"Oryantalist Söylem ve Japonya: Meiji Dönemi (1868-1912) Japon Kadın Hareketleri Tarihini...
Transcript of "Oryantalist Söylem ve Japonya: Meiji Dönemi (1868-1912) Japon Kadın Hareketleri Tarihini...
1 1 te iletişim
communicdtion
K ı ş · \·Vincer
.u ıı .. - r•,~ tirisi ve toplumsal dü~ünce
j•c ı-; ,...~ ~ n iyi eleştirel yazıları yayınlamaya
rı .. ........ " ' ıılcad~mil: bir dergidir. ·
ıı. ;:. · •· \ını r ve imkanlarının ara~tırılması
tw ' ~-'?ma kar~ıtlt~p olarak. tanımlar.
rı ,l, ••ı·/·""1 çalf1malarına oldv\)u kadar ins-an
. ..,,.. i , . ıı.Jrünün 1em~l bfle~eni olan ileti'l imin
~. ri- :~~· · -:e boyutlarına ·tüm sosyal bilim
•• ır · • " bilimle-rine . tüm yöntemlere ve
,i } i:ı ~·-.ı i.talarından de>9acal; ara~lara
'~' oo ·.ı; · bir dergidir; dergiye yayınlanmak
~ r i i·: · . .,,nlar, yazann kiml~ini bilmeyen
' m l· -· ' • ·>fından de9erlendirmeye alınır .
.ın. c .. :~ ... ve Temmuz aylarında yayrnlanır .
ciıl•·-- : : urr.çe ve Ingilizce· dir.
"' ')h·
J lu r __ ., · •cıria i Boord
ku~ • · ·ıl
JnÇJ•· -.
u~ n ı .• ~: Edirarial A5sistanrs
':'n~
·Cı?l
'1-p~Jc-
•sı C'· - ~· rlendirme ve Danı~m;ı Kurulu
oa/ F ···--• w and Advisory Board
>b'"· · in• Vf!rşity of Hong Kong, ROC
'· cı. ." Q . Un~rsity of Massachus~m. USA
g ( he "· Na rional Tsing-Hua Un'-ersiry, Taiwan
-: · b• .. · r emp/e Univ<!rsiry. USA
.:;,~- ''"9· Un'-ersiıy of /1/irıois, USA
··or o ···· 'JniVf!rsiry of MasSdchuserrs, USA
., ,he>·- UnWf!ryry of MasSdchus~tts, USA
1- 1) 1'
ilf'ı ' 1 ..... · culture and communicarion
r. ı v~" ' '" " "i lleti~im Fatültesi
-:>9\- .-... ı Ma Turkey
12) _ı .'0 24
ı ıı ·'· · n ı7
. :.n ı ·· ··· ,-,nkara .edu.tr
w >•; ··' edv.trfilef/<ij
ı :iv • "·. · · ·. ı lleti~ im Fakültesi
, •;,.; ' ··· dına
:>orıı · ···ı Yaz ı l ~ leri Müdürü:
·, ,_·o~ · , ..
AM < ' •1R K B<ısın Ye Basım A.Ş.
,....., ,1--._,J -- {70,--------- -- ----
~·
"-~tw ..>e.. t\d--,v:--. \.C;)~ l (_ l)
- ------ --- ----- ---------
. Içindekiler
17 The Storir.s Wc Teli
Gı•nrgc Gcrlıııı~r
'31 ll ir Ki ılı~ İ lı~ıisiın t\ran Olarak Kr.rvan Tiı:an~li
, Eyüp Öneren
53 Paradigınatir Shifıs in tlıc Tlwoı·y on Patriarchy:
SııLjcctificaıion of "Women"
Şu/c Tok ınş-Çelik
---------~Sr--------
._ Oryantalist SöyJcm ve Japonya:
·-· ----··-·----------- ---ı-' - -- ... --- ---···-ı Meiji Döneftlİ (1868-1912)
· -:-Japon-K-a-dın-Harekcti4'-a-rihini-Okumak__ _____ __
rMutlu llinıırk --
91
Protestan İş Alıl:lkı Hala Varlığını Sürdiiı-iiyor mu
i\lalııııul Arslan
107 Kitap Eleşiirileri
Kimlik /11ekii11ları:
Kiiresel Medya, Elektronik Ortamlar ve Kiilıiirel Sımrlnr
• Tlıe Lertereri City
Politik Knmern:
Çağclnş llollyıı:oocl Siuemrısuwı İdeolojisi ve Politikusı
• n ,.,,. ( f?;r C:Pı-/f'rj n/11111\"lll!lffrl/1 nrrfll.-lt['l
~ ~ ,.,.. r:--:::: r-~
ı
~--·-·
_____;...~-
~· _-F~--
~ F• j
-,-~ültÜr-'ote-il~tilirn/..cuLwce_&_ç_omrnurıisi!!iQ..n___ __ _
Kr;ps , Henry (1990). "Power and Res;sıance: Phılasophy ol the Seeidi Sciences.
. 20(2): 170·1 82.
Mahoney. A. Maureen and Barbara Yngvesson (1992). lhe Canwuetion ol Subjecliv;ty
and the Paradox oi Resfstance: Re1ntegrating Femini~l Anthropo1Q9y and
P,ychology: s;gns 1 S( 1 ): 44-73.
Martin. Bıddy (1988). "Femini5m, (ritiôsm. and Foucault.- In feminism and Foueaulr ·
Refl~crions on Resistance. hene Oiamond and lee Quinby (ed\ .). Bosıon :
Northeas\ern Un;.,";ıy Press. fr27 .
Marı;n. Joann ( 1990). "Motherhood and Power: lhe Production ol a Women's Culture ol
Politicsina Meı.ican Community: Americdn Ethnologi5t 17(3): 470-490.
McGuiness. Kale (1993). "Gene Sharp's lheory ol Power: A Fem;ni" Critique ol Consenı.·
Joıırnal of Peace Re search 30(1 ): 101-115.
Okcly, Judıth (1991). ·oeliant Moments: Gender. Rcsi"•nce and lndMduah:
Man 26(1): 3-22.
Sawicki, )ana (1991-). "foucault and Feminism: lawards a PolitK:s ol O;tfertnce: In
Feminist lnrerprerations and Polirical Theory. Mary London Shanle)' and Carole
Pateman (~d s. ) . Penn\yivania: Pennsylvani.l Univerı;ity Press. ı 17·231.
S~w. Susan M. (1994). '"'Gend~r. Leiı;ure, and Constraint: Toward~ a FramE"'NNrk. for the
Analysis ol Women's leisure: Journal of Leisvre Research 26(1): 8-22 .
Sirman, Nü~he\ (1993). '"Köy Kadınının Aile ve Evlili~te Güçlenme Mücadele-si: In 19801er
Türkiye'sinde Kadm Bd kıl AÇIStnddn K.ddtnldr. Sitin lelı:pli (ed.). Second MiıiJon.
Istanbul: Iletijim Yay•ncıhl:. 247-276.
Stacey, Jacl:ie (1993). ·untangling Feminist Theory~-ı;;/nlrocitX:;,;g Women'SS!Udi~.~ Femin;sr Theory and Pracrir:e. D. Richardson and V. Robinson (eds.). london:
MacMillan. 49-73 . ·
Thorne, Sarrie (1992). "Feminism and the Family: lwo Decad~ of lhoughL" in Rethinl;;ng
------------ -------!tıe.l';unily.:.SameJ.eminisr _Qu~stip!)~- B~rrie_ Thorne and Marily Yalom (eds.).
Revised edi tion. Bostan: Northeastern University Press. 3-30.
logan, lsenbif.e (1997). "Jeaolusy as an lmpedimentto Law and Order: from the History
ol the Early Mongols: Forthcoming.
Wolby, Sylvia ( t992). "Post-Postmodernism: in DesrabiHz;ng Throry: Canttmporary
Fem;nisr Oebates. M. Barren andA. Phil;ps (eds .). Stanlord: S tanlord Un;.,rsity
Press. 31·52.
Walby. Sylvia (t989). lheorising Potriarchy: Socio/ogy: The Journal af the British
Sacialogical A>Saciatian. 23(2): 213-234.
Wearing, Betsy (1990). ·seyond the ldeology ol Motherhood: leisuro as Re<istance:
Austrahan and New Zealand Journal of Socialogy 26(1): 36-58.
Weedon, Chri~ (1987). '"Discourse. Power and Resistance.· Feminisr Practict and
Pamtru.cturalist Theary. New Yari:: Basit Blac<well. 107-127.
YJiçın-Hed:. man. Lalc (1993) . .. A,irctli Kadın: Göçer ve Yan-Göçer Toplumlarda Cin~iyet
Rolleri ve Kadın Stratejileri: In 1980'/er TUtk?'e 'sinde Kadın Bakti Açtsından
Kadmlar. Şirin l ekeli (ed .). Second ed•t ion. Istanbul: lie tiı im Yayrncılı<. 277-290.
Oryantalist Söyleın ve Japon ya Meiji Dönemi (1868-1912)
]apon Kadın Hareketi Tarihini Okıımak
Özet
Bu çalışma. kendi boylamımııdan daha ·oogu·da bir kimlık rnekanına içkin tahayyüllerimiıin
Oryantalıst söylem taralından kurulması ve bu kimlik mekanının ötekileştirilmes i silrecini
tartışma arzusll'(la yazıldı. Bu yazı ile amaçlanan. Japon kadınının tarihsizliQi tasavvurunda
sabitlenen kimliQini. Batı'yı merkezleyerek. Batı dışında sayılan kültilrleri bu merkeze göre.
eksiklıkleri ya da olumsuzlukları ile tanımlayan kolonyal sOylernden serbetleştirmek
(decolonimionl için bir adım atmak. Ayrıta. Japon kadın hareketlerinin tarıhini . özgül bir
dönemde -Meiji DOne mi- (ı 868-191 2) kertJisi için konuşma istemiyle kamusal alana söıünU
taşıyan Kanno Suga'nın kişisel tarihi olarak okuyarak. ötekine içkin tasawurlarımııın
·aralıkları/çatlaklar( olabileceQini göstermek, Japon kadının Ozgill tarihini okurken, aslında_
kendi-Oteki arasındaki sınır kesişmelerine ve bu kesişmelerde gerçekleşecek söylem
P'atiklerine duyarlılıQın gerekliliQine dikkat çekmek istiyorum. Sanırım. hem kendi
biricikliQimiı içinde. hem de ötekine ait ç~ulluQun ortaya çıkanılabilmesi ve brz·onlar
içinde-arasında (in·berweenl bir ilefişimin kurulabilmesi için ötekinin tarihini okumak bir
başlangıç noktası oluşturuyor. Bu yazı aslında .i:ıpon kadını OrneQinde. sınır aralıkları ve .. _
sınır kesişmelerinde var olan söylem pratikleline dıryarlılık demek olan tasavvurun kolonyal
sOylernden seıbesUeştirilmesi girişimidır.
Orientalist Discourse and J apan Reur/irrg ılıc History of ]uJmrıesl!
Womerı 's Moı:emerır rıt ılıe Meiji Eru (JB{JB-1912)
Abstract This aıticle is an atlempt to discuss the imagination about Japanese women as other.
constructed in the cantext or Orientalist discourse. Here. my aim is to decolonize the
imagination about Japanese women. which is rixed in the history·less subject position by
the colonial discourse. wfıich is an acı ol centering the West through distingushing it from
the non·Western cultures. who are delined wiıJı their distances and negaıiviıies to the
center and marked with ıheir absence. Moreover. reading the his1ory of Japanese women·s
mavement in a parıicular histarical period. the Meiji Era. in wfıidı Japanese women spoke
to the publıc for !heir own sak es. mıght show possıble cı acks ol imaçining about other. 1
assume that ıtıe pluralism in-between us and other could be revealed by a re ading ol the
his1ory of other. Furthermoıe such a readrng could be the beginning or a dialogue with
other. Shortly. this article suggesıs a new sensibi liıy lo the decolonizaıion ol imaginatron.
that mighl bt ing oul boıder-crossings/cıacks along ıhe borders separating seli and other.
kültür ve ileti~imjculıure & communicaıion O 1998, - 1{1) • lcı ~/winter : 65-B9
Mutlu Binark Gazi Üniversitesi Iletişim Fakültesi
r·\ ;~_, : f
66 · kültür ve iletişimjculrure & communicarion
Oı-yaııtalist Söyleın ve J apoııya iifciji !Jiirıc11ıi (18GlJ-l!J12) }ufJUII Kcıdırı l.lurclrcti Tcırilıi11i Ulwmak
·..:.imlik mr>t.anı· ~<Nramırıın
f ullanımında. Avrupdlı
bmli<}inin k.u·ulması ~ure cindc -Otl"k( ianımla•ınrn üıetılrne;ini
irdeleyen, AV"uı: :Jnın k.irnlrk
bunalınıınrn ç5wlme!.inde
Avrupalı ki~li9inin öteki ile
olan ht>sapla~ınasının /
bvlu'imasının k:Jçınılmazlı:')ını
- --vurgulayan -David-Morley ve · Kevin Robins'iıı (1997)
Kımlik Mekanl~rt:Küres~l
Mroy.ı . Elrkr:o6k Or:amlar V':' Kı.iltür~l Smırldr adlı
çah~ma5ır.dtm yararlandım.
ı Bu dE-nemede -~r.in • (Q<;manlıca mündemiç ) sOzcü9ünün kull.ınımı ,
vJıh~)ın ;çinde bulu.,an.
onun yapısına lı:arı$m•~ ol.1nı
ımiernesinden dol;ıyı .. ıli~kin"
(Osmanlıca mtiteallrk) sözcü~ı:ıne ye~lenmi~ıir. Çi..ınY.ü, bir $C'ye "içbn~ olm.l
durumu ile öteki olma durumu s;,bi tlenmektedir.
3 Bu çah1mad• ·y;;z· söıcü9U. kimli~in gOrı.inen/alqılanan boyotunOt
vurgu yanmak amdCıyla
·Kimlik." sOzcUQüne tercıh
edılmi~ıir .-
Ötekinin Yüzü
13u çalışma kendi boylamımızdan daha Doğudaki bir kim·
lik mebnına', japonya'ya içkin' tahayyüllerinıizin bilgi/iktidar
ilişkisini gösteren Oryantalist süy l enı !arafından kurulması iş
lemini tartışmak arzusuyla yazıldı. Önce Oryantalist söylem ve
Doğu'ya içkin tahayyülleri, japonya örneğinde tartışmayı seç-
··· -ın e nedenlerimi - açıklamak istiy0rum,
Birinci neden, bu kimlik mekanının bizim "En Doğumuz
da" (Fnr Ensl) olması ve bilinmezliği ile ilişkili. Bilmediğimiz
mekanla-r, hele en uzaklar, üzerir-ı~e-kelaylıkla-örıy.;ır.g~l<ır~n---+--·
iiretilebileceği söylem alanlarıdır. Bilinmeyen japonya'nın yü-
zünü' oluşturmak için de Oryantalist söylemin genel olarak
Doğu'ya içkin çizdiği belimlernelerden yararlanılır. Çünkü bil-
mediğimiz mekanlar hakkındaki bilgimiz sadece Batı üzerin-
den, Batı'lı gezginkr ve akademisyenler tarafından üretilen sö-
ze ve onların tecrübelerini yansıtan imgelere dayanır. Bu imge-
lerin gündelik yaşantımızcia tecrübe edilme olanaklo:ırı sınırlı
olduğu için müzakere edilme şa nsları azdır, dolnyısı ile bu im-
geler aktarıldıkları/ alıntılandıkları veya kopyal;:ındıkları gibi
benimsenider ve öylece yeniden ürctilirler; giderek kültürel bir
tortu haline dönüşerek, "gerçeklik" kazanırlar (Mutman,
1996:9). Tıpkı, bu yazının da yazılmasındn rol oynayan, Batılı
kaynaklardan akt<ırdığımız Japon kadın hareketlerinin yoklu-
ğuna ilişkin tahayyülde veyalıut gcislın' imgesinin dolnşımında
o lduğu gibi.
·- r~~------- -~
Binark • Oryanralist Söylem ve Japonya • 67
Ötekinin yüzünü, Japony;ı örneğinde tartışmayı seçme
min ikinci nedeni ise, Japonya'nın bizim bir ötekimiz olama
yacağı şeklindeki iddialara karşı farklı bir okumanın olabilir
liğine işaret etme arzusundan kaynaklanıyor. l3u yazıda
özellikle Japonya'nın ött;kileştirilmesi işlemindeki iki kutup
luluğun altı çizilmeye ça1ışılıyor. Japonya, bir yandan ekono
mik gelişmesine duyulan hayranlık ve örnek alma istemiyle,
Bah'nın karşısına "alternatif Doğu modeli" olarak konum
landınlarak "olumlanan" öteki, öte yandan da bu hayranlık
la çelişen, o'nun alttan al tn Bat ı 'lı gibi olmadığını dile getiren, \
--·- -eksik-Hğini-vu1'gula yan-eleştiri1er-H~h1msuzbnan'' - öteki-
dir. Bu bakışlarda Japonya hem kültürel tortulıınn gerili
ği 1 ilkelliği mitinin hem de Bııtılılaşmanın bir ötekisinin ola
bileceği tezinin modern dünyada ironik bir şekilde temsilci
sidir. Aynen dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, Japon
ya'nın "kültürünü muhafaza ederek geliştiği" mitidir. Bu
olumlama dahi o'nun ötekileştirilmesi işleminin bir parçası
dır. Kültürü toplumsal, siyasal ve ekonomik değişmelerden
koparta rak, "sürekli bir geçmişte" donduran bu bakışa göre,
Japon modernleşmesi, Batı modeline karşı "geçmişe ait" ola
run korunması anlamında bir a lternatif oluşturur. Said'in
Oryantalist söylernde öteki'ne içkin tasavvurların gariplik,
egzotiklik, anormallik imgeleriyle kurulmasına yaptığı vur
gu anıınsanacak olursa, japonya'nın olumlama da içeren öte
kileştirilmesi işlemini irdelemek daha karmaşık bir hale ge
lir. Japony<ı, gerek Batı'lı gib i olmayan yönlerine yapılan
Gr'sha \.özcU9un~ ılı~k:in im~P g~n('l OIJrA~. '"'h,1y.ıt
lcadınlı9ı ~ ıle ilıntıiC'ndırıiP.td
~urulm1k tadır . SOzculı:,
Japon ltadrrunın hm!.gıne ·
ilı)ltin btr yıqın ~olum\uı~
Onya·gının ürrlılmt~ı
sürt·nnt kaH:td.a bulunmdkt.lJır Qy\a soz.:-U~
duz olı::undu9und.ı. gP.; . . _(w~aı) ..stı.ılyap.ı.-:ı/.>Uor~. - __
yani, Sflnat Kra. edt>n anlamındddı'". G~i~hd .
gel~neksel ~ns ve mü:ıl.
u.:trint t.Uçuk ya;l~rctan ( 1 O
ya~ civarı) ıtıb.lrtn ~gıtılen
kadın tcrOKrya •te"rd~rı f\imdıt
SözciJOUn ~cıns.e-1 ili~ki
tç!'rımlfmt~i ~!'4dınt.l'!ki 8.lh
htf""r•tvrundf!kı kullanımı bu ytına bu•k ılrır\A, gelen~ksrl
olarak ~' 9~'sf'ıoJ'nın t{r.,sı çay tvı/Uınkonmt r-vı
{f)"'VIE"ı) konulıl.lnna
pirınçd~n y;ııpılm•) a:lkoUU
ic;k i {Sdlf'} ıl:rarnı, muzık
aletı hh..Jm,jıf"tı) p~lıQındc
gell!'ıtt"kSf'l d.)n~ın y.ır-lar.tlc,
kon~un hoi~ol vdkıt
9«irme~ini s..ıyldm.,k ve konu~un sohb~tıni dınleme
ile !.ınırhdır. ( Kowncı ve
G•c•n, ı99J : 73)
6E · kültür ve iletişimfculture & communica·rfon
eleştiriler ile gerekse kültürel korumacılık övgüleri ile öteki
leşti rilmekted ir.
Bu çalışmanın japonya örneği üzerinden gerçekleşmesi
nin üçüncü nedeni, )apony;ı·ya atfedilen gelenebellik/kültü
rel özcülük ile geleneğin sürekliliği tasavvurunun )apon ka
dınını i~aretlemesi ile ili~kili. "Bizlerden" kimimizin kınadığı,
kimimizin ise hayranlıkla takdir ettiği ")apon gelenekselliği,"
)apon k<ıdınının yüzünün bu geleneksellik kurgusu içerisin
de olu~turulmasını sağlar. ikinci el kaynaklardan kurduğu
muz )aponya·nın modern ve başarılı "erkek" yüzünde Batılı
laşma muhasebemizi erteleme fırsatı bulurken, bu muhase
beyi sembolik olarak ötekine hava le ederiz. Bu şekilde )apon
ya'yı, )apon kadınının üzerine çökmüş geleneksellik tasavvu
runa dayanarak bir kimlik hesaplaşmasına çağınrız. Japon
kadına içkin tasayvurlar bu anlamda ötekinin ötekisi ve onun
------------~so~r::u:..'.n~l~u~y~u~· z~i.ı~· n~i.ı~· ~o:l uşturur. Japon kadınına içkin "itaatkilr, sa
dık, nazik, kibar, gelenek:5el;-oagımlı; geri-kalmış,-edilgin,_gü- _
zel, erkeğin malı/kölesi, geislın, tarihi olmayan nesne" şeklin
deki tasavvurlanmız ve bu söylemsel pratiği destekleyen Ja-
-----~pnnicadın-har-ek-et1e-r.inü:ı .y.okluğu _{amcı _aynı zamanda olma
sı gerektiği önerisi) aracılığıyla kendi k.imliğimizin psişik bu
nalımından kaçış yolu bulur; o·nun kimliğinde evrenselden
farklı olanı, yani, anormali imleriz.
Japonya'nın ötekileştirilmesi işlemi özellikle inançhır,
zevkler, metinler ve değerler sistemi arasındaki farklan vur
gulayan "kültürel güçler" ve "bizim" ne yaptığımız ve "on
ların" neyi "bizim" gibi yapamadıklan ve anlayamadıklıırı
hakkındaki "ahlııki güçler" tarafından o'na içkin tasavvurla
rın üretilmesiyle gerçekleşir (Said, 1979:12). O'na içkin tasav
vurbr bir yandan "ben" kimliğinin tanımlanabilmesine, di
ğer yandan da onun üzerinde bir egemenlik kurulmasına
hizmet eder. Aslında japonya'nın neden ötekinin yüzlerin
den biri olduğu so rusunun yanıtını Oryantalist söylemin sa
dece Batı ile kendimiz arasında bir sorun olmadığı şeklinde
verebiliriz. Türk sinemasında ulusal kimliğin kolonyal söyle-
ı
ı ı
---·-ı
1
("-~"';.'\
J-""' Binark • Oryantalist Soy/em ve Japonya • 69
mi mcrkezleyerek kurulması sorununu tartışan Erdoğan,
"Türkiye"de mevcut kültürel kimlik kendisini, Pakistan, Çin
ya da Meksika ile değil, Batı'yı oluşturan Avrupa, Kuzey
Amerika gibi ülkelerle olan ilişkisi çerçevesinde tanımla
maktadır" diyor (1995: 180). Oryantalist söylem tarafından,
kendi kimliğimizin Batı kar~ısında konumlandırılmas
ınd;ın
rahatsızlık duyan bizim için, kendimize ait öz'ü tanımlamak
asli bir gereksinimdir. Bu ge~eksinim ise oldukça basit bir şe
kilde, bir "[)oğu" tanımı ile giderilir. Doğu·yu kendi kimlik
mekanımız içerisinde de kurabileceğimiz gibi, daha önce
açıklamaya çalıştığım gibi, çok u:z<ık kimlik mekanlarını dn
"Doğu olarak" tahayyül edebiliriz. Sonuçta bir kimlik meka
nının "Doğululaştırılması," kendi-öteki arasındaki bir ikti
dar ilişkisini gösterir.
... (Ory;ıntalizm) ... daha ziyade jeopolitik bilincin/ far
kındalığın estetik, a~ademik, ekonomik, sosyolojik, ta
rihsel. filolojik metinlere dağıtılması; o sadece (dünya
nın Doğu ve Batı diye eşit olmayan iki parçadan oluş
tuğu şeklindeki) yalın coğr.afik ayrımın değtJ,
_biiimsel
keşifler, filolojik yeniden inşa, psikolojik analiz, peyzaj
ve sosyolojik tanımlama araçları yoluyla yaratılıp sür
dürülen bir dizi "çıkarır\" bileşenidir. Ifade etmeden zi
yade, açıkça farklı (ya da alternatif ve yeni) dünyanın
kavranması, bazı durumlarda denetlenmesi, · yonlenaı
rilmesi, hntta dahil edilmesi için duyulan bir istek ya da
niyettir. (Said, 1979:12)
Hiç kuşkusuz "Doğu olarak" bir mekanı işaretieyebil
mek Batılı olmak, uygar dünyada olmak, gerçeğe, dile, eyle
me yön vermek gücüne sahip olmak değil midir?
Japonya'nın bu çalışmanın odak noktasında yer alması
nın dördüncü nedeni ise koridor muhabbetlerinde nelerin
nasıl söylendiği nden' yola çıkan kişisel bir deneyimden kay
nakl<:ınıyor. Akademide sözün üretiliş sürecinde "bilimsel
söylem" ve "gündelik" olan arasında kurulan sözde ayrımın
somut bir örneği olan koridor muhabbetlerinde Japon kadı
na ilişkin tasavvurların tam da Oryantalist söylemin içerisin
de üretiliyor olması, bu yazının yazılmasını kışkırtan neden-
"'Koridor Muhabbeotlerı·
üzerine bakınız : (Marcus ve
fisher. 1986: iıt·•: Royıdo.
1989: 197).
---·- - - ·----- --- ----- -- .. - --
- .. - -- ---r~'"ııı,-- --...,ı
O • kültür ve iletişimjculrure & communi~aıion
Binark • Oryantaiist Söylem ve Japonya • 71
!t:rden biridir. Resmi ;ıııtropolujik öğretiyi sorgul<ıdığı Cu/lu
re aıırl Trırl/r <ıd lı y<ıpıtıııda Rusaldo, ötekinin kültürü, tarihi.
tupluımı. kıs;ıcası bilinen ~·iiz.ü ııi.in çizilmesinde ko ridor mu
habbet lerinin oynadığı role şu ~ekilde dikkilt çckiyur:
Her ne k<ıdar, resıııi giirü~ [aki:ıdenıik öğreti cınlaııııııda
M.B .] tünı kültürlerin c~it olduğunu kabul etse de, tcklif
siz bir taıııml<ıma sistemi, b<ısılı eserlerden ziyade, çoktan
aza, zenginden yoksula, k;ılından inceye, olgunlaşmı~taıı
basite gibi niceliksel ülçütlı.:rde kü ltiirleri sııı ıf!,ındıran
koridor muhabbetlerinde vücut bulur. (1989: 1~7)
ga'ııııı kişisel tarihi olarak okuyarak, ötekine içkin tasavvur
l arımızın "aralıkları/çatlakları" olabileceğini göstermek; Ja
puıı kadının özgül tarihini okurken, aslında kendi-öteki ara
sındeıki olası sınır kesi~melerine ve bu kesişmelerde gerçek
leşecek söylem pratikleriile duyarlı Qlmanın gerekl iliğine
dikkat çekmek istiyorum.
1
Oryaı:talist Söylem ve Japonya
Genelde Oryantalizm kavramı, Batı'nın "Doğu olarak"
Korid or muhabbetlerinde kend i-öteki ayrımı, "bilimsel ! kurduğu tarihsel mekanları ve kimlikleri inceleyen bölge
söylemin" ardına gizlenmeksizin olanca yalınlığı ile günde- ! araştırnı;ılarının genel tavrını betimlemek için kullanılır. Or-
lik dilde, ge lenekselden modeme, basitten karma~ığ;ı şeklin- : yaııtalist söylem k;ıvramı ile de, Doğu'ya içkin üretilen tünı
de işleyen bir mantığa güre kulı'anılan karşıl;ıştırm;ı sıf,ıtl;ı- ! kurgul;ını;ılar inılenir. Said Oryantalizıni şu şekilde tanıın l ı-
rıııd;ın oluşan bir dizge içerisinde üretilmı.:ktedir. 13u çalış- i J'l>r:
mada Japon kadını hakkındaki koridor muhabbetlerinde ne- ı Oryantaliznı, 13atı'nıı\ Doğııya yak l aşımını betimlemede
yin, nasıl \'e hangi karşılaştırma sıfathırı ile süylendiği irde- kull;ınılan bir terimdir. Ç)ryantalizm Doğuya, bir öğren-
lenecektir-:-çUni<:U .. korid·oYmLThaDbCT!er~cmtkii'f,'ietikı- ı e,-k-eş-fet-rıw-v~;.'-i"~'a·t~k-k-onu5tı-ol~.r.a.k_<;.i_ı>.te.J1l_li-ı::iı:....<iekil=-· --
l b . ı·kt .. ı ·· · .. t 1 ·· · d ·· de vaklac;an (ve yaklasılan) bır dısıplındır. Ustelık, buna
e ır ı e evrense oznenın anı m anması surecın ı.: unem- 1 · ' ' ı· · · · ·
. . ila ve ten bu terimi, Doğu olarak bö t.iııen çızgının gerı-
lı bır rol oynamaktadır. ~inde neler kaldığı hakkında konuşmaya çalışan herke-
\ . . ...
B u- çalışma ya .. ka ynak1ı Icec!enneôeTrl~rueıı-5onı:rnnrs · · ------ ___sin.elinin.a.Jtıruia.hazıı:..büJ unan_d_ü_şl_~~-ı:m-ı:;~ler, sozcuk-
1 lerden oluc;;ııı koleksiyonu göstermek ıçın de kullanıvo-
ise, daha sonra ayrıntısı ile tartışacağım, Japonya'nın kendi rum. (1~7•/:7J) · · '
kendisini sömi.irgeleştirmesinden, iç söınürgeleştirme (iııtcr
ıı a / co/oııiznlioıı) işleminden, diğer bir deyişle Japonya'nın 13a
tı ' ııın kendisine snnrurni ile geislıa göstergelerinde bakmasına
istençli bir şekilde katı ~masından kayn;ıklanıyor.
13u çalışm;ıya kaynaklık eden nedenleri açıkl;ıdıktan
sonra, bu yazının amacını belirtmek istiyorum. Bu yazı ile
amaçlanan, Japon kadınının tarihsizliği tasavvurunda sabit
lenen kimli ğini, Batı'yı merkezleyerek, 13atı dışında sayılan
kültürleri bu merkeze göre eksiklikleri ya da olumsuzlukli!rı
ile tanımlaycın kolonyal söylemden serbetleştirmek için bir
adım atmakt ır. Avrıca, Japon kadın lı<ıreketlerinin tarihini,
özgül bir tlönemdc -Meiji Dünemi (1868-1912)- kendisi için
konu şma istemiyle kamusal alana sözünü taşıyan Kan no Su-
Ayrıca Said'e göre Oryantalizm, Doğu ve Batı urasında
ontolojik ve epistemoloj ik ayrıma dayalı bir dü~ünce üslubu
dur (1979:2). Said'i izleyerek, Oryantalist söylemi, Batıl ı özne
nin kend i kimliğini kurması sürecinde farklı öz ve bilgi pratik
lerinin Batı Ye Doğu biçiminde işaretlenmesi olarak tanımlaya
biliriz. Mutman oldukça yerinde bir saptama ile, bu işaretierne
pratiğinde gerçekleşen Batılı öznenin merkez-kurma, yani
merkezierne (wılerillS) işlemine dikkat çekiyor (1996:30-31).
Merkezleme, öznenin kendisi dışında bir "üteki"nin varlığını
imleyerek, bu varlığı, "aşağıda," "ilkel," "barbar," "iğrenç" vb.
şekillerde ayrıksılaştırarak tanımlaması ve kendi kimliğini
"asli" olarak kurması işlemi diye açıklanabilir. Merkezierne iş
lemi ile evrensel özne kendi yüzünü, gücünü ve dilini, merke-
·-
. - ....... :- --- ,-----. .ıir-
} ·-.-· - ·--- -
,:."7 2 • kültür ve ileti~imjculture & communication
Decofoniıarion sOzcügU · sOrııurgesizles trrrne .. ya da
-sOmürgc olmak. tan ç ı i:arm a · ~e k. linde TürJ.:ç t;> 'y('
çf'v irilnıekıedi • . (Rattan~ivc
s. VJt>stwood. 199 7) ve
: ıonçuo~lu "" Akt•y. 19%)
Ancal , bu çah~mada
-decolonization ..
\ O ZCÜ~ÜnÜn
- \ömürÇJ('IP~tir m('dt>n
\•• rbe s!l('~lirmf" t. " ~ eklind e
1 urkçt>l~~tırilm~si t t r~ıh
ı:odılmi}t i r .
zi söylemsel pratiklerin dışında bırakılan ayrıksı "ötekinin"
adına ve onu alabiLdiğince kendi içinde benze~ikleştirerek, tck
vücut olarak sabitleyen konuşma ile kazanır.
J;ıpoııya·dil kadın h;ıreketlerinin olmadığı ya da ols<ı bile
bunun çok yeni, B<ıtı'nın b;ıskıs ı ile son zamanl<ırd;ı gelişmiş
olabileceği ve bu post-kapitalist toplumun hala geleneksel ya·
pıları muhaf.ıza ettiği şeklindeki tasavvurl;ır, ll;:ıtı'yı zaın;ın ve
mekan olarak tarihin merkezine yerleştiren (Batı öncesi 1 Batı
sonrası gibi), Japon kadın ve erkeğinin kendi tarihlerini konuş·
ma haklarını ellerinden ;ılan Oryant<ılist söylemin p;ırç;ılmıdır.
Gerek kendi biricikliğimizin, gerekse ötekinin çoğulluğunun
ortaya çıkartılabilmesi, biz ve onlar ar<ısında bir iletişimin ku
rulabilmesi ve ötekine içkin tasa vvurl<ırın sümürgeleş tirme
den serbestleştirilebilmesi (decolollizntivll)' için ötekinin tarihini
okumanın bir başlangıç noktası oluşturduğu kanısınd<ıyım.
Oh;:ıshi 'ye göre,
----------------""-'Oı::y.Entali ~miı:u!Q.r~.!l_l!.ı _ _D_s>_ğu _~~- ş_;ı~~f!ı_n canlı_sfe_ği~i~ ":e_
karşılıklı bağımlılı~ının tarihinin baskı altına alınm;ısın·
dan kaynaklanır. Ozgüllüğün ve farklılığın vurgusu ile
Oryantalizm Doğu'yu farklı olmaya indirgerken sömür
geci şiddet ile iş birliği yapmış olur. Oryantalizmi aşma-
___ _,nın yolü,-Ooğii v-e Batı arasındaki deijişimi, baskı altına
alınmış tarihi ortaya çıkartmaktır. Ancak, sadece bu da
yeterli değildir. Günümüzde B;:ıtılılaşmayan mekanın ol
madığı düş ünülecek olursa, Batılı-olmay;:ın bir "kayıt"ın
(tarihin) tasarlanması belki de bir fanteziden başka bir şey
olmay;:ıcaktır. [Ancak] Doğu ile Batı'nın değişiminin tari·
hi, karşılıklı bağımlılığın kültürel biçimlerini izlemekte
dir. (1996:34)
Hiç kuşkusuz, ötekinin tarihini okumak ötekinin konuş·
m;:ısı veya kendini temsil etmesi anlamına gelmiyor. Öteki,
kendi hakkında üretilen her sözde yeniden kuruluyor. Spi
vak'ın 1926'da Kalküta'da kendini asan Bhuvaneswari Bhadu
ri ;:ıdlı genç kadının intiharını toplumsal bir metin olarak oku
duğu çalışmos ında kendi yaptığının da Bhuvaneswari'yi bir
tür temsil etme/yazma işl emi olduğuna işaret etmesi gibi (Spi
vak, 1988: 307-308; 1990: 57)
ı
1
ı
1 i 1
r
...~
~1 '
Binark • Oryantalisr Söylem ve Japonya • 73
Ötekinin tarihini okuma ed imi, ötekinin kendi adına neyi
ne kadar konuşmasına izin verme durumunu da içinde bann·
dırır. Oryantalist söylemili içinde tanımlanan ötekinin tarihi
ni, Oryantalist söylemin karşısında durarak, varsa doğru ola
nı sliyleyerek okumak, bund;ın dol;ıyı siiylemsel y;ıpının kırıl·
ması anlamına gelmeyecektir. S<ıid'e göre Oryantalizm, Doğu
h.ıkkında doğrusu söyl~ndiğinde basitç~ ı:ıçup gidecek yalan
l;ır ve mitler s;ıııılnıamalıdık Çünkü, Oryant;ılizm, ku ~;ıkl<ır
boyunca hatırı sayılır yoğunlukta bir m<ıteryal yatırımın ya·
pıklığı kurarn ve pr;:ıtiğin h;ıyat;ı g~çmi~ şeklidir (1979:6).
Said'in Ory;ıntalist söylemin bu yönüne yaptığı vurgu bu
çalışına için çok ünemli. Çünkü Japon kadın hareketlerinin ol·
mndıgı tnlınyyiiledilcll tnrilıi11i dillendirrnek sonuçta ötekileştir·
nıe işlemine kökten bir müd<ıhal~ olmayacak, söylemin öteki·
ni betimlerken kendini gjzlemesini tartışmaya açmayacaktır. .. ı
O tekine ilişkin bir okuma· bu nedenle çok rahatlıkla öteki adı·
na konuşm;ıya ve öteki üzerinde yeniden bilgi-iktidarın ku·
rulmasın<ı-dönüşebilir. Çünkü Doğu/OteÜ siiCıecc sümürgccr ·-------·
ilişkilerinin bir tanımı değildir. Sömürgecinin Doğu'yu bilme
merakını iktidar olarak yeniqen biçimlendir.en, belli jeo-puli-
tik ve ekonomik ilişkilere eklemlenmiş bilginin ·kendisidir-. ---
"Doğu olarak" varolma biçimleri, Batı 'nın onu tanıınlamasın-
d::ıki fazla ya da eksik "olumsuzlama" da, farklılığın eşit olma·
y<ın ilişkisinde Doğu ile Batı'nın yerlerinin tanımlanmasınd<l
ve maddi bir pratik olarak sömürgecilikte zaten var olan bir
mekana seyahat (keş ifler dahil) gibi fiziki süreçlerde temelle·
nir (Grossberg, 1996:96). Oryantalizm gücünü yoktan bir şeyi
var etmt.:sinde değil, ol<ın bir şeyi olmayana (semantik ve fark·
lılık terimlerine) indirgernesinden alır; Japon kadın hareketle-
ri tarihinin "tarihsizliğe" mahkum edilmesi gibi .
O halde ötekine içkin tasavvurlarımız bu iktidölrdan nasıl
serbestleştirilebilir? Bu noktada bir kez daha, bu çalışmad<ı
Doğu'lu kimliklerinin bizim tahayyüllerimizin tersi gibi oldu
ğunu göstermenin amaçlanmadığının altını çizmek istiyorum.
Bunun yerine Olıashi'nin vurguladığı gibi, bastınlmış öteki-
7 4 • kültür ve ileti~im/culrure & comnıunicarion
~.1o:-iji Dö nemi. Japoncc1 Mcı1i
Jı-;f;ıi ol rı rrık ad!Jnd ır•lır; t.:ım
~ ;ı · ~ ıfı(p ~ a ·tr.ı""" l,ın•Tıı $
'!Ün~:ım '" deıtı f> l: ıu .
ı.'rr:-rı y.ı:'d" lnıp.ır.:ıto~ Mroiii
,ıe hırl rl-. 1'! , imrJrat.:-~un
.1 ı ıJ.ı r:n ı y('ııid~n
.v.ll.ın(lırmajıa r ihleme
q(' l<;n~tı· bJ ·1 1ıJ "'!"'1 Şt ı r Her
yı:-n i imp:ır;ılar ile y~nı tıir
rJ•:>n l"m ve t ari h ba5l .1r.
Ornf!ği:ı 1 qRfJ yılıııdi\
l rnp;ı r a ı or Shovwa'nın
öiU,nu i~() lmr>a~ütor •ıe is.;:oı
Dö n~rni (Hu7ıJılu !=tpfah)
h.ı~ l:l mr51ı~. 1 9S'7 yılı }l~ı-;c:
~ Nt;n ~ yıl) oi.J ·ak.
acilandı~ıl : r.
nin tarihini Doğu ik B<ıtı <ırcısınd<ıki br~ılıklı b;ığımlılı);ın bir
tarihi ol<ırak okumaııın ünemine dikkat çekip, )npon k.adını·
nın t;ırih:;izliği til:<ilvvurumı kolnnycıl söylemdt:n serhctle~tir
m~k için sınırı ar;ılcımcı denernesinde hulunın;ık amcıcım .
Bir Modernleşme Tarihi:
Aydınlanmış Yönetim ve
Tasavvurun iç Sömürgeleşmesi
j;ıpun kadınınil içkin tasilvvurl<ırı .tv!eiji Di.inl:'mi )ilpu·n
kadın hareketleri tarihinin okuması ile aralaınudiln önce, j<ı
puııya'n ı n kendi tas;ıvvurlan üzerindeki denetimini kısaca
ele almak istiyorum. Bu denetim, okuma için sc.:çileıı Meiji
Dönemi- ile ba~lıyor. K;ıba bir anlatım ile, dı~~ırı kapalı fe
od;ıl Tokugawa )<ıpunya'sı (1600-1868), 19. yüzyılın ortasın
dil tamilmen farklı bir sistem (Batı) ile km~ıla~ır. J.ıpon ya"y ı
__ l;>ı,ı ~ist~!!J-~~arşı kapillı tutmak yararsız bi r ç;ıi:ıa olilcağı için,
olabildiğince kısa bir sürede o'nu B;ıtı ' lı ol;ıra k yeniden bır-
mak ~eklinde çözüm bulunur. Meiji Dünemi ile güçlü bir uli
gcırşinin temelleri atılır; devletin temsilcisi ise slıcısuıı yerine
-tclmoYI'ôUr\ i mp-ar<ıtury:-1-SS"t 'dil --Meij i---Anay-asası,-1398 .... d""e'-----
lvledeni Yas<ı yürürlüğe girer. Feodal sosyo-ekunumik ku
rumlar kapitalist kurumlarla yer değiştirirken, Batı ülkeleri
nin ge lişmiş/ mudern ol;ır;ık ad landırıliln konuıniarına erişe
bilmek amacıyla "ülkeyi zenginleştir, orduyu güçlendir"
şeklinde sloganlaşan militarİst ve Asy<ı kıtasın<ı yönelik ya
yılnıacı politikanın da temelleri atılır. )apunya\l<ı Batılılaşma
dışarıdan eınpoze edilen bir süreç olarak gelişıncıni~tir. )il
pon modernleşnıesi bir dış zurlamil/kolonyal güçler taraiın
dan gerçekleştirilmiş olsaydı, bu dış etkenierin bert<ıraf edil
ınesi ile, "gerçek" }ilpony<ı'nın keşfedilmesi mümkün olabi
lirdi. Yoslıioka'nın öne sürdüğü gibi," ... Japonya'daki Batılı
l;ışma süreci s<ıdece ötekinin tecavüzü değil, aynı zam<ında
)apon insanlarının kendileri tarafından gerçekleştirilen bir
sinıulasyondu(r)" (1995:101). Diğer bir deyişle, )apon mo
dernlcşmesi bir iç sömürgeleştinnenin iınlatısıdır. )apon-
ı
-1
~· Binark • Oryan~alist Söylem ve Japonya • 75
-------- ---- ----
ya·nın kendi kendini sömürgeleştirmesi denildiğinde, kültü
rel c;eli~ki bilincinin ı.i hinlerden silinmesi imlenmekted ir. Ba
tılı-olmily<ın öteki, kendisi ve Uatı'lı arasında bir çelişk i du
yunıs<ır. Yoslıiob ise aşağıd;ıki sa ptilm<ısı ile J~ponya'nın
buıı;:ı bir i~tisna oluşturduğunu öne sürer:
j<ıp~n insanı kültürel sümürgeleştirmcden ızdırap çek
miyar gibi gözükmektedir. Tek bir kiiltürde Ba tı'lı ve Ja
pon ögelerinin birlikte vbroluşu doğal ve uyumlu olarak
kilbul e.dilir. Biiylesi bir duğalla~tırılmış bilkış açısıııdan
Japon kültürüne bakıldığında kültürün sümürgele~tiril
m eden kurtarılm;ısı gercksizdir, çün kü ortadil bir sö
nıürge!e~ t irıne yoktur. (199.5:1 01)
Ailı:-devlt:t (kıızokıı kokkn) olabilme kaygısı içindeki Ja
po:ıyanın içe dün ük sömürgeleşti rmesi, kendi-öteki ilişkisin-
de uııun kendini nereye ycrleştirdiği irdclenerek açıkla nabi-
lir. Biltı"nın tipi k bir J;ıpoıxa atfettiği, Doğulu sakinlik, nazik-
li k, gayri şahsil ik, duğay;ı · uyum gibi imgl'ler j;ıpunl<ır tara
fm~.aı:ı-btın-imse-rıı-1-l-işt-ir......J.apm~y..ı:.rı-iJ~fk.i.ı:ı ..dclaşımda..b.ulu~---- __
nan smırıırai/erkek ve gds/ın/kadın imgeleri, hem B.ıtı tara-
, fınduıı EJ;:ıtılı-olnıayanın ütekilc~tirilmesi hem d e bizzat Ja
L_ı::?~l'a 'nın içe ;ıit !'Ümlirgeleş~i rnıe i~lemine kaynaklık eden
ı' kurgu kiınliklerd ir. Snnwrnı Biltı "da tipi k-Japun . erkeği ni im
le me k için kull;ınılır. Yoshioka"ya güre, Japon erkeği kendisi
nin snmıırai imgesinde ternsilinden, !:latı . nın onları bu şekilde
kurmaktan hoşnutluk duyduğu bd;ır memnundur
(1995:103). )<ıpun erkekleri Batılılaşma ile gelen kimlik çat
lakbrı ve sınır aralı kla rıyl<ı yüzleşmemek için uyuşturul
muş, bir anlamda sabitlenmiş bir ta rihe gereksinim duymak
tadır . St111111rni imgesi )<ıponl;ıra modernleşme ilc değişmemiş
bir kimlik Eantezisi sunarken, aynı zamanda Japonya'nın en
düstrileşmi~ y<ıyılnıacı bir de\·let ol<ıbilmesi am<ıcına koşut
olarak kullanılmakta; ulusal kimlik güçlü, bağımsız ve erkek
özne s11mrırai imgesinde alegorik biçimde temsil
edil(ebil)mektedir. Bu imge Japon'u gerçekte kim olduğunu
müza kere etmekten alıkoyar, b<ışka bir deyiş le onu kendine
içkin tasavvurlara kar~ı körleştirir, duyarsızla ştırır .
- ---· ----- ---- --::5:' t"
,!(1 1 ;f -· --,;-~~-- ---- ·- ··----.
'---=1-h-.--ıcülti:i r-ve--ikti}imf.culı.ur.e..&-Lommunicarion ___ _
19. yüzyıl ortalarında Batı dünyasında, Dünya Fuarları
ile Batı-dışındaki coğrafyaların kültürel hazineleri ve günde
lik yaş;:ıntılarının etnogr;ıfik kurgular için sunulmaya baş
lanması ile, K<ıjima'nın deyimi ile bir tür "lrksal Oryant<ıliz
min" temelleri atılmıştır (1996:26). Dünya Fuarlarındaki ül
ke pavyonlarında sergilenen Bat ılı-olmayan insanlar ve on
ların gündelik yaşantılarının simulasyonları, Batılı zihinlerin
Doğu'ya ilişkin tasavvurlarını "gerçek(miş)" gibi algılamala
rına aracılık etmiştir. Ömt!ğin, 1867 Il. Paris Dünya Fuarın
da, Japonya, Edo Dönt>mi Tokyo'sunun önemli eğlence mer
kezlerinden birisi ol<ın Yanagibashi kurgusu içinde üç gcishn
ile tt!msil edilmiştir (Kajima, 1996:26). Bati'lının gözünde ge
is/ın göstergesi Japon kadınının erkeğe kul-köle olmasını im
ler; J;ıpon kadının v;ıroluşu sadece cinsel kimliği ile ilişkili
olduğu sürece gerçekleşir. Japonya Pavyonu'nda geishn'nın
sergilenmesi Batı'nın Japon kadınma "bakışına" bu bağl<ım
da iyi bir örnek oluşturur.
Said, OryantaE~min- materyal kay;~kı~nı:ı-dan . biİ"ini
oluştun:ın Doğu üzerine yazılan edebiyat eserlerinde Do
ğu'nun, kadının cinsel kimliğine indirgenerek kurulduğunu
----------------------~ belirtir:-SiiTa;<rr-nero1arak ·fiaubert'in Kııclrıık Haııcnı ile k<ır-
şılaşmasının anıatısını ve bu anlatıda Flaubcrt'in okuyucula
rına Kuclııık Haııcm'i neden "tipik Doğulu" olarak tanıttığım
gösterir. Flaubcrt'in Kııc/ııı k Haıırm'i kendisi için konuşmaz,
duygularını açığa vurmaz, o sanki varolmaz ve tarihi de
yoktur. Onu konuşan, temsil eden Flaubert'dir (Said,
1979:6). Flaubert'in Kııclııık Hmıı:m'i konuşmasının ardında
Doğu ve Batı arasındaki izafi güç modeli, Oryantalist söyle
min derin yapısı yatar. Öyleyse, Doğu diye bilinen bilinci
kuran Oryantalizm aynı zamanda eri! toplumsal cinsiyet
egemenliğinin, yani ataerkinin, bir pratiğidir."-- · Doğu dön
güsel bir şekilde dişi olarak betimlenir, doğurgan, ... duygu
sal kadın, harem ve despot ... Üstelik, Doğulu lar, tıpkı ev ka
dınları gibi, sessizliğe ve üretimin sınırsız zenginleştirilme
sine mahkum edilmiştir" (Said 'den aktaran Thorsten-Mori
moto, 1994:15). Doğu'yu bilme ve yönetme arzusu, Doğulu
(~ ,...-----v 1
Binark • Oryantalist Söylem ve Japonya • 77
kadının kimliğini parçalama ve yeniden kurma ediminde
söylemden pratiğe dönüşür. Doğulu kadının kimliği, ayrık
sı lık, fantezi, egzotiklik, bitmez tükenmez şehvet, zayıflık,
kendine özgülük ve geleneğe aitlik ögelerinin ki mliğine çö
küşü ile kurulur. Said Flaubert'in DoğUlu kadına içkin yaz
dıklarını. şöyle aktarır: "Doğulu kadın bir makinadan başka
bir şey dt!ğil; bir erkek ile di~eri arasında hiç bir ayrım yap
mıyor" (1979:187). Japon kadınma içkin geislıa imgesi benzt!r
bir kurgudın. Gcislıa olarak ötekileştirilen kadının sosyo
ekonomik ve :;iyasal dönüşümlerde bir tarihinin olacağ ı var
sayılmaz_ Japon kadınını tahayyül etme işlemi, ötekini ta
nımlama, sümürgeleştimıe arzusunun resmedilişi, kendi yü
zümüzü söylemsel şiddetin dışınd<ı sorunsuz bir mekana ta
şıma edimidir.
Samıırni ve gcislıa imgeleri Japon(ya) yüzünü tarihsizleş
tiren kolonyal söylemin Jratikleridir. Eri! ve tarihsiz Japon
kimliği, ataerkil Japonya'nın kendi_~_i__t_~~!~nda]1_9_a benimse------------------------
nirken, kimlik bunalımı yerini ötekinin/Bah'nın gözünden
kurulan sözde kimlik uyumuna bırakır, zihinler sömürgeleş
tirilir. Japon ulusal kimliği iqn gerekli bir simülasyon olan
samıırai, Batılılaşmayı destekleyen birınudemist;-ama E-gele---
neği" de korumaya hizmet eden bir ulusçudur. İngilizce ko
nuşabilir, aklın ve gücün sembolüdür. "Japon" böylece, Ba
tı " lılara göre süregelen Japon geleneğinin içinde yer alırken,
kendine göre Batı'nın Asya'daki temsilcisi, Batı'nın tam da
kendisidir. Gl!islıa göstergesinin dolaşımı ile Japon kadını iyi
eş-akıllı anne ya da öteki/fantezi nesnesi kimliğine mahkum
edilir. Geislıa imgesi içerisinde tarihi sabitlenen Japon kadını
ancak samıırai olabilen Japon erkeği tarafından satın alınma-
yı ve yahut Puccini 'nin ünlü operası Madame Butterfly'da
olduğu gibi Batılı centilmen tarahndan kurtarılmayı bekle
yendir. Kelsky'nin altını çizdiği gibi, Japonya'nın ırk ve top
lumsal cinsiyet hiyerarşileri Japon erkeği ni yerli/otantik-saf,
buna karşı Japon kadınını ise ya bana/ global tarafından kir
letilmiş olarak kurar (1996:173-192). Zamanın ve mekanın
içinde sabitlenmiş gcislıa imgesi, Japon kadınının kendi tari-
~P"'
78 • kültür ve iletişimfculru:e & communiçation
8 t-Aulıafaı,ıı edt<:i ~nc•ji ile
la\tedilcn. Japon in).anırıın
ruh$al. · d~yerlo:?rinirı ve gelenelcterinirı uluslararası
rrl-.a~t ;çin k.orun,n;ı s •d •r .
(IA,tsud•. 19<;4:13).
9 tv1as3n<K) N.,'c.llmura'nın bv
y;ıııısı Mt>itcku Z.ısshtnin
1 ~TS ı.rihli 33. sayısonda
y:,yımlarımı}tı!'".
h ini konu~ma hakkını elinden alır. 13u imge, ister japon ister
13atılı bakışında olsun, Japon k<ıdınını ancak erkeğin cin~el
tahakkümünün nesnesi olarak görünür kılan OryantJlist
si.iylcnıin bir ürüııüdi.ir. Snmıımi ve gcislıa tasavvurlan Ja
ponya 'nın öteki (burada Batı) ile müzakereden kaçarak, Batı
ile sorgusuz bir ilişki kurmasına aracılık eden hayali kollek
tif kimliklerdir. Du tasavvurlarının içinde var olan bunalım
ların <ıçığa çık<ırtılınası, müzakereye çağrılması hem B;ıtılı
nın ötekini kuran bakışına hem de Japonya'nın iç sömürge
leştirmcsinc karşı yeni bir söylemsel duy;:ırlılığa kaynaklık
edebil ir.
Meiji Dönemi Kadın Hareketleri:
Kanno Suga'nın Tarihini Okuma
Meiji Dönemi entelektüelleri ister hükümet yandaşı is
-- 'fersel<arşnıotsunhrr,-aym-k-ayg-ıy-ı-pa-y-l-a.şmışla rd ır· B_atılı
güçlere karşı ülkenin bağımsızlığının korunması. Bu kaygı
japon modernleşmesine ve yeni toplumsal düzenlemelere
r~ ~i
Binark • Oryantalist Söylem ve Japonya
Mciji Döneminde, knzokıı kokkn (aile-devlet) sloganı ile
yoğunılan emperyalist-kapitalist ve erkek egemen sistemin
en küçük birimi ailedir. 1839 Meiji Anayasasına göre ailenin
reisi impnrator ve onun evdeki temsilcisi babadır. 13u erkeke
gemen rejimde koca kamusal al;:ından sorumlu kılınırken,
kadın ise ancak ailenin, diğer bir deyişle, devletin bek;:ıasın
dan ~onımlu anne ve eş olduğu sürece sadece özel alanda ta
nımbnmaktaydı (Tachd996:129). }(.,musa! alandil kadının
varolması yine bu ideolojinin parçası olması hillinde müm
kündü. Tekstil fabrikalarındaki Japon kadınl;ın yüce bir
emele, Japon modernleşmesine ve aile-devletin kalıalı~ına
hizmet etmek için varlardı.
Ancak bu dönem, emperyalizm (lcikokllslıllgi) ve kapita
lizm (5/ıilıonslwgi) karşıtı muhalif siyasal söylemlerin örgütlü
hareketlerinin de başl;mgıcı oldu. Örne~in, 1880-1890 t;ırih
leri ar;ısında Japonya'daki emperyalist ve kapitalist oluşum-
.ı____lauı..k.cı.tşL6atılı!_a_şmanın tQp]umun diğ~ı::.l5-ı:ın:!~lan~~a,~\~
alanında uygulanm;:ısı ve toplumun her kesiminin siyasal
yönetime katılmasının sağlanması programı ilc Libcr;ıl P;:ırti
10 G~rt'k Japon r~rrıi
tarihinde. gere-he r Al·ıjı Dönt>mi ~ntt"l~klutliE:-rr
üzerıne yApıl.;,n çalr~rn;,J, ,
oJ\un kadın (lu;Unür \'l'
r--rE>flY..Wnn tophJrn~·'' t.tuhle-·ı.n~ ~· ~ul'llel
Ö'"<'9"'· lovr""l ol SC'C·. •nd Polirir•' ld~aı in 1->t S,:K,.IIn~ on l~Pdn•·· lnr•~rw/ı 2(1) 19&4
sayı<•ıda """"' ııor-n, ~adın twrrlfllt-ri h.dHm··
t~rtı)tTVı y;,.pthnam•ll,lfiı·
Bu ~denle M~ı Oöntıı
.. adın har('lt~tleri ~r.huıı
okumak. için 6flCelil·ıe
f~i~t tarih ç~ı)metl;t•,ı
ta~vurull"'l•J)~ur. S.e,-erı.
(1983) ve fuj.Wa'non (1'·
32.!-342) çahlm.ıl••• olm.n.aydı, Kanno Sug..t' ı ·
t~rlhi.ni olı:...,ma tdınıi
yalnı.4ca re,;mi tarılle ba-:ı
uı.cai.tı.
,, -e.:;y;;~ lhiınet Olayı- h••·
-~9özünde·· b~t tanrı ~r:iu~~, .
VOJr\olY.lo:.n lmpar.liCr f., •.. t.as.ı,l.ınan 1uık.:nt rylr ... ı.
~rilen addır.
-· ---- -- -- --- -- - ---·- · · -----t.aşı.ı:ımış.tu:.___.)~ı.p_o_nya'nın dış/ Batı tarafından kolonileştiril-
mesi tehlikesine karşı entclektüeller şu tedbirleri -geliŞÜrdi~---· -nin önderliğinde Özgürlü_k ve Popüler Haklar Hareketi Ui
yıw Mi11ken Undı:m) başlafılôi .(Sie-vei:s~ 1983). Dilsiz. edilgin
ve tarihsiz Japon kadını tas;:ıvvurunun ;:ıralanmasına
12 En<ylo~dıa of J.Jpan
(r•roh\iz : 3: 1 lS. 4: ı4S ı
223; 6: 285; 8: 268. ı~·
ler: endüstrileşıne ve bunu destekleyici pratik çalışmaların
geliştirilmesi, "patriyotizm," "muhafaza edici ene~i"' ve or-
ta sınıfın toplumun temelini oluşturması (Okada, 1964: 1-7,
8-10; Matsuda, 1964: 11-16; Nakamura, 1964: 17-20).
Meiji Döneminde gerçekleştirilen toplumsal düzenle
meler Japon kadınını sınıfına ve etnik kökenine bakılmaksı
zın toplumsal hiyerarşinin dışınd;:ı tutmuştur. Ancak, kadın
lar Japon emperyalizminin ekonomik gücünü oluşturan en
düstrileşme politikasının bir aracı olarak topluma karşı bazı
soruınluluklarla donatılmışlardı . J;:ıpon kadınl;:ırının top
lumsal sorumluluğu, Meiji döneminin entelektüellerinden,
Nakamura t<ırafından "İyi Anneler Yaratmak" başlıklı yazı
sı ile, "iyi eş-akıllı anne" (ryoıısnike11boıı) sloganı ile ilk kez
söze dökülmüştür.'
ÖPHH'ye koşul geli~en japon kadın hareketi tarihini, Kanno
Suga örneğinde okuy;:ırak başl;:ıyabiliriz.'"
Meiji Dünemi kadın hareketleri içinde yer alan Kanno
Sugaresmi tarihe göre bir "anarşist" tir; Meiji 43 (1910) yılın
da meydana gelen "Büyük ihanet Olayı"nın (Daigyakıı /i
ken)" sanığı olarak tutuklanan 42 Jdşi içindeki tek kadındır,
ve idam .edilen 12 kişi arasında yer alır." Resmi kayıtlan oku
maya devam edelim: do~um yeri Osaka'dır. Babası iflas et-
. miştir, annesini ise küçük yaşlarda yitirmiştir. İlkokuldan
sonra eğitimini sürdür(e)memiştir. 20 yaşında evlenerek
Tokyo'ya ta~ınmış, ancak anlaşam;:ıdığı kocasını terk ederek
1902'de Osakzı'ya geri dönmüştür. Yazar Udagawa ' nın tavsi
yesi üzerine Osnkn Clıoıılıoıı'da (Osnkn Sn/ınir Ga::.ı:tı:si) çalışma-
___ _ _ t -~
~--
7:r-- ·-·- ---
"'"""" _,.....&, i /
----'~8o-.-kült~r-ve -ile-tişimfc::ulture & communication
ya başlamıştır. Kanno, resmi tarihe göre Udagawa'nın metre
si olmakla suçlanır. Resmi tarihteKanno özetle böyle yazılır.
Bundan sonra Kanno'nun anlahsını okumaya, Japonya'da
kadın hareketleri tarih i üzerinde araştırmalarda bulunan Si
evers ve Fujieda 'ya dayanarak devam edeceğim.
Kanno'nun ilk kısa romanı Zckkou (Kırılma) 1903 yılında
yayınlanır. Aralık 1903'de Kanno, Hristiyanlık temelli Japon
Kadınları Reform Derneğinin Osaka bürosunun arşiv so
rumluluğuna seçilir. Meiji döneminde kadın haklannın .elde
edilmesi amacı ile Hristiyaıı ve Sosyalist kadıniann eylemde
işbirliği politikalannın bir sonucu olarak, Kanno da sosyalist
liderlerle fikir alış-verişine başlar. Bir toplanhda tanıştığı
sosyalist lider Sakai'nin tavsiyesi üzerine 1906 yılında Waka
yama eyaletinin Tanabe şehrine taşınarak, Muro11 Slıiııpoıt
(Kıısaba Haberleri) adlı sosyalist ve savaş karşıtı gazetede ça
lışmaya başlar. Yaşamında önemli bir rol oynayacak sosya-
----------------list düşünür-Kansan.Arahat
a,_(l8.BZ.:191! .1) fl~bu gazetede ça
lışırken tanışır. Kanno yine bu gazetede çalışırken edindiği
deneyimlerin etkisi ile köklü toplumsal değişikliklerin ger
çekleşmesi için Japon Kadınları Reform Derneğinin siyasal
yaptırım g.ücunün yetersiz -olduğunu farkeder. Kanno, ancak
köklü toplumsal değişikliklerin farklılık doğurabileceğine
inanır. Aralık 1905'de Mııroıt Slıiııpoıt 'da yayınlanan NFııjiıı to
Dokııslıa" ("Knduı ve Okuma") başlıklı yazısında kadınlara sü
·rekli okumanın gerekl iliğini anlatır. Okumayan kadın ların
"evcilleştirilmiş eşler" olarak erkeklerin köleJeleri haline dö
nüştürülmesinin tehlikelerine dikkat çeker (Sievers,
1983:147-148). Gazetedeki görevi biten Kanno, Mayıs 1906'da
önce Kyoto'ya, ardından Arahata ile birlikte Tokyo'ya taşı
nır. Kanno Mailıiclıi Dempoıı adlı gazetede çalışmaya başlar.
1908 yılına gelindiğinde Kanno'nun hastalığı (tüberküloz)
ilerlemiştir ve Arahata ile olan ilişkisinde de bazı sorunlar
ortaya çıkmaya başlamıştır. Aynı yıl, bir grup sosyalistin
"Anarşizm" "Anarko-Komünizm" sloganlan atarak Tokyo
sokaklarında gösteri yapmalarını, "Polis Güvenlik Düzenle
meleri" ne aykırı bulan hükümetin, gösteriye katılanları tu-
""-.
Binark • Oryantalist Söylem ve Japonya • B
tuklaması ile sonuçlanan ve Japon tarihinde "Kırmızı Bayrak
Olayı" (Aka Hata ]iken) (22 Haziran 1908) olarak geçen olaya
kanşmaktan dolayı tutuklanır. Olaydan sonra serbest bıra
kıldıysa da, gazetedeki işini kaybeder. Kırmızı Bayrak Ola
yı'ndan sonra Meiji hükümeti sosy'l.list hareketi çökertmek
amaayla, lider kadrosunu tutuklamaya başlar. Arahata da
tutuklananlar arasında yer alır ve" Anarşizm" yazılı bayrak
taşımaktan dolayı 1,5 yıl Hapis cezasına çarptınlır. Hüküme-
tin muhalif söylemleri böylesine sert bir şekilde bastırması,
Kanno'yu daha radikal bir tavır almaya yöneltir:
Kırmızı Bayrak Olayı ile hapise tıkıldıktan sonra (radi
kal fikirlere ilgim arttı) ... eylem büyük bir olay olma
makla birlikte, sosyalistlere çok agır cezalar verildi ... Bu
deneyimler ile kızgınlığım arttı, böyle bir hükümete kar
şı sıradan yöntemlerle başarılı olunamayacağını nihayet
farkettim."
13 Büyük lnan•t oı.tyı (1910)
durUl~ıwıda K~o·nun
iti,..flannd.n ~kı.r~rı ~·
(1983: ı60).
Kanno 1908 ile 19b9 arasıru sessiz geçirir. 1909 yılında anarşist sosyalist liderlerden Shuusui Koutoku'nun yeni kur-
d uğu "K-~mü~istl~r De;;e~ ';iıd~ (Heinıin-s""lı-ca )' s-e""k-re--:t_e_r -o'la-r-cak;--------------
çalışmaya başlar. Koutoku ile birlikte Kırmızı Bayrak Ola-
yından sonra çökertilen sos,ralist örgütlenmeyi canlandırma-
yı amaç ·edinir.-T-oplumsal--ça-rpı-k-hk-lann--nor-mal-yollar-dan --------------------
çözülemeyecegine inanan Koutoku ve Kanno birlikte yaşa-
maya başlar. Çifti n hem sevgili hem de fikirdaş olarak birlik-
teliklerine en fazla tepki sosyalist çevrelerden gelir. Kanno,
Arahata'ya ihanet etmekle suçlarurken, hem kişisel hem de
ideolojik olarak sosya.list çevrelerden dışlanırlar. Kanno, Ko-
utoku ile birlikte ilk sayısı 25 Mayıs 1909'da yayınlanan Jiyuıı
5/ıisou 'yu (Özgiir Düşünce) hazırlamaya başlar. Meiji hükü-
meti derginin ikinci sayısının basın yasalannı çiğnediğini
öne sürerek, hem dağıtılmasını engeller, hem de dergi yi ağır
bir para cezası ödemeye mahkum eder. Resmi tarihe göre,
bir grup anarşistin İmparator Meiji'ye suikast planına destek
veren Kanno ve diger suikast planlayıaları, Koutoku da da-
hil, Büyük ihanet Olayı'nın failieri olarak 1910 yılında tutuk-
larurlar. Kamuya kapalı yapılan duruşmalarda eylemciler
ölüm cezası istemi ile yargılanmışlardır. Duruşmalar sırasın-
82 • kültür VI! ileti~imfculture & communicati~~- _ _
d;:ı Knnno, toplumun s ı radan reformlarla deği~emcyeceğine
inandığını ve bu nedenle "herşeyin temsilcisi olan" İmpara
tor'a yönelik şiddet eylemi tasarladığını kabul eder (Sievers,
1983: 161 ). Otuz yaşındaki Kanno 25 Ocak 1911'de idam edi
lir.
ı
i J.
ı ! i
1 !
1
1
r-\ .~ ... ;
Binark • Oryantalist Söylem ve Japonya • 83
ve siyasal taleplerle kamusal alana eylemci kimliğiyle çık
mış, kendi adına konu:;muştur. Meiji Dönemi kadın harekd
leri içerisinde Kanno Suga'nın tarihi bir istisna değildir. An
cak, Kanno Suga dahil, Japon kadınlarının erkek egemen
ideolojiye karşı verdikleri mücadeleni~ tarihi, tıpkı diğer
Fujieda'ya göre Kanno'nun yaşamı, edebi kişiliği, eylem Doğu'lu )<adınların tarihleri gibi, ötekinin/Doğu'nun/kadı-
kadını olarak faaliyetleri resmi kayıtlarda çarpıtılmış, sadece nın_sömürgeleştirilmesine ko~ut olarak, onlura içkin üretilen
cinsel kimliği ile ilişkili olarak kamusal alanda yer alırken, sabıt tasavvurların içerisinde silinmiştir. Kanno Suga 'nın ta-
tarihi de~ersizlcştirilmiştir (1995: 330-331). Kanno'nun tarihi rihini okumil' edimi, Japon kadınma içkin taha~yüllerimizi
yapah aktör yeri ne erkekegemen tarihin nesnesi olarak ku- aralam<ıya çağınrken, "Japon kad ını gerçeği nE>dir?" sorusu-
rulmasını sağlayan bilgi/ iktidar ilişkisinin, Japon kadınma nun bir yana bırakılıp, "Japon kadın gı·rçekleri olanca farklı
içkin tasavvurun serbestleştirilmesi projesi içinde yaşamsal ii;:11e duruşları ile nelerdir?" tartışmasına ve bir "sınır peda-
bir önem taşıdığını düşünüyor~m. Çünkü resmi tarih Kan- gojisi"nin (border pedngogy) geliştirilmesine katkıda bulunu-
no'nun konuşma hakkını elinden aldığı gibi, aynı anda "m;:ı- yor. Giroux'nun tanımı ile, "sınır pedagojisi," kamusal yaşa-
nipulc edilen," "cinsel arzu ve şchvetin:nesnesi" ve "erotik" mın kalitesini geliştirmek için verilen .ortak mücadelenin bir
Japon kadını tasavvurunu pekiştirir. K;:ınno'nun resmi tarih parçası olan farklılık kavra1ınına duyarlı bir demokratik ka-
-------------ıa-r.aJı.ı:ıdan ... ~azılmasına Arahatanı.n....kendi_üzy..<tŞJI!TLP__}'kü- - ~u- fels~f~~i_ı:ı~n -~~..!:~rrıasir:!_a _Qz~n__gö_s_t__erınek demekti_r. Bu
sünde Kaımo hakkında yazdıklarının yön verdiği söylenebi- yeni pedagoji ötekiler için/ adına konuşma yerine birlikte
!ir. Ara hata, Kaıı5o11 jide11 (Kmıso11 'mm Yaşam Öykiisii) adını konuşmanın dilini üretir (Giroux, 1992:28). Bu çalışmada "sı-
verdiği özyaş;:ım öyküsünü ilk olarak 1947'de yayınl;:ımıştır. ntr pedagojisi" kavramına, Jap~ın kadınma içkin tasavvurla-
-------___ - __ -__ - _-_ ----=u_u_i.,...)z..::y:....a_ş_a.:.m---::ö-y""k-::ü-s'::-ü-. e-r--;-k-eğin kadın . kimliği'""iıi tanınıbma!Kfı---- -nmızı ~'sümürgeleştirmedcn serbcstlcştirme" çabasında yol
darının en somut örneklerinden birisidir. Arahata'nın kurgu- güsterici bir strateji olduğu için başvurulmuştur. Dirlik'in
su ile Knnno nldatan, ihanet eden, baştan çıkarıcı, hafif bir deyimi ile, Giroux'nun bu kavramı, postınodern/postkolon-
yosma olarnk çizilir. İdeolojik olanı'k yetersizdir, hatta basit- ya! "farklılık politikasının" bir türevi olmakla birlikte, Ku-
tir; kısacası sosyalist hareket için bir utanç kaynağıdır (Fuji- zey-Güney, global-yerel, biz-onlar, kendi-öteki tartışmasın-
eda, 1995: 330-331). Arahata daha ileri giderek, Kanno'nun daki açmaziara bir çözüm getirme gizilgücüne sahiptir. Çün-
sosyalistliğini çocukluğunda uğradığı tecavüzle ilintilendi- kü sınır pedagojisi sadece duruş farklılığının olumlanması
rerek açıklamaya çalışır. Kanno'nun tarihi yapıcılığını değer- ile yetinmeyerek, "totalleştirici olmayan politikalar" için yol
sizleştiren Arahata'nın Japonya'da sosyalist hareketin geliş- gösterir, "farklı laştırılmış toplulukların ve iktidar formları-
mesinde önemli rÔI oynamış liderlerden birisi olduğu ise ge- nın kısmi, özel içeriklerini," "daha geniş teorik ve ilişkili an-
ne! kabul görür. Arahata'nın bir erkek olarak tarihi yazm;:ısı, !atılan ihmal etınemeye" ve "yerel ve globali kucaklamaya"
Kanno'yu damgalayışı, sorgulanmadan resmi tarih yazıcıları çalışır (Dir! ik, 1996: 41). Kendi-öteki sınınru aralamak için bir
tarafından da izlenir. "sınır pedagojisine" başvurmadığımız sürece, Doğulu kadı
Bu yazıda K;:ınno Suga'nın kişisel tarihi örneğinde oku
duğum/ yazdığım Japon kadını, Meiji Döneminde toplumsal
nın tarihine etnosentrik ve fallologosentrik karşılaştırma(la r)
penceresinden bakmaya devam edeceğiz. Ancak, Mutman'ın
ısrarla vurguladığı gibi ötekinin tarihi bize verili olduğu için,
84 · kültür ve lletişim(culture & communication
~/\~}
Doğu'nun, özellikle de Doğulu kadının tarihini okumak ol
dukça sorunlu bir iş. Mutman'ın deyimi ile:
... "Doğu" her zaman için Batı'dan başka bir şeyle, Ba
tı'nın basitçe sahip olduğu düşünülen şeylerle kıyasla
narak Batı'nın "Öteki"si haline gelir. Batı ile Doğu ara
sındaki ayırım Doğu'nun işaretlenişi, damgalanışıdır.
Ory<ıntalizmin dışına çıkarak, Doğulu toplumların kav
ramsallaştırılmalarını tersine çevirmeyi, tarihlerini, üre
tim biçimlerini, politik yapılarını yeniden yazmayı de
nediğimizde, muazzam güçlüklerle karşılaşmamızın ne
deni budur. Çünkü bize tarihsel olarak verili olan, zaten
"hegemonize" edilmiş bir farktır. Bir çok durumda, ya
zılmaya çalışılan Doğunun tarihi değil, Batının tarihinin
bir tersi, ya da onun Doğu'daki suretidir ... Batı kendi ta
rihini, zamanını ve kısaca kendini, Doğu ile arasındaki
farka dayanarak, yani Doğu'yu tarihten, sivil toplum
dan, kentsel yapılardan, bireysellikten vb. yoksun diye
damgalayarak kurmuştur. (1996: 44)
___ J:!er_t~E~b ()ku~ası bir anla111~a okunanın tarihini yeni
den yazmak, yani kurmak demektir. Bu hedenle tarih okuma -
ve yazma işleminde, kendi-öteki ilişkisini toplumsal ve siya
sal gerçeklerin içindeki "devinimsel duruşları" ile ele alma-
---------- - - --- ya özen gösterilmelidir.
Sınır Geçme veya Tasavvurları
Sömürgeleştirmeden Serbestleştirme
Bu çalışmada, Meiji Dönemi Japon kadın hareketi tarihi
Kanno Suga örneğinde okundu ve Oryantalist söylem tara
fından Japon kadınma içkin tasavvurların üretilmesi işlemi,
bu işlem içerisinde neyin evrensel olarak tanımlandığı Ye ne
yin evrenselden saptığı irdelenmeye çalışıldı. En başa döne
cek olursak, akademideki koridor muhabbetlerinde japon
kadını ile ilgili bir sorun olduğunu görüyoruz:
... Japonya 'da kadın denince ... Japon toplumunun ben
de bir imajı var ... imaja göre aklıma bir şeyler geliyor ...
bir kere Japon toplumundaki geleneklerin çok ünemli
olduğunu düşünüyorum, kadın da o geleneklerin içeri
sinde sanki geleneksel konumunu koruyor, yani mo-
.,..., { ·~ ............... _,
Binark • Oryantalist Söylem ve Japonya • 85
dern bir görünümü olsa bile aslında özde yine.gelenek
sel yapıdaki kaciın aklıma geliyor ...
... Uapon) kadın hareketi ... sanki bana yani ... di~er ...
Batı Avrupa'ya göre çok geri bir çok geride kalmışlar fi
lan gibi geliyor ...
... japonya'da kadın hareketleri ... Çok fazla bilgim yok
all)a ... çok iddialı bir hareket olduğunu zannetmiyo-
rum ... 1
... Japon kadını dediğiniz zaman, benim aklıma ilk gelen
geislıalar oluyor. Sanki o geleneksel yapısinı daha yırt
mamış bir kabuk içerisinde. Bu bağlamda da e~er Japon
ya'da bir kadın hareketi var ise, sanki bu geyşalığa kar
şı bir hareket olacak imiş gibi düşünüyorum. Ama Ja
ponya'da bir kadın hareketi var mı yok mu onu da bil
miyorum."
Tahayyül ediş biçimimize göre, japon kadınının sorunu,
Batı'yı merkezleyen her !firlü gelişmişlik tanımından, evren
sel olandan farklı olmasında yatar. "Evrensel" olarak işaret-
- - --- --lenen-yer-de-ise-Bat-ı-mer-kez~e-ni.r-:.-------------
Baştan beri tartışmaya çalışbğım sorunun adını koymak
gerekirse, sorun, evrensel öznenin merkezlenmesi bunalımı \
-~-.ıs-lında-;-Evrensel-öznenin-süregelen-Ba-h-mer-k~.zli-tanımlan_- ----
masına yönelik eleştiriler kimlik parçalanmalannı teşvik et
mekle sonuçlanırken, özünde sadece (ötekinden) farklılığı
vurgulayan kimlik politikalan birbiri ardına ortaya çıkıyor;
yeni gelenekçi hareketler, dinsel ve etnik kimlik hareketleri
gibi. Ancak, yine de tüm bu parçalanmalarda merkezierne
mantığının üstesinden gelinmiyor, sınırlar geçilmiyor. Ta
savvurları sömürgeleştirmeden serbesleştirmek, ötekine iç-
kin tasavvurlar kendi bilindni yarattığı için öyle kolayca ger
çekleşecek bir şey de değil üstelik. Tasavvurun sömürgeşti
rilmeden serbestleştirilmesi, gü ya varolan, ötekileştirme ön-
cesi saf mirasın ortaya çıkanlmas ı veya ötekinin tarihsel sü
rekliliğinin onarılması, bu anlamda "doğru" yu söylemek an
lamına da gelmiyor. Tasavvuru sömürgeştirmeden serbest
leştirmek, yeni bir bilincin tasarımı demektir.Nederveen ve
14 Bu cümle~. 1ti~~ obrol
tanık oldugum "koridor muhab~ı~rindt'n • ., bOr
grup akademisye~ ı.oruı..n
·Japon ko dmı denince ili;
akıınoz& ~n im<]t nedir ı
ve •ıaponya'da kadın
Nıreketlen ~ninc~ ik
okJ.nızo 90~ im<]t nedir ı·
sorul•rN Yf'rilt'f1
yonıii.Jrdon ~rlt'nmiııir.
.. ,4?''>
r.) 86 • kültür ve ileti~im/CLJitur~ & communication
Parekh'e.göre, tasavvuru sömürgeştirmeden serbcstleşti rmc,
iki yönlü bir iş l em: hem sömürgecileri hem de sömürgeleşti
rilm i şleri /ötekileri kapsayan bir süreç (1995: 3). Batı-merkez
li tasavvu rların sömürgeşt i rmeden serbestleştiril mesi salt
tersyüz etme işlemi üzerine tenıellenirse, bu uygulamahı r ilc
kendi -öteki sın ı rı aşılam<ız; imge, i.inyargı, i.itekileştirıne, or
yantalizm gibi Batının "bakışının" yanlışlığının vurgulan
masından öteye gidi lemez; ötekini n kendi doğrularının en
doğru olduğu söylemi pekiştirilir ve sonuçta, öteki kendine
dönüşü rken, değerler sadece tersine çevrilmiş olur.
Türkiye'de de tasavvuru sömürgel~ştirmeden serbest
l eştirme oldukça dar anl;ımd;ı, "kül türel politika" k;ıps;ımın
d;ı ele alınmakta, ya "uygarlaş(tır)ma misyonu"nun destek
lenmesi ya da sömürgeleş(tiri l)me öncesi varolan sözde geç
mişe ait geleneklerin yeniden tasadanması ola rak düşiini.il
mekte, böylece kolonyal söylem ve pratikle yüzleşme/he
saplaşma ertelenmektedir. Un utulan" ... temsili bir h~kümet
tarafından yönetilen, paylaşıl;ın hayali y;ı da üretilmiş bir
topluluğa duyulan inanca temelli ulus-devlet miti ve mission
civilisalrice miti"nin sömürgel eş(tiril )me sürecinin "evrensel"
------------ü-rünü-o1dtığudıır\Miyoshi;-1~96:-iı·z}:-Bstelik; -ulus..:devlet
kimliği toplumsal cinsiyet, etniklik ve bölge bazında iç sö
mürgeleştirme işlemidir. Ulus-devletin modem olma ısrarı
ötekinin varlığını gerekli kılar. Batı dışındaki ulus-devletle
rin kimliklerini kurma süreci, Bab'nın "Batılı-olmayana" iliş
kin tasavvurlannın bizzat Batılı-olmayanlar tarafından dola
şıma soku lması ile sonuçlanmış ve Batılı-olmayanların kend i
aralarındaki il işkilere dahi taşınmıştır. Ömegin, Afrika ve si
yahlara ilişkin Batı önyargıları Japonya ve diğer Asya ülke
lerinde yaygınd ı r. Japonların Türklere ilişkintasavvurlarıda
benzeri bir işlemin sonucu oluşur. Türk(iye) egzotikleştirilen
geçmişi ve parçalı kimlikleri ile Japonya'nın en Batısındaki
Doğu(lu }'dur. Doğulu, kimliğinin parçalanmışlığı, Batılı bir
kimlik inşa etmenin ya da edernemenin getirdiği sancısı ile
Japonya için ötekidir.
Binark • Oryantalist Söylem ve Japonya • s·
Tasavvuru söınürgeleştirmeden serbestleştirme nasıl bir
duruş olmalıdır? Tasavvuru sömürgeleştirmeden serbestleş
tirme, ötekine ilişkin tasavvurların doğruluğuna ya da yan
l ı şlığına bakmaksızın, ,bu tasavvurları toplumsal ilişkilerin
ve gerçeklerin kurucuları olarak "olma" biçimleri ile tartış
m;ıy_ı gerekli kılan bir tavırdır. Böylece kendi-öteki, biz-on
lar, normal-ımormal (vs.) arasındaki sınırı oluşturan işaretler
ve damgalayıcılar olarak l.ısavvurların işleyişlerine müdaha
le edilebilir; tasavvur scrbestleştirilebilir." Tasavvurun ser
bestleştirilmesi kendi-öteki arasındaki sınır aralıkları ve sınır
kesişmeleri nde var olan söylem pratiklerine duyarlı olmakla
gerçekleşir. Ötekine ilişkin tasavvurlarımız burada öne sür
düğüm gibi (yeni) sömürgeleştirme işleminin ürünleridir.
XXI. yüzyıla bakarken (yeni) sömürgeleştirmenin yeni işle
yiş biçimleri ile gittikçe egemen hale geldiğini görüyoruz.
Gündelik yaşantımızı~ içine nüfuz etmiş olan iç sömürgeleş
tirme i~lemiyle, Kemalist aydının ötekisi, laik k;ıdının öteki-
-si,-Türk-1in-ötck1si-kuruluyor, -biz-onlar karşıtlığı, varolan
kimlik aralıklarını yutup, eziyor. Ötekine ilişkin tasavvur,
ötekine sabitlenmiş bir farklılık kılıfı biçiyor ve bu tahayyül
edilen farklılıktan farklı ofma durumları ise ihmal edilebilir
ler kapsamında tutuluyor. Türkiye'de sınır çatiaklanna du
yarlı yeni bir bilinç politikasına her zamankinden daha çok
ihtiyaç duyuluyor. Sınır geçme, biz-onlar arasındaki çeşitli
ve çoguı biçimlerin / kimliklerin farklılık üstü/ötesi bir bakış
ile farkına varılması demektir. Bu "farkına varma" sınırın
öte yanındakilerin, görünmeyen ve ihmal edilenlerin, kendi
yaşamlarını "bizim" tahayyüllerimizden f;ırklı gerçekleştir
ıneyi yeğlediklcrinin kabul edilmesini ve öteki ile iletişime
girilmesi demektir.
ıs
Her nt kadar Nedtrv~n w Parrkh s.QmCugele)tiımtde• se-rbf'stle')tirme yerine postkokmyalıım kavramınA
vvrgu yapop po•tkolonyat ı.öyıem duyadılı(lonı
dU~ünUm~llik (r~fl~•;vrry)
vt oyurı özi!'IJıkJeri ile açıkıryorl.ırı.a da. burada bu ı.öylem d<ryarlıh9ını
po,ıkolonyaı duyarlılok
ytrine, la\avvurun
se~stlf'~tıril""!'!.i duyarlılı~ı
olar •k adi.Jndırmayı y~ııyo· yazarlar.n po\tkolonyal soy~m duyarlıltQın.a
atfeıttıkle-rı du)ÜnUm~llık vı
oyun özrollıkleunden
ta\avvurun
serbesl~lirilmninde yoJ göst~ici olacak.ları K;in "'ta~vvuru
sömUrge-lt)tırmeden
s~rbntlt-~tırme'" baQiamıncf
yararlanmak istiyorum. Çünkü dU~Unüms.eıllik öznenin kendi kimltgini
sor9uı..ma"n.ı ; oyun is<. sınırlar aras,ındaki ba~hıın
üzerinden tersine ç~rme ~rtnt "'•ralılclann"" k~fi
manhQı ile ge-lınmnlne
olanak tarur. (NO'dt'I'Veen v<
P~rrkh. ı995:5-6).
" F'\
'-("''.; .c:._'
88 • kültür ve iletişimfculture & communication Binark • Oryantalist Söylem ve Japonya • E
--- ---- - -- -----
Kaynakça
Brün, Lydia (1997). Japon Felselesi.lsUnbul: Kabakı.
Dirli~. Arif (1996). "The Global in the local." Glob.ılfl,cx:ai: Culıural Producıion ~nd !he Transnaıionallmaginary. Rob W~!oOn ve Wımal Dis .. n.ıya~e (w.) içinde Duıham: Dul: e Univ<!~ity Prm. 21-45.
Erdogan, Nerih (1995) . "Uiu>al Kimli~. Kolonyal Söylem, ve YP)ilçAm M~romı." Toplum ~ 6ilim (67): 178-198.
Encyclopedia ol )apan (tarihsiz). Tokyo: ı:odansha.
Fuji~a. Mie~o (1995). • Japan's Fi~t Ph.>\e of Feminism." Japanest Women: N~ Femirıisı Perspectives on the Pası. Pr""'nr, and FuturP. Kumi~o Fujimur;,.Fanselow ve Atsu~o Kameda (der.) içinde. New Yoriı:: The Feminist Preıs. 323-342.
Giroux. Henry (1992). Border Crossings: Cv/tura/ Worl:ers and the Politio of Edıxation. london: Routledge.
........
("Toplumsal Cinsiyet ve Oryantalizm: Batı'nın Bak~ı. Oryantalizmin Halkı." ) Cendaa Kara Sekai o Yomu. (Top/um~/ Cinsiyet Bakı; Açısından Dıiny•Y, Dl<vm4k) K. Seki ve K. Mokumo1o (der) i~inde. Tol:yo: Meisekisho. 41-65
Nakamura. Mitsuc (19&4). "The lntelie<:tual Class." Journal of Social and Poliıical kieas in Jaf»n 2(1 ): 17·20.
Nede,....,,.P..,terse, Jan ve Blıikhu Parekh (1995). "Shifting lmaginaries: Deı:olonization, lnte<naf ~oloniration, Post<oloniality. • The D«olonizaıion of lmaginaıoon: Culrure, K~dge and Power. Jan N~e~Pieterse ve Bhikhu Parekh (der.) içinde. london: Zed. 1·19.
Ohashi, Yoichi ( t996). "Fuhenseidemonaku, Saidemonaku: Saido 'Orientarizumu' Saikou." ("Ne.~enseHik ne dt Far~lılık : Said"uı 'Oryant.>lizm'uıi yeniden Duıünmek.") Taikoulc.>i (1 1): 30-35.
Ok.lda, Yuzuru (19&4). "lntroducıion." Journal of Socialand Pot.ıicalldeas in Japan 2(1): 1·10.
Grossberg, lawrence (1996). "ldentity and Culıural St.':!~ie~ls That All There ls?" Said, Edward (1979). Orientafism. New Yari:: Random Houst'-Vin1.>9e. OueStions ol Culıural ldenriry. Stuart Hall ve Paul du Gay (der.) içinde. london: Soeve~. Sharon l. (1983). Flowe~ in Salt: The BN]innings ol Feminist ConscioUSMss in Sage. 8 7-107. Modern Japan. St.>nford: Sıanford University Pross.
Kajima. Shigeru (1996). "Fuıatsuno Orienıarizumu: Manhakvni Miru Fransu to lgirisu." ("Iki Spivak, Gayatri Cha~rawrty (1988). ·can the Subaltımı Speak?" Mar~ism and the Tür Oryantalizm: Dünya Sergierinde Fransa ve Ingiltere") Taikovlc.>i ( 11 t. 20-29 · lnıerpreıation of Culıure. Ç-ary Nelwn ve Lawrence Grossberg (der.) içinde. Kaneko, Sachiko (1995) "The Struggie lar L.egal Righu and Reforms: A Histarical View." Chicago: University of lllin<fı.is.. 27 1-3 13.
Japane>e Women: New Feminist Perspec6ves on rhe Pası, Present, and Fıııvre. Spivak, Gayatri Chakravorty (1 990). "The Problem of CulturaiSelf-represent.>tion wi1h ------------------Kumiko Fujimur;,.Fanselow ve Atsuko Kameda (der.) içinde. New Yarlı:: The Walter Adam!oOn." Tht Pa.1J:;a!DcıiiJ~-.-5rrillf!gifi-arıd-BiıJiog~:-- -~in~t Pr~s. 3·_14. . - - -- -·----.. Sarah Harasym (der.) için~e. london: Routledge. S0-58. Kelsky, Karen (1996). "Fiirting with the Foreign: lnterracial Sex in Japan's ınıemationar Spivak, Gayatri Chakravorty (1 995). "Subaltern Tall::lntennew with the Editors." The Spivak Age." GlobaVLocai:Culrural ProdiJCtion and ıhe Transrıaıianallmaginary. Rob Reader: 5elecıtd Works ol Gayarri Chakrawny 5pivak. Donna landry ve Gerald Wilson ve Wirnal Dis.,.naya~e (der.) içinde. Ourham: Duke Unive~ity Pross. Ma<:lean (der.) içinde. New Yar\ Routledge. 287·308.
17~1~ .
~ _ ___ Ta<:Ai.-KaO<u-{-l-99&)-'eosei"T''I"SanS6k€iltOCiiiC!Oa:\"ı:<ldının Siyasal Katılım Hakkı ve Kojima, Setsu~o ve Joan Grein (der.) (1993). WaEi Nihon 5hou kii iiten. (Jaiıöii-i:ulıur Toplumsol Cin~t.") Rail>urari Savkan 5hakai Kagakv: Cendaa (2): 122·140. Sôılıigv') Tokyo: Japan Times. Tho~ten-Morimoto, Marie (1 994). "The 'Peace DNindeö in Japanese Cinema:Metapho<s of Marcus. George E. ve Michael Fisher (1986}. "'Preface.'"' AntfıropoJogy asa Culturdl a Oemaiıarized Natiorı . "' Colonialism and Natiorwlism in Asian CiMmd. Wimal Critiqve: An Experimental M~nc in HvrnJn Sciences tçinde. Chicago: The 01swnayake (der.) tc;inde. Bloomington: Indiana Un~nity PTe5s. t 1·29. University of Chicago Press. Ukai, Satoshi, vd. (1996). "Po.uto Koroniaruno Shisouıowa Nanika: Kyoudoutougi"
Matsu~.Michi~o (19&4). "lntellectuals of the M.,;ji Period." Journal af Sodatand PoliıK;al . _. rPostlolonyalist Fikir Nedir? Birtikte . Dü~ünme.") Hihan Kuukan (2): 6-36. ldeas in Japan
2(1
):11
'16
· Yoshiol:a. Hiroshı (19g5). "Samurai and Self-colonization in Japan." The Decolonizaıion of Miyake, Yoshiko (1996). "Rekishi no Naka no Cendaa: Meijishakaishugisha no Gensets ni lmaginarion.(ulrure. Knowltdge and Power. Jan Nederveer>-Pıe t erse ve Bhikhu Arawareta Josei, Joseir~dousha." ("Tarihin Içindeki Toplumsal Cinsiyet: Meiji Paıekh (der.) içinde. london: Zed. 99-1t2. Sosyalizmde Kadın ve Kadın lıçier) Raiburari Soukan 5hakai Kagaku: Cendaa (2): 141-165.
Miyoshi, Masao (1996). •A Borderloss Worid: From Colonialism ıo Transnatiooalsm and the Oteline of the Nation-State." Globalfl,cx:ai:Culıural Producrion and the
. Transnationallmaginary. Rob W~!oOn ve Wirnal Dis~nayake (der.) içinde. Durham: Duke University Press. 7&-1 06.
Morley, David ve Kevir. Robins (1997). Kimlik Mekan/an: Kuresel Medya, Elektronik Ortamlar vt" Kültürel Smırldr. Istanbul: Aynnb.
Mutman, Mutman ( 1996). ·oryanıalizmin Gölgesi Altında:Baıı'ya Karıı Islam." Oryanıaliım, Hegemonya ve Kıiltıirel Fark. F.Keyman, M. Mutman ve M. Y~enoglu (der.) içinde. Istanbul: lietiıim . 2S-70.
Naitou, Masaneri (1996). "'Cendaa to Or~tarizumu: Seiou no Gan. Orientarizvmu no M in. ·