‘Ottoman Technology under Selim III/III. Selim Dönemi Osmanlı Teknolojisi’, ‘Selim III and...

48
Nizâm-ı Kadîm’den Nizâm-ı Cedîd’e III. SELİM ve DÖNEMİ SELİM III and HIS ERA from Ancien Régime to New Order Edtör SEYFİ KENAN

Transcript of ‘Ottoman Technology under Selim III/III. Selim Dönemi Osmanlı Teknolojisi’, ‘Selim III and...

Nizâm-ı Kadîm’den Nizâm-ı Cedîd’e

III. SELİM ve DÖNEMİ

SELİM III and HIS ERAfrom Ancien Régime to New Order

Edtör

SEYFİ KENAN

İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM)İcadiye Bağlarbaşı caddesi 40Üsküdar 34662 İstanbulTel. (0216) 474 08 50 Faks (0216) 474 08 74www.isam.org.tr

Kapak: III. Selim odasında (Kostantin Kapıdağlı, 1803; TSM, nr. 17/30)

Bu kitap;Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti’nin31.10.2008 tarih ve 2008 / 31 sayılı kararıyla basılmıştır.

Baskı: TDV Yayın Matbaacılık ve Ticaret İşletmesi, Ankara

© Her hakkı mahfuzdur.

İstanbul, Aralık 2010

Kenan, Seyfi (ed.)Nizâm-ı Kadîm’den Nizâm-ı Cedîd’e III. Selim ve dönemi = Selim III and

his Era from Ancien Régime to New Order / Seyfi Kenan (ed.) – İstanbul : Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM), 2010.

752 s. ; 24 cm. – (İSAM Yayınları ; 88. Akademik Araştırmalar Dizisi ; 7)

Dizin var.ISBN 978-605-5586-27-0

Geldim şu âlemi ıslah edeyimÖzümü meydanda gördüm sonradanZaman mahlûkuna meylimi verdimSermayemden zarar gördüm sonradan

Anonim Türk Ezgisi Kaynak kişi: Feyzullah Çınar

7

İ ç i n d e k i l e r / C o n t e n t s

ÖNSÖZ / PREFACE · 9

GİRİŞ / INTRODUCTION · 13

III. Selim ve Islahat / Selim III and Reforms ∙ 25

Kemal Beydilli, III. Selim: Aydınlanmış Hükümdar ∙ 27

Mehmet Öz, Kānûn-i Kadîm: Osmanlı Gelenekçi Söyleminin Dayanağı mı, Islahat Girişimlerinin Meşrulaştırma Aracı mı? ∙ 59

Muzaffer Doğan, III. Selim Döneminde Devlet Teşkilâtına Dair Bazı Düzenlemeler ∙ 79

İlhami Yurdakul, III. Selim’in İlmiye Islahatı Programı ve Tatbikatı ∙ 105

Seyfi Kenan, III. Selim Dönemi Eğitim Anlayışında Arayışlar ∙ 129

İktisat ve Teknoloji / Economy and Technology ∙ 165

Suraiya Faroqhi, In Quest of their Daily Bread: Artisans of Istanbul under Selim III ∙ 167

Cengiz Kırlı, Devlet ve İstatistik: Esnaf Kefalet Defterleri Işığında III. Selim İktidarı ∙ 183

Tuncay Zorlu, III. Selim Dönemi Osmanlı Teknolojisi ∙ 213

Siyaset ve Diplomasi / Politics and Diplomacy ∙ 253

Kahraman Şakul, Osmanlılar Fransız İhtilâli’ne Karşı: Adriyatik ve İtalya Sularında Osmanlı Donanması ∙ 255

Güneş Işıksel, II. Selim’den III. Selim’e Osmanlı Diplomasisi: Birkaç Saptama ∙ 315

Enes Kabakcı, Napoléon Bonaparte’ın Mısır Seferi (1798-1801) ∙ 339

Yüksel Çelik, III. Selim Devrinde Mısır’da Osmanlı-İngiliz Rekabeti (1798–1807) ∙ 351

8

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Mustafa Aydın, III. Selim Zamanında Kafkasya ∙ 367

Fatih Yeşil, İstanbul Önlerinde Bir İngiliz Filosu: Uluslararası Bir Krizin Siyasî ve Askerî Anatomisi ∙ 391

Yeniçeriler ve Nizâm-ı Cedîd / Janisarries and Nizâm-ı Cedîd ∙ 495

Mehmet Mert Sunar, Ocak-ı Âmire’den Ocak-ı Mülgâ’ya Doğru: Nizâm-ı Cedîd Reformları Karşısında Yeniçeriler ∙ 497

Aysel Yıldız, Şeyhülislam Şerifzâde Mehmet Atâullah Efendi, III. Selim ve Vak‘a-yı Selîmiyye ∙ 529

Yüksel Çelik, Nizâm-ı Cedîd’in Niteliği ve III. Selim ile II. Mahmud Devri Askeri Reformlarına Dair Tespitler (1789-1839) ∙ 565

Sultanın İlk Daimî Sefirleri / The Sultan’s First Permanent Envoys ∙ 591

Alaaddin Yalçınkaya, III. Selim Döneminde Dış Temsilciliklerin Kurulması ∙ 593

Abdullah Uçman, III. Selim’in Viyana Elçisi: Ebûbekir Râtib Efendi’nin Nemçe Sefâretnâmesi ∙ 625

Sanat ve Müzik / Art and Music ∙ 639

Günsel Renda, Sultan III. Selim ve Resim Sanatı ∙ 641

Şehvar Beşiroğlu, Sultan III. Selim ve Besteleri ∙ 653

Sonuç Yerine: Dönemin Sonu ve Sened-i İttifak / In Lieu of Conclusion: The End of Era and the Deed of Alliance ∙ 665

Ali Yaycıoğlu, Sened-i İttifak (1808): Osmanlı İmparatorluğu’nda Bir Ortaklık ve Entegrasyon Denemesi ∙ 667

EK 1 / Appendix 1 ∙ 711EK 2 / Appendix 2 ∙ 725Dizin / Index ∙ 729

9

ÖNSÖZ / PREFACE

Viyana’ya orta elçi tayin edilen Ebûbekir Râtıb Efendi, heyetiyle birlikte görev yerine giderken Macaristan’da yol üstünde bulunan Izsák köyüne uğradığında tarih Ocak 1792’yi gösteriyordu. Kasabayı andıran büyük-lükte olan bu köyden Mihal Nayed adında bir Macar beyzâdesi elindeki IV. Mehmed’in tuğrasını taşıyan bir ferman ile ağa mektubu ve mübâyaa tezkeresi gibi Osmanlı döneminden kalma bazı belgeleri gösterdiğinde, Ebûbekir Râtıb Efendi, “Şimdiden sonra bunlar neye lâzımdır, bunları ihrāk etmelidir!” demiş ve Macar beyzâdesi de “Elbette Âl-i Osman bir ulu devlettir, ‘grand seigneur’dür; bir devletin bu ismi alması kolay bir iş değildir. Yine geri gelecektir, dolayısıyla elimizde bu sened bulunsun; zamanla lazım olur!” şeklinde cevap vermişti.

Bu konuşmadan yaklaşık bir ay önce ise devletin başlıca simalarından oluşan bir heyet 27 Aralık 1791 günü şeyhülislamın evinde bir araya gele-rek güncel siyasî meselelerin dışında yaşanan gelişmeler için imparatorlu-ğun nasıl bir strateji izlemesi gerektiğini görüşmüş ve Yaş Antlaşması’na yol açacak mükâlemelerin yapıldığı ve içlerinde Nizâm-ı Cedîd ıslâhatıyla ilgili lâyiha verenlerin de yer aldığı bu toplantıda, Rus tarafının talepleri tartışı-lırken heyettekilerden bazıları, “Bu antlaşma Osmanlı İmparatorluğu’na üç beş yılı geçmeyen uzunlukta nefeslenecek bir vakit kazandırabilir; ancak daha sonra Ruslar tekrar saldıracaklardır. Dolayısıyla bu zaman zarfında, askerî teşkilât ve eğitim düzeninden iktisadî alana kadar ciddi bir yapılan-ma ve yenilenme sürecine girilmediği takdirde ‘…nefeslenecek vakit’ dedi-ğimiz vaktin Anadolu yakasına hicret ve intikal vaktimiz olacağı güneş gibi zâhirdir” sonucuna varmışlardı.

Osmanlı İmparatorluğu’nun içeriden ve dışarıdan iki farklı görünümünü dile getiren bu satırları okurken, 18. yüzyılın önde gelen entelektüellerinden

10

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Ragıp Paşa’nın, – bugünün diliyle – “uzaktan bakıldığında bu devlet hey-betli bir aslan gibi gözükür; ama yanına yaklaştığınızda bu aslanın yelesinin dökülmüş, dişlerinin sökülmüş ve pençelerinin tırnaksız olduğunu görür-sünüz” şeklindeki sözlerini hatırlamamak mümkün değildir.

Osmanlılar’ın sosyal hayattan siyasî yapıya, askerî düzenden eğitim ve düşünce dünyasına kadar değişen çeşitli alanlarda yaşadıkları açısından çok önemli evrelerden birini oluşturan; birbirleriyle uyumlu veya uyumsuz iniş çıkışların, tartışmaların, önemli gelişmelerin, hatta sıçramaların yanında derin hayal kırıklıklarının da yaşandığı bir aşama olan ve III. Selim’in taht-ta oturduğu bir zamanla buluşan bu dönem hakkında bir çalışma yapma fikri, açıkçası 2006’da İSAM’da gerçekleştirdiğimiz “150. Yılında Islahat Fer-manı” konulu konferanstan sonra aklımıza düşmüştü. Konferansı veren Ke-mal Beydilli hocamızla bir sohbet esnasında, III. Selim’in katledilişinin 200. yılına rastlayan 2008’de hem bu hükümdarı ve yaptıklarını anmak, hem de askerî alandan okullaşmaya varıncaya kadar bu döneme damgasını vuran çeşitli gelişmeleri veya olguları tartışmak düşüncesi doğdu ve bu düşünce kısa zamanda olgunlaşarak İSAM’ın desteğiyle küçük bir projeye dönüştü. Aralık 2008’de yurt içi ve yurt dışından gelen çeşitli araştırmacıların katı-lımıyla “Nizâm-ı Kadîm’den Nizâm-ı Cedîd’e: Ölümünün 200. Yılında III. Selim ve Dönemi” başlıklı iki gün süren bir sempozyum gerçekleşti.

Mütevazı bir bütçeyle yapılan bu sempozyuma davet edemediğimiz; fa-kat sempozyum esnasında bu konu üzerinde çalışmakta olan ve doktora tezlerini bitiren bazı arkadaşlarımız oldu. Sunulan bildirileri makaleye dö-nüştürme aşamasına geçtiğimizde, birkaç kişi haricinde herkes makalesini gönderdi; ancak sempozyum programında yer veremediğimiz Günsel Ren-da hocamızdan ve tezlerini bitiren diğer arkadaşlarımızdan da kitap çalış-masına katkıda bulunmalarını istedik. Onlar da bizi kırmadılar ve böylece beş çalışmanın daha bu projeye dahil olma imkânı doğdu.

Bu kitap çalışmasında asıl hedef, ölümünün 200. yılında III.Selim’i ve dönemini çeşitli açılardan değerlendirmek, “nizâm-ı kadîm”den “nizâm-ı cedîd”e, başka bir ifadeyle klasik yönetim sisteminden yeni düzene geçiş çabasını ve sonuçlarını özgün araştırmalarla ve disiplinlerarası bir çalışma yöntemiyle tartışmaktır. Tabi ki herhangi bir çalışmanın, başkalarının des-tek ve yardımı olmadan arzulanan yetkinliğe ulaşması mümkün değildir.

11

Ö N S Ö Z

Bu çalışmanın hazırlık sürecinde fikirlerinden istifade ettiğim ve daima teklifsiz yardımlarını gördüğüm, araştırmalarında genellikle III. Selim ve dönemi üzerinde yoğunlaşan Kemal Beydilli hocamıza özel bir teşekkür borçluyum. III. Selim deyince hemen akla bu dönem hakkında kapsayıcı ilk ciddî çalışmayı yapan Stanford Shaw ismi de geliyor doğal olarak ve içi-mizden, keşke o da hayatta olsaydı da uzun yıllar bu döneme emek vermiş birisi olarak ondan da son bir yazı alabilseydik; ancak programımız ona yetişemedi. Ama yine de Shaw’un III. Selim üzerine yapmış olduğu, bence Edward Said’in oryantalizm tanımlamasının epey uzağına düşen çalışma-larını burada bir kez daha anmak isterim.

Bu çalışmanın farklı aşamalarında yardımlarını esirgemeyen Suraiya Faroqhi, İdris Bostan, Feridun Emecen, Ali Akyıldız’a ve kitabın son şeklini almasında yaptığı son dakika katkısından dolayı –son dakikada kurulmuş veya yazılmış bir makale değil kesinlikle, zira doktora tezinden çıkardı– Ali Yaycıoğlu’na teşekkürü bir borç bilirim. Sempozyumun gerçekleşmesin-den kitaba dönüşmesine kadar ihtiyaç duyulan desteği ve imkânı sağlayan İSAM çalışanlarına, özellikle kitaplaşma sürecinde özverili ilgi ve yardım-larını gördüğüm tashih, dizgi ve tasarım bölümündeki arkadaşlara ayrı ayrı teşekkür ederim. Altı yıldır İSAM Yayınları başkanlığını yürütürken her kitapta olduğu gibi bu çalışmada da yardımlarını gördüğüm ve yayınların hummalı trafiğini yetkinlikle takip eden Sema Doğan’a, bu sürede çıkan her kitap yazarı gibi ben de teşekkürlerimi ifade etmeliyim.

Niyazi Berkes’in Türk çağdaşlaşma tarihinin “ikinci aşaması” olarak ad-landırdığı III. Selim dönemindeki askerî yapıdan dış siyasete, sanattan eğiti-me kadar yayılan çeşitli alanlarda yaşanmış gelişmelerde, yenileşme çabaları konusunda “ne olduğunu” ortaya koymaktan veya olanın göz alıcı bir şekil-de “fotoğrafını çekmek”ten ziyade, “niçin olduğunu” inceleyen araştırma-lardan oluşan bu çalışmanın Türk siyaset, kültür ve çağdaşlaşma düşüncesi tarihine mütevazı bir katkı sağlamasını ümit ederim.

Seyfi KenanKadıköy, Ekim 2010

213

III. Selim Dönemi Osmanlı Teknolojisi

TUNC AY ZORLU*

Kendisinden önce yapılmaya başlanan modernleşme hamlelerini devam ettirmekle beraber, kafasında çok daha geniş çaplı bir modernleşme planı tasarlayan III. Selim, bu amaçla 14 Mayıs 1789 tarihinde, bilgisine, dona-nımına ve sadakatine inandığı, Yusuf Ağa, Mahmud Râif Efendi, Tatarcık Abdullah Efendi, Ebubekir Râtib Efendi, İbrâhim Nesim Efendi, Mehmed Raşid Efendi, Arabacızâde İbrâhim Efendi gibi önde gelen devlet adam-larının da aralarında bulunduğu yaklaşık 200 kişiden oluşan ve her kesi-min liderlerine devletin gidişatı, problemleri ve çözüm yolları hakkında görüşlerini açıkça söylemelerine ve tartışmalarına fırsat veren bir Meş-veret Meclisi topladı. Buradaki görüşlerden istifade ederken diğer taraf-tan da yirmi biri Osmanlı ikisi Avrupalı (İstanbul’daki İsveç elçiliği ter-cümanı Mouradgea d’Ohsson ve Fransız topçu subayı Bertrand) olmak üzere çeşitli devlet adamı, kadı, maliyeci, bürokrat, asker, vakanüvis ya da teknisyenlerden devletin genel gidişatı ve bu arada tabiatıyla donanma hakkında lâyihalar/raporlar hazırlamalarını istedi. Kendisine ulaşan ra-porlar çerçevesinde “ nizâm-ı cedîd” şeklinde isimlendirilen idarî, sosyal, ekonomik ve askerî alanları kapsayan büyük bir ıslahat hareketine girişti1.

Dönemin teknolojik faaliyetleri uzun vadede istenilen sonucu vere-meseler de, işte tüm bu istişareler ve raporlar sayesinde sağlam bir alt

Doç. Dr., İstanbul Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakükltesi.1 Bu konuda kapsamlı bir çalışma için bkz. Stanford J. Shaw, Between Old and

New: The Ottoman Empire under Selim III (1789-1807).

214

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

yapı çalışmasının ürünü olarak ortaya çıktı. Bu çalışmamızda, ipek, cam-porselen ve kâğıt üretimi, silâh, top, barut imali, havacılık, madencilik gibi konulara genel olarak değinmekle beraber esas itibariyle döneme damgasını vuran deniz teknolojisi alanında yoğunlaşacaktır.

Fabrikalar / İmalâthaneler

İpek Fabrikası

Yeri kesin olarak tespit edilememiş olmakla birlikte Üsküdar’da Seli-miye Camii civarında kurulmuş olduğu belirtilmektedir. Oldukça büyük bir tesis olduğu anlaşılan bu fabrikada yaklaşık 1000 tezgâhta 1500 kişi-nin çalıştığı ve tezgâhların bulunduğu yerde 343 bölme olduğu bilinmek-tedir. II. Mahmud döneminde yeni bir kıyafet düzenlemesi yapılmasının ardından ipek kumaşı sürümü azalmış ve buradaki bölme sayısı 300’e kadar inmiştir2. Clark da yer vermemekle berarber III. Selim’in saltanatı devrinde 1804 senesine kadar geçen süre içerisinde askerî üniforma yapı-mı için yün dokuma imalâthanelerinin inşa edildiğinden bahseder3.

Cam ve Porselen Fabrikası

Bu dönemde İncirköy’de bir cam ve porselen fabrikası kurulmuş ve imalâta başlamıştı. Eğitimini Venedik’te tamamlayan Mehmed Dede isimli biri tarafından yönetilen bu fabrika ilerleyen yıllarda hanedan üye-lerinin elinde iken yabancılarca işletilmiştir. Küçük bir buhar makinesi ile çalışan fabrika III. Selim devrinden sonra 1855 yılında Paris’te yapılan uluslararası fuara kendi üretimi olan porselen ve cam mâmulleriyle katı-larak ülkeyi temsil edecektir4.

2 Wolfgang Müller Wiener, “15 -19. Yüzyılları Arasında İstanbul’da İmalathane ve Fabrikalar”, Osmanlılar ve Batı Teknolojisi (ed. Ekmeleddin İhsanoğlu), İs-tanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi, 1992, s. 69.

3 Edward C. Clark, “Osmanlı Sanayi Devrimi”, Osmanlılar ve Batı Teknolojisi (ed. E. İhsanoğlu), İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi, 1992, s. 37.

4 Wolfgang Müller Wiener, “15 -19. Yüzyılları Arasında İstanbul’da İmalathane ve Fabrikalar”, s. 71.

215

T U N C A Y Z O R L U

Beykoz ve Kâğıthane Kâğıt Fabrikaları

Beykoz’daki birinci kâğıt imalâthanesi hakkındaki bilgilerimiz olduk-ça sınırlıdır. Kâğıthane’deki ise 1804 yılında Sultan Selim’in yazlık kasır-larından birinin içinde kâğıt imal etme ve kurutma şeklinde faaliyet gös-termiştir. Çevredeki küçük derenin suları imalâthanenin işletmesi için yeterli gelmediğinden 1805 yılında civar köyden su hakkı satın alınması sağlanmış ve artan su miktarı sayesinde işletme mümkün olabilmiştir. İlerleyen senelerde artan üretim giderlerini karşılamak mümkün olma-dığından, ayrıca Avrupa’dan gelen ve makinelerle üretilen ithal kâğıtla rekabet edilemediğinden elle yapılan eski tarz üretim 1824’te yarıya düş-müş, 1832’de de kapatılmıştır5.

Top ve Tüfek İmali

III. Selim göreve gelir gelmez daha önceden kurulmuş olan Tophâne-i Âmire’yi geliştirmeye yöneldi. Tophane çevresindeki evleri ve dükkânları satın alarak yıkmak suretiyle yeni kışlalar ve fabrikalar için gerekli mekânı sağlanmış oldu. Eski binalar modernleştirildi, İngiltere’den ve Fransa’dan makineler ithal edildi, tâlim alanları genişletildi. Fransa’dan mühendis-ler ve teknisyenler getirtildi. Valence dökümhanesinin müdür yardımcısı olan Guion Pampelonne başkanlığındaki yetmiş kişilik bir ekip, bilhassa bir top fabrikası, bir humbara imalâthanesi, tüfek üretim ve tamir atölyesi, barut ve güherçile imalâthaneleri kurmakla görevlendirildi. Ancak silâh sanayiinde bir ülkeye bağlı kalmamayı düşünen III. Selim, tüfek ve kur-şun imalâtı işini Levent Çiftliği’nde inşa edilen atölyelerde çalışacak olan İspanyol Volla’ya ve Dolmabahçe’deki tesislerde çalışan bir İngiliz suba-yına tevdi etti. 1795 yılından 1798 yılı ortalarına kadar, Hasköy’dekiler hariç, tüm silâh fabrikaları Aubert ve Cuny isimli iki Fransız uzmanın teknik teftişine verildi. Fransızlar’ın Mısır’ı işgal etmelerinin ardından bu Fransızlar’ın yerini İngiliz ve İsveç subayları aldılar. Ancak bütün bu faa-liyetler, büyük katkılar sağlamışlarsa da, farklı ülke uzmanları arasındaki birtakım uyumsuzluklar, ödemedeki aksaklıklar, yeniçerilerin ve farklı askerî sınıfların yabancılara karşı olumsuz tutumları gibi bir çok iç içe geçmiş sebeplerden dolayı istenilen düzeyde fayda vermemiştir6.

5 Wiener, a.g.m., s. 72-73.6 Stanford J. Shaw, Between Old and New, s. 140-142.

216

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Barut Üretiminde Modernleşme ve Âzatlı Baruthânesi

III. Selim’in en başarılı olduğu alanlardan biri hiç şüphesiz barut üretimi alanıdır. III. Selim daha önceki birtakım akim kalan girişim-lerden çıkardığı tecrübeyle 1794 yılı yazında mevcut barut fabrikala-rını yeniden organize etme ve modernleştirme işine girişti. Bu amaçla Bakırköy, Gelibolu ve Selânik’teki işletmeler tek bir yönetim altında birleştirildi. Buranın yönetimine Tevkiî Ali Raik Efendi getirildi. Amaç yıllık 5000 kantar yüksek kalitede Avrupa tarzı barut üretimini ger-çekleştirmekti. Bunun için gerekli alet ve edevatın Avrupa’dan getir-tilmesi konusunda tam yetki verilen Tevkiî Ali Raik Efendi, bilhassa geçmişte olduğu gibi kalitesiz malzeme ve ham madde kullanılmaması, rüşvet ve yolsuzlukların olmaması konusunda sıkı bir denetim sağla-makla görevlendirilmişti. Fazla başarı sağlayamayan Raik Efendi’nin yerine baruthane nâzırlığına Nisan 1795’te Cidde valisi ve sabık defter-dar olan Mehmed Şerif Efendi getirildi. İngilizler’in de yardımıyla Ba-kırköy Baruthânesi’ndeki eskimiş yirmi çark yenilendi ve beş adet de yeni çark eklendi. Henüz bir yıl geçmemişti ki önceki yıla ait 1500 kan-tarlık düşük kaliteli bakır üretimi hem iki katına çıktı hem de çok daha kaliteli hale geldi. Benzer gelişme temayülü, daha çok Osmanlılar’ın Akdeniz’deki filoları için barut sağlayan Gelibolu ve Selânik’teki barut işletmeleri için de geçerliydi7.

Ancak ne kadar yenilenirse yenilensin hayvan gücüyle işleyen çarkla-rın ve makinelerin etkin olduğu bir üretim yöntemi, kaliteli barut üreti-minde bir istikrar sağlayamıyordu. Buradan hareketle, Avrupa barutha-neleri ayarında barut imalini sağlamak için Fransa’dan Françesko isimli bir teknisyen getirtilerek İstanbul Baruthânesi’nde daha kaliteli barut üretmeye yarayacak olan iki tane çark yapımı konusunda tam olarak yet-kilendirildi. Bu şahıs, hem su gücüyle hem de hayvan gücüyle çalışabilen iki adet çark inşa etmeyi başardı. Ancak denemeler sırasında çarkların kırılması yetkilileri bu konuda bir usta arayışına itmiştir. Bunun üzerine Reisülküttab Raşid Efendi’nin saatçisi Ermeni asıllı Arakel Dadyan daha önceden değirmen ustalığı yaptığından bu konuda görevlendirilmiş-tir. Arakel usta kırılan çarkları incelemiş, yapılan hataları tespit etmiş ve

7 Shaw, a.g.e., s. 143-144.

217

T U N C A Y Z O R L U

mevcut olandan çok daha üstün bir çark yapmayı başarmıştı. Yeni çarklar sayesinde senelik 2000 kantar üretimine ulaşılmıştır.

Bu arada su gücünden faydalanmak üzere yeni bir baruthane mekânı için de arayışlar sürmekteydi. Bu amaçla Küçükçekmece gölünün kuze-yindeki Âzatlı denilen mekânda Arakel usta nezaretinde çalışmalar baş-ladı. Bunun için tamamıyla işletme su gücüyle çalışan 200 tokmaklı dev elek çarklı inşa eden Arakel usta büyük bir başarı sağlayarak senelik ba-rut üretimini 10.000 kantarın üzerine çıkarmayı başarmıştı. Aslında ba-ruthane inşası sırasında Şamlar köyünde bir su bendi inşa edilerek topla-nan suların yaklaşık 5 km. uzaktaki baruthaneye su kanallarıyla iletilmesi sağlanmıştı. Arakel usta yaptığı bu çarkın ardından başka faaliyetlere de girişmiştir. Gemilerde biriken suların boşaltılması için bir tulumba, su gücüyle işleyen bir hızar, bakırı levha haline getiren bir silindir, gümüş ve altın çubukların tesviyesini sağlayan ve daha çok Darphâne için tasar-ladığı hadde makinesi, yine Âzatlı Baruthânesi bünyesinde kurduğu ve kaliteli çuha üreten beş tezgâhlı çuha imalâthanesi de Arakel ustanın III. Selim döneminde gerçekleştirdiği başarılı çalışmaları arasındadır8.

Havacılık

Osmanlı Devleti’nde modern havacılığın 1910 sonrasında teşekkül et-tiğini biliyoruz. Ancak III. Selim döneminde özellikle yabancıların Os-manlı topraklarında birtakım balon gösterileri yaptığı da kaynaklarda zikredilmektedir. Bu konuda ilk balon uçuşunu Napolyon’un Mısır’ı iş-gali sırasında Fransız baloncu Nicolas-Jacques Contre 30 Kasım 1798’de Kahire’nin Özbekiye mahallesinde gerçekleştirmiştir. Başarısızlıkla so-nuçlanan balon gösterisini izleyen Mısırlı tarihçi Abdurrahman el-Ce-bertî izlenimlerini detaylı bir şekilde aktarmıştır. 1801 yılında Mühendis Selim Ağa isimli bir mühtedi İngiliz’in balonla uçuş denemesi, gösteri-den ziyade askerî amaçla yapılmış ilk deneme olarak kabul edilir. Balon

8 Birol Çetin, Osmanlı İmparatorluğu’nda Barut Sanayi 1700-1900, Ankara: Kültür Bakanlığı, 2001, s. 118-129; Barut üretiminin silâhlarla ilişkisi bağlamında kap-samlı bir değerlendirme için bkz. Gabor Agoston, Barut, Top ve Tüfek: Osmanlı İmparatorluğu’nun Askeri Gücü ve Silah Sanayisi (çev. Tanju Akad), İstanbul: Kitap Yayınevi, 2006.

218

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

kelimesinin karşılığı olarak “çadır denginde bir nesne”, ve “kebîr küre” gibi kelimelerin kullanıldığı anlaşılmaktadır. Mühendis Selim Ağa, kendi imalâtı olan, sıcak hava ile doldurulmuş, insansız balonuyla birkaç dene-me gerçekleştirmiştir. Bu uçuşlardan amaç, kuşatma altındaki kalelerden dışarıya haber uçurarak yardım istemektir. Bu uçuşlardan önce balonun Sultan Selim’e takdim edilerek izin alındığı da bilinmektedir. İlk deneme Levend Çiftliği’nde yapılmış, balon Çorlu civarında bir tarlaya düşmüştür. Tarla sahibi bu balonu alıp hâkime götürmüş ve haber İstanbul’a ulaş-mıştır. İkinci deneme, Yalı Köşkü önünde yapılmıştır. Bu sefer balonun içine tahtadan bir insan tasviri konulmuş, ancak bu tasvir Buzhane ya-kınlarındaki bir kaleye takılarak kırılmıştır. Üçüncü denemede, kırmızı rekli balon içinde kadı ve nâiblere hitaben yazılan birtakım mektuplarla birlikte uçurulmuş ve balon Sakız Naibi Efendi’ye ulaşmıştır. Mühendis Selim Ağa, padişah tarafından ödüllendirilmiş ve Mühendishâne’de gö-revlendirilmiştir. Bu denemelerden sonra bir başka deneme daha yapıldı-ğı anlaşılmaktadır. Mısır’ın kurtarılması münasebetiyle yapılan şenlikler esnasında Tersane’de fişek imal etmekle görevli olan Hendesehâne hali-felerinden mühendis İngiltereli Selim 26 Ekim 1801 tarihinde Yalı Köşkü önünde padişahın da izlediği bir balonla uçuş gösterisi yapmıştır. Yine bu dönemde Mathematical Society of London üyesi Baily ve Devignes isimli iki İngiliz 25 Ekim 1802’de İstanbul’da büyük bir kalabalık huzu-runda gösterilerini yapmışlardır9. Bu uçuş denemeleri ve gösterilerinin kısa vadede herhangi bir sonuç verdiğini söylemek doğru olmaz. Ancak, hem yöneticilerin hem de halkın farklı bir teknolojinin varlığından ha-berdar olmaları ileriye yönelik olarak teknolojiye karşı bir ilgi ve merak uyanmasına yol açmıştır.

Denizcilikte Modernleşme

Denizcilik, belki de III. Selim döneminin en çok değişim geçiren alan-larının başında geliyordu ve hemen hemen her yönüyle bir ıslahat hare-ketine konu olmuştu. Bir başka deyişle, denizcilik sadece bir yönetim

9 Ekmeleddin İhsanoğlu, “Osmanlı Havacılığına Genel Bir Bakış,” Çağını Yaka-layan Osmanlı-Osmanlı Devleti’nde Modern Haberleşme ve Ulaşım Teknikleri (ed. E. İhsanoğlu ve Mustafa Kaçar), İstanbul: IRCICA, 1995, s. 501-504.

219

T U N C A Y Z O R L U

meselesi olarak ele alınmamış, aynı zamanda bir eğitim ve teknoloji un-suru olarak da önem görmüştü.

III. Selim 1792 yılında Tersane ve donanmayı bir nizam altına alabil-mek için bilgisine ve tecrübesine çok güvendiği sütkardeşi Küçük Hüse-yin Paşa’yı kaptân-ı deryâlık görevine getirerek işe başladı. Hüseyin Paşa, gemilerde çalışanların kamu mallarına zarar vermelerini engellemek amacıyla birtakım tedbirler aldı. Gemileri boyutlarına göre kalyon, fırka-teyn ve şehtiye şeklinde üçe ayırdı ve buralara liyakatlerine göre kaptan-lar tayin etti. Muhtemel rüşvet ve yolsuzlukların üstesinden gelmek için bahriyenin komuta kademesindeki subayların, yani kapudâne, patrona, riyâle, liman reisi gibi yetkililer ile kaptanların maaşlarına zam yaparak emeklilik durumları nizam altına alındı. Ayrıca yelkenci, topçu, gemi re-isleri gibi donanmanın gedikli personelinin tayin ve azilleri için de 11 Temmuz 1792’de bir nizamnâme çıkartılarak, görevlendirmelerde sıkı kontrol, liyakat ve teşvike dayalı bir sistem oluşturuldu. Tersanenin ve donanmanın gedikli personeli dâimî personel statüsüne sokularak başka işlerde çalışmalarının önüne geçildi. Bu çerçeve de 15 Aralık 1792’de tüm kalyon ve fırkateyn gediklileri bir kayıt altına alınmış ve sayılarının 3000 olduğu tespit edilmiştir.

III. Selim’in yaptığı en önemli iki idarî reformdan ilki hiç şüphesiz 1804 yılında çıkardığı bir kanunnâme çevçevesinde denizcilikle ilgili ıslahatları finanse edebilmek için Bahriye Hazinesi’ni ( Tersane Hazi-nesi) kurdurması10, ikincisi ise Tersane Emaneti’ni kaldırarak yerine Umûr-ı Bahriye Nezâreti’ni ( Tersâne-i Âmire Nezâreti) kurmasıdır. Ayrıca bu kanunnâme ile bahriye işlerinde bir iş bölümüne de gidiliyor, kaptanpaşa ve Bahriye nâzırı iki ayrı sorumluluk alanı olarak ortaya çıkıyordu. Kaptanpaşa, donanmanın sefer ve hazerde donanımı, dü-zeni, subay ve erlerin disiplini, cephanenin uygun bir şekilde harcan-ması gibi hususlarla ilgilenirken, Bahriye nâzırı ise her türlü alet, ede-vat ya da malzemenin satın alınması işlerinden sorumlu tutuluyordu.

10 Yavuz Cezar, “Osmanlı Devleti’nin Mali Kurumlarından Tersâne-i Amire Hazinesi ve Defterdarlığı’nın 1805 Tarihli Kuruluş Yasası ve Eki”, İstanbul Uni-versitesi İktisat Fakültesi Mecmuası. Ord. Prof. Ömer Lütfi Barkan’a Armağan XLI/1-4 (İstanbul 1984), s. 361-388.

220

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Kanunnâmede ayrıca, ocaklık denilen yerlerden kaptan, subay ve erle-re tayınat olarak verilecek yiyecek maddelerinin Tersane depolarında muhafazası; Tersane ekmekçiliği ve peksimetçiliğinin düzenlenmesi; esirler, tutuklular ve Tersane işçilerine Tersane Zindanı’nın fırınından verilecek ekmek için buğday tahsisinin nizama bağlanması; donanma-daki gedikli neferlerin sayılarının arttırılması, görevlerinin düzeltil-mesi ve disiplinlerinin sağlanması; donanmaya alınacak askerlerin İs-tanbul, Ege, Akdeniz, Karadeniz sahillerinden ve adalarından sağlanan bilgili denizciler içinden seçilmesi; kılavuzluğun düzenlenmesi ve bu bağlamda Akdeniz’den kırk tane maharetli kılavuzun temin edilerek bunların gerektiğinde gemilere bindirilerek yolların, sahillerin, adala-rın, kayalıkların ve geçit bölgelerinin gösterilmesinde kullanılması; do-nanmada görevli olan her sınıf gediklinin kendilerine özel kıyafetlerle birbirlerinden ayrılmaları gibi husular da yer alıyordu. Kanunnâmenin önemle üzerinde durduğu konulardan biri de Mühendishâne’deki eği-tim idi. Gemi inşası ile harita ve coğrafya bölümlerinden oluşan Bah-riye Mektebi’nin her bölümünde toplam kırk beş kayıtlı öğrenci vardı. Bunların on tanesi gemi inşası bölümünde, otuz beş tanesi ise harita ve coğrafya bölümünde okumaktaydı. Birinci bölüm mezunları 100 kuruş aylıkla başhalife ya da 80 kuruş aylıkla ikinci halife olacaklardı. İkin-ci kısımdan mezun olanlar ise imtihanı geçmeleri durumunda önce küçük gemilere daha sonra da büyük gemilere kaptan olacaklardı. Ka-nunname tüm bu öğrencilerin ders, maaş, terfi ve tahsisat hususlarını bir kayıt ve nizam altına alıyordu. Ayrıca satın alma ya da inşa etme yöntemiyle ticaret gemilerinin temin edilmesinin ve bu gemilerden elde edilen hâsılatın personel için harcanmasının istenmesi bu kanun-nâmenin en ilgi çekici yönlerinden birini oluşturuyordu. 250 kuruş aylıkla Donanma-yı Hümâyun hekimbaşısı ve Donanma-yı Hümâyun cerrahbaşısının tayin edilmesi ve bunların idareleri altında çalışacak mülâzım ve talebelerin öngörülmesi yine bu nizamnâmenin getirdiği yeniliklerdendi11.

11 Konu hakkında detaylı bilgi için bkz. Ali İhsan Gencer, Bahriye’de Yapılan Islahat Hareketleri ve Bahriye Nezareti’nin Kuruluşu (1789-1867), İstanbul: TTK, 2001.

221

T U N C A Y Z O R L U

Bahriye Mühendishânesi’nin Kurulması

III. Selim donanma ve Tersane’nin mühendis ve teknik eleman ihti-yacını karşılamak amacıyla Tersane bünyesinde bir mühendishâne kur-ma işine girişmiştir. İki kısımdan oluşan bu mühendishânenin ilk kısmı seyr-i sefâin, ikincisi ise gemi inşa derslerine tahsis edilmişti. Otuz beş öğrenci, bir nefer kalfa, iki hoca olmak üzere toplam otuz kişiden oluşan seyr-i sefâin derslerini tamamlayan öğrenciler öncelikle gemilere jurnal hocası (kâtip muavini), sonra çorba hocası (gemi kâtibi), daha sonra baş-hoca ve ilgili imtihanı başardıkları takdirde kaptan olarak görevlendiri-lirken, gemi inşa derslerini tamamlayanlar sırasıyla ikinci kalfa, başkalfa ve Tersâne mimarlığı vazifelerini göreceklerdi. 1795’te Kara ve Deniz mü-hendishâneleri birleştirildi. Gemi inşa dersleri cuma ve pazar asıl olmak üzere diğer günler sabahları üçer saat ve öğleden sonraları ikindiye ka-dar sürerdi. Birinci sınıfta matematik, ikinci sınıfta gemi ve gemi resmi, üçüncü sınıfta her cuma günü öğretmen eşliğinde ve inşa tezgâhlarında uygulamalı dersler yapılırdı. Pazartesi ve perşembe günleri Hasköy’deki Kara Mühendishânesi’ne gidilerek oradaki daha gelişmiş araç ve gereçler-den faydalanırlardı. Yine 1795’te gemi öğretmeni yetiştirmek için açılmış olan harita ve seyir kurslarına da gidebilirlerdi12.

Mühendishâne Matbaası

Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun’un 1795’te açılmasını müteakip bir matbaa kurma ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu matbaanın teknik alt yapısını İbrâhim Müteferrika’nın matbaasından kalma aletlerle basmane takımı oluşturmuştur. Bilindiği üzere bu takım önce Mehmed Raşid Efendi ta-rafından satın alınmış ve 1797’de Mühendishâne matbaasının oluşturul-ması için tahsis edilmiştir. Bu matbaanın kurulma gerekçeleri arasında, buradaki öğrencilere, hendese kurallarına göre humbara atma, lağım kazma, kale, tabya, köprü yapma ve metris alma gibi konuları öğrete-cek kitapların standart bir tarzda hatasız olarak basılması ve çoğaltılması

12 Mustafa Kaçar, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Askeri Teknik Eğitimde Modern-leşme Çalışmaları ve Mühendishanelerin Kuruluşu (1808’e Kadar)”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları II , İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1998, s. 69-137.

222

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

zikredilmektedir. Hasköy’deki Mühendishâne’nin beş oda ve bir avludan oluşan zemin katı tamirattan geçirilerek yenilenmiştir. 126,5 m2 olan en büyük oda matbaa için ayrılmış ve Basmahâne Odası olarak adlandırıl-mıştır. Bu odaya 75 cm. yüksekliğinde 25 m2’lik bir platform inşa edilmiş ve üzerine söz konusu basma tezgâhları yerleştirilmiştir. Tezgâhları bir-birinden ayrımak için aralarına meşeden yapılmış ve kapılarına kilitler takılmış parmaklıklar yerleştirilmiştir. Ayrıca kâğıtları muhafaza etmek için odaya bir de dolap konmuştur. Yaklaşık 1824 yılına kadar faaliyette kalacak olan bu matbaa ve teknik donanımı bütün yönleriyle Kemal Bey-dilli tarafından incelenmiştir13.

Donanma ve Tıp Eğitimi

Tıp alanındaki yenilikler de bir bakıma askerî reformların bir parçası olarak gündeme geldi. Şubat 1805 tarihli Bahriye Kanunnâmesi uyarın-ca Tersâne-i Âmire içerisinde kurulan hastahane yirmi dört saat hizmet verecekti. Hastahane personeli arasında Masoraki isimli bir hekimbaşı ile + isimli bir cerrahbaşı bulunmaktaydı. Bunlar aylık 250 kuruş maaş alacaklardı. Ayrıca burada bulunan yedi öğrencinin aylık 40 kuruş, hiz-metlilerin ise 30 kuruş maaş almaları öngörülmekteydi. Yine kanun uyarınca Bahriye nâzırı ihtiyaca göre donanma gemilerine hekim ya da cerrah tayin etmekle sorumluydu14. Bu hastahaneye 9 Ocak 1806’da bir tıp okulu eklendi. Bu tarihten sonra cerrah ya da hekim olmak isteyen adaylar sadece Tersâne-i Âmire’ye değil ülkedeki tüm diğer kuruluşlara da hizmet sağlayabilecekti15. Tersane bünyesinde açılan bu tam teçhizatlı tıp okuluna bir hekimbaşı ve bir cerrahbaşı atanarak, doktorların ve cer-rahların eğitilmesi ve donanmaya hizmet vermek üzere gemilere tayin edilmeleri öngörülüyordu. 1806 yılı sonlarında ilk defa hastahanelere öğ-renci kabul edildi. Amaç her gemiye en azından bir doktor bir de cerrah temin etmekti. Burada öğrencilere hem tıp hem de cerrahlık konusunda eğitim verildi. Eğitimlerinin üçüncü senesinde öğrenciler hem tecrübe

13 Beydilli, Kemal, Türk Bilim ve Matbaacılık Tarihinde Mühendishane, Mühendis-hane Matbaası ve Kütüphanesi 1776-1826, İstanbul: Eren Yayınları, 1995, s. 99 vd.

14 A. İhsan Gencer, “İstanbul Tersânesinde Açılan İlk Tıb Mektebi,” Türk Denizci-lik Tarihi Araştırmaları (İstanbul: Türkiye Denizciler Sendikası, 1986), s. 54.

15 BOA, Cevdet-Bahriye, nr. 1575.

223

T U N C A Y Z O R L U

kazanmaları hem de gemilerdeki doktorlara yardımcı olmaları için do-nanmaya tayin edildiler. Öğrenciler, mezun olduktan sonra eğitimlerinin karşılığı olan meblağı ödeyebilmek için devlete en az dört sene boyun-ca hizmet etmek durumundaydılar. Hizmet sürelerini tamamlayan baş-hekim ve başcerrahlara eğitim ve hizmet sürelerini gösteren icâzetnâ-meler verilirdi. Bahriye yöneticilerinin isteği üzerine bu diplomalar üst makamlarca çıkartılan özel kararlarla onaylanırdı. Bu dönemde Avrupa tıp kitapları bu ekip tarafından Osmanlı Türkçesi’ne çevrilmeye başlan-dı. Avrupa’nın Osmanlı nezdindeki büyükelçilikleri kanalıyla Avrupa’dan çeşitli tıp aletleri ve kitapları satın alındı. Kütüphane için tıpla ilgili süreli yayınlar temin edildi. Buradaki öğrenciler, en azından haftada bir gün ve bir gece İstanbul Bîmarhânesi’nde ve Tersane hastahanesinde görev yap-mak zorundaydılar. Yine bu tarihte Tersane’nin uzak bir köşesinde bil-hassa veba gibi bulaşıcı hastalıkların tedavisi için özel bir hastahane inşa edildi. Bu, vebanın uzun zamandır sorgulanmaksızın kabul gördüğü bir toplumda ilk defa karantina uygulaması anlamına da geliyordu. Tersane Zindanı’nda ölen mahkûmların cesetleri tıp öğrencilerinin anatomi ders-leri ve deneyleri için kullanılmaya başlandı. Ancak bu, büyük bir gizlilik içinde yapılıyordu. Artık cerrahî araç-gereçler gemilere daha düzenli ola-rak sağlanabiliyordu ve böylelikle gemilerdeki doktor ve cerrahlar daha rahat çalışma imkânlarına sahip oluyorlardı. Ancak bu tıp reformları 1807’de III. Selim’in tahttan indirildiği yıldan sonra ani bir duraklama içi-ne girdi. Bu tarihte Tersane’deki okulda iki doktor ve altı öğrenci kalmıştı. Bunlar inşası tamamlanamamış olan Tersane hastahanesinin kadrosunu oluşturuyordu aynı zamanda16.

Deniz Teknolojisi ve Ham Madde Meselesi

III. Selim döneminde Osmanlılar’ın, hem yeni gemilerin inşasına hem de tersanelerdeki diğer teknik faaliyetlerin yürümesine yetecek ham madde kaynaklarına sahip oldukları anlaşılmaktadır. Tersane yetkilile-riyle ilgili birimler arasındaki yazışmalarda özellikle kereste, ham bakır, ham demir, ham kurşun, funda, yelken bezi, zift ve katran, boya, don yağı, reçine, ham kendir, üstüpü, safra gibi gemi inşasında ve kalafatlamasında

16 Stanford J. Shaw, a.g.e., s. 165-166.

224

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

kullanılan maddelerin genellikle ocaklık ya da avârız yöntemleriyle te-min edildiği ve bu hususta kayda değer bir zorluk yaşanmadığı gibi, bu maddelerin temini konusundaki emirlerin fazla zaman fasılası olmadan yerine getirildiği yine arşiv belgelerinden anlaşılmaktadır. Bu itibarla XVIII. yüzyıl sonunda Osmanlı donanmasının ham madde kaynakla-rının özellikle de kereste sağlayan arazilerin azalması ya da yok olma-sından dolayı gerilediği yönündeki yaklaşımlar gerçeği tam olarak yan-sıtmamaktadırlar. Örneğin XVIII. yüzyıl sonunda Osmanlılara kereste temin eden başlıca yöreler arasında Midilli, Kazdağı, Canik, Taşoz, Ru-meli, Rodos’a 60 mil uzaktaki Megri, Biga, İznikmid (İzmit), Kidros, Cide, Misivri, Ahyolu, Segen, Ayna adası, Gemlik, Domaniç, Gökâbâd, Gümül-cine, Karaağaç, Bolu, Mudurnu, Âbâd yaylası, Elmacık dağı, Sarı Ot dağı, Seferihisar, Mihaliçcik, Günyüzü, Gökçedağ, Beypazarı, Bergama, Tuzla, Ayvalık, Karahisar, Kurupazarı, Kozak, Soma, Kırkağaç, Akyazı, Darıçayrı, Sarıçayır ve Bidayic bulunuyordu. Hatta, ağaç kaynakları tükenen Fransa, İngiltere ve Rusya gibi bazı Avrupa ülkeleri Osmanlı Balkanları’ndan ve Karadeniz’den ağaç temin etmek için Bâbıâli’den defalarca talepte bu-lunmuşlardı17. Kalafatlama işleminde kullanılan funda, Üsküdar, Çengel, İstavroz ve Kuzguncuk’tan; ham demir, Samakovcuk ve İne adasından; funda kömürü, Midilli, Molva ve Kalonya’dan; ham bakır, Keban, Ergani, Tokat, Rus tüccarlarından ve nâdiren İngiltere’den; kurşun, Bozkır ma-denlerinden; yelken bezi ya da kirpas, Gelibolu, Çanakkale, Eğriboz, Mı-sır, Ege kıyıları, Benefşe ve Kıbrıs’tan; katran ve zift, Midilli, Sinop, Kazda-ğı, Alaylı, Ereğli ve Kapudağı bölgesine bağlı Edremit ve Gümrü’den; don yağı, Boğdan, Arnavutluk, Eflak, Varna, Galatz’dan; reçine, İskili, İskolar, İşkeron, İşkopolos gibi Akdeniz adalarından ve Eğriboz ve Çamlıca’dan; ham kendir Aydın’dan; üstüpü, Mısır’dan temin edilirdi18.

17 Tuncay Zorlu, Innovation and Empire in Turkey: Sultan Selim III and the Moder-nisation of the Ottoman Navy, Londra ve New York: I.B. Tauris Publishers, 2008, s. 16-20; Robert Greenhalgh Albion, Forests and Sea Power: The Timber Problem of the Royal Navy 1652-1862, Connecticut: Archon Books, 1965, s. 332-333. Ayrıca İngilizler’in Arnavutluk’tan meşe ağacı temin çabaları için bkz. Patricia K. Crimmin, “A Great Object with Us to Procure This Timber: The Royal Navy’s Search for Ship Timber in the Eastern Mediterranean and Southern Russia, 1803-1815,” International Journal of Maritime History, IV/2 (Aralık 1992), s. 83-115.

18 Tuncay Zorlu, Innovation and Empire in Turkey, s. 15-30.

225

T U N C A Y Z O R L U

Yeni Gemi Türleri

Bu dönemde özellikle üç ambarlı kalyon, iki ambarlı kalyon, kapak/kaypak/kapak açar/kapak kaldırır, fırkateyn, korvet, şalope, şehtiye, ateş gemisi, uskuna, kırlangıç, trabago, şebek gibi daha ziyade yelkenli gemi türlerinin inşasının önem kazandığı görülür. Kadırga tarzı kürekli ge-miler birdenbire ortadan kalkmasalar da, eskisi gibi donanmanın temel vurucu gücü olmaktan ziyade yelkenli gemilere yardımcı birimler olarak savaş dışı faaliyetlerde hizmet vermeye devam etmişlerdir19.

Yeni gemi türlerinin inşa edilmesi eski tersaneleri canlandırdığı gibi yenilerinin de faaliyete geçmesini sağlamıştır. Bu çerçevede Tersâne-i Âmire (İstanbul) olmak üzere Midilli, Sinop, Karadeniz Ereğlisi, Bartın, Amasra, Misivri, Kalas, Rodos, Kemer, Kıbrıs, Limni, Bodrum, Gemlik, Kal‘a-i Sultânî ( Çanakkale), Silistre, Sohum ve Çingâne İskelesi (Varna’nın kuzeyinde), yukarıda bahsedilen gemilerin inşa edildiği önemli tersane-ler haline gelmişlerdir. Osmanlı tersanelerinde inşa edilen gemilerin yanı sıra, para verilerek çeşitli ülkelerden ya da tüccarlardan satın alınan, Fas sultanının III. Selim’in tahta çıkışını kutlamak için göndermiş olduğu iki adet korvet örneğinde olduğu gibi hediye edilen gemiler ya da rakip do-nanmalardan çatışmalar sırasında ele geçirilen gemiler de Osmanlı do-nanmasının gemi potansiyelini oluşturuyordu20.

Gemi Topları

Kadırga yapımının yerini yukarıda bahsedilen yelkenli gemilerin al-ması, gemilerin ateş gücünün de artması anlamına geliyordu. Zira kadır-ga savaşları, toslama ya da bordalama yöntemleriyle icra edilen ve deniz üzerinde yapılan bir çeşit kara savaşları görünümündeyken yelkenli ge-milerle yapılan şavaşlar top gücünün ve menzilinin harbin sonucu üze-rinde son derece belirleyici olduğu çarpışmalardı. Kalyon tarzı yelkenli gemilerin her iki tarafında, anbar sayısına göre zaman zaman her üç am-bara da yerleştirilen çeşitli ebat ve isimlerde toplar kullanılmaya başlandı.

19 Tuncay Zorlu, a.g.e., s. 111.20 Enver Ziya Karal, “Osmanlı Tarihine Dair Vesikalar”, Belleten, IV/14-15 (1940),

s. 175-189.

226

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Önemli gemi topları arasında “şâhî, cehrin, saçma/çarha, misket, eynek/enik, darbzen, prangı, bacaluşka, kolomborno, şayka, obüs ve balyemez” gibi türler bulunuyordu21 ve bunlar genellikle Tersâne-i Âmire/ Mamûre Kârhânesi ile Tophâne-i Âmire’den sağlanıyordu. Bu toplarda kullanılan mermiler ise çoğunlukla Tersâne-i Âmire ve Galata Tophânesi’ndeki atöl-yelerde imal ediliyordu. Mermer, granit, ağır taş, metal, zincirle birbirine bağlı gülle ve üzüm salkımı mermi türleri arasında bulunuyordu. Mer-mer, Marmara adasından, demir Bulgaristan’daki Samakov ve Selânik’teki Pravişte madenlerinden gelmekteydi22.

Savaş Gemilerinin Bakır Levhalarla Kaplanması

Avrupa’da XV ve XVIII. yuzyıllar arasında gemilerin birçok kez fark-lı metallerle kaplanması girişimi görülmüştü. Fakat deniz zararlılarına karşı korunma amacıyla yapılan bu ilk denemeler, uygulamanın pahalı olması, pratik olmaması ve birtakım beklenmedik yan etkiler doğurma-sı yüzünden terkedilmişti. Ancak bakırın bir kaplama materyali olarak kullanılması çalışmaları XVIII. yüzyılın ikinci yarısında başlandı. 1764’te Alarm isimli bir İngiliz fırkateynine uygulandığında istenilen başarı ka-zanılamamıştı. Zira bakır levhalar geminin gövdesine çakılırken demir çiviler kullanılmış ve bu da o zamanlar bilinemeyen bir elektrolitik (pas-lanma, korozyon) etkiye yol açmıştı. 1783 yılına gelindiğinde bu sorun demir çivilerin yerini bakır çivilerin almasıyla çözüme kavuşturuldu. Bu tarihten sonra büyük tüccar gemilerinde kullanılmaya başlandı23.

Bu teknolojiyi yakından takip ettikleri anlaşılan Osmanlılar 1207 (1792-93) yılından başlamak üzere, gemileri “terredo navalis” gibi su za-rarlılarına karşı korumak, kalafatlama materyallerini bir arada tutarak

21 İdris Bostan, Osmanlı Bahriye Teşkilatı: VII. Yüzyılda Tersane-i Amire, Ankara: TTK, 1992, s. 177; Salim Aydüz, Osmanlı Devleti’nde Tophâne-i Âmire’nin Faa-liyetleri ve Top Döküm Teknolojisi, XIV-XVI. Asırlarda, doktora tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul: 1988, s. 416.

22 Tuncay Zorlu, a.g.e., s. 68. 23 Randolph Cock, “The Finest Invention in the World: The Royal Navy’s Early

Trials of Copper Sheathing, 1708-1770,” The Mariner’s Mirror: The Journal of the Society for Nautical Research, LXXXVII/ 4 (Londra: Greenwich National Maritime Museum, Society for Nautical Research, 2001), s. 446-447.

227

T U N C A Y Z O R L U

ömürlerini uzatmak, tamir masraflarını azaltmak ve daha süratle yol al-malarını sağlayarak geminin seyrini daha güvenli hale getirmek ama-cıyla, gemilerin karinalarının bir başka deyişle su ile temas eden alt ve yan kısımlarının bakırla kaplanması işlemini uygulamaya başladılar. Ta-bii bu teknolojinin bazı dezavantajlı boyutları da vardı. Örneğin, kulla-nılan bakır pahalı bir madendi ve işçilik de epeyce maliyetliydi. Ayrıca bir korozyon tehlikesi ve dolaylı olarak demir bağlantıların sökülmesi, karaya oturma durumunda kaplamaların düşmesi gibi durumlar her za-man meydana gelebilirdi. Ancak başlangıçta pek az bildikleri bu olumsuz şartları zaman içinde deneme yanılma yoluyla öğrenen Osmanlılar’ın bu teknolojinin avantajlarına daha fazla inandıkları ve yaklaşık otuz yıllık bir gecikmeyle de olsa uyguladıkları anlaşılıyor.

Teknolojinin uygulanma şekline gelince, başlıca Tokat, Ergani ve Ke-ban bölgelerinden, ayrıca Darphâne-i Âmire ve Tophâne-i Âmire’deki bulunan bakır stoklarından temin edilen ham bakır, Tersâne-i Âmire bünyesindeki “ mahzen-i sürb” adı verilen bakır deposunda stoklanıyordu. İhtiyaca göre haddehânede işlemden geçirilerek levha haline getirilen ba-kırlar gemilere korozyona yol açmayacak şekilde çivilerle çakılıyordu. En az kırk geminin III. Selim’in saltanat süresi içerisinde bu şekilde bakırla kaplandığını tespit edebiliyoruz. Bu teknolojinin daha çok kalyon, fırka-teyn ve korvet gibi savaş gemilerine, bazan da ince donanma gemilerine tatbik edildiği görülüyor.24

İlk Kuru Havuzun ( Havz-ı Kebîr) İnşası

Kuru havuz (dry dock), bir geminin, sudan arındırılmış tamamıyla kuru bir ortamda tamir edilmesine, arma donanımının, yani yelken vb. monte işlemlerinin yapılmasına veya gemi üzerindeki diğer işlemlerin yerine getirilmesine imkân sağlayan bir yapıdır. Deniz kenarında inşa edilen bu yapının iki tarafı kapalı olup denize bakan kısmı açılıp ka-panabilen bir kapı ile kapatılmıştır. Kapılar açılıp su ile beraber gemi içeri alınır ve daha sonra kapılar kapanır. İçerideki su pompalarla bo-

24 Tuncay Zorlu, “Ottoman Experience with Copper-Sheathing of the Warships”, Archives Internationales d’Histoire des Sciences, LV (Brepols 2005), s. 459-466.

228

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

şaltıldıktan sonra tahta bloklar ile sabitlenen gemi kuru ortamda tamir edilir.25

Osmanlı topraklarındaki ilk kuru havuz 1797-1800 tarihleri ara-sında Haliç’te inşa edilmiştir. Bugün “3 nolu havuz” olarak bilinen bu ilk kuru havuzun inşası konusunda Fransız ve İsveçli mühendislerin projeleri yarışmıştır. Sunulan projeler yetkili birimlerce değerlendiril-miş ve İsveç modelinin daha ekonomik ve pratik olduğu sonucuna varılarak kuru havuzun inşası işlemi havuz mühendisi A. E. Rhodé başkanlığındaki İsveç ekibine verilmiştir. İsveç ekibi Fredrick Ludwig Af Klintberg (gemi inşa mühendisi), Kihlberg, Schantz (deniz subayı), Mihrhen (deniz subayı), Weidenhelm (deniz subayı), Hörling, Malmen (gemi topçusu), Carlstrand, Hallen (teknik ressam), Lijorgen, Löng-ren (doğramacı), Leon (demirci), Bragran (taşçı), Elmström (makara-cı) ve Lakos’dan oluşuyordu. Bu kuru havuz kendi dönemi içerisinde birçok geminin üretimine ev sahipliği yapmakla kalmamış, daha sonra II. Mahmud ve Abdülmecid/ Abdülaziz dönemlerde inşa edilecek olan 2 ve 1 nolu kuru havuzlara da model teşkil etmiştir. 1801, 1806 ve 1814 yıllarında çeşitli tamirler geçiren kuru havuz 1874-1876 yılları arasında kara yönünde genişletilmiştir ve günümüzde de 3 nolu havuz olarak faaliyet göstermektedir26. 1803-1805 yıllarında, savaş gemilerinin ya-naştıkları, yeni gemilerin inşa edildiği veya onarıldığı bu kuru havu-zun sularını tahliye için Boulton & Watts yapımı bir buharlı makinenin kiralanması veya satın alınması konusunda ilk defa İngilizler’le mü-zakerelere başlanmıştır. İlk buhar makinesini 1797’de Portsmouth’daki kuru havuzun sularının tahliyesi için kullanan İngilizler’le, Haliç’teki kuru havuzun hacmi, gereken makinenin özellikleri, teknik yardım ve maliyet gibi birçok mesele hakkında yazışmalar yapıldığı bilinmekte-dir. Ancak bu görüşmelerin yakın bir zaman içerisinde pratiğe aktarıl-dığı görülmemektedir27.

25 Robert J. Winklareth, Naval Shipbuilders of the World: From the Age of Sail to the Present Day, Londra: Chatham Publishing, 2000, s. 362.

26 İdris Bostan, “Osmanlı Bahriyesinde Modernleşme Hareketleri I: Tersanede Büyük Havuz İnşası (1794-1800),” 150. Yılında Tanzimat, Ankara 1992, s. 69-90.

27 Tuncay Zorlu, Innovation and Empire in Turkey, s. 42-46.

229

T U N C A Y Z O R L U

Yeni Gemi İndirme Yöntemi

Geleneksel indirme yöntemi, gemilerin inşası ve donanımı karada tamamlandıktan sonra denize indirilmelerini öngörürdü. Uygulanması hem zor olan hem de çok sayıda insan gücü gerektiren bu sistem gemi kerestelerinin çökmesine de yol açabiliyordu. Zira denize indirme sıra-sında gemi tüm donanımıyla iyice ağırlaşıyordu ve kerestelere baskı yapı-yordu. Fransız gemi mühendisi Le Brun’un 9 Şâban 1209’da (1 Mart 1795), ilk defa Arslân-ı Bahrî isimli 59 zirâ uzunluğundaki bir kalyonun denize indirilmesinde farklı bir uygulamaya gitti. Buna göre kalyon lumboz se-viyesine kadar kızaklar üzerinde inşa edilmiş ve geminin diğer kısımları denize indirme işleminden sonra tamamlanmıştı. Takriben kırk yıl ka-dar sürdüğü anlaşılan bu yeni yöntem, gemi indirme sırasında keresteler üzerine binen basıncı azaltmakla kalmıyor, işçi sayısının da azalmasını sağlayarak ekonomik bir avantaj sağlıyordu. Geminin denize indirilmesi özel bir törenle gerçekleştiriliyordu. Bunun için müneccimbaşından bir uğurlu saat tespit etmesi isteniyor, padişah, sadrazam, şeyhülislâm, kap-tan paşa ve diğer önde gelen devlet admalarına yazılı davetiyeler gön-deriliyor, gemilerin üzerine âvize denilen süsler iliştiriliyordu. Padişahın geminin indirilişini izlemesi için özel bir platform hazırlanıyor ve tören sırasında, kurbanlar kesiliyor, dualar ediliyor, emeği geçenlere makam-larına uygun kürkler ve hediyeler veriliyordu. Bu arada gemilerin fizikî özelliklerine, fonksiyonlarına, türlerine ve düşman donanmalarına veril-mek istenen mesaja göre, isimlendirilmesi de bu vesile ile yapılıyordu28.

Yeni Tesisler ve Araç-Gereçler

III. Selim devri, gemi teknolojisini besleyecek hemen her teknik alanda önemli adımların atıldığı bir dönemdir. Küçük Hüseyin Paşa’nın girişim-leriyle 1802-1803’te Tersâne-i Âmire’yi çevreleyen eski duvarlar yıkılarak

28 Bu konunun ayrıntılı bir incelemesi için bkz. Tuncay Zorlu, “Ottoman Ship Launching Ceremonies: A Practice between Symbols and Rites”, International Review of Turkology (IRT), I/1 (2008), s. 55-63; Gemilerin isimlendirilmesi ve isimlerin etimolojik değerlendirmesi için bkz. Tuncay Zorlu, “Secrets Hidden in the Ottoman Ship Names”, Essays in honor of Ekmeleddin İhsanoğlu, I (So-cieties, cultures, sciences: a collection of articles), (İstanbul: IRCICA, 2006), s. 633-642.

230

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

daha önceden Aynalıkavak Kasrı’na dahil olan geniş bir alan buraya ek-lenmiş ve bu gelişme Tersane işçileri ile Kasımpaşa’daki denizciler ara-sındaki iletişimin artmasını sağlamıştır. Ayrıca gemi demiri ya da çıpa denilen ekipmanların üretimi için bir “ lengerhâne”, gemi modellerinin ve planlarının çizildiği, ölçümlerinin ve tasarımlarının yapıldığı bir “ endâ-zehâne” bu dönemde inşa edilmiştir. 1795-96’da yelkenli gemilerin artan yelken bezi ihtiyacını karşılamak üzere Tersâne-i Âmire’de Darağacı mev-kiinde İsmâil Hulûsi Efendi’nin girişimleriyle bir Kirpâshâne/ Yelkenhâne kurulmuştur. Dokuz büyük geminin aynı anda İstanbul’da inşasını ve tamirini mümkün kılmak üzere Hasköy’de ve Ayvansaray’da ikişer adet yeni inşa tezgâhları ve aktif durumda olmayan ateş gemileri ile diğer kü-çük gemi türlerini kötü tabiat şartlarına karşı muhafaza edebilmek için Kâğıthane’de korunaklı yapılar inşa edilmiştir. Mayıs 1796’da gemilerin kaplanmasında kullanılan bakır levhaların işlenmesini sağlamak ve daha önceleri Humbarahâne’de hazırlanan bakırların israf olmasını engelle-mek amacıyla Temürhâne bünyesinde bir Nühashâne kurulmuştur. 1798 yılında, daha önceden inşa edilen ahşap kalafatlama platformları yıkı-larak bunların yerine kârgir platformlar inşa edilmiştir. Böylece her se-kiz-on yılda bir yenilenmesi ya da onarılması gereken bu mekânlar daha uzun ömürlü hale gelmiş ve birçok geminin aynı anda tamirini mümkün kılmıştır. 1796-97 yılı ile 1801 yılı arasında, bakırla kaplanacak kalyonlar-da kullanılacak olan iğnecikler ve zebanlar gibi bazı bakır ekipman ve diğer aletlerin imali için yeni fırınlar ve ocaklar inşa edilmiş ve faaliyete girmiştir.

Döneme ait dokümanlar, “macuna/maçula maa cerr-i eskâl” ismiyle anılan bir mekanik vinç yapımından da bahsederler. Bu araç, Tophâ-ne-i Âmire’de ve Hasköy ve Tophane’sinde dökülen topların Humbaracı Ocağı’na nakledilmesinde, büyük humbara havanlarının iskeleden kal-dırılarak top kundakları üzerine yerleştirilmesinde kullanılmak üzere tasarlanmıştı. Nakliye ve iş gücü masraflarının kısılması da öngörülen amaçlar arasındaydı. Bu yeni tasarım için, daha önceden kullanılan İn-giliz yapımı mekanik bir vincin örnek alındığı belirtilmektedir. İsmail Ferruh Efendi, vinçlerde kullanılan makara takımları ve tamamlayıcı do-nanım konusunda da özellikle İngiltere’den taleplerde bulunulduğunu ve bu konuda aracılık ve danışmanlık görevi gördüğünden bahsetmektedir.

231

T U N C A Y Z O R L U

Yine bu çerçevede gemi direklerinin yerlerine yerleştirilebilmesine imkân sağlayacak olan montaj düzeneklerinin inşası; gemi üzerinde ve sintinede biriken suların boşaltılmasında ve çıkması muhtemel yan-gınların söndürülmesinde kullanılacak olan “ateş tulumbası” da denen yeni icat tulumba ve pompaların alınması, Fransız gemi mühendisi Le Brun’un isteği ile 1795-96’da gemi inşasında kullanılmak üzere yeni tarz bakır çivilerin üretimine başlanması, gemilerdeki yangın ihtimalini en-gellemek için, daha önceden kullanılan ahşap barut ve boya kutularının ya da kaplarının yerini bakır kapların alması da bu dönemin kazanımları arasındaydı29.

Merkezî Mutfak ve İâşe Sistemine Geçiş

Bu dönemde bilhassa gemilerdeki mekânın verimli kullanılması ve gemi düzeninin sağlanmasına dönük bazı adımların atıldığı da görülü-yordu. Önceleri gemiye binen mürettebata muayyen bir süre için kendi-sine yetecek miktarda erzak verilirdi. Mürettebat sefer süresinde geminin farklı bölgelerinde kendi yemeğini küçük ocaklarda kendisi pişirir ve yerdi. Bu durum, mürettebatın dikkatsizliği ve ihmalleri sonucunda yan-gınlara yol açabiliyordu. Söz konusu tehlikeyi bertaraf etmek için yeme-ğin pişirilmesi, dağıtılması ve yenmesini düzenleyen merkezî bir mutfak ve iâşe sistemi kuruldu. Buna göre mürettebata cuma ve pazartesi gecesi akşam yemeğinde pilav diğer günlerde ise çorba, kahvaltıda zeytin sala-tası verilmesi kararlaştırıldı. Bununla birlikte, muhtemel yangınlara karşı geminin bordalarının ahşap olan iç kısımları metallerle kaplandı30. Bazı tarihçiler bu sistemin ilk defa 1794 yılında Bahr-i Zafer gemisine uygu-landığını iddia ederken31 diğerleri ise bu gemiyle birlikte Humâ-yı Zafer gemisine birlikte tatbik edildiğini öne sürerler32. Sonuç itibariyle, bu yeni sistemin getirdiği düzenlemeler, gemilerdeki beslenme alışkanlıklarının

29 Tuncay Zorlu, Innovation and Empire in Turkey, s. 38-56.30 Mahmud Râif Efendi ve Nizâm-ı Cedîd’e Dâir Eseri (nşr. Kemal Beydilli-İlhan

Şahin, s. 57.31 Stanford J. Shaw, “Selim III and the Ottoman Navy,” Turcica: Revue d’Etudes

Turques, I (1969), s. 220.32 Ali Haydar Alpagut – Fevzi Kurtoğlu, Türkler’in Deniz Harp Sanatına Hizmet-

leri, İstanbul: Deniz Matbaası 1936, s. 48; Hayati Tezel, Anadolu Türkleri’nin

232

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

bir program çerçevesinde yürümesini sağlamakla kalmadı, aynı zamanda gemilerdeki boş mekân miktarını arttırarak, daha fazla top yüklenebilme-sine ve dolayısıyla da gemilerin ateş gücünün artmasına zemin hazırladı.

Seyir Defteri Kullanımının Başlaması ve Navigasyonda Gelişmeler

Gemilerin navigasyon ya da seyirleriyle ilgili olarak önemli gelişme-ler yaşandı. İlk defa gemilerde “seyir defteri” ya da “ seyir jurnali” (logbo-ok) adı verilen kayıtlar tutulmaya başlandı. Bu defterler yanında seyir tâlimatlarını ve düzenlemelerini içeren ve “ kavâid-i bahriyye” adı verilen belgelerin gemilerde taşınması kuralı getirildi. Ayrıca tüm kaptanlardan Pîrî Reis’in Kitâb-ı Bahriye isimli eserini yanlarında taşımaları ve bu ese-re yeni gözlem ve tecrübeleriyle katkıda bulunmaları istendi33. Gemiler-de denizin derinliğini ve zemin yapısını tespite yardımcı olan iskandil, kum saati (saat-i rîk), el saati (fula), kadran (rubu‘ tahtası), gemi pusulası, ahşap gönye, pergel, resimli küre (musavver kebîr kürre-i semâ), stratejik ve tahkimatlı bölgeleri gösteren haritalar vb. birçok alet ve edevatın bu-lundurulduğu ya da bunların eğitici amaçla kullanıldığı anlaşılıyor. Özel-likle 23 Kasım 1803 tarihinde Raşid Efendi metrukatından devralınan ve devlet tarafından Mühendishâne Kütüphanesi için satın alınan malzeme-nin listesi bu konuda aydınlatıcı bilgiler sunmaktadır34.

III. Selim’in Yabancı Uzman İstihdamı Politikası

III. Selim modernleşme hareketlerini devam ettirirken tek bir ülkeye bağlı kalmaktan ziyade farklı ülkelerden teknik yardım almaya özen gösteren bir uluslararası politika izleyerek bu ülkeler arasındaki rekabet-ten faydalanma yoluna gitti. Öyle ki, Stanford Shaw bu politikaya, “III. Selim birçok açıdan, kendi ülkesini geliştirmek için kendisinden daha

Deniz Tarihi 1, İstanbul: Dz.K.K., 1973; Ali İhsan Gencer, Bahriye’de Yapılan Islahat Hareketleri ve Bahriye Nezareti’nin Kuruluşu (1789-1867), s. 44.

33 Alpagut – Kurtoğlu, Türkler’in Deniz Harp Sanatına Hizmetleri, s. 48. İ. Bülent Işın, Osmanlı Bahriyesi Kronolojisi 1299-1220, Ankara: Deniz Kuvvetleri Komu-tanlığı, 2004, s. 152.

34 Kemal Beydilli, Türk Bilim ve Matbaacılık Tarihinde Mühendishane, Mühendis-hane Matbaası ve Kütüphanesi 1776-1826, s. 374-377.

233

T U N C A Y Z O R L U

güçlü devletler arasındaki rekabetleri kullanan ve avantaja dönüştüren belki de ilk hükümdardı” ifadesiyle dikkatleri çeker35. Gerçekten de uyguladığı, kaliteli teknisyene ya da subaya yüksek ücret politikasıyla Osmanlı topraklarında çalışmayı yabancı mühendisler için cazip hale getirdi. Yabancı mühendisleri sadece teknolojiyi uygulamaları için değil, aynı zamanda yerli teknisyenleri eğitmeleri için de getirtti.

Bu dönemde Osmanlı topraklarına gelen yabancılar, geliş şekilleri ve istihdam alanları açısından iki ana kategoride ele alınabilirler. Birinci grup, mühendisler, harp sanatını öğretmek üzere gelen ofiçyaller ya da subaylar, muhtelif branşlarda hüner sahibi olan işçiler, hekimler ya da cerrahlardan oluşurken, ikinci grup, yabancı ülkelerin İstanbul’daki elçi-leri vasıtasıyla gelenler, devlet ileri gelenlerinin girişimleri ile temin edi-lenler, ikamet elçileri tarafından bulunanlar ve son olarak herhangi bir aracı olmaksızın kendi girişimleri ile gelenlerden oluşmaktaydı36. Özel-likle Fransız, İsveç ve İngiliz mühendislerin topçuluk, tüfek ve mermi yapımı, gemi ve havuz yapımında ve tersane tesislerinde etkin oldukları görülmektedir.

Top ve tüfek imaliyle ilgili bölümde Fransız Guion Pampelonne, Au-bert ve Cuny ve İspanyol Volla’nın katkılarından bahsetmiştik. Ancak, Fransız gemi inşa mühendisi Jacques-Balthasard Le Brun yabancı mühen-disler içerisindeki en etkili isim olarak karşımıza çıkmaktadır. Gemi inşa mühendisliğine ilâve olarak Hendesehâne’de gemi inşa dersleri vermiş, Deniz mühendishânesinin eğitim programının ve tâlimnâmesinin hazır-lanmasında aktif rol üstlenmiş, gemicilikle ilgili aletler ve düzenekler imal etmiş, diğer gemi mühendis ve mimarlarına modeller ve ölçüler göndere-rek katkılarda bulunmuş, böylece birden fazla büyük geminin aynı anda denize indirilmesine öncülük etmiş ve yeni kalyon indirme tekniklerini Osmanlılar’a tanıtmış ve uygulamıştı. Bizzat inşa ettiği gemiler arasında, 59 zirâlık Arslân-ı Bahrî kalyonu, 33 zirâlık Selâbetnümâ korveti, 47 m. uzunluğundaki 122 toplu dev Selimiye kalyonu, 53 zirâlık 50 toplu Mes-ken-i Gāzî fırkateyni, 47 m. uzunluğunda 82 toplu Bâdi-i Nusret kalyo-nu, 47 metrelik 82 toplu Tâvus-i Bahrî, 53 zirâlık 50 toplu Bedr-i Zafer

35 Stanford J. Shaw, Between Old and New, s. 141.36 Kemal Beydilli, a.g.e., s. 85.

234

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

fırkateyni bulunuyordu. Başka mühendislerle birlikte inşa ettiği gemiler de vardı. Bunlar arasında mühendis Antoin ile beraber ya da Antoin’e verdiği tâlimatlarla inşa edilen 37 zirâ uzunluğunda ve 26 toplu Cengâ-ver, Şücâ-i Bahrî, Sâika-bâd ve Âteşfeşân korvetleri Le Brun’un katkılarını anlatmaya yeter. Fransa’dan daha çok ikili antlaşmalar yoluyla gelen di-ğer önemli Fransız mühendis, teknisyen ve mimarları arasında gemi inşa mühendisi Jean-Baptiste Benoit ve oğlu Honoré Benoit, kalafatçı Kiryas, yelkenci Petri, Adriya, mimar Antoine, demirci Casey, su altı mimarı ve hidrolik mühendisi Ferregeau, mühendis Duşan Dumat, jeodezi mühen-disi A. L. Barabé, teknik ressam L. I. Castellan, oymacı Joseph Benoit, ma-kara yapımcıları Marko Vasalu ve aynı işi yapan dört oğlu: Şarlo, Antuvan, Petro ve Nikola, kartografya, coğrafya ve seyir hocası Paralé, gemi inşa mühendisi Penyola, mühendis Emenili Enegli, kılavuz Rikali, bileğici Pet-ro, mühendis Romus, mimar Tortil, mimar, teknik ressam ve mühendis François Kauffer, mühendis Antoine, tahkimat işlerinde çalışan istihkamcı general Le Baron de Juchereau de St. Denys bulunmaktaydı37.

İsveçli mühendisler de önemli katkılarıyla dikkat çekmektedir. Önde gelen mühendisler arasında gemi inşasında çalışan A. E. Rhodé, Fred-rick Ludwig Af Klintberg, deniz subayları Kihlberg, Schantz, Mihrhen, Weidenhelm, Hörling, gemi topçusu Malmen ve Carlstrand, teknik res-sam Hallen, doğramacı Lijorgen ve Löngren, demirci Leon, taşçı Brag-ran, makaracı Elmström ve Lakos bulunuyordu. İsveçliler’in en büyük katkısı ilk kuru havuzun inşasında kendisini gösterir. Bu heyetin başkanı ve en önemli mühendisi hiç şüphesiz su altı inşaatları uzmanı olan A. E. Rhodé’dir. Rhodé, kuru havuz dışında dokuz adet gemi inşa tezgâhı da yapmış, bu arada 102 adet ahşap çalışma tezgâhı inşa etmiş ve birçok alet ve ekipman imal etmiştir. Bunların içinde su seviyesinin altında sürdürü-len inşaatları gözlemlemek için su altı dürbünü adını verdiği bir düzenek de vardır38. Gemi inşa mühendisi Fredrick Ludwig Af Klintberg ise 35

37 Mustafa Kaçar, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Askeri Teknik Eğitimde Modernleş-me Çalışmaları ve Mühendishanelerin Kuruluşu (1808’e Kadar)”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları II, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1998, s. 69-137.

38 İdris Bostan, “Osmanlı Bahriyesinde Modernleşme Hareketleri I: Tersanede Büyük Havuz İnşası (1794-1800),” 150. Yılında Tanzimat (1992), s. 69-90; Bostan,

“Osmanlı Bahriyesi’nin Modernleşmesinde Yabancı Uzmanların Rolü,” s. 183.

235

T U N C A Y Z O R L U

zirâ uzunluğunda ve 26 toplu Rehber-i Nusret korvetini, 59 zirâlık 76 toplu Kaplan-i Bahri kalyonunu ve 33 zirâlık 22 toplu Meserret-i Bahir korvetini inşa etmiştir.

İngiliz teknisyenler arasında gemi inşacısı Daniel, önceden Thames nehrindeki gambotları inşa eden Richard White, havuz mimarı Olaf, ve-rilen görevde sorumsuzluk göstererek ortadan kaybolmasıyla iki ülke arasında küçük çaplı bir diplomatik krize yol açan gemi inşacısı Spurring bulunuyordu. Bu isimlere ilâve olarak, doğrudan doğruya denizcilikle bağlantılı olmasa da General Koehler komutasındaki asker ve subaylar da özellikle Mısır’ın Fransızlar tarafından işgalinde Osmanlılar’ın yanın-da teknik ve askerî hizmetlerde bulunmuşlardır.

Fransız, İsveç ve İngilizler’in yanı sıra zaman zaman diğer uluslara ait teknisyenlerin de Osmanlılar için çalıştığını görmekteyiz. Tersane’de yeni yapılan ve özellikle tüfek ve kurşun imal eden silâh fabrikasında teknis-yen olarak çalışan İspanyol Wloa/Volla ile hemşehrisi Miguel bunlar ara-sında sayılabilir. Ayrıca Silistre’deki köprüyü inşa eden Avusturyalı köprü mimarı Andon/Antoin ile mühtedi teknik ressam Mustafa, Tersane’deki gemi inşa işlerinde çalışan Cenevizli demirci Yakomi, Venedikli maran-goz Yozop da bu çerçevede değerlendirilebilirler.

Çeşitli görevlerde hizmet veren yabancı teknisyen ve subayların yanı sıra gayrimüslim Osmanlı tebaası olup da daha çok gemi mimarı, alet/ekipman imalâtçıları, marangoz, demirci, hafif silâh tamircisi, mimar, oy-macı, kuru havuz sıvacısı, deniz cerrahı ve hammal sıfatlarıyla faaliyet gösteren yerel unsurlar da önemli çalışmalar yapmışlardır. Bunlar arasın-da 1793-94 yılında Kemer’de 45 zirâlık 42 toplu ve bakırla kaplı Gazâl-ı Bahrî isimli fırkateyn ile 27 zirâlık 22 toplu ve yine bakırla kaplı Mürg-i Bahrî korvetini inşa eden gemi mimarı Çamlıcalı Kalfa-Mimar Kara Yor-gi; kuru havuzun inşasında bir gemi mühendisinin maiyetinde ayak mi-marı ve marangoz olarak çalışan Petro ve Manol Kalfa; dağ mimarı Antu-van; burgucubaşı Anesti ve Vasıl Kalfa; burgucubaşı ve başmimar Nikoli Kalfa ve Anastas Kalfa; hammalbaşı Petro; ayak mimarı ve burgucubaşı Dimitri Kalfa; mühendis Tanaş, ikinci mimar Isterbo/Isterbiyo; dağ mü-hendisi Yani; Bodrum’da 1790 yılında 51 zirâlık 66 toplu Hilâl-i Zafer kalyonunu inşa eden mimar Papaço (Joseppo) Kalfa ; 1794’te Gemlik’te

236

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

57 zirâlık 74 toplu Ejder-i Bahrî ile 59 zirâlık 76 toplu Beşâretnümâ kal-yonlarının mimarı Nevsim Kalfa; Sinop ve Bodrum’da 55 zirâlık 72 toplu Feyz-i Hüdâ, 47 zirâlık 60 toplu Fâtih-i Bahrî, 53 zirâlık 68 toplu Pertev-i Nusret, 57 zirâlık 74 toplu Şehbâz-ı Bahrî, 59 zirâlık 74 toplu Heybetendâz isimli kalyonların mimarı Nikolay/Nikoli Kalfa; paşa gemisinde baş ma-rangoz olarak çalışan Hristo; kapudâne gemisinde marangozluk yapan Mavri; Limni’de 1796 yılında inşa edilen 51 zirâlık 50 toplu Şevketnümâ kalyonunun mimarı Filip (Philip) Kalfa; Tersane’deki kuru havuzun in-şasında duvar ustası olarak görev yapan ve Fransız mimar Romus ile birlikte Rodos Limanı’nın derinleştirilmesinde çalışan Trandafil Kalfa; ismi Şubat 1805 bahriye düzenlemeleri kararları doğrultusunda Tersâne-i Âmire’deki büyük havuz yakınında inşa edilen ve yirmi dört saat hizmet veren bir hastahane kadrosuyla bağlantılı olarak zikredilen doktor Maso-raki ve cerrah Arbili yine dönemin önemli simaları arasında gözüküyor39.

Yabancı teknisyenlerle gayrimüslim Osmanlı tebaası yanında olduk-ça eskiye dayanan gemi inşa tecrübeleri olan müslüman yerli unsurların katkılarını da göz ardı edemeyiz. Bunlar arasında Tersâne-i Âmire baş-mimarı İsmail Kalfa/Halîfe idârî görevleri yanı sıra 1789-1793 tarihleri arasında Bahr-i Zafer ve Âsâr-ı Nusret isimli kalyonların inşasını ger-çekleştirmişti. Hammâmîzâde Ahmed 1792-93’te Silistre’de inşa edilen 37 zirâ uzunluğunda ve bakır kaplı Ferahnümâ korvetinin mimarıydı. Gül-şen Bey, 1797’de Sohom’da inşa edilen 24 toplu, 59 zirâlık Kilidü’l-Bahir fırkateyninin mimarlığını yapmıştı. Bir başka gemi mimarı Numan Bey 1795’te Kalas ve Tersâne-i Âmire’de 10 toplu, 37 zirâlık gemiyi ve 51,5 zirâ-lık bir başka geminin inşasını gerçekleştirmişti. Daha sonraları 1798 ve 1804’te Gemlik Tersanesi’nde başka kalyonlar inşa ettiği bilinmektedir. Konyalı Ebûbekir ise 1791 yılında Midilli’deki tezgâhlarda 51 zirâ uzun-luğunda bir kalyon yapmıştı. Ayrıca Fransız gemi mühendisi Le Roy’dan gemi inşa dersleri alan Kaptan Ahmed Hoca İsveçli mühendis Rhode’ye asistanlık yapmış ve daha sonra da 1796 yılında Midilli’de Zîver-i Bah-rî adlı kalyonu tamamlamıştı. Rhode, onun başarılarını takdir ederek onu 26 Ocak 1797’de Bahriye Mühendishânesi’ne başhalife tayin etmişti. Bir başka önemli isim de Fransız gemi mühendisi Le Brun’a başkalfalık

39 Tuncay Zorlu, Innovation and Empire in Turkey, s. 97-98.

237

T U N C A Y Z O R L U

yapan Seyyid Mustafa Hoca/Molla Mustafa’dır. Le Brun’dan “nisbet-i hendesiyye üzre sefâin inşasını” tahsil eden Molla Mustafa 1796 yılında Kalas’ta 41 zirâ uzunluğundaki Bûlheves isimli fırkateyni inşa etmiş ve 1797’de Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun’a ikinci kalfa olarak atanmış-tır. Hatta II. Mahmud döneminde bile hizmetlerine devam etmiştir. Bir başka önemli isim Mühendis Selim Ağa, Selim Efendi ya da İngiliz Se-lim olarak bilinen Müslümanlığı sonradan kabul ederek 1792’de Osmanlı hizmetine giren Baily’dir. Bender Kalesi’nin inşasında, Dinyester ve Tuna nehirlerinin istihkam amaçlı keşif gezilerinde, Hüseyin Rıfkı Tamânî ile beraber 27 Ocak 1797’de Usûl-i Hendese isimli kitabın kaleme alınmasın-da, Fransız işgaline karşı Mısır’da savunma işlerinde, Mühendishâne’deki İngilizce, Fransızca ve İtalyanca hendese, kale yapımı ve kuşatması, geçici siper kazma, köprü yapımı gibi konulardaki kitapların ve dünya atlasının tercümesinin hazırlanmasında, kitaplardaki enstrümanların çizilmesin-de ve uygulamasının gösterilmesinde hizmetler sunmuş, balon uçurma denemeleri yapmış, havai fişek üretiminde çalışmıştır. Yeni icat edilen ateş tulumbalarının çalışma mekanizmaları ve imalâtını öğrenmek üzere 1803-1804 yılında İngiltere’ye gönderilmiş, büyük havuzun sularını boşal-tılması için İngiltere’den buharlı makine alınması veya kiralanması husu-sunndaki yazışmalarda önemli görevler görmüştür.

Yukarıdakilere ilâve olarak başka gemi mimarları da zikredilmekte-dir. Haklarında fazla bilgi sahibi olamadığımız bu isimler arasında İsmail, Çakır Ali, Fidanoğlu Mehmed, Kalaslı Ali, Gümüşhaneli Hacı Mustafa, Ali Halife, Samatyalı oğlu Mustafa Halife, Hâfız Hâce, Ali Hâce, Muhammed Hâce, Costa, Küçük Mustafa Hâce, Giridî Ahmed Hâce, Tahir Hâce, İstan-bullu Abdullah Hâce ve Mimar Tanaş Kalfa, Osman Efendi, Ahmed Hâce, Hâfızzâde Eşref Hâce, Çavuşbaşızâde Halil Hâce, Gemiağasızâde Ahmed Hâce, Miftahağasızâde Cafer Hâce, Kasımpaşalı Süleyman Hâce, Yeniçeş-meli Hâfız Râşid Hâce, Kolancızâde Muhammed Hâce, Atıyye Kapudan-zâde İsmail Hâce, Tophaneli Seyyid Muhammed Hâce, Ali Kapudanzâde Muhammed Hâce, Kerânecizâde İsmail Hâce, Kabataşlı Hâfız Ârif Hâce, Kapudanzâde Mustafa Hâce, Flemenk Kapudanzâde Salih Hâce, Hacı Osmanzâde Ali Hâce, Tophaneli Ahmed Hâce ve Hâce Efendizâde Şa-kir Hâce, İbrahim Kapudanzâde Selim Hâce, Asitaneli Salih Hâce, Riyâ-le Beyzâde Salih Hâce, Mutemed Said Ağa, Kâtib Mehmed Emin Efendi,

238

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Mahzenci Dede Mustafa, Divanhâne çavuşu Mustafa, Tosyalı Mehmed, Gebzeli Mehmed Kaptan, Seyyid Ahmed, Ser-hammâl Cezal, Hacı dök-meci Süleyman, lağımcıbaşı Lutfullah, Hasan, Dolab reisi Mehmed Reis, İbrahim Çavuş, ve taşçı kalfası Tahir’in isimleri zikredilebilir.40

Sonuç

XVIII. yüzyıl sonlarından itibaren Fransız, İsveç ve İngiliz mühendisler, subaylar ve ofiçyaller, her şeyden önce yeni, silâh, top ve barut üreti-mi, gemi inşa ve indirme metotları, kuru havuzların yapılması, yeni alet ve edevatın imali gibi konulardaki hizmetleriyle Osmanlı teknolojisine önemli katkılarda bulundular. Özellikle III. Selim’in izlediği uluslararası denge politikası, diplomatik ve siyasî manevraları, önde gelen Avrupa ülkelerinin başkentlerine gönderdiği dâimî elçilerden aldığı raporlar ışı-ğında ve uyguladığı vasıflı elemanlara yüksek ücret verme politikasıyla İstanbul yabancı mühendisler ve subaylar için büyük bir cazibe merkezi haline geldi. Bu politika öylesine etkili oldu ki ellerinde resmî belgelerle ve tavsiye mektuplarıyla gelen resmî mühendis ve subayların yanı sıra bireysel olarak ya da gruplar halinde gelen hünerli/hünersiz birçok kişi Osmanlı başkentinde kendisine çalışma fırsatı bulma çabası içine gir-di. Hatta içlerinden bazılarının, meselâ bir hıristiyan hekimin, iş bul-ma amacıyla ve kendi deyimiyle “Osmanlılar nezdinde iltifata mazhar olabilmek” için kendi isteğiyle Müslüman olduğu görüldü. Aslında tüm bunlar Osmanlılar’a geniş bir insan havuzu içerisinden seçim yapma fır-satı veriyordu. Osmanlılar bu insan havuzu içerisinden liyakate dayalı olarak ve imtihanlardan geçirerek yaptıkları seçimleri sonucunda hü-nersiz ve sahte teknisyenleri kolayca ayıklayabiliyordu.

III. Selim’in yabancı eleman istihdamıyla ilgili politikası aslında iki uzun dönemli sonuca yol açacaktı. Her ne kadar yabancı mühendislerin yoğun olarak görevlendirilmeleri uzun vadede Osmanlı Devleti’ni tek-nolojik bağımlılığa götüren sürecin ilk ipuçlarını verse de yabancı mü-hendisler, geleceğin yerli gemi ve havuz yapımcılarının yetişmesinde ve yeni savaş taktiklerinin tanıtılmasında verimli bir eğitim platformunun oluşmasına katkıda bulunucaklardı. Örneğin, 1821-1825 yıllarında Manol

40 Tuncay Zorlu, a.g.e., s. 98-109.

239

T U N C A Y Z O R L U

Kalfa ile beraber II. kuru havuzu inşa edecek olan başmühendis ve Mü-hendishâne hocası Abdülhalim Efendi ve 1857-1870 yılları arasında III. kuru havuzu yapan ve 1874-1876’da ilk kuru havuzun genişletilmesi çalış-masını yürüten Vasil Kalfa daha önce yabacı mühendislerin yürüttükleri projeler sırasında bilgi ve tecrübe kazanmışlardı.

Daha önceden geleneksel yöntemlerle gemi inşa sektöründe çalışan ustalar ve mimarlar bu tecrübelerini yabancılardan edindikleriyle sentez-leyerek kendilerini geliştirme fırsatı da bulmuşlardı. Tersane başmimarı İsmail Kalfa/Halîfe, Hammâmîzâde Ahmed, Gülşen Bey, İnegöllü Numan Bey, Ahmed Hâce, Seyyid Mustafa Hoca ve Konyalı Ebûbekir bunlardan sadece birkaçıdır. Sonraki yıllarda yerli gemi inşa mühendisleri büyük işlere imza attılar. Mühendis Mehmed Efendi ve mimar Mehmed Usta, 64,48 m. uzunluğunda, 128 toplu ve 1280 insan kapasiteli büyük Mah-mûdiye kalyonunu inşa ettiler. 1245 (1830) yılında inşa edilen bu kalyon bir süre zamanının en büyük gemisi olma özelliğini korumuş, Sivastopol bombardımanındaki faaliyetleriyle bir efsane haline gelmiş ve “ gazi” un-vanı almıştı. Aynı yıl içerisinde mimar Mehmed Efendi ve Hasan Kalfa 64 toplu Şerefresân fırkateynini başarıyla tamamlamışlardı41.

Gerek yerli gerekse yabancı teknisyenlerin ve subayların çalışmala-rı sonucunda birçok yenilik yaşandı, ipek, cam, porselen, kâğıt ve barut imalâthaneleri açıldı. Zengin ham madde kaynakları ve iyi işleyen haber alma kanalları sayesinde, yeni tarz yelkenli gemiler inşa edildi. Gemiler bakırla kaplanmaya başlanarak zaman, işçilik ve malzeme tasarrufuna gidildi. Haliç’te İsveçli mühendislerce inşa edilen ilk kuru havuz gemile-rin kuru ortamda inşasını ve tamirini mümkün kıldı. Gemi demirlerinin yapıldığı lengerhâne ve gemi plan-projelerinin çizildiği endâzehâne atöl-yeleri inşa edildi. Yeni gemi direği monte makineleri ve ateş tulumbaları ihdas edildi. Yeni gemi indirme metodu benimsendi, ilk defa gemi jurnali ya da seyir defteri tutulmaya başlandı ve gemilerde yeni bir mutfak ve iâşe sistemi kuruldu.

41 Tuncay Zorlu, “III. Selim ve Osmanlı Deniz Gücünü Modernleştirme Çabaları”, Türk Denizcilik Tarihi, (ed.) Salih Özbaran, İdris Bostan, Zeki Arıkan, Lütfü Sancar, (İstanbul: Deniz Basımevi, 2009), I, 73.

240

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Peki, bu dönemde atılan teknolojik adımlar uzun vadede gerçekten de başarılı oldu mu? Bu konuda Günhan Danışman büyük bir sanayileşme fırsatının kaçırıldığını savunmaktadır. Danışman, XVIII. yüzyılın ikinci yarısında ve özellikle de III. Selim döneminde Osmanlılar’ın su enerjisini büyük ölçüde ve modern biçimde kullandıklarını ve sanayileşmenin ön koşullarını neredeyse tamamen karşıladıklarını belirtir. Gerekli sanayi-leşme alt yapısının bulunduğunu, Osmanlı yöneticilerinin sanayileşme konusunda siyasî bir kararlılık içinde olduklarını, merkezî yönetimin teknoloji transferine açık olduğunu, madencilik, taşımacılık ve askerî teknolojiler konusunda hızlı bir modernleşme çabası içinde olduğunu; ferdî müteşebbislerin dokumacılık ve makine parçaları gibi sanayinin ikincil alanlarına yatırım yapmaya hazır olduklarını, ancak tüm bu uy-gun koşullara rağmen Osmanlılar’ın, özellikle bürokrasinin ithal ikameci ve dış borçlanmaya sıcak bakan anlayışta ısrar etmesi sayesinde önemli bir endüstrileşme fırsatını kaçırdığını belirtir. Bu verimli ortamın kaybe-dilmesinde Sırp ve Vehhâbî isyanları yanı sıra Pazvandoğlu, Tepedelenli, Tayyar Paşa ve Cezzâr Ahmed Paşa gibi yerel isyanların da etkili olduğu-nu vurgular42.

Günhan Danışman’ın bu iddialı ve heyecan verici yaklaşımı, bizim ulaştığımız veriler yanında döneme ait yeni çalışmalar ışığında bütüncül bir yaklaşımla, özellikle, bilim-teknoloji-sanayii ekonomi ekseni kaybe-dilmeden yeniden ele alınmalı ve değerlendirilmelidir.

Genişletilmiş Bibliyografya*

Acerra, Martine and José Merino and Jean Meyer (eds.). Les Marine De Guerre eu-ropéenne XVII-XVIII siècles, Paris: Presses de l’Université de Paris-Sorbonne, 1985.

Ademoğlu, Ebru. “Yahya Naci Efendi ve Fırlatılan Cisimlerin Hareketleriyle İlgili Eseri: Risale-i Hikmet-i Tabiiyye (1809)”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları (ed.

42 Günhan Danışman, “Anadolu Enerji Teknolojileri Tarihçesi ve 18. Yüzyıl So-nunda Osmanlı Yönetiminin Sanayileşmede Kaçırdığı Fırsatın Yeniden Değer-lendirilmesi’, 1. Türk Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi Bildirileri (15-17 Kasım 2001) (ed. Emre Dölen – Mustafa Kaçar), İstanbul 2003, s. 95-113.

* Konu üzerinde araştırma yapacaklar için kapsamlı bir kaynakça vermeyi fay-dalı gördük.

241

T U N C A Y Z O R L U

Feza Günergun), IV/ 1 (İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 2002), s. 25-56.

Agoston, Gabor, “1453-1826 Avrupa’da Osmanlı Savaşları”, Top, Tüfek ve Süngü: Yeniçağ’da Savaş Sanatı: 1453-1815 (ed. Jeremy Black, trc. Yavuz Alogan, İstan-bul: Kitap Yayınevi, 2003, s. 30-51.

Akıncı, Gündüz, Türk-Fransız Kültür İlişkileri (1701-1859): Başlangıç Dönemi, Erzu-rum: Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1973.

Aksan, Virginia H., “Ottoman Sources of Information on Europe in the Eighteenth Century.” Archivum Ottomanicum, XI, 1986 (1988).

_____, “Choiseul-Gouffer at the Sublime Porte 1784-1792” (ed. Sinan Kuneralp), Stu-dies On Ottoman Diblomatic History, İstanbul: The Isis Press, 1992.

_____, “Ottoman Military Recruitment Startegies in the Late 18th Century”, Arming the State Military Conscription in the Middle East and Central Asia 1775-1925 (ed. Eric J. Zürcher), Londra ve New York: IB. Tauris, 1999, s. 21-39.

_____, “Breaking the Spell of the Baron de Tott: Reframing the Question of Military Reform in the Ottoman Empire, 1760-1830”, The International History Review, XXIV/2 (Haziran 2002), s. 254-277.

Aksoy, İsmail Hakkı, İstanbul’da Tarihi Yapılarda Uygulanan Temel Sistemleri, İstan-bul: Doktora Tezi, İTÜ İnşaat Fakültesi Matbaası, 1982.

Albion, Robert Greenhalgh, Forests and Sea Power: The Timber Problem of the Royal Navy 1652-1862 (Connecticut: Archon Books, 1965).

Alpagut, Ali Haydar – Fevzi Kurtoğlu, Türkler’in Deniz Harp Sanatına Hizmetleri, (İstanbul: Deniz Matbaası, 1936).

Alpagut, Ali Haydar – Fevzi Kurtoğlu, Denizde Türkiye (İstanbul: Deniz Matbaası, 1937).

Alpagut, Ali Haydar – Fevzi Kurtoğlu. Marmarada Türkler (İstanbul: Deniz Matbaası, 1941).

(Altınay) Ahmet Refik, “Onsekizinci Asırda Fransa ve Türk Askerliği”, Türk Tarih En-cümeni Mecmuası, yeni seri, 1, no. 4 (İstanbul 1930), s. 17-33.

Altıer, Selim Sırrı, Osmanlı Bahriyesinin Yelken Devri ve Türk Korsanları (İstanbul: Boğaziçi Yayınları, tarihsiz).

Anderson, R. C, Naval Wars In the Levant (1559-1853) (Liverpool: Liverpool Univer-sity Press, 1952).

Avigdor, Levy, “Military Reform and the Problem of Centralization in the Ottoman Empire in the 18th Century”, Middle Eastern Studies, 18 (1982).

Aydüz, Salim, “Osmanlı Devleti’nde Müneccimbaşılık”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları, (İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayını, 1995), s. 159-207.

242

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Aydüz, Salim, Osmanlı Devleti’nde Tophane-i Amire’nin Faaliyetleri ve Top Döküm Teknolojisi, XIV-XVI. Yüzyıllar, Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, 1998.

Aydüz, Salim. “Ateşli Silahlarla İlgili Türkçe Matbu Eserler Bibliyografya Denemesi (1727-1928)”, Kutadgubilig (İstanbul 2004), s. 259-309.

Bağış, Ali İhsan. “British Economic Policy in the Ottoman Empire under George III”, Four Centuries of Turco-British Relations: Studies in Diplomatic, Economic and Cultural Affairs, ed. William Hale ve Ali İhsan Bağış, (Londra: The Eothen Press, 1984), s. 40-52.

Bamford, Paul Walden, Forests and French Sea Power 1660-1789. (Toronto: University of Toronto Press, 1956).

Belhamissi, Moulay, Histoire de la Marine algerienne (1516-1830), 3 cilt (Algiers: E.N.A.L., 1983).

Beydilli, Kemal, “Ignatius Mouradgea d’Ohsson (Muradcan Tosunyan)”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, XXXIV (İstanbul 1983-84), s. 247-314.

_____, “İlk Mühendislerimizden Seyyid Mustafa ve Nizâm-ı Cedîd’e Dair Risalesi”, Tarih Enstitüsü Dergisi, 13 (İstanbul 1987), s. 387- 479.

_____, Türk Bilim ve Matbaacılık Tarihinde Mühendishane, Mühendishane Matbaası ve Kütüphanesi 1776-1826 (İstanbul: Eren Yayınları, 1995).

Black, Jeremy, Trade Dominion. The European Oversea Empires in the Eighteenth Cen-tury, (Londra: Phoenix Press, 2000).

Black, Jeremy (ed.), Top, Tüfek ve Süngü. Yeniçağ Savaş Sanatı 1453-1815, çev. Yavuz Alogan (İstanbul: Kitap Yayınevi, 2003).

Bostan, İdris, Osmanlı Bahriye Teşkilatı: VII. Yüzyılda Tersane-i Amire (Ankara: TTK, 1992).

_____, “Osmanlı Bahriyesinde Modernleşme Hareketleri I: Tersanede Büyük Havuz İnşası (1794-1800),” 150. Yılında Tanzimat (1992), s. 69-90.

_____, “Shipyards in the Eastern Mediterranean During the Late 18th and Early 19th Centuries as Attested in the Ottoman Archival Materials”, The Evolution of Wooden Shipbuilding in the Eastern Mediterranean during the 18th and 19th Centuries (Athens: n. p., 1993).

_____, “Osmanlı Bahriyesi’nin Modernleşmesinde Yabancı Uzmanların Rolü”, İstan-bul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi-Prof. Dr. Hakkı Dursun Yıldız Hatıra Sayısı (İstanbul 1994), s. 177-192.

_____, Kürekli ve Yelkenli Osmanlı Gemileri (İstanbul: Bilge Yayımcılık, 2005).

_____, Beylikten İmparatorluğa Osmanlı Denizciliği (İstanbul: Kitap Yayınevi, 2006).

243

T U N C A Y Z O R L U

_____, Osmanlılar ve Deniz: Deniz Organizasyonu-Teşkilat-Gemiler (İstanbul: Küre Yayınları, 2007).

Brummett, Palmira, Ottoman Seapower and Levantine Diplomacy in the Age of Disco-very, (Albany: State University of New York Press, 1994).

_____, “The Ottomans as a World Power: What We Don’t Know about Ottoman-Sea-power”, The Ottomans and the Sea, ed. Kate Fleet (Cambridge: Skilliter Center for Ottoman Studies & Istituto Per L’Oriente C. A. Nallino, 2001), s. 1-21.

Büyüktuğrul, Afif, Osmanlı Deniz Harp Tarihi ve Cumhuriyet Donanması, 4 cilt (İs-tanbul: Deniz Basımevi, 1982).

Cezar, Yavuz, “Osmanlı Devleti’nin Mali Kurumlarından Tersâne-i Amire Hazinesi ve Defterdarlığı’nın 1805 Tarihli Kuruluş Yasası ve Eki”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, Ord. Prof. Ömer Lutfu Barkan’a Armağan, 41, nr. 1-4 (İstanbul, 1985), s. 361-388.

Cock, Randolph, “The Finest Invention in the World: The Royal Navy’s Early Trials of Copper Sheathing, 1708-1770”, The Mariner’s Mirror: The Journal of the Society for Nautical Research, LXXXVII/4 (Londra: Greenwich National Ma-ritime Museum, Society for Nautical Research, 2001), s. 446-459.

Crimmin, Patricia, “A Great Object with Us to Procure This Timber…: The Royal Navy’s Search for Ship Timber in the Eastern Mediterranean and Southern Russia, 1803-1815”, International Journal of Maritime History, IV/2 (Aralık 1992), s. 83-115.

Çeçen, Kazım, “Mühendishâne-i Bahri-i Hümâyûn”, Dünden Bugüne İstanbul Ansik-lopedisi, VI (İstanbul: Türkiye Ekonomik ve Sosyal Tarih Vakfı, 1994).

Çetin, Birol, Osmanlı İmparatorluğu’nda Barut Sanayi 1700-1900, (Ankara: Kültür Ba-kanlığı, 2001).

Çizakça, Murat, “The Ottoman Empire: Recent Research on Shipping and Shipbuil-ding in the Sixteenth to Nineteenth Centuries”, Research in Maritime History, nr. 9 (Aralık 1995), s. 213-228.

Çoker, Fahri, “Osmanlı Bahriyesinde İngiliz Islah Heyetleri”, Bahriyemizin Yakın Ta-rihinden Kesitler, (Ankara: Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargah Basımevi, 1994), s. 166-178.

Danışman, Günhan, “Anadolu Enerji Teknolojileri Tarihçesi ve 18. Yüzyıl Sonunda Osmanlı Yönetiminin Sanayileşmede Kaçırdığı Fırsatın Yeniden Değerlendi-rilmesi”, 1. Türk Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi Bildirileri (15-17 Kasım 2001), ed. Emre Dölen ve Mustafa Kaçar, (İstanbul 2003), s. 95-113.

Davis, Robert Charles, Shipbuilders of Venetian Arsenal (Baltimore: John Hopkins University Press, 1991).

244

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Dawson, William, Naval Guns, and Mounting and Working Heavy Guns at Sea (Lond-ra: Mitchell and Co., 1872).

De Souza, Philip, Seafaring and Civilization: Maritime Perspectives on the World His-tory, Londra: Profile Books, 2001.

Demir, Ahmet, Türkiye’de Gemi Yapım Sanayiinde Kuruluş Yeri (Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 1967).

Du-Plat-Taylor, Francis Maurice, The Design, Construction and Maintenance of Docks, Wharves and Piers (Great Britain: Richard Clay & Sons, 1933).

Emsen, Şemim, Selim III Devrinde Osmanlı Donanması, Tarih Mezuniyet Tezi, İstan-bul Üniversitesi Kütüphanesi, nr. 1118.

Erendil, Muzaffer, Topçuluk Tarihi (Ankara: Genelkurmay Basımevi, 1988).

Esencan, Tahsin, Türk Topçuluğu ve Kaynakları (Ankara: As. Fabrikalar Basımevi, 1946).

Ethem Ziya, Gemi Topçuluğunun Geçirdiği Safhalar (İstanbul: Deniz Matbaası, 1934).

Findley, Carter V, “Mouradgea d’Ohsson (1740-1807): Liminality and Cosmopolita-nism in the Author of the Tableau Général de L’empire Ottoman”, The Turkish Studies Association Bulletin, XXII/1 (Bahar 1998), s. 21-35.

Frangakis-Syrett, Elena, “Izmir and the Ottoman Maritime World of the Eighteen-th Century”, The Ottomans and the Sea, ed.Kate Fleet (Cambridge: Skilliter Center for Ottoman Studies & Istituto Per L’Oriente C. A. Nallino, 2001), s. 109-128.

Agoston, Gabor, Barut, Top ve Tüfek: Osmanlı İmparatorluğu’nun Askeri Gücü ve Silah Sanayisi, çev. Tanju Akad, (İstanbul: Kitap Yayınevi, 2006).

Gencer, A. İhsan, “İstanbul Tersânesinde Açılan İlk Tıb Mektebi”, Tıp Fakültesi Mec-muası, 41 (1978), s. 732-747.

_____, Türk Denizcilik Tarihi Araştırmaları (İstanbul: Türkiye Denizciler Sendikası, 1986).

_____, Bahriye’de Yapılan Islahat Hareketleri ve Bahriye Nezareti’nin Kuruluşu (1789-1867) (İstanbul: TTK, 2001).

Genç, Mehmet, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi (İstanbul: Ötüken, 2000).

Göçek, Fatma Müge, East Encounters West: France and the Ottoman Empire in the Eighteenth Century (New York and Oxford: Oxford University Press, 1987).

Göyünç, Nejad, “Kapudân-ı Deryâ Küçük Hüseyin Paşa”, İstanbul Üniversitesi Tarih Dergisi, II/3-4 (İstanbul 1952), s. 35-50.

245

T U N C A Y Z O R L U

Grant, Jonathan, “Rethinking the Ottoman Decline: Military Technology Diffusion in the Ottoman Empire, Fifteenth to Eighteenth Centuries”, Journal of World History, 10 (1999), s. 179-201.

Greene, Molly, “Ruling an Island without a Navy, A Comparative View of Venetian and Ottoman Crete”, The Ottomans and the Sea, ed. Kate Fleet (Cambridge: Skilliter Center for Ottoman Studies & Istituto Per L’Oriente C. A. Nallino, 2001), s. 193-207.

Grenville, Henry, Observations sur l’état actuel de l’Empire ottoman, ed. Andrews S. Ehrenkreutz ve Ann Arbor (Michigan: The University of Michigan Press, 1965).

Gülen, Nejat, Şanlı Bahriye (Türk Bahriyesinin İkiyüz Yıllık Tarihçesi 1777-1973) (İs-tanbul: Kastaş Yayınları, 2001).

Güler, İbrahim, “XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Askeri Seferlerde Sinop’un Güvenlik ve Asayiş Meselesi”, OMÜ Eğitim Fakültesi Dergisi, nr. 6 (Samsun 1991), s. 72-85.

_____, “XVIII. Yüzyılda Sinop’ta Gemi İnşa Teknolojisinin Altyapı, İstihkâm, İstih-dâm, Üretim ve Pazarlama Sorunu”, 1. Türk Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongre-si Bildirileri (15-17 Kasım 2001), ed. Emre Dölen ve Mustafa Kaçar (İstanbul: TBTK ve İSKİ, 2003), s. 29-60.

Güleryüz, Ahmet, Kadırgadan Kalyona Osmanlıda Yelken, Mikyas-ı Sefain (Ottoman Sailing Ships From Galleys to Galleons, Particulars of Ships and Their Equ-ipment) (İstanbul: Türkiye Sualtı Arkeolojisi Vakfı TINA, Denizler Kitabevi, 2004).

Güngen, Coşkun, Türk Denizcilik Tarihi Bibliyografyası (Ankara: Dz. KK. Karargah Basımevi, 1995).

Henderson, James, Sloops and Brigs: An Account of the Smallest Vessels of the Royal Navy during the Great Wars, 1793 to 1815 (Londra: Coles, 1972).

Hitzèl, Frédéric, Le Role des Militaires français à Constantinople (1784-1798), Doktora Tezi, Université de Paris-Sorbonne (Paris V), Mémoire de Maitrise d`Histoire, 1987.

_____, “François Kauffer (1751- 1801): Ingénieur-cartogaphe Français au service de Selim III”, Science in Islamic Civilisation (İstanbul: IRCICA, 2000), s. 233-241.

Işın, İ. Bülent, Osmanlı Bahriyesi Kronolojisi 1299-1920 (Ankara: Dz. K.K. Basımevi, 2004).

İhsanoğlu, Ekmeleddin (ed.), Transfer of Modern Science and Technology to the Mus-lim World (İstanbul: IRCICA, 1992).

İhsanoğlu, Ekmeleddin and Mustafa Kaçar (eds.), Çağını Yakalayan Osmanlı-Os-manlı Devleti’nde Modern Haberleşme ve Ulaşım Teknikleri (İstanbul: IRCICA, 1995).

246

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

İhsanoğlu, Ekmeleddin, “Aviation: The Last Episode in the Ottoman Transfer of Western Technology”, Journal of the Japan-Netherlands Institute, 6 (Tokyo 1996), s. 189-219.

İhsanoğlu, Ekmeleddin (ed.), Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi, 2 cilt (İstanbul: IRCICA, 1997).

İhsanoğlu, Ekmeleddin, Ramazan Şeşen ve diğerleri, Osmanlı Coğrafya Literatürü Tarihi, c. 1-2, ed. E. İhsanoğlu (İstanbul: IRCICA, 2000).

İhsanoğlu, Ekmeleddin, Science, Technology and Learning in the Ottoman Empire: Western Influence, Local Institutions, and the Transfer of Knowledge (UK: Ash-gate Variorum Collected Studies Series, 2004).

İhsanoğlu, Ekmeleddin, Ramazan Şeşen, M. Serdar Bekar ve Gülcan Gündüz, Os-manlı Askerlik Tarihi Literatürü, 2 cilt, ed. E. İhsanoğlu (İstanbul: IRCICA, 2004).

İnalcık, Halil, “The Socio-political effects of the Diffusion of Firearms in the Middle East”, In War, Technology and Society in the Middle East, ed. V. J. Parry ve M. E. Yapp (Londra: Oxford University Press, 1975), s. 185-217.

Kaçar, Mustafa, Osmanlı Devleti’nde Bilim ve Eğitim Anlayışındaki Değişmeler ve Mü-hendishânelerin Kuruluşu, Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, 1996.

_____; “Osmanlı İmparatorluğu’nda Askeri Teknik Eğitimde Modernleşme Çalışma-ları ve Mühendishanelerin Kuruluşu (1808’e Kadar)”, Osmanlı Bilimi Araştır-maları II (İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1998), s. 69-137.

_____, “The Development in the Attitude of the Ottoman State Towards Science and Education and the Establishment of the Engineering Schools (Mühen-dishânes)”, Proceedings of the International Congress of History of Science, Liege, 20-26 July 1997, vol. 6. Science,Technology and Industry in the Ottoman World, ed. Ekmeleddin İhsanoğlu, Ahmed Djebbar ve Feza Günergun (Bel-gium: Brepols Publisher, 2000), s. 81-90.

_____, “Osmanlılarda Deniz Torpidoları Hakkında İlk Tercüme Eser: Er-Risaletü’l Berkiye fî Alâti’r- Ra`diye”, 1. Türk Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi Bildiri-leri (15-17 Kasım 2001), ed. Emre Dölen ve Mustafa Kaçar (İstanbul, 2003) s. 155-163.

Kahane, Henry and Andreas Tietze, The Lingua Franca in the Levant: Turkish Nauti-cal Terms of Italian and Greek Origin (İstanbul: ABC Kitabevi, 1988).

Karal, Enver Ziya, “Osmanlı Tarihine Dair Vesikalar”, Belleten, IV/14-15 (1940), s. 175-189.

_____, “İngilterenin Akdeniz Hakimiyeti Hakkında Vesikalar (1798-1805)”, Tarih Ve-sikaları I/2 (1941), s. 122-134.

247

T U N C A Y Z O R L U

_____, “Osmanlı İmparatorluğunda Kaptan Paşalara ve Donanmaya Yapılan Mera-sim,” Tarih Vesikaları, I/2 (1941), s. 135-144.

_____, “Selim III Devrinde Osmanlı Bahriyesi Hakkında Vesikalar”, Tarih Vesikaları, I/3 (1941), s. 203-211.

_____, Selim III’ün Hatt-ı Hümayunları-Nizam-ı Cedit- 1789-1807 (Ankara: TTK, 1988).

_____, Selim III’ün Hatt-ı Hümayunları (Ankara: TTK, 1999).

Knight, R. J. B, “The Introduction of Copper Sheating into the Royal Navy, 1779-1786”, The Mariner’s Mirror: The Journal of the Society for Nautical Research 59 (Londra: Greenwich National Maritime Museum, Society for Nautical Rese-arch, 1973), s. 299-309.

Köksal, Gül, “Tersâne-i Amire’de Çağlar Boyu Gemi İnşa Yerleri, Düzenekleri ve Koruma Önerileri”, ed. Özlem Kumrular, Türkler ve Deniz, (İstanbul: Kitap Yayınevi, 2007), s. 413-415.

Kuban, Doğan, “Kauffer François,” Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, 4 cilt (İs-tanbul: Türkiye Ekonomik ve Sosyal Tarih Vakfı, 1994), s. 492-493.

Kurtoğlu, Fevzi, Türklerin Deniz Muharebeleri (İstanbul: Deniz Matbaası, 1932).

_____, Deniz Mektepleri Tarihçesi (İstanbul: Deniz Matbaası, 1941).

Lethbridge, T. C., “Shipbuilding”, A History of Technology, ed. Charles Singer, E. J. Holmyard, A. R. Hall ve Trevor I. Williams, c. 2 (Oxford: Oxford University Press, 1957).

Lincoln, Margaretta, “Naval Ship Launches as Public Spectacle 1773-1854”, The Mariner’s Mirror: The Journal of the Society for Nautical Research, LXXXIII/4 (Londra: Greenwich National Maritime Museum, Society for Nautical Rese-arch, November 1997), s. 466-472.

Lybyer, A. H., “The Ottoman Turks and the Routes of Oriental Trade”, The English Historical Review, 30 (1915), s. 577-588.

Manning, Thomas Davys and Chales Fredric Walker, British Warship Names (Lond-ra: Putnam, 1959).

Mantran, Robert, L’Empire ottoman de XVIe au XVIIIe siècle : Administration, econo-mie, société (Londra: Variorum Reprins, 1984).

_____, “XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda Deniz Ticareti ve Ekonomi”, Translated by Server Tanili, Tarih ve Toplum, III/15 (1985), s. 45-58.

_____, “XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında Doğu Akdeniz’de Ticaret, Deniz Korsanlığı ve Gemiler Kafileleri”, Belleten,LII/203 (1988), s. 685-695.

248

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Merino, José P., “Graving Docks in France and Spain Before 1800”, The Mariner’s Mirror: The Journal of the Society for Nautical Research, 71 (Londra: Greenwi-ch National Maritime Museum, Society for Nautical Research, 1985), s. 35-58.

Mitchell, Donald William, A Histroy of Russian and Soviet Sea Power (Londra: Deuts-ch, 1974).

Mudie, Rosemary and Colin Rosemary, The Story of the Sailing Ship (Londra ve New York: Marchall Cavendish Publications, 1975).

Murphey, Rhoads, “Osmanlıların Batı Teknolojisini Benimsemedeki Tutumları: Ef-renci Teknisyenlerin Sivil ve Askeri Uygulamalardaki Rolü,” Osmanlılar ve Batı Teknolojisi, ed. Ekmeleddin İhsanoğlu (İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi 1992), s. 7-20.

Noyan, Bahri S., “Eski Gemilerimizin İsimleri,” Hayat Tarih Mecmuası, I/1, yıl 14 (İstanbul: Kent Basımevi, 1978), s. 91-94.

_____, “Bahriye Mektebine Dair,” Hayat Tarih Mecmuası, II/ 9, yıl 6 (İstanbul: Tifd-ruck Matbaası, 1992).

Orhonlu, Cengiz and Turgut Işıksal, “Osmanlı Tarihinde Nehir Nakliyatı Hakkında Araştırmalar: Dicle ve Fırat Nehirlerinde Nakliyat”, İstanbul Üniversitesi Ede-biyat Fakültesi Tarih Dergisi, nr. 17-18 (İstanbul 1962-63), s. 79-102.

Ortzen, Len, Guns at Sea: The World’s Great Naval Battles (Londra: Wiedenfeld ve Nicolson, 1976).

Padfield, Peter, Guns at Sea: A History of Naval Gunne (Londra: Hugh Evelyn, 1973).

Panzac, Daniel, “Négociants ottomans et Capitaines français: La Caravane Maritime en Crete au XVIII Siècle”, L’Empire ottoman la République de Turquie et la Franca (İstanbul: ISIS, 1989).

_____, “The Manning of the Ottoman Navy in the Heyday of Sail (1600-1850),” Ar-ming the State Military Conscription in the Middle East and Central Asia 1775-1925, ed. Eric J. Zürcher (Londra ve New York: IB. Tauris, 1999), s. 41-57.

_____, “Un Prologue Aux Tanzimat La Modernisation des Forces Navales Otto-manes, Empire, Maghreb, Egypte (fin XVIIIe – début XIXe siècle)”, Journal of Mediterranean Studies’den ayrı basım, 12, nr. 2 (Malta: Mediterranean Institute,University of Malta, 2002), s. 435-450.

Pinon, Pierre, “Un Episode de la Réception des Progrès techniques à Constantinop-le : L’Échec de la Mission Ferregeau, Ingénieur des Pots et Chaussées (1796-1799)”, De la Révolution Française à la Turquie d’Ataturk, Collogue 1989 (İstan-bul ve Paris: ISIS 1990), s. 71-83.

Platt, Richard, Man-of-War (Londra: Conway Maritime, 1993).

249

T U N C A Y Z O R L U

Pocock, Tom, A Thirst for Glory: The Life of Admiral Sir Sidney Smith (Londra: Pim-lico, 1998).

Polat, Muzaffer, Kaptan-ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa (İstanbul: Deniz Kuvvet-leri Komutanlığı Kuzey Deniz Sahra Komutanlığı, 1989).

Prins, A. H. J., “Mediterranean Ships and Shipping, 1650-1850”, The Heyday of Sail: The Merchant Sailing Ship 1650-1850, ed. Robert Gardiner (Londra: Conway, 1995).

Pryor, John H., Commerce, Shipping and Naval Warfare in the Medieval Mediterrane-an (Londra: Variorum Reprints, 1987).

Ralston, David B., Importing the European Army: The Introduction of the European Military Techniques and Institutions into the Extra-European World, 1600-1914 (Chicago: University of Chicago Press, 1996).

Rees, Gareth, “Copper Sheathing, An Example of the Technological Diffusion in the English Merchant Fleet”, The Journal of Transport History, New Series c.1, nr. 2 (Eylül 1971), s. 85-93.

Roche, Max, Éducation, Assistance et Culture françaises Dans L’Empire ottoman (İs-tanbul: ISIS, 1989).

Rycaut, Paul, The Present State of the Ottoman Empire (Londra, 1668).

Safvet, “1205’de Donanmamız”, Tarih-i Osmânî Encümeni Mecmuası, yıl 4, c. 3 (İstan-bul, 1331), s. 1300-1377.

Saul, N. E., Russia and the Mediterranean 1797-1807 (Chicago ve Londra: The Univer-sity of Chicago Press, 1970).

Say, Yağmur, Top ve Topçuluğun Tarihsel Gelişimi ve Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn (1795-1995) (Ankara: Topçu ve Füze Okulu Matbaası, 1995).

Sayacı, Kenan, Deniz Harp Okulu Tarihçesi (Ankara: Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, tarihsiz).

Schmitd, Jan, Per koets naar Constantinopel: De Gezatschapsreis van Baron van De-dem van de Gelder naar İstanbul in 1785 (Zutphen: Walburg, 1998).

Seyyid Mustafa, İstanbul’da Askerlik Sanatı, Yeteneklerin ve Bilimlerin Durumu Üze-rine Risale, trc. Hüsrev Hatemi (İstanbul: TÜYAP Tüm Fuarcılık Yayını, 1986).

Shaw, Stanford J., “The Established Ottoman Army Corpses Under Selim,” Der Islam, 40 (1965).

_____, “Selim III and the Ottoman Navy”, Turcica: Revue d’Etudes Turques, 1 (1969), s. 212-241.

_____, Between Old and New. The Ottoman Empire under Selim III (1789-1807) (Camb-ridge-Massachusetts: Harvard University Press, 1971).

250

I I I . S E L İM V E D Ö N E M İ

Soucek, Svat, “Certain Types of Ships in the Ottoman-Turkish Terminology”, Turcica, 7 (Paris 1975), s. 233-249.

Şakul, Kahraman, Ottoman Artillery and Warfare in the Eighteenth Century, Tarih Master Tezi (Boğaziçi Universitesi, İstanbul 2001).

Şehsuvaroğlu, H., Deniz Tarihimize Ait Makaleler (İstanbul: TC Deniz Basımevi, 1965).

Tann, Jennifer and Breckin M. J., “The International Diffusion of the Watt Engine, 1775-1825,” Economic History Review, 31 (4), 2nd Series, 1978, s. 541-564.

Tezel, Hayati, Anadolu Türkleri’nin Deniz Tarihi 1 (İstanbul: Dz.K.K., 1973).

Tızlak, Fahrettin, “Osmanlı Devleti’nde Ham Bakır İşleme Merkezleri Olarak Tokat ve Diyarbakır”, Belleten LIX/226 (1995), s. 641-659.

_____, Osmanlı Döneminde Keban-Ergani Yöresinde Madencilik (1775-1850), (Ankara: TTK, 1997).

Thompson, William R., “The Military Superiority Thesis and the Ascendancy of Western Eurasia in the World System”, Journal of World History, 10 (1999), s. 144-178.

Thompson, William R. ve George Modelski, Seapower and Global Politics, 1494-1993 (Londra: Macmillan, 1988).

Toğrol, Ergün and İ. H. Aksoy, “Drydocks of İstanbul Golden Horn Shipyard”, Proce-edings of I.International Congress on the History of Turkish-Islamic Science and Technology, İTÜ, 14-18 Eylül 1981 (İstanbul, 1981), s. 57-65.

Tutel, Eser, “Tersâne-i Amire”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, VII (İstanbul: Türkiye Ekonomik ve Sosyal Tarih Vakfı, 1994).

Unger, Richard W., “Design and Construction of European Warships in the Seven-teenth and Eighteenth Centuries,” Les Marine De Guerre européenne XVII-XVIII siècles, ed. Martine Acerra, José Merino ve Jean Meyer (Paris: Presses de l’Université de Paris-Sorbonne, 1985), s. 21-34.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, “Ondokuzuncu Asır Başlarına Kadar Türk-İngiliz Müna-sebatına Dair Vesikalar,” Belleten, XIII (1949).

_____, Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilatı (Ankara: TTK, 1988).

Winklareth, Robert J., Naval Shipbuilders of the World: From the Age of Sail to the Present Day (Londra: Chatham Publishing, 2000).

Woodman, Richard, The Story of Sail (Londra: Catham Publishing, 1999).

Yakay, Sinan, Kdz. Ereğli’de Tersâneciliğin Tarihi ve Tersâneci Ağalar (İzmit: Kdz. Ereğ-li Ticaret Odası Yayınları, 2004).

251

T U N C A Y Z O R L U

Yavuz, Celalettin, Osmanlı Bahriyesinde Yabancı Misyonlar-Çeşme Faciasından Birin-ci Dünya Harbine Kadar Osmanlı Bahriyesi’nde Çağdaşlaşma Gayretleri, İstan-bul: Dz. İk. Grp. K.lığı Basımevi, (tarihsiz).

Yıldırım, Hüseyin, Risâle-i Mevkûte-i Bahriye, Deniz Mecmuası, Donanma Dergisi, Deniz Kuvvetleri Dergisi-Makaleler Listesi (İstanbul: Deniz Kuvvetleri Komu-tanlığı Karargah Basımevi, 1994).

Zorlu, Tuncay, Innovation and Empire in Turkey: Sultan Selim III and the Modernisa-tion of the Ottoman Navy (Londra and New York: I.B. Tauris Publishers, 2008).

_____, “Ottoman Ship Launching Ceremonies: A Practice between Symbols and Ri-tes”, International Review of Turkology (IRT), I/1 (Kış 2008), s. 55-63.

_____, “Secrets Hidden in the Ottoman Ship Names”, Essays in honor of Ekmeleddin İhsanoğlu, I (Societies, cultures, sciences: a collection of articles), (İstanbul: IRCICA, 2006), s. 633-642.