Nergis BİRAY, Hayvancılık Terimleri İle İlgili Bir Makale ve Bazı Küçükbaş Hayvancılık...

84
Millî Folklor 1 Cilt/Volume/Tome: 6 • Y›l/Year/Année: 12 • Say›/Number/Nombre: 47 • Güz/Autumn/Automne: 2000 • ISSN 1300-3984 M ‹ L L Î F O L K L O R Üç Ayl›k Uluslar Aras› Halkbilimi Dergisi International and Quarterly Journal of Folklore Revue Internationale et Trimestrielle du Folklore ‹Ç‹NDEK‹LER/TABLE DES MAT‹ERES Türkiye’de ilk halkbilimi enstitüsü 1966 y›l›nda bu adla kuruldu. Dört Önemli Konuda / Par l'éditeur ............................................................................4 M. Öcal O⁄UZ Tunus'un Folklor Dergisi: "Halk Gelenekleri ve Sanatlar› Defteri"/La Revue du folklore de la Tunisie: "Cahiers des arts traditions populaires" ...............5 Doç. Dr. M. Öcal O⁄UZ "Köne Epos" (Arkaik Destan) Kavram› ve Türk Halk Hikâyelerindeki "Âfl›klara Mahsus Evlilik" Konusunun Kaynaklar›ndan "Alplara Mahsus Evlilik"/ "Arcaic Epic" (Kone Epos) Concept And Heroic Marriage From Sources Of Ashiks' Marriage Theme In Turkish Folk Tales ......................................11 Yrd. Doç. Dr. Mehmet AÇA Türk A¤aç Kültü ‹nanc›n›n Dede Korkut Hikâyelerindeki Yans›malar›/ Les réflexion de la croyance de la Culte de l'arbe turque dans les récits de "Dede Korkut" ..................................................................................................22 Doç. Dr. Metin ERGUN 1927 Y›l›nda Türk Yurdu'nda Neflredilen "[Özbek] Halk Edebiyat› Nas›l Toplanmal›" ‹simli Yaz› Münasebetiyle/ En raison de l'article appelé "Comment on peut recueillir la litterature populaire "Uzbek" dans la revue de "Türk Yurdu" pupliée en 1927 ........................................................31 Doç. Dr. ‹smail GÖRKEM Adana'da Asker U¤urlama–Karfl›lama Törenleri Asker A¤›tlar›, Türküleri, fiiirleri, Manileri/ In Adana Ceremonies for seeing the soldiers off and weileoming them when they return home; lament (a¤›t) folk songs (türkü) poemps and rhymes (mani) for soldiers .............................................................................41 Doç. Dr. Erman ARTUN

Transcript of Nergis BİRAY, Hayvancılık Terimleri İle İlgili Bir Makale ve Bazı Küçükbaş Hayvancılık...

Millî Folklor 1

Cilt/Volume/Tome: 6 • Y›l/Year/Année: 12 • Say›/Number/Nombre: 47 • Güz/Autumn/Automne: 2000 • ISSN 1300-3984

M ‹ L L Î F O L K L O RÜç Ayl›k Uluslar Aras› Halkbilimi Dergisi

International and Quarterly Journal of FolkloreRevue Internationale et Trimestrielle du Folklore

‹Ç‹NDEK‹LER/TABLE DES MAT‹ERES

Türkiye’deilk halkbilimienstitüsü 1966y›l›nda bu adla

kuruldu.

Dört Önemli Konuda / Par l'éditeur ............................................................................4

M. Öcal O⁄UZ

Tunus'un Folklor Dergisi: "Halk Gelenekleri ve Sanatlar› Defteri"/La Revue du folklore de la Tunisie: "Cahiers des arts traditions populaires" ...............5Doç. Dr. M. Öcal O⁄UZ

"Köne Epos" (Arkaik Destan) Kavram› ve Türk Halk Hikâyelerindeki "Âfl›klaraMahsus Evlilik" Konusunun Kaynaklar›ndan "Alplara Mahsus Evlilik"/"Arcaic Epic" (Kone Epos) Concept And Heroic Marriage From Sources Of Ashiks' Marriage Theme In Turkish Folk Tales ......................................11Yrd. Doç. Dr. Mehmet AÇA

Türk A¤aç Kültü ‹nanc›n›n Dede Korkut Hikâyelerindeki Yans›malar›/ Les réflexion de la croyance de la Culte de l'arbe turque dans les récits de "Dede Korkut" ..................................................................................................22Doç. Dr. Metin ERGUN

1927 Y›l›nda Türk Yurdu'nda Neflredilen "[Özbek] Halk Edebiyat› Nas›lToplanmal›" ‹simli Yaz› Münasebetiyle/ En raison de l'article appelé"Comment on peut recueillir la litterature populaire "Uzbek" dans la revue de "Türk Yurdu" pupliée en 1927 ........................................................31Doç. Dr. ‹smail GÖRKEM

Adana'da Asker U¤urlama–Karfl›lama Törenleri Asker A¤›tlar›, Türküleri, fiiirleri,Manileri/ In Adana Ceremonies for seeing the soldiers off and weileomingthem when they return home; lament (a¤›t) folk songs (türkü) poemps andrhymes (mani) for soldiers .............................................................................41Doç. Dr. Erman ARTUN

Cezayir Halkbiliminden Örnekler/Les examples du folklere d'Algerie ..................49Doç. Dr. Hayrettin RAYMAN

Afl›k Tarz› fiiir Gelene¤i ve Erzurumlu Emrah/La tradition de la poésie Ach›k et "Erzurumlu Emrah" .........................................................................52Yrd. Doç. Dr. Dilaver DÜZGÜN

Settar Han Hikâyesinin ‹ncelenmesi–1 /L'etude du récit "Setter Han–1"..............56Yrd. Doç. Dr. Enver ARAS

Hayvanc›l›k Terimleri ‹le ‹lgili Bir Makale ve Baz› Küçükbafl Hayvanc›l›kTerimlerimiz–2/Un article sur les termes d'élevage et certains de nos termes d'élevage menu bétail–2 ......................................................................63Yrd. Doç. Dr. Nergis B‹RAY

Afl›k Demli ve O¤lu Ali Said Coflkun/Ach›k "Demli" et son fils "Ali Said Coflkun" .....................................................................................80Adem KOÇ

Millî Folklor/Uluslar Aras› Halkbilimi Dergisi Yay›n ‹lkeleri .................................85Millî Folklor/Revue Internationale du Folklore Principes de Publication...............87

2 Millî Folklor

Millî Folklor 3

Prof. Dr. Ziyad AKKOYUNLU Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Ensar ARSLAN Dicle Üniversitesi

Prof. Dr. Muhan BAL‹ Atatürk Üniversitesi

Prof. Dr. ‹lhan BAfiGÖZ Bilkent Üniversitesi

Prof. Dr. fiükrü ELÇ‹N Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Nevzat GÖZAYDIN Ankara Üniversitesi

Prof. Dr. Umay GÜNAY Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Abdurrahman GÜZEL Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Metin KARADA⁄ Dokuz Eylül Üniversitesi

Prof. Dr. Hasan ÖZDEM‹R Ankara Üniversitesi

Prof. Dr. Saim SAKAO⁄LU Selçuk Üniversitesi

Prof. Dr. Bilge SEY‹DO⁄LU Atatürk Üniversitesi

Prof. Dr. Fikret TÜRKMEN Ege Üniversitesi

Prof. Dr. Dursun YILDIRIM Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Kemal YÜCE Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi

Doç. Dr. Ali Berat ALPTEK‹N Selçuk Üniversitesi

Doç. Dr. Erman ARTUN Çukurova Üniversitesi

Doç. Dr. Pakize AYTAÇ Gazi Üniversitesi

Doç. Dr. Mustafa CEM‹LO⁄LU Uluda¤ Üniversitesi

Doç. Dr. Ali ÇEL‹K Karadeniz Teknik Üniversitesi

Doç. Dr. Ahmet DO⁄AN Karadeniz Teknik Üniversitesi

Doç. Dr. Ali DUYMAZ Bal›kesir Üniversitesi

Doç. Dr. Metin EK‹C‹ Ege Üniversitesi

Doç. Dr. Metin ERGUN Selçuk Üniversitesi

Doç. Dr. ‹smail GÖRKEM Erciyes Üniversitesi

Doç. Dr. fieyma GÜNGÖR ‹stanbul Üniversitesi

Doç. Dr. Nerin KÖSE Ege Üniversitesi

Doç. Dr. Hayrettin RAYMAN Atatürk Üniversitesi

Doç. Dr. Esma fi‹MfiEK F›rat Üniversitesi

Doç. Dr. Ali TORUN Afyon Kocatepe Üniversitesi

HAKEM KURULU

Editorial Board/Comité d'Experts

4 Milli Folklor

Merhaba sayg›de¤er okuyucu,Bu say›da dört önemli haber ve geliflme

ile karfl›n›zday›z.

ÖNCEL‹KLE fiÜKRÜ HOCA...O, Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve

Edebiyat› Bölümü’nü kurduktan sonra, bu bö-lümde yetifltirdi¤i ö¤rencileri ve onlar›n ö¤ren-cileri ile Türk dünyas›n›n Türk Dili ve Edebi-yat›, özellikle halk edebiyat› çal›flmalar›ndakurucu, yönetici ve hoca olarak, engin gönüllükiflili¤i ile yap›c›, yarat›c›, kucaklay›c› ve ço¤al-t›c› olmakta hiç zorlanmadan bir bölümden birbilim dünyas› yaratt›.

Bu engin gönüllü kiflili¤inin yan›ndafiükrü Hoca, sadece Türkiye’nin de¤il, dünya-n›n k›y›da köflede kalm›fl kütüphanelerinintozlu raflar›ndaki Türkçe yazmalara ulaflarakve i¤ne ile kuyu kazarak, öyle bir ç›rp›da say›-l›p bitirilemeyecek oranda eser ortaya koydu.

Emekli olduktan sonra da, eme¤ini vesevgisini alandan ve ö¤rencilerinden esirgeme-di. Cönklerin ve mecmualar›n nas›l okunmas›gerekti¤ini, ö¤rencilerine seksenli yafllar›ndaanlatmaya devam etti. fiu anda yafl› 65 olanla25 olan›n “ben fiükrü Elçin’in ö¤rencisiyim” de-melerinin sebebi budur.

Hoca, Türk Kültürünü Araflt›rma Ensti-tüsü Baflkan› olarak, AKM’nin Türk Dünyas›Edebiyat Tarihi Projesi’nin Yöneticisi olarak(bu projeye hocan›n verdi¤i eme¤in derecesinibilenler bilir) çal›flmalar›na devam etmektedir.Bu arada devam eden veya proje halinde olandi¤er yay›n çal›flmalar›n› unutmamak gerekir.

Milli Folklor dergisi olarak, önümüzdekisay›lardan birini, örnek hoca, örnek insan, ör-nek yönetici “fiükrü Elçin Özel Say›s›” yap-may› kararlaflt›rm›fl bulunuyoruz. Haz›rl›kla-r›m›z sürmektedir. Meslektafllar›m›z›n her tür-lü katk›s›na a盤›z ve katk› bekliyoruz.

YAYIN ‹LKELER‹M‹ZBildi¤iniz üzere, Milli Folklor dergisi,

Uluslar aras› ve hakemli bir dergi olarak,flu anda iki indeks kuruluflu taraf›ndan taran-maktad›r: Avusturya’daki TA ve ABD’dekiMLA. Sosyal Bilimler alan›ndaki dergileri ta-rayan ve Türk üniversitelerinin akademikyükseltme yönetmeliklerinde s›kça ad›n› duy-du¤umuz di¤er baz› indeksler, baflta on y›l dü-zenli olarak yay›nlanm›fl olma flart› olmak üze-re, baz› ek kriterler ortaya koymufllard›r. Ya-z›flmalar›m›z›n devam etti¤i bu indekslerce, ony›ld›r düzenli olarak yay›nland›¤› için, dergi-mizin taranabilir olma niteliklerinden birinci-sine sahip oldu¤u kabul edilmektedir. De¤er

flartlar ise, elinizdeki say›n›n arka sayfalar›n-da yer alan ve bundan sonra her say›da yay›n-layaca¤›m›z, Türkçe ve Frans›zca olarak haz›r-lad›¤›m›z (gelecek say›larda ‹ngilizce’sine deyer verilecektir.) “Yay›n ‹lkeleri”nde belirlen-di¤i biçimdedir.

Dergimizin daha önce belirlemifl oldu¤u“Prensipler”e göre gönderilen ve hakem ra-porlar›yla yay›n karar› al›nan yaz›lar›n 2001y›l› sonuna kadar yay›n›n›n tamamlanaca¤›planlanmaktad›r. Bu sebeple, 2002 y›l›n›n ilksay›s›ndan itibaren Yay›n ‹lkelerimize uyma-yan hiçbir yaz›n›n incelenmeye al›nmas› veyayay›nlanmas› söz konusu olamayaca¤›ndan,meslektafllar›n›z›n bundan böyle, gönderecek-leri yaz›larda, bu say›da yay›nlad›¤›m›z ÖcalO¤uz ve Mehmet Aça’ya ait yaz›larda oldu¤ugibi Yay›n ‹lkelerimizi dikkate almalar›n› bek-liyoruz.

Milli Folklor’un bu çerçevede yapt›¤› fley,Türk sosyal bilim dünyas›n›n geliflmesine kat-k› sa¤lamaya, bu dünyay› uluslar aras›na aç-maya ve bu alandaki uluslar aras› bilimsel ça-l›flmalarda Türk bilim adamlar›n›n da “var ol-du¤unu” göstermeye yöneliktir.

HAKEM KURULUDaha önceki say›lar›m›zda Yay›n Dan›fl-

man›, Yaz› Kurulu Üyesi olarak veya gönderdi-¤imiz yaz›lar› inceleyerek dergimizin hakemli-¤ini kabul eden bilim adamlar›m›z›n d›fl›ndakalan bilim adam› ve uzmanlarla görüflerek,daimi “Hakem Kurulu” ve bunun yan›nda daher say› için “uzmanl›klar›na baflvurulanlarlistesi” ile ilgili haz›rl›klar›m›z sürmektedir. ‹l-gililerden ald›¤›m›z cevaplar do¤rultusunda,önümüzdeki günlerde bu konuyu da sonuçlan-d›raca¤›m›z› umuyoruz.

‹NTERNETTEY‹Z “Sosyal Bilimlerde Bilgisayar Kullan›m›”

alan›nda uzman de¤erli bilim adam› Dr. Rama-zan Acun, dergimizin ‹nternet Yönetimi’ni üst-lenmifl ve ilk web sayfam›z› haz›rlam›flt›r. Önü-müzdeki dönemde say›n Acun’un yönetiminde,daha da gelifltirmeyi planlad›¤›m›z web sayfa-m›z›n adresi: http://yunus.hacettepe.edu.tr/~O-cal/millifolklor ’dur. E-Mail adresimiz, eskidenoldu¤u gibi [email protected] fleklindedir.

Sayg›lar›m›zla...

M. Öcal O⁄UZYay›n Yönetmeni

DÖRT ÖNEML‹ KONUDA...

Milli Folklor 5

Tunus'taki halkbilimi çal›flmalar›-n›n e¤ilimleri ve sorunlar› üzerinde da-ha önce yay›nlad›¤›m›z bir yaz›da k›sacadurmufltuk (O¤uz 2000). Bu yaz›da ise, oyaz›da yer alan görüfl ve yorumlar›m›z›bir dergi çerçevesinde biraz daha açarak,Tunus'taki folklor çal›flmalar›n› de¤er-lendirmeye çal›flaca¤›z.

Bilindi¤i üzere, Frans›z halkbilimokulu, ‹ngilizce kökenli "folklore" terimi-ni son derece s›n›rl› ve dar bir alanda tu-tarak, halkbilim çal›flmalar›n› "antropo-loji", "etnoloji", "tarih" ve "lenguistik"

aras›nda adeta paylaflt›rm›fl, folklor teri-mini ise afla¤› s›n›flar›n ve bölgesel grup-lar›n dans ve flark›lar› için kullanm›flt›r.Fransa'da az say›da halkbilimcinin geç-miflte ve günümüzde "folklor" teriminikullanma gayreti ise bu genel e¤ilimi de-¤ifltirmemifltir (Van Gennep 1998, Don-tenville 1998). Fransa'da halkbiliminininceleme alan›na giren konular "halk ge-lenekleri (tradition populaire)" veya"sözlü gelenek (tradition orale)" bafll›kla-r› alt›nda toplanm›fl ve daha çok tarih,lenguistik veya antropoloji okullar›n›n

TUNUS'UN FOLKLOR DERG‹S‹: "HALK GELENEKLER‹ VE SANATLARI DEFTER‹"

La Revue du folklore de la Tunisie: "Cahiers des arts et traditions populaires"

Doç. Dr. M. Öcal O⁄UZ*

ÖZET"Halk Gelenekleri ve Sanatlar› Defteri" Tunus'ta halkbilimi alan›nda yay›nlanan tek dergidir.

1968–1998 y›llar› aras›nda 12 say› yay›nlanm›flt›r. Dergide Frans›zca ve Arapça yaz›lar bulunmaktad›r. Der-

gi, düzensiz aral›klarla yay›nlanmakta olup daha çok gelenekler, inançlar giyim ve el sanatlar› konusunda

haz›rlanan yaz›lara yer vermektedir. Dergi, Kültür Bakanl›¤›'na ba¤l› Millî Kültürel Miras Enstitüsü tara-

f›ndan yay›nlanmaktad›r. Yaz›da Tunus Folkloru hakk›nda bilgi edinilebilecek en iyi kaynak durumunda olan

derginin yay›n süreçleri ve içeri¤i de¤erlendirilmeye çal›fl›lmaktad›r.

Anahtar KelimelerTunus, Halkbilimi, Dergi

RÉSUMÉLes "Cahiers des arts et traditions populaires" publiée en Tunisie à propos du folklore. Elle a été pub-

liée les douzes numéro entre les années 1968 et 1998. Dans la revue, on trouve des articles en français et en

arabe. La revue de périodicitée est irréguliére. Elle s'intéresse aux coutumes, traditions, croyances, costumes

traditionels et produits artisanals, etc. La propriétaire de la revue est l'Institut National du Patrimoine at-

teché au ministére de la Culture. La revue est la meilleure source pour avoir une idée en matiére du folklore

tunisien. Dans l'article, nous cherchons à examiner les processus de la publication et le contenu de la revue.

Les mots clésTunisie, Folklore, Revue

kuramsal e¤ilimlerine göre incelenmifl-tir. Bu nedenlerle Fransa'da ciddî, dü-zenli ve uzun soluklu hiçbir akademikhalk bilim dergisi veya yay›n› "folklor"ad›n› tafl›mamaktad›r. Bu konuda enkayda de¤er örnek olarak, Fransa'n›nhalkbilim alan›nda son dönemlerde ye-tifltirdi¤i son derece önemli bilim adam-lar›ndan birisi olan Claude Lévi–Stra-uss'un Fransa'n›n önde gelen antropolojidergisi olan "L'homme"un kurucular›n-dan olmas› ve genellikle yaz›lar›n› budergide yay›nlamas› verilebilir.

XIX. yüzy›lda, Bat› dünyas›nda ad-lar›, kapsam ve s›n›rlar› belirlenen sos-yal bilimlerin (Gülbenkyan Komisyonu1998) Do¤u dünyas›na adaptasyonlar›-n›n do¤urdu¤u sorunlar bir yana, Tunusgibi ülkelerde topyekün e¤itim sistemle-ri "kolonize" edenlere benzetilmeye çal›-fl›lm›flt›r. Dolay›s›yla Tunus'taki halkbi-lim çal›flmalar›, Frans›z birikimi üzerineinfla edilmifltir. Kolonizasyon dönemin-de, Tunus halkbilimi üzerine çal›flmala-r›n yok denecek kadar az oldu¤u söyle-nebilir. Sosyal hayat ile ilgili çal›flmalargenellikle tarih ile ba¤lant›l› yap›lm›fl,bunlarda ise "Türkler'den önceki Tu-nus'un tarihi" ve "Frans›z dönemi"nea¤›rl›k verilmifltir. Özellikle XX. yüzy›l›nbafllar›nda Atatürk'ün ba¤›ms›zl›k hare-ketinin Tunus'ta etki b›rakmamas› için,kolonizasyon idaresi, ciddî tedbirler al-m›fl ve "ba¤›ms›zl›k taleplerini körükle-yecek" çal›flmalar engellenmifltir. Tu-nus'un ba¤›ms›zl›¤›na kavuflmas›ndanönce, düzenli ve sistemli halkbilimi ça-l›flmalar›n›n bulunmamas›n› birinci yak-lafl›m denemesi olarak bu flekilde aç›kla-yabiliriz.

Tunus'ta halkbilimi çal›flmalar›n›nönündeki ikinci engel ise, "klasik Arap-ça"n›n yaratt›¤› dil muhafazakarl›¤›n›n

mahallî lehçeleri küçümseyip, bu lehçe-lerde yarat›lan halkbilim ürünlerini de-¤ersiz görmesidir. Klasik ve standartArap dil ve hayat›n›n "klasik Arapça"dabulundu¤u Arap millî kimli¤inin ancakbu sayede korunabilece¤i görüflü di¤erArap ülkelerinin ayd›nlar›n› oldu¤u gibiTunuslu ayd›nlar› da etkilemektedir. Bunedenlerle lehçeler üzerine yap›lan ça-l›flmalar kendili¤inden s›n›rl› kalmayamahkum olmaktad›r. Tunus'ta halk anadili olarak iki dili ö¤renmektedir: Anadili olarak mahallî Arapça okul ça¤›nakadar ö¤renilmekte ve hayat boyu so-kakta kullan›lmaktad›r. Okul ça¤›ndaise klasik Arapça ö¤renilmekte, bu da bi-lim ve uluslar aras› iletiflim dili olarak–Frans›zca ile birlikte– resmî olarakkullan›lmaktad›r. Mahalli Arapça yaz›dili olarak geçerli olmad›¤›ndan klasikArapça'y› bilmeyenlerin adlar›n› yazma-lar› veya yaz›lanlar› anlamalar› imkan-s›zlaflmaktad›r. Bu problemati¤e flöylebir örnek verilebilir: Örne¤in Kazakis-tan'da Kazakça ana dili olarak sokaktakonufluluyor, ancak okulda e¤itim Türki-ye Türkçesi (bunun yerini belki Ça¤atay-ca veya baflka bir klasik devir Türkçeside ikame edilebilir) ile yap›l›yor. Arapdünyas›n›n dil birli¤ini bozar düflünce-siyle, Lehçeler üzerine çal›fl›lmas›n›nhofl görülmemesi, Tunus'taki halkbilimiçal›flmalar›n› yavafllatan ikinci unsurolarak de¤erlendirilebilir.

Bize göre temel bu iki neden ve bun-lara ilave edilebilecek di¤er ikincil ne-denlerle, Tunus'ta halkbilimi çal›flmalar›akademikleflememifltir. Tunus üniversi-telerinin hiç birisinde halkbilimi ile ilgi-li bölüm veya anabilim dal› olmad›¤› gi-bi bu alanda uzmanlaflm›fl bir akademis-yen de bulunmamaktad›r. Halkbilimi ça-l›flmalar›n›n Afrika ba¤lam›ndaki en iyi

Y›l: 12 Say›: 47

6 Milli Folklor

aç›l›m noktalar›ndan biri olan "el sanat-lar›" ise (Melville 1993: 3–9) sosyal bi-limciler taraf›ndan adeta "interdisiplin-er" bir çal›flma alan› olarak ele al›nmak-tad›r.

Çizdi¤imiz bu genel çerçeve içindeTunus'un yegâne halkbilim dergisi olan(Louis 1977:XIX) "Cahiers des arts ettraditions populaires" (Halk geleneklerive sanatlar› defteri)'e gelince, bu dergi-nin önemi bu çerçeve içinde kendili¤in-den ortaya ç›kmaktad›r. Öncelikle belirt-meliyiz ki dergi ad› ve içeri¤i ile Frans›zhalkbilim yaklafl›mlar›n›n etkisi alt›nda-d›r ve "folklore" teriminin kullan›m›n-dan sayd›¤›m›z gerekçelere ba¤l› olaraközellikle kaç›n›lmaktad›r. Dergi, Tu-nus'un Fransa'dan ba¤›ms›zl›¤›n› kazan-mas›ndan yaklafl›k sekiz y›l sonra 1964y›l›nda kurulan Halk Gelenekleri ve Sa-natlar› Merkezi taraf›ndan dört y›ll›k birhaz›rl›ktan sonra 1968 y›l›nda yay›nlan-maya bafllam›flt›r. Türkiye'de ilk resmîfolklor kurumunun 1966 y›l›nda MilliE¤itim Bakanl›¤›'na ba¤l› olarak kuru-lan "Milli Folklor Enstitüsü" (Karagülle1998) oldu¤u dikkate al›n›rsa, bu kuru-luflun Tunus'un ba¤›ms›zl›¤›ndan sonraat›lan önemli ad›mlar aras›nda yer ald›-¤› söylenebilir. Derginin ilk say›s›ndaM(ohamed) M(asmoudi) taraf›ndan kale-me al›nan "Le Centre des arts et traditi-ons populaires" bafll›kl› yaz›da, TunusResmî Gazetesi'nin 2 Nisan 1966 tarihlinüshas›nda "Millî Arkeoloji ve SanatEnstitüsü"nün Haberleflme ve Kültürel‹fller Devlet Sekreterli¤i"ne ba¤l› olarakkuruldu¤u, bu kurumun bünyesinde ise,"Tarihî ve Arkeolojik Araflt›rma Merke-zi", "Tarihî An›tlar ve Kentler Yönetimi"ve "Milli Müzeler Yönetimi"nin yan› s›ra"Halk Gelenekleri ve Sanatlar› Merke-zi"nin de yer ald›¤› aç›klanarak, dergi-

nin yay›n tarihine kadar geçen süredeyap›lanlar özetlenmektedir. Özetlenençal›flmalardan k›saca bahsedecek olur-sak, arfliv ve kütüphane çal›flmalar›n›nsürdürüldü¤ü, alan derleme çal›flmalar›-na baflland›¤› ve Tunus, Sfax ve Kef fle-hirlerinde kurulan halkbilim müzeleri-nin gelifltirilmesine çal›fl›ld›¤› temalar›üzerinde durulabilir. Yaz›da dönemindevlet baflkan›n›n Sfax müzesinin aç›l›-fl›na geldi¤i belirtilmektedir ki, ba¤›m-s›zl›k sonras›, Tunus'ta halkbilim çal›fl-malar›n›n h›z kazanmas›nda Habib Bur-giba'n›n politikalar›n›n önemine iflaretetmek gerekir.

Derginin ilk say›s›nda MohamedMasmoudi taraf›ndan kaleme al›nan"Sunufl" yaz›s›nda, Halk Gelenekleri veSanatlar› Merkezi'nin neden kuruldu¤uve derginin neden yay›nland›¤› sorular›-na cevap aranarak, modernleflme karfl›-s›nda kültürel de¤erlerin kaybolmamas›,geleneklerin derlenmesi, geliflme ve ye-nileflmenin köklerden kaynaklanmas›,modern sanat ve kültür çal›flmalar›n›ngelene¤e s›rt›n› dönmemesi gerekti¤i gi-bi konular s›ralanarak, merkezin kay-bolmakta olan› derleyip de¤erlendirerek,modernleflen ve kültürel bak›mdan çeflit-lenen Tunus'un geliflimine katk› sa¤la-yaca¤› temalar›na yer verilmektedir.

Dergi ilk say›s›n› yay›nlad›¤› 1968y›l›ndan 1998 y›l›na kadar 12 say› yay›n-lanm›flt›r. Yay›n aral›¤› düzensizdir. Ör-ne¤in 1968 y›l›nda iki say› yay›nlam›fl-ken, son say›n›n yay›nland›¤› 1998 y›l›n-dan 2000 y›l›n›n ilk yar›s›n›n sona erdi¤ihaziran sonunda hala ç›kacak say› içinhaz›rl›klar›n› sürdürüyordu. Dergi, 1971y›l›nda yay›nlanan 4. say›s›na kadarFrans›zca yay›nlanm›flken bu say›da ikiArapça makale yay›nlam›fl, bu say›dansonra Arapça makalelerin say›s› göreceli

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 7

olarak artarak son say› olan 12. say›daArapça yaz›lar 127 sayfaya yükselirkenFrans›zca yaz›lar 98 sayfada kalm›flt›r.Arapça yaz›lardaki bu art›fl, ülkenin ba-¤›ms›zl›k sonras›nda kendi diline yöneli-mi ile aç›klanabilece¤i gibi ikinci devletbaflkan› Zeynel Abidin Ben Ali dönemin-deki "Arap Birli¤i", "Ma¤rip Birli¤i" gibiorganizasyonlarda yer alma ve Fransaile iliflkileri so¤utma süreçleriyle de ilifl-kilendirilebilir.

Dergi birinci hamur ka¤›da bas›l-makta, renkli flekiller ve foto¤raflara yerverilmektedir. Sayfa say›s› düzensiz ol-makla birlikte son y›llara do¤ru art›flgöstermektedir. Derginin ilk on say›daebad› 21x27 iken son iki say›da 21x30 ol-mufltur. Derginin görünümü ile ilgili ilkde¤iflik sinyalleri 9. say›da yer almakta-d›r. Daha önce sar›, turuncu pembe vekahverengi renklerde bas›lan dergi 9.say›da yeflil bas›lm›fl ve bu say›dan son-ra yeflil renkte karar k›l›nm›flt›r. 9. say›-n›n devlet baflkan›n›n de¤iflti¤i 1987 y›-l›nda yay›nlanm›fl olmas›, dergi yöneti-mini de bir de¤ifliklik aray›fl›na itmifl ol-mal›d›r. Derginin kapa¤›nda nazara kar-fl› u¤ur getirdi¤ine inan›lan "Hz. FatmaEli" 11. say›ya kadar bir geleneksel mo-tif olarak tutulmufl, 11. say›da kapaktayap›lan köklü de¤ifliklikle birlikte bu dakald›r›lm›flt›r.

Derginin ba¤l› bulundu¤u kurum-larda meydana gelen de¤iflmelere baka-cak olursak, 1969 y›l›nda ilk de¤iflikliklekarfl›lafl›r›z. Bu tarihte "Haberleflme veKültürel ‹fller Devlet Sekreterli¤i", "Kül-türel ‹fller Bakanl›¤›"na dönüfltürülmüfl-tür. Bu ad de¤iflikli¤inden dolay› Merke-zin ve Derginin statüsünde herhangi birde¤iflme olmam›flt›r. 1990 y›l›nda yay›n-lanan 10. say›da da bu statünün korun-du¤u arada yay›nlanan say›larda da gö-

rülmektedir. 1996 y›l›na kadar dergi ya-y›na ara vermifl, bu arada ülkenin için-den geçti¤i bütün "yenileflme" süreçleri-nin izlerini tafl›yarak 1996 y›l›nda 11.say›s›n› yay›nlam›flt›r. Bu say›dan dergi,Merkez, Enstitü ve Bakanl›k seviyesin-de ülkenin köklü bir de¤iflim süreci yafla-d›¤› anlafl›lmaktad›r. Öncelikle bakanl›-¤›n ad› "Tunus Cumhuriyeti Kültür Ba-kanl›¤›"na dönüfltürülmüfl, Enstitününad› ise, "Millî Kültürel Miras Enstitüsü"olarak de¤ifltirilmifltir. Enstitünün ya-y›nlar› tek merkezde toplanm›fl, dergile-re "dizi" bafll›¤› eklenerek, Merkez'inözerkli¤inden ziyade Enstitü'nün kont-rolü öne ç›kar›lm›flt›r. Bu çerçevede, der-ginin ad›ndan "defter" kelimesi ç›kar›la-rak "dizi" kelimesi eklenmifltir. Böylece1998 y›l›nda yay›nlanan 12. say›ya ka-dar k›sa ad› CATP olarak bilinen "Cahi-er des arts et traditions populaires", ATP"Arts et traditions populaires" fleklini al-m›flt›r.

Derginin yönetim kadrosuna gelin-ce, ilk say›da Mohamed Masmoudi'ninad› öne ç›kmakta, merkezde çal›flan di-¤er araflt›r›c›lar olaraksa André Louis,Samira Sethom, Jacques Revault, Clé-mence Sugier ve Tahar Ayaflî yer almak-tad›r. Derginin ara dönemlerdeki yöne-tim kadrosunu vermeye luzum görmeye-rek son dönemdeki yönetiminde ise Ya-y›n Sorumlusu olarak Beubaker BenFraj, Yaz› ‹flleri Müdürü olaraksa SelvaKhaddar Zangar yer almaktad›r. ‹lk sa-y›da yer alan Frans›z araflt›r›c›lar›n sonsay›da yer almay›fllar›n› ülkeden dergiyeyans›yan de¤iflim çizgisinin rastlant›salbir sonucu olmal›d›r.

Derginin içeri¤ine gelince, bafllan-g›çta sözünü etti¤imiz gerekçeler, dergi-nin içeri¤ini de belirlemektedir. De¤er-lendirdi¤imiz Frans›zca yaz›lar (Dergi

Y›l: 12 Say›: 47

8 Milli Folklor

genelinin yüzde 25 veya yüzde 30'luk bö-lümünü oluflturan Arapça yaz›lar› genelde¤erlendirmelerimizde kullanmaktabirlikte verece¤imiz istatistikî bilgileriniçine çeviri güçlüklerinden dolay› alama-d›k.) genel olarak dört ana bafll›k alt›ndatoplanabilir: Halk Edebiyat›, Geleneklerve ‹nançlar, Maddî Kültür, Teorik ve Ge-nel. On ‹ki say›l›k koleksiyonda Frans›z-ca yaz›lar içinde, Halk Edebiyat› ile ilgi-li 8 yaz› yer al›rken Maddî Kültür üzeri-ne 51, Gelenekler ve ‹nançlar üzerine45, Teorik ve Genel konular üzerine 18yaz› bulunmaktad›r. Halk Edebiyat› üze-rine yaz›lan yaz›lar "Douz'da Halk fiiiri","‹ki Halk Masal›n›n Analiz Denemesi","Bir Halk Masal›nda Dev", "Sözlü Gele-nek: Teori ve Olgu", "Arobo–Afrikan Si-rat Beni Hilal Destan›'n›n Baz› Versi-yonlar›n›n Analizi", "Tunus'ta Ça¤daflGösterimler ve Sözlü Gelenek: Çöküfl veDe¤iflim", "Binbir Gece Masal›" (iki yaz›)gibi bafll›klar tafl›maktad›r. Gelenek veinançlar üzerine yaz›lanlar›n ço¤unlu¤u-nu "evlilik", Maddî Kültür konusundakiyaz›lar›n ço¤unlu¤unu ise "el sanatlar›ve giyim" oluflturmaktad›r. Teorik ve Ge-nel yaz›lar içinde "müzecilik" ve "Folk-lor araflt›rmalar›n›n problemleri" fleklin-de s›n›fland›rabilece¤imiz yaz›lar bellibir yekûn oluflturmaktad›r.

Dergide yer alan baz› yaz›lardaTürkler, Türk dönemi ve Türk kültürühakk›nda bahisler bulunmaktad›r. Butür yaz›lar aras›nda özellikle "Tunus'ta-ki Hanefiler"den bahseden yaz›lar, –Tu-nus'ta Hanefi cemaatini Türk kökenlileroluflturdu¤u için– tamamiyle Tunus'takiTürk folkloru ile ilgilidir. "Tunus'ta Ha-nefî Din ve Adalet Adamlar›n›n Giyimi"gibi yaz›lar baflta olmak üzere Türk dö-nemi folklorundan bahseden yaz›lardaTürklerle ilgili bölümler bulunmaktad›r.

Derlemeye dayal› tespitlerin yer al-d›¤› bu tür yaz›lar›n yan›nda folkloraraflt›rmalar›n›n önemi ve gere¤i üzerin-de duran veya folklor teorileri üzerinetart›flma açan az say›da yaz› ile de karfl›-laflmaktay›z. Bu tür yaz›lar aras›nda bi-rinci say›da Mohammed Masmoud› tara-f›ndan kalema al›nan "ön söz", S. Ferc-hio taraf›ndan yaz›lan "Tunus'ta Etnolo-jik Araflt›rman›n Durumu ve Problemle-ri", Samira Gargouri–Sethom'un 9. say›-daki "Halk Gelenekleri ve Sanatlar› ‹çinNiçin Bir Merkez" gibi yaz›lar›n› kayde-debiliriz.

Derginin Frans›zca ve Arapça bö-lümlerinde 60 yazar›n –baz› yaz›lar ikiyazarl› olmak üzere– 165 civar›nda ma-kalesi yaklafl›k 2700 sayfal›k bir koleksi-yon oluflturmaktad›r. Dergi yazarlar›aras›nda Türkçe soyad› tafl›yan TaharAyaflî, Alya Bayram, Adil Hazneci ve Zo-uheir Koca isimleri dikkat çekiyor. Der-gide befl veya daha yukar› say›da maka-lesi olan yazarlar ise flunlard›r: Moha-med Masmoudi, André Louis, SamiraSethom, Clémence Sugier, Alya Bayram,Aziza Ben Tanfous, Neceur Baklouti,Lahbib Chebbi, Monsef Mohalla ve Ab-durrahman Ayoub.

Yaz›larda kullan›lan dipnotlar ço-¤unlukla Tunus ve Kuzey Afrika üzerineyap›lan Frans›z araflt›rmalar›na dayan-maktad›r. Dipnotlar›n vazgeçilmez kay-naklar›n› Fransa'da ilgili alanda yap›lançal›flmalar oluflturmakta, ikinci s›radayerli kaynaklar s›ralanmakta, çok az iseüçüncü ülkelerdeki çal›flmalar –ço¤uFrans›zca'ya yap›lan çevirilere daya-nan– kaynaklar yer almaktad›r. Kay-nakçalardan s›k rastlad›¤›m›z sosyal bi-limler alan›nda tan›nm›fl isimler aras›n-da Georges Marçais, François Boucher,Michéle Beaulie, P. Bourdieu, C. Lé-

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 9

Y›l: 12 Say›: 47

10 Milli Folklor

vi–Strauss, M. Ediade, M. Mauss, V.Propp, T. Trodov, A. Dundes, H. Jason, A.Lord, A. Raymond, J. David ve ‹. H. Ay-verdi'yi sayabiliriz.

Dergi üzerine yapt›¤›m›z bu de¤er-lendirmeden hareketle flu sonucu ulafla-biliriz. Tunus'ta halkbilimi çal›flmalar›yeterli ekip, donan›m ve dikkatle yürü-tülmemektedir. Halkbiliminin akademi-lerde yer almamas›, bu alanda dünyadameydana gelen geliflmelerin akademikbir sistem ve perspektifle takibini zor-laflt›rd›¤›ndan, yap›lagelen araflt›rmala-r›n ço¤u "el yordam›" ile ortaya konulan"iyi niyetli" dikkatler noktas›nda kal-maktad›r. Halkbiliminin en üretken vedinamik unsurlar›n› oluflturan "sözlü ge-lenek ve verimler" üzerinde yeterincedurulmamakta, dergide bu alanda yeralan bir kaç yaz›n›n ise devam› bulun-mamaktad›r. Yaz›m›z›n bafl›nda sayagel-di¤imiz nedenler de dahil olmak üzere,çeflitli yetersizlikler yüzünden halkbili-minin dinamik yüzünden çok "k›rsal"dadonuklaflm›fl yüzüne e¤ilinmekte ve bu-ralarda "kaybolmakta olan kültür de¤er-leri" olarak görülen geleneksel mimari,geleneksel el sanatlar› ve geleneksel ev-lilik tören ve uygulamalar› üzerine dik-katler odaklaflt›r›lmaktad›r. Folklor'unne oldu¤u üzerine dünyada son çeyrekas›rda meydana gelen yo¤un tart›flmala-r›n derginin sayfalar› aras›nda çok azyans›d›¤›n› da belirtmeliyiz. Bununlabirlikte, yukar›dan beri saya geldi¤imizolumsuzluklara ra¤men, halkbilim çal›fl-malar›n› dar bir kadro ve s›n›rl› imkan-larla 1968'lerden 2000'lere tafl›yan Cahi-

ers des arts et traditionels populaires(Halk Gelenekleri ve Sanatlar› Defteri)dergisinin Tunus halkbilim çal›flmalar›-n›n belle¤i olarak gelecekte bu alandaçal›flacaklar için önemli bir arfliv olufl-turdu¤u kesindir.

KAYNAKÇACAH‹ERS Des Arts Et Traditions Populaires,

Revue du centre des arts et traditions populaires,

1968,1998, 1–12 Say›, Republique Tunisienne Minis-

tere de la Culture ‹nsitut National Du Patrimoine

Yay›n›. (Derginin tam koleksiyonu ilgili enstitünün

ba¤›fl› olarak koleksiyonumuzda bulunmaktad›r.)

DONTENV‹LLE (Henri) 1998, Mithologie

Française, Paris, Edition Payot.

GÜLBENKYAN Komisyonu 1998, Sosyal Bi-

limler Aç›n, ‹stanbul, Metis Yay›nc›l›k.

MELV‹LLE, (J. Sherskovits) 1993, (Çev.

Umay GÜNAY) "Afrika Sözlü Sanat›n›n ‹ncelenme-

si", Millî Folklor Say›: 19.

L'HOMME, Revue Française d'anthropologie,

1961–1996, Paris, L'Ecole Pratique des Hautes Yay›-

n›. (1961 y›l›nda üç ayl›k olarak yay›na bafllayan

derginin 1996 sonras› taranamam›flt›r.)

LOU‹S (André), 1977, Bibliographie Eth-

no–Socialogique de la Tunisie, Tunis, ‹nstitut des

Belles Lettres Arabes (‹BLA) yay›n›.

KARAGÜLLE (Zerrin) 1999, Millî Folklor

Enstitüsü, H.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Bas›lma-

m›fl Yüksek Lisans Tezi.

O⁄UZ (M. Öcal), 2000, "Belguedj'in Makalesi-

ne Göre Cezayir Konuflma Dilindeki Türkçe Kelime-

ler ve Tunus'taki Durum", Millî Folklor Say›: 46, s.

VAN GENNEP (Anold) 1998, Le Folklore

Français, Paris, Robert Laffont yay›n›.

Milli Folklor 11

Türk dünyas› folklor araflt›rmalar›tarihi boyunca, araflt›r›c›lar›n pek çokkonuda görüfl ayr›l›klar›na düfltükleribilinen bir husustur. Sözlü gelenektekitür ve flekillerin adland›r›lmas› ile butür ve flekillerin genel özelliklerinin or-taya konmas›nda ortaya ç›kan görüfl ay-r›l›klar›yla çeflitli problemler, afla¤›dahaklar›nda bilgi verece¤imiz ve do¤ru-dan konumuzu oluflturan sözlü anlatma-

lar için de geçerlidir. Afla¤›da, kimi arafl-t›r›c›lar taraf›ndan destan kimileri tara-f›ndan da masal ad› alt›nda incelenenbaz› kahramanl›k ve alplara mahsus ev-lilik konulu arkaik metinlerin genelözellikleri ile bu metinler üzerinde ilerisürülen görüfller hakk›nda bilgi verile-rek bu tür arkaik anlatmalar içindeönemli bir yere sahip olan alplara mah-sus evlilik (kahramanî evlilik) temas›n›n

“KÖNE EPOS” (ARKA‹K DESTAN) KAVRAMI VE TÜRK HALK H‹KÂYELER‹NDEK‹ “ÂfiIKLARA

MAHSUS EVL‹L‹K” KONUSUNUN KAYNAKLARINDAN“ALPLARA MAHSUS EVL‹L‹K”*

"Arcaic Epic" (Kone Epos) Concept And Heroic Marriage From Sources Of Ashiks'

Marriage Theme In Turkish Folk Tales

Yrd. Doç. Dr. Mehmet AÇA**

ÖZET

Yaz›da, “arkaik destan” (köne epos) kavram› ve bu adla adland›r›lan metinlerin genel özellikleri üze-

rinde durularak baz› Rus ve Türk kökenli araflt›r›c›lar›n Altay, Hakas, Tuva gibi Kuzey ve Güney Sibirya

Türk topluluklar›na ait kahramanl›k ve alplara mahsus evlilik konulu metinleri adland›rma konusundaki

farkl› görüflleri aktar›lm›flt›r. Arkaik ve kahramanl›k konulu destanlarda ifllenen “alplara mahsus evlilik” ko-

nusundan yola ç›k›larak günümüz Anadolu sahas› aflk konulu halk hikâyelerinin konu kaynaklar› meselesi

üzerinde baz› yeni yaklafl›mlarda bulunulmufltur.

Anahtar Kelimeler:

Destan, Arkaik destan, Alplara mahsus evlilik, Afl›klara mahsus evlilik, Bayan Toolay

ABSTRACT

In this article, I have firstly examined “arcaik epic” concept and the texts that are named with this con-

cept. Then, I have transfered the opinions (naming those texts, etc.) of some Russian and Turkish researcher

on texts with heroism and heroic marriage theme of Altay, Hakas, Tuva Turks etc. Through heroic marriage

that was narrated in arcaik epics, I have newly approached question of theme sources of present Anatolian

folk tales with love theme. At the and I have claimed that there were love and heroic marriage themes in ar-

caik epic before Iranian influence too.

Key words

Epic, Arcaik epic, Heroic marriage, Ashiks’ marriage, Bayan Toolay

** Bal›kesir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü.

günümüz aflk konulu halk hikâyeleriyleolan iliflkisi üzerinde durulmaya çal›fl›la-cakt›r. Terim karmaflas›ndan söz etmek-teki amac›m›z›n bu tür arkaik destan yada masal metinleriyle ilgili terim proble-mine kesin bir çözüm getirmeye çal›fl-mak olmad›¤›n›, aksine, Türkiye kökenlifolklorcular›n dikkatini, kendilerini zor-layabilecek olan böylesi bir problemeçekmek ve onlar› bu problemi tart›flma-ya davet etmek oldu¤unu burada ifadeetmek isteriz1.

Anadolu sâhas› folklor araflt›rmala-r›nda daha çok kozmogonik destan, mito-lojik destan, eski destan, fiamanizm kö-kenli destan, metafizik destan, mitik ef-sane, efsane ve masal, di¤er baz› Türkbölgelerinde ise köne epos, arkaik epos,arhaikal›k epos, miftik baat›rd›k kööneepos, baat›rd›k arhaikal›k epos, ertegilikepos, kaharmand›k köne epos, ecelgi c›r,añ›z, bogat›rskaya skazka, bat›rl›k ertegigibi çeflitli adlar alt›nda ele al›nan kah-ramanl›k içerikli ola¤anüstü-fantastikanlatmalar, arkaik Türk toplulu¤unundünya görüflü ile çoklukla mitolojik birkaraktere sahip olan alplar›n ola¤anüs-tü göksel güçlere, vahflî hayvanlara, ül-kelerini iflgâl edip halklar›n› esir edend›fl düflmanlara ve kendi halklar›na zul-meden hanlara karfl› yürüttükleri müca-deleleri hikâye etmektedirler. Avc›-mer-genlerin maceralar› da bu arkaik metin-ler içinde önemli bir yer iflgâl etmekte-dir. Bu tür metinler içerisinde terennümedilen bir baflka önemli tema ise, afla¤›-da üzerinde genifl bir flekilde duraca¤›-m›z alplara mahsus evliliktir2.

Eski Türk toplumunun dünya görü-flünü, sosyal hayat›n› ve onun fantastikyönünü yans›tan bu metinlere, Rus veTürk kökenli pek çok araflt›r›c› taraf›n-dan çeflitli isimler verilmifltir. Bu tür me-tinler, baz› araflt›r›c›larca epos (destan),

di¤er baz›lar›nca da skazka-ertegi (ma-sal) adlar›yla ele al›nm›fllard›r. Mitolojive masal dünyas›na has motif ve unsur-lar› içlerinde çok yo¤un bir flekilde bar›n-d›rmalar› sebebiyle, bu tür metinlerinepos (destan) mu yoksa skazka (masal)olarak m› adland›r›lmas› gerekti¤i soru-su, baflta V. M. Jirmunskiy olmak üzere,pek çok folkloristi meflgul etmifltir. Butür metinlere, kahramanl›k masal›-bo-gat›rskaya skazka (V. M. Jirmunskiy),mitolojik destan (E. M. Meletinskiy), ma-sals›-mitik destan (B. N. Putilov) gibi ad-lar verilmifltir. Araflt›r›c›lar, sadece kah-ramanl›k ve alplara mahsus evlilik ko-nulu arkaik metinleri vas›fland›r›rkende¤il, Altay, Hakas, Tuva gibi Güney Si-birya Türk topluluklar›ndan derlenipneflredilen arkaik olsun olmas›n bütünkahramanl›k konulu metinleri adland›-r›rken de ihtilafa düflmüfllerdir. Masalm›, efsane mi, destan m›? tart›flmas›n›nkayna¤›nda da Altay, Hakas, Tuva gibiTürk topluluklar›n›n destan metinlerin-de, masal ve mitoloji dünyas›na has pekçok unsurla fantezinin a¤›rl›kl› olarakyer almas› yatmaktad›r. Baz› destan me-tinlerinin bozularak masal formunda an-lat›lmaya bafllanmas› da bu tart›flmadaönemli bir etken olmufltur. V. ‹. Verbist-kiy, G. N. Potanin ve V. M. Jirmunskiygibi araflt›r›c›lar, eserlerinde Altay kah-ramanl›k destanlar› ya da arkaik des-tanlar›n› skazka (masal) ve bogat›rskayaskazka (kahramanl›k masal›) olarak va-s›fland›r›rlarken A. Kalaçev, A. S. Orlovve A. L. Koptelov b›lina (destan, kahra-manlar hakk›ndaki destanlar), N. A.Baskakov ve L. P. Potapov ise geroiçeskiypoema (kahramanl›k fliiri) olarak adlan-d›rm›fllard›r4.

S. E. Malov, Altay destanlar›n›, za-manla bozulmufl, küçülmüfl, k›salm›fl,parçalanm›fl ve s›radan masallara dö-

Y›l: 12 Say›: 47

12 Milli Folklor

nüflmüfl metinler olarak görmektedir.Malov’un görüfllerini destekleyen N. K.Dmitriev de Altay efsanelerinin kahra-manl›k destanlar›n›n parçalar› ve des-tandan masala geçiflin en güzel örnekle-ri oldu¤unu söylemektedir5. Dmitriev’intarihî ekol mensuplar›n›n görüfllerineuygun düflen bu düflüncesi, L. P. Potapovtaraf›ndan sert bir flekilde elefltirilmifl-tir. Potapov, t›pk› A. L. Koptelov6 gibi,Altay efsanelerinin kahramanl›k destan›oldu¤unu düflünmektedir7. V. M. Jir-munskiy’e göre ise, Altay efsaneleri,kahramanl›k destan› de¤il, kahramanl›kmasal›d›r (Bogat›rskaya skazka). Bundada Altay kahramanl›k efsanelerinin ko-nu özelliklerini (Canavarlarla savafl,alplara mahsus dünürlük, mitik fantezi,vs.) delil olarak ileri sürmektedir8. ‹. V.Puhov, Jirmunskiy’in kahramanl›k des-tan›n›n çeflitli özelliklerini göz önündetutmad›¤›n›, içeri¤in kahramanl›k ka-rakterde olmas›n›n bu tür metinlerinkahramanl›k destan› olarak de¤erlendi-rilmesinde en önemli delil oldu¤unu söy-lemektedir9. Kanaatimizce, en az içerikkadar, bu tür baz› metinlerin derlendik-leri y›llarda anlat›c›lar taraf›ndan masalformunda anlat›lm›fl olmas› ve araflt›r›-c›lar›n incelemeler s›ras›nda daha çokbu masal formuna sahip metinleri esasalmalar› da masal m›, efsane mi yoksadestan m› tart›flmas›n›n ortaya ç›kma-s›nda etkili olmufltur. Baflta G. N. Pota-nin, V. ‹. Verbitskiy ve V. V. Radlov ol-mak üzere pek çok derleyicinin Altay,Tuva, Hakas, vb. Türk gruplar›na men-sup destanc›lar›n anlatt›klar› pek çokmetni k›saltarak ve masal formuna dö-nüfltürerek yay›mlad›klar›n› da bu çer-çevede unutmamak gerekmektedir.

‹lerleyen y›llarda yap›lan çal›flma-larda da araflt›r›c›lar›n bu tür metinleritan›mlamak için hem destan (epos) hem

efsane (añ›z) hem de masal (ertegi) te-rimlerini kulland›klar›n› görmekteyiz.Baflta Kazak kökenliler olmak üzere, ba-z› folklorcular taraf›ndan köne epos ilebat›rl›k ertegi kavramlar›n›n büyükoranda ayn› fleyleri ifade ettikleri söy-lenmifl, yine baz›lar› taraf›ndan yukar›-da s›ralanan vas›flara sahip herhangibir metin köne epos kavram› içine dahiledilerek incelenirken di¤er baz›lar› tara-f›ndan ayn› metin bat›rl›k ertegi kavra-m› çerçevesinde ele al›nm›flt›r10. Bütünbu görüfller, Altay, Hakas, Tuva gibiTürk topluluklar›n›n kahramanl›klar›y-la aile, kabile ve yurt ad›na verdikleri içve d›fl mücadelelerini ve alplara mahsusevlili¤i terennüm eden metinlerin, içle-rinde arkaik dünyan›n mitik, efsanevî vemasals› unsurlar›yla ad› geçen topluluk-lar›n mitik fantezilerini de bar›nd›randestan/masals› destan (ertegilik epos)ve kahramanl›k masal› (bat›rl›k ertegi)olarak ele al›n›p incelenmekte oldu¤unuortaya koymaktad›r.

Bu tür metinler, daha sonraki dö-nemlerde ortaya ç›km›fl olan kahraman-l›k destanlar› ve aflk konulu destan/halkhikâyeleriyle konu, tip ve gelenek bak›-m›ndan s›k› münasebette bulunmalar›ve özellikle de köne epos kavram›n›nTürkistan kökenli pek çok araflt›r›c›11 ta-raf›ndan bu tür metinleri tan›mlamakamac›yla günümüzde de s›kça kullan›l›-yor olmas› nedeniyle, taraf›m›zca kahra-manl›k masal›ndan (bat›rl›k ertegi/co-mok) ziyade arkaik destan (köne epos)olarak adland›r›lacaklard›r12. Arkaikdestanlar (köne eposlar), mitten klasikdestana geçifl aflamas›n› oluflturmakta-d›rlar. Arkaik destan metinleri, mit, ma-sal, efsane gibi türlerin pek çok unsuru-nu bünyelerinde toplam›fllard›r. Bu türmetinler, zamanla içlerinde bar›nd›rd›k-lar› mit ve masal unsurlar›n›n pek ço¤u-

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 13

nu atm›fllar ve böylece bugünkü anla-m›yla tarihî-realist destanlara dönüfl-müfllerdir13. Arkaik destanlar (Köneepos), baz› Türk gruplar›n›n geçirdikleritarihî, siyasî, sosyal ve kültürel aflama-lar› yans›tan O¤uz Ka¤an ve Manas14 gi-bi tarihî-menkabevî destanlar›n teflek-külü ve gelifliminde önemli bir basamakteflkil etmifllerdir15. Özellikle de arkaikdestanlar›n kahramanl›¤› anlatan ör-nekleri (kaharmand›k köne eposlar), kla-sik kahramanl›k destanlar›n›n esas›n›oluflturmalar› bak›m›ndan son derecedikkat çekicidirler16. Arkaik destanlariçinde önemli bir yer iflgâl eden alplaramahsus evlilik konusu da, daha sonra te-flekkül etmifl olan kahramanl›k destan-lar›nda önemli bir epizot (evlilik epizo-du) olarak varl›¤›n› sürdürmüfltür.

Kahramanl›k destanlar›n›n ilk eta-b›n› teflkil eden arkaik destanlarda te-rennüm edilen konular17 hakk›nda yuka-r›da k›sa bilgiler verildi¤i için buradaher bir konu üzerinde durulmayacak vedo¤rudan esas konumuz olan alplaramahsus evlilik (kahramanî evlilik) tema-s› ile bu teman›n günümüz halk hikâye-lerindeki âfl›klara mahsus evlilikle olanmünasebetlerinin incelenmesine geçile-cektir.

‹ster kahramanl›k masal› (bogat›rs-kaya skazka) isterse arkaik destan (köneepos) ad› verilsin, konumuzu oluflturanarkaik metinlerin önemli bir k›sm›, çok-lukla yafll› ana ve babadan dünyaya ge-len, babalar› düflman taraf›ndan öldürü-len (Baba, baz› metinlerde bir kaza ya dahastal›k neticesinde de ölebilmektedir.)ola¤anüstü vas›flara sahip bahad›rlar›nefl aramalar› (Aranan efl, bazen baba ta-raf›ndan kaç›r›lan sözlüdür.) ile alplaramahsus evliliklerini terennüm etmekte-dir. Arkaik destanlar›n baz›lar›nda, ba-had›rlar›n t›pk› Anadolu sahas› aflk ko-

nulu halk hikâyelerinde oldu¤u gibi, yerile gö¤ün birleflti¤i bir yerde yaflayan birhan›n k›z›ndan rüya ya da kutsal bilgekitap vas›tas›yla haberdar olduklar› veonu almak için çoklukla ana ve baban›nr›zas› olmaks›z›n sefere ç›kt›klar› da gö-rülmektedir18. Sözlü k›z›n, babas› tara-f›ndan verilen söz bir kenara at›larakbahad›r›n kendisinden kaç›r›lmas›ndada bahad›r›n babas›n›n ya düflman elin-de ya da bir kaza sonucu ölmesi ve baha-d›r›n sosyal ve ekonomik statüsünün de-¤iflmesi etkili olmaktad›r. Baz› metinler-de, bahad›rlar›n ayn› anda hem yabanc›hanlara karfl› mücadele ettikleri hem deefl arama iflini gerçeklefltirdikleri görül-mektedir. Arkaik destanlardaki bu alp-lara mahsus evlili¤in daha sonraki kah-ramanl›k destanlar›nda önemli bir epi-zot olarak varl›¤›n› sürdü¤ünü yukar›dada söylemifltik. Fakat, arkaik destanlar-da görülen mitolojik âlem ve mitik kah-ramanlar›n (Mitik güçlere sahip hanlar,bu hanlar›n göksel k›zlar›, ola¤anüstümitik yarat›k rakipler, vs.) yerini, bura-da, daha gerçekçi ve insanî bir yap› al-m›flt›r. Arkaik destanlar içinde önemlibir yere sahip olan alplara mahsus evli-lik, Türk toplumunun önemli bir k›sm›n-da görülen sosyal, kültürel, tarihî, ikti-sadî de¤iflimler sebebiyle ilerleyen dö-nemlerde yerleflik hayat›n ürünü olarakortaya ç›kan halk hikâyelerinde âfl›klaramahsus evlilik fleklinde varl›¤›n› sürdür-müfltür. Fakat, bu süreçte gerek kahra-manlarda ve gerekse aflk-evlilik telakki-lerinde bir hayli de¤iflmeler meydanagelmifltir. Alp ya da bahad›r, her türlüzorlu¤a ra¤men (Ola¤anüstü engeller,mitik rakipler, zâlim hanlar, zorlu yar›fl-lar, vs.) âfl›k oldu¤u k›z› ya da daha do¤-du¤unda kendisiyle sözlenen; fakat, ken-disinden k›z›n babas› taraf›ndan kaç›r›-lan sözlüsünü bile¤inin hakk›yla al›p

Y›l: 12 Say›: 47

14 Milli Folklor

obas›na getirirken âfl›klara mahsus evli-lik ya da aflk temas›n› iflleyen halk hikâ-yelerinde âfl›klar›n alplara nazaran da-ha pasif kald›¤› görülmektedir.

Yukar›daki paragraf›n son sat›rla-r›nda belirtilen husus üzerinde hemenafla¤›da daha ayr›nt›l› bir flekilde duru-laca¤› için biz burada, öncelikle Anadolusahas› halk hikâyelerindeki aflk temas›-n›n kaynaklar› hakk›nda ileri sürülenbaz› görüflleri gözden geçirmeye çal›fla-ca¤›z.

Gerek Anadolu sahas›nda ve gereksedi¤er Türk bölgelerinde aflk konulu des-tan ya da halk hikâyelerinin teflekkülü vekonu kaynaklar› ele al›n›rken araflt›r›c›-lar taraf›ndan, aflk konulu destanlar›nkahramanl›k destanlar›ndan sonra teflek-kül etti¤i söylenmektedir. Aflk konuludestan ya da hikâyeler (Ki bu tür metin-ler, Anadolu sahas›nda halk hikâyesi ola-rak adland›r›lmaktad›rlar.), destandanromana geçifl sürecini temsil eden ürün-ler olarak de¤erlendirilmektedir.

M. Fuad Köprülü, Meddahlar adl›hacimli yaz›s›nda, Türkler aras›nda ‹s-lamiyet öncesinde daha ziyade kahra-manl›k konulu ve mitolojik unsurlar ba-r›nd›ran destanlar›n var oldu¤unu, an-cak ‹slamiyet benimsendikten ve ‹rantesiri yafland›ktan sonra, XV-XVI. as›r-larda, aflk konulu halk hikâyelerinin te-flekkül etti¤ini söylemektedir19. Köprü-lü’nün aflk konulu halk hikâyelerinin te-flekkülü ve konu kaynaklar›n› XV-XVI.as›rlara ve ‹slam ve özellikle de ‹ran te-sirine ba¤lad›¤› bu görüflü, kendisindensonra da benimsenip s›k s›k yinelenmifl-tir. Köprülü’nün ileri sürdü¤ü bu görüfl,sadece Anadolu sahas›nda de¤il, baz›Türkistan kökenli araflt›r›c›lar taraf›n-dan da aflk konulu destanlar›n konukaynaklar› ve teflekkülleri için benzerbir flekilde dile getirilmifltir.

Anadolu sahas› halk hikâyeleri üze-rinde en kapsaml› çal›flmalar› yapm›flolan Pertev Naili Boratav ise Anadolusahas›ndaki halk hikâyelerinin XVII.as›rdan itibaren teflekkül etti¤ini vehalk hikâyelerinin destandan ayr› birtür oldu¤unu söylemektedir. Hikâyeler,feodal ve aristokratik cemiyetlere hasolan epik türün (destan›n) yerini alm›fl-t›r. Boratav, destanla halk hikâyelerininfarkl›l›klar›n› flu flekilde s›ralamaktad›r:a) Bunlarda (hikâyelerde) masal unsuruçoktur, b) Destan ananelerini kaybetmifl-lerdir20. Boratav, ayn› eserde, halk hikâ-yeleri hakk›nda flu de¤erlendirmeyi ya-par: Bu mütalaalar› serdettikten sonradiyebiliriz ki halk hikâyeleri, destanîlefl-mifl masallard›r; veyahut da destanîlik-lerini kaybetmifl, masallarla çok kar›fl-m›fl destanlard›r. Bu hikâyelerin ekseri-sinin on yedinci as›rdan sonra teflekkületti¤i tahmin edilebilir. Zira bunlar›nkahramanlar› olan flairler, bu as›rda ve-ya bu as›rdan sonra yaflam›fl olduklar›gibi, içlerindeki aruzlu fliirler, tasavvuftesirleri, dinî koku hep Divan edebiyat›-n›n ve tasavvufî zevkin halk fliirine nüfu-zundan sonraki devri hat›rlat›yor. Mev-zular› eski bile olsa, bu hikâyelerin on ye-dinci as›rdan sonraki flairler taraf›ndanifllendi¤i tahmin olunabilir21. Boratav,halk hikâyelerinde bir masallaflma ya damasallarla iç içe olma durumu görmek-tedir. Araflt›r›c›, Halk Hikâyeleri veHalk Hikâyecili¤i adl› eserinde, halkhikâyelerini destan gelene¤inin bir de-vam› olarak de¤erlendirmenin yanl›flolaca¤›n›, halk hikâyesinin yeni flartlarauygun yeni bir edebi nev’i mahsulü oldu-¤unu söylemektedir22.

Türk halk hikâyeleri üzerindeönemli araflt›rmalarda bulunmufl olanFikret Türkmen de destanlardaki kahra-manl›¤›n halk hikâyelerinde aflka dö-

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 15

nüfltü¤ünü ve bunun da kuvvetli ‹ran te-siriyle meydana geldi¤ini söylemektedir:Biz de destanî bir an’anesi olan Türkle-rin, islamiyeti kabul ettikten sonra buan’anenin bir çok hususiyetlerini muha-faza etmekle birlikte (temsilî özellik, sazeflli¤inde söyleme...) konunun kahra-manl›ktan, bilhassa ‹ran fiehname veklasik edebiyattan geçen Ferhat ile fiirin,Leyla ile Mecnun gibi hikâyelerin tesiriile aflka dönüfltü¤ü kanaatindeyiz. Bugün yafl›yan birçok Anadolu aflk hikâye-sinin menfleinin Azerbaycan olmas› vehalen en canl› flekilde bu bölgede yafla-mas› bölgenin kuvvetli ‹ran tesirindekalmas› ile izah edilebilir23. Al›nt›dan daanlafl›laca¤› üzere, Türkmen’in görüflü,Köprülü ile Boaratav’›n görüflleri ile pa-ralellik arz etmektedir.

Araflt›r›c›lar›n genel kanaatlerinegöre, halk hikâyeleri kahramanl›k tema-s›na sahip olan destanlardan sonra te-flekkül etmifl ve özellikle de ‹ran mesne-vî/hikâyelerinin tesiriyle konu, kahra-manl›ktan aflka kaymaya bafllam›flt›r.Bugünkü anlamda halk hikâyeleri 16-17. yüzy›llarda teflekkül etmeye baflla-m›flt›r ve Anadolu sahas› halk hikâyele-rindeki aflk temas›n›n kayna¤›, bugünküKuzey ve Güney Azerbaycan ile Türkme-nistan’d›r24. Bu bölgeler de ‹ran tesiri al-t›nda en çok kalan bölgelerdir. Halk hi-kâyesi, Türk toplumunun yerleflik haya-ta geçip destan devrinin son bulmas›ylaortaya ç›km›fl olan ve destandan büyükoranda ba¤›ms›z bir türdür. Destanlarbütünüyle manzum iken halk hikâyelerinaz›m nesir halde anlat›lmaktad›r25.Araflt›r›c›lar, halk hikâyelerinin Türkkayna¤›n› ele al›rken çok fazla ayr›nt›yagirmemifllerdir. Bunda da aflk konulu hi-kâyelerin oluflumunda büyük oranda‹ran mesnevîcilik/hikâyecilik gelene¤i-

nin tesirinin oldu¤unun düflünülmesi et-kili olsa gerektir.

Burada, halk hikâyelerinde yeralan aflk ve evlenme temas›n›n Türkleraras›nda ‹slam medeniyetine dahil olufl-tan ve ‹ran tesirinde kal›fltan önce dekahramanî aflk ve evlilik (Alplara mah-sus evlilik) fleklinde arkaik ve klasikkahramanl›k destanlar›nda (Al›p-Ma-nafl, Bayan Toolay, Er Töfltük, vs.) da yerald›¤› ortaya konulacak ve bu teman›nO¤uz gruplar›n›n ‹slam medeniyetinedahil olmalar› ve Ön Asya’ya gelip ‹rantesirinde kalmalar› sonucu günümüzhalk hikâyelerindeki yap›s›n› kazand›¤›belirtilecektir.

Yukar›da arkaik destanlar hakk›n-da bilgi verilirken en yayg›n konulardanbirisinin ola¤anüstü bir flekilde do¤an veola¤anüstü özelliklere sahip olan kahra-man›n daha do¤madan ya da do¤ar do¤-maz sözlendi¤i ve kendisinden kaç›r›lansözlüsünü ya da bir vesileyle (Kutsal bil-ge kitap, vs.) haberdar olup âfl›k oldu¤uk›z› bulmak için sefere ç›kmas›, bu yolcu-luk s›ras›nda pek çok ola¤anüstü engelya da varl›klarla mücadele etmesi, sözlü-sünün/sevgilisinin obas›na/toyuna varankahraman›n rakiplerle mücadele etmesive k›z›n ya da k›z›n babas›n›n ortayakoydu¤u flartlar› yerine getirdikten verakiplerini alt ettikten sonra sözlüsü yada sevdi¤i k›zla obas›na geri dönmesi ol-du¤u belirtilmiflti. Altay Türkleri aras›n-da yayg›n olan Al›p-Manafl, Kan Püdey,Ay-Man›s, Koz›n-Erkefl’te kahramanî ev-lilik ya da alplara mahsus evlilik temas›ifllenmektedir. Tuva kahramanl›k des-tanlar›ndan Bayan Toolay’da da t›pk› Al-tay destanlar›nda oldu¤u gibi, sözlüsü-nün varl›¤›ndan bir flekilde haberdarolan Bayan Toolay’›n sözlüsünü aramakiçin yola ç›k›fl›yla çeflitli mücadelelerdensonra sözlüsünü al›p obas›na dönmesi ve

Y›l: 12 Say›: 47

16 Milli Folklor

babas›n› öldürenlerden intikam almas›anlat›lmaktad›r: Tuman K›sk›l Att›g Mö-ge Bayan-Toolay, kar›s› ile yapayaln›z ya-flamaktad›r ve bir gün Ak-Tayga’da avla-n›rken yabanc› bir bahad›rla karfl›lafl›r.‹ki bahad›r henüz do¤mam›fl olan çocuk-lar›n› kendi aralar›nda sözleyip dünürolurlar. Eve dönen Möge Bayan-Toolay,kar›s›n›n bir o¤lan çocu¤u do¤urdu¤unugörür ve bunun üzerine bir toy düzenler.Toya, Karat›-Han da gelir ve Karat›-Han,Möge Bayan Toolay’›n zenginli¤ini gö-rünce Möge Bayan-Toolay ile kar›s›n›kendi obas›na davet edip öldürür ve o¤la-n› da kendisine çoban yapar. Zavall› ço-ban, bir gün bir tayla karfl›lafl›r. Tay, onababas› taraf›ndan ma¤araya saklanansavafl silahlar› ve k›yafetlerini nas›l bula-ca¤›n› anlat›r. Savafl elbisesini giyen vesilahlar› kuflanan çocuk, ola¤anüstü birflekilde bir bahad›ra dönüflür. Tay da ço-cukla birlikte ola¤anüstü bir flekilde geli-flir ve alp ata dönüflür. Tay, delikanl›yaTuman K›sk›l Att›g Möge Sagaan-Toolayad›n› verir ve do¤madan önce sözlendi¤iniflanl›s›ndan haber verip onu nerede venas›l bulaca¤›n› söyler. Möge Sagaan-To-olay, niflanl›s› güzeller güzeli Alt›n Dan-g›n’› bulur ve bütün rakiplerini yenerekk›z› almaya hak kazan›r. Bahad›r, efli ilebirlikte evine döner. Eve dönerlerken birormanda dinlenmeye karar verirler. Mö-ge, kar›s›n› dinlendikleri yerde b›rak›r veavlanmaya ç›kar. Avdan dönünce kar›s›ve eflyalar›n›n Am›rga-Kara Moos tara-f›ndan kaç›r›ld›¤›n›, kar›s›n›n geride b›-rakt›¤› mektup vas›tas›yla ö¤renir. Möge,pefllerine düfler ve Am›rga-Kara Moos’uöldürüp kar›s›yla birlikte Ak-Hem ›rma-¤›n›n k›y›s›nda bulunan evlerine döner.Daha sonra Möge Sagaan-Toolay, Karat›-Han’dan intikam al›r ve kar›s›yla birlik-te bar›fl ve huzur içinde yaflamaya bafl-lar26.

Al›p-Manafl ve Bayan Toolay des-tanlar› ele al›nd›¤›nda, konunun Anado-lu sâhas› ve di¤er Türk bölgeleri aflk ko-nulu destan ya da halk hikâyelerinin ko-nular›yla büyük benzerlikler arz etti¤igörülmektedir. Altay, Tuva ve Hakaskahramanl›k destanlar›n›n bir ço¤u, çe-flitli aç›lardan arkaik destan olma özelli-¤i sergilemektedir. Yukar›da da söylen-di¤i gibi, arkaik destanlardan sonra or-taya ç›kan kahramanl›k destanlar›ndada kahramanî evlilik ya da alplara mah-sus evlilik temas›, genellikle destan›oluflturan bir epizot (evlilik epizodu) flek-linde varl›¤›n› devam ettirmifltir. Kahra-manl›k destanlar›n›n konu ve epizot ya-p›lar›, fiâkir Ib›raev taraf›ndan çok iyibir flekilde ortaya konuldu¤u için bura-da, kahramanl›k destanlar›ndaki evlilikepizodu üzerinde durulmayacak, araflt›-r›c›lara Ib›raev’in tespitlerine bakmalar›tavsiye edilecektir27.

Kahramanî evlilik temas› üzerinekurulmufl olan ve Dede Korkut Kitab›içinde yer alan Kañl› Koca O¤l› Kan Tu-ral› boyu, arkaik destan özelli¤i tafl›-maktad›r28. O¤uz Türkleri aras›nda des-tandan halk hikâyesine geçifl devresininmahsulü olarak de¤erlendirilen DedeKorkut hikayeleri içinde yer alan KanTural› boyu, O¤uz gruplar› aras›nda te-flekkül eden aflk konulu halk hikâyeleri-nin en eskilerinden biri olarak de¤erlen-dirilmelidir. Ayn› fley, Al›p-Manafl desta-n›n›n Dede Korkut hikâyeleri içindekibenzeri olan Kam Püreniñ O¤l› Bams›Beyrek29 boyu için de geçerlidir.

Yukar›daki bahislerden de anlafl›la-ca¤› üzere, Anadolu sahas› aflk/evlilikkonulu halk hikâyeleri konu kaynaklar›bak›m›ndan incelenirken arkaik destan-lar (köne epos) ya da kahramanl›k ma-sallar› (bogat›rskaya skazka) mutlakadikkate al›nmal›d›r. Yukar›da da üzerin-

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 17

de duruldu¤u gibi, evlilik konulu arkaikdestanlarda (Al›p-Manafl, Bayan Toolay,Koz›n-Erkefl, Er Töfltük, vb.), ola¤anüstüflekilde do¤an, ola¤anüstü özelliklere veyard›mc›lara sahip olan kahraman›nkendisine efl aramak için gurbete ç›kma-s› ve almak istedi¤i kad›n için karfl›s›naç›kan engelleri afl›p k›z›n babas› ya dabizzat k›z taraf›ndan konulan flartlar›yerine getirdikten sonra müstakbel eflinial›p obas›na geri dönmesi söz konusu-dur. Bu destanlar, bünyelerinde mit vemasal unsurlar›n› yo¤un bir flekilde ba-r›nd›rd›klar› için kahramanlar, tanr›salk›zlara dahi talip olarak müstakbel eflle-rini alabilmek için göksel varl›klarla damücadele edebilmektedirler. ‹lerleyendönemlerde, mit ve masal unsurlar›, ye-rini daha gerçekçi unsurlara b›rakm›fl-t›r; fakat, destanlar› oluflturan konu çiz-gisi de¤iflmemifltir. Ön Asya kültürlerive edebiyatlar›yla münasebet kurulduk-tan ve yerleflik hayata geçildikten sonrada sevdi¤i k›z ya da sözlüsünün ard›n-dan gurbete ç›kan kahraman›n kahra-manl›k özellikleri, yavafl yavafl ortadankalkmaya bafllam›fl, bat›r-âfl›k ya da alp-âfl›k tipi, pasifize olarak yerini âfl›k tipi-ne b›rakm›flt›r. Kahramanî ya da alplaramahsus evlili¤in yerini, daha sonraki dö-nemlerde aflkî ya da âfl›klara mahsus ev-lilik almaya bafllam›flt›r. Bu de¤iflimde,yerleflik hayat›n flartlar› kadar Ön Asyakültürleriyle edebiyatlar›n›n da etkisi ol-mufltur elbette. D›fla dönük ve mücadele-ci alp-âfl›k tipinin melankoliye ve aflkac›s›na müptela âfl›k tipine dönüflmesin-de, Fars mesnevîlerinin büyük etkisi ol-mufl olsa gerektir. Arkaik destanlardakiefl arayan kahraman›n bilek ve yürekgücünü kullanmas› ve ola¤anüstü yar-d›mc›lar›n›n devreye girmesi sonucundaeflini almaya hak kazan›p obas›na dön-mesi, yerini, büyük oranda, Türk toplu-

luklar›n›n büyük bir k›sm›n›n yerleflikhayata geçmesi ve Ön Asya kültürleriyleedebiyatlar›n›n tesirinde kalmas› sonu-cu, evlenmek istedi¤i k›z için mücadeleeden kahramanla sevilen k›z›n trajik birsona ulaflmalar›na, yani, kavuflamadanhelâk olup gitmelerine b›rakm›flt›r. ‹s-lam dininin bu de¤iflimdeki büyük etkiside göz ard› edilmemelidir. ‹slam, birbir-lerini seven genç k›z ve erkeklerin anla-flarak ve seviflerek hayatlar›n› birlefltir-melerine pek s›cak bakmam›fl, ‹slam’latan›flan Türk topluluklar› da bu yaklafl›-m› zaman zaman daha da dar ve s›n›rla-y›c› bir çerçeveye tafl›yabilmifllerdir. Bir-birlerini seven kahramanlar, yeni dininve o dine mensup olan toplumun bu türyapt›r›mlar›yla da mücadele etmek du-rumunda kalm›fllar ve çoklukla da trajiksonla karfl›laflm›fllard›r. Di¤er taraftanda farkl› dinlere sahip yabanc› topluluk-larla olan münasebetler sonucu yaflananyasak aflklar da hikâyelere konu olmufl-tur. Kerem ile Asl› hikayesi, bu yeni ko-nuya en güzel örnektir30. Türk toplumu-nun sosyal hayat› ve dünya görüflü üze-rinde büyük etkisi olan ‹slam ideolojisive di¤er dinlere mensup yabanc› toplu-luklarla yaflanan çat›flmalar, hayat›n birgerçe¤i olarak yans›mas›n› destan ya dahalk hikâyelerinde de bulmufltur. Bu de-¤iflimlerin yan› s›ra, Ön Asya toplulukla-r›n›n edebiyatlar›yla tan›flan Türk toplu-luklar›, münasebete geçtikleri topluluk-lar›n edebiyat ürünlerini de kendi dille-rine çevirmifller, bu tür eserleri taklitederek yeni hikâye ve destanlar teflekkülettirmifllerdir.

Sözün k›sas›, Türk destanc›l›k gele-ne¤inde çok eskiden beri bir kahramanî(alplara mahsus) aflk ya da evlilik tema-s› var olagelmifl, yaflanan de¤iflimler vemaruz kal›nan etkiler sonucunda bu te-ma, Türk co¤rafyas›n›n genifl bir bölü-

Y›l: 12 Say›: 47

18 Milli Folklor

münde alplara mahsusluktan afl›klaramahsuslu¤a dönüflmüfltür. Çok eski dö-nemlerden beri sözlü anlatmalar içindeifllene gelen aflk ya da evlilik temas›,ilerleyen dönemlerde çok genifl bir co¤-rafyaya da¤›lm›fl olan Türk gruplar› ara-s›nda hem arkaik flekli korunarak hemde yeni kültürel ve sosyal flartlar ortam-lar›nda yeniden yorumlanarak anlat›lagelmifltir. Tarihî, co¤rafî, dinî faktörlernedeniyle Ön Asya topluluklar› ile çokdaha s›k› iliflkiler kuran Türk gruplar›n-da tema, âfl›klara mahsus bir yap›ya bü-ründürülürken Bat› sahas› Türk grupla-r›na nazaran d›fl etkilere daha kapal› birhayat tarz›n› sürdüre gelen gelenekselTürk gruplar› aras›nda eskiye sad›k ka-l›narak alplara mahsus yap›da anlat›lagelmifltir.

NOTLAR* Yaz›, 31 May›s-02 Haziran 2000 tarihlerinde

Bal›kesir Üniversitesi ile Bal›kesir Belediyesi tara-f›ndan düzenlenen II. Bal›kesir Kültür Araflt›r-malar› Sempozyumu’nda bildiri olarak sunulmufl-tur.

1 Üzerinde duraca¤›m›z kahramanl›k ve alpla-ra mahsus evlilik konulu arkaik metinler, daha önceEmine Gürsoy-Naskali taraf›ndan Destan›n Tarifi(Türk Dili Araflt›rmalar› Y›ll›¤›-Belleten-1992,Ankara 1995, 1-8) adl› yaz›s›nda ele al›nm›fl ve butür metinlerin destan kavram› içindeki yeri üzerin-de durulmufltur. Naskali, bu tür metinlerin fiama-nizm’in düflünce ve inanç sistemini yans›tt›¤›n›, ba-had›rlar›n yolculuklar›n›n ruhlar› kovalayan fia-manlar›n yolculu¤unu and›rd›¤›n› söylemifltir. Arafl-t›r›c›, bu tür destan metinlerini adland›rmak içinfiamanizm kökenli destan, metafizik destan, eskidestan (Bizim kullanmakta oldu¤umuz arkaik des-tan kavram›yla ayn› fleyi ifade etmektedir.) tabirle-rini teklif etmifltir. Naskali, kahramanl›k konulu vehacimli klasik destanlar› kahramanl›k destan› ola-rak vas›fland›r›rken, ele almakta oldu¤umuz metin-leri metafizik destanlar olarak adland›rmay› ye¤le-mifltir. Kanaatimizce, Naskali’nin ileri sürdü¤ü te-rimlerden eski destan, bu tür metinleri vas›fland›r-mak için kullan›labilecek en do¤ru ve kapsaml› ta-birdir. Çünkü, bu tür metinlerin hepsinde fiama-nizm tesirini ve fizik ötesini aramak ya da bulmak

mümkün de¤ildir. fiamanizm tesiri ile fizik ötesiniayn› zamanda Naskali’nin tam anlam›yla destanolarak kabul etti¤i Manas gibi büyük metinlerde degörmek mümkündür. Araflt›r›c›n›n üzerinde durdu-¤u bir di¤er önemli husus da baz›, destanlar›n hemkahramanl›k destanlar›n›n hem de eski destanlar›n(arkaik destan) özelliklerini bünyesinde toplad›¤›-d›r. Araflt›r›c› bazen kategoriler aras›ndaki çizgiyiçekmek zorlu¤u vard›r, örnekleri patron ç›kar›r gibibir makasla kesemiyoruz (7. s.) diyerek tür, flekil veterim sorunlar›n›n ne kadar karmafl›k bir yap› arzetti¤ine dikkat çekmektedir.

2 Bu tür sözlü anlatmalar üzerinde yap›lm›flde¤erlendirmeler için bk: V. M. Jirmunskiy, Tyurks-kiy Geroiçeskiy Epos, Leningrad 1974, 222-348;M. ⁄abdullin-T. S›d›kov, Kazak Halk›n›ñ Bat›rl›kC›r›, Almat› 1972, 33-34; R. Berdibaev, Kazak Epo-s›, Almat› 1982, 51-91; Âlkey Mar¤ulan, Ecelgi C›r,Añ›zdar, Almat› 1985, 62-81; Âvelbek Koñ›ratbaev,Kazak Epos› câne Türkologiya, Almat› 1987,121-128; Kazak Hal›k Âdebiyeti-Ertegiler, 4.tom, Almat› 1989; fiâkir ‹braev, Epos Canr›n›ñ Ka-l›ptasuv Tariyh›, Folklor fi›nd›¤›, Almat› 1990, 44-74; fiâkir Ibraev, Epos Âlemi, Almat› 1993, 25-27;Emine Gürsoy Naskali, Destan›n Tarifi, Türk DiliAraflt›rmalar› Y›ll›¤›-Belleten-1992, Ankara1995, 1-8; S. Kay›pov, Köönö Epos, Manas Entsik-lopediya, 1. c., Biflkek 1995, 346-347 ve konuyla il-gili di¤er eserler.

3 S. S. Surazakov, Altayskiy GeroiçeskiyEpos, Moskva 1985, 12.

4 S. E. Malov, Predislovie, S. V. Yastremskiy,Obrazts› Narodnoy Literatur› Yakutov, Lening-rad 1929, 1.

5 N. K. Dmitriev, Vvedenie-Altayskiy EposKogudey, M.-L. 1935, 23-24.

6 A. L. Koptelov, N. U. Ulagaflev i OyrotskiyNarodn›y Epos, Altay-Buuçay, Novosibirsk 1941,41-42.

7 L. P. Potapov, Altayskiy Geroiçeskiy Epos,Sovetskaya Etnografiya, 1, 1949, 112-114.

8 V. M. Jirmunskiy, Skazanie ob Alpam›fle iBogat›rskaya Skazka, Moskva 1960. Ayn› incele-me, daha sonra, Jirmunskiy’in Tyurkskiy Gero-içeskiy Epos (Moskva 1974) adl› eserinin 117-348.sayfalar› aras›nda da yer alm›flt›r.

9 ‹. V. Puhov, Altayskiy Narodn›y GeroiçeskiyEpos, Maaday Kara, Altayskiy GeroiçeskiyEpos, Moskva 1973, 27.

10 Muñl›k-Zarl›k, Er Töstik, Kulamergen gibimetinler Âvelbek Koñ›ratbaev taraf›ndan ertegilikepos kavram› alt›nda ele al›n›rken (Kazak Epos›câne Türkologiya, Almat› 1987, 121-122.) SeyitKaskabasov ayn› metinleri bat›rl›k ertegi bafll›¤› al-t›nda incelemifltir (Seyit Kaskabasov, Kazakt›ñ Ha-l›k Prozas›, Almat› 1984, 204-219. ).

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 19

11 Nitekim, baflta fiâkir Ibraev olmak üzerepek çok Kazak ve K›rg›z folklorcu da bu tür metinle-ri ele al›rken köne (kööne) epos, ergegilik epos ya dabaat›rd›k comok kavramlar›n› kullanmay› tercih et-mifllerdir. Bu hususta bk: 1. dip nottaki kaynaklar.V. M. Jirmunskiy’in Güney Sibirya’daki Türk ve Mo-¤ol halklar›n›n arkaik destanlar›n› tan›mlamakamac›yla kulland›¤› bogat›rskaya skazka terimi deyine Kazak ve K›rg›z araflt›r›c›lar aras›nda ra¤betgörmüfl ve bat›rl›k ertegi ve baat›rd›k comok flekille-rinde Kazak ve K›rg›z Türkçelerine tercüme edile-rek kullan›lm›flt›r. Burada, ayn› metinleri tan›mla-mak amac›yla baat›rd›k epos ile bat›rl›k ertegi kav-ramlar›n›n kullan›lmas›n›n çözülmesi zor problem-lerin ortaya ç›kmas›na neden oldu¤unu tekrar be-lirtmekte yarar vard›r, diye düflünüyoruz. Bat›rl›kertegi kavram› ve bu kavram›n neyi ifade etti¤i ko-nusunda yap›lan ayr›nt›l› bir inceleme için bk: SeyitKaskabasov, Kazakt›ñ Hal›k Prozas›, 204-219.Yukar›da da belirtildi¤i gibi, Türk gruplar›n›n sözlüanlatmalar›n›n tür ve flekil aç›s›ndan adland›r›lma-s›nda, Anadolu sahas› araflt›r›c›lar›n› bir hayli zorla-yacak olan kar›fl›kl›klar görülmektedir. Araflt›r›c›-lar, kimi zaman bir terimle birden fazla türü isim-lendirebilmifllerdir. Jirmunskiy’in kulland›¤› boga-t›rskaya skazka terimi, sadece Kazak ve K›rg›z Tür-kü bilim adamlar› taraf›ndan de¤il, ayn› zamandaTuva, Hakas gibi di¤er baz› Türk gruplar›na men-sup bilim adamlar›nca da kahramanl›k destanlar›ya da kahramanl›k masallar›n› tan›mlamak içinkullan›lm›flt›r. Tuva Türklerinde masal, hikâye vedestan türlerini karfl›lamak için toocu kelimesininyan› s›ra tool (Kahramanl›k destanlar›, maad›rl›gtool kavram› ile karfl›lanm›fl ve bu terim ayn› za-manda kahramanl›k masal› anlam›na da gelmekte-dir.) kavram› ön plana ç›karken Hakas Türklerindede masal anlam›na gelen n›mah terimi ayn› zaman-da al›pt›g (h) n›mah fleklinde kahramanl›k destanla-r›n› da karfl›lamak amac›yla kullan›lm›flt›r. Bu te-rim de t›pk› Jirmunskiy’in bogat›rskaya skazkas› gi-bi, kahramanl›k masal› anlam›na da gelebilmekte-dir. Yine Kazan ve Sibirya bölgesi Türk araflt›r›c›la-r› taraf›ndan kahramanl›k destanlar›n› karfl›lamakamac›yla dastan teriminin yan› s›ra daha arkaikolanlar› için al›plar tur›nda¤› hikeyetler terimi kul-lan›lm›flt›r. Al›plar tur›nda¤› hikeyetler, ayn› za-manda bahad›rlar hakk›ndaki masallar (bogat›rska-ya skazka) anlam›na da gelmektedir. Bütün bu veri-len örneklerden de anlafl›laca¤› üzere, baz› kavram-lar ya tek bafllar›na ya da önlerine baflka kelimeleralarak hem masal hem de destan türünü karfl›la-maktad›rlar. Araflt›r›c›lar›n baz› metinleri bu flekil-de hem destan hem de masal anlam›na gelebilecekterimlerle adland›rmalar› da yine yukar›da zikredi-

len tart›flmalar (Özellikle de Jirmunskiy’in bogat›rs-kaya skazkas›) çerçevesinde de¤erlendirilmelidir.

12 Naskali, 1. dip notta da de¤indi¤imiz Desta-n›n Tarifi adl› yaz›s›nda destan teriminin eposa (K›r-g›z Türklerinin comoku, Saha Türklerinin olongho-su) karfl›l›k olarak büyük eserler (Manas, vs.) içinkullan›lmas›n› teklif etmektedir. Araflt›r›c›, daha ön-ceki sat›rlar›nda bizim arkaik destanlar olarak ad-land›rd›¤›m›z metinleri, destan kavram› içinde de-¤erlendirirken yaz›s›n›n sonunda destan (epos) teri-minin büyük eserler için kullan›lmas› gerekti¤iniifade etmifltir. Biz, yukar›da da söyledi¤imiz neden-lerden ötürü, ad› geçen metinleri de destan kavram›içine dahil etmeyi uygun görmekteyiz. Hiçbir büyükdestan ilk ortaya ç›kt›¤› andan bafllayarak bugünküyap›s›na sahip olmam›flt›r. Her büyük destan, teflek-külünden itibaren destan› meydana getiren çevre-nin yaflad›¤› de¤iflim ve geliflimle do¤ru orant›l› birflekilde de¤iflip geliflerek bugün tespit edilen yap›s›-na kavuflmufltur. Manas, O¤uz Ka¤an gibi destanmetinlerinin teflekkül ve geliflim süreçleri iyi bir fle-kilde incelendi¤inde arkaiklik, soyutluk, ola¤anüs-tülük ve mitik fanteziden gerçekçili¤e, somutlu¤ageçifl süreci çok iyi bir flekilde izlenebilecektir. Sade-ce O¤uz Ka¤an destan›n›n Uygurca nüshas› ile Refli-deddin nüshas›n›n karfl›laflt›r›lmas› bile bu süreciizlemeye yetecektir, kanaatindeyiz. Ayr›ca, pek çokola¤anüstülük ve soyutun/sembolün arkas›nda sonderece zengin bir düflünce ve inanç kal›b›n›n yatabi-lece¤i ihtimali de bu tür de¤erlendirmeler s›ras›ndaak›ldan ç›kar›lmamal›d›r.

13 Â. Koñ›ratbaev, Epos câne On›ñ Aytuvfl›-lar›, Almat› 1975, 12. Koñ›ratbaev’in köne epos ad›-n› verdi¤i metinleri, bogat›rskaya skazka (kahra-manl›k masal›) olarak adland›ran Jirmunskiy de butür bir dönüflümden söz etmektedir. O, eski mit veefsanelerden destana geçifl sürecindeki sanatsalaflamay› bogat›rskaya skazkalar›n oluflturdu¤unusöylemektedir (Jirmunskiy, Skazanie ob Alpam›flei Bogat›rskaya Skazka, Moskva 1960.).

14 Nitekim Manas destan›n›n arkaik flekli ol-du¤u söylenen ve Altay Türkleri aras›nda Ay Man›sad›yla bilinen metin de araflt›r›c›lar taraf›ndan ar-kaik destan kavram› çerçevesinde ele al›n›p incelen-mektedir. Bu hususta bk: Manas Entsiklopediya,1. c., 117. Ayr›ca, Ay Man›s için bk: V. ‹. Verbitskiy,Altayskie ‹norodots›, Moskva 1893, 146-165.

15 Meflhur türkolog V. M. Jirmunskiy, Alpam›fldestan›n›n varyantlar›n› incelerken destan›n AltayTürkleri aras›ndaki varyant› olan Al›p-Manafl’› eneski varyant ve kahramanl›k masal› olarak vas›flan-d›rm›fl ve bu metnin Koñratlar aras›nda klasik des-tana dönüfltü¤ünü söylemifltir (Jirmunskiy, Tyurks-kiy Geroiçeskiy Epos, 217-221.). Jirmunskiy’in busözleri, bizim yukar›da yapm›fl oldu¤umuz tespitido¤rular mahiyettedir.

Y›l: 12 Say›: 47

20 Milli Folklor

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 21

16 ‹braev, agm, 54.17 Arkaik destanlar›n bafll›ca özellikleri (Konu,

vs.) hakk›nda bk: Berdibaev, age, 65. (Berdibaev, bu-radaki de¤erlendirmelerini, sadece Kazak Türkleri-ni de¤il, Tuva Türkleri gibi di¤er Sibirya Türk toplu-luklar›n› da dikkate alarak yapm›flt›r.). Ayr›ca bk:‹braev, agm, 48-54.

18 Altay Türkleri aras›nda Al›p-Manafl ad›ylabilinen destan metninde, Al›p-Manafl, kutsal bilgekitap (Oygor biçig) vas›tas›yla gökle yerin bulufltu¤uyerde Kara Han’›n güzel bir k›z›n›n oldu¤unu vekendisinin ölümsüz bir bahad›r olaca¤›n› ö¤renir(Altay Baat›rlar, 2. c., Gorno-Altaysk 1959, 118.).Arkaik destan ya da masal metinlerinde, bahad›rlar,gurbete ya da sefere sadece efl aramak için ç›kma-maktad›rlar. Baz› metinlerde (Er Töstik, Al›p-Ma-nafl, Kan fientey, vs.) bahad›rlar, tesadüfen ya da birvesileyle düflman elinde esir olan kardeflleri ya dababalar›n›n varl›¤›ndan haberdar olurlar ve onlar›kurtarmak amac›yla sefere ç›karlar. Dede Korkut Ki-tab› içinde de baz› boylar, bahad›rlar›n tesadüfen yada bafla kakma sonucunda düflman elinde tutsakolan baba ya da a¤abeylerinin varl›¤›ndan haberdarolarak sefere ç›kt›klar› anlat›lmaktad›r. Bu husustabk: Mehmet Aça, Koz› Körpefl-Bayan Sulu Desta-n› Üzerinde Mukayeseli Bir Araflt›rma, Konya1998 (Bas›lmam›fl doktora tezi), 1. c., 349-350.

19 M. Fuad Köprülü, Meddahlar, EdebiyatAraflt›rmalar›-I, ‹stanbul 1989, 366.

20 Pertev Naili Boratav, Köro¤lu Destan›, ‹s-tanbul 1984, 18.

21 age, 19.22 Pertev Naili Boratav, Halk Hikâyeleri ve

Halk Hikâyecili¤i, ‹stanbul 1988, 63.23 Fikret Türkmen, Afl›k Garip Hikâyesi

Üzerinde Mukayeseli Bir Araflt›rma, Ankara1974, XIII.

24 Anadolu sahas› Türk halk hikâyelerinin ko-nu kaynaklar›n›, ‹ran ile Azerbaycan’a, Türkmenle-rin yaflad›¤› bölgelere ve Arap co¤rafyas›na götürenKunofl, Meszaros gibi yabanc› türkologlar›n görüflle-ri için bk: Boratav, age, 37.

25 Destan ve halk hikâyesi mukayesesi için bk:Boratav, age, 57-63; Türkmen, age, XI.

26 S. M. Baysklan, Poetika Tuvinskogo Ge-roiçeskogo Eposa, K›z›l 1987, 9-10. Destan›n tammetni için bk: T›va Maad›rl›g Tooldar, 1. t., K›z›l1990, 239-265.

27 Ib›raev, Epos Âlemi, 247-248.28 Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitab› I

(Girifl-Metin-Faksimile), 2. b., Ankara 1989, 184-199. Kañl› Koca O¤l› Kan Tural› Boyu, alplara mah-sus evlilik konulu bir di¤er boy olan Kam PüreniñO¤l› Bams› Beyrek Boyu’na nazaran daha arkaik ol-du¤unu düflündürebilecek baz› motiflere yer ver-

mektedir. Kan Tural›’n›n Trabzon Tekürü’nün k›z›y-la evlenebilmek için vahfli hayvanlarla mücadele et-mesi ve ancak bu mücadeleyi kazand›ktan sonra is-tedi¤i k›zla evlenebilmesi Altay, Tuva, Hakas gibiTürk topluluklar›n›n mitik, masals›, alplara mahsusevlilik konulu arkaik destanlar›n› hat›rlatmaktad›r.Kan Tural›’n›n kavim/kabile d›fl› evlili¤i de ekzoga-mik evlilik gelene¤i çerçevesinde düflünüldü¤ündead› geçen boyun O¤uz grubu içinden evlenen Bey-rek’in maceras›n› anlatan boya nazaran daha arka-ik olabilece¤i ihtimali daha da güçlenmektedir. Nite-kim, Bams› Beyrek’te arkaik destanlarda oldu¤u gi-bi, vahfli hayvanlarla mücadele yoktur ve bahad›revlilik flart› olarak hem evlenece¤i k›zla birebir mü-cadele etmekte hem de k›z›n a¤abeyinin istedi¤i tu-haf fleyleri temin etmek durumunda kalmaktad›r.Kan Tural›’y› arkaik destanlardaki bahad›rlardanay›ran önemli özelliklerden birisi, babas›n›n kendisiiçin diyar diyar k›z aramas›d›r. Kanaatimizce, baba-n›n o¤lu için k›z aramas› motifi, do¤umdan önce yada hemen sonra gerçeklefltirilen söz kesme motifininyerini alm›fl olsa gerektir. Bilindi¤i üzere, Bams›Beyrek Boyu Bat› ve Do¤u Türkleri aras›nda sözlüvaryantlar halinde günümüzde de yayg›n bir flekildeanlat›l›rken Kan Tural› boyu, özellikle de Anadolusahas›nda sözlü gelenek dahilinde bilinmemektedir.Bunda da herhalde onun arkaik karakteri etkili ol-mufl olsa gerek. Kan Tural›, bizi Bat› Türkleri ya daAnadolu co¤rafyas›ndan çok, daha uzak bölgelere,Sibirya’ya götürmektedir. Elbette ki bütün bunlar›söylerken Bams› Beyrek’te yer alan ilk kahramanl›kgösterme ve ad alma gibi onu gelene¤in en eski dö-nemlerine ba¤layan unsurlar› göz ard› etmek gibibir düflüncemiz söz konusu de¤ildir. Asl›nda, zihni-mizi yormakta olan ana soru, yukar›daki sat›rlar-dan da anlafl›laca¤› üzere fludur: Bams› Beyrek Bo-yu’nun günümüzde de sözlü gelenek dahilinde Ana-dolu co¤rafyas›nda hâlâ anlat›lmakta olufluyla KanTural› Boyu’nun bilinmeyifli, acaba mitoloji ve des-tan devrini kapatan Anadolu ya da bat› Türklü¤ü-nün Bams› Beyrek’i kendisine daha yak›n, Kan Tu-ral›’y› ise daha uzak bulmufl olabilece¤i ihtimaliyleaç›klanamaz m›?

29 age, 116-153.30 Nitekim, ad› geçen hikâye üzerinde mukaye-

seli bir çal›flma haz›rlam›fl olan Ali Duymaz da, ça-l›flmas›n›n baz› yerlerinde bu husus üzerinde dur-mufltur. Duymaz’›n de¤erlendirmeleri için bk: AliDuymaz, Kerem ile Asl› Hikâyesi Üzerinde Mu-kayeseli Bir Araflt›rma, Elaz›¤ 1992 (Yay›mlan-mam›fl doktora tezi), 318-321; 368-392.

22 Milli Folklor

Mitoloji, semboller ilmidir. Mitoloji-nin sembolleri kelimelerdir.(1) Di¤erilim dallar›nda her sembol, bir mânây›ça¤r›flt›r›rken mitolojinin sembolleri mâ-nâ içinde mânây› ça¤r›flt›r›r.

Mitolojiye “üç boyutlu resim” man-t›¤›yla yaklaflmak gerekir. Resmin d›flyüzeyindeki mânâs›z flekiller, mitoloji-nin kelimeleri gibidir. Bu tür resimlerebakma tekni¤ini bilir ve bu teknikle res-me bakarsan›z, o mânâs›z d›fl (ilk) flekil-ler, sizin için mânâl› flekiller haline gelir.Ayn› flekilde mitolojiyi araflt›r›rken deher kelimeyi üç boyutlu resim olarakgörmek ve ayn› mant›kla yaklaflmak vearaflt›rmak gerekir.

Mitoloji, fiili hayat›n ürünü de¤il-dir; ruhî hayat›n, düflünce hayat›n›nürünüdür.(2) Belki de bu yüzden tama-men kelimelerin dünyas›nda yaflamak-tad›r. Milletler, bugün hangi düflüncesisteminde veya hangi inanç sistemindeolurlarsa olsunlar; ilk inanç sistemleris›ras›nda ortaya ç›kan kelimeler, dille-rinden at›lmad›¤› müddetçe mitolojidünyalar›n› ne bugün, ne de gelecekteterk edebilirler. O kelimeler yaflad›kça -toplumsal iliflkiler aç›s›ndan etkili olma-sa bile -mitolojileri de kelimelerin dün-yas›nda yaflamaya devam edecektir.(3)

Bu de¤erlendirme, Türk mitolojisiiçin de geçerlidir. Türk boylar›n›n tama-m›na yak›n›n›n tarihin erken devirlerin-de mitoloji kültürü dönemi aflmas›na,

hatta baz› Türk boylar›n›n bilinen tari-hin ilk devirlerinde düzenli, teflkilâtl›devletler kurma anlay›fl›na ulaflmas›na,dolay›s›yla mitolojik destan kültürü dö-nemi aflamalar›n› geçmifl olmalar›nara¤men mitolojik inançlar›, baz› pratik-lerde ve özellikle kelimelerin dünyas›n-da yaflamaya devam etmifltir.

Dede Korkut Kitab›, bu kabil eser-lerimizdendir. Genel olarak XIV. yüzy›-l›n sonuyla XV. yüzy›l›n bafllar›nda yaz›-ya geçirildi¤i kabul edilen Dede Korkuthikâyeleri, Türklerin tarihin erken de-virlerinde mitoloji ve mitolojik destandevrini geçti¤i, teflkilâtl› devlet kurmaanlay›fl›n› gelenek haline getirdi¤i kabuledilen O¤uz boyunun destan›d›r. YaniO¤uz Türkleri, Dede Korkut hikâyeleri-nin yaz›ya geçirildi¤i dönemde ileri kül-tür seviyesinde bir topluluktu. Onlar›nhayatlar›na yön veren fley, art›k d›fl dün-yay› duygularla kapl› alg›lama flekli ya-ni mitoloji de¤il; tarihî tecrübe ve kültür-ler aras› iliflkilerdir.

Böyle olmakla birlikte Dede Korkuthikâyeleri tamamen mitolojinin dünya-s›ndad›r. Bunun sebebi, hikâyeleri olufl-turan kelimeler ve hikâyelerdeki davra-n›fl flekilleridir. “Hikâyeler” belki tarihîmaceran›n bakiyeleridirler; fakat, hikâ-yeleri oluflturan sözler, mitolojik düflün-cenin bakiyeleridir.

Dede Korkut Hikâyelerinde kelime-lerin dünyas›nda yaflayan mitolojik ba-

TÜRK A⁄AÇ KÜLTÜ ‹NANCININ DEDE KORKUTH‹KAYELER‹NDEK‹ YANSIMALARI*

Doç. Dr. Metin ERGUN**

** Mu¤la Milletvekili, S.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Ö¤retim Üyesi.

kiyelerden biri Gök Tanr› inanç siste-minde büyük bir önemi haiz a¤aç kültü-dür. A¤aç kültü, hikâyeleri oluflturan ke-limelerin ön mânâlar›nda de¤il; arkamânâlar›nda görülmektedir.

Burada a¤aç kültünün di¤er kültür-lerde nas›l görüldü¤ü; bu kültün pren-siplerinin ne oldu¤u üzerinde uzun uza-d›ya durulmayacakt›r.(4) Sadece DedeKorkut Hikâyelerinin arka mânâs›ndayaflayan Türk mitolojik düflünce sistemi-nin a¤açla ilgili tasavvurlar›n› daha iyianlamak ve çözebilmek için bu kültünmitolojik dönem Türk düflüncesindekimânâs› ve yeri hakk›nda k›saca bilgi ve-rilecektir.

A¤aç kültü, dünyadaki birçok kül-türlerde oldu¤u gibi, Türk kültürününmitolojik dönemi için de oldukça önemli-dir. Türk düflüncesi, yarat›lm›fll›¤› izahederken a¤ac›, bu hadisenin ana motifiolarak gösterir. Türk düflüncesine göreilk insan yarat›ld›¤›nda dokuz dall› bira¤ac›n alt›nda yarat›lm›flt›r. Tanr›n›n in-sanla ilk muhatap oldu¤u yer dokuz dal-l› a¤ac›n alt›d›r.(5)

Mitolojik dönem Türk düflüncesindekutsal (mübarek) a¤aç, Tanr›’ya ulaflma-n›n yoludur. Yani Tanr›yla insan aras›n-da bir vas›tad›r. ‹nanca göre kutsal da¤-lar gibi kutsal a¤açlar›n da bafllar› insangözüyle görülmeyecek flekilde gö¤e do¤-ru uzanmakta ve Türk düflüncesine göregökte oldu¤u farz edilen ve bir ›fl›k ale-minden ibaret olan Cennet’e ulaflmakta-d›r.(6) Cennet de Türk düflüncesindeesas itibar›yla “mekândan münezzeh”olarak kabûl edilen Tanr›’n›n dünyay› veinsanlar› idare etti¤i mekând›r. Kutsala¤açlar, zamanla bu konumdan uzakla-flarak Türkün düflüncesinde Tanr›’n›nsomut bir görüntüsü olarak alg›lanmayabafllam›fl ve “tanr›sal”l›k kazanm›flt›r.Da¤ ve Hakanla birlikte bir nevi Tan-

r›’n›n yeryüzündeki izdüflümü olarak gö-rülür hale gelmifltir. Tanr› de¤il, fakattanr›sal olarak kabûl edilen kutsal a¤aç,Türk düflüncesinde ileriki dönemlerdeTanr›’y› sembolize etmeye bafllam›flt›r.Kutsal a¤aç art›k mitolojinin sözcükle-rinde Tanr›’n›n ve dünyadaki tanr›sall›-¤›n sembolü haline gelmifltir. Dede Kor-kut hikâyelerinin kelimelerindeki mahi-yeti de böyledir. Dede Korkut’ta “tanr›-sall›k”›n tam karfl›l›¤›d›r.

Türk mitolojisinde kutsal olarakkabûl edilen a¤açlar›n belli vas›flar› var-d›r. Bir a¤ac›n kutsal olarak görülebil-mesi için mutlaka bu vas›flardan en azbirine sahip olmas› gerekir. Bu vas›flaresas itibar›yla Gök Tanr›’n›n s›fatlar›d›r.Bu vas›flar flunlard›r:

a) Yaln›z a¤aç olmal›d›r: Bir a¤ac›nkutsal olarak kabûl edilebilmesi içinmutlaka bulundu¤u mekânda yaln›z ba-fl›na bulunmas› gerekir.

Türk düflüncesine göre Tanr› tektirve efli ve benzeri yoktur. Tanr›y› sembo-lize eden varl›¤›n da onun bu s›fat›na uy-gun olmas› gerekir.

b) Yapraklar›n› ya yaz-k›fl dökme-yen ya da çok az döken bir a¤aç olmal›-d›r.

Türk düflüncesine göre, ebedî olantek fley Tanr›’d›r; Tanr› ölmez. Ayn› fle-kilde Tanr›’y› sembolize eden varl›k daebedî olmal›d›r. Yaz-k›fl yapraklar›n›dökmeyen a¤aç, bu haliyle sonsuzlu¤usembolize eder.

c) Kutsal a¤aç, etraf›ndaki a¤açlar-dan ya daha uzun, ya da daha heybetli,daha gösteriflli olmal›d›r.

Türk inanc›na göre Tanr›, el-kebîr,el-melîk, el-âzîmdir. Yani Tanr›, bütünmevcûdattan daha büyük, daha sahip,daha hakim ve daha azametli, daha gös-terifllidir. Tanr›’n›n bu dünyadaki sem-bolü de ayn› s›fatlara sahip olmal›d›r.

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 23

ç) Kutsal a¤aç, meyvesiz olmal›d›r.Türk düflüncesinde Tanr› do¤maz ve do-¤urmaz.

Türk inan›fl›nda her fleyi var eden,fakat kendisi var edilmeyen; do¤mam›flve do¤urmam›fl olmakla birlikte sonu daolmayan fley Tanr›d›r.

d) Kutsal a¤aç, etraf›ndaki a¤açlar-dan daha yafll› olmal›d›r.

Türk düflüncesinde Tanr›, sonsuzlu-¤un, ebedîli¤in sembolüdür. Yafll›l›k Tan-r›sall›¤›n yani sonsuzlu¤un sembolüdür.

e) Kutsal a¤aç, genifl ve koyu gölge-li olmal›d›r. Türk düflüncesinde Tanr› s›-¤›n›lan fleydir.

Tanr› zorda kalanlara yard›mc›olur.(7)

Kutsal a¤açla ilgili bu vas›flar› da-ha da ço¤altmak mümkündür. Bu vas›f-lar› ne kadar ço¤alt›rsak ço¤altal›m, bil-memiz gereken, kutsal a¤açla ilgili bü-tün bu niteliklerin ayn› zamanda Tan-r›’n›n s›fatlar› oldu¤udur. YeryüzündeTanr›y› de¤il ama “tanr›sall›¤›” temsileden kutsal a¤aç, en az bir özelli¤iyleTanr›y› insanlar›n düflünce dünyas›ndasembolize etmektedir.

Türk’ün erken dönem düflünce veinanc›nda bu flekilde yer alan kutsala¤aç, mitolojik dönem kültür anlay›fl›n›çok erken devirlerde aflm›fl olsa bile bin-lerce y›ld›r O’nun kelime dünyas›nda ya-flamaktad›r.

Türkler’in mitolojik düflünce siste-mini geçip yüksek medeniyet anlay›fl›naulaflt›klar› bir devirde yaz›ya geçirilenDede Korkut Kitab›’n›n söz dünyas›ndayukar›da da belirtti¤imiz gibi bir çok mi-tolojik unsur gibi a¤aç kültü de görü-lür.(8) Dede Korkut’taki bu sözlerin arkamânâlar›n› flöyle izah edebiliriz.

Dede Korkut Kitab›’nda a¤aç kültüen mânâl› flekliyle “Salur Kazanuñ ‹viYa¤maland›¤› Boy”da karfl›m›za ç›kar.

Bu hikâyede kâfirler, Salur Kazan’›n o¤-lu Uruz’u asmak için götürürlerkenUruz onlara flöyle der: “Mere kâfir aman,Tañr›nuñ birli¤ine yokdur güman, koñmeni bu a¤aç ile söylefleyim” der. Sonrada a¤aca dönüp:

“A¤aç a¤aç dir isem saña erilenme a¤aç ,

Mekke ile Medinenüñ kapus› a¤aç,

Mùsa Kelìmüñ asas› a¤aç

Böyük böyük sularuñ köprüsi a¤aç

Kara kara deñizlerüñ gimisi a¤aç

fiâh-› Merdan Alinüñ Düldülinüñ eyeri a¤aç

Zülfikaruñ k›n›yile kabzas› a¤aç

fiah Hasan ile Hüseynüñ bifligi a¤aç” der.(9)

Bu soylaman›n buraya kadar olank›sm›, Gök Tanr› inanc›yla ‹slamî inan-c›n çat›flmas›ndan ibarettir. O¤uzlar budönemde inanç olarak tamamen Müslü-man olmufllard›. Fakat kültürel olarakhâlâ daha flamanizmle kar›flm›fl GökTanr› inanc›ndayd›lar. Uruz, daha a¤a-c›n yan›na gelir gelmez “Mere kâfiraman, Tañr›n›ñ birli¤ine yokdur güman”diyerek inanç ve kültüründeki bu çat›fl-may› ortaya koyar. Uruz’un kültürününkodlar›nda a¤ac›n yeryüzünde Tanr›’n›nsembolü oldu¤u kay›tl›d›r. Kültürel haf›-zas› O’nu bu sembole götürmüfltür. Fa-kat o, art›k “Lâ ilâhe illallah” inanc›nda-d›r. Bu yüzden “Tañr›n›ñ birli¤ine yok-dur güman” ile söze bafllamaktad›r.(10)Sonra kültürel kodlar› O’nu Gök Tan-r›’n›n yeryüzündeki sembolüyle ‹slâmîmübareklerini birlefltirmeye zorlam›flt›r.Hemen daha bu “zorlama”n›n bafl›ndaki“ a¤aç a¤aç dir isem saña erilenme a¤aç”sözleriyle tarihî arka plândaki inanc›ylahesaplaflmaktad›r: Ben seni Tanr›’yaulaflma vas›tas› olarak görmekteydim.Sen benim için Cennet’e gidilen yoldun.Üstelik inanc›ma göre senin ad›n› bilesöyleyemezdim. Çünkü sen benim için

Y›l: 12 Say›: 47

24 Milli Folklor

alelâde bir fley de¤il, mübarek, kutlu birfleydin. Bu yüzden sana “a¤aç dersemerilenme” düflüncesine gelmektedir. Son-ra da belirtti¤imiz gibi haf›zas›ndaki bu“kutsal” ile haldeki inanc›n›n mübarek-lerinin ba¤lant›s›n› kurmaktad›r. Yanikültürel haf›zas› yüzünden onu tam ola-rak terk edemiyor. Ve bunu Mekke ileMedine’nin kapus›n›n Musa kelîminasas›n›n, fiah-› Merdan Alinün düldüli-nün eyerinin, zülfikaruñ k›n›n›n, fiahHasan ile Hüseynün bifli¤inin a¤aç ol-mas›yla delillendirmektedir.

“Soylama”n›n devam›ndaki “Egererdür eger avratdur korhus› a¤aç” (11)sözleriyle kültürel haf›za tekrar ortayaç›kmakta ve Uruz’u Gök Tanr›’n›n el-kahhar, el-kudret, el-hakîm, el-cebbar s›-fatlar›na götürmektedir.(12) Her fleyegücü yeten, hakim-i mutlak olan, her fle-yi kahretme gücüne sahip olan O’dur;yani Tanr›’d›r. Yani yeryüzünde onusembolize eden a¤açt›r.

“Soylama”n›n devam›nda bu kültü-rel haf›za iyice ortaya ç›kmaktad›r: “Ba-fluñ ala bakar olsam baflsuz a¤aç; dibüñala bakar olsam dipsüz a¤aç”.(13)Uruz’un kültürel kodlar›ndaki kutsala¤ac›n bafl› ve dibi görünmez. ‹nanca gö-re onun dallar› gökyüzüne Gök Tanr›’n›nda mekân› olan Cennet’e ulaflmaktad›r.Kökleri de yerin dibine fleytan›n da me-kân› olan Cehennem’e kadar inmekte-dir.(14) Kutsal a¤aç, istedi¤ini Cennet’e,yani Tanr›’n›n kat›na; istedi¤ini Cehen-nem’e yani fleytan›n yan›na götürebilir.Her kim Gök Tanr›’n›n emir ve nehiylerido¤rultusunda hareket etmiflse onu Tan-r› kat›na; her kim ki Gök Tanr›’n›n yo-lundan ç›km›flsa onu fleytan›n yan›na gö-türür. Bu yüzden Uruz’un atalar› biri öl-dü¤ü zaman cesedi önce Tanr› kat›na ç›-karmas› için a¤aca asarlarm›fl.(15) “Te-mir terek”, “Temir kavak” veya “hayat

a¤ac›” da denilen bu inan›fl, sadece Türkmitolojisinin de de¤il; bütün dünya mito-lojilerinde görülür.

“Soylama”n›n devam›nda “Götüre-cek olur isen, yi¤itli¤im seni tutsun a¤aç;Bizim ilde gerek idin, a¤aç”(16) ifadelerigörülmektedir. Bu ifadelerin ön mânâla-r›n› anlamak bile oldukça zordur. Arkamânâlar›n›n izah› ise imkâns›z gibidir.A¤aç Uruz’u nereye götürecektir;Uruz’un yi¤itli¤i onu nas›l tutacakt›r;a¤aç niçin Uruz’un ilinde gereklidir?Bunlar derin ama güzel ifadelerdir. Bizbu ifadelerde de kültürel haf›zan›n dev-reye girdi¤i düflüncesindeyiz. ‹nanca gö-re Türk hakanlar› ve Türk beyleri “Bengüzel ahlâk› tamamlamak için geldim”fluuruyla bu dünyaya gelmektedirler.Onlar›, kendi emir ve yasaklar›n› insan-l›¤a ö¤retmeleri için bizzat Tanr› dünya-ya göndermifltir.(17) Vazifeleri bitince de“Gök Tanr›’ya borcumu ödedim” anlay›-fl›yla Tanr› kat›na çekilmektedirler.(18)Yukar›da belirtti¤imiz gibi çekilme yol-lar›ndan biri cesetlerinin a¤aca as›lma-s›d›r. Bu çekilme ancak ve ancak vazifebitince ve vadeyle olmaktad›r. Kâfirlerinelinde esir olarak as›lmak, bu yolla öl-mek bir Türk beyi için utanç verici birfleydir. Uruz, henüz Gök Tanr›’ya borcu-nu ödememifltir, fakat Tanr›’n›n yolun-dan da ayr›lmam›flt›r. O ana kadar Tan-r› yolunda yapt›¤› hizmetler, a¤ac›n onubu flekilde götürmesine engeldir. Tanr›hizmetindeki yi¤itli¤i buna engel olacak-t›r. “Bizim ilde gerek idin, a¤aç” ifadesi-ni ise flöyle açabiliriz: Türk düflüncesin-de her evin, her ailenin, her boyun bira¤ac› vard›r.(19) Bu a¤aç orada hemHan’› hem de Tanr›’y› sembolize ederdi.Han ve bey soyunun birer a¤ac› vard›.Bu kifliler ölünce a¤açlar da kururdu ve-ya kesilirdi. A¤aç, Han’› dolay›s›yla dev-leti de sembolize etti¤i için ayn› zaman-

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 25

da orada Gök Tanr›’n›n hükümleriningeçerli oldu¤unun göstergesiydi. A¤açayn› zamanda neslin devam›n›n iflareti-dir. Uruz as›l›rsa a¤aç yok olacakt›r.Uruz’un elinde art›k Tanr› hükmü geç-meyecektir; nesil ve devlet yok olacakt›r.

Bu ev a¤ac› motifini “Kam Pürenüño¤l› Bams› Beyrek Boy›”nda da görürüz.Beyrek tutsakl›ktan dönüp baba yurdu-na gelirken flöyle bir ifade geçer: “… An-dan babas›nuñ ordus›na geldi. Meger iv-leri öñinde bir böyük a¤aç var idi, dibin-de bir yahfl› b›ñar var idi.”(20)

Bu ifade ile Uruz’un “Bizim ilde ge-rek idin a¤aç” sözü birbiriyle ilgilidir.Belirtti¤imiz gibi, Türk düflüncesindeher evin kutsal bir a¤ac› vard›r. Bu, o ev-de Tanr› “kut”unun, k›sacas› Tanr›’n›noldu¤unun göstergesidir. ‹nanca göre, bua¤aç, dolay›s›yla Tanr› orada oldu¤u içino evde bolluk ve bereket, iyilik ve güzel-lik var demektir. Ayn› zamanda o ev,emin yerdir; s›¤›n›lacak, misafir oluna-cak yerdir. Çünkü orada Tanr› vard›r;Tanr›’n›n oldu¤u yerde de kötülük ol-maz.

Soylama “Kara hindî kullar›ma bu-yurayidim; Seni parça parça do¤rayalaridi, a¤aç”(21) ifadeleriyle bitmektedir.Bu ifadelerin ön mânâs› aç›kt›r. Uruz,“e¤er seni do¤ratsayd›m, beni asamaya-cakt›n” demek istiyor. Arka mânâs›n› iseflöyle açabiliriz: Dede Korkut hikâyeleri,Türklerin ‹slâmiyeti kabûl ettikleri dö-nemin eseridir. ‹slâmla birlikte bütüneski inançlar terkedilmifl; onlar›n göster-geleri de yok edilmifltir. Buradaki “Karahindi” ifadesiyle Müslümanlar kasdedil-mektedir. E¤er Uruz, a¤ac›n kendisi içinifade etti¤i mânây› söylemifl olsayd›; oa¤aç yok edilirdi. Uruz, burada a¤aca,yani onun sembolize etti¤i Tanr›s›naküsmüfltür. Esas›nda Türk düflüncesin-de Tanr›’ya isyan da zaten yoktur. Çün-

kü Türk’ün yarat›l›fl›n›n gayesi Tanr›’yahizmettir: Tanr› yolunda olmakt›r. Türkolsa olsa Tanr›s›na küser.

Dede Korkut’un “Basat’›n TepegöziÖldürdügi Boy”da da kutsal a¤aç moti-fiyle karfl›lafl›r›z. Basat’›n Tepegöz’e kar-fl› söyledi¤i afla¤›daki sözler bu motifiyans›t›r:

“Kalarda koparda yerim gün ortaç!

Karan¤u dün içre yol azsam, umum Allah!

Kaba alem götüren Han›m›z Bay›nd›r Han!…

Atam ad›n sorar olsan, kaba a¤aç!

Anam ad›n der isen ka¤an arslan!

Benim ad›m sorar isen, Uruz o¤lu Ba-

sat’t›r!”(22)

Basat’›n bu sözleri ilk dönem Türkdüflüncesi aç›s›ndan oldukça önemlidir.Basat, atas› olarak kaba a¤ac› göster-mektedir. Neden “kaba a¤aç” Basat’›natas›d›r? Türk inanc›na göre yukar›dada belirtti¤imiz gibi Hakan ve beyler, budünyaya Tanr› taraf›ndan gönderilmifl-lerdir. Mitolojide Tanr›, hakanlar› genel-likle a¤aç yoluyla gönderir.(23) Buradaki“kaba” ifadesinin izah›n› daha sonrayapmaya çal›flaca¤›z. Belirtti¤imiz gibia¤aç, yeryüzünde Tanr›’n›n gölgesi; sem-bolüdür. Ayn› flekilde hakan da O’nuntemsilcisidir.(24) Bu sözlerle Basat, ken-disinin kutsal a¤aç yoluyla Cennet’tendolay›s›yla Tanr›’dan geldi¤ini; bu yollada Tepegöz’ün k›rdaki bir p›nardan, Ce-hennem’den dolay›s›yla fieytan’dan gel-di¤ini belirtmeye çal›fl›r. Bir örne¤iniO¤uz Ka¤an destan›nda da gördü¤ümüzbu Türk’ü yok etmeye çal›flan canavar,tepegöz tipi; kötülü¤ün temsilcisidir. Mi-tolojide kötülü¤ün merkezi fleytand›r.O¤uz Ka¤an’da ve Dede Korkut’taTürk’ü bu canavardan kurtaran kahra-manlar ise iyili¤in temsilcisidirler. Mito-lojide mutlak iyi, Tanr›’d›r. Dolay›s›yla

Y›l: 12 Say›: 47

26 Milli Folklor

Tepegözle Basat’›n mücadelesinde biz,ayn› zamanda Tanr›yla fleytan›n müca-delesini görmekteyiz.

Tekrar “Atam ad›n sorar olsan, ka-ba a¤aç” ifadesine dönecek olursak; buifadenin henüz flamanizm ve budizmdinlerinin tesirinin görülmedi¤i GökTanr› inanc› dönemine ait bir motif oldu-¤unu söyleyebiliriz. Türk mitolojisindea¤açtan do¤ma motifi yoktur. Kahra-manlar, a¤aç yoluyla Cennet’ten gelmek-tedir.(25) A¤açtan do¤ma daha sonrakidönemlerde ortaya ç›kar.(26) Türk’ünTanr›s› insan formunda de¤ildir; dolay›-s›yla do¤ma-do¤urma gibi yarat›lm›fll›közelliklerine sahip de¤ildir. Yani O, “lemyelid ve lem yûled” ve “teñri teg teñgri’debolm›s”t›r.(27)

Dede Korkut Hikâyelerinde en çokgörülen ifadelerden biri “Kölgelüçe kabaa¤acuñ kesilmesün” ifadesidir. DedeKorkut, hikâyelerin sonunda ortaya ç›-kar ve O¤uz’a “yöm” (nasihat, ö¤üt) ve-rir. “Dirse Han ogl› Bu¤aç Han Boy›, Sa-lur Kazanuñ ‹vi Ya¤malandug› Boy”,“Kam Pürenüñ O¤l› Bams› Beyrek Boy›”,“Kazan Big O¤l› Uruz Bigüñ Tutsak Ol-du¤› Boy”, “Duha Koca O¤l› Delü Dum-rul Boy›”, “Kaz›l›k Koca O¤l› Yigenek Bo-y›”, “Begil Ogl› Emrenüñ Boy›” gibi bir-çok “boy”da bu ifade geçmektedir.(28)

“Karlu kara taglaruñ y›k›lmasun,

Kölgelüçe kaba a¤acuñ kesilmesün,

Kam›n akan görklü suyuñ kur›masun”(29)

“Salur Kazanuñ ‹vi Ya¤maland›¤›Boy”da geçen bu duada da görüldü¤ü gi-bi, bu tip “yöm” lerde da¤, a¤aç ve su üç-lemesi vard›r. Bu üçlemedeki üç unsurda Cennet’le dolay›s›yla Tanr›’yla ilgili-dir. Türk düflüncesinde kutsal da¤›n zir-vesiyle kutsal a¤ac›n dallar› Cennet’eulaflmaktad›r. Kutsal su da Cennet’ten

ç›k›p tekrar Cennet’e dönmektedir.(30)Bu dualardaki ana düflünce fludur: Se-nin ilinin kutsallar›n›n, tanr›sallar›n›nCennet’le Tanr›yla iliflkisi kesilmesin.Yani Tanr›’dan kut alm›fl olan bu kutsal-lar sürekli senin ilinde olsun. ‹nanca gö-re, Tanr› kutunun oldu¤u yerde Tanr›var demektir. Tanr›’n›n oldu¤u yerde deiyilik, güzellik, bolluk, bereket, huzurvard›r.

Türk düflüncesine göre, kutsal›n ya-ni Tanr›sal›n olmad›¤› yerde fleytan gö-rülür. O zamanda orada kötülük, çirkin-lik, yokluk hakim olur. Bu anlay›flla ba-k›nca Dede Korkut, bu dualar›nda O¤uzülkesindeki Tanr› kutunun yok olmama-s›n›, dolay›s›yla orada fleytan›n hakimolmamas›n› dilemektedir.

“Kaba a¤aç” ifadesi, Dede Korkuthikâyelerinin baz› kahramanlar›n›n söz-leri aras›nda da görülür. “Kam PürenüñO¤l› Bams› Beyrek Boy›” ve “Kazan BigO¤l› Uruz Bigüñ Tutsak Oldu¤› Boy” ile“Uflun Koca O¤l› Segrek Boy”›nda görü-len bu ifadeler, temel felsefe itibar›ylayukar›da belirtti¤imiz Dede Korkut’unduas›yla ilgilidir. Bununla birlikte temelfelsefede benzerlik görülse de aralar›ndaaz da olsa fark vard›r. Bu hikâyelerde“kutsal”›n dünyas›na beyler ve beylerino¤ullar› da girmektedir. Yukar›da belirt-ti¤imiz gibi, Türk düflüncesine göre,Hanlar, beyler ve onlar›n o¤ullar› O¤uzülkesinde “kutsal”›n emrinde vazifelikimselerdir. Yani bir nevi bu dünyada“kutsal”› temsil etmektedirler. Bu anla-y›fl›, Dede Korkut hikâyelerinde en güzelflekilde “Kam Pürenüñ Ogl› Bams› Bey-rek Boyu” ile “Uflun Koca O¤l› SegrekBoyu”nda ve “Kazan Big O¤l› Uruz Bi-güñ Tutsak Oldu¤› Boy”da görürüz.

Beyrek, yedi y›l kald›¤› esarettenkurtulup eline dönerken “ozan” k›l›¤›na

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 27

bürünür ve yolda k›z kardefliyle karfl›la-fl›r. K›z kardefli O’na:

“ Karflu yatan kara ta¤um y›k›lupdur,

Ozan senüñ haberüñ yok.

Kölgelüçe kaba a¤acum kesilüpdür,

Ozan senüñ haberüñ yok.” der.

Bu söyleyiflte Bey soyundan gelenBeyrek, O¤uz elinde “kutsal”›n sembolüolarak gösterilmifltir. Beyrek, burada“kutsal”›n di¤er bir sembolü olan “kölge-lüçe kaba a¤aç”› da sembolize etmekte-dir. Adeta O¤uz elinin Tanr›yla iliflkisinisa¤layan tek varl›kt›r. Beyrek’in tutsak-l›¤›, kölgelüçe kaba a¤ac›n kesilmesi, ya-ni Tanr› kutunun O¤uz elinde yok olma-s›, dolay›s›yla O¤uz elinden Tanr›’n›n çe-kilmesi olarak verilmektedir. Beyrek’indolay›s›yla Tanr›’n›n olmad›¤› O¤uz elin-de art›k kötülük, kargafla vard›r; yanifleytan vard›r. Kazan Big O¤l› Uruz Bi-güñ Tutsak Oldu¤u hikâyedeki Uruz’unanas› Burla Hatun’un sözlerini de ayn›flekilde yorumlamak gerekir. Burla Ha-tun, o¤lu Uruz’un tutsak olmas›n›n su-çunu Kazan’da görmektedir ve ona “Köl-gelüçe kaba a¤acum kesen Kazan” de-mektedir.(32) Bu ifadenin mânâs›, Bey-rek’in k›z kardeflinin sözlerinin mânâ-s›ndan farkl› de¤ildir.

Tutsakl›ktan kurtulan Beylere kar-fl› söylenen sözlerin mânâ dünyas›n› daayn› flekilde düflünmek gerekir. K›zkar-defli, Beyrek’i tan›d›ktan sonra:

“Argap argap kara ta¤uñ y›h›lm›flidi yüceldi

ah›r;

Kanlu kanlu sularuñ so¤›lm›fl idi ça¤lad›

ah›r,

Kaba a¤acuñ kur›m›fl idi, yeflerdi ah›r” der.

“Uflun Koca O¤l› Segrek Boy›”ndada Segrek, tutsak olan kardefli Egrek’ikurtarmaya gitmek için anas›n›n yan›nagelince anas›:

“ A¤zuñ içün öleyim o¤ul,

Dilüñ içün öleyim o¤ul,

Karflu yatan kara ta¤uñ

Y›k›lm›fl idi, yüceldi ah›r

Ak›nd›lu görklü suyuñ

So¤›lm›fl idi, ça¤lad› ah›r

Kaba a¤açda tal buda¤un

Kur›m›fl idi, yeflerüp gö¤erdi ah›r” der.

Bu ifadelerde beylerin tutsakl›¤›,kaba a¤ac›n kurumas› olarak verilmek-tedir. Kaba a¤aç kurumufltur; yani O¤uzelinde Tanr›yla iliflki kesilmifl; Tanr›salyok olmufl, “kutsal” O¤uz elinden çekil-mifltir. Onlar›n tutsakl›ktan kurtulmas›,O¤uz eline tekrar Tanr› kutunun gelme-si; kutsal›n tekrar O¤uz elinde hakim ol-mas›; kargaflan›n karanl›¤›n yok olmas›;fleytan›n hakimiyetinin bitmesi olarakalg›lanmaktad›r. Kaba a¤ac›n yeflerme-siyle birlikte O¤uz eline tekrar huzur,bolluk-bereket, güzellik, iyilik yani “kut-sal” gelecektir.

Bütün bu izahlardan sonra “kölge-lüçe kaba a¤aç” ifadesinde geçen “kaba”sözüne dönebiliriz: Dede Korkut hikâye-lerinde “kaba” sözcü¤ü hem kutsal a¤a-c›n nitelemesinde geçmekte; hem kutsalda¤›n nitelemesinde, hem de kutsal›nyeryüzündeki sembollerinden biri olanbeylerle birlikte geçmektedir.(35) Beyler,“kaba” dizlerini, ökçelerini yere vurmak-tad›rlar.

Bu sözcük, Tarama Sözlü¤ü’nde“Büyük, iri, kocaman” olarak verilmifltir.Halbuki sözcük, Tarama Sözlü¤ü’ndekiörneklerde farkl› mânâlardad›r.(36)

“Kaba” hemen hemen bütün sözlük-lerde büyük, iri, yüksek, kal›n ve koca-man olarak izah edilmifltir. Bu izah, ke-limenin ön mânâs› bak›m›ndan do¤ru-dur. Fakat, mitolojik mânâ itibariyle ye-tersizdir. Tarama Sözlü¤ü’ndeki örnekle-rin tamam›n›n mânâs›, Dede Korkut Ki-tab›’ndaki “kaba” sözcü¤ünün mânâs›na

Y›l: 12 Say›: 47

28 Milli Folklor

uygundur. Yine tamam› a¤açla ilgilidir.Bu da Dede Korkut’ta geçen “kölgelüçekaba a¤aç” nitelemesinin Türk kültürübak›m›ndan ne kadar önemli oldu¤unugöstermesi bak›m›ndan önemlidir.

“Kaba” sözcü¤ü Dede Korkut Kita-b›’nda otuz dokuz defa geçmektedir.Bunlar›n tamam›na yak›n› “kutsal”›nyeryüzündeki sembolleri olan da¤, a¤açve beyle ilgilidir. Çok az› ise bunun d›-fl›ndad›r ki onlar da kutsal›n “ekber” ve“azîm” s›fatlar›yla ilgilidir. Görüldü¤üüzere Dede Korkut’ta “kaba” sözcü¤ü“kutsal”›n s›fatlar›ndan biri olarak kul-lan›lm›flt›r. Dede Korkut’taki ve TaramaSözlü¤ü’ndeki bu örneklerden hareketleTürkçe’deki “kaba” sözcü¤ünün mitolojikarka mânâs›n›n Tanr› ve Tanr›’n›n s›fat-lar› olan ulu, büyük, kocaman, yüksekoldu¤unu söyleyebiliriz. Nitekim bu mâ-nâ kültür de¤iflikli¤inden sonra da yafla-maya devam etmifl ve Türk tarikat çev-relerinde Tanr›, hal ehli olanlara “KabaTürk” suretinde görünmüfltür.(37) Ana-dolu’daki kaba a¤aç, kaba da¤, gibi yerisimlerine de ayn› mant›kla yaklaflmakgerekir.

Dede Korkut’ta kutsal a¤aç nitele-nirken “kaba” s›fat›yla birlikte kullan›-lan “kölgelüçe” sözcü¤ü de mânidard›r.Gölgeli demek olan bu sözcü¤ün mitolo-jik mânâs› oldukça derindir. Gölge s›¤›-n›lan, dem al›nan yerdir. Belirtti¤imizgibi, Türk mitolojisinde bir a¤ac›n kutsalolarak kabûl edilmesi için aran›lan özel-liklerinden biri gölgesinin genifl ve koyuolmas›d›r. “Kutsal”› sembolize eden kut-sal a¤ac›n gölgesi, genifl ve koyu olmal›-d›r. Çünkü kutsal s›¤›n›lan, korunulanfleydir. Türk mitolojisinde zorda kalanlar“kaba a¤aç”›n “kölgesi”ne s›¤›nmaktad›r-lar. Dolay›s›yla Tanr›’ya; Tanr›’n›n el-Mü’min, es-selâm ve el-müheymin” (38)s›fatlar›yla “Besmele”nin mânâs›na s›-

¤›nmaktad›rlar. Kölgelüçe kaba a¤aca s›-¤›nanlar, sadece Tanr›’n›n el-mü’min, es-selâm ve es-müheymin s›fatlar›na s›¤›n-makla kalmazlar, ayn› zamanda O’nunel-fettah, el-bâs›t, el-latîf ve el-mucîb(39) s›fatlar›na mazhar olurlar. Türk dü-flüncesinde biri zorda kald›¤› zaman,kutsal kaba a¤ac›n gölgesine s›¤›n›r vemüflkülünü açmas› için Tanr›’ya yalva-r›r. Tanr› da yukar›daki s›fatlar›na uy-gun olarak onun müflkülünü çözer.

Sonuç olarak flunu diyebiliriz: Mito-loji araflt›rmalar›nda sadece kelimelerinlügat mânâs›na bakmak yeterli de¤ildir.Bu kelimelerin ayn› zamanda arka mâ-nâlar›na, kültürel mânâlar›na bak›lma-l›d›r. Dede Korkut hikâyelerini de ayn›mant›kla ele al›p incelemek gerekir.

NOTLAR:* Yaz›, 21-26 Aral›k 1998’de Bak›’da düzenlenen

‹kinci Milletler Aras› Dede Korkut Kollok-

yumu’nda bildiri olarak sunulmufltur.

1. Mythos, eski Yunan dilinde “söz” demektir.

Ad›ndan da anlafl›laca¤› üzere mitoloji, sözle il-

gilidir. Bu konuda daha genifl bilgi için bkz: Az-

ra Erhat, Mitoloji Sözlü¤ü, ‹stanbul 1978, 5;

Kemal Abdullah, Gizli Dede Korkut, ‹stan-

bul 1997, 44-82, 84-105.

2. Baz› araflt›r›c›lar, mitolojik düflünceyi Bat› dil-

lerindeki “legenda” teriminin dünyas›nda, yani

tarihî flahsiyetlerin hayatlar›nda, onlar›n tec-

rübelerinde aramaktad›rlar. Halbuki mitoloji,

kelime mânâs›ndan da anlafl›laca¤› üzere dü-

flüncenin, inanc›n serüvenidir.

3. Dilimizdeki cenaze kald›rmak, gö¤ermek gibi

fiillerle; Tanr› Da¤›, Miñgi Tav, Nur Ata, Baba-

da¤, vb. yer adlar›yla ilgili bir çok sözcük buna

örnek gösterilebilir.

4. A¤aç kültü hakk›nda daha genifl bilgi için bkz:

James S. Frazer (çev. Mehmet H. Do¤an), Alt›n

Dal-Dinin ve Folklorun Kökleri-I, ‹stanbul

1991, 1-110.

5. Bkz. Abdülkadir ‹nan, Tarihte ve Bugün fia-

manizm-Materyaller ve Araflt›rmalar, An-

kara 1972, 13-21; Bahaeddin Ögel, Türk Mito-

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 29

Y›l: 12 Say›: 47

30 Milli Folklor

lojisi-Kaynaklar› ve Aç›klamalar› ile Des-

tanlar, 1, c., Ankara 1971, 419-493; Emel Esin,

“Ötüken Y›fl” Türk Sanat›nda A¤açl› Da¤ Hak-

k›nda Notlar”, Ats›z Arma¤an›, ‹stanbul

1976, 147-186.

6. Daha genifl bilgi için bkz: Bahaeddin Ögel,

Türk Mitolojisi-Kaynaklar› ve Aç›klama-

lar› ile Destanlar, 2. c., Ankara 1995, 478-

479; ‹nan, Tarihte ve Bugün fiamanizm, 64;

Ögel, Türk Mitolojisi, 1, 90-92; Radlof, Sibir-

yadan, 2. c., Ankara 1964, 7; G. V. Ksenofon-

tov, fiamanizm-‹zbrann›e Trud›, Yakutsk

1992, 41; L. P. Potapov, Altayskiy fiamanizm,

Leningrad 1991, 26-27.

7. Türk dünyas›n›n her yerinde kutsal olarak ka-

bul edilen a¤açlar›n tamam› bu vas›flardan en

az birine sahip olmak zorundad›r. Bunu bütün

örnekler teyit etmektedir.

8. Dede Korkut’ta a¤aç kültünün yan›nda Gök

Tanr› inanc›n›, su, da¤, atefl kültlerini vs. gör-

mek mümkündür.

9. Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitab› – I,

Ankara 1958, 108-109.

10. Dede Korkut hikâyelerindeki ‹slâmiyet ile fia-

manizm inançlar›n›n çat›flmas› hakk›nda daha

genifl bilgi için bkz. M.Bilgin Saydam, Deli

Dumrulun Bilinci – Türk ‹slâm Ruhu Üze-

rine Bir Kültür Psikolojisi Denemesi, ‹s-

tanbul 1997; Kemâl Abdullah, Gizli Dede

Korkut, ‹stanbul 1997; Ä. Margulan, “Korkut

Ata Ömiri Men Epsanalar›”, Culd›z, 3, 1983,

139-166.

11. M. Ergin, age, 109.

12. Daha genifl bilgi için bkz. Sait Bafler, Gök Tan-

r›’n›n S›fatlar›na Esmâ-ü’l – Hüsna Aç›s›n-

dan Bak›fl, ‹stanbul 1991.

13. M. Ergin, ay.

14. Dünya a¤ac› için bkz. B.Ögel, Türk Mitoloji-

si–II, 480-481; Manas Entsiklopediya–I,

Biflkek 1995, 127; Jean – Paul Roux (çev. Prof.

Dr. Aykut Kazanc›gil), Türklerin ve Mo¤olla-

r›n Eski Dini, Ankara 1994, 123.

15. A.‹nan, age, 187.

16. M.Ergin, age, 109.

17. Daha genifl bilgi için bkz. Bahaeddin Ögel,

Türk Kültürünün Geliflme Ça¤lar›, ‹stan-

bul 1988, 571-610.

18. O¤uz Ka¤an destan›nda O¤uz Ka¤an’›n a¤z›n-

dan flu sözler verilir:

“Nice dostlar güldürdüm!

Ben ödedim çok flükür!

Borcumu Gök Tanr›’ya!

Veriyorum art›k ben, sizin olsun bu yurdum!”

B. Ögel, Türk Mitolojisi – I, 127.

19. Bkz. B.Ögel, Türk Mitolojisi – II, 468.

20. M.Ergin, age, 138.

21. M.Ergin, age, 109.

22. M.Ergin, age, 214.

23. Uygurlar›n Türeyifl efsanesinde bu inanc› aç›k-

ça görürüz. Daha genifl bilgi için bkz. H.N. At-

s›z, Türk Edebiyat› Tarihi, ‹stanbul 1992,

78.

24. B.Ögel, Türk Kültürünün Geliflme Ça¤lar›,

ay.

25. B.Ögel, Türk Mitolojisi – I, 101; II. cilt, 483.

26. Bkz. 25 numaral› dipnot.

27. ‹hlas suresi, 3. ayet.

28. M.Ergin, age, 184, 206, 225.

29. M.Ergin, age, 115.

30. B.Ögel, Türk Mitolojisi – II, 315-421; 423-

464.

31. M.Ergin, age,140.

32. M.Ergin, age,173.

33. M.Ergin, age, 150.

34. M.Ergin, age, 227.

35. M. Ergin, age, 11, 13, 20, 21, 24, 35, 36, 46, 50,

53, 66, 67, 91, 97, 104, 117, 122, 129, 131, 136,

149, 154, 169, 188, 202, 212, 231, 232, 253, 258,

268, 269, 277, 278.

36. Tarama Sözlü¤ü – IV, Ankara 1969, 2143.

37. A. Yaflar Ocak, Bektafli Menak›pnamelerin-

de ‹slâm Öncesi ‹nanç Motifleri, ‹stanbul

1983, 111-112.

38. S. Bafler, age, 37-39.

39. S. Bafler, age, 46, 51, 57.

Milli Folklor 31

Bu makalemizde önce l927 y›l›ndaTürk Halk Bilgisi Derne¤i taraf›ndanneflredilen Halk Bilgisi Toplay›c›lar›naRehber (Ankara 1927) isimli eserin ha-z›rlan›fl mâceras›ndan ve daha sonra daayn› y›l Türk Yurdu’nda neflredilen birk›sa yaz›n›n muhtevas›ndan ve bu yaz›-n›n Türk folklor tarihi içerisindeki yeriile etkilerinden söz edece¤iz. Konu bu fle-kilde s›n›rland›rd›r›ld›¤› için, bu yaz›da,bafllang›c›ndan l920 y›l›na kadarki dö-nemde Türk folklor hareketlerinin geli-flim tarihi üzerinde durulmayacakt›r.(Buhususta bk. Y›ld›r›m l998a:43-60; Öz-türkmen l998:19-39; Tan l997: 21-24).

Türkiye Cumhuriyeti Devleti l920y›l›nda Maarif Vekâleti içerisinde bir bi-rim olarak kurulan “Hars Dairesi” vas›-tas›yla ülkenin dört bir yan›ndan Türkfolklor ürünlerinin tesbiti, toplanmas› vekayda geçirilmesi için bir tak›m faaliyet-lere giriflir (Y›ld›r›m l998b:61). Bu daire-nin faaliyetleri esnas›nda, bir derlemeprogram› haz›rlan›p haz›rlanmad›¤› ko-nusunda bilgi sahibi de¤iliz. Bu hususunMillî E¤itim Bakanl›¤› arflivlerindenaraflt›r›l›p gün ›fl›¤›na ç›kar›lmas› gerek-mektedir.

Sadece Mûsa Süreyya Bey’in 1922y›l›nda Anadolu halk türkülerini derle-mek maksad›yla haz›rlad›¤› 14 soruyuiçeren ve 2000 küsûr tane bas›larak Ma-arif Vekâleti arac›l›¤›yla Anadolu’nun

her taraf›na gönderilen bir çal›flmadansöz edilebilir (Bk. Kösemihal 1928:157-158; Sakao¤lu l985:86-90). ‹stanbul Be-lediye Konservatuvar›/Dârü’l-elhân’›n1926, 1927, 1928 ve 1929 y›llar›nda dü-zenledi¤i dört derleme gezisi ve bunlar›nsonuçlar› da Türk folklor araflt›rmalar›tarihi için önemli çal›flmalar olarak zik-redilebilir(Ülkütafl›r 1973:32-33). 1929y›l›ndaki derleme gezisinin “ilk” oldu¤ukaynaklarda ileri sürülmektedir(Ülkü-tafl›r l973:30-36; Sakao¤lu l988:83). Hal-buki l9l7 y›l›nda Millî Talim ve TerbiyeCemiyeti’nin düzenledi¤i gezi, ondan do-kuz y›l önceye tekabül etmektedir ve do-lay›s›yla “ilk” s›fat›n›n bu derleme gezi-sine verilmesi daha uygun olacakt›r(Buhususta bk. Görkem l993:82-87).

Türkiye’de folklor ürünlerinin der-lenmesiyle ilgili ilk yaz› Ziya Gökalp’eaittir (Ziya Gökalp l922). O, “UsûllereDâir: Halk›yyât I. Masallar” isimli yaz›-s›n› Diyarbak›r’da, Küçük Mecmua’daneflretmifltir. Ziya Gökalp yaz›s›nda ma-sallar›n derlenmesiyle ilgili -devrine gö-re- önemli tesbitlerde bulunmufltur de-nebilir (Bk. Sakao¤lu l985:82; Sakao¤lul988:57). Fakat bu makaledeki tesbitle-rin sistematik oldu¤unu söylemek zor-dur.

Türkiye Cumhuriyeti’nde do¤rudando¤ruya Halk Edebiyat› ürünlerinin der-lenmesiyle ilgili fikirler beyan eden kifli-

1927 YILINDA TÜRK YURDU’NDA NEfiRED‹LEN “[ÖZBEK] HALK EDEB‹YATI NASIL TOPLANMALI”

‹S‹ML‹ YAZI MÜNASEBET‹YLE

Doç.Dr. ‹smail GÖRKEM*

* Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü- KAYSER‹.

lerin bafl›nda Hâmit Zübeyir [Koflay] gel-mektedir. Yay›nlad›¤› üç makalesi, Ma-car etno¤rafya uzman› Szendrei Zsig-mond’un bir eserinden “serbest” olaraktercüme edilmifltir(Koflay 1925a, 1925b,1926. ‹lk iki makale için ayr›ca bk.Koflayl974:41-50). Bu yaz›lar›n ilkinde(Koflay1925a; l974:40-41) derleme meselesi “et-no¤rafya” ve “folklor” olarak iki ana bafl-l›k alt›nda, ilki 11, ikincisi 13 madde ha-linde ele al›nm›flt›r. ‹kinci yaz›da ise (Ko-flay 1925b; l974:46-50), folklor çal›flmala-r› befl bölüme ayr›larak incelenmifltir.Koflay son yaz›s›nda ise (Koflay 1926),“Halk edebiyat›n›n a¤›zdan a¤›za dola-flan, bedi’î k›ymeti hâiz bilgileri toplar-ken, âvâm›n/adam›n a¤z›ndan iflitti¤i-miz gibi kay›t hususuna dikkat eder veusûle riâyet için zîrde tafsil edilen prog-rama göre/afla¤›daki sual cetveline göre”hareket edersek baflar›l› olaca¤›m›z›kaydetmektedir(Sakao¤lu 1985:85; Ko-flay 1974:21). “Toplay›c›lara MahsusSu’al Cetveli” isimli rehber, “Halk edebi-yat›, halk dili, halk mûs›kîsi” ile “Halkitikadât› ve hurâfât ile kar›fl›k âdât” anabafll›klar› alt›nda 15’er alt bafll›¤a ayr›l-m›flt›r. (Koflay’›n makalelerinin bir de-¤erlendirmesi için bk.Sakao¤lu l985:83-86; l988:57-58).Türk Halk Bilgisi Derne-¤i’nin “ilmî encümen” üyesi olan HâmitZübeyir Bey’in yaz›lar›ndan dergide hiçsöz edilmemesi ilgi çekicidir (Bk. Düz-gün 1997b:115).Koflay’›n folklor ve et-no¤rafya ürünlerinin derlenmesi husus-lar›n›, Türkiye’nin flartlar› ve özellikleri-ne uygun bir tarzda sistematik olarakele ald›¤› söylenebilir. (Bu çal›flmalar›n›Koflay sonradan kitaplaflt›rm›flt›r. Bk.Koflay 1932).

Fakat Ziya Gökalp’›n söz konusumakalesi önemine binâen Halk BilgisiMecmuas›’nda 1928 y›l›nda tekrar nefl-redilmifltir(Bk.HBM 1928: 22-26). Dergi

yönetimi, bu yaz›y› neflrederken bafl›nakoyduklar› k›sa aç›klamada Ziya Gö-kalp’› “millî ve harsî uyanmam›zda bü-yük tesiri olan üstad›n ad›n› hürmet veflükran duygular›yla anmam›za vesileveren[olan]” ifadeleriyle de¤erlendir-mekte ve “dernekçiler[in] bu yaz›da ken-dileri için büyük faydalar› ve irfladlar›olacakt›r” demektedirler (HBM 1928:22).

Halk Bilgisi Toplay›c›lar›na Rehberismiyle daha sonra neflredilecek eserinhaz›rlanmas›, bir “ilim heyeti”ne tevdiedilir. Bu husustaki bilgiler, “Derne¤inBirinci Kongresi” isimli haberde yer al-maktad›r (HBM 1928:184-185). Derne-¤in ilk kongresi kuruluflundan dört aysonra, -18 Mart 1928’de- yap›lm›flt›r. Ha-z›rlanacak bu eser, “müessesenin[derne-¤in] ilmî ve mânevî cephesini te’sis vetakviye edecek bir mesâî rehberi” niteli-¤inde olmal›d›r. Yönetim kurulu karar›y-la bu eserin -1 Kas›m l927’de dernek fa-aliyete geçtikten hemen sonra- haz›rlan-mas› için, “Millî Talim ve Terbiye ReisiMehmed Emin, Millî Talim ve TerbiyeHeyeti âzâs›ndan ‹hsan, R›dvan Nafiz,Avni, K›z Lisesi Müdürü ‹smail Hikmet,Orta Muallim Mektebi Müdürü Ali R›za,Kütüphaneler Müdürü Hasan Fehmi[Turgal], Etno¤rafya Müzesi Mütehass›-s› [Dr. Jul] Mesarofl, Müdür Hâmid Zü-beyir [Koflay] Beyefendilerden müteflek-kil ilmî bir heyet” görevlendirilir. Söz ko-nusu heyet üyeleri, “dernek mesâîsineesas olacak rehberin, içtimâda[toplant›-da] haz›r bulunmayan mütehass›s Mesa-rofl Bey’den tanzimini ricaya karar” ve-rir. Millî E¤itim Bakanl›¤›’n›n “harsî veetnografik mesâisini tenvire memur vebu iflte mütehass›s olan mûmâ-ileyhün[yukar›da ad› geçen kifliler]”, ilk kongre-de dernek üyelerine söz konusu rehberinhaz›rlanmak üzere oldu¤unu bildirirler.

Y›l: 12 Say›: 47

32 Milli Folklor

Dergide, “bu umûmî içtimâ’›n sâiklerin-den bafll›cas›n›n bu meseleyi [rehber ki-tap haz›rlanmas› meselesini] düflünmekoldu¤u” da özellikle belirtilmektedir. Fa-kat ifl uzad›¤› için dernek yönetim kuru-lu, kongreden sonra ifli üzerine al›r verehber ayn› y›l -1927 y›l›nda- yay›nla-n›r(HBM 1928:184. Bk. Rehber 1927).

Halk Bilgisi Mecmuas›’nda yer alanbu ifadelerden, rehber kitap haz›rlamak-la görevlendirilen heyetin ifli a¤›rdan al-d›¤› anlafl›lmaktad›r. Halbuki ayn› heyetüyesi Hâmit Zübeyir Bey’in bu husustadaha önceden neflredilmifl -Macar folk-lorcular›ndan mülhem- üç makalesi bu-lunmaktayd› (Bk. Koflay 1925a; 1925b;1926).

Söz konusu rehberin dernek “yöne-tim kurulu” taraf›ndan haz›rland›¤› be-lirtilmesine ra¤men, bir araflt›rmac›, “ki-tapta yer alan izahnâmeler d›fl›ndaki k›-s›mlar”›n ve eserin “haz›rlanmas›ndakieme¤in F›nd›ko¤lu’na ait oldu¤u”nu(Düzgün 1977a:68); ayr›ca eseri “Ziyaed-din Fahri’nin tercüme yoluyla ortayakoydu¤u”nu belirtmektedir (Düzgün1997b:113-114). Rehberde yer alan “HalkBilgisi’nin Kadrolar›” bafll›kl› ikinci k›s-m›n haz›rlanmas›nda Alman folklorcula-r› Hoffmann Krayer ve Arnold van Gen-nep, edebiyatla ilgili k›s›mlar da Frans›zfolklorcu Millien’den “iktibas ve tevsi’”edilmifltir [geniflletilmifltir] (Rehber1928: 41-42). Kitapta, söz konusu Avru-pal› folklorcular›n “folklor yöntemine da-ir çizdikleri çerçeveden esinlenerek folk-lorun kapsad›¤› alanlar”, “kulland›¤›yöntemler”, ‘amac›’ ile folklor türlerineait ayr›nt›l› bilgiler yer almaktad›r (Öz-türkmen 1998:59).

Derne¤in esas gayesi, folklor derle-melerini, yurt çap›nda açaca¤› flûbeleryard›m›yla “örgütlemek”tir (Öztürkmen1998:56). Söz konusu derne¤in yay›n fa-

aliyetlerinden ilki Halk Bilgisi Toplay›-c›lar›na Rehber isimli eserin neflredilme-sidir. Bu eserin niçin kaleme al›nd›¤›dergide flöyle anlat›lmaktad›r:

“Dernek Rehberi- Anadolu’nun hertaraf›ndan dernek gayesine karfl› göste-rilen alâkalar ve vukubulan her icatlararas›nda bir Halk Bilgisi Rehberi ihtiya-c›n› yak›ndan gören ve düflünen dernek,hemen bu ifli baflarmay› düflündü ve reh-beri haz›rlay›p neflretti. Rehberin 1500nüshas› Maarif Vekâleti’ne al›narak vi-lâyetlerde teflkil edilen söz derleme yu-valar›na gönderilmifltir. Mütebâkî birrehber de dernekçe, Halk Bilgisi alâka-dar›na ve âzâlar›na verilmifltir. Rehbe-rin nüshas› kalmad›¤›ndan yak›ndaikinci tab’›n›n neflredilmesi muhtemel-dir.”(HBM 1928:188).

Eserin haz›rlanmas›nda, Koflay’›nyukar›da söz konusu edilen çal›flmala-r›ndan yararlan›lmad›¤› gibi, afla¤›dade¤erlendirece¤imiz ve büyük bir ihti-mâlle Abdülkadir ‹nan taraf›ndan haz›r-lanan yaz›dan da yararlan›lmad›¤› ka-naatindeyiz. Çünkü HBM’n›n “M.R.”[Mahmud Râg›b Kösemihal] taraf›ndankaleme al›nan yaz›s›nda (HBM 1928:174) ve “Türk Yurdu”nun halkbilimi aç›-s›ndan de¤erlendirildi¤i bir di¤er yaz›da(HBM 1928:181-182) “Halk Edebiyat›Nas›l Toplanmal›” isimli makaleden sözedilmemektedir. Zaten Koflay’›n çal›flma-lar›ndan yararlan›lm›fl olsayd›, bu çal›fl-mas›n› Hâmid Zübeyir Bey daha sonramüstakil bir kitapç›k halinde yay›nlamagere¤ini de duymayacakt›(Bk. Koflay1932).

* * *Özbekistan Cumhuriyeti Halk Ma-

arif Komiserli¤i taraf›ndan ç›kar›lan“Maarif ve Okutguç›” dergisinin 6. say›-s›nda yer alan “elle”[ninni]ler, Türk Yur-du’nda(1927) “A.B” imzas›yla ve “Özbek

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 33

Halk Edebiyat› Örnekleri” ismiyle ya-y›nlan›r(Türk Yurdu l927a: 524-526). Ya-z›n›n sonunda “A.B.” fleklinde k›salt›lanimzan›n “Abdullah Battal Taymas”(l883-l969)’a ait oldu¤unu san›yoruz.

Abdülkadir ‹nan, önceleri Baflkurt,daha sonralar› ise Altay, Kazak, K›rg›z,Özbek ve bütün Türk kavimlerinin folk-lor ve etno¤rafyas› üzerinde çal›flmayabafllam›flt›r. 1926 y›l›nda Türk Yur-du’nda “Türk fiamanizmine Dair”(c.IV,nr19, Temmuz 1926, s.25-34) ve “TürkMitolojisinde ve Halk Edebiyat›nda Ka-d›n” (c.IV, nr.22, Teflrin-i evvel/ Ekim1926, s.305-313) isimli makaleleri “Bafl-k›rdistanl› Abdulkadir” ismiyle yay›n-lanm›flt›r. ‹mzas›z olan “Halk Edebiyat›Nas›l Toplanmal›” adl› yaz›n›n AbdullahBattal Taymas’a ait olmas› bizce zay›fbir ihtimâldir. Bu yaz›n›n da Abdülkadir‹nan taraf›ndan Türkiye Türkçesi’ne ak-tar›lm›fl olmas› kuvvetle muhtemeldir(Bk. Ek). Türk Ocaklar›n›n yay›n organ›olan Türk Yurdu’nda bu tür yaz›lar›n yeralmas›, oca¤›n 1926 y›l›nda merkez vetaflra flûbeleri aras›nda koordinasyonusa¤lamak maksad›na yönelik olarak nefl-redilen “Türk Ocaklar› Mesai Progra-m›”nda yer alan “Türk kültürünü ‘unu-tulmaktan’ ve ‘yok olmaktan’ korumayayönelik” folklora ait tespitlerle ilgili-dir(Bk. Öztürkmen 1998:51).

Türk Halk Bilgisi Derne¤i’nde 1928y›l›ndan itibaren “ilmî komisyon üyeli¤i”yapan ‹nan’›n bu “aktarma”s›ndan der-ne¤in yay›n organ› Halk Bilgisi Mecmu-as›’nda söz edilmemektedir. Halbukidergide yay›nlanan “Yürüyece¤imiz Yol”bafll›kl› yaz›da flu ifadeler yer almakta-d›r: “Biz bir taraftan malzemenin topla-n›fl ve tedkik edilifl tarzlar›n›, usûllerinigösterirken, di¤er taraftan müdekkikle-rimize halk bilgisi meselelerine karfl› il-min esas fli’âr› olan âzamî müsâmaha ve

tahmin düflüncesinin kullan›lmas›n›,kat’î hükümlerden sak›n›lmas›n› tavsiyeedece¤iz. Bugünkü ilim erbab›m›z›n va-zifesi folklor sahas›nda halk bilgisininmahiyetini izahtan, onun hakk›nda na-zariyeler yorunmaktan [ortaya koymak-tan] ziyade, halk bilgisi malzemesinitoplamak, sâd›k bir tarzda onlarama’kes olabilmektir.”(HBM 1928:2). Buifadelere ra¤men, Türk Yurdu’nda yay›n-lanan yaz›dan Halk Bilgisi Mecmu-as›’nda söz edilmemesi bize oldukça dü-flündürücü gelmektedir.

* * *Özbek Orkatifl Komitesi/Özbekis-

tan ‹lmî Merkezi’nin Halk Edebiyat› ileu¤raflanlara yararl› olmak maksad›yla -1927 y›l›ndan evvel, tahminen 1925 veya1926 y›llar›nda- bir “talimat/düstûrü’l-amel” haz›rlay›p neflretmifl olmas› ol-dukça önemlidir.

Söz konusu “talimat”› incelemedenönce, Özbekistan’daki 1927 y›l›na kadarolan folklor faaliyetlerine bir göz atmakyararl› olacakt›r:

Özbekistan’daki folklor faaliyetleri,Avrupa’da bafllayan folklor hareketinin“Rusya’ya yans›mas› ve Rus folklorcula-r›n bu alanda yapm›fl oldu¤u çal›flmalar-la” bafllayarak geliflmifltir. Böylece dahaXIX. yy.›n sonlar›nda, folklor ürünlerinibilimsel bir tarzda toplay›p yay›nlamakmaksad›yla “yeni çal›flmalar bafllar vebunun sonucu olarak da yeni düflüncelerve ekoller” ortaya ç›kar.(Ç›nar 1996:19).1917 Ekim ‹htilâli sonras›nda “Rusyadahil, Sovyetler Birli¤i’ni oluflturan bü-tün cumhuriyetlerde folklor konusunda-ki araflt›rma, inceleme ve derlemelereayr› bir önem verilir. Bu; Komünist Par-tisi’nin halk içinde yer edinme, derlenenmalzemeleri propoganda amaçl› olarakkullanma, folklordan yararlanarak kitle-leri yönlendirme ve denetleme siyasetine

Y›l: 12 Say›: 47

34 Milli Folklor

uygun düfler. Parti kararlar› çerçevesin-de oluflturulan komiteler, bu alanda pekçok çal›flma gerçeklefltirir” (Ç›nar1996:20).

1918 y›l›nda, folklor ürünlerini der-leme ve onlardan yararlanma ifli Türkis-tan Halk E¤itim Komisyonu’nun uhde-sindedir. Meselâ ayn› y›l-1918 y›l›nda-“Maarif “ dergisinin ilk say›s›nda, “folk-lorun yap›s›, özelli¤i, konular›” ele al›na-rak, “derleme teknikleri” hakk›nda ay-r›nt›l› bilgiler verilir (Ç›nar 1996:20).1922 y›l›nda Özbek bilim gruplar› mer-kezîlefltirilir ve ayn› y›l bu gruplar vegrup baflkanlar›, “folklorun de¤iflik alanve türlerinde” derlemeler yaparak “pekçok masal, halk fliiri, bilmece ve bulma-ca, atasözü ve destan metni” derler. Bun-lardan atasözü ve deyim derlemeleri1923, “Aflulalar” isimli kitap ise 1925 y›-l›nda yay›nlan›r. 1917-1925 döneminde“esas hedef”, Özbek folklorunun “toplan-mas›” ve “ö¤renilmesi”dir. (Ç›nar 1996:21).

18 Haziran 1925 tarihinde RusyaKomünist Partisi ald›¤› bir kararla,“partinin sanat ve edebiyat alan›ndakisiyaseti” do¤rultusunda, parti siyaseti-nin hâkim k›l›nmas› için “sanat ve edebi-yattan yararlanma” yoluna gider. Buaraflt›rmalara Özbekistan Halk E¤itimKomisyonu Bilim Merkezi Özbekleri Ö¤-renme Komitesi, daha sonra da ÖzbekDevlet Enstitüsü’nün etnoloji, folklor vearkeoloji bilim dallar› baflkanl›k edecek-tir.1926 y›l›ndan sonra Özbekistan’›n he-men hemen her bölgesine folklor derle-me gruplar› gönderilir.

Komünist Parti’nin 23 Nisan 1932tarihinde alm›fl oldu¤u “Edebî ve SanatTeflkilâtlar›n›n Yeniden Yap›land›r›lmas›Hakk›ndaki Karar›” gere¤ince yeni ko-miteler oluflturulacak ve bu komitelerSovyet devri eserlerini ön plâna alarak

“feodal devrin ürünü olarak nitelendiri-len destanlar›n öncelikli eserler aras›n-da olmamas›n›, araflt›rma ve yorumlar›nideolojik yap›ya uygun olmas›n›” esasalacakt›r.(Ç›nar 1996:21-22. Bu husustaayr›ca bk. Benzing 1991:86-87; Kocao¤lu1990:200-205; Kocao¤lu 1992).

* * *fiimdi de yaz›m›z ekinde(bk. Ek)

verdi¤imiz “talimat”› de¤erlendirmek is-tiyoruz:

Folklor ürünlerinin halk›n “arzu veemelini, kayg› ve sevincini -ve- tarihini”hat›rlatt›¤› kaydedilen yaz›n›n mukad-demesinde, folklor ürünlerinin halk›ndurumlar›n› etkileyen faktörleri de gös-terdi¤i belirtilmektedir. Bu sebeple“Halk edebiyat›ndan haberdar” olma-yan, halk›n manevî hayat›n› tan›mayansiyaset adamlar› ve toplumbilimcilerhalka yararl› olamazlar. Siyasetçiler,toplumbilimciler ve “halk dili ve edebi-yat›na âflina olmayan”lar ile Halk Edebi-yat› tarihiyle u¤raflanlar için halk kültü-rünü tan›mak zaruridir. Günümüzde buihtiyaçlar; siyasetçiler, toplumbilimcilerve e¤itimciler taraf›ndan “his ve takdir”olunmaktad›r. Yaz›n›n mukaddemesindeyer alan bu tespitler do¤rudur. ÇünküÖzbekistan’da kurulan “yeni rejim” yö-netece¤i halk› tan›yabilmek için halkkültürü ürünlerinin derlenmesini gerek-li görmektedir.

Bu sebeple söz konusu “tâlimatnâ-me” haz›rlanarak, hem bu yolda çal›fl-mak isteyen “amatör”, hem de “uzman”derleyicilere yol gösterilmek istenmifltir.

Yaz›n›n “Halk edebiyat› ürünlerinintoplama/derleme yöntemleri”nin belir-lendi¤i ilk k›s›mda, zaman›na göre ol-dukça önemli ve farkl› hususlar ortayakonmufltur. Bunlar flöyle özetlenebilir:

Derlemelerde kaynak flah›slar›na¤›z/flive özelliklerine riâyet edilmeli,

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 35

onlardan derlenen malzemeler oldu¤ugibi/de¤ifltirilmeden ve anlam› bilinme-yen kavram ve deyimlerin anlamlar›aç›klanarak kaydedilmelidir. Derleme,“dinleyiciler”in de haz›r bulundu¤u “ta-biî bir ortam”da yap›lmal›, kaynak flah-s›n sözü kesilmemeli ve derlenen metne“dinleyiciler”in katk›lar› da yaz›lmal›d›r.Derlenecek metinler “icrâ” ân›nda der-lenmemeli, bittikten sonra yaz›lmal›d›r.E¤er derleyici, baz› fleyleri hatal› yazd›-¤›ndan flüphe ediyorsa, tekrar söylettir-meli ve bu derlemeyi de aynen zaptetme-lidir. Halk müzi¤i parçalar›n›n makam-lar› ö¤renilmeli ve notaya çekilmelidir.

Derlemecinin malzemeyi kaynakkifliden tabiî bir ortamda derlemesi,farkl› derlemelerin tek tek kaydedilmegere¤i, müzik parçalar›n›n makam venotalar›yla tespit edilmesi, zaman›-na/dönemine göre oldukça önemli tespit-lerdir. Bu tarz bir derlemenin -o zama-n›n flartlar›na göre mümkünse - “iste-nograf [çok az ve çok k›sa iflaret ve çizgi-lerle çok çabuk yaz›lan bir tür yaz›]” ileyap›lmas› da zarurî görülmektedir. Çün-kü 1920’li y›llarda henüz ses kay›t ara-c›(teyp) ve video-kamera yoktu. Bu yüz-den, folklor ürünlerinin “nas›l derlenme-si” hususundaki tespitler, zaman›na göreoldukça ileri tespitlerdir.

Yaz›n›n “Kimlerin Dilinden Yaz›l-mal›” bafll›kl› ikinci k›sm›nda da flu hu-suslar üzerinde durulmaktad›r:

Halk Edebiyat› metinleri, “edebiya-t› iyi bilen”[gelene¤in yöredeki en bafla-r›l› temsilcileri], okuma-yazma bilmeyenve müellif/musannif niteliklerini hâiz ki-flilerden derlenmelidir. Metinlerin söz-lü/yaz›l› kaynaklar› [nereden ve kimdenö¤rendikleri] mutlaka belirtilmelidir.Kaynak kiflinin cinsiyeti ile “mufassaltercüme-i hâli”[yafl›, ifli, sülâlesi -yaniba¤l› bulundu¤u boy veya aflireti-, do-

¤um yeri vb. hususlar] de mutlaka kay-dedilmelidir. E¤er kaynak flah›s anlatt›-¤›/icrâ etti¤i eseri tamamlayamam›flsa, okifliden, bu eseri en iyi bilen kaynak fla-h›slarla ilgili bilgi toplanmal›d›r. Kay-nak flah›slarla ilgili olarak yap›lan butespitler oldukça do¤ru ve yerindedir.

Derleme yap›lan yer, oran›n mede-niyet ve ulafl›m imkânlar›yla iliflki-si/uzakl›¤› ve yak›nl›¤› ile, orada mes-kûn durumdaki boy veya afliret[dinleyiciçevresi] ile bunlar›n dinî inançlar›-mez-hepleri, ne kadar süredir orada oturduk-lar›, hangi sanatlarla ifltigal ettikleri vbhususlar›n da derlemeci taraf›ndan kay-dedilmesi zorunlu görülmektedir. Ayr›cayöre insanlar›n›n “yaz›l› kültür”den neoranda etkilendikleri ve bu kaynaklar-dan hangi eserleri ö¤renerek anlatt›kla-r›/okuduklar› da tespit edilmelidir.Dinle-yicilere, kaynak flah›slar›n icrâ ettiklerieserlerin nas›l tesirler yapt›¤› da gözle-nerek yaz›lmal›d›r.

Derleme yap›lan yerler, orada yafla-yan ahâlinin durumu ve “yaz›l› kül-tür”den etkilenme dereceleri ile ilgili yu-kar›da belirtilen hususlar, bir derlemeci-nin mutlaka kaydetmesi gereken fleyler-dir. Ayr›ca tabiî bir ortamda icrâ edilenbir eserin dinleyiciler üzerindeki etkile-rinin tespit edilmesi de oldukça önemli-dir.

Derlenen metinlerle ilgi olarak da,flu hususlar›n kaydedilmesi gerekli gö-rülmektedir:

Bir yere gidildi¤inde, Halk Edebiya-t›na ait bütün malzemeler “aynen ve ta-mamen” yaz›lmal›; çok bilinen baz› hikâ-ye vb. eserler, bir kaç kaynak flahs›n di-linden bir kaç nüsha olarak derlenmeli-dir. Anlat›lan “hikâye vesâirenin” oradayaz›ya aktar›l›p aktar›lmad›¤›, bu eser-lerin ne zamandan beri bilindi¤i, bueserlerin halk aras›ndaki isimleri ve bu

Y›l: 12 Say›: 47

36 Milli Folklor

eserelere halk›n bak›fl aç›s›n›n tespitihususlar›n› derlemecinin kaydetmesi ge-rekli görülmektedir. Söylenen Halk Ede-biyat› ürünleri e¤er [dü¤ün, ölüm gibi]bir törene ba¤l› olarak icrâ deliyorsa, butörenler de ayr›nt›l› olarak yaz›lmal›, ay-r›ca foto¤raflar› da çekilmelidir. Törenle-re dair bilgilerin derlemeci taraf›ndan“müflahade [kat›l›ml› gözlem tekni¤i]üzerine mi” yoksa “birisinin nakli üzeri-ne mi” kaydedildi¤i belirtilmelidir. Birgelene¤e ba¤l› olarak söylenen “hikâye,flark›” gibi türlerin hangi bendinde buhususun zikredildi¤i, e¤er metin bir oyu-na ba¤l› olarak söyleniyorsa, bu oyununnas›l oynand›¤› da -zaman› ve yeri belir-tilerek- ayr›nt›l› olarak kaydedilmelidir.

Derlemecinin tabiî bir ortamda der-ledi¤i metinleri ait olduklar› törenlerleirtibatland›rmas›, oldukça önemlidir. BirHalk edebiyat› ürününün “canl› göste-rim” niteli¤inin derlemeci taraf›ndanmutlaka hesaba kat›lacak olmas› daönemli bir tespittir.

Söz konusu yaz›n›n son paragraf›n-da, bu hususlara riâyet edilerek yap›la-cak bir derlemenin, “etnografik k›ymetve ehemmiyete” de sahip olaca¤› belirtil-mektedir.Yaz›n›n sonunda, genel mahi-yette Halk Edebiyat› malzemesinin der-lenmesine ait söz konusu 38 maddedenbaflka, edebî “tür”ler ile çeflitli “gele-nek”lere ait hususlar›n da nas›l derlen-mesi gerekti¤inin ayr› ayr› aç›klanaca¤›söylenmektedir.

* * *Halk Edebiyat› metinlerinin derlen-

me usûlleri ile ilgili bu “rehber” 1920’liy›llarda haz›rlanm›fl olmas›na ra¤men,modern derleme usûllerinin “gelenek”,“metin”, “dinleyici çevresi” gibi hususla-r›n› ön plâna alan bir niteli¤e sahiptir.Ayr›ca “komünist idare”nin derlenecekmetinleri “rejimin istedi¤i do¤rultuda”

de¤ifltirmesi/yönlendirmesi de o y›llardasöz konusu de¤ildir. Bunun sebebi,1920’li y›llardaki rejimin/yöneticilerinidare etti¤i halk›, bu metinleri de¤erlen-direcek olan toplumbilimciler yard›m›ylaö¤renme/tan›ma ihtiyac› fleklinde aç›kla-nabilir.

Genç Türkiye Cumhuriyeti’ndekihalkbilimcilerin1920’li y›llarda, -HâmitZübeyir Koflay’›n makaleleri vas›tas›yla-Macar ve Türk Halk Bilgisi Derne¤i’ninhaz›rlad›¤› Halk Bilgisi Toplay›c›lar›naRehber isimli eserde Alman ve Frans›zetkilerine aç›k oldu¤u bilinmektedir. Odönem halkbilimcileri, Özbekistan’dal9l8’den itibaren yap›lan derleme faali-yetleri neticesinde oluflan bu “reh-ber”den yararlanm›fl olsalard›, Cumhu-riyet’in ilk y›llar›nda yap›lan derlemelerdaha sa¤l›kl› olabilirdi.

B‹BL‹YOGRAFYA VE KISALTMALAR

BENZ‹NG (l99l), Johannes. “Özbek ve YeniUygur Edebiyat›” (Çev. Mehmet Akal›n), Türk Dün-yas› Edebiyat› (Hz. Halil Aç›kgöz), Türk Dünyas›Araflt›rmalar› Vakf› Yay›nlar›, ‹stanbul l99l, s.85-l08.

ÇINAR (l996), Ali Abbas. “Özbekistan’daFolklor Faaliyetleri”, Türk Dünyas› Halk KültürüÜzerine Araflt›rma ve ‹ncelemeler, Mu¤la l996.

DÜZGÜN (1997a), Dilâver. Ziyaeddin FahriF›nd›ko¤lu’nun Folklor ve Halk Edebiyat› ‹le ‹lgiliÇal›flmalar›, Kültür Bakanl›¤› Yay›nlar›, Ankara1997.

DÜZGÜN (l997b), Dilâver. “Halk Bilgisi Der-ne¤i’nin Türk Folklor Tarihindeki Yeri”, V. Milletle-raras› Türk Halk Kültürü Kongresi/ Genel KonularSeksiyon Bildirileri, Ankara l997, s.111-122.

GÖRKEM(l993), ‹smail. “Türk Folklor Arafl-t›rmalar› Tarihinde Millî Talim ve Terbiye Cemiyetive Bahâ Said Bey’in Yeri”, Do¤umunun 50. ve Hiz-metinin 10. Y›l›nda Prof. Dr. Bayram Kodaman’a Ar-ma¤an, Samsun l993, s.73-88.

HBM (1928). Halk Bilgisi Mecmuas›, I. cilt,‹stanbul ‹ktisat Matbaas›, Ankara l928.

KOCAO⁄LU (l990), Timur. “Özbek Edebiya-t›”, Türk Dili ve Edebiyat› Ansiklopedisi, c.VII, Der-

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 37

gâh Yay›nlar›, ‹stanbul l990, s.200-205.KOCAO⁄LU (l992), Timur. “Özbek Edebiya-

t›”, Türk Dünyas› El Kitab›, 3. c., Türk KültürünüAraflt›rma Enstitüsü Yay›nlar›, Ankara l992, s.756-768.

[KOfiAY] (1925a), Hâmit Zübeyir. “Halk Ede-biyat› ve An‘anelerini Toplaman›n Usûlü”, Muallim-ler Birli¤i, c.I, nr.1(Temmuz 1341/1925).[Bk. Koflay1974:41-45].

[KOfiAY] (l925b), Hâmit Zübeyir. “FolklorNedir?”, Muallimler Birli¤i Mecmuas›, c.I, nr.3 (Ey-lül 1341/1925), s.110-115.[Bk. Koflay 1974:46-50].

[KOfiAY] (1926), Hâmit Zübeyir. “HalkAn‘anelerini Tedkik ‹çin Rehber”, Muallimler Birli-¤i Mecmuas›, c.II, nr. 18(Kânûn-› evvel 1342/Ocak1926), s.804-816.

KOfiAY (l932), Hâmit Zübeyir. Halk BilgisiK›lavuzu, Kitap Yazarlar Kooperatifi Neflriyat›ndan,‹stanbul 1932 [Bk. Koflay 1974:15-39.]

KOfiAY (l974), Hâmit Zübeyir. Etno¤rafya,Folklor, Dil, Tarih v.d. Konularda Makaleler ve ‹nce-lemeler, Ayy›ld›z Matbaas›, Ankara l974.

[KÖSEM‹HAL], (l928), Mahmut Rag›p. Ana-dolu Türküleri ve Mûs›kî ‹stikbâbilimz, [‹stanbul]1928.

NASKAL‹(1996), Emine Gürsoy. “Özbek Ede-biyat›nda Türler”, Türk Dünyas›/Dil ve EdebiyatDergisi, nr.2 (Güz 1996), s.348-352.

ÖZTÜRKMEN (l998), Arzu. Türkiye’de Folk-lor ve Milliyetçilik, ‹letiflim Yay›nlar›, ‹stanbul l998.

REHBER (l928). Halk Bilgisi Toplay›c›lar›naRehber, Hâkimiyet-i Milliye Matbaas›, Ankara 1928.[2. bask›, ‹stanbul 1928; geniflletilmifl 3. bask›s›Folklor ve Etno¤rafya K›lavuzu ad›yla, ‹stanbul1949]

SAKAO⁄LU (l985), Saim. “Derleme ‹le ‹lgili‹lk Anketler, ‹lk Geziler ve Derleme Bibliyografya-s›”, Türk Folklor Araflt›rmalar› l985/1, Ankara l985,s.81-l07.

SAKAO⁄LU (l988), Saim. Sahada DerlemeMetodlar›, Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fa-kültesi Yay›nlar›, Erzurum l988.

TAN (l997), Nail. Folklor(Halkbilimi) /GenelBilgiler, Gelifltirilmifl 4.bask›, ‹stanbul l997.

TANYU (1987), Hikmet. “Abdülkadir ‹nan’›nHayat›”, [Abdülkadir ‹nan], Makaleler ve ‹nceleme-ler, [c.I], (2. bask›), Türk Tarih Kurumu Yay›nlar›,Ankara l987, s.XV,XVIII.

TÜRK YURDU (1927a). A.B. “Özbek HalkEdebiyat› Örnekleri”, Türk Yurdu, c.X, nr.29 (May›s1927), s.524-526.

TÜRK YURDU (l927b). “Halk Edebiyat› Na-

s›l Toplanmal›”,Türk Yurdu, c.VI, nr.32(Eylül l927),s.286-288.

YILDIRIM (l998a), Dursun.”Türkiye’deFolklor Araflt›rmalar›n›n Geliflme Devreleri”,TürkBiti¤i/ Araflt›rma-‹nceleme Yaz›lar›, Akça¤ Yay›nla-r›, Ankara 1998, s.43-60.

YILDIRIM (l998), Dursun. “Türkiye’de Folk-lor Hareketlerine K›sa Bir Bak›fl”, Türk Biti¤i/Arafl-t›rma -‹nceleme Yaz›lar›, Akça¤ Yay›nlar›, s.61-64.

Z‹YA GÖKALP (l922). “Usûllere Dair: Hal-k›yyat I-Masallar”, Küçük Mecmua, nr.l8(2 Teflrîn-ievvel 1338/ 20 Ekim l922), s.9-12.

EK:

HALK EDEB‹YATI NASIL TOPLAN-MALI?

“Özbekistan ‹lmî Merkezi Halk Edebiya-t› ile ifltigal edenler için ta’limât ve düsturü’l-’amel haz›rlayarak neflretmifltir. Ehemmiyeti-ne mebnî küçük mukaddimesiyle beraber ay-nen naklediyoruz.”

Özbek ili [halk›] manevî mahsûllerindenolup da halk a¤z›nda cereyan eden :(Dâstân1,leper2, kofluk3, aflula4, combak5, darbü’l-mesel,irtek (hikâye, mûs›kî, makamlar)6 halk›n ar-zu ve emelini, kayg› ve sevincini ve tarihinihat›rlat›yor. Ayn› zamanda halk›n ahvâl ü ev-zâ’›n›n [vaziyetlerinin] sevâ›k ü avâmilini [et-kileyen faktörlerini] de gösteriyor. Binaen-aleyh il[halk] edebiyat›ndan haberdar olmak,gerek siyasîlere ve içtimâiyatç›lara ve gerekil[halk] edebiyat› tarihi ile ifltigal eden zevâtazaruridir.Halk›n ma’nevî hayat› ile âflina ol-mayan siyasî ve içtimâiyatç›, müfid bir rehberolamaz. As›rlardan beri ifllenerek gelen halkdili ve edebiyat› ile âflina olmayan, dil ve ede-biyat hakk›nda esasl› bir fikir ve nazariye or-taya atamaz.

Bugün bu ihtiyaçlar, gerek siyasîler veiçtimâiyatç›lar, gerek maarif hâdimleri [e¤i-timciler] taraflar›ndan his ve takdir edilmek-tedir. Ve bu yolda çal›flmak isteyen bir çok he-veskârlar da bulunuyor. Lâkin onlar›n mesâ-isi ilmî bir esasa ve ta’limâta istinad etmedi-¤inden, maalesef bofl bofluna gitmektedir; vetoplad›klar› ma’lûmattan da ilmî neticeler ç›-

Y›l: 12 Say›: 47

38 Milli Folklor

karmak kabil olmamaktad›r.Bu hâli nazar-› dikkate alan “Özbek Or-

katifl Komitesi” buna mahsus “Kullanma”(Ta‘limâtnâme)ler haz›rlad› ki ber-vech-i âti-dir [afla¤›daki gibidir]:

I. ‹L[HALK] EDEB‹YATI NASIL TOP-LANMALI

‹l [Halk] edebiyat›n› yazarken mevâdd-›âtiyeyi [afla¤›daki hususlar›] göz önünde tut-mal›d›r:

1. Yaz›lacak aflula, leper, destan, makal7

vesâire, Özbeklerin hangi flivelerinde (Semer-kant, Buhara, Fergana, Hive, Taflkent) oku-nuyor ve yaz›l›yorsa, ayn› fliveyi muhafaza et-mek. Cümlelerin terkibini, flivelere has olantâbir ve lûgatleri bozmadan almak.

2. Söz aras›nda gayr-i me’nus [al›fl›lma-m›fl] lûgat ve ›st›lahlar geçerse onlar›n ma’nã-lar›n› istîzâh ederek [aç›klayarak] ayr›ca kay-detmek.

3. fiark› veya hikâye vesâire söyleyenkimsenin sözü aras›na söz katmamal›; sözünükesmeden dikkatle dinledikten sonra, sözleri-nin ne oldu¤u tahlil edilerek kaydedilmeli.E¤er söz aras›nda sâmi’lerden [dinleyiciler-den] bahfliyi ve hânendeyi alk›fllayarak söyle-yenler bulunursa, onlar› men’ etmemeli. Bilâ-kis onlar›n sözlerini de kendi yerinde kaydet-meli.

4. Hikâye veya flark› vesâire söylenirkenyazmamal›, nihâyete kadar dinledikten sonrayazmal›. Çünkü bahfl› vesâire sözlerinin yaz›-laca¤›n› anlarlarsa k›sa keserler.

5. Sözlerin hata[l›] yaz›ld›¤›ndan flüpheedilirse tekrar söylettirerek dinlemeli. ‹kincidefada iflittti¤i fazla sözleri veyahut evvelkiyazd›¤› söze muhâlif söz varsa onlar› hâfliyeederek kaydetmeli. Evvelki yaz›lan her ne isesilmeden saklamal›.

6. Bir defa dinlenen hikâye vesâireyi di-¤er bir a¤›zdan mükerreren dinlemek dahamuvâf›kt›r. Onu da aynen ve ayr›ca yazmal›.

7. Halk aras›nda kitap sözlerine dikkatetmeli.

8. Halk flark›lar›n›n âhenklerini ö¤ren-

mek ve nota ile yazmak.9. Mümkün ise sözler “istenografya” ile

yaz›lmal›.

II. K‹MLER‹N D‹L‹NDEN YAZILMALI 10. Destan, flark› vesâireyi il [halk] ede-

biyat›na vâk›f büyükler ve küçükler dilindenyazmal›.

11. Okuma yazma bilmeyen dilindenkimse yazmak daha muvâf›k olur.

12. Bir yere gidildi¤i zaman edebiyat› iyibilen kimseleri bulmal›. Mümkün oldu¤u ka-dar onlar›n sözlerinden nümûneler almal›.

13. Efl’âr, dâstan vesâireleri icad edicikimseler varsa onlar›n sözlerinden nümûne-ler almal›.

14. ‹l[Halk] edebiyat›nda ne varsa ay-nen ve tamamen yazmal›, bu ma’lûm veehemmiyetsiz bir fley diyerek terk etmemeli.Nâkil söyledi¤i hikâye vesâireyi tamâmen bil-mezse veyâhut bir hikâyeyi tamamlay›p danakledemezse ondan o hususta ma’lûmât ve-rebilecek kimselerin adreslerini almal›.

15. Çok ta’ammüm eden, flöhret kaza-nan hikâye vesâireyi bir kaç kimse dilindenbir kaç nüsha yazmal›.

16. Söyleyenin erkek, kad›n, k›z çocuk,erkek çocuk oldu¤u yaz›lmal›.

17. Söyleyenin mufassal tercüme-i hâli(yafl›, ifli, nesli, cismânî hâleti, do¤du¤u vetahsil etti¤i yer, ilmî derecesi, yâhut okur-ya-zar oldu¤u).

18. Nakledilen sözler nâkilden dinlen-dikten sonra istîzâh edilmeli [ aç›klanmal›],birisinden iflitmifl yâhut kitaptan okumuflmu?

19. Dinlenen sözün mevki’i (köy, kasaba,kaza, vilâyet) oldu¤u ve o yerin büyük yol vedemiryoldan, flehirden veyâhut büyükçe nehirve çaydan ne kadar mesafede oldu¤u.

20. Dinlenen yerin sekenesi kimlerdir:Özbekler mi? Özbeklerden baflka hangi kabi-le veya milletlerin bulunduklar›. Di¤er kabileveya milletlerden bir fley yaz›l›rsa onlar› ken-di flive ve dillerinden yazmal›.

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 39

21. Halk›n ne gibi din ve mezhepleremâlik olduklar›.

22. O noktada bulunan halk eskidenorada bulunuyor mu, yahut sonradan gelmiflmi? Sonradan gelmifl ise nereden gelmifltir.Oran›n eski halk› kimlerdi ve nereye gittiler.

23. O yerin halk› nerelerde ve ne için vehangi zamanlarda gidip geliyorlar.

24. Halk›n hangi sanatlar ile ifltigalivard›r?

25. Mektep var m›? (Eski, yeni). Mektep-lerin ne vakit aç›ld›klar›, halk aras›nda oku-yanlar oluyor mu? Kimler okuyor? (Mu’allim,ahund, mu’allime, bahfli, imam) ve neler oku-tuyor: ‹l dâstanlar›, dinî kitaplar, cenknâme-ler, gazete ve mecmu’alar.

26. Nakledilen hikâye vesâirenin oralar-da yaz›ld›klar›.

27. Oralarda destan ve hikâye vesâire-nin ne vakitlerden beri ma’lûm oldu¤u.

28. Yaz›lan fleylerde halk aras›ndakiisimleri nedir?

29. Söylenen flark› ve hikâye vesâireyeoran›n ihtiyarlar› ve gençleri nas›l bak›yorlar,iyi mi görüyorlar yâhut nefret mi ediyorlar?

30. Söylenen flark› vesâire halk›n birerâdetine (dü¤ün, mâtem vesâire) merbut ise oâdetler de yaz›lmal› ve toplanan halk›n foto¤-raflar› al›nmal›.

31. Halk›n birer âdeti yaz›l›rken müflâ-hede üzerine mi yâhut birisinin nakli üzerinemi yaz›ld›¤› kaydedilmeli. E¤er birisinin nak-li üzerine ise nâkilin tercüme-i hâli ilâve edil-meli. O hakta birkaç zât nakletmifl ise, her birnakil ayr› yaz›lmal›.

32. Birer âdete merbut olan hikâye, flar-k› vesâirenin âdetin hangi k›t’as›nda söylen-di¤i.

33. Oyun aras›nda söylenen flark› vesâ-ireleri oyunun flekli ile beraber yazmal›.

34. Oyunlarda gösterilen muhtelif vazi-yetlerde giyilen elbise cinsleri, nev’ileri yaz›l-mal›. Mümkün ise foto¤raf yâhut sinema iletesbit edilmeli.

35. Oyunun zaman› ve yeri de gösteril-meli.

36. Yaz›lacak fleyleri bahfliler ve flark›söyleyenler hangi vakit (sabah, ö¤len, akflam,gece) söylüyorlar.

37. Söylenen fleyler ifliticilere nas›l te’siryap›yor?

38. ‹htifâl birer husûsî kimse evinde öl-müfl ise sahib-i hâne nas›l yemekler ikrameder ve nas›l hediyeler verir (elbise, para, atvesâire).

Bu mevâdda [hususlara] riâyet ile yaz›-lan il [halk] edebiyat›, etnografik k›ymet veehemmiyete mâlik olur. Bu umûmî ta’limat-tan sonra il [halk] edebiyat›n›n nev’ileri hak-k›nda ayr› ayr› ta’limât olacakt›r. Yani kofluk,efl’âr, irtek, urefl8, combak, darbü’l-mesel, halktiyatro oyunlar›, dinî âdetler, efsaneler, tercü-me-i haller, lûgat ve ›st›lahlar›n nas›l yaz›l-malar›n› izah edece¤iz.

(Türk Yurdu, c.VI, nr.32, Eylül l927,s.286-288).

Notlar1 Dâstân: Naz›m fleklinde söylenen/yaz›-

lan epik eserler. (Hz.).2 Leper: ‹ki lâtifeci [f›krac›] ve haz›rce-

vap flahs›n yek di¤erine mukabil lâtife söyle-mesi.

3 Kofluk: Herkesin a¤z›nda söylenen flar-k›lar. Müzik için yaz›lm›fl k›sa parçalar.(Hz.).

4 Aflula: Mahsus hânendeler taraf›ndanokunan flark›lar.

5 Combak: Bilmece.6 Ertek: Masal (Hz.).7 Makal/masal: Naz›m fleklinde söyle-

nen/yaz›lan k›sa anlaml› hikâye türü. (Hz.).8 Avrefl, y›lan, akrep, karakuru vesâire

gibi zehirli hayvanât›n ›s›rd›¤› zaman “urak-ç›”lar taraf›ndan bir fleyler okunuyor. ‹flte bu-na “urefl” derler. Urakç›lar aralar›nda eski za-mandan kalm›fl usûl ile baz› mühmel kelime-ler ve müstehcen cümleler tekrar edildi¤i gibiSûre-i Fâtiha ve Sûre-i ‹hlâs vesâir dualar›tersine okuyanlar da vard›r.

Y›l: 12 Say›: 47

40 Milli Folklor

Milli Folklor 41

Askere U¤urlama ve Karfl›lamaTörenleri :( K.1, K.2, K.3, K.4, K.7, K.9,K.11, K12, K.13

Türk halk› askerli¤i kutsal bir gö-rev sayar. Askerlik ça¤›na gelmifl deli-kanl›n›n askere yolcu edilmesi, askerlikdönüflü karfl›lanmas› bir gelenektir. As-kerlik, delikanl›n›n askere gidece¤ininbelli olmas›ndan , askere u¤urlanmas›n-dan, fliirlere konu olmas›ndan, ard›ndana¤›t yak›lmas›ndan, gönderdi¤i mektup-lara , karfl›lanmas›na kadar gelene¤iolan bir geçifl dönemidir. Her törende ol-du¤u gibi askerli¤in etraf›nda da biradetler, inanmalar, pratikler zinciri olufl-mufltur.

Türkiye’de askerli¤ini yapmam›flinsan yar›m insan say›l›r. Askerlik bire¤itim yuvas› olarak görülür, insan ha-yat›n›n bir dönüm noktas› olarak kabuledilir. Bu nedenle askere gönderme, kar-fl›lama asker mektuplar› köylerde önem-lidir; gururlan›l›r, a¤lan›r, duygulan›l›r.

Köyde gençleri askere u¤urlamakönemli bir olayd›r. Askere gidecek olandelikanl› askere gitmeden on, on befl günönce bütün ifllerden el çektirilir. Deli-kanl› bu süre dinlenir gezer, e¤lenir.Tüm tertipler son günlerinde birbirlerinievlerine davet ederek birbirlerine ziyafetçekerler. Davetlilere çerez ikram edilir,çal›p oynan›r. Ailesinin maddi durumu

iyi olanlar ise davar kesip mevlit okutur-lar. Askere gidecek olan delikanl› askeregitmeden önce bütün akrabalar›n› ve ya-k›n dostlar›n› ziyarete gider. Ziyareteç›kmasa bile akraba ve yak›n dostlar ,genci yeme¤e davet ederler. Bu yeme¤iveda yeme¤i fleklinde düzenlerler. Ziya-ret etti¤i akrabalar askere u¤urlama s›-ras›nda belli bir miktar para verirler. Buparan›n miktar› önemli de¤ildir, önemliolan verilmesidir. Bu bir gelenektir. De-likanl›n›n askere gidece¤i yerin belli ola-ca¤› gün köydeki bütün gençler toplana-rak giderler. Askere gidecek genci yaln›zb›rakmazlar.

Asker aday› yola ç›kmadan bir veyaiki gün önce davetlilerle birlikte türbe zi-yaretine gidilir. Bu ziyaretlere askeraday›n›n götürülüfl amac› , askerden sa¤salim gelmesi için yard›m dilemektir.Delikanl› kurban adar. Baz› aileler k›natörenini yönetecek k›na bayraktar›n› ça-¤›r›r, bayraktar k›na yak›l›rken k›na veasker duas› okur.1 Askere gidecek gencinailesinin durumu uygunsa mevlit oku-tur. Mevlit gencin askerli¤ini kazas›z be-las›z bitirmesi için okutulur. Mevlit s›ra-s›nda da bu niyetle dualar edilir. Adetegöre bir kurban kesilir. Kesilen kurban-dan yemekler yap›l›r ve gelen misafirle-re ikram edilir. Misafirlerle askere gide-cek genç ilgilenir. Askere gidecek gencin

ADANA’DA ASKER U⁄URLAMA VE KARfiILAMA TÖRENLER‹

ASKER A⁄ITLARI, TÜRKÜLER‹, fi‹‹RLER‹ , MAN‹LER‹

Doç. Dr. Erman ARTUN*

* Ç.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü.

askere gitmesine bir kaç gün kala sa¤serçe parma¤›na k›na yak›l›r. Halk kül-türünde k›na yak›lmas› yayg›nd›r. ‹nan›-fla göre koçlara yak›lan k›na;Allah’a kur-ban etmek için; k›zlar›n saçlar›na geli-nin ellerine yak›lan k›na ;kocas›na kur-ban etmek için; askere gidecek gencineline yak›lan k›na vatana kurban etmekiçindir. K›nada davul zurnayla akraba,yak›n dostlar ve köyün gençleri e¤lenir-ler. K›naya gelenler askere gidecek gen-ce hediyeler getirirler. K›nadan sonra as-kere gidecek genç ve arkadafllar› köydeerkeklerin toplu halde bulundu¤u yerle-re giderek herkesle tek tek vedalafl›p ,helallik ister.

Askere gidece¤i gün davul zurnagetirtilir, Askere gidecek delikanl›n›n ar-kadafllar› evin önünde oynarlar. Evdenayr›l›rken üç el atefl edilir. Genci flehregötürecek araba gelin arabas› gibi süsle-nir. O¤lan›n koluna k›rm›z› kurdele ba¤-lan›r. Genci genellikle akflam gönderir-ler, otogarda herkes toplan›r. Genç aile-si, yak›n akrabalar›, dostlar› ve köyüngençleri taraf›ndan davul zurna eflli¤in-de u¤urlan›r. Gençler toplu halde halayçekerek genci oynat›rlar. Vedalafl›l›rkengencin cebine para veya mendil konur.Delikanl›n›n uzun süre ailesinden uzakkalaca¤› için her iste¤i yerine getirilir.Otobüse binmeden önce herkesle vedala-fl›r . Annesiyle vedalafl›rken annesi o¤lu-na simitten bir parça ›s›rtt›r›r, simidisaklar. Simit evde bir odaya as›larak de-likanl› askerden gelene kadar saklan›r.K›smetinin onu geri getirece¤ine inan›-l›r. Genç askerden döndü¤ünde simit su-da ›slat›larak kufllar yesin diye at›l›r.Delikanl› e¤er sözlüyse , sözlüsü ona birmendil hediye eder. Bu dantelli mendiligenç k›z eliyle ifller. Delikanl› bu mendi-li askerde kesinlikle kullanmaz, asker-den geldikten sonra da saklar; bu gele-

nektir. Askere gidecek gencin durumuiyi de¤ilse köyde para toplanarak genceasker harçl›¤› verilir.

Askere giden genç adakl›ysa iki koçal›n›r; koçlardan biri mahallede di¤eriy-se askere gidece¤i k›fllan›n önünde kesi-lir. Etler fakirlere ve askerlere verilir.Baz› köylerde asker annesi saçlar›na be-yaz güller bezeyerek davul zurna ve z›l-g›tlarla yal›nayak k›flla önüne kadar ge-lerek o¤luyla helalleflir. Köylerde eski-den köyün muhtar› askerlik flubesine gi-derek köyden askere gideceklerin listesi-ni al›r, köyde ilan ederdi. Delikanl›lar datoplu halde bütün köyü gezerek vedala-fl›p helallik al›rlard›; herkes asker aday-lar›na hediye verirdi.

Asker dönüflü için kurban adan-m›flsa kurban kesilir. Kurban eti ya evesokulmadan fakirlere da¤›t›l›r ya da ak-raba ve komflular ça¤›r›larak yemek ve-rilir. Son y›llarda askere gönderme veasker karfl›lama törenleri daha da canl›bir biçimde yap›lmaya bafllanm›flt›r.

Adana’da Askerler Üzerine Söy-lenen A¤›tlar *

( Tevhide Kaya , Bozdo¤an A¤›tlar›,Ç.Ü.Fen- Ed. Fak. Yay›nlanmam›fl Li-sans Tezi, 1996,Adana)

1) Askere Giden Gençlerin Arka-s›ndan Söylenen A¤›tlar

Askere A¤›t Hikayesi: Bekir ad›nda bir genç ,

vedalaflmay› sevmedi¤i için , hiç kimseyeveda etmeden askere gitmifl. Bekir’in ha-bersiz askere gitti¤ini duyan iki çocukluhamile efli arkas›ndan flu a¤›d› yakm›fl:

Üstümdeki s›rt 2 büzüldüDizimin ba¤› çözüldüSana asker olmufl derlerSöyleycem söz haz›rd›

Y›l: 12 Say›: 47

42 Milli Folklor

Ankara’n›n yolu haz›r‹çerime çöktü hüzünArkandan da a¤lafl›yorBir o¤lunla bir de g›z›n

Medine’nin dili uzunEvimize geldik güzünBabas›na mektup yaz›nKara kafll› do¤du g›z›n

Tirenin yolu çok uzunEvimize çöktü hüzünSen üzülme güzel o¤lumBaban gelecek bu güzün

Askere A¤›tHikayesi : Dört tane o¤lu olan bir

kad›n , o¤ullar›ndan birini asker etmifl.O¤lunu askere yolcu ederken flu a¤›d›söylemifl.

Havada bulut ezginBen söylerim üzgün üzgünK›namay›n komflular›mA¤z›m›z›n tad› bozgun

Elimi belime verdimBirini askere sald›mTez gelesen babamo¤luYenice 3 yal›n›z gald›m

Mustafa’ya A¤›tHikayesi : Sekiz tane çocu¤u olan

bir kad›n›n , en küçük o¤lu askere git-mifl. O¤lunun askere gidifline dayana-mayan kad›n flu a¤›d› söylemifl.

Tiren geliyor öte öteDuman›n› tüte tüteMustafa’y› asker ettik‹stanbul’dan daha öte

Tiren gelir güldür güldürTirenin tekerlekleri demir.O¤lum seni vermez idim Hükümetten geldi emir.

Askere A¤›tHikayesi :Askerdeki o¤lunu çok öz-

leyen yafll› bir anne, o¤lunu görmek içino¤lunun askerlik yapt›¤› yere gitmifl. Bus›rada o¤lu e¤itimdeymifl ,komutanayaklaflarak halini arz etmifl. Bunun üze-rine komutan e¤itim yapan askerlerigöstererek, seç bakal›m bunlardan han-gisi demifl , uzaktan o¤lunu seçemeyenana flu a¤›d› söylemifl,

Makas›m yok ki biçeyimMakinem yok ki dikeyimAskerler talime ç›km›flO¤lumu nas›l seçeyim.

Atlar› var at içindeNal› parl›yor k›ç›nda 4

Askerler türkü söylüyorBenim o¤lum yok içinde

2) Askerden Dönen GençlereSöylenen A¤›tlar

Askerden Dönen Gence A¤›t :Hikayesi : Günün birinde o¤lan as-

kere gidince, o¤lan›n babas› gelini kendi-ne alm›fl. Askerden eve dönen genç duru-mu ö¤rendikten sonra flu a¤›d› söylemifl.

O¤lan: Keten gömlek giymifl, yan› dizindeBedel 5 bedel benleri var yüzündeBöyle güzel mi olur köylü g›z›ndaBaba nerden ald›n sen bu gelini

Baba:P›nar›n bafl›nda destin mi kald› ?Sald›¤›m mektubu eller mi ald› ?O¤lum el almas›n diye ben ald›mBurçak burçak kokar teri gelinin

O¤lan: Keten gömlek giymifl yakas› nazikKollar›n› s›km›fl alt›n bilezikÖpmeye k›yamaz, sevmeye yaz›kBaba nerden ald›n sen bu gelini

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 43

Baba: Kaleden kaleye at›lamad›mTerazim k›r›ld› tart›lamad›mNe de kahirli kahirli söylüyonBaban›n elinden kurtulamad›n

Askerden Dönen Gencin A¤›d›Hikayesi : Günün birinde bir genç

askere gitmifl, savaflta esir düflmüfl. As-kere giderken kar›s› hamileymifl. Y›llarsonra esaretten kurtulup köye, evinegelmifl kar›s›n›n koynunda yatan birgenç görmüfl. Bunun üzerine afla¤›dakia¤›d› söylemifl ama daha sonra bu deli-kanl›n›n o¤lu oldu¤unu ö¤renmifl.

Asker: Derede arpa biçersin Suyu p›nardan içersinEtraf›n› sel al›ncaNereden geçersin gelin

Gelin: Derede arpa biçerim Suyu p›nardan içerimEtraf›m› sel al›ncaKöprü kurar da geçerim

Asker: Akflam›n› tand›r gelinKandilini yand›r gelinKoynunda yatan yi¤idi fiimdi bana bildir gelin

Gelin: Akflam›m› tand›rm›fl›mKandilimi yand›rm›fl›mKoynumda yatan yi¤idiÖz sütümle emdirmiflim

Asker: Hastay›m ata binemem Binsem de yere inememAy karanl›k yol gidememAç kap›y› telli gelin

Gelin: Afla¤›dan gelen tatarKamç›s›n› atar tutarGarip olan handa yatarYolcu isen git yoluna

Asker: Afla¤›dan gelen tatar 6

Kamç›s›n› atar tutarGarip olan nerde yatarAç kap›y› telli gelin

Gelin: Hastas›n ata binersinBinsen de yere inersinAy karanl›k yol gidersinYolcu isen git yoluna

Asker: ‹stanbul’dan gelir fermanDizlerimde yoktur dermanMehmet Çavufl sana gurbanAç kap›y› telli gelin

Gelin: ‹stanbul’dan gelse fermanDizlerimde vard›r dermanKolum yast›k, saç›m yorganGel içeri Mehmet Çavufl

3 -Askerde Ölen Gençler ÜzerineSöylenen A¤›tlar

Askere A¤›t Hikayesi: Adana’n›n Kadirli ilçesi-

nin Mehmetli Köyünde , iki jandarma erieflkiya takip ederken , jandarmalardanbiri eflkiya taraf›ndan vurulmufl . Arka-dafl› ölen di¤er jandarma arkadafl›n›nbafl›nda flu a¤›d› söylemifl.

Tepe olmufl delik delik Sebebimsin fi›rfl›roluk 7

Ne yat›yon arkadafl›m Yolumuza gitmeyek mi ?

Y›l: 12 Say›: 47

44 Milli Folklor

fiurada var iki kiraz Biri senin mezar›n m› ?Mehmetli’ye varamazsakTafl Köprü’de 8 yatmayak m› ?

Ergen arkadafl›m ergenVurulmufl da olmufl sergen 9

Üstüne örtmemifl yorganSabah oldu kalkmayak m›

Turgut Hilmi’ye A¤›tHikayesi : Adana’n›n Kadirli ‹lçe-

sinden Turgut Hilmi ,zabit olarak Galiç-ya cephesine gitmifl. Bu cephede çokgenç yaflta flehit olmufl. Ölmeden yan›n-daki arkadafl›na flunlar› söylemifl. Nasipolur memlekete var›rsan›z Turgut Hilmiflehit deyin .Yafla vatan , yafla millet.

Her tarafta yürüyüfl varDurmaz Osmanl› askerifiehit düflen yaral› varAncak o varmaz ileri

Kurflun gülle ya¤ar dururKimi atar kimi tutarBir yaral› zabit bitapNeferine hitap eder

Beni bitirdi arkadaflKolumdaki bu yarelerBenim iflim bitti kardeflYüre¤imi bu pareler

Asker Mektuplar›nda fiiirler

S›la ( K.14 )Adana’ya gittim bafl›m dönüyorBir yudum su verin içim yan›yorHer gören askeri deli san›yorS›la delisiyim çek kara tiren

Kara tiren ac› ac› ba¤›rmaAnamdan babamdan beni ay›rmaTez ulaflt›r beni köye duyurmaS›lamdan ayr›ld›m çek kara tiren

Garip anam garip garip a¤lamaA¤lay›p da karalar› ba¤lamaKara tiren beni burda e¤lemeS›lamdan ayr›ld›m çek kara tiren

fiubeye vard›m sülüsümü ald›mAsker oldu¤umu yeni anlad›mSevine sevine tirene bindimBen de asker oldum çek kara tiren

Bayram ( K.14 )Yaz gelince çay›r çimen sulan›rBir senede iki bayram dolan›r Böyle yerde ana baba aran›rAna bayram›n›z mübarek olsun

Baba bensiz kurban kesmeyinO¤lum da gelmedi diye küsmeyinYalvar›r›m mektubumu kesmeyinBaba bayram›n›z mübarek olsun

Bayram gelir herkes eve çekilirBenim boynum gurbet elde bükülürAh çektikçe göz yafllar›m dökülürBac› bayram›n›z mübarek olsun

Bayram gelir akrabalar gezilirAnnem babam benim için üzülürBayram için böyle yaz› yaz›l›rKardefl bayram›n›z mübarek olsun

Gül idim bahçenize ekildimBu¤day oldum tarlan›zdan biçildimAsker oldum aran›zdan seçildimDostlar bayram›n›z mübarek olsun

Hac›’m ( K.14 )Hikayesi: Genç gelin eflini askere

yollad›ktan sonra ard›ndan flu fliiri söyler.

Yarimin gitti¤i yollarSöylüyor yenilmez dillerYaz gününde açan güllerYarin kokusuna benzerSütü de piflirdim ›l›kCi¤erim delik delik Her gün gülüp oynuyordumYar gidince bana n’oluk

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 45

Gene dumanland› da¤larHac›’m bana deyin da¤larHaftada isterim mektupYar bakarsam gönlüm eyler

Kafas›nda var akl›Aln›na düflmüfl kekiliHasan’› askere yolluyomKim olsun evin vekili

Suna Gelin 10

Asker oldum gidiyorumEyle beni Suna GelinÜç günde ay›rd› felekEyle beni Suna Gelin

Suna Gelin , Suna GelinBir mektup yaz gönder gelin‹zin alam sana gelemEyle beni Suna Gelin

Verin benim martinimi‹flte giydim potinimiKoyun çantama tütünümEyle beni Suna Gelin

fianl› Askerim 11

Bana derler, Çileli Yörük EmineEllere dü¤ün bayram benim neyimeAskerim gelirse flenlik evime

Askerim askerim , flanl› askerimGurbette k›rk y›l kalsan beklerim

Beline ba¤lam›fl palaska kemer Silah› omuzunda nöbet tutarElbet benim yi¤idim s›laya döner

Askerim askerim , flanl› askerimGurbette k›rk y›l kalsan beklerim

Askerim Emine’n bekler yolunuMektubun gelmeyince büktüm boynumu

Nideyim 12

Yine yeflillendi Adana ba¤›Koydular tirene yats›lar ça¤›Emroldu topland› bat› ile do¤uGiderim gurbete anne nideyimAdana’yla ‹stanbul’un aras›

Çok flehirler geçtim yoktur say›s›Daha bitmemifltir hasret yaras›Geçmez gurbet elde günüm nideyim

Geldik ‹stanbul’a gördük tramvayKol kol olmufl gezer bayan ile bayDediler askerlik oldu otuz ayGeçmez gurbet ilde günüm nideyim

Geldik Trakya’ya kurduk mekan›Arad›m bulmad›m derdim bakan›Görmedim bir p›nar kumsuz akan›‹çilmez sular› s›cak nideyim

Yeme¤i sorarsan kereviz ç›kt›Hiç yiyen bulunmaz askerler b›kt›Bölüklerin ço¤u hep yere döktüBudur Trakya’n›n afl› nideyim

Asker Türküleri

Türkü ( K.5 )Mudurnu’dan ald›k el kadar astarNerde gelin görsem kocas› askerBeflikte yavrular yavrusun isterOnun için arz ederim s›lay›

Askere var›nca soyun dedilerAsker elbisesi giyin dedilerKaravana tay›n nedir bilmezdimGetirdiler bize yeyin dediler

Nizamiyede gece nöbet beklerimSa¤›mdan soluma silah beklerimMektup bekler diye posta beklerimOnun için arz ederim s›lay›

Erzurum da¤›nda kargalar öterBir çarfl›s› var ölümden beterBir kepçe yo¤urdu altm›fla satarOnun için ac› ac› söylerim

Türkü (K.6 )Alt› sene askerlik yapt›¤› Nöbette hastal›k kapt›¤›mY›k›las› Halep flehrindeDerde derman bulamamBahar geldi yaz geldi

Y›l: 12 Say›: 47

46 Milli Folklor

Koyun meler kuzu melerFeryad›m ba¤r›m› delerSultan Navr›zl› aziz da¤lar

Herkesin gözü Ali ararBabam kalkar posta ararAnam evde ci¤er kavrarAlim evde yok diye

Asker Mektuplar›nda ManilerOy demirci demirci (K.7 )Nerden ald›n pirinciAskerlerin içinde Benim abim birinci

Dama koydum yakacak (K.9 )fiimdi tiren kalkacakYar askere gidiyorBize kim bakacak

Karpuz kestim yiyen yok (K.9 )Afiyet olsun diyen yokYarim askerden dönmüflGözün ayd›n diyen yok

Al çemberi pullad›m (K.10 )Saç›m uzun sallad›mOrta boylu yarimi Van’a asker yollad›m

Ata binesim geldi ( K.11 )Çayda inesim gelirYarim gitmifl askereYine göresim geldi

Sar› yorgan yüzlerim (K.12 )Üzerini düzlerimK›namay›n komflularAsker yolu gözlerim

Mendilimin dört ucu (K.13 )Dört ucu da turuncuKurban olay›m yarimeAskerlik vatan borcu

Denize suya vard›m (K.13 )Gelirken kuma dald›mKara gözlü o¤lumdan‹ki mektup birden ald›m

Sonuç :Asker u¤urlama, karfl›lamaTürk halk kültüründe günümüzde de

sürdürülen bir gelenektir. Askerlik in-san hayat›nda bir geçifl dönemi olmas›yönüyle çeflitli aflamalar› yüzy›llard›r tö-ren olarak kutlanmaktad›r. Askerli¤egönderme, karfl›lama törenleri dinsel,toplumsal ve kifliseldir. Bu törenlerdeyemek yeme, ziyafet verme, adak, kur-ban vb. iç içedir. Bu önemli aflaman›nçevresinde bir çok inanç, adet, töre, tö-ren, ayin, dinsel ve büyüsel ifllem küme-lenerek söz konusu geçifli ba¤l› bulundu-¤u kültürün beklentilerine ve kal›plar›-na uygun biçimde yönetmektedir. Bunla-r›n hepsinin amac› da askere gidecek ki-flinin yeni durumunu belirlemek, kutsa-mak, ayn› zamanda askere gidecek kifli-yi askerlikte yo¤unlaflt›¤›na inan›lantehlikelerden ve zararl› etkilerden koru-makt›r. Askere yolcu etme ve karfl›lamaçevresinde kümelenen adetler, gelenek-ler, törenler ve bunlar›n içinde yer alanifllemler ve uygulamalar o yörenin gele-neksel kültürünü de yans›tt›¤› içinönemlidir.

Halk kültüründe geçifl dönemleriyleilgili inanç adet ve pratiklerin eski Türkkültürü ve inanç sistemleriyle ba¤lant›s›vard›r. Türk kültürü yeni yurt Anado-lu’da yeniden flekillenmifltir. Adet veinanmalar›n hayat›n her döneminde in-san üzerinde büyük bir yapt›r›m gücüvard›r. Toplumsal ve kültürel de¤ifliklik-ler adet ve inanmalar›n de¤iflmesine ne-den olurlar. Adetler eski kuflaklarla yenikuflaklar aras›nda bir ba¤lant› zinciridir.Günümüzde ritüel kökenli bir çok inanç‹slamiyet’in gere¤indenmifl gibi kabuledilip yaflat›lmaktad›r.

Adana yöresi geçmiflten getirdi¤ikültür ve inanç izlerini bar›nd›rd›¤› gibi, günümüzde farkl› kültür ve inançlar›nbirlikte yafland›¤› yerdir. Yeni kültüreyeni dine geçildi¤inde eski inançlara aitbir çok inanç flekil de¤ifltirerek yaflama-ya devam eder. ‹nsanlar atalar›n›n bin-lerce y›ll›k deneyimleri sonucunda olu-

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 47

flan inançlar› bazen fark›nda olarak, ba-zen de fark›nda olmadan korur, saklarve gelecek kuflaklara aktar›r.

Adana askere gönderme törenleriniinceledi¤imizde ; tören yap›lmas›, topluyeme içmenin olmas›, kurban adanmas›,askere gidecek delikanl›ya k›na bayrak-tar› eflli¤inde k›na yak›lmas›, mevlitokutulmas›, askerlik duas›n›n okutul-mas›, kurban kesme, u¤urlama s›ras›n-da davul zurna eflli¤inde toplu halde yö-renin halk oyunlar›n›n oynanmas›, aske-re giden delikanl›ya u¤ur simgesi olarakkoluna k›rm›z› kurdele ba¤lanmas›, k›s-metinin askerden delikanl›y› sa¤ salimgetirmesi için ›s›rtt›r›lan simidin asker-lik boyunca saklanmas› vd. inanç ve pra-tiklerini görüyoruz. Askere giden deli-kanl›n›n üzerindeki kötülükleri gidere-ce¤i inanc› eski inançlar›n kal›nt›lar›n›ngünümüzde de sürdü¤ünü göstermekte-dir. ‹slami inanca dayal› pratiklerle eskiinanç kal›nt›lar› iç içedir.

‹nsan hayat›nda askerlik , askeregideni ve geride kalan› etkiler. Askeregitme , gidip de geri gelememe olgusua¤›tlara, türkülere, maniler vd. türlerekonu olmufltur. Asker mektuplar› , askermanileri ,askerlik hayat›n› yans›t›r. Bufliirlerde ; özlem, haberleflme iste¤i, anababa özlemi, sitem, asker dönüflü baflka-s›na varan sevgili, asker yolu gözleme,s›la özlemi vd. konular asker için yak›-lan türkülere konu olur. Adana’da herkonuda a¤›t yak›labilir. A¤›t yakma gele-ne¤inde asker a¤›tlar› önemli yer tutar.A¤›tlar› yakanlar genellikle geride kalanefl, ana, kardefl ve askere giden delikan-l›d›r.

Her yörede yap›lacak bu tür çal›fl-malar , Anadolu’da bir çok inanç ve bun-lar›n etraf›nda oluflmufl uygulamalar›nbelirlenip ortaya konmas› bu ritüel diyeadland›raca¤›m›z olgular›n Anadolu’daald›¤› flekli belirlememizi sa¤layacakt›r.Ayr›ca bu ritüellerin iç dinami¤i , çal›fl-

ma prensipleri ortaya ç›kacakt›r. Askeregitme, gidip gelememe olgusu a¤›tlara ,türkülere , manilere vd. konu olmufltur.Asker mektuplar› , askerlik sürecindeönemli bir yer tutar. ‹nsan hayat›nda as-kerlik; askere gideni ve geride kalanlar›etkiler.Asker mektuplar›na yaz›lan ma-niler;ayr›l›k , özlem ve dilekleri dile ge-tirmesi yönüyle ifllevseldir.

Bu bildirimizle Türk halk kültürün-de ve halk edebiyat›nda askerlik konuluyap›lacak bir çal›flmaya katk› sa¤lamay›amaçlad›k.

Kaynak Kifliler :

K.1 Mehmet ARNABAT. ,48, üniversite, Adana.K.2 Duran KOÇAK, 47, üniversite, Adana.K.3 fiadiye MEHMETO⁄LU,61, ev han›m›, ö¤reni-mi yok, Adana. K.4 Fatma AVCI, 65, ö¤renimi yok.Adana K.5 Mehmet DURMAZ, 58, ilkokul,Adana. K.6 Ayfle ARLAN ; 95, ö¤renimi yok, Adana.K.7 Ramazan AKKAYA, 24, ö¤renimi yok, AdanaK.8 Zeynep TEKEL‹, 50, ö¤renimi yok, AdanaK.9 Ayten DEM‹R , 19, lise, AdanaK.10 Mümine ATEfi, 50, ilkokul, Adana. K.11 Binnaz ‹NCE, 45, ev han›m›, Adana.K.12 Meral GÖKTÜRK, 37, ilkokul, AdanaK.13 Havva ALTU⁄ , 49, ilkokul, Ceyhan , Adana K.14 Ahmet YILMAZ, 43, üniversite , AdanaK.15 Mutlu AVCI, 24, Adana K›z›lkafl Köyü Mono¤-rafisi, bas›lmam›fl lisans tezi, 1998 Ç.Ü Fen-Ed.Fak. Adana

NOTLAR:1Melek KETRE, Adana Halk Kültüründe AskeriU¤urlama ve Askeri Karfl›lama Gelene¤i, 3. Ulusla-raras› Çukurova Halk Kültürü Sempozyumu, Ada-na, 1999, s.456-4652 elbise3yeni, flimdi4ayak5tane6Posta hizmeti gören atl›7Kadirli ilçesine ba¤l› bir köy8Kadirli ilçesinde bir köy ad›9sergen olmak : yere serilmek , yere yaymak10Songül ÖZATAfi ,Adana Türküleri, Ç. Ü. Fen- Ed.Fak. Yay›nlanmam›fl Lisans Tezi, Adana, 1994 s.8911ÖZATAfi, age. S. 9012ÖZATAfi, age. S. 143

Y›l: 12 Say›: 47

48 Milli Folklor

Milli Folklor 49

A. Do¤um: Do¤um genellikle ai-lede sevinç ve heyecanla karfl›lananbir olayd›r. K›rsal kesimde çocu¤uncinsiyetinin önceden kestirilememesiheyecan›n biraz daha artmas›na ne-den olur. Akraba ve komflular, do¤umyapacak kad›n›n evinde toplan›r. Do-¤um beklenirken söylenen flark›lardaailenin sevincine herkesin kat›l›m›sa¤lan›r. fiairlik yetene¤i olan kad›n-lardan biri toplulu¤un duygular›n› di-le getirir. Öteki kad›nlar da ona efllikeder. Do¤an çocuk, hay›r dualarla kar-fl›lan›r. Çocu¤a Allah’tan uzun ömüristenir. Anneyi mutlu etmek için deonun iyi nitelikleri say›l›p dökülür.Kad›nlar›n sevenlerinin flu flark›dabirleflti¤i gözden kaçmaz.

Çok tatl› bir erkek çocuk do¤du

Onu yarat›c› verdi

Ünlü tanr› verdi

Bu çocuk sinirli olmayacak

Sonra çocu¤un övülmesine baflla-n›r, bunu annesinin övülmesi izler. An-ne de¤iflik benzetme ve s›fatlarla tas-vir edilir. Anne olan kad›n en çok difliaslan ve kekli¤e benzetilir. Toplulu¤uyönlendiren kad›n her do¤umda yeniflark›lar bulmaya çal›fl›r. Bu da çocu-¤un befli¤i çevresinde gerçekleflir. Ço-cu¤un büyütülmesinde ninnilerdenfaydalan›l›r. Yataktan dua ile al›nançocuk befli¤e konur. Kunda¤›n yan›na

oturan annenin çocu¤una söyleyece¤iölçülü sözleri vard›r. Bunlar› ninniolarak de¤erlendirmek mümkündür.Ninniyi yaln›z annenin çocu¤unuuyutmak için kundakta sallarken söy-lenen fliirler olarak de¤erlendirmemekgerekir. Ninnilerde çocu¤a uyku iste-menin yan›nda onu hastal›k, kaza venazar gibi kötülüklerden korumas›için Tanr›’dan istekte bulunur. Ninnisayesinde anne ile çocuk aras›nda birba¤ kurulur. Ninnilerin annenin psi-kolojisinde büyük yeri vard›r. Ninni-lerde peygamber ve kutsal kiflilerdenyard›m istenir.

Benim sevinç ve mutlulu¤um

Beni kutlamaya kimler geldi

Seni sall›yor, ninni söylüyorum

Tanr› ve azizler koruyuculu¤unu eksik etmesin

Birkaç gün sonra göbe¤i ba¤lanançocu¤un göbe¤indeki ipi al›nd›ktansonra ona banyo yapt›r›l›r. Banyo es-nas›nda söylenen ninnilerin ilgiyi ifla-ret etti¤i görülür.

Ben seni sall›yor ve yeniden keflfediyorum

Senin sevincini gönlümde hissediyorum

Çiftçilerin sevinci gibi

E¤er bu¤day güzelse

Ben seni daha h›zl› sall›yorum

Sen gönlümün meyvesisin

Senin için ya¤murdan korkuyorum

Bugün rüzgar bat›dan esiyor

CEZAY‹R HALKB‹L‹M‹NDEN ÖRNEKLER

Doç. Dr. Hayrettin RAYMAN*

* Atatürk Üniversitesi, Erzincan E¤itim Fakültesi Ö¤retim Üyesi

Ninninin sonunda korkusunu orta-ya koyan anne ruhlardan yard›m ister.Çocu¤unun iyi yetiflmesini, genç olmas›-n›, evlenmesini hayal eder.

Senin baban hain olmamak için yemin etti

Çocu¤uma hizmet için bir köle isteyece¤im

Sen güzel desenli hal› üzerinde yürüyeceksin

B. Sünnet Töreni: Ninni sadecebir dinleyici için söylenen fliir niteli¤i ta-fl›rken, sünnetlerdeki fliir ve uygulama-lar kollektif bir görünüm havas› tafl›r.Törende koroyu becerikli bir kad›n yöne-tir. Bu ço¤unlukla ünlü bir flark›c›d›r.Söyledi¤i flark›lar›n bestecisi de kendisi-dir. Öteki kad›nlar anonim nitelikli flar-k›lar› ye¤lerken kendisi sanat flark›lar›söylemeyi sürdürür. fiark›lar, sünnetolacak çocu¤a gönderilir. fiu dört dizelifliiri sünnet törenlerinde her zaman gör-mek mümkündür:

Elini aç k›nan süzülsün

K›nan cam tabakta

Biz senin k›nan için topland›k

Biz evlilikte seni bir daha görece¤iz

fiiirinin ilk dizelerinin yinelenme-sinden sonra Allah ve peygamber töreneça¤›r›l›r. Sünnet operasyonu flark›larlagerçeklefltirilir. Sünnet törenlerindenkaç göç yoktur. Hep bir a¤›zdan flu sözlersöylenir:

Yalvar›r›z peygambere, flark›lar Allah’› övsün

Mutlu gecede sevineceksin can›m

Sokaklar senin kokunla flenlenecek

Mutlu gecede sevineceksin can›m

Mutlu gecede annen, kardefllerin sevinecek

Ey usta, onu korkutmadan sünnet et

Sünnet et onu bayra¤›n alt›nda

Törenin sonunda evin girifl kap›s›n-da kad›nlar toplan›p birlikte flu flark›y›dile getirir:

Herkese iyi akflamlar

Ey bu evin sahibi

Siz mutlu insanlar

Hoflça kal›n

C. Evlilik: Evlilik törenlerindesöylenen flark›lar›n say›s› do¤um vesünnetlerde söylenenlerden daha faz-lad›r. Bu törenlerde sevinçle üzüntübirliktedir. Çünkü evlilik sonras›, mut-lu olamamak, ayr›lmak, olas›l›k ola-rak evlenen k›z›n kafas›nda yaflar. Ay-r›ca Cezayir’de çok efllili¤in olmas› bukorkuyu biraz daha art›r›r. Söylenenflark›lar›n temas›n›, eflin namus anla-y›fl›, utanma duygusu, ev ve efline ba¤-l›l›k, fiziksel görünümü oluflturur. Efl-ten beklentiler anlat›ld›ktan sonra s›-ra genç k›z›n betimlenmesine gelir.Genç k›z› öven fliirler, büyük bir özen-le seçilir. Özelliklerin s›ralanmas›ndahayvan motiflerinden yararlan›l›r.Benzetme ö¤esi olarak kullan›lan hay-vanlar›n bafl›nda keklik gelir. S›ra k›-na yakmaya gelince, bütün kad›nlargenç k›z›n bafl›na toplan›r. Baba eviniterketmeden önce genç k›z›n üzüntü-sünü azaltacak sözler söylenir:

A¤lamay› b›rak

Biz sana k›ymetli çeyiz getirdik

A¤lama ey keklik

Kay›n biraderlerinin kap›n›n önünde

Baba evi ebedi de¤ildir

Testi Oyunu: Dü¤ün evlerindekad›n topluluklar› aras›nda bu oyunarastlan›r. Oyunun amac› k›z›n gelece-¤iyle ilgilidir. Gelecekle ilgili tahmin-ler yap›ld›ktan sonra kad›nlar testininçevresinde toplan›r. Kad›nlard›n biri

Y›l: 12 Say›: 47

50 Milli Folklor

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 51

töreni yönetmekle görevlendirilir. Yö-netici kad›n peygamber ve azizlereça¤r›da bulunduktan sonra testi eldenele dolafl›r. Sonra geç k›zlardan birininfular›n› dü¤ümlemesi istenir. Bunudo¤açlama bir k›sa fliir izler. fiiirlerdensonra hikaye anlat›l›r. Bu arada bütüngözler testi üzerinde toplan›r. Hikaye-nin sona ermesinden sonra kad›nlarhep bir a¤›zdan flu üçlü¤ü okur:

Benim sözlerim do¤rudur

Ve fal›m iyi bir fal

Rüzgar›n h›z› ile çevrilir

Evlenen genç k›z, baz› k›skanç kiflive görümcelerle ba¤lant› kurmaktan çe-kinir. Kad›nlar k›bleye dönerek evlene-cek k›z›n kötülüklerle karfl›laflmamas›n›ister. Söylenen fliir büyüyle ilgilidir. Tö-reni yöneten kad›n, çiftlerin aras›ndaahengin oluflmas› için iste¤ini flöyle özet-ler:

Engelleri kald›r›yorum

Seninle kocan aras›ndaki engeller kalks›n

Törenin uygulanmas› s›ras›ndamutfak eflyalar›ndan, de¤iflik bitkiler-den, koyun derilerinden faydalan›l›r.K›z baba evinden ayr›lmadan önce el-den ele dolaflan testi k›r›l›r. Testinink›r›lmas›yla genç k›z›n çevresinde do-laflan kötülüklerin yok olaca¤›na, kemgözlerin etkisiz hale gelece¤ine inan›-l›r.

D. Bayram Törenleri: Dinselbayramlarda kutsal kifliler ziyaretedilmeden önce belirli evlerde toplan›-

l›r. Hasta kifliler için dua edilir. Bu türtoplant›larda istekleri anlatan fliirler-den faydalan›l›r. Kutsal kifliler, sayg›y-la yard›ma ça¤r›l›r:Ey aziz, e¤er flans›m uyuyorsa uyart

Bayram günleri kad›nlar genelliklealacal› bulacal› elbiseler giyer. Sonradervifl ve aziz kifliler ziyaret edilir. Der-vifl veya aziz kifli gücü sembolize eder,âdildir. Böyle törenler flark›s›z gerçeklefl-tirilir. Herkes dervifl ve azizle ba¤lant›kurarsa günahlardan kurtulaca¤›na ina-n›r. Topluluk flu fliirle kutsal kiflilerin ya-n›ndan ayr›l›r:

Biz fleyhi görmeye ç›kt›k

Ve geceyi El Hamel’de geçirdik.

Kad›n topluluklar›nda flark› ola-rak söylenen fliirler hiç de¤iflmez. Bufliirlerde yap› ve ritm çok önemlidir.Bayram flark›lar›, dansla birlikte söy-lenir. Dizeler, büyüleyici bir hava tafl›r.S›ras›nda Verlaine’nin fliirlerindenödünç dizeler al›n›r. ‹bn-i Haldun’unsözlerine baflvurulur. Bayramlardasöylenen fliirler, kad›nlara miras ola-rak kalm›flt›r. fiiirler ço¤unlukla dind›fl›d›r. Böyle toplant›lara kat›lan ka-d›nlar›n her birinin elli altm›fl fliir bil-di¤i söylenir. Belle¤inde çok fliir sakla-yan kad›nlar›n zeki ve kültürlü oldu-¤una inan›l›r. Bu kad›nlar fliirle birlik-te bilmeceler, atasözleri ve kafiyelisözlerden de zaman› geldi¤inde yarar-lan›r.

52 Milli Folklor

Afl›k tarz› fliir gelene¤inin kayna¤›-n› kuflkusuz Orta Asya Türk medeniyetiiçinde aramak gerekir. Halk flairlerineait ilk bilgiler, Attila dönemine, yani V.yüzy›l›n ilk yar›s›na aittir. Attila’n›n or-dusunda flairler ve muz›kac›lar vard›.Bu flairler ziyafetlerde Attila’n›n kahra-manl›klar›na, zaferlerine dair ortayakoyduklar› birtak›m fliirleri okurlard›.Attila’n›n ölüm merasimlerinde de flair-lerin mühim yerleri oldu¤unu görüyo-ruz. Türklerin ‹slamiyeti kabulündensonra da halk aras›nda, orduda ve saray-da flairler önemli bir yere sahipti. Gazne-li ordular›ndaki Türk kabileleri aras›ndahalk flairleri bulundu¤u gibi Karahanl›-lar devrinde de Türk halk flairlerinin bu-lundu¤unu ve o zaman Türkler aras›ndakullan›lan çeflitli musiki aletlerini Diva-nü Lügati’t-Türk bize göstermektedir. ‹s-lamiyetten önceki Türk devletlerinde ol-du¤u gibi ‹slamiyetten sonraki Türkdevletlerinde, Gaznelilerde, Selçuklular-da, Harezmflahlarda ve en nihayet Os-manl› ‹mparatorlu¤unda da askeri mu-z›kan›n bulunmas›, o devirlerde halk fla-ir-musikiflinaslar›n›n bulundu¤una enkuvvetli bir delildir.1

Anadolu’nun Türkleflmesi ve ‹slam-laflmas› yolunda önemli bir misyon üst-lenen tasavvuf ve buna ba¤l› olarak orta-ya ç›kan tasavvufi halk fliiri XIII. yüzy›l-da yetifltirdi¤i büyük ismi Yunus Emreile önemli bir boyut kazanm›fl, takip

eden dönemlerde de etkisini art›rarakgeliflimini sürdürmüfltür. Fuat Köprülü,özellikle Y›ld›r›m Bayez›t devrinde butasavvufi halk fliirinden ayr› bir klasikedebiyat›n belirginleflmesiyle birliktehalk aras›nda “eski tekke edebiyat›ndanfarkl›, ancak zahiren yine ayn› renk vekisve alt›nda baflka bir edebiyat ihtiyac›ile afl›k edebiyat›n›n do¤du¤unu” belir-tir.2 Böylece “Ozan-Baks› gelene¤inin ‹s-lamiyetten sonra tasavvufi düflünce veyaflay›fl tarz› ile birleflmesinden do¤anbelirli bir tip, afl›k-flair tipi olarak be-nimsenmifltir”.3

Anadolu sahas›nda afl›k tarz› fliirgelene¤inin ilk dönemlerine ait bilgileri-miz oldukça s›n›rl›d›r. Bu gelene¤in tem-silcilerini ancak XVI. yüzy›ldan itibarentan›ma imkân› bulabiliyoruz. XVI. yüz-y›lda Karacao¤lan gibi büyük bir temsil-cisini yetifltiren gelenek o ilk flekliylehalk›n gündelik hayat›n›, aflk, gurbet,tabiat ve sosyal hayatla ilgili düflüncele-rini yine halk›n kulland›¤› sade Türkçeile ifade ediyordu. Ancak XVII. yüzy›ldabafllayan klasik edebiyata özenme e¤ili-mi, saz flairlerinin ortaya koydu¤u ürün-lerin diline oldu¤u kadar muhtevas›nada farkl›l›k getirdi. Böylece baz› afl›klararuz veznini ve divan flairlerinin kullan-d›klar› naz›m türlerini ve flekillerini de-nemeye çal›flt›lar. Bu yüzy›lda özellikleAfl›k Ömer ve Gevheri, bu özellikleriylekarfl›m›za ç›karlar. XVIII. yüzy›lda da

AfiIK TARZI fi‹‹R GELENE⁄‹ VE ERZURUMLU EMRAH*

Yrd.Doç.Dr. Dilaver DÜZGÜN**

** Atatürk Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü Türk Halkbilimi Anabilim Dal›.

ayn› e¤ilimini sürdüren afl›k tarz›, bu dö-nemde ünü günümüze kadar ulaflabile-cek güçlü temsilciler yetifltiremedi. XIX.yüz›lda ise yeniden bir yükselifl trendikaydederek nicelik ve nitelik bak›m›n-dan heceyle va sade Türkçe ile fliirlersöyleyen afl›klar›n yan›nda aruzlu türle-ri deneyen güçlü temsilcilerin yetiflmesi-ne zemin haz›rlad›. Bu yüzy›lda özellikleflehirlerde yetiflen sazflairleri klasik fliir-le daha yak›n temas imkân› bulduklar›için büyük ölçüde bu flairleri taklideözendiler. fiairler tekke muhitinde kla-sik musikiye ve klasik fliire az çok aflinaoluyorlard›. Fuat Köprülü bu hususu“edebiyat ve musikide cemiyetin güzide-ler tabakas›ndan halk tabakas›na vehalk tabakas›ndan da güzideler tabaka-s›na do¤ru karfl›l›kl› bir hulul ve nüfuzvak›as›na flahit oluyruz ki XVII. as›rdanberi kuvvetle bafllam›fl olan bu hadise,XIX. as›rda art›k büsbütün kuvvetlen-mifltir” biçiminde izah eder ve fakat bu-nun sonucunda “sazflairlerinin eserlerin-de as›l halk zevkinin bozuldu¤unu, za-y›flad›¤›n›, tereddiye u¤rad›¤›n›”4 iddiaeder. Bu yüzy›lda afl›klar ço¤alm›fllar,büyük flehirlerde, özellkle ‹stanbul’dadüzenli bir teflkilat kurmufllar, kahveha-nelerde fas›llar yapm›fllard›r. ‹stan-bul’da saray›n, di¤er illerde de ileri ge-lenlerin deste¤ini görmüfllerdir. Bu as›rflairlerinden Emrah, Dertli ve Seyra-ni’nin flöhreti az çok ‹stanbul’un edebimuhitlerinde de yay›lm›flt›r. Genelliklebir tarikate mensupturlar. Tam anlam›y-la bir tekke flairi olmasalar da zaman za-man eserlerinde bir dervifllik çeflnisi gö-rülür. Güneydeki Türkmen afliretleriaras›nda yetiflmifl Dadalo¤lu, Deli Bo-ran, Gündefllio¤lu gibi flairler, Karacao¤-lan gelene¤ini sürdürmüfllerdir. As›lhalk zevkine halk edebiyat›na daha ya-k›nd›rlar. Klasik edebiyat tesirindenuzakt›rlar.

XIX. yüzy›lda bat›l›laflma e¤ilimi debafllam›fl, Türkiye’de birtak›m ›slahatlaryap›lm›fl, yeniçeri teflkilat› kald›r›lm›fl,tanzimat ilan edilmifltir. Bu dönemdesaz flairleri aras›nda okur yazar say›s›fazlad›r. Dadalo¤lu gibi bir iki flairin d›-fl›nda hepsi aruzlu türlere yönelmifltir.Dertli ve Bayburtlu Zihni gibi devlet hiz-metinde bulunan flairler vard›r. fiairle-rin bir ço¤u gezip dolaflm›flt›r. Zihni,fiem’i, Emrah gibi baz›lar›n›n fliirleriklasik kal›plara pek uymasa bile divanfleklinde tertip edilip bas›lm›flt›r.Türksaz fliirinin Anadolu sahas›nda meydanagetirdi¤i üç önemli afl›k kolunun temelibu yüzy›lda at›lm›flt›r : Emrah, Ruhsative fienlik kollar›.

Ziyaeddin Fahri F›nd›ko¤lu, Erzu-rum fiairleri adl› eserinde XIX. yüzy›lErzurum’unun edebi panoramas›n› çi-zerken o dönemde yetiflen flairleri beflbafll›k alt›nda inceler. Klasik flairleri eleald›¤› birinci grupta Nat›ki ve Siraci ad-l› flairleri örnek gösterir. F›nd›ko¤lu,ikinci gruptaki flairlere “klasik-halk fla-iri” ad›n› verir. Bu grupta yer alan Zihni,Emrah, Erbabi ve fiehvari’yi sünai (dü-alist) birer flahsiyet olarak takdim ederve bu flairlerin hem klasik flair, hem halkflairi olduklar›n› vurgular.5 Celali ve ‹r-fladi’nin örnek gösterildi¤i “mutasavv›f-halk flairleri”nden sonraki dördüncügrupta “Tanzimat flairleri” yer al›r. Butarz›n yetifltirdi¤i flairler Pertev Pafla veZiya Pafla’d›r. F›nd›ko¤lu, son gruptakiflairleri ise “tabii-halki flairler” olarakadland›r›r ve Sümmani’nin de yer ald›¤›bu grupla ilgili aç›klama yapmaz.6

Do¤um ve ölüm tarihleri kesin biçi-miyle tesbit edilememifl olan ErzurumluEmrah’›n XVIII. yüzy›l›n son çeyre¤i ileXIX. yüzy›l›n ilk yar›s›nda yaflad›¤› ke-sin olarak biliniyor. Böyle bir maceran›niçinden gelen afl›k tarz› fliir gelene¤inin

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 53

Emrah’taki tezahürü de yine dikkate de-¤er bir görünüm arz etmektedir.

Kesin çizgilerle belirlenmifl bir halkedebiyat› - divan edebiyat› ay›r›m›n›nsa¤l›kl› ve gerçekçi olup olmad›¤› yolun-daki tart›flmalar›n yo¤unluk kazand›¤›ve otoritelerce bu yaklafl›m›n ›srarl› birbiçimde sorguland›¤› günümüzde Em-rah’a bu anlamda bir yer araman›n sa-k›ncalar›n› biliyorum. Ancak flairin tar-z›n› ve tavr›n› belirleyebilmek aç›s›ndanmevcut tasniflerden yararlanmay› dakaç›n›lmaz buluyorum.

Erzurumlu Emrah, bir saz flairidir.Gerek nüfuz edebildi¤imiz kadar›yla ha-yat hikâyesinde, gerekse ulaflabildi¤imizson flekliyle fliirlerinde afl›k tarz› fliir ge-lene¤inin bariz özelliklerini buluruz. An-cak bu tesbit, onun, Türk saz fliirininAnadolu sahas›nda yetifltirdi¤i en büyükflair olan Karacao¤lan gibi sade birTürkçe ile söyleyen, çeflitli d›fl etkilerdenar›nm›fl bir flair kimli¤i ile kabul edilme-sini gerektirmez. Emrah’ta hem klasikfliir etkisinin, hem tasavvufi endiflelerin,hem de halk düflüncesinin yan yana,hatta iç içe oldu¤u görülür. Onun belirlibir medrese ö¤reniminden geçti¤i bilin-mekle beraber bu ö¤renimin niteli¤i vesüresi hakk›nda kesin bilgilere sahip de-¤iliz. fiiirlerinden hareketle medrese ö¤-reniminin uzun sürmedi¤i ve bu ö¤reni-min flair üzerinde fazla etkili olmad›¤›söylenebilir. Ayn› flekilde tasavvufla olanba¤lant›s› da aç›kl›k kazanmam›flt›r.Her ne kadar Nakflibendi tarikat›n›nHalidiye koluna intisab›ndan bahsedili-yorsa da yine hayat hikâyesi ve fliirlerionun tasavvufu yegâne düflünüfl biçimiolarak alg›lamad›¤› ve hayat›n› bütü-nüyle saracak bir biçimde tasavvufla içiçe olmad›¤› anlafl›l›yor. Bütün bu unsur-lar›n flairimizde bir çeflni olarak bulun-du¤unu, as›l cevherin halk dili ve halk

düflüncesi oldu¤unu belirtmek gerekir.Aruzu ve klasik fliirin mazmunlar›n› ba-flar›yla kullanamay›fl› ve tasavvufi dü-flünceyi bütün derinli¤i ile yans›tamay›-fl›, onun saz flairli¤i konusundaki büyük-lü¤üne halel getirmez, hatta bu çok yön-lülük ona ayr› bir de¤er kazand›r›r. Bü-tün bunlar›n kar›fl›m›ndan do¤an sana-t›yla Emrah, kendine has bir frekans ya-kalam›flt›r. Prof.Dr.Bilge Seyido¤lu, bu-na “ses” diyor. Bir fliirin Emrah’a ait olupolmad›¤›n›n tesbitinde objektif ölçüleryeterli olmad›¤› zaman “Emrah’›n se-si”ni aramam›z gerekti¤ini söylüyor.7 Buyönüyle Emrah’›n “nev’i flahs›na münha-s›r” kabilinden bir özellik arz etti¤inisöyleyebiliriz.

Erzurumlu Emrah flöhretini neyeborçludur? Öncelikle flairimiz, afl›k tarz›fliir gelene¤inin önemli temsilcilerininyetifltidi¤i Do¤u Anadolu bölgesinde, Er-zurum’da do¤mufl, gelene¤i çok iyi ö¤-renmifltir. Medrese ö¤renimi s›ras›ndaufkunu geniflletmifl, bununla da yetin-meyerek gençlik ça¤lar›nda iken memle-ketinden ayr›l›p hayat›n›n büyük bir bö-lümünü sürekli yer de¤ifltirmeler halin-de geçirmifltir. Gitti¤i yerde o bölgeninileri gelen kiflileriyle görüflmüfl, çeflitlisanatsal etkinliklere kat›larak hatta buetkinlikleri yönlendirerek icra faaliyetle-rinde bulunmufltur. Emrah’›n Kastamo-nu, Sivas ve Tokat bölgelerinde yaflad›¤›-n› biliyoruz. Baz› araflt›rmac›lar, onunTrabzon, Sinop, Ni¤de, Çank›r› ve Kon-ya’ya da gitti¤ini belirtirler. Hatta afl›k-lar aras›ndaki bir rivayet, Emrah’›n ‹s-tanbul’a giderek Tavukpazar›’ndakiAfl›klar Cemiyetinin baflkanl›¤›n› alt› aysüreyle yürüttü¤ünü iddia eder.

Tasavvuf çevreleriyle olan diyalo¤uafl›¤›m›z›n hem tan›nmas›na, hem desayg›n bir kifli olarak flöhret bulmas›nakatk›da bulunmufltur.

Y›l: 12 Say›: 47

54 Milli Folklor

Aruzla söyledi¤i fliirler, onun döne-mindeki klasik fliire aflinal›¤›n› göster-mesi ve böylece kültürlü bir kifli olaraktan›nmas› bak›m›ndan önemlidir. HattaEmrah’›n Fuzuli, Baki ve Nedim gibi ün-lü divan flairlerine nazireler yazd›¤›n› bi-liyoruz. Ancak bu flairlere nazire yaz-mak, aruzu kullanmak hususunda onlarkadar baflar›l› olmak anlam›na gelmezve öyle olmas› da gerekmez. Onu Ne-dim’le Fuzuli ile karfl›laflt›rmaya hakk›-m›z yoktur. Emrah, saz fliiri vadisindekendisini isbatlam›fl, bununla yetinme-yerek divan tarzlar›na vukuf sa¤lamayaçal›flm›flt›r.

Yetifltirdi¤i ç›raklar› ile kendine hasüslubun günümüze kadar uluflmas›nazemin haz›rlam›fl, kendi ad›yla an›lanbir ekolün, “Emrah Kolu”nun kurucusuolmufltur. Emrah’›n iki büyük ç›ra¤› To-katl› Nuri ve Tokatl› Gedai, onun tarz›n›sürdürerek yeni ç›raklar yetifltirmifller,böylece günümüze kadar uzanan bu ge-lenek, “Erzurumlu Emrah kolu” olarakan›lm›flt›r. Tokatl› Nuri, Zileli Ceyhu-ni’yi, Ceyhuni de Cemali’yi yetifltirmifl-tir.8

Emrah’›n büyük bir flair oldu¤u mu-hakkakt›r. Ancak onun büyüklü¤ünü is-bat etmek için hayalimizde bir baflkaEmrah yaratmaya gerek yoktur. O,memleketinden uzakta bulunan bir in-san psikolojisinin gere¤i olarak gurbetelin kahr›n› dile getirdi¤i gibi, sevdi¤ibir kad›n karfl›s›nda yaflad›¤› duygular›samimi bir biçimde m›sralaflt›rm›fl, dün-yan›n fanili¤ini anlayarak bin bir türlüoyunlarla dolu hayat›n vefas›zl›klar›n›da ortaya koymufltur. Yarat›c›ya yaka-r›flta bulunmufl, sevmedikleri için kar-g›fllar etmifl, k›saca yaflad›¤› toplumuniçinden gelen bir insan olarak gayet sade

bir görüntü ile karfl›m›za ç›km›flt›r. Yaniinsani duygular›n› ifade etmifltir. Türkhalk›n›n inançlar› ve de¤er yarg›lar›do¤rultusunda insana, tabiata, hayatayönelmifl, hayat›m›z› anlamland›ran de-¤erlere tercüman olmufltur. Her insangibi do¤rular›yla, yanl›fllar›yla bir hayatyaflay›p bu dünyadan göçmüfl, ama b›-rakt›¤› eserleriyle gönlümüzde taht kur-mufltur. Milli kültürümüzün ve güzelTürkçemizin bugünkü kuflaklara akta-r›lmas›nda elbette mühim bir rolü var-d›r. Onu rahmetle an›yoruz.

NOTLAR:* 7 Mart 1997 tarihinde Eruzu-

rum’da düzenlenen “Erzurumlu Emrah”konulu panelde sunulan bildiri.

1 M. Fuad Köprülü, Edebiyat Arafl-t›rmalar›-I, ‹stanbul 1989, s.157

2 Umay Günay, Türkiye’de Afl›k Tar-z› fiiir Gelene¤i ve Rüya Motifi, Ankara1992, s. 10

3 Günay, a.g.e., s. 178 4 M.Fuad Köprülü, Türk Sazflairle-

ri, c.4, Ankara 1964 s.5265 Bu eserin yay›mlanmas›ndan iki

y›l sonra bir inceleme neflreden FuatKöprülü, Ziyaeddin Fahri’nin bu görüflü-ne itiraz ederek Emrah’›n klasik flairlerkapsam›na al›namayaca¤›n› savunur.(Köprülüzade Mehmet Fuat, XIX. As›rSazflairlerinden Erzurumlu Emrah, ‹s-tanbul 1929. s. 7)

6 Ziyaeddin Fahri, Erzurum fiairle-ri, ‹stanbul 1927, s.122

7 Bilge Seyido¤lu, “Emrah’›n Sesi”,Erciyes, say› 101, May›s 1986, s.9

8 Saim Sakao¤lu, “Emrah’›n Hayat›ve Hakk›nda Yap›lan Yay›nlar”, Erciyes,say›: 101, May›s 1986, s.5

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 55

56 Milli Folklor

Kuzey Azerbaycan’da çeflitli zaman-larda “dastan”larla ilgili birçok derlemeçal›flmalar›n›n yap›ld›¤› ve derlenen bumetinlerin çeflitli adlarla yay›mland›¤›bilinmektedir1. Güney Azerbaycan’daise, de¤iflik zamanlarda ufak tefek çal›fl-malar d›fl›nda özellikle son y›llara kadarfolklor derleme ve yay›mlama çal›flmala-r› yap›lamam›flt›r.

Bu yaz›m›zda, vatan›n› istiklâlinekavuflturmak için düflmana karfl› isyaneden Settar Han’›n hayat› ve onun bafl-latm›fl oldu¤u “azatl›k harekât›” etraf›n-da oluflan, Kuzey Azerbaycan Türkleriaras›nda “Settarhan Dastan›”, GüneyAzerbaycan Türkleri aras›nda ise, “Go-çag Settar” ad›yla anlat›lan hikâyeninepizotlar› üzerinde duraca¤›z. Ayr›ca,daha önceki bir tebli¤imizde Settar Hanhikâyesine konu olan tarihî vak’an›nmeydana geldi¤i tarih ve co¤rafyadakihâdiselerle Settar Han’›n hayat› hakk›n-da bilgi verdi¤imiz için burada tekrar et-meyece¤iz2.

“Settarhan Dastan›”n›n elimizdekimetni, musannif Âfl›k Hüseyin Cavan’aaittir. Bu varyant, Cenubi AzerbaycanEdebiyyat› Antologiyas›3 adl› eserdeyay›nlanm›flt›r. Eser Kiril harfleriyle ba-s›lm›fl olup, dili Azerî Türkçesidir. Hikâ-yenin Güney Azerbaycan varyant› olan“Goçag Settar”›n metni ise, Güney Azer-baycan’da yay›nlanm›fl olan Azerbay-can Folklorundan Numuneler4 adl›

eserde bulunmaktad›r. Bu eser de Arapharfleriyle bas›lm›fl olup, dili AzerîTürkçesidir.

A. SETTAR HAN H‹KÂYES‹N‹NANLATIM PLÂNI:

Kuzey Azerbaycan âfl›klar›n›n an-latt›¤› Türk halk hikâyeleri, hikâyeninkonusuna uygun olarak söylenen “ustad-name”lerin yer ald›¤› “Girifl / Haz›rl›kBölümü”; as›l hikâyenin anlat›ld›¤›“Kahraman›n Maceras›”; genellikle sev-gililerin dü¤ününün yap›ld›¤› ve “duvag-gapma”lar›n yer ald›¤› “Sonuç K›sm›” ol-mak üzere üç bölümden oluflmaktad›r5.

Burada inceledi¤imiz Settar Han hi-kâyesinin her iki varyant›nda da “ustad-name” bulunmamaktad›r. “SettarhanDastan›”ndaki metnin naz›m-nesir kar›-fl›m› olmas›na karfl›l›k, “Goçag Settar”da-ki metin tamamiyle nesir tarz›ndad›r.“Settarhan Dastan›” varyant›, “Memme-deli flah›n Keyan taht›nda oturdu¤u, ‹rantorpa¤›na padflahl›g élediyi zamanlaridi...” cümlesiyle bafllamaktad›r.

“Goçag Settar” varyant› ise, bir k›flgününde çeflitli meyvelerle donat›lansofran›n, kaynayan semaverin ve çayservisi yapan han›mlar›n bulundu¤u bü-yük bir odan›n canl› tasvirinden sonra“Yüz il bundan evvel Azerbaycan’›n Ga-rada¤ vélayetinde Hac› Hesen adl› düz,insafl›, zehmetkéfl bir kifli yaflard›....Onun dört o¤l› var idi: ‹smail, Settar,Geffar ve Ezim...” diye bafllar.

SETTAR HAN H‹KÂYES‹N‹N ‹NCELENMES‹-I*

Yard. Doç. Dr. Enver ARAS**

** F›rat Üniversitesi Fen-Ed. Fak. Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü Ö¤retim Üyesi ELAZI⁄.

“Goçag Settar” varyant›nda, KaçakNebi ve Kaçak Kerem gibi gerçek hayat-ta cereyan etti¤i flekilde çarl›k Rusyas›-na karfl› mücadele eden Ferhad, Rus-ya’da yakalanaca¤›n› anlay›nca GüneyAzerbaycan’a kaç›p Settar Han’›n a¤abe-yi olan ‹smaillere s›¤›n›r. Fakat ‹ran as-kerleri k›sa bir zaman sonra evi sar›p,Ferhad’› ve ‹smail’i öldürürler. Bu hâdi-se üzerine ‹smail’in babas› Hac› Hasan,o¤lu Settar’a, a¤abeyinin öcünü almas›n›söyler. “Settarhan Dastan›”nda bu konu-lar›n hiçbirinden bahsedilmez.

Tarihî bir flahsiyet olan hikâye kah-raman› Settar Han’›n liderli¤ini yapt›¤›“azatl›k harekât›” çerçevesinde geliflentarihî vak’an›n anlat›ld›¤› as›l hikâyeninsonunda ise, di¤er halk hikâyelerindegörüldü¤ü gibi sevgililer buluflturulupyedi gün yedi gece veya k›rk gün k›rk ge-ce dü¤ün yap›lmaz.

“Settarhan Dastan›”, musannifÂfl›k Hüseyin Cavan taraf›ndan hikâyekahraman›na ithaf edilen “Settarhan’a‹thaf” bafll›¤› alt›nda duvaggapma” yeri-ne söylenen “oldun” redifli bir fliirle sonbulmaktad›r.

“Goçag Settar” varyant› ise, “Bir be-hane getirib yaflad›g› ba¤a (Park-› Ata-beg) hücüm étdiler. Settar Han yaralan-d›, dört il yor¤an döflekde yatd› ve bu ke-salet neticesinde 1332 inci ilde [1914]Téhran’da merhum old›. Gebri fiah Ab-dülezim’de Tutu Gebristan›’nda. O¤lan-lar›m bu da Settar Han’›n o vah›tda sa-l›nm›fl ekslerinden biri, yadigâr olaragsahlay›n, ümid édirem ki siz de SettarHan kimi azadl›g yolunda çal›flas›z.” ifa-deleriyle sona ermektedir.

Settar Han, “Settarhan Dastan›”varyant›nda ölmez veya öldürülmez;Tebriz’de yaflamaya devam eder. “GoçagSettar” varyant›nda ise, gerçek hayattaoldu¤u gibi Tahran’a davet edilen kahra-

man, “azatl›k harekât›” mensuplar›n›nk›yafetini giyen bir grubun silâhl› sald›-r›s› sonucunda a¤›r yaralan›r ve bu yara-n›n tesiriyle dört y›l sonra ölür.

B. H‹KÂYEDEK‹ EP‹ZOTLAR:Settar Han hikâyesi, özellikle epi-

zot ve motif bak›m›ndan daha öncelerihalk hikâyeleri üzerinde teferruatl› ola-rak incelemeler yapan Fikret Türkmen6

ve Ensar Aslan’›n7 çal›flmalar›ndaki me-tot ›fl›¤›nda de¤erlendirilmifltir.

fiimdi, Âfl›k Hüseyin Cavan taraf›n-dan tasnif edilen “Settarhan Dastan›”varyant›yla, -hikâyeye göre- MeflhediMeherrem taraf›ndan tasnif edildi¤i an-lafl›lan “Goçag Settar” varyant›n› afla¤›-da verilen epizotlar›n s›ras›na ba¤l› ka-larak incelemeye çal›flaca¤›z8.

1. Kahramanlar›n Aileleri veSosyal Durumlar›:

Türk halk hikâyelerinde kahrama-n›n ailesi genellikle yüksek zümreyemensup bir ailedir. Settar Han hikâyesi-nin kahraman› ise yüksek zümreye men-sup bir aile çocu¤u de¤ildir. Settar Hanhikâyesinin “SHD” varyant›nda kahra-man›n gerek anas› ve gerekse babas›hakk›nda herhangi bir bilgi verilmedi¤igibi ailesinin sosyal durumuyla ilgili bil-gi de verilmemifltir.

“GS” varyant›nda ise, kahraman›nailesinin tan›t›lmas› konusunda, kendihâlinde bir insan olarak takdim edilenbaba Hasan’a yer verilmifltir. Kahrama-n›n babas› Hasan’›n, ‹smail, Settar, Gaf-far ve Ezim (Azim) ad›nda dört çocu¤uvard›r.

Settar Han hikâyesi bir aflk hikâye-si de¤il, yaflayan bir kahraman olan Set-tar Han’›n bafllatt›¤› “azatl›k harekât›”etraf›nda teflekkül eden bir kahramanl›khikâyesidir. Hikâyenin her iki varyan-t›nda da ana ve kad›n kahraman yer al-mam›flt›r. Hikâyede anaya ve kad›n kah-

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 57

ramana yer verilmemesinin sebebi, hi-kâyenin yap›s›yla ilgili olabilece¤i gibiözellikle “GS” varyant› aç›s›ndan baz› ai-levî geleneklerle de ilgili olabilir.

Hikâyenin temeli, “kahraman Set-tar Han”la “zalim ‹ran fiah›”› epizotuüzerine kurulmufltur. Settar Han hikâ-yesinin en önemli epizotlar›ndan birinibu epizot oluflturmaktad›r. Settar Han,hikâyenin iki varyant›nda da MehmetAli fiah taraf›ndan ‹ran Azerbaycan›’ndayaflayan Azerî Türklerinin bask› alt›ndatutulmas›na, ezilmesine, temel hak vehürriyetlerinin gasp edilmesine çoküzülmektedir.

2. Kahramanlar›n Do¤umu:Settar Han hikâyesinin hem “SHD”

varyant›n›n hem de “GS” varyant›n›n buepizotunda, di¤er halk hikâyelerimizdenfarkl› olarak kahramanlar›n do¤umu ve-rilmemifltir. Fakat, “GS” varyant›ndakahraman›n babas› Hasan’›n ad› zikre-dilmifltir.

3. Kahramanlar›n Âfl›k Olmas›:Gerek “SHD” varyant›nda gerekse

de “GS” varyant›nda genellikle Türkhalk hikâyelerinin ikinci ana bölümünüoluflturan “âfl›k olma” epizotu bulunma-maktad›r. Ancak Settar Han, Azerbay-can’a ve Azerbaycan’›n hürriyetine âfl›k-t›r. Settar Han’›n, gerçek hayatta oldu¤ugibi hikâyenin her iki varyant›nda dasaz çalma kabiliyeti yoktur. Fakat kah-raman, “SHD” varyant›nda hikâyeninak›fl› içerisinde özellikle askerlerini cofl-turmak ve savafla haz›rlamak için herzaman fliir okumaktad›r.

4. Settar Han’›n Memmedelifiah’la Görüflmek ‹çin Gurbete Ç›k-mas›9:

Bu epizot, hikâyenin önemli epizot-lar›ndan biridir. Settar Han, “SHD” var-yant›nda kendisini mektupla Tahran’adavet eden Memmedeli fiah’la Azerbay-can’da ortaya ç›kan isyanlarla ilgili ola-

rak görüflme yapmak üzere, dostlar›n-dan ve dava arkadafllar›ndan helall›k al-d›ktan sonra memleketi olan Tebriz’denayr›l›r.

Bu epizot, “SHD” varyant›nda Set-tar Han’›n fiah’la buluflmas›n› ve “azat-l›k harekât›”n› devam ettirmesini sa¤lar.Bu epizot, “GS” varyant›nda ise “azatl›kharekât›” zaferle neticelendikten sonraTahran’a davet edilen Settar Han’›n,fiah’la buluflmas›na ve Tahran’da öldü-rülmesine sebep olur.

5. Settar Han’la Memmedelifiah’›n Görüflmesi:

“SHD” varyant›nda at›n› sürüpTahran’a ulaflan Settar Han, Memmede-li fiah’›n saray›nda güllerle, çiçeklerlekarfl›lan›r. Burada büyük bir salonda ye-mek yendikten sonra padiflahla Azerbay-can’daki “azatl›k harekât›”› üzerinde ko-nuflulur. Memmedeli fiah, kahramanabir torba alt›n verip, büyük mevki vemakamlar teklif eder.

Settar Han, vatan›n› ve milletinimevki, makam, alt›n ve gümüfl gibi dün-ya nimetleri karfl›l›¤›nda satamayaca¤›-n› bildirir ve Azerbaycan’› hürriyetinekavuflturduktan sonra da ‹ran fiah› ola-rak kendisinin rahats›z edilmeyece¤inisöyler. Bunun üzerine Memmedeli fiah,Settar Han’› dara¤ac›na götürmeleri içincellatlar›na emir verir. Settar Han, düfl-mana f›rsat vermeden tabancas›n› çekipsaraydan d›flar›ya ç›kar.

“GS” varyant›nda ise, “azatl›k hare-kât›” baflar›ld›ktan ve Memmedeli fiahtahttan indirildikten sonra kurulan“meflrutiyet hükûmeti” taraf›ndan Tah-ran’a davet edilen kahraman, orada halktaraf›ndan büyük bir coflkuyla karfl›la-n›r.

6. Settar Han’la Azerbaycan’›nAzatl›¤› Aras›na Engellerin Girmesi:

Halk hikâyelerimizin birço¤undabirbirine kavuflmak arzusunu tafl›yan

Y›l: 12 Say›: 47

58 Milli Folklor

kahramanlar›n görüflmelerini ve evlen-melerini geciktiren ya da tamamen orta-dan kald›ran birtak›m olaylar›n bulun-du¤u bilinmektedir. Bunlara “engellerepizotu” denilmektedir. Settar Han hikâ-yesinin gerek “SHD” ve gerekse “GS”varyant›nda Azerbaycan’daki “azatl›kharekât›”n› engelleyen Memmedeli fiahve onun ordu komutanlar›d›r.

a. Engellemenin sebebi: Memme-deli fiah, “SHD” varyant›nda Tebriz vehavalisinde yönetime el koyan SettarHan’› ikna edip sat›n alamad›¤› için“azatl›k harekât›”n› bast›rmaya kararverir.

b. Engellemenin flekli: “SHD”varyant›nda Settar Han’›n Tebriz ve ha-valisinde yönetime el koydu¤unu haberalan Memmedeli fiah, onu sat›n al›p“azatl›k harekât›”na engel olmak içinTahran’a davet eder. Settar Han, Mem-medeli fiah’›n kendisine teklif etti¤imevki ve makamlarla bir torba alt›n›reddeder.

“GS” varyant›nda ise Settar Han’›nTahran’a davet edilmesi söz konusu de-¤ildir. Bu varyantta fiah, Tebrizli Türk-leri bölüp parçalamak gayesiyle parakarfl›l›¤›nda Mir Haflim’e, “Deveçi Meh-lesi ‹slâmiyye Cemiyyeti”ni kurdurup,Tebriz’deki “azatl›k harekât›”n›n baflar›-ya ulaflmas›na engel olmak ister.

c. Settar Han’›n Öldürülmek ‹s-tenmesi: “SHD” varyant›nda, SettarHan’› sat›n al›p davas›ndan döndüreme-yen Memmedeli fiah, onu öldürmek içincellatlar›na emir verir. Settar Han, ta-bancas›n› çekerek saraydan ç›kmay› ba-flar›r.

“GS” varyant›nda kahraman, Mem-medeli fiah’›n Tebriz’e gönderdi¤i Ekre-mü’l-sultan taraf›ndan öldürülmek iste-nir. Ancak Settar Han, Ekremü’l-sul-tan’›n arkadafl›n› öldürür. Ekremü’l-sul-tan da kaç›p kurtulur.

Ayr›ca, “azatl›k harekât›” baflar›l-d›ktan ve Memmedeli fiah tahttan indi-rildikten sonra kurulan “meflrutiyet hü-kûmeti” taraf›ndan Tahran’a davet edi-len kahraman, “azatl›k harekât›” men-suplar›n›n k›yafetini giyen bir grubun si-lâhl› sald›r›s› sonucunda a¤›r yaralan›r.

ç. Settar Han’›n Hapsedilmesi:“SHD” varyant›nda Settar Han’›n hapse-dilmesi konusuna de¤inilmemifltir. “GS”varyant›nda ise, “Gat›rç›lar”dan biriniöldüren Semed Han’›n o¤lu Mirza Mus-tafa, kardefli Ehmed’le birlikte “GoçagSettar”›n babas› Hac› Hasan’a emanetedilir. “Gat›rç›lar” ânî bir bask›n düzen-leyip, ba¤ evinde saklanan Settar’› yara-lar ve Mirza Mustafa’yla Ehmed’i öldü-rürler. Settar Han da bir süre sonra Er-debil’deki Narin Galas›’na hapsedilir.Settar Han, Haflim’in yard›m›yla hapis-ten kaçar.

7. Settar Han’›n Memleketi Teb-riz’e Geri Dönmesi:

Halk hikâyelerimizin birço¤undagörülen kahraman›n memleketine geridönmesi konusu, “SHD” varyant›nda daifllenmifltir. Tahran’da Memmedelifiah’la Azerbaycan’›n istiklâli meselesin-de anlaflamayan Settar Han, “Gemer”adl› at›na binerek yola koyulur ve anavatan› olan Tebriz’e gelip tekrar müca-hitlerin bafl›na geçer.

“GS” varyant›nda ise, “azatl›k hare-kât›” baflar›ld›ktan ve Memmedeli fiahtahttan indirildikten sonra kurulan“meflrutiyet hükûmeti” taraf›ndan Tah-ran’a davet edilen kahraman, “azatl›kharekât›” mensuplar›n›n k›yafetini gi-yen bir grubun silâhl› sald›r›s› sonucun-da a¤›r yaralan›r ve Tebriz’e geri dön-mez.

8. Settar Han’›n Arkadafl› Ba¤›rHan’› Durumdan Haberdar Etmesi:

“SHD” varyant›nda Tahran’dan

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 59

Tebriz’e dönen Settar Han “bafl›ndan ge-çenleri” bir fliirle anlatan mektubunu“gasid”le dava arkadafl› Ba¤›r Han’agönderir ve onu haberdar eder. Ba¤›rHan, dostu ve dava arkadafl› SettarHan’›n mektubunu al›r almaz at›na bi-nerek tek bafl›na onun yan›na gider.

Settar Han’la can dostu Ba¤›r Hanbafl bafla verip müflavere ettikten sonraAzerbaycan’›n istiklâl mücadelesini, mü-cahitleriyle birlikte bütün Azerbaycanl›-lara anlatma ve onlar› ayd›nlatma çal›fl-malar›n› devam ettirirler. Bu epizot,“GS” varyant›nda verilmemifltir.

9. Mücahitlerin, Memmedelifiah’a Azerbaycan’daki ‹stiklâl Ha-rekât›n›n Durmayaca¤›n› HaberVermesi:

“SHD” varyant›nda Settar Han’›nmücahitleri, Memmedeli fiah’a, Azerbay-can’› mutlaka istiklâline kavuflturacak-lar› arzular›n› fliirle dile getiren bir mek-tup yaz›p gönderirler. “GS” varyant›ndabu epizot verilmemifltir.

“SHD” varyant›nda, Settar Han’›nmücahitlerinin gönderdi¤i mektubu alanMemmedeli fiah, Azerbaycan’daki “azat-l›k harekât›”n› bast›rmak için “BehtiyarÉli”ne, “Garahanl› Éli”ne, “LorustanBeyleri”ne, “fiahseven Beyleri”ne, MakûSerdar›’na, Emir Eflair’e, Rehim Han’a,Eprim Han’a, fiüca-i Nizam’a, Eynü’l-dövle’ye emir verir.

“GS” varyant›nda fiah, Azerbay-can’daki “azatl›k harekât›”n› bast›rmaküzere Garada¤’dan Rehim Han’›, Me-rend’den fiüca Nizam’›, Mera¤a’dan fiü-caü’d-dövle’yi, Tahran’dan ise, Eynü’l-dövle’yi Tebriz’e gönderir.

10. Settar Han ve Ba¤›r Han Ko-mutas›ndaki Mücahitlerin Tebriz’eHücûm Eden fiah’›n Ordusunu Ma¤-lup Etmesi:

“SHD” varyant›nda, Settar Han,Tebriz’de savafl bafllay›nca mücahitlerini

coflturmak için fliir okur. Birkaç gün de-vam eden savafl neticesinde Settar Han /Serdar ve Ba¤›r Han / Salar komutas›n-daki mücahitler, fiah’›n ordusunu ma¤-lup ederler. fiah’›n ordusunun döküntü-lerini Vesminc’e kadar kovan Settar Hanve Ba¤›r Han komutas›ndaki mücahitlerTebriz’e geri döner.

“GS” varyant›nda fiah taraf›ndanAzerbaycan’daki “azatl›k harekât›”n›bast›rmak üzere gönderilen Rehim Han,fiüca Nizam, fiücaü’d-dövle, Eynü’l-dövlekomutas›ndaki ordular Tebriz’e sokul-maz.

11. Settar Han ve MücahitlerinMakû Serdar› Teymur A¤an›n Ordu-sunu Ma¤lup Etmesi:

fiah ordular›n›n hücûmundan bir-kaç gün geçer. Bu sefer de Makû Serdar›Teymur A¤a ordusuyla birlikte Ac›çay’›nkenar›na gelir. Settar Han ve mücahitle-ri, Teymur A¤an›n ordusunu da yenip,Alvar’a kadar kovarlar. “GS” varyant›n-da ise, Makû Serdar› Teymur A¤a’n›n is-mi geçmez.

12. Mücahitlerin Eynü’l-döv-le’nin Ordusunu Ma¤lup Etmesi:

“SHD” varyant›nda mücahitler, Set-tar Han’›n emriyle büyük zayiat verenEynü’l-dövle’nin ordusunu “G›z›lca Mey-dan›”na kadar kovduktan sonra Tebriz’edönerler. “GS” varyant›nda ise, Eynü’l-dövle’nin askerleri Tebriz’e sokulmaz.

13. Mücahitlerin Rehim Han’n›nOrdusunu Ma¤lup Etmesi:

Settar Han’›n emri üzerine müca-hitler, Tebriz’in etraf›n› saran RehimHan ve askerlerini yener. Her iki taraf-tan yedifler kiflinin kat›ld›¤› heyet, ma¤-lup edilen Rehim Han’›n geri kalan as-kerlerinin beyaz bayrak çekmek flart›ylaTebriz’in “Ba¤-i fiimal” semtine yerlefl-mesine karar verir. “Ba¤-i fiimal”a yerle-flen Rehim Han’›n askerleri aradan dört

Y›l: 12 Say›: 47

60 Milli Folklor

- befl gün geçtikten sonra Tebriz’de adamsoyup dükkân ya¤malamaya bafllar.

Bu epizot, “GS” varyant›nda buradaoldu¤u gibi genifl olarak verilmemifl, sa-dece Rehim Han’›n Tebriz’e sokulmad›¤›belirtilmifltir.

14. Mücahitlerin Rehim Han’n›nOrdusunu Tebriz’den Ç›karmas›:

“SHD” varyant›nda, Rehim Han’›naskerlerinin Tebriz’de adam soyup dük-kân ya¤malamaya bafllad›¤›n› haberalan Settar Han, yan›na ald›¤› yüz atl›y-la birlikte Rehim Han’›n beyaz bayrakla-r›n› afla¤› indirerek Salar / Ba¤›r Han’›nevine gelir. Settar Han, Ba¤›r Han’lamüflavere ettikten sonra Rehim Han’›naskerleri Tebriz’den ç›kar›l›r ve RehimHan, Meflkin’e gider. GS” varyant›nda daRehim Han’›n askerleri Tebriz’e sokul-maz.

15. Memmedeli fiah’›n EprimHan Komutas›ndaki Orduyu Teb-riz’e Göndermesi:

“SHD” varyant›nda bütün ordular›-n›n yenildi¤ini haber alan Memmedelifiah, atl› ve topçu kuvvetlerden meydanagelen Eprim Han komutas›ndaki dörtbin kiflilik orduyu Tebriz üzerine gönde-rir.

Tebriz’e ulaflan Eprim Han, Ba¤›rHan’a görüflmek üzere haber gönderir veiste¤i kabul edilir. Eprim Han, SettarHan / Serdar’la da görüflme arzusundaoldu¤unu bildirir.

Ba¤›r Han, Settar Han’a mektupgönderip durumu bildirir ve izin ister;izin verilir. Ba¤›r Han’la Eprim Han bir-kaç “a¤saggal”la birlikte Settar Han’›nyan›na gelir. Bu epizot, “GS” varyant›n-da bulunmamaktad›r.

16. Settar Han’›n Eprim Han’laAntlaflmas›:

“SHD” varyant›nda Settar Han, Ep-rim Han’la çeflitli görüflmeler yapar, ne-

ticede anlaflmaya var›l›r ve hep birliktefiahseven Beyleri’yle Rehim Han’›n üze-rine yürünmesine karar verilir. Bu epi-zot, “GS” varyant›nda verilmemifltir.

17. fiahseven Beyleri’nin TeslimOlmas›, Rehim Han’›n Yakalanmas›:

“SHD” varyant›nda, Settar Han,fiahseven Beyleri’ne teslim olmalar› ge-rekti¤ini fliirle belirten bir mektup gön-derir. Bunun üzerine fiahseven Beyleriteslim olup, Settar Han’›n emrine girer-ler.

Settar Han bir fliirle, Meflkin da¤la-r›n›n al›nmas› için mücahitlere emir ve-rir. Bu arada Emir-i Erfled ve ordusu tes-lim olur. Settar Han, savafltan kaçan Re-him Han’› yakalar. Hep birlikte Tebriz’edönerler. Bu epizot da “GS” varyant›ndagenifl olarak ele al›nmam›flt›r.

18. Settar Han, Ba¤›r Han ve Ep-rim Han’›n Tebriz’e Dönmesi:

“SHD” varyant›nda Settar Han, Ba-¤›r Han ve Eprim Han, zaferden sonraTebriz’e dönerken, Settar Han’›n muzaf-fer oldu¤unu duyan yetmifl yafllar›ndabir “goca”, ordunun önüne ç›k›p, “kim-dir?” redifli bir fliirle Settar Han’la Ba¤›rHan’›n kim oldu¤unu sorar.

Durumdan haberdar edilen SettarHan’la Ba¤›r Han, “goca”n›n yan›na ge-lip onunla sohbet ederler. Settar Han,kendisini “menem” redifli bir fliirle tan›-t›r. “Goca” da Settar Han’› “Serdar’›m”redifli fliirle metheder.

“SHD” varyant›n›n son bölümünün-de Settar Han, Ba¤›r Han ve EprimHan’la birlikte Tebriz’e gelince çok duy-gulan›p, “Tebriz” redifli bir fliir söyler veAllah’a flükreder. “SHD” varyant›nda,“azatl›k savafl›n›” kazanan kahraman,Tebriz’de yaflamaya devam eder. Bu var-yant, hikâyenin musannifi Âfl›k HüseyinCavan taraf›ndan söylenen ve “duvag-gapma” yerine geçen “Settarhan’a ‹thaf”

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 61

bafll›¤›n› tafl›yan “oldun” redifli bir fliirleson bulur.

Bu epizot, “GS” varyant›nda buradaoldu¤u gibi verilmemifltir. “GS”da, “azat-l›k zaferi”nden sonra Tahran’a davet edi-len kahraman orada “azatl›k harekât›”mensuplar›n›n k›yafetini giyen bir gru-bun silâhl› sald›r›s› sonucunda a¤›r ya-ralan›r ve dört y›l sonra vefat eder. “GS”varyant› da hikâye anlat›c›s›n›n; “...O¤-lanlar›m... ümid édirem ki siz de SettarHan kimi azadl›g yolunda çal›flas›z.”fleklindeki ifadesiyle son bulur.

NOTLAR:*Bu hikâyenin motif ve formel unsurlar›n› “Set-

tar Han Hikâyesindeki Motifler ve Formel Unsur-lar-II” adl› yaz›m›zda ele alaca¤›z.

1Hemid Arasl›, Kitab› Dede Gorgud, Bak›1939; Ehliman Ahundov, M. Hüseyn Tehmasib,Azerbaycan Dastanlar›, Bak› 1965, I; 1966 II; Eh-liman Ahundov, Azerbaycan Dastanlar›, Bak›1967, III; 1968 IV; 1972, V; Azad Nebiyev, Azerbay-can Dastanlar›, Bak› 1977; Memmedhüseyn Teh-masib, Tehmasib Ferzeliyev, ‹srafil Abbasov, Nured-din Seyidov, Azerbaycan Mehebbet Dastanlar›,Bak› 1979; Hümmet Elizade, Dastanlar ve Na¤›l-lar, Bak› 1937; M. H. Tehmasib, Azerbaycan HalgDastanlar›, Bak› 1972; Ehliman Ahundov, Azer-baycan Halg Dastanlar›, Bak› 1980; Vagif Veliyev,Azerbaycan Gehremanl›g Dastanlar›, Bak› 1980;Ehliman Ahundov, Halg Dastanlar›, Bak› 1961, I-II; Ehliman Ahundov, Ayd›n Ahundov, Dastanlar,Bak› 1993; Azerbaycan Edebiyyat› Antologiyas›,Bak› 1988, C. III. (Tertip edenler: Zahid Ekberov,Teymur Ehmedov, Behlul Abdullayev, Mireli Menafi,Refige Gas›mova, Tamilla Memmedova, HuramanGuliyeva, Nazim Rizvan); Behlul Abdullayev, Azer-baycan Edebiyyat› ‹ncileri-Dastanlar, Bak›1987; Veli Huluflu, Koro¤lu, Bak› 1927; M. H. Teh-masib, Koro¤lu, Bak› 1982; Hümmed Elizade, Azer-baycan El Edebiyyat›, Bak› 1929; Tehmasib Ferze-liyev, Meherrem Gas›ml›, Azerbaycan FolkloruAntologiyas›-Nahç›van Folkloru, Bak› 1994.

2Enver Aras, “Kuzey ve Güney Azerbaycan’daAnlat›lan Settar Han Hikâyesinin Tarihle Münase-beti”, VII. Milletler Aras› Türkoloji Kongresi, ‹stan-bul 8-12 Kas›m 1999, Türk Yurdu, 20 (152), Nisan2000, s. 50-56.

3Azerbaycan Edebiyyat› Antologiyas›, Bak›1988, C. III. (Tertip edenler: Zahid Ekberov, TeymurEhmedov, Behlul Abdullayev, Mireli Menafi, RefigeGas›mova, Tamilla Memmedova, Huraman Guliye-va, Nazim Rizvan)

4Doktor S. Cavid, Azerbaycan FolklorundanNumuneler, ‹ntiflarat› Ferzane, Tahran 1356.(1977), s. 208-222.

5Sednik Paflayev, Azerbaycan Halg Yarad›c›-l›¤›n›n ‹nkiflaf›, Bak› 1981, s. 14-21.

6Fikret Türkmen, Âfl›k Garip Hikâyesi Üze-rinde Mukayeseli Bir Araflt›rma, Atatürk Üniv.Ed. Fak. Yay., Ankara 1974; Tahir ile Zühre, Kült.Turz. Bak. Yay., Ankara 1983.

7Ensar Aslan, Halk Hikâyelerini ‹ncelemeYöntemleri Yaral› Mahmut Hikâyesi ÜzerindeBir ‹nceleme, Dicle Üniv. E¤t. Fak. Yay., Diyarba-k›r 1990.

8Bu yaz›da tekrara meydan vermemek için “Set-tarhan Dastan›” varyant› “SHD”; “Goçag Settar” var-yant› ise “GS” fleklinde k›salt›larak kullan›lm›flt›r.

9Mehmet Ali fiah, “SHD” varyant›nda Memme-deli fiah; “GS” varyant›nda ise Mehemmed Eli fiahfleklinde kaydedilmifltir. Biz, herhangi bir kar›fl›kl›-¤a meydana vermemek için “SHD” varyant›nda kay-dedildi¤i flekli tercih ettik.

KAYNAKLAR:Azerbaycan (maddesi), ‹slâm Ansiklopedisi,

‹stanbul 1979, C. II.Azerbaycan Millî Hökümeti (maddesi), Azer-

baycan Sovet Ensiklopediyas›, Bak› 1976, C. I.Azerbaycan Millî Meclisi (maddesi), Azerbay-

can Sovet Ensiklopediyas›, Bak› 1976, C. I.Cenubi Azerbaycan Edebiyyat› Antologi-

yas›, Bak› 1983, C. II. (Tertib edenler: Mireli Mena-fi, Zahid Ekberov, Refige Gas›mova, Tamilla Mem-medova, Huraman Guliyeva, Ferman Helilov).

Cenubi Azerbaycan Edebiyyat› Antologi-yas›, Bak› 1988, C. III. (Tertib edenler: Zahid Ekbe-rov, Teymur Ehmedov, Behlul Abdullayev, MireliMenafi, Refige Gas›mova, Tamilla Memmedova, Hu-raman Guliyeva, Nazim Rizvan).

Doktor S. Cavid, Azerbaycan Folklorun-dan Numuneler,‹ntiflarat› Ferzane, Tahran1356[1977]

S. Cavid, Azerbaycan Folklorundan Nu-muneler, ‹ntiflarat› Ferzane, Tahran 1356 (1977).

Settar Han (maddesi), Azerbaycan SovetEnsiklopediyas›, Bak› 1984, C.VIII.

Tadeusz Sw›etochowski, (Tercüme eden: Nu-ray Mert), Müslüman Cemaatten Ulusal Kimli¤eRus Azerbaycan› 1905-1920, ‹stanbul 1988.

Y›l: 12 Say›: 47

62 Milli Folklor

Milli Folklor 63

(Yaz›n›n bafl taraf› 46. say›da)

qoyfl› - qolan: Çoban ve yard›mc›s›.(169)

qozdav: 1. Koyunun kuzulamas›.(169)

qoz›: Kuzu. (169)quyr›q: 1. Kuyruk, hayvanlar›n arka

taraf›ndaki uzun kuyru¤u. (178)laq: O¤lak. (189)laqtav: Keçinin o¤lak do¤urmas›,

yavrulamas›. (189)mal: 1. Koyun, keçi, deve, s›¤›r, y›lk›

gibi hayvanlar. (194)mañ›rav: Melemek. (Qoy mañ›rad›:

Koyun meledi.) (194)mañ›rav›q: Çok meleyen, melemeden

duramayan. (194)marqa: Biraz büyüyen, bir kaç ayl›k

olmufl kuzu. (195)mälis: Uzun kuyruklu koyun çeflidi.

(197)meriynos: Merinos, yumuflak tüylü

koyun. (199)müyiz: Boynuz. (202)otar: 1. Ayr› olarak güdülen koyun-

lar. 2. Uzaklardaki hayvan güdülen yer.(213)

otarlav: Hayvanlar› otla¤a, bir azuzaklara yollamak. (213)

ottav: Otlamak. (213)ott›¤uv: 1. Hayvan yavrular›n›n süt-

ten kesilip otla beslenmeye bafllamas›. 2.Hayvan›n otlayarak semirmesi. (213)

ott›q: Otluk, hayvana yem-çöp veri-len özel yer. (213)

öris: 1. Hayvan otla¤›. (220)

öristev: 1. Yay›lmak, otla¤a ç›kmak,otlamak. (220)

sav›m: Sa¤ma zaman›. (237)sav›n: Sa¤›lacak, süt veren hayvan.

(237)sav›nfl›: Sa¤›c›, süt sa¤an kimse.

(237)savl›: Sa¤›lan, sa¤›lmakta olan hay-

van. (236)savl›q: Üç yafl›ndan büyük, kuzula-

yacak koyun. (236)savuv: Sa¤mak. (237)semirtüv: Semirtmek. (239)semirüv: Semirmek. (239)semiz: Semiz, fliflman. (239)su¤aruv: bk. suvaruv. (246)suvaruv: 1. Sulatmak; 2. Su içirmek.

(246)suvat: Su alacak, hayvana su içirile-

cek yer. (246)süzegen: Boynuzlar› ile süsen hay-

van. (249)süzüv: Boynuzlamak. (248)fl›b›fl: Bir yafl›na gelmifl erkek keçi.

(317)flunaq: Kula¤›n›n bir taraf› eksik ol-

mak, kesik kulakl›. (316)flüyüv: Boynuzuyla süsmek. (317)tañba: Damga. (263)teke: Teke. (269)tekeflik: Bir yafl›ndaki teke, tekecik.

(269)toqal: (II) Boynuzsuz. (272)toqt›: Toklu, alt› aydan bir yafl›na ka-

dar olan kuzu. (273)töbel: Hayvan›n aln›nda bulunan

HAYVANCILIK TER‹MLER‹ ‹LE ‹LG‹L‹ B‹R MAKALE VEBAZI KÜÇÜKBAfi HAYVANCILIK TER‹MLER‹M‹Z–2

Yrd. Doç. Dr. Nergis B‹RAY*

* Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Ö¤retim Üyesi.

ufak, beyaz nokta. (275)tumsa: ‹lk defa do¤uracak olan hay-

van. (278)tusaq: ‹ki yafl›na gelen koyun. (279)tuvfla: ‹ki yafl›ndaki do¤um yapma-

m›fl difli keçi. (277)ur¤afl›: Han›m, difli. (292)

Afganistan Kazaklar› A¤z›ndakiküçükbafl hayvanlarla ilgili kelime-ler:

›lak: Keçi yavrusu. (428)bir casar ›lak (428)yeki casar ›lak (428).istek: ‹ki yafl›ndaki koyun. (427)koy: Koyun. (426)törtti koy: Dört yafl›ndaki koyun.

(427)yerkek koy: Erkek koyun. (427)koz, kozu: Kuzu. (426, 427)yerkek kozu/ koflkar: Erkek kuzu.

(427)serke: Sürünün bafl›nda giden; keçi-

nin büyü¤ü; dört yafl›ndaki keçi. (428,429)

altem serke: Alt› yafl›ndaki keçi.(429)

beflem serke: Befl yafl›ndaki keçi.(429)

yerkek serke: Erkek keçi. (429)flibifl: (428)bir casar flibifl (428)yeki casar flibifl (428)teke: ‹ki, üç yafl›ndaki keçi. (429)tokt›: Bir y›ll›k kuzu. (427)tusak: Üç yafl›ndaki koyun. (427)yeflki: Üç yafl›ndaki keçi. (429)ur¤aflt› yeflki: Difli keçi. (429)

K›rg›z Sözlü¤ü’ndeki küçükbaflhayvanlarla ilgili kelimeler:

ak›r: II. Yemlik, yem teknesi. (13)as›ldand›ruu: Cinsini iyilefltirme.

(51)as›ra-: Hayvan beslemek, yetifltir-

mek. (52)

as›rav: Terbiye etmek, beslemek.(52)baguu: 1. Nezaret, bak›m; mal ba-

guu: davarc›l›k. (79)baq-: Bakmak, terbiye etmek (Kolgo

baga turgan mal: Evcil hayvan.) (79)bordo-: II. Hayvan› kesmek maksa-

d›yla besiye koymak. (131)bordoqu: Kesmek için besiye konmufl

yahut bu maksatla semirtilmifl olan.(131)

booz: Gebe. (130)eçki: Keçi. (320)en: (Hayvanlar›n) kulaklar›na yap›-

lan damga, im. Solok en: Kula¤›n ucun-da uzunca yar›k fleklinde yap›lan dam-ga, im. Oyuk en: ‹m çeflitlerinden birininad›d›r. (331)

erkeç / erkefl: (enenmifl) teke, ergeç.(338)

erkek: 1. Erkek (hayvan). (338)qoçqor: 1. Dam›zl›k koç. (477)qoçqoroq: genç, enenmifl koç. (477)qon¤ur: Kumral, esmer. (483)qofloq: Biribirinin boyunlar›na ba¤-

lanm›fl olan koyunlar, keçiler dizisi.(491)

qoy: I. 1. Koyun. (493)qoyçu / qoyçuman: Koyun çoban›.

(494)qoy-poy: Koçlar koyunlar. (493)qozu: I. Kuzu. (495)qozu bala: Koyun çoban›. (495)qozula-: Kuzulamak. (495)qozulat-: Kuzulatmak. (496)quuduruu: Çiftlefltirme. Qoy quudu-

ruu: Koyunlar› koça çekme. (529)quyruq: Kuyruk. (531)mal: Hayvan. mal as›rooçuluk: Da-

varc›l›k. (550)marqa: Kuzu. (554)merinos: Merinos. Merinos qoyu: Me-

rinos koyunu, ‹spanya koyunu. (563)müyüz: Boynuz, boynuzlar; qoçqor

müyüz: 1. Koç boynuzu. (580)otqoz-: Otlatmak; otla beslemek; otla-

¤a b›rakmak. (602)

Y›l: 12 Say›: 47

64 Milli Folklor

otor: Köyden uzakta bulunan mera,otlak. (603)

otorlo-: Uzaktaki meraya göç etmek.(603)

otto-: Otlatmak. (603)örüfl: Avul yan›ndaki otlak, mer’a.

(615)örüfltüü: 3. Hayvan otlatmak için el-

veriflli (yer). (615)saam: 1. Sa¤ma, sa¤›m. (67)saan: 1. Sa¤mal (hayvan). (627)saanç›: Sa¤›c› kad›n. (627)saand›k: Sa¤mal. (627)semir-: Semirmek, tavlanmak. (644)semiz: Ya¤l›, tavl›. (645)semizde-: Ya¤ ba¤laman›n a¤›rl›¤›n›

hissetmek. (645)so¤ono: so¤ono bolgon teke: (i¤difl

edildikten sonra) husya torbas› fliflmiflolan teke. (657)

sooluq: Befl yafl›na basan koyun.(661)

su¤ar›luu: bk. su¤aruu. (667)su¤aruu: Sulama. (667)su¤at: Hayvanlara su içirilen yer.

(667)süsönök: Tos vurmay› seven (hay-

van). (673)süz-: 1. Süsmek, tos vurmak. (675)süzöögön: bk. süsönök. (675)fliflek / iflek: ‹kinci yafl›na basan i¤difl

edilmifl koç. (690, 372)tam¤a: 1. At›n sa¤r›s›na yakmak su-

retiyle vurulan damga; tam¤a ur- yahuttam¤a bas-: damga vurmak yahut dam-ga basmak. (704)

teke: 1. (Enenmemifl) Teke. 2. K›rg›zhalk takviminde bir ay›n ad›d›r. (721)

tekeçe: Bir yafl›nda olan erkek o¤lak.(722)

tekeçer: 1. Üçüncü yafl›na basm›flolan teke; 2. Tek husyal› taka. (722)

toqol: 1. Boynuzsuz. (743)toqtu: Henüz do¤urmayan genç ko-

yun, toklu. (744)

töböl: 1. (Hayvan›n aln›ndaki) y›ld›z,ak›tma. (753)

tubar: II. Do¤urabilecek ça¤›na gel-mifl hayvan diflisi. (758)

tuut: 1. Do¤um (hayvan hakk›nda).Tuut qoy: Kuzulamak üzere olan koyun.(766)

ulaq: 1. O¤lak. (781)ur¤aac›: 1. Difli. (785)uflaq: I. Ufak (iri olmayan; uflaq qoy:

ufak koyun(lar)). (787)uuz: A¤›z (yeni do¤uran hayvan›n ilk

sütü). (789)

Yeni Uygur Türkçesi Sözlü-¤ü’ndeki küçükbafl hayvanlarla ilgi-li kelimeler:

agnimaq: A¤namak. (4)axta: Enemek, i¤difl etmek. (6)axtilamaq: Enemek, i¤difl etmek. (6)baqquçi: Çoban. (28)bakmaq: Beslemek. (28)bodaq: Besili, semiz. bodaq koy: bes-

lenmifl koyun. (46)boyluq: Gebe. (50)cüpleflmek: Çiftleflmek. (66)çiviç: Bir yafl›ndaki keçi. (84)çopan: Çoban (bk. padiçi: F.U. Çoban,

s›¤›rtmaç). (312)dönen: Dört yafl, dört yafll› (hayvan-

lar için). Dönen qoy: dört yafll› koyun.(106)

eçki: bk. eçkü. (109)eçkü: Keçi. (109)en:I. En (hayvan›n kula¤›n› keserek

yap›lan damga, belge). (113)erkek: Erkek. erkek qoy: erkek ko-

yun. (115)etlik qoy: Semiz koyun. (118)iflflek: fiiflek. (180)qoçqar: Koç. (241)qoñur: Yan›k renk, kahve rengi. (243)qotan: A¤›l. Qoy qotini: Koyun a¤›l›.

(245)qoy: II. Koyun (246)

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 65

qoyçi: Koyun çoban›. (246)qoza: Kuzu. (246)qozi: bk. koza. (247)qozilafl: Kuzu do¤urma. (247)qozilimak: Koyunun yavrulamas›,

kuzu do¤urmak. (247)quyruq: Kuyruk. (251)mal: Mal, hayvan(lar). (260)müñgüz: Boynuz. (282)müñüz: bk. müñgüz. (282)oglak: I. O¤lak, keçi yavrusu. (293)otlak: Otlak, yayla. (299)otlatmaq: (otlimaq’tan) Otlatmak.

(299)otlimaq: 1. Otlamak. (299)otluq: II. Çay›r, çay›rl›k. (299)öflki: Keçi. Qoy-öflki: Koyun ve keçi.

(307)sagdurmaq: Sa¤d›rmak. (337)saglik: Yavrusu olan difli koyun, ku-

zulu koyun, difli koyun. (337)segilmaq: Sa¤›lmak. (349)segifl: Sa¤ma, sa¤›fl. (349)serke: Enenmifl teke. (347)semirmek: Semirme, fliflmanlama.

(345)semiz: Semiz, fliflman. (350)sugarmaq: Su içirmek, sulamak.

(365)sugurmaq: bk. sugarmaq. (365)teke: Teke. (408)toqal: Boynuzsuz. (417)tohla: Toklu. (416)üyür: Sürü, hayvan sürüsü. (447)yaylaq: Yayla. (462)yaylimaq: Yaylamak. (462)yaymaq: mal yay-: Hayvan otlatmak.

(462)yeyilmaq: bk. yaylimaq. (467)

Karaçay Lehçesi Sözlü¤ü’ndekiküçükbafl hayvanlarla ilgili kelime-ler:

as›ra-: Beslemek, büyütmek, e¤it-mek. (6)

bau: Ah›r. (11)

biçk’en: ‹¤difl etmek. (12)bu’az: Gebe. (bu’az bol-: Gebe olmak).

(15)cayl›k: Hayvan otla¤› (yay›m›). (21)ç’op’an: Bir erkek ad›. (29)eçk’i / yeçk’i: Keçi. (32)eçk’i orun: Keçi ah›r› (a¤›l›) (68)erkek / yerk’ek: Erkek. (95)k’aflha: Hayvanlar›n al›nlar›ndaki

beyaz benek; ak›tma; y›ld›z; sar›l›k. K’aflha- eçk’i: Yabanî teke, o¤lak. (49)k’oçhar: Koç. (55)k’oy: Koyun. (56)k’oy orun: Koyun ah›r› (a¤›l›). (68)k’oyçu: Çoban. (56)k’ozla-: Do¤urmak, kuzulamak. (57)k’uyruk: Kuyruk. (61)k’üt-: Gütmek, otlatmak.Mal k’ütk’en-cer: Otlak, mera. (62)mal: Mal, hayvan, davar. (64)mügüz / müyüz: Boynuz. (65)müyüz b›la ur-: Boynuzlar›yla vur-

mak. (65)otla-: Otlamak. (68)sau-: Sa¤mak, süt sa¤mak. (75)sau’û: Sa¤ma. (75)semir-: Semirmek, ya¤ ba¤lamak.

(76)semiz: Ya¤, ya¤l›. (76)t’am¤a: Damga. (83)t’ek’e: Teke. (85)t’oklu: Biraz büyümüfl kuzu, toklu.

(88)ulak / ulakç›k: O¤lak. (91)urûçu: Süsgen, vuran, süsmeyi adet

edinen. (92)

Kumuk ve Balkar Lehçeleri Söz-lü¤ü’ndeki küçükbafl hayvanlarla il-gili kelimeler:

ahur: Ah›r. (2)eçki: Keçi. (19)erkek: Erkek. (20)guren: a¤›l, mand›ra. (23)

Y›l: 12 Say›: 47

66 Milli Folklor

koy: Koyun. (34)koyçu: Çoban. (34)kozu: Kuzu. (35)muyuz: Boynuz. (37)otar: Otlak, çay›r, çimen. (41)sau-: Sa¤mak (süt). (44)yay-: Yaymak. (57)yay›l-: Yay›lmak. (57)

Derleme Sözlü¤ü’ndeki küçük-bafl hayvanlarla ilgili kelimeler:

a¤al /a¤›la, a¤ul/: Gece, k›rda yat›r›-lan koyun sürüsünü korumak için yap›-lan çitle çevrili yer, aç›k a¤›l. (81)

a¤›l tut-: Hayvanlar için aç›k havadabar›nacak yer haz›rlamak. (90)

a¤›lla-: Koyun, keçi gibi hayvanlar›sa¤mak üzere a¤›la koymak. (90)

a¤›zlamak /a¤›zlatmak/: Sürüyü otla-¤a, yaylaya sürmek, göndermek. (97)

a¤›z sütü: bk. a¤uz. (100)a¤lek: Hayvanlar›n topland›¤› yer,

a¤›l. (102)a¤na-: Hayvanlar toprakta yat›p yu-

varlanmak. (106)a¤ur: Hayvanlar›n yem kab›. (115)a¤uz: I. /ag›z, a¤an, a¤az, a¤›n, a¤›z-

l›k, a¤›z sütü, a¤oz, av›z, avur, avuz/ Ye-ni do¤mufl bir hayvandan ilk günlerdesa¤›lan, koyu yap›flkan süt, a¤›z. (115)

ahar /ah›r, ah›rl›h, ahor, ahur, ahura,ahurluh/: 1. Hayvanlar›n su içti¤i tafl ve-ya a¤aç yalak, çeflme yala¤›; 2. Hayvan-lar›n bar›nd›¤› yer, ah›r; 3. Hayvan yem-li¤i. (125)

ahda: ‹¤difl edilmifl erkek hayvan.(127)

ak geçi: Tiftik keçisi. (149)akger /akker/: Tüyleri alacal› k›l keçi-

si. (149)ak›tma /ak›tmaç/: Hayvanlar›n aln›n-

dan burnuna do¤ru uzanan beyaz leke.(153)

alabafl: 1. Bafl› benekli hayvan; 2. Sü-

rüyü idare eden erkek k›l keçisi; 3. Vücu-dunun yar›s› beyaz yar›s› siyah olan k›lkeçisi. (173)

alager: K›r renkli keçi. (187)ala¤eçi: Siyahl› beyazl› k›l keçisi.

(188)alafla: Her kuzuyu emziren koyun.

(199)al›k: 1. Besili koyunlar›n s›rt›nda bi-

raz yün b›rakarak vurulan iflaret, 2. Ko-yunlar›n s›rt›ndan al›nan ilk yün, 3. Ni-flan, iflaret için kula¤›n ufak bir parças›-n›n al›nmas›. (217)

al›klamak: Kuzular›n kar›n tüylerinik›rkmak. (217)

arkaç /argaç/: 1. A¤›l; 2. A¤›l›n ön ta-raf›nda, davarlar›n iyi havalarda yatt›¤›üstü aç›k, etraf› çitle çevrili yer. (325)

asl›k: K›s›r difli hayvan. (345)asl›m: Otlak. (345)afl›m: Hayvanda cinsel ilgi. (354)afl›nmak: Hayvanlar çiftleflme iste-

¤inde bulunmak. (354)aflmak: Hayvanlar çiftleflmek. (361)azman /azmant›/: 1. Befl yafl›n› geç-

mifl davar; 2. ‹¤difl edildi¤i, enendi¤i hal-de erkekli¤ini kaybetmeyen keçi, koç,bo¤a; 3. Do¤ufltan tek hüsyeli hayvan; 4.Enenmifl, i¤difl edilmifl koç, keçi; 5. Da-m›zl›k olarak ayr›lm›fl erkek keçi, davar;6. Mevsiminden önce do¤an kuzu, o¤lak;7. 3-4 yafl›nda difli davar. (442)

ba¤ru (ba¤ana): 2. Dört, befl günlükkeçi yavrusu. (474)

balçebiç /balçepiç/: Bir yafl›ndaki k›-s›r keçi. (501)

balta /balta öveç/: 1. Dört yafl›ndanyukar› koyun; 2. Dört yafl›ndan yukar›difli koyun; 3. Dört yafl›ndan yukar› er-kek koyun. (511)

barat: Hayvanlara vurulan niflan.(526)

barh›k: Kuzu. (531)befl /beflik/: Keçi, koyun ve s›¤›r gibi

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 67

hayvanlar›n al›nlar›ndaki beyazl›k veyaböyle bir lekeye sahip olan hayvan. (642)

beflli: Befl yafl›nda erkek davar. (645)b›ç›k: Kuzu. (656)bicik: Kuyru¤u dü¤ümlü koç. (683)biçenek: Otlak. (683)boymul: Boynu siyah koyun. (746)bozal /bozerkeç/: Boz keçi. (748)bozant›:Otlak, sulak yer. (749)bozk›ra¤›: Koç kat›m› zaman›. (751)bulama /bulamaç/: Koyunun, ine¤in

ilk koyu sütü, a¤›z. (785)burgaç /burguç, bur¤aç, burkuç, bur-

kuk, burma, burmuk, buruh/: Yumurtas›burularak erkekli¤i giderilmifl koç, tekev.b. hayvan. (796)

burmak /burmah/: Hayvanlar›n üre-me organlar›n› burarak erkekli¤ini gi-dermek. (801)

buynuz: Boynuz. (808)ça¤lamak: Koyun koça, keçi tekeye

gelmek. (1037)çalak: Davar için k›fll›k a¤›l. (1049)çalmar /camar, carmar, çalman,çelke,

çelki/: Üstü aç›k çal›larla ve tafllarla çev-rilmifl a¤›l. (1060)

çebiç: / cebiç, cebis, cebifl; cemifl, cibifl,cibiflce, çebil; çeliç, çemic, çemifl, çepiç;çepifl; çibifl, çi¤leme, çileme / 1. Bir yafl›n-daki keçi yavrusu, 2. Bir yafl›ndaki diflikeçi yavrusu, 3. Bir yafl›ndaki erkek ke-çi, 4. ‹ki yafl›nda olan keçi, 5. ‹ki yafl›n-daki difli keçi, 6. K›s›r keçi, 7. Tiftik keçi-si. (1099-1100-1101)

çekme: Burulmufl hayvan. (1115)çelek /çelik/: 1. Bir boynuzu k›r›k

hayvan; 2. E¤ri boynuzlu hayvan. (1119)çeli: Keçi yavrusu. (1122)çelmek: Koyunlar çiftleflmek. (1125)çepni: Kuyru¤u uzun bir cins koyun.

(1144)çibli: Semiz, besli. (1203)çi¤: O¤lak a¤›l›. (1206)çilelenmek: Semizlenmek, fliflmanla-

mak. (1215)

çileli: Besili (hayvan hk.) (1215)çiten: Kuzu veya buza¤› için yap›lm›fl

özel a¤›l. (1242)çiyleme: ‹ki yafl›ndaki o¤lak. (1251)çokal: Kuzu ve davar a¤›l›. (1259)çomu /comu, çomah, çomak, çomman,

çomuk, çomul/: Küçük kulakl› koyun ve-ya keçi. (1267)

çomuk /çomar, çomu/: Boynuzsuz ko-yun. (1267)

çömmen: Küçük kulakl› keçi. (1287)çöpleme / çütleme, çütleflmek/: Çift-

leflme. (1289)çöplemek: Otlamak. (1290)çörez: Bir yafl›nda erkek koyun.

(1293)çöten: A¤›l. (1297)çümbül: Kulaklar› yuvarlak keçi.

(1308)da¤ar /dagar, dâger, da¤arc›k, dahar/:

Yalak. (1323)da¤la¤: 1.Damgalanm›fl koyun, keçi;

2. Damga. (1325) dal: Boynuz. (1333)dam: Ah›r. (1347)dam›zl›k: Süt veren hayvan (koyun,

keçi v.b.) (1352)davarl›h: ‹çinde koyun ve keçilerin

yatt›¤› ah›r. (1378)deke: Erkek keçi, teke. (1407)dekeye gelmek: Difli keçi erkek keçi

ile çiftleflmek istemek. (1407)dekiflmen: Bir yafl›nda erkek o¤lak,

k›l keçi. (1407)delme: Yaz›n davar› aç›k havada ya-

t›rmak için birbirine çat›lm›fl a¤açlardanyap›lm›fl a¤›l. (1415)

d›zman: Kart teke. (1477)didan: Keçi yavrusu. (1481)dikme: bk. delme. (1489)difli: Difli. (1523)dobak keçi: Boynuzsuz keçi. (1533)do¤: /do¤u/ Keçilerin kulaklar›ndaki

k›vr›mlar. (1538)do¤ar /dovar/: Koyun ve keçi, davar.

(1536)

Y›l: 12 Say›: 47

68 Milli Folklor

do¤u: / do, do¤ koyun, do¤ k›lak, dovu/-doga /.1. Kulaks›z koyun ya da keçi, 2.Siyah koyun ve keçilere verilen ad, 3. Ol-dukça uzun ve k›vr›k kulak, 4. Küçükkulakl› davar. (1538)

do¤u keçi: bk. dobak keçi. (1539)dom: A¤›l. (1548)döl dökmek / döl düflmek: ‹lkbaharda

hayvanlar yavrulamak. (1576)döflmen: Kulaklar› k›vr›k olan koyun

ve keçi. (1591)dumbul: Erkekli¤i iyi giderilmemifl

erkek koyun. (1602)düber: Üç yafl›nda erkek keçi. (1650)düdül: Kulaklar› küçük ve k›vr›k ke-

çi. (1650)ebe: Difli koyun. (1650)elkoyun: 1. Çobanlar›n gece yatarken

ba¤lad›klar› erkek koyun; 2. Önden gi-den erkek koyun. (1719)

emlek: 1. Anas› ölen kuzular› baflka-s›na emzirme; 2. Süt kuzusu. (1738)

emlik / emnik/: 1. Süt emmekte olaninsan ya da hayvan yavrusu; 2. Zama-n›ndan daha geç do¤an kuzu ya da o¤lak;3. Körpe kuzu ve o¤lak; 4. Yeni do¤muflkoyun yavrusu; 5. Anas› ölmüfl kuzu; 6.Keçilerin do¤urduklar› ilk yavru; 7.Mevsimsiz do¤an kuzu; 8. ‹yi yetiflmesiiçin analar›ndan süt al›nmayan koyunve keçi yavrular›; 9. Zaman›ndan sonrakuzulayan koyun; 10. Yaz›n do¤mufl ko-yun yavrusu; 11.Özel bir flekilde besle-nen koyun ya da keçi. (1739)

emlik kuzu: Henüz ot yememifl, yal-n›z anas›n› emen kuzu. (1739)

emlik o¤lak: ‹ki üç ayl›k olan keçiyavrusuna verilen isim. (1740)

emnik /emmik, emlik/: Koça gelenkuzu. (1741)

en / enek: Hayvanlara ya da eflyayavurulan damga, iflaret. (1742)

enek: ‹¤difl edilmifl, burulmufl koyun,keçi, at gibi hayvanlar. (1748)

enelmek: ‹¤difl olmak. (1750)

eneme /enenik/: Erkek keçi. (1750)enemek: /enefltür-, enle-, enne-, en

vur- / Hayvanlara iflaret koymak ama-c›yla kulaklar›n› kesmek ya da boynuzu-nu kertmek. (1750)

eneme koyun: Do¤ar do¤maz burulankoyun. (1750)

enenik: / eneme, enenük, enet / ‹¤difledilmifl hayvan. (1750-1751)

ense: Koyunlarda kuyruk. (1760)erbik: Besili koyun. (1764)erek: 1. Otlakta hayvanlar›n toplan-

d›¤› yer, dinlenme yeri; 2. A¤›l. (1765)erkeç: /ergeç, erkefl/ 1. Üç ya da dört

yafllar›nda olan enenmifl erkek keçi, 2.Keçi sürüsünün bafl›ndan giden iri vegüzel yap›l›, erkek keçi. (1773-1774)

erkek: Bir yafl›ndan büyük erkek ko-yun. (1774)

esmek: Davar ve koç kat›m zaman›,kas›m ay›. (1785)

eflki: Keçi. (1794)evinme: Henüz iki kez kuzulam›fl ko-

yun. (1808)eyrek /egrek, e¤rek, e¤rik/: Üstü ka-

pal› a¤›l. (1825-1826)filik /f›lik, fillik, finik /: 1. Tiftik keçi-

si; 2. Tiftik keçisinin yavrusu; 3. Difli ke-çi; 4. Keçi yavrusu; 5.Beyaz tiftik keçisi.(1865)

ganc›k /ganc›h/: Difli (insan veya hay-van için). (1909)

geçi: Keçi. (1962)ged: Hayvanlar›n kulaklar›n› yara-

rak yap›lan iflaret. (1964)gedek /gadak, gadek, gedeyh/: K›fl›n

do¤an kuzu. (1965)gerdezan /gerdazan, gerderan/: 1. ‹ki

yafl›nda koyun; 2. ‹ki yavrulu üç yafl›ndakoyun. (1996)

gez /gerzem, gezem, gezen, gezezan,gezezen, gezyazma/: Bir yafl›nda keçi, o¤-lak. (2019)

gezdan /geze¤en, gezem, gezgezme,gezleme/: 1. ‹ki yafl›ndan sonra do¤ur-

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 69

mayan k›s›r keçi ya da koyun; 2. ‹ki üçyafl›nda erkek keçi. (2019)

gezem /geyem, gezdan, gezen, geze-zan, gezgecik, gezgeçik, gezin, gezine,gezlam, gezyazma, gezyazm›fl/: 1. ‹ki ya-fl›ndaki difli keçi; 2. Üç yafl›nda difli keçi;3. Bir o¤lakl› keçi. (2021-2022)

gezin: ‹ki yafl›nda koyun. (2023)gezyard›: Bir yavrulu keçi, koyun v.b.

hayvanlar. (2023)gezyarma /gezyaz/: ‹ki üç yafl›na ka-

dar k›s›r kalan keçi, koyun. (2023)gezyazd›: 1. Do¤urma zaman› geldi¤i

halde o sene do¤urmayan keçi; 2. ‹ki ya-fl›ndaki k›l keçi. (2024)

gezyazl›: ‹ki kuzulu koyun. (2024)gezyazma: Üç yafl›ndaki k›s›r koyun.

(2024)gezyazm›fl: ‹lk kez do¤urma ça¤›na

giren koyun ya da keçi. (2024)g›c›h: Küçük kuyruklu, çok etli bir çe-

flit koyun. (2026)g›d›k /garik, g›c›k, g›da, g›d›, g›d›h,

g›dik, g›dili, g›diyh, g›lik, g›luv, gicik, gi-dek, gidi, gidik, godik, gudi, gudik, gu-duk, guduyh, güdük/: 1. Keçi yavrusu,o¤lak; 2. Kuzu. (2032)

giçi: Keçi. (2073)golak: Boynuz. (2097)gom: Küçükbafl hayvanlar›n bar›n-

d›klar› yer, a¤›l. (2099)goñur: Boynuz dipleri, yüzü, bel çiz-

gisi, gerdan› sar›ya yak›n di¤er yerlerisiyah s›¤›r. (2102)

goran: A¤›l. (2104)gölemez /gölmez/: Yeni do¤urmufl

hayvan›n sa¤›lan ilk sütü, a¤›z. (2143)görpe /gorpe/: 1. Yeni do¤mufl o¤lak,

kuzu ve benzeri hayvan yavrusu; 2. Hay-van sürüsü. (2162)

guzu: Kuzu. (2202)guzuluk /guzluk/: Küçük kuzular›n

kapat›ld›¤› yer. (2205)güden /güdekçi, güdücü, gütlekçi,

güttekçi, gütteyci/: Çoban. (2212)

güdü yeri: Otlak. (2215)gümrük: Küçük kulakl› koyun, keçi.

(2223)güsüm: Sürünün önünde giden koç,

teke. (2238)gütmek /güdermek, güdmek/: Hay-

van otlatmak. (2239)hat›l: Hayvan yemli¤i. (2305)hevir: 1. Burulmufl erkek keçi; 2. ‹ki

yafl›ndaki erkek keçi. (2351)heybeli: Yar›s› siyah yar›s› beyaz ke-

çi. (2352)›lk› /›lg›, ›rh›/: 1. Koyun sürüsü; 2.

Keçi; 3. Koyun. (2472)i¤diç: Burulmufl hayvan. (2509)i¤difl: bk. i¤diç. (2509)iflek: 1. Bir yafl›nda koyun, 2. Yeni

kuzulayacak koyun. (2562)›n›ramaz: Hiç bir fleye kar›flmayan,

sessiz. (2479)kabak: K›sa boynuzlu hayvan. (2578)kabakoyun: Karagül cinsi bir çeflit

koyun. (2578)kaç›nt›: Zaman›ndan çok önce do¤an

kuzu. (2587)kar›k: Keçi yavrusu. (2661)kaflat: Dam›zl›k keçi, teke. (2678)kaflka: Hayvanlar›n aln›ndaki beyaz-

l›k, ak leke ve aln› beyaz lekeli olan hay-van. (2680)

kavut keçi: K›z›l keçi. (2695)keher: ‹ki yafl›nda kuzulamam›fl keçi.

(2721)kellemek: Tos vurmak. (2734)kelyazan: 1. ‹ki yafl›nda k›s›r keçi; 2.

‹ki yafl›nda tiftik keçisi. (2736)kezin /kezleme/: 1. Bir yafl›na girmifl

difli keçi; 2. Üç yafl›nda ilk kuzusunu ve-ren koyun. (2780)

kezyarma /kezleme/: K›s›r, do¤urma-m›fl koyun. (2780)

k›d›k /kidik/: 1. Keçi yavrusu; 2. Ku-zu; 3. Keçi, koyun. (2786)

k›l›kesik: Bir yafl›nda erkek keçi.(2798)

Y›l: 12 Say›: 47

70 Milli Folklor

k›rdo¤u: Baca¤›nda ve bafl›nda beyazolan davar. (2820)

k›rk›k: 1. Bir yafl›ndaki keçi; 2. Keçi;3. Yünü k›rk›lm›fl koyun, keçi. (2829)

k›rk›m: Bir yafl›ndan iki yafl›na ka-dar olan erkek o¤lak. (2829)

kirik: 1. Kulaklar› k›sa, beyaz benek-li o¤lak, keçi; 2. K›ls›z keçi, yapa¤›s›z ko-yun. (2877)

koca koyun /kocalama/: Alt› yafl›n›geçmifl koyun. (2892)

koç: Boynuz. (2893)koça gelmek: bk. koç kat›m›. (2893)koçasak: Çiftleflmek isteyen difli ko-

yun. (2894)koçhar /koçgar /: 1. Yaban koyunu, 2.

Bir yafl›ndaki erkek koyun, toklu, 3. Koç.(2894)

koç kaç›m›: 1. Koç kat›m›ndan öncekoçla çiftleflen koyunun vakitsiz do¤ur-du¤u kuzu, 2. Koç kat›m›ndan önce ko-yunun koçla birleflmesi. (2894)

Koç kat›m›: Koyunlar›n döllenmemevsimi. (2894)

koç koyuverimi: 1. Koyunlar›n döl-lenme mevsimi. (4562)

koçsak: Koç isteyen difli koyun.(2895)

koçsa-: (koçs›rak ol-) Difli koyun er-kek koyun istemek. (2895)

koç savumu: Erkek koyunu difli ko-yundan ay›rma zaman›. (4562)

kokoç: Koç. (2905)kom /kem, konur, köm, kön, küm/:

A¤›l, davar ah›r›. (2913)korit / kor›t/: 1. Bir yafl›na kadar olan

erkek keçi;2. Bir yafl›ndan iki yafl›na ka-dar olan erkek keçi. (2925)

koflat: Erkek keçi. (2933)kofl say-: Erkek koyunu difli koyunla

çiftleflmesinden sonra ay›rmak. (2895)koto: Yeni do¤mufl erkek keçi, o¤lak.

(2937)koyultmaç /koyun koyultmac›, ko-

yurtmaç, koyutmaç/: Yeni yavrulam›flhayvan›n ilk sütü, a¤›z. (2943)

koyun: (IV) Koyun sürüsü. (2943)koz /kozuk/: 1. Evlerin alt›nda bulu-

nan davar a¤›l›; 2. Ah›rda yavrular›nkonmas›na yarayan bölme. (2944)

kozu: Kuzu. (2946)kozu yak-: Kuzu emzirmek. (2946)kölemen: Deniz k›y›s›nda yaflayan k›l

keçisi. (2954)kölük /kol, kolik, kollik, kolo, koluk,

kolük, kul›ya, kulik, kuliye, külük/: 1.Boynuzlu olmas› gerekti¤i halde boynuz-suz ya da k›sa ve k›r›k boynuzlu olanhayvan; 2. Kuyruklu koyun. (2954-2955)

kölük koyun: Boynuzsuz, iri kuyruk-lu koyun, karaman koyunu. (2955)

köm: Çoban. (2955)köremez: Keçinin erke¤i, teke. (2965)körit: ‹ki yafl›nda erkek keçi. (2965)körüt: Bir yafl›ndan üç yafl›na kadar

olan erkek keçi. (2969)körüz /korut/: Vaktinden evvel tekeye

gelerek yavrulam›fl keçi. (2969)köseç: Tüyü k›sa bir cins koyun.

(2971)kösem /kösemen, kösem koyun, kös

koyunu /: Çobana al›flk›n ve sürününönünde giden dört yafl›nda keçi ya da ko-yun. (2972)

kulluk: A¤›l. (2996)kuyruk: Kuyruk. (3020)kuzlac› /kozlaç, kuzlak, kuznac›, ku-

zulac›/: Gebe, do¤uracak hayvan. (3022)kuzlamak: Hayvanlar yavrulamak.

(3022)kuzluk: Kuzu ve o¤lak bar›nd›r›lan

küçük a¤›l. (3022)külük: Boynuzlu keçi. (3032)kürük /kürü, kürüs, kürüfl, kürüz, k›-

r›/: 1. K›sa kulakl› koyun, keçi; 2. K›vr›kkulakl› koyun, keçi. (3048)

kürüz: 1. Küçük kulakl› (insan ya dahayvan);2. Bir yafl›nda do¤uran keçi.(3049)

manramaz: fiiflek, toklu gibi belirlibir yafltaki koyun. (3125)

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 71

mant›ka: Davarlar›n kula¤›n› kese-rek yap›lan niflan. (3125)

marman: Dört, befl yafl›ndaki yafll›koyun. (3129)

maflal: fiafl›. (3133)maye: Yeni do¤mufl kuzu, o¤lak.

(3140)mazman /maz/: 1. ‹ki yafl›ndaki kuzu;

2. Üç yafl›na girmifl koyun; 3. 4-5 yafl›n-daki erkek koyun; 4. Erkekli¤i gideril-mifl befl yafl›ndaki koyun ya da keçi.(3146)

mecik: O¤lak. (3147)melemez: (I) 1. Beceriksiz, tembel, 2.

Utangaç, 3. Tafl yürekli, ac›mas›z. (II)Yapa¤›. (1355)

meli: Koyun. (3157)mengillemek: Koyun, keçi v.b. hay-

vanlar›n kulaklar›n› kesmek. (3163)neri: ‹ki yafl›ndan büyük erkek keçi,

teke. (3247)o¤la¤: Keçi yavrusu, o¤lak. (3267)o¤lakman: Bir yafl›ndaki o¤lak.

(3267)o¤lak yak-: Yavrusu olmayan keçilere

baflka bir o¤la¤› kendi yavrusu gibi al›fl-t›rmak. (3267)

o¤lama: ‹ki yafl›ndayken yavrulayankeçi. (3267)

o¤laman: /o¤flaman/ Bir yafl›ndaykenyavrulayan koyun ya da keçi. (3267)

o¤oç: Bir ile iki yafl aras›ndaki erkekkoyun. (3268)

o¤sak: Yavrusu ölü do¤mufl ya dado¤duktan sonra ölmüfl koyun, keçi.(3269)

o¤ursak /o¤ulsak, o¤ulsuz, o¤ursuz/:1. Süt veren koyun;2. K›s›r hayvan.(3271)

orum: 1.Hayvanlar›n otlamas›na el-veriflli genifl ormanlar, çal›l›klar; 2. Hay-vanlar›n geceledi¤i üstü aç›k yer, a¤›l.(3291)

otarmak /otarmah/: Hayvanlar› otlat-mak. (3293)

otukmak /otuhmah/: Yavru hayvanla-

r›n otlamaya bafllamas›, yay›lmas›.(3295)

oveç: Enenmifl koç. (3299)ovlamak: Keçi yavrusu. (3299)ö¤eç: /o¤eç, öveç; ö¤efl; ö¤üç, ökeç;

öneç, öñneç, öveyfl/ 1. Bir yafl›ndan dörtyafl›na kadar erkek koyun, koç; 2. ‹ki ya-fl›na kadar erkek keçi, 3. Enenmifl erkekkoyun ya da keçi, 4. Sürünün önünde gi-den ve sürüyü yöneten koyun ya da keçi.(3314)

ö¤ür: Keçilerin gece yatt›klar› yer.(3321)

ölümer: Yeni do¤uran hayvan›n ilksütü, a¤›z. (3333)

örü: /örek, ören, örene, örö, örüm,örüfl /: 1. Otlak. (3513)

örüme çekmek: bk. örümek 1.(3354);örüme kalkmak (3354); örüm gütmek(3354); örüye kald›rmak (3354)

örümek: 1. Hayvanlar gece yay›lmak,otlamak; 2. Hayvanlar› gece otlatt›ktansonra a¤›la sokmak. (3354)

öymek: Yay›lmak, otlamak. (3366)patike: Kuyruksuz koyun. (3411)patlak: 1. Yafll› k›s›r koyun; 2. Do¤ur-

mas› yaklaflm›fl hayvan. (3411)p›rç: Enenmemifl erkek keçi. (3441)p›r›k: ‹nce, uzun kuyruklu koyun.

(3442)p›rlak: Küçük kuyruklu koyun.

(3442)postili: Baharda do¤mufl alt› ayl›k o¤-

lak. (3472) sa¤anc›: 2. ‹nek ve koyunlar› sa¤an

kimse. (3512)sa¤›l› /sa¤an, sa¤›n, sa¤›n›r, sa¤›nl›,

sa¤l›r /: Sa¤mal hayvan. (3513)sa¤›m: Süt sa¤ma zaman›. (3518)sakar: A¤z›, gözü, burnu kara kuzu.

(3518)sal›m: Tekelerin difli keçilerle birlefl-

tirilme zaman›. (3525)salma: Üstü ve üç yan› kapal› a¤›l.

(3528)salmal›k: Otlak. (3529)

Y›l: 12 Say›: 47

72 Milli Folklor

saya: 1. A¤›l; 2. Ah›r. (3557)se¤is: ‹ki yafl›nda enenmifl keçi.

(3566)semirek: fiiflmanlama, semirme.

(3580)semremek /semmek, semrimek, se-

mürmek/: Büyümek, beslenmek, gelifl-mek. (3580)

semüz: Besili, semiz, fliflman. (3580)seyil keçisi: Deniz k›y›lar›nda yafla-

yan k›l keçisi. (3595)seyis /seyiz/: ‹ki üç yafl›nda enenmifl

erkek keçi. (3597)s›vat: Sulak ve otu bol otlak. (3622)siyis: 1. Erkekli¤i al›nm›fl keçi; 2. ‹ki

yafl›nda erkek keçi. (3652)so¤ulmak /sovulmak/: Sütü kesilmek,

suyu çekilmek. (3656-3668)suvarmak: Sulamak, su içirmek.

(3702)sürmek: Tos vurmak. (3721)sürüv: Sürü. (3725)süsgen /süse¤en, süsek, süsgün, süs-

ken, süsügen/: Süsmeye, boynuzlamayaal›flt›r›lm›fl hayvan. (3725)

süsmek: bk. sürmek. (3725)fliflek: /fliflak, fliflay, fliflik, fliflflek, flü-

flek/ 1. 1-2 yafl›nda koyun. 2. Kuzulamadönemine girmifl ya da do¤urmufl sütlükoyun. 3. 1-2 yafl›nda erkek koyun.(3787)

tam: Ah›r. (3816)tam¤a: Benek, nokta. (3817)tekelen-: Keçi çiftleflmek. (3863)tekesek: Difli keçinin çiftleflme zama-

n›. (3864)tekesemek: /tekesimek, tekesirmek,

teksek olmak / Difli keçi çiftleflmek iste-mek. (3864)

tekifl: Boynuzsuz keçi. (3865)terem: K›l keçisi ile tiftik keçisinin

çiftleflmesinden do¤an o¤lak. (3890)togu: Küçük kulakl› keçi. (3943)to¤l› /to¤li, to¤lu/: Bir yafl›nda erkek

kuzu. (3943)tohluman /tokluman/: Bir yafl›nda

do¤uran koyun. (3944-3949)tohumkörüdü: Enenmemifl bir yafl›n-

daki teke. (3946)tokat: 1.Sürü; 2. Hayvan a¤›l›. (3947) toklu: /tohlu, tokluk /: 1. Alt› ayl›kla

bir yafl aras›ndaki kuzu, 2. ‹ki yafl›ndakuzu. (3948)

toluk: Koyun ve keçi yavrusu. (3953)tozlu: K›s›r koyun. (3977)tücer: Tüyü uzamayan bir çeflit ko-

yun. (4003)tülen: Bir yafl›nda kuzulayan keçi.

(4007)tülüdavar: Koyun. (4009)u¤ursak: Yavrusu ölen koyun ya da

keçi. (4030)ulak: O¤lak. (4032)uvuz: A¤›z, ilk süt. (4042)ürgeç: Yafl›na girmemifl kuzu. (4069)ürü: Otlatma. (4070)ürüm: Sürülerin sabaha karfl› götü-

rüldü¤ü otlak. (4071)ürümek: Sabaha karfl› davar, otlama-

ya kalkmak. (4071) (ürü yaymak / ürüyekald›rmak 4072)

üveç /uveç/: 1. 3-5 yafllar›nda burul-mufl, enenmifl koyun ya da keçi; 2. 2-3yafl›nda burulmam›fl erkek koyun, keçi;3. 3-4 ayl›k kuzu; 4. 1 yafl›na kadar olanerkek kuzu. (4081-4082)

yalah /yalak, yalaçan/: 1. Hayvanla-r›n içinden yemek yedi¤i, tafl, a¤aç, ça-nak v.b. kap; 2. Hayvanlar›n su içti¤ia¤aç kap, tafl oyu¤y.(4157)

yalk›: I. 1. Keçinin do¤urdu¤u tek o¤-lak; II. ‹kiz do¤mufl o¤lak. (4147)

yamr›mak: Sürü otla¤a, yayl›ma da-¤›lmak. (4157)

yañal /yanal, yan›l/: Kulaklar› kahve-rengi ya da sar› keçi. (4159)

yaflmakl›: Bafl›, boynu ak koyun.(4198)

yay›lmak: Otlamak. (4210) yay›lmak: Otlamak. (4218)yay›ltmak: Hayvan otlatmak. (4210)yay›m: Otlatma, yayma. (4816)

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 73

yaylah, yaylak: Otlak. (4212)yaylamak: Otlatmak. (4212)yayl›m: /yaygan, yay›l›m, yay›l›m ye-

ri, yay›lma yeri, yay›m, yayl›m yeri, yay-ma /:1.Otlak, 2. Otlama, yay›lma. (4212)

yaymak: Otlatmak. (4213)yazla /yazlama/: Yayla. (4217)yazlama: 1. ‹ki yafl›nda keçi, 2. Ko-

yun yünü k›rk›lacak duruma gelme.(4217)

yazm›fl: 1. Do¤urma yafl›na giren do-¤urmam›fl keçi, 2. Bir iki yafl›nda olandifli davar. (4219)

y›p›k: K›s›r koyun. (4273)yopr›: Büyük kulakl› keçi. (4295)zanbak: K›s›r keçi. (4347)zekteke: Dam›zl›k teke. (4357)

Tarama Sözlü¤ü’ndeki küçük baflhayvanlarla ilgili kelimeler:

a¤uz (a¤›z): Do¤uran hayvan›n ilk sü-tü. (59)

a¤namak: Debelenmek, yat›p yuvar-lanmak. (53)

bisü: Besi, semirtmek için besleme.(610)

boymul: Boynu halka gibi vücudununrenginden baflka renkte olan hayvan ve-ya kufl. (649)

cüftlenmek: Efl edinmek. (780)çebifl: (çepifl) Bir yaflam›fl erkek keçi.

(845)davar: Dört ayakl› çiftlik hayvan›.

(1026)döl dökümü: Hayvanlar›n do¤urma

zaman›, ilkbahar. (1230)dölemek: Hayvan yavrulamak.

(1233)emlik: Süt emme ça¤›nda olan kuzu-

ya denir yahut tokluya ve ondan küçü¤ü-ne denir. (1465)

enemek / inemek: Hayvan› i¤difl et-mek. (1471)

erkeç / irkeç: Üç yafl›n› bitiren erkekkeçi. (1501)

er koyun: Erkek koyun. (1503)

koç: Koç. (3253)koçak: Koç (2593)koñur: yan›k al, ya¤›z›ms› al. (2648)koy: Koyun. (2682)koyun eri / koyun o¤lan›: Çoban.

(2685-2686)kuyruk: Kuyruk. (2761)kuzlamak: Do¤urmak. (2764)otak: Büyük sürü. (3025)otalamak: Otlamak. (3*25)otarmak: Hayvan› yaymak, otlat-

mak, doyurmak. (3025)ota salmak (ota komak): (Hayvan›)

Otlamaya b›rakmak. (3027)otlak: Mera, çay›r. (3029)otlanmak: Yay›lmak. (3030)ö¤eç: ‹ki, üç yafllar›nda erkek koyun

ve keçi. (3056)örü / ürü: Otlak, yayl›m, mer’a.

(3120-4083)sa¤›lurca (sa¤›lu, sa¤ma): Sa¤›l›r du-

rumda, sütlü, süt veren. (3230)sa¤›m: Sa¤ma. (3230)sa¤›n: Sa¤›m. (3230)sa¤› sa¤mak: Süt veren hayvan› sa¤-

mak. (3233)sakar: Aln›nda u¤ursuz say›lan niflan

ve kendisinde bu niflan bulunan. (3253)semizimek: Semizleflmek, tavlan-

mak, semirmek. (3380)semrimek: Semirmek, tavlanmak,

fliflmanlamak. (3381)suvarmak / s›varmak: Sulamak, su

vermek. (3594)suvat / s›vat: Derelerde su al›nacak

ve hayvan sulanacak yer. (3598)süse¤en (süsgen, sürse¤en, süsek):

Süsen, boynuzlayan, boynuzla vuran, tosvuran. (3636)

süsmek: Hayvan boynuzu ile vur-mak, boynuzlamak. (3637)

fliflek: ‹ki yafl›nda koyun. (3669-3670)tamga: damga, niflan, alâmet. (3710)tavar: bk. davar. (3772)tekesimek: Keçi teke istemek. (3788)toklu (tohlu): Bir yafl›ndaki erkek ko-

Y›l: 12 Say›: 47

74 Milli Folklor

yun. (3814-3815)yaylak: Yayla. (4445)yayl›m: Hayvan otlat›lan yer, mera.

(4448)yaz›: Ova, sahra, k›r. (4453)yazla: Yayla. (4456)Baz› a¤›zlarda yer alan küçük

bafl hayvanlarla ilgili kelimeler: a¤an: Do¤uran hayvan›n ilk sütü.

(Keskin - Süleyman SOLMAZ) a¤az: Do¤uran hayvan›n ilk sütü.

(Afflin - Ekrem KIRAÇ) (Domaniç - Sani-ye B‹RAY)

a¤›l: 1.A¤›l. (E‹A-18) (koyun, keçiiçin) (Domaniç - Saniye B‹RAY); 2. Yer-den bir metre yükseklikte, üstü kapal›,girifli meyilli, yer alt›na do¤ru inilen, ha-valand›r›lmas› için bacalar› olan, üzeridüz toprak daml› hayvan bar›na¤›. (Ko-yun için) (Afflin - Ekrem KIRAÇ) 3. K›r-da veya yaylada sürülerin ö¤len ve ak-flam yat›r›ld›¤›, yan›nda çoban dam› bu-lunan yer. (Keskin - Süleyman SOL-MAZ)

a¤›llanmak: Koyun ve keçiyi sa¤makiçin a¤›la koymak. (AA-141)

a¤namak (añlamak): Hayvan›n top-ra¤a yat›p yuvarlanmas›. (AA-142) (Do-maniç - Saniye B‹RAY)

a¤nan-: Debelenmek. (Afflin- EkremKIRAÇ) (Keskin - Süleyman SOLMAZ)

a¤uz: Do¤uran hayvan›n ilk sütü.(EvYA-409)

ah›r: 1. Ah›r. (BvYA-49) (DA-147)(Domaniç - Saniye B‹RAY); 2. Evlerin al-t›nda olan hayvan bar›na¤›. (koyun için)(Keskin - Süleyman SOLMAZ)

ah›r / ahur: Ah›r. (E‹A-22)ahur: Ah›r. (EA-113) (EvYA-409)âl: A¤›l. (OAAD - 221)azman: Dört yafl›n› bulmufl koyun.

(OAAD- 223)balta: Üç-dört yafl›ndan büyük ko-

yun. (AA-149)beran: Koç. (TYAD-169)bijek: O¤lak. (TYAD-169)

buinuz: Boynuz. (GBAA- 106)burmak: ‹¤difl etmek. (Domaniç - Sa-

niye B‹RAY)buynus: Boynuz. (KBTAÜA-179)buynuz: Boynuz. (OAAD- 226) (KYA-

245) (E‹A-52) (Afflin - Ekrem KIRAÇ)(Keskin - Süleyman SOLMAZ) (Domaniç- Saniye B‹RAY)

çatmak: ‹ki sürüyü birbirine birlefl-tirmek. (Keskin - Süleyman SOLMAZ)(Domaniç - Saniye B‹RAY)

çebifl: 1. Bir yafl›ndaki keçi. (OAAD-228)

2. çebiç: Davarlar›n alt› ayl›k sonras›.(Alanya- Metin TÜRKTAfi)

çebifl / çepifl: 1.‹ki yafll› difli keçi. (krfl.Ayr. Çepiç) (E‹A-62) 2. Bir yafl›ndaki ke-çi. (Keskin - Süleyman SOLMAZ) 3. Biryafl›ndaki erkek keçi. (Afflin - Ekrem KI-RAÇ)

çeltek: Çoban ç›ra¤›. (OAAD- 228)çepiç: Bir yafll› erkek keçi. (EA-115)çepiç: Bir yafll› erkek keçi. (krfl. Çe-

biç) (E‹A-64)çepifl: 1. Çepiç. (KBTAÜA-180); 2. Bir

yafl›ndaki keçi yavrusu. (Domaniç - Sa-niye B‹RAY)

çilelenmek: Semiz hale gelmek, besi-lenmek. (Afflin - Ekrem KIRAÇ)

çileli: Semiz. (Afflin - Ekrem KIRAÇ)çoban: Çoban. (DTYA-58) (Afflin - Ek-

rem KIRAÇ) (Keskin - Süleyman SOL-MAZ) (Domaniç - Saniye B‹RAY)

çobann›k: Çobanl›k. (KBTAÜA-180)çona: Çoban yama¤›. (AA-158)çontu: Çoban yama¤›. (AA-158)dam: Ah›r. (KBAÜA-180) (Domaniç -

Saniye B‹RAY)dam¤a: Damga, mühür. (E‹A-70)davar: Koyun. (AKD-390)davar: (Tabar): Koyun; koyun sürüsü;

keçi...(E‹A-72)davar: 1.Davar, koyun ve keçi sürü-

sü. (DA-153), (Keskin - Süleyman SOL-MAZ) (Domaniç - Saniye B‹RAY); 2. Sa-dece keçi sürüsü. (Afflin - Ekrem KIRAÇ)

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 75

dejo: Çoban yard›mc›s›. (AKD-390)deke: Teke. (OAAD- 230)difli: Difli. (Afflin - Ewkrem KIRAÇ;

Keskin - Süleyman SOLMAZ) (Domaniç- Saniye B‹RAY)

eglek: (E¤lik): Çobanlar›n yaz›n ö¤lezaman› hayvanlar›n› dinlendirdi¤i yer.(AA-162)

emlek: Süt emen (kuzu, o¤lak vs.)(UA-108)

emlik: Geç do¤an, anas›ndan ayr›l-mayan kuzu. (Afflin - Ekrem KIRAÇ)(Keskin - Süleyman SOLMAZ)

enemek: ‹¤difl etmek. (Denizli - Ha-san UÇ) (Domaniç - Saniye B‹RAY)

enek: Do¤um yapmam›fl difli koyun.(Denizli - Hasan UÇ)

enlemek: Koyun veya keçilerin kula-¤›n› biraz keserek veya boynuzunu ker-terek özel iflaret koymak. (AA-164)

eñ: Hayvan›n kula¤›n› keserek yap›-lan iflaret. (Keskin - Süleyman SOL-MAZ; Afflin - Ekrem KIRAÇ); en (Doma-niç - Saniye B‹RAY)

erkeç: 1. K›s›rlaflt›r›lm›fl erkek keçi.(Alanya- Metin TÜRKTAfi)

2.erkeç (erkefl): Üç dört yafllar›ndaenenmifl erkek keçi, teke. (AA-164)

3. Bir bir buçuk yafl›ndaki erkek keçi.(Afflin - Ekrem KIRAÇ)

4. Erkek keçi. (Keskin - SüleymanSOLMAZ) (Domaniç - Saniye B‹RAY)

etlik (koyun): Kesmek için haz›rla-nan koyun. (Afflin - Ekrem KIRAÇ)

gabak: Boynuzsuz hayvan. (Denizli -Hasan UÇ)

galdavar: Koyun sürüsünün bar›na-bilece¤i yer; sundurma. (E‹A-118)

garabafl: 1. Koyunun bir cinsi. (OA-AD- 238), (Afflin - Ekrem KIRAÇ) 2. Ba-fl› kara olan koyun cinsine derler. (Kes-kin - Süleyman SOLMAZ)

gara geçi: Kara keçi. Keçinin bir cin-si. (Afflin - Ekrem KIRAÇ) (Keskin - Sü-leyman SOLMAZ) (Domaniç - Saniye B‹-RAY)

geçi: Keçi. (OAAD-239) (KBAYA- 191)(Alanya - Metin TÜRKTAfi), (Afflin - Ek-rem KIRAÇ), (Keskin - Süleyman SOL-MAZ) (Domaniç - Saniye B‹RAY)

geçi / geçe: (eçkü / keçi) Keçi. (E‹A-126)

gedek: 2. Erken do¤an kuzu, k›fl ku-zusu. (AA-167)

gerdezan: ‹ki yafl›ndaki koyun. (AA-168)

gez goyun: fiiflek iken kuzulamam›flk›s›r koyun. (Keskin - Süleyman SOL-MAZ)

gezlam: ‹ki yafl›ndaki keçi. (AA-168)g›dih: Keçi yavrusu, o¤lak. (AKD-

392) (EA-120)g›dik: O¤lak. (EYAD-233) (TYAD-

173) (EvYA-416)g›diyh (g): G›d›k, o¤lak yavrusu.

(E‹A-135)g›l geçisi: Tiftik keçisi. (Afflin - Ekrem

KIRAÇ) (Keskin - Süleyman SOLMAZ)g›fllah (¤): Sürülerin k›fl› geçirdi¤i

yer. (E‹A-138)gidik: O¤lak. (KBAYA-191), (Afflin -

Ekrem KIRAÇ)goç: 1. Koç. (OAAD-240) (Domaniç -

Saniye B‹RAY)2. Bir yafl›n› aflm›fl erkek koyun. (Af-

flin - Ekrem KIRAÇ) (Keskin - SüleymanSOLMAZ) (Domaniç - Saniye B‹RAY)

goç /gofl: Koç. (E‹A-143)goç gat›m›: Koç kat›m›. (Keskin - Sü-

leyman SOLMAZ) (Domaniç - Saniye B‹-RAY)

goç goyrulmak (goyur-): Koç kat›m›.(Afflin - Ekrem KIRAÇ)

goçsamak: Keçinin çiftleflmek iste-mesi. (Afflin - Ekrem KIRAÇ; Keskin -Süleyman SOLMAZ) (Domaniç - SaniyeB‹RAY)

gofl: Koç. (OAAD- 241) (KBAYA-193)(EvYA-417)

goyun: 1. Koyun. (OAAD- 241) (NYA-191) (KBTAÜA-183) (E‹A-144) (Afflin -Ekrem KIRAÇ) (Keskin - Süleyman

Y›l: 12 Say›: 47

76 Milli Folklor

SOLMAZ) (Domaniç - Saniye B‹RAY)(GBAA- 112)

guyruk: Kuyruk. (Afflin - Ekrem KI-RAÇ) (Keskin - Süleyman SOLMAZ)(Domaniç - Saniye B‹RAY)

guz› / guzu: Kuzu. (NYA-191)guzu: 1.Kuzu (OAAD- 243) (KBAYA-

194) (KBTAÜA-183) (Afflin - Ekrem KI-RAÇ) (Keskin - Süleyman SOLMAZ).2.Bir yafl›na kadar olan koyun yavrusu.(Alanya- Metin TÜRKTAfi) (Domaniç -Saniye B‹RAY) 3. Alt› ayl›¤a kadar olankoyun yavrusu. (Denizli- fierif KUTLU-DA⁄) (Afflin - Ekrem KIRAÇ) (Keskin -Süleyman SOLMAZ)

guzi: 1. Kuzu; koyun, keçi yavrusu.(E‹A-149).2. Alt› ayl›¤a kadar olan ko-yun, keçi yavrusu. (EA-120)

guzlamak: 1. Hayvanlarda do¤ur-mak. (TYAD-174) 2.(küçük bafl hayvan-lar için) do¤urmak. (E‹A-150) (Afflin -Ekrem KIRAÇ).3. Yavrulamak, kuzula-mak. (EvYA-418)

guzulamak: Küçükbafl hayvanlar içinyavrulamak. (Keskin - Süleyman SOL-MAZ) (Domaniç - Saniye B‹RAY)

guzuluh (¤): Kuzuluk; otla¤a gidenkuzu sürüsü. (E‹A-150)

güden: Çoban, s›¤›rtmaç. (AA-171)gürük: Kula¤› küçük ve yap›fl›k olan

koyun. (Keskin - Süleyman SOLMAZ)hasi: Bir yafl›nda erkek keçi. (TYAD-

174)hat›l: Çeflme yanlar›nda özel olarak

hayvanlar›n su içmesi için yap›lm›fl yer.(Keskin - Süleyman SOLMAZ)

högefl: Dört yafl›ndaki koç. (E‹A-175)›flmar: ‹flaret, hayvanlara konulan

iflaret. (Güney/Denizli- fi. KUTLUDA⁄)i¤difl etmek: Hayvan› k›s›rlaflt›rmak.

(Afflin - Ekrem KIRAÇ)iflek /fliflek:Difli kuzu.(Alanya-Metin

TÜRKTAfi)kalak: Boynuz. (AA-177)keçi: Keçi. (DTYA-70) (KBTAÜA-185)keviyh (g): Boynuzlu koyun. (E‹A-

198)kölük: (Küçükbafl hayvan için) Boy-

nuzsuz. (Keskin - Süleyman SOLMAZ)kös / çö¤: Önüne kam›fllardan set çe-

kilen, kuzu konan a¤›l. (Afflin - EkremKIRAÇ)

küm / köm: bk. a¤›l 3. (Keskin - Sü-leyman SOLMAZ)

qolik: Boynuzsuz koyun veya keçi.(KBAYA-197)

qom: 1. A¤›l. (KBAYA-197). 2. Koyunah›r›. (AKD-394). 3. Özel çiftlik; üstü ka-pal› a¤›l; k›fllak. (E‹A-203). 4. Aç›k ko-yun a¤›l›. (EvYA-421).

qorud: Alt› ayl›k keçi yavrusu. (E‹A-203)

qorut: 1. Bir yafl›nda erkek keçi.(TYAD-177). 2. Alt› ayl›k keçi yavrusu.(EA-123)

qoflqar: Koç. (PKTA-201)qoy: Koyun. (OTA-145)qoy›n: Koyun. (UMA- 263)qoyun: Koyun. (DTYA-72) (DA-163)

(PKTA-201)qoz: Kuzu bar›na¤›. (EvYA-422)qozu: Kuzu. (PKTA-201)qûn: koyun. (KBAYA- 198)quzi: Kuzu. (DA-164)quzu: Kuzu. (DTYA-72)mal: 1. Hayvan. (OAAD- 250).2. S›¤›r

cinsinden büyük bafl hayvanlar. (K‹A-380). 3. Mal, hayvan sürüsü. (EA-123)(Domaniç - Saniye B‹RAY)

mal yata¤›: Günefl ç›kt›¤›nda besle-nen koyunun dinlenmeye b›rak›lmas›.(Güney / Denizli- fi. KUTLUDA⁄)

melemez: Beceriksiz, tembel. (E‹A-222)

mera / çay›r: Otlak. (Keskin - Süley-man SOLMAZ)

mi: Koyun. (TYAD-179)o¤lah: O¤lak. (UA-133) (Afflin - Ek-

rem KIRAÇ) (Keskin - Süleyman SOL-MAZ)

o¤lak: Alt› ayl›k keçi yavrusu. (Alan-ya- M. TÜRKTAfi) (Domaniç - Saniye B‹-

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 77

RAY)otlag›ye: Otlak. (PKTA-209)otlamak: Otlamak. (E‹A-249) (DA-

167) (Keskin - Süleyman SOLMAZ) (Do-maniç - Saniye B‹RAY)

ögeç: Bir yafll› davar. (EA-125)ö¤eç: ‹ki, üç yafllar›nda erkek koyun

ve keçi. (Denizli- fi.KUTLUDA⁄)ögefl (ç): Bir yafll› erkek davar. (E‹A-

251) örü: Davar ya da koyunlar›n gece ot-

lat›lmas›. (Alanya- Metin TÜRKTAfi)(Domaniç - Saniye B‹RAY)

örüm: Bahar aylar›nda çoban›n gecesaat 3 civarlar›nda gidip sürüyü otlak-tan getirmesi. (örüm yaymak / örümegitmek) (Keskin - Süleyman SOLMAZ)

öveç: 1. Bir yafl›n› geçmifl erkek da-var. (Alanya- M. TÜRKTAfi) (Domaniç -Saniye B‹RAY); 2. 1-4 yafllar›nda erkekkoyun, enenmifl erkek koyun veya keçi.(AA-188); 3. ‹ki yafl›ndaki koyun. (Deniz-li - Hasan UÇ)

övrek: Sürü. (OAAD-254)parah (¤): Yaz›n koyunlar›n sa¤›lmak

üzere getirildikleri köy kenar›ndaki yer.(E‹A-255)

pemb: Kuzular›n do¤um zaman›.(TYAD-181)

sa¤›m: Sa¤ma zaman›. (Afflin - Ek-rem KIRAÇ) (Domaniç - Saniye B‹RAY)

sa¤›n: Sa¤mal; sa¤›lmakta olan inekv.s. koyun. (E‹A-268)

sa¤l›m: Sa¤›lan koyun. (Keskin - Sü-leyman SOLMAZ)

sa¤mak: (süt) Sa¤mak. (Afflin - Ek-rem KIRAÇ), (Keskin - Süleyman SOL-MAZ) (Domaniç - Saniye B‹RAY)

sa¤mal: 1.Sa¤›lan davar. (256); 2. Sa-¤›ml›k hayvan. (K‹A-382); sâmal (Doma-niç- Saniye B‹RAY)

sahar: Hayvan›n aln›ndaki beyazl›k.(Afflin - Ekrem KIRAÇ) (Keskin - Süley-man SOLMAZ); sakar (Domaniç - SaniyeB‹RAY)

sahlamak: Hayvanlar hakk›nda bak-

mak, beslemek. (E‹A-268)sa¤›n: Sa¤mal; sa¤›lmakta olan inek

vy. koyun. (E‹A-268)saya: Koyun a¤›l›. (KBTAÜA-189)saya: Çoban. (OAAD-256)semirmek: Semiz hale gelmek. (Kes-

kin - Süleyman SOLMAZ) (Domaniç -Saniye B‹RAY)

semiz: Semiz, etli kanl›. (Keskin - Sü-leyman SOLMAZ) (Domaniç - Saniye B‹-RAY)

seyis: Befl yafl›n› geçmifl teke. (Kes-kin - Süleyman SOLMAZ)

seyiz: Erkek keçi. (AKD-396)si¤lim: Az yiyen koyun. (Güney/ De-

nizli - fi. KUTLUDA⁄)so¤ulmak: Sa¤mal hayvanlar için

sütten kesilmek. (E‹A-282) (Afflin - Ek-rem KIRAÇ) (Keskin - Süleyman SOL-MAZ) (Domaniç - Saniye B‹RAY)

sulamak: Sulamak. (Afflin - EkremKIRAÇ) (Keskin - Süleyman SOLMAZ)(Domaniç - Saniye B‹RAY)

sürü: Sürü. (Afflin - Ekrem KIRAÇ)(Keskin - Süleyman SOLMAZ) (Domaniç- Saniye B‹RAY)

süse¤en: Çok boynuz vuran hayvan.(Domaniç- Saniye B‹RAY)

süsgen: Çok boynuz atan hayvan.(E‹A-288)

süsmek: Tos vurmak. (Denizli - Ha-san UÇ) (Domaniç - Saniye B‹RAY)

fl›van: Çoban. (TYAD-184)flifleh: Bir yafl›ndan yukar› koyun.

(EA-126)fliflek: 1. Bir yafl›n› geçmifl difli koyun.

(OAAD-258) (Domaniç - Saniye B‹RAY).2. 6 ayla iki yafl aras›ndaki difli koyun.(UA-134). 3. Keçi. (Kayseri- Saadet KA-RAKÖSE). 4. Kuzulama dönemine gir-mifl ya da do¤urmufl sütlü koyun. (Gü-ney/Denizli - fierif KUTLUDA⁄). 5. ‹kiyafl›nda yavrulamam›fl koyun. (AKD-396). 6. Bir yafl›ndan yukar› koyun. (Ev-YA-426). 7. Kuzulamam›fl koyun. (Afflin -Ekrem KIRAÇ). 8. Kuzulayacak koyun.

Y›l: 12 Say›: 47

78 Milli Folklor

(Keskin - Süleyman SOLMAZ)flifleyh (g): Bir yafl›ndan yukar› ko-

yun. (E‹A-295)tapla: Ah›r. (AA-195)teke: 1. Üç yafll› erkek o¤lak. (E‹A-

304); 2. Erkek keçi. (Afflin - Ekrem KI-RAÇ) (Keskin - Süleyman SOLMAZ)(Domaniç - Saniye B‹RAY)

tekesek: Çiftleflmek isteyen difli keçi.(Afflin - Ekrem KIRAÇ) (Domaniç - Sani-ye B‹RAY)

tifltir: Bir yafl›nda henüz yavrulama-m›fl keçi. (KBAYA- 205)

to¤a: Erkek o¤lak. (E‹A-312)tohli: 1. 6-12 ayl›k koç; bir yafll› ko-

yun. (E‹A-312).2. 6-12 ayl›k kuzu. (EA-127)

tohlu: 1. Koç. (EYAD- 238). 2. ‹ki ya-fl›nda kuzu. (AKD-397). 3. Bir yafl›n› dol-durmufl koyun. (EvYA-427). 4. Bir yafl›n-daki kuzu. (Keskin - Süleyman SOL-MAZ). 5. Bir yafl›ndaki erkek kuzu. (Af-flin - Ekrem KIRAÇ)

tohlumen: 6 ayl›kla 1 yafl aras›ndakikoyun. (Keskin - Süleyman SOLMAZ)

toql›: ‹ki yafl›nda koyun. (UA-138)toklu: 1. Erkek kuzu. (Alanya- Metin

TÜRKTAfi / Kayseri- Saadet KARAKÖ-SE). 2. Alt› aydan sonraki kuzu. (Güney/ Denizli - fierif KUTLUDA⁄). 3. Bir ya-fl›n› geçmifl erkek kuzu. (Domaniç - Sani-ye B‹RAY)

ulak: O¤lak. (KBTAÜA-191)uskotust: ‹ki yafl›nda keçi. (TYAD-

185)vurmak: Süsmek. (Keskin - Süley-

man SOLMAZ)yâleg: Yayla. (KYA-253)yâli: Yayla. (GBAA- 123)yay›lmak: 1. Otlamak (Sürü, hayvan)

(UA-142) (Afflin - Ekrem KIRAÇ) (Kes-kin - Süleyman SOLMAZ) (Domaniç -Saniye B‹RAY). 2. Hayvan. Otlanmak.(AA-201). 3. Yay›lmak. (E‹A-336)

yayla: Hayvan otlat›lan yer. (Afflin -Ekrem KIRAÇ) (Keskin - Süleyman

SOLMAZ) (Domaniç - Saniye B‹RAY)yaylah: Yayla. (UA-143)yayl›m: 1. Yayla. (OAAD- 262). 2. Ot-

lanacak yer, otlanacak ot vb. (UA-143).3. Otlak; sürünün yay›ld›¤› yer. (E‹A-336) (Domaniç - Saniye B‹RAY). 4. Ot-lak. (EA-128) (Afflin - Ekrem KIRAÇ)(Keskin - Süleyman SOLMAZ). 5. Otlak,yayla, sürünün dinlendi¤i yer. (EvYA-428)

yayli: Yayla. (NYA- 191)yaymak: 1. Sürüyü otlatmak. (UA-

142) (Domaniç - Saniye B‹RAY). 2. Yay-mak. (DA-173)

yaz›: 1. Yayla, ova. (OAAD-262). 2.Yayla, k›rl›k. (AA-201). 3. Yaz›, ova, düz-lük. (DTYA-86)

yazi: Yayla; k›r; da¤. (E‹A-337) yazm›fl: Bir yafl›n› geçmifl erkek da-

var. (Alanya- M. TÜRKTAfi)yeyla: Yayla. (EvYA-428)yirek: Hayvanlar›n topland›¤› alan.

(Ed‹A-268)Küçük bafl hayvan isimleri ve te-

rimlerinin flah›s ad› olarak kullan›-l›fl›:

Küçükbafl hayvan isimleri günümüz-de daha çok lakaplarda kullan›lmakta-d›r. Fakat çeflitli Türk topluluklar›ndave eski kaynaklarda flah›s ismi olarakkullan›ld›¤›n› da görmekteyiz.

Keçi, Kuzu. (A-XVIII)Koçberdi (Türkmen T.)Koçmurat (Türkmen T.)Koyun (A-XXVII)Kuzubay (Türkmen T.)Kuzuberdi (Türkmen T.)A¤›l Be¤ (A-10)Ak Erkeç (A-13)Ak Erkefl (A-13)Çoban Hüsamettin. (A-106)Çoban Devlet Giray (Ahmed) (A-106)Çoban Noyan (A-106)

(Devam› 48. say›da)

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 79

80 Milli Folklor

Âfl›k Demli, 1887 y›l›nda Yozgat’›nSorgun ilçesine ba¤l› Ahmet Fak›l› kö-yünde do¤mufltur. As›l ad› Hasan Cofl-kun’dur. ‹lk dini derslerini köyünde al-d›ktan sonra e¤itimini devam ettirmeküzere Kayseri’ye gitti ve orada medresee¤itimini tamamlad›. Askerli¤ini yedeksubay olarak yapt› ve Kurtulufl Sava-fl›’nda Garp Cephesi’nde görev ald›. As-kerin moralini yükseltmek ve onlar› cofl-turmak için fliirler söyledi. ‹syanlarakarfl› nasihatler verdi. Ateflli bir hatipoldu¤unu verdi¤i hutbelerle göstermifl-tir. Bu nedenle kendisine “Deli Molla”denilmifltir1.

Yozgat, Çorum, Amasya, Tokat, Si-vas illerinde nasihat memuru olarak gö-rev yapm›fl ve nasihatleri ve hutbeleriço¤alt›larak halka da¤›t›lm›flt›r. SorgunMüftülü¤ü’ne atanm›fl ve oradan daKars’a müftü olarak tayini ç›km›flt›r.Baflta r›za göstermese de Diyanet ‹flleriBaflkan›’n›n görüflmesiyle görevine git-mifl ve halk› irflad etmifltir. Kars’tan son-ra Polatl›’ya oradan da Eskiflehir’e tayiniç›km›flt›r. Eskiflehir müftülü¤ü yaparkenYozgat’tan milletvekili olmas› istenilmiflancak yafl›n›n geçti¤ini belirterek bunugeri çevirmifltir. Emeklili¤ini hemflehri-lerinin ›srar› üzerine Sorgun’da iki y›lgörev yapt›ktan sonra istemifltir. Eskifle-

hir’de emeklili¤i s›ras›nda vaaz ve nasi-hatlerine devam etmifltir. 20 Ocak 1965y›l›nda da hakk›n rahmetine kavuflmufl-tur. Son nefesini teslim ederken söyledi-¤i flu dörtlük mezar tafl›na ifllenmifltir:

Yafl›m yetmifl dokuz oldu ne Hasan kald› ne Coflkun,

Hayat›n doldu miad› kamu âzâ heman yorgun.

Sar›lm›fl bab-› güfrana geliniz emrini bekler,

Bütün ahbab-› yarâna saadetler... Selâmetler!

Hakiki ve sade müslümanl›¤› be-nimseyen Demli, muska yazmak gibi ifl-leri de sevmezdi. ‹lmi, fenni, medeniyetidesteklerdi. Aslen Nakflibendi tarikat›naba¤l› iken döneminde bu tarikatla baz›görüflleri ters düflünce Mevlevili¤e gönülvermifltir. Çok iyi derecede Arapça veFarsça bildi¤i için talebeler de yetifltir-mifltir.

Bafl›ndan iki evlilik geçen Dem-li’nin ilk eflinin ad› Ayfle’dir. Bu han›m›n-dan Ali Said ve Ali ‹hsan ad›nda iki o¤ludünyaya gelmifltir. Ali Said, Sorgun MalMüdürlü¤ü’nde memurluk yapm›flt›r. Ali‹hsan (Müftüo¤lu)2 binbafl› emeklisi olupCHP’den iki dönem Sorgun BelediyeBaflkanl›¤› görevinde bulunmufltur.Demli’nin di¤er han›m› Hatice Na-ime’den Mehmet Macid, Veliye, Didar,Mehmet Vedat isimlerinde dört çocu¤uolmufltur. Alevi-Sünni kardeflli¤ine ör-

ÂfiIK DEML‹ VE O⁄LU AL‹ SA‹D COfiKUN

Adem KOÇ*

*DPÜ, Fen-Edebiyat Fakültesi, TDE Bölümü, Araflt›rma Görevlisi.

nek olmas› için ilk han›m›ndan olan ço-cuklar›na Ali, ikinci han›m›ndan olan ço-cuklar›na Mehmet isimlerini vermifltir.Bunlardan flu anda Macid ve Vedat ha-yattad›r. Di¤er çocuklar› vefat etmifltir.Çok sevdi¤i k›z› Veliye lise tahsilini ya-parken veremden ölmüfltür. Ona yazd›¤›fliiri Verem Haftas›’nda okunmufltur.Demli’nin fliirlerini Arap harfleriyle yaz-d›¤› defteri, torunu Nevzat Coflgun vefatettikten sonra evinin çat› kat›nda kay-bolmufltur.

Bu yaz›m›zda Demli’nin ilk han›-m›ndan olan Ali Said’i tan›taca¤›z, Dem-li ve Ali Said aras›nda geçen mektupbiçimindeki fliirleri sunaca¤›z. Demli’ninflair ruhu o¤lu Ali Said’e geçmifl ve halktaraf›ndan Ali Said’in flairli¤i Demli’dendaha güçlü bulunmufltur.

Ali Said, 1911 y›l›nda Sorgun’dado¤mufl ve yine burada 1962 y›l›nda ba-bas›ndan evvel dünyaya veda etmifltir.‹lkokul mezunu olan Ali Said, SorgunMal Müdürlügü’nde vazife yapm›flt›r.Küçük yaflta ölen befl çocu¤uyla berabertoplam onbir çocu¤u vard›r. BunlardanHalet, Yurdagül, Nevzat, Türkan, Sü-heyla, ‹brahim Selman hayatlar›n› ida-me ettirmifllerdir.

Ali Said yarat›l›fl olarak müzi¤e, sa-za, kavala, ava ve içki alemine düflkün-dür. Bu durum babas›n› her zaman ra-hats›z etmifltir. Ancak Ali Said, bu al›fl-kanl›klar›n› b›rakmam›flt›r. Çok heye-canl› bir f›trata sahip olan Ali Said, si-nirlenince her an patlamaya haz›r birbarut f›ç›s› gibidir. Çok güzel kaval çalanAli Said, demir kaval›yla bir k›zg›nl›kan›nda arkadafl›n› bile dövmüfltür.

Memur olan Ali Said, maddi zorluk-lar içinde ç›rp›n›rken kardefli Ali ‹h-

san’dan yard›m ister. Ancak, Ali ‹hsanonun içki aleminden korktu¤u için yar-d›m talebini geri çevirir. Yerköy’de bulu-nan Ali Said, kardefline olan siteminiflöyle dile getirir:

‹hsan Coflgun'a

Bin türlü mihnet çekerek emek vermifltim sana

Yaz›k k›ymetim yokmufl talih körlenir gider

Otuzüç y›ldan beri ne ihsan›n var bana

Geçen gün unutulur, y›llar f›rlan›r gider.

Bir gönül ki k›r›lsa kolay kolay yap›lmaz

Al›n yaz›s› çekilir, takdirden de kaç›lmaz

Para lüzumlu fleydir, mabut diye tap›lmaz

Da¤›l›r, toplan›r, harcan›r gider.

Hayat öyle bir yol ki, düfle kalka al›n›r

Kimi içten kan a¤lar, kimi zevkle sal›n›r

Bir gülüstan içinde yüzbin çiçek bulunur

Benin al sand›¤›m güller, gayr› morlan›r gider.

Düflenin dostu olmazm›fl, çünkü geldi bafl›ma

Billahi güvenim yok, bugün öz kardeflime

O da alayla bakt› ça¤layan gözyafl›ma

Yüzbafl› oldum diye keyfle pürlenir gider.

Hey Allah’›m muhtaç etme beni namert ellere

Hayatta ifl düflürme kirli berbat ellere

Ne babaya, ne kardefle, ne de bir yâd ellere

Kolumdan tutan›m yok, yolum zorlan›r gider.

Bir kardeflse aramazsa dar günlerde kardefli

Yaras›na merhem vurup, olmaz ise dert efli

Sahte sözlerle söner mi tutuflan iç atefli

Sessiz zerreler halinde yanar, korlan›r gider.

Diyorlar ki ana ba¤r› yanar, tutuflur imifl,

Bafla bir ifl gelince, kardefl yetiflir imifl

Uzan›nca flefkat eli, dertler yat›fl›r imifl

Ben bunlardan mahrumum, yaram korlan›r gider.

Said sözün beyhude kime söylen, kim duyar

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 81

Kardefl diye güvendi¤in, döner gözünü oyar

Dünyada hasis olan›n sanma ki gözü doyar

‹hsan bundan ibret almaz hala torlan›r gider.

Ali Said Coflgun 31/1/1955-Yerköy

Asi yap›s› ve içkiye olan düflkünlü-¤ü nedeniyle Çekerek ilçesine sürgün gi-der. Ailesini Sorgun’da b›rakm›flt›r veonlara hasret kalm›flt›r. Yaln›zl›¤›n› flöy-le dile getirir:

Benden selam olsun gülyüzlü yare

Beyhude yanmas›n ah çekerekten

Sak› gamlan›pta düflmesin zare

S›kmas›n can›n› vah çekerekten.

Üç damla gözyafl› döktü veda da,

Kalbimi deliyor geldikçe yâda

Ben mi gurbetteyim, o mu s›lada,

Gönül diyor ayr›l kalk çekerekten.

Baboflun hayali gözüm de tüter

Ayr›l›k kor bana, ölümden beter

Günleri saymakla gurbet mi biter

Düflenler kurtulmaz cah çekerekten.

Ey Said sabreyle fütara düflme

Fazlaca coflup ta kendini aflma

Maziyi düflünüp derdini deflme

Elbet birgün aflar râh çekerekten.

Ali Said Coflgun 20/4/1956-Çekerek

‹çki alemine, ava ve saza merakl›olan Ali Said iflyerine alkollü gidince ifl-ten uzaklaflt›r›l›r ve a盤a al›n›r. Demli,bu s›ralarda Eskiflehir Müftüsü’dür. Gö-revine hararetli bir flekilde devam et-mektedir. Demli, Sorgun’da sözü geçenbir zatt›r. Ali Said iyice zor durumda ka-l›nca babas›na yard›m etmesi ve ifle geridöndürülmesi için mektup yazar. ‹stek-lerini flöyle dile getirir:O¤ul Said Coflgun'dan Baba

Hasan Coflgun'a Sitem

Ferhad’›n mezar›na b›rak›lm›fl kunda¤›m,

Soyumuz Coflkun imifl, bense bir yanarda¤›m.

Miras›m bir k›r›k saz, çalmadan geçti ça¤›m,

Onun için yanar›m, Neron’un da¤› gibi,

Sürünerek yaflar›m, ka¤n› daya¤›3gibi.

Cehaletin befli¤i, hicran›n anas›y›m,

Sefalet mevhumunun, bütün yüz karas›y›m.

Do¤du¤uma piflman›m, Yaradan’a asiyim,

Onun için yanar›m, keremin ba¤› gibi,

Sürünerek yaflar›m, ka¤n› daya¤› gibi.

Ömrümün yar›s›n›, geçirdim yal›n ayak,

Elde bir kambur asa, aln›m aç›k yüzüm ak.

Garip bir yolcu gibi, y›llarca dolaflarak,

Bir gülistan arar›m, ‹rem’in ba¤› gibi,

Sürünerek yaflar›m, ka¤n› daya¤› gibi.

Demli, o¤luna güvenmedi¤i için is-te¤ini reddeder. ‹çkinin, saz›n kendileri-ne hiçbir dedesinden miras olmad›¤›n›,insan›n kendisini yine kendisinin yaka-ca¤›n› söyler ve mektuba flöyle cevap ve-rir:

Baba Hasan Coflgun'dan O¤ul Said Coflgun'a Cevap

Kafa bir üzüm küpü, Çorum’un ba¤› gibi

Fitillenmifl yan›yor, ‹talyan da¤› gibi.

Nefsin koka dursun, haflhafl b›ça¤› gibi,

Gençlik çöküp erirken, Urfa’n›n ya¤› gibi,

Sürünmez de ne yapars›n, ka¤n› daya¤› gibi.

Zerre düflerse zekay›, yorar de¤il mi o¤lum,

Huysuzlu¤un notunu, k›rar de¤il mi o¤lum.

Keskin sirke küpüne zarar, de¤il mi o¤lum,

‹nsan olan tepiflmez, kat›r aya¤› gibi,

Sürünerek yaflamaz ka¤n› daya¤› gibi.

Y›l: 12 Say›: 47

82 Milli Folklor

Girdi¤i her mesle¤i, ifsat eden bir adam,

Vazife hak tan›maz, çekifltirir demadem.

Çilingir sofras›nda her yerde, ayn› alem,

R›zk›n› kendi keser, ekmek b›ça¤› gibi,

Sürünmede hakl›d›r, ka¤n› daya¤› gibi.

Hangi dedenden kald›, içki, ba¤lama çalma,

Kaç defa ihtar ald›n, düflün kendini anla.

Masada ifl beklerken, sen da¤larda kufl avla,

Terlerin morfin saçar, Afyon’un ya¤› gibi,

Elbette sürünürsün, ka¤n› daya¤› gibi.

Bütün vücut alkolik, vazife aflk› ölmüfl,

Efrad› ayalinin, benzi sarar›p solmufl,

Afl› çana¤› gibi, damarlar›n zift dolmufl,

‹çini yakan odur, keremin ba¤› gibi,

Tak›lacak yer arar, çal› buda¤› gibi.

Benim sana son sözüm, yalan söyleme o¤lum,

Yuttu¤un zehir, haram› yeme o¤lum.

Senin olmayan fleyi, koynuna koyma o¤lum,

Bulursun gülistan›, ‹rem’in ba¤› gibi,

Ufuklarda gezersin, keflif uça¤› gibi.

Babas›ndan ve kardeflinden hiçbiryard›m göremeyen Ali Said, durumu sonolarak Yozgat valisine bir dilekçeyle bil-dirir ve aman diler:

Yozgat Valisine

Ey Muhterem Valimiz,Ne olacak halimiz;Çekerek’te kan a¤lar, Evlad› âyâlimiz.

Soyad›m›z Coflgun’durZeka biraz taflk›nd›r.Bu hal bafla geleliBir fley bilmez, flaflk›nd›r.

Yirmi iki y›l hizmetim,Pek az kald› müddetim.Lütfen flefkat buyurun,‹ntihar ak›betim.

O¤lum Nevzat lisede,Metelik yok kesede,Saidi af buyurun,Velev suçlu ise de.

Ba¤›flla pür kusurum,Kalmam›flt›r huzurum.Ma¤dur oldu¤um içinBozuluyor fluurum.

Kaçar talihim gülmez,Elimden bir fley gelmez,Yüksek malumlar›n›zGüller dikensiz olmaz.

Yokluk herfley do¤urur,Beni kasar, kavurur,Sekiz nüfus ailemAllah diye ba¤›r›r.

‹flte böyle halimiz,Söner istikbalimiz,Maruzat›m bu kadarEy k›ymetli Valimiz.

Ali Said Coflgun 17/11/1958

Vali, böyle sanatç› ruha sahip birinsan›n devlet dairesinden uzaklaflt›-r›lmas›n›n zarar verece¤ini düflünerekAli Said’i geri ifle ça¤›r›r.

Ali Said, Demokrat Parti’ye gönülvermifltir. Ancak 1950’li y›llarda De-mokrat Parti’nin yanl›fl siyasetindenrahats›z olmufltur. 1959 y›l›nda Sor-gun’da yap›lan CHP Halk Kongresi’neziyarete gider. Onu gören arkadafllar›çok flafl›r›r ve kendisini böyle bir top-lant›da beklemediklerini söylerler. AliSaid, müsaade ederlerse bir fliir oku-mak istedi¤ini söyler ve DemokratParti’ye olan sitemini flöyle dile geti-rir:

Y›l: 12 Say›: 47

Milli Folklor 83

Demir K›rat›m

Ben senin sahibindim severdim can›m diyeBakar, biner, beslerdim, kendi hayvan›m diyeHergün t›mar ederdim artacak flan›m diyeBir eflek yar›fl›n› kurtaramad›n k›rat›mKofluda geri kald›n, kara ettin surat›m.

Babam seni al›rken gözü para görmediDemir k›rat cins diye, asl›n› hiç sormad›Babam›n umduklar› hiç yerini bulmad›Bir eflek yar›fl›n› kurtaramad›n k›rat›mKofluda geri kald›n, kara ettin surat›m.

Seni sat›n al›nca sanki düldül gibiydinBoyun uzun, bel k›sa, kusursuz gül gibiydin.Yan›k kiflneyiflinle, dertli bülbül gibiydinNe yaz›k ki kofluda geri kald›n k›rat›mHer zaman el içinde kara ettin surat›m

Tam iki y›l tay diye besledim, sana bakt›mSaf kanlar aç dururken seni çay›ra çakt›mHuzur yüzü görmedim bafl›nda ç›ra yakt›mBelki koflu kurtar›r diye demir k›rat›mNe yaz›k ki herzaman kara ettin surat›m.

Üçüncü y›l hileyle kaz›ktan içe girdinZira peflinden gelen pamuk k›r› bilirdinAdanal› Gümüfl’ten bütün y›ld›n delirdinBöyle koflu vurulmaz benim demir k›rat›mHer yerde, her devrede kara ettin surat›m.

Amerikan, ‹ngiliz, kan›nda dahi olsanArt›k gözümden düfltün hergün koflu da alsanKötü huylar y›kanmaz, bahr-i muhite dalsanHiç dar›l›p gücenme sataca¤›m k›rat›mYoksa senin yüzünden bataca¤›m k›rat›m.

Kara damak oldu¤un esasen ap aç›kt›Nal›n yetmifl kurufltan, on befl liraya ç›kt›Sen bize bir yük oldun, çoluk çocuk hep b›kt›Art›k seni beslemem sataca¤›m k›rat›mZira u¤ursuz ç›kt›n, bataca¤›m k›rat›m.

Nal›n on befl olunca, yedi buçuk ayar›nSon günlerde kalmad› hiç düzenin ayar›nNe boyunun isterim, ne de Celal Bayar’›nOnlar› da jokeylikten ataca¤›m k›rat›mSeni de satmaz isem bataca¤›m k›rat›m.

Menderes’ten geçemez k›ratlar›n aksisiDillere destan oldu Koraltan’›n taksisiYalan m› bu sözlerim bre millet kürsüsü‹flte pazar yerinde sat›yorum k›rat›mYoksa senin yüzünden bat›yorum k›rat›m

Atalar›mdan kalan emektar yeter bana‹fllerimi o görür ihtiyac›m yok sanaBirgün olup flahlan›r yürüdü mü meydana‹flte o gün al›r›m, ben de iflimden muratKalpl›¤›n sonu budur, duydun mu demir

k›rat.Ali Said Coflgun 12/12/1959

Sorgun Halk Partisi Kongresi

Bu fliiri okuduktan sonra ayakta al-k›fllan›r ve CHP’ye kayd›n› yapt›rarakdemokrat partiden ayr›l›r.4

NOTLAR1Âfl›k Demli hakk›nda daha genifl bilgi için

bkz. DO⁄AN Durali, “Yozgat fiair ve Yazarlar›”, An-

kara, 1988, ss.43-50; O⁄UZ M. Öcal, “Yozgat’ta Halk

fiairli¤inin Dünü ve Bugünü”, Ankara, 1994, ss.51-

52. 2 Babas› müftü oldu¤u için mahkeme karar›y-

la soyad›n› Coflgun’dan Müftüo¤lu’na çevirtmifltir.3Destek çubu¤u. Ka¤n› boflta beklerken öküz-

lerin yorulmamas› için iki öküzün aras›na, boyun-

luklar› havada kalacak flekilde yerlefltirilir. Ka¤n›

yürüdü¤ü zaman o kendili¤inden düfler. Bir iple bo-

yunlu¤a ba¤l› oldu¤u için yerde sürünerek gider.4Kaynak kifli, Ali Said Coflkun’un en küçük o¤-

lu ‹brahim Selman Coflgun; Müzik Ö¤retmeni,

Kütahya, 2000.

Y›l: 12 Say›: 47

84 Milli Folklor