Post on 28-Feb-2023
İfade ve Basın Özgürlüğü Kapsamında Tutuklu Gazeteciler
Ferit MALKARA*
Özet
Türkiye’de yaygın olarak görülen, gazetecilere karşı açılan
davalar ve bu davaların sonucunda gazetecilerin hapsedilmesi
önemli bir konu teşkil etmektedir. Bunların yanında mevcut
hükümetler tarafından uygulanan sansür ve bu sansürün kalıcı
hale gelmesi için başvurduğu yöntemler şüphesiz önem arz
etmektedir. Başta Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Terörle Mücadele
Kanunu (TMK)’ nun ilgili maddeleri olmak üzere devleti korumaya
yönelik olmasının yanında basına yapılan sert yaklaşımın da
gazetecilerin özgürlüklerinin kısıtlanmasında önemli bir rol
üstlenmektedir. Çalışmamız bu konuyu Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi (AİHS)’nin ışığında uluslararası hukuk boyutunda
inceleyerek demokrasi ihlaline son vermeye katkıda bulunmayı
hedeflemektedir.
Anahtar Kelimeler: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İfade
Özgürlüğü, Basın Özgürlüğü Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele
Kanunu
Arrested Journalists in the context of Freedom of Expression
and Press
Abstract
An important issue which trials against journalists and at the
end of these trails increasing arrested journalists are very
common in Turkey. At the same time, censorship is implemented
by government. The government wants these censorship become
permanent and censorship’s procedures which applies by
government is very important. First of all Turkey’s Criminal
Code and Turkey’s Anti-Terror Law’s aim is protect the homeland
and play an important role about constraint of journalists and
sharp approach about media. Our study, which aims to contribute
to get through the democracy violation under the circumstances
of international law by the context of European Convention of
Human Rights.
Keywords: European Convention of Human Rights, Freedom of
Expression, Freedom of Press, Turkey’s Criminal Code, Turkey’s
Anti-Terror Law
*Yüksek Lisans Öğrencisi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitütüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim
Dalı.
Giriş
Demokrasinin yapı taşlarından biri olan basın ve ifade
özgürlüğü, yaşanan son olaylarla, eskisinden daha ağır bir
baskı dönemine girmiştir.Gerçek sebebini bilemeden ve adil
yargılanma hakları ihlal edilerek bugüne kadar 200’e yakın
gazeteci terör örgütü üyeliği iddiasıyla cezaevinde
tutulmuştur. Şimdi de medya organlarını da tutuklayan bir dönem
yaşanmaktadır. Yeniden gazeteciler gözaltına alınmaktadır. Bu
gelişmeler basının özgür olmadığı ülkeler sınıfında yer alan
Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün cezalandırılması
anlamına gelmektedir. Basın emekçileri görevlerini can
güvenliği, tutuklanma, işsiz kalma korkusu olmadan
yapabilmeleri, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkına
hizmet edebilmeleri için kanun koyucuları ile ilgili hükümetin
gerekli düzenlemeler ile birlikte uygun bir ortamın sağlanması
gerekmektedir. Türkiye’de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin
ve gelişmiş demokrasilerin kabul ettiği ölçütlere uygun basın
ve ifade özgürlüğüne ulaşıncaya kadar tüm gazetecilerin
dayanışma içinde olmasının önemi bir kez daha hatırlatılmıştır.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
İfade özgürlüğünün ilk ortaya çıkışı protestanların muhalefet
etme haklarıyla ortaya çıktığı değerlendirilmektedir. Burada
muhalefet etme olgusu inanç özgürlüğünden kaynaklandığı
bilinmektedir. İfade özgürlüğü hukuksal anlamda ilk olarak 1689
İngiliz İnsan Hakları Bildirisi’nde yerini almıştır.1
İnsanlığın en temel haklarından biri olan ifade özgürlüğü
çeşitli uluslararası insan hakları belgelerinde yerini
almıştır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (İHEB)’nin 19.
Maddesi, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi
(BMMSHS)’nin yine 19.maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
(AİHS)’nin 10. Maddesinde ifade özgürlüğünden bahsedilmektedir.
Kavram olarak ifade özgürlüğü AİHS 10. Maddesinde şöyle
belirtilmiştir;
1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu
makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları
gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü, haber ve görüş alma ve de
verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo,
televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi
tutmalarına engel değildir.
2. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin
kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda
1 Mehmet Emin Akgül, " İfade Özgürlüğünün Tarihsel Süreci Ve Milli GüvenlikGerekçesiyle İfade Özgürlüğünün Kısıtlanması", 15 Ocak 2015,http://www.ankara.edu.tr/dergiler/38/1656/17685.pdf
ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin
korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin
önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve
haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi
veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına
alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar,
sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.2
İfade özgürlüğü kişinin üzgürlüğü ve toplumun özgürlüğü
bakımından en temel öğelerden birisidir. Totaliter veya baskıcı
yönetimlerde ifade özgürlüğü demokratik yönetimlerle
kıyaslandığında oran baskıcı yönetimlerde daha az olduğu
görülmektedir.
İfade özgürlüğüne gereken değeri veren ülkelerde hakimler,
savcılar ve vatandaşlar hangi ifadenin korunması gerektiği,
hangisinin cezalandırılabileceği, ifade özgürlüğünü kapsamını
ve ifade özgürlüğünün diğer haklara karşı nasıl uyumlu bir
şekilde uygulanacağı sorunlarıyla karşı karşıya
kalmaktadırlar.3
İfade özgürlüğü insanlığın kendini geliştirmesinde, insanların
insanlarla ilişkilerinde ve kendi devletleriyle olan
ilişkilerin geliştirilmesindeki önemi nedeniyle, ifade
özgürlüğü önemini yaşamsal boyuta taşımaktadır.4
AİHM, ifade özgürlüğü kapsamında düşünceyi açıklama
özgürlüğünü, demokratik toplumların gelişmesini ve bütün2 AİHS, 22 Aralık 2014,http://www.anayasa.gov.tr/files/bireysel_basvuru/AIHS_tr.pdf 3 Özcan Özbey, “AİHS Işığında İfade Özgürlüğü Kısıtlamaları”, TürkiyeBarolar Birliği Dergisi, Sayı.106, 2013, s.42-924 Robert Dickerson vd., 21. Yüzyılda İfade Hürriyeti, (Liberal Düşünce TopluluğuYayınevi,Ankara, 2003), s.16.
fertlerin gelişimi için temel koşullardan birini oluşturduğu
şeklinde nitelendirmiştir.5 Bu sebepten dolayı ifade
özgürlüğünün, demokratik sistemlerin ön şartı olduğu
söylenebilir. Yeni ve daha iyi fikirlerin demokratik bir
ortamda söylenerek ortaya çıkmasında ifade özgürlüğünün yeri
çok önemlidir. Ortaya atılan yeni düşünce ve fikirlerin ifade
edilmesi, mevcut sistemin aksayan ve yanlış giden
uygulamalarını belirtmekte, ve bu da söz konusu olan yanlış
uygulamaların yürürlükten kaldırılarak toplumun menfaatleri
yönünden katkı sağlamaktadır. İfade özgürlüğü kapsamında ortaya
çıkarılan yeni fikirler ve bunların özgürce tartışılması
bireylerin farklı düşüncelerde hangisinin daha uygun ve kabul
edilebilir olduğunu seçme şansına sahip olmaktadır.
İfade özgürlüğünde toplumun büyük bir kesminin desteğini alan
ve bu düşüncenin arkasında toplumun geniş bir bölümü bu
düşünceyi benimsediği zaman bu düşünceye karşı olarak devlet
müdahalesi ile karşılaşmadıkları değerlendirilebilir. Devlet
yapılanması ve işleyişi genellikle çoğunluğun menfaatlerini,
temel öğe ve değerlerini koruyacak ve yansıtacak biçimde
oluşmaktadır. Toplumun büyük bir çoğunluğunun desteklediği
düşünceler temelde birbirini destekleyen veya tekrarlayan
görüşleri yansıtmış olduğundan dolayı, veya diğer bir söylemle
devlet idaresinin bu görüşler, kavramlar ve menfaatler
doğrultusunda şekillendiğinden, bu tür düşünceler genellikle
devlet müdahalesine maruz kalmamaktadır. Çoğunluğa sahip bir
yönetim, farklı şahısları, grupları, toplulukları, oluşumları,
temel hak ve değerleri sınırlayarak, hukuksal veya fiili5 Osman Doğru, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi İçtihatları, (Beta Yayınları, İstanbul,2002), s. 158-177.
yaptırımlarla kontrol altına alma eğilimini başvurabilir. Bu
kapsamda söz konusu durum düşünceyi denetim altına alma,
sınırlama, şahısların veya oluşturulan gruplarının neyi, hangi
ölçütlerle ifade edeceği ve fiiliyata sokacağı dayatmasına
kadar geliştirebilir.6
Diğer taraftan, demokratik açıdan gelişmiş ülkelerde ifade
özgürlüğü kadar ifadenin birtakım sınırlandırılmalara tabii
tutulması da doğal karşılanmalıdır. Fakat bu sınırlandırmanın
ana hatları da açıkça ifade edilmelidir. Çünkü ifade
özgürlüğüne getirilen bir takım sınırlandırmalar, beraberinde
diğer birçok özgürlüğün dolaylı olarak sınırlandırılması
sonucunu getirmektedir.
Bu kapsamda şu örneği verebiliriz. Büyük Fransız Devrimi ifade
özgürlüğüne geniş bir yer vermesine rağmen 1789 tarihli İnsan
ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nin 11. Maddesi şunu
belirtmiştir.”Düşünce ve kanaatlerin özgürce ifade edilebilmesi
insanın en değerli haklarından biridir. Her yurttaş özgürce
konuşup yazabilir, ve basın yapabilir, yalnız yasada öngörülen
hallerde bu özgürlüğün kötüye kullanımından sorumludur.7
İfade özgürlüğü kavramsal olarak hukuk kuralları alanına direk
olarak girmemektedir. Bilgi edinme, kanaat ve açıklama
özgürlükleri kapsamında hukuk kuralları içerisinde yerini
almaktadır. Hukuksal korumayı geçekleştirecek unsur devlettir.
6 Erhan Tanju, AİHM Kararları Işığında İfade ve Basın Özgürlüğü,( Seçkin Yay., Ankara,2012), s.157.7 Yasemin Giritlioğlu İnceoğlu, Çeşitli Ülkelerde Medya, (Der Yayınları, İstanbul, 1994), s.132
İfade özgürlüğünün gerçekleştirilmesi ve geliştirilmesinde
devletin rolü çok büyüktür. Bu kapsamda bireyin hukuki normlar
ve sınırlamalar kapsamında söylemiş olduğu fikir ve
düşüncelerden kınanmaması ve ona gereken ortamın hazırlanması
konusu devletin temel yükümülüklerindeki yerini almaktadır.
Burda devletin negatif ve pozitif yükümlülüklerinin olduğu
açığa çıkmaktadır.
Negatif yükümlülükte bireylerin kanunda belirtilen
sınırlandırmaları ihlal eden herhangi bir düşünceyi ve ifadeyi
uygun yargılama kapsamında yargılaması ve gereken işlemleri
yapması, pozitif yükümlük kapsamında ise bireylere
düşüncelerini rahatça ifade edebilecek ortamları sağlaması
gerekmektedir. Bu kapsamda sınırsız özgürlük anlayışı felsefesi
ile hareket etmek ortaya çıkabilmekte olup örgütlü siyasal
toplumda bu anlayışın kabul edilemeyeceği hepimizin kabul
ettiği bir gerçektir.8
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ
Günümüzde basının yasama, yürütme ve yargı olgularından sonra
gelen en kuvvetli olgu basın olgusudur. Bu kapsamda tartışılan
en büyük konulardan biri de basın özgürlüğüdür. Basın özgürlüğü
denildiğinde ilk akla gelen demokrasiyi oluşturan bütün yapı
8 Uğur Alacakaptan, , “Fikir ve Düşünce Özgürlüğü ve Tehlike Suçları,Çağdaş Batı Hukukunda Bu Konudaki Düşünce ve Uygulamalar-Türk Uygulamasıve Değerlendirmesi”, Hukuk Kurultayı, Ankara, 2000, C. 2, s. 7.
taşlarına uyumlu olmak koşulu ile bireyin sistem içinde kişisel
hak ve özgürlüklerini temel alan bir kavram olduğudur.9
Basın özgürlüğü kavramı ilk olarak İHEB’de ortaya çıkmıştır.
Devletler arasında kalıcı olarak ilk düzenleme ise Amerikan
Anayasası’nda yapılmıştır. Amerika Bileşik Devletleri’nin III.
Başkanı olan Thoms Jefferson, “hükümetsiz bir basını, basınsız
bir hükümete tercih ederim” demiştir.10
Basın özgürlüğü, İHEB’nin 19. maddesinde, "Herkes görüş ve
anlatım özgürlüğü hakkına sahiptir; bu hak başkalarınca
karışılmadan görüş sahibi olmayı ve sınır tanımaksızın her
iletişim aracıyla bilgi ve düşünceleri aramayı, almayı ve
göndermeyi içerir." ifadeleriyle evrensel bir tanım
kazandırılmıştır.11
Basın faaliyetlerinin en önemli işlevlerinden biri kamuoyuna
doğru, tarafsız ve yansız bilgilerin sunulmasıdır. Bu kapsamda
gazetecilerin gerçeği topluma iletme aşamasında karşısına
çıkacak her türlü sınırlandırma, baskı ve engellemenin
demokratik toplumlarda en temel haklardan olan bilgi edinme ve
haber iletme gibi hakların ihlali anlamına geldiği bir
gerçektir. Bu kapsamda basın özgürlüğü olmayan toplumlarda
diğer özgürlüklerden bahsetmek zor olsa gerektir.
9 Güven N. Büyükbaykal, “Basın Özgürlüğü Kavramının Anlamı ve Önemi”,İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, sayı.20, 2012, s.43-4710 Rıdvan Bülbül, Basın Ahlakı, Basın Özgürlüğü, Basında Özdenetim, (İstanbul, Yerel Basın Eğitim Seminerleri Dizisi.13, 2002), s.88-8911 İHEB, Madde 19, 17.01.2015, http://www.ihd.org.tr/index.php/san-haklarylgeleri-mainmenu-96/156-insan- haklari-evrensel-beyannames.html
Özgürlükçü demokrasilerdeki en etkili ve en etkin denetim
mekanizması özgür basın olduğu kabul edilmektedir. Basın
demokrasi açısından gelişmiş ülkelerde devlet unsurlarının
çalışmalarını sürekli olarak kontrol eden ve yapılan bür
uygunsuzluk veya yolsuzlukda kamuoyunu bilgilendirerek devlet
üstünde bir kontrol gücü olgusunu yaratmaktadır.12
Basın özgürlüğünden faydalanan gazeteci ve araştırmacıların bu
özgürlüğü kişisel veya bir gruba ait çıkarları kullanarak
kötüye kullanmaları halinde, devletin siyasi otoritesini
harekete geçirerek, basın özgürlüğünü sınırlayıcı ve
engelleyici önlemler alabileceği ve kamu düzenini sağlama
kapsamında oluşan bozulmaları gidermek isteyeceği doğal olmakla
birlikte negatif yükümlülük kapsamına girmektedir. Devlet
otoritesinin bu girişimine uygun ortamı sağlamamak için, özgür
basını oluşturan unsurların bünyesine uygun başka bir denetim
mekanizmasına başvurmak gerekmektedir.13
Basın özgürlüğünün kişisel çıkarlar doğrultusunda kötüye
kullanılmasını engellemek ve devletin basın alanına
12 Oya Tong, “İfade Özgürlüğünün Hukuksal Boyutu ve Kitle İletişimAraçlarında Özdenetim”, II. Etik ve Medya Sempozyumu, Elazığ, 2011,s.42 13 Feyyaz Gölcüklü, Haberleşme Hukuku Basın, Radyo, TV, (Ankara, Sevinç Matbaası,1979 ), s.201-202
müdahalesini önlemek maksadıyla, başka bir anlatımla özgür,
hakkaniyetli ve sorumlu bir basın oluşturmak için sağlanmak
istenen denetim ve kontrol mekanizmasının gelişmesine, basının
kendi kendini denetimine yani otokontrolün oluşmasına katkısı
olmuştur.14
Basın özgürlüğünn önündeki en büyük engellerden birisi ise
sansürdür. Özgün bir bilginin tamamını veya bir kısmını bloke
etmeyi ya da istenilen biçimde düzenlemeyi ve başka bir yöne
kaydırmayı içeren bir uygulama denilmektedir. Fakat
Anayasamızın 28. maddesinin15 de başlayan ifadesi olan “basın
özgürdür, sansür edilemez” ilkesinden yola çıkmak da uygun bir
harekat tarzı değildir. Bu durum sınırsızlık veya her
istediğini gerçekleştirme olarak algılanmamalıdır. Bunun
yanında basının sınırsız özgürlüğe sahip olması gerektiği gibi
çeşitli iddialar ortaya atılsada tarihten alınan dersler bu
hakkın sorumsuzca kullanılmasından dolayı felaketler boyutunda
olayların meydana geldiğini göstermiştir. Fransa’da yaşanan
14 Ahmet Danışman, Basının Kendi Kendini Denetimi, (İstanbul, İÜHFY Yayınları, 1979), s.22815 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Madde 28, 18.01.2015,http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa82.htm
Dreyfüs Davası16 geniş basın özgürlüğünün kullanıldığı ve
basının güvenilebilirliğinin sorgulandığı bir dava olmuştur.17
Sansür dışında basın özgürlüğünü etkileyen faktörler ise
gazetecilerin ve araştırmacıların iş ve sendika güvencelerinin
olmaması, kişisel güvenliklerinin sağlanamaması, basının
tekelleşmesi, basının mevcut devlet ile ticari faaliyetlere
girişmesi ve düşüncenin suç sayılması gibi etkenler olduğu
değerlendirilmektedir.18
İfade Özgürlüğü ve Basın Özgürlüğü İlişkisi
İfade özgürlüğü beraberinde diğer temel hak ve özgürlükleri
getirmektedir. Basın özgürlüğünü gelişen teknoloji, kitle
iletişim araçları, bilginin çok hızlı bir şekilde istenilen
yerler aktarılması gibi faktörleri de göz önüne aldığımızda
ifade özgürlüğünün önemli bir parçası olarak görebiliriz.19
16 Gül Tekay Baysan, “Dreyfus Davası: Gerçek ve Adalet Savaşçısı Zola”Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 19, Sayı: 1,2002, ss. 181-195 1894 güzünde Paris'teki Alman Askeri Ataşesi'nin çöp
kutusunda Fransız ordusuna ait bilgiler içeren bir not bulunur. YüzbaşıDreyfus'un casus olduğu dedikodusu Genel Kurmay'dan basına sızdırılır.Irkçı gazete La Libre Parole Yahudi subay Dreyfus'un casuslukla
suçlandığını duyurur. Ancak yazının Dreyfus'a ait olduğunun kanıtlanmasıkolay değildir. Görevlendirilen bilirkişi, nottaki yazınınkuşkulununkine hiç benzemediğini söyleyince, istenen yanıtı verecek yeniuzmanlar bulunur. Önyargıyla hazırlatılan raporlara dayanılarak,Dreyfus'a karşı vatana ihanet suçlamasıyla dava açılır. Bu raporlarınsuçlunun cezasını çekmesine yetmeyeceğini düşünen İstihbarat Müdürü AlbaySand- Herr, Dreyfus'un suç dosyasını kabartmak için düzmece belgelerhazırlatır.17 Ahmet Öztürk, “Basın Özgürlüğü Kuramları”, İstanbul Üniversitesi İletişimFakültesi Dergisi, Sayı.5, 1997, s.8118 Büyükbaykal, 2012, s.43-4719 Metin Baykan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Basın Özgürlüğü, (Ankara,Adalet Yay., 2011), s. 27-28
Bu iki özgülük türü birbirlerini tamamlamalarına rağmen basın
özgürlüğünün daha imtiyazlı olması gerektiği iddia edilmekte ve
tartışılmaktadır. Bir grup ifade özgürlüğünün basın özgürlüğünü
kapsadığı temel mantık olarak kabul etmektedir. İfadenin
özgürlüğünü savunan grubun karşısına anti tez olarak ise, basın
özgürlüğünün devletin temel yaspısını oluşturan bireylerin ve
kamuoyuna şekillendirmede basın özgürlüğünün kilit bir rol
oynadığını savunanlar bulunmaktadır. Buradaki sorunun temel
çözümünde bize yardımcı olacak devletin negatif ve pozitif
yükümlülükleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğidir.20
Dünya’da ve Avrupa’da Basın Özgürlüğü
Dünya çapında bir takım ifade özgürlüğü kapsamında ülkelerin
genel durumu ile bilgi veren kuruluşlar yer almaktadır. Bu
kuruluşların başında Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF -
Reporters Without Borders) olmak üzere Gazetecileri Koruma
Cemiyeti (CJP - Committee to Protect Journalists), Özgürlük Evi
(Freedom House) gibi kuruluşlar bulunmaktadır.
Gazetecileri Koruma Cemiyeti’nin sunmuş olduğu raporda 2014
yılında, 221 gazetecinin hapse atıldığı belirtilmiştir. Bu20 Baykan, 2011, s.28
rakam 2013 rakamlarına göre 10 kişilik bir artış mevcuttur.
Gazetecileri Koruma Cemiyeti söz konusu raporu 1990 yılından
itibaren kayıt altına almaktadır. Son 24 yılın en kötü
rakamları ise 2014 yılı olmuştur. Bu artışı dünya genelinde
artan baskıcı hükümetlerin ve otoriter yönetimlerin arttığı
şeklinde yorumlanabilir. Dünyanın ifade özgürlüğü ihlali
kapsamında ilk on ülkeyi şöyle sıralayabiliriz; Çin, İran,
Eritre, Etiyopya, Vietnam, Suriye, Mısır, Burma, Azerbaycan ve
Türkiye’dir.21
RSF’in sunmuş olduğu raporda ise 2014 yılında dünya genelinde
96 gazeteci öldürülmüştür. 2015 yılının ilk ayında olmamıza
rağmen şu ana kadar 8 gazeteci öldürülmüş ve 177 gazeteci
tutuklanmıştır. 2014 yılı istatistikleri ifade özgürlüğünün bir
yerde mevcut bulunan çatışma ile ilgili olumsuz bir bağlantı
olduğunu göstermektedir. Kamu düzeni açısından durağan olmayan
ülkelerde basın stratejik bir hedef haline gelmiş ve
gerçekleştirilen insan hakları ihlallerini medyayı ele geçirmek
yoluyla gizlemeye çalışılmıştır.22
2014 yılında gerçekleşen dünya genelindeki basın özgürlüğü ile
ilgili 3456 olay gerçekleşmiştir. Bu rakam 2013 yılında 3395
olayla o zamana kadar ki en kötü değerlerdi. Dünya geneline
oranladığımızda 17.6 ortalamayla Avrupa Birliği ve Balkan
ülkelerinde, 30.3 ortalamayla Amerika ülkelerinde, 35.621 CPJ Reports 2014, 18 Ocak 2015, https://cpj.org/reports/2014/12/journalists-in-prison-china-is-worlds- worst-jailer.php 22 RSF Reports, World Press Freedom Index 2014, 19 Aralık 2014, http://en.rsf.org/press-freedom-barometer- journalists-killed.html? annee=2014
ortalamayla Afrika ülkelerinde, 42.2 ortalamayla Asya ve Büyük
Okyanus ülkelerinde, 45.5 ortalamayla doğu Avrupa ve Orta Asya
ülkelerinde ve son olarak 48.7 ortalamayla Orta Doğu ve Kuzey
Afrika bölgelerinde gerçekleşmiştir.23
Yukarıda belirtildiği üzere, Çin ve İran dünya sıralamasında
ilk iki sırayı almışlardır. Bunun en büyük sebebi ise 2013
yılında değişen liderlerin özgürlükçü reformlar yapma sözü
vermiş olmalarına rağmen yapmadıkları aksine ters bir tablo
çizdikleri görülmektedir. Bu sonuç ülkelerin mevcut yapılarıyla
ifade özgürlüklerinin ne kadar ilintili olduğunu bir kez daha
gözler önüne sermiştir.
Avrupa’da göstergeler iyi durumda olmasına rağmen dünyadaki 180
ülkeyi içine alan RFS’in yıllık raporunda, Avrupa Birliği (AB)
üye ülkeler olan İtalya, Bulgaristan, Hırvatistan, Kıbrıs,
Yunanistan, Romanya, ve Slovenya bunların yanında aday ülkeler
olan Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Türkiye’nin içinde olduğu
gruptan sadece üç ülke kendi standartlarını geliştirmiştir.
Basın özgürlüğü dünya sıralamasındaki üç ülke olan Finlandiya,
Hollanda ve Norveç Avrupa kıtasında yer almaktadır. Avrupa
ülkeleri 2014 yılı raporunda sıralamadaki ilk 50 devletin
arasında yer alıp AB ülkeleri ilk 25’de 14 yer işgal
etmişlerdir.
23 RSF Reports, World Press Freedom Index 2014, 19 Aralık 2014, http://en.rsf.org/press-freedom-barometer- journalists-killed.html? annee=2014
Teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan internet gazeteciliği
kapsamında önemli tutuklamalar dünya genelinde devam
etmektedir. 2014 yılında 120 internet gazetecisi tutuklanmış
olup bu sayı tüm tutuklu gazetecilerin yarıdan fazlasını
oluşturmaktadır. 2015 Ocak ayı itibari ile tutuklu bulunan
internet gazetecisi sayısı 177 olmuştur.24
RSF ve CPJ gibi kuruluşlar gazetecilerin kendi mesleklerini
yaptıkları için hapse atılmamaları gerektiğini ifade
etmektedirler. Bu örgütler tutuklu bulunan gazetecilerin
bulundukları ülkelere girişimlerde bulunup, mektuplar yazıp
gazetecilerin bir an önce hapisten çıkmaları gerektiklerini her
fırsatta dile getirmektedirler.
TÜRKİYE’DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ
İfade ve basın özgürlüğünün sağlanması özgür, bağımsız ve
çoğulcu bir basının varlığı olmak üzere sağlam temelli
24 CPJ Reports, “Journalists in Prison China is World Worst Jailer 2014”,18 Ocak 2015, https://cpj.org/reports/2014/12/journalists-in-prison-china-is-worlds-worst-jailer.php
demokrasilerin yapı taşlarını oluşturmaktadır. Devletler basın
özgürlüğü kavramını terörle mücadele olsun, çatışma ve
karışıklık dönemi olsun şartlar ne kadar kötü olursa olsun söz
konusu özgürlüğe tam olarak saygı göstermeli ve onu devlet
organlarıyla korumalıdır.25
AB’ ye katılım süreci kapsamında Türkiye’de yapılan
değişikliklerle siyasi hayat önemli ölçüde demokratikleşmiş ve
insan hakları uygulanmaya başlanmıştır. Yapılan uyum yasaları
ve yeniliklerle birlikte ifade özgürlüğünde gelişmeler olmuş ve
söz konusu uygulamalar yürürlüğe girmiştir. 2009 yılında
ülkedeki tüm etnik gruplar ve dini azınlık gruplarının
haklarını genişletmek maksadıyla demokratik açılım ilan
edilmiştir. Bu kayda değer ilerlemelere rağmen zaman zaman
AB’ye katılım sürecinin durması ve demokratik açılımın önündeki
engeller insan hakları açısından tam olarak istenen seviyelere
ulaşamamıştır.26
AİHM’nin son on yılda ifade özgürlüğü kapsamında vermiş olduğu
kararlara bakacak olursak davaların büyük çoğunluğu TCK ve TMK
belli maddelerinde yoğunlaştığını görmekteyiz. Bu davaların
ulusal mahkemelerce AİHS ile uyuşmayan, ortada herhangi bir
şiddetli tahrik olmayan ve yapılan eleştirilerin hakaret
olgusunu içermediği takdirde gereksiz sınırlamalar getirilen
kararlarla ilgili olduğunu görmekteyiz.27
25 Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas HammerbergRaporu,Türkiye’de İfade ve Basın Özgürlüğü , Strasbourg, 2011, s.426 Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) Raporu, İnsan HaklarıSavunucuları: Masum Oldukları Kanıtlanıncaya Kadar Suçlu, 201427 Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas HammerbergRaporu,”Türkiye’de İfade ve Basın Özgürlüğü”, Strasbourg, 2011, s.4
AİHM’nin yazılı basın araçlarından olan gazete ve dergilerin
orantısız ve gereksiz biçimde kapatılması, hakaret unsuru
içeren veya şiddetli tahrik gerekçesiyle yayın izinleri askıya
alınan ve mahkemelerce açılan hakaret davaları neticesinde
ifade özgürlüğüne bağdaşmayacak şekilde kararlar da uygulanan
ihlalleri de belirtmiştir.28
Bu söz konusu yargılamalar ve ihlaller kapsamında Türkiye son
on yılda yasalarını ve uygulamalarını AİHM’in içtihatlarına
uyma amacıyla bir takım değişiklikler yapılmıştır. Bu
değişikliklerin en önemlilerinden olan Anayasa’nın 13. ve 26.
maddelerinde belirtilen ifade özgürlükleri kısıtlamalarına
belirtilen bir sınır getirilmesi ve bu sınırlamanın yasalarca
tayin edilmesi hususudur. Diğer yandan Anayasa 90. Maddede
yapılan düzenlemeyle uluslararası anlaşmaların ulusal
anlaşmalardan üstünlüğü kabul edilerek ifade ve basın özgürlüğü
kapsamında önemli adımlar atılmıştır.
Fakat mevcut anayasanın ifade ve basın özgürlüğünün önünde
büyük bir engel teşkil ettiği açıktır. Çünkü anayasa devlet
merkezli olmakla birlikte devletin bütünlüğü ilkesinden
hareketle çoğulculuğa karşı hoşgörüsü olmayan bir ilkeyi
benimsemektedir.29 2010 yılında yapılan değişiklikliklerle
28 AİHM Türkiye Bilgi Notu, 16 Aralık 2014,http://www.echr.coe.int/Documents/CP_Turkey_ENG.pdf
29 Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammerberg Raporu,Türkiye’deİfade ve Basın Özgürlüğü , Strasbourg, 2011, s.5
birlikte Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru, savcı ve
hakimlerin bağımsız denetimini, askeri mahkemelerin sadece
kendi alanlarıyla ilgili davalara bakması, Kamu Denetçiliği
Kurumu gibi kurumların oluşturulması ifade ve basın özgürlüğüne
doğrudan etkilememekle birlikte dolaylı yoldan katkıları
olabileceği değerlendirilmektedir.
Yapılan bu tür uygulamalara rağmen Türkiye’nin demokratik bir
ülke olduğuna ilişkin oluşan bilincinin en çok zaafa uğratan
unsur basın özgürlüğü konusunda yaşanan ve yaşamaya devam
edilen ihlallerdir. İfade ve basın özgürlüğünü kısıtlamaktan
kaçınmamak, toplantı ve dernek kurma hakkına gösterilen şiddet
dolu uygulamalar kapsamında uluslararası toplumda oluşan olumlu
bilincin kaybedilmesine sebep olmaktadır.30
Sınırlayıcı bir basın atmosferi, özellikle mevcut hükümete
yapılan eleştirilere karşı sert yaptırım ve cezaların
uygulanması, gazetecilere açılmış sayısı belli olmayan hakaret
davaları, gazetecilerin terörizm ile suçlanarak tutuklanmaları,
sosyal medyaya getirilen yasaklar, basına sızdırlmış belgeleri
yayınlayan gazeteciler hakkında yapılan uygulamalar
gazetecilerin önünde büyük bir engel teşkil etmektedir.31
Bu kapsamda bağımsız tarafsız ve eleştirel gazetecilik
sınırlandırılarak basın özgürlüğüne karşı yapılan ihlaller
30 Human Rights Watch, Turkey’s Human Rights Rollback, September 2014, s.3231 Human Rights Watch, Turkey’s Human Rights Rollback, September 2014, s.33
gündeme gelmektedir. Türkiye’de 2005 yılından itibaren basın
özgürlüğü kapsamında düşüşün yaşandığı RSF’in raporlarında
vurgulanmaktadır. Türkiye 2005 yılında dünya genelinde 98,
2006’da 100, 2007’de 101, 2008’de 103, 2009’da 123, 2010’da
138, 2011 ve 2012’de 148, 2013’te 154 ve 2014 yılında yerini
koruyarak 180 ülke arasından 154. sırada yerini almıştır.32
CPJ’nin Türkiye’de 2011 ve 2012 yıllarında gazeteci, analist ve
hukukçularla yapmış olduğu çalışma sonucunda hazırladığı özel
raporunda kitlesel gazeteci tutuklamalarını, söz konusu
gazeteciler hakkında açılan davaları ve mevcut hükümetin
yaklaşımını analiz etmiştir. 2012 yılnda 76 gazetecinin hapiste
olduğunu ve bu oranla dünya sıralamasında birinci sırayı yer
aldığını belirtmiştir.33
Başlıktan da anlaşılacağı gibi basın özgürlüğünün bir kriz
durumunda olduğu mevcut yasaların TCK ile TMK’un devleti koruma
merkezli olduğu ve basın özgürlüğünü sınırlandırdığı
değerlendirmesinde bulunulmuştur. Mevcut hükümetin otoriter
yasalarla oluşturduğu yönetimin medya çalışanlarına oto-sansür
uygulamaya yönlendirdiğini belirtmiştir. Bu değerlendirmesinin
altında yatan başlıca neden söz konusu medya çalışanlarına
devlet düşmanı olarak atfedilmesidir. Türkiye’de 2011 yılında
gazeteciler hakkında açılan dava sayısının 5000’i bulması bir
diğer sebeptir. 2007 yılında Sabah gazetesinin satılmasıyla
başlayan süreç daha sonra Doğan Holding’e verilen büyük
32 RSF Reports, “Press Freedom Express Reports” http://en.rsf.org/press-freedom-index-2005-2012,1043.html33 CPJ Reports, Turkey's Press Freedom Crisis, 26 Aralık 2014,https://cpj.org/reports/2012/10/turkeys-press- freedom-crisis.php
miktarlardaki vergi cezalarının politik birer uygulama
oldukları üzerinde durulmuştur.34
Amerikan menşeili bir kuruluş olan Özgürlük Evi (Freedom
House)’nin 2014 tılında yayınlamış olduğu basın özgürlüğü
raporunda Türkiye’nin kısmen özgür olan statüsünü özgür olmayan
olarak güncellemiştir.35
Uyum paketleri kapsamında TCK’nun 125, 288, 301, 318 ve TMK’nun
6 ve 7 gibi bir çok maddesi değiştirilmiş veya güncellenmişti.
Bu sayılan maddeler düşüncelerini açıklayan insanları önce
mahkemelere sonra hapishanenelere gönderebiliyordu. Fakat
yapılan bu deişikliklere rağmen tutuklu gazeteci sayısında
düşüş yaşanmamış aksine bir artış gözlemlenmiştir.36
Bu kanunlar kapsamında mehkemelerin vereceği kararlara
bakılmaksızın bir savcının soruşturma başlatma yetkisi bile
insanların ifade ve basın özgürlüğü kavramlarından uzaklaşması
için yeterli bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
kapsamda ilgili hukuk adamları basın özgürlüğü ve ifade
özgürlüğü konularında dava açmaktadırlar. Fakat, AİHM
içtihatleri göz önüne alındığında savcılar, bu davaların
davalılar hakkında sonuçlanacakları bilindiği halde dava açmada
34 CPJ, Turkey's Press Freedom Crisis, 26 Aralık 2014,https://cpj.org/reports/2012/10/turkeys-press-freedom- crisis.php 35 Freedom House, Press Freedom Rankings, 26 Aralık 2014,http://freedomhouse.org/report/freedom-press- 2014/press -freedom-rankings#.U39_w_1_srV 36 “Türkiye’de Düşünce ve İfade Özgürlüğü Sorunları Kaç Yönlü”, 12 Ocak2015, http://tr.boell.org/tr/2014/06/16/tuerkiyede-duesuence-ve-ifade-oezguerluegue-sorunlari-kac-yoenlue
çekincenin olmadığı görülmektedir. Bu tarz yaklaşım da basının
büyük bir ölçüde oto sansüre neden olduğu
değerlendirilmektedir.37
Basın özgürlüğü kapsamında içeri atılan gazetecilerin uzun
tutuklu süreleri ve bu süregelen davaların büyük çoğunluğunun
terörle mücadele kapsamında değerlendirilmektedir. Bu kapsamda
tutuklu gazetecilerin hakkında iddianame olmaksızın uzun süre
tutuklu kalmasına sebep olmaktadır. Sayıların artması ve
davaların uzaması uluslararası arenada Türkiye’nin basın
özgürlüğü ihlallerinin her geçen sene arttığı belirtilmektedir.
SONUÇ
İfade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün demokratik
yönetimlerin gelişmesinde ve ilerlemesinde çok önemli bir yere
sahip olan kavramlardır. İfade ve basın özgürlüğü çoğulculuğun,
eleştiriye açık olmanın ve bunların yanında bir şeyleri37 Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammerberg Raporu,Türkiye’deİfade ve Basın Özgürlüğü, Strasbourg, 2011, s.12
tartışabilmenin getirisiyle beraber demokrasinin üzerine
oturtulduğu çok önemli olgulardır. Kamuoyunu, yöneticileri,
mevcut hükümetleri, nüfuzu olan kişileri zor duruma düşürecek
gelişmeler dahil olmak üzere bir kontrol mekanizması olan
basına ve basın özgürlüğüne ayrı bir önem verilmelidir.
İfade özgürlüğü sadece insanların duymak istedikleri iyi
şeyleri değil bunun yanında yapılan hukuksuz ve temeli hiç bir
şeye dayandırılmayan uygulamaları da kapsamaktadır. AİHS’nin
10. maddesi bu konuda açıktır.
Basın özgürlüğü kapsamında gazetecilik faaliyetleri sebebiyle
tutuklu bulunan veya hapse mahkum edilen gazetecilerin karşıt
görüşlü olmalarından dolayı bir takım kanunlar yardımıyla infaz
edilmesi ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Bu söz konusu
gazetecilerin bir an önce serbest kalmaları gerektiği
değerlendirilmektedir.
AİHM’nin ifade ve basın özgürlüğü konularında vermiş olduğu
kararların uygulanabilmesi maksadıyla, mevcut anayasayı
oluşturan ilgili maddeleri ve yargı sisteminde değişiklikler
yapılması gerektiği ve bu kapsamda ifade özgürlüğünün etkili
bir şekilde uygulanması ve korunması gerekmektedir. İfade
özgürlüğüne getirilecek kısıtlamalar ancak AİHS’de yer alan
orantılılık ilkesine uygun olarak yapılmalıdır.
Mevcut yasalarda bulunan gazetecilik ile ilgili maddeler
gazeteciliğin statüsünü güçlendirmeye yönelik olarak
geliştirilmelidir. Kamunun yararına yapılacak araştırmalarda
belli sınırları aşmadan soruşturmanın gizliliği, özel yaşamın
gizliliği ve devletin güvenliği konusunda zorunlulukların
dengelenerek izin verilmesi gerekmektedir. Diğer bir konu olan
da gazetecilerin haber kaynaklarına getirilen güvencelerin
geliştirilmesi gerekmektedir.38
TMK ve TCK demokratik normlara uyumlu hale getirilmelidir. Bu
kapsamda ifade ve basın özgürlüğünü zarar verici uygulamaları
yürürlükten kaldırılarak veya derinlemesine gözden geçirilerek
düzenlemeler getirilmelidir. Basın suçlarına yönelik hapis
tehdidi ise kaldırılacak veya derinlemesine gözden geçirilecek
uygulamaların başında gelmesi gerekmektedir.
Gazetecileri ve basın çalışanlarını yıldırmak, görevlerini
yapamaz hale getirmek veya sindirmek gibi faaliyetlerden karşı
korumak için tedbirler ve düzenlemeler getirilmelidir.
Gazetecilere yapılan cinayet ve saldırı girişimleri mümkün
olduğu kadar engellenmeli ve bu suça karışanların etkin bir
biçimde sorgulanmaları gerekmektedir. Sadece 5953 Sayılı Basın
İş Kanunu kapsamında olanları değil tüm gazeteci ve basın
çalışanlarına çalışma yaşamlarına saygı gösterilmesi
gerekmektedir.
AİHM’nin ifade özgürlüğü kapsamında vermiş olduğu tüm kararlar
incelenerek belli bir standart oluşturulmalıdır. Oluşturulan bu
standartlar kapsamında Türkiye’deki tüm hakim, savcı,
mahkemeler, yüksek mahkemeler ifade ve basın özgürlüğünde
oluşturulan söz konusu standartları uygulayarak hatta bunları
geliştirerek muhtemel bir çözüme kavuşabileceği ve bu
demokratik olmayan görüntüden kurtularak Türkiye hak ettiği
yerde yerini almalıdır.38 RSF Raporu,“Kitaptan Bomba Olmaz, Türkiye’de Medya ve Yargı: Güvensizlik ve Güvenlik Refleksi Arasında” Haziran 2011, s.18
Bu kapsamda, gazetecilere yönelik tehdit, fiziksel saldırı ve
baskıların artması hatta daha ileri gidilerek gazetecilerin
öldürülmesi, çok sayıda basın yayın organların ürünlerinin
toplatılması ve kapatılması, internet sitelerine sansür
uygulanıp erişimin engellenmesi, televizyon ve radyo
yayınlarına uygulanan yaptırımlar ifade ve basın özgürlüğünün
kötüye gittiği sonucunu göstermektedir. Bu kapsamda saldırıya
maruz kalan ve haklarında sayısız dava açılan gazetecilerin,
bağımsız ve eleştirel yönde hareket edenlere karşı davaların
yoğunlaştığı ve birtakım geçmişten günümüze gelen siyasi
önyargılarla hareket edildiğini görmekteyiz. Son yıllarda
ülkemizde sayıları giderek artan gazeteci tutuklamalarının ve
gözaltında bulunan haklarında sayısı belli olmayan davalar
açılmış gazetecilerimizin bir an önce özgürlüklerine kavuşması
gerekmektedir.
KAYNAKÇA
Akgül Mehmet Emin, " İfade Özgürlüğünün Tarihsel Süreci Ve
Milli Güvenlik Gerekçesiyle İfade Özgürlüğünün
Kısıtlanması", 15 Ocak 2015,
http://www.ankara.edu.tr/dergiler/38/1656/17685.pdf
Alacakaptan Uğur, , “Fikir ve Düşünce Özgürlüğü ve Tehlike
Suçları, Çağdaş Batı Hukukunda Bu Konudaki Düşünce ve
Uygulamalar-Türk Uygulaması ve Değerlendirmesi”, Hukuk
Kurultayı, Ankara, 2000, C. 2, s. 7.
AİHM, “Türkiye Bilgi Notu”, 16 Aralık 2014,
http://www.echr.coe.int/Documents/CP_Turkey_ENG.pdf
AİHS, 22 Ocak 2014,
http://www.anayasa.gov.tr/files/bireysel_basvuru/AIHS_tr.pdf
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammerberg
Raporu,”Türkiye’de İfade ve Basın Özgürlüğü” , Strasbourg,
2011, s.4
Baykan Metin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Basın Özgürlüğü,
(Ankara, Adalet Yay., 2011), s. 27-28
Bülbül Rıdvan, Basın Ahlakı, Basın Özgürlüğü, Basında
Özdenetim, (İstanbul, Yerel Basın Eğitim Seminerleri
Dizisi.13, 2002), s.88-89
Büyükbaykal Güven N., “Basın Özgürlüğü Kavramının Anlamı ve
Önemi”, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi,
Sayı.20, 2012, s.43-47
CPJ Reports, “Journalists in Prison China is World Worst Jailer
2014”, 18 Ocak 2015,
https://cpj.org/reports/2014/12/journalists-in-prison-
china-is-worlds-worst-jailer.php
CPJ Reports, “Turkey's Press Freedom Crisis”, 26 Aralık 2014,
https://cpj.org/reports/2012/10/turkeys-press-freedom-
crisis.php
Danışman Ahmet, Basının Kendi Kendini Denetimi, (İstanbul, İÜHFY
Yayınları, 1979), s.228
Dickerson Robert vd., 21. Yüzyılda İfade Hürriyeti, (Liberal Düşünce
Topluluğu Yayınevi, Ankara, 2003), s.16.
Doğru Osman, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi İçtihatları, (Beta
Yayınları, İstanbul, 2002), s. 158-177.
Freedom House, Press Freedom Rankings, 26 Aralık 2014,
http://freedomhouse.org/report/freedom-press-2014/press-
freedom-rankings#.U39_w_1_srV
Giritlioğlu İnceoğlu Yasemin, Çeşitli Ülkelerde Medya, (Der
Yayınları, İstanbul, 1994), s.132
Gölcüklü, Feyyaz, Haberleşme Hukuku Basın, Radyo, TV, (Ankara,
Sevinç Matbaası, 1979 ), s.201-202
Human Rights Watch, “Turkey’s Human Rights Rollback”, September
2014, s.33
İHEB, Madde 19, 17 Ocak 2015,
http://www.ihd.org.tr/index.php/san-haklarylgeleri-
mainmenu-96/156-insan-haklari-evrensel-beyannames.html
Özbey Özcan, “AİHS Işığında İfade Özgürlüğü Kısıtlamaları”,
Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı.106, 2013, s.42-92
Öztürk Ahmet, “Basın Özgürlüğü Kuramları”, İstanbul
Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, Sayı.5, 1997, s.81
RSF Reports, “Press Freedom Express Reports”
http://en.rsf.org/press-freedom-index-2005-2012,1043.html
RSF Reports, World Press Freedom Index 2014, 19 Aralık 2014,
http://en.rsf.org/press-freedom-barometer-journalists-
killed.html?annee=2014
Tanju Erhan, AİHM Kararları Işığında İfade ve Basın Özgürlüğü,
(Ankara, Seçkin Yay., 2012), s.157
Tekay Baysan Gül, “Dreyfus Davası: Gerçek ve Adalet Savaşçısı
Zola” Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi,
Cilt: 19, Sayı: 1, 2002, ss. 181-195
Tong Oya, “İfade Özgürlüğünün Hukuksal Boyutu ve Kitle İletişim
Araçlarında Özdenetim”, II. Etik ve Medya Sempozyumu,
Elazığ, 2011, s.42
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Madde 28, 18 Ocak 2015,
http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa82.htm
“Türkiye’de Düşünce ve İfade Özgürlüğü Sorunları Kaç Yönlü”, 12
Ocak 2015, http://tr.boell.org/tr/2014/06/16/tuerkiyede-
duesuence-ve-ifade-oezguerluegue-sorunlari-kac-yoenlue
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) Raporu, “İnsan
Hakları Savunucuları: Masum Oldukları Kanıtlanıncaya Kadar
Suçlu” Paris, 2013, s.5.