GÖÇ KAVRAMI
Ekonomik, toplumsal veya siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme isi, taşınma, hicret, muhaceret olarak tanımlanmaktadır.
Göç sadece fiziksel bir yer değiştirme hareketi değildir.
Bir sosyo-ekonomik sistemden diğerine, bir kültürel örüntüden diğerine geçmeyi de içermektedir .
GÖÇMEN KAVRAMIGöç hareketlerinin öznesi durumunda olan, bir ülkeden diğerine yerleşmek amacıyla uygun bir zaman dilimi için hareket eden kişiler ya da topluluklar göçmen olarak adlandırılırlar .
Birleşmiş Milletler yapılan tanımlamalarda birliği sağlamak adına, kendi vatandaşı olduğu ülkeden başka bir ülkede en az 12 ay kalan kişileri göçmen kategorisinde değerlendirmektedir
Tarih boyunca toplumların ve bireylerin yaşamını ekonomik, siyasal, kültürel, sosyal, ekonomik ve psikolojik bakımdan çok yönlü ve karmaşık bir biçimde etkilemiştir.
Göç toplumun sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi vb. tüm yapısıyla ilişkili bir olgu olarak kabul
edilmektedir.
Günümüzde küreselleşme ile birlikte ülkeler arası etkileşimin artması, iletişim
imkanlarının iyileşmesi gibi nedenlerle milyonlarca insan uluslararası göç sürecine
dahil olmaktadır.
Birleşmiş Milletler’in 2010 yılı rakamlarına göre Dünya çapında 214 milyon insan yabancı
bir ülkede, göçmen olarak yaşamaktadır
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yabancı işlemlerine ilişkin olarak
sunduğu istatistiklerde; giriş ve çıkış yapan kişi sayısı arasındaki
pozitif fark dikkate alınırsa 2007-2012 yılları arasında 161.407
yabancı uyruklu göçmenin Ülkemiz sınırları içerisinde kaldığı
görülmektedir.
YILLAR GİRİŞ ÇIKIŞ FARK
2012 1.967.868 2.018.164 -50.296
2011 29.362.434 29.232.463 129.971
2010 27.024.609 26.902.576 122.033
2009 25.529.375 25.799.309 -269.934
2008 25.002.493 25.096.601 -94.108
2007 22.249.775 21.926.034 323.741
TOPLAM 131.136.554 130.975.147 161.407
2007-2012 yılları arasında Türkiye’de ikamet izni verilen toplam yabancı uyruklu göçmen sayısı
1.199.083’tür.
YILLAR ÇALIŞANÖĞRENİM
GÖREN
MUHTELİF
SEBEPLERLE
İKAMET EDEN
TOPLAM
2012 20.740 31.282 159.451 211.473
2011 23.027 37.260 156.919 217.206
2010 19.351 29.266 128.327 176.944
2009 17.483 27.063 118.780 163.326
2008 18.900 28.455 127.429 174.926
2007 24.881 28.455 171.872 255.208
TOPLAM 124.382 181.781 862.778 1.199.083
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) 2009 İnsani Gelişme Raporu’na göre her yıl milyonlarca insanın ülke değiştirdiği dünyada göçmen kabul eden ülkeler sıralamasında Türkiye 30. sırada yer alıyor.
Türkiye, UNDP raporuna göre nüfusun yüzde 1.9'una karşılık gelen 1 milyon 333 bin kişi göçmenlerden oluşuyor.
İnsanların kendileri ve aileleri için daha sağlıklı ve mutlu bir yasam isteği ile gerçekleştirdikleri gönüllü göçlerin yanı sıra zorunlu olarak gerçekleşen göçler de söz konusudur.
Her ne sebeple olursa olsun bireyin yeni bir topluma yerleşme ve uyum sağlama süreci beraberinde bir çok sorunu da beraberinde getirmektedir.
Göç olgusu içersinde birçok dışsal neden barındırmaktadır.
Bireyin kültürel, politik, sosyal, ekonomik ve eğitimsel geçmişi ve deneyimleri göç ettiği ülkelerde uyum sağlamalarını güçleştirmekte ya da kolaylaştırmaktadır.
Bir göçmenin yaşı, cinsiyeti, göç nedeni, eğitim düzeyi ve kültürel geçmişi ne olursa olsun göçmenlik durumundan dolayı, onun iç dünyasında değişiklikler meydana gelmektedir
Bu yabancılık duygusu özlem duygusunu da beraberinde getirir. Birey geride bıraktıkları nedeniyle bilinçli ya da bilinçsiz olarak kendini yalnız ve mutsuz hisseder. Göçmen kendi dilini, yasayış biçimini, süregelmiş olan alışkanlıklarını bir anda değiştiremez ve kendini yetersiz ve yeteneksiz hissetmeye baslar.
Göçmenler göç ettikleri ülkede aslında birer yabancıdırlar.
Zorunlu göçe maruz kalan mülteciler alıştıkları çevreyi, uzun yıllar sahip oldukları eşyalarını, evlerini, arkadaşlarını kaybetmektedirler. Zorunlu göçmen bir anda kendini farklı bir dünyada buluvermektedir. Bu bağlamda özellikle küçük çocuklar ve yaşlılar için göç daha büyük bir baskı nedeni olmakta, çocuklar ve yaşlılar çoğu zaman yeni bir çevreye uymakta ve yeni dostlar edinmekte zorluk çekmektedirler.
Özellikle zorunlu göçlerde söz konusu psikolojik travma daha da derin yaşanmaktadır.
Çocuklar göç ettikleri ülkelerde dil ve başka sebeplerden dolayı eğitimden yoksun kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalabilmekte, eğitim kurumlarına devam etseler dahi özellikle dilini bilmedikleri için kendi akranlarıyla iletişim kurmakta zorluk yaşayabilmektedirler. Okullarda yaşanan dışlanma, yabancı olmanın verdiği eziklik gibi yollarla başlayan toplumdan kopma durumları göçmen çocuklarını ve gençlerini kendi içlerine kapatmakta ve kendilerine psikolojik sorunlarla dolu bir hayat sunmaktadır.
Eğitim ve dil bilgisi eksikliği gibi nedenlerle arzuladığı iş ve geleceği elde
edemeyeceği düşüncesine kapılan bu çocukların, suça daha kolay yönelme
olasılığı büyüktür.
Göçmenlik sorunu özellikle mülteciler bağlamında ciddi bir psikolojik travma sebebini içinde barındırır. Can güvenliğini sağlamak için bir yerden kaçmak zorunda kalan bu insanlar, hem buna yol açan tehditlerin ve eziyetlerin yarattığı travmayla hem de aniden, tamamen hazırlıksız bir şekilde yerinden yurdundan kopmanın getirdiği yükle uğraşmak zorunda kalmaları onların psikolojisinde bir takım tahribatlara yol açmaktadır. Öte yandan gittikleri yerde karşılaştıkları dışlayıcı tavırlar mültecilerin uyum sürecini daha da olumsuz etkilemektedir.
Göçmenlerin emek piyasasında pazarlık kabiliyetleri oldukça düşüktür. Çalışma koşullarının genel olarak düşük ücretli, sosyal güvenceden yoksun ve ağır şartlar barındırdığı görülmektedir. Ayrıca göçmenlerin çoğunlukla tekstil, inşaat, gıda ve eğlence sektörü gibi enformel sektörlerde çalışıyor olmaları onları işsizlik, çeşitli meslek hastalıkları gibi risklerle karşı karşıya bırakmaktadır
Göçmenler ekonomik açıdan da birçok sıkıntı ile karşı karşıya kalabilmektedirler.
Göçmen sorunlarının bir diğer boyutu yerleşim konusunda kendini göstermektedir.
Göçmenler, düşük gelir düzeyine paralel olarak genelde konut maliyetlerinin düşük olduğu yerleri tercih etmektedirler. Özellikle göçmenlerin eşit olmayan koşullarda yaşadıkları deneyimler, ayrımcılık ve dışlanmışlık algıları onları kendi içlerine kapanmalarına, ağırlıklı olarak kendi kültürel değerlerini yaşadıkları bir "gettolaşma” eğilimine yöneltmektedir.
Göçmenler açısından bu tarz soyutlamalar bulundukları ülkeye entegrasyon
bağlamında zorluk oluşturur.
Göçmenler kendi durumundaki kişilerle birlikte yaşama, göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı yerlerde toplanma eğilimi göstererek kendilerini dış dünyadan soyutlamaktadırlar. Göçmenlerin bu tip bir hayat tarzının seçiminde birlikte yaşadıkları toplumla iletişim kurmaktan kaçınma güdüsünün büyük payı vardır.
Tüm bu zorluklardan doğan iş bulma, dil öğrenme, barınma, eğitim ve bunun gibi başka sıkıntılar onların yaşamlarını olumsuz yönde etkiler. Bu gibi nedenlerle ortaya çıkan farklılıklar düşmanlık ve gerginlikleri de körüklemektedir. Bu durum, göçmenlerin bulundukları ülkeye karşı önyargılarla yüklü grup psikolojisinin vermiş olduğu yönelimle şiddete dek varabilen gerginlikler üretme tehlikesini gündeme getirmektedir.
Göçmenlerle ilgili konular sosyal politikanın yeni sorun alanlarından biri olarak görülse de göçmenlerin uyumuna yönelik alınması gereken önlemler sosyal politikanın geleneksel ilgi alanlarından birini oluşturmaktadır.
Yukarıda da değinildiği gibi göçmenlerin maruz kaldığı psikolojik sıkıntılar, ekonomik zorluklar, sosyal güvence sorunu gibi etkenler onların dezavantajlı gruplar statüsünde görülmesine neden olmaktadır.
GÖÇMENLERİN ENTEGRASYONUNA YÖNELİK UYGULAMALAR
Şüphesiz ki göç ve göçe ilişkin sorunsallardan en çok etkilenen grup genç
ve çocuk göçmenlerdir.
İki dilli ve çok kültürlü ortamda yetişen çocuklar için benlik saygısının gelişimi son derece önemlidir. Çünkü kendi kültürel benliğini kazanan bireyler, yaşadıkları toplumun değerlerine de saygı duyarlar ve yaşadıkları toplumun değerleri ile de uyum içinde yaşarlar.
GÖÇMENLERİN ENTEGRASYONUNA YÖNELİK UYGULAMALAR
Toplumsallaşma sürecinde, gençler yaşadıkları toplumun değerlerini, normlarını, yaşama tekniklerini öğrenirken, bundan farklı olan ailelerinin değer ve semboller sistemi arasında problem yaşamaktadırlar.
İşsizlik, ayrımcılık ve kendi kültürüne uymayan toplumsal yaşam, gençleri toplum dışına itmektedir
GÖÇMENLERİN ENTEGRASYONUNA YÖNELİK UYGULAMALAR
Toplumsallaşma sürecinde, gençler yaşadıkları toplumun değerlerini, normlarını, yaşama tekniklerini öğrenirken, bundan farklı olan ailelerinin değer ve semboller sistemi arasında problem yaşamaktadırlar.
İşsizlik, ayrımcılık ve kendi kültürüne uymayan toplumsal yaşam, gençleri toplum dışına itmektedir.
Bu gençler gerçekçi eylemler yerine alkol, kumar eroin gibi kötü alışkanlıklara ve suç işlemeye sürüklenebilmektedir.
GÖÇMENLERİN ENTEGRASYONUNA YÖNELİK UYGULAMALAR
Almanya’da ilk ve ortaöğretim okullarında okuyanöğrencilerin, okul başarı düzeylerini tüm eyaletlerdüzeyinde ölçen PISA araştırmasının sonuçlarına göre;
Göçmenlerin yoğun olarak yaşadığıeyaletlerde öğrenci başarı oranları diğer
eyaletlere göre daha düşüktür.
Bu eyaletlerde ki başarısızlığın ana nedenin göçmenailelerin sosyal ve ekonomik durumlarının kötüolmasından kaynaklandığı düşünülmektedir
GÖÇMENLERİN ENTEGRASYONUNA YÖNELİK UYGULAMALAR
ŞİLİ’de Göçmen çocuklar her perşembe kültürlerarası fotoğraf atölyesinde bir araya gelmekte, her öğrenci çektikleri bir fotoğrafı kartpostal olarak bir yakınına göndermektedir. Projenin ana amacı kültürler arasındaki ön yargılara bir son vermektir. Fotoğraf çalışmaları ile öğrenciler tanık oldukları farklı kültürün gerçeklerini ailesiyle paylaşmakta, okulda başlayan arkadaşlık yeni ailelerin topluma daha iyi uyum sağlamasına yardımcı olmaktadır.
GÖÇMENLERİN ENTEGRASYONUNA YÖNELİK UYGULAMALAR
Danimarka’da bulunan Cinsiyet, Eşitlik ve Çeşitlilik Merkezi “KVINFO” 2002 yılında göçmen annelerin topluma uyumu için “Akıl Hocası Ağı” projesi ile 3500 göçmen anneyi Danimarka toplumuna dahil etmeyi başarmış, yaklaşık 1300 göçmen anne, Danimarkalı akıl hocaları sayesinde bir dil okulunda öğrenemeyecekleri bilgiyi buradan edinmiş ve anneler hızlı bir şekilde topluma uyum sağlamışlardır. Program kapsamında göçmen annelere yeteneklerini geliştirme ve iş imkanlarından yararlanabilme konusunda da eğitimler verilmiştir.
GÖÇMENLERİN ENTEGRASYONUNA YÖNELİK UYGULAMALAR
Uzun yıllar boyunca göç alan ve çok sayıda Türk’ün yaşadığı Almanya’da göçmenlere yönelik olarak hem devlet hem de özel aracılık şirketleri tarafından dil okulları, mesleki eğitim kursları vb çeşitli oryantasyon programları düzenlenmektedir. Almanya’nın göçmen politikasında en önemli uyumtedbirinin uyum kursları olduğu belirtilmektedir. Dil ve yönlendirme kurslarıyla göçmenlere ülkeninsunduğu şansın daha iyi kullanılabilmesi için gerekliolan koşulları sağlaması amaçlanmaktadır.
GÖÇMENLERİN ENTEGRASYONUNA YÖNELİK UYGULAMALAR
Uyum kurslarına katılan göçmenler ders saati başına sadece 1 Euro ödemektedir. Dersleri düzenli takip edenler ve sınavı geçenler ödedikleri paranın bir kısmını geri alabilmekte, belirli bir gelirin altında olanlar başvuru yaparak kurs masraflarından muaf olabilmekte, çocuğu olanlar, uyum kurslarında yetkili çocuk bakıcılarına çocuklarını bırakarak derse katılabilmektedirler. Uyum kursuna gidebilmek için toplu taşıma araçlarını kullanmak zorunda olanların yol paraları BAMF tarafından karşılanmaktadır.
GÖÇMENLERİN ENTEGRASYONUNA YÖNELİK UYGULAMALAR
Bugüne kadar, Türkiye’ye yönelen uluslararası göç hareketleri daha çok “misafirperverlik” bağlamında algılanmıştır.
Türkiye’de göçmenlerin uyumuna yönelik çok fazla çalışma bulunmamaktadır. Suriye’de yaşanan iç savaş neticesinde yaşanan göç yoğun göç dalgasından sonra göç ve göçmen konusu Türkiye’nin gündemine oturmuş durumdadır.
Suriye’den Türkiye’ye, Mayıs 2012 itibariyle, 40 bin 807 yabancı giriş yapmıştır. Suriye krizi, Türkiye’nin uluslararası koruma konusunda başarılı bir sınav verdiğini göstermekte olsa da, genel olarak ele alındığında, Türkiye’de bu alanda belirlenmiş bir kamu politikasından, yeknesak olarak işleyen bir yasal süreçten ve yapılanmadan bahsedilemeyeceği görülmektedir
GÖÇMENLERİN ENTEGRASYONUNA YÖNELİK UYGULAMALAR
Halkeğitim merkezleri tarafından düzenlenen dil kursları, göçmen kadınların iş bulmalarını kolaylaştıracağı düşüncesi ile düzenlenen sosyal medya kursu, biçki dikiş kursları, gitar kursu gibi uygulamaların bu çalışmalara örnek gösterilebilir.
GÖÇMENLERİN ENTEGRASYONUNA YÖNELİK UYGULAMALAR
Türkiye ye söz konusu göçmenlere yönelik çeşitli şehirlerde münferit uygulamalar
görülmektedir.
Söz konusu uygulamalar göçmenlerin toplumla uyumlaştırılması bağlamında son derece önemli olmakla birlikte yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Toplumda farklı sonuçlara yol açması bakımından göç temelde bir sosyolojik olgudur. Göç eden kişiler, yeni çevrelerinde hem sosyo-kültürel değişimlere neden olmakta hem de kendileri değişmektedir.
GÖÇMENLERİN ENTEGRASYONUNA YÖNELİK UYGULAMALAR
Tüm bu hususlar çerçevesinde göç hareketleri, sosyal, kültürel ve ekonomik yönleri olan, sosyal değişmeye yol açan olgulardır. Göçmenin yeni yerleşim yerinde ekonomik ve kültürel entegrasyonu ne kadar çabuk ve iyi olabilirse göçün meydana getirdiği psikolojik risk faktörlerinin etkisi de o kadar azalacaktır
Göç ve göçmen sorunsalı ile iç içe olan Türkiye için planlı ve organize olmuş uyumlaştırma ve oryantasyon çalışmalarının yapılması kaçınılmaz bir öncelik olarak görülmektedir.
GÖÇMENLERİN ENTEGRASYONUNA YÖNELİK UYGULAMALAR
Top Related