortamda ne kadar sağlıklı olabilirsin ki?

Kurumların işine geliyor böyle olması o sis tem öyle işliyor ;çünkü..”öteki gitsin sen gel.. anlayışı mevcut”…Hertürlü kötülük mübah…Neşe seni güçlü ve kudretli kılıyor.Heryerde iyi bir savaşçı olabilirsin.Bu yüzyıla baktığımızda hakikaten Alain Badiou / Aşka Övgü kitabında alıntı yaparak aşkı yeniden icad etmeliyiz diyor.Yaşadığımız dönemde üzerine düşmemiz gereken bir öneri.Belki aşkı yeniden icad edemediğimiz için insanlar ..birini bulmadan ötekini bırakmamak..yada birtakım çıkar ilişkileri hesaplamak.O yüzden bence Aşk yeniden icad edilmesi gereken bir duygu ve çok önemli herşey için..herşeyin temelinde olması gereken arzudur Aşk.Bir araya gelmek önemli.Yeni dostluklar oluşturmak da..zaten bunun örneklerinide görüyoruz.Karamsar bakmamaya çalışıyorum çünkü dünyanın heryerinde belli bir uyanış var sana sunulanı direk alıp eyvallah demiyorsun dolayısıyla ben ümitliyim yeniden aşkı icad edeceklerinden.

Ahilerde Ahlak Anlayışı 22 / 23

-AŞK / Berrin KARAKAŞ “Aşk rahatsız edicidir” . YouTube / bikafalar.com

Ahilerde Ahlak Anlayışı 23 / 23