Makale: POSMODERNİZMİN İŞLETME YÖNETİMİNE ETKİLERİ: KAVRAMSAL BİR ÇÖZÜMLEME

41
Son Güncelleme Tarihi 01.06.2006 HAZİRAN 2006 Makale: POSMODERNİZMİN İŞLETME YÖNETİMİNE ETKİLERİ: KAVRAMSAL BİR ÇÖZÜMLEME* Arş. Gör. Erkan ERDEMİR** ÖZET Rönesans ve reform hareketleri ile başlayan aydınlanma düşüncesi, sanayi devrimi ile birlikte kendi toplumsal projesini hayata geçirmiştir. Toplum, kendisini oluşturan bütün kurumlarıyla birlikte modernizmin eşitlik, özgürlük, ilerleme ve aydınlanma ideallerini gerçekleştirmeye yönelmiştir. Modernizmin, toplumsal alanda savaşlar ve çevre felaketleri, bireysel alanda da yabancılaşma ve varoluş sıkıntısı gibi olumsuz sonuçları, modern dönemin büyük hedeflerine duyulan inancı zayıflatmıştır. Son otuz yılda ise bu şüpheler, köklü eleştirilere dönüşerek, postmodernizm olarak ifade edilen bir söylem haline gelmiştir. İşletmeler açısından modern dönem, aydınlanmanın rasyonalizasyon, bürokrasi, kontrol, bilimsel yönetim ve seri üretim gibi yaklaşımlarıyla, oldukça verimli geçmiştir. Ancak insan faktörünün öneminin artışı ve modern sorunların işletmelerdeki yansımalarına yönelik postmodern eleştiri, işletmelerin yapılarını ve hedeflerini gözden geçirmelerine

Transcript of Makale: POSMODERNİZMİN İŞLETME YÖNETİMİNE ETKİLERİ: KAVRAMSAL BİR ÇÖZÜMLEME

Son Güncelleme Tarihi 01.06.2006 

HAZİRAN 2006

 Makale:

 POSMODERNİZMİN İŞLETME YÖNETİMİNE ETKİLERİ: KAVRAMSAL BİR

ÇÖZÜMLEME* 

Arş. Gör. Erkan ERDEMİR** ÖZETRönesans ve reform hareketleri ile başlayan aydınlanma

düşüncesi, sanayi devrimi ile birlikte kendi toplumsalprojesini hayata geçirmiştir. Toplum, kendisini oluşturan bütünkurumlarıyla birlikte modernizmin eşitlik, özgürlük, ilerlemeve aydınlanma ideallerini gerçekleştirmeye yönelmiştir.Modernizmin, toplumsal alanda savaşlar ve çevre felaketleri,bireysel alanda da yabancılaşma ve varoluş sıkıntısı gibiolumsuz sonuçları, modern dönemin büyük hedeflerine duyulaninancı zayıflatmıştır. Son otuz yılda ise bu şüpheler, köklüeleştirilere dönüşerek, postmodernizm olarak ifade edilen birsöylem haline gelmiştir.

İşletmeler açısından modern dönem, aydınlanmanınrasyonalizasyon, bürokrasi, kontrol, bilimsel yönetim ve seriüretim gibi yaklaşımlarıyla, oldukça verimli geçmiştir. Ancakinsan faktörünün öneminin artışı ve modern sorunlarınişletmelerdeki yansımalarına yönelik postmodern eleştiri,işletmelerin yapılarını ve hedeflerini gözden geçirmelerine

neden olmuştur. İşletmecilik ve yönetim literatüründe yer alanstratejik planlama, örnek edinme, performansa dayalıücretlendirme, dış kaynaklardan yararlanma, stratejikişbirlikleri, temel yetkinliklere odaklanma, değişimmühendisliği, dengeli skor kartı tekniği, toplam kaliteyönetimi, tedarik zinciri yönetimi, bilgi yönetimi, küçülme vb.birçok yaklaşım, bu sıkıntıları aşma çabaları olarakalgılanabilir. Bu yaklaşımlardan birçoğu, halen modern birkarakter taşımaktadır. Öte yandan, değerlerle yönetim, öğrenenörgütler, esneklik, sosyal sorumluluk, entelektüel sermaye,kaos, paydaşlık teorisi, kurumsal yönetişim gibi güncel yönetimkavramlarında, postmodern söylemin etkileri görülmektedir.

Bu çalışmada, mevcut modern yönetim teorileri ve olası birpostmodern yönetim yaklaşımının felsefi arka planıirdelenmekte, postmodernizm tartışmaları çerçevesinde ortayaçıkan ve işletme yönetimine yeni bakış açıları kazandıranyaklaşımlar tespit edilmeye çalışılmaktadır.

1. GİRİŞİnsanların birlikte iş yapmaya başladıkları dönemlerden

beri varolan yönetim faaliyeti ancak 19. yüzyılda bir bilimhaline gelmiştir. Bu dönem, modern çağın da başlangıcı sayılansanayi devriminin gerçekleştiği dönemdir. O yıllardan günümüzeyönetim bilimi birçok aşama geçirmiştir. Kar elde etmek içinüretim faktörlerini bir araya getirmekle başlayan yönetimfaaliyeti günümüzde, üretim faaliyetlerinin yapısında meydanagelen değişmelerle de birlikte, birçok disiplinin ilgilendiğikarmaşık bir bilim haline gelmiştir.

Yönetim biliminin yaklaşık iki yüzyıllık bir geçmişivardır. Sanayi devrimiyle birlikte ortaya çıkan yeni üretimteknikleri bilimsel anlamda bir yönetim faaliyetinibaşlatmıştır. Klasik dönem olarak adlandırılan bu dönemdensonra yönetim alanında neoklasik ve modern dönemleryaşanmıştır. Günümüzde ise hemen her alanda moderndenpostmoderne bir dönüşüm tartışılmaktadır. Bu tartışmalar,yönetim alanında da postmodern yaklaşımları gündemegetirmiştir.

Postmodernizm, henüz bir teori, ideoloji veya kuram halinegelememiştir. Ancak belli bir epistemolojik temel oluşturmayaçalışan bir söylem, bir yaklaşım biçimi olarak ele alınabilir.Söylemlerinde postmodern bir yaklaşım sergileyen düşünürler;felsefe, sanat, edebiyat, mimari, fizik, matematik, sosyoloji,ekonomi, işletmecilik, iletişim gibi pek çok farklı alanlardafaaliyet göstermektedirler. Bununla birlikte, bütüncül vetutarlı bir şekilde birbirleriyle aynı şeyleri savunuyor dadeğildirler. Daha da ötesi, özellikle matematik, fizik,işletmecilik ve ekonomi alanında, incelenebildiği kadarıyla, postmodernizm kavramını hiç kullanmamış olanlar yanında,modernizmin kurucularından kabul edilen düşünürler debulunmaktadır. Bu bakımdan, bu makalede postmodernizm, yeniortaya çıkmış, popüler bir eleştirel düşünce olarak değil,tarihsel olarak modern öncesi dönemlerden, hatta modernliğinhiç uğramadığı kültürlerden bile izler taşıyan bir söylem,genelde insanlığın, özelde işletmeciliğin önemli problemlerineçözümler üretmeye çalışan bir bakış açısı olarakdeğerlendirilecektir.

2. MODERNİZMSosyal bilimler alanında kuram ile ideolojiyi ontolojik

olarak birbirinden ayırmak pek mümkün görünmemektedir. Bunedenle hem kuramı hem de ideolojiyi kapsayan bir çerçevede‘söylem’ sözcüğünü kullanmak daha anlamlı gözükmektedir. Birsöylem olarak ‘modernizm’ son derece kapsamlı ve karmaşıkoluşumları ifade etmektedir.[1] Modernizm kavramı, tıpkıileride ele alınacak olan postmodernizm kavramı gibi, sanattanedebiyata, siyasetten sosyolojiye, mimariden felsefeye kadarbirçok alanda yansımaları olan ve tartışılan bir kavramdır.Böylesi geniş bir art-alanı olan modernizm kavramının yönetimalanında tartışılabilmesi için, kapsamının daraltılmasıgerekmektedir. Bu nedenle bu makalede modernizme sosyal teoriaçısından yaklaşılmıştır.

‘Modernizm’ denildiğinde, aydınlanma çağı ile gelenzihinsel dönüşümün ortaya çıkardığı ideoloji ve yaşam biçimi;hümanizm, sekülerizm ve demokrasi üzerine kurulu, egemenliğiinsana özgüleştiren, kurtuluşu dinde değil bilimde arayan,

insan-biçimci ve insan-merkezci dünya görüşü anlaşılmaktadır.[2] Modernizm, rönesanstan bu yana insanoğlunun aklıyla evrendevarolan her şeyi öğrenebileceğine, onu istediği gibiyönlendirerek gerçek mutluluğa kavuşacağına inanan birdüşüncenin ürünüdür.[3] Modernizmin temel özellikleri şuşekilde özetlenebilir:[4]

Modernizm rasyoneldir (akılcı), pozitivisttir. Akıldışında bilimsel olarak denenemeyecek, ispat edilemeyecekve eleştirilemeyecek bir bilgi kaynağı veya otoriteyoktur.

Modernizm evrenseldir. Dünya yaratılmış ve bitmiş bir şatogibidir ve bize düşen bu şatoyu keşfetmek, kurallarınıöğrenmektir. Bu kurallar değişmezler. Dolayısıyla herkonunun en iyi, en doğru tek açıklaması, her problemin tekdoğru çözüm yolu vardır. Aklın yolu birdir. İnsana düşenbunu bulmaktır.

Modernizm ilerlemecidir. İnsan bilgiyi, kendi başına birgerçekliği olmayan doğaya hâkim olmak amacıyla kullanır.En gelişmiş toplumlar, doğaya en fazla hükmeden, doğadanen fazla yararlanan toplumlardır. Bu, teknolojinin heralanda en üst düzeyde kullanımıyla, sanayileşmeylemümkündür. İnsanlık üretme ve tüketme yarışıiçerisindedir. En çok üreten ve tüketen, hatta artık,sadece en çok tüketen toplumlar, daha öndedirler.

Modernizm tek-tipleştirici, homojenleştiricidir. Bu,akılcılığın bir sonucudur. Bütün insanlık için bir tek eniyi yaşam tarzı vardır. Bu yüzden alt kültürlerinyaşatılması gerekmez, çünkü onlar, insanların sorunlarınaen iyi çözümleri bulamazlar. Bunun sonucu tek tipbeslenme, tek tip eğlenme, tek tip giyinme, sonuç olarakda tek tip yaşamadır.

Modernizm belirlenimcidir. Tesadüflere yer yoktur.Yapılması gerekenler, yapılanların nedenleri,yapılacakların ve yapılmayacakların sonuçları, her şeybellidir. İnsanlar, kendi başlarına bırakılırlarsa yanlışdavranırlar, bu yüzden bilime uygun davranış kalıpları

oluşturulmuştur. Toplumsal ve kurumsal ilişkilerde bunagöre bürokratik bir yapılanmaya gidilmiştir.

Modernizm sekülerdir. Din, insanların vicdanlarıyla ilgilibir meseledir. Tanrı dünyayı yaratmış ve idaresiniinsanlara bırakmıştır.

Modernizm sistematiktir. Toplumların belli bir düzeniçerisinde varlıklarını sürdürebilmeleri için, toplumsalsistemi meydana getiren kurumların görevlerin sisteminbekası doğrultusunda belirlenmesi gerekmektedir. Buyapısalcı yaklaşımdan işlevselciliğe geçilmekte ve sistemioluşturan unsurların her birinin değerinin sisteme olankatkıları oranında olduğu kabul edilmektedir.

Modernizm, amaçlı bir düşüncedir. İnsanlık için büyükprojeleri vardır. İnsanlık, bu büyük projelerle eşitlik,özgürlük, adalet, insan hakları, mutluluk gibi hedeflerineulaşacaktır. Bu hedeflere ulaşmayı sağlayacak kurum vekuruluşlar da oluşturulmuş ve/veya oluşturulmaktadır.

 3. POSTMODERNİZMPostmodernizm, öncelikle modernizme yönelik bir eleştirinin

ürünüdür. Modernizme yöneltilen ilk eleştiriler, dahamodernizmin temellerinin atıldığı aydınlanma döneminde,aydınlanmanın kendi içerisinden çıkmıştır. Genel olarakeleştiriler iki başlık altında toplanabilir. İlk olarakmodernleşme projesinin sosyal sonuçları göze çarpmaktadır. Sonyıllarda daha da belirginleşen çevre felaketleri, toplumlararasındaki eşitsizlikler, savaşlar ile yabancılaşma vb.bireysel problemler modern ideallerin sorgulanmaya başlamasınayol açmıştır.[5]

Diğer yandan bilimsel alanda gerçekleşen bazı gelişmeler demodernizmin düşünsel temellerini eleştiri konusu yapmıştır.Kuantum fiziği, Öklid dışı geometri, Gödel ispatı,Heisenberg’in belirsizlik kuramı ve nihayet Einstein’ingörecelilik kuramı, sözü edilen büyük bilimsel dönüşümün ilkakla gelen örnekleridir. Bu bilimsel atılımlar, doğrunun birolasılık ifade ettiğini, bilim alanında belirsizliğin de söz

konusu olabileceğini ortaya atmıştır. İnsanlık için neyin doğruve neyin ilerleme olduğunu tayin eden yalnızca bir yöntemdeğil, içinde bilim yapılan dünyanın, toplumun ve tarihinkoşullarıdır. Bugün batı biliminin yeryüzündeki tartışılmazegemenliği, onun sahip olduğu sağlam ilke ve mantıktan veyayöntemden değil, hizmet ettiği uygarlığın egemenliğindenkaynaklanmaktadır.[6]

Çeşitli yazarlar tarafından; meta-anlatıların sonu,[7] geçkapitalizmin mantığı, çok uluslu kapitalizm, medya kapitalizmi,[8] üst-modernizm,[9] neo-modernizm,[10] görecilik,[11] gösteritoplumu,[12] radikal modernlik,[13] modernizmin; sonucu,devamı, sonradan doğmuş hali, gelişmiş hali, inkarı,reddi[14] gibi çeşitli biçimlerde tanımlanan postmodernizm,sözlüklerde; kapitalist kültürde, yada daha genel olarak batıdünyasında, yirminci yüzyılın son çeyreğinde, resim, edebiyat,mimari vb. güzel sanatlar alanlarında ve bu arada özellikle defelsefe ve sosyolojide belirgin hale gelen yaklaşım, modernizmsonrası, modernizm ötesi, aynı paradigmal çerçeveyi yadauygarlık düzlemini paylaşmakla beraber, modernliğe ve onundüşünme tarzı olan modernizme yapılan içsel eleştiri vealternatif geliştirmeye yönelik çabaların tümü, şeklindetanımlanmaktadır.[15]

Genellikle pozitivist, teknoloji merkezli ve rasyonalisteğilimli olarak algılanan evrensel modernizm, doğrusalgelişmeye ve mutlak doğrulara inançla, toplumsal düzeninrasyonel biçimde planlanmasıyla ve bilgi üretimininstandartlaştırılmasıyla özdeşleştirilir. Buna karşıt olarakpostmodernizm, kültürel söylemin yeniden tanımlanmasındaheterojenliği ve farklılığı, özgürleştirici güçler olarak öneçıkarır. Parçalanma, belirlenemezlik ve bütün evrensel ya dabütüncül söylemlere karşı derin bir güvensizlik, postmodernistdüşüncenin temel özelliklerindendir. Postmodernizm bir depostmodern yönetim yaklaşımına katkıda bulunacak yönleri ilegözden geçirildiğinde ise şu özellikler öne çıkmaktadır:

        Postmodernizm; düzenliliği, mantık ve simetriyi yadsır,çelişki ve karışıklıktan hoşlanır.

        Postmodernizm, modernliği oluşturan ve batımedeniyetinin ürünü olan deneyim birikimi, sanayileşme,kentleşme, ileri teknoloji, modern ulus devlet, kariyer,bireysel sorumluluk, bürokrasi, liberal demokrasi,hoşgörü, hümanizm, eşitlikçilik, yansız işlem ve süreçlerve gayrı şahsilik gibi değer ve kurallara karşı çıkar.

        Postmodernizm, modern öznede temellenen evrensel birahlak anlayışına özellikle de faydacılık ve bireycilikanlayışına karşı çıkar.

        Postmodernizm, evrenselciliğe karşı çıkar, genel geçer,evrensel bir bilgiye ve temelciliğe karşı şiddetli birsaldırı yöneltir. Tek, değişmez, evrensel bir akıl yerine,çeşitli akılların varoluşundan bahseder. Bilginin göreliolduğunu, hakikatin herkese göre değişebilir olduğunukabul eder.[16]

        Postmodernizm, ilerleme düşüncesini reddederek bugününgeçmişten, modernin modern öncesinden, kent yaşamının köyyaşamından vs. daha üstün olduğu düşüncesini kabul etmez.[17]

        Postmodernizm, temsili bir sahtekârlık olarak görürken,demokrasiye de şüpheyle bakar, birçok yeni siyasi hareketidestekler, çoğulculuğu, çok-kültürlülüğü savunur.[18]

        Postmodernizmin bir başka özelliği de eklektikoluşudur. Tek doğru anlayışının yadsınması birden çokdoğruyu gündeme getirmiş, bunun sonucu da her şeygider (anything goes)sloganıyla ifade edilen eklektizm yaniseçmecilik olmuştur.[19]

        Postmodernizm aynı zamanda da yorumsamacıdır. Dünya,nesnelerden değil, onlara yüklediğimiz anlamlardan oluşur.[20]

Aşağıda, postmodernizmin özellikleri, modernizm ile dahakolay bir karşılaştırma yapılabilmesi amacıyla, tablo halindeverilmiştir.

 

Tablo 1: Modernlik ve Postmodernliğin KarşılaştırmalıÖzellikleri

 

Modernlik                                                                                              Postmodernlikamaç                                                                                                                     oyuntasarım                                                                                                               rastlantıhiyerarşi                                                                                                              anarşisanat nesnesi/bitmiş yapıt                                                             süreç/performans/oluşmesafe                                                                                                                katılımyaratma/bütünselleştirme/sentez                                  yaratmayı imha/yapıbozum/antitezmevcudiyet                                                                                                         yoklukmerkezleşme                                                                                                    dağılmatür/sınır                                                                                              metin/metinlerarası

semantik                                                                                                              retorikanlatı/büyük tarih                                                                          anlatı karşıtı küçük tarihbelirlenmişlik                                                                                                   belirsizlikilerleme                                                                                             sosyal sorumlulukbilgide uzmanlaşma                                                                                   bilgi yönetimiansiklopedi                                                                                                        internetkitle kültürü                                                                                   kitlesel olmayan kültürkitle tüketimi                                                                                            küçük pazarlarkitlesel üretim                                                                                   esnek uzmanlaşmamedya yayını (tek yönlü)                                                etkileşimli küçük medyalar(web)merkezileşmiş bilgi                                                                                    yayılmış bilgialt kültür-üst kültür ayırımı                                                    alt ve üst kültürlerin karışması

derinlere uzanan kökler/derinlik                                                kök gövdeler/yüzeysellikciddiyetironibirleşmiş kimlikler/bireycilik                                               çatışan farklı kimlikler/öznellikorganik ve inorganik arasında farklılık                       organik ve inorganik karışımı, siborginsan ve makine                                                                       insan, makine, elektronikcinsel kimlik farklılığı                                                                                çift cinsiyetçilikdeterminizm                                                                                             indeterminizmkitap ve kütüphane                                                                                        web ve netnesne                                                                                                         obje, anlamgerçeklik (realite)                                      ismen değil fiilen varolma (virtual), hayal (imaj)maddi olan                                                                                                  manevi olankuralanarşimekan                                                                                               mekansızlık, uzam

homojenlik                                                                                                   heterojenlikevrensel akıl                                                                                   entelektüel sermayepozitivizm                                                                                                       eklektizmulus-devlet                                                                                               çok-kültürlülükmantık                                                                                                                 çelişkisimetri                                                                                                              karışıklıktarihselcilik                                                                                                      şimdicilik

 

Kaynak: HARVEY, David (1997); PostmodernliğinDurumu (Çev. SAVRAN Sungur), 1. Basım, Metis Ya.,İstanbul, s. 59; BİRKÖK, Cüneyt (1998); “ModernizmdenPostmodernizme: Yeni Problemler”, Yeni Türkiye Dergisi,Ocak-Şubat 1998, Sayı 19, Ankara, s. 527’denyararlanılarak hazırlanmıştır. 4. POSTMODERNİZMİN İŞLETME YÖNETİMİNE ETKİLERİYönetim faaliyeti bir bilim olarak, sanayi devriminden

sonra ortaya çıkmıştır. Her ne kadar yönetim biliminin gelişim

süreci içerisinde modern öncesi, klasik, neo-klasik ve moderndönemler ayrı ayrı ele alınmakta ise de, bu makalede, modernöncesi dışındaki her üç dönemin de felsefi temelleri vetarihsel izdüşümleri açısından ‘modern yönetim düşüncesi’ninevreleri olarak kabul edildikleri de belirtilmelidir. Aşağıdakitabloda temel işletmecilik ve yönetim faaliyetleri açısından üçfarklı döneme ait bir karşılaştırma yapılmıştır (Tablo 2).Tablo 2: Modern Öncesi, Klasik ve Modern Dönemde İşletmecilik

  ModernÖncesi Klasik Modern

Planlama Kendi işini planlama

Memurların herkesin işini planlaması

İşleri patronun planlaması

Örgütleme Alım-satım odaklı Görev odaklı Fonksiyon ve

bölüm odaklı

Koordinasyon Geleneksel Standart

süreçlere göre

Kural ve prosedürlere göre

Karar alma

Merkezi karar alma Merkezi planlama Merkezi planlama

YöneltmeOtokratik, sert, babacan

Rasyonel, işe dönük, mesafeli

İdareci, kuralcı, politik

Denetleme Doğrudan denetleme

Zaman & hareket etütleri

Standartlaştırılmış yetenekler

İletişimBiçimsel olmayan iletişim

Yukarıdan aşağıya dikey iletişim

Yukarı ve aşağı dikey iletişim

PersonelSanat ve zanaatlara göre

Kesin olarak tanımlanmış işlere göre

Rollere ve iş tanımlarına göre

Üretim Basit üretim Taylorizm Fordizm

Pazarlama Kişiye özel Üretim yönlü Satış yönlü

Kaynak: http://cbae.nmsu.edu/~dboje/mpw.html’den yararlanılarakhazırlanmıştır.

Postmodernizm, bütüncül bir kuram değildir. Modern döneminbaşlangıcından günümüze kadar olan dönemde ortaya konan modern-ötesi yaklaşımlar, postmodern bir söylemin varlığınıgöstermektedir. Bu söylem, önceki bölümde de kısacaörneklenmeye çalışıldığı üzere, birçok alanda yansımalarbulmuştur. Postmodernizmin yönetim ve örgüt çalışmalarıaçısından etkilerinin incelenmesi, öncelikle postmodernizmintanımları açısından bir tercih yapma sorununu gündemegetirmektedir.

Postmodernizmin, modern-sonrası şeklinde dönemsel biryaklaşımla ele alınması, tarihsel olarak, postmodernizminbaşladığı ve modern dönemin sona erdiği iddia edilen 1970’liyıllardan sonrasının ‘modern-sonrası’, yani postmodern dönemolarak kabul edilmesini gerektirecektir. Böyle bir yaklaşım,postmodernizmin ortaya çıkışını, başka bazı faktörlerlebirlikte asıl olarak insanlık tarihindeki önemli dönüşümlerinbelirleyici faktörlerinin zenginlik üretme tarzlarında meydanagelen değişiklikler olduğu,[21] günümüzde meydana gelen bilgidevriminin ve teknolojik alandaki gelişmelerin de yeni birtoplumsal yapı oluşturduğu[22] anlayışına dayandıracaktır. Bunagöre, yönetim ve organizasyon alanında son otuz yıldagerçekleşen şebeke örgütler, çörek tipi örgütler, sanalörgütler, akıllı örgütler, yaşayan örgütler, öğrenen örgütler,demokratik örgütler, yığışım örgütler, matris örgütler, çılgınörgütler, ilişkisel örgütler, deneyimsel örgütler, zekiörgütler, melez örgütler, çevrimsel örgütler, çalkantılıörgütler, kesişen örgütler gibi örgütlenme

yaklaşımlarının[23] ve stratejik planlama, örnek edinme,performansa dayalı ücretlendirme, dış kaynaklardan yararlanma,stratejik işbirlikleri, temel yetkinliklere odaklanma, değişimmühendisliği, dengeli skor kartı tekniği, toplam kaliteyönetimi, tedarik zinciri yönetimi, bilgi yönetimi, küçülme,takım çalışması vb. daha birçok yönetim tekniklerinin depostmodern olarak kabul edilmelerini gerektirecektir. Budurumda, postmodern bir yönetim kuramından ve postmodernyönetim tekniklerinden bahsetmek mümkün olacaktır. Tablo 3’tebu dönemsel yaklaşıma göre yönetim fonksiyonları açısındansınıflandırılmış modern ve postmodern uygulamalar arasında birkarşılaştırma verilmektedir. Böyle bir yaklaşım, bir yönüyle,postmodern düşüncenin ortaya çıkmasıyla birlikte modernliğinyok olmadığı, bilakis eksiklerinin giderilerek ve daha daradikalleşerek[24] yoluna devam ettiği şeklindeki ‘kötümser’,fakat bir o kadar da gerçekliği bulunan, yoruma yaklaşmaktadır.

Tablo 3: Yönetimde Modernite ve Postmodernite

  

Modern Postmodern

Planlama

1. Kısa vadede karlılık2. Kitlesel üretim3. İşgören maliyettir4. Dikey planlama5. Yukarıdan aşağıya

odaklı6. Düzeni sağlamaya yönelik planlama

1. Uzun vadede karlılık2. Esnek üretim3. İşgören yatırımdır4. Yatay planlama5. İç ve dış müşteriye odaklı6. Çatışma ve düzensizliğe yönelik planlama

Örgütleme

1. Tek adam, tek iş ve yetenek gerektirmeyen işler2. İşgören-yönetim çatışması3. Departmanlara ayırma

1. Çalışma takımları, farklı işlerde çalışabilen işgörenler2. İşgören-yönetim işbirliği3. Geçirgen sınırlara sahip

4. Dikey daha iyidir5. Türdeşlik üstünlüktür6. Söz hakkı üstlerindir& farklı seslere katlanılır7. Uzmanlaşma, biçimselleştirme, rutinleştirme, parçalanma ve işbölümü verimliliği artırır

esnek sistem4. Basık daha iyidir5. Farklılık üstünlüktür6. Çokseslilik ve farklılıkbir değerdir7. Uzmanlaşma, biçimselleştirme, rutinleştirme, parçalanma ve işbölümü verimliliği azaltır

Yöneltme

1. Yetki, sahibi tarafından kullanılır2. Dışsal ödül ve cezalar3. Gözetim her zaman gereklidir4. Bayanlara erkeklerin %68’i kadar ücret ödenir, azınlıklara daha az5. Beyaz-erkek söylemi6. Bireysel güdülenme

1. Yetki, takım liderlerinegöçerilir2. İçsel, güçlendirilmiş, sahiplenilmiş çalışma süreci3. İnsanlar kendi kendilerini disipline ederler4. Bayanlara ve azınlıklaraeşit ücret ödenir 5. Çoksesli, çokmantıklı söylem6. Takım halinde güdülenme

Liderlik

1. X veya Y teorisi2. Çok katmanlı, çok kurallı, merkezleşmiş3. Patron merkezli4. Beyaz erkeklere açık kariyer5. Onlara ne yapacaklarını söyle

1. S teorisi (Servant Leadership-Hizmet Edici Liderlik)2. Az katmanlı, yaygın, merkezleşmemiş3. İnsan merkezli4. Kadın ve azınlıklara da açık kariyer

5. Vizyon kazandır

Denetleme

1. Merkezi kontrol2. Süreç sonu incelemesi3. Mikro gözetim4. Bürokrasi5. Birçok prosedür, kural, amaçlara göre yönetim ve gözetim içinbilgisayarlar6. Üst yönetimi eğit7. Sonuç kriterlerini ölç8. Bilgi topla9. Korku temelli disiplin

1. Yerinde kontrol2. Kalite herkesin işidir3. İki yönlü gözetim4. Bürokrasi karşıtı5. Prosedürleri çöpe at 6. Herkesi eğit7. Süreç kriterlerini ölç8. Bilgi dağıt9. Öz-disiplin

Kaynak: http://cbae.nmsu.edu/~dboje/mpw.htmlPostmodernizmin tanımlanmasına ilişkin diğer bir yaklaşım

ise; postmodernizmin tarihsel bir dönemden çok, modernizminbazı temel kabullerine ve bu kabullerin sosyal alandaki olumsuzsonuçlarına yönelik huzursuzlukların dile getirildiği, bir‘modern-ötesi’ söylem olduğu şeklindeki epistemolojikyaklaşımdır. Bu anlamda postmodernizmin, tamamlanmış birprojeye sahip olmaktan çok, özellikle de işletmecilik veyönetim alanında, postmodern anlamda tanımlanan problemlerinçözümüne yönelik, tarihsel ve kültürel anlamda hiçbir sınırkabul etmeksizin, modernizmden farklı mantıksal temelleredayanan bakış açıları ortaya koyduğu söylenebilir. Örnek vermekgerekirse, yukarıda anılan downsizing, outsourcing gibi yönetimteknikleri modern işletmeler tarafından sıkıntılı dönemlerdeişçi sayısına azaltmak için kullanılırken, postmodern anlamdabu teknikler, insanların daha esnek çalışmalarına yardımcıolacak teknikler olarak kullanılacaktır.[25] Böylece yönetimbiliminin postmodern yorumunun, modern mantığa dayalı

işletmelerin problemlerinin çözülmesine katkıda bulunan biryaklaşıma indirgenmesinden çok yeni ve sadece işletmeler içindeğil, bütün toplum için faydalı bakış açıları getiren‘iyimser’ bir yorum olduğu tezi ileri sürülebilir.

Bu makalede ikinci yaklaşım tercih edilmiş ve literatürdetakip edilebildiği kadarıyla modernizmin ve postmodernizminörgüt yaklaşımları karşılaştırmalı olarak incelenerekpostmodern söylemin, işletmecilik ve yönetim bilimine getirdiğimodern-ötesi katkılar ana başlıklar halinde belirlenmeyeçalışılmıştır. Postmodern yönetim düşüncesi başlığı altında,çok sayıda yeni yaklaşım üretmek mümkündür. Nitekim anılan yeniyönetim ve organizasyon yapı ve teknikleri içerisinde buradatercih edilen ikinci yaklaşıma göre postmodern olan veyapostmodern yönleri bulunan yaklaşımlar da yok değildir.Buradaki ana başlıklar ise, kısa olmakla birlikte, aslındabüyük ölçüde felsefi kavramlar olan modernizm vepostmodernizmin çok detaylı biçimde incelenmeleri sonucunda,yönetim alanına yansımaları olduğu kabul edilebilecek vebelirtilen sınırlılıklar içerisinde, epistemolojik anlamda‘postmodern’ olan bakış açılarıdır.Tablo 4: Postmodernizmin Yönetim Bilimine Getirdiği Yeni Bakış

Açıları

  Modern YönetimDüşüncesi

Postmodern YönetimDüşüncesi

İnsan Araçsal Akıl veİnsanmerkezcilik

Öznenin Yükselişi veEntelektüel Sermaye

Kapsam Evrensellik veHomojenite

Çokkültürlülük veYerellik

Uygulama Standardizasyon Esneklik

Ortam Determinizm Belirsizlik ve Kaos

Amaç İlerleme Değerlerle Yönetim veSosyal Sorumluluk

 5.1. Araçsal Akla ve İnsanmerkezciliğe Karşı Öznenin

Yükselişi: Entelektüel SermayeModernizmin temel örgütlenme şekli olan bürokrasi

yaklaşımı, çalışanların kendi başlarına davrandıklarında hatayapacaklarını, bu yüzden çalışma sürecinin bireysel inisiyatifkullanmayı gerektirmeyecek şekilde katı kurallara bağlanmasınıöngörmektedir. Yöneticiler işin doğru yapılış şeklinibelirlemekte ve yazılı şekilde çalışanlara iletmektedirler. Butür örgütlerde rol kültürü egemendir. Modern örgütlerinbelirlenmiş amaçları bulunmaktadır ve çalışanlar, sistemindiğer elemanları gibi bu amaçların gerçekleştirilmesinde görevalırlar. Bu yaklaşım ise, insan toplumunun amaçlarından çok,daha önceden belirlenmiş normatif hedefleri gerçekleştirecekaraçlar üzerine odaklanmayı, yöneticilerce belirlenmiş buhedeflerin aslında bütün insanlığın ortak faydasını gözettiğinive bütün insan problemlerinin teknolojik çözümlereindirgenebilir olduğunu iddia etmektedir.[26]

Araçsal rasyonalitenin kullanımı belirli bir dünya görüşünügerektirir. Bu dünya görüşü üç kalemden oluşur: Birincisi;bütün fenomenlerin maddileştirilebileceğinin veya bütünfenomenlerin hareketsiz olduklarının varsayılmasıdır. İkincisi;matematiğin, olayları tespit etmenin en uygun yöntemisayılmasıdır. Üçüncüsü ise; fiziğin yasalarının hem doğal hemde toplumsal olayları açıklayacağına inanılmasıdır.[27]

Modernizmin hümanist, yani insan merkezci bir yönü vardır.Ancak bu insan merkezcilik, her insanın önemsenmesi anlamınagelmemektedir. Modern anlamda hümanizm, otoritenin gökyüzündenyeryüzüne indirilmesini, ancak yeryüzündeki otoritenin, belliinsanlar tarafından kullanılmasını öngörmektedir. Yönetimalanında da bu yaklaşım, işletme için en doğru kararlarınalımının yöneticilere bırakılması ve çalışanların sadece itaatetmesi gerektiğini varsaymaktadır. Oysa postmodern anlamdaörgütler, insanların varolma araçlarıdırlar.[28] Yapısalcıanlayışı reddeden yapıbozumcu anlayış çerçevesinde, sistemlerinsistem oluşları dolayısıyla kendisini oluşturan bireylerdenfarklı ve üstün bir anlamı olamaz. Örgüte asıl değerini veren

insanın gerçekleştirdiği katkıdır.[29] İşyeri kavramı bileortadan kalkabilir ama işgörenler hep varolacaklardır.

Özellikle bilginin en önemli sermaye haline geldiğiyirminci yüzyılın sonunda, işletmeler arasındaki farkıoluşturan en önemli faktör insandır.[30] Artık insanlarıyönetmek diye bir kavramın varlığı tartışılmaktadır. Drucker’egöre, “kimse insanları yönetemez, görev insanlara liderlikyapmaktır. Hedef, bireyin kendine özgü belirli gücünü vebilgisini verimli kılmaktır”.[31]Bir metaforla ifade etmekgerekirse, modern dönemde; düz ovalarda savaşan düzenli ordulargibi olan işletmelerin düzenli ordu askeri gibi tek tip eğitimesahip, her adımda emirle hareket eden personelleri, günümüzün,sık ormanlar ve bataklıkları andıran piyasası içerisinderekabet göstermek zorunda olan işletmeleri için yeterliolmamaktadırlar. Artık, her ortamda kendi kişisel çabalarıylasonuca varabilecek ve birbirinden farklı teçhizata sahip, emiralmayı beklemeden inisiyatif kullanabilecek ‘rambo’ türüpersoneller gerekmektedir.[32]

Son dönemde işletmelerde çalışanlar arasında, sadece parakazanmayı gözetmeyip, çalışarak insanlığa faydalı olmak,ardında önemli eserler bırakmak gibi değerler egemen olmayabaşlamıştır.[33] İşletmecilik anlayışı, müşteriyi tatminetmekten kendini tatmin etmeye doğru gelişmektedir. Bu iseklasik çok üretme, çok satma ve çok kazanma felsefesine sahipörgütlerde profesyonelleşen ve daha çok kendini tatmin etmekiçin çalışan personel ile yönetim arasında çatışmalara nedenolmaktadır.[34] Bu anlayışı kabullenen ve destekleyiciyaklaşımlar sergileyen kurumlarla çalışanları arasında ise çokçalışıp yükselmeye dayalı geleneksel kariyer sisteminin yerinedaha feminen bir karakter taşıyan yeni bağlılık biçimleri, yenişirket türleri oluşmaktadır.[35]

5.2. Evrenselliğe Karşı Çokkültürlülük ve YerellikDünya tarihi, kültürlerin tarihidir. Bu tarih boyunca

birçok medeniyet gelip geçmiş ve bu medeniyetler arkalarındaçok farklı kültürler miras bırakmışlardır. Bugün küreselleşmekavramı, bir yönüyle, dünya kültürlerini ortadan kaldırıp, ‘eniyi’ kültür, hatta ‘tarihin sonu’ olarak görülen modern batılı

kültüre dönüştürerek homojenleştirme çabasının bir ifadesidir.Oysa daha çok birbirine benzeyen yaşam tarzının daha çokbirbirine benzeyen metaların tüketilmesi anlamında kapitalistbir hedef gözettiği hissini uyandıran küreselleşme, kültürelzenginliği tehdit etmektedir. Oysa dünyanın küresel anlamda nezaman hangi tehdide maruz kalacağını ve bu tehdidin hangikültürden kaynaklanan bir çözümle ortadan kaldırılacağınıbilmek mümkün değildir. Modern kültür, çözüm üretmekten çok,belki artık küresel tehdit haline gelen tüketim toplumununkaynağıdır. Bu yüzden, bütün kültürlerin yaşatılmasına dayalıbir çoğulculuk önemsenmelidir.

Nietzsche’ye göre, evrenin bir tek değil sonsuz anlamıvardır. Bu durumda bilginin tek bir gerçekliğin temsilcisiolduğu tezi tutarsızdır. Doğru bilgi görelidir. Gerçeğintemsili diye bir şey olamaz, onun yerine yorumlar vardır.Biyolojik varlıklar olarak insanların güdüleri vegereksinmeleri vardır. Yorumlarını da bu güdüler vegereksinmeler belirler. Her insan kendi güdülerindenkaynaklanan yorumunun diğerleri tarafından bin norm olarakkabul edilmesini istemektedir. İşte bu, yabancılaşmanın,vahşetin ve baskının nedenidir.[36]

Yine bu yaklaşımın genişletilmesiyle, bütün işletmelerinuygulaması gereken bir tek en iyi yöntem olduğu ve bütünişletmelerin buna göre yönetilmesi gerektiği de modernişletmecilik anlayışının bir ifadesidir. Oysa postmodernanlayış, tek doğru yerine insanların kendi doğrularınıbelirleyebilmelerini savunur.[37] Bu yaklaşım, yönetim alanındatek bir doğru olmadığını ve yine insanları yönetmenin de X, Yveya Z gibi bir tek doğru yolu olmadığını, farklı durumlardafarklı yaklaşımlar denenebileceğini kabul etmektedir.[38] Hofstede toplam kalite yönetimi gibi popüler tekniklerinbüyük beklentilerle dünyanın her tarafında uygulanmayaçalışıldığını, başarısızlık durumunda bunun faturasının teoriyiuygulayan (uygulayamayan!) personele çıkarıldığını fakat buyaklaşımın yanlış olduğunu belirtmektedir.[39] Ona göre yönetimteorileri temelde çok hızlı değişmez, o yüzden bazı tekniklerineski ve işe yaramaz, bazılarının ise yeni ve mucizevi olmasımümkün değildir. Ancak bir yönetim tekniğinin bir işletmede

olumlu sonuçlar verdiği halde diğerinde başarısız olmasınormaldir. Bu işletmeler arasında olduğu gibi ülkeler arasıkültürel farklılıklardan da kaynaklanabilir.

5.3. Standardizasyona Karşı EsneklikStandardizasyon da rasyonalizasyonun ve homojenlik gibi

modern dönemin temel özelliklerinden biridir. Modernite, üretimbiçiminden üretilen mamullere, yönetim biçimlerinden tüketimbiçimlerine, yaşam tarzlarına kadar, mümkün olduğunca çok şeyi,rasyonel anlamda olmaları gereken tek formda standardize etmeyeçalışmıştır. Örneğin doğulu toplumlarda biraz daha genişaralıklarla belirlemiş zaman dilimleri, modern batıda en küçükaralıklara bölünerek kullanılmaktadır. Böylece toplumsal düzendaha standart hale getirilmekte; insanlar birbirine benzerapartman dairelerinde oturmakta, herkes blue jean giymekte,hamburger yeyip kola içmekte ve toplumsal denetim daha dakolaylaşmaktadır. Üretime ve tüketime odaklanmış bir toplumdaböylesi bir düzen en ‘akıllıca’sıdır.

Fordizm ve postfordizm bölümlerinde değinildiği üzere,modern toplumun karakteri kitlesel halde seri üretimdir. Buanlamda modern toplum, özellikle Tönnies, Durkheim ve Webergibi fonksiyonalist sosyologlar tarafından, kitle toplumu-masssociety olarak da tanımlanmaktadır.[40] Ancak Illich’egöre[41] seri üretimin daha fazla büyümesi, düşmanca bir ortamyaratır. Toplum üyeleri doğal yeteneklerini özgürcekullanamazlar, kişiler birbirinden kopar ve yapay bir kabuğahapsolur. Gitgide çeşitlenen uzmanlaşma toplumun dokusunuzayıflatır. Standart hayatlar herkesin aynı problemleriyaşamasına, farklı kültür ve yaşam tarzlarının yok olmasına vekomşuların yerini psikiyatristlerin almasına neden olur. Zatenyabancılaşma, insanların “başkalarının belirlediği hedefler”eulaşmak için çalışmasının bir sonucudur.[42]

Standardizasyona karşı postmodernizmin öne sürdüğü yaklaşımesnekliktir.[43] Esnek üretim sistemleri, yukarıda dabelirtildiği gibi, son yıllarda yaygınlık kazanmış ancak yinede işletmelerin karlılık ve büyüme gibi modern amaçlarınahizmet eden yaklaşımlardır. Çalışma esnekliği ise çalışanlar ve

yöneticiler açısından esnek üretime nazaran daha önemliavantajlar getirecektir.

İnsanların daha az süreyle çalışmaları, daha fazla süreyikendilerine ayırmalarına izin verecektir. Bu ise dinlenmeyiartıracak, insanların gönüllü faaliyetlere katılaraksosyalleşmelerini sağlayacaktır. İnsanların yaptıkları işe olansaygılarını artıracaktır.[44] Dinlenme kavramı, tüketiminartırılmasını sağlamak amacına da hizmet edebilir. Ancak gerçekdinlenme insanların kendilerini gerçekleştirecek, kendilerindensonraya bir şeyler bırakacak, ailenin diğer fertlerine yönelikkatkılar içerecek şekilde ele alınmalıdır.

5.4. Determinizme Karşı Belirsizlik ve KaosDeterminizm, sosyal alanda gerçekleşen olayların her zaman

belli kurallara bağlı olduğunu kabul ederek doğayı dastandartlaştırmaya çabalamaktadır. Böylece bir gelecek tahminiyapabilme imkânı da oluşmaktadır. Bu düşünce, klasik fizikteki,bir nesnenin ilk şartlarının onun gelecekteki konumunun tahminiiçin yeterli olduğu inancına dayanmaktadır. Kuantumfiziğindeyse nesne bir muhtemel durumlar koleksiyonundanoluşur.[45]

Yine klasik anlayışta bütün, parçaların bileşimindenoluşmakta ve bu parçaların incelenmesi ile bütün hakkında kararverilebilmektedir. Fakat bu süreçte parçaların birbirleriyleolan bağlantıları gözden kaçırılmaktadır.[46] Klasik yaklaşımınbir başka özelliği de lineer yani doğrusal oluşudur.Doğrusallık, matematik ve istatistik analizlerde kullanılanyöntemdir. Bir denkleme giren iki değişken vardır ve bunlararasındaki ilişki orantılıdır. Ancak bu basit yaklaşım sosyalbilimlere uygulanamamaktadır. Sosyal olaylarda birden çokdeğişken vardır ve bu değişkenler arasındaki ilişki çoğu zamandoğrusal değildir.[47]

Zaman kavramı da klasiklerce ihmal edilmektedir. Olaylarincelenirken ve modeller geliştirilirken geçmişte olanolayların gelecek için geçerliliği zaman boyutundan bağımsızolarak kabul edilmektedir. Bu anakronik yaklaşım ise tahminleriyanıltmaktadır. Zira zaman döngüsel değildir ve hiç durmadanilerlemektedir.[48]

Kaos kelimesinin ilk akla getirdiği şey karmaşa vedüzensizlik de olsa, kaos düzensizlik değildir. Kaos; birsistemde doğan periyodik olmayan, kestirilemeyen ve başlangıçşartlarına hassas bağlılık gösteren davranıştır.[49] Ancak,burada kestirilemez olan, davranışın bileşenleri arasındakietkileşimlerdir. Kaos yaklaşımı, Newton’ın “saat gibi işleyenevren”ini, her şeyin belirli ve tahmin edilebilir olduğugörüşünü reddetmiştir. Kaos Yaklaşımı’na göre, varlıkların veyasaların basit, tahmin edilebilir bir kümesi; karmaşık vekestirilemeyen bir sonuca sahip olabilir. Bunun örnekleri; havadurumu, borsa, damlayan bir musluğun zamanlaması olarakgösterilebilir.[50]

Kaos yaklaşımına göre üç türlü ortam vardır: Düzen, kaos vekomplekslik. Düzen nispeten doğrusal ilişkilerin olduğu vesürprizlerin olmadığı bir ortamdır. İkincisi, sınırlıistikrarsızlık yani kaostur. Bu durumda düzen ve düzensizlikbir arada bulunur. Örneğin piyasaların on yıl sonra alacağıdurumu şimdiden kestirebilirsiniz ama şirketinizin on yıl sonrabu piyasadaki durumunu kestiremezsiniz. Üçüncü durumise kompleksliktir. Komplekslik sistemin bileşenlerinin hiçbirzaman bir yere tam kilitlenip kalmadığı, ama hiçbir şekilde dedağılıp çalkantıya kapılmadığı bir davranış sınıfıdır.[51] Gerçek anlamda kompleks olan sistemler (örneğin, amipler)ve davranışlar (örneğin, hisse senedi alım-satımı) düzen vekaos arasındaki sınırda ortaya çıkar.

Kaos kuramının işletmeler açısından getirdiği birkaç farklıbakış açısı vardır. Bunlardan birincisi, paradokslarla dolu birhayat yaşadığımızı kabul etmemiz gerektiğidir.[52] Bu aynı andaiki zıtlığın varlığı demektir. Örneğin kuruluşların hemmerkezileşmiş hem de merkezileşmemiş, hem küresel hem yerel,hem uzun vadeli düşünen hem esnek olabilmeleri gerekir.[53] Buparadoksların kabullenilişi aynı zamanda birçok başka sorununçözümünü kolaylaştıracak olan; parçalı, belirsiz, çapraşıkmantık olarak anlamlandırılan ve ‘ya o, yada bu’ şeklindekimodern mantığa karşı, ‘hem o, hem de bu’ yaklaşımını önerenbulanık mantığın  oluşmasına yol açacaktır.[54]

İkinci bir yaklaşım, modern örgütlerin makine örgütleryaklaşımına karşı çıkan, organik örgüt yaklaşımına yeniliklergetiren ve postmodern bir yön de taşıyan kendi kendiniörgütleme kavramıdır. Bu kavrama göre canlı yaratıklarıoluşturan öğeler, kendiliğinden eşgüdüm sağlama yeteneğinesahiptirler. Bu durum pozitif geri besleme sayesinde sofistikeyapılar meydana getirmektedir.[55] Örgütlerin de buna benzerşekilde örgütlenmeleri, önemli üstünlükler getirecektir.

Üçüncü bir yaklaşım kelebek etkisi’dir. Kelebek etkisiadını aldığı tanımla, Çin’de kanat çırpan bir kelebeğin MeksikaKörfezi’nde fırtınaya yol açabilmesi demektir. Klasik anlayışta‘ceteris paribüs’ hesaplamalarda, küçük etkilerin büyükolaylara yol açamayacağını kabul edilmektedir. Oysa doğrusalolmayan yapı ve rastlantısallık koşullarında, belki önemsizgibi görünen tedrici değişiklikler, küçük çaplı ayarlamalaryavaş yavaş gelişen özellikleri harekete geçirdiği için, büyükçapta kesintili yada niteliksel değişikliklere zeminhazırlayabilir. Çin’deki kelebek hava durumunu değiştirmezancak sonucu oraya varabilecek olaylar zincirinin ilk halkasıolabilir.[56] Bu durumun en güzel tarafı herkesin büyük işlerbaşarabilme, en azından bir şeyleri değiştirebilme şansınasahip olmasıdır.[57]

Bu durumda işletmeler kaos ortamında başarılı olabilmekiçin sürekli öğrenmek, farklı alternatifleri bir aradadüşünebilecek kavramsal örgütsel esnekliğe sahip olmak,başkalarının bakış açılarını anlayabilmek, işletme içietkileşimi artırabilmek, değişimin dinamiklerini anlamayaçalışmak ve değişimi yönetip yönlendirebilmek zorundadırlar.[58]

5.5. İlerlemeye Karşı Değerlerle Yönetim ve SosyalSorumluluk

Modern dönemin başından beri ilerleme, insan aklının doğayıdönüştürmesinin, doğal süreçlere egemenlik kurmasınıntarihidir. Modernizmin ilerleme anlayışı, her şeyden öncekitlesel üretimle alakalıdır. Modern üretim felsefesi, elemeğine ve ustalığa dayalı olmayan, çok sayıda birbirinebenzeyen ‘şey’in üretimine dayalıdır. İlerleme, mümkün

olduğunca çok şey üretme ve tüketme ile birliktegerçekleşmektedir.

İlerleme düşüncesine felsefi açıdan sorgulayan Nietzsche’yegöre bir şey şu yada bu biçimde ortaya çıkmakta, zaman içindegiderek, tekrar tekrar yeni amaçlara yönelik olarakyorumlanmaktadır. Bu süreç içinde ahlaka temel olacak amaç vefayda gibi kavramlar, sadece birer işarettirler vemetaforlarla, yani keyfi olarak ifade edilmektedirler. İradegücü daha üstün olanın yorumu diğerlerine galebe çalacaktır. Budurumda bütün tarih, şeyleri, kurumları, kural ve ilkelerikapsayacak şekilde, bir işaret zinciridir. Bu zincirde sürekliolarak yeni yorum ve uyarlama vardır. Nietzsche, bu zincirinoluşumunun hiçbir mantığı olmadığını öne sürmektedir. Eğertarihin akışını bir mantığı olmadığı varsayılacak olursa,aydınlanma düşüncesinin temel öncüllerinden olan ilerlemeanlayışını çöpe atmak gerekecektir.[59]

İlerlemeye sosyal açıdan yaklaşan Giddens, devletler vebölgeler arasında endüstrileşmiş ve az endüstrileşmiş ülkelerarasındaki yoğun eşitsizliklerle karakterize olan vekaynakların yalnızca kısıtlı olmakla kalmayıp aynı zamandabaskı altında da tutulduğu bir dünyada kıtlık kavramınısorgulamakta ve kendi kendini yok edecek bir yol izlemeyen, birdünya için seçenekler aramaktadır. Kapitalist birikim amacıpeşinde koşmak sonsuza dek sürdürülemez, çünkü kaynaklaraçısından bakıldığında kapitalist ilerleme sürdürülebilirnitelikte değildir.[60] Ekonomik açıdan ileri ülkelerebakıldığında birçok insanın gelişme yorgunluğu yaşadıklarınailişkin bulgular vardır.[61] Bugün sahip olduğumuz tecrübeler,kalkınma kavramının bizi ve gelecek nesilleri etkileyebilecekçevresel problemlere yol açan bir tür sömürgecilik kavramınadönüştüğünü göstermektedir. Buna engel olmak için, 1987 yılındatoplanan Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu yayınladığıBruntland Raporu’nda sürdürülebilir kalkınma kavramı ortayaatılmıştır. Sürdürülebilir kalkınma; bugünün ihtiyaçlarını,gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmeimkanlarını tehlikeye atmadan karşılayarak kalkınmaktır.[62]

Ancak sürdürülebilir kalkınma kavramı, kalkınma yaniilerleme hedeflerinden vazgeçmiş değildir. Oysa Illich’in dedikkat çektiği gibi, dünyanın yaşadığı küresel sıkıntılarıntemelinde, gelişmenin kendisi vardır. Illich, böylesi temelkavramlar üzerinde durulmadan sağlıklı bir gelecekdüşünülemeyeceğini belirtmektedir. Örneğin ‘gelişme’ kavramı,geleneksel dönemdeki ‘gereklilik’ kavramının yerinekonulmuştur. İnsanlar o dönemlerde varlıklarını sürdürmek içinçalışmaktaydılar. Ancak modernizm ‘ortak varlıklar’ı‘kaynaklar’, ‘istekler’i de ‘ihtiyaçlar’ haline getirdi.İstekler sınırsız, kaynaklar da kıt olduğuna göne insan hepdaha fazlası için çalışmak zorundadır.[63] Artık tümüyleinsanlar tarafından oluşturulan çevremizde teknolojik ürünler,lüksten kolaylığa, kolaylıktan zorunluluğa doğru bir geçişyapmış ve hayatımız için bir tehlike haline gelmiştir.[64] Bugün yaşadığımız hayatın endüstri egemenliğindenkurtulması için teknolojinin doğa ile yer değiştirmesi gerekir.[65] Bugün gerekli olan, ilerlemeye yönelik teknik gelişmeleriuygulamaya kafa yormak yerine amaçlarımızın doğruluğunusorgulamaktır.[66]

İlerlemeyle ilgili bir başka konu da tüketimdir. Fromm’agöre homo sapiens-ilk insan, akıl ve mantığını hayatta kalmakiçin kullanır. Ama giderek insan kendi varlığını tehdit edenbir homo faber veya homo consumens-tüketim insanı halinegelmiştir. Bugün daha çok tüketimin daha çok mutluluk demekolup olmadığı sorgulanmaktadır. Modern insan aslında, hayatıanlamsız bulan (anlamını düşünmeyen), kendine ve her şeye karşıyabancılaşmış, canı sıkılan (anksiyete), pasif, boş, korkak veizole edilmiş insandır. Korkak ve yabancılaşmış insan, ‘cirulusvitiosus’ denen, korkusunu tüketerek bastıran bir hastalığakapılır. Ancak bu, kimse tarafından hastalık olarak algılanmaz.Bu yüzden bu durum ‘normalitenin patolojisi’ biçimindetanımlanır. Tüketim, insana yapay bir özgürlük sağlar.[67]

Tüketim toplumunun sloganı ‘tüketiyorum öyleyse varım’dır.[68] Bir toplumda, tüketim isteklerini körükleyecek birşekilde, anlık taleplerin borç finansmanı yoluyla (kredikartları gibi) karşılanması, ekonomik büyümenin başlıca iticigüçlerinden biri olarak teşvik ediliyor olsa da, varlıklı bir

toplumun bağrında yoksulluğun sürüp gitmesinin nedeni de, sıksık anlık taleplerin karşılanmasının ertelenmemesine (kanaatyokluğu) bağlanabilir.[69] Hazların tatmininingeciktirilebilmesinin, insanların sahip olması gereken önemliözelliklerden biri olduğu da ifade edilmektedir.[70] Thoreau’nun dediği gibi: “Bir insan, kendi halinebırakmayı başarabildiği şeyler oranında zengindir”.[71]

Son dönemlerde gündeme gelen değerlerle yönetim kavramıiçerisinde işletmelerin; tüketicilerin, çalışanların,ortakların, toplumun ve çevrenin korunması çabaları yeralmaktadır.[72]Bunlardan, tüketici ve ortakların korunmasıkonusu, işletmelerin modern amaçları kapsamına girmektedir.Çevrenin korunması ise sürdürülebilir kalkınma çevresinde elealınmaktadır. Burada önemli ve postmodern açıdanincelenebilecek noktalar çalışanların ve toplumun korunmasıdır.

Çalışanların korunmasında en önemli kavramlardan biriesnekliktir. Esnekliğin çeşitli şekillerde çalışma hayatınauyarlanmasının ardından çalışma kavramının da sorgulanmasıgerekmektedir. Bugün, çalışma kavramının hayatın merkezindenuzaklaştırılacağı örgüt kültürlerine ihtiyaç vardır. Çalışmakgereklidir ancak hayatın tek amacı olmamalıdır. İnsanlarçalışma dışında başka şeyler de yapabilmeli, ancak bugünkündençok daha fazla sayıda insan da çalışmalıdır. Gandhi’ninsöylediği gibi “dünyadaki yoksullara yardım edecek olankitlesel üretim değil, kitlelerin üretimidir”.[73] Bu anlamdaHandy tarafından kişilerin aynı anda farklı yerler içinçalışabilecekleri ‘portföy yaşamları’ kavramı ortayaatılmıştır.[74]

İlerlemeye dayalı toplumlarda, örneğin dünyanın en hızlıbüyüyen uzak doğu toplumlarında, kalkınma ile birlikte artanşey, bir elinde cep telefonu, diğer elinde evrak çantasıylakoşuşturan insan sayısıdır. İnsanlar her gün işyerlerinekoşmakta, akşam eve dolu çantalarla dönüp bütün geceçantalarındaki kağıtları okumakta ve sabah yine işekoşturmaktadırlar. Tüm bunların görkemli bir din veya çokönemli amaçlar için yapıldığına inanmak zorundasınızdır veyahiç düşünmemeyi de seçebilirsiniz. Sadece şirket hissedarlarını

zengin etmek için bunca şeye değer mi? Bu koşturmaca insanlarımutlu ediyor mu? Oysa örneğin İtalya’da, yaşamak, konuşmak,alış-veriş, yemek yapmak, yemek ve aile ile ilişkiler tüm birgünü kapsamaktadır. Böylesi bir kültür farklılaşmasınaihtiyacımız bulunmaktadır.[75]

Toplumun korunması konusunda da yine şirketlerin kar etmeyibirinci plana alan paradigmalarını değiştirmelerine ihtiyaçvardır. Çevreyle ilgili yönü bir yana, işletmelerin içindebulundukları toplumun insanlarına, müşterileri olmasalar dahi,katkıda bulunmayı hedeflemeleri gerekir. Bu bağlamdaşirketlerde yurttaşlık davranışının geliştirilmesi, şirketlerinfaaliyette bulundukları ülke veya ülkelerin vatandaşları gibitoplumsal sorumluluklar üslenmeleri ve gerektiğinde hesapverebilmeleri önerilmektedir.[76] Bu ise daha çok modernleşmeyitam olarak gerçekleştirememiş doğulu kültürlerde mevcut olanbir yaklaşımdır ve hızla batıya doğru yayılmaktadır. Örneğin1979 yılında US Steel çelik şirketinin genel müdürü, “yönetimingörevi çelik üretmek değil, para kazanmaktır” demekteydi.[77] Bu yaklaşım, bugün ülkemizde de şirket bilânçolarınınneredeyse yarısının neden faaliyet dışı karlardan oluştuğunu daaçıklamaktadır. Buna karşılık, Panasonic, National gibi pek çokünlü markanın sahibi olan Matsishuta Electric Company’ninkurucusu Konosuke Matsushita, bütün dünyayı sarsan 1929buhranında, tek çözüm gibi görünen işçi çıkarmayı tercihetmemiş, daha farklı tekniklerle krizi atlatmıştır.[78] Onundaha 1930’larda ortaya koyduğu işletmecilik anlayışı, aynızamanda ilk önemli postmodern şirket vizyonu yaklaşımıdır:

Bir imalatçının görevi, yoksulluğun üstesindengelmek, toplumu bir bütün olarak yoksulluğunsefaletinden kurtarmak ve refaha ulaştırmaktır. İş veüretim, sadece söz konusu işletmenin mağazaları yadafabrikalarını değil, aynı zamanda toplumun geri kalankısmını da zenginleştirmeye yönelik olmalıdır. Maddikonfora sahip olmak kesinlikle mutluluk garantisideğildir. Sadece manevi zenginlik gerçek mutluluğugetirebilir. Eğer bu doğruysa, işletmenin yaşamınsadece maddi yanıyla ilgilenip, insan ruhuylailgilenmeyi din yada ahlaka bırakması mı gerekir?

Sanmıyorum. Manevi olarak zengin ve maddi açıdanbolluk içinde yaşayan bir toplum yaratma çabasınaişadamları da katılabilmelidir .[79] 6. SONUÇSanayi devriminden bu yana, özellikle bilimsel alanda

kaydedilen gelişmelere paralel olarak, işletme yönetimikonusunda çeşitli yaklaşımlar uygulanagelmiştir. Buyaklaşımların evrimi göz önüne alındığında, uygulanan teknikleranlamında, doğrusal bir artış göze çarpmaktadır. Ancak, pekdeğişiklik göstermeyen yön, işletmelerin amaçlarıdır.Biriktirme ve sahip olma bağlamında varlığını sürdüregelenmodern insanın son yol arkadaşı, sahip olmayı sonsuz kılacağıdüşünülen sınırsız bir tüketme güdüsüdür. İnsanlarınihtiyaçlarını karşılama aracı olarak işletmeler de, her türlütüketim taleplerini karşılamak, artırmak ve sürekli kılmak içinfaaliyet göstermektedirler.

Ancak, son otuz yıldır araştırma ve tartışmalar insanlığıbu kez farklı bir durumla karşı karşıya getirmiştir. Modernilkelerle düzenlenen bir dünyanın üç yüzyıllık tarihi, hemsosyal hem de çevresel sonuçları itibariyle, bilimselgelişmelerin getirdiği yeni bakış açısının da katkısıyla,eleştirel bir gözle değerlendirilmek durumundadır. Yenigelişmeler, insanların dünyayı algılayış biçimlerinideğiştirmektedir. Bu değişime paralel olarak, işletmelerin dekendilerini gözden geçirmeleri, öncelikle hedefleriniyenilemeleri gerekmektedir.

Postmodernizm, bir söylem, bir bakış açısı olarak henüzbütüncül bir kuram haline gelememiştir. Ancak modernizme köklüeleştiriler getirmektedir. Bu eleştiriler, işletmelerin yönetimtekniklerinin içeriklerinden daha çok, bu tekniklere yön verentemel felsefe ile ilgilidir. Modernist felsefe, insanı merkezealmak adına, rasyonel, determinist ve bilimsel bir insanı modelalmıştır. Geriye kalanlara gösterilen hedef ise model insanabenzemektir. Oysa her insan, birbirinden farklıdır. Herkültürün sorunları algılama ve çözme biçimleri farklıdır.Postmodern söylem, öncelikle bu farklılıkların, biri diğerine

üstün tutulmaksızın gündeme alınabilmesini öngörür. Böylesi birbeyin fırtınasının konuları içerisine verimliliği artırmakoşulları kadar, bir sosyal fayda yaratmanın yolları, müşterimutluluğu kadar çalışanların mutluluğunun sağlanması dagirebilecektir.

Bir işletme, girişimciler, ortaklar, yöneticiler,çalışanlar, müşteriler, çevre, gibi birçok farklı unsurunçıkarlarının çatıştığı bir ortamdır. Bu ortamda bir grubunçıkarlarının esas alınmadan, herkesin aynı anda tatminolabileceği ortak çözümler aranabilir. Postmodernizm, böylesiparadoksları kabullenebilmenin de yöntemlerini aramaktadır.

Postmodernizm, çalışmanın insan hayatının merkezinden, karetmenin de iş hayatının merkezinden uzaklaştırılmasını öngörür.Bu gün dünyadaki büyük firmaların piyasa değerleri, sahipoldukları maddi varlıkların değerinden çok yüksektir. Bununnedeni, şirketlerin sahip oldukları entelektüel sermayedir.Zamanla şirketlerin sahip olacakları tek sermaye de budur.Öyleyse borsada alınıp satılanlar, bir süre sonra insanlarınbizzat kendileri olacaktır. Bu durum insanların daha çokkazanmalarını da, insanlığın ilerlemesi kavramını daanlamsızlaştırmaktadır. İşletmeler de insanlar da kendilerineyeni hedefler arayacaklardır. Çalışmak, günlük ihtiyaçlarıngiderilmesi için gerçekleştirilen ve içeriği hayli genişleyenbir kavram olacak, insanlar bunun dışında da gönüllükuruluşlarda kendilerini gerçekleştirmeye çalışacaklardır.

Bir benzetme yapmak gerekirse, modern dönemde insanlar,Maslow’un ünlü ihtiyaçlar hiyerarşisindeki ihtiyaçları tatminetmeyi hedeflemişlerdir. İnsanlar, öncelikle yaşamlarınısürdürecek fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamak içinçalışmaktadırlar. Sonraki aşamada çalışma, sürekli bir güvenlikkaynağıdır. Daha sonra, çalışanları işyerine bağlayacakmotivasyon unsurları devreye girer ve aidiyet ihtiyacıkarşılanır. Sondan bir önceki aşama, kariyer planlaması, sosyalsorumluluk bilinci ve halkla ilişkiler faaliyetleri gibiaraçlarla sağlanan işletme imajının çalışanlara toplumsalsaygınlık kazandırmasıdır. Son aşamada ise işletmeler,çalışanlar için kendini gerçekleştirme araçları haline

gelmişlerdir. Artık, bu yapıya uygun çalışma sistemlerigeliştirilmelidir.  

İşletmelerin faaliyet gösterdikleri alanların dinamikyapısı da modern analizlerin tıkandığı bir noktadır. Kaosolarak tanımlanan sınırlı istikrarsızlıklar, uzun vadeliplanlamayı güçleştirmektedir. Bunun aşılabilmesi, kaosunyasalarının keşfedilmesine bağlıdır. Kaos herkese eşit şanstanımaktadır.

Sonuç olarak postmodern söylem, birçok konuda birçok önerive eleştiri getirmektedir. ‘Postmodern Yönetim Düşüncesi’ henüzoluşma aşamasındadır. Postmodern söylem getirdiği farklı bakışaçıları ile yönetim düşüncesine önemli katkılardabulunmaktadır.

     

KAYNAKLARAGIUS, Emmanuel (1996); “Sustainable Development as Fairness

to the Future Generations”, Proceedings of the FirstInternational Symposium on Environmental Ethics, BoğaziçiUniversity Press, İstanbul.

AGUE, Marc (1995); Çağdaş Dünyaların Antropolojisi (Çev. TUFANHülya), 1. Basım, Kesit Ya., İstanbul.

APPIGNANESSI, Richard ve GARRATT, Chris (1996); YeniBaşlayanlar İçin Postmodernizm (Çev. ŞAHİNER Doğan), 1.Basım, Milliyet Ya., İstanbul.

BERGQUIST, W. (1993) The Postmodern Organization: Masteringthe Art of Irreversible, (Birinci Basım, San Fransisco:Jossey-Bass Publishers).

BRONOWSKI, Jacob (1987); İnsanın Yükselişi (Çev. GÖKER Aykut),1. Basım, V Ya., Ankara.

CEVİZCİ, Ahmet (1999); Paradigma Felsefe Sözlüğü, 1. Basım,Paradigma Ya., İstanbul.

CLARKE, T.  ve S. CLEGG (2000) “Management Paradigms for theNew Millennium”, International Journal of ManagementReviews, Vol.2, No.1, s. 52;

COLLINS, James C. ve PORRAS, Jerry I. (1999); Kalıcı Olmak(Çev. ÇİVİ Zuhal), 1. Basım, Sistem Ya., İstanbul.

ÇİĞDEM, Ahmet (1997); Aydınlanma Düşüncesi, 1. Basım, İletişimYa., İstanbul.

DEBORD, Guy (1996); Gösteri Toplumu ve Yorumlar (Çev. EKMEKÇİAyşen ve TAŞKENT Okşan), 1. Basım, Ayrıntı Ya., İstanbul.

DEMİR, Ömer ve ACAR, Mustafa (1997); Sosyal Bilimler Sözlüğü,3. Basım, Vadi Ya., Ankara.

DRUCKER, Peter F. (1994); Kapitalist Ötesi Toplum (Çev.ÇORAKÇI Belkıs), 1. Basım, İnkılap Ya., İstanbul.

DRUCKER, Peter F. (1999); 21. Yüzyıl İçin YönetimTartışmaları (Çev. BAHÇIVANGİL İrfan ve GORBON Gülenay),1. Basım, Epsilon Ya., İstanbul.

DURNING, Alan (1998); Ne Kadarı Yeterli? (Çev. ÇAĞLAYANSinem), 1. Basım, Tübitak-Tema Vakfı Ya., Ankara.

FEYERABEND, Paul (1991); Özgür Bir Toplumda Bilim (Çev. KARDAMAhmet), 1. Basım, Ayrıntı Ya., İstanbul.

FROMM, Erich (1996); Çağdaş Toplumların Geleceği (Çev. KAYAGülnur), 1. Basım, Arıtan Ya., İstanbul.

GELLNER, Ernest (1994); Postmodernizm İslam ve Us (Çev. PEKERBülent), 1. Basım, Ümit Ya., Ankara.

GEPHART, Robert P. (1996); “Management, Social Issues, and thePostmodern Era” (Eds. BOJE David M. vd.), PostmodernManagement and Organization Theory, Sage Publications,USA.

GIDDENS, Anthony (1998); Modernliğin Sonuçları (Çev. KUŞDİLErsin), 2. Basım, Ayrıntı Ya., İstanbul.

GIDDENS, Anthony (2000); Elimizden Kaçıp Giden Dünya (Çev.AKINHAY Osman), 1. Basım, Ayraç Ya., Ankara.

GRINT, Keith (1998); Çalışma Sosyolojisi (Çev. BOZKURT, Veyselvd.), 1. Basım, Alfa Ya., İstanbul.

GÜRSAKAL, Necmi (1999); “Yeni Bilim”, Bilgi & Toplum Dergisi,S. 2, İstanbul.

HABERMAS, Jürgen (1992); Rasyonel Bir Topluma Doğru (Çev.ÇİĞDEM Ahmet ve KÜÇÜK, Mehmet), 1. Basım, Vadi Ya.,Ankara.

HANCOCK, P. ve M. TYLER (2001) Work Postmodernism andOrganization: A Critical Introduction, (Birinci Basım,London: Sage Publications).

HANDY, Charles (1990); The Age of Unreason, Harvard BusinessSchool Press, Boston.

HANDY, Charles (1995); The Age of Paradox, Harvard BusinessSchool Press, Boston.

HANDY, Charles (1997); “Belirsizlikte Anlam Bulmak”, (Ed.GIBSON Rowan), Geleceği Yeniden Düşünmek, 1. Basım, SabahYa., İstanbul.

HANDY, Charles (1998); Ruhun Arayışı (Çev. ELHÜSEYNİNurettin), 1. Basım, Boyner Holding Ya., İstanbul.

HANDY, Charles (1999); “Anlam Arayışı” (Der. HESSELBEINFrances ve COHEN Paul M.), Liderden Lidere (Çev. ATAYSalim), 1. Basım, MESS Yayın no:318, İstanbul.

HARVEY, David (1997); Postmodernliğin Durumu (Çev. SAVRANSungur), 1. Basım, Metis Ya., İstanbul.

HASSARD, John (1996); “Exploring the Terrain of Modernism andPostmodernism in Organization Theory”, in, PostmodernManagement and Organization Theory (Eds. BOJE David M.vd.), Sage Publications, USA.

HELGESEN, Sally (1999); “Kadınlar ve Yeni Ekonomi”, (Der.HESSELBEIN Frances ve COHEN Paul M.), LiderdenLidere (Çev. ATAY Salim), 1. Basım, MESS Yayın no:318,İstanbul.

HESSELBEIN F. vd. (eds.) (1997) The Organization of TheFuture, (Birinci Basım, San Fransisco: Jossey-BassPublishers).

HOFSTEDE, Geert (1999); “The Universal and the Spesific in21st Century Global Management”, Organizational Dynamics,Summer 1999.

ILLICH, Ivan (1989); Şenlikli Toplum (Çev. KOT Ahmet), 2.Basım, Ayrıntı Ya., İstanbul.

ILLICH, Ivan (1999); “Geleceğe Yaptığımız Atışların Gölgesi”(Der. GARDELS Nathan), Yüzyılın Sonu (Çev. DİŞBUDAK BelkısÇ.), 2. Basım, TİB Ya., İstanbul.

JAMESON, Frederic (1994); Postmodernizm ya da Geç KapitalizminKültürel Mantığı (Çev. PLÜMER Nuri), 1. Basım, Yapı KrediYa., İstanbul.

KIRIM, Arman (1998); Yeni Dünyada Strateji ve Yönetim, 1.Basım, Sistem Ya., İstanbul.

KOÇ, Umut (2004); “Komplekslik Yaklaşımı ve Bilgi Yönetimi”,3. Ulusal Bilgi Ekonomi ve Yönetim Kongresi BildirilerKitabı, s. 419-432.

KOTTER, John P. (1998); Matsishuta Liderliği (Çev. ERTANTevfik), 1. Basım, Sistem Ya., İstanbul.

KUHN, Thomas (2000); Bilimsel Devrimlerin Yapısı (Çev. KUYAŞNilüfer), 5. Basım, Alan Ya., İstanbul.

LYOTARD, Jean F. (1997); Postmodern Durum (Çev. ÇİĞDEM Ahmet),2. Basım, Vadi Ya., Ankara.

MACIONIS, John J. ve PLUMMER, Ken (1998); Sociology A GlobalIntroduction, Prentice Hall, Europe.

MILES, Ian ve IRVINE, John (1982); The Poverty of Progress,Pergamon, Oxford.

MORGAN, Gareth (1998); Yönetim ve Örgüt TeorilerindeMetafor (Çev. BULUT Gündüz), 1. Basım, MESS Yayın no: 280,İstanbul.

MURPHY, John W. (1995); Postmodern Toplumsal Analiz veEleştiri, (Çev. ARSLAN Hüsamettin), 1. Basım, Eti Ya.,İstanbul.

MUTLU, Esin Can (1997); “Yönetim UygulamalarındaPostmodernizmin Etkileri”, Öneri Dergisi, Adnan Tezel ÖzelSayısı, İstanbul.

NAISBITT, John ve ABURDENE, Patricia (1990); Megatrends2000 (Çev. GÜVEN Erdal), 1. Basım, Form Ya., İstanbul.

NORTHBOURNE, Lord (1989); İlerlemeye Farklı Bir Bakış (Çev.ÖZER Deniz), 1. Basım, İnsan Ya., İstanbul.

ODABAŞI, Yavuz (1999); Tüketim Kültürü, 1. Basım, Sistem Ya.,İstanbul.

ÖZEL, Mustafa (1998); Liderlik Sanatı, 1. Basım, İz Ya.,İstanbul.

PECK, Scott (1998); Az Seçilen Yol (Çev. ÖZER Rengin), 1.Basım, Akaşa Ya., İstanbul.

PRIGOGINE, Ilya (1998); “Kaos Kanunları” (Der. ÖZELMustafa), Küresel Rekabet, 2. Basım, İz Ya., İstanbul.

RAELIN, Joseph A. (1999); Kültürlerin Çatışması: Yönetenler-Yönetilenler (Çev. TUNCAY Kamuran), 1. Basım, TİB Ya.,İstanbul.

ROSZAK, Theodor (1999); Çorak Ülkenin Bittiği Yer: Post-endüstriyel Toplumda Politika ve Aşkınlık (Çev. ÖZTÜRKNaim), 1. Basım, İnsan Ya., İstanbul.

SARIBAY, Ali Yaşar (1994); Postmodernite Sivil Toplum veİslam, 1. Basım, İletişim Ya., İstanbul.

SAROĞLU, Hakan (1999); “Çağdaş Yönetim Yaklaşımları ilePostmodern Yönetim Yaklaşımının Karşılaştırılması”, ÖneriDergisi, C. 2,S. 11, İstanbul.

SCHUMACHER, E. F. (1995); Küçük Güzeldir (Çev. DENİZTEKİNOsman), 3. Basım, Cep Ya., İstanbul.

SINGH, H. ve A. SINGH (2002) “Principles of Complexity andChaos Theory in Project Execution: A New Approach toManagement”, Cost Engineering 44, 12: 23-33.

STEWART, Thomas A. (1997); Entelektüel Sermaye (Çev. ELHÜSEYNİNurettin), 1. Basım, MESS Yayın no: 290, İstanbul.

ŞAYLAN, Gencay (1999); Postmodernizm, 1. Basım, İmge Ya.,Ankara.

TAŞCI, Deniz (1998); “Personel İnsan Kaynağına Nasıl TerfiEtti?”, VI. Ulusal Yönetim ve Organizasyon KongresiBildiriler, Anadolu Ün. Ya., Eskişehir.

TOFFLER, A., ve TOFFLER H. (1997); “Önsöz”, der. GİBSON, Rowan(1997); Geleceği Yeniden Düşünmek, 1. Basım, Sabah Ya.,İstanbul.

TOFFLER, Alvin (1997); Dünyayı Nasıl Bir GelecekBekliyor (Çev. ÇİFTKAYA Murat), 2. Basım, İz Ya.,İstanbul.

TREVINO, Linda K. ve NELSON, Katherine A. (1995); ManagingBusiness Ethic, Wiley.

WALDROP, M. M. (1997) Karmaşıklık: Düzen ve Kaosun EşiğindeBeliren Bilim (Çev: Z. Dicleli), İstanbul. Türk HenkelDergisi Yayınları.

YAVUZ, Arif (1999); “Esnek Çalışmanın Endüstri İlişkilerineEtkisi”, Kamuoyunda Esneklik, MESS, 1. Basım, MESS Yayınno:311, İstanbul.

YOUNG, T. R. ve KIEL, L. Douglas (1994); “Chaos and ManagementScience: Control, Prediction and NonlinearDynamics”, www.tryoung.com\.

ZEKA, Necmi (1994); Postmodernizm, 2. Basım, Kıyı Ya.,İstanbul.

  

 SONNOTLAR

* Bu makale yazarın, “Postmodern Yaklaşımın Yönetim ve Örgüt YapılarınaEtkileri: Modernden Postmoderne Dönüşüm Tartışmalarının Yönetim TeorisineKatkıları” başlıklı  yüksek lisans tezinden yararlanılarak hazırlanmıştır.

** Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, İİBF, İşletmeBölümü, [email protected]

[1] ŞAYLAN, Gencay (1999); Postmodernizm, 1. Basım, İmge Ya., Ankara, s.89.

[2] DEMİR, Ömer ve ACAR, Mustafa (1997); Sosyal Bilimler Sözlüğü, 3. Basım,Vadi Ya., Ankara; CEVİZCİ, Ahmet (1999); Paradigma Felsefe Sözlüğü, 1.Basım, Paradigma Ya., İstanbul.

[3] HABERMAS, Jürgen (1992); Rasyonel Bir Topluma Doğru (Çev. ÇİĞDEM Ahmetve KÜÇÜK, Mehmet), 1. Basım, Vadi Ya., Ankara, s. 160-170.

[4] ZEKA, Necmi (1994); Postmodernizm, 2. Basım, Kıyı Ya., İstanbul;ÇİĞDEM, Ahmet (1997); Aydınlanma Düşüncesi, 1. Basım, İletişim Ya.,İstanbul; Demir ve Acar, a.g.e.; Cevizci, a.g.e.

[5] GIDDENS, Anthony (1998); Modernliğin Sonuçları (Çev. KUŞDİL Ersin), 2.Basım, Ayrıntı Ya., İstanbul, s. 19.

[6] Şaylan, a.g.e., s.56 ; BRONOWSKI, Jacob (1987); İnsanın Yükselişi (Çev.GÖKER Aykut), 1. Basım, V Ya., Ankara, s. 141-149; KUHN, Thomas(2000); Bilimsel Devrimlerin Yapısı (Çev. KUYAŞ Nilüfer), 5. Basım, Alan

Ya., İstanbul, s. 8-9; Giddens, a.g.e., s. 44-47; FEYERABEND, Paul(1991); Özgür Bir Toplumda Bilim (Çev. KARDAM Ahmet), 1. Basım, AyrıntıYa., İstanbul, s. 13.

[7] LYOTARD, Jean F. (1997); Postmodern Durum (Çev. ÇİĞDEM Ahmet), 2.Basım, Vadi Ya., Ankara.

[8] JAMESON, Frederic (1994); Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin KültürelMantığı (Çev. PLÜMER Nuri), 1. Basım, Yapı Kredi Ya., İstanbul.

[9] AGUE, Marc (1995); Çağdaş Dünyaların Antropolojisi (Çev. TUFAN Hülya),1. Basım, Kesit Ya., İstanbul.

[10] SARIBAY, Ali Yaşar (1994); Postmodernite Sivil Toplum ve İslam, 1.Basım, İletişim Ya., İstanbul.

[11] GELLNER, Ernest (1994); Postmodernizm İslam ve Us (Çev. PEKER Bülent),1. Basım, Ümit Ya., Ankara.

[12] DEBORD, Guy (1996); Gösteri Toplumu ve Yorumlar (Çev. EKMEKÇİ Ayşen veTAŞKENT Okşan), 1. Basım, Ayrıntı Ya., İstanbul.

[13] Giddens, a.g.e.

[14] APPIGNANESSI, Richard ve GARRATT, Chris (1996); Yeni Başlayanlar İçinPostmodernizm (Çev. ŞAHİNER Doğan), 1. Basım, Milliyet Ya.,        İstanbul.

[15] Demir ve Acar, a.g.e.; Cevizci, a.g.e.

[16] MURPHY, John W. (1995); Postmodern Toplumsal Analiz ve Eleştiri, (Çev.ARSLAN Hüsamettin), 1. Basım, Eti Ya., İstanbul, s. 7-8; Lyotard, a.g.e, s.66.

[17] Jameson, a.g.e, s. 100.

[18] Appignanessi ve Garratt, a.g.e., s. 120;Cevizci, a.g.e.

[19] Zeka, a.g.e., 16; Jameson, a.g.e., s. 415.

[20] Gellner, a.g.e., s. 58; Murphy, a.g.e., s. 83.

[21] TOFFLER, A., ve TOFFLER H. (1997); “Önsöz”, der. GİBSON, Rowan(1997); Geleceği Yeniden Düşünmek, 1. Basım, Sabah Ya., İstanbul, s. VII .

[22] MUTLU, Esin Can (1997); “Yönetim Uygulamalarında PostmodernizminEtkileri”, Öneri Dergisi, Adnan Tezel Özel Sayısı, İstanbul; SAROĞLU, Hakan(1999); “Çağdaş Yönetim Yaklaşımları ile Postmodern Yönetim YaklaşımınınKarşılaştırılması”, Öneri Dergisi, C. 2,S. 11, İstanbul.

[23] T. Clarke ve S. Clegg, “Management Paradigms for the NewMillennium”, International Journal of Management Reviews, 2000, Vol.2,No.1, s. 52; P. Hancock ve M. Tyler, Work Postmodernism and Organization: ACritical Introduction, (Birinci Basım, London: Sage Publications, 2001); F.Hesselbein vd. (eds.), The Organization of The Future, (Birinci Basım, SanFransisco: Jossey-Bass Publishers, 1997); W. Bergquist, The Postmodern

Organization: Mastering the Art of Irreversible, (Birinci Basım, SanFransisco: Jossey-Bass Publishers, 1993).

[24] Giddens, a.g.e., s. 143.

[25] GEPHART, Robert P. (1996); “Management, Social Issues, and the  Postmodern Era” (Eds. BOJE David M. vd.), Postmodern Management andOrganization Theory, Sage Publications, USA, s. 34.

[26] GRINT, Keith (1998); Çalışma Sosyolojisi (Çev. BOZKURT, Veysel vd.),1. Basım, Alfa Ya., İstanbul, s. 158-161.

[27] Murphy, a.g.e., s. 225.

[28] Gephart, a.g.e., s. 40.

[29] HANDY, Charles (1999); “Anlam Arayışı” (Der. HESSELBEIN Frances veCOHEN Paul M.), Liderden Lidere (Çev. ATAY Salim), 1. Basım, MESS Yayınno:318, İstanbul, s. 130-131.

[30] DRUCKER, Peter F. (1994); Kapitalist Ötesi Toplum (Çev. ÇORAKÇIBelkıs), 1. Basım, İnkılap Ya., İstanbul; NAISBITT, John ve ABURDENE,Patricia (1990); Megatrends 2000 (Çev. GÜVEN Erdal), 1. Basım, Form Ya.,İstanbul; STEWART, Thomas A. (1997); Entelektüel Sermaye (Çev. ELHÜSEYNİNurettin), 1. Basım, MESS Yayın no: 290, İstanbul.

[31] DRUCKER, Peter F. (1999); 21. Yüzyıl İçin Yönetim Tartışmaları (Çev.BAHÇIVANGİL İrfan ve GORBON Gülenay), 1. Basım, Epsilon Ya., İstanbul, s.30.

[32] TAŞCI, Deniz (1998); “Personel İnsan Kaynağına Nasıl Terfi Etti?”, VI.Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi Bildiriler, Anadolu Ün. Ya.,Eskişehir, s. 239-251.

[33] Handy, a.g.e., s. 134-135.

[34] RAELIN, Joseph A. (1999); Kültürlerin Çatışması: Yönetenler-Yönetilenler (Çev. TUNCAY Kamuran), 1. Basım, TİB Ya., İstanbul.

[35] HELGESEN, Sally (1999); “Kadınlar ve Yeni Ekonomi”, (Der. HESSELBEINFrances ve COHEN Paul M.), Liderden Lidere (Çev. ATAY Salim), 1. Basım,MESS Yayın no:318, İstanbul, s. 141-151; HANDY, Charles (1998); RuhunArayışı (Çev. ELHÜSEYNİ Nurettin), 1. Basım, Boyner Holding Ya., İstanbul,s. 77-95, 198-222.

[36] Şaylan, a.g.e., s. 99.

[37] HASSARD, John (1996); “Exploring the Terrain of Modernism andPostmodernism in Organization Theory”, in, Postmodern Management andOrganization Theory (Eds. BOJE David M. vd.), Sage Publications, USA, s.50-52.

[38] Drucker, 1999, a.g.e., s. 16-29.

[39] HOFSTEDE, Geert (1999); “The Universal and the Spesific in 21stCentury Global Management”, Organizational Dynamics, Summer 1999, s. 34.

[40] MACIONIS, John J. ve PLUMMER, Ken (1998); Sociology A GlobalIntroduction, Prentice Hall, Europe, s. 677.

[41] ILLICH, Ivan (1989); Şenlikli Toplum (Çev. KOT Ahmet), 2. Basım,Ayrıntı Ya., İstanbul, s. 9.

[42] Illich, a.g.e., s. 50.

[43] Hassard, a.g.e., s. 54.

[44] YAVUZ, Arif (1999); “Esnek Çalışmanın Endüstri İlişkilerineEtkisi”, Kamuoyunda Esneklik, MESS, 1. Basım, MESS Yayın no:311, İstanbul,s. 99-103.

[45] PRIGOGINE, Ilya (1998); “Kaos Kanunları” (Der. ÖZEL Mustafa), KüreselRekabet, 2. Basım, İz Ya., İstanbul, s. 168.

[46] ÖZEL, Mustafa (1998); Liderlik Sanatı, 1. Basım, İz Ya., İstanbul, s.175.

[47] GÜRSAKAL, Necmi (1999); “Yeni Bilim”, Bilgi & Toplum Dergisi, S. 2,İstanbul, s. 114-117.

[48] TOFFLER, Alvin (1997); Dünyayı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor (Çev.ÇİFTKAYA Murat), 2. Basım, İz Ya., İstanbul, s. 18-19.

[49] SINGH, H. ve A. SINGH (2002) “Principles of Complexity and ChaosTheory in Project Execution: A New Approach to Management”, CostEngineering 44,12: 23-33.

[50] KOÇ, Umut (2004); “Komplekslik Yaklaşımı ve Bilgi Yönetimi”, 3. UlusalBilgi Ekonomi ve Yönetim Kongresi Bildiriler Kitabı, s. 419-432.

[51] WALDROP, M. M. (1997) Karmaşıklık: Düzen ve Kaosun Eşiğinde BelirenBilim (Çev: Z. Dicleli), İstanbul. Türk Henkel Dergisi Yayınları.

[52] HANDY, Charles (1995); The Age of Paradox, Harvard Business SchoolPress, Boston, s. 11-40.

[53] COLLINS, James C. ve PORRAS, Jerry I. (1999); Kalıcı Olmak (Çev.ÇİVİ          Zuhal), 1. Basım, Sistem Ya., İstanbul, s. 61-63; HANDY,Charles (1997); “Belirsizlikte Anlam Bulmak”, (Ed. GIBSON Rowan), GeleceğiYeniden Düşünmek, 1. Basım, Sabah Ya., İstanbul, s. 16.

[54] Özel, a.g.e., s. 177-178.

[55] Özel, a.g.e., s. 176-177.

[56] MORGAN, Gareth (1998); Yönetim ve Örgüt Teorilerinde Metafor (Çev.BULUT Gündüz), 1. Basım, MESS Yayın no: 280, İstanbul, s. 295; HANDY,Charles (1990); The Age of Unreason, Harvard Business School Press, Boston,s. 5.

[57] Handy, 1997, a.g.e., s. 15.

[58] KIRIM, Arman (1998); Yeni Dünyada Strateji ve Yönetim, 1. Basım,Sistem Ya., İstanbul. s. 74-75; YOUNG, T. R. ve KIEL, L. Douglas (1994);

“Chaos and Management Science: Control, Prediction and NonlinearDynamics”, www.tryoung.com\.

[59] Şaylan, a.g.e., s. 99-100.

[60] Giddens, 1998, a.g.e.; GIDDENS, Anthony (2000); Elimizden Kaçıp GidenDünya (Çev. AKINHAY Osman), 1. Basım, Ayraç Ya., Ankara.

[61] MILES, Ian ve IRVINE, John (1982); The Poverty of Progress, Pergamon,Oxford

[62] AGIUS, Emmanuel (1996); “Sustainable Development as Fairness to theFuture Generations”, Proceedings of the First International Symposium onEnvironmental Ethics, Boğaziçi University Press, İstanbul, s. 44-46.

[63] ILLICH, Ivan (1999); “Geleceğe Yaptığımız Atışların Gölgesi” (Der.GARDELS Nathan), Yüzyılın Sonu (Çev. DİŞBUDAK Belkıs Ç.), 2. Basım, TİBYa., İstanbul, s. 88.

[64] ROSZAK, Theodor (1999); Çorak Ülkenin Bittiği Yer: Post-endüstriyelToplumda Politika ve Aşkınlık (Çev. ÖZTÜRK Naim), 1. Basım, İnsan Ya.,İstanbul, s. 58.

[65] Gephart, a.g.e., s. 39.

[66] NORTHBOURNE, Lord (1989); İlerlemeye Farklı Bir Bakış (Çev. ÖZER       Deniz), 1. Basım, İnsan Ya., İstanbul, s. 8.

[67] FROMM, Erich (1996); Çağdaş Toplumların Geleceği (Çev. KAYA Gülnur),1. Basım, Arıtan Ya., İstanbul, s. 84-88.

[68] ODABAŞI, Yavuz (1999); Tüketim Kültürü, 1. Basım, Sistem Ya.,İstanbul, s. 18.

[69] HARVEY, David (1997); Postmodernliğin Durumu (Çev. SAVRAN Sungur), 1.Basım, Metis Ya., İstanbul, s. 229.

[70] PECK, Scott (1998); Az Seçilen Yol (Çev. ÖZER Rengin), 1. Basım, AkaşaYa., İstanbul.

[71] DURNING, Alan (1998); Ne Kadarı Yeterli? (Çev. ÇAĞLAYAN Sinem), 1.Basım, Tübitak-Tema Vakfı Ya., Ankara, s. 41.

[72] TREVINO, Linda K. ve NELSON, Katherine A. (1995); Managing BusinessEthic, Wiley, s. 173-192.

[73] SCHUMACHER, E. F. (1995); Küçük Güzeldir (Çev. DENİZTEKİN Osman), 3.Basım, Cep Ya., İstanbul, s. 116.

[74] Handy, 1997, a.g.e., s. 19.

[75] Handy, 1997, a.g.e., s. 26-27.

[76] Handy, 1998, a.g.e., s. 196.

[77] Harvey, a.g.e., s. 182.

[78] KOTTER, John P. (1998); Matsishuta Liderliği (Çev. ERTAN Tevfik), 1.Basım, Sistem Ya., İstanbul.

[79] Kotter, a.g.e., s. 7.