SSCB SONRASI TÜRKİYE'NİN ORTA ASYA POLİTİKASI
-
Upload
independent -
Category
Documents
-
view
3 -
download
0
Transcript of SSCB SONRASI TÜRKİYE'NİN ORTA ASYA POLİTİKASI
ENTEGRASYON TEORİLERİ BAĞLAMINDA TÜRKİYE’NİN ORTA ASYA
POLİTİKASI
Enes DEŞİLMEK
1.1 ULUSLARARASI ENTEGRASYON TEORİLERİDeğişimle alakalı bir kavram olan entegrasyon, siyasal bir
topluluğu veya bütünleşmiş bir toplumu ifade etmek amacıyla
kullanılmaktadır. Entegrasyon ile birlikte taraflar arasında
çatışma, şiddet yerine karşılıklı bağımlılık esasına dayalı
ortak yarar ve işbirliği ortaya çıkmaktadır.
Çağdaş entegrasyon teorilerinin temelini oluşturan
fonksiyonalizmin en önemli temsilcisi olan David Mitrany “artan
hükümet sistemlerinin giderek kompleks hale gelmesinin,
bunların politik olmayan teknik konularla daha fazla daha fazla
yüz yüze gelmelerine yol açacağını, teknik konuların giderek bu
şekilde önem kazanmasının ise bu alanlarda uluslararası
işbirliğini gerekli kılacağını, bunların da çok fazla
uzmanlaşmış görevlilere ihtiyaç olmayan ama sadece belli
konuların uluslararası alanda çözümünü gerçekleştirmek için
çalışan görevlilerin yer aldığı fonksiyonel uluslararası
örgütlerin kurulmasına ve artmasına yol açacağını ileri
sürmektedir.”1 Bu bağlamda Mitrany’nin dallanma (ramification)
adını verdiği doktrinine göre; belli bir alanda başlayan
fonksiyonel işbirliği ve örgütlenme diğer alanlarda da benzer
örgütlenmelere zincirleme şekilde yol açacaktır.
Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi1 ARI, Tayyar, “Uluslararası İlişkiler Teorileri, Çatışma, Hegemonya, İşbirliği” MKM Yayıncılık, Bursa, 2010, s.431
~ 1 ~
Karl Deutsch’a göre entegrasyon; genel anlamda aralarında
karşılıklı bağımlılık bulunan birimlerin ayrı ayrı tek
başlarına sahip olamadıkları özelliklere sahip yeni bir sistem
meydana getirmeye yönelik ilişkileridir.2 Deutsch’a göre
entegrasyonun amaçları ise şunlardır;
1. Barışı korumak,
2. Daha büyük çok amaçlı kapasiteler ulaşmak,
3. Belli spesifik görevleri yapmak,
4. Yeni bir imaj ve kimlik kazanmak.
Yine Deutsch’a göre entegrasyonun başarıya ulaşması için
gerekli koşullar ise şunlardır;
1. Birimlerin birbirlerine olan yakınlık duygusu,
2. Değerler veya ortak kazanımlarda uyum olması,
3. Karşılıklı hassasiyet,
4. Belli ölçüde ortak kimlik ve sadakate sahip olmaları.
Bir diğer entegrasyon teorisi olan neo-fonksiyonalizmde hem
ulus devlet, hem de ulus devletin altında kalan aktörlerin bir
araya gelmesi entegrasyon sürecini oluşturmaktadır. Neo-
fonksiyonalizmde ekonomik, sosyal ve siyasi sorunlar birlikte
ele alınırken, bu bağlamda siyasal bütünleşme ilk sırada yer
almış, diğer koşullar ise, ekonomik ve sosyal entegrasyon
süreçleri, bu süreci tamamlayan unsurlar olarak görülmektedir.
Fakat fonksiyonalizmde siyasi faktör, ekonomik ve sosyal
faktörlerden tamamen ayrı düşünülmektedir.
Neo-fonksiyonalizmin en önemli temsilcilerinden biri olan
Ernst Haas’a göre entegrasyon; siyasal aktörlerin2 ARI, a.g.e., s.429.
~ 2 ~
sadakatlerini, beklentilerini ve siyasal eylemlerini, kurumlar
aracılığıyla üye devletler üzerinde yetkilere sahip olabilecek
yeni bir merkeze kaydırma konusunda ikna edilme sürecidir.3
Yani devletlerin egemenlik haklarının bir kısmını bir üst
yapıya, ortak karar alma mekanizması olan bir yapıya
devretmesidir. Bu bağlamda Mitrany’nin dallanma olarak
nitelendirdiği doktrini, Haas genişleme (spill-over) kavramı
ile açıklamaktadır. Buna göre bir alanda oluşturulan
supranasyonel kurumların avantajlarından yararlananların diğer
alanlarda da benzer oluşumları destekleyecekleri ileri
sürülmektedir.4
Leon Lindberg’e göre ise entegrasyon; ulusların
birbirlerinden bağımsız olarak dış ve ulusal politikalarını
yürütme istek ve yeteneğinden vazgeçmeleri, bunun yerine ortak
kararlar almayı veya yeni merkezi organlara karar alma sürecini
delege etmeyi istemeleri ve bir çok farklı ulusal ortamdaki
siyasi aktörlerin beklentilerini ve siyasal aktivitelerini yeni
bir merkeze doğru kaydırmaya ikna edildikleri bir süreçtir.5
Neo-fonksiyonalizmin bir diğer önemli temsilcileri olan
Robert Keohane ve Joseph Nye’a göre karşılıklı bağımlılık ve
entegrasyon süreçleri birbirlerini teşvik eden süreçler olup,
bu iki unsurun işbirliği ve barışı da teşvik ettiğini veya
geliştiren bir süreç olduğunu belirtmektedirler. Bu bağlamda
Nye özellikle “yumuşak güç”6 kavramı üzerinde durmaktadır.
3 ARI, a.g.e., s.436. 4 ARI, a.g.e., s.444.5 KAHRAMAN, Sevilay, “Avrupa Bütünleşmesi Kuramları”, “Avrupa BirliğiTarihçe, Teoriler, Kurumlar ve Politikalar”, Edit: Belgin AKÇAY-İlkeGÖÇMEN, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2012, s.78.
~ 3 ~
1.2 TÜRKİYE’NİN ORTA ASYA POLİTİKASI
Orta Asya, içerisinde Türk topluluklarının yer aldığı, bu
açıdan Türkiye ile tarihi, kültürel bağları olan bir
bölgedir.1990”lı yıllara kadar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler
Birliği’nin (SSCB) himayesi altında olan bu topluluklar,
SSCB’nin yıkılması ile birlikte bağımsızlıklarını kazanma
yolunu tercih etmiş ve ulus-devlet olma yolunda ilerlemeye
başlamışlardır. Orta Asya böyle bir dönüşüm sürecine girmişken,
bölgenin jeopolitik konumu, sahip olduğu doğal zenginlikler vb.
birçok sebep nedeniyle büyük güçlerin ilgi odağı haline gelmiş
ve bu coğrafya Türkiye dâhil olmak üzere, Rusya Federasyonu,
ABD ve birçok Avrupa ülkesinin çıkarlarının çatıştığı bir alan
olmuştur. Çünkü dünya enerji kaynaklarının dörtte üçünü
barındırmasıyla Orta Asya, geleceğin dünyasını şekillendirme
potansiyeline sahiptir. Bu anlamda Orta Asya, dünyanın jeo-
ekonomik ve güç politikasının odağı haline gelmektedir.
Orta Asya Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmaları
ile birlikte Türk dış politikasında da yeni dönem başlamıştır.
Türkiye’nin; ortak dil, tarih ve kültürel bağlarının bulunduğu
bu ülkelerle ilişkileri ve işbirliği birçok alanda ortak yarar
temelinde hızla gelişmiştir. 1989-1991 döneminde Orta Asya’ya
yönelik olarak daha çok SSCB ekseninde bir dış politika izleyen
Türkiye, SSCB’nin yıkılması ile birlikte Rusya’yı saf dışı
bırakan politikalar üretme çabasında olmuştur. Türkiye ilk6Nye’a göre yumuşak güç; istediğini, zor kullanmak veya para vermek yerinekendine çekme yoluyla elde etme becerisidir. Yumuşak gücün kaynakları ise;kültür, siyasi değerler ve dış politikadır. NYE, Joseph S., “DünyaSiyasetinde Başarının Yolu Yumuşak Güç” Çeviren: Rayhan İnan AYDIN, ElipsKitap, Ankara, 2005, s.5.
~ 4 ~
etapta duygusal bir yaklaşım ile bu ülkelere yönelirken,
ilerleyen süreçlerde ulus devletin temeli olan “ulusal çıkar”
anlayışı her iki taraf için de daha çok ön plana çıkmaya
başlamıştır.
Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra bölge ülkeleri
bağımsızlıklarını kazanmış, fakat bu beraberinde jeopolitik bir
boşluğu da getirmiştir. Bölgenin yeniden yapılanma sürecinde
rol alan aktörler gelecek süreçte bu bölge üzerinde etkisini
devam ettirmiştir. Bu bağlamda Orta Asya bölgesi Türkiye dâhil
olmak üzere Rusya Federasyonu, Amerika Birleşik Devletleri ve
birçok Batılı devletin etki edebilmek amacı ile çıkarlarının
çatıştığı bir bölge haline gelmiştir.
Türkiye kuruluş yıllarından itibaren dış politikasını “Batı
ittifak sistemleri içinde yer alma”7 isteğine göre belirlerken,
Soğuk Savaş sürecinde jeostratejik konumunu kullanarak
politikalarını hayata geçirmeye çalışmıştır. Soğuk Savaş’ın
sona ermesi ile birlikte Avrupa biraz daha güvenli bir ortam
haline gelirken, Orta Asya vb. bölgelerde hareketlilikler
yaşanmaya başlanmıştır. Türkiye böyle bir süreçte dış
politikasını yeniden gözden geçirme ihtiyacı duymuş ve bunun
sonucunda ilk etapta Orta Asya’ya yönelik politikalar izlemeye
başlamıştır.
Türkiye’nin Orta Asya bölgesine yönelmesinin başlıca
sebepleri arasında;
1980’lerde AT ile ilişkilerin tıkanması,
7DENİZHAN, Emrah, “Türkiye’nin Kafkasya ve Orta Asya Politikası Ve Tika”, Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, 2010, s.1
~ 5 ~
1990’larda SSCB’nin dağılması,
Orta Asya’da yeni devletlerin ortaya çıkması,
Batı’nın desteğini almış olması,
Bölgede siyasi nüfuz sağlama isteği,
Ekonomik sebepler.
1.2.1 1991-1993 Dönemi : “Ağabey”lik Dönemi
Türkiye’nin bu dönemde duygusal bir yaklaşımla
politikalarını belirlemesinde dış dünyanın etkisi oldukça
çoktur. Bu bağlamda Türk dış politika uygulamaları Batı
ülkeleri tarafından desteklenmiş, bir nevi Türkiye’ye “destek
verilerek” bölgede Türkiye’nin etkinliği arttırılmaya
çalışılmıştır.
Orta Asya’daki devletlerin birbiri ardına bağımsızlıklarını
ilan etmeleri ile birlikte Türkiye bu devletleri tanıyan ilk
devlet olmuş ve bölge devletlerinin de istekli olması sebebiyle
bir “model” ve “lider” olma çabası içerisine girmiştir.(Türkiye
model devlet olma konusunda ABD ve AB’nin desteğini almıştır.)
Bölgedeki devletlerin istekli olmasının sebebi ise uluslararası
alanda Türkiye’nin desteğine ihtiyaçlarının olmasıdır. "Türkiye
Modeli" : Türkiye'nin laik, demokratik siyasi yapısı ve serbest
piyasa ekonomisiyle yeni cumhuriyetlere örnek olması
kastedilmektedir.
Ayrıca Rusya Federasyonu’nu göz ardı eden, hatta bölgedeki
Rus etkisini kırmaya yönelik aktif bir politika izlemiştir. Bu
~ 6 ~
dönemde Türkiye, Rusya ve İran ile bir rekabete girmiş, Türkçü-
Turancı söylemlerin eşliğinde ve bölgede yaşanan değişimlerin
heyecanıyla, plansız, programsız bir dış politika izlemiştir.8
Orta Asya devletleri kendi ulusal kimliklerini ve
bağımsızlıklarını güçlendirmek isterken, tepki alacak veya yeni
bağımlılık yaratacak bir siyasi yapılanmaya sıcak bakmamışlar,
dolayısıyla Türkiye’nin Türkî devletler topluluğuna “aşırı
vurgu” yapmasına karşı çıkmışlardır. (Alparslan Türkeş’in
öncülüğünde Türk Devletleri Birliği kurma çabaları örnek olarak
gösterilebilir.)
Türkiye 1991 yılıyla başlayan süreçte, bu bölgede nüfuz
sahibi olmak amacıyla, bölgenin temel dış yardım ülkesi olmak
istemiş ve devlet yöneticileri tarafından gerçekçi olmayan
ekonomik yardım sözleri verilmiştir. Ancak Türkiye’nin ekonomik
koşulları bu sözlerin tutulmasına imkân vermemiştir.9
1.2.2 1993-1995 Dönemi : “Hayal Kırıklığı” Dönemi
Bu süreçte Türkiye ile Orta Asya ülkeleri arasındaki
ilişkilerin artık rasyonel temeller üzerine oturtulması
gerektiğinin farkına varılmıştır. Hayata geçirilemeyecek
vaatlerin dile getirilmesine karşı cephe oluşmaya başlamıştır.
Örneğin; Orta Asya ülkeleri artık Türkiye’yi ağabey olarak
görmek istememektedirler. Türk devlet modeli Türk
Cumhuriyetlerine örnek olamamıştır. Çünkü bu devletler bu
8 DENİZHAN, a.g.m., s.29ÖZDAMAR, Ramazan, “Türkiye'nin Orta Asya Politikası Eksiklikler veÖneriler”, 2010.http://tr.caspianweekly.org/ana-kategoriler/orta-asya/1555-tuerkyenn-orta-asya-poltkasi-eksklkler-ve-oenerler.html, Erişim Tarihi: 25 Kasım 2014
~ 7 ~
dönemde demokrasiyi geliştirmeyi değil, ekonomiyi geliştirmeyi
amaçlamaktadırlar.10
1.2.3 1995-2002 Dönemi : “Arka Planda Kalmışlık” Dönemi
Türkiye bu dönemden itibaren Orta Asya ülkelerine yönelik
olarak izlemiş olduğu dış politika stratejisini değiştirmiş,
ağabeylik-kardeşlik ilişkilerinin yerini rasyonel temeller
üzerine oturtulmuş ulus devletin esası olan karşılıklı çıkar
ilişkisi almıştır. Fakat bu süreçte Türkiye’de koalisyon
hükümetlerinin iktidara gelmesi ve bu hükümetlerin kendi
ideolojik bakış açılarına göre dış politikayı belirlemeleri
sebebiyle Orta Asya’ya yönelik düşünceler arka plana
itilmiştir. Türkiye’nin ilgi alanı dışında kalan bu bölgede
büyük güçlerin yeni ve kısmen de olsa etkili politikalar hayata
geçirmesiyle Türkiye’nin etkisi azalmaya başlamıştır.
1.2.4 2002 Sonrası Dönem : “Yetmez ama EVET” Dönemi
SSCB’nin dağılmasıyla birlikte bölgede oluşan otorite
boşluğunu Rusya Federasyonu’nun dolduracağının farkına varan
Türkiye kendi imkan ve sınırlarının da farkına varmış, bu
bağlamda Rusya Federasyonu’nu dışlamayan, kendi ulusal gücünü
ve bölgeyi iyi analiz edebilen, daha rasyonel, dengeli ve
karşılıklı işbirliği esasına dayanan politikalar hayata
geçirmeye başlamıştır. Türkiye artık bölgede siyasi nüfuz alanı
oluşturma anlayışından vazgeçerek, ekonomik temelli ilişkileri
geliştirmeye başlamıştır. Ayrıca Rusya’nın yerine geçebilecek
10 ÖZDAMAR, a.g.m.~ 8 ~
“yeni büyük ağabey” olamayacağının farkına varmış, bölge
ülkelerinin yeniden yapılanmaları ve kalkınmaları için ekonomik
işbirliği alanları yaratan bir yumuşak güç (soft power) olarak
varlığını sürdürmeye çalışmıştır.
2002 yılında iktidara gelen AK Parti hükümeti, işbirliği
ve karşılıklı kazançlar ve çıkarlar temelinde ilişkileri
geliştirme yönünde politika üretmektedir. Bu bağlamda AK Parti
hükümeti çok yönlü ve proaktif bir dış politika çizgisi
benimsemektedir. Buradaki amaç; Orta Asya’da bağımsızlığını
yeni kazanmış olan devletlerin istikrar ve kalkınmasının
sağlanması, gelişmesi ve ayrıca bu alt yapının sağlanması ile
birlikte bölgesel ve içsel sorunlara çözüm bulabilecek
yeteneğin oluşturulmasıdır.
AK Parti iktidara geldiği ilk yıllarda Avrupa Birliği’ne
yönelik politikalara ağırlık verse de, Orta Asya’ya da
yönelmiş, 1995 sonrası arka planda kalmış olan bu ülkeler ile
ikili ekonomik ilişkiler kurmaya başlayarak dış politikada
yeniden Orta Asya sayfası yerini almıştır. Türkiye’yi bölgesel
güç ve küresel aktör yapma amacı ile yola çıkan AK Parti
hükümeti bunu Batı’yı bırakmadan bir yüzünü de Asya’ya dönerek
gerçekleştirmeye çalışmaktadır. AK Parti ile birlikte
Türkiye’nin jeostratejik konumu sebebi ile çok yönlü bir dış
politika izlenmeye başlanmış, kazan-kazan stratejisi bağlamında
Asya ülkeleri ile yakınlaşma ekonomik ve ticari amaç olarak
görülmüştür. Bunun en iyi sonucu ise Orta Asya ülkeleri ile
olan ticaret hacmimizin 2002 yılından sonra yaklaşık olarak
%25-30 oranında artmış olmasıdır.
~ 9 ~
Türk dış politikası için Orta Asya, Türkiye’ye yeni bir
boyut kazandıran, yeni bir alan açan ve Türkiye’nin stratejik
önemini arttıran ve enerji çıkarlarını sağlama konusunda
fırsatlar sunan bir bölgeyi ifade etmektedir.11
Peki Türkiye’nin Orta Asya ülkelerine bu kadar önem
vermesinin sebepleri nelerdir?
Tabi ki ulusal çıkar bağlamında değerlendirecek olursak
ilk olarak enerji konusu akla gelecektir. Fakat burada
unutulmaması gereken enerjinin nasıl ulaştırıldığı konusudur.
Çünkü Orta Asya ülkeleri Türkiye’nin enerji güvenliği ve
politikası konusunda çok önemli bir yere sahiptir.
AK Parti döneminde Türkiye’nin Orta Asya politikasının
temel ilkeleri şunlardır ;12
Orta Asya ülkelerinin bağımsızlıklarının
güçlendirilmesi,
Devlet oluşum ve yapılanmalarına katkı sağlanması,
Bu ülkelerin ekonomik ve siyasi geçiş dönemlerinin
huzur ve istikrarlı bir şekilde atlatılması
Bu çerçevede reformların desteklenmesi,
Egemen eşitlik ilkesi ve karşılıklı çıkar temelinde
ilişkilerin geliştirilmesi.
11EKŞİ, Muharrem, “Türkiye’nin Asya Politikası”, 5. Uluslararası Türk-AsyaKongresi, s.404. https://www.academia.edu/1474347/T%C3%BCrkiyenin_Asya_Politikas%C4%B1, Erişim Tarihi: 13 Kasım 2014 12 http://www.unaoc.org ,Erişim Tarihi : 17 Aralık 2014
~ 10 ~
AK Parti hükümeti ilk etapta karşılıklı çıkar ve
işbirliğine dayalı bir politika izlerken, ilerleyen süreçlerde
bunun siyasi ilişkilere de etki edeceğini düşünmektedir.
Ekonomik nüfuz alanı yayma çabaları yeni pazar alanları arama,
dış ticaret ilişkilerini geliştirerek ülke ekonomisini
canlandırma, ülke refahını artırma ve son kertede çok
boyutluluğu ve küresel aktör rolünü pekiştirme gibi güdülerin
etkili olduğu söylenebilir.13
Orta Asya politikasında altı çizilmesi gereken bir husus,
yeni dış politika vizyonunun toplumsal desteği arkasına
almasıdır. Türkiye'nin yeni Orta Asya politikası daha realist
ve gerçekleştirilebilir hedeflere sahip. Bölgesel rekabet
değil, işbirliği ortamında Orta Asya ülkeleri ile ilişkiler
geliştirilmeye çalışılıyor.14 Fakat Orta Asya’ya yönelik olarak
hayata geçirilen bu politikalar konusu “YETMEZ ama EVET” olarak
algılanmaktadır. Bu bağlamda AK Parti’nin Orta Asya ülkeleri
ile bütünleşme çabalarına örnek olarak aşağıdaki girişimleri
gösterebiliriz.
1.2.4.1 Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA)
Orta Asya’da yeni kurulan ülkelerde yaşayan soydaşlarımız
için sosyal, ekonomik ve kültürel alanda yapılan yardımlar
zaman içinde uzun soluklu projelere, kalkınma merkezli
işbirliği çalışmalarına dönüşmüş, bölgede yapılacak
faaliyetleri ve dış politika önceliklerini uygulayacak,
koordine edecek bir organizasyon ihtiyacı doğmuştur. Bu13 EKŞİ, a.g.m., s.407.14ARAS, Bülent, “Türkiye'nin Orta Asya Politikası - Köprüden CazibeMerkezine”, Zaman Gazetesi, 2007.http://www.zaman.com.tr/yorum_turkiyenin-orta-asya-politikasi-kopruden-cazibe-merkezine_621962.html, Erişim Tarihi: 21 Kasım 2014
~ 11 ~
doğrultuda Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı
(TİKA) 1992 yılında kurulmuştur.15 TİKA Program Koordinasyon
Ofislerinin ilki Türkmenistan’da açılmıştır. TİKA’nın o
yıllardaki amacı bağımsızlığını yeni kazanan Orta Asya
ülkelerinin kendi sosyal yapısını üretmesi, kendi kimliğini
sağlıklı bir şekilde inşa etmesi, kültürel ve siyasi hakların
gelişmesi, teknik alt yapı konusunda eksiklerin giderilmesi
olarak özetlemek mümkündür. TİKA kamu kurum ve kuruluşları,
üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör arasında
işbirliği mekanizması görevi yürütmekte; tüm bu aktörleri ortak
paydalarda buluşturmakta ve Türkiye’nin “kalkınma
yardımlarını”16 kayıt altına almaktadır.17
TİKA; 1992-2002 döneminde, on yılda toplamda 2346, yıllık
ortalama da ise 256 proje ve faaliyet gerçekleştirmiştir.18
Fakat TİKA, AK Parti hükümeti döneminde güçlendirilerek bölgeye
yönelik önemli bir dış politika aracı haline getirilmiştir. Bu
bağlamda bölgeye yönelik olarak 2006-2007 yıllarında irili
ufaklı 1278 proje hayata geçirilmiştir. 2013 yılında ise 404
proje hayata geçirilmiştir. Projeler, sosyal-ekonomik
altyapılar ile üretim sektörünün geliştirilmesine, kültürel
işbirliği sağlanması ve iletişimin geliştirilmesi ile sosyal
barışa katkıya yöneliktir.19
15 http://www.tika.gov.tr/tika-hakkinda/1, Erişim Tarihi: 05 Aralık 2014 16 2002 yılında ülkemizin kalkınma yardımları 85 Milyon ABD doları iken burakam 2013 yılında 3 milyar 307 milyon ABD dolarına yükselmiştir.17 http://www.tika.gov.tr/tika-hakkinda/1, Erişim Tarihi: 05 Aralık 201418 TİKA Faaliyet Raporu, 2006, Ankara.19 TİKA, Orta Asya ve Kafkaslar- Proje ve Faaliyetler,2006-2007.
~ 12 ~
1.2.4.2 Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Orta Asya ve
Kafkasya ile bütünleşme çabaları doğrultusunda Türkiye’nin
önayak olduğu Türkçe konuşan ülkeler devlet başkanlar zirvesi,
katılımcı ülkeler arasındaki ilişkileri en üst düzeyde
gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu açıdan zirvelerin ilk 30-31
Ekim 1992 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilmiştir. 1992
yılında gerçekleştirilen ilk zirveye, 8. Cumhurbaşkanı Turgut
Özal, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey, Kazakistan
Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı
Askar Akayev, Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov ve
Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurat Niyazov katılmıştır.20
Türkiye’nin girişimleri ile başlatılan bu zirvelere 2000
yılına kadar altı üye ülke devlet başkanları düzeyinde katılım
gösterirken, günümüze kadar 10 zirve gerçekleştirilmiş olup,
altıncı zirveden itibaren katılımda zayıflamalar ve eksilmeler
görülmüştür. Bu bağlamda Özbekistan ve Türkmenistan’ın zirveye
karşı mesafeli tutumları görülmektedir. Bunun bir neticesi
olarak ise, 2001 yılında gerçekleştirilen zirveye iki devlette
meclis başkanları düzeyinde katılmıştır. 2006 yılında
gerçekleştirilen zirvede ise Kazakistan, Kırgızistan,
Azerbaycan ve Türkiye devlet başkanı düzeyinde temsil
edilirken, Türkmenistan büyükelçi düzeyinde temsil edilmiştir.
Özbekistan ise hiç katılmamıştır. Zirve içerisindeki
zayıflamayı ortadan kaldırmak ve zirveleri canlandırmak amacı
ile Türkiye, Kırgızistan, Kazakistan ve Azerbaycan’ın
girişimleri ile de 2008’de, Türk Dili Konuşan Ülkeler20 http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_Dili_Konu%C5%9Fan_%C3%9Clkeler_Zirvesi, Erişim Tarihi: 01 Aralık 2014
~ 13 ~
Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA) adı altında yeni bir oluşuma
gidilmiştir. 29 Eylül 2009 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti
başkenti Bakü`de, Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter
Asamblesi’nin (TÜRKPA) 1.Genel Kurul Toplantısı
gerçekleştirilmiştir. Toplantıda TÜRKPA’nın İçtüzüğü,
Sekretaryası ve Bakü Beyannamesi kabul edilmiştir.21
TÜRKPA’nın amaçları22 ise şunlardır:
I. Parlamentolar arası işbirliğinin kalite yönünden yeni
aşaması olan parlamento diplomasisi araçlarının yardımıyla
devletler arasında politik diyalogun daha da
geliştirilmesine katkıda bulunmak;
II. Tarih, kültür ve dil ortaklığına dayanarak ulusal
yasamaların yakınlaştırılması ve parlamentolar arası
işbirliğine ilişkin diğer konularda karşılıklı faaliyetin
daha da yoğunlaştırılması.
III. Türk dili konuşan ülkeler ve diğer bölge ülkeleri arasında
karşılıklı faydalı ve eşit düzeyli işbirliğinin
geliştirilmesine katkıda bulunmak;
IV. Üye ülkelerin yasamalarının, aynı zamanda kültürel mirasın
ve tarih, sanat, edebiyat ve diğer alanlarda Türk dili
konuşan ülkeler için ortak önem taşıyan değerlerin
korunması ve gelecek nesillere devredilmesine yönelmiş
yasamaların yakınlaştırılması üzere tavsiyeler vermek;
V. Taraflar arasında politik, sosyo-ekonomik, kültürel,
insani, hukuki ve diğer alanlarda ilişkilerin
21 http://www.turk-pa.org/news.php?id=1113&lang=tr, Erişim Tarihi: 01 Aralık2014 22 http://www.turk-pa.org/news.php?id=1113&lang=tr, Erişim Tarihi: 01 Aralık2014
~ 14 ~
geliştirilmesine yardım göstermek yönünde faaliyetleri
devam ettirmektir.
Türk Dünyası ülkeleri arasındaki bağların daha da
güçlenmesi amacıyla ortak tarih, kültür, kimlik ve dil
birlikteliğinden kaynaklanan derin ve güçlü kardeşlik
bağları çerçevesinde güçlü bir platform teşkil eden Zirveler
Sürecinin kurumsallaşması yönünde ortaya çıkan irade
neticesinde, Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan
tarafından 2-3 Ekim 2009 tarihlerinde Nahçıvan’da düzenlenen
9. Zirve sırasında imzalanan Nahçıvan Anlaşması’yla Türk
Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin (TDİK-Türk
Konseyi) kurulması kararlaştırılmıştır.23 İstanbul’da
düzenlenen 16 Eylül 2010 tarihli son Zirvede Türk
Konseyi’nin kuruluşu resmen ilan edilerek, öncelikleri ve
yol haritası ortaya belirlenmiştir. Bu bağlamda örgütün,
Nahçıvan Anlaşması’nın 2. Maddesinde ortaya konulan temel
amaç ve görevleri şunlardır24:
- Taraflar arasında karşılıklı güvenin güçlendirilmesi;
- Bölge ve bölge dışında barışın korunması;
- Dış politika konularında ortak tutumlar benimsenmesi;
- Uluslararası terörizm, ayrılıkçılık, aşırılık ve sınır
ötesi suçlarla mücadele için eylemlerin koordine edilmesi;
23 http://www.mfa.gov.tr/turk-konseyi.tr.mfa, Erişim Tarihi: 01 Aralık 201424 Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyinin Kurulmasına Dair NahçıvanAnlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı veDışişleri Komisyonu Raporu, Ankara, 2010.http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss494.pdf, Erişim Tarihi: 02Aralık 2014
~ 15 ~
- Ortak amaçlarla ilgili her alanda etkili bölgesel ve
ikili işbirliğinin geliştirilmesi;
- Ticaret ve yatırım için uygun koşulların yaratılması;
- Kapsamlı ve dengeli bir ekonomik büyüme, sosyal ve
kültürel gelişimin amaçlanması;
- Hukukun üstünlüğünün sağlanması, iyi yönetim ve insan
haklarının korunması konularının tartışılması;
- Bilim, teknoloji, eğitim ve kültür alanlarında
etkileşimin genişletilmesi;
- Kitle iletişim araçlarıyla etkileşimin ve daha yoğun bir
iletişimin teşvik edilmesi;
- Hukuki konularda bilgi değişimi ve adli işbirliğinin
teşvik edilmesidir.
1.2.4.3 Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY)25
Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye
ve Türkmenistan'ın Kültür Bakanları, 1992 yılında İstanbul ve
Bakü’de bir araya gelerek kültürel işbirliği yapmayı
kararlaştırdılar. 12 Temmuz 1993 tarihinde Almatı’da yaptıkları
toplantıda da "TÜRKSOY’un Kuruluşu ve Faaliyet İlkeleri
Hakkında Anlaşma”yı imzalamak suretiyle Türk Kültür ve
Sanatları Ortak Yönetimi’ni26 (TÜRKSOY) kurdular.
25 http://www.turksoy.org.tr/tr/turksoy/hakkimizda, Erişim Tarihi: 05 Aralık201426 Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de 16-17 Ekim 2009 tarihlerinde düzenlenen26. Dönem Toplantısında TÜRKSOY'un açılımı "Uluslararası Türk KültürüTeşkilatı" olarak değiştirilmiştir.
~ 16 ~
Bu anlaşmayla oluşturulan TÜRKSOY teşkilatına daha sonra
gözlemci üye ülke statüsüyle Rusya Federasyonu'na bağlı Altay
Cumhuriyeti, Başkurdistan Cumhuriyeti, Hakas Cumhuriyeti, Saha
(Yakut) Cumhuriyeti, Tataristan Cumhuriyeti, Tıva Cumhuriyeti
ile Moldova Cumhuriyetine bağlı Gagavuz Yeri Özerk Bölgesi ve
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti katıldı.
TÜRKSOY, Türk dili konuşan ülkelerin kültür ve sanat
alanlarında işbirliğini sağlayan, üye ülkelerin yönetimine, iç
ve dış politikalarına karışmayan uluslararası bir teşkilattır.
TÜRKSOY teşkilatının ev sahibi ülkesi Türkiye
Cumhuriyeti’dir. Resmi dili Türkçe, yönetim merkezi Ankara'da
yerleşiktir.
Üye ve gözlemci üyeler çalışmalarda eşit haklara sahiptir.
Teşkilatın uluslararası ilişkileri sadece Türk dilinin
konuşulduğu coğrafyayla sınırlı değildir. TÜRKSOY,
faaliyetlerinde ve uluslararası ilişkilerinde temel insan hak
ve özgürlüklerinin korunmasını esas alan bütün resmi ve gayri
resmi kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmaktadır. Amaçları,
görevleri ve çalışma alanları itibarıyla UNESCO ile örtüşen
TÜRKSOY, kendi coğrafi alanında UNESCO işlevini yürütmektedir.
Bu durum Türk dili konuşan ülkelerin milli dirilişine, devlet
yapılanmasına ve demokratikleşme sürecine olanak vermektedir.
~ 17 ~
TÜRKSOY’un gerçekleştirmiş olduğu faaliyetler içerisinde
festivaller27, anma programları28, bilimsel toplantılar,
kültürel ve sanatsal buluşmalar29, Türk Dünyası Kültür Başkenti
uygulaması gibi faaliyetlerin yanı sıra Birleşmiş Milletler,
UNESCO, İSESCO gibi kuruluşlarla birlikte hayata geçirmiş
olduğu özel etkinlikler de mevcuttur.
27 TÜRKSOY’un kuruluşundan bu yana dünyanın dört bir yanındagerçekleştirdiği NEVRUZ bayramı kutlamalarının yanı sıra, teşkilat her yılyüzlerce sanatçının katılımıyla tiyatrodan sinemaya, müzikten plastiksanatlara kadar pek çok alanda festivaller düzenlemektedir.28 TÜRKSOY anma toplantıları ve Türk dünyasının önde gelen şahsiyetlerine ithaf edilen yıllar ile Türk kültürüne hizmet eden değerli şahsiyetler anılmakta ve yeni nesillere tanıtılmaktadır.29 TÜRKSOY, ressamlar buluşmaları, opera günleri, edebiyat kongreleri gibigeleneksel faaliyetleriyle, Türk dünyası sanatçıları ve bilim adamlarınatecrübe alışverişi imkanı sağlamaktadır. Sanatsal buluşmalar kapsamındaTÜRKSOY her yıl Türk dünyasından fotografçı, ressam, şair, mimar, medyamensubu, opera ve sinema sanatçıları gibi çeşitli mesleki gruplara dahilkişileri bir araya getirmektedir.
~ 18 ~
DEĞERLENDİRME
Türkiye yer aldığı coğrafi konum sebebi ile çok yönlü ve
aktif bir dış politika izlemek zorundadır. Türkiye’nin Orta
Asya bölgesine yönelik politikalarında siyasi nüfuz sağlamaktan
vazgeçip ekonomik işbirliği süreçlerini ön plana çıkaran
rasyonel adımları atmasıyla birlikte bölgedeki dengelerin bir
parçası haline gelebilmiştir. Fakat Türkiye’nin Orta Asya
politikası uzun dönemli ve tutarlı olmadığından dolayı bölgede
çokta etkili bir konumda olduğu söylenemez. Bu sebeple
öncelikli olarak Türkiye’nin Orta Asya ile ilişkilerinin
felsefesini oluşturması gerekmektedir. Yine de Türkiye’nin
öncülüğünde hayata geçirilen projelerin önemini arka plana
itmemek gerekmektedir. Bu projelerin temeli 1990’lı yıllarda
atılmış olsa da Ahmet Davutoğlu etkisinin görüldüğü AK
Parti’nin dış politikası ile birlikte bölgedeki faaliyetler
yeniden ivme kazanmış ve özellikle TİKA çatısı altında bölge
ülkeleri bütünleşme projelerinin sayısında gözle görülür bir
artış olmuştur.
M. Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “...Dil bir köprüdür. İnanç bir
köprüdür. Tarih bir köprüdür. Geriye dönüp köklerimize bakarak olayların
böldüğü tarihsel birliğimizi yeniden yaratmalıyız…” ideali perspektifinde
Orta Asya ile olan ilişkilerimizi asla arka plana atmamalı,
“Yeni Türkiye, Yeni Güç, Hedef 2023”30 görüşü çerçevesinde Orta
Asya ülkeleri ile olan ilişkilerimizi daha üst seviyelere
taşımak amacıyla karşılıklı egemen eşitliğe ve saygı temeline
dayanan bir politika anlayışı benimsenmeli, 2010 yılı
30 http://www.akparti.org.tr/site, Erişim Tarihi : 20 Aralık 2014 ~ 19 ~
KAYNAKÇA
ARAS, Bülent, “Türkiye'nin Orta Asya Politikası - Köprüden
Cazibe Merkezine”, Zaman Gazetesi, 2007.
ARI, Tayyar, “Uluslararası İlişkiler Teorileri, Çatışma,
Hegemonya, İşbirliği” MKM Yayıncılık, Bursa, 2010.
ARI, Tayyar, “Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika”, MKM
Yayıncılık, Bursa, 2008.
BAHARÇİÇEK, Abdülkadir, “Soğuk Savaş’ın Sona Ermesinin Türk
Dış Politikası üzerindeki Etkileri”, İdris Bal (der.)
21.Yüzyılda Türk Dış Politikası, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım,
2004.
DENİZHAN, Emrah, “Türkiye’nin Kafkasya ve Orta Asya Politikası
Ve Tika”, Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1,
2010.
EFEGİL, Ertan, “AK Parti Hükümetinin Orta Asya Politikalarına
Eleştirel Bir Bakış”, II. Uluslararası Sosyal Bilimciler
Kongresi, Kırgızistan, 2008.
EKŞİ, Muharrem, “Türkiye’nin Asya Politikası”, 5. Uluslararası
Türk-Asya Kongresi, s.404.
GÜRKAYNAK, Muharrem- YALÇINER, Serhan, “Uluslararası Politikada
Karşılıklı Bağımlılık ve Küreselleşme Üzerine Bir İnceleme”,
Uluslararası İlişkiler, Cilt 6, Sayı 23 2009.
~ 21 ~
KAHRAMAN, Sevilay, “Avrupa Bütünleşmesi Kuramları”, “Avrupa
Birliği Tarihçe, Teoriler, Kurumlar ve Politikalar”, Edit:
Belgin AKÇAY-İlke GÖÇMEN, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2012.
KEÇECİ, F. Orçun, “Entegrasyon Teorileri ve Avrupa
Birliği’ndeki Krizin Bütünleşmeye Etkileri”, Bolu, 2010.
MUSABAY BAKİ, Pelin, “Avrasya’da Bölgesel İşbirliği Sürecinden
İşbirliği Mekanizmasına: Türk Konseyi” Bilge Strateji, Cilt 6,
Sayı 11, 2014.
NYE, Joseph S., “Dünya Siyasetinde Başarının Yolu Yumuşak Güç”
Çeviren: Rayhan İnan AYDIN, Elips Kitap, Ankara, 2005.
ÖZDAMAR, Ramazan, “Türkiye'nin Orta Asya Politikası Eksiklikler
ve Öneriler”, 2010.
ŞANLI, Fatma Bahar, “Küreselleşme ve Ekonomik Entegrasyonlar”,
Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları, 2004.
TELLAL, Erel, “Türk Dış Politikası’nda Avrasya Seçeneği”,
Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt 2, Sayı 5, 2005.
TİKA Faaliyet Raporu, 2005, Ankara.
TİKA Faaliyet Raporu, 2006, Ankara.
TİKA Faaliyet Raporu, 2007, Ankara.
TİKA Faaliyet Raporu, 2008, Ankara.
TİKA Faaliyet Raporu, 2009, Ankara.
TİKA Faaliyet Raporu, 2010, Ankara.
TİKA Faaliyet Raporu, 2012, Ankara.
~ 22 ~
TİKA Faaliyet Raporu, 2013, Ankara.
TİKA, Orta Asya ve Kafkaslar- Proje ve Faaliyetler,2006-2007.
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyinin Kurulmasına Dair
Nahçıvan Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu, Ankara, 2010.
TÜRK, Fahri, “Türk Dış Politikasında Orta Asya ve Orta Doğu,
1990’lardan Günümüze”, Paradigma Akademi, Edirne, 2013.
İNTERNET KAYNAKLARI
http://file.setav.org/Files/Pdf/20140604155311_seta-2013-
yilligi-pdf.pdf
http://setav.org/tr/seta-2013-yilligi/kitap/15873
http://tr.caspianweekly.org/ana-kategoriler/orta-asya/1555-
tuerkyenn-orta-asya-poltkasi-eksklkler-ve-oenerler.html
http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_Dili_Konu%C5%9Fan_
%C3%9Clkeler_Zirvesi
http://www.akparti.org.tr/site,
~ 23 ~
http://www.bilgesam.org/Images/Haberler/HaberlerDiger/
kongre_kitapcik.pdf
http://www.canerarabaci.com/
kose_yazilari_turk_dili_konusan_ulkeler_zirvesi-sayfa_id-333-
id-50104
http://www.esbadergisi.com/images/sayi8/
kitaptahlili_fahri_turk.pdf
http://www.mfa.gov.tr/turk-konseyi.tr.mfa
http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss494.pdf
http://www.tika.gov.tr/haberler/4
http://www.tika.gov.tr/tika-hakkinda/1
http://www.tika.gov.tr/yayinlar/faaliyet-raporlari/23
http://www.tika.gov.tr/yayinlar/turkiye-kalkinma-yardimlari-
raporu/25
http://www.turkiyeburslari.gov.tr/mevzuat/
yok_lisans_burslari.pdf
http://www.turkkon.org/tr-TR/genel_bilgi/1/10
http://www.turk-pa.org/news.php?id=1113&lang=tr,
http://www.turksoy.org.tr/tr/turksoy/hakkimizda
http://www.zaman.com.tr/yorum_turkiyenin-orta-asya-politikasi-
kopruden-cazibe-merkezine_621962.html
https://www.academia.edu/1474347/T%C3%BCrkiyenin_Asya_Politikas
%C4%B1
~ 24 ~