manajemen pembelajaran anak usia dini berbasis saintifik di ...
TMT ve EOKA'nın Kuruluş ve Eylemlerinde Dini İnançların Etkisi (The role of religion on Cyprus...
Transcript of TMT ve EOKA'nın Kuruluş ve Eylemlerinde Dini İnançların Etkisi (The role of religion on Cyprus...
511
TMT ile EOKA’nın Kuruluşlarında ve Eylemlerinde Dini İnançların
Etkisi
*Dr. Yusuf Suiçmez
Hiçbir medeniyet varlığını ve tarihini dinin etkisi dışında
tutamamıştır. Bundan dolayıdır ki Kıbrıs Türk halkının kültür ve kimliğinin
oluşmasında da en etkili unsurlardan birisi din olmuştur. Kıbrıs Türk
halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman'dır ve geleneksel İslam anlayışına
göre 16. yüzyıldan itibaren, Kıbrıs Türkü bir yandan Hala Sultan, Hz. Ömer
gibi Müslümanlara ait kutsal yerleri korurken, bir yandan da kilisenin tüm
baskılarına karşı direnerek İslamiyet'in burada kökleşmesini
sağlamışlardır. Kıbrıs kültürünün bir parçası haline gelen mevlitler,
hatimler, hazırlanan ramazan sofaları, işlenen namaz örtüleri İslam dininin
Kıbrıs kültürü üzerindeki etkilerini göstermektedir. Serdar Gülgün'e göre
Kıbrıs Türkü, göğsündeki iman, ruhundaki ezan sesiyle Müslümanlığın hep
koruyucusu, kollayıcısı olmuştur1. Bu kültürel etkinin izlerini Türk
Mukavemet Teşkilatı (TMT)'nın kuruluşunda ve eylemlerinde
görebilmekteyiz. TMT'ye katılım için Kuran üzerine yemin edilmesi
bunlardan bir tanesidir2. Yine TMT'nin yemininde yer alan "Kıbrıs Türk
halkının yaşayış ve hürriyetine, canına, malına her türlü anane ve
mukaddesatına, her nereden ve kimden olursa olsun vaki olacak
tecavüzlere karşı koymak için kendimi Yüce Türk ulusuna atadım" ifadesi3,
TMT'nin mücadelesinin kutsal dini değerleri de korumayı içerdiğini
göstermektedir. TMT'nin organize olmak için hedef kitle olarak seçtiği sivil
kuruluşlara baktığımızda, bunların dini nitelikli kuruluşlar olmadığı; sadece
"Cami Komisyonları" isimli bir örgütün bu bağlamda
değerlendirilebileceğini görürüz4. Sözlü olarak aldığım bilgiye göre, bu
komisyonlar TMT'ye destek sağlamak amacıyla yasal zemini hazırlanarak
kurulmuş kuruluşlardı. Ayrıca TMT projesinin hazırlayıcısı olan emekli
Albay İsmail Tansu, milli mücadele bayrağını açan üç lider isim arasında
Kıbrıs müftülüğü görevine gelen Mehmet Dânâ'yı da zikretmiştir5. Dânâ
* Yakın Doğu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi, Lefkoşa, KKTC.
1 Bkz. Gülgün, Serdar, "Kimliğimizi Oluşturan Değerler", Kıbrıs'ta Tük Varlığı Sempozyumu, Emekli Subaylar Derneği Yayınları, Lefkoşa, 2000, s. 32-34.
2 Keser, Ulvi, Türk Mukavemet Teşkilatı, IQ, Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2007, s. 443, 445.
3 Keser, Ulvi, Türk Mukavemet Teşkilatı, s. 443, 445, 447; Emircan, S. Mehmet, Kıbrıs Türk Toprağıdır, Türkar, Ankara, 2000, I, 183.
4 Akkurt, Aydın, Türk Mukavemet Teşkilatı, Secil Ofset, İstanbul, 1999, s. 48, 49.
5 Tansu, İsmail, Aslında Hiç Kimse Uyumuyordu, Minpa Matbaacılık, Ankara, s. 26.
512
Efendi dışında dini bir şahsiyet olarak zikredilen tek kişi, TMT’ye hizmet
amacıyla gönderilen yedek subaylardan olan ve ilahiyatçı olarak zikredilen
Nihat Keklik’tir6. Yine TMT'nin teşkilatlanması esnasında maske görevler
arasında: öğretmenlik, ilköğretim müfettişliğinin yanısıra imam-hatip ve
vaizliğin de olduğu belirtilmiştir7. Bazı TMT üyelerinden sözlü olarak
edindiğim bilgilere göre nadir de olsa bazı camiler mekanik eğitim ve
çanak görevler için kullanılmıştır.
Ancak burada şunu belirtmek gerekir ki TMT hareketi, dine dayalı bir
hareket olarak nitelenebilecek bir özelliğe sahip değildir. Bundan dolayı,
TMT’nin kuruluşunda dini şahsiyet ve semboller, EOKA (Ethniki Organosis
Kyprion Agoniston: Kıbrıslı Savaşçılar Milli Organizasyonu)’nın
kuruluşunda olduğu kadar etkili değildir. Hatta Dr. Fazıl Küçük ve bazı
önde gelen TMT üyeleri, dini, Türk Milliyetçiliğinin önünde duran bir engel
olarak gördükleri için, dine karşı olumsuz tavırlar sergiledikleri de
olmuştur8. R. R. Denktaş, yıllarca İngiliz sizi milliyetinizden uzaklaştırmak
için camiye götürmek istiyor, propagandası yapıldığı için gençlerde bir
çekingenlik oluştuğunu belirtiyor9. Denktaş, kendi dönemlerinde dini
kuralları çiğnemenin Atatürkçülük olarak algılandığını belirterek, bu
tutumu kınamıştır10. Denktaş, İslam Konferansı Örgütü'nde yaptığı
konuşmasında ise Rumların amaçları arasında Kıbrıs'taki İslami kökenleri
yıkmak olduğunu söylemiştir11. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki,
TMT'nin en önemli şahsiyetlerinden birisi olan R. Denktaş'ın dinle ilgili
görüşlerine baktığımızda, Küçük ve diğer üyelere göre daha geleneksel
İslam anlayışına yakın bir anlayışa sahip olduğunu söyleyebiliriz. Buna
rağmen Sayın Denktaş, liderliği döneminde Kıbrıs Türk halkı arasında
İslamiyet'in entelektüel düzeyde anlaşılabilmesini sağlamak için göze
çarpan hiçbir adım atmamıştır. Kendisi daha sonraları bu hatasını itiraf
etmiş olmasına rağmen, sorunun çözümü noktasında da gerekli herhangi
bir çalışmaya girmemiştir.
6 Tansu, İsmail, Aslında Hiç Kimse Uyumuyordu, s. 61.
7 Tansu, İsmail, Aslında Hiç Kimse Uyumuyordu, s. 59.
8 Bkz. Denktaş, R. Rauf, Korkot Deresi, Yorum Yayınları, 1993, KKTC, s. 30.
9 Ateşin, M. Hüseyin, Kıbrıs Adasında “Müslüman” Halkın Laikleşme Ve “Türk Kimliğine Geçiş Sürecinde Kıbrıs Türk Basını’nın ve Aydınlarının Oynadıkları Rol”, İkinci Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi 24-27 Kasım 1998, cilt II, DAÜ Yayınları, Mağusa, 1999. s. 204.
10 Denktaş, R. Rauf, Korkot Deresi, Yorum yayınları, KKTC, 1993, s. 30.
11 Ioannides, P. Christos, The Transformation Ocupied Cyprus in to Turkish Province, p. 158.
513
TMT'nin ikinci önemli şahsiyeti olan Dr. Fazıl Küçük'ün dine
yaklaşımının, Denktaş'a göre daha ihtiyatlı bir yaklaşım içerdiğini
söyleyebiliriz. Ancak bu ihtiyatlı yaklaşım dini bütünüyle reddeden bir
karşıtlık değildir. Çünkü 60 Cumhuriyeti Anayasası ile resmi tatil kabul
edilen Ramazan Bayramının, Makarios hükümeti tarafından resmi tatil
olmaktan çıkarılması girişimine, Dr. Fazıl Küçük dâhil birçok TMT üyesi
tepki göstermiştir. Yine Küçük, vakıflar idaresinin Türklere geri verilmesi
konusunda kararlı ve başarılı bir siyaset izlemişti. Ayrıca kurduğu Kıbrıs
Milli Türk Halk Partisi’nin sayesinde, Rum cemaatinin kullandığı “Yunan
Ortodoks” unvanına karşılık olarak “Türk Müslüman” tabirinin
kullanılmasını da sağlamıştı12. Sonuç olarak Dr. Küçük'ün de İslam dinini
milli değerlerin korunması anlayışının dışında tutmadığını rahatlıkla
söyleyebiliriz. Ancak dışarıya karşı İslam dinini savunan Küçük, içeride ise
dini lider olarak kabul edilen Kıbrıs Müftüsü Mehmet Dânâ'yı siyasi rakip
olarak gördüğünden, onunla devamlı bir çatışma içerisine girmişti13.
Buradan hareketle, yaşanan din karşıtlığı ve taraftarlılığının kısmen de olsa
politik temellere dayandığını söyleyebiliriz. İçerdeki bu çatışmadan dolayı
Hasgüler, bazı Türk milliyetçileri tarafından İslamcıların, İngiliz işbirlikçileri
olarak suçlandığını; aynı zamanda Türk liderlerinin Türk toplumunu
İngilizlere destek verip Rumlara karşı koymaya teşvik ettiğini ileri
sürmüştür14.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, Kıbrıs Türk toplumunun manevi
lideri kabul edilen Mehmet Dânâ'nın TMT üyesi olması, teşkilata girecek
olanların Kuran, silah ve bayrak üzerine yemin etmeleri sebebiyle,
TMT'nin mücadelesinin dinden tamamen soyutlanmış olduğu söylenemez.
Ancak TMT'nin dine yaklaşımı daha çok Türk milliyetçiliği şemsiyesi altında
bulunan bir dindarlık anlayışı olarak değerlendirilebilir.
TMT'nin eylemlerinde, dinin provokatif amaçlı olarak kullanıp
kullanılmadığı ise tartışma konusudur. Bu tartışmaya yol açan en önemli
olaylardan bir tanesi, Kıbrıs Cumhuriyetinin kurulmasından bir sene sonra
Bayraktar Camisi'nin bombalanmasıdır. R. R. Denktaş, 1961'de Bayraktar
Camisi'nin bombalanması suçunun kendi üzerine atılmaya çalışıldığını
belirterek, bu konunun kurulan tahkik komisyonu tarafından, olayın Türk
12 Bkz. Ateşin, M. Hüseyin, Kıbrıs Adasında “Müslüman” Halkın Laikleşme Ve “Türk Kimliğine Geçiş Sürecinde Kıbrıs Türk Basını’nın ve Aydınlarının Oynadıkları Rol”, s. 209.
13 Bkz. Hasgüler, Mehmet, Kıbrıs’ta Enosis ve Taksim Politikalarının Sonu, Alfa Yayınları, İstanbul, 2007, s. 218.
14 Bkz. Hasgüler, Mehmet, Kıbrıs’ta Enosis ve Taksim Politikalarının Sonu, s. 217.
514
ya da Rumlara mal edilemeyeceği şeklinde sonuçlandırıldığını belirtir15. Bu
olayla ilgili olarak Kıbrıs Türk halkı ile yaptığım görüşmelerde, bazıları olayı
R. Denktaş'ın Türkiye'nin adadaki gelişmelere dikkatini çekmek için
yaptırdığını söylediler. Aslında bu olaydan dolayı Sayın Denktaş'ı sorumlu
tutmaya çalışan Yorgacis'in ekibinin sorumlu olduğu belirtilmiştir16.
Dolayısıyla Yorgacis'in böyle bir taktik uygulayarak, bir taşla iki kuş vurmak
istemiş olması muhtemeldir. O günkü konjonktüre baktığımızda,
Cumhuriyet'ten daha fazla rahatsızlık hissedenlerin Rumlar olduğunu
görürüz. Bu durumunda, bu provokasyonun Rumlar tarafından
gerçekleştirilmiş olması ihtimali daha makul gözükmektedir. Nitekim
Rumların daha sonraları provokasyon amacıyla 18 Nisan günü Cuma
namazı kılınırken kalabalık bir Rum topluluğunun Ömeriye Cami'inin
önündeki eski mezarlıkta yangın çıkarmaya çalışmış olması17, bunu
destekler niteliktedir. Bu yangın cami cemaati tarafından güçlükle
söndürülebilmiştir. Bu girişimin amacı da Rumlarla Türklerin arasını
açmaktı. Çünkü kundaklama olayının gerçekleştiği dönemde bazı Rumlar,
Tükler ile aralarında sorun olmadığı propagandası yapıyorlardı18.
Dolayısıyla Türkler ile Rumların birbirine yakınlaşması propagandalarından
rahatsız olanların, bu eylemi gerçekleştirmiş olması en güçlü ihtimal
olarak gözükmektedir. Ayrıca 1963 olayları başladığında da Bayraktar
Camisi iki kere daha bombalanmıştır19. Bombalama olaylarından bir tanesi
de 13 Ocak 1964'te Londra'da yapılan beşli konferansın hemen akabinde
gerçekleşmiştir20. Bu eylemin gerçekleştirildiği tarihe baktığımızda,
eylemin görüşmeleri sabote etme amaçlı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Nitekim dünya basını bu olayı, konferansla sorunun çözülemeyeceği
şeklinde değerlendirmiştir21. Zaman zaman iki toplum arasındaki ilişkilerin
iyileşmesini istemeyen güçler bu tür provokatif eylemlere imza attıkları
bilinmektedir. Rum tedhişçiler tarafından 1974'e kadar tahrip edilen cami
15 Kasımoğlu, Erten, Eski Günler Eski Defterler, Novemberson Yayınları, KKTC, 2006, s. 104-109.
16 Gazioğlu, C. Ahmet, Kıbrıs'ta Soykırım Yılı 1964 ve Enosisin Ayak Sesleri, Kıbrıs Araştırma Merkezi Yayınları, 2007, s. 28.
17 Akkurt, Aydın, Türk Mukavemet Teşkilatı, s. 171.
18 Demirağ, Hasan, Kıbrıs; Onlar ve Biz-3, Kıbrıs TMT Derneği yayınları, Lefkoşa, 2004, s. 368.
19 By Tukish Cypriot Human Rights Committee, A Chronolgy of The Cyprus Poblem (1887-1980), Printed at The Satate Printing Office of the Turkish Federated State of Kıbrıs, 1980, p. 23.
20 Bkz. Çay, Abdulhaluk, Kıbrıs'ta Kanlı Noel-1963, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1989, s. 76.
21 Gazioğlu, C. Ahmet, Kıbrıs'ta Soykırım Yılı 1964 ve Enosisin Ayak Sesleri, s. 28.
515
sayısının 103 olarak zikredilmiş olması22, dinin iç ve dış güçler tarafından
iki toplum arasındaki ilişkilerin baltalanmasında ne kadar etkin olarak
kullanıldığını göstermektedir. Burada dikkat edilmesi gereken önemli
hususlardan birisi, Kıbrıs'ta bir antlaşmaya varılması ve Kıbrıs
Cumhuriyeti'nin kurulmasından rahatsız olanların sadece Rumların
olmadığıdır. Kıbrıs'ta ki barış ortamından Ortadoğu stratejileri gereği
rahatsız olan başka güçlerin de varlığı bilinmektedir. Tahkik komisyonunun
verdiği karara baktığımızda, bu tür bombalama eylemlerinin bazılarının
arkasında, strateji savaşı veren dış güçlerin de parmaklarının olduğu
ihtimali güç kazanmaktadır.
Birçok cami kundaklanmış olmasına rağmen, kaynak olarak
kullandığım kitapların hiçbirinde kilise kundaklanması ile ilgili herhangi bir
bilgiye rastlayamadım. Sadece Aytotoro köyünde kiliseye taş attığı
gerekçesi ile sekiz Türk gencinin feci şekilde dövüldüğü kaydedilmiştir23.
Ayrıca Akel yanlısı bazı Rumlar, Küçük Kaymaklı’da kilisede düzenlenen
Makarios yanlısı bir toplantı sırasında saldırıya geçerek, kilisenin
duvarlarını yıkıp ağaçları söktüler ve de kilise idare heyeti üyesi
Talyadoros'u feci şekilde dövdükleri kaydedilmiştir24. Bu örnekler bazı
Rumların, saldırganlık konusunda, kendi kiliselerine saldırıp yıkacak kadar
ileri gittiklerini; dolayısıyla din adına sürdürdükleri, mücadelenin alsında
dinin barışçı ruhuna aykırı olduğunu göstermektedir.
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, kendi idealleri ve Kıbrıs sorunun
çözümünün engellenmesinde, dini en etkin ve fazla kullanan EOKA'dır.
Bundan dolayı, EOKA'nın kuruluş gerekçelerine baktığımızda, siyasi ve dini
gayelerin birbirinden ayrılamayacak şekilde iç içe girdiğini görürüz.
Özellikle EOKA’nın kurucu lideri olan Makrios’un bir din adamı olması, bu
teşkilatın hem kuruluş hem de sonraki dönemlerinde dinin çok etkin bir
rol oynamasını sağlamıştır. Hatta EOKA'nın kuruluşunda hem Kıbrıs hem
de Yunanistan ayağında rol almış ve de her türlü silah ve mühimmat için
finansal desteği sağlamıştır. Ancak Makrios'un EOKA'yı kurma amacının
terör değil; Kıbrıs sorununu dünya gündemine taşımak için sabotaj olduğu
iddia edilmiştir25. Hâlbuki Makarios, EOKA'yı kurma amacının, İngilizlerle
22 Bu camilerin isimleri için bkz. Plümer, Fazıl, The Cyprus Problem: Religious Tolerance and all That, KTFD, 1988, s. 53-57.
23 Akkurt, Aydın, Türk Mukavemet Teşkilatı, s. 299.
24 Akkurt, Aydın, Türk Mukavemet Teşkilatı, s. 171.
25Theodaulou, Georghios, The origins and evolution of Church-State relations in Cyprus
with special reference to the modern era, Kailas Printers and Lithographers Ltd, Nicosia,
2005, p. 91. Makarios, EOKA’dan önce PEON örgütünü kurarak, EOKA’nın alt yapı
hazırlıklarını yapmıştı. Bu örgütün de finansal kaynaklarını kiliseden sağlamıştır. Bkz.
İsmail, Sabahattin, Kıbrıs Sorununun Kökenleri, KKTC, 2000, s. 343.
516
sürdürülen dostluk çerçevesinde enosisin gerçekleştirilemeyeceği;
dolayısıyla bunun başarılabilmesi için sürekli bir mücadelenin gerekliliği
olduğunu açıklamıştır26.
EOKA'nın Kıbrıs'taki yapılanması çalışmalarında, Makarios ile Grivas,
örgütlenme hareketlerinin hedef kitlesi olarak, kilise tarafından kurulan
gençlik örgütlerini seçmişti27. Bu gençler hem dini hem de milli
doktrinlerle mücadeleye hazırlanarak kanlı terör eylemlerini vicdanları
sızlamadan icra edebilecekleri bir duruma getirildiler. Zamanla EOKA, Rum
Ortodoks Kilisesi'ni etkisi altına alarak, sürdürdüğü mücadelesinin bir
özgülük mücadelesi olduğunu ve dinin özgürlük için öldürmeyi caiz kıldığı
stratejisini onaylamasını sağlamıştı. Bu stratejiye bağlı olarak Kıbrıs
Ortodoks Kilisesi, Hıristiyanlık ve ülkelerinin bağımsızlığı için savaşmayı
kutsal bir görev olarak lanse etmeye başlamıştır28. İçerde mücadelelerinin
dini ve milli bir mesele olduğunu savunun EOKA, uluslar arası arenada
sorunun din sorunu değil; özgürlük mücadelesi olduğu imasını yaymaya
çalıştı29. Buna rağmen "enosis" netice olarak Hıristiyan bir devletle
birleşme arzusu olarak da değerlendirilmiştir30.
Kuruluş aşamasından sonra da din adamları EOKA’nın eylemlerine
aktif destek verdiler. Bu yüzden 1956’da Makarios ile birlikte bazı dinî
liderler adadan sürüldüler; ancak daha sonra geri dönmelerine izin verildi.
Sürgündeki metropolitlerin geri dönüşüne izin verilmesinin amacı, kurulan
sağ harekete güç katmak olduğu ifade edilmiştir. Dini okullardan gençleri
seferber eden kilisenin, aynı zamanda komünizm karşıtlığını da telkin
etmesinin31, amacı da bu olsa gerek. Bu özelliği sebebiyle de EOKA'ya
Amerika'nın da finansal destek sağladığı ileri sürülmüştür. Sayın
Denktaş'ın belirttiğine göre Kıbrıs Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Yorgacis de
ABD'den para alıyordu32.
26 Edited by Andrew Faulds MP, Excerpta Cypria for Today, Published by K. Rustem and
Brother, Lefkosha-Istabul-London, 1988, p. 16.
27 Druşotis, Makarios, Karanlık Yön EOKA, çev. Öztürk Yıldırımbora, Galeri Kültür Yayınları, Lefkoşa, 2005, s. 47.
28 Theodaulou, Georghios, The origins and evolution of Church-State relations in Cyprus
with special reference to the modern era, p. 92.
29 Bkz. Plümer, Fazıl, The Cyprus Problem, s. 9.
30 Bkz. Plümer, Fazıl, The Cyprus Problem, s. 10.
31 Bkz. Druşotis, Makarios, Karanlık Yön EOKA, s. 55.
32 Kasımoğlu, Erten, Eski Günler Eski Defterler, s. 107.
517
EOKA hareketi, sürgünden sonra da yine dini niteliğini kaybetmedi.
Çünkü EOKA’nın askeri lideri olan Grivas da, dindar bir aile çocuğudur ve
çocukluğu dâhil tüm yaşamı boyunca kilise ile yakın bir ilişki içerisinde
bulunmuştu33. Grivas, orta çağ kilise inançları ile yetişmiş, hem siyasi hem
de dini ideallerini kilisenin öğretilerinden almıştı. Ayrıca dindarlığı yanında
koyu bir milliyetçi idi. Bundan dolayı hareketinin arka planında kilisenin ve
de atalarının öcünü alma arzusunun da yattığı belirtilmiştir34. Grivas'ın
Kilise ile bağlantısı, Makarios ile siyasi ayrılışa düştüğünde, birçok dini
lideri kendi yanına çekebilecek kadar güçlüydü35. Georgios Grivas, ayrıca
Yunanistan kraliyetine bağlı bir komutandı. Kral ise İngiltere’nin himayesi
altında idi ve de İngiliz gizli servisleri ile ilişkisi vardı. Bu yüzden Grivas,
ELAS örgütüne karşı sürdürülen mücadelede İngilizlerle işbirliği
yapmıştır36. Bu durum, Grivas'ın İngilizlere karşı verdiği mücadeleyi
oldukça karmaşık kılmaktadır. Druşotis’e göre İngilizler sola karşı bir
denge unsuru olarak güçlü bir sağ hareket arzuladıklarını, bunun başarısız
olması durumunda ise Rumlara karşı kullanılmak üzere de Türk
milliyetçiliği hareketine destek vermeyi planlamışlardı37. Ancak Kilise ile
İngilizlerin arasında da bir iktidar mücadelesi olduğu aşikârdır. İngilizler
adaya geldiklerinde, kendi hâkimiyetlerini pekiştirmek için hem Vakıflar
İdaresi'ni hem de Kiliseyi kendi kontrolleri altına sokacak bir takım
girişimler yaptılar. Bunlardan bir tanesi, Osmanlıların Kıbrıs Ortodoks
Kilisesi'ne verdiği Etnark (Enarchy) unvanının sağladığı ayrıcalıkları elinden
almaya çalışmalarıdır38. Bu uygulama, Kilise'nin İngilizlere karşı bağımsızlık
mücadelesine girmelerinin fitilini ateşlemiştir. Hâlbuki Kilise, ilk başlarda
İngilizlerin adaya gelişini memnuniyetle karşılayarak, bunu enosis için bir
fırsat olarak değerlendirmişti. Rum toplumunun dini ve siyasi liderliğini
ifade eden ve Osmanlılar tarafından kendilerine verilen "Etnarch"
unvanına sahip olması, doğal olarak Kıbrıs Rum toplumunun sosyal ve
siyasi yaşamını ilgilendiren tüm konularda kilisenin daha etkin rol
oynamasına katkı sağlamıştır. Bu unvanın yetkilerinin kısıtlanması; doğal
olarak kilisenin hâkimiyet alanını sınırlamıştı. Zamanla İngilizlerin Kilise
üzerindeki baskısı artınca, bu sefer İngiltere hedef ülke haline geldi.
33 Jones, W. Byford, Grivas and The Story of EOKA, Robert Hale Limited, London, 1959, p. 13-19.
34 Jones, W. Byford, Grivas and The Story of EOKA, p. 101, 102.
35 Bkz. Çay, Abdulhaluk, Kıbrıs'ta Kanlı Noel-1963, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Seri: I-Sayı: A. 13, Ankara, 1989, s. 91.
36 Druşotis, Makarios, Karanlık Yön EOKA, s. 18-21.
37 Druşotis, Makarios, Karanlık Yön EOKA, s. 4.
38 Theodaulou, Georghios, The origins and evolution of Church-State relations in Cyprus
with special reference to the modern era, p. 90.
518
İngilizler bu konuda o kadar ileri gittiler ki, Kıbrıslı Ortodokslar için en
önemli mabetlerden birisi olan KYKOS manastırını 1956-1959 tarihleri
arasında, üç yıl boyunca halkın ziyaretine kapattılar39. Kilise üzerinde artan
bu baskılar zamanla, kilisenin daha da fazla siyasallaşmasını yol açtı.
Bundan dolayı Kıbrıs Rum halkının dini lideri konumuna yükselen
Makarios, Kilisenin etkinliğinin korumak için, siyasi bir güç oluşturma
kararı alır ve 1959'da Enarchy sekreterine bir parti kurma niyetinde
olduğunu söyler. Makarios'un siyasi parti kurma amaçlarından birisi de
EOKA'ya siyasi destek sağlamaktı. Bundan dolayı Makarios partinin siyasi
tabanını EOKA savaşçıları ve farklı eğilimlerden müteşekkil insanlardan
meydana getirdi40. Nitekim Makarios parti kurma düşüncesini
gerçekleştirir ve kurduğu parti sayesinde Kıbrıs'ın dini liderliği ile birlikte
siyasi liderliğini de eline geçirir. Hem siyasi hem de dini liderliğe yükselen
Makarios, mücadele stratejisini, hem dini hem de milli unsurlar üzerine
inşa etti41. Bu stratejiye bağlı olarak Makarios ilk önceleri, gayesinin enosis
olduğunu açıkça ifade ediyordu42. Bu amacına ulaşmak için de Kıbrıs
Cumhuriyeti kurulduktan sonra, önemli devlet görevlerine devlet
tecrübesi olmayan 25-30 yaşları arasında olan genç EOKA'cı arkadaşlarını
atadı43. Nitekim terör mantığı ile yetişen bu genç ve tecrübesiz kadrolar,
Kıbrıs Cumhuriyeti'nin de çöküşünü hazırladılar. Ancak şunu belirtmek
gerekir ki, Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduktan sonra, gelişen siyasi olaylar,
Makarios'u enosis çizgisinden uzaklaştırır ve bu durum onu Eski dostu
Grivas ile karşıya getirir. Sonunda bu sürtüşme EOKA'nın bölünmesine ve
1974 darbesinin yapılmasına yol açar.44 Bu askeri darbe ise 1974 Barış
Harekatı’nı zorunlu kılar.
Burada dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de, EOKA terör
örgütünün faaliyetlerinin Yunanistan'dan ve de Yunanistan Kilisesi'nden
ayrı düşünülemeyeceğidir. Bundan dolayı, EOKA'nın kuruluş çalışmalarına
39 Kokkinofta, Kostis and Theocharides, Ioannis, Handbook of KYKKOS Monestery, KYKKOS Monastery Research Centre, Nicosia, 1995.
40 Theodaulou, Georghios, The origins and evolution of Church-State relations in Cyprus
with special reference to the modern era, p. 104.
41 Theodaulou, Georghios, The origins and evolution of Church-State relations in Cyprus
with special reference to the modern era, s. 90, 91.
42 Theodaulou, Georghios, The origins and evolution of Church-State relations in Cyprus
with special reference to the modern era, s. 83, 84.
43Theodaulou, Georghios, The origins and evolution of Church-State relations in Cyprus
with special reference to the modern era, p. 104, 105.
44 Bkz. Çay, Abdulhaluk, Kıbrıs'ta Kanlı Noel-1963, s. 92-96.
519
Yunanistan Ortodoks Kilisesi'nden de temsilciler katılmıştı45. Yine EOKA'ya
taraftar toplayanlardan birisi olan Peder Fotios Kalıgiru insanları öldürme
konusunda Yunanistan'dan kilisesinden görüş istemiş; bunun üzerine
Yunanistan’daki yetkililer, özgürlük için öldürmenin caiz olduğu
konusunda hemfikir olduklarını bildirdiler46.
Osmanlıların adaya gelişlerini memnuniyet ile karşılayan Kıbrıs
Ortodoks Kilisesi47, özellikle 1800'lerde yükselen Yunan milliyetçiliği
akımlarının etkisi altına girerek, Kıbrıs'ın hem içinde hem de dışındaki
birçok isyan ve de kanlı eylemlere aktif olarak katılmaya başladı48. Bunun
bir yansıması olarak, 300 yıldan fazla Osmanlı idaresi altında barış ve
huzura büyük katkı sağlayan Kıbrıs Ortodoks Kilisesi, 1821'de Yunan
isyanına destek vererek, çeşitli yer altı faaliyeti gösteren örgütlere işbirliği
yapmaya başlamıştır. Bu olay, Archbishop Kyprianos ile birlikte üç
başpapazın Küçük Mehmet tarafından idamıyla sonuçlandı49 ve bu olay
Osmanlılarla Kıbrıs Ortodoks Kilisesi arasındaki tarihi dostluk ile işbirliğini
sona erdirdi. Daha sonraları, iyice politika ve teröre bulaşan kilise,
zamanla ilahi özünden uzaklaşarak düşmanlık ve ayırımcığı körükleyen bir
odak haline dönüştü. Bunun izlerini, EOKA'nın kuruluş ve eylemlerinde de
müşahede edebiliyoruz.
EOKA'ya katılma prosedürüne baktığımızda, TMT ile birebir
örtüştüğünü görürüz. Zira EOKA'cılar da İncil, Yunan bayrağı ve silah
üzerine el koyarak yemin ediyorlardı ve de bu yeminlerinde mukaddesatın
korunması ilkesi bulunmaktaydı50. Ancak EOKA'ya katılım yemini dini
içerik açısından daha yoğundu ve görevli bir papazın eşliğinde
gerçekleştiriliyordu51.
45 Keser, Ulvi, Türk Mukavemet Teşkilatı, s. 47; İsmail, Sabahattin, Kıbrıs Sorununun Kökenleri, KKTC, 2000, s. 342.
46 Druşotis, Makarios, Karanlık Yön EOKA, s. 94, 95.
47 Theodaulou, Georghios, The origins and evolution of Church-State relations in Cyprus
with special reference to the modern era, p. 25, 26.
48 Bu konuda geniş bilgi için bkz. Kürşat, Fikret; Altan M., Haşim; Eğeli, Sabahaddin,
Kıbrıs'ta Yunan Emperyalizmi, Kutsun yayınları, İstanbul, 1978, s. 61-98.
49 Gunnis, Rupert, Historic Cyprus, p.20, 21; Sir Harry, Luke, Cyprus, p. 82.
50 Keser, Ulvi, Türk Mukavemet Teşkilatı, s. 49, 50; Theodaulou, Georghios, The origins
and evolution of Church-State relations in Cyprus with special reference to the modern
era, p. 89; İsmail, Sabahattin, Kıbrıs Sorununun Kökleri, s. 344.
51 Ioannnides, Kleitos, The Church of Cyprus, Published by The Holy Monestry of Kykkos, Nicosia, 1999, p. 139, 140.
520
EOKA ile kilise ilişkilerine baktığımızda, bu ilişkinin meşrulaştırma,
motivasyon, lojistik ve finansal destek olarak öne çıktığını görürüz.
Halktan aldığım bilgiye göre, EOKA kilise çanlarının çalma şekliyle
kendisine özgü bir haberleşme sistemi de geliştirmişti. Özellikle KYKO
manastırının hem lojistik destek, eğitim ve gizlenme amaçlı yerlerden
birisi olarak kullanılmıştır52. Özellikle Grivas ve gerillalarının bu manastırı
karargah olarak kullandıkları belirtilmiştir53. Dini mabetler bazen de kaçak
silahların saklanması için de kullanılmıştır. Mesela gaz tüplerinin içine
saklanarak getirilen kaçak silahlar, Makarios'un yaveri Athanatios Pulitsas
teslim aldı ve Başpiskoposluğun bodrum katına kilitledi54. Ayrıca bazı TMT
üyelerinin din adamı kılığına girdikleri gibi, Grivas da kendini gizlemek için
bazen papaz kılığına girerek Makarios ile kilisede buluştuğu olmuştur55.
EOKA, Müslüman din adamlarını da baskı altına almak için yıldırma
operasyonları da düzenlediği olmuştur. TMT kurucularından Kemal
Tanrısevdi'nin anlattığına göre, Kırklar Tekkesi'nin şeyhi olan Yusuf
Mehmet Hilmi'yi ziyaret etmesi üzerine, EOKA'cılar bu tekkeyi basarak,
tekkeyi tahrip ettiler ve Şeyh Hilmi Efendiyi kaçırdılar56.
Kilise, kendi milletinden olanlara yönelik terör faaliyetlerini
meşrulaştırmak için de dini kullanmıştır. Bunun örneklerinden bir tanesi,
EOKA tarafından hain olarak ilan edilen polis çavuşu Pullis’in, dindar kilise
öğrencilerine öldürtülmesidir. Druşotis'in açıklamalarından anlaşılacağı
üzere, EOKA'ya taraftar toplayanlardan birisi olan Peder Fotios
Kalıgiru’nin, insanları öldürmenin cevazı konusunda Yunanistan'dan
kilisesinden görüş istemesi, bu olayla da bağlantılıdır57. Ayrıca belirttiğimiz
gibi EOKA’ya girişte İncil üzerine yemin şarttı ve Kilise EOKA’ya katılan
öğrencilere Anavatanla birleşmek için can almanın günah olmadığını;
aksine cennete giriş bileti olduğunu telkin ediliyordu. Bu duygu ve
düşünce içerisinde yetişen gençler, vatan haini olarak ilan edilen
Menikos'u da vicdanlarında hiçbir açıma duygusu hissetmeden kilisenin
karşısındaki meydanda taşlayarak öldürürler. Bu öldürme şeklinin
savunmasında ise eski Elen geleneklerine uygun olduğu iddiası ileri
sürülür58. Sonuç olarak Kıbrıs Türk halkının gözünde terör olayları ile kilise
52 Jones, W. Byford, Grivas and The Story of EOKA, p. 75.
53 Kürşat, Fikret; Altan M., Haşim; Eğeli, Sabahaddin, Kıbrıs'ta Yunan Emperyalizmi, s. 72.
54 Druşotis, Makarios, Karanlık Yön EOKA, s. 233, 234.
55 Keser, Ulvi, Türk Mukavemet Teşkilatı, s. 53.
56 Akkurt, Aydın, Türk Mukavemet Teşkilatı, s. 298, 299.
57 Druşotis, Makarios, Karanlık Yön EOKA, s. 94, 95.
58 Druşotis, Makarios, Karanlık Yön EOKA, s. 234.
521
bağlantısı o kadar ileri bir safhaya vardı ki, karikatürlerde bile öldürülen
Türklerin katilleri papaz kılığında tasvir edilir oldu59.
Toplumların asimile edilmesi ve dönüştürülmesinde en etkili
araçlardan birisi din bir diğeri ise dildir. Her iki unsur da Kıbrıs’a hâkim
olan güçler tarafından Ada halkının kendilerine benzetilerek asimile
edilmeleri için zaman zaman kullanılmıştır60. Bundan dolayı kilise terör
hareketlerine destek vermekle bitlikte, Türkleri Hıristiyanlaştırmak için de
elinden geleni yapıyordu61. Kıbrıs Ortodoks Kilisesi Yunan milliyetçiliğini
aşılarken aynı zamanda Türk düşmanlığını da beslemiştir. Buna bağlı
olarak ada üzerinde sistemli bir Hıristiyanlaştırma siyaseti de izlenmiştir62.
Bu siyasetlerini bir parçası, ada halkına köklerinin Hıristiyanlığa dayandığı
ve zorla Müslüman edildiklerinin telkin edilmesidir63. Hâlbuki sicille-i
şeriyeye göre Osmanlının uzun hakimiyet süresinde Müslümanlaşan aile
sayısı oldukça düşüktür. Hıristiyanlaştırılan nüfusa baktığımızda ise bu
sayının çok daha fazla olduğunu görürüz64. Bazı Rumlar bu konuda o
kadar ileri gittiler ki, Hala Sultan Tekkesi'nin Ayias Ay isimli bir Ortodoks
azizenin mabedi olduğunu iddia ettiler. Bu tür stratejiler farklı bölgelerin
de Rumlaştırılması için kullanılmıştır65.
Kıbrıs sorunu ile ilgilenenlerin çoğu, bu sorunun ana sebeplerinden
biri olarak dini gösterirler. Bundan dolayı aydınlarımızın çoğu, dünyanın
birçok yerinde olduğu gibi dini toplumlar arasında yaşanan savaşların
müsebbibi olarak görürler. Bu düşünceye sahip olanların gözden
kaçırdıkları şey: Dinin gücünün insanoğlu tarafından hem iyiye hem de
kötüye kullanılabileceğidir. Dolayısıyla sorun dinden değil; insanoğlunun
dine yaklaşımından kaynaklanmaktadır. Nitekim ada üzerinde yaşayan
insanlar, İki farklı dini kültüre sahip olmasına rağmen Osmanlı idaresi
59 Bkz. Gazioğlu, C. Ahmet, Kıbrıs'ta Soykırım Yılı 1964 ve Enosisin Ayak Sesleri, s. I ve 144; Plümer, Fazıl, The Cyprus Problem, s. 11.
60 Bkz. Çiçek, Kemal, Lefkoşe; “İki Dilli, İki Dinli, İki Toplumlu Bir Osmanlı Şehrinin Portresi”, İkinci Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi 24-27 Kasım 1998, cilt II, DAÜ Yayınları, Mağusa, 1999. s. 96.
61 Keser, Ulvi, Kıbrıs'ta Yer altı Faaliyetleri ve Türk Mukavemet Teşkilatı, s. 119.
62 Bkz. Altan, M. Haşim, Kıbrıs'ta Hıristiyanlaştırma-Rumlaştırma Hareketleri Ortodoks-Katolik Misyonerliği ve Türk Toplumuna Yönelik Baskılar, Girne, 1977, s. 11, 23-27, 45.
63 Bkz. Altan, M. Haşim, Kıbrıs'ta Hıristiyanlaştırma-Rumlaştırma Hareketleri Ortodoks-Katolik Misyonerliği ve Türk Toplumuna Yönelik Baskılar, s. 27, 36.
64 Bu konuda geniş bildi için bkz. Altan, H. Mustafa, Kıbrıs’ta Rumlaştırma Hareketleri,
Yeni Avrasya Yayınları, Ankara, 2003, s. 7-61.
65 Bkz. Altan, M. Haşim, Kıbrıs'ta Hıristiyanlaştırma-Rumlaştırma Hareketleri Ortodoks-Katolik Misyonerliği ve Türk Toplumuna Yönelik Baskılar, s. 36.
522
altında yüzyıllarca barış içinde birlikte yaşamış66 ve din bu barışın
korunmasında etkin bir rol oynamıştı. Dolayısıyla Kıbrıs sorununu
tamamen, dini farklılıklar indirgemek gerçekçi bir yaklaşım değildir. Bu
çalışmamız, dinin iki toplumun silahlı mücadelesini temsil eden TMT ve
EOKA'nın eylem ve söylemlerindeki dini unsurları incelemeyi
hedeflediğinden, sonuçları bu sorunun cevabını verir niteliktedir. TMT'nin
mücadele mantığını milli değerler üzerine kurmuş olması; Makarios'un
politikasının ise dini müsamaha ile hiçbir ilgisinin olmaması67, sorunun dini
değil; politik bir sorun olduğunu; ancak dinin bu siyasi mücadelede –
özellikle EOKA tarafından- bir araç olarak kullanıldığını göstermektedir.
66 Plümer, Fazıl, The Cyprus Problem, s. 9.
67 Plümer, Fazıl, The Cyprus Problem, s. 2.
523
KAYNAKÇA
Akkurt, Aydın, Türk Mukavemet Teşkilatı, Secil Ofset, İstanbul, 1999.
Altan, M. Haşim, Kıbrıs'ta Hıristiyanlaştırma-Rumlaştırma Hareketleri Ortodoks-Katolik Misyonerliği ve Türk Toplumuna Yönelik Baskılar, Girne, 1977.
Andrew Faulds MP, Excerpta Cypria for Today, Published by K. Rustem and Brother,
Lefkosha-Istabul-London.
Ateşin, M. Hüseyin, Kıbrıs Adasında “Müslüman” Halkın Laikleşme Ve “Türk Kimliğine Geçiş Sürecinde Kıbrıs Türk Basını’nın ve Aydınlarının Oynadıkları Rol”, İkinci Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi 24-27 Kasım 1998, cilt II, DAÜ Yayınları, Mağusa, 1999.
By Tukish Cypriot Human Rights Committee, A Chronolgy of The Cyprus Poblem (1887-1980), Printed at The Satate Printing Office of the Turkish Federated State of Kıbrıs, 1980.
Çay, Abdulhaluk, Kıbrıs'ta Kanlı Noel-1963, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Seri: I-Sayı: A. 13, Ankara, 1989.
Çiçek, Kemal, Lefkoşe; “İki Dilli, İki Dinli, İki Toplumlu Bir Osmanlı Şehrinin Portresi”, İkinci Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi 24-27 Kasım 1998, cilt II, DAÜ Yayınları, Mağusa, 1999.
Demirağ, Hasan, Kıbrıs; Onlar ve Biz-3, Kıbrıs TMT Derneği yayınları, Lefkoşa, 2004.
Denktaş, R. Rauf, Korkot Deresi, Yorum Yayınları, KKTC, 1993.
Druşotis, Makarios, Karanlık Yön EOKA, çev. Öztürk Yıldırımbora, Galeri Kültür Yayınları, Lefkoşa, 2005.
Gazioğlu, C. Ahmet, Kıbrıs'ta Soykırım Yılı 1964 ve Enosisin Ayak Sesleri, Kıbrıs Araştırma Merkezi Yayınları, 2007.
Gülgün, Serdar, "Kimliğimizi Oluşturan Değerler", Kıbrıs'ta Tük Varlığı Sempozyumu, Emekli Subaylar Derneği Yayınları, Lefkoşa, 2000.
Gunnis, Rupert, Historic Cyprus, K Rustem and BRO, Nicosia, 1973Hasgüler, Mehmet, Kıbrıs’ta Enosis ve Taksim Politikalarının Sonu, Alfa Yayınları, İstanbul, 2007.
Ioannides, P. Christos, The Transformation Ocupied Cyprus in to Turkish Province.
Ioannnides, Kleitos, The Church of Cyprus, Published by The Holy Monestry of Kykkos, Nicosia, 1999.
Sabahattin, İsmail, Kıbrıs Sorununun Kökenleri, KKTC, 2000.
Jones, W. Byford, Grivas and The Story of EOKA, Robert Hale Limited, London, 1959.
Kasımoğlu, Erten, Eski Günler Eski Defterler, Novemberson Yayınları, KKTC, 2006.
Keser, Ulvi, Türk Mukavemet Teşkilatı, IQ, Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2007.
Emircan, S. Mehmet, Kıbrıs Türk Toprağıdır I, Türkar, Ankara, 2000.
Kokkinofta, Kostis and Theocharides, Ioannis, Handbook of KYKKOS Monestery, KYKKOS Monastery Research Centre, Nicosia, 1995.
Kürşat, Fikret; Altan M., Haşim; Eğeli, Sabahaddin, Kıbrıs'ta Yunan Emperyalizmi, Kutsun
yayınları, İstanbul, 1978.
Plümer, Fazıl, The Cyprus Problem: Religious Tolerance and all That, KTFD, 1988.
Tansu, İsmail, Aslında Hiç Kimse Uyumuyordu, Minpa Matbaacılık, Ankara, tarihsiz.
524
Theodaulou, Georghios, The origins and evolution of Church-State relations in Cyprus
with special reference to the modern era, Kailas Printers and Lithographers Ltd, Nicosia,
2005.
Sir Harry, Luke, Cyprus, Harrap London in association with K Rustem and BRO.
Nicosia, 1965
Stavrinides, Zenon, The Cyprus Conflict, CYREP, TRNC, 1999.