Kovalent Bağlar Konusunda Öğrenci İmaj ve Yanlış Kavramalarının Belirlenmesi

801

Transcript of Kovalent Bağlar Konusunda Öğrenci İmaj ve Yanlış Kavramalarının Belirlenmesi

YAYINA HAZIRLAYANLAR

• Yrd. Doç. Dr. Seher MANDACI ŞAHİN, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

• Yrd. Doç. Dr. Oğuz ÇETİN, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

• Yrd. Doç. Dr. Meryem Nur AYDEDE, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

• Arş. Gör. Dr. Erkan ÇALIŞKAN, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

• Arş. Gör. Dr. Murat ÖZEL, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

• Arş. Gör. Nezih ÖNAL, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

• Arş. Gör. A. Yasin GÜNDÜZ, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

• Arş. Gör. Esin YILMAZ, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

• Arş. Gör. Ayşe SOYLU, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

• Arş. Gör. Nihal MENZİ, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

• Arş. Gör. Oğuz KELEŞ, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

• Arş. Gör. H. Merve ALTIPARMAK, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

• Arş. Gör. Sami PEKTAŞ, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

• Arş. Gör. Yusuf GENÇER, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

• Arş. Gör. Tuğçe DAŞÖZ, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

KAPAK TASARIM

• Yrd. Doç. Dr. Cengiz KAYACILAR, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

BASKI

• PEGEM Akademi, ANKARA

Tel: 0 312 430 67 50 Faks: 0 312 435 44 60

ii

ÖNSÖZ Değerli Katılımcılar, Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi olarak X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi (27-30 Haziran 2012)’ne ev sahipliği yapmanın büyük gurur ve heyecanını yaşamaktayız. Kongremize bildiri, poster gibi sunumlarıyla veya dinleyici sıfatıyla destek veren tüm katılımcılara, kurumumuz adına teşekkür ederim. Bilim sonsuzluktur. Varılan her sonuç, varılabilecek olanlara aralanmış bir kapıdır. Mükemmel bir eser değil dörtbaşı mamur bir makale yazmak için bile bir ömür kısa… Fakat bilim insanı, sonsuz arayış iştiyakı içinde, ömrünü bilmek ve bildiğini yaygınlaştırmak için harcayan kimsedir. Eğitim-öğretim faaliyeti, bir taraftan bilgiyi edinme diğer taraftan bilgiyi -ihtiyaç duyan kitlelere- başarılı yöntemlerle ulaştırma işidir. Bunu yüksek seviyede kavrayabilen ve sürdürülebilir nitelikte uygulamaya koyan toplumlar, gelişmenin anahtarını da yakalamış olurlar. Grigory PETROV’un “Ak Zambaklar Ülkesinde” kitabını bilmeyen yoktur sanırım. Bu kitapta Finlandiya’yı “ak zambaklar ülkesi” yapan idealist öğretmen(ler)in çabaları anlatılır. Her memleket, “ak zambaklar ülkesi” hâline getirilebilir. Yeter ki öğretmenimiz gerçek eğitimci olsun! Fen bilimleri ve özellikle matematiğin öğrenilmesindeki zorluğu, her kademedeki öğrenci şikâyet ve yakınmalarından anlamak mümkündür. Dolayısıyla Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi, önem ve ihtiyaç bakımından diğer eğitim alanlarının bir adım önündedir. Bu tür kongreler, hem bilginin çoğaltılmasına hem de kalıcı ve kolay öğretme yöntemlerinin geliştirilmesine yardımcı olacaktır. Sizlere gerek bilgi paylaşımı gerekse, tartışma ortamı doğurmadaki katkılarınız için şükranlarımı sunuyorum.

Düzenleme Kurulu Adına Kongre Başkanı

Prof. Dr. Nâzım Hikmet POLAT Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı

iii

ONUR KURULU Ömer DİNÇER: Millî Eğitim Bakanı Prof.Dr. Adnan GÖRÜR: Niğde Üniversitesi Rektörü DANIŞMA KURULU Dr. M. Emin ZARARSIZ: MEB Müsteşarı Ömer BALIBEY: MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Prof.Dr. Murat ALP: Niğde Üniversitesi Rektör Yardımcısı YÜRÜTME KURULU Prof.Dr. Murat ALP: Niğde Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Nâzım Hikmet POLAT: Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı İ. Halil ALTINOK: MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Celalettin EKİNCİ: Niğde İl Millî Eğitim Müdürü Yaşar YENİÇERİOĞLU: MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Şube Müdürü Yrd. Doç. Dr. Seher MANDACI ŞAHİN: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz ÇETİN: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Meryem Nur AYDEDE: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet MUTLU: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet YAVUZ: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Zehra MOLU: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Burak Kağan TEMİZ: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Hülya KAHYAOĞLU: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi BİLİM KURULU Prof. Dr. Adnan BAKİ: Karadeniz Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet IŞIK: Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet KAÇAR: Kastamonu Üniversitesi Prof. Dr. Ali AZAR: Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi Prof. Dr. Ali Rıza AKDENİZ: Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Prof. Dr. Alipaşa AYAS: Bilkent Üniversitesi Prof. Dr. Aydın OKÇU: Balıkesir Üniversitesi Prof. Dr. Ayhan YILMAZ: Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Aysun UMAY: Hacettepe Üniversitesi (Emekli Öğretim Üyesi) Prof. Dr. Ayşenur TOĞRAL: Boğaziçi Üniversitesi Prof. Dr. Aytekin İŞMAN: Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Basri ATASOY: Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Behiye UBUZ: Ortadoğu Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Bilal GÜNEŞ: Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Cengiz ALACACI: Bilkent Üniversitesi Prof. Dr. Fitnat KAPTAN: Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Giray BERBEROĞLU: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Gülay KIRBAŞLAR: İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Hafize KESER: Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Hale BAYRAM: Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Halil İbrahim YALIN: Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Hamide ERTEPINAR: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Hamza YILMAZ: Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Hülya YILMAZ: Ege Üniversitesi Prof. Dr. Hüsamettin COŞKUN: İnönü Üniversitesi Prof. Dr. Hüseyin ALKAN: Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Leman TARHAN: Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. M. Yaşar ÖZDEN: Orta Doğu Teknik Üniversitesi

iv

Prof. Dr. Mehmet BAHAR: Abant İzzet Baysal Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet KARTAL: Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Murat ALP: Niğde Üniversitesi Prof. Dr. Murat ALTUN: Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa AYDOĞDU: Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa BAKAÇ: Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa PEHLİVAN: Selçuk Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa TAN: Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa TOPRAK: Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Nevzat KAVCAR: Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Salih ATEŞ: Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Salih ÇEPNİ: Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Selahattin GELBAL: Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Sinan OLKUN: Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Şener BÜYÜKÖZTÜRK: Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Şeref MİRASYEDİOĞLU: Başkent Üniversitesi Prof. Dr. Teoman KESERCİOĞLU: Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Yavuz AKPINAR: Boğaziçi Üniversitesi Prof. Dr. Ziya ARGÜN: Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Ahmet Şükrü ÖZDEMİR: Marmara Üniversitesi Doç. Dr. Ali ERYILMAZ: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Ali SÜLÜN: Erzincan Üniversitesi Doç. Dr. Ayşe OĞUZ ÜNVER: Muğla Üniversitesi Doç. Dr. Bülent GÜVEN: Karadeniz Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Ercan AKPINAR: Dokuz Eylül Üniversitesi Doç. Dr. Esra MACAROĞLU AKGÜL: Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Feral OGAN BEKİROĞLU: Marmara Üniversitesi Doç. Dr. Gülşen LEBLEBİCİOĞLU: Abant İzzet Baysal Üniversitesi Doç. Dr. Halil AYDIN: Dokuz Eylül Üniversitesi Doç. Dr. İbrahim BİLGİN: Mustafa Kemal Üniversitesi Doç. Dr. İbrahim ERDOĞAN: Muş Alparslan Üniversitesi Doç. Dr. Lütfullah TÜRKMEN: Uşak Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet KÜÇÜK: Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet TUNÇEL: Niğde Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet YALÇIN: Bayburt Üniversitesi Doç. Dr. Murat GÜNEL: Ahi Evran Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa SÖZBİLİR: Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Nihat BOZ: Gazi Üniversitesi Doç. Dr. O. Nafiz KAYA: Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Orhan KARAMUSTAFAOĞLU: Amasya Üniversitesi Doç. Dr. Özgül YILMAZ TÜZÜN: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Özlem Sıla OLGUN: Çevre ve Orman Bakanlığı Doç. Dr. Sacit KÖSE: Pamukkale Üniversitesi Doç. Dr. Soner DURMUŞ: Abant İzzet Baysal Üniversitesi Doç. Dr. Süleyman SOLAK: Selçuk Üniversitesi Doç. Dr. Yılmaz SAĞLAM: Gaziantep Üniversitesi Doç. Dr. Yüksel DEDE: Cumhuriyet Üniversitesi Doç. Dr. Zülbiye TOLUK UÇAR: Abant İzzet Baysal Üniversitesi

v

SEKRETERYA Yrd. Doç. Dr. Seher MANDACI ŞAHİN: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz ÇETİN: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Meryem Nur AYDEDE: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet YAVUZ: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Burak Kağan TEMİZ: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet MUTLU: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Arş. Gör. Dr. Murat ÖZEL: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Arş. Gör. Dr. Erkan ÇALIŞKAN: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Arş. Gör. Ayşe SOYLU: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Arş. Gör. Betül POLAT: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Arş. Gör. Nihal MENZİ: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Arş. Gör. Sami PEKTAŞ: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Arş. Gör. Nezih ÖNAL: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Arş. Gör. A. Yasin GÜNDÜZ: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Arş. Gör. Oğuz KELEŞ: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Arş. Gör. H. Merve ALTIPARMAK: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Arş. Gör. Tuğçe DAŞÖZ: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Arş. Gör. Yusuf GENÇER: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Arş. Gör. Esin YILMAZ: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Yaşar YENİÇERİOĞLU: MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Şube Müdürü İsmail KARACAN: Niğde İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısı İLETİŞİM Adres : Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Derbent Mevkii, NİĞDE Tel : 0 388 211 28 00 Faks : 0 388 211 28 01 Kongre E-posta : [email protected] Kongre Web : http://kongre.nigde.edu.tr/xufbmek/

vi

İÇİNDEKİLER

Çağrılı Konuşmalar

Bireyselleştirebildiklerimizden misiniz?............................................................................................ 2 Arif ALTUN

Eğitim Fakülteleri Akreditasyon Sürecine Nasıl Hazırlanmalı? Durum Analizi ve Öneriler............. 3 Alipaşa AYAS

Yenilenen Fen Programlarında Ölçme ve Değerlendirme Anlayışı: Sorunlar ve Öneriler ................ 4 Mehmet BAHAR

Öğretmenin Matematiği Öğretme Bilgisi .......................................................................................... 5 Adnan BAKİ

İlköğretim Matematik Eğitiminde Matematiksel Düşünme .............................................................. 7 Ahmet KAÇAR

Farklılaştırılmış Öğretim .................................................................................................................. 8 Teoman KESERCİOĞLU

Eğitimde Teknoloji Entegrasyonu ..................................................................................................... 9 M. Yaşar Özden

Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi

İlk ve Ortaöğretim Okullarında Çalışan Öğretmenlerin Bilgisayar Teknolojileri ve İnternet Kullanım Alışkanlıkları ve Eğitim Aracı Olarak Bilgisayar Karşı Tutumları ................... 12 Ayşegül Kınık, Zelha Altınkaya, Hamide Ertepınar

İlköğretim Öğrencilerinin ve velilerin Web Tabanlı Performans Değerlendirme Programı Hakkında Görüşleri ......................................................................................................... 13 Salih Çepni, Ahmet Bacanak, Mustafa Urey, Miraç Aydın, Hasan Bakırcı

Fatih Projesi Öncesi Bilişim Teknolojileri Öğretmen Adaylarının Bilgisayar Öz Yeterlilik Algılarının İncelenmesi ................................................................................................................... 14 Mehmet Tekerek, Orhan Ercan, Kadir Bilen, Salih Udum, Kemal Saman

Dicle Üniversitesi Öğretim Üyelerinin Uzaktan Eğitim Konusundaki Görüşlerinin Değerlendirilmesi ............................................................................................................................ 15 Cemil İnan

21. Yüzyıl Öğretmenleri İçin Web 2.O Araçları .............................................................................. 16 Çağlar Yıldırım, Savaş Pamuk, Rıdvan Elmas

Fen ve Teknoloji Öğretmenlerinin Çevrimiçi Öğrenme Tasarımı, Becerilerinin Geliştirilmesine Yönelik Hizmet İçi Eğitim Projesi: Ld Skılls ........................................................ 17 Bülent Çavaş, Yasemin Özdem

Dinamik Bir Yazılımın Yapılandırmacı Öğrenme Ortamında Kullanılması: Maksimum ve Minimum Problemleri ................................................................................................................ 18 Yılmaz Zengin , Enver Tatar

vii

Sınıf Öğretmenleri Adaylarının Genel Kimya Dersindeki Akademik Başarılarına Animasyonların Etkisinin İncelenmesi ............................................................................................ 19 Kadriye Bayram, Nuriye Koçak

Tabletlerde Kullanılabilecek Etkin Bir E- Kitabın Geliştirilmesi .................................................... 20 Halil Keskinbıçak, Faruk Levent

Tablet Bilgisayar Ortamında Çalışacak Bir Diskalkuli Tarama Yazılımı Geliştirme Ön Çalışması .................................................................................................................................. 21 Sinan Olkun, Arif Altun, Banu Cangöz, Selahattin Gelbal, Bülbin Sucuoğlu

Bilgisayar Destekli Uzay Geometri Eğitiminin Öğrenme Seviyesine Etkisi ................................... 22 Erkan Köşker, Hüseyin Bahar

Web Tabanlı Öğretime Yönelik Tutum Ölçeği Geliştirme Çalışması ............................................. 23 Oğuz Çetin, Yasemin Günay

Öğretmen Adaylarının Teknolojik Terim Farkındalıklarının Belirlenmesi...................................... 24 Tuncay Özsevgeç, Esra Yazar

Öğretmen Adaylarının Teknolojik Terim Bilgi Düzeylerinin Belirlenmesi..................................... 25 Tuncay Özsevgeç, Esra Yazar

Matematik ve Fen ve Teknoloji Dersi Programına Paralel Bilgisayar Destekli, Proje Tabanlı Öğretim Matematik ve Fen ve Teknoloji Dersi Programına Paralel Bilgisayar Destekli, Proje Tabanlı Öğretim Modeli “Bilim ve Bilişim Projesi”nin Matematik ve Fen Derslerine Etkisi ............................................................................................... 26 İlksen Sevil Uluçay, Sümeyra Akçay, Hande Tölüv

Elektronik Tablo Ortamında İlköğretim Öğrencilerinin Örüntüleri Genellemeleri ......................... 27 Pelin Turan, Emel Özdemir Erdoğan

İlköğretim Öğretmenlerinin Teknoloji Kullanımları ve Teknolojiye Yönelik Tutumları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi .................................................................................... 28 Senem Oktay, Recep Çakar

İlköğretim İkinci Kademe ve Ortaöğretim Öğretmen ve Öğrencilerinin Akıllı Tahta Kullanımına Karşı Tutumları Üzerine Bir Çalışma ............................................................... 29 Nuri Balta, Ali Eryılmaz

Sınıf Öğretmenlerinin Bilgisayar Öz Yeterlilik İnançları İle Bilgisayar Destekli Öğretimen Yönelik Tutumları Arasındaki İlişki .............................................................................. 30 Oğuz Çetin, Hülya Hamurcu

Matematik ve Fen ve Teknoloji Dersi Programına Paralel Bilgisayar Destekli, Proje Tabanlı Öğretim Modeli “Bilim ve Bilişim Projesi”nin Matematik ve Fen Derslerine Etkisi ...................................................................................................................... 31 İlksen Sevil Uluçay, Sümeyra Akçay, Hande Tölüv

Öğretmen Adaylarının Sosyal Ağları Eğitsel Amaçlı Kullanım Durumunun Belirlenmesine Yönelik Ölçek Geliştirme Çalışması ............................................................................................... 32 Mustafa Özden; Ayhan Çinici, Esra Açıkgül, Ümit Duruk

İlköğretim Bölümü Öğretmen Adaylarının Bilgi ve İletişim Teknolojilerine (BİT) Yönelik Tutumları ........................................................................................................................... 33 Serkan Timur, Betül Timur, Rukiye Sarıkaya, Sevinç Özdemir, Sevda Çetinkaya, Sermin Kocabıçak

viii

Niğde Üniversitesi Öğretim Elemanlarının Zaman Yönetiminde Bilgisayarı Kullanma Düzeyleri ........................................................................................................................................ 34 Nihal Menzi, Oğuz Çetin

Entalpi Konusunda Bilişsel Yük Kuramına Göre Hazırlanan Öğretim Yazılımının Kimya Öğrencilerinin Hatırlama ve Transfer Düzeyindeki Öğrenmelerine Etkisi ...................................... 35 Nesli Kala, Alipaşa Ayas

Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Öğrenme Öğretme Sürecine Entegrasyonu: Süreçle İlgili Kontrol Listesinin Geliştirilmesi ............................................................................... 36 Yasemin Usluel, Bahadır Yıldız

Bilimsel Süreçte Bilgi İletişim Teknolojilerinin Kullanımına Yönelik Bir Ölçek Geliştirme Çalışması ....................................................................................................................... 37 Esra Açıkgül, Mustafa Özden

Biyoloji Eğitimi

Biyoloji Dersine Yönelik Tutum Ölçeği Geliştirme Çalışması........................................................ 39 Murat Kurt, Aysel Temelli, Songül Keçeci Kurt

Öğretmen Adaylarının Bitkilere Karşı Tutumlarını Ölçmeye Yönelik Ölçek Geliştirme Çalışması ....................................................................................................................... 40 F. Osman Pekel, Ömer Seyfettin Sevinç, Şeref Tan, Nurcan Kahraman

Lise Öğrencilerini Biyoloji Dersi Başarıları İle Kaynak Yönetimi Strateji Kullanımları Arasındaki İlişki .............................................................................................................................. 41 Özlem Sadi, Miray Uyar

Biyoloji Öğretiminde Bilgisayar Animasyonlarının Kullanılmasına Yönelik Öğrenci Görüşleri ......................................................................................................................................... 42 Mehmet Yakışan, Mustafa Yel, Mehmet Mutlu

Biyoçeşitlilik Okuryazarlığı Ölçeği: Geliştirme, Geçerlik ve Güvenirliği ....................................... 43 Hasan Gürbüz, Mustafa Derman, Mürşet Çakmak

Meslek Lisesi 9. Sınıf Biyoloji Laboratuvar Uygulamalarında Öğrenci Tutumları ......................... 44 Rıdvan Kete, Gizem Bor, Zehra Atabey, Derya Altınışık

Çoklu Zekâ Kuramına Dayalı Öğrenme Yönteminin Öğrencilerin Başarılarına ve Tutumlarına Etkisinin Motivasyon Stillerine Göre Analizi ............................................................. 45 Murat Kurt, Ayhan Çinici, İbrahim Gümüş

Biyokimya Laboratuvarında Enzimler ve Özellikleri Deneyine Yönelik Örnek Olaya Dayalı Öğrenme Çalışması ............................................................................................................. 46 Özge Özbayrak, Melis Arzu Uyulgan, Şenol Alpat, Sibel Kılınç Alpat

Kavramsal Değişim Sürecinde Üstkavramsal Faaliyetlerin İncelenmesi: Bir Durum Çalışması ........................................................................................................................................ 47 Meryem Selvi, Mehmet Yakışan, Nejla Yürük

Ortaöğretim Sorunları ve Çözüm Önerileri Trabzon İli Örneği ...................................................... 48 Arzu Saka

Fen Bilgisi Öğremen Adaylarına Evrim Teorisinin Bilimin Doğası İle Birlikte Öğretimi .............. 49 Birgül Çakır, Hamide Ertepınar, Özgül Yılmaz Tüzün

ix

Biyoloji Eğitiminde Etkin Analoji Kullanımı: Dna’nın Korunma Faktörleri Örneği Üzerine Bir İnceleme Çalışması ..................................................................................................... 50 Nazlı Ruya Taşkın, Hakan Şenel, Osman Yıldırım

Lise Öğrencilerin “Canlı” Kavramı ve Canlılığı Belirleyici Özellikleri İle İlgili Düşünceleri ..................................................................................................................................... 51 Ayhan Çinici, Murat Kurt

Çevre Eğitimi

İlköğretim İkinci Kademe Öğrencilerinin Çevre Bilgi Düzeyleri Üzerine Bir Çalışma, Niğde Örneği .................................................................................................................... 53 Buket Akyol, Hülya Kahyaoğlu

İlköğretim 7.Sınıf Öğrencilerinin Toprak Kirliliğini Algılama Biçimleri ....................................... 54 Mehmet Mutlu, Halil Tokcan

15 Yaş Grubu Öğrencilerinin Çevreye Yönelik Sorumluluklarını Etkileyen Faktörler: Pısa 2006’dan Yansımalar .............................................................................................. 55 Mehmet Erdoğan, Murat Özel, Serdar Çağlak

8.Sınıf Öğrencilerinin Çevre ve Çevre Sorunlarına Yönelik Bilgi Düzeyleri ................................. 56 Hülya Cömert, Burçin Acar Şeşen

Çevre Eğitiminde Jigsaw Tekniği Kullanımının Öğrencilerin Akademik Başarısına Etkisi ve Öğrencilerin Bu Tekniğe İlişkin Görüşleri ...................................................................................... 57 Hasan Gürbüz, Mürşet Çakmak, Mustafa Derman

Serbest Etkinlik Çalışmaları Dersi Kapsamında Geliştirilen Disiplinlerarası Okul Bahçesi Rogramının Öğrencilerinin Bazı Matematik Kazanımları Üzerine Etkisinin Değerlendirilmesi ............................................................................................................ 58 Salih Çepni, Mustafa Ürey, Davut Köğce, Cemalettin Yıldız

Çevre Eğitimi Dersi Modüler Programının Geliştirilmesi: Ekosistem Ünitesi Örneği ................... 59 Tuncay Özsevgeç, Hüseyin Artun

Ortaöğretim Öğrencilerinin Sulak Alanların Kaybına ve Korunmasına İlişkin Algı, İnanç ve Davranış Eğilimlerinin İncelenmesi ........................................................................................... 60 Muhterem Tankuş, Haluk Soran

İlköğretim Öğrencilerinin Çevreye Yönelik Tutumlarına Etki Eden Faktörlerin Değerlendirilmesi ........................................................................................................................... 61 Tuncay Özsevgeç, Hüseyin Artun

Yeniden Düzenlenmiş Temel Afet Bilinci Eğitimi Programının Okul Dışı Bilim Öğrenme Ortamında Etkililiğinin İncelenmesi................................................................................................ 62 Özlem Akçil, Ayşenir Toğrol, Seyhun Püskülcü, Gülüm Birgören Tanırcan, Fatih Mercan, Ali Baykal

Yetişkinlerin Habitat Parçalanması Sorununa İlişkin Sonuç Algılarının Çevresel Değerler Açısından İncelenmesi .................................................................................................................... 63 Meltem Irmak, Hilal Yanış

İlköğretim ve Ortaöğretim Okulu Öğrencilerinin Çevre Koruma Konularına Yönelik İlgilerinin Araştırılması .................................................................................................................. 64 Sinan Erten

x

Planlanmış Davranış Teorisi Çerçevesinde Geliştirilen Su Tasarrufu Davranışı Anketi ................. 65 Sevilay Dervişoğlu, Dilek Sultan Kılıç

İlköğretim Hayat Bilgisi Programında Çevre Eğitimi ..................................................................... 66 Mehmet Bahar, Eda Erdaş, Ruhan Özel

Biyoloji, Kimya, Sağlık Bilgisi ve Coğrafya Derslerinin Çevresel Düşünce, Davranış ve İlgi Değişkenlerini Yordama Düzeyleri ................................................................................................. 67 Kurtuluş Atlı, Naim Uzun

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Çevredeki Geri Dönüşüm Olaylarına Farkındalıkları Gürsoy Meriç .................................................................................................................................. 68

Çevre Bilimi Dersinde Ders İçi ve Çevrimiçi Argümantasyon Uygulamalarının Fen Bilgisi Öğretmeni Adaylarının Çevreye Yönelik Bakış Açılarına Etkisi ................................................... 69 Pınar Fettahlıoğlu, Fatih Matyar, Mustafa Aydoğdu

Üniversite Öğrencilerinin Doğa Algıları ......................................................................................... 70 Zehra Kutru, Haluk Soran

Ortaöğretim Öğrencilerinin Biyolojik Çeşitliliğe Yönelik Bilgi ve Tutumları ............................... 71 Nafiye Zeynep Çelikkol, Haluk Soran

Sınıf Öğretmeni Adaylarının Çevreye Yönelik Değerlerinin Ekosentrik (Ekoloji Merkezli) ve Teknosentrik (Teknoloji Merkezli) Yaklaşımlar Çerçevesinde Belirlenmesi ............................ 72 Elif Omca Çobanoğlu, Çiğdem Karakaya, Berna Türer

Çevre Sorunlarına Yönelik Senaryo Temelli Öğrenme Uygulamalarına İlişkin Öğretmen Adaylarının Görüşleri .................................................................................................... 73 Sacit Köse

Öğretmen Adaylarının Çevre Kavramları Hakkında Kavramsal Değişimlerinin Kelime İlişkilendirme Testi İle Araştırılması ................................................................................. 74 Özgül Keleş, Funda Varnacı Uzun, Naim Uzun

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Çevre Sorunlarına Yönelik Davranış Düzeylerinin Belirlenmesi .................................................................................................................................... 75 Ezgi Güven, Mustafa Aydoğdu

Öğretmen Adayları Gelecek Nesillere Enerji Tasarrufu Açısından Örnek Olabilecek Mi? ................................................................................................................................ 76 Elvan Şahin

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Çevre Bilincine Yönelik Görüşleri.................................. 77 Eda Özdoğru, F. Yasemin Günay, Sevinç Kaçar

İlköğretim İkinci Kademe Öğrencilerinin Çevre ve Teknolojiye Yönelik Tutumlarını İncelenmesi ..................................................................................................................................... 78 Şirin Yılmaz, Fatih Aydın, Naciye Somuncu Demir

Öğretmen Adaylarının Çevre Okuryazarlıklarının Çevre Eğitimi Öz Yeterlilik İnançları Üzerine Etkisi .................................................................................................................. 79 Oktay Göktaş, Ahmet Gökmen, Kemal Solak

Fen-Edebiyat ve Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Çevreye Karşı Tutumlarının Değerlendirilmesi (Muş İli Örneği) ................................................................................................ 80 Betül Yalçınkaya, Songül Akbalık, Engin Akyol, Murat Polat

xi

İlköğretim İkinci Kademe Öğrencilerinin Çevresel Tutumlarının İncelenmesi: Sakarya İli Akyazı İlçesi Örneği .................................................................................................................. 81 Ertan Çetinkaya, Sevda Üstündağ, Ezgi Kirman Çetinkaya

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Çevreye Yönelik Tutumlarının Belirlenmesi ve Öz Yeterliliklerinin İncelenmesi ................................................................................................. 82 Hüseyin Gürkan Solmaz, Gamze Sözen

Fen ve Teknoloji Öğretmenleri ve Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Çevreye Yönelik Davranışlarının İncelenmesi ............................................................................................. 83 Serkan Timur, Betül Timur, Şirin Yılmaz

Çok Seven Çok Mu Korur? Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Çevre Kimlikleri ve Çevre Dostu Davranışları............................................................................................................ 84 Nagihan Tanık, Ahmet Kılınç, Sibel Saraçoğlu

Fen ve Teknoloji Öğretmenleri ve Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Çevreye Yönelik Bakışlarının İncelenmesi ..................................................................................... 85 Serkan Timur, Betül Timur, Şirin Yılmaz

Ortaöğretim Öğrencilerinin Biyoloji Laboratuvarı Sınıf Çevresine İlişkin Algılarının Biyoloji Öz Yeterlik Algı Düzeylerine Göre Değerlendirilmesi...................................................... 86 Gülay Ekici, Ahmet Gökmen

Okul Öncesi Çevre Eğitimi İçin Alternatif Bir Yaklaşım: Farklılaştırılmış Öğretim....................... 87 Zişan Güner, Teoman Kesercioğlu

Beypazarı’nda Uygulamalı Çevre Eğitimi ...................................................................................... 88 Mustafa Aydoğdu, Özgül Keleş, Havva Yamak, Barış Eroğlu, Sedef Canbazoğlu Bilici

Çevre İçin Eğitimde “Sera Etkisi ve Küresel Isınma” Kavramlarına Yönelik Öğretim Etkinliklerinin Uygulanabilirliği ve Öğrenci Başarısına Etkisi........................................................ 89 Arzu Erdoğan, Lale Cerrah Özsevgeç

Biyoloji Öğretmen Adaylarının Çevre Eğitimine Yönelik Öz Yeterlilik Algılarının İncelenmesi Üzerine Bir Çalışma .................................................................................................... 90 Ahmet Gökmen, Gülcan Öztürk, Harun Şahin, Gülay Ekici

Sistem Yaklaşımı İle “İnsan ve Çevre Ünitesi”nin Öğretilmesi ..................................................... 91 Zerrin Doğança

Öğretmen ve Biyolog Adaylarının Çevre ve Ekoloji Kavramları Bilgi Düzeyleri ve Çevreye Karşı Tutumları ................................................................................................................. 92 Eylem Eroğlu Doğan

Fen ve Teknoloji Eğitimi

6. Sınıf Fen ve Teknoloji Ders Kitabında Yer Alan Maddenin Tanecikli Yapısı Ünitesinin Ön Düzenleyici ve Grafik Düzenleyiciler Açısından Analizi......................................... 94 Leyla Ayverdi, Canan Nakiboğlu

Argüman Temelli Sorgulama Yönteminin Fen ve Teknoloiji Öğretmen Adaylarının Akademik Başarısına ve Bilimsel İşlem Becerilerine Etkisinin İncelenmesi .................................. 95 Tuba Demircioğlu, Sedat Uçar

xii

İlköğretim 6. Sınıf Seviyesinde Bilimsel Tartışma (Argumentatıon) Odaklı Etkinliklerle Dolaşım Sistemi Konusunun Öğretiminin Akademik Başarıya Etkisi............................................. 96 Işıl Üstünkaya, Ayşe Savran Gencer

Madde ve Isı Konusunun Altıncı Sınıf Öğrencilerine Bilimsel Argümantasyona Dayalı Etkinlikler İle Öğretilmesi ................................................................................................... 97 Fuat Tokur, Doğan Özkara

Eğlenceli Bilim: Bilim Merkezlerinin İlköğretim Öğrencilerinin Bilim Algıları ve Bilimsel Süreç Becerilerine Etkisi .................................................................................................. 98 Hacer Erar, Umut Alper, Yasemin Özdem

Rehberlik Sorgulama Deneylerinin Bilimsel Süreç Becerilerinin Kazandırılmasına, Başarıya ve Kavramsal Değişime Etkisi ......................................................................................... 99 Altınay Yıldırım, Giray Berberoğlu

Öğretmen Adaylarının Nedensel Süreç Becerileri Açısından Değerlendirilmesi ......................... 100 Arzu Saka

Robot Kulübünün Öğrencilerin Bilimsel Süreç Becerileri, Bilimsel Yaratıcılık Becerileri ve Robot, İnsan Toplum Algıları Üzerine Etkileri ........................................................ 101 Bülent Çavaş, Eda Özdoğru, Teoman Kesercioğlu

İlköğretim Öğrencilerinin Bilimsel Süreç Becerilerinin Geliştirilmesinde Okul Dışı Etkinlikler: Akvaryumda Balık Bakımı Görevleri ........................................................................ 102 Emine Çevik, Burak Kağan Temiz

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Çözünme İle İlgili İmajları .................................................... 103 Gülseda Eyceyurt, Hüseyin Akkuş, Ümmüye Nur Tüzün

Bilimsel Tartışma (Argümantasyon) Odaklı Öğretimn Yönteminin İlköğretim 5.Sınıf Öğrencilerinin Dünya, Güneş ve Ay Konusundaki Başarı, Tutum ve Tartışmaya Katılma İstekleri Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi ..................................................................... 104 Lütfullah Türkmen, Seçil Gürsoy, Ahmet Taşdere

İnformal Ortamlarda İlköğretim Öğrencilerinin Canlılar Dünyasını Gezelim Tanıyalım Ünitesini Öğrenmesi Üzerine Bir Bakış ........................................................................................ 105 Hakan Türkmen, Gamze Atasayar Yamık, D. Dilara Topkaç

İnformal Öğrenme Ortamlarının İlköğretim Öğrencilerinin Fene Karşı Kaygı Düzeylerinin Değişmesine ve Akademik Başarılarına Etkisi Hayvanat Bahçesi Örneği .................................... 106 Melike Yavuz, Fatime Balkan Kıyıcı

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının “Bilim Kavramı Algılamaları: Fenomenografik Bir Analiz ........................................................................................................... 107 Sinan Bülbül, Dilek Özbek

Fen Kavramlarıyla İlişkilendirilmiş Doğrudan Yansıtıcı Yaklaşımın İlköğretim Öğrencilerinin Bilimin Doğası Hakkındaki Görüşlerine ve Akademik Başarılarına Etkisi ........... 108 Gökhan Kaya, Gültekin Çakmakçı

Öğretmenlerin Bilimin Doğası ve Öğretimi İle İlgili Katıldıkları Hizmetiçi Eğitimin Öğrencilerin Bilimin Doğası Anlayışlarına Etkisi ......................................................................... 109 Sevinç Nihal Yeşiloğlu, Serap Küçüker, Uğur Taşdelen, Fitnat Köseoğlu

xiii

Öğretmen Adaylarının Bilimsel Yönteme İlişkin Bilgi Düzeyleri: Bilim-Sözde Bilim Ayrımı ........................................................................................................................................... 110 Ezgi Kirman Çetinkaya, Canan Laçin Şimşek

İlköğretim Öğrencilerinin Bilimin Doğası Hakkındaki Görüşlerine İnformal Öğrenme Ortamlarının Etksinin İncelenmesi ................................................................................................ 111 Pelin Aksüt, Nihal Doğan, Mehmet Bahar, Sevgi Güray, Hamiyet Tuncel

Üniversite Öğrencilerinin Bilim İnsanına Yönelik İmajları ......................................................... 112 Selçin Demirağ, Hasan Özgür Kapıcı, Ramazan Karataş, Burak Kiras, Aydın Tiryaki, Merve Turan, F. Gülay Kırbaşlar

Geçmişten Günümüze Fen Programlarında Yer Alan Teknoloji Okuryazarlığı Vurgularının Belirlenmesi ............................................................................................................. 113 Serbay Durmaz, Burak Kağan Temiz

İlköğretim 8. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Asit ve Bazın Tahribatları İsimli Etkinliğin Laboratuar Kullanım Tekniklerine Uygunluğu Üzerine Bir Çalışma ........................................... 114 Şahin İdin, Cemil Aydoğdu, Süleyman Seren

Fen ve Teknoloji Programında Yer Alan Bilim İnsanlarının Yaşamları ve Buluşları: İlköğretim Öğretmenleri Nasıl Değerlendiriyor?........................................................................... 115 Esma Buluş Kırıkkaya

Fen ve Teknoloji Programının Öğrencileri Fen ve Teknoloji Okuryazarı Yapma Rolu ve Programın Uygulanmasına İlişkin Öğretmen Görüşlerini İncelenmesi Yakup Doğan, Mehmet Yılmaz ..................................................................................................... 116

Okul Öncesi Dönem Çocuklarına Bitkilerin Sera Çalışması İle Öğretilmesi................................. 117 Emine Çil, Funda Gül İri

İlköğretim 6. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersinde Kavramsal Değişim Metinlerinin Kullanımı: Bir Eylem Araştırması ................................................................................................ 118 Elif Omca Çobanoğlu Seda Kalafat

Kavramsal Değişim Metinlerinin İlköğretim 6. Sınıf Öğrencilerinin Dolaşım Sistemi Konusundaki Kavram Yanılgılarının Giderilmesine Etkisi .......................................................... 119 Elif Omca Çobanoğlu, Hülya Bektaş

Aktif Öğrenme Yaklaşımı İle Drama Tekniği Kullanılmasının Öğrenci Başarısına Etkilerinin Karşılaştırılması ............................................................................................................................ 120 Nesil Tımbıl, Burcu Şenler, Nevin Kozcu Çakır, Belgin Göçmen Taşkın

Fene Yönelik Tutuma Basit Malzemelerle Yapılan Deneysel Aktivitelerin Etkisi........................ 121 Ayşe Koç, Uğur Böyük

Öğretmen Adaylarının Akademik Başarıları ve Sahip Oldukları Öğretmen Yeterlilikleri Arasındaki İlişki ............................................................................................................................ 122 Sevinç Mert Uyangör, Mevhibe Kobak

Öğretmenler, Öğretmen Adayları ve Öğretmen Yeterlilikleri ....................................................... 123 Sevinç Mert Uyangör, Mevhibe Kobak

Öğretmen Adaylarının Teknolojik Pedagojik Alan Bilgilerine İlişkin Öz Güvenlerinin Belirlenmesi................................................................................................................................... 124 Mustafa Sarıkaya, Volkan Hasan Kaya, Gülden Akdağ, İlhan Ay, Alev Doğan

xiv

Sınıf Öğretmeni Adaylarının Teknolojiye Karşı Tutumlarının Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi (Tpab)’ Ne Katkısının İncelenmesi................................................................................................ 125 İbrahim Bilgin, Erdal Tatar, Yusuf Ay

Kimya Öğretmen ve Öğretmen Adaylarının Argümantasyona Dayalı Derslerinde Kullandıkları Materyal ve Etkinliklerin İncelenmesi........................................................................................... 126 Hasene Esra Yıldırır, Canan Nakiboğlu

Fen ve Teknoloji Dersi Öğretmenlerinin Girişimcilik Becerisi ve Etkisi İle İlgili Görüşleri: Nitel Bir Araştırma ........................................................................................................................ 127 Ahmet Bacanak, Muhammet Ali Ülküdür

Küçük Bilim Adamları Keşifte Projesindeki Fen Bilimleri Etkinliklerine Karşı Öğrencilerin Algıları ..................................................................................................................... 128 Murat Yıldırım, M. Ertaç Atila, Çetin Doğar

Epistemolojik İnançlar Üzerine Bir Derleme ................................................................................ 129 Fatih Kaleci, Ersen Yazıcı

Öğretmen Adaylarının Bilim İnsanı ve Bilimin Bilgi Kavramları Hakkındaki Yanlış Anlamaları ..................................................................................................................................... 130 Kadir Bilen, Murat Özel , Sacit Köse

Robotik Destekli Fen ve Teknoloji Laboratuvarının Fene Yönelik Motivasyona Etkisi ............... 131 Ayşe Koç Uğur Böyük

Üstkavramsal Faaliyetlerle Zenginleştirilmiş Kavramsal Değişim Metinlerinin Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Kuvvet ve Hareket Konularını Anlamalarına Olan Etkisi ......................... 132 Meryem Demir Güldal, Nejla Yürük

Basınç Konusunun İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerine TGA Stratejisine Dayalı Etkinlikler ile Öğretilmesi ............................................................................................................ 133 Fuat Tokur, Doğan Özkara, Sabahat Tokur

Düşük Sosyo-Ekonomik Düzeydeki Bölgelerde Fen ve Teknoloji Öğretiminde Görsel Materyallerin Kullanımı ................................................................................................................ 134 Kasım Baytüre, Ahmet Yavuz

Tga Stratejisinin Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Bitkilerde Büyüme-Gelişme Konusunu Anlamalarına Etkisi ....................................................................................................................... 135 Fuat Tokur, Abdullah Kaya, Gülsen Şahin

Maddenin Değişimi Konusunun Öğretiminde Yaratıcı Drama Yönteminin Etkililiği ................... 136 Bahri Meşeci, Sevilay Karamustafaoğlu, Recep Çakır

Çoklu Zekâ Kuramına Dayalı Öğrenme Yönteminin Öğrencilerin Akademik Başarıları İle Bilgilerinin Kalıcılığına Etkisinin Motivasyon Stillerine Göre Analizi ................................... 137 Murat Kurt, Aysel Temelli, Banu Çiçek Seyhan

7.Sınıf Vücudumuzdaki Sistemler Ünitesinin Oyun Tabanlı Öğrenme Yaklaşımı İle İşlenmesinin Öğrencilerin Akademik Başarılarına ve Fen Teknoloji Dersine Karşı Tutumlarına Etkisi ........................................................................................................................ 138 Mustafa Demir

Yaşamımızdaki Elektrik Ünitesinde Öğrencilerin Akademik Başarısına ve Kalıcılığına Proje Tabanlı Öğrenme Yönteminin Etkisi ............................................................... 139 Saide Karaçallı, Fikret Korur

xv

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Fizik Dersine Karşı Tutumlarının Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi............................................................................................... 140 Sibel Açışlı, Sema Altun Yalçın, Zeynel Abidin Yılmaz

Kuantum Öğrenme Modelinin Öğrencilerin Fen ve Teknoloji Dersine Yönelik Tutumlarına ve Kendi Kendine Öğrenme Becerilerine Etkisinin İncelenmesi ............................. 141 Adnan Yilgen, Oktay Baykara

Grafiklere Yönelik Bir Tutum Ölçeği Geliştirme Çalışması ......................................................... 142 Canan Nakiboğlu, Cem Gültekin

Öğretmen Adaylarının Epistemolojik İnançları İle Eğitim Araştırmalarına Karşı Tutumlarının İncelenmesi ............................................................................................................. 143 Kibar Sungur, Zeynel Abidin Yılmaz, Hülya Kutu, Nail İlhan

Probleme Dayalı Öğrenme İle İlgili Problem Nedir? Meta-Analiz Çalışmalarının Analizi........... 144 Ulaş Üstün, Ali Eryılmaz

Rutinin Dışına Çıkmak: Öğretmen Adaylarının Açık Uçlu Laboratuvar Uygulamalarına Dair Algıları .................................................................................................................................. 145 Halil Turgut, Gülşen Şengül Turgut, Serhat Ercan, Nurhan Öztürk, Esra Bozkurt

Öğretmen Adaylarının Kavram Haritası Oluşturmada Yaşadıkları Bazı Güçlükler ve Çözüm Önerileri ........................................................................................................................... 146 Meryem Özturan Sağırlı, Safure Bulut, Zeynep Çakmak, Fatih Baş

İlköğretim 7. Sınıf Öğrencilerinin Çoklu Zeka Alanları İle Fen ve Teknoloji Başarıları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi .................................................................................................. 147 Üzeyir Arı, Adnan Yilgen, Oktay Baykara

İlköğretim Öğrencilerinin Proje Çalışmalarına İlişkin Görüşleri .................................................. 148 Oğuz Çetin, Beyhan Şengezer

Proje Tabanlı Fen/Matematik Eğitimi Projesinden Yansıtmalar-II: Kazanılan Yeterlikler ve Öğretmen Görüşleri ................................................................................................................. 149 Gürcan Uzal, Aytekin Erdem, Yaşar Ersoy

Proje Tabanlı Fen/Matematik Eğitimi Projesinden Yansıtmalar-II: Kazanılan Yeterlikler ve Öğretmen Görüşleri ................................................................................................................. 150 Gürcan Uzal, Aytekin Erdem, Yaşar Ersoy

İlköğretim Fen ve Teknoloji Öğretmenlerinin Biyoloji Konuları Kapsamında Fen-Teknoloji-Toplum-Çevre (FTTÇ) Kazanımlarını Dikkate Alma Düzeylerinin Tespiti .......... 151 Ebru Ezberci, Şeyma Bardak, Sinem Çalışkan

İlköğretim Okullarında Yer Alan Bilim-Fen ve Teknoloji Kulübü’nün Öğrencilerin Fen ve Teknoloji Okuryazarlığına ve Fene Karşı Tutuma Etkisi ......................................................... 152 Özlem Belhan, Canan Laçin Şimşek

Sosyo-Bilimsel Bir Konu Olan Hidroelektrik Santraller Konusunda Değişik Gruplardan İnsanların Karar verme Süreçlerinin İncelenmesi ......................................................................... 153 Saliha Öztürk, Gülşen Leblebicioğlu

Fen Bilgisi Laboratuvarına Yönelik Tutum Ölçeğinin Geliştirilmesi: Geçerlik ve Güvenirlik Analizleri ............................................................................................................... 154 Havva Yamak, Nusret Kavak, Sedef Canbazoğlu Bilici, Esra Bozkurt, Zeynep Burcu Peder

xvi

Fen Eğitimde E-Ders Kitabı: Fransa Örneği ................................................................................. 155 Mustafa Ergun

Fen ve Teknoloji Eğitiminde Farklılaştırılmış Öğretim İle Desteklenmiş Fen Öğretiminin Öğrenci Başarısına Etkisi Üzerine Bir Çalışma ............................................................................ 156 Efe Gucluer, Teoman Kesercioğlu

Vitamin Programının Fen ve Teknoloji Dersinde Kullanımına Yönelik Öğrenci Görüşleri .......... 157 Orhan Karamustafaoğlu, Ahmet Bacanak, Sevgi Gençer

İlköğretim Sekizinci Sınıf Öğrencilerinin Kişilerarası İlişki Boyutlarının Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi .................................................................................................................. 158 İsmail Can Serdaroğlu, Ümit Şengül, Aykut Emre Bozdoğan, Çiğdem Şahin

İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi Kapsamında verilen Ödevlere Yönelik Öğrenci Görüşleri .... 159 İsa Deveci, İsmail Önder

İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi Kapsamında verilen Ödevlere İlişkin veli Görüşleri .............. 160 İsa Deveci, İsmail Önder

İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinin Fen ve Teknoloji Dersi Asitler-Bazlar Konusundaki Kavramsal Anlama Düzeylerine Yönelik Bir Çalışma ................................................................. 161 Güler Merve Bayburtoğlu, Şenol Alpat, Nalan Akkuzu

İlköğretim 7. Sınıf Öğrencilerinin Fen ve Teknoloji Dersinde Öğrendikleri Fen Kavramlarını Günlük Yaşamla İlişkilendirme Durumlarının Belirlenmesi .................................. 162 Nilay Hürcan, İsmail Önder

İlköğretim Öğrencilerinin Fen ve Teknoloji Dersinde Kullanılan Grafik Türlerine Yönelik Tutumları ........................................................................................................................ 163 Serap Murat, Murat Bursal

Fen Eğitiminde Kavram Öğretimi İçin Yeni Bir Yaklaşım: Sınıf İçi Müzakere............................ 164 Emre Harun Karaaslan, Yılmaz Sağlam, Alipaşa Ayas

Alternatif Değerlendirmeye Yönelik Yapılan Araştırmalar Konusunda Bir İçerik Analiz Çalışması ................................................................................................................. 165 Mustafa Metin

İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi Kazanımları ve Sbs Sorularının Yeni Bloom Taksonomisine Göre Değerlendirilmesi ....................................................................................... 166 Asım Arı, Zehra Sümeyye Gökler

İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinin Kimyasal Bağlar Konusunu Öğrenmelerine 5E Öğretim Modelinin Etkisi ........................................................................................................................... 167 Zehra Küçükaydın, Çiğdem Şahin

Yapılandırmacı Yaklaşıma İlişkin Sınıf İçi Normların Fen ve Teknoloji Dersinde Sınıf Öğretmenleri Tarafından Uygulanabilirliğinin İncelenmesi .......................................................... 168 Funda Balcı, Murat Demirbaş

7. Sınıf Fen Eğitiminde Tansiyon Kavramının Hikâyeleştirme Yöntemi İle Öğretiminin Öğrencilerin Başarılarına ve Bilgiyi Yapılandırmalarına Etkisi .................................................... 169 Tuba Cındıl, Haluk Özmen, Suat Ünal

xvii

İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersinde E-Öğrenme Ortamlarının Kullanımı: Bir Durum Çalışması .................................................................................................................... 170 Gökhan Serin

Yaşam Boyu Öğrenme Kapsamında Etkin Fen Öğretimi İçin Oluşturulan İnteraktif Bir Uygulama: “Chemıstry Is All Around Us” Projesi ....................................................................... 171 Murat Demirbaş, Hüseyin Miraç Pektaş

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Online Akran Değerlendirmeye İlişkin Görüşleri ........ 172 Mine Zorlu, Selçuk Aydemir, Didem Karakaya, Zehra Kaya, Osman Nafiz Kaya

Animasyon Destekli Çizgi Filmlerin Fen Öğretiminde Kavramsal Anlamaya Etkisi:6.Sınıf Kuvveti Keşfedelim Konusu Örneği ...................................................................... 173 Zennure Abdüsselam, Hakan Şevki Ayvacı, Mustafa Serkan Abdüsselam

Bir Yaz Bilim Kampının Çocukların Bilimsel Araştırma Hakkındaki Görüşlerine Etkisi ............ 174 Hamiyet Tuncel, Gülşen Leblebicioğlu

Fen Eğitiminde Ülkemizde Yaşanan Başarısızlık Genellemesinin Nedenleri Üzerine Literatür Taraması .......................................................................................... 175 Gürsoy Meriç

Yaş ve Cinsiyetin İlköğretim Öğrencilerinin Fen Dersini Öğrenme Yaklaşımlarına Etkisi ............................................................................................................................................. 176 Hatice Belge Can, Yezdan Boz

Fen Bilimleri Eğitimi Alanında Tamamlanmış Yüksek Lisans Tezleri Üzerine Bir Araştırma: Celal Bayar Üniversitesi Örneği ................................................................................. 177 Merve Polat

Türkiye’deki Düzey 1 İstatistiki Bölge Birimlerine Göre 15 Yaş Grubu Öğrencilerinin Akademik Başarılarını Etkileyen Bazı Faktörlerin İncelenmesi ................................................... 178 H. Bayram Yılmaz, Serdar Aztekin

Öğretmen Adaylarının Derslerde Bilimsel Oyuncakları Kullanmaya Yönelik İnançlarının Belirlenmesi .................................................................................................................................. 179 Sebahattin Kartal, Kübra Elif Bağrıyanık, Seda Erdinç

Üniversite Öğrencilerinin Bilimsel Bilgileri Günlük Hayat İle İlişkilendirme Düzeylerinin Belirlenmesi .................................................................................................................................. 180 Ayça Ağalar, Bülent Pekdağ, Fatma Topal, Nursen Azizoğlu

Öğretmen Adaylarının Anket Uygulamalarına Yönelik Görüşleri: Katılımcılar Ne Kadar Güvenilir? ..................................................................................................................................... 181 Fatih Aydın,Dündar Yener

İlköğretim Öğrencilerinin Öğrenme Ortamları İle İlgili Algılarının Değerlendirilmesi ................ 182 Hatice Belge Can

Öğretmenlerin Öğretmen-Öğrenci Rollerine Yönelik İnançlarının Otoriter ve Diyalojik Söylevlere Etksi ............................................................................................................ 183 Sedat Kanadlı, Yılmaz Sağlam

Bir TIMMS Sınavının Ardından: TIMMS 2011’e Katılan Öğrenci ve Uygulayıcı Öğretmenlerin Görüşleri ............................................................................................................... 184 Orhan Karamustafaoğlu, Gökhan Sontay

xviii

Öğrencilerin Bilimsel Düşünme Yeteneklerinin Motivasyona Etkisi ........................................... 185 Şenol Şen, Emine Erdem, Ayhan Yılmaz

Öğrenme Halkası Modelinin Öğrencilerin Başarılarına Etkisi: Bloom Taksonomisi ................... 186 Senar Temel, Sinem Dinçol Özgür, Özge Özyalçın Oskay

İlköğretim Birinci Kademe Fen ve Teknoloji Dersine Giren 4. ve 5. Sınıf Öğretmenlerinin Yapılandırmacı Öğrenme Modeli Konusunda Yeterliliklerinin İncelenmesi................................. 187 Abdurrahman Karaşahin, Hülya Kahyaoğlu

Fen ve Teknoloji Öğretmenlerinin Bilgi ve İletişim Teknolojilerini Kullanma Sıklıkları ve Karşılaştıkları Engeller ............................................................................................................ 188 Seçil Demirhan, Fatma Taşkın Ekici, Erhan Ekici, İzzet Kara

Projeleri Değerlendirme Ölçeğinin Tasarlanması ve Uygulamasının Analizi ............................... 189 Aytekin Erdem, Gürcan Uzal, Yaşar Ersoy

İlköğretim İkinci Kademe Öğrencilerinin Fen ve Teknoloji Okuryazarlığı Seviyesinin İncelenmesi ................................................................................................................................... 190 Ümit Duruk, Doğan Güllü

Bilimsel Süreç Becerilerinin Popüler Bilim Kitaplarında Temsil Edilme Durumları .................... 191 Öznur Uğurlu, Harun , Uğur Sarı

Gerçek Yaşam Durumları İle İlgili veri Temsil Süreçlerinin İncelenmesi .................................... 192 Bülent Güven, Zeynep Medine Özmen, Tuğba Öztürk

İlköğretim 6. ve 7. Sınıf Öğrencilerinin Bilimsel Süreç Becerileri: Okul Türlerine Göre Karşılaştırmalı Bir Çalışma .................................................................................................. 193 Sinan Özgelen

Bilimsel Süreç Becerileri Etkinliklerinin İlköğretim 7. Sınıf Öğrencilerinin Yansıtıcı Düşünmelerine Etkisi ................................................................................................................... 194 Bilge Taşkın Can, Cennet Yıldırım

Proje Tabanlı Öğretim Yönteminin Öğrencilerin Kuvvet ve Hareket Konusu Akademik Başarılarına ve Bilimsel Süreç Becerilerine Etkisinin İncelenmesi .............................................. 195 Yunus Karakuyu, Yusuf Ay, Şükrü Çakmaktepe, Nuri Özek

İlköğretim Öğrencilerinin Bitki ve Hayvanlara Karşı İlgileri ve Bu İlgileri Belirleyen Uyarıcı Faktörler ........................................................................................................................... 196 Feride Eda Emre, Sinan Erten

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Polar Kovalent Bağlı Maddelerin Kaynama Noktalarını Kıyaslarken Kullandıkları Zihinsel Modeller ............................................................................... 197 Nagihan Tanık, Oktay Bektaş, Ayşegül Tarkın, Murat Saraçoğlu

İlköğretim Öğrencilerinin Sesin Hızı İle İlgili Sahip Oldukları Kavram Yanılgılarının ve Bilgi Düzeylerinin Belirlenmesi (Samsun İli Örneği) ........................................................................... 198 Mualla Bolat, Merve Sözen

Ortak Bilgi Yapılandırma Modeline Uygun Öğretim Materyali Geliştirilmesi:"Işığın Farklı Yüzeylerden Yansıması Örneği" .................................................................................................. 199 Salih Çepni, Haluk Özmen, Hasan Bakırcı

xix

İlköğretim 5.Sınıf Fen ve Teknoloji Dersinde Öğrencilerin Kullandıkları Öğrenme Stratejilerinin İrdelenmesi ............................................................................................................ 200 Tuba Yücel, Adem Taşdemir

Türkiye’de Sorgulamaya Dayalı Öğrenme Yöntemi İle İlgili Çalışmalara Yönelik Bir İçerik Analizi .......................................................................................................................................... 201 Aydın Kızılaslan, M. Diyaddin Yaşar, Mustafa Sözbilir

Basit Malzemelerle Yapılan Fen Aktivitelerinin Öğrencilerin Başarılarına, Fene Yönelik Tutumlarına ve Kalıcılığa Etkisi ................................................................................................... 202 Payidar Başkurt, Mahmut Selvi

Araştırmaya Dayalı Olarak Yapılan Deneylerin Öğrencilerin Eleştirel Düşünme Eğilimine ve Motivasyona Etkisi .................................................................................................................. 203 Şenol Şen, Ümit Işık Erdoğan, Ayhan Yılmaz

Okulda Gürültü Kirliliği ................................................................................................................ 204 Mızrap Bulunuz, Nermin Bulunuz, Eda P. Tüfekçi-Tüccaroğlu

Bilim Tarihi Dersinin Öğrencilerin Bilimsel Bilginin Doğası ve Epistemolojik İnançları Üzerine Etkisi ............................................................................................................................... 205 Kadir Bilen, Murat Özel, M.Suat Bal

Bilim Tarihi Temelli Hikâyeler Kullanımı İle 7. Sınıf “Basit Makineler’’ Konusunun Öğretimi :Bir Eylem Araştırması .................................................................................................. 206 Feray Kahraman, Faik Özgür Karataş

Çocukların Bilim İnsanı İmajlarını Geliştirmek İçin Bir İnformal Uygulama: Yaz Bilim Kampı ........................................................................................................................................... 207 Duygu Metin, Pınar Seda Çetin, Esra Yardımcı, İsmail Berkyürek, Gülşen Leblebicioğlu

İlköğretim Öğrencilerinin Fen- Teknoloji-Bilim Hakkındaki Görüşleri ....................................... 208 Betül Timur, Elif İnançlı, Sibel Çiçek, Aysel Selvi

İlköğretimde Bilimsel Çalışmaların Öğrencilerin Bilimsel Okuryazarlıklarına ve Fen Bilgisine Karşı Tutumlarına Etkisi ............................................................................................... 209 Murat Genç, Tülin Genç

İlköğretim 6. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Vücudumuzda Sistemler Ünitesinde Yer Alan Etkinliklerin İncelenmesi ..................................................................................................... 210 Tuğba Çiçek, Ümmühan Ormancı

Fen ve Teknoloji Eğitiminde Laboratuvar Güvenliği Üzerine Bir Araştırma ................................ 211 Simge Akpullukçu, Bülent Çavaş

İlköğretim 6. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersinde verilen Performans Görevleri Üzerine Öğrenci Görüşleri .......................................................................................................................... 212 Gülşen Alıcı, Ümit Şengül, Aykut Emre Bozdoğan, Halil İbrahim Alıcı

İlköğretim II. Kademe Fen ve Teknoloji Ders Kitaplarındaki Ünite Sonu Değerlendirme Sorularının İncelenmesi ................................................................................................................ 213 Yılmaz Çakıcı, Ersin Girgin

Sınıf Öğretmenlerinin Fen ve Teknoloji Dersi Pedagojik Alan Bilgisi İhtiyaçları ....................... 214 Adem Taşdemir, Dilber Kaptan

xx

İlköğretim Fen-Teknoloji Dersi “İnsanlarda Üreme Büyüme Gelişme” Kavramları Üzerine Öğretmen-Öğrenci Bilgilerinin “Didaktiksel Dönüşüm Teorisi” Yaklaşımıyla Değerlendirilmesi ................................................................................................... 215 Yusuf Savaş, Mehtap Yurdatapan

Bilim Sanat Merkezlerinde Uygulanan Fen Eğitimi Programlarının İdareci, Öğretmen ve Öğrenciler Bakış Açısından İncelenmesi ................................................................................. 216 Bestami Buğra Ülger, Sedat Uçar

Türkiye, Finlandiya ve Kore’de Öğretmen Yetiştirme Programlarının İncelenmesi .................... 217 Selda Aras, Sinem Sözen

İlköğretim Sekizinci Sınıf Fen ve Teknoloji Dersinde Uygulanan Etkinliklerin ve Ölçme-Değerlendirme Sürecinin İncelenmesi .......................................................................................... 218 Memet Karakuş, Tuba Demircioğlu

İlköğretim İkinci Kademe Öğrencilerinin Fen Bilgisi Öz-Yeterlik İnançları İle Fen Başarıları ve Demografik Özellikleri Arasındaki İlişki ................................................................................. 219 Hilal Aktamış, Makbule Kubilay

Aktif Öğrenme Uygulamalarının Öğrencilerin Erişilerine ve Özyeterlilik İnançlarına Etkisi .......................................................................................................................... 220 Meryem Nur Aydede, Teoman Kesercioğlu

Okul Öncesi Eğitimde Fen ve Matematik Etkinliklerinde Üst Biliş ve Öz-Denetim Becerilerinin İncelenmesi ............................................................................................................. 221 Fahretdin Hasan Adagideli, Engin Ader

Sınıf Öğretmeni Adaylarının Laboratuvar Kullanımına Yönelik Özyeterlikleri ........................... 222 Gökhan Serin, Özlem Ateş

Öğretmen Adaylarının Alternatif Değerlendirmenin Kullanımına Yönelik Öz Yeterliliklerinin Cinsiyet, Sınıf ve Program Açısından İncelenmesi ....................................................................... 223 Mustafa Metin

6. Sınıf Kuvvet ve Hareket Ünitesinde Öğrenme Amaçlı Yazma Aktivitesi İle Animasyon Yönteminin Kullanımının Öğrencilerin Akademik Başarılarına Etkisinin Karşılaştırılması ........ 224 Ezgi Yazıcı, M. Uzoğlu

Yaratıcı Dramanın Fen Öğretmen Adaylarının Özdüzenlemeli Öğrenmelerine Etkisi ................. 225 Cennet Yıldırım, Aslı Sedef, Bilge Taşkın Can

Yaşam Temelli Öğretim Yaklaşımında Bağlamların ve Günlük Hayat Uygulamalarının Belirlenmesi ...................................................................................................... 226 Sabiha Sunar, Ömer Geban

Kontekst Olarak Mühendislik-Dizayna ve Ders Materyali Olarak Legolara Öğretmen Adaylarının Bakış Açılarının İncelenmesi .................................................................................... 227 Kibar Sungur, İsmail Marulcu

Eleştirel ve Yaratıcı Düşünme Temelli Fen ve Teknoloji Laboratuarı Uygulamalarının Problem Çözme ve Yaratıcılık Üzerine Etkisi .............................................................................. 228 Canay Altındağ, H.Çağlar Göksel, Özlem Koray, Abdullah Koray

İlköğretim 7. Sınıf Öğrencilerinin İnformal Problem Çözme Stratejileri ...................................... 229 Hülya Kadakal, Ayfer Budak

xxi

Fen ve Teknoloji Dersinde Kavram Haritası Kullanmanın Öğrencilerin Başarıları ve Tutumlarına Etkisinin Araştırılması ............................................................................................. 230 Sündüs Canpolat, Yurdagül Boğar, Mustafa Sarıkaya

7e Öğretim Modelinin Hipotez Kurma ve Değişken Belirleme Becerileri Üzerine Etkisi ............ 231 Gamze Özbek, Harun Çelik, Tuğba Kartal

Öğretmen Adaylarının Özdüzenleme Stratejilerinin Cinsiyet Farkına Göre İncelenmesi ............. 232 Esen Uzuntiryaki, Fatmanur Akın, Yeşim Çapa Aydın

Öğretmen Özel Alan Yeterlilikleri Ne Kadar Özel: Pedagojik Alan Bilgisinin Yapısının Yeniden Gözden Geçirilmesi ....................................................................................... 233 M. Şahin Bülbül, Sue-Mei Slogar

Öğretmenlerin Rubrik Kullanımı Hakkındaki Yeterlilik Algıları ................................................. 234 Aytaç Karakaş, Hatice Büyükdokumacı, Ramazan Baştürk

Öğretmen Pedagojisinde Kritik Sorun: Değişime Karşı Direnç .................................................... 235 Kutlu Tanrıverdi, Murat Günel

İlköğretim 6-8. Sınıf Branş Öğretmenlerinin Alternatif Ölçme-Değerlendirme Yaklaşımlarını Kullanabilme Durumları: Erzurum Örneklemi ............................................................................. 236 Fatih Yazıcı, Mustafa Sözbilir, M. Diyaddin Yaşar, M. Ertaç Atila

Öğretmen Adaylarının Fen Öğretimine Yönelik Tutumlarının ve Özyeterlik İnanç Düzeylerinin İncelenmesi ................................................................................................................................... 237 Neşe Kutlu, Murat Gökdere

İlköğretim 5-8. Sınıf Öğrencilerinin Fen Tutumları ve Özyeterliliklerinin İncelenmesi ............... 238 Olcay Sinan, Metin Şardağ, Aygün Salifoğlu, Cemile Çakır, Ülke Karabacak

Öğretmen Adaylarının Fen Öğretimine Yönelik Öz-Yeterlik İnançları ........................................ 239 Orhan Karamustafaoğlu, Şafak Uluçınar Sağır, Merve Özkan

Öğrencilerin Tutum ve Özyeterliklerinin Bilimsel Okuryazarlıkları İle İlişkisi: Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA 2006) ........................................................ 240 Sevgi İpekçioğlu, Esen Uzuntiryaki

Fen ve Teknoloji Derslerinin Öğretiminde Problem Senaryolarına Dayalı Model Tasarlamanın Öğrenci Başarısına Etkisi ....................................................................................... 241 Tufan İnaltekin, Hakan Akçay

vee Diyagramı- Poster- Kavram Haritaları İle Desteklenmiş Laboratuar Dersi Öğretiminin Öğrencilerin Laboratuvarına İlişkin Tutumlarına ve Görüşlerine Etkisi ....................................... 242 Gülden Akdağ

Repertuar Çizelgesi Tekniğinin Kuvvet ve Hareket Konusunda Kullanılması ............................. 243 İlkay Abazaoğlu, Yılmaz Yıldızhan

Yaratıcı Drama Yöntemiyle Maddenin Değişimi Konusunun Öğretimi: NVIVO Değerlendirme 244 Bahri Meşeci, Sevilay Karamustafaoğlu, Ahmet Bacanak

6.-8. Sınıf Fen ve Teknoloji Ders Kitaplarındaki Karışım, Çözelti, Çözünme, Asit ve Baz Kavramlarının Araştırılması ......................................................................................................... 245 F. Gülay Kırbaşlar, Filiz Avcı, Zeliha Özsoy-Güneş

xxii

Öğrencilerin Canlı ve Cansız Nesneler İle İlgili Alternatif Düşünce Kalıpları ............................. 246 Medera Halmatov, Fatma Ağgül Yalçın, Nilüfer Okur Akçay

Sorgulayıcı Araştırmaya Dayalı Laboratuar Yöntemi İle Doğrulayıcı Laboratuar Yönteminin Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Başarı, Kavram Yanılgısı ve Epistemolojik İnançları Üzerine Etkisi .................................................................................... 247 Volkan Göksu, Bilal Güneş

Üstün Yetenekli Öğrencilerin Bilimin Doğası Hakkında Görüşlerinin Geliştirilmesi .................. 248 Necati Hırça

Akademik Başarı Düzeyleri Düşük Öğrencilerin Fen Kavramlarını Öğrenmelerinin Desteklenmesi: Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme Uygulamaları ...................................... 249 Emine Evrim Arlı, Murat Günel

İlköğretim 8. Sınıf Düzeyinde Kimyasal Tepkimeler Konusunun Kuantum Öğrenme Modeline Dayalı Olarak Öğretimi ................................................................................................ 250 Cemile Çakır, Gamze Arıkıl

İşbirliğine Dayalı Farklı Tekniklerin İlköğretim 7. Sınıf Öğrencilerinin Tutumlarına ve Motivasyonlarına Etkisinin İncelenmesi ....................................................................................... 251 Murat Efe, Ozan Emre Demirel, Bilal Yıldırım, Hülya Tüysüz, Cengiz Tüysüz

İşbirliğine Dayalı Farklı Tekniklerin İlköğretim 7. Sınıf Öğrencilerinin Başarılarına Etkisinin İncelenmesi ................................................................................................................... 252 Murat Efe, Bilal Yıldırım, Ozan Emre Demirel, Cengiz Tüysüz

Güneş, Dünya ve Ay’ın Etkileşimi ............................................................................................... 253 Hasan Zühtü Okulu, Ayşe Oğuz Ünver

Bilim Tarihi Üzerine Yapılan İncelemelerin Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Bilimin Doğasıyla İlgili Görüşlerine Etkisi ............................................................................................... 254 Mehmet Küçük, Arzu Küçük

Etkileşimli Web Destekli Öğretim Yönteminin 4. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersindeki Akademik Başarıya Etkisi ............................................................................................................ 255 Burak Öğreten, Şafak Uluçınar Sağır

İlköğretim 6.Sınıf Öğrencilerinin “Tarladan Sofraya” Gıda Zinciri ve Gıda İzlenebilirliği Konusunda Bilinçlendirilmesi ...................................................................................................... 256 Rabia Kullapcı

İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinin GDO Bilgi Düzeylerinin İncelenmesi .................................... 257 Bilgi Demir, Ece Düzleyen

İlköğretim 7. Sınıf Öğrencilerinin Öğrenme Stillerine Göre 4 Mat Modelinin Bilimsel Süreç Becerilerine Etkisinin İncelenmesi ............................................................................................... 258 İdris Aktaş, İbrahim Bilgin

Fen ve Teknoloji Öğretimi İçin Yeni Bir Model: Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli (Common Knowledge Constructıon Model) ................................................................................. 259 Hasan Bakırcı, Salih Çepni

Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programına İlişkin Öğretmenlerin Görüşleri ............................. 260 Ali Sülün, Hilal Dellalbaşı Kılıç, Mustafa Kışoğlu, Muhammed Said Akar

xxiii

5E Modelinin Uygulandığı Sınıflardaki İlköğretim 4. Sınıf Öğrencilerinin Eleştirel Düşünme Yeteneklerinin Maddeyi Tanıyalım Ünitesindeki Başarılarına Etkisinin İncelenmesi .................. 261 İbrahim Bilgin, Hümeyra Coşkun , İdris Aktaş

6.-8. Sınıf Fen ve Teknoloji Kitaplarındaki Madde ve Değişim Öğrenme Alanında Yer Alan Etkinliklerin İncelenmesi .............................................................................................. 262 Ayfer Karadaş, Itır Zeynep Yaşar, F. Gülay Kırbaşlar

Web Sitelerinde Yer Alan 6. Sınıf I. Döneme İlişkin Fen ve Teknoloji Sınav Sorularının Ölçme Araçlarına ve Bloom Taksonomisine Göre Analizi ........................................................... 263 Mehmet Mutlu, Serdar Yazıcı

Finlandiya’da Fen Sınıflarında Neler Oluyor? .............................................................................. 264 Ulaş Üstün, Ali Eryılmaz

Ortaöğretim Öğrencilerinin Yükseköğretime Girişte Temel Bilimlere Yönelimlerinin Belirlenmesi (Güneydoğu Anadolu Bölgesi Örneği) .................................................................... 265 Süleyman Yılmaz, Abdullah Adıgüzel, İsmail Yıldız, Fatih Çakırtaş

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Bazı Astronomi Kavramlarının Gelişiminin İncelenmesi ................................................................................................................................... 266 Mehmet Kürşad Duru

İlköğretim 7. Sınıf Öğrencilerinin Çevreye Yönelik Tutumlarının Fen ve Teknoloji Dersi Başarıları Açısından İncelenmesi ........................................................................................ 267 Zehra Yaşar, Esra Yaşar, Necati Yalçın

İlköğretim 7. Sınıf Öğrencilerinin Okuma Problemı Üzerine Model Oluşturma Yeterlilikleri ................................................................................................................................. 268 Sevinç Aslı Günay, Ali Eraslan

Gelişen Dünya Özelinde Fen ve Teknoloji Dersinin İlköğretim Öğrencilerine Uygulanması Sürecine İlişkin Genel Bir Bakış .................................................................................................. 269 Vasıf Uğur, Murat Polat, Sümeyye Subay

Öğretmenlerin, Öğretmen Adaylarının ve Öğrencilerin Motivasyonu Algılama Farklılıkları ...... 270 Gamze Arıkıl, Betül Yorgancı

Fen Eğitiminde 2000 Yılı ve Sonrasında Yapılmış, 11-14 Yaş Öğrencileriyle Çalışılan Doktora Tez Çalışmalarının İncelenmesi ...................................................................................... 271 Merve Sözen, Mualla Bolat

Fen ve Teknoloji Öğretimine Yönelik Öz Yeterlik Ölçeği Geliştirme Çalışması ......................... 272 Volkan Hasan Kaya, Dilber Polat, İlban Orkun Karamüftüoğlu

Fizik Eğitimi

Bilimsel Düşünme Düzeyi İle Hareket Kuvveti Gerektirir Kavram Yanılgısına Sahip Olma Düzeyi Arasındaki İlişki ..................................................................................................... 274 Meral Budak, Salih Ateş

Bir Yarış Probleminde Kütlenin Rolünün İncelenmesi: İlköğretim İkinci Kademe Örneği .......... 275 Burak Kağan Temiz, Ahmet Yavuz, Burcu Baykal

1996-2012 Yılları Arasında Fizik Öğretiminde Başarıya Etki Eden Faktörler Konulu Makalelerin İçerik Analizi Üzerine Bir Araştırma ........................................................................ 276 Nuray Önder, Osman Türk, Uygar Kanlı

xxiv

5E Modeline Göre Hazırlanmış Yatay Atış Hareketi Ders Notu Örneği ...................................... 277 İsmet Ergin

Fizik Dersi Yeni Öğretim Programına İlişkin Öğretmen Görüşlerinin Çeşitli Değişkenler Açısından Değerlendirilmesi .................................................................................... 278 Ayşe Arslan Orhan Ercan, Ahmet Tekbıyık

Fizik Dersi Öğretim Programının Öğretim Proramı Hizmet İçi Eğitim Kursuna Katılan Öğretmenler Tarafından Değerlendirilmesi .................................................................................. 279 Funda Eraslan, Sahin Bülbül, Eralp Bahçivan

Fizik Öğretmenlerinin Temel Astronomi Konularındaki Başarı Düzeylerinin ve Kavram Yanılgılarının Üç Aşamalı Sorularla Tespiti Üzerine Bir Çalışma ............................................... 280 Uygar Kanlı

Kavram Yanılgılarının Üç-Aşamalı Sorularla Farklı Bir Şekilde Değerlendirilmesi .................... 281 Erdal Taşlıdere, Fikret Korur, Ali Eryılmaz

Fizik Öğretiminde Probleme Dayalı Öğrenme Yöntemi Kapsamında Geliştirilen Öğretim Materyalinin Uygulanabilirliğinin Değerlendirilmesi ................................................................... 282 Sabri Kan, Ahmet Zeki Saka

2012 Fen Liseleri ve Anadolu Liseleri Öğretmenlerini Seçme Sınavı Fizik Soruları ................... 283 Ali Eryılmaz, Mustafa Karadağ, Sadık Ahrazoğlu, Murat Akyüz, Mehmet Yusuf, Burcu Parlak, Kuddusi Gedik

Fizik Öğretiminde Artırılmış Gerçeklik Ortamlarının Kullanımlarına İlişkin Öğretmen ve Öğrenci Görüşleri:11.Sınıf Manyetizma Konusu Örneği .............................................................. 284 Mustafa Serkan Abdüsselam, Orhan Sevencan

İlköğretim 6. Sınıf Öğrencilerinin ‘Görüntü Kavramı’ İle İlgili Kavramsal Öğrenmelerinin İncelenmesi ................................................................................................................................... 285 Sümeyra Çiftci, Aytekin Çökelez

Fizik Deneylerinin, Olaylarının Daha İyi Anlaşılmasını Sağlamak ve Kavram Yanılgılarının Üstesinden Gelmek İçin Temsili Yeterliliği İyileştirme Projesi ................................................... 286 Rosa Hettmannsperger, Jochen Scheid, Jochen Kuhn, Andreas Müller, Wolfgang Schnotz, Sibel Telli

Fizik Eğitiminde Hikayelerin Kullanılması: Newton’un Hareket Kanunları ................................ 287 Ümmügülsüm İyibil, Suat Ünal

1996 ve 2007 Yılı Öğretim Programlarına Göre Hazırlanan 9. Sınıf Fizik, Kimya, Biyoloji Kitaplarının Bilimsel Süreç Becerilerini Geliştirme Yeterliliğinin Karşılaştırılması .................... 288 Ayşe Zeynep Şen, Canan Nakiboğlu

İlköğretim Öğrencilerinin Astronomi Temelli Ünitelerdeki Kavram Yanılgılarının Üç-Aşamalı Test İle Tespit Edilmesi ............................................................................................ 289 Özlem Göncü, Fikret Korur

Öğrencilerin Kuvvet ve Hareket Konularındaki Çoktan Seçmeli Soruları Çözerken Kullandıkları Bilişsel ve Üstbilişsel Stratejilerin İncelenmesi ...................................................... 290 Sedat Karaçam, Nejla Yürük

Ortaöğretim Öğrencilerinin Fizik Problemlerini Çözmeye Yönelik Tutumlarının Gelişiminin İncelenmesi ............................................................................................................... 291 Hilal Aktamış, İ. Seyhan Aktamış, Serap Çalışkan

xxv

Fizik Öğretiminde Elektriksel İş ve Isı Konusunda Tahmin Et–Gözle–Açıkla (TGA) Yöntemine Dayalı Olarak Geliştirlen Etkinliğin Uygulanması ..................................................... 292 Nilgün Mısır, Ahmet Zeki Saka

Ortaöğretim Fizik Öğretiminde Etkileşimli Sanal Öğrenme Ortamı ............................................. 293 Betül Timur, Mehmet Fatih Taşar, Muhammet Uşak, Şebnem Kandil İngeç, Ahmet İlhan Şen

Fizik Öğretmen Adaylarının Düzgün Dairesel Hareket Konusundaki Kavram Yanılgılarının Zaman İçinde Değişimi ................................................................................................................. 294 Hasan Şahin Kızılcık, Nuray Önder, Bilal Güneş

Fizik Öğretmen Adaylarına Yönelik Akışkanlar Mekaniği Kavram Testi Geliştirilmesi ............. 295 Volkan Damlı, Rıza Salar, Ayşenur Gencer, Bilal Güneş

vektörler Konusunun Öğretiminde Ölçekli Çizimlerin Kullanılması: Bir Eylem Araştırması ...... 296 Ahmet Tekbıyık

Fizik Öğretmen Adaylarının Düzlem Aynada Görüntü Oluşumu ve Gözlemlenmesine İlişkin Muhakemelerindeki Farklılıkların İncelenmesi ............................................................................ 297 Derya Kaltakçı, Ali Eryılmaz, Lillian C. Mcdermott

Üniversitelerde Fizik Öğretmeni Özel Alan Yeterliklerinin Karşılanması ................................... 298 Canan Erol, Ali Eryılmaz, Ayşe Gül Arslan, Bilal Güneş

Kimya Eğitimi

Kimya Eğitiminde Mikro Öğretim Yönteminin Etkililiği ve Öğrenci Görüşleri .......................... 300 Emine Erdem, Ümit Işık Erdoğan, Özge Özyalçın Oskay, Ayhan Yılmaz

Kimya Eğitiminde Yaşam Temelli (Context-Based) Öğretime İlişkin Öğrenci Görüşleri ............ 301 Nail İlhan, Ali Yıldırım, Sibel Sadi

Kimya Motivasyon Ölçeğinin Uyarlanması ve Geçerlilik ve Güvenirliliğinin İncelenmesi ................................................................................................................................... 302 Funda Güvendik, Uğur Taşdelen, Fitnat Köseoğlu

Kimya Öğretmen Adaylarının Kimya Eğitimine Yönelik Sorunlara Bakışı ve Çözüm Önerileri ........................................................................................................................................ 303 Mustafa Tüysüz, Ayşegül Tarkın, Elif Selcan Kutucu, Betül Ekız, Sevgi Aydın, Betül Demirdöğen, Esen Uzuntiryaki

Argümantasyona Dayalı Etkinliklerin Öğretmen Adaylarının Kimyasal Denge Konusunu Anlamalarına Etkisi ...................................................................................................................... 304 Ebru Kaya

Lise 1. Sınıf Öğrencilerinin Kimyasal Değişimler Konusundaki Kavramsal Başarıları Üzerine Alternatif Değerlendirme Tekniklerinin Etkisi ................................................................ 305 Güler Ekmekci, Fatma Özcan

Deneyimli Kimya Öğretmenlerinin Pedagojik Alan Bilgisinin Oluşmasına Yardımcı Olan Kaynaklar ............................................................................................................................. 306 Sevgi Aydın, Yezdan Boz

xxvi

Atom Konusunun Bilim Tarihi Temelli Öğretiminin Akademik Başarı ve İlgi Üzerine Etkisi ............................................................................................................................... 307 Ali Altatmış, Bülent Pekdağ, Nursen Azizoğlu

Fizikokimya Laboratuvarı Deney Raporlarında V-Diyagramı Kullanımının Öğrenme Başarısına Etkisi ........................................................................................................... 308 Emine Güler Akgemci, Derya Karataş

Ortaöğretim Kimya Ders Kitaplarında Yer Alan Analoji ve Örnek Olayların İncelenmesi ve Değerlendirilmesi ..................................................................................................................... 309 Melis Arzu Uyulgan, Özge Özbayrak, Sibel Kılınç Alpat, Şenol Alpat

Ortaöğretim 11. Sınıf Öğrencilerinin Maddenin Halleri Konusunu Açıklamada “İnsana Özgü Dil” ve “Canlılığı” Kullanmalarının İncelenmesi .................................................. 310 Canan Nakiboğlu, Cem Gültekin

Kimya Öğretmen Adaylarının Metaforlar Yardımıyla Zihinsel Modellerinin Belirlenmesi: Kimyasal Bağlar Örneği ............................................................................................................... 311 Gülten Şendur

Kimya Alan Bilgisi Başarı Testinin Geliştirilmesi ....................................................................... 312 Melis Arzu Uyulgan, Mehmet Kartal

Çoklu Modsal Betimlemeler Eğitiminin Kimya Konularını Öğrenmeye Etkisininin Araştırılması ................................................................................................................................. 313 Selma Koç, Sevgi Kıngır, Murat Günel

Üstbilişsel Öğretim Faaliyetlerinin Lise Öğrencilerinin Maddenin Halleri Kavramlarını Anlamaları Üzerine Etkisi ............................................................................................................ 314 Zübeyde Demet Kırbulut, Ömer Geban

Kimya Öğretim Programındaki Yapılandırmacılığa Dayalı Bazı Öğelerin Öğretmenler Tarafından Uygulamaya Yansıtılabilme Düzeylerinin Tespit Edilmesi: Erzurum Örneği............. 315 M. Diyaddin Yaşar, Mustafa Sözbilir, M. Ertaç Atila, Fatih Yazıcı

Kimya Öğretim Programında Yer Alan Yapılandırmacılığa Dayalı Bazı Öğelerin Öğretmenler Tarafından Algılanma Düzeylerinin Tespit Edilmesi: Erzurum Örneği ................... 317 M. Diyaddin Yaşar, Mustafa Sözbilir, M. Ertaç Atila, Fatih Yazıcı

Öğrencilerin Kimya Bilgilerinin Kimyasal Semiyotik; Sentaks ve Semantik Açısından İncelenmesi .................................................................................................................. 318 Davut Sarıtaş, Yüksel Tufan

Doğrudan-Yansıtıcı Yaklaşım Etkinlikleriyle Kimya Öğretmen Adaylarının Bilimin Doğası Anlayışlarının Geliştirilmesi ......................................................................................................... 319 Oya Ağlarcı, Hakan Sarıçayır, Musa Şahin

Düşünce Deneylerinin Kimya Eğitiminde Kullanılması İle İlgili Öğretmen Eğitimi ................... 320 Ümmüye Nur Tüzün, Fitnat Köseoğlu, Uğur Taşdelen

Kimya Öğretmen Adaylarının Kimyasal Denge Konusundaki Kavramları ve Kavram Yanılgılarının İncelenmesi ............................................................................................................ 321 Nilgün Demirci, Demet Yıldıran, Ömer Geban

Analitik Kimya LaboratuVarında Geleneksel Ölçme Değerlendirme Tekniğinde Uygulama Farklılığın Öğrencilerin Başarılarına Etkisi ................................................................. 322 Erdi Altun, Yıldıray Aldemir, Sibel Kılınç Alpat

xxvii

Ortaöğretim Öğrencilerinin Çözeltiler Konusu İle İlgili Grafik Çiziminde Yaptıkları Hatalar...... 323 Cem Gültekin, Canan Nakiboğlu

9. ve 10. Sınıf Kimya Dersi Yeni Öğretim Programının Uygulanma Sürecine İlişkin Öğretmen Görüşleri: Nitel Bir Çalışma ......................................................................................................... 324 Doğan Doğan

Kovalent Bağlar Konusunda Öğrenci İmaj ve Yanlış Kavramalarının Belirlenmesi .................... 325 Ümmüye Nur Tüzün, Hüseyin Akkuş, Gülseda Eyceyurt, Volkan Bilir

Kimya Öğretmen Adaylarının Kimyasal Denge Konusunda İmajlarının Belirlenmesi ................. 326 Menekşe Uysal, Hüseyin Akkuş

“Kimyasal Reaksiyonlar ve Enerji” Ünitesinin Öğrenilmesinde Etkin Kavramlar ....................... 327 Yıldızay Ayyıldız, Leman Tarhan

Kimya Öğretmenlerinin Bilim Tarihi ve Bilimsel Yönteme İlişkin Görüşleri............................... 328 Serhad Sadi Barutcuoğlu, Ajda Kahveci, Hayati Şeker

Kimya Bölümü ve Kimya Öğretmenliği Öğrencilerinin Nano Bilim ve Teknoloji Hakkındaki Bilgi Düzeyleri .......................................................................................................... 329 Nazlı Ülker, Faik Özgür Karataş

“Kimyasal Reaksiyonlarda Denge” Konusunda Geliştirilen İşbirlikli Öğrenme Etkinliklerinin Akademik Başarıya Etkisi ............................................................................................................ 330 Aylin Öğünç, Leman Tarhan

9. Sınıf Öğrencilerinin Kimya Dersi Hazırbulunuşluk Düzeylerinin Belirlenmesi ....................... 331 İlker Turaçoğlu, Mehmet Kartal

Kimya Öğretmen Adaylarının Mesleki Yeterlilikleri ve Mesleki Yeterliliklerini Etkileyen Faktörler Arasındaki İlişkilerin Yapısal Eşitlik Modeli İle İncelenmesi ....................................... 332 Nalan Akkuzu

Kimyada Öğrenme Engellerinden Oktet Kuralının Ders Kitaplarındaki Kullanımının İncelenmesi ................................................................................................................................... 333 Canan Nakiboğlu, Hasene Esra Yıldırır

Ortaöğretim 12. Sınıf Öğrencilerinin Bilimsel Süreç Becerileri Düzeylerinin Belirlenmesi ........ 334 Ayşe Zeynep Şen, Canan Nakiboğlu

Matematik Eğitimi

İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinin Matematik Derslerinde Problem Çözme Sürecinde Karşılaştıkları Güçlükler ............................................................................................................... 336 Zehra Taşpınar, Mehmet Bulut, Neslihan Bulut, Ahsen Seda Kılıç, veysel Akçakın

İlköğretim 6. Sınıf Öğrencilerinin Gerçek Yaşam Problemlerini Çözme Becerilerinin İncelenmesi ................................................................................................................................... 337 Derya Çelik, Mustafa Güler

İlköğretim Matematik Ders Kitaplarının Matematik Tarihinin Kullanım Yolları Açısından Değerlendirilmesi ......................................................................................................................... 338 Adnan Baki, Suphi Önder Bütüner

xxviii

Ortaöğretim Öğretmen ve Öğrencilerinin Geliştirilen Trigonometrik Materyallere İlişkin Görüşlerinin Degerlendirilmesi ......................................................................................... 339 Cemil İnan

Öğrencilerin Matematik Öğretiminde Kullanılan Dile Yönelik Görüşlerinin Karşılaştırılması ............................................................................................................................ 340 Burçin Gökkurt, Yasin Soylu, Özge Gökkurt

Pısa 2003 Matematik Okuryazarlığı Soruları Bağlamında 15 Yaş Grubu Öğrencilerinin Matematik Okuryazarlığı ve Tutumlarının İncelenmesi ............................................................... 341 Esra Azapağası İlbağı, Levent Akgün

İlköğretim Matematik Öğretmen Adaylarının Geometrik Cisimler İle Yükseklik-Hacim Grafiklerini Yorumlamaları Üzerine Bir Çalışma ......................................................................... 342 Seçil Yemen-Karpuzcu, Fadime Ulusoy, Mine Işıksal

Türkiye, Singapur ve Amerika Ders ve Çalışma Kitaplarındaki Sorularının Karşılaştırmalı Analizi .................................................................................................................. 343 Eren Özer, Renan Sezer

Merkezil Bir Kavram; Yığılma Noktası ........................................................................................ 344 Arif Dane, Ömer Faruk Çetin, Mehmet Bekdemir

İlköğretim Iı. Kademe Matematik Öğretim Programının “Olasılık ve İstatistik” Alt Öğrenme Alanının “İstatistik” Boyutunun İncelenmesi .............................................................................................. 345 Yunus Kaynar, Erdoğan Halat

Sekizinci Sınıf Öğrencilerinin Grafik Okuma ve Yorumlama Becerilerinin İncelenmesi ............ 346 Yunus Kaynar, Erdoğan Halat

Olasılık Konusunun Öğrenimini ve Öğretimini Zorlaştıran Faktörler Üzerine ............................. 347 Ramazan Gürbüz, Emrullah Erdem

Ortaokul Öğrencilerinin Tamsayılar Konusundaki Çözüm Stratejileri ......................................... 348 Didem Akyüz

8. Sınıf Öğrencilerinin Matematik Problemlerine İlişkin Üstbilişsel Deneyimleri ....................... 349 Gürsu Aşık, Emine Erktin

Ortaöğretim Matematik Öğretmenliği Adaylarının Matematiksel Problem Çözmeye İlişkin İnançlarını Yordamada Eleştirel Düşünme Eğilimlerinin İncelenmesi .............................. 350 Selin Güneş

Nihâyetu’l-Elbâb Adlı Eserde Kullanılan Zihinden Hesap Yöntemlerinin 6. Sınıf Öğrencilerinin Zihinden Hesap ve Tahmin Becerilerine Etkisi .................................................... 351 Satı Ceylan, Ahmet Şükrü Özdemir

Geometri Öğretim Materyallerinin Kullanım Düzeylerinin İncelenmesi ...................................... 352 Ayten Erduran, Derya Taşkaya

Somut Materyallerin ve Geometer’s Sketchpad Yazılımının Derslerde Kullanımının Öğretmen Adaylarının Geometri Başarılarına Etkisinin İncelenmesi ........................................... 353 Abbas Öz, Ali Bozkurt, Yusuf Koç

İlköğretim 6. Sınıf Matematik Ders Kitaplarında Yer Alan Pergel ve Çizgeç Kullanılarak Yapılan Çizimlerin Bir İncelemesi ........................................................................... 354 Fatih Karabacak, Nevin Sökmen

xxix

Matematik Öğretmen Adaylarının Geometrik Yer Kavramına İlişkin Algıları ve Sahip Oldukları Kavram Yanılgıları ........................................................................................ 355 Kübra Açıkgül, Recep Aslaner

İlköğretim Matematik Öğretmeni Adaylarının Bazı Temel Geometrik Kavramların Tanımlarına Yönelik Bilgilerinin İncelenmesi .............................................................................. 356 veysel Akçakın, Mehmet Bulut, Neslihan Bulut, Zehra Taşpınar, Gürcan Kaya

Utley Geometri Tutum Ölçeğinin Türkçe Uyarlaması: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması ........... 357 Ramazan Avcu, Seher Avcu

Geogebra İle Üçgenler Konusunun Öğretimi Hakkında Öğretmen Adaylarının Görüşleri ........... 358 Adnan Akkaya, Enver Tatar

Birinci ve Son Sınıf Matematik ve Matematik Öğretmenliği Öğrencilerinin İspata İlgili İnanç, Tutum ve Becerilerinin İncelenmesi .................................................................................. 359 Yeşim İmamoğlu, Ayşenur Yontar-Toğrol

Matematik Eğitiminde Grafik Hesap Makinelerinin Kullanımı .................................................... 360 Sema Coşkun, Halil Ardahan

Öğretmen Adaylarının Lineer Denklem Sistemleri Konusundaki Temsil Dönüşüm Başarıları ...................................................................................................................................... 361 Deniz Kardeş, Emin Aydın, Ali Delice

Ortaöğretim Matematik Öğretmen Adayları Seri Kavramından Ne Anlıyorlar? .......................... 362 Gönül Yazgan-Sağ, Ziya Argün

Onuncu Sınıf Öğrencilerinin Polinomlar Konusunun Öğreniminde Karşılaştıkları Güçlükler ve Olası Nedenleri ....................................................................................................... 363 Kürşat Yenilmez, Emre Ev Çimen

İlköğretim Matematik Öğretmenliği Birinci Sınıf Öğrencilerinin Açı Kavramının Tanım ve Çizimine Dair Bilgilerinin İncelenmesi ................................................................................... 364 Ali Bozkurt, Yusuf Koç, Ali Kemal Cilavdaroğlu

Filografi Sanatının İlköğretim Matematik Derslerinde Kullanılmasına Dair Bir Uygulama ve Öğrenci Görüşleri .................................................................................................................... 366 Satı Ceylan, Akif Emre Acar

Öğrenci Merkezli Öğretim: Nedir? Matematik Derslerinde Ne Ölçüde Uygulanmaktadır? ......... 367 Ferhan Bingölbali, Erhan Bingölbali

Matematik Öğretmeni Adaylarının Bilimsel Araştırmalara Yönelik Tutumlarının İncelenmesi ................................................................................................................................... 368 Ayla Ata, Kürşat Yenilmez

İlköğretim Öğrencilerinin Gerçek Yaşam Durumlarında Başvurdukları Ölçüsel Tahmin Performanslarının Belirlenmesi .................................................................................................... 369 Çiğdem Kılıç, Sinan Olkun

Excel İle Matematik Öğretiminin Öğretmen Adaylarının Fonksiyon Grafikleri Çizimi Üzerine Etkisi ............................................................................................................................... 370 Nuri Can Aksoy, Nejla Çalık, Cengiz Çinar

İlköğretim Matematik Dersinde Web Destekli Araştırma Etkinliği: Okul Yolu Webquesti ......... 371 Aytaç Kurtuluş, Reyhan Ümit Karakarçayıldız

xxx

Matematik Öğretmen Adaylarının Bilgisayar Özyeterlikleri ........................................................ 372 Nihat Boz

Matematik Öğretmenlerinin Bilgisayar Destekli Eğitime İlişkin Öz-Yeterlik Algılarının İncelenmesi ................................................................................................................ 374 Derya Özlem Yazlık, İbrahim Çetin, Ahmet Erdoğan

İlköğretim 6-7-8. Sınıf Öğrencilerinin Bilişüstü Yetilerinin Matematik Akademik Başarılarına Cinsiyete ve Sınıf Düzeyine Göre İncelenmesi ........................................................ 375 Nur Sırmacı, Fatih Taş

İlköğretim 4.Sınıf Matematik Dersinde Uygulanan Üstbiliş Stratejilerinin Öğrenci Başarı ve Tutumlarına Etkisi ........................................................................................................ 376 Fatma Kendir, Seher Mandacı Şahin

İlköğretim Matematik Öğretmen Adaylarının Eleştirel Düşünme Eğilimlerinin İncelenmesi ................................................................................................................................... 377 N. Murat Yağmurlu, Battal Göldağ

Üstün Yetenekli Öğrenciler İle Üstün Yetenekli Tanısı Konmamış Öğrencilerin Bilimsel Yaratıcılıklarının Karşılaştırılması ................................................................................. 378 Salih Çepni, Feride Ercan

Matematik Öğretmen ve Öğretmen Adaylarının Teknopedagojik Eğitim Yeterliliklerinin İncelenmesi ................................................................................................................................... 379 Ayten Erduran, Nurten Özdemir

İlköğretim Matematik Öğretmen Adaylarının Matematik Dilini Anlama ve Kullanma Becerilerinin İncelenmesi ............................................................................................................. 380 Mevlüde Doğan, Pınar Güner

A Comparison Study: Understanding Expertise Based Training Effects On Sofware Evaluation Process Of Mathematics Education Pre-Service Teachers .......................................... 381 Hatice Sancar-Tokmak, Lütfi İncikabı

Matematik Öğretmen Adaylarının Bilgisayar Destekli Ölçme-Değerlendirme Pratikleri.............. 382 Hatice Akkoç

An Analysİs Of Dİstrİbutİon Of TIMMS Mathematics Content Domains In Sbs Assessment .... 383 Lütfi İncikabı

İlköğretim Matematik Öğretmenlerinin Proje ve Performans Görevlerine İlişkin Görüşleri ........ 384 Olcay Esen, Gönül Güneş

İlköğretim Altıncı Sınıf Matematik Dersinde Uygulanan Etkinliklerin ve Ölçme- Değerlendirme Sürecinin İncelenmesi .......................................................................................... 385 Memet Karakuş, Melis Yeşilpınar

Matematik Öğretmeni Adaylarının MATH Taksonomi Çerçevesinde Hazırlanan Sorulara İlişkin Görüşleri ve Soru Örnekleri ............................................................................................... 386 Şule Kesgin, Sevgi Moralı

Matematik Öğretmen Adaylarının Öğretim Programının Amaçlarına Yönelik İnanışlarının Limit Kavramına İlişkin Öğretimlerine Yansımaları .................................................................... 387 Semiha Kula, Esra Bukova Güel

xxxi

Matematik Öğretmen Adaylarının Soru Sormayı Etkili Kullanma Durumları: Limit Örneği ................................................................................................................................. 388 Semiha Kula, Esra Bukova Güel

Matematiksel ve Olasılıksal Muhakeme Arasındaki İlişkinin İncelenmesi ................................... 389 Emrullah Erdem, Ramazan Gürbüz

Sınıf Öğretmeni Adaylarının Matematik Okuryazarlığı Öz-Yeterlik Düzeyleri İle Akademik Başarıları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi ................................................................ 390 İlhan Koyuncu, Çiğdem Haser

İlköğretim Matematik Öğretmen Adaylarının Dörtgen Algılarına Yönelik Bir Çalışma .............. 391 Elif Türnüklü, Elif Nur Akkaş, Funda G. Alaylı

Disiplinlerarası Yaklaşım: Müzik, Fizik, Matematik Örneği ........................................................ 392 Özge Turna, Mualla Bolat, Sercan Keskin

Matematik Öğretiminde Fen Konularının Kullanımı: İlköğretim 7. Sınıf Öğretmen Kılavuz Kitabı Örneği .................................................................................................. 393 Betül Yeniterzi, Mine Işıksal

Fen Bilgisi Öğretmenliği Öğrencilerine Göre; Neden Matematik? Nasıl Matematik? ................. 394 Ömer Faruk Çetin

Bu Benim Eserim Proje Çalışması’na Matematik Alanından Katılan Öğrencilere Yönelik Öğretmen Görüşleri ........................................................................................................ 395 Tayfun Tutak, Ferhan Kaya, Ebru Kükey, Zühal Gün

Okul Öncesi Öğretmenlerinin Matematik Etkinliklerinde Kullandıkları Yöntemler ve Karşılaşılan Güçlükler .................................................................................................................. 396 Oğuz Keleş, Işıl Taş

İşlemsel ve Kavramsal Öğrenme Arasındaki İlişki: Genel Matematik Dersi Örneği .................... 397 İlknur Özpınar, Selahattin Arslan

İlköğretim İkinci Kademe Öğrencilerinin Kesirlerde Tahmin Becerilerinin İncelenmesi ............ 398 Cahit Aytekin, Zülbiye Toluk Uçar

6. ve 7. Sınıf Öğrencilerinin Matematiksel Dili Kullanabilme Becerileri ..................................... 399 Sümeyye Yüzerler, Mustafa Doğan

Matematik Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik İnançları Üzerinde Öğretmen Eğitimi Programlarının Etkisi .................................................................................................................... 400 Yüksel Dede, Fatih Karakuş

İlköğretim Altıncı Sınıf Matematik Öğretim Programının Değerlendirilmesi .............................. 401 Devrim Üzel, Begüm Şimşeker

Sınıf Öğretmeni Adaylarının Fen Bilimlerine Karşı Tutumları: Türkiye, Hollanda ve Romanya Örneği ........................................................................................................................... 402 Özge Ersoy, Mustafa Ergun

İlköğretim Matematik Öğretmen Adaylarının Somut Öğretim Nesnelerinin Kullanımına Yönelik Bilgi Düzeylerinin Belirlenmesi ..................................................................................... 403 Tayfun Tutak, Selim Kılıçarslan, Alev Akgül, Yunus Güder, Ünal İç

xxxii

Öğretmen Adaylarının Niceleyici İçeren Matematiksel İfadeleri Yorumlama Becerileri ............. 404 Pınar Anapa, Emre Ev Çimen, Kürşat Yenilmez

İlköğretim Matematik Öğretmen Adaylarının Somut Materyal ve Sanal Manipülatifleri Eğitim Süreçleri Boyunca Kullanabilme Durumlarının Belirlenmesi ........................................... 405 Recai Akkaya, Soner Durmuş, Mutlu Pişkin Tunç

Sosyal Bilgiler Eğitimi Öğretmen Adaylarının Gözüyle Matematik ............................................ 406 Meryem Özturan Sağırlı, Muzaffer Okur, Mehmetbekdemir, Ömer Faruk Çetin

Sınıf Öğretmeni Adaylarının Matematik Öğretimine İlişkin İnanışlarının İncelenmesi ............... 407 Mutlu Pişkin Tunç, Çiğdem Haser

Matematik Öğretmeni Adaylarının Kullandıkları Çoklu Zekâ Alanları ........................................ 408 Recai Akkaya, Dilek Sezgin Memnun

Duygusal Zekâ ve Akademik Başarı Arasındaki İlişki ................................................................. 409 Tuğba Hangül, Devrim Üzel

Matematik Öğretmeni Adaylarının İrrasyonel ve Reel Sayılar Arasındaki İlişkiyi Belirleyebilmeleri Üzerine Nitel Bir Çalışma ............................................................................... 410 Gürsel Güler, Tuğrul Kar, Cemalettin Işık

Ters Fonksiyon Kavramına İlişkin Öğrencilerin Öğrenme Güçlükleri ve Kavram Yanılgıları ..... 411 Muzaffer Okur

İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrencilerin Matematik Dersindeki Akademik Başarıları ve Matematiğe İlişkin Tutumları Üzerindeki Etkililiği: Bir Meta-Analiz Çalışması .................... 412 Gülfer Çapar, Kamuran Tarım

Onbirinci Sınıf Matematik Öğretim Programında Zorluk Çekilen Konular ve Olası Nedenleri ........................................................................................................................ 413 Kürşat Yenilmez, Emre Ev Çimen

Tangram Parçalarıyla Oluşturulan Bir Dikdörtgenden Hareketle Üniversite Düzeyinde Matematiksel Muhakemenin İncelenmesi .................................................................................... 414 Yusuf Koç, Ali Bozkurt, Fulya Bayburtlu

8. Sınıf Öğrencilerinin Kareköklü Sayılar Konusundaki Kavram Yanılgıları ve Ortak Hataları ........................................................................................................ 415 Özlem Gelici

İlköğretim Matematiğinde Histogram ve Öğretimi: Öğretmenlerinin Algıları, Kavrayışları ve Sorunları ............................................................................................................... 416 Fadime Ulusoy, Erdinç Çakıroğlu

“Kelimeden Kavrama” Oyununun İlköğretim 8. Sınıf Öğrencileri Açısından Değerlendirilmesi ......................................................................................................................... 417 Murat Duran

Okul Öncesi Öğretmenlerinin Matematik Öğrenme ve Öğretmeye Yönelik İnançlarının Sınıf Ortamına Yansımaları ................................................................................................................... 418 Bülent Güven, Yasin Öztürk, İlhan Karataş, Selahattin Arslan, Figen Şahin

İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinin Matematik Öz Yeterlik Kalibrasyonlarının İncelenmesi ........ 419 Ramazan Gürel, Erhan Bozkurt, İ. Elif Yetkin Özdemir

xxxiii

“Olasılık” Konusunun Senaryo İle Öğretim Süreci Sonunda Öğrencilerin Yaratıcı Düşünme Becerilerindeki Değişim ............................................................................................................... 420 Esen Ersoy, Neş’e Başer

Lise Öğrencilerinin Problem Çözmeye Yönelik Yansıtıcı Düşünme Becerileri İle Matematik ve Geometri Derslerindeki Akademik Başarıları Arasındaki İlişki ............................ 421 Gökhan Baş, Zafer S. Kıvılcım

Matematikte Problem Çözme Becerisiyle İlgili Yapılan Çalışmaların İncelenmesi ..................... 422 Nedibe Aydoğdu, Kürşat Yenilmez

Öğretmenlerin Akademik Çalışmalara Bakış Açıları ve Bu Çalışmaları Derslerinde Uygulama Düzeyleri ..................................................................................................................... 423 Selahattin Arslan, Ayşegül Serbest, Yelda Yıldız

İlköğretim Matematik Öğretmeni Adaylarının Kesirlerde Toplama İşlemine Yönelik Kurulan Problemlerdeki Hataları Belirleyebilme Becerileri ....................................................................... 424 Cemalettin Işık, Tuğrul Kar, Ahmet Işık, Gürsel Güler

Eşittir İşaretinin Anlamları Üzerine İlköğretim Matematik Öğretmenliği Öğrencileri İle Bir Çalışma ................................................................................................................................... 425 Mustafa Akıncı

İlköğretim Matematik Öğretmen Adaylarının Profesyonel Kimliklerinin Gelişimi ...................... 427 Ayfer Budak, İbrahim Budak, Ali Gökmen, Bülent Kaygın

Negatif Sayılarla İlgili Epistemolojik Engeller ............................................................................. 428 Oben Kanbolat, Selahattin Arslan

Sözel Problemlerde 8. Sınıf Öğrencilerinin verilenler İle İstenilenler Arasındaki İlişkiyi Belirleyebilme Becerileri .............................................................................................................. 429 Funda Aydın, Zeynep Medine Özmen

Lise Öğrencilerinin Cebirsel Sözel Problemleri Çözmedeki Başarısı ........................................... 430 M. Gözde Didiş, A. Kürşat Erbaş

5-7 Yaş Çocuklarda Sayı Kavramının Gelişimi ve Saymanın Problem Çözmede Kullanımı ....... 431 Sinan Olkun, Esra Fidan, Ayşe Babacan Özer

Matematiksel Modelleme Yönteminin Problem Çözme Başarısına Etkisi ................................... 432 Alper Çiltaş, Ferhat Öztürk, Ahmet Işık

İlköğretim Matematik Öğretmenliği Programına Devam Eden Öğretmen Adaylarının Umutsuzluk Düzeylerinin İncelenmesi ......................................................................................... 433 Sare Şengül, Pınar Güner

İğneli Sayfa İle Görme Engellilerin Kullandığı Diğer Matematik Öğrenme Setlerinin Karşılaştırılması ............................................................................................................................ 434 M. Şahin Bülbül, Ümmügülsüm Cansu, Dilber Demirtaş, Belkıs Garip

Bir Etnomatematik Uygulamasından Yansımalar ......................................................................... 435 Nadide Yılmaz, Tuğba Öztürk, Oben Kanbolat

İlköğretim 7.Sınıf Cebir Öğrenme Alanı İle İlgili Matematiksel Görevlerin Bilişsel İstemler Açısından İncelenmesi: Matematik Ders Kitapları ve Sınıf Uygulamaları ................................... 436 Gülfem Sarpkaya, Behiye Ubuz

xxxiv

Özdeşliklerin Modellenmesinde Origami Kullanımının Öğrenci Görüşlerine Etkisinin İncelenmesi ................................................................................................................................... 437 Tuğba Dündar (Koylahisar)

Matematik Öğretmeni Adaylarının Pedagojik Alan Bilgilerinin Öğretim Strateji Yöntem ve Teknikleri Bağlamında Belirlenmesi ............................................................................................ 438 S. Damla Gedik, Merve Özkaya, Zeki Aksu, A. Cihan Konyalıoğlu

Normal ve Üstün Zekalı Öğrencilerin Aldıkları Matematik Eğitimlerinin Öğrenci Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi ............................................................................................. 440 Hülya Sert

Kavram Tanımı Mı? Yoksa Kavram İmgeleri Mi? İrrasyonel Sayıların Temsilleri ..................... 441 Fatmagül Kara, Ali Delice

8. Sınıf Öğrencilerinin Kare Kavramına İlişkin Yaptıkları Tanımlar ........................................... 442 Rukiye Aslan, Emine Gaye Çontay, Asuman Duatepe Paksu

Lisans Öğrencilerinin Normal Dağılım Kavramına İlişkin İşlemsel ve Kavramsal Anlamalarının İncelenmesi ........................................................................................................... 443 Bülent Güven, Buket Özüm Çabakçor, Ayşegül Serbest

Koordinat Düzleminde Yansıma ve Öteleme Konusunun Web Tabanlı Eğitim Yöntemi Kullanılarak Öğretimi ................................................................................................................... 444 Tayfun Tutak, Ferhan Kaya, Ebru Kükey, Selim Kılıçarslan

Dinamik Geometri Yazılımı Cabri 3D’nin Öğrencilerin Prizmalar Konusundaki Öğrenmelerine Etkisi .................................................................................................................... 445 Ramazan Gürbüz, Mehmet Gülburnu

Matematik ve Geometri Derslerinde Grafik Tablet Kullanımına Yönelik Öğrenci Görüşleri ...... 446 Timur Koparan, Bülent Güven

İlköğretim 6. Sınıf Öğrencilerinin 7. Sınıf Matematik Kazanımlarına Yönelik Tutumlarının İncelenmesi ................................................................................................................................... 447 Erkam Gazel

Öğrenme Sürecine Yeni Bir Yaklaşım: Sorgulayıcı Öğrenme ve Dinamik Modelleme ............... 448 Halil Ardahan, Sema Coşkun

Matematik Öğretmenlerinin Performans Görevi Hazırlama, Uygulama ve Değerlendirme Süreci Hakkındaki Görüşleri ........................................................................................................ 449 Ahmet Karacaoğlu, Demet Durmuş, Ayten Pınar Bal

İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinin 6. ve 7. Sınıf Seviye Belirleme Sınavı (SBS) Sonucunda Aldıkları Puanların Öğrenme Stillerine Göre Farklılığı ............................................. 450 Murat Peker, Fatih Karakuş, Selda Koca

İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinin 6. ve 7. Sınıf Seviye Belirleme Sınavı (SBS) Sonucunda Aldıkları Puanların Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi .................................... 451 Murat Peker, Fatih Karakuş, Selda Koca

Matematik Uygulama Öğretmenlerinin Rehberlik İşlevlerini Geliştirmek ................................... 452 Murat Peker, Fatih Karakuş, Selda Koca

xxxv

Matematik Öğretmenlerinin Matematik Eğitimi Alanında Yayınlanan Çalışmalara Yönelik Bakış Açıları ................................................................................................................... 453 Rıdvan Altundağ, Ali İhsan Korkmaz, Selahattin Arslan

Matematik Öğretimine Yönelik İdeal Öğrenme Ortamları İle İlgili Öğretmen Görüşleri ............. 454 Tuğba Öztürk, Bülent Güven

Matematik Öğretiminde Matematiksel Modelleme Sorularının Kullanımı: Öğrencilerin Öğrenme Çıktıları Üzerine Öğretmen Görüşleri ...................................................... 455 Arzu Aydoğan Yenmez, Ayhan Kürşat Erbaş, Bülent Çetinkaya, Erdinç Çakıroğlu, Cengiz Alacacı

Bir 6. Sınıf Matematik Öğretmeninin Derslerinde Karşılaştığı Yanlışlar ve Yanlışlara verdiği Dönütler .......................................................................................................... 456 Ali Türkdoğan, Adnan Baki, Mustafa Güler

Selçuklu Geometrik Motifleri Bakımından Niğde’deki Sanat Eserlerinin İlköğretim 2. Kademe Matematik Dersinde Kullanılması ............................................................ 457 Hülya Yıldırım Ekinci, Ela Ayşe Köksal, Sibel Öztürk, Gülcan Utku

Sınıf Öğretmeni Adaylarının “Yamuk” Kavramındaki Bilgi Düzeyleri ve Kavram Yanılgılarının İncelenmesi ............................................................................................................ 458 Osman Birgin, Kemal Özkan

7. Sınıf Öğrencilerinin Aynı Düzlemdeki Üç Doğrunun Oluşturduğu Açılar İle İlgili Hata ve Kavram Yanılgısı Türleri ................................................................................................. 459 Safiye Yılmaz, Ferhad H. Nasibov

7. Sınıf Öğrencilerinin Dönüşüm Geometrisi Konusunda Hazır Bulunuşluk Düzeyleri ............... 460 Özal Çetin, Mustafa Doğan

8. Sınıf Öğrencilerinin Dönüşüm Geometrisi Anlama Düzeyleri ve İki Boyutlu Geometride Uzamsal Görselleştirme Yetenekleri Arasındaki İlişki ............................................. 461 Hanife İnce, Aytaç Kurtuluş

Cabri Ortamında Öğrencilerin Temel Şekil Çizme Stratejilerinin İncelenmesi ............................ 462 İlyas Yavuz, İbrahim Kepceoğlu

Matematik Öğretmen Adaylarının Geometrik Yer Problemlerinin Çözüm Sürecinde Karşılaştıkları Güçlükler ve Bilgisayar Destekli Çözüm Önerileri ................................................ 463 Kübra Açıkgül, Recep Aslaner

İlköğretim Matematik Öğretmenlerinin Geribildirim Kavramına İlişkin İnanışları ...................... 464 Davut Köğce, Adnan Baki

İlköğretim Matematik Öğretmen Adaylarının Matematik Tarihinin Matematik Eğitiminde Kullanımına Yönelik Tutum ve İnanışlarının Karşılaştırılması: “Matematik Tarihi” Dersinin Rolü ................................................................................................................................ 465 Mustafa Alpaslan

Matematik Tarihi Etkinlikleriyle Matematik Derslerinin İlişkilendirilmesi ................................. 466 Ahmet Şükrü Özdemir, Sevda Göktepe

Matematik Öğretiminde Matematik Tarihinin Yeri: Türk, Portekiz, İspanyol ve Fransız Matematik Öğretmenlerinin Görüşleri .......................................................................................... 467 vesife Hatısaru, Ayhan Kürşat Erbaş

xxxvi

Etnomatematik Felsefesi Temelli CKCM Modeli Kullanılarak Hazırlanan Bir Tasarım: Bir Dersten Yansıyanlar ............................................................................................................... 468 Nadide Yılmaz

11. Sınıf Öğrencilerinin Çokgenlerle İlgili Muhakeme Süreçlerinde Ürettikleri Temsiller Arasında Kurdukları Etkileşimler ................................................................................. 469 Fadime Ulusoy, Ziya Argün

Öğrencilerin Uzamsal Yeteneklerine Göre Üç Boyutlu Geometri Problemlerinin Çözümlerinin İncelenmesi ............................................................................................................ 470 Gökhan Karaaslan, K. Gizem Karaaslan, Ali Delice

Ulusal Merkezi Sınavlarda Uzamsal Yeteneğin Kullanımını İçeren Matematik Sorularının İncelenmesi ................................................................................................................................... 471 Candaş Uygan, Melih Turğut

Öğretmen Adaylarının Geometrik Düşünme Düzeyleri İle Öğrenme Stilleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi .................................................................................................. 472 Sevcan Akay, Aytaç Kurtuluş

Sekizinci Sınıf Öğrencilerinin Sıklık Tablosu Okuma ve Yorumlama Becerilerinin İncelenmesi ................................................................................................................................... 473 Yunus Kaynar, Erdoğan Halat

İlköğretim 8. Sınıf Permütasyon ve Olasılık Konularının Kavranmasına İlişkin Öğretmen Görüşleri ...................................................................................................................... 474 Tayfun Tutak, Ebru Kükey, Şeyda Zengin Zühal Gün

8. Sınıf Öğrencilerinin Merkezi Eğilim ve Yayılım Ölçüleri Konusundaki Anlamalarının Solo Taksonomisine Göre İncelenmesi ................................................................................................. 475 Bülent Güven, Elif Özlem Ardıç, Bahar Yılmaz, Enes Demir

Matematik Eğitiminde Proje Tabanlı Öğrenme Ürünleri ve Öğretmen Görüşleri ........................ 476 İbrahim Budak, Ayfer Budak, Yusuf Erkuş, Bülent Kaygın, Ali Gökmen

Öğretmenlerin Öğrencilerin İyi Birer Problem Çözücü Olmaları İçin Derslerinde Yaptıkları Uygulamalara İlişkin Değerlendirmeleri ...................................................................................... 477 Ali Bozkurt, Erhan Bingölbali, Yılmaz Sağlam, Servet Demir

Aşamalı Matematik Problemlerini Genellemeler Yaparak ve Yapılan Genellemelerin Sınırlılıkların Farkında Olarak Çözmek ........................................................................................ 478 Renan Sezer, Özhan Çelebi

İlköğretim Öğrencilerinin Voleybol Problemi Üzerine Model Oluşturma Süreçleri .................... 479 Sinem Kant, Ali Eraslan

Matematiksel Problem Çözme ve Özdüzenleyici Öğrenme .......................................................... 480 Fatma Kayan Fadlelmula

Matematik Öğretmen Adaylarının Bilgisayar Destekli Eğitime Yönelik Tutumlarının İncelenmesi ................................................................................................................................... 481 Betül Küçük, Şükrü Cansız, Demet Deniz, Tevfik İşleyen

İlköğretim İkinci Kademe Öğrencilerinin Bir Matematik Yardım Forumu Hakkındaki Görüşleri ve Kullanım Şekilleri .................................................................................................... 482 Abdulkadir Erdoğan

xxxvii

Web Üzerinden Sunulan Eğitsel Matematik Oyunlarının Kesirler ve Ondalık Sayılara İlişkin Öğrenci Başarısına Etkisi .................................................................................................. 483 Melike Tural Sönmez, Perihan Dinç Artut

İlköğretim Öğrencilerinin Sıradışı Problem Çözme Stratejilerini Kullanma Düzeyleri Arasındaki İlişki ........................................................................................................................... 484 Yeliz Yazgan, Bahar Kırmızı, Ozan Gavaz

Bir Sayının İrrasyonel Olduğunu Göstermeye Yönelik Matematik Öğretmeni Adaylarının Benimsedikleri İspat Yöntemleri .................................................................................................. 485 Zeynep Bayrakdar, Levent Akgün, Yasin Soylu

İspat Yapma ve İspatta Somut Modelden Yararlanma Üzerine Sınıf Öğretmeni Adaylarının Görüşleri ....................................................................................................................................... 486 Bekir Kürşat Doruk, Yasemin Kıymaz, Tuğba Horzum

İlköğretim Matematik Öğretmen Adaylarının İspatın Öğrenmeye Katkısı İle İlgili Görüşleri ve İspat Düzeyleri ......................................................................................................................... 487 Davut Köğce

İlköğretim Matematik Öğretmenlerinin Geribildirimin veriliş Tarzı ve Zamanlaması İle İlgili İnanışları ....................................................................................................................................... 488 Davut Köğce, Adnan Baki

İlköğretim Matematik Öğretmen Adaylarının Kesirlerde Bölme İşlemine Yönelik Alternatif Bir Çözüm Yolu Hakkındaki Bilgileri .......................................................................................... 489 Deniz Eroğlu, Mine Işıksal, Çiğdem Haser

İlköğretim Matematik Öğretmen Adaylarının Akademik Bilgi Okuryazarlıklarının Öğretmenlik Bilgilerine Etkisi ...................................................................................................... 490 İbrahim Budak

Matematik Öğretmenlerinin Matematik Öğretimine Yönelik İnançları İle Matematik Dersi Öğretim Programına Yönelik Görüşlerinin İncelenmesi ..................................................... 491 Kenan Konur

İlköğretim Matematik Öğretmeni Adaylarının Materyal Kullanımına Yönelik Öz Yeterlilik İnançları ve Görüşleri ................................................................................................... 492 Ali Gökmen, Ayfer Budak, Erhan Ertekin

Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik İnançları: Cinsiyet Perspektifi ................................ 493 Yüksel Dede, Fatih Karakuş

İlköğretim Öğrencilerinin Matematik ve Matematikçi Algılarının İncelenmesi ........................... 494 vesife Hatısaru, Bülent Çetinkaya

Sınıf Öğretmen Adaylarının İşlemsel Fizik ve Kimya Problemlerinde Matematik Bilgisi Kullanımlarının İncelenmesi ......................................................................................................... 495 Zeliha Özsoy-Güneş, F. Gülay Kırbaşlar, Yasemin Derelioğlu

İlköğretim İkinci Kademe Öğrencilerinin “Matematik Problemi” Kavramına Yönelik Metaforları .................................................................................................................................... 496 Buket Turhan, Melis Yeşilpınar

Ortaöğretim Matematik Öğretmenlerinin Sahip Oldukları Matematik ve Matematik Eğitimi Değerlerinin Bazı Demografik Değişkenler Açısından İncelenmesi ............................................ 497 Okan Demir, Naciye Somuncu Demir, Soner Durmuş

xxxviii

Matematik Öğretmenlerinin Portfolyo Değerlendirme Sürecine İlişkin Görüşleri ....................... 498 Ayten Pınar Bal

İlköğretim İkinci Kademe Öğrencilerinin Sahip Olduğu Matematiksel Güç İle Matematik Özyeterlik Algısı Arasındaki İlişki ............................................................................................... 499 Serap Çalışkan, Aytaç Kurtuluş

Türkiye, Singapur ve Uluslararası Bakalorya Diploma Programı’nın Matematik Ders Kitaplarında İkinci Dereceden Denklemler ve Fonksiyonlar Konusunun Karşılaştırmalı Bir Analizi ..................................................................................................................................... 500 Reyhan Sağlam, Cengiz Alacacı

Matematik Eğitiminde Endüstri Meslek Liselerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri ....... 501 vesife Hatısaru, Ayhan Kürşat Erbaş

Lise Matematik Derslerinde Gerçek Hayat Bağlantılarının Kullanımı Konusunda Uzman Görüşleri ....................................................................................................................................... 502 Gökhan Karakoç, Cengiz Alacacı

Purdue Modeline Dayalı Matematik Etkinliği İle Öğretimin Üstün Yetenekli ve Normal Öğrencilerin Başarılarına Etkisinin Demografik Değişkenler Bakımından İncelenmesi .............. 503 Esra Altıntaş, Ahmet Ş. Özdemir

Prizma Kavramı Öğretiminde Öğretmen ve Öğrenci Arasında Kullanılan Matematiksel Dil ...... 504 Zeynep Çakmak, Fatih Baş, Mehmet Bekdemi, Meryem Özturan Sağırlı

Matematik Öğretiminde Bilgisayar Destekli Eğitsel Oyunların Kavramsal Öğrenmeye Etkisi ......................................................................................................................... 505 Selçuk Fırat, Ramazan Gürbüz

Teknoloji Destekli Matematik Dersine Etkinlik Hazırlama, Sınıf Yönetimi ve Öğrenci Çalışmaları Açısından Uygulamalı Bir Bakış ................................................................. 506 Zeliha Dur, Emel Özdemir Erdoğan

Toplama-Çıkarma İşlemleri İle Kümelerle Yapılan Bileşim-Fark İşlemlerini Andıran Görsel Kullanımı ............................................................................................................ 507 Ömer Faruk Çetin, Arif Dane, M. Faysak Akın

Görsel Matematik Okuryazarlığı Özyeterlik Algısı Görsel Matematik Başarısının Anlamlı Bir Yordayıcısı Mı? ........................................................................................................ 508 Murat Duran, Mehmet Bekdemir

İlköğretim 7.Sınıf Öğrencilerinin Özdüzenleme Stratejileri ve Motivasyonel İnançları İle Matematiğe Yönelik Tutumları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi ........................................... 510 Recai Akkaya

Modelleme Etkinliği Sürecine Düşünme Yapılarının Etkisi; Kaset Problemi .............................. 511 Halil İbrahim Taşova, Ali Delice

Ortaöğretim Öğrencilerinin (10. Sınıf) Temel Psikolojik İhtiyaçlarının Karşılanmışlık Düzeyleri, Motivasyon ve Matematik Kaygısı Arasındaki İlişkilerin Belirlenmesi ....................................... 512 Malik Durmaz, Recai Akkuş

xxxix

Öğretmen Yetiştirme

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Hipotez Kurma İle Değişkenleri Belirleme ve Kontrol Etme Becerilerinin İncelenmesi ....................................................................................... 515 Bülent Aydoğdu

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Pedagojik Alan Bilgisi Bağlamında Strateji-Yöntem-Teknik ve Ölçme-Değerlendirme Bilgilerinin İncelenmesi ................................ 516 Ahmet Taşdere, Tuncay Özsevgeç

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Değerlendirme Tercihlerinin Belirlenmesi ............................ 517 Aylin Güner Kahraman, Mustafa Aydoğdu

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Fen ve Teknoloji Temelli Sosyal Konularda Karar verme Becerilerinin İncelenmesi ............................................................................................................. 518 Özlem Afacan, Hasret Nuhoğlu

Eğitim Bilimlerinde Araştırma Yöntemleri Dersinin Etkililiği ..................................................... 519 Aysun Yeşilyurt, Ramazan Dikici

Biyoloji Öğretmenlerinin Öğrenci Başarısından Sorumluluk Algılarına Cinsiyet ve Kıdem Değişkenlerinin Etkisinin Değerlendirilmesi ................................................................................ 520 Gülay Ekici

Fen ve Teknoloji Öğretmenlerine Yönelik Biyoteknoloji Tutum Ölçeği Geliştirme Çalışması ... 521 Evrim Öcal, Sibel Kahraman

Kelime İlişkilendirme Testi Aracılığıyla Öğretmen Adaylarının Bilimin Doğasına İlişkin Bilişsel Yapılarının İncelenmesi......................................................................................... 522 Ahmet Taşdere, Tuncay Özsevgeç, Lütfullah Türkmen

Biyoloji Öğretmen Adaylarının Ölçme ve Değerlendirme Öz Yeterliliklerinin Belirlenmesine Yönelik Bir Ölçek Hazırlama Çalışması .............................................................. 523 Funda İlhan, Hikmet Katırcıoğlu

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Işık Konusundaki Kavram Yanılgıları ................................... 525 Salih Değirmenci, Ahmet Bacanak, Orhan Karamustafaoğlu

Biyoloji Öğretmeni Adaylarının Biyolojide Başarılı Olma Motivasyonunu Yordayan Değişkenlerin İncelenmesi ............................................................................................................ 526 Miraç Yılmaz

İki Kolonlu Yazılardaki Yansıtmaların Değerlendirilmesine Yönelik Rubrik Geliştirilmesi ve Yansıtmaların Değerlendirilmesi .................................................................................................. 527 Canan Cengiz, Alipaşa Ayas

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Laboratuvarda Yaşanan Kazaların Nedenlerine Yönelik Görüşleri ......................................................................................................................... 528 Cemil Aydoğdu, İlker Taşkın Şırahane

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Teknoloji Destekli Bilimsel İletişimi Kullanma Düzeylerinin Belirlenmesi: Pilot Çalışma verileri .............................................................................................. 529 Muammer Çalık, Zeynel Küçük, Hüseyin Artun, Burçin Turan

xl

Öğretmen Adaylarının Kimlik İşlevlerinin ve Eğitim İnançlarının İncelenmesi .......................... 530 Canan Koçak, F. Merve Ulusoy, Ayşem Seda Önen

Ay-Güneş Tutulması Konusunun Öğretiminde Model Kullanımının Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Akademik Başarılarına Etkisinin İncelenmesi .......................................................... 531 İlda Düşkün, İbrahim Ünal

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Problem Çözme Becerilerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi .................................................................................................................. 532 Sevda Üstündağ, Şenol Beşoluk

Bilim ve Sanat Merkezi Öğrencilerin Plastik ve Plastik Atıkların Geri Dönüşümü ve Çevreye Etkileri Konusunda Tutumlarının İncelenmesi (Batı Karadeniz Bölgesi Örneklemi) ................... 533 Fatma Bakar, Bahattin Aydınlı

Öğrencilerin Argümantasyon Uygulamarı ve Öğretmen Pedagojisi Hakkındaki Algıları ve Tutumları ................................................................................................................................. 534 Ayşe Begüm Porikli, Murat Günel

Fen ve Teknoloji Öğretmenlerinin Biyoteknoloji Uygulamalarına Yönelik Tutumlarının Belirlenmesi .................................................................................................................................. 535 Evrim Öcal, Sibel Kahraman

Öğretmen Adaylarının Mesleki Yeterlik Duygusu: K.Maraş İli Örneği ....................................... 536 Kadir Bilen, Orhan Ercan, Mehmet Tekerek, Mahmut Sağır

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Eğitim Araştırmalarına Karşı Tutumları ve Öz Yeterliklerinin İncelenmesi ........................................................................................................... 537 Nail İlhan, Hülya Kutu, Zeynel Abidin Yılmaz

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Sosyo-Bilimsel Konular Hakkındaki Bilimsel Tartışmalarının Epistemik İnançları Açısından İncelenmesi ........................................................ 538 Erdinç İşbilir, Hamide Ertepınar, Jale Çakıroğlu

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Öğrenme Nesnelerine İlişkin Öz-Yeterlik Algılarındaki Değişim ........................................................................................................................................ 539 Aygün Kılıç, Selçuk Aydemir, Didem Karakaya, Osman Nafiz Kaya

Kaynaştırma Öğrencilerinin Derslerine Giren Öğretmenlerin Kaynaştırma Eğitimindeki Yeterlikleri .............................................................................................................. 540 Tayfun Tutak, Zühal Gün, Selim Kılıçarslan, Yunus Güder

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Yapılandırmacı Yaklaşımı Uygulamaya Yönelik Öz Yeterlik İnanç Düzeylerinin Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma .......................................... 541 Sibel Demir, Fatma Önen, Fatma Şahin

Günlük Yazma Etkinliklerinin Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Fen Öğretimiyle İlgili Öz-Yeterlik İnançlarına Etkisi ............................................................................................. 542 Emine Hatun Diken, Nejla Yürük

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Meslek Tercih Nedenleri ....................................................... 543 Murat Bursal, Serkan Buldur

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Bilgi Kavramına İlişkin Sahip Oldukları Metaforlar ............. 544 Çiğdem Aldan Karademir, Esra Uçak, Hüseyin Bağ

xli

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Model ve Modelleme İle İlgili Bilgilerinin İncelenmesi ........ 545 Gonca Harman

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Fizik Laboratuar Araç-Gereçlerini Tanıma Düzeylerinin Belirlenmesi ............................................................................................................ 546 Salih Uzun, Ahmet Taşdere, Günay Paliç

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Epistemolojik İnançları İle Fen Eğitimi Alanındaki Yeniliklere Ulaşmaları ve Kullanmaları Durumlarının İncelenmesi ............................................. 547 Zeynel Abidin Yılmaz, Nail İlhan, Hülya Kutu

Bağlam Temelli Eğitimin Olası Geleceği ..................................................................................... 548 M. Şahin Bülbül, Kelly Matthews

Fen Bilgisi Öğretmenlerinin Sınıf İçi Uygulamalarının Kullandıkları Öğretim Yöntem ve Teknikler Açısından Değerlendirilmesi ................................................................................... 549 Seher Akyüz, Sema Dursun, Esme Hacıeminoğlu

“İnsan ve Çevre” Ünitesinin Öğretiminde Fen ve Teknoloji Öğretmenlerinin Karşılaştıkları Zorluklar ve Çözüm Önerileri ............................................................................... 550 Tuncay Özsevgeç, Hüseyin Artun

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi İmajları ........................... 551 Sedef Canbazoğlu Bilici, Havva Yamak, Nusret Kavak

Diyalojik ve Otoriter Öğretmenlerin Öğretmen- Öğrenci Rollerine Dair Beklenti ve İnançları ................................................................................................................................... 552 Aysun Akış, Yılmaz Sağlam

Fen Bilgisi Öğretmeni Adaylarının Üstbiliş Düzeylerinin Belirlenmesi: Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Örneği .................................................................. 553 Cengiz Tüysüz, İbrahim Bilgin, Bilal Yıldırım, Ozan Emre Demirel

Biyoloji Öğretmen Adaylarının Öğretim Becerilerinin Geliştirilmesinde Mikro Öğretim Tekniğinin Etkilerinin Video Dizi Analizi İle İncelenmesi ............................................ 554 Özgür Özcan, Cem Gerçek

İki Farklı Öğretmen Eğitim Programının Bazı Değişkenler Açısından Karşılaştırılması ............. 555 Betül Karaduman, Sedat Uçar

Ortaöğretim Öğrencilerinin Biyolojik Çeşitliliğe Yönelik Bilgi ve Tutumları ............................. 556 Nafiye Zeynep Çelikkol, Haluk Soran

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Fen ve Teknoloji Okuryazarlığına İlişkin Öz Yeterlik Algıları İle Fene Yönelik Tutumları Arasındaki İlişki .............................................. 558 A. Seda Saracaloğlu, Nilgün Yenice, Barış Özden

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Eğitim Araştırmalarını Takip Etme Durumlarının Öz Yeterlik İnançları Açısından İncelenmesi ..................................................................................... 559 Hülya Kutu, Nail İlhan, Zeynel Abidin Yılmaz

Fen ve Teknoloji Öğretmeni Özel Alan Yeterlikleri: Milli Eğitim Bakanlığı’nın Belirlediği Performans Göstergelerine İlişkin Fen ve Teknoloji Öğretmenlerinin Algıları ............................ 560 Özlem Aydın Şengüleç, Cem Büyükekşi,S Soner Yavuz,Ali Azar

xlii

Fen ve Teknoloji Öğretmenlerinin “Web Tabanlı Performans Değerlendirme Programı” Hakkındaki Görüşleri ................................................................................................................... 561 Salih Çepni, Ahmet Bacanak, Miraç Aydın, Mustafa Ürey, Hasan Bakırcı

Fen ve Teknoloji Öğretmenlerinin Eleştirel Düşünme Becerisine Yönelik Görüşleri .................. 562 Tuncay Özsevgeç, Ebru Altun

Bilim Tarihi Dersinin Öğretmen Adaylarının Bilim-Teknoloji-Toplum İlişkisi Hakkındaki Görüşleri Üzerine Etkisi ............................................................................................................... 563 Ebru Öztürk Akar, Doğan Doğan

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Bilimin Doğasına İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi ............... 564 Özlem Aydın Şengüleç, Cem Büyükekşi, Funda Eraslan, Soner Yavuz, Ali Azar

Fen ve Teknoloji Öğretmeni Adaylarının Sorgulamaya Dayalı Özyeterliliklerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi .............................................................................................. 565 Tufan İnaltekin, Hakan Akçay

Fen ve Teknoloji Öğretmenlerinin Ölçme - Değerlendirmeye İlişkin Yeterlilik Algıları ve Görüşleri (Adıyaman İli Örneği) .................................................................................................. 566 Gülden Akdağ, Servet Ekmekçi

Eleştirel Düşünme Becerisi ve Öğretmen Değerlendirme Yöntemleri ......................................... 567 Demet Gürbüz, Yılmaz Sağlam

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Bilimin Doğasına İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi ............... 568 Özlem Aydın Şengüleç, Cem Büyükekşi, Funda Eraslan, Soner Yavuz, Ali Azar

İlköğretim Bölümü Yüksek Lisans Öğrencilerinin Fen ve Teknoloji Öğretiminde Yaratıcı Drama Yönteminin Uygulanılmasına İlişkin Görüşleri (Hacettepe Üniversitesi Örneği) ............. 569 Hale Kaba, Pınar Özdemir Şimşek

Fen ve Teknoloji Öğretmeni Adaylarının Yaratıcılık Kavramına ve Yaratıcı Düşünmeye İlişkin Görüşleri ............................................................................................................................ 570 Didem İnel, Hilal Küçük, Lütfullah Türkmen

Biyoloji Öğretmen Adaylarının Çevre Sorunları İle İlgili Görüşleri ve Bu Görüşlerin Geliştirilmesi ................................................................................................................................ 571 Oya Ağlarcı, Filiz Kabapınar

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Fen ve Teknoloji Okuryazarlığı Hakkındaki Düşünceleri ..... 572 Ayşegül Tarkın, Nagihan Tanık, Oktay Bektaş, Sibel Saraçoğlu

Farklı Alanlarda Öğrenim Gören Öğretmen Adaylarının Bilime Yönelik Düşünüşleri ................ 573 Ebru Öztürk Akar

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Fen-Teknoloji-Topluma (Ftt) Yönelik Görüşleri ................... 574 Emel Dikmentepe, Zeha Yakar

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Bilimin Doğası Hakkındaki Görüşleri ve Bilimin Doğasına İlişkin Üstbilişsel Yetenekleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi .................................. 575 Gamze Çetinkaya, Dilek Karışan

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Kavram Yanılgılarını Gidermede Tahmin Et - Gözle - Açıkla Stratejisinin Etkisi: Asit – Baz Örneği .............................................................................. 576 Hakan Özdemir, Sacit Köse, Kadir Bilen

xliii

Fen ve Teknoloji Öğretmenlerine Yönelik Laboratuvar Uygulamaları Projesi ............................ 577 Naim Uzun, Didem Kılıç, Özgül Keleş, Necdet Sağlam

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Biyoteknoloji Konusundaki Bilgi Düzeyleri .......................... 578 Zeynep Yüce, Necati Yalçın

Bağlamsal Aksiyonlar Sonucunda Anlamın Sosyal Bağlamda Ortaya Çıkması ........................... 579 Yılmaz Sağlam

Fen ve Teknoloji Öğretim Programının Laboratuar Kullanma Becerisi Kazandırmada Yeterliliği Hakkında Öğretmen Görüşleri...................................................................................... 580 Tuğba Akyıldız, Pınar Özdemir Şimşek, Cemil Aydoğdu

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Sistem Hastalıklarına İlişkin Görüşleri ........................ 581 Ümmühan Ormancı, Simge Akpullukçu, Yasemin Günay

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Fen ve Teknoloji Laboratuarı Uygulamalarına Yönelik Görüşleri ......................................................................................................................... 582 Emrullah Şerenli, Yasemin Hacıoğlu, Feride Çelik, Volkan Hasan Kaya

Doğrudan-Yansıtıcı Bilim Öğretiminin Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Bilimin Doğasıyla İlgili Görüşlerine Etkisi ............................................................................................... 583 Mehmet Küçük, Arzu Küçük

Bilimin Doğası ve Bilim Tarihi Dersinin 3. Sınıf Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Bilimin Doğasına İlişkin Görüşlerine Etkisi .............................................................................................. 584 Özlem Aydın Şengüleç, Cem Büyükekşi, Soner Yavuz, Ali Azar

İlköğretim Bölümü Öğretmen Adaylarının Kamu Personel Seçme Sınavında Başarısızlık Nedenleri ...................................................................................................................................... 585 Betül Timur, Fatma Kaya, Duygu Aday, Fatma Uysal

Fen ve Teknoloji 1. Sınıf Öğretmen Adaylarına Laboratuvar Düzenleme ve Kullanma Bilgi ve Becerinin Yaratıcı Drama Uygulamalarıyla Kazandırılması Üzerine Bir Çalışma ....................... 586 Süleyman Seren, Cemil Aydoğdu, Pınar Özdemir Şimşek

Fen Öğretmeni Mi? Bilim Öğretmeni Mi? Hangisi Sınıf Öğretmen Adaylarında Bilime ve Bilim İnsanına Yakın Simgeler Canlandırıyor? ....................................................................... 587 Esra Yardımcı, Gülşen Leblebicioğlu

Fen ve Teknojoji Dersine İlişkin Piaget’in Soyut İşlemler Döneminde Kazanılması Beklenen Becerilerinin Gerçekleşme Durumlarının İncelenmesi ................................................................. 588 Murat Demirbaş, Nurcan Ertuğrul

Ders Planının Etkililiğinin Lesson Study İle Geliştirilmesi: Bir Aksiyon Araştırması ................. 589 İsmail Erkan, Enes Demir

İlköğretim Fen ve Teknoloji Öğretmenlerinin Yazmaya Dair Algıları ve Sınıf Ortamında Öğrenme Amaçlı Yazma Aktivitelerini Uygulama Düzeyleri ...................................................... 590 Bilge Biber, Murat Günel

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Laboratuarlarda Etkili Öğrenme’ye İlişkin Görüşleri ............ 591 A. Nesibe Köklükaya, Eda Demirhan

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Bilimsel Bilginin Değişebilir Olmasına Yönelik Görüşlerinin Sorgulayıcı Öğretime Dayalı Laboratuar Dersinde İncelenmesi ................................................... 592 Sinan Özgelen, Özgül Yılmaz-Tüzün

xliv

Fen Öğretmen Adaylarının Laboratuvar Uygulamaları Dersi Deney Raporlarının İncelenmesi ... 593 Dilek Karışan, Özgül Yılmaz-Tüzün

Fen Bilgisi ve Matematik Öğretmen Adaylarının Fen ve Laboratuara Yönelik Tutumlarının Belirlenmesi ............................................................................................................ 594 Ezgi Güven, Elvan İnce Aka, Mustafa Aydoğdu

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Kariyer Planları İle Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutumları ve Fen Öğretimi Öz Yeterlik Algıları Arasındaki İlişki ............................................... 595 Gamze Sert

Genel Kimya Laboratuvarında Uygulanan Farklı Öğretim Yöntemlerinin Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Tutumlarına ve Başarılarına Etkisi Orhan Ercan, Kadir Bilen.............. 597 Orhan Ercan, Kadir Bilen

Biyoloji Öğretmen Adaylarının Bilimsel Süreç Beceri Düzeyleri ve Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi .................................................................................................................. 598 Sevilay Erkol, İlker Uğulu

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Fen-Teknoloji-Toplum (Ftt) Hakkındaki Görüşleri ............... 599 Mustafa Uğraş1, Erol Cil

Fen Bilgisi Öğretmen Adayları Gözüyle Öğretim Elemanlarının Genel Profili ........................... 600 Damla Uygur, Zehra Tuğçe Özgel, Pınar Fettahlıoğlu

Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programındaki Yapılandırmacı Anlayışa Dayalı Bazı Öğelerin Öğretmenler Tarafından Algılanma Düzeyinin Belirlenmesi ........................................................ 601 M. Ertaç Atila, Mustafa Sözbilir, M. Diyaddin Yaşar, Fatih Yazıcı

Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programındaki Yapılandırmacı Anlayışa Dayalı Bazı Öğelerin Öğretmenler Tarafından Uygulanabilme Düzeyinin Belirlenmesi ................................................ 602 M. Ertaç Atila, Mustafa Sözbilir, M. Diyaddin Yaşar, Fatih Yazıcı

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Teknoloji ve Teknolojik Ürün Konusuna Yönelik Bilgi Düzeylerinin İncelenmesi .................................................................................................... 604 Nermin Büşra Çağlayan, Ayşegül Bilecik, Ezgi Güven

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Fotosentez ve Solunum Konusunda Sahip Oldukları Alternatif Kavramlar ..................................................................................................................... 605 Gökhan Kumlu, Nejla Yürük, Gülfem Dilek Yurttaş

Fen Bilimleri Alanı Öğretmenlerinin Öğretimde Bilim Tarihini Kullanma Amaçları .................. 606 Serhat İrez, Çiçek Dilek Bakanay, Hayati Şeker, Burcu Güney, Ajda Kahveci, Serhad Sadi Barutçuoğlu

Farklı Programlarda Öğrenim Gören Öğretmen Adaylarının Gökcisimleri Arasında Kurdukları İlişkiler ve Anlama Düzeyleri .................................................................................... 607 Ümmügülsüm İyibil, Ayşegül Sağlam Arslan

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Asit- Baz Kavramlarıyla İlgili Yanılgılarının Tespiti ............ 608 Fatma Nur Demircioğlu, Seher Özdemir, Haluk Özmen, Tuba Cındıl, Mehmet Fatih Yıldız

Fen Öğretiminde Öğretmenlerin Materyal ve Teknoloji Kullanımına Yönelik Tutumlarının İncelenmesi ................................................................................................................................... 609 Orhan Karamustafaoğlu, Recep Çakır, Fatma Gül Topuz

xlv

Eğitim Fakültelerindeki Araştırma Görevlilerinin Bilimsel Modeller Hakkındaki Anlayışlarının İncelenmesi ............................................................................................................ 610 Ayşe Yenilmez Türkoğlu, Yurdagül Boğar

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Gelecekteki Fen Laboratuarlarına İlişkin Çizimleri ............... 611 Eda Demirhan, A. Nesibe Köklükaya

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Deneysel Süreç Becerilerini Kullanabilme Düzeyleri: Basit Elektrik Devresi Örneği ..................................................................................... 612 Mualla Bolat, Cumhur Türk, Selami Kalkan

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Elektronik Portfolyoya İlişkin Görüşlerindeki Değişim ................................................................................................................ 613 Didem Karakaya, Selçuk Aydemir, Aygün Kılıç, Mine Zorlu, Zehra Kaya, Osman Nafiz Kaya

Farklı Disiplinlerdeki Öğretmen Adaylarının Öğretmen ve Öğrenci Kavramlarına İlişkin Metaforik Algıları ......................................................................................................................... 614 Serap Küçüker, Özlem Taşdelen, Gözdegül Arık Karamık

Biyoloji Öğretmen Adaylarının Çoklu Zekâ Alanları İle Çevreye Yönelik Tutumları Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi ......................................................................................... 615 Özlem Taşdelen, Osman Çimen

İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının “Dna” İle İlgili Algılarının Metafor Yoluyla Belirlenmesi .................................................................................................................................. 616 Yasemin Hacıoğlu, Esra Bozkurt, Nurhan Öztürk, Gülay Ekici

Bilimsel Epistemolojik İnançlar: İlköğretim Matematik İle Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Farkı .......................................................................................................................... 617 Özlem Aydın Şengüleç, Cem Büyükekşi, Murat Genç, Soner Yavuz, Ali Azar

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Bilimsel Epistemolojik İnançlarının İncelenmesi .................. 618 Özlem Aydın Şengüleç, Cem Büyükekşi, Soner Yavuz, Ali Azar

Fen ve Teknoloji Öğretmeninin Sıvılarda Basınç Ünitesi İçin Kullandığı Öğretim Yöntemlerinin İncelenmesi ........................................................................................................... 619 Dilek Karışan, Behiye Ubuz, Ayşe Şenay

Fen Bilgisi Öğretmenliği Öğrencilerinin Fen ve Teknoloji Dersine İlişkin Bilimsel Süreç Beceri Kazanımlarını Gerçekleştirme Durumları ............................................................... 620 Gülşah Tanrıverdi, Murat Demirbaş

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Genetik Klonlamaya İlişkin Bilimsel ve Sosyobilimsel Argüman Kalitelerinin Alan Bilgisi Yönünden İncelenmesi ................................. 621 Ali Yiğit Kutluca, Yılmaz Soysal, Pınar Seda Çetin, Nihal Doğan

Fen ve Teknoloji Öğretmenlerinin Kimyasal Tepkimeler Konusundaki Pedagojik Alan Bilgileri ................................................................................................................................ 622 Murat Özel, Alev Doğan

xlvi

Atölye Çalışması

Fizik Eğitiminde Yaratıcı Drama Yönteminin Kullanılmasına Yönelik Uygulamalı Atölye Çalışması .......................................................................................................................... 625 Tuğba Çopur, Esin Şahin

Eğitim Semineri

Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme Uygulama Örnekleri ve Yansımaları ........................... 627 Yesrip Akbay, Mustafa Demir, Fatma Gündoğan, Recai Akkuş, Esra Kabataş Memiş

Meta-Analiz Nedir? Nasıl Yapılır? Fen ve Matematik Eğitimine Ne Tür Katkılar Sağlayabilir? .................................................................................................................... 629 Ulaş Üstün, Ali Eryılmaz

Fen Öğretmenleri ve Sosyobilimsel Konuların Öğretimi

Öğretmen Adaylarının Sosyobilimsel Bir Konunun Öğretimi İle İlgili Öz Yeterlilikleri ve Seçecekleri Öğretim Metotları ...................................................................................................... 635 Ahmet Kılınç, Davut Soysal, Büşra İşeri, Nagihan Tanık, Hatice Seymen, Arzu Sönmez, Barış Eroğlu, Tezcan Kartal, Ümit Demiral, Kasım Yıldırım, Dilber Polat, Mutlu Pınar, Demirci Güler, Özlem Afacan, Özkan Görgülü

Fen ve Biyoloji Öğretmenleri Sosyobilimsel Konulara ve Bu Konuların Öğretimine Nasıl Yaklaşıyor? Pratikler, Faydalar, Sorunlar ve Öneriler Üzerine Nitel Bir Çalışma ........................ 636 Dilber Polat, Ahmet Kılınç, Özkan Görgülü, Tezcan Kartal, Ümit Demiral, Özlem Afacan, Mutlu Pınar Demirci Güler, Büşra İşeri, Davut Soysal, Arzu Sönmez, Nagihan Tanık

Sosyobilimsel Tartışmalarda Öğretmen Olarak Hangi Pozisyonu Seçmek İstersin? Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Düşünceleri .............................................................................. 637 Mutlu Pınar Demirci Güler, Özlem Afacan, Ahmet Kılınç, Ümit Demiral, Dilber Polat, Tezcan Kartal, Barış Eroğlu, Nagihan Tanık, Arzu Sönmez

Öğretmen Adayları, Öz Yeterlilik ve Sosyobilimsel Bir Konu Olarak Gdo’lu Besinler ............... 639 Arzu Sönmez, Ahmet Kılınç

Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Nükleer Enerjinin Risk ve Faydaları Hakkındaki Düşünceleri ve Bu Konuda Yapacakları Öğretim Hakkında Bazı Öngörüler ............................... 640 Büşra İşeri, Ahmet Kılınç

Öğretmen Değişiminin Öğrenci Gelişimine Etkisi: Her Yönüyle Boylamsal Araştırma Projesi Bulguları

Boylamsal Araştırma Projesi: Hizmetiçi Eğitim ve Sınıfiçi Uygulamalarının, Öğretmen Pedagojisine, Öğrenci Akademik Başarısına, Düşünme Becerilerine Etkisinin Araştırılması ................................................................................................................................. 643 Murat Günel, Kutlu Tanrıverdi

Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme Yaklaşımının Öğrenci Akademik Başarısına ve Kritik Düşünme Becerisine Etkisi ........................................................................................................... 644 Recai Akkuş, İsmet Kurt

xlvii

Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme Yaklaşımına Dayalı Öğrenme Sürecinin Öğrencilerin Yazma Becerileri Üzerine Etkisi .................................................................................................. 645 Melike Özer Keskin, Esra Kabataş Memiş, Volkan Aşcı

Öğretmenlerin Mesleki Gelişimlerindeki Değişime Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme Yaklaşımı Uygulamalarının Etkisi................................................................................................. 646 Nilay Keskin Samancı, Funda Yeşildağ, Hasançebi

Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme Projesi Kapsamında Uygulanan Hizmetiçi Eğitim Faaliyetlerine İlşkin Öğretmen Görüşleri ..................................................................................... 647 Sevgi Kıngır, Mehmet Demirbağ

Ortaöğretim Öğretmeni Yetiştirme Programları, Ortaöğretim Fizik Programı Uygulaması ve Fizik 11 Ders Kitabına Yönelik Değerlendirmeler

Ortaöğretim Fizik 11 Ders Kitabının Öğretmen Adayları Raporlarıyla Değerlendirilmesi .......... 651 Nevzat Kavcar

Fizik Öğretmen Adaylarının Ortaöğretim 11. Sınıf Fizik Ders Kitabına İlişkin Görüşleri ........... 653 Nevzat Kavcar, Gözde Çınar, İpek Dönmez Serap Kaya Şengören

Fizik Öğretmenlerinin 11. Sınıf Fizik Kitabına İlişkin Görüşleri: İzmir İli Örneği ...................... 655 Serap Kaya Şengören, İpek Dönmez, Gözde Çınar, Nevzat Kavcar

2007 Ortaöğretim Fizik Öğretim Programının İlk Dört Yıllık Uygulamasına Yönelik Bir Çalışma ..................................................................................................................... 657 Kürşat Koyuncu, Yusuf Can Odabaşı, Özge Kata Nevzat Kavcar

Ortaöğretim Alan Öğretmenliği (3,5+1,5 İle 4+1,5) Kesintili ve Beş Yıllık Kesintisiz Öğretim Programlarının Fizik Öğretmen Adayı Görüşleriyle Değerlendirilmesi ....................................... 659 Nevzat Kavcar Yusuf Can Odabaşı, Özge Kata

Türkiye’de Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim: Nereden Başlanmalı?

Farklı Kültürlerde Çevre Bilincinin Durumu ve Ekosentrik, Anroposentrik ve Çevreye Karşı İtici Tutumlar ....................................................................................................................... 664 Sinan Erten

Çevreye Yönelik Sorumlu Davranış Geliştirmede Formal ve İnformal Öğrenme Ortamlarının Rolü.......................................................................................................................... 665 Mehmet Erdoğan

Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim: Örnek Uygulamalar ve Ölçekler ........................................ 666 Naim Uzun

Kuramdan Uygulamaya Sürdürülebilir Yaşam İçin Eğitim ........................................................... 667 Oğuz Özdemir

Davranış Değişimi İçin Ske Mi Yoksa Eğitim İçin Ske Mi? ......................................................... 670 Ahmet Kılınç

xlviii

Profıles: Bilim Yoluyla Sorgulamaya Dayalı Öğrenme ve Eğitim Üzerine Mesleki Yansıma Odaklı Bir Program

Profıles: Bilim Yoluyla Sorgulamaya Dayalı Öğrenme ve Eğitim Üzerine Mesleki Yansıma Odaklı Bir Program ....................................................................................................................... 672 Bülent Çavaş, Yasemin Özdem, Pınar Çavaş, Teoman Kesercioğlu

Deneysel Bir Etkinliği Nasıl Tasarlarım

Fen ve Fizik Sınıflarında Gökkuşağı Oluşturmak ......................................................................... 677 Hakan Işık, Kemal Yürümezoğlu

Klasik Gitar Yardımıyla Rezonans Kavramının Öğretimi ............................................................ 678 M. Kaan Kasar, Kemal Yürümezoğlu

Galileo Prensiplerinin Akustik Gösterimi ..................................................................................... 679 Erdem Çetiner, Merve Şahin, Pelin Ertekin, Ayşe Oğuz-Ünver

T Borusu: Basınç Hacim ve Yüzey Alanı İlişkisinin Tek Bir Materyalde Gösterimi .................... 680 Gözde Karatepe, Hülya Şen, Fulya Öztürk, Hasan Zühtü Okulu, Ayşe Oğuz-Ünver

Oobleck Bilim: Katı Mı? Sıvı Mı? ................................................................................................ 681 Burcu Kılıç, Nurettin Çardak, Sertaç Arabacıoğlu, Ayşe Oğuz-Ünver

Panel

Eğitim Fakültelerinde Toplam Kalite Yönetimine Geçilerek Öğretmen Adaylarının Performans Düzeylerinin Yükseltilmesi .......................................................................................................... 685 Hüseyin Alkan

Öğretmen Eğitimi Hizmet Öncesinde Öğretmenlik Meslek Derslerinin Uygulamalarının Değerlendirilmesi ......................................................................................................................... 686 Ali Rıza Akdeniz

Matematik Öğretiminin Planlanmasında Referanslar .................................................................... 687 Murat Altun

Öğretim Üyeleri ve Öğretmen Adayları Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki Yeni Yaklaşımlara (Tablet, Akıllı Tahta, Vb.) Ne Kadar Hazır? Bu Konuda Neler Yapılmalı? ................................. 688 Salih Çepni

Meb’in Öğretmen Yetiştirme Politikaları ve Sürdürülebilir İstihdam, İhtiyaç Dengesi................. 689 Yaşar Ugürol

Tartışma Grupları

Öğretirken Öğrenen Öğretmenler: Profesyonel Değişim ve Gelişim ............................................ 691 Murat Günel, Funda Yeşildağ Hasançebi Nilay Keskin Samancı, Mustafa Demir, Selçuk Özgür, Fatma Gündoğan, Yesrip Akbay Nurten Mutlu Pehlivan

Öğrenme Amaçlı Yazma Uygulamaları ve Fen Sınıflarında Uygulama Örnekleri ....................... 692 Rabia Kullapçı, Zeynep Akça, Faruk Aşık, Alper Tanrıöver, Mehmet Demirbağ, Recai Akkuş, Sevgi Kıngır

xlix

Probleme Dayalı Öğrenmede Tamamlayıcı Ölçme ve Değerlendirme Yöntemlerinin Kullanımı .............................................................................................................. 693 Cemal Tosun, Yavuz Taşkesenligil

Niğde ve Çevresinde Yazının Gelişimi Ela Ayşe Köksal, Yaşar Koç, Fatma Şola, Selma Yozkoyunu, Fatih Memiş .............................................................................................................. 695

Fen Eğitiminde Multivoting (Çoklu Oylama) Uygulaması Dilber Polat, Volkan Hasan Kaya ....................................................................................................................... 696

Yuvarlak Masa

Farklılıklar İçin Fen Eğitimi: Çok Uluslu Bir Fen Eğitimi ve Bilimin Doğası Anketinin Geliştirilmesi ................................................................................................................................ 700 Huseyin Bağ, Ayşe Savran Gencer

Poster Sunumlar

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Fen Branşlarına Karşı Tutumlarının İncelenmesi .................. 703 Sibel Açışlı, Ali Kolomuç

Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme Raporlarının 7. Sınıf Elektrik Konusundaki Kazanımlarla İlişkisinin İncelenmesi ............................................................................................ 704 Sebahattin Bircan, Murat Taş, Yurdagül Boğar, Kutlu Tanrıverdi

Fen ve Teknoloji Öğretmenliği Öğrencilerinin Manyetizma Konusunda Sahip Oldukları Ön Bilgi ve Kavram Yanılgılarının Belirlenmesi ......................................................................... 705 Orçun Bozkurt, Yusuf Ay, Erkan Arı

Fen Laboratuvarları İçin Bir Ders Tasarım Modeli ...................................................................... 706 Nuri Balta

Eğitsel Oyunlarla Asit ve Baz Konularına Yönelik Ölçme-Değerlendirme Materyali Hazırlama: Kimya Sarmalı ........................................................................................................... 707 Ayla Çetin-Dindar, Nurdane Aydemir, Zübeyde Demet Kırbulut, Yezdan Boz, Pınar Yılmaz, Mehmet Çakmak

Animasyon-Simülasyon Uygulanan Fizik Laboratuvarındaki Öğrencilerin Özyeterliliğinin İncelenmesi ................................................................................................................................... 708 Dündar Yener, Fatih Aydın, Niğmet Köklü

İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Teknoloji Entegrasyonlu Sınıf Ortamı Tasarımları .................................................................................................................................... 709 Sebahattin Kartal, Kübra Elif Bağrıyanık

Fen ve Teknoloji Dersinde Öğretim Teknolojilerinin Kullanımı ve İlgili Faktörlerin İncelenmesi ................................................................................................................................... 710 Yakup Doğan, Mehmet Yılmaz

İlköğretim 8.Sınıf Öğrencilerinin Negatif Sayıların Kuvvetini Alma Konusundaki Kavram Yanılgıları ....................................................................................................................... 711 Nesrin Özsoy, Nesrin Eroğlu

Laboratuar Ortamında Araştırılabilen Soru Oluşturma ................................................................. 712 Deniz Sarıbaş, Yasemin Özdem, Hamide Ertepınar

l

Öğrenci Gözünden Araştırma Sorgulama Tabanlı Argümantasyon Uygulamaları ve Akademik Başarılarındaki Değişim .............................................................................................. 713 Gönül Alaca Kösek, Mehmet Demirbağ, Canan Erteği, Sevgi Kıngır

Öğretmen Adaylarının Bakış Açısıyla Fen Bilgisi Lisans Programının Yeterliliği ...................... 714 Nurhan Öztürk, Halil Turgut, Serhat Ercan, Dilek Aktaş, Akdes Ayşe Omaç

İlköğretim Öğrencilerinin Bilim İnsanı İmajları ........................................................................... 715 Hasan Bağ, Mehmet Küçük

Fen ve Teknoloji Dersi Performans Değerlendirmelerine Farklı Bir Bakış: Deney Raporları....... 716 Mustafa Demir, H. Selçuk Sümbül, Mehmet Demirbağ, Sevgi Kıngır

Öğrenme Amaçlı Yazma Örneği: Van’a Mektuplar ..................................................................... 717 Fatma Gündoğan, Rabia Kullapçı, Mehmet Hulki Başak, Ayşe Begüm Porikli, Selma Koç, Recai Akkuş

İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinin Fen ve Teknoloji Dersi Fizik Konularındaki Akademik Başarıları İle Matematik Tutumu Arasındaki İlişki (Giresun İli Örneği) .................... 718 Halil İbrahim Alıcı, Aykut Emre Bozdoğan, Ümit Şengül, Gülşen Alıcı

İlköğretim 6. Sınıf Öğrencilerinin “Kütle, Ağırlık ve Yerçekimi” Kavramları İle İlgili Kavramsal Öğrenmelerinin İncelenmesi ....................................................................................... 719 Abdullah Demir, Aytekin Çökelez

Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme Yaklaşımı Uygulamalarında Küçük ve Büyük Grup Tartışmalarının Öğretmen ve Öğrenci Gözünden Değerlendirilmesi ............................................ 720 Mehmet Hasançebi, Faruk Aşık, Funda Yeşildağ Hasançebi, Melike Özer Keskin

Üniversite Öğrencilerinin Bilim Adamı Algıları .......................................................................... 721 Kadir Bilen, Murat Özel, M. Suat Bal

Okul Öncesi Eğitiminde Fen Etkinliği Açısından Okul Öncesi Çocuklarına Deprem Bilincinin Kazandırılması Üzerine Bir Çalışma ........................................................................... 722 Osman Ayyürek , Şahin İdin

8. Sınıf Fen ve Teknoloji Öğretim Programı ve Ders Kitabındaki Bilimsel Süreç Becerilerinden “Gözlem” Becerisinin Tespit Edilmesi ................................................................. 723 Fatma Turan

Basit Malzemelerle Yapılan Fen Aktivitelerinin Öğrencilerin Başarılarına, Fene Yönelik Tutumlarına ve Kalıcılığa Etkisi ................................................................................................... 724 Payidar Başkurt, Mahmut Selvi

İlköğretim 7. Sınıflara Yönelik Geometri Sketchpad İle Çember/Dairede Açı ve Yay Ölçümü ...................................................................................................................... 725 Sibel Deniz, Emel Özdemir Erdoğan

Bilimsel Öyküleme Yönteminin Öğrencilerin Akademik Başarısına Etkisi 7. Sınıf Yaşamımızdaki Elektrik Örneklemi ............................................................................................. 726 Hilal Coşkun, İ. Afşin Karipper

İlköğretim Birinci Kademe Öğrencilerinin Bilgi ve Algılarını Belirleyen Faktörlerin Belirlenmesi Üzerine Nitel Bir Araştırma: Domuz Gribi Örneği ................................................. 727 Kaan Batı, İlke Çalışkan

li

Çevre Sorunlarının Çözümünde Bilinçlendirme Faaliyetlerinin Önemi ....................................... 728 Abdullah Karataş

Üniversite Öğreniminin Öğretmen Adaylarının Eleştirel Düşünme Eğilimleri Üzerindeki Etkisi .......................................................................................................................... 729 Serap Çalışkan, Özgür Özcan

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Öğretmenlik Mesleğine İlişkin Tutumlarının Belirlenmesi ... 730 Gökçe Yüksel, Didem Sığan

“Maddenin Halleri” Ünitesinin Grafik Düzenleyiciler Açısından Analizi ve Ünitenin Öğretimine Yönelik Grafik Düzenleyici Örneklerinin Hazırlanması ............................................ 731 Canan Nakiboğlu, Ayşe Zeynep Şen

Kimya Öğretmen ve Öğretmen Adaylarının Argümantasyona Dayalı Dersler Sırasında Karşılaştıkları Sorunlar ve Çözüm Önerileri ................................................................................. 732 Hasene Esra Yıldırır, Canan Nakiboğlu

Fizik Öğretmen Adaylarının Radyasyon Farkındalığı .................................................................. 733 Aslıhan Kartal Taşoğlu, Mustafa Bakaç, Zehra Selin Usta

Fizik Öğretmenlerinin Radyasyon Algısı ..................................................................................... 734 Mustafa Bakaç, Aslıhan Kartal Taşoğlu, Gözde Çınar, İpek Dönmez

Sera Etkisi Kavram Yanılgıları Hakkında Yapılmış Çalışmaların ve Öğretim Programlarının Değerlendirilmesi ......................................................................................................................... 735 Hasan Gürbüz, Behçet Oral, Mürşet Çakmak, Mustafa Derman

Çevre ve Müfredat Entegrasyonu: Canlılar ve Hayat Ünitesinde Deniz Kestaneleri Etkinliği ..................................................................................................................... 736 Selçuk Özgür, Kutlu Tanrıverdi, Murat Günel, Ayşe Begüm Porikli

Fen Bilgisi Öğretmenliği, Kimya ve Biyoloji Bölümü Adayların Çevreye Karşı Tutumları Hakkında Bilgi Seviyelerinin Değerlendirilmesi .......................................................................... 737 Engin Akyol, Emine Dipçi

Fizik Öğretmenleri Profili ............................................................................................................. 738 İlkay Abazaoğlu, Yılmaz Yıldızhan

Fen ve Teknoloji Öğretiminde Probleme Dayalı Öğrenme Yönteminin Bilimsel Süreç Becerilerine ve Akademik Başarılarına Etkisi .............................................................................. 739 Hatice Büyükdokumacı, Hüseyin Bağ

Etkili Hizmetiçi Eğitimlere Dair Öğretmen Görüşleri .................................................................. 740 Ayşe Ocak, Orhan Aşcı, Ahmet Erayazlar, Kutlu Tanrıverdi , Ayşe Begüm Porikli

Afetin Tanımı ve Kapsamı............................................................................................................. 741 Ayşe Oğuz Ünver, Fulya Öztürk

Kavramsal Değişimi Sağlamada Bir Yöntem: Kavram Çarkı Diyagramları ................................. 742 Gülten Şendur, Coşkun Kazancı, Mehmet Bulut Kelebek

Fen ve Teknoloji Öğretmenlerinin Derste Kullandıkları Öğretim Yöntem ve Tekniklerinin İncelenmesi.................................................................................................................................... 743 Betül Timur, Nagihan İmer

lii

Çevre Eğitimi Araştırmalarında Kullanılan Anahtar Kelimelerin Analizi .................................... 744 Esra Güven, Mustafa Hamalosmanoğlu, Zehra Kaplan, Serdar Varinlioğlu

Fen Bilgisi Öğretiminde Periyodik Tabloda Köşe Kapmaca Oyunun Etkililiği ............................ 745 Seher Bayat, Hülya Kılıçaslan, Şener Şentürk

Hands On Aktivitelerle Fen Eğitiminin Öğrencilerin Alkademik Başarılarına ve Fene Karşı Tutumlarına Etkisi ........................................................................................................................ 746 Hilal Coşkun, İ. Afşin Karipper

Sokratik Yöntemle Sıcaklık Kavramının Öğretilmesine Bir Örnek .............................................. 747 Münir Oktay

İlköğretim Öğretmen Adaylarının Fen Öğretiminde İşbirlikli Öğrenmeyi Kullanmaları İle İlgili İnançları ........................................................................................................................................ 748 Özgecan Taştan Kırık, Silvija Markıc

ÇAĞRILI

KONUŞMALARIN ÖZETLERİ

(Soyadı sırasına göre sıralanmıştır)

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çağrılı Konuşmacılar 2

BİREYSELLEŞTİREBİLDİKLERİMİZDEN MİSİNİZ?

Arif ALTUN

Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü

Bireyselleştirme veya bilgisayar bilimleri kavramı ile kişiselleştirme bilgisayar

ortamında sunulan içeriğin bireyin gereksinimlerinin analizi çerçevesinde belirlenerek, bireye özgü içeriğin hazırlanması, sunulması, uygun medyanın seçilmesi ve tasarımı ile tüm etkileşimin yönetilebilmesini kapsayan sistematik bir süreci ifade eder. Bu sürecin bireye özgü olabilmesi için de, düzenli bir veri izleme mekanizmasına, bilişsel ve bilişsel olmayan bireysel özelliklerin doğru belirlenmesine, bu özelliklerin sunulan içerikle etkileşiminde ortaya çıkan öğrenme çıktılarına ve özellikle de önbilgi ve konu alanına yönelik sistematik tanılama yapabilecek araçlara olan gereksinim aşikardır.

Araştırmacılar, öğretim ortamlarındaki öğrenme eksikliklerinin belirlenmesinde ve bireysel öğretim programları oluşturma yolunda, geçerli ve güvenilir ölçme araçlarından da yararlanılarak, disiplinler arası işbirlikleri oluşturmaktadır. Bu araçların geliştirilmesinde ve öğretim ortamları bağlamında işe koşulmasında bilgisayar ve öğretim teknolojileri bölümlerinin gerek disiplinler arası gerekse de disiplinler üstü yaklaşımla sundukları katkılar da önemli bir yer tutmaktadır. E-öğrenme ortamlarına yönelik geliştirilen teknolojik araçların öğretim süreçlerine kaynaştırılmasında bizlere verilenlerle değil, teknolojiyi kendi gereksinimlerimize doğru biçimlendirebilmek için bu kapsamda daha fazla bilgi birikimine ve bu bilgi birikimini uygulamaya dönüştürecek arabirimlere gereksinim duyulmaktadır. Bu girişimleri de, mevcut kağıt-kalem üzerindeki materyallerin bilgisayar ortamına dönüşütürülmesi olarak değil, bilgisayarların biliş sistemimize etki ettiği de düşünülerek, kendine özgü metodolojisinin olması gerektiğini de dikkate alarak değerlendirmemizde yarar vardır.

Bu sunuda, bireyselleştirme süreci kapsamında, yukarıda özetlenmeye çalışılan gereksinimlere çözüm üretebilmek için araştırmalar yapmak üzere disiplinlerüstü bir çalışma grubu olarak Hacettepe Üniversitesi bünyesinde oluşturulan ontolab çalışma grubu ve bu grubun bilişsel süreçler ve öğretim programlarındaki bilişsel becerilerin ontolojik temsillerine ilişkin çalışmalarına yer verilerek, bireyselleştirmenin süreç olarak bileşenleri, zorlukları ve yapılması gerekenler katılımcılarla paylaşılacaktır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çağrılı Konuşmacılar 3

EĞİTİM FAKÜLTELERİ AKREDİTASYON SÜRECİNE NASIL HAZIRLANMALI? DURUM ANALİZİ VE

ÖNERİLER

Alipaşa AYAS

Bilkent Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Öğretmen Yetiştirme Bölümü

Akreditasyon, gelişmiş ülkelerde ve bir çok sektörde sağlanan veya sunulan program, ürün ve hizmetlerin sistematik bir yaklaşımla güvence altına alınması olarak tanımlanmaktadır. Öğretmen eğitiminde akreditasyon ise ‘her çocuk iyi bir öğretmenden eğitim alma hakkına sahiptir’ prensibini uygulamaya geçirebilmek için kullanılmaktadır. Okul sisteminin fonksiyonel çalışmasını sağlamada ve okul çıktılarının toplumun geleceğini olumlu yönde şekillendirmesinde öğretmen eğitiminin kalitesinin ve öğretmenlerin önemli bir etkisi olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Bu nedenle gelişmiş ülkeler öğretmen eğitiminde akreditasyona büyük önem vermekte ve akredite olmamış kurumlardan mezun olanları öğretmenlik mesleğine atamamaktadır. Avrupa Birliği katılım öncesi uyum sürecinde ilerlemekte olan ülkemizin de diğer alanlarda olduğu gibi öğretmen eğitiminde de akreditasyon gündemin baş sıralarına yerleşmeye başlamıştır. Akreditasyon konusunda ülkemiz bütün sektörlerde geç kalmış durumdadır. Eğitim Fakülteleri bağlamında bakıldığında 1998’de başlayan akreditasyon konusundaki çalışmalar pilot çalışmaların ötesine geçememiş ve ne yazık ki son on yılda kayda değer bir ilerleme sağlanamamıştır. Bu nedenle konunun yeniden ele alınması, tartışılması ve ülkemize uygun bir akreditasyon sisteminin geliştirilmesi gerekmektedir.

Bir bütün olarak bakıldığında herhangi bir akreditasyon sistemi standartlar kümesinin oluşturulmasıyla başlar, akredite olmayı planlayan kurumun öz değerlendirme raporunu hazırlamasıyla ilerler, akreditasyon yapmaya yetkili kurumun planladığı ve istekte bulunan kuruma yapılan dış ziyaretle devam eder, ziyarete katılıp program(lar)ı inceleyen ekibin standartlar bağlamında ve öğrenme çıktıları açısından detaylı incelemesiyle veriler toplanır, bu veriler temelinde ekip başkanı öncülüğünde hazırlanan ziyaret raporuyla birinci aşaması sonlanan bir süreçtir. Bu sürecin devamında ise, hazırlanan ön rapor üzerinde Dekan’ın görüşleri alınır ve nihayet yetkili merciinin kararı alınması ve ilgili üniversiteye bildirmesiyle sonlanır.

Bu çağrılı konuşmada, akreditasyon süreci, bu süreçte yapılması gerekenlerin ortaya konulması, analiz edilmesi ve bazı öneriler sunulması amaçlanmıştır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çağrılı Konuşmacılar 4

YENİLENEN FEN PROGRAMLARINDA ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ANLAYIŞI: SORUNLAR VE

ÖNERİLER

Mehmet BAHAR

Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü

Son yıllarda Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de öğrenme ve öğretme konusundaki yaklaşımların değişimine paralel olarak öğretim programları radikal biçimde yenilenmiştir. Bu süreçte bilginin nesnelliğini kabul eden, öğretenin ve öğrenenin özel şartlarını -eksikliklerini, üstünlüklerini ve tercihlerini- önemsemeyen ve katı öğretim yöntemleriyle şekillenen öğretmen merkezli eğitim modellerine alternatif sunan yapılandırmacı yaklaşım önemli rol oynamıştır. Tabiî ki, öğrenme öğretme konusundaki yaklaşım, ölçme ve değerlendirmeyi doğrudan etkileşmiştir. Diagnostik, formatif ve summatif amaçlarla yapılan ölçme ve değerlendirme uygulamaları da 2004 yılından itibaren yenilen fen programlarında çoklu değerlendirme fırsatları, süreç ve ürün değerlendirme açısından vurgulanmıştır. Fakat son yıllarda yapılan lisansüstü çalışmalar, hizmet içi eğitim seminerlerinde, talim terbiye kurulu başkanlığına gelen geri bildirimler ve alan eğitimcisi öğretim elemanlarının görüşleri ölçme değerlendirmeye ilişkin olarak anlamlı bir ilerleme sağlansa da; i) süreç değerlendirme ilişkin olarak öğretmenlerin hem kavramsal hem de uygumla boyutunda sıkıntılarının devam ettiğini, ii) kaynak kitaplarda ürün ve özellikle sürece dönük tekniklerin doğru biçimde kullanılmadığını, iii) SBS ve LYS sınavlarında sadece çoktan seçmeli soruları kullanılmasının süreç değerlendirmeye yönelik uygulamaların benimsenmesine ket vurduğunu ortaya koymaktadır. Bu türden problemlerin azaltılması için öğretim programı paralelinde, öğretmen yeterliklerin arttırılmasına yönelik çalışmaların arttırılması, pratikte sonuçları görülebilir, fen ve matematik alanlarında ölçme ve değerlendirme odaklı lisansüstü çalışmaların sayıca artması, sumatif amaçlı yapılan sınavların içeriğinin değiştirilmesi gibi farklı uygulamalara ihtiyaç duyulmaktadır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çağrılı Konuşmacılar 5

ÖĞRETMENİN MATEMATİĞİ ÖĞRETME BİLGİSİ

Adnan BAKİ

Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Ne kadar iyi öğretim programınız ve alt yapınız olursa olsun öğretmenin niteliklerini yükseltmeden bir bütün olarak eğitimin kalitesini yükseltemezsiniz (Baki, 2008). Eğitime bağlı değişimlerde öğretmenler temel rol oynamaktadır (Fullan, 1993). Eğitim üzerine yapılan araştırmalarda öğretmenlerin yetersizliğinden bahsedilmektedir. Değişim öğretmene bağlı ise öğretmenlerin mesleki çalışmaları öne çıkmakta aynı zamanda öğretmen eğitiminin önemi gündeme gelmektedir (Kranier, 2011).

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) öğrenci merkezli bir yaklaşıma bağlı olarak geliştirdiği öğretim programlarını yürütecek öğretmenlerin özel alan yeterliklerini YÖK ile işbirliği içerisinde yeniden belirleyerek yayımlamıştır (MEB, 2008). Bu yeterlikler ana başlıklar altında şu şekilde toplanmıştır:

Kişisel ve mesleki yeterlilikleri Öğrenciyi tanıma Öğrenme ve öğretme süreci Öğrenmeyi ve gelişmeyi izleme ve değerlendirme Okul-aile ve toplum ilişkileri Program ve içerik bilgisi

Uluslar arası literatür incelendiği zaman birçok ülkenin öğretmenlerinin ve öğretmen adaylarının mesleki yeterliliklerini geliştirici arayışlar içerisinde olduğu görülmektedir. Öğretmenin sahip olması gereken bilgi üzerine yapılan çalışmalar Shulman ve arkadaşlarının yıllar önce yaptıkları çalışmalara dayanmaktadır (Shulman, 1986; Grossman, 1988; Magnusson ,1999) Günümüzde de öğretmen eğitimi çalışmalarında bu tür çalışmalar önemli yer tutmaktadır (Ann et al., 2004; Ball et al., 2008). Bu alanda çalışmalar yapan araştırmacılar öğretmenlik bilgisini farklı kategorilere ayırarak tanımlamaya çalışmışlardır. Örneğin Shulman (1986) öğretmenlik bilgisini aşağıdaki gibi boyutlandırmıştır:

Genel pedagoji bilgisi (general pedagogical knowledge ) Öğrenenle ilgili bilgi (knowledge of learners’ characteristics) Eğitimsel bağlam bilgisi (knowledge of educational context) Eğitimsel amaçlar ve değerler bilgisi (knowledge of educational purposes and

values) Alan bilgisi (Content knowledge) Müfredat bilgisi (Curriculum knowledge) Alan pedagojisi bilgisi (Pedagogical content knowledge)

Shulman’ın bu açıklamasında boyutlar arasındaki karşılıklı ilişki geri planda kalmakta sanki birbirinden bağımsız bilgiler gibi bir görüntü vermektedir. Ball ve arkadaşları (2008) öğretmenlik bilgisinin bu şekilde algılanması nınöğretmenin profesyonel gelişimini destekleyecek çalışmalara bütünlükçü bir bakış sağlamadığını, öğretmen eğitimcisi olarak resmin tümünü görmemize yardım etmediğini belirtmektedir. Alanı öğretme bilgisi, öğretmenin sahip olduğu alan bilgisinin öğrencinin anlayabileceği hale

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çağrılı Konuşmacılar 6

getirilmesi veya alan bilgisinin öğrencinin anlayacağı şekle dönüşümü olarak görülmektedir. Ann, Kulm ve Wu (2004) etkili bir öğretim için derin alan bilgisinin yalnız başına yeterli olmadığı bunun yanı sıra öğrencinin yanlış anlamalarını bilme, matematik öğrenmesinde öğrenciyi aktif kılma, öğrencinin matematiksel fikirlerini oluşturma, öğrencinin matematiksel düşünmesini arttırma gibi noktaları ön plana çıkarmışlardır.

Literatürde hem hizmet içi hem de hizmet öncesi süreçte öğretmenlerin alanı öğretme bilgilerinin geliştirilmesi ile ilgili mesleki gelişim modelleri adı altında çok yoğun çalışmalara şahit olmaktayız. Son yıllarda öğretmenlerin sınıf içi uygulamalarına farklı bir gözle bakmanın yolunu sağlayan kökeni Japonya olan lesson study modeli son yılların gözde mesleki gelişim modeli olarak öğretmen eğitimcilerinin dikkatini çekmektedir. Aslında çok yeni olmayan Lesson study modeli 1960 lı yıllardan bu tarafa alanı öğretme bilgisinin geliştirilmesi amacıyla hem hizmet içi hem de hizmet öncesi süreçte Japon okullarında uygulanmaktadır (Takahashi ve Yoshida, 2004). Lesson study çalışması öğretmenlerin bir araya gelerek öğrencinin öğrenmesini sağlayacak etkili bir dersi grupça planlanmasını, yürütülmesini ve değerlendirilmesini içerir ( Murata, 2011, Baki, Baki ve Arslan, 2011).

İngilizceden Türkçeye doğrudan “lesson study” olarak giren bu modeli “ders çalışma” veya “ dersin çalışılması” gibi sözcüklerle ifade etsek de bu sözcüklerin Türkçemizdeki yaygın anlamları lesson study modelinde yapılanları tam yansıtmamaktadır. Öğretmenlerin veya öğretmen adaylarının belli bir amaç etrafında bir araya gelerek grupça işbirliği içerisinde en etkili bir dersi tasarlamaları uygulamaları ve değerlendirmeleri eylemi dikkate alındığında bu modelin Türkçemizdeki karşılığı “ders imecesi” olmalıdır.

Bu modelde yürütülen derslerin öğrencinin öğrenmesiyle ilişkilendirilerek değerlendirilmesi çok önemlidir. Bu yaklaşım 2000’li yıllarda diğer ülkelerin özellikle de ABD'nin ilgisini çekmeye başlamış ve öğretmenlerin mesleki gelişimlerini desteklemek amacıyla uygulamaya konulmuştur (Lewis, Perry ve Murata.,2006). Ders imecesi modelinin popüler olması şans değildir. Onu mesleki gelişim modeli olarak uygulayan Japonya'nın, Güney Kore’nin ve Singapur’un TIMSS ve PISA sınavlarındaki başarıları dikkat çekicidir (Kranier,2011). Öğretmen eğitimcileri ve araştırmacılar ders imecesi çalışmalarının öğretmenlerin uygulamaları üzerinde olumlu etki yaptığını gördükçe öğretmen adaylarıyla birlikte matematik öğretimi dersleri kapsamında özellikle de okul ortamında yaptıkları uygulamalar çerçevesinde ders imecesi çalışmalarına yönelmişlerdir (Corcoran, 2008; Eliphane, 2011). Mesleki gelişimi odağına alan ders imecesi birbirini takip eden aşamaları içermektedir. Ders imecesi öğretmenlerin bir araya gelerek öğrencilerin öğrenmesini ve gelişimini sağlayacak amaçları belirlemesiyle başlar (Lewis, Perry ve Murata, 2006). Örneğin tasarlanacak olan dersinin amacı ‘öğrencilerin ilgisini matematik dersine nasıl çekebilirim’ gibi genel olmanın yanı sıra ‘eşit olmayan kesirlerin toplama işlemini öğrencilerin anlamsını nasıl kolaylaştırabilirim’ gibi daha derinlemesine ve özel olmalıdır.

Amaç belirlendikten sonra ders imecesi döngüsü başlar. Bu döngü dersin planlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi aşamalarından oluşur. Hizmet içi süreçte bakanlığın öğretmenlerin zümre çalışmalarını yeni bir bakışla düzenleyerek ders imecesi çalışmaları yoluyla öğretmenlerin mesleki gelişimleri sağlanabilir. Hizmet öncesi süreçte ise öğretmenlik uygulaması derslerinde öğretim elemanları öğretmen adayları ile okullarda birlikte çalışarak ders imecesi döngülerini gerçekleştirerek öğretmen adaylarının alanı öğretme bilgilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çağrılı Konuşmacılar 7

İLKÖĞRETİM MATEMATİK EĞİTİMİNDE MATEMATİKSEL DÜŞÜNME

Ahmet KAÇAR

Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

İlköğretim Bölümü

Matematik eğitiminin önemli öğrenme çıktılarından biri öğrencilere matematiksel düşünme becerisini kazandırmaktır. Matematiksel düşünme matematiksel bilginin inşa edilmesinin temelini oluşturmaktadır.

Bu konuşmada ilköğretim matematik eğitiminde matematiksel düşünmenin geliştirilmesi; problem çözmeyi güçlendirme, öğrencilere bu süreçte rehberlik etme, fikirler ve uygulamalar arasında bağlantı kurma, yansıtmayı cesaretlendirme, öğrencilere güven oluşturma ve kendileri anlamalarına- inanmalarına yardımcı olma, öğrencilerin matematiksel yargıyı öğrenmelerine yardımcı olma, öğrencinin gelişimini kontrol etme gibi öğrenme davranışları dikkate alınarak incelenmiştir.

Çocuklar problem çözme aktiviteleriyle bilgiyi toplayıp, düzenleyip, tercüme edip, uygulayıp değerlendirdikçe, yeni yollar keşfederler ve hafızalarını geliştirirler. Bu bilgiyi genelleyip, sentezleyip, ilişkileri anlamlandırdıkça bilgilerini özümserler ve güçlendirirler. Tahminde bulunup sonuçları test ettikçe sadece teorileri doğrulamayı ve ret etmeyi öğrenmekle kalmazlar ispatlama ve sorgulama alışkanlıklarını ve araştırma yeteneklerini de geliştirirler. Matematiksel düşünme zihnin bir alışkanlığıdır ve bütün alışkanlıklar gibi değişik alanlarda sürekli kullanımlarla geliştirilmelidir (NCTM, 2000).

Matematiksel düşünme; tahmin etme, genelleme, varsayımda bulunup test etme, soyutlama, muhakeme etme ve ispatlama ile yeni bir bilgi ya da kavrama ulaşma çabasıdır. “matematiksel düşünme”,matematiksel bakış açısının gelişmesidir. Matematiksel düşünme özele indirgeme ve genelleme, tahmin etme ve ikna etme süreçlerinin arasında gerçekleşen bir olgudur (Mason, Burton, &Stacey, 2004). Matematiksel düşünme; matematikte mantıksal çıkarımları, problem çözmeye yardımcı düşünme yollarını, matematiksel sorulara ilişkin çalışmalar için düşünme yolları bileşenlerini uygun şekilde bir araya getirmeyi içerir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çağrılı Konuşmacılar 8

FARKLILAŞTIRILMIŞ ÖĞRETİM (DIFFERENTIATED INSTRUCTION)

Teoman KESERCİOĞLU

Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi

İlköğretim Bölümü

Son yıllarda yapılandırmacı yaklaşım gibi öğrenme konusunda yeni yaklaşımların benimsenmesiyle fen ve teknoloji derslerinin öğretim anlayışı ve amaçları da değişmeye başlamıştır. Yeni yaklaşımlara göre fen öğretiminde öğrencilerin aktif olarak üst düzey beceriler kazanması büyük önem taşımaktadır. Okula gelen öğrenciler farklı sosyal, kültürel ve fiziksel özelliklere sahiptir. Öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve beklentileri farklıdır. Farklı öğrenme stillerine sahiptirler. Klasik öğretiminde genellikle öğrencilerin benzerlikleri merkezde yer alır. Farklılaşmış öğretimin uygulandığı sınıflarda ortak noktalar bilinir ve geliştirilir. Öğrencilerin farklılıkları, öğretimin ana öğesi haline gelir.

Bu yöntem öğretmenlerin, sınıflarındaki farklı bilgi, beceri düzeyindeki öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına cevap verebilecek planlama yapmalarına imkan tanımaktadır.

Araştırma metninde farklılaştırılmış öğretimin neleri kapsayıp kapsamadığı tartışılacak, bu öğretimin etkin kullanımı için nelerin yapılması gerektiği belirtilecek, bu öğretime uygun tasarlanmış okul öncesi ve ilköğretim kademesindeki örnek fen etkinlikleri sunulacaktır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çağrılı Konuşmacılar 9

EĞİTİMDE TEKNOLOJİ ENTEGRASYONU?

M. Yaşar ÖZDEN

Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü

Teknolojik araç gereçleri öğrenme ortamlarına getirmekle bunların öğretim

kalitemizi artıracağı varsayımı konusunda çok sayıda yerli ve yabancı kaynaklarda çalışma bulmak mümkün. Bu çalışmalarda, sorunun bu yötemi kullanarak çözülemediği kaynak verilerek anlatılıyor, ama çözüm konusunda çok fazla birşey söylenmediği için sonuçta aynı çözüm kümleri kullanılarak farklı sonuç almak için uğraşıp duruyoruz (bunun mümkün olmadığı konusunda A. Einstein'in bir öz deyişi var!). Peki, bu durumda sorunu basitleştirip tekrar soracak "Öğretim Ortamlarında Teknoloji Entegrasyonu Nasıl Gerçekleştirilebilir", eğer derdimiz teknoloji kullanarak öğretim kalitesini artırmaksa öncelikle sıralama yapmadan bu amaç için nelerin gerekli olduğuna birlikte bakalım,

• Öğretmen/Öğrencilerin hazırbulunuşluk durumları • Donanım • Yazılım • Müfredat • Eğitim İçerikleri • Bilişim Eğitimi • Dersin İşlenişi

Bu tür ortamlarda öğretim etkinliği; öğrenmek isteyenler ve bunlara yardımcı olmaya çalışan, yol gösteren, rehberlik yapan vb. öğrenme yardımcılarının (Öğretmenlerimizin) katılımıyla gerçekleştirilecektir. Öğrenme, özellikle anlamlı öğrenme canlılara özgü bir yetenek olduğu ve sadece birey tarafından sosyal bir çevrede bireysel olarak anlam verilerek gerçekleştiği için öğrenme ortamındaki insan öğesinin bu duruma hazır olması çok büyük bir önem taşımaktadır (Law of the Minimun in Learning). Bu noktada vurgulamak istediğim, insan dışı bütün gereksinimler bir araya getirildiğinde öğrenme etkinliğinin kalitesi bu ortama en az hazır olan insan faktörü tarafından belirlenecektir. Örneğin, öğrenciler bu tür bir ortamda öğrenim almaya hazır fakat onların öğrenme etkinliklerine yardımcı olacaklar hazır değillerse, bu öğretim etkinliğinin kalitesi hazır olmayanın seviyesi kadar olabilecektir. Günümüz öğrencileri teknolojik ortamlarda yaşama hazır oldukları için (Sayısal Vatandaşlar) sorun hep dönüp dolaşıp günümüz öğrencilerine öğrenim yaşamlarında en büyük katkıyı verebilecek günümüz tabiriyle "Öğretmenlerimiz" olmaktadır. Peki, bugünkü yetiştirilme koşullarıyla öğretmenlerimizin günümüz öğrencilerine istedikleri katkıyı yapmaları olası mıdır? eğer cevabımız evetse sorun çözülmüş oluyor, bu durumda aynen devam edebiliriz. Fakat, yazının başında bunun böyle olmadığını söyleyerek başladığım için çözüm için ne yapabiliriz konusundaki görüşlerimi paylaşmaya devam edeceğim. Günümüzde, Öğretmen olmak için Eğitim Fakültelerinden mezun olan öğretmen adaylarının mezuniyet sonrası çalışacakları branşlarda kullanacakları Alan Bilgisi konusunda, Teknoloji konusunda aldıkları bilgiye nazaran daha fazla öğrenim gördüklerini söyleyebilmek zor değildir. Aynı varsayım öğretmen adaylarının Alan bilgilerini (AB) aktarmak için kullanacakları meslek bilgisi (Pedagojik Formasyon, PF) konusunda da geçerlidir. Fakat teknoloji yoğun ortamlarda

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çağrılı Konuşmacılar 10

öğretmen adaylarının bu araçları kullanarak alan bilgilerini meslek bilgilerini kullanarak aktarmalarına neden olabilecek bilgi birikimleri tartışma konusudur. Tam bu noktada karşımıza iki eksiklik çıkmaktadır, bunlardan birincisi Öğretmen adaylarının ihtiyacı olan Teknoloji Bilgisi ile bu bilgiyi ilgili oldukları alanda nasıl kullanabilecekleri bilgisi. bu durumda, beklentilerimizi buna göre şekillendirecek olursak öğretmen adaylarımıza Alan Bilgisi (AB), Meslek Bilgisi (MB) ile birlikte bir de Teknolojik Formasyon vermemiz gerekmektedir. Teknolojik Formasyonun ne olması gerektiği konusunda özetle; Teknolojik Alan Bilgisi, ile Teknolojik Alan Bilgisinin Öğrenimde Kullanılma Bilgisi gerekmektedir. Teknolojik Alan Bilgisi, teknolojinin kendisi/kullanımı (üretim dâhil) ile bu teknolojilerin ilgili alanda kullanımını kapsamaktadır. Bu bilgilerin ışığında baktığımızda öğretmen yetiştiren kurumların müfredatlarının bu çerçevede bir değişime uğraması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğer, öğretmenlerimizi bu çerçevede yetiştirebilirsek daha sonra Teknoloji Entegrasyonu niçin olmuyor diye çalışmalar yapma gereksinimimizde kendiliğinden ortadan kalkmış olacaktır. Bu çözüm kümesi eğitim fakültelerine yeni kayıt yaptıracak öğrenciler için bir çözüm getirse de şuan sistemin içerisinde yer alan öğretmenlerimizin bu tür öğrenme ortamlarında etkinliklerini sürdürmeleri için ne yapmalı sorusu? halen karşımızda cevapsız bir soru olarak durmaktadır. Bu sorunun cevabını ise Yaşam boyu Eğitim olanaklarının geliştirilip kullanılması şeklinde kısaca özetleyebiliriz.

SÖZLÜ SUNUM

ÖZETLERİ

BİLGİSAYAR VE ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ EĞİTİMİ

(Bildiriler sunum sırasına göre sıralanmıştır)

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 12

İLK VE ORTAÖĞRETİM OKULLARINDA ÇALIŞAN ÖĞRETMENLERİN BİLGİSAYAR TEKNOLOJİLERİ VE İNTERNET KULLANIM ALIŞKANLIKLARI VE EĞİTİM

ARACI OLARAK BİLGİSAYARA KARŞI TUTUMLARI

Ayşegül KINIK1 Zelha ALTINKAYA2 Hamide ERTEPINAR1

1 İstanbul Aydın Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü 2 İstanbul Aydın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

Bu araştırmanın amacı; İlk ve Ortaöğretim okullarında çalışan öğretmenlerin bilgisayar teknolojileri ve internet kullanım alışkanlıklarını saptamak ve eğitim aracı olarak kullandıkları bilgisayara karşı tutumlarını ortaya koymaktır. Çalışmada ortaya konulacak sonuçlar, 2013 yılı sonuna kadar tamamlanması amaçlanan FATİH projesine, öğretmenlerimizin ne kadar hazır olduğunda göstermiş olacaktır. Araştırmanın çalışma grubu, İstanbul ili, Maltepe, Üsküdar ve Beylikdüzü ilçelerinde bulunan resmi ilköğretim ve ortaöğretim okulunda görev yapan farklı branşlardaki öğretmenlerden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen, uzman görüşleri alındıktan sonra gerekli düzeltmeler yapılarak uygulanan kişisel bilgi, eğitim ortamında bilgisayar kullanımı, bilgisayar programları kullanımı, internet kullanımı ve bilgisayara karşı tutum bölümlerinden oluşan anket kullanılmıştır. Anketteki kişisel bilgiler ile ilgili bölüm toplam 13 madde, eğitim ortamında bilgisayar kullanımı ile ilgili bölüm toplam 25 madde, bilgisayar programları kullanımı ile ilgili bölüm toplam 17 madde, internet kullanımı ile ilgili bölüm toplam 6 madde, bilgisayara karşı tutum ile ilgili bölüm toplam 22 maddeden oluşmaktadır. Bölümler, kişisel bilgiler hariç likert tipi ölçek formatında hazırlanmıştır. Anket formunun uygulanmasıyla elde edilen veriler kodlanarak bilgisayara işlenmiş ve bazı istatistiksel tekniklerden yararlanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Öğretmenlerin Bilgisayar Kullanma Alışkanlıkları, Bilgisayara Karşı Tutum, Teknoloji Kullanımı, Öğretimde Bilgisayar Kullanımı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 13

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN VE VELİLERİN WEB

TABANLI PERFORMANS DEĞERLENDİRME PROGRAMI HAKKINDA GÖRÜŞLERİ

Salih ÇEPNİ1, Ahmet BACANAK2, Mustafa ÜREY3, Miraç AYDIN3,

Hasan BAKIRCI3

1Uludağ Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü/Bursa. 2Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Amasya.

3Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Söğütlü/Trabzon.

Yeni Fen ve Teknoloji programında yer alan alternatif ölçme ve değerlendirme yaklaşımı öğretmen-öğrenci ve veli işbirliğine dayanmaktadır. Bu durum; öğretmen, öğrenci ve özellikle velilerin ölçme ve değerlendirme sürecindeki görev ve sorumluluklarının farkında olmalarını ve uygulama düzeyine gelmelerini/getirilmelerini ve bu sürece aktif katılımlarını gerektirmektedir. Öğretmen-öğrenci-veli üçgeninde en az birinin sağlanamamasının, ölçme ve değerlendirmenin etkisiz kalmasına, dolayısıyla öğretimin başarısız olmasına neden olacağı açıktır. Bu bağlamda çalışmanın amacı; ilköğretim öğrencilerin ve velilerin "Web Tabanlı Performans Değerlendirme Programı" hakkında görüşlerini ortaya çıkarmaktır. Çalışmada survey yöntemi kullanılmıştır. Araştırma, Trabzon il merkezinde 2011-2012 eğitim öğretim dönemi güz döneminde 382 ilköğretim öğrenci ve 343 veli ile yürütülmüştür. Anket ile elde edilen veriler frekans ve yüzde olarak hesaplanmış ve tablolar halinde sunulmuştur. Araştırma sonucunda ilköğretim öğrencileri velileri hazırlanmış olan "Web Tabanlı Performans Değerlendirme Programı" hakkında olumlu görüşlerini bildirdikleri görülmüştür. Örneğin öğrenciler değerlendirme sürecine katımları onların alternatif ölçme ve değerlendirme yöntem ve yaklaşımlarına karşı olumlu tutum geliştirmelerine yardımcı olduğu sonucuna varılmıştır. Veliler ise; çocuğunun değerlendirme sürecine aktif olarak katılma olanağı sağlaması bu programın olumlu yönlerden birisi olduğunu belirtmişlerdir. Bunun yanında öğrenciler ve veliler Web Tabanlı Performans Değerlendirme Programının eksik yönlerini konusunda görüşleri bildirdikleri anlaşılmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlara bağlı olarak bir takım önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Web Tabanlı Program, Alternatif Ölçme ve Değerlendirme, İlköğretim Öğrencileri, Veliler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 14

FATİH PROJESİ ÖNCESİ BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ

ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLGİSAYAR ÖZ - YETERLİK ALGILARININ İNCELENMESİ

Mehmet TEKEREK1, Orhan ERCAN2, Kadir BİLEN2, Salih UDUM1,

Kemal SAMAN1

1 Kahramanmaraş Sütçüimam Universitesi, Eğitim Fakültesi, BÖTE Bölümü

2 Kahramanmaraş Sütçüimam Universitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Fatih Projesi kapsamında Bilişim Teknolojilerinin, öğrenme ortamlarında daha etkin

kullanımı amaçlanmaktadır. Ayrıca tüm okullarda teknolojik altyapı iyileştirmelerinin yapılması hedeflenmektedir. Söz konusu sürecin işletilebilmesi için Bilişim teknolojileri öğretmenleri kilit rol oynayacaktır. Bu nedenle, araştırmada Fatih projesini sürdürecek olan Bilişim teknolojileri öğretmenliği adaylarının bilgisayar öz yeterlik algıları tarama modeli kullanılarak incelenmiştir. Fatih Projesi kapsamında Bilişim Teknolojilerinin, öğrenme ortamlarında daha etkin kullanımı amaçlanmaktadır. Ayrıca tüm okullarda teknolojik altyapı iyileştirmelerinin yapılması hedeflenmektedir. Söz konusu sürecin işletilebilmesi için Bilişim teknolojileri öğretmenleri kilit rol oynayacaktır. Bu nedenle, araştırmada Fatih projesini sürdürecek olan Bilişim teknolojileri öğretmenliği adaylarının bilgisayar öz yeterlik algıları tarama modeli kullanılarak incelenmiştir. Çalışma grubunu iki farklı üniversitenin Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümünde (BÖTE) öğrenim gören 200 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada Akkoyunlu ve Orhan (2003) tarafından geliştirilen “Bilgisayar öz yeterlik ölçeği” kullanılarak, öğrencilerin bilgisayar öz yeterlik algıları ile cinsiyet, mezun olunan ortaöğretim türü, bölüm tercih sırası, devam edilen sınıf ve okuduğu üniversite değişkenleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırma sonunda, erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre, meslek lisesi mezunu öğrencilerin, genel lise mezunu öğrencilere göre, 3 ve 4. sınıfa devam eden öğrencilerin 1. sınıf öğrencilerine göre daha yüksek bilgisayar öz yeterlik algısına sahip olduğu görülmüştür. Bölüm tercih sırasının bilgisayar öz yeterlik algısını etkilemediği bulgularına ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: BÖTE Öğrencileri, Bilgisayar Öz Yeterliği, FATİH Projesi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 15

DİCLE ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYELERİNİN

UZAKTAN EĞİTİM KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Cemil İNAN

Dicle Üniversitesi, Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü

Bu çalışmada, Dicle Üniversitesinde görev yapmakta olan öğretim elemanlarının uzaktan eğitime ve kuruluş çalışmaları tamamlanarak faaliyete geçen DÜZEM (Dicle üniversitesi uzaktan eğitim merkezi) çalışmalarına ilişkin düşünceleri değerlendirildi. DUZEM’ın verimli ve etkin çalışması öncelikle uzaktan eğitim verecek öğretim üyelerinin konuya bakışı ve gerekli olan bilgi birikimine bağlıdır. Öğretim elemanlarının konuya bakışı ve ihtiyaç duyulan bilgi birikimine ne kadar sahip olduklarını belirlemek amacıyla bir anket hazırlanarak uygulanmıştır. Ankete her fakülte ve yüksek okulun bölümlerinden ikişer öğretim elemanı olmak üzere toplam 92 öğretim elemanı katılmıştır. Veriler SPSS 16,0 programında analiz edilerek değerlendirilmesinden; öğretim üyelerinin DUZEM’in gerekli olduğu ve çağın gereği olan bu kurumun geliştirilmesinde görev almak istediği ortaya çıkmıştır. Öğretim elemanlarının etkin olarak uzaktan eğitim çalışmalarına katılabilmeleri için uzaktan eğitim sistemlerinden ve işleyişinden haberdar edilmesi ve bu konuda hizmet içi eğitimler düzenlenmesini yararlı olacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Uzaktan Eğitim, Uzaktan Eğitim Merkezi, Web Tabanlı

Öğrenme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 16

21. YÜZYIL ÖĞRETMENLERİ İÇİN WEB 2.0 ARAÇLARI

Çağlar YILDIRIM1 Savaş PAMUK2 Rıdvan ELMAS3

1ODTÜ, Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü

2Akdeniz Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 3ODTÜ, Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Bu çalışmanın amacı web 2.0 araçlarının özelliklerini, etkilerini ve önemini belirlemek için konu ile ilgili, güncel ve önemli olarak nitelendirilebilecek literatürdeki araştırmaların incelenmesi ve sonuçlarının sentez edilmesidir. Bu bağlamda çalışma, önceki çalışmaların ışığında web 2.0 teknolojileri ile ilgili olarak öğretmenlere bir bakış açısı kazandırmayı ve buna ek olarak Web 2.0 araçlarının özelliklerini, etkilerini ve kullanım alanlarını belirlemeyi amaçlamaktadır. Çalışma kapsamında seçilen makalelerin analiz edilmesi sonucu 3 farklı kategori (Öğretmen, öğrenci ve sınıf ortamı) için belirlenen sonuçlar detaylı bir şekilde rapor edilmiştir ve Web 2.0 araçları 8 farklı sınıfta gruplandırılmıştır. 8 farklı grup için eğitsel amaçlara uygun internetten ulaşılabilecek ve eğitimde rahatlıkla kullanılabilecek program örnekleri verilmiştir. Bununla birlikte, web 2.0 teknolojilerini kullanmanın sosyal yapılandırmacılık kuramları tarafından nasıl desteklendiği ve eğitsel anlamda yararları tespit edilmiş ve tartışılmıştır. Sonuç olarak web 2.0 uygulamalarının faydalı yönleri (1) Öğretmen için web 2.0 araçlarını kullanmanın yararları, (2) Öğrenci için web 2.0 araçlarını kullanmanın yararları ve (3) Sınıf ortamı açısından Web 2.0 araçlarının yararları olarak sınıflandırılarak daha detaylı bir şekilde sunulmuştur. Ayrıca daha çok sosyal yapılandırmacı öğrenme kuramlarıyla desteklenen öğrenme kuramlarının Türk Eğitim Sistemi içinde öneminin çok büyük olduğu için bu teknolojilerden öğretmenlerimizin haberdar edilmesi gerektiği ve ders tasarımlarında belli ölçülerde web 2.0 araçlarını kullanmaları konusunda desteklenmeleri gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Eğitim ve Web 2.0, Web 2.0 araçları, Pedagoji 2.0, Web 3.0

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 17

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN ÇEVRİMİÇİ

ÖĞRENME TASARIMI BECERİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNE YÖNELİK HİZMET İÇİ EĞİTİM

PROJESİ: LD-SKILLS

Bülent ÇAVAŞ1 Yasemin ÖZDEM2

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Öğrenme tasarımı belirli bir öğrenme hedefi, hedef grup ve özel bir bağlamda ya da bilgi alanı için bir pedagojik model uygulaması olarak tanımlanır. Literatür öğrenme tasarımını pedagojik tasarım uygulamaları ve süreçlerinin daha iyi anlaşılması için destekleyici ve yönlendirici bir dizi etkinlik olarak ifade eder. Çevrimiçi öğrenme tasarımları öğretmenlerin yeni bakış açıları, pedagoji ve iş uygulamalarının desteklenmesi için teknolojinin etkin olduğu kullanım alanları sunar. Bu çalışma fen ve teknoloji öğretmenlerinin çevrimiçi öğrenme tasarımı becerilerinin geliştirilmesine yönelik bir hizmet içi eğitim çerçevesi sunmaktadır. Bu çerçeve için ilk önce öğretmenlerin öğrenim tasarımına ilişkin ihtiyaçları belirlenmiştir. Çalışma, öğretmenlerin çevrimiçi öğrenim tasarımları geliştirme ve kullanma öncesinde sahip olduğu bilgi ve becerileri öğrenme tasarım gereksinimleri anketi üzerinden sunmayı amaçlamaktadır. Ayrıca, çalışmada öğrenme tasarım gereksinimleri göz önünde bulundurularak fen ve teknoloji öğretmenleri için geliştirilen hizmet içi eğitim programının içerik ve niteliği hakkında öneriler sunulmaktadır. Bu çalışma LD-Skills isimli Comenius projesi kapsamında İzmir ilinde görev yapan 39 fen ve teknoloji öğretmeni ile gerçekleştirilmiştir. “Öğrenme tasarım gereksinimleri anketi” ile toplanan veriler öğretmenlerin fen derslerini planlanma alışkanlıklarını, fen derslerinizde sorgulamaya dayalı ve probleme dayalı öğretim yöntemlerini uygulamaya yönelik ihtiyaçlarını, projeye katılma konusundaki istek ve proje çalıştaylarındaki gereksinimleri ve öğrenme etkinlikleri için kullanılan dijital içerikler hakkındaki bilgisine yönelik sonuçlar ortaya koymaktadır. Anahtar Kelimeler: Öğrenme Tasarımı, Öğretmen Eğitimi, Hizmet-İçi Eğitim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 18

DİNAMİK BİR YAZILIMIN YAPILANDIRMACI

ÖĞRENME ORTAMINDA KULLANILMASI: MAKSİMUM VE MİNİMUM PROBLEMLERİ

Yılmaz ZENGİN1 Enver TATAR2

1Dicle Üniversitesi, Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü 2Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve

Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Teknolojide yaşanmakta olan sürekli ve hızlı bir değişim eğitim faaliyetlerini etkilemektedir. Eğitimin her alanını etkileyen bu değişim matematik öğretiminde yeni öğrenme ortamlarının oluşmasını sağlamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’ nın (MEB) 2005 yılında uygulamaya başladığı matematik öğretim programında ağırlıklı olarak yapılandırmacı öğrenme kuramı ışığında tasarlanan öğrenme etkinlikleri yer almaktadır. Bu öğrenme etkinliklerinde teknoloji kullanımı dikkat çekmektedir. Matematik öğretimine yansıyan bu teknolojilerin temelinde matematiksel yazılımların rolü süreç içerisinde önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu yazılımlar bilgisayar cebiri sistemleri (BCS) ve dinamik geometri yazılımları (DGY) olarak gruplandırılabilir. BCS sembolik hesaplama, grafik çizimi ve istatistiksel hesaplama kabiliyetleriyle dikkati çekerken, DGY’ de ise bağımlı ve bağımsız matematiksel nesneler oluşturabilme, bu nesneler arasında dinamik ilişkiler kurabilme, bu ilişkileri değiştirerek bağımlı nesneler üzerindeki etkileri görebilme kabiliyetleri göze çarpmaktadır. Maple, Mathematica, Mathcad gibi programlar BCS, Cabri, Geometer’s Sketchpad, Cinderella gibi programlar da DGY olarak düşünülebilir. GeoGebra yazılımı ise hem BCS hem DGY özelliklerini barındırır. Bu araştırmada kullanım kolaylığı ve çeşitli dillere çevrilmiş olan ücretsiz açık kaynak kodlu GeoGebra programı kullanılarak türev konusunda yer alan maksimum minimum problemlerinin görselleştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla hem maksimum hem de minimum problemleriyle ilgili birer materyal hazırlanmıştır. Bu materyaller GeoGebra’ nın çoklu temsillerinden faydalanılarak yapılandırmacı öğrenme kuramı ışığında hazırlanmıştır. Dinamik yazılımların kavramların somutlaştırabilmesine katkı sağlayarak öğrenme ortamlarında kullanılması, öğrenen ve öğretene fayda sağlayabileceği düşünülmektedir. Etkileşimli ve görsel öğelerin bu tür konularda öğrencilere ilgi çekici ve eğlenceli bir öğrenme ortamı oluşturmasının yanında, kavramların yapılandırmacı öğrenme kuramı ışığında öğrenilmesine fırsat verebileceği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Dinamik Matematik Yazılımı, GeoGebra, Maksimum Minimum Problemleri, Yapılandırmacı Öğrenme Kuramı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 19

SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ GENEL KİMYA

DERSİNDEKİ AKADEMİK BAŞARILARINA ANİMASYONLARIN ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Kadriye BAYRAM1 Nuriye KOÇAK2

1Nevşehir Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi ABD.

2Konya Üniversitesi, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi ABD.

Bilgi ve teknolojik bakımdan ışık hızını andıran gelişmelerin yaşandığı 21. yy.

çağımızda, farklı hazır bulunuşluklara sahip bireyler için farklı öğretim yöntemleri gereksinim haline gelmekte, bu gereksinim bilişim teknolojilerinin eğitim sürecinde etkili bir şekilde kullanılmasını zaruri hale getirmektedir. Günümüzde dinamik, çalışkan, yaratıcı bireyler yetiştirmek ancak bilgiyi teknoloji sayesinde çok iyi analiz edip yorumlayan, bunun yansımalarını karşısındakine ve yaşamına kolaylıkla aktaran, nitelikli öğretmenlerle mümkündür. Literatürde, sınıf öğretmeni adaylarının genel kimya öğreniminde, kimyadaki anlaşılması, zihinde canlandırılması zor, soyut olay ve olguları öğrenmede sıkıntı yaşadıkları, hatta bazı kimya kavramlarıyla ilgili yanılgılar taşıdıkları ifade edilmektedir. Arz ettiği önem itibariyle animasyon kullanımının, fen bilimlerinin soyut bir ayağını oluşturan Genel Kimya dersine etkisi, çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı; 2011-2012 akademik yılında, Konya Üniversitesi A.K. Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören, Lisans 1. sınıf öğretmen adaylarının, Genel Kimya dersindeki akademik başarıları üzerine animasyonların etkisini ölçmektir. Araştırmada deneme modellerinden kontrol gruplu ön test- son test deseni uygulanmış olup, öğretmen adayların akademik başarılarını belirlemek amacıyla araştırmacılar tarafından geliştirilen “Genel Kimya Akademik Başarı Testi” kullanılmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen verilere göre animasyonlarla desteklenmiş yapılandırmacı yaklaşımın kullanıldığı deney grubu ile sadece yapılandırmacı yaklaşımın kullanıldığı kontrol grubu öğrencileri arasında başarı yönünden, ön testleri arasında anlamlı bir fark görülmezken, son testleri arasında deney grubu lehine anlamlı farklılık görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Kimya Eğitimi, Bilgisayar Teknolojisi, Animasyon

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 20

TABLETLERDE KULLANILABİLECEK ETKİN BİR

E-KİTABIN GELİŞTİRİLMESİ

Halil KESKİNBIÇAK1, Faruk LEVENT2

1 Özel Bahçelievler İhlas Fen Lisesi 2 Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü,

Eğitim Yönetimi Teftiş Planlaması ve Ekonomisi Anabilim Dalı

Yaşadığımız yüzyılında bilişim teknolojisinde meydana gelen hızlı gelişmelerle

birlikte bilgisayar ve internetin hayatımıza girmesi hem sosyal yaşayış biçimlerini hem de bireylerin davranışlarını doğrudan etkilemiştir. Z kuşağı, 2003 yılından sonra doğan ve teknoloji ile iç içe büyüyen bireylere denilmektedir. Dijital nesil olarak da adlandırılan Z kuşağının öne çıkan özelliği; hep yanlarında taşıdıkları tablet bilgisayarlarını iletişim ve bilgiye ulaşma aracı olarak kullanmalarıdır. Ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından pilot uygulamasına başlayan Fatih Projesi ile tabletlerin eğitimde kullanılmaya başlaması, Z kuşağına yönelik bir uygulama olarak yorumlanabilir. Ancak bu neslin bilişim teknolojisinin olanaklarından etkili bir şekilde faydalanabilmesi, doğru öğretim teknik ve yöntemlerin uygulanmasına bağlıdır. Bununla birlikte öğretmenlerin teknoloji kullanımında yaşadığı en büyük sıkıntı bilişim teknolojilerine yönelik araçlarla çalışmak değil, bu araçları kullanırken gerekli materyallerin yetersiz olmasıdır. Özellikle Fatih Projesi incelendiğinde öğrencilere verilecek tabletlerin ve sınıflara konulacak akıllı tahtaların işlevsellik kazanabilmesi için çok sayıda içerik desteğine ihtiyaç vardır. Bakanlığın www.eba.gov.tr internet adresi üzerinden tabletlerde kullanılmak üzere sunduğu ders kitapları pdf formatındadır. Ders içeriklerinin pdf formatında bulunması ise öğrencilere sınırlı faydalar sağlamakla birlikte kullanım esnasında bazı dezavantajların yaşanmasına neden olmaktadır. Bu çalışma, tablet bilgisayarlarda kullanılabilecek etkin ve dinamik bir e-kitap önerisi sunmaktadır. Bildiride ayrıntıları açıklanacak olan bu e-kitabın öğretmenler tarafından rahat bir şekilde kullanılabilmesi ve öğrencilerin öğrenmesine olumlu katkıları olması açısından etkili bir materyal olduğu düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: E-Kitap, Tablet, Teknoloji Kullanımı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 21

TABLET BİLGİSAYAR ORTAMINDA ÇALIŞACAK BİR DİSKALKULİ TARAMA YAZILIMI GELİŞTİRME ÖN

ÇALIŞMASI Sinan OLKUN1, Arif ALTUN2, Banu CANGÖZ2, Selahattin GELBAL2,

Bülbin SUCUOĞLU1

1Ankara Üniversitesi 2Hacettepe Üniversitesi

Çeşitli ülkelerde okul çocukları üzerinde yapılan taramalarda matematik öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilerin %3 ve %14 arasında olduğu rapor edilmektedir. Sayma ve hesaplama daha ileri matematik öğrenebilmenin bir ön koşulu olduğundan temel becerilerde sorun yaşayan öğrencilerin aritmetik performansı olumsuz etkilenebilmektedir. Matematik öğrenme güçlüğü yaşanmasının nedenlerini çevresel ve bireysel nedenler olarak ikiye ayırmak mümkündür. Çevresel nedenler okul, aile, çevre, sınıf, program, yöntem gibi dış etmenlerdir. Diğer yandan, kişide matematik öğrenme güçlüğüne neden olan kişisel etmenler ise kaygı, dikkat dağınıklığı, hafıza problemleri ve okuma güçlüğü gibi matematik dışı diğer sorunlar olabileceği gibi bir de sayma ve hesaplama kapasitesindeki zihinsel yetersizlikler olabilmektedir. Matematik öğrenme güçlüğünün kapasite ile ilgili olan bu türüne diskalkuli ya da gelişimsel diskakuli denilmektedir. Bireylerin matematik öğrenme güçlüklerinin bireysel nedenlerden mi yoksa çevresel nedenlerden mi kaynakladığının tespit edilmesi çok önemlidir. Özellikle kişilerin matematik öğrenebilme kapasitelerinin belirlenmesi ve daha sonraki aşamalarda bu kapasitenin artırılması insanlığın öncelikli hedefleri arasına girmiştir. Bu çalışma, 6-11 yaş çocukların matematik öğrenme güçlüğü yaşayıp yaşamadıklarını belirlemek amacıyla tablet ortamında çalışacak, zamanlı maddeler içeren bir ölçme yazılımı geliştirme çalışmasının ilk basamağını oluşturmaktadır. Bu aşamada, ilgili alanyazında matematik öğrenme güçlüğü olan ve olmayan çocukların farklı tepki zamanı verdikleri görevlerin belirlenmesi ve bunların ölçülebilir maddeler halinde yazılması hedeflenmiştir. Bu maddelerin ana bölümler itibariyle analog çokluk karşılaştırma, zihinsel sayı doğrusunda tahmin, nokta sayılama, sembolik sayı karşılaştırma, sözel sayı karşılaştırma olması öngörülmüştür. Ayrıca, test maddelerinin psikolojik ve matematiksel özellikleri tartışılmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Matematik Öğrenme Güçlüğü, Diskalkuli, Sayı Gerçekleri, Şipşak Sayılama, Sayma ve Hesaplama Güçlükleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 22

BİLGİSAYAR DESTEKLİ UZAY GEOMETRİ

EĞİTİMİNİN ÖĞRENME SEVİYESİNE ETKİSİ

Erkan KÖŞKER1 Hüseyin BAHAR1

1Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitimi Bilimleri Bölümü

Birçok keşifte olduğu gibi insanların ölçme ihtiyacından ortaya çıkmış olan geometri

günümüzde ise mühendislikten, mimariden, uydulara kadar her alanda kullanılır hale gelmiştir. Geometri eğitimi küçük yaşlarda verilmeye başlanmış ve büyük küçük her insanın belli bir seviyede geometri bilgisine sahip olması beklenmektedir. Çünkü bu bilgiler insanların meslek seçimi gibi gelecekte hayatına yön verecek kararları etkileyebilmektedir. İçinde Prizmalar, Piramit, Koni, Küre, Silindir gibi üç boyutlu düşünmeyi gerektiren kavramları barındıran Uzay geometri (UG), geometri dersinin önemli bir bölümünü teşkil etmektedir. Fizik, mühendislik, mimari gibi birçok alana temel teşkil etmektedir.

İnsanlığın tarihini değiştiren buluşlardan biri olan bilgisayar hayatımızın hemen her alanına girmiştir ve eğitimde bu alanlardan birisidir. Gelişen teknoloji ile birlikte bilgisayar eğitimde de etkin bir şekilde kullanılmaktadır ve eğitim her geçen gün daha interaktif hale gelmekte, bilgisayar destekli olmaktadır. Öğrenmede görme duyusunun % 83 gibi yüksek bir paya sahip olduğu göz önüne alındığında UG eğitiminin bilgisayar desteğiyle renklendirme, hareketlendirme (ileri-geri alma) ile daha görsel hale getirilmesinin başarıya etkisi önemli hale gelmektedir. Çevik(2006)’e göre bilgisayar destekli öğretim pahalı bir öğretim metodu olmasına rağmen birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır. Araştırmanın amacı bilgisayar destekli UG eğitiminin öğrenme seviyesine etkisini araştırmak olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda temel problem olarak UG eğitiminde klasik (tahtada) eğitim ile bilgisayar destekli eğitimin öğrenme seviyeleri arasında fark olup olmadığı sorusuna cevap aranmaya çalışılmıştır.

Araştırma deneysel bir çalışmadır. Araştırma grubunu 2011-2012 eğitim öğretim yılında Osmaniye Fen Lisesinde eğitim gören 12. sınıf öğrencileri oluşturmuştur. Önce deney ve kontrol grubu oluşturulmuş ve eğitim verilecek olan konuları kapsayan ön test uygulamıştır. Ön test uygulandıktan sonra her iki guruba klasik yöntemle eğitim verilmiş ve ölçme yapılmış daha sonra kontrol gurubuna tahtada klasik yöntemle eğitime devam edilmiş, deney gurubuna ise bilgisayar destekli olarak eğitim verilmiş ve ölçüm yapılmıştır. Araştırma sonunda her iki gruba anlatılan konuları kapsayan testler uygulanmış ve grupların sorulara verdikleri doğru cevap sayısı ortalamaları mukayese edilmiştir. Çalışma neticesinde bilgisayar destekli eğitimin öğrenme seviyesi ile anlamlı bir ilişkisi olduğu görülmüştür. Başarıya cinsiyet açısından bakıldığında kız ve erkek öğrenciler arasında anlamlı bir fark olmadığı görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Bilgisayar Destekli Eğitim, Uzay Geometri Eğitimi, Bilgisayar Destekli Geometri Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 23

WEB TABANLI ÖĞRETİME YÖNELİK TUTUM ÖLÇEĞİ

GELİŞTİRME ÇALIŞMASI

Oğuz ÇETİN1 Yasemin GÜNAY2

1Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü

2Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı

Bilindiği üzere herhangi bir öğretimsel etkinliğin nitelikli bir biçimde uygulanabilmesi için öğrencilerin ilgi, beklenti ve tutum gibi duyuşsal özelliklerinin bilinmesi gerekmektedir. Bu çalışmada özellikle ilköğretim kurumlarında yeni yeni uygulanmaya başlayan Web tabanlı öğretim (WTÖ)’e yönelik ilköğretim öğrencilerinin tutumlarını saptamaya yönelik Likert tipte bir tutum ölçeğinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Ölçek maddeleri araştırmacı tarafından alan yazın taraması yapılarak ve öğretmen ile öğrencilere ilgili konuya yönelik açık uçlu sorular sorularak hazırlanmıştır. Bu şekilde 32 soruluk taslak ölçek oluşturulmuştur. İzmir İli, Buca Çamlık İlköğretim Okulu öğrencileri ile tanımlayıcı tipte yapılan bu araştırmada, örneklem seçimine gidilmeyip öğrencilerden (N:326) ulaşılan n:290 öğrenciye ilgili taslak ölçek uygulanmıştır. Öğrencilerden elde edilen veriler çerçevesinde geçerlik ve güvenirlik çözümlemeleri yapılmıştır. Açımlayıcı faktör çözümlemeleri sonucunda ölçeğin dört faktörden oluştuğu görülmüştür. Her bir faktör altındaki maddelerin ortak özellikleri göz önüne alınarak birinci faktör “WTÖ ile Öğrenme İlgisi”, ikinci faktör “WTÖ Sistem Tasarımı”, üçüncü faktör “WTÖ Sistemin Kullanımı” ve dördüncü faktör “WTÖ’de İletişim” olarak adlandırılmıştır. Ölçeğin faktörleri arasındaki ilişkiyi ortaya koymak için basit korelasyon işlemi yapılmış ve faktörler arasında iyi düzeyde bir ilişkinin olduğu saptanmıştır. Ölçeğin Cronbach- alpha güvenirlik katsayısı .7892 olarak bulunmuştur. Bu katsayı alan yazınca kabul edilen değerler içerisindedir. Geliştirilmiş olan ölçeğin WTÖ’ye yönelik olarak ilköğretim düzeyinde gerçekleştirilecek olan çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Web Tabanlı Öğretim, Web Tabanlı Öğretime Yönelik Tutum Ölçeği, Tutum, Geçerlik, Güvenirlik, Faktör Çözümlemesi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 24

ÖĞRETMEN ADAYLARININ TEKNOLOJİK TERİM

FARKINDALIKLARININ BELİRLENMESİ

Tuncay ÖZSEVGEÇ1 Esra YAZAR2

1KTÜ, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen ve Teknoloji Öğretmenliği ABD 2KTÜ, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen ve Teknoloji Öğretmenliği ABD,

Yüksek Lisans Öğrencisi

Günlük hayatta ve internette sıkça kullandığımız ve genellikle İngilizce kökenli olan teknolojik terimlerin farkında olmak, bu terimleri takip etmek ve anlamları hakkında doğru bilgi sahibi olmak kolay olmamakla birlikte, öğretmenlerin teknolojiden üst düzeyde yararlanabilmeleri için bu terimleri bilmeleri gerekmektedir. Öğretmenlerin teknolojiyi eğitim-öğretim etkinliklerinde istenilir düzeyde kullanabilmeleri için öğrenim aşamasından başlayarak mesleki uygulama aşaması süresince kendilerini geliştirmeli, teknolojik ve farkındalığa ve terminoloji ile ilgili bilgiye sahip olmalıdırlar. Öğretmen adaylarının, öğrenim aşamasında bu gerekliliklerin farkına vararak yetişmeleri durumunda daha etkili sonuçlar alınacağı aşikardır. Yapılan çalışmalar incelendiğinde, teknolojik terimlerin farkındalığının ve bilinmesinin gerektiği, teknoloji eğitimlerinin de bu alana yöneldiği belirtilmektedir. Bu çalışmada öğretmen adaylarının teknolojik terim farkındalıklarının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmada tarama mNetodu kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini, 2010-2011 eğitim-öğretim yılının bahar döneminde, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi’nin farklı programlarında ve sınıf düzeylerinde öğrenim gören 1106 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak ‘Teknolojik Terim Farkındalığı ve Bilgi Düzeyi Anketi’ kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 15.0 paket programı ile istatistiksel olarak analiz edilmiştir. Yapılan çalışmada elde edilen bulgular incelendiğinde, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi programında öğrenim gören adayların teknolojik terim farkındalığının (%88,23) diğer bölümlerde öğrenim gören adaylara (%11,77) göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca 3.sınıfta öğrenim gören adayların teknolojik terim farkındalığının (%85,71) 1.sınıfta öğrenim gören adaylara göre (%14,29) daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bununla birlikte, erkek adayların teknolojik terim farkındalıklarının(%80) bayan adaylara göre (%20) daha yüksek olduğu ve aile gelir düzeyi yüksek olan adayların teknolojik terim farkındalıklarının (%98,82) aile gelir düzeyi düşük olan adaylara göre (%1,18) daha fazla olduğu sonuçlarına varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Teknolojik Terim Farkındalığı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 25

ÖĞRETMEN ADAYLARININ TEKNOLOJİK TERİM

BİLGİ DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ

Tuncay ÖZSEVGEÇ1 Esra YAZAR2

1KTÜ, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen ve Teknoloji Öğretmenliği ABD 2KTÜ, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen ve Teknoloji Öğretmenliği ABD,

Yüksek Lisans Öğrencisi

Bilim ve teknolojideki gelişmenin hızlı bir şekilde ilerlemesi, toplumun her alanını olduğu gibi eğitim-öğretim uygulamalarını da etkilemektedir (Öztürk, Demir & Dökme, 2011). Eğitim teknolojisinin eğitim ve öğretimde doğru kullanılması ve olası yararlarından üst düzeyde faydalanılabilmesi, öğretmenlerin teknoloji kullanma bilgi ve becerisine sahip oluşuyla ilgilidir. (Erdemir, Bakırcı ve Eyduran, 2009; Usluel ve Seferoğlu, 2005). Bu nedenle teknolojinin bir öğretim aracı olarak kullanılabilmesinde, öğretmenlerin bu konuda sahip oldukları nitelikler (Seferoğlu, 2008) özellikle de teknolojideki yenilikleri takip edebilme, teknolojiyi kullanma becerisi ve teknolojik terim okuryazarlığı büyük önem arz etmektedir. Öğretmen adaylarının, eğitim fakültelerinde bu gerekliliklerin farkına vararak yetişmeleri durumunda daha etkili sonuçlar alınacağı aşikardır. Yapılan çalışmalar incelendiğinde, teknolojik terimlerin farkındalığının ve bilinmesinin gerektiği, teknoloji eğitimlerinin de bu alana yöneldiği belirtilmektedir. Bu çalışmada öğretmen adaylarının teknolojik terim bilgi düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmada tarama metodu kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini, 2010-2011 eğitim-öğretim yılının bahar döneminde, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi’nin farklı programlarında ve sınıf düzeylerinde öğrenim gören 1106 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak ‘Teknolojik Terim Farkındalığı ve Bilgi Düzeyi Anketi’ kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 15.0 paket programı ile istatistiksel olarak analiz edilmiştir. Yapılan analiz sonucunda, teknolojik terimlerle ilgili bilgi düzeyi en yüksek olan adaylar Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi ve Sınıf Öğretmenliği programlarında öğrenim görmekte iken, en düşük olan adaylar Müzik Öğretmenliği ve İşitme Engelliler Öğretmenliği programlarında öğrenim görmektedirler. Bunun yanı sıra sınıf düzeyi arttıkça teknolojik terim bilgisinin arttığı ve erkek öğretmen adaylarının teknolojik terim bilgisinin bayan öğretmen adaylarına göre daha fazla olduğu görülmüştür. Ayrıca öğretmen adaylarının aile gelir düzeyi arttıkça teknolojik terim bilgilerinin de arttığı sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Teknolojik Terim Bilgi Düzeyi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 26

MATEMATİK VE FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ PROGRAMINA PARALEL BİLGİSAYAR DESTEKLİ,

PROJE TABANLI ÖĞRETİM MATEMATİK VE FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ PROGRAMINA PARALEL

BİLGİSAYAR DESTEKLİ, PROJE TABANLI ÖĞRETİM MODELİ “BİLİM VE BİLİŞİM PROJESİ”NİN MATEMATİK VE FEN DERSLERİNE ETKİSİ

İlksen Sevil ULUÇAY1 Sümeyra AKÇAY1 Hande TÖLÜV1

1Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla İlköğretim Okulu

Teknolojinin günlük yaşama hızlı adaptasyonu, onun eğitim ortamlarına taşınmasını da kaçınılmaz kılmaktadır. Teknolojinin eğitim ortamlarında etkin kullanımı; bilgisayar destekli eğitim, web tabanlı öğretim, e- öğrenme, internet tabanlı eğitim gibi farklı eğitim modellerinin doğmasını sağlamıştır. Yapılan araştırmalar, eğitimin teknoloji yoluyla farklılaştırılmasının, tutumu olumlu yönde etkilediğini ve bilginin kalıcılığını arttırdığını ortaya koymaktadır. Bu sebeple özellikle, Matematik ve Fen ve Teknoloji gibi, günlük hayattan bağımsız düşünülemeyen alanların, yine günlük hayatın kaçınılmaz gereksinimi olan teknoloji ile ilişkilendirilmesi ile temellendirilen bir öğretim programı, bu alanlara ilişkin tutumlarda değişiklik yaratacaktır. Öğrencinin bir derse yönelik tutumlarının olumlu ya da olumsuz oluşunun öğrenmeyi etkilediği bilinmektedir. Dolayısıyla öğrencinin öğrenme etkinliğine karşı tutumunun olumlu hale getirilmesi, öğrenciyi güdüleyeceğinden öğretim etkinliklerinin de verimliliğini arttıracaktır. Çalışmanın amacı, “İlköğretim Matematik, Fen ve Teknoloji ve Bilişim Teknolojileri dersleri konularının birbirine entegrasyonu ile oluşturulmuş Bilim ve Bilişim proje tabanlı çalışma programının, öğrencilerin matematik ve fen derslerinde olan bilim algısı, motivasyonu ve derse karşı olan tutumlarına etkisi nedir?” sorusuna cevap aramaktır. Bilim ve Bilişim Projesi’nde bilgisayar destekli matematik ve fen öğretimi gören öğrencilerin, bu çalışmaya ve bu çalışmanın matematik ve fen derslerine karşı olan tutumlarına etkisi üzerine görüşlerinin alınması ve proje ürünlerinin doküman analizlerinin yapılması üzerine kuruludur. Çalışmanın örneklemi, yedinci sınıf öğrencilerinden Bilim ve Bilişim projesinde bulunmaya gönüllü 10 öğrenciden oluşmaktadır. Proje çalışmalarının bitmesi sonrasında öğrencilere hazırlanmış olan görüşme soruları yöneltilerek fikirleri alınacak ve elde edilen veriler içerik analizi yapılarak incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Matematik, Fen ve Teknoloji, Teknoloji, Bilişim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 27

ELEKTRONİK TABLO ORTAMINDA İLKÖĞRETİM

ÖĞRENCİLERİNİN ÖRÜNTÜLERİ GENELLEMELERİ

Pelin TURAN1 Emel ÖZDEMİR ERDOĞAN2

1 Anadolu Üniversitesi Eğitim Bilimleri Matematik Eğitimi Yüksek Lisans Programı, MEB, Başoba İlköğretim Okulu

2Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Matematik Eğitimi

Örüntüler pek çok ülkede ilköğretim matematik öğretimi programında temel konularından biridir ve cebire girişte yardımcı olduğu ifade edilmektedir. Türkiye’deki ilköğretim 6-8. sınıf matematik öğretimi programında da örüntüdeki kuralı genellemesi ve harfle ifade etmesi, temel beceri olarak ele alınmakta ve 6. sınıfta cebir öğrenme alanına girişte yer almaktadır. Yapılan araştırmalara göre yeni teknolojiler aritmetik düşünceden cebirsel düşünmeye geçişi desteklemede önemli rol oynamaktadır. Bu geçişi destekleyen teknolojik araçlardan biri de elektronik tablolardır. Bu çalışma Eskişehir’deki bir ilköğretim okulunda 6. sınıfta öğrenim gören 13 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Elektronik tablo ortamında cebir ile ilk defa karşılaşacak öğrenciler için, verilen bir örüntünün kuralının n. adım için genellenmesi kazanımı hedeflenmiştir. Bu çalışma kapsamında örüntü etkinliklerinden seçilen lineer ve lineer olmayan iki örüntüyle ilgili öğrencilerin çalışmaları paylaşılacaktır. Çalışmanın verileri uygulama sırasında tutulan gözlem notları, bilgisayar ekran kayıtları, elektronik tablo çalışma dosyaları, çalışma yaprakları, ses ve video kayıtlarıyla toplanmıştır. Öğrencilerin elektronik tablo ortamında örüntünün kuralını ararken rekürsif (recursive) veya belirgin (explicit) stratejilere başvurdukları, elektronik tabloya ait “sürükleme ” ve “formül yazma” tekniklerini kullandıkları saptanmıştır. Elektronik tablodan kaynaklanan bazı yanılgılarında ortaya çıktığı saptanmıştır (hücre adresindeki ifade ile örüntünün n. adımının karıştırılması, sütun sayısı ile adım sayısının eşleştirilmesi, vb.). Elektronik tablo ortamında öğrencilerin örüntünün belli adımlarına ait formülü yazdıklarında bu formülü kâğıt kalem ortamında n. adım için rahatlıkla genelleyebildikleri ve cebirsel ifadeyi kolaylıkla ifade edebildikleri gözlemlenmiştir. Aritmetikten cebire geçişte elektronik tablonun sunduğu potansiyel hakkında öğretmenlerin bilgilendirilmesi, bu araçların matematik derslerinde kullanımının sağlanmasına yönelik çalışmaların artırılması önerilmekte ve bundan sonraki çalışmalar için bir perspektif olarak sunulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Elektronik Tablo, Aritmetikten Cebire Geçiş, Örüntü, Genelleme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 28

İLKÖĞRETİM ÖĞRETMELERİNİN TEKNOLOJİ KULLANIMLARI VE TEKNOLOJİYE YÖNELİK

TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Senem OKTAY1 Recep ÇAKIR2

1Amasya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı 2Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi

Bölümü Teknolojinin eğitim ve öğretime adaptasyonunda özellikle öğretmenlerin rolünün çok önemli olduğu ilgili araştırmalarda belirtilmektedir. Öğretmenlerin teknolojiye karşı geliştirdikleri tutum, teknolojiyi kullanma gayretleri ve kullanım becerileri tartışmasız öğrencilerinin teknoloji kullanımını ve tutumunu da etkileyecektir. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de eğitim-öğretim süreçlerinde kullanmak amacıyla teknolojiye yatırımlar yapılmaktadır. FATİH (Fırsatları Arttırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi) projesi bunun en güzel örneğidir. FATİH projesi kapsamında öğretmenlere ve öğrencilere tablet bilgisayarlar, LCD Panel Etkileşimli Tahtalar ve internet ağ altyapısının sağlanması planlanmakta böylelikle okullarda kullanılan teknolojiyi iyileştirmek ve öğrencilerin daha fazla duyu organına hitap ederek öğrenmede verimi arttırmak hedeflenmektedir. Bütün bu yeniliklerin etkili kullanımı için öğretmenlerin bunlara hazır olmaları ve bu teknolojileri benimsemeleri önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı; ilköğretim öğretmelerinin teknoloji kullanımları ve teknolojiye yönelik tutumları arasındaki ilişkiyi incelenmektir. Çalışmada tarama yöntemi kapsamında veriler toplanmıştır. Yavuz (2005) tarafından geliştirilen “Teknoloji Tutum Ölçeği” ve Akpınar (2003) tarafından geliştirilen “Teknoloji kullanım ölçeği” veri toplama araçları olarak kullanılmıştır. Çalışmaya, Amasya ili Suluova ilçesinde ilköğretim kurumlarında görev yapan 222 (132 Kadın, 90 Erkek) öğretmen gönüllü olarak katılmışlardır. SPSS 15.0 paket programı kullanılarak aritmetik ortalamalar, toplam puanlar, frekans ve yüzdeler betimsel olarak sunulmuştur. Ayrıca, teknoloji kullanımı ve teknolojiye karşı tutumun, bağımsız değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla t testi ve ANOVA testleri yapılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre öğretmenlerin yarısından fazlası (%54,1’i) “sosyal iletişim ağları (facebook, twitter vs.) için”, %59,5’i(132) “gazete okumak için internete girdiklerini belirtmişlerdir. Ayrıca, öğretmenlerin teknolojiye yönelik tutumlarının toplamda yüksek (X=4,05), teknoloji kullanımlarının orta düzeyden biraz yüksek (X=3,57) olduğu ortaya çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: İlköğretim Öğretmenleri, Teknoloji Kullanımı, Teknolojiye Yönelik Tutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 29

İLKÖĞRETİM İKİNCİ KADEME VE ORTAÖĞRETİM ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİNİN AKILLI TAHTA KULLANIMINA KARŞI TUTUMLARI ÜZERİNE BİR

ÇALIŞMA

Nuri BALTA1 Ali ERYILMAZ1

1Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fizik Eğitimi, Ankara Eğitimin hizmetine sunulan teknolojinin en son yeniliklerinden bir tanesi, ‘akıllı tahta’ olarak bilinin dijital yazı tahtalarıdır. Eğitim kurumlarımız, gelişen teknolojiyi yakından takip ederek, daha hızlı ve pratik eğitim sağlamak amacıyla bilgisayar sistemleri ile donatılmış sınıflarla eğitimlerini sürdürmeye özen göstermektedirler. Bu çalışma, öğretmen ve öğrencilerin akıllı tahtalara karşı tutumlarını ortaya çıkartmak için yürütülmüş bir anketleme çalışmasıdır. Çalışma için öğretmen ve öğrencilere uygulanmak üzere beş seçenekli Likert tipi iki anket hazırlandı. Her bir ankette toplam 26 soru bulunmakta ve bu soruların 25 tanesi paralel, birer sorusu ise farklıdır. Ölçeğin Cronbach Alfa iç tutarlık katsayısı .92 olarak hesaplamıştır. Ölçeğe alanında uzman bir akademisyen ve iki öğretmen tarafından son şekli verilmiştir. Bu çalışmanın evreni Ankara ili Keçiören ilçesinde bulunan özel ilköğretim ve lise öğretmen ve öğrencileridir. Çalışmanın örneklimi ise özel bir ilköğretim okulunun ikinci kademe ve özel bir lisesinin Fen ve Anadolu kasımlarının öğretmen ve öğrencileridir. Anket, 64 Fen Lisesi, 67 Anadolu Lisesi, 124 İlköğretim ikinci kademe öğrencisine ve 23 öğretmene uygulandı. Uygulamadan önce katılımcılara anketin amacı ve içeriği ile ilgili bilgi verildi. Anket, öğretmenlere ders aralarında, öğrencilere ise derslerin son 15-20 dakikasında, ilköğretim ve lise öğrencilerine farklı günlerde uygulandı. Sonuç olarak, yapılan bu ankete göre, öğretmenler ve öğrenciler akıllı tahtaya karşı olumlu tutum içindedirler. Fakat katılımcılar akıllı tahtanın başarıyı artırdığı konusunda mesafeli durmuşlardır. Sonuçlarımız akıllı tahtalar başarıyı artırma için değil, derslerin daha rahat işlenmesi, daha görsel işlenmesi ve daha az sıkıcı ortam olması için kullanılması gerektiğini göstermektedir. Ayrıca öğretmenlerin öğrencilere göre akıllı tahtayı daha çok sevdikleri görünmektedir. Akıllı tahtaya karşı olumlu tutumları karşılaştırdığımızda sıra; İlköğretim, Anadolu ve Fen lisesi şeklinde olmuştur.

Anahtar Kelineler: Akıllı tahta, tutum, başarı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 30

SINIF ÖĞRETMENLERİNİN BİLGİSAYAR ÖZ-

YETERLİK İNANÇLARI İLE BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİME YÖNELİK TUTUMLARI ARASINDAKİ

İLİŞKİ

Oğuz ÇETİN1 Hülya HAMURCU2

1Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü

2Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı

Bu çalışmanın amacı Niğde İli’nde görev yapan sınıf öğretmenlerinin bilgisayar öz-yeterlik inançları ile bilgisayar destekli öğretime yönelik tutumlarını çeşitli değişkenler (yaş, cinsiyet, çalıştıkları yerleşim birimi, kıdem, bilgisayar ve internet bağlantısına sahip olup olmama, Internet kullanım sıklığı ve bilgisayarla ilgili eğitim alıp almama gibi) açısından incelemektir. Bununla birlikte öğretmenlerin bilgisayar öz-yeterlik inançları ile bilgisayara yönelik tutumları arasındaki ilişki de irdelenmektedir. Tarama modelinde gerçekleştirilen çalışmanın evrenini 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Niğde İli’nde görev yapmakta olan sınıf öğretmenleri, örneklemini ise tabakalı ve sonrasında seçkisiz örnekleme yöntemleri ile bu öğretmenler arasından belirlenmiş 265 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilmiş “Kişisel Bilgi Formu” ile her ikisi de Şensoy (2004) tarafından geliştirilmiş öğretmenlerin bilgisayar öz-yeterlik inançlarını ölçmeye yönelik “Bilgisayar Öz-Yeterlik İnancı Ölçeği” ve “Öğretmenlerin Bilgisayar Destekli Öğretime Yönelik Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Elde edilen bulgular ışığında, öğretmenlerin bilgisayar öz-yeterlik inançlarının orta seviyede, bilgisayar destekli öğretime yönelik tutumlarının ise yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenlerin bilgisayar öz-yeterlik inançları ve bilgisayar destekli eğitime yönelik tutumlarında cinsiyet ve yaş değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık söz konusu değilken, kıdem yılları ve çalıştıkları yerleşim yerleri açısından anlamlı farklılıkların söz konusu olduğu görülmüştür. Bilgisayar ile Internet bağlantısına sahip olan ve Internet’i sık bir şekilde kullanan öğretmenlerin anlamlı düzeyde daha yüksek öz-yeterlik inancına ve tutumlara sahip oldukları saptanmıştır. Öğretmenlerin bilgisayar öz-yeterlik inançları ile bilgisayar destekli eğitime yönelik tutumları arasında ise yüksek düzeyde, pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu gözlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Sınıf Öğretmenleri, Bilgisayar Öz-Yeterlik İnancı, Bilgisayar Destekli Öğretime Yönelik Tutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 31

MATEMATİK VE FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ PROGRAMINA PARALEL BİLGİSAYAR DESTEKLİ,

PROJE TABANLI ÖĞRETİM MODELİ “BİLİM VE BİLİŞİM PROJESİ”NİN MATEMATİK VE FEN

DERSLERİNE ETKİSİ

İlksen Sevil ULUÇAY1 Sümeyra AKÇAY1 Hande TÖLÜV1

1Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla İlköğretim Okulu

Teknolojinin günlük yaşama hızlı adaptasyonu, onun eğitim ortamlarına taşınmasını da kaçınılmaz kılmaktadır. Teknolojinin eğitim ortamlarında etkin kullanımı; bilgisayar destekli eğitim, web tabanlı öğretim, e- öğrenme, internet tabanlı eğitim gibi farklı eğitim modellerinin doğmasını sağlamıştır. Yapılan araştırmalar, eğitimin teknoloji yoluyla farklılaştırılmasının, tutumu olumlu yönde etkilediğini ve bilginin kalıcılığını arttırdığını ortaya koymaktadır. Bu sebeple özellikle, Matematik ve Fen ve Teknoloji gibi, günlük hayattan bağımsız düşünülemeyen alanların, yine günlük hayatın kaçınılmaz gereksinimi olan teknoloji ile ilişkilendirilmesi ile temellendirilen bir öğretim programı, bu alanlara ilişkin tutumlarda değişiklik yaratacaktır. Öğrencinin bir derse yönelik tutumlarının olumlu ya da olumsuz oluşunun öğrenmeyi etkilediği bilinmektedir. Dolayısıyla öğrencinin öğrenme etkinliğine karşı tutumunun olumlu hale getirilmesi, öğrenciyi güdüleyeceğinden öğretim etkinliklerinin de verimliliğini arttıracaktır. Çalışmanın amacı, “İlköğretim Matematik, Fen ve Teknoloji ve Bilişim Teknolojileri dersleri konularının birbirine entegrasyonu ile oluşturulmuş Bilim ve Bilişim proje tabanlı çalışma programının, öğrencilerin matematik ve fen derslerinde olan bilim algısı, motivasyonu ve derse karşı olan tutumlarına etkisi nedir?” sorusuna cevap aramaktır. Bilim ve Bilişim Projesi’nde bilgisayar destekli matematik ve fen öğretimi gören öğrencilerin, bu çalışmaya ve bu çalışmanın matematik ve fen derslerine karşı olan tutumlarına etkisi üzerine görüşlerinin alınması ve proje ürünlerinin doküman analizlerinin yapılması üzerine kuruludur. Çalışmanın örneklemi, yedinci sınıf öğrencilerinden Bilim ve Bilişim projesinde bulunmaya gönüllü 10 öğrenciden oluşmaktadır. Proje çalışmalarının bitmesi sonrasında öğrencilere hazırlanmış olan görüşme soruları yöneltilerek fikirleri alınacak ve elde edilen veriler içerik analizi yapılarak incelenecektir.

Anahtar Kelimeler: Matematik, Fen ve Teknoloji, Teknoloji, Bilişim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 32

ÖĞRETMEN ADAYLARININ SOSYAL AĞLARI EĞİTSEL AMAÇLI KULLANIM DURUMUNUN

BELİRLENMESİNE YÖNELİK ÖLÇEK GELİŞTİRME ÇALIŞMASI

Mustafa ÖZDEN Ayhan ÇİNİCİ Esra AÇIKGÜL Ümit DURUK

Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

Anabilim Dalı

Sosyal ağların öğrenciler tarafından sadece sosyalleşme ve eğlenme gibi amaçlarla değil, aynı zamanda bilgiye erişme, çeşitli alanlardaki (bilimsel, teknolojik, pedagojik vs.) gelişmeleri/etkinlikleri takip etme ve bu tip etkinliklerde yer alma gibi amaçlarla da kullanılmasının özendirilmesi bilgi toplumunun inşasında oldukça önemlidir. Bununla birlikte öğrencilerin sosyal ağları öğrenme ortamı olarak görebilmeleri için öncelikle öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının sosyal ağları eğitim amaçlı olarak kullanımlarını gerektirmektedir. Buradan hareketle, bu çalışmada öğretmen adaylarının sosyal ağları eğitim amaçlı kullanım durumlarını belirlemeye yönelik bir ölçeğin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın örneklemini, Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümünde öğrenim gören toplam 237 öğrenci oluşturmaktadır. Ölçek geliştirme sürecinde ilk olarak literatür taraması yapılmış ve ayrıca 10 öğretmen adayının sosyal ağlarla ilgili hazırladıkları kompozisyonlar incelenerek 50 maddelik havuz oluşturulmuştur. Madde havuzunda yer alan ifadelerin kapsam geçerliliğini sağlamak amacıyla 3 alan uzmanı ve 1 ölçme değerlendirme uzmanının görüşleri doğrultusunda 5 aşamalı likert tipi olarak şekillendirilen 40 maddelik taslak form örneklem grubuna uygulanmıştır. Uygulama sonrasında sırasıyla ölçek dağılımları belirlenmiş, iç tutarlılığı belirlemek amacıyla madde-toplam korelasyonları hesaplanmış ve geçerlik-güvenirlik analizleri yapılmıştır. Yapılan analizlerde tüm maddelerin madde-toplam korelasyonlarının 0,30’dan büyük olduğu görülmüştür. Ölçeğin yapı geçerliğini belirlemek amacıyla yapılan faktör analizi sonucunda 25 maddelik 4 faktörden oluşan nihai ölçek elde edilmiştir. Elde edilen ölçeğin güvenirliğini belirlemek amacıyla Cronbach alpha katsayısı hesaplanmıştır. Hesaplanan Cronbach alpha katsayısının ölçeğin geneli için 0,924; 1. faktör için 0,884; 2. faktör için 0,834; 3. faktör için 0,772 ve 4. faktör için 0,819 olduğu görülmüştür. Sonuç olarak çalışmadan elde edilen bulgular, ölçeğin istatistiksel olarak yeterli düzeyde geçerli ve güvenilir olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayları, Ölçek Geliştirme, Sosyal Ağlar

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 33

İLKÖĞRETİM BÖLÜMÜ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNE (BİT)

YÖNELİK TUTUMLARI

Serkan TİMUR, Betül TİMUR, Rukiye SARIKAYA, Sevinç ÖZDEMİR, Sevda ÇETİNKAYA, Sermin KOCABIÇAK

Bu çalışma Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü öğretmen adaylarının BİT( Bilgi ve

İletişim Teknolojileri) uygulamaları konusunda görüşlerinin belirlenmesi ve BİT’e yönelik tutumlarının incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmada okul öncesi, sınıf öğretmeni ve fen bilgisi son sınıf 50 öğretmen adayı ile çalışılmıştır. Öncelikle BİT’e yönelik tutum ölçeği (Çavaş, B., Çavaş, P., Karaoğlan, B. & Kışla, T., 2009) 50 öğretmen adayına uygulanmış ve 4 öğretmen adayıyla da görüşme yapılarak öğretmen adaylarının BİT’e yönelik tutumları ve uygulama başarıları arasındaki ilişkiler derinlemesine incelenmiştir. Öğretmen adaylarının BİT’e yönelik tutumları cinsiyete ve mezun olduğu lise türüne göre anlamlı bir fark oluşturmamıştır. Ancak yapılan Scheffe Testi sonucunda okul öncesi, sınıf öğretmeni ve fen bilgisi son sınıf öğretmen adaylarınn BİT’e yönelik tutumları arasında anlamlı bir fark tespit edilmiştir. Sınıf öğretmen adaylarının okul öncesi öğretmen adaylarına göre ve fen bilgisi öğretmen adaylarının okul öncesi öğretmen adaylarına göre BİT’e yönelik tutumlarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarıyla yapılan görüşme bulguları, öğretmen adaylarının BİT kullanımı konusunda olumlu görüşe sahip olduklarını ve BİT’in derslerde uygulanmasının, bilgilerin öğrencide daha kalıcı nitelikte izler taşıyacağı görüşünde oldukları görülmüştür. Fakat öğretmen adaylarının, kalabalık sınıflarda BİT’ten yeterince faydalanamayacağı düşüncesinde oldukları tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarının BİT’in kullanılması ile BİT’e yönelik tutumları arasında olumlu ilişki olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: BİT, BİT’e Yönelik Tutum, İlköğretim Bölümü Öğretmen

Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 34

NİĞDE ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ELEMANLARININ ZAMAN YÖNETİMİNDE BİLGİSAYARI KULLANMA

DÜZEYLERİ

Nihal MENZİ1 Oğuz ÇETİN1

1Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi

Bölümü

Bu çalışmada Niğde Üniversitesi’nde görev yapan akademik personelin zaman yönetimi açısından bilgisayarı kullanma düzeyleri incelenmiştir. Tarama modelinde yapılan araştırmanın evrenini Niğde Üniversitesi’nde görev yapan akademik personel oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Turhan (2012) tarafından geliştirilen 20 maddelik zaman yönetiminde bilgisayar kullanımı anket formu araştırmacıdan gerekli izinler alınarak kullanılmıştır. Beşli likert tipinde hazırlanmış olan anket formunda 1’den 5’e doğru “Her Zaman”, “Genellikle”, “Bazen”, “Nadiren” ve “Hiçbir Zaman” ifadeleri yer almaktadır. Araştırmanın veri toplama süreci halen devam etmekte olup, süreç sonunda elde edilen veriler SPSS 16.0 paket programı aracılığıyla aritmetik ortalama, frekans, yüzde ve bağımsız gruplar t testi ile analiz edilecektir. Öğretim elemanlarının zaman yönetimi açısından bilgisayarı kullanma düzeyleri cinsiyet, medeni durum, uzmanlık alanı (branş), yaş, zaman yönetimine ilişkin herhangi bir eğitim veya seminere katılma, zamanı planlamada bilgisayar programlarını kullanma ve on parmak klavye kullanımı değişkenleri açısından ele alınacaktır. Araştırmanın, bilgisayar kullanımının öğretim elemanlarının zaman yönetimi düzeylerini olumlu yönde etkilediğini ortaya koyması beklenmektedir.

Anahtar Kelineler: Zaman Yönetimi, Bilgisayar Kullanımı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 35

ENTALPİ KONUSUNDA BİLİŞSEL YÜK KURAMINA GÖRE HAZIRLANAN ÖĞRETİM YAZILIMININ KİMYA

ÖĞRENCİLERİNİN HATIRLAMA VE TRANSFER DÜZEYİNDEKİ ÖĞRENMELERİNE ETKİSİ

Nesli KALA1 Alipaşa AYAS2

1 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi

2 Bilkent Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

John Sweller, tarafından ortaya atılan bilişsel yük kuramı, insanın çalışan belleğinin sınırlı kapasiteye sahip olduğu ve bu sınırlı kapasitenin etkin bir şekilde kullanımıyla bireyde etkili öğrenmenin gerçekleştirilebileceğini savunmaktadır. Uluslararası literatürde özellikle güncel ve zor fen konularında etkin olduğuna dair pek çok çalışma olmasına rağmen bilişsel yük kuramı, ülkemizde çok fazla bilinmemektedir. Dolayısıyla çalışma hem kuramın ülkemizde etkin kullanımı hem de çok fazla araştırma bulunmayan termodinamiğin entalpi konusunun öğretiminin araştırılması yönüyle literatüre katkı yapacağı düşünülmektedir. Bu bağlamda araştırmanın amacı, entalpi konusunda bilişsel yük kuramı ilkelerine göre hazırlanan öğretim yazılımının öğrencilerin hatırlama ve transfer düzeyindeki öğrenmeleri; bilişsel yüklenmelerine ve etkili öğrenmelerine etkisini araştırmaktır. Araştırmanın örneklemini, 2010-2011 eğitim öğretim yılı bahar döneminde Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü birinci sınıfta Genel Kimya-II dersini alan 37 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada bu çalışma kapsamında geliştirilen hatırlama ve transfer testleri; bilişsel yük ölçeği ve sayı dizisi bellek testi veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Grupların denkliğini belirlemek amacıyla ise Genel Kimya-I dersi akademik başarı ortalamaları temel alınmıştır. Elde edilen verilerin analizi, bağımsız gruplar t-testi ve çok fartörlü varyans analizi (MANOVA) kullanılarak yapılmıştır. Araştırmada, deney grubundaki öğrencilerin hem ortalama hatırlama etkili öğrenme puanları hem de transfer etkili öğrenme puanları pozitif iken kontrol grubundaki öğrencilerin bu iki düzeydeki etkili öğrenme puanlarının da negatif olduğu belirlenmiştir. Dolayısıyla çalışmada bilişsel yük kuramı ilkelerine göre hazırlanan öğretim yazılımının deney grubundaki öğrencilerin hatırlama ve transfer düzeyindeki etkili öğrenmelerine katkıda bulunduğu belirlenmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular bilişsel yük kuramı kapsamında tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Bilişsel Yük Kuramı, Hatırlama düzeyi, Transfer düzeyi, Etkili öğrenme, Kimya Eğitimi, Entalpi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 36

BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN ÖĞRENME ÖĞRETME SÜRECİNE ENTEGRASYONU: SÜREÇLE İLGİLİ KONTROL LİSTESİNİN GELİŞTİRİLMESİ

Yasemin USLUEL1 Bahadır YILDIZ2

1HacettepeÜniversitesi, Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi

Bölümü 2Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi Anabilim

Dalı

Entegrasyon süreci belirsiz ve çok boyutlu bir süreçtir. Yapılan çalışmalar

incelendiğinde sürecin farklı açılardan ele alındığı görülmektedir. Çalışmalarda öğreticinin yeterliklerine (Mishra ve Koehler 2005, Tondeur, Valcke ve van Braak, 2008), öğrenci öğrenmesine (Cartrwright & Hammond, 2003; Herzig, 2004; Lim and Ching, 2004; Lim et al, 2003; Roblyer, 2003), eğitim örgütlerinin yönetimine (Vanderlinde ve Braak, 2010; Tondeur, Valcke ve van Braak, 2008) vurgu yapıldığı belirlenmiştir.

Bu çalışmada entegrasyon, öğrenci öğrenmesine katkı sağlamak amacıyla, öğrenme öğretme süreçlerinde uygun BİT araçlarının seçilerek, sürecin kalıcılığının ve sürdürülebilirliğinin sağlanması olarak kabul edilmiştir. Çalışmanın amacı, öğrenme-öğretme süreçlerinde BİT entegrasyonunun gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemeye yönelik bir kontrol listesi geliştirmektir. Kontrol listesi geliştirilirken, 5E öğrenme modelinin aşamaları temel alınmış ve öğrenme-öğretme süreçlerine BİT entegrasyonu konusunda son 10 yıldaki alanyazın taranmıştır. Alanyazın taraması sonucunda entegrasyon sürecine etki eden ve etkileyen değişkenler içerik analizi ile ortaya konulmuştur. Bu değişkenler ve 5E öğrenme döngüsü aşamaları bir araya getirilerek kontrol listesi oluşturulmuştur.

5E öğrenme döngüsü modelinde, öğrencilerin ön bilgilerinin ortaya konulması, öğrencilerin derse katılmaları için merak uyandırılması ve teşvik edilmesi, yeni bilgilerle önceki bilgiler arasında sağlıklı ilişkiler kurularak konunun iyice anlaşılması ve değerlendirilmesi aşamalarını içeren 5 aşama bulunmaktadır (Bybee, 1997). İçerik analizi sonucunda belirlenen değişkenler ise sekiz boyutta sınıflandırılmıştır. Bu boyutlar; erişim, öğretim programına uygunluk, öğretmen ve öğrenci becerileri, derse hazırlık süreci, ders esnasında (5E öğrenme döngüsü modeli), dersle ilgili ancak ders zamanı dışında, etkileşim, kalıcılık ve sürdürülebilirlik olarak isimlendirilmiştir. Sonuç olarak örnek bir ders işleyişi göz önüne alınarak her boyut için süreçte kontrol edilmesi gereken maddeler belirlenmiş ve 37 maddeden oluşan kontrol listesi ortaya çıkarılmıştır.

Anahtar Kelimeler: BİT Entegrasyonu, 5E öğrenme döngüsü, Kontrol Listesi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

BÖTE 37

BİLİMSEL SÜREÇTE BİLGİ İLETİŞİM

TEKNOLOJİLERİNİN KULLANIMINA YÖNELİK BİR ÖLÇEK GELİŞTİRME ÇALIŞMASI

Esra AÇIKGÜL1 Mustafa ÖZDEN1

1Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

Anabilim Dalı

Günümüzde hızla gelişen teknolojiler sonucunda ortaya çıkan bilgi iletişim teknolojileri, bilimsel bilginin elde edilmesi, iletilmesi, değerlendirilmesi gibi bilimsel süreçlere büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Bu nedenle bilimsel süreç becerilerini öğrencilere kazandıracak olan öğretmenlerin dolayısıyla öğretmen adaylarının bilgi iletişim teknolojilerini bilimsel süreçte kullanmaları önemli görülmektedir. Bu araştırmayla öğretmen adaylarının bilimsel süreçte bilgi iletişim teknolojilerini kullanım durumlarının belirlenmesine yardımcı olacak geçerli ve güvenilir bir ölçek geliştirmek amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemi 2010-2011 Bahar Yarıyılı Adıyaman Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nde öğrenim gören 245 öğrenciden oluşmaktadır. Ölçek geliştirme aşamasında öncelikle 70 taslak ifade uzman görüşlerine sunularak madde sayısı 53’e düşürülmüş ve uygulamaya hazır hale getirilmiştir. Ön uygulama sonucunda ölçekte yer alan maddelerin ayırt edicilik güçleri ve madde-toplam korelasyonları belirlenerek madde analizleri yapılmıştır. Ölçeğin yapı geçerliği için faktör analizi yapılmış ve güvenirlik hesaplamaları için Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı hesaplanmıştır. Yapılan analizler sonucunda 4 alt boyuttan oluşan 25 maddelik bir ölçek elde edilmiştir. Ölçeğin güvenirliğini belirlemek amacıyla hesaplanan Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı 0,93 olarak bulunmuştur. Ölçeğin alt boyutları için Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı 0.752-0.891 arasında değişmektedir. Ayrıca, ölçeğin alt boyutları arasındaki korelasyonlara bakıldığında tüm boyutlar arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu görülmüştür. Böylece, geliştirilen ölçeğin öğretmen adaylarının bilimsel süreçte bilgi iletişim teknolojileri kullanım durumlarını belirlemek için geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: Bilgi İletişim Teknolojileri, Bilimsel Süreç, Öğretmen Adayları

SÖZLÜ SUNUM

ÖZETLERİ

BİYOLOJİ EĞİTİMİ

(Bildiriler sunum sırasına göre sıralanmıştır)

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Biyoloji Eğitimi 39

BİYOLOJİ DERSİNE YÖNELİK TUTUM ÖLÇEĞİ GELİŞTİRME ÇALIŞMASI*

Murat KURT1 Aysel TEMELLİ2 Songül KEÇECİ KURT3

1Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Erzurum 2 Atatürk Üniversitesi, KKEF, Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı, Erzurum

3AİÇÜ, Eğitim Fakültesi, Ağrı

Çalışmada örgencilerin biyoloji dersine yönelik tutumlarını ölçmek için Likert tipi

geçerli ve güvenilir bir tutum ölçeği geliştirme amaçlanmıştır. Son yıllarda eğitim alanında yapılan çalışmalar; öğrenci, öğrenci başarısı, öğrenci başarısını etkileyen etmenler, başarının nasıl artırılacağı gibi konular üzerinde yoğunlaşmaktadır. Ancak özellikle ülkemizde, öğrenci başarısını etkileyen etmenlerin ölçülmesinde kullanılacak ölçme araçları konusunda bir boşluk bulunmaktadır. Bu araştırma ile geliştirilen tutum ölçeğinin, başarıyı artırmayı hedefleyen Biyoloji öğretmenlerine ve araştırmacılara ışık tutacağı düşünülmektedir. Biyoloji tutum ölçeği; ölçek maddeleri belirleme aşaması, uzman görüşü alma aşaması, ön deneme aşaması, faktör analizi aşaması, geçerlik - güvenirlik aşamaları sonunda geliştirilmiştir. Tutum maddelerinin oluşturulmasında; öğrenci, öğretmen ve uzman görüşleri alınarak literatür taraması yapılmış ilgili tutum ölçekleri incelenerek taslak ölçek maddeleri belirlenmiştir. Taslak ölçek 2010-2011 eğitim-öğretim yılında, Ağrı’da farklı liselerde öğrenim görmekte olan 300 öğrenciye uygulanarak geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılmıştır. Ölçeğin kapsam geçerliliği uzman görüşleri alınarak sağlanmıştır. Yapı geçerliliği için faktör analizi yapılmıştır. Elde edilen verilerin istatistiksel hesaplamaları SPSS-18 (Statistical Package for the Social Sciences) İstatistik Paket programında yapılmıştır. Ölçegin Kaiser-Meyer-Olkin değeri KMO=0,801, Bartlett’s Testi değeri ise B = 1105.856 bulunmuştur. Ölçeğin Cronbach’s alpha güvenirlik katsayısı ise α = 0.823’dir. Beş dereceli likert tipinde hazırlanan tutum ölçeğinin deneme formunda 34 madde yer alırken, yapılan ön uygulama ve analizler sonucunda, madde sayısı 20’ ye inmiştir. Beş dereceli tutum ölçeğinin güvenirlilik ve geçerliliğine ilişkin kanıtlar elde edilerek, ölçek kullanıma hazır hale gelmiştir.

Anahtar Kelimeler: Biyoloji, Tutum, Biyoloji Tutum Ölçeği * Bu araştırma birinci yazarın doktora tez çalışmasının bir kısmından üretilmiştir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Biyoloji Eğitimi 40

ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİTKİLERE KARŞI

TUTUMLARINI ÖLÇMEYE YÖNELİK ÖLÇEK GELİŞTİRME ÇALIŞMASI

F. Osman PEKEL1 Ömer Seyfettin SEVİNÇ1 Şeref TAN2 Nurcan

KAHRAMAN3

1Celal Bayar Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü

3Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Yeryüzündeki canlı yaşamın önemli bir bölümünü oluşturan bitkiler, gerek insanlar

gerekse diğer canlılar için önemli bir yere sahiptir. Biyosferin ve ekosistemlerin en önemli öğelerindendir. İnsan ve hayvanların büyük bir kısmının temel besin maddelerinin kaynağını oluşturmalarının yanı sıra, pek çok alanda (beslenme- gıda, kozmetik, ilaç, tekstil, selüloz- kâğıt, vb. ) bitkilerden yararlanmaktayız.

Bitkiler ayrıca erozyon ve heyelanların önlenmesi, gürültünün azaltılması, kentlerde estetik özelliğe sahip park-bahçe vb. peyzaj alanlarının oluşturulması, karayollarında kar ve rüzgâr siperi oluşturma, trafikte yerine göre güvenliğin sağlanması gibi pek çok açıdan önemli rollere sahiptirler.

Yaşamımızın bir parçasını oluşturan bitkilere gereken önemi verdiğimiz söylenemez. Bu bağlamda bireyin çevreye yönelik tutumları önemli olduğu gibi, çevrenin en önemli öğesi olan bitkilere yönelik tutumları da önem arz etmektedir. Bireyin içinde yaşadığı, etkileşimde bulunduğu fiziksel ortam, önceden getirdiği değerler ve tutumlar insan davranışını etkileyen unsurlardır. Bitkilere karşı olumsuz tutuma sahip olan bireylerin yaşadığımız çevre sorunlarına karşı da duyarsız olacağı şüphesizdir. Bu çalışmanın amacı, öğretmen adaylarının bitkiye yönelik tutumlarını ölçen yeni bir ölçek geliştirip güvenlik ve geçerlik çalışmalarının yapılmasıdır. Çalışmaya 2011- 2012 akademik yılında Celal Bayar Üniversitesinde eğitim gören 901 öğrenci katılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Bitkilere Yönelik Tutum, Ölçek Geliştirme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Biyoloji Eğitimi 41

LİSE ÖĞRENCİLERİNİN BİYOLOJİ DERSİ

BAŞARILARI İLE KAYNAK YÖNETİMİ STRATEJİ KULLANIMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ

Özlem SADİ Miray UYAR

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü

Eğitimin nitelikli olmasında ve bilgi toplumunu oluşturan bireylerin sahip olmaları gereken becerilerin kazandırılmasında fen eğitimi büyük önem taşımaktadır. PISA (Uluslar arası Öğrenci Değerlendirme Programı) dünya çapında lise öğrencilerinin başarısını ortaya koymaya çalışan sınavlardan biridir. Bu sınav, Türkiye’nin de dahil olduğu katılımcı ülkelerin eğitim sistemlerini 15 yaşındaki öğrencilerin (9. sınıf) bilgi ve becerilerini test ederek değerlendirmeyi amaçlamaktadır (PISA, 2009). PISA’da öğrenci bilgi ve becerisinin test edildiği alanlardan biri de fen bilimidir. 9. Sınıf öğrencilerinin fen başarılarını arttırmak üzerine yapılacak çalışmaların gerekliliğine PISA sonuçları kanıt olarak gösterilebilir. Nitekim PISA 2009 sonuçlarına göre, Türkiye’de fen alanında öğrenci başarısı hala 2003 ve 2006 yıllarında da olduğu gibi OECD ülkeleri ortalamasının altında kaldığı belirlenmiştir (OECD, 2010). Bu nedenle yapılan çalışma Türkiye’deki öğrencilerin fen alanındaki başarısızlıklarının arkasında yatan bazı nedenleri ortaya çıkarması açısından da önemli görülmektedir. Çalışmada, 9. Sınıf öğrencilerinin biyoloji dersi başarıları ile kaynak yönetimi stratejilerini kullanmaları arasındaki ilişkiyi korelasyon analiziyle ortaya koymak amaçlanmaktadır. Veri toplama aracı olarak The Motivated Strategies for Learning Questionnaire (MSLQ) kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini Karaman ili Anadolu Liselerinde öğrenim gören 315 9. Sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırma bulguları, 9. sınıf öğrencilerinin biyoloji dersi başarıları ile çaba düzenleme stratejileri ve zaman/çalışma çevresi yönetimi stratejileri kullanımları arasında düşük düzeyde, pozitif ve anlamlı bir ilişki bulunduğunu göstermektedir. Bu bulgulara göre, akademik başarıdaki toplam değişkenliğin %4’ünün çaba düzenleme stratejilerinin kullanımından, %5’inin de zaman/çevre yönetimi stratejilerinin kullanımından kaynaklandığı söylenebilir. Çalışmada ele alınan akranla öğrenme ve yardım arayışı stratejileri ile biyoloji dersi akademik başarısı arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.

Anahtar Kelimeler: Kaynak Yönetimi Stratejileri, Biyoloji Dersi Akademik Başarısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Biyoloji Eğitimi 42

BİYOLOJİ ÖĞRETİMİNDE BİLGİSAYAR

ANİMASYONLARININ KULLANILMASINA YÖNELİK ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

Mehmet YAKIŞAN1, Mustafa YEL2, Mehmet MUTLU3

1 Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Biyoloji Eğitimi ABD

2 Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Biyoloji Eğitimi ABD

3 Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD

Canlılığı her yönüyle araştıran biyoloji, kavram bakımından oldukça zengin bir içeriğe sahiptir. Bu nedenle öğrenciler biyolojinin birçok konusunu anlamlı bir şekilde öğrenmelerinde ve kavramalarında ciddi güçlüklerle karşılaşmaktadırlar (Bahar, 2002; Öztaş, Özay ve Öztaş, 2003). Öğrenciler özellikle hücre bölünmesi, protein sentezi ve hücredeki osmoz, difüzyon vb. gibi dinamik yapıdaki soyut ve kompleks biyoloji konularının öğrenilmesinin zor olduğunu düşünmektedirler. Bu nedenle konuların öğrencilerin anlayacakları şekilde sunulması ve öğrencilerin derse ilgilerinin çekilmesi zor olmaktadır. Öğrenilmesinde ve öğretilmesinde güçlükler olan soyut ve mikro düzeydeki olayların canlandırılması için kullanılabilen animasyonlar, öğrencilerin olayları doğru şekilde canlandırmalarına, kavramsal süreçleri anlamalarına, derse karşı ilgilerinin artmasına ve mevcut yanılgılarından kurtulmalarına yardımcı olmaktadır.

Bu araştırmanın amacı biyolojide soyut bazı kavramların öğretilmesinde kullanılan bilgisayar animasyonları ile ilgili öğrenci görüşlerinin belirlenmesidir. Çalışmaya 48 üniversite 1. sınıf öğrencisi katılmıştır. Araştırma kapsamında hücre zarından madde geçişi, protein sentezi ve hücre bölünmeleri konularıyla ilgili kavramların öğretiminde bilgisayar animasyonlarından yararlanılmıştır. Araştırmada var olan bir durumu var olduğu şekli ile betimlemeyi amaçlayan araştırma yaklaşımı olan tarama modeli (Karasar, 2012) kullanılmıştır. Öğrencilerin animasyonlarla ilgili görüşleri araştırıcılar tarafından hazırlanan açık uçlu sorular yardımıyla belirlenmiştir. Öğrencilere animasyonlarla yapılan biyoloji öğretimini nasıl bulduklarına yönelik 3 açık uçlu soru sorulmuştur. Ayrıca öğrenciler arasından rastgele olarak seçilen 6 öğrenci ile görüşme yapılmıştır. Öğrencilerin gerek açık uçlu sorulara gerekse görüşmedeki sorulara verdikleri cevaplarından elde edilen veriler analiz edilerek yorumlanmıştır. Sonuç olarak öğrencilerin tamamına yakını, animasyonlarla yapılan öğretimi beğendiklerini, animasyonların öğrenmelerine ve konuyu anlamalarına olumlu katkısının olduğunu, daha önce anlayamadıkları konu ve kavramları animasyonlar sayesinde daha iyi anladıklarını ifade etmişlerdir.

Anahtar Kelimeler: Biyoloji Öğretimi, Animasyonlar, Öğrenci Görüşleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Biyoloji Eğitimi 43

BİYOÇEŞİTLİLİK OKURYAZARLIĞI ÖLÇEĞİ: GELİŞTİRME, GEÇERLİK VE GÜVENİRLİĞİ

Hasan GÜRBÜZ1 Mustafa DERMAN1 Mürşet ÇAKMAK2

1Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi Bölümü.

2Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Eğitimi Bölümü.

Bu çalışmanın amacı öğrencilerin biyoçeşitlilik okuryazarlıkları için geçerli ve

güvenilir bir ölçek geliştirmektir. Çalışma, 2012 yılında, tarama modeli ile yapılmıştır. Taslak ölçek, geliştirme aşamasında 68 madde olarak hazırlanmış ve uzman görüşlerine sunulmuştur. 3’lü likert tipinde hazırlanmış ölçek, Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Biyoloji Eğitimi Bölümü öğrencilerine (N=204) uygulanmıştır. İstatiksel analizler için SPSS-17 sürümü kullanılmıştır. Açımlayıcı faktör analizi yapılarak son şekli verilen ölçeğin Cronbach-Alfa iç tutarlık katsayısı 0,85 olarak hesaplanmıştır. Yapılan analizler sonucunda ölçeğin üç alt faktöre ve 25 maddeye sahip olduğu bulunmuştur. Faktörlerdeki maddelerin faktör yük değerlerinin 0.50 ile 0.77 arasında değiştiği saptanmıştır. Sonuç olarak ölçeğin, geçerlik ve güvenirlik testleri bakımından güvenilir sonuçlara sahip olduğu söylenebilir. Bu ölçeğin araştırmacılar tarafından öğrencilerin biyoçeşitlilik okuryazarlıkları çalışmalarında kullanılabileceği önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Biyoçeşitlilik, Çevre Eğitimi, Okuryazarlık, Ölçek, Geçerlik, Güvenirlik

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Biyoloji Eğitimi 44

MESLEK LİSESİ 9. SINIF BİYOLOJİ LABORATUVAR

UYGULAMALARINDA ÖĞRENCİ TUTUMLARI

Rıdvan KETE, Gizem BOR, Zehra ATABEY, Derya ALTINIŞIK

DEÜ, Buca Eğitim Fakültesi, Buca-İZMİR

Araştırmalar öğrencilerde ilgi ve merakı uyandıracak, onların laboratuara karşı olumlu tutum geliştirmelerine yardımcı olacak etkili bir fen öğretimi ile öğrencilerde kalıcı bir öğrenme sağlanabileceği ortaya konulmaktadır. Laboratuar çalışmalarında öğretmenlerin hazır bulunuşluk düzeyleri ön plana çıkarken, kullanılacakları materyallerde önem kazanmaktadır.

Araştırmanın amacı; 9. sınıf biyoloji derslerinde öğrencilerin aktif olduğu laboratuar uygulamalarında, model, çalışma yaprağı, video görüntüleriyle öğrenci katılımını arttırmaktır. Böylece öğrencilerin laboratuardaki etkinliklerle ortaya çıkan tutumlarını belirlemeye çalışmaktır.

Araştırmanın evrenini 2011-2012 eğitim-öğretim yılında İzmir ili Buca ilçesinde bulunan meslek lisesi öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklemini okul deneyimi derslerinin gerçekleştirildiği meslek liseleri 9. sınıf biyoloji dersini alan toplam 250 öğrenci oluşturmaktadır.

Veri toplama; birinci kademede; öğretmen ve öğrencilerle, açık uçlu sorularla birebir mülakat yapılmıştır. İkinci kademede 5’li likert tipi öğrenci tutum ölçeği oluşturulmuştur. Ayrıca karşılaştırma yapabilmek için ölçekte cinsiyet ve okul değişkenleri yer aldı.

Tutum ölçeği önce 100 kişilik bir öğrenci grubuna uygulanarak güvenirlik ve madde analizi yapıldı. Güvenirlik α:0.8873 faktör yükleri 0.606-0.840 bulunmuştur. Daha sonra uygulanabilir nitelikteki tutum ölçeği 2 meslek lisesinde toplam 250 öğrenciye uygulandı. Veriler SPSS 11 ile analiz yapıldı. Ölçeğin varimax döngüsü ile alt boyutları oluşturuldu.

Analiz sonucu; birinci bölümde, öğretmen ve öğrenci mülakatları sonucunda ortaya çıkan önemli noktalar 3 grupta toplanarak sıralandı. İkinci bölümde uygulanan 5’li likert tipi ölçek ile öğrencilerin tutumları incelenerek cinsiyet ve okul farklılığı gibi değişkenlere göre anlamlılık ilişkileri araştırıldı.

Araştırma bulgularında ortaya çıkan 9.sınıf Biyoloji dersi laboratuar uygulamalarında verimliliği arttırmak için açık uçlu sorularla bulgularda görülen sorunların ortadan kaldırılmasının önemini ortaya koymaktır. Bu sorunlara çözüm üretilmesine yardımcı olmaktır. Uygulamalarda hedeflere ulaşmakta öğrenci tutumlarının önemi gerçek olduğuna göre bu tutumlar belirlenmeye çalışıldı.

Anahtar Kelimeler: Biyoloji, Meslek Lisesi, Laboratuar, Tutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Biyoloji Eğitimi 45

ÇOKLU ZEKÂ KURAMINA DAYALI ÖĞRENME

YÖNTEMİNİN ÖĞRENCİLERİN BAŞARILARINA VE TUTUMLARINA ETKİSİNİN MOTİVASYON

STİLLERİNE GÖRE ANALİZİ∗

Murat KURT1 Ayhan ÇİNİCİ2 İbrahim GÜMÜŞ3

1Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Erzurum 2Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

3Atatürk Üniversitesi, KKEF, Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı, Erzurum

Bu araştırmanın amacı, Çoklu Zekâ Kuramlı öğrenme yöntemi ve motivasyon stilleri etkileşiminin öğrencilerin biyoloji dersine karşı tutum ve akademik başarıya etkisini saptamaktır. Araştırma da nicel araştırma yöntemlerinden yarı-deneysel (quasi-experimental) araştırma deseni ve gerçek deneme modellerinden öntest – sontest kontrol gruplu model kullanılmıştır. Araştırma 2010-2011 eğitim-öğretim yılında Ağrı’da bir lisenin 9.sınıf öğrencilerinden 300 öğrenci ile yapılmıştır. Canlıların Sınıflandırılması ve Biyolojik Çeşitlilik ünitesi deney grubunda çoklu zekâ kuramına dayalı öğrenme yöntemi ile, kontrol grubunda ise öğretmen merkezli öğretim yöntemi ile işlenmiştir. Araştırmanın uygulama süreci 15 haftalık toplam 30 ders saati süresince gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak; denkleştirmede kullanılan kişisel bilgiler anketi, biyoloji tutum ölçeği, biyoloji başarı testi ve motivasyon stilleri anketi kullanılmıştır. Öğrencilere motivasyon stilleri anketi uygulanarak öğrencilerin motivasyon stilleri belirlenmiştir. Araştırmanın başında ve sonunda biyoloji tutum ölçeği ve başarı testi uygulanarak veriler toplanmıştır. Veri analizleri için SPSS-18 paket programı kullanılmıştır. Araştırmada şu sonuçlara ulaşılmıştır: Uygulanan yöntemin ve motivasyon stilinin öğrenme üzerindeki ortak etkisi anlamlı değildir. Grup ve motivasyon stilinin ortak etkisinin tutum puanı üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmamaktadır. Bütün motivasyon stillerinde deney grubunun başarı puan ortalamaları kontrol grubundan yüksektir. Çoklu zeka kuramlı öğretim yapılan deney grubunda en yüksek başarı puanı ortalaması iş birlikçi motivasyon stilinde, en düşük katılım motivasyon stilindedir. Geleneksel öğretim yönteminin uygulandığı kontrol grubunda en yüksek başarı puanı araştırma motivasyon stiline aitken en düşük başarı puanı ortalaması ise iletişim motivasyon stiline sahip olanlarda görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Çoklu Zekâ Kuramı, Motivasyon Stilleri, Biyoloji Öğretimi

∗ Bu araştırma birinci yazarın doktora tez çalışmasının bir kısmından üretilmiştir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Biyoloji Eğitimi 46

BİYOKİMYA LABORATUVARINDA ENZİMLER VE

ÖZELLİKLERİ DENEYİNE YÖNELİK ÖRNEK OLAYA DAYALI ÖĞRENME ÇALIŞMASI

Özge ÖZBAYRAK1, Melis Arzu UYULGAN1, Şenol ALPAT1, Sibel

KILINÇ ALPAT1

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı

Eğitim öğretim sisteminde öğrencilerin öğrenmelerini anlamlı ve kalıcı hale

getirebilmek için pek çok farklı öğrenme ve öğretme yönteminden faydalanılmaktadır. Bu yöntemler aracılığıyla öğrencilerin ön bilgilerini sorgulayarak yeni bilgilere keşfetme ve araştırma yöntemiyle ulaşmaları sağlanır. Yapılandırmacılığın Fen eğitimine katkısı; öğrencilerin bilgiye ulaşmasında var olan bilgilerini çevrelerinden edindikleri bilgilerle zihinlerinde yapılandırmasını sağlamasıdır. Yapılandırmacılığı temel alan bir öğretim yöntemi de örnek olaya dayalı öğrenme yöntemidir.

Bu çalışmanın amacı, biyokimya laboratuarında geleneksel laboratuar deneyleri yerine örnek olaya dayalı öğrenme yöntemini kullanarak kreatin kinaz (CK), aspartat amino transferaz (AST) ve laktat dehidrogenaz (LDH) enzimlerinin insan sağlığı ile ilişkisi ve bu enzimlerin tayin yöntemleri konusunda öğrencilerin ön ve son anlamalarındaki değişimi tayin etmek ve bu yönteme yönelik görüşlerini almaktır. Araştırmada kontrol grupsuz deneysel desen kullanılmıştır. Bu nedenle örneklem seçimine gidilmemiş, çalışma grubu alınmıştır. Bu araştırmada ki çalışma grubunu 2010-2011 yılında İzmir ilindeki bir Eğitim fakültesinin Kimya öğretmenliğinde okuyan 4. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Nitel verileri toplamak amacıyla 5 öğrenci ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşmeleri değerlendirmek için içerik analizi kullanılmıştır.

Çalışma sonuçlarına göre öğrencilere verilen açık uçlu soruların ön test ve son test puanları arasında farklılık bulunmuştur. Öğrenci görüşlerinin analizi yapıldığında öğrencilerin yöntemi problem çözmeye yönlendirmesi ve araştırmaya sevk etmesi açısından benimsedikleri ve yöntemle ilgili olumlu düşünceler geliştirdikleri bulunmuştur. Bu yöntemin laboratuar çalışmalarında öğrenmeyi olumlu yönde etkilediği düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Örnek Olaya Dayalı Öğrenme, Yapılandırmacı Yaklaşım, Biyokimya Laboratuarı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Biyoloji Eğitimi 47

KAVRAMSAL DEĞİŞİM SÜRECİNDE ÜSTKAVRAMSAL

FAALİYETLERİN İNCELENMESİ: BİR DURUM ÇALIŞMASI

Meryem SELVİ1 Mehmet YAKIŞAN2 Nejla YÜRÜK3

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Biyoloji Eğitimi A.B.D 2Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Biyoloji Eğitimi

A.B.D 3Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

A.B.D

Son yıllarda öğrencilerin alternatif kavramlarıyla ilgili yapılan çalışmalarda

üstbilişin kavramsal değişim sürecindeki rolüne vurgu yapılmıştır. Bireylerde kavramlarla ilgili aktif hale gelen üstbilişsel faaliyetler üstkavramsal faaliyetler olarak tanımlanmıştır. Bu çalışmanın amacı biyoloji öğretmen adaylarının tohumlu bitkilerle ilgili kavramsal anlamalarındaki değişimin ve üstkavramsal öğretim etkinlikleri sırasında öğrencilerde aktif hale gelen üstkavramsal faaliyetlerinin ortaya konmasıdır. Araştırma bir durum çalışmasıdır. Çalışmada biyoloji öğretmen adaylarının tohumlu bitkilerle ilgili sahip oldukları alternatif kavramların doğru kabul edilenlerle değişmesini sağlamak için 32 biyoloji öğretmenliği 2. sınıf öğrencisinin üstkavramsal faaliyetlerini aktif hale getirecek öğretim etkinlikleri uygulanmıştır. Durum çalışması için üstkavramsal öğretim etkinliklerinin uygulanmasından önce çok sayıda ve çeşitli alternatif kavrama sahip; alternatif kavramlarını öğretim sürecinde değiştiren ve/veya değiştirmeyen ve bunu günlüklerinde detaylı bir şekilde açıklayan 5 öğrenci seçilmiştir. Öğretmen adaylarının tohumlu bitkilerle ilgili öğretim sürecindeki kavramsal anlamalarını ve buna bağlı olarak aktif hale gelen üstkavramsal faaliyetlerini belirlemek amacıyla veri kaynağı olarak bu 5 öğrenci tarafından öğretim süreci öncesinde, sırasında ve sonrasında yazılan günlükler kullanılmıştır. Günlükler araştırmacılar tarafından incelenmiş, öğrencilerin kavramsal anlamalarındaki değişimler sırasında kullandıkları üstkavramsal faaliyetleri; üstkavramsal farkındalık, üstkavramsal izleme ve üstkavramsal değerlendirme kategorileri açısından sınıflandırılmıştır. Üstkavramsal öğretim etkinlikleri sonunda sürecin başında varolan alternatif kavramlarını bilimsel olarak doğru kabul edilenlerle değiştiren öğrencilerde üstkavramsal farkındalık, izleme ve değerlendirme kategorilerinde farklı faaliyetlerin aktif hale geldiği belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Üstkavramsal Faaliyetler, Tohumlu Bitkiler, Kavramsal

Değişim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Biyoloji Eğitimi 48

ORTAÖĞRETİM SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ:

TRABZON İLİ ÖRNEĞİ

Arzu SAKA

Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi OFMA Eğitimi Biyoloji Eğitimi ABD

Gelişmiş ülkelerde çeşitli sorunlar olduğu gibi, Türkiye’de de ortaöğretimin sorunları vardır. Bunlar; öğrenci ve istihdam, personel kalitesi, yönetim, alt yapı ve donanım, denetim, programlar, değerlendirme, okul-aile işbirliği, finansman, mesleki tanıtım ve yönlendirme ile beraber ortaöğretime geçiş sorunları, üniversite ve ortaöğretime yerleştirme sınavları başlıkları altında özetlenebilir (Ankara Üniversitesi, 2004). Bununla birlikte konunun taraflarının bir araya getirilerek; problem durumuyla ilgili detaylı ve yeni bakış açıları ortaya koymak, sorunların giderilebilmesi açısından önem arz etmektedir. Bu bağlamda ilgili konunun güçlü-zayıf yönlerinin, karşılaşılan fırsat ve tehditlerin somut olarak belirlenmesi paydaşlar arasında görüş alış verişi ve ortak işbirlikleri sağlanması açısından önemlidir. Beyin fırtınası tekniği ile eğitimin farklı kesimlerinden insanların “ortaöğretimin sorunları ve çözüm önerileri” konusunda görüşleri alınmış ve SWOT analizi tekniği ile görüşler sınıflandırılmıştır. Bu kapsamda Trabzon ilinde; 9 şube müdürü, 1 ilköğretim müfettişi, 3 ilçe milli eğitim müdürü, 22 okul müdürü, 20 öğretmen, 12 öğrenci ve 7 öğrenci velisi olmak üzere toplam 74 kişi çalışmanın örneklemini oluşturmuştur. Analiz sonucu elde edilen bulgulardan problem durumu ile ilgili ön plana çıkan güçlü yön: Avrupa Birliği Projeleri kapsamında bazı ortaöğretim kurumlarının Comenius projeleri, Okul Aile Birliklerinin Grundtvig projeleri hazırlamaları ve bunların kabul edilip uygulanmaları, zayıf yön: okulların işletme giderlerine ilişkin ödeneklerin yetersiz olması, yardımcı hizmet personelinin yeterli olmaması, fırsat: AB ve Dünya Bankası gibi kurumların projelere destek vermesi, tehdit: meslek okullarında piyasanın ihtiyaç duyduğu nitelikli ara eleman yetiştirilememesi olarak ifade edilebilir.

Anahtar Kelimeler: Ortaöğretim, Güncel Sorunlar, Çözüm Önerileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Biyoloji Eğitimi 49

FEN BİLGİSİ ÖGRETMEN ADAYLARINA EVRİM

TEORİSİNİN BİLİMİN DOĞASI İLE BİRLİKTE ÖĞRETİMİ

Birgül ÇAKIR1 Hamide ERTEPINAR2 Özgül YILMAZ-TÜZÜN3

1Ağrı İbrahim Cecen Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2 Istanbul Aydin Universitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

3DOrta Doğu Teknik Universitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Evrim teorisi farklı disiplinlerden gelen kanıtlara dayanarak canlı çeşitliliğini,

canlılar arasındaki benzerlik ve farklılıkların nedenlerini ve ilişkilerini açıklayan bir teori olduğu için biyolojinin yapıtaşını oluşturmaktadır. Ancak literaturde üniversite öğrencilerinin evrim konusunda olan bilgi eksikliklerinin olduğuna değinilmiştir. Evrim teorisinin anlaşılmamasının nedenlerinden biri olarak da teori ve kanunun epistemolojik farklarının bilinmemesi gösterilmiştir. Bu çalışma, 3.sınıf fen bilgisi öğretmen adaylarına fen bilgisi laboratuarı dersinde, evrim teorisini bilimin doğası ile birlikte sunarak bir laboratuar föyünün geliştirilmesini ve fen bilgisi öğretmen adaylarinın evrim teorisi ile ilgili ogrenmelerini yansıtan modelin incelenmesini içeriyor. Bu kapsamda öğrencilerin teori ve kanunun farklı bilgi kaynakları olduklarının farkına varmalarını sağlamak için çeşitli yönlendiricilerden (promptlardan) ve örneklerden faydalanıldı. Evrim teorisinin öğretimi sırasında kavram haritalarindan yararlanılmış ve konunun öğretiminin arkasindan da bir aktivite sunumuştur. Dersin sonunda bilimin doğası ve evrim teorisini birlikte düşünüp ogrenmelerini gosteren bir model oluşturmaları istendi. Bu modellerin kavram haritasi, flowing chart veya yaraticiliklarina bagli olarak bir analoji olabilecegi belirtildi. Çalışma sonucunda katılımcılar teori ve kanunun farklı bilgi kaynakları olduğunu modellerinde gostermislerdir. Ancak, dersin sonunda yedi öğretmen adayının evrim teorisi için çizdikleri modeller incelendiğinde, 3 öğretmen adayı türlerin nasıl evrimleştigine modellerinde yer verirken, dört öğretmen adayının bu kanıtlara modellerinde yer vermedikleri gözlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Evrim Teorisi, Bilimin Doğası

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Biyoloji Eğitimi 50

BİYOLOJİ EĞİTİMİNDE ETKİN ANALOJİ KULLANIMI: DNA’NIN KORUNMA FAKTÖRLERİ ÖRNEĞİ ÜZERİNE

BİR İNCELEME ÇALIŞMASI

Nazlı Ruya TAŞKIN1 Hakan ŞENEL1 Osman YILDIRIM1

1Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanlar Eğitimi Biyoloji Eğitimi Bölümü

Fen bilimlerinin ilişkiler üzerine kurulu bir disiplin olması, fen bilimleri öğretiminde

öğrenenlerin kendilerine özgü kavram organizasyonlarını tanıyıp yeni bilgiyi bunların üzerine yapılandırılması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Ancak; fen bilimleri derslerinden biri olan biyolojinin çoğunlukla, soyut, karmaşık ve submikroskobik bir doğası olması biyolojinin ilişkilendirilerek öğretilmesini zorlaştıran bir faktördür. Çünkü her birey çevresinde gerçekleşen olayları kendi bakış açısı çerçevesinde algılamaya, sınıflandırmaya ve yorumlamaya çalışarak anlamlı ilişkiler kurar. Günlük hayatta doğal olarak sergilenen bu davranış öğretim yöntemlerinden biri olan analojilerin temel felsefesini oluşturmaktadır. Analoji, iki kavram arasındaki benzerliklerin tanımlanması sürecidir. Burada öğrencinin bildiği kavram kaynak (analog), yeni karşılaştığı kavram ise hedef kavram olarak ifade edilir.“İki tarafı da keskin olan bir kılıca” benzetilen analojiler; kullanımları sonucunda ortaya çıkan avantajlar ve sınırlılıklar sebebiyle bu benzetmeye layık görülmüşlerdir. Yani, öğrenme ortamlarında analoji kullanımında öğrenende bir takım kavram yanılgıları yaratmamak açısından oldukça dikkatli olunmalıdır. Fen bilimleri eğiticilerinin analojilerin doğasını anlaması ve pedagojik olarak etkin analojilerin yapılandırmaları oldukça önemlidir. Bu doğrultuda bu çalışmanın amacı, analojilerin etkin bir şekilde kullanılarak “Nükleik Asitler ve Protein Sentezi” konusunun işlendiği bir Biyoloji 101 dersinin incelenmesidir. Bu amaç çerçevesinde, toplam 4 ders saati (4x45 dk) sorumlu öğretim üyesinin anlatımı video yöntemi ile kaydedilerek bu derslerin transkriptleri çıkarılmış, öğretim üyesinin öğrencilerin kafalarındaki kavramlar, olgular ve olaylar arasında var olan ilişkileri anlamlandırmak için kullandığı analojiler birbirinden bağımsız olarak ele alınmış ve bunlar arasından “DNA'nın Korunma Faktörleri” ile ilgili olanlar kategorilenerek etkin analoji kullanımı örnekleri şeklinde sunulmuştur. Öğrenenlerin analojilere aşina olması öğrenci başarısının ve eleştirel düşünme becerilerinin artmasına yardımcı olabileceğinden, analojiler tüm öğrenenler açısından önemlidir. Ayrıca, analojilerin öğrenenlere açıklanmasından da eğitmenin sorumlu olması analojilerin sınıf içinde etkin kullanımının önemi artırmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Analoji, Biyoloji Öğretimi, DNA'nın Korunma Faktörleri, Sınıf

İçi Araştırmalar, Video Analizi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Biyoloji Eğitimi 51

LİSE ÖĞRENCİLERİN “CANLI” KAVRAMI VE

CANLILIĞI BELİRLEYİCİ ÖZELLİKLER İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELERİ

Ayhan ÇİNİCİ1 Murat KURT2

1Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü

Canlı kavramının anlamlı olarak öğrenilmesi “Canlı Bilimi” olan “Biyoloji”

öğretiminde bir ön koşul olarak değerlendirilebilir. Çünkü çocukların ilk öğretimden itibaren karşılaştıkları biyoloji konularını sağlam bir zemine oturtabilmeleri için “canlı” kavramıyla ilgili doğru bir zihinsel şemaya sahip olmaları gerekmektedir. Bu çalışmada, lise öğrencilerinin canlı kavramıyla ilgili zihinsel şemalarına ulaşılmaya çalışılmıştır. Bu amaçla, Erzurum il merkezinde bir Anadolu lisesinde öğrenim gören 14-15 yaş arası toplam 154 lise öğrencisine bazı açık uçlu sorular yöneltilmiş ve elde edilen veriler çözümlenmiştir. Veri toplama sürecinde, öğrencilerden ilk olarak boş bir kağıda akıllarına gelen ilk on canlıyı yazmaları istenmiştir. İkinci olarak ta canlı denilince akıllarına ne geldiğini ve canlılığın kendileri için ne ifade ettiğini yazmaları istenmiştir. Öğrencilerden gelen veriler çözümlenerek yüzde ve frekens değerleri belirlenmiştir. Öğrencilerin oluşturduğu canlı listeleri analiz edildiğinde, 154 öğrencinin 133’ü oluşturduğu listede “insan” yazmış olup sıra ortalamaları analiz edildiğinde “insan” listede 1,88’inci sırada yer alarak birinci olmuştur. Ayrıca, öğrencilerin listelerinde çoğunlukla hayvan gruplarına yer verdikleri, bunlar arasında ise omurgalıların memeliler sınıfının baskın olduğu dikkat çekmektedir. Memelilerle ilgili öğrencilerin çoğunlukla yakın çevrede görme şansı yüksek olan; kedi köpek at, eşek, inek gibi hayvanlara yer verdikleri ve bunun yanında aslan, kaplan zürafa, fil, maymun, balina ve yunus gibi görsel ve yazılı basında çokça karşılaştıkları memelilere de önemli ölçüde yer verdikleri belirlenmiştir. Canlı kavramıyla ilgili düşünceleri ise analiz edilerek 4 şu kategoride toplanmıştır: Fizyolojik [beslenme, enerji üretme-kullanma…]; Zihinsel [zekâ-içgüdü ya da duyguları olma…]; Biyolojik [hücresel yapı, organizasyon…] ve Ontolojik [barınma-korunma; canı acıma, uyarılara tepki, sesli ya da bedensel iletişim, doğayı etkileme ve ondan etkilenme, yaşam-ölüm].

Anahtar Kelimeler: Biyoloji öğretimi, Canlı kavramı, Öğrenci düşünceleri

SÖZLÜ SUNUM

ÖZETLERİ

ÇEVRE EĞİTİMİ

(Bildiriler sunum sırasına göre sıralanmıştır)

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 53

İLKÖĞRETİM İKİNCİ KADEME ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVRE BİLGİ DÜZEYLERİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA,

NİĞDE ÖRNEĞİ

Buket AKYOL1, Hülya KAHYAOĞLU2

1 Mili Eğitim Bakanlığı Fen ve Teknoloji Öğretmeni 2 N.Ü. Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği A.B.D.

Artan nüfus ve gelişen teknolojinin doğal sonucu olarak çevre sorunları artmaktadır. Ertürk (1996), çevre sorunlarını şu şekilde açıklar; yapay çevresini oluşturmaya çalışan insanın, doğal çevre üzerinde yarattığı tüm olumsuz etkiler ile doğal kaynakların aşırı ve yanlış kullanımı ve doğal çevrenin tahribinin yanı sıra, yapay çevrenin sağlık koşullarına uygun olmayışı nedeniyle ortaya çıkan sorunlardır. Bu sorunların ortadan kaldırılabilmesi için çevre eğitimini gerekli bulan Doğan (1997); çevre eğitimini, insanın biyolojik, fiziksel ve sosyal çevresi ile ilgili değerlerin, tutumların ve kavramların tanınması ve ayırt edilmesi olarak tanımlar. Çevre eğitimiyle dünyanın karşı karşıya bulunduğu sorunlardan haberdar olan ve bu sorunların nasıl çözüleceğini bilen, ayrıca buna gönüllü vatandaş yetiştirilmesinin de amaçlandığını belirtir. Bu çalışmanın amacı, okullarda uygulanan müfredat doğrultusunda, Niğde ilinde öğrenim görmekte olan ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin, çevre bilgi düzeylerinin kır ve kent değişkenlerine göre tespit edilmesidir. Çalışmada tarama modellerinden betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırma, kır ve kent ortamında eğitim gören öğrencilerin çevre bilgi düzeyleri arasında anlamlı bir fark olup olmadığını belirlemek açısından önemlidir. Araştırma 2010-2011 eğitim öğretim yılının bahar döneminde, Niğde ilinin Çavdarlı kasabasında bulunan Şehit Erdal Ünlü ve Niğde merkezdeki Selçuk İlköğretim okullarında gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya 6,7 ve 8. sınıflardan toplam 141 öğrenci katılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Atasoy (2005) tarafından geliştirilen ‘Çevre Bilgi Testi’ kullanılmıştır. Verilerin analizinde ‘t’ testi ve anova analizi kullanılmıştır. Araştırmada kent merkezinde yaşayan öğrencilerin kırsal alanda yaşayan öğrencilerden daha başarılı olmadığı, sınıf düzeyi arttıkça çevre bilgi düzeyinin de arttığı ve çevre bilgi düzeyinin cinsiyetten bağımsız olduğu bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Çevre Bilgisi, Çevre Bilinci, Çevre Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 54

İLKÖĞRETİM 7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN TOPRAK

KİRLİLİĞİNİ ALGILAMA BİÇİMLERİ

Mehmet MUTLU1 Halil TOKCAN1

1Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Hava, su gibi, canlıların yaşaması için vazgeçilmez unsurlardan biriside topraktır. Toprak, bitki örtüsünün beslendiği kaynakların ana deposudur. Toprağın içinde ve üzerinde çok sayıda canlı barındırmasının yanında bitkilerin tutunmasını sağlamakta ve içerdiği su, organik ve inorganik maddelerle de, onlar için besin kaynağı olmaktadır Toprak kirliliği, insan etkinlikleri sonucunda toprağın fiziksel, kimyasal, biyolojik ve jeolojik yapısının bozulmasıdır. Bunun sonucunda da toprağın üzerinde yaşayan insanlar ve diğer canlılar olumsuz etkilenirler. Bu çalışma, ilköğretim yedinci sınıf öğrencilerinin önemli bir çevre sorunu olan toprak kirliliğini algılama biçimlerini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini Niğde İl merkezinde yer alan altı ilköğretim okulunda okuyan 166 yedinci sınıf öğrencisi oluşturmuştur. Bu sınıf düzeyinin seçilmesinde yeni sosyal bilgiler ve fen ve teknoloji programlarında çevre kirliliği, küresel sorunlar gibi kazanımların yedinci sınıfta öğrencilere verilmesi rol oynamıştır. Çalışmada öğrencilerden “Bana göre toprak kirliliği” ifadesini açık uçlu olarak cevaplamaları istenmiştir. Öğrenci cevapları doğru algılama, sınırlı algılama ve yanlış algılama şeklinde gruplanmıştır. Analiz sonuçlarına göre öğrencilerin %3.0’ünün toprak kirliliğini doğru, % 65.7’sinin sınırlı ve % 31.3’ünün ise yanlış algıya sahip olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Toprak Kirliliği, Algı, İlköğretim, Çevre Sorunları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 55

15 YAŞ GRUBU ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVREYE

YÖNELİK SORUMLULUKLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER: PISA 2006’DAN YANSIMALAR

Mehmet ERDOĞAN1 Murat ÖZEL2 Serdar ÇAĞLAK3

1Akdeniz Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü

2Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 3Florida Eyalet Üniversitesi, Ölçme ve İstatistik Bölümü

Bu çalışmanın amacı, PISA 2006 çalışmasına katılmış 15 yaş grubu öğrencilerinin çevreye yönelik sorumluluk düzeylerini belirlemek ve bu öğrencilerin çevre sorumluluklarını etkileyen faktörleri araştırmaktır. Bu araştırma için PISA 2006 Türkiye veri seti kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini toplam 4942 (2290 kız, 2652 erkek) öğrenci oluşturmuştur. PISA 2006 fen başarı testi sonuçları ve öğrenci anketinden araştırmanın amacına yönelik olarak seçilen değişkenler (cinsiyet, anne-baba eğitim durumu, ev olanakları, çevreye sorumluluğu, çevre ile ilgili kaygı ve farkındalık) arasında yapısal eşitlik modeli önerilmiş ve bu model LISREL 8.72 kullanılarak test edilmiştir. Bu model kız ve erkek öğrenciler için ayrı ayrı test edilmiştir. Test edilen iki modelde istatistiki olarak anlamlı sonuçlar vermiştir. Bulgular, kaygı (r=.36, p<0.01) ve farkındalık düzeylerinin (r=.20, p<0.01) öğrencilerin sorumluluk düzeylerine katkısının istatistiki olarak anlamlı olduğunu, ancak sosyoekonomik düzeyin hiçbir katkısının olmadığını göstermektedir. Tüm öğrencileri dikkate alarak test edilen model, öğrencilerin çevreye yönelik sorumluluk düzeylerini %20 oranında açıklamaktadır. Modele en çok katkı sağlayan değişken çevre ile ilgili kaygı değişkenidir. Anahtar Kelimeler: PISA 2006, Çevre Sorumluluğu, Demografik Değişkenler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 56

8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVRE VE ÇEVRE SORUNLARINA YÖNELİK BİLGİ DÜZEYLERİ

Hülya CÖMERT1 Burçin ACAR ŞEŞEN2

1 Mustafa Vasıf Karslıgil İlköğretim Okulu, İSTANBUL

2 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD, İSTANBUL

Çevre eğitimi, çevre problemlerine yönelik bir cevap olarak ortaya çıkmıştır ve temel amacı dünyadaki çevre sorunlarından haberdar olan, bu sorunların nasıl çözümlenebileceğini bilen ve buna gönüllü olan vatandaşlar yetiştirmektir. Çevre eğitiminin bileşenlerinden biri de çevre bilgisidir ve çevre sorunlarının önlenmesinde en çok üzerinde durulan noktalardan birisidir, çünkü çevre problemleriyle etkili bir şekilde mücadele etmek için temel çevre bilgisine sahip olmak gerekmektedir. Bu nedenle, sunulan çalışmanın amacı sekizinci sınıf öğrencilerinin çevre ve çevre sorunlarına yönelik bilgi düzeylerinin araştırılması olarak belirlenmiştir. Çalışma grubunu, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında İstanbul’da rastgele seçilen bir ilköğretim okulunda öğrenim gören 261 sekizinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak çalışma kapsamında araştırmacılar tarafından geliştirilen çoktan seçmeli 23 maddelik Çevre Bilgi Testi (KR-20=0.75) kullanılmıştır. Analiz sonuçları, öğrencilerin testten aldıkları puanların aritmetik ortalamasının 11,54 olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte öğrencilerin bir kısmının su kirliliği ile suyun tasarruflu kullanılmasını ilişkilendirdikleri; ozon tabakasındaki incelmenin küresel ısınmaya neden olacağını düşündükleri; ozon tabakasındaki incelmenin insanlarda nefes darlığı oluşturacağını düşündükleri ve çöplerden yayılan gazların sera etkisine neden olmayacağını düşündükleri tespit edilmiştir. Çevre eğitiminde yalnızca bilginin yapılandırılması yeterli değildir. Ancak hiç şüphesiz ki doğru bilgi yapılandırma, çevresel duyarlılığın ve farkındalığın esas temelidir. Araştırmadan elde edilen sonuçlar ışığında, küresel çevre problemleri hakkındaki eksik bilgilerin ve kavram yanılgılarının giderilmesi amacıyla ilköğretim programlarındaki çevre içerikli konuların ve etkinliklerin gözden geçirilerek, aktif öğrenme yöntemlerinin kullanıldığı etkinliklerle zenginleştirilmesi önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Çevre Bilgisi, Çevre Eğitimi, Çevre Sorunları, Kavram Yanılgıları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 57

ÇEVRE EĞİTİMİNDE JİGSAW TEKNİĞİ

KULLANIMININ ÖĞRENCİLERİN AKADEMİK BAŞARISINA ETKİSİ VE ÖĞRENCİLERİN BU TEKNİĞE

İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

Hasan GÜRBÜZ1 Mürşet ÇAKMAK2 Mustafa DERMAN1

1Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi Bölümü. 2Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Eğitimi Bölümü.

Bu çalışma, çevre eğitiminin jigsaw tekniği ve geleneksel öğretimle yapılmasının öğrencilerin akademik başarısına etkisi ve öğrencilerin jigsaw tekniği hakkındaki görüşlerini incelemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma, 2011-2012 eğitim-öğretim güz yarıyılında, ön test-son test kontrol gruplu model ile yapılmıştır. Çalışmaya Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği Programına kayıtlı birinci sınıf öğrencileri (N=46) dahil edilmiştir. Jigsaw tekniğinin uygulandığı şube deney, geleneksel öğretim tekniğinin uygulandığı şube kontrol grubu olarak belirlenmiştir. Her iki grup için veri toplama aracı olarak da Cronbach Alfa iç tutarlık katsayısı 0,65 olarak bulunan ve 30 sorudan oluşturulan ve geliştirilen “çevre eğitimi başarı testi” kullanılmıştır. Ayrıca deney grubu öğrencilerine uygulan teknik hakkındaki görüşlerini alabilmek için Cronbach Alfa iç tutarlık katsayısı da 0.83 olarak bulunan ve 14 maddeden oluşan “jigsaw tekniği görüş ölçeği” uygulanmıştır. Çalışma, 7 haftada bitirilmiştir. Veriler, SPSS-17’de değerlendirilmiştir. Başarı testi ile toplanan verilerin analizinde t-testi teknikleri, görüş ölçeği ile toplanan verilerin analizi için de yüzde (%) ve frekans(f) değerleri kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar 0.05 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. Bulgulara göre hem deney hem de kontrol grubunun bilişsel çıktılarında bir artışın olduğu görülmüştür. Ancak jigsaw tekniğinin kullanıldığı deney grubu lehinde anlamlı sonuçlara ulaşılmıştır. Jigsaw tekniğinin derslere ön hazırlık yapma, araştırma yapma, sınıf içi iletişimi arttırma ve kalıcı öğrenme sağlama gibi olumlu yönlerinin olduğu deney grubu öğrencileri tarafından ifade edilmiştir. Ancak öğretim üyesinin dersleri anlatarak işlenmesini daha olumlu bulan görüşlerde olduğu tespit edilmiştir. Bu veriler doğrultusunda önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Çevre Eğitimi, Jigsaw Tekniği, Geleneksel Öğretim, Başarı, Öğrenci Görüşleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 58

SERBEST ETKİNLİK ÇALIŞMALARI DERSİ

KAPSAMINDA GELİŞTİRİLEN DİSİPLİNLERARASI OKUL BAHÇESİ ROGRAMININ ÖĞRENCİLERİN BAZI

MATEMATİK KAZANIMLARI ÜZERİNE ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Salih ÇEPNİ1 Mustafa ÜREY2 Davut KÖĞCE3 Cemalettin YILDIZ4

1Uludağ Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Eğitimi Anabilim

Dalı, Bursa 2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen

Eğitimi Anabilim Dalı, Trabzon 3,4Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü,

Matematik Eğitimi Anabilim Dalı, Trabzon Yapılan çalışmada ilköğretim birinci kademe Serbest Etkinlik Çalışmaları Dersi (SEÇD) kapsamında geliştirilen ve disiplinlerarası olan Okul Bahçesi Programı (OBP) kullanılmıştır. OBP, ilköğretim 5. sınıf Fen ve Teknoloji dersi kazanımlarının merkeze alındığı Matematik, Sosyal Bilgiler ve Türkçe derslerine ait uygun kazanımların ise bu merkezin çevresine serpildiği disiplinler arası bir programdır. Program kapsamında öğrenciler bir dönem boyunca okul bahçesinde uygun bir alan belirleyerek bu alan üzerinde bitki yetiştirmekte ve bununla birlikte ilgili derslerdeki uygun kazanımlar için bahçe üzerinde öğretmen tarafından gerçekleştirilen etkinliklere katılmaktadırlar. Yapılan çalışmanın amacı, OBP’nin ilköğretim 5. sınıf matematik programında yer alan şema, tablo ve grafik oluşturarak oluşturulan grafiklerin yorumlanması gibi matematik kazanımları üzerindeki etkisini farklı değişkenler açısından değerlendirmektir. Çalışmada denk kontrol gruplu ön test-son test deseninin kullanıldığı yarı deneysel yöntem kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini Trabzon İl Merkezindeki “A” ilköğretim okulundaki 6 farklı şubenin 5. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Çalışmada araştırmacı tarafından geliştirilen OBP Başarı Testi’den faydalanılmıştır. Testin Kuder-Richardson güvenilirlik katsayısı 0.74 olup, çalışmada ilgili konuya yönelik testteki 3 soru kullanılmıştır. Her bir soru 2 aşamalı olup birinci aşamada senaryo verilip senaryoya bağlı tablo, şema ya da grafik çizilmesi istenirken, ikinci aşamalarda tablo, şema ya da grafik verilerek öğrencilerin bu tablo, şema ya da grafiklere bağlı olarak senaryolar üretmeleri istenmiştir. Her bir sorunun her bir aşaması için araştırmacı tarafından geliştirilen değerlendirme rubriği kullanılmıştır. Öğrenciler testten en yüksek 18 puan alırken, en düşük 0 puan almaktadırlar. Değerlendirme sonuçları SPSS.15 paket programı ile değerlendirilmiş ve verilerin analizinde t-testi ve ANOVA kullanılmıştır. Çalışma sonunda OBP’nin öğrencilerin şema, tablo ve grafik oluşturma ile birlikte bu araçların yorumlanmasında etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Serbest Etkinlik Çalışmaları, Okul Bahçesi Programı, Disiplinlerarası Öğretim, Şema, Tablo, Grafik

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 59

ÇEVRE EĞİTİMİ DERSİ MODÜLER PROGRAMININ

GELİŞTİRİLMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ: EKOSİSTEM ÜNİTESİ ÖRNEĞİ

Tuncay ÖZSEVGEÇ1 Hüseyin ARTUN2

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Sınıf

Öğretmenliği Anabilim Dalı 2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen

Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı

Çevre eğitiminde odak nokta çevre bilincinin bireylere kazandırılmasıdır. Çevre bilincinin bireylere kazandırılmasında öğretim programları rehber konumdadır. Öğretim programımızın çağdaş eğitimin ön gördüğü öğrenci merkezli bir yaklaşım sergilemesi ile birlikte de çevre bilinci bireylere daha iyi verilecektir. Çevre eğitiminde öğrencilerin düşünmesi, tartışması ve alternatif çözümler üretmesi gerekmektedir. Fakat önceki programlarda konuların daha çok ezberci, düz anlatım şeklinde ve uygulamaya dönük hiçbir etkinlik yapılmadan verildiği literatürde belirtilmektedir. Buradan hareketle, çevre eğitimine özgü modüler program ve rehber öğretim materyalleri geliştirilerek, bunların etkililiği araştırılmaya çalışılmıştır. Araştırmada aynı örneklem grubu üzerinde ön test-son test yapıldığından basit deneysel yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini, Gümüşhane il merkezindeki bir ilköğretim okulunda öğrenim gören 29 tane 7. sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak, ekosistem ünitesine yönelik hazırlanmış 20 soruluk başarı testi ve gözlemden faydalanılmıştır. Araştırmada kullanılan başarı testinin analizi için t-testi, gözlem için puanlandırmalar kullanılmıştır. t-testi sonucunda iki grup arasında anlamlı bir farkın olduğu görülmektedir (p<.05). Gözlemde ise her basamakta farklı ortalamaların olduğu ve en etkin girme basamağının gerçekleştirildiği ( X = 3.47) belirlenmiştir. Elde edilen bulgular, yapılan öğretimin öğrencilerin başarılarını arttığını göstermektedir. Öğrencilerin son testteki başarılarının artmasının bir göstergesi de ünite boyunca elde edilen gözlemlerdir. Bu farklılıklar çalışma kapsamında geliştirilen çevre eğitimi modüler programı ve 5E modeline uygun geliştirilen etkinlikler sayesinde olduğu ve öğrencilerin çevre eğitimine yönelik konuları yaparak-yaşayarak öğrendiklerinden dolayı kaynaklandığı söylenebilir. Sonuç olarak, çevre eğitimine özgü geliştirilen modüler programın ekosistem ünitesine yönelik başarılarını artırmada etkili olduğu ve çevre eğitimi dersinde bu etkinliklerin kullanılması gerektiği vurgusu yapılabilir. Anahtar Kelimeler: Çevre, Çevre Eğitimi, Öğretim Materyali, Ekosistem

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 60

ORTA ÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN SULAK

ALANLARIN KAYBINA VE KORUNMASINA İLİŞKİN ALGI, İNANÇ VE DAVRANIŞ EĞİLİMLERİNİN

İNCELENMESİ

Muhterem TANKUŞ Haluk SORAN

Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü

Türkiye, sahip olduğu coğrafik çeşitlilik sayesinde zengin bir tür çeşitliliğine sahiptir ve biyolojik çeşitliliğin korunmasında öncelikli bölgeler kapsamındadır (Medail ve Quezel, 1997; Myers, Mittermeier, Mittermeier, Da Fonseca ve Kent, 2000). Türkiye’deki biyolojik çeşitliliğin kaynaklarından birisi sulak alanlardır. Türkiye’deki sulak alanlar özellikle barındırdığı endemik türler bakımından zengin olması ve önemli kuş göç yolları üzerinde bulunması nedeniyle uluslararası öneme sahiptir. Bununla birlikte, son 40 yılda Türkiye’deki sulak alanların yaklaşık yarısı kaybedilmiştir (WWF-Türkiye, 2008). Sulak alanları korumaya yönelik önlemler ekonomi ve eğitim gibi farklı disiplinler açısından ele alınmalıdır. Özellikle eğitim biyolojik çeşitliliğin korunmasında temel bir yaklaşım olarak görülmektedir (CBD, 1992). Bu bağlamda, biyolojik çeşitlilikle ilgili temel bilgilerin çevre psikolojisiyle ilgili bilgiler (algılar, tutumlar v.s.) ve çevreci davranışları ortaya çıkaran şartlar dikkate alınarak düzenlenmesi gerekmektedir (Mayer, 1996). Bu araştırmada ortaöğretim öğrencilerinin sulak alanların kaybına yönelik tehdit algıları, sulak alanların kaybı ile başa çıkmaya yönelik yeterlik algıları, engel algıları, başa çıkma yaklaşımları ve sulak alanları koruma eğilimleri incelenmiştir. Ölçme araçları Homburg ve Stolberg (2006) tarafından önerilen çevre davranışlarını açıklamaya yönelik model temel alınarak geliştirilmiştir. Söz konusu modele göre, çevre davranışlarının ortaya çıkmasında tehdit algısı ve yeterlik inancı gibi değerlendirme süreçlerinin ve problem odaklı başa çıkma yaklaşımının etkisi söz konusudur. Bu çalışmada, geliştirilen ölçme araçlarına ilişkin bilgilere ve betimsel bulgulara yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ortaöğretim Öğrencileri, Yeterlik İnancı, Tehdit Algısı, Engel Algısı, Sulak Alanları Koruma Eğilimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 61

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVREYE YÖNELİK

TUTUMLARINA ETKİ EDEN FAKTÖRLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Tuncay ÖZSEVGEÇ1 Hüseyin ARTUN2

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Sınıf

Öğretmenliği Anabilim Dalı 2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen

Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı Dünyamız ve Ülkemiz sera etkisi, küresel ısınma, küresel ısınma ile birlikte oluşan iklim değişiklikleri, ekosistemlerdeki bozulmalar, bitki ve hayvanların zarar görmesi, biyolojik çeşitlilikteki azalmalar, su kirliliği, hava kirliliği ve hepsinden de önemlisi insanlığın zarar görmesi gibi önemli çevre sorunları ile karşı karşıya kalmaktadır. Çevre sorunlarına karşı önlemler alınmasında ve oluşabilecek sorunlar karşısında çevreye karşı duyarlı ve olumlu tutum geliştirmek çevre sorunlarının önlenmesinde önemli bir katkısı sağlayacaktır. Bunun en iyi yolu da çevre eğitiminin verilerek bireyleri çevre okuryazarı olarak yetiştirmekten geçmektedir. Fakat çevreye yönelik tutumlarımızın gelişmesine etki eden birçok faktör vardır. Bu çalışmada, ilköğretim öğrencilerinin çevreye yönelik tutumlarına etki edebilecek faktörler incelenmiştir. Çalışmada survey alan taraması yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini Gümüşhane il merkezindeki bir ilköğretim okulunun 7. sınıfında öğrenim gören 29 tane öğrenci oluşturmaktadır. Çalışmada, veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen 29 soruluk “Çevresel Tutuma Yönelik Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçek, 5’li likert tipinde olup Cronbach Alpha katsayısı .89 olarak hesaplanmıştır. Ölçek, ilköğretim öğrencilerine bireysel olarak uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 15TM paket programı ile analiz edilecektir. Verilerin analizinde örneklem sayısının kategorik puanlandırılmasından dolayı non-parametrik analiz teknikleri kullanılacaktır. Özet gönderme düzeyinde yer alan son veriler analiz aşamasında olduğu için sonuçlar tam metinde sunulacaktır. Ölçekten elde edilen sonuçlar, cinsiyet, anne eğitim düzeyi, baba eğitim düzeyi ve ailenin aylık gelir düzeyi gibi faktörlerin öğrencilerin çevreye yönelik tutumlarını ne derece etkilediği değerlendirilecektir. Daha sonra çalışma spesifik yapılan öneriler ile tamamlanacaktır. Anahtar Kelimeler: Çevre, Çevre Eğitimi, Çevre Okuryazarlığı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 62

YENİDEN DÜZENLENMİŞ TEMEL AFET BİLİNCİ

EĞİTİMİ PROGRAMININ OKUL DIŞI BİLİM ÖĞRENME ORTAMINDA ETKİLİLİĞİNİN İNCELENMESİ

Özlem AKÇİL1, Ayşenur TOĞROL1, Seyhun PÜSKÜLCÜ2,

Gülüm BİRGÖREN TANIRCAN2, Fatih MERCAN1, Ali BAYKAL1

1Boğaziçi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü 2Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Afete

Hazırlık Eğitim Birimi Yüksek deprem riski taşıyan bölgelerin çoğunlukta olduğu ülkemiz topraklarında yaşayan bireylerin deprem ve doğal afetler konusunda gerekli bilgi ve beceri donanımının olması yaşamsal önem taşımaktadır. Bu amaç doğrultusunda yıllardır hizmet veren Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Afete Hazırlık Eğitim Birimi (AHEB) ilköğretim ve lise öğrencilerine Temel Afet Bilinci Eğitim Programı uygulaması yapmaktadır. Bu program, depremlerin olası zararlarını en aza indirmek amacıyla öğrencilerin depremlerin doğası ve deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılması gerekenlerle ilgili kazanımlarını artırmak için geliştirilmiştir. Bu çalışmanın öncelikli amacı söz konusu programın güncellenerek yeniden düzenlenmesidir. Çalışmanın diğer amacı ise deneysel araştırma deseni kullanılarak Güncellenmiş Temel Afet Bilinci Eğitim Programı’nın etkisini ölçmektir. Çalışma örneklemi 8. sınıf öğrencilerinden oluşturulmuştur. Öğrencilerin kazanımları, Kavramsal Anlama Anketi (KAA-Deprem) ve Program Değerlendirme Anketleri kullanılarak temel iki boyutta incelenmiştir. KAA-Deprem ön-test, son-test ve kalıcılık testi olarak uygulanmıştır. Program Değerlendirme Anketleri ise eğitim sonunda uygulanmıştır. Çalışma hipotezleri Bağımsız Örneklem t-Testi, ANOVA ve ANCOVA kullanılarak test edilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre, Fen ve Teknoloji dersinin ‘doğal süreçler’ ünitesindeki belirli kavramları anlama düzeyleri ve depremle ilgili tehlike ve önlemler arasındaki farkı görebilme yetenekleri konusunda programın eski versiyonuna katılan öğrenciler ve güncellenmiş versiyonuna katılan öğrenciler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamaktadır. Ancak diğer taraftan, programın güncellenmiş versiyonuna katılan öğrencilerin belirlenen kavramlara yönelik kavramsal anlama düzeylerinde anlamlı bir iyileşme olduğu ortaya çıkmıştır. Program Değerlendirme anketi analiz sonuçlarına göre ise öğrencilerin her iki programa yönelik olumlu deneyim ve yorumları olduğu gözlenmiştir. Ayrıca çalışmanın bir ürünü olarak öğretmenlerin kullanımına yönelik programın detaylı olarak anlatıldığı program rehber kitapçığı hazırlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Okul Dışı Bilim Öğrenme Ortamları, Deprem Eğitimi, Temel Afet Bilinci, Okul Gezileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 63

YETİŞKİNLERİN HABİTAT PARÇALANMASI SORUNUNA İLİŞKİN SONUÇ ALGILARININ

ÇEVRESEL DEĞERLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Meltem IRMAK1, Hilal YANIŞ1

1 Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Ankara Büyükşehir Belediyesi, Eskişehir ve Konya yolundaki trafik ve ulaşım problemini çözmek için ODTÜ kampüsünden iki yol geçmesini önermiştir. ODTÜ’den geçmesi planlanan yollar kampüste yaşayan bitki ve hayvan türlerinin habitatlarının parçalanmasına neden olacaktır. Bu çalışmada, yol yapımının neden olacağı habitat parçalanması problemine ilişkin kampüsü kullanan yetişkinlerin sonuç algıları, sahip oldukları değer yönelimlerine göre incelenmiştir. Yetişkinlerin değer yönelimleri sosyal hayatta şekillenir ve kısmen kalıcı hale gelir. Değer yönelimleri tutum ve davranış geliştirme sürecinde etkili olmaktadır (Stern & Dietz, 1994). Stern ve Dietz (1994)’in değer yönelimleri taksonomisinde bencil (bireyin kendisine yönelik), özgecil (diğer insanlara yönelik) ve biyosferik (diğer canlılara ve biyosfere yönelik) değer yönelimleri tanımlanmıştır. Bu kapsamda kampüsü kullanan öğrenci ve akademisyenlerin kampüste bulunma sıklıkları, yol yapımının sonuçlarına ilişkin algıları ve yol yapımının gerekliliğine yönelik inançları, geliştirilen Likert tipi ölçekle tespit edilmeye çalışılmıştır. Katılımcıların sonuç algılarını içeren maddelerle bencil, özgecil ve biyosferik değer yönelimlerinden hangilerine sahip oldukları belirlenmiştir. Ayrıca kampüsün biyoçeşitliliği ve ekolojisi hakkında çoktan seçmeli sorular içeren bir bilgi testi uygulanmıştır. Çalışmanın örneklemini belirlemek için uygun örnekleme kullanılmıştır. Örneklem 19’u akademisyen, 172’si öğrenci ve 2’si mezun olmak üzere 193 kişiden oluşmaktadır. Korrelasyon analizi sonuçlarına göre katılımcıların biyosferik değerleri ile yol yapımının gerekliliğine yönelik inançları arasında anlamlı ve ters yönlü bir ilişki bulunmuştur (α = .01, r = -.242, p = .001). Hafta içi her gün kampüste bulunan katılımcıların diğer gruplara göre daha fazla özgecil değerlere (F(2,189)=4.48, α = .01, p = .013) sahip olduğu bulunmuştur. Ayrıca, kampüsün biyoçeşitliliği ve ekolojisi hakkındaki testin sonuçlarına göre, katılımcıların yeterli bilgilerinin olmadığı tespit edilmiştir (n=193, M=1.57). Anahtar Kelimeler: Biyoçeşitlilik, Çevresel Değerler, Değer Yönelimleri, Habitat Parçalanması

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 64

İLKÖĞRETİM VE ORTAÖĞRETİM OKULU

ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVRE KORUMA KONULARINA YÖNELİK İLGİLERİNİN ARAŞTIRILMASI

Sinan ERTEN

1 Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi

Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Bu araştırma, 2008-2009 yılları arasında Ankara’da 15 ilköğretim ve ortaöğretim

okullarında 725 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma yapılan grup 5.sınıftan 10. sınıfa kadar eğitim görmekte olan öğrencileri kapsamaktadır. Bu çalışmada, ilköğretim ve ortaöğretim okulu öğrencilerinin çevrenin korunmasına karşı olan ilgilerinin derecesi ve bu ilgilerinin nereden kaynaklandığı, ilgilerinin oluşmasında, kimlerin, hangi derslerin ve özellikle biyoloji veya fen ve teknoloji dersinin ne kadar etkili olduğu araştırılmıştır. Ayrıca öğrencilerin sınıf düzeyleri ve yaşları arttıkça çevrenin korunmasına karşı olan ilgilerinin azaldığı tespit edilmiştir. Sonuçlara göre 5. ve 6. sınıf öğrencilerinde kız ve erkek öğrenciler “öğrenmek istiyorum” seçeneğini tercih ederken 7. sınıftan itibaren erkek öğrencilerin ilgileri devamlı bir düşüş göstermiş, “olsa da olur olmasa da” seçeneğinde kalmıştır. Kız öğrencilerinde çevreye yönelik ilgide 9. sınıfa kadar az fakat sürekli bir düşüş gözlenmektedir. 9. sınıfta hem kız hem de erkek öğrencilerin çevreyi korumaya yönelik ilgilerinin en düşük olduğu zaman olmuştur. 10. sınıfta kız öğrencilerde ilgi tekrar artarken erkeklerde ise ilgi aynı seviyede kalmış ve değişme olmamıştır. Bu sonuçların nedenleri ortaya konmaya çalışılmıştır. Çevrenin korunmasına yönelik ilgilerin oluşmasında rolü olan uyarıcı faktörlerin neler olduğunun tespiti ve bu ilgilerin oluşmasındaki rolleri araştırılmıştır. Son olarak da çevrenin korunmasına karşı öğrencilerin ilgilerini artırmak için neler yapılması gerektiği ve ortaya çıkan bulguların okullara ve derslere nasıl transfer edilmesi ile ilgili somut öneriler geliştirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: İlgi, Cinsiyete Dayalı Farklar, Çevrenin Korunması, Çevreye Olan İlgiler ve Uyarıcı Faktörler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 65

PLANLANMIŞ DAVRANIŞ TEORİSİ ÇERÇEVESİNDE GELİŞTİRİLEN SU TASARRUFU DAVRANIŞI ANKETİ

Sevilay DERVİŞOĞLU1 Dilek Sultan KILIÇ1

1Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Eğitimi

Bölümü Suyun tüm canlılar için yaşamsal bir önemi vardır. Türkiye, su stresi altında olan ülkeler arasında yer almaktadır. Bu nedenle mevcut kaynakların dikkatli kullanılması büyük önem taşımaktadır. Su tasarrufu bilincinin geliştirilmesinde eğitim önemli bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda su tasarrufu yapmaya etki eden faktörlerin bilinmesinde fayda vardır. Bu çalışmada ortaöğretim öğrencilerinin su tasarrufu davranışları ve bu davranışları etkileyen faktörleri incelemek amacı ile geliştirilen ankete ilişkin bilgiler yer almaktadır. Çalışma 258 ortaöğretim öğrencisi (176 erkek, 82 kız) ile yapılmıştır. Anketin geliştirilmesinde davranışı açıklayan sosyopsikolojik bir kuram olan Planlanmış Davranış Teorisi (PDT; Ajzen, 2005) temel alınmıştır. Anket, demografik bilgilerin sorulduğu giriş kısmından ve PDT’nin ana bileşenleri olan Davranış (9 madde), Davranış Niyeti (3 madde), Davranışa Yönelik Tutum (4 madde), Öznel Norm (3 madde) ve Algılanan Davranış Kontrolü (3 madde) Ölçekleri’nden ve alt bileşenler olan Davranış İnançları (11 madde), Normatif İnançlar (9 madde) ve Kontrol İnançları (4 madde) Ölçekleri’nden oluşmaktadır. Tamamı 5’li likert tipinde olan ölçeklerin geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılmıştır. Faktör analizleri sırasında maddelerin faktör yük değerlerinin .45 üzerinde olmasına önem verilmiştir. PDT’nin ana bileşenleri olan Davranış, Davranış Niyeti, Davranış Yönelik Tutum, Öznel Norm ve Algılanan Davranış Kontrolü için Cronbach-alfa değerleri sırasıyla .88, .79, .77, .68 ve .63 olarak hesaplanmıştır. Alt bileşenler olan Davranış İnançları, Normatif İnançlar ve Kontrol İnançları Ölçekleri için hesaplanan Cronbach-alfa değerleri ise sırasıyla .91, .92, .72’dir. Anahtar Kelimeler: Su tasarrufu, Planlanmış Davranış Teorisi, Ortaöğretim Öğrencileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 66

İLKÖĞRETİM HAYAT BİLGİSİ PROGRAMINDA

ÇEVRE EĞİTİMİ

Mehmet BAHAR1 Eda ERDAŞ2 Ruhan ÖZEL2,3

1 Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

2 Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

3 Kocaeli Üniversitesi, Hereke Ö.İ.Uzunyol Meslek Yüksekokulu Bireylerin çevre bilinç düzeylerinin geliştirilmesi nitelikli bir çevre eğitimiyle mümkündür. Çevre eğitimi, çevre okuryazarı bireylerden oluşan nitelikli bir toplumun gelişimini amaçlayan disiplinler arası bir yaklaşımdır. Bu amaçla okullarda uygulanan mevcut öğretim programları çevre eğitimi bağlamında iyi değerlendirilmelidir. Bu araştırmada 1998 ve 2005 yıllarında uygulamaya konulan Hayat Bilgisi dersi öğretim programlarının çevre okuryazarlığının boyutları açısından analiz edilerek karşılaştırılması amaçlanmıştır. Her iki programda, çevre eğitiminin temel amacı olan çevre okuryazarlığının hangi boyutuna ne düzeyde vurgu yapıldığı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Öğretim programlarının analizi için daha önceki araştırmalarda (Erdoğan, Kostova ve ark., 2009; Erdoğan, Marcinkowski ve ark., 2009; Erdoğan, Coşkun ve Uşak, 2011) kullanılan çevre okuryazarlığının boyutları ve alt boyutları kullanılmıştır. Analiz sonuçları, çevre okuryazarlığının boyutları bağlamında, her iki öğretim programında da bilişsel düzeydeki kazanımlara diğer alanlardaki (duyuşsal ve psikomotor) kazanımlara göre daha çok vurgu yapıldığını göstermiştir. 1998 öğretim programına göre 2005 öğretim programında bilişsel düzeyden duyuşsal ve psikomotor düzeylere doğru bir kaymanın olduğu ve kazanımların çevre okuryazarlığı boyutlarını daha fazla kapsadığı da tespit edilmiştir. 2005 Öğretim programında önerilen çevre eğitimi ile ilgili etkinlikler çoğunlukla sınıf içi etkinlik olarak düzenlenmiştir. Öğrencinin çevreyle temasının sağlanması, daha kalıcı bir çevre eğitimi sağlanması açısından etkinliklerin büyük bir kısmının sınıf dışı etkinlik olarak düzenlenmesi önerilmektedir. Araştırma sonuçlarının, Hayat Bilgisi dersi öğretim programları kapsamındaki revizyon çalışmalarına ve programın uygulayıcıları olan öğretmenlere ışık tutması açısından önemli bilgiler sağlayacağına inanılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Hayat Bilgisi Dersi Öğretim Programı, Çevre Eğitimi, Çevre Okuryazarlığı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 67

BİYOLOJİ, KİMYA, SAĞLIK BİLGİSİ VE COĞRAFYA DERSLERİNİN ÇEVRESEL DÜŞÜNCE, DAVRANIŞ VE İLGİ DEĞİŞKENLERİNİ YORDAMA DÜZEYLERİ

Kurtuluş ATLI1, Naim UZUN2

1 Milli Eğitim Bakanlığı, Sincan Lisesi, Ankara

2 Aksaray Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı, Aksaray

Bu çalışmada, biyoloji, kimya, sağlık bilgisi ve coğrafya derslerinin çevresel düşünce, davranış ve ilgi değişkenlerini yordama düzeylerini tespit etmek amaçlanmıştır. Çalışma grubunu, 2007-2008 eğitim-öğretim yılında, Ankara İli Kalecik İlçesi’ndeki ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören 613 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışmada, Kalecik İlçesi’nde yer alan Kalecik Lisesi, Anadolu Öğretmen Lisesi, Sağlık Meslek Lisesi, Mesleki Teknik Eğitim Merkezi (METEM) ve İmam Hatip Lisesi’nde öğrenim gören öğrencilerin tamamı örneklem grubuna dâhil edilmiş ve öğrencilerin büyük bir kısmına ulaşılmıştır. Çalışmada, araştırmacılar tarafından geliştirilmiş “Çevreye Yönelik İlgi Ölçeği” ve Uzun ve Sağlam (2006) tarafından geliştirilmiş, çevresel düşünce ve çevresel davranış boyutları olan “Çevresel Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçekler 5’li Likert tipi ölçekler olarak hazırlanmıştır. Verilerin istatistiksel analizinde SPSS kullanılmış, çoklu doğrusal regresyon analizi yapılmıştır. Standardize edilmiş regresyon katsayısına göre, yordayıcı değişkenlerin çevresel ilgi puanları üzerindeki göreli önem sırası biyoloji, sağlık bilgisi, kimya ve coğrafya şeklindedir. Regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t-testi sonuçları incelendiğinde ise, sadece Biyoloji akademik başarısı değişkeninin çevresel ilgi üzerinde önemli bir yordayıcı olduğu anlaşılmaktadır. Diğer bağımsız değişkenler ise önemli bir etkiye sahip değildir. Öğrencilerin çevresel düşünce puanlarını açıklamada coğrafya dersindeki akademik başarı ortalamalarının bireysel anlamlılığa, diğer bir deyimle bu değişkenin çevresel düşünce puanları üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu, diğer grupların ise çevresel düşünce üzerinde önemli bir etkiye sahip olmadığı bulunmuştur. Öğrencilerin biyoloji, kimya, coğrafya ve sağlık bilgisi derslerindeki akademik başarı ortalamaları ile çevresel davranış puanları arasında düşük düzeyde bir ilişki bulunmuş, ancak söz konusu ilişki anlamlı bulunmamıştır. Regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t-testi sonuçları da, söz konusu derslerin çevresel davranış puanları üzerinde önemli bir yordayıcı olmadıklarını ispatlamaktadır. Çalışmanın sonunda, sonuçlara bağlı olarak bazı öneriler sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Çevresel düşünce, çevreye yönelik ilgi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 68

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVREDEKİ

GERİ DÖNÜŞÜM OLAYLARINA FARKINDALIKLARI

Gürsoy MERİÇ1

1 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Dünya’nın hızla artan nüfusu, ekolojik dengeyi ve doğa koşullarını olumsuz yönde

etkilemiştir. Artan nüfus ile beraber canlı türlerinde azalma, iklimde değişiklik, küresel ısınma ve hızlı kentleşme meydana gelmiştir. Bu olaylar sonucunda çevre problemleri artmış ve çevreyle ilgili tedbir alınması gerekliliğinin önemi artmıştır. Çevre sorunlarıyla başa çıkmanın en etkili yolu bilinçli eğitimden geçer. Durum ciddi ve önemsenmeye değerken bu konu ile ilgili yeterli düzeyde bilinç kazandırılamamaktadır. İlköğretim ve ortaöğretim kurumları, çevre sorunları konusunda öğretim için yasal bir sorumluluk taşırlar. Eğitim Fakültelerinde okutulan öğretim programları incelendiğinde, az sayıda anabilim dalında çevre içerikli derslerin okutulduğu görülmektedir. Bu anabilim dalları Fen Bilgisi Eğitimi, Sosyal Bilgiler Eğitimi, Sınıf Öğretmenliği, Biyoloji Eğitimi ve Coğrafya Eğitimi Anabilim dallarıdır. Gerek okul öncesi gerek ilköğretim ve gerekse lise eğitim programlarında çevre eğitimine yönelik bir ders olmamakla birlikte diğer derslerin programları içine dağıtılmaya çalışılmıştır.

Bu hususta çevre sorunlarının farkında ve geri dönüşümün öneminin bilincinde olan öğretmenlere ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü öğretmen öğrencilerin rol model olarak kabul ettiği kişilerdir. Özellikle fen bilgisi öğretmenlerinin daha çok bilinçli olması gerekir. Onlar derslerini çoğunlukla doğayı ve çevreyi ele alarak işledikleri için; çevreyi koruma bilincini öğrenciye daha kolay aşılayabilirler. Gelecek kuşaklara bu bilinci kazandıracak olan her öğretmen adaylarının çevre sorunlarına karşı duyarlı ve geri dönüşümün gerekliliğinin farkında olmaları gerekir. Yapılan araştırma, ilköğretim ana bilim dalında fen bilgisi öğretmenliği bölümünde öğrenim görmekte olan öğretmen adaylarının çevre sorunları konusundaki duyarlılıklarını ve geri dönüşüm ile ilgili farkındalıklarını ortaya koymayı amaçlayan tarama modelinde bir çalışmadır.

Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayları, Atık Maddeler, Geri Dönüşüm, Çevre Tutum Ölçeği

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 69

ÇEVRE BİLİMİ DERSİNDE DERS İÇİ VE ÇEVİRİMİÇİ

ARGÜMANTASYON UYGULAMALARININ FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENİ ADAYLARININ ÇEVREYE

YÖNELİK BAKIŞ AÇILARINA ETKİSİ Pınar FETTAHLIOĞLU1 Fatih MATYAR2 Mustafa AYDOĞDU1

1 Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği

Anabilim Dalı 2 Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği

Anabilim Dalı

Bu çalışmanın amacı 3. Sınıf fen bilgisi öğretmeni adaylarının çevreye yönelik bakış açılarının belirlenerek bakış açılarının geliştirilmesinde ders içi ve çevirimiçi argümantasyon uygulamalarının etkisini incelemektir. Araştırma 2011–2012 yılı bahar yarıyılında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalında öğrenim gören 30, 3. Sınıf öğretmen adayı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma tek gruplu ön-test son-test modeline göre hazırlanmıştır. Öntest olarak ekosistemle ilgili bir video kullanılmıştır. Öğrencilere bu video izletildikten sonra öğrencilerin videoda dikkatlerini çeken olayları ve durumları yazmaları istenmiştir. Toplam 4 hafta (12 saatlik) argümantasyon uygulaması ile işlenen dersin sonunda aynı ölçme aracı öğrencilere son test olarak uygulanmıştır. Araştırmada ayrıca yöntemin etkililiğini belirlemek için araştırmacılar tarafından oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Uygulama sonunda 6 öğretmen adayı ile görüşme yapılmıştır. Videodan elde edilen verilerin analizinde yüzde frekans dağılımları kullanılmıştır. Görüşme sorularından elde edilen veriler ise betimsel analiz yöntemi kullanılarak analiz edilmiş, sonuçlar daha sonra nicel olarak sunulmuştur. Değerlendirme birimi olarak “cümle” ve “sözcükler” ele alınmıştır. Bu çerçevede öncelikle, anket formlarındaki yargı bildiren cümleler/sözcükler kodlanmıştır. Araştırmanın sonunda öğretmen adaylarının uygulama öncesi yanıtlarının somut nesneler üzerinde odaklandığı görülürken, uygulama sonrasında gördükleri somut nesneler ile bu nesnelerin ekosistemdeki görevleri arasında bağ kurduğu görülmüştür. Araştırmada ayrıca çevirimiçi argümantasyon uygulamasına katılan öğretmen adaylarının katılmayanlara oranla bilgilerini, izledikleri videoda daha net kullandığı tespit edilmiştir. Son olarak kullanılan argümantasyon uygulamasının hem çevreye yönelik bakış açılarını hem de eleştirel düşünme becerilerini geliştirdiğini ancak bu dersin öncesinde mutlaka hazırlıklı gelinmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bu kapsamda çevirimiçi argümantasyon uygulaması ile yapılan tartışmalar doğrultusunda gerekli ön bilgilerinin oluştuğunu ifade etmişlerdir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Yetiştirme, Çevre Eğitimi, Argümantasyon

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 70

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN DOĞA ALGILARI

Zehra KUTRU Haluk SORAN

Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları

Biyoloji Eğitimi Bölümü

Öğrencilere doğayı koruma sorumluluğu kazandırmak ve onları doğayla dost bir ilişkiye yöneltmek biyoloji eğitiminin temel amaçlarındandır. Doğa ile nasıl bir ilişki içerisinde olacağımız, doğayı ve insanın doğadaki rolünü nasıl algıladığımıza bağlıdır (Kattmann, 1994). Ailevi ve kültürel aktarımlar, eğitim ve kişisel özellikler gibi unsurlar kişideki doğa algısını şekillendirmektedir (Bang, Medin ve Atran, 2007; Buijs, 2000; Van den Born, Lenders, De Groot ve Huijsman, 2001). İnsan-doğa ilişkisinde doğa deneyimleri de belirleyici bir rol oynamaktadır. Doğa deneyimi yaşamayan çocukların doğaya yönelik problemleri fark etmesi ve doğa için kaygılanması beklenemez. Buna uygun olarak, doğa deneyimlerinin gençlerin çevre koruma eğilimlerine etki eden unsurlardan biri olduğu da pek çok kez kanıtlanmıştır (Leske ve Bögeholz, 2008; Lude, 2001; Bögeholz, 1999; Kals, Schumacher ve Montada, 1998). Bu araştırmanın amacı, üniversite öğrencilerinin doğa algılarının belirlenmesidir. Bu doğrultuda öğrencilerin doğanın anlamına, yapısına, işleyişine, önemine ve insan-doğa ilişkisine yönelik düşünceleri, doğaya yönelik duyguları ve doğa deneyimleri incelenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu farklı üniversite ve bölümlerde okuyan 41 öğrenci oluşturmuştur. Veriler yarı yapılandırılmış görüşme yoluyla toplanmış ve nitel içerik analizi (Mayring, 2000) ile değerlendirilmiştir. Doğa öğrencilere genel olarak canlıları çağrıştırmıştır. Burada insan, hem doğanın bir parçası hem de ona zarar veren bir unsur olarak algılanmaktadır. Öğrenciler doğada bir denge olduğunu ve bu dengenin sadece insan etkisiyle bozulacağını düşünmektedir. Öğrencilerin doğa deneyimleri içerisinde en yaygın olan eğlenme-dinlenme amaçlı doğa deneyimidir. Buna uygun olarak öğrencilerin çoğunluğunda doğaya karşı olumlu duygular tespit edilmiştir. Araştırmanın bulgularına dayalı olarak çevre eğitimine yönelik çeşitli öneriler getirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Üniversite Öğrencileri, Doğa Algısı, Doğa Deneyimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 71

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞE YÖNELİK BİLGİ VE TUTUMLARI

Nafiye Zeynep ÇELİKKOL Haluk SORAN

Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar

Eğitimi Bölümü Biyolojik çeşitliliğin azalması günümüzün en acil çözüm gerektiren küresel çevre problemlerindendir (Wilson, 1988). Biyolojik çeşitliliğin korunmasında öncelikli bölge (Mittermeier, Robles Gil, Hoffmann, Pilgrim, Brooks, Mittermeier, Lamoreux, ve da Fonseca, 2004) kapsamında olan Türkiye’nin ulusal biyolojik çeşitlilik eylem planı (UBSEP, 2008) içerisinde, biyolojik çeşitlilik konusunun eğitim programlarına dahil edilmesi yer almaktadır. Ancak Türkiye’de biyolojik çeşitlilikle ilgili etkili eğitim programlarının geliştirilmesi için bu alanda temel araştırmalara ihtiyaç vardır. Bu bağlamda araştırılması gereken konulardan birisi gençlerin biyolojik çeşitliliğe yönelik bilgi ve tutumlarıdır. Bu çalışmada ortaöğretim öğrencilerinin biyolojik çeşitlilik bilgileri ve biyolojik çeşitliliğe yönelik tutumları çeşitli sosyodemografik faktörler (cinsiyet, sınıf düzeyi, anne ve babanın eğitim ve ailenin gelir düzeyi) açısından incelenmiştir. Araştırma Ankara İli’ndeki çeşitli ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören 224 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Veriler araştırmacılar tarafından geliştirilen biyolojik çeşitlilik bilgi testi ve biyolojik çeşitliliğe yönelik tutum ölçekleri ile toplanmıştır. Tutum ölçeği, Bogner ve Wiseman (1999; 2002) tarafından geliştirilen “2-Majör Çevresel Değer” Ölçeğindeki kavramsal yapılar (doğayı kullanma/ doğayı koruma) temel alınarak geliştirilmiştir. Öğrencilerin biyolojik çeşitliliğe yönelik bilgi ve tutumlarının incelenen sosyodemografik değişkenler bakımından anlamlı farklılık gösterip göstermediği çok değişkenli varyans analizi (MANOVA) ile incelenmiştir. Araştırma sonucunda erkek öğrencilerin biyolojik çeşitliliği kullanmaya yönelik tutumlarının kız öğrencilere göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Kız öğrencilerin ise biyolojik çeşitlilik bilgi düzeyleri erkek öğrencilere göre daha yüksektir. Sınıf düzeyine göre karşılaştırma sonucunda, 10., 11. ve 12. sınıf öğrencilerinin biyolojik çeşitlilik bilgi düzeyleri 9. sınıf öğrencilerinden yüksek bulunmuştur. Öğrencilerin biyolojik çeşitliliğe yönelik bilgi ve tutumlarında anne ve babanın eğitim düzeyine ve ailenin gelir düzeyine göre ise anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Anahtar Kelimeler: Biyolojik Çeşitliliğe Yönelik Tutum, Biyolojik Çeşitlilik Bilgisi, Cinsiyet, Sınıf Düzeyi, Eğitim Düzeyi, Gelir Düzeyi, Ortaöğretim Öğrencileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 72

SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ ÇEVREYE

YÖNELİK DEĞERLERİNİN EKOSENTRİK (EKOLOJİ MERKEZLİ) VE TEKNOSENTRİK (TEKNOLOJİ MERKEZLİ) YAKLAŞIMLAR ÇERÇEVESİNDE

BELİRLENMESİ

Elif Omca ÇOBANOĞLU1 Çiğdem KARAKAYA2 Berna TÜRER2

1Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı 2Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Fen Eğitimi

Anabilim Dalı

İlköğretim I. kademede görev alan sınıf öğretmenleri, öğrencilerin temel eğitim dönemi sürecinde en fazla birlikte vakit geçirdikleri yetişkindir. Bu anlamda onlara model sınıf öğretmenlerinin doğru davranışlarda olmaları ve uygun etik değerlere sahip olmaları, öğrencilerin bunları sosyal öğrenme yoluyla onlardan edinebilmeleri, hayata dair doğru bakış açıları geliştirebilmeleri açısından oldukça önemlidir. Günümüzde karşımıza çıkan çevre sorunlarının önemli bir kısmının insanın çevreye bakış açısından kaynaklanarak oluştuğu göz önüne alınırsa, çevreye yönelik olumlu bakış açıları ve pozitif değerler geliştirmenin önemi açıkça görülmektedir. Bu gerekçelerden yola çıkarak, ileride kendi öğrencilerindeki değerleri oluşturmada kilit rol oynayacak olan sınıf öğretmeni adaylarının çevreye yönelik kendi bakış açılarının ne olduğu merak edilmiştir. Bu anlamda, araştırma sorusu, “Ekosentrik ve teknosentrik yaklaşımlara göre sınıf öğretmeni adaylarının çevreye yönelik bakış açıları nasıldır?” olarak belirlenmiştir. Buna yanıt oluşturmak için Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde 2011-2012 eğitim öğretim yılı bahar döneminde son sınıfta öğrenim gören yaklaşık 200 kadar sınıf öğretmenliği öğrencisi örneklem alınarak çevreye yönelik bakış açıları nicel yöntemlerle belirlenmeye çalışılacaktır. Bu yolla, 2010-2011 bahar döneminde, 143 kişiden oluşan bir gruba 42 maddeden oluşan ölçek ile ön uygulama yapılmıştır. SPSS 15.0 (Statistical Package for Windows) paket programı kullanılarak yapılacak analizler sonrasında ölçek son haline gelecek ve gerçek uygulama yapılacaktır. Çalışma sonucunda, sınıf öğretmeni adaylarının çevreye yönelik bakış açılarının daha çok ekosentrik yani çevreyi merkeze alan; doğayı teknolojiye göre daha fazla düşünen ve önemseyen yaklaşımlara yakın olması beklenmektedir. Anahtar Kelimeler: Ekosentrizm, Teknosentrizm, Çevre Etiği, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 73

ÇEVRE SORUNLARINA YÖNELİK SENARYO TEMELLİ ÖĞRENME UYGULAMALARINA İLİŞKİN ÖĞRETMEN

ADAYLARININ GÖRÜŞLERİ

Sacit KÖSE

Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMA Eğitimi Bölümü, Denizli. Son yıllarda insanoğlu birçok çevre problemiyle karşı karşıya gelmeye başlamıştır. Bu çevre problemlerinin ortaya çıkmasının temel nedeni insanoğlunun yaşam biçimi ve kaynakları sınırsız ve dikkatsiz bir şekilde kullanması olarak görülmektedir. Çevre problemlerinin başlıcaları; biyolojik kaynakların ve çeşitliliğin yok olması, küresel ısınma, ozon tabakasının incelmesi, ormansızlaşma, erozyon, hava, su ve toprak kirliliğidir. Çevre sorunlarının çözümünde bilinçli bireyler yetiştirmek oldukça önemlidir. Bu da ancak etkili bir çevre eğitimi ile mümkün olabilir. Çevre sorunlarının bilincinde olan ve bu sorunlara çözüm üretebilen bireylerin yetişebilmesinde eğitim programlarında çevre derslerinin ezber dersler yerine öğrenciler için anlamlı hale getirilen yeni yaklaşımları içermeleri gerekmektedir. Bu yeni yaklaşımlardan biri de senaryo temelli öğrenmedir. Bu çalışmada, 3. sınıfta öğrenim gören fen bilgisi öğretmen adaylarının senaryo temelli çevre eğitimi uygulamasında çevre sorunlarına yönelik ürettiği senaryolara yönelik görüşleri değerlendirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2011–2012 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği 3. sınıfta öğrenim görmekte olan toplam 73 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırma nitel bir durum çalışması olarak desenlenmiştir. Veri toplama araçları olarak beş adet açık uçlu sorudan oluşan yarı-yapılandırılmış görüşme formu ve informal gözlemler kullanılmıştır. Uygulamada tüm öğretmen adaylarından çevre sorunlarına yönelik verilen kazanımlara ilişkin senaryo yazmaları istenmiştir. Dersler senaryolara dayalı oluşturulan etkinliklerle yürütülmüştür. Araştırma sonucunda öğretmen adaylarının büyük çoğunluğu senaryo temelli çevre eğitimi uygulamalarının öğretici ve zevkli olduğu, öğrenme ve öğretme sürecinde yararlı olacağı, öğrencilerin ilgilerini çekeceği, öğretmen olduklarında da fen derslerinde uygulayacağı ancak zaman alması açısından her konuda kullanılamayacağı görüşündedir. Hedef davranışların; çevre gazetesi oluşturma, altı şapka tekniği, tartışma grupları oluşturma gibi etkinliklerle kazandırılmaya çalışıldığı gözlemlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Çevre Eğitimi, Senaryo Temelli Öğrenme, Çevre Sorunları, Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 74

ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRE KAVRAMLARI

HAKKINDA KAVRAMSAL DEĞİŞİMLERİNİN KELİME İLİŞKİLENDİRME TESTİ İLE ARAŞTIRILMASI

Özgül KELEŞ1 Funda VARNACI UZUN1 Naim UZUN1

1Aksaray Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu çalışmanın amacı, TÜBİTAK tarafından desteklenen Ihlara Vadisi ve Çevresinde Doğa Eğitimi 2010 projesinin, öğretmen adaylarının “çevre” ile ilgili bilişsel yapılarında oluşan farklılığa etkisini ortaya çıkarmaktır. Proje kapsamında, projeye katılan 25 öğretmen adayının sürdürülebilir yaşam, çevre, ekoloji, sürdürülebilir enerji ve çevre eğitimi kavramlarıyla ilgili bilişsel yapılarını (zihinlerindeki kavramlar ve bu kavramlar arasındaki organizasyon) ortaya çıkarmak amacıyla, kelime ilişkilendirme testi öntest-sontest desenli olarak kullanılmıştır.

Kelime ilişkilendirme testi uygulandıktan sonra, ön ve son test sonuçlarını değerlendirmek amacı ile her öğrencinin her anahtar kavram için verdiği cevap kavramlar tek tek tespit edilmiştir. Kaç çeşit cevap kavram verildiği ve bunların hangi anahtar kavramlar için kaçar defa tekrar edildiğini gösteren frekans tabloları hazırlanmıştır.

Değerlendirmelere göre; anahtar kavramlara ilişkin öğretmen adaylarının sahip oldukları ön testteki toplam cevap kelime sayısı 122, son testteki toplam cevap kelime sayısı 158 olarak tespit edilmiştir. Bu sonuç, anahtar kavramların anlaşılmasında 10 günlük doğa eğitiminin önemli bir katkısı olduğunu göstermektedir. Öğretmen adaylarının, doğa eğitimi öncesinde sürdürülebilir yaşam ve enerji konularında sınırlı bilgiye sahip oldukları; doğa eğitimi sonrasında ise sürdürülebilir enerji kaynakları, sürdürülebilir gıda, sürdürülebilir ulaşım konusunda bilgilerinin arttığı; daha önceden hiçbir fikirlerinin olmadığı ekolojik ayak izi kavramını ise öğrendikleri tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Kelime İlişkilendirme Testi, Çevre Eğitimi, Sürdürülebilir

Yaşam, Öğretmen Adayları, Doğa Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 75

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRE

SORUNLARINA YÖNELİK DAVRANIŞ DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ

Ezgi GÜVEN1, Mustafa AYDOĞDU1

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu çalışmanın amacı, ilköğretim fen bilgisi öğretmen adaylarının çevre sorunlarına yönelik davranış düzeylerini belirlemek ve öğretmen adaylarının çevre sorunlarına yönelik davranış düzeylerinin cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediğini ortaya çıkarmaktır. Çalışmanın örneklemini 2010–2011 eğitim-öğretim yılı II. döneminde Ankara’daki büyük bir üniversitede öğrenim gören toplam 93, III. sınıf fen bilgisi öğretmen adayı oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından geliştirilen ve 40 maddeden oluşan çevre sorunlarına yönelik davranış ölçeği kullanılmıştır. Ölçek 3’lü likert tipi olup “katılıyorum”, “yansızım” ve “katılmıyorum” şeklinde ifadelerden oluşmaktadır. Araştırmacı tarafından hazırlanan bu ölçek, çevre sorunları konusu ve Bloom taksonomideki psikomotor alan basamakları dikkate alınarak geliştirilmiştir. Ölçeğin geçerliğini belirlemek için içerik geçerliği, ölçüt geçerliği ve yapı geçerliği sınamaları yapılmıştır. Hazırlanan ölçeğin içerik geçerliğinin sağlanması için ölçeğe yönelik uzman görüşlerine başvurulmuştur. Ölçeğin yapı geçerliğinin sağlanmasında faktör analizine gerek duyulmuştur. Ölçeğin ölçüt geçerliğini sağlamak için ölçek puanlarına dayalı olarak, aşırı uçlarda puanlara sahip olanları üst grup ve alt grup olarak ayırdıktan sonra, bu iki grubun ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olup olmadığı sınanmıştır. Son olarak ölçeğin güvenirliğini sağlamak için iç tutarlılık ile ilgili analizler gerçekleştirilmiştir. Ölçeğin tutarlılık katsayısı Cronbach alpha değeri .85 olarak bulunmuştur. Araştırmanın verilerini analiz etmek için SPSS 15 istatistik analiz programı kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde frekans, yüzde dağılımları ve bağımsız gruplar t testi kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlardan ilki öğretmen adaylarının çevre sorunlarına yönelik davranış düzeylerinin ölçekte bulunan maddelere göre değişiklik gösterdiği şeklindedir. Araştırmadan elde edilen diğer bir sonuç ise, öğretmen adaylarının ölçekten aldıkları puan ortalamalarının cinsiyete göre anlamlı bir farklılık gösterdiği şekilindedir. Anahtar Kelimeler: Çevre Sorunları, Öğretmen Adayları, Davranış Düzeyi, Cinsiyet

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 76

ÖĞRETMEN ADAYLARI GELECEK NESİLLERE

ENERJİ TASARRUFU AÇISINDAN ÖRNEK OLABİLECEK Mİ?

Elvan ŞAHİN

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu çalışmanın hedefi okulöncesi ve ilköğretim öğretmen adaylarının enerji tasarrufuna yönelik davranışlarını incelemek ve bu davranışları belirleyen faktörleri ortaya çıkarmaktır. Bu doğrultuda, iki devlet üniversitesinin okulöncesi öğretmenliği, ilköğretim fen ve matematik öğretmenliği bölümlerindeki 512 öğrenciden veri toplanmıştır. Veri toplama aracı kişisel bilgilerinin (cinsiyet, yaş, anne ve babanın eğitim düzeyi, vb.) ve enerji tasarrufuna yönelik davranışlarının değerlendirilebileceği iki bölümden oluşmaktır. Ibtissem (2010) tarafından geliştirilmiş olan Enerji Tasarrufu Davranış Ölçeği Türkiye koşullarına uygun bir şekilde adapte edilmiş, pilot uygulaması gerçekleştirilmiş ve gerekli güvenirlik ve geçerlilik çalışmaları yapılmıştır. Öğretmen adaylarının enerji tasarrufuna yönelik davranışlarını belirlemek amacıyla betimsel istatistik, bu davranışları belirleyen durumsal faktörleri incelemek için doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Betimsel analiz sonuçları, bu davranış biçiminin öğretmen adayları tarafından orta düzeyde gerçekleştirildiğini göstermiştir. Bulgular evsel enerji kullanımında öğretmen adaylarının gerekli olan hassasiyeti göstermediklerini ve enerji tasarrufunu kendi konforlarından ödün vererek bir yaşam biçimi haline henüz getirmediklerini işaret etmektedir. Öğretmen adaylarının enerji tasarrufuna yönelik davranışlarını açıklayabilmek için durumsal faktörlerden cinsiyet, anne ve babanın eğitim düzeyi, çocukluğunun geçtiği yer (kentsel-kırsal), ve ebeveynlerin gelir düzeyi ele alınmıştır. Regresyon analizi sonuçları belirtilen bağımsız değişkenlerden ebeveynlerin gelir düzeyi, cinsiyet, çocukluğunun geçtiği yer ve babanın eğitim düzeyinin enerji tasarrufu davranışı ile istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde ilişkili olduğunu göstermektedir. Annenin eğitim düzeyi ile bahsedilen davranış arasında anlamlı bir ilişki olmadığı belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, ebeveynlerin gelir düzeyi ve babanın eğitim düzeyi arttıkça katılımcıların enerji tasarrufu davranışları düşmekte, kırsal bölgelerde yetişenler şehirde yetişenlere göre daha fazla enerji tasarrufu yapmaktadır. Ayrıca, kadınların erkeklere kıyasla enerji tasarrufu davranışları daha yüksek düzeydedir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Enerji Tasarrufu Davranışı, Durumsal Faktörler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 77

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ

ÇEVRE BİLİNCİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİ

Eda ÖZDOĞRU1, F. Yasemin GÜNAY2, Sevinç KAÇAR1

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Anabilim Dalı, Fen Bilgisi Öğretmenliği Yüksek Lisans Öğrencisi, Buca / İZMİR

2Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı, Buca / İZMİR

Günümüzde artan çevre sorunları hem çevreyi hem de canlıları olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sorunların çözümü için ulusal ve uluslararası devlet politikaları geliştirilirken, aynı zamanda yapılabilecek en önemli çalışmalardan birinin, bireyleri çevre konusunda bilinçlendirmek olduğu düşünülmektedir. Çevre bilincinin kazandırılmasında, başta ailede alınan eğitim olmak üzere çevreye yönelik bu eğitimin okul öncesi ve diğer eğitim kurumlarında sürdürülmesi gerekmektedir. Bu amaç doğrultusunda yapılan araştırmada, üniversitede öğrenim görmekte olan Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarının çevre bilincine yönelik görüşleri saptanmaya çalışılmıştır. Araştırmanın evrenini Ege Bölgesi’nde Fen Bilgisi Öğretmenliğinde öğrenim görmekte olan Fen ve Teknoloji öğretmen adayları oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise, bu bölgede 2010 – 2011 öğretim yılında Adnan Menderes Üniversitesi, Celal Bayar Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Muğla Üniversitesi Eğitim Fakültelerinin Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda öğrenim görmekte olan 2. ve 3. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında, bu üniversitelerde öğrenim görmekte olan 540 öğretmen adayına araştırmacılar tarafından Beşli Likert Ölçeği’ne göre geliştirilen “Çevre, Fen ve Teknoloji Etkileşimine İlişkin Görüş Anketi” uygulanmıştır. Görüş anketi sonucunda elde edilen veriler SPSS programında analiz edilerek çeşitli değişkenler açısından değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçlarından yola çıkılarak Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarına çevre bilinci ve bu konuda bilinçliliğin önemine ilişkin çeşitli önerilerde bulunulmuştur.. Anahtar Kelimeler: Çevre – Fen – Teknoloji İlişkisi, Çevre Bilinci

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 78

İLKÖĞRETİM İKİNCİ KADEME ÖĞRENCİLERİNİN

ÇEVRE VE TEKNOLOJİYE YÖNELİK TUTUMLARININ İNCELENMESİ

Şirin YILMAZ1 Fatih AYDIN1 Naciye SOMUNCU DEMİR1

1 Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

Bireyleri çevreye karşı daha duyarlı hale getirmek ve çevreye karşı olumlu tutumlar kazanmalarının sağlanması için çevre eğitiminin verilmesi büyük ölçüde önem taşımaktadır. Çevreye yönelik tutum çevre sorunlarından kaynaklanan korkular, düşünceler, değer yargıları, çevre sorunlarının çözümüne bakış açısı gibi bireylerin çevreye karşı olumlu ya da olumsuz düşünce veya davranışlarıdır. Teknoloji, insanların istek ve ihtiyaçlarını gidermek için araçlar, yapılar veya sistemlerin geliştirildiği ve değiştirildiği bir süreçtir. Teknolojinin insan hayatına etkileri sonucu, teknoloji ve toplum arasında yeni bir çalışma alanı açığa çıkmış ve teknolojiye karşı tutumlar oluşmaya başlamıştır. Bu gelişimi açıklayan en iyi felsefe ise fen, teknoloji, toplum ve çevre eğitimi yaklaşımıdır. İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programında Fen-Teknoloji-Toplum-Çevre (FTTÇ) ile ilgili kazanımlardan bahsedilmektedir. Bu kazanımlar ile öğrencileri bir alanda öğrendikleri bilgi ve deneyimleri diğer alanlara entegre edebilecek duruma gelebileceklerdir. Hedeflenen FTTÇ kazanımlarıyla öğrencilerin çevreye karşı tutumları gelişirken aynı zamanda da teknoloji karşı bir tutum geliştirmeleri hedeflenmektedir. Bu çalışmada amaç, ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin FTTÇ kazanımları ile hedeflenen çevre yönelik tutum ve teknolojiye yönelik tutumları arasındaki ilişkiyi nicel yöntemlerle araştırmaktır. Yapmış olduğumuz çalışma tarama modelinde bir çalışmadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak öğrencilerin çevreye yönelik tutumlarını ölçmek için Tuncer ve ark. (2004) tarafından geliştirilen çevresel tutum ölçeği, teknolojiye yönelik tutumları ölçmek için Dugger (1986) tarafından geliştirilen ve Yurdugül ve Aşkar (2008) tarafından Türkçe’ ye uyarlanan Öğrencilerin Teknolojiye Yönelik Tutum Ölçeği (PATT) kullanılmıştır. Çalışma kapsamında veriler toplandıktan sonra öğrencilerin çevre ve teknolojiye yönelik tutumları sınıf seviyelerine göre ve faklı sosyo-demografik değişkenlere göre analiz edilmiştir. Analiz sonucunda elde edilen bulgular doğrultusunda önerilere yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Çevreye Yönelik Tutum, Teknolojiye Yönelik Tutum, Fen-Teknoloji-Tutum-Çevre.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 79

ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRE

OKURYAZARLIKLARININ ÇEVRE EĞİTİMİ ÖZ-YETERLİK İNANÇLARI ÜZERİNE ETKİSİ

Oktay GÖKTAŞ1 Ahmet GÖKMEN2 Kemal SOLAK2

1Cumhuriyet Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları

Eğitimi Bölümü 2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları

Eğitimi Bölümü Öğretmen yetiştiren kurumlarda çevre eğitiminin insan faaliyetlerinin çevre üzerinde meydana getireceği sonuçları tanımalarına yardımcı olmak, problemler ve çözümleri hakkında yeterli bilgiyle donatmak, yaygın ve örgün eğitimde çevre eğitiminin önemini kavratmak gibi önemli hedefleri vardır. Bu hedeflerin gerçekleştirilebilmesi, bireylerin çevre okuryazarı olmaları ile doğrudan ilgilidir. Çevre okuryazarı öğretmen adayları göreve başladıklarında daha etkili bir çevre eğitimi vereceklerdir. Diğer taraftan çevre eğitimi öz-yeterlik inançları çevre eğitiminin hedeflerine ulaşılmasında bir diğer önemli faktördür. Bu bakımdan, çevre eğitimi öz-yeterlik inancı ile çevre okuryazarlığı düzeyinin ilişkisi önem kazanmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı; öğretmen adaylarının çevre eğitimi öz-yeterlik inançlarına çevre okuryazarlık düzeylerinin etkisini incelemektir. Çalışmada tarama modeli kullanılacaktır. Araştırmanın çalışma grubunu Cumhuriyet Üniversitesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalında, farklı sınıflarda eğitimlerine devam etmekte olan 300 öğretmen adayı oluşturacaktır. Araştırma verilerini toplamak amacıyla Çevre Eğitimi Öz-yeterlik Ölçeği (Savran ve Çakıroğlu, 2001) ve Çevre Okuryazarlık Ölçeği (Teksöz, Şahin, Ertepınar, 2010) kullanılacaktır. Verilerin analizinde betimsel istatistikler, bağımsız gruplar için t-testi, tek yönlü varyans analizi, Tukey analizi ve eta-kare etki katsayısı kullanılacaktır. Çalışma sonunda; öğretmen adaylarının çevre okuryazarlık düzeyleri ve çevre eğitimi öz-yeterlik inançları ortaya konulacaktır. Bu sonuçların sınıf ve cinsiyet değişkenlerine göre anlamlı olarak farklılaşıp farklılaşmadığına bakılacaktır. Diğer taraftan öğretmen adaylarının çevre okuryazarlık düzeylerinin çevre eğitimi öz-yeterlik inançları üzerindeki etkisi bulunacaktır. Çalışma sonunda konuyla ilgili öneriler verilerek çalışma tamamlanacaktır. Anahtar Kelimeler: Çevre Eğitimi, Çevre Okuryazarlık, Çevre Eğitimi Öz-yeterlik İnancı, Çevre Okuryazarlığının Çevre Öz-yeterlik İnancı Üzerine Etkisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 80

FEN-EDEBİYAT VE EĞİTİM FAKÜLTESİ

ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVREYE KARŞI TUTUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ (MUŞ İLİ ÖRNEĞİ)

Betül YALÇINKAYA Songül AKBALIK Engin AKYOL

Murat POLAT

Muş Alparslan Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği ABD,49100,Muş.

Bu araştırmanın amacı; Muş Alparslan Üniversitesi Eğitim Fakültesinde, Sınıf Öğretmenliği ve Fen Bilgisi Öğretmenliğinde 1,2,3. sınıflarında öğrenim gören öğretmen adaylarının, Fen Edebiyat Fakültesinde ise Kimya ve Biyoloji bölümlerinde öğrenim gören 3. sınıf öğrencilerin çevreye yönelik tutumlarını belirlemektir. Araştırmanın nicel boyutunun çalışma grubu; Muş Alparslan Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesinden 40, Eğitim Fakültesinden ise 270 öğrencidir. Araştırmanın nicel boyutunda veri toplama aracı olarak Çevre Bilinci Ölçeği (ÇBÖ), 7’li likert tipi ölçek olarak düzenlenmiştir. Elde edilen veriler üzerinde frekans, yüzde, T-testi, tek ve çift yönlü varyans analizi yapılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler sistematik ve açık bir şekilde betimlenmiş, daha sonra betimlemeler açıklanıp yorumlanmıştır.

Araştırmanın sonucunda elde edilen bulgulara göre; T-testi sonuçlarına bakıldığında cinsiyetin çevre bilincine anlamlı bir etkisinin olduğu gözlemlenmiştir. Kızların çevreye yönelik tutumlarının erkeklere oranla daha yüksek olduğu görülmüştür. Fakülteler arasında da anlamlı bir farklılık gözlenmiştir. Eğitim Fakültesinde öğrenim gören öğretmen adaylarının Fen Edebiyat fakültesine oranla daha olumlu tutumlar sergilediği gözlenmiştir.

Çevre bilinci ile ilgili müfredat programlarının okul öncesi programlarından başlaması olumlu sonuçlar doğuracaktır.

Anahtar Kelimeler: Çevre Eğitimi, Kimya-Biyoloji, Fen Bilgisi, Sınıf Öğretmenliği

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 81

İLKÖĞRETİM İKİNCİ KADEME ÖĞRENCİLERİNİN

ÇEVRESEL TUTUMLARININ İNCELENMESİ: SAKARYA İLİ AKYAZI İLÇESİ ÖRNEĞİ

Ertan ÇETİNKAYA1 Sevda ÜSTÜNDAĞ2 Ezgi KİRMAN

ÇETİNKAYA2

1Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Ana Bilim Dalı

2Sakarya Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı

Çocuklarda çevre ile ilgili ilişkiler çok erken yaşlarda başlamaktadır. Çevreyle olan deneyimleri arttıkça çevreye karşı olan tutumları da buna bağlı olarak gelişmektedir. Literatür taramasında birçok çevresel tutum ölçeğinin geliştirildiği ve bu ölçeklerle farklı yaş gruplarında çevresel tutumlar ile ilgili çalışmaların gerçekleştirildiği dikkat çekmektedir. Yapılan çalışmaların daha çok ortaöğretim öğrencilerine yönelik olduğu fark edilmiştir. Araştırmamızda, çevre bilincinin kazandırılmasında temel taşı olan ilköğretim okullarında öğrenim görmekte olan öğrencilerin çevreye yönelik tutumlarının tespit edilmesi hedeflenmiş ve çalışmanın amacı Sakarya ili Akyazı ilçesinde öğrenim görmekte olan ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin sahip oldukları çevresel tutumlarının nicel araştırma yöntemleri kullanılarak betimlenmesi olarak belirlenmiştir. Mevcut durumun betimlenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmada tarama modeli kullanılmış, çalışmanın araştırma grubunu 2011-2012 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Sakarya ili Akyazı ilçesinde öğrenim görmekte olan 1000 ilköğretim ikinci kademe öğrencisi oluşturmuştur. Öğrencilerin 336’sı (%33,6) 6.sınıf, 326’sı (%32,6) 7.sınıf ve 338’i (%33,8) 8.sınıfa devam etmektedir. Öğrencilerin çevresel tutumlarını belirlemek amacıyla Uzun ve Sağlam(2006) tarafından geliştirilen ve 27 maddeden oluşan 5’li likert tipi “Çevresel Tutum Ölçeği” uygulanmıştır. Çalışmada elde edilen verilerin analizinde PASW Statistic 18.0 programı kullanılmıştır. Çözümlemeler için aritmetik ortalama, toplam puanlar, ranj, frekans, varyans ve standart sapma değerleri belirlenmiştir. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemleri tamamlanmıştır. Öğrencilerin “Çevresel Tutum Ölçeği” nden aldıkları puanlar genel olarak değerlendirildiğinde, öğrencilerin aldıkları ortalama puanlar madde sayısına bölündüğünde öğrencilerin ortalamanın üzerinde bir tutuma sahip oldukları gözlenmiştir. Yapılan bu araştırma ile elde edilen verilerin, ilköğretim öğrencilerine yönelik yapılacak tutum geliştirme çalışmalarına yol göstereceği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: İlköğretim İkinci Kademe Öğrencileri, Çevresel Tutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 82

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVREYE YÖNELİK TUTUMLARININ BELİRLENMESİ VE ÖZ-

YETERLİLİKLERİNİN İNCELENMESİ

Hüseyin Gürkan SOLMAZ Gamze SÖZEN

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Öğretmenliği A.B.D

İçinde bulunduğumuz çağ bilgi çağı olarak adlandırılırken ivmelenerek artan bu çağdaki bilgi birikimi ise yanında bilgi kirliliğini ve kavram yanılgılarını da beraberinde getirmektedir. Bu ivmelenmenin yarattığı bilgi kirliliği nedeniyle insanlar günden güne duyarsızlaşmakta ve bunu duyarsızlaşma en çok çevre ile ilgili konularda kendini göstermektedir. Artan nüfus, sürekli gelişen teknoloji, plansız kentleşme, ormanların tahrip edilmesi, fosil yakıt ve nükleer denemeler, tüketim çılgınlığı gibi etmelerle boğuşan insanoğlunun çevreye olan bu duyarlılığı uluslararası arenada 1970’li yıllardan itibaren siyaset ve bilim alanında önde gelen kişilerin çabaları ile sorgulanmaya başlamıştır. Bu alanda yapılan bir çok uluslar arası antlaşma ve bildirilerde rapor edildiğine göre; ülkelerin belirlediği çevre politikalarını milli eğitimleri ile bütünleştirerek geleceğin mimarları olan öğretmenler aracılığı ile toplumun bütün kesimlerine yaymaları gerekmektedir. Bir ülkenin sosyal ve ekonomik kalkınmasında toplumun eğitimsel dönüşümünün kaçınılmaz olduğu günümüzde sık sık vurgulanmaktadır. Bu sebeple ilkokullarda çevre eğitimini verecek, istendik davranışları kazandıracak olan fen bilgisi öğretmenlerinin çevreye ve çevre sorunlarına yönelik bilgileri, tutumları önemlidir. Yapılan bu araştırma tarama modeli kullanılarak durum saptamaya yönelik bir çalışma niteliği ve ilaveten Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü fen bilgisi öğretmen adaylarının çevreye yönelik tutumlarını ve çevre konularının öğretimindeki öz yeterliliklerini arasındaki ilişkiyi belirlemeyi de amaçlamaktadır. Bu çalışmada Berberoğlu ve Tosunoğlu (1995) tarafından üniversite öğrencilerine yönelik geliştirilen “Çevresel Tutum Ölçeği” ve ve Kahyaoğlu (2009) tarafından geliştirilen “çevresel problemlerin öğretiminde özyeterlilik” ölçekleri birlikte kullanılmıştır. Çalışmanın sonunda Fen Bilgisi ve Teknoloji Öğretmeni adaylarının çevre sorunlarına karşı sahip oldukları tutumları ile çevre öğretimine yönelik öz yeterlilikler arasında pozitif anlamlı bir ilişki ortaya çıkması beklenmektedir. Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretimi, Çevre Öz-Yeterlilik, Çevre Sorunlarına Yönelik Tutum, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 83

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİ VE FEN VE

TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVREYE YÖNELİK DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ

Serkan TİMUR1 Betül TİMUR1 Şirin YILMAZ2

1Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Çevre eğitiminde en önemli unsurlardan biri bireylerde olumlu çevre bilinci oluşturmak ve bunu davranışa dönüştürmektir. Bireylerin çevreye ya da doğada bulunan unsurlardan herhangi birine yönelik bilinçli, planlı, amaçlı hareket veya eylemleri çevresel davranış olarak adlandırılır. Çevresel davranışlar aktif katılım sağlanarak çevre sorunlarını belirleme ve çevre sorunlarını çözme, doğal kaynakları koruma ve çevreye çevre ile ilgili yasaların uygulanmasına yardımcı olma, duyarlı ürünler kullanma olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla çevresel davranış tutarlı, bilinçli ve amaçlı olmalıdır. Çevresel tutum ve davranışlar sosyo-ekonomik koşullardan, yaşanılan ortam, eğitim seviyesi, cinsiyet, meslek, ekolojik bilgi gibi değişkenlerden etkilenebilmektedir. Eğitim öğretim ortamlarında çevre eğitimine önem verilmesi, özellikle öğretmen yetiştirme programlarına çevrenin entegre edilmesi büyük önem taşımaktadır. Çünkü, okullarda öğretmenler öğrencileri için birer rol modeldirler ve öğretmenlerin çevreye yönelik tutum ve davranışları öğrenciler tarafından gözlem yoluyla öğrenilebilmektedir. Öğretmenler çevreye ilişkin konulara ne kadar hakim ve olumlu davranış sergilenirse, bu durum bir süre sonra öğrenciler tarafından da yapılmaya başlanacaktır.Bu çalışmanın amacı 2011-2012 akademik yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde öğrenim gören son sınıf fen ve teknoloji öğretmen adayları ve Türkiye genelinde görev yapan öğretmen adaylarının çevreye yönelik davranışlarını ve çevreye yönelik davranışlarını farklı demografik değişkenlere göre incelemektir. Yapılan çalışma tarama modelinde bir çalışmadır. Veri toplama aracı olarak Kışoğlu (2009) tarafından geliştirilen ‘‘Çevresel Davranış Ölçeği’’ kullanılmıştır. Çalışmanın amacına yönelik veriler toplandıktan sonra öğretmen ve öğretmen adaylarının çevreye yönelik davranışları karşılaştırılmış, elde edilen bulgulara doğrultusunda öğretmen ve öğretmen adaylarına önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Çevreye Yönelik Davranış, Öğretmen Adayları, Öğretmenler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 84

ÇOK SEVEN ÇOK MU KORUR? FEN VE TEKNOLOJİ

ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRE KİMLİKLERİ VE ÇEVRE DOSTU DAVRANIŞLARI

Nagihan TANIK1, Ahmet KILINÇ2, Sibel SARAÇOĞLU1

1Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İFBE Bölümü

2Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İFBE Bölümü

Çevre dostu davranışların çevre problemlerinin önlenmesinde büyük etkileri vardır. Bu nedenle bu tip davranışlara yön veren çeşitli psikometrik faktörleri irdelemek önemlidir. Çevre kimliği bu faktörlerden biridir. Bu bağlamda geleceğin vatandaşlarını yetiştirecek olan öğretmen adaylarının çevre konularındaki kimlikleri ve davranışlarını tespit etmek ve almış oldukları eğitimi yapılacak bu tespitlere göre şekillendirmek önemlidir. Bu kapsamda 980 Fen ve Teknoloji öğretmen adayına Çevre Kimliği Ölçeği ile Çevre Dostu Davranışlar Ölçeği uygulanmıştır. Yapılan açıklayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri ile ölçeklerin her birinin dört faktörlü bir yapıya sahip olduğu gözlenmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre bahçeleri sevme ve yetiştiği coğrafik bölgeye yönelik duygusal bağlara sahip olma gibi maddeleri içeren ‘yakın çevre’ faktörü çevre kimliği faktörleri arasında katılımcılar tarafından en yüksek oranda işaretlenmiştir. Ayrıca çok kullanımlık tabak çatal kullanma ve müsvedde kağıtları tüketmek gibi tekrar kullanım davranışları daha sıklıkla gerçekleştirilirken, çevresel konularda arkadaşlara konuşmak ve çevre politikaları geliştiren politikacılara oy vermek gibi sosyal davranışlar en az sıklıkla gerçekleşmektedir. Öte yandan çevre kimliği ile çevre dostu davranışlar arasında orta düzeyde pozitif bir korelasyon (r = 0.44) olduğu gözlenmiştir. Genel olarak bakıldığında örneklemde yer alan öğretmen adaylarının çevre kimliklerinin ve çevre dostu davranışlarının görece yüksek olduğu ve bu durumun onların gelecekte yapacağı çevre eğitimi için olumlu sinyaller barındırdığı söylenebilir. Çalışmanın bundan sonraki sürecinde çevresel kimlik ile çevresel davranış arasındaki karşılıklı ilişkiler yapısal eşitlik modelleri ile incelenecek ve örneklemden seçilecek belirli sayıdaki bireyle yarı-yapılandırılmış görüşmeler yapılacaktır. Anahtar Kelimeler: Çevre Kimliği, Çevre Dostu Davranış, Fen ve Teknoloji Öğretmen Adayları, Çevre Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 85

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİ VE FEN VE

TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVREYE YÖNELİK BAKIŞLARININ İNCELENMESİ

Serkan TİMUR1 Betül TİMUR1 Şirin YILMAZ2

1Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Teknolojideki gelişmeler, nüfus artışı, doğal kaynakların bilinçsizce kullanımı ülkelerin giderek artan bir sorun haline gelmiş, çevreye verilen değerin giderek artmasına neden olmuştur. Bu şekilde açığa çıkan çevre sorunları tüm dünyada çevre sorunlarına verilen önemin artmasına neden olmuştur. Hava, toprak, su, ormanlar, biyosferin her kısmı çevre sorunları ile tehdit altına girmektedir. Bu sebepten dolayı öğretim programlarında temel hedeflerin yanında çevre ile ilgili ara kazanımlara da yer verilmelidir. Eğitim öğretim ortamlarında çevre ile ilgili özellikle çevre sorunları ile ilgili konuların yer alması ve öğretmenlerin çevreye yönelik algı ve bakış açıları önemli bir unsurdur. Eğitim öğretim ortamlarında çevre yönelik bakış açısı oluşturma ve tutum geliştirmede öğretmen adaylarına büyük roller düşmektedir. Günümüzde artan çevre sorunları ve bunlara yönelik çözüm yolları arama çevre eğitimcilerinin temel hedeflerinden biri olmuş ve bireylerde çevreye yönelik algıları arttırmaya yöneltmiştir. Bu çalışmanın amacı 2011-2012 akademik yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde öğrenim gören fen ve teknoloji öğretmenliği son sınıf öğrencileri ile Türkiye genelinde fen ve teknoloji öğretmenlerinin çevreye yönelik bakış açıları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Yapılan çalışma tarama modelindedir ve veri toplama aracı olarak Karakaya (2010) tarafından geliştirilen ‘‘Çevreye Yönelik Bakış Açısı Ölçeği’’ kullanılmıştır. Araştırma amacına yönelik veriler toplandıktan sonra öğretmen ve öğretmen adaylarının çevreye yönelik bakış açıları karşılaştırılmış, bakış açıları farklı demografik değişkenlere göre analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda öğretmen ve öğretmen adaylarına çevreye ve çevre sorunlarına yönelik önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Çevreye Yönelik Bakış Açısı, Öğretmen Adayları, Öğretmenler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 86

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN BİYOLOJİ LABORATUVARI SINIF ÇEVRESİNE İLİŞKİN

ALGILARININ BİYOLOJİ ÖZ-YETERLİK ALGI DÜZEYLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ

Gülay EKİCİ 1 Ahmet GÖKMEN2

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Eğitim

Programları ve Öğretim ABD 2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi ABD ANKARA

Bu çalışmanın amacı, ortaöğretim öğrencilerinin biyoloji laboratuarı sınıf çevresine ilişkin algılarını biyoloji öz-yeterlik algı düzeylerine göre değerlendirmektir. Çalışmada tarama modeli kullanılmıştır. Araştırma Ankara’nın merkez ilçelerinde bulunan liselerde yapılmıştır. Araştırmaya toplam 465 lise öğrencisi katılmıştır. Araştırmada Fraser, Gidding & McRobbie (1992) tarafından geliştirilen biyoloji laboratuarı sınıf çevresine ilişkin algı ölçeği ve Baldvin, Ebert-May ve Burns (1999) tarafından geliştirilen biyoloji öz-yeterlik algı ölçeği kullanılmıştır. Biyoloji laboratuarı sınıf çevresine ilişkin algı ölçeğinin bu çalışma için belirlenen Cronbach-Alfa güvenirlik katsayısı 0.83 olarak hesaplanırken, biyoloji öz-yeterlik algı ölçeği için Cronbach-Alfa güvenirlik katsayısı 0.91 olarak bulunmuştur. Araştırma verilerinin çözümlemesinde betimsel istatistiklerin yanında, bağımsız gruplar için t-testi ve Pearson korelasyon katsayısı kullanılmıştır. Araştırma sonunda; öğrencilerin biyoloji laboratuarı sınıf çevresine yönelik algıları orta düzeyde çıkarken, biyoloji öz-yeterlik algı düzeylerinin ise yüksek düzeyde olduğu belirlenmiştir. Diğer taraftan biyoloji laboratuarı sınıf çevresine yönelik algılarının en düşük açık uçluluk boyutunda olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin biyoloji laboratuarı sınıf çevresine yönelik algılarının ölçeğin tüm boyutlarında yüksek düzeyde biyoloji öz-yeterlik algısına sahip öğrenciler yönünde anlamlı farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Dolayısıyla yüksek biyoloji öz-yeterlik algı düzeyine sahip olan öğrencilerin biyoloji laboratuarı sınıf çevresine yönelik algılarının da olumlu olduğu söylenebilir. Diğer taraftan öğrencilerin biyoloji laboratuarı sınıf çevresine yönelik algılarıyla biyoloji öz-yeterlik algıları arasında (r=0.485, p<0.05) orta düzeyde pozitif yönde ve anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Biyoloji Dersi, Öğrenme Ortamı, Biyoloji Laboratuar Çevresi,

Öz-Yeterlik, Biyoloji Öz-Yeterliği

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 87

OKUL ÖNCESİ ÇEVRE EĞİTİMİ İÇİN ALTERNATİF BİR YAKLAŞIM: FARKLILAŞTIRILMIŞ ÖĞRETİM

Zişan GÜNER1 Teoman KESERCİOĞLU2

1 Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Okul öncesi dönemindeki çocuklar çevreye ve çevrelerinde olup biten olaylara karşı içsel bir merak duyarlar. Bu merakları doğrultusunda çevreyi keşfederek öğrenmek isterler. Çocukların çevreye yönelik var olan ilgilerini desteklemek için okul öncesi dönemden itibaren çevre eğitimine yer verilmesi önerilmektedir. Çevre eğitimi çocukların ilgilerini desteklemenin yanısıra onların çevreye yönelik farkındalık, hassasiyet ve olumlu tutum geliştirmesine, çevreyi korumak ve geliştirmek için çaba göstermesine fırsat tanımaktadır. Aynı zamanda okul öncesinde verilen çevre eğitimi çocukların öğrenmesi ve bütünsel olarak (bilişsel, fiziksel, sosyal-duygusal, dil) gelişimine katkı sağlamaktadır. Dolayısıyla okul öncesi yılları, çocukların bahsedilen kazanımlara ulaşabilmesi için kritik bir dönemdir. Bu kazanımlara sahip bireyler yetiştirmede okul öncesi öğretmenlerinin çocukların bireysel ilgi, ihtiyaç, hazırbulunuşluk ve farklılıklarını dikkate alarak öğretimi planlaması ve öğrenme ortamını düzenlemesi gerekmektedir. Bu noktada, öğrencilerin bireysel ilgi, ihtiyaç, hazırbulunuşluk ve öğrenme profillerinin göz önüne alınarak öğretimin planlandığı ve uygulandığı bir öğretim yaklaşımı olan farklılaştırılmış öğretim dikkat çekmektedir. Fen, matematik ve sosyal bilimler gibi çeşitli konu alanlarının öğretiminde ve her yaş grubu öğrenci ile kullanılabilen bu yaklaşım öğrenciye sosyal bir öğrenme ortamı içerisinde kendi ilgi, ihtiyaç, hazırbulunuşluk ve öğrenme profiline göre yaparak yaşayarak öğrenme imkânı sunmaktadır. Öte yandan farklılaştırılmış öğretim ile ülkemizde takip edilmekte olan okul öncesi eğitim programı benimsediği ilkeler ve teorik alt yapısı bakımından paralellik göstermektedir. Buradan hareketle, literatür taraması yönteminin benimsendiği bu çalışmada amacımız, okul öncesi dönemden itibaren çocuklara çevre eğitiminin söz konusu kazanımlarını etkili biçimde edinmelerini sağlamak için farklılaştırılmış öğretimin çevre eğitiminde kullanımının gerekliliklerini paylaşmak ve bu anlamda öğretmen yetiştiren kurumlara bazı önerilerde bulunmaktır. Anahtar Kelimeler: Çevre Eğitimi, Farklılaştırılmış Öğretim, Okul öncesi Dönemi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 88

BEYPAZARI’NDA UYGULAMALI ÇEVRE EĞİTİMİ

Mustafa AYDOĞDU1, Özgül KELEŞ2, Havva YAMAK1, Barış

EROĞLU2, Sedef CANBAZOĞLU BİLİCİ2

1Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi 2Aksaray Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

Öğrenme, okulla sınırlandırılmayacak kadar kapsamlı eğitim faaliyetlerini içeren bir süreçtir. Çevre eğitimi de doğal ortamlar içerisinde gerçekleştirildiğinde anlam kazanan disiplinler arası bir yaklaşımdır. Doğada gerçekleştirilen uygulamalı çevre eğitimine yönelik etkinlikler öğretmen adaylarının dünyanın doğasını merak eden, bilimsel problem çözümüne ve araştırmalara değer veren, evreni araştırırken şüpheci, mantıklı ve eleştirel düşünme becerilerine sahip bilim okuryazarı bireyler olarak yetişmelerine katkı sağlamaktadır. Öğretmen yetiştirme lisans programlarının birçoğunun ders içerikleri arasında çevre eğitimi dersinin yer almaması onların çevreye bakış açılarını ve farkındalıklarını olumuz yönde etkileyerek mesleğe başlamalarına neden olmaktadır. Ülkemizde bu eksikliği tamamlamak amacıyla her yıl belirli dönemlerde TÜBİTAK tarafından doğa eğitimi ve bilim okulları kapsamında projeler desteklenmektedir. Bu çalışmada da TÜBİTAK tarafından doğa eğitimi ve bilim okulları kapsamında desteklenen “Beypazarı’nda Uygulamalı Çevre Eğitimi” projesini amaç, hedef kitle, gerçekleştirilen etkinlikler, etkinliklerin kapsamı ve eğitmenler konusunda tanıtmak amaçlanmaktadır. Projeye farklı disiplinlerde öğrenim gören 25 öğretmen adayı katılmıştır. Proje 15-24 Temmuz 2011 tarihleri arasında ülkemizin kültürel zenginlikleri ve doğal güzellikleri ile dolu bir yerleşim merkezi olan Ankara ili Beypazarı ilçesinde gerçekleştirilmiştir. Bu projede, farklı disiplinlerde alanında uzman 23 bilim insanı eğitmen olarak görev almıştır. Eğitmenler tarafından yapılandırmacı eğitim yaklaşımı doğrultusunda, öğretmen adaylarının yaparak yaşarak aktif bir şekilde öğrenmelerini sağlayacak gözlem, oyun ve yaratıcı drama etkinlikleri, işbirlikli grup çalışmaları, uygulamalı atölye çalışmaları, çevre ve doğaya yönelik farkındalık sağlamalarına yönelik tartışmalar, tutum ve davranışlarını olumlu yönde etkileyecek arazi çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmanın doğa eğitimi projesine başvurmak isteyen araştırmacılara nasıl bir yol izlemeleri gerektiği konusunda katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Beypazarı, Uygulamalı Çevre Eğitimi, Doğa Eğitimi, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 89

ÇEVRE İÇİN EĞİTİMDE "SERA ETKİSİ VE KÜRESEL

ISINMA" KAVRAMLARINA YÖNELİK ÖĞRETİM ETKİNLİKLERİNİN UYGULANABİLİRLİĞİ VE

ÖĞRENCİ BAŞARISINA ETKİSİ

Arzu ERDOĞAN1 Lale CERRAH ÖZSEVGEÇ1 1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi

Bölümü Sanayileşme ile birlikte insanoğlunun doğayı yağmalaması, doğayı kendi çıkarları doğrultusunda acımasızca kullanması hem insan yaşamını hem de diğer canlıların yaşamlarını tehdit eden birçok çevre sorununu ortaya çıkarmıştır. Bu sorunların çözümünde insan faktörünün çok önemli olduğu ve çevre için eğitim faaliyetlerinin önem kazanması gerektiği görülmektedir. İlgili literatür incelendiğinde sera etkisinin artması ve küresel ısınma gibi çevre sorunlarının öğrenciler tarafından ayırt edilemediği ve öğrencilerin bu konularda çözüm önerilerinde bulunamadığı görülmektedir. Yapılan çalışmalar, öğretmen merkezli tekniklerin, çevre bilincinin istenilen seviyede gelişebilmesi için etkili olmadığını ortaya koymaktadır. Literatürde belirtilen bu problem doğrultusunda bu çalışmada sera etkisi ve küresel ısınma konusunda kullanılabilecek öğrenci merkezli materyallerin öğrenci başarısına etkisinin ne olduğunun tespit edilmesi amaçlanmıştır. Araştırmada basit deneysel desen (ön test-son test) kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini 2011–2012 eğitim öğretim yılında Rize'de bir ilköğretim okulunda öğrenim gören 27 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak açık uçlu, iki aşamalı sorulardan oluşan Akademik Başarı Testi ve Fen ve Teknoloji Öğretim Programı’ndan temin edilen Öğrenci Öz Değerlendirme Formu kullanılmıştır. İstatistiksel işlemler SPSS 16.0 paket programıyla çözümlenmiştir. Öğrencilerin ön ve son test puanlarında anlamlı bir fark olup olmadığını öğrenebilmek için bağımlı t-testi kullanılmıştır. Çalışmanın bulguları öğrencilerin sera etkisi ve küresel ısınma gibi çevre sorunları ile ilgili kavram yanılgıları olduğunu ortaya koymuştur. Uygulama sonrasında öğrencilerin başarı seviyesi açısından anlamlı bir fark olduğu görülmüştür. Bu bağlamda öğrenci merkezli öğretim etkinliklerinin öğrencilerin akademik başarısı üzerinde olumlu etkisi olduğu sonucuna varılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre çevre için eğitim sürecinde öğrencilere geleneksel öğretim yöntemlerinden ziyade, yaparak ve yaşayarak aktif bir şekilde katılabilecekleri öğretim etkinliklerinin sağlanması önerilmiştir. Anahtar Kelimeler: Çevre Sorunları, Çevre Eğitimi, Sera Etkisi, Küresel Isınma, Öğretim Etkinlikleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 90

BİYOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRE

EĞİTİMİNE YÖNELİK ÖZ-YETERLİK ALGILARININ İNCELENMESİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA

Ahmet GÖKMEN1 Gülcan ÖZTÜRK2 Harun ŞAHİN3

Gülay EKİCİ4

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

2 Eflani İMKB Çok Programlı Lisesi 3Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü

4Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü

Çevre eğitiminin çevre sorunlarına yönelik toplumsal duyarlılık ve ilginin artması,

çevrenin korunması için gerekli temel bilgilerin sağlanması ve çevre sorunlarının çözümü için kullanılacak yöntemlerin araştırılması gibi hedefleri vardır. Nitelikli bir çevre eğitimi için en önemli faktörlerden birisi de öğretmenlerdir. Öğretmenlerin çevre eğitimine yönelik öz-yeterlik algıları çevre eğitimin kalitesinde ve belirtilen hedeflere ulaşılmasında belirleyici rol oynamaktadır. Bu araştırmanın genel amacı, öğretmen adaylarının çevre eğitimine yönelik öz-yeterlik algı ve görüşlerinin incelemesi olarak belirlenmiştir. Betimsel nitelikte bir alan araştırması olan araştırmanın verileri 2011-2012 eğitim-öğretim yılında toplanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği Anabilim Dalına kayıtlı 155 öğretmen adayı oluşturmuştur. Veriler Özdemir, Aydın ve Vural (2009) tarafından hazırlanan 5’li likert tipindeki çevre eğitimi öz-yeterlik algı ölçeği ve araştırmacılar tarafından geliştirilen görüş belirtme formuyla toplanmıştır. Tutum ölçeğinin Cronbach-alfa değeri ölçeğin geneli için 0,76 olarak bulunmuştur. Verilerin analizinde nicel verilerin değerlendirilmesinde betimsel istatistikler, bağımsız gruplar için t-testi, tek yönlü varyans analizi, Tukey testi ve nitel veriler için içerik analizi tekniklerinden olumsallık (ilişki) analizi tekniği kullanılmıştır.

Yapılan istatistiksel analiz sonuçlarına göre; öğretmen adaylarının çevre eğitimi öz-yeterlik algılarının öğrencilerin cinsiyet ve sınıflarına göre anlamlı farklılık gösterdiği, buna karşın sosyo-ekonomik durumları ve akademik başarılarına göre anlamlı farklılık göstermediği belirlenmiştir. Ayrıca öğretmen adaylarına sorulan açık uçlu soruların analizleri neticesinde çevre eğitiminin gerekliliğine inandıkları, çevre eğitimi ile ilgili derslerde sınıf dışı uygulamalara daha çok yer verilmesi gerektiğini düşündükleri ve programlardaki ders saatlerinin artmasından memnun olacakları yönünde görüşlerin öne çıktığı belirlenmiştir.

Araştırma sonunda, elde edilen sonuçlar doğrultusunda önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Çevre Eğitimi, Öz-yeterlik, Çevre

Eğitimine Yönelik Öz-yeterlik Algıları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 91

SİSTEM YAKLAŞIMI İLE “İNSAN VE ÇEVRE

ÜNİTESİ”NİN ÖĞRETİLMESİ

Zerrin DOĞANÇA

Boğaziçi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Yaşanılan çevre sorunlarının dinamik ve karmaşık yapısına karşın, bu sorunlar

hakkındaki kısıtlı anlayışlar ve yüzeysel yaklaşımlar sonucu insanlık onyıllardır çözülemeyen çevre sorunları yığını ile baş etmeye çalışıyor. Çevre eğitimi “insanların çevreleri hakkındaki düşüncelerini değiştirmek” olarak tanımlanır (Wiley ve diğerleri, 1998). Farklı bir yaklaşım olarak sistem yaklaşımı; ekosistemleri birer sistem olarak kabul eder. Bu anlayışın hakim olduğu sistem düşüncesi becerilerini temel alan sistem yaklaşımına göre; sistem becerileri, bir sistemin yapısı, gelecekteki davranışlarını ve bunların sisteme olası etkisini inceleyebilme becerileri olarak ifade edilir (Sweeney ve Sterman, 2002). Bu çalışmanın araştırma sorusu, 7.sınıf fen ve teknoloji dersi bünyesinde öğretilen “İnsan ve Çevre” ünitesinin sistem yaklaşımı ile öğretildiği takdirde, öğrencilerin sistem düşüncesi becerilerinde ve çevre problemlerini kavramalarında olası bir farkın olup olmadığıdır. Yarı-deneysel olarak tasarlanan araştırmanın pilot çalışma kısmı için, bir devlet okulundaki 53 adet 7.sınıf öğrencisiyle çalışılmıştır. Geliştirilen programın etkisini ölçmek amacıyla, “sistem beceri testi” ve “dinamik çevre senaryoları” testleri geliştirilmiştir. Çalışmanın öncesinde ve sonrasında uygulanan sistem beceri testlerinden istatiksel olarak manidar sonuçlar elde edilmiştir. Uygulanan ölçeklerin sonuçları karşılaştırıldığında, anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Ancak, dinamik çevre senoryaları testindeki kısa ve özensiz cevaplar tüm araştırma desenininde nitel bazı ölçümlerinde yapılması gerekliliğini ortaya koymuştur.

Anahtar Kelimeler: Dinamik sistem yaklaşımı, sistem düşüncesi becerileri, çevre eğitimi, dinamik çevre sorunları.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Çevre Eğitimi 92

ÖĞRETMEN VE BİYOLOG ADAYLARININ ÇEVRE VE

EKOLOJİ KAVRAMLARI BİLGİ DÜZEYLERİ VE ÇEVREYE KARŞI TUTUMLARI

Eylem EROĞLU DOĞAN1

1Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Canlıların yaşam ortamı olarak tanımlanan çevre, endüstri devriminden sonra insanların yaşam standartlarını arttırmaya yönelmeleri sonucunda hızla kirlenmeye başlamıştır. Oluşan bu çevre kirliliği; küresel ısınma, ozon tabakasının incelmesi, biyoçeşitliliğin azalması, asit yağmurları gibi çevre sorunları ile de karşılaşmamıza neden olmuştur. Çevre sorunlarını önlemenin önemli bir yolu insanların, alışılagelmiş düşünce ve davranışlarından vazgeçmesi olacaktır. Bu bunların sonuçlarının görülmesi sürecidir. Bireylerin tutumlarının ne olduğunun bilinmesi çevre ve çevre sorunlarına karşı davranışlarının da ne olacağını tahmin da çevre eğitimiyle mümkündür. Çevre eğitimi, çevrenin korunması için tutumların, değer yargılarının, bilgi ve becerilerin geliştirilmesi ve çevre dostu davranışların gösterilmesi ve edebilmemizi sağlayacaktır. Bu çalışmanın amacı, 2011- 2012 akademik yılında Abant İzzet Baysal üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği ve Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümlerinde öğrenim gören öğretmen adaylarının ve Fen Fakültesi Biyoloji Bölümünde öğrenim gören biyolog adaylarının ekoloji ve çevre bilgi düzeyleri ile çevreye karşı tutumlarının çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Çalışmada tarama yöntemi kullanılmıştır. Öğrencilere “Çevre ve Ekoloji Kavram Bilgisi Testi” ve “Çevresel Tutum Ölçeği” (Akbaş,2007) uygulanmış ve toplanan verilerin analiz işlemlerine başlanmıştır. Araştırmada, katılımcıların çevre ve ekoloji bilgi düzeyleri ile çevreye yönelik tutumlarının öğrenim gördükleri programa, cinsiyete ve, sosyoekonomik düzeye göre ne gibi farklılıklar gösterdiği ortaya konulmaya çalışılacaktır. Araştırmadan elde edilecek bulgular doğrultusunda, biyolog ve öğretmen eğitiminde çevre ve ekoloji konularının nasıl ele alınması gerektiği tartışılacak ve öneriler geliştirilecektir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Biyolog, Çevreye Karşı Tutum, Ekoloji, Çevre Eğitimi

SÖZLÜ SUNUM

ÖZETLERİ

FEN VE TEKNOLOJİ EĞİTİMİ

(Bildiriler sunum sırasına göre sıralanmıştır)

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 94

6. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERS KİTABINDA YER

ALAN MADDENİN TANECİKLİ YAPISI ÜNİTESİNİN ÖN DÜZENLEYİCİ VE GRAFİK DÜZENLEYİCİLER

AÇISINDAN ANALİZİ

Leyla AYVERDİ1 Canan NAKİBOĞLU2

1Balıkesir Bilim ve Sanat Merkezi, Fen Bilgisi Öğretmeni 2Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı

Ön düzenleyiciler, öğrenenin önceki bilgilerinden yola çıkarak yeni bilgiyi

öğrenmesini kolaylaştırmak için kullanılan ve ön bilgiler ile yeni öğrenilecekler arasında bir köprü vazifesi gören öğretim araçlarıdır. Grafik düzenleyiciler ise, kavram ve olayları açıklayarak bilginin organize bir şekilde ifade edilmesini sağlayan görsel iletişim araçlarıdır. Grafik düzenleyiciler hazırlanma şekillerine bağlı olarak birer ön düzenleyici olabilirler, ancak ön düzenleyiciler dersin girişinde kullanılırken, grafik düzenleyiciler dersin her aşamasında ve farklı amaçlarla da kullanılabilirler. Bu çalışmada, Milli Eğitim Bakanlığınca basılan 6. Sınıf Fen ve Teknoloji ders kitabında yer alan Maddenin Tanecikli Yapısı ünitesinin ön düzenleyiciler ve grafik düzenleyiciler açısından analizi yapılmıştır. Betimsel tarama modeli kullanılan çalışmada, kavram haritası kullanılarak ön düzenleyici ve grafik düzenleyiciler tür ve biçimlerine göre analiz edilmişlerdir. Analiz sonunda Maddenin Tanecikli Yapısı ünitesinde, ön düzenleyici türü olarak sadece karşılaştırmalı ön düzenleyicilere yer verildiği; biçimsel olarak da hem yazılı, hem de görsel ön düzenleyicilere yer verildiği belirlenmiştir. Bu ünitede, yazılı ön düzenleyicilerin, görsel ön düzenleyicilere göre daha fazla kullanıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Grafik düzenleyicilerin analizi sonucunda biçimsel olarak en fazla sıralı, içeriksel olarak da en fazla ilişkisel grafik düzenleyicilere yer verildiği belirlenmiştir. Bunun yanı sıra bu ünite içinde, görünüşte grafik düzenleyicilerinin bazı türlerine benzeyen, ancak gerek biçim, gerekse içerik açısından grafik düzenleyici kabul edilemeyecek bazı materyallerin de yer aldığı belirlenmiştir. Çalışmanın sonunda hem maddenin tanecikli yapısının öğretiminde hem de genel anlamda Fen ve Teknoloji ders kitaplarında ön düzenleyici ve grafik düzenleyicilerin nasıl kullanılabileceği konusunda önerilere yer verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Ön Düzenleyici, Grafik Düzenleyici, 6. Sınıf Fen ve Teknoloji Ders Kitabı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 95

ARGÜMAN-TEMELLİ SORGULAMA YÖNTEMİNİN FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ

AKADEMİK BAŞARISINA VE BİLİMSEL İŞLEM BECERİLERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Tuba DEMİRCİOĞLU Sedat UÇAR

Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Fen eğitiminde argümantasyon önemli bir rol oynamasına rağmen, argümantasyonun bu derslerde ve laboratuvarlarda kullanımı çok nadir gerçekleşmektedir.

Laboratuvar çalışmalarında öğrencilerin başarılarını artırmak amacıyla önerilen yöntemlerden bir tanesi de “Argüman-Temelli Sorgulama (ATS)” yöntemidir. ATS yönteminin diğer uygulanan yöntemlerden farkı; yöntemin, öğrencilerin fikirlerini paylaştıkları ve bunları destekledikleri argümantasyon sürecine dahil olmalarını sağlamasıdır. Bu araştırmanın amacı; “Genel Fizik Laboratuvarı III” dersinde, “Argüman-Temelli Sorgulama” yöntemini temel alan laboratuvar eğitiminin, fen ve teknoloji öğretmen adaylarının akademik başarısına ve bilimsel işlem becerilerine etkisini incelemektir. Araştırma deseni olarak, yarı deneysel çalışmalar içinde yer alan eşitlenmemiş kontrol gruplu desen kullanılmıştır. Bu çalışmanın örneklemini, 2010-2011 eğitim-öğretim yılında Fen ve Teknoloji Öğretmenliği Bölümü’nde öğrenim gören ikinci sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma deney grubunda 41, kontrol grubunda 38 olmak üzere toplam 79 öğrencinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri “Optik Başarı Testi” ve “Bilimsel İşlem Beceri Testi” nin deneysel işlem öncesinde ön-test ve deneysel işlem sonrasında son-test olarak uygulanmasıyla toplanmıştır. Araştırmada, 8 hafta süre ile deney grubuna Argüman-Temelli Sorgulamaya dayalı laboratuvar yöntemi, kontrol grubuna geleneksel laboratuvar yöntemi uygulanmıştır. Araştırmada Argüman-Temelli Sorgulama yönteminin uygulandığı deney grubu öğrencilerinin Optik Başarı Testi ve Bilimsel İşlem Becerileri Testi puanları geleneksel laboratuvar yönteminin uygulandığı kontrol grubu öğrencilerine göre anlamlı olarak daha yüksek çıkmıştır. Araştırma sonucunda laboratuvar derslerinde geleneksel yöntem yerine ATS yönteminin etkili bir yöntem olduğu sonucuna ulaşılmıştır. ATS yöntemi sadece fizik laboratuvar derslerinde değil başka alanlarda ve derslerde de kullanabilir.

Anahtar Kelimeler: Argüman Temelli Sorgulama, Laboratuvar, Bilimsel İşlem Becerisi, Optik

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 96

İLKÖĞRETİM 6.SINIF SEVİYESİNDE BİLİMSEL

TARTIŞMA (ARGUMENTATION) ODAKLI ETKİNLİKLERLE DOLAŞIM SİSTEMİ KONUSUNUN

ÖĞRETİMİNİN AKADEMİK BAŞARIYA ETKİSİ

Işıl ÜSTÜNKAYA1 Ayşe SAVRAN GENCER2

1Pamukkale Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

2Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Son yıllarda yapılan çalışmalar öğrenciyi ezbere yönelten geleneksel etkinlikler yerine öğrencinin düşünmesini ve öğrenme sürecine aktif katılımını sağlayan alternatif yaklaşımları ön plana çıkarmaktadır. Bu alternatif yaklaşımlardan biri olarak adını duyuran Bilimsel Tartışma Odaklı Öğretim Yaklaşımın özellikle fen eğitimindeki önemi giderek artmaktadır. Bu çalışma ile Fen ve Teknoloji müfredatına uygun yapılandırılan ders kitaplarında yer alan bilimsel tartışmanın temelini oluşturan “ Nedenini tartışınız? , Nasıl böyle bir sonuca ulaştınız? ” şeklindeki sorular işlerlik kazanacaktır. Bu çalışma, öğrencilerin bilimsel tartışma becerisi kazanması açısından bilimsel tartışma odaklı öğretime dayalı tasarlanan etkinliklerle uygulandığından literatüre farklı yönde bir katkı sağlayacaktır. Çalışmanın amacı, Toulmin’in Bilimsel Tartışma Modeline dayalı etkinliklerin 6. sınıf öğrencilerinin Fen ve Teknoloji dersi Dolaşım sistemi konusundaki etkisini test etmektir. Ayrıca bilimsel tartışma modeli ile öğretim sonucunda öğrencilerin bilimsel tartışma modeline dayalı etkinliklerle akademik başarısındaki değişimi ölçmektir. Bu çalışma 2011-2012 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminde Denizli ilindeki bir devlet okulunda fen ve teknoloji dersleri kapsamında 16 kişiden oluşan 6. sınıf öğrencileri ile yürütülmüştür. Çalışmada öğrencilerin “Vücudumuzda Sistemler” ünitesinden seçilen Dolaşım Sistemi konuları Bilimsel Tartışma Odaklı fen etkinleri ile işlenmiştir. Bilimsel Tartışma Odaklı fen etkinlikleri, 6. sınıf fen ve teknoloji müfredatındaki kazanımlara uygun olarak araştırmacı tarafından hazırlanmıştır. Araştırmanın deneysel modeli, deneme öncesi modellerden tek grup ön test-son test modeldir. Çalışma nicel veriler kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmanın verilerini, Dolaşım Sistemi Başarı Testi, Kelime İlişkilendirme Testi ve Argümantasyon Testi oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemlerine başlanmıştır. Çalışmada kullanılan Bilimsel Tartışma Odaklı etkinliklerle öğrencilerin dolaşım sistemi konusundaki başarılarında anlamlı bir fark olup olmadığına bakılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Bilimsel Tartışma, Akademik Başarı, Fen Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 97

MADDE VE ISI KONUSUNUN ALTINCI SINIF

ÖĞRENCİLERİNE BİLİMSEL ARGÜMANTASYONA DAYALI ETKİNLİKLER İLE ÖĞRETİLMESİ

Fuat TOKUR1 Doğan ÖZKARA1

1 Adıyaman Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Anabilim Dalı, Fen

Bilgisi Eğitimi

Bu çalışma, 2011 – 2012 eğitim/öğretim yılında Adıyaman ilinde bir ilköğretim okulunda öğrenim gören 60 altıncı sınıf öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada öğrencilerin, madde ve ısı konusundaki akademik başarılarının, fene yönelik tutumlarının, bilimsel bilgiye yönelik görüşlerinin ve edindikleri bilgilerin kalıcılıklarının bilimsel tartışma odaklı öğretim etkinlikleri ile değişimi incelenmiştir. Bilimsel tartışma odaklı öğretim etkinliklerin gerçekleştirilebilmesi için hazırlanan öğretim materyalleri “Toulmin Argüman Modeli” esas alınarak dizayn edilmiştir. Öntest – sontest kontrol grup tasarımının kullanıldığı bu çalışmada deney (N =30) ve kontrol (N=30) grubu yansız atama ile oluşturulmuştur. Madde ve ısı konusunun öğretimi, kontrol grubunda, fen ve teknoloji dersi öğretim programında öngörülen etkinlikler ile gerçekleştirilirken; deney grubunda, bilimsel tartışma odaklı öğretim etkinlikleri ile gerçekleştirilmiştir. Deney grubunda uygulanmış olan bilimsel tartışma odaklı öğretim etkinlikleri araştırmacılar tarafından geliştirilmiş olup, deney ve kontrol grubundaki etkinlik ve uygulamalar araştırmacılar tarafından yürütülmüştür. Çalışmada veri toplama araçları olarak; “Isı ve Sıcaklık Kavram Başarı Testi (ISKBT)”, “Bilimsel Bilgiye Yönelik Görüş Ölçeği (BBYÖ)” ve “Fen Bilgisi Tutum Ölçeği (FBTÖ)” kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde “ilişkili gruplar t – testi” ve “ilişkisiz gruplar t – testi” kullanılmıştır. Çalışma sonucunda bilimsel tartışma etkinliklerinin madde ve ısı konusundaki akademik başarıyı anlamlı düzeyde değiştirdiği ve edinilen bilgi yapılarının kalıcılığını sağladığı ortaya çıkmıştır. Ancak deney ve kontrol grubu öğrencileri arasında bilimsel bilgiye yönelik görüş ve fene yönelik tutum açısından anlamlı fark olmadığı görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Bilimsel Argümantasyon, Bilimsel Bilgi, Fen Eğitimi, Isı, Sıcaklık

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 98

EĞLENCELİ BİLİM: BİLİM MERKEZLERİNİN

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN BİLİM ALGILARI VE BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİNE ETKİSİ

Hacer ERAR1 Umut ALPER1 Yasemin ÖZDEM2

1Atılım Üniversitesi, Eğlenceli Bilim Merkezi

2Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bilim müzeleri ve bilim merkezleri bilimsel etkinlikleri interaktif bir şekilde

yansıtması ve ilgi çekici eğitsel faaliyetleri nedeniyle fen eğitimi için tamamlayıcı merkezlerdir. Bir çok çalışma, bilim merkezlerinin öğrencilerin bilimle yaparak yaşayarak etkileşime geçebilecekleri ve sundukları ortam nedeniyle bilimle ilgili iletişim becerilerini geliştirebilecekleri alanlar olarak faydalarını ortaya koymaktadır. Bu araştırmanın amacı, bir bilim merkezi niteliği taşıyan Atılım Üniversitesi Eğlenceli Bilim Merkezi’nde yapılan etkinliklerin ilköğretim öğrencilerinin bilimsel süreç becerilerinden hangilerini ne ölçüde kazandırdığını ortaya koyabilmek, öğrencilerin bilim ve bilim adamı ile ilgili düşüncelerinin ne ölçüde değiştiğini görebilmektir. Örneklem, Ankara’da bulunan bir devlet okulunun ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinden oluşmaktadır. Toplam 25 kişilik bu grup 8 hafta boyunca her hafta düzenli olarak Eğlenceli Bilim Merkezine gelmekte ve atölyelere katılmaktadır. Çalışmanın bilimsel süreç becerilerine ilişkin verilerini toplamak üzere Sorgulamaya Dayalı Eğitim Enstitüsü (Institute for Inquiry) tarafından geliştirilen sorgulamaya dayalı fen eğitimi çalıştayları dikkate alınarak araştırmacılar tarafından bir ölçek geliştirilmiştir. Bu ölçeğin ön test uygulaması yapılmıştır. Öğrencilerden atölyelere başlamadan önce bilim ve bilim adamları ile ilgili bir resim çizmeleri istenmiştir. 8 haftalık süreç sonunda anket ve resim çizimi tekrarlanacak ve veri analizi nitel ve nicel olarak yapılacaktır. Böylelikle, Eğlenceli Bilim Merkezindeki etkinliklerin öğrencilerin bilimsel süreç becerilerinden hangilerini ne ölçüde geliştirdiği belirlenecektir. Bunun yanında öğrencilerin bilim adamları ile ilgili fikirlerinin de değişmesi beklenmektedir. Etkinliklerin bilimsel süreç becerileri ve bilim insanları ile ilgili algıları nasıl değiştirdiği göz önünde bulundurularak okullarda da uygulanabilecek etkinlik örnekleri öğretmenlere sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Bilim Merkezleri, Bilimsel Süreç Becerileri, Bilim Algısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 99

REHBERLİ SORGULAMA DENEYLERİNİN BİLİMSEL

SÜREÇ BECERİLERİNİN KAZANDIRILMASINA, BAŞARIYA VE KAVRAMSAL DEĞİŞİME ETKİSİ

Altınay YILDIRIM1 Giray BERBEROĞLU2

1AREL Eğitim Kurumları, Fen Dersleri Bölümü

2Orta Doğu Teknik Üniversitesi , Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından geliştirilen fen ve teknoloji dersi programı öğrencileri fen okuryazarları olarak yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Bunu başarmak için öğretmenlerin uyguladığı öğretim yöntemi öğrencilerin bilimsel süreç becerilerini geliştirmeli, başarıyı arttırmalı ve kavramsal değişimi gerçekleştirmelidir.

Bu çalışmanın amacı rehberli sorgulama yöntemine uygun olarak tasarlanmış deneylerin yüzme, batma, kaldırma kuvveti ve basınç konularında sekizinci sınıf öğrencilerinin bilimsel süreç becerilerini geliştirmek, başarıyı arttırmak ve kavramsal değişimi gerçekleştirmekteki etkinliğini geleneksel olarak tasarlanmış deneylere göre araştırmaktır.

Deney grubuna rehberli sorgulama yöntemi temel alınarak deney föyleri geliştirilmiştir. Kontrol grubuna ise klasik düz anlatım metodu temel alınarak doğrulayıcı deney föyleri hazırlanmıştır. Çalışma İstanbul Bahçelievler’deki bir özel ilköğretim okulunun 55 sekizinci sınıf öğrencisiyle yürütülmüştür. Yarı-deneysel bu çalışmada, 3 hazır sınıftan ikisi deney grubu, diğeri kontrol grubu olarak belirlenmiştir.

Veri toplama aracı olarak başarı testi, bilimsel süreç becerileri testi ve iki aşamalı kavramsal değişim testi kullanılmıştır. Testler öğrencilere ön test ve son test olarak uygulanmıştır.

Rehberli sorgulama deneylerinin, sekizinci sınıf öğrencilerinin yüzme, batma, kaldırma kuvveti ve basınç konularındaki kavramsal değişimi gerçekleştirmede klasik doğrulayıcı deneylere göre daha etkili olduğu bulunmuştur. Ancak, deney ve kontrol grubu arasında öğrencilerin kuvvet ve hareket ünitesindeki bilimsel süreç becerilerini ve başarılarını geliştirmede anlamlı bir fark çıkmamıştır.

Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, Rehberli Sorgulama Yöntemi, Bilimsel Süreç Becerileri, Kavramsal Değişim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 100

ÖĞRETMEN ADAYLARININ NEDENSEL SÜREÇ

BECERİLERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Arzu SAKA

Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi OFMA Eğitimi Biyoloji Eğitimi ABD

Fen eğitiminin en önemli amaçlarından biri de her bireyin fen okur yazarı olarak

yetişmesidir. Fen okur yazarlığının önemli boyutlarından bir tanesi ise bilimsel süreç becerilerine sahip olmaktır. Bilimsel süreç becerileri, fen bilimlerinde öğrenmeyi kolaylaştıran, öğrencilerin öğrenme ortamlarında aktif şekilde rol almasını sağlayan, analitik düşünmenin temelini oluşturan, yaparak öğrenme ilkesi ile bilgiyi oluşturmada ve problem çözmede kullanılan, öğrenmelerinde sorumluluk alma duygusunu geliştiren, öğrenmenin kalıcılığını artıran, ayrıca hayat boyu kullanılacak olan araştırma yol ve yöntemlerini kazandıran temel becerilerdir (Ayas ve diğerleri, 2007; Hazır ve Türkmen, 2008). Bu araştırma; Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gören son sınıf biyoloji, fen bilgisi ve sınıf öğretmenliği öğretmen adaylarından oluşan toplam 125 kişiyle yürütülmüştür. Araştırmacı tarafından hazırlanan fotosentez konulu iki ayrı çalışma yaprağı uygulanmıştır. Bu çalışma yaprakları ile; önceden kestirme, değişkenleri belirleme, verileri yorumlama ve sonuç çıkarma becerilerinden oluşan nedensel süreç becerilerine sahip olma düzeylerini tespit etmek amaçlanmıştır. Çalışmadan elde edilen veriler yüzde ve frekanslar şeklinde analiz edilmiş ve farklı öğretmen adayları açısından karşılaştırılmıştır. Çalışma yapraklarındaki konunun biyoloji ile ilgili olması önemli bir etken olarak düşünülebilir. Bununla birlikte fotosentez fen bilgisi ve sınıf öğretmenliği branşlarında da öğretilen temel bir fen konusudur. Bu bakımdan değerlendirildiğinde biyoloji alanı dışındaki bölümlerde yürütülen biyoloji derslerinin içeriklerinin ilköğretim düzeyindeki öğretim programları ile paralel olması gerektiği önerilebilir.

Anahtar Kelimeler: Sınıf Öğretmenliği Öğrencileri, Bilimsel Süreç Becerileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 101

ROBOT KULÜBÜNÜN ÖĞRENCİLERİN BİLİMSEL

SÜREÇ BECERİLERİ, BİLİMSEL YARATICILIK BECERİLERİ VE ROBOT, İNSAN TOPLUM ALGILARI

ÜZERİNE ETKİLERİ

Bülent ÇAVAŞ1, Eda ÖZDOĞRU2, Teoman KESERCİOĞLU1

(1) Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi

Öğretmenliği Anabilim Dalı, Buca / İZMİR (2) Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Anabilim Dalı,

Fen Bilgisi Öğretmenliği, Buca / İZMİR

Son yıllarda gelişmiş ülkeler yetiştirdikleri bireylerin fen ve teknoloji okur-yazarı olmalarının yanı sıra, bilgi teknolojilerini etkili kullanma, problem çözme, eleştirel düşünme, sorumluluk alma ve takım çalışması yapma gibi üst düzey becerilere de sahip olmalarını beklemektedir. Bu yeni yaklaşımlar içerisinde eğitimde teknoloji kullanımı çok büyük önem kazanmıştır. Bunlardan özellikle robotların eğitimde kullanımının yeniden yapılandırılan fen ve teknoloji öğretimi ile felsefi açıdan büyük ölçüde örtüştüğü görülmektedir. Bu çalışmada robotların fen ve teknoloji eğitiminde kullanılmasının öğrencilerin bilimsel süreç becerilerine, bilimsel yaratıcılık becerilerine ve robot insan ve toplum algılarına etkisi saptanmaya çalışılmıştır.

Araştırmanın evrenini Ege Bölgesi’nde öğrenim görmekte olan ilköğretim 6. ve 7. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise, İzmir ilinde bulunan bir özel okulun robot kulübünde bulunan ilköğretim 6. ve 7. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında, toplam 23 öğrenciye araştırmacılar tarafından bilimsel süreç becerileri, bilimsel yaratıcılık becerileri ve robot, insan ve toplum algıları testleri uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS programında ve geliştirilen rubrikler yardımıyla analiz edilmiş ve çeşitli değişkenler açısından değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçları öğrencilerin bilimsel süreç becerileri ve bilimsel yaratıcılık becerilerini geliştirdikleri ve robot, insan ve toplum algılarının da olumlu yönde değişimlerin olduğu saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Robotik, Fen Eğitimi, Lego Mindstorms NXT 2.0,

Yapılandırmacı Yaklaşım

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 102

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNDE OKUL DIŞI

ETKİNLİKLER: AKVARYUMDA BALIK BAKIMI GÖREVLERİ

Emine ÇEVİK1 Burak Kağan TEMİZ2

1Milli Eğitim Bakanlığı, Niğde İli Bor İlçesi, Kenan Evren İlköğretim Okulu

2Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bilimsel Süreç Becerileri: Fen bilimlerinde öğrenmeyi kolaylaştıran, öğrencilerin

aktif olmasını sağlayan, kendi öğrenmelerinde sorumluluk alma duygusunu geliştiren, öğrenmenin kalıcılığını artıran ayrıca araştırma yol ve yöntemlerini kazandıran temel becerilerdir. Fen ve Teknoloji müfredat programlarının temel bileşenleri arasında yer alan bu becerilerin kazandırılmasında okulda yapılan etkinlikler kadar, okul dışı etkinlikler de önem taşımaktadır. Bu çalışma, bir okul dışı etkinlik olarak kurgulanan akvaryumda balık besleme ödevlerinin, öğrencilerin bilimsel süreç becerilerini geliştirmede nasıl kullanılabileceğini araştırma amacıyla yapılmıştır. Çalışmada nitel araştırma desenlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Çalışma, Niğde ilinde bulunan bir ilköğretim okulunda 6. 7. ve 8. Sınıflarda öğrenim gören 17 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Çalışma 10 hafta sürmüştür. Öğrencilere çeşitli akvaryum balıkları dağıtılmıştır. Öğrenciler daha önceden bu balıklar hakkında herhangi bir ön bilgiye sahip olmayıp, balıkların sorumluluğunu almıştır. Her öğrenci evinde uygun şartları sağlayarak balıklarının bakımını üslenmiştir. Akvaryumda balık besleme görevi gibi görünen bu faaliyetler geri planda bazı bilimsel süreç becerilerini çalıştırmıştır. Bu bilimsel süreç becerilerinin kullanımı, öğrenci günlükleri ve grup görüşmelerinden takip edilmiştir. Bu seanslardan ve günlüklerden toplanan veriler içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir. Bu analizler bir okul dışı etkinlik olarak akvaryumda balık besleme görevlerinin öğrencilerin gözlem, sınıflama, tahmin, çıkarım, bilgi ve veri toplama, verileri kaydetme, değişkenleri belirleme/ değiştirme, hipotez kurma, ölçme, karşılaştırma, sunma gibi bilimsel becerilerinin kullanılmasını sağlamıştır.

Anahtar Kelimeler: Okul Dışı Etkinlikler, Bilimsel Süreç Becerileri, İlköğretim

öğrencileri, Akvaryum Balığı Bakımı Görevleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 103

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇÖZÜNME

İLE İLGİLİ İMAJLARI

Gülseda EYCEYURT1, Hüseyin AKKUŞ2, Ümmüye Nur TÜZÜN3

1Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Ana Bilim Dalı 2Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Ana Bilim Dalı

3Milli Eğitim Bakanlığı

Bu araştırmanın amacı, Fen Bilgisi öğretmen adaylarının iyonik ve moleküler çözünme konularındaki imajlarını belirlemek ve imajlar yoluyla alternatif kavramalarını ortaya koymaktır. Kimya eğitimindeki kavramların soyut olması öğrencilerin bu dersteki başarılarını etkilemektedir. Soyut kavramların öğrenci tarafından nasıl anlamlandırıldığının öğrenilebilmesi için imajlar oldukça önemlidir. Bu nedenle araştırma öğretmen adaylarının imajlarının doğruluğunu ve alternatif kavrama içerip içermediğini ortaya koyması açısından önemlidir.

Araştırma, 2011-2012 öğretim yılının güz döneminde İç Anadolu Bölgesindeki bir üniversitede öğrenim gören 107 Fen Bilgisi öğretmen adayı ile yürütüldü. Nitel bir sürecin izlendiği araştırmada çözünme konusundaki kavramlarla ilgili çizim ve açıklama yaptıran çalışma yaprakları ile yarı yapılandırılmış görüşme formları veri toplama aracı olarak kullanıldı. Çalışma yaprakları 107 öğretmen adayına; üç grup şeklinde yeterli süre verilerek uygulandı. Çalışma yapraklarında alternatif kavrama tespit edilen öğretmen adaylarının sayılarına göre ya hepsi ile ya da üçte biri ile gönüllülük esasına dayalı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formları kullanılarak görüşmeler yapıldı. Verilerin analizinde betimsel analiz ve içerik analizi kullanıldı. Veri toplama araçlarının içerik geçerliği alan eğitiminde uzman 3 fen eğitimcisi tarafından kontrol edilmesi ile güvenirliği ise alan eğitiminde uzman 3 fen eğitimcisinin kodlama ve kategorilere yerleştirmeleri arasındaki tutarlılığı ile sağlandı.

Araştırma sonunda öğretmen adaylarının iyonik ve moleküler çözünme konusundaki imajlarının yetersiz olduğu bulundu, imajlardan ve yapılan görüşmelerden birçok alternatif kavrama tespit edildi.

Anahtar Kelimeler: İyonik Çözünme, Moleküler Çözünme, İmaj, Alternatif

Kavrama

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 104

BİLİMSEL TARTIŞMA (ARGÜMANTASYON) ODAKLI

ÖĞRETİM YÖNTEMİNİN İLKÖĞRETİM 5. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN DÜNYA, GÜNEŞ VE AY

KONUSUNDAKİ BAŞARI, TUTUM VE TARTIŞMAYA KATILMA İSTEKLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN

İNCELENMESİ

Lütfullah TÜRKMEN1, Seçil GÜRSOY2, Ahmet TAŞDERE3

1,3Uşak Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği

Bu çalışmanın amacı, bilimsel tartışma odaklı fen öğretiminin ilköğretim 5. sınıf öğrencilerinin akademik başarıları, fene karşı tutumları ve tartışmaya katılma istekleri üzerine etkisini araştırmaktır. Ayrıca, öğrencilerin başarıları, fene karşı tutumları ve tartışmaya katılma istekleri üzerine cinsiyet, ailenin eğitim düzeyi, ailenin aylık geliri ve öğrencilerin fen not ortalamalarının etkisinin uygulanan yönteme göre değişiminin de tespiti amaçlanmıştır.

Ön test-son test kontrol gruplu tasarımın uygulandığı bu deneysel çalışma 2009-2010 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Uşak ilinde merkeze bağlı iki farklı ilköğretim okulunda öğrenim gören 5. sınıf öğrencileri ile yürütülmüştür. Araştırma konusu olarak ilköğretim 5.sınıftaki “Dünya, Güneş ve Ay” ünitesi seçilmiştir. Çalışmaya 26 deney grubu 25 kontrol grubu olmak üzere 51 öğrenci katılmış ve uygulama haftada 4 saat olmak üzere 6 hafta sürmüştür. Uygulamadan önce gruplar arasındaki seviyeyi tespit etmek için ön bilgi testi uygulanmıştır. Bilimsel tartışma etkinliklerinin hazırlanmasında ilköğretim beşinci sınıf fen kazanımları esas alınmıştır. İlk iki hafta öğrencilerin ön bilgi düzeyleri ölçülüp değerlendirildikten sonra belirlenen deney grubuna bilimsel tartışma eğitimi verilmiş ve buna yönelik ön test uygulamaları yapılmıştır. 4 hafta süreyle bilimsel tartışma odaklı fen öğretimine göre hazırlanmış öğrenme materyalleri ile uygulama yapılmış ve son testler uygulanmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen veriler SPSS bilgisayar programı kullanılarak değerlendirilmiştir.Bilimsel tartışma odaklı fen öğretimi ile geleneksel yöntemin uygulandığı sınıflardaki öğrencilerin akademik başarılarında deney grubu lehine anlamlı bir farklılık gözlenirken öğrencilerin fene yönelik tutumlarında, anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür. Bilimsel tartışma odaklı fen öğretiminin uygulandığı sınıfta uygulama öncesi ve sonrasında öğrencilerin tartışmaya katılma isteklerinde anlamlı farklılık olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin akademik başarıları, tutumları ve tartışmaya katılma istekleri cinsiyete, ailenin eğitim düzeyine, ailenin aylık gelirine ve okul fen notlarına göre incelendiğinde istatistiksel olarak anlamlı farkın olmadığı tespit edilmiştir.Bu çalışmanın bulguları ışığında 5. sınıf öğrencilerinin Dünya, Güneş ve Ay ünitesindeki kavramları anlamalarında, bilimsel tartışma odaklı fen öğretiminin daha etkili olacağı sonucuna varılabilir. Çalışmadan elde edilen bulgular literatürde yapılmış benzer çalışmalar ışığında tartışılarak bazı önerilere yer verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Argümantasyon, Dünya, Güneş ve Ay, Tutum, Başarı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 105

İNFORMAL ORTAMLARDA İLKÖĞRETİM

ÖĞRENCİLERİNİN CANLILAR DÜNYASINI GEZELİM TANIYALIM ÜNİTESİNİ ÖĞRENMESİ ÜZERİNE BİR

BAKIŞ

Hakan TÜRKMEN¹, Gamze ATASAYAR YAMIK², D. Dilara TOPKADz

¹Ege Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

²Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sınıf Öğretmenliği Yüksek Lisans

Bilim ve teknolojideki hızlı gelişmeler okullardaki formal eğitimin informal eğitim çevreleriyle desteklenmesine ihtiyaç duyulmaktadır (Bozdoğan, 2008). Bu araştırmanın amacı informal ortamlarda (Ege Üniversitesi Tabiat Tarihi Müzesi ve Botanik Bahçesi) öğrencilerin fen ve teknoloji dersi “canlılar dünyasını gezelim tanıyalım” ünitesinden 1.1, 1.2, 4.1, 4.2, 7.1, 7.2 kazanımlarının öğrenilmesi üzerine yapılmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama araçları olarak gözlem, gözlemleri açıklamada kullanılacak çizimler, açık uçlu sorular, alternatif değerlendirme yöntemleri kullanılmıştır. Araştırmada amaçsal-yargısal örneklem seçim yoluyla İzmir, Bornova ilçesi Yeşilçam İlköğretim Okulundan 75 4. ve 5. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Uygulamadaki ders planı 4 E öğrenme modeline göre hazırlanmıştır. Ayrıca öğrencilerden dersin sonunda Botanik Bahçesi ve Tabiat Tarihleri Müzesini öğrenme ortamlarının karşılaştırmaları istenmiştir.

Elde edilen sonuçlar itibariyle öğrencilerin gördükleri bütün objelere dokunmak istedikleri gözlemlenmiştir özellikle büyük ebatlardaki objelere daha çok dikkat ettikleri gözlemlenmiş (volkanik dağ örneği ve parlak taşlar) ve çizimlerinde de bu durum görülmüştür. Çocuklar gezi boyunca çok eğlendiklerini ve tür etkinliklere daha çok yer verilmesini istemektedirler. Bu duygularda öğrenmelerini pozitif etkilemiştir. Özellikle nesli tükenen canlılar ile ilgili dinozorlardan çıkarımlarda bulunmuşlar ve bu durumun sebepleri ile ilgili açıklamalarda bulunabilmişlerdir; Omurgalı ve omurgasız kavramına ulaşmaları sınıf içi aktivitelerle desteklenmiş ve bu kazanımlara ulaştıkları yapılan uygulamalarda görülmüştür. Çocukların bu iki öğrenme ortamını karşılaştırdıklarında rahatça dolaşabildikleri, gözlem yapabildikleri (Tabiat Tarihi Müzesi) ortamlarda soruları cevapladıkları ve olumlu tutumlar sergiledikleri hem gözlemlenmiş hem de öğrencilerin yazılı ifadeleriyle onaylanmıştır. Bunun tam aksine Botanik bahçesinde iyi bir öğrenme ortamı anlayışının gerçekleşmediğini belirtilmiştir.

Anahtar Kelimeler: İnformal Ortamlarda öğretim, 4E öğrenme modeli, Fen

öğretimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 106

İNFORMAL ÖĞRENME ORTAMLARININ

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN FENE KARŞI KAYGI DÜZEYLERİNİN DEĞİŞMESİNE VE AKADEMİK BAŞARILARINA ETKİSİ: HAYVANAT BAHÇESİ

ÖRNEĞİ

Melike YAVUZ1 Fatime BALKAN KIYICI1

1Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

Günümüzde bilgi çok hızlı bir şekilde artmakta ve değişmektedir. Bireylerin bu

değişimi takip edebilmesi, çeşitli niteliklere sahip olmasını gerektirmektedir. Bu bağlamda; her ne kadar formal eğitim önemli bir rol oynasa da; formal eğitimin informal öğrenme ortamlarıyla desteklenmesi bireylerde bu niteliklerin kazandırılmasını kolaylaştıracaktır. Bu noktada; fen öğretiminde hayvanat bahçesi, müze, bilim merkezi gibi informal öğrenme ortamlarının kullanılması her geçen gün fen eğitimcilerinin ilgisini çekmektedir. Bu çalışmada; informal öğrenme ortamlarından hayvanat bahçelerinin, ilköğretim öğrencilerinin fene karşı kaygı düzeylerinin değişmesi ve akademik başarılarına etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada; ön test- son test kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Bu araştırmaya; 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Kocaeli İli’nin Gölcük İlçesi’ nde bulunan ilköğretim okulları arasından seçkisiz olarak seçilen bir ilköğretim okulunda öğrenim gören 65 altıncı sınıf öğrencisi (n=33 deney grubu, n=32 kontrol grubu) katılmıştır. Araştırma kapsamında; deney grubunda informal öğrenme ortamlarından hayvanat bahçesinde hayvanlarda üreme, büyüme ve gelişme konusunda etkinlikler yürütülürken, kontrol grubunda ise; öğretim mevcut programa uygun şekilde sürdürülmüştür. Veri toplama aracı olarak; deney ve kontrol grubu öğrencilerine “Fene Karşı Kaygı Ölçeği” ve “Hayvanlarda Üreme, Büyüme ve Gelişme Başarı Testi” uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda; deney ve kontrol grubunda yer alan öğrencilerin fene karşı kaygı ön test puanları ile son test kaygı puanları ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Buna karşın; başarı ön test puanları ile öğrencilerin başarı son test puanları ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur. Deney grubunda yer alan öğrencilerin başarı son test puanları ortalamasının kontrol grubunda yer alan öğrencilerden daha yüksek olduğu görülmüştür. Sonuç olarak; öğrencilerin akademik başarılarının artmasında informal öğrenme ortamlarından olan hayvanat bahçelerinin önemli bir fonksiyonu olduğu söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: İnformal Öğrenme Ortamı, Hayvanat Bahçesi, Akademik

Başarı ve Kaygı, İlköğretim Öğrencileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 107

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ

“BİLİM” KAVRAMI ALGILAMALARI: FENOMENOGRAFİK BİR ANALİZ

Sinan BÜLBÜL1 Dilek ÖZBEK1

1KTÜ, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu araştırmanın amacı Fen ve Teknoloji Öğretmen adaylarının “Bilim” kavramını nasıl algıladıklarını ortaya koymaktır. Araştırmanın çalışma gurubunu Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen ve Teknoloji Öğretmenliği programı son sınıfında öğrenim gören 147 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Bir yıl sonra öğretmenlik mesleğine başlayacak olan öğretmen adaylarının bu kavrama ilişkin temel bilgileri vermeye ne kadar hazır oldukları hakkında fikir sahibi olmaya çalışılan bu araştırmada amaçlı örneklem seçimi yapılmıştır. Alan yazındaki çalışmalar incelendiğinde öğrencilerin bilimin tanımına ilişkin görüş ve anlayışlarının yapılandırılmış ve literatürde sıkça kullanılmış anketler aracılığıyla toplandığı görülmektedir. Bilimin tanımına ilişkin ayrıntılı, öğretmen adaylarının etraflıca araştırılmış derin bilgilerine ulaşılabilecek bir çalışma ile karşılaşılmamıştır. Bu nedenle bu çalışmada son sınıf Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarının ‘bilim’ kavramı hakkındaki zihinlerindeki algı ve anlayışlar araştırılmıştır. Çalışmanın verilerini, öğrencilerin bilim kavramını nasıl anladıklarına yönelik açık uçlu bir soruya verilen yanıtlar oluşturmaktadır. Elde edilen veriler 4 araştırmacı tarafından fenomenografik analiz yoluyla analiz edilmiştir. Analizler sonucunda 5 farklı bilim tanımlama kategorisi belirlenmiştir (1. Bilim sistematik bilgiler bütünüdür., 2. Bilim, insan hayatını kolaylaştıran bilgi ürünüdür., 3. Bilim, doğayı anlama çabasıdır., 4. Bilim, değişime ve gelişime açık dinamik bir süreçtir., 5. Bilim, evrensel doğrulara ulaşmamızı sağlayan ve genellenebilir bilgi bütünüdür.). Elde edilen bu tanımlamalar ve kategoriler literatürde yapılmış benzer çalışmalar ışığında tartışmaya açılarak bazı önerilere yer verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Bilim, Fen ve Teknoloji Öğretmen Adayları, Fenomenografik Araştırma

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 108

FEN KAVRAMLARIYLA İLİŞKİLENDİRİLMİŞ

DOĞRUDAN YANSITICI YAKLAŞIMIN İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN BİLİMİN DOĞASI HAKKINDAKİ

GÖRÜŞLERİNE VE AKADEMİK BAŞARILARINA ETKİSİ

Gökhan KAYA1 Gültekin ÇAKMAKÇI1

1Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu araştırmada fen kavramlarıyla ilişkilendirilmiş doğrudan yansıtıcı yaklaşım stratejisi ile işlenen derslerin öğrencilerin bilimin doğası hakkındaki görüşlerine ve akademik başarılarına etkisi araştırılmıştır. Araştırma yarı deneysel bir çalışma olup, deney ve kontrol gruplarında yer alan 42 öğrenci çalışma grubunu oluşturmuştur. Çalışmanın amacı doğrultusunda ünite kazanımları ve bilimin doğasının temaları dikkate alınarak İlköğretim 7.Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi “Işık” ünitesi için etkinlikler hazırlanmıştır. Bu etkinlikler 2010–2011 öğretim yılında Kastamonu ilinde bir ilköğretim okulunda dört hafta boyunca uygulanmıştır. Deney grubunda geliştirilen etkinlikler doğrudan yansıtıcı yaklaşım stratejisi ile işlenmiştir. Kontrol grubunda ise Fen ve Teknoloji Öğretim Programında önerilen şekilde sınıfın Fen ve Teknoloji öğretmeni tarafından dersler işlenmiştir. Veriler Abd-El-Khalick (2002) tarafından geliştirilmiş Bilimsel Bilginin Epistemolojisi Anketi (POSE) ve Atik (2007) tarafından geliştirilen “Işık” ünitesi başarı testi ile toplanmıştır. Ayrıca 12 öğrenciyle (6-deney, 6-kontrol) yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen veriler araştırmacı ve bir uzman tarafından analiz edilmiştir. İki puanlayıcı arasındaki Cohen’s Kappa katsayısı (k=0,83) bulunmuştur.

Sonuçlar, fen kavramlarıyla ilişkilendirilmiş doğrudan yansıtıcı yaklaşım stratejisi ile işlenen derslerin öğretim programının önerdiği şekilde işlenen derslere göre öğrencilerin bilimin doğası hakkındaki görüşlerini geliştirmede daha etkili olduğunu göstermiştir. Aynı zamanda fen kavramlarıyla ilişkilendirilmiş doğrudan yansıtıcı yaklaşım stratejisi ile işlenen derslerin öğrencilerin erişi düzeylerini de artırdığı görülmüştür. Elde edilen sonuçlar bu araştırma da kullanılan yöntem ile ilköğretim öğrencilerinin hem fen alanındaki akademik başarılarının artırılabileceğini hem de bilimin doğası hakkındaki görüşlerinin geliştirilebileceğini göstermektedir. Çalışmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda öğretmenlere, eğitim politikaları belirleyicilerine ve araştırmacılara öneriler sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Bilimin Doğası, Fen Eğitimi, Doğrudan Yansıtıcı Yaklaşım

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 109

ÖĞRETMENLERİN BİLİMİN DOĞASI VE ÖĞRETİMİ İLE İLGİLİ KATILDIKLARI HİZMETİÇİ EĞİTİMİN

ÖĞRENCİLERİN BİLİMİN DOĞASI ANLAYIŞLARINA ETKİSİ

Sevinç Nihal YEŞİLOĞLU1, Serap KÜÇÜKER1, Uğur TAŞDELEN2

Fitnat KÖSEOĞLU1

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları

Eğitimi Bölümü 2Zirve Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu çalışma, bilimin doğası ve öğretimine yönelik mesleki gelişim paketinin (MGP) geliştirilmesi, MGP ile öğretmen adaylarına ve öğretmenlere eğitim verilmesi ve MGP ile eğitim alan öğretmenlerin sınıf içi uygulamalarının incelenmesi olmak üzere dört genel aşamada gerçekleştirilen, TÜBİTAK destekli (Proje no:108K086) üç yıllık kapsamlı bir araştırma projesinin parçasıdır. Projenin son aşaması ile ilgili olan bu çalışmada, öğretmenlere verilen eğitimlerin öğretmenlerin sınıf içi öğretim uygulamalarına ve öğrencilerinin bilimin doğası ile ilgili anlayışlarına nasıl yansıdığı incelenerek tartışılmış ve öğretmen mesleki gelişim programları ile ilgili çıkarımlar yapılmıştır.

Öğretmenin sınıf içi uygulamalarının video kayıtları, araştırmacı gözlem notları ve etkinliklerin başında ve sonunda uygulanan çalışma kağıtları veri kaynakları olarak kullanıldı ve bunlar içerik analizi ile incelendi. Öğrencilerin bilimin doğası ile ilgili anlayışları etkinliklere göre ayrı ayrı analiz edildi ve kodlandı.

Analiz sonucunda, “Bilim ve Teknoloji: Seharap Peşinde-Tasarımlar Yarışıyor” etkinliğinin uygulandığı 7. sınıf öğrencilerinin bilim ve teknoloji hakkında daha doğru kavramlar geliştirdikleri belirlendi. “Yeni Toplum” etkinliğinin yapıldığı Sınıf içi uygulama II ve III’de 10. ve 11. sınıf öğrencilerin bilimin doğası ile ilgili anlayışlarındaki değişim; bilimin doğası ile ilgili boyutlar, mitler ve bilimsel süreç olmak üzere üç kategori altında incelenerek tespit edildi. Uygulama öncesinde “bilim insanları özellikle nesneldir, bilimsel kanunlar ve diğer bu tür fikirler kesindir ve yeterli kanıt toplandıkça hipotezler teoriye, teoriler ise kanuna dönüşür” gibi mitlere sahip olan öğrencilerin bu anlayışlarının uygulama sonunda değiştiği gözlendi.

Bu çalışma, bilimin doğası ve öğretimine yönelik mesleki gelişim paketi ile eğitim alan öğretmenlerin sınıf içi uygulamalarının ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerinin bilimin doğası ile ilgili anlayışlarını olumlu yönde geliştirdiğini göstermiştir.

Anahtar Kelimeler: Bilimin Doğası, Bilimin Doğası Öğretimi, Öğretmen Mesleki

Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 110

ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİMSEL YÖNTEME İLİŞKİN BİLGİ DÜZEYLERİ: BİLİM-SÖZDE BİLİM

AYRIMI

Ezgi KİRMAN ÇETİNKAYA1 Canan LAÇİN ŞİMŞEK2

1Sakarya Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Ana

Bilim Dalı 2Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı

Doğayı anlama ve açıklama çabası olarak nitelendirilebilecek bilim, bir çok özelliği ile insanoğlunun yaptığı diğer etkinlik türlerinden ayrılır. Bu farklılıkların başında, bilimin verilerini ortaya koymak için kullandığı yöntemi gelmektedir. Bilimsel bir çalışma içindeki bilim insanı verilerini, tümevarım(endüktüf), tümdengelim (dedüktif) veya hipotetik dedüktif yaklaşımıyla toplar. Bilimsel yöntem farklılıklar göstermesine rağmen hepsinde ortak bir payda vardır. Bu ortak payda bir problemin çözümünün bilimsel olup olmadığını belirler. Bir çözümün bilimsel olabilmesi için, mantıksal olması, doğru olması ve güvenilir olması gerekir. Bilim dışı çözüm biçimlerinden hiçbiri bu üç koşulu tam karşılama yoluna gitmez ve bilim-sözde bilim ayrımı karşımıza çıkar (Yıldırım,2010). Sözdebilim (İngilizce pseudoscience) bilimsel olarak tanımlanmakla birlikte bilimsel çalışmaların gerektirdiği standartları taşımayan veya yeterli bilimsel araştırma ile desteklenmeyen bilgi, metodoloji, inanç ve pratikler bütününe verilen addır (Bungee, 1984). Fen ve teknoloji okuryazarı, bilimsel süreç becerilerini kazanmış, bilimin doğası hakkında bilgi ve birikim sahibi, bilim ve sözde bilimi ayırt edebilen öğrencilerin yetiştirilmesi, bu yeterliliğe sahip öğretmenler ile mümkün olabilecektir. Bilimsel yöntemi ve bilim ile bilim olmayanı ayırt edemeyen bir öğretmenden, bilimi doğru bir şekilde kavratması beklenemez Bu çalışma ile öğretmen adaylarının bilimsel yöntem ile ilgili yeterlilikleri bilim sözde bilim ayrımı aracılığıyla belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma grubunu, Sakarya Üniversitesi’nde öğrenim görmekte olan 4.sınıf Fen ve Teknoloji Öğretmen adaylarının oluşturmaktadır. Çalışmada, Oothoudt(2008), tarafından geliştirilen Türkçeye adaptasyonu araştırmacılar tarafından yapılan Nature of Science Survey kullanılmıştır. Ölçeğin adaptasyonu için dilsel eşdeğerlik ve faktör analizleri yapılmış, ölçek son haliyle Sakarya Üniversitesi 2011-2012 eğitim-öğretim yılında fen bilgisi öğretmenliği bölümüne devam etmekte olan 4. Sınıf öğrencilerine uygulanmıştır

Anahtar Kelimeler: Bilimin Doğası, Bilimsel Yöntem, Sözde Bilim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 111

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN BİLİMİN DOĞASI

HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNE İNFORMAL ÖĞRENME ORTAMLARININ ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Pelin AKSÜT1 , Nihal DOĞAN1, Mehmet BAHAR1,

Sevgi GÜRAY1, Hamiyet TUNCEL1

1Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi

Anabilim Dalı, 14280 GÖLKÖY/BOLU

Bilim ve teknolojideki hızlı değişim, bilim eğitiminin formal ortamlardan informal

ortamlara taşınmasını zorunlu hale getirmiştir. Özellikle fen eğitiminin çok fazla pratik uygulama içermesi, informal eğitim ortamlarının önemini daha fazla ortaya çıkarmaktadır. Çünkü; informal öğrenme ortamları ziyaretçilerin özgürce keşfetmelerine olanak sağlayarak kendi kendilerine öğrenmelerine, birbirleriyle etkileşerek iletişim kurmalarına ortam hazırlamaktadır. Bu araştırmada, Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalında okuyan 3. sınıf öğretmen adaylarının, Bilimin Doğası ve Bilim Tarihi dersi kapsamında, informal öğrenme ortamı olarak hazırladıkları dinozor temalı bir bilim sergisinin ilköğretim öğrencilerinin bilimin doğası hakkındaki görüşlerine etkisi incelenmeye çalışılmıştır. Araştırma dört farklı okulda öğrenim gören 5. ,6. ve 7.sınıf toplam 181 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen dinozor sergisiyle informal öğrenme ortamında öğrencilerin bilimin doğası hakkındaki görüşlerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmada, VNOS Bilimin Doğası Hakkında Görüşler Anketi (VNOS) dinozor sergisi öncesinde ve sonrasında ön ve son test olarak kullanılmıştır (Lederman, Scharwartz, Abd-El-Khalick, ve Bell, 2001). Bilimin Doğasının; Bilimsel bilginin değişebilir doğası; Bilimsel bilgi subjektiftir; Bilimsel bilginin yaratıcı doğası; Bilimsel bilginin sosyo–kültürel yapısı; Gözlemler, çıkarımlar ve bilimde teorik kabuller\yapılar özellikleriyle ilgili öğrencilerin görüşlerinin, temalar ortaya çıkarılarak dağılımları incelenmiş ve “bilgili”, “kabul edilebilir” ve “yetersiz” olarak sınıflandırılmıştır.

Araştırmanın sonucunda, dinozor sergisinin öğrencilerin bilimin doğasının özellikleri hakkında görüşlerini olumlu yönde etkilediği belirlenmiştir. Ancak, bilimsel bilginin değişebilirliği, gözlem, çıkarım ve teoriler konusunda öğrencilerin görüşlerinde değişikliğin fazla olmadığı gözlenmiştir. Bunun nedeninin ise bilim sergisinde bu özelliklerin örtük olarak yer almış olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Ancak bilim sergisinde açık olarak vurgulanan bilimsel bilginin subjektifliği, bilimsel bilginin yaratıcı doğası, bilim insanının hayal gücü konusunda öğrencilerin bakış açılarında çok olumlu yönde gelişmelerin olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmanın, öğretmen adaylarına informal öğrenme ortamı düzenlenmesi ve en etkili şekilde yararlanılması konusunda örnek bir uygulama modeli olacağı ve fen eğitiminde okul dışı ortamlara gerekli ilginin verilmesine imkan sağlayacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretimi, İnformal Eğitim, İnformal Öğrenme Ortamları, Bilimin Doğası, Bilim Sergisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 112

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN BİLİM İNSANINA

YÖNELİK İMAJLARI

Selçin DEMİRAĞ1, Hasan Özgür KAPICI1, Ramazan KARATAŞ1, Burak KİRAS1, Aydın TİRYAKİ1, Merve TURAN1, F. Gülay

KIRBAŞLAR2

İstanbul Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Vezneciler, İstanbul, Türkiye İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen

Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul

Ülkemizde yenilenen fen öğretim programı; öğrencilerin birer fen okur-yazarı olarak yetişmelerine olanak sağlayan yöntem ve teknikleri içermektedir. Bununla birlikte fen ve teknoloji dersinin ana amaçlarına öğrencilerin bilimsel bilginin nasıl üretildiği, bilimin özünü oluşturan değerleri ve bilimin doğasıyla ilgili kavramları öğrenmeleri de eklenmiştir.

Bu araştırmanın amacı, Üniversite Öğrencilerinin bilim insanına yönelik imajlarını belirlemektir. Veri toplama aracı olarak; Chambers’ın 1983’te oluşturduğu “bir bilim adamı çiz testi” (Draw A Scientiest Test – DAST), Finson, Beaver ve Cramond’un 1995’ te güncellediği “bir bilim adamı çiz testi-kontrol listesi” (Draw A Scientiest Test- Checklist – DAST-C) kullanılmıştır. Chambers’ın listesi tipik bir bilim adamını başlıca yedi karakteristik özelliğe ayırmış (laboratuar önlüğü, gözlük, dağınık saç ve sakal, araştırma sembolleri, bilgi sembolleri, teknoloji ve ilgili başlıklar), ancak Finson, Beaver ve Cramond listeye yeni maddeler eklemişlerdir. Çalışmanın örneklemini Eğitim, Edebiyat, Hukuk, İşletme, Fen, Tıp ve Mühendislik Fakültelerinin çeşitli bölümlerinde öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır.

Verilerin analizi nitel olarak ve içerik analizi tekniği ile yapılmış, sonuçlar yüzde ve frekans tabloları oluşturularak verilmiştir. Çalışmaya katılan öğrencilerin çoğunluğu bilim insanını erkek ve çalışma ortamını kapalı bir mekan olarak tasvir etmişler, bilgi sembolleri olarak kitap, kalem, tahta vs. çizmişler, ilgili yazılar olarak formülleri, konuşma balonlarını vs. kullanmışlardır. Katılımcıların üçte biri bilim insanını önlüklü, gözlüklü, sakal ve bıyığı olan, yaş olarak genç görünümlü; çalışma ortamındaki araştırma sembollerini mikroskop, erlenmayer, ölçü balonu, deney tüpü vs. çizmişlerdir. Bu çalışmada bilim insanının profili ve çalışma ortamında diğer çalışmalarla benzerlik, bilim insanının genç ve düzenli çizilmesinde farklılık gözlenmiştir. Çalışma ortamı, diğer çalışmalarda ağırlıklı olarak laboratuar iken bu çalışmada ise laboratuar, kütüphane vs. gibi farklı dağılım göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Üniversite Öğrencileri, Bilim İnsanı, Bilim İnsanına Yönelik

İmaj

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 113

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE FEN

PROGRAMLARINDA YER ALAN TEKNOLOJİ OKURYAZARLIĞI VURGULARININ BELİRLENMESİ

Serbay DURMAZ1 Burak Kağan TEMİZ2

1 Ahi Evran Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Bölümü

2 Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi ABD

Teknoloji okuryazarlığı; teknolojinin ne olduğunu, nasıl çalıştığını, nasıl

yaratıldığını, çevreyi nasıl etkilediğini, toplumu nasıl şekillendirdiğini ve toplumun teknolojik gelişmeleri nasıl etkilediğini bilmedir. Ülkemizde de son yıllarda yapılan çalışmalar doğrultusunda yeni fen programları geliştirilmiştir. Fen derslerine teknoloji boyutu eklenmiştir. Teknoloji boyutunun eklenmesinden sonra bu dersin adı “Fen ve Teknoloji” olarak isimlendirilmiştir. Bu çalışmanın amacı geçmişten günümüze fen programlarında teknoloji boyutunun nasıl yer aldığının belirlenmesidir. Geçmişten günümüze fen programlarında teknoloji okuryazarlığı vurgusu araştırılması sırasında veri kaynağını 1992, 2000 ve 2005 yıllarında yayınlanan son üç fen öğretim programı oluşturmaktadır. Elde edilen verilerin analizinde doküman analizi yönteminden yararlanılmıştır. Yapılan doküman analizinin analiz birimi Durmaz (2011) tarafından belirlenen teknoloji okuryazarlığı ile ilişkili FTTÇ çıktıları oluşturmaktadır. Programlarda teknoloji okuryazarlığı ile ilişkili olan vurguların iki uzmanla birlikte incelenmiştir. Programlarda yer alan teknoloji okuryazarlığı vurguları incelenirken 1992 programı için belirlenen davranış ifadeleri, 2000 ve 2005 programları için belirlenen kazanım ifadeleri, Durmaz (2011) tarafından belirlenen teknoloji okuryazarlığı ile ilişkili kategorilere ayrılmıştır. Bu kategorilerde yer alan teknoloji okuryazarlığı vurguları dikkate alınarak programlarda teknoloji okuryazarlığının yer alma durumları belirlenmiştir.

Araştırma sonunda fen programlarında 1992 fen öğretim programının diğer programlardan daha fazla teknoloji okuryazarlığı vurgusu taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır. Her ne kadar 2005 programında teknoloji boyutu belirgin şekilde yer alsa da geçmiş programlarda da teknoloji okuryazarlığı izlerine rastlanmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Teknoloji Okuryazarlığı, Fen Öğretim Programları, Fen Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 114

İLKÖĞRETİM 8. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ

ASİT VE BAZIN TAHRİBATLARI İSİMLİ ETKİNLİĞİN LABORATUVAR KULLANIM TEKNİKLERİNE

UYGUNLUĞU ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA

Şahin İDİN1 Cemil AYDOĞDU1 Süleyman SEREN2

1İpekyolu İlköğretim Okulu, MEB 1Hacetepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü

İlköğretim Fen ve Teknoloji derslerinde laboratuar kullanımı çok önemli bir yer

tutmaktadır. İlköğretim ikinci kademede öğrenim görmekte olan öğrencilerin soyut olan kavramları kalıcı ve etkin bir biçimde öğrenebilmeleri için bir yaşantıya sahip olmaları gerekmektedir. Öğrencilerin teorik olarak isimlerini ve resimlerden bildikleri kavramları pratik olarak reel biçimde onlara dokunmaları, koklamaları, bakmaları, koklamaları gibi duyusal özellikler ışığında işlemler yaparak öğrenmelerinin değeri büyüktür. Laboratuar yönteminin uygulamalarından olan “deney” ve “etkinlik” teknikleri bu açıdan dikkatli bir biçimde uygulanmalıdırlar. Deneylerin ve etkinliklerin kullanma referansları öğrenciler açısından Fen ve Teknoloji ders kitapları oluşturmaktadır. Hazırlanan Fen ve Teknoloji ders ve çalışma kitapları, “deney” ve “etkinliklerde” kullanılacak malzemelerin yapısı ve niteliği düşünüldüğünde üzerinde önemle durulması gerekli olan bir husustur. Yapısalcı öğrenme yaklaşımı kapsamında hazırlanan Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programında yer alan etkinliklerin ve deneylerin doğru bir şekilde yapılmalıdır. Bu çalışmanın amacını İlköğretim 8. sınıf Fen ve Teknoloji ders kitabında bulunan “Asit ve Bazın Tahribatı” isimli etkinliğin laboratuar kullanım teknikleri açısından incelenmesi oluşturmaktadır. Araştırma genel araştırma yöntemlerinden tarama çalışmasıdır. Bu kapsamda taranan kaynak Fen ve Teknoloji ders kitabı olduğundan araştırmanın kaynağını Fen ve Teknoloji ders kitabı oluşturmaktadır. İlköğretim 8. sınıflar için MEB tarafından okutulmakta olan Fen ve Teknoloji Ders Kitabında yer alan Asit ve Bazın Tahribatları isimli etkinlik laboratuar kullanım teknikleri açısından analiz edilmiştir. Yapılan analiz sonucunda bu etkinlikte laboratuar kullanım teknikleri açısından gerekli kurallara uyulmadığı görülmüştür. Deneyin kim tarafından gerçekleştirileceği, deney öncesi süreçte yapılması gerekenler, deneysel işlem sürecinde yapılması gerekenler ve deney sonrası yapılması gerekenlerin belirtilmediği belirlenmiştir. Bunun yanında deney sırasında “damlalık” malzemesinin bulunmamasının, kullanılan malzemelerin tam olarak niceliksel değerlerinin belirtilmemesi bir eksikliktir. Etkinliğin giriş kısmında belirtilen bir uyarıda asit madde ile vücudumuzun herhangi bir yeri temas ettiğinde bol su ile yıkanmasından bahsedilmektedir. Araştırma kapsamında buna benzer eksiklikler ve yanlışlıklar tespit edilerek olması gereken ifadeler ile değiştirilmişlerdir. Bu araştırma sonucunda “Asit-Bazın Tahribatları” isimli etkinlik laboratuar kullanım tekniklerine uygun olarak yeniden tasarlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Eğitimi, Laboratuar Kullanım Teknikleri, Asit ve Baz

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 115

FEN VE TEKNOLOJİ PROGRAMINDA YER ALAN

BİLİM İNSANLARININ YAŞAMLARI VE BULUŞLARI: İLKÖĞRETIM ÖĞRETMENLERI NASIL

DEĞERLENDIRIYOR?

Esma BULUŞ KIRIKKAYA

Kocaeli Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği

2004 yılında pilot şehirlerde, 2005 yılında da ülke çapında uygulanmaya başlayan

İlköğretim programlarındaki önemli değişikliklerden biri de ünitelerde geçen konulara ilişkin bilim tarihinde önemli bir yere sahip bazı bilim insanlarının bilimsel buluşları ve yaşam öykülerine yer verilmesidir. Ancak geçen altı yıllık süre içinde ilköğretim programlarında yer alan bilim insanlarının yaşamı ve buluşlarına yönelik konu kazanımları ve ders kitaplarındaki etkinliklerden öğretmenler hangilerini gerçekleştirdiği, bilim insanlarına dair yapılan ders etkinliklerinin, öğrencilerin ilgi ve dikkatini çekip çekmediği konusundaki gözlemleri, konusu geçen bilim insanlarını tanıtmanın ya da bu konuda etkinlik yapmanın yararları, bilim insanlarının buluşları ve yaşam öykülerini bilmenin ve araştırmanın öğrencilerde fene karşı bir heves oluşturup oluşturmadığı konusundaki öğretmen görüşleri merak konusudur. Bu amaçla fen ve teknoloji programında yer alan bilim insanlarının yaşamı ve buluşlarına yönelik konu kazanımları ve ders kitaplarındaki etkinlikleri, sınıf ve fen öğretmenlerinin nasıl değerlendirdiği araştırılmıştır Araştırma genel tarama modeline göre desenlenmiştir. Araştırmanın veri toplama aracı ve verilerin değerlendirilmesinde nitel yöntemlerden yararlanılmıştır. Açık uçlu soruların sorulduğu anket, öğretmenlere e-posta yoluyla gönderilmiştir. Öğretmenlerden e-posta yoluyla gelen veriler, betimsel analiz tekniği ile çözümlenmiştir

Çalışmanın yürütülmesi için belirlenen araştırma grubu, Kocaeli ilinde ilköğretim okullarında görev yapan toplam 20 sınıf ve fen ve teknoloji öğretmeninden oluşmaktadır. Araştırmanın ilk bulgularına göre, sınıf öğretmenlerin bilim insanlarının yaşamları ve buluşlarıyla ilgili oldukça gönüllü olarak etkinliklere yer verdikleri yararına inandıkları ancak fen ve teknoloji branş öğretmenlerinin zaman sıkıntısı nedeniyle ikinci kademede tam olarak bu konuları işleyemedikleri belirlenmiştir. Ancak her iki branştaki öğretmenlerin öğrencilerin bu konularla beraber derse ilgilerini arttığını fene karşı heves oluşturduğunu söylemesi konunun önemini ortaya koymak açısından dikkat çekicidir.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Programı, Bilim İnsanları, Sınıf Öğretmenleri,

Fen Ve Teknoloji Öğretmenleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 116

FEN VE TEKNOLOJİ PROGRAMININ ÖĞRENCİLERİ

FEN VE TEKNOLOJİ OKURYAZARI YAPMA ROLÜ VE PROGRAMIN UYGULANMASINA İLİŞKİN ÖĞRETMEN

GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Yakup DOĞAN1 Mehmet YILMAZ2

1Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi, Okul Öncesi

Öğretmenliği Anabilim Dalı 2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı

Gelişen teknolojiyle birlikte fen ve teknolojinin yaşamımızdaki etkileri de günden

güne artmaktadır. Buna bağlı olarak da bilimsel gelişmeleri anlayabilen; temel fen kavram ve teorilerini kavrayabilen ve bunları günlük yaşantısında uygulayabilen; problemleri çözerken ve karar verirken bilimsel süreçleri kullanabilen; bilim ve teknoloji, bilim ve çevre arasındaki ilişkiyi ve bunların toplumla etkileşimini anlayabilen kısaca fen okuryazarı olan bireylere duyulan ihtiyaç da hızla artmaktadır. Ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda Milli Eğitim Bakanlığı, Fen Bilgisi dersi öğretim programını yenileyerek, Fen ve Teknoloji dersi öğretim programı adı altında uygulamaya koymuştur (MEB, 2005).Tüm öğrencileri fen ve teknoloji okuryazarı yapmayı amaçlayan Fen ve Teknoloji programı, 2005 yılından itibaren bütün ülkede uygulanmaya başlandı. Bu çalışmanın amacı, yapılandırmacı öğrenme anlayışına dayalı olarak hazırlanan yeni Fen ve Teknoloji dersi programının, öğrencileri fen ve teknoloji okuryazarı yapma hedefine ve programın uygulanmasına ilişkin olarak öğretmenlerin görüşlerini ortaya çıkarmaktır. Öğretmenlerin görüşlerini derinlemesine ve olduğu gibi ortaya çıkarmak için nitel bir araştırma yapılmıştır. Araştırmada veriler, öğretmenlerin açık uçlu sorulardan oluşan bir soru formunda yer alan fen ve teknoloji okuryazarlığı ile ilgili soruya verdiği yanıtlar kullanılarak toplanmıştır. Araştırmaya 14 değişik il merkezindeki 70 ilköğretim okulunda 4. ve 5. sınıf Fen ve Teknoloji dersine giren 429 öğretmen katılmıştır. Araştırmaya katılan öğretmenlerden 297’si bu araştırmada kullanılan soruya ilişkin görüşlerini belirtmişlerdir. Öğretmenlerin cevapları içerik ve betimsel analiz yapılarak çözümlenmiş, verilerin yüzde ve frekans değerleri hesaplanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre öğretmenler; programı, öğrencileri fen ve teknoloji okuryazarı yapma rolü yönünden olumlu ve yeterli bulmuş, programın uygulanmakta olduğunu ve öğrencileri fen ve teknoloji okuryazarı yaptığını belirtmişlerdir. Ayrıca programın uygulanması sürecinde karşılaşılan en büyük sorunların araç-gereç yetersizliği ve fiziki şartların yetersizliği olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Okuryazarlığı, Yapılandırmacılık, Öğretim

Programları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 117

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARINA BİTKİLERİN

SERA ÇALIŞMASI İLE ÖĞRETİLMESİ

Emine ÇİL1 Funda Gül İRİ2

1Muğla Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü 2Milli Eğitim Bakanlığı Kestel Alantur Ayhan Şahenk İlköğretim Okulu

Okul öncesi dönemde fen eğitimi çocukların merak duygularının ve anlam arama çabalarının canlı tutulmasında, bilimsel düşünme becerilerinin geliştirilmesinde iyi bir araçtır. Fakat yapılan çalışmalar okul öncesi dönemde fen eğitiminin etkili bir şekilde gerçekleştirilemediğini göstermektedir. Okul öncesi dönemde fen eğitiminin çocukların gelişimsel özellikleri gereği oyunlar, rol oynamalar, sınıf dışı aktiviteler içerisine entegre edilmesi önerilmektedir. Bu çalışmanın temel amacı okul öncesi dönem çocuklarının bitkiler hakkında bilgi sahibi olmasını okul bahçesine kurulan sera ile sağlamaktır. Basit deneysel yöntemle yürütülen çalışma 2011-2012 eğitim öğretim yılında 31 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Çocuklar serada domates, salatalık, biber, patlıcan, kabak, marul, maydanoz, lahana, roka, soğan, sarımsak, karnabahar ve fasulye bitkilerini yetiştirmişlerdir. Çocuklar her gün 11:30- 12:00 saatleri arasında serada ki bitkilerin bakımını yapmışlardır. Sınıfa döndüklerinde sera tecrübelerini resim ve sohbet yoluyla paylaşmışlardır. Sera faaliyetleri 60 gün devam etmiştir. Çalışmanın verileri çocuklarla, yarı yapılandırılmış mülakatlarla toplanmıştır. Mülakatlardan elde edilen nitel veriler üzerinde tematik içerik analizi yapılmıştır. Öğrencilerin bitkiler hakkında yanlış ve eksik bilgileri, kavram yanılgıları kodlanmış, frekans ve yüzde hesaplamaları yapılmıştır. Araştırmada sera çalışmaları tamamlanmış olup son mülakatlar yapılmaktadır.

Araştırma sonunda okul bahçesinde gerçekleştirilen sera çalışması ile okul öncesi dönem çocuklarının bitkilerin yaşam döngüsü hakkında bilgilerinin nasıl değişip geliştiği belirlenecektir. Okul öncesi dönemde fen kavram ve süreçlerini çocukların yaşamlarının bir parçası haline getirmenin yolları ve önemi hakkında önerilerde bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Dönemde Fen Eğitimi, Botanik Bahçesi,

Bitkilerin Hayat Döngüsü

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 118

İLKÖĞRETİM 6. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNDE KAVRAMSAL DEĞİŞİM METİNLERİNİN KULLANIMI:

BİR EYLEM ARAŞTIRMASI

Elif Omca ÇOBANOĞLU1 Seda KALAFAT1

1Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

Fen, bilim ve teknolojideki gelişmelerde anahtar rolü üstlenmektedir. Günümüzde MEB Talim Terbiye Kurulu tarafından hazırlanan İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi öğretim programı yapılandırmacılığa dayanmaktadır. Yapılandırmacılıkta da bireyin bilgileri kendilerinin oluşturması esas teşkil etmektedir. Hayatımızın kendisi olan fen, her gün zihnimizde yeni kavramsal yapıların oluşmasını sağlamaktadır. Bu kavramlar bazen bilimsel bilgiden uzak oluşabilmektedirler. Literatüre baktığımızda ‘mikroorganizmalar’ konusunda öğrencilerin birçok kavram yanılgısı bulunduğu göze çarpmaktadır. Bu nedenle, bu çalışmanın amacı kavramsal değişim metni kullanarak ilköğretim 6. Sınıf öğrencilerinin ‘Mikroorganizmalar’ konusundaki kavram yanılgılarını en aza indirmek olarak belirlenmiştir. Çalışma eylem araştırması yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın örneklemini; 2011-2012 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Bartın iline bağlı bir ilköğretim okulunun 6. sınıfında öğrenim gören 23 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışma aynı okulda Fen ve Teknoloji Öğretmenliği yapan araştırmacı tarafından kavramsal değişim metinleri kullanılarak uygulanmıştır. Araştırmada nitel ve nicel veri toplama yöntemleri birlikte kullanılmıştır. Nicel veriler araştırmacılar tarafından geliştirilen Mikroorganizmalar Başarı Testi (MBT) kullanılarak oluşturulurken, nitel veriler görüşmelerden elde edilmiştir. Araştırmacılar tarafından hazırlanarak, güvenilirlik katsayısı .8 bulunan MBT öğrencilere öntest-sontest olarak uygulanmıştır. Literatürde var olan çalışmalardan elde edilen kavram yanılgıları, uygulayıcı öğretmenin görev yaptığı okulda edindiği deneyimlerde karşılaştığı yanılgılar ve test sonuçlarından çıkarılan kavram yanılgılarına uygun olarak araştırmacılar tarafından kavramsal değişim metinleri hazırlanmıştır. Hazırlanan metinler kullanılarak 4 ders saati uygulama yapılmıştır. Uygulama sonunda öğrencilere ‘Mikroorganizmalar’ konusuyla ilgili olarak yapılandırılmış mülakat yapılmıştır. Sonuçta ‘Mikroorganizmalar’ konusuyla ilgili olarak öğrencilerin kavramsal değişim metni kullanılarak işlenen ders sonucunda başarı seviyelerinin arttığı tespit edilmiştir. Bu çalışmadan yola çıkarak, öğretmen adayları için eğitim fakülteleri programına bir ders eklenerek, kavramsal değişim metinlerinin hazırlanması ve kullanılması hakkında bilgi verilmesi önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kavramsal Değişim Metinleri, Mikroorganizmalar, Eylem

Araştırması

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 119

KAVRAMSAL DEĞİŞİM METİNLERİNİN İLKÖĞRETİM

6. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN DOLAŞIM SİSTEMİ KONUSUNDAKİ KAVRAM YANILGILARININ

GİDERİLMESİNE ETKİSİ

Elif Omca ÇOBANOĞLU1 Hülya BEKTAŞ1

1Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

Fen bilimleri, çok fazla kavram içerdiğinden kavramların anlamlı bir şekilde öğretilmesi önem kazanmaktadır. Kavramlar bilginin yapı taşlarıdır. Kavramların öğretimi gerçekleşmeksizin üst düzey öğrenmeler gerçekleşmez. Bu nedenle Fen ve Teknoloji derslerinde anlamlı ve kalıcı bir öğrenmenin sağlanabilmesi için öğretim sürecine başlamadan önce öğrencilerin sahip oldukları kavram yanılgılarının belirlenmesi ve bu yanılgıların giderilmesi gerekmektedir. Kavram yanılgılarının giderilmesi için fen bilimleri eğitimi alanında hem bilişsel, hem de yapıcı yaklaşımları temel alan kavramsal değişim modeli yaygın olarak kullanılmaktadır. Öğrencilerde kavramsal değişimi meydana getirmek için en çok faydalanılan yöntemlerden birisi de kavramsal değişim metinleridir. Bu çalışmanın amacı, ilköğretim 6. sınıfta öğrenim gören öğrencilerin ‘Dolaşım Sistemi’ konusundaki kavram yanılgılarının kavramsal değişim metinleri kullanılarak giderilmesini sağlamaktır. Kavramsal değişim metinleri, daha önce yapılan çalışmalardan, test sonuçlarından ve araştırmacıların deneyimlerinde de yararlanarak ortaya çıkarılan kavram yanılgılarına uygun olarak araştırmacılar tarafından hazırlanmıştır. Çalışmada yarı-yapılandırılmış deneysel yöntem kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini, 2011–2012 öğretim yılında Giresun ili Bulancak ilçesine bağlı bir ilköğretim okulunun 6/B ve 6/C şubesinde bulunan 48 altıncı sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Şubelerden biri kavramsal değişim metinlerinin uygulandığı deney grubu, diğeri ise geleneksel yöntemin uygulandığı kontrol grubu olarak belirlenmiştir. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen ve güvenirlik katsayısı .73 olan Dolaşım Sistemi Başarı Testi (DSBT) deney ve kontrol grubuna ön test-son test olarak uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 15. 0 programıyla analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda akademik başarı açısından deney grubu lehine anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Ayrıca kavramsal değişim metinlerinin öğrencilerin kavram yanılgılarının giderilmesinde geleneksel yönteme göre daha etkili olduğu görülmüştür. Bu çalışmadan yola çıkarak öğretmenlerin öğretim etkinlikleri esnasında kavramsal değişim metinlerini kullanmalarının yaygınlaştırılması ve kavramsal değişim metinlerinin hazırlanması ve uygulanması hakkında bilgilendirilmesi için hizmetiçi eğitimler düzenlenmesi önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kavram Yanılgıları, Dolaşım Sistemi, Kavramsal Değişim Metinleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 120

AKTİF ÖĞRENME YAKLAŞIMI İLE DRAMA TEKNİĞİ

KULLANILMASININ ÖĞRENCİ BAŞARISINA ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Nesil TIMBIL1, Burcu ŞENLER2, Nevin KOZCU ÇAKIR2,

Belgin GÖÇMEN TAŞKIN3

1Öğretmen

2 Muğla Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü 3 Muğla Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü

Bu çalışmanın amacı, ilköğretim II. kademe fen öğretiminde aktif öğrenme yaklaşımı ve drama tekniği kullanılmasının öğrenci başarılarına etkilerini karşılaştırmaktır. Bu araştırma için “Canlılar için Madde ve Enerji” ünitesi seçilmiştir. Çalışmaya 8. sınıfta öğrenim görmekte olan toplam 76 öğrenci katılmıştır. Öğrencilere “Canlılar için Madde ve Enerji” ünitesi ile ilgili 25 sorudan oluşan başarıyı ölçme testi ön test olarak uygulanmıştır. Test sonuçlarına göre, akademik başarısı yüksek ile akademik başarısı düşük olmak üzere eşit sayıda öğrenciden oluşan iki sınıf örneklem olarak seçilmiştir. Akademik başarısı yüksek ve düşük sınıfların kendi içlerinde başarı test sonuçları denktir. Bu sınıflar da kendi içlerinde aktif öğrenme grubu ve drama grubu olmak üzere rastgele 19’ar kişiden oluşan iki gruba ayrılmıştır. Akademik başarı durumlarına göre oluşturulan her iki sınıfta aktif öğrenme yaklaşımı ve drama tekniği ile ders anlatımından sonra, aynı başarı testi her 4 gruba son test olarak uygulanmıştır. Elde edilen veriler bilgisayar ortamında SPSS 16.00 istatistik paket programında analiz edilmiştir. Analiz sonucunda akademik başarısı yüksek sınıftaki aktif öğrenme yaklaşımı uygulanan öğrenciler ile drama tekniği uygulanan öğrenciler arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir (P<.05). Bu farklılık aktif öğrenme yaklaşımı uygulanan öğrenciler lehine olmuştur. Ancak akademik başarısı düşük sınıftaki aktif öğrenme yaklaşımı uygulanan öğrenciler ile drama tekniği uygulanan öğrenciler arasında anlamlı bir farklılık tespit edilememiştir (P>.05). Bu sonuçlar doğrultusunda önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Aktif Öğrenme, Drama, Fen Öğretimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 121

FENE YÖNELİK TUTUMA BASİT MALZEMELERLE

YAPILAN DENEYSEL AKTİVİTELERİN ETKİSİ

Ayşe KOÇ1 Uğur BÖYÜK2

1Yemliha Sami Yangın İlköğretim Okulu, Kayseri. 2Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Kayseri.

Fen eğitiminde basit araç-gereçlerle yaparak öğrenme yöntemi (hands-on learning) öğrencilerin günlük yaşamda kullandığı basit malzemelerle oluşturduğu araçlar yardımıyla, bir olayı ya da olguyu gözlemleyebilmesi, açıklayabilmesi, kavrayabilmesi ve olay üzerinde düşünmesi süreçlerini kapsayan önemli bir yöntemdir. Bu araştırmanın amacı, ilköğretim 7. Sınıf Fen ve Teknoloji dersi “Kuvvet ve Hareket” ünitesinde basit malzemelerle yapılan deneylerin öğrencilerin fene yönelik tutumlarına etkisini incelemektir. Araştırma, 2010-2011 eğitim öğretim yılında, Kayseri ili Kocasinan ilçesi Yemliha kasabasında bulunan bir ilköğretim okulunda, 7. Sınıf öğrencileri (N=40) ile yürütülmüştür. Araştırmada, deneysel yöntem kullanılmıştır. Bu yöntemin “ön test- son test tek gruplu deseni” araştırmanın modelini oluşturmaktadır. Araştırmada güvenirliği α=0,89 olan “Fen Bilgisi Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Tutum ölçeği 5’li likert tipinde 20 maddeden oluşmaktadır. Fen Bilgisi Tutum Ölçeği, çalışma grubuna uygulamanın başlangıcında öntest olarak uygulanmıştır. “Kuvvet ve Hareket” ünitesi basit ve ucuz malzemelerle yapılan fen deneyleri ile işlenmiştir. Uygulama toplam 4 hafta boyunca devam etmiştir. Uygulama sırasında öğrenciler, yapılan etkinlikler hakkındaki duygu ve düşüncelerini anlatmak için öğrenci günlükleri tutmuşlardır. 4 hafta sonunda Fen Bilgisi Tutum Ölçeği sontest olarak tekrar uygulanmıştır. Veriler SPSS 17.00 paket programı aracılığı ile 0,05 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. Elde edilen nicel veriler öğrenci günlüklerinden elde edilen nitel verilerle desteklenmiştir. Araştırma sonucunda basit malzemelerle yapılan fen deneylerinin grubun tutumu açısından anlamlı bir fark oluşturduğu ortaya çıkmıştır. Bu durum cinsiyet değişkeni açısından da incelenmiş, yapılan analizler sonucunda cinsiyete göre anlamlı bir farlılık elde edilememiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre, fene yönelik tutumun olumlu yönde artırılması ve daha kaliteli bir fen eğitimi sağlanabilmesi için basit malzemelerle yapılan fen deneylerinin Fen ve Teknoloji dersinde farklı sınıf, ünite veya konularda da uygulanması önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Eğitimi, Basit Malzemelerle Öğretim Yöntemi (Hands-on Science) , Fen Deneyleri, Fene Yönelik Tutum.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 122

ÖĞRETMEN ADAYLARININ AKADEMİK BAŞARILARI

VE SAHİP OLDUKLARI ÖĞRETMEN YETERLİLİKLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ

Sevinç MERT UYANGÖR Mevhibe KOBAK

Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi OFMAE Matematik Eğitimi

Eğitimin temel bileşenleri merkezde öğrenci olmak üzere programlar, öğretmen ve okuldur. Sistemin en güçlü değişkeni ise mutlak suretle öğretmendir. Çünkü yenilenen öğretim programlarını kullanacak, yeni yaklaşımları ve içinde yaşadığı toplumu yorumlayarak öğrencileriyle en uygun biçimde paylaşacak olan öğretmenlerdir. Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğünce Öğretmen Yeterlikleri ve Okul Temelli Mesleki Gelişim (OTMG) çalışması yürütülmekte ve Öğretmen yeterliliklerinin; öğretmen yetiştirme politikalarının belirlenmesinde, öğretmen yetiştiren yüksek öğretim kurumlarının hizmet öncesi öğretmen yetiştirme programlarında, öğretmenlerin, hizmet içi eğitiminde, öğretmenlerin seçiminde, öğretmenlerin iş başarılarının, performanslarının değerlendirilmesinde, öğretmenlerin kendilerini tanıma ve kariyer gelişimlerinde kullanılması düşünülmektedir. Buradan hareketle öğretmen yetiştiren yüksek öğretim kurumlarında verilen eğitimin öğretmen adaylarının öğretmen yeterliliklerini nasıl etkilediğini ortaya koyabilmek amacıyla bu çalışma gerçekleştirilmiştir. Betimsel nitelikli tarama modelinin benimsendiği bu çalışma; 2011-2012 eğitim öğretim yılı Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören öğretmen adayları ile yürütülmüştür. Öğretmen adaylarının akademik başarıları ile öğretmen yeterlilikleri arasındaki ilişki Yavuz (2011) tarafından geliştirilen “Öğrenme Öğretme Süreci ve Ölçme Değerlendirme Yeterlik Anketi” ile ortaya konulmaya çalışılmıştır. Araştırmada öğretmen adaylarının bu yeterlilik alanlarında kendilerini ne kadar yeterli hissettiklerinin yanı sıra açık uçlu sorular yardımıyla nedenleri ortaya koyulmaya çalışılmaktadır. Nicel verilerin analizi Spss 17.0 programı ile nitel verilerin analizi ise içerik analizi ile yapılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Öğrenme Öğretme Süreci, Ölçme

Değerlendirme, Öğretmen Yeterlikleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 123

ÖĞRETMENLER, ÖĞRETMEN ADAYLARI VE

ÖĞRETMEN YETERLİLİKLERİ

Sevinç MERT UYANGÖR Mevhibe KOBAK

Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi OFMAE-Matematik Eğitimi

Türk Millî Eğitiminin genel amaçları doğrultusunda öğrencilerin; Türk milletinin

millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen ve geliştiren, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, topluma karşı sorumluluk duyan, yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olabilmelerini sağlayabilmek için geliştirilen öğretim programlarının etkili ve verimli bir şekilde uygulanabilmesinde en önemli görev öğretmenlere düşmektedir. Bu bakımdan öğretmenler; keşfetmeye dayalı öğrenme etkinlikleri geliştirmeli ve uygulamalı, öğrenme ve öğretme sürecini düzenlemeli, öğrencilerini tanımalı ve gelişimlerini incelemeli, öğrencilere öğrenme süreci boyunca rehberlik yapmalı, mesleki gelimini takip etmeli ve sürdürmeli, sınıf içi ve dışı çalışmalarında insan haklarına ve etik değerlere uygun hareket etmeli, okulun gelişiminden kendinin de sorumlu olduğunu bilerek okulun gelişimine katkıda bulunmalı, vb. gibi birtakım görevleri yerine getirebilmelidir. Dolayısıyla eğitimde önemli bir yeri olan öğretmenlerin niteliklerinin sorgulanmasında dikkate alınması gereken bir kavramla karşılaşmaktayız “ Öğretmen Yeterlilikleri”. Bu bağlamda çalışmada; 2011-2012 eğitim öğretim yılı İlköğretim Matematik Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulamasına devam ettikleri okullardaki uygulama öğretmenlerinin öğretmen yeterlikleriyle (öğrenme-öğretme süreçleri) ilgili görüşleri ile söz konusu öğretmenlerin öğretmen yeterlikleri arasındaki ilişkileri ortaya koymak amaçlanmıştır. Çalışma betimsel nitelikli tarama modelinde gerçekleştirilmiştir. Veriler; uygulama öğretmenlerinin kendilerini ve öğretmen adaylarının öğretmenlerini değerlendirebilecekleri 46 maddelik 5 li likert tipi “Öğretmen Yeterlik Anketi” ile veriler toplanmıştır. Verilerin analizi Spss 17.0 paket programı ile yapılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Uygulama Öğretmeni, Öğretmen Yeterlikleri, Öğrenme-Öğretme Süreçleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 124

ÖĞRETMEN ADAYLARININ TEKNOLOJİK

PEDAGOJİK ALAN BİLGİLERİNE İLİŞKİN ÖZ GÜVENLERİNİN BELİRLENMESİ

Mustafa SARIKAYA1, Volkan Hasan KAYA1, Gülden AKDAĞ1,

İlhan AY2, Alev DOĞAN1

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Milli Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı

Teknolojinin hızlı bir şekilde ilerlediği günümüzde, eğitim alanında da öğrenci

başarısını artırmada, teknolojinin etkin bir şekilde kullanılması için yeni arayışlar ve gelişmeler yaşanmaktadır. Bununla birlikte teknoloji ve teknolojiyi kullanma bilgisinin de kazanılmasına ve geliştirilmesine imkan sağlayacak ortamlar oluşturulması gereklidir. Son zamanlarda da literatürde öğretmen yeterliklerinin de teknolojiye yönelik geliştirilmesi ve Pedagojik Alan Bilgisi olarak tanımlanan öğretmen yeterliğinde teknoloji boyutu da ele alınarak Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi yeterliği tanımlanmıştır. Bu nedenle bu çalışmada, Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının, Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisine yönelik öz güvenleri belirlenmiştir. Tarama modelinde gerçekleştirilen çalışma, bir eğitim fakültesi, ilköğretim bölümü, fen bilgisi eğitimi anabilim dalı, 1, 2, 3 ve 4. sınıflarında öğrenim gören 240 öğretmen adayının katılımı ile yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi Öz Güven Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizi SPSS paket programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Fen bilgisi öğretmen adaylarının aldığı toplam puanlar temel alınarak veriler tek yönlü ANOVA, ilişkisiz örneklem t- testi ile analiz edilmiştir. Ayrıca çoklu karşılaştırmalar Scheffe testi ile yapılmıştır. Verilerin analiz sonuçlarında, fen bilgisi öğretmen adaylarının sınıf düzeylerine göre puanları belirlenerek, bu puanların sınıf düzeylerine göre karşılaştırılması yapılmış ve sonuçlar tartışılmıştır. Genel olarak sınıf seviyesi arttıkça öz güven puanlarının da arttığı belirlenmiştir. Bu sonuç sınıf düzeyi ile birlikle teknoloji kullanma yeterliklerinin arttığını göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayları, Teknolojik Pedagojik Alan

Bilgisi, Öz-Güven

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 125

SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ TEKNOLOJİYE KARŞI TUTUMLARININ TEKNOLOJİK PEDAGOJİK

ALAN BİLGİSİ (TPAB)’ NE KATKISININ İNCELENMESİ

İbrahim BİLGİN1 Erdal TATAR2 Yusuf AY3

1, 3 Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü

2 Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi OFMA Bölümü

TPAB, Shulman tarafından 1986 yılında geliştirilen Pedagojik Alan Bilgisi (PAB)

kavramına son birkaç yıl içerisinde teknolojik bilginin eklenerek PAB’ın anlamının genişletildiği en son halidir. Bu çalışmanın amacı sınıf öğretmeni adaylarının teknolojiye karşı tutumlarının teknolojik pedagojik alan bilgilerine katkısının incelenmesidir. Araştırmanın örneklemini beş farklı üniversiteden 342 ilköğretim sınıf öğretmen adayı oluşturmaktadır. Öğretmen adaylarına 5’li Likert yapıda 47 maddeden oluşan Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi (TPAB) ölçeği ve 39 madde ve 5 alt boyuttan (teknolojik araçların eğitim alanında kullanılmama durumu, teknolojik araçların eğitim alanında kullanılma durumu, teknolojinin eğitim yaşamına etkileri, teknolojik araçların kullanımının öğretilmesi ve teknolojik araçların değerlendirilmesi) oluşan Teknoloji Tutum (TT) ölçeği uygulanmıştır. Çalışmanın genel araştırma sorusunu test etmek için regresyon analizi yapılmıştır. Analiz sonuçları öğretmen adaylarının TPAB ölçeğinden aldıkları puanların ortalamaları ile TT ölçeğinden aldıkları puanların ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (r = 0,458 ; *P < 0,001). Regresyon analizinde tahmin değişkeni olan teknolojiye karşı tutumun bağımlı değişken olan öğretmen adaylarının teknolojik pedagojik alan bilgilerine katkılarının istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur ( F(5,336) = 27,656, P< 0,001). Ayarlanmış R2 nin değerinin 0,281 olması, öğretmen adaylarının TPAB lerindeki değişimin %28,1 inin teknolojiye karşı tutumlarından kaynaklanmaktadır. Öğretmen adaylarının TPAB tahmin etmede kullanılan teknolojiye karşı tutum ölçeğinin alt boyutları sonuçlarının hiyerarşik çoklu regresyon analiz sonuçları öğretmen adaylarının TPAB lerindeki değişimin büyük bir kısmının teknolojinin eğitimde kullanılabilirliği boyutundan kaynaklandığını göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: TPAB, Teknolojiye Yönelik Tutum, Öğretmen Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 126

KİMYA ÖĞRETMEN VE ÖĞRETMEN ADAYLARININ

ARGÜMANTASYONA DAYALI DERSLERİNDE KULLANDIKLARI MATERYAL VE ETKİNLİKLERİN

İNCELENMESİ

Hasene Esra YILDIRIR1 Canan NAKİBOĞLU1

1Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Bölümü Yapılandırmacılık kuramının dayandığı anlamlı öğrenmelerin ve öğretmen- öğrenci, öğrenci-öğrenci etkileşimlerinin gerçekleştiği sınıf ortamlarının oluşturulabilmesi için uygun strateji, yöntem ve tekniklerin öğretilmesi ve uygulanması gerekmektedir. Son dönemde fen eğitimi alanında argümantasyon yöntemi bahsedilen öğrenme ortamlarını sağlamak amacıyla kullanılmaktadır. Argümantasyonda, öğrencilerin küçük gruplar ya da sınıf tartışmaları yaparak, belli bir konu hakkında iddia ortaya attıkları, bu iddianın doğru olduğunu ispatlamak için belirli kanıt ve gerekçeler sundukları, karşıt iddiayı çürüttükleri zengin bir etkileşimin olduğu bir tartışma ortamı vardır. Bir çalışma kapsamında, öğretmen ve öğretmen adaylarına fen sınıflarında Argümantasyona dayalı derslerin nasıl gerçekleştirildiğini öğretmek amacıyla bir tanesi pilot diğeri asıl çalışma olmak üzere farklı katılımcılarla iki workshop programı gerçekleştirilmiştir. İki Workshop çalışmasında, dört deneyimli kimya öğretmeni ve dört öğretmen adayı olmak üzere sekiz katılımcı yer almaktadır. Bu çalışmada, kimya öğretmenleri ve öğretmen adaylarının argümantasyona dayalı kimya derslerinde kullandıkları etkinlik ve materyallerin, argümantasyona uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığına yönelik analiz sonuçları ile örnek materyaller sunulmaktadır. Çalışmada, katılımcılar ilgili etkinlik ve materyalleri workshop sonrasında kendileri hazırlayarak dersleri sırasında kullanmışlardır. Analizler sonunda, genel olarak hazırlanan materyallerin argumantasyona uygun olduğu belirlenirken, bazı öğretmen adaylarının alan bilgisi eksiklikleri nedeniyle uygun içerikte materyal hazırlamada sıkıntılar yaşadıkları belirlenmiştir. Belirlenen bu bulgular ışığında, materyal hazırlama ile ilgili bu tarz problemlerin yaşanmaması için, argümantasyon ile ilgili verilen bir workshop programının içeriğinde katılımcıların konu alanı ilgili çok sayıda ve farklı türlerde materyal hazırlamaları önerilebilir. Ayrıca workshop programı süresince katılımcıların bireysel olarak argümantasyona dayalı dersler hazırlamaları, grupları içinde uygulayarak, uygulama ile ilgili yansıtıcı grup tartışmaları yaparak, uygun tarzda materyal ve anlamlı öğrenmeyi sağlayıcı dersler hazırlamaları sağlanabilir. Anahtar Kelimeler: Kimya Eğitimi, Argümantasyon, Kimya Öğretmeni, Kimya Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 127

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ ÖĞRETMENLERİNİN

GİRİŞİMCİLİK BECERİSİ ve ETKİSİ İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ: NİTEL BİR ARAŞTIRMA

Ahmet BACANAK1, Muhammet Ali ÜLKÜDÜR2

1Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Amasya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü

Sosyal bir varlık olan insanın yaşadığı çevreye uyumu doğumla başlayarak önce

ailede sonra da okulda gelişerek devam etmekte, bu uyumu sağlarken toplumda kabul gören çeşitli normları yerine getirmeleri önem arz etmektedir. Bazı bireylerin bu normları yerine getirmede akranlarına göre daha istekli ve başarılı olduğu aşikârdır. Bu bireyler, diğerlerine göre girişimcilik becerisi daha üst düzey olanlardır. Yapılan çalışmalarda bu özelliğe sahip bireylerin basit gibi görünen durumları bile kayda değer fırsatlar haline getirebileceğini ve değerlendirebileceğini belirtmektedir. Okullarda öğrencileri şekillendiren en önemli etkenlerden birisi de onlar için rol-model halindeki öğretmenleridir. Bu nedenle eğitim-öğretim sürecini şekillendiren öğretmenlerin kişisel yâda mesleki (girişimcilik) özellikleri yetiştirdikleri öğrenciler üzerinde etkili olabilmektedir. Bu çalışmanın amacı, 2011-2012 akademik yılında Amasya ilinde görev yapan Fen ve Teknoloji dersi öğretmenlerinin kişisel ve mesleki girişimcilik becerileri ve bunların öğrenciler üzerindeki etkisine dair görüşlerini ortaya koymaktır. Araştırmada, var olan fakat derinlemesine üzerinde yoğunlaşılmasını gerektiren bir durumu ortaya koyduğu için Olgubilim (Fenomenoloji) yöntemi seçilmiş, veriler yarı yapılandırılmış mülakat tekniği ile toplanmıştır. Araştırmada verilerin analizi Nvivo 9 programı ile kodlamalar oluşturularak yapılmıştır. Kodların güvenirliği için iki farklı araştırmacı tarafından kodlama yapılarak ortak kodlarda karar kılınmıştır. Çalışmada ilk olarak öğretmenlerin kişisel, daha sonra da mesleki girişimcilik becerileri hakkındaki düşünceleri tespit edilerek, bunun öğrencilerde arzulanan girişimcilik becerisinin kazandırılmasına etkisi hakkındaki görüşleri ortaya konmuştur. Çalışmada elde edilen bulgulara göre öğretmenlerin genel olarak bireysel ve mesleki girişimcilik özelliklerinin öğrencilerinin girişimcilik becerilerini pozitif yönde etkilediği sonucuna varılmıştır. Eğitim-öğretim süreçleri oluşturulurken girişimcilik becerilerini artıracak öğretim yöntem ve tekniklerine yer verilmesi gibi önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Girişimcilik Becerisi, Fen ve Teknoloji Öğretmeni, Nitel Analiz

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 128

KÜÇÜK BİLİM ADAMLARI KEŞİFTE PROJESİNDEKİ

FEN BİLİMLERİ ETKİNLİKLERİNE KARŞI ÖĞRENCİLERİN ALGILARI

Murat YILDIRIM1, M. Ertaç ATİLA1, Çetin DOĞAR1

1Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi

Ana Bilim Dalı

Öğrencilerin bilimsel araştırmalara erken yaşlarda katılması bilimsel okuryazarlıklarının geliştirilmesinde oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle TÜBİTAK destekli olarak gerçekleştirilen Küçük Bilim Adamları Keşifte projesinde yapılan Fen Bilimleri etkinlikleri hakkında öğrencilerin algılamalarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini 2011-2012 öğretim yılı güz döneminde Erzincan İli merkez ilköğretim okulları ve Kemah ile Refahiye ilçelerindeki Yatılı İlköğretim Bölge Okulları’nın 6. 7. ve 8. sınıflarında öğrenimlerine devam eden 118 öğrenci oluşturmaktadır. Uygulamalarda fizik, kimya ve biyoloji alanlarından 21 etkinlik yapılmıştır. Etkinliklerde öğrencilerin bilimsel bir araştırma projesi kapsamında hipotez kurabilmelerini sağlayarak bu hipotezleri test edebilme imkânları sağlanmıştır. Ayrıca, derslerde yapmadıkları bazı güncel hayat etkinliklerine yer verilmiştir. Bu etkinliklerin sonucunda öğrencilerin etkinliklere yönelik algılarını tespit etmek amacıyla açık uçlu altı sorudan oluşan “Öğrenci Etkinlik Değerlendirme Anketi” tüm katılımcılara uygulanmıştır. Verilerin analizinde doküman analizi yapılmıştır. Anket verilerinden elde edilen bulgulardan; öğrencilerin keşfetme ortamlarına girdiklerinde araştırma yapma isteklerinin ve heyecanlarının çok fazla arttığı, arkadaşlarına yaptığı etkinlikleri anlatarak mutlu olacakları ve gelecekte bilimsel araştırma yapmak istedikleri belirlenmiştir. Öğrencilerin etkinliklerden hoşlandıkları, öğretici buldukları, pek çok yeni bilgi öğrendikleri, derse olan ilgilerinin arttığı ve elde ettiği bilgileri ileride kullanabilecekleri tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Küçük Bilim Adamları Keşifte, Yatılı İlköğretim Okulları, Fen ve Teknoloji Etkinlikleri, Proje, Algı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 129

EPİSTEMOLOJİK İNANÇLAR ÜZERİNE BİR DERLEME

Fatih KALECİ1, Ersen YAZICI2

1Konya Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Matematik Eğitimi

2Konya Üniversitesi, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fak. İlköğretim Matematik Eğitimi

Bireylerin epistemolojik inançlarının belirlenmesi üzerine yapılan çalışmalar gerek ülkemizde gerekse yurt dışında son yıllarda hızla artmaktadır. Araştırmacılar tarafından epistemolojik inançlar dayandırıldıkları temellere bağlı olarak farklı şekillerde ele alınıp yorumlanmaktadır. Bireysel özelliklerden biri olarak kabul edilen epistemolojik inançların öğrenme üzerinde oldukça önemli etkileri olduğu araştırma sonuçlarına dayalı olarak ortaya konulmuştur. Bu sebeple son yıllarda, eğitimciler arasında bireylerin epistemolojik inançlarına yönelik gittikçe artan bir ilgi söz konusudur. Bu ilgi konu ile ilgili yapılan çalışmaların sayısına da yansımaktadır. Bununla birlikte, literatürde epistemolojik inançlarla ilgili yayımlanmış çalışmaları derleyen bir betimsel analiz çalışmasına rastlanamamıştır. Böyle bir araştırmadan elde edilecek sonuçların konu ile ilgili ülkemizde yapılacak çalışmalara ve literatüre katkıda bulunabileceği düşüncesiyle eldeki çalışma planlanmıştır.

Bu araştırmanın amacı, epistemolojik inançlar ile ilgili yurt içi ve yurt dışında yapılan çalışmaları incelemektir. Araştırmanın çalışma evrenini elektronik ortamda epistemolojik inançlar ile ilgili yayımlanmış erişilebilir nitelikteki İngilizce ve Türkçe çalışmalar oluşturmaktadır. Bu araştırmada 1970-2011 yılları arasında epistemolojik inançlar ile ilgili elektronik ortamda yayımlanan toplam 274 çalışma yıllara, çalışma türüne, araştırma yöntemine, araştırma türüne, çalışma amacına, kullanılan bağımlı ve bağımsız değişkenlere göre analiz edilmiştir.

İncelemeler sonucunda, epistemolojik inançlarla ile ilgili çalışmaların son yıllarda giderek arttığı, büyük bir çoğunluğunun araştırma makalesi türünde olduğu, genellikle nicel araştırma yönteminin ve betimsel araştırma türünün tercih edildiği, temel etken olarak da cinsiyet, sınıf düzeyi ve bölüm değişkenin incelendiği tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Epistemolojik İnanç

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 130

ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİM İNSANI VE

BİLİMİN BİLGİ KAVRAMLARI HAKKINDAKİ YANLIŞ ANLAMALARI

Kadir BİLEN1 Murat ÖZEL2 Sacit KÖSE3

1 Kahramanmaras Sütçü İmam Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2 Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

3Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Bilimin doğası ve bilimsel bilginin doğası bilimsel okuryazarlığın iki boyutudur

Bilimsel okuryazar kişi bilimsel bilgiyi kullanabilen, sosyal ve bireysel amaçlı bilimsel düşünme yollarına başvurabilen kişidir. Bilimsel okuryazar kişi aynı zamanda fen ve teknoloji bağlamında bilimsel bilgi, kavram, yasa ve süreçleri kullanarak bilinçli kararlar verebilen kişi olarak tanımlanmaktadır. Bilimsel bilgi; elde ediliş yolu, gerekçelendirilme süreci ve kendisine kaynaklık eden varlıkların doğası ile ilgili bir bütünü kapsamaktadır. Bu nedenle öğrencilerin doğaya ilişkin bilgileri, bilgiye ait bu özellikleri nasıl gördüklerine bağlıdır. Bu araştırma Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinde öğrenim gören 45 öğretmen adayının katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmanın amacı 2011-2012 eğitim öğretim yılı güz döneminde KSÜ Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören ve “Bilimsel Araştırma Yöntemleri” dersini alan 2.sınıf öğrencilerinin bilim insanı ve bilimin bilgi kavramları hakkındaki yanlış anlamalarını belirlemektir. Çalışmada öğretmen adaylarının bilimin doğası ile ilgili olarak bilimsel bilgi ve bilim insanları hakkındaki görüşlerini tespit etmek amacıyla 2 adet açık uçlu sorular kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen bulgular öğretmen adaylarının, bilimsel bilgiye ve bilim insanlarına bakışlarında bir takım yanlış anlamalara sahip olduklarını ortaya koymuştur. Bulgulara göre bazı öğretmen adayları bilim insanlarını, ispat amacıyla mutlak doğrunun peşine düşen araştırmacılar olarak tanımlamaktadırlar. Yine öğretmen adaylarının önemli bir kısmına kendilerini sosyal ve kültürel faktörlerin etkilerinden soyutlayarak çalışmalarını sürdürdüklerini düşünmektedirler. Öğretmen adaylarının bilimsel bilgiye, doğruluğu deneylerle ispatlanmış, artık her türlü yoruma kapalı ve diğer bilgi türleri arasında en doğrusu gözüyle baktığını göstermektedir. Özellikle Bilimsel Araştırma Yöntemleri gibi konuyla doğrudan bağlantılı derslerde bilimin doğası hakkındaki konu sunumlarında literatürde geçen yanlış anlamalara vurgu yapılması bilimin doğasının doğru öğretilmesi adına faydalı bir yöntem olarak uygulanabilir.

Anahtar Kelimeler: Bilimsel Araştırma Yöntemleri, Bilimsel Bilgi, Bilim İnsanı, Yanlış Anlama

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 131

ROBOTİK DESTEKLİ FEN VE TEKNOLOJİ

LABORATUVARININ FENE YÖNELİK MOTİVASYONA ETKİSİ

Ayşe KOÇ1 Uğur BÖYÜK2

1Yemliha Sami Yangın İlköğretim Okulu, Kayseri.

2Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Kayseri.

Türkiye’de fen eğitiminde teknoloji kullanımı denilince ilk akla gelenler hep bilgisayarlar ve web teknolojileri olmuştur. Ancak, artık dünyada Fen ve Teknoloji eğitimine bakıldığında karşımıza uygulanabilir yeni bir teknolojik alan çıkmaktadır. “Robotik” denilen bu teknolojik yenilik, özellikle Fen ve Teknoloji eğitiminde laboratuvar uygulamalarında hem veri elde etmede büyük kolaylıklar sağlamakta hem de öğrencilere problem çözme, eleştirel ve yaratıcı düşünme gibi birçok beceri kazandırmaktadır. Bu araştırmada, ilköğretim 7. sınıf Fen ve Teknoloji dersi “Kuvvet ve Hareket” ünitesinde robotik destekli yapılan deneylerin öğrencilerin fene yönelik motivasyonlarına etkisi incelenmiştir. Araştırma, 2011-2012 eğitim öğretim yılında, Kayseri İli’nde bulunan MEB’e bağlı bir ilköğretim okulunda, 7. sınıf öğrencileri (N=40) ile yürütülmüştür. Araştırmada, deneysel yöntem kullanılmıştır. Bu yöntemin “öntest-sontest kontrol gruplu deseni” araştırmanın modelini oluşturmaktadır. Araştırmada Tuan, Chin ve Shief (2005) tarafından geliştirilen ve 2007 yılında Türkçe’ye uyarlanan güvenirliği α = 0,89 olan “Fen ve Teknoloji Dersine Yönelik Motivasyon Ölçeği” kullanılmıştır. Motivasyon ölçeği 5’li Likert tipinde 30 maddeden oluşmaktadır. Öntest-sontest kontrol gruplu deneysel desen modeline göre motivasyon ölçeği uygulamanın başlangıcında öntest olarak uygulanmıştır. Deney grubunda “Kuvvet ve Hareket” ünitesi ile ilgili deneysel etkinlikler “Robotik Kulübü” kapsamında robot teknolojisi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Kontrol grubunda ise aynı etkinlikler müfredattaki haliyle uygulanmıştır. Etkinlikler toplam sekiz hafta boyunca devam etmiştir. Uygulama sırasında öğrenciler, yapılan etkinlikler hakkındaki duygu ve düşüncelerini anlatmak için öğrenci günlükleri tutmuşlardır. Etkinlikler sonunda motivasyon ölçeği sontest olarak tekrar uygulanmıştır. Elde edilen nicel veriler SPSS 17.00 paket programı aracılığı ile 0,05 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiş ve öğrenci günlüklerinden elde edilen nitel verilerle de desteklenmiştir. Araştırma sonucunda, robotik destekli fen deneylerinin gerçekleştirildiği deney grubu öğrencilerinin fene yönelik motivasyonu kontrol grubu öğrencilerine göre anlamlı düzeyde farklılık göstermiştir. Sonuç olarak robotiğin fene yönelik motivasyonu anlamlı düzeyde etkilediği tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Robotik Uygulamaları, Fen ve Teknoloji Laboratuvarı, Fene Yönelik Motivasyon

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 132

ÜSTKAVRAMSAL FAALİYETLERLE

ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ KAVRAMSAL DEĞİŞİM METİNLERİNİN FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN

ADAYLARININ KUVVET VE HAREKET KONULARINI ANLAMALARINA OLAN ETKİSİ

Meryem DEMİR GÜLDAL1 Nejla YÜRÜK2

1İstanbul Üniversitesi, Uzaktan Eğitim Merkezi

2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı

Bu araştırmanın amacı düz metinleri, çürütücü metinleri ve üstkavramsal faaliyetlerle zenginleştirilmiş kavramsal değişim metinlerini okuyan Fen Bilgisi öğretmen adaylarının okuma süreci sonrasındaki kuvvet ve hareket konularıyla ilgili kavramsal anlamaları arasındaki fark olup olmadığını tespit etmektir. Araştırmanın örneklem grubunu, Ankara’daki bir üniversitede Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalında 3.sınıfta okuyan 99 öğretmen adayı oluşturmuştur. Araştırmada ön test- son test deneysel desen araştırma metodu kullanılmıştır. Araştırmada, veri toplama aracı olarak çoktan seçmeli sorulardan oluşan Kuvvet Konuları Testi kullanılmıştır. Öğrencilerin metinleri okumadan önceki kavramsal anlamaları istatistiksel olarak kontrol altına almak amacıyla verilerin analizi ANCOVA ile yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre düz metin okumuş olan öğretmen adayları ile üstkavramsal faaliyetlerle zenginleştirilmiş kavramsal değişim metinleri okumuş olan öğretmen adaylarının kavramsal anlamaları arasında anlamlı fark tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Üstkavramsal Faaliyetler, Kuvvet ve Hareket, Alternatif Kavram

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 133

BASINÇ KONUSUNUN İLKÖĞRETİM 8. SINIF

ÖĞRENCİLERİNE TGA STRATEJİSİNE DAYALI ETKİNLİKLER İLE ÖĞRETİLMESİ

Fuat TOKUR1 Doğan ÖZKARA1 Sabahat TOKUR2

1 Adıyaman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Anabilim Dalı, Fen

Bilgisi Eğitimi Bölümü 2 Adıyaman Merkez Tekel 75. Yıl İlköğretim Okulu

İlköğretim düzeyinde fen dersi konuları içerisinde öğrencilerin en fazla zorlandıkları konulardan birisinin basınç olduğu ve günlük yaşamda da uygulamaları ile önemli bir yer kapladığı söylenebilir (Ünal 2005). Basınç konusu öğrencilerin yaşamlarının pek çok alanında birebir deneyimleriyle tanıdık oldukları ve ilginç buldukları bir konudur. Aynı zamanda daha üst öğretim kurumlarındaki eğitime temel oluşturan bir konu olduğu söylenebilir (She 2002). Öğrencilerin bilimsel olarak doğru kabul edilen kavramları öğrenebilmeleri için farklı öğrenme stratejilerinin kullanılması önerilmektedir (Saka 2006). Bu çalışmada öğrenme stratejileri arasında önemli bir yeri olduğu düşünülen (Bilen 2009) “Tahmin-Gözlem-Açıklama” (TGA) stratejisi kullanılmıştır. Araştırma 2011 – 2012 eğitim/öğretim yılında Adıyaman ilinde bir ilköğretim okulunda öğrenim gören 50 sekizinci sınıf öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, öğrencilerin, basınç konusundaki kavramsal başarılarının ve fene yönelik tutumlarının TGA stratejisine dayalı olarak hazırlanan etkinlikler ile değişimi incelenmiştir. Öntest – sontest kontrol grup tasarımının kullanıldığı bu çalışmada deney (N =26) ve kontrol (N=24) grubu yansız atama ile oluşturulmuştur. Basınç konusunun öğretimi, kontrol grubunda, fen ve teknoloji dersi öğretim programında öngörülen etkinlikler ile gerçekleştirilirken; deney grubunda, TGA stratejisine dayalı etkinlikler gerçekleştirilmiştir. Araştırmada kullanılan TGA etkinlikleri literatür taraması yapılarak uzman görüşleri doğrultusunda araştırmacılar tarafından hazırlanarak uygulanmıştır. Çalışmada veri toplama araçları olarak; “Basınç Başarı Testi (BBT)” ve “Fen Bilgisi Tutum Ölçeği (FBTÖ)” kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizinde “bağımsız gruplar t – testi” kullanılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulguların analizinden, TGA stratejisine dayalı olarak geliştirilen etkinliklerin, öğrencilerin basınç konusundaki kavramsal başarılarını deney grubu lehine anlamlı düzeyde değiştirdiği tespit edilmiştir. Ancak fene yönelik tutum açısından deney ve kontrol grubu öğrencileri arasında oluşan farkın anlamlı düzeyde olmadığı görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: TGA Stratejisi, Basınç, Kavramsal Başarı, Fene Yönelik Tutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 134

DÜŞÜK SOSYO-EKONOMİK DÜZEYDEKİ

BÖLGELERDE FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETİMİNDE GÖRSEL MATERYALLERİN KULLANIMI

Kasım BAYTÜRE1 Ahmet YAVUZ2

1Van Çaldıran Altıyol İlköğretim Okulu

2Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu çalışmada düşük sosyoekonomik düzeye sahip bölgelerde fen ve teknoloji dersi

öğretmenlerinin ders esnasında farklı görsel materyallerden ne oranda yararlanabildiklerinin ve kullanılan görsel materyallerin öğrenci ve öğretmen üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmaktadır. Bu amaç bize farklı türdeki görsel materyallerin kullanılmasına ilişkin stratejilerin tartışılabilmesini sağlayacaktır.

Çalışma nitel araştırma deseninde gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubunu Doğu Anadolu bölgesinde sosyoekonomik düzeyi düşük olan bir ilçede farklı köylerde ilköğretim okullarında görev yapan 5 fen ve teknoloji dersi öğretmeni ve bu öğretmenlerin sınıflarında öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında fen ve teknoloji dersi öğretmenleri ile görsel materyallerin kullanımı çerçevesinde görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Ayrıca her bir öğretmenin ikişer saatlik dersine gözlemci olarak katılım sağlanmıştır. Ders sonrasında öğrenciler ile de görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda araştırmanın veri kaynaklarını öğretmen ve öğrenciler ile yapılan görüşmelerin ses kayıtlarının transkripsiyonu ve ders gözlem notları oluşturmaktadır. Araştırmanın veri toplama süreci tamamlanmış olup, veri analiz süreci halen devam etmektedir.

Elde edilen ilk bulgular neticesinde öğretmenlerin, çalıştıkları bölgede Bilgi ve İletişim Teknolojilerine (BİT) kişisel olarak erişimlerinde sıkıntılar yaşadıkları tespit edilmiştir. Fakat bunun yanında asıl problemin, çalıştıkları okullardaki altyapı sorunlarından kaynaklanan BİT’ e erişim ve öğretim materyali olarak BİT kullanımındaki sorunlar olduğu tespit edilmiştir. Öğretmenlerin görsel materyal kullanımının iyileştirilmesine yönelik yapmış oldukları çalışmalar ve bu çalışmaların öğrenciler üzerindeki etkileri araştırmada açıklanmaktadır.

Araştırma kapsamında kazanılan deneyim ve gözlemlenen sorunlar dikkate alınarak BİT’ lerin öğrenim materyali olarak sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan ve altyapı problemi yaşayan bölgelerde daha etkili kullanımına ilişkin farklı stratejiler tartışılacaktır. Bu noktada Fatih Projesinin söz konusu bölgelere sağlayabileceği avantajlar mevcut durum dikkate alınarak değerlendirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Görsel Materyaller, Fen ve Teknoloji Öğretimi, Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Düşük Sosyoekonomik Düzey

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 135

TGA STRATEJİSİNİN FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN

ADAYLARININ BİTKİLERDE BÜYÜME-GELİŞME KONUSUNU ANLAMALARINA ETKİSİ

Fuat TOKUR1 Abdullah KAYA2 Gülsen ŞAHİN3

1 Adıyaman Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Anabilim Dalı, Fen

Bilgisi Eğitimi 2 Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, K.Ö. Fen Fakültesi, Botanik Anabilim Dalı

3 Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Öğretmenliği

Bu çalışmanın amacı “Tahmin-Gözlem-Açıklama” (TGA) stratejisine dayalı

hazırlanan etkinliklerin, fen bilgisi öğretmen adaylarının kavramsal başarılarına, hatırda tutmalarına, bilimsel süreç becerilerine ve fene yönelik tutumlarına etkisini araştırmaktır. Araştırma 2010 - 2011 öğretim yılının güz döneminde yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubunu, Adıyaman Üniversitesi 2. sınıfta öğrenim gören “80” fen bilgisi öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırma deseni olarak öntest - sontest kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Deney grubundaki öğrencilere araştırmacı tarafından TGA stratejisine dayalı hazırlanan etkinlikler, kontrol grubundaki öğrencilere ise geleneksel öğretim uygulanmıştır. Etkinliklerin tahmin, gözlem ve açıklama aşamaları literatürdeki kuramsal bilgiler ve uzman görüşleri esas alınarak hazırlanmıştır. Veri toplama araçları olarak “kavram başarı testi” (KBT), “bilimsel süreç beceri testi” (BSBT) ve “fene yönelik tutum ölçeği” (FYTÖ) kullanılmıştır. Araştırma hipotezlerini test etmek için nicel verilerin analizinde bağımsız t testi kullanılmıştır. Analiz sonuçları; TGA stratejisine dayalı hazırlanan etkinliklerin, fen bilgisi öğretmen adaylarının kavramsal başarılarına, hatırda tutmalarına, bilimsel süreç becerilerine ve fene yönelik tutumları üzerine etkisinin anlamlı olduğunu göstermiştir. Araştırmacı tarafından hazırlanan TGA etkinliklerinin, öğretmen adaylarının bitkilerde büyüme-gelişme konusu ile ilgili yanlış anlamalarının farkına varmalarını ve bunları kalıcı olarak düzeltmelerini sağlaması bakımından önemli olduğu düşünülmektedir. Ayrıca fen bilgisi öğretmen adaylarına uygulama sonrası geribildirim soruları yöneltilmiştir. Öğretmen adayları; TGA stratejisinin öğrenci merkezli olduğunu, bireyleri yorum yapmaya ve düşünmeye sevk ettiğini, kalıcı öğrenmeyi sağladığını, fen derslerinde uygulanmasının yararlı olacağını ve öğretmen olduklarında bu yöntemi kullanmak istediklerini ifade etmişlerdir.

Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, TGA Stratejisi, Kavramsal Başarı, Hatırda Tutma, Bilimsel Süreç Becerileri, Fene Yönelik Tutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 136

MADDENİN DEĞİŞİMİ KONUSUNUN ÖĞRETİMİNDE

YARATICI DRAMA YÖNTEMİNİN ETKİLİLİĞİ

Bahri MEŞECİ1 Sevilay KARAMUSTAFAOĞLU2 Recep ÇAKIR3

1Amasya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim ABD

2Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 3Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Tek. Eğitimi Bölümü

Bu çalışmada, İlköğretim 4.sınıf Fen ve Teknoloji Dersi ‘Maddeyi Tanıyalım’ Ünitesi, Maddenin Değişimi konusunun öğretiminde, yaratıcı drama yönteminin etkisi sınanmaktadır. Bu amaçla, çalışmada nicel araştırma desenlerinden yarı deneysel yöntem kullanılmıştır. Örneklem 27 öğrenci deney, 26 öğrenci kontrol grubuna yansız atama yoluyla belirlenmiştir. Veri toplama amacıyla ilgili konunun kavramlarının başarı düzeyinin ölçülmesine yönelik olarak 20 maddelik çoktan seçmeli başarı testi geliştirilip, kullanılmıştır. İlgili araç her iki gruba ön ve son test olarak uygulanıp, analiz edilmiştir. Deney grubundaki öğrencilere konu ve kavramlar geliştirilen yaratıcı drama etkinlikleriyle, kontrol grubundaki öğrencilere geleneksel yöntemlerle kavratılmıştır. İstatistiksel analizler SPSS 15.0 paket programından yararlanılarak yapılmıştır. Veriler çözümlenirken, t-testi ve bir bağımsız değişken, bir bağımlı değişken bir veya daha fazla kodeğişkenin olduğu durumlarda gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olup olmadığını belirlemek amacıyla kullanılması önerilen Tek Yönlü ANCOVA uygulanmıştır. Elde edilen veriler tablo halinde sunulmuş ve yorumlanmıştır. Anlamlı bir fark olup olmadığı α=0,05 düzeyinde test edilmiştir. Uygulama sonucunda, kontrol ve deney grubu öğrencilerinin bilgi düzeylerinin arttığı belirlenmiştir. Ancak deney grubu ile kontrol grubu başarı ön testleri kontrol altına alınarak yapılan analizde son test puanları arasındaki fark (p<0,05) deney grubu lehine anlamlı bulunmuştur. Yaratıcı drama yöntemiyle gerçekleştirilen ‘Maddenin Değişimi’ konusu öğretiminin geleneksel öğretim yöntemine göre daha etkili olduğunu göstermiştir. Bu sonuç karşısında öğretmenlerin drama yöntemini kullanabilmeleri için alan bilgisine sahip olmalarının yanında iyi bir drama lideri olmaları gerekliliğini göstermektedir. Çalışma sonunda, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmenlere drama konulu hizmet içi eğitim kursları açılması gibi bazı önerile sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji, Yaratıcı Drama, Maddenin Değişimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 137

ÇOKLU ZEKÂ KURAMINA DAYALI ÖĞRENME

YÖNTEMİNİN ÖĞRENCİLERİN AKADEMİK BAŞARILARI İLE BİLGİLERİNİN KALICILIĞINA

ETKİSİNİN MOTİVASYON STİLLERİNE GÖRE ANALİZİ

Murat KURT1 Aysel TEMELLİ 2 Banu Çiçek SEYHAN 3

1Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Erzurum

2Atatürk Üniversitesi, KKEF, Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı, Erzurum 3Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Erzurum

Bu araştırmanın amacı, Çoklu Zekâ Kuramlı öğrenme yöntemi ve motivasyon stilleri etkileşiminin öğrencilerin biyoloji dersinde ki akademik başarı ve bilgilerinin kalıcılığına etkisini saptamaktır. Araştırma da nicel araştırma yöntemlerinden yarı-deneysel (quasi-experimental) araştırma deseni ve gerçek deneme modellerinden öntest – sontest kontrol gruplu model kullanılmıştır. Araştırma 2010-2011 eğitim-öğretim yılında Ağrı’da bir lisenin 9.sınıf öğrencilerinden 300 öğrenci ile yapılmıştır. Canlıların Sınıflandırılması ve Biyolojik Çeşitlilik ünitesi deney grubunda çoklu zekâ kuramına dayalı öğrenme yöntemi ile, kontrol grubunda ise öğretmen merkezli öğretim yöntemi ile işlenmiştir. Araştırmanın uygulama süreci 15 haftalık toplam 30 ders saati süresince gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak; denkleştirmede kullanılan kişisel bilgiler anketi, biyoloji başarı testi ve motivasyon stilleri anketi kullanılmıştır. Öğrencilere motivasyon stilleri anketi uygulanarak öğrencilerin motivasyon stilleri belirlenmiştir. Araştırmanın başında ve sonunda biyoloji tutum ölçeği ve başarı testi uygulanarak veriler toplanmıştır. Ayrıca başarı testi bilgilerin kalıcılığını belirlemek amacıyla son test uygulamasından 12 hafta sonra tekrar uygulanmıştır. Veri analizleri için SPSS-18 paket programı ve Item Analysis (ITEMAN) programı kullanılmıştır. Araştırma verilerinin istatistiksel analizini yapmak amacıyla iki faktörlü varyans analizi (two-way ANOVA for ivindependent samples)ve kalıcılık puanlarının tespiti için Bonferroni Testi kullanılmıştır. Sonuçta çoklu zeka kuramına dayalı öğretim, öğretmen merkezli yaklaşıma göre öğrencilerin canlıların sınıflandırılması konusundaki akademik başarılarını ve bilgilerin kalıcılık düzeylerini artırmada daha etkili olmuştur.

Anahtar Kelimeler: Çoklu Zekâ Kuramı, Motivasyon Stilleri, Canlıların

Sınıflandırılması, Bilgilerin Kalıcılığı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 138

7.SINIF VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER ÜNİTESİNİN

OYUN TABANLI ÖĞRENME YAKLAŞIMI İLE İŞLENMESİNİN ÖĞRENCİLERİN AKADEMİK

BAŞARILARINA VE FEN TEKNOLOJİ DERSİNE KARŞI TUTUMLARINA ETKİSİ

Mustafa DEMİR

Muammer Çiçekoğlu İlköğretim Okulu

Oyun üzerine yapılan araştırmalar gösteriyor ki oyun, çocuğun hayatında her yönüyle çok önemli bir yere sahiptir. Çocuk için böylesine önemli olan bu kavramı eğitim ve öğretimde kullanmanın etkili olacağı açıktır. Çocukların oyundan hoşlandıkları ve bu nedenle zamanlarının çoğunu oyunla geçirdikleri göz önüne alındığında, oyunun eğitim-öğretimde kullanılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. 7.sınıf Fen ve Teknoloji dersi sistemler ünitesinde sistemler ile ilgili olarak birçok kavram bulunmaktadır. Bu kısımların öğrenilmesi ve akılda kalması zorlaştırmakta ve öğrenilenler kısa sürede unutulmaktadır. Bu ünite öğrenciler için ezberlenmesi gereken bir ünite olarak görülmektedir. Ders kitabı incelendiğinde ne kadar görsel ve etkinliklere dayalı olarak konular verilse de öğrencilerin ilgisini çekmemek de bu kısımları yüzeysel olarak ezberlenmekte ve zamanla unutmaktadır. Buradan hareketle öğrencilerin bu kısımları ezberleyerek değil anlayarak öğrenecekleri farklı tür yaklaşımlarla konuların verilmesi gerektiği düşünülmüştür. Bu yaklaşımlardan bir tanesi de oyun tabanlı öğrenme yaklaşımıdır. Bu araştırmanın amacı, ilköğretim 7. sınıf Fen ve Teknoloji Dersi “Vücudumuzdaki Sistemler” ünitesinin öğretiminde oyun tapanlı öğretim yaklaşımın kullanılmasının öğrencilerin akademik başarılarına, Fen ve Teknoloji Dersine karşı tutumlarına ve bilginin kalıcılığına etkisini belirlemektir. Araştırma 2011-2012 öğretim yılının birinci döneminde Rize ilinin Fındıklı ilçesinde bulunan bir ilköğretim Okulunun yedinci sınıfında okuyan 50 öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada bir uygulama ve bir kontrol grubu kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde bağımsız t-testi kullanılmış yapılan bağımsız t testi sonucunda oyuna dayalı öğretimin uygulandığı uygulama grubundaki öğrencilerin akademik başarıları, derse karşı tutumları ve 5 ay sonra uygulanan bilginin kalıcılık testi puanları arasında uygulama grubunun lehinde anlamlı düzeyde farklılığın olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretimi, Oyun Tabanlı Öğrenme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 139

YAŞAMIMIZDAKİ ELEKTRİK ÜNİTESİNDE

ÖĞRENCİLERİN AKADEMİK BAŞARISINA VE KALICILIĞINA PROJE TABANLI ÖĞRENME

YÖNTEMİNİN ETKİSİ

Saide KARAÇALLI1, Fikret KORUR2

1Dağlıca İlköğretim Okulu, Sınıf Öğretmeni

2Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Gerçek yaşamda öğrencinin bilgiye ulaşmasında ve öğrendiklerinin gerçek

hayatta bir yeri olduğunu anlamasında ‘Proje Tabanlı Öğrenme’ yöntemi etkin bir rol oynamaktadır (Korkmaz ve Kaptan, 2001). Bu çalışmada, ilköğretim 4. sınıf Fen ve Teknoloji Dersi ‘Yaşamımızdaki Elektrik’ ünitesi öğretiminde proje tabanlı öğrenme yönteminin, öğrenci başarısına ve kalıcılığa etkileri ortaya koyulmuştur. Bu bağlamda proje sürecindeki bütün aşamalar 7 farklı form ve bir başarı testi ile kontrol edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, Antalya ili, Konyaaltı ilçesindeki iki devlet okulunda 4.sınıfta öğrenim gören 143 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışmada yarı deneysel desen kullanılmıştır. Deney grubunda ‘Yaşamımızdaki Elektrik’ ünitesi proje tabanlı öğrenmedeki sürece yönelik formlar, gözlemler ve değerlendirmeler ele alınarak işlenirken kontrol grubunda geleneksel yöntemler kullanılarak dört hafta süreyle işlenmiştir. Çalışmadaki formlar ile öğrenciler süreç içinde projelerini tasarlamayı, öğrenmelerini çalışmalarına aktarmayı öğrenmişlerdir. Ayrıca süreçte, öğrenciler çalışmalarını değerlendirirken sürece yönelik öğrenmelerini ve öğrenmeleri sırasında karşılaştıkları olumlu ve olumsuz durumları belirtmişlerdir. Yöntemin; başarı üzerine etkisini değerlendirmek amacıyla, sürecin başında ve sonunda başarı testi deney ve kontrol gruplarına uygulanmıştır. Aynı test uygulamalar bittikten dört hafta sonra başarıdaki kalıcılığın tespiti için tekrar uygulanmıştır. Yöntemlerin başarı ve kalıcılığa etkisini ortaya koymak ve bağımsız değişkenlerin yöntemlere olan etkilerini eşitlemek amacıyla Çok Yönlü Eş-Değişken Analizi (MANCOVA), öğrencilerin başarı ve kalıcılıkta farklı grupta olmalarının bağımsız değişkenlerin ortak etkisine göre nasıl değişim gösterdiğini ölçmek için Tek Yönlü Eş-Değişken Analizi (ANCOVA) yapılmıştır. Sonuçlardaki değişim deney grubu lehine istatistiksel olarak anlamlı çıkmıştır. Proje tabanlı öğrenmenin öğrencileri aktif kılması, süreç içinde bilgiyi kendilerinin edinmesini sağlaması, yöntemin fen ve teknoloji öğretiminde öğrencilerin başarısına ve kalıcılığına daha etkili olduğunu göstermiştir.

Anahtar Kelimeler: Başarı, Kalıcılık, Fen ve Teknoloji Öğretimi, Proje Tabanlı

Öğrenme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 140

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ FİZİK

DERSİNE KARŞI TUTUMLARININ ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Sibel AÇIŞLI1 Sema ALTUN YALÇIN2 Zeynel Abidin YILMAZ3

1Artvin Çoruh Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 3Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Araştırmada fen bilgisi öğretmen adaylarının fizik dersine yönelik tutumlarını çeşitli değişkenler açısından incelemek amaçlanmıştır. Belirtilen bu amaç doğrultusunda aşağıdaki araştırma sorularının yanıtları aranmıştır.

1. Fen bilgisi öğretmen adaylarının cinsiyetleri ile fizik dersine yönelik tutumları arasında bir ilişki var mıdır?

2. Fen bilgisi öğretmen adaylarının mezun oldukları lise türleri ile fizik dersine yönelik tutumları arasında bir ilişki var mıdır?

3. Fen bilgisi öğretmen adaylarının sınıf düzeyleri ile fizik dersine yönelik tutumları arasında bir ilişki var mıdır?

Araştırma 2011–2012 eğitim öğretim yılı bahar döneminde Artvin Çoruh Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi öğretmenliğinde öğrenim görmekte olan 160 öğretmen adayı ile gerçekleştirilmiştir. Öğretmen adaylarının fizik dersine yönelik tutumlarını belirlemek için veri toplama aracı olarak Özyürek ve Eryılmaz’ın (2001) çalışmalarında geliştirilmiş olan 5’li Likert tipi Fizik Dersine Yönelik Tutum ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçeğin alfa güvenirlik katsayısı araştırmacılar tarafından 0,85 olarak bulunmuştur. Tutum ölçeği; 17’si olumlu, 7’si olumsuz olmak üzere 24 maddeden oluşmaktadır. Ölçekteki olumlu tutum maddeleri “Tamamen Katılıyorum” 5 puan, “Katılıyorum” 4 puan, “Kararsızım” 3 puan, “Katılmıyorum” 2 puan ve “Kesinlikle Katılmıyorum” 1 puan olacak şeklinde, ölçekte yer alan olumsuz maddeler için ise tam tersi şekilde puanlama yapılmıştır. Araştırmada betimsel tarama modeli kullanılmış olup ölçekten elde edilen veriler SPSS paket programı ile analiz edilmiştir. Araştırmanın sonuçları analiz edildiğinde fen bilgisi öğretmen adaylarının fizik dersine yönelik tutumlarının, sınıf düzeyi, cinsiyet ve mezun oldukları lise türlerine göre değişiklik gösterdiği gözlenmiştir. Araştırma sonuçlarının analizinden öğretmen adaylarının fizik dersine karşı olumlu tutuma sahip oldukları gözlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Fizik Tutum ölçeği, Cinsiyet, Sınıf Düzeyi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 141

KUANTUM ÖĞRENME MODELİNİN ÖĞRENCİLERİN

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNE YÖNELİK TUTUMLARINA VE KENDİ KENDİNE ÖĞRENME

BECERİLERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Adnan YİLGEN1 Oktay BAYKARA1

1Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Eğitimi Anabilim Dalı

Geleneksel yöntemlerden oluşan öğretici merkezli eğitim programları ve yöntemleri artan ihtiyaçlar, gelişen teknolojiyle beraber işlevsizleşerek yerini çağdaş yaklaşımlara bırakmıştır. Bu çağdaş yaklaşımlardan biri olan Kuantum Öğrenme Modeli öğrencinin akademik başarısının yanında yaşam becerileri geliştirmesine imkan tanıyarak, bir bütün olarak kendini gerçekleştirmesine yardımcı olur. Bu eğitim süreci içerisinde öğrenen, bilgisini oluşturan, çalışmalarından zevk alan, sosyal olarak gelişen, derslere karşı motivesi ve özgüveni artan, olumlu tutumlar kazanan birey haline gelir. Bu çalışmada öğrencilerin kuantum öğrenme süreci içerisinde kullanılan öğrenme modelinin; öğrencilerin kendi öğrenme becerileri, Fen ve Teknoloji dersine karşı tutumlarına anlamsal manada bir etkisinin olup olmadığının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla çalışma deneysel nitelikte bir çalışma olup, seçilmiş deney grubu 7-A sınıfı öğrencilerine modelin yöntem, teknik ve özelliklerini anlatan 12 saatlik Kuantum Öğrenme Semineri uygulanmış, kontrol grubu öğrencilerine müdahele edilmemiştir Her iki gruba deneysel işlemlerin sonunda “Kendi Kendine Öğrenme Becerileri Ölçeği (KKÖBÖ)” , deneysel işlemlerin başında ve sonunda “Fen dersine yönelik tutum ölçeği (FDYTÖ)” ön test ve son test olarak uygulanarak bu araştırmaya ait veriler toplanacaktır. Seminer öncesi deney grubu ve kontrol grubu öğrencilerine ön test verileri uygulanmıştır. Kuantum Öğrenme Modeline dayalı ‘Işık Ünitesi’ işlendikten sonra bağımsız değişkenlerin (Kuantum Öğrenme ve yürürlükteki programa ait yöntem), bağımlı değişken (Fen ve Teknoloji Dersine yönelik tutum ve Fen ve Teknoloji Dersinde kendi kendine öğrenme becerisi) üzerinde etkili olup olmadığı sorusuna yanıt aranacaktır. Araştırma sonucunda elde edilen verilerden yola çıkarak yeni çalışmalara öneriler getirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Eğitimi, Fen ve Teknoloji Dersine Yönelik

Tutum, Kuantum Öğrenme Modeli, t Testi, Bağımsız Örneklem t Testi, Kendi Kendine Öğrenme Becerileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 142

GRAFİKLERE YÖNELİK BİR TUTUM ÖLÇEĞİ

GELİŞTİRME ÇALIŞMASI

Canan NAKİBOĞLU1 Cem GÜLTEKİN2

1Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, OFMA Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Bilim Dalı

2Dumlupınar Üniversitesi, Emet Meslek Yüksekokulu, Kimya Teknolojisi Programı

Yaşadığımız çağı iletişim çağına benzetirsek, grafikleri de bu iletişim çağına açılan

bir pencereye benzetebiliriz. Günümüzde, yaşantımızı çepeçevre kuşatan grafiklere, hemen her konuda yer verildiği görülmektedir. Grafiklerin, insan yaşamı için bu kadar önem taşıması, bir takım becerilere sahip olma zorunluluğunu da beraberinde getirmiştir. Grafik çizme ile grafik okuma ve yorumlama becerileri olarak adlandırılan bu becerilerin kazanımı, mutlak bir fen ve matematik eğitiminden geçmeyi gerektirmektedir. Bu durum, araştırmacıları daha çok öğrencilerin grafik çizme, okuma ve yorumlama ilgili bilişsel becerilerini ölçmeye yönelik araştırmalara yönlendirmiştir. Grafiklerle ilgili becerilere yönelik öğrencilerin bilişsel becerileri yanında duyuşsal yönlerinin de belirlenmesi önemlidir. Ancak bugüne kadar öğrencilerin grafiklere yönelik duyuşsal özelliklerinin belirlenmesiyle ilgili yapılmış herhangi bir araştırmayla karşılaşılmamıştır. Bu çalışmada, ortaöğretim öğrencilerinin grafiklere yönelik tutumlarını belirlenebilmesi için tutum ölçeği geliştirilme çalışılması yapılarak, tutum üzerine etki eden faktörler belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla ilk olarak 40 maddeden oluşan 5 li likert tipi bir derecelendirme ölçek taslağı hazırlanmıştır. 24 madde grafiklere yönelik olumlu tutumu destekler nitelikte, 16 madde grafiklere yönelik olumlu tutumu desteklemez nitelikte hazırlanmıştır. 40 maddeden oluşan taslak ölçek, 222 10. sınıf öğrencisine uygulanmıştır. Pilot uygulama sonucunda elde edilen verilere faktör analizi, döndürülmüş temel bileşenler analizi uygulanmıştır. Faktör analiz sonucu, ölçekten toplam 18 madde çıkarılmış ve geriye 22 madde kalmıştır. Kalan 22 madde 4 faktör altında toplanmıştır. Birinci faktöre rahatlık (9 madde), ikincisine hoşlanmama (5 madde), üçüncü faktöre güvensizlik (5 madde), ve dördüncüsüne kolaylık (3 madde) adı verilmiştir. Ölçeğin Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı 0.9196 olarak, faktörlerin Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayıları sırasıyla 0.8925, 0.8354, 0.7923 ve 0.6788 olarak bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Grafikler, Tutum Ölçeği, Grafik Çizme, Grafik Okuma, Grafik Yorumlama

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 143

ÖĞRETMEN ADAYLARININ EPİSTEMOLOJİK

İNANÇLARI İLE EĞİTİM ARAŞTIRMALARINA KARŞI TUTUMLARININ İNCELENMESİ

Kibar SUNGUR1, Zeynel Abidin YILMAZ1, Hülya KUTU1,

Nail İLHAN1

1Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı

Bireylerin nasıl öğrendikleri veya öğrettikleri üzerine açıklamaları onların epistemolojik inançlarına bağlıdır. Bireylerin bilgi ve bilme üzerine inançları, epistemolojik inançlar olarak bilinir ve birçok araştırma programlarının odak noktasını oluşturmaktadır. Öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının eğitimde yapılan araştırmalara karşı olumlu tutuma sahip olmaları da bu araştırmalardan yararlanmaları açısından önemlidir.

Bu çalışmanın amacı Fen ve teknoloji öğretmen adaylarının bilimsel epistemolojik inançları ile eğitim araştırmalarına karşı tutumları arasındaki ilişkinin irdelenmesidir.

Bu araştırma nicel araştırma yaklaşımına uygun olan Korelasyonel Yönteme göre yürütülmüştür. Çalışmanın araştırma grubunu Atatürk Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Erciyes Üniversitesi’ndeki eğitim fakültelerinde dördüncü sınıfta öğrenim gören 348 Fen ve teknoloji öğretmen adayı oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak “Eğitim Araştırmalarına Karşı Tutum Ölçeği” (EATÖ) ve “Bilimsel Epistemolojik İnançlar Ölçeği” (BEİÖ) kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen veriler, betimsel ve kestirimsel olarak analiz edilmiştir. EATÖ ve BEİÖ’den elde edilen veriler arasında bir ilişki olup olmadığını saptamak için Pearson korelasyon analizi yapılmıştır. EATÖ ve BEİÖ’den elde edilen veriler arasındaki ilişki incelendiğinde orta düzeyde, pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır (r= 0.361, p<0.01). Buna göre öğretmen adaylarının eğitim araştırmalarına karşı tutumları yükseldikçe, bilimsel epistemolojik inançlarının arttığı söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: Bilimsel Epistemolojik İnanç, Eğitim Araştırmalarına Karşı Tutum, Fen ve Teknoloji Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 144

PROBLEME DAYALI ÖĞRENME İLE İLGİLİ PROBLEM

NEDİR? META-ANALİZ ÇALIŞMALARININ ANALİZİ

Ulaş ÜSTÜN, Ali ERYILMAZ

ODTÜ Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Fizik Eğitimi ABD

Probleme dayalı öğrenmenin (PDÖ) teorik temellerinin oluşumu, Dewey ve Piaget gibi farklı araştırmacıların çalışmalarına dayanan uzun bir geçmişe sahiptir. Aslen, 1960’larda McMaster Üniversitesi’nde tıp eğitimi için geliştirildikten sonra, PDÖ ilköğretimden yüksek öğretime ve fenden mühendisliğe kadar farklı seviye ve alanlarda kullanılmıştır. Buna paralel olarak, literatürde farklı alanlarda yapılmış, PDÖ’ nün değişik öğrenme ürünleri için verimliliğini araştıran çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Birincil çalışmaların sayısının artması sonucu bu konuda yapılan sistematik derlemelerin sayısı da artmıştır. Ancak, hem yapılan deneysel çalışmalar hem de sistematik sentezler PDÖ’ nün verimliliğiyle ilgili farklı sonuçlar ortaya koymuştur. Bu çalışmanın amacı, PDÖ ile ilgili yapılmış olan meta-analiz çalışmalarını analiz ederek, PDÖ’ nün verimliliğini etkileyen faktörleri ortaya çıkarmak ve metodun verimliliğiyle ilgili genel bir resim çizebilmektir.

Meta-analizlerin diğer sentezlere göre, ara değişkenlerin belirlenmesine olanak sağlaması gibi, önemli bazı avantajları vardır. Bu nedenle, bu çalışma kapsamında var olan meta-analiz çalışmaları analiz edilmiş ve PDÖ’ nün verimliliğini etkileyen faktörler incelenmiştir. Özetle, çalışmanın sonucunda, PDÖ’ nün verimliliğiyle ilgili ulaşılan tutarsız sonuçların sebeplerinden bir tanesinin “başarı”nın tanımlanmasındaki farklılıklar olduğu bulunmuştur. Bilgi düzeyindeki öğrenim çıktılarında geleneksel yöntem daha başarılı görünürken performansa veya beceriye dayalı ürünlerde PDÖ’ nün daha başarılı olduğu görülmüştür. Özellikle kavramlar arası ilişkileri açıklamada PDÖ tutarlı şekilde daha başarılıdır. Ayrıca, çalışmalar, PDÖ ile kazanılan bilgilerin daha kalıcı olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, problem, PDÖ’ nün verimliliğini etkileyen ara değişkenlerin göz önünde bulundurulmamasından kaynaklanmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Probleme Dayalı Öğrenme, Meta-analiz, Sistematik Derleme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 145

RUTİNİN DIŞINA ÇIKMAK: ÖĞRETMEN

ADAYLARININ AÇIK UÇLU LABORATUVAR UYGULAMALARINA DAİR ALGILARI

Halil TURGUT, Gülşen ŞENGÜL TURGUT, Serhat ERCAN, Nurhan

ÖZTÜRK, Esra BOZKURT

Sinop Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Fen eğitiminin temel amacı doğanın işleyişini açıklama ve üretilmiş açıklamalara

dayalı olarak da kestirimlerde bulunma girişimlerine dair nitelikli bir anlayış geliştirebilmek olarak ifade edilmektedir. Bu amaç öğrencilerin gerçek materyallerle etkileşime girmesine, olguları gözlemleyip arkasında yatan nedenleri irdeleyebilecekleri ortamların oluşturulmasına olanak sağlayacak laboratuvar uygulamalarına işaret etmektedir. Bununla birlikte mevcut uygulamaların etkililiği ve laboratuvar ortamlarının düzenlenmesi noktasında ciddi tartışmaların yürütüldüğü de gözden kaçırılmaması gereken bir husustur. Geleneksel laboratuvar uygulamalarına yönelik olarak getirilen eleştiriler arasında bu uygulamaların yanlış konumlandırıldığı, rutin, anlamsız bir sürece dönüştüğü şeklinde ifadeler yer almaktadır. Bu olumsuz durumun aşılabilmesi için uygulamaların öğrencilerin planlama, veri toplama ve yorumlama gibi bağlamlarda etkin olarak dâhil olacakları tartışmaları ihtiva etmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

Bu araştırmada, böyle bir perspektifle, geleneksel “yemek tarifi” tarzı öğretimin ötesine geçebilmek adına öğretmen adayları için bir dizi laboratuvar uygulaması planlanmış ve uygulanabilir bir model geliştirebilme yolunda adım atabilmek amacıyla da katılımcıların sürece yönelik algıları inceleme konusu yapılmıştır.

Söz konusu algıların planlanan süreç üzerinden anlamlandırılabilmesinin hedeflendiği çalışmada nitel araştırma paradigması esas alınmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu “Fizik I Laboratuvarı” dersini araştırmacıların gözetiminde iki ayrı grup halinde alan 45 fen ve teknoloji öğretmen adayı oluşturmuştur.

Çalışmanın temel veri kaynağını araştırmacılar tarafından hazırlanmış açık uçlu sorular oluşturmuştur. Söz konusu sorulara katılımcılar tarafından verilen yazılı cevaplar ve katılımcıların tasarladıkları deneyleri anlattıkları raporlar “açık kodlama” tekniğiyle analiz edilmiş ve bir dizi kavramsal yapı ile bu yapıların altında gruplandırıldığı bazı kategorilere ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Fizik Laboratuvarı, Fen Bilgisi Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 146

ÖĞRETMEN ADAYLARININ KAVRAM HARİTASI

OLUŞTURMADA YAŞADIKLARI BAZI GÜÇLÜKLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Meryem ÖZTURAN SAĞIRLI1 Safure BULUT2 Zeynep

ÇAKMAK1 Fatih BAŞ1

1Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi Ana Bilim Dalı

2Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Matematik Eğitimi Ana Bilim Dalı

Bu çalışmada amaç; öğretmen adaylarının kavram seviyelerini anlama, kavram yanılgılarını belirleme ve kavram yanılgılarını gidermede en çok kullanılan yöntemlerden biri olan kavram haritalarını oluştururken yaşadıkları güçlükleri ortaya koymak ve bu güçlüklerin giderilmesini sağlayacak öneriler sunmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için öncelikle öğretmen adaylarıyla kavram, kavram öğretimi, kavram yanılgısı, kavram yanılgılarını belirleme yöntemleri ve kavram haritaları üzerine yaklaşık dokuz ders süresini içeren teorik dersler yürütülmüştür. Daha sonraki ilk derste öğretmen adaylarının her birine boş bir kâğıt dağıtılarak bir konu belirlemeleri ve o konunun kavram haritasını çıkarmaları istenmiştir. Çalışmada nitel araştırma desenlerinden biri olan durum analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma grubunu 2011-2012 eğitim-öğretim yılı ikinci döneminde Doğu Anadolu Bölgesi’nin nüfus bakımından orta ölçekli bir ilinde yer alan üniversitede eğitim fakültesi ilköğretim bölümü matematik öğretmenliğinde öğrenim görmekte olan 26 öğretmen adayı oluşturmuştur. Çalışmada veri toplama tekniği olarak gözlem ve görüşme teknikleri kullanılmıştır. Verilerin analizi gözlem formu kâğıtları ve görüşme sürecinin deşifre edilmiş hali kodlanarak yapılmıştır. Veriler içerik analizine tabi tutulmuş, birbirine benzeyen veriler belirli kavramlar ve temalar eşliğinde bir araya getirilmiştir. Araştırma sonuçları; kavramların birbiriyle ilişkisini belirleme veya bilme, haritada yer alacak konunun kapsadığı kavramları belirleme veya hatırlama, kavramların tanımı eksikliği veya bilgi eksikliği şeklindeki konuların öğretmen adaylarının kavram haritası oluşturmada yaşadığı güçlüklerin başında geldiğini göstermiştir. Bu güçlüklerin giderilmesinde ilköğretim matematik öğretim programından alt öğrenme alanlarının içerdiği kavramları ve içerdiği hiyerarşik yapıyı öğrenme konusunda faydalanılmasının, ders kitaplarının incelenmesinin, özel öğretim yöntemleri, öğretim teknolojileri ve materyal tasarımı ve kavram analizi gibi derslerde öğrencilerle yapılacak kavram etkinliklerinin ve hazırlanacak kavram haritalarının faydalı olacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kavram, Kavram Haritası, Öğretmen Adayları, Kavram

Haritası Oluşturma Güçlükleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 147

İLKÖĞRETİM 7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÇOKLU

ZEKA ALANLARI İLE FEN VE TEKNOLOJİ BAŞARILARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Üzeyir ARI1 Adnan YİLGEN1 Oktay BAYKARA1

1Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen ve Teknoloji Eğitimi Bölümü

Eğitim-öğretim süreci içerisinde bireysel farklılıkların ön plana çıkarıldığı, eğitim felsefelerine dayanan eğitim programları öğrenme ortamını zenginleştirmeye olanak sağlayan kuram ve yaklaşımlarla öğrencinin bu ortam içerisinde daha etkin bir rol almasını sağlar. Bireyi ve bireysel farklılıkları dikkate alan, öğrenen merkezli öğrenme yaklaşımlarından biri de Çoklu Zeka Kuramıdır. Bu kurama göre bireyler, doğuştan sahip oldukları ve yaşadığı kültürün etkisine göre değişiklik gösteren birden fazla zeka alanına sahiptir. Bu kuramı ortaya atan Gardner’e göre bireylerde sekiz farklı zeka alanı vardır. Bu çalışmada Fen ve Teknoloji dersinde başarılı ve başarısız olarak kabul edilen öğrencilerin çoğunlukla hangi zeka alanlarını kullandıkları belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmanın araştırma grubu 2011-2012 Eğitim-Öğretim yılında Bingöl ili Solhan ilçe merkezinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilköğretim okullarında öğrenim görmekte olan 7.sınıf öğrencilerinden oluşmuştur. Bu amaçla yapılmış olan araştırma mevcut durumu betimlemeye yönelik tarama modelinde bir çalışmadır. Araştırma için gerekli olan verilerin elde edilmesinde Oral(2001)’in çevirisi yaptığı ‘Çoklu Zeka Envanteri’ kullanılmıştır. Bu envanter seksen maddeden oluşan beşli likert tipinde bir ölçektir. Araştırmada veriler toplanmış olup analiz işlemlerine başlanmıştır. Verilerin analizinden çıkacak sonuçlarda, öğrencilerin sahip oldukları zeka alanları belirlenerek, bu zeka alanları ile Fen ve Teknoloji dersi başarı notları arasındaki ilişki incelecektir. Öğrencilerin çoklu zeka alanları ile Fen ve Teknoloji dersindeki başarıları arasındaki ilişkinin incelendiği bu çalışmadan yola çıkılarak önerilerde bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Çoklu Zeka Kuramı, Zeka Alanları, İlköğretim öğrencileri, Fen ve Teknoloji Başarısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 148

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN PROJE ÇALIŞMALARINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

Oğuz ÇETİN1 Beyhan ŞENGEZER2

1Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi

Bölümü 2 Niğde Merkez Selçuk İlköğretim Okulu Fen ve Teknoloji Dersi Öğretmeni

İlköğretim okullarında yenilenen öğretim programları ile birlikte Fen ve Teknoloji

dersinde öğrencilerden standart bilgiyi doğrudan almak yerine öğrenme ortamına aktif olarak katılmaları beklenmektedir. Bununla birlikte kazandıkları bilgi ve becerileri kullanarak ilgileri doğrultusunda seçecekleri herhangi bir konuda proje gerçekleştirmeleri de öngörülmektedir. Böylece öğrencilere bilgiye ulaşmak yolları sağlanarak, onların öğrenmelerine yardımcı olunurken; problemin parçası olmak yerine sorunu tespit eden ve çözümün bir parçası olan bireyler olmalarına da imkân tanınmaktadır.

Bu bağlamda, bu çalışma ile ilköğretim öğrencilerinin görüşleri alınarak proje tanımına, proje işleyiş sürecine ve proje çalışmalarından elde edecekleri kazanımlara yönelik bir betimleme amaçlanmıştır.

Yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak gerçekleştirilen çalışmanın, araştırma grubunu 2011-2012 Eğitim Öğretim yılında Niğde ili Selçuk İlköğretim okulunda 6., 7. ve 8. sınıflarda öğrenim görmekte olan 27 ilköğretim öğrencisi oluşturmaktadır. Daha sistematik, aynı zamanda daha esnek bir yapıya sahip olduğundan dolayı yarı yapılandırılmış görüşme uygun görülmüştür. Bunun için araştırmacılar tarafından bir görüşme protokolü hazırlanmıştır. Görüşme protokolünün hazırlanmasında ilköğretim öğrencilerinden ve Eğitim Fakültesinde öğrenim görmekte olan ve proje eğitimi almış öğretmen adaylarından proje konulu kompozisyon yazmaları istenmiş ve bu kompozisyonlardan 20 adet soru oluşturulmuştur. Hazırlanan sorular kapsam geçerliği açısından uzaman görüşüne sunulmuş, uzmanlardan gelen görüşler doğrultusunda sorular tekrar düzenlenerek görüşme protokolüne nihai hali verilmiştir.

Çalışma kapmasında öğrenciler ile görüşmeler gerçekleştirilmiş olup elde edilen verilerin çözümleme işlemleri devam etmektedir. Çalışma sonunda öğrencilerin proje problemlerini belirleme, süreci işleteme ve sonlandırma yaklaşımları betimlenecek ve elde edilen sonuçlardan yola çıkılarak öneriler geliştirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Proje, Proje ile Öğretim, Fen ve Teknoloji Dersi, Görüşme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 149

PROJE TABANLI FEN/MATEMATİK EĞİTİMİ

PROJESİNDEN YANSITMALAR-II: KAZANILAN YETERLİKLER VE ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Gürcan UZAL1 Aytekin ERDEM1 Yaşar ERSOY2

1Namık Kemal Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu

2ODTÜ Emekli Öğretim Üyesi

Önceden belirlenen hizmet içi eğitim gereksinimleri çerçevesinde öğretmenlerin

mesleki gelişimine yönelik eğitim etkinlikleri tasarlanıp uygulamalar değerlendirilmeli; model olabilecek projeler ise öğretmenlerin de katkısıyla sürekli geliştirilmelidir. Gerçekleştirilen bu araştırmanın amacı, Tekirdağ’da düzenlenen “Proje Tabanlı Fen ve Matematik Öğretimi” ile ilgili seminer/çalıştay sonucunda katılımcı öğretmenlerin proje tabanlı öğrenme/öğretme (PTÖ) konusunda kazanılan yeterliklerinin, görüşlerinin ve yeni gereksinimlerinin neler olduğunun, ayrıca mesleki gelişme etkinliğinin öğrenme/öğretme sürecine etkilerinin neler olacağının belirlenmesidir. Tarama modelinde gerçekleştirilen bu araştırmadan elde edilen verilerin bir kısmı betimsel istatistik teknikleri kullanılarak, diğer bir kısmı ise nitel olarak analiz edilmiş; elde edilen bulgular açıklanarak bazı sonuçlar yorumlanmıştır. Tekirdağ’da aynı konuda ikinci kez gerçekleştirilen seminere/çalıştaya katılan matematik ve fen bilgisi/bilimleri öğretmenlerinin çoğunluğunun düzenlenen seminere katılmadan önce PTÖ konusunda gerekli bilgi ve beceriye sahip olamadıkları, öğrencilere proje çalışması yaptırmaktan çekindikleri, uygulamaların yararlarının ve bazı güçlüklerin neler olduğunu bilmedikleri gözlemlenmiştir. Oysa düzenlenen seminer/çalıştay sonunda katılımcı öğretmenler, PTÖ’nin önemini kavrayıp bu tür etkinliklerin sınıflarda uygulanabilir olduğunu fark etmişler; ayrıca bazı eksiklikler hissetmiş olmalarına karşın özgüven kazanmışlardır.

Daha açıkçası, katılımcı öğretmenler; proje çalışmalarını takım olarak sürdürürken izlenecek basamakları öğrendiklerini, seminerin/çalıştayın % 29 oranında beklentilerini büyük ölçüde karşıladığını, öğretmenlerin % 46’sı seminerde işlenen konuların derslerinde kendilerine yardımcı olacağına inandıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca öğretmenler, proje konusunun bir probleme dayalı olması gerektiği, takım çalışmalarının verimli olduğu görüşünü paylaşmakta; çalıştayda hazırladıkları projelerin benzerlerini öğrencilere de yaptırtmak istedikleri, öğrencilere proje ile problem çözmeyi öğretmekten yana olumlu bir tutum oluştuğu anlaşılmaktadır. Böylece katılımcı öğretmenlerin PTÖ ile ilgili bir dizi yeterlikler edindikleri, ancak daha uzun süreli çalıştaylarda proje hazırlama bilgi ve becerilerini geliştirmeleri ve yetkinleşmeleri gerektiği sonuçlarına ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Proje Tabanlı Öğrenme (PTÖ), Hizmet İçi Eğitim, Mesleki

Gelişim, Öğretmenlerin Gereksinimi, Kazanılan Yeterlikler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 150

PROJE TABANLI FEN/MATEMATİK EĞİTİMİ

PROJESİNDEN YANSITMALAR-II: KAZANILAN YETERLİKLER VE ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Gürcan UZAL1 Aytekin ERDEM1 Yaşar ERSOY2

1Namık Kemal Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu

2ODTÜ Emekli Öğretim Üyesi

Önceden belirlenen hizmet içi eğitim gereksinimleri çerçevesinde öğretmenlerin

mesleki gelişimine yönelik eğitim etkinlikleri tasarlanıp uygulamalar değerlendirilmeli; model olabilecek projeler ise öğretmenlerin de katkısıyla sürekli geliştirilmelidir. Gerçekleştirilen bu araştırmanın amacı, Tekirdağ’da düzenlenen “Proje Tabanlı Fen ve Matematik Öğretimi” ile ilgili seminer/çalıştay sonucunda katılımcı öğretmenlerin proje tabanlı öğrenme/öğretme (PTÖ) konusunda kazanılan yeterliklerinin, görüşlerinin ve yeni gereksinimlerinin neler olduğunun, ayrıca mesleki gelişme etkinliğinin öğrenme/öğretme sürecine etkilerinin neler olacağının belirlenmesidir. Tarama modelinde gerçekleştirilen bu araştırmadan elde edilen verilerin bir kısmı betimsel istatistik teknikleri kullanılarak, diğer bir kısmı ise nitel olarak analiz edilmiş; elde edilen bulgular açıklanarak bazı sonuçlar yorumlanmıştır. Tekirdağ’da aynı konuda ikinci kez gerçekleştirilen seminere/çalıştaya katılan matematik ve fen bilgisi/bilimleri öğretmenlerinin çoğunluğunun düzenlenen seminere katılmadan önce PTÖ konusunda gerekli bilgi ve beceriye sahip olamadıkları, öğrencilere proje çalışması yaptırmaktan çekindikleri, uygulamaların yararlarının ve bazı güçlüklerin neler olduğunu bilmedikleri gözlemlenmiştir. Oysa düzenlenen seminer/çalıştay sonunda katılımcı öğretmenler, PTÖ’nin önemini kavrayıp bu tür etkinliklerin sınıflarda uygulanabilir olduğunu fark etmişler; ayrıca bazı eksiklikler hissetmiş olmalarına karşın özgüven kazanmışlardır.

Daha açıkçası, katılımcı öğretmenler; proje çalışmalarını takım olarak sürdürürken izlenecek basamakları öğrendiklerini, seminerin/çalıştayın % 29 oranında beklentilerini büyük ölçüde karşıladığını, öğretmenlerin % 46’sı seminerde işlenen konuların derslerinde kendilerine yardımcı olacağına inandıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca öğretmenler, proje konusunun bir probleme dayalı olması gerektiği, takım çalışmalarının verimli olduğu görüşünü paylaşmakta; çalıştayda hazırladıkları projelerin benzerlerini öğrencilere de yaptırtmak istedikleri, öğrencilere proje ile problem çözmeyi öğretmekten yana olumlu bir tutum oluştuğu anlaşılmaktadır. Böylece katılımcı öğretmenlerin PTÖ ile ilgili bir dizi yeterlikler edindikleri, ancak daha uzun süreli çalıştaylarda proje hazırlama bilgi ve becerilerini geliştirmeleri ve yetkinleşmeleri gerektiği sonuçlarına ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Proje Tabanlı Öğrenme (PTÖ), Hizmet İçi Eğitim, Mesleki

Gelişim, Öğretmenlerin Gereksinimi, Kazanılan Yeterlikler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 151

İLKÖĞRETİM FEN VE TEKNOLOJİ

ÖĞRETMENLERİNİN BİYOLOJİ KONULARI KAPSAMINDA FEN-TEKNOLOJİ-TOPLUM-ÇEVRE

(FTTÇ) KAZANIMLARINI DİKKATE ALMA DÜZEYLERİNİN TESPİTİ

Ebru EZBERCİ Şeyma BARDAK Sinem ÇALIŞKAN

Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Fen Bilgisi Öğretmenliği

Teknolojik gelişmelerin büyük bir hızla ilerlediği, bilginin giderek çoğaldığı günümüz bilgi ve teknoloji çağında insanlar çevrelerini tanımak, anlamak ve kontrol altına alabilecek bilgi birikimine sahip olmalıdır. Bu anlamda da fen eğitimi toplumların gelişimi için önemli bir rol oynamaktadır. Fen ve Teknoloji Öğretim Programının vizyonu; bireysel farklılıkları ne olursa olsun bütün öğrencilerin fen ve teknoloji okuryazarı olarak yetişmesidir. Öğrencilerin fen okuryazarlığı seviyesine ulaşması FTTÇ eğitimiyle mümkün olmaktadır. Fiziksel ve biyolojik dünyayı anlamaya çalışan fen, aynı zamanda deneysel ölçütleri, mantıksal düşünmeyi ve sürekli sorgulamayı temel alan bir araştırma ve düşünme yoludur. Özellikle biyoloji eğitiminde FTTÇ konularına yeterince yer vermelidirler. Öğretmen, biyoloji konularını anlatırken FTTÇ arasındaki ilişkileri sık sık gündeme getirmeli ve bu ilişkileri programına dahil etmelidir. Bu araştırmanın amacı da ilköğretim Fen ve Teknoloji öğretmenlerinin, sınıf içi uygulamalarında 6-8 Fen ve Teknoloji Öğretim Programı içerisindeki biyoloji konuları kapsamında fen-teknoloji-toplum-çevre kazanımlarını ne derece dikkate aldıklarını belirlemektir. Araştırmada, verilerinin toplanmasında nitel araştırma tekniklerinden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Veriler, 6 açık uçlu sorudan oluşan görüşme formu kullanılarak toplanmıştır. Görüşme formunda yer alan açık uçlu sorular Ankara il merkezinde yer alan 3 ilköğretim okulunda görev yapan 7 Fen ve Teknoloji öğretmeni tarafından cevaplandırılmıştır. Çalışma sonuçlarının genelinde öğretmenlerin çoğunun, sınıf içi uygulamalarında 6-8 fen ve teknoloji öğretim programı içerisindeki biyoloji konuları kapsamında FTTÇ kazanımlarını dikkate almadıkları belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Biyoloji, Fen, Fen Okuryazarlığı, FTTÇ Kazanımları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 152

İLKÖĞRETİM OKULLARINDA YER ALAN BİLİM-FEN VE TEKNOLOJİ KULÜBÜ’NÜN ÖĞRENCİLERİN FEN

VE TEKNOLOJİ OKURYAZARLIĞINA VE FENE KARŞI TUTUMA ETKİSİ

Özlem BELHAN1 Canan LAÇİN ŞİMŞEK2

1Fen ve Teknoloji Öğretmeni, MEB, Kocaeli

2Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi ABD

Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nca 2004 yılı İlköğretim

Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı’nın vizyonunun; bireysel farklılıkları ne olursa olsun bütün öğrencilerin fen ve teknoloji okuryazarı olarak yetişmesinin olduğu belirtilmiştir. Böylece fen ve teknoloji okuryazarı birey yetiştirilerek bireylerin çevresinde olup biten olay ve durumları açıklaması, anlaması, farkına varması amaçlanmıştır. Ancak fen dersleri öğrencilerin sevmedikleri derslerin başında gelmektedir. Oysaki çevremizi tanımamızda, merak ettiklerimizin çoğunu cevaplamada, yaşamımızı kolaylaştırmada, teknolojinin çevremizi kuşatmasında fen bilimleri etkili olmuştur. Okullarda çocuklarımızı fenle barışık olma adına Bilim-Fen ve Teknoloji Kulübü büyük öneme sahiptir. Bu çalışma, 2010-2011 eğitim-öğretim yılında Bilim-Fen ve Teknoloji Külübü’nün ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin fen ve teknoloji okuryazarlık seviyelerinin ve fene karşı tutuma etkisinin tespit edilmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma deneysel çalışma niteliğinde olup, araştırmada deneme modelinin alt türü olan yarı deneysel desen ön test- son test kontrol gruplu model kullanılmıştır. Kulüpte yapılan çalışmalar, MEB’in belirlediği çerçeveler dâhilinde öğrencilerin ilgi ve yetenekleri göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Keskin’in (2008) geliştirdiği Fen Okuryazarlık Ölçeği, Duran’ın (2008) geliştirdiği Fene Yönelik Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemlerine başlanmıştır. Araştırma sonrasında Bilim-Fen ve Teknoloji Kulübü’nün öğrencilerin fen okuryazarlığında ve fene yönelik tutumunda etkili olup olmadığı değerlendirilecek, bireylerin fen okuryazarlığı ve fene yönelik tutumları çeşitli demografik değişkenler açısından karşılaştırılacak ve bunlar arasındaki ilişki irdelenecektir. Araştırma sonunda sonuçlardan yola çıkılarak önerilerde bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji, Bilim-Fen ve Teknoloji Kulübü, Fen ve

Teknoloji Okuryazarlığı, Tutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 153

SOSYO-BİLİMSEL BİR KONU OLAN HİDROELEKTRİK SANTRALLER KONUSUNDA DEĞİŞİK GRUPLARDAN

İNSANLARIN KARAR VERME SÜREÇLERİNİN İNCELENMESİ

Saliha ÖZTÜRK, Gülşen LEBLEBİCİOĞLU

Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Eğitimi

Anabilim Dalı, 14280 Bolu.

Hidroelektrik santraller (HES) yüksekten bırakılan suyun potansiyel enerjisinden elektrik enerjisi üreten sistemlerdir. Baraj tipi hidroelektrik santraller ve akarsu üzerine kurulan hidroelektrik santraller vardır. Bu çalışmada özellikle akarsu üzerine kurulan hidroelektrik santraller ele alınmaktadır. HES’lerle ilgili şu an toplumumuzda tek bir bakış açısının bulunmadığı ve yararlarının/zararlarının net olmadığı için bir sosyo-bilimsel olay kabul edilmiştir.

Bu çalışmanın amacı ülkemizde yaygınlaşmakta olan HES’ler konusunda değişik grupların, karar alırken kullandıkları irdeleme şekilleri (reasoning modes) ve bakış açılarını incelemektir. Sorumlular, çevre örgütü üyeleri, yöre halkı ve uzak halk olmak üzere dört gruptan 20 kişi olmak üzere toplam 80 kişi katılmıştır. Katılım gönüllüdür.

Veri toplama aracı HES’ler hakkında yazılan bir metnin sonunda sorulan açık uçlu bir sorudan oluşmaktadır. Yazılı metin HES’ler hakkında bilgi veren bir bölüm (215 kelime), daha sonra HES’lerin olumlu yönlerini anlatan bir bölüm (294 kelime) ve sonrasında HES’lerin olumsuz yönlerini anlatan bir bölümden (306 kelime) oluşmaktadır. Bunun sonunda da katılımcılardan, hidroelektrik santrallerin yapımının devam etmesi veya durdurulması konusundaki kendi düşüncelerini ve gerekçelerini ayrıntılı bir şekilde yazmaları istenmiştir.

Verilerin analizi devam etmektedir. Yüzeysel analiz sonuçları konu ile ilgili gruplardan, sorumluların ülkenin kalkınması ve dışa bağımlılığını azalması için HES’lerin yapımının devam etmesini, çevre örgüt üyelerinin HES’lerin doğaya vereceği zararları gerekçe göstererek yapımının durdurulmasını, halk grubunun çoğu hidroelektrik santrallerin neden olacağı ekolojik tahribatı sosyo-ekonomik zararları gerekçe göstererek yapımının durdurulmasını savunmuşlardır.

Anahtar Kelimeler: Hidroelektrik Santraller, Sosyo-bilimsel Olaylar, Sosyo-bilimsel Karar Verme, Fen Öğretimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 154

FEN BİLGİSİ LABORATUVARINA YÖNELİK TUTUM

ÖLÇEĞİNİN GELİŞTİRİLMESİ: GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK ANALİZLERİ

Havva YAMAK1 Nusret KAVAK2 Sedef CANBAZOĞLU BİLİCİ3

ESRA BOZKURT4 ZEYNEP BURCU PEDER5

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları

Eğitimi Bölümü 3Aksaray Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

4Sinop Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 5Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü

Laboratuar uygulamaları, öğrencilerin fenin doğasını anlamalarına ve bilimsel süreç becerilerini geliştirmelerine sağladığı katkılardan dolayı fen öğretiminin ayrılmaz bir parçasıdır (Ayas, 1998). Bu nedenle fen öğretmenlerinin bilimsel süreç becerilerine sahip araştıran-sorgulayan fen okuryazarı bireyler yetiştirebilmesi için derslerinde laboratuar kullanımına yönelik olumlu tutuma sahip olmaları gerekir. Dolayısıyla fen bilgisi öğretmen adaylarının üniversiteden mezun olmadan önce laboratuar kullanımına yönelik tutumlarının tespit edilmesi önemlidir. Bu çalışmanın amacı öğretmen adaylarının fen bilgisi laboratuarına yönelik tutumları belirlemek için geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı geliştirmektir. Ölçeğin geliştirilmesinde DeVellis (2003) tarafından önerilen ölçek geliştirme aşamaları takip edilmiştir. 5’li Likert tipi ölçek formatında 35 maddeden (13 olumsuz, 22 olumlu) oluşan ölçek 2010-2011 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde üç farklı Eğitim Fakültesi’nde son sınıfta öğrenim gören 236 öğretmen adayına uygulanmıştır. Ölçeğin yapı geçerliğinin incelenmesi amacıyla SPSS 11.5 paket programı kullanılarak Açımlayıcı Faktör Analizi (AFA) ve LISREL 8.80 paket programı aracılığıyla da Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) gerçekleştirilmiştir. AFA sonucunda, birinci faktörün (laboratuarın önemi) dokuz, ikinci faktörün (laboratuar dersi ve araç-gereç kullanımı) sekiz ve üçüncü faktörün (laboratuar dokümanları) altı maddeden oluştuğu belirlenmiştir. DFA sonuçları incelendiğinde ortaya çıkan uyum indeksi değerleri ise (χ2/df =1.76, RMSEA=.05, RMR=.05, GFI=.87, AGFI=.84, CFI=.96, NNFI=.96, NFI=.92) modelin veriler ile uyumunun yüksek düzeyde olduğunu göstermektedir. 23 maddeden oluşan ölçeğin tamamının Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı .88 olarak belirlenmiştir. Elde edilen bulgular, geliştirilen ölçeğin fen bilgisi öğretmen adaylarının fen bilgisi laboratuarına yönelik tutumlarını belirlemede kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğunu göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayı, Fen Bilgisi Laboratuarına Yönelik

Tutum, Ölçek Geliştirme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 155

FEN EĞİTİMDE E-DERS KİTABI: FRANSA ÖRNEĞİ

Mustafa ERGUN1

1Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Ülkemizde son yıllarda kullanılmaya başlayan e-kitap uygulamalarından öğrenci

ders kitaplarının da etkilendiği gözlenmektedir. E-kitap olarak adlandırılan çalışmaların genel olarak kâğıt haliyle hazırlanmış ders kitabı eserlerinin tarandıktan sonra elektronik ortama alınması şeklinde olduğu anlaşılmaktadır. Etkileşimli e-ders kitabı olarak adlandırılabilecek olan zenginleştirilmiş içeriği olan elektronik ders kitaplarının kullanımı son yıllarda Avrupa Birliği ülkelerinde artmaktadır. Dünyanın birçok ülkesinde son yıllarda kullanılmaya başlayan elektronik okul çantası uygulamaları ülkelerin kendi eğitim sistemlerinde kullanabilecekleri teknolojileri seçme zorunluluğu doğurmuştur. İsviçre, İsveç, Fransa gibi Avrupa ülkeleri, elektronik kitap okuma amacıyla üretilmeye başlayan tabletleri öğrenme-öğretme sürecinde kullanabilmek için gerekli çalışmaları yapmaya başlamıştır. Henüz elektronik ders kitabı içeren tablet kullanımının pilot çalışmalarla sınırlı olduğu ülkelerde cevap aranmaya çalışılan soruların başında hem mobil özellik taşıyan hem de uygun ders içeriği ihtiva eden teknolojilerin hangi özelliklere sahip olması gerektiğidir. Fransa e-ders kitabı konusunda farklı yaklaşımları bünyesinde bulundurmakta ve bu eğilimlerin öncülüğünü yapan ülkeler arasında yer almaktadır. 2010 yılında Fransa Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan e-ders kitabı raporuna göre sadece ders kitaplarının elektronik ortama alınması öğrenme-öğretme sürecinde kullanılabileceğinin garantisini vermemektedir. Yürürlükte olan öğretim programlarının gözden geçirilmesi, teknoloji kullanımıyla ilgili derslerin ilköğretimde başlaması, öğretmenler için hem hizmet içi eğitim programlarının düzenlenmesi hem de ulusal elektronik veri tabanının kurulması gibi unsurların göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmektedir.

Bu çalışmanın amacı Avrupa Birliği kurucu ülkelerinden biri olan Fransa’daki fen eğitiminde kullanılan elektronik ders kitabının nasıl yapılandığı hakkında bilgi vermektir.

Bu çalışmada Fransa’daki farklı yayın evleri tarafından (HATIER, MicroMéga ve Durandeau) farklı teknik özellikleri içeren fen eğitiminde kullanılan (fizik, kimya, biyoloji) e-ders kitapları incelenmiştir. İlgili ders kitapları incelenirken şu unsurlar göz önünde bulundurulmuştur: ders kitabının etkileşimli olarak kullanılabilirliği, öğretmen ve/veya öğrenci tarafından veri girişine izin verilip verilmediği, veriliyor ise ne derecede olduğu izin verildiği, e-ders kitabında ses ve/veya video dosyalarını içerip içermediği, sanal deney imkânı sağlayıp sağlamadığı, internet aracılığıyla öğretmen öğrenci arasında veri alış-verişine ve dönüte izin verip vermediği. Gerekli verilere ulaşmak için yayın evleriyle ve kitap yazarlarıyla iletişime geçilmiş ve araştırmacı tarafından gerek ilköğretim ikinci kademe gerekse lisedeki düzeyindeki fen eğitiminde kullanılan e-ders kitabı örneklerine ulaşılmıştır.

Elde edilen bulgular ışığında fen eğitiminde kullanılacak e-ders kitabının sahip olması gereken özelliklerin seçilinde bazı unsurların göz önünde bulundurulması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: e-ders kitabı, Fen Eğitimi, Fransa

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 156

FEN VE TEKNOLOJİ EĞİTİMİNDE

FARKLILAŞTIRILMIŞ ÖĞRETİM İLE DESTEKLENMİŞ FEN ÖĞRETİMİNİN ÖĞRENCİ BAŞARISINA ETKİSİ

ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA

Efe GUCLUER* Teoman KESERCİOĞLU**

* DEÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Fen Eğitimi Doktora Öğrencisi Buca / İZMİR [email protected]

** Prof. Dr. Dokuz Eylül Üniversitesi İlköğretim Anabilim Dalı Fen Bilisi Öğretmenliği Bölümü İZMİR

Bu araştırma fen ve teknoloji öğretiminde farklılaştırılmış öğretim ile desteklenmiş fen öğretiminin öğrencilerin başarısı üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma 2011-2012 öğretim yılı birinci döneminde İzmir ilinde Hüseyin Avni Ateşoğlu İlköğretim okulunun 7. s ın ıf şubesinde öğrenim gören öğrenciler üzerinde uygulanmıştır. Araştırmacı tarafından “Doğal Süreçler” konusunun öğretiminde deney grubu öğrencilerine farklılaştırılmış öğretim ile desteklenmiş fen öğretimi etkinlikleri uygulanırken, kontrol grubu öğrencilerinde ders geleneksel yöntemlerle işlenmiştir. Her iki gruba uygulanan ön-test, son-test ve tekrar testlerden elde edilen verilerin analizinde istatistiksel yöntemlerden bağımsız t- testi kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, farklılaştırılmış öğretim ile desteklenmiş fen eğitiminin geleneksel öğretim yöntemlerine göre, öğrenci fen başarısını arttırmada daha etkili olduğu belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Farklılaştırılmış Öğretim Fen ve Teknoloji Eğitimi, Akademik Başarı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 157

VİTAMİN PROGRAMININ FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNDE KULLANIMINA YÖNELİK ÖĞRENCİ

GÖRÜŞLERİ

Orhan KARAMUSTAFAOĞLU1 Ahmet BACANAK1 Sevgi GENÇER2

1Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Amasya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim ABD

Günümüzde bilgisayar teknolojisi, günlük yaşantımızın önemli bir parçası haline gelmiştir. Kurum ve kuruluşlar için vazgeçilmez bir konuma gelen ve eğitim-öğretim sürecinde önemli ölçüde faydalanılmaya başlanan bilgisayar ve öğretim teknolojileri farklı alanlarda çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır. Bu amaçlara, öğretim etkinlikleri sunma, ölçme-değerlendirme gerçekleştirme ve yazılımlarla öğretimi destekleme gibi örnekler verilebilir. Milli Eğitim Bakanlığı destekli bir bilgisayar yazılım programı olan Vitamin, öğretimi desteklemek için kullanılan en yaygın yazılımlardan biridir. Vitamin yazılımı öğrencilere yönelik bir program olduğu için öğrencinin yazılım hakkındaki görüşlerinin alınması önemlidir. Bu bağlamda, Vitamin yazılımını kullanan öğrencilerin görüşleri bu yazılımın daha etkin kullanılmasına ve geliştirilecek yazılımlara yön vermeye katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu çalışma, ilköğretim fen ve teknoloji derslerinde kullanılan vitamin programının kullanımına yönelik öğrenci görüşlerini tespit etmek amacıyla, nitel araştırma desenlerinden fenomenoloji (olgu-bilim) yöntemi kullanılarak yürütülmüştür. Araştırma verileri yarı yapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilerek toplanmıştır. İnteraktif destek programı olan vitamin programı ile ders sunumları gerçekleştirilen sınıftan ölçüt örneklem yöntemiyle seçilen sekiz öğrenciyle mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Mülakatların analizinde NVİVO 9.0 programı kullanılmıştır. Kodların güvenirliği için iki farklı araştırmacı tarafından kodlama yapılarak ortak kodlarda karar kılınmıştır. Verilerden Vitamin yazılım programının genel olarak beğenildiği ve yeterli bulunduğu buna karşın, etkinliklerin ve testlerin az olması, soru sorma imkanının olmaması ve mevcut soruların kolay olması gibi eksik yönlerinin bulunduğu sonucuna varılmıştır. Çalışma sonuçlarına dayalı olarak, Vitamin yazılımının geliştirilmesi, interaktif etkinliklerin fen ve teknoloji dersinin öğretiminde daha sıklıkla kullanılması gibi öneriler ilgililere sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Dersi, Vitamin Yazılım Programı, Öğrenci

Görüşleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 158

İLKÖĞRETİM SEKİZİNCİ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN

KİŞİLERARASI İLİŞKİ BOYUTLARININ BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

İsmail Can SERDAROĞLU1 Ümit ŞENGÜL2 Aykut Emre BOZDOĞAN2 Çiğdem ŞAHİN2

1Giresun Üniversitesi, Fen Bilgisi Eğitimi Öğretmenliği, Fen Bilimleri Enstitüsü

2Giresun Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Öğretmenliği

Bu araştırma ilköğretim 8. sınıf öğrencilerin okul ve okuldan sonraki hayatlarında

önemli bir yeri olan kişilerarası ilişki boyutlarıyla bazı sosyo-demografik özellikleri ve özellikle fen ders başarıları arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini oluşturmak için, 2011-2012 eğitim öğretim yılında Ordu ve Giresun il ve ilçe merkezleri ile köylerinde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı’ na bağlı ilköğretim okullarından basit seçkisiz örnekleme ile her iki ili temsil edecek 8’er ilköğretim okulu belirlenmiş ve bu belirlenen okullardan 1’er tane 8. sınıf seçilmiştir. Böylece araştırmaya 439 öğrenci dahil edilmiştir. Araştırmada hedeflenen verileri elde etmek için araştırmacı tarafından hazırlanan “Öğrenci Bilgi Formu”, İmamoğlu (2009) tarafından geliştirilen “Kişilerarası İlişki Boyutları Ölçeği (KİBÖ)” ve Fen ve Teknoloji Dersi dönem sonu not ortalamaları kullanılmıştır. Verilerin analizinde Aritmetik Ortalama, Standart Sapma, “t” Testi, Tek Faktörlü Varyans Analizi (One-Way Anova), Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Analizi gibi yöntem ve teknikler kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda öğrencilerin kişilerarası ilişki alt boyutları olan onay bağımlılık, empati, başkalarına güven ve duygu farkındalığı düzeyleri ile cinsiyet, çalışma odalarının varlığı, yaşadıkları yer, sosyo-ekonomik düzeyleri, anne ve babalarının eğitim durumları arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Öğrencilerin kişilerarası ilişki boyutları olan onay bağımlılık, empati, başkalarına güven ve duygu farkındalığı alt boyutlarıyla Fen ders başarısı arasında anlamlı fakat düşük düzeyde ilişkiler bulunmuştur. Burada onay bağımlılık alt boyutuyla Fen ders başarısı arasındaki ilişki düşük düzeyde, negatif, anlamlı; empati, başkalarına güven ve duygu farkındalığı alt boyutlarıyla Fen ders başarısı arasındaki ilişki ise düşük düzeyde, pozitif, anlamlı olarak saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Kişilerarası İlişki Boyutları, Fen Ders Başarısı, İlköğretim 8. Sınıf Öğrencileri.

“Bu araştırma, Giresun Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu

tarafından desteklenmiştir.”

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 159

İLKÖĞRETİM FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ KAPSAMINDA VERİLEN ÖDEVLERE YÖNELİK

ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

İsa DEVECİ1 İsmail ÖNDER2

1Uludağ Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi 2Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanlar

Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi

Ödevler eğitimin her kademesinde başvurulan eğitim sürecinin vazgeçilmez bir öğesidir. Günlük hayattan yoksun olan okullarımızda ödevler, okul ve günlük hayat arasında bir köprü olarak düşünüldüğünde kullanılmayı bekleyen bir yol olduğu görülmektedir. Bu araştırma ödev uygulamalarında istenmedik sonuçlara ulaşılmasının arkasında yatan nedenlerin anlaşılmasını sağlaması açısından önemli görülmektedir. Bu çalışmada, 2010-2011 eğitim öğretim yılında Osmaniye il merkezi ilköğretim okullarında öğrenim gören 1584 yedinci ve sekizinci sınıf öğrencisinin ödevlere yönelik görüşlerini çeşitli demografik değişkenler açısından farklılık gösterip göstermediği araştırılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen 3 alt ölçekten oluşan (tutum alt ölçeği, işlev alt ölçeği, davranış alt ölçeği) ‘‘Öğrenci Ödev Ölçeği’’ kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler SPSS 15.0 paket programı ile analiz edilmiştir. Verilerin analizinde Mann-Whitney U Testi ve Krusukal-Wallis H Testi kullanılmıştır. Öğrencilerin demografik özelliklere göre işlev, tutum ve davranış alt ölçeği puanları karşılaştırılmıştır. Cinsiyete göre, kız öğrencilerin işlev puanlarının erkek öğrencilere göre daha yüksek olduğu, öğrencilerin sınıf düzeyine göre ise yedinci sınıf öğrencilerinin her üç alt ölçeğe ilişkin toplam puanlarının sekizinci sınıf öğrencilerine göre daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bunun yanında okul öncesi eğitim değişkenine göre ise okul öncesi eğitim almamış öğrencilerin davranış alt ölçeği puanlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bir hafta boyunca okuma, ev ödevi yapma ve ev ödeviyle ilgili araştırma yapmaya fazla zaman ayıran öğrencilerin işlev, tutum ve davranış alt ölçeği puanlarının bu etkinliklere az zaman ayıranlara göre daha yüksek olduğu görülürken, dershane/özel ders, televizyon ve bilgisayar oyunlarına fazla zaman ayıran öğrencilerin davranış alt ölçeği puanlarının bu etkinliklere az zaman ayıranlara göre daha düşük olduğu bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji, Ödev, Öğrenci Görüşleri

Not: Bu çalışma, birinci yazar tarafından Sakarya Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü'nde tamamlanmış "FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ KAPSAMINDA İLKÖĞRETİM YEDİNCİ VE SEKİZİNCİ SINIFLARDA VERİLEN ÖDEVLER HAKKINDA ÖĞRENCİ, ÖĞRETMEN VE VELİ GÖRÜŞLERİ " adlı yüksek lisans tezinden yararlanılarak hazırlanmıştır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 160

İLKÖĞRETİM FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ

KAPSAMINDA VERİLEN ÖDEVLERE İLİŞKİN VELİ GÖRÜŞLERİ

İsa DEVECİ1 İsmail ÖNDER2

1Uludağ Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

2Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi

Ödev uygulamalarında veliler önemli bir yere sahiptir. Çünkü veliler verilen ödevlerin yapılma aşamasında, öğrencilerin birinci derecede muhatabı olan kişilerdir. Ödev uygulamalarında öğretmen, öğrenci ve veli iletişiminin çok önemli olduğu bilinmektedir. Verilen ödevlerin öğrencilere sağladığı katkı veli görüşleri dikkate alınarak araştırılması gereken bir konudur. Dolayısıyla velilerin ödevlere yönelik düşünceleri önemli görülmektedir. Verilen ödevlerin amacına ulaşıp ulaşmadığı konusunda veli görüşlerine yer verilmesi, ödev uygulamalarına katkı sağlayacaktır. Bu çalışmanın amacı fen ve teknoloji dersi kapsamında verilen ödevler hakkında veli görüşlerini incelemektir. Bu çalışma 2010-2011 eğitim öğretim yılında Osmaniye il merkezindeki 764 yedinci ve sekizinci sınıf öğrenci velisiyle yürütülmüştür. Bu doğrultuda çalışmada tarama modeli kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen 3 alt ölçekten oluşan (tutum alt ölçeği, işlev alt ölçeği, davranış alt ölçeği) ‘‘Veli Ödev Ölçeği’’ kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler SPSS 15.0 paket programı ile analiz edilmiştir. Verilerin analizinde Mann-Whitney U Testi ve Krusukal-Wallis H Testi kullanılmıştır. Velilerin demografik özelliklere (cinsiyet, öğrenim durumu, meslek, ortalama aylık gelir) göre işlev, tutum ve davranış alt ölçeği puanlarına bakıldığında, tutum ve davranış alt ölçeği puanlarında anlamlı bir farklılık bulunmazken, meslek gruplarından memur, öğrenim düzeyi olarak üniversite mezunu ve ortalama aylık gelir bakımından yüksek gelirli velilerin işlev puanlarının ilgili gruptaki diğer kategorilere göre daha düşük olduğu bulunmuştur. Sonuç olarak özellikle öğrenim düzeyi yüksek olan ailelerin, verilen ödevlerin işlevsel olmadığı yönünde görüş belirtmeleri verilen ödevlerin niteliğinin sorgulanmasını gerektirmektedir. Araştırma sonucu dikkate alındığında fen ve teknoloji dersinde verilen ödevlerin niteliğini sorgulayan detaylı araştırmalar yürütülmesi gerektiği söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji, Ödev, Veli Görüşleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 161

İLKÖĞRETİM 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN FEN VE

TEKNOLOJİ DERSİ ASİTLER-BAZLAR KONUSUNDAKİ KAVRAMSAL ANLAMA DÜZEYLERİNE YÖNELİK BİR

ÇALIŞMA

Güler Merve BAYBURTOĞLU1 Şenol ALPAT2 Nalan AKKUZU2

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü 2 Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı

İlköğretim düzeyindeki öğrencilerin fen ve teknoloji dersindeki asitler ve bazlar konusuyla ilgili bazı kavramları anlamakta zorluk yaşadıkları, yanlış anlamalar sonucunda kavram yanılgıları olduğu bilinmektedir. Bu araştırma, ilköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin asitler ve bazlar konusundaki kavramları anlama düzeylerini, öğrencilerde var olan kavram yanılgılarını ve literatürde yer almayan farklı kavram yanılgılarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada yöntem olarak belirli bir durumun incelenmesini sağlayan tarama çalışması kullanılmıştır. Araştırma, 2009-2010 eğitim öğretim yılı ikinci döneminde İzmir ili merkezinde yer alan üç farklı ilköğretim okulunda okuyan 121 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Öğrencilerin asitler ve bazlar konusundaki kavramsal anlama düzeylerini belirlemek amacıyla veri toplama aracı olarak 24 çoktan seçmeli ve açık uçlu sorulardan oluşan bir test ve kavram yanılgılarını daha net ortaya çıkarmak amacıyla yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde çoktan seçmeli sorular ve görüşme soruları için betimleyici istatistik analizlerinden yüzde ve frekans kullanılırken açık uçlu sorular için “tam anlama”, “kısmen anlama”, bir spesifik kavram yanılgısı ile kısmen anlama”, “kavram yanılgısı” ve “anlamama” kategorileri göz önüne alınmıştır. Verilerin analizi bilgisayar ortamında SPSS istatistik programı kullanılarak yapılmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin asitler-bazlar konusundaki bazı kavramlarla ilgili yanılgılara sahip oldukları ve tespit edilen bu kavram yanılgılarının literatürde yer alan kavram yanılgılarıyla benzer olduğu, ayrıca öğrencilerde farklı kavram yanılgılarının da olduğu görülmüştür. Ayrıca öğrencilerin asitler ve bazlarla ilgili birtakım davranış geliştirdikleri belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Asitler-bazlar, Anlama Düzeyleri, Kavram Yanılgıları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 162

İLKÖĞRETİM 7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN FEN VE

TEKNOLOJİ DERSİNDE ÖĞRENDİKLERİ FEN KAVRAMLARINI GÜNLÜK YAŞAMLA

İLİŞKİLENDİRME DURUMLARININ BELİRLENMESİ

Nilay HÜRCAN1 İsmail ÖNDER2

1Milli Eğitim Bakanlığı, Muş-Malazgirt Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu

2Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Çağımızdaki gelişmelere ayak uydurabilecek nesillerin yetiştirilmesi, öncelikle çocukların fen bilimlerinde iyi bir eğitim almalarına bağlıdır. Günlük yaşantımızda karşılaştığımız, kullandığımız ve gözlemlediğimiz birçok durum fen bilimleriyle ilişkilidir. Fen bilimleri eğitiminin en önemli amaçlarından biri de, öğrencilerin okulda öğrendiklerini günlük hayatta karşılaştıkları olaylarla ilişkilendirebilmeleridir. Bu nedenle fen öğretiminde fen kavramlarını günlük yaşamla ilişkilendirmek çok önemlidir. Bu çalışma, ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin Fen ve Teknoloji dersinde öğrendikleri fen kavramlarını günlük yaşamla ilişkilendirme durumlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma, öğrencilerin Fen ve Teknoloji dersinde öğrendikleri kavramları, bu kavramların bilimsel açıklamalarıyla tutarlı bir şekilde açıklayıp açıklayamadıklarını belirlemek ve bu kavramları rutin problemler ile gündelik hayata ilişkin problemlerin çözümünde kullanıp kullanamadıklarını ortaya koymak ve ayrıca öğrenci ifadelerinden yola çıkarak öğrencilerde var olan kavram yanılgılarını tespit etmek açısından önemlidir. Frekans ve yüzde hesapları yapılırken nicel yöntemlere; kodlar ve sıklıklara ulaşılırken nitel yönteme başvurulduğundan, araştırmada karma yöntem (mix method) kullanılmıştır. Araştırmanın nicel kısmında, çok sayıda katılımcının görüşleri veri toplama araçlarıyla belirlenmeye çalışıldığından genel tarama modeli; nitel kısmında ise, veri analizinden kavramlar hakkında yaşantılar ve anlamlar ortaya çıkarılıp, kavramlar derinlemesine incelendiğinden fenomenoloji deseni kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen “Fen ve Teknoloji Dersi Kavram Testi” ve “Fen Kavramlarını Gündelik Hayatla İlişkilendirme Testi” kullanılmıştır. Soruların değerlendirilmesinde Abraham ve diğerleri (1992) ile Gürdal ve Macaroğlu (1994) tarafından yapılan çalışmalarda kullanılan değerlendirme tekniği temel alınmıştır. Bu çalışmanın sonucunda, öğrenilen kavramların gündelik hayatla ilişkilendirilmesi istenilen düzeyde bulunamamıştır. Ayrıca öğrenci ifadelerinden yola çıkarak öğrencilerin çeşitli kavram yanılgılarına sahip oldukları görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, Fen ve Teknoloji Dersi, Kavram Yanılgısı, Gündelik Hayat

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 163

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN FEN VE TEKNOLOJİ

DERSİNDE KULLANILAN GRAFİK TÜRLERİNE YÖNELİK TUTUMLARI

Serap MURAT Murat BURSAL

Cumhuriyet Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü,

Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı 2005’te yenilenen ilköğretim fen ve teknoloji öğretim programında bilimsel süreç

becerileri arasında grafik çizme ve yorumlama üzerinde önemle durulmaktadır. Buna karşın, ilgili alanyazın incelendiğinde grafik çizme ve yorumlama becerilerine yönelik Türkiye’de yapılan araştırmaların yetersiz olduğu görülmektedir. Araştırmaların daha çok ortaöğretim öğrencilerine yönelik olduğu (Demirci & Uyanık, 2009; Temiz & Tan, 2009) ve ilköğretim alanında yeni çalışmalara ihtiyaç olduğu görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, fen ve teknoloji dersi öğretim programındaki kazanımlardan yola çıkarak ilköğretim öğrencilerinin grafiklere yönelik tutumlarını ve özyeterlik inanışlarını araştırmak ve yenilenen programda grafik kullanımı ile ilgili beklenen becerilere ulaşıp ulaşmadıklarının incelenmesidir. Araştırmanın evrenini Sivas ilindeki ilköğretim 7. ve 8. sınıf öğrencileri, örneklemini ise 2011/2012 öğretim yılında 3 farklı ilköğretim okulunda öğrenim gören 479 7. ve 8. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Çalışmada nicel ve nitel araştırma yöntemleri birlikte kullanılarak karma yöntem esas alınmıştır. Araştırmanın nicel verileri araştırmacılar tarafından geliştirilen “Grafiklere Yönelik Tutumlar ve Özyeterlik İnanışları” ölçeği ile toplanmıştır. Öncelikle anketin geçerlik ve güvenirlik analizi yapılarak anketin “Grafiklere Yönelik Tutumlar” ve “Grafikler Hakkında Özyeterlik İnanışları” adlı faktörlerden oluştuğu ve bu faktörlerin her ikisinin de .77 Cronbach alfa güvenirlik katsayılarına sahip oldukları belirlenmiştir. Katılımcıların her iki faktör puanları cinsiyet ve sınıf seviyesi bağımsız değişkenleri açısından karşılaştırıldığında cinsiyete göre anlamlı farklılaşma bulunmazken sınıf seviyesi açısından 7. sınıflar lehine anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Araştırmanın nitel verileri ise araştırmanın yapıldığı okullarda görev yapan gönüllü fen ve teknoloji öğretmenleriyle yapılacak görüşmeler aracılığı ile toplanacaktır. Bu araştırma sonucunda elde edilecek bulguların yeni Fen ve Teknoloji öğretim programında grafik kullanımına yönelik olarak belirlenen kazanımların gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde dönüt olacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Grafik Okuryazarlığı, Bilimsel Süreç Becerileri, İlköğretim Fen

ve Teknoloji Dersi, Çizgi Grafiği, Sütun Grafiği, Daire Grafiği

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 164

FEN EĞİTİMİNDE KAVRAM ÖĞRETİMİ İÇİN YENİ BİR

YAKLAŞIM: SINIF İÇİ MÜZAKERE

Emre Harun KARAASLAN1, Yılmaz SAĞLAM2, Alipaşa AYAS3

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMA Kimya Eğitimi 2Gaziantep Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

3Bilkent Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

Sınıf içi müzakere kavramı ilk defa Cobb, Yackel ve Wood (1989, 1993) tarafından

ilköğretim 1. kademe matematik derslerinde yaptıkları çalışmalarla ortaya konulmuştur. Yackel ve Cobb (1996) yaptıkları çalışmalarda, net bir tanımı olmayan kavramların öğretiminde öğretmen - öğrenci diyaloglarına dayanan müzakere tekniğinin uygulanmasının faydalı olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmenin herhangi bir kavram ya da obje ile ilgili sınıf içi diyalogları kullanarak, ısrarlı bir şekilde öğrencilere kavramı öğretmeye çalışması ve bu kavrama sınıfla birlikte ortak bir anlam yüklemeye çalışması son derece önemli görülmektedir (Tsai, 2007). Oluşan bu ortak anlamlar, Blumer (1969)’ e göre, sınıf ortamında sağlıklı bir iletişim kurulabilmesi için hayati önem taşımaktadır. Sınıf içi diyaloglarda öğretmen etkileşimi tek taraflı yapmak yerine öğrencilerle bir müzakere süreci içerisinde yürütmesi gerekmektedir (Yackel ve Cobb,1996; Wheatly, 1999). Bu müzakere öğretmenin beklentilerinin öğrenciler tarafından karşılanana kadar devam eder. Bu açıdan bakıldığında sınıf içi normların (kültür) oluşturulmasında sadece öğretmenin değil öğrencilerin de katkısı önemli bir yer tutmaktadır (Wheatly, 1999). Bu çalışmanın amacını sınıf içi müzakere tekniğinin tanıtılması ve literatürde daha çok matematik eğitiminde çalışılan bu tekniğin fen eğitiminde kavram öğretimi için uygulanabilirliğinin tartışılması oluşturmaktadır. Bu amaçla öncelikli olarak sınıf içi müzakere tekniği literatüre dayalı olarak, örnekler verilerek açıklanacak, ardından bir sınıf ortamında bu tekniğin nasıl uygulanabileceği ile ilgili somut öneriler verilecektir.

Anahtar Kelimeler: Sınıf İçi Normlar, Öğretmen-Öğrenci Diyalogları, Fen Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 165

ALTERNATİF DEĞERLENDİRMEYE YÖNELİK

YAPILAN ARAŞTIRMALAR KONUSUNDA BİR İÇERİK ANALİZ ÇALIŞMASI

Mustafa METİN

Artvin Çoruh Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu çalışmanın amacı, 2005-2011 yılları arasında ULAKBİM Sosyal ve Beşeri Bilimler Veri Tabanı’na kayıtlı olan dergilerde, YÖK tez bankasında yayımlanan ve alternatif değerlendirme konusunda yapılmış olan makale ve tezlere yönelik bir içerik analizi yapmaktır. Doküman inceleme yönteminin kullanıldığı bu araştırmada, inceleme sürecine alınan çalışmalar; alternatif değerlendirme ve bu değerlendirmenin altında bahsedilen performans ve portfolyo değerlendirme konusunda yapılmış olan çalışmaları detaylı bir şekilde incelemek amacıyla, 2005-2011 yıllarında yayınlanmış olan çalışmalar sistematik bir şekilde taranmıştır. Taramalar alternatif değerlendirme, performans değerlendirme ve portfolyo değerlendirme kavramları ile sınırlandırılmış, makale seçim kriterleri olarak Türkiye’de yapılmış olması, Türk araştırmacılar tarafından gerçekleştirilmiş olması ve belirlenen kavramlarla ilgili olması dikkate alınmıştır. Belirtilen kriterler doğrultusunda seçilen makaleler, konu, hedef kitle, örneklem seçme yöntemi, örneklemin büyüklüğü, araştırmanın türü ve yöntemi ve araştırmada kullanılan veri toplama teknikleri gibi değişkenler açısından analiz edilmiştir. Tarama sonucunda elde edilen çalışmalar içerik analizi yöntemi kullanılarak açıklanmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda bu çalışmada ilk aşamada daha önceden belirlenen kavramlara göre kodlama yapılmış ve bu bağlamda temalar elde edilmiştir. Daha sonra veriler düzenlenmiş, temalara göre gruplanmış ve uygun olduğu durumlarda sayısallaştırarak sunulmuştur. Son olarak, elde dilen bulgular yorumlanmıştır. Yapılan incelemeler sonucunda alternatif değerlendirmeyle ilgili yapılan araştırmaların büyük bir kısmının portfolyo değerlendirmeyle ilgili olduğu ve bu değerlendirme hakkındaki öğretmen, öğretmen adaylarının ve öğrencilerin görüşlerini belirlemeye çalışıldığı tespit edilmiştir. Ayrıca alternatif değerlendirmeye yönelik çalışmaların Fen Bilimleri alanında diğer alanlara göre daha fazla yapıldığı görülmektedir. Araştırmaların büyük bir çoğunluğunda nicel araştırma türünün tarama modelini kullanıldığı ve örneklemin rastgele seçildiği belirlenmiştir. Araştırmalar da en fazla anket veri toplama araçlarında tercih edildiği görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Alternatif Değerlendirme, Performans Değerlendirme,

Portfolyo, İçerik Analizi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 166

İLKÖĞRETİM FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ

KAZANIMLARI VE SBS SORULARININ YENİ BLOOM TAKSONOMİSİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ

Asım ARI1 Zehra Sümeyye GÖKLER2

1Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

2Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Doktora Öğrencisi

Eğitim alanında ortak bir dil oluşturmak, eğitimciler arasında ortak bir dil

sağlanması ve eğitimde daha verimli çalışmalar yapabilmek açısından son derece önemli görülmektedir. Yeni Bloom Taksonomisi bu amacı gerçekleştirmek üzere yapılmış popüler taksonomilerden biridir. Kazanımların ortak bir dille yazılması ve ailelerle birlikte geniş bir kitleyi ilgilendiren SBS sorularının kazanımlarla örtüşmesi önem kazanmaktadır. Bu araştırma, İlköğretim Fen ve Teknoloji dersi öğretim programı 8. sınıf kazanımları ve 2011 yılı Fen ve Teknoloji dersi SBS sorularının Yeni Bloom Taksonomisi’ne (YBT) göre değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma kapsamına 8. Sınıf Fen ve Teknoloji dersi kazanımlarının ve 2011 yılı Fen ve Teknoloji dersi SBS sorularının tamamı alınmıştır. Araştırmanın verileri nitel araştırma yöntemlerinden biri olan doküman incelemesi ile elde edilmiştir. 2006 yılı Fen ve Teknoloji dersi öğretim programına Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın internet sitesinden; 2011 yılı SBS sorularına ise Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü Sınav Hizmetleri Daire Başkanlığı’nın sitesinden ulaşılmıştır. Araştırma verileri öncelikle “A Taxonomy for Learning, Teaching, and Assessing- A Revision of Bloom’s Taxonomy of Educational Objectives” kitabındaki ölçütlere göre taksonomi tablosuna yerleştirilmiş ve uzman görüşüne sunulmuştur. Uzman görüşü neticesinde oluşturulan ölçütler doğrultusunda sınıflama yeniden gözden geçirilmiş, elde edilen bulguların yüzde ve frekansları alınarak değerlendirilmesi yapılmıştır. Araştırma sonucuna göre, kazanımların ve SBS sorularının bilişsel süreç boyutunda bütün basamaklara dağıldığı, kazanımlar ve SBS sorularının basamaklara dağılım oranlarının birbirine yakın olduğu, 2011 SBS’de kazanımların yaklaşık olarak yarısının ölçüldüğü görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Dersi, Öğretim Programı, Yeni Bloom

Taksonomisi, İlköğretim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 167

İLKÖĞRETİM 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN KİMYASAL BAĞLAR KONUSUNU ÖĞRENMELERİNE 5E ÖĞRETİM

MODELİNİN ETKİSİ

Zehra KÜÇÜKAYDIN1 Çiğdem ŞAHİN2

1Yüksek Lisans Öğrencisi, Giresun Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim

Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi, Giresun

2Yrd. Doç. Dr., Giresun Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi, Giresun

Öğrencilerinin en çok zorlandıkları konulardan birisi maddenin yapısı ve

özellikleridir. Maddenin yapısı ve özellikleri konuları soyut kavramlar içerdiğinden dolayı öğrenciler bu konuları anlamakta zorlanmaktadırlar. Özellikle de kimyasal bağlar konusunda atomlar nasıl bağ kurmaktadır? İyonik bağ nasıl oluşur? Kimyasal bağ nasıl oluşur? sorularına öğrenciler cevap verememekte ve iyonik ve kovalent bağ kavramlarını birbirine karıştırmaktadırlar. Öğrenciler bağlar konusunu ilk defa ilköğretim 7. sınıfta temel düzeyde görmektedirler. İlköğretim 8. sınıfta ise iyonik ve kovalent bağların hangi elementler arasında oluştuğunu kavramaktadırlar. Öğrenciler, ilköğretimde yapılandırdıkları bilimsel kavramları ya da kavram yanılgılarını bir üst kademeye taşımaktadırlar. İlköğretimde öğrencilerin kimyasal bağlar konusunu bilimsel doğru bir şekilde yapılandırmaları onların kimyasal bağlar konusuna dayalı ileri düzeydeki öğrenmelerini olumlu yönde etkileyecektir. Literatür incelendiğinde kimyasal bağlar konusunda yapılan araştırmaların daha çok lise öğrencileri ve öğretmen adayları üzerinde yapıldığı görülmektedir. Bunun paralelinde literatürde 5E öğretim modelinin pek çok fen kavramın öğretilmesinde ve kavram yanılgılarının giderilmesinde etkili olduğu tespit edilmiştir. Fakat ilköğretim düzeyinde kimyasal bağlar konusunun öğretilmesinde 5E öğretim modelinin etkisi araştırılmamıştır. Bu bağlamda araştırmanın amacı, ilköğretim 8.sınıf öğrencilerinin kimyasal bağlar konusunu öğrenmelerine ve kavram yanılgılarının giderilmesinde 5E öğretim modelinin etkisini belirlemektir. Araştırma öğretmenin araştırmacı olduğu aksiyon araştırması deseninde yürütülmüştür. Araştırmanın örneklemini Giresun’un Dereli ilçesinde bir ilköğretim okulunda 8.sınıfta öğrenim gören 20 öğrenci oluşturmaktadır. Veriler, 5 tanesi klasik ve 1 tanesi anlam çözümleme tablosu sorusu olmak üzere toplam 6 soru ile elde edilmiştir. Araştırma sonucunda kimyasal bağlar konusunun öğretilmesinde ve kavram yanılgılarının giderilmesinde 5E öğretim modeline dayalı geliştirilen materyalin etkili olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kavram Yanılgısı, 5E Öğretim Modeli, Kimyasal Bağlar

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 168

YAPILANDIRMACI YAKLAŞIMA İLİŞKİN SINIF İÇİ NORMLARIN FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNDE SINIF

ÖĞRETMENLERİ TARAFINDAN UYGULANABİLİRLİĞİNİN İNCELENMESİ

Funda BALCI1, Murat DEMİRBAŞ1

1Kırıkkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği

Anabilim Dalı

Günümüz dünyasında bilim ve teknolojinin sürekli gelişip değişmesi, ülkelerin bu değişikliklere ayak uydurmasını zorunlu kılmıştır. Ülkemizde de bu amaçla 2005 yılında öğretim programları yenilenmiş ve uygulamaya konulmuştur. Fen ve teknoloji öğretim programı da bu yeniliklerden etkilenmiştir. Öğretim programı yapılandırmacı yaklaşım temel alınarak oluşturulmuştur. Yapılandırmacı öğrenmede asıl olan bilginin öğrenen tarafından alınıp kabul görmesi değil, bireyin bilgiden nasıl bir anlam çıkardığıdır. Yapılandırmacılıkta bütün çaba, öğrenmelerin kalıcılığının sağlamasına ve üst düzey bilişsel becerilerin oluşturulmasına katkı getirmektir (Şaşan, 2002). Bu üst düzey beceriler yenilenen programda da açıkça belirtilmiş ve öğrencilerde bu programla birlikte söz konusu becerilerin geliştirilmesi hedeflenmiştir. Öğretim programında yer alan bu becerilerin öğrencilerde geliştirilmesi için öğretmenlere de çeşitli sorumluluklar düşmektedir. Ancak yapılan çalışmalar öğretmenlerin yenilenen programla gelen bu beceriler için uygun ortamı oluşturmakta sıkıntılar yaşadıklarını ortaya koymaktadır (Özmantar 2009). Bunun için araştırmacılar tarafından yapılandırmacı yaklaşımın uygun bir biçimde uygulama durumunu sağlamak için çalışmaların yapıldığı görülmektedir. Özmantar ve arkadaşları (2009) tarafından yapılan nitel bir çalışmada sekiz tane sınıf içi norm oluşturulmuştur. Yapılan bu araştırmada ise sınıf öğretmenlerinin fen ve teknoloji dersinde sınıf içi normları uygulayıp uygulamadığına bakılacaktır. Çalışmanın yöntemi betimsel araştırma yöntemlerinden tarama (survey) dır. (Tanrıöğen, 2009). Öğretmenlerin sınıf içi normları uygulayıp uygulamadıklarını tespit etmek amaçlı araştırmacılar tarafından geliştirilen kontrol listesi kullanılmıştır. Kontrol listesinin geçerlilik güvenirlilik çalışması ise cohen kappa katsayısı kullanılarak hesaplanması çalışması devam etmektedir. Araştırmanın veri toplama süreci devam etmektedir. Verilerin analizinin ise kontrol listesindeki her madde için alınan yanıtların frekansı hesaplanarak çözümlemesi yapılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Yapılandırmacı Yaklaşım, Sınıf İçi Normlar, Temel Beceriler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 169

7. SINIF FEN EĞİTİMİNDE TANSİYON KAVRAMININ

HİKÂYELEŞTİRME YÖNTEMİ İLE ÖĞRETİMİNİN ÖĞRENCİLERİN BAŞARILARINA VE BİLGİYİ

YAPILANDIRMALARINA ETKİSİ

Tuba CINDIL1 Haluk ÖZMEN1 Suat ÜNAL 2

1: Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, 61335, Trabzon

2:Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi OFMA Eğitimi Bölümü, 61335, Trabzon

Fen ve Teknoloji dersi gelişen dünyaya uyum sağlayan, doğa ve nesneler arasındaki ilişkileri kavramada analitik düşünce yeteneklerini kullanabilen ve günlük hayatla ilişkilendirebilen bireylerin yetişmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu amaçla, özellikle ilköğretim öğrencilerinin zihinde canlandırmayı, ön bilgi, deneyim ve zihin resimlerinin harekete geçirilmesini sağlamak amacıyla öyküleme/hikâyeleştirme tekniği kullanılmaktadır. Fen ve Teknoloji dersi müfredat konuları içerisinde yer alan ‘Tansiyon’ kavramı günlük hayatta öğrencilerin karşılaştıkları fakat doğru bilgilere sahip olmadıkları kavramlar arasındadır. Hem bu eksiklikleri giderme düşüncesi, hem de literatürde bu alanla ilgili çalışma olmaması bu araştırmanın temelini oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı, 7. sınıf öğrencilerinin “Tansiyon” kavramını anlamalarında hikâye anlatım yönteminin kullanımının etkililiğini araştırmaktır. Çalışmada ilköğretim 7. sınıf Fen ve Teknoloji dersinde yer alan “Vücudumuzda Neler var? ünitesi kapsamındaki “Tansiyon” kavramının hikâye anlatımı etkinliği ile öğretiminin, öğrencilerin akademik başarılarına ve bilgiyi yapılandırmalarına olan etkisi araştırılmıştır. Bu amaçla 2011–2012 eğitim-öğretim yılı güz döneminde Trabzon’daki bir ilköğretim okulunun yedinci sınıfında öğrenim gören 12 kız ve 16 erkek öğrenci çalışmanın örneklemi olarak seçilmiştir. Ön test yapılarak öğrencilerin konu hakkındaki ön bilgileri ölçülmüş ve sonrasında aynı örneklem grubuna hikâyeleştirme yöntemi ile tansiyon kavramı öğretimi gerçekleştirilmiş, ardından son test yapılarak hikâyeleştirme yönteminin etkililiği araştırılmıştır. Nitel veri analizi sonucunda hikâyeleştirme yönteminin fen eğitimindeki öğrenme ürünlerini geliştirmede yararlı bir yöntem olduğu ve kavramların anlaşılmasına katkı sağladığı görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretimi, Tansiyon, Öyküleştirme Yöntemi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 170

İLKÖĞRETİM FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNDE E-

ÖĞRENME ORTAMLARININ KULLANIMI: BİR DURUM ÇALIŞMASI

Gökhan SERİN1

1Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu çalışmanın amacı e-öğrenme ortamlarının ilköğretim fen ve teknoloji dersinde sınıf öğretmenleri ve öğrencileri tarafından nasıl ve hangi amaçla kullanıldığını ortaya koymaktır. Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması olarak desenlenmiştir. Bu kapsamda fen ve teknoloji dersinde e-öğrenme ortamlarını kullanan bir sınıf öğretmeni çalışmaya gönüllü olarak katılmıştır. Veriler gözlem ve görüşme yapılarak toplanmıştır. Katılımcı öğretmenin fen ve teknoloji dersi 2010-2011 öğretim yılının ikinci dönemi boyunca ayda altı ders saati olacak şekilde gözlemlenmiştir. Gözlemci, sınıfta katılımcı olmayan gözlemci olarak bulunmuştur. Sınıf ortamındaki tüm diyaloglar ses kayıt cihazı ile kayıt altına alınmıştır. Gözlemci ayrıca alan notları tutarak sınıf ortamında gerçekleşen eylemleri kayıt altına almıştır. Dönem sonunda öğretmenle yüz yüze görüşme yapılarak e-öğrenme ortamlarının kullanımı ile ilgili görüşleri alınmıştır. Verilerin analizi aşamasında öncelikle ses kayıtlarından dersin e-öğrenme ortamlarıyla işlendiği bölümler tespit edilmiştir. Bu bölümlerin dökümü yapılarak kodlama işlemine geçilmiş ve kategoriler oluşturulmuştur. Elde edilen bulgular şu şekilde özetlenebilir: Öğretmenin e-öğrenme ortamlarını genelde önceden öğrenilenleri desteklemek ve ölçme-değerlendirme amacıyla kullandığı görülmüştür. Tartışma ortamı oluşturan, öğrenci fikirlerini ortaya çıkarmaya yönelik, öğrenci merkezli hazırlanan etkinliklerin ise yeterince kullanılmadığı görülmüştür. Bulmaca gibi bazı ölçme-değerlendirme tekniklerine öğrencilerin oldukça ilgili olduğu bulunmuştur. Sonuç olarak e-öğrenme ortamlarının öğrenciyi aktif kılacak potansiyeli olmasına rağmen öğretmenin genelde geleneksel yaklaşımı andıran bir kullanımı benimsediği belirlenmiştir. Öğretmen tüm etkinliklerin yapılamamasının başlıca nedeni olarak Fen ve Teknoloji haftalık ders saatinin dörtten üçe indirilmesini göstermiştir.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Dersi, E-Öğrenme, Sınıf Öğretmeni

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 171

YAŞAM BOYU ÖĞRENME KAPSAMINDA ETKİN FEN ÖĞRETİMİ İÇİN OLUŞTURULAN İNTERAKTİF BİR UYGULAMA: “CHEMISTRY IS ALL AROUND US”

PROJESİ

Murat DEMİRBAŞ1 Hüseyin Miraç PEKTAŞ1

1 Kırıkkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Eğitim hakkı, bireylerin tüm yaşamları boyunca kullanılması ve yararlanılması

gereken bir haktır. İnternet tabanlı öğretim, tüm bireylere yaşamlarının belli bir dönemi ile sınırlı kalmaksızın yaşam boyu öğrenme fırsatı sağlamaktadır. Buradan hareketle Avrupa Konseyi Yaşam Boyu Öğrenme Programı kapsamında gerçekleştirilen “Chemistry is All Around Us” projesine üye ülkelerden Türkiye’de “Chemistry in Everyday Life” konulu bir proje çalışması yapılmıştır. Temel amaç, katılımcı ülkelerde Kimya eğitimini teşvik etmek amacıyla uygulanan stratejileri karşılaştırmak ve Kimya ile ilgili bilimsel kavramların yaşam boyu öğrenilmesini teşvik edecek yeni stratejiler ve araçlar geliştirmektir. Proje eğitim sistemi içerisinde görev yapan tüm öğretmenleri, her seviyedeki öğrencileri ve örgün eğitimini tamamlamış yetişkinleri kapsamaktadır. Bu araştırmada, Projenin bir bölümü olan “Eğitsel Materyallerin Geliştirilmesi” bölümü üzerinde durulmuştur. Projede “Su ve Karbon Döngüsü” konuları ele alınmıştır. Araştırmacılar tarafından bu konulara yönelik olarak etkinlik ve egzersizler içeren bir web içeriği oluşturulmuştur. Bu çalışmada; Avrupa Birliği Yaşam Boyu Öğrenme Projesi kapsamında araştırmacılar tarafından oluşturulan gündelik hayatta kimya konusu web içeriğinin, fen ve teknoloji öğretmenliği örencilerinin görüşlerine dayalı olarak değerlendirilmesi ve geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Araştırmada özel durum yöntemi kullanılacaktır. Çalışma iki aşamadan oluşmaktadır. İlk aşamada araştırmacılar tarafından likert tipinde geliştirilecek olan “Eğitsel Materyal Değerlendirme Ölçeği (EMDÖ)” kullanılacaktır. İkinci aşamada ise öğrencilere açık uçlu sorulardan oluşan görüşme formu uygulanacaktır. Nicel verilerin çözümlenmesinde SPSS 17. 0 paket programı ile aritmetik ortalamalar, toplam puanlar, frekans ve yüzdeler belirlenecektir. Görüşme formundan elde edilen veriler, nitel verilerin analizinde kullanılan içerik analizi yöntemi ile değerlendirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Yaşam Boyu Öğrenme, Fen ve Teknoloji Öğretimi, İnteraktif

Öğretim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 172

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ONLİNE AKRAN DEĞERLENDİRMEYE İLİŞKİN

GÖRÜŞLERİ

Mine ZORLU* Selçuk AYDEMİR Didem KARAKAYA Zehra KAYA Osman Nafiz KAYA

*Hakkari Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü

Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

Akran değerlendirme, öğrencilerin yaşıtlarının çalışmalarını inceleyerek bu çalışmaların niteliği hakkında belirli ölçütlere göre çeşitli kararlara varmalarını sağlayan bir süreçtir. Akran değerlendirme yaklaşımı özellikle son 10 yıl içerisinde, teknolojinin eğitim ve öğretime nüfuz etmesi ile online veya web tabanlı olarak yapılmaya başlanmıştır. Literatürde bu amaçla kullanan 25 civarında farklı online sistem mevcuttur. Bu çalışmada; Fen ve Teknoloji (FT) öğretmen adaylarının “Öğretmenlik Uygulaması” dersi kapsamında ilköğretim okullarında işledikleri derslerin video kayıtları üzerinden yaptıkları online akran değerlendirmeye ilişkin görüşleri belirlenmiştir. Araştırmaya, 2010-2011 akademik yılında son sınıfta öğrenim gören 48 (25 kız, 23 erkek) FT öğretmen adayı katılmıştır. FT öğretmen adayları ile ilk olarak, “yüz yüze ve online akran değerlendirme eğitimi” tamamlanmış ve uygulamalı 3 pilot online akran değerlendirme etkinliği gerçekleştirilerek, bu süreçte yaşanan sorunlar ve çözüm yolları üzerinde durulmuştur. Ardından FT öğretmen adaylarından ‘Öğretmenlik Uygulaması’ dersi kapsamındaki ilköğretim okullarında işledikleri en az 5 dersi videoya kaydetmeleri, online değerlendirme sistemine yüklemeleri ve kendilerine görevlendirilen akran değerlendirmeleri öngörülen süre içinde tamamlamaları istenmiştir. Veri toplama aracı olarak bireysel yarı-yapılandırılmış mülakatlar kullanılmıştır. Yaklaşık olarak 1 saat süren her mülakat ses kaydına alınmıştır. Elde edilen genel sonuçlara göre, öğretmen adayları online akran değerlendirme uygulamalarını, kendilerine olan güvenlerinin arttığı, kendilerini ve akranlarını bir FT öğretmeni olarak farklı bir gözle görme imkânı buldukları, sorumluluk hislerini ve değerlendirmeci becerilerini geliştirdiği şeklinde ana görüşlere sahiptir. Fakat bununla beraber birçok FT öğretmen adayının online akran değerlendirme yoluyla akranlarının öğrenmelerinde aktif rol almayı, özellikle başlangıçta zor ve stresli bir iş olarak nitelendirdiği de anlaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretmen Adayları, Online Akran değerlendirme , Öğretmen Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 173

ANİMASYON DESTEKLİ ÇİZGİ FİLMLERİN FEN

ÖĞRETİMİNDE KAVRAMSAL ANLAMAYA ETKİSİ:6.SINIF KUVVETİ KEŞFEDELİM KONUSU

ÖRNEĞİ

Zennure ABDÜSSELAM1 Hakan Şevki AYVACI2 Mustafa Serkan ABDÜSSELAM3

1MEB, Hamzalı İlköğretim Okulu, Fen ve Teknoloji Öğretmeni

2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı

3Karadeniz Teknik Üniversitesi, Beşikdüzü Meslek Yüksekokulu, Bilgisayar Teknolojileri Bölümü

Bilim ve teknolojideki gelişim ve buna paralel olarak meydana gelen hızlı değişim bütün ülkelerde olduğu gibi bizim ülkemizde de fen eğitiminin öneminin daha da artmasını sağlamıştır(Çepni,2005). Eğitim programlarında meydana gelen değişimler doğrultusunda öğrencinin merkezde olduğu stratejilerin önem kazandığı ve kullanıldığı,kritik ve yaratıcı düşünme ,analiz etme,değerlendirme gibi üst düzey öğrenme becerilerinin ortaya çıkarılıp geliştirilebilmesi için uygun öğrenme fırsatlarına yer veren yapısalcı yaklaşım da fen öğretiminde yerini almıştır (Çepni ve Çil,2009). Bu çalışmada ilköğretim altıncı sınıf Fen ve Teknoloji dersindeki “Kuvveti Keşfedelim” konusu için 5E modeli ile zenginleştirilen animasyon destekli çizgi filmlerin derste işlenmesinin öğrencilerdeki kavramsal öğrenmeye etkisi araştırılmaktadır. Bu amaçla “Kuvveti Keşfedelim” konusundaki kazanımlar dikkate alınarak hikayeler yazılmış ve bu hikayeler çizgi animasyonlar şeklinde hazırlanarak “Kuvveti Keşfedelim” konusu içerisinde öğrencilerle işlenmiştir. Araştırma Trabzon ilindeki bir ilköğretim okulunda altıncı sınıf öğrencileriyle yürütülmüştür. Oluşturulan deney ve kontrol grupları 30’ar öğrenciden oluşmaktadır. Deney grubu ile 5E’nin çizgi filmlerle zenginleştirilmiş şekliyle ders işlenirken kontrol grubu ile MEB’in ders kitaplarında 5E’ye göre hazırlanan etkinlikleriyle uygulama yapılmıştır. “ Kuvveti Keşfedelim” konusu için hazırlanan 15 maddelik çoktan seçmeli başarı testi veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Analiz aşamasında öğretmen gözlemlerinden de yararlanılmıştır. Veriler SPSS programı kullanılarak t-testi ile analiz edilmiş böylelikle gruplar arasında anlamlı bir fark olup olmadığı belirlenmeye çalışılmıştır. Analizler sonucunda deney grubundaki öğrencilerin kavramsal öğrenme başarılarında kontrol grubundaki öğrencilere göre bir artış olduğu gözlenmiştir. Öğretmen gözlemleri ile de deney grubundaki öğrencilerin kavramsal öğrenme testindeki sorulara zorlanmadan cevap verdikleri elde edilen bulgular arasında yer almaktadır.

Anahtar Kelimeler: Animasyon Destekli Çizgi Film, Yapılandıracı Yaklaşım,

Kavramsal Öğrenme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 174

BİR YAZ BİLİM KAMPININ ÇOCUKLARIN BİLİMSEL ARAŞTIRMA HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNE ETKİSİ

Hamiyet TUNCEL Gülşen LEBLEBİCİOĞLU

Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi

Öğretmenliği Anabilim Dalı, 14280 Bolu.

Çocukların bilimin doğası hakkındaki görüşleri fen öğretimcilerce araştırılmıştır

(Khishfe & Abd-El-Khalick, 2002; Lederman, 2007; McComas, 1998). Bilimin doğası özellikleri bilimsel bilginin özellikleridir (Scwartz, Lederman, & Lederman, 2008). Bilimsel araştırma (scientific-inquiry) hakkındaki görüşler daha az araştırılmıştır (Minner, Levy, & Century, 2010; Scwartz-ve-dig., 2008). Sorgulayıcı-fen-eğitimi(araştırma) Fen ve Teknoloji Programında önerilmiştir (MEB, 2008). Bu çalışmada, doğada araştırmalar yaparak bilimsel araştırmayı öğretmeyi amaçlayan yaz bilim kampı geliştirilmiştir.

Scwartz-ve-dig., (2008) bilimsel araştırmayı aşağıdaki özellikleri ile tanımlamıştır: a)sorular araştırmaları yönlendirir, b)bilimsel araştırmaların birden fazla yöntemi vardır, c)bilimsel araştırmaların birçok amacı vardır, d)bilimsel araştırmalarda bilgi gerekçelendirilir(justification), e)verideki anormalliklerin ele alınması, f)veri ve kanıt arasındaki farklar, g)bilimsel araştırmalarda toplumsal boyut.

Kamp 30Temmuz-6Ağustos2011 tarihinde yapılmış ve TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir. Katılımcılar 23 6. ve 7. sınıf öğrencisidir. Kampın amacı çocuklara doğada araştırmalar yaparak bilimsel araştırma yapmayı ve bilimsel araştırmanın değişik özelliklerini öğretmektir. Çocuklar dörder-kişilik gruplar halinde ve bilim-danışmanlarının rehberliğinde kamp çevresindeki toprak, su, bitkiler ve hayvanlar üzerinde dört yönlendirilmiş-araştırma gerçekleştirmiştir.

Çocukların bilimsel araştırma hakkındaki görüşleri Scwartz-ve-dig., (2008) tarafından geliştirilen ve beş açık-uçlu sorudan oluşan anketle (Views of Scientific Inquiry-Secondary(VOSI-S)) araştırılmıştır. Anket ön, son ve kalıcılık testi olarak uygulanmıştır. Çocuklardan beşiyle yarı-yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır.

Kodlama-şeması Scwartz-ve-dig., (2008) açıklamalarından geliştirilmiştir. Araştırmacılar iki anketi birlikte kodlamış, sonrasında beş anketi bağımsız kodlamış ve kodlarındaki uyum %89 çıktığından ilk araştırmacı kodlamayı yapmıştır.

Verilerin analizi sürmektedir. Ön sonuçlar çocukların bilimsel araştırma hakkındaki düşüncelerinin kampta geliştiğini, fakat kalıcılık testinde biraz azaldığını göstermiştir. Çocuklar en çok bilimsel araştırmaların birçok amacı olduğunu, bilimsel bilginin gerekçelendirildiğini ve veri ile kanıt arasındaki farklılıkları anlamakta gelişmişler ve bu öğrenmeleri kalıcılı olmuştur.

Anahtar Kelimeler: Fen Öğretimi, Bilimsel Araştırma, Bilim Kampı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 175

FEN EĞİTİMİNDE ÜKEMİZDE YAŞANAN

BAŞARISIZLIK GENELLEMESİNİN NEDENLERİ ÜZERİNE LİTERATÜR TARAMASI

Gürsoy MERİÇ1

1 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu çalışmanın amacı, gelişmekte olan Türkiye’nin fen eğitimindeki başarısızlık nedenlerini ortaya koymaktır. Fen Eğitimi ülkemizde daima merkezi sınavlarda düşük başarı ortalamaları ve son 30 yılın çalışmalarında olduğu gibi yanlış kavramlar doğru kavrayamama problemleri ile gündeme gelmiştir, gelmektedir. Bu çalışmada 30 makale ve 4 tez çalışması başta olmak üzere genel literatür taraması ele alınmıştır ve analiz edilmiştir. Tarama modelinin kullanıldığı çalışma analiz sonuçları genel litaratüre yenilik katabilme adına farklı bir bakış açısı ile irdelenmiştir. Yapılan çalışmada Türkiye’deki fen eğitiminde ciddi sorunlar olduğu ve bu sorunların öğrencilerin başarısını olumsuz yönde etkilediği sonucuna varılmıştır. Literatür taraması şeklinde yapılan bu çalışmanın sonuçlarına göre fen başarısını etkileyen etmenler; öğretmenlerin her öğrenci ile etkili iletişim kuramamasından kaynaklanan motivasyon eksikliği, öğrencilerin sosyo-ekonomik ve kültürel farklılıkları, sınıf mevcudunun normal düzeyden fazla olması, programın uygulanabilir olmaması ve Türkiye’deki eğitim koşullarına uygun program geliştirilememesi, öğretmenlerin programı uygulamadaki eksiklikleri, fen dersinde kullanılacak materyallerin amacının dışında kullanılması ve teorik olarak öğretilen bilgileri uygulama şansı verecek yeterli donanıma sahip laboratuvarların olmaması şeklinde sıralanabilir.

Çalışmanın genel değerlendirmesi sonucunda genel başarısızlık nedenleri üzerine yapılan çalışmaların daima analiz ölçütünde kalmış olmasının yanı sıra pratik çözümler önerilmemesi, önerilen çözümlerin uygulanabilirliklerinin ortaya konulan çalışmalarda açıkça gösterilmemesi çözüme doğru adımlar atılması önünde önemli bir engeldir. Bu bağlamda bundan sonra çalışmaların tespit edilen olumsuzluk ve temel problemlerin çözümü bağlamında devamı oldukça büyük önem arz etmektedir. Çalışmanın devamında buna yönelik uygulamalı bir başka çalışmaya yön verilecektir.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Dersi, Öğrenciler, Başarısızlık Nedenleri,

Literatür Taraması

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 176

YAŞ VE CİNSİYETİN İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN FEN DERSİNİ ÖĞRENME YAKLAŞIMLARINA ETKİSİ

Hatice BELGE CAN, Yezdan BOZ

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü Öğrenenlerin nasıl öğrenecekleri ile ilgili fikirleri ve öğrenmek için kullandıkları stratejileri kapsayan öğrenme yaklaşımları, 40 yılı aşkın bir süredir detaylı olarak incelenmektedir. Uluslararası birçok çalışmanın araştırma konusu olan öğrenme yaklaşımlarının bu derece ilgi görmesinin başlıca sebebi, öğrencilerin kullandıkları öğrenme yaklaşımlarının fen başarılarını doğrudan etkilediğinin tespit edilmiş olmasıdır. Bu çalışmada, ilköğretim kademesinde bulunan öğrencilerin fen dersini öğrenirken benimsedikleri öğrenme yaklaşımlarına yaş ve cinsiyetin etkisini incelemek amaçlanmıştır. Çalışmanın örneklemini Isparta il merkezinde bulunan, devlete bağlı bir ilköğretim okulunun farklı kademelerinde (altıncı, yedinci ve sekizinci sınıflar) öğrenim gören 245 öğrenci oluşturmaktadır. Örneklemde bulunan öğrencilerin fen dersini öğrenme yaklaşımlarını belirlemek amacıyla Cavallo (1994) tarafından geliştirilen ve Likert tipi 24 maddeden oluşan “Öğrenme Yaklaşımları Anketi” uygulanmıştır. Cavallo tarafından öğrencilerin nasıl öğrendikleri ile ilgili algılarını belirlemek amacıyla geliştirilen anket, Özkan (2008) tarafından Türkçe’ye uyarlanmıştır. Anlamlı öğrenme ve ezbere dayalı öğrenme olmak üzere iki alt ölçekten oluşan anketin güvenirlik katsayısı toplamda .83 olarak bulunmuştur. Öğrencilerin yaş ve cinsiyetlerinin öğrenme yaklaşımlarına etkisini analiz etmek amacıyla 2x2 çoklu değişken analizi (two-way MANOVA) uygulanmıştır. Çoklu değişken analizi sonuçlarına göre yaş ve cinsiyet değişkenlerinin öğrenme yaklaşımlarının her iki alt ölçeğinde de (anlamlı öğrenme ve ezbere dayalı öğrenme) anlamlı etkilerinin olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin yaşları arttıkça anlamlı öğrenme yaklaşımlarında azalma olduğu fakat tüm sınıf seviyelerinde ezbere dayalı öğrenmeye kıyasla daha çok anlamlı öğrenmeyi uyguladıkları tespit edilmiştir. Ayrıca, kız öğrencilerin erkek öğrencilerden daha çok anlamlı öğrenme yaklaşımları kullandığı saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Öğrenme Yaklaşımları, Anlamlı Öğrenme, Ezbere Dayalı Öğrenme, İlköğretim Öğrencileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 177

FEN BİLİMLERİ EĞİTİMİ ALANINDA TAMAMLANMIŞ

YÜKSEK LİSANS TEZLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA: CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ

Merve POLAT

Celal Bayar Üniversitesi, Demirci Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

Bilimsel araştırmalar, tüm disiplinlerde olduğu gibi Fen Bilimleri Eğitimi için de

gelişimin ön koşuludur. Ayrıca herhangi bir bilim dalında yapılan araştırmalara dair nicelik ve nitelik bilgisi, o alanın konumu ile ilgili açıklayıcı bilgiler içerir. Bu çalışmanın amacı, Celal Bayar Üniversitesi, Demirci Eğitim Fakültesi’nde Fen Bilimleri Eğitimi alanında, 2001-2011 tarihleri arasında tamamlanmış yüksek lisans tezlerinin, çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Bu çalışmada içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. İçerik analizi sözel, yazılı ve diğer materyallerin nesnel ve sistematik bir şekilde incelenmesine olanak tanıyan bilimsel bir yaklaşımdır. Bu amaç doğrultusunda, Fen Bilimleri Eğitimi alanında yazılmış olan yüksek lisans tezlerinin bir listesi çıkarılmıştır. Yükseköğretim Kurulu’nun kütüphanesinde tarama yapılarak amaca uygun toplam 34 tez belirlenmiştir. Bu tezlerin çoğuna doğrudan erişim sağlanmış; bunun olanaklı olmadığı durumlarda, tezler araştırmacıların kendilerinden ya da danışmanlarından elde edilmiştir. Bu aşamadan sonra veriler düzenlenmiş, temalara göre gruplanmış ve uygun olduğu durumlarda veriler sayısal hale getirilerek sunulmuştur. Araştırma kapsamındaki tezler; yıllar, sayfa sayıları, danışmanların ünvanları, tezi tamamlayanların cinsiyetleri, araştırma türleri (nicel - nitel - tümleşik), araştırma modelleri (deneme - tarama), örneklem sayıları, örneklem düzeyleri, veri toplama araçları, verilerin çözümlenmesi (betimsel istatistikler, t-testi, varyans analizi veya korelasyonlar) ve kaynakların türleri (yerli - yabancı) hakkında detaylı bilgiler verilmiştir. Araştırma bulgularından; tezleri tamamlayan bayanların yüzdesinin erkeklere yakın olduğu, tez danışmanlarının yardımcı doçent ve tezlerin de daha çok nicel ağırlıklı olduğu ortaya çıkmıştır.

Anahtar Kelimeler: Fen Bilimleri Eğitimi, Yüksek Lisans Tezleri, Değişkenler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 178

TÜRKİYE’DEKİ DÜZEY 1 İSTATİSTİKİ BÖLGE

BİRİMLERİNE GÖRE 15 YAŞ GRUBU ÖĞRENCİLERİNİN AKADEMİK BAŞARILARINI

ETKİLEYEN BAZI FAKTÖRLERİN İNCELENMESİ

H. Bayram YILMAZ1 Serdar AZTEKİN2

1Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü 2Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi Bölümü

PISA 15 yaş grubu öğrencilerin zorunlu eğitim sonunda elde ettikleri kazanımları ölçmek amacıyla OECD tarafından üç yılda bir yapılan dünyanın en büyük eğitim araştırmalarından biridir. PISA verilerinin kullanıldığı bir çok çalışmada (Fertig & Schmidt, 2002; Fertig, 2003; Fuchs & Woesseman, 2004; Martins & Veiga, 2008; Çelen ve ark., 2011) sosyoekonomik statünün eğitim performansında jeneresyonlar arası bir etkisinin olduğu ve eğitimdeki eşitsizliğin başlıca sebeplerinden biri olduğu bulunmuş, akademik başarıyı etkileyen faktörler incelenmiştir. Bu çalışmada öğrenci düzeyinde başarıyı yordayıcı sosyoekonomik düzey (SED), sınıf düzeyi, cinsiyet gibi faktörler, okul düzeyinde ise kalifiye matematik ve fen öğretmeni eksikliği, okul ve sınıf büyüklükleri ve öğrenci ve öğretmen oranları gibi faktörler incelenecektir. Çalışmanın amacı, PISA 2009’a katılan Türk öğrencilerinin matematik ve Fen başarılarını etkileyen faktörlerin hiyerarşik doğrusal modelleme yöntemiyle incelenmesi ve istatistiki bölge birimlerinin bu açıdan karşılaştırılmasıdır. Bu şekilde istatistiki bölge birimlerinden biri olan Güneydoğu bölgemizin PISA uygulamalarında son sıralarda yer almasının sebepleri daha detaylı bir şekilde araştırılacaktır. Verilerin analizi için SPSS 20 ve HLM 6.08 programları kullanılacaktır. Çalışma için gerekli olan PISA 2009 verileri internetten indirilmiştir. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde ilköğretim seviyesindeki 15 yaş grubu öğrenci sayısının fazla olmasının bu bölgelerin başarısında sosyoekonomik düzeye göre adaha fazla etkisinin olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmada PISA başarısını etkilediği düşünülen faktörler okul ve öğrenci düzeyinde ele alınacak ve bu faktörlerin öğrencilerin başarı puanlarını yordama düzeyleri incelenecektir.

Anahtar Kelimeler: PISA 2009, Sosyoekonomik Altyapı, Hiyerarşik Doğrusal Modelleme, Güneydoğu

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 179

ÖĞRETMEN ADAYLARININ DERSLERDE BİLİMSEL

OYUNCAKLARI KULLANMAYA YÖNELİK İNANÇLARININ BELİRLENMESİ

Sebahattin KARTAL1, Kübra Elif BAĞRIYANIK2, Seda ERDİNÇ3

1 Yard. Doç. Dr., Cumhuriyet Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

2 Y.L. Öğr. Cumhuriyet Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

3 L. Öğr. Cumhuriyet Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

Bilim, içinde yaşadığımız dünyanın ve evrenin sırlarını çözebilmemiz için süratle kendi doğasına özgün bir şekilde ilerliyor. İçinde yaşadığı dünya kadar kendi iç dünyasını yeni tanımaya başlayan bir çocuk için oldukça karmaşık gelen yeni ve eski birçok kavram da bu ilerlemeden payını almaması düşünülemez. İşte oyun ve onun doğal bir elamanı olan oyuncak bu aşamada devreye girer. Geçmişten günümüze kadar olan süreçte, çocukların gerçek hayatı öğrenmelerinde, yaşamın ve onu gizemlerini çözmeye çalışan bilimin karmaşasını onların zihinlerinde açıkça şekillenmesinde, oyuncaklar vazgeçilmez bir aracı olmuştur. Çocukların bu konudaki farkındalıklarının oluşturulmasında etkili olduğu düşünülen bilimsel oyuncakların ders içindeki etkinliklere katılmasında geleceğin öğretmenlerinin bu konuya olan inançlarının etkisi araştırılmaya değerdir. Bu amaç doğrultusunda, mevcut durumun betimlenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmada tarama modeli kullanılmış, Kartal ve Bağrıyanık (2012) tarafından geliştirilen “Bilimsel Oyuncakların Derslerde Kullanımına Yönelik İnanç Belirleme Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemlerine başlanmıştır. Öğretmen adaylarının derslerinde bilimsel oyuncakları kullanmalarına yönelik inançları çeşitli demografik değişkenler açısından karşılaştırılacak ve değişkenler arasındaki ilişki irdelenecektir. Araştırma sonunda öğretmen adaylarının konuya ilişkin inançlarından yola çıkılarak önerilerde bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Bilimsel Oyuncak, Bilimsel Oyuncak Kullanımına Yönelik

İnanç, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 180

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN BİLİMSEL BİLGİLERİ

GÜNLÜK HAYAT İLE İLİŞKİLENDİRME DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ

Ayça AĞALAR Bülent PEKDAĞ Fatma TOPAL

Nursen AZİZOĞLU

Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi

Öğrencilerin öğretim sırasındaki “bu konuları niçin öğreniyoruz?”, “bu bilgileri nerede kullanacağız?”, “bu bilgilerin hayatla ilgisi nedir?” gibi sorularına cevap beklentisi içinde olmaları, bilimsel bilgilerin günlük hayat ile ilişkilendirmesini ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda, Genel Kimya I dersi almış üniversite öğrencilerinin sahip oldukları bilimsel bilgileri günlük hayatla ilişkilendirme düzeyleri ve bu düzey ile akademik başarı arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla bu çalışma gerçekleştirilmiştir. Mevcut durumun betimlenmesine yönelik olduğu için tarama modeli kullanılmıştır. Çalışmanın araştırma grubunu; Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesinde öğrenim gören 2010-2011 öğretim yılında Genel Kimya I dersi almış kimya, biyoloji, fizik ve fen bilgisi öğretmenliğinde okuyan 143 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak öğrencilere kimya bilgilerini günlük hayat ile ilişkilendirme düzeyini belirlemek amacıyla 40 sorudan oluşan çoktan seçmeli bir test kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak geliştirilen bu ilişkilendirme testi, uzman görüşü alındıktan ve pilot çalışma kapsamında geçerlilik-güvenirlik testleri yapıldıktan sonra örneklem grubuna uygulanmıştır. Çalışmadan elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 17.0 paket programı kullanılmıştır. Çözümlemeler için aritmetik ortalama, frekans ve yüzde değerleri belirlenmiş ve tek-yönlü varyans analizi yapılmıştır. Araştırma sonucunda, Genel Kimya I dersi almış üniversite öğrencilerinin kimya bilgilerini günlük hayat ile ilişkilendirme düzeylerinin orta seviyede olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, günlük yaşamla ilişkilendirme düzeyi ile akademik başarı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın bulunmadığı saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Kimya Eğitimi, Genel Kimya I, Günlük Hayat, Akademik Başarı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 181

ÖĞRETMEN ADAYLARININ ANKET

UYGULAMALARINA YÖNELİK GÖRÜŞLERİ: KATILIMCILAR NE KADAR GÜVENİLİR?

Fatih AYDIN, Dündar YENER

Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi A.D.

Akademik araştırmalar içerisinde birçok anket uygulamaları yer almaktadır. Akademisyenlerin uygulamalarda yaşadıkları en büyük sıkıntılardan biri ise anketlere yönelik verilen cevaplarda istekli, samimi, dürüst, güvenilir katılımcıları bulamamaktır. Bu sorun akademisyenlerin anketlerini farklı üniversitelerdeki meslektaşlarına göndererek aşılmaya çalışılmaktadır. Bu araştırmanın amacı, öğretmen adaylarının kendilerine uygulanan anketlere yönelik görüşlerini belirleyerek anket uygulamalarında neden samimi, gönüllü ve güvenilir katılımcılar bulamıyoruz? sorusuna cevap aramaktır.

Araştırma, Türkiye’deki 3 farklı üniversitenin eğitim fakültelerindeki fen ve matematik eğitiminde öğrenim gören toplam 472 öğretmen adayı ile yürütülmüştür. Öğretmen adaylarından kendilerine uygulanan anketlere yönelik neden istekli, samimi, gönüllü davranmadıklarına, anket dendiğinde neden “Yine mi anket?” gibi sorularla olumsuz bakış açılarını yansıttıklarına yönelik görüşlerini, bu konudaki önerilerini ve beklentilerini kendilerine dağıtılan kâğıtlara yazmaları istenmiştir. Görüşler alınırken adayların kendilerini tanıtıcı herhangi bir şey yazmaları istenmemiş, fakülte isimlerinin de gizli tutulacağı özellikle belirtilmiştir.

Öğretmen adaylarından yazılı olarak elde edilen görüşler içerik analizi ile analiz edilmiştir. Analizlerden elde edilen öğretmen adaylarına ait görüşler maddeler halinde frekans ve yüzde oranları ile tablolaştırılarak sunulmuştur. Bulgular incelendiğinde genel olarak aşağıdaki şu unsurlar dikkati çekmektedir.

• Anketlerin sonuçlarına yönelik öğretmen adaylarına dönüt verilmemesi, • Zamanın yetersiz olması, • Anketin bir an önce bitirilip derse geçilmesi konusunda baskı yapılması, • Anketlerin uygulanmasında gönüllülük aranmaması ve zorla yaptırılması, • Anketin ne amaçla yapıldığının açıklanmaması, • Anketin amacına yönelik açıklamanın yetersiz olması.

Öğretmen adaylarının görüşlerinden de anlaşılacağı üzere özellikle anket ile ilgili yeterince bilgi verilmemesi ve anket sonuçlarının ulaştırılmaması o uygulamanın da öğretmen adayları tarafından önemsiz ve gereksiz olarak görülmesine neden olmaktadır. Tüm bu bulgular ışığında uygulayıcılara önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Anket Uygulamaları, Görüş

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 182

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRENME

ORTAMLARI İLE İLGİLİ ALGILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Hatice BELGE CAN

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü

Öğrenmenin gerçekleştiği sosyal ortamların değerlendirilmesi reform hareketleri ile ilgili çıkarımlarda bulunulmasına olanak sağlamanın yanı sıra, öğrencilerin kullandıkları öğrenme yaklaşımları ve fen başarıları hakkında da bilgi sağlar. Bu çalışmada, ilköğretim öğrencilerinin (altıncı, yedinci, sekizinci sınıflar) fen ve teknoloji dersini öğrenme ortamları ile ilgili algılarını değerlendirmek amaçlanmıştır. Çalışmanın örneklemini Isparta il merkezinde bulunan, devlete bağlı bir ilköğretim okulunun farklı kademelerinde (altıncı, yedinci ve sekizinci sınıflar) öğrenim gören 245 öğrenci oluşturmaktadır. Örneklemde bulunan öğrencilerin öğrenme ortamları ile ilgili algılarını belirlemek amacıyla Taylor ve Fraser (1991) tarafından geliştirilen ve Johnson ve McClure (2004) tarafından revize edilen “Yapılandırmacı Sınıf Ortamı Ölçeği” (Constructivist Classroom Environment Survey- CLES) uygulanmıştır. Likert tipi 20 maddeden olaşan ölçek Yılmaz-Tüzün, Çakıroğlu ve Boone (2006) tarafından Türkçe’ye uyarlanmıştır. Kişisel uygunluk (personal relevance), öğrenci uzlaşması (student negotiation), paylaşımlı kontrol (shared control), kritik fikir (critical voice) ve belirsizlik (uncertainty) olmak üzere beş alt boyuttan oluşan ölçeğin güvenirlik katsayısı toplamda .87 olarak bulunmuştur. İlköğretim öğrencilerinin öğrenme ortamları ile ilgili fikirlerini analiz etmek amacıyla hem ölçeğin tümü hem de maddeler bazında tanımlayıcı istatistikler uygulanmıştır. Tanımlayıcı analiz sonuçlarına göre, ölçeğin tümünde ortalama değer 77.75 (SS= 11.80), en düşük değer 31, en yüksek değer 100 olarak hesaplanmıştır. CLES’in tamamında alınabilecek en yüksek değerin 100 ve en düşük değerin 20 olduğu düşünüldüğünde, ortalamanın (77.75) orta noktanın üzerinde ve en yüksek sürekli diziye yakın olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, öğrencilerin öğrenme ortamlarını oldukça yapılandırmacı olarak algıladıkları söylenebilir. Elde edilen bulgular sonucunda, çağın gerekliliklerine göre yenilenen ilköğretim fen dersi öğretim programının sınıf ortamına etkileri ile ilgili çıkarımlarda bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Öğrenme Ortamları, Yapılandırmacı Öğretim, Geleneksel Öğretim, Fen Eğitimi, İlköğretim Öğrencileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 183

ÖĞRETMENLERİN ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ

ROLLERİNE YÖNELİK İNANÇLARININ OTORİTER VE DİYALOJİK SÖYLEVLERE ETKSİ

Sedat KANADLI1 Yılmaz SAĞLAM2

1 Milli Eğitim Bakanlığı, Mustafa Erman İlköğretim Okulu

2Gaziantep Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Yeni ilköğretim müfredat programın değişmesi ile birlikte öğretim yöntemleri, yeni

bir bakış açısı olan yapılandırmacılık kuramını temel almıştır (MEB, 2005). Bu kuram sınıf içerisinde öğretmen-öğrenci rolleri ile ilgili radikal denilebilecek düzeyde yenilikler içermektedir. Fakat her ne kadar program değişmiş olsa da, sınıf içi uygulamalara bu yansımamıştır (Karacaoğlu ve Acar, 2009; Gelbal ve Kellecioğlu, 2007). Verilen hizmet-içi eğitimler ise yetersiz kalmıştır (Uçar ve ipek, 2006). Bunun nedeni yeni kuramın öğretmen-öğrenci rolleri ile ilgili tanımlamalarının, öğretmenlerin süregelen beklenti ve inançları ile örtüşmemesidir. Bu çalışmanın amacı öğretmenlere verilen bir eğitimin, öğretmenlerin öğretmen-öğrenci rollerine ilişkin inançlarına ve söylevlerine etkisini belirlemektir. Bu amaçla yaklaşık 15 fen ve teknoloji öğretmenine sınıf içinde hangi tür beklenti ve inançları oluşturmaları gerektiği ile ilgili olan ve üç hafta (12 ders saati) süren bir hizmet içi eğitim verilmiştir. Bu araştırma bir vaka incelemesidir ve çalışmada iki fen ve teknoloji öğretmenin sınıf-içi öğretmen-öğrenci diyalogları vaka olarak incelenmiştir. Öğretmenlerin sınıf içi uygulamaları 1 yıl süreyle bir video kayıt cihazı yardımıyla kaydedilmiştir. Daha sonra bu kayıtlar yazıya çevrilerek söylem analizi (Blumer, 1969) ve tümden-gelimsel (Patton, 2002, 453-455) analiz yöntemleriyle analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda öğretmenlerin eğitimden önce genelde öğretmen merkezli inançlara sahip oldukları ve buna bağlı olarak otoriter söylevi kullandıkları (öğrencileri doğruya yönlendirme, fen bakış açısını sunma); eğitimden sonra ise öğrenci merkezli inançlar oluşturmaya çalıştıkları ve buna bağlı olarak diyalojik söylevi kullandıkları (öğrencilerden açıklamalar, alternatif fikirler, gerekçelendirmeler isteme ve fikirleri sorgulama) belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen İnançları, Otoriter Söylev, Diyalojik Söylev

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 184

BİR TIMSS SINAVININ ARDINDAN: TIMMS 2011’E

KATILAN ÖĞRENCİ VE UYGULAYICI ÖĞRETMENLERİN GÖRÜŞLERİ

Orhan KARAMUSTAFAOĞLU1 Gökhan SONTAY2

1Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2 Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim ABD

TIMSS, Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması olarak

tanımlanmaktadır. Bu araştırma Uluslararası Eğitim Başarılarını Değerlendirme Kuruluşu IEA’nın dört yılda bir düzenlemiş olduğu, 4. ve 8. sınıf düzeylerindeki öğrencilerin matematik ve fen bilimleri alanlarında kazandıkları bilgi ve becerilerin değerlendirilmesine yönelik bir taramadır. Dünya genelinde 60’tan fazla ülkenin katıldığı bu TIMMS araştırması, katılımcı ülkelerin eğitim politikalarını etkileyen önemli bir projedir. Ülkemiz TIMSS sınavlarına 1999 ve 2007 yıllarında sadece 8. sınıf düzeyinde, 2011 yılında ise 4. ve 8. sınıf düzeylerinde katılmıştır. TIMSS 2011’in verileri, ülkemizin diğer katılımcı ülkeler arasındaki başarısını göstermesi açısından oldukça önemlidir. Ancak, öğrenci ve öğretmenlerimizin TIMSS gibi uluslararası sınavlara olan farkındalığı pek fazla değildir. Bu çalışmanın amacı; TIMSS 2011’e katılan öğrencilerin ve bu sınavı uygulayan öğretmenlerin TIMMS sınavına ilişkin görüşlerini ortaya koymaktır. Bu çalışma, özel durum yaklaşımı kapsamında, Amasya ili Gediksaray İlköğretim Okulu’nda TIMSS 2011’e katılan öğrenci ve öğretmenlerle gerçekleştirilen yarı-yapılandırılmış mülakatlarla yürütülmüştür. Çalışmanın örneklemini onyedi 4. sınıf ve yirmi 8. sınıf öğrencisi olmak üzere toplam 37 öğrenci ve sınavın uygulayıcısı olan üç öğretmen oluşturmaktadır. Çalışmanın verileri, araştırmacılar tarafından hazırlanan ve üç uzman görüşü sonrası geçerliği sağlanan görüşme formu yardımı ile toplanmıştır. Bu çalışma ile elde edilecek sonuçların bir sonraki TIMSS sınavına veya diğer uluslararası sınavlara hazırlanma sürecinde fayda sağlayacağı umulmaktadır. Elde edilen verilerden, uygulayıcı öğretmenlerin daha önce TIMSS’i duymadıkları, TIMSS 2011’e hazırlanma süresinin yetersiz olduğu ve bu süreçte sadece TIMSS 2007 sorularından yararlanıldığı tespit edilmiştir. Sınava katılan öğrenci görüşlerinden; TIMSS sorularının akıl yürütme soruları olduğu ancak okuldaki sınav ve ders sürecinde karşılaştıkları soruların bilgi düzeyinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: TIMSS, Fen Bilimleri, Öğrenci Görüşleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 185

ÖĞRENCİLERİN BİLİMSEL DÜŞÜNME

YETENEKLERİNİN MOTİVASYONA ETKİSİ

Şenol ŞEN1 Emine ERDEM1 Ayhan YILMAZ1

1Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı

Yapılan araştırmalar öğrencilerin düşünme yeteneklerinin, öğretilen kavramları anlamalarında, bilimsel araştırma yapabilmelerinde, akademik ve günlük yaşamdaki başarıları üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. (Lawson, 2005; Lawson, Banks, & Logvin, 2007; Tytler & Peterson, 2003; Zeineddin & Abd-El-Khalick, 2010). Ayrıca bilimsel düşünme yeteneği; bilişsel, motivasyonel ve durumsal birçok faktörle de etkileşim halindedir (Zeineddin & Abd-El-Khalick, 2010). Bu çalışmada, öğrencilerin bilimsel düşünme yeteneklerinin, motivasyona olan etkisi araştırılmıştır. Çalışmaya Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi bölümünde okuyan 64 öğrenci katılmıştır. Çalışma, nicel araştırma yöntemlerinden biri olan nedensel-karşılaştırma yöntemi ile yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak Öğrenmede Güdüsel Stratejiler Anketi (ÖGSA) (Pintrich, Smith, Garcia, & McKeachie,1991; Şen, 2011) ve Bilimsel Düşünme Yetenekleri Testi (BDYT) (Ateş, 2002; Lawson,1978) kullanılmıştır. Elde edilen veriler Kruskall Wallis testi ile analiz edilmiştir. Grupların sıra ortalamaları dikkate alındığında, soyut operasyon döneminde yer alan öğrencilerin motivasyonun İçsel Hedef Düzenleme (IHD), Görev Değeri (GD) ve Öğrenmeye İlişkin Kontrol İnancı (OKI) alt boyutlarında en yüksek puana sahip olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca gruplar arasında gözlenen anlamlı farkın, hangi gruplar arasında anlamlı olduğunu belirlemek için Mann Whitney U-testi yapılmıştır. Soyut operasyon döneminde yer alan öğrenciler IHD, GD ve OKI boyutlarına ait puanlar bakımından somut operasyon döneminde yer alan öğrencilere göre puanlarının anlamlı olarak daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Bilimsel Düşünme Yetenekleri, Motivasyon, Somut Operasyon

Dönemi, Soyut Operasyon Dönemi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 186

ÖĞRENME HALKASI MODELİNİN ÖĞRENCİLERİN

BAŞARILARINA ETKİSİ: BLOOM TAKSONOMİSİ

Senar TEMEL1 Sinem Dinçol ÖZGÜR1 Özge ÖZYALÇIN OSKAY1

1Hacettepe Üniversitesi OFMA Kimya Eğitimi Anabilim Dalı

Eğitim sisteminin hedeflerinden biri mevcut bilgiyi öğrencilere doğrudan aktarmak değil, bilgiye onların ulaşmalarını sağlamaktır (Kaptan, 1999). Eğitimin bir diğer hedefi ise, bilgiyi nasıl ve nerede kullanacağını bilen, kendi öğrenme yöntemlerini tanıyıp etkili bir biçimde kullanan ve yeni bilgiler üretmede önceki bilgilerinden yararlanan (Abbott, 1999; aktaran, Nuhoğlu & Yalçın, 2006), yeni öğrendiği bilgi üzerinde düşünen, sorgulayan, yaşam boyu öğrenen, kendini sürekli geliştiren bireyler yetiştirmektir. Bunları gerçekleştirmede yapılandırıcı yaklaşım önemli bir role sahiptir (Taşkın, 2008). Yapılandırıcı yaklaşım üzerine kurulmuş öğretim modellerinden biri öğrenme halkası modelidir. Öğrenciler, bu model ile kendi kendilerini değerlendirmekte, kavram yanılgılarının farkına varmakta ve bilgilerini kendileri yapılandırmaktadır (Nghi, 1998). Öğretim faaliyetleri sırasında seçilen öğretim yöntemleri öğrencilerin öğrenmeleri üzerinde oldukça önemli bir etkiye sahip olduğundan, anlamlı olmayan öğrenmelerin nedenlerinden birisinin de öğretme yöntemleri olduğu söylenebilmektedir (Nakipoğlu, 2001). Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, Öğrenme Halkası Modelinin Yükseltgenme İndirgenme konusunda öğrencilerin başarılarına ve kavram yanılgılarına etkisini araştırmaktır. Ayrıca öğrencilerde var olan kavram yanılgılarını Bloom Taksonomi’sine göre incelemek ve bu yolla öğrenme halkası modelinin onların kavram yanılgılarının giderilmesine etkisini belirlemektir. Çalışmanın örneklemini Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalında öğrenim gören 30 öğretmen adayı oluşturmuştur. Çalışmada tek grup ön test son test araştırma deseni kullanılmıştır. Veriler Bloom Taksonomi’sine göre hazırlanmış 12 açık uçlu sorudan oluşan Yükseltgenme İndirgenme Başarı Testi ile elde edilmiştir. Çalışmanın son aşamasında elde edilen veriler yoluyla öğretmen adaylarının Yükseltgenme İndirgenme konusundaki başarıları ve kavram yanılgıları Bloom Taksonomisi’nin basamaklarına göre analiz edilecektir. Böylece öğretmen adaylarının Yükseltgenme İndirgenme konusundaki başarılarının ve kavram yanılgılarının öğrenme halkası modelinin uygulanmasından sonra nasıl değiştiği belirlenecektir.

Anahtar Kelimeler: Başarı, Bloom Taksonomisi, Kavram yanılgıları, Öğrenme

halkası modeli, Yükseltgenme İndirgenme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 187

İLKÖĞRETİM BİRİNCİ KADEME FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNE GİREN 4. VE 5. SINIF ÖĞRETMENLERİNİN

YAPILANDIRMACI ÖĞRENME MODELİ KONUSUNDA YETERLİLİKLERİNİN İNCELENMESİ

Abdurrahman KARAŞAHİN1, Hülya KAHYAOĞLU2

1 Mili Eğitim Bakanlığı Fen ve Teknoloji Öğretmeni

2 N.Ü. Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği A.B.D.

Bu araştırmada, ilköğretim birinci kademe Fen ve Teknoloji dersine giren 4. ve 5. sınıf öğretmenlerinin yapılandırmacı yaklaşımla ilgili yeterlilik düzeylerini, öğretmenlerin kendi algıları doğrultusunda incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda cinsiyet, mesleki kıdem, mezun olunan eğitim kurumu, lisansüstü eğitim durumu, hizmetiçi eğitime katılma durumu ve göreve başlama durumu bağımsız değişkenlerinin öğretmenlerin yapılandırmacı yaklaşımla ilgili yeterlilik düzeylerine etkisi incelenmiştir. Bu araştırmanın geliştirilmesinde, öğretmenlerin yapılandırmacı yaklaşım modeli ile ilgili yeterlik düzeylerini kendi algılarına dayalı olarak betimlemeyi amaçlayan tarama modelinden yararlanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, Karadağ (2007) tarafından geliştirilen “Yapılandırmacı Öğrenme ile İlgili Öğretmen Yeterliliği Ölçeği (YÖİÖYÖ)” ve araştırmacılar tarafından hazırlanan 7 farklı bağımsız değişkeni içeren kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Araştırmada sonucunda; öğretmenler yapılandırmacı öğrenme modeli konusunda kendilerini yeterli bulmaktadırlar. Ayrıca, öğretmenlerin yapılandırmacı yaklaşımla ilgili yeterlilik düzeyleri, cinsiyet ve mezun oldukları eğitim kurumu değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık göstermezken; öğretmenlerinin yapılandırmacı yaklaşımla ilgili yeterlilik düzeyleri; 1-5 yıl mesleki kıdeme sahip öğretmenlerle 21 ve üzeri yıl mesleki kıdeme sahip öğretmenler arasında 21 ve üzeri yıl mesleki kıdeme sahip öğretmenler lehine, 20-30 yaştaki öğretmenlerle 50 ve üzeri yaşlardaki öğretmenler arasında 50 ve üzeri yaşlardaki öğretmenler lehine, hizmet içi eğitime katılan öğretmenler ve uygulanmakta olan yeni program öncesi göreve başlayan öğretmenler ve yüksek lisans mezunu öğretmenler lehine anlamlı bir farklılık gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Eğitim Bilimleri, Program Geliştirme, Yapılandırmacılık, Öğretmen Yeterliliği

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 188

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN BİLGİ VE

İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİ KULLANMA SIKLIKLARI VE KARŞILAŞTIKLARI ENGELLER

Seçil DEMİRHAN Fatma TAŞKIN EKİCİ Erhan EKİCİ

İzzet KARA

PAU Eğitim Fakültesi İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi ABD.

Günümüzde Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT), yaşantımızın hemen her safhasında doğrudan doğruya etkin bir biçimde kullanılmaktadır. Eğitim öğretim, bireyleri yaşama hazırlayan önemli bir süreçtir. Bu sürecin bilgi ve iletişim teknolojilerinden soyutlanmış bir biçimde gerçekleştirilmesi, bireylerin yetiştirilmesi ve hayata hazırlanması önünde önemli bir engel oluşturabilir. Bu nedenle; BİT kullanımı, eğitim öğretim kalitesinin yükselmesi için bir gerekliliktir. Bu süreçte öğretmenlerin önemli bir faktör olduğu yadsınamaz bir gerçektir.

Çalışmanın amacı, 2011-2012 Eğitim Öğretim yılında Denizli İl Merkezindeki ilköğretim okullarında görev yapan Fen ve Teknoloji öğretmenlerinin BİT kullanım sıklığını ve derslerinde teknoloji kullanımı önündeki engelleri belirlemektir. Bu amaçla 215 fen ve teknoloji öğretmenine ulaşılmış ve araştırma bu öğretmenlerle yürütülmüştür. Çalışmada; İki ya da daha fazla değişken arasındaki değişimin derecesini belirlemeye yönelik olarak, korelasyon türü ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Fen ve Teknoloji öğretmenlerinin BİT kullanım sıklığını belirlemek amacıyla Hastings (2009) tarafından geliştirilen “Öğretmenlerin Teknoloji Kullanım Sıklığı Ölçeği” ve “Teknoloji Kullanımı Önündeki Engeller Ölçeği” birlikte kullanılmıştır. Öğretmenlerin BİT kullanım sıklıkları ve teknoloji kullanımı önündeki engeller çeşitli değişkenler açısından incelenmiştir. Araştırma sonunda Fen ve Teknoloji öğretmenlerinin kıdem yılı, cinsiyet, görev yaptıkları yerleşim birimi ve daha önce BİT le ilgili sertifika programına katılıp katılmama durumları ile BİT kulanım sıklıkları ve teknoloji kullanımında karşılaştıkları engeller arasındaki ilişkiye bakılmış ve sonuçlar yorumlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT), Teknoloji Kullanım

Sıklığı, Teknoloji Kullanımı Önündeki Engeller

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 189

PROJELERİ DEĞERLENDİRME ÖLÇEĞİNİN

TASARLANMASI VE UYGULAMASININ ANALİZİ

Aytekin ERDEM1 Gürcan UZAL1 Yaşar ERSOY2

1Namık Kemal Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu 2ODTÜ Emekli Öğretim Üyesi

Yenilenen öğretim programlarındaki öğretim yöntemleri ve teknikleri konusunda öğretmenlerin mesleki gelişimine yönelik eğitim etkinlikleri tasarlanıp uygulamalar değerlendirilmeli; model olabilecek projeler ise öğretmenlerin ve diğer paydaşların da katkısıyla sürekli geliştirilmelidir. Alternatif ölçme ve değerlendirme tekniklerinden biri olan proje çalışmaları ilköğretim ve ortaöğretim okullarında gittikçe önem kazanmaktadır. Gerçekleştirilen bu araştırmanın amacı, Tekirdağ’da düzenlenen “Proje Tabanlı Fen ve Matematik Öğretimi” ile ilgili seminer/çalıştay sonucunda katılımcı öğretmenlerin grup çalışması yaparak hazırlamış oldukları projeleri değerlendirme ölçeğinin tasarlanması ve seminer/çalıştay sonunda gerçekleştirilen projelerin değerlendirilmesi için hazırlanan proje taslağının uygulamasının analiz edilmesidir. Proje değerlendirme ölçeği tarama modeli kullanılarak gerçekleştirilmiş; elde edilen bulgular açıklanarak bazı sonuçlar yorumlanmıştır. Tekirdağ’da gerçekleştirilen seminere/çalıştaya katılan matematik ve fen bilgisi/bilimleri öğretmenlerinden oluşturulan grupların hazırlamış oldukları sekiz adet proje hazırlanan proje taslağındaki ölçütlere göre değerlendirilmiştir. Değerlendirme ölçeği; a) Öğretmen proje takımlarının kendi öz değerlendirmesi, b)Öğretmen takımlarının diğer öğretmenleri takım olarak değerlendirmesi, c)Jürinin tüm takımları değerlendirmesi, alt ölçeklerinden oluşmaktadır. Alt ölçeklere verilen puanların ağırlıkları ; öz değerlendirme alt ölçeği için %15, öğretmen takımlarının diğer öğretmen takımlarını değerlendirmesi alt ölçeği için %25 ve jürinin tüm takımları değerlendirme alt ölçeği için de %60 olarak alınmıştır. Öz değerlendirme puanlarının 68.6 puan ile 97.3 puan arasında, takımların takımları değerlendirmeleri 71puan ile 90 puan ve jüri değerlendirme puanlarının ise, 58.8puan ile 83.4 puan arasında değiştiği gözlemlenmiştir. Ağırlıklı ortalamalar da; 83.40;82.10;76.80;76.35;74.10;73.45;71.70;58.80 şeklinde hesaplanmıştır. Öz değerlendirmelerin aritmetik ortalaması 87.55 puan; takımların takımları değerlendirmelerinin ortalaması 80.63 puan; jüri değerlendirmelerinin ortalaması ise 69 puan olarak belirlenmiştir. Ortalama değerler ile her bir alt ölçeğin ağırlıkları karşılaştırılacak olursa, ölçeklerin ortalamaları ile ağırlıklarının ters orantılı olduğu anlaşılmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Proje Tabanlı Öğrenme (PTÖ), Hizmet İçi Eğitim, Proje

Değerlendirme Ölçeği, Ağırlıklı Ortalama

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 190

İLKÖĞRETİM İKİNCİ KADEME ÖĞRENCİLERİNİN

FEN VE TEKNOLOJİ OKURYAZARLIĞI SEVİYESİNİN İNCELENMESİ

Ümit DURUK 1 Doğan GÜLLÜ 2

1 Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

Anabilim Dalı 2 Kocaeli Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

Anabilim Dalı

Fen ve Teknoloji Okuryazarlığı (FTO) kavramı, modern anlamda ele alınmaya başlandığı 1950’li yıllardan itibaren fen öğretim programlarının vazgeçilmezlerinden biri haline gelmiştir. Teknolojik gelişmelere zemin hazırlayan fen bilimlerinin öneminin anlaşılmasıyla birlikte, çağdaş anlamda fen eğitimi ilköğretim seviyesinde de verilmeye başlanmıştır. Fen eğitiminde 1980’li yıllarla birlikte, fen ve teknoloji okuryazarlığı dönemi başlamıştır ve bu dönem halen devam etmektedir. Zira, ülkelerin refah seviyesi ile o ülkelerin fen ve teknoloji okuryazarı olarak yetişmiş birey sayısı arasında doğru orantılı bir ilişki olduğu vurgulanmaktadır. Bu nedenle öğrencilerin FTO seviyesinin belirlenmesi oldukça önemlidir. Ekonomik bir birim olarak birey, ülkelerin kalkınmasında önemli bir role sahiptir. Dolayısıyla, vatandaşlarının yeterli seviyede fen ve teknoloji okuryazarı olarak yetişmeleri konusunda adımlar atan ülkelerin, günümüz bilgi toplumunda birçok alanda ön sıralarda yer alacağı söylenebilir. FTO kavramının yukarıda vurgulanan öneminden ilham alınarak gerçekleştirilen bu çalışmada, ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin FTO seviyesinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmanın örneklem grubunu ilköğretim ikinci kademede öğrenim gören toplam 648 öğrenci oluşturmaktadır. Tarama modeline göre gerçekleştirilen çalışmada, veri toplama aracı olarak Laugksch ve Spargo (1996) tarafından geliştirilen Test of Basic Scientific Literacy (TBSL) ölçeğinin araştırmacı tarafından Türkçeye uyarlanmış hali kullanılmıştır. Uzman görüşü alınarak ilköğretim öğrencilerine uygulanabilir hale getirilen ölçek, Bilimsel İçerik Bilgisi (BİB), Bilimin Doğası (BD) ve Fen-Teknoloji-Toplum (FTT) olmak üzere 3 alt boyuttan oluşmaktadır. Çalışma sonucunda, öğrencilerin temel seviyede fen ve teknoloji okuryazarı oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Elde edilen bulgular FTO’nun alt boyutları açısından incelendiğinde ise en yüksek ortalamanın BİB, en düşük ortalamanın ise BD boyutunda olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretimi, Fen ve Teknoloji Okuryazarlığı, İlköğretim İkinci Kademe Öğrencileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 191

BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİNİN POPÜLER BİLİM

KİTAPLARINDA TEMSİL EDİLME DURUMLARI

Öznur UĞURLU1 Harun ÇELİK2 Uğur SARI2

1Kırıkkale Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü-Yüksek Lisans Programı

2Kırıkkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı

Bilimsel süreç becerilerini kazanan bireylerin, günlük yaşamda karşılaştıkları problemleri anlamlandırmaları ve çözüme kavuşturmaları kolaylaşmaktadır. Bu çalışmanın amacı; bilim insanlarının hayatlarına yer veren kitaplarda bilimsel süreç becerilerinin doküman analizi ile tespit edilip incelenmesidir. Araştırmada, bilim kitaplarının insanları bilimle tanıştırmak, bilimi sevdirmek, bilimsel ve teknolojik yenilik ve gelişmeleri okuyucunun bilgisine sunmak ve bilim ve teknoloji kültürü oluşturmada öncü rol oynamak gibi bir vizyona sahip olması nedeniyle TÜBİTAK yayınlarından elde edilen “Isaac Newton Ve Bilimsel Devrim”, “Dünyayı Değiştiren Beş Denklem”, “James Watson ve Francis Crick- Hayatın Yapıtaşları” kitapları üzerinden çalışılmıştır. Araştırmada veriler nitel türde doküman incelemesi yöntemiyle toplanmıştır. Kitaplara genel olarak bakıldığında hem etkinliklerde hem de içerik kısmında bilimsel süreç becerilerine yer verildiği gözlenmiş olup, gözlem yapma, deney yapma, veri kaydetme, hipotez kurma, sonuç çıkarma gibi becerilerin diğerlerine göre daha sıklıkla yer aldığı belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: İnformal Fen ve Teknoloji Eğitimi, Bilimsel Süreç Becerileri, Popüler Bilim Kitapları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 192

GERÇEK YAŞAM DURUMLARI İLE İLGİLİ VERİ

TEMSİL SÜREÇLERİNİN İNCELENMESİ

Bülent GÜVEN1 Zeynep Medine ÖZMEN1 Tuğba ÖZTÜRK1

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi

Her geçen gün bilgi dağarcığımız gelişmekte ve yeni öğrenmeleri de beraberinde

getirmektedir. Bilgilerle kuşatılan yaşamımızda bilgilerin anlamı kadar bize nasıl ulaştığı da önemlidir. Dolayısıyla bu bilgilerin anlaşılmasında görsel temsil biçimleriyle ifade edilmesinin etkisi yadsınamaz. İstatistik, 2005 yılından itibaren yenilenen öğretim programıyla birlikte matematik derslerinde yer almaya başlamıştır. İstatistik eğitimiyle ilgili kazanımlar incelendiğinde verilerin temsilini sağlayan tablo ve grafiklerin yenilenen matematik öğretim programında da önemli yeri olduğu anlaşılmaktadır. Öğrencilerin verilerin yer aldığı içerik doğrultusunda tablo, grafik gibi temsil biçimlerini kullanarak verileri okuma ve yorumlama becerilerini geliştirmelerinde tablo ve grafiklerin önemi vurgulanmaktadır. Tablo ve grafik gibi veri temsil biçimleri beraberinde bir süreç gerektirmektedir. Bu süreç verileri temsil etme süreci uygun tablo ve grafiklere karar verme, tablo ve grafiklerdeki birimleri belirleme, değerlendirme aşamalarını içermektedir. Bu bağlamda çalışmayla gerçek yaşamla ilgili durumlara yönelik ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin veri temsil süreçlerinin incelenmesi amaçlanmıştır.

Çalışma, Trabzon ilindeki bir ilköğretim okulunun 22 sekizinci sınıf öğrencileriyle yürütülmüştür. Çalışmada grup çalışması uygulanmıştır. Çalışmanın verilerini, öğrencilerin gerçek yaşam durumlarını içeren etkinliklere verdikleri cevaplar, çizdikleri veri temsileriyle ilgili yorumları oluşturmaktadır. Çizilen tablo ve grafikler dört düzeye (eleştirisiz düşünme, uygun gösterim seçebilme, çoklu gösterimleri anlamlı ele alma, yaratıcı düşünme) göre analiz edilmiştir. Öğrenci yorumlarının analizinde tematik kodlama yapılmıştır.

Öğrenciler etkinlikte yer alan gerçek yaşam durumlarını yansıtan verilerle ilgili farklı boyutların birbiriyle ilişkilerini ortaya koymak yerine tek bir boyuta odaklanmayı tercih etmişlerdir. Öğrencilerin çizimlerinin çoğunlukla hatalı olduğu görülmüştür. İstatistik eğitiminde verilerin temsil edilmesinin önemi göz önünde bulundurulduğunda öğrencilerin veri temsil yapılarını oluşturma sürecindeki zorlukları dikkate alınarak hazırlanan etkinliklere öğrenme ortamında yer verilmesi önerilebilir.

Anahtar Kelimeler: İstatistiksel Süreç, Veri Temsili, Gerçek Yaşam Durumları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 193

İLKÖĞRETİM 6. VE 7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN

BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİ: OKUL TÜRLERİNE GÖRE KARŞILAŞTIRMALI BİR ÇALIŞMA

Sinan ÖZGELEN1

1Mersin Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen ve Teknoloji Eğitimi

A.B.D.

Bilimi oluşturan iki temel öğeden biri bilimsel bilgi, bir diğeri de bu bilgiye ulaşma yolları olarak tanımlanmıştır. Bilimsel bilgiye ulaşmada en önemli yollardan biri bilimsel süreç becerileridir (BSB). BSB bilim insanlarının bilgiye ulaşmak ve problemleri çözmek için kullandıkları düşünme becerileridir. Bilim insanları araştırma yaparken ve doğaya ait olguları açıklarken BSB kullanırlar. Bu çalışmanın amacı yeni Fen ve Teknoloji dersi programının BSB açısından 6. ve 7. sınıf öğrencilerinin seviyelerini ve çeşitli okul türleri (devlet, özel ve taşımalı) arasında fark olup olmadığı araştırmaktır. Bu çalışmanın evreni Ankara ilinde bulunan devlet, özel ve taşımalı eğitim yapan ilköğretim okullarının 6 ve 7. sınıfında okuyan tüm ilköğretim öğrencileridir. Çalışmaya Ankara merkezde bulunan bir özel okuldan 5 sınıf, bir devlet okulundan 4 sınıf ve Kazan ilçesinde taşımalı eğitim yapan bir ilköğretim okulundan 2 sınıf olmak üzere toplam 11 sınıf ve 306 öğrenci katılmıştır. Mevcut durumun betimlenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmada tarama modeli kullanılmış ve nicel veri toplanmış, toplanan veriler SPSS paket programında analiz edilmiştir. Çalışmada Burns, Okey ve Wise (1985) tarafından geliştirilen test ilköğretim uygulanmıştır. Veriler analiz edildiğinde bütün ilköğretim öğrencilerinin ortalama test puanlarının oldukça düşük olduğu görülmüştür. Ayrıca devlet ve özel okuldaki öğrencilerden 6 ve 7. sınıflar arasında BSB açısından anlamlı farklılık olduğu, fakat taşımalı eğitim yapan okulun öğrencileri arasında bir fark bulunmamıştır. Özel okuldaki öğrencilerin BSB testi sonuçları diğer okullardaki öğrencilere göre istatistiksel olarak bu öğrenciler lehine farklı bulunmuştur. Yeni fen programının BSB önem vermesine rağmen öğrencilerin ortalamanın altında sonuç almaları sınıf içindeki eğitimin önemi ve öğretmenin rolünü ön plana çıkarmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Bilimsel Süreç Becerileri, İlköğretim 6. ve 7.Sınıflar, Devlet

Özel ve Taşımalı Eğitim Yapan Okullar

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 194

BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİ ETKİNLİKLERİNİN İLKÖĞRETİM 7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN YANSITICI

DÜŞÜNMELERİNE ETKİSİ

Bilge TAŞKIN CAN1 Cennet YILDIRIM2

1 Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü 2 Milli Eğitim Bakanlığı, Çanakçı İlköğretim Okulu, Fen ve Teknoloji

Öğretmeni

Bilimsel metotlar; gözlem yapma, hipotez kurma, test etme, bilgi toplama, verileri yorumlama ve bulguları sunma süreçlerini içerir. Hayal gücü, yaratıcılık, yeni düşüncelere açık olma, zihinsel tarafsızlık ve sorgulama, bilimsel çalışmalarda oldukça önemlidir. Bu yüzden, fen ve teknoloji öğretiminde, hedef bireylerin doğrudan kesif yoluyla doğru bilgiye ulaşmayı öğrenmesi, öğrendikçe dünyaya bakışını revize edip yeniden yapılandırması ve giderek öğrenme hevesini geliştirmesidir (MEB, 2005). Bireylerin keşif yoluyla doğru bilgiye ulaşması için deneyim kazanmaları şarttır. Fakat deneyim kazanmak tek başına yeterli olmayacaktır, çünkü bireylerden beklenen deneyimlerinden yola çıkarak bilimsel bilgiye ulaşmalarıdır. Bu da ancak deneyimleme üzerine yansıtma yapmakla mümkündür. Bu sayede bireyler neyi, niçin ve nasıl yaptıklarını bilecek ve bilimsel bilgiyi kendileri yapılandıracaktır. Bilimsel süreç becerilerine sahip bir birey problem çözme becerilerine sahip, etrafında gelişen olaylara anlam katabilen akılcı bir bireydir. Bu tür bireylerin yetişmesine fen dersinin katkısı çok büyüktür ve fen öğretmenleri bu konuda çok önemlidir. Çalışmanın amacı, bilimsel süreç becerileri etkinliklerinin ilköğretim yedinci sınıf öğrencilerinin yansıtıcı düşünmelerine olan etkisini belirlemektir. İlköğretim 7. sınıf öğrencilerinin ‘Vücudumuzda Sistemler’ ünitesine yönelik hazırlanan bilimsel süreç becerileri etkinliklerinin yansıtıcı düşünmelerine etkisini ortaya koymak amacıyla çalışmada öntest-sontest kontrol gruplu deneme modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, 2011-2012 eğitim öğretim yılında Mardin ili Dargeçit ilçesi Sümer İlköğretim Okulu’nda öğrenim görmekte olan yedinci sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmada öğrencilerin yansıtıcı düşünme düzeylerini tespit etmek üzere “Yansıtıcı Düşünme Ölçeği” geliştirilmiştir. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemleri yapılmıştır. Araştırmanın sonucunda, bilimsel süreç becerileri etkinliklerinin ilköğretim yedinci sınıf öğrencilerinin yansıtıcı düşünmelerini geliştirmede etkili olmadığı belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Yansıtıcı Düşünme, Bilimsel Süreç Becerileri, İlköğretim

Öğrencileri, Fen Öğretimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 195

PROJE TABANLI ÖĞRETİM YÖNTEMİNİN

ÖĞRENCİLERİN KUVVET VE HAREKET KONUSU AKADEMİK BAŞARILARINA VE BİLİMSEL SÜREÇ

BECERİLERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Yunus KARAKUYU1 Yusuf AY1 Şükrü ÇAKMAKTEPE2 Nuri ÖZEK3

1Mustafa Kemal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü

3Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü

Dünyadaki bilgi artışı, teknolojideki gelişmeler, nüfustaki değişmeler; eğitim sisteminde yenilikleri gerekli kılmıştır. Bu yenilikler sonucunda eğitim; öğrencileri, pasif bir ‘bilgi alıcı’ olmak yerine aktif, yaşam boyunca bağımsız öğrenici ve problem çözücü olmaya hazırlamayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda yeni öğretim yöntem ve teknikleri geliştirilmiştir. Proje tabanlı öğretim yöntemi de bunlardan biridir ve bu yöntemi savunanların birçoğu, bunun öğrenci performansını ölçmede daha geçerli ya da daha doğru olduğunu belirtmişlerdir. Sınıfta öğrencilerin çeşitli özelliklerini açığa çıkarmada sadece en iyi yolu sağlamadığı, aynı zamanda başarı motivasyonunu yükselttiği, daha fazla düşünme becerileri sağladığı ve sonuçta akademik performansı artırdığını ifade etmektedirler. Bu çalışmada, proje tabanlı öğretim yönteminin Lise 2. (onuncu) sınıf öğrencilerinin Kuvvet ve Hareket konusu başarılarına ve bilimsel süreç becerilerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yarı deneysel eşdeğer olmayan gruplar ön test son test deney deseninin kullanıldığı çalışmanın, örneklemini 2006-2007 eğitim-öğretim yılında Afyonkarahisar’da iki okuldan toplam 78 lise 2. sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Fizik dersinin Kuvvet ve Hareket konusu deneysel grupta proje tabanlı öğretim yöntemi, kontrol grubunda ise müfredatta belirlenen şekilde işlenmiştir. Veri toplama aracı olarak Kuvvet ve Hareket konusu başarı testi ve bilimsel süreç başarı testi olmak üzere iki çoktan seçmeli test kullanıldı. Bu iki çoktan seçmeli test, dönemin başlangıcında ve sonunda her iki gruba ön test ve son test olarak uygulandı. İki testten elde edilen ön test ve son test verileri tekrarlanmış ölçümler, çok değişkenli varyans analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. İstatistiksel analiz, öğrencilerin Kuvvet ve Hareket akademik başarısı ve bilimsel süreç becerisi açısından, deney grubu ve kontrol grubu arasında istatistiksel olarak önemli farklar olduğunu göstermiştir.

Anahtar Kelimeler: Kuvvet ve Hareket Konusu Akademik Başarısı, Bilimsel Süreç Becerisi, Proje Tabanlı Öğrenme, Lise 2 Öğrencisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 196

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN BİTKİ VE HAYVANLARA KARŞI İLGİLERİ VE BU İLGİLERİ

BELİRLEYEN UYARICI FAKTÖRLER

Feride Eda EMRE, Sinan ERTEN

Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Etkili bir eğitimin amaçlarından biri öğrencilerin ilgilerini çekmektir. Çünkü

öğrencilerin, derse ilgisi varsa bu güçlü bir öğrenme isteğini (motivasyonunu) harekete geçirir ve öğrenme kolaylaşır. Konu anlamaya yönelik yapılan bir araştırma belirli bir konuya duyulan ilginin, konunun zorluk derecesinden bağımsız olarak anlamada çok etkili olduğunu göstermiştir.

Öğrencinin konuya merak duyması, konu ile meşgul olmak istemesi gibi duygusal faktörler onu araştırmaya, sorgulamaya, daha çok bilgi edinme isteğine sevk eder. Bu yüzden ilgi konusunda yapılan araştırmaların fen eğitiminde büyük rol oynadığı düşünülmektedir. İlgilerin belirlenmesinin yararlı bir fen dersi programı hazırlayabilmeye ve fen okuryazarlığını sağlayabilmeye katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı, ilköğretim öğrencilerinin, bitki ve hayvanlara karşı ilgilerini ve bu ilgileri belirleyen uyarıcı faktörlerin neler olduğunu bazı değişkenlere göre (sınıf seviyesi, cinsiyet, yaşanılan çevre) incelemektir. Mevcut durumun betimlenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmada, ilköğretim öğrencilerinin bitki ve hayvanlara ilgilerini belirlemek amacıyla Erten(2008) tarafından geliştirilen “İlgi Ölçeği” kullanılmıştır.

Araştırma, 2009- 2010 eğitim- öğretim yılının birinci döneminde Ankara’da öğrenim gören ilköğretim 5, 6, 7 ve 8. Sınıflarda okumakta olan öğrencilere uygulanıp veriler toplanmıştır. Ardından elde edilen verilerin SPSS programı kullanılarak istatistik çözümlemeleri yapılmıştır.

Öğrencilerin cinsiyet ve yaş değişkenlerine göre bitki ve hayvanlara ilgilerinde farklılık gösterdikleri, yaşadıkları çevrede bulunan canlıların bu ilgilerde etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca öğrencilerin ilgilerini belirleyen uyarıcı faktörlerin (medya, öğretim programı, fen ve teknoloji öğretmeni vb.) ne derece etkili olduğu da ortaya konmuştur.

Araştırma bulgularına dayalı olarak öğrencilerin bitki ve hayvanlara ilgilerini arttırmak için gerekli önerilere yer verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: İlköğretim Öğrencileri, İlgi, İlginin Kaynağı Uyarıcı Faktörler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 197

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ POLAR

KOVALENT BAĞLI MADDELERİN KAYNAMA NOKTALARINI KIYASLARKEN KULLANDIKLARI

ZİHİNSEL MODELLER

Nagihan TANIK1, Oktay BEKTAŞ2, Ayşegül TARKIN3,*, Murat SARAÇOĞLU1

1Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İFBE Bölümü

2Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü 3 Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü

*Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde doktora öğrencisidir

Yapılandırmacı yaklaşıma göre öğrencilerde anlamlı öğrenmenin gerçekleşmesi için

onların zihinsel modelleri doğru, eksiksiz ve bilimsel olarak kabul edilen kavramsal modellerle uyumlu olmalıdır. Öğrencilerin kimya kavramlarını anlayabilmeleri ve yorumlayabilmeleri için uygun zihinsel modeller geliştirmeleri gerekmektedir. Soyut kavramların olduğu ve öğrencilerin eksik zihinsel modeller oluşturduğu kimya konularından birisi de moleküller arası etkileşimlerdir. Alan yazında moleküller arası etkileşimler ile kaynama noktası arasındaki ilişkiye dair öğrencilerin zihinsel modellerini araştıran çok az çalışma yer almaktadır. Ayrıca alan yazında öğretmen adaylarının bu konu hakkında zihinsel modellerini araştıran çalışmaya rastlanmamıştır. Dolayısıyla, bu çalışmada fen bilgisi öğretmen adaylarının polar kovalent bağlı maddelerin (H2O, H2S, H2Se ve H2Te) kaynama noktalarını kıyaslarken kullandıkları zihinsel modeller araştırılmıştır. Çalışmaya 128 öğretmen adayı katılmıştır. Veri toplama araçları olarak açık uçlu bir sorudan oluşan test ve yarı yapılandırılmış görüşmeler kullanılmıştır. Teste verilen cevaplar araştırmacılar arasındaki uzlaşma sonucunda sekiz kategori altında toplanmıştır. On öğretmen adayı ile 20-30 dakika süren görüşmeler yapılmıştır. Açık uçlu testte yalnızca 10 öğretmen adayı soruya doğru cevap vermiş ve nedenini doğru açıklamıştır. 24 katılımcı suyun kaynama noktasının en yüksek olduğunu belirtmesine rağmen, açıklamalarında kavram yanılgılarına rastlanmıştır. Öte yandan, 33 katılımcı suyun kaynama noktasının yüksek olmasını atom yarıçapı, periyodik cetvel, elektronegatiflik, metalik özellik, atom numarası gibi nedenlere bağlayarak yanlış açıklamalar yapmışlardır. Bir diğer kategori de, 45 katılımcı H2Te’nin kaynama noktasının daha yüksek olduğunu belirterek, nedenini; molekül ağırlığı, London kuvveti, atom yarıçapı ve periyodik cetvel gibi kavramlarla ilişkilendirerek yanlış açıklamışlardır. Görüşmeler analiz edildiğinde, katılımcıların eksik ve kusurlu zihinsel modellere sahip olmalarının nedeni olarak, bilgileri ezberledikleri ve olayların nedenleri üzerinde düşünemedikleri sonucu elde edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Zihinsel Modeller, Öğretmen Adayları, Kaynama Noktası, Fen

Bilgisi Eğitimi, Kimya Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 198

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN SESİN HIZI İLE

İLGİLİ SAHİP OLDUKLARI KAVRAM YANILGILARININ VE BİLGİ DÜZEYLERİNİN

BELİRLENMESİ (SAMSUN İLİ ÖRNEĞİ)

Mualla BOLAT1, Merve SÖZEN 2

1Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

2Ordu İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Bayadı İlköğretim Okulu İlköğretim Fen ve Teknoloji programları incelendiğinde dördüncü sınıftan sekizinci sınıfa kadar soyut bir konu olan ses ve özellikleri ile ilgili olarak birçok kavrama yer verildiği görülmektedir. İlköğretim programında yer alan ses ile ilgili kavramlardan biri de sesin hızıdır. Bu nedenle bu çalışma da ilköğretim öğrencilerinin sesin hızı ile ilgili bilgi düzeylerinin ve kavram yanılgılarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın deseni bir durum çalışmasıdır. Örneklem 2007/2008 Öğretim yıllında Samsun ilinde öğrenim gören 286 (143 kız, 143 erkek) ilköğretim öğrencisinden oluşmaktadır. Veri toplama aracı, araştırmacılar tarafından literatür taraması ve fen ve teknoloji programına uygun olarak hazırlanmış yedi çoktan seçmeli ve üç açık uçlu sorudan oluşmaktadır. Öğrencilerden açık uçlu sorulara çizimlerini kullanarak cevap vermeleri istenmiştir. Çalışmada hem nitel hem de nicel veriler elde edilmiştir. Nicel ve nitel verilerin değerlendirilmesinde yüzde ve frekanslar kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre; öğrenciler sesin gazlarda daha hızlı ilerleyeceğini, sesin ilerlediği ortamın molekülleri arası uzaklık arttıkça sesin daha hızlı duyulacağını, sesin ilerlediği ortamın moleküllerin büyüklüğünün sesin hızına etki etmeyeceğini, sesin ilerlediği ortamın moleküllerin büyüklüğü fazla olduğunda sesin daha hızlı olacağını düşünmektedirler. Ayrıca; sesin ilerlediği maddenin boyunun büyük oluşunun, sesin ince veya kalın oluşunun, ses kaynağının enerjisinin büyük oluşunun sesin hızını etkilediğini, sesin katıda yayılamayacağını, sesin havasız ortamda da yayılabileceği ve hızının en büyük olduğu, sıcaklığın sesin hızını etkilemediğini düşünmeleri ise elde edilen diğer sonuçlardandır. En önemli kavram yanılgılarından biride yoğunluk artıkça sesin hızının artığını düşünmeleridir. Öğrencilerin bilgi düzeyleri de ortalamanın altında olduğu belirlenmiştir. Nicel verileri nitel veriler destekler niteliktedir. Anahtar kelimeler: Ses Hızı, İlköğretim programları, Bilgi Düzeyi, Kavram Yanılgısı, Durum Çalışması

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 199

ORTAK BİLGİ YAPILANDIRMA MODELİNE UYGUN ÖĞRETİM MATERYALİ GELİŞTİRİLMESİ:"IŞIĞIN

FARKLI YÜZEYLERDEN YANSIMASI ÖRNEĞİ"

Salih ÇEPNİ1, Haluk ÖZMEN2, Hasan BAKIRCI2

1Uludağ Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü/Bursa 2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, 61335

Söğütlü/Trabzon

Yapılandırmacı öğrenme kuramının eğitim ve öğretimde olumlu etkilerinin görülmesiyle birlikte bu kuramın uygulamaları olan 4E, 5E ve 7E gibi modeller eğitim araştırmalarında yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Fen ve Teknoloji dersinin öğretiminde ise daha çok 5E modeli kullanılmaktadır. Literatürde bu modelin uygulanması sırasında bazı sınırlılıkların ortaya çıktığı ifade edilmektedir. Bu durum fen eğitimcilerini alternatif modeller geliştirmeye yönlendirmektedir. Bu modellerden birisi de yapılandırmacı kurama uygun olarak geliştirilen “Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli”dir. Bu modelin teorik temelleri Ebenezer ve Connor tarafından 1998 yılında ortaya atılmıştır. Model temelde teorik kökleri bakımından Marton’un “Öğrenme Varyasyonu Teorisi"ne ve Piaget’in kavramsal değişim çalışmalarına, Bruner’in dili kültürün sembolik sisteminin bir parçası olarak değerlendiren görüşüne, Vygotsky’nin sosyal çevre içinde iletilen "Yakınsal Gelişim Alanına" ve Doll’un "Bilimsel Söylemine" ve müfredat gelişimiyle ilgili "Post modern" düşüncelerine dayanmaktadır. Bu model dört aşamadan oluşmaktadır. Bunlar; i) keşfetme ve sınıflandırma, ii) yapılandırma ve müzakere etme, iii) genişletme ve transfer etme ve iv) yansıtma ve değerlendirme aşamalarıdır. Bu modelde bilimin doğası ön plana çıkmakta ve fenomenografi ve kavramsal değişim esas alınmaktadır. Modelin 5E modelinden temel farkları birinci aşamada bilimin doğasının vurgulanması, ikinci aşamada bilimsel tartışmanın önemine vurgu yapılması, üçüncü aşamada sosyo-bilimsel konulara değinilmesi ve son aşama olan değerlendirme aşamasında alternatif ölçme ve değerlendirme tekniğinin kullanılmasıdır. Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli literatürde yeni olması nedeniyle bu konuda sınırlı sayıda çalışma mevcuttur. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı, Ortak Bilgi Yapılandırma Modelini fen ve teknoloji öğretim programında yer alan “Işığın Farklı Yüzeylerden Yansıması” konusuna yönelik geliştirilen materyaller aracılığı ile araştırmacılara ve öğretmenlere tanıtmaktır. Öğretim materyalleri "Işığın Farklı Yüzeylerden Yansıması" konusundaki; bilimsel süreç becerileri, fen-teknoloji-toplum-çevre ve tutum-değerler öğrenme alanlarındaki kazanımlar dikkate alınarak geliştirilmiştir. Bu çalışmanın hem modelin teorisinin anlaşılması hem de her bir basamağa yönelik örnekler içermesi nedeniyle modelin tanıtımına önemli bir katkı sağlayacağına inanılmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli, Öğretim Materyali, Fen ve Teknoloji Dersi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 200

İLKÖĞRETİM 5.SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNDE

ÖĞRENCİLERİN KULLANDIKLARI ÖĞRENME STRATEJİLERİNİN İRDELENMESİ

Tuba YÜCEL1 Adem TAŞDEMİR2

1 Öğretmen, Ahi Evran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kırşehir.

2Yrd.Doç.Dr., Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği ABD, Kırşehir.

Fen ve teknoloji derslerinde, temelde öğrencilerin, daha sonrasında öğretmenlerin öğrenme stratejilerini bilmeleri, farkındalıkları ve bu süreçleri özümseyip kendilerine uyarlamaları ile “daha iyi nasıl öğrenebiliriz?” sorusuna da büyük ölçüde cevap bulunabilecektir. Bu kapsamda bu çalışma ile öğrencilerin “Yaşamımızdaki Elektrik” ünitesi problem çözümlerinde kullandıkları öğrenme stratejileri hem kendi hemde araştırmacı gözlemleri sonucunda belirlenmiş ve öğrenme stratejileri ile bazı değişkenler arası ilişkinin varlığı araştırılmıştır. Araştırma betimsel bir araştırma olup, çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Çalışmanın ulaşılan evrenini 2010-2011 eğitim öğretim yılı Yozgat ili Sorgun ilçesi ilköğretim 5. sınıf öğrencileri oluşturmuştur. Bu öğrenciler arasından basit seçkisiz yolla seçilen ve sosyo – ekonomik, kültürel vb. özelliklerden ulaşılabilen evreninin özelliklerini yansıtan Sorgun Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu 5/B sınıfı öğrencileri çalışma örneklemini oluşturmuştur. Çalışmada, ders olarak “5. Sınıf Fen ve Teknoloji” dersi seçilmiş ve çalışma 6 haftayı kapsamıştır. Öğrencilerin ders çalışırken kullandıkları öğrenme stratejilerini belirlemek için Öztürk (1995) tarafından geliştirilen “Genel Öğrenme Stratejileri Değerlendirme Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçeğin güvenirlik çalışmaları araştırmacı tarafından yeniden yapılmış ve en son haliyle; 60 maddelik genel öğrenme stratejilerini değerlendirme ölçeğinin Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı 0,92 olarak hesaplanmıştır.

Araştırma bulgularına göre, öğrencilerin kendi görüşleri sonucunda; hatırlama, biliş, dikkat, anlamlandırma ve zihne yerleştirme stratejilerini her zaman kullanırken, tekrar stratejilerini sıklıkla ve duyuşsal stratejileri ara sıra kullanmaktadırlar. Araştırmacı gözlemlerine göre belirlenen ise; dikkat stratejileri, biliş stratejileri, tekrar stratejileri öğrencilerin en fazla kullanılan stratejiler iken anlamlandırma stratejileri en az kullanılmaktadır. Öğrenci ve araştırmacı gözlemleri sonucunda ortaya konulan öğrenme stratejileri karşılaştırıldığında, belirlenen her bir öğrenme stratejisi ve genel ortalamalar arasında herhangi bir ilişki saptanamamıştır. Bu sonuç öğrencilerin görüşleri ile belirlenen öğrenme stratejileri ve araştırmacı gözlemleri sonucu belirlenen öğrenme stratejilerinin bir birini desteklemediğini göstermektedir. Bununla birlikte öğrencilerin cinsiyet özellikleri açısından kendilerinin ve araştırmacı tarafından belirlenen öğrenme stratejileri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktur.

Anahtar Kelimeler: Öğrenme Stratejileri, Fen ve Teknoloji Dersi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 201

TÜRKİYE’DE SORGULAMAYA DAYALI ÖĞRENME

YÖNTEMİ İLE İLGİLİ ÇALIŞMALARA YÖNELİK BİR İÇERİK ANALİZİ

Aydın KIZILASLAN, M. Diyaddin YAŞAR, Mustafa SÖZBİLİR

Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü

Sorgulamaya dayalı öğrenme (SDÖ) yöntemi bir aktif öğrenme yöntemi olmakla birlikte öğrenci sorgulama becerilerini üst seviyeye çıkaran ve öğrencinin öğrenirken bir bilim adamı edasıyla öğrenmesini sağlayan bir yöntemdir. SDÖ’ de öğrencilerin araştırma sorusu geliştirip ya da geliştirilen araştırma sorusu üzerinden hipotez kurarak, verileri toplayarak, elde ettiği verilerin analizinden bir sonuca ulaşması veya yaklaşması beklenmektedir. Bu çalışmada ülkemizde SDÖ yöntemi kullanılarak gerçekleştirilen ve ulusal ve uluslar arası dergilerde yayımlanan makale ve tezlerin, araştırma konusu, yöntem, örneklem, veri toplama araçlarının çeşitliliği ve veri analiz yöntemleri gibi değişkenler açılarından bir içerik analizi yapılmıştır.

Nitel yaklaşımla gerçekleştirilen bu içerik analizi çalışmasında ulusal ve uluslar arası dergilerin son 10 yılını kapsayan sayıları taranmış ve toplam da 23’ü makale ve 20’si de tez olmak üzere toplam 43 yayın tespit edilmiştir. Bu yayımlar araştırma konusu, yöntem, örneklem, veri toplama araçları ve veri analiz yöntemi bakımından içerik analizine tabi tutulmuştur. Veri toplama aracı olarak “Makale Sınıflandırma Formu (MSF)” kullanılmış (Sozbilir, Kutu, & Yasar, 2012) makale ve tezler bu makale sınıflama formundaki ölçütlere göre analiz edilmiştir. Yayınlanan makale ve tezlerde dikkat çeken unsurlar makalenin konusu ve uygulanan araştırma yöntemi olduğu görülmüştür. Çalışmada, % 82,4 lük bir oranla en çok SDÖ’nün öğrenme ve öğrenmeye olan etkisine odaklanıldığı tespit edilmiştir. Kullanılan araştırma yöntemi bakımından ise % 67,6’lik bir oranla nicel araştırma deseni ve bu desenden % 55,6’lık oranla da yarı-deneysel araştırma yönteminin çoğunlukla kullanıldığı görülmüştür. Yaygın olarak kullanılan veri toplama araçları başarı, ilgi, tutum, yetenek testleri ve alternatif testler olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, yurtiçi yayınlarda örneklem bakımından çoğunlukla ilköğretim öğrencileri ve yurtdışı yayınlarda ise yaygın olarak yüksek lisans ve doktora öğrencileri üzerinde çalışmaların yapıldığı görülmüştür. Veri analiz yöntemi incelediğinde ise yurt içindeki çalışmalarda %79,4’lük bir oranla kestirimsel istatistiklerden t-testi, yurt dışında ise % 88,9’luk bir orana betimsel istatistiklerden frekans-yüzde hesaplama vb. nicel veri analiz yöntemlerinin ağırlıkta olduğu görülmüştür.

Araştırmadan elde edilen bulgular, SDÖ yöntemiyle ilgili çalışmaların ülkemizde yaygın olmadığı ve bu alandaki çalışmaların da çoğunlukla fen ve teknoloji alanlarında yapılmış olduğu tespit edilmiş. Böylece, fen bilimleri ve özellikle kimya eğitimi ile ilgili çalışma yapacak olan araştırmacılara bu alanda yani SDÖ yöntemi ile ilgili araştırmalara ağırlık verebilecekleri önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Sorgulamaya Dayalı Öğrenme Yöntemi (SDÖ), İçerik Analizi Çalışması

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 202

BASİT MALZEMELERLE YAPILAN FEN

AKTİVİTELERİNİN ÖĞRENCİLERİN BAŞARILARINA, FENE YÖNELİK TUTUMLARINA VE KALICILIĞA

ETKİSİ

Payidar BAŞKURT1 Mahmut SELVİ2

1Orhan Kaplan İlköğretim Okulu, Kayseri.

2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi A.B.D

Fen ve Teknoloji öğretim programında yer alan “Kuvvet ve Hareket” ünitesi ve

ünite içerisindeki “Basınç ve Kaldırma Kuvveti” konuları öğrencilerin anlamada güçlük çektikleri ve kavram yanılgılarına sahip oldukları konular arasındadır. Bu araştırmanın amacı, kuvvet ve hareket konusunun öğretiminde kullanılan basit fen aktiviteleriyle öğrenme yönteminin öğrencilerin akademik başarılarına, fene yönelik tutumlarına ve bilgilerinin kalıcılığına etkisini incelemektir. Araştırma Kayseri ili Bünyan ilçesinde bulunan iki ilköğretim okulunda öğrenim gören 40 öğrenci ile yürütülmüştür. Bu çalışmada denk kontrol gruplu öntest-sontest araştırma modeli uygulanmıştır. Kontrol grubunda ağırlıklı olarak düz anlatım, soru cevap yöntemi kullanılmış, öğretim programında yer alan deneyler öğretmen tarafından gösteri deneyi şeklinde yapılmıştır. Deney grubunda ders, anlatım, soru-cevap yöntemlerine ek olarak öğrencilerin çevrelerinden kolay bir şekilde bulabilecekleri malzemeler kullanılarak düzenlenen basit fen aktiviteleriyle işlenmiştir. Öğretmenin yönlendirici, öğrencilerin ise aktif oldukları bu grupta öğrencilere; araştırmacı tarafından ders öncesinde aktivite yaprakları dağıtılmıştır. Öğrencilerden aktiviteleri incelemeleri, aktivite malzemelerini hazırlamaları ve aktivite öncesinde ve sonrasında cevaplandırılması gereken soruları cevaplandırmaları istenmiştir. Basit fen aktivitelerinin kullanıldığı deney grubu ile geleneksel öğrenme yöntemi uygulanan kontrol grubunun başarı testi sontest puanları arasında basit fen aktivitelerinin kullanıldığı deney grubu lehine anlamlı bir fark olduğu tespit edilmiştir. Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin, uygulama sonrasında tutumları arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Deney ve kontrol grubunun başarı testi kalıcılık puanları karşılaştırıldığında, deney grubundaki öğretim yönteminin kontrol grubundaki öğretim yöntemine göre bilginin kalıcılığında daha etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Basit Fen Aktiviteleri, Fen Başarısı, Fene Yönelik Tutum,

Kalıcılık, Kuvvet ve Hareket

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 203

ARAŞTIRMAYA DAYALI OLARAK YAPILAN

DENEYLERİN ÖĞRENCİLERİN ELEŞTİREL DÜŞÜNME EĞİLİMİNE VE MOTİVASYONA ETKİSİ

Şenol ŞEN1 Ümit Işık ERDOĞAN1 Ayhan YILMAZ1

1Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim

Dalı

Araştırmaya dayalı laboratuvarlar fen öğreniminin merkezini oluşturmaktadır

(Hofstein & Walberg, 1995, akt., Qing, Jing, & Yan, 2010). Buna bağlı olarak araştırmaya dayalı yapılacak olan etkinlikler; öğrencilerin bilimin doğasını anlamalarına (Backus, 2005), konu bilgilerinin (Lord & Orkwiszewski, 2006), bilimsel süreç becerilerinin (Aydoğdu & Ergin, 2008; Deters, 2005; Hofstein, Shore, & Kipnis, 2004), fen öğrenmeye karşı tutumlarının (Gibson & Chase, 2002; Jones, Gott, & Jarman, 2000; Lord & Orkwiszewski, 2006), fen öğrenmeye yönelik motivasyonlarının (Tuan, Chin, Tsai, & Cheng, 2005) ve iletişim becerilerinin gelişmesine katkı yapmaktadır. Bu çalışmada, araştırmaya dayalı olarak yapılan deneylerin öğrencilerin eleştirel düşünme eğilimlerine ve motivasyonlarına etkisi incelenmiştir. Çalışma tek grup öntest-sontest desen (the one group pretest-posttest design) olarak yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak California Eleştirel Düşünme Eğilimi Ölçeği (Facione, Facione, & Giancarlo, 1998; Kökdemir, 2003) ve Öğrenmede Güdüsel Stratejiler Anketi (Pintrich, Smith, Garcia, & McKeachie, 1991; Şen, 2011) kullanılmıştır. Çalışma grubunu Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Kimya Deneyleri dersini alan 21 4. sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmanın sonunda elde edilen veriler İlişkili Ölçümler İçin Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre araştırmaya dayalı deney yapan öğrencilerin, eleştirel düşünme eğilimleri ve motivasyonlarının içsel hedef düzenleme, sınav kaygısı, öğrenme ve performansla ilgili özyeterlik boyutlarında artış belirlenmiştir. Araştırmaya dayalı olarak yapılan deneyler öğrencilerin eleştirel düşünme eğilimlerini geliştirmede ve motivasyonlarını artırmada yardımcı olmuştur.

Anahtar Kelimeler: Araştırmaya Dayalı Deney, Motivasyon, Eleştirel Düşünme,

Laboratuvar

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 204

OKULDA GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ

Mızrap BULUNUZ1, Nermin BULUNUZ1,

Eda P. TÜFEKÇİ-TÜCCAROĞLU2

1 Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi 2Adil Ceydeli İlköğretim Okulu, Gaziantep

Gürültü kirliliği her yaştan insanlarda bir yandan işitme kaybı ve işitme fonksiyonu bozukluklarına neden olurken diğer taraftan da insanda stres, ruhsal yorgunluk, huzursuzluk, mutsuzluk, uykusuzluk ve sinirlilik gibi ruhsal problemlere neden olmaktadır. Gürültü özelliklede okulda sözel iletişimi engelleyerek, çocukların derse motive olmalarını güçleştirerek eğitim-öğretim etkinliklerini oldukça olumsuz etkilediği bilinen bir gerçektir. Belki de gürültü kirliliğinin en yoğun yaşandığı yerlerden biri okullarımız olmasına karşın TÜBİTAK ULAKBİM üzerinden yapılan kaynak taramasında, bu konunun boyutlarını ortaya koyan herhangi bir araştırmaya rastlanmamıştır. Bu çalışmanın temel amacı okullarımızdaki gürültü kirliliğinin düzeyini bilimsel verilerle ölçmek ve tespit edilen gürültü kirliliğini en aza indirgeme konusunda eğitim programı geliştirip uygulayarak etkisini test etmektir. Bu amaçla seçilen bir okulda desibel metre ile yapılan ölçümler sonucunda öğrenci giriş-çıkışı ve teneffüslerde okulun koridorlarındaki gürültü kirliliği ortalama 90 dB olarak ölçülmüştür. Uluslararası standartlara göre, 85 dB düzeyindeki gürültü işitme sistemine zarar verdiği göz önünde bulundurulduğunda bu değer bir eğitim kurumu için oldukça yüksektir. Bunun yanı sıra öğrenci ve öğretmenler için gürültü anketi geliştirilip uygulanmıştır. Anket sonuçları da okulda yüksek düzeyde gürültü kirliliği olduğunu göstermiştir. Öğretmenlerin hepsi, öğrencilerin ise %95’i okulun gürültü olduğunu belirtmiştir. Bu veriler ışığında öğrencilere ve öğretmelere okulda gürültü kirliliği ve baş etme yollarını içeren bir eğitim-öğretim programı geliştirilmiş ve uygulama sürecine girilmiştir. Bu eğitim programı seminer şeklinde sunulup, daha sonra okuldaki branş öğretmenleri ile koordineli bir şekilde gürültü kirliliğini en aza indirgeyecek öğretim etkinlikleri uygulanacaktır. Daha sonra okuldan gürültü kirliliği ile ilgili toplanacak verilerin analiz edilmesi ve sonuçların konferansta sunulması planlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Okulda Gürültü Kirliliği, Gürültü Kontrol Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 205

BİLİM TARİHİ DERSİNİN ÖĞRENCİLERİN BİLİMSEL BİLGİNİN DOĞASI VE EPİSTEMOLOJİK İNANÇLARI

ÜZERİNE ETKİSİ

Kadir BİLEN1 Murat ÖZEL2 M.Suat BAL3

1 Kahramanmaras Sütçü İmam Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2 Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

3 Kahramanmaras Sütçü İmam Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü

Bilimin geçirmiş olduğu tarihsel süreç içerisinde ona olan bakış aşısında önemli

değişiklikler meydana gelmiştir. Günümüz bilim anlayışı çağdaş bilim anlayışı olarak adlandırılmaktadır. Bilimsel düşüncenin hedeflendiği eğitim sistemlerinde, bilim tarihi ve bilimin doğası ön plana çıkmaktadır. Bireylerin bilginin ne olduğu, bilme ve öğrenmenin nasıl gerçekleştiği ile ilgili öznel inançları genel olarak epistemolojik inançlar olarak ifadelendirilmektedir. Bireyin nasıl öğrendiği ve öğrettiğine yönelik olarak kendi kişisel yorumları, onun epistemolojik anlayışına dayanır. Bu çalışmanın amacı, öğrencilerin bilimsel bilginin doğası ve epistemolojik inançları hakkındaki bilgi ve görüşlerinin Bilim Tarihi dersi almadan önce ve aldıktan sonra nasıl değiştiğini tespit etmektir. Bu araştırma 2011–2012 eğitim öğretim yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tarih bölümü ve Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri bölümünde öğrenim gören 154 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Öğrencilerin epistemolojik inançlarını ölçmek amacıyla, Schommer (1990) tarafından geliştirilen Deryakulu ve Büyüköztürk (2002) tarafından Türk üniversite öğrencileri üzerinde geçerlik ve güvenirliği saptanan Epistemolojik İnanç Ölçeği (EİÖ) kullanılmıştır. Ayrışa Rubba ve Andersen (1978) tarafından geliştirilen ve Kılıç, Sungur, Çakıroğlu ve Tekkaya (2005) Türkçe’ye uyarlanan Bilimsel Bilginin Doğası (BBD) ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin pozitivist bir bilim anlayışına sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Tarih bölümünde okuyan öğrencilerin, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri öğrencilere göre, kız öğrenciler ise erkek öğrencilere göre daha pozitivist bir bilim anlayışına sahiptir. Araştırma sonuçları yurt dışında bilimsel epistemolojik inançların belirlenmesinde farklı ölçeklerle yapılan araştırma sonuçlarını desteklemektedir. Bilginin genel olarak yaşantılarla ve çabayla elde edildiğini, bir gereksinim olduğunu ve zihinsel süreçlerle ilişkili bir kavram olarak nitelendirdikleri, öğrenmeyi sosyal çevrede yaşantılarla gerçekleşen, çaba gerektiren ve zaman alan bir süreç olarak açıkladıkları ve öğrenmede motivasyon, özgüven gibi kişisel niteliklerin de etkili olduğunu düşündükleri bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Bilim Tarihi, Bilimsel Bilginin Doğası, Epistemolojik İnanç

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 206

BİLİM TARİHİ TEMELLİ HİKÂYELER KULLANIMI İLE 7. SINIF “BASİT MAKİNELER’’ KONUSUNUN

ÖĞRETİMİ :BİR EYLEM ARAŞTIRMASI

Feray KAHRAMAN1 Faik Özgür KARATAŞ2

1 TC Milli Eğitim Bakanlığı Gümüşgöze İlköğretim Okulu

2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Fen ve Teknoloji dersi özellikle ilköğretim II. kademede soyut kavramlar

içerdiğinden öğrenciler tarafından anlaşılması zor bir ders olarak kabul edilmektedir. İş, enerji, kuvvet, hareket ve basit makineler gibi kavramların anlamlı olarak öğrenilmesinde güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Bu kavramların günlük hayatın içinde nasıl yer aldığı, hangi ihtiyaçlar doğrultusunda araştırılıp, geliştirildiği, mevcut duruma nasıl gelindiği ve zaman içersinde hangi süreçlerden geçtiklerini kavrayabilmek için bilim tarihi temelli öğretilmesi faydalı olacaktır. Öğrenilen kavramların tarihsel gelişimleri bilinmesi bu kavramların zihinsel şemalara doğru bir şekilde yerleştirilmesini kolaylaştıracaktır. Hikâyeleştirmenin de bilim tarihi temelli yaklaşımlarda olduğu gibi kavramların anlamlı ve kalıcı öğrenilmesi için etkili bir teknik olduğu bilinmektedir. Bunun yanında bilim tarihi temelli hikâyeler ise öğrencilerin hem bilimsel okuryazarlığını geliştirmek hem de kavramların ve bilimsel bilgilerin gelişimini içselleştirmeleri açısından oldukça önemlidir. Bu araştırmanın temel amacı, 7. sınıf fen ve teknoloji dersi öğretim programında yer alan “Basit Makineler” konusunda bilim tarihi temelli hikâyeler kullanımının öğrencilerinin konuyu kavramasında ne derece etkili olduğunu belirlemektir. Bu çalışma 2011 – 2012 eğitim öğretim yılı güz döneminde Doğu Karadeniz Bölgesinde bir kırsal ilköğretim okulunun 7. sınıfına kayıtlı 15 öğrenci ile yürütülmüştür. Araştırmayı gerçekleştirmek için eylem (aksiyon) araştırması yaklaşımı esas alınmıştır. Çalışmada araştırmacı günlükleri, öğrenci mülakatları, çalışma yaprakları, başarı testi ve öğrencilerin hikâyelerle ilgili görüşlerini almak için açık uçlu anketler gibi çoklu veri toplama araçlarından yararlanılmıştır. Uygulamalar toplam 13 ders saati içersinde tamamlanmıştır. Verilerin analizinde elde edilen bulgular genellikle uygulamaların öğrencilerin öğrenme düzeylerine büyük katkılar sağladığını göstermiştir. Ayrıca çalışma sürecinde öğrencilerin bilim tarihi temelli hikâyelere yaklaşımının oldukça olumlu olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Eylem Araştırması, Bilim Tarihi, Hikâyeler, Basit Makineler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 207

ÇOCUKLARIN BİLİM İNSANI İMAJLARINI GELİŞTİRMEK İÇİN BİR İNFORMAL UYGULAMA:

YAZ BİLİM KAMPI

Duygu METİN, Pınar Seda ÇETİN, Esra YARDIMCI, İsmail BERKYÜREK, Gülşen LEBLEBİCİOĞLU

Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Avrupa Birliği’ne üye ülkeler tarafından yayınlanan raporlar, Avrupa Birliği ve OECD ülkelerindeki öğrencilerin kariyer olarak bilimle ilgili bir alanı seçmek istemediğini ve bu öğrencilerin bilim insanı olmak istemediğini belirtmektedir(EC, 2004; NF, 2008). Öğrencilerin bilimle ilgili kariyer planları, öğrencilerin bilim ve bilim insanı algılarından etkilenmektedir(Sjoberg & Schreiner, 2005).

Öğrencilerin bilim insanına yönelik imajlarının araştırıldığı çalışmalar, öğrencilerin genellikle bilim insanını beyaz önlük giyen, gözlüklü, dağınık saçlı, orta yaşlı ve laboratuvarda çalışan bir erkek olarak betimlediklerini göstermektedir (Chambers, 1983; Finson ve diğerleri, 1995).

Bu araştırmanın amacı, çocukların bilim insanlarıyla tanışarak, bilim insanlarının rehberliğinde bilimsel araştırma yaptıkları, bu süreçte bilim insanlarıyla formal ve informal olarak iletişim kurdukları bilim kampının çocukların bilim insanı imajlarına etkisini araştırmaktır. Bu amaçla, çocukların bilim kampı öncesinde, sonrasında ve bilim kampından üç ay sonra çizdikleri bilim insanı çizimleri karşılaştırılmıştır. Bilim kampına ilköğretim 6. ve 7. sınıfta okuyan 20 çocuk katılmıştır. Kamp ekibi fen eğitimiyle ilgili araştırmalar yürüten ve negatif imaja sahip olmayan yedi bilim insanından oluşmaktadır.

Çocukların bilim insanı imajlarını ortaya çıkarmak için Chambers (1983) tarafından tasarlanan ve Song ve Kim (1999) tarafından açık-uçlu sorular eklenerek geliştirilmiş olan “Bilim İnsanı Çiz Testi-Draw a Scientist Test(DAST)” kullanılmıştır. Bilim insanı çizimlerinin analizinde Finson (2003) tarafından geliştiren kontrol listesi kullanılmış ve açık-uçlu soruların analizinde içerik analizi kullanılarak frekans ve yüzdeleri hesaplanmıştır.

Araştırmanın ilk sonuçlarına göre, cinsiyet hariç literatürde belirtilen beyaz önlüklü, kravatlı, dağınık, sadece laboratuvarda çalışma gibi negatif bilim insanı imajlarının bilim kampına katılan çocuklarda kamp öncesinde literatürle karşılaştırıldığında daha az olduğu bulunmuştur. Kamp sonrasında bu özelliklerde az da olsa azalma gözlenmiştir. Bilim kampının daha çok etkili olduğu yön, bilim insanının sadece laboratuvar gibi kapalı ortamlarda çalışarak deney yapan bir kişi olmayıp doğada araştırma, gözlem ve inceleme de yapabileceğini fark ettirmek olmuştur.

Anahtar Kelimeler: Bilim İnsanı İmajı, Yaz Bilim Kampı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 208

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN FEN- TEKNOLOJİ-

BİLİM HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

Betül Timur Elif İNANÇLI Sibel ÇİÇEK Aysel SELVİ

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü

Bu çalışmanın amacı İlköğretim 6-8 öğrencilerinin fen-teknoloji-bilim hakkındaki görüşlerini saptamaktır. Çalışmada ilköğretim ikinci kademede ki 6,7 ve 8. sınıftaki öğrencilerinin Fen ve Teknoloji dersi hakkındaki görüşleri alınmıştır. Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı bu araştırmada görsel ve sözel sorular sorulmuştur. Çalışma 12 ilköğretim öğrencisi ile yapılmıştır. İlköğretim 6. sınıfta okuyan 4 öğrenci, 7. sınıfta okuyan 4 öğrenci ve 8. sınıfta okuyan 4 öğrenci görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Öğrencilere 6 adet açık uçlu soru yöneltilerek görüşme kayıtları alınmıştır. Sorulan açık uçlu sorularda Fen –Teknoloji- Bilim ve Bilim İnsanı ile ilgili sorular sorulmuş olup, bu kavramların birbirleriyle nasıl ilişkili olduğu ve öğrencilerin bunları ne derece ve nasıl ilişkilendirdiği sınıf düzeylerine göre açık uçlu sorularla elde edilmiştir. İlköğretim öğrencilerinden 6. sınıflar kendi gördükleri fen dersi kapsamında, 7. sınıflar kendi gördükleri fen dersi kapsamında, 8. sınıflar kendi gördükleri fen dersi kapsamında cevaplar vermişlerdir. Görüşme yapılan öğrencilerden 1. soru 'fen denildiği zaman aklınıza ne gelir?' sorusuna yanıt olarak 6. sınıflar genellikle Atatürk'ün fene verdiği önemi cevap olarak yazmışlardır. 7. sınıflar ise genellikle sistemleri cevap olarak yazmışlar. Yaş düzeylerinden kasıt 6. sınıflar daha basit düzeyde cevap verirken, 7.sınıflar biraz daha üst düzeyde, 8. sınıflar ise daha karmaşık cevaplar vermişlerdir. Öğrencilere “Fen denildiği zaman akılınıza ne ve neler gelir?’’, “Fen ve Teknoloji dersini seviyor musunuz?”, “Sizce nasıl zevkli mi?’’, “Fen eğitiminin geleceğinize ve düşüncelerinize katkısı nedir?’’, “Bilim İnsanı nedir?”, “Bilim insanı denildiğinde aklınıza ne geliyor?’’, “Bir bilim insanını çiziniz?’’, “Sevdiğiniz bir deneyi hayal ederek, kendinizi deney yaparken çiziniz?’’ sorular sorulmuştur. Bu sorular kapsamında öğrenciler yaş düzeylerine, sınıf düzeylerine göre farklı şekilde sözel ve görsel cevaplar verilmiştir. Öğrenciler fen kavramını bilim, bilim insanı ve teknoloji ile ilişkilendirmekte olduğu tespit edilmiş ve fen ve teknoloji dersinin gelecek yaşantılarının temelini oluşturacağını belirtmişlerdir.

Anahtar Kelimeler: Fen, Teknoloji, Bilim, Bilim İnsanı, İlköğretim Öğrencileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 209

İLKÖĞRETİMDE BİLİMSEL ÇALIŞMALARIN

ÖĞRENCİLERİN BİLİMSEL OKURYAZARLIKLARINA VE FEN BİLGİSİNE KARŞI TUTUMLARINA ETKİSİ

Murat GENÇ1 Tülin GENÇ2

1Bartın Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Kozcağız İlköğretim Okulu, Bartın

Öğrencilerin çevresini tanımada, doğadan etkili biçimde yararlanmasında, bilimsel düşünme becerilerini geliştirmesinde Fen eğitiminin rolü yüksektir. Bu dersi çevresi ile birleştirmeyen öğrenciler hem bu derste başarısız olmakta hem de bilime karşı tutumları olumsuz etkilenmektedir. Bu çalışmanın amacı; ilköğretim okullarında öğrenim gören öğrencilerle yapılan bilimsel çalışmaların öğrencilerin fen okur-yazarlıklarına ve fen bilgisine karşı tutumlarına etkisini araştırmaktır. Çalışmada, 6., 7. ve 8. sınıflardan rastgele 30 öğrenci belirlenerek çalışma grubu oluşturulmuştur. Öğrencilere çalışma programı hakkında bilgi verilmiştir. Öğrenciler düzenli olarak 12 hafta boyunca bilimsel bir konu hakkında araştırma yapıp tartışmalarda bulunmuşlardır. Bilimsel tartışmalara katılan öğrencilerin, fikirlerini söyleyebilme, tartışma ve görüş alışverişinde bulunabilme özelliklerini arttırma amaçlanmıştır. Uygulamaya başlamadan önce öğrencilere Fen okur-yazarlık testi ve bilişüstü beceriler anketi uygulanmıştır. Çalışmalar boyunca öğrencilere tartışma konuları araştırmacılar tarafından verilmiştir. Oturumları araştırmacılar yönlendirmiştir. Öğrencilerin daha çok bilimsel süreçleri kullanarak çalışmalara katılmaları hedeflenmiştir. 12 haftalık uygulamadan sonra aynı anket ve testler tekrar uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS paket programı sayesinde analiz edilmiştir.

İstatistiksel sonuçlara göre; çalışma sonunda öğrencilerin, fen bilgisine karşı tutumları ve fen okuryazarlıklarının anlamlı düzeyde arttığını göstermektedir. Çalışmaya katılan öğrencilerin cinsiyet ve sınıfları bakımından, uygulama öncesi ve uygulama sonrası aralarında anlamlı bir fark olmadığı ortaya çıkmıştır. Uygulamaya başlanılan ilk haftalarda bazı sorunlar yaşansa da ilerleyen dönemlerde tüm bilimsel çalışmalara öğrencilerin etkin katılımları olmuştur.

Anahtar Kelimeler: Bilimsel Tartışma, Fen Bilgisine Karşı Tutum, Bilimsel

Okuryazarlık

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 210

İLKÖĞRETİM 6. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ

VÜCUDUMUZDA SİSTEMLER ÜNİTESİNDE YER ALAN ETKİNLİKLERİN İNCELENMESİ

Tuğba ÇİÇEK1 Ümmühan ORMANCI2

1Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Üniversitesi, İlköğretim Bölümü

2Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Üniversitesi, İlköğretim Bölümü

Bilim ve teknoloji alanında gerçekleşen gelişmelere paralel olarak, bilginin hızlı bir

şekilde arttığı ifade edilebilir. Bilgi artışıyla birlikte, eğitim-öğretim anlayışında da farklılıklar ve gelişmelerin meydana geldiği görülmektedir. Benzer olarak ülkemizde de eğitim-öğretim anlayışında değişiklikler olduğu ve 2004-2005 yılından itibaren kademeli olarak yapılandırmacı yaklaşımı temel alan fen ve teknoloji öğretim programının uygulanmaya başlandığı ifade edilebilir. Yeni öğretim programında öğrencilerin etkinlik ve deneylerle öğrendiği aktif bir eğitim yaklaşımının temel alındığı görülmektedir. Bu duruma paralel olarak programda yer alan deney ve etkinliklerin önem kazanmaya başladığı ifade edilebilir. Bu amaçla yapılan çalışmada; ilköğretim altıncı sınıf fen ve teknoloji dersi vücudumuzda sistemler ünitesinde yer alan etkinliklerin incelenmesi planlanmaktadır. Yapılan çalışmada; nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi kullanılmıştır. Veriler ise; Milli Eğitim Bakanlığı tarafından önerilen fen ve teknoloji öğretmen kılavuz, öğrenci ve çalışma kitaplarından toplanmıştır. Bu amaçla 6. sınıf fen ve teknoloji dersi vücudumuzda sistemler ünitesinde yer alan etkinlikler belirlenmiştir. Ayrıca etkinliklerin değerlendirilmesinde kullanılması amacıyla araştırmacılar tarafından “Etkinlik Değerlendirme Formu” oluşturulmuştur. Gerekli alan yazın taraması yapılarak etkinlik değerlendirme formunun; “bilimsel açıdan doğruluk”, “uygulanabilirlik” ve “konuyla ilişki” boyutlarından oluşmasına karar verilmiştir. Bu boyutların alt boyutları hazırlanarak form oluşturulmuştur. Son olarak etkinlik değerlendirme formu; uzman görüşüne sunulmuş ve uzmanlardan gelen dönütlere göre gerekli düzeltmeler yapılarak formun son hali hazırlanmıştır. Etkinlik değerlendirme formu temel alınarak, her etkinlik araştırmacılar tarafından analiz edilecektir. Analiz sürecinde güvenirliği sağlamak amacıyla, etkinlikler iki araştırmacı tarafından analiz edecek ve uyuşum yüzdesi hesaplanacaktır. Araştırma kapsamında verilerin analizi işlemlerine başlanmıştır. Araştırma sonunda ilköğretim altıncı sınıf fen ve teknoloji vücudumuzda sistemler ünitesinde yer alan etkinliklere yönelik önerilerde bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Vücudumuzda Sistemler, Fen ve Teknoloji, Etkinlik, İlköğretim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 211

FEN VE TEKNOLOJİ EĞİTİMİNDE LABORATUVAR

GÜVENLİĞİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Simge AKPULLUKÇU1 Bülent ÇAVAŞ2

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü 2Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi ABD

Avrupa Birliği ülkelerinde yapılan çalışmalarda ilköğretim öğrencilerinin sınıf seviyesi arttıkça fen ve teknolojiye yönelik ilgi ve tutumlarının azaldığı ortaya konulmuş ve bunun önüne geçilmesinde sorgulamaya dayalı eğitimin uygulanmasının gerekliliğinden bahsedilmiştir. Sorgulamaya dayalı fen eğitiminin en önemli unsurlarından birisi de öğrencilerin laboratuvar ortamında sorgulayarak öğrenmelerine imkân tanıyacak öğrenme ortamlarıdır. Fen laboratuvarlarının ele alındığı çalışmalarda birçok okulun fen laboratuvarlarına sahip olduğu belirtilmesine rağmen (Tamir, 1989; Böyük, Demir ve Erol, 2010) laboratuvar etkinliklerinin ülkemizde yeterince yapılmadığını gösteren pek çok çalışma bulunmaktadır (Akdemir, 2006; Akçöltekin, 2008). Bu durumun ortaya çıkmasındaki önemli etkenlerin başında güvenlik sorunları yer almaktadır. Ancak laboratuvar üzerine yapılan çalışmalara bakıldığında incelenen konuların, laboratuvarların durumu (Güzel, 2003; Emik, 2011), laboratuvar kullanımının öğrencilerin bilimsel süreç beceri gelişimlerine ve tutumlarına etkisi (Yeşilyurt, Kurt & Temur, 2005; Aydoğdu, 2009; Keskin, 2010 ) , öğrenci ve öğretmenlerin deney malzemelerini kullanabilme yeterlilikleri (Yılmaz, Uludağ & Morgil, 2001; Coştu, Ayas, Çalık, Ünal & Karataş, 2005; Türk, 2010), öğretmenlerin laboratuvara yönelik görüşleri ve bu görüşlerin cinsiyet, mesleki kıdem, mezun olunan branş (Akgün, 2010; Kaya & Böyük, 2011) gibi değişkenlere bağlı olarak incelendiği görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, ülkemizde laboratuvar üzerine yapılan çalışmalarda ele alınan boyutlar içerisinde yer alan laboratuvar güvenliği konusunun ne ölçüde araştırıldığını ortaya koymaktır. Bu sebeple laboratuvar üzerine yapılan birçok yüksek lisans ve doktora çalışması, bildiri ve makale incelenmiştir. Bu çalışmalarda, laboratuvar güvenliği açısından hangi faktörlerin ne sıklıkla ele alındığı belirlenmeye çalışılmış, bulunan değerler yüzdelik ve frekans hesabı ile açıklanmıştır Bu çalışmalar, fen laboratuvarları ile ilgili yaşanan sıkıntıları ortaya koymakla birlikte, ülkemizde laboratuvar güvenliği konusunun özellikle araştırıldığı çalışma sayısının son derece sınırlı ve yetersiz olduğunu da göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Eğitimi, Laboratuvar Güvenliği

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 212

İLKÖĞRETİM 6. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNDE

VERİLEN PERFORMANS GÖREVLERİ ÜZERİNE ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

Gülşen ALICI 1 Ümit ŞENGÜL2

Aykut Emre BOZDOĞAN2 Halil İbrahim ALICI1

1 Giresun Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Fen Bilgisi Eğitimi

2Giresun Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2004 -2005 öğretim yılından itibaren ülke genelinde uygulamaya konulmuş olan

yeni öğretim programları ölçme ve değerlendirme yönünden bir önceki öğretim programlarından bazı farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıklardan biri, ölçme ve değerlendirme çalışmalarında hem geleneksel hem de performansa dayalı ölçme değerlendirme araç ve yöntemlerinin bir arada kullanılmasıdır (MEB, 2009). Bu çalışma ile ilköğretim 6. sınıf fen ve teknoloji dersinde verilen performans görevlerinin öğrenci üzerindeki etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda öğrencilerin görüşleri ışığında performans görevlerinin öğrencilere verilme sıklığı, öğrencilerin fen ve teknoloji dersindeki performans görevlerine ilişkin görüşleri, öğrencilerin performans görevlerine ne kadar zaman ayırdıkları, ne kadar para harcadıkları, performans görevlerini yaparken kimlerden ve hangi kaynaklardan yararlandıkları, performans görevlerinde karşılaşılan sorunların tespit edilmesi yapılan çalışmalar sonucunda belirlenerek performans görevlerinin etkisi değerlendirilmiştir.

Çalışma 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Giresun ili merkezindeki okullarda öğrenim görmekte olan 6. sınıf öğrencilerine uygulanmış olup, tarama (survey) modeli kullanılmıştır. Öğrenci görüşlerini belirlemek amacıyla hazırlanmış olan beşli Likert tipi anket uygulanmıştır. Verilerin incelenmesinde frekans, yüzde, aritmetik ortalama, t-testi ve ANOVA çözümlemeleri kullanılmıştır. İlköğretim 6. sınıf öğrencilerinin performans görevlerine ilişkin görüşleri çeşitli demografik değişkenler açısından incelenmiştir. Yapılan t-testi sonuçlarına göre cinsiyetleri bakımından iki soruda anlamlı farklar olduğu görülmüştür. Öğrencilerin büyük çoğunluğu performans görevlerinin araştırma ve inceleme becerilerini geliştirdiğini, fen ve teknoloji dersine ilgilerini arttırdığını ve ödev almak istediklerini belirtmiş, sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde öğrencilerin performans görevlerini yapmaktan mutlu oldukları gözlenmiştir. Bu çalışmanın bulguları ile öğrencilerin performans görevlerini yaparken karşılaştıkları durumlar tespit edilerek, bu tespitlerin performans görevlerinin iyileştirilmesinde yol göstereceği umulmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Performans Görevleri, Yeni Durum Belirleme Yaklaşımları,

Fen ve Teknoloji Dersi, Fen Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 213

İLKÖĞRETİM II. KADEME FEN VE TEKNOLOJİ DERS

KİTAPLARINDAKİ ÜNİTE SONU DEĞERLENDİRME SORULARININ İNCELENMESİ

Yılmaz ÇAKICI* Ersin GİRGİN*

*Trakya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Dünyada birçok ülkede yapılan araştırmalar, farklı konularda ve farklı eğitim düzeylerinde kullanılan ders kitaplarının eğitim ve öğretim sürecinde çok önemli bir etkiye sahip olduğunu ortaya çıkarmıştır. Yine birçok araştırma, öğretmenlerin sınıftaki öğretim sürecinde çok büyük oranda ders kitaplarına bağlı kaldığını ve hatta bazen ders kitaplarının programın yerini aldığını göstermektedir. Özellikle öğretmenlerin laboratuar ve sorgulayıcı öğretim konusundaki eksiklikleri, onların neredeyse derslerinin tamamını ders kitaplarına bağımlı olarak işlemesine neden olmaktadır. Değerlendirme ise eğitim-öğretim sürecinin vazgeçilmez bir unsurudur. Bu süreçte, programda belirtilen kazanımların ne derece gerçekleştirildiği ya da hedeflere ne derece ulaşılabildiği ancak değerlendirme ile mümkündür. Bu nedenle, ders kitaplarındaki soruların ölçme değerlendirme boyutu göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı ilköğretim 2. kademe fen ve teknoloji ders kitaplarındaki ünite sonu değerlendirme sorularını Bloom taksonomisine göre incelemek ve bu sorularla ilgili öğretmen ve öğrencilerin düşüncelerini belirlemektir. Karma araştırma yöntemlerinden çeşitleme (triangulation) yöntemiyle yürütülen bu çalışmada veriler üç farklı kaynaktan toplanmıştır. İlk olarak ilköğretim ikinci kademede kullanılan üç farklı yayınevine ait beş adet Fen ve Teknoloji ders kitabının doküman analizi yapılmıştır. İkinci olarak Edirne il merkezinden uygun örnekleme yöntemiyle seçilen 20 öğretmen ve 30 öğrenci ile yarı-yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, ders kitaplarında yer alan ünite sonu değerlendirme sorularının çok büyük oranda bilgi basamağında olduğu ortaya çıkmıştır. Bunu küçük oranlarda kavrama düzeyindeki sorular takip ederken; uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme düzeyinde sorular ise yok denecek kadar azdır. Öğretmen ve öğrencilerle yapılan görüşmeler sonucunda bilgi basamağına ait soruların öğrencilerin en çok sevdikleri sorular olması oldukça düşündürücüdür. Ayrıca, hem öğretmenler hem de öğrenciler ünite sonu değerlendirme sorularının oldukça yararlı olduğunu vurgulanmışlardır. Öğretmenler soruların sayısının arttırılmasını vurgularken, öğrenciler soruların öğrendiklerini pekiştirmeye ya da onları sınava hazırlamaya yönelik olması gerektiğini belirtmişlerdir. Anahtar Kelimeler: Ölçme ve Değerlendirme, Bloom Taksonomisi, Fen ve Teknoloji Ders Kitabı, İlköğretim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 214

SINIF ÖĞRETMENLERİNİN FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ PEDAGOJİK ALAN BİLGİSİ İHTİYAÇLARI

Adem TAŞDEMİR1 Dilber KAPTAN2

1Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fak., Sınıf Öğretmenliği ABD, Kırşehir

2 Ahi Evran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kırşehir

Öğretmen eğitimi sürecince sınıf öğretmenlerinin sahip olması gereken önemli

yeterlik alanlarından biri de fen temelli alan eğitimidir. Bu çalışma ile de sınıf öğretmenlerinin pedagojik alan bilgisi yönüyle fen eğitimi ihtiyaçlarını belirlenmesi amaçlanmaktadır. Araştırma betimsel araştırma türündendir. Betimsel araştırmalarda var olan durum çeşitli yöntemlerle tespit edilerek var olan durum ortaya konur. Bu kapsamda öğretmen adaylarının fen eğitimindeki pedagojik alan bilgisi ihtiyaçları hem nicel hem de nitel yollarla ortaya konulacaktır. Nicel ve nitel verilerin elde edilme sürecinde ise delphi tekniği kullanılacaktır. Delphi, bir problem durumuna ilişkin uzman görüşlerini sistematik bir şekilde elde eden bir tekniktir. Delphi tekniği kullanılarak bir problem durumuna farklı açılardan bakan bireylerin ve grupların yüz yüze gelmeden uzlaşmaları amaçlanmaktadır. Delphi tekniği, karmaşık problemlerin üstesinden gelebilmek için bir grup bireyin, içerisinde etkili olarak iletişim kurabileceği bir yapı oluşturma olarak ifade edilmektedir. Delphi tekniği ile katılımcıların farklı bakış açılarının yanında yaratıcılıklarından da yararlanılması amaçlanmaktadır. Bu araştırma ile sınıf öğretmenlerinin sahip olması gereken fen boyutlu yeterlikler; akademik personel, öğretmen, veli, okul yöneticileri ve öğretmen adayları arasından gönüllük ilkesine dayalı olarak oluşturulacak uzman grup üzerinde yürütülecektir. Bu anlamıyla amaçsal örnekleme yöntemlerinden maksimum örneklemesi kullanılarak çalışma grubu oluşturulacaktır. Veri toplama sürecinde birinci aşamada araştırmacılar tarafından geliştirilecek olan yarı yapılandırılmış bir soru ile görüşler elde edilecek, ikinci aşamada bu görüşler doğrultusunda ikinci ölçme aracı oluşturulacak ve gelen cevaplar ile birlikte katılımcıların görüşleri ile tüm katılımcıların görüşleri arasındaki ilişki yeniden üçüncü bir ölçme aracı olarak katılımcılara ulaştırılacaktır. Bu anlamıyla katılımcılar ve görüşleri arasındaki uyum net biçimde ortaya konulabilecektir. Elde edilen nicel verilerin analizinde frekans (f), yüzde (%) ve pearson momentler çarpımı korelasyon tekniği, nitel verilerin analizinde ise içerik analizi tekniklerinden kategori analizi kullanılacaktır. Elde edilen bulgular doğrultusunda sınıf öğretmenlerinin fen eğitimine yönelik pegadojik alan bilgisi ihtiyaçları ortaya konulabilecektir.

Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, Pedagojik Alan Bilgisi, Sınıf Öğretmenleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 215

İLKÖĞRETİM FEN-TEKNOLOJİ DERSİ “İNSANLARDA ÜREME BÜYÜME GELİŞME” KAVRAMLARI ÜZERİNE ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ BİLGİLERİNİN “DİDAKTİKSEL

DÖNÜŞÜM TEORİSİ” YAKLAŞIMIYLA DEĞERLENDİRİLMESİ

Yusuf SAVAŞ1 Mehtap YURDATAPAN1

1Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmenliği

A.B.D.

Chevallard tarafından (1985) Didaktiksel Dönüşüm Teorisi “ bir bilginin öğretilen

bir bilgi oluncaya kadar geçirdiği dönüşümlerin tamamı” olarak ifade edilmiştir. Bu tanımlama onu bilim insanı bilgisi ile öğretilen bilgi arasında bir ayrım yapmaya ve bu ikisinin isleyişini incelemeye yönlendirmiştir (Yıldırım,2008).

Bu araştırmada “İlköğretim 6.sınıf Fen ve Teknoloji dersinde “İnsanlarda Üreme Büyüme Gelişme” konusunda yer alan kavramlar, öğretmen ve öğrenciler tarafından nasıl yansıtılmaktadır?” sorusu problem cümlesini oluşturmaktadır.

Bu çalışma, seçilen konu ile ilgili kavramların eğitim sistemi içerisinde ne şekilde yer aldığının belirlenmesi ve didaktik sistemin üç oluşumu arasındaki ilişkinin tespit edilmesi açısından ve bir durum tespit çalışması olması açısından önem taşımaktadır.

Bu çalışmada 2 farklı analiz yer almaktadır. Birinci analizde; 2008-2009 öğretim yılında gönüllülük esas alınarak seçilen bir Fen ve Teknoloji öğretmeni belirlenip “Canlılarda Üreme Büyüme Gelişme” ünitesi sınıfta işlenirken dersler araştırmacı tarafından takip edilmiş notlar tutulmuş ve sınıf ortamı video kamera ile kayıt altına alınmıştır. Toplanan veriler nitel olarak analiz edilmiştir. İkinci analizde; çalışma grubunu oluşturan öğretmenin araştırmacı tarafından takip edildiği sınıfdaki 41 öğrenciye “İnsanlarda Üreme Büyüme Gelişme” konusu ile ilgili kavram öğrenme düzeylerini belirlemek amacıyla öğretim öncesi ve sonrasında açık uçlu sorulardan oluşan ön test ve son test uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 17.0 paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Yapılan öğretmen analizi sonucu öğretmenin bazı kavram yanılgıları yaptığı ve bu durumun da öğrenci kavram testlerine yansıdığı görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Didaktiksel Dönüşüm Teorisi, Canlılarda Üreme Büyüme

Gelişme, İnsanlarda Üreme Büyüme Gelişme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 216

BİLİM SANAT MERKEZLERİNDE UYGULANAN FEN EĞİTİMİ PROGRAMLARININ İDARECİ, ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLER BAKIŞ AÇISINDAN İNCELENMESİ

Bestami Buğra ÜLGER, Sedat UÇAR

Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi

İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmenliği

Üstün zekâlı öğrencilerin fen eğitiminde kullanılan program, yeteneklerini geliştirecek şekilde hazırlanmıştır. Programlar, öğrencilerin yaratıcılığını, sorunlara farklı yaklaşım ve çözüm bulma becerilerini geliştirecek ve yetişkinlik dönemlerindeki şartlara hazırlayacak nitelikte düzenlenmiştir. Programda aksaklıklar, işleyişinde sorunlar varsa bunların tespit edilmesi, kullanılan programın öğrenciye gerçekten yararlı olup olmadığının araştırılması gereklidir. Araştırmanın amacı, üstün ve özel yetenekli öğrencilerin fen eğitiminde kullanılan bireysel eğitim programının, yönetici, öğretmen ve öğrenci görüşleri açısından incelenmesidir. Program incelemesi öğretmen, öğrenci ve yöneticilerin görüşleri doğrultusunda programın dört temel öğesine göre (hedef, içerik, eğitim durumu ve değerlendirme) araştırılmıştır. Araştırmanın bütüncül olması gerekliliği sebebiyle idareci, öğretmen ve öğrenciler araştırmaya dâhil edilmişler ve görüşme yöntemi kullanılarak oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formları ile fikirleri alınmıştır. Örneklemi, İki farklı Bilim Sanat Merkezinden 5 yönetici, 6 öğretmen ve 10 öğrenci oluşturmuştur. Yapılan görüşmelerden elde edilen bulgular idareci, öğretmen ve öğrenci görüşleri altında gruplanmıştır, programın hedef, içerik, eğitim durumu ve değerlendirme basamakları çerçevesinde tartışılmıştır. Yöneticiler daha çok, aksaklıkların ve hâlihazırdaki sorunların üzerinde durmuşlardır. Öğretmenler genelde, yaşanılan sorunların öğrencilerin gelişimi üzerindeki etkisi ve program hakkındaki önerileri üzerinde durmuşlardır. Öğrenciler daha çok, kendilerindeki fen gelişimini değerlendirmiş ve Okul-Bilim Sanat Merkezi arasındaki durumlarla ilgili tespitlerde bulunmuşlardır.

Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, Özel Eğitim, Üstün Ve Özel Yetenekli Öğrenciler,

Fen Programı, Bilim Sanat Merkezi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 217

TÜRKİYE, FİNLANDİYA VE KORE’DE ÖĞRETMEN YETİŞTİRME PROGRAMLARININ İNCELENMESİ

Selda ARAS1 Sinem SÖZEN2

1TED Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Okul Öncesi Eğitim Bölümü 2TED Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Sınıf Öğretmenliği Bölümü

Geçmişten günümüze öğretmen yeterlilik ve görevlerinde yaygın ve sürekli eğitim açısından büyük değişiklikler olmaktadır. Teknoloji alanındaki hızlı değişimler ve toplumlar arası iletişimin artması bireylerin ihtiyaçlarının değişmesine yol açmakta ve bu bireyleri yetiştirecek olan öğretmenlerin nitelikleri önem kazanmaktadır. Öğretmenin diğer bütün meslek dallarını yetiştirdiği göz önüne alındığında, öğretmen yetiştirmenin öneminin ulusal ve uluslararası boyutlar kazandığı görülmektedir. Eğitim, farklı kültür ve toplumlarda farklı biçimlerde geliştirilmekte ve küreselleşen dünyada farklı kültür ve toplumlardan etkilenmektedir. Ülkeler arası etkileşimlerin çeşitli programlar çerçevesinde artması ve bu etkileşimlerin öğretmen yetiştirme mekanizmalarına da etkileri gözlenmektedir. Bu çalışmada Türkiye, Finlandiya ve Kore’de öğretmen yetiştirme tutum ve politikalarının incelenmesi esas alınmıştır. İlköğretim bölümünden okul öncesi öğretmenliği ve sınıf öğretmenliği; ortaöğretim alanından kimya öğretmenliği ve matematik öğretmenliği programları seçilmiş ve bu ülkelerde dört temel alanda farklılık ve benzerliklere odaklanılmıştır. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) raporları baz alınarak ülkeler seçilmiş ve teorik ve uygulama bazında öğretmen yetiştirme politikaları hakkında bilgi edinilmiştir. Çalışmanın temel amacı Türkiye, Finlandiya ve Kore’de okul öncesi öğretmenliği, sınıf öğretmenliği, kimya öğretmenliği ve matematik öğretmenliği alanlarında öğretmen yetiştirme mekanizmalarını incelemek, benzer ve farklılıklar göz önüne alındığında Türkiye’de bu dört alanda öğretmen yetiştirme politikalarına katkı sağlamaktır.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Yetiştirme, Türkiye, Finlandiya, Kore

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 218

İLKÖĞRETİM SEKİZİNCİ SINIF FEN VE TEKNOLOJİ

DERSİNDE UYGULANAN ETKİNLİKLERİN VE ÖLÇME-DEĞERLENDİRME SÜRECİNİN

İNCELENMESİ

Memet KARAKUŞ1 Tuba DEMİRCİOĞLU2

1 Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü 2 Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bilim ve teknolojideki, ekonomi ve sosyal alanlardaki, eğitimdeki gelişmelere paralel olarak ülkemizde 2005-2006 eğitim-öğretim yılında uygulanmaya başlanan ilköğretim programları, yapılandırmacılık, aktiflik, öğrenci merkezlilik ve tematik yaklaşım gibi çağdaş öğrenme yaklaşımlarına dayanmaktadır. Program doğrultusunda hazırlanan fen ve teknoloji ders kitaplarında yapılandırmacı yaklaşıma yönelik etkinliklere yer verilmiş, öğretmen kılavuz kitaplarında da hangi etkinliklerin, nasıl yapılacağı, hangi sırayla, hangi öğretim yöntem ve tekniklerinden yararlanılarak, nasıl değerlendirilecekleri belirtilmiştir. Fakat hazırlanan programın uygulamadaki başarısı, öğretmenlerin etkinlikleri en iyi şekilde uygulamalarına bağlıdır. Yapılan çalışmalar incelendiğinde; fen ve teknoloji öğretim programının uygulanmasında bazı sorunlarla karşılaşıldığı belirlenmiştir. Bu bağlamda çalışmanın amacı, fen ve teknoloji dersi sekizinci sınıf düzeyinde uygulanan etkinliklerin ve ölçme değerlendirme sürecinin incelenmesi olarak belirlenmiştir. Çalışmada nitel araştırma desenleri içerisinde yer alan durum çalışması kullanılmıştır. 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Adana’da bulunan devlet okullarından birinde, sekizinci sınıf düzeyinde görev yapan bir fen ve teknoloji öğretmeni ve sekizinci sınıfta öğrenim gören ilköğretim öğrencileri araştırmanın çalışma grubunu oluşturmuştur. Araştırma verileri gözlem, görüşme ve doküman incelemesi yöntemleri aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin devam eden analizinde içerik analizi kullanılmaktadır. Bu çalışmanın, ders kitaplarında yer alan etkinliklerin ve ölçme değerlendirme yaklaşımlarının geliştirilmesi, etkinliklerin programın amacına daha uygun şekilde uygulanması, bu süreçte öğretmenlere ve öğrencilere yol gösterici olması açılarından alandaki bilgi birikimine katkıda bulunacağı umulmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Sekizinci Sınıf Fen ve Teknoloji Öğretim Programı, Öğrenme-

Öğretme Sürecindeki Etkinlikler, Ölçme-Değerlendirme Süreci

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 219

İLKÖĞRETİM İKİNCİ KADEME ÖĞRENCİLERİNİN FEN BİLGİSİ ÖZ-YETERLİK İNANÇLARI İLE FEN

BAŞARILARI VE DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ

Hilal AKTAMIŞ Makbule KUBİLAY

Adnan Menderes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu araştırmanın amacı, 2005-2006 öğretim döneminden itibaren uygulanmaya başlanan yeni öğretim programının öğrencilerin fene yönelik öz-yeterlik inançları üzerindeki etkisini belirlemek ve bu inanç ile fen başarısı ve demografik özellikleri (cinsiyet, sınıf düzeyi ve yaşadıkları il) arasındaki ilişkiyi incelemektir. Öğrencilerin öz-yeterlik inanç düzeylerinin bilinmesi, ilköğretim fen bilgisi programının etkinlik düzeyinin öğrenilmesi ve yeniden düzenlenmesi açısından bir önem taşımaktadır. Bu araştırma betimsel türde ilişkisel tarama modeli ile gerçekleştirilmiş bir çalışmadır. Araştırmanın evreni, Ege Bölgesi’ndeki ilköğretim okullarıdır. Örneklem belirlenirken, seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinde amaçsal örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenen Ege bölgesindeki dört ilköğretim okulunda 2011-2012 güz döneminde öğrenim gören ikinci kademedeki 724 öğrenci oluşturmaktadır. Bu öğrencilerden 359’u kız, 362’si ise erkektir. Öğrencilerin öz-yeterlik inançları 27 maddeden oluşan Tatar, Yıldız, Akpınar ve Ergin, (2009) tarafından geliştirilen 5’li Likert tipi Fen Bilgisi Öz-Yeterlik Ölçeği kullanılarak ölçülmüştür. Öğrencilerin Fen ve Teknoloji dersi başarılarını belirlemek için verilerin toplandığı dönemde almış oldukları 1 ve 2. Fen ve Teknoloji dersi sınav sonuçlarının ortalamaları kullanılmıştır. Ölçeğin güvenirliğini belirlemek üzere 177 ilköğretim öğrencisine ölçek uygulanmıştır. Güvenirlik analizi sonucunda ölçeğin güvenirlik katsayısı 0.89 olarak bulunmuştur. Elde edilen bulgular SPSS 11.5 istatistik programında korelasyon, tek yönlü ANOVA ve t-testi ile analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda öğrencilerin Fen ve Teknoloji dersine yönelik öz-yeterlilik inançları ile fen başarıları arasında ters yönlü orta düzeyde bir ilişki olduğu, cinsiyete göre erkek öğrencilerin özyeterlik düzeylerinin daha iyi olduğu, sınıf düzeyleri arasında farklılıklar olduğu ve yaşadıkları illere göre bir farklılığın olmadığı görülmüştür. Öğrencilerin özyeterlik inançlarını geliştirmeye yönelik etkinliklere sınıf içinde daha çok yer verilmesi önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Öz-yeterlilik, Fen Başarısı, Demografik Özellikler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 220

AKTİF ÖĞRENME UYGULAMALARININ

ÖĞRENCİLERİN ERİŞİLERİNE VE ÖZYETERLİLİK İNANÇLARINA ETKİSİ

Meryem Nur AYDEDE1 . Teoman KESERCİOĞLU2

1Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği ABD, Niğde 2Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğrt. ABD, İzmir

Bu çalışmanın amacı, aktif öğrenmeye dayalı uygulamaların ilköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin başarılarına ve özyeterlilik inançlarına etkisini incelemektir. Çalışmada deneysel desen kullanılmıştır. Araştırma, 2008-2009 eğitim öğretim yılının bahar yarıyılında, İzmir ili Buca ilçesinde bulunan bir resmi ilköğretim okulunda gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya deney grubunda 30 kontrol grubunda 34 olmak üzere toplam 64 öğrenci katılmıştır. Çalışma 10 hafta sürmüştür. Dersler, deney grubunda aktif öğrenme uygulamalarına dayalı etkinliklerle, kontrol grubunda 2005 MEB Fen ve Teknoloji öğretim programına dayalı olarak gerçekleşmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak, ‘Erişi Testi’, ‘Fen ve Teknoloji Dersine Yönelik Öz Yeterlilik İnancı Ölçeği’ kullanılmıştır. Verilerin analizinde bağımsız gruplar t-testi, kovaryans analizi ve frakans analizi teknikleri kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS programı kullanılmıştır.Araştırmada, araştırma gruplarının erişi testinden elde ettikleri öntest ve sontest puanları açısından deney ve kontrol grubu öğrencileri arasında deney grubu lehine anlamlı farklılık bulunmuştur. Öğrencilerin Fen ve Teknoloji dersine yönelik öz yeterlilik inancı ölçeği açısından ise, ‘Fen ve Teknolojiye Yönelik Güven’ ve Fen ve Teknoloji Performansına Güven’ alt faktörleri öntest-sontest puanları bakımından deney grubu lehine anlamlı farklılık bulunurken ‘Fen ve Teknoloji ile İlgili Zorluklarla Başa Çıkabilme’ faktörü bakımından deney ve kontrol grubu arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır.

Anahtar Kelimeler: Aktif Öğrenme, Özyeterlilik, Erişi, Fen ve Teknoloji Dersi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 221

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE FEN VE MATEMATİK ETKİNLİKLERİNDE ÜST BİLİŞ VE ÖZ-DENETİM

BECERİLERİNİN İNCELENMESİ

Fahretdin Hasan ADAGİDELİ1, Engin ADER2

1İstanbul Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Okul Öncesi Ana Bilim Dalı 2Boğaziçi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu çalışmanın amacı okul öncesine eğitim alanına devam eden beş altı yaş grubu çocuklarının fen ve matematik etkinliklerindeki üst biliş ve öz-denetim becerilerini incelemektir. Bu bildiri İstanbul’daki bir ana okulda devam eden alan çalışmasının verilerinden yararlanarak hazırlanmıştır. Güncel alan yazına bakıldığında küçük çocukların üst biliş ve öz-denetim becerilerini göstermeyi hedefleyen ilk çalışmaların çeşitli sebeplerden ötürü yetersiz kaldıkları belirtilmiştir. Whitebread ve ark. (2009) bu yöntembilimsel problemleri ortadan kaldırmak için önerdikleri gözlem yönteminin en az beş tane avantajının olduğunu belirtmektedirler. Çocuklarla etkinlikler üzerine yapılan ve çocukları yapılan bu etkinlikler üzerine düşünmeye sevk eden “düşünsel diyaloglar” çocukların davranış ve sözel ifadelerinin gözlemlemeye ve böylece veri toplamaya katkısı yönüyle büyük önem arz etmektedir (Robson, 2010). Bu araştırmada nicel araştırma teknikleri kullanılmıştır; küçük çocukların değişik fen ve matematik etkinlikleri videoya kaydedilmiştir. Ayrıca, araştırmacı ve çocuklar arasındaki etkinlikler üzerine yapılan düşünsel diyaloglar da videoya kaydedilmiştir. Bu video kayıtları Cambridge Indepedent Learning ( C. Ind. Le.) çerçevesi kullanılarak analiz edilmiştir (Whitebread ve ark. , 2009). İlk bulgular düşünüldüğünde, küçük çocukların fen ve matematik etkinlikleri ve onlarla bu etkinlikler üzerine yapılan düşünsel diyalogları içeren on saatlik video çekiminde çocukların üst biliş ve öz-denetim becerileri ortaya konmuştur. Çocukların kişisel üst bilişsel bilgileri (kendi ve başkalarıyla ilgili olan üst biliş), görev ve strateji üst bilişler bilgileri; üst bilişsel denetimleri (planlama, izleme, kontrol etme ve değerlendirme) video kayıtlarında öne çıkmaktadır. Bahsi geçen bulgular elde edilen veriler ışığında alıntılar yapılarak tartışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Fen ve Matematik Etkinlikleri, Okul Öncesi Dönem, Üst Biliş, Öz-Denetim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 222

SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ LABORATUVAR

KULLANIMINA YÖNELİK ÖZYETERLİKLERİ

Gökhan SERİN1 Özlem ATEŞ2

1Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Celal Bayar Üniversitesi, Demirci Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu çalışmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin laboratuvar kullanımına yönelik özyeterlik durumlarını ortaya koymak ve bu özyeterliği hangi faktörlerin açıklayabildiğini belirlemektir. Çalışma nicel araştırma temelinde olup çoklu ilişkisel analiz yöntemi kullanılmıştır. Enochs ve Rings’in (1990) ilköğretim düzeyindeki öğretmenlerin fen öğretimine yönelik öz yeterlik inançlarını ölçmek üzere geliştirdiği ölçek Özkan, Tekkaya ve Çakıroğlu (2002) tarafından Türkçe’ye çevrilmiş ve uygulanmıştır. Bu ölçekteki maddelerde yer alan “fen öğretimi” ifadesi yazarlar tarafından “laboratuvar kullanımı” ifadesine dönüştürülerek laboratuvar kullanımına yönelik özyeterlik ölçeği haline getirilmiştir. Bu ölçeğin pilot çalışması 76 sınıf öğretmeni adayına uygulanarak gerçekleştirilmiştir. Ölçeğin Cronbach alpha güvenirlik katsayısı 0,83 bulunmuştur. Faktör analizi sonuçları maddelerin asıl ölçekteki dağılıma benzer şekilde iki faktöre dağıldığını göstermiştir. Bu ölçek iki üniversitenin sınıf öğretmenliği programında okuyan öğrencilere uygulanmıştır. Ölçekten elde edilen öz-yeterlik verisi yanında öğrencilerin demografik bilgileri ile akademik başarıları ve liseden mezun oldukları alan bilgileri de toplanmıştır. Bu değişkenler kullanılarak çoklu lineer regresyon analizi yapılmıştır. Bulgular eşliğinde sınıf öğretmeni adaylarının laboratuvar öz-yeterliklerini hangi değişkenlerin ne ölçüde açıkladığı ortaya konulmuş, bunun sınıf öğretmenlerinin laboratuvar kullanımında ne tür katkılar sağlayacağı tartışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Öz-yeterlik, Laboratuvar, Sınıf Öğretmeni Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 223

ÖĞRETMEN ADAYLARININ ALTERNATİF

DEĞERLENDİRMENİN KULLANIMINA YÖNELİK ÖZ YETERLİLİKLERİNİN CİNSİYET, SINIF VE PROGRAM

AÇISINDAN İNCELENMESİ

Mustafa METİN

Artvin Çoruh Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü

Bu çalışma öğretmen adaylarının alternatif değerlendirmenin kullanımına yönelik öz

yeterliliklerinin ne düzeyde olduğunu ve cinsiyet, sınıf ve bölüm değişkenlerine göre bu yeterlilik düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma 2011-2012 eğitim-öğretim yılı güz döneminde Artvin Çoruh Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf ve Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümünün üçüncü ve dördüncü sınıfında öğrenim göre 201 öğretmen adayıyla yürütülmüştür. Tarama yönteminin kullanıldığı bu çalışmada veriler Buldu ve Tatar (2011) tarafından geliştirilen, üç faktörlü ve 26 maddeden oluşan “Alternatif Değerlendirmenin Kullanımına Yönelik Öz Yeterlilik” ölçeğiyle toplanmıştır. Uygulanan ölçekten elde edilen veriler SPSS 11.5 programından yararlanılarak analiz edilmiştir. Ölçekteki olumlu maddeler "Kesinlikle Katılıyorum=5", " Katılıyorum=4", "Karasızım =3", " Katılmıyorum=2" ve "Kesinlikle Katılmıyorum=l" seçenekleriyle 5'ten l' e doğru puanlanırken, olumsuz maddeler ise tamamen tersi seçeneklerle 1'den 5'e doğru puanlanmıştır. Ölçekten elde edilen verileri, adayların bu alan yönelik öz yeterliliklerinin “Çok düşük ” (1,00 – 1,79), “Düşük” (1,80 – 2,59 ), “Orta” (2,60 – 3,39 ) ise, “Yüksek” (3,40 – 4,19) ve “Çok Yüksek” (4,20 – 5,00) kategorileri içinde değerlendirilmiştir. Ayrıca değişkenler için aritmetik ortalama ve standart sapma bulunmuştur. Değişkenler arasında fark olup olmadığı p=0.05 anlamlık düzeyinde bağımsız t testi kullanılarak belirlenmiştir. Araştırmada sonuç olarak, öğretmen adaylarının alternatif değerlendirmenin kullanımına yönelik öz yeterliliklerinin yüksek düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte öğretmen adaylarının alternatif değerlendirmenin kullanımına yönelik öz yeterlilikleriyle sınıf değişkenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit edilirken (p<0.05) adayları öz yeterlilikleriyle cinsiyet ve program değişkenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir (p>0,05).

Anahtar Kelimeler: Ölçme-Değerlendirme, Alternatif Değerlendirme, Öz Yeterlilik, Öğretmen adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 224

6. SINIF KUVVET VE HAREKET ÜNİTESİNDE ÖĞRENME AMAÇLI YAZMA AKTİVİTESİ İLE ANİMASYON YÖNTEMİNİN KULLANIMININ

ÖĞRENCİLERİN AKADEMİK BAŞARILARINA ETKİSİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Ezgi YAZICI1, M. UZOĞLU2

1Milli Eğitim Bakanlığı, Fen ve Teknoloji Öğretmeni, Samsun

2Giresun Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği, Giresun Fen okuryazarlığını sağlamak için eğitim-öğretim ortamlarında farklı öğrenme ve öğretme metotları kullanılmaktadır. Kullanılan metotlar ile öğrenci başarısını artırmak amaçlanmaktadır. Bunu gerçekleştirmede animasyon tabanlı öğretme yöntemi ve yazma aktivitelerinin kullanılabileceği birçok çalışma ile ortaya koyulmuştur. Literatür incelendiğinde ise animasyon tabanlı öğretme yöntemi ve yazma aktivitelerinin ayrı ayrı öğrencilerin akademik başarılarına etkililiği incelenmiş fakat bu iki yöntemin birbiri ile karşılaştırılmasına rastlanmamıştır. Bu nedenle araştırmanın temel amacı, animasyon tabanlı öğretme yöntemi ile yazma aktivitesinin kullanımının öğrencilerin akademik başarılarına etkisini karşılaştırmak olarak belirlenmiştir. Araştırma yarı deneysel desene sahip olup, Samsun ilinde bir ilköğretim okulundan toplam 60 öğrenci ve 1 öğretmen ile gerçekleştirilmiştir. Öğrenciler öğretmen tarafından rastgele 2 uygulama grubuna ayrılmıştır. 1. Uygulama grubu öğretmene mektup yazma aktivitesini gerçekleştirirken, 2. uygulama grubunda ise dersin işlenmesinde animasyon yöntemi kullanılmıştır. Araştırma 6. sınıf kuvvet ve hareket ünitesinde gerçekleştirilmiştir. Yazma aktivitesini gerçekleştiren grup öğrencileri, ünitenin sonunda konuyu öğretmene belirli kurallar çerçevesinde kendi cümleleriyle anlatan bir mektup yazmışlardır. Bu öğrenciler öğretmenin dönütleri ışığında mektup yazma aktivitesini tekrar gerçekleştirmişlerdir. Animasyon yöntemi uygulanan grupta ise dersler işlenirken konuyla ilgili animasyonlardan faydalanılmıştır. İki gruba uygulanan konu tabanlı öntest puanlarının istatistiksel analizleri gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olmadığını ortaya koymuştur. Diğer yandan her iki gruba da sürecin sonunda uygulanan son test puanlarının istatistiksel analizleri yazma aktivitesi gerçekleştiren grup ile animasyon yöntemi ile ders işlenen grup arasında anlamlı bir farkın olmadığını ortaya koymuştur. Ancak yazma grubunun puan ortalamalarının animasyon grubundan daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlara dayanarak yazma aktivitesinin öğrenci başarısını gerçekleştirmede en az animasyon tabanlı öğrenme yöntemi kadar başarılı olduğu söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: Animasyon tabanlı öğretme yöntemi, mektup yazma, kuvvet ve hareket

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 225

YARATICI DRAMANIN FEN ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖZDÜZENLEMELİ ÖĞRENMELERİNE

ETKİSİ

Cennet YILDIRIM1 Aslı SEDEF2 Bilge TAŞKIN CAN3

1 Milli Eğitim Bakanlığı, Çanakçı İlköğretim Okulu, Fen ve Teknoloji Öğretmeni

2 Milli Eğitim Bakanlığı, Dedebağ Atatürk İlköğretim Okulu, Fen ve Teknoloji Öğretmeni

3 Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü

Günümüz dünyasında uygulanan eğitim ile öğrencilerin iş hayatında daha başarılı olmaları ve daha iyi birer vatandaş olmaları hedefleniyor. Bu amaçla eğitim adına yapılan çalışmalar, öğrenciye karmaşık alan bilgi ve beceri sunmaktan daha öte bir şeyler olmalıdır. Bu yüzden eğitim hedeflerinde öğrencinin bilişsel gelişimi, beceri, tutum ve sosyal hayat başarısı ön planda tutulmalı, yapılacak düzenlemeler tüm bunların gelişimini sağlayacak şekilde kapsamlı olmalıdır (Wolters, 2010). Bu noktadan yola çıkılırsa eğitimin en önemli hedeflerinden birinin, öğrenmesinin sorumluluğunu üstlenen, kendi öğrenme süreçlerini kontrol edebilen ve bu süreçlere aktif olarak katılan, kendi yeteneklerine güvenen ve bu yeteneklerini olumlu bir şekilde kullanan bireyler yetiştirmek olduğu söylenebilir. Öğrenenin öz düzenlemeli öğrenmesini kolaylaştırıp ona yol gösterecek en önemli öğretim yöntemi yaratıcı drama olarak düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı; yaratıcı drama etkinliklerinin 2011-2012 akademik yılında bahar döneminde, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören Fen öğretmen adaylarının öz düzenlemeleri üzerindeki etkisini belirlemektir. Yaratıcı dramanın fen öğretmen adaylarının öz düzenlemeleri üzerindeki etkisini belirlemeye yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmada “öntest - sontest tek gruplu deneme modeli” kullanılmış, öğrencilerin özdüzenlemelerini ölçebilmek amacıyla Büyüköztürk ve arkadaşları (2004) tarafından Türkçeye uyarlaması yapılan “Güdülenme ve Öğrenme Stratejileri Ölçeği” kullanılmıştır. Güdülenme ve Öğrenme Stratejileri Ölçeği; Güdülenme ve Öğrenme Stratejileri olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemlerine başlanmıştır. Yaratıcı drama etkinlikleri ile öğretimin öğretmen adaylarının öz düzenlemeleri üzerinde olumlu ve anlamlı bir etkisinin olup olmadığı incelenecek ve önerilerde bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Öz düzenleme, Güdülenme, Öğrenme Stratejileri, Yaratıcı Drama

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 226

YAŞAM TEMELLİ ÖĞRETİM YAKLAŞIMINDA

BAĞLAMLARIN VE GÜNLÜK HAYAT UYGULAMALARININ BELİRLENMESİ

Sabiha SUNAR, Ömer GEBAN

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü

Öğrencilerin fen bilimlerine karşı azalan ilgisi birçok araştırmanın odak noktası olmuştur. Bu azalan ilginin en önemli nedenlerinden biri fen eğitimcileri tarafından ‘öğrencilerin fen ile ilgili neleri bilmek istedikleri’ gerçeğinden çok ‘Öğrencilerin fen ile ilgili neleri bilmesi gerekir?’ sorusuna verilen önem olarak görülmektedir. Ders içeriklerinin aktarılmasında öğrencilerin günlük yaşamlarındaki bağlamların ve günlük hayat uygulamalarının başlangıç noktası olarak yararlanıldığı yaşam temelli öğretim yaklaşımı ise birçok ülkede bu soruna çözüm olarak yerini almaktadır. Yapılan araştırmalar öğrenciler için uygun bağlamların belirlenmesi aşamasının, yaşam temelli öğretim uygulamalarının en önemli kısmı olduğunu ortaya koymuştur (Tekbıyık & Akdeniz, 2010). Öğrencilerin okul dışındaki ortamlarda fenle ilgili neyi öğrenmek istediklerini araştırmak, fenin çekiciliğini ve günlük hayatla olan ilişkisinin öğrencilere yansıtılmasını arttırmak amacıyla yaşam temelli öğretimde kullanılacak bağlamlar ve uygulamalar için yol gösterici olabilir. Bu çalışmanın amacı öğrencilerin bir web sayfasına sorduğu sorulardan yararlanarak yaşam temelli öğretim yaklaşımına dayanan öğretim planlarının hazırlanması için uygun bağlamlar ve günlük hayat uygulamalarını belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda TÜBİTAK-Bilim ve Teknik Dergisi’nin ‘Merak Ettikleriniz’ köşesine sorulan 624 kimya sorusu Baram-Tsabari ve Yarden (2005) tarafından önerilen kategorilerin yanı sıra, ilgili oldukları bağlam ve uygulamalar kapsamında incelenmiştir. Her soru için soranın cinsiyeti, talep ettiği bilginin türü (gerçekçi, açıklayıcı, kanıtsal, vb.), soruyu nasıl bir motivasyonla sorduğu (uygulanabilir, uygulanamaz), hangi kimya konusu ile ilgili olduğu (kimyasal reaksiyonlar, nükleer kimya, atomik ve moleküler yapı, vb.) ve son olarak hangi bağlam ya da günlük hayat uygulamaları ile ilgili olduğu araştırılmıştır. Çalışmanın sonuçları ülkemizde ve dünyada giderek önemi artan yaşam temelli öğretim yaklaşımı için kullanılacak bağlamların belirlenmesi aşamasında birçok araştırmaya ışık tutacak niteliktedir.

Anahtar Kelimeler: Yaşam Temelli Öğretim Yaklaşımı, Bağlamların Belirlenmesi,

Öğrenci Soruları, Öğrencilerin Fene Olan İlgisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 227

KONTEKST OLARAK MÜHENDİSLİK-DİZAYNA VE

DERS MATERYALİ OLARAK LEGOLARA ÖĞRETMEN ADAYLARININ BAKIŞ AÇILARININ İNCELENMESİ

Kibar SUNGUR1 İsmail MARULCU2

1 Erciyes Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Anabilim Dalı Fen

Bilgisi Eğitimi Bilim Dalı 2 Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Lego materyalleri denildiğinde ülkemizde daha çok oyun için kullanılan materyaller akla gelmektedir. Ancak Legolar, fen ve teknoloji öğretiminde ve özellikle de mühendislik-dizayn etkinliklerinde kullanım için son derece uygun eğitsel materyallerdir. Lego materyallerinin kullanılması mühendislik süreci ile ilgili temel kavram ve becerilerin Fen ve Teknoloji dersine entegre edilmesini kolaylaştırmaktadır. İlköğretim fen bilgisi öğretmen adaylarının kontekst olarak mühendislik-dizayna ve ders materyali olarak Legolara bakış açılarının incelenmesidir.

Araştırmada tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak ise 5’li Likert tipi çoktan seçmeli ve açık uçlu sorulardan oluşan anket ve serbest çizim yöntemleri kullanılmıştır. Erciyes üniversitesi İlköğretim fen bilgisi öğretmenliği 3. sınıf öğrencileri araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır. Öğretmen adaylarının Mühendisliğin Önemi, Mühendisliğe Aşinalık, Mühendisliğin Özellikleri, Mühendislerin Özellikleri, Legoları Kullanmanın Önemi, Legolara Aşinalık adı altındaki soruları cevaplamaları istenmiştir. Ayrıca ayrıntılı bir analiz yapabilmek için ankette açık uçlu sorulara da yer verilmiştir. Öğretmen adaylarının mühendislik-dizayn ve Legolarla ilgili serbest çizim yapmaları istenerek bilişsel altyapılarının değerlendirilmesi sağlanmıştır ve sonuçlar kodlama sistemiyle değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın ışığında öğretmen adaylarının mühendisliğe ilişkin algıları ve Legoları ders materyali olarak nasıl gördükleri belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışma mühendislik-dizayn ve Legolar kullanılarak öğretim materyalleri geliştirme çalışmalarına altyapı teşkil edecektir Çalışmanın detaylı sonuçları kongrede sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Mühendislik-dizayn, Legolar, Fen ve Teknoloji Eğitimi,

Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 228

ELEŞTİREL VE YARATICI DÜŞÜNME TEMELLİ FEN

VE TEKNOLOJİ LABORATUVARI UYGULAMALARININ PROBLEM ÇÖZME VE

YARATICILIK ÜZERİNE ETKİSİ

Canay ALTINDAĞ1 H.Çağlar GÖKSEL1 Özlem KORAY1 Abdullah KORAY1

1Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Ereğli Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü,

Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı

Sürekli ve çok hızlı bir şekilde değişen ve gelişen dünyamızda, bilgi ve teknoloji toplumu olma yolunda atılacak her adım, toplum bireylerini üst düzey düşünmeye zorlamaktadır. İlerleme sürecinde karşılaşılacak her bir problem için yeni çözüm yolları arama ve yeni ürünler ortaya koymada yaratıcı ve eleştirel düşünmeye gereksinim vardır. Yaratıcılıklarını kullanan ve eleştirel düşünebilen bireyler, aldıkları fen eğitimini, işlevsel hale getirebilirler ve böylece bilimsel bilgiler kitaplarda bilgi yığınları oluşturmak yerine, değerli bir ürünün ortaya çıkmasında temel teşkil eder. Eleştirel düşünmenin küçük yaşlardan itibaren bireylerde geliştirilmesinin en önemli koşulu; gerçek durumlarda bireylerin fikirlerini açıkça ifade edebildiği, tartışabildiği, bilgileri sorgulayabildiği öğrenme ortamları hazırlamaktır. Bu nedenledir ki; ilköğretim düzeyinden itibaren, eğitimlerinin her aşamasında, gelecekte topluma yön verecek öğrencilere eleştirel ve yaratıcı düşünme becerilerini kazandırmak, fen eğitiminin en önemli amaçları arasında yer almalıdır. Bu çalışmanın amacı, fen ve teknoloji laboratuarı uygulamalarında eleştirel ve yaratıcı düşünme temelli öğrenmenin öğretmen adaylarının yaratıcılık ve problem çözme becerilerine etkisinin incelenmesi olarak belirlenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu 2011-2012 akademik yılı güz döneminde Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören öğretmen adayları oluşturmuştur. Araştırmada yarı deneysel yöntem ve ön test - son test tek gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Bu çalışmada araştırma hipotezlerini test etmek için iki farklı araç kullanılmıştır. Bunlar, yaratıcı düşünme yeteneğini ölçebilmek için Torrance Yaratıcı Düşünme Testi Şekilsel Formu ve problem çözme becerisini ölçebilmek için Mantıksal Düşünme Grup Testidir. Her iki test de gruba ön ve sontest olarak uygulanmıştır. Grubun ön test - son test karşılaştırmalarında, bağımsız gruplar için t-testi analizi kullanılmıştır. Araştırmada nitel veriler, öğretmen adaylarının uygulanan yöntemle ilgili görüşlerini belirlemek için açık uçlu anket ve yarı yapılandırılmış görüşmeler yoluyla toplanmış ve betimsel analiz yöntemiyle değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; eleştirel ve yaratıcı düşünme temelli fen ve teknoloji laboratuarı uygulamalarının öğretmen adaylarının yaratıcılık ve problem çözme becerilerini geliştirdiği belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Yaratıcı Düşünme, Eleştirel Düşünme, Problem Çözme

Becerisi, Fen Ve Teknoloji Laboratuarı Uygulamaları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 229

İLKÖĞRETİM 7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN İNFORMAL

PROBLEM ÇÖZME STRATEJİLERİ

Hülya KADAKAL1 Ayfer BUDAK2

1Erzincan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Matematik Eğitimi

Bölümü, Erzincan 2Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi Bölümü,

Erzincan Gelecekte hayatta karşılaşabileceği problemlerin üstesinden gelebilecek bireylerin yetiştirilmesi eğitimin öncelikli hedeflerinden biri haline gelmiştir (Soylu ve Soylu, 2006). Bu nedenle problem çözme ve problem kurma okulların matematik müfredatlarının vurgu yaptığı temel becerilere dönüşmüştür. Problem çözme süreci; problemin anlaşılması, problem için plan yapmayı, planı uygulamayı ve son olarak ortaya çıkan sonucun kontrolünün yapılmasını içerir. Rutin olmayan problemleri çözerken, öğrenciler çeşitli stratejilere başvururlar. Bu stratejilere liste yapma, örüntü kurma, modelleme-şekil çizme, deneme-yanılma, ilişkilendirmeyi örnek olarak verebiliriz. Bu çalışmada bir köy okulunda eğitim gören 7. sınıf öğrencilerinin rutin olmayan problemlerin çözümünde kullandıkları informal problem çözme stratejilerini ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Bu kapsamda yedinci sınıf öğrencilerinin rutin olmayan problemleri çözmede “ne derece başarılılar?”, “ne tür stratejiler kullanıyorlar?”, ve “bu stratejiler onları ne derece başarıya götürüyor?” sorularına cevap aranmıştır. Çalışmanın araştırma grubunu 2011-2012 öğretim yılında Van ili Çaldıran ilçesinin bir köy okulundaki 26 tane 7. sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Öğrencilere 3 tane rutin olmayan problem sorulmuş ve rutin olmayan bu problemlere verdikleri cevaplar doğru ve yanlış olarak kodlanmış ve daha sonra, her bir soru için ne tür problem çözme stratejileri kullandıkları ve kullandıkları bu stratejilerden hangileri öğrenciyi doğru yanıta götürürken hangilerinin götürmediği tespit edilmiştir. Araştırmanın ilk bulguları basamak değeri problemi için öğrencilerin yaklaşık üçte biri ve taksi sorusu için üçte birinden fazlası doğru sonuca ulaştıkları gözlenmiştir. Öğrencilerin yarısından fazlası taksi sorusuna geleneksel bölme yönteminin dışında alternatif çözüm yöntemleri; tekrarlı çıkarma ya da tekrarlı toplama yöntemleri ve modelleme kullanarak çözüm üretmişlerdir. Basamak değeri probleminde mantık yürütme stratejisinin ağırlıklı kullanıldığı fakat, öğrencilerin bu soruyu anlamada çok güçlük çektiği gözlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: İlköğretim Öğrencileri, Rutin Olmayan Matematik Problemleri, Problem Çözme Stratejileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 230

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNDE KAVRAM HARİTASI

KULLANMANIN ÖĞRENCİLERİN BAŞARILARI VE TUTUMLARINA ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI

Sündüs CANPOLAT1 Yurdagül BOĞAR2 Mustafa SARIKAYA1

1Gazi Üniversitesi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı

2Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Fen eğitimi öğrenciye yakın çevresindeki yakın çevresindeki olayları tanımasına

yardımcı olmayı, kendi yaşayışını ve çevresindeki yaşayışları daha anlamlı hale getirmek için bilimsel düşünüş yönteminin özelliklerini tanıtmayı ve bireyin bunlardan yararlanmasını hedeflemektedir. Bu hedefin gerçekleşmesi için tercih edilen ve kullanılabilecek en iyi yöntemlerden birisi de kavram haritalarıdır. Böylece kavramlar arası ilişkiler göz önüne serilmiş olur. Bu çalışmanın temel amacı, fen ve teknoloji dersinde kavram haritası kullanmanın öğrencilerin başarıları ve tutumlarına etkilerinin araştırılmasıdır. Araştırma ön-test ve son- test kontrol gruplu deneysel modelle yapılmıştır. Araştırmanın örneklemi, MEB’ e bağlı bir ilköğretim okulu 6. sınıfında okuyan 100 öğrenciye uygulanmıştır. Deney ve kontrol olmak üzere 2 grup belirlenmiştir. Çalışma 3 hafta devam etmiştir. Uygulamadan önce öğrencilerin ön bilgilerini ve fene olan tutumlarını belirlemek için Ön Bilgi Testi, Başarı Testi ve Tutum anketi uygulanmıştır. Analiz sonucunda ön bilgi testinin güvenirliliği α= 0.7974, başarı testinin güvenirliği α= 0.7609 olarak bulunmuştur. Uygulama sonunda ise Geleneksel Öğretim Yöntemi ve Kavram Haritası ile Öğretim Yönteminin etkililiğini belirlemek için her iki gruptaki öğrencilere Başarı Son Testi ve Tutum Anketi tekrar uygulanmıştır. t- testi hipotezleri değerlendirme de kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; dolaşım sistemi konusunun kavram haritası ile anlatıldığı öğrencilerin daha başarılı olduğu görülmüştür. Bu metot eğitim sistemimize olumlu bir katkı sağlayacaktır.

Anahtar Kelimeler: Kavram, Kavram Haritası, Tutum, Başarı, Geleneksel Öğretim

Yöntemi, İnsan Dolaşım Sistemi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 231

7E ÖĞRETİM MODELİNİN HİPOTEZ KURMA VE DEĞİŞKEN BELİRLEME BECERİLERİ ÜZERİNE

ETKİSİ

Gamze ÖZBEK* Harun ÇELİK** Tuğba KARTAL*

*Kırıkkale Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü **Kırıkkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı

Bilgi ve teknolojinin hızla çoğaldığı günümüzde bilimsel bir vizyonu olan bireylere sahip olmak gelişmiş toplumun ideallerinden biridir. Ülkemizde bu profilde bireyler yetiştirmek için eğitim programlarında birtakım değişikliklere gidilmiştir. Fen ve Teknoloji Programı bireysel farklılıkları ne olursa olsun her öğrenciye bilimsel süreç becerisi kazandırma amacı taşımaktadır. Bilimsel süreç becerisi kazanmış bireyin bilimsel davranışlar sergilediği söylenebilir. Bu araştırmada bilimsel süreç becerilerinden hipotez kurma ve değişken belirleme üzerinde çalışılmıştır. Bu kapsamda sorgulama temelli öğrenmeye bağlı 7E modelinin ilgili becerilere etkisi incelenmiştir. Bu amacı gerçekleştirmek için 2011-2012 öğretim yılında Kırıkkale Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümünde 40 öğrenci ile bir çalışma yapılmıştır. Fen bilgisi öğretmenliği lisans programında 3. Sınıflarda işlenmekte olan Fen Öğretimi Laboratuar Uygulamaları I dersi kapsamında 4 hafta boyunca bir araştırma yapılmıştır. Araştırmada yarı deneme modellerinden zaman dizisi modeli kullanılmıştır. Yapılan çalışmanın verileri öğrenciler tarafından deneysel etkinlikler sırasında doldurulan raporlardan Hipotez ve Değişken Belirleme Rubriği ile toplanmıştır. Rubriğin geçerliliği için uzman görüşü alınmış olup güvenirliği için bağımsız gözlemciler arası uyuşma yüzdesi %79,5 ve Kappa katsayısı .679 olarak hesaplanmıştır. Verilerin analizi için SPSS 18.0 Paket Programı kullanılacaktır. İlgili literatüre dayanarak araştırma sonucunun 7E öğretim modelinin hipotez kurma ve değişken belirleme becerisi üzerinde etkili olacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Bilimsel Süreç Becerileri, Hipotez Kurma, Değişken Belirleme, 7E Öğretim Modeli

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 232

ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖZDÜZENLEME

STRATEJİLERİNİN CİNSİYET FARKINA GÖRE İNCELENMESİ

Esen UZUNTİRYAKİ1 FatmaNur AKIN1 Yeşim ÇAPA AYDIN2

1Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü 2Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü

Sosyal Bilişsel Kuram’ın önemli bir parçası olan özdüzenleme, eğitim alanında bireylerin performansını etkileyen en önemli unsurlardan biridir. Pintrich (2000) özdüzenlemeyi bireylerin kendi öğrenme amaçlarını belirledikleri, bilişlerini, motivasyonlarını ve davranışlarını düzenlemeye çalıştıkları etkin ve yapıcı bir süreç olarak açıklamıştır. Benzer şekilde, Çapa Aydın, Sungur ve Uzuntiryaki (2009) öğretmen özdüzenlemesini, öğretmenlerin etkili bir öğretim için kullandığı özdüzenleme stratejileri olarak ifade etmişlerdir.

Alanyazında öğrencilerin özdüzenleme stratejileri üzerine pek çok çalışma olmasına karşın, öğretmenlerin özdüzenleme stratejileri üzerine odaklanılmamıştır. Bu çalışmanın amacı, öğretmen adaylarının kullandığı özdüzenleme stratejilerinin cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediğini incelemektir. Bu araştırmanın örneklemini, Türkiye’nin farklı üniversitelerinin Eğitim Fakültelerinde üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıflarında öğrenim gören 382 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Bu örneklemin belirlenmesinde öğretmen adaylarının pedagojik derslerin çoğunu almış olmaları önemli bir etkendir. Veri toplama aracı olarak; öğretmen adaylarının özdüzenleme stratejilerinin belirlenmesi için Çapa Aydın, Sungur ve Uzuntiryaki (2009) tarafından geliştirilmiş Öğretmen Özdüzenleme Ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçeğin sekiz faktörü, hedef belirleme, içsel ilgi/değer, dışsal hedef, içsel hedef, özyönlendirme, duygusal kontrol, özdeğerlendirme ve öztepki, Çoklu Varyans Analizi için bağımlı değişkenleri oluşturmaktadır. Bağımsız değişken ise cinsiyettir. SPSS 20.0 istatistik paket programı kullanılarak yapılan analiz sonuçlarına göre, cinsiyet bağımsız değişkenine göre, öğretmen adaylarının özdüzenleme stratejilerini kullanma açısından anlamlı bir fark saptanmıştır. Kızlar ve erkekler arasında öztepki ve özdeğerlendirme alt boyutlarında anlamlı bir fark vardır. Kızlar, öztepki ve özdeğerlendirme stratejilerini erkeklere göre daha çok kullanmaktadır Başka bir deyişle, kız öğretmen adayları, öğretim sonrasında erkek öğretmen adaylarına göre daha fazla duyuşsal tepki verirler ve öğretimlerini önceki performansları ve koydukları hedeflerle karşılaştırarak değerlendirirler.

Anahtar Kelimeler: Özdüzenleme, Öğretmen Adayları, Cinsiyet

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 233

ÖĞRETMEN ÖZEL ALAN YETERLİLİKLERİ NE KADAR ÖZEL: PEDAGOJİK ALAN BİLGİSİNİN YAPISININ YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ

M. Şahin BÜLBÜL1 Sue-Mei SLOGAR2

1 Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü 2Regent Üniversitesi, Psikoloji Bölümü

2004 yılında genel öğretmen yeterliliklerinin hazırlanmasının ardından özel alan yeterliliklerinin belirlenmesi uygun bulunmuştur. Fizik, kimya ve biyoloji gibi fen alanındaki disiplinlerin öğretmenlerinin sahip olması gereken özel yeterlilikleri belirleme çalışmaları ise tamamlanmıştır. Bu yeterliliklerin incelenmesi ve inceleme sonucunda Pedagojik Alan Bilgisinin (PAB) alan yazında önerilen yapısının dışında bir model önerilmektedir. Bu model mevcut bir uygulama sonunda oluşturulduğundan diğer modellere göre daha gerçekçi olduğu düşünülmektedir. Çalışmanın ilk kısmında dokuz alan uzmanına kendi alanı ve alanı dışındaki bir alana ait yeterlilikleri incelemesi ve yeterliliğin hangi alana ait olduğunu belirtmesi istenmiştir. Fen disiplinleri için 436 adet yeterlilik için oybirliği veya oy çokluğu ile o yeterliliğin fizik, kimya veya biyolojiye ait olup olmadığı ya da tüm fen disiplinleri için geçerli olup olmayacağı hatta fen dışı disiplinlerde de geçerli olup olmayacağına bakılmıştır. Yönlendirme olmaması için yeterlilikte geçen disipline ait "fizik, kimya ve biyoloji dersi" gibi ifadeler yerine "disipline ait" gibi daha genel ifadeler seçilmiştir. Oybirliği dikkate alındığında tüm yeterliliklerin %10’nu özel olarak disiplin ile ilgili bulunmuş, %70’i tüm fen dersleri için geçerli bulunmuş ve % 20 ‘si de fen dışı dersler için de geçerli olabilecek bir yeterlilik tanımı olarak değerlendirilmiştir. Bir disiplin için tanımlanan bir yeterliğin diğer disiplin içinde geçerli olması durumu PAB’ın yeniden gözden geçirilmesini gerekli kılmaktadır. ‘Bir fizik öğretmeni fiziği bilirse ve eğitim dersleri alırsa fizik eğitimcisi olabilir’ yönündeki görüş PAB’ın eğitim bilgisi (EB) ve Alan Bilgisi (AB) alt bileşenlerinden oluştuğunu savunan modelin ürünüdür. Hâlbuki bu çalışmadaki yeterliliklerin incelemesi göstermiştir ki öncelikle özel alan yeterlilikleri tanımlanmalı sonra genel öğretmen yeterlilikleri değerlendirilmelidir. Eğitim Bilimcilerin çalıştığı “motivasyon” gibi konular düşünüldüğünde bunların konu bağımsız olması düşünülemez. Dolayısıyla birçok disiplinin motivasyon ile ilgili çalışması ve ortak noktaların eğitim ile ilgili boyutu oluşturması beklenir. Ortaya konulan model, sınırları olan modellerin yerine çok etkileşimli bir yapıya sahiptir. Birçok yerde Eğitim Bilimlerinin sadece Lisans Üstü eğitime devam ediyor olması bu doğal durumun bir yansıması olarak yorumlanmaktadır. Oluşan yeni modelin disiplini merkeze almadan ya da bilgiyi bölümlendirmeden direkt sosyolojik durumlardan, mesleki yeterliliklerden, beslenmesi modeli daha güçlü kılmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Pedagojik Alan Bilgisi, Öğretmen Yeterlilikleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 234

ÖĞRETMENLERİN RUBRİK KULLANIMI HAKKINDAKİ YETERLİLİK ALGILARI

Aytaç KARAKAŞ1 Hatice BÜYÜKDOKUMACI2 Ramazan

BAŞTÜRK3

1Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD

2Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD

3Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü Ölçme ve Değerlendirme ABD

Öğretim sürecinin bir parçası olan alternatif ölçme ve değerlendirme, geleneksel olarak kullanılan kağıt-kalem testleri ile birlikte, öğrencinin sınıf içi ve sınıf dışındaki davranışlarını izleyip, süreç içindeki performansını gözleyerek, öğrenciyi de değerlendirme sürecine katıp ölçme ve değerlendirmeyi geniş bir açıdan ele alarak öğrenci performansı her yönüyle değerlendirilmektedir (Gelbal ve Kelecioğlu; 2007). Bu tür performans değerlendirme araçlarından biri de, rubrik değerlendirmedir.

Bu araştırma ilköğretimde görev yapmakta olan sınıf öğretmenleri ve fen ve teknoloji öğretmenlerinin cinsiyetlerinin, hizmet yıllarının, eğitim durumlarının, branşlarının rubrik kullanımı konusunda yeterlilik algılarında yarattığı farklılıkları tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Araştırma, betimsel türde olup ilişkisel tarama modeli ile gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma öğretmenlerin rubriklerin kullanılması konusunda yeterlilik algılarını ve bu algılarının hangi değişkenlere göre farklılık gösterdiğinin tespiti açısından önemlidir. Araştırma 2009-2010 yılında Denizli ili Tavas ilçesi devlet okullarında görev yapmakta olan fen ve teknoloji öğretmenliği ve sınıf öğretmenliği yapan toplam 108 öğretmen ile yapılmıştır. Araştırmada öğretmenlerin rubrikleri kullanma ve bu alandaki yeterlik düzeylerini saptamaya yönelik, araştırmacılar tarafından 55 soruluk bir anket geliştirilmiştir. Ankette bulunan maddeler Likert tipi beşli dereceleme ölçeği formatında hazırlanmıştır. Hazırlanan ankete ilişkin uzman görüşleri alınarak ve negatif korelasyona sahip maddeler çıkartılarak 37 soruluk ölçek değerlendirmeye alınmış olup Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı 0,914 olarak hesaplanmıştır. Verilerin analizinde t-testi ve One-way ANOVA testi uygulanmıştır.. Verilerin değerlendirilmesi ile elde edilen bulguların ışığı altında aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır. Öğretmenlerin rubriklerin kullanımı hakkındaki yeterlilik algıları;

• Cinsiyetlerine göre anlamlı bir faklılık göstermemektedir. • Hizmet yıllarına göre anlamlı bir farklılık göstermemektedir. • Eğitimlerine göre anlamlı bir faklılık göstermemektedir. • Branşlarına göre anlamlı bir faklılık göstermemektedir.

Anahtar Kelimeler: Alternatif Ölçme Değerlendirme, Rubrik

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 235

ÖĞRETMEN PEDAGOJİSİNDE KRİTİK SORUN:

DEĞİŞİME KARŞI DİRENÇ

Kutlu TANRIVERDİ1 Murat GÜNEL2

1Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği ABD 2TED Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği ABD

Loucks-Horseley vd. (1996) etkili bir hizmet içi eğitimin tüm öğrencilerin öğrenebileceği düşüncesi üzerine kurulu olması, öğretmenlerin bizzat öğrenen rolü üstlendikleri bir süreç olması, işbirlikli bir çalışma ortamının sağlanması ve okul ortamına transfer edilebilecek bilgi ve becerileri sağlaması gibi bazı prensipleri vurgulamıştır. Ayrıca öğretmenlerin pedagojik inançlarını değiştirmenin kolay olmadığı ve hizmet içi eğitimlerin boylamsal gerçekleştirilmesi ve yapacakları uygulamalar üzerine öğretmenlerin düşünmesine ve değiştirmesine fırsat tanınmasının da gerekliliği vurgulanmıştır (Borko ve Putnam, 1996). Ancak iyi dizayn edilmiş boylamsal hizmetiçi eğitim programlarına katılan öğretmenlerin uygulama seviyelerinin aynı olmadığı, bazı öğretmenlerin değişime karşı direnç gösterdikleri de tespit edilmiştir. Bu noktada merak edilen soru: Bazı öğretmenler pedagojik anlamdaki değişime karşı neden direnç göstermektedirler? Bu çalışmanın amacı öğretmenlerin değişime karşı direnç göstermelerinin nedenini belirleyebilmektir. Bunun için boylamsal hizmetiçi eğitimlerin etkisinin incelendiği bir araştırma projesinde yer alan 26 Fen ve Teknoloji öğretmeninden 13’üyle çalışılmıştır. Proje kapsamında öğretmenler şimdiye kadar 4 hizmet içi eğitime katılmışlardır. Çalışmada yer alan öğretmenlerle yarı yapılandırılmış mülakatlar yapılmıştır. Mülakatlarda öğretmenlerin öğrenme ve öğretmeye dair inançlarını ve uygulamalara dair düşüncelerini ortaya çıkartacak sorular sorulmuştur. Mülakatlar ses kayıt cihazı ve video kamerayla kaydedilmiştir. Ses kayıtları yazıya döküldükten sonra nitel olarak analizi yapılmış ve öğretmenlerin değişime karşı gösterdikleri dirençlerin sebeplerine yönelik temalar belirlenmiştir.

Belirlenen temalar, öğretmenlerin uygulamada yaşadıkları yetersizlik, bazı konularda alan bilgisi eksikliği, sınıf yönetimi sorunları ve materyallerin etkin kullanılamaması olarak ortaya çıkmaktadır.

Sonuç olarak öğretmenlerin pedagojik inançlarını değiştirmek kısa süreli ve uygulamalarla desteklenmeyen hizmetiçi eğitimlerle mümkün değildir. Öğretmen merkezli eğitimlerle bile öğretmenlerin pedagojik inançları değişime zorlansa da uygulamalarda yaşayacakları sorunlar ve yetersizlik duygusu geçmiş uygulama ve inanç yapılarını tekrar çağıracaktır. Bu nedenle hizmetiçi eğitimler uzun vadelere yayılmalı, öğretmenlere uygulama sonrası yansıtma yapma imkanı sağlamalı ve hizmetiçi eğitimler işbaşı ziyaretlerle uygulama esnasında dönütler verilerek desteklenmelidir.

Anahtar Kelimeler: Pedagojik İnançlar, Öğretmen Değişimi, Hizmetiçi Eğitim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 236

İLKÖĞRETİM 6-8. SINIF BRANŞ ÖĞRETMENLERİNİN

ALTERNATİF ÖLÇME-DEĞERLENDİRME YAKLAŞIMLARINI KULLANABİLME DURUMLARI:

ERZURUM ÖRNEKLEMİ

Fatih YAZICI1, Mustafa SÖZBİLİR2, M. Diyaddin YAŞAR2, M. Ertaç ATİLA3

1 Barbaros Hayrettin Paşa İÖO, Palandöken / ERZURUM

2Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü 3Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı

Bilim ve teknolojinin çok hızlı bir gelişim içinde olduğu, bilgiye ulaşmanın ve paylaşmanın çok daha kolaylaştığı bir çağda öğretim programlarına çağdaş bir yapı kazandırılması zorunlu olmuştur. Yapılandırmacı anlayışa sahip bu değişim öğretim programının tüm öğelerini etkilediği gibi ölçme-değerlendirme alanında da alternatif yöntem ve tekniklerin kullanılmasını gerektirmiştir. Buna göre öğrencilerin sadece öğretim süreci başında ya da sonunda değerlendirilmesi değil, tüm öğretim süreci içinde kendi özellikleri dikkate alınarak çok çeşitli yöntem ve teknikler yardımıyla da değerlendirilmesi ön görülmektedir. Bu çalışmada; ilköğretim 6-8. Sınıf branş öğretmenlerinin ölçme değerlendirme yöntemlerine ilişkin bakış açılarını, kullanım sıklıklarını ve yeterlik düzeylerini tespit edip, bu alanda karşılaşılan sorunları belirleyerek bu sorunların çözümüne yönelik neler yapılabileceğinin ortaya koyulması amaçlanmıştır.

Nicel araştırma yaklaşımlarından biri olan tarama yöntemiyle gerçekleştirilen çalışmada alan yazın taraması yapılarak öğretmenlerin ölçme-değerlendirmeye yönelik görüşlerini belirlemek amacıyla bir anket geliştirilmiştir. Anketin geçerlik ve güvenirlik çalışması yapıldıktan sonra Erzurum şehir merkezinde görev yapan 474 ilköğretim 6-8. Sınıfta görev yapan branş öğretmenine gönüllülük esasına göre uygulanmıştır. Çalışma sonunda elde edilen verilerin betimsel analizi yapılmış daha sonra yüzde ve frekansları hesaplanarak tablolar halinde sunumu yapılmıştır. Anket sonuçlarından elde edilen bulgulara göre; öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun geleneksel ölçme-değerlendirme araç-gereç ve yöntemlerini daha çok kullandıkları ve bu konuda kendilerini daha fazla yeterli hissettikleri ortaya çıkmıştır. Ayrıca ölçme-değerlendirme araç-gereç ve yöntemlerini kullanılırken en fazla karşılaştıkları problemin mevcut altyapı (araç-gereç eksikliği, sınıfların kalabalık oluşu vb.) eksikliği olduğu tespit edilmiştir. Öğretmenlerin ölçme-değerlendirme yöntemlerini belirlerken en fazla öğrenci seviyesini, en az ise idareci ve velilerin tercihlerini dikkate aldıkları belirlenmiştir. Öğretmenler bu konudaki sorunların giderilmesi için alternatif ölçme-değerlendirme araç-gereç ve yöntemleri ile ilgili çalışmalara ve eğitim fakültelerinde ölçme-değerlendirmeye yönelik derslere ağırlık verilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Ayrıca teorikten ziyade uygulamaya dönük hizmet içi eğitim kurslarının düzenlenmesi gerektiğini vurgulamışlardır.

Anahtar Kelimeler: Alternatif Ölçme-Değerlendirme, Yapılandırmacı Yaklaşım,

Öğretim Programı, Anket

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 237

ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN ÖĞRETİMİNE

YÖNELİK TUTUMLARININ VE ÖZYETERLİK İNANÇ DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ

Neşe KUTLU1 Murat GÖKDERE1

1Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Sınıf öğretmenlerinin fen öğretimine yönelik tutumları ve özyeterlikleri, ilköğretim düzeyinde öğrencilerin fen kavramlarını etkili ve kalıcı bir şekilde öğrenmeleri bakımından önem taşımaktadır. Çünkü öğretmenin öz-yeterlik inancı ve tutumu öğretimin niteliğini, kullanılan yöntem ve tekniklerini, öğrencinin öğrenmeye katılımını ve öğrencilerin öğretilenleri anlamasını etkileyebilmekte ve bu da öğrencilerin kavramları öğrenmelerinde bir farklılaşma oluşturabilmektedir. Bu bakımdan geleceğin öğretmenleri olarak görülen öğretmen adaylarının fen öğretimine yönelik tutumlarının ve öz-yeterliklerinin belirlenmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı sınıf öğretmeni adaylarının fen öğretimine yönelik tutumlarını ve özyeterlilik inanç düzeylerini belirlemek ve bunlar arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmanın örneklemini Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf öğretmenliği öğrencileri oluşturmaktadır. Verileri toplamak için Riggs ve Enochs (1990) tarafından geliştirilmiş ve Özkan, Tekkaya ve Çakıroğlu (2002) tarafından Türkçeye uyarlanmış olan “Fen Öğretimi Öz-Yeterlik İnancı Ölçeği” ve öğretmen adaylarının fen öğretimine yönelik tutumlarını belirlemek üzere Thompson ve Shringley (1986) tarafından geliştirilmiş; Tekkaya, Özkan ve Çakıroğlu (2002) tarafından Türkçeye uyarlanmış “Fen Öğretimi Tutum Ölçeği” kullanılacaktır. Nicel araştırma yöntemlerinin kullanıldığı bu araştırmada, verilerin analizi için bağımsız örneklem t- testi, ANOVA, LSD ve Pearson Korelasyon testleri kullanılması öngörülmektedir. Araştırma sonucunda bulgular yorumlanacaktır.

Anahtar Kelimeler: Sınıf Öğretmeni Adayları, Fen Öğretimine Yönelik Tutum ve Özyeterlilik Algısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 238

İLKÖĞRETİM 5-8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN FEN

TUTUMLARI VE ÖZYETERLİLİKLERİNİN İNCELENMESİ

Olcay SİNAN1, Metin ŞARDAĞ2,3, Aygün SALİFOĞLU2,

Cemile ÇAKIR2, Ülke KARABACAK2

1Balıkesir Üniversitesi NEF Fen Bilgisi Eğitimi ABD

2Balıkesir Üniversitesi FBE İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi 3Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Eğitimi ABD

Bu araştırmanın amacı, ilköğretim 5-8. sınıf öğrencilerinin fen tutumu, özyeterlilik, yaş ve cinsiyetin birbirleri ile ilişkilerini ortaya koymaktır. Araştırmaya, Balıkesir Merkez ilçesinde yer alan 3 ilköğretim okulundaki 5, 6, 7 ve 8. sınıflarda öğrenim gören toplam 296 öğrenci katılmıştır. Çalışmada betimsel tarama modeli ile öğrencilerin durumları tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak; fen ve teknoloji dersi tutum ölçeği, özyeterlilik ölçeği ve 36 öğrenciyle gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış görüşme kayıtları kullanılmıştır. Nicel veriler SPSS 17 paket programı kullanılarak bağımsız gruplar t testi, tek faktörlü ve çok faktörlü ANOVA, Pearson Korelasyonu ile analiz edilmiştir. Verilerin analizi sonucunda; cinsiyetin öğrencilerin fen ve teknoloji dersine karşı tutumlarına ve özyeterliliklerine etkisinin olmadığı, fen ve teknolojiye karşı öğrencilerin tutumları açısından 5.ve 7., 5. ve 8., 6. ve 7., 6. ve 8. sınıflar arasında alt sınıfların lehine anlamlı farklar olduğu, özyeterlilik açısından da 5. ve 6., 5. ve 7., 5. ve 8. sınıflar arasında yine alt sınıfların lehine anlamlı farklar olduğu, hem tutum hem de özyeterlilik bakımından diğer sınıflar arasında anlamlı bir fark olmadığı saptanmıştır. Fen ve teknoloji dersi tutumu ile özyeterlilik arasında pozitif yönde bir ilişki olduğu da tespit edilmiştir. Yarı yapılandırılmış görüşme sonuçlarına göre; öğrencilerin derse olan tutumlarını öğrenme alanı, öğretmen, laboratuar kullanımı, derste kullanılan materyaller ve ailelerin meslek seçimi gibi faktörlerin etkili olduğu belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Dersi, Tutum, Özyeterlilik

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 239

ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN ÖĞRETİMİNE

YÖNELİK ÖZ-YETERLİK İNANÇLARI

Orhan KARAMUSTAFAOĞLU1 Şafak ULUÇINAR SAĞIR1

Merve ÖZKAN2

1Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Amasya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim ABD

Öğretmenlik mesleği, bir ülkenin bilim ve teknolojide ilerleyebilmesi için sahip olması gereken insan kaynağını etkili ve verimli bir şekilde yetiştirme görevini üstlenmesi bakımından oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu meslekte başarı, öğretmenlerin sahip oldukları öz-yeterlik inançları ile doğru orantılıdır. Öz-yeterlik, sosyal öğrenme kuramında öne çıkan ve bireyin belirli bir performansı göstermesi için gerekli etkinlikleri organize edip, başarılı bir şekilde yapma kapasitesi hakkında kendine ilişkin yargılarını ifade eden kavramdır. Öğretmenin kendi alanına yönelik öz-yeterlik inancı ne kadar üst düzeyde ise gerçekleştirdiği öğretimin niteliği de o derecede kaliteli olacaktır. Bu nedenle öz-yeterliklerin belirlenmesi ve geliştirilmesine yönelik yapılan çalışmaların artırılması gereklidir. Bu çalışmanın amacı Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarının fen öğretimine yönelik öz-yeterlik inançlarını tespit etmektir. Araştırmada özel durum yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği programındaki öğretmen adayları oluşturmaktadır. Örneklem ise bu evrenden sistemli örneklem seçimi yöntemi ile seçilen toplam 129 öğretmen adayıdır. Çalışmanın verileri araştırmacılar tarafından geliştirilen 47 maddeden oluşan ve 5’li likert tipine sahip olan bir öz-yeterlik inanç ölçeği (ÖYİÖ) ve yarı yapılandırılmış mülakat formu kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 18.0 programı kullanılarak, aritmetik ortalama ve t-testi gibi istatistiki tekniklerden yararlanılmıştır. Ayrıca mülakat verileri anket verileri ile karşılaştırmalı olarak yorumlanmıştır. Elde edilen bulgulardan yola çıkılarak fen bilgisi öğretmen adaylarının fen öğretimine yönelik öz-yeterlik inançlarının “kısmen yeterli” düzeyinde oldukları sonucuna varılmıştır. Adayların fen öğretimine yönelik öz-yeterlik inanç düzeylerinde sınıf düzeyine bağlı anlamlı bir fark bulunamamıştır. Çalışmanın sonunda, öğretmen adaylarının öğrenim sürecinde mesleki eğitimlerinin uygulamalarında daha etkin roller alması gibi öz-yeterliği arttırıcı bazı öneriler sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, Fen Öğretimine Yönelik Öz-yeterlik İnancı,

Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 240

ÖĞRENCİLERİN TUTUM VE ÖZYETERLİKLERİNİN

BİLİMSEL OKURYAZARLIKLARI İLE İLİŞKİSİ: ULUSLARARASI ÖĞRENCİ DEĞERLENDİRME

PROGRAMI (PISA 2006)

Sevgi İPEKÇİOĞLU1 Esen UZUNTİRYAKİ1

1Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Bilimsel okuryazarlık günümüzde her vatandaşın sahip olması gereken önemli bir kavramdır. Türk eğitim sistemi de fen okuryazarlığı kavramının önemine vurgu yapmış ve bireysel farklılıkları gözetmeksizin tüm öğrencileri fen ve teknoloji okuryazarı olarak yetiştirmek amaçlanmıştır. Bu sebeplerden dolayı bilimsel okuryazarlık kavramını anlamak, fen öğrenimini geliştirmek ve Türk eğitim sisteminin kazanımlarına ulaşmak için bir önkoşul olmuştur. Uluslar Arası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2006 yılında fen okuryazarlığını ana alan olarak belirlemiş ve temel amacını ise öğrencilerin bilgilerini, günlük yaşamlarına hangi ölçüde ilişkilendirebildiğini ölçmek olarak belirtmiştir. PISA 2006 sonuçlarına göre Türk öğrencilerinin fen başarıları, OECD ortalamasının altındadır. Ayrıca, OECD’nin 2006 PISA verileri kullanılarak yapılan bazı çalışmalar Türk öğrencilerinin bilimsel okuryazarlık becerilerinin düşük olduğu sonucunu gözler önüne sermiştir. Türk öğrencilerinin bilimsel okuryazarlık becerilerinin düşük olması, bu becerilerin nasıl geliştirilebileceği sorusunu gündeme getirmektedir. Bilimsel okuryazarlık becerilerini geliştirmek için öncelikle bilimsel okuryazarlığı hangi değişkenlerin ne ölçüde etkilediği belirlenmelidir.

Bu çalışmanın amacı, fen okuryazarlıkları ile öğrencilerin fene yönelik tutum ve öz-yeterlikleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Çalışmada PISA 2006 öğrenci anketlerinden oluşturulan Türkiye verileri kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini Türkiye’nin farklı bölgelerinden 15 yaşındaki 4942 öğrenci oluşturmaktadır. Öğrencilerin tutum, öz-yeterlik ve bilimsel okuryazarlıkları PISA’daki maddeler ile belirlenmiştir. Öz-yeterlik ve bilimsel okuryazarlık tek boyut iken, tutum fene yönelik ilgi ve bilimsel sorgulamayı destekleme olmak üzere iki boyutta ele alınmıştır. Çoklu doğrusal regresyon analizi sonuçları, bilimsel okuryazarlık ile fene yönelik ilgi, bilimsel sorgulamayı destekleme ve öz-yeterlik arasında olumlu ve anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bilimsel okuryazarlık değişkenindeki varyansın %29.1’i fene yönelik ilgi, bilimsel sorgulamayı destekleme ve fene yönelik öz-yeterlik ile açıklanmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Bilimsel Okuryazarlık, Tutum, Öz Yeterlik, Uluslar Arası

Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2006

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 241

FEN VE TEKNOLOJİ DERSLERİNİN ÖĞRETİMİNDE

PROBLEM SENARYOLARINA DAYALI MODEL TASARLAMANIN ÖĞRENCİ BAŞARISINA ETKİSİ

Tufan İNALTEKİN1 Hakan AKÇAY2

1Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi ABD

2Yıldız Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen bilgisi ABD

Fen ve Teknoloji derslerinde biyolojik yapıların karmaşıklığından dolayı bu yapıların fonksiyonlarının anlaşılmasında öğrenciler tarafından güçlük yaşanmaktadır. Bu yüzden biyolojik fonksiyonlarının anlaşılmasında öğrenciler tarafından basitleştirilmiş gerçek objelerle yapılan modellemeler hem bu yapıların fonksiyonlarının öğrenmesini kolaylaştırmakta hemde öğrenilmesi gereken süreçleri etkili bir şekilde sorgulama imkânı sağlamaktadır(Haugwitz&Sandman,2010; Chan ve diğ.1996; DiCarlo,2008; Anderson ve diğ.2009). Çalışmanın amacı, İlköğretim öğrencilerinin öğrenmede zorlandıkları fen konularını basit ve ucuz malzemeleri kullanarak, gerçek fen sistemlerine uygun modeller ortaya konması ve bu konulardaki öğrenci başarısının artmasını sağlamaktır. Araştırmamız 2010-2011 öğretim yılında Kocaeli ilindeki Çakabey ilköğretim okulu 6 sınıf öğrencilerinden 36 kişilik bir öğrenci grubuyla yürütülmüştür. Uygulamaya katılan öğrenciler işbirlikli çalışma grupları olacak şekilde 6 gruba ayrılmıştır. Uygulama 20 saatlik bir fen laboratuarı uygulamasını içermektedir. Bu gruplar, daha önceden araştırmacılar tarafından hazırlanmış olan 5 problem senaryosuna dayalı olarak gruplar halinde model geliştirme çalışması yaptılar. Uygulama üç aşamada gerçekleştirildi; a) Problem senaryosunun anlaşılması ve tartışılması b) Oluşturulacak modele ilişkin malzemelerin belirlenmesi c) Modelin hazırlanması ve gerçek sistemdeki yapıya uygunluğunun belirlenmesi. Araştırmanın verilerinin toplanmasında, ön-son-izleme testi olarak uygulanan başarı testi kullanılmıştır. Çalışma verilerin çözümlenmesinde SPSS 17.0 paket programı kullanılmıştır. Verilerin analizinde öğrencilerin testlerden aldıkları puanların aritmetik ortalamaları, toplam puanlar, frekans ve yüzdeler, ilişkili örneklemler için t-testi, İlişkili tek faktörlü varyans analizi teknikleri kullanılmıştır. Model oluşturma çalışmaları sonucunda öğrenmeye ilişkin öğrenci başarılarında anlamlı bir artışın olduğu görülmüştür, t(35)=11,36, p<.01. Öğrencilerin ön test puanlarının ortalaması 46,24 iken, modelle öğrenme uygulaması sonrası ortalama puanları 64,36 olmuştur. Araştırmanın tamamlanmasından 4 hafta sonra tekrar uygulanan öğrenci izleme testi ortalama puanının 60,34 olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Fen öğretimi, Öğrenme Materyalleri, Modeller, İşbirlikli

Öğrenme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 242

VEE DİYAGRAMI- POSTER- KAVRAM HARİTALARI

İLE DESTEKLENMİŞ LABORATUVAR DERSİ ÖĞRETİMİNİN ÖĞRENCİLERİN LABORATUVARINA İLİŞKİN TUTUMLARINA VE GÖRÜŞLERİNE ETKİSİ

Gülden AKDAĞ

Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen bilgisi Öğretmenliği ABD

Nakhleh, öğrencilerin anlamlı öğrenmelerini artırılabilmek için, bilginin yapılandırması işlemine öğrenciyi aktif olarak katabilmek için ve öğrencilere kendi öğrenmeleri için sorumluluk vermek için laboratuvar derslerinde Vee- diyagramları ve kavram haritaları gibi araçlardan yararlanılması gerektiğini ileri sürmüştür. Nakhleh’ in önerisinden hareketle bu çalışma, Vee diyagramı- poster- kavram haritaları ile desteklenmiş laboratuvar dersi öğretiminin öğrencilerin fen laboratuvarına ilişkin tutumlarına ve görüşlerine etkisinin olup olmadığı incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada deneme öncesi modellerden tek grup öntest- sontest modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu ise amaçsal örneklem yöntemi kullanılarak seçilen 2011–2012 öğretim yılında Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği programında öğrenim gören toplam 55 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Bu araştırma, güz dönemi boyunca genel fizik laboratuvar dersi içerisinde yapılmıştır. Çalışmanın süresi vize haftası hariç tutularak 13 hafta olarak belirlenmiştir. Araştırmada veri toplamak amacıyla, Yeşilyurt, Kurt ve Temur (2005) tarafından geliştirilen tutum ölçeği kullanılmıştır. Ayrıca öğrencilerin laboratuvara ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla araştırmacı tarafından oluşturulan yarı- yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Laboratuvara yönelik tutum ölçeğine ait ön test ve son test puanları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığını belirlemek için t-testi kullanılmıştır. Araştırmanın nitel boyutunu oluşturan görüşme formundan elde edilen verilere ise içerik analizi uygulanmıştır. Öğrencilerin sorulara verdikleri cevaplar ana temalar ve alt temalar altına toplanılmış ve frekansları hesaplanmıştır. Araştırmanın sonucunda, öğrencilerin ön test ve son test olarak uygulanan tutum ölçeğinden aldıkları puanlar arasında farklılığın anlamlı olduğu belirlenmiştir. Bu durum da Vee diyagramı- kavram haritası- poster uygulamalarının öğrencilerin derse karşı tutumları değiştirmede etkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca, görüşmeler ışığında öğrencilerin poster hazırlarken arkadaşlarıyla iletişimlerinin daha çok arttığı, Vee diyagramlarını hazırlarken geleneksel raporlara göre daha keyif aldıkları ve en önemlisi de çalışmalarının somut bir ürün olarak poster haline dönüştürmüş olmalarının onları çok heyecanlandırdığı ve laboratuvar derslerini daha çok sevdikleri belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Vee diyagramları, Kavram haritaları, Poster, Laboratuvar İlişkin Tutum, Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 243

REPERTUAR ÇİZELGESİ TEKNİĞİNİN KUVVET VE

HAREKET KONUSUNDA KULLANILMASI

İlkay ABAZAOĞLU1 Yılmaz YILDIZHAN1

1Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü

Özellikle fizik alanında yapılan bilimsel çalışmalar, teknolojinin gelişmesinde

önemli bir rol oynamaktadır. Eğitim sürecinin sonunda öğrencinin davranışlarında ve düşüncelerinde istenen değişikliklerin meydana gelmesinde öğretmenin bilgiyi sunma şekli ve öğrencinin öğrendiklerini uygulayıp kendi yaşantısında kullanabilmesi için ihtiyaç duyacağı eğitim ortamlarının tasarlanmakta, öğrencinin öğrendiklerini doğru bir şekilde aktarabilmesi ve kendilerini ifade edebilmeleri, önemli rol oynamaktadır. Bu çalışmada, öğrencilerin kuvvet ve hareket konusu ile ilgili bilişsel seviyelerini, yapılarını ve çelişen düşüncelerini ortaya çıkarmak amacıyla repertuar çizelge tekniği değişik yaş grubundaki öğrencilere uygulanmıştır. Araştırmanın evrenini Ankara’da öğrenim gören mekanik ile ilgili ders almış öğrenciler oluşturmuştur. Araştırmanın amacı Kişisel Yapı Psikolojisinin öğrenci zorluklarının teşhisinde ve sonucunda özellikle fizik olmak üzere eğitim müdahalelerinin belirlenmesinde yardımcı olmaktır. Repertuar Çizelge belirli unsurlarla ilgili birey yapılarının bir portresini çizmektedir. Repertuar çizelgelerinin oluşturulması için gerekli verilerin elde edilmesinde “derecelendirme” ve “yazma” yöntemi kullanılmıştır. Çizelgelerin analizinde ise GRIDSUIT bilgisayar programı ve nitel yöntemler takip edilmiştir. Analiz için elle ve bilgisayarla yapılabilen küme (cluster) analizi kullanılmıştır. Bannister’ın (1968) metoduyla derecelendirme şeklindeki çizelgenin GRIDSUIT programı ile çizelge değerlendirmesi yapılarak analiz sonuçları matematiksel olarak elde edilmiştir. Elde edilen analiz sonuçları ile yapılar arasındaki korelasyon sonuçları elle elde edilen değerlendirme ve sonuçlar ile paralel bulunmuştur. Çalışma aynı zamanda öğrencilerin mekanik konusunda modellerini netleştirmelerini sağlamıştır.

Anahtar Kelimeler: Repertuar Çizelge Tekniği, Kişisel Yapı Psikolojisi, Kuvvet ve

Hareket

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 244

YARATICI DRAMA YÖNTEMİYLE MADDENİN

DEĞİŞİMİ KONUSUNUN ÖĞRETİMİ: NVIVO DEĞERLENDİRME

Bahri MEŞECİ1 Sevilay KARAMUSTAFAOĞLU2

Ahmet BACANAK3

1Amasya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim ABD 2Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 3Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu çalışma, drama etkinlikleriyle yürütülen fen ve teknoloji dersi hakkında İlköğretim 4. sınıf öğrencilerinin algı, tutum, düşünce ve yorumlarını belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu amaç doğrultusunda, İlköğretim 4. sınıf Fen ve Teknoloji dersinde ‘Maddeyi Tanıyalım’ ünitesi, ‘Maddenin Değişimi’ konusunun öğretiminde, yaratıcı drama yönteminin kullanıldığı etkinlikler geliştirilmiştir. Etkinlikler öğretim programının öğrenci kazanımları doğrultusunda yapılandırmacı öğrenme kuramı kapsamında ve sistem yaklaşımı dikkate alınarak geliştirilmiştir. Araştırmacılar tarafından geliştirilen bu etkinliklerin geçerlilik çalışması alan eğitimcileri tarafından değerlendirilerek yapılmıştır. Daha sonra ilgili konu bu yöntemin kullanılmasıyla sunulmuştur. Nitel araştırma yaklaşımının kullanıldığı bu çalışmada veri toplama aracı olarak 8 sorudan oluşan yarı yapılandırılmış mülakat formu geliştirilerek kullanılmıştır. Örneklem amaçlı örneklem belirleme metodu ile tespit edilmiştir. Bu bağlamda, ilgili etkinliklerle yürütülen derslere devam eden altı 4. sınıf öğrencisiyle mülakatlar yürütülmüştür. Mülakatların analizinde NVIVO 9.0 programı kullanılmıştır. Kodların güvenirliği için iki farklı araştırmacı tarafından ayrı ayrı kodlama yapılarak ortak kodlarda karar kılınmıştır. Daha sonra kodlardan faydalanılarak NVIVO 9.0 programında matris ve model oluşturulmuştur. Mülakat bulgularına göre, drama öncesi derslerde akılda kalıcılığın olmadığı tespit edilmiştir. Bunun yanında, yaratıcı drama yöntemiyle gerçekleştirilen öğretimin derse yönelik olumlu tutum geliştirdiği anlaşılmıştır. İlgili yöntemle gerçekleştirilen öğretimde öğrencilerin derse aktif olarak katılımı sağlanmıştır. Sonuç olarak, bilimsel çalışmalarda önerildiği gibi, öğrencilerin öğrenme ortamındaki uyarıcılarla aktif bir biçimde etkileşime girmesi, katılımcıların araştırması, keşfetmesi, kendi duygu ve düşüncelerini herhangi bir yanlış yapma korkusu olmadan özgürce ifade edebildikleri sınıf atmosferi oluşturulmuştur. Öğretim sürecinde, genellikle kullanılan, öğrencinin aktif katılımını sağlamayan, sadece bilgi aktarımını kapsayan, öğrencinin bilişsel alanın bilgi basamağının gelişimi hedefleyen geleneksel öğretim yöntemlerinden vazgeçilmesi özellikle öğretmenlere yeniden ifade edilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji, Yaratıcı Drama, NVIVO Programı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 245

6.-8. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERS

KİTAPLARINDAKİ KARIŞIM, ÇÖZELTİ, ÇÖZÜNME, ASİT VE BAZ KAVRAMLARININ ARAŞTIRILMASI

F. Gülay KIRBAŞLAR, Filiz AVCI, Zeliha ÖZSOY-GÜNEŞ

İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen

Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı

Son yıllarda fen eğitimi alanında gerçekleştirilen araştırmalar; fenin önemli alanlarından biri olan kimya konularının öğrenciler tarafından soyut, karmaşık ve anlaşılması zor olarak nitelendirildiğini, dolayısıyla öğrencilerin özellikle karışım, çözelti, çözünürlük, asit ve baz gibi konularda pek çok yanlış anlama ve kavram yanılgısına sahip olduklarını göstermektedir. Bu konular arasında çözünürlük konusu, kimya öğretim programında önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda, doğada meydana gelen kimyasal olayların genellikle çözeltilerde gerçekleştiği düşünülürse, çözeltilerin doğası ve çözünürlük hakkında edinilen bilgiler kimyasal olayların açıklanması ve sonraki konuların anlaşılmasında önemli bir yer tutmaktadır

Bu çalışmada 2011-2012 eğitim-öğretim yılında İlköğretim 6.-8. sınıflarda kullanılan Fen ve Teknoloji ders kitaplarındaki “karışım, çözelti, çözünme, asit ve baz” kavramlarının bilimsel içerik ve verilen örnekler açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Öğrencilerin yanlış öğrenilmiş kimya kavramlarının olası sonucu olan kavram yanılgılarında ders kitaplarının etkili olup olmadığı da çalışmanın amacı içerisindedir.

Çalışma iki bölümden oluşmaktadır: Birinci bölümde, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında MEB onayı ile İlköğretim okullarında okutulan iki adet 6., bir adet 7. ve iki adet 8. sınıf “Fen ve Teknoloji” ders kitaplarındaki “karışım, çözelti, çözünme, asit ve baz” kavramları bilimsel içerik ve verilen örnekler açısından değerlendirilmiştir. Değerlendirme sonucunda eksik ve yanlış kavramlar; kavramlar ile örnekler arasında uyumsuzluklar tespit edilmiş ve sayfa numaraları ile birlikte gösterilmiştir. İkinci bölümde ise belirlenen eksiklik ve uyumsuzlukların öğrencilerin daha sonraki sınıflarda edindikleri karmaşık bilgileri de yanlış öğrenmelerine ve onları yanılgılara sürüklemesine neden olabileceğine yönelik; çeşitli araştırıcıların çalışmalarındaki kavram yanılgıları ile ilişkilendirilmiştir. İnceleme sonucunda Fen ve Teknoloji kitaplarında çok sayıda eksik ve yanlış ifade edilmiş kavramlar, kavramlar arasında tutarsızlıklar ile yanlış seçilmiş örnekler belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Kitabı, Karışım, Çözelti, Çözünme, Asit,

Baz

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 246

ÖĞRENCİLERİN CANLI VE CANSIZ NESNELER İLE

İLGİLİ ALTERNATİF DÜŞÜNCE KALIPLARI

Medera HALMATOV1 Fatma AĞGÜL YALÇIN2 Nilüfer OKUR AKÇAY2

1Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Eğt. Fak., İlköğretim Böl., Okul Öncesi Eğitimi

2Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Eğt. Fak., İlköğretim Böl., Fen ve Teknoloji Eğitimi

Fen, çocukların içinde yaşadıkları dünya ile ilgili temel kavramları oluşturmalarına olanak sağlayan ve yaşama yönelik duyarlılık geliştirmelerini destekleyen bir süreçtir (Brewer, 2001). Fen ile ilgili ilk kavramlar okul öncesinde verilmektedir ve bundan sonraki bilgiler bunların üzerine inşa edilmektedir. Okul öncesinde fen eğitiminin amacı, çocuğun doğaya ilişkin temel bilgileri kazanmasının yanında kendisini ve çevresini anlamasını sağlamaktır. Çünkü çevresiyle etkileşime geçen çocuk, gözlemlediği olaylara ve karşılaştığı kavramlara cevap bulmaya çalışacaktır (Yaşar, 1993). Özellikle çevresinde gördüğü canlı ve cansız kavramlar ile ilgili gözlem yapma fırsatı bulan çocuklar hangi özelliklerine göre bu kavramları canlı ve cansız diye ayırt ettikleri bu araştırma kapsamında yer almaktadır. Bu çalışma, okul öncesi ve ilköğretim 1. sınıf öğrencilerinin canlı ve cansız kavramlara yönelik düşüncelerini belirlemek ve canlı ve cansız nesneler için düşündükleri özellikleri ortaya çıkarmak amacı ile yapılmıştır. Araştırmada, Bahar vd. (2002) tarafından hazırlanan, toplam 16 canlı ve cansız nesne içeren yapılandırılmış grid kullanılmıştır. Yapılandırılmış grid, konuyla ilgili birbiriyle ilişkili bir bilgi ağına yönelik, öğrencilerin bilişsel yapısına ışık tutarak bu yapıdaki yanlış kavramları, bilgi ağındaki eksiklik ve aksaklıkları ortaya koyabilen anlamlı öğrenmeyi ölçmeye yönelik bir tekniktir (Nartgün, 2006). Yapılandırılmış grid, bir konuda hazırlanmış sorulara verilecek cevapların numaralandırılmış 9, 12 veya 16 kutucuktan oluşan bir tabloya dağıtılması ile oluşan bir metottur (Bahar, 2001). Öğrencilerin canlı ve cansız varlıklar ile ilgili düşüncelerini belirlemek için yüz yüze görüşme yapılmış ve sonuçlar analiz edilmiştir. Araştırma, Ağrı ilindeki bir devlet okulunda, 2011–2012 akademik güz yarıyılında gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklem grubunu 6 yaşındaki okul öncesi öğrencileri (N=48) ile 7 yaşındaki 1. sınıf öğrencileri (N=52) oluşturmaktadır. Araştırma sonuçları neticesinde, her iki gruptaki öğrencilerin canlı ve cansız varlıklar ile ilgili bilimsel açıdan doğru olmayan düşüncelere sahip olduğu tespit edilmiştir, fakat bu yanılgıların 6 yaş grubunda daha fazla olduğu görülmektedir. Örneğin, öğrencilerin büyük bir kısmının güneşi ve mum alevini hareketli olmasından dolayı, pili enerji verdiğinden dolayı, saati ses çıkarabilmesinden dolayı canlı, patatesi, bitkiyi ve çeşitli tohumları sessiz ve hareketsiz gibi düşündüklerinden dolayı da cansız gibi düşünmektedirler. Çocuklar için soyut ve karmaşık olan fen kavramlarının ezbere dayalı olarak öğrenilmesi sonucunda negatif tutumların ortaya çıktığı görülmektedir, bu nedenle küçük yaştaki çocukların fene karşı olumlu tutum beslemelerine yardımcı olmak gerekmektedir. Bu onların doğadaki olaylar ve kavramlar arasında mantıklı ilişkiler kurmalarına ve günlük hayatta karşılaşabilecekleri birçok probleme de bilimsel açıdan yaklaşma becerisini kazandırmış olmaktadır (Şahin, 1998).

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, İlköğretim, Canlı ve Cansız Nesneler, Yapılandırılmış Grid

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 247

SORGULAYICI ARAŞTIRMAYA DAYALI

LABORATUVAR YÖNTEMİ İLE DOĞRULAYICI LABORATUVAR YÖNTEMİNİN FEN VE TEKNOLOJİ

ÖĞRETMEN ADAYLARININ BAŞARI, KAVRAM YANILGISI VE EPİSTEMOLOJİK İNANÇLARI

ÜZERİNE ETKİSİ

Volkan GÖKSU1 Bilal GÜNEŞ2

1Kafkas Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları

Eğitimi Bölümü

Fen ve teknoloji öğretmenlerinin görevlerinden biri öğrencilerinin kavramları

ezberlemeden anlamlı öğrenmelerini ve bu kavramları yaşantılarında gereksinimleri doğrultusunda kullanmalarını sağlamaktır. Öğrenciler sınıflara gündelik hayatta ya da eğitim sürecinde edindikleri kavramlarla, ontolojik ve epistemolojik inançlarla ve kavram ekolojisinde yer alan diğer öğelerle gelirler. Yapılan çalışmalar öğretmen adaylarımızda da çeşitli konular hakkında kavram yanılgılarına sahip olduklarını göstermiştir. Bu çalışmanın amacı, fen ve teknoloji öğretmen adaylarının kuvvet ve hareket konusunda başarı, kavram yanılgıları ve epistemolojik inançlarının deney ve kontrol gruplarında uygulanan etkinlikler öncesi ve sonrası durumlarının belirlenmesi ve uygulanan ölçeklerden elde edilen başarı puanları ile kavram yanılgısı puanlarının epistemolojik inançlarla olan ilişkisinin belirlenmesidir. Araştırmada yarı deneysel model kullanılmıştır. Ayrıca öğretmen adaylarının kuvvet ve hareket konusunda ki başarı ve kavram yanılgılarını belirlemek için Hestenes, Swachamer ve Well (1992) tarafından geliştirilen Kuvvet Kavram testi (FCI) ile Schommer (1990) tarafından geliştirilen epistemolojik inançlar ölçeği kullanılmıştır. Araştırma kapsamında toplanan verilerin çözümlenmesi sonucunda, sorgulayıcı araştırmaya dayalı laboratuar etkinliklerinin kullanıldığı deney grubu doğrulayıcı laboratuar yönteminin kullanıldığı kontrol grubuna göre daha başarı, kavram yanılgılarını gidermede daha etkili olduğu ve epistemolojik inançları geliştirmede deney grubu lehine anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Ayrıca başarı ve kavram yanılgısı puanları ile epistemolojik inançlar puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Kuvvet ve Hareket, Sorgulayıcı Araştırma,

Kavram Yanılgısı, Epistemolojik İnançlar, Üç Aşamalı Test

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 248

ÜSTÜN YETENEKLİ ÖĞRENCİLERİN BİLİMİN DOĞASI HAKKINDA GÖRÜŞLERİNİN

GELİŞTİRİLMESİ

Necati HIRÇA

Bartın Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü

Uygulamaya konulan yeni Fen ve Teknoloji Dersi programının amaçlarından biri de,

“bireysel farklılıkları ne olursa olsun her bir öğrenciyi fen ve teknoloji okuryazarı olarak yetiştirmek” olarak tanımlar. Ülkemizde, başta işleyiş mekanizması, kurumsallaşma, fiziksel mekân yetersizliği, uzman olmayan öğretmenler tarafından verilen eğitimler, aile eğitimi gibi konular başta olmak üzere pek çok problemle karşı karşıya olan üstün yeteneklilere yönelik yapılan araştırmalar incelendiğinde, bu öğrencilerin bilimin doğasına yönelik algılarının nasıl şekillendiği, varsa yanılgılarının neler olduğu ve bu yanılgıların aşılabilmesi için ne tür planlamaların yapılması gerektiği yönünde bir araştırmaya rastlanmamıştır. Bu çalışma açık düşündürücü yaklaşıma dayalı bilimin doğası etkinliklerini içeren bir haftalık TUBİTAK destekli doğa ve bilim kampının üç farklı ilden gelen 30 üstün yetenekli öğrenciye etkisini araştırmaktır. Çalışmada deneysel araştırma modellerinden olan öntest-sontest tek deney gruplu desen benimsenmiş ve uygulanmıştır. Öğrencilerin bilimsel anlayışlarındaki gelişimini belirlemek için “Bilimin Doğası Üzerine Görüşler Anketi” kullanılmıştır. Üstün yetenekli öğrencilerin bilimin hayal gücü ve yaratıcı unsuru ile deneysel unsurunda zayıf kategorisinde olan görüşleri kısmen azalmasına rağmen bu artış değişken kategorisi boyutundan ileri gidememiş, bilimin kesin olmayan unsurunda zayıf ve değişken kategorisinden çok az miktarda kesin kategorisine doğru bir artış gösterdiği anlaşılmaktadır. Fakat öğrenci görüşlerinde bilimin değişken, deneysel hayal gücü-yaratıcı unsurunda önemli bir artış olmamış ve bilimin doğasının diğer (öznel, sosyal ve kültürel, çıkarıma dayalı) unsurlarında anlamlı bir değişme görülmemiştir. Bunun nedeni uygulama zamanın kısalığı ve sosyal ve bilimsel diğer etkinliklerin yoğun olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Üstün Yetenekliler, Bilim ve Doğa Kampı, Bilimin Doğası

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 249

AKADEMİK BAŞARI DÜZEYLERİ DÜŞÜK

ÖĞRENCİLERİN FEN KAVRAMLARINI ÖĞRENMELERİNİN DESTEKLENMESİ:

ARGÜMANTASYON TABANLI BİLİM ÖĞRENME UYGULAMALARI

Emine Evrim ARLI1, Murat GÜNEL2

1Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi ABD

2 TED Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği ABD

Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme(ATBÖ) yaklaşımı öğrencilere , başlangıç soruları, açıklamalar, test, iddia ve kendi iddialarını oluşturdukları kanıtlar üzerine yaptıkları küçük ve büyük grup tartışmaları ile fen kavramlarını argümantasyon yolu ile anlamlandırmalarına yardımcı olan bir yaklaşımdır (Akkuş, Günel &Hand,2007). Bu çalışmanın amacı ilköğretim 6. Sınıf seviyesi madde ve ısı ünitesinin öğretilmesinde ATBÖ uygulanması etkisini araştırmaktır. Yarı deneysel olarak dizayn edilen araştırmada veri toplama aracı olarak ön-son test ve ATBÖ raporları (öğrencilerin her etkinlik sonrasında bireysel olarak doldurdukları rapor) kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini 2010-2011 öğretim yılında Şanlıurfa ilinde Milli Eğitime bağlı bir ilköğretim okulunda 6. Sınıf seviyesinde öğrenim gören 69 tarım işçisi ve düşük akademik başarılı öğrenci oluşturmaktadır. Çalışma öncesinde rastgele secim ile belirlenen 45 kişiden oluşan uygulama grubu süreç içinde ATBÖ yaklaşımının temelini oluşturan soru- iddia –delil üçgenini tanıma ve kullanma basamaklarından geçmiştir. Öğrenciler 1.basamakta büyük sınıf tartışması yoluyla iyi sorunun öze1liklerini belirlemişlerdir. 2. Basamakta ise öğrenciler iddia ve delil sürecini kavramaktadırlar. Bu süreçte öğrencilere iddia ve delil oluşturabilecekleri bir olayın anlatıldığı metinler dağıtılmış ve 4-5 kişiden oluşan küçük gruplarla metindeki olayın çözümünü sağlayacak iddia ve delillerini oluşturmuşlar. Daha sonra tüm sınıfla yapılan büyük grup tartışmasıyla her bir grubun iddia ve delilleri tartışılmıştır.3. basamak da öğrenciler işlenecek olan fen konusunda merak ettikleri noktalarla ilgili oluşturmuş oldukları gruplarla birlikte sorularını hazırlamışlardır. Bunun ardından sorularını cevaplayabilecekleri etkinlikler/deneyler yapmışlar, yaptıkları etkinliklere dayanarak iddia ve delillerini oluşturmuşlardır.4. ve son basamakta öğrenmiş oldukları madde ve ısı ünitesini ilköğretim 5 sınıf öğrencilerine bir mektup yazarak anlatmışlardır. Sonuçlar uygulama grubu lehine istatistiksel anlamlı farkın olduğunu göstermektedir.

Anahtar Kelimeler:Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme, Öğrenci Merkezli Fen Eğitimi, Öğrenme Amaçlı Yazma

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 250

İLKÖĞRETİM 8. SINIF DÜZEYİNDE KİMYASAL

TEPKİMELER KONUSUNUN KUANTUM ÖĞRENME MODELİNE DAYALI OLARAK ÖĞRETİMİ

Cemile ÇAKIR1 Gamze ARIKIL2

1 Ali Şuuri İlköğretim Okulu, Balıkesir

2Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Balıkesir

Bilgi ve becerilerin kazandırılmasında nitelikli bireylerin yetiştirilmesinde

ilköğretim dönemi çok önemlidir. İlköğretim öğrencileri, duyu organları ile elde ettikleri bilgilere güvenme eğiliminde oldukları için soyut kavramları anlamak onlar için önemli bir problemdir. Fen ve teknoloji dersi kapsamında yer alan kimya konuları, ilköğretim düzeyinde öğrenilmesi ve öğretilmesi zor bir öğrenme alanıdır. Bu alandaki en büyük öğrenme zorluğu, öğrencilerin günlük yaşamlarına bakış açıları ve sezgileriyle uyuşmayan kimyasal tepkimeler konusudur. Araştırmada kullandığımız Kuantum Öğrenme Modeli, öğrencilerin hem motivasyonunu hem de soyut kavramları içselleştirme düzeyi artırmıştır. Araştırmanın örneklemini, Balıkesir ili Ali Şuuri İlköğretim Okulu 8. Sınıfta eğitim gören 32 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmaya hazırlık olarak, öğrencilerle birlikte toplam 9 saat çalışma yapılmıştır. Yapılan bu çalışmada; hızlı okuma, hafızalama ve not tutma teknikleri, öğrenme modelinin tanıtımı etkinlikleri yer almaktadır. Öğrenci velileri, toplantı ile bilgilendirilmiş olup, öğrencilerden elde edilen nitel verilerin ve dokümanların kullanılması için veli izin belgeleri alınmıştır. Kimyasal tepkimeler konusunun kazanımlarını hedefleyen 10 ders saati planı, araştırmacı tarafından kuantum öğrenme modeli basamaklarına uygun olarak hazırlanmıştır. Öğrencilerin öğrenme stilleri ve kuantum öğrenme becerileri - teknikleri esas alınarak etkinlikler planlanmıştır. Araştırma grubu öğrencilerinin öğrenme sitilleri belirlenerek karışık kümeler oluşturulmuştur. Etkin öğrenme ortamları hazırlanmıştır. Araştırmada veri olarak; ders süreci gözlemleri, öğrenci günlükleri ve ürünleri değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen verilerden yola çıkılarak kuantum öğrenme modelinin hedeflerinin gerçekleştiği görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Kuantum Öğrenme Modeli, İlköğretim, Fen Eğitimi,

Kimyasal Tepkimeler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 251

İŞBİRLİĞİNE DAYALI FARKLI TEKNİKLERİN İLKÖĞRETİM 7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN

TUTUMLARINA VE MOTİVASYONLARINA ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Murat EFE1, Ozan Emre DEMİREL2Bilal YILDIRIM2,

Hülya TÜYSÜZ1 , Cengiz TÜYSÜZ2

1 Milli Eğitim Bakanlığı

2Mustafa Kemal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, HATAY

Bu araştırmada işbirliğine dayalı öğrenme tekniklerinden “öğrenci takımları başarı bölümleri tekniği” ve “küme destekli bireyselleştirme tekniği”nin 7. sınıf matematik dersinde yer alan “İstatistik ve Olasılık” ünitesinde kullanılmasının öğrenci tutumlarına ve motivasyonlarına etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla 2010-2011 eğitim-öğretim yılı ikinci döneminde Hatay ili İskenderun ilçesinde bulunan bir ilköğretim okulundan ki 3 şube ile çalışma yürütülmüştür. Çalışmada iki deney grubu ve bir kontrol grubu kullanılmıştır. Tesadüfi örnekleme tekniği ile seçilen bir deney grubunda (DG-1) (n=21) dersler öğrenci takımları başarı bölümleri tekniği (ÖTBB), ikincisi deney grubunda (DG-2) (n=23) küme destekli bireyselleştirme tekniği (KDB), kontrol grubunda (KG) (n=21) ise mevcut programın öngördüğü şekilde işlenmiştir. Uygulamadan önce “Matematik Dersine Yönelik Tutum Ölçeği” (MDYTÖ) ve “Öğrenmeye İlişkin Motivasyonel Stratejiler Ölçeği” (ÖİMSÖ) öğrencilere öntest, uygulamanın sonunda da sontest olarak uygulanmıştır. Öntest sonuçlarına göre araştırma öncesinde gruplar arasında matematik dersine yönelik tutumları ve motivasyonları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olmadığı tespit edilmiştir(p>.05). Derslerin başında işbirlikli öğrenme yöntemine dayalı tekniklerin uygulanacağı öğrencilere derslerin nasıl işleneceği ve öğrencilerin neyi nasıl yapacaklarını anlatan birer çalışma yönergesi verilmesinin ardından 5 hafta süren uygulama süresince dersler tekniklerin gerektirdiği etkinlikler eşliğinde işlenmiştir. Sontestlerden elde edilen bulgulara göre; ÖTBB tekniğinin uygulandığı DG-1 ile KDB tekniğinin uygulandığı DG-2’deki öğrencilerin aldıkları puanların ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>.05). Bu durum her iki tekniğin öğrencilerin ilgili ünitede kullanılmasının öğrencilerin tutum ve motivasyonlarını aynı düzeyde etkilediğini göstermektedir. Aynı zamanda KDB tekniğinin uygulandığı DG-2 ile mevcut programın öngördüğü şekilde derslerin yürütüldüğü kontrol grubundaki öğrencilerin aldıkları puanların ortalamaları arasında da istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır(p>.05). Fakat ÖTBB tekniğinin uygulandığı DG-1 ile mevcut programın öngördüğü şekilde derslerin yürütüldüğü KG’deki öğrencilerin aldıkları puanların ortalamaları arasında DG-1 lehine istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur(p>.05). Bu sonuçlara göre ÖTBB tekniğinin uygulanmasının Öğrencilerin motivasyon ve tutumlarını arttırmada 2005 Matematik Öğretim Programında yer alan etkinliklerden daha etkili olmuştur.

Anahtar Kelimeler: İşbirliğine Dayalı Öğrenme, Öğrenci Takımları Başarı Bölümleri Tekniği, Küme Destekli Bireyselleştirme Tekniği, İstatistik ve Olasılık

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 252

İŞBİRLİĞİNE DAYALI FARKLI TEKNİKLERİN İLKÖĞRETİM 7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN

BAŞARILARINA ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Murat EFE1, Bilal YILDIRIM2, Ozan Emre DEMİREL2, Cengiz TÜYSÜZ2

1 Milli Eğitim Bakanlığı

2Mustafa Kemal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, HATAY

Bu çalışma işbirliğine dayalı öğrenme tekniklerinden “öğrenci takımları başarı bölümleri tekniği” ve “küme destekli bireyselleştirme tekniği”nin 7. sınıf matematik dersinde yer alan “İstatistik ve Olasılık” ünitesinde öğrenci başarılarına etkilerini incelemek amacıyla yürütülmüştür. Bu amaçla 2010-2011 eğitim-öğretim yılı ikinci döneminde Hatay ili İskenderun ilçesinde bulunan bir ilköğretim okulundan rasgele seçilen bir şubede (n=21) dersler öğrenci takımları başarı bölümleri tekniği (ÖTBB), ikincisinde(n=23) küme destekli bireyselleştirme tekniği (KDB), üçüncüsünde(n=21) ise mevcut programın öngördüğü şekilde işlenmiştir. Derslerin işlenmesinden önce öntest olarak uygulanan “İstatistik ve Olasılık Başarı Testi” sonuçlarına göre araştırma öncesinde grupların başarıları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olmadığı tespit edilmiştir(p>.05). Derslerin başında işbirlikli öğrenme yöntemine dayalı tekniklerin uygulanacağı öğrencilere derslerin nasıl işleneceği ve öğrencilerin neyi nasıl yapacaklarını anlatan birer çalışma yönergesi verilmiştir. 5 hafta süren uygulama süresince dersler tekniklerin gerektirdiği etkinlikler eşliğinde işlenmiştir. Çalışmadan önce öntest olarak uygulanan “İstatistik ve Olasılık Başarı Testi” çalışmanın sonunda sontest olarak uygulanmıştır. Sontestten elde edilen verilere göre; ÖTBB tekniğinin uygulandığı grup ile KBT tekniğinin uygulandığı gruptaki öğrencilerin aldıkları puanların ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>.05). Bu durum her iki tekniğin de öğrencilerin ilgili ünitedeki başarılarını aynı düzeyde etkilediğini göstermektedir. Bununla birlikte her iki tekniğin uygulandığı deney gruplarındaki öğrenciler ile mevcut programın öngördüğü şekilde derslerin yürütüldüğü kontrol grubundaki öğrencilerin aldıkları puanların ortalamaları arasında istatistiksel olarak işbirliğine dayalı öğrenme tekniklerinin uygulandığı grupların lehine anlamlı bir fark tespit edilmiştir (p<.05). Bu sonuçlar, ÖTBB ve KDB tekniklerinin uygulandığı öğrencilerin, 2005 Matematik Öğretim Programında yer alan etkinliklerin uygulandığı kontrol grubu öğrencilerine göre istatistik ve olasılık konusundaki başarılarında daha etkili olduğunu göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: İşbirliğine Dayalı Öğrenme, Öğrenci Takımları Başarı

Bölümleri Tekniği, Küme Destekli Bireyselleştirme Tekniği, İstatistik ve Olasılık

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 253

GÜNEŞ, DÜNYA VE AY’IN ETKİLEŞİMİ

Hasan Zühtü OKULU1 Ayşe OĞUZ ÜNVER2

1 Muğla Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü İlköğretim Eğitimi (Fen Bilgisi

Öğretmenliği) Bölümü 2 Muğla Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü

Tarih boyunca insanlar, Ay ve Güneş tutulması gibi birçok doğa olayını sistematik olarak gözlemlemiş, bu olayların arkasında yatan gerçekleri anlamaya çalışmışlardır. Bu gözlemler astronominin ve bilimsel yöntemin gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Bu nedenle bireylerin gündelik yaşamlarında sıklıkla gözlemledikleri gök olaylarının nasıl gerçekleştiğini kavramaları, hem onların gökyüzüne olan ilgilerini arttırır hem de doğanın nasıl işlediğini içselleştirmelerini sağlar. Buradan hareketle gerçekleştirilen çalışma, Güneş, Dünya ve Ay’dan oluşan bir model ile gök olaylarının canlandırıldığı animasyon ve simülasyonları kullanarak, Fen Bilgisi Öğretmen adaylarına “Gece ve Gündüz Oluşumu”, “Ay’ın Evreleri”, “Güneş ve Ay Tutulması” ve “Mevsimlerin Oluşumu” konularının öğretimini ele almaktadır. Araştırmanın amacı, geliştirilen öğretim etkinliğinin Fen Bilgisi Öğretmen adaylarının gök olaylarını anlama düzeylerine etkisini araştırmak olarak ifade edilebilir. Araştırmanın evrenini Batı Anadolu’da bir üniversitede öğrenim gören Fen Bilgisi Öğretmenliği öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklem ise aynı üniversitenin 2011–2012 akademik yılında öğrenim görmekte olan Fen Bilgisi Öğretmenliği 3. Sınıf öğrencileridir (N=63). Veri toplama aracı olarak dört açık uçlu sorudan oluşan bir ölçek kullanılmıştır. Belirtilen ölçek uygulama öncesinde ve sonrasında örnekleme uygulanmıştır. Örneklemden elde edilen veriler nitel analiz yapılarak değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda ise, Fen Bilgisi Öğretmen adaylarına uygulanan öğretim etkinliğinin, öğretmen adaylarının özellikle “Ay’ın Evreleri”, “Güneş ve Ay Tutulması” ve “Mevsimlerin Oluşumu” konularını kavramlarına büyük oranda katkı sağladığı görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Gece ve Gündüz Oluşumu, Ay’ın Evreleri, Güneş ve Ay

Tutulması, Mevsimlerin Oluşumu, Model Kullanımı, Animasyon ve Simulasyon

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 254

BİLİM TARİHİ ÜZERİNE YAPILAN İNCELEMELERİN

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİMİN DOĞASIYLA İLGİLİ GÖRÜŞLERİNE ETKİSİ

Mehmet KÜÇÜK1 Arzu KÜÇÜK

1Rize Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2 Rize İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Yamantürk İlköğretim Okulu

Bu çalışmanın amacı, fen bilgisi öğretmen adaylarının bilimin doğasıyla ilgili

kavramları üzerinde tarihsel (historical) bilim öğretiminin etkisini ortaya koymaktır. Bu çalışma 2011-2012 Bahar Yarıyılında Rize Üniversitesi Eğitim Fakültesinde “Bilimin Doğası ve Bilim Tarihi” dersini alan toplam 34 fen bilgisi öğretmen adayıyla yürütülmüştür. Bu çalışma kapsamında, öğretmen adaylarının bilimin doğasıyla ilgili anlayışlarını belirlemek için VNOS-C anketi katılımcılara 45 dakika süreyle uygulanmıştır. İzleyen altı hafta boyunca adayların, bilimin doğasını tarihsel bir yöntemle öğrenebilmeleri için bir dizi amaçlı çalışma yapmaları ve sunmaları sağlanmıştır. Bu çalışma için bilim tarihinin derslerde kullanılmasına yönelik dört aşamalı modelin basamakları- Kavramsal, Epistemolojik, İlgi ve Sosyo-Kültürel – kullanılmıştır (Şeker, 2010). Her bir aday bu başlıklar altında çalışmalarını yapmaya devam etmekte olup, çalışmalar henüz tamamlanmıştır. Bu çalışmalar tamamlandıktan sonra, VNOS-C anketi katılımcılara son uygulama olarak ikinci kez uygulanmıştır. Bu yolla elde edilen veriler, Lederman vd (2002) tarafından geliştirilen puanlama anahtarı kullanılarak yorumlayıcı bir yaklaşımla analiz edilecektir. Bu süreçte her adaya bir kod verilerek, uygulamanın başında ve sonunda bilimin doğasının unsurlarına yönelik anlamaları karşılaştırmalı tablolar yardımıyla sunulacaktır. Bu yolla uygulanan tarihsel bilim öğretiminin fen bilgisi öğretmen adaylarının bilimin doğasını anlamaları üzerindeki etkisi hakkında önemli çıkarımlarda bulunulabilecektir.

Anahtar Kelimeler: Bilimin Doğası, Fen Eğitimi, Tarihsel Yöntem, Öğretmen

Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 255

ETKİLEŞİMLİ WEB DESTEKLİ ÖĞRETİM

YÖNTEMİNİN 4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNDEKİ AKADEMİK BAŞARIYA ETKİSİ

Burak ÖĞRETEN1 Şafak ULUÇINAR SAĞIR2

1Amasya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Öğrencisi

2Amasya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü

Günümüzde eğitim sistemlerinden değişen dünya şartlarına ayak uyduran, üst düzey düşünme ve problem çözme becerilerine sahip bireylerin yetiştirilmesi beklenmektedir. Teknolojik araçların eğitim öğretim sürecinde etkin olarak kullanılması ile öğrencilerin derse olan ilgi ve motivasyonlarının artırılması hedeflenmektedir. Bu sebeple bilgisayarların ve internetin eğitim ortamında birlikte kullanımı web destekli eğitim kavramını ortaya çıkarmıştır. Etkileşimli web destekli eğitimde öğrenciler, konuların öğretimi sırasında aktif durumdadır. Alan yazını incelendiğinde öğrencinin öğretmen dışında konuyu başka bir kaynaktan öğrenmesinin dersteki akademik başarıyı artırdığı görülmektedir. Bu çalışmada; etkileşimli web destekli öğretim yönteminin, 4. sınıf Fen ve Teknoloji dersinde “Madde ve Değişimi” konusundaki başarıya etkisi incelenmiştir. 2011-2012 öğretim yılında Amasya ili Gümüşhacıköy ilçesinde bir ilköğretim okulunda gerçekleştirilen çalışmada, yarı deneysel yöntem kullanılmıştır. Kontrol grubunda 21 öğrenci ile geleneksel yöntemlerle; deney grubunda ise 19 öğrenci ile etkileşimli web destekli öğretim (EWDÖ) yöntemi ile ders yapılmıştır. Deney grubunda MEB Vitamin ve Okulistik programları kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak kullanılan 20 maddelik çoktan seçmeli testin KR-21 güvenirlik katsayısı 0.69 olarak bulunmuştur. Çalışma süresince EWDÖ yöntemi öğretmen tarafından sınıfta tüm öğrencilerin görebileceği ve duyabileceği şekilde tahtaya yansıtılarak yapılmıştır. Aynı zamanda öğrencilerin bireysel ve gruplar halinde bilgisayarı kullanmalarına izin verilmiştir. Çalışmada deney ve kontrol grubu ön test sonuçları karşılaştırıldığında anlamlı bir fark görülmemişken son test sonuçları arasında deney grubu lehine anlamlı fark bulunmuştur. Sonuç olarak EWDÖ yöntemi geleneksel öğretim yöntemine göre akademik başarıyı daha fazla artırmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Madde ve Değişimi, Etkileşimli Web Destekli Öğretim,

Öğrenci Başarısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 256

İLKÖĞRETİM 6.SINIF ÖĞRENCİLERİNİN “TARLADAN SOFRAYA” GIDA ZİNCİRİ VE GIDA İZLENEBİLİRLİĞİ

KONUSUNDA BİLİNÇLENDİRİLMESİ

Rabia KULLAPCI 1

1MEB, Muğla Merkez Çiftlik İlköğretim Okulu

İçinde bulunduğumuz dönemde beslenme alışkanlıkları, insan sağlığı ile çevrenin

korunması açısından özel bir önem kazanmış durumdadır. Besinlerin tarladan sofraya gelinceye kadar güvenli bir yol izlemesi, insan ve çevre sağlığının korunması için gereklidir. Bu bağlamda, insanlarda sürdürülebilir beslenme davranışları kazandırılmasında, dolayısıyla bilinçli tüketim tarzının geliştirilmesinde eğitimin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma, ilköğretim 6. sınıf öğrencilerinin “tarladan sofraya gıda zinciri ve gıda izlenebilirliği” konularında bilinçlendirilmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma 2011-2012 eğitim-öğretim yılı birinci yarıyılında, Muğla ili Merkez İlçesi’ndeki Çiftlik İlköğretim Okulu’na devam etmekte olan 6.sınıf öğrencileri ile zayıf deneysel desene dayalı olarak yürütülmüştür. Örneklem olarak araştırmaya 6A ve 6B sınıflarından toplam 27 öğrenci seçilmiştir. Öğrencilere bir haftalık süreç içinde toplam 4 ders saati boyunca uygulama yapılmıştır. Verilerin toplanması, çözümlenmesi ve yorumlanmasında nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veriler ilgili uzman görüşleri doğrultusunda araştırmacı tarafından geliştirilen ”gıda zinciri ve izlenebilirlik” ölçeği ile toplanmıştır. Bu ölçekte, araştırmacı katılımcılara tarladan sofraya gıda zinciri ve gıda izlenebilirliği, gıda zincirinin uzamasının insan ve çevre için önemi, gıdaların işlenmesi, etiketlenmesi konularında dair açık uçlu 6 soru yöneltilmiştir. Veriler betimsel yolla analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, öğrencilerin tarladan sofraya gıda izlenebilirliğine yönelik farkındalıklarının, gıda zincirindeki bozulmalardan dolayı kaygılarının ve gıda tüketirken bilinçli davranış eğilimlerinin arttığı belirlenmiştir. Bu bağlamda, 6. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi birinci ünitesinde yer alan organik tarım konusunun hemen ardından “tarladan sofraya gıda zinciri ve izlenebilirliği” konusunun eklenmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Gıda Zinciri, Gıda İzlenebilirliği, Gıda Güvenliği, Tarladan

Sofraya, Tüketici

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 257

İLKÖĞRETİM 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN GDO BİLGİ

DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ

Bilgi DEMİR* Ece DÜZLEYEN*

*Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Anabilim Dalı, Fen ve Teknoloji

Öğretmenliği

Genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) kavramı ülkemizde çokça tartışılan

kavramlar arasındadır. GDO; besinlerin ekonomik üretimi, meyve ve sebzelerin raf ömürlerinin uzatılması ve organoleptik kalitelerinin iyileştirilmesi, bitkisel ve hayvansal ürün veriminin artırılması, yenilebilir aşı ve ilaç üretimi ve organ nakli için kullanılması gibi avantajları açısından pek çok destekçi bulsa da dezavantajları bakımından besin kalitesindeki değişiklik, alerjik reaksiyonlar ve bunların toksik etkileri, eklenen genetik yapının doğal floraya yayılması, gen kaynaklarının tükenmesi ve biyo-çeşitliliğinin azalması yönlerinden kamuoyunda oldukça sert tepkiler almıştır. Okul dönemi geleceğin sağlıklı toplumunu oluşturma bakımından çok önemli bir dönemdir. Bu sebeple bireyin ilköğretim kademesinden itibaren sağlıklı yaşama bilincini kazanması kendi vücuduna yarar veya zarar verecek besinleri bilmesi önemlidir. Dolayısıyla öğrencinin; yoğurt, yağ, peynir, sirke, mısır, ilaç gibi yollarla gündelik hayatımıza çoktan girmiş olan genetiği değiştirilmiş organizmalar üzerine bilinçli olması önemlidir. Bu araştırma İlköğretim 8. Sınıf öğrencilerinin GDO bilgi düzeylerini, GDO bilgi kaynaklarını, öğrencilerin GDO hakkındaki kavram yanılgılarının yanı sıra yarar ve zararları hakkındaki düşüncelerini ayrıca GDO konusunun fen ve teknoloji müfredatındaki yerini ve olası kullanım alanlarını içermektedir. Bu amaç doğrultusunda 2010-2011 öğretim yılında Ankara ilinde Çizmeci İlköğretim Okulunun 100 sekizinci sınıf öğrencisinin GDO bilgi düzeyleri incelenmiştir. Öğrencilere uygulanan anket iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm öğrencinin kişisel bilgilerini tayin etmeye yönelik 6 olgusal sorudan, ikinci bölüm ise GDO hakkında ne bildiklerini ve bilgiye ulaşma kaynaklarını belirlemeye yönelik 7 açık uçlu sorudan oluşmaktadır. Çalışmanın sonunda ise, araştırmaya katılan öğrencilerin genetiği değiştirilmiş organizma konusuna yönelik bilgi düzeyleri; kavram yanılgıları, ebeveyn eğitim düzeyleri ve İlköğretim Fen ve Teknoloji 8. Sınıf müfredatı temel alınarak irdelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: İlköğretim, Genetiği Değiştirilmiş Organizma, GDO Bilgi Düzeyi, GDO Bilgi Kaynakları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 258

İLKÖĞRETİM 7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRENME

STİLLERİNE GÖRE 4 MAT MODELİNİN BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ

İdris AKTAŞ1 İbrahim BİLGİN2

1, 2 Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü

Bu çalışmanın genel amacı ilköğretim 7. Sınıf maddeyi tanıyalım ünitesinin

öğretiminde 4MAT modelinin uygulanması sonucu öğrencilerin öğrenme stillerine göre bilimsel süreç becerilerinin karşılaştırılmasıdır. Araştırmanın örneklemini bir ilköğretim okulunun 7. Sınıfında bulunan 110 öğrenci oluşturmaktadır. Madde ve Değişim Ünitesi 9 hafta süreyle araştırmacılar tarafından 4MAT modeline göre hazırlanan etkinliklerle yürütülmüştür. Öğrencilerin öğrenme stillerini belirlemek için Kolb öğrenme stili ölçeği ön-test ve Bilimsel Süreç Beceri Testi ise ön ve son-test olarak uygulanmıştır. Ön-BSBT puanlarının karşılaştırılmasında tek yönlü varyans (ANOVA) ve son-BSBT puanlarının karşılaştırılmasında ise ortak değişkenli varyans (ANCOVA) analizi kullanılmıştır. Öğrencilerin öğrenme stillerine göre ön-BSBT puanlarının ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (F(3,106) = 4,987, P< 0,05). Post –Hoc analiz sonuçları analitik ve sağduyulu öğrenme stiline sahip bireylerin dinamik öğrenme stiline sahip bireylere göre bilimsel süreç becerilerinin daha iyi olduğunu, imgesellerle dinamik ve imgesel, sağduyulu ve analitik öğrenme stiline sahip bireylerin ise bilimsel süreç becerileri arasında bir farkın olmadığını göstermiştir. Öğrencilerin öğrenme stillerine göre son-BSBT puanlarının ortalamaları arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır ((F(3,105) = 0,204, P> 0,05). Bu sonuçlar 4MAT öğrenme modelinin tüm öğrenme stilindeki öğrencilerin bilimsel süreç becerilerinin gelişmesine önemli katkılar sağladığını ancak dinamik öğrenenlere ise daha etkili olduğunu göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: 4 MAT öğrenme modeli, Öğrenme Stili, Bilimsel Süreç Becerisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 259

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETİMİ İÇİN YENİ BİR

MODEL: ORTAK BİLGİ YAPILANDIRMA MODELİ (COMMON KNOWLEDGE CONSTRUCTION MODEL)

Hasan BAKIRCI1 Salih ÇEPNİ1

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü,

Söğütlü/Trabzon.

Fen eğitimcilerinin, son zamanlarda fen bilimlerindeki bilgilerin gerçek hayatla bağlantı kurulmasına vurgu yapan öğrenme model ve yaklaşımlara yöneldikleri görülmektedir. Bu modellerden biri de öğretim ve öğrenim modeli olan "Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli'dir". Bu çalışmanın amacı, Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin ortaya atılma gerekçelerini ve teorik temellerini ortaya koymaktır. Bu kapsamda, ilgili literatür detaylı bir şekilde irdelenip, bazı sentezler elde edilmeye çalışılmıştır. Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin temelleri (OBYM) Ebenezer ve Connor tarafından 1998 yılında atılmıştır. Model temelde teorik kökleri bakımından Marton’un “Öğrenme Varyasyonu Teorisi"ne ve Piaget’in kavramsal değişim çalışmalarına dayanmaktadır. Bunlara ilaveten, Bruner’in dili kültürün sembolik sisteminin bir parçası olarak değerlendiren görüşüne, Vygotsky’nin sosyal çevre içinde iletilen "yakınsal gelişim alanına" ve Doll’un bilimsel söylem ve müfredat gelişimiyle ilgili post modern düşüncelerine dayanmaktadır. Bu model; Keşfetme ve Sınıflandırma, Yapılandırma ve Müzakere Etme, Genişletme ve Transfer etme ve Yansıtma ve Değerlendirme aşamalarından oluşmaktadır. Bu çalışmanın ana gerekçeleri; bu modelle ilgili olarak literatürde yeterince çalışmanın olmaması, bilimin doğasının ön plana çıkmış olması, fenomenografi ve kavramsal değişimi esas alması olarak sıralanabilir. Literatür analizinden bu modeli diğer modellerden ayırt eden en önemli unsurlar; bilimin doğasına, sosyo-bilimsel konulara ve bilgilerin fen-teknoloji-toplum-çevre ilişkisini bağlamında ortaya çıkarılmasına daha fazla vurgu yapmasıdır. Diğer taraftan bilgiyi öğrenme sürecinde öğrenciler; bilginin sadece deney, gözlem, ispatlama ve kuşku gibi bilimsel metotlara dayalı öğretim yaklaşımlarıyla çıkarılmadığı, bunun yanında, görüşme, paylaşma, müzakere etme gibi sosyal boyutlarla da ortaya çıkarılabilecek yöntem ve tekniklerin kullanılmasının önerildiği görülmektedir. Bu durumun ülkemizde 2004 yılında yapılan yeni fen ve teknoloji programının doğası ile büyük ölçüde örtüştüğü, fakat sosyo-bilimsel boyuttan zayıf olarak görülen mevcut programımıza oldukça fazla katkı sağlayabilecek bir boyuta sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, Fen ve Teknoloji Dersi, Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 260

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINA

İLİŞKİN ÖĞRETMENLERİN GÖRÜŞLERİ

Ali SÜLÜN1 Hilal DELLALBAŞI KILIÇ2 Mustafa KIŞOĞLU3

Muhammed Said AKAR1

1Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Milli Eğitim Bakanlığı, Fen ve Teknoloji Öğretmeni 3Aksaray Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bir öğretim programı ne kadar mükemmel olursa olsun öğretmenlerin anlaya

bildiği kadarıyla değer kazanır. Bu nedenle programlar, hem uygulama sırasında hem de sonucunda sürekli olarak özellikle programın uygulayıcısı olan öğretmenlerin görüşü alınarak değerlendirilmelidir. Değerlendirme sonucuna göre gözlenen eksiklikler giderilmeli, böylece programın sürekli gelişimi ve değişimi sağlanmalıdır. Ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda önemli sayılabilecek bir adım atmış ve 2004 yılı ilköğretim programlarını değiştirme yoluna gitmiştir. Bu değişimin ne kadar gerçekleştiğini tespit etmek amacıyla 2005 tarihli İlköğretim (6. , 7. ve 8. sınıflar) Fen ve Teknoloji Öğretim Programına ilişkin öğretmenlerin görüşleri alınarak 2005 tarihli ilköğretim Fen ve Teknoloji Öğretim Programının geneline ilişkin öğretmenlerin görüşleri açıklanmaya çalışılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2009-2010 eğitim öğretim yılında Erzincan il, ilçe ve köylerindeki İlköğretim okullarında görev yapan; Fen ve Teknoloji Dersi öğretmenleri oluşmaktadır. Araştırmada verilerin toplanmasında araştırmacı tarafından Fen ve Teknoloji dersi amacı, içeriği, kazanımları değerlendirme boyutları ile ilgili literatür göz önünde bulundurularak ‘Fen ve Teknoloji Öğretim Programına İlişkin Öğretmen Görüşlerinin İncelenmesi adlı ölçek’ geliştirilmiştir. Araştırmada toplanan verilerin analizleri için Mann-Whitney U ve Kruskal-Wallis testi uygulanmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenler Fen ve Teknoloji Öğretim Programına yönelik olarak genellikle olumlu görüş belirtmişlerdir. Ancak öğretmenlerin programın geneli hakkında yeterli bilgiye sahip olmaları, etkinliklerin rahatça uygulanabilirliği, programları tam olarak uygulamaya dönüştürülmesi konularında sorunların olduğunu göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretim Programı, Öğretim, Öğretmen

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 261

5E MODELİNİN UYGULANDIĞI SINIFLARDAKİ

İLKÖĞRETİM 4. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ELEŞTİREL DÜŞÜNME YETENEKLERİNİN MADDEYİ TANIYALIM

ÜNİTESİNDEKİ BAŞARILARINA ETKİSİNİN İNCELENMESİ

İbrahim BİLGİN1, Hümeyra COŞKUN2 , İdris AKTAŞ3

1,3 MKÜ, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, ANTAKYA

2Atatürk Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, ANTAKYA

Bu çalışmanın amacı 5E Modeline dayalı hazırlanan materyallere göre ve Mevcut programa göre yapılan öğretim yaklaşımlarının uygulandığı sınıflardaki İlköğretim 4. sınıf öğrencilerinin eleştirel düşünme yeteneklerine göre Maddeyi Tanıyalım ünitesindeki başarılarının incelenmesidir.

Araştırmanın örneklemini, Türkiye’nin güneyindeki bir il merkezinde bulunan ilköğretim Okulunun 4. Sınıfına devam eden 4 şubede toplam 160 öğrenci oluşturmaktadır. Sınıflardan rasgele yöntemle seçilen 2 sınıfta 5E modeline göre hazırlanan materyaller ve 2 sınıfta da mevcut ders kitabındaki materyaller kullanılarak 9 hafta süreyle Maddeyi Tanıyalım ünitesi işlenmiştir. Veri toplama amacıyla ön test olarak Cornel Eleştirel Düşünme Yetenek Testi (EDYT) ile ön ve son-test Maddeyi Tanıyalım Ünitesi Başarı Testi (MÜBT) kullanılmıştır. Çalışmanın bağımsız değişkenini oluşturmak için uygulama öncesi

tüm öğrencilere uygulanan EDYT’i, (X ∓ 0,5xSS) bağıntısından faydalanarak öğrenciler

yüksek, orta ve düşük eleştirel düşünme yeteneği kategorilerine ayrılmışlardır. Öğrencilerin maddeyi tanıyalım ünitesindeki başarıları belirlemek için MÜBT ön ve son test olarak uygulanmıştır. Gruplardan elde edilen verileri test etmek için ortak değişkenli varyans analizi (ANCOVA) kullanılmıştır.

Sonuçlar 5E modeli ve Mevcut programa göre öğretimin uygulandığı her iki gruplarda da öğrencilerin eleştirel düşünme yeteneklerine göre son-MÜBT aldıkları puanların ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur ( F ( 2, 75) =8,04, p< 0,05): ( F ( 2, 77) = 11,68, p< 0,05). 5E öğretim modelinin uygulandığı sınıflardaki yüksek eleştirel düşünme yeteneğine sahip olan öğrencilerin son-MÜBT aldıkları puanların ortalamaları diğer iki gruptaki öğrencilerinkinden istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterirken, orta ve düşük eleştirel düşünme yeteneğine sahip öğrencilerin son-MÜBT puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Mevcut programa göre öğretimin gerçekleştiği sınıflardaki öğrencilerden yüksek, orta ve düşük eleştirel düşünme yeteneklerine göre tüm grupların son-MÜBT aldıkları puanların ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: 5E Modeli, Eleştirel Düşünme Yeteneği, Başarı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 262

6.-8. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ KİTAPLARINDAKİ MADDE VE DEĞİŞİM ÖĞRENME ALANINDA YER

ALAN ETKİNLİKLERİN İNCELENMESİ

Ayfer KARADAŞ1, Itır Zeynep YAŞAR2, F. Gülay KIRBAŞLAR3

1Kırklareli Üniversitesi, 39100, Kırklareli, 2Fatih İlköğretim Okulu, 34083, İstanbul

3İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi

Pek çoğu soyut kavramlardan oluşan fenin anlaşılması, bu kavramların somutlaştırılmasına bağlıdır. Fen ve Teknoloji dersinde kavramların somutlaştırılması etkinliklerle sağlanmaya çalışılmaktadır. Etkinlik ise; kazanımları gerçekleştirmek hedefiyle belli teknik ve yöntemlere göre düzenlenen davranışlar bütünü olarak tanımlanmaktadır. Etkili bir fen eğitimi için ders kitaplarındaki etkinliklerin öğrenciler tarafından uygulanmasının sağlanması, etkinliklerin amacına ulaşması için ilgili kazanım, konu ve kavramla ilişkilendirilmesi gerekmektedir.

Çalışmanın Amacı; 2011-2012 Eğitim-Öğretim yılında MEB tarafından okutulması uygun görülen Fen ve Teknoloji Ders kitaplarındaki “Madde ve Değişim” öğrenme alanında yer alan etkinliklerin; Fen ve Teknoloji öğretim programında “Madde ve Değişim” öğrenme alanında yer alan kazanımlarla, etkinlik sonrası verilen ifadelerdeki kavramların, doğruluğu, yeterliği, ilgili konu ve etkinlikle uyumluluğu açısından incelenmesidir. Çalışmada izlenen basamaklar: 1) Fen ve Teknoloji programındaki “Madde ve Değişim” öğrenme alanı kazanımları belirlenmiştir. 2) İki adet 6., bir adet 7. ve iki adet 8. sınıf “Fen ve Teknoloji” ders kitaplarında yer alan etkinlikler; Fen ve Teknoloji öğretim programında “Madde ve Değişim” öğrenme alanında yer alan kazanımlara, etkinlik sonrası verilen ifadelerdeki kavramların, doğruluğu, yeterliği, ilgili konu ve etkinlikle uyumluluğu açısından incelenmiştir. 3) Etkinlik sonrasındaki ifadelerde rastlanan kavramlardaki eksiklik ve yanlışlıkların öğrencilerin daha sonraki sınıflarda edindikleri karmaşık bilgileri de yanlış öğrenmelerine ve onları yanılgılara sürüklemesine neden olabileceğine yönelik; çeşitli araştırıcıların çalışmalarındaki kavram yanılgıları ile ilişkilendirilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda ders kitaplarında yer alan etkinliklerin yarıdan fazlasının ilgili kazanımlarla uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca çalışmada; bazı etkinliklerin ait olduğu kazanımın bulunmadığı, bazı kazanımlara yönelik birden fazla etkinlik bulunduğu, bazı kazanımlara ait etkinlik bulunmadığı belirlenmiştir. Etkinlik sonrası verilen ifadelerle ilgili bulgular incelendiğinde eksik ve yanlış tanım ve ifadelere rastlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Madde ve Değişim, Etkinlik, Fen ve Teknoloji Kitabı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 263

WEB SİTELERİNDE YER ALAN 6. SINIF I. DÖNEME İLİŞKİN FEN VE TEKNOLOJİ SINAV SORULARININ

ÖLÇME ARAÇLARINA VE BLOOM TAKSONOMİSİNE GÖRE ANALİZİ

Mehmet MUTLU1 Serdar YAZICI2

1Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Niğde Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü

Öğretim ortamında zihinsel becerilerin geliştirilmesinde ve belirlenmesinde en önemli değişken “soru” dur. Hem öğrenen hem de öğrenme ortamını düzenleyen “soruyu” eğitim durumunun her basamağında kullanabilir. Bilişsel düzeyde zihinsel süreçleri belirlemek için en çok kullanılan modellerden biri Bloom Taksonomisi’dir. Bloom Taksonomisi’nde öğretim sureci içerisinde belirlenen hedefler davranışsal olarak ifade edildiğinden, sorular üzerinden öğrenci davranışlarını belirlemek, düzenlemek, ölçmek ve gözlemek daha kolay olduğu için, öğretmen öğreteceği konunun hedefine ve içeriğine bağlı olarak, kavramları rahatlıkla art arda sıralayabilir; anlamlı, tutarlı ve birbiriyle ilişkili sorular sorabilir. Bu araştırmayla, 6. sınıf fen ve teknoloji dersinde öğrenci başarısını ölçmek amacıyla hazırlanan internet ortamında paylaşılan ve öğretmenlerin kullanımına sunulan 1. Döneme ait sınav sorularının, ölçme araçlarına ve Bloom’un Bilişsel Alan Taksonomisi’ne göre analizi yapılarak, seviyeleri belirlenme araştırmanın temel amacını oluşturmaktadır. Bu amaca bağlı olarak internet ortamında öğretmen ve kullanıcılar tarafından paylaşılmış 6. sınıfın 1. dönemine ait Fen ve Teknoloji yazılı soruları incelenecektir. İnternet üzerinden rastgele belirlenen 13 farklı web sitesinden ücretsiz olarak indirilebilecek şekilde farklı yıllara ait 225 doküman elde edilmiştir. Bu dokümanlarda yaklaşık 2500 soru taranmıştır. Araştırmada nitel araştırma yaklaşımı çerçevesinde doküman inceleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada, doğru yanlış sorular, eşleştirmeli sorular, boşluk doldurma soruları, uzun cevaplı ve kısa cevaplı sorular, çoktan seçmeli sorular ve kompozisyon sorular ölçme araçları olarak; Bloom’un Bilişsel Alan Taksonomisine göre soru seviyeleri ise, bilgi, kavrama, uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme olarak ele alınmıştır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemlerine başlanmıştır. Elde edilen verilerin, ölçme araçlarına ve Bloom’un Bilişsel Alan Taksonomisine göre içerik analizleri yapılıp ve yorumlanacaktır. Analizleri yapılan verilerden birtakım çıkarımlarda bulunularak, ele alınan Fen ve Teknoloji sorularının Bloom’un Bilişsel Alan Taksonomisine göre, hangi düzeylerde hazırlandığı konusunda genel bir kanaat oluşturulmaya çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: 6. Sınıf, Fen ve Teknoloji Yazlı Soruları, Web siteleri, Bloom

Bilişsel Alan Taksonomisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 264

FİNLANDİYA’DA FEN SINIFLARINDA NELER

OLUYOR?

Ulaş ÜSTÜN, Ali ERYILMAZ

ODTÜ Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Fizik Eğitimi ABD

Türkiye de dahil olmak üzere 57 ülkenin katıldığı 2006 yılında yapılan üçüncü uygulamada fen bilimleri okuryazarlığına ağırlık verilmiş ve Finlandiya bu alanda 563 ortalama puanla birinci sırada yer almıştır. Aynı zamanda bu alanda en küçük okular arası varyasyona (%4,7) sahip olan ülke de Finlandiya’dır ve bu değer OECD ortalamasının (%33) oldukça altındadır. Bu çalışmanın temel amacı Finlandiya’da fen sınıflarındaki öğrenme ortamını inceleyerek öğrenme sürecinin temel özelliklerini ve bu süreçte kullanılan öğretim yöntemlerini araştırmak ve Finlandiya’nın PISA’da fen okuryazarlığı alanında gösterdiği başarılı sonuçların sınıfta yapılan uygulamalarla ilişkisini incelemektir. Çalışmanın yöntemi içerik analizi, gözlem ve görüşmeleri içermektedir. Sınıfta yapılan gözlemler ve öğretmenlerle yapılan görüşmeler sonucunda bahsedilen sebeplerin uygulamaya dönük izleri açıkça görülmektedir. Öncelikle, Fin eğitim sisteminde anahtar kelimelerden bir tanesi olan eşitlik ilkesi, özel eğitim kavramını ön plana çıkarmış ve sınıflarda son derece heterojen bir yapının oluşmasına sebep olmuştur. Bu heterojen yapı, yarıştan uzak, işbirlikli bir öğrenme ortamıyla işlerlik kazanmaktadır. İlköğretimin ilk yıllarından itibaren işbirlikli öğrenme ve grup çalışmaları özendirilmekte ve öğrencilerin bir arada çalışabilme ve birlikte öğrenebilme becerileri geliştirilmeye çalışılmaktadır. Diğer bir önemli nokta da etkinlik temelli, öğrencilerin fiziksel olarak aktif olduğu öğrenme ortamının oluşturulmaya çalışılmasıdır. Öğretim programındaki ve eğitimin genelindeki esneklik anlayışı ve sınıfların kalabalık olmaması daha aktif öğrenci gruplarının oluşmasını kolaylaştırmaktadır. Hem gözlem hem mülakat sonuçları öğretim yöntemleri açısından eklektik bir anlayışın yaygın olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, fen sınıflarında yapılanlar, Finlandiya’nın PISA’daki başarısının sebepleri açısından önemli cevaplar içermektedir. Esnek, güvene ve işbirliğine dayalı olan Fin eğitim sistemi, fen sınıflarında, rahat ve aktif bir öğrenme ortamı oluşmasına katkı sağlamakta ve yarışa dayalı bir sistemde başarı arayan Türkiye için alınabilecek önemli dersler içermektedir.

Anahtar Kelimeler: Fin Eğitim Sistemi, Fen Eğitimi, PISA

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 265

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN

YÜKSEKÖĞRETİME GİRİŞTE TEMEL BİLİMLERE YÖNELİMLERİNİN BELİRLENMESİ

(GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ ÖRNEĞİ)

Süleyman YILMAZ1, Abdullah ADIGÜZEL2, İsmail YILDIZ3, Fatih ÇAKIRTAŞ4

1Aksaray Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

2Harran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü 3Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Biyoistatistik ve Tıbbi Bilişim Anabilim Dalı

4Harran Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Fizik Anabilim Dalı

Son yıllarda ortaöğretim öğrencilerinin Yüksek Öğretime girişlerinde temel bilimlerden Fizik, Kimya ve Biyoloji alanlarına yönelimlerinde büyük oranda bir azalma olmuştur. Bu durum, temel bilim alanlarındaki pek çok bölümün kontenjanlarının boş kalmasına neden olmuştur. Söz konusu alanlarda kontenjanların boş kalması, başta Fizik, Kimya ve Biyoloji olmak üzere bazı bölümleri kapanma noktasına getirmiştir. Bu durum, alan otoritelerini de endişelendirmiş ve yetkili akademik birimleri harekete geçirmiştir. Ortaöğretim öğrencilerinin bu bölümleri tercih etmeyişinin nedenleri, çeşitli çalıştaylarla belirlenmeye çalışılmıştır. Bu durumun nedenlerinin belirlenmesinde çalıştayların yetersiz kaldığı, öğretmen ve öğrenci görüşlerinin alınması ihtiyacı ortaya çıkmıştır.

Bu araştırmanın amacı, ortaöğretim öğrencilerinin ve öğretmenlerinin yükseköğretime girişte temel bilimlere yönelimlerine ilişkin görüşlerini belirlemektir. Bu araştırma, tekil ve ilişkisel tarama modellerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evreninin Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki tüm fen, Anadolu ve düz liselerin son sınıfında okuyan sayısal alandaki öğrenciler ile bu alanlarda ders veren öğretmenler oluşturmaktadır. Evrenin tümüne ulaşmanın zaman, masraf ve hassasiyet bakımından zorluğu nedeniyle örneklem alma yoluna gidilmiştir. Böylece Bölge illerinden; Şanlıurfa, Adıyaman ve Diyarbakır illeri örnekleme alınmıştır. Araştırma 450 son sınıf öğrencisi ve 90 öğretmen görüşüne dayalı olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplamak amacıyla araştırmacılar tarafından bir ölçek geliştirilmiştir. Ölçeğin geçerlik çalışması uzman görüşüne, güvenirliği ise crombach alfa katsayısına göre yapılmıştır. Ölçeğin güvenirlik katsayısı .934 olarak bulunmuştur Bu ölçek öğretmen ve öğrencilere uygulanmıştır. Toplanan veriler SPSS 17.0 for Windows programından yararlanılarak analiz edilmiştir. Analiz edilen veriler tablolaştırılarak yorumlanmış, araştırmada anlamlı sonuçlara ulaşılmıştır. Ulaşılan sonuçlara dayalı olarak da çeşitli öneriler geliştirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen, Öğrenci, Veli, Ortaöğretim, Yükseköğretim, Temel

Bilimler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 266

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BAZI

ASTRONOMİ KAVRAMLARININ GELİŞİMİNİN İNCELENMESİ

Mehmet Kürşad DURU

Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi

Öğretmenliği ABD

Fen ve teknoloji öğretmenleri genel astronomi bilgisi ve uygulamaları konusunda iyi

yetişmiş olmalıdır. Fen ve teknoloji öğretmen adaylarının evren, güneş sistemi, gezegen konumları ve hareketleri, dünya ve ayın hareketleri gibi başlıklarda ön bilgilerinin tespit edilmesi ve model, film ve grafik animasyonlar gibi görsel ve işitsel materyaller yardımıyla yanlış bilgilerinin düzeltilmesi, eksiklerinin tamamlanması açısından önemlidir. Yapılan araştırmalar öğretmen adaylarının bu konularda yanlış bilgilere sahip olduğunu ve bilgilerinin mantıklı ve bilimsel açıklamasını yapamadıklarını göstermektedir. Bu nedenle öğretmen adaylarının, meslek yaşamlarında daha yeterli, astronomi hakkında öğrencilerine daha verimli öğrenme fırsatları sunabilmeleri bakımından bu ve benzeri araştırmalar önem arz etmektedir. Bu çalışmanın amacı, astronomi dersinde kullanılan görsel materyallerin Fen ve teknoloji öğretmen adaylarının astronomi ile ilgili kavramların gelişimine etkisi incelemektir. Bu amaç doğrultusunda bir devlet üniversitesinin Fen Bilgisi Öğretmenliği ABD son sınıfında bulunan toplam 58 öğretmen adayı çalışma grubu olarak seçilmiştir. Uygulamanın etkililiğini ortaya koymak amacı ile araştırma ön test-son test kontrol gruplu deneme modelinde yürütülmüştür. Deney grubuna model, animasyon, film ve resimler gibi zengin görsel materyaller ile kontrol grubuna ise geleneksel yaklaşımla konu anlatılmıştır. Öğrencilerin astronomi kavramlar hakkında var olan algı ve kavrayışlarını ve bu kavramların uygulamada kullanılan görsel materyallerle gelişimini değerlendirmek için ön-son olarak araştırmacı tarafından hazırlanan açık uçlu sorular sorulmuş ve bildikleri astronomi kavramlarını içeren kavram haritaları çizdirilmiştir. Açık uçlu sorular nitel analiz teknikleriyle adaylarının çizmiş oldukları kavram haritaları ise yapısal olarak puanlanarak değerlendirilecektir. Adayların kavram haritasından aldıkları puanların analizinde SPSS 17.0 paket programı kullanılacaktır. Araştırma sonunda öğretmen adaylarının astronomi kavramları ile ilgili gelişimleri ve yöntemin etkililiği ortaya konacak ve önerilerde bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Astronomi Kavramları, Kavram Yanılgısı,

Görsel Materyal

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 267

İLKÖĞRETİM 7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVREYE

YÖNELİK TUTUMLARININ FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ BAŞARILARI AÇISINDAN İNCELENMESİ

Zehra YAŞAR 1 Esra YAŞAR 2 Necati YALÇIN1

1 Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Fen ve Teknoloji Eğitimi Bölümü

2 Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Fen Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

Çevre bilincinin oluşmasında tek başına çevre bilgisi ya da çevre tutumu yeterli

değildir. Çevre bilinci; çevre bilgisinin, bireylerin olumlu tutum ve çevre davranışlarına dönüşmesiyle gerçekleşir. Bu nedenlerle bu çalışmada ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin çevreye yönelik bilgilerinin tutum ve davranışlarına etkisi ve Fen ve Teknoloji derslerinin çevre bilincine etkisinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Yapılan betimsel araştırma 2010–2011 Eğitim ve Öğretim yılında Ankara’daki iki ilköğretim okuluna uygulanmıştır. 7. sınıf, 40 kız ve 51 erkek olmak üzere toplam 91 öğrenciyle çalışılmıştır. Çalışmada ERTEN’in hazırladığı Cronbach α değeri .97 olan Çevre Anketi ve araştırmacılar tarafından hazırlanan fen ve teknoloji dersi çevreye yönelik kazanımları içeren Cronbach α eğeri .81 olan Fen ve Teknoloji Başarı Testi kullanılmıştır. Veriler SPSS 11.5 programı kullanılarak çözümlenmiştir. 7. sınıf öğrencilerinden elde edilen çevresel bilgi, tutum, davranış ve fen ve teknoloji dersi başarısı arasındaki ilişkiye bakılmak için Pearson Korelasyonu, cinsiyete göre farklılık için İlişkisiz Örneklem T-Testi kullanılmıştır. Analiz sonuçları; Öğrencilerin fen başarı puanları ile çevresel tutum ve bilgi puanları arasında ve öğrencilerin çevresel tutum ile davranış ve bilgi arasında pozitif yönde bir ilişki olduğu ortaya çıkarmıştır. Ayrıca çevresel davranış ile çevresel bilgi puanları arasında ilişki bulunmamıştır. Kız ve erkek öğrencilerin çevreye yönelik bilgi ve davranış puanları arasında istatistiksel bir fark tespit edilmemesine rağmen tutum puanları arasında kız öğrenciler lehine anlamlı bir fark bulunmuştur. Çalışma sonuçları öğrencilerin Fen ve Teknoloji dersinde çevreyle ilgili gördükleri konuların çevresel davranışta etkili olmadığını ancak çevresel tutum ve davranışı arttırdığını göstermektedir. Bu yüzden Fen ve Teknoloji derslerinde çevresel davranışı arttırıcı önlemler alınmalı ve çevre bilincine sahip öğrenciler yetiştirilmelidir.

Anahtar Kelimeler: Çevre Eğitimi, Çevre Bilgisi, Tutum, Davranış, Fen Başarısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 268

İLKÖĞRETİM 7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN OKUMA

PROBLEMI ÜZERİNE MODEL OLUŞTURMA YETERLİLİKLERİ

Sevinç Aslı GÜNAY1 Ali ERASLAN 2

1Milli Eğitim Bakanlığı Samsun Gömlekhisar İlköğretim Okulu

2Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlköğretim Matematik Eğitimi A.B.D

Son yıllarda matematik eğitiminde önemini giderek artıran konulardan biride matematiksel modellemedir. English (2005) ‘e göre, ilköğretim çağındaki öğrenciler modelleme yapabilecek ve bunu geliştirebilecek yeterliliklere sahiptir. Matematiksel modelleme sayesinde öğrenci matematiği anlayarak kullanmakta ve okul dışındaki geçek hayatta da önemini fark etmektedir (English, 2005). Yapılan bu araştırma, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında, Karadeniz bölgesinde bir ilin ilce merkezinde bulunan bir ilköğretim okulunun 7. sınıf öğrencilerini kapsamaktadır. Başlangıçta altı hafta sureyle 7. Sınıf öğrencileriyle gruplar seklinde sınıf içi modelleme çalışmaları yapılmış daha sonra bunlar arasından seçilen toplam altı öğrenciden üçerli iki odak grup oluşturulmuştur. Gruplardan kendilerine verilen “okuma problemi” üzerinde çalışmaları istenmiş ve tüm süreç video ile kayıt altına alınmıştır. Öğrencilerin problemi çözerken kullandıkları matematiksel yaklaşımlar ve düşünce süreçleri nitel araştırma teknikleri kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonuçları ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin model oluşturma sürecinde önemli bir takım yetersizliklere sahip olduklarını ortaya koymuştur. Bu yetersizliklerin ortadan kaldırabilmek için okullarda öğrencilere ilköğretimin en başından itibaren çok yönlü düşünme gerektiren, matematiği sadece kendi içinde değil diğer disiplinlerle ilişkilendiren ve gerçek hayat durumlarını içeren model oluşturma problemleriyle daha fazla deneyim sahibi olmalarının yolunun açılması öneri olarak sunulabilir.

Anahtar Kelimeler: İlköğretim, Modelleme, Model Oluşturma Etkinliği, Yeterlilik

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 269

GELİŞEN DÜNYA ÖZELİNDE FEN VE TEKNOLOJİ

DERSİNİN İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNE UYGULANMASI SÜRECİNE İLİŞKİN GENEL BİR

BAKIŞ

Vasıf UĞUR1 Murat POLAT2 Sümeyye SUBAY3

1Muş Alparslan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi

Öğretmenliği 2Muş Alparslan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü

3Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD

Matematik ve fen bilimleri eğitimi alanında son çeyrek yüzyılda uluslararası düzeyde karşılaştırmalı bazı eğitim araştırmaları yapılmış ve konuyla ilgili çalışmalar ile etkinlikler halen sürmektedir. Geleneksel öğretim anlayışlarının eksikliklerinin fark edilmesiyle birlikte yeni yaklaşımlar arayışına girilerek farklı öğretim anlayışları ortaya atılmış ve bu öğretim anlayışlarının devamında da programların bu yaklaşım çerçevesinde şekillendirilmeye başlanmıştır. Ülkemizde de bu yaklaşımlara dayalı program değişimleri yapılmıştır. Bu çalışmanın amacı Milli Eğitim Bakanlığının ilköğretim Fen ve Teknoloji müfredatı ile MEB'e bağlı okullarda uygulanan Fen ve Teknoloji dersinin pratikteki uygulamaları arasında var olan sürece, öğrencilerin ne düzeyde uyum sağlayabildiğini ortaya çıkarmak ve varsa ilgili sorunlara dair çözüm önerilerinde bulunmaktır. Bir eğitim programının uygulanması ve değerlendirilmesinde öğretmenlerin rolü büyüktür. Öğretmenler tarafından doğru ve her boyutu ile iyi anlaşılması ve yapılandırmanın içselleştirilmesi, uygulamalarda belirlenen bazı eksikliklerin giderilmesi ve yenilikçi anlayışın her yönüyle paydaşlar tarafından özümsenmesi gerekir. Programların uygulayıcısı olan öğretmenlerin programın etkili bir şekilde yürütülmesinde, programın amaçlarına ulaşılmasında önemli bir etken olmalarından dolayı onların görüşleri ve karşılaştıkları zorluklar ve bunların giderilmesi de büyük önem kazanmaktadır. Araştırma nitel araştırma deseninde olup amaçlı örnekleme yöntemi ile Muş ili merkeze bağlı okullardan bir grup Fen ve Teknoloji öğretmeni seçilerek bir çalışma grubu oluşturulmuştur. Bu bağlamda katılımcı öğretmenlerden yarı yapılandırılmış görüşmeler yoluyla görüşleri alınmıştır. Görüşmeler ile ilgili analiz sonuçları sistematize edilerek sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Müfredatı, Fen ve Teknoloji Uygulamaları, Fen ve Teknoloji Dersi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 270

ÖĞRETMENLERİN, ÖĞRETMEN ADAYLARININ VE

ÖĞRENCİLERİN MOTİVASYONU ALGILAMA FARKLILIKLARI

Gamze ARIKIL1 Betül YORGANCI2

1Balıkesir Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

2Ankara Altındağ Hayme Hatun İlköğretim Okulu

Öğrenme sürecinin en temel faktörü öğrencinin konuya ilgi duyması ve onu öğrenmek istemesidir. Öğretim etkinlikleri hedeflerine ancak bu durumda ulaşabilir. Öğretimin öğrenciyi öğrenmeye istekli tutabilmesi ise motivasyon kavramı ile yakından ilgilidir.

Bu çalışmada ilköğretim öğrencileri, fen bilgisi öğretmen adayları ile fen bilgisi öğretmenlerinin motivasyon ile ilgili görüşleri saptanmıştır.

Nitel olarak yapılan bu çalışmada, yapılandırılmış ikili görüşme tekniği kullanılmıştır. Bu amaçla MEB öğretmenlerine, ilköğretim öğrencilerine ve öğretmen adaylarına motivasyonu nasıl tanımladıklarını, öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının motive etmek için neler yapmayı planladıklarını, yapılan motivasyon faaliyetlerinin öğrenmeyi nasıl etkilediğini, öğretmenlerin öğrencilerinin motive olduğunu nasıl anladıklarını, motive olmamış öğrencilerin ders esnasında ne tür problemlere yol açtığını ve bu problemleri çözmek için neler yaptıklarını belirlemeye yönelik 6 adet açık uçlu yapılandırılmış görüşme soruları her bir gruba uyarlanarak sorulmuştur. Her bir gruptaki bireylerin verdikleri cevaplar etiketlenerek kategorilendirilmiş ve bu kategorilerin frekansları hesaplanmıştır.

Çalışmanın sonunda; öğrenme ve öğretme ortamında motivasyonun önemli yere sahip olduğunu ortaya koymuştur. Öğretmen ile öğrencinin iletişiminin sağlıklı olması için öğrencilerin içsel şekilde motive olmalarının etkili olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin derslerini yaşamla ilişkili etkinliklerle ve çeşitli stratejilerle işlemelerinin, öğrenciyi derse daha kolay motive ettiği bulunmuştur. Motive olmayan öğrencilerle ise sorunların çözümünde öğretmenlerin sınıf yönetimi konusunda süreç odaklı davranmaları gerektiği ön görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Motivasyon, Motivasyon Stratejileri, Öğrenme vee Öğretme

Ortamı, Öğrenci Motivasyonu, Öğretmen Motivasyonu

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 271

FEN EĞİTİMİNDE 2000 YILI VE SONRASINDA

YAPILMIŞ, 11-14 YAŞ ÖĞRENCİLERİYLE ÇALIŞILAN DOKTORA TEZ ÇALIŞMALARININ İNCELENMESİ

Merve SÖZEN1 Mualla BOLAT2

1Ordu İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Bayadı İlköğretim Okulu

2Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

Son yıllarda fen eğitiminde yapılan çalışmaların sayısının arttığı görülmektedir.

Her geçen gün bu çalışmalara yenileri eklenmektedir. Bu çalışmada fen eğitiminde çalışma yapacak araştırmacılara yol göstermek amacıyla 2000-2011 yılları arasında fen eğitiminde 11-14 yaş arası öğrencileriyle çalışılmış doktora tez çalışmalarını belirlenen kriterlere göre incelemek amaçlanmıştır. Literatür taraması sonucunda 24 Türkçe ve 80 İngilizce doktora tezine ulaşılmış ve bu tezler örneklem sayıları, cinsiyet, verilerin elde ediliş şekli, yıllar ve araştırma konuları açısından incelenmiş ve sınıflandırılmıştır. Araştırmada nitel araştırma tekniklerinden doküman inceleme (analizi) tekniği kullanılmış ve veri analizinde betimsel analizden yararlanılmıştır. Çalışmada temel olarak üç kategori bulunmaktadır. Bunlar metodoloji, yıllar ve araştırma konularıdır. Metodoloji kategorisinde örneklem, cinsiyet ve verilerin elde ediliş şekli; araştırma konuları kategorisinde fizik, kimya, biyoloji ve diğer alanlarda yapılan çalışmalar bulunmaktadır. Yıllar kategorisinde ise sadece çalışmaların yapıldığı yıllar ele alınmıştır. Tezlerde incelenen kategorilerin değerlendirilmesi amacı ile yüzde ve frekanslar kullanılmış ve bunlar grafiklerle gösterilmiştir. Çalışma sonuçlarında yurt dışında ve Türkiye’de yapılan doktora tezlerinin yüzde olarak çoğunu nitel ve nicel verilerin birlikte kullanıldığı tezlerin oluşturduğu görülmektedir. Nicel çalışmalarda deneysel araştırmalar en çok tercih edilen araştırma deseni olurken, nitel çalışmalarda görüşme nitel verileri elde etmek için en sık kullanılan araçlardan olmuştur. Genel olarak yapılan çalışmalarda örneklemin 14-100 öğrenci arasında olduğu görülmektedir. Fen eğitimindeki tezlerin 2007 yılı ve sonrasında sayı olarak arttığı da alınan diğer sonuçlardandır. İncelenen tezlerde fizik ve biyoloji alanlarına ağırlık verildiği görülmüştür. Bunların yanı sıra bilimin doğası, öğretim yöntemlerinin etkinliği gibi konular da tezlerde çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Doktora Tez Çalışmaları, Fen Eğitimi, Doküman İnceleme, İçerik Analizi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fen ve Teknoloji Eğitimi 272

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETİMİNE YÖNELİK ÖZ

YETERLİK ÖLÇEĞİ GELİŞTİRME ÇALIŞMASI

Volkan Hasan KAYA1, Dilber POLAT2, İlban Orkun KARAMÜFTÜOĞLU3

1Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara

2Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Kırşehir 3Ahi Evran Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kırşehir

Fen alanı ile ilgili gerçekleştirilen öğretimlerin önemi giderek artmaktadır. Bu önem, fen ve teknoloji öğretmenleri ve öğretmen adayları üzerindeki sorumluluğu daha da artırırken; öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının bu sorumluluğun üstesinden gelebilmesi için öz yeterlik algısının yüksek olması gerekir. Bu nedenle bu çalışmada öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının öz yeterlik algısının belirlenmesine yönelik “Fen ve Teknoloji Öğretimine Yönelik Öz Yeterlik İnanç Ölçeği” geliştirilmiştir.

Bu çalışma 2009-2010 öğretim yılı bahar yarıyılında Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Lisans Programı 4. sınıfta öğrenim görmekte olan 156 öğrencinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Maddelerin dil yeterliği ve kapsam geçerliği için bir, Türkolog, ikisi Fen eğitimcisi olmak üzere 3 uzman görüşü alınmıştır. Uzman Türkolog’un düzeltmeleri sonucunda son şekli verilen 20 madde, iki Fen eğitimcisinin görüşüne sunulmuştur. Uzmanların her maddeye 0–10 arasında verdiği puanların Korelasyonu (Kohen Kappa-İnterrate) hesaplanmış ve madde havuzunda 16 maddenin işlendiği görülmüş, işlenmeyen 4 madde ölçekten düşürülmüştür.. Kalan maddeler 5’li Likert tipi derecelendirilmiş puanlama ölçeğe dönüştürülmüştür. Uygulama toplam 162 öğrencinin katılımı ile gerçekleştirilmesine rağmen 6 anket verilen cevapların niteliğinin düşük olması nedeniyle iptal edilerek; 156 anket değerlendirilmeye alınmıştır. Uygulamadan elde edilen veriler SPSS paket programına yüklenmiş ve faktör analizi yapılmıştır.

Ölçeğin KMO değeri 0,81 iken; Barlett Testi değeri yaklaşık olarak 654, 45 olarak bulunmuştur. Geliştirilen ölçekte 14 olumlu ve 2 olumsuz olmak üzere toplam 16 madde yer almıştır. Verilerin analizi sonucunda; birinci boyut “Alan bilgisine güven (α=0.80)”, ikinci boyut “Sınıf içi etkinlikleri (performansa) gerçekleştirme konusunda güven (α=0.59)”, üçüncü boyut ise “Laboratuvar bilgisine yönelik güven (α=0.87)” Üç alt boyutlu ve 14 maddelik bir ölçek geliştirilmiştir. Ölçeğin tamamının iç tutarlık katsayısı (Cronbach Alfa) 0,83 olarak hesaplanmıştır.

Sonuç olarak geliştirilen ölçeğin fen ve teknoloji dersi öğretimine ilişkin Öz yeterlilik İnancını ölçebileceği ve yeterli düzeyde geçerlik ve güvenirliğe sahip olduğu söylenebilir. Geliştirilen bu ölçeğin Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının, 6. 7. ve 8. sınıfları okutmakta olan Fen ve Teknoloji öğretmenlerinin ve Sınıf öğretmelerinin Fen ve Teknoloji dersine ilişkin öz-yeterlik algısını belirlemede kullanılması önerilebilir.

Anahtar Kelimeler: Fen Öğretimi, Öz yeterlik, Ölçek Geliştirme

SÖZLÜ SUNUM

ÖZETLERİ

FİZİK EĞİTİMİ

(Bildiriler sunum sırasına göre sıralanmıştır)

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 274

BİLİMSEL DÜŞÜNME DÜZEYİ İLE HAREKET KUVVETİ GEREKTİRİR KAVRAM YANILGISINA SAHİP

OLMA DÜZEYİ ARASINDAKİ İLİŞKİ

Meral BUDAK1, Salih ATEŞ2

1Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü 2 Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi

Bu araştırma Fen Bilgisi Öğretmenliği birinci sınıf öğrencilerinin bilimsel düşünme yetenekleriyle ‘Hareket kuvveti gerektirir’ kavram yanılgısına sahip olma düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılıştır. Araştırmaya Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim dalı birinci sınıf öğrencilerinden toplam 96 (82 kız, 14 erkek) kişi katılmıştır. Öğrencilerin bilimsel düşünme evreleri ile ‘Hareket Kuvveti Gerektirir’ kavram yanılgısına sahip olma düzeyleri arasındaki ilişkiyi tespit etmek için Bilimsel Düşünme Yetenekleri Testi ve Kuvvet Konuları Kavram Testi’nin ‘Hareket Kuvveti Gerektirir’ kavram yanılgısını ölçen alt boyutundan oluşan Kavram Testi uygulanmıştır. Veriler SPSS- 13 paket programıyla analiz edilmiş, alt problemleri test etmek için betimsel istatistik ve ortak değişkenli çoklu varyans analizi (MANCOVA) kullanılmıştır. Bulgulara göre; • Öğrencilerin bilimsel düşünme düzeylerinin soyut ve geçiş evrelerinde olması

beklenirken, Piaget’in bilişsel kuramına göre soyut, geçiş ve somut evrelere dağıldığı belirlenmiştir.

• Öğrencilerin ‘Hareket kuvveti gerektirir’ kavram yanılgısına sahip olma düzeyleri belirlenmiş, ortalama olarak öğrencilerin %40’ının bu kavram yanılgısına sahip olduğu görülmüştür.

• Öğrencilerin bilimsel düşünme düzeyleri ile ‘Hareket kuvveti gerektirir’ kavram yanılgısına sahip olma düzeyleri arasındaki ilişkiye bakılmış, iki soruda bilimsel düşünme düzeyi ile kavram yanılgısına sahip olma düzeyi arasında bir ilişki görülmüştür.

Öğrencilerin genel olarak soyut evrede olmadığı ve ‘Hareket kuvveti gerektirir’ kavram yanılgısına sahip olma düzeylerinin yüksek (%42) olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin bilimsel düşünme evreleri ve kavram yanılgıları düzeyleri tespit edilerek, nitelikli eğitim öğretim için öğrenci bireysel farklılıkları ve ön bilgilerine göre öğrenme ortamları hazırlanmalıdır. Anahtar Kelimeler: Hizmet Öncesi Fen Bilgisi Öğretmenleri, Hareketi Kuvveti Gerektirir Kavram Yanılgısı, Bilimsel Düşünme Düzeyi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 275

BİR YARIŞ PROBLEMİNDE KÜTLENİN ROLÜNÜN İNCELENMESİ: İLKÖĞRETİM İKİNCİ KADEME

ÖRNEĞİ

Burak Kağan TEMİZ1, Ahmet YAVUZ1, Burcu BAYKAL2

1Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Niğde Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim ABD

Bu çalışmada bir yarış probleminde araçların kütlelerinin araçların hareketine ve yarışın sonucuna olan etkilerinin ilköğretim ikinci kademe öğrencileri tarafından nasıl yapılandırıldığı araştırılmıştır. Bu amaç çerçevesinde Yavuz ve Temiz (2012) tarafından hazırlanan Yarış Soru Seti (YSS) den faydalanılmıştır. YSS yarışan araçlara ilişkin fiziksel büyüklüklerin hesaplanması, yarışan araçlardan hangisinin yarışı kazanacağının tahmin edilmesi gibi görevleri içermektedir. Araştırma ilköğretim ikinci kademe öğrencileri ile gerçekleştirildiğinden, çalışmada Newton’un hareket yasalarına dayalı hesaplamalardan ziyade yarış sonucunun tahmin edilmesi görevine odaklanılmıştır. YSS’de yer alan sorulardan, kütle değişkeninin yarışın sonucuna olan etkileri ile ilgili olan sorular seçilmiştir. Hazırlanan soru seti 2011-2012 eğitim öğretim yılında Niğde ilinde yer alan ilköğretim okullarında 6, 7 ve 8. sınıflarda öğrenim gören 400 öğrenciye uygulanmıştır. Çalışmanın verilerinin toplanması ve analizleri halen devam etmektedir. Elde edilen ilk bulgular öğrencilerin kütlenin araçların yarışında etkili bir değişken olduğunu bilmelerine karşın, öğrencilerin büyük bir çoğunluğuna göre kütlenin sürtünmesiz uzay ortamında yarışa herhangi bir etkisinin olmadığını, kütleleri aynı bile olsa yarışan düzeneklerdeki parça sayısının ve araçların şeklinin yarışın sonucuna farklı etkilerinin olduğu, aynı yükleri taşısalar bile yükün yerinin yarışın sonucunu belirlemede etkili olacağını düşündükleri tespit edilmiştir. Ayrıca bu çalışmada yarış sonucu tahminlerinin, öğrencilerin cinsiyet, sosyo ekonomik düzey ve eğitim kademesi değişkenlerine bağlı olarak farklılık gösterip göstermediği de araştırılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Fizik Eğitimi, Yarış problemi, Kütle, Eylemsizlik kütlesi1996 ve 2007

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 276

1996-2012 YILLARI ARASINDA FİZİK ÖĞRETİMİNDE BAŞARIYA ETKİ EDEN FAKTÖRLER KONULU

MAKALELERİN İÇERİK ANALİZİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Nuray ÖNDER1, Osman TÜRK2, Uygar KANLI1

1 Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Fizik Eğitimi A.B.D.

2 Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Bu çalışmada, 1996-2012 yılları arasında, Türkiye’deki eğitim dergilerinde yayınlanmış makalelerin, fizik öğretiminde öğrenci başarısına etki eden faktörler açısından içerik analizi amaçlanmıştır. Çalışmada aşağıdaki araştırma sorularına yanıt aranmaktadır: 1. Türkiye’deki fizik eğitimi çalışmalarında fizik öğretiminde öğrenci başarısına etki eden faktörler nelerdir? 2. Fizik öğretiminde öğrenci başarısına etki eden bu faktörler fizik başarısını ne yönde ve nasıl etkilemektedir? Bu araştırmanın evrenini, TÜBİTAK-ULAKBİM’de “sosyal ve beşeri bilimler” veri tabanında “eğitim bilimleri” konu başlığı altında bulunan ulusal dergilerde fizik öğretiminde başarıya etki eden faktörleri ele alan çalışmalar oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise 10 ulusal dergide ilgili konuda yayınlanmış çalışmalar oluşturmaktadır. Araştırmanın amaçlı örneklemi belirlenirken göz önünde bulundurulan ölçütler; derginin hakemli bir dergi olması, en az 5 yıl yayında olması, düzenli olarak yayınlanması, SCI/SSCI vb. indekslerde taranıyor olması, 1996-2012 yılları arasındaki sayılarına ulaşımının kolay olmasıdır. Araştırmada40 makale incelenmiştir. Çalışmaların analizi için kullanılan kodlama sayfası üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, makale kodu, makalenin ismi, yayınlandığı yıl, sayı-sayfa numarası ile makalelerin yazarları ve yazarların bağlı olduğu kurum başlıklarından oluşmaktadır. İkinci bölümde, makalelerde kullanılan araştırma deseni, örneklem seviyesi, örneklem sayısı ve kullanılan istatistiksel yöntemler başlıkları bulunmaktadır. Üçüncü bölümde ise makalelerde ele alınan bağımlı ve bağımsız değişkenlerin isimleri ile araştırma bulguları başlıklarına yer verilmiştir. Araştırma sonucunda, fizik öğretiminde öğrenci başarısını etkileyen 69 değişken 10 kategoride toplanmıştır. Kategoriler şu şekildedir: Cinsiyet (%37,5), Geçmiş başarılar (%32,5), Sosyal çevre (%30), Tutum/ Psikolojik özellik (%20), Öğrenci Becerileri (%17,5), İmkânlar (%10), Öğretmen özellikleri (%10), Akademik durum (%10), Problemler (%5), Yaşanılan coğrafi bölge (%5). Çalışmalardaki bağımsız değişkenlerin bağımlı değişken üzerindeki etkilerine ait analizlere ise devam edilmektedir. Anahtar Kelimeler: İçerik Analizi, Fizik Eğitimi, Başarı, Fizik Başarısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 277

5E MODELİNE GÖRE HAZIRLANMIŞ YATAY ATIŞ HAREKETİ DERS NOTU ÖRNEĞİ

İsmet ERGİN1

1Kara Harp Okulu Komutanlığı, Kara Harp Okulu Dekanlığı,

Temel Bilimler Bölüm Başkanlığı Günümüzde eğitimin hedefi; bilgiyi nasıl ve nerede bulup, kullanacağını bilen, kendi öğrenme yöntemlerini tanıyıp etkili bir biçimde kullanan ve yeni bilgiler üretmede önceki bilgilerinden yararlanan bir insan modeli oluşturmaktır. Bu da ancak öğrenmeyi öğrenen, araştırmacı, araştırdığı bilgiden yararlanan, düşünme ve algılama becerisi gelişmiş, yaratıcı, bilgiyi yaratıcı bir şekilde kullanabilen, doğru yorum yapabilen, sorgulayan, problem çözebilen bireylerle mümkündür. Eğitim alanında yapılan araştırmalar göstermektedir ki, yapılandırmacı yaklaşımdaki yenilikler ve psikolojinin gelişimiyle birlikte çoğu insan kişisel deneyimlerini, daha önce bildikleri ve inandıkları ile yeni bilgiyi bağdaştırma yoluyla daha iyi öğrenmektedir. Yukarıda belirtilen tüm ifadeleri içeren 5E Modelinin her aşamasında öğrenciler araştırmaya, sorgulamaya, kendi kavramlarını oluşturmaya, teşvik edilmektedir. Yapılan bazı araştırmalara göre 5E Modelinin kullanılmasıyla; fen derslerinde daha büyük başarı, kavramların daha iyi akılda tutulması, fen derslerine karşı gelişmiş tavırlar, fen öğrenimine karşı gelişmiş davranışlar, gelişmiş muhakeme yeteneği, daha üstün süreç becerileri gibi sonuçlar elde edilmiştir. Bu çalışmada; 5E Modeline göre “Yatay Atış Hareketi” konusunda hazırlanan ve Fizik Eğitiminde uygulaması yapılan ders notu hazırlanması amaçlanmıştır. Son dönemlerde yapılan çalışmalarda uygulamaya veya ders işlenişe ait ders notlarına pek yer verilmemektedir. Bu çalışmada sunulan ders notuna göre ders işlenişi sonuçları da göstermiştir ki, 5E Modeli, özellikle fen derslerinde sıklıkla kullanılması gereken, etkili ve kullanışlı bir öğretim modelidir. Bu noktadan hareketle, 5E Modeli esas alınıp, aşamalara değişik yöntemler ve uygulamalar katarak, gruplar arası rekabet, gruplar içi yardımlaşmayı sağlayan, bazı aşamalarda öğrencinin aktif olduğu, bazı aşamalarda hem öğretmenin hem de öğrencinin aktif olduğu öğrenci merkezli bir ders notu hazırlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Fizik Eğitimi, Yatay Atış Hareketi, 5E Modeli, Ders Notu

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 278

FİZİK DERSİ YENİ ÖĞRETİM PROGRAMINA İLİŞKİN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNİN ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER

AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

AYŞE ARSLAN1 ORHAN ERCAN2 AHMET TEKBIYIK3

1Uzman, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı

2Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi ABD

3Rize Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi ABD

Öğretim programları bulunduğu çağın ürünü olup, çağın özelliklerini yansıtır. Gelişmiş ülkeler, gelişen teknik ve teknolojiye bağlı olarak öğretim programlarını sürekli olarak yenilemektedirler. Bu bağlamda, ülkemizde ilköğretim ve ortaöğretimde fen bilimlerine yönelik öğretim programları, zaman içerisinde pek çok değişim geçirmiştir. Bu değişimlerin ilköğretimdeki son halkası 2004 yılında uygulamaya konulan, fen ve teknoloji dersi öğretim Programıdır. İlköğretimde yeni bir yaklaşımla yetiştirilen bireylerin, ortaöğretimde alacakları fen alanı derslerinde de bu yaklaşımın devamı niteliğindeki bir programla yetiştirilmeleri gereği doğmuştur. Bu nedenle ortaöğretimdeki fen alanı derslerinin öğretim programlarının, hem içerik, hem de yaklaşım olarak yenilenmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu ihtiyaç sonucunda fizik dersi öğretim programını yenileme çalışmaları başlatılmış ve 2007 yılında 9. sınıf fizik dersi öğretim programı tamamlanarak 2007-2008 öğretim yılından itibaren kademeli olarak yürürlüğe girmiştir. Öğretim programlarının en önemli paydaşı olan öğretmenlerin öğretim programları ile ilgili düşüncelerinin belirlenmesi önemlidir. Bu çalışmada, 2007 -2008 öğretim yılında okutulmaya başlayan 9. sınıf Fizik Dersi Öğretim Programı ile ilgili fizik öğretmenlerinin görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada betimsel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmıştır.

Bu amaçla geliştirilen ölçek 104 fizik öğretmenine uygulanmıştır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış ve istatistiksel olarak analiz edilmiştir.Çalışmada öğretmenlere öğretim programının yapısına, öğretim programındaki becerilere, öğretim programı çevre-zaman ilişkisine, öğretim programının boyutlarına ilişkin sorular sorulmuştur. Daha sonra elde edilen veriler öğretmenlerin mesleki kıdemlerine ,görev yaptıkları okul türüne, unvanlarına ve cinsiyetlerine göre görüşleri farklı değişkenler açısından irdelenmiştir.araştırma sonunda elde edilen bulgulardan yola çıkılarak önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Öğretim Programı, Fizik Dersi, Öğretmen Görüşleri, Fizik Öğretmenleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 279

FİZİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ ÖĞRETİM PRORAMI HİZMET İÇİ EĞİTİM KURSUNA KATILAN

ÖĞRETMENLER TARAFINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Funda ERASLAN1 Sahin BÜLBÜL2 Eralp BAHÇİVAN3

1Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

2Kafkas Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

3Ahi Evran Üniversitesi, Dış İlişkiler Ofisi Bu araştırmanın temel amacı ortaöğretim Fizik Öğretim Programı ile ilgili hizmet içi eğitim alan fizik öğretmenlerinin program ile ilgili görüşlerini belirlemektir. Araştırmada program, genel özellikler, amaçlar, kapsam, işleyiş ve değerlendirme boyutlarında tarama modeli kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmada öğretmenlerin görüşlerini öğrenmek için Bayrak ve Erden (2007) tarafından geliştirilen anket, araştırmacılar tarafından fizik programı için uyarlanmıştır. Araştırmanın evreni ve örneklemi fizik dersi öğretim programı 4. kademe kursuna katılan fizik öğretmenleri oluşturmaktadır ve anket bu kursa katılan 51 öğretmenine uygulanmıştır. Araştırmanın temel amacı dışında, fizik öğretmenlerinin öğretim programına ilişkin görüşleri arasında hizmet süreleri ve mezun oldukları bölüm bakımından anlamlı farklılık olup olmadığına da cevap aranmıştır. Fizik dersi ile ilgili öğretmenlerin görüşlerini yansıtan çok sayıda çalışma olmamasından kaynaklı bu çalışma önem kazanmaktadır. Çalışma programla ilgili program yapıcılara ve hizmet içi eğitimle ilgili de ilgililere geri dönüt verecek olması bakımından da önemlidir. Bunların dışında fizik dersi öğretim programı 4. kademe kursuna katılan öğretmenler, kurs sonrasında bulundukları il ve ilçelerdeki fizik öğretmenlerine fizik dersi öğretim programı hakkında eğitim vereceklerdir. Araştırmada uygulanan anket 5 alt boyutta toplam 31 sorudan oluşmaktadır. Her bölümdeki sorularla ilgili ayrı ayrı frekans ve yüzdelik analizleri yapılmıştır. Her bir bölümün altında, öğretmenlerin görüşlerini belirtmek istediği ekstra noktaları yazmaları için boşluklar bırakılmıştır. Bu boşluklara yazılan cümlelere içerik analizi uygulanacaktır. Öğretmenlerin görüşlerinin hizmet sürelerine ve mezuniyet durumlarına göre değişim gösterip göstermediği t-test kullanılarak hesaplanmıştır. Öğretmenler genel olarak tüm boyutlarda olumlu görüş bildirmişlerdir. Öğretmenler genellikle kazanımları uygulanabilir bulmaktadırlar. Diğer boyutlara oranla öğretmenler programların en zayıf yönü olarak değerlendirme boyutu olduğunu söylemişler ve kısmen olumlu görüş bildirmişlerdir. Anahtar Kelimeler: Fizik Öğretim Programı, Program Değerlendirme, Fizik Öğretmenleri, Hizmet İçi Eğitim.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 280

FİZİK ÖĞRETMENLERİNİN TEMEL ASTRONOMİ KONULARINDAKİ BAŞARI DÜZEYLERİNİN VE

KAVRAM YANILGILARININ ÜÇ AŞAMALI SORULARLA TESPİTİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA

Uygar KANLI

Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Fizik Eğitimi A.B.D.

Fen ve fizik eğitiminde astronomi öğretiminin önemi büyüktür. Astronomi öğretiminin önemini vurgulayan yurtdışında pek çok araştırma yapılmıştır. Ülkemizde de yurtdışındaki çalışmalar kadar olmasa da; fen ve fizik programlarına astronomi konularının ilave edilmesiyle bu alanda yapılan çalışmalar giderek artmaktadır. Yerli ve yabancı literatürde yapılan çalışmalarda, temel astronomi konularında dahi öğretmen ve öğrencilerde pek çok kavram yanılgısının olduğu vurgulanmaktadır. Gece-gündüzün oluşumu, Ayın evreleri, mevsimlerin oluşumu, yazın kıştan neden sıcak olduğu, güneş tutulması, ay tutulması, Güneş, Ay ve diğer gök cisimlerinin yörüngeleri konusunda öğretmen ve öğrencilerin pek çok yanlış anlama ve kavram yanılgısı olduğu tespit edilmiştir. Astronomi öğretiminde diğer disiplinlerde olduğu gibi kavram yanılgılarının giderilmesinde en önemli görev öğretmenlere düşmektedir. Bu gerçeklerin ışığında çalışmanın amacı; fizik öğretmenlerinin temel astronomi konularındaki başarı düzeylerinin ve kavram yanılgılarının üç aşamalı sorularla tespit edilmesidir. Bu çalışmanın evrenini ortaöğretimde görev yapan fizik öğretmenleri oluşturmaktadır. Örneklem ise bu evrenden uygun örnekleme yolu ile seçilmiş “174” fizik öğretmenini içermektedir. Araştırmada ölçme aracı olarak, Trumper (2000, 2001) tarafından çoktan seçmeli olarak geliştirilen kavram yanılgısı testleri incelenerek Türkçe’ye uyarlama çalışmaları yapılmış, pilot uygulamalardan sonra dönütler alınarak test üç aşamalı olarak hazırlanmıştır. Birinci aşamada çoktan seçmeli olarak öğretmenlerin astronomi konularındaki kavramsal bilgileri ölçülmekte, ikinci aşamada öğretmenlerin birinci aşamada verdikleri cevaplarına ilişkin açıklamaları istenmekte, üçüncü aşamada ise birinci ve ikinci aşamaya verdikleri cevaptan ne kadar emin oldukları sorulmaktadır. Araştırmanın verileri incelendiğinde üç aşamaya göre öğretmenlerin başarı skorları birinci aşamada %40 iken, nedenini açıkladıkları ikinci aşamada %0,3’e, verdikleri cevaptan ne kadar emin oldukları ile ilgili üçüncü aşamada ise %0,2’ye düşmüştür. Bu sonuç yenilenen fen ve fizik programlarındaki astronomi konularının varlığı ve astronominin bilimin doğasını kavratmadaki önemli rolü düşünüldüğünde oldukça manidardır. Her yanlış cevabın kavram yanılgısı olmadığı testte öğretmenlerin verdikleri cevaplara göre hangi kavram yanılgılarına sahip oldukları ile ilgili analiz üç aşama için devam etmektedir. Anahtar Kelimeler: Fizik Öğretmenleri, Kavram Yanılgısı, Astronomi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 281

KAVRAM YANILGILARININ ÜÇ-AŞAMALI SORULARLA FARKLI BİR ŞEKİLDE

DEĞERLENDİRİLMESİ

Erdal TAŞLIDERE1, Fikret KORUR1, Ali ERYILMAZ2

1Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2 ODTÜ, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Fizik eğitiminde son yıllarda en fazla çalışılan alanların başında öğrencilerin sahip oldukları kavram yanılgıları gelmektedir. Kavram yanılgısı, herhangi bir kavramın bilimsel tanımından farklı bir anlam yüklenilerek öğrencinin zihnine yerleşmesidir. Son yıllarda kavram yanılgıları, üç-aşamalı kavram yanılgısı testleri ile ölçülmektedir. Literatürde üç-aşamalı testler kullanılarak yapılan çalışmalar incelendiğinde, tek ya da iki aşama ile ölçülen kavram yanılgılarının tümünün kavram yanılgısı kategorisinde değerlendirilemeyeceği, ancak üç-aşamanın dikkate alınması durumunda sağlıklı bir kavram yanılgısı ölçümü yapılabileceği belirtilmektedir (Peşman ve Eryılmaz, 2010). Bu çalışmada üç-aşamalı test ile kavram yanılgısını tespit edilirken farklı bir değerlendirme yöntemi önerilmektedir. Çalışma Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinde 2010-2011 eğitim-öğretim yılı sonbahar döneminde,121 Fen ve Teknoloji öğretmen adayına uygulanarak veriler toplanmış ve analizi yapılmıştır. Ölçüm aracı olarak Eryılmaz ve Sürmeli (2002) tarafından geliştirilen Üç-Aşamalı Isı-Sıcaklık Kavram Yanılgısı Testi kullanılmıştır. Analizde tüm öğrenciler için her kavram yanılgısının ilk, ilk iki ve her üç aşama için ortalama kavram yanılgısı puanları hesaplanarak 100 ile çarpılmıştır. Kavram yanılgısını ölçen soru sayısı toplam öğrenci sayısı ile çarpılarak her aşama için kavram yanılgısına düşme sıklıkları bulunmuştur. Örnek olarak hesaplanan, Kavram Yanılgısı-8 için tüm öğrenciler birinci aşamaya göre 126 kez, ilk iki aşamaya göre 15 kez ve üç aşamaya göre 10 kez kavram yanılgısına düşmüştür. Aşama sayısı arttıkça kavram yanılgısı ortalama puanlarının ve yanılgıya düşme yüzdeliklerinin azaldığını göstermiştir. Kavram yanılgısı yüzdeliği %10 ve üzerinin dikkate alınması gerektiğini, bu değerin altındaki değerlerin testin hata payından kaynaklandığını varsayarsak, ilk aşamaya göre 13, her üç aşamaya göre 9 kavram yanılgısının kayda değer olduğu görülmektedir. Testin genelinde üç-aşamalı test kullanılmayıp tek aşamalı test kullanılsaydı kavram yanılgılarında ortalama %27,1’lik kısım yanılgı olmamasına rağmen kavram yanılgısı olarak ölçülecekti. Anahtar Kelimeler: Fizik Eğitimi, Kavram Yanılgısı, Isı, Sıcaklık, Üç-Aşamalı Test

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 282

FİZİK ÖĞRETİMİNDE PROBLEME DAYALI ÖĞRENME YÖNTEMİ KAPSAMINDA GELİŞTİRİLEN ÖĞRETİM

MATERYALİNİN UYGULANABİLİRLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Sabri KAN1 Ahmet Zeki SAKA2

1Yalova Çınarcık Atatürk Bilim ve Sanat Merkezi

2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi Fizik Eğitimi Bölümü 2008 yılında fizik öğretim programında gerçekleştirilen yenilik kapsamında, fizik dersinde bilişsel öğrenme kuramının daha aktif olarak kullanılması gerekli hale getirilmiştir. Bu kuram öğrenme ortamlarında kullanılarak Proje Tabanlı Öğrenme, Probleme Dayalı Öğrenme (PDÖ), Bilgisayar Destekli Öğrenme, Bağlam Temelli Öğrenme, 5E Modeli, Yansıtıcı Öğrenme, Çoklu Zekâ Kuramı gibi, eğitim bilimciler tarafından geliştirilen pek çok öğrenme model ve yönteminin önemi daha da artmıştır. Bu kapsamdaki öğretim yöntemleri arasında PDÖ önemli bir yere sahiptir. Öğretmenler tarafından sık kullanılan bir yöntem olmamasının yanında, PDÖ’nün özellikle fizik öğretiminde nasıl uygulanacağına yönelik araştırma sayısı oldukça yetersiz düzeydedir. Bu araştırmanın amacı, fizik öğretiminde PDÖ yöntemine dayalı olarak geliştirilen bir öğretim materyalinin uygulanabilirliğini değerlendirmektir. Bu amaçla, Wood’un yedi basamaklı PDÖ modeli (seven step model) (2003) ve Johnson’un (2003) işbirliğine dayalı sekiz basamaklı öğrenme yöntemine yönelik önerdikleri uygulama basamakları dikkate alınarak geliştirilen materyal, 2009-2010 eğitim öğretim yılında Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Yalova Termal Fen Lisesi’nde uygulanmıştır. Dokuzuncu sınıf fizik öğretim programının “Elektrik ve Manyetizma” ünitesi kapsamında geliştirilen materyal, toplam 5 haftalık ders süreci boyunca ön-deneysel yöntem kapsamında, öntest sontest desenli çalışmaya göre 24 öğrenciye uygulanmıştır. Geliştirilen materyalin uygulanabilirliği, fizik dersi öğretim hedeflerine ulaşılma düzeyi, doküman analizi yöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgulara göre; öğrencilerin geliştirilen öğretim materyali rehberliğinde, uygulamanın her basamağına yüksek düzeyde katılım gösterdikleri tespit edilmiştir. Ayrıca, geliştirilen materyalin fizik öğretiminde hizmet öncesi öğretmen eğitimi sürecindeki fizik öğretmen adayları ve hizmet içinde görev yapan fizik öğretmenleri için PDÖ yöntemine yönelik önerilebilecek rehber bir materyal özelliği taşıdığını göstermiştir. Yürütülen araştırma, bilişsel öğrenme kuramlarına yönelik daha fazla materyal geliştirilmesinin gerekliliğini ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: Probleme Dayalı Öğrenme, Fizik Öğretimi, Elektrik ve Manyetizma

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 283

2012 FEN LİSELERİ VE ANADOLU LİSELERİ ÖĞRETMENLERİNİ SEÇME SINAVI FİZİK SORULARI

Ali ERYILMAZ1, Mustafa KARADAĞ2, Sadık AHRAZOĞLU3, Murat

AKYÜZ3, Mehmet YUSUF3, Burcu PARLAK3, Kuddusi GEDİK3

1O.D.T.Ü. Eğitim Fakültesi Fizik Eğitimi A.B.D. 2Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Fizik Eğitimi A.B.D.

3Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü Fen ve Anadolu liselerine 10 Mart 2012 tarihinde öğretmen seçme sınavı yapılmıştır. Bu sınavda öğretmenlere 100 soru sorulmuştur. İlk 50 soru Türkçe (20), Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi (15) ve Öğretmenlik Meslek Bilgisi (15), sonraki 50 soru ise özel alan bilgisi sorularından oluşmaktadır. Bu sınav için öğretmenlere 110 dakika süre verilmiştir. Bu çalışmanın amacı öğretmenlerin bu sınavda yaptıkları fizik hatalarının konunun lise fizik öğretim programında olup olmamasına göre araştırılmasıdır. 50 fizik sorusundan bir tanesi maddi hata (yazım yanlışı) YEĞİTEK tarafından iptal edilmiştir. Bu soruların büyük bir kısmı lise fizik öğretim programı içeriğinden gelirken belli bir kısmı ise lise fizik öğretim programı içeriğinden değildir. Bu sınava 1126 fizik öğretmeni katılmıştır. Sınavın değerlendirilmesinde yanlışların belli bir oranda doğruları götürmediği unutulmamalıdır. Optik form üzerinden okunan cevaplar item-n programı ile analiz edilmiştir. 49 fizik sorusu üzerinden ortalama 23,84 iken standart sapma 7,29 olmuştur. En az doğru cevap sayısı 7 iken en fazla 45’tir. Soruların ortalama zorluk seviyesi 0,48’dir. Genelde lise fizik öğretim programı içeriğinde olmayan konulardaki sorularda soru zorlukları düşüktür. Öğretmenlere en zor gelen soru 0,10’luk zorluk derecesiyle ne yazık ki öğretim programı içeriğinden olmuştur. Soru Q yüküne sahip, r yarıçaplı yalıtkan bir kürenin uzaklığa bağlı elektrik alan şiddetinin grafiğini sormuştur. Öğretmenlerin %61’i iletkenin grafiğini doğru cevap olarak işaretlemişlerdir. Bu soru genelde iletken için sorulduğu için yalıtkan bir kürenin altı çizili olmasına rağmen yanlış şıkkı seçmişlerdir. Sonuç olarak öğretmenlerin lise fizik öğretim programında olmayan konularda daha az başarılı oldukları tespit edilmiştir. Buna ek olarak öğretmenlerin lise fizik öğretim programında yer alan konularda ise kavramsal olarak bazı temel sorunları olduğu görülmüştür. Bu sorunların, öğretmenlerimizin bundan önce yapılmış olan sınavlarda yaygın olarak sorulmuş olan soru şekillerine göre hazırlanmış olmalarından kaynaklandığı sanılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Fizik Eğitimi, Fizik Öğretmenleri, Fizik Öğretmen Başarıları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 284

FİZİK ÖĞRETİMİNDE ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK ORTAMLARININ KULLANIMLARINA İLİŞKİN

ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ:11.SINIF MANYETİZMA KONUSU ÖRNEĞİ

Mustafa Serkan ABDÜSSELAM1 Orhan SEVENCAN2

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Beşikdüzü Meslek Yüksekokulu, Bilgisayar

Teknolojileri Bölümü 2Milli Eğitim Bakanlığı, Beşikdüzü İMKB Anadolu Öğretmen Lisesi, Fizik Öğretmeni Fiziğin öğretilmesindeki amaçlardan biri, öğrencileri bilgiye nasıl ulaşacaklarından haberdar ederek onların öğrenmelerini kolaylaştıracak ve kalıcı öğrenmeler için uygun eğitim-öğretim materyallerini kullanarak, similasyon animasyon gibi tekniklerle öğrencilerin gerçek hayat deneyimleri kazanmalarını sağlamak, soyut olay ya da olguları somut hale dönüştürmektir (Grabinger, 1999, Jonassen, 1999). Aynı zamanda öğrencinin öğrenme yaşantılarını gerçekleştirirken tatmin olabileceği, ilgisini çekebileceği ve öğrenmeye karşı istek oluşturabileceği, yaparak yaşayarak öğrenebileceği, bireysel farklılıkların dikkate alındığı öğrenme durumlarını içeren çalışmaların yapılması önem taşımaktadır (Çilenti, 1985). Bu bağlamda, bilgisayar ortamındaki uygulamaları gerçek dünyaya transfer eden, öğrenciye gerçekçi bir simülasyon ve deney ortamı sunan artırılmış gerçeklik ortamları ile öğrenme ortamı öğrenirken eğlenebilen, etkileşimli, etkili ve güçlü bir hal almaktadır. Bu çalışmanın amacı, öğrencilerin fiziği öğrenmede ve fizik öğretmenlerinin fiziği öğretmede artırılmış gerçeklik ortamlarının kullanımlarına ilişkin görüşlerinin alınmasıdır. Bu çalışmada nitel araştırma tekniklerinde biri olan odak grup görüşmesi tekniği kullanılmıştır. Veri toplama yöntemi olarak yarı yapılandırılmış mülakat tekniği kullanılmıştır. Araştırma bünyesinde hazırlanan soruları cevaplandırmak amacıyla Trabzon ilinde bulunan fizik öğretmenlerinden üç fizik öğretmeni ve Beşikdüzü Anadolu öğretmen lisesinde 8 öğrenci ile grup odak görüşmesi yapılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgularda öğretmenlere göre; artırılmış gerçeklik ortamlarının fiziği özellikle de manyetizmayı öğretmek adına manyetik alanın görselleştirilmesi ve somutlaştırılmasında yararlar sağlayabileceği, öğrencilere göre ise; artırılmış gerçeklik ortamının olayları daha iyi anlamalarına ve kavramalarına yardımcı olduğu, bu ortamın uygulamalarda daha gerçekçi bir ortam sunduğu, görselliği şekillendirdiği, kavramları somutlaştırması ile ön plana çıktığı ifade edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Artırılmış Gerçeklik Ortamı, Fizik Öğretimi, Manyetizma

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 285

İLKÖĞRETİM 6. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ‘GÖRÜNTÜ KAVRAMI’ İLE İLGİLİ KAVRAMSAL ÖĞRENMELERİNİN İNCELENMESİ

Sümeyra ÇİFTCİ1 Aytekin ÇÖKELEZ2

1Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Fen Bilgisi

Eğitimi ABD 2Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi

Eğitimi ABD

Bilim, örgün bilgiler bütünü olmakla beraber bu bilgilerin kavramlar kullanılarak ifade edilmesiyle oluşur. Bilgiyi ortaya koyan, açıklayan ve bilginin aktarımını sağlayan kavramlar, nesne ya da olayların soyut temsilcileridir. Kavramların zihnimiz tarafından benzerlik ya da farklılıklarına göre şematize edilmesi ve aralarında bağ kurulması kavramsal öğrenmeyi sağlamaktadır. Bu çalışmada ilköğretim 6. sınıf öğrencilerinin görüntü kavramı ile ilgili kavramsal öğrenmeleri incelenmektedir. Bilginin yapıtaşı olan kavramların şemalara yerleştirilmesi sırasında öğrencilerin gerçekleştirdiği zihinsel işlemlerin açığa çıkarılması, öğrenmenin bilişsel düzeyde nasıl gerçekleştiğinin ortaya konulması amacıyla yapılan bu çalışmada, tek grup ön test- son test modeli kullanılmıştır. Veriler, ‘ışık ve ses’ ünitesinin öğretimi öncesinde ve sonrasında toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak 3 açık uçlu, 1 çoktan seçmeli; toplam 4 soru ve yarı yapılandırılmış görüşmeler kullanılmıştır. Açık uçlu sorularda öğrencilerden düşüncelerini çizimle desteklemeleri istenmiştir. 2010-2011 eğitim-öğretim yılında 316 öğrenciyle gerçekleştirilen çalışmada veriler, içerik ve frekans analiziyle incelenmiştir. Araştırma sonuçları, öğrencilerin görüntü kavramını görme kavramıyla eşleştirdiklerini göstermektedir. Öğretim sırasında verilen düzlem aynada görüntünün düz ve cisimle aynı boyda olması gibi özellikleri, öğrenciler tarafından tüm görüntü türlerine genellenmiştir. Öğrencilerin açıklamalarında ve çizimlerinde bulunan öğrencinin gözünden cisme giden ışık ışınları, görme kavramının kavramsal öğreniminde öğrencilerin bir takım zorluklarla karşılaştığını göstermektedir. Çalışma sonuçları görme kavramının yapılanmasında var olan sorunların, görüntü kavramının kavramsal öğrenimini etkilediğini ortaya koymaktadır.

Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, Kavramsal Öğrenme, Görüntü

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 286

FİZİK DENEYLERİNİN, OLAYLARININ DAHA İYİ ANLAŞILMASINI SAĞLAMAK VE KAVRAM

YANILGILARININ ÜSTESİNDEN GELMEK İÇİN TEMSİLİ YETERLİLİĞİ İYİLEŞTİRME PROJESİ

Rosa Hettmannsperger1, Jochen Scheid1, Jochen Kuhn2, Andreas

Müller3, Wolfgang Schnotz4, Sibel Telli5

1 DFG-Graduate School “Teaching and Learning Processes” University of Koblenz-

Landau, Campus Landau, Germany 2 Institute for Science Education/Physics Education unit, University of Koblenz-

Landau, Campus Landau, Germany 3 Faculty of Sciences / Physics Education and Institute of Teacher Education,

University of Geneva, Switzerland 4 Department of General and Educational Psychology, University of Koblenz-Landau,

Landau, Germany 5 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakultesi, Fen Bilgisi Eğitimi,

Çanakkale, Türkiye

Son araştırmalar, çoklu temsil kullanımının bilimsel deneylerin, olayların ve kavramların yeteri kadar anlaşılmasında faydalı sonuçlarının olabileceğini göstermektedir.

Bu çalışma öğrencilerin daha önceki bilgilerinin dış temsillerin oluşturulmasında ki etkisini göz önüne alarak öğrencilerin bilimsel olarak uygun temsiller oluşturmalarını desteklemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla optik konusunda üç alt çalışma yapılmıştır.

İlk çalışma da, öğrencilerin temsil kullanım yeterliliklerini belirlemek için bir test geliştirildi (13 madde, αC=0.75). İkinci çalışmada, kavramsal seviyeyi harekete geçirmek için optik konusuna özel temsil analiz ödevleri geliştirildi. Temsil analiz ödevleri kullanarak çalışan deney grubu ve geleneksel ışık diyagramlari ile bir kerede tek tip temsil kullanarak çalışan kontrol grubu karşılaştıldığında, deney grubunun temsil kullanım yeterliliklerinde önemli bir ekti sağlandığı belirlendi (ANOVA: p<0.001; ω²=0.05). Üçüncü çalışmada da optik konusundaki yaygın kavram yanılgılarıyla çok yakından ilişkili olan temsil analiz ödevlerinin etkileri araştırılmıştır. Kavram yanılgılarının üstesinden gelmek için bilişsel olarak çoklu temsil kullanmaya yönlendirilen deney grubu ile çoklu temsilleri oluşturmak ve kullanmak için (anlaşılır bir şekilde) desteklenmeyen kontol grubu karşılaştırıldı.

Genel olarak, deney grubunun uygulamadan hemen sonra kontrol grubuna göre daha fazla bilgi ve yeterlilik kazandığı belirlendi (ANOVA Wald test: p < .02; açıklanan varians’ın % 3.6 uygulamadan kaynaklandığı düşünülebilir. Çalışmanın metodolojik özellikleri (kontrol ölçümleri ve ölçekler vb.), teori ve sınıf uygulamaları açısından önemi yanısıra sınırlılıkları ve ileriye dönük çalışmalar tartışıldı. Anahtar Kelimeler: temsil kullanım yeterlilikleri, kavram yanılgıları, optik, fizik eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 287

FİZİK EĞİTİMİNDE HİKAYELERİN KULLANILMASI: NEWTON’UN HAREKET KANUNLARI

Ümmügülsüm İYİBİL1 Suat ÜNAL2

1 Giresun Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD.

2 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi ABD.

Fen bilimleri eğitiminde hikayelerin kullanılmasının güçlü bir öğretim şekli olduğu ifade edilmektedir. . Özellikle kavram, yasa ve teorilerin ortaya çıkış süreçlerine ya da bilim adamlarının hayatlarına odaklanan hikayelerin öğrencilerin dikkatlerinin çekilmesi, öğrenmeye yönelik motivasyonlarının artırılması, bilimin doğasını anlaşılması ve konu ya da kavramlarla ilgili anlama düzeylerinin geliştirilmesinde önemli etkilerinin olduğu belirtilmektedir. Bu bağlamda çalışmanın amacı, Newton’un hareket kanunlarına yönelik bir hikaye geliştirmek ve bu hikayenin esas alındığı bir öğretim sürecinin öğrencilerin konuyla ilgili anlama düzeyleri üzerindeki etkililiğini ortaya çıkarmaktır. Öncelikle araştırmacılar tarafından konunun öğretiminde kullanılacak hikaye ve bu hikayenin kullanılacağı öğretim süreci tasarlanmıştır. Daha sonra geliştirilen hikaye ve öğretim sürecine, uzman görüşleri ve pilot çalışma sonuçları dikkate alınarak uygulama öncesindeki son hali verilmiştir. Araştırmanın örneklemini Sınıf Öğretmenliği programının 2. sınıfında öğrenim gören 33 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Basit deneysel desen ile yürütülen çalışmada, hikaye ile öğretimin etkililiğini ortaya koymak amacıyla 4 sorudan oluşan bir başarı testi kullanılmış ve bu test örnekleme ön- ve son-testler şeklinde uygulanmıştır. Başarı testindeki sorulara öğrencilerin verdikleri cevaplar; anlama, kısmen anlama, anlamama ve cevap verememe kategorileri kullanılarak analiz edilmiştir. Öntest-sontest analiz sonuçları karşılaştırıldığında, anlama kategorisinde cevap veren öğrencilerin sayısında artış olduğu, sorulara açıklama getiremeyen öğrencilerin sayısında ise önemli ölçüde azalma olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada elde edilen bulgular, geliştirilen hikayenin kullanıldığı öğretim sürecinin, öğrencilerin Newton’un hareket kanunlarıyla ilgili anlama düzeylerini artırdığını göstermiştir. Çalışma sonuçları dikkate alınarak, hikayelerle öğretimin farklı disiplinlerdeki değişik konu ve kavramların öğretiminde kullanılması gerektiği önerilmektedir. Ayrıca, öğretmen ve eğitim araştırmacıları için çalışmanın sonunda çeşitli önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, Hikaye, Newton’un Hareket Kanunları, Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 288

1996 VE 2007 YILI ÖĞRETİM PROGRAMLARINA GÖRE HAZIRLANAN 9. SINIF FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ

KİTAPLARININ BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİNİ GELİŞTİRME YETERLİLİĞİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Ayşe Zeynep ŞEN1 Canan NAKİBOĞLU1

1Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen Ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı

Bilimsel süreç becerilerini, fen bilimlerinde öğrenmeyi kolaylaştıran, öğrencilerin aktif olmasını sağlayan, kendi öğrenmelerinde sorumluluk alma duygusunu geliştiren, öğrenmenin kalıcılığını artıran ayrıca araştırma yol ve yöntemlerini kazandıran temel beceriler olarak tanımlanmaktadır (Ayas ve diğ., 1997). BSB öncelikle temel (TBSB) ve birleştirilmiş olmak üzere iki ana başlık altında toplanabilir. Birleştirilmiş bilimsel süreç becerileri grubunda yer alan beceriler kullanılacağı aşama ve kullanılabilmesi için sahip olunması gereken bilişsel yeterlilik nedeniyle iki alt başlığa ayrılabilir. Bunlar: deney doğrulama bilimsel süreç becerileri (DDBSB) ve özgün deney tasarlama ve uygulama bilimsel süreç becerileri (ÖDTUBSB) dir. BSB; Fizik, Kimya, Biyoloji dersi öğretim programlarına ilk kez 2007 yılında ayrı bir başlık altında girmiştir. 1996 ve 2007 yılı öğretim programları arasında gözlenen bu farklılığın, ders kitaplarına da yansıyabileceğini düşündürmektedir. Bu çalışmada, 2007 yılı ve 1996 yılı Fizik, Kimya, Biyoloji öğretim programlarına göre hazırlanan 9. Sınıf ders kitaplarında yer alan deney/etkinliklerin BSB gelişimini ne düzeyde hedeflediği ve kitapların eski ve yeni öğretim programına göre farklılıklar içerip içermediğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, 1996 yılı öğretim programlarına göre hazırlanan 2006 yılı basımlı 1 Fizik ve 1 Biyoloji, 2005 yılı basımlı 1 Kimya ders kitabı ile 2007 yılı öğretim programlarına göre hazırlanan 2009 ve 2011 yıllarında basılan 2 Fizik, 2 Kimya ve 2 Biyoloji 9. Sınıf ders kitabı analiz edilmiştir. Çalışmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen ders kitabı analiz rubriği kullanılmıştır. Çalışma sonunda analiz edilen bütün ders kitaplarında TBSB ile DDBSB gelişiminin öncelikli olarak hedeflendiği belirlenmiştir. Ders kitapları hazırlanırken o dönemde geçerli olan öğretim programının göz önünde bulundurulması önerilebilir. Anahtar Kelimeler: Bilimsel Süreç Becerileri, 9. Sınıf Fizik, Kimya, Biyoloji Ders Kitapları, 1996 ve 2007 yılı Öğretim Programları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 289

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN ASTRONOMİ TEMELLİ ÜNİTELERDEKİ KAVRAM

YANILGILARININ ÜÇ-AŞAMALI TEST İLE TESPİT EDİLMESİ

Özlem GÖNCÜ1 Fikret KORUR2

1Milli Eğitim Bakanlığı, Düğer İlköğretim Okulu, Fen ve Teknoloji Öğretmeni

2 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen eğitiminde son yıllarda kavram yanılgılarının araştırılmasına önem verilmekte ve öğrencilerin kavram yanılgılarını tespit etmede genellikle kritere dayalı-üç aşamalı testler kullanılmaktadır. Ülkemizde fen bilimlerinde sarmal bir yapı içerisinde ilköğretim 5.-8. sınıflarda yer verilen astronomi temelli konulardaki kavram yanılgılarının üç-aşamalı test ile tespit edilmesine yönelik bir ölçeğe rastlanmamıştır. Bu çalışmada ilköğretim 5.-7. sınıf seviyelerinde öğrencilerin öğretim programında yer alan astronomi temelli ünitelerdeki kavram yanılgılarını üç-aşamalı çoktan seçmeli sorularla tespit edecek testin geliştirilmesi ve bu sınıf seviyelerinde uygulanarak sonuçların değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Çalışmanın evreni İstanbul İli Çatalca ilçesinde 2010-2011 eğitim-öğretim yılında öğrenim gören 26 okuldaki 5. ve 7. sınıftan yaklaşık 1900 öğrencidir. Bu çalışmanın örneklemi 9 farklı okuldan, 5. sınıftan 293 ve 7. sınıftan 343 öğrenci bu evrenin %33,5’ine karşılık gelmektedir. Her iki sınıf seviyesi için ayrı ayrı 8 kavram yanılgısı belirlenerek bunlara yönelik 15 soruluk üç-aşamalı iki test geliştirilmiştir. Testlerin birinci aşamasını kavram yanılgısı ile ilgili bir çoktan seçmeli soru, ikinci aşamasını birinci aşamada verilen cevabın nedenini soran bir soru ve üçüncü aşamasını öğrencinin verdiği cevaplardan emin olup-olmadığını soran bir soru oluşturmaktadır. 5. sınıf öğrencilerinde en çok karşılaşılan kavram yanılgıları ‘Dünya Güneş etrafında döndüğü için Güneş gökyüzünde farklı saatlerde farklı yerlerde görülür’; 7. sınıf öğrencilerinde ise ‘Dünya’nın dışındaki sonsuz boşluğa evren denir.’ şeklinde olmuştur. Birinci, birinci ve ikinci, ve her üç aşama ayrı incelendiğinde aşamalar için 5. sınıflarda 7 kavram yanılgısı ve 7. sınıflarda 8 kavram yanılgısı kayda değer olduğu bulunmuştur. Aşamalarda yüzdelik farkına rağmen kavram yanılgıları sayısının aynı olması astronomi temelli konularda, öğrencilerin bilgi eksikliklerinin ve kavram yanılgılarının fazla olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Kavram Yanılgıları, Üç-Aşamalı Test, Astronomi Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 290

ÖĞRENCİLERİN KUVVET VE HAREKET KONULARINDAKİ ÇOKTAN SEÇMELİ SORULARI

ÇÖZERKEN KULLANDIKLARI BİLİŞSEL VE ÜSTBİLİŞSEL STRATEJİLERİN İNCELENMESİ

Sedat KARAÇAM1 Nejla YÜRÜK2

1MEB Kuyubaşı İ. Ö. O, Fen ve Teknoloji Öğretmeni

2Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Bu çalışmada, öğrencilerin kuvvet ve hareket konularındaki çoktan seçmeli soruları çözerken kullandıkları bilişsel ve üstbilişsel stratejileri incelenmiştir. Çalışmada model olarak örnek olay çalışmalarından bütüncül tekil durum deseni temel alınmıştır (Yıldırım ve Şimşek, 2000). Bu model çerçevesinde çalışmaya, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Ana Bilim Dalı 1. sınıfında öğrenim görmekte olan 119 öğrenciden arasından 24 gönüllü öğrenci seçilmiştir. Araştırmada 2007-2008 öğretim yılının güz döneminde bütün sınıflarda kuvvet ve hareket konularının öğretimi tamamlandıktan sonra, belirlenen 24 öğrencinin çoktan seçmeli soruların çözümünde kullandıkları bilişsel ve üstbilişsel stratejileri belirlemek için sesli düşünme tekniği uygulanmıştır. Fakat 7 öğrencinin çeşitli sebeplerle uygulamaya katılamaması nedeniyle veri toplama süreci 17 öğrenciyle tamamlanmıştır. Bu teknikten elde edilen verileri detaylandırmak için sesli düşünme uygulamasının ardından öğrencilerle çözüm süreçlerine ilişkin, yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Verilerin toplanmasının ardından sırasıyla veriler yazıya dökülmüş, hyperresearch paket programı kullanılarak kodlanmış ve kodlanan veriler betimsel olarak analiz edilmiştir. Analiz sonucunda; öğrencilerin çoktan seçmeli soruların çözümünde soruya ilişkin bilgileri ve teorik alan veya sezgisel bilgisi temelinde bütüncül stratejilerle çözüm sürecinin çerçevesini çizdikleri tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilerin bu çerçevedeki kısmi zihinsel işlemleri desteklemek için de lokal stratejileri kullandıkları gözlenmiştir. Araştırma sonucunda tespit edilen bütüncül ve lokal stratejiler ayrıntılı olarak incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Çoktan Seçmeli Sorular, Bilişsel ve Üstbilişsel Stratejiler, Kuvvet ve Hareket

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 291

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN FİZİK PROBLEMLERİNİ ÇÖZMEYE YÖNELİK

TUTUMLARININ GELİŞİMİNİN İNCELENMESİ

Hilal AKTAMIŞ1 İ. Seyhan AKTAMIŞ2 Serap ÇALIŞKAN3

1Adnan Menderes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Aydın-İncirliova Anadolu Lisesi

3Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü

Gelişen teknoloji ve bu gelişime bağlı olarak artan bilgiler göz önüne alındığında fizik eğitiminin öneminin arttığı görülmektedir. Bu nedenle günümüzde; felsefesi, vizyonu, bilgi öğrenme alanları, beceri kazanımları, teknoloji boyutu, öğrenme, ölçme ve değerlendirme yaklaşımları güncellenmiş bir fizik programı hazırlanmasına ihtiyaç duyulmuştur. Eğitimin temel amacı, öğrencilere mevcut bilgileri aktarmaktan çok bilgiye ulaşma becerilerini ve karşılaştığı yeni durumlarda problemleri çözebilme becerilerini kazandırmak olmalıdır. Fizik programındaki kazanımlar incelendiğinde de problem çözme becerileri kazanımlarının yer aldığı görülmektedir. Yenilenen fizik programının PÇB kazanımlarını ne derece kazandırdığının ve öğrencilerin PÇB’ye yönelik tutumlarının nasıl değiştiğinin belirlenmesinin programın değerlendirilmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu nedenle çalışmada öğrencilerin fizikteki problem çözme becerilerine yönelik tutumlarının ortaöğretim eğitiminin başından sonuna kadar nasıl bir değişim ve gelişim gösterdiğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu araştırma betimsel türde ilişkisel tarama modeli ile gerçekleştirilmiş bir çalışmadır. Araştırmanın katılımcılarını Ege bölgesinin bir ilinde ortaöğretim kurumlarında 2011-2012 güz döneminde öğrenim gören ortaöğretim 9, 10, 11 ve 12. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Öğrencilerin fizik problemlerini çözmeye yönelik tutumlarını ölçmek için 43 maddeden oluşan Çalışkan, Selçuk ve Erol (2007) tarafından geliştirilen 5’li Likert tipi Fizik Problemlerini Çözmeye Yönelik Tutum Ölçeği (FPÇYT) kullanılmıştır. Dört faktörden oluşan ölçeğin geliştirme çalışmalarında Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı araştırmacılar tarafından .95 olarak bulunmuştur. Üniversite öğrencilerine yönelik olarak geliştirilen ölçekteki maddeler ortaöğretim öğrencilerinin anlayabileceği biçimde sadeleştirilerek, ortaöğretim düzeyinde güvenirlik ve geçerlik çalışmaları yapılmıştır. Çalışmada verilerin çözümlenmesinde SPSS 11.5 paket programı kullanılacaktır. Çözümlemeler için FPÇYT’nin alt boyutları arasında aritmetik ortalamalar, toplam puanlar, frekans ve yüzdeler belirlenecek, karşılaştırmalarda t-testi, tek yönlü varyans, Scheffe testi ve regresyon analizi çözümlemelerinden yararlanılacaktır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemlerine başlanmıştır. Elde edilen sonuçlara yönelik olarak öneriler verilecektir. Anahtar Kelimeler: Fizik Öğretim Programı, Problem Çözme Becerisi, Tutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 292

FİZİK ÖĞRETİMİNDE ELEKTRİKSEL İŞ VE ISI KONUSUNDA TAHMİN ET–GÖZLE–AÇIKLA(TGA)

YÖNTEMİNE DAYALI OLARAK GELİŞTİRLEN ETKİNLİĞİN UYGULANMASI

Nilgün MISIR1 Ahmet Zeki SAKA2

130 Ağustos İÖO, Ambarcık Köyü, Akçaabat, Trabzon

2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü Günümüz eğitim sistemindeki fen öğretiminde yapılandırmacı öğrenme yaklaşımının olumlu etkileri bilinmesine rağmen, bazı ilkelerinin uygulanmasının zor olduğunun düşünülmesi derslerde geleneksel yöntemlerin tercih edilmesine neden olmaktadır. Bu araştırmanın amacı, yapılandırmacı öğrenme yaklaşımına dayanan ve öğretmenler tarafından kolayca uygulanabilecek bir öğretim yöntemi olan Tahmin Et–Gözle–Açıkla(TGA) yöntemine uygun, lise 3.sınıf fizik dersi “Elektrik Akımı” ünitesindeki“elektriksel iş ve ısı” konusunda geliştirilen etkinliğin tasarlama ve yürütülmesiyle ilgili uygulamayı, TGA’nın ilkelerine dayalı aşamaları dikkate alarak tanıtmak ve öğrenci başarısı üzerindeki etkililiğini incelemektir. Geliştirilen etkinlik, 2008-2009 eğitim-öğretim bahar yarıyılında Trabzon il merkezindeki Fatih Lisesi’nde 11.sınıfta öğrenim gören 30 öğrenciyle iki ders saatinde laboratuarda, yarı-deneysel yönteme dayalı olarak yürütülmüştür. Araştırma verileri, etkinliğin öncesi-sonrasında öğrencilere uygulanan başarı testi, uygulama sonrası öğretmenlerle yürütülen yarı-yapılandırılmış mülakat ve öğrencilerle yapılan grup mülakatından, ayrıca uygulanan etkinliğin doküman analizinden elde edilmiştir. Araştırma kapsamında; başarı testi bulguları SPSS15.00 programı kullanılarak, mülakat bulguları içerik analizi yapılarak, öğrencilerin etkinliğin uygulama formlarına kaydettikleri tahmin-gözlem-açıklamaların verilerinin dönüştürüldüğü grafik ve yüzde şeklindeki ifadelerse doküman analiziyle değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgulara göre; öğrencilerin motivasyonlarının arttığı, etkin öğrenme sağlandığı, konu hakkındaki kavram yanılgılarını belirleme ve giderme açısından yöntemin etkili olduğu belirlenmiştir. Farklı fizik konularıyla ilgili TGA yöntemine uygun öğretim materyalleri geliştirilerek, fizik öğretiminde uygulamalı kalıcı öğrenmenin gerçekleşmesine katkıda bulunulmalıdır. Anahtar Kelimeler: Fizik öğretimi, TGA, Elektriksel İş, Isı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 293

ORTAÖĞRETİM FİZİK ÖĞRETİMİNDE ETKİLEŞİMLİ SANAL ÖĞRENME ORTAMI

Betül TİMUR1 Mehmet Fatih TAŞAR2 Muhammet UŞAK3

Şebnem Kandil İNGEÇ2 Ahmet İlhan ŞEN4

1Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

3Dumlupınar Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 4Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü

Günümüzde birçok alanda bilimsel ve teknolojik gelişmeleri takip etmek zorunlu bir gerekliliktir. Bu alanlardan en önemlilerinden birisi de eğitim ve öğretim alanlarıdır. Bu bakımdan BİT’ni eğitim öğretim ortamına taşımak, kaliteli bir eğitim anlayışına uygun olarak bu ortamlarda kullanmak ve bu kullanımı yaygınlaştırmak gerekmektedir. Bu durum göz önünde bulundurularak öğretmenlerin yeterli teknolojik pedagojik alan bilgisine sahip olması da kaçınılmaz bir zorunluluk halini almıştır. Küçük yaşlardaki öğrencilerin bile yeterli ve hatta üst düzey bilgisayar kullanma becerilerine sahip olmaları, kişisel ve toplumsal gelişim açısından önemlidir. Öğrencilerin bu yeteneklerinden eğitim ortamında da yararlanmaları, teknolojinin kullanımı konusunda kendilerini daha fazla geliştirmeleri, teknolojinin öğretimi kolaylaştırması ve dersin etkililiğini arttırması bakımından; öğretmenlere bu konuda daha büyük sorumluluk düşmektedir. Bu bakımdan çağı ve öğrencilerinin seviyelerini yakalamalı hatta rehberlik edebilmek için daha fazlasını başarabilmeleri gerekmektedir. Öğretmenin sahip olduğu bu bilgi, BİT’lerinin sınıf ortamındaki kullanımının etkililiğini arttıracak ve öğretmenin bu konuda kendini geliştirmesini sağlayacaktır. Bu çalışmada ortaöğretim fizik dersi öğretim programı ile bütünleşik etkileşimli bilgisayar animasyonlarını içeren modüller geliştirilmiştir. Bu çalışmada geliştirilen modüller tanıtılarak katılımcılardan dönütler alınacaktır. Anahtar Kelimeler: Animasyon, simülasyon, fizik, teknolojik pedagojik alan bilgisi, yuvarlak masa toplantısı Not: Bu çalışma TÜBİTAK SOBAG 1001 projesi kapsamında yapılmıştır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 294

FİZİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ DÜZGÜN DAİRESEL HAREKET KONUSUNDAKİ KAVRAM

YANILGILARININ ZAMAN İÇİNDE DEĞİŞİMİ

Hasan Şahin KIZILCIK1 Nuray ÖNDER1 Bilal GÜNEŞ1

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Fizik Eğitimi Anabilim Dalı

Bu çalışmanın amacı, fizik öğretmen adaylarının lisans eğitimi sırasında düzgün dairesel hareket konusundaki kavram yanılgılarının yıllar içerisindeki değişimini ve nedenlerini incelemektir. Bu amaçla, araştırmada düzgün dairesel hareket konusunda Kızılcık ve Güneş (2011) tarafından geliştirilen üç aşamalı kavram yanılgısı testinden yararlanılmıştır. Bu kavram yanılgısı testi, düzgün dairesel hareket konusunda 10 farklı kavram yanılgısını ölçmektedir. Söz konusu ölçme aracı, 2009-2010 eğitim öğretim yılında eğitiminin birinci, ikinci ve üçüncü yılında olan fizik öğretmenliği anabilim dalında eğitimini sürdüren öğrencilere 2009-2010 eğitim öğretim yılında uygulanmıştır. Daha sonra 2011-2012 eğitim öğretim yılında eğitimlerinin üçüncü, dördünce ve beşinci yıllarında olan aynı öğrencilere yeniden uygulanmıştır. İki yıl arayla aynı öğrenci gruplarından alınan veriler karşılaştırılmıştır. Araştırma sonuçlarına yüzde olarak bakıldığında, birinci sınıftan üçüncü sınıfa gelen öğrencilerin altı kavram yanılgısında, ikinci sınıftan dördüncü sınıfa gelen öğrencilerin üç kavram yanılgısında ve üçüncü sınıftan beşinci sınıfa gelen öğrencilerin ise altı kavram yanılgısında artış görülmüştür. Genel olarak altı kavram yanılgısında yüzde olarak artış görülmekteyken, dört yanılgıda ise azalma görülmektedir. Ancak iki yıllık süre zarfında öğrenci sayılarında da değişim olmuştur. Kavram yanılgısına sahip olan öğrencilerin frekansına bakıldığında ise birinci sınıftan üçüncü sınıfa gelen öğrencilerin dört kavram yanılgısında, ikinci sınıftan dördüncü sınıfa gelen öğrencilerin bir kavram yanılgısında ve üçüncü sınıftan beşinci sınıfa gelen öğrencilerin beş kavram yanılgısında artış görülmüştür. Bu değişimlerin nedenleri öğrencilerden bazıları ile yapılan görüşmelerle araştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Düzgün Dairesel Hareket, Kavram Yanılgısı, Üç Aşamalı Test, Öğretmen Yetiştirme, Fizik Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 295

FİZİK ÖĞRETMEN ADAYLARINA YÖNELİK AKIŞKANLAR MEKANİĞİ KAVRAM TESTİ

GELİŞTİRİLMESİ

Volkan DAMLI1 Rıza SALAR2 Ayşenur GENCER3 Bilal GÜNEŞ2

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Fizik Eğitimi Bölümü 2Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Fizik Eğitimi Bölümü

3Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü Çalışmanın amacı, fizik öğretmen adaylarının akışkanlar mekaniği konusundaki kavramsal başarılarını ölçebilmek amacıyla bir test geliştirmektir. Akışkanlar mekaniği konusu, ortaöğretim fizik programına, yenilenme süreci sonrasında girmiştir. Akışkanlar Mekaniği Kavram Testini (AkMe-KT) geliştirme amacımız akışkanlar mekaniği konusundaki kavramsal başarıları ölçecek öğretmen adaylarına yönelik Türkçe bir testin alanyazında bulunamamasıdır.Araştırmanın evrenini Türkiye’deki fizik öğretmenliği programlarına kayıtlı bulunan tüm üniversite öğrencileri oluşturmaktadır. Bu evrenden uygun örnekleme yöntemi kullanılarak, ulaşılması kolay olduğu için araştırmacıların görev yaptıkları üniversitede öğrenim gören 158 öğrenci seçilmiştir. Testten elde edilen ölçümlere ait madde analizlerini yapmak amacıyla ITEMAN 3.6 programı kullanılmıştır. FMCI testinden öğretmen adaylarının kavramsal başarılarını ölçmek için uygun görülen 16 soru seçilmiştir. Madde analizi sonucunda ayırıcılık gücü katsayıları negatif olan iki soru testten çıkarılmıştır ve testte bulunan soru sayısı 14’e inmiştir.Testin içtutarlığını ölçmek için madde-toplam test puanı korelasyon katsayıları hesaplanmıştır. Madde puanları süreksiz (1 ve 0), toplam test puanları sürekli değerler olduğu için nokta-çift serili korelasyon katsayısıları hesaplanmıştır. Korelasyon katsayısı 0,19 olmasına rağmen bir madde bir önceki soru ile ilişkili olduğu için testten çıkarılmamıştır.Testlerde yer alan maddelerin güçlük indeksleri 0,50 civarında olması gerekir. Ancak testlerde zor ve kolay maddeler de bulunmalıdır. Hazırlanan testteki maddelerden 2 tanesi “çok kolay”, 1 tanesi “kolay”, 4 tanesi “orta” ve 7 tanesi “zor” olarak sınıflandırılabilir. Bu dağılım uygun görülmüş ve madde güçlükleri nedeniyle testten herhangi bir soru çıkarılmamıştır. Madde güçlük indeksleri eşit olmadığı için testten elde edilen ölçümlerin içtutarlığı(iç güvenirliği) KR-20 ve Cronbach Alfa formülü ile hesaplanmıştır ve 0,75 olarak bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Akışkanlar Mekaniği, Test Geliştirme, Fizik Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 296

VEKTÖRLER KONUSUNUN ÖĞRETİMİNDE ÖLÇEKLİ ÇİZİMLERİN KULLANILMASI: BİR EYLEM

ARAŞTIRMASI

Ahmet TEKBIYIK

Rize Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Bu çalışmada vektörlerde toplama ve çıkarma işlemlerinin öğretiminde, bağlam temelli yaklaşıma zenginleştirilmiş ölçekli çizim tekniğinin kullanılmasının, öğrenciler üzerindeki etkileri incelenmeye çalışılmıştır. Eylem araştırması metodolojisinde yürütülen araştırmanın çalışma grubunu Rize Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi öğretmenliği programında 1. sınıfta öğrenim gören 98 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmanın verilerini öğretmen adaylarının çizimleri ve 6 öğretmen adayıyla yürütülen yarı yapılandırılmış mülakatlar oluşturmuştur. Nitel olarak elde edilen verilerin analizinde içerik analizi tekniğinden faydalanılmıştır Araştırmacı tarafından yürütülen fizik dersinde öğrencilerin önceki dönemlerde kazandıkları bilgileri ve derste edindikleri yeni bilgileri kullanarak vektörleri, teorik olarak bileşenlerine ayırabildikleri ve bunlar yardımıyla toplama ve çıkarma yapabildikleri görülmüştür. Buna karşın öğrencilerden benzer bir işlemi grafik metoduyla yapmaları istendiğinde, sayı uzay ilişkisi kuramadıkları, açı yapan vektörlerin yönlerini belirleyemedikleri ve bir vektörün negatifini çizemedikleri ortaya konulmuştur. Belirlenen eksiklikler sonucunda öğrenciler için 4 ders saati süresince uygulanacak bir ölçekli çizim uygulaması yürütülmüştür. Uygulama sonrasında öğrencilerden, verilen vektörel problemleri problemleri teorik olarak hesaplamaları ve bunları grafiksel yolla doğrulatmaları istenmiştir. Çizimler incelendiğinde öğrencilerin sayı-uzay ilişkisi kurma ve ölçme gibi becerilerin geliştiği görülmüştür. Bununla birlikte mülakatlar sonucunda öğrenciler, bu tür bir uygulamayı daha önce hiç yapmadıklarını, teorik hesaplamaların çizimle doğrulanabilirliğini fark edebildiklerini ve ölçmede hata kavramını içselleştirdiklerini belirtmişlerdir. Araştırmanın sonucunda yöntemin uygulanabilirliğine ilişkin fizik ve matematik eğitimcilerine yönelik öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Fizik Öğretimi, Vektörler, Bağlam Temelli Yaklaşım, Ölçekli Çizim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 297

FİZİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ DÜZLEM AYNADA GÖRÜNTÜ OLUŞUMU VE GÖZLEMLENMESİNE

İLİŞKİN MUHAKEMELERİNDEKİ FARKLILIKLARIN İNCELENMESİ

Derya KALTAKÇI1, Ali ERYILMAZ2, Lillian C. McDermott3

1Kocaeli Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü

2Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü 3Washington Üniversitesi, Fizik Bölümü

Son yıllarda yapılan birçok çalışma öğrencilerin düzlem aynada görüntü oluşumu ve

gözlemlenmesine ilişkin konuları anlamada birtakım zorluklara sahip olduğunu göstermektedir. Ancak alan yazınında görüntü oluşumu ve gözlemlenmesi konusunda farklı sınıf seviyelerinde birçok çalışma olmasına karşın öğretmen adaylarıyla bu konu üzerinde derinlemesine yapılmış çalışmaların azlığı dikkati çekmektedir. Öğretmenlerin, öğrencilerin fizikteki yetkinliğinde anahtar rolünü üstlendikleri ve öğrencilerin zihinlerinde oluşturdukları kavramların en önemli kaynaklarından biri oldukları göz önüne alınırsa, öğretmen adaylarının düzlem aynadaki görüntü oluşumu ve gözlemlenmesi ile ilgili kavramlamalarının ortaya çıkarılması öğrencileri anlamamız açısından büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla bu çalışmada Türkiye’deki fizik öğretmen adaylarının düzlem aynada görüntü oluşumu ve gözlemlenmesi ile ilgili muhakemelerindeki farklılıkların ortaya koyulması planlanmaktadır.

Çalışmada Türkiye’deki üç devlet üniversitesinde öğrenim görmekte olan toplam 53 fizik öğretmen adayına geometrik optik konusunda geliştirilmiş 22 soruluk açık uçlu bir kavram testi uygulanmış ve düzlem aynalar ile ilgili olan 6 soruya verilen cevaplara dayanarak öğretmen adaylarının görüntü oluşumu ve gözlemlenmesi ile ilgili muhakemeleri incelenmiştir. Öğretmen adaylarının bu çalışmaya konu olan sorular için sundukları muhakemelerindeki çeşitlilik incelendiğinde, nitel anlamda birbirinden farklı muhakemeler kullanılmasına karşın, bu muhakemelerin kimi öğretmen adayları için doğru cevapla sonuçlanırken, kimi öğretmen adaylarının aynı muhakemeyi kullanmalarına karşın bilimsel olarak doğru olmayan sonuca eriştiği görülmüştür.

Sonuç olarak, bu çalışma öğretmen adaylarının muhakemelerindeki bu çeşitliliğin tespiti ve tanımlanmasıyla birlikte hem öğrencilerin düzlem aynada görüntü oluşumu ve gözlemlenmesine ilişkin muhakemelerini anlamamıza yardımcı olması, hem de öğretmen eğitiminde görev alan akademisyenlerin kendi derslerinde bu konulara dikkatini çekebilmek adına önem taşımaktadır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Fizik Eğitimi 298

ÜNİVERSİTELERDE FİZİK ÖĞRETMENİ ÖZEL ALAN YETERLİKLERİNİN KARŞILANMASI

Canan EROL1, Ali ERYILMAZ2, Ayşe Gül ARSLAN3, Bilal GÜNEŞ4

1MEB, Mimar Sinan Teknik ve EML, Ankara

2ODTÜ, Eğitim Fakültesi, Fizik Eğitimi A.B.D., Ankara 3MEB, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, Ankara

4Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Fizik Eğitimi A.B.D, Ankara Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlikleri, 2590 Sayılı Tebliğler Dergisi’nde 6 ana yeterlik, 31 alt yeterlik ve 233 performans göstergesi olarak yayınlanmıştır. 2008 yılında da fizik alanı ile birlikte dokuz alanda “Ortaöğretim dersleri özel alan yeterlikleri” çalışmaları başlamış ve 2011 yılı Ocak ayında Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından onaylanmıştır. Fizik öğretmeni özel alan yeterlikleri, 3 yeterlik alanı, 31 yeterlik ve 197 performans göstergesinden oluşmaktadır. Bu çalışmanın amacı; fizik öğretmeni yetiştiren üniversitelerin öğretim programlarında yer alan zorunlu derslerin içerikleri incelenerek fizik öğretmeni özel alan yeterliklerine uygun olup olmadıklarını araştırmaktır. 9 üniversitenin eğitim programlarına internet ortamından erişilebilmiştir. Bunlar; Atatürk Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, KATÜ, Konya Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, ODTÜ ve 19 Mayıs Üniversitesi’dir. Hazırlanan Excel tablosunda, satırlara yeterlikler, sütunlara üniversiteler yerleştirilerek, derslerin içeriği ve yeterlik altındaki performans göstergeleri karşılaştırılarak bütün dersler tabloya yerleştirilmeye çalışılmıştır. Bu süreç güvenirliği artırmak için birbirinden bağımsız olarak üç araştırmacı tarafından yapılmış olup daha sonra bir araya gelinerek tüm konularda fikir birliğine varılmıştır. Eğer bir ders birden fazla yeterlik altına giriyorsa her iki tarafa da, herhangi bir yeterlik altına girmeyen dersler ise ayrı bir hücre oluşturularak kopyalanmıştır. En fazla krediyle mezun eden program ile en az krediyle mezun eden program arasında 45 kredi fark vardır. Bu da ortalama 3 kredilik derslerden 15 ders fark olduğunu göstermektedir. Öğretmen adayının her dönemde ortalama 5 ders aldığı düşünülürse 3 dönem fazla ders alındığı anlamına gelir. Kendi başına bu sonuç bile fizik öğretim programlarında belli standartlara ihtiyacımız olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, fizik öğretmeni yetiştiren kurumların programlarında verilen derslerin bazı yeterlikleri karşılayamadığını fakat yeterlikte olmayan bazı içeriklerin ise programda yer aldığı bulunmuştur. Bunların bir kısmı seçmeli derslerle doldurulsa bile zorunlu olmadığı için doğru olmayacağı görülmüştür. Öneri olarak ise Talim Terbiye kurulunda kabul edildiği amacıyla kullanımının sağlanması ve geri bildirimlerle bu yeterliklerin de iyileştirilmesi önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Fizik Eğitimi, Fizik Öğretmen Yeterlikleri, Fizik Öğretmen Programları

SÖZLÜ SUNUM

ÖZETLERİ

KİMYA EĞİTİMİ

(Bildiriler sunum sırasına göre sıralanmıştır)

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 300

KİMYA EĞİTİMİNDE MİKRO ÖĞRETİM YÖNTEMİNİN ETKİLİLİĞİ VE ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

Emine ERDEM1, Ümit Işık ERDOĞAN1, Özge ÖZYALÇIN OSKAY1,

Ayhan YILMAZ1

1Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMA Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı

Bu çalışmada, mikro öğretim uygulaması yapan Kimya Eğitimi Öğretmen Adaylarının mikro öğretim tekniği uygulamalarına ilişkin görüşleri sorgulanmıştır. Çalışma H.Ü. Eğitim Fakültesi OFMA Bölümü Özel Öğretim Yöntemleri II Dersini alan V. sınıf öğrencileri ile 2011-2012 güz döneminde gerçekleştirilmiştir. Mikro öğretim yöntemi; öğretim süresi, öğrenci sayısı ve konu açısından küçültülmüş yoğunlaştırılmış bir öğretim deneyidir. Bu yöntem teknoloji alt yapısı hazır sınıflarda yapılan bir öğretim türüdür. Bu yöntem öğretmen adaylarının sınıf içindeki üstleneceği rollerini ve sınıfta uygulayacağı davranışlarını tam olarak benimseyip bunları kazanmalarını sağlamayı amaçlamaktadır. Özellikle mesleğe yeni başlayan öğretmenler sınıfta olumlu bir sınıf ortamını nasıl oluşturabilecekleri, olumsuz öğrenci davranışlarına nasıl engel olabilecekleri, ilgili konuyu nasıl planlayacak ve nasıl öğretecekleri konusunda kaygıları olabilir. Bir konuyu öğretmek ya da bir konu hakkında bireylere bir şeyler öğretme amacı taşıyan bu yöntemin temelinin öğretim becerilerini uygulamak olduğunun bilinmesi gerekir. Mikro öğretim yöntemi, 5-20 dakika arasında, beş kişiden küçük olmayan bir gruba, öğretim becerilerinden sadece bir tanesinin yerine getirilmesi şeklinde uygulanmaktadır. Bu çalışmada, dersin sorumlusu tarafından öğretmen adayı öğrencilere ders kapsamında kendi alanları ile ilgili bir konu/kavram verildi. Öğretmen adayı öğrenciler bu konu/ kavram ile ilgili olarak 15-20 dakikalık bir ders planı hazırladılar ve bu plana göre birinci ders anlatımlarını yaptılar. Bu ders anlatımı videoya kaydedildi. Birinci ders anlatımına ilişkin video kayıtları izlendi. İlgili öğretmen adayı öğrenciler sınıf ortamında diğer öğretmen adayı öğrenci ve dersin sorumlusunun yapmış olduğu değerlendirmeleri dinlediler, eksik yönlerini analiz ederek ders planı tekrar düzenlediler ve ikinci kez anlatımlarını yaptılar. İkinci anlatımların sonunda öğrencilere açık uçlu sekiz soru yöneltildi. Bu çalışmada bu sorulardan elde edilen bulgular tartışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Öğretmen adayları, Mikroöğretim, Kimya Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 301

KİMYA EĞİTİMİNDE YAŞAM TEMELLİ (CONTEXT-BASED) ÖĞRETİME İLİŞKİN ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

Nail İLHAN1 Ali YILDIRIM2 Sibel SADİ2

1Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi

Anabilim Dalı 2Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Anabilim

Dalı

Kimya eğitimi ile ilgili yapılan araştırmalarda; öğrencilerin kimya derslerine olan ilgisizliği, programların aşırı bilgi ile yüklenmesi ve transfer eksikliği gibi konular tartışılmaktadır. Yaşam temelli öğretimde, bilimsel kavramların gelişimi için başlangıç noktası olarak bağlamlar ve fenin uygulamaları kullanılır ve bu yaklaşım dersin başlangıcında bilimsel kavramları sunan geleneksel yaklaşıma ters düşmektedir (Bennett, Lubben and Hogarth, 2007). Birçok ülkede lise programları yaşam temelli öğrenme yaklaşımına göre düzenlenmiştir. Bu araştırmanın amacı lise kimya dersinde yaşam temelli öğretime uygun olarak öğrenim gören öğrencilerin bu öğretime ilişkin görüşlerinin belirlenmesidir. Araştırma nitel yaklaşıma uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemi 2009-2010 Güz döneminde Erzurum Anadolu lisesinde 11. sınıfta öğrenim gören iki sınıftaki toplam 46 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmada ilk olarak kimyasal denge konusunun yaşam temelli öğrenmeye göre işlenmesi için günlük hayatla ilişkili etkinlikler, bağlamlar geliştirilmiştir. Daha sonra dersler yaşam temelli öğrenme yaklaşımına göre işlenmiştir. Öğrencilerin görüşleri bu uygulamalardan sonra ortaya çıkarılmıştır. Öğrencilerin görüşlerinin ortaya çıkarılması “Yaşam Temelli Öğrenme Hakkında Öğrenci Görüş Anketi” ile sağlanmıştır. Çalışmada anket ile elde edilen nitel verilerin analizi, betimsel ve içerik analizi yapılarak sağlanmıştır. Öğrencilerin Yaşam temelli öğretime (YTÖ) ilişkin düşünceleri beş tema oluşturularak incelenmiştir. Bunlar; • sYTÖ’nin kimya dersini sevme ve kimya konularını öğrenme isteği üzerine etkisi hakkındaki görüşler, • Öğrencilerin YTÖ ya da geleneksel öğretimi tercih etme durumları ve nedenleri hakkındaki görüşler, • YTÖ’nin kimya konularının öğrenilmesi üzerine etkisi hakkında görüşler, • YTÖ uygulamalarındaki performans değerlendirmesi hakkında görüşler, • Kimya konularının günlük hayatla ilişkilendirilmesi hakkındaki görüşlerdir. Anahtar Kelimeler: Yaşam Temelli Öğrenme, Kimyasal Denge, Günlük Yaşam, Tutum, İlgi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 302

KİMYA MOTİVASYON ÖLÇEĞİNİN UYARLANMASI

VE GEÇERLİLİK VE GÜVENİRLİLİĞİNİN İNCELENMESİ

Funda GÜVENDİK1 Uğur TAŞDELEN2 Fitnat KÖSEOĞLU3

1Milli Eğitim Bakanlığı

2Zirve Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü 3Gazi Üniversitesi GEF Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Bu çalışmanın amacı; ortaöğretim öğrencilerinin kimya öğrenimine yönelik motivasyonlarını ölçmek için Glynn, Taasoobshirazi ve Brickman (2007) tarafından geliştirilen Fen Motivasyon Ölçeğinin, Kimya Motivasyon Ölçeği şeklinde Türkçeye uyarlanarak geçerlik ve güvenirlik çalışmasını yapmak ve Türkçeye uyarlanmış olan Kimya Motivasyon Ölçeği’nin yapı geçerliğinin incelenmesi sonucunda elde edilen alt boyutlarının orijinal ölçeğin sahip olduğu alt boyutları ile karşılaştırmaktır. Uzmanlarca Türkçeye çevrilen ölçek Milli Eğitim Bakanlığından gerekli izinler alınarak Ankara ilinden rastgele seçilen okullardaki öğrencilere gönüllülük esasına dayanarak ortalama 30 dakika ders süresince uygulanmıştır. Araştırmaya Ankara ilindeki 8 ilçeden seçilen 2’şer okuldan 9, 10, 11 ve 12. sınıflardan oluşan 1801 öğrenci katılmıştır. Yapılan Faktör Analizi sonucunda ölçeğin 5 faktörden oluştuğu belirlenmiştir. Bu faktörler İçsel Motivasyon, Kişisel İlgi, Öz Yeterlik, Kişisel Sorumluluk ve Değerlendirme Kaygısıdır. İstatistiki hesaplamalar sonucunda ölçeğin güvenirliği 0,88 olarak hesaplanmıştır. Bu ölçek öğrencilerin; kimya dersine motive olurken hangi tür motivasyonel bileşenleri düşünerek ve nasıl adapte olduğunu öğrenmemizde eğitmenlere yardımcı olacaktır. Öğretmen, bu motivasyonel bileşenleri bilerek ders programını ona göre hazırlayacak, sınıf atmosferini bu yönde geliştirmeye çalışacaktır; derste öğrencilerin yüksek motivasyona sahip olması öğretimin ve öğrenimin kalitesini artıracaktır. Anahtar Kelimeler: Motivasyon, İçsel Motivasyon, Dışsal Motivasyon, Kişisel İlgi, Değerlendirme Kaygısı, Öz Yeterlik, Kişisel Sorumluluk

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 303

KİMYA ÖĞRETMEN ADAYLARININ KİMYA

EĞİTİMİNE YÖNELİK SORUNLARA BAKIŞI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Mustafa TÜYSÜZ1,* Ayşegül TARKIN1,* Elif Selcan KUTUCU1,* Betül EKIZ1,* Sevgi AYDIN1,* Betül DEMİRDÖĞEN2,*

Esen UZUNTİRYAKİ3

1Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü 2Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İFBE Bölümü

3Orta Doğu Teknik Ünivesitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü *Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde doktora öğrencisidir

Eğitimin bir toplumun varlığı ve geleceği açısından sahip olduğu önem, eğitim kalitesinin belirlenmesi ve bunu artıracak yönde çalışmalar yapılmasını gerektirmektedir. Eğitim kalitesinin arttırılması için mevcut eğitim sisteminin eksikliklerinin, sorunlarının belirlenmesi ve çözüm arayışına gidilmesi önemlidir. Türk eğitim sistemi ile ilgili yapılan çalışmalarda hem öğretmenlerin hem de öğretmen adaylarının sisteminin sorunlarına ilişkin görüşleri alınırken, kendi alanlarına ilişkin sorunlara ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerine yeterince değinilmemiştir. Bu çalışmada eğitim sisteminin içinde öğrenci olarak yer alan ve ileride öğretmen olarak görev yapacak kimya öğretmen adaylarının görüşlerine başvurarak kimya eğitimine ilişkin sorunların belirlenmesi ve çözüm önerilerin getirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmada nitel araştırma yönteminden yararlanılmıştır. Çalışmaya son sınıfta öğrenim gören 30 kimya öğretmen adayı katılmıştır. Katılımcılardan, ortaöğretim okullarında kimya öğrenme ve öğretme sürecinde gördükleri sorunları yazılı olarak açıklamaları ve bu sorunlara dair çözüm önerileri getirmeleri istenmiştir. Öğretmen adaylarının görüşlerine göre kimya öğrenme ve öğretme sürecinde karşılaşılan sorunlar kimya öğretiminin işlenişi, okulun donanım ve fiziki şartları, kimya müfredatı ve uygulanması, öğretmenin kişisel özellikleri, öğretmenin pedagojik alan bilgisi, sınıf yönetimi, ölçme-değerlendirme, velilerin eğitim sürecine katılması, ders kitapları, okul yönetimi başlıkları altında toplanmıştır. Öğretmen adayları belirttikleri sorunlara pek çok çözüm önerisinde bulunmuşlardır. Öğretim yöntem ve stratejileri, ölçme-değerlendirme, sınıf yönetimi, müfredatın uygulanması ile ilgili seminerler veya hizmet içi eğitimler verilmesi, eğitim fakültesindeki derslerde öğretmen adaylarının teknoloji kullanımı, bilimin doğası ve laboratuar aktiviteleri konusunda daha donanımlı hale getirilmesi öğretmen adayları tarafından önerilen çözümler arasındadır. Geleceğin öğretmenlerinin kimya eğitimi ile ilgili gördüğü sorunlara ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerine bakışı dikkate alınarak uygulanabilir olanların faaliyete geçirilip Türk eğitim sisteminin geliştirilmesi sağlanmalıdır. Anahtar Kelimeler: Kimya Eğitimindeki Sorunlar, Çözüm Önerileri, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 304

ARGÜMANTASYONA DAYALI ETKİNLİKLERİN ÖĞRETMEN ADAYLARININ KİMYASAL DENGE

KONUSUNU ANLAMALARINA ETKİSİ

Ebru KAYA1

1Konya Üniversitesi, A.K. Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Bu çalışmanın amacı, argümantasyona dayalı etkinliklerin öğretmen adaylarının kimyasal denge konusunu anlamalarına etkisini incelemektir. Çalışmanın örneklemini Türkiye’deki bir devlet üniversitesinde iki farklı sınıfta öğrenim gören 112 fen bilgisi öğretmen adayı oluşturmaktadır. Bu sınıflardan biri deney grubu diğeri kontrol grubu olarak rastgele belirlenmiştir. Deney grubunda kimyasal denge konusu argümantasyona dayalı bazı etkinliklerle işlenmiştir. Bu süreçte katılımcıların derslere aktif olarak katılımı hedeflenmiş, belirlenen etkinliklerde argüman oluşturmaları sağlanmıştır. Diğer yandan, kontrol grubunda aynı konu bu tür etkinliklere yer verilmeden düz anlatım yöntemi kullanılarak işlenmiştir. Uygulamaya başlamadan önce her iki gruba argümantasyonun ne olduğu ve iyi bir argümanın neler içermesi gerektiği hakkında bir ders saatinde bilgi verilmiştir. Öğretmen adaylarının kimyasal denge konusundaki anlamalarını belirlemek için orijinali Hackling ve Garnett (1985) tarafından geliştirilen ve Bilgin ve Geban (2006) tarafından Türkçe’ye adapte edilen 47 sorudan oluşan Kimyasal Denge Kavram Testi, uygulamadan önce ön-test ve uygulamadan sonra son-test olarak her iki gruba da uygulanmıştır. Ayrıca, argüman oluşturmalarına yönelik olarak açık uçlu bir sorudan oluşan bir etkinlik çalışma öncesinde ön-test ve sonrasında son-test olarak yine her iki gruba da uygulanmıştır. Kavram testinden toplanan verilerin analiz sonucu, iki grup arasında deney grubu lehine anlamlı bir fark olduğunu göstermiştir. Ayrıca deney grubundaki öğretmen adaylarının son-test olarak uygulanan açık uçlu bir sorudan oluşan etkinlikte hem ön-test sonuçlarına hem de kontrol grubuna göre daha iyi argüman oluşturdukları belirlenmiştir. Tüm bu sonuçlar argümantasyona dayalı etkinliklerin kimyasal denge konusunun anlaşılmasında etkili olduğunu göstermiştir. Bu yüzden, gerek öğretmen eğitiminde gerekse ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde argümantasyon açık bir şekilde öğretilmeli ve öğrencilerin kaliteli argümanlar oluşturabilmeleri sağlanmalıdır. Anahtar Kelimeler: Argümantasyon, Kimya Eğitimi, Öğretmen Adayları, Kimyasal Denge

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 305

LİSE 1. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN KİMYASAL DEĞİŞİMLER KONUSUNDAKİ KAVRAMSAL

BAŞARILARI ÜZERİNE ALTERNATİF DEĞERLENDİRME TEKNİKLERİNİN ETKİSİ

Güler EKMEKCİ 1 Fatma ÖZCAN1

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Bölümü

Bu çalışmada, kimyasal değişimler ünitesinde alternatif değerlendirme tekniklerinin kullanılması durumunda öğrenci başarısındaki ve tutumundaki değişmeyi belirlemek amaçlanmıştır. Uygulama, 2009–2010 öğretim yılında Anadolu Lisesi 9. sınıf öğrencileri (N=176) ile yürütüldü. Rastgele üç sınıf kontrol, diğer üç sınıf ise deney grubu olarak seçildi. Araştırma kontrol gruplu ön test son test deneysel desene ve karma yöntem araştırmasına göre yapıldı. Araştırmada tutum ve başarı testleri, etkinlik kâğıtları nicel veri elde etmede, süreç değerlendirme formları da nitel veri elde etmede kullanıldı. Uygulamada deney ve kontrol grubunun her ikisine de yapılandırıcı yaklaşıma uygun tekniklerle dersler yapıldı. Yalnızca 5E planının değerlendirme kısmında soru teknikleri farklı uygulandı. Araştırmanın sonucunda elde edilen veriler t-Testi, ANCOVA analizi ve içerik analizi yöntemleriyle değerlendirildi. Anlamlılık düzeyi olarak 0.05 alındı. Araştırmanın bulgularına göre deney ve kontrol grubu öğrencilerinin ön test puanları kontrol altına alındığında, başarı testi puanları açısından aralarında anlamlı fark bulunmadığı görüldü. Öğrencilerin tutum ölçeği puanları değerlendirildiğinde, ön test puanları arasında anlamlı bir fark bulunamazken, son test puanları arasında deney grubu lehine anlamlı bir fark bulundu. Deney grubu öğrencilerinin süreci değerlendirmeye yönelik formlara verdikleri yanıtlar üzerinde yapılan içerik analizi sonuçları, uygulanan tekniklerin öğrencilerin alternatif değerlendirme sürecini algıları üzerinde olumlu etkisinin olduğunu göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Alternatif Değerlendirme Teknikleri, Yapılandırılmış Grid, Dallanmış Ağaç, Kavram Haritaları, Kimyasal Değişimler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 306

DENEYİMLİ KİMYA ÖĞRETMENLERİNİN

PEDAGOJİK ALAN BİLGİSİNİN OLUŞMASINA YARDIMCI OLAN KAYNAKLAR

Sevgi AYDIN1 Yezdan BOZ2

1 Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları

Eğitimi Bölümü 2 Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü Bu çalışmanın amacı deneyimli kimya öğretmenlerinin sahip oldukları pedagojik alan bilgilerinin (PAB) oluşumuna katkı sağlayan kaynakları belirlemektir. PAB 1987’de Shulman tarafından alan bilgisi ve pedagojik bilginin özel bir karışımı olarak tanımlanmıştır. Alan yazında birçok araştırmacı PAB’ ın kaynaklarını çalışmanın önemine işaret ederek çalışılması gereken noktalardan biri olarak belirtmiştir (Avraamidou ve Zembal-Saul, 2005; Friedrichsen ve Dana, 2005; Grossman, 1990; Shulman, 1987). PAB’ın kaynaklarının analiz edilmesi öğretmen adaylarına ve öğretmenlere sunulacak eğitimin kalitesi açısından önemlidir (Avraamidou ve Zembal-Saul, 2005). Bir durum çalışması olan bu çalışmada (Bogdan ve Biklen, 1998) iki deneyimli kimya öğretmeninin dersleri 2,5 ay boyunca gözlemlenmiş, kullandıkları aktivite, analoji ve diğer gösterimler not edilmiştir. Her haftanın sonunda yapılan yarı-yapılandırılmış görüşmelerde de kullanılan bu materyal ve aktivitelerin kaynakları sorulmuştur. Yapılan ön analizlerde öğretmenler; kendi öğretmenlerinden, kendilerinden daha deneyimli meslektaşlarından, özellikle kendi deneyimlerinden, öğretim programları ve materyallerinden, farklı kimya kitaplarından, internetten ve katıldıkları bir çalıştaydan PAB’ ın farklı bileşenlerini geliştirmek adına yararlanmışlardır. Friedrichsen ve Dana’nın da (2005) dikkat çektiği nokta bu çalışmada da gözlenmiştir. Öğretmenler üniversite eğitimlerinden ve de hizmet-içi eğitimlerden bahsetmemişlerdir. Hatta çok sayıda hizmet-içi eğitim programlarına katılmalarına rağmen bunların kimya/fen eğitimine özel olmaması nedeniyle yeterince faydalanamadıklarını ve bu yuzden de orada bahsedilen önemli noktaları kimya derslerine yediremediklerini belirtmişlerdir. Sonuçlar ışığında, daha iyi hizmet-öncesi ve hizmet-içi eğitim programları düzenlenmesi ve gerekli reformların yapılması adına bu tür çalışmalar gereklidir. Öğretmenlerin hangi kaynaklar ile sahip oldukları PAB’ı geliştirdiklerinin çalışılması atılacak adımların daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır. Buradan hareketle, yapılacak hizmet-içi eğitimlerde genel eğitimlere ek olarak (nasıl ölçme yapılır) alanlara özel eğitimler de yapılmalıdır (fen eğitiminde ölçme nasıl yapılmalıdır?) Anahtar Kelimeler: Pedagojik Alan Bilgisi, Kimya Öğretmenleri, Pedagojik Alan Bilgisi Kaynakları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 307

ATOM KONUSUNUN BİLİM TARİHİ TEMELLİ ÖĞRETİMİNİN AKADEMİK BAŞARI VE İLGİ ÜZERİNE

ETKİSİ

Ali ALTATMIŞ Bülent PEKDAĞ Nursen AZİZOĞLU

Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü Kimya Eğitimi

Fen eğitiminin en önemli amaçlarından biri, toplumların sağlıklı gelişiminde çok önemli rolü olan, bilim okur-yazarı bireyler yetiştirmektir. Bunu gerçekleştirebilmenin en önemli gerekliliklerinden biri hiç şüphesiz bilimin doğasına ilişkin bilgilerin öğrencilere kazandırılmasıdır. Son yıllarda bu amaç doğrultusunda yapılmış olan çalışmalar özellikle fen alanları eğitiminde bilim tarihi öğretiminin önemine vurgu yapmıştır. Araştırmacılar bilim tarihi temelli öğretim etkinliklerinin, fen konularını daha az soyut ve daha çekici hale getirerek anlamlı öğrenmelerin oluşmasını sağladığını belirtmişlerdir. Böylece bu çalışma kapsamında, kimya eğitiminde bilim tarihi temelli öğretimin öğrencilerin akademik başarılarına ve bilim tarihine olan ilgilerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ortaya çıkacak durumun belirlenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmada deneme modeli kullanılmıştır. Çalışmanın araştırma grubunu 2011-2012 akademik yılında Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören ve Genel Kimya-I dersi alan 2. sınıf lisans öğrencileri oluşturmuştur. Lisans öğrencilerinin, bilim tarihine olan ilgilerini ölçmek amacıyla araştırmacılar tarafından geliştirilen “Bilim Tarihi İlgi Ölçeği”(BTİÖ) ile Atom ve Atom Altı Parçacıkları konusuna ilişkin bilgilerini ölçmek amacıyla yine araştırmacılar tarafından geliştirilen “Atom ve Atom Altı Parçacıkları Bilgi Testi”(AAPBT) kullanılmıştır. Çalışma sonucunda, kimya konusunun tarihsel bilgiler eşliğinde anlatıldığı öğrenci grubunun akademik başarısının, aynı konunun tarihsel bilgiler olmaksızın anlatıldığı öğrenci grubunun akademik başarısından anlamlı bir şekilde daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Aynı zamanda konunun tarihsel bilgiler eşliğinde anlatılmasının öğrencilerin bilim tarihine olan ilgilerinde anlamlı bir artış meydana getirdiği tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kimya Eğitimi, Bilim Tarihi Temelli Öğretim, Akademik Başarı, İlgi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 308

FİZİKOKİMYA LABORATUVARI DENEY

RAPORLARINDA V-DİYAGRAMI KULLANIMININ ÖĞRENME BAŞARISINA ETKİSİ

Emine Güler AKGEMCİ1, Derya KARATAŞ2

1Konya Üniversitesi, A.K. Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi ABD

2Selçuklu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, KONYA Kimyanın bütün dallarının öğretiminde olduğu gibi fizikokimyanın öğretiminde de laboratuvar yöntemi önemli bir yer tutmaktadır. V-diyagramları, laboratuvarlarda anlamlı öğrenmeyi sağlamak amacıyla kullanılabilecek öğretim stratejilerinden biridir. Gowin tarafından geliştirilen ve metakognitif bir araç olan V-diyagramı, öğrencilerin öğrenme sürecinde bilginin nasıl oluştuğunu anlamalarına yardımcı olmaktadır. Bu çalışmada, Fakültemizin Kimya Öğretmenliği 3.sınıf öğrencilerinin fizikokimya laboratuvarı dersi deneylerinin raporlaştırılmasında V-diyagramı kullanımının öğrenme başarısına etkisi incelenmiştir. Çalışma iki kısımdan oluşmuştur. İlk olarak güz döneminde (V. Yarıyıl) Fizikokimya laboratuvarı-I dersine katılan öğrencilerle bir pilot çalışma yapılmıştır. Bu aşamada öğrencilerin V-diyagramına olan tutum ve yaklaşımları gözlemlenmiş, sakıncaları ve eksik noktaları tespit edilmiştir. Çalışmanın ikinci kısmı bahar döneminde (VI. yarıyıl) Fizikokimya laboratuvarı-II dersine katılan öğrencilere uygulanmıştır. Adı geçen derse katılan öğrencileri deney grubu ve kontrol grubu olarak ayırabilmek için laboratuvar testi ve mantıksal düşünme yetenek testi uygulanarak testlerden elde edilen verilerin analizi sonucunda sınıf iki denk gruba ayrılmıştır. Hangi grubun deney grubu hangi grubun kontrol grubu olacağına rasgele karar verilmiştir. Deney grubu, deney sonuçlarını raporlandırmada V-diyagramı kullanırken kontrol grubundaki öğrenciler klasik rapor kullanmışlardır. Fizikokimya laboratuarı-II dersinde yer alan tüm deneyler (9 deney) çalışma kapsamına alınmıştır. Dönem sonunda deney grubundaki 28 öğrenciye laboratuvara olan tutumları ve V-diyagramlarına olan yaklaşımlarını öğrenmek amacıyla 25 soruluk bir anket uygulanmıştır . Ayrıca,her iki grubun ortak olarak girdikleri final sınavı sonuçları başarıyı ölçmek için kullanılmıştır. Değerlendirmeler sonucunda, V-diyagramı ile öğrenim gören öğrencilerin daha başarılı olduğu ve deneylere karşı daha pozitit tutum sergiledikleri belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: V- diyagramı, Kimya Eğitimi, Laboratuvar Öğretimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 309

ORTAÖĞRETİM KİMYA DERS KİTAPLARINDA YER

ALAN ANALOJİ VE ÖRNEK OLAYLARIN İNCELENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ

Melis Arzu UYULGAN1, Özge ÖZBAYRAK1, Sibel KILINÇ ALPAT1,

Şenol ALPAT1

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı

Ders Kitapları, günümüzde kullanılmakta olan pek çok öğrenme öğretme teknolojilerinin ve materyallerinin yanı sıra, eğitim ve öğretimde önemini koruyan öğretim araçlarıdır. Yapılandırmacı anlayışa bağlı olarak yenilenen ve düzenlenen kitaplarda konularla ilgili soru ve alıştırmaların yanı sıra, etkinliklerin de eklenmesi ile ders kitapları, eğitim programı amaçlarının gerçekleştirilmesinde öğretmenler için daha etkili bir yardımcı kaynak haline gelmiştir. Fen bilimlerinde yer alan pek çok kavram soyut ve anlaşılması güç yapıda olduğundan öğrencilere karmaşık gelmektedir. Ders kitaplarında da öğrencilerin yeni öğrendikleri kavramları eski kavramları ile ilişkilendirerek öğrenmesine yardımcı olabilecek öğretim teknikleri yer alması gereklidir. Bu çalışmada; kimya öğretiminde kullanılan kimya 9., 10., 11. ve 12. sınıf ders kitaplarında yer alan analoji ve örnek olayları belirlemek ve değerlendirmek amaçlanmıştır. Çalışmada betimsel yöntem uygulanmıştır. Kitaplarda bulunan analoji ve örnek olaylar “Konu Alanı Ders Kitabı İnceleme Dersi” kapsamında kimya öğretmenliği son sınıf öğrencileri tarafından incelenmiştir. İnceleme öncesinde; öğrencilere araştırmacılar tarafından analojiler ve örnek olaylar hakkında sunum yapılmıştır. Yapılan sunumlarda; analojilerin çeşitleri (basit, hikaye, resimli), zenginlik düzeyi (basit, zenginleştirilmiş, genişletilmiş), analojilerde yer alan hedef ve kaynaklar arasındaki benzerlikler – farklılıklar hakkında ve örnek olayların tanımı, nasıl hazırlandığı, nasıl inceleneceği konularında bilgi verilmiştir. Çalışmanın sonuçları dikkate alındığında; kimya ders kitaplarında örnek olay etkinliklerine yer verilmediği, analojilere ise bazı konularda çok az yer verildiği görülmüştür. Yapılan tartışmalar sonucu kitaplardaki eksiklikler dikkate alınarak kimya öğretmenliği son sınıf öğrencilerinden belirli konularda örnek olay ve analoji örnekleri yazmaları istenmiştir. Öğrenciler tarafından hazırlanan örnek olay ve analojiler tekrar sınıf ortamında sunularak tartışılmış ve belirlenen eksiklikler araştırmacılar tarafından düzeltilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kimya Eğitimi, Ders kitabı inceleme, Analoji, Örnek Olay, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 310

ORTAÖĞRETİM 11. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN

MADDENİN HALLERİ KONUSUNU AÇIKLAMADA “İNSANA ÖZGÜ DİL” VE “CANLILIĞI” KULLANMALARININ İNCELENMESİ

Canan NAKİBOĞLU1 Cem GÜLTEKİN2

1Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, OFMA Eğitimi Bölümü, Kimya

Eğitimi Bilim Dalı 2Dumlupınar Üniversitesi, Emet Meslek Yüksekokulu, Kimya Teknolojisi Programı

Fen bilimlerinde kavram öğretimi ve öğrenimine verilen önemin giderek artması ile öğrencilerde yanlış kavrama ve yanlış anlamalara yol açabilecek faktörler teşhis edilmeye çalışılmaktadır. Bilim çevreleri tarafından tam anlamıyla üzerinde bir uzlaşmaya varılamasa da bu etkenlerden birinin de “İnsana özgü dil” (anthropomorphism) ve “canlılık” (animism) olduğu ifade edilmektedir. Canlılık (animism), çocukların cansız nesneleri canlıymış gibi görme eğilimleri olarak tanımlanırken, insana özgü dil (anthropomorphism) ise insan olmayan yaratıklara ve cansız nesnelere insani karakter ve kabiliyetlerin yüklenmesi olarak tanımlanır. Fen bilimlerinde, öğrenciler ve öğretmenler tarafından canlılık ve insana özgü dile ait ifadelerin kullanıldığını gösteren araştırmalar mevcuttur. Canlılık ve insana özgü dilin kullanımının öğrencilerde yanlış anlama ve yanlış kavrama oluşturabileceğini ve fen bilimlerinin kendine has biçimsel kurallarından uzaklaştırabileceğini söyleyen araştırmacılar kadar, insana özgü dile ait ifadelerin fen derslerinde yer verilmesinin değerini tartışan araştırmacılar da bulunmaktadır. Literatürde insana özgü dile ait sevmek, borç vermek, özgür olmak, yardımcı olmak, elde etmek istemek, rahat olmak, doyurmak, yakalamak, ihtiyaç duymak gibi eylemlerin farklı öğrenim düzeyindeki öğrenciler tarafından kullanıldığı belirtilmiştir. Çalışmada tarama modeli kullanılarak ortaöğretim öğrencilerinin maddenin halleri konusu ile ilgili kavram ve olayları açıklarken insana özgü dili ne derece kullandıkları betimlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla maddenin halleri konusu ile ilgili 5 açık uçlu sorudan oluşan bir test geliştirilmiştir. Geliştirilen test, 92 11.sınıf öğrencisine uygulanmıştır. Çalışmada öğrencilerin maddenin halleri konusu ile ilgili olarak insana özgü dil ve canlılığa ait eğiliminde olma, gitme isteği, uçma özelliği, ihtiyaç duyma, hareket yeteneği kazanma, gezinmeye başlama, tercih etme, hapsetme, üfleme, terke etme, temin etme, elde etme, ilişkilerini kesme gibi ifadeler kullandıkları belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: İnsana Özgü Dil, Canlılık, Anthropomorphism, Animism, Maddenin Halleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 311

KİMYA ÖĞRETMEN ADAYLARININ METAFORLAR

YARDIMIYLA ZİHİNSEL MODELLERİNİN BELİRLENMESİ: KİMYASAL BAĞLAR ÖRNEĞİ

Gülten ŞENDUR

Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar

Eğitimi Bölümü Metaforlar, soyut, anlaşılması zor olan ya da bilinmeyen kavramların, bilinen, daha somut ve anlaşılması daha kolay bir kavramla açıklanması sağlar (Godman, 2003). Bu bağlamda metaforlar, fen eğitiminde, soyut bilimsel bilgileri somutlaştırma ve bu bilgilerin görsel kodunu zihinde oluşturma amacıyla sıkça kullanılmaktadır. Metaforlar, öğrenme sürecini kolaylaştırmak amacıyla kullanılabileceği gibi metaforlar yardımı ile öğrencilerin ön bilgilerindeki eksik ya da yanlış öğrenmeler de ortaya çıkarılabilir. Bu araştırmada kimya öğretmen adaylarının kimyasal bağlar konusunun temel kavramlarına ilişkin zihinsel modellerinin metaforlar aracılığı ile saptanması amaçlanmıştır. Bu amaç çerçevesinde, araştırmaya katılan öğretmen adaylarının kimyasal bağlarla ilgili kavramları hangi metaforlarla açıkladıkları, bu metaforların hangi ortak özellikler barındırdıkları sorularına cevap aranmıştır. Araştırmada, yorumlayıcı bir araştırma türü olan fenomonografik araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Ege bölgesindeki bir devlet üniversitesinde kimya öğretmenliği anabilim dalında öğrenim gören 101 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Verilerin toplanabilmesi için araştırmaya katılan her öğretmen adayından “ apolar kovalent bağ, ağ örgülü katı, dipol-dipol çekim kuvveti, hidrojen bağı, iyonik bağ, kovalent bağ, metalik bağ, polar kovalent bağ, Van Der Waals Çekim Kuvveti” kavramlarını bir şeylere benzetmeleri ve bu benzetmelerinin nedenlerini açıklamaları istenmiştir. Aynı zamanda, öğretmen adaylarından metaforlarının daha net anlaşılabilmesi için benzettikleri şekillerin resimlerini de çizmeleri istenmiştir. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde, betimsel analiz tekniklerinden yararlanılmıştır. Verilerin analizi sonucunda, öğretmen adaylarının genellikle bağ türlerinin oluşumunu ve kuvvetini dikkate alarak metaforlar oluşturdukları saptanmıştır. Ayrıca bu analizler sonucunda, öğretmen adaylarının özellikle de hidrojen bağı kavramında bazı yanılgılara sahip oldukları da belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Metafor, Kimyasal Bağlar, Kimya Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 312

KİMYA ALAN BİLGİSİ BAŞARI TESTİNİN

GELİŞTİRİLMESİ

Melis Arzu UYULGAN1, Mehmet KARTAL1

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı

Nitelikli bir öğretmenin konu alanı alt yapısı oldukça gelişmiş olmalıdır. Literatürdeki öğretmen yeterliliklerinde ilk sırada vurgulanan konu alanı bilgisi öğretmenlerin dersi anlatımında etkili olan en önemli faktör olarak gösterilmektedir. Bu araştırmada kimya öğretmen adaylarının konu alanı bilgi düzeylerini belirleyebilmek için bir test geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla; Anorganik Kimya, Fizikokimya, Analitik Kimya ve Organik Kimyanın temelini oluşturan kimya konularını içeren 60 çoktan seçmeli sorudan oluşan bir başarı testi hazırlanmıştır. Testte yer alacak soruların yazılabilmesi için öncelikle her bir kimya konusu ile ilgili öğretmen adaylarının bu konulardaki bilişsel alan yeterliliklerini kapsayan hedefleri içeren belirtke tabloları oluşturulmuştur. Bu belirtke tabloları analiz edilerek her bir hedef ile ilgili ölçülecek olan davranışlar belirlenip, uygun çeldiriciler kullanılmış ve çoktan seçmeli test sorularına dönüştürülmüştür. Test, her bir konu alanında uzman olan 4 öğretim üyesine ve 2 araştırma görevlisine inceletilmiş, geçerliliğine yönelik öğrenci seviyesine uygunluk, soru sayısı, soruların anlaşılabilirliği, soruların bilimselliği, konu kapsamı, çeldiricilerin işlevi gibi açılardan değerlendirilmiştir. Alınan görüşler sonrasında yapılan düzeltmelerden sonra test 325 kişilik bir öğrenci grubuna pilot olarak uygulanmıştır. Uygulama sırasında öğrencilerin soruları cevaplamak için ne kadar zamana ihtiyaç duydukları ve soruları cevaplarken anlamakta güçlük çektikleri ya da yanlış anladıkları noktalar belirlenmiştir. Kimya Alan Bilgisi Başarı Testinin güvenilirliği için TAP(Test Analysis Program) istatistik programı kullanılarak testin iç tutarlılığı hesaplanmıştır. Her bir test maddesi için madde güçlük ve ayırt edicilik indeksleri belirlenerek, testin güvenilirlik katsayısı KR-20 0.881 olarak bulunmuştur. Madde güçlük ve ayırt edicilik indekslerine bakılarak testten 10 madde çıkarılmış ve teste son hali verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kimya Eğitimi, Öğretmen Adayları, Alan Bilgisi, Test Geliştirme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 313

ÇOKLU MODSAL BETİMLEMELER EĞİTİMİNİN

KİMYA KONULARINI ÖĞRENMEYE ETKİSİNİNİN ARAŞTIRILMASI

Selma KOÇ1, Sevgi KINGIR2 Murat GÜNEL3

1Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

2Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü 3TED Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı

Bu çalışmanın amacı; 9. sınıf öğrencilerinin modsal betimleme olarak tanımlanan grafik, tablo, resim, matematiksel ifade ve diyagram gibi ifadeler hakkında farkındalık kazanmalarını, modların kullanım amaçlarını kavramalarını, mod-yazı ilişkisini anlayabilmelerini ve modların birbirleriyle olan ilişkilerini algılayabilme düzeylerini görebilmektir. Çalışma 2010-2011 eğitim öğretim yılında Ankara ilindeki Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir Anadolu Lisesi’nde 9. sınıf Kimya dersini yürüten aynı öğretmenin iki sınıfından 56 öğrenciyle yürütülmüştür. Birer tane uygulama ve kontrol sınıfı rastgele belirlenmiştir. Her iki gruba da Kimya dersinde Karışımlar ünitesini görmeden önce ve gördükten sonra, literatürden ve ÖSYM’ nin daha önceki yıllarda yapmış olduğu sınav sorularından Karışımlar ünitesiyle ilgili 20 tane çoktan seçmeli soru ve uzman bir araştırmacı tarafından oluşturulan 5 tane açık uçlu soruyu kapsayan Konu Kavrama Testi uygulanmıştır. Bu açık uçlu soruların güvenirlik ve geçerliliği uzman tarafından kontrol edilmiştir. Ardından uygulama sınıflarına modsal betimlemeler eğitimi süreci (modları tanıma ve önemini algılama etkinliği, yazılı metin içerisinde modun fonksiyonunun değerlendirilmesi etkinliği ve modsal betimlemelerin etkin kullanımının değerlendirilmesi için rubrik oluşturma etkinliği) tamamlanmıştır. Kontrol sınıflarında bu eğitim verilmemiş ve ders öğretmeni dersi genelde işlediği şekliyle işlemeye devam etmiştir. Araştırma yöntemi nicel araştırma olup, ön-son test uygulamalı yarı deneyseldir. Gruplar arasında başlangıçta farklılık olup olmadığını görmek için T-testi yapılmıştır ve anlamlı farklılık bulunamamıştır. Son test uygulamasındaki deney ve kontrol grubu arasındaki kıyaslamada T-testi sonucunda anlamlı farklılık görülmüştür. MANOVA’da kavram soruları ve açık uçlu sorular arasında grupların kıyaslanması incelenmiştir. Burada da deney grubu lehine anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Sonuç olarak; modsal betimleme eğitimi verilen grubun başarı oranının kontrol grubuna göre yüksek olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Modsal Betimlemeler, Mod-Yazı İlişkisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 314

ÜSTBİLİŞSEL ÖĞRETİM FAALİYETLERİNİN LİSE

ÖĞRENCİLERİNİN MADDENİN HALLERİ KAVRAMLARINI ANLAMALARI ÜZERİNE ETKİSİ

Zübeyde Demet KIRBULUT1 Ömer GEBAN1

1Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü

Maddenin halleri gazlar, katılar, sıvılar, buharlaşma, kaynama ve yoğunlaşma gibi kimyadaki en temel kavramların bulunduğu bir konudur. Bu alanda günümüze kadar yapılan çalışmalar öğrencilerin birçok alternatif kavrama sahip olduklarını göstermiştir. Bu nedenle bu konudaki alternatif kavramları giderebilicek etkili öğretim yöntemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılan araştırmalar, üstbilişin bireyin bilinçli öğrenmesini sağladığını göstermiştir. Bu çalışmanın amacı üstbilişsel öğretim faaliyetlerinin düz anlatım yöntemi ile kıyaslandığında 10. sınıf öğrencilerinin maddenin halleri ile ilgili kavramları anlamaları üzerine nasıl bir etkisi olduğunu araştırmaktır. Bu çalışmada, yarı deneysel yöntem ve durum çalışmasını içeren çoklu-metot araştırma dizaynı kullanılmıştır. Çalışma yedi hafta sürmüştür. Elverişli örnekleme yöntemi ile seçilen 102 10. sınıf öğrencisi bu çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır. Deney grubunda 53 öğrenci, kontrol grubunda ise 49 öğrenci bulunmaktadır. Deney grubunda üstbilişe dayalı öğretim yöntemiyle kontrol grubunda ise düz anlatım yöntemiyle öğretim yapılmıştır. Deney grubundan üç öğrenci amaçlı örnekleme yöntemi ile seçilmiştir ve bu üç öğrenci ile uygulamadan önce ve sonra mülakatlar yapılmıştır. Mülakatta maddenin halleri konusu ile ilgili 12 soru sorulmuştur. Mülakatlar yazıldıktan sonra veriler kodlanarak öğrencilerin anlamaları “bilimsel anlama”, “alternatif kavramlarla bilimsel anlama” ve “alternatif kavramlarla anlama” olarak düzenlenmiştir. Uygulama öncesinde yapılan mülakatlar öğrencilerin genelde “alternatif kavramlarla bilimsel anlama”ya sahip olduklarını göstermiştir. Öğrencilerin makroskobik, mikroskobik ve sembolik seviyeleri bir arada düşünmekte zorlandıkları görülmüştür. Üstbilişsel öğretim faaliyetleri sonrasında öğrencilerin “bilimsel anlamaya” sahip oldukları bulunmuştur. Bu çalışmanın sonuçlarına göre öğretmenler üstbilişsel faaliyetlere dayalı öğretim yöntemini öğrencilerinin maddenin halleri ile ilgili kavramları makroskobik, mikroskobik ve sembolik seviyelere göre anlamaları ve alternatif kavramlarını bilimsel anlama yönünde değiştirmelerini sağlamak için sınıflarında kullanabilirler. Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, Üstbilişsel Öğretim Faaliyetleri, Alternatif Kavramlar, Maddenin Halleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 315

KİMYA ÖĞRETİM PROGRAMINDAKİ

YAPILANDIRMACILIĞA DAYALI BAZI ÖĞELERİN ÖĞRETMENLER TARAFINDAN UYGULAMAYA

YANSITILABİLME DÜZEYLERİNİN TESPİT EDİLMESİ: ERZURUM ÖRNEĞİ

M. Diyaddin YAŞAR1, Mustafa SÖZBİLİR1, M. Ertaç ATİLA2,

Fatih YAZICI3

1Atatürk Üniversitesi, KKEF, Kimya Eğitimi Ana Bilim Dalı 2Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı

3Barbaros Hayrettin Paşa İÖO, Palandöken/ERZURUM

Ülkemizde, program geliştirmede büyük öğretmen kitlelerinin tepkilerinden yararlanmaya doğru bir gidiş mevcuttur. Programlar, periyodik olarak yeniden düzenlenirken, büyük öğretmen kitlelerinden yararlanma ilkesinin en önemli nedeni, programın uygulanmasında en önemli sorumluk bu meslek grubuna düşmesidir (Varış, 1996). Teorik olarak hazırlanan bir programın uygulamadaki etkililiğinin belirlenebilmesi için gerekli değerlendirme işlemlerinin yapılması gerekmektedir. Böylece elde edilen dönütler çerçevesinde programın uygulamadaki etkililiği hakkında doğru kararlar alınmış olur. Ülkemizde program geliştirme ile ilgili son çalışmalar 2004 yılında ilköğretim “fen ve teknoloji” ve “matematik” programlarında kendini göstermiş ve bu programlardaki yeni bilgi ve beceriler kimya dersi açısından önemli alt yapı oluşturmaktadır (MEB, 2007). İlköğretim düzeyinde gerçekleşen program geliştirme çalışmaları daha sonra ortaöğretim kademelerine yansıyarak 2007 yılından itibaren kimya öğretim programlarında da değişikliğe gidilmiştir. Kimya öğretim programlarında diğer yaklaşımlar göz ardı edilmemekle birlikte yapılandırmacı yaklaşım ön plana çıkarılmıştır (MEB, 2007). Bu bakımdan bu araştırmada, kimya öğretim programında öne çıkarılan yapılandırmacılığa dayalı bazı öğelerin kimya öğretmenleri tarafından hangi düzeyde ve nasıl uygulamaya yansıtıldığının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu çalışmada nitel araştırma desenlerinden biri olan durum çalışması yöntemi kullanılmıştır. Farklı okul türlerinde görev yapan ve uygun örnekleme yöntemi ile belirlenen 5 kimya öğretmeni ile bu çalışma yürütülmüştür. Beş kimya öğretmeninin sınıfları haftada iki saat olmak üzere, gözlem formu ve video kamera yardımıyla toplamda 68 ders saati gözlenmiştir. Veri toplama aracı olarak yarı-yapılandırılmış gözlem formu araştırmacılar tarafından geliştirilerek uygulanmıştır. Gözlem formu mevcut alan yazın ve kimya öğretim programı esas alınarak geliştirilmiştir. Gözlem formu beş kısımdan oluşmaktadır: birinci bölüm öğretmenlerin demografik özellikleri ile sınıfın fiziki şartlarına yönelik gözlem boyutunu oluşturmaktadır: ikinci kısımda yapılandırmacı yaklaşıma uygun olarak gerçekleşebilecek öğrenci davranışları yer almaktadır: formun üçüncü kısmında ise öğrenme ortamında gerçekleşen davranış, olay ve olgulara yönelik davranışlar belirlenmiştir: dördüncü kısımda ise yapılandırmacı yaklaşıma uygun olarak sergilenebilecek öğretmen davranışları ve gözlem formunun beşinci kısmında ise ölçme-değerlendirmeye yönelik davranışlar yer almaktadır. Tanımlanan davranışların sınıf

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 316

ortamında gerçekleşme düzeylerinin tespiti için ise dört farklı gözlemlenme durumu oluşturulmuştur. Bunlar; tanımlanan davranış sınıf ortamında gözlenmedi (0), tanımlanan davranış geleneksel bir eğitim anlayışıyla yüzeysel olarak gerçekleştirildi (1), tanımlanan davranış yapılandırmacı anlayış göz önünde bulundurularak yapılmaya çalışıldı ancak başarılı olunamadı (2), tanımlanan davranış yapılandırmacı anlayışa uygun olarak gerçekleşti (3) şeklindedir. Gözlem formu ve video kamera yardımıyla toplanan veriler daha sonra araştırmacılar tarafından çözümlenerek içerik analizine tabi tutulmuştur. Gözlem sonuçlarından elde edilen bulgulara göre kimya derslerinin öğrenci merkezli stratejilere dönük olarak işlenmediği ve çoğunlukla geleneksel yöntem ve tekniklere ağırlık verildiği (% 97), mevcut ünitenin diğer ünite ya da alanlarla ilişkisinin kurulmadığı (% 28) veya kuruluyorsa bile bunun daha çok geleneksel bir anlayışla yapıldığı (% 72), derslerin işlenişinin gerçek yaşam problemleri üzerine kurgulanması yerine daha çok işlenilen konuya ilişkin örneklerin verildiği (% 66), ölçme ve değerlendirme sürecinde ise daha çok geleneksel ölçme ve değerlendirme tekniklerinin kullanıldığı (% 99) tespit edilmiştir. Bu da öğretmenlerin kimya öğretim programını hala geleneksel bir anlayış ile işledikleri sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Öğretmenlerin kimya öğretim programını yapılandırmacı anlayışa uygun olarak uygulamaya yansıtabilmeleri için gerekli önlemlerin alınması ve gerekli şartların düzeltilmesi gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Yapılandırmacı Yaklaşım, Program Değerlendirme, Kimya Öğretim Programı, Gözlem

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 317

KİMYA ÖĞRETİM PROGRAMINDA YER ALAN

YAPILANDIRMACILIĞA DAYALI BAZI ÖĞELERİN ÖĞRETMENLER TARAFINDAN ALGILANMA

DÜZEYLERİNİN TESPİT EDİLMESİ: ERZURUM ÖRNEĞİ

M. Diyaddin YAŞAR1, Mustafa SÖZBİLİR1, M. Ertaç ATİLA2,

Fatih YAZICI3

1Atatürk Üniversitesi, KKEF, Kimya Eğitimi Ana Bilim Dalı 2Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı

3Barbaros Hayrettin Paşa İÖO, Palandöken/ERZURUM Geliştirilen bir programın uygulayıcıları öğretmenlerdir. Bu bakımdan bir öğretim programının başarılı olabilmesinin ön koşulu öğretmenler tarafından doğru ve yeterli bir düzeyde algılanmasına bağlıdır. Bu araştırmanın amacı, kimya öğretim programında öne çıkarılan yapılandırmacılığa dayalı bazı öğelerin kimya öğretmenleri tarafından hangi düzeyde ve nasıl algılandığının belirlenmesidir. Bu çalışmada nitel araştırma desenlerinden biri olan durum çalışması yöntemi kullanılmıştır. Farklı okul türlerinde görev yapan ve uygun örnekleme yöntemi ile belirlenen 23 kimya öğretmeni ile bu çalışma yürütülmüştür. 19 kimya öğretmeni ile bire bir ve 4 kimya öğretmeni ile de odak grup görüşmesi yapılarak veriler toplanmıştır.. Görüşme soruları mevcut alan yazın ve kimya öğretim programı esas alınarak geliştirilmiştir. Görüşme esnasında ses kayıt cihazı ile kaydedilen veriler daha sonra araştırmacılar tarafından yazıya dökümü yapılarak içerik analizi yapılmıştır. Görüşmelerde, öğretmenler kimya öğretim programında kazanımlar (f=1) ifadesinin ön planda olduğunu; kimya konu ve kavramlarının günlük hayatla ilişkilendirilmesine (f=8) ağırlık verildiğini; etkinliklerin ön planda olduğunu (f=4); öğrencinin öğrenme-öğretme sürecine aktif katılımını (f=7) gerekli kılındığını; öğretmenlerin görev ve sorumluluklarında çeşitli değişiklerin olduğunu (f=1); kimya kültürü vermeye ve bilimsel çalışmalara (f=6) ağırlık verildiği; kavramsal yapının ön planda (f=3) olduğunu ifade etmiştir. Öğretmenler, diğer konu ve üniteler ile sarmal (f=4) ve diğer alanlarla da disiplinler arası bir ilişkinin kurulmaya (f=5) çalışıldığını ancak bunun bir olumsuzluk olarak gördüklerini belirtmişlerdir. Öğretmenler, yapılandırmacı anlayışa dayalı olarak kullanılabilecek yöntem ve tekniklere ilişkin olarak laboratuar yöntemine (f=13) ağırlık verildiğini vurgulamışlardır. Ayrıca ölçme değerlendirmeye yönelik olarak da farklı soru çeşidinin kullanılması (f=8) ve öğrencilerin öğrenme sürecinde yaptıkları çalışmaların da (f=7) değerlendirmeye katılması gerektiğini belirtmişlerdir. Görüşme bulgularından elde edilen verilere göre öğretmenlerin, kimya öğretim programında yer alan yapılandırmacılığa dayalı öğeleri yeterli düzeyde algılayamadıkları, çoğunlukla geleneksel anlayışa sahip oldukları ve bazı öğretmenlerin kısmen de yapılandırmacı düzeyde algıya sahip oldukları ancak bunun da çok az öğretmen tarafından ifade edildiği tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Yapılandırmacı Yaklaşım, Program Değerlendirme, Kimya Öğretim Programı, Algı, Görüşme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 318

ÖĞRENCİLERİN KİMYA BİLGİLERİNİN KİMYASAL SEMİYOTİK; SENTAKS VE SEMANTİK AÇISINDAN

İNCELENMESİ

Davut SARITAŞ1 Yüksel TUFAN2

1Özel Altın Eğitim Koleji 2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi ABD.

Kimya, mikro, makro ve sembolik olmak üzere üç boyutlu bir bilgi yapısına sahip merkezi bir bilimdir. Sembolik boyuta karşılık gelen kimyasal kodlama sisteminin önemine ülkemiz kimya öğretim programlarında özellikle dikkat çekilmektedir. Kimyasal kodlama sistemde, element sembollerinden denklemlere kadar her bir yapı semiyotik açıdan ortak uzlaşıma dayalı bir yorumlama olmadığında anlamını yitiren simgelerdir. Kimyasal bilgilerin kodlanması, kodlamaların önermeler haline getirilmesi ve anlamlandırılması, başka bir ifade çözümlenmesi kimyasal sentaks ve semantik ile ilgilidir. Bu nedenle uygun şekilde formül ve denklem yazma ve yazılanları ifade etme kimyasal sentaks, bunların olgularla ilişkisini kurma ise kimyasal semantik açısından ele alınır. Kimya dilinin sentaks ve semantik boyutları, hem epistemolojik açıdan kimyanın doğasının anlaşılmasında, hem de öğrenci ve öğretmenin ortak bir kimya dilini kullanmasında önemli görünmektedir. Bu nedenlerle öğrencilerin kimyasal bilgilere getirdikleri kodlama ve çözümlemelerin kimyasal sentaks ve semantik açıdan durumunun belirlenmesi gerekli görünmektedir. Bu gereksinimle yürütülen çalışma nitel araştırma metodolojisinin durum çalışması desenine göre 2010-2011 gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubunu Ankara’da özel bir lisede eğitim gören 34 öğrenci oluşturmuştur. Veriler, kodlama ve çözümleme sorularından oluşan çalışma yaprakları ve görüşmeler ile toplanmıştır. İçerik analizi ile işlenen verilerden elde edilen bulgular, şu şekilde özetlenebilir; Kodlama; öğrenci kodlamalarında, sembollerden formüllere ve denklemlere kadar kademeli olarak sentatik eksikliklerin arttığı belirlenmiştir. Element sembollerinde Türkçe ifadelerinden kaynaklı karıştırmalar, formüllerde ise sentatik kuralları kullanamamadan kaynaklanan eksiklikler belirlenmiştir. Öğrencilerin latince sayılardan kovalent bağlı bileşik formüllerini çıkarabilirken, iyonik bağlı bileşiklerde formüllerin yapısı gereği bunu yapamadıkları belirlenmiştir. Çözümleme; öğrencilerin çözümlemedeki başarıları kodlamaya göre daha düşüktür. Bu durum özellikle verilen denklemleri önermeler haline getirmeye yönelik çözümlemelerde daha belirgindir. Öğrencilerin kodlamalara verdikleri çözümlemelerde genellikle yanlış terim kullanma gibi sentatik ağırlıklı, makro ve mikro boyuta ilişkin terimleri aynı denklemde kullanma gibi semantik ağırlıklı eksiklikleri belirlenmiştir. Ayrıca kodlamalardaki bazı sentatik eksiklerin, çözümlemede semantik eksikliklere neden olduğu da görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Kimyanın Dili, Kimyasal Sentaks, Kimyasal Semantik, Kimyasal Kodlama ve Çözümleme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 319

DOĞRUDAN-YANSITICI YAKLAŞIM

ETKİNLİKLERİYLE KİMYA ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİMİN DOĞASI ANLAYIŞLARININ

GELİŞTİRİLMESİ

Oya AĞLARCI, Hakan SARIÇAYIR, Musa ŞAHİN

Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Kimya Öğretmenliği Anabilim Dalı Fen eğitiminin amaçlarından biri, bilimsel okuryazar bireyler yetiştirebilmektir. Bilimsel okuryazarlık; bilimin ne olduğunu ve nasıl geliştiğini anlamayı, bilimsel bilgiyi günlük yaşamda alınan kararlarda kullanmayı gerektirmektedir (Doğan Bora, 2005; NRC, 1996). Yapılandırmacı çerçeveden bakıldığında, fen alanı öğretmenlerinin bilime ait kavramları ve bilim öğrenme-öğretme anlayışları kendi okul yıllarının bir ürünüdür, bu inanışlar son derece köklüdür ve değiştirmek zordur (Hewson ve Hewson, 1989; Pajares, 1992). Bu bağlamda, geleceğin eğitimcileri olacak öğretmen adaylarının bilime ve bilimin doğasına ilişkin anlayışlarını gelenekselden modern anlayışa doğru değiştirmek, öğretmen yetiştiren kurumların hedeflerinden biri olmalıdır. Bu çalışmanın amacı; kimya öğretmen adaylarının bilimin doğasına ilişkin anlayışlarını belirlemek ve bu anlayışları, ilgili alanyazından seçilen doğrudan-yansıtıcı yaklaşım etkinlikleriyle geliştirmektir. Araştırma, nitel araştırma desenlerinden durum çalışması modeline uygun olarak tasarlanmıştır. Çalışma grubunu kimya öğretmenliği birinci sınıfta öğrenim gören 27 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Katılımcıların bilimin doğasına ilişkin anlayışları Lederman, Abd-El-Khalick, Bell ve Schwartz (2002) tarafından geliştirilen “Bilimin Doğası Hakkında Görüşler Ölçeği- Form C (VNOS-C)” ile belirlenmiştir. Ölçek, uygulamanın sonunda, katılımcıların bilimin doğası anlayışlarının değişimini belirleyebilmek için tekrar edilmiştir. Uygulama iki saatlik bir ders kapsamında toplam sekiz hafta sürdürülmüştür ve bilimin doğası ile ilgili çeşitli etkinlikler bu ders içeriğinde katılımcılara uygulanmıştır. Bu etkinlikler, bilimin doğasına ilişkin boyutlar (bilimde gözlem ve çıkarım ilişkisi, bilimsel bilginin değişken doğası, bilimsel bilginin yaratıcı doğası, bilimin sosyal ve kültürel yapısı) göz önüne alınarak seçilmiştir. Katılımcıların çalışma yaprakları ve etkinliklerle ilgili tuttukları günlükler de veri toplama araçları olarak kullanılmıştır. Veriler analiz aşamasındadır ve ideografik analiz ile çözümlenecektir. Öğretmen adaylarının bilimin doğası anlayışlarının değişimi ile ilgili sonuçların gelecek araştırmalara ışık tutacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Bilimin Doğası, Fen Eğitimi, Öğretmen Yetiştirme, Doğrudan-Yansıtıcı Yaklaşım, Kimya Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 320

DÜŞÜNCE DENEYLERİNİN KİMYA EĞİTİMİNDE

KULLANILMASI İLE İLGİLİ ÖĞRETMEN EĞİTİMİ

Ümmüye Nur TÜZÜN1, Fitnat KÖSEOĞLU2, Uğur TAŞDELEN3

1Milli Eğitim Bakanlığı 2 Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Ana Bilim Dalı

3Zirve Üniversitesi İlköğretim Bölümü Bu araştırmanın amacı, düşünce deneylerinin kimya eğitiminde kullanımını öğretmenlere tanıtmaktır. Öğretmenler tarafından öğretim ortamlarının öğrencilerin üst biliş ve bilimsel süreç becerilerinin gelişimine olanak verecek şekilde yapılandırıldığı durumlarda öğretimin kalitesinin artacağı söylenebilir. Dolayısıyla araştırma, kimya eğitimi literatürüne yeni olan bu yöntem hakkında öğretmenler için bilgilendirici nitelikte olması açısından önemlidir. Araştırma, 2011-2012 öğretim yılının ikinci döneminde İç Anadolu Bölgesinde bir ilde görevde olan 21 kimya öğretmeni ile yürütüldü. Nitel bir sürecin izlendiği araştırmada yöntemin temel kavramları, örnek uygulama ve özgün düşünce deneylerini içeren bir seminer verildi. Seminerde kullanılan materyalin geçerliği alan eğitiminde uzman 3 fen eğitimcisi tarafından kontrol edilerek sağlandı. Seminer öncesi ve sonrası açık uçlu formları veri toplama aracı olarak kullanıldı. Verilerin analizinde içerik analizinden faydalanıldı. Veri toplama araçlarının içerik geçerliği alan eğitiminde uzman 3 fen eğitimcisi tarafından kontrol edilmesi ile, güvenirliliği ise aynı fen eğitimcilerinin kodlama ve kategorilere yerleştirmeleri arasındaki tutarlılığı ile sağlandı. Araştırmanın inandırıcılığı ise sürecin ayrıntılı betimlemesi ile sağlandı. Araştırma sonunda öğretmenlerin çoğunun seminer öncesinde düşünce deneyi kavramını duymadıkları ve tanımlayamadıkları, yöntemin kullanımının yararlı olabileceğini düşündükleri bulundu. Öğretmenlerin yine çoğunun seminer sonrasında düşünce deneyi kavramını tanımladıkları, düşünce deneyini üst biliş ve bilimsel süreç becerileri ile ilişkilendirdikleri, farklı öğretim yöntemleriyle kombine ettikleri, yöntemin yararlı fakat zaman alıcı ve sadece bazı konuların öğretiminde uygun olduğunu düşündükleri bulundu. Anahtar Kelimeler: Düşünce Deneyi, Öğretmen Eğitimi, Öğretmen Görüşleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 321

KİMYA ÖĞRETMEN ADAYLARININ KİMYASAL

DENGE KONUSUNDAKİ KAVRAMLARI VE KAVRAM YANILGILARININ İNCELENMESİ

Nilgün DEMİRCİ Demet YILDIRAN Ömer GEBAN

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü Alan yazında öğrenmekte en çok güçlük yaşanan kimya konularının arasında kimyasal denge, içerdiği soyut kavramlar ve günlük hayatta ve kimyada farklı anlamlar ifade eden sözcükleri içermesinden dolayı öğrencilerin anlamakta zorlandığı konuların başında gelmektedir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar öğrencilerin kimyasal denge konusundaki yanlış kavramalarının ve kavramlar arası ilişki kurmadaki eksiklerinin devam ettiği göstermektedir. Bu çalışmanın amacı kimya öğretmen adaylarının kimyasal denge konularındaki kavramlarını belirlemek, yanlış kavramlarını ortaya çıkarmak ve bu yanlış kavramların alan yazınla benzerlik gösterip göstermediğini incelemektir. Çalışmada kullanılan veriler, 7 tane açık uçlu sorudan oluşan test, öğrencilerin kimyasal denge ile ilgili yanlış kavramaları ilgili alan yazın gözden geçirilerek geliştirilmiş 10 farklı kimyasal denge ifadesinin yer aldığı ifadeler tablosu ve yarı yapılandırılmış görüşmeler ile toplanmıştır. Bu çalışma için testteki 3 soru analiz edilmiştir. Çalışmaya katılan 17 kimya öğretmen adayından başarı durumlarına göre seçilen 6 kişiyle veri geçerliliğini arttırmak için yaklaşık 30 dakikalık görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen veriler sınıflandırılmak üzere araştırmacılar tarafından birbiriden bağımsız analiz edilerek kodlanmıştır. Çalışma sonucunda kimya öğretmen adaylarının alan yazındaki kavram yanılgılarını içeren ifadeler tablosundaki kavram yanılgılarından en az bir tanesine sahip olmalarının yanı sıra yeni yanlış kavramalara sahip oldukları tespit edilmiştir. Kimya öğretmen adaylarının Le Chatelier prensibini teorikte bilmelerine rağmen tanecik boyutunda açıklamakta yetersiz oldukları saptanmıştır. Aynı zamandan görüşme sonuçlarına göre iki öğretmen adayı ifadeler tablosunda doğru seçeneği işaretlemelerine rağmen kavramsal olarak nedenlerini açıklamada yetersiz oldukları görülmüştür. Bu çalışma, geleceğin öğretmenleri olan öğretmen adaylarının kimyasal denge konusunda yanlış kavramalarının tespit edilmesi ve giderilmesi, benzer yanlış kavramlara sahip öğrenciler yetiştirilmesine engel olması açısından önemlidir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Kimyasal Denge, Kavram Yanılgıları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 322

ANALİTİK KİMYA LABORATUARINDA GELENEKSEL ÖLÇME DEĞERLENDİRME TEKNİĞİNDE UYGULAMA

FARKLILIĞIN ÖĞRENCİLERİN BAŞARILARINA ETKİSİ

Erdi ALTUN, Yıldıray ALDEMİR, Sibel KILINÇ ALPAT

Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar

Eğitimi Bölümü Kimyanın etkili bir şekilde öğretimi için laboratuar eğitiminin vazgeçilmez olduğu ve laboratuar çalışma veriminin artırılmasında öğreticilere de büyük görev düştüğü bir gerçektir (Beach & Stone, 1988; Lagowski,1989; Aydoğdu, 1991). Uygulama derslerinin işlenmesinde öğrencilerin derse katılımını sağlayan sorular sorularak, modeller, şablonlar gösterilerek kimya dersi daha çok sevdirilebilir. Böylece uygulamalı kimya öğretimi ile daha kalıcı bilgi birikimi sağlanabilir (Aydoğdu ve Erbaş, 1992). Bu araştırmanın amacı, Polonya ve Türkiye de bulunan iki üniversitenin kimya laboratuarı ölçme değerlendirme uygulamasındaki farklılık göz önünde bulundurularak, bu iki uygulama farklılığının öğrenci başarısı ve görüşleri üzerindeki etkisini belirleyebilmektir. Bu çalışmada, deney ve kontrol gruplu yarı deneysel desen kullanılmıştır. Araştırma, İzmir ilindeki bir Üniversitenin Eğitim Fakültesindeki Fen Bilgisi Öğretmenliği 2.sınıf öğrencileri ile Analitik Kimya Laboratuarı dersinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma modeli son test kontrol gruplu modeldir. Araştırmada, kontrol grubunda 34 deney grubunda 29 öğrenci olmak üzere toplam 63 öğrenci bulunmaktadır. Geleneksel ölçme ve değerlendirme tekniğinin kullanıldığı bu araştırmada, “Sirkede asetik asit tayini” ve “Zayıf asitlerin Ka sabitinin bulunması” deneylerinde öğrenci başarıları, uzun cevaplı yazılı sınavın deney ve kontrol grubu öğrencilerinde farklı iki süreçte uygulanması ile değerlendirilmiştir. Değerlendirme sonrasında deney ve kontrol grubu öğrencilerinin aldıkları puanlar arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığı SPSS 15.0 paket programı ile istatiksel olarak değerlendirilmiştir. Bağımsız t-testi sonuçlarına göre, deney ve kontrol grubu başarı puanları arasında deney grubu lehine anlamlı bir fark olduğu gözlenmiştir (p<.05) Ayrıca uygulama sonrasında her iki grubun farklı iki uygulamaya yönelik görüşlerini belirlemek için açık uçlu sorular sorulmuştur. Öğrenci görüşleri içerik analizi ile değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kimya Eğitimi, Laboratuar, Fen Eğitimi, Ölçme Değerlendirme, Analitik Kimya

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 323

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN ÇÖZELTİLER KONUSU İLE İLGİLİ GRAFİK ÇİZİMİNDE

YAPTIKLARI HATALAR

Cem GÜLTEKİN1 Canan NAKİBOĞLU2

1Dumlupınar Üniversitesi, Emet Meslek Yüksekokulu, Kimya Teknolojisi Programı 2Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, OFMA Eğitimi Bölümü, Kimya

Eğitimi Bilim Dalı Günümüzde, bilginin her gün katlanarak artması ile birlikte, değişkenler arasındaki eğilimleri ve ilişkileri gösteren yöntem ve araçlar giderek önem kazanmaya başlamıştır. Hiç kuşku yok ki önem kazanan bu araçlardan biri de grafiklerdir. Grafikler, verileri düzenlemeye, yorumlamaya ve etkili bir şekilde sunmaya yardımcı olurlar. Grafikler ayrıca, ayrıntıların çözümlenmesini sağlayarak çok miktarda bilgiyi özetlemektedirler. Sosyal yaşamın işleyişinde de ihtiyaç duyulan grafiklerin, toplumları pek çok konu hakkında gelişmelerden haberdar etmede kullanıldığı görülmektedir. Pek çok özel çeşidi bulunmasına karşın özellikle çizgi grafiklerinin, fen bilimleri eğitim ve öğretim sürecinde yaygın bir şekilde kullanıldığı görülmektedir. Çizgi grafiklerinin öğrenciler tarafından ortak bir dil olarak kullanılabilmesi, bir takım becerileri bilmeyi ve yerinde kullanabilmeyi gerektirmektedir. Bu beceriler “grafik çizme” becerisi ve “grafik okuma ve yorumlama” becerileridir. Yapılan çalışmalar, grafik çizme ve grafik yorumlamanın çok önemli bir beceri olmasına rağmen, öğrencilerin bu konuda sorunlar yaşadığını ortaya koymuştur. Bu çalışmanın amacı, çözeltiler ve özellikleri konusu ile ilgili ortaöğretim 9. sınıf öğrencilerinin grafik çizme becerilerini inceleyerek, grafik çizimi ile ilgili karşılaşılan sorunları belirlemektir. Çalışmanın örneklemini, 2008-2009 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminde Balıkesir il merkezinde öğrenim gören 475 9. sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Öğrencilerin grafik çizme becerilerini belirlemek amacıyla geliştirilen test, verilen tablolardaki değerleri kullanarak grafik çizmeyi gerektiren 3 açık uçlu soruyu içermektedir. Çalışmada, grafik çizimlerinin analizi için uzman görüşü alınarak hazırlanan rubrik kullanılmış ve rubrikte yer alan kriterlere göre öğrencilerin grafik çizimleri analiz edilmiştir. Öğrencilerin eksen seçimi, eksen etiketleme, eksenleri ölçekleme, veri girişi, nokta oluşturma ve noktaları birleştirme ile ilgili sorunlar yaşadıkları belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Çizgi Grafiği, Grafik Çizme, Grafik Okuma ve Yorumlama Becerileri, Çözeltiler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 324

9. VE 10. SINIF KİMYA DERSİ YENİ ÖĞRETİM

PROGRAMININ UYGULANMA SÜRECİNE İLİŞKİN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ: NİTEL BİR ÇALIŞMA

Doğan DOĞAN1

1Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanlar Eğitimi Bölümü Ülkemizde özellikle 2003 yılından itibaren Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının bünyesinde yürütülen bir öğretim programı geliştirme hareketi göze çarpmaktadır (Ercan, 2011). Bu bağlamda, davranışçı öğrenme yaklaşımı temel alınarak hazırlanan kimya öğretim programları giderek terk edilmiş, yerine dünyadaki gelişmelerle de paralel olan yapılandırmacı felsefeye dayalı yeni programlar hazırlanmıştır. Bu araştırmada, MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan ve tüm Türkiye’de uygulamaya konulan ortaöğretim 9. ve 10. sınıf kimya dersi yeni öğretim programlarının uygulanma sürecine ilişkin öğretmen görüşlerinin nitel bir yaklaşımla ele alınarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, Bolu ve Düzce illerindeki farklı tür liselerde görev yapan ve çalışmaya gönüllü katılmayı kabul eden alanında en az 10 yıl kimya öğretmenliği deneyimine sahip 7 öğretmen ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yürütülmüştür. Araştırma bulguları, öğretmenlerin yeni öğretim programlarının felsefesini oluşturan yapılandırmacılık hakkında doğru ve yeterli bilgiye sahip olmadıklarını, derslerini düz anlatım, soru-cevap, tartışma gibi öğretmen merkezli yöntemlerle işlemeye devam ettiklerini, alternatif ölçme ve değerlendirme teknikleri konusunda da yeterli bilgiye sahip olmadıklarını ve dolayısıyla bu yeni Kimya Öğretim Programları ile ilgili hizmet içi eğitime ihtiyaç duyduklarını göstermiştir. Elde edilen bu bulgular, alanyazındaki diğer bazı araştırma sonuçları (Kurt ve Yıldırım, 2010; Ercan, 2011) ile de paralellikler göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Ortaöğretim, Kimya Dersi, Öğretim Programı, Kimya Öğretmenleri, Öğretmen Görüşleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 325

KOVALENT BAĞLAR KONUSUNDA ÖĞRENCİ İMAJ

VE YANLIŞ KAVRAMALARININ BELİRLENMESİ

Ümmüye Nur TÜZÜN 1, Hüseyin AKKUŞ2, Gülseda EYCEYURT3, Volkan BİLİR4

1Milli Eğitim Bakanlığı

2 Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Ana Bilim Dalı 3Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Ana Bilim Dalı

4Düzce Üniversitesi Bu araştırmanın amacı, 9. sınıf öğrencilerinin kovalent bağlar konusundaki imajlarını belirlemek ve imajlar yoluyla yanlış kavramalarını ortaya koymaktır. Maddenin tanecikli boyutu ile ilgili kavramların öğretiminde öğrencinin zihninde doğru imajların yapılandırılamadığı durumlarda, öğrencinin o kavramlara ait bilgisinin tam olduğu söylenemez. Dolayısıyla araştırma öğrenci imajlarının doğruluğunu ve yanlış kavrama içerip içermediğini ortaya koyması açısından önemlidir. Araştırma, 2011-2012 öğretim yılının birinci döneminde Ankara ili Mamak ilçesinde bir ortaöğretim kurumunda öğrenim gören 104 9. sınıf öğrencisi ile yürütüldü. Nitel bir sürecin izlendiği araştırmada 9. sınıf öğretim programında yer alan kazanımlara paralel biçimde öğrencilere kovalent bağlar konusundaki kavramlarla ilgili çizim ve açıklama yaptıran çalışma yaprakları ile yarı yapılandırılmış görüşme formları veri toplama aracı olarak kullanıldı. Öğrenci imajlarını belirleme amaçlı çalışma yaprakları bütün öğrencilere eş zamanlı olarak uygulandı. Çalışma yapraklarındaki öğrenci imajlarından yanlış kavrama tespit edilen her üç öğrenciden biriyle görüşme yapıldı. Verilerin analizinde betimsel analiz ve içerik analizi kullanıldı. Veri toplama araçlarının içerik geçerliği alan eğitiminde uzman 5 fen eğitimcisi tarafından kontrol edilmesi ile, güvenirliği ise alan eğitiminde uzman 3 fen eğitimcisinin kodlama ve kategorilere yerleştirmeleri arasındaki tutarlılığı ile sağlandı. Araştırmanın inandırıcılığı ise sürecin ayrıntılı betimlemesi ile sağlandı. Araştırma sonunda öğrencilerin kovalent bağlar konusundaki imajlarının yetersiz olduğu bulundu ve öğrencilerin imajlarından ve öğrencilerle yapılan görüşmelerden birçok yanlış kavrama tespit edildi. Anahtar Kelimeler: Kovalent Bağ, İmaj, Yanlış Kavrama

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 326

KİMYA ÖĞRETMEN ADAYLARININ KİMYASAL

DENGE KONUSUNDA İMAJLARININ BELİRLENMESİ

Menekşe UYSAL1, Hüseyin AKKUŞ2

1Konya Üniversitesi A.K. Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Ana Bilim Dalı 2Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Ana Bilim Dalı

Bu araştırmanın amacı, kimya öğretmen adaylarının kimyasal denge konusundaki imajlarını belirlemektir. İmajlar, kavramların öğrenci tarafından nasıl anlamlandırıldığının anlaşılabilmesi için oldukça önemlidir. Bu nedenle araştırma öğretmen adaylarının kimyasal denge ile ilgili imajlarının doğruluğunu ve yanlış kavrama içerip içermediğini ortaya koyması açısından önemlidir. Araştırma, 2011-2012 öğretim yılının bahar döneminde Konya ilinde bir devlet üniversitesinde öğrenim gören 36 kimya öğretmen adayı ile yürütüldü. Nitel bir sürecin izlendiği araştırmada, kimyasal denge konusundaki kavramlarla ilgili çalışma yaprakları ile yarı yapılandırılmış görüşme formları veri toplama aracı olarak kullanıldı. Çalışma yapraklarındaki sorulardan ilkinde öğretmen adaylarının verilen bir çizimi yorumlayarak cevap vermeleri, ikincisinde ise istenen durumları çizmeleri istenmiştir. Öğretmen adayı imajlarını belirleme amaçlı çalışma yaprakları bütün katılımcılara eş zamanlı olarak uygulandı. Çalışma yapraklarındaki öğretmen adayı imajlarından elde edilen sonuçlara göre gruplar oluşturuldu ve tespit edilen her üç öğretmen adayından biriyle görüşme yapıldı. Verilerin analizinde betimsel analiz ve içerik analizi kullanıldı. Veri toplama araçlarının içerik geçerliği alan eğitiminde uzman 4 fen eğitimcisi tarafından kontrol edilmesi ile güvenirliği ise alan eğitiminde uzman 3 fen eğitimcisinin kodlama ve kategorilere yerleştirmeleri arasındaki tutarlılığı ile sağlandı. Araştırma sonunda öğretmen adaylarının kimyasal denge konusundaki imajlarının yetersiz olduğu görüldü. Ayrıca öğretmen adaylarının imajlarında ve öğretmen adaylarıyla yapılan görüşmelerde çok sayıda alternatif kavrama tespit edildi. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Kimyasal Denge, İmajların Belirlenmesi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 327

“KİMYASAL REAKSİYONLAR VE ENERJİ”

ÜNİTESİNİN ÖĞRENİLMESİNDE ETKİN KAVRAMLAR

Yıldızay AYYILDIZ1 Leman TARHAN2

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı

2Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Biyokimya Anabilim Dalı Öğrencilerin sahip oldukları yanlış bilgi ve deneyimler; yeni öğrendikleri bilgileri zihinlerinde sağlıklı yapılandırmalarını engelleyerek yeni kavram yanılgılarının oluşumuna zemin hazırlamakta, bilişsel düzeylerinin ve yorumlama yetilerinin gelişimini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle yeni bilgilerin doğru yapılandırılmasına temel oluşturan önceki bilgilerin; uygun düzeyde olması ve kavram yanılgısı içermemesi büyük önem taşımaktadır. Gerçekleştirilen çalışmanın amacı, Kimyasal Reaksiyonlar ve Enerji ünitesinin temel kavramları ile bu ünitenin anlamlı öğrenilmesine temel oluşturan alt kavramlar arasındaki ilişkiyi belirlemek ve öğrencilerin öğrenme başarılarındaki etkililiğini araştırmaktır. Bu amaçla ilk aşamada; ünite ve ilişkili önceki üniteler arasında kavram ilişkilendirmeleri yapılmıştır. Son test kontrol gruplu yarı deneysel desenin kullanıldığı araştırma; İzmir İli’ndeki bir lisenin 11. sınıfında öğrenim gören ve rastgele deney (ND=25) ve kontrol (NK=27) grubu olarak ayrılan toplam 52 öğrenciden oluşan iki şubeyle yürütülmüştür. Çalışma kapsamında geliştirilen kavram testi, yalnızca deney grubuna uygulanmış; uygulama sonuçları ve alanyazın incelemelerinden belirlenen önbilgi eksiklikleri ve ayrıca kavram yanılgılarını giderme amacıyla deney grubuyla bir hazırlık dersi yapılmıştır. Hazırlık dersinin ardından, deney ve kontrol grupları aynı öğretmen tarafından aynı öğretimi almışlardır. Öğretim sonunda; öğrencilerin öğrenme başarıları, çalışma kapsamında geliştirilen başarı testi ve ardından gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış görüşmelerle belirlenmiştir. Bulgulardan; deney grubunun başarı ortalamasının, kontrol grubuna kıyasla anlamlı düzeyde yüksek ve çok daha az sayıda kavram yanılgısına sahip olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır. Öğrencilerde gözlenen 25 kavram yanılgısının 13’ü alanyazınla benzer olup 12’si ilk kez bu çalışma kapsamında belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Kimyasal Reaksiyonlar ve Enerji, Kavram, Kavram Yanılgısı, Öğrenme Başarısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 328

KİMYA ÖĞRETMENLERİNİN BİLİM TARİHİ VE

BİLİMSEL YÖNTEME İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ Serhad Sadi BARUTCUOĞLU1 Ajda KAHVECİ2 Hayati ŞEKER1

1Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, OFMA Eğitimi Bölümü

2Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMA Eğitimi Bölümü

Günümüze kadar yapılan farklı çalışmalarda, çeşitli düzeylerde gerçekleştirilen fen eğitiminde bilim tarihi farklı şekillerde kullanılmış ve bunun önemi üzerine vurgular yapılmıştır. Yurt dışında fen eğitiminde bilim tarihi kullanımı üzerine pek çok çalışma yapılırken, ülkemizde bu konu üzerine yapılan çalışmalar sınırlı kalmaktadır. Öğretim programlarında bilim tarihi bilgisinin bir bileşeni olan bilimsel yöntemin yeterli düzeyde görünür olmayışı, ancak bilimsel okur-yazar bireylerin yetişmesi için bilimsel yöntem bilgi ve becerisinin kazandırılması gerekliliği bu çalışmanın temelini oluşturmuştur. Bu çalışmada kimya öğretmenlerinin bilim tarihi bilgisini ders içerisinde nasıl kullandıkları ve bilimsel bilginin önemli bir bileşeni olan bilimsel yönteme ilişkin görüşlerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Araştırma dört basamaklı bilim tarihi kullanma modeline dayanmaktadır. Çalışma kapsamında ortaöğretim düzeyinde sınıf içerisinde kullanılabilecek eğitsel müfredat materyalleri geliştirilmiştir. Hazırlanan bu materyaller İstanbul ilinin farklı okullarında görev yapan 10 farklı kimya öğretmenine verilmiştir. Öğretmenlerden bu materyalleri uygun buldukları takdirde derslerinde kullanmaları istenmiştir. Öğretmenlerle materyallerin kullanımı veya incelenmesinin hemen ardından telefon üzerinden görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmelerden öğretmenlerin kimya derslerinde bilim tarihi bilgisine karşı olan yaklaşımları, kullanılabilirliği ve materyallerin epistemolojik basamak kapsamında anlatılan kimya bilimindeki farklı bilimsel yöntemler üzerine olan görüşleri tespit edilmiştir. Öğretmenlerin genel olarak karşılaştıkları bazı engeller materyallerin bazı kısımlarının kullanılmasını engellediği görülmüştür. Epistemolojik basamak içeriği kapsamında verilen farklı bilimsel yöntemlerin öğretmenlerin ilgisini çektiği bu nedenle de bu bilgileri kendi derslerinde öğrencilere kimya biliminde bilgiye ulaşmada farklı yolların da olduğunu gösterme gibi amaçlarla kullandıkları görülmüştür. Özellikle öğrencilerin derse olan ilgisini çekmede, derse motive etmede ve farkındalık yaratmada bilim tarihi bilgisinin ders içerisinde etkili olduğu ifade edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kimya Eğitimi, Bilim Tarihi, Bilimsel Yöntem

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 329

KİMYA BÖLÜMÜ VE KİMYA ÖĞRETMENLİĞİ

ÖĞRENCİLERİNİN NANO BİLİM VE TEKNOLOJİ HAKKINDAKİ BİLGİ DÜZEYLERİ

Nazlı ÜLKER1 Faik Özgür KARATAŞ2

1Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Tıbbi

Biyokimya ABD 2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve

Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi ABD

Gerek iş çevrelerinden ve gerekse sivil toplum kuruluşlarından gelen bilgiler önümüzdeki 20 yılda nano teknolojinin iş ve yaşam tarzımızda önemli dönüşümlere yol açacağını ön görmektedir. Bu sebepten ötürü eğitim sistemimizde de nano teknolojinin daha fazla yer kaplayacağı sonucuna varılabilir. Eğitim sistemimiz içerisinde yer alan öğrencilerin nano bilim ve teknoloji hakkında bilgilerinin belirlenmesi bu süreçteki önemli ve öncelikli adımlardan biridir. Bu çalışmada Eğitim Fakültesi Kimya Öğretmenliği programı ve Fen Fakültesi Kimya bölümü öğrencilerinin nano bilim ve teknoloji hakkında bilgi seviyelerini belirlemek amaçlanmıştır. Çalışma 2011–2012 akademik yılında Doğu Karadeniz’de yer alan köklü bir üniversitenin Fen Fakültesi Kimya Bölümünde ve Eğitim Fakültesi Kimya Öğretmenliği programında öğrenim gören toplam 53 öğrenci ile yürütülmüştür. Katılımcıların nano bilim ve teknoloji konusu ile ilgili anlamaları 11 açık-uçlu sorudan oluşan bir anket yardımıyla belirlenmiştir. Anketten elde edilen veriler içerik analizine tabi tutulmuştur. Verilerin analizleri sonucunda Fen Fakültesi Kimya Bölümüne devam eden öğrenciler biraz daha iyi olmakla birlikte her iki programdaki öğrencilerin nano bilim ve teknoloji hakkında bilgi seviyelerinin oldukça düşük olduğu ve kimya bilgilerini nano teknoloji konularına yeterince transfer edemedikleri belirlenmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular incelendiğinde hızla gelişen bir alan olan nano teknoloji hakkında, nano seviyedeki parçacıklar arası ilişikleri irdeleyen bir alan olan kimya eğitimi alan öğrencilerin dahi çok fazla bilgisinin olmadığı ve eğitim sistemimizde gelişmekte olan bu alana göre kendisini adapte edemediği görülmüştür. Nano teknolojiler ayrı bir konu başlığı halinde olmasa dahi temel kimya konuları ve ilgili dersler çerçevesinde nano teknolojilere ve bunların bilimsel alt yapısına dair atıflarda bulunulmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Kimya, Kimya Öğretmenliği, Nano Bilim, Nano Teknoloji,

Bilgi Seviyesi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 330

“KİMYASAL REAKSİYONLARDA DENGE”

KONUSUNDA GELİŞTİRİLEN İŞBİRLİKLİ ÖĞRENME ETKİNLİKLERİNİN AKADEMİK BAŞARIYA ETKİSİ

Aylin ÖĞÜNÇ, Leman TARHAN

Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü O.F.M.A.E. Anabilim Dalı,

Kimya Eğitimi Bölümü Kimya derslerinin genelde öğretmen merkezli işleniyor olması, öğrencilerin yeni bilgilerini ön öğrenmeleri ile sağlıklı yapılandırmalarını engellemekte ve kavram yanılgılarının oluşumuna zemin hazırlamaktadır. Araştırmalarda; aktif öğrenme yöntem ve teknikerinin, yüksek akademik başarının yanı sıra sosyal gelişimlerin sağlanmasında da etkin rol oynadığı yaygın olarak belirtilmektedir. Sunulan çalışmada Kimya Dersi Kimyasal Reaksiyonlarda Denge konusu kapsamında; konuyla ilgili literatürde belirlenmiş kavram yanılgıları ve deneyimli eğitimcilerin görüşleri dikkate alınarak işbirlikli öğrenme etkinliklerine dayalı bir rehber materyal geliştirilmiş ve öğrenci başarılarına etkileri incelenmiştir. Kontrol gruplu ön test-son test deneysel desenin kullanıldığı araştırma; İzmir İli’ndeki bir lisenin 11. sınıfında öğrenim gören ve rastgele Deney (N=21) ve Kontrol (N=20) Grubu olarak ayrılan iki şubeyle gerçekleştirilmiştir. Konuya yönelik geliştirilen Hazır Bulunuşluk Testi ile Deney ve Kontrol Grubu arasında anlamlı bir fark olmadığı belirlenmiştir (p>0.05). Uygulamada; Deney Grubunda işbirlikli öğrenme yöntemlerinin yer aldığı rehber materyal, Kontrol Grubunda ise mevcut program uygulanmıştır. Uygulama sonunda; öğrencilerin akademik başarıları, çalışma kapsamında geliştirilen Başarı Testi ve yarı yapılandırılmış görüşmelerle belirlenmiştir. Bulgular; Deney Grubunun başarı ortalamasının, Kontrol Grubuna kıyasla anlamlı düzeyde yüksek (p<0.05) ve Deney Grubunun, Kontrol Grubundan daha az sayıda kavram yanılgısına sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Anahtar Kelimeler: Kimyasal Reaksiyonlarda Denge, Rehber Materyal, Kavram Yanılgısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 331

9. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN KİMYA DERSİ

HAZIRBULUNUŞLUK DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ

İlker TURAÇOĞLU1 Mehmet KARTAL1

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

2008–2009 eğitim-öğretim yılında uygulanmaya başlanan ortaöğretim 9. sınıf Kimya dersi programı öğrencilerin okuldaki eğitim-öğretim ortamında kazandıkları bilgilerin onların bu ortama gelmeden önce sahip oldukları hazırbulunuşluk düzeylerine ve eğitim-öğretim ortamının onlara sağladıklarına bağlı olduğunu savunan yapılandırmacı öğrenme yaklaşımına göre hazırlanmıştır. Ortaöğretim 9. sınıf Kimya dersinin içeriği 5 ünite halinde düzenlenmiştir. Bunlar Kimyanın Gelişimi, Bileşikler, Kimyasal Değişimler, Karışımlar ve Hayatımızda Kimya üniteleridir. Bu ünitelerin yapılandırılması ilköğretim fen ve teknoloji programında yer alan Madde ve Değişim ile Fiziksel Olaylar temalı ünitelerde edinilmiş olması gereken kazanımlar dikkate alınarak oluşturulmuştur. Dolayısıyla söz konusu kazanımların yanlış ya da eksik olması durumunda bu 5 ünitenin öğrenilmesi konusunda güçlüklerle karşılaşılacaktır. Bu çalışmanın amacı öğrencilerin 9. sınıf kimya dersini öğrenmeleri için gerekli hazırbulunuşluk düzeylerine ne derece sahip olduklarını belirlemektir. Tarama modeli kullanılan çalışmanın evrenini İzmir ili merkez ilçelerindeki ortaöğretim kurumlarındaki 9. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklem için 2011-Ortaöğretim Yerleştirme Puanlarına göre Türkiye genelindeki farklı yüzdelik dilimlerde bulunan öğrencilerin alındığı, farklı merkez ilçelerde bulunan ve farklı lise türlerinden 22 ortaöğretim kurumundaki 600 öğrenci seçilmiştir. Öğrencilerin hazırbulunuşluklarının belirlenmesinde araştırmacılar tarafından geliştirilen 40 çoktan seçmeli sorudan oluşan 9. Sınıf Kimya Dersi Hazırbulunuşluk Testi (KHBT) kullanılmıştır. Çalışmada öncelikle 9. sınıf öğrencilerinin KDHT’den aldıkları ortalama puanlara ve bu ortalama puanların okul türlerine göre nasıl değiştiğine bakılmıştır. Daha sonra öğrencilerin Kimyanın Gelişimi, Bileşikler, Kimyasal Değişimler, Karışımlar ve Hayatımızda Kimya ünitelerine yönelik hazırbulunuşluk düzeylerinin yeterliliği ayrı ayrı incelenmiştir. Bu sayede ilköğretim fen ve teknoloji dersinin öğrencileri 9. sınıf kimya dersi programına ne ölçüde hazırladığı konusunda bilgi sahibi olunacaktır. Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Dersi Programı, 9. Sınıf Kimya Dersi Programı, Hazırbulunuşluk

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 332

KİMYA ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKİ

YETERLİLİKLERİ VE MESLEKİ YETERLİLİKLERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN

YAPISAL EŞİTLİK MODELİ İLE İNCELENMESİ

Nalan AKKUZU1

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Eğitim-öğretim sürecinde öğrenme faaliyetlerinin istenilen nitelik ve kalitede olması için öğretmen adaylarının mesleki yeterlilikleri ile mesleki yeterliliklerini etkileyen faktörler arasındaki ilişkinin belirlenmesine ihtiyaç vardır. Bu çalışmada öğretmen adaylarının mesleki yeterlilikleri çerçevesinde alan bilgisi, pedagojik alan bilgisi, pedagoji bilgisi, öğretime yönelik öz yeterlik inancı, öğretmenlik mesleğine yönelik tutum ve öğretmenlik deneyimi süresi arasındaki ilişkileri gösteren bir yapısal eşitlik modeli(YEM) geliştirilmiş ve bu modelin doğrulanması amaçlanmıştır. Böylelikle geliştirilen modelin YEM ile doğrulanarak değişkenler arasındaki ilişkinin ne derece yüksek olduğu ortaya konmakta ve hem ilişkiler hakkında daha doğru yorumlar yapmak hem de mesleki yeterlilik düzeyinin arttırılması yönünde nasıl bir yol izleneceğini gösteren güvenilir sonuçlar elde edilmesi amaçlanmıştır. Araştırmada değişkenler arasındaki ilişkileri tespit etmek amacıyla ilişkisel tarama yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak Genel Kimya Alan Bilgisi Testi, Öğretmenlik Mesleği Tutum Ölçeği, Kimya Öğretimi Öz yeterlik Ölçeği, Pedagojik Alan Bilgisi Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini 4 farklı üniversitede 4.ve 5. sınıf kimya öğretmenliği programında okuyan 202 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Yapısal eşitlik modelinin doğrulanması amacıyla elde edilen veriler LISREL 8.71 istatistik programı kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz sonrasında elde edilen bulgulara göre, modelde yer alan ilişkilerin uyum iyiliği kriterleri de göz önünde bulundurularak veri ile ne kadar tutarlı olduğu ortaya çıkmış, pedagojik bilgi değişkeni dışında tüm model doğrulanmıştır. Anahtar Kelimeler: Mesleki Yeterlilik, Kimya Öğretmen Adayı, Pedagojik Alan Bilgisi, Öz Yeterlik İnancı, Yapısal Eşitlik Modellemesi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 333

KİMYADA ÖĞRENME ENGELLERİNDEN OKTET

KURALININ DERS KİTAPLARINDAKİ KULLANIMININ İNCELENMESİ

Canan NAKİBOĞLU1 Hasene Esra YILDIRIR1

1Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Bölümü

Kimya eğitimi araştırmalarının birçoğunda belirtildiği gibi, kimya ile ilgili kavramların öğretiminde yaşanan sorunların en önemli nedenlerinden biri, kimya kavramlarının soyut bir yapıya sahip olmasıdır. Kimyanın böyle bir yapıya sahip olması, temelini atom, atom altı parçacıklar ve bunlar arasındaki etkileşimlerin oluşturması yani kimyanın mikroskopik boyutuna bağlı olabilir. Kimyanın en temel kavramlarının öğrencinin zihninde doğru şekilde yapılanmaması, kimyadaki diğer birçok kavram ve konunun tam olarak kavranılmasına bir engel oluşturabilir. Kimyasal bağ türlerinden kovalent ve iyonik bağ, kararlılık, reaksiyona girme eğilimi gibi konu ve bunlarla ilgili kavramların açıklanmasında, öğrencilerin sıklıkla Oktet kuralına başvurduğu görülür. Oktet kuralı, Lewis yapılarının oluşturulmasında basit bir yol sağlasa da, kimyasal bağların niçin oluştuğunu açıklamada geçerli bir yol sağlayamamaktadır. Benzer şekilde, Oktet kuralı öğrencilerin kimyasal kararlılığı anlamasına yardımcı olurken diğer faktörleri göz önüne almalarını kısıtlamakta ve bir öğrenme engeli olabilmektedir. Bu çalışmada öğrencilerin kararlılığı tamamıyla Oktet kuralına bağlamalarının bir nedeninin ders kitaplarının olabileceği düşüncesiyle, Oktet kuralının ders kitaplarındaki kullanımı incelenmiştir. Bu amaçla ülkemizde 2003-2012 yılları arasında ortaöğretimde kullanılan 7 adet kimya ders kitabı ile iki Genel Kimya kitabı ilgili konuları Oktet kuralının kimyasal olayları açıklayıcı bir ilke olarak kullanılıp kullanılmadığı açısından analiz edilmiştir. İncelemeler sonucunda, hem önceki yıllarda kullanılmış olan kimya ders kitaplarında hem de günümüzde kullanılan ders kitaplarında kimyasal bağlanma olayı açıklanırken baskın bir şekilde Oktet kuralı ve kararlılık ilişkisinin vurgulandığı, çizimlerde de Oktet kuralının ön planda olduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Kimyada Öğrenme Engelleri, Oktet Kuralı, Kimyasal Bağlanma, Kimyasal Kararlılık

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Kimya Eğitimi 334

ORTAÖĞRETİM 12. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİ DÜZEYLERİNİN

BELİRLENMESİ

Ayşe Zeynep ŞEN1 Canan NAKİBOĞLU1

1 Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı

Günümüzde bilim ve teknolojide meydana gelen gelişmeler beraberinde hayat şartlarını da değiştirmektedir. Hayatımızda yer edinen araç-gereçler, karşılaştığımız problemler ve etrafımızda meydana gelen problemler de bu yüzden giderek karmaşıklaşmaktadır. Dolayısıyla içinde yaşadığımız çevreyi anlamlandırmada daha önceden depolanmış olan bilgiler artık yeterli olmamaktadır. Bu durum da insanları yeni bilgiye var olan bilgilerini kullanarak ulaşmaya mecbur bırakmıştır. Yeni bilgilere ulaşma sürecinde bilimsel süreç becerileri (BSB) büyük önem taşımaktadır. Bilimsel süreç becerileri, erken yaşlarda gelişmeye başlar ve öğrencinin öğretim hayatı boyunca gelişimine devam eder. Ortaöğretim düzeyi sonunda aslında öğrencilerin BSB gelişimlerini büyük ölçüde tamamlamalarının beklendiği bir dönemdir. Bu sürecin öğretmenler tarafından verimli olarak değerlendirilmesi gerekir. Çünkü ortaöğretim sonrasında öğrencilerin BSB gelişimlerinin hedeflenmesinden çok, daha önce gelişmiş olan BSB kullanılarak özgün çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bu çalışmada Ortaöğretim 12. sınıf sayısal alan öğrencilerinin BSB düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın örneklemini Balıkesir ili merkez ilçesindeki Anadolu öğretmen lisesi, Anadolu lisesi ve Fen lisesi türlerinde toplam 13 Ortaöğretim kurumunda sayısal alan 12. Sınıflarında öğrenim gören 270 öğrenci oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen Bilimsel Süreç Becerileri Testi (BSBT) kullanılmıştır. Cronbach Alpha güvenilirlik katsayısı 0,688 olarak hesaplanmıştır. Çalışma sonunda, öğrencilerin BSB düzeylerinin genel olarak gelişmiş olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin beceri düzeyleri alt başlıklar açısından incelendiğinde ise daha çok temel bilimsel süreç becerilerinin ve deney doğrulama bilimsel süreç becerilerinin gelişmiş olduğu ancak özgün deney tasarlama ve uygulama bilimsel süreç becerilerinin daha az geliştiği sonucuna ulaşılmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen bulgulara göre önerilere yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Bilimsel Süreç Becerileri, Bilimsel Süreç Becerileri Testi, 12. Sınıf Öğrencilerinin Bilimsel Süreç Becerileri Düzeyleri

SÖZLÜ SUNUM

ÖZETLERİ

MATEMATİK EĞİTİMİ

(Bildiriler sunum sırasına göre sıralanmıştır)

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 336

İLKÖĞRETİM 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK DERSLERİNDE PROBLEM ÇÖZME

SÜRECİNDE KARŞILAŞTIKLARI GÜÇLÜKLER

Zehra TAŞPINAR1 Mehmet BULUT2 Neslihan BULUT2 Ahsen Seda KILIÇ3 Veysel AKÇAKIN2

1Yıldız Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 3Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Günlük hayatta karşılaşılan problemleri çözebilme becerisi, başarılı bireylerin önemli özelliklerinden bir tanesi olarak gösterilebilir. Günümüzde gelişen teknolojiye bağlı olarak önceleri çok uzun uğraşlar sonucunda yapılan işlemler saniyeler içinde yapılabilmektedir. Bu nedenle bireylerin bu tür işlemlerin ötesinde bilgi ve becerilere sahip olmaları gerekmektedir. Bunlardan bir tanesi ise problem çözme becerisidir. Karşılaştıkları problemleri güçlü bir şekilde çözebilmek başarılı bireylerin ortak özelliklerin bir tanesi olarak gösterilebilir. Bu bakımdan, öğrencilerin geleceğe hazırlanmaları, yeteneklerinde gelişmeleri, gelişen teknolojiyi takip edebilecek zihinsel becerilerin nasıl kazanılacağını öğrenmeleri açısından eğitim sisteminde problem çözmenin yeri büyüktür. Bu araştırmada, ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin matematik derslerinde problem çözme sürecinde karşılaştıkları güçlükler belirlenmeye çalışılmıştır. Bu araştırmada verilerin analizinde nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi kullanılmıştır. Veriler içerik analizine tabi tutulup, kodlama yolu ile kategoriler halinde incelenmiştir. Araştırma 2010–2011 öğretim yılında İstanbul ili Esenler ilçesine bağlı bir devlet okulunun 8. sınıf öğrencileri arasından seçkisiz örnekleme yoluyla seçilen 22 öğrenciden oluşmuştur. Veri toplama aracı olarak yedi açık uçlu problem kullanılmıştır. Her problemde öğrencilere problemi anlama, uygun stratejinin seçimi, seçilen stratejinin uygulanması ve kontrol adımlarını ölçen alt sorular yöneltilmiştir. Bu sorulara göre verilen problemi çözemeyen öğrencilerin problem çözme adımlarından hangisinde sorun yaşadıkları belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, problemleri çözemeyen öğrencilerin rutin problemlerde, ‘uygun stratejinin seçimi’ ve ‘stratejinin uygulanması’ basamaklarında, rutin olmayan problemlerde ise ‘problemi anlama’ basamağında sorun yaşadıkları belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Matematik Eğitimi, Problem Çözme, Problem Çözme Adımları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 337

İLKÖĞRETİM 6. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN GERÇEK YAŞAM PROBLEMLERİNİ ÇÖZME BECERİLERİNİN

İNCELENMESİ

Derya ÇELİK, Mustafa GÜLER

Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Matematik Eğitimi Genel anlamda eğitimin, daha özel olarak matematik eğitimin temel amaçlarından biri öğrencilerin problem çözme becerilerini geliştirmektir. Bu amacı gerçekleştirmek açısından matematik derslerinde problemlere özellikle gerçek yaşam problemlerine yer verilmesi matematik ve yaşam arasındaki ilişkilerin somutlaştırılması için önemlidir. Rutin problemlerle karşılaştırıldığında, gerçek yaşam problemleri bir veya birkaç sayı ve işlemin doğru seçilmesiyle hemen çözülebilecek nitelikte problemler değildir. Çözümleri işlem becerilerinin ötesinde gerçek yaşam bilgisini de kullanmayı gerektirmektedir. Betimsel bir araştırma niteliği taşıyan bu çalışmada amaç, 6. sınıf öğrencilerinin rutin ve gerçek yaşam problemlerini çözme becerilerini incelemektir. Araştırma Trabzon ilindeki bir ilköğretim okulunda 6. sınıfta öğrenim görmekte olan 80 öğrenci ile yürütülmüştür. Veri toplamak amacıyla 10 sıradan problem ve bu problemlere paralel nitelikte 10 gerçek yaşam probleminden oluşan ve Verschaffel, De Corte ve Lasure (1994) tarafından geliştirilen bir test kullanılmıştır. Çalışma sonunda öğrencilerin rutin problemlere verdikleri doğru cevap oranlarının (%67), gerçek yaşam problemlerine verdikleri doğru cevap oranlarından (%7) çok belirgin şekilde farklılaştığı görülmüştür. Öğrencilerin büyük bir kısmının (%42) gerçek yaşam problemlerini, içerdiği gerçek yaşam durumunu dikkate almaksızın tıpkı rutin problemler gibi çözdükleri sonucuna ulaşılmıştır. Problemde verilen sayıların tümünü kullanarak probleme cevap verme eğilimi ve yanlış işlem seçimi gerçek yaşam problemlerinin çözümünde karşılaşılan diğer yanlışlar olarak ortaya çıkmıştır ki bunlara rutin problemlerin çözümünde de rastlanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Rutin Problemler, Gerçek Yaşam Problemleri, Problem Çözme.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 338

İLKÖĞRETİM MATEMATİK DERS KİTAPLARININ

MATEMATİK TARİHİNİN KULLANIM YOLLARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Adnan BAKİ 1 Suphi Önder BÜTÜNER2

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanlar Eğitimi 2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Bölümü

Doktora Öğrencisi Uzun yıllardan beri, matematik eğitiminde matematik tarihinin kullanımı desteklenmektedir (Barwell, 1913; Groza, 1968). 2005 yılında uygulanmaya başlayan ilköğretim matematik programının genel amaçları içerisinde, öğrencilerin matematiğin tarihî gelişimi ve buna paralel olarak insan düşüncesinin gelişmesindeki rolünü ve değerini, diğer alanlardaki kullanımının önemini kavrayabilmeleri vurgulanmaktadır (URL-1). Belirtilen amacı gerçekleştirmek için Matematik tarihinin nasıl ve niçin kullanılması gerektiğinin bilinmesi gereklidir. Yukarıdaki görüşler ışığında, matematik tarihinin matematik öğretim programı içerisine hangi yollarla entegre edildiğinin araştırılması gerekmektedir. Literatürde de matematik tarihinin kullanım yollarının etkililiği üzerine değişik görüşlere rastlanmaktadır (Avital, 1997; Swetz, 1997; Fried, 2001; Huntley ve Flores, 2010). Matematik tarihinin öğretim ortamında etkili bir şekilde kullanılabilmesi için matematik tarihi hangi yollarla ders kitapları içerisinde kullanılmalı, matematik tarihi nasıl ve niçin kullanılmalı tipindeki soruların birlikte değerlendirilmesinin önemli olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı, ilköğretim 6-7 ve 8. sınıf matematik ders kitapları içerisinde matematik tarihinin hangi yollarla kullanıldığını ortaya koymak ve matematik tarihinin alternatif kullanım yolları hakkında önerilerde bulunmaktır. Bu çalışmada asıl amaç incelenen durumu etraflıca tanımlamak ve açıklamak olduğundan betimsel yaklaşım kullanılmıştır. Araştırmada doküman incelemesi yoluyla veriler toplanmıştır. Doküman incelemesinde 6, 7 ve 8. sınıf ilköğretim matematik ders kitapları ve öğretmen kılavuz kitapları kullanılmıştır. Yapılan analiz sonucu, öğrenci ders kitaplarına, sadece tarihsel ufak parçalar eklenerek matematik tarihinin kullanıldığı tespit edilmiştir. Matematik Tarihinin öğretim ortamında kullanımına dayalı farklı yollar olduğu dikkate alınarak, çalışmanın son bölümünde matematik tarihinin araç ve amaç olarak kullanımına dayalı olarak hazırlanan etkinliklere yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Matematik Tarihi, Ders Kitabı, Amaç ve Araç Olarak Kullanım

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 339

ORTAÖĞRETİM ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİNİN GELİŞTİRİLEN TRİGONOMETRİK MATERYALLERE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİNİN DEGERLENDİRİLMESİ

Cemil İNAN

Dicle Üniversitesi, Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü

D.Ü. Ziya Gökalp Education Faculty Department of Primary Education Matematiğin yapısı incelendiğinde soyut prensip ve kavramların önemli olduğu görülür. Bu soyut prensiplerin ve kavramların keşfedilmesi, ancak bir takım somut deneyimler yoluyla gerçekleşebilir(Karasar, 2000). Matematiği, öğretmenin öğrencilere kuru bir şekilde aktarması, öğrencilerin matematiğin zor olduğunu düşünmesi, matematiğe karşı korku ve çekinme duygusunu uyandırmaktadır(Matthews, 1984). Okullarda trigonometri konularının öğretilmesinde öğretmenlerin, öğrenilmesinde de öğrencilerin bir takım güçlükleri vardır.(Terzioglu,1996) Günümüzde, bireylerin bilgiyi tek bir kaynaktan almaları ve ezberlemeleri beklenmemekte, aksine bilgeye ulaşma yollarını bilen, bunları kullanabilen ve karşılaştığı sorunlar karşısında bilgiyi kullanarak çözüm yöntemleri oluşturabilen bireylerin yetiştirilmesi amaçlanmalıdır. Bireyleri bu özellikleri kazanmalarında, öğretmenlerin etkin ve etkileşimli öğrenme ortamlarını tasarlamalarında, öğretim teknolojilerine uygun olarak hazırlanan öğretim materyallerinin kullanımı ayrı bir önem taşımaktadır. Bu çalışma biri devlet Anadolu Lisesi diğeri Özel Lise olmak üzere iki okulda belirlenen toplam 49 lise ikinci sınıf öğrencileri ve 20 matematik öğretmeni üzerinde uygulanmıştır. İki okulda belirlenen sınıflara araştırmacı tarafından bir ay süreyle geliştirilen trigonometrik materyallerin tanıtımı ve örnek uygulamaları yapılmıştır. Materyal değerlendirmeleri Ardahan(2003) tarafından geliştirilen materyal değerlendirme formu ile Örnek uygulamalarla ilgili görüşler ise araştırmacı tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formları ile alınmıştır. Öğrencilerin % 61’lik kısmı materyal hakkında genel olarak olumlu görüş belirtirken, % 30’luk kısmı da eksiklikleri giderilirse daha iyi olabileceğini ifade edilmiştir, %0,8’lik kısmı da orta bir görüş belirtmiştir. Öğrenci merkezli materyal destekli öğrenme yaklaşımına yönelik öğretmen ve öğrenci görüşlerinin değerlendirilmesinden, öğretmen ve öğrencilerin büyük kısmı öğrenci merkezli materyal destekli öğrenme yöntemini başarılı bulmaktadır. Bu sonuç(İnan,2009) çalışmasını desteklemekte. (Dikkartın ve Uyangör 23007) ile (Erdogan ve Sagan 2002-2004) çalışmaları paralellik göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Trigonometri öğretimi, Trigonometri öğretiminde Materyal, Öğretmen ve Öğrenci Görüşleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 340

ÖĞRENCİLERİN MATEMATİK ÖĞRETİMİNDE KULLANILAN DİLE YÖNELİK GÖRÜŞLERİNİN

KARŞILAŞTIRILMASI

Burçin GÖKKURT1, Yasin SOYLU1 , Özge GÖKKURT2

1 Atatürk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Öğretmenliği ABD 2 Azmi Ertuğrul İlköğretim Okulu Ankara

Matematik, örüntülerin ve ilişkilerin bir çalışması, bir düşünme yolu, tanımlanmış terimleri ve sembolleri dikkatlice kullanan bir dildir. Bu anlamda, matematiğin kendine has bir dili, bir ifade şekli, sözcükleri terimleri ve sembolleri vardır. Bu terim ve semboller bilimde, gerçek yaşam olaylarında ve matematiğin kendi içinde iletişim kurabilmemizi sağlar. Evrensel ve soyut bir iletişim dili olan matematik, günlük hayatta herkes tarafından kullanılan bir araçtır. Bu bakımdan, matematiksiz bir yaşam biçimi düşünülemez. Matematikte her yeni kavram, yeni bilgi, sözcüklerle öğrenilir. Bu sözcükleri kullanırken, beynimizde oluşan fikirlerle, dinleyenlerin beyninde oluşan fikirlerin aynı olduğunu varsayarız. Ancak, her zaman bu durum böyle olmayabilir. Gerek matematikte, gerekse günlük konuşmada farklı bireylerin aynı kavramlara farklı anlamlar yüklemeleri sık sık görülebilir. Bu doğrultuda, matematik öğretiminde ve sınıf içi iletişimde dilin özelliklerinin, yapısının, kullanım biçiminin irdelenmesi gerekmektedir. Bu amaçla, çalışmamızda matematik ve fen bilgisi öğretmenliğinde okuyan öğrencilerin matematik öğretiminde kullanılan dile yönelik görüşlerinin ne olduğu araştırılmış ve bu görüşlerin karşılaştırılması yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini, Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesinde 2011-2012 eğitim öğretim yılında öğrenim görmekte olan toplam 148 birinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmada, nicel yaklaşımın deneysel olmayan desenlerinden betimsel yöntem ve verilerin toplanmasında, beşli likert tipi ölçek kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS paket programı kullanılacaktır. Çözümlemeler için aritmetik ortalamalar, frekanslar ve yüzdeler belirlenecek ve karşılaştırmalarda tek yönlü varyans analizi (Anova) kullanılacaktır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemlerine başlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Matematiksel Dil, Matematik Öğretimi, Dil Kullanımı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 341

PISA 2003 MATEMATİK OKURYAZARLIĞI SORULARI

BAĞLAMINDA 15 YAŞ GRUBU ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK OKURYAZARLIĞI VE TUTUMLARININ

İNCELENMESİ

Esra AZAPAĞASI İLBAĞI1 Levent AKGÜN2

1Tesan Anadolu Öğretmen Lisesi, Ürgüp, Nevşehir

2Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Matematik Eğitimi

Ülkemiz PISA, TIMSS, PIRLS gibi uluslararası sınavlara katılarak eğitim sistemini

küresel bir boyutta değerlendirme fırsatı bulmuştur. Uluslararası sınavlarda farklı tür ve kapsamdaki soruların yer aldığı değerlendirme çerçevesinden elde edilen sonuçlar ve uygulanan anketlerden elde edilen öğrenci, öğretmen, ebeveyn, öğretim programı, okul, sınıf ve ev ortamı ile ilgili bilgiler eğitim politikamız için çok çeşitli bilgilerin elde edilmesini sağlamıştır. Bu araştırmanın amacı PISA 2003 matematik okuryazarlığı soruları bağlamında 15 yaş grubu öğrencilerinin matematik okuryazarlığı ve tutumlarının incelenmesidir. Araştırmanın değişen programın ilköğretim ikinci kademe ilk mezunlarına uygulanmasının ve araştırmada birincil analizlerle farklı bir örneklem üzerinden matematik okuryazarlığı düzeyinin belirlenmesinin ve bunun bazı faktörler açısından durumunun incelenmesinin mevcut duruma katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Bu araştırmanın modeli nicel yöntemlerden tarama modelidir. Veri toplama aracı olarak PISA 2003 matematik kısmında uygulanan 10 değerlendirme sorusu ile öğrenci anketi kullanılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgular değerlendirme sorularını cevaplama oranı olarak en iyi performansı gösteren okul türünün fen liseleri, bölgenin ise Karadeniz Bölgesi olduğunu göstermektedir. Elde edilen bulgulara göre PISA 2003 değerlendirme sorularının yarısında genel anlamda PISA 2003 sonuçlarına göre bir iyileşme, diğer sorularda ise bir azalma olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin hala büyük bir kısmının üst yeterlik düzeylerindeki sorulara istenilen şekilde cevap veremedikleri ve alt ve orta yeterlik düzeyindeki sorulara da sadece yarısının cevap verebildiği görülmüştür. Anket maddelerinden elde edilen sonuçlara göre ise, öğrencilerin genel anlamda matematiğe ilgi duyup matematikten zevk aldıkları, matematikte elde edilecek dış ödülleri düşünerek matematik dersini önemli buldukları, matematik dersinde ezberleme ve tekrar stratejileri, bilgilerini geliştirme ve zenginleştirme stratejileri ve denetim stratejilerinin hepsini öğrenme stratejisi olarak tercih ettikleri, öğrenme ortamı tercihi olarak ise hem yarışmacı öğrenme ortamını hem de dayanışmacı öğrenme ortamını tercih ettikleri görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Uluslararası öğrenci değerlendirme programı (PISA),

Matematik okuryazarlığı, PISA öğrenci anketi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 342

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ GEOMETRİK CİSİMLER İLE

YÜKSEKLİK-HACİM GRAFİKLERİNİ YORUMLAMALARI ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA

Seçil YEMEN-KARPUZCU1, Fadime ULUSOY1 2, Mine IŞIKSAL1

1 Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2 Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Değişken ve değişim oranı kavramlarını anlamada öğrencilerin yaşadıkları zorlukların önlenmesi bakımından grafiklerin değişken, değişim ve fonksiyon kavramlarını temsil etmede cebirsel ifadelerden daha etkili olduğu söylenebilir (Bayazıt, 2010; Clement, 1989). Ancak, hız problemleri ve şişe problemleri gibi bir olay veya durumun söz konusu olduğu niteliksel grafikler, değişkenler arasındaki ilişkinin sayısal verilerin okunarak belirlemesinden ziyade sözel olarak ifade edilmesini ve yorumlanmasını gerektirir. Bu bağlamda, öğretmen adaylarının nitel grafikleri anlamlandırma ve yorumlama becerilerini incelemenin bu becerilerinin geliştirilmesi açısından önemlidir. Bu sebeple, bu çalışmanın amacı ilköğretim matematik öğretmen adaylarının geometrik cisimlerle onlara ait yükseklik-hacim grafiklerini eşleştirme düzeylerini incelemek ve bu eşleştirmeleri yaparken sundukları gerekçelerin neler olduğunu belirlemektir. Katılımcılar, İç Anadolu Bölgesi’ndeki bir devlet üniversitesinin İlköğretim Matematik Öğretmenliği Bölümü’nde Matematik Öğretim Yöntemleri dersini alan 46 öğretmen adayından oluşmaktadır. Veri toplama aracı, farklı şekillerdeki şişeleri ve bu şişelere sabit debiyle sıvı doldurulurken oluşan yükseklik-hacim grafiklerini içeren “Şişeler ve Hacim” (Van de Walle, 2008, s. 273) etkinliğinden uyarlanmıştır. Soruların cevaplanması yaklaşık 25 dakika sürmüştür. Öğrencilerin grafik-şişe eşleştirmeleri ve eşleştirmelerine sundukları gerekçeleri belirttikleri yazılı ifadelerden oluşan veriler, nitel araştırma yöntemleri kullanılarak analiz edilmiştir. Katılımcıların yükseklik-hacim grafikleri ile şişeleri eşleştirme düzeyleri, doğru sayılarına göre zayıf, orta ve iyi olarak belirlendiğinde, öğretmen adaylarının iyi (%69,6) ve orta (%17,4) düzeyde olduğu söylenebilir. Katılımcıların eşleştirilmelerine sundukları gerekçelerin değişim oranı, eğim, ivme, kabın şekli/ yüzey kesit alanı kategorileri altında toplanabildiği belirlenmiştir. Sonuç olarak, öğretmen adaylarının grafikleri yorumlarken bağımlı ve bağımsız değişkeni belirlemede zorlandıkları, eğim kavramını eksik veya yanlış yorumladıkları tespit edilmiştir. Bu sebeple, öğretmen adaylarının nitel grafikleri yorumlama becerileri üzerinde durulması gerektiği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: İlköğretim Matematik Öğretmen Adayları, Nitel Grafikler, Grafik Yorumlama

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 343

TÜRKİYE, SİNGAPUR VE AMERİKA DERS VE ÇALIŞMA KİTAPLARINDAKİ SORULARININ

KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ

Eren ÖZER Renan SEZER

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, İlköğretim Bölümü İlköğretim matematik programının yenilenmesine paralel olarak öğretim programının felsefesini yansıtan yeni ders kitapları yazılmıştır. Bu araştırma Singapur ve A.B.D’nin ders ve çalışma kitaplarındaki soru düzeyi ile Türkiye’nin 8.sınıf ders ve çalışma kitaplarındaki soru düzeylerinin, matematiksel özelliklerine, bağlamsal özelliklerine ve performans gerekliliklerine göre karşılaştırılmasını içerir. Araştırmanın verileri doküman analizi yapılarak toplanmış ve Li’nin (2000) problem inceleme boyutlarına göre kodlanmıştır. A.B.D, Singapur ve Türkiye matematik kitaplarında çok adımlı çözüm gerektiren soruların yüzdelerinin sırasıyla , %90, %96, %85 olduğu görülmüştür. Soruların soyutluk derecelerine bakıldığında A.B.D kitabında %72 oranla, Singapur kitabında %76 oranla, Türkiye kitabında ise %61 oranla pür matematik durumları yer almaktadır. A.B.D, Singapur ve Türkiye kitaplarındaki sorular cevap tiplerine göre incelendiğinde sayısal cevap içeren soruların bu ülkelerde sırasıyla %83, %85 ve %66 olduğu görülmektedir. A.B.D kitabındaki sorular performans gereklilikleri bakımında incelendiğinde ise yöntemin uygulanması %81, kavramsal anlama %9, problem çözme %9, özel gereklilikler ise %1 oranındadır. Singapur kitabındaki sorularda ise yöntemin uygulanması %83, kavramsal anlama %7, problem çözme %9 ve özel gereklilikler %1 oranında yer almaktadır. Türkiye kitabındaki sorularda ise %67 oranında yöntemin uygulanması, %21 oranında kavramsal anlama, %11 oranında problem çözme ve %1 oranında özel gerekliliklerin yer aldığı görülmektedir. Türkiye’de problem çözme ile ilgili soruların diğer iki ülkeye göre daha yoğun olmasına rağmen, soru sayısının daha az olduğu görülmektedir (Amerika 259, Singapur 246, Türkiye 144). A.B.D kitabında 1967, Singapur kitabında 2043, Türkiye kitabında ise 834 pür matematik durumlarını içeren soru olduğu gözlemlenmiştir. Türk öğrencilerin öğrenme olanaklarını arttırmak için kitaptaki çok adımlı problemlerin ve pür matematik sorularının sayısının artırılması tavsiye edilmektedir. Anahtar Kelimeler: Matematik Ders Kitapları, Uluslararası Karşılaştırmalı Çalışma, İlköğretim Matematik Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 344

MERKEZİL BİR KAVRAM; YIĞILMA NOKTASI

Arif DANE1 Ömer Faruk ÇETİN1 Mehmet BEKDEMİR1

1Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Analiz; genel olarak fonksiyon, limit, süreklilik, türev ve integral kavramlarını inceleyen matematiğin bir alt dalıdır. Analizde limit kavramı; süreklilik, dizi, türev ve integral gibi pek çok önemli kavramla çok yakın ve güçlü ilişkisi nedeniyle en temel kavramlardan birisidir. Bu nedenle limit kavramı analiz alanında en çok hakkında araştırma yapılan kavramlardan biridir. Araştırmalar, öğrencilerin limit kavramına ilişkin çeşitli kavram yanılgılarına sahip olduklarını ve bu kavramları öğrenirken zorluklar yaşadıklarını ortaya koymuştur. Limit kavramında ortaya çıkan öğrenme güçlüklerinin veya kavram yanılgılarının birçoğu yığılma (limit) noktası kavramıyla ilişkilidir. Çünkü bir fonksiyonun herhangi bir noktada limitinin var olması için öncelikle o noktanın yığılma noktası olması gerekmektedir. Yığılma noktası kavramı tamamen anlaşılmadan, limitle ilgili ortaya çıkan tüm güçlük ve yanılgıları oluşturmamak veya oluşanı gidermek mümkün değildir. Yığılma noktası kavramının tanımlanması için nokta, komşuluk gibi kavramlara ihtiyaç duyulurken yığılma noktası kavramı “limit, süreklilik, türev gibi pek çok kavramı tanımlamak için kullanılır. Bu çalışmanın amacı matematik programları öğrencilerinin merkezcil bir kavram olan yığılma noktasını tanımlamaları, yığılma noktasını tanımlamak için gerekli kavramları bilmeleri ve bu kavramın nerelerde kullanıldığını sorgulamada ne tür problemler yaşandıklarını araştırmaktır. Çalışmada tarama modeli kullanılmıştır. Veriler, 2011–2012 eğitim-öğretim yılı güz yarıyılında Doğu Anadolu Bölgesi’nin nüfus açısından orta ölçekli bir ilinde bulunan Fen Edebiyat ve Eğitim Fakültelerinin Matematik programlarının üçüncü ve dördüncü sınıflardan öğrenim gören 107 öğrenciden veriler Kavram Bilgi Formu (KBF) kullanılarak toplanmıştır. Elde edilen veriler betimsel olarak analiz edilmiştir. Öğrencilerin “yığılma noktasının tanımı”, “yığılma noktasını tanımlamak için gerekli olan kavramları bilme” ve “yığılma noktasının kavramını nerelerde kullanılacaklarına” dair güçlükler yaşadıkları tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Yığılma Noktası, Limit, Türev, Öğrenme Güçlükleri, Kavram Yanılgısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 345

İLKÖĞRETİM II. KADEME MATEMATİK ÖĞRETİM

PROGRAMININ “OLASILIK VE İSTATİSTİK” ALT ÖĞRENME ALANININ “İSTATİSTİK” BOYUTUNUN

İNCELENMESİ

Yunus KAYNAR1 Erdoğan HALAT2

1Akdoğan ilköğretim okulu, Kızılcahamam 2Afyon Kocatepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik ABD

Bu araştırmanın amacı ilköğretim II. kademe matematik öğretim programının “olasılık ve istatistik” alt öğrenme alanının “istatistik” boyutunun incelenmesidir. Bu araştırmaya 235’i kız ve 255’i erkek olmak üzere toplamda 490 sekizinci sınıf öğrencisi katılmıştır. Araştırmacılar tarafından geliştirilen 10 sorudan oluşan bir klasik test ve 26 sorudan oluşan bir adet çoktan seçmeli test veri toplama araçları olarak kullanılmıştır. Bu testler 8. sınıf öğrencilerine bahar eğitim öğretim dönemi sonunda iki ders saatinde sınıf ortamında uygulanarak veriler toplanmıştır. Veriler toplandıktan sonra, klasik testte her bir soru okunarak değerlendirilmiş ve doğru yanlış durumlarına göre kodlama yapılarak cevaplar nitel verilerden nicel veriye dönüştürülmüştür. Veri analizinde betimsel istatistik ve ilişkili örneklem t-testi kullanılmıştır. Veri analizlerinin sonucunda şu sonuçlara ulaşılmıştır: Yeni ilköğretim II. Kademe matematik öğretim programının uygulanması sonucunda öğrenciler grafik okumada daire ve histogram grafiklerine göre çizgi grafiğinde çok daha başarılı olurken sekizinci sınıf öğrencilerinin merkezi eğilim ve yayılım ölçülerinin hesaplanmasında ranj hariç diğerlerinde bilgi düzeyi olarak çok yetersiz oldukları görülmektedirler. Genel olarak, sekizinci sınıf öğrencilerinin istatistikle ilgili verilerin incelenmesi ve yorumlanması gereken problem çözme durumlarında grafikler üzerinden veri okuma ve yorumlama becerilerinin sıklık tablosu üzerinden veri okuma ve yorumlama becerilerine göre daha iyi olduğu belirlenmiştir. Fakat medyan ile ilgili problem çözmede soruların klasik essay tipi (sıklık tablosu) olarak veya grafik tarzı olarak sorulması öğrenci başarısı üzerinde etki olmazken, aritmetik ortalama, mod ve ranj ile ilgili soruların cevaplanmasında öğrenciler klasik essay tipinde grafik tarzı sorulara göre daha başarılı olmuşlardır. Ayrıca, bu çalışmaya katılan öğrencilerin grafik oluşturmada (çizmede) grafik okuma ve yorumlamaya göre daha az başarılı oldukları belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: İlköğretim II. Kademe Matematik Öğretim Programı, İstatistik, Veri, Problem Çözme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 346

SEKİZİNCİ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN GRAFİK OKUMA

VE YORUMLAMA BECERİLERİNİN İNCELENMESİ

Yunus KAYNAR1 Erdoğan HALAT2

1Akdoğan ilköğretim okulu, Kızılcahamam 2Afyon Kocatepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik ABD

Bu araştırmanın amacı sekizinci sınıf öğrencilerinin grafik (histogram, çizgi ve daire) okuma ve yorumlama ile ilgili problem çözme becerilerinin incelenmesidir. Ayrıca, grafik okuma ve yorumlamada cinsiyet, matematik ilgisi ve aile desteğinin öğrencilerin problem çözme becerilerine etkilerini araştırmaktır. Bu araştırmaya 235’i kız ve 255’i erkek olmak üzere toplamda 490 sekizinci sınıf öğrencisi katılmıştır. Araştırmacılar tarafından geliştirilen her bir grafik türünü inceleyen toplamda 26 sorudan oluşan çoktan seçmeli bir test veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Ölçme aracı ilköğretim II. kademe matematik öğretim programının “olasılık ve istatistik” alt istatistik boyutunun bütün kazanımlarını tarayan sorulardan oluşmaktadır. Test sekizinci sınıf öğrencilerine sınıf ortamında bir ders saati sürecinde uygulanarak çalışma için gerekli olan veri toplanmıştır. Veriler toplandıktan sonra, veri analizinde betimsel istatistik, ilişkili örneklem t-testi ve bağımsız örneklem t-testi kullanılmıştır. Bu araştırmanın sonucunda şu sonuçlara ulaşılmıştır: sekizinci sınıf öğrencilerinin genel olarak istatistikle ilgili verilerin incelenmesi ve yorumlanması gereken problem çözmede başarı durumları grafik türlerine göre farklılık göstermekte ve başarı sıralaması çizgi grafiği, histogram grafiği ve daire grafiği şeklindedir. Grafik okuma ve yorumlamada cinsiyet değişkeni çizgi ve histogram grafiklerinde öğrenci başarısında önemli bir faktör olmaz iken daire grafiğinde etki bir faktör olarak ortaya çıkmış ve daire grafiği okuma ve yorumlamada erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre daha başarılı olduğu belirlenmiştir. Ayrıca matematik ilgi değişkenin grafik okuma ve yorumlamadaki etkisinde, matematiği seven öğrencilerin sevmeyen öğrencilere göre daha başarılı olduğu görülürken, aynı durum için aile desteğinin öğrenci başarısında etkili bir değişken olmadığı belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Grafik okuma, Histogram Grafiği, Sütun Grafiği, Çizgi Grafiği, Cinsiyet, Aile, Matematik İlgisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 347

OLASILIK KONUSUNUN ÖĞRENİMİNİ VE

ÖĞRETİMİNİ ZORLAŞTIRAN FAKTÖRLER ÜZERİNE

Ramazan GÜRBÜZ1 Emrullah ERDEM2

1,2 Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Matematik Eğitimi Anabilim Dalı

Olasılık hesabı; bilim, genetik, endüstri, ekonomi, bankacılık, spor ve sigortacılık gibi birçok alanda kullanılmaktadır. Dolayısıyla, olasılık konusunun anlaşılması çevremizde var olan biteni daha iyi anlamamız açısından oldukça önemlidir. Olasılık konusu, matematiğin en önemli amaçlarından biri olan, bağımsız yaratıcı düşünme becerisini ve temel bir düşünme tipi olan, olasılığa dayalı düşünme becerisini geliştirmesi açısından da önem arz etmektedir. Günlük hayatta bu kadar kullanım alanı bulan olasılık konusu, çeşitli sebeplerden dolayı etkili bir şekilde öğrenilememekte ve öğretilememektedir. Bu çalışmayla olasılık konusunun etkili bir şekilde öğrenilememesinin ve öğretilememesinin sebepleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu çalışma, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında bir ilin rasgele seçilen farklı okullarında çalışan 17 sınıf öğretmeni ve 38 ilköğretim matematik öğretmeninin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Hazırlanan bir form yardımıyla, katılımcıların olasılık konusunun etkili öğrenilememesine ilişkin görüşleri alınmıştır. Elde edilen veriler derinlemesine incelendikten sonra çeşitli temalar oluşturulmuştur. Çalışmanın sonunda, olasılık konusunun öğrencilere zor gelmesinin sebepleri; onların konuya ilişkin olumsuz tutuma sahip olmaları, kavram yanılgılarına sahip olmaları, matematiksel muhakeme becerilerinin yetersizliği, yeterince soyut düşünememeleri ve önsezide bulunamamaları şeklinde sıralanabilir. Öğretmenlerin bu konuyu öğretirken zorlanmalarının sebepleri arasında ise; bilgi ve tecrübe eksikliği, konunun doğası gereği zor olması ve klasik öğretim stratejilerinin kullanılması gibi nedenler sayılabilir. Anahtar Kelimeler: Olasılık, Öğretmen Görüşleri, Olasılık Konusunun Zorluğu

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 348

ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN TAMSAYILAR

KONUSUNDAKİ ÇÖZÜM STRATEJİLERİ

Didem AKYÜZ

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Tamsayılar matematik dersinin temel konularından biri olmasına rağmen, öğrencilerin tamsayıları ne şekilde anladığını inceleyen çalışmaların sayısı çok değildir. Yapılan araştırmalara göre, öğrencilerin cebir konusunda başarısız olmalarının temel sebeplerinden biri, öğrencilerin tamsayıları iyi olarak özümseyememesinden kaynaklanmaktadır. Öğrencilerin tamsayılarla ilgili işlemleri yanlış kavramaları veya konuyu tam olarak anlamamaları, onların cebir konusunda da başarısız olmalarına neden olmaktadır. Öğrencilerin tamsayıları anlamasına katkıda bulunmak için bir çok model geliştirimiştir. Bu modellerden en yaygın olanları sayı doğrusu ve sayma pullarıdır. Bu modellere ek olarak günlük hayatla bağlantılı olarak da tamsayılar öğretilmiştir. Günlük hayat problemlerinden en çok kullanılan problem içerikleri termometre, kâr-zarar, deniz seviyesi olarak özetlenebilir. Bu modellerin ve günlük hayat problemlerinin temel amacı tamsayıların hem büyüklüklerinin hem de yönlerinin olduğunu öğrenciye kavratmaktır. Bu çalışmanın amacı öğrencilerin tamsayılar konusunda hangi yöntemleri kullanarak soruları çözdüklerini ve kâr-zarar içeriği ile öğretilen tamsayılar konusunun öğrencilerin anlayışını nasıl etkilediğini araştırmaktır. Bu amaçla 20 öğrenci ile tamsayılar konusunu öğretmeden ve konuyu öğrettikten sonra mülakat yapılmış ve öğrencilerin tamsayıları çözerken sesli olarak düşüncelerini ifade etmeleri istenmiştir. Çalışmada, öğretmen tamsayılar konusunu kâr-zarar içeriğini kullanarak günlük yaşamla bağlayarak anlatmıştır. Bu kapsamda, kâr-zarar ile ilgili öğrencilerin tamsayılarda toplama ve çıkarma işlemleri yapabilecekleri aktiviteler hazırlamıştır. Sonuçlar, eğer öğrencilerin konu anlatımından önce yapılan mülakatta tam sayılar konusunu daha önceden öğrenmişlerse toplama ve çıkarma sorularının çözümünde daha çok yatay sayı doğrusu kullandıklarını, fakat daha önce tamsayılar konusunu öğrenmemişlerse dikey sayı doğrusu kullanmayı yatay sayı doğrusu kullanmaya tercih ettiklerini göstermiştir. Bulunan diğer bir önemli sonuç da kâr-zarar ile ilişkilendirilerek yapılan konu anlatımından sonra öğrencilerin dikey sayı doğrusunu bu konu ile bağlayarak model olarak kullanmasıdır. Anahtar Kelimeler: Yapılandırmacı Öğrenme, Tamsayılar, Modelleme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 349

8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK PROBLEMLERİNE İLİŞKİN ÜSTBİLİŞSEL

DENEYİMLERİ

Gürsu AŞIK Emine ERKTİN

Boğaziçi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu çalışmanın amacı öğrencilerin problem çözme işlemi öncesinde ve sonrasında soru ile ilgili üstbilişsel duygu ve deneyimlerin ve bu deneyimlerin performans ile olan ilişkisinin nicel araştırma yöntemleri kullanılarak irdelenmesi olarak belirlenmiştir. Problem çözme işlemi öncesindeki öngörüler ile problem çözme işlemi sonrası ardıl deneyimlerin başarılı ve başarısız öğrenci gruplarında irdelenmesinin önemli olduğu düşünülmektedir. Çalışmada, öğrencilerin problemi çözmeden önce yaşadıkları problemi anlama, zorluk, tahmini çaba, doğru çözüme ulaşabilme ve aşinalık gibi üstbilişsel öngörüler; problem çözme işlemi sonrasında hissettikleri zorluk, verilen cevabın doğruluğu ve harcanan çaba ise ardıl üstbilişsel deneyimler olarak ele alınmıştır. Araştırmanın örneklemini İstanbul’da iki devlet okulunda okuyan 92 sekizinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Öğrencilerin problem çözme performansı açık uçlu üç matematik problemi ile değerlendirilmiştir. Bunun yanında 1. dönem matematik karne notları da genel matematik başarısı olarak ele alınmıştır. Üstbilişsel deneyimler verilerinin toplanmasında ise dörtlü-Likert tipi ölçekler kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin problem çözme işlemi öncesindeki üstbilişsel öngörüleri ile problem çözme işlemi sonrası ardıl üstbilişsel deneyimleri olarak karşılaştırılan zorluk, tahmini cevap doğruluğu ve çaba arasında anlamlı farklar bulunmuş, herhangi bir tutarlılık gözlenmemiştir. Öğrencilere sorulan sorular 7. sınıf matematik kitabından alınıp uyarlanmış olmasına rağmen problem çözme becerilerinin çok düşük olduğu gözlenmiştir. Genel matematik başarıları göz önünde bulundurulduğunda, matematik dersinden başarılı veya başarısız olan öğrencilerinin bilişüstü deneyimleri arasında anlamlı farklar görülmektedir. Araştırmanın öğrenme sürecinde üstbilişsel faktörlerin rolünün açıklanmasına katkıda bulunduğu düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Matematiksel Problem Çözme, Bilişüstü Deneyimler, Üstbiliş

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 350

ORTAÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENLİĞİ

ADAYLARININ MATEMATİKSEL PROBLEM ÇÖZMEYE İLİŞKİN İNANÇLARINI YORDAMADA ELEŞTİREL

DÜŞÜNME EĞİLİMLERİNİN İNCELENMESİ

Selin GÜNEŞ

Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Matematik Eğitimi Bölümü

Matematik bilimi öğrenciler açısından genel olarak eleştirel düşünmeye olanak vermeyen bir bilim dalı olarak görülür. (Kökdemir,2003) Ancak yeni matematik programında yer alan kazanımlara bakıldığında, eleştirel düşünme öğelerine ve bu özellikleri kazandırabilecek etkinlik örneklerine rastlanmaktadır. (Yeni Öğretim Programlarını İnceleme ve Değerlendirme Raporu, 2005) Sönmez(1993)'e göre, öğrenme ve öğretme ortamları öğrencinin yaratıcı ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirecek biçimde düzenlenmelidir. Bunu sağlayacak en önemli kişi ise öğretmenlerdir. Öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimlerinin belirlenmesi bu sebeple önem taşımaktadır. Aynı zamanda öğretmen adaylarının inançları da, onların gelecekte mesleklerini yaparken öğretimle ilgili tercih ve uygulamalarını yakından etkileyecektir. (Wilkins & Brand, 2004; Frykholm, 2003; Ball, 1998; Lloyd & Wilson, 1998) Öğretmen adaylarının inançları hakkında yeterince bilgi sahibi olunması öğretmen adaylarına ve öğretmenlere yönelik eğitim çalışmalarına aydınlatıcı bilgiler sunacaktır. Bu çalışmadaki araştırma konusu bu nedenle araştırmaya değer bulunmuştur. Araştırmanın amacı, ortaöğretim matematik öğretmenliği adaylarının eleştirel düşünme eğilimlerini belirlemek ve eleştirel düşünme eğilimlerinin matematiksel problem çözmeye ilişkin inançlarının önemli bir yordayıcısı olup olmadığını belirlemektir. Veri toplama aracı olarak ilgili literatür ışığında hazırlanmış 14 soruluk kişisel bilgi formu, Türkçe’ye uyarlaması Kökdemir tarafından yapılmış olan California Eleştirel Düşünme Eğilimi Ölçeği (CTDI) ve Türkçe’ye uyarlaması Hacıömeroğlu tarafından yapılmış olan Matematiksel Problem Çözmeye İlişkin İnanç Ölçeği kullanılmıştır. Toplanan veriler SPSS 18.0 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin analizinde kullanılan istatiksel yöntemler, betimsel analiz, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), bağımsız örneklem t-testi, Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı, çoklu regresyon analizidir. Verilerin analizi p<0,05 anlamlılık düzeyinde yapılmıştır. Analiz işlemleri sonucunda, ortaöğretim matematik öğretmenliği adaylarının eleştirel düşünme eğilimlerinin orta düzeyde olduğu ve matematiksel problem çözmeye ilişkin inançlarının %24’ünü yordadığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Eleştirel Düşünme, Matematiksel Problem, İnanç, Ortaöğretim Matematik Öğretmenliği

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 351

NİHÂYETU’L-ELBÂB ADLI ESERDE KULLANILAN

ZİHİNDEN HESAP YÖNTEMLERİNİN 6. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ZİHİNDEN HESAP VE TAHMİN

BECERİLERİNE ETKİSİ

Satı CEYLAN 1 Ahmet Şükrü ÖZDEMİR2

1 Marmara Üniversitesi, İlköğretim Matematik Eğitimi Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi

2 Marmara Üniversitesi, İlköğretim Matematik Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Bu araştırmanın amacı, Osmanlı Medreseleri’nin ilköğretim ikinci kademeye denk

gelebilecek kısmında matematik ders kitabı olarak en fazla kullanılan, 19. Yy başlarında Kuyucaklızâde Muhammed Âtıf tarafından kaleme alınmış “Nihâyetü’l-Elbâb” adlı eser ışığında tespit edilen ve genel olarak Osmanlı Medreseleri’nde kullanılan zihinden hesap yöntemlerinden oluşan ders planının, ilköğretim 6. sınıf öğrencilerinin zihinden hesap becerilerine etkisini ve öğrencilerin zihinden hesap becerileri ile tahmin becerileri arasında uygulama öncesi ve sonrası bir ilişki olup olmadığını tespit etmektir.

Günümüz ikinci kademe ilköğretim müfredatında zihinden hesap ile ilgili müstakil bir kazanımın olmadığı bilinmektedir. Literatür incelemeleri sonucunda dünyada zihinden hesap konusunda yapılan birçok çalışma olduğu ve bu çalışmalarda zihinden hesabın, öğrencilerin sayı duygusu ve tahmin becerisine olan katkısından söz edildiği görülmüştür.

Araştırma verileri İstanbul ilinin bir ilköğretim okulunda 6. sınıfa devam etmekte olan 56 öğrenciden toplanmıştır. Öğrencilere 10 ders saatlik bir zihinden hesap teknikleri ders planı uygulanmış ve veri toplama aracı olarak Zihinden Hesap ve Tahmin Beceri Testi (ZHTBT) kullanılmıştır. Elde edilen bulgular bir istatistiksel analiz programı aracılığı ile bağımlı ve bağımsız örneklemler için t-testi ve korelasyon kullanılarak analiz edilmiştir. Uygulama çalışmaları sonrasında, zihinden hesap teknikleri ders planının öğrencilerin zihinden hesap becerileri olumlu ve anlamlı bir etki yaptığı görülmüştür. Ayrıca hem uygulama öncesi hem de uygulama sonrasında öğrencilerin tahmin becerileri ile zihinden hesap becerileri arasında yüksek ve pozitif bir ilişki bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Osmanlı Medreseleri, Zihinden Hesap, İlköğretim, Nihâyetu’l-

Elbâb, Kuyucaklızâde

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 352

GEOMETRİ ÖĞRETİM MATERYALLERİNİN KULLANIM DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ

Ayten ERDURAN1 Derya TAŞKAYA2

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Matematik Eğitimi ABD

2Milli Eğitim Bakanlığı Günümüz koşullarında olması beklenen öğretim ortamlarının bir enstrümanı da öğretim materyalleridir. Bunların öğrenme öğretme süreçlerine dahil edilme isteği 2005 yılından itibaren ilköğretim ve ortaöğretim kademelerinde yapılan öğretim programlarındaki değişikliklerle ön plana çıkmaya başlamıştır. Okullarda öğretmen ve öğrencilerin bu materyalleri kullanıp kullanmadığı, sıklıkla hangilerini kullandıkları ya da kullanmadıkları verisi ülkemizde matematik öğretimi sürecinde yaşananlar hakkında bize önemli bilgiler vereceği düşünülmektedir. Araştırmanın amacı özellikle geometri dersi öğretim programında kullanılması önerilen öğretim materyallerinin öğrenciler ve öğretmenler tarafından kullanımının ne ölçüde gerçekleştirildiğini belirlemektir. Mevcut durumun betimlenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmada tarama modeli kullanılmıştır. Çalışmada İzmir’in bir ilçesinde yer alan tüm genel ve anadolu liseleri seçilmiştir. Araştırmanın katılımcıları 10 okulun 11. sınıfa devam eden 39 şubesinden 195 öğrenci ve 20 matematik öğretmenidir. Çalışmada, araştırmacılar tarafından öğrenci ve öğretmenler için geliştirilen kapalı uçlu sorular içeren iki ölçek kullanılmıştır. Ölçeklerde geometri 9-11. sınıf öğretim programındaki öğretim materyalinin öğrenci ve öğretmenler için “materyallerin bilinip bilinmediğine yönelik sorular”, “materyallerin kullanılıp kullanılmadığına yönelik sorular” ve “materyallerin kullanım sıklığına yönelik sorular” yer almaktadır. Ayrıca ölçekte kullanılan öğretim materyallerinin hangi kademede kullanıldığına ait maddeler de bulunmaktadır. Çalışmada veriler toplanmış olup verilerin çözümlenmesinde SPSS 17.0 paket programı kullanılacaktır. Çözümlemelerde aritmetik ortalamalar, toplam puanlar, frekans ve yüzdelerden yararlanılacaktır. Çalışmada öncelikle öğretmen ve öğrencilerin programda yer alan öğretim materyallerinden hiç bilinmeyenleri, en az bilinenleri ve en fazla bilinenleri belirlenecektir. Bu sayede literatürde ve öğretim programlarında materyal kullanımının birçok sebepten dolayı desteklenmesine rağmen, öğretmenlerin hangi materyalleri hiç kullanmadıkları ve sebepleri belirlenecektir. Elde edilen sonuçlara yönelik önerilere yer verilecektir. Anahtar Kelimeler: Materyal, Öğretim Materyali, Öğretim Araç ve Gereçleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 353

SOMUT MATERYALLERİN VE GEOMETER’S

SKETCHPAD YAZILIMININ DERSLERDE KULLANIMININ ÖĞRETMEN ADAYLARININ

GEOMETRİ BAŞARILARINA ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Abbas ÖZ Ali BOZKURT Yusuf KOÇ

Gaziantep Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi ABD

Günümüzde eğitim ortamlarında kullanılan teknolojik materyaller ve yazılımlar artmakla beraber, bu materyallerle ilgili araştırmalar çoğunlukla öğrenciler üzerinde yürütülmektedir. Eğitim ortamlarındaki gerek materyalleri gerekse yazılımları kullanacak olan öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının bu konudaki bilgi, beceri ve yetenekleri genellikle arka planda kalmaktadır. Bu düşünceden yola çıkarak bu çalışmada somut materyallerin ve dinamik geometri yazılımlarının öğretmen adaylarının geometri başarılarına etkisi araştırılmıştır. Araştırma Türkiye’nin güneyindeki bir üniversitenin eğitim fakültesi ilköğretim matematik öğretmenliği birinci sınıfta öğrenim gören 156 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcılardan 80 öğrenci birinci öğretim, 76 öğrenci ise ikinci öğretim öğrenim görmektedir. Araştırmada somut materyal (SM) destekli öğretim grupları ve Geometer’s Sketchpad (GSP) destekli öğretim grupları olmak üzere iki grup yer almıştır. SM grupları kendi içerisinde öğretim türüne göre Somut Materyal 1. öğretim (SM-1) ve Somut Materyal 2. öğretim (SM-2); GSP grupları kendi içerisinde Geometer’s Sketchpad 1. Öğretim (GSP-1) ve Geometer’s Sketchpad 2. öğretim (GSP-2) olmak üzere araştırmada toplamda 4 ayrı grup yer almıştır. Literatürden yararlanılarak hazırlanan öğretim etkinlikleri iki öğretim üyesi tarafından uygulanmıştır. Gruplara öğretim etkinliklerinden önce öğretim üyeleri tarafından geliştirilmiş olan bir öntest uygulanmış, daha sonra 8 hafta boyunca SM gruplarında somut materyal destekli olarak, GSP gruplarında ise Geometer’s Sketchpad yazılımından yararlanarak geometri öğretim etkinlikleri yapılmıştır. Öğretim sürecinin ardından aynı test katılımcılara son test olarak uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS yazılımı ile analiz edilmiştir. Sonuçta başarı değerlerinde gruplar arasında anlamlı düzeyde bir farklılık görülmemekle beraber hem Somut Materyal hem de Gometer’s Sketchpad destekli öğrenim gören gruplardaki öğretmen adaylarının son testte pozitif yönde başarılarının değiştiği gözlemlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Somut Materyal, Geometer’s Sketchpad, Öğretmen Adayları, Geometri Öğretimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 354

İLKÖĞRETİM 6. SINIF MATEMATİK DERS

KİTAPLARINDA YER ALAN PERGEL VE ÇİZGEÇ KULLANILARAK YAPILAN ÇİZİMLERİN BİR

İNCELEMESİ

Fatih KARABACAK1 Nevin SÖKMEN2

1Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Milli Eğitim Bakanlığı, Eskişehir İki Eylül İlköğretim Okulu

Pergel ve çizgeç kullanılarak çizim yapmak Antik Yunan döneminden beri matematikte önemli bir uğraş alanı olmuştur. Bu çizimler sayesinde öğrenciler geometrik kavramları daha iyi anlayabilecek ve yapacakları keşiflerle yaratıcılıkları artacaktır. Bu çalışmanın amacı; Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okutulan İlköğretim matematik ders kitaplarında pergel ve çizgeç kullanılarak yapılan çizimlere ne ölçüde yer verildiğini belirlemek ve bu içeriklerin öğrencilerin bilgi ve beceri düzeylerine uygunluğunu araştırmaktır. Pergel ve çizgeç kullanılarak geometrik yapıların inşasına ilk olarak 6. sınıf düzeyinde başlandığından bu çalışmada İlköğretim 6. sınıf matematik ders kitapları ele alınmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylı Eskişehir ilinde son üç yıl içerisinde okutulan üç adet 6. sınıf matematik ders kitabında yer alan tüm geometri konuları taranarak pergel ve çizgeç kullanılarak yapılan çizimler matematiksel doğruluk, öğretmen tarafından uygulanabilirlik ve öğrenciler tarafından anlaşılabilirlik kriterlerine göre incelenmiştir. Yapılan inceleme sonucunda; her kitapta tümüne yer verilmemekle birlikte, “bir doğruya eş doğru parçası çizmek”, “bir açıyı iki eş parçaya bölmek”, “bir açıya eş açı çizmek” ve “bazı özel düzgün çokgenlerin çizimlerine” yer verildiği görülmüştür. Bu çizimlerin çoğunlukla öğretmenin yöneteceği bir etkinlik şeklinde tasarlandığı, öğrenciye düşen görevin öğretmenin çizimlerini tekrar etmekle sınırlı kaldığı tespit edilmiştir. Ayrıca, pergel ve çizgeç kullanılarak yapılan bu çizimlerden bazılarının öğrencilerin henüz öğrenmedikleri matematiksel kavram ve geometrik özelliklerin kullanımını gerekli kıldığı görülmüştür. Bu bulgulardan hareketle, öğrencilerin söz konusu çizimlere gerekli anlamları yükleyebilmesinin mümkün olmadığı, sadece doğruluklarını gönye ya da cetvel kullanarak gözlemlemesinin mümkün olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Pergel ve Çizgeç, Kitap İnceleme, Geometri Öğretimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 355

MATEMATİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ

GEOMETRİK YER KAVRAMINA İLİŞKİN ALGILARI VE SAHİP OLDUKLARI KAVRAM YANILGILARI

Kübra AÇIKGÜL, Recep ASLANER

İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Öğretmenliği Anabilim

Dalı Geometrik yer konusu, geometrik kavramların öğretiminde anahtar role sahiptir. Onun önemi, geometriden analitik geometriye kadar matematiğin birçok alanında kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Ancak okullarda öğrencilere çember, açıortay, orta dikme gibi basit geometrik yer örnekleri doğrudan verilmekte ve test kitaplarında bunların dışında örnekler bulunmamaktadır. Bu durum konunun müfredatlarda sembolik hale gelmesine, öğrencilerin bu konuyla ilgili yüzeysel anlamlar oluşturmalarına ve konuyu öğrenmekte zorluklar yaşamalarına neden olmaktadır. Bu bağlamda geometrik yer konusunun etkili bir şekilde öğretilmesi için benzer bir eğitimden geçen ve öğrencilerin öğrenmeleri üzerinde etkileri bulunan öğretmenlerin, dolayısıyla geleceğin öğretmeni olacak öğretmen adaylarının bu kavram hakkındaki bilgi birikimlerinin ve kavram yanılgılarının belirlenmesi önemli görülmektedir. Bu çalışmada öğretmen adaylarının geometrik yer kavramını ne düzeyde tanımlayabildikleri ve sahip oldukları kavram yanılgılarını ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Söz konusu amaç doğrultusunda öğretmen adaylarına ‘Geometrik yer kavramını açıklar mısınız?’ şeklinde açık uçlu bir soru sorulmuştur. Araştırma betimsel nitelikte olup tarama modelinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini 2011-2012 Eğitim Öğretim yılı güz döneminde Doğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan bir devlet üniversitesinin İlköğretim Matematik Öğretmenliği Programı’nda öğrenim gören ve çalışmaya gönüllü olarak katılan 66 öğretmen adayı oluşturmuştur. Öğretmen adaylarından toplanan veriler, betimsel analiz yöntemi kullanarak çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda öğretmen adaylarının geometrik yer kavramıyla ilgili sahip oldukları kavram yanılgıları şöyle özetlenebilir: Öğretmen adayları her geometrik şeklin bir geometrik yer olduğunu düşünmekte; geometrik yeri cebirsel ifadelerin geometrik karşılığı olarak ele almakta; geometrik yeri uzay, düzlem, koordinat eksenlerindeki konum olarak görmekte; cisim, düzlem, uzay gibi geometrik kavramları birbirleriyle ilişkilendirememektedir. Elde edilen sonuçlara dayalı olarak geometrik yer kavramının öğretimine yönelik önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Geometrik Yer, Kavram Yanılgısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 356

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENİ ADAYLARININ BAZI TEMEL GEOMETRİK KAVRAMLARIN TANIMLARINA YÖNELİK

BİLGİLERİNİN İNCELENMESİ

Veysel AKÇAKIN1 Mehmet BULUT1 Neslihan BULUT1 Zehra TAŞPINAR2 Gürcan KAYA1

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Matematik Eğitimi

Anabilim Dalı 2Yıldız Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Matematik Eğitimi

Anabilim Dalı Bir milletin geleceğini etkileyen en önemli faktörlerden biri o ülkenin öğretmenleridir. Çünkü öğretmenler sadece günümüz neslinin eğitiminden değil ayrıca gelecekteki nesillerinde eğitimlerinden de birinci derecede sorumlu kişilerdir. Öğrencilerin kavramsal öğrenmeleri onların öğretmenleri tarafından sağlanır. Öğretmenlerin kavramları ve kavramlar arasındaki ilişkileri iyi bilmeleri, öğretmen kaynaklı kavram hata ve yanılgılarını azaltacaktır. Matematiğin temellerine bakıldığında zaman ilk olarak önermeler, tanımlar, postulatlar ve aksiyomlar olduğunu görünür. Bunlar kullanılarak teoremler ispatlanır ve bu şekilde anlamlı matematiksel yapılar oluşturulur. Matematik öğretiminde tanımlara daha çok önem vermek öğrencilerin matematiği anlamasına yardım edebilir. Matematiksel tanım matematiksel kavramı tanımlamak için kullanılır ve bu tanımı verilen kavrama atanmış olan anlamdır. Bu çalışmanın amacı, bir devlet üniversitesinin ilköğretim matematik öğretmenliği bölümünün birinci sınıfında öğrenim gören öğretmen adaylarının, bazı temel geometrik kavramlara yönelik kavramsal bilgilerinin incelenmesidir. Çalışamaya ait veriler 2010-2011 akademik yılında öğrenimlerine devam eden 40 öğretmen adayından toplanmıştır. Toplanan veriler içerik analizine tabi tutulmuş ve uygun kodlamalar ile açıklanmaya çalışılmıştır. Bulgular incelendiğinde öğretmen adaylarının öğretim süreçlerinde kullanacakları matematiksel tanımlarla ilgili bilgilerinde eksiklikler tespit edilmiştir. Sonuç olarak öğretmen adaylarının geometriye ait temel kavramlara yönelik kavram görüntülerin genel olarak iyi olduğu ama aynı kavramlara yönelik kavram tanımlarında oldukça eksiklikleri olduğu görülmüştür. Başka bir deyişle öğrencilerin kavramsal öğrenmelerinin ve kavramlar arasındaki ilişki kurabilme düzeylerinin zayıf olduğu belirlenmiştir. Bundan dolayı öğretmen adaylarının eğitiminde onların öğretmen olduklarında kullanacakları kavramların üzerinde titizlikle durulmalıdır. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Geometri, Kavram Tanımı ve Görüntüsü

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 357

UTLEY GEOMETRİ TUTUM ÖLÇEĞİNİN TÜRKÇE

UYARLAMASI: GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI

Ramazan AVCU, Seher AVCU

Aksaray Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Duyuşsal değişkenler eğitimin her alanında önemli bir rol oynamaktadır (Doğan, 2004). Bununla birlikte, Reyes (1984) öğrencilerin gelecekte ne kadar matematik bilgisine sahip olmaları gerektiğine karar vermede duyuşsal değişkenlerin önemli bir yere sahip olabileceğini belirtmiştir. Duyuşsal değişkenlerden biri olan tutum alanyazında araştırmacılar tarafından değişik şekillerde tanımlanmıştır. Gagne (1985) tutumu “bireyin, belli durumlar sırasında, davranış şeklini önceden seçtiği zihinsel durum” olarak tanımlamıştır (p. 68). Birçok araştırmada tutum değişkeni ile matematik başarısı arasında anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır (Aiken, 1976; Haladyna, Shaughnessy ve Shaughnessy, 1983; Kulm, 1980; Ma, 1997). Duatepe ve Ubuz (2004) öğrencilerin geometri konularına yönelik tutum ve başarılarının düşük olduğunu belirtmiştir. Bu doğrultuda öğrencilerin geometriye yönelik tutumlarının ölçüleceği veri toplama araçlarının geliştirilmesi gerekmektedir. Ulusal alanyazında ilköğretim öğrencilerinin (Bulut, Ekici, İşeri ve Helvacı, 2002; Duatepe, 2004; Bayram, 2004) ve lise öğrencilerinin (Bindak, 2004; Eryiğit, 2010) tutumlarını ölçmeye yönelik birçok ölçek geliştirilmiştir. Fakat lisans düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin geometriye yönelik tutumlarını ölçen bir araç bulunmamaktadır. Bu amaçla bu çalışmada Utley (2007) tarafından geliştirilen Geometri Tutum Ölçeği Türkçeye uyarlanacaktır. Çalışmanın örneklemini İç Anadolu Bölgesinde bulunan bir devlet üniversitenin eğitim, fen edebiyat, işletme ve mühendislik fakültelerinde öğrenim gören lisans öğrencileri oluşturacaktır. Çalışma grubunun belirlenmesinde uygun örnekleme yönteminden yararlanılacaktır. Çalışma iki aşamada gerçekleşecektir. İlk aşamada ölçek Türkçeye çevrilip uzman görüşü alındıktan sonra açımlayıcı faktör analizi aracılığıyla alt boyut belirleme işlemine gidilecektir. Daha sonra bu alt boyutlara ilişkin güvenirlik analizi ve madde ayırt edicilik analizi yapılacaktır. İkinci aşamada ise bu yapının bir model olarak doğrulanıp doğrulanmadığı LISREL programı aracılığı ile test edilecektir. Bu çalışma sonunda ortaya çıkacak olan ölçek özellikle lisans düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin geometriye olan tutumlarının ölçülmesinde ve geometriye yönelik tutumları ile başarıları arasındaki ilişkinin tespit edilmesinde büyük yarar sağlayacaktır. Anahtar Kelimeler: Utley Geometri Tutum Ölçeği, Lisans Öğrencileri, Açımlayıcı Faktör Analizi, LISREL, Güvenirlik Analizi; Madde Ayırt Edicilik Analizi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 358

GEOGEBRA İLE ÜÇGENLER KONUSUNUN ÖĞRETİMİ HAKKINDA ÖĞRETMEN ADAYLARININ GÖRÜŞLERİ

Adnan AKKAYA1 Enver TATAR1

1Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Matematik Eğitimi Bölümü

Bu araştırma matematik öğretmeni adaylarının, üçgenlerde konusunun öğretimi için GeoGebra materyalleri ile oluşturulan bilgisayar destekli öğrenme ortamı hakkında düşüncelerini ortaya çıkarmak amacıyla yapılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması yöntemi kullanılmıştır. Veriler, ortaöğretim matematik öğretmenliği dördüncü sınıfında öğrenim gören 5 öğretmen adayından elde edilmiştir. Veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış mülakatlar kullanılmıştır. Öğretmen adaylarına hazırlanan GeoGebra materyalleri ile üçgenler konusu anlatılmış ve dersin sonunda her bir öğretmen adayıyla mülakatlar yapılmıştır. Verilerin analizinde içerik ve betimsel analiz kullanılmıştır. Öğretmen adayları, öğretmenlerin Bilgisayar Destekli Öğretim (BDÖ) yöntemini derslerinde çok az kullandıklarını, bunda da bilgisayar yazılımlarından haberdar olmamalarının etkili olduğunu düşünmektedir. Öğretmen adayları üçgenler konusunun öğretiminde kullanılan bu BDÖ yönteminin öğretmen ve öğrenci açısından zamandan kazanç, görselleştirme, somutlaştırma, farklı zeka türlerine hitap edebilme gibi olumlu yönlerinin yanı sıra sınıf hakimiyetini sağlamanın daha zor olabileceği, materyallerin hazırlanması için çok fazla zaman harcanması ve öğrencilerin belli bir süre sonra sıkılabileceği gibi sınırlılıklarının da bulunduğunu ifade etmişlerdir. Öğretmen adayları BDÖ yönteminin hem ilköğretim hem de ortaöğretim öğrencileri açısından etkili olduğunu düşünmektedir. Ancak somutlaştırmaya daha fazla ihtiyacı olduğu ve sınav sisteminin daha görsel olduğu için ilköğretimde daha etkili olacağını düşünen öğretmen adayları olduğu gibi, konular ilköğretime oranla daha karmaşık olduğu için görselleştirmeye daha fazla ihtiyaç duyulacağından ortaöğretimde kullanmanın daha etkili olduğunu düşünen öğretmen adayları da vardır. Anahtar Kelimeler: Geometri Öğretimi; BDMÖ; Üçgenler; Dinamik Yazılım; GeoGebra

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 359

BİRİNCİ VE SON SINIF MATEMATİK VE MATEMATİK ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRENCİLERİNİN İSPATA İLGİLİ İNANÇ, TUTUM VE BECERİLERİNİN İNCELENMESİ

Yeşim İMAMOĞLU1, Ayşenur YONTAR-TOĞROL2

1Maltepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Öğretmenliği

Programı 2Boğaziçi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları

Bölümü İlköğretim Matematik Öğretmenliği, Ortaöğretim Matematik Öğretmenliği ve Matematik programlarında okuyan 93 birinci ve 82 son sınıf öğrencisinin katılımları ile gerçekleştirilmiş olan bu çalışma, öğrencilerin matematiksel ispat konusundaki tutum ve inançlarını, ispat yaparken kullandıkları yöntem ve akıl yürütme şekillerini araştırmayı hedeflemiştir. Araştırmada kullanılmak üzere iki ölçek geliştirilmiştir: Tutum ve İnanç Ölçeği (TİÖ) ve İspat Sınavı (İS). Faktör analizi sonucunda TİÖ’nin dört tane alt boyutu olduğu ortaya çıkmıştır. Bu alt boyutlar altyapı, tutum, öz yeterlik ve inanç olarak adlandırılmıştır. İS’ na verilen yanıtlar kullanılan ispat tiplerine göre sınıflandırılmış ve ayrıca akıl yürütme stillerine göre puanlandırılmıştır. Araştırma sonuçları, birinci sınıf ve son sınıf öğrencilerinin altyapı, tutum, öz yeterlik ve inanç puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklar olduğunu ortaya çıkarmıştır. Birinci sınıfların altyapı puanları son sınıflara göre daha yüksekken, diğer alt boyutlarda son sınıflar daha yüksek puanlar elde etmişlerdir. Son sınıf öğrencilerinin İS puanları da birinci sınıflara göre anlamlı derecede yüksek çıkmıştır. Farklı programların birinci sınıfları arasında TİÖ ve İS’na göre anlamlı farklılıklar gözlemlenmemiştir. Son sınıflarda ise İS puanlarında ve TİÖ’ nin bazı alt boyutlarında anlamlı farklılıklar ortaya çıkmıştır. Birinci sınıfların ispat yaparken daha çok tümevarımsal akıl yürütme kullanmaya eğilimli oldukları gözlemlenmiştir. Son sınıflar ise çoğunlukla genelleme yapma gereği duyup tümdengelimsel yöntemler kullanmaya çalışmışlardır. Yine de son sınıfların ispat yapmada hala bazı zorluklar yaşadıkları ortaya çıkmıştır. Matematik programı öğrencileri ile öğretmen adayı öğrenciler arasında ispat yapma konusunda bulunan anlamlı farklar matematik programı öğrencileri lehinedir. Araştırmanın bulguları ve gelecekteki çalışmalar için öneriler tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Matematiksel İspat, İspata Yönelik İnanç ve Tutumlar, İspat Yöntemleri, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 360

MATEMATİK EĞİTİMİNDE GRAFİK HESAP

MAKİNELERİNİN KULLANIMI

Sema COŞKUN1 Halil ARDAHAN2

1,2Konya Üniversitesi, A.K. Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü

Gelişen eğitim teknolojileri, matematik öğretiminde de büyük önem kazanmaktadır. Bu teknolojilerden hesap makinelerinin matematik derslerine entegrasyonu öğrenci başarısını etkileyen bir faktör olarak ele alınmaktadır. Konuya ilişkin pek çok araştırma yapılmıştır. Bu çalışmada, 2004-2011 yılları arasında grafik hesap makinelerinin matematik eğitiminde kullanımına ilişkin yapılan araştırmaları bilişsel, duyuşsal ve etkili öğrenme ortamı oluşturma boyutlarında incelenerek hangi alanlarda yoğunlaştığını belirlemek amaçlanmıştır. Araştırma hesap makinelerinin matematik eğitiminde kullanımını görmek, var olan durumu betimlemek ve gelecekte yapılacak olan çalışmalara yön vermek açısından önemlidir. Bu araştırmada tarama yöntemi kullanılması benimsenmiştir. Verileri toplamak amacıyla, ERIC veritabanını, ulusal ve uluslar arası hakemli dergilerde basılan makaleleri ve uluslar arası fen ve matematik kongrelerinde sunulmuş olan bildirileri tarama yolu izlenmiştir. Verilerin analizinde betimlemeli istatistik metotlar kullanılmıştır. İncelenen makaleler ve bilimsel yayınlar hesap makinelerinin “bilişsel araç”, “materyal” ve “öğrenme ortamı” olarak kullanımı açısından kategorik olarak sınıflandırılmaya çalışılmıştır. Çalışmada literatür taramasına ek olarak Voyage 200 grafik hesap makinesinin matematik eğitiminde kullanımına ilişkin örnekler sunulacaktır. Bu araştırmanın, alana ilişkin yapılan çalışmalar hakkında fikir vermesi yönüyle yeni çalışmalara yardımcı olmasını umuyoruz. Anahtar Kelimeler: Matematik Eğitimi, Grafik Hesap Makineleri, Voyage

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 361

ÖĞRETMEN ADAYLARININ LİNEER DENKLEM

SİSTEMLERİ KONUSUNDAKİ TEMSİL DÖNÜŞÜM BAŞARILARI

Deniz KARDEŞ Emin AYDIN Ali DELİCE

Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi,

Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Matematik Eğitimi Anabilim Dalı.

Matematiğin doğa olayları ve diğer bilimler ile ilişkisinin, matematikteki farklı temsillerin kullanımıyla sağlanmaktadır. Matematiksel fikirlerin üzerinde düşünülmesi ya da bu fikirlerin iletilmesi için fikirlerin bir şekilde temsil edilmesi gerekmektedir. Temsil kavramı soyut kavram veya sembolleri gerçek dünya içinde somutlaştırma yoluyla modelleme işlemi olarak tanımlanabilir bunun için semboller, resimler ya da nesneler kullanılır. Bu temsil türü dış temsil adını alır. Dış temsillerin özel hali olan çoklu temsiller matematiğe yönelik bir ilişkinin veya kavramın farklı biçimlerde ifade edilmesi anlamına gelmektedir. Lineer denklem sistemleri çoklu temsillerin kullanılması ve bu temsiller arasındaki geçiş düşünüldüğünde önemli bir konudur. Bu araştırmanın amacı, matematik öğretmen adaylarının lineer denklem sistemleri temsil dönüşüm başarılarını incelemektir. Bu araştırmada kullanılan çoklu temsil kavramı; grafik, cebir, somut, tablo ve matris dış temsil türlerinin lineer denklem sistemleri soruları çözümünde kullanılması anlamını taşımaktadır. Çoklu yöntem yaklaşımının kullanıldığı özel durum çalışması olan bu araştırmaya 42 ilköğretim matematik öğretmen adayı katılmıştır. Veriler, araştırmacı tarafından geliştirilen lineer denklem sistemleri temsil dönüşüm testi ve yarı yapılandırılmış görüşmeler ile toplanmıştır. Elde edilen veriler ise betimsel istatistik kullanılarak analiz edilmiştir. Öğretmen adaylarının lineer denklem sistemleri temsil dönüşüm başarılarının genel ortalaması orta düzeyde çıkmıştır. Öğretmen adayları en çok somut, cebir ve matris temsillerinde başarılı olmuşlardır. Öğretmen adaylarının temsil içi geçiş performansları temsiller arası dönüşüm performanslarına göre daha yüksektir. Bu durumun görsel olarak zenginleştirilmeyen dersler ve materyaller ile belirli tipte uygulama soruları kullanılmasından kaynaklandığı sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Lineer Denklem Sistemleri, Çoklu Temsil, Temsil Dönüşüm Başarısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 362

ORTAÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMEN ADAYLARI

SERİ KAVRAMINDAN NE ANLIYORLAR?

Gönül YAZGAN-SAĞ1, Ziya ARGÜN1

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Analiz matematiğin temel alanlarından biridir (Buccino, 2000) ve bilimsel araştırmaların verilerinin toplanmasında ve incelenmesinde, temelinde matematik barındıran istatistik, mühendislik, tıp, ticaret gibi alanlarda kariyer yapmak isteyen bireylerin üniversite eğitimlerinde başarılı olmaları için gerekli görülmektedir (Frid, 1994). Bu gibi nedenlerle de, analizin kendisi ve analizdeki kavramlar matematik eğitimi alanında çalışan birçok araştırmacının ilgisini ve dikkatini çekmektedir. Anlaşılması, öğrenciler tarafından zor olarak değerlendirilen analiz kavramlarından biri olan “sonsuz seri” kavramı yaklaşma fikrini anlamlandırmadaki ve integral kavramını inşa etmedeki rolünden dolayı analizin önemli kavramlarından biri olarak görülmektedir (Cornu,1991). Ortaöğretim matematik öğretmen adaylarının ileride sahip olacakları mesleki yaşantılarında öğrencilerine seri kavramını tanıtacakları göz önünde bulundurulursa, bu kavramı adayların anlamaları önem kazanmaktadır. Araştırmanın amacı, ortaöğretim matematik öğretmen adaylarının seri kavramı ile ilgili kavramsal anlamalarını incelemektir. Araştırma; 2011–2012 öğretim yılında, bir kamu üniversitesinin Ortaöğretim Matematik Öğretmenliği Anabilim Dalının ikinci sınıfında öğrenim gören ve çok değişkenli analiz dersini almakta olan 55 öğretmen adayı ile gerçekleştirilmiştir. Ayrıca zengin veri vereceği düşünülen 5 aday ile bireysel görüşmeler yapılmıştır. Araştırma verileri seri kavramı ile ilgili olan açık uçlu sorulara adayların verdikleri cevaplardan elde edilmiştir. Veriler, gömülü teori (grounded theory) tekniklerinden biri olan sürekli karşılaştırmalı analiz yöntemi (Strauss ve Corbin, 1998) ile analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular yorumlandığında ortaöğretim adaylarının formal olarak matematiksel sembolleri ve mantıksal açıklamaları kullanırken zorlandıkları belirlenmiştir. Öğretmen adaylarının, serinin sınırlı olması, tanım kümesine sahip olması, serinin tekrarlı olması gibi bazı uygun olmayan anlamalara sahip olduğu da görülmüştür. Sonuç olarak seri kavramı ile ilgili güçlüklerin ana kaynağının, adayların bu kavramı dizi kavramı ile karıştırmaları olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Ortaöğretim Matematik Öğretmen Adayları, Analiz, Seri Kavramı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 363

ONUNCU SINIF ÖĞRENCİLERİNİN POLİNOMLAR KONUSUNUN ÖĞRENİMİNDE KARŞILAŞTIKLARI

GÜÇLÜKLER VE OLASI NEDENLERİ

Kürşat YENİLMEZ1 Emre EV ÇİMEN1

1Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Araştırmanın amacı, onuncu sınıf öğrencilerinin polinomlar konusunun öğreniminde karşılaştıkları güçlükleri ve olası nedenlerini belirlemektir. Araştırmanın örneklemini, Eskişehir ilindeki ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören öğrenciler arasından rasgele örnekleme yoluyla seçilen 120 öğrenci oluşturmaktadır. Verilerin toplanması aşamasında öğrencilerin polinomlar konusunda karşılaşılan güçlükler ve olası nedenlerini belirlemek için araştırmacılar tarafından hazırlanan “polinomlar konusunda karşılaştıkları güçlükler ve olası nedenleri” anketi kullanılmıştır. Anketin birinci bölümünde kişisel bilgilere ilişkin üç soru sorulmuştur. Bu sorular öğrencilerin cinsiyeti, öğrencinin matematik başarısı ve matematik başarılarında etkili faktörler ile ilgilidir. İkinci bölümde iki alt bölüm bulunmaktadır. İlkinde, öğrencilere polinomların kazanımları verilmiş, öğrenmede güçlük çektikleri kazanımları işaretlemeleri istenmiştir ve öğrencilere birden fazla seçeneği işaretleyebilecekleri söylenmiştir. İkinci alt bölümde ise öğrencilerin kazanımların öğrenilmesinde güçlük çekme nedenlerini tespit etmek için her kazanımın anlaşılamama nedenleri ile ilgili seçenekler verilip öğrencilerden bu seçeneklerden kendilerine uygun olanı seçmeleri istenmiştir. Verilen hiçbir seçenek öğrencilere uygun değil ise, her sorunun sonunda boş bırakılan “diğer” seçeneğine kendilerine uygun olan nedeni yazmaları istenmiştir. Toplanan verilerin analizinde frekans tabloları ve yüzde analizinden yararlanılmıştır. Ölçeğin uygulanması, araştırmacılar tarafından gerçekleştirilmiştir. Toplanan verilerin analizinde frekans tabloları, yüzde analizinden yararlanılmıştır. Veriler ışığında, tüm demografik değişken grupları arasında farklılıklar ortaya çıktığı bulgusuna ulaşılmıştır. Ayrıca, öğrencilerin Polinomlar konusunda en çok bölme işleminde güçlük çektiği belirlenmiştir. Öğrencilerin karşılaştığı güçlüklerin, polinomlara ayrılan zamanın eksikliğinden, yeteri kadar örnek çözülememesinden, öğrencilerin sayısal kavramları algılamada güçlük çekmesinden ve temel konuların tam olarak kavranmamasından kaynaklandığı değerlendirilmektedir. Elde edilen sonuçlara dayalı olarak polinomlar konusunun öğretimine yönelik öneriler geliştirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Matematik Eğitimi, Ortaöğretim Matematik Öğretimi, Onuncu Sınıf, Polinomlar, Kavram Yanılgıları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 364

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENLİĞİ BİRİNCİ

SINIF ÖĞRENCİLERİNİN AÇI KAVRAMININ TANIM VE ÇİZİMİNE DAİR BİLGİLERİNİN İNCELENMESİ

Ali BOZKURT1 Yusuf KOÇ2 Ali Kemal CİLAVDAROĞLU3

1,2Gaziantep Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi ABD

3Zirve Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi ABD

Geometrik kavramlar, matematiksel kavramlar gibi soyut niteliktedir. Öğrencilerin anlamlı öğrenmelerini sağlamak için öğretmenin bu kavramların tanımlarını doğru şekilde öğrencilere ifade etmesinin yanında görsel çizim ve grafik ile günlük yaşamdan örnekler de kullanması beklenir (MEB, 2009). Öğrencilere bu kavramları anlayacakları şekilde öğretebilmek için önce öğretmenin alan bilgisinin yeterli seviyede olması gerekmektedir (Schulman, 1987). Bu bakımdan ilköğretim matematik öğretmen adaylarının temel geometrik kavramlarla ilgili tanım ve çizim bilgilerinin araştırılması önemli görülmektedir. Çünkü İlköğretim matematik öğretmen adaylarının alan bilgisindeki eksiklikler, hatalar ve sahip oldukları kavram yanılgılarının doğrudan onların ilerideki öğretim sürecine yansıması ve sınıf içindeki öğrenme yaşantılarını etkilemesi kaçınılmazdır. Bu nedenle, öğretmen adaylarının alan bilgilerindeki bu eksiklik ve hatalar ile kavram yanılgıları üzerinde durulması gereken bir konudur.

Bu çalışma kapsamında açı kavramı ele alınmıştır. Açı ile ilgili literatürde geçen tanımların genel olarak benzerlik gösterdiği söylenebilir; (Pişkin ve Durmuş, 2012; Wren,1973: s.285; Young ve Bush, 1971, s.41). Burada açı ile ilgili olarak ön plana çıkan özellikler başlangıç noktası olması ve iki ışından oluşmasıdır. Ancak ışın olarak değerlendirilen açının kollarının doğru parçası ya da iki doğrunun kesişim noktası ile bu noktadan itibaren oluşan iki ışın olabileceği dikkate alınmalıdır.

Çalışmanın örneklemini Türkiye’nin güneyindeki bir üniversitenin eğitim fakültesi ilköğretim matematik öğretmenliğinde okuyan ve geometri dersini alan 151 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Katılımcılardan yazılı olarak açı kavramını tanımlamaları ve bir açı şekli çizmeleri istenmiştir. Veri analizleri çerçevesinde Bahar, Özel, Uşak ve Prokop (2003) tarafından geliştirilen kodlama yöntemi kullanılmıştır. Öğrencilerin geometrik kavramlar için yaptıkları tanımlar ve çizimleri bu yönteme göre kodlanmıştır. Boş bırakılan tanım ve çizimler ayrı ayrı boş, anlamsız, kısmen doğru ve tamamen doğru kategorilerinde değerlendirilmiştir. Ayrıca katılımcıların cevaplarında kullandıkları anahtar terimler analiz edilmiş ve bu terimlerin frekansları bulunmuştur. Bu çalışmada veriler üç araştırmacı tarafından içerik analiz yöntemi ile analiz edilmiştir ve güvenirlik için araştırmacılar arasında %80 oranında görüş birliğine varılmıştır. Görüş birliği olamayan noktalar üzerinde tekrar analizler yapılarak fikir birliğine varılmış ve yeniden düzenlemeler yapılmıştır.

Katılımcılardan sadece birinin açı kavramı için herhangi bir tanım yapmadığı, 16 sının ise açı şeklini çizmedikleri görülmektedir. Açı tanımlarından 70’i anlamsız, 74’ü kısmen doğru kategorisindedir; sadece 6 tanım ise tamamen doğrudur. Diğer taraftan, tüm açı çizimleri (135) doğru olarak kabul edilecek niteliktedir. 16 katılımcı ise herhangi bir çizim yapmamıştır. Genel olarak bakıldığında açı tanımında çizimlerdeki kadar başarılı olunamadığı göze çarpmaktadır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 365

Katılımcılar açıyı tanımlarken ışın yerine doğru (98), doğru parçası (18), kenar (6) gibi terimleri kullanmışlardır. Ayrıca katılımcılar tanımlarında açı için bölge (28), kısım (9), yer (8), aralık (5), ölçü/ölçü birimi (50), derece (20), sayısal değer (9), eğim (4), eğiklik derecesi (1), yay uzunluğu (3), yay ölçüsü (3) gibi ifadeler ve terimler kullanılmışlardır.

Araştırmadan elde edilen bulgulara dayanarak katılımcıların açı ilgili kavram yanılgıları olduğu söylenebilir. Bu durumun en önemli nedenlerinden birinin alan bilgisindeki eksiklik ve yetersizlik olduğu düşünülmektedir. Ayrıca katılımcıların açı tanımını yaparken kullandıkları matematiksel dilde ve tanımlarda seçtikleri terimlerde eksiklik ve hatalar olduğu görülmektedir. Özellikle çeşitli terimleri birbirinin yerine kullandıkları göze çarpmaktadır. Örneğin, açı tanımında çok sayıda öğretmen adayı ışın yerine doğru, doğru parçası, kenar terimlerini kullanmışlardır. Van Hiele çifti ve daha sonra onları takip eden araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen çalışmaların sonuçlarında geometri öğretiminde dilin rolüne vurgu yapılmaktadır (Driscoll, Wing DiMatteo, Nikula ve Egan, 2007, p.36). Ancak bu çalışmada katılımcıların kullandıkları matematiksel dilin problemli olduğu görülmektedir. Bu problemin üzerinde öğretmen adaylarının öğretim sürecinde durulması ve çözümü için uğraşılması önemlidir. Aksi halde, bu yanlış kullanımların öğretim sürecinde kendi öğrencilerine aktarılması muhtemeldir. Anahtar Kelimeler: Geometri öğretimi, Öğretmen adayları, Açı tanımı, Açı çizimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 366

FİLOGRAFİ SANATININ İLKÖĞRETİM MATEMATİK DERSLERİNDE KULLANILMASINA DAİR BİR

UYGULAMA VE ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

Satı CEYLAN 1 Akif Emre ACAR 2

1 Marmara Üniversitesi, İlköğretim Matematik Eğitimi Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi

2 Marmara Üniversitesi, İlköğretim Matematik Eğitimi Anabilim Dalı Lisans Öğrencisi

Matematiksel sanat, matematikçinin içinde yaşadığı dünyayı profesyonel matematikçilerin çemberi dışına taşımak için yapılan güçlü bir girişimdir. Matematikle sanatın ilişkilendirildiği makalelerde, Rönesans dönemi sanatçılarının çalışmaları, özellikle altın oran ve onun geleneksel sanat tekniklerinde kullanılışı, doğadaki geometri, fraktalar ve bunların şaşırtıcı görünümleri ve elbette matematik ve müzik ilişkisi konularından bahsedilir. Bu sanatlardan biri olarak gösterilebilecek olan filografi sanatı, ahşap bir zemin üzerine çakılmış çiviler arasından teller geçirilerek belli örgü teknikleri kullanılarak çeşitli desenler meydan getirilmesi sanatıdır.

Bu çalışmada ilköğretim öğrencilerine en temel matematiksel kavramların dahi doğada bulunduğunu filografi sanatı ile bütünleştirerek göstermek ve bu yolla öğrencilerin matematik dersine karşı olumlu tutum geliştirmesini sağlamak ve matematik algılarını gözlemlemek amaçlanmıştır. Bu çalışma 2009-2010 eğitim öğretim yılında bir özel ilköğretim okulunda öğrenim görmekte olan 22 sekizince sınıf öğrencisi ile yapılmış nitel bir uygulama çalışmasıdır. Araştırmacılar ders ortamında öğrencilere filografi sanatını tanıtmışlar, örnek eserlerle örme tekniklerini öğretmişlerdir. Veri toplama aracı olarak kullanılan “Filografi Görüş Bildirme Formu (FGBF)” 90 dakika süren uygulama sonrasında her bir gruba, kendi aralarında tartışarak 15 dakika süre içerisinde doldurmaları üzere verilmiştir. Uygulanan ders planı ve etkinlikler sonunda her grup FGBF aracılığıyla “yorumlarını” ve “eserlerinin matematikle ilişkisini” hem yazılı olarak, hem de grup temsilcileri yoluyla sözlü olarak belirtmişlerdir. Öğrenciler genel olarak yorumlarında derste zorlandıklarını ancak çok eğlendiklerini, matematiğin birçok sanatla ilişkisini görmenin matematiğin değerini anlamak için çok önemli olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca filografinin matematikle ilişkisini keşfetmeleri istenen öğrenciler eserlerinde çember ve elemanlarını, merkez ve çevre açıyı; çeşitli geometrik şekilleri, oran orantıyı, örüntü ve süslemeleri ve dönüşüm geometrisi gibi matematiksel kavramları gözlediklerini dile getirmişlerdir.

Anahtar Kelimeler: Filografi, Matematik Eğitim, Matematik ve Sanat

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 367

ÖĞRENCİ MERKEZLİ ÖĞRETİM: NEDİR? MATEMATİK DERSLERİNDE NE ÖLÇÜDE

UYGULANMAKTADIR?

Ferhan BİNGÖLBALİ1 Erhan BİNGÖLBALİ2

1,2 Gaziantep Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Matematik Eğitimi ABD

Öğrenci merkezli eğitimin 2005 yılında yenilen öğretim programlarına dayalı olarak gündeme gelmesiyle birlikte, ilgili alanyazında özellikle programın uygulayıcıları olan öğretmenlerin bu konudaki görüşlerini almaya yönelik farklı çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda öğretmenlerin öğrenci merkezli eğitimi yoğun olarak, öğrenciyle birebir çalışma, bireysel etkinlikler ya da farklı uygulamalar yapma şeklinde yorumladıkları görülmektedir. Ancak öğretmenlerin öğrenci merkezli eğitimi sınıf-içi uygulamalarında nasıl ele aldıklarına ilişkin sistematik herhangi bir çalışmanın yapılmadığı görülmektedir. Bu çalışma sınıf-içi uygulamalar için öğrenci merkezli öğretim prensiplerini ortaya koymayı amaçlayan ve halen devam etmekte olan TÜBİTAK destekli bir araştırmadan ortaya çıkmıştır. Araştırma kapsamında çalışmada yer alan bir sınıf öğretmeninin sınıf-içi uygulamaları(7 matematik ders saati) detaylı olarak ele alınmıştır. Video kayıtları, öğrenci merkezli bir öğretimin göstergesi olarak nitelendirilebilecek, i.) öğrenci önbilgilerini dikkate alma, ii.) farklı çözüm yollarını dikkate alma, iii.) öğrenci zorluklarına gereken zamanda ve uygun müdahalelerde bulunma, iv.) öğrenci üst-biliş becerilerini harekete geçirme, v.) öğrencileri birbirlerinin fikirlerini dinlemeye teşvik etme ve vi.) söz hakkı verilen bir öğrenciyle etkileşimde süreci etkin kullanabilme kriterlerine göre değerlendirilmiştir. Bulgular öğretmenin özellikle öğrenciyle etkin iletişim kurma, öğrenci zorlukları karşısında gerekli müdahalelerde bulunma, öğrencileri birbirlerinin fikirlerini dinlemeye teşvik etme, üst-biliş becerilerini harekete geçirici sorular sorma kriterlerinde gereken pedagojik yaklaşımı ortaya koymadığını göstermektedir. Bulgular bu yönüyle, sınıf-içi uygulamalarda öğrenci merkezli bir öğretimin icra edilmesi için öğretmenlere farkındalık ve operasyonel düzeyde bazı temel prensiplerin sağlanmasının gereğini ortaya koyması açısından önemlidir. Anahtar Kelimeler: Öğrenci merkezli öğretim, matematik öğretimi, öğretmen eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 368

MATEMATİK ÖĞRETMENİ ADAYLARININ BİLİMSEL

ARAŞTIRMALARA YÖNELİK TUTUMLARININ İNCELENMESİ

Ayla ATA1, Kürşat YENİLMEZ1

1Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bilimsel düşünme becerisine sahip bireyler yetiştirmede öğretmenlerin önemli ölçüde sorumlulukları vardır. Öğretmenlik mesleğinin gerekleri ve öğretmenlerin nitelikleri konusunda yapılan çalışmaların ortak noktası öğretmenlerin araştırma bilgi ve becerileri ile alanındaki gelişmeleri takip etme özelliklerine sahip olmaları yönündedir. Çağdaş eğitimin öğretmenlerinin bilimsel araştırmalara yönelik yeterli bilgi ve beceriler ile olumlu tutumlar içerisinde olmaları, önemli bir gereklilik olarak değerlendirilmektedir. Bu araştırmanın amacı ilköğretim matematik öğretmeni adaylarının bilimsel araştırmalara ve araştırmacılara karşı olan tutumlarını belirlemektir. Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği programında öğrenim görmekte olan öğrencilerden rastlantısal olarak seçilen 201 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Verilerin toplanması aşamasında Korkmaz, Şahin ve Yeşil tarafından geliştirilen “Bilimsel Araştırmalara Yönelik Tutum Ölçeği (BATÖ)” kullanılmıştır. Öğretmen adaylarının cinsiyet, akademik başarı, mezun olunan lise türü, Bilimsel Araştırma Yöntemleri dersini alma durumu, gelecekte bilimsel araştırma yapma sıklığı ve hangi konuda bilimsel araştırma yapmak istedikleri şeklinde kişisel bilgileri sorgulanmıştır. Verilerin analizi aşamasında adayların bilimsel araştırmalara yönelik tutumlarının ele alınan değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediğini belirlemek için t-testi ve ANOVA testinden yararlanılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre; öğretmen adaylarının bilimsel araştırmalara yönelik genel olarak nötr tutuma sahip oldukları ve tutumlarının cinsiyet ve akademik başarıya göre farklılaşmadığı görülmüştür. Bilimsel Araştırma Yöntemleri dersi alma durumuna göre dersi almayanlar lehine; öğretmen adaylarının sınıf düzeylerine göre birinci sınıflar lehine; gelecekte bilimsel araştırma yapma sıklığına göre ise sıkça bilimsel araştırma yapmak isteyenlerin lehine ve mezun olunan lise türüne göre de genel lise lehine anlamlı farklılık olduğu görülmüştür. Öğretmen adaylarına “Matematik eğitimi ile ilgili hangi konu(lar)da bilimsel araştırma yapmak istersiniz?” sorusu yönlendirilmiş ve adayların en çok “limit-türev-integral” ile “matematik kaygısı ve matematiğe yönelik tutum” konularında bilimsel araştırma yapmak istedikleri görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Bilimsel Araştırma, Tutum, Matematik Öğretmeni Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 369

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN GERÇEK YAŞAM

DURUMLARINDA BAŞVURDUKLARI ÖLÇÜSEL TAHMİN PERFORMANSLARININ BELİRLENMESİ

Çiğdem KILIÇ1 Sinan OLKUN2

1Mersin Üniversitesi İlköğretim Bölümü Matematik Öğretmenliği Anabilim Dalı

2Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı

Matematik eğitiminin önemli amaçlarından biri de tahmin becerisi gelişmiş

bireyler yetiştirmektir. Tahmin etme sayesinde günlük yaşamda karşılaşılan sorunlara hızlı ve pratik çözümler bulunabilmektedir. Örneğin, bazen bir problemin sonucunu kâğıt kalem olmadan yaklaşık olarak hesaplarken ya da evin okula olan uzaklığını, evden okula kadar geçen süreyi, yaptığımız alışveriş tutarını, yediğimiz yemek miktarını hesaplarken tahmine başvururuz. Günlük yaşamda başvurduğumuz tahminlerin bazıları ölçüseldir. Ölçüsel tahmin, bir ölçmeye ulaşma süreci ya da ölçme araçları olmadan ölçme olarak tanımlanmaktadır. Ölçüsel tahmin, aritmetik işlemler olmadan yapılmasına rağmen bazıları basit aritmetik işlemleri içerebilir. Ölçüsel tahmin, günlük yaşamda ölçme araçlarının olmadığı ya da ölçme araçlarının kullanılmasının mümkün olmadığı durumlarda gerekmektedir.

Bu araştırmada, ilköğretim 5. sınıf öğrencilerinin gerçek yaşam durumlarını içeren, özellikle okul ortamlarında karşılaştıkları nesnelerin uzunluk ölçülerini tahmin etmede ne kadar başarılı oldukları ve bu tahmin etme sırasında ne tür stratejilere başvurdukları araştırılmıştır. Araştırmaya, farklı başarı düzeylerine (5 düşük, 5 orta ve 5 yüksek) sahip olan toplam 15 öğrenci katılmış olup, her biri ile klinik görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplamak için öğrencilerin okudukları okul ve sınıftan çeşitli fotoğraflar (sınıf tahtası, okul binası, vb) çekilmiştir. Daha sonra öğrencilerden bu fotoğrafta yer alan nesnelerin uzunluk ölçülerini tahmin etmeleri istenmiştir. Araştırmada veri analizi devam etmekle birlikte, elde edilen ön bulgulara bakıldığında, öğrencilerin farklı ve benzer çeşitli stratejiler kullandıkları görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: İlköğretim Öğrencileri, Tahmin, Ölçüsel Tahmin

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 370

EXCEL İLE MATEMATİK ÖĞRETİMİNİN ÖĞRETMEN

ADAYLARININ FONKSİYON GRAFİKLERİ ÇİZİMİ ÜZERİNE ETKİSİ

Nuri Can AKSOY1 Nejla ÇALIK2 Cengiz ÇİNAR2

1 Bayburt Üniversitesi, Bayburt Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2 Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Çağdaş eğitim bilimciler, öğretim sürecinde araç-gereçler ve yeni teknolojilerin kullanılmasıyla öğrencilerin aktif olarak öğrenme süreçlerine katılmalarını, yaparak ve yaşayarak öğrenme ortamlarının oluşturulmasını sağlayacak çeşitli yollar aramaktadırlar. Kullanılan teknolojiyle eğitimden en yüksek verim alınmaya ve çağın gereklerine ayak uydurulmaya çalışılmaktadır. Öğrenme ortamlarında kullanılacak en yaygın teknoloji ürünü olarak bilgisayarlar görülmekte ve bu bilgisayarlar sadece hesaplama yapmayı sağlayan bir ürün değil aynı zamanda matematiksel bilgileri somutlaştırmayı sağlayan bir bilgi aktarıcısı olarak da işlev görmektedir. Bilgilerin somutlaştırılmasını sağlayan çeşitli bilgisayar yazılımları bulunmaktadır. Bu yazılımlardan biri de Excel’ dir. Bu çalışmada, bir devlet üniversitesinde öğretmenlik eğitimi alan birinci sınıf öğrencilerin, fonksiyonların grafiklerini çizebilmeleri konusunda, Excel ile verilen öğretimin öğrenci başarısı üzerine etkileri araştırılmıştır. Araştırma 2011-2012 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde, bir devlet üniversitesi eğitim fakültesi fen bilgisi öğretmenliği’ nde öğrenim gören 140 öğretmen adayıyla yürütülmüştür. Veriler geçerlik ve güvenirliği hesaplanmış 16 soruluk bir başarı testi kullanılarak toplanmıştır. Öğretmen adaylarına konunun öğretimi öncesi ve konunun öğretiminin ardından verilen bu teste ilişkin verilerden elde edilen sonuçlar için ilişkili örneklemler t testi yapılmış ve bu öğretime yönelik öğrenci görüşleri alınmıştır. Excel ile öğretime yönelik görüşlerin olumlu yönde olduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Excel ile Öğretim, Fonksiyon, Grafik Çizimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 371

İLKÖĞRETİM MATEMATİK DERSİNDE WEB

DESTEKLİ ARAŞTIRMA ETKİNLİĞİ: OKUL YOLU WEBQUESTİ

Aytaç KURTULUŞ1 Reyhan Ümit KARAKARÇAYILDIZ2

1 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Enstitüsü Webquest, eğitimde öğrencilerin interneti kullanarak gereken bilgiyi toplayıp analiz ettiği ve öğrenciyi, araştırmaya/sorgulamaya yönlendiren bir etkinliktir. Webquestler öğretmenler tarafından hazırlanır ve öğrencileri önceden belirlenmiş olan sitelere yöneltir. Bu sayede interneti kullanan öğrenci risklerden uzak şekilde doğru bilgiye ulaşarak araştırmaya dayalı etkinliğini tamamlayabilir. Araştırmacılardan biri etkinliğin yapılacağı öğrencilerin matematik öğretmeni olup çalışmanın ilk bölümünde araştırmacılar tarafından “Okul Yolu” adlı bir webquest geliştirilmiştir. Bu web destekli araştırma etkinliğinin(Webquest) amacı, ilköğretim matematik öğretiminde internet kullanımını öğrencilere alıştırmak olup Webquestte yer alan kazanımların konuları; ölçme, uzunluk ölçüleri, eşlik-benzerlik, oran-orantı, geometrik kavramlar, kümelerdir. Çalışma grubu ise 2011-2012 eğitim öğretim yılında Eskişehir’ de bir ilköğretim okulunun 6.sınıf öğrencilerinden seçilen 3’er kişilik 2 grup olarak belirlenmiştir. Çalışmanın ikinci kısmında hazırlanan webquest uygulamaya katılan öğrencilere tanıtılarak, 2 hafta süresince uygulandı. Uygulama boyunca, araştırmacılardan biri olan öğretmen sınıfın da bir araştırmacı öğretmen rolü üstlenerek öğrencileri gözlemlemiştir. Ayrıca uygulama sonunda öğrenci-öğretmen görüşleri alınarak veriler toplanmıştır. Verilerin analizinde, katılımcılarla yapılan görüşmelerden elde edilen, katılımcıların düşüncelerini yansıtan ve ortak görüşleri ifade eden, en çok tekrarlanan ifadelerin seçimine özen gösterilmiştir. Uygulama sonucunda elde edilen bulgulara göre; öğrencilerin interneti eğitim amaçlı kullanımları artmıştır. Uygulama belli bir süre aldığı için öğretim programını yetiştirme sıkıntısı yaşamadan uygulanırsa daha verimli olacağı düşünülmektedir. Bu etkinlikte yer alan öğrencilerin girişimciliklerinin ve özgüvenlerinin arttığı gözlenmiştir. Bu webquest çok sayıda kazanım içermektedir ancak daha basit(daha az sayıda kazanım içeren) webquestler öğrenciler için daha verimli ve ilgi çekici olabilir. Akademik başarı ve öğretim programı yetiştirme kaygısı olmazsa günümüzde ilköğretim matematik derslerimizde sık sık yer alabilir. Anahtar Kelimeler: Matematik Öğretimi, Web Destekli Araştırma Etkinliği, Webquest

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 372

MATEMATİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ

BİLGİSAYAR ÖZYETERLİKLERİ

Nihat BOZ1

1Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Bu çalışmanın amacı matematik öğretmen adaylarının (N=141) bilgisayar özyeterlik algılarını (BÖA) incelemektir. Bu incelemede cinsiyet, sınıf düzeyi, bilgisayar tecrübesi ile BÖA arasındaki ilişkilerde incelenmiştir.

BÖA Bandura’nın çok bilinen özyeterlik teorisi üzerine kurulmuştur. Özyeterlik bir kişinin bir işi yapabilme, başarabilme kapasitesine olan inancı olarak açıklanmıştır (Bandura, 1997). Bu nedenle BÖA “… bir kişinin bilgisayar kullanabilme kapasitesi hakkındaki görüşü” olarak tanımlanmıştır (Compeau & Higgins, 1995, p. 192). BÖA bir kişinin bilgisayar yeteneklerini ve bilgisayar kullanma motivasyonunu etkileyeceği düşünüldüğünden araştırmacıların yoğun ilgisini çekmiştir. Örnek olarak, Compeau ve Higgins (1995) BÖA’nın bir kişinin bilgisayar kullanma kararını etkilemede önemli role sahip olduğunu bildirmiştir. Üstelik bilgisayara bağlı derslerdeki performansa (Karsten & Roth, 1998) ve bilgisayar yeteneklerinin gelişimine (Gist, Schwoerer, & Rosen, 1989) BÖA’nın etkisi olduğu bildirilmiştir.

Bu alanda yapılan çalışmaların diğer bir ilgi odağı ise değişik demografik değişkenler ile BÖA arasındaki ilişkilerin incelenmesi olmuştur. Örnek olarak cinsiyet ve BÖA arasındaki ilişki sıklıkla incelenmiştir çünkü “özyeterlikte cinsiyet farklılıkları diğer alanlarında etkili bir değişken olduğu belirtilmiştir (Murphy et al.,1989, Karsten & Roth’dan alıntı, 1998, p.63). Fakat BÖA alanında cinsiyetin etkisi hakkında farklı sonuçlar rapor edilmiştir.

Bilgisayar tecrübesi ile BÖA arasındaki ilişkileri inceleyen çalışmalar beklenildiği gibi çok bilgisayar tecrübesinin yüksek BÖA ile ilgisi olduğunu belirtmiştir (Harrison & Ranier, 1992; Hill, Smith, & Mann, 1987). BÖA ile bilgisayar kullanma temayülü (bu temayül bilgisayar ile ilgili derslere kayıt olma ile ölçülmüş) (Hill et al., 1987) ve BÖA ile önceden alınan bilgisayar dersi sayısı arasında pozitif doğrusal bir ilişki var olduğu rapor edilmiştir (Shiue, Ya-Ming, 2003).

Bu çalışmanın örneklemi Ankara ilinde bir devlet üniversitesinde okuyan 141 orta öğretim matematik öğretmen adayıdır. 52 tanesi birinci sınıf, 45 tanesi ikinci sınıf ve 44 tanesi de dördüncü sınıf öğretmen adayıdır. Bu çalışmada kullanılan ölçek Compeau & Higgins (1995) 10 maddeden oluşan BÖA ölçeğinin Türkçeye uyarlanmış halidir. Bu ölçek çevrim içi ortamda, dönemin başında doldurulmuştur. Bu ölçek BÖA kuvvetini 0 ile 10 arasındaki puanlamayla ölçüyor. Türkçeye uyarlanan ölçeğin alfa katsayısı 0,945 olarak bulunmuştur, bu da maddelerin yüksek iç tutarlılığa sahip olduğunu gösteriyor. Ankette 4 demografik değişen verisi toplanmıştır: Cinsiyet, Üniversiteye giriş yılı, Bilgisayar Tecrübesi (Kaç yıldır bilgisayar kullanıldığı), ve Bilgisayara Sahibi olma. Bu değişkenler ile BÖA arasındaki ilişkiler t-test ve ANOVA kullanılarak yapılmıştır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 373

Tek yönlü ANOVA kullanılarak birinci sınıf, ikinci sınıf ve dördüncü sınıf olma ile BÖA arasındaki ilişki incelenmiştir. Üniversite sınıf düzeyinin BÖA üzerine p<.05 seviyesinde anlamlı etkisi olduğu bulunmuştur [F(2,138) = 13.767, p = 0.000].

1-5 yıl arasında, 6-10 yıl arasında ve 11- 15 yıl arasında bilgisayar kullanma ile BÖA arasındaki ilişkide tek yönlü ANOVA kullanılarak incelenmiştir. Bilgisayar tecrübesinin BÖA üzerine p<.05 seviyesinde anlamlı etkisi olduğu bulunmuştur [F(2,135) = 5.993, p = 0.003].

Erkek veya kadın olma durumunun BÖA ile ilişkisi bağımsız gruplar için t–testi kullanılarak incelenmiştir. Erkek (O=69.75, SS=15.627) ve kadın (O=69.97, SS=18.307) öğretmen adaylarının BÖA puanları arasında anlamlı fark bulunmamıştır; t(139)=0.067, p = 0.947.

Bu çalışmanın sonuçları eğitimde bilgi teknolojilerinin kullanımı üzerine bir takım faydalar sağlayabilir. Ayrıca literatürdeki çalışmaların sonuçlarına destek sağlar.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Bilgisayar Özyeterlik Algısı, Özyeterlik

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 374

MATEMATİK ÖĞRETMENLERİNİN BİLGİSAYAR

DESTEKLİ EĞİTİME İLİŞKİN ÖZ-YETERLİK ALGILARININ İNCELENMESİ

Derya Özlem YAZLIK1 İbrahim ÇETİN Ahmet ERDOĞAN2

1Kilis Üniversitesi, Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi

2Konya Üniversitesi, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen Ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Günümüz öğretmenlerinin sahip olması gereken önemli özelliklerden biri de bilgisayarı öğrenme-öğretme sürecinde kullanabilmeleridir. Öğretmenlerin bilgisayar destekli eğitime karşı olan öz-yeterlik algıları, bilgisayarı eğitim öğretim faaliyetlerinde etkili kullanabilmelerinde belirleyici rol oynamaktadır. Bu yüzden öğretmenlerin bilgisayar destekli eğitime ilişkin öz-yeterlik algılarının bilinmesi önem taşımaktadır. Bu çalışmada matematik öğretmenlerinin bilgisayar destekli eğitime ilişkin öz-yeterlik algıları incelenmiş ve bilgisayar destekli eğitime ilişkin öz-yeterlik algılarının cinsiyet, mesleki kıdem, bilgisayar sahibi olma, ilköğretim ve ortaöğretimde görev yapma gibi değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediği araştırılmıştır. Çalışma grubu 144’ü ilköğretim ve 182’si ortaöğretim olmak üzere toplamda 326 matematik öğretmeninden oluşmaktadır. Araştırmada, veri toplama aracı olarak Arslan (2006) tarafından geliştirilen “Bilgisayar Destekli Eğitime İlişkin Öz-Yeterlik Algıları Ölçeği” kullanılmıştır. Çalışma tarama modeline göre yapılmıştır. Verilerin analizinde SPSS programı aracılığıyla aritmetik ortalama, standart sapma, bağımsız t-testi ve tek faktörlü varyans analizi kullanılmıştır. Bu araştırmanın bulgularına göre matematik öğretmenlerinin bilgisayar destekli eğitime ilişkin öz-yeterlik algılarının yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca bilgisayar destekli eğitime ilişkin öz-yeterlik algılarının cinsiyete, ilköğretim ve ortaöğretim matematik öğretmeni olma durumuna göre değişmediği ancak öğretmenlerin kıdemlerine ve bilgisayara sahip olma durumlarına göre anlamlı bir fark olduğu tespit edilmiştir. Buradan matematik öğretmenlerinin kıdemleri arttıkça bilgisayar destekli eğitime ilişkin öz-yeterlik algılarının düştüğü ve bilgisayar sahibi olan matematik öğretmenlerinin bilgisayarı olmayanlara göre bilgisayar destekli eğitime ilişkin öz-yeterlik algılarının daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Bilgisayar Destekli Eğitim, Öz-yeterlik Algısı, Matematik Öğretmenleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 375

İLKÖĞRETİM 6-7-8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN

BİLİŞÜSTÜ YETİLERİNİN MATEMATİK AKADEMİK BAŞARILARINA CİNSİYETE VE SINIF DÜZEYİNE

GÖRE İNCELENMESİ

Nur SIRMACI1 Fatih TAŞ1

1Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi Bölümü

Bilişüstü yetiler öğrencilerin bilişsel süreçlerinin farkında olmaları, bilişsel süreçlerini düşünmeleri ve düşünmeyi düşünmelerini içerir.Son yıllarda bireylerin, edindikleri bilginin ne olduğundan daha çok bilgiyi edinme yollarının neler olduğu üzerinde durulmaya başlandığı görülmektedir.Bireylerin ne öğrendikleri değil, nasıl öğrendikleri önem kazanmaktadır.Dolayısıyla bireylerde aranan nitelikler arasında kişinin kendi düşünme süreçlerinin farkında olması ve bu süreçleri kontrol edebilmesi yer almaktadır.Bilişüstü yetilere büyük oranda sahip olanların sahip olmayanlara göre yukarıda belirtilen nitelikler daha çok görülmektedir.Bu araştırmanın amacı,ilköğretim öğrencilerinin matematik dersine yönelik bilişüstü yetilerinin matematik akademik başarılarına cinsiyete ve sınıf düzeyine göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemektir. Araştırma Erzurum ili merkezinde 404 ilköğretim öğrencisi üzerinde gerçekleştirilmiştir.Öğrencilerin 187’i kız,217’si erkek öğrencidir. Bu Çalışmada Ubuz ve Aydın tarafından Türkçe’ye uyarlanarak geçerliliği ve güvenilirliği Türk kültüründe test edilmiş bilişüstü yeti anketi kullanılmıştır.Bu anket “Bilişin Bilgisi” ve “Bilişin Düzenlenmesi” olmak üzere iki boyuttan oluşmaktadır.Çalışmada veriler araştırmacılar tarafından, farklı ilköğretim okullarına gidilerek bu anket yoluyla toplanmıştır.Verilerin analizinde SPSS 16 paket programı kullanılmıştır.Çalışmada bilişüstü yetiler ile matematik akademik başarısı,cinsiyet ve sınıf düzeyleri arasında anlamlı ilişki bulunmuştur.Matematik başarıları arttıkça bilişüstü yetilerinin de arttığı gözlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Bilişüstü Yeti, Matematik Başarısı, Cinsiyet ve Sınıf Düzeyi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 376

İLKÖĞRETİM 4.SINIF MATEMATİK DERSİNDE

UYGULANAN ÜSTBİLİŞ STRATEJİLERİNİN ÖĞRENCi BAŞARI VE TUTUMLARINA ETKİSİ

Fatma KENDİR ˡ Seher MANDACI ŞAHİN ˡ

ˡ Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği Bölümü Etkili akıl yürütme, eleştirel düşünme ve problem çözme en önemli zihinsel becerilerdir. Bu becerilerin gelişmesinde ilköğretim programında yer alan derslerin rolleri vardır; fakat bunlar arasında matematiğin yeri hepsinden fazladır. Bu nedenle matematik öğretiminin, bu zihinsel becerilerin geliştirilmesini sağlayacak etkililikte gerçekleştirilmesi önemlidir. Matematik öğretimi öğrencilerin düşünme süreçlerine ve çözüm yolları üretme stratejilerine yardım ettiği zaman başarılı olacaktır. Kısacası öğrencilerin bir matematik problemini çözerken; doğru sonuca ulaşıp ulaşmadığından çok, nasıl bir düşünme süreci geçirdikleri önemlidir. Bu düşünme sürecinde de kullandıkları stratejiler üzerinde durulmalıdır. Öğrencilere çözüm kalıplarının ezberletilmesi yerine çözüme nasıl ulaşacakları hakkında konuşturulmalı ve beceri kazanmaları için uygun eğitim ortamları oluşturulmalıdır. Eğitimci olarak bizim görevimiz, öğrencilerin, matematiksel olgu, kavram, ilke ve işlemleri hangi yöntemlerle daha kolay keşfedebileceklerine karar vermektir. Bu çalışmanın amacı, matematik dersi problem çözme sürecinde uygulanan üst biliş stratejilerinin, öğrencilerin başarılarına, yürütücü biliş becerilerine ve tutumlarına nasıl bir etki yaptığını incelemek ve buna bağlı olarak İlköğretim Matematik dersi problem çözme sürecinde uygulanan üst biliş stratejilerinin, öğrencilerde etkili problem çözmenin sağlanmasındaki önemini ortaya koymaktır. Mevcut durumun betimlenmesine yönelik olarak ön test-son test kontrol guruplu deneysel desen kullanılmıştır. Öğrencilerin matematik dersinde problem çözerken üstbilişsel stratejilerden yararlanmalarının matematik dersine karşı tutumlarını ve başarılarını nasıl etkilediğini belirlemek için Kendir(2011) tarafından geliştirilen tutum ölçeği ile matematik başarı testi ve O’Neil ve Abedi (1996) tarafından geliştirilen “yürütücü biliş becerileri ölçeği” birlikte uygulanmıştır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemlerine başlanmıştır. Çalışmada öncelikle öğrencilerin üstbilişsel stratejilerden faydalanıp faydalanmadıklarına bakılacaktır. Daha sonra öğrencilerin üstbilişsel stratejileri kullandıklarında matematik dersine yönelik tutumlarında ne gibi değişiklik olduğuna bakılarak çeşitli değişkenler açısından karşılaştırmalarda bulunulacaktır. Araştırma sonunda öğrencilerin problem çözerken üstbilişsel stratejileri kullanmalarından ve üstbilşsel strateji kullanımının matematik dersine yönelik tutumlarından yola çıkılarak önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Üstbiliş, Matematik, Problem Çözme, Erişi, Tutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 377

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMEN

ADAYLARININ ELEŞTİREL DÜŞÜNME EĞİLİMLERİNİN İNCELENMESİ

N. Murat YAĞMURLU1 Battal GÖLDAĞ2

1İnönü Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Matematik Bölümü

2İnönü Üniversitesi, Malatya Meslek Yüksekokulu, Bilgisayar Teknolojileri Bölümü

Eleştirel düşünmeyi öğrenen birey konular üzerinde daha derinlemesine ve eksiksiz düşünerek bilgileri günlük hayatında daha etkin bir şekilde kullanacaktır. Öğretmenlerin eleştirel düşünme becerilerinin yüksek olması ve bu becerilerini ders planlarına aktarmaları yetiştirecekleri öğrenciler açısından önemlidir. Eleştirel düşünme bireyin doğruları yanlışlardan ayırabilmesine çok büyük katkıda bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı, 2011-2012 akademik yılında İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Matematik Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören Matematik öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimlerini belirlemektir. Mevcut durumun betimlenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmada tarama modeli kullanılmış, öğretmen adaylarının, eleştirel düşünme eğilimlerini belirlemek amacıyla Kökdemir (2003) tarafından Türkçeye uyarlaması yapılan California Eleştirel Düşünme Eğilimi Ölçeği (CCTDI) kullanılmıştır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemleri yapılmıştır. Çalışmada öncelikle öğretmen adaylarının Eleştirel düşünme eğilim puanları hesaplatılmış daha sonra öğretmen adaylarının Eleştirel düşünme eğilim puanları çeşitli demografik değişkenler açısından karşılaştırılmış ve bunlar arasındaki ilişki irdelenmiştir. Araştırma sonunda öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimlerinden yola çıkılarak önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Öğretmen adayı, Eleştirel Düşünme, California Eleştirel Düşünme Eğilimi Ölçeği ( CCTDI)

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 378

ÜSTÜN YETENEKLİ ÖĞRENCİLER İLE ÜSTÜN

YETENEKLİ TANISI KONMAMIŞ ÖĞRENCİLERİN BİLİMSEL YARATICILIKLARININ

KARŞILAŞTIRILMASI

Salih ÇEPNİ1, Feride ERCAN2

1 Uludağ Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2 Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Üstün yeteneklilik ile yaratıcılığın alt boyutlarından birisi olan bilimsel yaratıcılık arasındaki ilişkiyi incelemek bu çalışmanın temel amacıdır. Bu bağlamda üstün yetenekli tanısı konmuş ve bilim sanat merkezlerinde eğitim alan öğrenciler ve üstün yetenekli tanısı konmamış öğrenciler çalışmaya dahil edilmiştir. Bu çalışma, betimsel araştırma deseninde olup karşılaştırmalı araştırmalar kategorisindedir. Araştırma, üstün yetenekli olduğu düşünülen ve okul dışı zamanda Bilim Sanat Merkez’inde eğitim alan 41 ilköğretim öğrencisi ve bilim sanat merkezlerine devam etmeyen, diğer bir ifade ile herhangi bir zeka testi uygulanmamış ve üstün yetenekli tanısı konmamış Trabzon il merkezinde devlet okuluna devam eden 50 ilköğretim öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. Her iki öğrenci grubu da 6. sınıf düzeyindedir. Araştırmada veri toplama aracı olarak Hu ve Adey (2002) tarafından geliştirilen Bilimsel Yaratıcılık Ölçeği’nin Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı 0.893 olarak bulunmuştur. Türkçe’ye uyarlanması, geçerlilik ve güvenilirlik çalışmasını Aktamış (2007) yapmıştır. 6 açık uçlu maddeden oluşan ölçek maddeleri akıcılık, esneklik ve özgünlük boyutlarına göre incelenmiştir. Verilerin analizi aşamasında iki farklı puanlayıcı tarafından değerlendirme işlemi yapılmaktadır. Puanlama süreci devam etmektedir. Çalışmanın sonraki aşamalarında puanlayıcılardan gelen sonuçlar karşılaştırılarak puanlayıcılar arasındaki uyuma bakılacaktır. Verilerin durumuna göre parametrik ya da parametrik olmayan istatistiksel yöntemlerden biri kullanılarak araştırma sonucuna ulaşılması umulmaktadır. Çalışmada elde edilen sonuçlar; akıcılık, esneklik ve özgünlük (orjinallik) boyutları altında incelenecek ve öğrencilerin bilimsel yaratıcılıklarının niteliğine ilişkin bilgiler verilecektir. Üstün yetenekli tanısı konan ve bilim sanat merkezinde eğitim alan öğrenciler ile üstün tanısı konmamış ve bilim sanat merkezinde eğitim almayan iki farklı gruptaki öğrencilerin bilimsel yaratıcılık seviyeleri karşılaştırılacaktır. Elde edilen bulgular ışığında çalışmanın sonunda önerilere yer verilecektir.

Anahtar Kelimeler: Üstün Yeteneklilik, Bilimsel Yaratıcılık

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 379

MATEMATİK ÖĞRETMEN VE ÖĞRETMEN

ADAYLARININ TEKNOPEDAGOJİK EĞİTİM YETERLİLİKLERİNİN İNCELENMESİ

Ayten ERDURAN1 Nurten ÖZDEMİR2

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Matematik Eğitimi ABD 2Milli Eğitim Bakanlığı Ülkemizde son yıllarda eğitimde FATİH Projesi ile değişimler yaşanmaktadır. Bu da teknoloji kullanarak ders işlenişlerinin gerçekleştirilmesi isteğine karşılık gelmektedir. Eğitimde teknoloji entegrasyonu ile ilgili modellerden biri olan Teknolojik Pedagojik İçerik Bilgisi (TPACK) modeli, Shulman(1986) tarafından pedagojik içerik bilgisi olarak belirlenen öğretmenlik bilgisine, teknoloji bilgisinin eklenmesi sonucu geliştirilen bir modeldir( Mishra& Koehler, 2006; Koehler & Mishra, 2005). Bu modele göre yeterliliklerinin belirlenmesi FATİH projesi ile gerçekleştirilmeye çalışılan proje ile daha önemli bir noktaya geldiği düşünülmektedir. Bu çerçevede araştırmanın amacı, matematik öğretmen ve öğretmen adaylarının teknopedagojik eğitime yönelik yeterliliklerini belirlemek ve karşılaştırmaktır. Bu amaca yönelik var olan durumun betimlenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmada tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını son sınıf öğrencilerinden 168 ilköğretim ve 55 ortaöğretim matematik öğretmen adayı ile İzmir ilinde görev yapan 120 ilköğretim öğretmeni ve 86 ortaöğretim matematik öğretmeni bulunmaktadır. Veri toplama aracı olarak, teknolojik pedagojik içerik bilgisi (TPACK) yapısının, temel bileşeni olan teknolojik pedagojik içerik bilgisi bileşenine odaklanarak geliştirilen Teknopedagojik Eğitim Yeterlik (TPACK-deep) Ölçeği kullanılmıştır (Kabakci Yurdakul ve diğerleri, 2012). Çalışmada verilerin çözümlenmesinde SPSS 17.0 paket programı kullanılacaktır. Çözümlemeler için aritmetik ortalamalar, standart sapma, frekans ve yüzdelerle karşılaştırmalarda t-testi çözümlemelerinden yararlanılacaktır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemlerine başlanmıştır. Araştırmada öncelikle hem öğretmen adaylarının hem de öğretmenlerin TPIB yeterliliklerinin ne seviyede olduğu belirlenecektir. Bu yeterliliklerin her bir grupta cinsiyetler arasında anlamlı farklılık olup olmadığına da bakılacaktır. Böylece eğitimde yeniden yapılanma çerçevesinde özellikle matematik öğretmeni ve öğretmen adaylarının bu yeterlilikleri belirlenecektir. Bu sayede öğretmenler ve öğretmen yetiştiren kurumlara yönelik önerilere yer verilecektir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Teknolojik Pedagojik İçerik Bilgisi, Teknopedagojik Eğitim Yeterlilikleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 380

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMEN

ADAYLARININ MATEMATİK DİLİNİ ANLAMA VE KULLANMA BECERİLERİNİN İNCELENMESİ

Mevlüde DOĞAN1 Pınar GÜNER1

1Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi

Bölümü Matematik genel olarak öğrencilerin sevmediği ve anlamakta zorluk yaşadığı bir alandır. Diğer alanlara göre daha sembolik, soyut ve problem çözmeye yönelik olduğundan öğrenciler matematiksel ifadeleri algılamakta, yorumlamakta ve ne anladığını yansıtmakta güçlük çekmektedirler. Matematik eğitiminin amacı öğrencilerin muhakeme gücü ve problem çözme becerilerini geliştirmek, mevcut bilgilerini yeni durumlara aktarabilmesini sağlamak ve onlara üst düzey beceriler kazandırmaktır. Bu becerilerin kazandırılabilmesi için öğrencinin verilen matematiksel bir ifadeyi, problemi ya da sembolü nasıl algıladığını bilmek önemlidir. Öğrenciler karşılaştıkları ifadeleri matematiksel dile dönüştürmekte ya da matematiksel bir dille verilen kavramları yorumlamakta zorluk yaşamaktadır. Bunda konuyla ilgili yetersizlik, sembollere karşılık gelen anlamları tam olarak kavrayamama ya da yanlış yorumlamanın etkisi olabilir. Matematiksel ifadeleri anlayabilmede ve kullanabilmede dil önemli bir unsurdur. Alan dilinin etkililiği matematiksel kavramlar ve sembolleri doğru kullanmayı sağlar ve bunlar arasındaki ilişkileri güçlendirir. İyi bir matematik eğitimi verebilmek için öğrencilerin nasıl algıladığını ve algıladığını matematiksel olarak ne kadar yansıtabildiğini bilmek derslerdeki karşılıklı etkileşimi geliştirebilmek ve verimliliği arttırabilmek adına önemlidir. Bu çalışmanın amacı 2011-2012 akademik yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören ilköğretim matematik öğretmen adaylarının sınıf düzeyi ve cinsiyet değişkenleri açısından matematiksel dili anlayabilme ve kullanabilme becerilerini incelemek olarak belirlenmiştir. Mevcut durumun betimlenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmada tarama modeli kullanılmış olup öğretmen adaylarının matematiksel dili anlayabilme ve kullanabilme derecelerini belirlemek amacıyla öğrencilerden temel matematik kapsamında açık uçlu on problemi çözmesi, ayrıca öğrencilerden kendilerine okunan metinleri matematik dilini kullanarak yazmaları istenmiştir. Veri toplama aracında yer alan problemlerden ilk beşinde öğrencilerden matematiksel ifadeleri ve kavramları sembollerle diğer beşinde ise sembollerden oluşan ifadeleri matematiksel bir dil ile göstermesi istenmiştir. Çalışmada ilköğretim matematik öğretmen adaylarının cinsiyet ve sınıf seviyeleri bakımından matematiksel dili anlayabilme ve kullanabilme becerilerinde anlamlı bir farklılık olup olmadığı incelenecektir. Araştırma sonunda elde edilen verilerden yola çıkılarak önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Matematiksel Dil, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 381

A COMPARISON STUDY: UNDERSTANDING

EXPERTISE BASED TRAINING EFFECTS ON SOFWARE EVALUATION PROCESS OF MATHEMATICS

EDUCATION PRE-SERVICE TEACHERS

Hatice SANCAR-TOKMAK1 Lütfi İNCİKABI2

1Mersin University, Computer Education and Instructional Technologies Department 2Kastamonu University, Elementary Education Department

This comparative case study examined the educational software evaluation processes of Mathematics Education pre-service teachers who both attended the expertise based training and traditional ones in conjunction with a Software Evaluation checklist. Forty three novice Mathematics Education pre-service teachers, who were divided into sub groups of four, in XBT and traditional training and three experts, participated to the study. Each novice groups and the three experts evaluated educational software selected by the novice groups in accordance with the checklist. Data were collected through demographic questionnaire, pre-service teachers’ journals, evaluation form results, Heinich’s et al. Software Evaluation Checklist, classroom observation form, and the case example in the current study. Two analysis procedures were applied: First one was similarities in marking between the same educational software of the XBT and traditional groups in the Software Evaluation Checklist. Second one was organizing common themes in the data collected through journals and in-class observations were organized. The results showed that the expert-XBT group agreement rate was 63 percent while the expert-traditional group agreement rate was 42. Moreover, XBT group showed a similar approach, including assessing each criterion, and evaluating the software as a whole. However, the results showed that they need for additional training and development. Keywords: Expertise-Base Training, Mathematics Teacher Candidates, Software Evaluation, Novices

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 382

MATEMATİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLGİSAYAR

DESTEKLİ ÖLÇME-DEĞERLENDİRME PRATİKLERİ

Hatice AKKOÇ1

1Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Ölçme-değerlendirmenin öğrenme-öğretme sürecinin bir parçası olarak uygulanması literatürde üzerinde önemle durulan bir husustur (Heritage, 2007). Teknolojinin matematik öğretimine entegrasyonu ise teknoloji destekli ölçme-değerlendirmeyi gündeme getirmektedir. Ancak, teknolojinin ölçme-değerlendirmeye entegrasyonu konusunda literatürde yeterli çalışmanın olmadığı dikkat çekmektedir. Bu amaçla bu çalışma kapsamında Marmara bölgesindeki bir üniversitede Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi bölümünde öğrenim gören 41 son sınıf matematik öğretmen adayına yönelik Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi (TPAB) kuramsal çerçevesi (Niess, 2005; Mishra ve Koehler, 2006) esas alınarak hazırlanmış bir program geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Programın geliştirme sürecinde ihtiyaç analizi, kazanımların belirlenmesi, içerik oluşturma, öğrenme-öğretme durumlarının belirlenmesi, programın değerlendirilmesi basamakları takip edilmiştir. Bu bildiride bu programın ölçme-değerlendirme boyutu üzerinde durulacaktır. Öğretmen adaylarına uygulanan programın değerlendirilmesinde uygulama öncesi ve sonrasında öğretmen adaylarının ders planları, ders notları ve ders hazırlıkları üzerine cevapladıkları anketler incelenmiştir. Öğretmen adaylarının kullandıkları ölçme-değerlendirme araçları belirlenmiş ve uygulama öncesi ve sonrası için betimsel olarak analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular konu anlatımında öğrencilere ders sırasında soru sormanın, uygulama öncesinde ve sonrasında öğretmen adayları tarafından en çok kullanılan ölçme değerlendirme aracı olduğunu göstermektedir. Öğretmen adayları tarafından sıkça kullanılan bir diğer ölçme-değerlendirme aracı da ödevdir. Programın uygulanmasından sonra klasik ödevler yerini bilgisayar destekli ödevlere bırakmıştır. Benzer şekilde programın uygulanmasından önce öğretmen adaylarının hiçbirisi bilgisayar destekli çalışma yaprağı kullanmaz iken bu sayı uygulama sonrasında 19’a çıkmıştır. Bu bildiride öğretmen adaylarının bilgisayar destekli ölçme-değerlendirme araçlarını nasıl kullandıklarına dair nitel analizlere de yer verilecektir. Anahtar Kelimeler: Ölçme-Değerlendirme, Bilgisayar Destekli Ölçme-Değerlendirme, Matematik Öğretmen Adayları, Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 383

AN ANALYSIS OF DISTRIBUTION OF TIMSS MATHEMATICS CONTENT DOMAINS IN SBS

ASSESSMENT

Lütfi İNCİKABI1

1Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, ilköğretim Bölümü Matematik Öğretmenliği

Efficiency of educational investments is getting more and more attention around the world. Although educational efficiency is taking consideration of different aspects such as the variety of manipulatives, quality of teaching, quality of educational environment, and students’ beliefs, every qualitative study emphasizes determination students’ achievement level and comparing it by years. Responsible for preparing students for life, schools are required to improve students’ different abilities, such as problem solving, critical thinking, and reading skills. A quality social life is promoted in an educational system that produces academically qualified individuals. While determining and evaluating students’ academic achievement, countries, therefore, emphasize comparison of their students’ performance with the ones of other countries in international competencies such as TIMSS and PISA. The aim of this study was to compare SBS with TIMSS in terms of distribution of content domains (numbers, algebra, geometry, and data and chance) as classified in TIMSS 2007 framework. In this study, the content analysis method was applied to SBS questions. To conduct interpretation of the SBS and TIMSS assessments, a group of two experts in mathematics education and mathematics assessment convened. The results of this study reveal that while there is considerable overlap in the content included in the SBS and TIMSS mathematics assessments at eighth grade, differences exist in the distribution of items with respect to content domains. Key Words: SBS, TIMSS, Mathematics Achievement, Content Analysis

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 384

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENLERİNİN PROJE VE PERFORMANS GÖREVLERİNE İLİŞKİN

GÖRÜŞLERİ

Olcay ESEN1 Gönül GÜNEŞ2

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Ana Bilim Dalı, Matematik Bölümü Doktora Öğrencisi

2 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Ülkemizde 2005-2006 eğitim-öğretim yılı itibarı ile ilköğretimin ilk kademesinde, devamında ilköğretim ikinci kademesinde uygulanmaya başlanan öğretim programları öğrenme öğretme faaliyetlerinde birçok değişikliği başlatmıştır. Bu değişimin doğası gereği, ölçme değerlendirme de klasik anlayıştan arındırılmış ve alternatif ölçme araçlarıyla zenginleştirilmiştir. Ayrıca yeni öğretim programıyla birlikte performansa dayalı ölçmenin ve süreç değerlendirmesinin önemi artmıştır. Proje ve performans görevlerinin olumlu etkilerine rağmen uygulanmasında ve değerlendirilmesinde birçok aksaklığı da beraberinde getirmiştir. Bu araştırmada, ilköğretim matematik öğretmenlerinin derslerinde proje/performans görevlerini kullanma ve değerlendirme ölçütlerine ilişkin görüşlerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırma, 2011-2012 eğitim öğretim yılında Giresun il merkezi ve ilçelerinde görev yapan 32 ilköğretim matematik öğretmeni ile mülakat yapılarak gerçekleştirilmiştir. Öğretmenlerin proje ve performans görevlerine ilişkin görüşleri açık uçlu sorulardan oluşan ölçek yardımıyla toplanmıştır. Araştırma sonucunda; ilköğretim matematik öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun proje ve performans görevlerini verirken öğrencide araştırma becerisini geliştirmeyi amaçladıkları ve bu görevleri değerlendirirken çoğunlukla değerlendirme ölçeklerine bağlı kalmadıkları ortaya çıkmıştır. Ayrıca öğretmenler, amacına uygun hazırlandığında proje ve performans görevlerini yararlı bulmuşlardır. Mülakat yapılan öğretmenler, görevleri değerlendirirken, öğrencilerin yazılı sınav sonuçlarının ve sınıf içi durumlarının da puanlamada etkili olduğunu belirterek, yapmış oldukları değerlendirmede objektif olamadıklarını ifade etmişlerdir. Araştırmanın bir diğer sonucu olarak, öğretmenlerin sınav notları yüksek olan başarılı öğrencilerinin görevlerini değerlendirirken, görevleri istenilen şekilde yerine getiremeseler bile bu öğrencilerin ortalamalarını düşürmemek için puanlama kriterlerine bağlı kalmadıkları açığa çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: Proje/Performans Görevleri, İlköğretim Matematik Dersi, Öğretmen Görüşleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 385

İLKÖĞRETİM ALTINCI SINIF MATEMATİK DERSİNDE

UYGULANAN ETKİNLİKLERİN VE ÖLÇME-DEĞERLENDİRME SÜRECİNİN İNCELENMESİ

Memet KARAKUŞ1 Melis YEŞİLPINAR2

1Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü 2Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü

Günümüzde yaşanan gelişmelerin eğitim programlarına yansıması ile birlikte 2006 yılından itibaren uygulanmaya başlanan ilköğretim matematik dersi öğretim programlarında da birtakım yeniliklerin ön plana çıktığı görülmektedir. Programın önemli hedeflerinden bazıları öğrenme sürecine zihinsel ve fiziksel olarak aktif katılım gösteren, problem çözme, eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme gibi bir takım yetenek ve becerilere sahip bireylerin yetiştirilmesi olarak açıklanmıştır. Etkili matematik öğretimini temel alan bu değişimler öğrenme-öğretme süreci açısından incelendiğinde; öğretim programlarının genel yapısında öğrenciyi merkeze alan, kavramsal ve etkinlik temelli bir yaklaşımın benimsendiği vurgulanmaktadır. Öğretim programının uygulanmasını konu alan araştırmalarda ise programdaki öğelerin yapısına ve uygulamaya yansımasına ilişkin bazı sınırlılıkların olduğu belirlenmiştir. Bu noktadan hareketle gerçekleştirilen çalışmanın temel amacı, ilköğretim matematik dersi altıncı sınıf düzeyinde uygulanan etkinliklerin ve ölçme-değerlendirme sürecinin incelenmesidir. Çalışmada nitel araştırma desenlerinden biri olan durum çalışması kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını devlet okullarından birinde görev yapan, altıncı sınıf düzeyinde derse giren ve gönüllülük esasına göre belirlenen bir ilköğretim matematik öğretmeni ve altı ilköğretim altıncı sınıf öğrencisi oluşturmuştur. Araştırma verilerinin toplanmasında gözlem, görüşme ve doküman incelemesi yöntemleri kullanılmıştır. Verilerin analizinde ise içerik analizi tekniğinden yararlanılmaktadır. Analiz sürecinin devam ettiği araştırmada, uygulama sürecinin işleyişini etkileyen etmenlerle ilgili çeşitli sonuçlara ulaşılacağı düşünülmektedir. Araştırma sonuçlarından hareketle uygulanan etkinliklerin ve ölçme-değerlendirme sürecinin etkililiğini arttırmaya yönelik önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: İlköğretim Altıncı Sınıf Matematik Öğretim Programı, Öğrenme-Öğretme Süreci, Ölçme-Değerlendirme Süreci

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 386

MATEMATİK ÖĞRETMENİ ADAYLARININ MATH

TAKSONOMİ ÇERÇEVESİNDE HAZIRLANAN SORULARA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ VE SORU

ÖRNEKLERİ

Şule KESGİN1 Sevgi MORALI2

1Milli Eğitim Bakanlığı 2Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Matematik Eğitimi Bölümü

Eğitim sisteminde öğrenci öğrenmelerinin yeterli düzeyde ya da yanlış öğrenmelerinin olup olmadığına karar verebilmesi, öğretim yöntemlerinin uygunluğunun belirlenebilmesi ve öğretimin geliştirilebilmesi sebepleri ile ölçme ve değerlendirme yapılmaktadır. Dolayısıyla ölçme ve değerlendirme olmadan öğretimin eksik olacağı açıktır. Ölçme ve değerlendirmenin söz konusu amaçlara hizmet edebilmesi için çeşitli ölçme araçları kullanılmaktadır ve bunlardan en yaygını sınavlardır. Ancak sınavlar bir araç olmasına karşın çoğunlukla sınavdan yeterli puan almak/sınavı geçmek amaç haline gelmektedir. Öğrencilerde gerçekten öğrenmek yerine sınavı geçme amaçlı geçici ve yüzeysel öğrenme yapabilmektedirler. Bu durum üniversite öğrencileri arasında da yaygındır. Bu doğrultuda sınavlarda öğrencilerin yüzeysel öğrenme ile yapamayacakları daha derinlemesine daha kavramsal öğrenme ile yapabilecekleri sorular sorulması önemli görülmektedir. Soyut matematik, matematik öğretmen adayları için hem yükseköğrenimleri hem de mesleki yaşamları boyunca diğer derslere temel teşkil eden bir derstir. Bu araştırmada ortaöğretim matematik öğretmenliği programı 1. Sınıfta öğrenim görmekte olan matematik öğretmen adaylarının soyut matematik dersi kapsamında MATH Taksonomi (MT) çerçevesinde hazırlanan sınav sorularına ilişkin görüşleri alınmıştır. Araştırmada 16 öğretmen adayı ile yarı-yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Öğretmen adaylarına MT çerçevesinde hazırlanan sorulara ilişkin görüşlerinin neler olduğu, hangi tip sorularda zorlandıkları ve nedenleri ve soyut matematik dersine nasıl çalıştıklarına ilişkin sorular yöneltilmiştir. Öğretmen adaylarıyla yapılan görüşmeler betimsel analiz tekniği ile analiz edilmiştir. Görüşmeler sonunda öğretmen adayları soruların derinlemesine öğrenme gerektiren sorular olduğunu, en çok bilgilerini yeni durumlara uygulamayı gerektiren sorularda zorlandıklarını ve soyut matematik dersine sınav odaklı çalıştıklarını ve kitaplarda bulunan derste yaptıkları örnek soruların ve teorem ispatlarının benzerleri olan sorular üzerine yoğunlaşarak çalıştıkları yönünde görüş bildirmişlerdir. Anahtar Kelimeler: MATH Taksonomi, Soyut Matematik, Değerlendirme, Matematiksel Beceriler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 387

MATEMATİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETİM

PROGRAMININ AMAÇLARINA YÖNELİK İNANIŞLARININ LİMİT KAVRAMINA İLİŞKİN

ÖĞRETİMLERİNE YANSIMALARI

Semiha KULA1 Esra BUKOVA GÜEL1

1 Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü

Bu çalışmanın amacı; matematik öğretmen adaylarının Ortaöğretim Matematik Dersi Öğretim Programı’nın amaçları ve öğrencilerin neden matematik öğrenmeleri gerektiği konusunda açık ve tutarlı inanışa sahip olma durumlarının, limit kavramına ilişkin öğretim süreçlerine yansımalarını incelemektir. Matematik öğretmen adaylarının Ortaöğretim Matematik Dersi Öğretim Programı’nda yer alan amaçları, limit kavramına ilişkin öğretim süreçlerine nasıl yansıttıkları ayrıntılı olarak ve doğal ortamında incelenmek istendiğinden nitel araştırma yöntemlerinden biri olan özel durum çalışması deseninden yararlanılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını Ortaöğretim Matematik Öğretmenliği Bölümü Okul Deneyimi-II dersini alan son sınıf dört ortaöğretim matematik öğretmen adayından oluşturmaktadır. Araştırmanın veri toplama araçlarını; katılımcıların limit kavramına yönelik hazırladıkları ders planları, uygulama okullarındaki derslerine ilişkin 16 saatlik video kayıtları (her biri için dört saat) ve toplamda 28 adet yarı-yapılandırılmış görüşmelerin ses kayıtları oluşturmaktadır. Söz konusu video ve ses kayıtları kelimesi kelimesine yazılarak ayrıntılı bir şekilde yazıya aktarılmıştır. Çalışmada gözlem ve görüşmelerden elde edilen bire-bir yazıya aktarımlar analiz edilirken Dörtlü Bilgi Modeli’nin temel bilgi biriminin “Ortaöğretim Matematik Dersi Öğretim Programı’nın amaçları ve öğrencilerin neden matematik öğrenmeleri gerektiği konusunda açık ve tutarlı inanışa sahip olmak” göstergesinden yararlanılmıştır. Ortaöğretim Matematik Dersi Öğretim Programı’nda vurgulanan günlük yaşamla ilişkilendirme, diğer öğrenme alanlarıyla ilişkilendirme, matematik-sanat ilişkilendirmesi, teknolojiyi etkin kullanma, etkinlikler, grup çalışması yaptırma, öğrencinin ilgisini çekme gibi unsurların üç öğretmen adayı tarafından dikkate alınarak bu unsurları öğretim süreçlerine yansıttıkları gözlenmiştir. Diğer öğretmen adayının ise yapılandırmacı öğretime inanmaması, kendisinin düz anlatımla öğrendiğini dolayısıyla öğrencilerinin de bu şekildeki bir öğretim ile öğrenebileceğini düşünmesi, bunun yanında da dershanede üç yıllık öğretmenlik deneyimine sahip olması, onun programın felsefesi ve üniversitede aldığı eğitim ile örtüşmeyen bir inanca sahip olmasına neden olarak gösterilebilir. Anahtar Kelimeler: Ortaöğretim Matematik Dersi Öğretim Programı, Dörtlü Bilgi Modeli (Knowledge Quartet), Alan Bilgisi, Alan Öğretimi Bilgisi, Matematik Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 388

MATEMATİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ SORU

SORMAYI ETKİLİ KULLANMA DURUMLARI: LİMİT ÖRNEĞİ

Semiha KULA1 Esra BUKOVA GÜEL1

1 Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanlar Eğitimi Bölümü Bu çalışmanın amacı; ortaöğretim matematik öğretmen adaylarının soru sormayı etkili kullanma durumlarının, limit kavramına ilişkin öğretim süreçlerine yansımalarını incelemektir. Matematik öğretmen adaylarının soru sormayı etkili kullanma durumlarını, limit kavramına ilişkin öğretim süreçlerine nasıl yansıttıkları ayrıntılı olarak ve doğal ortamında incelenmek istendiğinden nitel araştırma yöntemlerinden biri olan özel durum çalışması deseninden yararlanılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını, Ortaöğretim Matematik Öğretmenliği Bölümü Okul Deneyimi-II dersini alan son sınıf dört ortaöğretim matematik öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmanın veri toplama araçlarını; katılımcıların limit kavramına yönelik hazırladıkları ders planları, uygulama okullarındaki derslerine ilişkin 16 saatlik video kayıtları (her biri için dört saat) ve toplamda 28 adet yarı-yapılandırılmış görüşmelerin ses kayıtları oluşturmaktadır. Söz konusu video kayıtları ile yarı-yapılandırılmış görüşmelerin ses kayıtları kelimesi kelimesine yazılarak ayrıntılı bir şekilde yazıya aktarılmıştır. Çalışmada gözlem ve görüşmelerden elde edilen bire-bir yazıya aktarımlar analiz edilirken Dörtlü Bilgi Modeli (Knowledge Quartet)’nin Dönüşüm Bilgisi biriminin “öğrencilerin bilgilerini ve anlama düzeylerini ortaya çıkarmak ve geliştirmek için soru sormayı etkili kullanmak” göstergesinden yararlanılmış ve göstergenin içeriğini oluşturan kategorilerin belirlenmesi için tematik kodlama yapılmıştır. Elde edilen kategorilere derslerde rastlanma sıklığı ise içerik analizi kullanılarak belirlenmiştir. Matematik öğretmen adaylarının limit kavramına yönelik öğretimlerinde soru sormayı etkili bir şekilde kullandıkları durumlar; “öğrenciyi düşünmeye yöneltme amaçlı soru sorma”, “öğrenci yanıtlarını genişletme amaçlı soru sorma”, “önceki bilgileri hatırlatma amaçlı soru sorma”, “öğrenciye yanlışını buldurma amaçlı soru sorma” başlıkları altında ele alınmıştır. Öğretmen adaylarının soru sormayı etkili bir şekilde kullanamama durumları da ortaya çıkmıştır. Öğretmen adaylarının soru sormayı etkili kullanamama durumları; “doğrudan işlemsel sonucu öğrenecek soru sorma” ve “kendi sorduğu soruyu kendi cevaplama” olmak üzere iki kategori altında ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Soru Sorma, Dörtlü Bilgi Modeli (Knowledge Quartet), Alan Bilgisi, Alan Öğretimi Bilgisi, Matematik Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 389

MATEMATİKSEL VE OLASILIKSAL MUHAKEME

ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Emrullah ERDEM1 Ramazan GÜRBÜZ2

1,2 Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Matematik Eğitimi Anabilim Dalı

Matematik, mantıklı muhakeme yapmayı gerektiren ve muhakeme yapmayı geliştiren bir bilim alanıdır. Muhakeme yapma, bir olayı ya da problemi “Neden” ve “Nasıl” soruları etrafında detaylandırıp anlamlandırarak yapılan üst düzey düşünme sürecidir. Dolayısıyla muhakeme yapmak, bir olayı ya da problemi tüm detaylarıyla bilmeyi gerektiren üst düzey zihinsel bir faaliyettir. Olasılıksal muhakeme yapmak ise, gerçekleşmemiş ve birden fazla sonucu olabilecek olaylar hakkında mantıklı tahminler yapabilme becerisidir. Bu çalışmanın amacı, ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin matematiksel ve olasılıksal muhakeme becerileri arasındaki ilişkiyi incelemektir. İlişkisel tarama modellerinden korelasyonel modelin kullanıldığı bu araştırma, 2010-2011 eğitim-öğretim yılında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir ilin üç farklı okulunda okuyan 167 ilköğretim 7. sınıf öğrencisiyle yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak, literatürden faydalanılarak geliştirilen “Matematiksel Muhakeme Beceri Düzeyi Belirleme Ölçeği” ve “Olasılıksal Muhakeme Beceri Düzeyi Belirleme Ölçeği” kullanılmıştır. Örneklemdeki öğrencilerin her bir ölçekte yer alan sorulara ilişkin aldıkları toplam puanların ortalamaları arasındaki ilişki, Pearson korelasyon katsayısı (r) hesaplanarak tespit edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda, araştırmaya katılan öğrencilerin matematiksel ve olasılıksal muhakeme becerileri arasında pozitif yönde yüksek bir ilişkinin (r=.685, p=.000) olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Matematik Eğitimi, Olasılık, Matematiksel Muhakeme, Olasılıksal Muhakeme, Olasılık-Muhakeme İlişkisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 390

SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ MATEMATİK

OKURYAZARLIĞI ÖZ-YETERLİK DÜZEYLERİ İLE AKADEMİK BAŞARILARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN

İNCELENMESİ

İlhan KOYUNCU1 Çiğdem HASER2

1Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Matematik eğitimde birçok yeniliğin yapıldığı günümüzde matematik okuryazarlığı konuşulan ve tartışılan konulardan biri olmuştur. OECD (2006, s.10), bu kavramı şöyle tanımlamaktadır: “Bireyin düşünen, üreten ve eleştiren bir vatandaş olarak bugün ve gelecekte karşılaşacağı sorunların çözümünde matematiksel düşünme ve karar verme süreçlerini kullanarak çevresindeki dünyada matematiğin oynadığı rolü anlama ve tanıma kapasitesidir.” Bir başka deyişle, matematik okuryazarlığı, gerçek bir yaşam durumunda bireyin problemi sorgulama, analiz etme, formüle etme ve çözebilmesidir. Bu yüzden, matematik okuryazarı olan bireyler bilinçli birer vatandaş ve tüketicidirler. Yapılan araştırmalar, matematik öğretmen adaylarının matematik okuryazarlığı öz-yeterlik algılarının genel olarak olumlu olduğunu ve erkek öğretmen adaylarının öz-yeterlik algılarının daha yüksek olduğunu belirlemiştir. Buradan hareketle, aynı zamanda birer matematik eğitimcisi olan sınıf öğretmenlerinin matematik okuryazarlık öz-yeterliklerinin nasıl olduğu ve bunu etkileyen etmenlerin neler olduğunu araştırma ihtiyacı doğmuştur. Bu çalışmanın amacı, sınıf öğretmen adaylarının genel akademik başarıları ile matematik okuryazarlığı öz-yeterlikleri arasındaki ilişkinin irdelenmesidir. Bunun yanında, sınıf öğretmeni adaylarının matematik okuryazarlık öz-yeterliği, sınıf seviyesi, ebeveynlerinin eğitim durumları, mezun oldukları okul türü ve cinsiyet gibi çeşitli demografik değişkenlere göre karşılaştırılacaktır. Çalışmada, matematik okuryazarlığı öz-yeterliğini ölçmek amacıyla Özgen ve Bindak (2008) tarafından geliştirilen “Matematik Okuryazarlığı Öz-Yeterlik Ölçeği” kullanılacaktır. Nicel veri analiz süreçleri kullanılarak veriler incelenecektir. Analizlerden elde edilen sonuçlar ilgili alan yazın ışığında irdelenecektir. Son olarak, öğretmen adaylarının matematik okuryazarlığı gelişimi, daha iyi matematik eğitimi ve gelecek araştırmalar için yorum ve tavsiyelerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Sınıf Öğretmen Adayları, Matematik Okuryazarlığı, Öz-Yeterlik, Akademik Başarı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 391

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMEN

ADAYLARININ DÖRTGEN ALGILARINA YÖNELİK BİR ÇALIŞMA

Elif TÜRNÜKLÜ1 Elif Nur AKKAŞ1 Funda G. ALAYLI1

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi

Anabilimdalı Matematikte birçok konunun öğrenilmesi aşamasında bireyler kavramlara dair zihinlerinde imge oluştururlar. Bu kavram imgesi zamanla çeşitli deneyim ve bilgilerle bilinçli veya bilinçsiz olarak şekillenerek bireylerin bilişlerinde yer bulur. Geometrik kavramlar diğer matematik alanlarından farklı olarak üç farklı durumu içerir. Bunlar şekle ait imge, tanım ve sahip olduğu özelliklerdir. Tüm bunlar kavram algısını oluşturmada etkendir. Alanyazında, geometrik kavram algılarının ne olduğu, geometrik şekillere dair imgelerin neler olduğu ve yanılgıların ne yönde olduğuna dair her yaş grubunda çalışmalar görülmektedir. Bu bağlamda yapılan çalışmalar, ileride matematik öğretmeni olacak adayların algılarını belirlemek ve yön vermek açısından önemlidir. Bu anlamda bu araştırmanın amacı, ilköğretim matematik öğretmen adaylarının dörtgenlere yönelik algısını incelemektir. Araştırmada, kare, dikdörtgen, eşkenar dörtgen, paralelkenar, yamuk ele alınmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemi ve yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Görüşme soruları, dörtgenleri tanımlama, çizme ve sınıflandırma olmak üzere üç başlıkta gruplandırılmıştır. Her bir dörtgen için ayrı ayrı tanımlama ve çizim soruları yer almıştır. Sınıflandırma sorusu ise tüm dörtgenleri kapsayan bir sorudan oluşmaktadır. Araştırmaya, bir eğitim fakültesinde öğrenim gören ilköğretim matematik öğretmenliği, 3. ve 4. sınıf öğrencilerinden 36 öğretmen adayı katılmıştır. Ancak bu çalışma için, farklı yanıt veren 4 öğretmen adayının görüşmeleri rapor edilmiştir. Görüşmeler, ortalama 25 dakika sürmüştür. Verilerin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Görüşmelerde kaydedilen ses kayıtlarının çözümlemesi yapılarak, her bir öğretmen adayının görüşmeleri ayrıntılı incelenmiştir. Analizde, öğretmen adaylarının görüşme esnasındaki çizimleri de kullanılmıştır. Bulgulara göre, öğretmen adaylarının dörtgenleri akademik olarak tanımlamada zorlandıkları tespit edilmiştir. Dörtgen çizimlerinde, özellikle eşkenar dörtgen, yamuk şekilleri için hatalı çizimler yaptıkları belirlenmiştir. Ayrıca, dörtgenleri aile ilişkilerine göre sınıflandıramadıkları görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Dörtgenler, Dörtgen Algıları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 392

DİSİPLİNLERARASI YAKLAŞIM: MÜZİK, FİZİK,

MATEMATİK ÖRNEĞİ

Özge TURNA1 Mualla BOLAT2 Sercan KESKİN1

1Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü 2Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Dünyada bilim ve teknoloji alanlarındaki gelişmeler yeni araştırma ve yaklaşımları ortaya çıkarmaktadır. Bu araştırma ve yaklaşımların sonuçlarının ortaya çıkarılmasında artık tek bir alanda düşünme ve değerlendirmeler olmayıp, bu düşünce ve değerlendirmeleri destekleyecek diğer disiplinlerden de yararlanılmaktadır. Tüm bu gelişmeler nitelikli ve kaliteli insanların yetişmesini ve bu kişilerin tek bir alan yerine çok disiplinli alanlarda eğitim almalarını zorunlu kılmaktadır. Müzik, fizik ve matematik disiplinleri arasında bir ilişki kurulacak olursa; müzik, belli kurallara uygun olarak oluşturulmuş basit birtakım seslerin birbirlerini izlemesinden oluşan müzik terimli cümleler topluluğu olarak tanımlanabilir. Bu kurallar, matematikte mantık kurallarına karşılık gelirken fizikte ise doğa yasalarına karşılık gelmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere müzik, fizik ve matematik birbirine sıkı bağlarla bağlı disiplinlerdir. Müzikte ses kaynaklarının her yönüyle incelenmesi, ses iletiminin daha iyi olması için neler yapılabileceği, sesin iletileceği ortamın nelere bağlı olduğu, kaynağın sesinin ortamda nasıl yayıldığı gibi konular tamamen fiziğin dolayısıyla da matematiğin konularıdır. Bilinçli bir müzik öğretmeninin bu konuları temel düzeyde bilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan müzik, fizik ve matematik birbirine ayrılmaz bağlarla bağlıdır. Bu bağlamda bu çalışmada amaç müzik disiplinini fizik ve matematik disiplinlerinin çerçevesinden bakarak algılama ve anlamlandırmaktır. Yapılan bu çalışmanın müziği disiplinlerarası bağlamda incelemek isteyen araştırmacılara yol gösterici olması ve sunulan önerilerin konuyla ilgili yeni araştırmalar yapılmasına zemin hazırlaması beklenmektedir. Bunun yanı sıra müzik öğretmeni yetiştiren öğretim kurumlarında kullanılan programlarda müziğin fizik ve matematik ile ilişkisini belirtecek nitelikteki konu ve uygulamaların eklenmesi hatta yeni bir ders önerisi ile birlikte bir takım düzenlemeler yapılması önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Disiplinlerarası Yaklaşım, Çapraz Disiplinli Yaklaşım, Müzik, Fizik, Matematik

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 393

MATEMATİK ÖĞRETİMİNDE FEN KONULARININ KULLANIMI: İLKÖĞRETİM 7. SINIF ÖĞRETMEN

KILAVUZ KİTABI ÖRNEĞİ

Betül YENİTERZİ1,2 Mine IŞIKSAL1

1Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

İlköğretim matematik programı, matematik öğretiminin gerçek hayatla ve diğer disiplinlerle ilişkilendirilerek yapılmasının önemli olduğunu vurgulamaktadır. Program bu ilişkilendirme sayesinde; öğrencilerin okul dışı yaşantılarında matematiği fark edebileceğini ve matematik dersinin diğer dersleri anlamalarında da etkili olacağını ifade etmektedir. Ayrıca matematik dersinin fen ve teknoloji, sosyal bilgiler ve Türkçe dersleriyle ortak becerilerinin ve ortak kazanımlarının olduğu görülmektedir. İlköğretim matematik dersi özellikle fen ve teknoloji dersi ile birlikte değerlendirildiğinde; her iki dersinde eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, araştırma, sorgulama, problem çözme, araştırma, karar verme ve bilişim teknolojilerini kullanma gibi ortak becerilere sahip olduğu dikkat çekmektedir. Diğer bir deyişle bu iki disiplinin hem içerik hem de ortak beceriler yönünden ilişkili olduğu görülmektedir. İlköğretim matematik programının bu ilişkilendirmeyi desteklemesi öncelikli olarak ders kitapları dolayısıyla öğretmen kılavuz kitaplarında görülmektedir. Bu sebepten bu çalışmanın amacı, MEB tarafından 2011’de yayımlanmış ilköğretim matematik 7. sınıf öğretmen kılavuz kitabındaki konu anlatımlarının, etkinliklerin ve soruların fen ve teknoloji dersi konu ve kavramlarıyla nasıl ve ne derece ilişkilendirildiğini tespit etmektir. Araştırmada doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır. İlköğretim matematik 7. sınıf öğretmen kılavuz kitabı incelenirken, üniteler sırasıyla taranmış ve her ünite içerisinde fen ve teknoloji dersi ile ilişkili görülen kavramlar, örnekler, etkinlikler ve sorular ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Araştırma sonucunda kitapta fen ve teknoloji dersinin “kuvvet hareket, madde ve ısı ve Güneş sistemi ve ötesi: Uzay bilmecesi” ünitelerine ait kavramların sıklıkla kullanıldığı bulgusuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: İlköğretim, Matematik, Fen ve Teknoloji, Öğretmen Kılavuz

Kitabı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 394

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRENCİLERİNE

GÖRE; NEDEN MATEMATİK? NASIL MATEMATİK?

Ömer Faruk ÇETİN

Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Son yıllarda anlamlı öğrenmenin gerçekleşebilmesi için disiplinler arası ilişkilerin

ve sorunlara çok boyutlu yaklaşmanın önemi giderek artmış ve eğitimde farklı disiplinleri entegre etme gündeme gelmiştir. Gerek uygulama alanları açısından, gerekse problem çözmedeki bilimsel yaklaşımları itibariyle en uygun entegre edilebilen disiplinler fen, matematik ve teknoloji olarak saptanmıştır. Bu noktalardan birincisini matematiğin fen derslerinde kullanıldığı durum ve ikincisini ise fen’in matematik derslerinde kullanıldığı durumdur ve tam entegrasyon yolunda bir basamak olarak düşünülen bu noktaları öğretmenler uygulayabilmektedir. Bu çalışma; fen bilgisi öğretmenliği öğrencilerinin “matematik becerisinin fen başarısını ne yönde etkilediği” ile “matematik bilgisi” ya da “matematik dersi” alma hakkındaki görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada tarama modeli kullanılmıştır. Veriler, 2010–2011 eğitim-öğretim yılı bahar yarıyılında Doğu Anadolu Bölgesi’nin nüfus açısından orta ölçekli bir ilinde bulunan eğitim fakültesinin ilköğretim bölümü, Fen Bilgisi ABD’de öğrenim gören toplam 345 öğrenciden, üç açık uçlu sorudan oluşan yapılandırılmış görüşme protokolü kullanılarak toplanmıştır. Elde edilen veriler betimsel olarak analiz edilmiştir. Sonuçlar çoğu fen bilgisi öğretmenliği öğrencisinin matematik becerisi yüksek olan bir öğrencinin fen başarısının yüksek olacağı görüşünde olduğunu göstermektedir. Yine sonuçlar iki gruba ayrılan 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerinin bir grubunun yarısına yakını bir matematik öğretmenliği öğrencisi kadar matematik bilgisi almak isterken diğer grubunun yaklaşık üçte birinin bir matematik öğretmenliği öğrencisi kadar matematik dersi almak istediğini göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Görsel Kullanımı, Toplama ve Çıkarma Öğretimi, Küme İşlemleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 395

BU BENİM ESERİM PROJE ÇALIŞMASI’NA MATEMATİK ALANINDAN KATILAN ÖĞRENCİLERE

YÖNELİK ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Tayfun TUTAK Ferhan KAYA Ebru KÜKEY Zühal GÜN

Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Son yıllarda eğitim sisteminde yeni yöntemler kullanılmaya başlanmıştır. Bu yöntemlerden biri de proje tabanlı öğrenme metodudur. Bu yaklaşıma bağlı olarak MEB ve TÜBİTAK’ın ortak çalışmalarıyla Bu Benim Eserim Proje Çalışması ilköğretim öğrencilerine fen ve matematik derslerine yönelik gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Bu benim eserim proje çalışmasıyla, öğrencilerin bu derslere daha farklı açılardan bakabilmelerini, yaratıcılıklarını geliştirebilmelerini, farklı bakış açıları kazanmaları amaçlandığı söylenebilir. Ayrıca öğrencilerin bir şeyleri keşfetmeleri sonucunda derslere olan tutumlarının ve kendilerine olan özgüvenlerinin olumlu yönde geliştiği de söylenebilir. Bu Proje çalışmaları ilköğretim okullarının 6., 7. ve 8. sınıflarına yönelik olarak gerçekleştirilmektedir. Öğrenciler matematik ve fen bilimleri alanlarında hazırladıkları projeleriyle çalışmaya katılabilmektedirler. Bu alandaki konuların projelendirilmesi aşamasında, çalışmaların özgün, bilimsel, mantık çerçevesi içinde, estetik, uygulanabilir ve sosyal fayda sağlayıcı olması esas alınmaktadır. Proje çalışması, ilköğretim matematik ve fen bilimleri müfredatındaki içerik ve kazanımlarla ilişkili olup araştırma projelerini kapsamaktadır. Çalışma, eğitim–öğretim yılı başında başlayıp o yıla ait uygulama takvimine göre gerçekleştirilir. Bu araştırmada; Bu Benim Eserim Proje Çalışması’na katılan öğrencilerin matematik tutum ve başarılarına yönelik etkilerinin incelenmesi açısından öğretmen görüşlerinin alınması amaçlanmıştır. Bu konuyu araştırmak için, yapılandırılmış mülakat metodu kullanılmıştır. Mülakatlardan elde edilen veriler öğretmenlerin fikir birliğine vardığı ve varmadığı noktalar tespit edilerek her soru için ayrı ayrı kategori haline getirilerek analiz edilmiştir. Mülakatlardan elde edilen verilere göre öğretmenlerin çoğu, Bu Benim Eserim Proje Çalışması’nı yararlı bulmaktadır. Bununla birlikte, Bu benim eserim proje çalışmasının bazı öğrencilerin tutum ve başarılarında herhangi bir değişiklik oluşturmadığı yönünde dile getirilen görüşlerde tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Bu Benim Eserim Proje Çalışması, Proje Tabanlı Eğitim, Matematik Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 396

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN MATEMATİK

ETKİNLİKLERİNDE KULLANDIKLARI YÖNTEMLER VE KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER

Oğuz KELEŞ1 Işıl TAŞ2

1Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2 Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu araştırmada, okul öncesi öğretmenlerinin matematik etkinlikleri sırasında

kullandıkları yöntemlerin ve karşılaşılan güçlüklerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada nitel araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını Niğde il merkezinde bulunan bağımsız anaokulu ve ilköğretim anasınıflarında görev yapan öğretmenler arasından amaçlı örnekleme yöntemlerinden kolay ulaşılabilir durum örneklemesi yoluyla belirlenen 15 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmada veriler yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak elde edilmiştir. Yapılan görüşmeler sırasında ses kayıt cihazı kullanılmıştır. Görüşme formunda öğretmenlerin demografik özellikleri, görev yaptıkları okulda matematik (fen-matematik) köşesi bulunup, bulunmadığı ve bu köşede hangi malzemelerin olduğunu, matematik etkinliklerinde hangi yöntem ve teknikleri kullandıklarını, matematik etkinliklerini nasıl planlayıp, uyguladıklarını belirlemeye yönelik sorular sorulmuştur. Görüşme formunun son bölümünde ise, okul öncesi öğretmenlerinin matematik etkinlikleri sırasında karşılaştıkları güçlüklere ve bunların çözümüne yönelik görüşlerinin alındığı maddeler bulunmaktadır. Araştırmada toplanan verilere içerik analizi kullanılarak analiz edilmiştir. Yapılan çalışmada Araştırmada okul öncesi öğretmenlerinin matematik etkinlikleri sırasında kullandıkları yöntem ve tekniklere ilişkin bulgular ve karşılaştıkları güçlüklere ilişkin bulgular ortaya konacaktır.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Matematik Etkinlikleri, Öğretim Yöntemleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 397

İŞLEMSEL VE KAVRAMSAL ÖĞRENME ARASINDAKİ İLİŞKİ: GENEL MATEMATİK DERSİ ÖRNEĞİ

İlknur ÖZPINAR1 Selahattin ARSLAN1

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Matematik öğrenmek için hem işlemsel hem de kavramsal bilgiye ihtiyaç vardır. Bu iki tip bilgi de birbirinden bağımsız olarak gelişmez. Kavramsal ve işlemsel öğrenme arasındaki ilişki geçmişten günümüze araştırmacılar tarafından çeşitli kademedeki öğrenciler için araştırılmış ve her zaman tartışıla gelmiştir. Öğrencilerin ortaöğretimde gördüğü konuların daha geniş kapsamlı ele alınıp ileriki dönemlerde alacakları alan derslerine temel oluşturması açısından Genel Matematik dersinin önemli olduğu düşünülmektedir. Bu sebeple bu çalışmanın amacı işlemsel ve kavramsal öğrenme türleri arasındaki ilişki ve etkileşimi konusundaki tartışmaya bir katkıda bulunmaktır. Çalışmanın amacına paralel olarak araştırmanın problemi “Kavramsal ve işlemsel öğrenme türleri arasındaki ilişki nasıldır?” şeklinde ifade edilebilir. Çalışmada betimsel yaklaşım kapsamında örnek olay yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini 2008–2009 eğitim-öğretim yılında Türkiye’nin Karadeniz bölgesindeki bir üniversitenin İlköğretim Matematik Öğretmenliği programının aynı şubesinde öğrenim görmekte olan 47 öğrenci oluşturmaktadır. Bu çalışmada öğretmen adaylarına matematik dersi kapsamında işlemsel ve kavramsal öğrenmeyi ölçen sorular sorulmuştur. Bir sorunun hangi öğrenme türünü (işlemsel veya kavramsal) ölçmeye yönelik olduğunu belirlemek için literatür incelemesi sonucu bir karakterizasyon ölçeği geliştirilmiştir ve soruların cevap anahtarları hazırlanarak çözümün her bir aşaması için verilecek puan belirlenip öğrencilerin sorulara verdikleri cevaplar puanlanarak öğrencilerin her sorudan aldıkları puanlar ayrı ayrı hesaplanmıştır. Çalışmanın sonucunda öğrencilerin işlemsel öğrenmeyi ölçen sorularda daha başarılı olduğu ortaya çıkmıştır. Elde edilen bir diğer sonuç ise kavramsal olarak başarılı olan öğrencilerin işlemsel olarak da başarılı, kavramsal olarak başarısız olan öğrencilerin ise işlemsel olarak da başarısız oldukları fakat bunun aksinin doğru olmadığıdır. Anahtar Kelimeler: İşlemsel Öğrenme, Kavramsal Öğrenme, Genel Matematik Dersi, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 398

İLKÖĞRETİM İKİNCİ KADEME ÖĞRENCİLERİNİN

KESİRLERDE TAHMİN BECERİLERİNİN İNCELENMESİ

Cahit AYTEKİN1 Zülbiye TOLUK UÇAR1

1Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü İş ve günlük hayatımızda kaşılaştığımız durumların çoğu kesin sonuçlar yerine yaklaşık değerlerle karar vermekle ilgilidir. Matematik bilgiyi işlemeyi, üretmeyi, tahminlerde bulunmayı ve bu dili kullanarak problem çözmeyi içerir. Bireylerin tahmin yaparken kullandıkları akıl yürütme, problemlerle uğraşma ve çözüm stratejilerinin oluşturulup uygulanması gibi durumların matematik öğretim programlarında yer alması oldukça önemlidir. Ülkemiz matematik öğretim programlarında da tahmin becerisinin önemi açıkça vurgulanmaktadır. Tahmin edilecek problem işlemle bulunabilecek bir sonuca yakın değer üretmeyi gerektiriyorsa buna işlemsel tahmin, ölçme aracı kullanarak bulunabilecek bir sonuca yakın değer üretmeyi gerektiriyorsa buna ölçümsel tahmin denir. Literatürde işlemsel tahmin ile ilgili birçok çalışma olmasına rağmen kesir konusuyla ilgili tahmin araştırmaları bulunmamaktadır. Bu araştırmada 6-8. sınıf öğrencilerinin sınıf düzeyleri, cinsiyetleri, matematik başarıları ve kesirlerde işlem başarıları gibi faktörlerin kesirlerde tahmin başarısı üzerindeki etkileri incelenmiştir. Araştırma kesirlerde tahmin becerisinin bu değişkenlerle ilişkisini araştırdığından ilişkisel araştırma türlerinden korelasyonel araştırmalar grubuna girmektedir. Araştırmada kesirlerde işlem ve tahmin testi olmak üzere iki adet başarı testi geliştirilmiştir. Bunların Cronbach-α güvenirlik katsayıları sırasıyla 84,5 ve 88,9 olarak hesaplanmıştır. Araştırma sonucunda kesirlerde tahmin başarılarının işlem başarısı ile r=0.67, yılsonu matematik puanları ile 0,68 oranında pozitif yönlü orta derecede istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Kesirlerde tahmin başarılarının cinsiyet faktörüne göre literatürdeki bazı bulguların aksine istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği, sınıf düzeyi arttıkça tahmin başarılarının arttığı görülerek 6.sınıf ile 7 ve 8. sınıfların tahmin puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmüştür. Araştırma sonunda tahmin becerilerinin geliştirilmesine yönelik hem matematik eğitimcilerine, müfredat geliştiricilerine hem de ileride yapılacak olan yeni araştırmalara yönelik öneriler verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Tahmin Becerisi, İşlem Becerisi, Kesirler, Matematik Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 399

6. VE 7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİKSEL

DİLİ KULLANABİLME BECERİLERİ

Sümeyye YÜZERLER Mustafa DOĞAN

Konya Üniversitesi, A. K. Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik ABD

Günlük yaşamda, matematiği kullanabilme ve anlayabilme gereksinimi önem kazanmakta ve sürekli artmaktadır. Çeşitli meslek grupları ve iş dünyası, problem çözebilen, kritik düşünebilen, sözlü ve yazılı iletişim becerilerini kullanabilen iş gücü talep etmektedir. Matematik derslerinde öğrencilerden beklenen kendilerini ifade edebilmeleri; matematiksel dili matematikte, diğer derslerde ve yaşantısında uygun bir şekilde kullanabilmeleridir. Bu araştırma ilköğretim programının üzerinde önemle durduğu matematik derslerinde iletişim becerisini öğrencilerin ne derece kazandığını yani matematik dilini kullanma düzeylerini tespit etmeyi amaçlamaktadır. Araştırma 2010-2011 öğretim yılında, Muğla il merkezinde bulunan ilköğretim 6. ve 7. Sınıflarda öğrenim gören 118 öğrenci ile yapılmıştır. Veri toplama işlemi bu çalışma için amaca uygun olarak geliştirilen “performans” görevleri formları kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bu performans görevlerinde önce öğrencinin bizzat kendisinin yapacağı bir görev ya da problem durumu oluşturulmuştur. Devamında öğrencilerin figür ve şekilleri kullanarak matematiksel düşüncelerini ve matematiksel özellikleri ifade edebilecekleri, öğrenme alanına ait kavram bilgisini ölçecek ve matematiksel şekilleri, desenleri çizebilecekleri, süslemeleri oluşturabilecekleri sorular yöneltilmiştir. Geliştirilen dereceli puanlama anahtarından faydalanarak elde edilen veriler betimsel (frekans, yüzde, aritmetik ortalama ve çapraz tablo) istatistik teknikleri kullanılarak analiz edilmiştir. Cinsiyet ve sınıf düzeyine göre de karşılaştırmalar yapılmıştır. Araştırmada öğrencilerin matematiksel düşüncelerini ifade ederken uygun matematiksel dili kullanmakta zorluk çektiği; özellikle yenilenen müfredatta kavramsal yaklaşım üzerinde durulmasına rağmen bu uygulamada öğrencilerin çoğunun öğrenme alanına ait kavram bilgisinde oldukça kötü durumda olduğu görülmüştür. Birçok öğrencinin matematiksel şekillerin, desenlerin çiziminde ve süslemelerin oluşturulmasında iyi durumda olmasına rağmen diğer ölçütlerde aynı başarıyı gösteremedikleri görülmüştür. Bu araştırma, performans görevinin uygulanması üzerine doğrudan yapılmış olması ve sonuçları açısından önem taşımaktadır. Anahtar Kelimeler: Matematik Eğitimi, Matematiksel Dil, Performans Görevi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 400

MATEMATİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ MATEMATİĞE YÖNELİK İNANÇLARI ÜZERİNDE ÖĞRETMEN EĞİTİMİ PROGRAMLARININ ETKİSİ

Yüksel DEDE1 Fatih KARAKUŞ2

1Cumhuriyet Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Afyon Kocatepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Matematik eğitiminde yaşanan reform hareketleri, Türk eğitim sistemini de etkilemiş ve davranış odaklı yapıdan problem çözme yaklaşımını merkeze alan içerik odaklı bir yapıya geçilmiştir (Baki, 2008). Bu geçiş ise geleneksel öğretim pratiklerinden yapılandırmacı yaklaşım temelinde öğrenen merkezli pratiklere geçiş yapılmasını zorunlu kılmıştır. Matematik eğitimindeki reform hareketleri, öğretmenlerin matematik öğretimine bakışlarındaki değişime bağlıdır. Ancak bu bakış, daha derinlere uzanmakta olup, öğretmenlerin matematiğe, matematik öğretimine ve matematik öğrenmeye yönelik inançlarındaki değişime dayanmaktadır. Zira, birçok çalışmada öğretmen ve öğretmen adaylarının belirtilen reform hareketlerine katılmalarına rağmen, öğretimlerine reform hareketlerinde belirtilen yaklaşımları yansıtmadıkları belirtilmektedir (Hiebert & Stigler, 2000; Gregoire, 1999). Öğretmenlerin sahip oldukları inançların, bakış açıları, tercihleri, öğretim aşamasındaki davranışları ve tutumları üzerinde önemli rol oynadığı literatürde sıklıkla not edilmektedir (bkz., Thompson, 1984; Pajares, 1992; Raymond 1997; Wilson& Cooney 2002). Matematikle ilgili inançların çok önemli bir kısmı ise çocukluk ve okul hayatı sürecinde oluşmaktadır. (Frank, 1988). Bu nedenle, öğretmen adaylarının çoğu, öğretmen eğitimi programlarına geçmiş yaşantıları sonucu edindikleri inançlarla gelmektedirler. Fakat, öğretmen adaylarının sahip oldukları inançlar üzerinde, öğretmen eğitimi programlarının da etkili olduğu literatürde belirtilmektedir (Borko et al., 1992). Bu bağlamda; öğretmen adaylarının, öğretmen eğitimi programlarında almış oldukları derslerin, onların matematiğin doğasına, matematiğin öğrenimine ve öğretimine yönelik inançları üzerindeki etkilerinin belirlenmesi ve bu inançların eğitim süresince hangi yönde geliştiğinin araştırılması önem arz etmektedir. Bu nedenle bu çalışmanın amacı, ortaöğretim ve ilköğretim matematik öğretmeni adaylarının matematiğin doğasına, matematik öğrenmeye ve matematik öğretmeye yönelik inançları üzerinde öğretmen eğitim programlarının etkisini belirlemektir. Bu bağlamda bu araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Örneklemin seçiminde ise amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örneklemesi kullanılmıştır. Bunun için, İç Anadolu Bölgesinde bulunan bir devlet üniversitesinin Eğitim Fakültesi ilköğretim matematik öğretmenliği programında öğrenim gören toplam 120 tane birinci ve dördüncü sınıf öğretmen adayı ile yine aynı fakültenin ortaöğretim matematik öğretmenliği programında öğrenim gören toplam 100 tane birinci ve beşinci sınıf öğretmen adayına, Raymond (1997) ve Ernest’in (1989) çalışmaları kapsamında, açık-uçlu sorulardan oluşan bir görüş anketi uygulanmıştır. Verilerin analizi, Ernest (1989) ve Raymond’un (1997) çalışmalarına dayalı olarak belirlenen kategoriler üzerinden anlamsal içerik analizi kullanılarak halen devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Matematiğe Yönelik İnançlar, Öğretmen Eğitimi Programları, Matematik Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 401

İLKÖĞRETİM ALTINCI SINIF MATEMATİK ÖĞRETİM

PROGRAMININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Devrim ÜZEL1 Begüm ŞİMŞEKER1

1Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2006–2007 öğretim yılından itibaren tüm ülkede uygulanmaya başlanan İlköğretim Matematik Dersi Öğretim Programı, dersin yapısında ve uygulamalarda birçok yenilik getirmiştir. Bu çalışmanın amacı, İlköğretim 6. Sınıf Matematik Dersi Öğretim Programının değerlendirilmesi ve bazı değişkenlere göre karşılaştırılmasıdır. Bu amaç doğrultusunda “Balıkesir’de görev yapan ilköğretim matematik öğretmenlerinin ve Necatibey Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği Dördüncü Sınıf Öğrencilerinin Altıncı Sınıf Matematik Dersi Öğretim Programına ilişkin görüşleri nelerdir?” problemine yanıt aranacaktır. Bu problem; 1.Öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının programın tüm alt boyutlarıyla değerlendirilmesine ilişkin görüşlerinde cinsiyet, hizmet süresi, aday veya öğretmen olma değişkenlerine göre anlamlı farklılıklar var mıdır? ve 2.Öğretmenlerin programın uygulanması sırasında karşılaştıkları sorunlar nelerdir? alt problemleriyle desteklenmiştir. Araştırmada alan taraması yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada veriler 2010-2011 öğretim yılında Balıkesir ili merkez ilçesi devlet okullarında görev yapan 40 altıncı sınıf matematik öğretmenlerinden ve 110 Necatibey Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği dördüncü sınıf öğrencilerinden toplanmıştır. Öğretmenlerin altıncı sınıf matematik öğretim programının uygulaması sırasında karşılaştıkları sorunların belirlenmesinde araştırmacılar tarafından geliştirilmiş olan görüşme formu; öğretmen ve öğretmen adaylarının altıncı sınıf matematik öğretim programına yönelik görüşlerinin belirlenmesinde ise Sarıer (2007) tarafından geliştirilmiş olan anket kullanılmıştır. Görüşme formunun analizinde içerik analizi yapılarak bire bir alıntılara yer verilmiş ve yüzde frekans dağılımları verilmiştir. Anket formunun analizinde ise SPSS 17.0 programı kullanılarak t-testinden yararlanılmıştır. Öğretmen ve öğretmen adaylarının matematik öğretim programına yönelik görüşlerinde anlamlı bir fark gözlenmemiş ve öğretmenlerin karşılaştıkları sorunlara yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: İlköğretim Matematik Öğretmeni, Öğretmen adayı, Matematik Öğretimi Matematik Öğretim Programı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 402

SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ FEN BİLİMLERİNE

KARŞI TUTUMLARI: TÜRKİYE, HOLLANDA VE ROMANYA ÖRNEĞİ

Özge ERSOY1 Mustafa ERGUN2

1Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Fen Bilgisi Eğitimi

Bilim Dalı 2 Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen

Bilgisi Eğitimi ABD

Öğrenciler fen bilimleriyle ilk olarak ilköğretimde tanışmakta ve bu tanışmalarında sınıf öğretmenleri kendilerine rehberlik etmektedir. Fen bilgisinin öğrencilere öğretiminde sınıf öğretmenlerinin sahip olduğu duyuşsal alan özelliklerinden birisi olan tutumların önemi büyüktür. Sınıf öğretmenlerinin fen bilimlerine ve fen öğretimine yönelik sahip oldukları olumlu, olumsuz tutumlarının, yetersiz alan bilgilerinin belirlenmesi ve giderilmesi önemlidir. Bu çalışma, karşılaştırmalı olarak Türkiye, Hollanda ve Romanya’daki sınıf öğretmeni adaylarının fen bilimlerine karşı tutumlarını incelemeyi amaçlamıştır. Bu çalışmada, Türkiye, Hollanda ve Romanya’daki birinci sınıf ve son sınıfta okuyan sınıf öğretmeni adaylarının fen bilimlerine yönelik tutumları cinsiyete, eğitim aldıkları ülkelere ve sınıf seviyelerine göre farklılık göstermekte midir? sorusuna cevap aranmaktadır. Sınıf öğretmeni adaylarının fen bilimlerine karşı tutumlarını belirlemek amacıyla yapılan bu çalışma, mevcut bir durumu betimlemeye ve buna bağlı olarak değişkenlerin birbiriyle ne seviyede ilişkili olduğunu belirlemeye yönelik olması nedeniyle karşılaştırma yoluyla ilişki saptamaya dayalı genel tarama özelliği taşıyan ilişkisel tarama modelinde betimsel bir çalışmadır. Bu çalışmada ilk defa 1973 yılında Moore tarafından geliştirilen ve daha sonra yine Moore ve Foy (1997) tarafından güncelleştirilen likert tipi “Fen Bilgisi Öğretimi Tutum Ölçeği II” (STAS-II, Science Teaching Attitute Scale II) kullanılmıştır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış ve verilerin istatistiksel analizi için SPSS (Statistics Packages For Socials Sciences) paket programı kullanılmıştır. Öğretmen adaylarının tutum ölçeği sonuçları üzerinde çoklu varyans analizi (ANOVA) uygulanmıştır. Ölçeğin analizinde bulgular ortalama, standart sapma, frekans ve yüzde değerleri ile tablolaştırılarak ortaya konmuştur. Çalışma sonucunda sınıf öğretmeni adaylarının tutum puanlarının cinsiyete göre anlamlı bir farklılık göstermediği; eğitim aldıkları ülkelere göre ise anlamlı bir farklılık gösterdiği görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Sınıf Öğretmeni Adayları, Fen Tutumu, İlköğretim, Romanya,

Hollanda, Türkiye

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 403

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMEN

ADAYLARININ SOMUT ÖĞRETİM NESNELERİNİN KULLANIMINA YÖNELİK BİLGİ DÜZEYLERİNİN

BELİRLENMESİ

Tayfun TUTAK Selim KILIÇARSLAN Alev AKGÜL Yunus GÜDER Ünal İÇ

Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Çoğu zaman öğrencilerin soyut kavramları zihinlerinde canlandırmada güçlük çektikleri bilinmektedir. Öğrenciler dersleri soyut kavramlardan dolayı sevmemekte ve anlamakta güçlük çekmektedirler. Bu anlamda öğretmenlere düşen görevlerden biri de soyut kavramları somutlaştıracak ortamlar oluşturarak kalıcı öğrenmeyi sağlamak ve öğrencinin dersleri dolayısı ile okulu sevmesini sağlamaktır. Eğer somutlaştırma işlemi ne kadar başarılı olursa öğrenme o kadar anlamlı ve kalıcı olmaktadır. Soyut kavramları somutlaştırmada somut öğretim nesneleri kullanılmalıdır. Somut öğretim nesneleri dersi eğlenceli hale getirip öğrencilerin daha başarılı olmasını sağlar. Eğer, öğretmenler somut öğretim nesnelerini etkili bir şekilde sınıfta kullanırlarsa kalıcı öğrenme sağlanmış olacaktır. Geleceğin öğretmenleri olan öğretmen adaylarının somut öğretim nesnelerini bilmeleri, hazırlayabilmeleri ve kullanabilmeleri oldukça önemlidir. Bu doğrultuda bu çalışmanın amacı, matematik öğretmen adaylarının somut öğretim nesnesi kullanımına yönelik bilgi düzeylerinin belirlenmesi olarak belirlenmiştir. Çalışmanın evrenini Fırat Üniversitesi eğitim fakültesi ilköğretim matematik öğretmenliği son sınıf öğrencileri, örneklemini ise bu son sınıf öğrencilerinden rastlantısal olarak seçilen 20 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Veriler mülakat yapılarak toplanmış ve betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre matematik öğretmen adaylarının somut öğretim nesnelerini bildikleri ancak kullanmada ve hazırlamada zorluk çektikleri ortaya çıkmıştır. Yine somut öğretim nesnelerinin hazırlanmasına yönelik materyal geliştirme dersini aldıklarını belirtmişlerdir. Anahtar Kelimeler: Somut Öğretim Nesnesi, Matematik Eğitimi, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 404

ÖĞRETMEN ADAYLARININ NİCELEYİCİ İÇEREN

MATEMATİKSEL İFADELERİ YORUMLAMA BECERİLERİ

Pınar ANAPA1 Emre EV ÇİMEN1 Kürşat YENİLMEZ1

1Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Öğretmen adaylarının niceleyicileri içeren matematik ifadelerdeki yorumlarını belirlemek amaçlı yapılan bu araştırma, ilköğretim matematik öğretmenliği bölümünde okuyan öğretmen adayları ile 2011-2012 eğitim öğretim yılı soyut matematik dersi kapsamında gerçekleştirilmiştir. Araştırma evrensel ve varlıksal niceleyicilerin ayrı ayrı ve bir arada kullanımını içeren toplam 10 adet problemden oluşmaktadır. Bu problemler soyut matematik dersi sınav sonuçlarına göre orta ve ileri düzeyde olduğu belirlenen toplam 10 öğrenciye klinik mülakat yöntemi ile birebir uygulanmıştır. Problemlerin 3 tanesi evrensel niceleyici, 3 tanesi varlıksal niceleyici ve 4 tanesi birden fazla niceleyiciyi kapsayan matematiksel ifadelerden oluşmaktadır. Öğrencilerin verilen matematiksel ifadelerin doğru ya da yanlış olduklarını, nedenleri ile birlikte açıklamaları istenmiştir. Her bir problemde araştırmacı öğrencinin muhakemelerini açıklamalarına yönelik sorular sormuş, öğrencilerin yüksek sesle düşünmeleri sağlanmış ve öğrenci ifadeleri kaydedilmiştir. Araştırma verileri, öğrencilerin muhakemelerine yönelik ses kayıtlarının dökümleri ve problem çözümleri incelenerek oluşturulmuştur. Veriler, niceleyicilerin durumuna uygun Dubinsky ve Yiparaki (2000) tarafından yapılan çalışmadan yararlanılarak kodlanmıştır. Elde edilen bulgular, öğrencilerin problem çözümleri ve sözel ifadeleri ile desteklenerek sunulmuştur. Araştırma sonucunda, öğrencilerin niceleyicileri kapsayan açık önermelerin doğruluk değerlerini belirlerken, önermelerin üzerinde tanımlanmış olduğu kümeye dikkat etmedikleri, daha çok niceleyiciler ve önermedeki hükme yoğunlaştıkları değerlendirilmiştir. Evrensel niceleyicinin kullanıldığı herhangi bir küme üzerinde tanımlanmış bir açık önermenin her zaman doğru olduğu yanlış kanısında oldukları belirlenmiştir. Ayrıca, öğrencilerin ortaöğretim 9.sınıfta mantık konusunda öğrendikleri bilgilerin, soyut matematik dersi için uygun altyapıyı oluşturmada eksik kaldığı ve öğrencilerin sembolik mantık kurallarını kullanabilme becerilerinin yetersiz olduğu görülmüştür. Öğrencilerin niceleyicileri daha çok sözel ifadeler ile tanıdıkları, niceleyiciler içeren matematiksel ifadeleri okumakta ve yorumlamakta zorlandıkları tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Matematik Eğitimi, Soyut Matematik, Niceleyiciler, Evrensel

Niceleyici (∀), Varlıksal Niceleyici (∃).

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 405

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMEN

ADAYLARININ SOMUT MATERYAL VE SANAL MANİPÜLATİFLERİ EĞİTİM SÜREÇLERİ BOYUNCA KULLANABİLME DURUMLARININ BELİRLENMESİ

Recai AKKAYA1 Soner DURMUŞ1 Mutlu PİŞKİN TUNÇ2

1Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Ereğli Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Son yıllarda matematik eğitiminde var olan değişimlerle birlikte öğrencilerin bilgiyi somut modellerle temsil edildiği öğrenme ortamları ile öğrencinin bizzat keşfederek ve anlayarak öğrenmesi gerekliliği vurgulanmaktadır. Bu durumun gerçekleşmesi ve matematiksel kavramların daha iyi anlaşılmasının sağlamak için matematik derslerinde somut materyallerden ve sanal manipülatiflerden yararlanılabilir. Somut materyaller, soyut matematik kavramlarını somutlaştıran nesneler, resimler gibi özel olarak bu amaç için oluşturulmuş matematik araç-gereçlerini ve gerçek hayattan nesneleri içerir. Sanal manipülatifler ise bilgisayar ortamında bilhassa bazı soyut kavramların modellenerek somutlaştırılmasını sağlayan bilgisayar yazılımlarıdır. Sanal manipülatiflerin, ilköğretim öğrencilerinin, kavramları daha iyi anlama, kavramlar üzerinde yorum yapabilme ve kavramları problem çözmede kullanabilme yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olduğu varsayılmaktadır. Ancak matematik öğretiminde somut materyallerin ve sanal manipülatiflerin etkili olabilmesi için, öğretmenlerin uygun materyalleri ve manipülatifleri seçebilme ve bunları etkili bir şekilde kullanabilme becerilerine sahip olmaları gerekmektedir. Bu yüzden gerek öğretmenlerin gerekse de öğretmen adaylarının matematik öğretiminde kullanılabilecek somut materyal ve sanal manipülatifleri tanımaları, onları öğrenme-öğretme sürecinde nasıl kullanılabileceklerini bilmeleri önemlidir. Bu bağlamda, bu araştırmanın amacı ilköğretim matematik öğretmen adaylarının somut materyal ve sanal manipülatiflerden haberdar olma ve öğrenim sürecindeki kullanabilme düzeylerini tespit etmektir. Araştırma tarama modelinde olup, betimsel bir nitelik taşımaktadır. Araştırmanın örneklemini bir devlet üniversitesindeki yetmiş bir üçüncü sınıf ilköğretim matematik öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmadan elde edilen verileri çözümlemede betimleyici istatistikler kullanılacaktır. Daha sonra öğretmen adaylarının somut materyal ve sanal manipülatifler haberdar olma düzeyleri ile öğrenim sürecinde kullanabilme düzeyleri arasındaki ilişki ortaya konulacaktır. Araştırma sonunda öğretmen adaylarının somut materyal ve sanal manipülatiflerden haberdar olma ve öğrenim sürecindeki kullanabilme düzeylerinden yola çıkılarak önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Somut Materyal, Sanal Manipülatifler, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 406

SOSYAL BİLGİLER EĞİTİMİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ GÖZÜYLE MATEMATİK

Meryem ÖZTURAN SAĞIRLI1 Muzaffer OKUR1

MehmetBEKDEMİR1 Ömer Faruk ÇETİN1

1Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi Ana Bilim Dalı

Matematik yalnız kuramsal düzeyde değil, günlük hayatta da vazgeçilmez bir araç ve bir kültür olarak bizlere hizmet etmekte; hayatı bütünleyen sanatı, bilimi, endüstriyi, tarımı ve günlük hayatı etkilemekte ve yönlendirmektedir. Dolayısıyla fakültelerdeki öğrencilerin ve eğitim fakültelerindeki öğretmen adaylarının matematik başarısızlığı, korkusu, kaygısı yaratan faktörlerin hangi düzeyde olursa olsun derinlemesine analiz edilerek anlaşılması ve aşılması gerekmektedir. Bu çalışmada sosyal bilgiler öğretmen adaylarının gözüyle; matematik başarısızlığı, matematik kaygısı, matematiğin günlük yaşamdaki rolü, matematik öğrenmek isteme durumları ve nedenleri gibi değişkenler açısından matematiğe bakmak hedeflenmiştir. Çalışma da nitel araştırma desenlerinden durum analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma grubunu 2011-2012 eğitim-öğretim yılı ikinci döneminde Doğu Anadolu Bölgesi’nin nüfus bakımından orta ölçekli bir ilinde yer alan üniversitede eğitim fakültesi ilköğretim bölümü sosyal bilgiler öğretmenliğinde öğrenim görmekte olan 13 öğretmen adayı oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama tekniği olarak görüşme yöntemi kullanılmış ve öğrencilere açık uçlu sorular yöneltilmiştir. Verilerin analizi görüşme sürecinin deşifre edilmiş hali dört araştırmacı tarafından ayrı ayrı kodlanarak ortak sonuçlara ulaşılmıştır. Araştırma sonuçları; sosyal bilgiler eğitimi öğretmen adaylarının genel olarak matematikte başarısız olduklarını düşündüklerini ve bunun nedenini ilköğretim yıllarına dayandırdıkları, kaygı ve fobilerinin yine genel olarak var olduğunu sürekli olarak sınavlarda karşılarına matematik çıkmasının bu duruma neden olduğunu belirtmişlerdir. Çalışmanın ortaya koyduğu başka bir sonuç da öğretmen adaylarının matematiği iyi bir şekilde öğrenmek istedikleri çünkü matematiğin sadece sınavlarda değil hayatın her alanında karşılarına çıktığının farkında olmalarıdır. Anahtar Kelimeler: Sosyal Bilgiler Eğitimi Öğretmen Adayları, Matematik, Matematik Başarısızlığı, Matematik Kaygısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 407

SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ MATEMATİK

ÖĞRETİMİNE İLİŞKİN İNANIŞLARININ İNCELENMESİ

Mutlu PİŞKİN TUNÇ1 Çiğdem HASER2

1Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Ereğli Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Öğretmenlerin inanışları sınıf içi etkinlikleri nasıl oluşturduklarını ve uyguladıklarını etkilediği için (Raymond, 1997; Thompson, 1992) son yıllarda üzerinde tartışılan konulardan biridir. Matematiksel inanışlar, bir kişinin geçmiş matematik deneyimlerinden şekillenen kişisel değer yargılarıdır (Raymond, 1997). Matematik öğretimine yönelik inanışlar, davranışlar ve yeni deneyimler için bir süzgeç görevi görürler (Pajares, 1992). Sınıf öğretmenlerinin matematik hakkındaki inanışları onların sınıf içerisindeki matematik öğretimlerini ve öğrencilerinin okul matematiği deneyimlerini şekillendirerek, öğrencilerinin matematik hakkındaki inanışlarını etkilemektedir. Bu inanışların bir kısmı öğretmenlerin kendi öğrencilik yıllarında, bir kısmı ise öğretmen eğitimi programlarında oluşmaktadır (Pajares, 1992). Bu bağlamda, bu çalışmada sınıf öğretmeni adaylarının matematik öğretimine ilişkin inanışları, öğrenim gördükleri sınıf düzeyi ve cinsiyet değişkenlerine göre incelemiştir. Veriler, 2011–2012 bahar döneminde bir devlet üniversitesinde öğrenim gören 480 (364 kadın, 116 erkek) sınıf öğretmeni adayından Kayan (2011) tarafından geliştirilen “Matematik Hakkındaki İnanışlar Ölçeği” ile toplanmıştır. İlişkisel tarama modeli uygulanan çalışmaya 164 birinci sınıf, 141 ikinci sınıf, 98 üçüncü sınıf ve 77 dördüncü sınıf öğrencisi katılmıştır. Elde edilen veriler çift yönlü varyans analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırmanın sonucunda cinsiyet ve sınıf düzeylerine göre öğretmen adaylarının matematik öğretimine ilişkin inanışları arasında anlamlı fark bulunmuştur. Buna göre, birinci ve ikinci sınıf öğrencilerinin puanları ortalaması üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerinin puan ortalamasından anlamlı bir şekilde düşüktür. Kadın öğretmen adaylarının matematik öğretimine ilişkin inanış puan ortalaması, erkek öğretmen adaylarının ortalamasından anlamlı bir şekilde yüksektir. Cinsiyet ve sınıf düzeyi etkileşimine göre öğretmen adaylarının inanış puanları ortalamaları arasında anlamlı fark yoktur. Bulgular öğretmen eğitimi programındaki dersler ve uygulamalar bağlamında ayrıntılı bir şekilde tartışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Matematik Öğretime İlişkin İnanışlar, Sınıf Öğretmenleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 408

MATEMATİK ÖĞRETMENİ ADAYLARININ

KULLANDIKLARI ÇOKLU ZEKÂ ALANLARI

Recai AKKAYA1 Dilek SEZGİN MEMNUN2

1Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Uludağ Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Eğitimde bilginin kazanımı üzerine yoğunlaşan araştırmalarla birlikte, son yıllarda

yapılan çalışmaların bir bölümü bireylerin çoklu zekâ algılamaları üzerine yoğunlaşmıştır. Geleneksel eğitim anlayışının yerini öğrenci merkezli eğitim-öğretim yaklaşımlarından biri olan Yapılandırmacı Yaklaşım’ın benimsendiği eğitim anlayışı bırakması ile birlikte, ağırlıklı olarak bireylerin sözel-dilsel ve mantıksal-matematiksel zekâlarının kullanımını gerektiren uygulamaların yerini farklı çoklu zekâ alanlarının kullanımını gerektiren uygulamalar almıştır. Bu uygulamalar için farklı öğretim etkinliklerinin düzenlenmesi ve bu etkinliklerde öğrencilerini doğru ve etkili bir biçimde yönlendirmeleri için de, öncelikle öğretmen adaylarının bu becerilere sahip olmaları önemlidir. Bu nedenle, öğretmen adaylarının çoklu zekâ algılamalarının belirlenmesi gerekmektedir. Bu araştırmada, matematik öğretmeni adaylarının güçlü oldukları çoklu zekâ alanları belirlenmeye çalışılmış ve bu alanların öğretmen adaylarının cinsiyetlerine, lisede mezun oldukları okul türüne ve anne-baba eğitim durumlarına göre değişimi araştırılmıştır. Bu amaçla, Matematik Öğretmenliği’nde öğrenim görmekte olan öğretmen adaylarına Saban (2002) tarafından geliştirilen ve likert türünde hazırlanmış 80 maddeden oluşan çoklu zekâ envanteri uygulanmıştır. Tarama modeli olarak gerçekleştirilmiş olan araştırmanın verilerinin analizinde, betimsel istatistiklerin yanında ilişkisiz örneklem t-testi ve tek yönlü varyans analizi yapılmıştır. Çalışmanın sonunda, matematik öğretmeni adaylarının çoklu zekâ kuramına dayalı zekâ alanları belirlenmiştir. Bu öğretmen adaylarının çoklu zekâ alanlarının çeşitli değişkenler açısından farklılaştığı anlaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Çoklu Zeka Alanları, Matematik Öğretmeni Adayları, Cinsiyet,

Lise Öğrenim Alanı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 409

DUYGUSAL ZEKÂ VE AKADEMİK BAŞARI

ARASINDAKİ İLİŞKİ

Tuğba HANGÜL1 Devrim ÜZEL2

1Nimet Sadık Özyiğit İlköğretim Okulu 2Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, İlköğretim

Matematik Eğitimi Duygusal zekâ doğuştan gelen bir kavram olup; kişinin kendi ve başkalarının duygularını tanıyabilme, onları değerlendirebilme ve kontrol edebilme yeteneği ve kapasitesidir. Duygusal Zekâ’dan faydalanan bireyleri, kendi içlerinde yaşadıkları ve çevrelerindeki insanların yaşadıkları duyguların farkındalığına ulaşabildikleri ve bu farkındalığa dayalı sağlıklı hamleler yapabildikleri için yaşamlarında başarılı, sağlıklı ve mutlu bireyler olarak tanımlayabiliriz. Bu yüzden duygusal zekânın etkili kullanımının kişilerin yaşamındaki, dolayısıyla da toplumsal yaşamdaki anlamı göz ardı edilmemelidir ve duygusal zekâ olarak adlandırılan yeterliliklerin dünyada ve Türkiye’de eğitim alanına ve akademik başarı düzeylerine etkisinin olup olmadığı, varsa düzeyinin araştırılması önem kazanmaya başlamaktadır. Bu bağlamda yapılan bu araştırmanın amacı; ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin duygusal zekâ düzeyleri ile matematik dersi başarılarını bazı değişkenlere göre incelemektir. Buna göre, bireylerin yaşamlarında önemli bir yere sahip olan duygusal zekâ ile matematik dersi başarısı ve öğrencilerin duygusal zekâ düzeyleri ile demografik özellikleri (cinsiyet ve sınıf düzeyi) açısından ilişkilerin ortaya konması araştırmanın temel amacını oluşturmaktadır. Bu çalışmada mevcut durumun olduğu gibi ortaya konması amaçlanmıştır. Bu nedenle betimsel nitelikli tarama modeli araştırmanın yöntemi olarak benimsenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2010-2011 eğitim-öğretim yılında, Balıkesir ili Susurluk ilçesinde bulunan Nimet Sadık Özyiğit İlköğretim Okulu ve Beşeylül İlköğretim Okulu’nda öğrenim görmekte olan toplam 125 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada Duygusal Zekâ Envanteri (DZE) kullanılmıştır. Akademik başarı ise öğrencilerin matematik dersi not ortalamaları kullanılarak ölçülmüştür. Araştırma sonucunda, duygusal zekâ ile akademik başarı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Bu çalışma ayrıca, kız öğrencilerin duygusal zekâlarının erkek öğrencilerden daha yüksek olduğunu da göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Duygusal Zekâ, Akademik Başarı, Matematik Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 410

MATEMATİK ÖĞRETMENİ ADAYLARININ

İRRASYONEL VE REEL SAYI LAR ARASINDAKİ İLİŞKİYİ BELİRLEYEBİLMELERİ ÜZERİNE NİTEL BİR

ÇALIŞMA

Gürsel GÜLER1 Tuğrul KAR2 Cemalettin IŞIK2

1Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Eğitimi Bölümü

2Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi Bölümü

Sayılar ve sayı algılaması, matematik öğretiminin ana temalarından birisidir ve öğretimi okul öncesi dönemden başlayıp ortaöğretim sonlarına kadar yoğun bir şekilde devam eden zorlu bir süreci kapsar. Bu süreçte öğrencilerin temel sayma becerilerinden daha ileri düzey sayı bilgisi oluşturmaları, basamak kavramını ve sayı örüntülerini anlamaları, sayılarla işlem yapma ve sayılar arasındaki ilişkileri oluşturabilme becerilerinin geliştirilmesi hedeflenir. Ancak sayıların algılanması, sayıların çokluk değeri ve basamak kavramının öğreniminden daha fazlasını gerektirir. Özellikle ortaöğretim matematik programı sayılar öğrenme alanı içerisinde sayıların öğretimi ve sayı kümeleri arasındaki ilişkilerin kavramsal anlamının oluşturulması vurgulanmaktadır. Şüphesiz öğretmenlerin öğretim sürecindeki aktiviteleri, öğrencilerin sayı kümeleri arasındaki ilişkileri oluşturabilme becerilerini etkileyecektir. Bu bağlamda yakın gelecekte sınıf içi etkinliklere yön verecek öğretmen adaylarının, sayı kümeleri arasındaki ilişkileri belirleyebilme becerilerinin belirlenmesinin önemli olduğu düşünülmektedir. Bu amaçla çalışmada, ortaöğretim matematik öğretmeni adaylarının irrasyonel sayı ve reel sayılar arasındaki ilişkiyi belirleyebilmelerine yönelik düşünce yapılarının araştırılması amaçlanmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden mevcut durumu yansıtmayı amaçlayan durum çalışması yöntemin esas alındığı çalışmanın verileri araştırmacılar tarafından hazırlanan iki irrasyonel sayının çarpımına yönelik açık uçlu bir sorunun yer aldığı etkinlik temelli mülakatlar yardımıyla toplanmıştır. Gönüllük esasına göre seçilen dokuz öğretmen adayı ile yapılan mülakatlar kaydedilmiş ve daha sonra yazıya dökülerek üç araştırmacı tarafından birbirinden bağımsız olarak içerik analizine tabi tutulmuştur. Elde edilen bulgulara göre; dört aday reel sayılar kümesi üzerinde işlem yapma, üç aday irrasyonel sayılar kümesi üzerinde işlem yapma ve iki aday ise irrasyonel sayılardan reel sayılara tanımlayarak işlem yapma kategorilerinde yanıtlar vermişlerdir. Bu bulgulardan adayların sadece dördünün irrasyonel ve reel sayılar arasındaki kavramsal ilişkiyi kurabildiği tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Matematik Öğretmeni Adayları, İrrasyonel Sayı, Reel Sayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 411

TERS FONKSİYON KAVRAMINA İLİŞKİN

ÖĞRENCİLERİN ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİ VE KAVRAM YANILGILARI

Muzaffer OKUR

Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, İlköğretim Matematik

Eğitimi ABD. Orta ve yüksek öğretim matematik dersi programlarının önemli konularından biri olan ters fonksiyon kavramının, fonksiyon olma şartlarının yanında bire-birlik, örtenlik gibi iki kavramı daha içermesi ve gibi farklı bir gösteriminin kullanılıyor olması bu kavramın öğrenilmesini zor hale getirmektedir. Ters fonksiyon kavramının genellikle ezbere ve rutin kurallara dayalı olarak öğretilmesi öğrencilerde öğrenme güçlüklerine ve kavram yanılgılarının oluşmasına neden olmaktadır. Çünkü bu şekildeki öğretim öğrencilerin işlemleri doğru yapmasının, niçin yaptığını anlamasının, nasıl kullanacaklarının ve yorumlayacaklarının önünde engel teşkil etmektedir. Kavram yanılgıları anlamlı öğrenmede büyük bir engel oluşturmakta, özellikle de kalıcı olan yanılgıların zamanında giderilmemesi matematik öğretiminin hedeflerine ulaşmada önemli zorluklara neden olmaktadır. Öğrencilerin ters fonksiyon kavramına ilişkin kavram yanılgılarının ve öğrenme güçlüklerinin tespit edilmesinin, hem kavram yanılgıları ile öğrenme güçlüklerinin giderilmesinde, hem de ters fonksiyon ile ilişkili diğer öğrenmelerin gerçekleşmesinde önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir. Bu çalışmada, öğrencilerin “ters fonksiyon” kavramına ilişkin öğrenme güçlükleri ve kavram yanılgılarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma grubunu, 2010–2011 eğitim-öğretim yılı güz yarıyılında Doğu Anadolu Bölgesi’nin bir ilinde bulunan eğitim fakültesinin ilköğretim bölümü, Matematik Eğitimi ABD’de öğrenim gören toplam 137 birinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmada özel durum çalışması yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak her birinin içinde bir adet açık uçlu sorunun bulunduğu farklı üç soru formu kullanılmıştır. Ayrıca öğrencilerin bu açık uçlu soruya verdiği cevapları derinlemesine analiz edebilmek için öğrencilerle görüşme yapılmış, yarı yapılandırılmış olan görüşme kayıtları da bu araştırmada veri kaynağı olarak kullanılmıştır. Verilerin analizi sonucunda, öğrencilerin verilen bir fonksiyonun ters fonksiyonunu bulurken fonksiyonun örtenliğini göstermede güçlük yaşadıkları , “bir fonksiyonun ters fonksiyonun olmadığı durumlarda değer kümesindeki herhangi bir elemanın ters görüntüsü de yoktur” ve “ters fonksiyon, tersi ve ters bağıntı ifadelerinin üçü de aynı anlamı içerir” şeklinde kavram yanılgılarına sahip oldukları belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Ters Fonksiyon, Öğrenme Güçlüğü, Kavram Yanılgısı, Örten Fonksiyon, Ters Bağıntı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 412

İŞBİRLİKLİ ÖĞRENME YÖNTEMİNİN ÖĞRENCİLERİN MATEMATİK DERSİNDEKİ AKADEMİK BAŞARILARI

VE MATEMATİĞE İLİŞKİN TUTUMLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLİLİĞİ: BİR META-ANALİZ ÇALIŞMASI

Gülfer ÇAPAR1, Kamuran TARIM2

1Ahmet Zeki Şanlı İlköğretim Okulu

2 Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Belirli bir konuda yapılmış, birbirinden bağımsız çalışmalarda sıklıkla birbirinden farklı sonuçlara ulaşılmaktadır. Bu bilgi yığınını yorumlamak ve yeni çalışmalara yol açmak için, kapsayıcı ve güvenilir nitelikte üst çalışmalara ihtiyaç vardır (Akgöz, 2004, s.107). Bu üst çalışmalar eğitim politikacılarına ve araştırmacılarına, bireysel çalışmaların bir araya getirilip sentezlenmesiyle oluşmuş, “büyük resmi” gösteren ve bilimsel genellemeler yapılabilmesini sağlayan bir değerlendirme sunmaktadır ( Şafak, 2008). Bu çalışmada 1988-2010 yılları arasında, işbirlikli öğrenme yönteminin matematik başarısı ve matematiğe ilişkin tutum üzerine etkililiğini geleneksel yöntemle karşılaştıran deneysel çalışmalar derlenerek meta-analiz yöntemiyle birleştirilmiştir. Meta-analize toplam 26 (n= 36) çalışma dâhil edilmiştir. İşbirlikli öğrenme yönteminin akademik başarı üzerindeki genel etki büyüklüğü d++ = 0.59 ( 95 % GA: 0.38 ile 0.80) , matematiğe ilişkin tutum üzerine etki büyüklüğü d++ = 0.16 ise olarak bulunmuştur. Başarı açısından elde edilen etki büyüklüğü Cohen (1988)’ in yorumlarına göre orta ölçekte, pozitif ve anlamlı iken tutum açısından elde edilen etki büyüklüğü ise küçük ölçekte, pozitif ve anlamlıdır. Sonuç olarak işbirlikli öğrenme yöntemi geleneksel yönteme göre hem başarı hem de tutum açısından daha başarılı bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: İşbirlikli Öğrenme Yöntemi, Matematik Başarısı, Meta-Analiz, Etki Büyüklüğü, Tutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 413

ONBİRİNCİ SINIF MATEMATİK ÖĞRETİM

PROGRAMINDA ZORLUK ÇEKİLEN KONULAR VE OLASI NEDENLERİ

Kürşat YENİLMEZ1 Emre EV ÇİMEN1

1Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Öğrencilere kolay gelen ve onların genel olarak zorlandıkları konuların belirlendiği araştırmalar, eğitim öğretime yön vermek ve uygulayıcılara yol göstermek açısından önemli görülmektedir. Çalışmada 11. sınıf konularındaki zorluk çekilen konular ve olası nedenlerini belirlemek amaçlanmıştır. Örnek olay yöntemi kullanılan bu araştırmada, öğrencilerin ve öğretmenlerin görüşleri bir arada, birbirini destekler özellikte kullanılmıştır. Çalışma grubu, genel lise, anadolu lisesi ve fen lisesi türünde üç farklı ortaöğretim kurumunda 11. sınıfta öğrenim gören 275 öğrenci ve bu okullarda görev yapan 15 matematik öğretmeninden oluşmaktadır. Veri toplama araçlarından ilki, öğrenmekte zorluk çektikleri konuları belirlemek amaçlı öğrencilere uygulanan beşli likert tipinde hazırlanmış anket formudur. Ankette, 11. sınıf matematik öğretim programında cebir öğrenme alanında yer alan “karmaşık sayılar”, “logaritma”, “tümevarım ve diziler” ve lineer cebir öğrenme alanında yer alan “matris, determinant ve doğrusal denklem sistemleri” bölümlerine ait toplam 10 alt öğrenme alanına yer verilmiştir. Bu konulara ilişkin “çok kolay”, “kolay”, “kararsız”, “zor” ve “çok zor” olmak üzere 5 farklı seçenek sunulmuş ve öğrenci yanıtları “çok kolay(1), kolay(2), kararsız(3), zor(4) ve çok zor(5)” şeklinde puanlandırılmıştır. Puanlar yardımı ile her bir öğrencinin konulara ait alt öğrenme alanları için frekans ve yüzdelikleri hesaplanmış ve ulaşılan sayısal bulguların zorluk derecelerine göre karşılıkları verilmiştir. İkinci çalışma ise, 11. sınıf matematik derslerini yöneten öğretmenlere yönelik, görüşme formatında hazırlanmış açık uçlu sorulardan oluşmaktadır. Öğretmenlerin görüşleri, öğrencilerin zorlandıkları konuları desteklemek amaçlı kullanılmıştır. Öğretmen görüşlerinin öğrenci verileri ile kesiştiği en belirgin bulgu, öğrencilerin “karmaşık sayılar ve tümevarım” konularını öğrenmede diğer konulara kıyasla daha çok zorlanıyor olmalarıdır. Anahtar Kelimeler: Matematik Eğitimi, Ortaöğretim Matematik Öğretimi, Onbirinci Sınıf, Zorluk Çekilen Konular

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 414

TANGRAM PARÇALARIYLA OLUŞTURULAN BİR

DİKDÖRTGENDEN HAREKETLE ÜNİVERSİTE DÜZEYİNDE MATEMATİKSEL MUHAKEMENİN

İNCELENMESİ

Yusuf KOÇ1 , Ali BOZKURT2, Fulya BAYBURTLU3 123Gaziantep Üniversitesi, EğitimFakültesi, MatematikEğitimi ABD

Bu çalışmanın amacıilköğretim matematik öğretmenliği birinci sınıf öğrencilerinin

muhakeme becerilerinin bir geometri problemi çerçevesindebelirlemeye çalışmaktır.Çalışmanın örneklemini bir devlet üniversitesinin eğitim fakültesi ilköğretim matematik öğretmenliğinde okuyan ve geometri dersini alan 114 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Katılımcılara tangram parçalarıyla kare olmayanbir dikdörtgen oluşturulması istenen bir etkinlik yaptırılmıştır. Bu etkinlik sonunda elde ettikleri şeklin neden bir dikdörtgen olduğuna dair yazılı açıklama yapmaları istenmiştir. Çalışma kapsamında bu açıklamalar analiz edilmiştir. Verilerin analizinde Toulmin’in (1969) analiz çerçevesi kullanılmıştır. Bu çerçevede öğrencilerin verdikleri cevaplar ve çizdikleri şekiller incelenmiştir. Her bir katılımcının oluşturduğudikdörtgenin karşılıklı kenarlarının eşit ve de tüm iç açılarının ölçüsünün 90’ar derece olduğunu nasıl gerekçelendirdikleri verilecektir. Öncelikle kaç kişinin gerekçe verdiği ve bu kişilerin kaçının da bu gerekçeleri güçlendirmek için destek sağladığı sunulacaktır. Bunun yanısıra katılımcıların nasıl gerekçelendirme yaptıkları verilecektir. Gerekçelendirme ve destekleme yaparken oluşturdukları şeklin hangi özelliklerini kullandıkları frekans tablolarında verilecektir. Böylelikle kenarların eşliği ve iç açıların ölçüsnün dik olmasını hangi özellikleri kullanarak gerekçelendirdikleri bulunacaktır. Yaptıkları çizimler ile gerekçelendirmeleri arasındaki ilişkiler de bulgular kısmında yer alacaktır. Katılımcıların bir şeklin dikdörtgen olup olmadığını tangram parçalarının özelliklerini kullanarak gerekçelendirdiklerini bulunulacağı düşünülmektedir. Bütün bu bulgular bize katılımcıların muhakeme şekilleri hakkında fikir verecek ve anlamamıza katkıda bulunacaktır. Üniversite düzeyinde matematiksel muhakemenin nasıl yapıldığına yönelik literatüre anlamlı bir katkı sağlanacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Matematiksel Muhakeme, Geometri öğretimi, Öğretmen adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 415

8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN KAREKÖKLÜ SAYILAR KONUSUNDAKİ KAVRAM YANILGILARI VE ORTAK

HATALARI

Özlem GELİCİ1

1Gültepe İlköğretim Okulu, İskenderun, Hatay Matematik kavramlarının birbirine sıkı sıkıya bağlı olması herhangi bir kavramın yanlış veya eksik öğrenilmesinin onunla ilişkili diğer kavramların da yanlış öğrenilmesine neden olmaktadır. Bu nedenle öğrencilerin kavram yanılgılarının ve ortak hatalarının erken tespit edilmesi oldukça önemlidir. Kareköklü sayılar konusu öğrencilerin daha sonra öğrenecekleri birçok konuya temel oluşturmaktadır. Çalışmanın amacı 8. sınıf öğrencilerinin kareköklü sayılar konusunda yaptıkları ortak hataların ve kavram yanılgılarının tespit edilmesidir. Araştırmada mevcut durum belirlenmek istendiğinden tarama modelinde tasarlanmıştır. Araştırmanın örneklemini Hatay ili İskenderun ilçesindeki düşük sosyo ekonomik çevrede bulunan iki ilköğretim okulunda 2011-2012 eğitim öğretim yılında öğrenim gören 38 kız, 36 erkek olmak üzere toplam 74 sekizinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen 10 açık uçlu sorudan oluşan bir test uygulanmıştır (cronbach = 0,82). Testte öğrencilerden 8. sınıf kareköklü sayılar konusu kazanımları çerçevesinde hazırlanan soruları cevaplamaları ve çözümlerini açıklamaları istenmiştir. Öğrencilerin verdikleri cevaplardan elde edilen verilerin analizinde frekans ve yüzde tabloları kullanılmıştır. Veri analizi sonucunda testteki 2. soru haricinde öğrencilerin %50 sinden azının sorulara doğru cevap verdiği görülmüştür. Testteki tüm soruları doğru yanıtlayan 1(%1) öğrenci bulunurken, hiçbir soruya doğru yanıt veremeyen 14(%19) öğrenci vardır. En çok öğrencinin doğru cevap verdiği soru 2. soru (41 öğrenci, %55) olurken en az öğrencinin cevapladığı soru 10. sorudur (2 öğrenci, %3). Genel olarak öğrencilerin kareköklü sayılarda dört işlemlerde yanlış kurallamalar yaptıkları, karesel bölgenin alanı ile kareköklü sayılar arasındaki ilişkiyi kuramadıkları, kareköklü sayıları sıralarken kareköklü sayının bütününü değil bir bölümünü göz önüne aldıkları görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Kareköklü Sayılar, Kavram Yanılgısı, Hata

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 416

İLKÖĞRETİM MATEMATİĞİNDE HİSTOGRAM VE

ÖĞRETİMİ: ÖĞRETMENLERİNİN ALGILARI, KAVRAYIŞLARI VE SORUNLARI

Fadime ULUSOY 1,2 Erdinç ÇAKIROĞLU1

1Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü İstatistiksel grafik türlerinden biri olan histogram, 2005 yılında yenilenen ilköğretim matematik öğretim programının sekizinci sınıf düzeyine eklenen yeni bir kavramdır. Bu kavramın öğretimiyle ilgili öğretmenlerin ne tip uygulamalar yaptıkları ve hangi sorunları yaşadıkları araştırılması ve dikkatle irdelenmesi gereken bir konudur. Öğretmenlerin çevrimiçi mesleki paylaşım ortamlarında yaptıkları tartışmalarda histogram kavramının öğretimiyle ilgili sorunlarını dile getirmeleriyle birlikte, bu sorunların bir araştırma bakış açısıyla ele alınmasına gereksinim vardır. Dolayısıyla, öğretmenlerin histogram kavramıyla ilgili düşüncelerini öğrenmek ve algılarını belirlemek öğretmen yetiştirme ve program geliştirme açılarından önem taşımaktadır. Araştırmanın amacı, ilköğretim matematik öğretmenlerinin 8. sınıf öğretim programında yer alan histogram konusuyla ilgili algılarını, kavrayışlarını ve öğretim sürecinde yaşadıkları sorunları ortaya çıkarmaktır. Araştırmadaki katılımcılar, amaçlı örneklem yöntemine göre belirlenen ve devlet okullarında veya özel okullarda öğretmenlik yapan altı ilköğretim matematik öğretmeninden oluşmaktadır. Veriler, araştırmacı tarafından hazırlanan ve histogramla ilgili yarı yapılandırılmış bir görüşme formu aracılığıyla elde edilmiştir. Ayrıca görüşmelerden elde edilen veriler, öğretmenlerin çevrimiçi mesleki paylaşım forumlarında konu ile ilgili yaptıkları tartışmalardan elde edilen verilerle desteklenmiştir. Sonuçlar, öğretmenlerin kılavuz kitapta histogram çizerken grup genişliğinin bulunmasıyla ilgili açıklamaları çelişkili bulduklarını ve bu nedenle kılavuz kitaba güvenmedikleri yönünde algılarını ortaya çıkarmıştır. Ayrıca öğretmenlerin birçoğunun histogram, grup genişliği ve grup sayısı gibi kavramların anlamlarına yönelik derinlemesine muhakeme yapamadıkları belirlenmiştir. Bunlara ek olarak, öğretmenlerin; kılavuz kitaptaki hatalar, öğrencilerin yaşadığı sıkıntılar ve okul dışı etkenler nedeniyle histogram öğretim sürecinde çeşitli problemler yaşadıkları tespit edilmiştir. Sonuç olarak, sekizinci sınıf öğretmen kılavuz kitaplarında histogramın çizilmesiyle ilgili süreçlerde yapılan hataların düzeltilerek, konu ile ilgili yoruma yönelik bilgilere yer verilmesi gerektiği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Histogram, İlköğretim Matematik Öğretmenleri, Matematik Öğretimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 417

“KELİMEDEN KAVRAMA” OYUNUNUN İLKÖĞRETİM

8. SINIF ÖĞRENCİLERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Murat DURAN1

1İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Merkez Ziya Gökalp İÖO, Kars

Bu araştırmanın amacı, ilköğretim 8.sınıf matematik dersi öğretim programlarında yer alan kavramların materyal yardımıyla oyunlaştırılarak öğrenciler bakımından değerlendirilmesini sağlamaktır. Araştırmada oyun temelli etkinliklerin düzenlendiği öğretim ortamlarında, yaşanan sürecin ve izlenimlerin derinlemesine ele alındığı (Özgenç, 2010) betimsel türde nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini 2011-2012 öğretim yılı birinci döneminde Doğu Anadolu bölgesinin küçük ölçekli bir ilindeki amaçlı örnekleme yöntemiyle seçilmiş bir ilköğretim okulunun 8.sınıflarında öğrenim gören 16 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmanın verileri iki uzmanın görüşleri göz önüne alınarak yapılandırılmış üç açık uçlu sorudan oluşan Görüşme Protokolü (GP) ile toplanmıştır. Araştırmanın nitel verileri betimsel analiz yaklaşımıyla incelenmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre öğrencilerin % 79’unun oyunla öğretim sürecinde anlatılan kavramlarla ilişkili olan kavramları hatırlamaya çalıştıklarını ve o kavramın farklı disiplinlerle ilişkisini düşündüklerini belirtmeleri Türk vd. (2011)’in proje çalışmasındaki bulgularıyla benzeşmektedir. Öğrencilerin % 83’ünün oyunla öğretim sürecinde derse aktif katılım sağladıklarını belirtmeleri ve grupla çalışmaktan dolayı bu oyundan zevk aldıklarını ifade etmeleri Aksoy (2010) ile Uğurel (2003)’ün araştırmalarına dair sonuçlarla benzeşmektedir. Öğrencilerin % 87’sinin oyunla öğretimin sonunda matematiğe karşı olumlu tutum geliştirdiklerini belirtmeleri ve bu öğretimin matematik başarılarını artıracağını dile getirmeleri Songur (2006) ile Aksoy (2010)’un çalışmalarına dair sonuçlarla benzeşmektedir. Buna göre “Kelimeden Kavrama” oyunu, öğrencilerin derse ilgisini çekmek amacıyla matematik dersinin herhangi bir ünitesindeki kavramlarını barındıracak şekilde tasarlanarak tüm ilköğretim sınıfları düzeyinde oynanabilir. Anahtar Kelimeler: Kelimeden Kavrama, Oyunla Öğretim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 418

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN MATEMATİK

ÖĞRENME VE ÖĞRETMEYE YÖNELİK İNANÇLARININ SINIF ORTAMINA YANSIMALARI

Bülent GÜVEN1 Yasin ÖZTÜRK2 İlhan KARATAŞ3

Selahattin ARSLAN2 Figen ŞAHİN4

1 KTÜ, Fatih Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi

Bölümü 2 KTÜ, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 3 ZKÜ, Ereğli Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

4 Gazi Üniversitesi, Mesleki Eğitim Fakültesi, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü

Okul öncesi dönemde çocuklara verilecek olan nitelikli matematik eğitimi,

çocuklarda ilköğretim yıllarında oluşabilecek öğrenme güçlüklerine engel olabileceği gibi çocukların ilköğretime çok daha hazır olarak başlamaları için anahtar bir role sahiptir. Bu nedenle çocukların, okul öncesi dönemde zengin matematik öğrenme deneyimleri yaşamaları için tasarlanacak öğrenme deneyimleri oldukça önemlidir. Böyle ortamların oluşturulmasında okul öncesi öğretmenlerine önemli sorumluluklar düşmektedir. Arzulanan zengin öğrenme ortamlarının tasarlanmasında okul öncesi öğretmenlerinin matematik öğrenme ve öğretme ile ilgili sahip oldukları inançlar tasarlanacak ortamların şekillendirilmesine önemli ölçüde etki edecektir. Bu nedenle, yapılan çalışma ile okul öncesi öğretmenlerin öğrenme ortamındaki pratiklerinin Ernest’ın(1991) matematik öğrenme ve öğretmeye yönelik inançlara yönelik olarak ortaya koyduğu model çerçevesinde değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda Trabzon ili içerisinden farklı mesleki deneyime sahip 3 okul öncesi öğretmeni ile 4 sorudan oluşan yarı yapılandırılmış mülakatlar yürütülerek inançları belirlenmeye çalışılmıştır. Bunun yanında bu inançların sınıf içerisindeki yansımalarını belirlemek için bu 3 öğretmenin 5’er matematik etkinlikleri gözlemlenerek inançların yansımaları resmedilmiştir. Yapılan gözlemler ve mülakatlar neticesinde okul öncesi öğretmenlerin genellikle etkinlikleri bir bağlam içerisine gömmedikleri ve etkinlik tasarımlarında çocukların ilgilerini, günlük gelişen olayları dikkate almadıkları belirlenmiştir. Bununla birlikte öğretmenlerin, ilgili konuyu yer yer öğrencilere doğrudan anlatmaya yöneldikleri, özellikle geribildirimlerinde doğru veya yanlış şeklinde hüküm bildirdikleri tespit edilmiştir. Bununla birlikte yapılan gözlemlerin analizleri sonucunda öğretmenlerin kendilerine genellikle Açıklayıcı bir rol biçtikleri ve her ne kadar mülakatlarda matematik öğrenmeye yönelik bilginin aktif yapılandırılması gerektiğini belirtseler de bunun sınıf ortamına tam olarak yansımadığı öğretmenlerin çocukları bilişsel olarak aktif tutamadıkları belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Matematik Eğitimi, Öğretmen İnançları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 419

İLKÖĞRETİM 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK ÖZ YETERLİK KALİBRASYONLARININ

İNCELENMESİ Ramazan GÜREL1 Erhan BOZKURT2 İ. Elif YETKİN ÖZDEMİR3

1Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik

Eğitimi Anabilim Dalı 2Uşak Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi

Anabilim Dalı 3Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi

Anabilim Dalı

Matematik öz-yeterlik inancı, bir bireyin belirli bir matematiksel görevi veya problemi başarılı bir şekilde yerine getirmede veya sonuçlandırmada kendi performansına ilişkin güven yargısıdır (Hackett ve Benz, 1989). Bir bireyin sergileyeceği performansa ilişkin güven yargısı ile sergilemiş olduğu gerçek performans arasındaki ilişkinin ölçüsü olarak tanımlanan öz-yeterlik kalibrasyonu (Bjorkman, 1994), aynı zamanda bireyin öz-farkındalığı veya üst bilişsel bir becerisi olarak da değerlendirmektedir (Ewers ve Wood, 1993). İlköğretim öğrencilerine yönelik yapılan araştırmalar, bu öğrencilerin büyük bir bölümünün matematik öz-yeterlik kalibrasyonlarının kusurlu olduğuna işaret etmektedir (Chen, 2003). İlköğretim öğrencilerinin matematik performanslarına ilişkin yapmış oldukları aşırı iyimser veya kötümser değerlendirmeler, bu öğrencilerin matematik dersine ilişkin motivasyonlarını, öz düzenleyici öğrenmelerini ve performanslarını olumsuz etkileyebilmektedir (Bandura, 1986; Chen, 2003; Stone, 2000). Ancak ilgili alanyazın incelendiğinde pedagojik açıdan önem taşıyan matematik öz yeterlik kalibrasyonu ve buna etki edebilecek faktörler üzerine yeterli sayıda araştırma yapılmadığı, yapılan araştırmalarda ise çelişkili bulgular elde edildiği görülmektedir (Ewers ve Wood, 1993). İlköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin matematik öz-yeterlik kalibrasyonlarının, cinsiyet, matematik başarı düzeyi, soru güçlük düzeyi ve performans ölçüm türü değişkenlerine göre incelenmesinin amaçlandığı bu çalışma, 2011-2012 öğretim yılı ikinci döneminde, Burdur ve Uşak il merkezinde bulunan altı ilköğretim okulunda öğrenim görmekte olan 256 sekizinci sınıf öğrencisiyle gerçekleştirilmiştir. Öğrencilerin matematik öz yeterlilik kalibrasyon puanlarının hesaplanmasında araştırmacılar tarafından geliştirilen “matematik öz yeterlilik ölçeği” ve “matematik performans ölçeği” kullanılmıştır. Bu ölçeklerin geliştirilmesinde TIMMS matematik testlerinde yer alan sorulardan yararlanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 17.0 programından yararlanılmış olup, grup puanları arasında oluşan farklılıkların anlamlılığı t-testi ve tek faktörlü varyans analizi ile test edilmiştir. Verilerin analizi ve yorumlama süreci devam ettiği için araştırma bulguları ve sonuçları sunum sırasında paylaşılacaktır. Anahtar Kelimeler: Matematik Öz Yeterlik İnancı, Matematik Öz Yeterlik Kalibrasyonu, Hatasızlık, Yanlılık

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 420

“OLASILIK” KONUSUNUN SENARYO İLE ÖĞRETİM

SÜRECİ SONUNDA ÖĞRENCİLERİN YARATICI DÜŞÜNME BECERİLERİNDEKİ DEĞİŞİM

Esen ERSOY1, Neş’e BAŞER2

1Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Anabilim Dalı

2Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü

Eğitim-öğretim sürecinde öğrenciyi merkeze alan öğretim yöntemlerinden biri olan Probleme Dayalı Öğrenme(PDÖ) yönteminin içeriğinde öğrencilerin üst düzey düşünme becerilerini geliştirmek yer almaktadır. Üst düzey düşünme becerilerinden biri olan yaratıcı düşünme becerisi; bireyin hayal gücünü geliştirebilmesine, öğrenmeyi kolaylaştırabilmesine, düşünebilmesine ve fikirlerini açıklayabilmesine olanak sağlamaktadır. Bu sebeple, PDÖ sürecinde, üst düzey düşünme becerilerinden yaratıcı düşünmenin incelenmesi gereklilik arz etmektedir. Çalışmanın amacı, aktif öğretim yöntemlerinden biri olan “Probleme Dayalı Öğrenme” sürecinde uygulanan senaryonun, öğrencilerin yaratıcı düşünme becerilerindeki değişimi ortaya çıkartmasıdır. Bu amaçla çalışmada, araştırmacılar tarafından “İstatistik ve Olasılık-I” dersine yönelik bir senaryo yazılarak uygulamalar yapılmıştır. Senaryo yazımı hazırlık aşamasında ilk olarak öğrenme hedefleri belirlenmiştir. Senaryoya ait öğrenme hedefleri; olasılık, olasılık aksiyomları ve koşullu olasılık olarak belirlenmiştir. Araştırmacılar tarafından hazırlanan senaryo, iki oturumdan oluşmaktadır. Hazırlanan senaryo, uzman görüşlerine sunulduktan sonra uygulamaya konulmuştur. Çalışmada, deneme modellerinden ön test-son test kontrol gruplu deneme modeli kullanılmıştır. Çalışmada veri toplama araçları olarak, araştırmacılar tarafından geliştirilen “Bilsem Ki” adlı senaryo ile “Torrance Yaratıcı Düşünme Testi Sözel A ve B Formu” kullanılmıştır. Çalışmanın sonunda, “Olasılık” konusunun senaryo ile öğretimi sonucunda öğrencilerin yaratıcı düşünme becerileri ve yaratıcı düşünme becerilerinin alt boyutları olan akıcılık, esneklik ve özgünlük puanlarında artışlar ortaya çıkmıştır. Sonuçta, senaryo uygulamalarına katılan öğrencilerin verilen öğretim sürecinin sonuncunda yaratıcı düşünme becerilerinde gelişme olduğu ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak, yapılan çalışmada, matematik öğretiminde senaryo kullanılarak verilen öğretimin, öğrencilerin fikir üretebilme, çok yönlü düşünebilme, özgün tepkiler verebilme, özgürce kendini ifade edebilme, farklı olanı değerlendirebilme ve özgün ürün ortaya çıkarabilme becerilerini arttırdığı ortaya çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: Matematik Öğretimi, Olasılık, Probleme Dayalı Öğrenme, Üst Düzey Düşünme, Yaratıcı Düşünme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 421

LİSE ÖĞRENCİLERİNİN PROBLEM ÇÖZMEYE

YÖNELİK YANSITICI DÜŞÜNME BECERİLERİ İLE MATEMATİK VE GEOMETRİ DERSLERİNDEKİ AKADEMİK BAŞARILARI ARASINDAKİ İLİŞKİ

Gökhan BAŞ1 Zafer S. KIVILCIM2

1Konya Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Programları ve Öğretim

Anabilim Dalı 2Milli Eğitim Bakanlığı, Niğde Fen Lisesi

Bu araştırmanın amacı, 2011–2012 eğitim-öğretim yılında Niğde il merkezinde bulunan liselerde öğrenim gören öğrencilerin problem çözmeye yönelik yansıtıcı düşünme becerileri ile matematik ve geometri derslerindeki akademik başarıları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu nedenle, yapılan bu araştırma “ilişkisel tarama modeli”nde bir araştırma olup betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini Niğde il merkezinde öğrenim gören tüm lise öğrencileri oluşturmakta iken, araştırmanın örneklemini ise Niğde il merkezinde bulunan toplam 6 resmi lisede öğrenim gören 410 lise öğrencisi oluşturmuştur. Bu araştırmada, “Problem çözmeye yönelik düşünme becerisi ölçeği” kullanılmıştır. Çalışmada verilerinin analizinde, lise öğrencilerinin problem çözmeye yönelik yansıtıcı düşünme becerileri ile matematik ve geometri derslerindeki akademik başarıları arasındaki ilişkiyi incelemek için Pearson momentler çarpımı korelasyon katsayısı tekniği, problem çözmeye yönelik yansıtıcı düşünme becerilerinin matematik ve geometri derslerindeki akademik başarıyı yordama gücünü incelemek için ise çoklu regresyon analizi tekniği kullanılmıştır. Çalışmada, verilerin çözümlenmesinde SPSS 17.0 istatistik paket programından yararlanılmıştır. Yapılan araştırmada, lise öğrencilerinin problem çözmeye yönelik yansıtıcı düşünme becerileri ile matematik ve geometri derslerindeki akademik başarıları arasında yüksek düzeyde pozitif ilişki saptanmıştır. Ayrıca, yapılan araştırmada lise öğrencilerinin problem çözmeye yönelik yansıtıcı düşünme becerilerinin matematik ve geometri derslerindeki akademik başarıyı yüksek bir düzeyde yordadığı bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Yansıtıcı Düşünme Becerisi, Problem Çözme, Matematik Dersi, Geometri Dersi, Lise Öğrencileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 422

MATEMATİKTE PROBLEM ÇÖZME BECERİSİYLE İLGİLİ YAPILAN ÇALIŞMALARIN İNCELENMESİ

Nedibe AYDOĞDU Kürşat YENİLMEZ

Eskisehir Osmangazi Üniversitesi

Bu araştırmanın amacı matematikte problem çözme becerisiyle ilgili yapılmış olan ulusal çalışmaları incelemektir. Bu amaç doğrultusunda 2000-2011 yılları arasında yapılmış olan 36 çalışma incelenmiştir. Burada çalışmalar yıllara, öğrenim düzeylerine, çalışma türüne, araştırma yöntemine, modeline, araştırma konularına ve analiz çeşidine göre tabloya dönüştürülmüş ve kategorilere ayrılarak çalışmaların sonuçlarına yer verilmiştir. Çalışma öğrenim düzeylerine göre; ilköğretim, ortaöğretim ve üniversite, çalışma türlerine göre; yüksek lisans tezi, doktora tezi, makale, sempozyum bildirileri ve köşe yazıları olarak ayrılmıştır. Araştırma kapsamında incelenen çalışmalar araştırma yöntemine göre; nitel yöntem, nicel yöntem ve karma yöntem, araştırma modeline göre; deneysel, yarı deneysel, durum çalışması, ilişkisel tarama, tarama, olgu bilim ve nedensel karşılaştırmalı model olarak incelenmiştir. Ayrıca araştırma konularına göre ise; sadece problem çözme becerisini ölçen çalışmalar, problem çözme becerisinin diğer değişkenlerle ilişkisine bakan çalışmalar ve problem çözme becerisinin gelişmesine yönelik çalışmalar olarak incelenmiştir. Doküman analizi yapılarak bulgular oluşturulmuş ve bazı sonuçlar ortaya çıkmıştır. Araştırma sonucunda; hemen hemen her yıl problem çözme becerisiyle ilgili çalışma yapıldığı, her eğitim düzeyinde problem çözme becerisiyle ilgili çalışmaların olduğu fakat en çok ilköğretim düzeyinde çalışma yapıldığı, problem çözme becerisi kavramını makale dışında araştırmacıların yüksek lisans ve doktora tezlerinde kullandığı, araştırmacıların problem çözme becerisi kavramını araştırırken farklı yöntemlerden faydalandıkları saptanmıştır. Ayrıca araştırma kapsamında incelenen çalışmalarda, verilerin analizinde çeşitli yöntemlerin kullanıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Nicel çalışma sayısı daha fazla olduğu için verilerin analizinde SPSS paket programının sıkça kullanıldığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Matematik Eğitimi, Problem Çözme, Doküman Analizi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 423

ÖĞRETMENLERİN AKADEMİK ÇALIŞMALARA BAKIŞ

AÇILARI VE BU ÇALIŞMALARI DERSLERİNDE UYGULAMA DÜZEYLERİ

Selahattin ARSLAN Ayşegül SERBEST Yelda YILDIZ

Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Matematik Eğitimi Bölümü

Günümüzde iletişimde, bilim ve teknolojide, küresel boyutta çok hızlı bir değişim yaşanmaktadır. Yeni bilgi ve teknolojiler sayesinde, matematik yapmanın ve iletişim kurmanın yolları da sürekli değişmektedir. Hızlı değişim ve dönüşüm, artan iletişim, yoğunlaşan etkileşim, gelişen teknoloji ve ilerleyen bilimsel bilginin yönlendirici olduğu bir dönem yaşanmaktadır. Eğitim ve öğretim sürecinin daha etkili olması ve kısa sürede beklenen sonucu verebilmesi, bu sürecin yenilik ve değişikliklere uyum sağlamasına bağlı olmaktadır. Bu yenilik ve değişikliklere uyum sağlamayı kolaylaştırabilmek için bilimsel birçok çalışma yapılmış ve yapılmaktadır. Öğretmenlerin bu sürece adapte olabilmeleri için bu bilimsel çalışmaları takip etmeleri ve ders uygulamalarına yansıtmaları önem arz etmektedir. Bu çalışmanın amacı Türkiye’deki öğretmenlerin matematik eğitimi alanında uluslararası düzeyde yapılan akademik çalışmalara yönelik görüşlerinin incelenmesidir. Bu amaçla International Journal for Mathematics Teaching and Learning dergisinde yayınlanan, derslerde uygulanabilecek çalışmalar içeren 20 makalenin Türkçe özeti çıkarılmış, öğretmenlere okutturulmuş ve ardından öğretmenlerle mülakatlar yapılmıştır. Öğretmenlere uygulanan yarı yapılandırılmış mülakatlar, güncel literatür taramasından ve uzman görüşlerinden yararlanılarak geliştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini 2011–2012 eğitim – öğretim yılında Trabzon ili ve ilçelerindeki resmî okullarda çalışan 20 ilköğretim matematik öğretmeni oluşturmuştur. Araştırma sonucunda öğretmenlerin akademik çalışmaları yeterince takip etmedikleri görülmüştür. Öğretmenler akademik çalışmaları okumayı yeni bir yük olarak algılamaktadırlar. Ayrıca öğretmenler, akademik çalışmaların okullardaki olanakların dikkate alınmadan yapıldığı görüşündedirler, bu yüzden benzer çalışmaları derslerine uygulamakta güçlük yaşamaktadırlar. Anahtar Kelimeler: Akademik Çalışmalar, Öğretmen Görüşü, Matematik Eğitimi,

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 424

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENİ

ADAYLARININ KESİRLERDE TOPLAMA İŞLEMİNE YÖNELİK KURULAN PROBLEMLERDEKİ HATALARI

BELİRLEYEBİLME BECERİLERİ

Cemalettin IŞIK1, Tuğrul KAR1, Ahmet IŞIK1, Gürsel GÜLER2

1Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik

Eğitimi Bölümü 2 Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve

Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Matematik programlarında problem kurmaya yönelik kazanımlar göz önüne

alındığında, öğrencilerin kesirlerde toplama işlemine kurdukları problemlerdeki hataların, öğretmen adayları tarafından nasıl değerlendirildiğinin araştırılması önem kazanmaktadır. Bu bağlamda çalışmada, ilköğretim matematik öğretmeni adaylarının ilköğretim yedinci sınıf öğrencilerinin kesirlerde toplama işlemine yönelik kurdukları problemlerdeki hataları belirleyebilme becerilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Durum çalışması desenin esas alındığı araştırma, Erzurum merkezdeki ilköğretim okullarının yedinci sınıflarında öğrenim gören 210 öğrenci ve İlköğretim Matematik Öğretmenliği son sınıfta öğrenim gören 61 öğretmen adayı ile yapılmıştır. Veri toplama sürecinin birinci aşamasında, ilköğretim yedinci sınıf öğrencilerinden işlemine yönelik problem kurmaları istenmiştir. Veri toplama sürecinin ikinci aşamasında, öğretmen adaylarına Hata Belirleme Testi (HBT) uygulanmıştır. HBT, öğrencilerin kurdukları problemler arasından seçilen iki hatalı problem cümlesini içermektedir. HBT’nin birinci problem cümlesinde, işlem sonucuna doğal sayı anlamı yükleme (H1) ve toplanan kesir sayılarına doğal sayı anlamı yükleme (H3) hataları, ikinci problem cümlesinde ise birim kargaşası (H2) ve parça-bütün ilişkisini kuramama (H4) hataları bulunmaktadır. Adayların yanıtları içerik analizine tabi tutularak, her bir problem cümlesinde yer alan hata türlerine göre sınıflandırılmıştır. HBT’nin birinci problem cümlesindeki H3 hatasını adayların %85,25’i, H1 hatasını ise %77,05’i belirleyebilmiştir. H3 hatasını belirleyen adayların 14’ü açıklamalarında H4 hatasını sergilemiş, 15’i ise tamsayılı kesrinin anlamlı olabilmesi için başlangıç miktarının bilinmesi gerektiğine yönelik açıklamalar yapmışlardır. HBT’nin ikinci problem cümlesinde adayların %50,82’si H2 hatasını, %68,85’i ise H4 hatasını belirleyebilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Problem Kurma, Kesirlerde Toplama

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 425

EŞİTTİR İŞARETİNİN ANLAMLARI ÜZERİNE İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENLİĞİ

ÖĞRENCİLERİ İLE BİR ÇALIŞMA

Mustafa AKINCI

Karaelmas Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi İlköğretimin birinci sınıfından itibaren yapılan her tür aritmetik hesaplama öğrencileri, sonucu bildirmek için eşittir işaretini kullanmaya sevk etmiştir. Bu kullanım şu şekilde özetlenebilir; Verilen bir problem ya da aritmetik bir hesaplamaya ait gerekli işlemler yapıldıktan sonra, problemin yada işlemin sonucu vermek için kullanılan bir işarettir. Eşittir işaretinin bu tarz kullanımı matematik eğitimcileri tarafından “aritmetiksel kavrayış” olarak adlandırılır. İlköğretimin 6., 7. ve 8. sınıfından birinci dereceden denklemler, özdeşlikler kavramıyla birlikte öğrenciler artık eşittir işaretinin farklı bir kullanım şekli ile karşı karşıyadırlar. Buradaki eşittir algısına ise matematik eğitimcileri cebirsel kavrayış olarak adlandırmışlardır. Eşittir kavramı üzerine yapılan çalışmalar genelde öğrencilerin aritmetik kavrayıştan cebirsel kavrayışa geçmekteki zorluklarına odaklanmışlardır. Yaptığımız ders kitabı analizinde eşittir kavramı ya da eşittir işaretinin sadece aritmetik veya cebirsel kavrayışı olmadığı bunlardan başka eşittir kavramına yüklenecek kavrayışların olduğu ortaya çıkmıştır. Bu kavrayışları 9. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresinde bir poster sunusuyla paylaştım. Buradaki kavrayışlardan bazıları; isimlendiren eşitlikler, notasyondan kaynaklanan eşitlikler, formüler eşitlikler, özdeş eşitlikler, şartlı eşitlikler (denklemler), gerçek ve yanlış eşitliklerdir. Yapılan bu çalışmada, ilköğretim matematik öğretmenliği 1., 2. ve 3. Sınıf öğrencileri ile bir saatlik bir çalışma 4 veya 5 kişilik guruplar halinde yapılmıştır. Gurupların oluşumu öğrencilerin kendi seçimleridir. Öğrencilere araştırmacı tarafından hazırlanan, içinde eşittir kavramı ya da eşittir işaretinin bulunduğu 38 önermeden oluşan bir sayfa dağıtılmış ve öğretmen adaylarından değişik bağlamlarda kullanılan eşitlik işaretlerini sınıflandırmaları istenmiştir. Verilerin analizi için araştırmacı tarafından 38 önermeye ait analiz apriori yapılmıştır. Kant’ın felsefesinde bilginin unsurlarından yargılar, apriori ve aposteriori olarak ikiye ayrılır. Apriori yargılar analitiktir, analitik yargılar ise bir kavramı açıklamaya hizmet eder. Öğrencilerin yaptığı eşitlik kavramına ait sınıflamalar değerlendirilirken, anlambilimcilerin kullandığı, “direkt anlam” ve “yan anlam” kavramları işe koşulmuştur. Direkt anlam bir kavramın sözlüksel anlamı olarak tanımlanabilir, o kavrama ait herkes tarafından anlaşılan mecaz anlamlarda düz anlamın içine katılabilir. Yan anlam ise bir kavramın sözlüksel olmayan ancak o kavrama çağrışım yaptıran anlamdır. Eşittir işaretinin ya da eşitlik kavramın geçtiği 38 önermenin yapılan analiz apriori sonrasında 38 önermeye ait şu sınıflamalar yapılmıştır. Sonuç bildiren eşitlikler, tanım bildiren eşitlikler; matematiksel bir nesneyi tanımlamak için kullanılan eşitlikler, formüler eşitlikler, şartlı eşitlikler (denklemler), her zaman doğru olan eşitlikler (özdeşlikler), doğru ve yanlış eşitlikler, aynı şeyi temsil eden farklı nesnelerden kaynaklanan eşitlikler. Öğrenciler 38 önermeyi sınıflandırırken eşittir işaretinin kullanıldığı bağlamdan etkilendikleri tespit edilmiştir. Mesele eşittir işareti fonksiyonlarla kullanıldığında bu tarz

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 426

eşitliklere “fonksiyonel” kümelerle kullanıldığında kümesel eşitlik olarak yargıda bulunmuşlardır. Bu tür sınıflamalar “direkt anlam” olarak çıkması mümkün olan cevaplar olarak açıklanabilir. Fakat aynı önermeye farklı bir sınıflamanın başka bir gurupta yapıldığını görmek veya aynı önermenin aynı gurupta değişik sınıflamalarda bulunduğunu görmek, eşittir işaretinin çok anlam taşıyan (polysemic) bir işaret olduğunu göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Eşittir İşareti, Eşitlik Kavramı, Eşittir Kavramının Sınıflandırılması, Yan Anlam Ve Düz Anlam

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 427

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMEN

ADAYLARININ PROFESYONEL KİMLİKLERİNİN GELİŞİMİ

Ayfer BUDAK1 İbrahim BUDAK1 Ali GÖKMEN1

Bülent KAYGIN1

1Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi Bölümü Öğretmen kimliği öğretmenlerin alanla, öğretimiyle ve eğitimci olarak kendileriyle ilgili bilgilerini, inançlarını, değerlerini, duygularını ve uygulamalarını içerir. Öğretmenler bir dersi anlatırken, sadece bilgi ve beceri öğretmezler, aynı zamanda alanla ilgili inanç, değerler ve duygularını, başka bir deyişle kendi kimliklerini öğrencilere yansıtır ve aktarırlar. Bu nedenle öğretmen adaylarının lisans eğitimleri süresince oluşturdukları profesyonel kimlikleri onların nasıl matematik öğretecekleri ve ileride ne tür bir sınıfa sahip olacakları, sınıfta karşılaşılan problemlere hangi çözüm yöntemleriyle yaklaşacaklarına dair ipuçları verecektir. Bu çalışmanın amacı Anadolu’da yeni kurulan bir üniversitede ilköğretim matematik öğretmenliği programında eğitim gören öğrencilerin, lisans eğitimleri süresince profesyonel kimliklerindeki değişimleri incelemektir. Çalışmanın araştırma grubunu bahsedilen üniversitenin İlköğretim Matematik Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören toplam 340 öğretmen adayı oluşturmuştur. 2011 yılı Güz dönemi başında, öğretmen adaylarına matematik öğrenimi ve öğretimlerine yönelik açık uçlu sorular yöneltilmiştir. Öğrencilerin bu sorulara verdiği yanıtlar içerik analizine tabi tutulmuştur. Öğrencilerin cevapları literatürden faydalanarak oluşturulan temalar ve kodlara göre gruplandırılıp sıklık tablosu oluşturulmuştur. Çalışmanın verilerinin ön analiz sonuçları incelendiğinde birinci sınıftan dördüncü sınıfa kadar öğretmen adaylarının (örneklemin yaklaşık %30’u) bol örnek, pekiştireç, ve tekrarların olduğu davranışçı öğrenme modelinden, öğrenci katılımının yoğun olduğu; somut öğretim materyallerinin ve teknolojinin kullanıldığı öğrenci merkezli ve yapılandırmacı bir eğitime doğru eğilimin arttığı tespit edilmiştir. Çalışmanın tüm verileri incelendiğinde bu değişimin detayları ve sıklığı ile öğretmen adaylarının profesyonel kimliklerinde ne gibi değişimler gözleniyor rapor edilecektir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Matematik Öğretimi, Öğretmen Eğitimi, Profesyonel Kimlik Oluşumu

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 428

NEGATİF SAYILARLA İLGİLİ EPİSTEMOLOJİK

ENGELLER

Oben KANBOLAT2 Selahattin ARSLAN1

1 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Matematik Eğitimi Anabilim Dalı 2Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Matematik

Eğitimi Anabilim Dalı

Epistemolojik engeller genel bir ifadeyle; bilginin doğasından kaynaklı dolayısıyla

kavramın kendi tarihinde de var olan engeller olarak tanımlanabilir. Bu nedenle sınıf ortamında öğrencilerin de bu engellerle karşılaşmaları kaçınılmazdır. Bu araştırma, negatif sayılarla ilgili epistemolojik engelleri belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Tarihte matematikçilerin negatif sayıların ortaya çıkışı sürecinde yaşadıkları bocalamaların ve bunalımların, öğrenciler tarafından da benzer şekilde yaşanıp yaşanmadığının belirlenmeye yönelik yürütülen araştırma ile öğrenciler tarafından yanlış algılanan ya da anlaşılmadan sadece ezberlenen bazı bilgiler de gün ışığına çıkacak ve bu duruma karşı tedbirler alınması yönünde araştırmacılara ve öğretmenlere önerilerde bulunulacaktır. Ülkemizde yapılan araştırmalar incelendiğinde epistemolojik engeller kavramı ile ilgili, özellikle matematik eğitimi alanında, çalışmalar yok denecek kadar az olduğu görülmektedir. Bu bağlamda ele alındığında; araştırmanın bu alanda literatüre katkıda bulunacağı öngörülmektedir. Çalışmanın örneklemini, Doğu Anadolu’da orta ölçekli bir ilde bulunan 2008-2009 Eğitim-Öğretim yılında, farklı akademik seviyede (Beş ortaöğretim ikinci sınıf öğrencisi, beş İlköğretim Matematik Öğretmenliği Birinci Sınıf ve aynı anabilim dalında öğrenim görmekte olan beş dördüncü sınıf öğrencisi, Matematik ve Matematik Eğitimi alanlarında yüksek lisans ve doktora öğrenimi gören beş öğrenci) öğrenim görmekte olan yirmi katılımcı oluşturmaktadır. Araştırmada durum çalışması araştırma modeli kullanılmış olup, veriler yarı yapılandırılmış mülakatlar yolu ile elde edilmiştir. Toplanan verilerin değerlendirilmesi sonucunda katılımcıların negatif sayıları tanımlamada ve negatif sayılarla toplama, çıkarma ve çarpma işlemlerini yapmada bazı epistemolojik engellerle karşılaştıkları tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Epistemolojik Engel, Negatif Sayılar, Kavram Yanılgıları,

Matematik Tarihi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 429

SÖZEL PROBLEMLERDE 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN

VERİLENLER İLE İSTENİLENLER ARASINDAKİ İLİŞKİYİ BELİRLEYEBİLME BECERİLERİ

Funda AYDIN1 Zeynep Medine ÖZMEN2

1 Giresun Üniversitesi, Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Eğitimi

2 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Matematik Eğitimi

Matematik; bilgiyi işlemeyi, üretmeyi, tahminlerde bulunmayı ve bu dili kullanarak problem çözmeyi içerir (MEB, 2009). Türkiye’de de 2005 yılında yürürlüğe konan ilköğretim matematik öğretim programında, problem çözme matematik eğitiminin ayrılmaz bir parçası olarak ele alınmış ve öğrencilerin bu beceriyi kazanmasının, geliştirmesinin ve daha sonraki yaşamlarında bu becerileri kullanabilmesinin önemi vurgulanmıştır (MEB, 2005). Problem çözmenin süreci ile ilgili yapılan değerlendirmelerin en bilineni Polya’ya aittir. Polya’nın geliştirdiği problem çözme basamakları pek çok kaynak tarafından tekrarlanılan ve süreci açıklayan başlıklar olarak verilmektedir. Baykul (2009) matematik problemlerini çözmede başvurulan adımlardaki kritik davranışları (problem çözmeyle ilgili temel becerileri) belirtmiş ve kritik davranışların başında “Problemde verilenlerin ve istenenlerin neler olduğunun yazılması” temel becerisinin geldiğini belirtmiştir. Anlaşılacağı gibi, problem çözme sürecinin kritik davranışlarının başında, problemde verilenler ile istenenler arasındaki ilişkinin kurabilmesi gelmektedir. Bu doğrultuda çalışmanın amacı, 8.sınıf öğrencilerin sözel problemlerde verilenlerle istenilenler arasında ilişkiyi kurabilme becerilerinin belirlenmesidir. Bu amaç doğrultusunda ilköğretim sekizinci sınıfta öğrenim gören 225 öğrenciye, verilenler ve istenilenler arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmayı amaçlayan, iki sözel problem sunulmuş, öğrencilerden yanıtlamaları istenmiştir. Sunulan problemlerin tek cevabı olduğundan, öğrenci cevapları doğru, yanlış ve boş olarak değerlendirilmiş ve bu değerlendirme doğrultusunda frekanslar hesaplanmıştır. Elde edilen nicel bulgular, öğrenci cevaplarının örnekleriyle nitel olarak desteklenmiştir. Öğrencilerin genellikle yanlış yapma, boş bırakma eğiliminde oldukları görülmektedir. Bu anlamda, öğrencilerin sunulan problemlerdeki verilenler ve istenilenler arasındaki ilişkiyi görebilmeleri ve ifade edebilmeleri; iyi birer problem çözücü olarak yetişmeleri için önemli görülerek sınıf ortamında bu tür problemlere yer verilmesi önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Problem Çözme Süreci, Kritik Beceriler, Verilenler ile İstenenler Arası İlişki Kurma Becerisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 430

LİSE ÖĞRENCİLERİNİN CEBİRSEL SÖZEL

PROBLEMLERİ ÇÖZMEDEKİ BAŞARISI

M. Gözde DİDİŞ1 A. Kürşat ERBAŞ1

1Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Cebirsel sözel problemlerin her düzeyden öğrenciler için oldukça zorlayıcı olduğu birçok araştırma tarafından gösterilmiştir. Öğrenciler genellikle cebirsel çözüm için gerekli ilişkileri kurmakta ve cebirsel denklemleri oluşturmakta büyük zorluklar yaşamaktadırlar. Bu çalışmanın amacı, 2010-2011 eğitim öğretim yılında öğrenim gören 10. sınıf öğrencilerinin ikinci dereceden bir bilinmeyenli denklemler ile çözülebilen sözel problemleri çözme başarılarını ve bu başarılarını etkileyen faktörleri incelemektir. Çalışmaya uygun örneklem yöntemi ile seçilmiş üç farklı devlet lisesinde öğrenim gören 217 onuncu sınıf öğrencisi katılmıştır. Çalışmanın amacına uygun olarak ikinci dereceden bir bilinmeyenli denklemler ile çözülebilen dört soruluk bir test hazırlanmıştır. İlk olarak hazırlanan test örneklemde yer alan tüm öğrenciler tarafından cevaplanmıştır. Daha sonra bu öğrenciler arasından seçilen 16 öğrenci ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Görüşmelerin amacı teste verdikleri yazılı cevapların altında yatan düşünme süreçlerini anlamak ve öğrencilerin problem çözme becerilerini etkileyen faktörleri belirlemektir. Toplanan veriler iki aşamada çözümlenmiştir. Öncelikle nicel veri analizi yapılmıştır. Öğrencilerin problemlere verdiği çözümler incelenerek doğru, yanlış, boş ve tamamlanmamış çözüm olarak sırasıyla 0, 1, 2 ve 3 olarak kodlanmış ve bu kodlar aracılığıyla, doğru, yanlış, boş ve tamamlanmamış cevapların yüzde değerleri (%) hesaplanmıştır. Daha sonra nitel veri analizi yapılmıştır. Nitel veri analizi yapılmadan önce tüm görüşmelerin birebir dökümleri alınmıştır ve tüm dökümler araştırmanın amacı çerçevesinde okunarak kodlanmıştır. Araştırma sonunda öğrencilerin ikinci dereceden denklemler kullanarak problemleri çözmedeki başarılarının çok düşük olduğu ve bunun öğrenciler tarafından “bu tür problemleri çözmedeki deneyim eksiklikleri ve problem metnini yorumlayamama” şeklinde iki temel nedene bağlandığı görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Cebir, İkinci Dereceden Bir Bilinmeyenli Denklemler, Sözel Problemler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 431

5-7 YAŞ ÇOCUKLARDA SAYI KAVRAMININ GELİŞİMİ

VE SAYMANIN PROBLEM ÇÖZMEDE KULLANIMI

Sinan OLKUN1, Esra FİDAN1, Ayşe BABACAN ÖZER2

1Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Mamak Mehmet Yetkin İlköğretim Okulu

Matematiksel düşüncenin gelişimi için gerekli olan temel becerilerden biri sayma becerisidir. Matematiksel kavramların ve aritmetik işlemlerin yapı taşı olarak görülebilecek sayma ve sayılar bilgisinin anlamlı bir şekilde oluşturulması oldukça önemlidir. Saymanın anlamlı ve doğru bir şekilde gerçekleştirilmesi birtakım sayma ilkelerine uygun yapılmasını gerektirmektedir. Sayma becerisinin ve sayma ilkelerinin kazanımını ölçmede çeşitli soru ya da görevler kullanılmaktadır. Kardinal değer ilkesinin edinimini ölçmede bir gruptaki nesne sayısının sorulduğu “kaç tane” türündeki soruların ve belli bir sayıda nesne içeren nesne grubu oluşturmalarının istendiği soruların sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. Sayı kavramının ve sayma ilkelerinin gelişimini inceleyen çalışmalar farklı sonuçlar ortaya koymaktadır. Ayrıca sayma ilkelerinin gelişimini ölçmede kullanılan soru türlerinin uygunluğu konusunda da farklı görüşler bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı okul çağının başında olan 5- 6,5 yaş çocuklarda sayma ilkelerinin gelişimini, bu yaşlardaki çocukların sayı sayma bilgi düzeylerini ve saymanın farklı problem durumlarında kullanımını incelemektir. Katılımcılar İç Anadolu Bölgesi’nde büyük bir ilin 5 farklı bölgesindeki ilköğretim okullarının anasınıfı ve birinci sınıflarından 5, 5,5 ve 6,5 yaş gruplarından toplam 74 öğrenciden oluşmaktadır. Verilerin toplanmasında sayma, karşılaştırma, gruptaki nesne sayısını bulma, nesne grubu oluşturma gibi becerileri ölçmeye yönelik 14 sorudan oluşan ölçme aracı kullanılmıştır. Bulgular bu yaş aralığındaki çocuklar için belli sayıda nesne içeren bir grup oluşturmalarının istendiği soruların “kaç tane” türündeki sorulara göre kardinal değer ilkesinin kazanımını daha seçici bir şekilde ölçtüğünü göstermektedir. Çünkü bu tür soruların yanıtlanabilmesi diğer sayma ilkelerinin de kazanılmış olmasını gerektirmektedir. Araştırmanın incelediği tüm becerilerde yaş ile birlikte gelişim gözlenmiştir. Ayrıca, sayma ilkelerinden kardinal değer ilkesinin diğer ilkelere göre daha az gelişmiş olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Matematik Eğitimi, Sayı Kavramı, Sayma İlkeleri, Kardinal Değer

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 432

MATEMATİKSEL MODELLEME YÖNTEMİNİN

PROBLEM ÇÖZME BAŞARISINA ETKİSİ

Alper ÇİLTAŞ1 Ferhat ÖZTÜRK1 Ahmet IŞIK1

1Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi Ana Bilim Dalı

Matematik öğretiminin amacı, kişiye günlük yaşamın gerektirdiği matematik bilgi ve becerilerini kazandırmak, ona problem çözmeyi öğretmek ve olayları problem çözme yaklaşımı içinde ele alan bir düşünme biçimi kazandırmaktır. Günlük hayat problemlerinin üstesinden gelme süreci olarak tanımlanan ve temelinde günlük hayat problemlerine tercümanlık eden matematiksel modellemenin Türkiye’de son yıllarda önemi giderek artmıştır. Bunun nedenleri arasında matematiksel modellemenin, matematik ve gerçek hayat problemlerinin arasındaki ilişkilerin oluşturulmasında önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Bununla birlikte gerçek hayat problemlerinin sadeleştirilmesi, soyutlanması ya da bir matematiksel forma dönüştürülmesinde, kavramların doğrulanmasında, tanımlanmasında, genelleştirilmesinde ve stratejilerin gözlem ve analizinde, öğrenme, yaratıcı düşünme ve iletişim kurma becerileri kazanma sürecinde etkin rol oynamaktadır. Matematiksel modellemenin problem çözme davranışlarını arttırdığı da bir gerçektir. Çünkü problem çözme süreci, matematiksel modelleme süreciyle yakından ilişkilidir. Problem çözme ve matematiksel modellemenin tanımları dikkate alındığında matematiksel modellemenin problem çözmenin bir formu olduğu düşünülebilir. Bu araştırmada, bir dönem boyunca matematiksel modelleme yöntemi ile ders alan öğrencilerin ve bu yöntem ile ders almamış olan öğrencilerin problem çözme başarıları arasındaki ilişkiyi incelemek amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda hazırlanan bir problem her iki gruba yöneltilmiş ve elde edilen veriler, betimsel istatistik, doğrusal regresyon ve t-testinden yararlanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubu, bir devlet üniversitesinin ilköğretim matematik öğretmenliği dördüncü sınıfında öğrenim gören 102 öğrenciden oluşmaktadır. Çalışmanın sonunda, matematiksel modelleme yöntemiyle ders alan öğrenciler ile bu yöntemle ders almamış öğrencilerin problem çözme başarıları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Matematiksel Modelleme, Problem Çözme, Başarı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 433

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENLİĞİ

PROGRAMINA DEVAM EDEN ÖĞRETMEN ADAYLARININ UMUTSUZLUK DÜZEYLERİNİN

İNCELENMESİ

Sare ŞENGÜL1 Pınar GÜNER2

1Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Öğretmenliği Bölümü

2Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Öğretmenliği Bölümü

Bir toplumda değişimi, gelişimi ve üretimi sağlayacak önemli unsurlardan birisi o toplumun bireyleridir. Toplumun ihtiyaç duyduğu, nitelikli bireylerin varlığı ilerlemeyi beraberinde getirecektir. İyi bir geleceğin temellerini teknolojik gelişmeleri takip edip bunları kullanabilen, problem çözebilen, bilgiye nasıl ulaşacağını bilen, üretebilen ve yapabilecekleri konusunda kendisine inanan bireyler oluşturmaktadır. Gelişimi beraberinde getiren bu becerileri sergileyebilmede bireyin ileriye yönelik bakış açısı, gelecekten beklentisi çok önemlidir. Bireyin yapabilecekleri ve çevresine katkısı gelecekle ilgili düşüncelerinin olumluluk düzeyine paralel olarak artarken olumsuzluk ya da umutsuzluk düzeyine paralel olarak azalacaktır. Araştırmaların sonuçları umutsuzluk düzeyinin kişinin sağlığı, hayata karşı yaklaşımı ve verimliliği üzerinde etkisi olduğunu göstermektedir. Umutsuzluk düzeyindeki artış bireyin problemlere çözüm getirebilme, üretim yapabilme, mevcut bilgilerini etkili kullanabilme becerilerini ve başarılarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu becerilerde meydana gelen negatif etki aynı şekilde toplumun geleceğine de yansımaktadır. Dolayısıyla toplumumuzun geleceğini oluşturan gençlerin ileriye yönelik bakış açılarını, beklentilerini ve gelecekten umutlu olup olmadıklarını ortaya koymak, mevcut sorunları tespit etme ve bunları düzeltme yolunda önemler alma açısından önemlidir. Bu çalışmanın amacı 2011-2012 akademik yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören ilköğretim matematik öğretmen adaylarının sınıf düzeyi ve cinsiyet değişkenleri açısından umutsuzluk düzeylerini incelemek olarak belirlenmiştir. Mevcut durumun betimlenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmada tarama modeli kullanılmış olup matematik öğretmen adaylarının geleceğe yönelik umutsuzluk düzeylerini belirlemek amacıyla Beck ve diğerleri (1971) tarafından geliştirilen, Seber (1991) ve Durak (1993) tarafından geçerlilik, güvenilirlik çalışması yapılan toplam 20 maddeden oluşan Beck Umutsuzluk Ölçeğinden yararlanılmıştır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemlerine başlanmıştır. Çalışmada ilköğretim matematik öğretmen adaylarının cinsiyet ve sınıf seviyeleri bakımından umutsuzluk düzeylerinde anlamlı bir farklılık olup olmadığı incelenecektir. Araştırma sonunda elde edilen verilerden yola çıkılarak önerilerde bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Umutsuzluk

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 434

İĞNELİ SAYFA İLE GÖRME ENGELLİLERİN KULLANDIĞI DİĞER MATEMATİK ÖĞRENME

SETLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

M. Şahin BÜLBÜL, Ümmügülsüm CANSU, Dilber DEMİRTAŞ, Belkıs GARİP

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü

Görme engelli öğrenciler matematik öğrenirken; çeşitli materyaller kullanmak zorunda kalır, bu materyaller temel olarak abaküs, küp taş ve Taylor kasadır. Bu çalışma bahsedilen materyaller ile iğneli sayfa (İS) isimli materyalin nitelik ve nicelik açısından karşılaştırmasını içermektedir. Kısaca, üzerinde toplu iğnelerin olduğu bir düzlem ve düzlem üzerinde matematik işlemlerinin yapılmasına izin veren diğer yardımcı materyallerden oluşan bu setin hangi açılardan diğer setlere göre üstün ya da sakıncalı olduğunun incelenmesi temel problemimizdir. Görme engellilerin ve gören öğrencilerin birlikte aynı materyal üzerinde çalışabilmesini sağlayan İS, kaynaştırmalı eğitim için de önemli bir materyaldir. Araştırma için küp taş, abaküs ve Taylor kasa kullanmış, dört öğretmen ve iki öğrenci ile uygulamalı görüşmeler yapılmıştır. İS ile uygulama yapan görme engelli öğrenciler ve öğretmenlerinin ifadeleri derlenerek bu karşılaştırma yapılmıştır. Görüşmeler sonucunda ekonomiklik, taşınabilirlik, güvenli oluş, anlaşılır oluş, kullanışlılık, kapsamlı oluş, esnek kullanıma uygunluk ve düşük güç-beceri gerektirme gibi sekiz ölçüt açısından karşılaştırma yapılmış ve İS tüm ölçütlerde olumlu görüş bildirilmiş bir araç olarak karşımıza çıkmıştır. Materyalin sınırlılığı olarak tüm iki iğne arasının eşit büyüklükte olmaması belirtilmiştir. Ancak bu sınırlılık geometrinin doğasından kaynaklanmaktadır ve kullanım esnasında belirtilebilecek bir durumdur. Anahtar Kelimeler: Abaküs, Küp Taş, Taylor Kasa, İğneli Sayfa, Matematik Eğitimi, Görme Engelliler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 435

BİR ETNOMATEMATİK UYGULAMASINDAN

YANSIMALAR

Nadide YILMAZ1 Tuğba ÖZTÜRK2 Oben KANBOLAT3

1Cumhuriyet İlköğretim Okulu Polatlı/Ankara 2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve

Matematik Alanları Eğitimi 3Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Matematik Eğitimi

Anabilim Dalı Kültür ve matematik ilk bakışta birbirinden çok farklı iki kelime olarak yorumlanabilir; fakat aralarındaki gizemli ve bir o kadar da kuvvetli bağ, günümüzde geç de olsa yeni yeni kendini göstermeye başlamıştır. Günümüzde matematik eğitimi araştırmacıları kültür yardımıyla matematik eğitiminin yapılmasını ifade eden etnomatematik kavramını ortaya çıkarmıştır. Etnomatematik Dünyada çok rağbet görmesine rağmen ülkemizde etkisinin yok denecek kadar az olduğu görülmektedir. Oysa etnomatematiğin beraberinde bizlere getireceği imkanlar göz ardı edilemeyecek derecede önemlidir. Bu bağlamda yapılan çalışmanın ilgili literatüre de katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Bu araştırma etnomatematik yaklaşım ve 5E Modeline uygun olarak tasarlanmış bir ders planının uygulamasının yansımalarını, öğretmen ve öğrenci görüşlerinden de faydalanarak, sunmayı amaçlamaktadır. Çalışmanın örneklemini Ankara’da bir ilköğretim okulunda görev yapan bir araştırmacı-öğretmen ve aynı okulun 6. sınıfında öğrenim görmekte olan 25 öğrenci oluşturmaktadır. Prizmalar ve Ölçme ünitesinin Çevre ve Alan konusu ile ilgili araştırmacılar tarafından hazırlanan ders planının, 2 ders saati boyunca araştırmacı-öğretmen tarafından uygulaması yapılmıştır. Ders video ile kaydedilmiş olup; öğretmenin uygulama hakkındaki görüşlerini öğrenmek amacıyla ders sonrası yarı yapılandırılmış mülakat yapılmıştır. Görüşme soruları araştırmacılar tarafından hazırlanmış olup; görüşme 15 dakika sürmüştür. Videolar ve ses kayıtları transkript edilmiş ve elde edilen verilerin betimsel analizi yapılmıştır. Analizler sonucunda elde edilen bulgular, öğretmen ve öğrenci görüşlerinden de alıntılar yapılarak sunulmuştur. Araştırmacı öğretmen ve öğrenci ifadeleri genel olarak değerlendirildiğinde; öğrencilerin hedeflenen kazanımı eğlenceli ve etkili bir şekilde öğrendikleri tespit edilmiştir. Öğrenciler ders süresince yapılan etkinlikler yoluyla matematiği kendi kültürleri ve günlük hayat tecrübeleriyle bütünleştirme imkânı elde etmişlerdir. Sonuçlar ışığında etnomatematiğin matematik eğitimine entegrasyonu ile ilgili daha fazla çalışmanın yapılması hususunda önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Matematik Eğitimi, Etnomatematik, 5E Modeli

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 436

İLKÖĞRETİM 7.SINIF CEBİR ÖĞRENME ALANI İLE İLGİLİ MATEMATİKSEL GÖREVLERİN BİLİŞSEL

İSTEMLER AÇISINDAN İNCELENMESİ: MATEMATİK DERS KİTAPLARI VE SINIF UYGULAMALARI

Gülfem SARPKAYA1 Behiye UBUZ2

1Aksaray Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi Bölümü

2Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Türkiye’de yapılan son müfredat değişikliği ile öğretmen, öğrenci rollerinde ve ders kitaplarında da değişiklikler meydana gelmiştir. Ders kitapları öğretim programının değişmesi ile yeniden düzenlenmiştir. Ders kitaplarının öğrencilerin öğrenmesine katkı sağlaması beklenmektedir. Öğrencinin öğrenmelerini destekleyen matematiksel görevlerin öğrenciyi bilişsel olarak düşünme sürecine dahil edebilmesi önemlidir. Bu çalışmada, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan 7. sınıf matematik ders kitabında yer alan cebir öğrenme alanı ile ilgili matematiksel görevler ile 2 ilköğretim matematik öğretmeninin sınıflarında uyguladıkları cebirsel görevler bilişsel istemler (cognitive demands) açısından karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Araştırmada cebirsel görevlerin bilişsel istem seviyeleri (BİS) “ezberleme”, “ilişkilendirmeden kavrama”, “ilişkilendirerek kavrama” ve “matematik yapma” şeklinde kategorilendirilerek (Stein, Smith, Henningsen ve Silver, 2000) analiz yapılmıştır. Araştırma içerik analizi yöntemine dayalı olarak ders kitabının ve 2 ilköğretim matematik öğretmeninin cebir öğrenme alanı ile ilgili derslerinin video kayıt görüntülerinin incelenmesi ile yürütülmüştür. Araştırmadan elde edilen verilere dayalı olarak 7.sınıf ders kitabında yer alan cebir öğrenme alanı ile ilgili görevler ve sınıf uygulamalarındaki cebirsel görevlerin BİS açısından çoğunlukla “ilişkilendirmeye dayanmayan matematiksel yöntem” türü görevler olduğu görülmektedir. Ders kitabında %41 oranında yüksek seviyede bilişsel istem gerektiren görevlere rastlanırken 1. ve 2. öğretmenlerin sınıf uygulamalarında sırasıyla %16 ve %5 oranında bu tür görevlerin uygulandığı tespit edilmiştir. Öğretmenlerin yüksek seviyede kurgulanmış cebirsel görevlerin BİS’ini düşürmeksizin sınıf ortamında nasıl uygulayabileceklerine dair farkındalıklarının sınıf uygulamalarına yönelik bilgiler içeren rehber kaynaklar yazılarak yada öğretmenlere eğitim verilerek kazandırılması önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Cebirsel Görevler, Ders Kitapları, Sınıf Uygulamaları, Bilişsel İstem Seviyeleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 437

ÖZDEŞLİKLERİN MODELLENMESİNDE ORİGAMİ

KULLANIMININ ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ

Tuğba DÜNDAR (KOYLAHİSAR)¹

¹Milli Eğitim Bakanlığı

Origami yaparak öğrenme işbirlikli öğrenme, yaratıcı öğrenme, aktif öğrenme, proje tabanlı öğrenme, beyin temelli öğrenme gibi çağdaş öğrenme metotları olarak bilinen metotlarla bağlantılı aktivite temelli bir metottur. (Tuğrul ve Kavici, 2002). Araştırmacılar origami etkinliklerinin çeşitli faydalarına değinmişlerdir. Asıl fayda matematiksel fikir ve düşünmenin gelişimine ve matematiksel kavramların anlaşılmasına katkı yapmasıdır (Cornelius ve Tubis, 2006). Araştırmanın temeli origami ile işlenen ders sonrasında öğrencilerin matematik içinde origami kullanımına yönelik görüşlerinin incelenmesi üzerinedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde öğrenciler tarafından yararlı ve kullanışlı olduğuna inanılan bir yöntem, eğitim içinde kullanıldığında daha büyük katkılara sahip olacaktır. Araştırma 2011-2012 eğitim öğretim yılının birinci döneminde Sakarya ilinin bir devlet okulundaki 8. sınıf öğrencileri ile gerçekleştirilen nitel bir araştırmadır. Araştırmada 8. sınıflarda cebirsel ifadeler alt öğrenme alanında yer alan “özdeşlikleri modellerle açıklar” kazanımına uygun olarak özdeşliklerin modellenmesi origami yardımıyla gerçekleştirilmiştir. Origami yardımıyla modellenen özdeşliklerden sonra öğrencilere origami ile ilgili görüşleri sorulmuştur. Araştırmadaki veriler yorumlanırken ise direk alıntılar yoluyla sunularak betimlenmeye çalışılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, matematiğin formüllerden oluşan bir ders olmadığını, aynı zamanda origami yardımıyla matematiksel bilgilerin uygulanabildiğini ve öğrencilerin birtakım bilgileri kendilerinin keşfetmelerine yol açabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca origaminin matematiğin öğrenciler tarafından sıkıcı ve anlamsız formül yığını gibi görünen yüzünün yıkılmasında önemli bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Origami, Modelleme, Özdeşlik

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 438

MATEMATİK ÖĞRETMENİ ADAYLARININ

PEDAGOJİK ALAN BİLGİLERİNİN ÖĞRETİM STRATEJİ YÖNTEM VE TEKNİKLERİ BAĞLAMINDA

BELİRLENMESİ

S. Damla GEDİK1 Merve ÖZKAYA2 Zeki AKSU3 A. Cihan KONYALIOĞLU1

1Atatürk Üniversitesi, KKEF, OFMA, Matematik Eğitimi Bilim Dalı

2Atatürk Üniversitesi, KKEF, İlköğretim Matematik Eğitimi Ana Bilim Dalı 3Artvin Çoruh Üniversitesi, İlköğretim Matematik Eğitimi Ana Bilim Dalı

Öğretmen eğitimi ile ilgili alan yazın incelendiğinde öğretmen bilgisinin farklı

şekillerde tanımlandığı görülmektedir. Bu tanımların ortak yönü ise; öğretmen bilgisinin zor ve çok yönlü olmasıdır. Bu konuda yapılan çalışmaların öncülüğü Shulman’ a aittir. Öğretmen bilgisini tanımlayan ve sınıflandıran çalışmalar yapılmıştır (Shulman, 1986, 1987). Bu çalışmalarda öğretmenlerin sahip olmaları gereken bilgiler verilmiştir.

Bir öğretmenin sahip olması gereken bilgi yedi grupta toplanmıştır (Shulman, 1987). Bunlar, alan bilgisi, genel pedagoji bilgisi, öğretim programı bilgisi, öğrenciler ve özellikler hakkında bilgi, eğitim ortamı ve şartları bilgisi, eğitimsel içerikler ve amaçlar bilgisi, pedagojik alan bilgisi olarak sıralanmaktadır.

Matematik öğretmeni adaylarının sahip olmaları gereken alan ve pedagojik alan bilgisine yönelik çok sayıda araştırma vardır(Baştürk & Dönmez, 2011; Cankoy, 2010; Hacıömeroğlu, 2009; Türnüklü, 2005). Bu araştırmalarda, matematik öğretmeni adaylarının alan ve pedagojik alan bilgilerinin yeterli düzeyde olmadığı ve bu sorunun öğrencileri nasıl etkilediği ortaya konulmuştur. Bu sorun için matematik öğretmeni adaylarının alan ve pedagojik alan bilgisi hakkında daha çok bilgi edinmeleri gerektiği sonucuna varılmıştır. Yapılan bazı araştırmalara göre, deneyimli öğretmenlerin yeni öğretmenlere göre pedagojik alan bilgilerinin daha iyi olduğu, öğretmenlerin pedagojik alan bilgilerinin matematik konularını anlattıkça daha çok gelişeceği belirlenmiştir( Hacıömeroğlu, 2009). Pedagojik alan bilgisi içerik olarak beş bileşen ayrılmaktadır: öğrenci zorlukları hakkında bilgi, çoklu temsil bilgisi, öğretim strateji, yöntem ve teknik hakkında bilgi, ölçme-değerlendirme bilgisi, öğretim programındaki işleniş bilgisi (Park & Oliver, 2008).

Pedagojik alan bilgisi bileşenlerinden olan öğretim strateji, yöntem ve teknik ile ilgili, öğretmenlerin klasik yöntemleri kullanmaya devam ettiği, bu durum için öğretmen yetiştiren kurumlar ile öğretmen yetiştirmeye yönelik yeni yaklaşımların desteklenmesi gerektiği önerilmektedir (Öztürk, 2004). Pedagojik alan bilgilerinin belirlenmesinde öğretim yöntem ve teknikleri ile ilgili pek fazla araştırmaya rastlanılmamaktadır. Bu çalışmada, matematik öğretmeni adaylarının pedagojik alan bilgileri, öğretim yöntem ve tekniklerini kullanabilme yeterlikleri açısından incelenecektir.

Gelişen bilim ve teknoloji göz önünde bulundurulduğunda, öğretmenlere daha çok görev düştüğünü görmek kaçınılmazdır. Bu ise, öğretmenlerin öğretmek durumunda olduğu matematik hakkında geniş bir bilgi birikimine ve bu bilgiyi öğrencilerin seviyesine uygun olarak aktarabilecek pedagojik alan bilgisine sahip olmalarını gerektirmektedir. Bu nedenle,

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 439

öğrenim sürecinde öğretmen adaylarının alan bilgilerinin ve pedagojik alan bilgilerinin temelleri atılmalıdır. Bu bilgiler, öğretmen adaylarının bazı kavramlarda sahip oldukları sınırlı bakış açılarını belirlemeyi sağlar ve bu sınırlılıkların ortadan kaldırılmasında yardımcı olur.

Ortaöğretim öğretmen adaylarının çoğunun fonksiyon kavramında sınırlı bir bakış açısına sahip olduklarını, bunun da adayların pedagojik alan bilgisinde ve pedagojik alan bilgisi bileşenlerinde de sınırlı kalmalarına neden olduğu belirtilmektedir (Hacıömeroğlu, 2009). Bu durum öğretmen adaylarının, öğrencilere konuyu uygun yollar ile sunmalarını kısıtlamaktadır.

Öğretmen adaylarının sınırlı kaldığı pedagojik alan bilgisi bileşenlerinden olan öğretim strateji, yöntem ve teknikleri bilgisi ile ilgili yapılan bu araştırmada, eğitim fakültelerinde bu bileşenin teoriden ziyade uygulamaya dönüştürülüp dönüştürülmediği belirlenecek ve yapılacak diğer çalışmalara da yön vereceği düşünülmektedir.

Bu çalışmanın amacı, ortaöğretim matematik öğretmeni adaylarının fonksiyonların tanımı kavramına ilişkin pedagojik alan bilgilerinin öğretim strateji, yöntem ve teknik bağlamında yeterliklerini belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda şu sorulara cevap aranacaktır:

1. Matematik öğretmeni adaylarının öğretim strateji, yöntem ve teknik hakkındaki genel bilgi düzeyleri nasıldır?

2. Matematik öğretmeni adaylarının fonksiyon tanımı kavramına ilişkin öğretim strateji, yöntem ve teknik bilgilerini kullanma yeterlik düzeyleri nasıldır?

Araştırmanın örneklemini Matematik Öğretmenliğinde öğrenim gören 6 5. sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Durum çalışmasının kullanıldığı bu araştırmada, veriler görüşme ve gözlem yoluyla toplanacaktır. Görüşme yoluyla öğretmen adaylarının öğretim strateji, yöntem ve teknik hakkındaki genel bilgi düzeyleri belirlenecektir. Görüşmeden elde edilen veriler doğrultusunda, görüşme yapılan adayların arasından üç kişi seçilecek ve fonksiyonların tanımı kavramına ilişkin bir etkinlik düzenlemeleri ve bunu sınıfta anlatmaları istenecektir. Adayların bu kavramı öğrencilere nasıl aktaracakları gözlenecektir. Çalışmada öğretmen adaylarının fakültede gördükleri alan ve eğitim derslerinin yeteri kadar uygulamaya dönüştürülmediği sonucuna ulaşılacağı beklenilmektedir. Bu sonuç dikkate alınarak bazı önerilerde bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Pedagojik Alan Bilgisi, Öğretim Strateji,

Yöntem ve Teknik Bilgisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 440

NORMAL VE ÜSTÜN ZEKALI ÖĞRENCİLERİN ALDIKLARI MATEMATİK EĞİTİMLERİNİN ÖĞRENCİ

GÖRÜŞLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ

Hülya SERT

Balıkesir Bilim ve Sanat Merkezi Matematik Öğretmeni Eğitimin her aşamasında matematik dersi, öğrencilerin çalışma zamanlarının önemli kısmını almaktadır. Matematik, sıkıcı ve korku yaratan ders olarak algılanmakta, öğrenciler dersten uzaklaşmaktadırlar. Son dönemlerde yapılan çalışmalar öğrencilerin matematiği bir kitaptan veya öğretmenden ziyade, kendi anlayışlarıyla ve görselleştirilerek kavramaları gerektiğini yönünde, bilişsel gelişimi hedeflemektedir. Bu araştırma, ilköğretim 4. ve 5. sınıf düzeyindeki normal ve üstün zekalı öğrencilerin matematik öğrenmeye ilişkin görüşlerini ve matematik öğrenme yöntemlerini belirlemeyi amaçlamaktadır. Bu amaca bağlı olarak şu alt sorulara cevap aranmıştır: Normal ve üstün zekalı öğrencilerin matematik dersinin gerekliliğine, öğretim yöntemine, önemine, ne anlattığına ilişkin görüşleri nasıldır? Araştırmanın gerçekleştirilmesinde görüşme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini Balıkesir Mehmet Vehbi Bolak İlköğretim okulundaki 4. ve 5. sınıf düzeyindeki sınıflarda okuyan öğrenciler ile Balıkesir Bilsem’deki öğrenciler oluşturmaktadır. İlköğretim okulundan 4. sınıftan 9 kız, 5.sınıftan 21 kız, 4.sınıftan 11 erkek, 5. sınıftan 20 erkek, Bilsemden 25 kız, 33 erkek öğrenciyle görüşüldü. Nitel araştırmanın yüz yüze görüşme yöntemiyle yöneltilen yukarda belirtilen açık uçlu sorulara verilen yazılı cevaplarla veriler toplandı, içerik analiziyle analiz edilerek yüzdelerle yorumlandı. Bulgular, üstünlerin % 34.48’i matematiğin gerekliliğini, % 27.59’u önemini, % 20.68’i ne anlattığını, % 17.24’i öğretim yöntemini, normallerin % 44.26’sı gerekliliğini, % 24.59’u önemini, % 19.67’si öğretim yöntemini, % 11.47’si ne anlattığını yönündedir. Matematik öğretiminin şekil kullanarak, kitaplara bağlı kalmadan, yaşayarak, benzetmeler yapılarak, eğlenceli hale getirilerek temeli sağlam bina yapacak donanıma sahip öğretmenle öğretilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Üstün zekalı ve normal zekalı öğrenciler matematiğin gerekliliği ve önemi üzerinde daha fazla metafor üretmişlerdir. Üstün zekalı öğrenciler, matematik dersinin içeriği, yani ne anlattığını ön plana çıkaran metaforlar üretirken, normal öğrenciler öğretim yöntemini daha fazla ön plana çıkarmışlardır. Bu verilere göre, dersin gerekliliği, akademik başarılarını arttırması ve uygun meslek sahibi olmaları için, önemi, günlük hayatta karşılaşacakları alışverişlerde, öğretim yöntemi, bilişsel ve duyuşsal alanlarda büyümelerini sağlayacak akademik beklentilerini karşılayacak, proje hazırlayabilecek yeterliliğe sahip olacakları öğretim stratejinin görselleştirilebilecek problem çözme stratejileri olduğu sonucuna varılmıştır. Bulgular doğrultusunda, öğrencilerin matematiği kolayca öğrenebilecekleri, öğrencileri aktif hale getirecek, şematik bilgileri içerecek şekilde duyuşsal ve bilişsel bilgi, becerilerle donatılmış öğretim yöntemlerinin kullanılması önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Matematik Öğrenme-Öğretme, Üstün Zekalı Öğrenciler, Normal Zekalı Öğrenciler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 441

KAVRAM TANIMI MI? YOKSA KAVRAM İMGELERİ

Mİ? İRRASYONEL SAYILARIN TEMSİLLERİ

Fatmagül KARA Ali DELİCE

Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, O.Ö. Matematik Eğitimi Bölümü Matematikçiler için anlamlı görünen bir kavramın öğrenci tarafından anlaşılması her zaman kolay olmayabilir. Matematiğin öğretilmesi sürecinde öğreticinin önüne çıkan zorluklardan biri, soyut olan bir kavramı öğrencinin zihninde somutlaştırmasına ve bunu ön bilgileri ile harmanlayıp anlamlaştırmasına yardımcı olmak kabul edilebilir. Sonsuza kadar devirsiz ilerleyen ondalık sayılar olarak tanımlanabilecek irrasyonel sayıların öğrenciler tarafından tanımlanması, rasyonel sayıların tanımlanması kadar kolay olmamaktadır. Öğretmenin irrasyonel sayılar için verdiği temsillerle öğrencinin zihninde çizdiği temsilin her zaman tutarlı olmama durumu kaynaklanabilir. Bu araştırmanın odağını öğretmenlerin irrasyonel sayılar için kullandıkları temsiller ve öğrencilerin zihinlerinde yapılandırdıkları temsiller arasındaki ilişki ve bunların öğrencilerin performansına yansımaları oluşturmaktadır. İrrasyonel sayıların matematiğin cebir ve geometri gibi alt alanlarında birçok konuda kullanıldığı düşünüldüğünde araştırmanın önemi ortaya çıkmaktadır. Çoklu yöntem yaklaşımının kullanıldığı bu araştırma, bir grubun derinlemesine incelenmesinden dolayı özel durum niteliği taşımaktadır. Araştırmanın çalışma grubunu 2010-2011 eğitim öğretim yılında orta öğretim 9. sınıfta okumakta olan 30 öğrenci ve Orta Öğretim Matematik Öğretmenliği 2. sınıfta okumakta olan 30 öğrenci oluşturmaktadır. Nitel veriler araştırmacı tarafından geliştirilen ve öğrencilerin irrasyonel sayılara karşı tutumları, ön bilgileri, zihinlerinde irrasyonel sayıları nasıl şekillendirdiklerini irdeleyen açık uçlu sorularla toplanmıştır. Ayrıca cevaplar arkasında yatan nedenleri derinlemesine incelemek için yarı-yapılandırılmış görüşmeler uygulanmıştır. Araştırma sonunda toplanan nitel veriler betimsel istatistik kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgulara öğrencilerin irrasyonel sayıların sözcük anlamını bildiği ama herhangi bir sayının irrasyonel ya da rasyonel olduğunu anlamakta sorun yaşadıklarını ve bu bilgiyi kullanarak soru çözmeleri istendiğinde çoğunlukla başarısız olduklarını göstermiştir. Bulgular sonucunda irrasyonel sayıların somutlaştırılmasının ve bu amaçla görselleştirme tekniklerinin kullanılmasının anlaşılabilirlik üzerinde pozitif etkisi olabileceği önerilmiştir. Anahtar Kelimeler: İrrasyonel Sayılar, Kavram Temsili, Kavram Tanımı, Kavram İmajı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 442

8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN KARE KAVRAMINA

İLİŞKİN YAPTIKLARI TANIMLAR

Rukiye ASLAN1 , Emine Gaye ÇONTAY2 Asuman DUATEPE PAKSU2

1MEB Matematik Öğretmeni

²Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, İlköğretim Matematik Eğitimi Ana Bilim Dalı

Öğrencilerin bir geometrik kavram için yaptıkları tanım; ilgili konuyu ne kadar bildiklerine ve hangi Van Hiele (1986) düşünme düzeyinde bulunduklarına ilişkin bilgi verir. De Villers (1998)’a göre, öğrenciler Van Hiele 1. düzeyinde görsel tanımlar; Van Hiele 2. düzeyinde ekonomik olmayan tanımlar; Van Hiele 3. düzeyde ise doğru ve ekonomik tanımlar yaparlar. Bu düzeydeki tanım; kareyi dikdörtgen, eşkenar dörtgen ve paralelkenarın bir alt sınıfı olarak ifade etmeye olanak verir. Bu araştırmanın amacı, 8. sınıf öğrencilerinin kare kavramına ilişkin yaptıkları tanımları incelemek ve bu tanımları, Van Hiele düşünme düzeylerine göre değerlendirmektir. Bu çalışma, Ege Bölgesi’nde bulunan üç farklı ilköğretim okulunda gerçekleştirilmiştir. Çalışma; 57’si erkek, 36’sı kız olmak üzere 93 8. sınıf öğrencisiyle gerçekleştirilmiştir. Öğrencilere, araştırmacılar tarafından geliştirilerek pilot çalışma ve uzman görüşleri doğrultusunda düzenlenen veri toplama aracı verilmiştir. Çalışmada öğrencilere 6 açık uçlu soru yöneltilmiştir. Verilerin analizi araştırmacılar tarafından yapılmıştır. Çalışmada ortak temalar oluşturulmuş, temaların tamamında görüş birliğine varılmıştır. Öğrencilerin cevapları incelendiğinde, bazı öğrencilerin ifadelerinin zayıf olmasına rağmen kare hakkında birçok özelliğe sahip olduğu görülmüştür. Diğer yandan, çoğu öğrencinin özelliklerin birbirleriyle olan ilişkisini fark edemedikleri; kritik olan ve olmayan özellikleri ayırt edemedikleri; dolayısıyla gerek ve yeter şartı sağlayan doğru bir tanımı ifade etmekte sıkıntı yaşadıkları belirlenmiştir. Sonuç olarak öğrencilerin Van Hiele’in 3. düzeyinde beklenen bir tanımı oluşturamadıkları saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: 8. Sınıf Öğrencileri, Van Hiele Geometrik Düşünme Düzeyleri, Kare, Tanım, Dörtgen

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 443

LİSANS ÖĞRENCİLERİNİN NORMAL DAĞILIM

KAVRAMINA İLİŞKİN İŞLEMSEL VE KAVRAMSAL ANLAMALARININ İNCELENMESİ

Bülent GÜVEN1 Buket Özüm ÇABAKÇOR1 Ayşegül SERBEST2

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, OFMAE, Matematik Eğitimi

2 Karadeniz Teknik Üniversitesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi Sanayi toplumundan bilgi toplumuna teknolojik köprü yardımıyla geçtiğimiz 21. yüzyılda, bilgi ve veri toplama önemli rol oynamaktadır. Bu rolün gereği olarak görsel, yazılı, grafik, tablo şeklinde yeni bilgiler günlük yaşamımızda fazlaca yer kaplamaktadır. Günlük hayatta karşılaştığımız birçok olayın normal dağılım göstermesinden dolayı bu yeni bilgiler kullanılmakta olup istatistiksel bilginin önemini arttırmaktadır. Bu durum verilerin normal dağılım eğrisi üzerindeki gösterimine vurgu yaparak normal dağılım eğrisinin istatistiksel okuryazarlıktaki önemli bir yerinin olduğuna işaret etmektedir. Ancak normal dağılımın uygulama alanları artmış olmasına rağmen, öğrencilerin normal dağılımı anlama düzeylerine yönelik çalışmalara çok az rastlanması ve istatistiksel okuryazar birey olmanın önemine rağmen, öğrencilerin veri analizinden istatistiksel gösterime geçişlerinde birçok problem yaşamaları araştırmanın gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda araştırmanın amacı öğretmen adaylarının normal dağılımı anlamalarını karakterize etmektir. Çalışma Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde öğrenim gören 36 Fen Bilgisi Öğretmeni adayı ile yürütülmüştür. Öğretmen adaylarına normal dağılım ile ilgili 4 işlemsel ve 7 kavramsal sorudan oluşan açık uçlu testler uygulanmıştır. Çalışmanın sonucunda öğretmen adaylarının kavramsal sorulardaki performanslarının işlemsel sorulardaki performanslarından daha yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca öğretmen adayları normal dağılım eğrisinin parametreleri olan ortalama ve varyansın, normal dağılım eğrisinin grafiği üzerindeki etkisini birbiri ile karıştırmaktadırlar. Bu sonuçların, öğretmen adaylarına normal dağılım öğretilirken, normal dağılım eğrisinin formülünün verilmeyip, formüldeki değişkenlerin grafiğe etkisi hakkında konuşulmamasından kaynaklanabileceği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Normal Dağılım, Anlama Seviyeleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 444

KOORDİNAT DÜZLEMİNDE YANSIMA VE ÖTELEME

KONUSUNUN WEB TABANLI EĞİTİM YÖNTEMİ KULLANILARAK ÖĞRETİMİ

Tayfun TUTAK Ferhan KAYA Ebru KÜKEY

Selim KILIÇARSLAN

Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Web tabanlı eğitim, bilgiye zamandan ve mekandan bağımsız erişim imkanı sayesinde kaynaklara daha kolay ulaşımı ve öğrencilerin öğrenme hızını kendilerine göre ayarlayabilmesini sağlamaktadır. Son yıllarda eğitim teknolojilerinden yararlanılabilinmesi için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından geniş bütçeler ayrılarak okullara bilgisayarlar gönderilmekte ve teknoloji ile eğitimin birleşmesiyle web tabanlı eğitime zemin hazırlanmaktadır. Web tabanlı öğretimin uygulanmasıyla öğrenciler derslerde aktif olmakta, yaparak yaşayarak öğrenmenin tadına varmaktadırlar. Bu da öğrencilerin derslere olan başarı ve tutumunu olumlu yönde etkilemektedir. Bu araştırmada web tabanlı öğretimin öğrencilerin akademik başarılarına ve matematik tutumlarına olan etkisinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmada deneysel desen yöntemi kullanılmıştır. Aynı öğretmenden matematik dersi alan iki farklı okuldaki 8. sınıf düzeyindeki iki sınıftan kontrol grubu 20 ve deney grubu 25 öğrenci tayin edilerek yarı deneysel desen kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak matematik başarı testi ve Nazlı Çiçek ve Erktin (2002) tarafından geliştirilen matematik tutum ölçeği ön test – son test olarak uygulanmıştır. Matematik başarı testi 1999-2011 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapmış olduğu ÖKS, SBS, DPY sınavlarından konu ile ilgili sorular seçilerek 20 soruluk çoktan seçmeli test hazırlanarak oluşturulmuştur. Elde edilen veriler doğrultusunda matematik eğitiminde web tabanlı öğretimin, öğrencilerin akademik başarılarına ve matematik tutumlarına olan etkisi incelenmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda başarı testinde kontrol grubu lehine anlamlı farklılık bulunmuştur. Tutum ölçeğinde ise her iki grup için anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir. Anahtar Kelimeler: Akademik Başarı ve Tutum, Yansıma ve Öteleme, Web Tabanlı Öğretim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 445

DİNAMİK GEOMETRİ YAZILIMI CABRİ 3D’NİN ÖĞRENCİLERİN PRİZMALAR KONUSUNDAKİ

ÖĞRENMELERİNE ETKİSİ

Ramazan GÜRBÜZ1 Mehmet GÜLBURNU2

1,2 Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Matematik Eğitimi Anabilim Dalı

Son yıllarda yapılan birçok araştırma ilköğretim düzeyindeki öğrencilerin matematiksel kavramları anlamlandırmada zorluk çektiklerini ve öğretmenlerin ise bu kavramları somutlaştırmada zorlandıklarını ortaya koymaktadır. Özellikle de öğrencilerin üç boyutlu derinlik ve uzamsal algılama gerektiren kavramları anlamakta ve algılamakta zorlandıkları dikkat çekmektedir. Bu zorlukların aşılması amacıyla son yıllarda Dinamik Geometri Yazılımlarının kullanıldığı Bilgisayar Destekli Matematik öğretimi uygulamaları önem kazanmıştır. Bu uygulamalar ile öğrencilerin derinlik ve uzamsal algı kavramlarını anlamlandırma boyutu arasındaki ilişkinin incelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle çalışma dinamik geometri yazılımı Cabri 3D’nin sekizinci sınıf öğrencilerinin prizmalarda hacim konusundaki öğrenmeleri üzerine etkisini incelemiştir. Yarı deneysel yöntemle yürütülen bu araştırma, 24’ü kontrol, 24’ü deney grubunda olmak üzere toplam 48 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Deney grubundaki dersler Cabri 3D’ye uygun olarak geliştirilen çalışma yaprakları ile teknoloji destekli bir ortamda yürütülürken, kontrol grubunda ise dersler geleneksel yöntemle yürütülmüştür. Ölçme aracı olarak uzman ve öğretmen görüşleri doğrultusunda geliştirilen 10 açık uçlu sorudan oluşan ölçme aracı gruplara ön-test ve son-test olarak uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS programı yardımıyla analiz edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda Dinamik Geometri Yazılımı-Cabri 3D yardımıyla gerçekleştirilen öğretimin geleneksel öğretime kıyasla öğrencilerin prizmalar konusundaki öğrenmelerini daha olumlu etkilediği ve öğrencilerdeki uzamsal algılamaya olumlu katkı sağladığı belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Matematik Öğretimi, Prizmalar ve Hacim, Çalışma Yaprakları, Cabri 3D

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 446

MATEMATİK VE GEOMETRİ DERSLERİNDE GRAFİK

TABLET KULLANIMINA YÖNELİK ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

Timur KOPARAN1 Bülent GÜVEN2

1Karadeniz Teknik Üniversitesi

Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler eğitim dünyasının her alanını olduğu gibi matematik öğrenme ve öğretme yaklaşımlarını da derinden etkilemektedir. Öğretim yöntemleri ve ders araç ve gereçleri, çağın ve toplumun gereksinimlerine göre yeniden ele alınmaktadır. Teknolojideki hızlı gelişme sayesinde eğitim öğretim süreçlerinde kullanılabilecek araç gereçlere her gün yenileri eklenmektedir. Alışılagelen matematik ve geometri sınıf ortamı tahta, tebeşir ve silgiden oluşan bir ortamdır. Ancak günümüzde bu ortamlar oldukça farklılaşmıştır. Matematiğin öğretilmesinde ve öğrenilmesinde teknoloji önemli bir rol oynamakta, öğretilen matematiği etkilemekte ve öğrencilerin öğrenmesini ilerletmektedir. Bu yüzden öğretmenlerin teknolojik araçları, öğrencilerin ilgilerini artırmak ve matematiği anlamalarını kolaylaştırmak için kullanmaları gerekmektedir. Bu çalışma ile matematik ve geometri derslerinde grafik tablet kullanımına yönelik öğrenci görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla uzman görüşleri doğrultusunda 24 maddeden oluşan 5’li Likert tipi ölçek geliştirilmiştir. Çalışma araştırmacının matematik ve geometri derslerini bir yıl boyunca grafik tablet kullanarak yürüttüğü Trabzon’da bir Anadolu Lisesi’nde 8 sınıf üzerinde uygulanmıştır. Uygulama sonunda geliştirilen ölçek ile toplam 150 öğrenciden elde edilen veriler SPSS 15.0 paket programı ile analiz edilmiştir. Her maddeden elde edilen ortalamalar yorumlanmıştır. Elde edilen bulgular doğrultusunda matematik ve geometri derslerinde bir ders aracı olarak grafik tablet kullanımına yönelik öğrencilerin pozitif düşüncelere sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Teknoloji Kullanımı, Grafik Tablet, Tutum Ölçeği, Matematik Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 447

İLKÖĞRETİM 6. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN 7. SINIF

MATEMATİK KAZANIMLARINA YÖNELİK TUTUMLARININ İNCELENMESİ

Erkam GAZEL

Çobanköy İlköğretim Okulu, Tavşanlı, Kütahya

İnsanlar günlük yaşamda ihtiyaç duyduğu sayma, zamanı okuma, ölçme, tartma gibi işlemleri gerçekleştirmek için matematiğe ihtiyaç duymaktadırlar. Bunun dışında günümüzde her alanda kullandığımız teknolojinin matematik olmadan işlemesi, üst düzey matematik kullanılmadan gelişmesi mümkün değildir. Bütün bunlar iyi bir matematik eğitimini zorunlu kılmaktadır. Ülkeler arası matematik yarışmalarında ülkemizin üst sıralarda olmaması, ülkemizdeki matematik eğitiminde bir sorun olduğuna işaret etmektedir. Matematik eğitiminde öğrenci, öğretmen, eğitim ortamı, eğitim felsefesi ana başlıkları ile incelenebilecek onlarca sorun vardır. Öğrencilerin matematiğe karşı olumsuz tutumu ise davranışa dönüştüğünde matematik eğitimindeki sorunlardan biri olmaktadır. Fakat bu sorun (kaygı) belki de en önemli sorundur. Bu çalışmanın amacı, 2011-2012 Eğitim Öğretim yılında 6. Sınıfta öğrenim gören bir grup öğrencinin, 7. Sınıfta edinmeleri beklenen matematik kazanımlarına yönelik tutumlarını belirlemektir. Araştırma sonunda, 6. Sınıf öğrencilerinin 7. Sınıf matematik kazanımlarına yönelik olumsuz tutumları belirlenecek, öğretmene kazanım bazında ilgili kazanıma ait olumsuz tutumu değiştirecek önlemleri alması için önerilerde bulunulacaktır. Bu araştırmada tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini; Kütahya’da eğitim gören 28 ilköğretim 6. Sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Verilerin toplanması aşamasında; Kazanım Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Toplanan veriler analiz edilerek öğretmenler için daha iyi bir matematik eğitimi için ipuçları bulunmaya çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: 6. Sınıf Öğrencileri, 7. Sınıf Matematik Kazanımlarına Yönelik

Tutum, Kazanım Tutum Ölçeği

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 448

ÖĞRENME SÜRECİNE YENİ BİR YAKLAŞIM:

SORGULAYICI ÖĞRENME VE DİNAMİK MODELLEME

Halil ARDAHAN1 Sema COŞKUN2

1,2Konya Üniversitesi, A.K. Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü

Matematik Eğitiminde kalite ve standartların oluşması ve geliştirilmesi için öğrenme sürecinin genel olarak matematik alan bilgisi, pedagojik alan bilgisi ve teknolojik alan bilgisi yeterliğine dayalı olarak tasarlanması gerekmektedir. Özel olarak ise Bilgi Teknolojilerine, Sorgulayıcı Öğrenme ve Problem Çözme (SÖPÇ) ve Dinamik Modellemeye (DM) dayalı tasarlanması gerekmektedir. Öğrenme sürecinin SÖPÇ modeli ve DM ile tasarlanması: öğrencinin öğrenme isteğini ve aktif katılımını, matematik düşünme ve ifade etme becerilerini, bilgiyi kendi başına oluşturmasını, anlamlı ve kalıcı öğrenme becerilerini kazanmasını amaçlamaktadır. Öğrenme kavramını, bir bağlamsal durumu veya olguyu temsil eden görsel uzamsal matematiksel modelin ikili kodlanmış zihinsel bir imaja veya imgeye dönüştürülmesi olarak tanımlarsak, dinamik modellemenin (Dynamic Modeling) ve akıllı öğrenme nesnelerinin (Smart Learning Objects) öğrenme sürecinde ne kadar etkili olduğunu ve öğrenmeyi nasıl kolaylaştırdığını anlayabiliriz. Buradan hareketle, çalışmada öğrenme sürecinin SÖPÇ ve DM ile tasarlanmasının öğrencilerin öğrenmelerine nasıl etki ettiğini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, Sorgulayıcı Öğrenme ve Problem Çözme (Inquiry Driven Learning and Problem Solving) modelinin ders sürecindeki uygulamaları takdim edilecek ve bu alanda on beş yıldan fazla bir sürede ortaya koyduğumuz katkılar ve elde ettiğimiz kazanımlar eğitim dünyasında tartışmaya açılacaktır. Aynı zamanda bu çalışma, orijinal sınıf içi eğitim denemelerimizi ve öğrenme sürecinin yeniden tasarlanmasını ihtiva etmektedir. Araştırma, özel olarak matematik düşünme ve matematik öğrenme kavramının SÖPÇ yaklaşımına göre nasıl modellenmesi gerektiğini de ortaya koymaktadır. Araştırmada, SÖPÇ modelinin matematik öğrenme sürecine nasıl etki ettiğini ortaya koymak amacı ile deneysel desen benimsenmiştir. Veriler, 5-li likert tipi Dinamik Modelleme Etkinlik Ölçeği (DMEÖ) ile elde edilmiş ve SPSS paket programı kullanılarak t-testleri yardımıyla analiz edilmiştir. Ayrıca test sonuçlarının geçerliliğini anlamak için nitel değerlendirmelere de yer verilmiştir. Çalışmanın genç araştırmacılara da yol gösterici olması beklenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Sorgulayıcı Öğrenme Modeli, Dinamik Modelleme, Anlamlı Öğrenme, Ders Etkinlikleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 449

MATEMATİK ÖĞRETMENLERİNİN PERFORMANS

GÖREVİ HAZIRLAMA, UYGULAMA VE DEĞERLENDİRME SÜRECİ HAKKINDAKİ

GÖRÜŞLERİ

Ahmet KARACAOĞLU1 Demet DURMUŞ1 Ayten Pınar BAL1

1Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Günümüzde çağdaş eğitim yaklaşımları, bilgiyi amaçları doğrultusunda kullanarak yeni bilgiler üretebilen ve bu ürettiği bilgileri yaşamında etkili olarak kullanabilen bireyler beklemektedir. Beklenen özelliklere sahip bireylerin yetiştirilmesi ise ancak çağdaş eğitim programları ile mümkündür. Çağdaş öğretim programlarının başarılı olmasında en büyük sorumluluk programların asıl uygulayıcıları olan öğretmenlerindir (NCTM, 2000). Performans görevi konusunda sınıf öğretmenlerinin görüşlerine yönelik bir çok çalışma olduğu halde matematik öğretmenlerinin görüşlerine yönelik ise sınırlı sayıda çalışma olduğu göze çarpmaktadır. Bu bilgiler ışığında bu çalışmanın amacı matematik öğretmenlerinin performans görevi hazırlama, uygulama ve değerlendirme süreci hakkındaki görüşlerini belirlemek ve karşılaşılabilecek sorunları irdelemektir. Araştırma nitel araştırma yöntemine göre düzenlenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu Adana ili merkez ilçelerinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi ilköğretim okullarında görev yapan 15 matematik öğretmeni oluşturmuştur. Çalışma grubunun belirlenmesinde amaçlı örneklem yöntemlerinden ölçüt örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde ise içerik analizi yöntemi uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda genel olarak matematik öğretmenlerinin performans görevleri konusunda olumlu görüşleri olduğu ancak kalabalık sınıf mevcutları nedeniyle bu görevlerin sınıf içi sunumlarında ve değerlendirme süreçlerinde zaman yetersizliği yaşadıkları bulgusuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: İlköğretim Matematik Programı, Performans Görevi, Alternatif Ölçme ve Değerlendirme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 450

İLKÖĞRETİM 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN 6. VE 7.

SINIF SEVİYE BELİRLEME SINAVI (SBS) SONUCUNDA ALDIKLARI PUANLARIN ÖĞRENME STİLLERİNE

GÖRE FARKLILIĞI

Murat PEKER1 Fatih KARAKUŞ1 Selda KOCA2

1Afyon Kocatepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Hürriyet İlköğretim Okulu

Günümüzde öğrenme-öğretme süreçlerinin belirlenmesinde öğrenci merkeze alınmakta, öğretmenler bilinen öğretmenlik rolünün yanında bir anlamda rehberlik, koçluk görevi üstlenmektedir. Bilginin bireyden bağımsız olmadığına, bizzat birey tarafından yapılandırıldığına vurgu yapılmaktadır. Öğrencinin merkeze alındığı öğrenme-öğretme sürecinde öğrencilerin bireysel farklılıkları önem kazanmaktadır. Öğrencilerin bireysel farklılıklarından bahsedildiğinde ise öğrenme stilleri çağrışım yapmaktadır. Son on yılda ülkemizde öğrenme stilleri üzerine pek çok çalışma yapıldığı görülmekte ancak, 2005 yılında yenilenen öğretim programları ile birlikte ilköğretim öğrencilerinin öğrenme stillerindeki değişim ve akademik başarılarının öğrenme stillerine göre farklılığındaki değişime ilişkin çalışmalara pek rastlanmamaktadır. İlköğretim 6-8. sınıf öğrencilerinin başarılarından bahsedildiğinde ilk akla gelen Seviye Belirleme Sınavıdır (SBS). Ülkemizde ilköğretimden ortaöğretime geçişte öğrencilerin Fen Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, Anadolu Öğretmen Lisesi ya da Anadolu Lisesi gibi iyi bir lisede öğrenim görmeleri için katılmaları gerekli olan SBS öğrenciler için büyük önem taşımaktadır.

Bu çalışmanın amacı; ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin 6. ve 7. sınıf seviye belirleme sınavından (SBS) almış oldukları puanlarının öğrenme stillerine göre farklılığını incelemektir. Bunun için Afyonkarahisar il merkezindeki 6 ilköğretim okulundan seçilen 484 sekizinci sınıf öğrencisi araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Öğrencilerin öğrenme stillerinin belirlenmesinde Kolb Öğrenme Stili Envanteri kullanılmıştır. Ayrıca SBS puanları da araştırmaya katılan öğrencilerin 6. ve 7. sınıfta almış oldukları SBS puanlarını içeren kişisel bilgi formu ile toplanmıştır. Verilerin analizinde yüzde ve frekansın yanında, araştırmaya katılan ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin 6. ve 7. sınıf SBS puanlarının öğrenme stillerine göre farklılığının belirlenmesi amacıyla tek yönlü varyans analizi (One-Way ANOVA) kullanılmıştır.

Araştırma sonucunda; 8. sınıf öğrencilerinin %36.8’inin değiştiren, %33.9’unun özümseyen, %17.1’inin ayrıştıran ve %12.2’sinin de yerleştiren öğrenme stilinin baskın olduğu belirlenmiştir. Ayrıca bu öğrencilerin 6. ve 7. sınıf sonunda girmiş oldukları SBS puanlarında öğrenme stillerine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu belirlenmiştir. 2005 öğretim programlarının uygulamaya geçtiği ilk yıldan itibaren bu programlara göre eğitim gören araştırma grubundaki öğrencilerin öğrenme stillerindeki dağılıma ilişkin farklılaşmanın olumlu olduğu, ancak başarılarındaki öğrenme stillerine göre farklılığın 10 yıl öncesi ile aynı olduğu, bunun da ölçme ve değerlendirme sisteminden kaynaklandığı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Seviye Belirleme Sınavı, 8. Sınıf öğrencileri, Öğrenme Stili

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 451

İLKÖĞRETİM 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN 6. VE 7.

SINIF SEVİYE BELİRLEME SINAVI (SBS) SONUCUNDA ALDIKLARI PUANLARIN BAZI DEĞİŞKENLER

AÇISINDAN İNCELENMESİ

Murat PEKER1 Fatih KARAKUŞ1 Selda KOCA2

1Afyon Kocatepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Hürriyet İlköğretim Okulu

Bu araştırmanın amacı ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin 6. ve 7. sınıf SBS puanlarını bazı değişkenlere (cinsiyet, dershane, özel ders ve öğretmen memnuniyeti) göre incelemektir. Bunun için Afyonkarahisar il merkezindeki 6 ilköğretim okulundan seçilen 484 sekizinci sınıf öğrencisi araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Veriler, bu öğrencilerin 6. ve 7. sınıfta almış oldukları SBS puanlarının yanında cinsiyetlerini, dershaneye gitme durumlarını, matematikten özel ders alma durumlarını ve matematik öğretmenlerinden memnuniyetlerini içeren kişisel bilgi formu ile toplanmıştır. Verilerin analizinde yüzde ve frekansın yanında, araştırmaya katılan ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin 6. ve 7. sınıf SBS puanlarının cinsiyete, dershaneye gidip gitmeme durumlarına, matematikten özel ders alıp almama durumlarına ve matematik öğretmenlerinden memnun olup olmama durumlarına göre farklılıklarının belirlenmesi amacıyla bağımsız örneklemler için t-testi (independent sample t-test) kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; 8. Sınıf öğrencilerinin 6. ve 7. sınıf sonunda girmiş oldukları SBS puanlarında cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu; her iki sınıf seviyesinde de kız öğrencilerin SBS puanlarının erkek öğrencilerin SBS puanlarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde yüksek olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, araştırmaya katılan öğrencilerin 6. ve 7. sınıf sonunda girmiş oldukları SBS puanlarında dershaneye gidip gitmeme durumlarına göre de anlamlı farklılık olduğu; her iki sınıf seviyesinde de dershaneye gittiğini belirten öğrencilerin SBS puanlarının dershaneye gitmediğini belirten öğrencilerin SBS puanlarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde yüksek olduğu belirlenmiştir. Benzer şekilde, bu öğrencilerin 6. ve 7. sınıf sonunda girmiş oldukları SBS puanlarında matematikten özel ders alıp almama durumlarına göre de anlamlı farklılık olduğu; her iki sınıf seviyesinde de matematikten özel ders aldığını belirten öğrencilerin SBS puanlarının matematikten özel ders almadığını belirten öğrencilerin SBS puanlarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde yüksek olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte öğrencilerin SBS puanlarında öğretmen memnuniyetinin de etkili olduğu; matematik öğretmeninden memnun olduğunu belirten öğrencilerin SBS puanlarının matematik öğretmeninden memnun olmadığını belirten öğrencilerin SBS puanlarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Seviye Belirleme Sınavı, Cinsiyet, Dershane, Özel Ders, Öğretmen Memnuniyeti

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 452

MATEMATİK UYGULAMA ÖĞRETMENLERİNİN

REHBERLİK İŞLEVLERİNİ GELİŞTİRMEK

Evrim ERBİLGİN

Muğla Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Matematik Eğitimi Anabilim Dalı

Öğretmenlik uygulaması dersi öğretmen adaylarına eğitim fakültelerinde öğrendikleri teorik bilgiyi pratiğe dökme fırsatı verdiğinden dolayı önemlidir. Matematik öğretmen adayları bu dersi, bir öğretim üyesi (rehber öğretmen) ile bir matematik öğretmeni (uygulama öğretmeni) gözetiminde alırlar. Uygulama öğretmeni öğretmen adayı ile nispeten daha çok zaman geçirdiği için, uyguladığı rehberlik, öğretmen adayının profesyonel gelişimi için önemlidir. Bu çalışma uygulama öğretmenlerinin aday öğretmenlere nasıl daha iyi rehberlik yapabileceği konusunda düzenlenmiş bir programın işleyişini ve sonuçlarını incelemek amacıyla yapılmıştır. Program Amerika’nın bir güney doğu eyaletinde 3 matematik uygulama öğretmenine düzenlenmiştir. Program 15 hafta sürmüştür. Üç elektronik ve 4 yüz yüze toplantı gerçekleştirilmiştir. Programın temel amacı uygulama öğretmenlerinin öğretmen adaylarının yansıtıcı düşünmelerini sağlayacak şekilde rehberlik yapmalarına yardımcı olmaktır. Çalışmanın verilerini uygulama öğretmeninin öğretmen adayının anlattığı bir dersi gözlemlemesi ertesinde yaptıkları toplantının görüşme kayıtları, uygulama öğretmenleri ve öğretmen adayları ile yapılan kaydedilmiş görüşmeler oluşturmaktadır. Nitel veri araştırma teknikleri ile veriler analiz edilmiştir. Bulgular çalışmaya katılan uygulama öğretmenlerinin başlangıçta daha çok değerlendirmeyi temel alan bir iletişim tarzı kullandıklarını göstermiştir. Ek olarak, başlangıçtaki toplantılarda uygulama öğretmenleri daha çok konuşmuşlardır. Konu açısından genel öğretmenlik becerileri ve disiplin problemleri üzerinde konuşmuşlardır. Program süresince iletişim şekli değişime uğramış, matematik uygulama öğretmenleri aday öğretmenler ile daha eğitici, sorgulayıcı ve yansıtıcı düşünceyi temel alan bir iletişim tarzı kullanmaya başlamışlardır. Öğretmen adaylarının konuşma süresi artmıştır. Ayrıca konuşulan konular daha çok matematiksel pedagoji üzerine yoğunlaşmıştır. Not: Bu çalışma yazarın doktora tezinden üretilmiştir. Anahtar Kelimeler: Uygulama Öğretmenleri, Öğretmenlik Uygulaması

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 453

MATEMATİK ÖĞRETMENLERİNİN MATEMATİK

EĞİTİMİ ALANINDA YAYINLANAN ÇALIŞMALARA YÖNELİK BAKIŞ AÇILARI

Rıdvan ALTUNDAĞ1 Ali İhsan KORKMAZ1 Selahattin ARSLAN1

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Anabilim Dalı,

Matematik Eğitimi Bölümü Bu araştırmanın amacı matematik öğretmenlerinin matematik eğitimi alanında yayınlanan çalışmalara yönelik bakış açılarını belirlemektir. Araştırmada nitel yaklaşımlardan biri olan özel durum çalışması yöntemi kullanılmıştır. Örneklem seçiminde, araştırma deseni çerçevesinde amaçlı örnekleme yoluna gidilerek amaca yönelik daha fazla ve detaylı veriler elde edilmeye çalışılmıştır. Araştırmanın örneklemini Giresun ve Ordu illerinde bulunan çeşitli ilk ve ortaöğretim okullarında görev yapan gönüllülük esasına dayalı seçilen 40 matematik öğretmeni oluşturmaktadır. Öğretmenlerle görüşülerek her bir öğretmene okuması için bir makale verilmiştir. Bu makaleler Hacettepe, Gazi, Marmara ve Necatibey eğitim fakülteleri dergilerinden seçilmiştir. Araştırma verileri, makaleler okunduktan sonra öğretmenlerle yapılan yarı yapılandırılmış mülakatlar yardımıyla toplanmıştır. Uzman desteği de alınarak araştırmacılar tarafından geliştirilen mülakat soruları gönüllü öğretmenlere yöneltilmiştir. Mülakatlarda öğretmenlere, “Eğitim alanına yönelik yapılan araştırmaların yayınlandığı ‘eğitim dergileri’ hakkında ne düşünüyorsunuz?” “Hangi eğitim dergilerinin isimlerini biliyorsunuz?” “Eğitim dergilerinde yayınlanan makalelerin öğretmenler için faydaları konusunda ne düşünüyorsunuz?” “Alanınızla ilgili yayınlanan makaleler okur musunuz? Evet/Ne sıklıkla?–Hayır/Neden?” “Okuduğunuz makale öğretimsel bakış açınızı nasıl etkiledi?” gibi sorular sorulmuştur. Elde edilen veriler, nitel olarak analiz edildikten sonra tablolar halinde sunulmuştur. Ayrıca öğretmen görüşlerinden doğrudan alıntılar da yapılmıştır. Araştırma sonunda öğretmenlerin birçoğunun matematik eğitimi alanında yayınlanan çalışmalardan haberdar olmadıkları ve bu çalışmalara nasıl ulaşacaklarını bilmedikleri sonucuna ulaşılmıştır. Bu tip çalışmaların daha çok teorik nitelikte olduğu ve pratikte herhangi bir fayda sağlayamayacağına dair ön yargılarının olduğu belirlenmiştir. Okuldaki iş temposu, ailevi sorumluluklar ve kendine yetme düşüncesi gibi nedenlerle öğretmenlerin makale okumaya zaman ayırmadıkları ortaya çıkmıştır. Öğretmenlerin ayrıca, okunduğu takdirde bu makalelerin öğretmenlere kendilerini geliştirme, alandaki güncel gelişmeleri takip etme ve öz değerlendirme yapma gibi olanaklar sağlayacağını düşündükleri sonucuna varılmıştır. Öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerle matematik eğitimi alanındaki çalışmalar ve bu çalışmalara ulaşma yolları hakkında bilgilendirilmesi gibi önerilerle araştırma sonlandırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Matematik Eğitimi, Matematik Öğretmenleri, Öğretmen Görüşleri, Akademik Yayınlar

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 454

MATEMATİK ÖĞRETİMİNE YÖNELİK İDEAL

ÖĞRENME ORTAMLARI İLE İLGİLİ ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Tuğba ÖZTÜRK1 Bülent GÜVEN1

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve

Matematik Alanları Eğitimi

Matematik öğretiminin amaçlarının gerçekleşmesi uygun öğrenme ortamlarının tasarımına bağlıdır. Yapılandırmacı yaklaşımla birlikte öğretmenler öğrenciye hazır bilgiyi aktarmak yerine öğrencinin kendi bilgisini yapılandırabileceği öğrenme ortamlarını tasarlamaya yönelmiştir. Öğretmenler, öğrencilerin öğrenmelerini verimli hale getirmede olduğu kadar hazırladığı öğretim ortamlarında da önemli bir paya sahiptir. Öğretmenlerin öğrenme ortamları tasarımında etkin bir rol oynamaları öğrenme ortamları ile ilgili görüşlerinin önemini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla bir öğrenme ortamını ideal olarak nitelendirebilmek için neler yapılması ve hangi özelliklere sahip olması gerektiğinin bilgisi ancak öğretmen görüşleri alınarak ortaya çıkarılabilir. Bu bağlamda çalışmanın amacı, ilköğretim matematik öğretmenlerinin ideal matematik öğrenme ortamlarına yönelik görüşlerinin resmedilmesidir. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden özel durum çalışması kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını, altı farklı ilköğretim okulunda görev yapmak üzere 10 ilköğretim matematik öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmada veriler yarı yapılandırılmış mülakat aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin analizinde ise içerik analizi kullanılmıştır. Öğretmenlerin genellikle mevcut öğrenme ortamlarında fark ettikleri eksikliklere dayanarak ideal matematik öğrenme ortamları ile ilgili görüşlerini belirttiği görülmüştür. İdeal matematik öğrenme ortamlarının oluşmasını sağlayacak en önemli etkenin sınıf mevcudu olduğuna yönelik görüşler ifade etmişlerdir. Bunun yanı sıra sınıfların araç-gereç ve teknolojik bakımdan donanımlı olmasına da vurgu yapılmıştır. İdeal öğrenme ortamların oluşumunda özellikle öğrenci rolü, öğretmen rolü ve araç-gereçlerin varlığının etkililiği ön plana çıkmıştır. Bu tür ortamların tasarlanmasında yöntem ve teknik kullanımının gerekliliğinden nadiren bahsedilmiştir. Öğretmenlerin hemen hemen hepsinin görüş birliğine dayanarak, öğrenme ortamlarının idealleşebilmesi için araç-gereç ve teknolojik bakımından donanımlı matematik sınıflarının her ilköğretim okulunda yer alması önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Matematik Öğretimi, Öğrenme Ortamı Tasarımı, İdeal Öğrenme Ortamı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 455

MATEMATİK ÖĞRETİMİNDE MATEMATİKSEL

MODELLEME SORULARININ KULLANIMI: ÖĞRENCİLERİN ÖĞRENME ÇIKTILARI ÜZERİNE

ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Arzu AYDOĞAN YENMEZ1, Ayhan Kürşat ERBAŞ2 , Bülent ÇETİNKAYA2 , Erdinç ÇAKIROĞLU3, Cengiz ALACACI4

1 Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi 2ODTÜ, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi

3 ODTÜ, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi 4 İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi, İlköğretim

Ortaöğretim Matematik Dersi Öğretim Programı’nda belirtildiği üzere öğrencilerde geliştirilmesi hedeflenen temel becerilerden birisi olan matematiksel modellemeyi öğretmenlerin eğitim-öğretim sürecinde kullanabilmeleri için, öğrencilerin farklı düşünme yapılarını anlamaları ve bu düşünme yapıları üzerinden öğretim stratejilerini geliştirecekleri öğrenme ortamlarına ihtiyaçları vardır. Bu öğrenme ortamlarına imkân verecek hizmetiçi programlarında öğretmenlerin değişiminde etkili olabilecek en önemli etken ise öğretmenlerin öğrencilerindeki öğrenme çıktılarının değişimini gözlemlemesi olarak gösterilmektedir. Bu çalışmanın amacı, öğretmenlerin matematiksel modellemeyi öğretimlerinde kullanabilmeleri üzerine tasarlanacak bir mesleki gelişim programında öğretmenlerin değişiminde etkili olabilecek en önemli etken olan öğrencilerin öğrenme çıktılarının değişiminin, öğretmenlerin görüşleriyle belirlenmesidir. Bu nedenle, çalışmada hizmetiçi öğretmenlerinin matematiksel-modelleme sorularının uygulanmasında gözlemledikleri, öğrencilerin öğrenme çıktılarının değişimine odaklanılmaktadır. Bu amaç doğrultusunda yapılan çalışma 6ay sürüp, katılımcıları Ankara’daki bir devlet okulundan 6 matematik-öğretmeni ve derslerine girdikleri 9-12. sınıf öğrencileridir. 12 modelleme-sorusunun uygulamalarında öğrenciler 3-4 kişilik gruplar halinde soruyu çözmeye çalışırken öğretmen öğrencilerin çözüm süreçleri ile ilgili gözlemler yapıp, öğrencilerin yorum ve sorularını dinleyip değerlendirdi. Gruplar sunumlarıyla çözümlerini diğer gruplara açıkladı. Veriler odak- grup görüşmeleri; uygulamalardan önce-sonra yapılan yarı-yapılandırılmış görüşmeler; çalışmanın sonunda yapılan öğretmen görüşmeleri ve yılsonu-genel-değerlendirme görüşmeleri yoluyla toplanmıştır. Birebir dökümleri yapılan görüşmelerin video-ses kayıtları araştırmacılar tarafından değerlendirilerek araştırmanın amacıyla ilişkili olan bölümler belirlendi. Analiz süreci dökümlerin tekrar okunması, yeniden organize edilmesi ve kodlar üzerine tekrar düşünülmesini içeren döngüsel bir süreçti. Öğretmen görüşmelerinin analizi ışığında çıkan sonuçlara göre öğretmenler; öğrencilerin matematiksel kavramların günlük hayatta kullanımını görmeleri, eski bilgilerini kullanmaları, kalıcı öğrenmelerinin gerçekleşmesi, ilgilerinin yüksek olması, farklı bakış açıları kazanmaları, matematiğe gereksinim olduğunu hissetmeleri, düşünme şekillerini net bir şekilde ortaya koyabilmeleri gibi değişen öğrenme çıktılarını belirttiler. Anahtar Kelimeler: Matematik Öğretimi, Matematiksel Modelleme, Öğretmen Görüşleri, Mesleki Gelişim Programı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 456

BİR 6. SINIF MATEMATİK ÖĞRETMENİNİN DERSLERİNDE KARŞILAŞTIĞI YANLIŞLAR VE

YANLIŞLARA VERDİĞİ DÖNÜTLER

Ali TÜRKDOĞAN1 Adnan BAKİ2 Mustafa GÜLER3

1Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü/Sivas/Türkiye 2Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Fen Ve

Matematik Alanlar Bölümü, Söğütlü/Trabzon/Türkiye 3Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü,

Söğütlü/Trabzon/Türkiye Yanlışın kültürel bir olgu olduğu bilinmektedir. Bu nedenle Türk eğitim siteminden yanlışlarla ne sıklıkla karşılaşıldığı ve yanlışlara nasıl dönüt verildiğinin incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca öğretmenlerin öğrencileri yanlış yaptığında “yanlış yaptın” demenin veya “cevap…dır” demenin dışında dönüt teknikleri kullanmaları gerektiği öğrenci merkezli eğitim programlarında vurgulanmaktadır. Çünkü yanlışlar öğrenci merkezli ortamda, araştırmanın başlangıç noktası, öğrenme ortamının düzenlenmesi için bir fırsat, etkinliklerin öğrenci seviyesine uygun olup olmadığının bir işareti gibi birçok katısının olduğu bilinmektedir. Öğretmenlerin yanlışa bakış açısının ve kullandıkları dönüt tekniklerinin yanlış türlerine bağlı olarak dağılımlarının tespit edilmesi ve öğrenci merkezli eğitimin daha etkili şekilde uygulanabilmesi için değiştirilmesi mümkün olabilecektir. Bu çalışma bu amaçla yürütülen bir dizi çalışmanın bir parçası olarak tasarlanmıştır. Çalışmanın verileri bir 6. sınıf matematik öğretmeninin 30 ders saati ders işlenişinde karşılaştığı yanlışlar ve yanlışlara verdiği dönütlerden oluşmaktadır. Veri elde etmek amacıyla dersler gözlemlenmiş, deftere kaydedilmiş ve karşılaşılan yanlışlar ve verilen dönütler belirlenerek yanlışlar sınıflandırılmıştır. Çalışmanın verileri 1 öğretmene ait ders işlenişinden alındığı için çalışma özel durum çalışmasıdır. Genelleme amacı olmaması ve verilerin toplanması ve analizi boyutları ile nitel bir çalışmadır. Öğretmenlerin toplamda 252 yanlış ile karşılaşıp dönüt vermiştir yani ders başı ortalama 8.4 yanlışla karşılaşmış ve dönüt vermişlerdir. Öğretmenin bilimsel dile ilişkin yanlışlarla sıkça karşılaşmasının nedeni olarak “oku-neyi soruyor?-cevap ne?” şeklindeki işleyiş anlayışı olabilir. Derslerin işlenişinde yanlışların önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Öğretmenlerin yanlışa ilişkin inançlarının tespit edilmesi önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Yanlış, Öğretmenin Rehber Olması Kavramı, Öğretmen Eğitimi, Matematik Eğitimi, Diyalog Analizi, Geri Bildirim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 457

SELÇUKLU GEOMETRİK MOTİFLERİ BAKIMINDAN NİĞDE’DEKİ SANAT ESERLERİNİN İLKÖĞRETİM 2. KADEME MATEMATİK DERSİNDE KULLANILMASI

Hülya YILDIRIM EKİNCİ1 Ela Ayşe KÖKSAL1 Sibel ÖZTÜRK2

Gülcan UTKU3

1Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Niğde Dumlupınar İlköğretim Okulu

3Karaman Birey Dershanesi

Geometri matematiğin diğer alanlarındaki problemlerin çözümünde kullanılmasının yanı sıra, günlük yaşama ilişkin problemleri çözmede ve bilim, sanat gibi diğer disiplinlerde de kullanılmaktadır. Geometrik ve uzamsal düşünme sadece kendi alanlarında değil birçok alanda ve yaşamın her aşamasında önemli bir yetenektir. Bu yüzden her öğretim kademesinde üzerinde önemle durulmalıdır. Günlük yaşamda karşılaşıp ondan yararlandığımız ancak özelliği hakkında pek bir şey bilmediğimiz geometriye, kullandığımız ve satın aldığımız eşyaların çoğunda, trafik levhalarında ve mimari yapıların birçoğunda rastlayabiliriz. Niğde’deki Selçuklu mimari eserleri incelendiğinde geometrik şekiller dikkat çekmektedir. Bu araştırma mimari yardımıyla Selçuklu eserlerinde kullanılan geometrik şekillerdeki matematik öğelerinin ilköğretim 2. kademe matematik dersinde nasıl kullanılabileceğini göstermeyi amaçlamaktadır. Bu araştırmada Niğde’deki bir ilköğretim okulunun 8. sınıf öğrencileri ile yapılan bir eğitim çalışması anlatılacaktır. Eğitimde önce sınıfta Selçuklu motiflerinde kullanılan geometrik şekiller tanımlanmış, özellikleri açıklanmış ve benzerliklerine göre karşılaştırılmışlardır. Sonra Alaaddin ve Sungurbey Camilerindeki geometrik ayrıntılar irdelenmiştir. Öğrencilere sınıftaki süsleme etkinliklerinde ve gezide yaptıkları incelemelerde bütünsel yapının hangi geometrik şekillerden oluştuğu, bir altıgenin ve sekizgenin kaç adet üçgenden oluştuğu, büyük karenin kaç tane küçük kareden oluştuğu sorulmuş ve hesaplatılmıştır. Bu çalışmada öğrencilerin sınıfta yaptıkları süsleme etkinliklerinde en çok yer verdikleri şekillerin üçgen, kare, dörtgen ve altıgen olduğu; öğrencilerin beşgen, yıldız, sekizgen ve deltoid şekillerini az tercih ettikleri görülmüştür. Sekizgen ve deltoidin az kullanılmasının nedeni bu çizimlerin gerçek yaşamda da az kullanılması ve kâğıt üzerine yerleştirmede karşılaşılan zorluklar olabilir. Motiflerin kâğıt üzerine yerleştirilmesi uzay-zaman ilişkileri kurma becerisiyle ilişkilidir. Eserlerdeki motifleri incelerken gördükleri şekiller hakkında sorular sorulduğunda öğrencilerin şekil üzerindeki bütünsel motifleri değil de parçaları fark edebildikleri görülmüştür. Örneğin bir motifte öğrenciler sadece üçgenleri görebilmişler, bu üçgenlerin oluşturduğu bütünün bir sekizgen olduğunu fark edememişlerdir. Anahtar Kelimeler: Geometrik Motifler, Selçuklular, Matematik Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 458

SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ “YAMUK”

KAVRAMINDAKİ BİLGİ DÜZEYLERİ VE KAVRAM YANILGILARININ İNCELENMESİ

Osman BİRGİN1 Kemal ÖZKAN2

1Uşak Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Uşak.

2Uşak Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Öğrencisi, Uşak.

İlköğretim düzeyinde pek çok geometri kavramının öğrenciler tarafından yanlış

kavramsallaştırılması ya da eksik öğrenilmesi daha sonraki dönemlerde birçok sorunun yaşanmasına ve matematiğe yönelik olumsuz tutum sergilenmesine neden olmaktadır. Bu bağlamda özellikle ilköğretim birinci kademede görev yapan öğretmenlerin yada yapacak olan öğretmen adaylarının geometri kavramları konusunda yeterli bilgi düzeyine sahip olmaları, geometri konularındaki muhtemel kavram yanılgılarını ve bunları giderme yollarını bilmeleri önem arz etmektedir. Bu açıdan düşünüldüğünde sınıf öğretmeni adaylarının bir geometri kavramı olan “yamuk” kavramındaki bilgi düzeylerinin ve varsa kavram yanılgılarının belirlenme ihtiyacı vardır. Bu nedenle bu araştırmanın amacı, sınıf öğretmeni adaylarının “yamuk” kavramındaki bilgi düzeylerini ve kavram yanılgılarını incelemektir. Özel durum çalışması bağlamında yürütülen bu araştırma, Uşak Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı’nda öğrenim gören toplam 155 sınıf öğretmeni adayı ile gerçekleştirilmiştir. Veri toplama aracı olarak iki aşamalı sekiz sorudan oluşan bir ölçme aracı kullanılmıştır. Ölçme aracındaki her bir soruda geometrik şekli verilen bir dörtgenin aynı zamanda yamuk olup olmadığının belirlenmesi ve gerekçesinin açıklanması istenmiştir. Sorulara verilen cevapların puanlanmasında derecelendirilmiş rubrik puanlama anahtarı kullanılmış ve içerik analizi yapılarak kodlamalar yapılmıştır. Elde edilen nicel puanlar için SPSS programı, nitel verilerin analizinde ise içerik ve betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda sınıf öğretmeni adaylarının büyük bir çoğunluğunun ders kitaplarında yer alan “temel yamuk”, “ikizkenar yamuk” ve “dik yamuk” şeklini ve döndürülmüş hallerini ayırt edebildikleri belirlenmiştir. Buna karşın sınıf öğretmeni adaylarından yarıdan fazlasının çizimleri verilen “kare”, “dikdörtgen”, “eşkenar dörtgen”, “paralel kenar” ve “çeşitkenar dörtgen” biçimindeki geometrik şekillerin bir “yamuk” şekli olup olmadığı konusunda ciddi bilgi eksikliği ve kavram yanılgılarının olduğu tespit edilmiştir. Bu durum sınıf öğretmeni adaylarının “yamuk” kavramı konusunda algılarının ve bilgilerinin dar kapsamlı olduğunu göstermiştir. Bu yönüyle sınıf öğretmeni adayları üzerinde yürütülen bu araştırma, “yamuk” gibi ilköğretim düzeyindeki temel geometri kavramlarının öğretim biçimlerinin yeniden düşünülmesi gerektiğini ortaya koyması bakımından dikkat çekicidir.

Anahtar Kelimeler: Matematik, Sınıf Öğretmeni Adayı, Yamuk, Kavram Yanılgısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 459

7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN AYNI DÜZLEMDEKİ ÜÇ DOĞRUNUN OLUŞTURDUĞU AÇILAR İLE İLGİLİ

HATA VE KAVRAM YANILGISI TÜRLERİ

Safiye YILMAZ1, Ferhad H. NASİBOV2

1 Gümüşova Fatih İlköğretim Okulu, Düzce. 2 Kastamonu Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Matematik Bölümü, Kastamonu.

Bu araştırmanın amacı, ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin ‘aynı düzlemde üç doğrunun oluşturduğu yöndeş, iç, iç ters, dış ve dış ters açıları belirleyerek isimlendirme’ ile ilgili hata ve kavram yanılgılarını tespit ederek giderilmesi için öneriler sunmaktır. Matematiğin temel öğrenme alanlarından geometri öğrenme alanına ait konularda sıklıkla güçlük yaşanması, bu konulardaki hata ve kavram yanılgılarını belirlemenin ve giderilmesi için yapılabileceklerin araştırılmasının önemini ortaya çıkarmıştır. İlköğretim 7. sınıf öğretim programında geometri konularının ilki ve temeli olan “Doğrular ve Açılar” konusunda aynı düzlemdeki üç doğrunun oluşturduğu açılara ait hata ve kavram yanılgılarının belirlenmesi ve analizinin diğer geometri konularının da doğru öğrenilmesine katkı sağlayacağı düşünülmüştür. Araştırmanın örneklemini; Düzce iline bağlı üç ilköğretim okulundan toplam 60 adet 7. sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmacı tarafından ‘aynı düzlemde olan üç doğrunun birbirine göre durumlarını belirleme ve inşa etme’ ile ilgili hata ve kavram yanılgıları teşhis testi hazırlanmıştır. Teşhis testi bu kazanımla ilgili 5 sorudan oluşmaktadır. Araştırma verileri SPSS 17.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin analizi aşamasında yüzde ve frekans tablolarından yararlanılmıştır. Ayrıca her soru için hata ve kavram yanılgısı olan öğrencilerin ne tür hata ve kavram yanılgılarının olduğu tespit edilerek kategorilere ayrılmıştır. Bazı hatalar ve kavram yanılgıları araştırmacı tarafından taranarak her bir sorunun ardına eklenmiştir. Hata ve kavram yanılgılarının analizinin ardından, bu hata ve kavram yanılgılarının giderilmesi için öneriler sunulmuştur. Araştırmada uygulanan teşhis testinde hata ve kavram yanılgısına sahip öğrencilerle mülakatlar yapılmıştır. Öğrencilere sorulan yöneltici sorularla doğru cevaba ulaşmaları sağlanmıştır. Yapılan mülakat örneği öneriler bölümünde verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Geometri, Hata, Kavram Yanılgısı, Doğru, Açı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 460

7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN DÖNÜŞÜM GEOMETRİSİ

KONUSUNDA HAZIR BULUNUŞLUK DÜZEYLERİ

Özal ÇETİN, Mustafa DOĞAN

Konya Üniversitesi, A. K. Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik ABD Matematik birçok toplumda öğrenilmesi gereken bilimlerin başında sayılmıştır ve bu özelliğini günlük hayatta çok sık kullanılmasından almaktadır. Matematikle ilgili kullandığımız kavramlar zaman, para, uzunluk, alan-hacim hesabı, sayma işlemleri, tahmin etme vb. sıralanabilmektedir. Okulda öğrendiğimiz bu kavramlar ve geçmiş deneyimlerimiz yardımı ile günlük hayatta karşımıza çıkan problemleri çözmekteyiz. Ancak matematik günlük hayatla ilişki içinde olmasına rağmen birçok insana göre matematik günlük hayattan uzak ve soyut bir bilim olarak tarif edilmektedir. Matematik öğrenmeye başlarken matematiğin sarmal bir yapıya sahip olduğu ve bu yüzden ön öğrenmelerin sonraki öğrenmeler için temel teşkil ettiği unutulmamalıdır. Bunun sebebi matematiğin ardışık ve yığılmalı bir bilim olmasıdır. Matematiğin bu özelliğinden hareketle bu çalışmada 7. sınıf öğrencilerinin “dönme hareketini açıklar” kazanımı ile ilgili ön öğrenmeleri olan “öteleme hareketini açıklar,” “bir şeklin öteleme sonunda oluşan görüntüsünü inşa eder” ve “öteleme ile süsleme yapar” kazanımlarını hatırlama düzeyleri araştırılmıştır. Bunun tespiti için söz konusu kazanımlar ile ilgili açık uçlu ve çoktan seçmeli sorulardan oluşan 11 soruluk bir ön kazanım testi geliştirilmiştir. Daha sonra 20 öğrenciye pilot uygulama yapılmış ve bazı maddeler testten çıkarılmıştır. Son durumda ön kazanım testi 4 çoktan seçmeli ve 3 açık uçlu soru olmak üzere toplam 7 sorudan oluşturulmuştur. Araştırma betimsel modelle oluşturulmuştur. Betimsel çalışmalarda deneysel çalışmalar gibi değişkenler arasındaki ilişkileri belirleme maksadı yoktur. Asıl amaç araştırmaya konu olan olgular hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmaktır. Araştırmada örneklem tekniği olarak kolay ulaşılabilir durum örneklemesi tercih edilmiştir. Bu örnekleme yöntemi çoğu zaman araştırmaya hız ve pratiklik kazandırmaktadır. Bu örnekleme yöntemi diğer örnekleme yöntemlerinin kullanma olanağı bulunmadığı durumlarda sıkça tercih edilmektedir. Araştırmanın bulguları analiz edilerek muhtemel sonuçları bu çalışma ile paylaşılacaktır. Anahtar Kelimeler: Hazır Bulunuşluk, Ön Öğrenmeler, Dönüşüm Geometrisi, Öteleme Hareketi, Matematik Öğretimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 461

8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN DÖNÜŞÜM GEOMETRİSİ

ANLAMA DÜZEYLERİ VE İKİ BOYUTLU GEOMETRİDE UZAMSAL GÖRSELLEŞTİRME

YETENEKLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ

Hanife İNCE1 Aytaç KURTULUŞ2

1 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Enstitüsü 2 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Geometri öğrenme alanında yer alan dönüşüm geometrisi alt öğrenme alanındaki konular öteleme, dönme ve yansıma dönüşümleridir. Uzamsal görselleştirme yeteneği ise bir ya da birden çok parçadan oluşan iki ve üç boyutlu nesneler ve bunların parçalarına ait görüntülerin üç boyutlu uzayda hareket ettirilmesi sonucu oluşacak yeni durumlarının zihinde canlandırılabilmesi becerileridir (Olkun, 2003). Bu çalışmanın amacı ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin dönüşüm geometrisi anlama düzeyleri ile iki boyutlu geometride uzamsal görselleştirme yetenekleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Çalışma betimsel bir araştırma olup ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Örneklem Denizli ili merkezinde bulunan okullardan rasgele seçilen 10 ilköğretim okulunda öğrenim görmekte olan 426 tane 8. sınıf öğrencisinden oluşmaktadır. Veri toplama araçları olarak dönüşüm geometrisi anlama düzeyleri testi ve iki boyutlu geometride uzamsal görselleştirme testi kullanılmıştır. Verilerin analizinde öğrencilerin uzamsal görselleştirme yeteneklerinin dönüşüm geometrisi anlama düzeyleri ile ilişkisini incelemek için Spearman's rho korelasyon katsayısı kullanılmıştır. Yapılan analiz sonucunda korelasyon katsayısı 0,470 olarak elde edilmiştir. Bu değer öğrencilerin uzamsal görselleştirme yetenekleri ile dönüşüm geometrisi anlama düzeyleri arasında pozitif yönde olumlu bir ilişki (r= 0,470, p< 0.01) olduğunu göstermektedir. Buna göre uzamsal görselleştirme yeteneği seviyesi yüksek olan bir öğrencinin dönüşüm geometrisi anlama düzeyinin de yüksek olduğu söylenebilir. İlköğretim okullarında, öğretim ortamlarının düzenlenmesinde bu ilişki göz önünde tutulursa dönüşüm geometrisi öğretiminde başarının artacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: İlköğretim Öğrencileri, Dönüşüm Geometrisi, Uzamsal Görselleştirme Yeteneği

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 462

CABRİ ORTAMINDA ÖĞRENCİLERİN TEMEL ŞEKİL

ÇİZME STRATEJİLERİNİN İNCELENMESİ

İlyas YAVUZ1, İbrahim KEPCEOĞLU2

1 Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, OFMAE, Matematik Eğitimi Anabilim Dalı

2 Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, İlköğretim

Matematik Eğitimi Anabilim Dalı Matematik eğitiminde yapılandırmacı yaklaşım doğrultusunda, öğrencilerin kendi bilgilerini, yapmış oldukları aktiviteler sonucu yapılandırması ilkesi temel ilke olarak kabul edilmektedir. Bu doğrultuda öğrencilerin yeni bilgiler edinmesi için hazırlanan öğretim durumlarında öğretilmek istenen yeni bilgi, öğrencinin sahip olduğu eski bilgilerin etkili biçimde kullanımını ve bu sayede öğrencinin istenen bilgiye ulaşmasını sağlamalıdır. Yeni öğretim programları da öğrencilerin bu aktivitelerinin deneysel girişimler olmasını önermektedir. Mikro dünyalar aracılığı ile öğrencilerin gözlem yapacakları, araştıracakları ve tahminde bulunacakları deneysel ortamlar oluşturulabilmektedir. Cabri Geometri yazılımının üretilmesi de böyle bir fikrin sonucu oluşmuştur. Dinamik bir geometri karalama defteri olan Cabri Geometri sayesinde oluşturulan mikro dünya içerisinde kullanıcılar birçok geometrik şeklin çizimi ve incelemesini gerçekleştirirler. Aynı zamanda, tahta üzerine tebeşir ya da kalem ile yapılan çizimlerde hiçbir zaman gerçekleştirilmeyecek olan nesnelerin yer değiştirilmesi, oynatılması, el ile manipülasyonu bu yazılımda kolaylıkla gerçekleştirilebilir. Yazılımın bu temel özelliği, öğrencilerden istenen bir şeklin doğru çizilip çizilmediğinin kontrol edilmesi amacıyla kullanılabilir. Eğer bir şekil verilen temel nesneler aracılığıyla düzgün biçimde çizilmemiş ise, temel nesnelerin hareket ettirilmesi sonucu oluşan şeklin özelliği bozulur. Bu araştırmada Cabri Geometri yazılımının bu özelliği üzerinde durulmuş ve Marmara Üniversitesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği 1.sınıfta okuyan 30 öğrenciyle 6 ders saati süren bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda öğrencilere öncelikle Cabri Geometri programının temel işlevleri öğretilmiştir. Sonrasında, katılımcılardan bu işlevler aracılığıyla doğrular, vektörler, çokgenler gibi temel şekilleri çizmeleri istenmiştir. Öğrencilerin çalışmaları araştırmacılar tarafından gözlenmiştir. Ardından, gözlemler esnasında birden fazla farklı strateji kullanmaya çalışan 4 öğrenci ile ayrı bir çalışma uygulanmıştır. Bu 4 öğrenci ikişer gruplara ayrılmış ve Cabri ortamında birlikte temel çizimler üzerinde uğraşmışlardır. Öğrencilerin çalışmaları video kayıt altına alınmış ve onlarla eş zamanlı olarak seçtikleri stratejiler üzerine görüşmeler yapılmıştır. Bunun yanı sıra, bir bilgisayar arka plan programı aracılığı ile öğrencilerin bilgisayarda yaptıkları kaydedilmiştir. Araştırma sonucunda, öğrencilerin Cabri ortamlarında temel şekil çizimlerinde, program kullanma becerileri arttıkça daha değişik stratejiler kullandıkları ve bu temel şekillerin çizimi için kurdukları hipotezlerle var olan bilgilerini fazlasıyla sorguladıkları saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Cabri Geometri, Geometri Öğretimi, Dinamik Şekil

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 463

MATEMATİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ

GEOMETRİK YER PROBLEMLERİNİN ÇÖZÜM SÜRECİNDE KARŞILAŞTIKLARI GÜÇLÜKLER VE

BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Kübra AÇIKGÜL, Recep ASLANER

İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Öğretmenliği Anabilim Dalı

Geometrik yer, düzlemde ya da uzayda verilen bir geometrik veya cebirsel şartı ya da şartları sağlayan noktaların kümesidir. Geometrik yer problemlerinin çözümü için genel bir yöntem olmamakla birlikte geleneksel ortamlarda bu tür problemlerin çözümünde, verilen şarta uygun özel noktalar bulunması ve daha sonra bu noktaları birleştirerek oluşacak geometrik yerin tahmin edilmesi şeklinde bir yol izlenmektedir. Bazı geometrik yer problemlerinin çözümü açıktır. Örneğin bir doğru parçasının uç noktalarına eşit uzaklıktaki noktaların kümesi, sabit bir noktadan eşit uzaklıktaki noktaların kümesi gibi. Ancak sonucu açıkça görülmeyen geometrik yer problemlerinin çözümü geleneksel ortamlarda oldukça zorlu hale gelmektedir. Bu çalışmada öğretmen adaylarının geleneksel ortamlarda geometrik yer problemlerini çözüm sürecinde karşılaştıkları güçlükleri ve yaptıkları hataları belirlemek amaçlanmıştır. Ayrıca, çalışmanın sonunda bir dinamik geometri yazılımı kullanılarak bu problemlerin çözümüne ilişkin bilgisayar destekli alternatif bir yol sunulacaktır. Araştırma betimsel nitelikte olup tarama modelinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini 2011-2012 Eğitim Öğretim yılı güz döneminde Doğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan bir devlet üniversitesinin İlköğretim Matematik Öğretmenliği Programı’nda öğrenim gören ve çalışmaya gönüllü olarak katılan 66 öğretmen adayı oluşturmuştur. Araştırmanın verileri 12 açık uçlu sorudan oluşan sınavdan elde edilmiştir. Bu çalışmada 12 soru içinden seçilen 2 soru üzerinde durulmaktadır. Araştırmanın verileri toplanmış olup öğretmen adaylarından elde edilen veriler betimsel analiz yöntemi kullanarak çözümlenecektir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Geometrik yer, Bilgisayar Destekli Eğitim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 464

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENLERİNİN GERİBİLDİRİM KAVRAMINA İLİŞKİN İNANIŞLARI

Davut KÖĞCE1 Adnan BAKİ2

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü,

Söğütlü/Trabzon. 2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, OFMA Bölümü,

Söğütlü/Trabzon.

Bu çalışma ilköğretim matematik öğretmenlerinin geribildirim kavramıyla ilgili inanışlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu amaç doğrultusunda nitel ağırlıklı bir yöntemle yürütülen bu çalışmada özel durum yöntemi (case study) kullanılmıştır. Veriler, 2009-2010 eğitim-öğretim yılında Trabzon ili Akçaabat ilçesine bağlı 3 farklı ilköğretim okulunda görev yapan 3 matematik öğretmeni ile geribildirim kavramına ilişkin sorular içeren yarı yapılandırılmış mülakatlar yapılarak elde edilmiştir. Bu çalışma boyunca elde edilen verilerin analiz sürecinde herhangi bir nitel veri analiz programı kullanılmaksızın yazılı ortama aktarılan bütün veriler bütünsel olarak analiz edilmiştir. Bunun için nitel analiz yöntemi olan içerik analizi yapılmış ve veri çözümleme tekniklerinden “verilerin kodlanması” kullanılmıştır. Mülakatlardan elde edilen veriler derin bir işleme tabi tutularak belirli kodlar ve temalar ortaya çıkarılmıştır. Bu işlem kodlar ve temalar sabitleştirilinceye kadar sürdürülmüştür. Katılımcı öğretmenlerin görüşlerine ilişkin oluşturulan bu kodlar tablo şeklinde sunulduktan sonra tablonun altına öğretmenlerin kendi ifadelerinden doğrudan alıntılarla birlikte sunulmuştur. Çalışma sonunda, öğretmenlerin geribildirim kavramı ile ilgili tanımlamalar yaparken bir birinden farklı genel ifadeler kullandıkları sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Geribildirim kavramı, İlköğretim matematik öğretmenleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 465

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ MATEMATİK TARİHİNİN MATEMATİK

EĞİTİMİNDE KULLANIMINA YÖNELİK TUTUM VE İNANIŞLARININ KARŞILAŞTIRILMASI: “MATEMATİK

TARİHİ” DERSİNİN ROLÜ

Mustafa ALPASLAN

ODTÜ, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Türkiye’deki ilköğretim matematik öğretmen adaylarının matematik tarihinin matematik eğitiminde kullanımına yönelik tutum ve inanışları öğretmen yetiştirme programındaki sınıf düzeyi ilerledikçe olumlu yönde değişmekte ve son sınıfta oldukça yüksek düzeye ulaşmaktadır (Alpaslan, 2011). Bu durum öğretmen adaylarının son sınıf ilk dönemde aldıkları “Matematik Tarihi” dersinin yaratabileceği olası etkilerle ilişkilendirilmiştir (Alpaslan, 2011; YÖK, 2007). Bu çıkarım tamamen nicel verilere dayandığından ayrıca nitel bir çalışmayla aydınlatılması ihtiyaç haline gelmiş, bu araştırma ile de “Matematik Tarihi” dersinin ilköğretim matematik öğretmen adaylarının söz konusu tutum ve inanışlarını yapılandırmalarındaki olası etkileri derinlemesine ortaya çıkarılmak istenmiştir. Veriler Ankara’daki bir üniversitenin ilköğretim matematik öğretmeni yetiştiren programında 2011-2012 akademik yılı güz döneminde verilen “Matematik Tarihi” dersini alan 6 son sınıf öğretmen adayı ve yine aynı dönemde Ankara’daki farklı bir üniversitenin aynı programında bu dersi almayan 6 son sınıf öğretmen adayı ile yapılan yarı yapılandırılmış görüşmelerle toplanmıştır. Ek olarak, bu ders verildiği üniversitedeki olağan ortamında beş hafta gözlemlenip kullanılan ders araç ve gereçlerine başvurulmuştur. Veriler Creswell’in (2009) altı adımlı nitel analiz yöntemiyle çözümlenmiştir. Sonuç olarak, “Matematik Tarihi” dersinin bu tarihin matematik eğitiminde kullanılmasına yönelik tutumlar yönünden öğretmen adaylarının bu yaklaşımı benimsemesiyle bu konuda kendilerini yeterli hissetmesine göze çarpan bir katkısı olmadığı ve onları endişelendirdiği fark edilmiştir. Ayrıca, öğretmen adaylarının matematik tarihinin nasıl kullanılabileceği ile bu kullanıma eleştiriler üzerindeki inanışları açısından da bir zenginleştirme yaratmadığı, ancak onların bu yöntemi neden kullanmaları gerektiği konusundaki inanışlarında özellikle derslerde bahsedilen matematiğin gelişimsel sürecinin etkisi olduğu saptanmıştır. Bu bulgular doğrultusunda “Matematik Tarihi” derslerinin öğretmen adaylarının bahsedilen tutum ve inanışlarını geliştirmesine yönelik tasarlanması hakkında öneriler verilecektir. Anahtar Kelimeler: İlköğretim Matematik Öğretmen Adayları, Matematik Tarihi, Matematik Eğitimi, Tutum, İnanış

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 466

MATEMATİK TARİHİ ETKİNLİKLERİYLE

MATEMATİK DERSLERİNİN İLİŞKİLENDİRİLMESİ

Ahmet Şükrü ÖZDEMİR1 Sevda GÖKTEPE1

1Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Öğretmenliği Bölümü

Matematik öğretiminin amacı öğrencilere yalnızca temel kavram ve becerileri kazandırmak değildir. Bununla birlikte matematiksel kavramları anlayabilme, bunlar arasındaki bağlantıları kurabilme, bu kavramları günlük hayatta kullanabilme ve diğer alanlarla ilişkilendirebilme becerilerini kazandırmak da hedeflenir. Yeni ilköğretim matematik öğretim programında öğrencilerin araştırma yapabilecekleri, problem çözebilecekleri ve çözümlerini tartışabilecekleri, sonrasında projeler üretebilecekleri ortamların sağlanmasının önemi vurgulanmıştır. Bu anlamda matematiğin eğlenceli yönünün keşfedilmesi ve öğrencilerin etkinlik yaparken matematikle uğraştıklarının farkına varmaları önem taşımaktadır. Son yıllarda matematik tarihinin bir araç olarak etkili bir şekilde kullanılabileceği yönünde çalışmalar yapılmaktadır. Ayrıca disiplinler arası çalışmaların yapılması konusu da teşvik edilmektedir. Bu amaçla bu çalışmada matematik dersi kapsamında ünlü bir matematik tarihçisinin hayatının öğrenilebilmesi için öğrenciler ile bulmacaların yer aldığı bir etkinlik gerçekleştirilmiştir. Bu etkinlikte çengel bulmaca, kelime bulmaca ve şifre bulmaca türünde farklı bulmacalara yer verilmiştir. Etkinliğin ardından öğrencilere matematik tarihi bakımından önemli bir matematikçinin hayatına derste yer verilmesi ile ilgili görüşleri sorulmuştur. Özel durum çalışması olan bu çalışmaya bir devlet okulunda eğitim görmekte olan 33 tane 6. sınıf öğrencisi katılmıştır. Araştırmada veriler, araştırmacı tarafından oluşturulan 7 adet açık uçlu sorudan oluşan anket aracılığıyla toplanmıştır. Öğrenciler etkinlik sonunda hem eğlendiklerini hem de bir matematikçinin hayatını ayrıntılı bir şekilde öğrendiklerini belirtmişlerdir. Yapılan bu etkinliğe benzer olarak öğrencilere bir matematikçinin hayatını araştırıp onunla ilgili herhangi bir türde bulmaca oluşturmalarını içeren bir proje çalışması yaptırılması öneri olarak verilebilir. Anahtar Kelimeler: Matematik tarihi etkinlikleri, disiplinler arası ilişkilendirme, proje çalışması

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 467

MATEMATİK ÖĞRETİMİNDE MATEMATİK TARİHİNİN

YERİ: TÜRK, PORTEKİZ, İSPANYOL VE FRANSIZ MATEMATİK ÖĞRETMENLERİNİN GÖRÜŞLERİ

Vesife HATISARU1 Ayhan Kürşat ERBAŞ2

1Milli Eğitim Bakanlığı

2Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Bu çalışmanın amacı farklı uluslardan (5 Türk, 2 Portekiz, 1 İspanyol ve 1 Fransız) bir grup matematik öğretmeninin, matematik öğretim ve öğreniminde matematiğin tarihinden yararlanılmasıyla ilgili görüşlerini karşılaştırmaktır. Veriler, yarı yapılandırılmış görüşmeler aracılığıyla toplanmıştır. Her bir görüşme ortalama 50 d.k. sürmüş ve video/ses kaydına alınmıştır. Elde edilen veriler çözümlenerek Liu’nin (2003) okul matematiği programlarında matematik tarihinin kullanılması için öne sürdüğü beş neden bağlamında kodlanmıştır. Çalışmanın bulguları hem Türk hem de diğer ulus öğretmenlerinin matematik derslerinde matematik tarihinden yararlanılması gerektiğini düşündüklerini; Türk öğretmenler bunun öğrencilerin matematiğe karşı ilgi ve merakını arttırarak onların öğrenmeye yönelik motivasyonlarını yükselteceğine inanırken, diğer ulus öğretmenlerinin bunun öğrencilerin matematiksel kavramların nereden geldiği ve nasıl geliştiğiyle ilgili bilgi edinmelerini sağlayacağını ayrıca öğrencilerin derse ilgisini arttıracağına inandıklarını; Türk öğretmenlerin uygulamaları öğrencilere tarihteki matematikçiler hakkında biyografik bilgi vermek iken, diğer ulus öğretmenlerinin uygulamalarının konuya başlamadan önce o konuyla ilgili öğrencilere tarihsel problemler sunma ve öğrencilerin problemlere çözüm üreterek çözümlerini diğer öğrencilerle paylaşma şeklinde olduğunu ortaya koymaktadır. Türk öğretmenler için elde edilen bulgular, 7 farklı ülkeye ait matematik dersi TIMSS 1999 videolarının analiz edilerek, toplam 638 dersin sadece %3’ünün matematik tarihi içerdiğinin; derslerde matematik tarihine ayrılan zamanın ortalama sadece 3 dk. olduğunun; bunun da çoğunlukla öğretmenin öğrencilere biyografik bilgi vermesi şeklinde gerçekleştiğinin tespit edildiği çalışma bulgularıyla benzerlik göstermektedir (Smestad, 2004). Çalışmanın bulguları ışığında Türkiye’de konunun matematik müfredatı, ders kitapları ve öğretmen eğitimi boyutlarının araştırılması; öğretmen adaylarının derslerde matematik tarihinden yararlanılmasıyla ilgili öğretmen eğitimi programlarından edindikleri bilgi ve hazırlığın arttırılması; hizmet-içi öğretmenler için matematik tarihi kurslarının düzenlenmesi ayrıca öğretmenlerin sınıf içinde kullanabilecekleri etkinliklerin geliştirilmesi önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Matematik Eğitimi, Matematik Tarihi, Öğretmen Görüşleri, Uluslararası Karşılaştırmalı Çalışma

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 468

ETNOMATEMATİK FELSEFESİ TEMELLİ CKCM

MODELİ KULLANILARAK HAZIRLANAN BİR TASARIM: BİR DERSTEN YANSIYANLAR

Nadide YILMAZ

Matematik Öğretmeni Cumhuriyet İlköğretim Okulu Polatlı/Ankara

Niçin kültür ve matematiği aynı anda telaffuz ettiğimizde bir sorun olduğundan bahsederiz? Acaba bu sorun matematiğin değişmez bilgiler bütünü olduğu düşüncesinden mi kaynaklanır? Bu ve bunun gibi birçok soru kafamızı meşgul ederken etnomatematik bu sorulara cevap bulmaya çalışmaktadır. En genel anlamıyla kültürün matematiğe entegre edilmesi olarak ifade edilen etnomatematik birçok araştırmacının ilgisini çekmiş, açıklanmaya ve çeşitli açıdan değerlendirilmeye çalışılmıştır. Ancak çok kültürlülük temelli olan bu felsefenin uygulama aşamasında aydınlatıcı örneklerle karşılaşılmamıştır. Bunu uygulama aşamasına aktarabilmek amacıyla çeşitli incelemeler yapılmıştır. Her geçen gün artan çalışmalar ve incelemeler sonucunda öğrenme teorilerinden biri olan ve özellikle son yıllarda üzerinde durulan CKCM’nin (Common Knowledge Construction Model) bu eksiği kapatabileceği düşünülmüştür. Etnomatematik felsefesi ve CKCM modeli kıyaslandığında birçok benzerlik ortaya çıkmış ve etnomatematik felsefesinin uygulamadaki eksikliklerinin CKCM ile kapatılabileceği belirlenmiştir. Bu amaçtan yola çıkarak çalışma gerçekleştirilmiştir. Çalışma üç ana aşamadan oluşmuştur. İlk aşamada etnomatematik ile ilgili literatür taraması yapılmış, incelenen kaynaklardan elde edilen bilgiler doküman incelemesi yöntemi benimsenerek bir sıra dahilinde okuyucuya sunulmaya çalışılmıştır. Bu sayede etnomatematiğin temelleri, felsefesi ve mantığı kavratılacaktır. İkinci aşamada CKCM ile Etnomatematiğin birçok yönden benzediği çeşitli bulgularla ifade edilmeye çalışılmıştır. Üçüncü aşamada ise bu savunulan ifadeyi destekleyecek bir çalışma kağıdı tasarlanmış ve aşamalarından bahsedilmiştir. Bu esnada özel durum çalışması yöntemi kullanılmıştır. Bu çalışma kağıdı 2011-2012 eğitim öğretim yılının 2. Döneminde Ankara’da bulunan bir ilköğretim okulunun 7. Sınıfında okuyan 20 öğrenciye uygulanmış, bu aşamada öğrencilerden alınan cevaplar ve değerlendirilmeleri yansıtılmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Etnomatematik, CKCM, Kültür

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 469

11. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÇOKGENLERLE İLGİLİ

MUHAKEME SÜREÇLERİNDE ÜRETTİKLERİ TEMSİLLER ARASINDA KURDUKLARI

ETKİLEŞİMLER

Fadime ULUSOY1 Ziya ARGÜN2

1Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi

Bölümü Temsiller, matematiksel kavramlar ve bu kavramlar arasındaki ilişkilerin ifade edilmesinde oldukça etkili araçlardır (NCTM, 2000; Van De Walle, 2007). Ancak, iç temsiller ile dış temsiller arasındaki etkileşimlerin matematiksel kavramların öğrenilmesinde derin ve esnek anlamanın oluşmasına imkân sağlayacağı vurgulandığı halde (Goldin, 1990; Goldin ve Kaput, 1996) öğrencilerin dış temsil kullanımlarına odaklanan araştırmaların yoğunlukta olduğu dikkat çekmektedir. Özellikle öğrencilerin zorlandıkları bir alan olan geometriyle ilgili araştırmalar incelendiğinde, temsiller arasındaki etkileşimlere odaklanan çalışmaların sınırlı sayıda olduğu dikkat çekmektedir. Bu nedenle, araştırmanın amacı, 11. sınıf öğrencilerinin çokgenlerle ilgili muhakeme süreçlerinde ürettikleri temsilleri ve bu temsiller arasında kurdukları etkileşimlerin neler olduğunu ortaya koymaktır. Çalışmada nitel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Katılımcılar, Ankara’daki bir Anadolu Lisesi’nin 11. sınıfında geometri başarı düzeyleri zayıf, orta ve iyi olan birer öğrenciden oluşmaktadır. Veri toplama araçları olarak, sesli düşünme protokolü, çokgenlerle ilgili üç geometri problemi ve yarı-yapılandırılmış görüşmeler kullanılmıştır. Veriler, her bir geometri problemi için katılımcıların sesli düşünme süreçlerinin ve bireysel görüşmelerinin video kayıtları alınarak, okulun kütüphanesinde üç haftalık bir süreçte toplanmıştır. Elde edilen veriler, içerik analizine göre incelenmiştir. Öğrencilerin geometrik problemlerle uğraşırken ürettikleri dış temsiller; “geometrik şekiller”, “yazılı ifadeler” ve “cebirsel ifadeler” olarak belirlenmiştir. Ayrıca, tüm öğrenciler, “sözel”, “formel” ve “imgesel” sistemlere giren göstergeleri sergileyerek iç temsiller üretmiştir. Ek olarak, öğrenciler farklı temsil türleri (iç/dış temsil-dış/iç temsil) arasında geçiş yaptıklarında dikey boyutlu etkileşim; aynı temsil türleri (iç/iç temsil-dış/dış temsil) arasında geçiş yaptıklarında ise yatay boyutlu etkileşim olmak üzere temsiller arasında iki tür etkileşimin olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak, temsiller arası etkileşimler incelenerek öğrencilerin matematiksel düşünme süreçleriyle ilgili daha detaylı bilgiler edinileceği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: İç Temsil, Dış Temsil, Geometrik Problemler, Çokgenler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 470

ÖĞRENCİLERİN UZAMSAL YETENEKLERİNE GÖRE

ÜÇ BOYUTLU GEOMETRİ PROBLEMLERİNİN ÇÖZÜMLERİNİN İNCELENMESİ

Gökhan KARAASLAN1 K. Gizem KARAASLAN2 Ali DELİCE3

1Burdur, Merkez Ticaret Meslek Lisesi

2Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, ilköğretim Bölümü 3Marmara Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları

Eğitimi Matematik ve geometri eğitiminde görsellemeye verilen önem gittikçe artmaktadır. Görselleme oldukça kapsamlı bir kavram olup, uzamsal yeteneği de içinde barındırmaktadır. Bu çalışmanın amacı öğrencilerin 3 boyutlu geometri problem çözüm süreçlerinde uzamsal yetenek becerilerinin incelenmesi olup, özellikle öğrencilerin uzamsal becerileri ile 3 boyutlu geometri problem türleri arasındaki ilişki araştırmanın odak noktasını oluşturmaktadır. Çalışma grubunu belirlemek için Burdur ilinde öğrenim gören 45 tane 11. sınıf öğrencisi ile çalışılmıştır. Uzamsal becerisi düşük, orta ve yüksek olan toplam 9 öğrenci çalışma grubu olarak belirlenmiştir. Öğrencilerin geometri problemlerini nasıl çözdüklerini incelemek amacıyla sözel ve görsel temsille ifade edilen, boyut içi ve boyut arası geçiş gerektiren 3 boyutlu geometri problemleri öğrencilere uygulanmış ve problem çözme süreçleri hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek için yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinden faydalanılmıştır. Elde edilen nitel veriler betimsel istatistik kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular, uzamsal yeteneği yüksek olan öğrencilerin 3 boyutlu görsel temsille ifade edilen problem türlerinde sözel türlere göre, boyut arası ve boyut içi geçiş gerektiren soru tiplerinde daha başarılı olduğu, yetenek seviyesi düşük öğrencilerin sözel temsile göre görsel temsille ifade edilen 3 boyutlu problemlerde daha başarılı olduğu ve boyut arası geçişlerde zorlandığı yönündedir. İki yetenek türünün kendi içerisinde sözel problemlerde zorlanmaları dikkat çeken bir noktadır. Araştırma sonuçları öğrencilerin yetenekleri ne olursa olsun şekil verilmeyen geometri problemlerinde zorlandıklarını göstermiştir. Bu araştırma öğrencilerin uzamsal yeteneklerinin geliştirilmesini ve bunun özellikle modelleme, proje gibi farklı yaklaşımlar ve problem türlerine ağırlık vererek yapmasını önermektedir. Anahtar Kelimeler: Uzamsal Yetenek, Geometri Problemi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 471

ULUSAL MERKEZİ SINAVLARDA UZAMSAL

YETENEĞİN KULLANIMINI İÇEREN MATEMATİK SORULARININ İNCELENMESİ

Candaş UYGAN, Melih TURĞUT

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik

Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Çalışmanın amacı, ÖSYM ve MEB tarafından 2007 - 2011 yılları arasında hazırlanmış olan OKS, SBS, ÖSS, LYS, YGS ve ALES kapsamındaki uzamsal becerilerin kullanımını içeren soruları belirlemektir. Araştırmada var olan bir durumu olduğu gibi betimlemek amacıyla tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın verilerini oluşturan sınav soruları üzerinde doküman analizi yapılmıştır. Sorular, uzamsal yeteneğin temel alt bileşenleri olan uzamsal görselleştirme, uzamsal ilişkiler ve uzamsal yönelim becerilerinin kullanımını içerip içermediklerine göre analiz edilmiş ve sınıflandırılmıştır. Sonuçlar, son beş yıl içerisindeki uzamsal yetenek ile ilişkili ALES matematik sorularının ortaöğretim ve üniversiteye giriş sınavlarına göre daha fazla olduğu görülmüştür. Bu soruların dağılımı incelendiğinde özellikle 2009’dan sonra soru sayısının yüksek bir artış gösterdiği belirlenmiştir. Bu sınavlarda özellikle uzamsal görselleştirmenin kullanımına yönelik soruların ağırlıkta oldukları görülmüştür. Ortaöğretim öncesinde yapılan SBS ve OKS matematik soruları incelendiğinde ise 2007 ve 2008 yılında uzamsal yeteneğin kullanımını içeren sorulara yer verilmediği, bu sorulara ilk kez 2009’da yer verildiği ve 2010 yılında soru sayısının en fazla sayıya ulaştığı görülmüştür. 2011 yılında ise bu sorular bir önceki seneye göre yarı yarıya azaltılmıştır. Soru tipleri incelendiğinde öteleme, yansıma ve döndürme konuları kapsamında önemli bir yeri olan uzamsal ilişkiler ve zihinde döndürme becerilerinin kullanımına daha fazla ağırlık verildiği görülmüştür. Diğer yandan ÖSS, LYS ve YGS’de uzamsal yeteneği ölçmeye yönelik soruların diğer sınavlara göre daha çok az sayıda oldukları belirlenmiştir. 2010 yılında yapılan, SBS’ye benzer şekilde, YGS ve LYS sınavlarında bu soruların sayısı en fazla sayıya ulaşmış ve 2011 yılında tekrar düşürülmüştür. Anahtar Kelimeler: Uzamsal Yetenek, Matematik Öğretimi, Ulusal Merkezi Sınavlar

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 472

ÖĞRETMEN ADAYLARININ GEOMETRİK DÜŞÜNME DÜZEYLERİ İLE ÖĞRENME STİLLERİ ARASINDAKİ

İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Sevcan AKAY Aytaç KURTULUŞ

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi Bölümü

Geometri, matematiğin alanları arasında görsel ve uzamsal akıl yürütmeyi gerektirmesi ve geliştirmesinden dolayı önemli bir yere sahiptir. Van Hilele (1986) geometrik düşüncenin gelişiminin beş evreden geçtiğini belirtmektedir. Bunlar görsel dönem (düzey 1), analitik dönem (düzey 2), informal tümdengelim (düzey 3), formal tümdengelim (düzey 4) ve en ileri dönemdir (düzey 5). Düzeyleri daha iyi anlayabilmek için zihnin işleyişine bakıp, bireylerin bilgiyi nasıl algılayıp nasıl işlediğini öğrenerek beynin sağ veya sol loblarından hangisinde ne derece baskın olduğunu bilmek geometrik düşüncenin gelişimine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Araştırmanın amacı öğretmen adaylarının geometrik düşünme düzeyleri ile beyin baskınlığı öğrenme stilleri arasındaki ilişkiyi irdelemek olarak belirlenmiştir. Bu amaçla; öğretmen adaylarının geometrik düşünme düzeylerinin ne düzeyde olduğu, öğretmen adaylarının beyin baskınlık düzeylerinin ne düzeyde olduğu ve öğretmen adaylarının geometrik düşünme düzeyleri ile beyin baskınlık öğrenme stilleri düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığı araştırılacaktır. Araştırmada, araştırma desenlerinden ilişkisel model kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini Eskişehir’de öğrenim gören ilköğretim bölümü öğretmen adayları oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Usiskin (1982) tarafından geliştirilen ve Duatepe (2000) tarafından Türkçeye çevrilen 25 maddelik Van Hiele geometrik düşünme düzeyleri ölçeği ile Davis ve diğerleri (1994) tarafından uyarlanan ve Kök (2005) tarafından Türkçeye çevrilen 39 maddelik beyin başat öğrenme stilleri envanteri kullanılmıştır. Verilerin analizi aşamasında, her iki ölçekten elde edilen puanlar çeşitli demografik özelliklere göre karşılaştırılacak ve son olarak bu iki puan türü arasındaki ilişki belirlenerek sonuçlar paylaşılacaktır. Araştırma sonunda elde edilen bulgulara göre öğretmen adayların geometrik düşünme düzeyleri, beyin baskınlık düzeyleri ve bunlar arasındaki ilişkiden yola çıkarak önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Geometrik Düşünme Düzeyleri, Öğrenme Stilleri, Beyin Baskınlık Düzeyleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 473

SEKİZİNCİ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN SIKLIK TABLOSU

OKUMA VE YORUMLAMA BECERİLERİNİN İNCELENMESİ

Yunus KAYNAR1 Erdoğan HALAT2

1Akdoğan ilköğretim okulu, Kızılcahamam

2Afyon Kocatepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik ABD

Bu çalışmanın amacı sekizinci öğrencilerinin sıklık tablosu okuma, yorumlama, hesap yapma ve grafik çizme ile ilgili problem çözme becerilerinin incelenerek belirlenmesidir. Ayrıca, cinsiyet, matematik ilgisi ve matematik ders notu değişkenlerinin öğrencilerin sıklık tablosu ile ilgili problem çözme becerilerine etkilerini araştırmaktır. Bu çalışmaya toplamda 490 sekizinci sınıf öğrencisi katılmıştır, bunlardan 235’i kız ve 255’i erkektir. Veri toplamada araştırmacılar tarafından hazırlanmış 10 sorudan oluşan klasik bir test ölçme aracı olarak kullanılmıştır. Elde edilen veriler toplandıktan sonra her bir soru için cevaplar boş, doğru ve yanlış olarak puanlandıktan sonra sayısal verilere dönüştürülmüştür. Verilerin analiz edilmesinde betimsel istatistik, bağımsız örneklem t-testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda şu sonuçlara ulaşılmıştır: Öğrencilerin yaklaşık % 70’i grafik çizmede, % 93’ü standart sapma, %66’sı aritmetik ortalama, % 63’ü medyan, %48’i mod, %34’ü ranj ve % 60 ‘ı diğer sorgulama ile ilgili soruların hesaplamasına doğru cevap verememişlerdir. Öğrencilerin sıklık tablosu okuma, yorumlama, hesap yapma ve grafik çizme ile ilgili problem çözme becerileri üzerinde cinsiyet değişkeninin etkili bir faktör olmadığı görülürken, matematik ilgisi ve ders notu değişkenlerinin önemli birer faktör oldukları belirlenmiştir. Diğer bir ifadeyle, sıklık tablosu okuma, hesap yapma ve grafik çizmede kız ve erkek öğrenciler arasında fark bulunmazken, matematiği seven ve ders notu iyi olan öğrencilerin daha başarılı oldukları görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Sıklık Tablosu Okuma ve Yorumlama, Problem Çözme, 8. Sınıf Öğrencileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 474

İLKÖĞRETİM 8. SINIF PERMÜTASYON VE OLASILIK

KONULARININ KAVRANMASINA İLİŞKİN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Tayfun TUTAK Ebru KÜKEY Şeyda ZENGİN

Zühal GÜN

Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Matematik, soyut düşüncelerimizi düzenli olarak ifade etmemizi sağlayan evrensel bir dildir. Soyut konuların başında da permütasyon ve olasılık konuları gelmektedir. Bu konular günlük yaşamda ve birçok alanda öğrencilerin karşısına çıkmasına rağmen öğretmenler bunlarla ilgili kavramları anlatırken oldukça zorlanmaktadırlar. Bu durum hem öğretmenler dersi anlatırken hem de öğrenciler dersi anlamaya çalışırken sorunlar yaşamalarına neden olmaktadır. Bu çalışmanın amacı permütasyon ve olasılık konularının ilköğretim 8. sınıf öğrencileri tarafından kavranmasına ilişkin öğretmen görüşlerini belirlemektir. Bunun için ilköğretim okullarında görev yapan 15 ilköğretim matematik öğretmeninin görüşleri alınmıştır. Araştırma betimsel türde nitel bir çalışmadır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden yapılandırılmamış görüşme tekniği uygulanmıştır. Görüşmeler sonucunda öğretmenlerin ifade ettikleri düşünceler ve fikirler incelenmiş, bu fikirler doğrultusunda öğretmenlerin düşünceleri kategorilere ayrılmıştır. Öğretmenlerin ifade ettiklerine göre öğretmenler dersi işlerken genel olarak anlatım, soru-cevap ve sunu tekniklerinden faydalanmaktadırlar. Öğretmenler dersi anlatırken çoğu zaman zorlandıklarını ve öğrencilere kavratırken gerçek yaşamla ilişkilendirmede, olasılık kavramları öğretmede zorluk çekmektedirler. Öğrencilere bu tür soyut konuları anlatırken kullanabilecekleri uygun materyalleri bulmakta zorlandıklarını ve bunun da konuyu anlatırken dersin daha da sıkıcı geçmesine neden olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca öğretmenler öğrencilerin matematik dersine olan önyargılarının permütasyon ve olasılık konularında daha da üst seviyelere çıktığını belirtmişlerdir. Öğretmenler permütasyon ve olasılık konularının müfredatta 6. Sınıftan itibaren başlatılmasının olumlu olduğunu, ancak 8. Sınıfa gelene kadar öğrencilerin öğrendikleri kavramları unuttuklarını belirtmişlerdir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Görüşleri, Permütasyon ve Olasılık, İlköğretim 8. Sınıf, Matematik Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 475

8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN MERKEZİ EĞİLİM VE

YAYILIM ÖLÇÜLERİ KONUSUNDAKİ ANLAMALARININ SOLO TAKSONOMİSİNE GÖRE

İNCELENMESİ

Bülent GÜVEN2 Elif Özlem ARDIÇ1 Bahar YILMAZ2 Enes DEMİR2

1 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi

Bölümü 2 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Matematik Eğitimi

Bölümü

Bu araştırmanın amacı, ilköğretim 8. sınıf düzeyindeki öğrencilerinin merkezi eğilim ve yayılım ölçülerine hangi anlamları yükledikleri ve bu anlamların SOLO Taksonomisi’ ne göre hangi seviyede olduklarını incelemektir. Araştırmaya 2011–2012 eğitim-öğretim yılının güz döneminde Trabzon il merkezinde bulunan bir ilköğretim okulunun 8. sınıfındaki 4’ü erkek 5’i kız toplam 9 öğrenci katılmıştır. Öğrencilerin merkezi eğilim ve yayılım ölçülerine yönelik istatistiksel düşünme seviyelerini açığa çıkarmaya yönelik 3 soru sorulmuş, bu soruların hazırlanmasında ilgili literatür taranmış ve uzman görüşleri alınarak sorulara son hali verilmiştir. Öğrencilerin istatistiksel düşünceleri hakkındaki veriler klinik mülakatlar ve öğrencilerin görüşme esnasındaki çözümlerinden elde edilmiştir. Veriler betimsel analiz yöntemiyle analiz edilmiştir. Çalışmadan elde edilen bulgular öğrenci cevaplarının genel olarak çok yönlü seviyede yoğunlaştığını ve soyutlanmış yapı seviyesinde öğrenci bulunmadığını göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Merkezi Eğilim ve Yayılım Ölçüleri, İstatistiksel Süreçler, SOLO Taksonomisi, İlköğretim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 476

MATEMATİK EĞİTİMİNDE PROJE TABANLI

ÖĞRENME ÜRÜNLERİ VE ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

İbrahim BUDAK1 Ayfer BUDAK1 Yusuf ERKUŞ2 Bülent KAYGIN1 Ali GÖKMEN1

1Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Bartın Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Günümüz eğitim anlayışında hazır bilgiyi ezberlemek yerine bilgiye ulaşma yollarını öğrenmek, karmaşık bir bilgi ağı içerisinden işine yarayan bilgileri seçebilmek ön plandadır. Yapılan araştırmalar karşılaştığı problemi çözebilmek için öneriler getirebilen ve problem çözebilen, araştırmacı kimliği olan, yaratıcı niteliklerle donanmış, eleştirel düşünen, bilgi okuryazarı olan, bilinenleri sorgulayan ve kendi bilgisini üretebilen bireyler yetiştirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Günümüz ihtiyacı olan bu bireyi yetiştirmek için öğrenme ortamlarının öğrenci ve öğretmenin birlikte öğrendiği, öğrencilerin bir ekiple çalıştığı, problem çözmeye dönük çalışmaların olduğu, öğrenenlerin yaratıcılığını geliştiren, öğrenci ve öğretmenin araştırmacı rolünü üstlendiği bir yapıya sahip olması gerekmektedir. Bu yapıya sahip öğrenme yaklaşımlarından biri de proje tabanlı öğrenmedir. Proje tabanlı öğrenme, öğrencilerin sınıf ortamında ve dışında gerçek yaşam problemlerinden oluşan projeleri planlayıp, uygulayarak bir ürün oluşturdukları, değerlendirdikleri otantik bir model ya da stratejidir. Öğrencinin yaşayacağı proje tabanlı öğrenme sürecinin aşamalarını öğretmenin tahmin edebilmesi bu süreci kendisinin yaşamasıyla mümkündür. TÜBİTAK tarafından desteklenen bir çalıştaya katılımcı olan ilköğretim matematik öğretmenleri ve öğretmen adayları, proje tabanlı öğrenme konulu bir haftalık yoğun bir programa alındı. Katılımcılar 20 ilköğretim matematik öğretmeni ve 15 ilköğretim matematik öğretmen adayından oluştu. Araştırma için program başlangıcında ve sonunda proje tabanlı öğrenme ve sürecinde yapılması gerekenlerle ilgili katılımcıların bilgi ve becerisini ölçmek amacıyla anket uygulandı ve mülakat yapıldı. Ön ve son-anket sonuçları nicel; mülakat sonuçları nitel olarak karşılaştırıldı. Nitel ve nicel verilerin toplanmasında ve analizinde kullanılan yöntemlerin çeşitliliği, ortaya karma bir araştırma yöntemi çıkardı. Karma yöntemle yapılan bu araştırma sonunda öğretmenlerin proje tabanlı öğrenme bilgi ve becerilerinde anlamlı bir değişim olduğu sonucuna varıldı. Araştırma öğretmenler için profesyonel gelişme niteliği taşıdı. Üniversite destekli bu tarz programın fazlalaştırılması öğretmen niteliğini artıracaktır. Anahtar Kelimeler: Matematikte proje tabanlı öğrenme, Öğretmen eğitimi, Profesyonel gelişim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 477

ÖĞRETMENLERİN ÖĞRENCİLERİN İYİ BİRER

PROBLEM ÇÖZÜCÜ OLMALARI İÇİN DERSLERİNDE YAPTIKLARI UYGULAMALARA İLİŞKİN

DEĞERLENDİRMELERİ

Ali BOZKURT, Erhan BİNGÖLBALİ, Yılmaz SAĞLAM Servet DEMİR

Gaziantep Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Matematik Eğitimi ABD Gaziantep Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği ABD

Gaziantep Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü

Bu çalışmada öğretmenlerin, öğrencilerin iyi birer problem çözücü olmaları için sınıf içerisinde yaptıkları uygulamaları değerlendirmeleri istenmiş ve bu değerlendirmeler neticesinde ortaya çıkan bulgular sunulmuştur. Bu doğrultuda TÜBİTAK destekli bir proje kapsamında problem çözme ve üst biliş alanında öğretmenlere eğitimler verilmiştir. Uygulamaları iki yıl süren projenin ilk yılında 41(birinci kuşak), ikinci yılında ise 135(ikinci kuşak) ilköğretim matematik, sınıf ve fen bilgisi öğretmenine, bir ay süren problem çözme ve üst-biliş eğitiminden önce ve sonra olmak üzere içerisinde “Öğrencilerinizin iyi birer problem çözücü olmaları için sınıf içerisinde ne tür uygulamalar yapmaktasınız?”sorununun da olduğu bir anket uygulanmıştır. Öğretmenlerin anket sorusuna verdikleri cevaplardan yola çıkılarak kodlar oluşturulmuş ve daha sonra bu kodların frekansları belirlenmiştir. Analizler sonucunda elde edilen bulgular birinci kuşak öğretmenlerin eğitimlerden önce daha çok, ihtiyaç hissettirmeye, problemi anlamalarını sağlamaya ve farklı çözüm yolları bulmalarını teşvik etmeye çalıştıklarını göstermektedir. Bulgular aynı zamanda eğitimlerden sonra ise öğretmenlerin daha çok problem çözme aşamalarını öğrencilerine kazandırmaya çalıştıklarını ortaya koymaktadır. Bunun yanında birinci kuşak öğretmenlerin öğrencilerin üstbiliş becerilerinin gelişmesi için çaba gösterdikleri, örnek problem çözdükleri, yine öğrencilerden problem çözme aşamaları çerçevesinde değerlendirilebilecek verilenlerin/istenenlerin belirlenmesini istedikleri ve strateji kullanmalarını/geliştirmelerini sağlamaya çalıştıkları ortaya çıkmıştır. İkinci kuşak öğretmenlerin ise eğitimlerden önce, öğrencilerin problemi anlamaları ve farklı çözüm yolları bulmaları üzerinde durdukları, eğitimlerden sonra ise bu durumun yerini birinci kuşak öğretmenlerde olduğu gibi problem çözme aşamalarının uygulanmaya çalışılmasına bıraktığı görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Problem Çözme, Sınıf İçi Uygulamalar, Öğretmen Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 478

AŞAMALI MATEMATİK PROBLEMLERİNİ GENELLEMELER YAPARAK VE YAPILAN

GENELLEMELERİN SINIRLILIKLARIN FARKINDA OLARAK ÇÖZMEK

Renan SEZER1 Özhan ÇELEBİ2

1Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi İlköğretim Bölümü 2Milli Eğitim Bakanlığı İMKB Sincan Kayalıboğaz İlköğretim Okulu

Matematik eğitiminin iki önemli amacı, öğrencileri etkili problem çözebilen ve genelleme yapabilen bireyler olarak yetiştirmektir. Öğrenci problem çözümlerini genellerken, çözümün hangi durumlar için geçerli olduğunu bilmeli, problemde ne tür değişiklikler yapıldığında, bulunmuş olan çözümün geçersiz olacağının bilincinde olmalıdır. Bu, öğrencinin problemdeki matematiksel yapının da farkında olmasını gerektirmektedir. Araştırma, problem durumları için, öğrencilerin, sayılardan bağımsız çözüm adımlarını formüle etmelerinin, problemde ne(ler) değiştiğinde matematiksel yapının da değiştiğini ve bulmuş oldukları çözümlerin çözüm olmaktan çıktığını sorgulamalarının, onların problem çözme becerisine katkısını incelemeyi amaçlar. Araştırma, Bolu’da 102 tane 6, 7, ve 8. sınıf öğrencisi üzerinde deney ve kontrol grupları oluşturularak yapılmış; ölçüm için açık uçlu sorulardan oluşan ön ve son testler kullanılmıştır. Ön test ile son test arasında, 5 haftalık bir uygulama yapılmıştır. Uygulama esnasında, kontrol grubunda problemler geleneksel yöntemle çözülürken, deney grubunda benzer bir hikaye fakat farklı matematiksel yapılar içeren problemler aşamalı olarak çözdürülmüş, her aşama için, sayılardan bağımsız genellemeler yazdırılmış ve bu genellemelerin hangi durumlarda geçersiz olduğu irdeletilmiştir. 6. ve 8. sınıflardan elde edilen verilere Karışık Ölçümler İçin İki Faktörlü ANOVA testi, 7. sınıfların verilerine ise, grupların mevcudu 15’i geçmediği için, Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi uygulanmıştır. Bulgular 6. sınıflarda (F(1,39)=5.551, p<.05) ve 8. sınıflarda (F(1,36)=8.713, p<.05) deney gruplarının başarılarının kontrol gruplarınınkine göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde arttığını göstermektedir. 7. sınıflarda kontrol grubunun puanında anlamlı bir artış görülmezken (z=.085, p>.05), deney grubunun puan artışı anlamlı düzeydedir (z=2.044, p<.05). Uygulamanın tüm deney gruplarının başarısını anlamlı düzeyde artırdığı bulunmuştur. Bu yaklaşım ile, problemlerin matematiksel yapısının daha iyi fark ettirilebileceği ve problem çözme becerisinin geliştirilebileceği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Problem Çözme, Genelleme, Aşamalı Matematik Problemleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 479

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN VOLEYBOL PROBLEMİ ÜZERİNE MODEL OLUŞTURMA

SÜREÇLERİ

Sinem KANT1 Ali ERASLAN2

1Milli Eğitim Bakanlığı, Samsun Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu 2Ondokuzmayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi ABD

Son yıllarda matematik eğitimi araştırmalarında matematiksel modelleme çalışmaları artan bir biçimde ilgi görmektedir. Bunun en önemli nedenlerinden biri uluslararası PISA çalışmalarının sonuçlarına paralel olarak birçok ülkede araştırmacıların okullarında yetişen öğrencilerin okul dışındaki hayatlarında ve ilerideki mesleki yaşamlarında karşılaştıkları gerçek hayat problemlerini çözme noktasında ne kadar hazırlıklı olduklarını sorgulamaya başlamalarıdır. Bu noktada PISA ve TIMSS de sekizinci sınıf öğrencilerimizin matematiksel problem çözmede oldukça zayıf bir performans gösterdikleri düşünüldüğünde sorulması gereken konu ülkemizde ilköğretimi tamamlama aşamasında bulunan sekizinci sınıf öğrencilerimizin gerçek hayat durumlarını anlama ve yorumlamada matematiği ne kadar kullanabildikleri ve bu konuda ne kadar yeterli olduklarıdır. Bu yüzden bu çalışmada modelleme etkinlikleri kullanılarak ilköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin matematiksel model oluşturma süreçlerinin incelenmesi eğer varsa bu süreçte ortaya çıkan güçlüklerin belirlenmesi amaç edinilmiştir. Model oluşturma etkinlikleri genel olarak sonunda bir rakam veya bir kelime ile cevabı bulunan geleneksel problemler olmayıp, rutin olmayan-karmaşık gerçek dünya durumlarını ifade eden ve kişilerden bu durumu matematiksel olarak yorumlamasını ve formüle etmesini gerektiren problem durumları olarak tanımlanmaktadır Araştırma Karadeniz bölgesinde büyük bir ile bağlı ilce merkezinde bulunan bir devlet okulunun sekizinci sınıf öğrencilerinden seçilen altı öğrenciyi kapsamaktadır. Odak grup seklinde oluşturulan üçer kişilik iki grupla ayrı ayrı görüşmeler yapılmış ve elde edilen veriler nitel araştırma teknikleri kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonuçları model oluşturma etkinliklerinin öğrencilerin derinlikli ve eleştirel düşünmesine imkân vererek onlara yeni bir öğrenme ortamı sunarken diğer taraftan öğrencilerin bu surecin değişik aşamalarında önemli engellerle karşılaştıklarını ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: İlköğretim, Modelleme, Model Oluşturma Etkinliği, Engel ve Güçlükler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 480

MATEMATİKSEL PROBLEM ÇÖZME VE

ÖZDÜZENLEYİCİ ÖĞRENME

Fatma KAYAN FADLELMULA

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Eğitimi Anabilim Dalı

Bu çalışmanın amacı, matematik eğitiminin önemli iki kavramı olan matematiksel problem çözme ile öz-düzenleyici öğrenme süreçlerinin birbiriyle ilişkilerine dikkat çekmek ve etkili bir matematik öğrenimine nasıl katkıda bulunduklarına yönelik kuramsal bir bakış açısı sunmaktır. Etkin bir problem çözme süreci öğrencinin problemi anlamasını, problemi uygun şekilde çözmek için planlama yapmasını, işlemler sırasında kendisini gözlemlemesini, gerektiğinde strateji ve planlarını değiştirmesini, yöntemlerini sınamasını, çözüm aşamasında elde ettiği verileri değerlendirmesini, çözüme ulaşılınca çözümün anlamlılığını ve işe yararlılığını değerlendirmesini ve yeni problemleri fark etmesini içerir. Bu anlamda problem çözme, matematik eğitiminde öz-düzenleyici öğrenmeyi çalışma açısından zengin bir alan sunmaktadır. Bunun temel sebebi her ikisinin de benzer süreçler üzerinde durmasıdır. Örneğin, her iki süreç öğrencilerin öğrenme boyunca aktif ve stratejik katılımcılar olmalarını, zayıf ve güçlü yanlarının farkında olmalarını, zamanlarını ve enerjilerini etkin bir şekilde kullanmalarını; çalışmalarını gözlemlemelerini, düzenlemelerini ve değerlendirmelerini gerektirmektedir. Bunun yanında her iki süreç öğrencilerin birtakım öğrenme stratejilerini sistematik bir şekilde kullanmalarını gerektirmekte, öğrencilerin bu stratejileri nasıl kullandıkları ise akademik performanslarına doğrudan etki etmektedir. Ayrıca her iki süreçte mevcut performans sırasında yapılan öz-değerlendirmeler bir sonraki öğrenme işlemini düzenleme için kullanılmakta, bu açıdan döngüsel bir yapı sunmaktadır. Eğitim uygulamaları açısından değerlendirildiğinde problem çözme ile öz-düzenlemeyi birlikte vurgulamak matematik eğitimi için dayanışık bir ilişki sağlayabilir. Bu konuda, bilginin çok yönlü ve çeşitli sunumunu sağlayan, öğrencileri kendi öğrenme süreçlerini yönetmeye ve sorumluluk almaya cesaretlendiren, öğrenme sürecinde farkındalık sağlayan ve öğrenciyi öz-değerlendirme yapmaya teşvik eden ortamların oluşturulmasının öğrencilerin öz-düzenleme becerilerinin gelişiminde ve matematiksel problem çözme başarılarını artırmada faydalı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Problem Çözme, Öz-Düzenleme, Matematik Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 481

MATEMATİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLGİSAYAR

DESTEKLİ EĞİTİME YÖNELİK TUTUMLARININ İNCELENMESİ

Betül KÜÇÜK1 Şükrü CANSIZ2 Demet DENİZ3

Tevfik İŞLEYEN4

1Bayburt Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Milli Eğitim Bakanlığı, Matematik Öğretmeni

3Atatürk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

4Atatürk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Gelişen teknolojiyle birlikte günümüzde bilgisayar kullanımı hayatımızda daha çok yer almaktadır. İnsanların işini kolaylaştıran bilgisayar her alanda olduğu gibi eğitim alanında da kolaylıklar sağlamaktadır. Bireylerin eğitim ihtiyacının karşılanması, bilgisayar destekli eğitim (BDE),Bilgisayar destekli öğretim (BDÖ) gibi çeşitli kavramların karşımıza çıkmasına neden olmuştur. Eğitim kurumlarında bilgisayar eğitimlerinden etkili sonuçlar alınabilmesi için geleceğin öğretmenleri olan öğretmen adaylarının bilgisayar destekli eğitim ve öğretime yönelik tutum ve kaygı gibi özelliklerinin bilinmesi bilgisayarların öğrenme-öğretme sürecinde etkili olarak kullanılabilmesinde önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı 2010-2011 akademik yılında Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören matematik öğretmen adaylarının bilgisayar destekli eğitime yönelik tutumlarını belirlemektir. Araştırmada kullanılan yöntem betimsel olup araştırmada veri toplama aracı olarak, Arslan (2006) tarafından geliştirilen “Bilgisayar Destekli Eğitim Yapmaya İlişkin Tutum Ölçeği” ve kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Yapılan analizler neticesinde Matematik Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda okuyan öğrencilerin büyük çoğunluğunun eğitim süreci içinde bilgisayar destekli eğitim yapmaya ilişkin olumlu tutum geliştirdikleri gözlemlenmiştir. Ayrıca öğretmen adaylarının cinsiyetlerine göre ve bilgisayar kullanma sıklığına göre bilgisayar destekli eğitim yapmaya ilişkin tutum puanları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Anahtar Kelimeler: Matematik Öğretmen Adayı, Bilgisayar Destekli Eğitim, Tutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 482

İLKÖĞRETİM İKİNCİ KADEME ÖĞRENCİLERİNİN BİR MATEMATİK YARDIM FORUMU HAKKINDAKİ

GÖRÜŞLERİ VE KULLANIM ŞEKİLLERİ

Abdulkadir ERDOĞAN1

1Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Öğretmenliği Eğitim-öğretim okulda geçirilen zamanla sınırlı kalmayıp okul dışında öğrencilere bireysel sorumluluklar yükleyen (ev ödevleri, vb.) bir süreçtir. Öğrenci bu sorumlulukları yerine getiremediği taktirde bir başkasının yardımına ihtiyaç duymaktadır. Okul veya yakın çevre tarafından bu ihtiyaca cevap verilememesi yeni sistemlerin (dershane, vb.) ortaya çıkmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Ülkemizde okul dışındaki bu sistemlere başvuran öğrenci sayısının inanılmaz boyutlara ulaştığı ve bu sistemlerin eğitim sistemine olumsuz etkilerinin ciddi anlamda tartışılır hale geldiği görülmektedir. Bu durum öğrencilerin bireysel çalışmalarını eğitim-öğretimin amaçlarına uygun şekilde ve fazla bir maliyet gerektirmeden destekleyecek sistemleri gerekli kılmaktadır. Hızla gelişen teknolojiler ve internet kullanımının yaygınlaşması bu tür sistemleri ortaya koyabilmek için bazı araçları da beraberinde getirmektedir. Bu araçlardan biri de internet forumlarıdır. Son yıllarda yapılan çalışmalar forumların eğitim-öğretim için etkili birer araç haline getirilebileceğini göstermektedir. Bu tespitlerden yola çıkılarak bir proje kapsamında (Anadolu Üniversitesi, BAP projesi), ilköğretim ikinci kademe öğrencilerine matematik derslerinde yardımcı olmak ve forumların nasıl etkili bir yardım aracına dönüştürülebileceğini araştırmak amacıyla ForMat adında bir internet forumu kurulmuştur. Bu çalışmanın amacı öğrencilerin ForMat hakkındaki görüşlerini ve kullanım şekillerini belirlemek, ayrıca öğrencilerin forum hakkındaki görüşleri ve kullanım şekilleriyle matematikteki başarı durumları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Çalışmanın verileri forumu kullanan 127 tane yedinci ve sekizinci sınıf öğrencisine uygulanan bir anketten ve öğrencilerin forumda sordukları sorulardan oluşmaktadır. Verilerin çözümlemesinde, anket sonuçları SPSS 13 programı aracılığıyla analiz edilmiş, öğrencilerin sorularının ise bir sınıflaması yapılmıştır. Çalışmanın bulguları öğrencilerin forumun matematik derslerine yardımcı olduğu yönünde görüş bildirmekle birlikte forumu kullanım şekillerinin test ve alıştırma türünden sorulara cevap aramakla sınırlı kaldığını göstermektedir. Diğer yandan öğrenci görüş ve kullanım şekilleriyle matematik başarı durumları arasında bir ilişki saptanmamıştır. Anahtar Kelimeler: Internet Forumu, Matematik, Ilköğretim Ikince Kademe, Bireysel Çalışma, Bireysel Çalışmalara Yardım

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 483

WEB ÜZERİNDEN SUNULAN EĞİTSEL MATEMATİK OYUNLARININ KESİRLER VE ONDALIK SAYILARA

İLİŞKİN ÖĞRENCİ BAŞARISINA ETKİSİ

Melike TURAL SÖNMEZ1 Perihan DİNÇ ARTUT2

1İstanbul Aydın Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği Bölümü 2Çukurova Üniversitesi , Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Öğretmenliği

Bölümü Bu çalışmada, web üzerinden sunulan bilgisayar destekli eğitsel matematik oyunlarının (BDEO) ilköğretim altıncı sınıf öğrencilerinin kesirler ve ondalık sayılar konusundaki başarılarına etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Bu çalışma İstanbul ili Sarıyer İlçesi’ndeki özel bir ilköğretim okuluna devam eden 38 deney grubu ve 36 kontrol grubu olmak üzere toplam 74 altıncı sınıf öğrencisi üzerinde gerçekleştirlmiştir. Araştırma öntest-sontest kontrol gruplu deneysel desene göre yapılmıştır. Yansız atama ile iki grup oluşturulmuştur. Bu gruplardan biri deney, bir kontrol grubu olarak alınmıştır. Araştırmacılardan biri hem deney hem de kontrol grubunun derslerini yürütmüştür. Araştırma 8 haftalık bir sürede gerçekleştirilmiştir. Araştırmada öğrencilerin kesirler ve ondalık sayılar konusundaki başarılarını belirlemek için araştırmacılar tarafından geliştirilen Matematik Başarı Testi ön test ve sontest olarak uygulanmıştır. Başarı testinin cronbach alfa değeri .80 olarak elde edilmiştir Ayrıca öğrencilerin web üzerinden sunulan bilgisayar destekli eğitsel matematik oyunları (BDEO) ile yapılan etkinliklere yönelik görüşlerini belirlemek amacıyla yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olup olmadığını belirlemek için başarı testinden elde edilen verilere kovaryans analizi (ANCOVA) uygulanmıştır. Kovaryans analizi (F(1 - 72) = 17.597; p= .000) sonucunda web tabanlı matematik oyunlarının akademik başarı üzerinde daha etkili olduğu görülmüştür. Deney gruplarındaki öğrencilere uygulanan Görüşme Formu’ndan elde edilen nitel veriler betimsel analiz yöntemi ile değerlendirilmiştir. Betimsel analiz sonuçları, öğrencilerin web üzerinden sunulan bilgisayar destekli eğitsel matematik oyunlarının derse katılımlarını arttırdığı, derse ilgi duymalarına yardımcı olduğu ve bu yolla daha dersi daha iyi öğrendikleri biçiminde görüş bildirdiklerini ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: Oyun, Bilgisayar Destekli Matematik Öğretimi, Matematik Öğretimi, Bilgisayar Destekli Eğitsel Oyunlar

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 484

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN SIRADIŞI PROBLEM

ÇÖZME STRATEJİLERİNİ KULLANMA DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ

Yeliz YAZGAN1 Bahar KIRMIZI 2 Ozan GAVAZ2

1 Uludağ Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Öğretimi

ABD 2 Uludağ Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Matematik Öğretmenliği Bölümü

Sıradan problemler öğrencilere belli bir prosedür veya bir tanımı doğru olarak kullanmayı öğretme gibi özel bir didaktik işlevi gerçekleştirme için kullanılabilmesine rağmen, sadece sıra dışı problemlerin dikkatli bir kullanımı vasıtasıyla öğrenciler problem çözme becerilerini geliştirebilirler (Stanick and Kilpatrick, 1988). Hershkowitz, Schwarz ve Dreyfus (2001) tarafından ifade edildiği gibi, bir öğrenci eğer sıra dışı problem çözerse kendisi için yeni bir olgu oluşturabilir ve yeni oluşturduğu bu olgunun içsel yapısı ve zaten bildiği olgularla dışsal ilişkisi üzerinde düşünebilir. Problem çözme becerilerinin geliştrmede öneminden dolayı sıra dışı problem çözme stratejileri ile ilgili birçok çalışma olmasına rağmen (örn. Follmer, 2000; Hok-Wing & Bin, 2002; Fang, Ho, Lioe, Wong & Tiong, 2009), stratejilerin kullanımları arasındaki ilişkileri inceleyen çalışma sayısı azdır. Bu anlamda yapılmış iki çalışmadan bahsedilebilir: Çelebioğlu ve Yazgan (2009) tarafından yapılan çalışmada, ilköğretim 2, 3, 4 ve 5. sınıf öğrencilerinin sistematik liste yapma ve bağıntı bulma stratejilerini uygulama düzeyleri arasında bir ilişki olup olmadığı incelenmiştir. Sonuç olarak bu iki stratejinin kullanımları arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu gözlenmiştir. Yazgan ve Arslan (2011) tarafından diğer çalışmada ise bağıntı bulma ve problemi basitleştirme stratejilerinin kullanım düzeyleri arasında bir bağlantı olup olmadığı araştırılmıştır. Sadece 5. ve 8. sınıf öğrencilerini içeren bu çalışmanın sonucunda, beşinci sınıf düzeyinde anlamlı bir ilişki bulunurken, sekizinci sınıf düzeyinde bulunmamıştır. Bahsedilen iki çalışmaya bakıldığında, sadece iki stratejinin kullanım düzeyleri arasındaki ilişkiyi ele aldığı gözlenmektedir. Bu çalışmada farklı olarak ikiden fazla strateji ele alınmıştır. Bu amaçla, araştırmada ilköğretim dört, beş, altı, yedi ve sekizinci sınıf öğrencilerinin sıradışı problem çözme stratejilerini kullanma düzeyleri arasında bir ilişki olup olmadığı incelenmiştir. Sonuç olarak tüm sınıf düzeylerinde stratejilerin kullanımları arasında anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. Elde edilen bu sonuçların, İlköğretim Matematik Programı ve matematik ders kitapları düzenlenirken stratejilerin önem sırasının belirlenmesinde işe yarayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Matematik Eğitimi, Problem Çözme, Sıra Dışı Problem, Problem Çözme Stratejileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 485

BİR SAYININ İRRASYONEL OLDUĞUNU

GÖSTERMEYE YÖNELİK MATEMATİK ÖĞRETMENİ ADAYLARININ BENİMSEDİKLERİ İSPAT

YÖNTEMLERİ

Zeynep BAYRAKDAR1 Levent AKGÜN1 Yasin SOYLU2

1Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Matematik Eğitimi Anabilim Dalı

2 Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, İlköğretim Matematik Eğitimi Anabilim Dalı

Sayılar sistemi, ilköğretim ve ortaöğretim matematik öğretim programlarının temel öğrenme alanlarını oluşturan konulardan birisidir. Matematiğin birçok konusunda var olan epistemolojik engeller bu konuların öğretimini de zorlaştırmaktadır. Bunların yanında, sayılar sisteminin öğretiminde sadece teknik bilgilere ve tanımlamalara ağırlık verilmesi de öğretim engellerinin diğer bir boyutudur. Sadece sınırlı örneklerle ( ) açıklanan irrasyonel sayılar bu zorlukların yaşandığı sayı sistemleri arasındadır. Bu çalışmanın amacı: matematik öğretmeni adaylarının, bir sayının irrasyonelliğini göstermek için kullandıkları yöntemleri belirlemektir. Araştırmada Tikekar (2007) ‘ın geliştirdiği ve ikisi sadece , diğer beşi de tüm irrasyonel sayıların ispatı için kullanılabilen yedi yöntem temel alınmıştır. Çalışmanın araştırma grubunu ortaöğretim matematik öğretmeni adayları oluşturmaktadır. Matematik öğretmeni adaylarına ilk etapta araştırmacılar tarafından hazırlanan ve farklı sayıların irrasyonel olup olmadıklarının gösterilmesini içeren, açık uçlu soruların yer aldığı bir test uygulanmıştır. Daha sonra araştırmacı tarafından bu yedi ispat yöntemi öğretmen adaylarına anlatılmıştır. Sonrasında da yine birinci testle benzer özellikleri taşıyan ikinci bir test öğretmen adaylarına uygulanmıştır. İkinci testte ek olarak ispat yöntemleri konusunda öğretmen adaylarının fikirleride yazılı olarak sorgulanmıştır. Analiz sürecinde, öğretmen adaylarının yedi ispat yöntemini öğrenmeden önceki ve sonraki cevapları gruplandırılmıştır. Matematik öğretmen adaylarına ilk etapta uygulanan testin analiziyle, bir sayının irrasyonelliğinin gösterimi noktasında sadece tek bir yöntemin kullanıldığı ortaya çıkmıştır. İkinci test analiz edildiğinde ise öğretmen adaylarının bir önceki testte uyguladıkları yöntemlerden farklı olan yöntemleri daha çok kullandıkları tespit edilmiştir. Katılımcılar farklı ispat yöntemleri sayesinde çok daha farklı düşünebildiklerini, kendilerini tam bir matematikçi gibi hissettiklerini ve ufuklarının genişlediğini belirtmişlerdir. Matematiği sıkıcı ve anlaşılmaz olmaktan çıkaran bu tarz yöntemlerin ders kitaplarında yer alması, öğrencilerin matematiksel akıl yürütme güçlerini arttırabilir. Anahtar Kelimeler: İrrasyonel Sayılar, Ortaöğretim Matematik Öğretmen Adayları, İspat Yöntemleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 486

İSPAT YAPMA VE İSPATTA SOMUT MODELDEN

YARARLANMA ÜZERİNE SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ GÖRÜŞLERİ

Bekir Kürşat DORUK Yasemin KIYMAZ Tuğba HORZUM

Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Öğretmenliği Bölümü

İspatın sınıftaki temel rolü matematiksel anlamayı geliştirmektir. İspat yöntemlerinden birisi olan görsel ispat ile öğretmenlerin sınıf içinde kullandıkları materyallerin öğrencilerin ispat kapasitelerini arttırmakta etkili olduğu (Stylianides, 2007), görselleştirmenin kesin ispatlara yol gösterebileceği düşünülmektedir (Palais 1999). Öte yandan, okula başlamalarıyla birlikte öğrencilerin matematiksel deneyimleri içerisine ispatı yerleştirme fikri erken dönemde ispat konusunun önemini arttırmaktadır. Son yıllarda ilköğretim matematik öğretmeni adaylarının ispat yapmaya yönelik görüşleri üzerine birçok araştırma yapılmıştır. Ancak ileride küçük yaşlardaki öğrencileri eğitecek olan sınıf öğretmeni adaylarının ispat yapma ile ilgili düşünceleri yeterince araştırılmamıştır. Buradan hareketle bu çalışmada sınıf öğretmeni adaylarının hem formal ispat yapmaya yönelik düşünceleri hem de görsel ispat yapmak için somut model geliştirme ve bu modeli kullanarak ispat yapmaya yönelik düşüncelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla 184 sınıf öğretmeni adayına Moralı vd. (2006) tarafından geliştirilen matematiksel ispat yapmaya yönelik görüş anketi uygulanmış, katılımcılardan 30 kişilik bir alt grupla (a+b)3 özdeşliğinin geometrik ispatı için somut model geliştirme ve bu modeli kullanma etkinliği düzenlenmiştir. Ardından etkinliğe katılan 11 öğrenciyle yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Görüş anketiyle toplanan verilerin analizi sonucunda, sınıf öğretmeni adaylarının matematiksel bir sonucun doğruluğuna inanmada, matematiksel olguları açıklamada ispatın önemli ve gerekli olduğunu düşündükleri görülmüştür. Ancak adayların büyük bölümünün zaten ispatlanmış önermeleri kendilerinin ispatlamaya çalışmasının gereksiz olduğunu düşündükleri, ispat yapmayı sevmedikleri, sıkıcı buldukları ve bu konuda kendilerine güvenmedikleri belirlenmiştir. Yapılan görüşmelerin analizinde ise formal anlamda ispat yapmaya yönelik görüş anketinden gerek yüksek puan alan gerekse düşük puan alan öğretmen adaylarının ispatların mümkün olduğu sürece somut modellerle desteklenmesi gerektiği, bunun oldukça eğlenceli olduğu ve anlamlı öğrenmeye, kalıcılığa, matematiği sevmeye katkı sağlayacağı görüşünde oldukları belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Sınıf Öğretmen Adayları, İspat Yapma, Somut Modelle Görsel İspat

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 487

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMEN

ADAYLARININ İSPATIN ÖĞRENMEYE KATKISI İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ VE İSPAT DÜZEYLERİ

Davut KÖĞCE

KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Söğütlü/Trabzon

Bu çalışma ilköğretim matematik öğretmen adaylarının ispat yapmanın matematik

öğretimine katkısı ile ilgili görüşlerini ve ispat düzeylerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma betimsel yöntem kapsamında özel durum çalışması metodu kullanılarak yürütülmüştür. Veriler, 2010–2011eğitim öğretim yılında Fatih Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Matematik Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda öğrenim gören toplam 99 birinci sınıf öğretmen adayına iki açık uçlu sorudan oluşan bir anket formu uygulanarak elde edilmiştir. Anket formunda çalışmanın amacı doğrultusunda açık uçlu iki soru kullanılmıştır. Anket formunda kullanılan açık uçlu sorulardan birisi öğretmen adaylarının ispat yapmanın matematik öğretimindeki önemiyle ilgili görüşlerini ortaya çıkarmak kullanılmıştır. İkinci soru ise, öğretmen adaylarının ispat yapabilme düzeylerini ortaya çıkarabilecek 1 açık uçlu senaryo tipinde sorudan oluşmuştur. Verilerin analizinde; ispat yapabilme düzeyleri Miyazaki (2000)’nin ispat ile ilgili sınıflandırması esas alınarak analiz edilirken, ispatın matematik öğretimindeki önemi ile ilgili görüşlerinden elde edilen veriler ise öğretmen adaylarının cevaplarının benzerlik ve farklılıklarına göre tematik olarak sınıflandırılarak analiz edilmiştir. Çalışma sonunda, öğretmen adaylarının büyük bir kısmının tümdengelimsel muhakeme içeren ve ispatlama yapılırken fonksiyonel dilin kullanıldığı İspat A türüne uygun ispatı tercih ettikleri ortaya çıkmıştır. Ayrıca, çok az öğretmen adayı hariç önemli bir kısmının ispat yapmanın matematik öğretimine katkı sağlayacağına inandıkları ortaya çıkmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen sonuçlara dayalı olarak bazı önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Matematiksel İspat, İspat Düzeyleri, Matematik Öğretimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 488

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENLERİNİN

GERİBİLDİRİMİN VERİLİŞ TARZI VE ZAMANLAMASI İLE İLGİLİ İNANIŞLARI

Davut KÖĞCE1 Adnan BAKİ2

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü,

Söğütlü/Trabzon. 2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, OFMA Bölümü,

Söğütlü/Trabzon.

Bu çalışma ilköğretim matematik öğretmenlerinin geribildirim geribildirimin veriliş tarzı ve zamanlaması ile ilgili inanışlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu amaç doğrultusunda nitel ağırlıklı bir yöntemle yürütülen bu çalışmada özel durum yöntemi (case study) kullanılmıştır. Veriler, 2009-2010 eğitim-öğretim yılında Trabzon ili Akçaabat ilçesine bağlı 3 farklı ilköğretim okulunda görev yapan 3 matematik öğretmeni ile geribildirimin veriliş tarzı ve zamanlamasıyla ilgili senaryo tipi soruları içeren yarı yapılandırılmış mülakatlar yapılarak elde edilmiştir. Bu çalışma boyunca elde edilen verilerin analiz sürecinde herhangi bir nitel veri analiz programı kullanılmaksızın yazılı ortama aktarılan bütün veriler bütünsel olarak analiz edilmiştir. Bunun için nitel analiz yöntemi olan içerik analizi yapılmış ve veri çözümleme tekniklerinden “verilerin kodlanması” kullanılmıştır. Katılımcı öğretmenlerin görüşlerine ilişkin oluşturulan bu kodlar tablo şeklinde sunulduktan sonra tablonun altına öğretmenlerin kendi ifadelerinden doğrudan alıntılarla birlikte sunulmuştur. Çalışma sonunda, öğretmenlerin geribildirimin veriliş tarzlarından sözel geribildirimi daha az zaman alıcı ve kolay buldukları ve geribildirimin veriliş zamanının önemliliği ve geribildirimin veriliş zamanı konusunda farklı inanışlara sahip oldukları sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Geribildirimin Veriliş Tarzı, Geribildirimin Zamanlaması İlköğretim Matematik Öğretmenleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 489

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMEN

ADAYLARININ KESİRLERDE BÖLME İŞLEMİNE YÖNELİK ALTERNATİF BİR ÇÖZÜM YOLU

HAKKINDAKİ BİLGİLERİ

Deniz EROĞLU1 Mine IŞIKSAL2 Çiğdem HASER2

1Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Öğretmenliği Bölümü

2Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Öğretmenliği Bölümü

İlköğretim matematik programında, öğrencilerin farklı çözüm yollarına önem vermeyi öğrenmeleri ve öğretmenlerin farklı çözüm yollarının kullanıldığı sınıf ortamlarını oluşturmaları gerektiği vurgulanmaktadır (MEB, 2009). Bu tür sınıf ortamlarının oluşturulabilmesi için öğretmenlerin işlemlerin farklı anlamlarını, çözüm yollarını ve yorumlarını bilmeleri gerekmektedir (Ball, Thames & Phelps, 2008). Bu yüzden yakın zamanda öğretmen olacak öğretmen adaylarının problem durumlarında kullanılan farklı çözüm yollarına ilişkin bilgilerinin incelenmesi önem taşımaktadır. Bu araştırmalardan elde edilecek sonuçların öğretmen adaylarının gelişimleri için yapılacak olan uygulamalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı, ilköğretim matematik öğretmen adaylarının kesirlerde bölme işleminin farklı bir çözüm yolu hakkındaki bilgilerinin incelenmesidir. Bu amacı gerçekleştirmek için tarama araştırması türlerinden kesitsel araştırma kullanılmıştır. Araştırmada yer alan katılımcıların belirlenmesinde uygun örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmaya 2010-2011 akademik yılının güz döneminde ilköğretim matematik öğretmenliği programına devam eden 87’si üçüncü, 62’si dördüncü sınıf toplam 149 öğretmen adayı katılmıştır. Araştırmanın verileri öğretmen adaylarına yöneltilen iki açık uçlu soru ile toplanmıştır. Araştırmanın bulguları öğretmen adaylarının kesirlerde bölme işlemi yaparken standart çözüm yolu dışındaki yöntemlere açık olmadıklarını göstermektedir. Diğer bir deyişle, işlemlere yönelik tek bir işlemsel bilgiye sahip olmanın (ters çevirip çarpma) alternatif çözüm yollarına yönelmeyi engellediği söylenebilir. Bu sebepten, üniversitelerde özellikle öğretim yöntemleri derslerinde öğretmen adaylarının farklı çözüm yollarını görebilecekleri ortamlar sunulmasının onların bakış açılarını ve kavramsal bilgilerini geliştirmelerine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: İlköğretim Matematik Öğretmen Adayları, Kesirlerde Bölme İşlemine Alternatif Bir Çözüm Yolu

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 490

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMEN

ADAYLARININ AKADEMİK BİLGİ OKURYAZARLIKLARININ ÖĞRETMENLİK

BİLGİLERİNE ETKİSİ

İbrahim BUDAK1

1Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bilim insanlarının çalışmalarını anlayabilmek ve yeni bilgileri takip edebilmek bilimsel okuryazar olmakla mümkündür. Bilimsel okuryazarlık kavramı bireylerin kişisel, toplumsal ve ekonomik meselelerde bilinçli kararlar vermelerinde kullanılan, toplumun geneli tarafından bilinmesi gereken bilim hakkındaki temel bilgilerin anlaşılması olarak tanımlanabilir. Bilimsel okuryazarlıkla birlikte “bilgi okuryazarlığı” da eğitim sistemindeki bir bireyin bilgiye ulaşması ve bilgiyi kullanması adına hayati önem taşımaktadır. Bilgi okuryazarlığının hayat boyu öğrenmeye etkisinin olması ve öğretmenin meslek hayatı adına kendisini sürekli canlı ve öğrenen konumunda tutması yönüyle bilgi okuryazarlığı öğretmenlere hizmet öncesi dönemde kazandırılması gereken bir olgudur. Öğretmenlere kazandırılmak istenen niteliğin aday durumundayken kazandırılması işe erken başlamaktır. Bilimsel okuryazarlık ve bilgi okuryazarlığının terimlerinin fen eğitimi ve enformatik alanlarını çağrıştırması sebebiyle, araştırmamız için, öğretmen adaylarının alanıyla ilgiyi akademik çalışmaların içerdiği bilgiye ulaşması ve kullanması anlamını taşıyacak “akademik bilgi okuryazarlığı” terminolojisinin kullanılması uygun görülmektedir. Akademik bilgi okuryazarlığı kazandırmak amacıyla 104 ilköğretim matematik öğretmen adayı ile bir yarıyıl yürütülen ders kapsamında matematik eğitimi ile ilgili makaleler kritik edildi. Makale kritikleriyle akademik bilgi okuryazarlığını öğretmen adaylarına kazandırmak hedeflendi. Yarıyıl boyunca 15 bilimsel makale kritik edildi. Yarıyıl sonunda öğretmen adaylarına 5 maddelik yarı yapılandırılmış mülakat formu uygulandı. Bu 5 madde öğretmen adaylarının, kritik ettikleri makalelerden edindikleri öğretmenlik bilgilerini, tartışma becerisi kazanmalarını, bilimsel makaleye ulaşma becerilerini ve bilimsel yayını ayırt edebilme becerilerini sorguladı. Bütün öğrencilerin aynı soruya verdikleri cevaplar tematik olarak kodlanarak içerik analizi yapıldı. Öğretmenlik bilgisi adına öğretim yöntemi kazanımlarının pekiştiği bulgusu elde edildi. Makale kritikleri, öğretmen adaylarının lisans eğitiminde, meslekleriyle ilgili bilimsel yayınlarla tanışmalarına, onların, mesleki bilgi beslenmelerinin kaynağını doğru belirlemelerine olanak sağladı. Öğretmen adaylarının alan eğitimiyle ilgili temel dersleri aldıktan sonra, farklı bölümlerde benzer bir uygulamanın tekrarlanması, öğretmen eğitiminin araştırmalarla desteklenmesini sağlayacaktır. Anahtar Kelimeler: İlköğretim Matematik Öğretmen Eğitimi, Öğretmenlik Bilgisi, Akademik Bilgi Okuryazarlığı, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 491

MATEMATİK ÖĞRETMENLERİNİN MATEMATİK

ÖĞRETİMİNE YÖNELİK İNANÇLARI İLE MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINA YÖNELİK

GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Kenan KONUR

Cumhuriyet Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi Anabilim Dalı, Sivas

Bilimin ve teknolojinin hızla geliştiği günümüzde insanoğlunun bulunduğu her alanda eğilimler değişmektedir. Bilim ve teknolojideki bu değişiklikler evrensel eğitim yaklaşımlarını etkilemekte, benimsenen yeni yaklaşımlar var olan öğretim programlarında revizyonlara veya tümden değişme gereksinimlerine yol açmaktadır. Öğretim programlarının eğitim ortamlarında başarılı bir şekilde uygulanmasında, programın uygulayıcısı olan öğretmenlerin inançları ve programa yönelik görüşleri önemli rol oynamaktadır (Crawley ve Salyer, 1995). Öğretmenler öncelikle uygulanmak istenen programa inanmalı, her yönden gelişmelere açık olmalıdırlar. Yapılan araştırmalar inançların davranışların güçlü belirleyicisi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Öğretmenlerin uygulayacakları öğretim programına yönelik görüşleri, inançlarından etkilenebilir. Dolayısıyla öğretmenlerin matematiğe yönelik inançlarının bilinmesi öğretim programına yönelik görüşlerinin ne olacağını tahmin edebilmeyi sağlarken programa yönelik görüşlerinin olumlu olması programın başarılı bir şekilde uygulanmasını sağlayacaktır. Bu kapsamda çalışmanın amacı, matematik öğretmenlerinin matematiğe yönelik inançları ile ortaöğretim matematik dersi öğretim programına yönelik görüşleri arasındaki ilişkinin incelenmesi olarak belirlenmiştir Mevcut durumun betimlenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmada tarama modeli kullanılmıştır. Öğretmenlerin, matematiğe yönelik inançlarını belirlemek amacıyla Yurday (2006) tarafından geliştirilen “Matematiğin Doğası, Matematik Öğretme ve Matematik Öğrenme İle İlgili İnançlar Ölçeği” kullanılırken programa yönelik görüşleri ise Aközbek (2008) tarafından geliştirilen “Lise Matematik Öğretim Programını Değerlendirme Ölçeği” ile belirlenmiştir. Çalışma 2011–2012 eğitim öğretim yılında Sivas ili merkez ilçede bulunan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaöğretim kurumlarında görev yapan 127 matematik öğretmeniyle yürütülmüştür. Çalışmada öğretmenlerin matematiğe yönelik inançları ve ortaöğretim matematik dersi öğretim programına yönelik görüşleri çeşitli demografik değişkenler açısından karşılaştırılacak ve öğretmenlerin sahip oldukları inançları ile programa yönelik görüşleri arasındaki ilişki incelenecektir. Elde edilen sonuç ve bulgulara göre çeşitli önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Matematik Öğretmenleri, Matematik Öğretimine Yönelik İnanç, Öğretim Programı, Öğretmen Görüşleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 492

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENİ

ADAYLARININ MATERYAL KULLANIMINA YÖNELİK ÖZ YETERLİLİK İNANÇLARI VE GÖRÜŞLERİ

Ali GÖKMEN1 Ayfer BUDAK1 Erhan ERTEKİN2

1Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Konya Üniversitesi, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Matematik eğitiminin öğrenciler için daha somut ve anlaşılır olabilmesi için materyaller, filmler ve belgeler gibi bazı yardımcı kaynaklar ile pekiştirilmesi gerekir. Materyaller öğrencilerin dokunabildiği; görsel ve kinestetik duyuları aracılığıyla matematiksel kavramlara gidebildiği nesnelerdir. Matematik öğretiminde materyal kullanımı çok önemli olmasına rağmen materyaller tek başlarına hiçbir kavramı öğretemezler. Öğretmenlerin materyalleri başarılı bir şekilde kullanabilmeleri bazı etkenlere dayanır: öğretmenlerin materyal kullanımını iyi bilmesi, kendisini materyal kullanımı konusunda yeterli hissetmesi, ve bu materyallere yönelik pozitif inanç ve tutumlara sahip olmaları gibi. Bu çalışmada Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği Bölümü 3. ve 4. Sınıf öğrencilerinin matematik derslerinde materyal kullanımına yönelik öz yeterlik inançları ve görüşleri incelenmiştir. Bu amaçla öğretmen adaylarının materyal kullanımına yönelik öz yeterlilik inançlarını ve görüşlerini belirlemek amacıyla oluşturulmuş ve geçerlik güvenirliği sağlanmış bir ölçek ile yabancı bir çalışmadan Türkçe’ye ve kültürümüze adapte edilmiş açık uçlu sorulardan oluşan yarı yapılandırılmış bir anket formu kullanılmıştır. Çalışma verilerinin analizi tamamlandığında; 3. sınıf öğrencilerinin öz yeterlilik inançlarının 4. sınıf öğrencilerine göre daha yüksek çıkması beklenmektedir. Beklentilerin bu yönde olmasının nedeni 3. sınıf öğrencilerinin Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı dersi ve Özel Öğretim Yöntemleri derslerini henüz almış ya da almakta olmaları bu öğrencilerin öz yeterlilik inançlarının 4. sınıf öğrencilerine göre daha yüksek çıkmasını olumlu etkileyecektir. Bununla beraber 4. Sınıf öğrencilerinin Öğretmenlik Uygulaması dersi kapsamında gittikleri okullarda uygulama öğretmeninin materyal kullanmaya yönelik olumsuz ilgi, inanç ve tutumları, onların materyal kullanımına yönelik inanç ve düşüncelerinin 3. sınıf öğrencilerine göre düşük çıkmasına neden olacağı düşünülmektedir. Çalışma verilerinin analizlerinin tamamlanmasıyla bu varsayımlar test edilmiş olacaktır. Anahtar Kelimeler: Materyal Kullanımı, Öğretmen Adayları, Öz Yeterlik İnançları, Matematik Öğretimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 493

ÖĞRETMEN ADAYLARININ MATEMATİĞE YÖNELİK

İNANÇLARI: CİNSİYET PERSPEKTİFİ

Yüksel DEDE1 Fatih KARAKUŞ2

1Cumhuriyet Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Afyon Kocatepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

İnançlar genel olarak bireylerin karşılaştığı her türden olay, olgu, kişi ya da nesneyi nasıl algıladıkları, anlamlandırdıkları ve ona karşı nasıl davrandıklarını belirleyen ve bireyler tarafından herhangi bir kuşku duymaksızın doğru olduğu varsayılan içsel kabuller ya da önermeler olarak algılanmaktadır (Kayaaslan, 2006). Matematiksel inançlar ise matematiğin doğasına, matematiğin öğrenimine ve öğretimine yönelik kişisel düşünce ve görüşler olarak algılanmaktadır (Thompson, 1992). Matematik eğitiminde sıklıkla incelenen konulardan birisi de cinsiyettir. Öğretmenlerin inançlarıyla cinsiyetleri arasındaki ilişkiyi belirlemek üzerine yapılan çalışmaların ana amacı ise cinsiyet farklılıklarının öğretmen inançlarıyla ilişkisini ortaya çıkarmak ve cinsiyet faktörüne göre inançların nasıl gelişip, değiştiğini anlamaktır (Li, 1999). Öğretmenlerin, cinsiyetlerine göre matematik öğrenme ve öğretmeyle ilgili düşünce ve uygulamalarının, inançlarından etkilendiği bazı çalışmalarda ortaya konulmuştur (bkz., Fennema, 1990). Örneğin; Li (1999), bir öğretmenin cinsiyetinin, matematiğe yönelik inancını etkilediğini, hem öğretmenin cinsiyetinin hem de inancının, öğretmenin davranışları, öğretim pratikleri, öğrenci başarısı, öğrenci davranışları ve öğrencinin matematiğe yönelik inancı üzerinde etkili olduğunu belirtmektedir. Literatürde, öğretmen ve öğretmen adaylarının cinsiyetleri ve inançları arasındaki ilişkiyi belirlemeye yönelik yapılan çalışmalarda (özellikle ülkemizde) ise öğretmen ve öğretmen adaylarının inançları, genellikle demografik bilgiler kapsamında nicel (Paksu, 2008; Kayan ve Çakıroğlu, 2008) veya az sayıda öğretmen adayı ile nitel (Boz, 2008) araştırma yöntemleri kullanılarak incelenmiştir. Buna karşın cinsiyet ile inanç arasındaki ilişkiyi derinlemesine inceleyen çalışmalara çok fazla rastlanmamaktadır. Bu nedenle bu çalışmanın amacı, matematik öğretmeni adaylarının, matematiksel inançlarını cinsiyet bağlamında belirlemektir. Bu bağlamda bu araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Örneklemin seçiminde ise amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örneklemesi kullanılmıştır. Bunun için, İç Anadolu Bölgesinde bulunan bir devlet üniversitesinin Eğitim Fakültesi ilköğretim matematik öğretmenliği programında öğrenim gören 50 tane dördüncü sınıf öğretmen adayı ile yine aynı fakültenin ortaöğretim matematik öğretmenliği programında öğrenim gören 52 tane beşinci sınıf öğretmen adayına, Raymond (1997) ve Ernest’in (1989) çalışmaları kapsamında, açık- uçlu sorulardan oluşan bir görüş anketi uygulanmıştır. Verilerin analizi, Ernest (1989) ve Raymond’un (1997) çalışmalarına dayalı olarak belirlenen kategoriler üzerinden anlamsal içerik analizi kullanılarak halen devam etmektedir. Anahtar Kelimeler: Matematik Öğretmen Adayları, Matematiğe Yönelik İnanç, Cinsiyet

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 494

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK VE

MATEMATİKÇİ ALGILARININ İNCELENMESİ

Vesife HATISARU1 Bülent ÇETİNKAYA2

1Milli Eğitim Bakanlığı 2Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü

Son otuz yılda öğrencilerin bilim ve bilim insanı algılarının tespitine yönelik araştırmalar artarak ilgi görmeye başlamıştır. Bu çalışmalarda genellikle, ilk olarak Chamber (1983) tarafından geliştirilen, “Bir Bilim İnsanı Çiz Testi” kullanılmış ve öğrencilerin bilim insanına yönelik beyaz önlüklü, laboratuarda yalnız çalışan, gözlüklü, orta yaşlı ve erkek gibi kalıplaşmış yargıları olduğu ortaya çıkmıştır. Benzer şekilde, son dönemde araştırmacılar (Ör., Rock ve Shaw, 2000) öğrencilerin matematik ve matematikçileri nasıl algıladıklarını belirlemek için çalışmalar yürütmüşler ve öğrencilerin matematikçileri genellikle matematik öğretmeni olarak düşündükleri; matematikçileri çoğunlukla orta yaşlı, gözlüklü, kel veya dağınık saçlı ve erkek olarak çizdikleri sonucuna ulaşmışlardır. Türkiye’de 19 ilköğretim öğrencisiyle yapılan bir çalışmada ise Uçar, Pişkin, Akkaş ve Taşçı (2010) öğrencilerin matematiği çoğunlukla hesaplama, sayılar ve işlemler olarak yorumladıkları ve matematikte başarılı olmayı hızlı hesap yapmak olarak kabul ettiklerini bulmuştur. Bu çalışmada ilköğretim 6-8. sınıf öğrencilerinin matematik ve matematikçilere yönelik algılarını belirlemek amaçlanmıştır. Çalışmaya Ankara merkezde bulunan 23 farklı okuldan 1000’in üzerinde öğrenci katılmıştır. Veriler Bir Bilim İnsanı Çiz Testinin bir sürümü olan “Bir Matematikçi Çiz Testi” aracılığıyla derlenmiş ve ilgili literatür kapsamında araştırmacılar tarafından hazırlanan kodlama listesine göre kodlanmıştır. Yaklaşık 400 öğrenciye ait verilerden elde edilen bulguların analizi, öğrencilerin matematikçileri genellikle kendi matematik öğretmenleri olarak düşündüklerini; dolayısıyla matematikçilerin çalışma ortamlarının geleneksel sınıf ortamları ve başlıca uğraşlarının öğretmek işi olduğunu; matematikçileri çoğunlukla ciddi ve işine odaklı olarak resmettiklerini; matematiğin hayatın birçok alanında (inşaat, ticaret, mühendislik, bankacılık) kullanıldığını ve özellikle öğrenim hayatında başarılı olmak için gerekli olduğunu; matematik dersinin ise bazen zor ve sıkıcı olsa da oldukça önemli ve vazgeçilmez bir ders olduğunu düşündüklerini ortaya koymaktadır. Öğrencilerin matematik ve matematikçi ile ilgili bu algılarının matematik öğretimi ve öğrenimi ile ilgili doğurduğu sonuçlar sunumda tartışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Matematik, Matematikçi Algısı, İlköğretim Öğrencileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 495

SINIF ÖĞRETMEN ADAYLARININ İŞLEMSEL FİZİK

VE KİMYA PROBLEMLERİNDE MATEMATİK BİLGİSİ KULLANIMLARININ İNCELENMESİ

Zeliha ÖZSOY-GÜNEŞ1, F. Gülay KIRBAŞLAR1

Yasemin DERELİOĞLU2

1İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı

2İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı

Fizik ve Kimya derslerinin başarılmasında doğru problem çözmenin önemli bir

yeri vardır. Yapılan çalışmaların doğru sonuçlarına ulaşabilmek için, hem kavramsal hem de matematiksel ifadelerin doğru kullanımı ve doğru sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu araştırmanın amacı, İşlemsel Fizik ve Kimya Problemlerinde Matematik Kullanımlarını etkileyen faktörleri belirlemek ve bunları çeşitli sosyo-demografik değişkenler açısından değerlendirmektir. Bu araştırmanın modelini; ilişkisel tarama modeli, örneklemini ise Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü, Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda öğrenim gören, Genel Fizik ve Genel Kimya derslerini almış olan 1-4. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak; “İşlemsel Fizik ve Kimya Problemlerinde Matematik Kullanım Ölçeği” (İFKPMKÖ) Özsoy-Güneş, Derelioğlu ve Kırbaşlar (2012) tarafından geliştirilmiştir. Faktör analizi sonucunda, ölçeğin iki faktörlü yapıda olduğu, bu faktörlerin: 1.İşlemsel fizik ve kimya problemlerinde matematik kaygısı 2. İşlemsel fizik ve kimya problemlerinde kavram ve matematik bilgisi ilişkisi olduğu belirlenmiştir.

Verilerin analizinde SPSS 16.0 kullanılmıştır. Ölçeklerden alınan puanların

demografik değişkenler açısından incelenmesinde ANOVA, ilişkisiz grup t testi ve Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Veri analiz sonuçlarına göre; öğretmen adaylarının, İFKPMKÖ’nin birinci faktöründen aldıkları puan İşlemsel fizik ve kimya problemlerinde matematik kaygısı yaşadıklarını, ikinci faktöründen aldıkları puan işlemsel fizik ve kimya problemlerinin çözümünde kavram ve matematik bilgisi ilişkisi konusunda bilinçli olduklarını göstermektedir. Ölçeğin, ikinci faktöründen alınan puanlarla cinsiyet değişkeni arasında kız öğretmen adayları lehine anlamlı fark tespit edilmiştir. Ölçeğin faktörlerinden alınan puanlarla sınıf değişkeni arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Ölçeğin ikinci faktöründen alınan puanlarla mezun olunan Orta öğretim grup ortalamalarının istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Sınıf Öğretmen adayı, Fizik ve Kimya problemi, Matematik kaygısı, Kavram bilgisi, Matematik bilgisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 496

İLKÖĞRETİM İKİNCİ KADEME ÖĞRENCİLERİNİN “MATEMATİK PROBLEMİ” KAVRAMINA YÖNELİK

METAFORLARI

Buket TURHAN1 Melis YEŞİLPINAR2

1 Cengiz Topel İlköğretim Okulu, Gölpazarı, Bilecik 2 Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü

Bilginin artarak değişime uğradığı çağımızda, bireylerin karşılaştıkları problemlere etkili çözümler üretebilmeleri; gerek akademik gerekse günlük yaşantılarında başarıya ulaşabilmeleri için problem çözme becerisine sahip olmaları gerektiği önemle vurgulanmaktadır. Problem çözme becerisinin merkeze alındığı matematik dersi öğretim programlarının uygulanması sürecinde ise problemlerin çözümünde çeşitli sorunlar ve güçlükler yaşandığı, öğrencilerin sahip olduğu problem çözme becerisinin istenen düzeyde olmadığı ya da etkili şekilde kullanılamadığı görülmektedir. Yaşanan bu güçlüklerin ve karşılaşılan sorunların çözümü için problemlere yönelik öğrenci algılarının belirlenmesinin yararlı olacağı düşünülmüş ve öğrencilerin “matematik problemi” kavramına yönelik metaforların belirlenmesine gereksinim duyulmuştur. Bu gereksinimden yola çıkılarak gerçekleştirilen araştırmanın temel amacı; ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin “matematik problemi” kavramına yönelik metaforlarının belirlenmesidir. Çalışmada nitel araştırma desenlerinden biri olan olgubilim deseni kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını 2011 – 2012 eğitim – öğretim yılında bir devlet okulunda öğrenim gören altıncı, yedinci ve sekizinci sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmada veriler toplanmış olup verilerin analizinde içerik analizi tekniği kullanılmakta ve analiz süreci devam etmektedir. Öğrencilerin oluşturdukları zihinsel imgelerin analiz edilmesi ve yorumlanması süreci Saban’ın (2008) gerçekleştirmiş olduğu sürece uygun olarak düzenlenmektedir. Araştırmada öğrencilerin “matematik problemi” kavramına yönelik olumlu ve olumsuz algılarının ortaya çıkarılacağı ve farklı bakış açılarının derinlemesine incelenerek, matematik öğretiminde problem çözme becerisinin gelişimine katkıda sağlayacak önerilerde bulunulacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Matematik Problemi, Metafor, İlköğretim İkinci Kademe Öğrencileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 497

ORTAÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENLERİNİN SAHİP OLDUKLARI MATEMATİK VE MATEMATİK

EĞİTİMİ DEĞERLERİNİN BAZI DEMOGRAFİK DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Okan DEMİR1 Naciye SOMUNCU DEMİR2 Soner DURMUŞ2

1İzzet Baysal Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi

2Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Öğrenme-öğretme süreçlerini etkileyen önemli faktörlerden biri olan değerler olgusu, öğretmenlerin sınıf içi uygulamalarında bilinçli tercihler yapabilmeleri açısından, farkındalığı kazandırılması gereken konular arasındadır. Ulusal alan yazında öğretmenlerin matematik ve matematik eğitimi değerlerinin farkına varmalarını amaçlayan az sayıda çalışmaya rastlanmaktadır (Dede, 2006; Durmuş ve Bıçak, 2006). Bu bağlamda, çalışmanın amacı ortaöğretim matematik öğretmenlerinin matematik ve matematik eğitimi ile ilgili değerlerini belirleyerek yaş, cinsiyet, mezun olunan fakülte ve siyasi eğilim değişkenleri açısından ilişkileri incelemektir. Çalışmada alan araştırması uygulanmış, verilerin toplanmasında online anket tekniği kullanılarak, veri aracı online ortaöğretim matematik öğretmenlerinin kullanımına açılmıştır. Çalışmanın katılımcıları tesadüfî ve gönüllülük esasına göre seçilmiştir. Öğretmenlerin matematik ve matematik eğitimi ile ilgili değerlerini belirlemek amacı ile Durmuş ve Bıçak (2006) tarafından geliştirilen 5’li Likert tipi formatında hazırlanan ve 24 maddeden oluşan “Matematik ve Matematik Eğitimi Değerler Ölçeği” kullanılmıştır. Çalışmanın verilerinin çözümlenmesinde PASW Statistic 18 paket programı kullanılmıştır. Çözümlemeler için betimsel istatistik ve MANOVA istatistiği kullanılmıştır. Analizler sonucunda oluşturmacı değerlerin ortalamaları hem kadın hem de erkek katılımcılarda yüksek iken, pozitivist değerler açısından ortalamanın her iki cinsiyet için de düşük olduğu görülmüştür.. Cinsiyet bazında ise hem pozitivist hem de oluşturmacı değerlerde bayan öğretmenlerin yüksek ortalamaya sahip olduğu fakat bu oranın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı ortaya çıkmıştır. Yaş değişkeninde ise pozitivist değerlerde yaş arttıkça ortalamalar yükselirken, oluşturmacı değerlerde yaş azaldıkça ortalamaların arttığı gözlenmiştir. Mezun olunan fakülte değişkeninde ise hem oluşturmacı hem de pozitivist değerlerde Fen Edebiyat Fakültesi Mezunlarının ortalama puanlarının yüksek olduğu gözlemlenmiş fakat istatistiksel olarak manidar bulunmamıştır. Anahtar Kelimeler: Matematik Değerleri, Matematik Eğitim Değerleri Ölçeği, Pozitivist ve Oluşturmacı Değerler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 498

MATEMATİK ÖĞRETMENLERİNİN PORTFOLYO

DEĞERLENDİRME SÜRECİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

Ayten Pınar BAL1

1Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Epistemolojik kuramlardaki değişimlerle birlikte öğrenme ve öğretme sürecindeki yenilikler değerlendirme boyutuna da yansımıştır. Türkiye’de de 2005 yılından itibaren ilköğretim programlarında yapılan reformla birlikte alternatif ölçme ve değerlendirme teknikleri de uygulanmaya başlanmıştır. Bu tekniklerden en yaygın kullanılanlarından biri de portfolyolardır. Bu çalışmanın amacı, matematik öğretmenlerinin portfolyo değerlendirmesi konusunda görüşlerini derinlemesine incelemektir. Araştırmada portfolyo değerlendirmesi konusunda öğretmenlerin görüşlerini irdelemeye yönelik nitel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu Adana ili merkez ilçelerinde görev yapan 17 matematik öğretmeni oluşturmuştur. Çalışma grubunun belirlenmesinde amaçlı örneklem yöntemlerinden ölçüt örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada, veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu ve doküman analizi kullanılmıştır. Analiz aşamasında ise veriler içerik analizi yöntemi ile önce kavramsallaştırılmış, daha sonra belirlenen kavramlara göre uygun temalar, kodlar oluşturulmuştur. Kodlanan veriler incelenerek benzerlik ve farklılıklarına göre gruplandırılmıştır. Daha sonra birbiriyle ilişkili olan kodlar bir araya getirilerek tematik kodlama yapılmıştır (Yıldırım & Şimşek, 1999). Araştırmanın sonucunda genel olarak matematik öğretmenlerinin portfolyo değerlendirmesi konusunda olumlu görüşleri olduğu ancak değerlendirme sürecinin zaman almasından dolayı sorunlar yaşadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: İlköğretim Matematik Programı, Portfolyo Değerlendirme, Alternatif Ölçme ve Değerlendirme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 499

İLKÖĞRETİM İKİNCİ KADEME ÖĞRENCİLERİNİN

SAHİP OLDUĞU MATEMATİKSEL GÜÇ İLE MATEMATİK ÖZYETERLİK ALGISI ARASINDAKİ

İLİŞKİ

Serap ÇALIŞKAN1 Aytaç KURTULUŞ1

1Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Öğretmenliği Bölümü

Günümüz matematik öğretiminin temel amaçlarından biri olan matematiksel güç kazanımı, bireylerde yaratıcı düşünme ve problem çözme becerisi gibi nitelikli bir bireyde olması gereken özelliklerin edinilmesinde önemli bir yere sahiptir. Bireylerin matematiksel güç düzeylerini etkileyen birçok faktör vardır; işlemsel beceriler, kavramsal anlama yeteneği, problem çözme becerisi, matematiğe karşı tutum, kaygı, özgüven, özyeterlik. Matematik özyeterliği, kişinin belli bir matematiksel görevi yapabileceğine ilişkin kendine olan inancıdır. Bu çalışmanın amacı, ilköğretim ikinci kademede öğrenim gören öğrencilerin sahip olduğu matematiksel güç ile matematik özyeterlik algısı arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Araştırmanın örneklemini tabakalı örnekleme yoluyla seçilmiş Aksaray ili Merkez ilçesindeki kamu ilköğretim okullarında öğrenim gören 7. ve 8. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Çalışmada nicel yöntemlerden biri olan ilişkisel model kullanılmış, verilerin toplanmasında öğrencilerin matematiksel güçlerini ve matematik özyeterlik algılarını belirlemek amacıyla Yeşildere(2006) tarafından geliştirilen “Matematiksel Güç Ölçeği” ile Işıksal ve Aşkar (2003) tarafından geliştirilen “Matematik Özyeterlik Algısı Ölçeği” birlikte kullanılmıştır. Ayrıca, nicel verilerin nitel verilerle desteklenmesi amacıyla yarı yapılandırılmış görüşmelerden yararlanılmıştır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemlerine başlanmıştır. Verilerin analizinde ilk önce betimsel analizden yararlanılarak öğrencilerin matematiksel güç ve matematik özyeterlik algısı düzeyleri belirlenecektir. Matematiksel güç ve matematik özyeterlik algıları arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla Pearson çarpım momentler korelasyon analizinden yararlanılacaktır. Yarı yapılandırılmış görüşmeler yoluyla elde edilen veriler betimsel analize tabi tutulacaktır. Araştırma sonunda öğrencilerin matematiksel güç ve matematik özyeterlik algısı düzeylerinden yola çıkılarak önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Matematiksel Güç, Matematik Özyeterlik Algısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 500

TÜRKİYE, SİNGAPUR VE ULUSLARARASI

BAKALORYA DİPLOMA PROGRAMI’NIN MATEMATİK DERS KİTAPLARINDA İKİNCİ DERECEDEN

DENKLEMLER VE FONKSİYONLAR KONUSUNUN KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZİ

Reyhan SAĞLAM1 Cengiz ALACACI2

1Bilkent Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Programları ve Öğretim

Yüksek Lisans Programı 2İstanbul Medeniyet Üniversitesi

Ders kitapları öğrenciler ve öğretmenlerin sıklıkla başvurduğu, öğretme-öğrenme sürecini kolaylaştırmada etkin rolü olan, dolayısıyla birçok ülkede eğitim sisteminin vazgeçilmez bir parçası olarak kullanılan kaynaklardır. Matematik ders kitaplarının işlevi, hedeflediği öğrenme kazanımları ve konuların sunuluşunda kullanılan yaklaşımlar kullanıldıkları ülkelerin eğitim sistemlerine göre değişir. Bu nedenle matematik ders kitapları ait oldukları eğitim sisteminin matematik eğitim felsefesi hakkında ipuçları verir. Bu noktadan hareketle, okuyucu odaklı ders kitapları kuramı (Weinberg & Wiesner, 2011) ve ders kitabı kullanım modeli (Rezat, 2006) matematik ders kitaplarının öncelikli amaçlarını, öğrenme sürecinde okuyucuyla kurulan iletişim şeklini, kitapların okuyucudan beklentilerini ve ne şekilde kullanılmaları gerektiğini analiz etmede kaynak olabilecek iki kuramsal yaklaşımdır. Bu çalışmanın amacı Türkiye, Singapur ve Uluslararası Bakalorya Diploma Programının matematik ders kitaplarında içerik analizi metoduyla ikinci dereceden denklem, eşitsizlik ve fonksiyonlar (İDDEF) konusunu içerik, organizasyon ve sunuş şekli açılarından incelenmesi ve karşılaştırılmasıdır. Bahsi geçen iki çalışma bu ders kitaplarının karakteristik özelliklerinin değerlendirmesinde kullanılmış ve gelecek çalışmalara yeni bir ders kitabı teorisi yaratma konusunda katkıda bulunmak hedeflenmiştir. Ders kitaplarının içerik incelemesinde İDDEF konusunun üç matematik ders kitabındaki ve müfredatındaki yeri ve her bir kitabın hedeflenen öğrenme kazanımlarının ne kadarını karşıladığı belirlenmiştir. İDDEF konusunun organizasyonunda ünite içindeki bölümler kavram ve aktivitelerin sınıflandırılması, sırası ve sıklığı göz önüne alınarak incelenmiştir. İDDEF konusunun üç ders kitabındaki sunuş şeklinin analizinde ise öğrenci merkezli aktivitelerin, konu açıklamalarının, gerçek hayat bağlantılarının, teknoloji kullanımının, problem ve alıştırmaların ve tarihsel notları incelenmiş yeri, sırası ve sıklıkları belirlenmiştir. Elde edilen veriler üç ders kitabının özgün öncelikleri olduğunu ortaya koymuş ve yaklaşımları okuyucu odaklı ders kitapları kuramı ve ders kitabı kullanım modeline göre yorumlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Matematik Ders Kitapları, Uluslararası Karşılaştırmalı Çalışmalar, İçerik Analizi, Matematik Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 501

MATEMATİK EĞİTİMİNDE ENDÜSTRİ MESLEK

LİSELERİNDE YAŞANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Vesife HATISARU1 Ayhan Kürşat ERBAŞ2

1Milli Eğitim Bakanlığı

2Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Bu çalışmanın amacı endüstri meslek liselerinde matematik eğitiminde yaşanan sorunları öğretmen bakış açısıyla tespit etmek ve bu doğrultuda çözüm önerileri geliştirmektir. Çalışmaya farklı okullarda görev yapan bir bayan ve bir erkek matematik öğretmeni katılmıştır. Veriler öğretmenlerle yapılan yarı yapılandırılmış yüz yüze görüşmeler ve sınıf gözlemleriyle derlenmiş ve içerik analiziyle yorumlanmıştır. Çalışmanın bulguları öğretmenlerin, endüstri meslek lisesi öğrencilerinin matematik dersinden hoşlanmadıklarını; matematik öğrenme heveslerinin olmadığını ve matematik dersinde fazlasıyla başarısız olduklarını düşündüklerini ortaya koymaktadır. Sınıf gözlemleri ise öğrencilerin matematik öğrenmeye yönelik yeterince çaba içinde olmadıklarını, ilgilerinin kolayca dağılabildiğini ve aritmetik işlemlerde ciddi zorluklarının olduğunu göstermiştir. Çalışmanın bulguları, genel ve özel liseler, fen ve Anadolu liseleri, endüstri meslek, kız meslek ve sağlık meslek gibi farklı okul türlerindeki öğrencilerin matematik başarılarının karşılaştırıldığı çalışmalarda, endüstri meslek lisesi öğrencilerinin matematik başarılarının diğer okul türlerindeki öğrencilerinkinden çok daha düşük olduğunun ortaya çıktığı (Alacacı ve Erbaş, 2010; Berberoğlu ve Kalender, 2005; Köse, 1996) çalışma bulgularıyla benzerlik göstermektedir. Çalışmada bu bulgular ışığında endüstri meslek liselerinde öğrencilerin matematik öğrenmeye ilgi ve heves duyacakları; dolayısıyla matematik öğrenmek için çaba harcayacakları, öğrenci merkezli öğrenme yaklaşımların benimsenmesi önerilmektedir. Hatısaru ve Küçükturan (2011) bu öğrenme yaklaşımlarından probleme dayalı öğrenme yaklaşımının endüstri meslek lisesi öğrencilerinin matematik dersi başarısına ve matematiğe yönelik tutumlarına etkisini incelemiş ve çalışmada kontrol grubuyla karşılaştırıldığında deney grubu öğrencilerinin matematik dersi başarılarının ve matematiğe yönelik tutumlarının artış gösterdiği bulgusuna ulaşmışlardır. Meslek lisesi öğrencilerinin matematik öğrenme konusundaki zorluklarının aşılması ve matematik başarılarının yükseltilmesi için öğretmenlerin sahip olduğu bilginin önemli olduğu iddia edilmiştir (Bottoms ve Presson, 2000). Çalışmada bu sebeple ayrıca meslek liselerinde çalışan matematik öğretmenlerinin yeterliliklerinin ve bunun öğrencilerin başarısına etkisinin incelenmesi önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Matematik Eğitimi, Öğrenci Başarısı, Meslek Liseleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 502

LİSE MATEMATİK DERSLERİNDE GERÇEK HAYAT

BAĞLANTILARININ KULLANIMI KONUSUNDA UZMAN GÖRÜŞLERİ

Gökhan KARAKOÇ1 Cengiz ALACACI2

1Bilkent Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Programları ve Öğretim Yüksek Lisans Programı

2İstanbul Medeniyet Üniversitesi “Neden matematik öğreniyoruz?” sorusunun cevapları arasında öğrencilerin temel matematiksel becerilerinin geliştirilmesi ve bu becerilere dayalı yeteneklerinin gerçek hayat problemlerine uygulanması da yer almaktadır. Bu noktadan hareket ile matematiğin gerçek hayat bağlamında öğretiminin, müfredatların bu amaçlarına ulaşması açısından faydalı olacağı açıktır. Bu bağlantıların kullanımı öğrencilerin her zaman sormaya alışık oldukları “bunu nerede kullanacağız?” sorusuna cevap vermeye olanak vermektedir. Bu çalışma gerçek hayat bağlantılarının lise matematik derslerinde kullanımının uygulanabilirliğini uzman görüşlerinden yararlanarak araştırmıştır. Lise matematik konuları için gerçek hayat bağlantı örnekleri de araştırma soruları arasında yer almıştır. Delphi metodunun kullanıldığı bu çalışmanın araştırma grubunu Ankara’daki iki devlet üniversitesinden sekiz akademisyen ile iki liseden 16 matematik öğretmeni oluşturmuştur. Uzmanların ilk etapta konu ile ilgili açık uçlu sorulara verdiği cevaplar ikinci etap Likert anketinin hazırlanmasında kullanılmıştır. Likert anketinin bütün katılımcılar tarafından oylanmasıyla sonuca ulaşılmıştır. Sonuç olarak uzman görüşlerine göre gerçek hayat bağlantılarını kullanmanın öğrencilerin matematiğe ilgi ve motivasyonunu arttırdığı, olumlu tutum geliştirdikleri, matematiksel süreç becerilerini geliştiği, matematiğin hangi meslek dallarında kullanıldığını görerek meslek seçimlerinde bilinçli olmalarını sağladığı, matematiksel fikir ve kavramların genellenmesini ve soyutlanmasını kolaylaştırdığı gibi avantajlarının olduğu ortaya çıkmıştır. Uzmanlar bu bağlantıların kullanımının önemli bir dezavantajı olmadığını; verilen örneklerin karmaşık olması durumunda problemin içerdiği matematiğin öğrenilmesinin zor olacağını belirtmişlerdir. Öğretmenlerin bu bağlantıları kullanma konusunda yeterli donanıma sahip olmayışları ve verilen örneklerin öğrencilerin deneyimlerine uygun olmayabileceği bir diğer sınırlılık olarak önerilmiştir. Üniversite giriş sınavında bu bağlantıları içeren soruların yer alması, hizmet içi eğitimlerde ve eğitim fakültelerinde bu konularının işlenmesi ve konu ile ilgili kaynak eksikliğini giderecek çalışmalar yapılması uzmanlar tarafından önerilmiştir. Anahtar Kelimeler: Matematik Müfredatı, Gerçekçi Matematik Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 503

PURDUE MODELİNE DAYALI MATEMATİK ETKİNLİĞİ İLE ÖĞRETİMİN ÜSTÜN YETENEKLİ VE NORMAL

ÖĞRENCİLERİN BAŞARILARINA ETKİSİNİN DEMOGRAFİK DEĞİŞKENLER BAKIMINDAN

İNCELENMESİ

Esra ALTINTAŞ1 Ahmet Ş. ÖZDEMİR1

1Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Matematik Eğitimi A.B.Dalı Üstün yetenekli öğrenciler (ÜYÖ)in eğitimiyle ilgili olarak ülkemizde yapılan çalışmaların oldukça yeni olması sebebiyle, bu alanda karşılaşılan en önemli problemlerden biri ÜYÖ’nün sahip oldukları potansiyeli geliştirmeye yönelik etkinliklerin bulunmamasıdır. Bunun için de ileride örnek teşkil edecek ve ÜYÖ’nün öğretmenlerinin de yararlanabileceği bir etkinlik tasarlamayı planladık. ÜYÖ’ler için tasarlanan etkinliğin normal seviyedeki öğrenciler (NSÖ) üzerindeki etkisine bakılmış olması sebebiyle de çalışma önem taşımaktadır. “Bilinçli Tüketim Aritmetiği (BTA) konusunda Purdue modeline (PM) uygun olarak geliştirilen etkinlikle öğretim yoluyla 7. sınıftaki ÜYÖ ve NSÖ’nün matematik dersindeki başarılarında demografik değişkenler (DD) bakımından bir farklılık var mıdır?” sorusu araştırmanın problem cümlesini oluşturmaktadır. Araştırmanın amacı, üstün yeteneklilerin eğitiminde kullanılan PM’yi tanıtarak, ÜYÖ ve NSÖ’ler için 7.sınıflardaki BTA konusu ile ilgili örnek etkinlik tasarlamak ve bu etkinliğin öğrencilerin matematik başarılarına etkisini DD bakımından araştırmaktır. Araştırmada öntest sontest kontrol gruplu model kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini, İstanbul ili Fatih ilçesinde bulunan İlköğretim okullarındaki 7. sınıfta öğrenim gören öğrenciler, örneklemini ise bu ilçedeki bir ilköğretim okulundaki 25 ÜYÖ ve 22 NSÖ oluşturmaktadır. Deney grubu (DG)nda PM’ye dayalı olarak geliştirilen etkinlik, kontrol grubu (KG)nda ise milli eğitim müfredatında bulunan etkinlikler kullanılarak ders işlenmiştir. Sonuçta da, modele dayalı olarak geliştirilen etkinlik ile işlenen dersin, milli eğitim müfredatındaki, konuyla ilgili etkinliklerle işlenen derse göre başarı düzeyini arttırmada daha etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. KG ve DG’ndaki ÜYÖ ve NSÖ’nün cinsiyetlere göre başarı testi ön test son test puanları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Ayrıca KG ve DG’ndaki ÜYÖ ve NSÖ’lerin anne–baba eğitim durumu ile matematik başarıları arasında anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Matematik Eğitimi, Üstün Yetenekli Çocuklar, Üstün Yetenekli Eğitimi, Purdue Model

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 504

PRİZMA KAVRAMI ÖĞRETİMİNDE ÖĞRETMEN VE

ÖĞRENCİ ARASINDA KULLANILAN MATEMATİKSEL DİL

Zeynep ÇAKMAK, Fatih BAŞ, Mehmet BEKDEMİ, Meryem

ÖZTURAN SAĞIRLI

Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi Ana Bilim Dalı

Günlük kullanılan dilin matematiksel kavramlarla harmanlanması sonucu oluşan matematiksel dil, kendine özgü teknik bir kelime dağarcığına sahip olup günlük yaşamda kullanılan dilden farklı ve daha karmaşıktır (Austin, & Howson, 1979; Raiker, 2002). Bu dilin etkili ve doğru kullanıldığı matematik öğretim süreçlerinde öğretmenin anlatmak istediği kavram ile öğrencinin zihninde oluşan aynı (Yeşildere, 2007) iken; aksi durum söz konusu olduğunda, kusurlu bilgiler ve kavram yanılgıları oluşabilmektedir (Raiker, 2002). Sınıflarda iletişimin çift yönlü bir mesaj alış veriş süreci olduğu göz önüne alınırsa sağlıklı bir iletişim ortamı kurulabilmesi için, bu dilin etkili bir şekilde kullanılması hem öğrenci hem de öğretmen bazında değerlendirildiğinde büyük öneme sahiptir. Bu nedenle çalışmanın amacı, ilköğretim matematik dersi altıncı sınıf “prizmaları tanıyalım” konusunda öğretmenlerin matematiksel dili nasıl kullandıklarını, bu dili kullanarak açıkladıkları kavramların öğrencilerin zihninde nasıl oluştuğunu ve bu süreçte ne tür hatalar yapıldığını belirlemektir. Bu bağlamda araştırmada durum çalışması yöntemi kullanılmıştır. Araştırma; 2011-2012 eğitim-öğretim yılı ikinci döneminde Doğu Anadolu Bölgesi’nin nüfus bakımından orta ölçekli bir ilinde yer alan yer iki ilköğretim okulunun matematik öğretmenleri ve 30 altıncı sınıf öğrencisi ile gerçekleştirilecektir. Veriler, öğretmenin vurguladığı kavramları belirlemek amacıyla uzman görüşleriyle hazırlanan gözlem formu ve öğrencilere uygulanacak olan kavramlarla ilgili iki adet açık uçlu bilgi testi kullanılarak toplanacaktır. Gözlemler sonucunda elde edilen veriler betimsel analize ve öğrencilerden alınan cevaplar ise içerik analizine tabi tutulacak ve ulaşılan sonuçlar ışığında katılımcı öğretmenlerle yarı-yapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilerek; öğretmenlere öğrencilerin varsa ifade eksikliklerinin nedenleri sorulacaktır ve elde edilen veriler de içerik analizi ile değerlendirilecektir. Bu araştırmanın sonucunda da öğretmenin açıklamak istediği kavram ile öğrencinin zihninde oluşan kavramın aynı olup olmadığına bakılarak öğretmenin ve öğrencinin kullandığı matematiksel dil analiz edilecektir. Buradan hareketle katılımcı öğretmen ve öğrencilerin matematiksel dili kullanım düzeyleri ve varsa eksikliklerinden yola çıkılarak önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Matematiksel Dil, İletişim, Matematiksel Kavramlar

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 505

MATEMATİK ÖĞRETİMİNDE BİLGİSAYAR DESTEKLİ

EĞİTSEL OYUNLARIN KAVRAMSAL ÖĞRENMEYE ETKİSİ

Selçuk FIRAT1 Ramazan GÜRBÜZ2

1Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi

Anabilim Dalı 2 Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Matematik Eğitimi

Anabilim Dalı

Matematik, asırlardır hem günlük yaşamımızda pratik bir hesaplama aracı hem de tüm bilimlere kaynaklık eden bir bilim dalı olarak hayatımızın her alanında yer almıştır. Hayatımızda bu kadar önemli olması, matematiğin sağlam temellere dayandırılarak öğrenimin gerekli kılmaktadır. Bu da öncelikle matematikteki temel kavramların öğrenilmesiyle mümkün olacaktır. Çünkü kavramlar, bilginin yapı taşlarıdır ve kavramların öğrenilmesi, bilginin yapılandırılması ve matematik işlemlerinin yapılabilmesi için ön koşuldur. Kavramların öğrenilmesi, öğretim sürecinde bu kadar önemliyken, özellikle matematik gibi zor ve soyut kavramlar içeren derslerin öğretiminde güçlükler yaşanmaktadır. Bu nedenle matematik eğitimcileri, farklı öğretim stratejilerini kullanmaya yönelmişlerdir. Bu araştırmanın amacı, bazı olasılık kavramlarının öğretiminde bilgisayar destekli eğitsel oyunların etkisini araştırmaktır. Bu amaçla öğretim sürecinde, Java programlama dili ve NetBeans editöründen yararlanılarak tasarlanan iki oyun kullanılmıştır. Yarı deneysel araştırma modellerinden öntest-sontest kontrol gruplu modelin kullanıldığı araştırma, 2010-2011 öğretim yılında Güney Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir ilköğretim okulunun 6. sınıfında öğrenim gören 90 öğrenci ile yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak literatürden de faydalanılarak geliştirilen 14 soruluk “Kavramsal Gelişim Testi (KGT)” kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, bilgisayar destekli eğitsel oyunlarla gerçekleştirilen öğretimin kavramsal öğrenmeyi sağladığı ve geleneksel öğretime kıyasla daha etkili olduğu belirlenmiştir. Buradan hareketle, bilgisayar destekli eğitsel oyunların matematik öğretiminde kullanımının yaygınlaştırılması önerilebilir. Anahtar Kelimeler: Matematik Öğretimi, Olasılık, Kavramsal Öğrenme, Eğitsel Oyun Yazılımları, Eğitsel Oyun Tabanlı Öğrenme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 506

TEKNOLOJİ DESTEKLİ MATEMATİK DERSİNE ETKİNLİK HAZIRLAMA, SINIF YÖNETİMİ VE

ÖĞRENCİ ÇALIŞMALARI AÇISINDAN UYGULAMALI BİR BAKIŞ

Zeliha DUR1 Emel ÖZDEMİR ERDOĞAN2

1Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Matematik Eğitimi Anabilim Dalı,

Matematik Eğitimi Doktora Programı, Öğretmen (Milli Eğitim Bakanlığı) 2Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi

2005 yılında uygulamaya başlanan ilköğretim 6-8.sınıf matematik öğretim programına göre matematik derslerinde öğrencilerin zengin öğrenme ortamlarında bulunmaları gerektiği önem kazanmıştır. Öğrencilerin somut modeller yardımıyla daha anlamlı öğrendikleri ve somut modellerin kullanımlarının faydalı olduğu bilinmekte, bunun gerçekleşebilmesi için de öğretmenlerin matematik öğretimi sırasında, öğretim programında ele alınan etkiliklere göre materyal kullanması gerekli olduğu vurgulanmaktadır. Matematik eğitiminde materyal kullanımında yaşanan sıkıntılara alternatif bir yol olarak teknolojinin sunduğu imkanlardan yararlanılabilir. Son yıllarda teknolojinin matematik derslerinde nasıl kullanılması gerektiği ve matematik derslerinde kullanılan teknolojinin öğrenmeyi ne yönde etkilediği üzerine araştırmalar yapılmaktadır. Ayrıca bu günlerde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen Fatih Projesi kapsamında bütün dersliklerde elektronik tahtaların ve tablet bilgisayarların kullanımının tüm Türkiye’de yaygınlaştırılması gündemdedir. Dolayısıyla öğretmenlere yönelik bu alanda yapılacak çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmada öğretmenlerin bu konudaki ihtiyaçlarına cevap verebilmek için öğrencilere zengin öğrenme ortamı sunabilen, çeşitli temsiller arasında dinamik geçişlere izin vererek değişimin gözlenmesine imkan sağlayan bir yazılım olan TI-Nspire ortamında hazırlanan etkinliklerin ilköğretim 7.sınıf matematik dersindeki örnek uygulamalarının paylaşılması amaçlanmıştır. Çalışmanın araştırma grubunu Eskişehir ilinde bulunan bir ilköğretim okulunun 7.sınıfında okuyan 20 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden “Araştırmacı Öğretmen Yöntemi” kullanılmıştır. Veriler gözlem, öğretmen notları, video ve ses kayıtları yoluyla toplanarak analiz edilmiştir. Uygulama için uzamsal düşünmeyi gerektiren üç farklı etkinlik tasarlanmış ve etkinliklerin uygulanması için de öğretmen ve öğrenci çalışma kağıtları hazırlanmıştır. Yapılan bu çalışma teknolojinin matematik sınıflarında öğretmenler tarafından yaygın ve verimli bir şekilde kullanılabilmesine ve etkinliklerin sınıf ortamında uygulanabilmesine yardımcı olmak, yaşanabilecek sıkıntılar hakkında öğretmenleri bilgilendirmek için bir örnek teşkil etmektedir. Anahtar Kelimeler: Uzamsal Düşünme, Materyal Kullanımı, Matematik Yazılımları, Teknoloji Kullanımı, Bilgisayar Destekli Öğretim, Çalışma Yaprakları, Örnek Etkinlik Uygulamaları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 507

TOPLAMA-ÇIKARMA İŞLEMLERİ İLE KÜMELERLE YAPILAN BİLEŞİM-FARK İŞLEMLERİNİ ANDIRAN

GÖRSEL KULLANIMI

Ömer Faruk ÇETİN1 Arif DANE1 M. Faysak AKIN2

1Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Dicle Üniversitesi, Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü

Bu çalışmanın amacı Eğitim ve Fen Edebiyat Fakültesi öğrencilerinin ilk ve orta öğretimden beri karşılaştıkları toplama-çıkarma işleminin öğretiminde kullanılan ve kümelerle yapılan birleşim ve fark işlemlerine benzeyen görseller hakkındaki algılarını tespit etmektir. Çalışmada tarama modeli kullanılmıştır. Veriler, 2010–2011 eğitim-öğretim yılı bahar yarıyılında Doğu Anadolu Bölgesi’nin nüfus açısından orta ölçekli bir ilinde bulunan Eğitim Fakültesinin İlköğretim Matematik Öğretmenliği ile Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümünde öğrenim gören toplam 239 öğrenciden birincisinde dört ikincisinde üç olmak üzere yapılandırılmamış toplam yedi açık uçlu sorudan oluşan Bilgi Toplama Formları (BTF1 ve BTF2) kullanılarak toplanmıştır. İlk formda öğrencilerin toplama-çıkarma işleminin öğretiminde kullanılan ve kümelerle yapılan birleşim ve fark işlemlerine benzeyen görsellerden algılarını belirleyecek, ikinci görselde ise öğrencilerin matematik bilgileri çelişki oluşturup oluşturmadığını belirleyecek sorular bulunmaktadır. Elde edilen veriler betimsel olarak analiz edilmiştir. Öğrencilerin büyük çoğunluğunun BTF1 ve BTF2 de kullanılan görsellerle daha önce İlköğretim dönemlerinde toplama ve çıkarma işlemlerini öğrenirken karşılaştıkları ve bu görsellerin toplama-çıkarma işlemlerinin modellenerek öğretilmesinde fayda sağlayacağını belirtmişlerdir. Ayrıca bu tür görsellerin öğrencilerin kümeler arasındaki işlem bilgilerini de sorgular hale getirdiği sonuçları elde edilmiştir. Son olarak bu görsellerin öğretim sürecinde kullanımının öğrencilerin kümeler arasındaki işlemleri kavramalarında olumsuz etkisinin olabileceğinin dikkate alınması ile İlköğretim matematiği ileri matematik öğrenmelerin temelini oluşturacağından bu kademede matematiksel sembollerin ve simgelerin matematiksel anlamları ile kullanılması tavsiye edilmektedir. Anahtar Kelimeler: Görsel Kullanımı, Toplama ve Çıkarma Öğretimi, Küme İşlemleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 508

GÖRSEL MATEMATİK OKURYAZARLIĞI

ÖZYETERLİK ALGISI GÖRSEL MATEMATİK BAŞARISININ ANLAMLI BİR YORDAYICISI MI?

Murat DURAN1 Mehmet BEKDEMİR2

1İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Merkez Ziya Gökalp İÖO, Kars

2Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik ABD, Erzincan Bu çalışmanın amacı ilköğretim 7.sınıf öğrencilerinin görsel matematik okuryazarlığı özyeterlik algılarının (GMOÖA), görsel matematik başarılarının (GMB) anlamlı bir yordayıcısı olup olmadığını araştırmaktır. Uluslararası araştırmalarda ve değişen matematik eğitimi programlarında matematik okuryazarlığının (MOY) gündeme gelmesine paralel olarak Türkiye’de MOY alanında bilimsel çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bunlara Tekin ve Tekin (2004) ile Özgen ve Bindak (2008) tarafından üniversite öğrencileri düzeyinde yapılan nicel araştırmalar örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca Akarsu (2009), Pala (2008) ve Satıcı (2008)’in tez çalışmalarında 15 yaş grubu öğrencilerin MOY’larını etkileyen faktörler sadece nicel araştırma yöntemleri kullanılarak araştırılmıştır. Bu araştırmalara rağmen MOY alanında yapılan bilimsel çalışmaların hem araştırma yöntemi hem de eğitim seviyesi bakımından yeterli olmadığı gözlenmektedir. Bu nedenle bu araştırma ilköğretim 7.sınıf öğrencilerinin; hem GMOÖA’ları ile GMB’leri arasındaki ilişkiyi ve düzeyini ortaya çıkarması hem de görsel matematik okuryazarlığı ile görsel matematik başarısı hakkındaki görüşlerinin bu alanda yapılmış çalışmalara katkı sağlaması bakımından önemlidir. Araştırmada nicel ve nitel verileri bir arada kullanma imkânı veren karma yöntemin açıklayıcı deseni kullanılmıştır. Bu çalışmada tek bir ölçekten elde edilen elde edilen sonuçlar açısından oluşacak zayıflığın giderilmesi ve sonuçların birbirini desteklemesi bakımından (Suhonen, 2009) açıklayıcı desen kullanılmıştır. Araştırmanın nicel kısmı 2010-2011 öğretim yılı ikinci döneminde Doğu Anadolu Bölgesi’nin bir ilindeki rastgele seçilmiş on iki ilköğretim okulunun yedinci sınıflarında öğrenim gören 467 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın nitel kısmı ise aynı öğretim yılı ve döneminde amaçlı örnekleme yöntemiyle seçilmiş aynı ilin bir ilköğretim okulunun yedinci sınıflarında öğrenim gören 60 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın nicel kısmında; faktörlerinin açıkladığı toplam varyans oranı % 42, iç tutarlık katsayısı 0.943 hesaplanan, 5’li likert tipinde 38 maddelik GMOÖA ölçeği kullanılmıştır. Yine KR-20 iç tutarlık katsayısı 0.873, madde güçlük indeks ortalaması 0.584, madde ayırtedicilik indeks ortalaması 0.519 hesaplanan çoktan seçmeli 37 soruluk GMB testi kullanılmıştır. Araştırmanın nitel kısmında üç uzmanın görüşleri göz önüne alınarak yapılandırılmış 4 adet açık uçlu sorudan oluşan görüşme protokolü (GP) kullanılmıştır. Nicel verilerin analizinde basit korelasyon analizi ve basit doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Nitel veriler durumu saptamaya yönelik betimsel analiz yaklaşımıyla incelenmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre öğrencilerin GMOÖA’larıyla GMB’leri arasında korelasyonel olarak pozitif yönde, orta düzeyde, doğrusal bir ilişki bulunmuştur (r=.697, p=.000<.01). Aynı zamanda GMOÖA, GMB’nin anlamlı bir yordayıcısıdır (r= .697, = .486, p=.000). Bununla birlikte GMB’de gözlenen değişikliğin yaklaşık % 49’unun GMOÖA’dan kaynaklandığı söylenebilir. Bu sonuçlar GP’deki soruya verilen öğrenci cevaplarıyla da benzeşmektedir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 509

Buna göre öğrencilerin % 88’i görselleri iyi düşünmenin ve etkili kavramanın, görsel problemleri kolay çözebilmenin ve görsel zekâya sahip olabilmenin kısaca görsel matematik okuryazarı olmanın GMB’yi artıracağına inanmaktadır. Elde edilen bu sonuçlar Blake ve Lesser (2006)’nın ilköğretim öğrencilerinin özyeterlik algıları ile matematik başarıları arasında pozitif yönlü, anlamlı bir ilişki olduğu görüşüyle, Özkeleş Çağlayan (2010)’un öğrencilerin özyeterlik algılarının matematik başarılarını anlamlı şekilde yordadığı sonucuyla benzeşmektedir. Öğrencilerin GP’deki soruya verdikleri cevaplara dair sonuçlar ise Garderen ve Montaque (2003)’ün görsel öğelerin problem çözme sürecinde kullanılmasının matematik başarısını artıracağı sonucuyla benzeşmektedir. Buna göre öğrencilerin görsel matematik okuryazarlığı özyeterlik algılarının anlamlı olarak görsel matematik başarılarını etkilediği söylenebilir. Bu sonuçlara göre öğrencilerin görsel matematik okuryazarlığı özyeterlik algılarını yükseltecek etkinlikler düzenlenebilir. Anahtar Kelimeler: Görsel Matematik Okuryazarlığı, Özyeterlik Algısı, Görsel Matematik Başarısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 510

İLKÖĞRETİM 7.SINIF ÖĞRENCİLERİNİN

ÖZDÜZENLEME STRATEJİLERİ VE MOTİVASYONEL İNANÇLARI İLE MATEMATİĞE YÖNELİK

TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Recai AKKAYA

Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Son yıllarda, eğitim alanında yapılan çalışmaların pek çoğu iyi öğrenmenin nasıl gerçekleşebileceği üzerine yoğunlaşmış fakat iyi öğrenmenin ne olduğu ve buna uygun öğrenme ortamlarının nasıl hazırlanabileceği halen net bir biçimde açıklanamamıştır. Günümüzde artık öğrenmeyi etkileyen etmenlerin sadece zihinsel olmadığı, duyuşsal faktörlerin de öğrenme üzerinde önemli rolü olduğu da bilinmektedir. Ayrıca yapılan araştırmalar öğrencilerin akademik başarılarında, kendi öğrenme süreçlerini kontrol ettikleri, özdüzenleme ve motivasyonun öğrencilerin öğrenmesinde etkili olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda, bu araştırmanın amacı, ilköğretim 7.sınıf öğrencilerinin özdüzenleme stratejileri ve motivasyonel inançları ile matematiğe yönelik tutumları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırma, tarama modelinde olup, betimsel bir nitelik taşımaktadır. Araştırmanın örneklemini 194 yedinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Öğrencilerin özdüzenleme ve motivasyonel inançlarını ölçmek için Pintrich ve De Groot (1990) tarafından geliştirilen ve Üredi (2005) tarafından Türkçe’ ye uyarlanan ölçek, matematiğe yönelik tutumlarını ölçmek için ise Aşkar (1986) tarafından geliştirilen tutum ölçeği kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen verileri çözümlemede betimleyici istatistikler (ortalama, standart sapma vb.) kullanılmış; öğrencilerin özdüzenleme stratejileri ve motivasyonel inançları ile matematiğe yönelik tutumları arasındaki ilişkiyi bulmak için ise korelasyon analizi yapılmıştır. Ölçeklere verilen cevaplar dikkate alındığında, öğrencilerin özdüzenleme stratejileri ve motivasyonel inaç puanları ortalaması ( =5.05, ss=0.87), matematiğe yönelik tutum puanları ortalaması ( =3.62, ss=0.75) olduğu görülmüştür. Ayrıca, öğrencilerin özdüzenleme stratejileri ve motivasyonel inançları ile matematiğe yönelik inançları arasındaki istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmıştır (r=0.50, p<0.5). Anahtar Kelimeler: Özdüzenleme Stratejileri, Motivasyonel İnançlar, Matematiğe YönelikTutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 511

MODELLEME ETKİNLİĞİ SÜRECİNE DÜŞÜNME

YAPILARININ ETKİSİ; KASET PROBLEMİ

Halil İbrahim TAŞOVA Ali DELİCE

Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, O.Ö. Matematik Eğitimi Bölümü

Öğrencilerin matematiği farklı bağlamlarda uygulama becerilerinin gelişmemesi nedeniyle, geleneksel matematik öğretimine karşılık matematik eğitiminde modelleme yaklaşımı ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşım, içerisinde algoritmik ve rutin olmayan, açık uçlu ve gerçek hayat bağlamından kopmayan problemleri içermektedir. Bu durum matematik eğitiminin amacına daha uygun bir problem çözme aktivitesi olarak kabul edilmekle birlikte bireylerin gerçek hayat durumlarına modelleme yoluyla bir çözüm üretebilmesi için zihninde var olan veya sonradan oluşturacağı modelleri, şemaları, görsel öğeleri, kavram imaj ve tanımlarını kullanması gerekmektedir. Buradan hareketle bu çalışmayla, matematik öğretmen adaylarının sahip olduğu analitik, geometrik ve harmonik düşünme yapıları (Krutetskii, 1976) belirlenip, bu yapıların bir matematiksel modelleme etkinliğindeki süreci nasıl etkilediğinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, Presmeg’in (1985) Matematiksel Süreç Aracı kullanılarak düşünme yapılarını belirlediğimiz 12 öğretmen adayıyla (4’ü analitik, 4’ü geometrik, 4’ü harmonik) bir modelleme etkinliği olan kaset problemi kapsamında yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen nitel verilerin analizinde kategori yöntemi ve betimsel istatistik kullanılmıştır. Öğretmen adaylarından, bir makaradan diğerine sarım yapan bir kasette makaraların yarıçaplarının ve hızının nasıl değiştiğini matematiksel olarak açıklamalarını istediğimizde, görüşme yapılan tüm öğretmen adayları, yarıçap değişimini doğru olarak ifade etmişlerdir. Fakat yarıçap değişimini düşünme yapıları analitik ve harmonik olan öğretmen adayları semboller ve eşitsizliklerin yer aldığı ifadelerle açıklarken geometrik olan öğretmen adayları grafik kullanarak ifade etmişlerdir. Ayrıca öğretmen adaylarından biri hariç tümü kasetin yarıçap ve hız değişiminin doğrusal olarak (lineer) arttığını veya azaldığını ifade etmişlerdir. Burada öğretmen adaylarının gerçek hayatta gözlemledikleri bir durumu matematiksel (cebrisel, geometrik) olarak ifade etmede ve görsellemede güçlük çektikleri gözlenmektedir. Anahtar Kelimeler: Matematiksel Modelleme, Düşünme Yapıları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 512

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN (10. SINIF) TEMEL

PSİKOLOJİK İHTİYAÇLARININ KARŞILANMIŞLIK DÜZEYLERİ, MOTİVASYON VE MATEMATİK KAYGISI

ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN BELİRLENMESİ

Malik DURMAZ Recai AKKUŞ

Abant İzzet Baysal Üniversitesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği Bu çalışmanın amacı, 10. sınıf öğrencilerinin matematik öğretimi sürecinde, temel psikolojik ihtiyaçlarının (özerklik, yeterlilik ve aidiyet) karşılanmışlık seviyeleri, matematik öğrenmeye yönelik motivasyonel düzenlemeleri (dışsal olarak, içe yansıtılarak, özdeşleştirilerek ve içsel olarak düzenlenmiş motivasyon) ve matematik kaygı seviyeleri arasındaki ilişkileri belirlemektir. Bu çalışma keşfedici korelasyonel araştırmaya bir örnektir. Araştırma kapsamında Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeği ve Akademik Öz-Düzenleme Ölçeği, Türkçe’ye ve matematik eğitimine uyarlanmıştır. Matematik kaygısını belirlemek için ise Matematik Kaygı Ölçeği’nden yararlanılmıştır. Bu çalışma, 2010-2011 öğretim yılı içerisinde Bolu il merkezindeki liselerde matematik dersi gören 440 onuncu sınıf öğrencisi ile yapılmıştır. Elde edilen veriler normal dağılmadığı için Spearman Brown Sıra Farkları korelasyon katsayıları incelenmiştir. Yapılan analizlere göre temel psikolojik ihtiyaçların karşılanmışlık seviyeleri ile matematik kaygısı arasında negatif yönlü orta düzey korelasyon tespit edilmiştir. Motivasyonel düzenlemelerdeki özerk karar verilmişlik seviyesi arttıkça matematik kaygısı ile olan korelasyon değerlerinin pozitiften negatif yöne doğru azaldığı görülürken temel psikolojik ihtiyaçlar ile olan korelasyon değerlerinin pozitif yönde arttığı bulunmuştur. Bu çalışma Özerk Benlik Yönetimi Kuramı’nın matematik eğitimine bir yansımasıdır. Araştırmanın bulgularına göre temel psikolojik ihtiyaçların karşılanmışlık düzeyi yüksek olduğunda, kişinin motivasyonel düzenlemelerdeki özerk karar verilmişlik düzeyi artmakta ve buna bağlı olarak matematik kaygısı azalmaktadır. Bu sonuç, matematik eğitiminde, öğrencilerin matematiğe yönelik motivasyonlarının kendileri tarafından bilinçli bir şekilde oluşturulması ve bununla beraber matematik kaygılarının azalması için matematik öğretimi sürecinde temel psikolojik ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini vurgulamaktadır. Anahtar Kelimeler: Temel Psikolojik İhtiyaçlar, Matematik Kaygısı, Motivasyonel Düzenlemeler, Özerk Benlik Yönetimi Kuramı, İçsel ve Dışsal Motivasyon

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Matematik Eğitimi 513

SÖZLÜ SUNUM

ÖZETLERİ

ÖĞRETMEN YETİŞTİRME

(Bildiriler sunum sırasına göre sıralanmıştır)

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 515

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ HİPOTEZ KURMA İLE DEĞİŞKENLERİ BELİRLEME VE

KONTROL ETME BECERİLERİNİN İNCELENMESİ

Bülent AYDOĞDU1

1Afyon Kocatepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bilgi çağının yaşandığı günümüzde eğitim sistemimizde temel amaç, öğrencilere mevcut bilgileri aktarmaktan çok bilgiye ulaşma becerilerini kazandırmak olmalıdır (Kaptan, 1999: 22). Bu nedenle, fen öğretiminde öğrencilerin günlük yaşamla ilgili karşılaştıkları problemlere araştırma yaparak, sorgulayarak ve bilimsel süreç becerilerini kullanarak cevap aramaları önemlidir. Ostlund (1992), bilimsel süreç becerilerini dünya hakkında bilgi edinmek ve bu bilgiyi düzenli hale getirmek için sahip olunan en güçlü araç olarak tanımlarken Çepni, Ayas, Jonhson ve Turgut (1997), bilimsel süreç becerilerini fen bilimlerinde öğrenmeyi kolaylaştıran, araştırma yol ve yöntemlerini kazandıran, öğrencilerin öğrenmede aktif olmasını sağlayan, kendi öğrenmelerinde sorumluluk alma duygusunu geliştiren ve öğrenmenin kalıcılığını artıran temel beceriler olarak tanımlamaktadır. Rillero (1998) ise bu becerileri, sadece okuldaki öğrenme-öğretme sürecinde kullanılan değil, aynı zamanda iş yaşamında da kullanılan beceriler olarak tanımlamaktadır. Bilimsel süreç becerileri, temel ve üst düzey beceriler olarak ikiye ayrılmaktadır (Saat, 2004;Yeany, Yap ve Padilla, 1984). Bu araştırmanın amacı, fen bilgisi öğretmen adaylarının bilimsel süreç becerilerden hipotez kurma ile değişkenleri belirleme ve kontrol etme becerilerini incelemektir. Bu çalışmada, fen bilgisi öğretmen adaylarının Aydoğdu (2006) tarafından düzenlemesi yapılan bir bilimsel süreç becerileri testinde yer alan iki senaryodaki araştırma sorularına göre açık uçlu olarak yazmaları istenen hipotez ve değişkenleri nasıl belirledikleri incelenmiştir. Araştırmaya, bir devlet üniversitesinin Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda öğrenim gören 4. sınıf 50 öğretmen adayı katılmıştır. Araştırma sonuçları, fen bilgisi öğretmen adaylarının, hipotez ve değişkenleri belirleme becerilerinin düşük düzeyde olduğunu göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayları, Bilimsel Süreç Becerileri, Hipotez Kurma, Değişkenleri Belirleme ve Kontrol Etme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 516

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ PEDAGOJİK ALAN BİLGİSİ BAĞLAMINDA STRATEJİ-

YÖNTEM-TEKNİK VE ÖLÇME-DEĞERLENDİRME BİLGİLERİNİN İNCELENMESİ

Ahmet TAŞDERE1, Tuncay ÖZSEVGEÇ2

1Uşak Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen ve Teknoloji

Öğretmenliği ABD 2KTÜ, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen ve Teknoloji Öğretmenliği ABD

Bu araştırmanın amacı, fen ve teknoloji öğretmen adaylarının pedagojik alan bilgisinin(PAB) alt bileşenlerinden ikisi olan strateji-yöntem-teknik ve ölçme-değerlendirme bilgilerini incelemektir. Çalışmaya Uşak Üniversitesi Fen ve Teknoloji Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören beş son sınıf öğretmen adayı katılmıştır. Araştırma nitel araştırma metodolojisi kapsamında özel durum çalışması şeklinde tasarlanmış ve buna uygun olarak birden fazla veri toplama aracıyla ayrıntılı bilgi edinmek amaçlanmıştır. Verileri toplamak için mülakat, çizim ve ders planı hazırlama veri araçları olarak kullanılmıştır. Her üç veri toplama aracıda sahip oldukları özelliklere göre içerik analizine tabi tutulmuştur. Öğretmen adaylarının yaptıkları çizimler incelendiğinde bazı öğretmen adaylarının, öğrencinin aktif olduğu, deney ve etkinliklerin sıkça yer aldığı bir sınıf ortamını resmettikleri tespit edilmiştir. Bu resimlerin açıklamalarında ise yapılandırmacı, işbirlikli ve problem çözmeye dayalı bir öğrenme ortamını çizmeye çalıştıklarını belirtmişlerdir. Bazı öğretmen adaylarının klasik bir laboratuar ve sınıf ortamını resmettikleri tespit edilmiştir. Bu resimlerin açıklamalarında çizimlerine paralel olarak, daha çok geleneksel öğretmen merkezli öğrenme ortamlarında kullanılan soru-cevap ve gösteri tekniklerine yer verdiklerini belirtmişlerdir. Ölçme-değerlendirme bilgisine yönelik mülakat verilerine göre ise fen eğitiminde kullanılan ve öğretim programında yer alan tekniklerin (tanılayıcı dallanmış ağaç, V-diyagramı, proje, portfolyo) adını bildikleri ancak bu tekniklerin içeriğine yönelik alana özgü ölçme-değerlendirme tekniklerini hazırlama bilgisine sahip olmadıkları tespit edilmiştir. Özellikle çizimlerden elde edilen sonuçlarda, öğretmen adaylarının PAB’ı teknoloji ile bağdaştırdıkları dikkat çekmektedir. Bu bağlamda gerek çizimlerde gerekse mülakat verilerinde, öğretmen adaylarının akıllı tahta, bilgisayarlı sınıflar, projektör gibi teknolojiye dayalı öğrenme ortamına vurgu yapmaları sebebiyle, üzerinde sıkça vurgu yapılan teknoloji destekli pedagojik alan bilgisine (teknolojik pedagojik alan bilgisi) yönelik araştırmalara olan ihtiyacı ortaya koyduğu düşünülmektedir. Bu çalışmadan elde edilen bulgular literatürde yapılmış olan benzer çalışmalar dikkate alınarak tartışmaya açılacak ve ilgili literatüre yönelik spesifik önerilere yer verilecektir. Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretmen Adayları, Pedagojik Alan Bilgisi, Konu Alan Bilgisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 517

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ DEĞERLENDİRME TERCİHLERİNİN BELİRLENMESİ

Aylin GÜNER KAHRAMAN1, Mustafa AYDOĞDU2

1 Ankara Mamak Barbaros Hayrettin Paşa İlköğretim Okulu

2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı

Bilim ve teknolojideki gelişmeler doğrultusunda 2005-2006 öğretim yılından itibaren eğitim programlarında değişmeler olmuştur. Değişen programlarla birlikte, bilgiye ulaşma ve bilgiyi üretme yollarının yanı sıra, ölçme ve değerlendirme uygulamaları da değişikliğe uğramıştır. Amaca uygun olarak ölçme araçlarını seçmek doğru verilere ulaşmada önem taşımaktadır. Yapılan çalışmalar öğretmen adaylarının yeni öğretim programlarına ilişkin bilgi ve donanım eksiklikleri olduğunu göstermektedir. Öğretmen adaylarının akademik başarısının değerlendirilmesinde tercihlerini ortaya koyması doğru verilerin elde edilmesine katkı sağlayacak ve onları da sürecin bir parçası yaparak aktif hale getirecektir. Bu araştırma fen bilgisi öğretmen adaylarının akademik başarılarının değerlendirilmesindeki tercihlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada korelasyon türü ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini Ankara ili sınırlarında yer alan Gazi ve Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalında öğrenim gören lisans öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini 2011-2012 eğitim öğretim yılında belirtilen üniversitelerde fen bilgisi eğitimi bölümünde öğrenim gören 2., 3., ve 4. sınıf toplam 673 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmada örneklemi belirlemede amaçlı örnekleme yolu izlenmiştir. Veriler, özgün adı “Assessment Preferences Inventory-API” olup Birenbaum (1994, 1997, 2007) tarafından geliştirilen ve Gülbahar ve Büyüköztürk (2008) tarafından Türkçeye uyarlanan “Değerlendirme Tercihleri Ölçeği” ile toplanmış ve analizlere başlanmıştır. Çalışmada öğretmen adaylarının değerlendirme tercihlerinin cinsiyet ve sınıf düzeyine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği belirlenecektir. Araştırma sonunda öğretmen adaylarının değerlendirme tercihlerinden yola çıkılarak önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayı, Değerlendirme Tercihleri, Ölçme ve Değerlendirme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 518

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN VE TEKNOLOJİ TEMELLİ SOSYAL KONULARDA KARAR

VERME BECERİLERİNİN İNCELENMESİ

Özlem AFACAN1 , Hasret NUHOĞLU2

1Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Ana Bilim Dalı

2 Maltepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Üstün Zekalılar Öğretmenliği Ana Bilim Dalı

Fen ve Teknoloji Öğretim Programı problem çözebilen, doğru karar verebilen, sorgulayıcı, yeni teknolojileri anlayan, kullanan, geliştiren ve öğrenmeyi yaşam tarzı haline getirmiş bireyler yetiştirmeyi hedeflemektedir. Bu bireyleri yetiştirirken, öğrencilere fen ve teknoloji konuları ile ilgili teorik altyapı kazandırmanın yanında, fen ve teknoloji konularıyla ilgili sosyal duyarlılık ve bilinçli karar verme becerileri kazandırmak için sosyo-bilimsel konulara ve aktivitelere de yer vermek gerekir. Bu araştırmanın amacı, fen bilgisi öğretmen adaylarının fen ve teknoloji temelli sosyal içerikli konularda karar verme becerilerini incelemek ve değerlendirmektir. Karar verme; kişilerin bilgilerini, yeteneklerini, deneyimlerini, görgülerini sorunların çözümünde etkin bir biçimde kullanabilmelerini sağlayan bir beceridir. Öğretmen adaylarının karar verme becerilerinin gelişimi, fen ve teknoloji dersinde ilköğretim öğrencilerinin karar verme becerilerinin de gelişimine katkıda bulunacaktır. Araştırmanın yöntemini örnek olay çalışması oluşturmaktadır. Bu araştırma kapsamında, Bell ve Lederman (2003) tarafından geliştirilen, sosyal içerikli fen ve teknoloji konularıyla ilgili 4 senaryodan oluşan bir karar verme becerisi anketi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Ana Bilim Dalı 1, 2, 3 ve 4. sınıflarından rastgele seçilmiş öğretmen adayları oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında uygulamalar yapılmış ve veri çözümlemesine başlanmıştır. Fen bilgisi öğretmen adaylarının senaryolarla ile ilgili sorulara verdikleri cevaplar, içerik analizi yapılarak değerlendirilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular ışığında fen bilgisi öğretmen adaylarının fen ve teknoloji temelli sosyal konularda karar verme becerileri hakkında bilgiler verilecektir. Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Temelli Konular, Karar Verme Becerileri, Sosyal Bilim Senaryoları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 519

EĞİTİM BİLİMLERİNDE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ DERSİNİN ETKİLİLİĞİ

Aysun YEŞİLYURT, Ramazan DİKİCİ

Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü,

Matematik Eğitimi A. B. Dalı, Erzurum

Gün geçtikçe gelişen bilim ve teknoloji dünyası beraberinde bilime meraklı, araştırma yapmaya istekli insan sayısını da artırmıştır. Bilginin artması ve ona ulaşma yollarının çeşitlenmesi ile birlikte araştırma yöntem ve teknikleri konusunda ders veya kurs gereksinimi doğmuştur. Ülkemizde bu tür dersler lisans ve lisansüstü düzeyde okutularak bu konudaki eksiklik giderilmeye çalışılmaktadır. Ancak edinilen bilgilerin lisansüstü seviyede uygulanması noktasında karşılaşılan sorunlar araştırma yöntemleri derslerinin etkililiği üzerinde inceleme yapılması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu tür derslerden söz karşılaşılan problemleri en aza indirme konusunda yeterli etkililik düzeyinde olmaları beklenmektedir. Bu nedenle üniversitemizde lisansüstü düzeyde okutulan eğitim bilimlerinde araştırma yöntemleri (EBAY) dersinin etkililiğinin incelenmesi gerekmektedir. Çalışmada; lisansüstü öğrenim gören öğrencilerin, EBAY dersine ilişkin algılarının ve kendi araştırma süreçlerine katkılarının belirlenmesi amaçlandığından olgubilim yöntemi kullanılmış olup yarı yapılandırılmış mülakat tekniğinden faydalanılmıştır. Görüşmeler ses kaydı ve yazılı olarak kayda geçirilmiştir. Görüşmede katılımcılara dersin amaç ve hedefleri ile ilgili, dersi alan öğrencilerle önceden yapılan ikili görüşmeler yardımıyla hazırlanmış yedi soru yöneltilmiştir Araştırma sürecine yeni katılmış bir araştırmacının karşılaştığı bir takım temel zorlukların giderilmesi amacıyla verilen eğitim bilimlerinde araştırma yöntemleri dersi belirlenen hedefler doğrultusunda incelendiğinde; yöntem-teknik, araştırma sorusu ve veri toplama aracı belirlemede, literatür taramasında, geçerlilik, güvenirlik ve etik kavramlarında yeterlilik hususunda beklentileri karşılarken; APA ya uygun rapor yazılması ve verilerin analizi aşamasında süre ve ders işlenişinden kaynaklanan eksikliklerin varlığı tespit edilmiştir. Yapılan görüşmeler, araştırmacının süreçteki rolü gereği yaptığı izlenimler ve dersi alan diğer öğrencilerin de görüşleri dikkate alındığında, eğitim bilimlerinde araştırma yöntemleri dersinin araştırma sürecine yeni katılmış bir araştırmacı için istifade edilmesi gereken bir ders olduğu kanısına varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Eğitim Bilimlerinde Araştırma Yöntemleri Dersi, Bilimsel Araştırma Yöntemleri, Lisansüstü Eğitim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 520

BİYOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN ÖĞRENCİ BAŞARISINDAN SORUMLULUK ALGILARINA

CİNSİYET VE KIDEM DEĞİŞKENLERİNİN ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Gülay EKİCİ1

1 Gazi Üniversitesi,Gazi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim

Programları ve Öğretim ABD

Bu çalışma biyoloji öğretmenlerinin öğrenci başarısından sorumluluk algılarını cinsiyet ve kıdem değişkenleri açısından incelemek amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada tarama modeli kullanılmıştır. Çalışmaya Ankara ili merkez ilçelerine bağlı farklı ortaöğretim kurumlarında görev yapan toplam 86 biyoloji öğretmeni katılmıştır. Çalışma verileri Guskey (1981) tarafından hazırlanmış olan öğretmenlerin öğrenci başarısından sorumluluk algı ölçeğiyle toplanmıştır. Ölçek başarıdan sorumlu olma ve başarısızlıktan sorumlu olma boyutu olmak üzere toplam iki alt boyuttan oluşmaktadır. Ölçek toplam 30 madde içermektedir. Ölçeğin geneli için Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı 0,846 olarak bulunmuştur. Verilerin çözümlenmesinde SPSS-15 paket programıyla betimsel istatistikler, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), bağımsız gruplar için t-testi, Pearson Korelasyon Katsayısı, eta-kare etki katsayısı ve LSD testi kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen en önemli sonuçlar; biyoloji öğretmenlerinin öğrenci başarısından sorumluluk algılarının ölçeğin hem genelinde hem de boyutlarında orta düzeyde olduğu tespit edilirken, öğrenci başarısından sorumluluk algılarının başarısızlıktan sorumluluk algılarına göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Biyoloji öğretmenlerinin başarıdan sorumluluk algıları cinsiyetlerine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermediği belirlenmiştir. Diğer taraftan biyoloji öğretmenlerinin öğrenci başarısından sorumluluk algıları kıdemlerine göre anlamlı farklılık gösterirken, belirlenen bu anlamlı farklılığın kıdemi düşük olan öğretmenler yönünde olduğu belirlenmiştir. Biyoloji öğretmenlerinin öğrenci başarısından sorumluluk algılarıyla cinsiyetleri ve kıdemleri arasında düşük düzeyde ve pozitif yönde anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Ayrıca öğretmenlerin başarıdan sorumluluk algı düzeylerine cinsiyetin ve kıdemin etki büyüklüğü değerinin orta düzeylerde olduğu tespit edilmiştir (η2 = 0.041 ve η2 = 0.036). Anahtar Kelimeler: Biyoloji Öğretmeni, Öğrenci Başarısından Sorumluluk Algısı, Kıdem, Cinsiyet

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 521

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİNE YÖNELİK BİYOTEKNOLOJİ TUTUM ÖLÇEĞİ GELİŞTİRME

ÇALIŞMASI

Evrim ÖCAL1 Sibel KAHRAMAN2

1 İnönü Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim ABD, Fen Bilgisi Öğr.

Bilimdalı, MALATYA 2 İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Öğr. Prog.

MALATYA

Biyoteknoloji, fen programında önemli bir konudur. Ülkemizdeki mevcut programlar incelendiğinde biyoteknoloji eğitiminin ilköğretim ikinci kademede “Fen ve Teknoloji” dersi ile başladığı görülmektedir. Biyoteknoloji önemli bir konu olmasının yanı sıra pek çok tartışmayı da beraberinde getirdiğinden dolayı toplumumuzun gelecek neslini yetiştirme sorumluluğu olan fen ve teknoloji öğretmenlerinin biyoteknolojik uygulamalar ile ilgili olan tutumları önemlidir. Ancak, fen ve teknoloji öğretmenlerinin bu alanda tutumlarını belirlemeye yönelik geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılan bir ölçme aracının bulunmayışı önemli bir eksikliktir. Bu çalışmada, fen ve teknoloji öğretmenlerine yönelik biyoteknoloji tutum ölçeği geliştirmek amaçlanmıştır. Ölçek geliştirme süreci; madde havuzunu oluşturma aşaması, uzman görüşüne başvurma aşaması ve ön deneme aşaması (geçerlik ve güvenirlik çalışması) olmak üzere üç aşamada yürütülmüştür. Biyoteknoloji ile ilgili hazırlanan 45 soruluk madde havuzu, dört fen ve teknoloji öğretmeni ve altı uzmandan gelen görüşler doğrultusunda 10 madde çıkarılarak 35 maddeden oluşan taslak ölçek ön deneme için hazır hale getirilmiştir. Bu çalışmada, “Likert” tipi ölçek kullanılmasına karar verilmiştir. Taslak ölçek 2009-2010 eğitim-öğretim yılında Türkiye’nin çeşitli illerinde görev yapan gönüllü toplam 148 fen ve teknoloji öğretmenine uygulanmıştır. Faktör analizi sonucunda, ölçeğin 16 madde ve dört faktörden oluştuğu, toplam varyansın % 54.65’ini açıkladığı sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan analizler sonucunda Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı α= 0.75 olarak bulunmuştur. Ayrıca, ölçeğin zamana karşı tutarlılığını belirlemek için 20 fen ve teknoloji öğretmenine 2 hafta ara ile ölçek uygulanmış ve test-tekrar test uygulaması sonucunda elde edilen puanlar arasındaki ilişkiyi analiz etmek amacıyla yapılan Pearson analizi sonucunda pozitif ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır (r: 0.91; p<0.01). Yapύlan analizler ile ölçeğin geçerli ve güvenilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Biyoteknoloji, Fen ve Teknoloji Öğretmeni, Ölçek, Tutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 522

KELİME İLİŞKİLENDİRME TESTİ ARACILIĞIYLA ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİMİN DOĞASINA İLİŞKİN BİLİŞSEL YAPILARININ İNCELENMESİ

Ahmet TAŞDERE1, Tuncay ÖZSEVGEÇ2, Lütfullah TÜRKMEN3

1,3Uşak Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği

2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği

Bu çalışmanın amacı, alternatif bir ölçme değerlendirme tekniği olan kelime ilişkilendirme testi(KİT) kullanılarak fen ve teknoloji öğretmen adaylarının bilimin doğasına yönelik bilişsel yapılarını tespit etmektir. KİT fen bilimleri alanında yönelik farklı öğrenme alanlarına yönelik öğrencilerin/öğretmen adaylarının bilişsel yapılarındaki kavramlar arasındaki ilişkileri tespit etmek için kullanılan bir ölçme değerlendirme tekniğidir. Bilimin doğası ise bu öğrenme alanlarıyla birlikte öğrencilere ve öğretmen adaylarına kazandırılması hedeflenen önemli bir eğitim çıktısıdır. Bu bağlamda fen ve teknoloji öğretim programının temel vizyonu olan fen ve teknoloji okuryazarlığının önemli bir alt boyutu olarak programda yer almıştır. Aynı şekilde fen ve teknoloji öğretim programında ölçme değerlendirmeye ilişkin benimsenen ve kullanılması tavsiye edilen alternatif ölçme değerlendirme tekniklerinden biriside KİT’dir. KİT bu araştırmada veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Bilimin Doğası ve Bilim Tarihi dersinin başlangıcında ve sonunda öğrencilere KİT uygulanmıştır. Bu bağlamda ilgili dersin öğretmen adaylarının bilimin doğasına yönelik bilişsel yapılarına olan etkisi de tespit edilmiştir. Çalışmanın verileri araştırmacılar tarafından geliştirilen KİT ile elde edilmiştir. KİT’de yer alan anahtar kavramlar araştırmacılar tarafından belirlenmiştir. Anahtar kavramların seçiminde literatürde bilimin doğasına yönelik kullanılmış olan farklı anketler dikkate alınmıştır. Bu anketlerde en sık olarak kullanılan kavramlar olan bilim, bilim insanı, deney, gözlem, araştırma, teknoloji, hipotez, teori ve kanun kavramları anahtar kavramlar olarak seçilmiştir. Ayrıca fen ve teknoloji eğitimi alanında uzman üç akademisyenin görüşlerine başvurularak anahtar kavramlara son hali verilmiştir. KİT’in uygulanması sürecinde öğretmen adaylarına anahtar kavramlar verilmiş ve öğretmen adaylarından verilen bu anahtar kavramların zihinlerinde çağrıştırdığı kelimeleri-sözcükleri boş bırakılan yerlere yazmaları istenmiştir. Uygulanan KİT sonucunda anahtar kavramlar ve cevap kelimelerden oluşan bir frekans tablosu hazırlanmıştır. Bu frekans tablosu ışığında da araştırmacılar tarafından öğretmen adaylarının bilişsel yapılarını ortaya koyan kavram ağları çizilmiştir. Çizilen kavram ağlarına göre öğretmen adaylarından bilimin doğası ve bilim tarihi dersi sonunda elde edilen kavram ağının ön test kavram ağına göre daha kompleks ve birbiriyle ilişkili bir yapı gösterdiği tespit edilmiştir. Buna göre KİT’in öğretmen adaylarının bilimin doğasına yönelik bilişsel yapılarını ortaya koymada etkili bir alternatif ölçme aracı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Elde edilen bulgular literatürde yapılmış benzer çalışmalar ışığında ayrıntılı bir şekilde tartışılarak ilgili alana yönelik bazı önerilere yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kelime İlişkilendirme Testi, Bilimin Doğası, Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylar

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 523

BİYOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÖZ YETERLİLİKLERİNİN

BELİRLENMESİNE YÖNELİK BİR ÖLÇEK HAZIRLAMA ÇALIŞMASI

Funda İLHAN1, Hikmet KATIRCIOĞLU1

1Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi,

Biyoloji Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretmen yeterliği eğitim kalitesini doğrudan etkileyen önemli bir faktördür.

Öğretmenlik mesleği alan bilgisi, genel kültür ve pedagoji bilgi ve becerisini gerektiren bir meslek dalıdır. Öğretmenlerin sahip olması gerekli olan önemli bir özellikte onların yeterli düzeyde ölçme ve değerlendirme bilgi ve becerileriyle donanık olmasıdır (Daniel ve King, 1998; Gullickson,1985; Mertler, 1999; Zhang ve Burry-Stock , 2003).Yapılan çalışmaların önemli bir bölümü öğretmenlerin sınıf içi ölçme ve değerlendirme bilgi ve becerilerinin istenen ve olması gereken düzeyin altında olduğunu göstermiştir (Bıçak ve Çakan, 2004; Daniel ve King, 1998;Güven, 2001). Öğretmenlerin eksik ya da yetersiz bilgi ve beceriye sahip oldukları ölçme ve değerlendirme tekniklerini uygulamaları sakıncalı sonuçlar doğurmaktadır. Fakat araştırmalar göstermektedir ki yetersiz oldukları durumlarda bile öğretmenlerin bir kısmı çeşitli ölçme ve değerlendirme tekniklerini uygulamaktadırlar ( Hills, 1991; Nolen, Haladyna, ve Haas,1992; Stiggins ve Conklin, 1992; Plake, 1993). Bu durum çeşitli sakıncalar doğurmaktadır. Faydalı bir teknik yanlış şartlarda kullanıldığı ya da doğru zamanda yanlış kullanıldığı için fayda yerine zarara neden olabilmektedir. Bu zarar en başta öğrenci olmak üzere, öğretim programına, öğretim ortamına yönelik yanlış ya da eksik kararların alınması şeklinde gerçekleşebilmektedir.

Bandura’ ya(1997) göre öz yeterlilik, bireyin belli bir performansı göstermesi için gerekli etkinlikleri düzenleyip başarılı bir biçimde gerçekleştirme kapasitesi hakkında kendine ilişkin yargısıdır. Daha genel bir anlatımla ifade etmek gerekirse, öz yeterlilik bireyin yapabildikleri hakkında sahip olduğu inançlardır. Yüksek öz yeterlilik inancına sahip insanlar yeni karşılaştıkları ve mücadele etmek zorunda oldukları durumlardan kaçmazlar ve problemi çözmek için kararlı bir şekilde çaba harcarlar. Düşük öz yeterlilik inancına sahip insanlar ise, gerginlik, stres ve hoşnutsuzluk duyguları yaşarlar.

Bireylerin belli bir görevi başarabileceğine dair inançları olan öz yeterliğin, kişinin göreve ilişkin davranışa teşebbüs edip etmemesini, bu davranıştaki devamlılığını, davranışa dair güdülenmesini ve sonuç olarak performansını etkilediği bilinmektedir (Kotaman, 2008). Yapılan çalışmaların önemli bir bölümü öğretmenlerin sınıf içi ölçme ve değerlendirme bilgi ve becerilerinin istenen ve olması gereken düzeyin altında olduğu da göz önüne alındığında bireylerin öz yeterliliklerinin de bu konuda ilgisi olduğu düşünülebilir. Bireylerin konuya ilişkin öz yeterlilik düzeylerinin uygulamadaki başarılarını doğrudan etkileyeceği de açıktır.

Bu çalışmanın amacı biyoloji öğretmen adaylarının ölçme ve değerlendirme alanındaki öz yeterliliklerinin belirlenmesine yönelik bir ölçek geliştirmektir.

Öz-yeterlik ölçeği maddelerini belirlemek amacıyla araştırmacı tarafından literatür çalışması yapılmış, biyoloji öğretmen adaylarının "ölçme ve değerlendirme öz-yeterlik inançlarını" ölçmeye yönelik maddeler oluşturulmuştur. Biyoloji öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirme ile ilgili öz yeterlilik inançlarını ölçmeye yönelik 50 maddelik bir ölçek

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 524

hazırlanmıştır. Takiben hazırlanan ölçek Hacettepe Üniversitesi ve Konya Üniversitesi Biyoloji öğretmenliği bölümü ölçme ve değerlendirme dersi almış öğrencilerine uygulanmıştır. Ayrıca ölçekte yer alan maddelerin uygunluğu açısından Gazi üniversitesi ve Hacettepe üniversitesi öğretim görevlilerinden uzman görüşü alınmıştır. Uygulamalar sonucunda elde edilen veriler SPSS paket veri programı kullanılarak madde analizleri ve temel bileşenler analizleri yapılacaktır. Yapılan analizler sonucunda maddelerin ortalamaları ve standart sapmaları hesaplanacak. Ölçekte uygun bulunmayan maddeler çıkarılarak ölçeğe son hali verilecektir.

Anahtar Kelimeler: Biyoloji Eğitimi, Ölçme ve Değerlendirme, Öz Yeterlilik, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 525

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ IŞIK KONUSUNDAKİ KAVRAM YANILGILARI

Salih DEĞİRMENCİ1 Ahmet BACANAK1

Orhan KARAMUSTAFAOĞLU1

1Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen bilimleri, öğrencilerin doğayı ve doğa olayları arasındaki ilişkileri kavramalarında çok önemli bir alandır. Öğrencilerin kendi dünyalarına anlam yükleyebilme çabaları bu alanın kapsamını anlamalarını kolaylaştırır. Bu süreci hızlandırmak için öğrencilerin sahip olduğu kavram yanılgılarının ortaya çıkarılması gerekir. Bu çalışma, 2011-12 eğitim-öğretim yılı bahar dönemi başında Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen bilgisi Öğretmenliği Programında öğrenim gören öğretmen adaylarının Işık konusundaki kavram yanılgılarını sınıf düzeylerindeki faklılaşmaya göre tespit etmek amacıyla yürütülmüştür. Enlemesine gelişimci araştırma yöntemi kapsamında yürütülen bu araştırmanın örneklemini 127 erkek, 214 bayan olmak üzere toplam 341 öğretmen adayı oluşturmuştur. Adaylara, ilköğretim 6 ve 7. sınıf Fen ve Teknoloji Öğretim Programında yer alan optik kavramlarını içeren araştırmacılar tarafından geliştirilmiş olan Işık Konusu Kavram Testi (IKKT) uygulanmıştır. Verilerin analizi, öğrencilerin IKKT’ye verdiği cevapların; cevap vermeme, anlamama, yanlış anlama/kavram yanılgısı ve anlama şeklinde 4 kategorili anahtara göre değerlendirerek yapılmıştır. Verilerden, öğrencilerdeki kavram yanılgısı düzeyinin 1. sınıftan 4. sınıfa doğru kalın kenarlı merceklerde azaldığı, ana renkler, kırılma ve yansımada pek değişmediği, çukur aynada görüntü oluşumunda arttığı tespit edilmiştir. Verilerin tamamı irdelendiğinde, öğretmen adaylarının kavram yanılgıların özellikle merceklerde ve ana renklerde olduğu sonucuna varılmıştır. Çalışmanın sonunda, ışık ve optik kavramlarındaki yanılgıların düzeltilmesi ve buna bağlı olarak bilimsel başarının artırılması için bu dersi yürüten öğretim elemanlarının öğretimlerini kavram haritaları, bilgi haritaları gibi öğretim materyalleri ile desteklemeleri ve adaylara bilgisayar destekli simülasyon deneyleri yaptırmaları şeklinde öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayları, Kavram Yanılgıları, Işık

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 526

BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ ADAYLARININ BİYOLOJİDE BAŞARILI OLMA MOTİVASYONUNU YORDAYAN

DEĞİŞKENLERİN İNCELENMESİ

Miraç YILMAZ

Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü Biyoloji Eğitimi ABD

Öğretmen adaylarının öğrenme ve öğretme yönündeki istek ve çabalarının yüksek

olması mesleki ve özel alanlarında başarılı olmaya güdülenmiş olmalarıyla yakından ilişkilidir. Öğretmen adaylarının alanlarına ilişkin çaba ve direnç gösterme özelliklerinin incelenmesi ve geliştirilmesine dikkat çeken bu durum eğitim araştırmalarında başarı motivasyonu kavramının ele alınmasını da gerektirmektedir. Konuya bağlı olarak değişiklik gösterdiği bildirilen başarı motivasyonu, gayret gerektiren faaliyetlerde yetkin olabilme çabası ve başarısızlığa direnme olarak tanımlanabilir. Buna göre, biyoloji alanına ilişkin başarı motivasyonu, öğrencilerin biyolojiye ilişkin ödev ve etkinliklerini daha iyi yapmak ve tamamlamak için zorlukların ne derece üstesinden gelebileceği şeklinde açıklanabilir ve ayrıca alana ilişkim tutum, özyeterlik inancı gibi yapılarla da ilişkilendirilebilir. Öğretmen adaylarının alana ilişkin başarı motivasyonlarını açıklayan ve etkileyen faktörlerin incelenmesi, nitelikli öğretmenler olarak onların öğrencilerinin başarılarını arttırmalarında yol gösterici olabilir. Bu çalışmanın amacı, biyoloji öğretmeni adaylarının biyolojiye ilişkin tutumlarının, alana ilişkin özyeterlik inançları ve akademik özyeterlik inançlarının, biyoloji başarı motivasyonlarını yordama derecesinin araştırılmasıdır. Çalışmanın örneklemini Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalından 125 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Çalışmada Alan Başarı Motivasyonu, Alan Tutum, Akademik Özyeterlik ve Alana İlişkin Özyeterlik Ölçekleri kullanılmıştır. Verilerin analizinde Cronbach Alfa güvenirlik katsayısı hesaplanmış, Pearson korelasyonu ve çoklu regresyon analizi yapılmıştır. Araştırmada biyoloji öğretmen adaylarının alan başarı motivasyonu ve akademik özyeterlik, alana ilişkin özyeterlik ve alana ilişkin tutumlarının yüksek olduğu tespit edilmiştir. Sonuçlar, alan başarı motivasyonunun %30’unu açıklayan ana değişkenlerin alana ilişkin özyeterlik ve alana ilişkin tutum olduğunu göstermektedir. Araştırmada elde edilen sonuçlar öğretmen yeterlikleri ve öğretmen yetiştirme açılarından tartışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Alan Başarı Motivasyonu, Alana İlişkin Özyeterlik, Alana

İlişkin Tutum, Akademik Özyeterlik, Öğretmen Yetiştirme, Biyoloji Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 527

İKİ KOLONLU YAZILARDAKİ YANSITMALARIN DEĞERLENDİRİLMESİNE YÖNELİK RUBRİK

GELİŞTİRİLMESİ VE YANSITMALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Canan CENGİZ1 Alipaşa AYAS2

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

2Bilkent Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

Öğrenmenin her yönü ile ilişkili bir kavram olan yansıtma, gerçekleşen olaylar ile ilgili analiz yapma ve karar verme sürecini içerir. Yansıtıcı düşünmeyi geliştirmek amacıyla kullanılabilecek yaklaşımlardan biri öğrenme yazılarıdır (Wilson ve Wing Jan, 1993). Öğrenciler yazma yoluyla ön bilgileri ile yeni oluşan bilgileri arasında nasıl uyum sağlanacağını görür ve ne bildikleri üzerine düşünürler (Günel, Kabataş Memiş, Büyükkasap, 2009). Bu çalışmada öğrenme amaçlı yazı türlerinden iki kolonlu yazı kullanılmıştır. Uluslararası literatürde geniş yer bulan öğrenme amaçlı yazma çalışmaları ülkemizde henüz gündeme alınmamıştır. Uluslararası literatürde, öğrencilerin öğrenme amaçlı yazılarında yaptıkları yansıtmaların seviyesinin belirlendiği çeşitli çalışmalara rastlanmaktadır fakat bu konu ile ilgili ülkemizde yapılan çalışma sayısı oldukça sınırlıdır. 2010-2011 akademik yılında yürütülen çalışmanın amacı fen bilgisi öğretmenliği birinci sınıfta öğrenim görmekte olan 21 öğretmen adayının hazırladığı iki kolonlu yazılardaki yansıtmaların değerlendirilmesi amacıyla bir rubrik geliştirilmesi ve geliştirilen rubrik kullanılarak yazılardaki yansıtmaların değerlendirilmesidir. Bu çalışmada toplam 133 iki kolonlu yazının incelenmesi sonucunda iki kolonlu yazılardaki yansıtmaların değerlendirilmesi amacıyla dört kategoriden oluşan bir rubrik geliştirilmiştir. Rubriğin kategorileri tanımlayıcı yazma I, tanımlayıcı yazma II, yansıtıcı yazma I ve yansıtıcı yazma II olarak isimlendirilmiştir. Geliştirilen rubriğin güvenirlik çalışması yapılmıştır. Rubrik kullanılarak yapılan değerlendirme sonucunda öğretmen adaylarının büyük çoğunluğunun tanımlayıcı seviyede yansıtma yaptıkları belirlenmiştir. Bunun sebebi öğretmen adaylarının yansıtıcı yazılar ile ilk kez karşılaşıyor olmaları olabilir. Öğretmen adaylarının yansıtma seviyelerinin artırılması amacıyla öğretmen adaylarına yansıtmaya yönelik eğitimler uygulanması önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Yansıtma, Yansıtma Seviyesi, İki Kolonlu Yazı, Öğretmen

Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 528

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ LABORATUVARDA YAŞANAN KAZALARIN

NEDENLERİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİ

Cemil AYDOĞDU1 İlker Taşkın ŞIRAHANE1

Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı

Günümüz eğitim sistemlerinde yetiştirilmeye çalışılan insan gücü özellikle bilim ve teknolojik gelişmelere ayak uydurabilen çevresini en iyi şekilde gözlemleye bilen, bilim okuryazarı bireyler yetiştirmektir. Bu amaçtan yola çıkarak gerek sosyal bilimler gerekse de fen bilimlerin de yetiştirilen bireylerin öncelikle gözlem yeteneklerini geliştirmek üzere çalışmalar yapılmaktadır.

Okullarda fen okuryazarı olmayan bireylerin, bilgisiz veya bilinçsizce yanlış kullandığı maddeler yüzünden birçok kazalar yaşanmaktadır. Bu araştırmanın temel âmâcıda bu sorunların kaynakları hakkında fikir edinmeyi sağlamak ve çözüm yolları üretmektir. Bu nedenle hizmet öncesi eğitimde olan öğretmen adaylarının konuyla ilgili görüşlerine başvurulmuştur. Bu araştırmada nitel araştırma desenlerinden olgu bilim (fenomenoloji) deseni kullanılmıştır. Çalışma grubunda Hacettepe üniversitesi fen bilgisi öğretmenliği A.B.D da 2011-2012 güz döneminde eğitim görmekte olan 50 fen ve teknoloji öğretmen adayı yer almıştır. Verilerin toplanması amacıyla yarı yapılandırılmış görüşme formu hazırlanmıştır. Görüşme formu üç bölümden oluşmuştur. Fen ve teknoloji öğretmen adaylarının açık uçlu soruya verdikleri yazılı açıklamalar analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Öğretmen adaylarının yüzde 90 ı laboratuarda yaşanan kazaların nedeninin öğretmenlerin laboratuar hakkında ki bilgi eksikliği olduğuna ilişkin görüş bildirmişlerdir. Bunun yanında alan bilgisinin ve fen teknoloji kitabının da laboratuarda yaşanan sorunlarda etkili olduğunu ifade etmişlerdir. Bu araştırma bulgularının, laboratuarda yaşanan kazaların nedenlerinin belirlenmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Anahtar Sözcükler: fen ve teknoloji öğretmen adayları görüşleri, laboratuar yaşanan sorunların nedeni, içerik analizi.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 529

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ TEKNOLOJİ

DESTEKLİ BİLİMSEL İLETİŞİMİ KULLANMA DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ: PİLOT ÇALIŞMA

VERİLERİ

Muammer ÇALIK1 Zeynel KÜÇÜK2 Hüseyin ARTUN2 Burçin TURAN2

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, 61335

Trabzon 2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Fen Eğitimi Bilim Dalı

Sosyal medya ağları ve iletişim araçlarından olan internet, facebook, twitter, iPad, bilgisayar gibi teknolojik araçlar gün geçtikçe hayatımızda önemli bir yer edinmektedir. Bu teknolojilerin kullanımı sayesinde bireyler arasında bilgi paylaşımı ve tartışma ortamlarının oluşturulması sağlanarak, öğrencilere bilimsel sorgulama ve araştırma becerilerinin kazandırılması hedeflenmektedir. Öğrencilere bilimsel sorgulama ve araştırma becerilerinin kazandırılması için önerilen modellerden biri de Teknoloji Destekli Bilimsel Araştırma (TEDBA) modelidir. Bu modelin uygulamalı bir yansımasını TÜBİTAK tarafından desteklenmekte olan “Teknoloji Destekli Bilimsel Araştırma (TEDBA): Öğretmen Adaylarının Bilgi ve Becerilerini Ölçme ve Modelleme” isimli proje oluşturmaktadır. Bu çalışmada, Fen Bilgisi öğretmen adaylarının proje kapsamında tasarlanan web sitesini kullanma düzeyleri ve kullanılan bilimsel iletişimin türünün ne olduğu pilot çalışma verileri kullanılarak belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın örneklemi, K.T.Ü Fatih Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümü dördüncü sınıfta okuyan ve “Çevre Kimyası” seçmeli dersine kayıtlı olan 71 öğretmen adayı (toplam 28 grup) oluşturmaktadır. Verilerin analizinde basit istatiksel yöntemler ve Liang, Ebenezer ve Yost (2010) tarafından önerilen Çevrimiçi Söylemlerin Değerlendirilmesi Rubriği kullanılmıştır. İçeriksel analiz bulgularına göre, Bilgi Paylaşımı, Dönüt Verme, Takdir Etme, Son Tarihi Hatırlatma temaları ortaya çıkarken, TEDBA web sitesindeki diyalog çeşitlerinin ve kategorilerinin yeterlik düzeyi ve niteliğine açışından değişkenlik gösterdiği tespit edilmiştir. Bu durumda, web sitesinin kullanımını tanıtan bir kitapçığın hazırlanmasının öğretmen adayları için daha faydalı olacağı önerisini ortaya çıkarmaktadır. Aynı zamanda, araştırma gruplarından sorumlu olan bursiyer ve araştırmacı dağılımının daha iyi yapılmasının da öğretmen adaylarının siteyi daha iyi kullanmaları konusunda teşvik edeceğine inanılmaktadır. Anahtar kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayları, Teknoloji Destekli Bilimsel İletişim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 530

ÖĞRETMEN ADAYLARININ KİMLİK İŞLEVLERİNİN VE EĞİTİM İNANÇLARININ İNCELENMESİ

Canan KOÇAK1 F. Merve ULUSOY1 Ayşem Seda ÖNEN1

1Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı

Öğretmenlik mesleği bazı kişilik özelliklerine ve eğitime ilişkin bir takım inançlara sahibi olmayı gerektirir. Bireyin fiziksel, bilişsel, sosyal ve psikolojik gelişiminin birbiriyle ilişkili olarak ilerlemesi sonucunda oluşan kimlik, birey tarafından yapılandırılan, bireyin yeteneklerini, inançlarını ve bütün yaşamını kapsayan dinamik bir yapıdır. İnançlar ise bireyin çevresiyle ilişkisinde edindiği bi¬lişlerdir ve bireyin, şimdi ve geçmişte gerçeğin nasıl olduğuna ilişkin bilgile¬rinden oluşmaktadır. Dolayısıyla öğretmenlerin ve öğret¬men adaylarının eğitim inançlarının ve kimlik işlevlerinin incelenmesi, öğretmen davranışları-nın anlaşılması açısından büyük öneme sahiptir. Bu nedenle çalışmada öğretmen adaylarının sahip oldukları kimlik işlevlerini ve eğitim inançlarını ortaya çıkarma ve kimlik işlevlerinin eğitim inançları ile ilişkisini irdeleme amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören 110 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Betimsel ve ilişkisel tarama modeline göre gerçekleştirilen araştırmanın verileri, Yılmaz, Altınkurt ve Çokluk (2011) tarafından geliştirilen “Eğitim İnançları Ölçeği” ve Serafini, Maitland ile Adams (2006) tarafından geliştirilen ve Demir (2011) tarafından Türkçeye uyarlanan “Kimlik İşlevleri Ölçeği” ile toplanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, öğretmen adaylarının eğitim inançlarının altında yatan felsefi yaklaşımın varoluşçuluk olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca öğretmen adaylarının, kendilerini tanıma ve anlama kimlik işlevlerinin oldukça gelişmiş; gelecekte kendilerini gerçekleştirme fırsatlarını fark edebilme işlevlerinin ise diğer kimlik işlevlerine göre daha yetersiz olduğu belirlenmiştir. Öğretmen adaylarının eğitime yönelik inançları ile kimlik işlevleri arasında bir ilişki olup olmadığı incelendiğinde, daimicilik inançları ile yapı kimlik işlevleri; esasicilik inançları ile hedef ve gelecek işlevleri arasında anlamlı ilişkilerin varlığı ortaya çıkmıştır. Söz konusu sonuçlar ışığında, öğretmen adaylarının kimlik işlevlerinin ve eğitime yönelik inançlarının gelişimi hakkında önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Kimlik İşlevleri, Eğitim İnançları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 531

AY-GÜNEŞ TUTULMASI KONUSUNUN ÖĞRETİMİNDE MODEL KULLANIMININ FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN

ADAYLARININ AKADEMİK BAŞARILARINA ETKİSİNİN İNCELENMESİ

İlda DÜŞKÜN1 İbrahim ÜNAL2

1Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

2İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü Fen bilimlerinin soyut ve karmaşık yapısı, fen öğretiminde kullanılan modelleri vazgeçilmez kılmıştır. Alan ile ilgili literatür tarandığında fen eğitiminde model kullanılarak yapılan öğretimin etkililiğini ortaya çıkaran birçok çalışmaya rastlamak mümkündür. Öğrencilerin öğrenmekte ve algılamakta güçlük çektikleri soyut kavram, olgu ve olayların öğretiminde model kullanımının, öğrencilerin algılamalarını kolaylaştırıcı ve soyutluğu ortadan kaldırarak somutlaştırıcı bir rolünün olduğu incelenen çalışmalar neticesinde ortaya çıkarılmıştır. Bu nedenle modellerle öğretim üzerine yapılan çalışma ve araştırmalardan yola çıkarak, modellerin anlaşılması zor olan kavramlarda öğrencilerin anlama seviyelerini yakalayan ve onların algılarını açmada kilit rol oynayan bir eğitim aracı olduğu sonucuna varabiliriz. Bu çalışmada Astronomi dersi kapsamında yer alan “Ay ve Güneş Tutulması” konusunda başarıyı artırmak için model geliştirilmiş ve model kullanımının öğrencilerin akademik başarıları üzerindeki etkisini incelemek amaçlanmıştır. Bu nedenle çalışma, Astronomi dersindeki soyut ve anlaşılması güç kavramları somutlaştıracak materyalleri üretmesi ve bu dersin işlenişinde kullanılabilecek yöntemi belirlemesi bakımından önem teşkil etmektedir. Araştırmada ön test-son test deneysel desen kullanılmış ve deney-kontrol grubu öğrencilerinin “Ay ve Güneş Tutulması” konusuna ait başarılarını ölçmek ve karşılaştırmak için başarı testi kullanılmıştır. Elde edilen veriler bilgisayarda SPSS 17.0 istatistik paket programı ile analiz edilmiş ve verilerin analizinde “bağımsız t-testi” ve “bağımlı t-testi” kullanılmıştır. Araştırmada model kullanılarak öğretimin yapıldığı deney grubu ile geleneksel öğretimin yapıldığı kontrol grupları arasında son test puan ortalamaları açısından deney grubu lehine istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayları, Astronomi Eğitimi, Ay ve Güneş Tutulması, Model Kullanımı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 532

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİNİN ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER

AÇISINDAN İNCELENMESİ

Sevda ÜSTÜNDAĞ1 Şenol BEŞOLUK1

1 Sakarya Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı

Yaşamımızdaki eğitim, ekonomi, sosyal, sağlık gibi farklı alanlarda karşılaştığımız ortak durum problemdir. Genellikle hızlı değişimler ve iniş-çıkışlar nedeniyle karşılaşılan bu problemleri çözebilmek için öncelikle problemleri fark etmek gerekir. Problem fark edildikten sonra problem çözümü ise kişinin sahip olduğu problem çözme becerisine bağlı olarak gerçekleşir. Heppner ve Baumgardner (1985) problem çözme becerisini “Problem ile başa çıkmada, kişinin problemli durumları çözme yeteneği, kendini bilişsel olarak değerlendirmesine ve büyük ölçüde konsantre olmasına bağlıdır” olarak tanımlamıştır. Bu tanımdan yola çıkılarak, problem çözme becerisinin kişisel olarak değişkenlik gösterdiği ve bu becerisini geliştirmenin kişinin kendi elinde olduğu anlaşılmaktadır. Çalışmanın amacı, Sakarya ve İstanbul Üniversitesi İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünde öğrenim öğretmen adaylarının sahip oldukları problem çözme becerileri ile cinsiyet, sınıf düzeyi ve öğretim türü arasındaki ilişkilerin nicel araştırma yöntemleri kullanılarak incelenmesi olarak belirlenmiştir. Mevcut durumun betimlenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmada tarama modeli kullanılmış, çalışmanın araştırma grubunu 2010-2011 akademik yılında Sakarya ve İstanbul Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören 3. ve 4. Sınıf Fen Bilgisi öğretmen adayları oluşturmaktadır. Öğretmen adaylarının, problem çözme becerilerini belirlemek amacıyla P.P. Heppner ve C. H. Peterson tarafından geliştirilmiş ve ülkemizde Savaşır ve Şahin (1997) tarafından geçerlik ve güvenilirlik çalışması yapılmış olan Problem Çözme Envanteri ile toplanmıştır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemlerine başlanmıştır. Yapılan analizler sonucunda Fen Bilgisi Öğretmen adaylarının sahip oldukları problem çözme becerileri puanlarının ortalama düzeyde olduğu gözlenmiştir. Çalışmanın sonucunda sahip olunan bu değerlerin yükseltilmesi adına önerilerde bulunulacaktır. Eğitimde problem çözme becerilerine sahip öğretmenler olabilmek, gelecek nesilleri yetiştirmekte önem arz ettiğinden problem çözme becerilerinin geliştirilmesine dikkat edilmelidir. Anahtar Kelimeler: Problem Çözme, Fen Bilgisi Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 533

BİLİM VE SANAT MERKEZİ ÖĞRENCİLERİN PLASTİK VE PLASTİK ATIKLARIN GERİ DÖNÜŞÜMÜ VE

ÇEVREYE ETKİLERİ KONUSUNDA TUTUMLARININ İNCELENMESİ

(BATI KARADENİZ BÖLGESİ ÖRNEKLEMİ)

Fatma BAKAR¹, Bahattin AYDINLI²

¹Kastamonu Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Öğrencisi ²Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Geçmişten günümüze artarak devam eden çevre sorunları, insanların yaşamını olumsuz yönde etkilemektedir. Çevre sorunlarının çözümü için çevre eğitimi ile toplumun tüm kesimlerinin bilinçlendirilmesi gerekir. Üstün yetenekliler bir toplumun küçük bir kesimini oluşturmalarına rağmen kıymetli bir maden gibi değerlendirildiklerinde bir ülkenin geleceğine şekil verebilirler hatta bütün insanlığa yararlı olabilirler. Bu öğrencilere verilecek olan çevre eğitiminin hem ülkemizde hem de küreselleşen dünyada artan çevre sorunlarının çözümünde büyük önem arz edeceği düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı, 2011-2012 öğretim yılı ikinci döneminde Batı Karadeniz Bölgesinde bulunan(Kastamonu, Zonguldak, Bartın, Sinop, Düzce) Bilim ve Sanat Merkezlerinde (Bilsemlerde) öğrenim gören 6., 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin plastik atıkların geri dönüşümü ve çevreye etkileri konularında tutumlarını incelemektir. Mevcut durumun betimlenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmada tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmada kullanılan anket 2 bölümden oluşmaktadır. 1. bölümde kişisel bilgiler, ikinci bölümde ise Avan vd. (2011) tarafından hazırlanan ilköğretim öğrencileri için ‘Çevre Tutum Ölçeği (ÇTÖ)’ bulunmaktadır. Çalışmada öncelikle Bilsem öğrencilerinin plastik atıkların geri dönüşümü ve çevreye etkileri konusundaki tutumları çeşitli demografik değişkenler açısından karşılaştırılacaktır. Bilsem öğrencilerinin tutum puanlarının olumlu düzeyde olması beklenmektedir. Araştırma sonunda Bilsem öğrencilerinin plastik atıkların geri dönüşümü ve çevreye etkileri konusundaki tutumlarından yola çıkılarak çeşitli önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Çevre Eğitimi, Plastik Atıklar, Geri Dönüşüm, Çevre Tutum Ölçeği, Bilim ve Sanat Merkezi, Üstün Yetenekli Öğrenci

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 534

ÖĞRENCİLERİN ARGÜMANTASYON UYGULAMARI VE ÖĞRETMEN PEDAGOJİSİ HAKKINDAKİ ALGILARI

VE TUTUMLARI

Ayşe Begüm PORİKLİ1 Murat GÜNEL2

1Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

2TED Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği ABD

Argümantasyon; alternatif açıklamaların ve bilimsel iddiaların değerlendirildiği,

bilginin sosyal olarak yapılandırıldığı, bilimsel söylemlerin uygulandığı ve kanıtların ele alınıp tartışıldığı bir süreçtir. Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme (ATBÖ) yaklaşımı; aktivitelere yön verecek bir çerçeve, öğrencileri veri hakkında akıl yürütmeleri için harekete geçirecek bir “biliş ötesi” destek ve bunun yanında, düşünme ve düşünmeye yönelik tartışma yapısından oluşur. Bu süreç iki veya daha fazla kişinin her birinin iddialarının doğruluğu ile ilgili birbirini ikna etme çabasını içeren bir süreçtir. Bu çalışma ilköğretim II. kademe öğrencilerinin araştırma-sorgulama tabanlı bir yaklaşım olan Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme yaklaşımına, bu uygulamaları yapan öğretmenlerine ve Fen ve Teknoloji dersine yönelik algılarını ve tutumlarını ortaya çıkarmak amaçlamaktadır. Çalışmanın örneklemi ATBÖ uygulamaları ile dersini işleyen 10 fen bilgisi öğretmeninin sınıflarından rastgele seçilmiş 80 öğrenciden oluşmaktadır. Veriler “Etkinlik Değerlendirme Anketi”, “Fen ve Teknoloji’ ye Yönelik Tutum Anketi” ve yarı yapılandırılmış görüşme yolu ile toplanmıştır. Çalışmada nitel ve nicel analiz yöntemleri kullanılmıştır. Mülakat ve anket sonuçlarına göre öğrencilerin algıları ve tutumları ortaya çıkarılmıştır. Böylece öğrencilerin araştırma sorgulama tabanlı eğitimlere bakışları belirlenmiş ve uygulamaların öğrenciler gözüyle değerlendirmesi yapılmıştır. Öğrenciler öğretmenlerindeki değişimle birlikte sınıf içi uygulamaların farklılaştığını ve uygulamalar esnasında öğretmenle öğrencinin yer değiştirdiğini ifade etmişlerdir. Ayrıca sürecin devam etmesi yönünde istek bildiren öğrenciler bu sayede öğrenmelerinin daha kalıcı olduğunu belirtmişlerdir.

Anahtar Kelimeler: Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme, Öğrenci Algısı ve

Tutumu, Öğretmen Pedagojisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 535

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN BİYOTEKNOLOJİ UYGULAMALARINA YÖNELİK

TUTUMLARININ BELİRLENMESİ

Evrim ÖCAL1 Sibel KAHRAMAN2

1 İnönü Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim ABD, Fen Bilgisi Öğr. Bilimdalı, MALATYA

2 İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Öğr. Prog. MALATYA

Biyoteknoloji, pek çok endüstriyel sektörü değiştirme potansiyeline sahip uygulamaları ile 21. yüzyılın en önemli bilimsel gelişmelerinden birisidir. “Biyoteknoloji” terimi, sorunları çözmek için canlı organizmaların ve/veya biyolojik süreçlerin yardımıyla hammaddelerden ürün elde edilmesini sağlayan metod ve teknikler olarak tanımlanmaktadır. Biyoteknolojinin hızlı gelişimi ve uygulamaları ekonomik, politik, etik ve eğitim gibi farklı alanlarda pek çok tartışmayı da başlatmıştır. Bu nedenle geleceğimiz olan çocuklarımızın biyoteknoloji alanındaki gelişmelerle ilgili güçlü bir eğitim altyapısına sahip olan bireyler olarak yetiştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sorumluluk şüphesiz ilköğretimden başlayarak yükseköğretime kadar farklı eğitim seviyelerinde fen eğitimcilerine düşmektedir. Bu çalışmanın amacı, fen ve teknoloji öğretmenlerinin biyoteknoloji uygulamalarına karşı tutumlarını belirlemektir. Bu çalışmada, fen ve teknoloji öğretmenlerinin biyoteknoloji tutumlarını belirlemek için tarafımızdan geliştirilen 16 ifadeli 5’li likert tipi bir tutum ölçeği kullanılmıştır. Ölçek, 2010-2011 eğitim- öğretim yılında Malatya il merkezinde görev yapmakta olan ve kolay ulaşılabilir durum örneklemesi (convenience sampling) yöntemi ile seçilen 209 fen ve teknoloji öğretmenine uygulanmıştır. Toplanan veriler bağımsız örneklem t-testi ve ANOVA testi ile SPSS 17.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Biyoteknoloji tutum ölçeğinin uygulanması sonucunda elde edilen verilerde, fen ve teknoloji öğretmenlerinin cinsiyetlerine göre tutumlarında bayanlar lehine anlamlı bir farklılık belirlenirken, öğretmenlerin eğitim seviyesi, mesleki kıdem, mezun olunan fakülte, bölüm/programa göre tutumlarında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Anahtar Kelimeler: Biyoteknoloji, Biyoteknoloji Eğitimi, Fen ve Teknoloji Öğretmeni, Tutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 536

ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKİ YETERLİK DUYGUSU: K.MARAŞ İLİ ÖRNEĞİ

Kadir BİLEN1 Orhan ERCAN1 Mehmet TEKEREK2

Mahmut SAĞIR3

1 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, BÖTE Bölümü 3 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi,Eğitim Fakültesi,Eğitim Bilimleri

Bölümü Eğitim fakültelerinde okuyan ve geleceğin öğretmenleri olacak olan öğrencilerin öğretmenlik mesleğini sevmeleri, mesleklerini başarıyla yürütebilmeleri için bir ön koşul olduğu söylenebilir. Öğretmenlerin mesleklerine yönelik tutumları öğretmenlik mesleğinin yerine getirilmesinde büyük önem taşımaktadır. Öğretmen adaylarının öğretme sürecindeki görev ve sorumlulukları üzerine yapılan araştırmaların sonuçları, birçok durumda öğretmenlerin öğretme ve sınıftaki düzeni sağlama konusunda davranışlarını etkileyen bazı inançların var olduğunu ortaya koymuştur. Bu durum yeterlik inançları kavramını ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmanın amacı Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Eğitim Fakültesinde 2011-2012 eğitim öğretim yılı bahar döneminde Öğretmenlik Uygulaması dersini alan öğrencilerin bu dersi almadan önce ve aldıktan sonra öğretmen öz-yeterlik inançları ve sınıfta ders anlatmaya ilişkin algılarının irdelenmesidir. Araştırmaya İlköğretim Matematik Öğretmenliği ve Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliğinde öğrenim gören 70 öğretmen adayı ile formasyon eğitiminde aynı dersi alan 100 öğretmen adayı katılmıştır. Araştırmanın yöntemi, mevcut durumu tespit etmeyi amaçladığı için tarama modeli türlerinden ilişkisel tarama modelidir. Araştırmada öğretmen adaylarının öz-yeterlik algılarını belirlemek için Tschannen-Moran ve Woolfolk Hoy (2001) tarafından geliştirilen “Teachers’ Sense of Efficacy Scale” (TSES-Öğretmen Öz-Yeterlik Ölçeği)’nin uzun formu kullanılmıştır. Öğretmen öz-yeterlik ölçeğinin (TSES) Türkçe’ye uyarlaması Çapa, Çakıroğlu ve Sarıkaya (2005) tarafından yapılmıştır. Araştırmada veri toplamak amacıyla kullanılan diğer ölçek “Öğretmen Adaylarının Sınıfta Ders Anlatımıyla İlgili Görüş ve Düşünceleri” ölçeğidir Görgen (2003). Araştırmada elde edilen verilerin analiz süreci devam etmektedir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Öz-yeterlik, Öğretmenlik Uygulaması

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 537

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ EĞİTİM ARAŞTIRMALARINA KARŞI TUTUMLARI VE

ÖZ YETERLİKLERİNİN İNCELENMESİ

Nail İLHAN1 Hülya KUTU1 Zeynel Abidin YILMAZ1

1Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı

Eğitim alanında; değişik alanlarda kuramsal bilgi üretilmesi, yaşanan sorunların tespiti ve bunlara dönük çözümler üretilmesi, uygulamada olan bir sürecin ne kadar etkin ve verimli olduğunun test edilmesi amacıyla birçok araştırmalar yapılmaktadır. Bu açıdan öğretmenlerin eğitim araştırmalarından yararlanmaları önemlidir. Eğitimde öğretmenlerin öz yeterlik inancı, öğrencinin başarı düzeyi ve davranışlarında olumlu yönde değişiklikler meydana getirmeleriyle ilgili olarak kendi öğretme yeteneğine olan inançları şeklinde ifade edilmektedir. Fen ve teknoloji öğretmenlerinin veya öğretmen adaylarının eğitim araştırmalarına karşı olumlu tutuma sahip olmaları, bu araştırmalardan faydalanmaları, kendilerine güven duymalarını da etkileyebileceği söylenebilir. Bu çalışmada, Fen ve teknoloji öğretmen adaylarının eğitim araştırmalarına karşı tutumları ve fen öğretimine yönelik öz yeterlik inançları incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca öğretmen adaylarının eğitim araştırmalarına karşı tutumlarının ve fen öğretimine yönelik öz yeterliklerinin; mezun oldukları lise türü, cinsiyetleri, başarı düzeylerine (lisans not ortalaması) göre nasıl değiştiği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu araştırma nicel araştırma yaklaşımına uygun olarak ilişkisel tarama yöntemine göre yürütülmüştür. Çalışmanın örneklemini 3 farklı üniversitede son sınıfta bulunan 348 Fen ve Teknoloji öğretmen adayı oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak “Eğitim Araştırmalarına Karşı Tutum Ölçeği” (EATÖ) ve “Fen Öğretiminde Öz Yeterlik İnancı” (FÖÖYİ) ölçeği kullanılmıştır. Bu çalışmadaki verilerde, güvenirlik katsayısı Cronbach Alfa, EATÖ için 0.87, FÖÖYİ için 0.71 olarak hesaplanmıştır. Çalışmada verilerin analizi betimsel ve kestirimsel istatistiki yöntemler kullanılarak yapılmıştır. Çalışmada elde edilen bulgular incelendiğinde; ölçeklerden elde edilen tüm maddeler için ortalama puanlar, EATÖ için �= 3.67 iken, FÖÖYİ için �= 3.45’dir. Öğretmen adaylarının EATÖ’den aldıkları puanlar cinsiyet açısından incelendiğinde; kızların ve erkeklerin ortalamaları arasında kızlardan yana anlamlı fark ortaya çıkmıştır. EATÖ ve FÖÖYİ’den elde edilen veriler arasındaki ilişki incelendiğinde orta düzeyde, pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretmen Adayları, Eğitim Araştırmaları,

Eğitim Araştırmalarına Karşı Tutum, Öz yeterlik

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 538

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ SOSYO-BİLİMSEL KONULAR HAKKINDAKİ BİLİMSEL TARTIŞMALARININ EPİSTEMİK İNANÇLARI

AÇISINDAN İNCELENMESİ

Erdinç İŞBİLİR1 Hamide ERTEPINAR2 Jale ÇAKIROĞLU1

1Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2İstanbul Aydın Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

Kişilerin mantıksal muhakemeler yaparak iddialarda bulundukları ve bu iddialarını dayandıkları verilerle ilişkilendirme ve uygun gerekçeleri yapılandırma süreci olarak tanımlanan bilimsel tartışma, bir tartışma süreci olarak bilim eğitiminde önemli bir yere sahiptir (Toulmin, 1958; Driver, Newton, ve Osborne, 2000; Kuhn, 1993). Bununla birlikte, tartışmalı konular olarak tanımlanan, bilim ve teknoloji ile ilişkili, çözümüne yönelik bilimsel ve ahlaki akıl yürütme yapılması gereken ve iyi yapılandırılmamış problemler olan sosyo-bilimsel konuların (Sadler, 2004; Zeidler ve Nichols, 2009) öğrencilerin bilimsel tartışmalarını olumlu yönde etkilediği belirlenmiş ve bu konuların fen bilgisi öğretim programına ve sınıf tartışmalarına dahil edilmesi önerilmiştir (Driver, Newton, ve Osborne, 2000). Aynı zamanda bilme ve bilginin doğasına yönelik inanç ve önyargılar olarak tanımlanan (Mason & Scirica, 2006) öğrencilerin epistemik inanç düzeylerinin bilimsel tartışma düzeyleri üzerinde etkili olduğu ortaya konmuştur (Hofer & Pintrich, 1997). Bu çalışmada fen bilgisi öğretmen adaylarının dört farklı sosyo-bilimsel konu hakkındaki (iklim değişikliği, nükleer enerji, genetiği değiştirilmiş besinler, ve insan genom projesi) yazılı bilimsel tartışma düzeyleri her hafta farklı bir sosyo-bilimsel konunun tartışıldığı çevrimiçi tartışma ortamında dört haftalık süre boyunca izlenmiştir. Katılımcıların yazılı bilimsel tartışma düzeylerinin belirlenmesi için Sadler ve Fowler (2006) tarafından geliştirilen beş düzeyden oluşan dereceli puanlama anahtarı (rubrik) kullanılmıştır. Öğrencilerin epistemik inanç düzeyleri Kuhn, Cheney, ve Weinstock (2000) tarafından geliştirilen Epistemik İnançlar Ölçeği ile belirlenmiştir. Bu ölçeğe göre öğrenciler mutlakçılar, çoğulcular ve değerlendiriciler olarak gruplandırılmıştır. Çalışmanın sonucunda öğrencilerin bilimsel tartışmalarının her bir sosyo-bilimsel konu için yüksek düzeylerde olduğu ve epistemik inanç düzeyi olarak en çok çoğulcuların bilimsel tartışma oluşturdukları belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Yazılı Bilimsel Tartışma, Sosyo-Bilimsel Konular, Çevrimiçi Tartışma Ortamı, Epistemik İnanç Düzeyi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 539

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRENME NESNELERİNE İLİŞKİN ÖZ-YETERLİK

ALGILARINDAKİ DEĞİŞİM

Aygün KILIÇ* Selçuk AYDEMİR* Didem KARAKAYA* Osman Nafiz KAYA*

*Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

Öz-yeterlik, "bireyin, belli bir performansı göstermek için gerekli etkinlikleri organize edip, başarılı olarak yapma kapasitesi hakkında kendine ilişkin yargısı" olarak tanımlanmaktadır (Bandura, 1997; Aktaran: Aşkar ve Umay, 2001). Bandura’ya (1997) göre, öz-yeterlik algısı öğretmenlerin sınıf içi başarılarına doğrudan etki eden önemli bir faktördür. Bu bağlamda, öğretme-öğrenme süreci içerisinde anlamlı ve kalıcı öğrenmeyi sağlama konusunda gitgide önemi artmakta olan öğrenme nesneleri ile ilgili, öğretmen/öğretmen adaylarının öz-yeterlik algılarının yüksek olması büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmanın amacı, Fen Bilgisi öğretmen adaylarının öğrenme nesnelerine ilişkin öz-yeterliklerinde oluşan değişimi, nitel ve nicel araştırma yöntemleri kullanılarak belirlemektir. Ön-test son-test tek grup desenli bu araştırmaya, 2011-2012 akademik yılında Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören rastgele seçilmiş 42 Fen Bilgisi öğretmen adayı (27 Kız ve 15 Erkek) katılmıştır. Öğretmen adayları, “Öğretmenlik Uygulaması” dersi kapsamında 3 hafta boyunca süren teorik ve uygulamalı bir eğitim almıştır. Dersin teorik kısmı; öğrenme nesnelerinin özellikleri, metadata (üstveri), nesne ambarları vb. konularda; uygulamaya yönelik kısmı ise öğrenme nesnelerini arama/bulma-indirme, düzeltme-geliştirme ve oluşturmaya ilişkin işlenmiştir. Dersin uygulamalı kısmında uzman kişiler tarafından çeşitli yazılımların (Sothink Decompiler, Macromedia Flash 8, Flash Hunter X, Movie Maker) ve MIT’in (Massachussets Institute of Technology) geliştirdiği animasyon oluşturma programı olan Scratch’ın nasıl kullanılacağı örneklerle sunulmuştur. Çalışmada, araştırmacılar tarafından geliştirilen 7’li Likert yapıda olan “Öğrenme Nesnelerine İlişkin Öz-yeterlik Anketi” kullanılmıştır. Anket uygulandıktan sonra 15 öğretmen adayıyla bireysel yarı-yapılandırılmış mülakatlar yapılmıştır. Araştırma kapsamında ön-test verileri toplanmış olup çözümleme işlemleri tamamlanmıştır. 12 haftanın sonunda, öğretmen adayları çalışmalarını gerçekleştirdikten sonra aynı veri toplama araçları son-test olarak tekrar uygulanacaktır. Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayları, Öğrenme Nesneleri, Öz-Yeterlik Algısı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 540

KAYNAŞTIRMA ÖĞRENCİLERİNİN DERSLERİNE GİREN ÖĞRETMENLERİN KAYNAŞTIRMA

EĞİTİMİNDEKİ YETERLİKLERİ

Tayfun TUTAK Zühal GÜN Selim KILIÇARSLAN Yunus GÜDER

Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Özel eğitim gereksinimli öğrencilere sunulan tüm hizmetlerin merkezinde öğrencilerin sahip oldukları özrün engele dönüşmeme çabası vardır. Kaynaştırma eğitimi ile bu çabalar desteklenmektedir. Okullarda kaynaştırma eğitimine ihtiyaç duyan öğrenci sayısı fazla olmasına rağmen bu eğitimde birçok sorunun olduğu ve bu sorunların kaynaştırma eğitiminden beklenen verimi azalttığı bilinen bir gerçektir. Son yıllarda bu sorunların neler olduğunun saptanması ve giderilmesine yönelik yapılan çalışmaların sayısı artmaktadır. Fakat çalışma sayısının artmasına rağmen hala birçok problem artarak devam etmektedir. Bu çalışmanın amacı; kaynaştırma öğrencilerinin derslerine giren öğretmenlerimizin yeterliklerini ölçmek ve bu anlamda çeşitli önerilerde bulunmaktır. Bunun için Elazığ il merkezinde tesadüfi örnekleme yoluyla seçilen bir ilköğretim okulundaki kaynaştırma öğrencisi olan tüm öğretmenlerle (16) yarı yapılandırılmış bir mülakat yapılmıştır. Görüşme formundaki açık uçlu sorular öğretmenlerin kaynaştırma eğitimi hakkındaki yeterliklerini ortaya koymak amacıyla Babaoğlan ve Yılmaz’ın (2010) geliştirmiş olduğu sorulardan yararlanılarak oluşturulmuştur. Elde edilen veriler içerik analizi ile analiz edilmiş, verilen cevaplar kategorilere ayrılmıştır ve açıklanmıştır. Araştırma sonucunda, mülakat yapılan bütün öğretmenlerimiz kaynaştırma eğitimi konusunda kendilerini yetersiz gördükleri belirlenmiştir. Kaynaştırma öğrencileri olan öğretmenlerimizin birçoğunun Bireysel Eğitim Programı’nın (BEP) olmadığı ortaya çıkmış ve bazı öğretmenlerimiz BEP’leri olduğu halde buna uymadıklarını dile getirmişlerdir. Yapılan araştırma sonucunda rehberlik hizmetiyle işbirliği yapan ve kaynaştırma öğrencileri için BEP’lerini hazırlayıp bunlara uyan öğretmenlerimizin sayısı da 3’ü geçmemektedir. Anahtar Kelimeler: Kaynaştırma Eğitimi, Kaynaştırma Öğrencileri, Bireysel Eğitim Programı, Yeterlik

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 541

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ YAPILANDIRMACI YAKLAŞIMI UYGULAMAYA

YÖNELİK ÖZ YETERLİK İNANÇ DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Sibel DEMİR1, Fatma ÖNEN1, Fatma ŞAHİN1

1Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi

Öğretmenliği A.B.D.

Yaşanan gelişmeler toplumları ve örgün eğitim kurumlarının yapı-işleyişinde de değişimi getirmiştir. Bu bağlamda ülkemizde de 2006 yılı itibariyle, davranışçı kuramı temel alan geleneksel yaklaşımın yerini, bilişsel kuramı temel alan yapılandırmacı yaklaşım almıştır. Öğretmen adaylarının hemen hemen tamamının geleneksel anlayışla eğitim aldığı düşünüldüğünde, yeni bir yaklaşımla eğitim-öğretim sürecini yönlendirmelerinin oldukça zor olacağı görülmektedir. Bu bağlamda öğretmen adaylarının yapılandırmacı yaklaşıma yönelik yeterlik düzeylerinin belirlenmesinin, geleceğin öğretmenlerine ilişkin profilleri ortaya koyacağı; ayrıca öğretmen eğitimine ilişkin eksiklikleri de belirleyeceği düşünülmektedir. Bu noktadan hareketle araştırmanın problemini “fen bilgisi öğretmen adaylarının yapılandırmacı yaklaşımı uygulamaya yönelik öz yeterlik inanç düzeyleri nedir?” sorusu oluşturmaktadır. Araştırmanın amacı ise fen bilgisi öğretmen adaylarının yapılandırmacı yaklaşımı uygulamaya yönelik öz yeterlik inanç düzeylerinin belirlenmesidir. Araştırma 2011-2012 eğitim öğretim güz yarıyılı sonunda İstanbul’daki bir üniversitenin fen bilgisi öğretmenliği A.B.D.’nda 4.sınıfta okuyan 53 öğrenciyle gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri Evrekli, Şaşmaz Ören, İnel (2010) tarafından geliştirilen “Yapılandırmacı yaklaşımı uygulamaya yönelik öz yeterlik ölçeğiyle” toplanmıştır. Ayrıca araştırmada yapılandırmacı yaklaşımı uygulamaya yönelik öz yeterlik inancının ayrıntılı irdelenmesi amacıyla rastgele seçilen 5 öğretmen adayıyla görüşme yapılmıştır. Ölçekten elde edilen veriler, frekans dağılımlarının incelenmesiyle analiz edilerek yorumlanmıştır. Görüşme kayıtlarından elde edilen veriler ise, her bir öğretmen adayı için ayrıntılı bir şekilde analiz edilmiş ve durum tespiti yapılmıştır. Araştırma sonuçları, öğretmen adaylarının yapılandırmacı öğretim yaklaşımını uygulamaya yönelik öz yeterlik inanç düzeylerinin yüksek olduğunu gösterir niteliktedir. Yapılan görüşmede de öğretmen adaylarının yapılandırmacı yaklaşıma yönelik ders planı oluşturma, uygulama, öğrenme yöntem-tekniklerini ve değerlendirme tekniklerini kullanma konusunda kendilerini yeterli hissettikleri saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Yapılandırmacı Yaklaşım, Öğretmen Adayı, Fen Eğitimi, Yapılandırmacı Yaklaşım Öz Yeterlik İnancı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 542

GÜNLÜK YAZMA ETKİNLİKLERİNİN FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN

ÖĞRETİMİYLE İLGİLİ ÖZ-YETERLİK İNANÇLARINA ETKİSİ

Emine Hatun DİKEN1, Nejla YÜRÜK1

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

Anabilim Dalı

Araştırmanın amacı Özel Öğretim Yöntemleri II dersinde günlük tutan Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarının, tuttukları günlüklerin fen öğretimine yönelik öz yeterlik inançlarına etkisini tespit etmektir. Araştırmanın örneklemini Gazi Eğitim Fakültesi 4. sınıfta öğrenim gören 78 Fen ve Teknoloji öğretmen adayı oluşturmuştur. Araştırmada ön test-son test kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Araştırmanın kontrol grubunu 38 Fen ve Teknoloji öğretmen adayı, deney grubunu ise 30 Fen ve Teknoloji öğretmen adayı oluşturmuştur. Araştırmada öncelikle 2011-2012 eğitim-öğretim 1. yarılıyında Özel Öğretim Yöntemleri I dersinde dersin sorumlusu tarafından kontrol ve deney grubundaki Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarına öğretim yöntemleri anlatılmış ve örnek uygulamalar yapılmıştır. 2011-2012 eğitim-öğretim 2. yarıyılında ise Özel Öğretim Yöntemleri II dersinin başlangıcında kontrol ve deney grubundaki 78 Fen ve Teknoloji öğretmen adayının fen öğretimine yönelik öz-yeterlik inançlarını ölçmek amacı ile Riggs ve Enochs (1990) tarafından geliştirilen; Özkan, Tekkaya ve Çakıroğlu (2002) tarafından Türkçe’ye uyarlanan Fen Öğretimi Öz-yeterlik İnancı Ölçeği kullanılmıştır. Deney grubundaki öğretmen adaylarına kontrol grubundan farklı olarak günlük tutturulmuştur. 2011-2012 eğitim-öğretim 2. yarıyılı sonunda deney ve kontrol grubundaki 78 Fen ve Teknoloji öğretmen adayına Fen Öğretimi Öz-yeterlik İnancı Ölçeği tekrar uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre günlük tutturularak Özel Öğretim Yöntemleri II dersinin işlendiği Fen ve Teknoloji öğretmen adayları ile günlük tutturulmadan Özel Öğretim Yöntemleri II dersinin işlendiği Fen ve Teknoloji öğretmen adayları arasında, Fen Öğretimi Öz-yeterlik İnancı Ölçeği’nin Fen Öğretimi Sonuç Beklentisi (Science Teaching Outcome Expectancy) alt boyutu bakımından anlamlı fark bulunmamış, Kişisel Fen Öğretimi Öz-Yeterlik İnancı (Personal Science Teaching Efficacy Belief) alt boyutu bakımından ise anlamlı fark bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji öğretmen adayları, Kişisel Fen Öğretimi Öz-Yeterlik İnancı, Fen Öğretimi Sonuç Beklentisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 543

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEK TERCİH NEDENLERİ

Murat BURSAL Serkan BULDUR

Cumhuriyet Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü,

Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı

Öğretmen yetiştirme programlarından mezun olan öğretmenlerin yeterliliklerinin artırılmasında bu programlara gelen öğrencilerin öğretmenlik mesleğini sevmelerini sağlamak önemli bir rol oynamaktadır. Öğretmen yeterliliklerini belirleyen en önemli etkenlerin başında öğretmen adaylarının öğretmenlik yapma konusundaki kişisel tutum ve inanışları olması gösterilebilir. Bu nedenle, öğretmen adaylarının mesleklerini tercih nedenleri ve bu nedenlerin hangi faktörlerden etkilendiklerinin tespiti gelecekteki öğretmen profillerinin belirlenmesi açısından oldukça önemlidir. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı Fen Bilgisi Öğretmenliği lisans programında okuyan öğretmen adaylarının meslek tercih nedenlerini belirlemek amaçlı kullanılacak bir ölçek geliştirmek ve öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğini tercih nedenlerini belirlemektir. Araştırmanın çalışma grubunu bir devlet üniversitesinin Fen Bilgisi Öğretmenliği lisans programında öğrenim görmekte olan 379 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında öğretmen adaylarının meslek tercih nedenlerini belirlemekte kullanılabilecek “Öğretmenlik Tercih Nedenleri Ölçeği (ÖTNÖ)” geliştirilmiştir. Ölçek maddelerinin hazırlanmasında ilgili alan yazındaki öğretmenlik tutum anketleri incelenerek öğretmenlik tercihine neden olabilecek durumlar özgeci, içsel ve dışsal faktörler çatısı altında belirlenmiş ve ayrıca 44 öğretmen adayı ile yarı-yapılandırılmış görüşmeler yapılarak 51 maddelik madde havuzu oluşturulmuştur. Ölçeğin görünüş ve kapsam geçerliği için uzman görüşlerine başvurulmuş ve yapı geçerliğinin belirlenmesinde açımlayıcı faktör analizi tekniği kullanılmıştır. Faktör analizi ve uzman değerlendirmesi sonucunda ÖTNÖ’nün 23 maddeden ve “Özgeci”, “İçsel” ve “Dışsal” isimli 3 faktörden oluştuğu belirlenmiştir. Faktörlere ait puanlar tek-yönlü tekrarlı ölçümler varyans analizi (Repeated Measures ANOVA) ile karşılaştırıldığında, Fen Bilgisi öğretmen adaylarının meslek tercih nedenleri arasında en etkili olan faktörün özgecilik olduğu daha sonra ise sırası ile içsel ve dışsal faktörlerin etkin olduğu ve bu üç faktör puanları arasındaki farkların istatistiksel olarak anlamlı düzeyde (p<.05) olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Meslek Tercih Nedeni, Özgecilik, Fen Bilgisi Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 544

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLGİ KAVRAMINA İLİŞKİN SAHİP OLDUKLARI

METAFORLAR Çiğdem ALDAN KARADEMİR1 Esra UÇAK2 Hüseyin BAĞ2

1Adnan Menderes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2 Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Metafor, günümüz eğitimcilerinin dikkatini yoğun bir şekilde çekmekte ve son yıllarda çeşitli kavramlara yönelik metafor çalışmaları farklı gruplar üzerinde çalışılmaktadır. Ulusal ve uluslar arası eğitim alan yazınında metafor kullanılarak yapılan birçok çalışma bulunmaktadır. Bu araştırma, fen bilgisi öğretmen adaylarının “bilgi” kavramına ilişkin sahip oldukları metaforları ortaya çıkarma amacına yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, bir devlet üniversitesinin Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği anabilim dalında öğrenim görmekte olan 1. Sınıf (n=35), 2. Sınıf (n=30), 3. Sınıf (46) ve 4. (n=33) olmak üzere toplam 144 fen bilgisi öğretmen adayı oluşturmaktadır. Veriler, çalışma grubuna alınan Fen Bilgisi öğretmen adaylarının, “Bilgi……. gibidir; çünkü, . . .” cümlesini tamamlamasıyla elde edilmiştir. İfadenin ilk bölümünde “bilgi” kavramını tek bir sözcükle ifade etmeleri, ikinci bölümünde ise kullandıkları bu metaforun nedenini açıklamaları, bir gerekçe ya da mantıksal dayanak sunmaları istenmiştir. Verilerin analizinde, öncelikle üretilen bütün metaforların geçici bir listesi oluşturulmuş, listesi çıkarılan bu metafor ifadelerinin belli bir metaforu net bir şekilde ifade edip etmediği incelenmiştir. Tüm metaforlar ve gerekçeleri incelenerek, ortak özellikleri belirlenmiş ve bunları temsil edebileceği düşünülen kategoriler oluşturulmuştur. Araştırma bulgularına göre, Fen Bilgisi öğretmen adaylarının “bilgi” kavramına ilişkin olarak ürettiği geçerli metaforların sayıları belirlenmiş, kavramsal kategoriler incelenerek, fen bilgisi öğretmen adaylarının ürettikleri metaforların sınıf düzeyleri açısından farklılık gösterip göstermediğine bakılmıştır. Anahtar Kelimeler: Metafor, Bilgi, Fen Bilgisi Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 545

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MODEL VE MODELLEME İLE İLGİLİ BİLGİLERİNİN

İNCELENMESİ

Gonca HARMAN1

1Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD.

Bu çalışmada fen bilgisi öğretmen adaylarının model, modelleme, bir modelin sahip olması gereken özellikler, model oluşturulurken (hazırlanırken) dikkat edilmesi gereken hususlar, fen ve teknoloji öğretiminde model kullanımının avantajları ve dezavantajları hakkındaki bilgilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca öğretmen adaylarından kendilerine verilen model örneklerinden hangilerini model olarak nitelendirebileceklerini ifade etmeleri de istenmiştir.

Veri toplama aracı olarak ulusal ve uluslararası alan yazın taraması yapılarak ve uzman görüşü alınarak model ve modelleme ile ilgili 6 açık uçlu sorudan ve verilen model örneklerinin nitelendirilmesinden oluşan bir test hazırlanmıştır. Soru hazırlanacak konu detaylı bir şekilde açıklanmış, testte yer alan soru cümlelerinin araştırılan konuyu temsil etme gücünün ve içerik geçerliliğinin artırılması için uzman görüşüne başvurulmuştur. Hazırlanan testin Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalında 2011-2012 akademik yılında 4. sınıfta öğrenim görmekte olan fen bilgisi öğretmen adaylarına uygulanması sonucunda toplanan veriler nitel araştırmalarda kullanılan betimsel analiz yöntemi ile çözümlenecek ve yorumlanacaktır. Fen bilgisi öğretmen adaylarının cevaplarındaki ortak ifadelere göre kategorilere ayrılacak olan verilerin frekansları ve yüzdeleri hesaplanacaktır. Çalışmada elde edilen veriler öğrenci cevaplarından doğrudan alıntılarla desteklenecektir.

Çalışmada fen bilgisi öğretmen adaylarının model, modelleme ve verilen örneklerden hangilerinin model olduğunu nitelendirebilmelerine ilişkin bilgileri incelenecektir. Araştırma sonucunda fen bilgisi öğretmen adaylarının tespit edilen bilgilerinden yola çıkılarak önerilerde bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Model, Modelleme, Fen Eğitimi, Öğretmen Adayı, Bilgi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 546

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ FİZİK LABORATUVAR ARAÇ-GEREÇLERİNİ TANIMA

DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ

Salih UZUN 1 Ahmet TAŞDERE 2 Günay PALİÇ 3

1Uşak Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü 2Uşak Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü 3Rize Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

Fen öğretimi açısından, deney gibi bilimsel uygulamaların yapıldığı, amaca göre özel araç-gereçle donatılmış çalışma yerleri olarak tanımlanabilen laboratuarlar (Çepni ve Ayvacı, 2005), bilimsel süreç becerilerinin en iyi şekilde tatbik edilebilmesine olanak tanıyan ortamlardır. Bununla birlikte özellikle Fen alanı derslerindeki kavramların anlaşılmasında, anlamlı ve kalıcı bilginin kazandırılmasında laboratuar uygulamalarının önemli bir yer tuttuğu bilinen bir gerçektir. Fen alanı laboratuarlarında bilimsel çalışmalar gerçekleştirilirken bu çalışmalara özgü araç gereçler kullanılmakta ve bu bilimsel çalışmaların amacına ulaşması için ise laboratuar araç gereçlerinin işlevlerinin bilinmesi önemli ve gereklidir (Harman, 2012). Bununla birlikte okullarımızın birçoğunda gerekli koşulları sağlayan laboratuarlar olmasına rağmen, öğretmenlerin araç-gereçlerle ilgili bilgi eksikliği, eksilen malzemelerin temini ve benzeri problemler yüzünden bu ortamları kullanmadıkları ifade edilmektedir (Taşkın-Ekici, Ekici ve Taşkın, 2002). Bu doğrultuda Fen ve Teknoloji dersi öğretmen adaylarının mesleklerinde fizik laboratuarında kullanacak oldukları temel bilgi ve becerilere lisans düzeyinde kazanmakta oldukları düşünüldüğünde, bu süreçte kazandıkları bilgi ve becerilerin ilerideki meslek hayatlarında laboratuar kullanma düzeylerine önemli etkilerinin olabileceği görülebilir. Bu kapsamda fen ve teknoloji öğretmen adaylarının temel Fizik laboratuar araç-gereçlerini tanıma ve kullanım amaçlarına yönelik bilgi düzeylerini belirlemenin, mevcut bilgi eksikliklerinin giderilmesine ve gerekli önlemlerin alınabilmesi açısından yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Bu kapsamda çalışmada, Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarının temel fizik laboratuar araç-gereçlerini tanıma düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç çerçevesinde çalışmanın örneklemi, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği 2. sınıfta okumakta olan 75 öğretmen adayından oluşmaktadır. Çalışma kapsamında, araştırmacılar tarafından geliştirilen Fizik Laboratuar Araç-Gereçlerini Tanıma (FLAT) testi veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Geliştirilen FLAT testi, genel fizik laboratuarında kullanılan 27 araç-gereç/malzemenin resimlerini içermekte olup, bu araç-gereçlerin isim ve fizik laboratuar deneylerindeki kullanım amaçlarını sorgulamaktadır. Verilerin çözümlenmesi sürecinde öğretmen adaylarının fizik laboratuarında sıklıkla kullanılan araç-gereçlere yönelik isimlendirmeleri ve fizik laboratuarı kapsamında bu araç-gereçlerin kullanım amaçlarına ilişkin yaptıkları açıklamalar betimsel olarak analiz edilmekte olup, çözümleme işlemleri devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretmen Adayları, Fizik Laboratuarı, Laboratuar Araç-Gereçleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 547

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ EPİSTEMOLOJİK İNANÇLARI İLE FEN EĞİTİMİ ALANINDAKİ YENİLİKLERE ULAŞMALARI VE

KULLANMALARI DURUMLARININ İNCELENMESİ

Zeynel Abidin YILMAZ1 Nail İLHAN1 Hülya KUTU1

1Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı

Dünyada bilginin önemi hızla artarken, bilgi kavramı ve bilim anlayışı da hızla değişmektedir. Bilimsel epistemolojik inançlar, en genel anlamda bireylerin bilimin ne olduğu, özellikleri, yöntemleri ve bilimin nasıl öğretilmesi gerektiğine ilişkin inançlarını kapsamaktadır. Epistemoloji kavramı, felsefenin bilgi sorununu ele alan diğer bir ifadeyle bilginin ne olduğu, insanın nasıl bildiği gibi konuları inceleyen çalışma alanıdır (Deyakulu ve Bıkmaz, 2003). Deryakulu (2004) tarafından ise bireysel farklılık alanı olarak kabul edilen epistemolojik inanışlar/inançlar genel bir şekilde bireylerin bilginin ne olduğu, bilme ve öğrenmenin nasıl gerçekleştiği ile ilgili öznel inançları olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde öğretmenler ve öğretmen adayları öğretmenlik uygulamalarında kullanmak üzere çok çeşitli kaynaklardan, materyallerden ve eğitim alanında yapılan araştırmalardan yararlanmaktadırlar. Öğretmenlerin takip edip mesleğinde kullandıkları bu kaynaklar ile epistemolojik inançları arasındaki ilişkinin nasıl değiştiğinin bilinmesi önemlidir. Bu çalışmanın amacı Fen ve teknoloji öğretmenliği programındaki son sınıf öğrencilerinin fen eğitimi alanındaki yeniliklere ulaşma düzeyleri ile bilimsel epistemolojik inançlarının nasıl değiştiği incelenmektir. Bu araştırma nicel araştırma yaklaşımına uygun olarak tarama yöntemine göre yürütülmüştür. Çalışmanın örneklemini Atatürk Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Erciyes Üniversitesi’ndeki 348 Fen ve Teknoloji öğretmen adayı oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı, araştırmacılar tarafından geliştirilen “Fen Eğitimi Alanındaki Yenilikleri Takip Etme Ölçeği” (FEAYTÖ) ve Pomeroy (1993)’e ait olup Deryakulu ve Bıkmaz (2003) tarafından Türkçe’ye uyarlanmış ve geçerlik, güvenirlik çalışmaları yapılmış “Bilimsel Epistemolojik İnanışlar Ölçeği” (BEİÖ) kullanılmıştır. FEAYTÖ 10 maddeden oluşan üçlü likert tipi ve BEİÖ 30 maddeden oluşan beşli likert tipi çoktan seçmeli sorular içermektedir. Verilerin analizi SPSS 17 paket programı yardımıyla betimsel istatistikî yöntemler kullanılarak yapılmıştır. Bu araştırma sonuçları incelendiğinde, öğretmen adaylarının eğitim alanındaki farklı kaynaklara ulaşma ve mesleğinde kullanma durumlarıyla epistemolojik inançlarının da değiştiği görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Epistemolojik İnançlar, Öğretmen Adayları, Eğitim Araştırmalarını Takip Etme.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 548

BAĞLAM TEMELLİ EĞİTİMİN OLASI GELECEĞİ

M. Şahin BÜLBÜL1 Kelly Matthews2

1Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

2Queensland Üniversitesi, Öğretim ve Eğitimsel Gelişim Enstitüsü Bu çalışmanın konusunu bağlam temelli eğitimin ileride nasıl bir yapıya bürünebileceği oluşturmaktadır. Bu çalışma, ileride hazırlanacak olan öğretim programlarına ve eğitimdeki yapısal değişikliklere yol gösterici niteliktedir. Öğretim programlarının incelenmesi, bağlam temelli programların sınıflandırılması ve ileride olması olası görülen yapı ile ilgili bir okul için örnek bir uygulamanın yapılması olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır. Sınıflandırma için ise iki eksen kullanılmıştır. Birinci eksen bağlamın geçerlilik süresini diğer eksen ise bağlam üzerinden anlamlı açıklamalar yapacak disiplin sayısı olarak seçilmiştir. Disiplin sayısı; tek, çok ve bütün disiplinler olarak üç gruba ayrılmıştır. Bağlamın geçerlilik süresi ise konu boyunca, ünite boyunca, dönem boyunca, sınıf boyunca ve okul boyunca olmak üzere beş kısma ayrılmıştır. Bu ayrımların dışında bağlam ve örnek arasındaki farklara vurgu yaparak da üçüncü bir ayraç kullanılmıştır. Bu sınıflandırmaya göre tüm okul süresince ve tüm disiplinlerin bir bağlamı tükettiği öğretim programı bulunamamıştır. Çalışmanın son ayağında ise Ankara’daki bir okulda eğitim gören 100 öğrenciye uygulanmış bir anketin sonuçları tartışılacaktır. Bu öğrencilere roket, kas, araba, deprem, güneş gözlüğü, ilaç, diş macunu, pil, okyanus, insan, ozon tabakası, atom bombası, bakteri, DNA ve diyaliz işlemi olmak üzere 15 bağlamı öğrenme istekliliği ve kaç disiplini içeren bir bağlam olduğunu değerlendirmeleri istenmiş. Tüm disiplinlerin üzerinde konuşabileceği, makro boyuttaki ve cinsiyet eğilimi olmayan bağlam olarak okyanus ve insan bağlamları ön plana çıkmıştır. Bu bağlamlardan ise insan %90 gibi yüksek bir oranda öğrenilmek istenir olarak bulunmuştur. Tüm bağlamlar, 18 kutu üzerinde dağıtılmıştır. Bu kutuların 9’u makroskobik baklamlar, 9’u mikroskobik bağlamlar iken 6’sı bayanların daha çok öğrenmek istediği, 6’sı erkeklerin daha çok öğrenmek istediği ve 6’sı da eşit oranda öğrenilmek istenen bağlam kutularıdır. Ayrıca üçüncü bileşen olarak disiplin sayısı da değerlendirilmeye alınmıştır. Bu tablo okulun eğitim süresince seçeceği bağlamın belirlenme biçimine örnek olacak niteliktedir. Anahtar Kelimeler: Bağlam Temelli Eğitim, Bağlam, Örnek, Sınıflandırma, Öğretim Programları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 549

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENLERİNİN SINIF İÇİ UYGULAMALARININ KULLANDIKLARI ÖĞRETİM

YÖNTEM VE TEKNİKLER AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Seher AKYÜZ1 Sema DURSUN1 Esme HACIEMİNOĞLU1

1Konya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

Bugünkü fen ve teknoloji programında belirlenen kazanımların kazandırılabilmesi için kullanılacak öğretim stratejileri öğrenme deneyimleri ve öğrenme ortamları yapılandırıcı yaklaşımı yansıtacak sekilde düzenlenmesi öngörülmüştür. Bu çalışmanın amacı ilköğretim Fen ve Teknoloji öğretmenlerinin yeni Fen ve Teknoloji programında öngörülen öğretim yöntem ve tekniklerinin ne düzeyde kullanıldığını belirlemekir. Çalışmanın örneklemini özel öğretim yöntemleri II dersini alan 85 Fen bilgisi öğretmen adayının bir sömestir boyunca gözlemlediği okullardaki 15 farklı Fen ve Teknoloji öğretmeni oluşturmaktadır. Çalışma nitel bir çalışmadır. Her öğretmen en az 5 ayrı öğretmen adayı tarafından gözlemlenmiştir. Veriler fen bilgisi öğretmen adayları gözlemledikleri öğretmenleri özel öğretim yöntemleri II kapsamındaki gördükleri öğretim yöntem ve teknikler deki kriterleri göz önüne alarak değerlendirdikleri gözlemlerini yansıttıkları raporlar incelenerek toplanmıştır. Frekans analizi yapılarak öğretmen adaylarının gözlemlerinden elde edilen sonuçlara göre öğretmenlerin büyük çoğunluğunun sunuş yoluyla öğretim stratejisini kullandıkları, buluş yolu ile öğretim stratejisini çok nadir olarak kullandıkları, araştırma inceleme yolu ile öğretim stratejisini hiç kullanmadıkları gözlemlenmiştir. İşbirlikli öğrenme, kavram karikatürü, problem tabanlı öğrenme, istasyon tekniği, yaratıcı drama, rol yapma, tahmin et-gözle-açıkla tekniklerinin de hiç kullanılmadığı gözlemlenmiştir. Öğretmenlerin yapılandırmacı yaklaşım ile işbirlikli öğrenmeyi bazen fakat bilinçzice, proje tabanlı öğrenmeyi nadiren ve not vermek amacıyla kullandıkları, çoklu zeka kuramını ise çok dikkate almadıkları gözlemlenmiştir. Mesela fen ve teknoloji kitapları yapılandırmacı yaklaşımın 5E modeline göre hazırlandığı için öğretmenler öğretmen klavuz kitabındaki etkinlikleri kısmen uygulamaya çalışıyor, ancak uyguladıkları modelin ne oldugundan ve nasıl uygulanması gerektiği konusunda yeterince bilgi sahibi değiller. Öğretmenlerin büyük çoğunluğunun geleneksel yöntemi kullandığı ve ders esnasında ise öğretmeni sadece kitaba bağlı kaldığı, labaratuar uygulamalarının ise çok az kullanıldığı gözlemlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmenleri, Sınıf İçi Uygulamalar, Öğretim Yöntem ve Teknikler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 550

“İNSAN VE ÇEVRE” ÜNİTESİNİN ÖĞRETİMİNDE FEN ve TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN

KARŞILAŞTIKLARI ZORLUKLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Tuncay ÖZSEVGEÇ1 Hüseyin ARTUN2

1Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Sınıf

Öğretmenliği Anabilim Dalı 2Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen

Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı

Öğretim programları bir dersin öğretiminde rehber konumda yer almaktadır. Fakat öğretmenlerimiz öğretim programlarını uygularken süreç içerisinde birçok zorlukla karşılaşmaktadırlar. Bu çalışmada da, Fen ve Teknoloji öğretmenlerinin “İnsan ve Çevre” ünitesinin öğretimi sürecinde karşılaştıkları zorlukların neler olduğu ortaya çıkarılarak etkili bir çevre eğitiminin sağlanması için süreç içerisinde karşılaşılan bu zorluklara yönelik çözüm önerileri ortaya konulmaya çalışılacaktır. Çalışmanın örneklemini Gümüşhane il merkezinde görev yapmakta olan 5 Fen ve Teknoloji öğretmeni oluşturmaktadır. Öğretmenler çalışma boyunca Ö1, Ö2, Ö3, Ö4 ve Ö5 olarak sembolleştirilmiştir. Çalışmada, veri toplama aracı olarak “İnsan ve Çevre” ünitesine yönelik hazırlanmış 7 adet yarı-yapılandırılmış mülakat sorusu kullanılmıştır. Öğretmenlerle yapılan her bir mülakat 25-30 dk arasında sürmüştür. Elde edilen nitel veriler NVivo 8.0 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Güvenirliği sağlamak için iki araştırmacının kodlamaları arasındaki uyuma bakılmıştır. Çalışmanın Cohen’in Kappa uyum katsayısı 0,63 olarak hesaplanmıştır. Elde edilen bulgulara göre, öğretmenlerin süreç içerisinde “Üniteye ayrılan süresinin az olması” , “Teorik içeriğin fazla olması” , “Kazanım sayısının az olması” , “Kalabalık sınıfların olması” , “Ailenin ilgisiz olması”, “Öğrencinin ilgisiz olması” , “SBS’ de az soru çıkması” , “Kazanım sırasının karmaşık olması” gibi zorluklarla karşılaştıkları belirlenmiştir. Fen ve Teknoloji öğretmenlerinin karşılaştıkları bu zorluklar çevre eğitimine yönelik modüler bir programın hazırlanması ile giderileceği ve bu yapıldığı takdirde bireyler çevre bilinci ile yetişecek ve daha iyi bir çevre eğitiminin verileceğine inanılmaktadır. Anahtar Kelimeler: İnsan ve Çevre Ünitesi, Çevre Eğitimi, Çözüm Önerileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 551

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ TEKNOLOJİK PEDAGOJİK ALAN BİLGİSİ İMAJLARI

Sedef CANBAZOĞLU BİLİCİ1 Havva YAMAK2

Nusret KAVAK3

1Aksaray Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

3Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Çağımızda teknoloji entegrasyonu, etkili bir öğretimin ayrılmaz parçasıdır. Öğretmenlerin alan bilgileri ile ilişkili olan eğitim teknolojilerini etkili kullanabilmeleri gerekir. Bu nedenle iyi bir öğretmenin nitelikleri tanımlanırken pedagojik alan bilgisine teknoloji bilgisi boyutu eklenmiş ve Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi (TPAB) olarak tanımlanmıştır. Fen bilgisi öğretmen adaylarının TPAB imajlarının belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilen bu araştırmada 2010-2011 eğitim-öğretim yılının güz dönemi başlangıcında, Magnusson, Krajcik ve Borko (1999)’un PAB modeli doğrultusunda yapılandırılan dönüşümcü TPAB modeli çerçevesinde 27 öğretmen adayına beş hafta süresince eğitim verilmiştir. Daha sonra öğretmen adaylarından belirli fen konularında ders planları hazırlamaları istenmiştir. Özel Öğretim Yöntemleri II dersi kapsamında gerçekleştirilen ve mikroöğretim yönteminin kullanıldığı araştırmada öğretmen adayları teknoloji entegre ederek hazırladıkları planlarını uygulamış, uygulamalar videoya kaydedilmiştir. Öğretmen adaylarının video kayıtları blog ortamına eklendikten sonra ders anlatım performansları hakkında tartışmalar gerçekleştirilmiştir. Sekiz hafta sonunda öğretmen adaylarından TPAB ile ilgili düşüncelerini çizmeleri istenmiş, bu çizimler değerlendirilerek 27 öğretmen adayı içerisinden altı öğretmen belirlenmiştir. Belirlenen altı öğretmen adayı bahar döneminde öğretmenlik uygulaması dersi kapsamında da gözlemlenmiş ve TPAB imajları güz dönemindeki imajları ile karşılaştırılarak tekrar incelenmiştir. TPAB imajlarının NVivo 9 paket programı aracılığıyla analizi sonucunda öğretmen adaylarının TPAB’ı zihinlerinde, dönüşümcü modelden daha çok birleştirici model doğrultusunda alan bilgisi, pedagojik bilgi ve teknolojik bilginin birleşimi olarak yapılandırdıkları ortaya çıkmıştır. Öğretmen adayları ayrıca TPAB imajlarında dönüşümcü TPAB modeli doğrultusunda “öğretim strateji, yöntem ve tekniklerine”, “ölçme ve değerlendirmeye” ve “öğrenciyi merkeze alan” çizimlere de vurgu yapmışlardır. Çalışma grubundaki altı öğretmen adayının iki dönemdeki TPAB imajları karşılaştırıldığında, bahar dönemindeki imajlarında daha çok kavrama yer verdikleri gözlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayları, Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi (TPAB), TPAB İmajı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 552

DİYALOJİK VE OTORİTER ÖĞRETMENLERİN ÖĞRETMEN- ÖĞRENCİ ROLLERİNE DAİR BEKLENTİ

VE İNANÇLARI

Aysun AKIŞ1 Yılmaz SAĞLAM2

1 MEB, Şehit Karayılan İlköğretim Okulu 2Gaziantep Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu çalışma diyalojik ve otoriter söylevi kullanan öğretmenlerin öğretmen-öğrenci rollerine dair ne tür farklı beklenti ve inançlara sahip olduklarını belirlemeyi amaçlamaktadır. Bu yönleriyle yapılan bu çalışmanın, diyalojik söylevin oluşturulmasını amaçlayan hizmet-içi eğitim programlarının geliştirilmesi adına önemli katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Bu amaçla sınıflarında çoğunlukla diyalojik ve çoğunlukla otoriter olan iki farklı öğretmenin öğrencileri ile aralarında geçen diyaloglar bir video kayıt cihazı ile kaydedilmiş ve sonrasında yazıya dökülmüştür. Elde edilen bu veriler söylem analizi (Blumer, 1969) ve tümden-gelimsel (Patton, 2002, 453-455) yöntemler kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışma sonunda bu öğretmenlerin öğretmen- öğrenci rollerine dair beklenti ve inançlarının birbirlerinden farklı olduğu belirlenmiştir. Otoriter öğretmene göre öğrenci; doğru cevabı bulan, öğretmenin söylediklerini anlayan, öğretmenin her söylediğini onaylayan ve kabul eden, fikirleri tartışmaya gerek duymayan kişidir. Öğretmen ise; bilginin kaynağı, öğrenci doğru cevabı bulamadığında bilgiyi doğrudan aktaran, her söylediği doğru ve inanılacak olan kişidir. Farklı fikirlerin paylaşılacağı, tartışılabileceği sınıf ortamına gerek yoktur. Diyalojik öğretmene göre öğrenci; farklı fikirler üreten, fikirlerini arkadaşlarıyla paylaşan, fikirlerini gerekçelendiren, farklı fikirleri dinleyen ve anlamaya çalışan ve anlamlı fikirler öne süren kişidir. Öğretmen ise; öğrencilerini farklı fikirler üretmeleri için cesaretlendiren, her fikrin herkes tarafından anlaşılmasını sağlayan, farklı fikirlerin paylaşılabileceği, tartışılabileceği bir sınıf ortamı oluşturan, öğrencilerini fikirlerini gerekçelendirebilmeleri, fikirlerini bilimsel dayanaklara dayandırabilmeleri için yönlendiren kişidir. Anahtar Kelimeler: Otoriter Söylev, Diyalojik Söylev, Öğretmen Beklenti ve İnançları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 553

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENİ ADAYLARININ ÜSTBİLİŞ DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ: MUSTAFA KEMAL

ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ ÖRNEĞİ

Cengiz TÜYSÜZ, İbrahim BİLGİN, Bilal YILDIRIM, Ozan Emre DEMİREL

Mustafa Kemal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Ülkemizde 2004 yılında ilköğretim programlarında yapılan değişikliklerle yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı esas alınmıştır. Bu yaklaşımda öğrenmenin her bireyin zihninde, bireye özgü bir süreç sonunda gerçekleştiği benimsenmiştir. Bu nedenle bireysel farklılık ve yetenekler ön plana çıkmıştır. Bu farklılıklarda olan üstbiliş (Açıkgöz, 2000), Öğrenmeyi planlama, yönetme ve öz değerlendirme yapabilme stratejisi olarak tanımlamaktadır. Bireyin nasıl öğrendiğini etkilemesi bakımından üstbiliş önem arz etmektedir. Bu araştırmada Fen bilgisi öğretmenliği bölümünde okuyan öğretmen adaylarının üstbiliş düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla orjinali Cooper, Urena ve Stevens (2008) tarafından geliştirilen ve Türkçe’ye uyarlanası Tüysüz, Karakuyu ve Bilgin (2008) tarafından yapılan “Üstbiliş Etkinlik Envanteri” kullanılmıştır. 5’li Likert tipinde hazırlanan ölçekte 19’u olumlu, 8’i olumsuz olmak üzere 27 madde bulunmaktadır. Ölçekte alınabilecek en düşük puan 27, en yüksek puan 135’tir. Puanlar yükseldikçe üst biliş düzeyinin arttığı kabul edilmiştir. Bu çalışmada ölçeğin güvenirlik katsayısı olarak Cronbach α-iç tutarlık katsayısı 0,78 olarak hesaplanmıştır. Çalışma Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi öğretmenliği programında öğrenim görmekte olan 187 öğretmen adayıyla gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler analiz edildiğinde Fen Bilgisi öğretmen adaylarının üstbiliş düzeylerinin yüksek olduğu fakat cinsiyet ve okudukları şubelere göre bu düzeyin değişmediği belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Üstbiliş, Fen bilgisi, Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 554

BİYOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETİM BECERİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNDE MİKRO

ÖĞRETİM TEKNİĞİNİN ETKİLERİNİN VİDEO DİZİ ANALİZİ İLE İNCELENMESİ

Özgür ÖZCAN1 Cem GERÇEK2

1Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar

Eğitimi Bölümü, Fizik Eğitimi A.D. 2Hacettepe Üniversitesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Alanlar

Eğitimi Bölümü, Biyoloji Eğitimi A.D. Gelişen toplumlarda, bilgi teknolojilerini etkili ve verimli kullanabilen insanların daha nitelikli sayılacakları ve başarılı olacakları açıktır. Bilgi toplumunda sürekli öğrenme esastır ve insandan, bilgiye gereksinim duyduğunda bunu hissetmesi, bilgi gereksinimini tanımlayabilmesi, bilgiye ulaşması, bilgiyi değerlendirmesi ve etkili olarak kullanabilmesi beklenmektedir (Kurbanoğlu ve Akkoyunlu, 2002). Bu nedenle eğitim kalitesinin ve öğretim sürecinin iyileştirilmesindeki en önemli faktörlerden birisi öğretmenlerdir. Çünkü değişik alanlarda uzmanlaşmış bireylerin tamamı hayatlarının belirli bir sürecinde en az bir öğretmeni kendilerine rol model almaktadırlar. Geleneksel öğretim bakış açısıyla öğretmen bilginin kaynağı ve ileticisidir; ancak günümüzde öğretmenler öğrencinin eğitim sürecinin tamamında yol gösteren durumuna gelmiştir. Öğretmenlere biçilen bu yeni rol, öğretmen yetiştirme programlarının yenilenmesi ve yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kılan yeni yeteneklerle donatılmış öğretmenleri gerekli kılmaktadır (Evertson, Hawley ve Zlotnik 1985; Klinzing ve Folden, 1991; Listoni, Whitcomb ve Borko, 2006). Bu çalışmada, öğretmen adaylarının öğretim becerilerinin geliştirilmesinde mikro öğretim tekniğinin etkilerinin video analizi ile ortaya konulması amaçlanmıştır. Buna bağlı olarak araştırmada biyoloji öğretmen adaylarının mikro öğretim yaşantıları nitel araştırma yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Araştırma Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesinde, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanlar Bölümü’nde son sınıfta okuyan gönüllü 6 biyoloji öğretmen adayı ile yürütülmüştür. Her biyoloji öğretmen adayı belirlenen konularda verdikleri dersler video ile kaydedilmiştir. Daha sonra bu derslere ait görüntülerin Video Dizi Analizi (ViDA) ile değerlendirilerek, gelişim analizi yapılmıştır. Gelişim analizi için lisanslı Videograph paket programı kullanılmıştır. Çalışmada biyoloji öğretmen adaylarının belirlenen boyutlar kapsamında anlattıkları dersler arasındaki gelişime bakılacaktır. Araştırma sonunda biyoloji öğretmen adaylarının öğretim becerilerinin geliştirilmesinde mikro öğretim tekniğinin etkilerine yönelik önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayı, Öğretim Becerisi, Mikro Öğretim, Video Dizi Analizi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 555

İKİ FARKLI ÖĞRETMEN EĞİTİM PROGRAMININ BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN

KARŞILAŞTIRILMASI

Betül KARADUMAN, Sedat UÇAR

Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen ve Teknoloji Öğretmenliği

Türkiye’de öğretmen yetiştirme alanında yıllardır çeşitli uygulamalara(öğretmen okulu, öğretmen enstitüsü, eğitim fakültesi, fen edebiyat fakültelerinde pedagojik formasyon gibi) yer veril¬miştir. Öğretmen ihtiyacını karşılamak üzere izlenen politikalar ve uygulamalar öğret¬men açığını gideremediği için farklı dönemlerde öğretmen ihtiyacının karşılanma¬sı amacı ile eğitim fakültesi mezunu olmayanların öğretmen olmasını sağlamak ama¬cıyla çeşitli sertifika programları açılmıştır. 2010 yılında gerçekleştirilen son değişiklikle tezsiz yükseklisans programları kaldırılmış yerine yeniden pedogojik formasyon eğitimi getirilmiştir. Bu değişikliğe göre fen-edebiyat fakülteleri son sınıf öğrencileri ve beşinci yarıyılında olan öğrenciler de formasyondan yararlanabilmektedir. Bu bilgiler ışığında; çalışmanın amacı, iki farklı öğretmen eğitim programına devam eden fen alanları öğretmen adaylarının (fizik, kimya , biyoloji), fen öğretimine yönelik görüşlerini, tutumlarını ve özyeterlik inanç düzeylerini karşılaştırmaktır. Araştırmanın çalışma grubunu fen edebiyat fakültesi mezunu olup pedogojik formasyon programına kayıtlı olan ve Orta öğretim Fen ve Matematik alanları Eğitimi (OFMAE) programına devam eden öğretmen adayları oluşturmaktadır. Amaca yönelik olarak çalışma; yarı-deneysel olarak desenlenmiştir. Öğretmen adaylarının fen öğretimine yönelik görüşlerini belirlemek üzere, Thomas, Pedersen ve Finson (2001)tarafından geliştirilen “Draw A Science Teacher Test (DASTT)”; tutumlarını belirlemek için Thompson ve Shringley (1986) tarafından geliştirilmiş “Fen Öğretimine Yönelik Tutum Ölçeği” ve özyeterlik inançlarını belirlemek üzere ise Enochs ve Riggs tarafından 1990 yılında geliştirilmiş olan “Fen Öğretimi Öz Yeterlik İnancı Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemleri devam etmektadir. Verilerin analizi sonucunda farklı öğretmen eğitim programlarına devam eden öğretmen adaylarının fen öğretimine yönelik görüş, tutum ve özyeterlik inaçlarının farklılaşıp farklılaşmadığı, farklılaştı ise bu farklılığın ne yönde olduğu belirlenmeye çalışılacak ve incelenen iki farklı öğretmen eğitim programlarının birbirine göre üstün ve zayıf yönleri karşılaştırmalı olarak toplanan verilerin ışığında değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Eğitimi, Fen Öğretimine Yönelik Tutum, Fen Öğretimine Yönelik Özyeterlik İnancı, Fen Öğretimine Yönelik Görüş

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 556

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞE YÖNELİK BİLGİ VE TUTUMLARI

Nafiye Zeynep ÇELİKKOL, Haluk SORAN

Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları

Eğitimi Bölümü

Biyolojik çeşitliliğin azalması günümüzün en acil çözüm gerektiren küresel çevre problemlerindendir (Wilson, 1988). Biyolojik çeşitliliğin korunmasında öncelikli bölge (Mittermeier, Robles Gil, Hoffmann, Pilgrim, Brooks, Mittermeier, Lamoreux, ve da Fonseca, 2004) kapsamında olan Türkiye’nin ulusal biyolojik çeşitlilik eylem planı (UBSEP, 2008) içerisinde, biyolojik çeşitlilik konusunun eğitim programlarına dahil edilmesi yer almaktadır. Ancak Türkiye’de biyolojik çeşitlilikle ilgili etkili eğitim programlarının geliştirilmesi için bu alanda temel araştırmalara ihtiyaç vardır. Bu bağlamda araştırılması gereken konulardan birisi gençlerin biyolojik çeşitliliğe yönelik bilgi ve tutumlarıdır. Bu araştırmanın amacı, ortaöğretim öğrencilerinin biyolojik çeşitliliğe yönelik bilgi ve tutumlarının farklı sosyodemografik değişkenler (cinsiyet, sınıf düzeyi, anne ve babanın eğitim ve ailenin gelir düzeyi) açısından farklılık gösterip göstermediğinin belirlenmesidir.

Araştırmanın çalışma grubunu Ankara İli’ndeki MEB ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören 9., 10., 11. ve 12. sınıf öğrencileri (N=224) oluşturmuştur. Öğrencilerin %43’ü kız, % 57’si erkektir. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen biyolojik çeşitlilik bilgi testi ve biyolojik çeşitliliğe yönelik tutum ölçekleri kullanılmıştır. Bilgi testinin kapsamı biyolojik çeşitlilik ile ilgili literatür ve çeşitli eğitim programlarının içerikleri incelenerek hazırlanmıştır. Bilgi testinde yer alan sorular biyolojik çeşitlilik kavramına, biyolojik çeşitliliğin dağılımına, kaybına, korunmasına ve önemine yöneliktir. Bilgi testi 26 maddeden oluşmaktadır. Maddelerin ayırıcılık indeksleri .30 ile .62, madde güçlükleri ise .31 ile .84 arasında değişmektedir. Testin güvenirliğini gösteren KR 20 değeri .72 olarak bulunmuştur. Biyolojik çeşitliliğe yönelik tutum ölçeği Bogner ve Wiseman (1999; 2002) tarafından geliştirilen “2-Majör Çevresel Değer” Ölçeğindeki kavramsal yapılar (doğayı kullanma/ doğayı koruma) temel alınarak geliştirilmiştir. Bunun için biyolojik çeşitliliği koruma ve kullanma tercihini yansıtan maddeler oluşturulmuş ve öğrencilerden söz konusu ifadelere ne derece katıldıklarını 5’li likert tipi cevap seçeneği üzerinde değerlendirmeleri istenmiştir. Ölçeğin yapı geçerliğini test etmek için açımlayıcı faktör analizi uygulanmıştır. Burada Varimax Döndürme yöntemi kullanılmıştır. Faktör analizi sonucunda ölçeğin iki alt boyuttan (koruma ve kullanma) oluştuğu görülmüştür. “Koruma” boyutu 10 maddeden oluşmaktadır ve canlı türlerini korumaya isteklilik, canlı türlerine zarar verenlere karşı öfke ve canlı çeşitliliğinin tadını çıkartma gibi biyolojik çeşitliliği korumaya yönelik duygu, düşünce ve davranış eğilimlerini temsil etmektedir. “Kullanma” boyutu ise 5 maddeden oluşmaktadır ve insanın refahını ve ihtiyaçlarını diğer canlı türlerinden önde tutan bir düşünce yapısını temsil etmektedir. Birinci ve ikinci boyut tarafından açıklanan varyans sırasıyla %30.36 ve %13.87’dir. Ölçek tarafından açıklanan toplam varyans ise %44.23’tür. “Koruma” ve “kullanma” boyutlarının Cronbach Alfa katsayıları sırasıyla .86 ve .67’dir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 557

Öğrencilerin biyolojik çeşitliliğe yönelik bilgi ve tutumlarının cinsiyet, sınıf düzeyi, ailenin gelir düzeyi, anne ve babanın eğitim düzeyi bakımından anlamlı farklılık gösterip göstermediği çok değişkenli varyans analizi (MANOVA) ile incelenmiştir. Bağımlı değişkenler, biyolojik çeşitlilik bilgisi ile biyolojik çeşitliliğe yönelik tutumun “koruma” ve “kullanma” boyutlarıdır. Bu üç değişkenin “cinsiyet ve sınıf düzeyi” bakımından farklılık gösterip göstermediği iki yönlü MANOVA ile incelenmiştir. Söz konusu değişkenlerin “ailenin gelir düzeyi ile anne ve babanın eğitim düzeyi” bakımından farklılık gösterip göstermediğini incelemek için de ayrıca bir MANOVA yapılmıştır.

Sonuç olarak cinsiyet (Pillai’s Trace=.091, F= (3,211)= 7,026, p<.05, η2 =.091) ve sınıf düzeyinin (Pillai’s Trace=.129, F= (9.639)= 3.193, p<.05, η2 = .043) biyolojik çeşitliliğe yönelik bilgi ve tutumlar üzerinde anlamlı etkisinin olduğu; ancak sınıf düzeyi ve cinsiyet değişkenlerinin etkileşiminin (Pillai’s Trace=.055, F= (9,639)= 1.317, p>.05, η2=.018) anlamlı etkisinin olmadığı görülmüştür. Gözlenen anlamlı farklılıkların hangi bağımlı değişkenden kaynaklandığı Gruplar Arası Etkileşim Testi tablosundaki anlamlılık değerlerine bakılarak yorumlanmıştır. Buna göre cinsiyet değişkenine göre öğrencilerin biyolojik çeşitliliği koruma tutumları anlamlı farklılık göstermezken, biyolojik çeşitliliği kullanma tutumlarında (F=15.78, p<0.017) ve bilgilerinde (F=9.67, p<0.017) anlamlı farklılık bulunmaktadır. Buna göre erkek öğrencilerin biyolojik çeşitliliği kullanma tutumları kız öğrencilere göre daha yüksektir ( Kız=11.79; Erkek= 14.52). Kız öğrencilerin ise biyolojik çeşitlilik bilgi düzeyleri erkek öğrencilere göre daha yüksektir ( Kız=16,97;

Erkek= 15.07). Öğrencilerin biyolojik çeşitlilik bilgilerindeki anlamlı farklılığın hangi sınıf düzeyinden kaynaklandığını belirlemek amacıyla post hoc analizi yapılmıştır. Sonuç olarak 9. sınıf öğrencilerinin biyolojik çeşitlilik bilgileri 10., 11. ve 12. sınıf öğrencilerinin bilgilerinden anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur ( 9. sınıf= 12.60; 10. sınıf= 17.38; 11.

sınıf= 17.46; 12. sınıf= 16.75). MANOVA sonuçlarına göre, annenin eğitim düzeyi (Pillai’s Trace=.024, F= (3,189)= .785, p>.05, η2 =.012 ), babanın eğitim düzeyi (Pillai’s Trace=.013, F= (6,380)= .412, p>.05, η2= .006), ailenin aylık gelir düzeyi (Pillai’s Trace= .060, F= (9,573)= 1.289, p>.05, η2 =.020) ve söz konusu değişkenlerin ortak etkisi öğrencilerin biyolojik çeşitliliğe yönelik bilgi ve tutumlarında anlamlı farklılık oluşturmamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Biyolojik çeşitliliğe yönelik tutum, biyolojik çeşitlilik bilgisi, cinsiyet, sınıf düzeyi, eğitim düzeyi, gelir düzeyi, ortaöğretim öğrencileri.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 558

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN VE

TEKNOLOJİ OKURYAZARLIĞINA İLİŞKİN ÖZ YETERLİK ALGILARI İLE FENE YÖNELİK

TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ

A. Seda SARACALOĞLU1 Nilgün YENİCE2 Barış ÖZDEN3

1Adnan Menderes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü 2Adnan Menderes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

3Yüksek Lisans öğrencisi

İnsanlık tarihinin başlangıcından günümüze kadar bilgiye ulaşmak insanlığın önemli bir ihtiyacı olmuştur. Bu nedenle günümüzde de bilimsel araştırmalar yapılmakta, fen ve teknoloji alanında sürekli değişimler yaşanmaktadır. Son yıllarda birçok ülkenin fen ve teknoloji öğretim programlarının en önemli hedeflerinden biri “Fen ve teknoloji okuryazarı bireyler yetiştirmek” olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla, bireylerde fen ve teknoloji okuryazarlığının geliştirilmesinde ve fene yönelik olumlu tutumların kazandırılmasında en büyük pay kuşkusuz fen ve teknoloji öğretmenlerine düşmektedir. Bu nedenle, fen ve teknoloji öğretmenlerinin iyi birer fen ve teknoloji okuryazarı olması, fen ve teknoloji okuryazarı bireyler yetiştirebileceğine dair öz yeterlik algısının yüksek olması ve fene yönelik olumlu tutumlar geliştirmesi gerekmektedir. Dolayısıyla öğrencilerin fen ve teknoloji okuryazarı bireyler olarak yetişmesinde anahtar rol oynayan öğretmenlerin fen ve teknoloji okuryazarlığına ilişkin öz yeterlik algılarının incelenmesi bu noktada önemli görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, 2011-2012 akademik yılında Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalında öğrenim gören öğretmen adaylarının fen ve teknoloji okuryazarlığına ilişkin öz yeterlik algıları ile fene yönelik tutumları arasındaki ilişkiyi irdelemek olarak belirlenmiştir. Öğretmen adaylarının, fen ve teknoloji okuryazarlığına ilişkin özyeterlik algıları ile fene yönelik tutumlarını belirlemek amacıyla Caymaz (2008) tarafından geliştirilen fen ve teknoloji okuryazarlığına ilişkin öz yeterlik algısı ölçeği ile Benli (2010) tarafından geliştirilen Fen’e Yönelik Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemlerine başlanmıştır. Çalışmada öncelikle öğretmen adaylarının fen ve teknoloji okuryazarlığına ilişkin öz yeterlik algılarının genel olarak ne düzeyde olacağına bakılacaktır. Daha sonra öğretmen adaylarının fen ve teknoloji okuryazarlığına ilişkin öz yeterlik algıları cinsiyet ve sınıf düzeyi değişkenleri açısından incelenecek ve öz yeterlik algıları ile fene yönelik tutumları arasındaki ilişki irdelenecektir. Araştırma sonunda elde edilen bulgulara göre önerilerde bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayları, Fen ve Teknoloji

Okuryazarlığına İlişkin Öz Yeterlik Algısı, Fen’e Yönelik Tutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 559

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ EĞİTİM ARAŞTIRMALARINI TAKİP ETME

DURUMLARININ ÖZ YETERLİK İNANÇLARI AÇISINDAN İNCELENMESİ

Hülya KUTU1 Nail İLHAN1 Zeynel Abidin YILMAZ1

1Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü

Çağımızda güç, başarı ve etkinlik bilginin doğru ve etkin yönetilebilmesi ile doğru orantılıdır (İnce ve Oktay, 2006). Doğru ve etkin yönetilen bilgi, birçok değişkende olduğu gibi öz yeterlikte de artışı sağlayacaktır. Öz yeterlik, bireyin becerilerinin bir fonksiyonu değil, bireyin becerisini kullanarak yapabildiklerine ilişkin yargılarının bir ürünü, bir sonucudur (Senemoğlu, 2011, s.230-231). Bandura (1986, 1995), öz-yeterlik algısını etkileyen faktörleri dört grupta toplamıştır: Kişisel deneyimler, başkalarının deneyimlerinden çıkarılan sonuçlar, sosyal onay, kişinin fizyolojik ve duygusal durumu. Yapılan çalışmaları bunlardan en kuvvetlisi kişisel deneyimler olduğunu göstermiştir (Akt: Kurbanoğlu, 2004). Bireylerin, başkaları tarafından yapılmış olan eğitim araştırmalarını takip edip etme durumlarının ve ayrıca takip etmede kullandıkları kaynakların bireylerin öz yeterliğini nasıl etkileyeceğinin bilinmesi önemlidir. Bu nedenle bu çalışmada, fen bilgisi öğretmen adaylarının eğitim araştırmalarını takip etmede kullandıkları kaynaklar ve bu kaynakları mesleğinde kullanmalarıyla fen öğretimine karşı öz yeterliklerinin nasıl bir değişim gösterdiği araştırılmıştır. Çalışmanın örneklemini üç farklı üniversitenin Fen ve Teknoloji Öğretmenliği bölümü son sınıfında öğrenim gören toplam 348 öğrenci oluşturmaktadır. Tarama yönteminin kullanıldığı bu çalışmada, veri toplama aracı olarak Riggs ve Enochs (1990) tarafından geliştirilen ve Bıkmaz (2004) tarafından Türkçeye uyarlanan “Fen Bilgisi Öğretimi Öz Yeterlik İnancı Ölçeği” ile araştırmacılar tarafından geliştirilen “Fen Eğitimi Alanındaki Yeniliklere Ulaşılan Kaynaklar Ölçeği” kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 17 paket programı kullanılarak betimsel olarak analiz edilmiştir. Çalışmanın bulgularına bakıldığında öğrencilerin eğitim araçlarını takip etmede kullandıkları kaynaklar değiştikçe öğrencilerin fen öğretimine karşı öz yeterliklerinin de değiştiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca eğitim araçlarını takip etmede kullanılabilecek kaynaklardan bazılarının, birçok öğrenci tarafından kullanılmadığı da görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Eğitim Araştırmaları, Öz Yeterlik, Fen ve Teknoloji Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 560

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENİ ÖZEL ALAN YETERLİKLERİ: MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NIN BELİRLEDİĞİ PERFORMANS GÖSTERGELERİNE İLİŞKİN FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN

ALGILARI

Özlem AYDIN ŞENGÜLEÇ1 Cem BÜYÜKEKŞİ1 Soner YAVUZ1 Ali AZAR1

1Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Ereğli Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve

Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Yeterli ve alanında donanımlı öğretmen yetiştirme hem hizmet öncesi hem de hizmet içi öğretmen yetiştirmenin en temel amaçlarından biridir. Bir öğretmenin sahip olması gereken genel yeterlikler ile özel alan yeterliklerinin belirlenmesi ve öğretmenlere kazandırılması için tüm dünyada oldukça fazla çalışma yürütülmektedir. Türkiye’de Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından öğretmenlik mesleği genel yeterlikleri üzerine çalışmalar 2002 yılında başlamış, özel alan yeterlikleri çalışmalarına ancak 2004’de başlanabilmiş ve ilköğretim öğretmenlerine yönelik 14 alanda yeterlikler 2008 yılında belirlenmiştir. Bu araştırmanın amacı MEB’nın belirlediği fen ve teknoloji öğretmen yeterliklerini değerlendirmek için performans göstergeleriyle ilgili, öğretmenlerin algılarını ve bu algılarının onların cinsiyet, görev yaptıkları okul türü ile hizmet yılı değişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediğini incelemektir. Tarama modelinin kullanıldığı bu çalışma için, MEB’nın fen ve teknoloji öğretmenleri için hazırladığı toplamda 5 yeterlik alanı, bu yeterlik alanlarını değerlendiren toplam 132 performans göstergesi ile öğretmenlerin cinsiyet, okul türü ve hizmet yılı bilgilerini içeren sorulardan oluşan “Fen Öğretmeni Yeterlikler Anketi” (FÖYA) hazırlanmıştır. FÖYA, 2011-2012 eğitim öğretim yılının bahar döneminde, Zonguldak ili Karadeniz Ereğli ilçe merkezinde MEB’na bağlı bulunan 19 ilköğretim okulu, 3 kolej ve 10 dershanede görev yapan toplam 73 olmak üzere tüm fen ve teknoloji öğretmenlerine uygulanmıştır. Araştırmaya ayrıca Ankara, Kayseri ve Denizli ODTÜ Kolejlerinde ve Ankara Karacan dershanelerinde görev yapan toplam 17 fen ve teknoloji öğretmeni de katılmıştır. Katılan toplam 90 fen ve teknoloji öğretmeninden elde edilen verilerin analizi sonucunda görülmüştür ki; araştırmadaki öğretmenler MEB tarafından belirlenen performans göstergelerinin bazılarına katılmamakla birlikte; genel olarak öğretmenler bu performans göstergelerine fen ve teknoloji öğretmenlerinin sahip olmaları gerektiğini düşünmektedirler. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Eğitimi, Öğretmen Yeterlikleri, Fen Bilgisi Öğretmeni

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 561

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN “WEB TABANLI PERFORMANS DEĞERLENDİRME

PROGRAMI” HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

Salih ÇEPNİ1 Ahmet BACANAK2 Miraç AYDIN3 Mustafa ÜREY4 Hasan BAKIRCI5

1Uludağ Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 3, 4, 5Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Performans görevlerinin, sınıf içi performans etkinliklerinin, projelerin veya öğrenci ürün dosyalarının nasıl puanlanacağı konusu alternatif değerlendirmede oldukça önemlidir (Butler, & McMunn, 2006). Web destekli sistemlerin eğitim yaşamında sağladığı avantajlar göz önüne alındığında alternatif ölçme ve değerlendirme yaklaşımlarının uygulanması ve değerlendirilmesinde de kullanılması kaçınılmazdır. Uluslar arası literatüre bakıldığında özelikle e-portfolyo sistemleri, akran değerlendirme, rubrik geliştirme ile ilgili web sitelerinin ve web tabanlı programların geliştirilmesi üzerine çalışmalar olduğu görülmektedir (Lankes, 1998; McKinney, 1998; Aschermann, 1999; Lin, Liu ve Yuan, 2001; Gathercoal, Love, Bryde, ve McKean, 2002; Dornisch & McLoughlin, 2006). Bu çalışmalarda alternatif ölçme ve değerlendirme yöntem ve tekniklerinin web tabanlı olarak uygulanabileceği ve bu tür uygulamaların öğrenci ve öğretmenler üzerinde olumlu etkilerinin olduğu gösterilmiştir. Bununla birlikte özellikle rubrik, kontrol listesi ve derecelendirilmiş ölçekler gibi değerlendirme formlarının öğretmenler tarafından esnek bir şekilde geliştirilip uygulanabildiği, elde edilen verilerin saklanabildiği, bu verilerin öğrenci gelişimini takip etmede kullanılabildiği, öğretmen, öğrenci ve velilerin aynı değerlendirme sistemi içerisinde yer alabildiği, öğretmen, öğrenci ve veliler arasında geri bildirimin sağlanabildiği ve geliştirilen değerlendirme formlarının diğer öğretmenlerle paylaşılabildiği bir sistemin tasarlanıp uygulanmadığı ve böyle bir sistemin alternatif ölçme ve değerlendirmenin kullanımı üzerine etkilerine bakılmadığı görülmektedir. Bu çalışmada yukarıda sözü edilen özellikleri barındıran ve adına “Web Tabanlı Performans Değerlendirme Programı” denilen sistemin tanıtımı ve öğretmenlerin bu konudaki görüşleri ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Alternatif Ölçme ve Değerlendirme, Performans Değerlendirme, Rubrik, İnternet, Fen ve Teknoloji Öğretmeni

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 562

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN ELEŞTİREL DÜŞÜNME BECERİSİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİ

Tuncay ÖZSEVGEÇ1 Ebru ALTUN2

1 KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim bölümü

2 Rize Üniversitesi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Temel düşünme becerilerinden biri olan eleştirel düşünme, Feuerstein’e (1999) göre gerçekçi ve tarafsız bir dünya görüşü için gereklidir ve eğitim programlarının temel hedeflerinden biri olarak eğitim ve öğretim sisteminin merkezinde yer almalıdır. Ön yargılardan uzak, açık fikirli ve sorgulayıcı özellik gösteren eleştirel düşünme becerisine sahip bireyler yetiştirmek için ön koşullardan biride bu beceriye sahip eğiticilerin yetiştirilmesi ve eğitim camiasında yerlerini almalarıdır. Bu bağlamda yapılan bu çalışmanın amacı fen ve teknoloji öğretmelerinin ve öğretmen adaylarının eleştirel düşünme becerisi ile ilgili görüşlerinin tespit edilerek, düşünme ile eleştirel düşünmeyi nasıl kıyasladıklarını, eleştirel düşünmeyi diğer düşünme türlerinden nasıl ayırdıklarını, eleştirel düşünme becerisini etkilen faktörlerle ilgili neler düşündüklerini detaylı olarak incelemektir. Bu amaç doğrultusunda çalışmanın örneklemini 6 fen ve teknoloji öğretmeni oluşturmaktadır. Mülakat yapılan öğretmenlerden ikisi lisans mezunu, 2’si lisansüstü düzeyinde ve diğer 2’si de doktora düzeylerinde eğitimlerine devam etmektedir. Örneklem seçiminde çeşitliliğe gidilmesinin nedeni, farklı eğitim düzeylerindeki öğretmenlerin eleştirel düşünmeye yönelik görüşlerinin eğitim süresiyle farklılaşıp farklılaşmadığının da incelenmek istenmesidir. Öğretmenlerle derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. Verilerin analizinde ise içerik analizi yaklaşımı kullanılmıştır. İçerik analiziyle toplanan veriler alt problemler dikkate alınarak organize edilmiş ve bu şekilde sunulmuştur. Çalışmada toplanan veriler henüz analiz aşamasında olduğu için sonuçlara ilişkin detaylı bilgi tam metinde verilecektir. Analiz edilen veriler ışığında bulunan sonuçlar alanyazında yapılan çalışmalarla karşılaştırılacak ve bu bağlamda çeşitli çıkarımlarda bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Eleştirel Düşünme, Öğretmen Görüşleri, Fen Ve Teknoloji

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 563

BİLİM TARİHİ DERSİNİN ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİM-TEKNOLOJİ-TOPLUM İLİŞKİSİ HAKKINDAKİ

GÖRÜŞLERİ ÜZERİNE ETKİSİ

Ebru ÖZTÜRK AKAR1 Doğan DOĞAN1

1Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Türk fen eğitimi alan yazınında bilimin doğası ile birlikte bilim-teknoloji-toplum ilişkisi üzerine yapılan çalışmaların sayısının son yıllarda hızla arttığı gözlenmektedir. Yapılan çalışmalarda genellikle betimsel yöntemler kullanılmakta ve bulgular sistem düzeyinde devam etmekte olan eğitim reformu çalışmaları ile ilişkilendirilmektedir. Bu çalışma Bilim Tarihi dersine devam eden Eğitim Fakültesi öğrencilerinin ders öncesi ve sonrasında bilim-teknoloji-toplum ilişkisi üzerine görüşlerini incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Kullanılan öğretim yöntemlerinin öğretmen adaylarının görüşleri üzerine etkisinin karşılaştırılması, Bilim Tarihi dersinin daha etkili düzenlenmesini sağlayacaktır. Çalışmada, öğretmen adaylarının görüşlerini öğrenmek amacıyla Aikenhead, Ryan ve Fleming (1989) tarafından geliştirilen ve Doğan Bora (2005) tarafından Türkçe’ye uyarlanan “Bilim-Teknoloji ve Toplum Hakkında Görüşler” (VOSTS)’, anketinin 11 sorusu kullanılmıştır. Katılımcılar Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık (n=50) ve Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi (n=43) Bölümlerine devam etmekte olan toplam 93 öğrencidir. Gruplarda aynı ders kitabı, farklı öğretim yöntemleri kullanılmıştır. Katılımcıların görüşlerini incelemek için betimsel ve yordayıcı (non-parametrik Wilcoxon-Test) istatistiksel yöntemler kullanılmıştır. Alanyazında bilimin doğası ile bilim-teknoloji-toplum ilişkisinin açık bir şekilde öğretilmesinin daha etkili olduğu aktarılmaktadır (Abd-El-Khalick & Lederman, 2000; Tairab, 2001; Bell ve ark., 2011). Bu nedenle bilim-teknoloji toplum ilişkisi ile ilgili çağdaş bakış açısına uygun sonuçların artışı birinci grupta daha fazla beklenmektedir. Devam eden veri analizinin ilk sonuçları grupların kendi içinde ön-test ve son-test sonuçlarında beklenenden az değişim olduğunu göstermiştir. İlgili tartışmalar katılımcıların yanıtlarında beklenen ve gözlemlenen, beklenen ancak gözlemlenmeyen ve beklenmeyen değişikliklerin nedenleri üzerine yoğunlaşacaktır. Anahtar Kelimeler: Bilim-Teknoloji-Toplum, Öğretmen Adayı, Bilim Tarihi, Öğretim Yöntemi,

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 564

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİMİN DOĞASINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Özlem AYDIN ŞENGÜLEÇ1 Cem BÜYÜKEKŞİ1 Funda ERASLAN2 Soner YAVUZ1 Ali AZAR1

1Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Ereğli Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

2ODTÜ, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Eğitim faaliyetlerinin en temel hedeflerinden biri olan bilimsel okuryazar bireylerin yetiştirilmesinde en büyük payı üstlenen fen ve teknoloji öğretmenleri, bu amaç doğrultusunda bireylere önce bilimin doğasını öğretmektedirler. Diğer taraftan geleceğin öğretmeni olacak öğretmen adaylarının bilimin doğası hakkında kavram yanılgılarının olmaması ve çağdaş bir bilim anlayışına sahip olmaları, bilimsel okuryazarlığı kazandırmaya çalışan etkili bir fen öğretimi için oldukça önemli hale gelmiştir. Bu çalışmada, 2011-2012 akademik yılın bahar döneminde, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümü 1., 2. ve 3. sınıflarında öğrenim gören 114 öğretmen adayının, bilimin doğasına ilişkin görüşlerinin ve bu görüşlerinin cinsiyet, sınıf seviyesi, mezun oldukları lise türü, anne ve babanın eğitim durumu, fen bilimlerine ilgi seviyesi ve geçmişteki fen başarı seviyelerine göre farklılıklarının incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel bir araştırma olan bu çalışma için Bell ve diğerleri (2000) tarafından geliştirilen ve Yalçın ve diğerleri (2010) tarafından Türkçeye çevrilen, 5 açık-uçlu sorudan oluşan “Bilimin Doğası Anketi” (BİDA) kullanılmıştır. Çalışmanın verileri toplanmış ve çözümlemelerine başlanmıştır. Anketten elde edilen veriler için içerik analizi yapılacaktır. Katılımcıların açık uçlu sorulara verdileri cevaplar, kendi cümleleri kullanılarak ve daha önceden alan yazında bulunan kavramlar göz önünde bulundurularak kodlanacaktır. Yapılan bu kodlama üç alan uzmanı ile birlikte tekrar incelenecek ve öğrencilerin görüşleri; gerçekçi bakış açısı, pozitivist bakış açısı, yetersiz bakış açısı ve kavram yanılgısı olarak sınıflandırılacak ve yüzde ile frekans değerleri de hesaplanacaktır. Yapılan içerik analizinin bulguları doğrultusunda, araştırmanın sonuçları özellikle öğretmen adaylarının sahip oldukları kavram yanılgıları, yanlış ve eksik bilgiler, öğretmen yetiştirme kurumlarının ve hizmet içi eğitim seminerlerinin programlarına katkı açısından değerlendirilecek ve önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Bilimin Doğası, Bilim Felsefesi, Fen Eğitimi, Fen Bilgisi Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 565

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENİ ADAYLARININ SORGULAMAYA DAYALI ÖZYETERLİLİKLERİNİN

ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Tufan İNALTEKİN1 Hakan AKÇAY2

1Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Bilgisi ABD 2Yıldız Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen bilgisi ABD

Öğretmenlerin eylem ve davranışları onların inanış, algı ve motivasyon düzeyleriyle bağlantılıdır. Bu yüzden, öğretmenlerin inanışları üzerindeki araştırmalar öğretmenlerin öğretimi organize etme ve anlama yollarını belirlemede hayati derecede önemlidir(Cerit, 2010). Öğrenci performansını etkileme ve öğretme yeterliklerine ilişkin öğretmenlerin inanışları, öğretimsel başarının çok güçlü bir açıklayıcısıdır(Bandura, 1994). Son yıllarda fen öğretimine ilişkin reform çalışmalarıyla birlikte hem sorgulayan hem de sorgulatan bireylerin yetiştirilmesi esas alınmıştır. Fen öğretmeninin sorgulayan ve araştıran bir birey olarak özyeterliliğinin gelişmesi, ilköğretim öğretmenleri için özellikle çok önemlidir. Çünkü ilköğretim seviyesinde öğrenci başarısına en önemli katkılardan birisini, öğretmenin öğretimle ilişkili davranış, tutum ve inanışları sağlamaktadır. Bu çalışmanın amacı, fen ve teknoloji öğretmenliği adaylarının fen öğretiminde sorgulama özyeterliliklerinin nicel araştırma yöntemleri kullanılarak irdelenmesi olarak belirlenmiştir. Tarama modelinde yapılan bu araştırma; 2010-2011 akademik yılında Türkiye deki 6 devlet üniversitesinin dördüncü sınıf fen ve teknoloji öğretmenliği bölümünde öğrenim gören 312 öğrenci oluşturmuştur. Öğretmen adaylarının fen öğretiminde sorgulamaya dayalı özyeterliliklerini belirlemek amacıyla, 2004 yılında literatüre kazandırılmış olan ve 2011 yılında İnaltekin veAkçay tarafından Türkçeye adapte edilen “Araştırma Tabanlı Fen Öğretimi Ölçeği(ATFÖ)” kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizinde SPSS 17.0 paket programı kullanılmıştır. Verilerin analizinde aritmetik ortalama, standart sapma, bağımsız t-testi ve tek yönlü varyans analizi teknikleri kullanılmıştır. Fen ve Teknoloji öğretmeni adaylarının ATFÖ verdikleri cevaplar cinsiyet, lisans başarıları ve öğrenim gördükleri üniversite bakımından analiz edilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre fen ve teknoloji öğretmeni adayların sorgulamaya dayalı özyeterliliklerinin cinsiyet ve lisans başarılarına göre anlamlı bir farklılık göstermediği, öğrenim görülen üniversite bakımından ise anlamlı bir farklılık olduğunu ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Sorgulamaya Dayalı Öğrenme, Fen Öğretimi, Özyeterlilik

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 566

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN ÖLÇME - DEĞERLENDİRMEYE İLİŞKİN YETERLİLİK

ALGILARI VE GÖRÜŞLERİ (Adıyaman İli Örneği)

Gülden AKDAĞ1, Servet EKMEKÇİ1

1Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen bilgisi Öğretmenliği ABD

Bu araştırma, fen ve teknoloji öğretmenlerinin geleneksel ve alternatif ölçme - değerlendirme tekniklerini kullanabilme düzeylerine ilişkin yeterlilik algılarını ve bu yaklaşımlara ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Ayrıca, fen ve teknoloji öğretmenlerinin yeterlilik algılarının cinsiyet, hizmet içi eğitim alıp almama, ölçme ve değerlendirme dersi alıp almama, mezun olunan yükseköğretim programı, hizmet yıllarına ve öğrenim durumlarına göre değişip değişmediği belirlenmeye çalışılmıştır. Tarama modelinde gerçekleştirilen araştırmanın örneklemini Adıyaman ili merkez ilçede görev yapan 90 fen ve teknoloji öğretmeni oluşturmaktadır. Öğretmenlerin ölçme ve değerlendirmeye ilişkin yeterlilik algılarını belirlemek için Fer, Bulut ve Dikmen(2005) tarafından geliştirilen “2005 Öğretim Programının Değerlendirme Boyutuna Yönelik Öğretmen Görüşleri Anketi” (ÖPDBYÖGA) kullanılmıştır. Ayrıca örneklemden seçilen 6 fen ve teknoloji öğretmeni ile yarı- yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Ölçekten elde edilen verilerin analizinde bağımsız ve bağımlı gruplar t- testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Görüşmelerde elde edilen verilerin analizinde ise betimsel ve kategoriksel içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmanın nicel kısmını oluşturan ölçeğin analizi sonucunda; öğretmenlerinin geleneksel ölçme- değerlendirme tekniklerini kullanabilmede kendilerini yeterli, alternatif ölçme- değerlendirme tekniklerini kullanabilmede ise yetersiz algıladıkları belirlenmiştir. Öğretmenlerin yeterlilik algılarının cinsiyet, hizmet yılları ve mezun olunan yükseköğretim programa göre değişiklik gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenlerin yeterlilik algılarının öğrenim durumlarına, hizmet içi eğitim ve ölçme- değerlendirme dersi alıp almama durumlarına göre ise değişim göstermediği belirlenmiştir. Araştırmanın nitel kısmını oluşturan görüşmeler sonucunda, öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme uygulamalarında kendilerini yeterli algılamadıkları; hizmet içi eğitimlerin uzman kişiler tarafından uygulamalı etkinliklerle birlikte belli aralıklarla düzenli bir şekilde verilmesini istedikleri ortaya çıkmıştır. Öğretmenlerin bir kısmı mezun oldukları programın ölçme ve değerlendirme yeterlilikleri etkilemediğini düşünürken, bir kısmı ise eğitim fakültesinden mezun olmanın ölçme ve değerlendirme yeterliliklerini artırabileceğini düşünmektedir. Anahtar Kelimeler: Ölçme ve Değerlendirme, Yeterlilik Algısı, Fen ve Teknoloji Öğretmeni

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 567

ELEŞTİREL DÜŞÜNME BECERİSİ VE ÖĞRETMEN DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ

Demet GÜRBÜZ1 Yılmaz SAĞLAM2

1Barbaros Hayrettin Paşa İlköğretim Okulu

21Gaziantep Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu araştırmanın amacı öğretmenlerin uyguladıkları değerlendirme yaklaşımları ile

yeni öğretim programının vizyonu olan eleştirel düşünceyi geliştirme hedefinin ne derece uyumlu olduğunu ortaya koymaktır. Bu araştırma nitel araştırma türlerinden biri olan vaka çalışmasıdır. Vaka olarak öğretmen değerlendirmeleri incelenmiştir. Çalışmaya Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da görev yapan toplam 40 sınıf öğretmeni (5. sınıf) katılmıştır. Öğretmenlerle bireysel mülakatlar yapılmıştır. Mülakat öncesinde, Bir bardak suyu nasıl soğutabilirsiniz? şeklinde öğrencilere soru sorulduğu ve bu soruya öğrencilerin buzdolabına koyardım, daha soğuk bir cisme dokundururdum ve içine buz atardım şeklinde yanıtlar verdikleri hususunda öğretmenlere bilgi verilmiştir. Sonrasında ise öğretmenlerden, 1 ile 10 puan aralığında bu öğrenci yanıtlarını değerlendirmeleri ve verdikleri her puanı gerekçelendirmeleri istenmiştir. Mülakatın ikinci aşamasında ‘Islak bir çamaşırı nasıl kurutabilirsiniz?‘ şeklinde öğrencilere soru sorulduğu ve bu soruya öğrencilerin buharlaşmanın fazla olduğu daha sıcak bir ortama koyardım, güneşli bir günde ipe sererdim ve kalorifer peteğinin önüne koyardım şeklinde yanıtlar verdikleri hususunda öğretmenlere bilgi verilmiştir. Sonrasında ise yine öğretmenlerden, 1 ile 10 puan aralığında bu öğrenci yanıtlarını değerlendirmeleri ve verdikleri her puanı gerekçelendirmeleri istenmiştir. Araştırma sonucunda doğru olmasına rağmen öğrencilerin farklı yanıtlarına öğretmenlerin çoğunlukla 10 tam puan vermedikleri görülmüştür. Bu sonuç öğretmenlerin öğrencilerden kendilerinin önemsedikleri ya da değerli buldukları kriterlere uygun yanıtlar vermelerini beklediklerini göstermektedir. Bu beklentiler ne yazık ki öğretim programının vizyonu ile çelişki içerisindedir. Yeni öğretim programında yer alan eleştirel ve farklı düşünme becerisinin öğrencilere kazandırılması noktasında, öğretmen değerlendirmelerinin daha çok farklı fikirleri önemseyen ve bu fikirleri yüksek puanlarla ödüllendirmeleri gerekirken, öğretmenlerin değerlendirmelerinin bu açıdan yetersiz olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Eleştirel Düşünme, Öğretmen Değerlendirmeleri, Yeni

Öğretim Programı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 568

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİMİN DOĞASINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Özlem AYDIN ŞENGÜLEÇ1 Cem BÜYÜKEKŞİ1 Funda ERASLAN2 Soner YAVUZ1 Ali AZAR1

1Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Ereğli Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

2ODTÜ, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Eğitim faaliyetlerinin en temel hedeflerinden biri olan bilimsel okuryazar bireylerin yetiştirilmesinde en büyük payı üstlenen fen ve teknoloji öğretmenleri, bu amaç doğrultusunda bireylere önce bilimin doğasını öğretmektedirler. Diğer taraftan geleceğin öğretmeni olacak öğretmen adaylarının bilimin doğası hakkında kavram yanılgılarının olmaması ve çağdaş bir bilim anlayışına sahip olmaları, bilimsel okuryazarlığı kazandırmaya çalışan etkili bir fen öğretimi için oldukça önemli hale gelmiştir. Bu çalışmada, 2011-2012 akademik yılın bahar döneminde, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümü 1., 2. ve 3. sınıflarında öğrenim gören 114 öğretmen adayının, bilimin doğasına ilişkin görüşlerinin ve bu görüşlerinin cinsiyet, sınıf seviyesi, mezun oldukları lise türü, anne ve babanın eğitim durumu, fen bilimlerine ilgi seviyesi ve geçmişteki fen başarı seviyelerine göre farklılıklarının incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel bir araştırma olan bu çalışma için Bell ve diğerleri (2000) tarafından geliştirilen ve Yalçın ve diğerleri (2010) tarafından Türkçeye çevrilen, 5 açık-uçlu sorudan oluşan “Bilimin Doğası Anketi” (BİDA) kullanılmıştır. Çalışmanın verileri toplanmış ve çözümlemelerine başlanmıştır. Anketten elde edilen veriler için içerik analizi yapılacaktır. Katılımcıların açık uçlu sorulara verdileri cevaplar, kendi cümleleri kullanılarak ve daha önceden alan yazında bulunan kavramlar göz önünde bulundurularak kodlanacaktır. Yapılan bu kodlama üç alan uzmanı ile birlikte tekrar incelenecek ve öğrencilerin görüşleri; gerçekçi bakış açısı, pozitivist bakış açısı, yetersiz bakış açısı ve kavram yanılgısı olarak sınıflandırılacak ve yüzde ile frekans değerleri de hesaplanacaktır. Yapılan içerik analizinin bulguları doğrultusunda, araştırmanın sonuçları özellikle öğretmen adaylarının sahip oldukları kavram yanılgıları, yanlış ve eksik bilgiler, öğretmen yetiştirme kurumlarının ve hizmet içi eğitim seminerlerinin programlarına katkı açısından değerlendirilecek ve önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Bilimin Doğası, Bilim Felsefesi, Fen Eğitimi, Fen Bilgisi Öğretmen Adayı.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 569

İLKÖĞRETİM BÖLÜMÜ YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİLERİNİN FEN VE TEKNOLOJİ

ÖĞRETİMİNDE YARATICI DRAMA YÖNTEMİNİN UYGULANILMASINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

(Hacettepe Üniversitesi Örneği)

Hale KABA1 Pınar Özdemir ŞİMŞEK2

1Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İlköğretim Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi

2Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi

Değişen öğretim programı ve yapılandırmacılık anlayışının benimsenmesi ile, eğitim-öğretim sürecinde öğretmen merkezli sistemden öğrenci merkezli sisteme yönelim kaçınılmaz olmuştur. Düz anlatımın yetersiz kalması ile, alternatif yöntemlere başvurulmuş ve etkileri araştırılmaya başlanmıştır. Alternatif yöntem ve tekniklerden biri de yaratıcı drama yöntemidir. Yaparak-yaşayarak öğrenme felsefesine dayanan yaratıcı drama yönteminde, öğrenciler eğlenerek, oyunsu süreçler ile ders süreci geçirmektedirler. Bu araştırmanın amacı, Fen ve Teknoloji dersinde yaratıcı dramanın yöntem olarak uygulanılmasına ilişkin görüşleri ortaya çıkarmaktır. Araştırma, nitel bir araştırmadır. Veri toplama yöntemlerinden ise; gözlem ve görüşme kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini, Hacettepe Üniversitesi İlköğretim Bölümü Nitel Araştırma Yöntemleri dersini alan, daha önce yaratıcı drama geçmişi olan, yüksek lisans öğrencileri oluşturmaktadır. Uygulama olarak biri nitel araştırma yöntemleri konulu, biri ritim-müzik çalışması konulu, diğeri ise çevre konulu üç yaratıcı drama atölyesi tasarlanmıştır. 2011-2012 öğretim yılı güz döneminde katılımcılara uygulanmıştır. Atölyeler görüntü kayıt cihazı ile kaydedilmiş; sonrasında yapılan görüşmeler ses kayıt cihazı ile kaydedilmiştir. Gözlem ve görüşme sonucunda elde edilen veriler, araştırmacılar tarafından içerik analizi yöntemine göre (kodlama, temalama) analiz edilmiştir. Araştırmanın verileri analiz edilip yorumlandığında en önemli bulgu; katılımcıların, önceki yaşantılarında derslerde sıklıkla kullanılan yöntemin düz anlatım olduğunu belirtmelerine rağmen, yaratıcı drama yönteminin daha etkili olduğunu belirtmeleridir. Uygulanan yaratıcı drama atölyelerinin de etkisiyle, yaratıcı dramanın derslerde yöntem olarak kullanılmasına ilişkin görüşlerin olumlu olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Yaratıcı Drama, Fen ve Teknoloji, Nitel Araştırma, Yüksek Lisans Öğrencileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 570

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENİ ADAYLARININ YARATICILIK KAVRAMINA VE YARATICI

DÜŞÜNMEYE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

Didem İNEL1 Hilal KÜÇÜK2 Lütfullah TÜRKMEN3

1Uşak Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü 2Muğla Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü 3Uşak Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü

Günümüzde birçok öğretim programı aktif öğrenme yaklaşımları temelinde düzenlenmekte ve buna bağlı olarak öğrencilerin öğrenme sürecindeki rolleri de değişim göstermektedir. Aktif öğrenme ortamında öğrenciler aktif ve kendi öğrenmelerinden sorumlu bir rol üstenmektedirler. Öğrenme sürecinde öğrenciler eleştirel düşünme, sorgulayıcı öğrenme gibi üst düzey düşünme becerilerini kullanmaya yönlendirilmektedirler. Söz konusu becerilerin kullanılmasında öğrenme ortamının zenginleştirilmesi önemli bir rol oynamaktadır. Yaratıcı düşünme becerilerini kullanmaya ve geliştirmeye yönelik etkinlikler de öğrenme ortamlarının zenginleştirilmesinde kullanılabilecek faktörlerden biridir. Çünkü bireyler yaratıcı düşünebildikleri öğrenme ortamlarında özgür düşünebilmekte, düşüncelerini açık olarak ifade edebilmekte, eğer mümkünse öğrenme süreci sonunda yaratıcı ürünler ortaya koyabilmektedirler. Öğrenme sürecinin yönlendiricisi olan öğretmenlerin yaratıcı düşünmeye öğrencileri sevk etme konusunda duyarlı ve istekli olmaları ise öğrencilerin yaratıcı düşünme becerilerinin geliştirilmesinde ve kazanmış oldukları bu becerileri yaşamları süresince kullanabilmelerinde büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle söz konusu araştırmada fen ve teknoloji öğretmeni adaylarının yaratıcılık kavramına ve yaratıcı düşünmeye ilişkin görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda öğretmen adaylarına açık uçlu soruların yer aldığı bir anket uygulanmıştır. Araştırmaya Uşak Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünde 3. ve 4. sınıfta öğrenim görmekte olan 46 öğretmen adayı katılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde içerik analizi ve betimsel analizden yararlanılmıştır. Verilerin analizi sonucunda ise genel olarak öğretmen adaylarının yaratıcı bireylerin farklı düşünebilen, sorunlara pratik çözümler üretebilen, zeki, araştırmacı ve farklı bireyler olduklarını düşündükleri belirlenmiştir. Ayrıca öğretmen adayları çevrenin, ailelerin, öğretmenlerin bireylerin yaratıcılıklarını olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebildiklerini, buna karşılık geleneksel öğretimin, tek yönlü bakış açısının, düşüncelerin bastırılmasının bireylerin yaratıcılıklarını olumsuz yönde etkileyebildiğini ifade etmişlerdir. Anahtar Kelimeler: Yaratıcılık, Fen Eğitimi, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 571

BİYOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇEVRE SORUNLARI İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ VE BU

GÖRÜŞLERİN GELİŞTİRİLMESİ

Oya AĞLARCI, Filiz KABAPINAR

Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Kimya Öğretmenliği Anabilim Dalı Çevre sorunları; dünyayı tehdit eden önemli bir problemdir ve çözümüne ilişkin bilinçli kararlar verebilen bireylere ihtiyaç duyulmaktadır. Bundan ötürü, çevre sorunları ile ilgili konuların öğretimine önem verilmelidir. Yapılan çalışmalar öğrencilerin, öğretmen adaylarının ve öğretmenlerin konuyla ilgili sınırlı bilgisinin olduğunu ve anlayışlarının alternatif kavramlarla bütünleştiğini ortaya koymaktadır (Boyes ve Stanisstreet 1993; 1997; Dove, 1996; Groves & Pugh, 1999; Khalid 2001; Michail, Stamou & Stamou, 2007). Çalışmanın amacı, biyoloji öğretmen adaylarının çevre sorunlarını tanımlama- birbirleriyle ilişkilendirme biçimlerini belirlemek ve tasarlanan öğretim etkinliklerinin düşünce biçimlerindeki değişime olan etkisini incelemektir. Çalışma, nicel araştırma desenlerinden tarama modeli ve nitel araştırma desenlerinden durum çalışması modeline uygun olarak tasarlanmıştır. Çalışma grubunu biyoloji öğretmenliği birinci sınıfta öğrenim gören 25 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Çalışmada, katılımcıların sera etkisi, küresel ısınma, ozon tabakasındaki delik ve iklim değişikliği kavramlarına ilişkin düşünce biçimlerini belirleyebilmek için açık uçlu bir anket geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Öğretim etkinliklerinde; gazete haberlerinden, günlük yaşamdan ve örnek olaylardan oluşturulan kaynaklar öğrencilerin bilgisini oluşturmasına yardımcı olan problem durumları eşliğinde sunulmuştur. Öğretim sırasında sosyokültürel yapılandırmacılık ve argumantasyonun birlikte kullanıldığı bir yaklaşım sergilenmiştir. Öğretimin etkililiği iki açıdan ele alınmıştır. Bunlardan ilki, öğretim öncesi kavram yanılgılarının giderilmesidir. İkincisi ise, çevre sorunlarına ilişkin bilimsel olarak kabul edilebilir açıklamaların yapılabilirliğidir. Öğretim öncesinde katılımcıların yetersiz ve yanılgı içeren görüşlere sahip oldukları belirlenmiştir. Öğretim sırasında, sera etkisinin dünya sıcaklığını yaşanılabilir seviyeye getirdiğini, fazlasının küresel ısınmaya neden olduğunu fark ettikleri, küresel ısınmanın etmenleri konusunda bilgi sahibi oldukları, çevre sorunlarını birbirleriyle bilimsel açıdan kabul edilebilir biçimde ilişkilendirebildikleri ve küresel ısınmaya karşı alınması gereken önlemler konusunda değerlendirmeler yapabildikleri belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Çevre Eğitimi, Fen Eğitimi, Öğretmen Yetiştirme, Küresel Isınma, Kavram Yanılgıları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 572

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN VE TEKNOLOJİ OKURYAZARLIĞI HAKKINDAKİ

DÜŞÜNCELERİ

Ayşegül TARKIN1, Nagihan TANIK2, Oktay BEKTAŞ3, Sibel SARAÇOĞLU2

1Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü

2Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İFBE Bölümü 3Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü *Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde doktora öğrencisidir

Fen eğitimi araştıran, sorgulayan, bilimi anlayan, sorumluluk bilincine sahip bireyler yetiştirmeyi hedeflediği için, fen ve teknoloji okuryazarlığı (FTO) fen eğitiminin başlıca amaçları arasındadır. Dolayısıyla, fen eğitimcileri fen ve teknoloji okuryazarı bireyler yetiştirmeyi önemli görmektedirler ve FTO’nun olabildiğince erken yaşlarda kazanılması gerektiği görüşünde birleşmektedirler. Bunu yapabilmek için, gelecekte bireylere bu özelliği kazandıracak öğretmen adaylarının bilimsel okuryazarlık seviyelerini yükseltmek çok önem kazanmıştır. Alan yazına bakıldığında, fen ve teknoloji okuryazarlığı ile ilgili öğretmen adaylarının düşüncelerini araştıran çok az çalışmaya rastlanmaktadır. Dolayısıyla, bu çalışmada, fen bilgisi öğretmen adaylarının FTO hakkındaki düşünceleri irdelenmiştir. Çalışmaya 69 öğretmen adayı katılmıştır. Veri toplama araçları olarak açık uçlu sorudan oluşan test ve yarı yapılandırılmış görüşmeler kullanılarak, betimleyici nitel çalışma yöntemi uygulanmıştır. Test verileri kodlandığında, katılımcıların cevapları, fen ve teknoloji okuryazarlığının müfredatta belirtilen yedi boyutundan en fazla 6 en az 1 tanesini içermiştir. Katılımcıların verdiği cevapların içerdiği boyut sayıları dikkate alınarak, altı öğretmen adayı ile 20-30 dakika süren görüşmeler yapılmıştır. Verilerin analizi sonucunda, testte, düşüncelerinde yedi boyutu da içeren öğretmen adayına rastlanmazken, üç öğretmen adayı altı boyutu içeren düşüncelere sahip olmuştur. Ayrıca, 12 katılımcı boyutlardan beşini, 19 katılımcı boyutlardan dördünü, 10’u üç boyutu, 16’sı iki boyutu, 6’sı de bir boyutu kapsayacak şekilde düşüncelerini belirtmişlerdir. Üç öğretmen adayı ise cevap veremedi. Görüşmeler esnasında ise katılımcılar fen ve teknoloji okuryazarı olmadıkları yönünde görüş bildirdiler. Sonuç olarak öğretmen adaylarının çoğunun FTO kavramını açıklamada zorluk çektiği ve tüm boyutlarıyla açıklayamadığı görülmüştür. Bu sebeple öğretmen adaylarını fen ve teknoloji okuryazarı olarak yetiştirmek için fen eğitimcileri gerekli öğretim yöntem ve tekniklerini uygulamalıdırlar. Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Okuryazarlığı, Öğretmen Adayları, Fen Bilgisi Eğitimi, Bilimsel Süreç Becerileri, Fen, Teknoloji, Toplum, Çevre İlişkileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 573

FARKLI ALANLARDA ÖĞRENİM GÖREN ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİME YÖNELİK DÜŞÜNÜŞLERİ

Ebru ÖZTÜRK AKAR

Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü Bu çalışma fen alanı ve fen alanı olmayan öğretmen eğitimi programlarına devam eden öğretmen adaylarının bilime yönelik düşünüşlerini incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Katılımcılar Fen Bilgisi Öğretmenliği ve Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü 3. Sınıf öğrencisi toplam 89 öğretmen adayıdır. Veri toplamak amacıyla Cobern (2002) tarafından geliştirilen, dil ve kültürel uyarlaması Titrek (2010) tarafından yapılan “Bilime Yönelik Düşünme Anketi” kullanılmıştır. Katılımcıların yanıtları 5li Likert tipi ölçek ile kategori ortalamaları alınarak değerlendirilmiştir. Gruplar kategori ortalamalarının sıralanışı, büyüklüğü ve Bilimin Genel Görüntüsü Modeli ile uyumu göz önünde bulundurularak kendi içlerinde ve birbirleri ile karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Epistomoloji ile Bilim ve Ekonomi her iki grupta da en yüksek ortalamaya sahip tematik kategorilerdir. Öğretmen adaylarının Bilim ve Çevre, Bilim ve Toplumsal Politika, Bilim-Irk-Cinsiyet ve Herkes İçin Bilim kategorilerinde verdikleri yanıtlar Bilimin Genel Görüntüsü Modeli ile uyumludur. Bilim ve Toplumsal Sağlık, Bilim ve Din kategorilerinde ise katılımcıların yanıtları tarafsız olarak değerlendirilmiştir. Estetik kategorisinde Fen Bilgisi Öğretmenliği öğrencilerinin yanıtları model ile uyumsuzdur. Öğretmen adaylarının yanıtları Türkiye’nin son yıllarda bilim ve teknolojiye ekonomik gelişmede üstlendiği rol nedeniyle yaptığı yatırım ile devam eden eğitim reformu hareketinin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Bulgular ayrıca Türk eğitim sisteminin laik oluşu, gelişmekte olan bir toplumda bilime duyulan güven ve görsel/yazılı basında ilgili konularda modelin geliştirildiği sosyal kültürel ortamda kullanılan sorunların karşılığının bulunmayışı ile ilişkilendirilmiştir. Gruplar arasında gözlemlenen farklılıkların öğretmen eğitimi programlarının bilimsel içeriklerindeki farklılıklardan da kaynaklanabileceği düşünülmektedir. Yüksek öğrenim ve öncesinde bilimle ilgili aldıkları eğitim ile kişisel ilgi ve eğilimleri öğretmen adaylarının bilim ile ilgili düşünüşleri üzerinde ayrıca etkili olabilir. Anahtar Kelimeler: Bilim, Öğretmen Adayı, Bilime Yönelik Düşünüş

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 574

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN-TEKNOLOJİ-TOPLUMA (FTT) YÖNELİK GÖRÜŞLERİ

Emel DİKMENTEPE Zeha YAKAR

Pamukkale Üniversitesi,Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, DENİZLİ Bu çalışmada fen bilgisi öğretmen adaylarını fen- teknoloji- topluma yönelik görüşleri incelenmiştir. Araştırma, 2011-2012 yılında Pamukkale Üniversitesi İlköğretim Anabilimdalı Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü 4. Sınıfta öğrenim görmekte olan 63 öğretmen adayı ile gerçekleşmiştir. Araştırmada Tanılayıcı (Descriptive) araştırma yöntemi kullanılmış ve Bilim-Teknoloji-Toplum Hakkındaki Görüş Ölçeği (Views on Science-Technology-Society- VOSTS) ile veriler toplanmıştır. Aikenhead, Ryan ve Fleming tarafından 1987’ de geliştirilmiş olan VOSTS testinin Kahyaoğlu (2004) tarafından seçilen 26 maddesi Türkçeye uyarlanmıştır. Bu araştırmada VOSTS testi nin öğretmen adaylarına uygulaması yapılarak veriler toplanmıştır. Uygulanan VOSTS testi sonucunda elde edilen verilerin analizinde verilen cevapların yüzdeliğini belirlemek için SPSS (16.0) paket programından yararlanılmıştır. Sonuçlar, öğretmen adaylarının fen- teknoloji- toplum (FTT) hakkındaki görüşlerini yansıtmış, adayların FTT hareketinin boyutlarından olan, fen ve teknoloji, toplumun fen/ teknoloji üzerindeki etkisi, fen/ teknolojinin toplum üzerindeki etkisi, teknolojinin toplumsal yapısı, bilim adamlarının karakteristik özellikleri, bilimsel bilginin toplumsal yapısı ve bilimsel bilginin doğası boyutlarıyla ilgili düşünceleri belirlenmiştir. Adaylar, Türkiye’ deki bilim ve teknolojinin başarısını halkın bilim adamlarına, mühendislere ve teknisyenlere ne kadar destek verdiğine bağlamaktadır (%100), dini ya da ahlaki görüşlerin bilimsel araştırmaları etkileyeceğini (%82.6), bilimsel bilginin değişebileceğini (%96.9), teorilerin kanun olmayacağını (%41.3), bilim adamlarının bilimin kurallarını kişisel ve parasal ödüllere ulaşmak için çiğnediklerini (%33.3) düşünmeleri gibi dikkat çekici görüşlerde bulunmuşlardır. Adayların, toplumun fen ve teknoloji üzerindeki etkisinin bilincinde olup bilimsel bilginin doğasıyla ilgili bazı konularda kavram yanılgılarına düştükleri sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Fen-Teknoloji-Toplum Hakkında Görüşler, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 575

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİMİN DOĞASI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ VE BİLİMİN

DOĞASINA İLİŞKİN ÜSTBİLİŞSEL YETENEKLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Gamze ÇETİNKAYA1 Dilek KARIŞAN2

1Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Öğr.

Ana Bilim Dalı 2Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Öğr. Ana

Bilim Dalı

Bilimin doğası öğretimi son yıllarda fen eğitimi alanında çok önemli bir yer tutmaktadır. İlköğretim fen ve teknoloji müfredatının yanısıra, üniversitelerin fen bilgisi öğretmeni yetiştirme programlarında da bilimin doğasına yönelik hedef ve kazanımlara önemli ölçüde yer verilmektedir. Bu çalışmanın amacı, fen bilgisi öğretmen adaylarının bilimin doğası hakkındaki görüşleri ve bilimin doğasıyla ilgili üstbilişsel yetenekleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Veri toplama aracı olarak kullanılan ölçeklerden ilki, Bilimsel Bilgisinin Doğası Anketi, Sampson ve Clark (2006) tarafından geliştirilmiş olup; Tekkaya, Sungur ve Akyol (2011) tarafından Türkçeye çevrilip adapte edilmiştir. Çalışmada kullanılan ikinci ölçek, Metacognition of the Nature of Science (Bilimin Doğasına ilişkin Üstbiliş) ise Peters (2007) tarafından geliştirilmiş olup katılımcıların bilimin doğasına ilişkin üstbilişsel yeteneklerini ölçmeyi hedeflemektedir. Betimsel istatistik sonuçlarına göre öğrencilerin çoğunun iyi düzeyde bilimin doğası anlayışına ( =63.09, S=7.3) ve iyi düzeyde bilimin doğasıyla ilgili üstbilişsel yeteneklere ( =90.5, S=11.1) sahip oldukları görülmüştür. Katılımcıların bilimin doğası hakkındaki görüşleri ve bilimin doğasıyla ilgili üstbilişsel yetenekleri arasındaki ilişkiyi incelemek için Pearson Korelasyon Analizi yapılmış ve pozitif yönde orta düzeyde anlamlı bir ilişki bulunmuştur (r=0.37, p<0.05). Sonuçlar fen bilgisi öğretmen adaylarının büyük çoğunluğunun iyi derecede bilimin doğası anlayışına sahip olduğunu ve bilimin doğasıyla ilgili üstbilişsel yeteneklerinin de iyi olduğunu düşündüklerini göstermiştir. Sonuç olarak, bilimin doğasını iyi kavramış, bilimsel bilginin özelliklerini iyi anlamış öğretmen adaylarının, kendilerinin bilimi anlayabilme ve öğrenebilme yeteneklerine de güvendiği söylenebilir. Böylece, geleceğin öğretmeni olan öğretmen adaylarımızın, kendilerini bilim ve bilimi anlama konusunda yeterli hissetmeleri için öncelikle bilimsel bilginin özelliklerini ve bilimin doğasını iyi öğrenmelerinin gerekli ve faydalı olduğu düşünülebilir. Anahtar Kelimeler: Bilimsel Bilginin Doğası, Üstbiliş, Fen Bilgisi Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 576

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ KAVRAM YANILGILARINI GİDERMEDE TAHMİN ET - GÖZLE - AÇIKLA STRATEJİSİNİN ETKİSİ: ASİT – BAZ ÖRNEĞİ

Hakan ÖZDEMİR1 Sacit KÖSE2 Kadir BİLEN3

1Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Denizli 2Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMA Bölümü, Denizli

3K.Maraş Sütçü İmam Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Kahramanmaraş

Bu çalışmanın konusunu, Kimya III dersinde, fen bilgisi öğretmen adaylarının kavram yanılgılarını gidermede “Tahmin Et - Gözle - Açıkla (TGA)” stratejisinin etkisi oluşturmaktadır. Asitler - bazlar konusu ilköğretim ve ortaöğretim kimya konuları içinde önemli bir yere sahiptir. Asitler - bazlar konusunun ilk öğretildiği yerler ilköğretim okulları olduğu için fen bilgisi öğretmen adaylarının da bu konuyla ilgili yeterli bilgiye sahip olmaları gerekir. Bu gibi kimya konuları soyut ve anlaşılması güç olduğundan dolayı uygulanacak olan öğretim yaklaşımları bu konuları daha iyi öğretecek nitelikte olması gereklidir. Bu yaklaşımlardan biri olan geleneksel laboratuar yaklaşımı yetersiz gelmektedir. TGA stratejisine dayalı laboratuar yaklaşımı bu gibi konuların öğretilmesinde yararlı olacaktır. TGA stratejisinin amaçlarından biri kavram öğrenimini kolaylaştırmak ve varsa kavram yanılgılarını veya yanlış öğrenmeleri ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Çalışma grubunu, 2010 - 2011 eğitim - öğretim yılının güz döneminde, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda, Genel Kimya III laboratuar dersini alan 69 fen bilgisi öğretmen adayı oluşturmaktadır. Çalışmada kontrol 1 grubu, kontrol 2 grubu ve deney grubu olmak üzere üç grup bulunmaktadır. 6 hafta boyunca deney ve kontrol 2 grubu fen bilgisi öğretmen adaylarına TGA stratejisine dayalı laboratuar yaklaşımı, kontrol 1 grubu fen bilgisi öğretmen adaylarına ise klasik yönteme dayalı laboratuar yaklaşımı uygulanmıştır. Fen bilgisi öğretmen adaylarından veri toplamak için Asitler - Bazlar Kavram Testi kullanılmıştır. Çözümlemeler için aritmetik ortalamalar, toplam puanlar, frekans ve yüzdeler belirlenmiştir. Analiz sonuçları, TGA stratejisinin fen bilgisi öğretmen adaylarının kavram yanılgılarını gidermede olumlu etkisinin olduğunu göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, TGA Stratejisi, Kavram Yanılgıları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 577

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİNE YÖNELİK LABORATUVAR UYGULAMALARI PROJESİ

Naim UZUN1 Didem KILIÇ1 Özgül KELEŞ1 Necdet SAĞLAM2

1Aksaray Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Hacettepe Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü

Bu çalışmanın amacı, Aksaray Üniversitesi tarafından TÜBİTAK destekli olarak düzenlenen Fen ve Teknoloji Öğretmenlerine Yönelik Laboratuvar Uygulamaları Projesi’nin içeriğini tanıtmak ve yaygın etkisini artırmaktır. Öğrencilerin fen kavramlarını anlama, akılda tutma ve mantıksal düşünme yeteneklerini geliştiren laboratuvar uygulamalarının, fen ve teknoloji dersi öğretmenleri tarafından etkili bir şekilde kullanılması önemlidir. Yapılan araştırmalar, fen ve teknoloji dersini farklı alanlardan öğretmenlerin yürütmesi, öğretilmesi gereken konunun içeriği ve araç-gereç kullanımında yaşanan güçlükler gibi sebeplerle Türkiye’deki öğretmenlerin fen laboratuvarlarını etkin olarak kullanamadıklarını ortaya koymaktadır. Bu projede, fen ve teknoloji dersi öğretmenlerini laboratuvar uygulamalarındaki yeni yaklaşımlar konusunda bilgilendirmek; laboratuvar kullanımını artırmaya teşvik etmek; araç-gereç kullanım becerilerini geliştirmek; motivasyonlarını artırmak ve özgüven kazandırmak amaçlanmaktadır. Proje üç dönemdir gerçekleştirilmektedir. Projenin ilki 31 Ocak-06 Şubat 2011; ikincisi 11-15 Temmuz 2011; üçüncüsü ise 23-27 Ocak 2012 tarihleri arasında, Türkiye genelinde görev yapmakta olan Fen ve Teknoloji öğretmenlerine yönelik olarak düzenlenmiştir. Her dönem 20 öğretmenin katıldığı projede katılımcıların tüm eğitim, konaklama, ulaşım ve yeme-içme masrafları proje tarafından karşılanmaktadır. Proje süresince, öğretmenlerin derslerinde uygulayabileceği nitelikte ve öğretim programına uygun olarak tasarlanmış fizik, kimya ve biyoloji konularını içeren toplan 47 deney gerçekleştirilmektedir. Katılımcı öğretmenler laboratuvar uygulamaları konusunda sahip oldukları bilgileri güncelleyerek, yeni bilgi ve deneyimler edinmişlerdir. Özellikle basit, ucuz ve temini kolay malzemelerle yapılan deneyler sayesinde, öğretmenlerin laboratuvar uygulamalarındaki yeni yaklaşımlar konusunda bilgilendikleri; araç-gereç kullanım becerilerinin geliştiği; laboratuvar kullanımı konusunda motivasyonlarının arttığı ve özgüven kazandıkları düşünülmektedir. Ayrıca, projede görev yapan 18 eğitmen tarafından, uygulanan deneylere ait bir deney föyü hazırlanarak, öğretmenlerin derslerinde yararlanabilecekleri bir kaynak olarak sunulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretmenleri, Laboratuvar Uygulamaları, Proje

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 578

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİYOTEKNOLOJİ KONUSUNDAKİ BİLGİ DÜZEYLERİ

Zeynep YÜCE1 Necati YALÇIN2

1Kafkas Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Biyoteknoloji, 21. yüzyılın başlıca teknolojilerinden biridir. Bugün, dünya dört temel problemle karşı karşıyadır; kötü beslenme, hastalıklar, enerji yetersizliği ve çevre kirliliği. Bu problemlerin üstesinden gelebilmek için biyoteknolojik gelişmeler süreklilik göstermektedir. Mikroorganizmaların, bitkilerin ya da hayvanların genetik yapıları ile oynayarak yeni ya da az bulunan ürünleri elde etme biyoteknolojinin başlıca kullanım amacıdır. Tıp, farmakoloji, tarım ve hayvan ürünleri ıslahı, gıda üretim işlemleri, endüstri ve çevre gibi çeşitli alanlarda uygulama alanı olan biyoteknoloji konusunda, öğrencilerin temel bilgileri edinmeleri gerekmektedir. Öğrencilerin biyoteknoloji ile uğraşan birer bilim insanı olup olmayacağı önemli değildir. Önemli olan, bu öğretmen adayları ve yetiştirecekleri öğrencilerin, yaşamları boyunca biyoteknolojik gelişmelerle karşı karşıya kalacaklarıdır. Bu araştırma ile, 2008-2009 akademik yılında Gazi ve Kafkas Üniversitesi Eğitim Fakülteleri İlköğretim Bölümü’nde öğrenim gören Fen Bilgisi öğretmen adaylarının biyoteknoloji konusundaki bilgi düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, 2006-2007 akademik yılının öncesinde verilen “Genetik” dersi ile sonrasında verilmekte olan “Genetik ve Biyoteknoloji” dersinin öğrencilerin biyoteknoloji konusundaki bilgileri üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Öğretmen adaylarının, biyoteknoloji konusunda sahip oldukları bilgi düzeylerini belirlemek amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen, geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılan biyoteknoloji bilgi ölçeği kullanılmıştır. Ölçeğin Cronbach Alfa değeri ,70 olarak hesaplanmıştır. Buna göre, ölçeğin oldukça güvenilir olduğu söylenebilir. Ayrıca öğrenciler hakkında bilgi edinebilmek için bir kişisel bilgi anketi hazırlanmış ve uygulanmıştır. Araştırmanın amaçları doğrultusunda toplanan veriler, SPSS 11.5 paket programı ile analiz edilmiştir. Araştırma sonunda fen bilgisi öğretmen adaylarının biyoteknoloji konusunda orta düzey bir bilgiye sahip oldukları belirlenmiştir. Ayrıca bazı değişkenler bakımından öğretmen adaylarının sahip oldukları bilgi düzeyleri karşılaştırılmış ve anlamlı bir fark olup olmadığına bakılmıştır. Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayları, Biyoteknoloji, Biyoteknoloji Uygulamaları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 579

BAĞLAMSAL AKSİYONLAR SONUCUNDA ANLAMIN SOSYAL BAĞLAMDA ORTAYA ÇIKMASI

Yılmaz SAĞLAM1

1Gaziantep Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bilginin ortaya çıkışı ya da öğrenilmesi ile ilgili günümüzde paradigma değişimi yaşanmaktadır. Bilgi birey tarafından alınır ve zihinde yapılandırılır paradigması (kavramsal gelişim) şimdilerde anlam sosyokültürel bağlamda bireyin aktif katılımı ile ortaya çıkar (kültürel gelişim) paradigması ile yer değiştirmektedir (Sfard, 1998). Vygotsky (1983) öğrenmeyi kültürel gelişim olarak algılamış ve kültürel gelişimin bireyin sosyokültürel aksiyonlara katılması ile mümkün olacağını savunmuştur. Bir başka ifade ile, bu bakış açısına göre anlam ilk defa sosyal bağlamda (interpsychological plane) sosyal etkileşimler sonucu ortaya çıkmakta ve sonrasında zihinde (intrapsychological plane) birey tarafından yapılandırılmaktadır. Bu çalışma anlamın sosyokültürel bağlamda nasıl ortaya çıktığını ampirik olarak göstermeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla bir fen ve teknoloji etkinliği bir video kayıt cihazı ile kaydedilmiş ve öğretmen-öğrenci-araç etkileşimi van Oers (2001) tarafından ortaya konan bir teorik çerçeve temelinde tümdengelimsel bir yöntem ile analiz edilmiştir (Patton, 453-455). Araştırma sonucuna göre, öğretmen-öğrenci-araç etkileşimi sonucunda, sosyal bağlamda ilk olarak bağlamsal aksiyonlar ortaya çıkmakta ve bağlamı oluşturan elementler arasındaki ilişki, teorik bir bakış açısının verilmesi ile anlam kazanmaktadır. Bir başka ifade ile anlam oluşma sürecinde, ilk olarak öğretmen araç kullanarak bir amaç doğrultusunda öğrenciler ile etkileşerek bir bağlam oluşturmakta ve bu bağlamı oluşturan elementlere öğrencilerin dikkatini çekmektedir. Bu hareket bağlamsal aksiyon olarak tanımlanmaktadır. Sonrasında ise, öğretmen bağlamı meydana getiren elementler arasındaki ilişkiyi gösteren (daha öncesinden öğrencilerin farkında olmadığı) yeni bir bakış açısı vermekte ve böylece bağlamı oluşturan elementlerin arasında anlamlı bir ilişkinin var olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Sosyokültürel Yaklaşım, Kültürel Gelişim, Diyalektik Yöntem, Bağlamsal Aksiyon

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 580

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETİM PROGRAMININ LABORATUVAR KULLANMA BECERİSİ

KAZANDIRMADA YETERLİLİĞİ HAKKINDA ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Tuğba AKYILDIZ1 Pınar ÖZDEMİR ŞİMŞEK2

Cemil AYDOĞDU2

1Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi

Yüksek Lisans Öğretncisi, Meb Fen Ve Teknoloji Öğretmeni

2Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği

Fen, dünyanın anlaşılmasında kullanılan bilimsel bir dildir. Bu dili doğru kullanmak ve gerektiği kadar geliştirmek gerekir. Bunu yapabilmek için fen üzerine eğitimin ne kadar kaliteli olabilecekse o yönde çalışmalar geliştirilmelidir. Bu aşamada öğrenciye daha çok deneyerek öğrenebileceği ortamlar laboratuar ortamında sağlanabilir. Çünkü fen bilgisinin doğası itibariyle ilgi çekici olması ve günlük hayatın ta kendisi bir alandır. İnsan kendini merak ettiği sürece fene olan ilgisi hep canlı kalacaktır

Fen ve teknoloji derslerinde öğrencilere laboratuar kullanma becerisi kazandırarak hem fen okuryazarı yetiştirebileceğimizi hem de öğrendiklerini uzun süre unutmayan ve kullanan bireyler yetiştirebileceği düşünülmektedir. Bu bağlamda, çalışmanın içeriğinde ulaşılmak istenen amaç, fen ve teknoloji öğretim programının öğrencilere laboratuar kullanma becerisi kazandırma derecesi hakkında fen ve teknoloji öğretmenlerinin görüşlerine ulaşılmasıdır. Nitel araştırmadaki durum çalışması deseni kullanılmıştır. Çalışma 3 ayrı veri toplama yöntemi kullanılarak yürütülmüştür. 6 fen ve teknoloji öğretmeni ile yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Görüşme yapılan öğretmenlerden birinin 7. sınıfların fen ve teknoloji dersinde 3 saatlik gözlem yapılmıştır. Araştırmacı, katılımcı gözlemcidir. Doküman incelemesinde ise gözlemi yapılan Yaşamımızdaki Elektrik ünitesinin öğretim programındaki ele alınış biçimi irdelenmiştir.

Farklı yollarla elde edilen veriler içerik analizi(kodlama, temalama) kullanılarak analiz edilmiştir. Geçerlik ve güvenirliği sağlamak amacıyla alan üzerinde çalışan 2 kişiye görüşme formları iletilmiş ve dönütler aracılığıyla düzeltmeler yapılmıştır.

Veri analizi sonucunda, ; fen ve teknoloji öğretim programlarında öğrencilere laboratuar kullanma becerisi kazandırmanın amaçlanmadığı ancak zaman sıkıntısı, materyal ve laboratuar yetersizliği çözülürse bu becerinin kendiliğinden oluşturulabilceği görüşleri ortaya çıkmıştır.

Anahtar Kelimeler: Laboratuar, Deney, Gözlem, Laboratuar Kullanma Becerisi,

Merak

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 581

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ SİSTEM HASTALIKLARINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

Ümmühan ORMANCI1 Simge AKPULLUKÇU1

Yasemin GÜNAY2

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Bölümü 2Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Vücudumuz; üreme, destek ve hareket, dolaşım, solunum, sindirim, boşaltım, denetleyici ve düzenleyici sistem ile duyu organlarından oluşmaktadır. Bu sistemlerden birinin çalışmasında herhangi bir düzensizlik veya aksaklık olduğu takdirde, bu durumdan diğer sistemlerin de etkilenebileceği bilinmektedir. Sistemlerin birbiriyle uyumlu ve sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi, kişinin yaşam biçimi, tüketilen besin türü, vücut egzersizleri ve sağlık kontrolleri gibi pek çok faktöre bağlıdır. Bu etkenlerin birey tarafından bilinmesi ve davranışa dönük olarak uygulanması, erken yaş döneminde farkındalığın gelişmesine neden olabilmektedir. Bu bağlamda ilköğretim fen ve teknoloji öğretim programına bakıldığında; vücudumuzda sistemler ile ilgili konuların programda geniş düzeyde yer aldığı söylenebilir. Öğrencilerin hastalıklar, hastalıklardan korunma ve tedavi yollarına ilişkin bilgi ve farkındalık düzeylerinin arttırılması ve bu durumların davranışa dönüştürülebilmesi için, öncelikle öğretmenlerin bu konudaki görev ve sorumluluklarını eksiksiz bir biçimde yerine getirmesi gerektiği düşünülmektedir. Bu amaçla yapılan çalışmada; fen ve teknoloji öğretmen adaylarının sistem hastalıklarına ilişkin görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda; fen ve teknoloji öğretmen adaylarının sistem hastalıklarına ilişkin görüşlerinin cinsiyet, sınıf düzeyi, sağlık dersini alıp-almama gibi değişkenler açısından incelenmesi hedeflenmiştir. Mevcut durumun betimlenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmada tarama (survey) modeli kullanılmıştır. Çalışma 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümündeki öğretmen adaylarıyla gerçekleştirilmiştir. Öğretmen adaylarının sistem hastalıkları, bu hastalıklardan korunma ve tedavi yollarına ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla araştırmacılar tarafından geliştirilen “Sistem Hastalıklarına İlişkin Görüş Anketi” ve “Kişisel Bilgi Formu” kullanılmıştır. Araştırma kapsamında veriler toplanmış olup çözümleme işlemlerine başlanmıştır. Araştırma sonunda öğretmen adaylarının sistem hastalıkları ve bu hastalıklardan korunma yollarına ilişkin farkındalık düzeylerinden yola çıkılarak önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretmen Adayları, Sistem Hastalıkları, Görüş

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 582

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN VE TEKNOLOJİ LABORATUVARI UYGULAMALARINA

YÖNELİK GÖRÜŞLERİ

Emrullah ŞERENLİ1 Yasemin HACIOĞLU2 Feride ÇELİK 3 Volkan Hasan KAYA 4

1Celal Bayar Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Manisa

2,3,4Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara Fen bilimlerine yönelik teorik bilgilerin uygulanabilirliğini sınamak, anlaşılabilirliğini arttırmak, gerçek dünyaya yönelik daha somut veriler elde edebilmek ve bu süreçte laboratuara yönelik uygulama becerilerini geliştirebilmek için fen laboratuarların etkin olduğu söylenebilir. Etkili bir Fen ve Teknoloji Laboratuarı deneyiminin öğretmen adaylarının teorik bilgilerini daha iyi yapılandırmasına katkısı olduğu düşünülebilir. Söz konusu öğretmen adaylarının Fen ve Teknoloji Laboratuarına yönelik kazanımlarını, bilgi ve becerilerini, hizmet içinde öğrencilere teorik bilgilerin yeterli düzeyde uygulamaya geçirmeleri sırasında verimli bir şekilde kullanması beklenir. Öğretmenler bahsedilen bu bilgi ve becerileri hizmet öncesi eğitimleri esnasında almış oldukları dersler ve yaptıkları laboratuar uygulamalarıyla kazanmaktadırlar. Bu bağlamda Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarının Fen ve Teknoloji Laboratuarı derslerinde elde ettikleri kazanım, bilgi ve beceriler önem arz etmektedir. Araştırma, Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarının Fen ve Teknoloji Laboratuarı uygulamalarına yönelik görüşlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Çalışma Celal Bayar Üniversitesi Fen ve Teknoloji Öğretmenliği programında Fen ve Teknoloji Laboratuarı-I dersi almış olan öğrencilerle gerçekleştirilmiştir. Araştırmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak öğrencilerin laboratuar uygulamalarına yönelik görüşleri için beş adet açık uçlu soru içeren anket formu kullanılmıştır. Verilerin analizi sürecinde açık uçlu sorular için içerik analizi yapılmıştır. Araştırmanın; öğretmen adaylarının, Fen ve Teknoloji Laboratuarında karşılaştığı güçlüklerini, uygulamaya dönük olarak düşüncelerini, ders içi etkinliklere olan bakış açılarını ve elde ettikleri kazanımlara yönelik durumlarını ortaya koyması beklenmektedir. Araştırma sonucunda Fen ve Teknoloji Laboratuarı Uygulamalarına yönelik önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adaylarının Görüşleri, Fen Eğitimi, Fen ve Teknoloji Laboratuarı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 583

DOĞRUDAN-YANSITICI BİLİM ÖĞRETİMİNİN FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİMİN DOĞASIYLA İLGİLİ GÖRÜŞLERİNE ETKİSİ

Mehmet KÜÇÜK1 Arzu KÜÇÜK

1Rize Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2 Rize İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Yamantürk İlköğretim Okulu

Bu çalışmanın amacı, fen bilgisi öğretmen adaylarının bilimin doğasıyla ilgili kavramları üzerinde doğrudan-yansıtıcı (explicit-reflective) bilim öğretiminin etkisini ortaya koymaktır. Bu çalışma 2011-2012 Bahar Yarıyılında Rize Üniversitesi Eğitim Fakültesinde “Bilimin Doğası ve Bilim Tarihi” dersini alan toplam 34 fen bilgisi öğretmen adayıyla yürütülmüştür. Bu çalışma kapsamında, öğretmen adaylarının bilimin doğasıyla ilgili anlayışlarını belirlemek için ilk derste VNOS-C anketi katılımcılara 45 dakika süreyle uygulanmıştır. İzleyen dört hafta boyunca adayların, bilimin doğasını doğrudan-yansıtıcı bir yöntemle öğrenebilmeleri için bir dizi etkinlik uygulamaları yapılmıştır. Bu uygulamalar için, Lederman ve Abd-El-Khalick (1998) tarafından geliştirilen bilimin doğasının öğretilmesine yönelik beş etkinlik birinci araştırmacı tarafından uygulanmıştır. Bu etkinlikler; Hileli İzler, Genç Mi? Yaşlı Mı?, Genç Öğretmen, Kara Kutu ve Rulo olarak sıralanmıştır. Her bir etkinlikten sonra sınıf tartışmaları yapılarak etkinlik-bilim-bilim insanı bağlantıları kurulmuştur. Bu etkinliklerin tamamlanmasıyla birlikte, VNOS-C anketi katılımcılara son uygulama olarak ikinci kez uygulanmıştır. Bu yolla elde edilen veriler, Lederman vd (2002) tarafından geliştirilen puanlama anahtarı kullanılarak yorumlayıcı bir yaklaşımla analiz edilmiştir. Bu süreçte her adaya bir kod verilerek, uygulamanın başında ve sonunda bilimin doğasının unsurlarına yönelik anlamaları karşılaştırmalı tablolar yardımıyla sunulmuştur. Bu yolla uygulanan doğrudan-yansıtıcı bilim öğretiminin fen bilgisi öğretmen adaylarının bilimin doğasını anlamaları üzerindeki etkisi hakkında önemli çıkarımlarda bulunulmuştur. Elde edilen verilerden hareketle, uygulamanın başlangıcında bilimin doğası konusunda yetersiz-değişken görüşlere sahip olan adayların birçoğunun hemen hemen tüm boyutlarda önemli gelişimler gösterdikleri sonucuna varılmıştır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 584

BİLİMİN DOĞASI VE BİLİM TARİHİ DERSİNİN 3. SINIF FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİMİN

DOĞASINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİNE ETKİSİ

Özlem AYDIN ŞENGÜLEÇ1 Cem BÜYÜKEKŞİ1 Soner YAVUZ1 Ali AZAR1

1Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Ereğli Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve

Matematik Alanları Eğitimi Bölümü Bilimsel okuryazarlığın yapı taşı olarak görülen bilimin doğası, günümüzde artık fen öğretim programlarının içerisinde yer almakta ve hem hizmet öncesi hem hizmet içi öğretmenlere öğretilmektedir. Fen Bilgisi Öğretmenliği 3. sınıf bahar döneminde alınan “Bilimin Doğası ve Bilim Tarihi” dersi kapsamında öğretmen adaylarının bilimin tanımı, amaç ve özellikleri, bilimin tarih içinde gelişimi ve evreleri hakkında bilgi sahibi olmaları amaçlanmaktadır. Gelecek nesilleri yetiştirecek olan öğretmen adaylarının, bilimin doğasına ilişkin ön bilgilerinin belirlenmesi, aldıkları bu dersin amaçlarına ne boyutta ulaşıldığı, dersin öğretmen adaylarının bilimin doğasına ilişkin inançlarında meydana getirdiği değişikliklerin belirlenmesi, öğretmen adaylarının nitelikli olarak yetiştirilmesine ve etkili bir fen öğretiminin gerçekleştirilmesine katkı sağlayacaktır. Bu çalışmada, 2011-2012 akademik yılın bahar döneminde, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümü 3. sınıfta öğrenim gören 38 öğretmen adayının, bilimin doğasına ilişkin inançlarının ve “Bilimin Doğası ve Bilim Tarihi” dersini aldıktan sonra bu inançlarında oluşan farklılıkların incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel bir araştırma olan bu çalışma için Bell ve diğerleri (2000) tarafından geliştirilen ve Yalçın ve diğerleri (2010) tarafından Türkçe’ye çevrilen, 5 açık-uçlu sorudan oluşan “Bilimin Doğası Anketi” (BİDA) kullanılmıştır. BİDA’nin içeriğindeki sorularla öğrencilerin teorilerin değişmesinde bilimin hangi aşamalarının ya da karakteristiklerinin etkili olduğunu düşündüklerinin, bilimsel bilginin nasıl keşfedildiği ve bunu keşfetmek için bilim adamlarının ne tür bir yol izlemesi gerektiği konusundaki görüşlerinin, bilim adamlarının karşılaştıkları problemleri çözerken kişiselliklerini yansıtan hayal gücü ve yaratıcıklarını kullanmalarının bilimin objektifliğini etkileyip etkilemediği konusunda ne düşündüklerinin ve bilimsel teori ve bilimsel kanun hakkındaki bilgilerinin tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Bilimin Doğası, Bilim Felsefesi, Fen Eğitimi, Fen Bilgisi Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 585

İLKÖĞRETİM BÖLÜMÜ ÖĞRETMEN ADAYLARININ KAMU PERSONEL SEÇME SINAVINDA BAŞARISIZLIK

NEDENLERİ

Betül TiMUR Fatma KAYA Duygu ADAY Fatma UYSAL

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü

Bu çalışmada Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) başarısızlık nedenleri hakkındaki öğretmen adaylarının görüşleri araştırılmıştır. Bu görüşleri saptamak için öğretmen adayları ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Görüşmelere dayalı olarak çözüm önerileri sunulmuştur. Çalışmada bir üniversitede Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı son sınıf öğretmen adayları, Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı son sınıf öğretmen adayları ve Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı son sınıf öğretmen adaylarından dörder kişi olmak üzere toplam 12 kişi ile görüşülmüştür. Görüşmeye katılan öğretmen adaylarının tümü daha önce KPSS sınavına girmişlerdir. Yapılan görüşmeler betimsel ve içerik analizi yöntemleri ile değerlendirildikten sonra görüşme yapılan fen bilgisi öğretmen, sınıf öğretmen ve okul öncesi öğretmen adaylarının tümünün KPSS’nin içeriğinde yer alan genel kültür genel yetenek konularının eğitim fakültesi programlarında yeterince yer almadığını görüşünde oldukları tespit edilmiştir. Fen bilgisi öğretmen adaylarından üçü, sınıf öğretmen adaylarının tümü, okul öncesi öğretmen adaylarının biri KPSS’nin eğitim bilimleri kısmında yer alan soruların öğretmen yeterliklerini yeterince ölçmediğini belirtmişlerdir. Görüşme yapılan fen bilgisi öğretmen ve sınıf öğretmen adaylarının altısı öğretmen yerleştirme sınavlarında alan bilgisini ölçen sorulara yer verilmesini uygun bulmadıklarını belirtmişlerdir ancak okul öncesi öğretmen adaylarının tümü alan bilgisini ölçen sorulara yer verilmesi gerektiğini söylemişlerdir. Görüşme yapılan öğretmen adaylarının tümü öğretmen atamalarında mülakata yer verilmesi gerektiğini ve ataması zor olan bölümlere öğrenci alımının azaltılması veya bu bölümlerin kapatılması gerektiğini belirtmişlerdir. Her bir öğretmen adayı ile görüşme süresi yaklaşık 45 dakika sürmüştür. Anahtar Kelimeler: KPSS, Sınıf Öğretmenliği, Fen Bilgisi Öğretmenliği, Okul Öncesi Öğretmenliği, Son Sınıf Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 586

FEN VE TEKNOLOJİ 1. SINIF ÖĞRETMEN ADAYLARINA LABORATUVAR DÜZENLEME VE

KULLANMA BİLGİ VE BECERİNİN YARATICI DRAMA UYGULAMALARIYLA KAZANDIRILMASI ÜZERİNE

BİR ÇALIŞMA Süleyman SEREN¹ , Cemil AYDOĞDU 2 , Pınar ÖZDEMİR ŞİMŞEK2

1Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Eğitimi Yüksek

Lisans Programı Özel Öğrenci 2 Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi

Öğretmenliği

Ülkelerin sürekli gelişen koşullara uyum sağlamaları eğitim sistemine önem vermeleri ile mümkün olmaktadır. Fen ve Teknoloji eğitimi günümüz koşullarında değişen şartları içerisine alan, günlük yaşantılardan ve teknolojik olaylardan esinlenerek öğrenciyi bu değişen koşullara hazırlayan bir uygulama niteliğindedir. Fen ve Teknoloji dersinin temelinde bulunan laboratuvar çalışmaları, soyut kavramları ve bilimsel olguları somut hale getirmesi nedeniyle laboratuvar kullanma ve düzenleme becerilerinine sahip olunması ve bu disiplinler ışığında uygulanması önemlidir. Geleneksel, başka bir değişle öğrencinin pasif izleyici konumunda olduğu yöntemlerin öğretmen adayları üzerindeki etkileri ve öğrenmeye katkıları sınırlıdır. Yaratıcı drama, öğrencilerin ders içerisinde etkin olarak rol aldığı, öğretmenin yönergeleriyle, kendi yaratıcılıklarını kullandıkları, bilgilerini somutlaştırabildikleri uygulamalar bütünüdür. Öğrenciler yaratıcı drama yönteminin kullanıldığı bir derste; özgürce düşünebilir, bilimsel süreç becerileri ışığında yeni ürünler üretebilir ve günlük hayata transfer edebilirler. Bu çalışmada yaratıcı drama yöntemi kullanılarak fen eğitiminde soyut bilgilerin somutlaştırılabilmesi için kullanılan ve öğretmen adaylarının aktif olduğu laboratuvar ortamlarında dikkat edilmesi gereken bilgiler ve beceriler kazandırılmaya çalışılmıştır. Çalışma 18 Fen ve Teknoloji öğretmen adayı ile yürütülmüştür. Öğretmen adayları ile dört oturum (10saat) yaratıcı drama çalışmaları yapılmıştır Çalışmada görüşme, gözlem ve döküman analizi yöntemleri kullanılmıştır. Oturumlar sonunda uygulamaya katılan ve rastgele seçilen beş öğretmen adayı ile yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Görüşmeler sırasında daha önce hazırlanan ayrıntılı görüşme formu kullanılmış ve sonunda içerik analizi yapılarak kod ve temalandırma yolu ile veri analizi yapılmıştır. Oturumlar sırasında araştırmacılar, video çekimleri ile oturumları kaydetmiş ve katılımcıları gözlemlemiştir. Verilerin analizinde betimsel ve içerik analizi yapılmıştır. Bulgular değerlendirildiğinde öğretmen adaylarına laboratuvar kullanma ve düzenleme becerileri yaratıcı drama uygulamalarıyla kazandırılmaya çalışıldığında olumlu sonuçlar elde edildiği ve yaratıcı düşünme becerilerinin gelişmesine katkı sağladığı ortaya çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: Laboratuvar Kullanım Teknikleri, Yaratıcı Drama, Fen Eğitimi, Fen ve

Teknoloji Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 587

FEN ÖĞRETMENİ Mİ? BİLİM ÖĞRETMENİ Mİ? HANGİSİ SINIF ÖĞRETMEN ADAYLARINDA BİLİME

ve BİLİM İNSANINA YAKIN SİMGELER CANLANDIRIYOR?

Esra YARDIMCI, Gülşen LEBLEBİCİOĞLU

*Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü.

[email protected]

Çalışmanın amacı, ilköğretim sınıf öğretmenliği bölümünde öğrenim gören öğretmen adaylarının bilim insanı, bilim öğretmeni ve fen öğretmeni karakterlerine yönelik nasıl bir imaja sahip olduklarını ortaya çıkarmak ve karşılaştırmak yoluyla bilim öğretmeni ve fen öğretmeninden hangisinin bilime ve bilim insanına yakın bir imaj canlandırdığını araştırmaktır. Bu amaçla, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Sınıf Öğretmenliği Anabilim dalında Fen Bilgisi Öğretimi dersi alan 3. sınıf öğretmen adaylarına (37) üç farklı çizim yaptırılmıştır. Öğretmen adaylarından, ayrı kâğıtlara bilim insanı, bilim öğretmeni ve fen öğretmeni çizmeleri istenmiş, çizimler Bir Bilim İnsanı Çiz Testi Kontrol Listesi (Draw A Scientist Test Checklist (DAST-C)) (Finson, 2003) kullanılarak analiz edilmiştir. Kontrol listesindeki semboller varsa 1 yoksa 0 olarak kodlanmıştır. Çizimlerdeki sembollerin korelasyonuna bakıldığında en yüksek korelasyonun bilim insanı ve bilim öğretmeni (0,84), en düşük korelasyonun ise bilim insanı ve fen öğretmeni (0,78) arasında olduğu görülmüştür. Sonuçlar, bilim öğretmeni dendiğinde öğretmen adaylarının beyninde bilim insanına yakın bir imaj canlandığını ve birçok kategoride bilimsel sembollerin arttığını göstermektedir. Araştırma ve bilgi sembollerinin kullanımı, gözlük kullanma, sakal ve bıyıklı olma kategorilerine en çok bilim insanı karakterinde rastlanırken, teknoloji sembollerinin kullanımı, orta yaş ve laboratuvar önlüğü kullanma kategorilerinde bilim insanı ve bilim öğretmeni karakterleri eşit durumdadır. Her üç çizim de genellikle erkek, düzgün saçlı ve güleç yüzlü olarak yansıtılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Draw A Scientist Test Checklist (DAST-C), bilim

insanı, bilim öğretmeni, fen öğretmeni

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 588

FEN VE TEKNOJOJİ DERSİNE İLİŞKİN PİAGET’İN SOYUT İŞLEMLER DÖNEMİNDE KAZANILMASI

BEKLENEN BECERİLERİNİN GERÇEKLEŞME DURUMLARININ İNCELENMESİ

Murat DEMİRBAŞ1, Nurcan ERTUĞRUL2

1Kırıkkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi A.D.

2 Kırıkkale Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Fen Bilgisi Eğitimi A.D Öğretimin planlanmasında cevaplanması gereken en önemli soru öğrencinin amaçlanan ve planlanan eğitimi almaya elverişli bir bilişsel gelişim düzeyine sahip olup olmadığıdır. Eğer planlanan eğitim öğrenciye kazandırılacak davranışlar açısından çocuğun seviyesinin üzerinde ise çocuk başarısız olacaktır(Çepni, 2008). Piaget, formal operasyon dönem özelliklerini hipotetik düşünme, kombinezonlu düşünme, olasılıklı düşünme, değişkenleri belirleme ve kontrol etme, korelasyonel düşünme ve oranlı düşünme olmak üzere altı başlık altında toplanmıştır (Çepni, 2008). Fen öğretimi formal olarak ilköğretim 4. sınıf ile birlikte başladığı için, 4. sınıf ile 5. sınıf öğrencilerinin birçoğu somut operasyon dönem özelliklerini göstermektedir. 6. 7. ve 8. sınıf öğrencileri daha çok formal (soyut operasyon) dönemin özelliklerini taşıdığından dolayı bu dönemin özelliklerine uygun beceri faaliyetlerinde bulunmaları gerekmektedir (Çepni, 2008). Bu araştırmada amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme kullanılacaktır. Ölçüt örnekleme yöntemindeki temel anlayış, önceden belirlenmiş bir dizi ölçütü karşılayan bütün durumların çalışılmasıdır (Yıldırım ve Şimşek, 2008). Bu araştırmaya katılacak çalışma grubunun seçiminde, öğrencilerin 5. 6. ve 7. Sınıfta okuyor olması ve fen ve teknoloji dersini başarı ile geçmiş olmaları temel ölçüt olarak belirlenmiştir. Bu ölçütten hareketle, 2011-2012 öğretim yılında Kırıkkale Merkez İlköğretim okullarında öğrenim gören toplam 300 kişilik ilköğretim grubu çalışmaya dâhil edilecektir. Araştırmada, nicel ve nitel başta olmak üzere bütün metotların kullanılmasına imkân sağlayan özel durum yöntemi (Azar, 2003) kullanılacaktır. Öğrencilerin soyut işlem döneminde kazanması beklenen davranışları ölçmek için, bir ölçme aracı geliştirilmek istenmiştir. Bu bakımdan ulusal ve uluslar arası literatür taranmış ve her bir beceri için (hipotetik düşünme, olasılıklı düşünme, kombinezonlu düşünme, korelasyonel düşünme, oranlı düşünme, değişkenleri belirleme ve tanımlama) 5. 6. ve 7. Sınıflar için ortak konuları içermesine dikkat ederek, yeteri sayıda yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmış düzeyde etkinlikler düzenlenmiştir. Hazırlanan ölçme aracı “Soyut İşlemler Dönemi Beceri Testi (SİDBT)” olarak isimlendirilmiş, kapsam geçerliği fen eğitimi alan uzmanlarının görüşlerine göre sağlanmıştır. Ayrıca çoktan seçmeli sorulara ilişkin güvenirlik çalışmaları devam etmektedir. Nicel verilerin çözümlenmesinde SPSS 17. 0 paket programı kullanılacaktır. Nicel çözümlemeler için aritmetik ortalamalar, toplam puanlar, frekans ve yüzdeler belirlenecektir. Yarı yapılandırılmış sorulardan elde edilen veriler, nitel verilerin analizinde kullanılan içerik analizi yöntemi ile değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretimi, Soyut İşlemler Dönemi, Piaget Bilişsel Öğrenme, Kavramsal Değişim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 589

DERS PLANININ ETKİLİLİĞİNİN LESSON STUDY İLE GELİŞTİRİLMESİ: BİR AKSİYON ARAŞTIRMASI

İsmail ERKAN Enes DEMİR

Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Matematik Eğitimi Bölümü

Kesir kavramı, ilköğretim yıllarında anlaşılması en zor matematiksel kavramlardan biridir. Bu zorluğun temel nedeni, kesirlerin yapısından ve öğretiminden kaynaklanmaktadır (Aksu,1997; Booker,1998). Kesirli sayıların öğretiminde genel yöntem, kurallar yardımı ile öğretme veya gösterip yapma ile öğretmedir. Burada genel olarak yapılan hata, öğrencilerin bu işlemlerde yararlanacağı yeterli altyapıya sahip olmadan, öğrencileri hesaplamalara başlatmaktır (Mack,1990; Aksu,1997). Oysa ki kesir kavramının sağlam temelleri, kesrin değişik anlamlarının öğrencide somutlaşması ile gerçekleşir. İyi bir kesir kavramının gelişimi için gerekli olan bu ön şartlar dizisi yerine getirilerek ve kesir öğrenirken kural öğreterek öğrencilerin karşılarına çıkan görevleri savmak yerine (Temur,2011) gerçek yaşam durumları ve somut araç gereçler kullanarak etkili bir kesir öğretiminin gerçekleştirilmesi hedeflenmelidir. Bu çalışmada ilköğretim 6. sınıf öğrencilerinin kesirler konusunun anlaşılmasında, görselleştirilmesinde ve günlük hayata uygulanmasındaki ki becerilerinin yetersiz olduğu tespit edilmiş ve bu eksikliklerin nasıl giderilebileceği araştırılmıştır. Aksiyon araştırması gereği dersin öğretmeni ve branş öğretmenlerinin ortak hazırladığı bir ders planı ile kesirlerin öğretimindeki sorunun giderilmesi amaçlanmıştır. Yapılan araştırmalar dahilinde ders planı Lesson Study basamakları ile oluşturulmuş olup bu çerçevede bir öğretim yapılmıştır. Öğretimden sonra gözlemci görüşleri alınarak ders planındaki eksiklikler giderilerek dinamik bir süreç oluşturulmuştur. Çalışmanın örneklemini Çayeli Kaptanpaşa YİBO 6.sınıf öğrencilerinden oluşan 10 kişi oluşturmuştur.. Elde edilen veriler planı hazırlayan diğer branş öğretmenleri tarafından tam katılımlı gözlem ile toplanmış ve uygulanan dersi olduğu gibi ortaya koymak için betimsel bir analiz yapılmıştır. Betimsel analizde görüşülen ya da gözlenen bireylerin görüşlerini çarpıcı bir biçimde yansıtmak için doğrudan alıntılara sık sık yer verilmiştir. Lesson study ile hazırlanan bir plan ile ders konusunun öğretiminin faydalı olabileceği görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Lesson Study, Aksiyon Araştırması, Kesirler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 590

İLKÖĞRETİM FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN YAZMAYA DAİR ALGILARI VE

SINIF ORTAMINDA ÖĞRENME AMAÇLI YAZMA AKTİVİTELERİNİ UYGULAMA DÜZEYLERİ

Bilge BİBER1 Murat GÜNEL2

1Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen

Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı 2TED Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Sınıf Öğretmenliği Ana

Bilim Dalı

Fen eğitimiyle genellikle bireylerin bilimsel düşünme, problem çözme gibi bilimsel

süreç becerilerinin gelişimine yönelik yeteneklerinin geliştirilmesi (Sökmen ve Bayram, 1999) ve eğitim süreci içerisinde öğrencilerin, soyut ve karmaşık olan fen kavramlarını ezberlemeden uzak, anlamlı öğrenmelerini sağlamak ve bunun için gerekli ortamların hazırlanması amaçlanmaktadır (Ayvacı ve Devecioğlu, 2002). Bu nedenle eğitim ortamlarında farklı öğrenme ve öğretme yöntemleri kullanılmaktadır. Bu yöntemler oldukça çeşitlidir. Ancak bu yöntemlerin içerisinde yer alan öğrenme amaçlı yazma uygulamaları uluslararası literatürde geniş yer bulmasına karşın ülkemizde henüz yeni yeni gündeme gelen bir konudur. Yazma, aktiviteleri kaydetme yolu değildir, onları anlamlaştırmadır (Mason ve Boscolo, 2000). Etkileşimli fen sınıflarında yazma, öğrenmeyi arttıran büyük bir potansiyele sahiptir. Fen eğitiminde yazma; öğrencilerin önceki bilgileriyle bağlantı kurmalarına, alternatif düşüncelerinin veya yeni ortaya çıkan düşüncelerinin açıklamalarını kolaylaştırmalarına, önceki bilgileriyle yeni bilgilerini birleştirmelerine veya çeşitli kavramları bütünleştirmelerine ve anlamalarına, mantıklı düşünmelerine hizmet etmektedir (Hand, Prain, Lawrence ve Yore, 1999).

Bu çalışmanın amacı ilköğretim fen ve teknoloji öğretmenlerinin öğrenme amaçlı yazma aktivitelerine bakış açılarını belirlemek ve öğrenme amaçlı yazma aktivitelerini sınıf ortamında uygulama düzeylerini tespit etmektir. Çalışmanın örneklemi 2011–2012 öğretim yılında Erzurum merkezde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilköğretim okullarında görev yapan toplam 131 fen ve teknoloji öğretmeninden oluşmaktadır. Araştırmada nicel ve nitel araştırma yöntemleri birlikte kullanılacaktır. Araştırmanın nicel boyutunda veri toplama aracı olarak öğretmenlere araştırmacılar tarafından geliştirilen bir anket uygulanmıştır. Bu kapsamda veriler toplanmış olup, verilerin analizine başlanmıştır. Anketlerden elde edilen verilerin değerlendirilmesinden sonra nicel verileri desteklemek amacıyla, araştırmanın nitel boyutunda örneklem grubunda yer alan bir grup öğretmenle görüşme yapılması planlanmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Öğrenme Amaçlı Yazma, Fen ve Teknoloji Öğretmenleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 591

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ LABORATUVARLARDA ETKİLİ ÖĞRENME’YE

İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

A. Nesibe KÖKLÜKAYA1 Eda DEMİRHAN1

1Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi ABD Etkili öğrenme; öğrenenin, öğrenme sürecinde sorumluluk taşıdığı ve bu süreçte çeşitli yönleri ile kararlar alma ve öz düzenleme yapma fırsatlarının verildiği, karmaşık öğretimsel işlerle zihinsel yeteneklerini kullanmaya teşvik edildiği bir öğrenme süreci olarak tanımlanmaktadır (Arıkan, 2006). Öğrenme sürecinin etkili olması için laboratuarın etkin bir öğrenme ortamına dönüştürülmesi son derece önemlidir (Kılınç, 2007). Laboratuarlar, öğrencilerin fen konularını daha etkili ve anlamlı olarak öğrenmeleri bakımından önemli bir işleve sahiptir. Laboratuar ortamında öğrenciler, somut yaşantılar geçirerek ve yaparak-yaşayarak öğrenmeye dayalı etkinliklerde bulunarak ilk elden bilgi kazanırlar (Ayas, 2009). Literatür incelendiğinde etkili öğretim ve etkili öğretim elemanına ilişkin (Şen ve Erişen, 2002; Çakmak, 2009a; Çakmak, 2009b) ve laboratuara ilişkin öğrencilerin görüşlerini belirlemeye yönelik çalışmalar (Akgün, 2010, Feyzioğlu vd., 2011) yer almaktadır. Ancak laboratuarlarda etkili öğrenmenin nasıl gerçekleştirilebileceğine yönelik çalışmalara rastlanmamıştır. Bu çalışma, öğretmen adaylarının laboratuarlarda etkili öğrenmenin nasıl gerçekleştirilebileceğine ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma, nitel araştırma desenlerinden biri olan olgu bilim deseni kapsamında yürütülmüştür. Katılımcıların belirlenmesinde amaçlı örnekleme yöntemlerinden kolay ulaşılabilir durum örneklemesi yöntemi kullanılmıştır. Bu bağlamda, çalışma grubunu 2011-2012 eğitim- öğretim yılında bir devlet üniversitesinin fen bilgisi öğretmenliği programına devam etmekte olan on beş adet üçüncü sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri, yarı-yapılandırılmış görüşmelerle toplanmıştır. Görüşmelerden sonra kaydedilen veriler, metne dönüştürüldükten sonra katılımcıların, kayıtların doğruluğunu onaylamaları sağlanmıştır. Böylelikle verilerin güvenirliği sağlanmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi yönteminden faydalanılmıştır. Bulgular, analiz sonuçlarına göre yorumlanarak araştırmanın detaylı sonuçları bildiride özetlenecektir. Anahtar Kelimeler: Laboratuar, Öğrenci Görüşleri, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 592

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİMSEL BİLGİNİN DEĞİŞEBİLİR OLMASINA YÖNELİK

GÖRÜŞLERİNİN SORGULAYICI ÖĞRETİME DAYALI LABORATUVAR DERSİNDE İNCELENMESİ

Sinan ÖZGELEN1, Özgül YILMAZ-TÜZÜN2

1Mersin Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen ve Teknoloji Eğitimi 2

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Bilimsel bilginin doğasının bazı temel özellikleri vardır. Bunlardan biride bilimsel bilginin değişebilir olmasıdır. Bu çalışmada bilimsel bilginin değişken olması yani kesin ve mutlak bir yapıya sahip olmadığı üzerinde durulmuştur. Bilimsel bilgi zamanla ortaya çıkan yeni bilgilerle değişir ve gelişir. Bilimin doğası hakkında geçmiş çalışmaları derleyen araştırmacılar birçok fen öğretmeninin ve öğretmen adayının bilimin doğasına yönelik kavram yanılgılarının olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bilimin doğasının bilimsel olarak kabul edildiği şekliyle öğretilmesi için öncelikle fen bilgisi öğretmenlerinin bilimin doğasını doğru bir şekilde anlamış olması gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı ilköğretim fen bilgisi öğretmen adaylarının bilimsel bilginin değişebilir olmasına yönelik görüşlerinin doğrudan-yansıtıcı ve araştırmaya dayalı laboratuar öğretimiyle gelişiminin incelenmesidir. Bu çalışmada ‘Fosillerin Yaşları’ adlı etkinlik fen bilgisi laboratuarında 4 saatlik bir uygulamayla tamamlanmıştır. Çalışmaya 52 fen bilgisi öğretmen adayı Fen Bilgisinde Laboratuar Uygulamaları II dersi kapsamında katılmıştır. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Laboratuarda yapılan etkinlikten sonra öğretmen adaylarının deneyimlerinin anlaşılması ve bilimsel bilginin değişebilir olması hakkındaki gelişimlerinin belirlenmesi için yazılı dokümanlar toplanmıştır. Etkinlik sonrasında öğretmen adaylarıyla mülakat yapılmıştır. Çalışmanın sonuçları etkinlikten önce katılımcılardan çoğunun bilimsel bilginin değişmez olduğu görüşünü benimsediklerini ortaya koymuştur. Etkinlik sonrasında ise katılımcılar bilimsel bilginin kesin-değişmez olmadığını aksine değişebilir olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmen adayları gelişen teknoloji ile yeni bilgilere ulaşılabilineceği ve bununda var olan bilimsel bilgiyi değiştirebileceğini belirtmişlerdir. Bu çalışmada laboratuar dersinde sorgulayıcı yöntemle etkinlik yapılmış olması ve öğretmen adaylarının kendi etkinliklerini yapma ve kendi bulgularını tartışma imkânı bulmuş olmaları bu öğretmen adaylarının bilimsel bilginin değişebilir olması hakkında anlayışlarının gelişmesinde etkili olmuş olabilir. Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayları, Bilimsel Bilginin Değişebilir Olması, Sorgulayıcı Öğretim, Fen Laboratuarı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 593

FEN ÖĞRETMEN ADAYLARININ LABORATUVAR UYGULAMALARI DERSİ DENEY RAPORLARININ

İNCELENMESİ

Dilek KARIŞAN1, Özgül YILMAZ-TÜZÜN2

1Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğr. Ana Bilim Dalı 2 Orta Doğu Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğr. Ana Bilim Dalı

Fen bilgisi derslerinin en önemli özelliği yaparak yaşayarak öğrenmeyi desteklemesi ve fen laboratuvarlarında uygulamalı olarak fen konularını öğrenilebilmesine olnak sağlamasıdır. Alanyazındaki çok sayıda araştırmada fen laboratuvarının fen derslerinde aktif bir şekilde kullanılması gerekliliği vurgulanmaktadır. Fen eğitiminin, bilimsel düşünme becerilerini geliştirmek, yorum yapabilme becerisi kazandırmak, analitik düşünme becerilerini artırmak gibi hedef ve kazanımlarına ulaşmasında fen laboratuvarının önemi büyüktür.Deney yapma sürecinde ihtiyaç duyulan bilimsel süreç becerilerinin geliştrilmesi konu bazında hedeflenen kazanımlara ulaşmak için önemlidir. Bu kazanımlara ulaşmak için kullanılan yöntemlerden biri de, son yıllarda yurt dışı ve yurt içi alanyazınında yaygın olarak kullanılan kanıtlara dayalı bilimsel tartışma (argümantasyon) yöntemidir. Bu çalışmanın amacı öğretmen adaylarının fen bilgisi laboratuvar uygulamaları dersinde hazırlamış oldukları yazılı argümantasyon deney raporlarını analiz ederek, geliştirmiş oldukları argümantasyon örüntülerini incelemektir. Çalışma nitel bir durum tespit çalışması olup, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği 3.sınıfta öğrenim gören 26 erkek 14 kız öğrencinin gönüllü katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Adaylar, uygulama boyunca elektrik iletimi, ısı iletimi, hal değişimi-safsızlık, ve açık hava basıncı olmak üzere dört farklı deney için yazılı rapor hazırlamışlardır. Öğrenciler tarafından yazılan raporlar veri kaynağı olarak kullanılmıştır. Çalışmada Toulmin (1958) argümantasyon modeli esas alınmıştır. Elektrik iletimi deneyi sonunda hazırlanan yazılı raporlar iki araştırmacı tarafından bağımsız bir şekilde değerlendirilmiş olup her bir öğrencinin argümantasyon örüntüsü ayrı ayrı belirlenmiştir. Öğretmen adaylarının yazılı raporlarında iddia, veri, kanıt kullanma becerilerinin iyi olduğu fakat karşıt fikirleri çürütme konusunda yetersiz oldukları görülmüştür. Öğretmen adaylarının karşıt fikirleri düşünme ve çürütme becerileri argümantasyon deneyimi ile artış göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Fen Öğretmen Adayları, Yazılı Argümantasyon, Fen Bilgisi Laboratuvarı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 594

FEN BİLGİSİ VE MATEMATİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN VE LABORATUVARA YÖNELİK

TUTUMLARININ BELİRLENMESİ

Ezgi GÜVEN*, Elvan İNCE AKA*, Mustafa AYDOĞDU*

*Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Bu çalışmanın amacı, ilköğretim fen bilgisi öğretmen adayları ile ilköğretim matematik öğretmen adaylarının fen ve laboratuara yönelik tutumları arasında anlamlı farklılığın olup olmadığını ve her iki gruptaki öğretmen adaylarının tutumlarının cinsiyetlerine göre farklılık gösterip göstermediğini belirlemektir. Çalışmanın örneklemini 2008–2009 eğitim-öğretim yılı II. döneminde Ankara’da bulunan büyük bir üniversitedeki ilköğretim fen bilgisi öğretmenliği ile ilköğretim matematik öğretmenliği bölümü 3.sınıfında öğrenim gören toplam 150 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Çalışmada ölçme aracı olarak 3’lü likert tipi, fen ve laboratuara yönelik tutum ölçeği kullanılmıştır. Araştırmacılar tarafından hazırlanan bu ölçek, Fen ve Teknoloji dersi hedefleri ve duyuşsal alan basamakları dikkate alınarak geliştirilmiştir. Ölçek 30 madde içermektedir. Ölçeğin geçerliğini belirlemek için içerik geçerliği, ölçüt geçerliği ve yapı geçerliği sınamaları yapılmıştır. Hazırlanan ölçeğin içerik geçerliğinin sağlanması için ölçeğe yönelik uzman görüşlerine başvurulmuştur. Ölçeğin yapı geçerliğinin sağlanmasında faktör analizine gerek duyulmuştur. Ölçeğin ölçüt geçerliğini sağlamak için ölçek puanlarına dayalı olarak, aşırı uçlarda puanlara sahip olanları üst grup ve alt grup olarak ayırdıktan sonra, bu iki grubun ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olup olmadığı sınanmıştır. Ölçeğin güvenirlik çalışması için ölçek, Ankara’da büyük bir üniversitedeki 120 öğretmen adayına uygulanmıştır. Güvenirlik analizi için SPSS 13 paket programı kullanılmış ve güvenirlik değeri cronboach alfa .78 olarak bulunmuştur. Verilerin analizinde bağımsız gruplar t testi kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre fen bilgisi öğretmen adaylarının tutum puanları, ilköğretim matematik öğretmen adaylarının tutum puanlarından daha yüksektir. Fen bilgisi öğretmen adaylarının tutum puanları cinsiyet bakımından farklılık göstermezken, ilköğretim matematik öğretmen adaylarının tutumları cinsiyete göre değişmiş ve erkek öğrencilerin tutum puanlarının kız öğrencilere göre daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, Laboratuvar, Tutum, Cinsiyet

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 595

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ KARİYER PLANLARI İLE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE

YÖNELİK TUTUMLARI VE FEN ÖĞRETİMİ ÖZ YETERLİK ALGILARI ARASINDAKİ İLİŞKİ

Gamze SERT

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi

Öğretmenliği Anabilim Dalı

Öğretmen rolü, öğrenme ve öğretme süreçleri hakkında edinilen yeni bilgiler ışığında ‘öğreten kişi’ olmaktan çok, ‘öğrenmede rehber olan kişi’ olarak değişmiştir. Günümüzde öğretmenlik, bireylerin öğrenmelerinin belli bir amaç doğrultusunda yönlendirilmesi, kolaylaştırılması ve gerçekleştirilmesi sürecine ilişkin etkinlikleri kapsayan bir meslek olarak tanımlanmaktadır (Üstüner, 2006). Öğretmenin rolü zamanla değişse de çağa uyum sağlayan donanımlı bireylerin yetişmesi ve bütün meslek grupları için kaliteli iş gücünün sağlanması açısından öğretmenlik mesleğinin sahip olduğu hayati önem, hiçbir zaman değişmemiştir. Bu kadar önemli bir mesleğe sahip bireylerin üstlendikleri bu önemli görevi yerine getirmelerinde etkili bazı unsurlar vardır.

Bütün bu bilgiler ışığında, etkili bir fen bilgisi öğretmeni olabilmek için öğretmenlik mesleğine yönelik olumlu tutum beslemenin ve yüksek fen öğretimi öz-yeterlik algısına sahip olmanın önemli olduğu yargısına varmak uygundur.

Bu çalışmanın ana amacı, fen bilgisi öğretmen adaylarının kariyer planları ile öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ve fen öğretimi öz-yeterlik algıları arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Çalışmanın örneklemini 2011-2012 öğretim yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda normal öğretim ve ikinci öğretim olarak öğrenim gören dördüncü sınıf fen bilgisi öğretmen adayları oluşturmaktadır.

Öğretmen adaylarının kariyer planlarının belirlenmesinde, araştırmacı tarafından hazırlanmış, Fen bilgisi Öğretmen Adayları İçin Kariyer Planı Anketi kullanılmıştır. Bu anket, öğrencilerin mezun olduktan sonraki kariyer planları arasında yer alabilecek birkaç seçenek ve seçenekler arasında bulunmaması halinde kendi planlarını açıklayabilecekleri bir bölümden oluşmaktadır.

Çalışmada ayrıca, Üstüner (2006) tarafından geliştirilen ve tek faktör altında toplanan 34 beşli likert tipi maddeden oluşan Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Ölçeğin iç tutarlılık (Cronbach Alpha) katsayısı geliştirme çalışmaları sırasında .93 olarak hesaplanmıştır.

Fen Öğretimine yönelik öz yeterlik algılarının ölçülmesinde ise Riggs ve Enochs tarafından (1990) geliştirilmiş ve Bıkmaz (2002) tarafından Türkçe’ye uyarlanmış olan Fen Öğretiminde Öz Yeterlik İnancı Ölçeği kullanılmıştır. Ölçek, Yeterlik İnancı ve Sonuç Beklentisi olmak üzere iki faktör altında toplanan beşli likert tipi 21 maddeden oluşmaktadır. Türkçeye uyarlama çalışmaları sırasında, iç tutarlılık (Cronbach Alpha) katsayısı, faktörler için sırasıyla .89 ve .69 olarak, ölçeğin bütünü için ise .85 olarak hesaplanmıştır.

Çalışma henüz tamamlanmamıştır. İlerleyen günlerde yapılacak olan çözümlemelerde, SPSS 17.0 paket programı yardımıyla aritmetik ortalamalar, toplam

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 596

puanlar, frekans ve yüzdeler hesaplanacaktır. Kariyer planları ile öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ve fen öğretimi öz-yeterlik algıları arasındaki ilişkinin anlamlılığını test etmek için tek yönlü varyans analizi ( ANOVA-F testi) ve anlamlılığın hangi gruplar arasında olduğunu anlamak için Tukey testi kullanılacaktır. Öğretmenlik mesleğine yönelik tutum ve fen öğretimi öz yeterlik algısı arasındaki ilişki ise Pearson momentler çarpımı korelasyonu ile saptanacaktır.

Çalışma sonucunda, öğretmen adaylarının kariyer planlarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarına ve fen öğretimi öz yeterlik algılarına göre anlamlı şekilde farklılaşması beklenmektedir. Ayrıca, öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ve öz yeterlik algıları arasında anlamlı bir ilişki olması beklenmektedir.

Anahtar Kelimeler: “Kariyer Planı”, “Fen Öğretimi Öz Yeterlik Algısı”,

“Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutum”

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 597

GENEL KİMYA LABORATUVARINDA UYGULANAN FARKLI ÖĞRETİM YÖNTEMLERİNİN FEN BİLGİSİ

ÖĞRETMEN ADAYLARININ TUTUMLARINA VE BAŞARILARINA ETKİSİ

Orhan ERCAN1 Kadir BİLEN1

1Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Yapılandırıcı yaklaşımın sınıf ortamına nasıl yansıyacağı sorusunun birden çok cevabı vardır (Duit, 1994). Bu cevaplardan birisi özellikle fen alanında çokça sözü geçen ders işleme tarzlarından birisi olan 5 E (Engage → Explore → Explain → Elaborate → Evaluate) modeli adını almaktadır. Bu model, Bybee tarafından geliştirilmiş ve kullanılmıştır (Bybee, 1989). Bu modelde öğrenme ile ilgili deneyimler beş safhaya ayrılıp bir sıraya dizilmiştir. Vee diyagramı Gowin ve öğrencileri tarafından laboratuvarda bilginin daha iyi anlaşılıp yapılandırılması amacıyla, 1970'li yıllarda eğitim alan yazınına kazandırılmıştır (Novak ve Gowin, 1984). Nakhleh (1994), özellikle “Genel Kimya Laboratuvar” derslerinde temel amacın “anlamlı öğrenmeyi artırmak, bilginin yapılandırılması işlemine öğrenciyi aktif olarak katmak ve öğrencilere kendi öğrenmeleri için sorumluluk vermek ve bu konuda cesaretlendirmek” olması gerektiğini vurgulayarak bu amaçla Vee diyagramı ve kavram haritaları gibi araçlardan yararlanılması gerektiğini ileri sürmüştür. Bu araştırmanın amacı, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören Fen Bilgisi Öğretmen adaylarına Genel Kimya Laboratuvar II dersinde uygulanan farklı öğretim yöntemlerinin, öğretmen adaylarının kimya laboratuvarına yönelik tutumları ve akademik başarılarına etkisini araştırmaktır. Uygulama 2011-2012 eğitim öğretim yılı bahar döneminde 12 hafta süreyle uygulanacaktır. Araştırmada öğretim yöntemi olarak 5E yoluyla öğretim ve Vee diyagramları yoluyla öğretim modelleri kullanılacaktır. Araştırmada deneysel araştırma yöntemlerinden yarı deneysel araştırma yöntemi kullanılmaktadır. Uygulama öncesinde öğretmen adaylarının ön bilgilerini kontrol altına almak amacıyla ???? tarafından geliştirilen kimya laboratuvarına yönelik tutum ölçeği ve araştırmacılar tarafından geliştirilen başarı testi uygulanmıştır. Uygulanan yöntemlerin öğretmen adaylarının cinsiyet, mezun olduğu lise türü ve genel akademik başarı puanlarının kimya laboratuvarına ilişkin tutumları ve başarıları üzerine etkisi incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Kimya Laboratuvarına İlişkin Tutum, Vee Diyagramları, 5E Öğrenme Modeli

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 598

BİYOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİMSEL SÜREÇ BECERİ DÜZEYLERİ VE ÇEŞİTLİ

DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Sevilay ERKOL 1 İlker UĞULU1

1Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanlar Eğitimi Biyoloji Eğitimi Bölümü

Toplumsal gelişim sürecinde gelinen en son nokta olarak tanımlanabilecek bilgi

toplumu, insanların ihtiyaçları olan bilgilere daha kolay erişebilmelerine ve bu sayede kendilerini geliştirebilmelerine olanak sağlamaktadır. Günümüzde, bilgilerin kendilerine doğrudan gelmesini bekleyen, sıradan zihin ve el becerilerine sahip bireyler yerine, bu gelişmelere ayak uydurmak için araştıran, sorgulayan ve karşılaştığı problemleri bilimsel yöntemlerle çözebilecek bireylere gereksinim duyulmaktadır. Bu gereksinim de bilimin ışığında düşünmenin öğretilmesi ile mümkündür. Amaç her öğrenciyi bilim insanı olarak yetiştirmek değil, bilim insanı gibi çok boyutlu düşünmelerini sağlayabilmektir. Bu amacın gerçekleştirilebilmesinde bilimsel bilgi üretmelerinin ve bilimin doğasını yaparak ve yaşayarak öğrenmelerinin sağlanmasında bilimsel süreç becerileri çok önemli bir role sahiptir. Bilimsel süreç becerilerini öğrencilerde geliştirmek için atılabilecek olan en önemli adımlardan biri bu becerileri kazanmış öğretmenler yetiştirmektir. Bu doğrultuda öğretmen adaylarının bilimsel süreç beceri düzeylerinin ve bu düzeyi etkileyen değişkenlerin belirlenmesi ve bu eksikliklerin giderilmesi önemlidir. Bu çalışmanın amacı da biyoloji öğretmen adaylarının bilimsel süreç beceri düzeylerini belirleyerek, cinsiyet, yaş, öğrenim görülen sınıf düzeyi gibi farklı değişkenler açısından karşılaştırmaktır. Araştırmada 2011-2012 akademik yılı bahar döneminde Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi OFMAE Biyoloji Bölümü 1, 2, 3, 4 ve 5. sınıflarda öğrenim gören toplam 130 öğretmen adayının, Burns, Okey ve Wise’ın (1985) geliştirdiği, Bahar ve Ateş (2002) tarafından Türkçeye uyarlanan ve 36 çoktan seçmeli sorudan oluşan Bilimsel Yöntem Yetenekleri Testi (BYT) (Test of Integrated Process Skills II- TIPS II) kullanılacaktır. Ayrıca öğretmen adaylarının kişisel bilgilerine ulaşmak amacıyla bilgi formu oluşturulacaktır. Kişisel bilgi formunda katılımcıların adı soyadı, yaşı, cinsiyeti, sınıfı gibi araştırmanın bağımsız değişkenine ilişkin sorular yer alacaktır. Uygulama sonucunda elde edilen veriler t- Testi ve SPSS 17.00 paket programı kullanılarak analiz edilecektir. Öğretmen adaylarının testten aldıkları sonuçların ortalama ve standart sapma değerleri, sonrasında da bağımsız değişkenlere “cinsiyet, yaş ve öğrenim süresi” göre öğrenciler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olup olmadığına ilişkin sonuçlar sıralanacaktır.

Anahtar Kelimeler: Bilimsel Süreç Becerileri, Biyoloji Öğretmen Adayları,

Bilimsel Yöntem Testi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 599

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN-TEKNOLOJİ-TOPLUM (FTT) HAKKINDAKİ

GÖRÜŞLERİ

Mustafa UĞRAŞ1, Erol CİL1

1Fırat Üniversite, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü, Elazığ, TÜRKİYE Bu çalışmanın amacı fen bilgisi öğretmen adaylarının fen-teknoloji-toplum (FTT) hakkındaki görüşlerini belirlemektir. Araştırmaya Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesinin üçüncü sınıfında ve son sınıfında okuyan fen bilgisi öğretmeni adayları katılmıştır. Araştırma 78’ i erkek ve 52’ si bayan olmak üzere toplam 130 fen bilgisi öğretmen adayı ile yapılmıştır. Araştırma 2011-2012 eğitim öğretim yılının bahar döneminde gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların fen-teknoloji-toplum hakkındaki görüşlerini belirlemek için Aikenhead, Fleming ve Ryan tarafından geliştirilen 114 çoktan seçmeli sorudan oluşan VOSTS (view on science-technology-society survey) anketinden sorular seçilerek Fen-Teknoloji-Toplum anketi oluşturulmuştur.öğretmen adayların ankete vermiş oldukları cevaplara göre, fen bilgisi öğretmen adaylarının fen-teknoloji-toplum konusundaki görüşleri belirlenmiştir. Fen bilgisi öğretmen adaylarının vermiş oldukları cevaplara göre, öğretmen adaylarının büyük bir kısmı fen kavramını bilinmeyeni keşfetmek ve teknoloji kavramını ise fenin uygulaması şekli şeklinde olduğunu belirtmiştir. Fen derslerinde verilen bilgi ve becerinin günlük yaşamdaki bir problemin çözümünde çok da yararlı olamadığını ve karar verme de inançlarının ve değerlerinin fen ve teknolojiden çok daha önemli bir etken olduğunu düşündüğü tespit edilmiştir. Toplumumuzun, diğer toplumlardan geri kalmaması ve onlara bağımlı olamaması için fen ve teknolojiye alanında gelişmesi gerektiğinin bununda bilim adamlarının ve mühendislerin okulda kaliteli eğitim ile yetiştirilmesi sonucunda meydana geleceğini belirtilmiştir. Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmenleri, FTT, Fen Okuryazarlığı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 600

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARI GÖZÜYLE ÖĞRETİM ELEMANLARININ GENEL PROFİLİ

Damla UYGUR1 Zehra Tuğçe ÖZGEL1 Pınar FETTAHLIOĞLU1

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi A.B.D.

Çalışmanın amacı, fen bilgisi öğretmeni adaylarının, iyi bir öğretmen olarak yetişmede öğretim elemanlarına düşen görevlerin neler olduğu hakkındaki görüşlerinin tespit edilmesidir. Araştırma tarama türünde nitel bir araştırmadır. Çalışmamızın katılımcılarını uygun örnekleme yöntemiyle belirlenen, bir devlet üniversitesinde 2011-2012 yılı bahar yarıyılında öğrenim gören 72 dördüncü sınıf fen bilgisi öğretmeni adayı oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen açık uçlu sorulardan oluşan anket kullanılmıştır. Taslak form, geçerlik çalışması için alan uzmanlarının incelemesine sunulmuş, dönütler alındıktan sonra forma gerekli düzeltme işlemi gerçekleştirilmiştir. Ayrıca uygulama öncesinde 5 fen bilgisi öğretmeni adayıyla pilot uygulama yapılmış, soruların amaca hizmet edip etmediği incelenmiştir. Araştırmanın güvenirliğini gerçekleştirmek amacıyla, öğretmen adaylarının anket formunda yer alan açık uçlu sorulara verdikleri yanıtlar, araştırmacı ve alandan bir uzmanla incelenerek “Görüş Birliği” ve “Görüş Ayrılığı” olan maddeler belirlenmiştir. Araştırmanın güvenirliği için Miles ve Haberman’ın (1994) belirttiği formül kullanılmıştır. Bu hesaplama sonucunda p = ,95 değeri bulunmuş ve araştırma güvenilir kabul edilmiştir. Verilerin analizinde betimsel analiz yöntemi kullanılmış, sonuçlar daha sonra nicel olarak sunulmuştur. Değerlendirme birimi olarak “cümle” ve “sözcükler” ele alınmıştır. Öncelikle, anket formuna verilen yanıtlarda yargı bildiren cümleler/sözcükler kodlanmıştır. Çalışma sonunda katılımcıların, öğretim elemanlarının kendilerine model olduğunu ifade ettikleri görülmüştür. Öğretmen adaylarının; öğretim elemanlarından; aktif öğrenme yöntemini kullanmalarını bekledikleri belirlenmiştir. Ayrıca öğretmen adaylarının öğretim elemanlarından öğretime yönelik tecrübelerini paylaşmaları yönünde beklentilerinin olduğu görülmüştür. Öğretmen adayları, beklentilerinden çoğunun karşılandığını ifade ederek “bize öğretmen olmayı öğrettiler” şeklinde görüş bildirmişlerdir. Diğer taraftan öğretmen adayları, özellikle, öğrencilere sunum yaptırılan derslerde, her öğrencinin sadece kendi konusuna hâkim olduğunu diğer konulardaki öğrenmelerininse zayıf olduğunu da belirtmişlerdir. Anahtar Kelimeler: Hizmet Öncesi Eğitim, Fen Eğitimi, Öğretmen Yetiştirme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 601

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINDAKİ YAPILANDIRMACI ANLAYIŞA

DAYALI BAZI ÖĞELERİN ÖĞRETMENLER TARAFINDAN ALGILANMA DÜZEYİNİN

BELİRLENMESİ

M. Ertaç ATİLA1, Mustafa SÖZBİLİR2, M. Diyaddin YAŞAR2, Fatih YAZICI3

1Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı

2Atatürk Üniversitesi, KKEF, Kimya Eğitimi Ana Bilim Dalı 3 Barbaros Hayrettin Paşa İÖO, Palandöken / ERZURUM

İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu Kitabında, öğretmenlerin öğretim programını uygulamadan önce Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı’nın temel felsefesini, öğrenme, öğretme ve değerlendirme ile ilgili kabullenişlerini, öğretim programının ve ünitelerin organizasyon ve yapısını özümsemeleri gerektiği ifade edilmiştir. Bu araştırma İlköğretim Fen ve Teknoloji dersinde öne çıkarılan yapılandırmacı anlayışa dayalı bazı öğelerin Fen ve Teknoloji öğretmenleri tarafından hangi düzeyde ve nasıl algılandığını belirlemeyi amaçlamaktadır. Nitel araştırma desenlerinden durum çalışması yönteminin kullanıldığı bu çalışmada, programdaki yapılandırmacılığa dayalı öğelerden bazılarının hangi düzeyde ve nasıl algılandığını ortaya koyabilmek için farklı özelliklere sahip yedi Fen ve Teknoloji öğretmeni ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Görüşme soruları mevcut alan yazın ve İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu Kitabı temel alınarak hazırlanmıştır. Görüşmelerde öğretmenler öğrencilerin öğrenme sürecine aktif katılımlarının nasıl sağlanacağına ilişkin olarak yapılandırmacı anlayışa dayalı yöntem ve teknikler üzerinde çok fazla (f=16) durmamışlardır. Derslerde gerçek yaşamla ilişkilendirmenin öğretmen ya da öğrencilerin örnek vermesi ile (f=8) ya da yapılacak etkinliklerin materyallerinin günlük yaşamdan seçilmesi ile (f=5) olabileceğini belirtmişlerdir. Mevcut ünitenin diğer ünite ya da alanlarla ilişkisinin öğretmenin ifade etmesi ile (f=6) kurulabileceğini vurgulamışlardır. Alternatif ölçme ve değerlendirme yaklaşımlarını ise çok fazla kullanmadıklarını (f=4) dile getirmişlerdir. Görüşme bulgularından elde edilen verilere göre incelenen durumlar açısından öğretmenlerin geleneksel anlayışa daha yakın bir algıya sahip oldukları söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Yapılandırmacı Yaklaşım, Program Değerlendirme, Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı, Algı, Görüşme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 602

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINDAKİ YAPILANDIRMACI ANLAYIŞA

DAYALI BAZI ÖĞELERİN ÖĞRETMENLER TARAFINDAN UYGULANABİLME DÜZEYİNİN

BELİRLENMESİ

M. Ertaç ATİLA1, Mustafa SÖZBİLİR2, M. Diyaddin YAŞAR2, Fatih YAZICI3

1Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Ana Bilim Dalı 2Atatürk Üniversitesi, KKEF, Kimya Eğitimi Ana Bilim Dalı

3Barbaros Hayrettin Paşa İÖO, Palandöken / ERZURUM

Yapılandırmacılık bilgi, bilginin doğası, nasıl öğrendiğimiz, bilginin birey tarafından nasıl yapılandırıldığı, bu yapılandırma sürecini etkileyen faktörlerin neler olduğu gibi konularla ilgilenmekte ve ileri sürdüğü görüşler eğitim uygulamalarına temel oluşturmaktadır (Açıkgöz, 2003). Eğitim uygulamalarına temel oluşturan yapılandırmacı etki bilimsel araştırmalar ve bilim toplumuyla sınırlı kalmamış birçok ülkenin ulusal program belgelerinin ve ulusal eğitim raporlarının merkezine yerleşmiştir (Matthews, 2002). İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu Kitabında da (MEB, 2005) bu etki kendisini göstermiştir. Bu araştırma İlköğretim Fen ve Teknoloji dersinde öne çıkarılan yapılandırmacı anlayışa dayalı bazı öğelerin Fen ve Teknoloji öğretmenleri tarafından hangi düzeyde ve nasıl uygulandığını belirlemeyi amaçlamaktadır. Bu nitel çalışmada mevcut durumun betimlenmesini amaçlayan durum çalışması yöntemi kullanılmıştır. Araştırma grubundaki öğretmenler amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örneklemesine göre belirlenmiştir. Öğretmenlerden beş tanesi erkek, iki tanesi bayan olup araştırmaya gönüllü olarak katılmışlardır. Bu öğretmenlerden üçü 15 yıl ve üzeri mesleki tecrübeye, birisi 10 yıllık mesleki tecrübeye, diğer üç öğretmen ise beş yıl ve daha az süreli mesleki tecrübeye sahiptirler. Ayrıca bu öğretmenlerden birisi yüksek lisans eğitimini sürdürmekte, birisi de doktora eğitimini yapmış bulunmaktadır. Farklı özelliklere sahip bu yedi Fen ve Teknoloji öğretmeni 32’şer ders saati boyunca gözlenmiştir. Gözlemlerde mevcut alan yazın ve daha önceden hazırlanmış olan gözlem formlarından yararlanılarak geliştirilen yarı yapılandırılmış gözlem formu kullanılmıştır. Gözlem formunda yapılandırmacı bir öğretim ortamında olması beklenen davranışlar ile bu davranışların gözlenme düzeyleri yer almaktadır. Tanımlanan davranışın sınıf ortamında meydana gelip gelmediğini meydana gelmişse geleneksel anlayışa uygun bir şekilde mi yoksa yapılandırmacı anlayışa uygun bir şekilde mi meydana geldiğini belirlemeyi amaçlayan davranış düzeyleri dört kategoride yapılandırılmıştır. Bunlar; tanımlanan davranış sınıf ortamında gözlenmedi (0), tanımlanan davranış geleneksel bir eğitim anlayışıyla yüzeysel olarak gerçekleştirildi (1), tanımlanan davranış yapılandırmacı anlayış göz önünde bulundurularak yapılmaya çalışıldı ancak başarılı olunamadı (2), tanımlanan davranış yapılandırmacı anlayışa uygun olarak gerçekleşti (3) şeklindedir.

Gözlem sonuçlarından elde edilen bulgulara göre derslerde öğrenci merkezli stratejilere çok fazla yer verilmediği (% 57), mevcut ünitenin diğer ünite ya da alanlarla ilişkisinin kurulmadığı (% 42) veya kuruluyorsa bile bunun daha çok geleneksel bir

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 603

anlayışla yapıldığı (% 40), derslerin işlenişinin gerçek yaşamdan problemler üzerine kurgulanmadığı bunun yerine işlenilen konuya ilişkin örneklerin verildiği (% 73), ölçme ve değerlendirme sürecinde daha çok geleneksel ölçme ve değerlendirme tekniklerinin kullanıldığı (% 52) tespit edilmiştir.. İncelenen durumlar açısından öğretmelerin yapılandırmacı anlayışı derslerine tam olarak yansıtamadıkları fakat yansıtmaya çabaladıkları söylenebilir. Bu çabanın uygulamaya yansıtılabilmesinde öğretmenlere yardımcı olabilecek en önemli kaynaklardan birisi hizmet içi eğitim kurslarıdır. Hizmet içi eğitim kurslarının niteliği göz önüne alındığında bu kursların özelliklerinin değiştirilmesi, üniversiteler ile Milli Eğitim Bakanlığının işbirliğine gidip alanında uzman öğretim elemanlarının bu kurslara dâhil edilmesi ve bu yolla öğretmenlere yapılandırmacı anlayışa dayalı öğrenme öğretme sürecinin nasıl sürdürüleceği ile ilgili eğitim verilemesi yararlı olabilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta programdaki yapılandırmacı anlayışa dayalı her bir öğenin kendisine has özelliği olduğu, bu özelliklerinde öğretmenlere düz anlatım yoluyla kazandırılamayacağıdır. Bu kursların uygulama odaklı olması öğretmenlerin yapılandırmacı anlayışı öğrenme öğretme sürecine nasıl yansıtacakları hakkında fikir sahibi olmalarına katkı sağlayabilir. Ölçme ve değerlendirme boyutunda ise yukarıdaki ifadelere ek olarak öğrenci çalışma kitaplarını kullanan öğretmenlerin kullanmayan öğretmenlere göre daha fazla alternatif ölçme ve değerlendirme tekniklerine yer verdikleri dikkat çekmektedir. Dolayısıyla öğrenci çalışma kitaplarının kullanımının teşvik edilmesi öğretmenlerin alternatif ölçme ve değerlendirme tekniklerini daha fazla kullanmalarına ve uygulamaya yansıtmalarına olanak sağlayabilir.

Anahtar Kelimeler: Yapılandırmacı Yaklaşım, Program Değerlendirme, Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı, Gözlem.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 604

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ TEKNOLOJİ VE TEKNOLOJİK ÜRÜN KONUSUNA YÖNELİK BİLGİ DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ

Nermin Büşra ÇAĞLAYAN*, Ayşegül BİLECİK*, Ezgi GÜVEN*

Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Günümüzde bilimsel ve teknolojik gelişmeler ışığında, sosyal ve ekonomik yapılar hızla gelişmektedir. Buna paralel olarak birçok ülke her vatandaşının fen okur-yazarı olarak yetişmesi gerektiğini düşünerek fen derslerinin genişletilmesi için çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar dikkate alınarak ülkemizde de Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan İlköğretim 6,7 ve 8. Sınıf Fen ve Teknoloji dersi Öğretim Programı’nda içeriğin doğru yorumlanması ve etkin bir şekilde uygulanabilmesi için programın tamamının bir bütün olarak ele alınmasının esas olduğunu belirtmiştir. Fen ve Teknoloji Dersi öğretim programının vizyonu; bireysel farklılıkları ne olursa olsun bütün öğrencilerin fen ve teknoloji okuryazarı olarak yetişmesidir. Fen ve teknoloji okuryazarlığının yedi boyutundan biri olan Fen- Teknoloji- Toplum- Çevre İlişkileri (FTTÇ) aynı zamanda yedi öğrenme alanından birisi olarak ilköğretim Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programında yerini almaktadır. Teknoloji alanında istenilen düzeyde kaliteli, gelişmeleri takip eden, bu süreçte kendine has görüş geliştirebilen ve bunları açıkça ifade edebilecek yeterliliğe sahip bireylerin yetişmesi ise bu konuların özümsenmesini sağlayacak yöntemlerin, tekniklerin ve stratejilerin uygulayıcıları olan öğretmenlerin bilgi birikimi ve yeterlilikleri ile oldukça bağlantılıdır. Bu çalışmanın amacı, fen ve teknoloji öğretmen adaylarının teknoloji ile ilgili bilgilerinin ve teknolojik ürünlerin neler olduğu hakkında bilgi düzeylerinin araştırılmasıdır. Bu amaçla, 2011-2012 Eğitim-Öğretim yılında, Gazi Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği programında öğrenim gören 12 öğrenciye teknoloji ile ilgili açık uçlu sorular sorulmuştur. Çalışmamızın sonucunda teknolojinin tanımı konusunda herhangi bir kavram yanılgısı olmadığı ancak teknolojik ürünler konusunda yalnızca elektronik ve mekanik ürünlerin teknolojik ürün olarak algılandığı belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Fen Ve Teknoloji Öğretmen Adayları, Teknoloji, Teknolojik Ürünler, Bilgi Düzeyi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 605

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ FOTOSENTEZ VE SOLUNUM KONUSUNDA SAHİP

OLDUKLARI ALTERNATİF KAVRAMLAR

Gökhan KUMLU1 Nejla YÜRÜK2 Gülfem Dilek YURTTAŞ2

1Hakkari Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı

2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı Son yıllarda eğitim alanında yapılan araştırmalar, öğrencilerin eğitim ortamlarına doğru kabul edilen kavramlardan farklı ön bilgilerle geldiklerini göstermektedir. Okula birtakım alternatif kavramlarla birlikte gelen öğrencilerin kavramları anlamlı ve kalıcı bir şekilde öğrenmelerini sağlayabilmek için, ilk olarak sahip oldukları alternatif kavramlarını ve bunların arkasında yatan nedenleri belirlemek gerekir. Bu alternatif kavramların öğretmen adaylarında belirlenmesi gelecekte bu kavramların yeni nesillere aktarılmasını önlemek açısından önemlidir. Bu çalışmanın amacı, Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarının fotosentez ve solunum konusunda sahip oldukları alternatif kavramları belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda 2011-2012 akademik yılında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesinde öğrenim görmekte olan 4.sınıf 65 Fen ve Teknoloji öğretmen adayına 25 çoktan seçmeli sorudan oluşan “Fotosentez ve Solunum Kavram Testi” uygulanmıştır. Bu çalışmada öğretmen adaylarının belirlenen konuyla ilgili kavramsal anlamalarını daha derinlemesine incelenmek amacıyla, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan durum (örnek olay) çalışması kullanılmıştır. Uygulanan testin sonuçlarına göre alternatif kavram çeşitliliği fazla olan 13 öğretmen adayı seçilerek, sahip oldukları alternatif kavramları daha detaylı betimlemek amacıyla araştırmacılar tarafından yarı-yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Elde edilen verilerin analizleri sonucunda fen ve teknoloji öğretmen adaylarının fotosentez ve solunum konusunda çeşitli alternatif kavramlara sahip oldukları saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Alternatif Kavram, Fotosentez ve Solunum, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 606

FEN BİLİMLERİ ALANI ÖĞRETMENLERİNİN ÖĞRETİMDE BİLİM TARİHİNİ KULLANMA

AMAÇLARI

Serhat İREZ1, Çiçek Dilek BAKANAY1, Hayati ŞEKER1, Burcu GÜNEY1, Ajda KAHVECİ2, Serhad Sadi BARUTÇUOĞLU1

1Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü 2Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanları Eğitimi Bölümü

Günümüzün demokratik toplumlarının bilimi ve bilimin topluma katkısını takdir eden, bilimin işleyişi ve bilimin ortaya koyduğu temel fikirler hakkında yeterli bilgiye sahip ve en önemlisi bilimin ortaya koyduğu bilgi ve tartışmalara eleştirel yaklaşabilen bireylere, yani bilimsel okur-yazar bireylere ihtiyacı vardır. Bilimsel okur-yazar bireylerin oluşturduğu bir toplum haline gelebilmek dünyanın pek çok ülkesinde bir öncelik haline gelmiştir ve bilim ve bilimin doğası konusunda eğitim vererek bu niteliklere sahip bilimsel okur-yazar bireyleri topluma kazandırmak fen eğitiminin en önemli amaçlarından birisi olarak kabul edilmektedir.

Bu amacı gerçekleştirmek üzere fen eğitimcileri tarafından pek çok öğretim yaklaşımı ve stratejisi önerilmiştir. Bu çerçevede, fen bilimleri eğitiminde bilim tarihi kullanımının bilimsel okuryazarlık hedefine ulaşmada oynadığı rol pek çok fen eğitimcisi tarafından vurgulanmaktadır (Duschl 1990; Matthews 1994, 2000; McComas 1998). Fen eğitimcisi ve araştırmacıları tarafından büyük bir destek görse de bilim tarihinin fen sınıflarına nasıl ve ne şekilde getirileceği öğretmenler için önemli bir sorun oluşturmaktadır. Öğretmenlerin bilim tarihi odaklı fen eğitimi uygulama konusundaki hazır bulunuşlukları ve derslerinde bilim tarihini ne amaçla ve nasıl kullandıkları araştırılması gereken önemli konulardır (Wang & Cox-Petersen, 2002). Bu noktadan hareketle, kapsamlı bir TÜBİTAK projesinin bir ayağını oluşturan bu çalışmada, öğretmenlerin uygulamalarında bilim tarihini hangi amaçlarla kullandıklarını incelenmiştir.

Çalışmaya farklı tür ortaöğretim kurumlarında çalışmakta olan toplam 16 fen bilimleri alanı öğretmeni (6 biyoloji, 6 kimya ve 4 fizik öğretmeni) katılmıştır. Çalışmada nitel araştırma yaklaşımı benimsenmiştir. Çalışmaya katılan öğretmenlerin öğretimlerinde bilim tarihini hangi amaçlarla kullandıkları yüz yüze yapılan görüşmeler ve yansıtıcı günlükler kullanılarak belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Bilim Tarihi, Bilimsel Okur-Yazarlık, Öğretmenlerin Bilim

Tarihi Kullanım Amaçları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 607

FARKLI PROGRAMLARDA ÖĞRENİM GÖREN ÖĞRETMEN ADAYLARININ GÖKCİSİMLERİ

ARASINDA KURDUKLARI İLİŞKİLER VE ANLAMA DÜZEYLERİ

Ümmügülsüm İYİBİL1 Ayşegül SAĞLAM ARSLAN2

1 Giresun Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD.

2 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Fizik Eğitimi ABD.

Okul öncesi eğitimde Dünya ve Güneş gibi temel konularla ele alınan astronomi kavramları ilköğretim ve ortaöğretim programlarında da önemli bir yer tutmaktadır. Temel eğitim düzeyinden itibaren karşılaşılan astronomi kavramlarının öğrenenler tarafından algılanma durumu birçok araştırmacının dikkatini çekmiştir. Bu konuda yapılan çalışmalar öğrenenlerin astronomi kavramları hakkında genellikle yeterli düzeyde bilgiye sahip olmadıklarını ortaya koymuştur. Bu noktadan hareketle, öğretim programlarında yer alan konuların sınıf ortamına taşınmasında ve öğrencilerin hedeflenen kazanımlara ulaşmasında önemli bir rol üstlenen öğretmenlerin konu ile ilgili alan bilgilerinin incelenmesinin önemli olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda araştırma kapsamında farklı branşlarda öğrenim gören ve gelecekte temel astronomi kavramlarının öğretiminden sorumlu olacak öğretmen adaylarının bu kavramlara ilişkin anlama düzeylerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Tarama yöntemiyle yürütülen çalışmanın örneklemini, okul öncesi öğretmenliği, sınıf öğretmenliği, fen bilgisi öğretmenliği ve fizik öğretmenliği programlarının son sınıflarında öğrenimlerine devam etmekte olan toplam 293 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Bilinmesi gereken temel astronomi kavramları (yıldız, gezegen, uydu) ve bu kavramlara ait örnekler (Güneş, Dünya, Ay) öğretim programları incelenerek seçilmiştir. Adaylardan bu kavramlar ve kavram örnekleri (Dünya-gezegen gibi) arasındaki ilişkiyi açıklamaları ve verilen tüm kavramlar arasındaki ilişkileri temsil eden bir şekil çizmeleri istenmiştir. Verilerin analizi için, Liu vd (2008)’in geliştirdiği anlama düzeyleri, kavram ve kavram örneği arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmak için kullanılmıştır. Okul öncesi ve sınıf öğretmeni adaylarının cevaplarının fen bilgisi ile fizik öğretmeni adaylarına oranla çoğunlukla bilimsel olmayan bilgiler içerdiği görülmekle birlikte, adayların temel astronomi kavramları için yeteri düzeyde bilgi sahibi olmadıkları söylenebilir. Ulaşılan bu sonuç, farklı araştırmacılar tarafından yapılmış çalışmaların sonuçları ile de benzerlik göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Astronomi Eğitimi, Dünya, Güneş, Ay, Öğretmen adayı, Anlama Düzeyleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 608

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ASİT- BAZ KAVRAMLARIYLA İLGİLİ

YANILGILARININ TESPİTİ

Fatma Nur DEMİRCİOĞLU1 Seher ÖZDEMİR2 Haluk ÖZMEN2 Tuba CINDIL2 Mehmet Fatih YILDIZ2

1 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, OFMA Eğitimi

Bölümü, 61335, Söğütlü-Trabzon 2 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü,

61335, Söğütlü-Trabzon Fen öğretimini geliştirmek için öğrencilerde kavramlarla ilgili yerleşmiş ön bilgiler

ve öğrencilerin gelişmiş yanılgıları tespit edilmeli ve bunların düzeltilmesi yoluna gidilmelidir (Hackling ve Garnett, 1985). Bu sayede, yeni kavram yanılgılarının oluşması önlenirken bilginin de doğru ve kalıcı olarak yapılandırılması sağlanabilir. Bu çalışma, genç kuşaklara kimya konularının temelini verecek olan fen bilgisi öğretmen adaylarının, “Asitler ve Bazlar’ konusundaki kavram yanılgılarının ortaya çıkarılması amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın örneklemini, KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Programı dördüncü sınıfında öğrenim gören 92 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Artdej vd. (2010) tarafından geliştirilen ve iki aşamalı çoktan seçmeli 18 sorudan oluşan “Asit-Baz Teşhis Testi” kullanılmıştır. Test araştırmacılar tarafından Türkçe’ye uyarlandıktan sonra çalışma örneklemi için geçerlik ve güvenirliği hesaplanarak kullanılmıştır. Testin güvenirliği SPSS16.0 programı kullanılarak Cronbach-alfa yöntemi ile hesaplanmıştır. Testin son halinin güvenirlik katsayısı 0.51’dir. Asit-Baz Teşhis Testi’nden elde edilen veriler, betimsel analiz yöntemi ile analiz edilerek yorumlanmıştır. Fen bilgisi öğretmen adaylarının asit-baz konusundaki kavram yanılgılarını ortaya çıkarmak için uygulanan “Asit-Baz Teşhis Testi”ne öğrencilerin verdikleri cevaplar yüzde frekans dağılımları şeklinde hesaplanarak tablolar oluşturulmuştur. Elde edilen analiz sonuçlarına göre öğretmen adayları Genel Kimya ve Analitik kimya derslerinde araştırılan konularla ilgili bilgileri almış olmalarına rağmen hala birçok kavram yanılgısı taşımaya devam etmektedirler. Öğretmen adaylarının özellikle asit-baz teorileri, konjüge asit-baz çifti, kuvvetli asit bazların ayrışması, zayıf asitlerin ayrışması, zayıf bazların ayrışması ve suyun ayrışması konusunu zihinlerinde tam anlamıyla yapılandıramadıkları düşünülmektedir. Örneklemin öğretmen adayları olması ve adayların mezuniyet aşamasında olmaları nedeniyle sonuçların önemli olduğu düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayları, Asit-Baz, Kavram Yanılgısı, İki aşamalı teşhis testi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 609

FEN ÖĞRETİMİNDE ÖĞRETMENLERİN MATERYAL VE TEKNOLOJİ KULLANIMINA YÖNELİK

TUTUMLARININ İNCELENMESİ

Orhan KARAMUSTAFAOĞLU1 Recep ÇAKIR2 Fatma Gül TOPUZ3

1Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Tek. Eğitimi Bölümü 3Amasya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim ABD

Öğrenme ile ilgili olarak yapılan araştırmalar, öğrenmelerin gerçekleşmesinde görsel

betimlemelerin, eğitim teknolojilerinin ve öğretim materyallerinin önemli paya sahip olduğunu göstermektedir. Görsel öğeler ve materyaller ile eğitim teknolojilerinin kullanımı, öğrenen bireylerin dikkatini çekerek onları güdüler, dikkatlerini canlı tutar, duygusal tepkiler vermelerini sağlar, kavramları somutlaştırır, anlaşılması zor olan kavramları basitleştirir, bilginin düzenlenerek anlaşılmasını kolaylaştırır, kavramlar arasındaki ilişkileri verebilir. Bu bağlamda öğretmenlerin konu ve kavramları aktarırken gerekli öğretim materyali kullanmaları ve eğitim teknolojilerinden faydalanmaları öğrencilerin daha kolay biçimde öğrenmeleri için önemlidir. Bu çalışmanın amacı, ilköğretim fen ve teknoloji ile sınıf öğretmenlerinin fen öğretiminde eğitim teknolojisi ve öğretim materyalleri kullanımına yönelik tutumlarının cinsiyet ve deneyime göre incelemektir. Özel durum yaklaşımı kapsamında survey yöntemi ile yürütülen çalışmada bu veri toplama araçları olarak; Karamustafaoğlu (2006) tarafından geliştirilen materyal kullanımına yönelik tutum ölçeği ile Yavuz ve Coşkun (2008) tarafından geliştirilen teknoloji tutum ölçeği kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemi Amasya merkez ilköğretim okullarında görev yapanlar arasından gönüllülük esasına göre seçilen 16 fen ve teknoloji ve 64 sınıf olmak üzere toplam 80 öğretmendir. Öğretmenlerden elde edilen veriler, cinsiyet ve deneyim faktörleri açısından SPSS 15 programı yardımıyla t-testi ve ANOVA kullanılarak analiz edilmiştir. Öğretmenlerin materyal ve teknoloji kullanımına yönelik tutumlarında cinsiyet değişkenine göre anlamlı farklılık görülmezken, erkeklerin lehine olumlu sonuç ortaya çıkmıştır. Deneyim değişkeni incelendiğinde; materyal kullanımına yönelik tutumla arasında anlamlı bir fark yokken, teknolojiye karşı tutumla arasında anlamlı bir fark ortaya çıkmıştır. Bu durum 1-10 yıllık deneyimli öğretmenlerin lehinedir. Çalışmada varılan sonuçlara dayalı olarak, öğretmenlere eğitim teknolojileri ve materyal kullanımına ilişkin hizmet-içi kurslar verilmeli gibi bazı gerekli öneriler sunulmuştur.

Anahtar kelimeler: Fen Öğretimi, Öğretim Materyali, Eğitim Teknolojisi, Tutum

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 610

EĞİTİM FAKÜLTELERİNDEKİ ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİNİN BİLİMSEL MODELLER

HAKKINDAKİ ANLAYIŞLARININ İNCELENMESİ

Ayşe YENİLMEZ TÜRKOĞLU1 Yurdagül BOĞAR2

1Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Hakkari Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Modeller, gerçek hayattaki hedef sistemlerle model arasındaki benzerlik ilişkilerinden faydalanarak, hedef hakkında çeşitli açıklamalar getirebildiğimiz ideal yapılardır. Burada hedef, araştırılan kavramı, model ise hedefin bir çeşit sunumunu temsil etmektedir. Sahip oldukları öneme karşın, modeller hakkındaki bilgi ve anlayışları araştıran sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu noktadan hareketle, bu çalışmada, Türkiye’deki bir üniversitenin eğitim fakültesinde görev yapan araştırma görevlilerinin bilimsel modeller hakkındaki anlayışlarının araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya, çeşitli branşlardan toplam 90 araştırma görevlisi katılmıştır. Veri toplama aracı olarak, 30 adet 5 seçenekli Likert-tipi soru ile 1 adet açık uçlu sorudan oluşan bir ölçek kullanılmıştır. Ölçeğin güvenilirliği 0.78 olarak hesaplanmıştır. Bulgular, araştırma görevlilerinin, modellerin bilimsel olayları açıklamak, göstermek yada zihinde bir resmini oluşturmak için kullanıldıkları fikirlerine katıldığını göstermiştir. Birden çok modelin bilimsel bir olgunun farklı yönlerini ve özelliklerini açıklamak yada göstermek için kullanılabileceği görüşü de araştırma görevlileri arasında yaygın olarak paylaşılmıştır. Yine, çok büyük çoğunluk modellerin temsil ettikleri hedeflerin tam bir kopyası olamayacağının farkındayken, yarıya yakın araştırma görevlisi modelin gerçek olguya benzemesi gerektiğini savunmuştur. Bilimsel modellerin kullanımıyla ilgili olarak ise, büyük çoğunluk modellerin bilimsel olaylar hakkındaki fikir ve teorilerin formüle edilmesine yardımcı olmak için kullanıldığı görüşünü benimserken; yeni teori, bulgu, veri ve inançlarla modellerin değişebileceği görüşü neredeyse bütün araştırma görevlileri tarafından kabul edilmiştir. Kendilerinden model örnekleri istendiğinde ise, araştırma görevlileri en sıklıkla atom ve hücre modeli örneklerini vermişlerdir. Anahtar Kelimeler: Bilimsel Modeller, Fen Eğitimi, Araştırma Görevlileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 611

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ GELECEKTEKİ FEN LABORATUVARLARINA İLİŞKİN

ÇİZİMLERİ

Eda DEMİRHAN1 A. Nesibe KÖKLÜKAYA1

1Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi ABD

Laboratuar uygulamaları, öğrencilerin fen konularını daha etkili ve anlamlı olarak öğrenmeleri bakımından fen eğitiminde uzun zamandır merkezi bir role sahiptir (Tobin, 1990; Hofstein ve Lunetta, 2004). Son yirmi yıl içerisinde laboratuarların; ülkelerin fen eğitimi amaçlarına nasıl hizmet edecekleri, laboratuarda eğitimin nasıl etkin olabileceği, araştırma-sorgulama tipi laboratuar etkinliklerinin tasarlanması ve laboratuar etkinliklerinin değerlendirilmesi gibi konularda çalışmalar yürütülmektedir (Hofstein ve Lunetta, 2004). Bu çalışmada ise fen bilgisi öğretmen adaylarının gelecekte öğretmenlik yaparken bulunacakları laboratuar ortamını çizim ile ifade etmeleri istenmiştir. Çizim metodu, son yıllarda sıkça kullanılan bir yöntemdir (Şahin ve ark., 2008; Aydın, 2011; Çelikler ve Topal, 2011; Elmas ve ark., 2011; Kurnaz ve Değirmenci, 2012). Çalışmada, doğal şartları bozmadan öğretmen adaylarının gelecekteki fen laboratuarlarıyla ilgili zihinlerinde var olan imajları ortaya çıkarmak ve değerlendirmek hedeflendiğinden betimsel yaklaşım kapsamında durum çalışması deseni kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini 2011-2012 eğitim- öğretim yılının bahar döneminde bir devlet üniversitesinin fen bilgisi öğretmenliği programına devam etmekte olan her sınıf düzeyinde 15’er olmak üzere toplam 60 fen bilgisi öğretmen adayı oluşturmaktadır. Veri toplama aşamasında öğretmen adaylarına “Kendinizi bir öğretmen olarak fen laboratuarında ders işlerken resimle ifade ediniz (çiziniz).” ifadesi yöneltilmiş ve “Öğretmen ne yapıyor?, Öğrenciler ne yapıyor?” sorularını cevaplamaları istenmiştir. Elde edilen veriler öncelikli olarak üç ana başlık altında incelenmiştir. Bunlar: a) öğretmen, b) öğrenci ve c) laboratuar ortamı olarak belirlenmiştir. Bulgular, analiz sonuçlarına göre yorumlanarak araştırmanın detaylı sonuçları bildiride özetlenecektir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Laboratuar, Fen Öğretimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 612

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ DENEYSEL SÜREÇ BECERİLERİNİ KULLANABİLME

DÜZEYLERİ: BASİT ELEKTRİK DEVRESİ ÖRNEĞİ

Mualla BOLAT1 Cumhur TÜRK1 Selami KALKAN1

1Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bilimsel süreç becerileri bireylerin günlük hayatta karşılaştıkları problemleri bir bilim insanının izlediği yolla çözmesine olanak sağlar. Fen eğitimi açısından bilimsel süreç becerileri, öğrencileri aktif kılarak, onlara araştırma yöntemi ve sorumluluğu kazandıran ve kalıcı öğrenmeyi sağlayan becerilerdir. Ayrıca bilimsel süreç becerileri Fen ve Teknoloji öğretim programında yer alan fen ve teknoloji okuryazarlığının yedi alt boyutundan da biridir. Bu nedenle yapılan bu çalışmada geleceğin Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarının karşılaştıkları bir problem durumuna çözüm üretebilmede deneysel süreç becerilerini kullanabilme düzeylerini basit elektrik devresi örneği üzerinden belirlemek amaçlanmıştır. Çalışma öğretmen adaylarının deneysel süreç becerilerini kullanabilme düzeyleriyle ilgili derinlemesine inceleme amaçlı gerçekleştirildiğinden dolayı nitel yaklaşım tercih edilmiştir. Çalışmanın örneklemini, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen ve Teknoloji Öğretmenliği 1.sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Uygulama Genel Fizik II Laboratuvarında ikişerli gruplar şeklinde 78 kişiyle gerçekleştirilmiştir. Öğrencilerden “ampulün parlaklığını ne etkiler?” problem durumuna karşı çözüm aramaları istenmiştir. Çözüm arama süreci içerisinde kurdukları hipotezleri, belirledikleri değişkenleri, tasarlayıp yürüttükleri deneyleri, verdikleri kararları ve oluşturdukları modelleri çalışma kâğıtlarına yazmaları istenmiştir. Elde edilen veriler içerik analizi tekniğiyle analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda öğrencilerin en çok deneysel süreç becerilerinden değişkenleri belirleme (bağımlı, bağımsız ve kontrol edilen değişken) sürecinde güçlük çektikleri ortaya çıkmıştır. Öğrencilerin belirlediği bağımlı değişkenlerin %4,8’i, bağımsız değişkenlerin %5,6’sı ve kontrol edilen değişkenlerin ise %0,8’i doğru çıkmıştır. Hipotez kurma ve deney tasarlayıp yürütme süreçlerinde ise öğrencilerin değişkenleri belirleme sürecine oranla başarılı olduğu görülmüştür. Öğrencilerin kurduğu hipotezlerin %46,4 doğru, %23,2’si eksik ve %30,4’ü yanlış çıkarken, tasarlanan ve yürütülen deneylerin %83,2’si hipotezlere uygun olarak tasarlanmıştır. Öğrencilerin deney süresince kullandığı değişkenlerin epistemolojik karşılığını bilmediği sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Deneysel Süreç Becerileri, Basit Elektrik Devresi, Fen Öğretimi, Fen ve Teknoloji Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 613

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ELEKTRONİK PORTFOLYOYA İLİŞKİN

GÖRÜŞLERİNDEKİ DEĞİŞİM

Didem KARAKAYA* Selçuk AYDEMİR* Aygün KILIÇ* Mine ZORLU* Zehra KAYA* Osman Nafiz KAYA*

*Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

Literatürde öğrencilerin anlamlı ve kalıcı öğrenmesini, olumlu tutum ve motivasyonlarını sağlamak amacıyla, alternatif veya otantik değerlendirme olarak isimlendirilen değerlendirme yaklaşımları ve araçları önerilmektedir. Bu yaklaşımların en önemli özelikleri; öğrenci ürünü ve merkezli, adil ve güvenilir, işbirliğine dayalı, öğrenci-öğretmen etkileşimini artıran ve gerçek performansa ilişkin öğrenmeleri yansıtan bir değerlendirme olarak özetlenebilir. Bunların içinde, öğrenci ürünlerinin bir birikimi olan ve öğrencilerin kendi gelişimini izlemesine fırsat vermenin yanı sıra öğrencilere kendi ürünleri hakkında yansıtma ve yorum yapma fırsatı sağlayan elektronik portfolyolar önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışmada, Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarının “Öğretmenlik Uygulaması” dersi kapsamında ilköğretim okullarında yaptıkları uygulamaları organize edip sundukları elektronik portfolyolarına (e-portfolyo) ilişkin görüşlerindeki değişim araştırılmıştır. Ön test-son test tek grup desenli bu çalışmaya, 2011-2012 akademik yılında öğrenim gören 40 Fen ve Teknoloji öğretmen adayı (25 kız, 15 erkek) katılmıştır. Öğretmen adaylarının e-portfolyoya ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla Ersoy (2006) tarafından geliştirilen “Bireysel Gelişim Dosyasına İlişkin Görüş Anketi” kullanılmıştır. Ayrıca Likert anketteki her bir faktöre uygun açık uçlu soruların yer aldığı bir anket ve yarı yapılandırılmış mülakatlar yapılarak, nicel ve nitel verilerin birbirini desteklemesi amaçlanmıştır. Araştırma sürecinde, öğretmen adaylarına, “Öğretmenlik Uygulaması” dersi kapsamında e-portfoloyolarının içeriğini oluşturmak amacıyla uygulama okullarında çeşitli görevler (ders planı hazırlama, alınan dönütlere göre planı tekrar düzenleme, düzeltilen planı ilköğretim sınıflarında uygulama, dersi videoya kaydetme vb.) verilmiştir. Ön test sonuçlarına göre, anketin ilk faktörü için öğretmen adaylarının çoğu, gelişim dosyasına dayalı değerlendirmenin performans ölçen bir değerlendirme olduğunu ve bireysel olarak çalışma olanağı sağladığını belirtmiştir. Öğretmen adayları tarafından belirtilen tek olumsuz görüş ise, stres ve zaman sıkıntısıdır. Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretmen Adayları, Elektronik Portfolyo, Öğretmen Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 614

FARKLI DİSİPLİNLERDEKİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ

KAVRAMLARINA İLİŞKİN METAFORİK ALGILARI Serap KÜÇÜKER1, Özlem TAŞDELEN1, Gözdegül ARIK KARAMIK2

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü 2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu çalışmada, farklı disiplinlerdeki öğretmen adaylarının “öğretmen” ve “öğrenci” kavramlarına yönelik metaforik algılarını tespit etmek amaçlanmıştır. ‘Disiplin’, ‘sınıf seviyesi’, ‘cinsiyet’ ve ‘metafor kavramıyla ilgili ön bilgi’ değişkenleri baz alınarak, öğretmen adaylarının metaforik algıları ortaya çıkartılmış ve aralarındaki ilişki araştırılmıştır. Çalışma, 2011-2012 öğretim yılında Ankara’da bir üniversitenin Eğitim Fakültesinin Biyoloji Öğretmenliği, Kimya Öğretmenliği ve İlköğretim Matematik Öğretmenliği anabilim dallarında öğrenim gören toplam 180 birinci ve son sınıf öğretmen adaylarının katılımıyla gerçekleşmiştir. Katılımcıların %32’si erkek ve %68’i kadın öğretmen adaylarından oluşmaktadır. Anabilim dallarının bu çalışmaya katkısı eşit sayıdadır. Araştırmaya katılan öğretmen adaylarının öğrenci ve öğretmen kavramına ilişkin sahip oldukları metaforları ortaya çıkarmak amacıyla bir değerlendirme formu hazırlanmıştır. Hazırlanan bu form iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda öğretmen adaylarının demografik özellikleri hakkında bilgi toplamak amacıyla hazırlanan sorular mevcuttur. İkinci kısım ise “öğretmen” ve “öğrenci” metaforları ile ilgili bilgi alabilmek için dört tane cümleden oluşturulmuştur. Elde edilen yazılı verilere göre bölümlerden seçilen öğrenciler ile odak grup görüşmesi yapılmıştır. Araştırmaya katılan öğretmen adaylarının geliştirdikleri metaforların analiz edilmesi nitel araştırmalar için yapılan içerik analizi ile yapılmıştır. Bu araştırmadan elde edilen bulgulara göre, “öğrenci” ve “öğretmen” olgularının öğretmen adaylarının sahip olduğu tek bir metaforla bir bütün olarak açıklanması mümkün değildir. Bu sebeple çalışma sonunda, belirlenen kavramlara yönelik çok sayıda metafor ortaya çıkmıştır. Farklı disiplinlere, cinsiyetlere, yaş aralıklarına ve metaforla ilgili ön bilgilerine göre öğretmen adaylarının metaforları farklılık göstermektedir. Ayrıca, öğretmen adaylarının öğrenci ve öğretmen olgularına bakış açılarında farklılıklar tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Farklı Disiplinler, Metafor, Öğretmen Adayları, Öğretmen-Öğrenci

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 615

BİYOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOKLU ZEKÂ ALANLARI İLE ÇEVREYE YÖNELİK TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Özlem TAŞDELEN1 Osman ÇİMEN1

1Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı

Günümüzün en kritik önceliği haline gelen çevre hususunda, toplumun eğitimi önem kazanmaktadır. Eğitim hususunda ise öncelikle örgün eğitim akla gelmekte ve bunun da merkezini öğretmenler oluşturmaktadır. Çevre eğitiminde öğretmenlerin rolü oldukça önemlidir. Buradan yola çıkarak, çevre eğitiminde çevreye yönelik olumlu tutum geliştirmede bireylerin çoklu zekâ alanlarından faydalanabileceği düşünülmüştür. Gardner tarafından ortaya atılan Çoklu Zekâ Kuramına göre insanların ağırlıklı zekâ alanları farklılık gösterebilir ve kişilerin becerileri ve ilgileri de bu yönde değişebilir. Buradan yola çıkarak, bu çalışmada genel olarak, biyoloji öğretmen adaylarının zekâ türleri ile çevreye yönelik tutumları arasındaki ilişkiyi belirlemek amaçlanmıştır. Çalışma tarama modeli şeklinde tasarlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalında öğrenim gören 169 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Biyoloji öğretmen adaylarının çevreye yönelik tutumlarının belirlenmesinde Şerenli (2010) tarafından geliştirilen “Çevreye Yönelik Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçek 24 maddeden oluşmaktadır. Çalışmada zekâ alanlarını ölçmek için Seber (2001) tarafından geliştirilen “Çoklu Zekâ Alanlarında Kendini Değerlendirme Ölçeği” kullanılmıştır. Bu ölçekte sekiz zekâ alanından her biri için sekizer madde olmak üzere toplam 64 madde bulunmaktadır. Çalışma sonucunda ulaşılan veriler, SPSS 16 paket programında ANOVA ve Pearson korelasyon kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen verilerin sonuçları değerlendirme aşamasındadır. Çalışmadan elde edilen verilere göre ağırlıklı zekâ alanlarına göre çevreye yönelik tutumun değişebileceği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Çoklu Zekâ Alanları, Çevreye Yönelik Tutum.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 616

İLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ “DNA” İLE İLGİLİ ALGILARININ

METAFOR YOLUYLA BELİRLENMESİ

Yasemin HACIOĞLU1, Esra BOZKURT2, Nurhan ÖZTÜRK2, Gülay EKİCİ3

1 Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı

2 Sinop Üniversitesi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 3Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Türkiye’de ve Dünya’da anlatımı güçlendirmek, canlı kılmak için yararlanılan söz sanatlarından biri benzetmedir. Benzetme, bir nesneyi ya da eylemi daha iyi anlatabilmek için başka nesne ya da eylemlerden yararlanarak onu anımsatma yoluyla gerçekleştirilir. Metaforların ilk aşaması benzetmelerdir. Metaforlarda benzetme kavramına paralel olarak anlatılmak istenilen kavram, onunla bir yönden benzerliği olan başka bir kavramla anlatılmaya çalışılır. Bir metafor parçalarının toplamından daha büyük bir anlam oluşturarak bize yeni bir farkında olma sunar. Metaforlar, genellikle söylemek isteneni süslemeye yönelik söz sanatından ibaret sayılır, ama önemi bundan çok daha fazladır. Metafor kullanımı, genel olarak dünyayı kavrayışımıza yardım eden bir düşüncedir. Bunun yanında metafor, insanın kendini ifade edişi üzerinde de biçimlendirici bir etki oluşturmaktadır. Fakat metafor dilin ve düşünce yapısının önemli bir parçası olmasından dolayı özellikle öğretmen adaylarının bunun farında olmaları onların meslek hayatları için önem teşkil edecektir. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı, fen bilgisi öğretmenliği bölümünde öğrenim gören öğretmen adaylarının DNA kavramına ilişkin sahip oldukları algıları ortaya çıkarmak ve metafor oluşturup oluşturamadıklarını ortaya koymaktır. Araştırmanın çalışma grubunu, Sinop Üniversitesi eğitim fakültesi ilköğretim bölümü fen bilgisi öğretmenliği anabilim dalında 2011-2012 bahar döneminde öğrenim görmekte olan toplam 120 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Çalışma grubundan “DNA… gibidir, çünkü……” veya “DNA ……ya benzer, çünkü…….” cümlelerini tamamlamaları istenmiştir ve kavram hakkında her hangi bir kısıtlama yapılmamıştır. Öğretmen adaylarının cevapları araştırmanın verilerini oluşturmaktadır. Verilerin analizinde nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi kullanılmıştır. Böylece öğretmen adaylarının kavramı kazanılmışlık düzeyi ortaya çıkacaktır. Araştırmanın sonuçlarına göre öğretmen adaylarının çoğunluğunun DNA’nın yapı ve görevine ilişkin metafor oluşturduğu dikkat çekmektedir. Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayları, Metafor, DNA

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 617

BİLİMSEL EPİSTEMOLOJİK İNANÇLAR: İLKÖĞRETİM MATEMATİK İLE FEN BİLGİSİ

ÖĞRETMEN ADAYLARININ FARKI

Özlem AYDIN ŞENGÜLEÇ1 Cem BÜYÜKEKŞİ1 Murat GENÇ1 Soner YAVUZ1 Ali AZAR1

1Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Ereğli Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve

Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Öğreticinin sahip olduğu epistemolojik inançların eğitim öğretim faaliyetlerini yakından etkilediği bilinmektedir. Ülkemizde öğretmen yetiştirme programları içerisinde yer alan fenle ilgili bazı dersler hem ilköğretim fen bilgisi hem de matematik öğretmenliği programları için aynı içeriklere sahiptir. Oysaki yapılan çalışmalarda fen bilgisi ile matematik öğretmen adaylarının bilimsel epistemolojik inançlarında bazı farklılıklar göze çarpmaktadır. Bu açıdan, öğretmen yetiştiren programların içeriklerinin düzenlenmesinde öğreticinin öğretimine doğrudan etki eden epistemolojik inançlardaki bu farklılıkların göz önünde bulundurulması hem etkin bir matematik hem de fen öğretimin sağlanabilmesi için oldukça önem taşımaktadır. Bu amaçla çalışmada, 2011-2012 akademik yılın bahar döneminde, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören 114 öğretmen adayı ile Matematik bölümlerinde öğrenim gören 107 öğretmen adayının, bilimsel epistemolojik inançlarının ve bu inançlarının cinsiyet, sınıf seviyesi, mezun oldukları lise türü, anne ve babanın eğitim durumu, fen bilimlerine ilgi seviyesi ve geçmişteki fen başarılarını nasıl gördükleri değişkenlerine göre farklılıklarının incelenmesi amaçlanmıştır. Tarama modeli kullanılan araştırmada, Pomeroy (1993) tarafından geliştirilen ve Deryakulu ve Bıkmaz tarafından Türkçeye çevrilen “Bilimsel Epistemolojik İnançlar Ölçeği” (EİÖ) toplam 221 öğretmen adayına uygulanmıştır. Çalışma sonunda ilköğretim fen bilgisi ve matematik öğretmen adaylarının pozitif bilim anlayışına sahip olup olmadıkları konusunda bulgular yorumlanacak ve aralarındaki farklılıklar incelenecektir. Tüm katılımcıların bölüm ve diğer değişkenler açısından sahip oldukları bilimsel epistemolojik inançlarında oluşan faklılıklarda ayrıca yorumlanacaktır. Çalışmadan elde edilen verilerin ışığında, öğretmen yetiştiren programların özellikle fizik ve matematik ders içeriklerinin tekrar gözden geçirilmesi açısından sonuçlar yorumlanacak ve önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Bilimin Doğası, Epistemolojik İnançlar, Fen Bilgisi Öğretmen Adayı, İlköğretim Matematik Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 618

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİMSEL EPİSTEMOLOJİK İNANÇLARININ İNCELENMESİ

Özlem AYDIN ŞENGÜLEÇ1 Cem BÜYÜKEKŞİ1 Soner YAVUZ1

Ali AZAR1

1Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Ereğli Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Öğrenmenin ve bilginin doğasına ilişkin inançları temsil eden bilimsel epistemolojik inançların öğretmenler ve öğretmen adayları açısından belirlenmesi, özellikle fen eğitimde yeni reformların gerçekleştirilmesinde giderek önem kazanmıştır. Ülkemizde de müfredat alanı başta olmak üzere yapılan reformların uygulanabilmesi aşamasında, hem sınıf içinde öğretim tekniklerinden sınıf yönetimine kadar tüm eğitim-öğretim faaliyetlerini etkileyen hem de değişime ne derece uyumlu olduklarını gösteren bilimsel epistemolojik inançların, özellikle hızla gelişen eğitim alanımızdaki yeniliklerin gelecekteki uygulayıcı öğretmen adaylarında belirlenmesi önemlidir. Bu çalışmada, 2011-2012 akademik yılın bahar döneminde, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Amasya Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Niğde Üniversitesi Eğitim Fakülteleri İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören toplam 1044 öğretmen adayının, bilimsel epistemolojik inançlarının ve bu inançlarının cinsiyet, sınıf seviyesi, mezun oldukları lise türü, anne ve babanın eğitim durumu, fen bilimlerine ilgi seviyesi ve geçmişteki fen başarılarını nasıl gördükleri değişkenlerine göre farklılıklarının incelenmesi amaçlanmıştır. Tarama modeli kullanılan araştırmada, Pomeroy (1993) tarafından geliştirilen ve Deryakulu ve Bıkmaz tarafından Türkçeye çevrilen “Bilimsel Epistemolojik İnançlar Ölçeği” (EİÖ) kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin analizinde t-testi ve ANOVA kullanılacaktır. Araştırmanın sonucunda fen bilgisi öğretmen adaylarının genel olarak pozitif bilim anlayışına sahip olduklarını göstermeleri beklenmektedir. Bunun yanında, fen bilgisi öğretmen adaylarının bilimsel epistemolojik inançlarının özellikle anne-babanın eğitim durumu, cinsiyet, fen bilimlerine ilgi seviyesi ve geçmişteki fen başarılarını nasıl gördükleri değişkenleri açısından farklılık göstermesi öngörülmektedir. Ayrıca, katılımcıların sınıf seviyesi değişkenine göre epistemolojik inançlarındaki gelişimde değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Bilimin Doğası, Epistemolojik İnançlar, Fen Bilgisi Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 619

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENİNİN SIVILARDA BASINÇ ÜNİTESİ İÇİN KULLANDIĞI ÖĞRETİM

YÖNTEMLERİNİN İNCELENMESİ

Dilek KARIŞAN1 Behiye UBUZ2 Ayşe ŞENAY3

1Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü 2,3Orta Doğu Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Orta Öğretim Fen ve

Matematik Alanları Eğitimi Bölümü Fen eğitiminin temel hedeflerinden birisi de fen okur yazarı bireyler yetiştirmektir (MEB, 2007). Bu hedeflere ulaşmak için öğretim programında çeşitli değişiklikler yapılmaktadır. Programlarda yapılan bu değişikliklerin nasıl ve ne ölçüde uygulanacağı, programların uygulayıcısı olan öğretmenlerin bilgi, beceri, ve tutumlarından etkilenmektedir (Aydın ve Cakiroglu, 2010). Yeni programların etkili bir şekilde uygulanması ve derslerin öğretmen merkezli uygulamadan öğrenen merkezli uyguamaya geçirilmesi iyi bir öğretmen eğitimi ile mümkündür. Öğretmen eğitimi ile ilgili çalışmalarda kullanılan teorik çerçevelerden biri Magnusson, Krajcik ve Borko (1999)’nun önermiş oldukları Pedagojik Alan Bigisi (PAB, Pedagocical Content Knowledge) modelidir. Bu modelde PAB’ın beş alt boyutu bulunmaktadır; fen bilimlerin amaç ve hedeflerinin bilgisi, öğrenci bilgisi, müfredat bilgisi, öğretim yöntemleri bilgisi, ölçme ve değerlendirme bilgisi. Bu çalışmada 16 yıllık fen ve teknoloji öğretmenliği deneyimi olan bir öğretmenin, sıvılarda basınç ünitesini başarı durumları farklı iki ayrı sınıfta anlatırken kullandığı öğretim yöntemleri incelenmiştir. Çalışma 2011-2012 eğitim öğretim yılı sonbahar döneminde gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın veri toplama aşaması üç bölüme ayrılmıştır; ön görüşme (pre-interview) , sınıf gözlemleri, ve son görüşme (post-interview). Veri çeşitlemesi için kullanılan kaynaklar; içerik gösterimi (content representation), ders planı, yarı yapılandırılmış görüşmeler, ve sınıf gözlemleridir. Çalışma sonuçlarında, fen bilgisi öğretmeninin sıvı basıncı ünitesini anlatırken her iki sınıfta da 5E öğrenme modelini kullandığı görülmüştür. Fakat öğretmenin derste anlaşılmasının güç olduğunu düşündüğü kısımlarda öğretmen merkezli yöntemleri (düz anlatım) kullandığı dikkat çekmektedir. Öğretmenin gerekli gördüğü durumlarda farklı öğretim yöntemlerini kullanabilme becerisinin konunun etkili öğretilmesine olanak sağladığı düşünülmektedir. Yeni Fen ve Teknoloji öğretim Programın uygulanabilirliğinin artması için öğretmenlerin, öğretmen adaylarının farklı öğretim ve yöntemlerine hakim olmaları gerektiği düşnülmektedir. Anahtar Kelimeler: Pedagojik Alan Bilgisi, Fen Bilgii Öğretmeni, Sıvı Basıncı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 620

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRENCİLERİNİN FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNE İLİŞKİN BİLİMSEL SÜREÇ

BECERİ KAZANIMLARINI GERÇEKLEŞTİRME DURUMLARI

Gülşah TANRIVERDİ1 Murat DEMİRBAŞ2

1Kırıkkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi

Anabilim Dalı 2Kırıkkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi

Anabilim Dalı Eski fen öğretimi anlayışında bilimsel bilgilerin ezbere dayalı olarak anlatımı söz konusu iken, yeni anlayışla hazırlanan fen öğretim programlarında yaparak yaşayarak öğrenme durumlarının ön plana çıktığı görülmektedir. Bu bakımdan ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde hazırlanan öğretim programlarının yapısı incelendiğinde yapılandırmacı yaklaşımı temel alan öğretim durumlarının oluşturulduğu görülmektedir. Araştırmada bilimsel süreç becerileri kapsamı “M.E.B İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi (6., 7. Ve 8. sınıflar) Öğretim Programındaki” çerçevesiyle esas alınmıştır. Araştırmada durum çalışmasının durum analizi türü modeli kullanılmıştır. Durum analizi, özel bir olayın farklı bakış açıları kullanılarak incelenmesidir (Büyüköztürk ve ark., 2008). Çalışma fen ve teknoloji dersinin rastgele seçilen birer ünitelerinden birer etkinlik seçilip Kırıkkale Üniversitesi Eğitim fakültesi fen bilgisi öğretmenliği bölümünde öğrenim gören 100 öğrencinin programda belirtilen bilimsel beceri kazanım düzeylerinin belirlemesi amaçlanmaktadır. Başlangıç olarak öğrencilere 6., 7. ve 8. sınıf fen ve teknoloji dersinin bilimsel süreç becerileri kazanımları konusunda eğitim verilmiştir. Veri toplama aracı olarak ise “Bilimsel Süreç Becerileri Eşleştirebilme Testi” (BSBET) kullanılacaktır. Ölçekte 6., 7. Ve 8. sınıf fen ve teknoloji dersinde mevcut olan birer etkinlik bulunmaktadır. Öğrencilerden bilimsel süreç beceri basamaklarının etkinliklerin hangi kısımlarına denk geldiğini belirleyip, nedenlerini açıklamaları istenecektir. Öğrencilerin verdikleri cevaplar doğrultusunda elde edilen veriler nitel analiz yöntemleriyle değerlendirilip, elde edilen sonuçlara göre yorumlar yapılacaktır. Anahtar Kelimeler: Fen Öğretimi, Bilimsel Süreç Becerileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 621

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ GENETİK KLONLAMAYA İLİŞKİN BİLİMSEL VE

SOSYOBİLİMSEL ARGÜMAN KALİTELERİNİN ALAN BİLGİSİ YÖNÜNDEN İNCELENMESİ

Ali Yiğit KUTLUCA1 Yılmaz SOYSAL1 Pınar Seda ÇETİN1

Nihal DOĞAN1

1Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı 14280 GÖLKÖY/BOLU

Toplumu oluşturan bireylerin nitelikli birer bilim okuryazarı olarak yetiştirilmesi açısından fen ve teknoloji dersinin önemli bir etkisinin olduğu düşünülmektedir. Bu açıdan bakıldığında, 2005 yılından itibaren öğrenci merkezli öğretim programlarının uygulanması, öğretmenlere düşen görev ve sorumlulukları arttırmıştır. Yeni bir öğretim tekniği olarak argümantasyon, fen eğitimi de içinde olmak üzere birçok disiplinde yerini almaya başlamıştır. Bu nedenle, fen eğitimi araştırmacıları tarafından fen sınıflarında argümantasyonun rolüne ilişkin birçok araştırmalar yapılmaktadır. Öğretmenlerin de bu aşamada fen eğitimi açısından önemli bir yeri olduğu düşünülmektedir. Çalışma kapsamında, çok yakın zamanda mesleğe başlayacak öğretmen adayları, hem bilimsel hem de sosyobilimsel bir yönü olan genetik klonlama konusunda argümantasyon sürecine dâhil edilmişlerdir. Bu çalışmanın amacı, Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarının, biyolojide özel konular dersi kapsamında yer alan, genetik klonlama konusundaki alan bilgi seviyeleriyle, araştırmacılar tarafından geliştirilen senaryolar çerçevesinde ürettikleri bilimsel ve sosyobilimsel argüman kaliteleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Katılımcılara Lyngved (2009) tarafından geliştirilen klonlama kavramsal anlama testi, Türkçeye çevrildikten sonra uygulanmıştır. Katılımcılar, anketlerin analizi sonucu, alan bilgi seviyelerine göre “alt-orta-üst” şeklindeki gruplara dahil edilmişlerdir. Genetik klonlama konusunda hazırlanan senaryolar çerçevesinde bilimsel ve sosyobilimsel argümantasyon yapmaları sağlanmıştır. Her bir grubun oluşturduğu argümanlar, Erduran, Simon ve Osborne (2004) tarafından geliştirilen metodolojik araç yardımıyla analiz edilecek ve kavramsal anlama düzeyi ile argümantasyon kalitesi arasındaki ilişkinin anlamlılığına bakılacaktır. Sonuçlar alan yazın ışığında değerlendirilecek ve gerekli öneriler verilecektir. Anahtar Kelimeler: Argümantasyon, Bilimsel ve Sosyobilimsel Argümantasyon, Alan Bilgisi, Genetik Klonlama, Fen ve Teknoloji Öğretmen Adayı.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 622

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN KİMYASAL TEPKİMELER KONUSUNDAKİ PEDAGOJİK ALAN

BİLGİLERİ

Murat ÖZEL1 Alev DOĞAN2

1Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Bu araştırmanın amacı fen ve teknoloji öğretmenlerinin kimyasal tepkimeler konusundaki pedagojik alan bilgilerini incelemektedir. Araştırmanın katılımcılarını altı fen ve teknoloji öğretmeni oluşturmuştur. Araştırmada öğretmenlerin pedagojik alan bilgilerini incelemek amacıyla nitel araştırma metodolojisi desenlerinden biri olan durum çalışması yöntemi kullanılmıştır. Öğretmenlerin pedagojik alan bilgilerini belirlemek amacıyla, görüşme, gözlem, içerik temsili ve doküman incelemesi teknikleri kullanılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgular, öğretmenlerin kimyasal tepkimeler konusunda pedagojik alan bilgisi bileşenleri bakımından birtakım farklılıkları ortaya çıkartmıştır. Bulgular, çalışmaya katılan öğretmenlerin tamamının fen öğretimine yönelik yapılandırmacı yönelime sahip olduklarını göstermiştir. Öğretmenler öğrencilerin fen ve teknoloji dersinde aktif olmaları gerektiğini ve öğrencilerin günlük yaşam ve dersteki konular arasında ilişki kurabilmelerinin kendileri için önemli olduğunu belirtmişlerdir. Deneyimli öğretmenler konuyla ilgili olarak, öğrencilerin zorluklarını daha iyi tahmin edebilmişlerdir. Ayrıca deneyimli öğretmenler müfredatta yer alan hedef ve kazanımlarla ilgili derinlemesine bilgiye sahiplerken, yeni başlayan öğretmenlerin müfredat ile ilgili sınırlı bilgiye sahip oldukları bulunmuştur. Öğretmenlerin tamamının konunun öğretiminde çeşitli öğretim stratejilerini ve temsilleri kullandıkları tespit edilmiştir. Öğretim stratejileri bakımından belirli bir öğretim deneyimine sahip öğretmenler, konuya özgü stratejileri kullanmaktadır ve yeni başlayan öğretmenlere göre gelişmiş bir bilgiye sahiptiler. Bununla birlikte, öğretmenlerin öğrencilerinin konuyla ilgili anlamalarını değerlendirmede benzer değerlendirme metotlarını kullandıkları tespit edilmiştir. Elde edilen bulgular ışığında öğretmen eğitimine yönelik önerilerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretmenleri, Pedagojik Alan Bilgisi, Kimyasal Tepkimeler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Öğretmen Yetiştirme 623

ATÖLYE ÇALIŞMASI

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Atölye Çalışması 625

FİZİK EĞİTİMİNDE YARATICI DRAMA YÖNTEMİNİN KULLANILMASINA YÖNELİK UYGULAMALI ATÖLYE

ÇALIŞMASI

Tuğba ÇOPUR1, Esin ŞAHİN1

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Fizik Eğitimi Anabilim Dalı

Yaratıcı drama, herhangi bir konunun öğretilmesinde, katılımcıların yaşantılarından yola çıkarak; doğaçlama, rol oynama gibi tekniklerin kullanılarak canlandırmaların yapıldığı oyunsu süreçlerdir. Bu canlandırma süreçlerinde çalışmanın amacına, katılımcıların özelliklerine göre önceden belirlenmiş bir ortamda yaratıcı drama etkinlikleri gerçekleştirilir. Yaratıcı dramanın disiplin, yöntem ve sanat eğitimi boyutları bulunmaktadır.

Bu oturumun amacı, katılımcılara yaratıcı dramanın yöntem boyutunu tanıtmak ve fizik eğitiminde nasıl kullanılabileceğine yönelik örnek bir uygulama sunmaktır. Fen ve Teknoloji dersi ile Fizik dersi müfredatları incelenerek, her ikisinde ortak olarak yer alan bir fizik konusu belirlenmiş ve belirlenen fizik konusuna yönelik bir oturum hazırlanmıştır. Oturum planı katılımcıların, sürece aktif bir şekilde dâhil olarak, görerek, yaşayarak, kendi yaşantılarından yola çıkarak yaratıcı dramayı yöntem olarak tanımaları ve derslerinde kullanabilmelerine ışık tutacak şekilde yapılandırılmıştır. Oturumun içeriğinde katılımcıların her birinin aktif olarak yer alacağı doğaçlama, rol oynama tekniklerine yer verilmiştir.

Atölyeye önceden mail yoluyla başvurarak, 16 Fen ve Teknoloji öğretmeni, 6 akademisyen (3 Fizik Eğitimi Anabilim Dalı, 1 Matematik Eğitimi Anabilim Dalı, 2 Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı), 3 Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı’nda lisansüstü öğrencisi, 2 Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı’nda lisans öğrencisi olmak üzere, toplam 27 katılımcı kayıt yaptırmıştır.

Oturum süresi 90 dakikadır. Oturumun sonunda yer alan değerlendirme aşamasında, katılımcıların atölye sürecine yönelik görüşlerini ve önerilerini almak, sürecin beğendikleri ve beğenmedikleri yönlerini belirlemek amacıyla, açık uçlu sorulardan oluşan bir değerlendirme formu hazırlanmış ve katılımcılarla odak grup görüşmesi yapılması planlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Yaratıcı drama, fizik eğitimi

EĞİTİM SEMİNERİ

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Eğitim Semineri 627

ARGÜMANTASYON TABANLI BİLİM ÖĞRENME UYGULAMA ÖRNEKLERİ ve YANSIMALARI

Yesrip AKBAY1 Mustafa DEMİR2 Fatma GÜNDOĞAN3

Recai AKKUŞ4 Esra KABATAŞ MEMİŞ5

1Atatürk İlköğretim Okulu, Siirt 2 Muammer Çiçekoğlu İlköğretim Okulu, Rize

3 Yerköy İlköğretim Okulu, Kayseri 4Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik

Eğitimi 5Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

Yeni müfredatın uygulanmasında, öğrencilerin bilgiye ulaşırken araştıran,

sorgulayan, inceleyen, günlük hayatıyla fen konuları arasında bağlantı kurabilen, hayatın her alanında karsılaştığı problemleri çözmede bilimsel metodu kullanabilen ve dünyaya bir bilim insanının bakış acısıyla bakabilen bireyler olarak yetiştirilmesi amaçlanmıştır (MEB, 2006). Bu amacı gerçekleştirmede öğrencilerin eğitim ortamlarındaki uygulamaları nasıl şekillendirdikleri büyük önem arz etmektedir. Fen eğitiminde önemli bir kısmı oluşturan ve bilgiye ulaşmada bir aracı olan deneyler; model oluşturmada, test etmede, açıklamalar ve ölçümler arasında nasıl bağlantı kuracağımız konusunda sabitlenmiştir. Bu bağlantıların kurulmasında ve bilimsel bilginin oluşturulmasında argümanın önemi büyüktür. Argüman, bilim kavramlarının statik olayların toplamı olarak algılanmamasını sağlar. Çünkü argüman bilimin dil uygulamalarının önemli bir görünüşüdür ve yeni bilginin anlaşılmasında ve bilginin güvenilir şekilde üretilmesinde anahtar bir rol oynamaktadır (Cavagnetto, 2010). Bir bilginin ne kadar savunulduğunu yansıtan argüman, dilin önemli bileşenleri olan konuşma ve yazmaya adapte edilerek kullanılmaktadır (Kelly & Takao, 2001). Argümantasyon, eğitimde değişen ilgileri ve kavramların gelişimini epistemik olarak anlama ve bilimsel uygulamalarda öğrencilerin yaptıkları muhakemeleri anlamlandırma için bir araçtır (Kelly & Takao, 2001).

Fende argüman oluşturmak, bilimin nasıl işlediğini anlamak için önemlidir (Erduran, Simon & Osborne, 2004). Ancak, öğrencilerin bilimsel argüman oluşturmayı bağlamdan ayrı bir şekilde öğrenmeleri yerine bilimsel bağlam çerçevesinde bilimsel dil ile yapılandırılmış etkinlikler içerisinde geliştirmeleri hayati önem taşımaktadır (Hand, 2008). Argümantasyon esaslı öğretim yaklaşımları ile öğrenciler daha önce zihinlerinde oluşmuş olan modelleri sorgular, arkadaşlarının modellerini irdeler, kendi modellerini savunmak için bilim insanlarının düşünce sistemine uygun olarak destek, gerekçe ve kanıt kullanır. Bu bağlamda, bilimsel argümantasyon ve dilin fen etkinlikleri ile harmanlandığı Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme (ATBÖ) yaklaşımında öğrenenler bu taslak boyunca araştırma-sorgulama, yazma, kritik düşünme, kavramsal anlama ve becerileri düşünme işlemlerini gerçekleştirirler (Hand, Wallace & Yang, 2004). Bu çalışmanın amacı, ATBÖ yaklaşımını uygulamada deneyimli ve farklı bölgelerdeki okullarda öğretmenlik yapan üç öğretmenin süreçte bu yaklaşımın onlara ve öğrencilerine kattıkları faydaları ve karşılaştıkları zorlukları ortaya koymaları ve deneyimleri doğrultusunda bir örnek uygulama gerçekleştirmelerini sağlamaktır.

Önerilen bu eğitim seminerinde, uygulamaya dair tecrübeleri olan öğretmenler eşliğinde, uygulamalı olarak “kuvvet ve hareket” konusunda örnek ders işlenecek ve bu

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Eğitim Semineri 628

bağlamda ATBÖ uygulamasının aşamaları kuramsal olarak tartışılacaktır. Katılımcılardan derse katılmaları, istenilen etkinlikleri yerine getirmeleri ve ders sonunda öğretmenlere uygulamaya ilişkin soru sormaları beklenmektedir. Dolayısıyla, moderatör eşliğinde yapılacak olan tartışma, öğretmenlerin ünite hazırlık aşamasından öğrenci ölçme ve değerlendirme aşamasına kadar olan bölümleri kapsayacaktır.

Anahtar Kelimeler: Argümantasyon, Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme, Fen Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Eğitim Semineri 629

META-ANALİZ NEDİR? NASIL YAPILIR? FEN VE

MATEMATİK EĞİTİMİNE NE TÜR KATKILAR SAĞLAYABİLİR?

Ulaş ÜSTÜN, Ali ERYILMAZ

ODTÜ Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Fizik Eğitimi ABD

Eğitim çalışmalarıyla ilgili son yıllarda yapılan yaygın eleştirilerden bir tanesi,

birçok araştırmanın karar vericilere ve uygulayıcılara neyin çalışıp neyin çalışmadığına karar vermeleri konusunda yardımcı olamamasıdır (Bennett, 2005). Tasarımı ne kadar iyi yapılmış olursa olsun, tek bir çalışmanın ortaya koyduğu sonuçların, zaman, örneklem ve bağlam özellikleriyle sınırlandırılmış olması bu durumun önemli sebeplerinden bir tanesidir (Davies, 2000). İnsan davranışlarının karmaşıklığı ve araştırmaların iç geçerliliğini etkileyen, kontrol edilmesi zor, çok sayıda tehdidin bulunması var olan bu karışıklığı daha da artırmaktadır (Hunter & Schmidt, 2004). Sonuç olarak, diğer alanlarda olduğu gibi, hızla gelişen fen ve matematik eğitimi literatüründe de aynı konuyla ilgili tutarsız sonuçlar sunan çok sayıda çalışma yer almaktadır.

Sistematik derlemelerin bu tür sorunların çözümünde önemli bir işlevi bulunmaktadır. Var olan birincil çalışmaları sentezleyen derleme çalışmaları, belirli bir araştırma sorusuna yönelik yapılmış çalışmalardan yararlanarak genel çerçeveler çizmeyi amaçlar (Chalmers, Hedges, & Cooper, 2002). Sistematik derleme yapmanın etkili yollarından bir tanesi meta-analizdir. Meta-analiz, en basit anlamda aynı konu üzerinde birbirinden bağımsız olarak yapılmış çalışmaların sonuçlarını bir araya getirmek ve bu sonuçlardaki farklılığa sebep olan ara değişkenleri bulmak için istatistiksel yöntemlerin kullanılması sürecidir.

Meta-analiz çalışmalarının da birincil araştırmalara benzer uygulama basamakları vardır (Glass, 2006). Birincil araştırmalarda olduğu gibi meta-analiz çalışmaları da amacın belirlenmesi ve ilgili araştırma sorularının geliştirilmesi ile başlar. Ardından hangi çalışmaların dahil edileceğiyle ilgili kriterler belirlenir. İlgili çalışmaların araştırılmasının ardından dahil edilme kriterlerine uyan çalışmalar belirlenir ve bu çalışmalar her meta-analiz çalışmasına özel geliştirilen kodlama sayfaları yardımıyla kodlanır. Çalışmalardan elde edilen veriler ortak bir büyüklükte sentezlenir ve çalışmaların özellikleri ile hesaplanan ortak büyüklük arasındaki ilişkiler incelenir. Bu ortak büyüklük için ise genellikle etki büyüklüğü tercih edilir. Sonuçların istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığı hakkında fikir veren p değeri yerine, pratik anlamlılığının bir ölçüsü olan etki büyüklüğünün tercih edilmesinin en önemli sebebi, bu değerin örneklem büyüklüğünden bağımsız oluşudur. Son zamanlarda birincil çalışmalarda da yorumların daha çok bu büyüklük üzerinden yapılması önerilmektedir.

Literatürde meta-analizin farklı boyutlarıyla ilgili karşılaşılan problemlerden kaynaklanan eleştiriler de yapılmaktadır (Borenstein, Hedges, Higgins, & Rothstein, 2009). Örneğin, yayın yanlılığı meta-analizde sonuçları etkileyebilecek önemli sorunlardan bir tanesidir. Bu yanlılık, basılı yayınlarda anlamlı bir fark bulmuş olan çalışmaların daha rahat kabul edilmesinden kaynaklanmaktadır. Gri literatür olarak isimlendirilen, basılı olmayan çalışmaların da meta-analize dahil edilmesi bu sorunun oluşma ihtimalini ciddi oranda azaltmaktadır. Sonuçlarda yayın yanlılığının olup olmadığının tespiti için kullanılabilecek betimsel metotlar bulunmaktadır (Rothstein, Sutton, & Borenstein, 2005).

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Eğitim Semineri 630

Meta-analiz çalışmaları sadece var olan çalışmaların sonuçlarını bir araya getirmekle kalmaz aynı zamanda dahil edilen hiçbir çalışmanın incelemediği bazı değişkenlerin bağımlı değişken üzerindeki etkisinin incelenmesine olanak sağlar (Pigott, 2012). Örneğin probleme dayalı öğrenmenin (PDÖ) başarı üzerindeki etkisini inceleyen çalışmalar arasında her hangi birisi sınıf büyüklüğünün veya öğrencilerin sahip oldukları becerilerin bu etkileşimi nasıl etkilediğini incelememiş olabilir. Buna rağmen, meta-analiz çalışmalarında yeterli veri elde edildiği takdirde sınıf büyüklüğü veya beceriler ara değişken olarak tanımlanabilir ve başarı üzerindeki etkisi incelenebilir. Bu anlamda, meta-analiz çalışmaları araştırmaların bulgularını sentezlemenin yanında yeni bulgular sunma potansiyeline de sahiptir.

SPSS ve SAS gibi genel amaçlı istatistik yazılımlarının meta-analiz uygulamaları veya eklentileri bulunmamaktadır. Ancak bazı araştırmacıların bu programlar yardımıyla meta-analiz yapılabilmesi için geliştirmiş oldukları makrolar bulunmaktadır. Bununla birlikte MetaWin, MIX, MetAnalysis ve Comprehensive Meta-Analysis (CMA) gibi sadece meta-analiz uygulamalarına yönelik geliştirilen yazılımlar da yer almaktadır. Bunlar arasında, kapsam ve kullanışlılık açısından CMA öne çıkmaktadır (Bax, Yu, Ikeda, & Moons, 2007).

Diğer alanlara paralel olarak, fen ve matematik eğitiminde de son yıllarda gerek tez çalışmaları gerekse projeler kapsamında yapılan meta-analiz çalışmalarının sayısında önemli artışlar olmuştur. Ancak, ilgili literatürde incelenen bağımlı ve bağımsız birçok değişkenin yer alması ve her geçen gün yeni çalışmaların yapılması sebebiyle meta-analiz çalışmalarının yaygınlaştırılması gerekmektedir. Meta-analiz gibi sistematik derleme çalışmaları hem yapılan birincil çalışmaların sonuçlarını değerlendirerek büyük resmin çizilmesinde yardımcı olacak hem de karar vericiler ve uygulayıcılara daha güvenilir bilimsel verilere dayanan sonuçlar sunacaktır.

Bu eğitim seminerinin temel amacı meta-analizin teorik altyapısından bahsederek temel düzeyde kavramsal çerçevesini çizmek, fen ve matematik eğitimi alanında yapılmış olan meta-analiz çalışmalarından örnekler sunmak ve özellikle yeni başlayanlar için meta-analiz uygulamalarını son derece kolaylaştıran CMA programının temel özellikleri ve kullanılışı hakkında bilgi vermektir. Bu kapsamda, bu eğitim semineri aşağıdaki sorulara cevap oluşturacak şekilde düzenlenecektir:

• Meta-analiz nedir? Ne değildir? • Meta-analiz çalışmaları neden önemlidir? • Meta-analizin temel uygulama basamakları nelerdir? • Hangi meta-analiz modeli ne zaman tercih edilmelidir? • Yayın yanlılığı nasıl tespit edilir ve önlenir? • İyi bir meta-analiz çalışmasında nelere dikkat edilmelidir? • Fen ve matematik eğitiminde ne tür meta-analiz çalışmaları yapılmıştır? • CMA yazılımının temel özellikleri nelerdir ve nasıl kullanılır?

Anahtar Kelimeler: Meta-analiz, Sistematik Derleme, Comprehensive Meta-

Analysis Yazılımı, Fen ve Matematik Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Eğitim Semineri 631

MİNİ SEMPOZYUM

A

FEN ÖĞRETMENLERİ VE SOSYOBİLİMSEL KONULARIN ÖĞRETİMİ

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - A 633

Sosyobilimsel konular (SBK) ve bu konuların öğretimi son yıllarda fen eğitimi literatüründe dikkat çekmekte ve birçok araştırma yayınlanmaktadır (Sadler, 2011). Sosyobilimsel konular bilim adamları arasında görüş ayrılıklarının olduğu, etik, ahlaki inanç ve değerlerin karar verme mekanizmalarında etkili olduğu, risk-fayda analizinin yapıldığı, sosyal boyutları olan teknolojik konulardır (Ratcliffe ve Grace, 2003). Bu konulara GDO’lu besinler, küresel ısınma, klonlama ve nükleer enerji örnek olarak verilebilir. SBK her geçen gün medyada daha fazla yer kaplamakta ve insanlar bu konuda karar vermek zorunda kalmaktadır (Sadler, 2011). Bu tip konuların öğretiminin öğrencilerde daha güçlü bir fen okuryazarlığının oluşmasını sağladığı, kavramsal öğrenmeyi hızlandırdığı, bilimin doğasının öğrenilmesine katkıda bulunduğu (Zeidler, Walker, Ackett ve Simmons, 2002), eleştirel düşünme, sorgulama ve argümantasyon gibi üst düzey becerileri geliştirdiği gözlenmiştir (Sadler ve Zeidler, 2005; Zohar ve Nemet, 2002). Dünya genelinde birçok ülke bu konuları fen öğretimi programlarına dahil etmeye başlamıştır (Dawson, 2011). Ancak sosyobilimsel konuların öğretimi kolay bir iş olmayıp fen öğretmenlerinin bu alanda donanımlı olması oldukça önemlidir. Örneğin Sadler (2011) bu konularda öğretmenlerin otoriter rollerini bırakıp rehber pozisyona girmeleri gerektiğini ve bilimdeki belirsizlikler, inançlar, değerler ve ahlaki unsurlar hakkında birikimli olmalarının önemli olduğunu ifade etmiştir.

Türkiye’de 2005 yılı itibariyle ilköğretim, 2008 yılı itibariyle lise öğretim programlarında yapılan ve yapılandırmacı yaklaşımın esas alındığı reform çalışmalarına bakıldığında sosyobilimsel konular ile ilgili sınırlı oranda kazanıma yer verildiği ve bu konuların ders kitaplarında genel teorik bilgilerle ifade edildiği gözlenmektedir. Fen Öğretmenleri ve Sosyobilimsel Konuların Öğretimi adlı bu mini-sempozyumun amacı fen eğitiminde yeni bir trend haline gelen sosyobilimsel konular ve bu konuların öğretimi ile ilgili olarak ülkemizdeki öğretmen ve öğretmen adaylarının var olan düşüncelerini, muhakemelerini, pedagojilerini ve önerilerini ampirik verilerle incelemek ve gelecekte bu konuların öğretim programlarına daha güçlü bir şekilde entegrasyonunu sağlamak amacıyla önerilerde bulunmaktır. Mini sempozyumda Ahi Evran, Erciyes ve Aksaray Üniversiteleri’nden toplam 15 araştırmacının yer aldığı bir araştırma grubunun farklı küçük gruplar halinde hazırlamış olduğu beş farklı çalışma bildiriler halinde sunulacaktır. Aşağıdaki bölümde bildiriler, bildiri içerikleri ve araştırmacılar verilmiştir. Başkan: Yrd Doç Dr Ahmet Kılınç Bildiriler ve araştırmacılar: Öğretmen adaylarının sosyobilimsel bir konunun öğretimi ile ilgili öz yeterlilikleri ve seçecekleri öğretim metotları Ahmet Kılınç, Davut Soysal, Büşra İşeri, Nagihan Tanık, Hatice Seymen, Arzu Sönmez, Barış Eroğlu, Tezcan Kartal, Ümit Demiral, Kasım Yıldırım, Dilber Polat, Mutlu Pınar Demirci Güler, Özlem Afacan, Özkan Görgülü Fen ve Biyoloji öğretmenleri sosyobilimsel konulara ve bu konuların öğretimine nasıl yaklaşıyor? Pratikler, faydalar, sorunlar ve öneriler üzerine nitel bir çalışma Dilber Polat, Ahmet Kılınç, Özkan Görgülü, Tezcan Kartal, Ümit Demiral, Özlem Afacan, Mutlu Pınar Demirci Güler, Büşra İşeri, Davut Soysal, Arzu Sönmez, Nagihan Tanık

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - A 634

Sosyobilimsel tartışmalarda öğretmen olarak hangi pozisyonu seçmek istersin? Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarının düşünceleri Mutlu Pınar Demirci Güler, Özlem Afacan, Ahmet Kılınç, Ümit Demiral, Dilber Polat, Tezcan Kartal, Barış Eroğlu, Nagihan Tanık, Arzu Sönmez Öğretmen adayları, öz yeterlilik ve sosyobilimsel bir konu olarak GDO’lu besinler Arzu Sönmez, Ahmet Kılınç Fen ve teknoloji öğretmen adaylarının nükleer enerjinin risk ve faydaları hakkındaki düşünceleri ve bu konuda yapacakları öğretim hakkında bazı öngörüler Büşra İşeri , Ahmet Kılınç

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji öğretmenleri, Biyoloji öğretmenleri, öğretmen adayları, sosyobilimsel konular, sosyobilimsel konuların öğretimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - A 635

ÖĞRETMEN ADAYLARININ SOSYOBİLİMSEL BİR KONUNUN ÖĞRETİMİ İLE İLGİLİ ÖZ

YETERLİLİKLERİ VE SEÇECEKLERİ ÖĞRETİM METOTLARI

Ahmet Kılınç1, Davut Soysal1, Büşra İşeri1, Nagihan Tanık2, Hatice

Seymen1, Arzu Sönmez1, Barış Eroğlu3, Tezcan Kartal1, Ümit Demiral1, Kasım Yıldırım1, Dilber Polat1, Mutlu Pınar Demirci Güler1, Özlem

Afacan1, Özkan Görgülü1

1Ahi Evran Üniversitesi, 2Erciyes Üniversitesi, 3Aksaray Üniversitesi

Yapılan çalışmada Türkiye’nin farklı bölgelerindeki sekiz farklı üniversitede (Çanakkale 18 Mart, Yüzüncü Yıl, Niğde, Kastamonu, Dokuz Eylül, Atatürk, ODTÜ ve Kırıkkale) okumakta olan toplam 316 (95 erkek [%30.2], 220 kız [%69.8]) üçüncü ve dördüncü sınıf öğretmen adayının (174 üçüncü sınıf [%56.3], 135 dördüncü sınıf [%43.7]) GDO’lu besinler hakkındaki bilgi ve inançları, bu konunun öğretimine yönelik bilgi ve inançları ile bu iki temel değişken arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Konuya özgü bilgi ve inançlar içerisinde alan bilgisi, risk algıları, tutumlar, dini inanışlar ve ahlaki inanışlar yer almıştır. Konunun öğretimine yönelik inançlar içerisinde ise öğretim öz yeterliliği ve konunun öğretiminde kullanılabilecek öğretim metotları hakkındaki düşünceler yer almıştır. Çalışmada daha önce büyük örneklemlerde geçerlilik ve güvenilirlik analizi yapılmış olan ve bahsedilen psikometrik faktörleri yordayan küçük anketlerden oluşan toplam 56 maddelik bir anket kullanılmıştır. Verilerin analizinde yüzde, ortalama ve standart sapma gibi betimsel istatistikler ile yapısal eşitlik modeli ve scattergram gibi açımlayıcı istatistiklere kullanılmıştır. Yapısal modelde konu ile ilgili psikometrik faktörlerin (bilgi, risk algısı gibi) konunun öğretimi ile ilgili öz yeterlilik faktörünü yordaması üzerine modelleme yapılmıştır. Bu modellemede GDO’lu besinler konusunun öğretimine yönelik öz yeterlilikte bu konu ile ilgili alan bilgisi (Beta=.30) ve risk algıları (Beta=.16) anlamlı yordayıcılar olarak öne çıkmıştır. Alan bilgisinin artmasının öğretim özyeterliliğini arttırmasına yönelik literatürde birçok çalışma olmasına rağmen, risk algıları arttıkça öğretim öz yeterliliğinin artması ilgili literatür için yeni sayılabilir. Bu durum öğretmen adaylarının GDO’lu besinleri riskli buldukça bu konuyu öğretmeye yönelik daha fazla istekli olması, karşılacağı problemlerle baş etmesi ve gelecekteki öğrencilerinin bu tip konularda sağlıklı kararlar vermesini sağlamak için güçlü öğretim ortamları tasarlamayı istemesi şeklinde açıklanabilir. Öte yandan seçilecek öğretim metotları ile ilgili olarak öğretmen adaylarının hangi metotlarda kendilerini yeterli gördükleri ile hangi metotların GDO’lu besinler gibi tartışmalı bir konunun öğretiminde etkili olacağı Scattergram’da eksenlere ayrı ayrı yerleştirilmiştir. Sonuçta elde edilen grafiğe bakıldığında öğretmen adaylarının GDO’lu besinler gibi sosyobilimsel bir konunun öğretiminde kendilerine sunulan 25 farklı metottan bilgisayar destekli öğrenme, soru-cevap, işbirlikli öğrenme, projeye dayalı öğrenme, gazetelerin kullanımı, probleme dayalı öğrenme ile küçük ve büyük grup tartışmalarını kullanacakları düşünülmüştür.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - A 636

FEN VE BİYOLOJİ ÖĞRETMENLERİ SOSYOBİLİMSEL KONULARA VE BU KONULARIN ÖĞRETİMİNE NASIL YAKLAŞIYOR? PRATİKLER, FAYDALAR, SORUNLAR

VE ÖNERİLER ÜZERİNE NİTEL BİR ÇALIŞMA

Dilber Polat1, Ahmet Kılınç1, Özkan Görgülü1, Tezcan Kartal1, Ümit Demiral1, Özlem Afacan1, Mutlu Pınar Demirci Güler1, Büşra İşeri1,

Davut Soysal1, Arzu Sönmez1, Nagihan Tanık2

1Ahi Evran Üniversitesi, 2Erciyes Üniversitesi

Uygunluk örneklemesi ile seçilen ve Türkiye’nin farklı bölgelerinde öğretmenlik

yapan toplam 57 öğretmen (Ortalama yaş=35.3, Ranj=22-55, Ortalama çalışma süresi=11.4, Ranj= 1-25) ile yüz-yüze veya videkonferans ile yarı-yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Öğretmenlerden 20’si Biyoloji öğretmenliği yaparken diğerleri Fen ve Teknoloji öğretmenidir. Yarı-yapılandırılmış görüşme formunda ‘Bilimi tanımlar mısınız?’, ‘Fen alanında öğretmenlik yapmayı neden seçtiniz?’, ‘GDO’lu besinler, klonlama ve nükleer santrallerin kurulması gibi konuların diğer fen konularından ne tür farklılıkları vardır?’ ve ‘bu tip konuların öğretimi ve sınıf içinde tartışılmasını gerekli buluyor musunuz?’ olmak üzere Bilim, Fen öğretmenliği, Sosyobilimsel konular ve bu konuların öğretimine yönelik toplam 15 adet soru yer almaktadır. Bu çalışmada ‘Fen/Biyoloji öğretiminiz sırasında tartışmalı fen konularının (GDO’lu besinler, klonlama, nükleer santraller, küresel ısınma) öğretimi ve sınıf içinde tartışılmasını gerekli görüyor musunuz? Öğrencilere ne tip faydaları olacaktır?’, ‘Bu tip konuların öğretimi sırasında ne tür zorluklarla karşılaştınız veya karşılaşırsınız?’ ile ‘Bu tip konuların öğretimi konusunda neler yapılmalı? Önerileriniz nelerdir?’ sorularına verilen cevaplar incelenmiştir. Ses kayıtları öncelikle Excel’e aktarılmış ve elde edilen çıktılar üzerine Creswell (2008) tarafından önerilen içerik analizi uygulanmıştır. Altı araştırmacı iki farklı grup halinde birbirlerinden bağımsız bir şekilde içerik analizi yapmış ve araştırmacılar arasında ortaya çıkan temalar ile ilgili tam bir fikir birliği sağlanana kadar tartışmalar devam etmiştir. Ayrıca analiz yapan araştırmacılar arası güvenilirlik katsayıları (inter-rater reliability) 0.72 ile 0.90 arasında değişmiştir. Çalışmanın öne çıkan sonuçlarına bakıldığında öğretmenlerin tamamı bu konuların öğretimi ve sınıf içinde tartışılmasını gerekli görmüştür. Öğretmenler bu tip derslerde öğrencilerin kavramsal bilgilerinin arttığını, konunun farklı yönlerini öğrendiklerini, eleştirel düşünme ve iletişim becerilerinin geliştiğini ifade etmişlerdir. Öğretmenlerden 20’si bu konuların öğretimi ve tartışılması sırasında herhangi bir sorunla karşılaşmadıklarını söylemiştir. Ancak diğerleri bu tip derslerde sınıf yönetiminde sorunlar yaşadıklarını, bazı öğrencilerin ilgilerini çekmekte zorlandıklarını ve yönetim ile ailelerin yarattığı sınav baskısının önemli bir problem teşkil ettiğini ifade etmişlerdir. Öne çıkan önerilere bakıldığında ise öğretmenler bu tip konuların öğretimi konusunda hizmet içi eğitimlerin yapılması gerektiğini, bu konulara müfredatta daha fazla yer verilmesini ve medyanın (TV, gazete,vb) sınıf içinde aktif bir şekilde kullanılmasını önermişlerdir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - A 637

SOSYOBİLİMSEL TARTIŞMALARDA ÖĞRETMEN OLARAK HANGİ POZİSYONU SEÇMEK İSTERSİN? FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ

DÜŞÜNCELERİ

Mutlu Pınar Demirci Güler1, Özlem Afacan1, Ahmet Kılınç1, Ümit Demiral1, Dilber Polat1, Tezcan Kartal1, Barış Eroğlu2, Nagihan Tanık3, Arzu Sönmez1

1Ahi Evran Üniversitesi, 2Aksaray Üniversitesi, 2Erciyes Üniversitesi

Sınıf içi tartışmalar sosyobilimsel konuların öğretiminde önemli bir yere sahiptir. Bu

tartışmalar öğretmen tarafından planlandığı gibi öğrencilerin çevrelerinden duyduklarını sınıfa taşımaları sonucunda kendiliğinden de gerçekleşmektedir (Kılınç vd., 2012). Kelly (1986) öğretmenlerin bu tip tartışmaları derse katıp katmamaları ve tartışmalarda kendi düşüncelerini söyleyip söylememeleri ile ilgili olarak dört farklı pozisyon belirlemiştir. Bu pozisyonlardan ilkinde öğretmen herhangi bir tartışmalı konuyu ne sınıf içine taşır ne de böyle bir konuda kendi düşüncelerini paylaşır. Bu pozisyonu benimseyen öğretmenlere göre güçlü bilimsel araştırmalar yoluyla ispatlanmış ve toplumda kabul görmüş olan beceri ve bilgilerin değerler ve inançlardan bağımsız bir şekilde öğretilmesine bağlı kalınmalıdır. İkinci pozisyonda öğretmen kendi pozisyonunu öğrencilerin kabul etmesi için düşüncesini açıklar. Bu pozisyonda tartışmalar sırasında bilinçli veya bilinçsiz olarak konu ile ilgili yeterli sayıda farklı görüşün tartışılması önlenir ve öğretmen öğrencilerine kendince doğru ve tercih edilebilir bir pozisyonu kabul ettirmek için isteklidir. Üçüncü pozisyonda öğretmen tartışmalı bir konuda yapılacak sınıf içi tartışmaları destekler, bu konuda kendi görüşünü açığa vurmaz ancak öğrencileri kendi düşüncelerini ifade etmeleri için cesaretlendirir. Burada amaç ifade ettiği diğer görüş veya görüşleri benimsetmeye çalışmak değil, konu hakkında farklı görüşlerin de etkili olabileceğini göstermektir. Dördüncü pozisyonda öğretmen sosyobilimsel konularda sınıf içi tartışmaları destekler, konu ile ilgili olarak kendi düşünce veya pozisyonunu açıklar ve öğrencileri de kendi pozisyonlarını açıklamaları için cesaretlendirir. Burada amaç sonuçtaki düşünceyi savunmaktan daha çok bu düşünceye ulaşılırken kullanılan düşünme süreçleri konusunda model olmaktır. Yapılan çalışmada Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarının sosyobilimsel tartışmalarda belirtilen pozisyonlardan hangilerini tercih edecekleri ve bu tercihlerinin nedenleri araştırılmıştır. Uygunluk örneklemesi ile Türkiye’nin farklı bölgelerinde yer alan sekiz üniversitede (KTÜ, Uşak, Gazi, Kocaeli, Erciyes, ODTÜ, İnönü ve Selçuk), Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümü 3. ve 4. sınıf olmak üzere toplam 466 öğretmen adayı ile çalışma gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara iki bölümden oluşan GDO’lu besinler ile ilgili bir anket uygulanmıştır. Anketin ilk bölümünde öğretmen adaylarının pozisyon seçiminde etkili olabileceği düşünülen GDO’lu besinlerle ilgili bilgi, dini inanç, ahlaki inanç ve risk algısı maddeleri yer almaktadır. Anketin ikinci bölümünde GDO’lu besinler ile ilgili olarak sınıf içinde tartışma yapılıp yapılmaması ve bu durumlarda öğretmenlerin alabileceği (yukarıda bahsedilen) dört pozisyon verilmiş; öğretmen adaylarından pozisyonlardan birini seçmeleri ve seçtikleri pozisyonu neden seçtiklerini yazılı olarak ifade etmeleri istenmiştir. İki farklı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - A 638

araştırmacı tarafından şu ana kadar yapılan analizlerin sonuçlarına bakıldığında öğretmen adaylarının % 49.7’si üçüncü pozisyonu, %24.2’si dördüncü pozisyonu, %11.6’sı birinci pozisyonu, %6.4’ü ise ikinci pozisyonu benimsemiştir. Görüldüğü üzere öğretmen adaylarının büyük bir çoğunluğu bu tip konuların sınıflarda tartışılmasını gerekli görmüştür. Katılımcıların yarıya yakını konu hakkındaki farklı görüşleri söyleyeceklerini ancak kendi görüşlerini yansıtmayacaklarını belirtmiştir. Öğretmen adaylarının yazılı dökümanlarına bakıldığında, en yüksek oranda seçilen üçüncü pozisyonu tercih etme ile ilgili olarak katılımcılar, öğrencilerin fikirlerinin alınmasının öğretmenin fikrinden daha önemli olduğunu, öğretmenlerin öğrencileri fikirlerini empoze etme açısından etkileyebileceklerini ve öğrencilerin ancak bu pozisyon sayesinde farklı fikirlerden haberdar olabileceklerini ifade etmişlerdir. İkinci sırada seçilen dördüncü pozisyon ile ilgili olarak katılımcılar, bu yöntemin en uygun yöntem olduğunu, öğretmenlerin öğrencilerine model ve rehber olmasının gerekliliğini ve düşüncelerin paylaşımında hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin özgür olmasının önemli olduğunu ifade etmişlerdir. Çalışmanın bundan sonraki aşamasında lojistik regresyon modelleri kullanılarak pozisyon seçiminde etkili olabilecek psikometrik faktörler (bilgi, ahlaki inanç, dini inanç, vb) incelenecektir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - A 639

ÖĞRETMEN ADAYLARI, ÖZ YETERLİLİK VE SOSYOBİLİMSEL BİR KONU OLARAK GDO’LU

BESİNLER

Arzu SÖNMEZ, Ahmet KILINÇ

Ahi Evran Üniversitesi

Biyoteknolojinin en çok tartışılan alanlarından birisi genetiği değiştirilmiş organizmalardır (GDO). GDO’ lu ürünler çoğunlukla sağlık açısından tartışma yaratsa da, bu tartışmanın göz ardı edilemeyecek politik, ekonomik ve çevresel boyutları da bulunmaktadır. Biyoteknoloji ve GDO gibi sosyobilimsel konular her geçen gün günlük hayatımızda bir yer teşkil etmekte ve bu tip konularda insanlardan karar vermeleri beklenmektedir. Bu çalışmada böyle bir konu olan GDO’ lu besinlerle ilgili olarak geleceğin vatandaşlarını yetiştirecek olan Fen ve Teknoloji öğretmen adaylarının bilgileri, risk algıları, tutumları ve bu konunun öğretimine yönelik öz yeterlilikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada Ahi Evran Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Ana Bilim Dalı’nda okuyan 3. ve 4. Sınıf toplam 161 öğretmen adayı örneklem olarak seçilmiştir. Veri toplama araçları olarak ‘Kişisel Bilgi Ölçeği’, ‘GDO’ lu Besinler Bilgi Testi’, ‘GDO’ lu Besinlere Yönelik Tutum Ölçeği’, ‘GDO’ lu Besinlerle İlgili Risk Algıları Ölçeği’, ‘GDO’ lu Besinlerin Öğretimine Yönelik Öz Yeterlilik Ölçeği’ kullanılmıştır. Verilerin analizinde yüzde değerleri gibi betimsel istatistikler ile Stepwise regresyon gibi açıklayıcı istatistikler kullanılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre örneklemdeki katılımcılar GDO’ lu besinler hakkında genel olarak bilgilidir. Ayrıca risk algıları yüksek ve olumsuz tutumlara sahiplerdir. GDO’ lu besinler konusunun öğretimine yönelik olarak öz yeterlilikleri genel olarak orta düzeydedir. Ayrıca öz yeterliliğin yordayıcılarına bakıldığında bilgi ve bilim kamplarına katılmanın etkili yordayıcılar olduğu tespit edilmiştir. Sosyobilimsel konular ve bu konuların öğretimi için gerekenler öğretmen adaylarının eğitim programlarına dahil edilmelidir. Ayrıca öğretim sırasında öğretmen adaylarının bilgi birikimlerindeki gelişim, risk algıları ve tutumları da hesaba katılmalıdır. Öte yandan bu tip konuların öğretimine yönelik güçlü bir öz yeterlilik geliştirmeleri amacıyla akademik bilgilerini artırıcı öğretim ortamları oluşturulmalı, bilim kampları gibi okul dışı etkinliklere önem verilmelidir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - A 640

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ NÜKLEER ENERJİNİN RİSK VE FAYDALARI

HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ VE BU KONUDA YAPACAKLARI ÖĞRETİM HAKKINDA BAZI

ÖNGÖRÜLER

Büşra İŞERİ, Ahmet KILINÇ

Ahi Evran Üniversitesi

Bu araştırmada bir sosyobilimsel konu olan nükleer enerji ile ilgili olarak öğretmen adaylarının düşünceleri risk algısı teorileri (duygu heuristik) kullanılarak anlaşılmaya çalışılmıştır. Duygu heuristiğe göre bireyler belirli bir tartışmalı konuda eğer genel bir yargıya sahipse bu yargı kişinin konu ile ilgili risk ve fayda algılarını etkilemektedir. Buna göre genel yargı olumlu ise kişi riskleri düşük faydaları yüksek olarak algılarken, genel yargı olumsuz olduğunda riskler yüksek faydalar ise düşük olarak algılamaktadır. Bu teoriye göre genel yargının şekillenmesinde bilgi kaynakları (medya, aile, öğretmen gibi) oldukça önemlidir (Slovic vd., 2005).

Çalışma kapsamında öncelikle ‘Türkiye’de nükleer santral tartışması’nın farklı paydaşları ile yarı-yapılandırılmış mülakatlar yapılmıştır. İki adet nükleer enerji üzerine çalışan öğretim üyesi, bir partinin enerji komisyonu başkanı, devlet destekli bir kurum olan Elektrik üretim AŞ’den bir yönetici, çevre koruma ile ilgili konuları yakından takip eden bir gazeteci ve Mersin’de faaliyet gösteren çevre örgütünden bir temsilci ile görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmelerde nükleer enerjinin tanımı, kullanım alanları, nükleer santrallerdeki elektrik üretim mekanizması, nükleer enerjinin riskleri ve faydaları ile Mersin ve Sinopta nükleer santrallerin kurulması ile ilgili olarak katılımcıların düşünceleri sorgulanmıştır. Görüşmelerden elde edilen ses kayıtları Excel’e kaydedilmiş ve daha sonra elde edilen transkriptler kullanılarak nükleer enerjinin riskleri ve faydaları hakkında bir anket geliştirilmiştir. Anket üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde katılımcıların kişisel bilgileri (isim, sınıf, cep telefonu ve e-mail adresi) alınmıştır. İkinci bölümde Türkiye’de nükleer enerji ve nükleer santrallerin kurulması ile ilgili bilgi kaynaklarına olan güven sorgulanmıştır. 17 farklı kişi ve kurumdan oluşan bilgi kaynaklarına katılımcılar ‘hiç güvenmem’, ‘çok az güvenirim’, ‘az güvenirim’, ‘çok güvenirim’, ‘aşırı güvenirim’ seçeneklerinden birini işaretleyerek cevap vermiştir. Anketin üçüncü bölümünde ise nükleer santrallerin riskleri ve faydalarını içeren maddeler 5-li Likert düzeninde yer almıştır. Katılımcılar ‘kesinlikle katılmıyorum’, ‘katılmıyorum’, ‘ne katılıyorum ne de katılmıyorum’, ‘katılmıyorum’ ve ‘kesinlikle katılmıyorum’ seçeneklerinden birini kullanarak cevap vermiştir. Üçüncü bölümde risk ve fayda için 20’şer madde olmak üzere toplam 40 madde yer almıştır.

Ahi Evran Üniversitesi’nde okumakta olan toplam 282 (178 kız [%63], 104 erkek [%37]) Fen ve Teknoloji öğretmen adayına yukarıda bahsedilen anket uygulanmıştır. Bir kasıtlı örnekleme tipi olan uygunluk örneklemesi yapılmıştır. Örneklemin %22’si 1. Sınıf,

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - A 641

% 37’si 2. Sınıf, %33’ü 3. Sınıf, %8’i ise 4. Sınıf öğrencilerden oluşmaktadır. Çalışmanın sonuçlarına göre katılımcılar Türkiye Atom Enerjisi kurumunda enerji üzerine çalışan bilim insanlarına (X =3.69, SS=0.86, Ranj = 1-5), nükleer enerji ve santraller konusunda üniversitelerde araştırma yapan bilim insanlarına (X=3.58, SS=0.85, Ranj=1-5) ve Sağlık Bakanlığı’nda nükleer enerji üzerine çalışan bilim insanlarına (X=3.49, SS=0.87, Ranj=1-5) bilgi kaynağı olarak diğerlerine göre daha çok güvenmektedir. Öte yandan milletvekillerine (X=2.14, SS=0.90, Ranj=1-5), kurulması düşünülen nükleer enerji santrallerinin işletmecisi olan şirketlere (X=2.27, SS=0.99, Ranj=1-5) ve devlet destekli bir şirket olan Elektrik Üretim A.Ş’ye(X=2.73, SS=0.92, Ranj=1-5) bilgi kaynağı olarak diğerlerine göre daha az güvenmektedirler.

Katılımcıların nükleer enerjinin risk ve faydaları hakkındaki düşüncelerine bakıldığında bu enerjiyi faydalarına göre (X= 3.44) daha riskli bulmuşlardır (X=3.69). Ancak ortalamaların yakın olması ve herbirinin 3’ten yüksek olması katılımcıların nükleer enerjiyi hem riskli hem de faydalı gördükleri şeklinde de yorumlanabilir. Risklere bakıldığında nükleer santral kazalarında radyoaktif maddelerin sızması (X=4.18, SS=0.76, Ranj=1-5) , radyoaktif atıkların canlılar için tehlikeli olması (X=4.34, SS=0.73, Ranj=1-5) ve nükleer enerjiden faydalanarak birçok insanı etkileyebilecek tehlikeli silahların üretilebilmesi (X=4.26, SS=0.80, Ranj=1-5) diğer risk maddelerine göre daha yüksek oranda riskli olarak algılanmıştır. Faydalara bakıldığında ise nükleer silahlar (X=4.00, SS=0.95, Ranj=1-5) ve teknolojiye (X=3.97, SS=0.83, Ranj=1-5) sahip ülkelerin uluslar arası alanda söz sahibi olması ve nükleer enerjinin enerji ihtiyacını gidermede dış ülkelere olan bağımlılığı azaltması (X=3.87, SS=0.95, Ranj=1-5) diğer fayda maddelerine göre daha yüksek oranda faydalı olarak görülmüştür. Buna göre katılımcılar nükleer enerjiyi insanlara ve diğer canlılara olan muhtemel etkileri açısından riskli bulurken, sağlayacağı politik güç açısından faydalı görmektedir. Çalışmanın bundan sonraki basamağında, aynı anket (giriş kısmında çalışmanın ilk aşamasında yapılan görüşmelerin özetlerinin bulunduğu bir formatta) yaklaşık iki ay sonra tekrar uygulanacaktır. Bu şekilde farklı görüşleri barındıran görüşmelerin katılımcıların risk ve fayda analizlerine olacak muhtemel etkilerini görme fırsatımız olacak ve bu durum eğitim ortamlarında bu tip sosyobilimsel konuların öğretimi sırasında kullanılacak kaynaklar ve bu kaynakların muhtemel etkisi açısından fikir verecektir.

MİNİ SEMPOZYUM

B

ÖĞRETMEN DEĞİŞİMİNİN ÖĞRENCİ GELİŞİMİNE ETKİSİ: HER YÖNÜYLE BOYLAMSAL ARAŞTIRMA PROJESİ

BULGULARI

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum – B 643

BOYLAMSAL ARAŞTIRMA PROJESİ: HİZMETİÇİ EĞİTİM VE SINIFİÇİ UYGULAMALARININ,

ÖĞRETMEN PEDAGOJİSİNE, ÖĞRENCİ AKADEMİK BAŞARISINA, DÜŞÜNME BECERİLERİNE ETKİSİNİN

ARAŞTIRILMASI

Murat GÜNEL1 Kutlu TANRIVERDİ2

1 TED Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği ABD

2 Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği ABD

Eğitimin asıl amacı olan öğrenci değişim ve gelişimini sağlamak öğretmen değişim

ve gelişimini sağlamadan gerçekleştirilemez. Öğretmenin bu kritik rolü ve değişimin zorluğu göz önüne alındığında hizmetiçi eğitimlerin de önemi ortaya çıkmaktadır. Ancak öğretmen değişiminin kısa süreli eğitimlerle gerçekleşmediği, uzun soluklu hizmetiçi eğitimlerle bu değişimin gerçekleşebileceği yapılan çalışmalarla da ortaya konmuştur Yapılan çalışmalarda hizmetiçi eğitim faaliyetlerinin uygulamalara etkisinin gözlemlendiği uzun soluklu eğitim faaliyetlerinin eksikliği göze çarpmaktadır. Bu bağlamda TÜBİTAK tarafından desteklenen bu projenin amacı, Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme (ATBÖ) yaklaşımı aracılığıyla öğretmenlerin mesleki bilgilerinde ve pratiklerinde öğrenci merkezli eksene doğru bir değişim gerçekleştirmek ve bu yolla bu yaklaşım içinde yapılandırılan dil destekli öğrenme stratejilerini kullanarak, öğrencilerin bilim kavramlarını öğrenmelerine ve bilimsel okur-yazarlıklarını güçlendirmektir. . Proje kapsamında Türkiye’nin 21 ilinden toplam 25 ilköğretim ikinci kademe öğretmeni argümantasyon tabanlı etkinlikleri içeren öğrenci merkezli bilim öğretimi ortamında uygulama yapaktadır. 2. Uygulama yılı içerisinde olan projede, bu değişimin uzun vadeli gerçekleştiği gözlemlenerek, ATBÖ yaklaşımının uygulanma seviyesine bağlı olarak, öğretmenlerin öğrencilerin fen kavramlarını öğrenmelerine ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmelerine katkı sağladığı belirlenmiştir. . Önerilen bu mini sempozyumda ilk sunumda projenin kuramsal ve kavramsal temelleri tartışılacak ardından 4 farklı sunumda çalışma kapsamında toplanan farklı öğrenci ve öğretmen verilerinin nitel ve nicel analizleri sonucunda elde edilen bulgular tartışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Hizmetiçi Eğitim, Öğretmen Değişimi, Profesyonel Gelişim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum – B 644

ARGÜMANTASYON TABANLI BİLİM ÖĞRENME YAKLAŞIMININ ÖĞRENCİ AKADEMİK BAŞARISINA

VE KRİTİK DÜŞÜNME BECERİSİNE ETKİSİ

Recai AKKUŞ1 İsmet KURT2

1Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMA Bölümü, Biyoloji Eğitimi

Argümantasyon; bilimsel bir düşüncenin açıklanması sırasında iddia oluşturma, iddiaları destekleyen ya da çürüten kanıtlar üretilip tartışma, bilimsel bilgiyi yapılandırma sürecidir. Öğrencilerin kanıttan sonuca gidebilme ve bilimsel tartışmaya katılma yeteneklerinin gelişebileceği öğrenme ortamının oluşturulması fen eğitiminde önemli bir yere sahiptir. Çalışmanın amacı, ATBÖ uygulamalarının öğrenci akademik başarısına ve kritik düşünme becerilerine etkisini ortaya koymaktır. Bu bağlamda, 14 Fen ve Teknoloji öğretmeni ve 825, 6-8.sınıf öğrencileri ile çalışılmıştır. Araştırmada yer alan öğretmenler, boylamsal hizmetiçi eğitim programlarına tabi tutularak ATBÖ yaklaşımı hakkında bilgilendirilmiş ve eğitilmişlerdir. Hizmetiçi eğitim sonrasında öğretmenler, görev yaptıkları okullarda biri uygulama biri kontrol grubu olmak üzere belirledikleri iki sınıfta; uygulama grubunda ATBÖ yaklaşımına, kontrol grubunda da geleneksel yaklaşıma uygun işleyiş gerçekleştirmiştir.

Öğretmen uygulamaları gözlem formu kullanılarak değerlendirilmiştir. Çoktan seçmeli ve kavramsal sorulardan oluşan ünite tabanlı başarı testleri, ünite işlenmeden önce ve işlendikten sonra olmak üzere iki kez kullanılmıştır. Ayrıca, araştırmada ATBÖ yaklaşımına dayalı uygulamalarda öğrencilerin kritik düşünme becerilerindeki değişimi gözlemlemek adına Cornell Kritik Düşünme Testi kullanılmıştır. Gruplardaki ve öğretmenlerin uygulamalarındaki farklılıklar göz önüne alındığında, verilerin tamamını birlikte analiz etmek için, öğretmenlerin aynı üniteleri aynı sınıf seviyesinde okutmamalarından dolayı, öğrencilerin testlerden aldıkları puanları öğretmen bazında standardize etme gereği doğmuştur. Başarı testi sonuçları, grup ve öğretmenlerin uygulama seviyeleri baz alınarak sırasıyla 2 yönlü ANCOVA ve 2 yönlü ANOVA modelleri ile incelenmiştir. Yapılan istatistiksel işlemler, uygulama seviyesi yüksek olan öğretmenlerin deney grubu öğrencileri, uygulama seviyesi düşük olan deney grubu öğrencilerinden daha iyi bir performans gösterdiğini ve deney grubu öğrencilerinin kavramsal sorularda da istatistiksel olarak başarılı olduğunu göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Hizmetiçi Eğitim, Kritik Düşünme, Akademik Başarı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum – B 645

ARGÜMANTASYON TABANLI BİLİM ÖĞRENME YAKLAŞIMINA DAYALI ÖĞRENME SÜRECİNİN ÖĞRENCİLERİN YAZMA BECERİLERİ ÜZERİNE

ETKİSİ

Melike Özer Keskin1, Esra Kabataş Memiş2 Volkan Aşcı3

1Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMA Bölümü, Biyoloji Eğitimi

2Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi 3Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

Bu çalışmanın amacı, Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme (ATBÖ) yaklaşımının yazma becerileri üzerine etkisini ortaya koymaktır. Bu amaçla ATBÖ ve geleneksel yaklaşımın uygulandığı sınıflardaki öğrencilerin ünite sonunda gerçekleştirdikleri öğrenme amaçlı yazma ürünleri karşılaştırılarak öğrencilerin yazma becerilerindeki değişim belirlenmiştir. Çalışmanın örneklemini Erzurum ili Karayazı ilçesindeki bir ilköğretim okulunda okuyan 3 farklı şubedeki yedinci sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Sınıflardan biri kontrol diğer ikisi ise deney grubu olarak rastgele seçilmiştir. Deney gruplarında dersler, ATBÖ yaklaşımına uygun olarak işlenmiştir. Kontrol grubundaki öğrenciler ise öğretmenin uygulama öncesinde kullanmış olduğu geleneksel yaklaşıma göre derslerini işlemişlerdir. Deney grubundaki öğrencilere I.dönem “Kuvvet ve Hareket”, II. Dönem ise “İnsan ve Çevre” üniteleri ATBÖ yaklaşımına göre işlenmiştir. Ünite sonlarında öğrencilerinden, öğrenme amaçlı yazma etkinliği çerçevesinde görmüş oldukları konuyu akranlarına mektup yazarak anlatmaları istenmiştir. Mektuplar “amaca uygunluğu, muhataba uygunluğu, formata uygunluğu, bilimsel kavramların sunumu, dizilişi ve anlatımın yeterliliği” bakımından değerlendirilmiştir. Deney ve kontrol gruplarındaki öğrencilerin yazma etkinliklerinin değerlendirilmesi sonucunda elde edilen toplam puanlara tek yönlü ANOVA testi uygulanmıştır. Birinci döneme ait yazma etkinliklerinden elde edilen sonuçlar, yazma toplam puanları bakımından (F(1,26)=6,853, p<.05) deney gruplarının istatistiksel olarak daha başarılı olduğunu göstermektedir. İkinci döneme ait veriler deney ve kontrol grupları arasında yazma toplam puanları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığını (F(1,26)=0,804, p>05) ortaya koymakla birlikte yazma puanlarının ortalamalarının gruplara göre farklı olduğu görülmektedir. Bu fark küçük düzeyde bir etkinin deney grubu (cohen’d: 0,37) lehine olduğunu göstermektedir. Çalışmanın sonuçları ışığında argümantasyon tabanlı bilim öğrenme yaklaşımına dayalı öğrenme sürecinin öğrencilerin yazma becerileri üzerine olumlu bir etkisinin olduğu söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: Öğrenme Amaçlı Yazma, Fen ve Teknoloji Eğitimi, Yazma

Becerisi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum – B 646

ÖĞRETMENLERİN MESLEKİ GELİŞİMLERİNDEKİ DEĞİŞİME ARGÜMANTASYON TABANLI BİLİM

ÖĞRENME YAKLAŞIMI UYGULAMALARININ ETKİSİ Nilay KESKİN SAMANCI1 Funda YEŞİLDAĞ HASANÇEBİ2

1Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi ABD

2Atatürk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği ABD

Günümüzde fen eğitiminde yeniden yapılanmayı sağlayan reform hareketleri öğrenme sürecinde öğrencilerin aktif katılımlarının ön plana çıkmasını sağlamış ve buna bağlı olarak öğrenci başarısının değerlendirilmesine yönelik çalışmalar artmıştır. Bu durum öğrenme sürecinde öğretmene dayalı ve yetersiz olan didaktik yöntemin değerlendirilmesi gerekliliğini de ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda yapılan değerlendirmeler fen eğitiminde öğrenci merkezli süreçlere geçiş yapılabilmesi için öncelikle öğretmenlerin bir öğrenen olarak sorgulama tecrübesi kazanması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu noktadan hareketle bu çalışmada TUBİTAK tarafından desteklenen “Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme Yaklaşımının Hizmetiçi Eğitim Programları Yoluyla İlköğretim Seviyesindeki Öğretmen Pedagojisi Üzerine ve Öğrenci Akademik Başarı, Beceri ve Tutumlarına Olan Etkisinin Araştırılması” başlıklı proje kapsamında hizmetiçi eğitim programlarına katılan öğretmenlerin mesleki gelişmelerindeki değişim incelenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu; 2010-2011 ve 2011-2012 eğitim-öğretim yıllarında söz konusu proje kapsamında altı aylık dönemlerde dört hizmetiçi eğitim seminerine katılan ve ilköğretim ikinci kademede fen bilgisi derslerinde ATBÖ yaklaşımına dayalı olarak uygulamalar yapan toplam 14 fen bilgisi öğretmeni oluşturmuştur. Araştırmada öğretmenlerin, video ile kayıt altına aldıkları uygulamaları analiz edilerek değerlendirilmiştir. Videoların analizde Öğretmen Gözlem Protokolü (Revised Teacher Observation Protokol-RTOP) kullanılmıştır. Elde edilen veriler ışığında yapılan analizlere göre, uygulama sürecine katılan 14 öğretmenin RTOP I. dönem sonuçları kategorik değerlendirme temel alınarak incelendiğinde öğretmenden 6’sının keşfeden basamağında; 8’inin ise gelişen basamağında olduğu tespit edilmiştir. II. Dönem uygulamalarından elde edilen verilere göre ise, keşfeden grubundaki bazı öğretmenlerin gelişen, gelişen grubundaki bazı öğretmenlerin ise değişen seviyesine ulaştığı gözlemlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Mesleki Gelişimi, Hizmetiçi Eğitim, Argümantasyon

Tabanlı Bilim Öğrenme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum – B 647

ARGÜMANTASYON TABANLI BİLİM ÖĞRENME PROJESİ KAPSAMINDA UYGULANAN HİZMETİÇİ EĞİTİM FAALİYETLERİNE İLŞKİN ÖĞRETMEN

GÖRÜŞLERİ Sevgi KINGIR1 Mehmet DEMİRBAĞ2

1Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü

2 Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği ABD

Günümüzde yaygın olarak kullanılmakta olan yapılandırmacı öğrenme kuramına dayalı yaklaşımlardan biri de Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme yaklaşımıdır. Bu yaklaşımın ülkemizde okullarda yaygınlaştırılması amacıyla düzenlenen üç yıllık proje kapsamında öğretmenlere belirli aralıklarla hizmetiçi eğitim seminerleri verilmektedir. Bu çalışmanın amacı yapılan hizmet içi eğitim faaliyetlerini öğretmen görüşlerine göre değerlendirmektir. Çalışmanın örneklemini, proje kapsamında bu zaman değin yapılan dört hizmetiçi eğitim faaliyetine katılan ilköğretim fen ve teknoloji öğretmenleri oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak beşer açık uçlu sorudan oluşan Gün Sonu Değerlendirme (GSD) ve Seminer Değerlendirme (SD) formları kullanılmıştır. Yapılan hizmetiçi eğitim programlarında uygulanan GSD ve SD formlarına öğretmenlerin vermiş oldukları cevaplar kodlanmış ve ilgili kodlar bir araya getirilerek temalar oluşturulmuştur. GSD formları analizinde öne çıkan ortak temalar şunlar olmuştur: kişisel gelişim, tutum, olumlu özellikler, olumsuz özellikler ve öneriler. SD formlarının analizinde öne çıkan ortak temalar da şu şekildedir: öğretmen kazanımları, tutum, problemler ve öneriler. Sonuç itibariyle, hizmetiçi eğitim seminerlerinin öğretmenlerde gerek akademik, gerek kişisel birçok anlamda gelişmelere neden olduğu görülmüştür. Genel anlamda, araştırmacı ekibinin yürüttüğü etkinliklerin faydalı olduğu, öğretmenlerin ihtiyaçları ve önerileri doğrultusunda bu faaliyetlerin şekillendiği ve öğretmenlerin büyük ölçüde profesyonelleştikleri sonucuna varılabilir. Öğretmenlerin bu seminerlere ilişkin düşüncelerinin değerlendirilmesinin hem yapılan hizmetiçi eğitim programına ilişkin dönüt almada hem de bir sonraki hizmetiçi eğitimi programını planlamada önemli katkılar sağladığı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme, Hizmetiçi Eğitim, Fen Eğitimi

MİNİ SEMPOZYUM

C

ORTAÖĞRETİM ÖĞRETMENİ YETİŞTİRME PROGRAMLARI,

ORTAÖĞRETİM FİZİK PROGRAMI UYGULAMASI VE FİZİK 11 DERS

KİTABINA YÖNELİK DEĞERLENDİRMELER

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - C 649

Önerdiğimiz mini sempozyum; aşağıda adları, sunucuları ve içerikleri kısaca belirtilen beş bildiriden oluşmaktadır. Bildiri içerikleri incelendiğinde, araştırma konularından; 2007 Ortaöğretim Fizik Programı’nın ilk dört yıllık uygulama sonuçları ile Ortaöğretim Fizik 11 ders kitabına yönelik çalışmaların verileri yardımıyla, ortaöğretime nitelikli öğretmen yetiştirmede hizmet öncesi öğretmen eğitimi ve görevdeki öğretmenler için hizmet içi eğitimin ne denli yaşamsal bir zorunluluk olduğu kolayca görülecektir. Hizmet öncesi ve hizmet içi öğretmen eğitimleri gereğince yerine getirilemezse, büyük bir hazırlık ve beklentiyle uygulamaya konulan 2007 Programının başarılı olması, öte yandan da bu programla uyumlu hazırlanan ders kitaplarının öğretmenlerce işlevsel kullanımı ne yazık ki sağlanamayacak gibi görünmektedir. Öğretmenlerin, öğretim programları ve ders kitapları konularında bilgilendirilmeleri, bunların yararlarına inandırılarak sürece katılımlarının sağlanması bir çözüm yolu olarak düşünülmelidir. Araştırma grubumuzca, X. UFBMEK’inde tüm bu sorunların bilimsel verilere dayalı olarak tartışılması ve öneriler üretilmesi planlanmış bulunmaktadır. 1- Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Fizik Eğitimi AD yüksek lisans öğrencisi Yusuf Can ODABAŞI’nın sunacağı, “Ortaöğretim Alan Öğretmenliği (3,5+1,5 İle 4+1,5) Kesintili ve Beş Yıllık Kesintisiz Öğretim Programlarının Fizik Öğretmen Adayı Görüşleriyle Değerlendirilmesi” adlı bildirinin içeriği;

Nitelikli öğretmen yetiştirebilmek için öğretmen yetiştirme programları sürekli değerlendirilmeli, eksik ve olumlu noktaları belirlenmelidir. Bu doğrultuda eğitim fakültelerinde 1997’deki yeniden yapılandırılma projesi gereği, 1998 -1999 öğretim yılında başlanarak, dört yıllık programların süresi eğitim fakülteleri için (3,5+1,5) yıllık ortaöğretim alan öğretmeliği programları, fen edebiyat fakülteleri için de (4+1,5) yıllık tezsiz yüksek lisans programları olarak kesintili yapıda beş yıla çıkarılmıştır. 2007 yılında ise eğitim fakültelerinde beş yıllık kesintisiz program uygulamaya konulmuştur. Alan yazınında beş yıllık kesintisiz programdan söz edilmekle birlikte, değerlendirilmesine yeteri kadar yer verilmemesi nedeniyle çalışmamız önem taşımaktadır. Çalışmada, ortaöğretim alan öğretmeni yetiştirme modeliyle tezsiz yüksek lisans kapsamında hizmet içi öğretmen eğitimine yönelik öneriler geliştirilmiştir.

2-Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Fizik Eğitimi

AD yüksek lisans öğrencisi Kürşat KOYUNCU’nun sunacağı, “2007 Ortaöğretim Fizik Öğretim Programının İlk Dört Yıllık Uygulamasına Yönelik Bir Çalışma” adlı bildirinin içeriği; Araştırmanın amacı, 2008-2009 eğitim-öğretim yılında, ülkemiz genelinde uygulanmaya başlanan ortaöğretim fizik dersi öğretim programının ilk dört yıllık uygulamasını, öğretmen görüşlerine dayanarak değerlendirmektir. Programın uygulayıcısı olan öğretmenlerin görüşleriyle yapılan değerlendirme; Fizik Dersi Öğretim Programı’nın geliştirilme sürecine katkısı, programın uygulanmasında ortaya çıkan aksaklıkların belirlenmesi ve giderilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

3- Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Fizik Eğitimi AD son sınıf öğrencisi İpek DÖNMEZ’in sunacağı, “Fizik Öğretmenlerinin 11. Sınıf Fizik Kitabına İlişkin Görüşleri: İzmir İli Örneği” adlı bildirinin içeriği; Araştırmada, fizik öğretmenlerin 2008 Ortaöğretim 11. Sınıf Fizik Dersi Öğretim Programı’na göre hazırlanan ve ikinci kez okutulmakta olan Fizik 11 ders kitabına ilişkin

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - C 650

görüşlerinin belirlenmesi, kitabın niteliliğinin daha da geliştirilebilmesi için öneriler geliştirebilmek üzere, bu görüşlerin kitabı tanıma durumu, tanıma derecesi ile Ortaöğretim Fizik Öğretim Programını tanıma durumu gibi çeşitli değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Fizik 11 kitabına yönelik bu tür bir araştırmanın yapılmamış olması çalışmanın önemini artırmaktadır. Fizik öğretim programının başarısı ve derslerin verimi açısından fizik öğretmenlerinin de görüşleri alınarak onların sürece katılımlarının sağlanması ve ilgili araştırma verilerinden yararlanarak kitabın iyileştirilmesinin zorunlu olduğu sonucuna varılmış, bu doğrultuda görüş ve öneriler ortaya konulmuştur. 4- Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Fizik Eğitimi AD son sınıf öğrencisi Gözde ÇINAR’ın sunacağı, “Fizik Öğretmen Adaylarının Ortaöğretim 11. Sınıf Fizik Ders Kitabına İlişkin Görüşleri” adlı bildirinin içeriği; Araştırmada, İzmir’deki bir devlet üniversitesinde okuyan fizik öğretmen adaylarının yeni Ortaöğretim Fizik Öğretim Programı’na uygun hazırlanan ve son iki öğretim yılında okutulan ortaöğretim 11. sınıf fizik kitabına ilişkin görüşlerinin belirlenmesi, bu görüşlerin kitabı tanıma durumu, tanıma derecesi ile Ortaöğretim Fizik Öğretim Programını tanıma durumu gibi çeşitli değişkenler açısından incelenmesi ve kitabın iyileştirilmesi açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. 11. sınıf fizik kitabı, öğretmen adaylarının yarısı tarafından iyi derecede tanınmakta ve ‘iyi’ kategorisinde değerlendirilmektedir. Açık uçlu soruların içerik analizi ile de öğretmen adaylarının 11. sınıf fizik kitabı ile uygulamaya yönelik olumlu ve olumsuz görüşlerine ulaşılmış, söz konusu görüşler kategoriler temelinde frekanslar biçiminde belirlenmiştir. 5- Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Fizik Eğitimi AD öğretim üyesi Prof. Dr. Nevzat KAVCAR’ın sunacağı, “Ortaöğretim Fizik 11 Ders Kitabının Öğretmen Adayları Raporlarıyla Değerlendirilmesi” adlı bildirinin içeriği; Araştırmada, fizik öğretmen adaylarının Fizik 11 ders kitabına ilişkin hazırladıkları raporlar aracılığıyla görüşlerinin belirlenerek kitabın niteliliğinin daha da geliştirilebilmesi için kitap editörü ve yazarlarına, MEB yetkililerine, fizik eğitimcilerine ve fizik öğretmenlerine iletilmek üzere öneriler geliştirilmesi amaçlanmıştır. Fizik 11 ders kitabının, fizik öğretim programına uygun hazırlandığı fakat konuların içerik ve işlenişi, dil ve anlatım, ölçme ve değerlendirme ile fiziksel yapı boyutlarında önemli eksikliklerinin bulunduğu; kitaba gruplarca verilen not ortalamasının 75 olması karşısında, kitabın iyileştirilmesinin zorunlu olduğu sonucuna varılmış, bu doğrultuda görüş ve öneriler ortaya konulmuştur.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - C 651

ORTAÖĞRETİM FİZİK 11 DERS KİTABININ ÖĞRETMEN ADAYLARI RAPORLARIYLA

DEĞERLENDİRİLMESİ

Nevzat KAVCAR

DEÜ Buca Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Fizik Eğitimi AD, Buca-İZMİR

Araştırmanın amacı, fizik öğretmen adaylarının 2008 Ortaöğretim 11. Sınıf Fizik Dersi Öğretim Programı’na göre hazırlanan ve ikinci kez okutulmakta olan Fizik 11 ders kitabına ilişkin görüşlerinin üniteler temelinde belirlenerek kitabın niteliliğinin daha da geliştirilebilmesi için kitap editörü ve yazarlarına, MEB yetkililerine, fizik eğitimcilerine ve fizik öğretmenlerine iletilmek üzere öneriler geliştirmektir. Araştırmanın problemi, “Fizik öğretmen adaylarının, ders kitabı inceleme ölçütleri kapsamında Fizik 11 kitabına yönelik görüş ve önerileri nelerdir?” biçiminde belirlenmiştir. Fizik 9 ve 10 için sınırlı sayıda çalışma olmakla birlikte (Bahçıvan ve Erarslan, 2011; Kavcar ve ark., 2010; 2011a; Tanel ve ark., 2010; Kavcar ve ark., 2011b; Kavcar ve Şengören, 2011; Şengören ve ark., 2010; 2011), Fizik 11 kitabına yönelik olarak henüz bu tür bir araştırmanın yapılmamış olması çalışmanın önemini artırmaktadır. Bu çalışmada, Kurnaz ve ark.(2011) tarafından yazılan, MEB TTK’nun 10.02.2010 gün ve 12 sayılı kararı ile ders kitabı olarak kabul edilen Fizik 11 temel alınmıştır. Araştırmanın yöntemi nitel araştırma tekniğine dayalı tarama modelindedir; kitap inceleme raporları üzerinde doküman analizi gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini 2011-2012 öğretim yılında bir devlet üniversitesi eğitim fakültesinin fizik öğretmenliği programı son sınıfında öğrenim gören ve kitap inceleme dersini alan 31 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmanın veri toplama aracı, Ortaöğretim Fizik Kitaplarının İncelenmesi dersinde uygulanan, ders kitabına yönelik açık uçlu sorular içeren iç ve dış ölçütler ile yine açık uçlu ek sorular dikkate alınarak öğretmen adayları tarafından hazırlanmış olan kitap inceleme raporu dosyalarıdır. Kitabın üniteler temelinde incelenmesinde kullanılan iç ölçütler; konu içeriği (51), konuların işlenişi (4), dil ve anlatım (11), hazırlık çalışmaları (10), ölçme ve değerlendirme (12) olmak üzere beş boyutta toplam 88 ölçütten, kitabın bir bütün olarak ve ağırlıklı biçimde fiziksel yapısının incelenmesinde kullanılan dış ölçütler 28 ölçütten oluşmaktadır. Verilerin elde edilmesinde, açık uçlu sorularla oluşturulan kitap inceleme raporları üzerinde içerik analizi uygulanmıştır. Bu analiz sonucunda raporlardaki görüşler olumlu ve olumsuz olmak üzere gruplandırılmış, ağırlıklı olarak olumsuz görüşler ile bunlara yönelik geliştirilen öneriler dikkate alınmıştır. Daha sonra, adı geçen kitap araştırıcılar tarafından üniteler temelinde ayrı ayrı gözden geçirilmiş, öğretmen adaylarının yanıtları doğrulanmak amacıyla denetlenmiş ve öğretmen adayları ile araştırıcıların görüşleri birleştirilmiştir. Analiz, kitaptaki ünitelere dayalı ve üniteler sırasına uyularak yapılmıştır. Öğrenci değerlendirmelerini şu şekilde özetleyebiliriz: Fizik 11 ders kitabında üniteler; öğretim programıyla uyuşmakta ve bilgilerin öğrencinin zihninde yapılandırılmasını kolaylaştırmakta, yaşamdan seçilen örnekler kavramların anlaşılmasını sağlamaktadır. Programdaki kazanımlar; kitaba da yansıtılmıştır. Öğretim programının

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - C 652

dolayısıyla da ders kitabının yoğunluğu bir eleştiri konusu olarak dikkat çekmektedir. Kitap, öğrenciye rehberlik açısından olumlu olmakla birlikte; kılavuz kitap olmadığı için, öğretmene rehberlik görevi yerine getirilememektedir. Öğrenci düzeyine uygunluk ve dilin yalınlığı açısından oldukça yoğun ve ayrıntılı anlatımın yanı sıra yer yer uzun ve karmaşık cümleler kullanılmıştır. İçerik eleştiriye, tartışmaya yeterince açık değildir. Bu nedenle içeriğin eleştirel görüş kazandırma işlevini yerine getirdiği söylenemez. Öğretim yöntem ve tekniklerine yer verilmemesi eksikliktir. Konu anlatımında bilgiler doğrudan verildiğinden öğrenciyi araştırmaya yönlendirmemektedir. Önemli kavramlarda vurgu yapılmış, bağıntılarda, tanımlarda ise vurgu yeterli değildir. Konu içinde kavram ağı, kavram haritası, anlam çözümleme tablosu, kavram karikatürü kullanılmamıştır; yalnızca değerlendirme amaçlı kavram haritası yer almaktadır. Çözümlü örnekler dışında konu içinde soru bulunmamaktadır. Değerlendirme soruları kapsam geçerliliği açısından zayıf görünmektedir. Az sayıda da olsa kimi sözcüklerde harf eksikliği ve hatalar görülmektedir. Dalgaboyu, anakol, açıölçer, vb. bileşik sözcük yapısında olan terimlerin ayrı iki sözcük olarak yazıldığı görülmektedir. Kimi ünitelerde hiçbir bilim insanının özgeçmişi ve fotoğrafı yer almamaktadır. Görsel öğelerin sunumunda alt yazı, sayfaya yerleşim, büyüklük, anlaşılırlık ve renk uyumu, vb. tasarım ilke ve ögeleri açısından eksiklikler bulunmaktadır. Kitap, kabul görmüş kitap değerlendirme ölçeği (Kılıç ve Seven; 2003) uyarınca bir bütün olarak incelendiğinde, grup notlarının 69-80 aralığında yer aldığı ve ortalama notun yaklaşık 75 gibi oldukça düşük olması nedeniyle ders kitabının yayımı açısından gerekli sınırın altında kaldığı, kitabının niteliğinin iyileştirilmesi zorunlu görüldüğü sonucuna varılmıştır. Araştırmanın verilerinden yararlanarak kitabın iyileştirilmesi doğrultusunda görüş ve öneriler ortaya konulmuştur. Fizik öğretim programının başarısı ve derslerin verimi açısından fizik öğretmenlerinin de görüşleri alınarak onların sürece katılımları sağlanmalıdır. Fizik öğretim programı ile ders kitaplarının niteliğinin geliştirilmesi amacıyla araştırmalar; öğretmenler, öğretmen adayları ve alan eğitimcilerinin görüşleriyle sürdürülmelidir. Anahtar Kelimeler: Ders Kitabı, Öğretim Programı, Ortaöğretim Fizik Öğretim Programı, Kitap Değerlendirme, Fizik Öğretmen Adayları, Öğretmen Adayı Görüşleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - C 653

FİZİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ ORTAÖĞRETİM 11.

SINIF FİZİK DERS KİTABINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

Nevzat KAVCAR Gözde ÇINAR İpek DÖNMEZ Serap KAYA ŞENGÖREN

DEÜ Buca Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Fizik Eğitimi AD, Buca-İZMİR

Bu araştırmada, İzmir ilindeki bir devlet üniversitesinde okuyan fizik öğretmen adaylarının ortaöğretim Fizik 11 ders kitabına ilişkin görüşlerinin belirlenmesi, bu görüşlerin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi ve kitabın niteliğinin geliştirilmesi doğrultusunda değerlendirme yapılması amaçlanmıştır. Araştırmanın problemi, “Fizik öğretmen adaylarının, ders kitabı inceleme ölçütleri kapsamında Fizik 11 kitabına yönelik görüş ve önerileri nelerdir?” biçiminde belirlenmiştir. Fizik 9 ve 10 ders kitapları için sınırlı sayıda çalışma olmakla birlikte (Bahçıvan ve Erarslan, 2011; Kavcar ve ark., 2010; 2011a; Tanel ve ark., 2010; Kavcar ve ark., 2011b; Kavcar ve Şengören, 2011; Şengören ve ark., 2010; 2011), Fizik 11 kitabına yönelik olarak henüz bu tür bir araştırmanın yapılmamış olması çalışmanın önemini artırmaktadır. Bu çalışmada, Kurnaz ve ark.(2011) tarafından yazılan, MEB TTK’nun 10.02.2010 gün ve 12 sayılı kararı ile ders kitabı olarak kabul edilen Fizik 11 temel alınmıştır. Araştırma nitel ve nicel araştırma tekniklerine dayalı bir tarama modelinde yürütülmüştür. Araştırmanın örneklemini 2009-2010 ve 2010-2011 öğretim yıllarında öğrenim gören toplam 65 son sınıf öğretmen adayı oluşturmaktadır. Nicel veri toplama aracı olarak, yedi alt boyuttan oluşan Kitap Değerlendirme Ölçeği (Ogan- Bekiroğlu, 2007), ölçeğe eklenen öğretmen adaylarının ders kitabını tanıma durumları, dereceleri ve hangi yol ile tanıdıklarını ortaya koymalarını sağlayan seçenekli üç soru ile ortaöğretim fizik programını ve 11. sınıf fizik programını tanımaya yönelik seçenekli bir sorudan oluşan Fizik Öğretmen Adaylarının Ortaöğretim 11. Sınıf Fizik Ders Kitabına İlişkin Görüşleri Anketi kullanılmıştır. KDÖ’nin Croanbach α güvenirlik katsayısı 0,92 bulunmuştur. Nitel veri toplama aracı olarak, aynı ankete eklenen açık uçlu üç soru kullanılmıştır. Nicel verilerin istatistiksel analizlerinde parametrik ve parametrik olmayan testler kullanılmıştır. Açık uçlu sorulardan elde edilen verilere içerik analizi uygulanmıştır. Bu analiz sonucunda öğretmen adaylarının görüşleri olumlu ve olumsuz olmak üzere gruplandırılmış, ayrıca görüşler kendi içlerinde alt kategorilere ayrılarak frekans dağılımları biçiminde verilmiştir. Araştırmacılardan ikisi, yanıtları birbirinden bağımsız şekilde okuyarak yanıtların hangi kategorilere ve alt boyuta girdiğini belirlemiş ve değerlendirme sonrasında sınıflandırmalar arasındaki uyum katsayısını % 93 olarak hesaplamıştır. Fraenkel ve Wallen (1996:164)’e göre bu değerin 0,70’ten büyük olması istenir. Araştırmada, fizik öğretmen adaylarının Fizik 11’i sırasıyla Konu Alanı Ders Kitabı İnceleme, Öğretmenlik Uygulaması, Özel Öğretim Yöntemleri dersleri ile okulda ya da dershanede ders verme ve özel ders verme yoluyla tanıdıkları ortaya konulmuştur. Fizik 11 kitabının tümünü tanıdığını belirten öğretmen adaylarının oranı % 50,77’dir. Öğretmen adaylarının Fizik 11 kitabını 5 üzerinden 3,48 olan ortalama tanıma derecelerine dayanarak, ders kitabını yeterli derecede tanıdıklarını düşündükleri söylenebilir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - C 654

Öğretmen adayları kitabı; düzenleme alt boyutu için yeterli, öteki altı alt boyutlar içinse iyi olarak değerlendirmişlerdir. Öğretmen adaylarının kitap için verdikleri genel ortalama puan, 655 üzerinden 448,4 olup bu puan, ders kitabının bütününün öğretmen adayları tarafından ‘iyi’ olarak değerlendirildiğini ortaya koymaktadır. Yapılan analizler sonucu, öğretmen adaylarının kitaba verdikleri puanların, ders kitabını tanıma yollarına ve durumlarına göre değişmezken ders kitabını tanıma derecelerine göre değiştiği gözlenmiştir. Nitel verilerden doğrudan kitaba yönelik olumsuz görüşler bağlamında öğretmen adayları kitabı; konu sıralaması, açıklık/netlik, anlatım, öğrenci düzeyine uygunluk, içerik yoğunluğu, ÖSS ile uyum, örnekler/sorular/etkinlikler, görsel/fiziksel yapı ve ölçme değerlendirme olarak 9 kategori altında eleştirmektedirler. Buna göre; bazı fizik konularının sırası sarmal yapıyı bozduğu ve yeniden gözden geçirilmesi (dönme hareketinden önce düzgün dairesel hareket eklenmeli), konu başlıklarının net belirtilmesi, içindekiler kısmına öykü başlıkları yerine fizik konularının başlıklarının konulması, bağıntıların yeterince belirtilmesi, daha anlaşılır/yalın bir dille ve ayrıntılı/gereksiz bilgilerden arındırılması, sayfa düzeninde çoğu görsel öğelerin kitabın sağ alt tarafına yığılmaması (sol üst köşe dikkat merkezidir) ve not için ayrılmış boşluklar yüzünden metinlerin sıkışmaması, tablo/şekil/renk/boyutların (altına açıklamaları eklenerek) düzenlenmesi, önemli kavramların ve bağıntıların paragraf içinde kaybolmaması ve vurgulanması, konu sonundaki soruların sayısı ve kapsam geçerliliğinin arttırılması gerektiği belirtilmiştir. Kitabın uygulanmasına yönelik yaşadıkları güçlüklerin en belirgini; araç gereç sıkıntısı nedeniyle etkinliklerin uygulanması yönünden zorluk çekilmesidir. Öte yandan, öğretmen adayları kitabı; görsel ve fiziksel yönleri ile etkinliklerin zengin olması, öğrenciyi aktif kılması, günlük yaşamdan merak uyandırıcı bol görsel öge/metinler/etkinliklerin yer alması, programın felsefesine ve yaşam temelli öğrenmeye uygunluğu açısından olumlu bulmuşlardır. Bu bağlamda ders kitabı; öğretmen kılavuz kitabı ve öğrenci çalışma kitabının yanı sıra kitaptaki konuların günlük yaşama uyarlanmasını içeren teknolojik donanımlarla (CD, slayt vb.) desteklenmelidir. Ayrıca, ders kitabının öğrencilere etkililiği açısından, öğrencilerin hedefi olan YGS/LYS sorularının öğretim programı ve ders kitapları ile uyumlu olmalıdır. Fizik öğretim programını felsefesine uygun, etkin ve verimli bir şekilde uygulanabilmesi ve ders kitaplarının daha kullanılabilir olabilmesi amacıyla fizik ders saati arttırılmalı, etkinliklerin uygulanabilir olabilmesi için de ayrıca bir laboratuar dersi eklenmelidir. Anahtar Kelimeler: Ders Kitabı, Kitap Değerlendirme, Öğretim Programı, Ortaöğretim Fizik Öğretim Programı, Fizik Öğretmen Adayları, Öğretmen Adayı Görüşleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - C 655

FİZİK ÖĞRETMENLERİNİN 11. SINIF FİZİK KİTABINA

İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ: İZMİR İLİ ÖRNEĞİ

Serap KAYA ŞENGÖREN, İpek DÖNMEZ, Gözde ÇINAR, Nevzat KAVCAR

DEÜ Buca Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Fizik Eğitimi AD, Buca-İZMİR

Bu araştırmada, Fizik 11 kitabı fizik öğretmenlerinin görüşleri doğrultusunda incelenmiştir. Çalışmanın amacı, fizik öğretmenlerinin Fizik 11’i kullanma durumlarını ve kitaba ilişkin görüşlerini belirleyip bunları çeşitli değişkenler açısından inceleyerek değerlendirmeler yapmaktır. Fizik 9 ve 10 için sınırlı sayıda çalışma olmakla birlikte (Bahçıvan ve Erarslan, 2011; Kavcar ve ark., 2010; 2011a; Tanel ve ark., 2010; Kavcar ve ark., 2011b; Kavcar ve Şengören, 2011; Şengören ve ark., 2010; 2011), Fizik 11 kitabına yönelik olarak henüz bu tür bir araştırmanın yapılmamış olması çalışmanın önemini artırmaktadır. Bu çalışmada, Kurnaz ve ark.(2011) tarafından yazılan, MEB TTK’nın 10.02.2010 gün ve 12 sayılı kararı ile ders kitabı olarak kabul edilen Fizik 11 temel alınmıştır. Araştırmanın problemi; ‘İzmir’de çalışan fizik öğretmenlerinin 2008 Fizik Programı paralelinde okutulmakta olan Fizik 11 kitabına yönelik değerlendirmeleri nelerdir?’ biçiminde belirlenmiş, değerlendirmelerin; cinsiyet, okul türü, kitabı okutma sıklığı, mesleki deneyim, hizmet içi eğitime katılma ve kitabı kullanma durumuna göre değişimlerinin incelenmesi çalışmanın alt problemlerini oluşturmuştur. Araştırmanın evreni, İzmir’in 11 merkez ilçesindeki tüm ortaöğretim kurumlarında çalışan, 2009-2010 ve 2010-2011 öğretim yıllarında Fizik 11 ders kitabını bir ya da iki yıl okutan fizik öğretmenleridir. Araştırmada nitel ve nicel veri toplama teknikleri bir arada kullanılmıştır. Nicel veri toplama aracı olarak 131 maddeden ve yedi alt boyuttan oluşan kitap değerlendirme ölçeği (KDÖ) (Ogan-Bekiroğlu, 2007) ve öğretmenlerin kişisel bilgilerini yoklayan sorulardan oluşan Fizik Öğretmenlerinin Ortaöğretim 11.Sınıf Fizik Ders Kitabına İlişkin Görüşleri Anketi, nitel veri toplama aracı olarak da açık uçlu üç soru kullanılmıştır. Nicel verilerin istatistiksel analizlerinde parametrik (Anova, Scheffe, t-testleri ) ve parametrik olmayan (Mann – Whitney U testi) testler kullanılmıştır. Açık uçlu sorulara verilen yanıtlar ile elde edilen verilere içerik analizi uygulanmıştır. Bu analiz sonucunda öğretmenlerin görüşleri olumsuz ve olumlu olmak üzere iki gruba ayrılarak, olumsuz görüşler de kitabın kullanımını sınırlayan etkenlere ve doğrudan kitaba yönelik olarak gruplandırılmış, ayrıca görüşler kendi içlerinde alt kategorilere ayrılarak frekans dağılımları biçiminde verilmiştir. Araştırmacılardan ikisi, yanıtları birbirinden bağımsız şekilde okuyarak yanıtların hangi kategorilere ve alt boyut girdiğini belirlemiş ve değerlendirme sonrasında sınıflandırmalar arasındaki uyum katsayısını % 79 olarak hesaplamıştır. Fraenkel ve Wallen (1996:164)’e göre bu değerin 0,70’ten büyük olması istenir. Araştırmanın alt problemlerine göre; Öğretmenler KDÖ’ ye göre kitabın düzeyini iyi bulmaktadırlar. Öğretmenlerin KDÖ’ ye yönelik değerlendirmeleri; cinsiyete, okul türüne, kitabı okutma sıklığına, mezun oldukları yüksek öğretim kurumuna ve mesleki deneyime

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - C 656

göre değişmemektedir. Öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu hizmet içi eğitime katılmamıştır. Anova ve Scheffe testi sonuçlarına göre, öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu kitabı ara sıra kullanmaktadır. Kitabı ara sıra kullananlar, hiç kullanmayanlara göre kitabı daha iyi bulmaktadırlar. Öğretmenlerin Fizik 11’i tanıma dereceleri, 5 üzerinden 3,42 olup bu ortalamaya dayanarak, ders kitabını ancak yeterli düzeyde; 2007 Fizik öğretim programını tanıma dereceleri ise 5 üzerinden 4,02 olup bu ortalamaya dayanarak, öğretmenlerin öğretim programını iyi düzeyde tanıdıkları belirtilebilir. Nitel verilerden, doğrudan kitaba yönelik olumsuz görüşler bağlamında öğretmenler kitabı; konu sıralaması, açıklık/netlik, anlatım, öğrenci düzeyi, içerik yoğunluğu, ÖSS ile uyum, iç uyum, örnekler/sorular/etkinlikler/projeler ve görsel/fiziksel olarak dokuz kategori altında eleştirmektedirler. Öğretmenler, uygulamada olumsuz durumlarla karşılaştıklarını ve güçlükler yaşadıklarını belirtmektedirler. Bunlar okul koşulları, uygulamada belirsizlik, ders süresinin yetersizliği, uygulama desteği eksikliği, programın felsefesi/kitap hazırlama süreci, Fizik Öğretim Programı’nın sarmal yapısı ve ÖSS ile uyum kategorilerinde toplanmıştır. Öğretmenler kitabı görsel/fiziksel özellikler, öğrenci merkezli olması, bilimsel bilgiye ve bilimin doğasına önem vermesi, içeriği, güncel yaşamla bağlantılı olması yönlerinden olumlu bulmaktadırlar. Öğretmenlerin bir kısmı fizik öğretim programının sarmal yapısını olumlu bulurken, bir kısmı da sarmal yapı konu tekrarı gerektiğinden zaman kaybına yol açtığını ve genel olarak kitabı uygulamada zorluk yarattığını öne sürmekte; içerik yoğunluğunun ise özellikle etkinliklerin çok olması nedeniyle ders süresinin yetersizliğine yol açtığını belirtmektedirler. İçerik yoğunluğu yanında anlatımların yüzeysel olması ve konu başlıklarının net olmaması eleştirilen diğer noktalardandır. Öğretmenlerin en önemli kaygılarından biri de üniversite sınavıyla ders kitabının uyumlu olmamasıdır. Çoğu öğretmen programın felsefesini olumlu bulmasına karşın, üniversite sınavının felsefesiyle uyuşmadığını belirtmektedir. Bu bağlamda, fizik öğretim programının uygulanması ve ders kitaplarının kullanımı konularında öğretmenlerin görüş ve önerileri alınmalıdır. Fizik öğretim programının tanıtımı ile ders kitaplarının kullanımına yönelik öğretmen kılavuz kitapları hazırlanmalıdır. Öğretmenler özellikle, öğretim yaklaşımları, yöntemleri ve teknikleri gibi uygulamaya yönelik hizmet içi eğitimden geçirilmelidirler.. Fizik öğretim programını felsefesine uygun, etkin ve verimli kılabilmek amacıyla fizik ders saati arttırılmalıdır. Farklı düzeylerde etkinlikler ve sorular içeren alternatif ders kitapları geliştirilmelidir. Fizik öğretim programı ile ders kitaplarının niteliğinin geliştirilmesi doğrultusundaki araştırmalar; öğretmenler, öğretmen adayları ve alan eğitimcilerinin görüşleriyle zenginleştirilerek sürdürülmelidir. Anahtar Kelimeler: Ders Kitabı, Kitap Değerlendirme, Öğretim Programı, Ortaöğretim Fizik Öğretim Programı, Fizik Öğretmen Adayları, Öğretmen Adayı Görüşleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - C 657

2007 ORTAÖĞRETİM FİZİK ÖĞRETİM PROGRAMININ İLK DÖRT YILLIK UYGULAMASINA YÖNELİK BİR

ÇALIŞMA

Kürşat KOYUNCU Yusuf Can ODABAŞI Özge KATA Nevzat KAVCAR

DEÜ Buca Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Fizik Eğitimi AD

Değişen dünya dinamikleri, bilim ve teknolojideki gelişmeler, eğitim ve öğretim yöntem ve tekniklerdeki gelişmeler eğitim öğretim programlarında değişiklik yapmayı zorunlu hale getirmiştir. Bu bağlamda ülkemizde ortaöğretim fizik öğretim programında 2007 yılında değişikliğe gidilerek 2008’de uygulamaya konulmuştur. Program ne kadar iyi hazırlanırsa hazırlansın eğer öğretmenler programa ilişkin istenilen niteliklere sahip değilse programın başarılı olması düşünülemez. Bir başka deyişle; hazırlanan programın başarısı öğretmenlerin programı tanımalarına, benimsemelerine ve programın gereklerine uygun etkinlikleri en iyi biçimde gerçekleştirmelerine bağlıdır (Yaşar ve ark., 2005). Araştırmanın problemi, ‘2007 Ortaöğretim Fizik Öğretim Programı ve programın ilk dört yıllık uygulanması ile ilgili fizik öğretmenlerinin görüşleri nelerdir?’ olarak belirlenmiştir.

Araştırmanın amacı, 2008-2009 eğitim öğretim yılında, ülkemiz genelinde uygulanmaya başlanan fizik öğretim programının ilk dört yıllık uygulamasını, öğretmen görüşlerine dayanarak değerlendirmektir. Programın uygulayıcısı olan öğretmenlerin görüşleriyle yapılan değerlendirme; Fizik Dersi Öğretim Programı’nın geliştirilme sürecine katkısı, programın uygulanmasında ortaya çıkan aksaklıkların belirlenmesi ve giderilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. 2007 öncesi fizik öğretim programı düzenlemelerine ilişkin çalışmalar ( Yalçın ve ark., 2008; Yıldırım ve ark., 2008; Özdemir ve ark., 2011) bulunmakla birlikte, 2007 yılında yapılan fizik öğretim programı değişikliği ve uygulanması ile ilgili, 9. Sınıf Öğretim Programı dışında (Karal, 2010), programın tamamını kapsayan bir araştırma henüz yapılmamıştır.

Bu araştırmada nicel ve nitel araştırma tekniklerine dayalı tarama modeli kullanılmıştır. Bağımsız ve bağımlı değişkenler arasındaki ilişkiler araştırılacağı için araştırmanın modeli ilişkisel tarama modelidir. 2008-2009 öğretim yılında uygulanmaya başlanan ortaöğretim fizik dersi programı, fizik öğretmenlerinin görüşlerine ve kişisel bilgilerden elde edilen değişkenlere dayanılarak nicel yönden, açık uçlu sorularla da nitel yönden değişik boyutlarıyla değerlendirilmiştir.

Araştırmanın örneklemini, Türkiye Topluma Hizmet Vakfı’na bağlı olarak Muğla ilinin Marmaris ilçesinde bulunan İTAP Fizik Olimpiyat Okulu’nda olimpiyat formatörlüğü eğitimi alan ve ülkemizin değişik bölgelerindeki ortaöğretim okullarında görev yapan 23 fizik öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan öğretmenlerin Türkiye’nin farklı illerinde ve öğretim programının en yoğun şekilde uygulandığı farklı okul türlerinde görev yapıyor olmaları bu çalışmanın önemini daha da arttırmaktadır. Araştırmada nitel ve nicel veri toplama teknikleri bir arada kullanılmıştır. Nicel veri toplama aracı olarak 5’li Likert tipi “Ortaöğretim Fizik Dersi Öğretim Programının İlk Dört Yıllık Uygulamasının Değerlendirilmesi” adlı anket kullanılmıştır. Ankette, kişisel bilgiler

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - C 658

ile ilgili 12 madde, programın değişik alt boyutlarını inceleyen 50 madde, programın uygulanmasını kolaylaştıran ya da engelleyen nedenleri daha ayrıntılı incelemek için ise her durumu niteleyen çoktan seçmeli 12 soru yer almaktadır. Nitel veri toplama aracı olarak, aynı ankete eklenen açık uçlu 6 soru kullanılmıştır. Anketten elde edilen nicel veriler SPSS 15.0 paket programı kullanılarak, açık uçlu sorular ise nitel veri çözümleme teknikleriyle değerlendirilmiştir. Nicel verilerin istatistiksel çözümlemelerinde parametrik (Anova, Scheffe, t-testleri) ve parametrik olmayan (Kruskal-Wallis H-testi ve Mann – Whitney U testi) testler ile betimsel istatistik kullanılmıştır. Açık uçlu sorulara verilen yanıtlardan elde edilen verilere içerik analizi uygulanmıştır. Araştırmacılardan ikisi tarafından, yanıtlar birbirinden bağımsız olarak okunarak yanıtların hangi kategorilere ve alt boyutlara girdiği belirlenmiş; değerlendirme sonunda sınıflandırmalar arasındaki uyum katsayısı % 93 gibi oldukça yüksek bir değer olarak hesaplanmıştır. Bu sonuç, çalışma kapsamında yapılan değerlendirmenin güvenilir olduğunun göstergesidir; uyum katsayısının % 70’in üstünde olması istenmektedir (Fraenkel & Wallen, 1996:164). Analiz sonuçları, öğretmenlerin açık uçlu sorular ile ilgili olumlu ve olumsuz görüşlerini birlikte içeren beş kategoriye ayrılmıştır. Gerekli görülen kategoriler kendi içlerinde alt boyutlara ayrılarak frekans dağılımları biçiminde verilmiştir. Araştırmada elde edilen nicel verilere göre; katılımcıların % 73,8’i yeni programın öğretmenlere yeterince tanıtılmadığı görüşüne katılmaktadır ve % 39,1’i programı tanıtan hizmet içi eğitim çalışmasına katılmamışlardır. Öğretmenlerin, % 61’i programın ölçme ve değerlendirme yaklaşımı hakkında bilgi sahibi olmadıklarını ve % 69,6’sı ölçme değerlendirme yöntemlerini kapsayan hizmet içi eğitim çalışmasına katılmayı istediklerini belirtmiştir. Katılımcıların % 69,6’sı öğrencilerin fizik dersini kavrayabilmesi için haftalık ders saatinin kesinlikle yetersiz olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca katılımcıların % 78’i bakanlığın dağıttığı ders kitaplarını etkili şekilde kullanmadığını belirtmiştir. Bu sonuç, Tanel ve arkadaşları (2010) ile Şengören ve arkadaşlarının ( 2010; 2011 ) sonuçlarıyla uyumludur. Nitel verilerden programa yönelik olumsuz öğretmen görüşleri; programın yapısı ve programın uygulanması olarak iki kategoride toplanmıştır. Bunlardan öne çıkanlar; programın sarmal yapısının uygulamayı güçleştirmesi, okul koşullarının ve ders süresinin yetersizliği, laboratuvar dersi konulmasının gerekliliği, öğretmen kılavuz kitabının hazırlanması gibi görüşlerdir. Öğretmenler programı öğrenci merkezli olması, güncel yaşamla bağlantılı olması yönlerinden olumlu bulmaktadırlar. Öğretmenlerin çoğunluğunun programa yeni eklenen konular ile ilgili hizmet içi eğitim istediği ortaya çıkmıştır. Öğretmenlerin, yeni fizik öğretim programının felsefesi ve temel yaklaşımı, bilgi ve beceri kazanımları, öğretim yöntemleri ve ölçme değerlendirme teknikleri konusunda bilgilendirilerek programın yararına inandırılmaları amacıyla hizmet içi eğitim almaları sağlanmalıdır. Fizik öğretim programının geliştirilmesi doğrultusundaki çalışmalar; öğretmenler, öğretim üyeleri, eğitim bilimciler, öğrenciler, veliler ve sivil toplum kuruluşları gibi toplumun çoğunluğunun görüşleriyle zenginleştirilerek sürdürülmelidir. Anahtar Kelimeler: Ortaöğretim Fizik Öğretim Programı, Program Uygulaması, Program Değerlendirme, Fizik Öğretmeni, Öğretmen Görüşleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - C 659

ORTAÖĞRETİM ALAN ÖĞRETMENLİĞİ (3,5+1,5 ile

4+1,5) KESİNTİLİ ve BEŞ YILLIK KESİNTİSİZ ÖĞRETİM PROGRAMLARININ FİZİK ÖĞRETMEN

ADAYI GÖRÜŞLERİYLE DEĞERLENDİRİLMESİ

Nevzat KAVCAR Yusuf Can ODABAŞI Özge KATA

Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Fizik Eğitimi AD

Ülkemizde 1982 öncesinde ortaöğretim alan öğretmenleri, çoğu Milli Eğitim

Bakanlığı (MEB)’na bağlı çeşitli kanallardan sağlanmıştır. Başta Yüksek Öğretmen Okulları olmak üzere fen edebiyat fakültelerinden, kimi dönemlerde de gereksinim nedeniyle özel bir öğretmenlik programı uygulanmaksızın doğrudan alan öğretmeni yetiştirilirken, 1982’den 1997’e kadar geçen süreçte ortaöğretim alan öğretmenleri eğitim fakültelerinde dört yıllık lisans eğitimiyle, fen edebiyat fakültelerinde dört yıllık lisans eğitimleri sırasında öğretmenlik sertifikası programları ile yetiştiriliyordu (Kavcar ve Şengören, 2010a).

1998-1999 öğretim yılında başlatılan yeniden yapılanma düzenlemeleriyle ortaöğretim alan öğretmeni yetiştirmek üzere eğitim fakülteleri için (3,5+1,5) yıllık, fen edebiyat fakülteleri için de (4+1,5) yıllık kesintili yapıda tezsiz yüksek lisans programları uygulamaya konulmuştur (Tanel ve ark., 2008; Kavcar ve Şengören, 2010a; Baştürk, 2011). “Yeniden yapılanma ile öğretmen yetiştirmede nitel ve nicel sorunlara çözüm getirilmesi amaçlanmıştır.” (Terzi ve Tezci, 2007).

2007’ye kadar öğretmen yetiştirme konusunda birçok değişikliğin olduğu görülmektedir. Yapılan her değişiklik sonrasında akademisyenlerce çalışmalar yapılarak programların eksik ve olumlu yanları değerlendirilmiş, yeni geliştirilecek programlar için önerilerde bulunulmuştur. 2007 yılına kadar yürütülen tezsiz yüksek lisans programları ile ilgili, alan yazınında (Kavcar ve ark., 2007; Şengören ve ark., 2008; Tanel ve ark., 2008; Kavcar, 2009; Kavcar, Şengören ve Tanel, 2009a,b; Kavcar ve Şengören, 2010b) gibi çalışmalarla, programın eksik ve nitelikli öğretmen yetiştirme konusunda yetersiz olduğu yanları ile olması gereken özellikleri belirtilmiştir.

2007 yılından sonra eğitim fakültelerindeki ortaöğretim öğretmenliği programları kesintisiz beş yıllık yapıya dönüştürülmüş; ayrıca, fen edebiyat fakültelerinde uygulanan (4+1,5) uygulamasının da sürmesine karar verilmiş (Kavcar, 2011), fakat bu da kısa bir süre sonra (4+1) olarak değiştirilmiştir.

Yapılan bu çalışmalar ve değişimlerden de anlaşılacağı gibi alan öğretmenliği programlarının sürekli incelenmesi ve değerlendirilmesi gereği ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, hizmet öncesi öğretmen eğitimi programlarını bitirmek üzere olan ve beş yıllık programları gözlemleme fırsatı olan öğretmen adaylarının bu programlara yönelik görüşlerinin değerlendirilmesi, programların daha etkili ve nitelikli olmasına yardımcı çalışmalar açısından yararlı olması beklenir.

Çalışmamızın amacı, fizik öğretmenliği programının son sınıfında bulunan ve (3+1,5) kesintili tezsiz yüksek lisans programını son kez okuyan öğretmen adaylarının bu uygulamalara yönelik görüşlerini değerlendirerek, TFD 24. Uluslararası Fizik Kongresi’nde

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - C 660

sunulan benzeri iki çalışma ile karşılaştırmak ve ileride beş yıllık programlara yönelik gerçekleştirilecek çalışmalarla karşılaştırmada veri kaynağı oluşturmaktır. Alan yazınında; Kartal (2011), Baştürk (2011), Özoğlu (2010)’nun çalışmalarında olduğu gibi, beş yıllık kesintisiz programdan söz edilmekle birlikte, değerlendirilmesine yeteri kadar yer verilmemesi nedeniyle çalışmamız önem taşımaktadır.

Çalışmada bir grubun belirli özelliklerini ortaya çıkarmayı amaçladığımız için araştırmanın yöntemi tarama modelidir. Çalışmanın araştırma grubunu 2010-2011 akademik yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gören 34 fizik öğretmenliği son sınıf öğretmen adayı oluşturmaktadır.

Öğretmen adaylarının ortaöğretim alan öğretmenliği tezsiz yüksek lisans programlarına yönelik değerlendirmelerini belirlemek amacıyla “Ortaöğretim Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Programlarını Değerlendirme Anketi” kullanılmıştır. Anket üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm kişisel bilgileri, 2. bölüm beşli Likert tipinde 32 maddeyi, 3. bölüm 13 açık uçlu maddeyi içermektedir.

Verilerin çözümlenmesinde nicel ve nitel teknikler, Likert tipi maddelerin çözümlenmesinde SPSS 15.0 paket programı kullanılmış, frekans ve yüzdeler belirlenmiştir. Açık uçlu sorulardan elde edilen verilerin çözümlenmesinde nitel analiz yöntemlerinden içerik analizi kullanılmıştır. Bu çalışmadaki 13 soru 18 farklı kategoride değerlendirilmiştir. Açık uçlu soruların kategorilere ayrılmasında iç tutarlılık 0,92 olarak belirlenmiştir; Fraenkel ve Wallen (1996:164)’e göre bu değerin 0,70’ten büyük olması istenir.

Likert tipi maddelerin bulgularına genel olarak baktığımızda, katılımcıların; %88’inden fazlasının (4+1,5) tezsiz yüksek lisans programına karşı oldukları, %82’sinin eğitim fakültelerinde kontenjan azaltılmasının doğru olduğunu düşündükleri, %75’inden fazlasının (3,5+1,5) yıllık programda 1,5 yıllık dönemde alandan kopukluklar olduğunu düşündükleri, %80’inden fazlasının programdaki ders içeriklerinin değişmesi gerektiğini düşündükleri ortaya çıkmaktadır. Liket tipi maddelerin TFD-24’te sunulan benzeri çalışma (Şengören ve ark., 2008) ile karşılaştırılmasında, bulguların uyuştuğunu, yalnızca beş yıllık programın dört yıla düşürülmesi gerektiğini düşünen öğretmen adaylarının oranında düşüş olduğu sonucuna varılmıştır.

Açık uçlu soruların bulgularına baktığımızda; öğretmen adaylarının eğitim bilimleri derslerinin fizik dersleriyle birlikte uygulamalı olarak yürütülmesi gerektiğini düşündükleri, genel olarak beş yıllık sürekli yapının uygun olduğunu, yine de programın süresinin dört yıla indirilebileceği görüşlerini savundukları sonucu çıkmaktadır. Öğretmen adayları; öğretmenlik uygulaması derslerinin verimli olduğunu düşünmekle birlikte, uygulama öğretmenlerinin yeni sisteme uyum sağlamakta zorluk yaşadıklarını ve hizmet içi eğitim almaları gerektiğini savunmakta; çalışmakta olan fizik öğretmeni sayısını yetersiz bulmakta; ayrıca, öğretmenlik sertifika programı uygulamasının öğretmen yetiştirme için uygun ve verimli olmadığını düşünmektedirler. Çalışmamızda açık uçlu sorulardan elde ettiğimiz bulguları, TFD-24’te sunulan benzer çalışma ile (Tanel ve ark., 2008) karşılaştırdığımızda, bulguların büyük ölçüde uyuşmakta olduğu görülmüştür.

Elde ettiğimiz bulguların değerlendirilmesi sonucunda, ortaöğretim alan öğretmeni yetiştirme modeli ile tezsiz yüksek lisans kapsamında öğretmenlerin hizmet içi eğitim programına yönelik önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Yetiştirme, Ortaöğretim Alan Öğretmenliği Programları, Kesintili Öğretim Programı, Tezsiz Yüksek Lisans Programı, Hizmet İçi Öğretmen Eğitimi, Öğretmen Adayı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - C 661

MİNİ SEMPOZYUM

D

TÜRKİYE’DE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA İÇİN EĞİTİM: NEREDEN

BAŞLANMALI?

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - D 663

Sürdürülebilir kalkınma’ kavramı eğitim literatüründeki diğer birçok kavrama göre farklı bir gelişim süreci izlemiştir. Bu kavram eğitim teorileri ve felsefesinin ötesinde daha çok uluslararası konferanslar ve anlaşmalar sayesinde şekillenmiştir (UNESCO, 2010). Dünya Çevre ve Gelişim Komisyonu (1987) sürdürülebilir kalkınmayı ‘günümüz insanlarının ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğini azaltmadan karşılaması’ olarak tanımlamıştır. Genel olarak bakıldığında bu kavram çevresel, ekonomik ve sosyal boyutları olan bir yapı olarak algılanmaktadır (Gough, 2002). Sürdürülebilir kalkınma terimi ilk defa 1980’li yıllarda gündeme geldiğinde bu kalkınmanın sağlanabilmesi için gerekli olan eğitimin içeriği de tartışılmaya başlanmıştır. Bonnet (2002) eğitimin iki şekilde sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunabileceğini ifade etmiştir. İlkinde sürdürülebilir kalkınmanın gereklilikleri olan olumlu tutumlar ve çevre dostu davranışların edinilmesinde eğitim bir araç olarak kullanılabilir. İkinci durumda ise eğitim, bireylerin eleştirel düşünme becerilerini ve sürdürülebilirlik ile ilgili kavramsal algılamalarını geliştirerek onların daha sağlıklı kararlar almasını sağlamaktadır. Birleşmiş Milletler (2002) 2005 yılı ocak ayı ile başlayıp 2014 yılı aralık ayında tamamlanacak süreyi ‘Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim (SKE) 10 yılı’ olarak belirlemiştir. Bu kapsamda üye ülkeler eğitim programlarını ve stratejilerini bu süreç içinde üretilmiş olan uygulama şemasına göre yeniden düzenlemektedir.

Birleşmiş Milletler’in bir üyesi olan Türkiye’de de SKE üzerine tartışmalar yapılmaya başlanmış ve bu eğitimin entegrasyonu konusunda bir farkındalık oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu tip bir entegrasyonun sağlanmasında bu konuda yapılmış olan ve SKE’nin farklı paydaşlarını biraraya getiren bilimsel çalışmaların incelenmesi ve biraraya getirilmesi önemlidir. Bu noktadan hareketle, yapılacak mini-sempozyumda Türkiye’de çevre eğitimi ve sürdürülebilir kalkınma için eğitim temalarında ulusal ve uluslararası çalışmalar yapan araştırmacıların son dönemde elde ettikleri verilerin paylaşılması hedeflenmiştir. Araştırmacılar yapmış oldukları en az üç farklı çalışmanın sonuçlarını sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir kalkınma için eğitim ve Türkiye’de bu eğitimin gelişimi çerçevesinde tartışacak ve önerilerde bulunacaktır. Aşağıda mini-sempozyumda sunulacak bildiriler, bildirilerin içeriği ve araştırmacılar verilmiştir: Başkan Prof Dr Mehmet Bahar, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Bildiriler ve Konuşmacılar Farklı Kültürlerde Çevre Bilincinin Durumu Ve Ekosentrik, Anroposentrik Ve Çevreye Karşı İtici Tutumlar Doç Dr Sinan Erten, Hacettepe Üniversitesi Çevreye yönelik sorumlu davranış geliştirmede formal ve informal öğrenme ortamlarının rolü Yrd Doç Dr Mehmet Erdoğan, Akdeniz Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim: Örnek Uygulamalar ve Ölçekler Doç Dr Naim Uzun, Aksaray Üniversitesi Kuramdan Uygulamaya Sürdürülebilir Yaşam İçin Eğitim Yrd Doç Dr Oğuz Özdemir, Muğla Üniversitesi Davranış Değişimi için SKE mi yoksa Eğitim için SKE mi? Yrd Doç Dr Ahmet Kılınç, Ahi Evran Üniversitesi

Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilir Kalkınma, Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim, Türkiye

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - D 664

FARKLI KÜLTÜRLERDE ÇEVRE BİLİNCİNİN DURUMU VE EKOSENTRİK, ANROPOSENTRİK VE

ÇEVREYE KARŞI İTİCİ TUTUMLAR

Sinan ERTEN

Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

İlköğretim okulu öğrencilerinde (671), okulöncesi öğretmen adaylarında (352) ve Azerbaycanlı ve Türk öğretmen adaylarında çevre bilinci konulu üç araştırmada söz konusu öğrencilerin çevreye yönelik tutumların yüksek olduğu, çevre konusundaki bilgilerinin eksik olduğu ve çevre dostu davranış göstermede çevreye karşı olan tutumların ve çevre bilgilerinin etkisinin olmadığı ortaya konulmuştur. Türk ve Azerbaycanlı öğrencilerin çevre bilinçleri arasında farklar bulunmuş ve çevre bilinçlerini bağımsız faktörlerden hangisinin ne derece açıklamış olduğu belirlenmiş ve buradan hareketle öğrencilerin çevre bilinçlerini etkileyebilecek faktörler tespit edilmiştir.

Diğer iki araştırmada da Türk (250) ile Alman öğretmenlerin (150) ve Türk (316) ile Azerbaycanlı (379) öğretmen adaylarının Ekosentrik (Çevre merkezli), Antroposentrik (İnsan merkezli) ve çevreye karşı olan antipatik (itici) tutumları ele alınmış ve iki ülke öğrenci ve öğretmenlerinin tutumların arasındaki farkları ortaya konmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak Türk öğretmenlerine göre Alman öğretmenlerin daha Ekosentrik oldukları bunun yanında itici tutumlarının Türk öğretmenlerine göre daha yüksek olduğu fakat Türk öğretmenlerinin daha Antroposentrik oldukları ortaya çıkmış bunun sebepleri ortaya konmaya çalışılmıştır. Azerbaycanlı öğretmen adaylarının Türk öğretmen adaylarına göre daha Antroposentrik, Türk öğretmen adaylarının ise Azerbaycanlı öğretmen adaylarına göre daha ekosentrik oldukları ortaya çıkmıştır. Çalışmada kültürler arası farklılıkların nedenleri tartışılacak ve çevre bilincini engelleyen faktörler ortaya konacaktır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - D 665

ÇEVREYE YÖNELİK SORUMLU DAVRANIŞ GELİŞTİRMEDE FORMAL VE İNFORMAL ÖĞRENME

ORTAMLARININ ROLÜ

Mehmet ERDOĞAN

Akdeniz Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

Dr. Erdoğan, çevre eğitiminin kazanımlarından biri olan çevreye yönelik sorumlu davranışlar geliştirme sürecinde formal ve informal öğrenme ortamlarının rolünü tartışacaktır. Bu bağlamda araştırmacı, yapmış olduğu üç içerik analizi çalışmasından elde ettiği bulguları çevreye yönelik sorumlu davranışlar açısından tartışacaktır. İlk olarak ilköğretim 4-8. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programlarında çevre eğitimine ve davranış geliştirmeye hangi oranda yer verildiğini anlatacaktır. İkinci olarak ise ortaöğretim 9-12. Sınıf Biyoloji Dersi Öğretim Programlarında çevre eğitimine ve kazanımlarına hangi oranda yer verildiğini anlatacaktır. Son olarak Türkiye’de informal ortamlardaki çevre eğitimi çalışmalarına değinecek ve informal ortamlarda gerçekleştirilen çevre eğitimi çalışmalarının sorumlu davranışlar geliştirmedeki katkısını tartışacaktır. Erdoğan, elde etmiş olduğu bulgular ışığında “sürdürülebilir kalkınma için eğitim” süreci için neler yapılabileceğine değinecektir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - D 666

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA İÇİN EĞİTİM: ÖRNEK UYGULAMALAR VE ÖLÇEKLER

Naim UZUN

Aksaray Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

Dr. Uzun sunumunda, dört çalışmasını referans göstererek, insanla doğa arasında denge kurarak doğal kaynakları sonuna kadar tüketmeden, gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına imkân verecek şekilde bugünün ve geleceğin yaşamını ve kalkınmasını programlayan sürdürülebilir kalkınma kavramını ele alarak, uygulamalı çevre eğitimi kapsamında gerçekleştirdikleri TÜBİTAK destekli “doğa eğitimi projesi” ve “yeşil sınıf projesi”nin çevre bilinci, çevresel tutum ve davranış üzerindeki etkilerini ve bu tür projelerin sürdürülebilir kalkınmanın temel üç bileşeninden biri olan çevre boyutu kapsamında önemini tartışacaktır. Diğer yandan araştırmacı, geliştirmiş olduğu “Çevresel Tutum Ölçeği” üzerinden bu konu kapsamında hazırlanmış ölçeklerin Türkiye’deki durumu, ölçeklerin önemi ve ülkemizde sürdürülebilir kalkınma konusunda farkındalık yaratmak amacıyla yeterli sayıda ölçek bulunmamasının yarattığı sorunlar hakkında görüşlerini paylaşacaktır. Son olarak Dr. Uzun, sürdürülebilir yaşam göstergelerinden birisi olan ekolojik ayak izi kavramını, çalışılan makale kapsamında çalışma grubunun ekolojik ayak izi ortalamasını ve ekolojik ayak izlerine en büyük katkıyı ayak izinin hangi bileşenin yaptığını tartışarak Türkiye’ye özgü olarak geliştirilmiş ekolojik ayak izi hesaplama aracını tanıtacaktır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - D 667

KURAMDAN UYGULAMAYA SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM İÇİN EĞİTİM

Oğuz ÖZDEMİR

Muğla Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

20 Y.Y’ın ortalarından itibaren sürekli büyüme ve kalkınmaya dayalı refah anlayışının doğal sistemler üzerindeki sonuçlarının su yüzüne çıkması, aynı zamanda insanoğlunun çevresel kaynaklara bakışında köklü bir dönüşümü başlatmıştır. O tarihe kadar, çevresel kaynaklar ekonomik kalkınma için sonuna kadar kullanılacak sınırsız varlıklar olarak kabul edilirken, 1960’lı yıllarda bir grup entelektüel ve bilim adamının oluşturduğu “Romanın Kulübü” isimli kuruluşun yayımladığı “Büyümenin Sınırları” isimli rapor ekonomik büyümenin doğanın taşıma kapasitesi ile sınırlı olduğunun fark edilmesini sağlamış ve ekonomik kalkınma ve çevre koruma politikalarındaki değişimin temellerini atmıştır. Nitekim, 1987 yılında açıklanan “Brundland Raporu” ile klasik ekonomik kalkınmadan sürdürülebilir kalkınma anlayışına geçişin gerekliliği geleceğin vizyonu olarak ilan edilmiştir. İlgili raporda, sürdürülebilir kalkınma "günümüz ihtiyaçlarının, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılama olanaklarından fedakarlık yapılmaksızın, karşılanabilmesi süreci" olarak tanımlanmıştır. Ancak, uzun bir süre sürdürülebilir kalkınma anlayışı kapitalist sistemin içine düştüğü bunalımdan çıkma çabasının aracı olarak algılanmış ve ciddi itirazlarla karşılanmıştır. Ancak, zamanla “ekonomi”nin yerine “çevre” vurgusunun geçmesiyle sürdürülebilir kalkınma yaklaşımının anlamında ve önceliklerinde önemli bir dönüşüm yaşanmıştır. Bu durum, klasik ekonomik kalkınma ve çevre koruma anlayışlarını kökünden etkileyerek sürdürülebilir yaşam anlayışının merkeze oturmasını beraberinde getirmiştir. “Doğa bize atalarımızdan kalan miras değil, çocuklarımızın emanetidir” şeklindeki özlü kızıl dereli sözü insanın doğaya yönelik yaklaşımında ve çevresel kaynakları nasıl kullanması gerektiği konusunda etkili bir rehber olmaya devam etmektedir.

Buradan hareketle, “Yeni Bir Çevre Eğitimi Perspektifi: “Sürdürülebilir Gelisme Amaçlı Eğitim” başlıklı makalede, ekonomik kalkınma ve çevre koruma anlayışının sürdürülebilir gelişme ve yaşam anlayışına dönüşümü, sürdürülebilirlik eğitiminin alanları, ilkeleri, amaçları ve yöntemleri tartışılmıştır. Bu anlamda, doğanın korunması ve çevre sorunlarını önleme ve giderme sınırlılığında algılanan çevre eğitimi anlayışının, aynı zamanda yeryüzünde yasam olanaklarının sürdürülebilir hale getirilmesinin ekonomik ve sosyal koşullarının ve araçlarının sağlanmasını içine alacak şekilde daha kapsamlı ve karmaşık bir yapıya ulaştığı ortaya konulmuştur. Öte yandan, çevre eğitiminin kapsamının ise 1)Doğa kavrayışı, 2)Kaynakların sınırlılığı, 3)Toprak, su ve havanın kirlenmesi, 4)Tekniğin iki yönlü etkisi, 5)Tek dünyada yasamak, küresel düşünmek, 5)Bağıl sistem, 6)Ekonomi-Ekoloji ilişkisi, 7)Bireylerin ve grupların sorumluluğu gibi hayatın her alanına karşılık gelen alanları kuşatak bir içerik kazandığı belirtilmiştir. Sürdürülebilirlik eğitiminin bu şekilde insan-doğa ilişkisinin bütün yönlerini kuşatan disiplinlerarası içerik kazanması, biyoloji ve çevre gibi belirli derslerin eğitiminin kapsamının dışında okul içi ve bütün toplumsal kesimlere yönelen geniş bir eğitim alanı olduğunu açıkta ortaya koymaktadır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - D 668

Kuşkusuz, sürdürülebilirliğin öneminin daha iyi açıklığa kavuşabilmesi için, “sürdürülemezliğin” açık şekilde ortaya konulması gerekir. Bu amaçla, “Biotechnological Foods-Sustainable Development: Sustainable Consumption Education” başlıklı çalışmada sürdürülemezliğin boyutları ve sürdürülebilirliğe geçişin olanakları tartışılmıştır. Söz konusu çalışmada, özellikle beslenme kalıplarının sürdürülebilir hale getirilmesi üzerinde durulmuştur.

Her eğitim alanında olduğu gibi sürdürülebilirlik eğitiminin de insanda bütünlüğüne dönüşüm yaratmayı amaçlayan öğrenme çıktılarını hedeflemektedir. Bunlar, bilgi, duygu, tutum, davranış, anlayış, etik bakış ve yaşam stilinde beklenen değişiklikleri şeklinde geniş bir yelpaze göstermektedir. Çevreye yönelik tutum ve davranışların kaynağında doğaya yönelik anlayış, değer ve etik yargılarımızın bulunduğu gözden kaçırılmaması gereken bir durumdur. Nitekim, insanoğlunun doğaya yaklaşımında çevresel varlıkların kendi ihtiyacı için bulunduğunu kabul eden antroposetrik (insan merkezci) yaklaşım hakim olmuştur. Bu anlayış, çevreye yönelik yıkıcı uygulamaları tetiklemiştir. “The Envıronmentalısm Of Unıversıty Students: Theır Ethıcal Attıtudes Toward The Envıronment” başlıklı çalışmada ise, çevre etiği ilgili etik yaklaşımlar çerçevesinde ayrıntılı şekilde işlenmiş, buradan hareketle üniversite öğrencilerinin çevreye yönelik etik eğilimleri incelenmiştir.

Çevre eğitimiyle ilgili kuramsal çalışmaların yanında, uygulama örnekleri de oldukça kritik bir önem taşımaktadır. Sürdürülebilirlik eğitiminin çeşitli alanlarına yönelik örnek eğitim materyalleri ve uygulama modellerinin yetersizliği ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Buradan hareketle, “Yeşil Sınıf Modeline Göre Yürütülen Fen ve Doğa Etkinliklerinin Anasınıfı Öğrencilerinin Çevre Algılarına Etkisi” başlıklı çalışmada doğal varlıklarla zenginleştirilmiş okul ortamında okul öncesi öğrencilerinin geçirdikleri yaşantıların doğal varlıklara yönelik algılarını zenginleştirdiği ortaya konulmuştur. Bunun yanında, “Doğa Deneyimine Dayalı Çevre Eğitiminin İlköğretim Öğrencilerinin Çevrelerine Yönelik Algı ve Davranışlarına Etkisi“ başlıklı çalışmada ise, ilköğretim öğrencilerin doğal ortamlarda geçirdikleri eğitsel yaşantıların etraflarındaki biyolojik çeşitliğin ve buna yönelen tehditlere yönelik farkındalıklarını artırdığı belirlenmiştir.

Sürdürülebilirlik eğitiminde, insanın doğayla bağlarının güçlendirilmesinin önemli bir yer tutması, doğal varlıklara yönelik empati yeteneğini artıracak alternatif çalışmaların gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu çerçevede, “The Effectiveness Of Environmental Education Through Art: The Effects Of Literary Genre On Environment-Related Affective Tendencies Of Students’ başlıklı çalışmada, öykü, resim, şiir gibi sanat ürünleriyle zenginleştirilmiş çevre eğitimi etkinliklerinin öğrencilerin çevreye yönelik duyuşsal farkındalıklarını artırdığı yönünde bulgulara ulaşılmıştır.

Beslenme davranışlarının, günümüzde yeme içme, karın doyurma v.b ihtiyaçları karşılamanın ötesinde, insan ve çevre sağlığına kalıcı şekilde etkilediği gün geçtikçe ortaya çıkmaktadır. Ancak, tüketici ve beslenme eğitiminin uzun süre ilgi alanına çevre sağlığı girmemiştir. “Tarladan sofraya gıda zinciri” şeklinde betimlenen üretim, dağıtım ve tüketim zincirinde yapılan işlemlerin insan sağlığının yanında, çevreye etkilerinin öneminin anlaşılmasına yönelik araştırmalara büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Buradan hareketle, “Türkiye’de Tüketicilerin Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara (GDO’lara) Yönelik Bilgi Düzeyleri ve Eğilimleri” başlıklı TÜBİTAK projesinde, Türkiye’de tüketicilerin GDO’lara yönelik eğilimleri ortaya konulmuştur. Bunun devamı olarak, yakında Almanya’da uygulamaya geçirilecek “Ekoloji Temelli Beslenme Eğitimi (Öğrencilerin Biyoteknolojik Gıdalara Yönelik Kabulleri ve Sürdürülebilir Tüketim Tercihlerini Geliştirmek İçin Eğitsel Bir Modelin Oluşturulması)” başlıklı TÜBİTAK projesi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - D 669

çerçevesinde ekolojik beslenme eğitimine dayalı hazırlanan öğretim programının üniversite öğrencilerinin sürdürülebilir tüketim tercihlerine yönelik etkisi araştırılacaktır.

Sürdürülebilirlik eğitiminin başarılı olabilmesi, bireysel ve toplumsal sorumluluğun etkili şekilde hayata geçirilebilmesine bağlıdır. Bu çerçevede, gündelik hayatta bireylerin ve toplumsal grupların gündelik ihtiyaçlarını karşılarken yaptıkları “küçük” seçimler, küresel ölçekte kalıcı etkiler yaratabilecek potansiyel taşımaktadır. Bu durum, tek tek bireylerin ve ülkelerin hayatlarını “ekolojik ayak izlerinin” öneminin farkına varmaları ve küçültmeleri için adımlar atmalarını gerektirmektedir. Buradan hareketle, “Küçük Adımlar-Büyük Çözümler: Ekolojik Ayak İzimi Hesaplıyorum Gezegenimizi Koruyorum” başlıklı çalışmada, ilköğretim öğrencilerinin ekolojik ayak izlerini pratik şekilde hesaplamaları ve küçültmelerine yönelik geliştirilen model uygulanmış ve olumlu sonuçlar alınmıştır.

Yukarıda, sürdürülebilirlik eğitiminin kuramsal ve uygulama yönleriyle ilgili yapılan çalışmalar tanıtılmıştır. Ancak, sürdürülebilirlik eğitiminin farklı yönleriyle ilgili özellikle örnek materyallere ve uygulama modellerine duyulan ihtiyaç devam etmektedir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - D 670

DAVRANIŞ DEĞİŞİMİ İÇİN SKE Mİ YOKSA EĞİTİM İÇİN SKE Mİ?

Ahmet KILINÇ

Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi

Dr Kılınç sunumunda üç ayrı çalışmasının verilerini paylaşacak ve bu verileri

davranışçı ve postmodern çevre eğitimi perspektiflerini kullanarak tartışacaktır. Kılınç ilk çalışmada sürdürülebilir kalkınmayı yaklaşık 100 Fen ve Teknoloji öğretmen adayının tanımlamalarını istemiş ve ‘eğitim’, ‘teknoloji’, ‘siyaset’, ‘çevre’, ‘ekonomi’, ‘sosyal’ ve ‘enerji’ gibi temalarda toplanabilecek tanımların oluştuğunu görmüştür. İkinci çalışmada yaklaşık 1000 lise ve üniversite öğrencisinin toplu taşıma ve özel araçları kullanma ile ilgili fikirlerini yordamış sonuç olarak toplu taşıma kullanımı için çevresel boyutlar ve ücret üzerine bazı eğitimsel çıkış noktaları bulmuştur. Son çalışmada ise yaklaşık 250 ilköğretim ve lise öğrencisine biyoçeşitliliğin azalmasının nedenleri, sonuçları ve önleme yöntemlerini sormuş ve elde ettiği verileri postmodern çevre eğitimi paradigmasını kullanarak incelemiştir. Kılınç sunumun son aşamasında çalışmalardan elde ettiği sonuçları sadece davranış değişikliğine değilde diğer eğitim ürünlerine (üst düzey düşünme becerileri, duygusal değişkenler, vb) de odaklanan bir SKE yönünde tartışacaktır.

MİNİ SEMPOZYUM

E

PROFILES: BİLİM YOLUYLA SORGULAMAYA DAYALI ÖĞRENME VE EĞİTİM ÜZERİNE MESLEKİ YANSIMA

ODAKLI BİR PROGRAM

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - E 672

PROFILES: BİLİM YOLUYLA SORGULAMAYA

DAYALI ÖĞRENME VE EĞİTİM ÜZERİNE MESLEKİ YANSIMA ODAKLI BİR PROGRAM

Bülent ÇAVAŞ1 Yasemin ÖZDEM2 Pınar ÇAVAŞ3

Teoman KESERCİOĞLU1

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 3Ege Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

PROFILES Sorgulamaya Dayalı Fen Eğitimini teşvik eden ve Avrupa Birliğinin 7.Çerçeve Programı tarafından desteklenen bir Toplumda Bilim projesidir. PROFILES projesi işbirliğinde 19 farklı ülkeden 21 kurum bulunmaktadır. PROFILES, sorgulamaya dayalı bilim öğretimini, öğretmenlerin daha etkili öğretim yöntemlerini benimseyerek kendine güvenlerini artırma yoluyla ve bu konuda eğitimle ilgili kişi ve kurumların da desteğini alarak gerçekleştirir. Böylece PROFILES, okullarda gerçekleştirilen fen öğretiminin değişen amaçlarının daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunur.

PROFILES’ın yenilikçi yönü, öğretmenleri, öğretim programına uygun fen öğretim materyalleri geliştirerek, uyarlayarak ve etkili kullanarak uzun soluklu hizmet öncesi ve hizmet içi mesleki gelişim programları ile desteklemesidir. PROFILES mesleki gelişim programları, eğitimle ilgili kişi ve kurumların görüşleri alınarak ve öğrenci ihtiyaçları gözönünde bulundurularak hazırlanır.

Proje öğretmen işbirliğine dayanır. Öğretmen işbirliğiyle hedeflenen, fen konularını içeren, sorgulamaya dayalı fen öğretimini benimseyen ve diğer fen konuları için örnek oluşturabilecek şekilde hazırlanmış öğretim materyallerinin fen derslerinde kullanılmasıdır. Katılımcı öğretmenlerin yaşadıkları zorlukları yansıtacak biçimde hazırlanan uzun süreli mesleki gelişim programları, öğretmenlerin yaratıcı düşünme, bilimsel problem çözme ve sosyo-bilimsel öğrenme ortamları oluşturma becerilerini artıracaktır. Bu öğrenme ortamlarında, öğrencilerin bilim öğrenmeye yönelik içsel motivasyonları ve yerinde kararlar verebilme, bilimsel sorgulama yapabilme gibi kişisel yeterlikleri gelişecektir. Çünkü PROFILES felsefesine göre başarı bu projede çağa uygun fen öğretimi geliştirme konusunda öğretmenin kendisine güveninin oluşması ve öğrencilerin bilime ve öğrenci merkezli sorgulamaya dayalı fen öğrenimine yönelik olumlu tutum geliştirmesine bağlı olarak değerlendirilir.

Projede yöntem ve yaklaşımların paylaşılması, eğitimle ilgili kişi ve kurumlardan gelen görüşlerin alınması ve süregelen değerlendirmelerin olması bu projenin diğer önemli bir boyutudur. Bu hedefleri gerçekleştirme sürecinde özellikle internetten ve diğer iletişim yollarından mümkün mertebede yararlanılmaktadır. Ayrıca proje yöntem ve yaklaşımların paylaşılmasını “lider öğretmenler” ile gerçekleştirecektir. Bu öğretmenler hizmet öncesi ve hizmet içi düzeyde diğer öğretmenlerin eğitiminde ve ulusal çapta eğitimle ilgili diğer kişi ve kurumlar için çalıştaylar düzenlenmesinde önemli roller oynayacaklardır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - E 673

PROFILES projesi özellikle “sorgulamaya dayalı yaklaşım” ın fen öğretiminin hedeflerinden biri olduğu ilköğretim düzeyine odaklanmaktadır. Bu kapsamda PROFILES öğrencilerin içsel (öğrenci açısından ilgili olma, öğrencinin öğrenmeyi anlamlı bulması) ve çevresel (öğretmenin desteği ve cesaretlendirmesi) motivasyonlarına çok önem vermektedir ve bu yönde çalışmalar gerçekleştirmektedir.

PROFILES projesinden beklenen fen eğitimini daha anlamlı hale getirmesi, fen eğitiminin 21. yüzyılın bilimsel gelişmelerine ayak uydurmasına önayak olması ve bilimsel okuryazarlık için sorgulamaya dayalı fen eğitimini sınıflarımıza taşımasıdır. Bu beklenti kültürel farklılıklar ve özellikle cinsiyet farklılıkları da gözönünde bulundurularak gerçekleştirilmektedir.

Önerilen bu mini sempozyumda PROFILES projesinin beş farklı boyutuna değinilecektir: Birinci boyut, PROFILES projesinin amaç ve felsefesinin anlaşılması; ikinci boyut, PROFILES projesinde eğitimle ilgili paydaşların ilköğretimde fen eğitimine yönelik görüş ve beklentilerini ortaya koymak üzere iki aşamada gerçekleştirilen Delphi çalışmasının sonuçları; üçüncü boyut, öğretmenlerin fen eğitiminde sorgulamaya dayalı yaklaşımı sınıflarına taşıyabilmelerini hedefleyen fen ve teknoloji öğretmenlerine yönelik hizmet içi eğitim çalışmaları; dördüncü boyut, fen ve teknoloji derslerinde öğrencilerin sorgulamaya dayalı fen eğitimi uygulamalarını kolaylaştırmak üzere hazırlanan üç aşamalı PROFILES modüllerinin tanıtımı ve son olarak PROFILES projesinde öğretmen ağları ve bu ağların etkin kullanımı paylaşılacaktır. Sempozyumda, proje yürütücüsü Doç. Dr. Bülent Çavaş ve projede görev alan araştırmacılar Prof. Dr. Teoman Kesercioğlu, Dr. Pınar Çavaş ve Arş. Gör. Yasemin Özdem sunumlar gerçekleştireceklerdir. Ayrıca proje felsefesinin ve PROFILES projesinde yer alan Avrupa ülkelerinin uygulamalarının da paylaşılabilmesi için Prof. Dr. Jack Hollbrook ve Prof. Dr. Miia Rannikmae sempozyuma davet edileceklerdir.

Anahtar Kelimeler: PROFILES, Sorgulamaya Dayalı Fen Eğitimi, Öğretmen Eğitimi

MİNİ SEMPOZYUM

F

DENEYSEL BİR ETKİNLİĞİ NASIL TASARLARIM?

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - F 675

Uygulama olan ilköğretim ve ortaöğretim programları, beraberinde öğretim programının sınıf içi/dışı yürütülmesinde etkinlik temelli bir yapıya dayandırılmıştır. Öğretim programlarında sözü geçen etkinlikler günlük konuşma dilinde yer alan diğer etkinliklerden ayrımı bu etkinliklerin içeriklerinin bilimsel bilgi temelli olmasıdır. Burada temel amaç kurgulanmış bir süreçte öğrencilere bilimsel bir konu ya da kavramın öğretimini yapmaktır. Öğretmenin yürütücü, öğrencilerin aktif katılımcı olduğu bu süreçte belirli bir sürede ve öğrenme alanında yer alan kazanıma ulaşmak hedeflenir. Etkinliğin kurgusu ve süreçleri öğretimin temel altyapısını oluşturur.

Günümüzde bilimsel bilginin edinim hızı onun üretilme ve yayılma hızının yanında oldukça yavaş kalmaktadır. Okullar her ne kadar çağı yakalamak iddiasında olsa da bu hıza yetişmesi pek olası değildir. Bu durumda “hangi bilgi?” ve “bu bilginin ne kadarı?” soruları önemli olmaya başlamıştır. Okul programlarında yer alan bilgilerin yaşam (bağlam) temelli seçilmeye başlaması, bilginin bu bağlam içinde ele alınması, öğretim süreçlerinin olağan problemlerimizi çözmemize yardım edecek şekilde tasarımlanması ve bilimsel bilginin üretilme süreçleriyle paralellik gösterecek durumların içerisinde yer alması okul programlarında etkinlik temelli bir anlayışın doğmasına yol açan temel sebepler arasındadır. Etkinlikler bilgi alanına ve bireyin öğrenme biçimine göre kurgusu değişebilecek ve zengin bir içerik oluşturma fırsatı sunabilecek esnekliğe sahiptir. Bu esnekliği sayesinde bilimsel bilginin doğası ile öğrenenin doğasını uzlaştırıcı bir yapıya sahip olabilecek bir gücü vardır. Eğer etkinlikler doğru kurgulanabilirse ve uygulanabilirse güçlü ve anlamlı öğrenme fırsatları oluşturabilirler.

Gerek bilimsel bilginin doğası gerek bireyin bilme dürtüsünün hareket noktasında soru olduğu için, etkinliklerde bir sorudan hareketle ederek tasarlanmalıdır. Soru ile gerçeğe yakın bir kurgunun içerisinde roller alan bireyler, gerçekleştirilen öğrenme sürecinde sorulara/sorularına cevaplar bulduğunda öğrenmeler bilimsel içerik kazanacaktır. Ve etkinlik süreci aynı zamanda bir keşfetme süreci olduğu için öğrenilen bilgiler daha kalıcı ve işe yarar olabilecektir. Etkinliklerin bilimsel süreç becerilerini içermesi (gözleme, deneye, ölçmeye, varsayımlara ve çıkarımlara fırsat vermesi), katılımcılığı sağlaması ve süreçlerinde alternatif problem çözme yolları barındırması etkinliğin güçlü bir öğrenme aracı olduğunu gösterir.

Deneysel etkinlik örnekleri incelendiğinde bir etkinliğin oluşum süreci iki şekilde olabilmektedir. Ya radikal düşünceler sonucu daha önce denenmemiş ve geliştirmemiş bir fikir ile ya da adım adım yapılan bir dizi geliştirme, iyileştirme ve yenileştirme faaliyetlerini içeren çalışmaların bir sonucu olarak ortaya çıkar. Araştırma temelli bir süreç içerisinde şekillenir. Bir etkinliğin başarısı; öğretim sürecinde öğretmene sağladığı esneklik ve uygulamada bilimsel süreç becerilerini kazandırmada ortaya koyduğu alternatif yolların çeşitliliği bağlıdır. Bunun yanında öğrencilerin ilgi, beklenti ve düşlerini gerçekleştirmesi, merak duygularını ve bilme isteklerini beslemesi ve farklı düşünme yollarını keşfetmelerini sağlaması da başarısının göstergesidir.

Bilimsel bir etkinlik duyuları ve duyguları harekete geçirici ve sınıfın ortalama kavrayış gücünü aşmayacak biçimde tasarlanmalıdır. Kullanılan gereçler ucuz ve izlenen süreçler yalın olmalıdır. Aynı zamanda etkinliklerin oyunsal bir tarafı olmalıdır. Bu, erken yaşlarda bilim eğitimi için yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Bir etkinlik sürecinde gerçekleştirilen faaliyetlerin gerçek anlamda kimlik kazanması belli kavramsal ilkeler çerçevesinde düzenlenmesi ve açıklanmasıyla olasıdır. İşte bu noktada etkinlik yavaş yavaş oyun olmaktan çıkar ve bilimsel kimliğe bürünür.

Önerilen bu mini-sempozyumun amacı etkinlik geliştirme konusunda deneyimli öğretim elemanlarının tecrübelerini paylaşması ve bir etkinliğin geliştirme aşamalarını

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - F 676

uygulamalı olarak sergilemeleridir. Bu bağlamda temel fen konu ve kavramlarının ele alındığı beş etkinlik örneği bir araya getirilmiştir. Aşağıda sunulacak olan etkinlik özetleri ve katılımcıları listelenmiştir. NOT: Bu sempozyumu gerçekleştirmek için sadece bilgisayar ve projeksiyon cihazı yeterli olacaktır. Etkinlik malzemeleri sempozyumu düzenleyiciler tarafından karşılanacaktır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - F 677

FEN VE FİZİK SINIFLARINDA GÖKKUŞAĞI OLUŞTURMAK

Hakan IŞIK1, Kemal YÜRÜMEZOĞLU2

1Muğla Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği ABD 2Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Fizik Eğitimi ABD

Gökkuşağı MEB ilköğretim 7. sınıf fen ve teknoloji dersi ve ortaöğretim 12.sınıf Fizik öğretim müfredatlarında kapsanmıştır. Günlük yaşam da özel şartlar da gözlenen gökkuşağı öğrencilerde merak uyandırmaktadır. Bu uygulama ile öğretmen ve öğrencilere sınıf ortamında gökkuşağı oluşturabilecekleri, uygulama yapabilecekleri, denemeler gerçekleştirecekleri bir optik materyali sunulması amaçlanmıştır. Bu çalışmada, öğrencileri gökkuşağına daha da yaklaştırmak, günlük yaşamlarında ulaşılabilir kılmak için iki yöntem önerilmiştir. Sonuç olarak öğrenciler, bir renk dizilim şekli olarak gökkuşağının oluşumunda iki önemli faktör arasındaki ilişkiyi fark etmeleri sağlanır. Bunlar ışın yönelimi ve yüzey eğrisellidir. Geliştirilen materyal ile öğrencilerin sınıf içinde gökkuşağı oluşumuna tanıklık ederek ve deneyerek öğrenmeleri sağlanır. Işık kaynakları ve kırıcı yüzeyleri kullanarak gökkuşağı elde etmenin iki yolu vardır. Uygulama için (güneş ışığı almayan ortamlarda) ilk aşamada bir tepegöz ve dikdörtgen prizma şeklinde bir balık havuzu gereklidir. Gölgeleme yapılması ve gerekli olan ışık ışınlarının yüzeye düşürülmesi için kartonlar kullanılacaktır. Gökkuşağı duvara veya yansıtıcı ekrana düşürülecektir. Eğer güneş ışığı mevcut ise 5 L hacimli bir su peti(kabı) kullanılacaktır. Gökkuşağı duvara veya zemine düşürülerek gözlemlenebilecektir. Uygulamanın yaratıcı yönü gökkuşağı gibi gibi nadir gerçekleşen, şaşırtıcı ve görsel güzelliği olan bir doğa olayının sınıf ortamında gerçekleştirilmesidir. Etkinlik ışık alan ve almayan sınıflar için iki farklı yöntem sunarak, gökkuşağının sınıfa taşınmasına ayrıca kırılma ve renk oluşumunu öğrencilere başarılı bir şekilde gözlemleme fırsatı sunmaktadır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - F 678

KLASİK GİTAR YARDIMIYLA REZONANS KAVRAMININ ÖĞRETİMİ

M. Kaan KASAR1, Kemal YÜRÜMEZOĞLU2

1Muğla Üniversitesi Rektörlük Güzel Sanatlar Bölümü 2 Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Fizik Eğitimi ABD

Bu çalışmada klasik gitar yardımıyla rezonans kavramının öğretimi amaçlanmıştır. Tek ve iki gitar yardımıyla rezonans olgusunun gösterildiği etkinlik, fizikte birçok alanda karşılaşılan rezonans kavramının öğretimine temel oluşturabilecek niteliktedir. Etkinlik rezonansla oluşan titreşimlerin görsel ve işitsel olarak kolay bir şekilde algılanması sağlamakta ve ilköğretimden üniversiteye öğrencilere rezonans kavramının öğretimi için alternatif bir yöntem sunmaktadır. Ayrıca aynı enstrüman yardımıyla fizik ve müzik disiplinleri işbirliğinde frekans, genlik, şiddet ve tını kavramlarının öğretimi kolayca yapılabilmektedir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - F 679

GALİLEO PRENSİPLERİNİN AKUSTİK GÖSTERİMİ

Erdem ÇETİNER1, Merve ŞAHİN2, Pelin ERTEKİN3, Ayşe OĞUZ-ÜNVER4

1Muğla Üniversitesi, Meslek Yüksek Okulu, İnşaat Teknolojisi Bölümü Ön Lisans Öğrencisi

2Muğla Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü Lisans Öğrencisi

3 Muğla Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Öğrencisi 4 Muğla Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi ABD

Galileo serbest düşmenin deneysel olarak incelemesini yapmış ve yerçekimi ivmesinin sabit olduğunu ortaya koymuştur. Bu materyal Galileo’nun yasasından hareketle düşülen mesafenin zamanın karesiyle orantılı olup olmadığını, matematiksel olarak hesaplanmasını sağlamakta ayrıca, serbest düşmenin ve bunun sonucunda diğer atış hareketlerinin de anlaşılması, ezber yerine, öğrenilmesine zemin hazırlayıcı özelliktedir. Ayrıca bu çalışmada disiplinler arası yaklaşım ve teknik beceriyle tasarlanan bir materyalin, hareket kavramlarının öğretimde etkililiği ve kalıcılığı sağlamıştır. Uygulamanın amacı öğrencileri yapıcı ve yaratıcı olarak yetiştirmek, ezbercilikten kurtarıp, eleştirel düşünme alışkanlığı kazandırarak hareket kavramlarını daha anlaşılır ve eğlenceli hale getirmektir.

Serbest düşmeye ilişkin hazırlanan materyaller sadece Galileo’nun serbest düşme konusunun öğretimi için kullanılabilirken, mevcut tasarımımız tek bir düzenek üzerinde küçük değişiklikler yapılarak yatay ve eğik atış konularının da öğretimi içinde kullanılabilir. Bunun yanında öğrencilere fen dersiyle kazandırılan özelliklerden; gözlem, ölçme, sayıları kullanma ve verileri kaydetme süreçlerini basit anlaşılır şekilde uygulayarak, öğrenmeyi hedeflemektedir.

Materyalde biri (sabit) tabanda, diğeri yüksekliği ayarlanabilen (hareketli) olmak üzere iki adet yüzey bulunmaktadır. Hareketli yüzey, tabandaki yüzeye düşeyde 90o açı ile sabitlenmiş krom boru üzerinde bir mafsal yardımıyla hareket eder. Bir bilye hareketli yüzeyde kapak yardımıyla desteklenmiştir. Kapak, misina ile bir yaylı kapı sürgüsüne bağlanmış ve yay kurulmuştur. Hareketli yüzeye sabitlenen kapı sürgüsü, hem sistemi harekete geçirir hem de bilye düşmeye başladığı anda bir ses çıkarır. Bilye, tabana düştüğünde ikinci bir ses daha çıkar. Tabana yerleştirilen mikrofon bu iki sesi “Audacity” isimli açık kaynaklı ses kayıt programına aktarır. Bu program aracılığıyla oluşan iki dalga tepesi arasındaki mesafe ölçülür ve düşüş süresi bulunur.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - F 680

T BORUSU: BASINÇ HACİM VE YÜZEY ALANI İLİŞKİSİNİN TEK BİR MATERYALDE GÖSTERİMİ

Gözde KARATEPE1 Hülya ŞEN2 Fulya ÖZTÜRK3

Hasan Zühtü OKULU4 Ayşe OĞUZ-ÜNVER5

1Muğla Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü Lisans Öğrencisi 2Muğla Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü Lisans Öğrencisi

3Muğla Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Öğrencisi 4Muğla Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Öğrencisi

5Muğla Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Eğitimi ABD

Bilimsel kavramların öğretimi sırasında kavramlar arasındaki ilişkilendirmelerin tam anlamıyla gerçekleştirilememesi bilimsel bilginin içselleştirilmesinde engelleyici rol oynamaktadır. Bu çalışma ile basınç, hacim ve yüzey alanı kavramlarının ve bu kavramlar arasındaki ilişkilerin sorgulamaya dayalı bir yaklaşımla öğretimi ele alınmıştır. Tasarlanan materyalin amacı basit ve ucuz malzemelerin kullanıldığı tek bir model üzerinden ardışık etkinlikler ile öğrencilere basınç, hacim ve yüzey alanı kavramlarının öğretmek ve kavramlar arası ilişkilendirme becerisinin kazandırılmasında şaşırtıcı ve eğlenceli bir bilim öğretimi ortamı sunmaktır.

Materyal, ters T şeklinde, üç ucu açık ve her bir borunun ortasında hava geçişinin kontrol edilmesini sağlayan vanaların bulunduğu bir sistemden oluşmaktadır. Vanaların işlevi, boruların arasındaki ve dış ortamdaki hava geçişlerini kontrol etmektir. Bu nedenle her bir vanaya, kolay açılıp kapanmasını sağlayan kollar takılmıştır. T şeklindeki borunun iki ucuna eklenen esnek materyaller (balon) ise; basınç, hacim ve yüzey alanı kavramları arasında ilişki kurulabilmesi amacıyla kullanılmıştır. Tek bir model üzerinden tasarlanan materyalin yapımında kullanılan malzemelerin erişilebilir ve kullanımının kolay olması öne çıkan özelliğidir. Ayrıca materyal, öğrencilerin etkinliği daha rahat ve net gözlemleyebilmeleri için uygun boyutta tasarlanmıştır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Mini Sempozyum - F 681

OOBLECK BİLİM: KATI MI? SIVI MI? Burcu KILIÇ1, Nurettin ÇARDAK2, Sertaç ARABACIOĞLU3, Ayşe

OĞUZ-ÜNVER4

1Muğla Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü Lisans Öğrencisi 2Muğla Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü Lisans Öğrencisi

3Muğla Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Eğitimi ABD 4Muğla Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Eğitimi ABD

Maddenin tanecikli yapısı ve özellikleri fen ve kimya öğretiminde yer alan temel konuların başında gelmektedir. Literatürde bu konunun öğretimine ilişkin çeşitli örnekler yer almaktadır. Ancak mevcut etkinliklerin çok az bir bölümü bilginin aktarımı üzerine odaklanmaktadır. Bu bağlamda çalışma öğrencilerin maddenin hallerine ilişkin temel bildiklerini oobleck bir ara madde üzerine aktarmalarını ve konuyu içselleştirmelerini hedef alan bir gözlem etkinliğinin geliştirilmesini amaçlamaktadır. Bu doğrultuda geliştirilen etkinlik, üzerinde gözlem yapılacak katı-sıvı özelliği taşıyan bir oobleck maddenin hazırlanışını ve öğrencilerin verilerini kaydedecekleri bir çalışma yaprağının geliştirilmesini ele almaktadır. Oobleck maddenin hazırlanışı şu şekildedir: Bir paket mısır nişastası üzerine karışım şurup kıvamını alıncaya kadar yavaş yavaş su eklenir. Birkaç damla gıda boyası eklenerek görsel açıdan zenginleştirilir. Grup sayısı kadar kaplar içerisine dökülerek hazırlanır. Etkinliğin belirtilen amaçları yerine getirmesi için oobleck madde öğrencilerin bileşimini göremeyecekleri bir ortada hazırlanması daha uygundur. Bu süreçte öğrencilerin madde üzerine bastırmaları, sıkmaları, masaya dökmeleri vb. etkinlikleri yapmaları ve tüm duyularını kullanmaları şeklinde yönlendirmelerde bulunulur.

PANEL

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Paneller 683

PANEL-1

BİLİM, TEKNOLOJİ, MÜHENDİSLİK VE MATEMATİK (BTMM) EĞİTİMİ: DİSİPLİNLERARASI ÇALIŞMALAR

VE ETKİLEŞİMLER

Panel Başkanı: Mehmet Ali ÇORLU Panelistler: Tufan ADIGÜZEL Mehmet Cihad AYAR M. Sencer ÇORLU Serkan ÖZEL

Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik (BTMM) eğitimi, inovasyon

kabiliyetine sahip bir nesil yetiştirmek amacı güden reformların merkezinde yer almaktadır. Türkiye'nin 2023 Vizyonu ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) stratejik belgelerinin ortaya koyduğu amaçlar, BTMM eğitiminin ülkemiz ölçeğinde tanımlanmasını gerektirmektedir. Bu tanımın yapılabilmesi için BTMM eğitiminin kapsam, teori ve pratiği okul ve üniversite düzeyinde irdelenmelidir. Bu panel, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB) inovasyon politikalarıyla desteklenen BTMM eğitimi nedir sorusuna cevap arayacaktır. İkinci olarak, Türkiye’deki BTMM eğitimi kapsamında değerlendirilebilecek okul düzeyinde uygulama örnekleri sunulacaktır. Üçüncü olarak, bilim ve mühendislik alanlarında gerçekleştirilen sosyo-kültürel araştırmaların üniversite düzeyinde BTMM eğitimine etkileri tartışılacaktır. Son olarak, BTMM eğitimi proje tabanlı eğitim ve bütünleşik müfredat teorileriyle birlikte yorumlanacaktır. Bu şekilde disiplinlerarası çalışmalar ve etkileşimlerin bireylerin öğrenme, okul başarıları ve meslek seçimleri üzerine etkileri değerlendirilecektir. Bu panel, BTMM eğitiminin ana okuldan yüksek öğretime kadar yaygınlaştırılması, uygulanması ve değerlendirilmesi kapsamında ortak amaç ve stratejiler geliştirmeyi hedeflemektedir.

Anahtar Kelimeler: Disiplinlerarası Çalışmalar, Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve

Matematik (BTMM) Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Paneller 684

PANEL-2

TÜRKİYE’DE ÖĞRETMEN YETİŞTİRME UYGULAMALARI: SORUNLAR, EĞİLİMLER,

İLKELER VE ÖNERİLER Panel Başkanı: Adnan BAKİ Bir Akademik Disiplin Olarak Öğretmen Eğitiminin Türkiye’deki Bugünkü Durumu ve Eğitim Fakültelerinin Öğretmen Eğitimindeki Rolü Panelistler ve Konu Başlıkları

ÖĞRETMEN EĞİTİMİNDE KALİTEYİ ARTIRMAYA YÖNELİK ÖNLEMLER (ÖĞRENCİ SEÇİMİ, KONTENJANLAR, PROGRAMLAR,

FAKÜLTE-OKUL İŞBİRLİĞİ, BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR) VE TEMEL POLİTİKALARIN YENİDEN ELE ALINMASI

Alipaşa AYAS

Öğretmen eğitiminde kaliteyi artırmaya yönelik önlemler (öğrenci seçimi, kontenjanlar, programlar, fakülte-okul işbirliği, bilimsel araştırmalar) ve temel politikaların yeniden ele alınması. Bu temel konu bağlamında panelde aşağıdaki konulara değinilecektir. Öğretmen yetiştirmede kaliteyi artırmak eğitim sisteminin bütünüyle verimliliği açısından çok önemlidir. Kalitenin yakalanmasında en önemli faktörlerden birisi seçilen öğrencilerin öğretmenlik mesleğine ilgi ve yeteneklerine büyük oranda bağlıdır. Buna ilave olarak adayların akademik anlamda da kapasitelerinin yüksek olması gerekmektedir. Kontenjanlar açısından meseleye baktığımızda ise ihtiyacın çok üzerinde adayın öğretmen yetiştiren programlara alınması ve mezunların atamada sıkıntılar yaşaması sisteme kaliteli öğrenci girişini sınırlandırmaktadır. Eğitim Fakülteleri Programlarının okullarda yapılacak çalışmalar açısından fakir olması da kaliteyi olumsuz etkileyen bir başka faktor olarak dikkat çekmektedir. Bu anlamda Fakülte-Okul İşbirliğ’nin geliştirilmesi ve etkin yürütülmesi gerekmektedir. YÖK bünyesinde oluşturulan Öğretmen Yetiştirme Çalışma Grubunun öğretmen eğitiminin bütün boyutlarına yönelik etkin politikalar geliştirmesi ve bu süreçte paydaşlarla etkin işbirliği içerisinde çalışılması gereklidir. Bütün bu süreci etkin hale getirecek bir akreditasyon sisteminin işler hale getirilmesi köklü çözümler üretme açısından gerekmektedir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Paneller 685

EĞİTİM FAKÜLTELERİNDE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİNE GEÇİLEREK ÖĞRETMEN ADAYLARININ PERFORMANS

DÜZEYLERİNİN YÜKSELTİLMESİ

Hüseyin ALKAN Henüz öğretmensiz bir eğitim sistemi tasarlanamamıştır(Alkan,1992). Buna

karşılık zaman içinde, eğitim sürecinde öğretmenin üstlendiği rol sürekli değişim ve gelişim göstermiştir (OECD;2005). Bu durum, eğitim sürecinde büyük sorumluluk üstlenen, öğretmenin sahip olması arzulanan niteliklerinin de değişmesi gereğini ortaya çıkarmıştır (Fabiano,1999; Alkan vd. 2005).

Eğitim süreci, tüm dünya ülkelerinde, alanında başarılı olabilecek nitelikli bireylerin yetişmesini hedefler. Öğrenmeyi bu amaca ulaşmak için bir araç olarak kullanır. Eğitim sistemlerinin bu ödevlerini olabildiği ölçüde eksiksiz yerine getirebilmesi için, belli standartlara uymaları kaçınılmaz varsayılır(YÖK,1998; NCATE,2008).

Kuşkusuz bu standartlara uygun bireylerin yetişmesinde en büyük ödevi üstlenen öğretmenlerin belli ön öğrenmeleri, becerileri edinmiş olması ve günümüz insanında olması arzulanan davranışları sergileyebilmesi gerekir. Öte yandan öğretmen yeterlilikleri olarak adlandırılan nitelikleri öğretmen adaylarının eğitimleri sürecinde kazanmaları beklenir ( UNESCO,1996; MEB,2002; MEB,2005; Alkan vd.2006). Bu tür bir öğretmen eğitiminin planlanmasında ve gerçekleştirilmesinde aşağıdaki temel yapıların gerçekleştirilmesi kaçınılmaz olur: • Eğitimin fiziksel alt yapısının, teknik ve teknolojik donanımının

güncelleştirilmesi. • Öğretmen niteliklerinin gelişimini sağlayıcı bir öğretmen yetiştirme

programının tanımlanması. • Zamana uygun ve teknik-teknolojik desteğinden olabildiği ölçüde

yararlanabilen öğrenme yol-yöntem ve yaklaşımların benimsenmesi. • Her türlü eğitim materyalinin oluşturulabileceği işliklerin ve öğrenmeyi

anlamlı kılacak laboratuarların aktif durumda tutulması. • Eğitim fakültelerinde görevli öğretim üyelerinin, öğrenmede

kullanılabilecek yol-yöntem, ölçme –değerlendirme ve teknoloji kullanım becerileri alanlarında yeterli düzeye yükseltilmesi.

• Tüm eğitim fakültelerinin belli bir minimum standardın üzerine çıkabilmesi için akreditasyon çalışmalarının yeniden başlatılması ve bu yolla eğitim fakülteleri arasında tatlı bir yarışın oluşturulması.

• Öğretmen adaylarının yalnızca kuramsal öğrenmesinin değil aynı zamanda öğrendiğini uygulamada kullanabilmesinin ve bağlı olarak meslek yaşamında başarılı olmasının öne çıkarılması.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Paneller 686

Sunulan özet bizi şu somut noktaya ulaştırmaktadır. Öğretmen salt bilen,

bildiğini başkalarına da aktaran insan değildir. Tersine başkalarının en üst düzeyde performans göstermesine yardımcı olan ve kendinden daha üst düzeyde bireyler yetiştirmeyi amaçlayan kimsedir. Bu amaca erişebilmek için öğretmenin ya da öğretmenlerin tek başına çabalamaları yetmez. Bu çabaya öğrencinin, yöneticinin, velinin ve alt yapıdan sorumlu olan çalışanların da katkı sağlaması kaçınılmazdır. Buda ancak eğitim fakültelerinde toplam kalite yönetimine geçilmesi ve bu yolla öğretmen adaylarının performansının üst düzeye çıkarılması çalışmalarının başlatılması ile mümkün olabilir.

ÖĞRETMEN EĞİTİMİ HİZMET ÖNCESİNDE ÖĞRETMENLİK

MESLEK DERSLERİNİN UYGULAMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Ali Rıza AKDENİZ

Öğretmenlerin hizmet öncesinde yetiştirilmesinde Öğretmenlik Meslek

Dersleri Yüksek Öğretim Kurumu tarafından belirlendiği bilinmektedir. Bu derslerle öğretmen adaylarına kazandırılması düşünülen bilgi ve becerilerin ayrıntılı olarak belirtilmemesi ilgili derslerin uygulamalarında farklılıklar meydana getirmektedir. Bu bağlamda, bu panelde özellikle Özel Öğretim Yöntemleri ve Öğretmenlik Uygulaması çalışmalarının değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Özel Öğretim Yöntemleri dersleri I ve II olarak iki ayrı dönemde uygulanmaktadır. Öğretmen adayları bu derslerde hem teorik tartışma hem de uygulama çalışmaları yapmaktadır. Ancak, bazı fakültelerde bu derslerdeki bilgi ve becerileri destekleyen diğer öğretmenlik meslek derslerinden bazılarının aynı dönemde uygulanması bazı sorunlara sebep olduğu görülmektedir. Ayrıca, uygulamalarda kazandırılacak becerilerin belirlenmemiş olması farklı uygulama durumlarını ortaya çıkarmaktadır. Panelde öğretmenlik mesleğine yönelik bilgi ve becerilerin kazandırılması açısından mevcut uygulamalar, karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri tartışılacaktır. Özellikle öğretmen adaylarının bilim alanlarını göz önünde bulundurarak alan eğitimi uzmanlarının bu dersleri yürütmeleri ve yenilenen ortaöğretim programlarının değerlendirilmesi gerektiği önerileri üzerine vurgu yapılacaktır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Paneller 687

MATEMATİK ÖĞRETİMİNİN PLANLANMASINDA

REFERANSLAR

Murat ALTUN Diğer alanlarda olduğu gibi Matematik öğretmeni eğitiminde de matematiğin nasıl öğretileceği ile ilgili bilgi ve becerinin, başka söyleyişle metodoloji bilgisinin ve nasıl uygulanacağının kritik bir önemi vardır. Günümüzde her alandaki öğretimi etkileyen ve eğitim çevrelerince kabul gören Yapılandırmacı Öğretim, az bilinmesine rağmen etkili görünen Gerçekçi Matematik Öğretiminin ne ölçüde uygulanabilir olduğu bunların yanı sıra sırası ile “bilgi, kavrama, uygulama, analiz, sentez” düzeylerindeki kazanımları esas alan geleneksel öğretimin mi etkin olduğu hala tartışma konusudur. Hangi öğrenme düzeylerinde hangi yaklaşımların daha etkili olduğu yeterince açık değildir. Bütün bunları göz önüne alınarak kendimiz bir model önerebilir miyiz? Apaçık bir model önerisine henüz tam hazır değilsek öğretimde referans alınacak temel noktaları belirleyebilir miyiz? En azından bu durum imkansız görünmüyor. Eğer bu yapılabilir ise matematik öğretmenini buna göre yetiştirmek mümkün olabilir. Bu çalışmada bu kavramların ortak noktalarından yararlanarak bir değerlendirme yapılmış ve öğretim için öğretimin neleri referans alabileceği belirlenmiştir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Paneller 688

ÖĞRETİM ÜYELERİ VE ÖĞRETMEN ADAYLARI MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NDAKİ YENİ YAKLAŞIMLARA (TABLET, AKILLI

TAHTA, VB.) NE KADAR HAZIR? BU KONUDA NELER YAPILMALI?

Salih ÇEPNİ

Bilgisayar Destekli Öğretim amaçlı programların öğrencilerde etkili

öğrenmeyi gerçekleştirmesi açısından yapılacak uygulamalarda öğretmene büyük bir sorumluluk düşmektedir. Öğretmenlerin bu çerçevedeki yeterlikleri, hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimleri sırasında geliştirilmektedir. Mevcut öğretmenlerin kendilerini geliştirmelerine yönelik hizmet içi eğitim faaliyetlerinin eksiklikleri giderici özelliklerinin sınırlı olması, çözümün öğretmenlerin ilk eğitimlerinde aranmasını gerektirmektedir. Eğitim-Öğretim faaliyetlerinin paydaşlarından Milli Eğitim Bakanlığı ile Eğitim Fakültelerinin bu bağlamda işbirliği içinde çalışmaları önemli bir gereklilik olarak görülmektedir. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığının uygulamaya koyduğu yeni yaklaşımlar konusunda öğretim üyeleri ve öğretmen adaylarının hazır bulunuşluk düzeylerinin değerlendirilmesi ve bu konuda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi önemli bir çalışma alanı olarak karşımıza çıkmaktadır.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Paneller 689

MEB’İN ÖĞRETMEN YETİŞTİRME POLİTİKALARI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR İSTİHDAM, İHTİYAÇ DENGESİ

Yaşar UGÜROL

Gelişmiş toplumlar, çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin daha geniş eğitim

fırsatlarından yararlanmaları konusunda yoğun bir çaba göstermektedirler. Bu ilgi sadece eğitim sisteminde daha uzun süre kalma yönünde değil aynı zamanda eğitimin niteliğine önem verme gibi temel eğitsel alanlara da yönelmiş bulunmaktadır. Öğretmen yetiştirme, hizmet öncesi ve hizmet içi mesleki gelişim süreçleri ile istihdam konuları, eğitimin niteliğini doğrudan etkileyen faktörlerdir. Türkiye, her alanda olduğu gibi eğitinde de dünyanın gelişmiş ilk on ülkesi içerisinde yer alama hedefine ancak işini seven öğretmenlerin katkılarıyla ulaşabilecektir. Bu bağlamda öğretmen yetiştirme politikalarının sürdürülebilir kalkınma ve insani gelişmişliğe katkı sağlayacak nitelikte olması önem arz etmektedir.

TARTIŞMA GRUPLARI

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Tartışma Grupları 691

ÖĞRETİRKEN ÖĞRENEN ÖĞRETMENLER: PROFESYONEL DEĞİŞİM VE GELİŞİM

Murat GÜNEL1, Funda YEŞİLDAĞ HASANÇEBİ2

Nilay KESKİN SAMANCI3, Mustafa DEMİR4, Selçuk ÖZGÜR5

Fatma GÜNDOĞAN6, Yesrip AKBAY7 Nurten Mutlu PEHLİVAN

1 TED Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği ABD

2 Atatürk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği ABD 3Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi ABD

4Muammer Çiçekoğlu İlköğretim Okulu, Rize 5Dikili Atatürk İlköğretim Okulu, İzmir

6Yerköy İlköğretim Okulu, Kayseri 7Atatürk İlköğretim Okulu, Siirt

Günümüzde uluslararası fen eğitimi standartları öğrencilerin soru sorma, kanıtları sınama, bunların paralelinde iddialar oluşturma ve iddialarını mevcut bilimsel bilgilerle karşılaştırırken karar alma stratejilerini kullanmalarını ön görmektedir. Bu standartları yakalamada yaygın olarak kullanılmaya başlanan Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme (ATBÖ) yaklaşımı, öğrencilerin aktif olarak öğrenme sürecine katılarak düşünme, bilgilerini sorgulama ve karşılaştırma fırsatı bulmalarına ve süreç sonunda bilimsel konuları daha iyi öğrenmelerine yardımcı olmaktadır. Argümantasyon yolu ile oluşturulan bu öğrenme sürecinde öğretmen pedagojisi önemlidir. ATBÖ yaklaşımı ile öğretmenlerin pedagojik gelişimleri arasındaki ilişki üzerine odaklanan bu “tartışma grubu” çalışmasının amacı; öğretmenlerin gözünden argümantasyon tabanlı bilim öğrenme yaklaşımı uygulamalarının onların pedagojik değişimlerine etkisini araştırmaktır. Tartışma grubunun ve bu çalışmanın örneklemini TUBİTAK destekli Argümantasyon Uygulamaları projesinde yer alan 25 fen bilgisi öğretmeni arasından gönüllülük esasına göre seçilen 4 öğretmen oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme kullanılmıştır. Sonuç olarak argümantasyon uygulamaları yapan öğretmenler bu süreci bilimin işleyişini sınıf ortamına taşıyıp öğrencilere bu deneyimleri yaşatarak onların eleştirel düşünme becerilerini geliştiren bir yaklaşım olarak tanımlamaktadırlar. Süreç içerisinde öğrencilerinin fen konularını zevkle öğrenmelerinin yanında kendilerinin de öğretmenlik adına bildiklerini yeniden sorgulama ve inşa etme fırsatı bulduklarını, soru sormadan, başarısızlık kavramına, sınıf yönetiminden öğrenmeye, ünite tasarımından bilimin doğasına, bilimin işleyişine, bilginin yapılandırmasına ve zaman yönetimine ait bildiklerini yeniden yapılandırmalarına olanak sağlayarak pedagojilerinin geliştiğinde hemfikirlerdir.

Anahtar Kelimeler: Pedagojik Beceri, Öğretmen Değişimi, Profesyonel Gelişim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Tartışma Grupları 692

ÖĞRENME AMAÇLI YAZMA UYGULAMALARI VE FEN SINIFLARINDA UYGULAMA ÖRNEKLERİ

Rabia KULLAPÇI1 Zeynep AKÇA2 Faruk AŞIK3

Alper TANRIÖVER4 Mehmet DEMİRBAĞ5 Recai AKKUŞ6 Sevgi KINGIR7

1Çiftlik İlköğretim Okulu, Muğla

2Şehit Ahmet Çondul İlköğretim Okulu, Sakarya 3Kazım Özalp İlköğretim Okulu, İstanbul

4Yeşilköy 19 Aralık İlköğretim Okulu, Hatay 5Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Kırşehir

6Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Bolu 7Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya

Dilin okuma, konuşma ve yazma unsurlarının etkili bir şekilde kullanımı bilimsel

okuryazar bireylerin yetiştirilmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle dilin önemli bir öğesi olan yazma bilimsel bilginin yapılandırılmasında oldukça önemlidir. Fakat ne yazık ki, her yazma etkinliği de anlamlı öğrenme ile sonuçlanmamaktadır. Ülkemizde geleneksel yazma olarak nitelendirilen öğretmenin konuyu anlattıktan sonra anlattıklarını öğrencilerine not ettirdiği türden yazma etkinlikleri buna örnek olarak verilebilir. Öte yandan geleneksel olmayan yazma etkinlikleri uygulandığında öğrenciler dili bilinçli bir şekilde kullanmakta, üst düzey düşünebilmekte ve daha da önemlisi bilgi kalıcı hale gelmekte ve tam öğrenme gerçekleşmektedir. Yazma aktiviteleri öncesinde birey önceki bilgilerini, deneyimlerini gözden geçirmekte, sıralamakta ve uygun sözcüklerle yazma becerilerini kullanmak durumundadır. Bunu yaparken de yazma faaliyeti süreci boyunca birbiri içerisine geçmiş pek çok parçayı organize etmesi gerekmektedir. Bilim eğitiminin amacı sürekli sorgulayan, araştıran, eleştirel düşünme becerisine sahip bireyler yetiştirmek (Milli Eğitim Bakanlığı, 2005) olduğundan yaparak-yazarak öğrenme bu noktada fen eğitiminin amaçlarına hizmet etmektedir. Bu bağlamda bu çalışmada, öğrencilerin bilimsel argüman oluşturmalarını destekleyen bir araç olarak yazma tartışılacak, pedagojik olarak yazmanın sınıf içinde nasıl kullanılacağı ve yazmanın bir değerlendirme aracı olması durumunda nelere dikkat edilmesi gerektiği, sınıf uygulamalarından örneklerle desteklenerek tartışılacaktır. Sınıflarında argümantasyon tabanlı bilim öğrenme uygulamaları yapan öğretmenlerin bu süreci nasıl yaşadıkları, yazma etkinliklerini fen ve teknoloji derslerine nasıl entegre ettikleri, öğretmenlerin kendi sözleriyle aktarılacaktır. Bu uygulamalarda ortaya çıkan temel noktalardan biri, yazmanın bir öğrenci performansı olduğu ve bu süreçte disiplinler arası ilişkilendirmenin öğretmenler arasındaki iş birliğini kuvvetlendirdiğidir.

Anahtar Kelimeler: Bilimsel Okuryazarlık, Performans Değerlendirme, Yazma Uygulamaları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Tartışma Grupları 693

PROBLEME DAYALI ÖĞRENMEDE TAMAMLAYICI ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİNİN

KULLANIMI

Cemal TOSUN1, Yavuz TAŞKESENLİGİL2

1Bartın Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD 2Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya

Eğitimi ABD

Anderson (1998)’un ve Darling-Hammond and Synder (2000)’in Stenberg (1994)’den aktardığına göre, geleneksel sınıflarda uygulanan testler, Probleme Dayalı Öğrenme (PDÖ) yöntemindeki karmaşık ve açık uçlu aktivitelerdeki öğrenci performansını ölçmek için kullanışlı araçlar değildir. Bu düşünceden hareketle tamamlayıcı ölçme ve değerlendirme tekniklerinin PDÖ yönteminde öğrenci başarısının değerlendirilmesindeki etkililiğini incelemek, bu araçların geçerlik ve kullanışlılığını test etmek ve geleneksel ölçme ve değerlendirme araçlarıyla yapılan değerlendirmenin tamamlayıcı ölçme ve değerlendirme teknikleriyle zenginleştirilmesi sürecinde elde edilen deneyimleri tartışmak bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaçla PDÖ gruplarında öz ve akran değerlendirme sonuçları güvenilir midir? Eğitim yönlendiricisi sorumluluklarını hangi düzeyde yerine getirmiştir? Tamamlayıcı değerlendirme sonuçlarının öğrencilerin başarı puanlarına etkisi konusunda yaşanan zorluklar ve sınırlılıklar nelerdir? şeklindeki araştırma sorularına cevap aranmıştır.

Çalışma tek grup üzerinden deneysel bir çalışma olarak yürütülmüştür. Araştırma bulguları hem nicel hem de nitel yaklaşımlarla elde edilmiştir. Araştırmanın örneklemini, Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Öğretmenliği Programında öğrenim gören ve Genel Kimya-II dersini alan, toplam 42 birinci sınıf öğrencisi ve aynı üniversitenin Kimya Eğitimi Anabilim dalında görevli 5 öğretim elemanı oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak; araştırma raporu, sunu ve çalışma yaprağı değerlendirme rubrikleri, öz-akran ve eğitim yönlendiricisini değerlendirme ölçekleri kullanılmıştır. Ayrıca internetin kullandığı tüm imkânları kullanarak farklı mekânlarda yer alan öğrencilere ve öğretim elemanlarına eş zamanlı veya eş zamanlı olmayan yöntemlerle eğitim ortamında buluşma imkânı sağlayan Öğrenme Yönetim Sistemleri platformlarından en yaygın olarak kullanılan, MOODLE’da (Modular Object Oriented Dynamic Learning Environment) yer alan forum sayfasında öğrencilerin problem durumuyla ilgili tartışma ortamına katılma düzeyleri, MOODLE’da yer alan materyallere erişme sıklıkları ve araştırma esnasında başvurdukları kaynakların kütüphane kayıtları da değerlendirilmiştir. Nicel verilerin analizinde bağımlı iki örnek t-testi (paired samples t-test), pearson korelasyon testi ve yüzde ve frekans çizelgelerini içeren betimsel istatistikten faydalanılmıştır. Nitel veriler ise betimsel analize tabi tutulmuştur.

Bu çalışmada PDÖ yönteminin uygulamaları esnasında tamamlayıcı değerlendirme tekniklerinin de kullanılması hem öğrencilerin hem de eğitim yönlendiricisinin çok yönlü değerlendirilmesine imkân sağlamış, öğrencilerin bu süreçte kazandığı beceriler belirlenmiş ve performanslarındaki eksik yanların düzeltilme imkânı elde edilebilmiştir. Öğrencilerin problem durumlarıyla ilgili hazırlamış oldukları araştırma raporlarının, sınıf sunumlarının ve çalışma yapraklarının eğitim yönlendiricisi tarafından çeşitli kriterlere göre

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Tartışma Grupları 694

değerlendirilmesi araştırma raporunu hazırlayan ve sunumu yapan kişilerin, grubun veya tüm sınıfın geri dönüt almasını sağlamıştır. Çalışma yaprağı değerlendirme rubriğinden elde edilen verilere göre PDÖ yönteminin; öğrencilerin problem durumlarına alternatif çözümler üretebilmek için hipotezler belirledikleri, bilgi kaynaklarına ulaştıkları, veriler topladıkları, verileri analiz ettikleri ve bunlardan sonuçlar çıkardıkları belirlenmiştir. Araştırma raporu ve sunu değerlendirme rubriklerinden elde edilen verilerden ise PDÖ yönteminin; öğrencilerin problem durumlarına buldukları alternatif çözüm önerilerini sunmak için bilgisayar ve projeksiyon cihazından faydalanarak, verileri grafik edip ve tablolar halinde sundukları görülmüştür. Diğer taraftan sunumlar için yapılan video gözlemlerinin analizleri öğrencilerin sözlü iletişim becerilerini kullanarak sonuçları başkaları ile paylaştıkları, hem kendi sonuçlarını hem de arkadaşlarının sonuçlarını eleştirel bir bakışla değerlendirdikleri tespit edilmiştir. Araştırma raporlarının incelemesi kapsamında, uygulamanın başlarında öğrencilerin kaynaklara nasıl ulaşacakları ve ulaştıkları kaynakları kendi raporlarında nasıl kaynak gösterecekleri konularında çok yetersiz oldukları tespit edilmiştir. Ancak uygulama sonrasında araştırma raporları üzerinden yapılan doküman incelemelerinde öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun kullandıkları kaynaklara raporlarında yer verdikleri belirlenmiştir.

Öz-akran değerlendirme ölçeği ile öğrencilerin bir taraftan kısmi performansları değerlendirilmiş diğer taraftan da kendilerini ve akranlarını değerlendirme konusunda güven eksikliği nedeniyle objektif yargılama yapamama yetersizlikleri giderilmeye çalışılmıştır. Böylece öğrencilerin hem değerlendirme sürecine etkin katılımları sağlanmış hem de kendilerini ve çevrelerini nesnel bir gözle algılayabilmeleri sağlanmıştır. Bu değerlendirme sonuçlarının objektifliği içinde öz ve akran değerlendirme arasındaki tutarlılığa bakılmış, öz ve akran değerlendirme arasında anlamlı düzeyde bir ilişki bulunmamıştır. Bu durum öz değerlendirmeyi yapan öğrencilerin bir ölçüde kendi lehlerine taraflı davranmalarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Diğer taraftan mülakat verilerine göre öğrencilerden bazıları, başlangıçta kendilerini, grup üyelerini ve eğitim yönlendiricisini değerlendirme görüşünü çok tuhaf karşılamışlardır. Bazıları objektif değerlendirme yapamayacaklarını ifade etmişlerdir. Fakat uygulamanın sonlarına doğru, değerlendirmeleri daha yansız yaptıklarını ifade etmişlerdir. Diğer taraftan öğrenciler tarafından olumsuz bir durum olarak değerlendirilen grup üyelerini değerlendirme konusunda harcanan zaman kaybı da öz-akran ve eğitim yönlendiricisi değerlendirme ölçeklerinin MOODLE platformuna yüklenmesiyle ortadan kaldırılmıştır.

PDÖ’de eğitim yönlendiricisi öğrenme sürecinin bütün adımlarında öğrencilere rehberlik edici ve kolaylaştırıcı rolündedir. Bu rolünün yükümlülüklerini yerine getirirken öğrenciler tarafından değerlendirilmesi eğitim yönlendiricisine geri dönüt sağlamış, süreç boyunca performansındaki eksik yanları görüp onları düzeltme imkânı elde edebilmiştir.

PDÖ sürecinde öğrencilerin bireysel veya grup halinde yaptıkları bazı çalışmalar eğitim yönlendiricisinin kontrolü dışında gerçekleşir. Bu türden çalışmaları da değerlendirmeye katmak için; öğrencilerin araştırma esnasında başvurdukları kaynakların kütüphane kayıtları incelenmiş, uygulama öncesi ve sonrasına göre uygulamanın yapıldığı dönem içerisinde kaynaklara erişebilme ve kullanabilme becerilerinde bir artış olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca MOODLE’da yer alan forum sayfasında problem durumuyla ilgili tartışma ortamına katılma düzeyleri, ve MOODLE’da yer alan materyallere erişme sıklıkları da kontrol edilerek, öğrencilerin süreç boyunca aktif olarak derse katılımı sağlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Tamamlayıcı Değerlendirme, PDÖ, Rubrik, Öz-akran Değerlendirme, Eğitim Yönlendiricisini Değerlendirme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Tartışma Grupları 695

NİĞDE VE ÇEVRESİNDE YAZININ GELİŞİMİ

Ela Ayşe KÖKSAL1, Yaşar KOÇ2, Fatma ŞOLA2, Selma YOZKOYUNU2, Fatih MEMİŞ2

1Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

2 Niğde Dumlupınar İlköğretim Okulu

Bu çalışmanın amacı Niğde ili merkez ilçedeki bir ilköğretim okulunda yapılan “Niğde ve Çevresinde Yazının Gelişimi: Niğde Müzesi’nde Bir Eğitim Programı” başlıklı program etkinliğini tanıtmak ve gerek bu çalışmada bizzat kullanılan gerekse sonradan oluşturulan eğitim-öğretim durumlarını uygulamalı olarak gerçekleştirerek sorgulayıcı araştırma (inquiry) öğretimi, bilimsel süreç becerilerinin kazandırılması ve müzede eğitimle ilgili öğretmenlik bilgi ve becerilerini artırmaktır. Bu çalışma ile ayrıca disiplinler arası eğitim programı geliştirme de hedeflenmektedir. Bu çalışmanın araştırmacının özellikle doktora sonrası eğitiminde edindiği bilgi ve deneyimleri, çalışma yaptığı ilköğretim okulu yönetici ve öğretmenlerinin dönütleri ile Niğde Müzesi’nin sahip olduğu eserler göz önüne alınarak oluşturulan programı süreci ile birlikte tanıtacağı için özellikle ilköğretim fen ve teknoloji programlarında hedeflenen sorgulayıcı araştırma ortamının oluşturulmasına, bilimsel süreç becerilerini geliştirmesine ve mevcut programlarla öngörülen müzede eğitim durumlarının oluşturulmasına ve bu tür programların değerlendirilmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Çalışmaya katılan okul personeli ile yapılan görüşmelerin ve öğrencilerin doldurduğu anketlerin sonuçlarına göre program öğrencilerin günlük yaşamları ile bağdaştırabilecekleri ve bulunduğu çevreye ve onların bu çevreye olan bilimsel, teknolojik ve toplumsal farkındalıklarını artırıcı bir ortam oluşturmaktadır. Öğrencilerin cevapladıkları çalışma kâğıtları değerlendirildiğinde ise özellikle fen ve teknoloji dersinde olmak üzere ilköğretim programının hedeflediği bilimsel süreç becerilerini genel olarak sergiledikleri görülmüştür. Bununla birlikte bu becerilerin öğrencilerin gelişim özellikleri ve bulundukları sosyo-ekonomik şartlar dikkate alındığına üst düzey kaldıkları yargısına varılmıştır. Programı zamanında bitirme kaygısı, ortaöğretim geçiş sistemi dahilinde 6., 7. ve 8. sınıf sonunda yapılan seviye belirleme sınavları gibi çeşitli etkenler öğretmenlerin sınıf içinde sorgulayıcı araştırma yöntemini kullanmalarını engellediğinden müzede sorgulayıcı araştırmaya dayanan eğitim-öğretim durumlarının gerçekleştirilmesi bu kapsamda önem taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler: Müzede Eğitim, Bilimsel Süreç Becerileri, Sorgulayıcı

Araştırma Yöntemi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Tartışma Grupları 696

FEN EĞİTİMİNDE MULTİVOTİNG (ÇOKLU OYLAMA) UYGULAMASI

Dilber POLAT1, Volkan Hasan KAYA2

1Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Kırşehir

2Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara Öğrencilerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları veya karşılaşabilecekleri problemlere alternatif çözüm önerileri üretmeleri; onların yaşamdaki zorluklara karşı daha dirençli olmalarına imkan sağlayacağı için eğitim-öğretim sürecinde problem çözme etkinliklerine önem verilmelidir. Öğrencilerin problem çözme becerisi kazanmalarında öğretmen ve öğretim elemanlarına sorumluluklar düşmektedir. Bu nedenle bu çalışmanın amacı, öğretmen, öğretim elemanları ve öğretmen adaylarının sınıflarında kullanabilecekleri problem çözme etkinliğinden biri olan multivoting tekniğini tanıtarak kullanımını yaygın hale getirilmesine imkan sağlamaktır. Çalışmada multivoting tekniğinin çeşitli özgün senaryoları Ek1’de yer almaktadır. Bu veya benzer senaryolar geliştirilerek küçük grup tartışmaları gerçekleştirildiğinde bu sürece fiili olarak katılan katılımcıların problem çözme becerilerinin geliştirilmesine imkan sağlayacağı düşünülmektedir. Bu tekniğin, sınıf içi uygulamalarında maximum fayda sağlaması ancak grup içi etkileşimin en üst düzeyde olması ile mümkün olacağından etkinliğin son aşamasındaki tartışmanın Açık Balık Kavonuzu ( Sözen 2003, Bahçeci, Kaya ve İnan 2010) şeklinde gerçekleştirilmiştir. Bu sayede grup sözcülerinin tartışmalarına diğer katılımcıların da zaman zaman konul olarak fikir bildirmesi hem etkileşimi artırmakta hem de dinleyicilerin süreçten kopmasını engellemektedir. Bu etkinlikte tüm katılımcıların etkinlik boyunca süreç içinde rol alması MultiVoting tekniğinin diğer tartışma tekniklerine göre daha avantajlı kılmaktadır. Multivoting ve Açık Balık Kavonuzu tekniğinin birlikte uygulama süreci ise şu şekildedir: Bu etkinlik için yapılan ön hazırlıkta; 25 kişilik bir grupla çalışılacağı göz önünde bulundurulması, Katılımcıların ilgisini çekecek bir bir senaryo hazırlanması, Senaryoya bağlı 10 maddeden oluşan seçeneklerin oluşturulması, İlk aşamada bireysel, ikinci aşamada grup çalışması yapılacağı göz önünde bulundurularak fotokopi ile senaryonun yeteri kadar ( 25 birey +5 Grup= 30 adet) çoğaltılması ve Her katılımcı için grup belirlemede bir yaka kokartı ve yeterince kalemin etkinlikten önce hazır bulundurulması etkinlik sürecini ideal koşullarda yürütülmesinde etkili olacaktır. MULTİVOTİNG SÜRECİ

1- Uygulayıcı, her bir katılımcıya yazılı kısa bir senaryo ve senaryoya bağlı seçenklerin yazılmış olduğu dokümanı verir,

2- Katılımcılar uygulayıcının öngördüğü sayıda seçeneği bireysel olarak belirler (bireysel karar süreci),

3- Spontan olarak geliştirilen gruplarda seçenekler tartışılarak yeniden karara varılır, ( Gruplarda bazı maddelere karar verirken oylama yapılacağı göz önünde bulundurularak her grup tek sayılı katılımcıdan oluşturulur Bu etkinlik için 5’er kişilik gruplar idealdir)

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Tartışma Grupları 697

4- Her gruptan bir sözcü üst kurulda grubunun seçeneklerini savunarak tekrar karara varılır ( 5 grup oluşturulması idealdir, kalabalık gruplarda bu sayı 7 olarak da belirlenebilir)

5- Son karar için yapılan tartışma açık Balık Kavanozu tekniği ile gerçekleştirilir. % gruptan gelen birer sözcünün oturacağı 5 sandalyenin yanına 1 boş sandalye eklenerek diğer katılımcıların zaman zaman bu sandalyeye oturup fikrini söyleyip tekrar yerine geçmesi sağlanır. Üst kurula konuk olan misafir katılımcının oylamalarda etkili olamayacağı etkinlik tanıtılırken katılımcılara duyurulmuş olmalıdır.

6- Üst kurulun seçtiği bir sözcü tarafından verilen son karar katılımcılara duyurulur.

Bu çalışmanın sonucunda katılımcılar, hem birbirlerini görüşlerine saygı duyarak fikirlerini ifade etme, hem de çoklu oylama yoluyla fikirlerini belirtme imkanı bulur. Sonuçta bütün katılımcılar, oylarıyla ve görüşleriyle sürecin tüm aşamalarına etkin bir şekilde katılmış olurlar. Böylece katılımcılara çok sayıdaki seçeneğin aza indirgenmesinde ve kullanışlı düşüncelerin ortaya çıkarılmasında kullanabilecekleri bir problem çözme tekniği tanıtılmış olur. Anahtar Kelimeler: Multivoting (Çoklu Oylama) Tekniği, Açık Kavanoz Tekniği, Grup Tartışması, Fen Eğitimi Ek 1: Özgün Senaryolar 1- Dünya’yı Uzaylılardan Kurtarma Etkinliği Senaryo: Uzaylılar Dünya’yı istila etti ve siz Dünya Başkanısınız. Ya onlarla anlaşma masasına oturacaksınız ya da 5 dakika içinde Dünya’yı yok edecekler. Uzaylılar tarafından belirlenen 10 anlaşma maddesinden 4’ünü alıp, 6 tanesini onlara vererek; Dünyada hayatın devamını sağlayınız.

1. Bütün bitkileri götürecekler, tohumlar sizde kalacak, 2. Bütün hayvanları götürecekler, 3. İçilebilir suların tamamını götürecekler sadece denizler sizde kalacak, 4. Teknolojiye ait ne varsa alıp götürecekler, ilkel yaşam yeniden başlayacak, 5. Bütün insanları kısırlaştıracaklar, 6. 0-6 yaş aralığındaki bütün çocukları götürecekler, 7. 18 yaş üstü yetişkinleri götürecekler, 8. Bütün yakıt ve hammaddeleri götürecekler, 9. Bütün gıda maddelerini götürecekler, 10. Ozon tabakasını götürecekler.

2- Küresel ısınmanın etkisinin azaltılması etkinliği Senaryo: Dünyamız hızla artmakta olan küresel ısınmanın etkisindedir. Bu ısınma yüzünden birçok bitki zarar görmekte, iklimler değişmekte ve buzullar erimeye başlamaktadır. Bildiğiniz gibi buzulların tamamı eridiğinde bütün dünya su altında kalacaktır. İşte size düşen görev Dünya’yı bu durumdan kurtarmaktır. Bunun için aşağıdaki seçeneklerden sadece 4 tanesini seçme hakkınız vardır. Dünya’nın geleceği sizin ellerinizde…

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Tartışma Grupları 698

1. Uzaya güneş ışığının bir kısmını yansıtacak şekilde bir kalkan konulmalı, 2. Araçların egzozlarına filtre takılmalı, 3. Buzulların üzerini kapalı bir sistemle örtmeli, 4. Bilim adamları yapay bir ozon tabakası üretmeli, 5. Karbon içerikli hiçbir yakıt kullanılmamalı, 6. İnsanların su üzerinde yaşayabilmeleri için eğitimler verilmeli, 7. Ormanlık alanlar artırılmalı, 8. Bilgisayar devreye sokularak her türlü posta işlemlerinde kâğıttan kurtulmalı, 9. Karayolu yerine demiryolu taşımacılığı özendirilmeli, 10. Toprak erozyonunu önleyecek düzenlemelere derhal başlanmalıdır.

3- Gelecek Kuşakları Güzel Bir Miras Bırakma Etkinliği Senaryo: Siz çevreden sorumlu bakansınız. Çocuk sağlığından sorumlu bakan “ ya çevreyi çocukların sağlığına uygun hale getirisiniz, ya da ülkedeki bütün çocukları bir daha dönmemek üzere sağlıklı bir adaya taşıyacağız” dedi. Halk isyanda… Çocuklarından ayrılmak istemiyor. Sokaklarda gösteriler başlayacak ve ülke yaşanmaz bir hal alacak. Unutmayınız ki, sizin seçiminizi bütün kurumlar ve insanlar kabul edecektir. Gelecek nesillerin temiz, sağlık bir ülkede yaşaması ve ülkeyi bu kargaşadan kurtarmak için, 5 dakika içinde aşağıdaki 10 seçenekten 6’sını seçin. Sorumluluk sizde, Kolay gelsin.

1. Parfüm, deodorant ve deterjan kullanımından vazgeçilmesi, 2. Tarım ilaçları yerine doğal gübreleri kullanmak, 3. Fosil yakıtlar yerine doğa dostu enerji kaynaklarını kullanmak, 4. Anızları yakmamak, 5. Çöpleri yakmak yerine geri dönüşümünü sağlamak, 6. Elektronik aletleri kullanmamak, 7. Plastik ürünleri hayatımızdan çıkarmak, 8. Röntgen, Tomografi gibi aletleri tanı işlemlerinde kullanmamak, 9. Nükleer Santralleri kullanmamak, 10. Özel otomobil yerine toplu taşıma araçlarını kullanmak.

YUVARLAK MASA

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Yuvarlak Masa 700

FARKLILIKLAR İÇİN FEN EĞİTİMİ: ÇOK ULUSLU BİR FEN EĞİTİMİ VE BİLİMİN DOĞASI ANKETİNİN

GELİŞTİRİLMESİ

Huseyin BAĞ, Ayşe SAVRAN GENCER

Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Fen eğitimi ve kültürel faktörler arasında karışık ve dinamik olan ilişkiler öğrencilerin fene yönelik ilgi ve tutumlarının anlaşılmasında bir lens olarak görülmektedir (Haste, 2004). Fen eğitiminde farklılıklar olmakla birlikte yapılan son çalışmalar Avrupa’da öğrencilerin fene yönelik tutumlarının düşmekte olduğunu göstermektedir (eg. ROSE project; Sjøberg, & Schreiner, 2005). Bunun nedeni olarak çalışmalar, öğrencilerin deneyimleri, ihtiyaçları ve beklentileri ile fen programı ve öğretimi arsındaki uyuşmazlığı göstermektedir (Osborno & Dillion, 2008). Avrupa’da öğrencilerin fene ilgilerinin azalması yükseköğretimde fizik, matematik, mühendislik ya da teknoloji ile ilgili alanları tercih etmemeleriyle sonuçlanmakta; buda Avrupalı gençlerin gelecekte bilim alanında daha az oranda kariyer sahibi olacaklarını ya da bu alanda yetişmiş elemanların sağlanamayacağını endişesini beraberinde getirmektedir (EC, 2004; Osborno & Dillion, 2008).

Bu çalışma Avrupa Birliği 7.Çerçeve tarafından desteklenen “Farklılıklar için Fen Eğitimi” başlıklı toplumda bilim kapsamlı araştırma projesinin bir bölümünü oluşturmaktadır. Özellikle batı ülkelerindeki gençlerin fene ve fenle ilgili mesleklere ilgileri azalırken, batı ülkeleri dışında Hindistan gibi ülkelerde bilimin hala populer olması araştırma projesinin temel problem durumunu oluşturmaktadır. Bu çerçevede, projenin amacı kültürel farklılıkları ele alan etkili bir öğretim yapabilmek için bilimin hala popular olduğu ülkelerle uluslar arası düzeyde işbirliği içinde ve diyalojik bir yaklaşımla çalışarak fen öğretimini daha etkin hale getirmektir. Bu kapsamda, Avrupa’da ve Avrupa dışındaki ülkelerde öğrencilerin fene ilgisini çekmek için kültürel farklılıkların nasıl ele alındığının belirlenmesi ve bunun fenin öğretilmesinde ve öğrenilmesinde yenilikler getirmesi amaçlanmıştır. Çalışma altı farklı ülkede; İngiltere, Hollanda, Malezya, Hindistan, Lübnan ve Türkiye olmak üzere öğrenci ve öğretmenlerden anketler, görüşmeler ve gözlemler yoluyla veri toplanarak karma yönteme dayalı karşılaştırmalı durum çalışması temelinde yürütülmektedir.

Çalışmada projeye ortak ülkelerde cinsiyet, etnik, kültürel ve dini farklılıkların öğrencilerin fen eğitimine ve bilime yaklaşımlarının oluşmasında etkili olup olmadığı araştırılmıştır. Bunun için proje kapsamında, projeye ortak ülkelerde öğrencilerin fen ve bilimle ilgili algılarını ortaya çıkarmak ve karşılaştırabilmek için çok uluslu bir fen eğitimi ve bilim anketi geliştirilmiştir. Çalışmanın örneklemini ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileri oluşturmaktadır. Bunun için her ükeden birkaç ilköğretim ve oratöğretim okulu seçilmiş ve yaşları 10 ila 14 arasında değişen projeye ortak altı ülkede toplam 9171 öğrenciye uygulanmıştır. Öğrenci anketi öğrencilerin fene ve fen eğitimine yönelik ilgileri ve tutumları, bilime yönelik kariyer algılarını, bilim ve bilimin doğası algılarını ortaya çıkarmaya çalışan kısa cevaplı, üçlü ve dörtlü likert tipinde açıklayıcı 107 maddeden oluşmaktadır. Bunların 17’si kişisel bilgilerden, 7’si en çok sevilen ders ve nedenlerinden, 7’si en az sevilen ders ve nedenlerinden, 15’i okuldışı aktiviteler ve bilimle ilgisinden, 8’i

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Yuvarlak Masa 701

okuldaki fen derslerine ilgiden, 9’u öğrencilerin bilimi seven öğrenci imajından, 5’i etik konulardan, 17’si bilimin doğası anlayışından, 7’si gelecekle ilgili düşüncelerden, 8’i gelecekteki kariyer tercihleri ve nedenlerinden ve 7’si teknoloji kullanımından oluşmaktadır.

Öğrenci anketi yüzde ve ortalama kullanılarak genel olarak değerlendirildiğinde, öğrencilerin fen derslerine yönelik tutumları iki batı ülkesi ile dört doğu ülkesi arsında belirgin bir fark göstermektedir. İngiltere ve Hollanda’da çok daha az öğrenci fen derslerini en sevdikleri ders olarak ifade etmişlerdir. Öğrencilerin bir dersi çok sevme nedenlerinin başında öğrencinin derste başarılı olması, öğretmeni sevmesi ya da dersin faydalı olması gelmektedir. Öğrencilerin bir dersi en az sevme nedenlerinin başında ise dersin sıkıcı olması ya da zor olması gelmektedir. Batı ülkelerinden çok daha az öğrenci bütün fen derslerini sevmektedir. İngiltere ve Hollanda’daki öğrenciler fenle bir ders olarak az ilgilenmelerinin yanısıra bir meslek ve okul dışı etkinlik olarak da diğer ülkelerdeki öğrencilere göre daha az ilgilenmektedirler. Araştırma sonuçları benzer şekilde karşılaştırmalı olarak öğrencilerin bilim insanı imajları, bilim algıları, günlük yaşamda bilim algıları, din ve bilim algıları ve gelecekteki mesleki kariyer algıları için tam metinde verilecektir.

Sonuç olarak proje sürecinde geliştirilen öğrenci anketinin sonuçlarına göre projeye ortak batı ülkelerinde, doğu ülekelerinde farklı ırk, din, kültür ve cinsiyet faktörlerinin fen eğitimine etkisi tartışılacak, kültürel değerlerin ülkelerin fen eğitimi yaklaşımlarının oluşmasında etkili olup olmadığını ortaya koyacaktır. Projenin uzun dönem hedefleri doğrultusunda fen eğitimi ve kültürel farklılıklarla ilişkisi çok boyutlu olarak ele alınacak; kültürel faktörleri de kapsayan yeni eğitim politikaları, stratejileri ve programları üzerinde tartışılacak ve öneriler sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, bilim, bilimin doğası, tutum, ilgi, çeşitlilik,

cinsiyet, kültür, dini değerler ve inançlar, dil, ırk Bu çalışma Avrupa Birliği 7.Çerçeve programı (FP7/2007-2013) tarafından 244717

no’lu sözleşme ile desteklenmektedir.

POSTER SUNUMLAR

(Kongre Programındaki sıraya göre

sıralandırılmıştır)

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 703

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN BRANŞLARINA KARŞI TUTUMLARININ

İNCELENMESİ

Sibel AÇIŞLI1 Ali KOLOMUÇ2

1Artvin Çoruh Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2 Artvin Çoruh Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Araştırmada fen bilgisi öğretmen adaylarının fen branşlarına (fizik, kimya ve biyoloji) yönelik tutumlarının cinsiyet, sınıf düzeyi ve mezun olunan lise türü değişkenlerine göre incelenmesi amaçlanmıştır. Belirtilen bu amaç doğrultusunda aşağıdaki araştırma sorularının yanıtları aranmıştır.

1. Fen bilgisi öğretmen adaylarının sınıf düzeyleri ile fen branşlarına yönelik tutumları arasında bir ilişki var mıdır?

2. Fen bilgisi öğretmen adaylarının mezun oldukları lise türleri ile fen branşlarına yönelik tutumları arasında bir ilişki var mıdır?

3. Fen bilgisi öğretmen adaylarının cinsiyetleri ile fen branşlarına yönelik tutumları arasında bir ilişki var mıdır?

Araştırma 2011–2012 eğitim öğretim yılı bahar döneminde Artvin Çoruh Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi öğretmenliğinde öğrenim görmekte olan 212 öğretmen adayı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak Bakırcı (2005) tarafından geliştirilen 15’i fizik, 15’i kimya ve 15’i biyoloji branşında olmak üzere 45 maddeden oluşan 5’li Likert tipi tutum ölçeği kullanılmıştır. Ölçekte yer alan tutum maddeleri “Kesinlikle aynı fikirdeyim” 1 puan, “Aynı fikirdeyim” 2 puan, “Kararsızım” 3 puan, “Aynı fikirde değilim” 4 puan “Kesinlikle aynı fikirde değilim” 5 puan olacak şekilde puanlama yapılmıştır. Ölçeğin güvenilirlik katsayısı araştırmacı tarafından 0,85 olarak bulunmuştur. Araştırmada betimsel tarama modeli kullanılmış olup ölçekten elde edilen veriler SPSS paket programı ile analiz edilmiştir. Öğretmen adaylarının ölçeğe vermiş oldukları cevaplar dikkate alınarak tutum puanlarının ortalamaları hesaplanmıştır. Bu ortalamalar üzerinden öğretmen adaylarının fen branşlarına yönelik tutumları hakkında yorumlar yapılmıştır. Tutum puan ortalamaları 3’ten aşağı ise olumlu tutum geliştirdikleri, 3’ten yukarı ise olumsuz tutum geliştirdikleri kabul edilmiştir. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinden değişkenler açısından öğretmen adaylarının fen branşlarına karşı tutumlarında farklılıklar tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Fen Branşları, Cinsiyet, Sınıf Düzeyi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 704

ARGÜMANTASYON TABANLI BİLİM ÖĞRENME

RAPORLARININ 7. SINIF ELEKTRİK KONUSUNDAKİ KAZANIMLARLA İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ

Sebahattin Bircan1 Murat Taş2 Yurdagül Boğar3 Kutlu Tanrıverdi4

1MEB, Fen ve Teknoloji Öğretmeni, Yozgat 2MEB, Fen ve Teknoloji Öğretmeni, Yalova

3Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Ankara 4Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Kırşehir

Argümantasyon tabanlı bilim öğrenme yaklaşımı(ATBÖ) öğrencilerin kendi sorularına cevap bulabilmek için deney tasarladıkları, bu deney üzerinden elde ettikleri veriler ve gözlemler ışığında iddia ortaya attıkları, iddialarını delilleriyle destekledikleri ve bulgularını sınıfla paylaşarak üzerinde tartıştıkları bir sürece dayanan yaklaşımdır. Bu yaklaşım öğrencilerin öğrenme sürecine aktif katılımını sağlamakta ve bu nedenle daha etkin bir öğrenme ortamı meydana getirmektedir. ATBÖ genel çerçeve niteliği taşıyan öğretmenlere ve öğrencilere yönelik iki şablon içermektedir. Öğretmen şablonu öğretmenlerin derslerini ATBÖ yaklaşımına göre planlamalarına yardımcı bir araç niteliğindedir. Öğrenci şablonu ise öğrencilere hem araştırma sorgulama etkinliklerini uygulamada hem de araştırma raporlarını yazmalarında yardımcı çerçeve niteliği taşımaktadır. Fen eğitiminde argümantasyonun önemi göz önüne alınarak yapılan bu çalışmanın amacı, ATBÖ uygulanan ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin Elektrik ünitesinde hazırlamış oldukları araştırma raporlarını ATBÖ kapsamında değerlendirmektir. Çalışmanın örneklemini Yozgat ili Yerköy ilçesindeki bir ilköğretim okulunda okuyan yedinci sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemini 28 öğrenci oluşturmaktadır. Raporlar “amaca uygunluğu, muhataba uygunluğu, formata uygunluğu, bilimsel kavramların sunumu, dizilişi ve anlatımın yeterliliği” bakımından değerlendirilmiştir. Raporlar 3 grup ve 3 farklı soru üzerinden değerlendirilmiştir. Çalışmada 7. sınıf elektrik konusundaki kazanımlar belirlenmiştir. Sonuç olarak Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme kapsamında gerçekleştirilen bu çalışmada, üç grupta da yer alan öğrencilerin soru, iddia ve delil kapsamında raporları incelendiğinde 7. Sınıf Elektrik konusundaki kazanımları gerçekleştirdikleri söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme, Fen ve Teknoloji Eğitimi, Kazanımlar

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 705

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLİĞİ

ÖĞRENCİLERİNİN MANYETİZMA KONUSUNDA SAHİP OLDUKLARI ÖN BİLGİ VE KAVRAM

YANILGILARININ BELİRLENMESİ

Orçun BOZKURT1 Yusuf AY2 Erkan ARI3

1, 2 Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü

3 Cumhuriyet Üniversitesi, Fen Fakültesi İstatistik Bölümü

Günümüzde fen öğretimi konusunda yapılan birçok araştırmada öğrencilerin,

edindikleri bazı ön bilgilerin lisans döneminde konu ve kavramların öğrenilmesini çoğunlukla olumsuz yönde etkilediği görülmüştür. Öğrencilerin fizik konularında sahip oldukları kavram yanılgılarının belirlenmesi ve bulunan sonuçlarını dikkate alarak öğretim elemanlarının ders işlemeleri aynı zamanda laboratuarda yapılacak uygulamalarında bu çerçevede dikkate alınması büyük önem taşımaktadır.

Bu araştırma fen ve teknoloji öğretmenliği öğrencilerinin manyetizma konusunda sahip oldukları ön bilgiler ve kavram yanılgılarının belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma betimsel bir araştırma olup çalışma grubunu Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi fen bilgisi öğretmenliğinde 2010-2011 akademik yılında öğrenim gören 90 birinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplamak amacıyla öğrencilerin manyetizma konularında ön bilgilerini ve kavram yanılgılarını yoklayan 6 açık uçlu sorudan oluşan ölçek kullanılmıştır. Soruların hazırlanmasında uzman görüşlerine başvurulmuştur. Verilerin analizinde öğrencilerin cevapları nitel analiz tekniklerinden tematik analize tabii tutularak; kod, kategori ve temalara ayrılmış ve kavram yanılgıları ortaya konmuştur. Bulgular sonucu elde edilen temalar yüzde ve frekanslar şeklinde sunulmuştur. Her tema için öğrenci cevaplarından da gerekli alıntılara yer verilmiştir.

Araştırmanın sonuçlarına göre öğrencilerin manyetizma nedir, manyetik alan nedir, manyetik madde ne demektir, mıknatıslar arasında etkileşim konularında ön bilgilerinin eksik olduğu ve manyetizma konusunda kavram yanılgılarına sahip oldukları görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Manyetizma, Öğretmen Adayları, Kavram Yanılgıları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 706

FEN LABORATUVARLARI İÇİN BİR DERS TASARIM

MODELİ

Nuri BALTA

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fizik Eğitimi, Ankara

Okullarda laboratuvar çalışmaları fen öğretiminin önemli bir parçasıdır. Öğretmenlerin laboratuvar çalışmalarını daha rahat ve kolay yapmaları için zaman ve malzeme gibi etkenlerin yanında onlara laboratuvar çalışmalarının tasarlanması konusunda da yardımcı olmak gerekmektedir. Bu çalışmada fen laboratuvarlarında öğretmenlerin daha sistematik bir şekilde deney çalışması yapması için bir laboratuvar ders tasarım modeli önerilmektedir. Modelin uygulaması, basit sarkaç deneyinin 5E öğretim halkası ile laboratuvarda yapılaması üzerine kurgulanmıştır. Bu çalışmada önerilen fen laboratuvarı ders tasarım modeli şu şekilde özetlenebilir: Bu model (i) ders tasarım modellerinin ana bileşenleri olan analiz, dizayn, geliştirme, uygulama ve değerlendirme basamaklarını içermektedir (ii) gerçek bir laboratuvar çalışmasının amaçlarına odaklanmıştır (iii) bir laboratuvar çalışmasının sistematik bir şekilde yapılması için bir çerçeve sunmaktadır (iv) grup çalışmasına odaklanmakta ve bir laboratuvar çalışmasını peş peşe gelen adımlara ayırmaktadır (v) bir laboratuvar çalışmasının bazı adımlarını paralel bazı adımlarını sıra ile yapmayı söylemektedir (vi) her adımın gerekli olduğunu ve her adımın çıktısının bir sonraki adım için bir girdi olduğunu söylemektedir (vii) değerlendirmeyi deney esnasında, öncesinde ve sonrasında yapmaktadır (viii) yapılandırmacı yaklaşımın 5E, işbirlikçi öğrenme, problem bazlı öğrenme gibi bileşenleriyle uyumlu çalışmaktadır ve (ix) Dick ve Cary’nin sistematik ders dizaynı modeli örnek alınarak tasarlanmıştır. Sonuç olarak bu model ile öğretmenler laboratuvar çalışmalarını daha sistematik olarak yürütebilirler.

Anahtar Kelimeler: Fen Laboratuvarı, Ders Tasarım Modeli, Fen Eğitimi, 5E

Öğrenme Halkası, Basit Sarkaç

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 707

EĞİTSEL OYUNLARLA ASİT VE BAZ KONULARINA YÖNELİK ÖLÇME-DEĞERLENDİRME MATERYALİ

HAZIRLAMA: KİMYA SARMALI

Ayla ÇETİN-DİNDAR Nurdane AYDEMİR Zübeyde Demet KIRBULUT Yezdan BOZ

Pınar YILMAZ Mehmet ÇAKMAK

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü

Son yıllarda yapılan araştırmalar öğrencilerin birçok kimya konusunu öğrenmede güçlük çektiklerini ve kimyadaki temel kavramları öğrenmelerindeki eksikliklerin daha ileri kimya konularını kavramaları üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Asit ve baz konusu kimyadaki temel konulardan birisi olduğundan öğrencilerin günlük hayatlarında sıklıkla karşılaştıkları bu konunun öğretilmesi önemlidir. Öğrencilerin öğrenme sürecinde dönüt almaları konunun anlamlı öğrenilmesini sağlamak açısından önemlidir; dolayısıyla, konunun öğretiminde öğrencilere geri dönüt sağlamak amacıyla onların öğrenme zorluklarını teşhis etmek için birçok değerlendirme yöntemleri kullanılabilir. Bu amaç doğrultusunda, eğitsel oyunlar kullanılabilir. Bu çalışmada, lise kimya öğrencilerinin asit ve baz kimya kavramlarının değerlendirilmesine yönelik eğitsel oyunların geliştirilmesi amaçlanmıştır. Alan yazında asit ve baz alternatif kavramlarla ilgili yapılan çalışmalar incelenmiş ve tespit edilen alternatif kavramları değerlendirmeye yönelik kimya sarmalı oyunu tekniği geliştirilmiştir. Kimya sarmalında öğrencilere asit ve baz alternatif kavramlarını içeren çoktan seçmeli, doğru-yanlış ve açık-uçlu tarzda sorular yöneltilmiştir. Sorular birbirlerinden farklı güçlükte olup, bu durum sarmal içindeki kutularda farklı renklerle belirtilmiştir. Sarmalın en alt düzeyinden üst düzeye doğru ilerledikçe sorular zorlaşmaktadır. Ayrıca, sarmal içerisinde her bir düzeye ait düzeyler arasında geçişi sağlayan merdiven soruları bulunmaktadır. Bu merdiven sorular, düzey içerisindeki en zor sorulardır. Kimya sarmalı oyunu, asit ve baz konusuna başlamadan önce öğrencilerin ön bilgilerini tespit etme ve/veya ders sonunda öğretimi değerlendirme amacıyla kullanılabilir. Geleneksel ölçme-değerlendirme yöntemleri öğrencilerde sınav kaygısına neden olmaktadır, ancak eğitsel oyunların kullanıldığı yöntemler sınav kaygısını azaltmada etkili olmakla beraber değerlendirme sürecini öğrenciler için daha eğlenceli hale getirmektedir. Eğitsel oyunlar kimyanın sadece asitler ve bazlar konusunda değil aynı zamanda kimyanın diğer konularına da uyarlanarak uygulanabilir. Anahtar Kelimeler: Eğitsel Oyunlar, Kimya Eğitimi, Asitler ve Bazlar

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 708

ANİMASYON-SİMÜLASYON UYGULANAN FİZİK

LABORATUVARINDAKİ ÖĞRENCİLERİN ÖZYETERLİLİĞİNİN İNCELENMESİ

Dündar YENER1 Fatih AYDIN1 Niğmet KÖKLÜ2

1Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi A.D.

2Selçuk Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu

Öz yeterlik inançları; insanların kendileri için belirledikleri amaçları, bu amaçlara ulaşmak için ne kadar çaba harcayacaklarını, amaçlarına ulaşmak için karşılaştıkları güçlüklerle ne kadar süre yüz yüze kalabileceklerini ve başarısızlık karşısındaki tepkilerini etkilemektedir (Bıkmaz, 2004). Bu araştırmanın amacı; Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen bilgisi Eğitimi’nde öğrenim görmekte olan 1. Sınıf öğrencilerine, Genel Fizik II Laboratuvarına ait 4 deney için animasyon, simülasyon kullanımının öğrencilerin fizik dersine karşı öz-yeterliliklerine etkisini incelemektir. Çalışmanın araştırma grubunu 2011-2012 akademik yılında Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Eğitimi 1.sınıfında öğrenim gören öğretmen adayları oluşturmakta olup, araştırmada Riggs ve Enochs (1990)tarafından geliştirilen ve Özkan, Tekkaya ve Çakıroğlu (2002) tarafından çevrilen fen bilgisi öz yeterlilik inanç ölçeği kullanılmıştır. Ön test ve son test kontrol gruplu yöntem kullanılan çalışmada kontrol grubu laboratuvar malzemelerini kullanarak uygulamaları yapmıştır. Deney grubu ise; tarafımızdan hazırlanan animasyon ve simülasyonlarla desteklenen deneyleri yapmışlardır. Animasyon-simülasyon destekli öğrenme yöntemleri laboratuvar için tek başına kullanıldığında öğrencilerin öz-yeterlik inançlarını anlamlı olarak değiştirmemekte hatta görüşmelerden elde edilen ifadelere göre de azalttığı söylenebilir. Fakat laboratuvar malzemelerini kullanarak deney yapan grubun öz-yeterliliği inançlarının anlamlı olarak arttığı görülmüştür. Ayrıca bu grubun görüşmelerinden elde edilen ifadelere göre de fizik dersine ilişkin öz-yeterliliklerinin arttığı, böylece öğrencilerin fizik dersindeki başarılarının artabileceği ifadelerden anlaşılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Öz-yeterlilik, Animasyon-Simülasyon Kullanımı, Fizik Laboratuvarı, Fizik Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 709

İLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN

ADAYLARININ TEKNOLOJİ ENTEGRASYONLU SINIF ORTAMI TASARIMLARI

Sebahattin KARTAL1, Kübra Elif BAĞRIYANIK2

1 Cumhuriyet Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi 2 Cumhuriyet Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

Gün geçtikçe teknoloji yaşamımızın hemen her alanına girmeye başlamıştır. Teknolojiyi çoğunlukla kullandığımız alanlardan biride şüphesiz ki eğitimdir. En iyi en etkili nasıl öğretim yapabilirim sorusuna kaçınılmaz olarak gelişen teknoloji eğitimi nasıl etkilemektedir sorusu da eklenmiştir. Öğretimin kalitesini etkileyen önemli faktörlerden biriside “Öğrenme Ortamları”dır. Öğrenme ortamları tasarımı, öğrenmeyi gerçekleştirmek amacıyla öğretim yönteminin seçilmesi ve buna uygun öğretim çevresinin planlanmasını konu alan oldukça yeni bir kavramdır(Lefoe, 1998). Öğrenme ortamının tanımı dikkate alındığında fiziksel çevrenin bu tasarımların yapısını önemli ölçüde etkilediği söylenebilir. Yapılan bir araştırmada öğretmenin inançlarının ve fikirlerinin kendi davranışlarının önemli bir göstergesi olduğu ortaya konmuştur (Erickson, 1993). Geleceğin öğretmenleri olan öğretmen adaylarının bu konu hakkındaki görüşleri, ileride sahip olmak istedikleri, etkili ve verimli çalışabileceklerine inandıkları teknolojik sınıf ortamı tasarımları, bize teknolojinin eğitim öğretimdeki yeri ve öğretmen adaylarınca teknolojiyi sınıf ortamında hangi amaçlarla kullanmak istedikleri hakkında önemli fikirler verebilir. Bu araştırmada fen ve teknoloji öğretmen adaylarının, öğretmen olduklarında kullanmak istedikleri sınıf ortamları hakkında bilgi edinebilmek için nitel bir yaklaşım olan “çizim” yöntemi tercih edilmiştir. Ayrıca “görüşme” yöntemi kullanılarak verilerin desteklenmesi amaçlanmıştır. Verilere ait bulguların tablolar halinde, bazı örnek çizimler ve ifadelerle birlikte sunulması planlanmaktadır. Ortaya konulan bulgular doğrultusunda öneriler sunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayı, Teknoloji, Sınıf Tasarımı, Fen Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 710

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNDE ÖĞRETİM

TEKNOLOJİLERİNİN KULLANIMI VE İLGİLİ FAKTÖRLERİN İNCELENMESİ

Yakup DOĞAN1 Mehmet YILMAZ2

1Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi, Okul Öncesi

Öğretmenliği Anabilim Dalı 2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı

Eğitime yönelik reform çalışmalarının bir parçası olarak, Milli Eğitim Bakanlığı yapılandırmacı anlayışa dayalı yeni Fen ve Teknoloji müfredatını 2005 yılında uygulamaya geçirmiştir. Yeni müfredatta, dersin teknoloji boyutuna büyük önem verilmiş, ayrıca dersin içeriği etkinlikler ve deneylerle zenginleştirilmiştir. Dersin işlenişinde öğrenme ve öğretme sürecinde mümkün olduğu kadar bilgi ve iletişim teknolojilerinden faydalanılması gerektiği vurgulanmıştır. Bu araştırmanın amacı, öğretmenlerin Fen ve Teknoloji dersinde bilgisayar ve bilgisayarla ilişkili materyalleri, çoklu ortam araçlarını kullanma ve güncel teknolojik gelişmelerden yararlanma durumlarını ortaya koymaktır. Bu araştırmada, öğretmenlerin Fen ve Teknoloji dersinde bilgisayar ve bilgisayarlı uygulamaların, çoklu ortam araçlarının kullanımı ile programda belirtilen teknolojik deneyleri yapma ve teknolojik gelişmelerden yararlanma konusundaki görüşlerini tespit etmek amacıyla nitel bir araştırma yapılmıştır. Araştırmada katılımcıların özgün fikirlerini ortaya çıkarmak için açık uçlu soruların bulunduğu bir soru formu aracılığıyla veriler toplanmıştır. Ankette yer alan açık uçlu sorulara ait cevaplar tasnif edildikten sonra nitel verilerin içerik ve betimsel analizi yapılmıştır. Elde edilen bulgular ışığında araştırmaya katılan öğretmenlerin büyük çoğunluğunun Fen ve Teknoloji dersini işlerken bilgisayar ve uygulamalarını, internet ve interaktif materyalleri iyi düzeyde kullanamadıkları söylenebilir. Bilgisayar kullanan öğretmenlerin temel bilgisayar programları olan word, excel, powerpoint programlarının hepsini kullandıkları, bunlardan da en çok powerpoint programını kullandıkları tespit edilmiştir. Öğretmenlerin büyük bür çoğunluğunun Fen ve Teknoloji dersini işlerken, değişik düzeylerde görsel işitsel araçlar (VCD, DVD, TV, Video vb.) ile sunum araçlarını (Slayt, Tepegöz vb.) kullanmaya çalıştıkları tespit edilmiştir. Öğretmenlerin yarıdan fazlasının programda yer alan teknolojik deneyleri yaptıkları ve çoğunluğunun teknolojik gelişmeleri takip ettikleri ve yararlandıkları bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Yapılandırmacılık, Fen ve Teknoloji, Öğretim Teknolojileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 711

İLKÖĞRETİM 8.SINIF ÖĞRENCİLERİNİN NEGATİF

SAYILARIN KUVVETİNİ ALMA KONUSUNDAKİ KAVRAM YANILGILARI

Nesrin ÖZSOY1 Nesrin EROĞLU1

1Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi OFMA Eğitimi Bölümü Matematik

Eğitimi ABD

Bu çalışma 2011-2012 eğitim-öğretim yılında ilköğretim 8.sınıf öğrencilerinin negatif sayıların kuvvetlerini almadaki kavram yanılgılarını araştırmaya yöneliktir. Veriler, 2011–2012 eğitim öğretim yılında, Aydın’ da bir özel kurumdaki 9 farklı okulda öğrenim gören 52 öğrenci üzerinden toplanmıştır. Araştırmada öğrencilere cevaplaması için çoktan seçmeli 10 sorudan oluşan bir test uygulanmıştır. Elde edilen veriler ışığında öğrencilerin kavram yanılgıları tespit edilmiş, bunları giderebilmek adına öneriler geliştirilmiştir. Araştırmada, ilköğretim 8.sınıf öğrencilerinin matematik programı içerisinde bulunan üslü sayılar konusunun bir alt basamağı olan negatif sayıların kuvvetini almada kavram yanılgılarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Test uygulanmadan önce öğretim programında yer alan üslü sayılar konusunun işlenmiş olmasına dikkat edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Üslü Sayılar, Kavram Yanılgısı, Kuvvet Alma

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 712

LABORATUVAR ORTAMINDA ARAŞTIRILABİLEN

SORU OLUŞTURMA

Deniz SARIBAŞ1, Yasemin ÖZDEM2, Hamide ERTEPINAR1

1İstanbul Aydın Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2 Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Tüm bilimsel araştırmalar bir soru ile başlar. Öğrenciler bilimsel araştırma sürecine, kendileri ya da öğretmen tarafından üretilmiş bu sorular aracılığı ile katılır. Öğrencilere ilkokul düzeyinde soru sorma becerileri kazandırmanın, ilerleyen yıllarda fendeki bilgi ve becerilerine şüphesiz çok büyük katkısı olacaktır. Bu nedenle, öğretmenlerin laboratuar ortamında, deney ve gözlem yoluyla araştırılabilen sorular oluşturmaları ve öğrencilerinin kendi sorularını oluşturmalarını sağlamaları büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı, sınıf öğretmen adaylarının laboratuar ortamında araştırılabilir soru oluşturmaları ve bu sorulara dayanarak 4. ve 5. sınıf fen ve teknoloji laboratuar dersi tasarlayıp sunmalarını sağlamaktır. Bu amaçla, öğretmen adayları 2 hafta boyunca buz balonlarını inceleyerek sorular oluşturmuşlardır. Bu soruları laboratuar ortamında araştırılabilen ve araştırılamayan sorular olarak ikiye ayırıp araştırılamayan soruları araştırılabilen sorulara dönüştürmüşlerdir. Sorularını cevaplamak üzere buz balonları üzerinde deneyler yapmışlardır. Daha sonra öğrendikleri bu yöntemle bir 4. veya 5. sınıf Fen ve Teknoloji konusunda sorular oluşturmuşlar ve bu sorular üzerinden gruplar halinde fen ve teknoloji konu başlıklarından birinde bir ders planı tasarlayıp sınıfta sunmuşlardır. Mevcut durumu tespit etmeye yönelik olan bu araştırmada, öğrencilerin hazırlayacakları ders planına uygun olarak oluşturdukları sorular ve bu sorular üzerinden sundukları ders planı incelenmiştir. Öğrencilerin oluşturduğu sorular, ders planı sunumlarının video kaydı ve sunumlar sırasında tutulan alan notları bu çalışmanın verilerini oluşturmaktadır. Bu veriler, ilk iki araştırmacı tarafından analiz edilmiş ve elde edilen bulgular doğrultusunda sonraki laboratuar öğretimi çalışmaları için önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Laboratuar, Araştırılabilen Soru, Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 713

ÖĞRENCİ GÖZÜNDEN ARAŞTIRMA SORGULAMA

TABANLI ARGÜMANTASYON UYGULAMALARI VE AKADEMİK BAŞARILARINDAKİ DEĞİŞİM

Gönül ALACA KÖSEK1 Mehmet DEMİRBAĞ 2

Canan ERTEĞİ 3 Sevgi KINGIR4

1Nurten Öztürk İlköğretim Okulu

2Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 3Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

4Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü

Bireyler yaşamları boyunca elde ettikleri deneyimler ve günlük yaşamda kullandıkları kavramlar sonucu bir takım ön bilgilere sahip olmaktadırlar. Bu noktadan hareketle eğitim ve öğretim ortamlarında öğrencilerin ön bilgilerinin ortaya çıkarılması öğrencilerin kavramsal değişim sürecini sağlıklı bir şekilde geçirmesi açısından önemlidir. Yapılan çalışmalara bakıldığında ve ulusal programdaki fen-teknoloji ve dil adlı bölüm incelendiğinde fen sınıfları içerisinde öğrencilerin günlük yaşamda kullanılan dil ile fen ve teknolojinin kendi terminolojisine özgü dile geçiş esnasında sıkıntılar yaşadığı ve bu nedenle ön bilgiler üzerinden öğrencilerin yeni kavramları yapılandırmaları gerektiği savunulmuştur. Bu amaçla yapılan müfredatlar ve fen eğitimi reformları fen sınıflarında ve laboratuvar ortamlarında araştırma ve sorgulamaya dayalı öğrenme yaklaşımlarının gerekliliğini ortaya koymuştur. Sözü edilen öğrenme yaklaşımlarından birisi de orijinal adı “Science Writing Heuristic” olan ve Türkçe’ye “Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme (ATBÖ)” olarak tercüme edilen, araştırma ve sorgulamayı merkeze alarak konuşma, yazma, dinleme ve okuma gibi dil pratiklerini içinde barındıran ATBÖ yaklaşımıdır. ATBÖ yaklaşımı öğrencilerin sorularını oluşturduğu sorularını test etmek için deneyler tasarladığı deney sonuçlarından elde ettikleri verilere dayanarak iddia ve delil süreçlerini gerçekleştirdiği bir yaklaşımdır.

Bu çalışmada da öğrencilerin kendilerini özgürce ifade ettikleri ve fikirlerini paylaşma fırsatını bulduğu ATBÖ sürecinde öğrencilerin akademik başarıları ile birlikte ATBÖ uygulamasına yönelik görüşlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Çalışma da dönem boyunca yapılan uygulamalar sonucunda geleneksel yöntemin kullanıldığı ve ATBÖ uygulamasının yapıldığı 7. sınıf düzeyindeki öğrencilerin akademik başarıları çoktan seçmeli ve açık uçlu soruları içeren ünite tabanlı başarı testleri aracılığı ile değerlendirilmiştir. Ayrıca çalışmada ATBÖ uygulamasının yapıldığı sınıftaki öğrencilerle yarı yapılandırılmış görüşmeler tasarlanarak öğrencilerin ATBÖ sürecine yönelik görüşleri yazılı olarak ifade edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme, İlköğretim Fen ve

Teknoloji Eğitimi, Yarı-Yapılandırılmış Görüşme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 714

ÖĞRETMEN ADAYLARININ BAKIŞ AÇISIYLA FEN

BİLGİSİ LİSANS PROGRAMININ YETERLİLİĞİ

Nurhan ÖZTÜRK, Halil TURGUT, Serhat ERCAN, Dilek AKTAŞ, Akdes Ayşe OMAÇ

Sinop Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Nitelikli öğretmenler yetiştirebilmek üzerinde önemle durulan bir konudur. Gelişmiş ülkeler, eğitim sistemlerini çağın gereksinimleri doğrultusunda yenilerken programın uygulayıcıları olan öğretmenlere ve onların yetiştirilmesi sürecine de özellikle odaklanmakta, öğretmen yetiştirme programlarına yönelik değerlendirmelere büyük önem vermektedirler. Bu anlamda özellikle lisans programlarındaki sorunların tespit edilebilmesi ve çözümlenebilmesi için büyük gayret göstermektedirler. Bu anlayış, eğitim fakültelerinin lisans programlarının içerik, öğretim süreci, ölçme ve değerlendirme boyutlarıyla incelenmesi, mevcut aksaklıkların tespit edilmesi ve gerekli iyileştirmelerin yapılabilmesi adına öneriler geliştirilmesi yolundaki çabaları değerli kılmaktadır. Söz konusu çabanın doğrudan amaca hizmet edebilmesi ise öğretmen yetiştirme sürecinin en önemli öğesi konumundaki öğretmen adaylarının da bu değerlendirmenin içine dâhil edilmesi gerektirmektedir. Zira programın uygulayıcılarıyla birlikte programı tecrübe eden öğretmen adaylarının görüşleri birbirini tamamlayıcı bir portre oluşturulmasını kolaylaştıracaktır.

Bu araştırmanın öncelikli amacı da bu doğrultuda oluşturulmuş ve 2011-2012 akademik yılında Sinop Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünde 3. ve 4.sınıfta öğrenim gören Fen Bilgisi öğretmen adaylarının lisans programına yönelik görüşleri tespit edilmeye çalışılmıştır.

Mevcut durumun betimlenmesine yönelik olarak gerçekleştirilen bu araştırmada derinlemesine analiz imkânı vermesi nedeniyle nitel araştırma paradigması esas alınmıştır. Çalışma grubu amaçlı örneklem seçme yöntemlerinden kolay ulaşılabilir durum örneklemesi yoluyla belirlenmiş ve araştırmada 61 öğretmen adayı yer almıştır. Araştırmacılar tarafından geliştirilmiş 9 açık uçlu sorudan oluşan anket formu veri toplama aracı olarak kullanılmış ve formu alan öğretmen adaylarının verdikleri cevapların ilk analiziyle oluşturulan tablo doğrultusunda 10 öğretmen adayıyla ayrıca görüşme yapılmıştır. Söz konusu veri toplama ve analiz sürecinin sonunda öğretmen adaylarının fen bilgisi öğretmenliği lisans programına yönelik görüşlerinin belirlenmesi ve söz konusu görüşler ışığında önerilerde bulunulması hedeflenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi, Öğretmen Adayları, Lisans Programı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 715

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN BİLİM İNSANI

İMAJLARI

Hasan BAĞ1 Mehmet KÜÇÜK1

1Rize Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

Son yıllarda bilime ve bilimsel bilgiye yönelik olarak öğrencilerin tutum ve görüşlerini olumlu yönde geliştirmek amacıyla çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Öğrencilerin günlük aktivitelerinden başlayarak yaşamın büyük bir bölümünde bilimsel işlerle iç içe olmaları ve bilimi sevmeleri beklenen bir durumdur. Bilime karşı olumlu tutumların geliştirilmesinin bir ön koşulu olarak da bilim insanı imajlarının periyodik olarak ve farklı tekniklerle belirlenmesi bir ihtiyaçtır.

1950’li yıllardan başlayarak günümüze dek yapılan bilim insanı imajı çalışmaları, öğrencilerin bilim insanlarına uzak olduklarını ve onları doğru bir biçimde zihinlerinde görüntüleyemediklerini ortaya koymuştur. Bu çalışmalarda genellikle Chambers (1983)tarafından geliştirilen ve çizimler üzerine kurulan bir ölçme aracı kullanılmıştır. Analiz noktasında ise, Song ve Kim (1999) tarafından geliştirilen değerlendirme kriterlerinden faydalanılmıştır. Literatürde yer alan çalışmaların genelde tek tip ölçme aracı ile yapılması ve benzer sonuçların vurgulanması, yeni ve farklı perspektiften yaklaşan ölçme araçlarına ihtiyaç duyulduğu inancını doğurmuştur. Bu çalışmada ise, öğrencilerin bilim insanı imajlarını belirlemeye yönelik olarak literatürde yer alan ölçeklere alternatif olan likert tipi bir ölçme aracı geliştirmek ve bu yolla var olan imajları belirlemek amaçlanmıştır. Bu amaçla, bilim insanı imajlarını konu alan literatür içerik analizi yöntemiyle incelenerek likert tipi maddeler oluşturulmuş ve taslak bir ölçme aracı oluşturulmuştur. Ardından yapılan pilot çalışma ile ölçeğin cronbach alpha güvenirlik katsayısı 0.779 olarak bulunmuş ve maddeler 7 faktörde toplanmıştır. Daha sonra uygulamaya geçirilmesi kararlaştırılan ölçek, Rize il merkezinde yer alan 3 ilköğretim okulunda öğrenim gören 360 ilköğretim 4 ve 5. sınıf öğrencisine uygulanmıştır.

Araştırma sonucunda öğrencilerin olumlu ya da olumsuz pek çok imaja sahip oldukları belirlenmiştir. Düzensiz görünümlü, laboratuarda çalışan, karmaşık çalışmalar yapan bilim insanı imajları, literatürde yer alan çalışmaları destekler niteliktedir. Bunun yanında bilim insanının cinsiyeti ile ilgili olarak geçmişten günümüze var olan yanlış imajların etkisini sürdürdüğü belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Bilim İnsanı, Bilim İnsanı İmajları, İlköğretim Öğrencileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 716

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ PERFORMANS

DEĞERLENDİRMELERİNE FARKLI BİR BAKIŞ: DENEY RAPORLARI

Mustafa DEMİR1 H. Selçuk SÜMBÜL2 Mehmet DEMİRBAĞ3

Sevgi KINGIR4

1Muammer Çiçekoğlu İlköğretim Okulu Rize 2Boztepe Yenidoğanlı İlköğretim Okulu Kırşehir

3Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 4Selçuk Fakültesi, Fen Bilimleri Enstitüsü

Öğrencilerin bilimsel bilgiyi değerlendirebilmeleri kritik düşünme yeteneklerinin geliştirilmesi ile yakından ilişkilidir. Öğrencilerin kritik düşünme yeteneklerini geliştirmelerinin bir yolu da fen ve teknoloji derslerinde araştırma sorgulama temelli yaklaşımların kullanılması ile mümkün olabilir. Bu yaklaşımlardan birisi de Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme (ATBÖ) yaklaşımıdır. ATBÖ yaklaşımı dilin üç öğesi olan okuma, yazma ve konuşmayı bir araya getirmesi, araştırma –sorgulama temelli bilim öğrenmeyi esas alması, son yıllarda önemi gittikçe artan öğrenme amaçlı yazmayı içermesi ve bilimin doğasına vurgu yapması acısından etkin ve tavsiye edilen bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım öğretmenlere ve öğrencilere genel çerçeve niteliği taşıyan iki şablon içermektedir. Öğretmen şablonu öğretmenlerin derslerini ATBÖ yaklaşımına göre planlamalarına yardımcı bir araç niteliğindedir. Öğrenci şablonu ise öğrencilere hem araştırma sorgulama etkinliklerini uygulamada hem de araştırma raporlarını yazmalarında yardımcı çerçeve niteliği taşımaktadır.

ATBÖ yaklaşımın bir diğer özelliği de son yıllarda önemi gittikçe artan alternatif ölçme değerlendirme yaklaşımlarının kullanımına olanak tanımasıdır. ATBÖ yaklaşımı öğretmenlere bu konuda büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Öğrenciler uygulamalar boyunca yaptıkları her aktivite için ATBÖ raporlarını doldurmaktadırlar. Bu çalışmanın amacı ATBÖ uygulanan ilköğretim 7.sınıf öğrencilerinin Işık ve Ses ünitesinde hazırlamış oldukları araştırma raporlarını ATBÖ değerlendirme rubriği kullanarak değerlendirmektir.

Çalışmaya 25 ilköğretim 7.sınıf öğrencisi katılmıştır. Öğrenciler Işık ve Ses ünitesinde hazırladıkları araştırma raporlarını ATBÖ rapor formatına uygun olarak doldurmuşlardır. Raporla ATBÖ değerlendirme rubriği kullanılarak değerlendirilmiş ve öğrencilere performans görev notu olarak verilmiştir.

Çalışmanın genel hatları, öğrencilerin ışık ve ses ünitesinde ki uygulamalar da doldurdukları raporlar ve bu raporların değerlendirme rubriği kullanılarak performans görev notu olarak verilmesine ilişkin örnekler poster sunusu sırasında sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme, İlköğretim Fen ve

Teknoloji Eğitimi, Performans Değerlendirme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 717

ÖĞRENME AMAÇLI YAZMA ÖRNEĞİ: VAN’A

MEKTUPLAR

Fatma GÜNDOĞAN1 Rabia KULLAPÇI2 Mehmet Hulki BAŞAK3 Ayşe Begüm PORİKLİ4 Selma KOÇ4 Recai AKKUŞ5

1 Atatürk İlköğretim Okulu, Yahyalı, Kayseri

2 Çiftlik İlköğretim Okulu, Çiftlik Köyü, Muğla 3 Güzelkolak YİBO, Gevaş, Van

4 Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi 5Abant İzzet Baysal Üniv., Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Öğretmenliği ABD

Öğrenme amaçlı yazma üzerine yapılan çalışmalar, yazmanın etkili bir öğrenme aracı olarak kullanılabileceğini göstermiştir. Yazma aynı zamanda bir düşünme aracıdır. Pek çok bilim dalı yazmayı müfredatının içerisine almıştır, ancak, yazmanın amacı konusunda farklı görüşler ortaya çıkmaktadır. Örneğin, bilim eğitimi alanındaki bazı araştırmacılar, Halliday ve Martin (1993), bilim eğitiminde yazmanın bilimsel söylemler içerisinde gerçekleşmesi gerektiğini savunmuşlardır. Bazı araştırmacılar ise yazmanın geleneksel sınırların dışında bir formatta olup, hem öğrencilerin günlük dilleri ile bilimsel dili bağdaştıracak yapıya sahip olması gerektiğini savunmuşlar, hem de geleneksel olmayan yazma aktivitelerinin kullanılmasının bilimsel kavramları öğrenmede faydalı bir yöntem olduğunu vurgulamışlardır (Hand, 2008).

Bu çalışmanın amacı, öğrencilerin öğrenme amaçlı yazma etkinlikleri kapsamında hazırladıkları hücre konusundaki mektuplarda kullanılan dil ve temsil biçimlerini belirlemektir. Bu bağlamda, Kayseri ve Muğla illerindeki 6. sınıf öğrencileri ile Van ilindeki 7. sınıf örencilerinin birbirlerine yazdıkları mektuplar, öğrencilerin kullandıkları dil ve temsil biçimleri açısından, farklı araştırmacılar tarafından bağımsız olarak kodlanmıştır. Öğrencilerin yazdıkları mektuplar “analoji, hikâyeleştirme, temsil biçimleri, anlaşılır olma kaygısı, sınıf içi tartışmalara atıfta bulunma ve otoriteye atıfta bulunma” ana temaları etrafında toplanmaktadır. Kullanılan temalar, sırasıyla %3.7, %11.7, %43, %29.3, %8.12, ve %4.2 sıklıkta görülmektedir. Bu bulgular göstermektedir ki, öğrenciler bir konuyu başkalarına öğretmek amaçlı yazdıklarında anlaşılır olma kaygısıyla farklı temsil biçimleri kullanmayı tercih etmektedirler. Bu ise bilginin farklı formları arasında öğrencinin geçiş yapmasını ve bunlar arasında bağlantı kurmasını sağlamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Öğrenme Amaçlı Yazma, Temsil Biçimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 718

İLKÖĞRETİM 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN FEN VE

TEKNOLOJİ DERSİ FİZİK KONULARINDAKİ AKADEMİK BAŞARILARI İLE MATEMATİK TUTUMU

ARASINDAKİ İLİŞKİ (GİRESUN İLİ ÖRNEĞİ)

Halil İbrahim ALICI1 Aykut Emre BOZDOĞAN2

Ümit ŞENGÜL2 Gülşen ALICI1

1Giresun Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü İlköğretim Ana Bilim Dalı, Fen Bilgisi

Öğretmenliği Programı 2Giresun Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Öğretmenliği

Ana Bilim Dalı

Bu araştırmanın amacı, ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin fen ve teknoloji dersi fizik konularındaki akademik başarıları ile matematik tutumlarını çeşitli değişkenler açısından incelemektir. Araştırma betimsel araştırma yöntemlerinden tarama modeline göre gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini Giresun ili ilköğretim okullarındaki 8. sınıf öğrencileri; örneklemini ise Giresun il merkezi ile Giresun iline bağlı bazı ilçe ve köylerde bulunan toplam 8 ilköğretim okulunda öğrenim gören 562 ilköğretim 8. sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Veri toplamak için araştırmacı tarafından geliştirilen Kişisel Bilgiler Anketi ve Kuvvet ve Hareket Ünitesi Başarı Testi ile Duatepe ve Çilesiz’in (1999) geliştirdiği Matematik Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın verileri frekans, yüzde, t-Testi, Anova ve Pearson Korelasyon analizleri yapılarak çözümlenmiştir. Araştırmanın sonucunda öğrencilerinin hem tutum puanlarının hem de başarı puanlarının cinsiyete, ailenin eğitim durumuna ve yaşadıkları yerleşim birimine göre anlamlı farklılıklar gösterdiği tespit edilmiştir. Öğrencilerin fen ve teknoloji dersi fizik konularındaki akademik başarı puanları ile matematik tutum toplam puanları arasında orta düzeyde, pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Matematik Tutumu, Fen Başarısı, Fen Eğitimi,

İlköğretim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 719

İLKÖĞRETİM 6. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN “KÜTLE,

AĞIRLIK VE YERÇEKİMİ” KAVRAMLARI İLE İLGİLİ KAVRAMSAL ÖĞRENMELERİNİN İNCELENMESİ

Abdullah DEMİR1, Aytekin ÇÖKELEZ1

1Ondokuzmayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi

Ana Bilim Dalı

Öğrenmenin, öğrencilerin bilgileri pasif olarak aldıkları bir süreç olarak

görülmesinin aksine, kavramların yapılandırılmasında öğrencilerin aktif oldukları bir uygulama olarak değerlendirilmesi önemlidir. Ancak bu da öğrencilerin zihinlerinde kavramsal değimin gerçekleşmesiyle mümkün olabilir. Kavramlar bilginin yapıtaşlarıdır. Bilginin zihinde sınıflandırılıp, düzenlenmesini sağlarlar. Fen ve teknoloji dersleri çok fazla kavram içerdiğinden, bu ders için kavram öğretimi büyük önem taşımaktadır. Öğrenciler konuları ve o konu ile ilgili kavramları zihinlerinden doğru olarak yapılandırarak öğrenebilirler. Bu sebeple, öğrencilerin fen derslerine katılmadan önceki ön bilgilerinin bilinmesi ve sonraki kavramsal değişimlerinin incelenmesi son derece önemlidir. Ülkemizde eğitim literatürü incelendiğinde 7 ile 11. sınıf seviyesindeki öğrencilerin yerçekimi kavramı konusundaki yanılgılarının araştırıldığı az sayıda çalışmaya ulaşılmıştır. Bu çalışmanın amacı; ilköğretim 6.sınıf öğrencilerinin kütle, ağırlık ve yerçekimi kavramları ile ilgili olarak öğretim öncesi kavramsal öğrenmeleri ile öğretim sonrası kavramsal öğrenmelerini ortaya koyarak, bu süreçte gerçekleşen kavramsal değişimleri saptamaktır. Çalışmanın örneklemini; Samsun ilinin 2 ilköğretim okulunun 6. Sınıfında öğrenim gören toplam 71 öğrenci oluşturmaktadır. Okulların seçiminde, okulların aynı sosyoekonomik düzeyde olmalarına dikkat edilerek, maksimum amaçsal örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada veriler nitel araştırma metotlarına uygun olarak, öğrencilere ilgili konuların öğreniminden önce ve öğreniminden sonra; kütle, ağırlık ve yerçekimi kavramları ile ilgili, açık uçlu sorulardan oluşan yapılandırılmış görüşme formu uygulanarak elde edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; ilköğretim 6. sınıf öğrencilerinin kütle, ağırlık ve yerçekimi kavramları ile ilgili olarak öğrencilerin öğretimden önce sahip oldukları kavram yanılgılarına öğretimden sonrada sahip olduğu, kavramsal değişimin istenilen düzeyde sağlanamadığı tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, Kütle, Ağırlık, Yerçekimi, Kavramsal Değişim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 720

ARGÜMANTASYON TABANLI BİLİM ÖĞRENME

YAKLAŞIMI UYGULAMALARINDA KÜÇÜK VE BÜYÜK GRUP TARTIŞMALARININ ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ

GÖZÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

Mehmet HASANÇEBİ1 Faruk AŞIK2 Funda YEŞİLDAĞ HASANÇEBİ3 Melike ÖZER KESKİN4

1 Şehitler İlköğretim Okulu, Erzurum

2 Kazım Özalp İlköğretim Okulu, İstanbul 3 Atatürk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı

4 Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMA Bölümü, Biyoloji Eğitimi

Bilim insanlarının bir konu veya teoriyi yapılandırmak için kullandığı argüman ve diyalog süreçlerini yansıtan Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme (ATBÖ) yaklaşımında öğrenciler 3-4 kişilik gruplarda küçük grup tartışmaları yolu ile sorularını üretmekte, sorularına yönelik deneyler/gözlemler yapmakta ve süreç sonunda iddialar oluşturmaktadırlar. Her grup kendi iddiasını delilleri ile birlikte tüm sınıf öğrencilerinin katıldığı büyük grup tartışmasında birbirleri ile paylaşmaktadırlar. Süreç sonunda ise öğrenciler küçük ve büyük grup tartışmaları yolu ile akranlarından aldıkları geri dönütleri değerlendirerek onlara düşüncelerini daha iyi aktarmak için kendi bilgilerini aktif olarak sınamak zorunda kalmaktadırlar. ATBÖ yaklaşımda öğrenciler hem yapılandırdıkları iddiaları mevcut bilimsel bilgilerle karşılaştırmak sureti ile hem de iddialarını grup ve sınıf arkadaşlarıyla paylaşma yoluyla oluşturdukları sosyal bir ortamda öğrenmektedirler. Bu çalışmanın amacı, ATBÖ yaklaşımı uygulamalarında yer alan küçük ve büyük grup tartışmalarını öğretmen ve öğrenci bakış açısıyla ortaya koymaktır. Araştırmanın örneklemini ATBÖ uygulamaları yapan iki fen bilgisi öğretmeni ve bu öğretmenlerin sınıflarında öğrenim gören öğrenciler oluşmaktadır. Veriler yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak toplanmıştır. Öğretmen ve öğrencilerle yapılan görüşmelerden elde edilen veriler incelendiğinde küçük ve büyük grup tartışmalarına yönelik öğretmen ve öğrenci görüşlerinin paralellik gösterdiği söylenebilir. . Grupların oluşturulması, demokratik bir sınıf ortamı, etkili bir sınıf yönetimi küçük ve büyük grup tartışmalarının etkililiğinin artırılması bakımından önemlidir.

Anahtar Kelimeler: Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme (ATBÖ), Grup

Tartışmaları, Fen Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 721

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN BİLİM ADAMI

ALGILARI

Kadir BİLEN1 Murat ÖZEL2 M. Suat BAL3

1 Kahramanmaras Sütçü İmam Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü 2 Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü

3 Kahramanmaras Sütçü İmam Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü

Öğrencilerin bilim ve bilim insanına yönelik görüşlerini belirlemek amacıyla farklı ülkelerde yapılan pek çok araştırma sonucunda benzer veriler elde edilmiştir. Okulöncesinde bilim adamına ait tanımlamalar daha farklıyken yaş artıkça tanımlamalarda klişeleşmeler artmaya başlamış, bilim insanına ait var olan düşüncenin tamamen yok olmadığı sadece değişerek yeni bir imajın ortaya çıktığı saptanmıştır. Chambers (1983), çocukların bilim insanının ayırt edici özelliklerini ilk ne zaman geliştirdiklerini belirlemeye yönelik olarak yaptığı ve 11 yıl (1966-1977) süren araştırması sonucunda “Bir Bilim insanı Çiz Testi”ni (Draw-A-Scientist Test-DAST) geliştirmiştir. Bu test, 5-11 yaş grubu aralığında 4807 öğrenciye uygulanmıştır. Chambers (1983), yeni standart imajı tanımlarken, Mead ve Matraux’ın (1975) lise öğrencileriyle yaptığı “Bir Bilim İnsanı Tanımlama Çalışması”nın bulgularından yararlanmıştır. Bu çalışmanın amacı, Bilim Tarihi dersini alan Fen Edebiyat Fakültesi Tarih bölümü öğrencileri ile Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği ve Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği öğrencilerinin bilim adamı algılarını belirlemektir. Bu araştırma 2011–2012 eğitim öğretim yılında güz yarıyılında Kahramanmaraş Sütçü Üniversitesinde uygulanmıştır. Bilim Tarihi dersi alan 90 üniversite öğrencisi bu araştırmanın çalışma grubunu oluşturmaktadır. Araştırmada, yurt dışı literatürde sıklıkla kullanılan, “Bir Bilim Adamının Resmedilmesi

Testi” (DAST‐Drawn a Scientist Test) kullanılmış ve öğrencilerden elde edilen çizimler

analiz edilmiştir. Araştırma bulgularına göre; Fen Edebiyat Fakültesi öğrencileri genelde bilim adamını açık alanlarda ve kırda çizerken Eğitim Fakültesi öğrencileri genelde laboratuar ortamında çizmiştir. Öğrencilerin bilim insanının özellikleri ile ilgili verdikleri cevaplarda en çok öne çıkan sembollerin; laboratuar önlüğü, gözlük, sakal ve dağınık saç, kitaplar, laboratuar araç-gereçleri olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Bilim, Algı, Bilim Adamı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 722

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİNDE FEN ETKİNLİĞİ

AÇISINDAN OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARINA DEPREM BİLİNCİNİN KAZANDIRILMASI ÜZERİNE BİR

ÇALIŞMA

Osman AYYÜREK 1 Şahin İDİN2

1 VAN Merkez Ayşe Hüsniye Hatun Anaokulu Okul Öncesi öğretmeni

2 ANKARA Keçiören İpekyolu İlköğretim Okulu Fen ve Teknoloji Öğretmeni

Çocuk, dünyaya gözlerini açtığı ilk andan itibaren çevresini, yeni yaşam alanını merak eder. Etrafındaki yabancı dünyayı tanımaya çalışır. Belirli süreçleri geçirdikten sonra nihayet okul öncesi çağına gelerek örgün eğitim kurumu ile tanışmaktadır. Okulun eğitim boyutunun aynı zamanda öğrencileri hayata hazırlama yönünü ifade ettiğini var sayarsak okulda rehber konumundaki öğretmenler öğrencilerini hayata hazırlayıp değişen şartlar karşısında uyumlu ve bilgiye sahip bireyler olarak yetiştirmek zorundadır. Ancak eğitim süreci her zaman planlandığı gibi gitmez. Bazen hesapta olmayan durumlar eğitime sekte vurup, eğitim yaşantılarında değişikliğe gidilmesine neden olur. Doğal afetler de bu değişikliğe neden olabilmektedir.

Doğal afetler dediğimiz bu doğa olayları karşısında hazırlıksız olmak üzücü durumlara neden olabilmektedir. Ülkemiz, doğal afetleri maalesef sık yaşandığı bir ülkedir. Deprem doğal bir olaydır ve tekrar edici özeliğe sahiptir. Depremler sonrası ortaya çıkan üzücü durumların önüne geçebilmek adına çeşitli önleyici hizmetlerin sunulması gerekmektedir. Öğrencilerine rol model olan öğretmenlerin deprem bilinci ve afet eğitimini alarak kendi sınıflarındaki Okul Öncesi çağı çocuklarına deprem ile yaşam eğitimini vererek doğal afetlere karşı bilinçli ve hazırlıklı bireylerin yetişmesine vesile olacaklardır.

Bu çalışmanın amacı deprem yaşayan Van İli’nde görev yapmakta olan okul öncesi öğretmen ve idarecilerine belirli bir hizmetiçi eğitimi program dâhilinde “deprem eğitimi” verilerek bu bilinci okul öncesi öğrencilerine kazandırabilmelerini sağlamaktır. Araştırma bir proje kapsamında hazırlanan deneysel araştırma yöntemini esas alan bir proje çalışmasıdır. Bu projeye kapsamında okul öncesi öğretmen ve idarecilerine 3 gün sürecek ve 15 saatlik bir eğitim verilecektir.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Fen Etkinliği, Deprem, Proje, Eğitim, Deprem Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 723

8. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETİM PROGRAMI

VE DERS KİTABINDAKİ BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİNDEN “GÖZLEM” BECERİSİNİN TESPİT

EDİLMESİ

Fatma TURAN

Ahi Üniversitesi, Fen Bilimler Enstitüsü, İlköğretim Anabilim Dalı, Fen Bilgisi Eğitimi Bilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi

Son yıllarda küreselleşen dünyamızda meydana gelen gelişmeler, özellikle de bilim ve teknoloji alanında kendini göstermeye başlamıştır. Meydana gelen bu gelişmeler toplumsal yaşamımızın hemen hemen her aşamasında karşımıza çıkmakta ve hayatımızın her alanını etkilemektedir. Bunun sonucu olarak her birey günlük yaşamında bilimsel ve teknolojik gelişim ürünlerini az ya da çok kullanmak zorunda kalmıştır. Bu doğrultuda Fen eğitiminin en önemli amaçlarından biri de öğrencilerin bilimsel düşünmesi ve sorunlarına bilimsel çözüm bulabilmesini sağlamaktır. Bu doğrultuda bilimsel süreç becerileri öğrencilere problem çözme, eleştirel düşünme, karar verme, cevaplar bulma ve meraklarını giderme olanağı verir. Beceriler öğrencilerin sadece fen hakkında birtakım bilgileri öğrenmelerini sağlamaz, aynı zamanda bu becerilerin öğrenilmesi onların mantıklı düşünmelerine ve makul sorular sorup, cevaplar aramalarına ve günlük hayatta karşılaştıkları problemleri çözmelerine yardımcı olur. Bu amaçla çalışmada, 8. Sınıf Fen ve Teknoloji Öğretim Programı ve 8. Sınıf Fen ve Teknoloji ders kitabının etkinlikler kısmında geçen bilimsel süreç becerilerinden “gözlem” becerisi tespit edilmiştir.

Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi kullanılmıştır. Çalışmada 8. Sınıf Fen ve Teknoloji Öğretim Programı ve 8. Sınıf Fen ve Teknoloji ders kitabının etkinlikler kısmında geçen bilimsel süreç becerilerinden “gözlem” becerisi adı geçen yöntemle tespit edilmiştir. Bulgulardan elde edilen sonuçlara göre; ünite 6 hariç programın etkinlik kısmında geçen gözlem becerisi ile ölçek kullanılarak ders kitabının etkinlik kısmında tespit edilen gözlem becerileri sayısal olarak karşılaştırıldığında programda geçen gözlem becerisi 12 iken, tespit edilen gözlem becerisi 49’dur.

Sonuç olarak; adı geçen programın revize edilmesi sırasında, çalışmada tespit edilen gözlem becerilerinin göz ardı edilmemesi önerilebilir.

Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretim Programı, Bilimsel Süreç Becerileri, Gözlem

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 724

BASİT MALZEMELERLE YAPILAN FEN

AKTİVİTELERİNİN ÖĞRENCİLERİN BAŞARILARINA, FENE YÖNELİK TUTUMLARINA VE KALICILIĞA

ETKİSİ

Payidar BAŞKURT1 Mahmut SELVİ2

1Orhan Kaplan İlköğretim Okulu, Kayseri.

2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi A.B.D

Fen ve Teknoloji öğretim programında yer alan “Kuvvet ve Hareket” ünitesi ve

ünite içerisindeki “Basınç ve Kaldırma Kuvveti” konuları öğrencilerin anlamada güçlük çektikleri ve kavram yanılgılarına sahip oldukları konular arasındadır. Bu araştırmanın amacı, kuvvet ve hareket konusunun öğretiminde kullanılan basit fen aktiviteleriyle öğrenme yönteminin öğrencilerin akademik başarılarına, fene yönelik tutumlarına ve bilgilerinin kalıcılığına etkisini incelemektir. Araştırma Kayseri ili Bünyan ilçesinde bulunan iki ilköğretim okulunda öğrenim gören 40 öğrenci ile yürütülmüştür. Bu çalışmada denk kontrol gruplu öntest-sontest araştırma modeli uygulanmıştır. Kontrol grubunda ağırlıklı olarak düz anlatım, soru cevap yöntemi kullanılmış, öğretim programında yer alan deneyler öğretmen tarafından gösteri deneyi şeklinde yapılmıştır. Deney grubunda ders, anlatım, soru-cevap yöntemlerine ek olarak öğrencilerin çevrelerinden kolay bir şekilde bulabilecekleri malzemeler kullanılarak düzenlenen basit fen aktiviteleriyle işlenmiştir. Öğretmenin yönlendirici, öğrencilerin ise aktif oldukları bu grupta öğrencilere; araştırmacı tarafından ders öncesinde aktivite yaprakları dağıtılmıştır. Öğrencilerden aktiviteleri incelemeleri, aktivite malzemelerini hazırlamaları ve aktivite öncesinde ve sonrasında cevaplandırılması gereken soruları cevaplandırmaları istenmiştir. Basit fen aktivitelerinin kullanıldığı deney grubu ile geleneksel öğrenme yöntemi uygulanan kontrol grubunun başarı testi sontest puanları arasında basit fen aktivitelerinin kullanıldığı deney grubu lehine anlamlı bir fark olduğu tespit edilmiştir. Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin, uygulama sonrasında tutumları arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Deney ve kontrol grubunun başarı testi kalıcılık puanları karşılaştırıldığında, deney grubundaki öğretim yönteminin kontrol grubundaki öğretim yöntemine göre bilginin kalıcılığında daha etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Basit Fen Aktiviteleri, Fen Başarısı, Fene Yönelik Tutum,

Kalıcılık, Kuvvet ve Hareket

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 725

İLKÖĞRETİM 7. SINIFLARA YÖNELİK GEOMETRİ SKETCHPAD İLE ÇEMBER/DAİREDE AÇI VE YAY

ÖLÇÜMÜ

Sibel DENİZ1, Emel ÖZDEMİR ERDOĞAN2

1 Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Matematik Eğitimi 2Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Matematik Eğitimi

Matematiğin önemli alanlarından biri olan geometri öğretiminde geometrik şekillerin özellikleri ve tanımlarının ezberlenmesinin beklendiği öğretim yaklaşımları yerine, öğrencilerin geometrik kavramları anlamlandıracakları, problem durumlarını analiz edip nedenlerini açıklamalarının istendiği yaklaşımlar benimsenmelidir (Batista akt. Olkun, Sinoplu, Deryakulu,2005). Dinamik geometri yazılımlarının da önerilen bu geometri öğretim yaklaşımına uygun olarak öğrencilerin geometrik şekiller arasında ilişki kurmasına, çıkarımlar yapmasına yardımcı olacağı belirtilmektedir (NCTM, 2000). Bu çalışma kapsamında tercih edilen GSP kullanımıyla çemberde açılar ve yaylar konusunu, merkez ve çevre açı ilişkisini, çember yayının özelliklerini, minor ve major yaylarının özelliklerini keşfetmelerine yönelik ilk defa teknoloji destekli matematik öğretimi yapılacak 7. sınıf öğrencilerine sunulan etkinlik uygulamalarının incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, Edirne il merkezindeki bir İlköğretim Okulunun 7. sınıfında bulunan 41 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Öncelikle, yazılımı tanımaları ve araştırmaları için öğrencilere yazılım verilerek evde kendi bilgisayarlarına yüklemeleri istenmiştir, daha sonra 3 ders saatinde bilgisayar laboratuarında yazılıma giriş uygulamaları yapılmıştır. Çalışma sonunda yapılan öğrenci yorumlarında dersin çok eğlenceli geçtiği belirtilmiştir. Laboratuar uygulamalarından sonra ders ortamında yapılan soru çözümlerinde sınıfın yaklaşık olarak yarısından fazlası soru çözümlerinde etkin katılım sağlayabilmiş, merkez açı ve çevre açı ilişkisi ya da minör-majör yaylar toplamı ile ilgili çözülen sorularda uygulama sonucu elde edilen bilgiler rahatlıkla kullanılmıştır. Uygulama esnasında bazı zorluklarla da karşılaşılmıştır. Yazılımın menülerinin Türkçe olmamasının öğrencilerin menü seçiminde hata yapma korkusu ile deneme yanılma yöntemini kullanmalarını engellediği düşünülmektedir. Matematik derslerinde bir dinamik geometri yazılımın hem öğrenciler hem de öğretmen tarafından ilk defa kullanıldığı, kazanımların ve yaşanan zorlukların paylaşıldığı bu uygulamanın matematik öğretmenlerini teknoloji kullanımına cesaretlendirecek bir örnek olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Geometri Sketchpad, Geometri, Dinamik Geometri Yazılımı

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 726

BİLİMSEL ÖYKÜLEME YÖNTEMİNİN ÖĞRENCİLERİN

AKADEMİK BAŞARISINA ETKİSİ 7. SINIF YAŞAMIMIZDAKİ ELEKTRİK ÖRNEKLEMİ

Hilal COŞKUN1 İ. Afşin KARİPPER1

1Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Fen Eğitimi ABD

Etkili bir fen eğitimi, öğrencileri ezbere teşvik etmek yerine kavramların anlamlı öğrenilmesini ve içselleştirilmesini sağlayarak gerçekleştirilebilir. Çünkü ezberlenerek öğrenilen bilgi zihinde uzun süre kalmayacak ve yeni kavramların öğrenilmesini olumsuz etkileyecektir. Bu doğrultuda sınıf içinde anlamlı öğrenmelerin sağlandığı ve bu öğrenmelerin yalnız sınıf içinde değil sınıf dışında da desteklendiği ortamlar yaratılmalıdır. Bu araştırmanın temel amacı; ilköğretim 7. sınıf Fen ve Teknoloji dersinde işlenen “Yaşamımızdaki elektrik” ünitesinin öğretiminde bilim öyküleri içeren eğitsel oyunların, öğrencilerin akademik başarılarına etkisini araştırmaktır. Bilim öyküleri öğrencilerin günlük hayatlarından tanıdıkları öykü karakterlerinin karşılaştıkları sorunları fen kavramları ile çözmesini ya da kavramların fabl tarzında öyküler içinde canlandırılmasını temel alan bir öğretim yöntemidir. Bu kapsamda Keloğlan, Nasrettin Hoca gibi geleneksel öykü karakterlerinin Elektronoğlan ya da Amper Hoca şekline dönüştüğü, temelinde eğlenerek öğrenmenin esas alındığı ders planları hazırlanmıştır. Bu kapsamda ön test- son test yönteminin esas alındığı, bir deney ve bir kontrol grubuyla yürütülen deneysel bir çalışma yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak 5 açık uçlu soru tespit edilmiş, soruların geçerliliği ve güvenilirliği alanında uzman akademisyenler tarafından değerlendirilmiştir. Çalışmaya 15 deney ve kontrol grubu olmak üzere 30 öğrenci katılmış ve her iki gruptan 4’er öğrenci ile yöntemin etkiliği ve kullanılan anket soruları ile ilgili görüşmeler yapılmıştır. Çalışma sonucunda bilimsel öyküleme yönteminin öğrencilerin elektrik ünitesi kapsamında yer alan hedef davranışları öğrenmelerinde etkili bir yöntem olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, Fizik Eğitimi, Eğitsel Oyun, Bilim Öyküleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 727

İLKÖĞRETİM BİRİNCİ KADEME ÖĞRENCİLERİNİN BİLGİ VE ALGILARINI BELİRLEYEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ ÜZERİNE NİTEL BİR ARAŞTIRMA:

DOMUZ GRİBİ ÖRNEĞİ

Kaan BATI, İlke ÇALIŞKAN

Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Eğitimi A.B.D

Bu araştırma, ilköğretim öğrencilerinin bilgi ve algılarını etkileyen etmenleri ve öğrencilerin bu etmenlerden ne derece etkilendiklerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmada ilköğretim birinci kademe öğrencilerinin domuz gribi ile ilgili bilgi ve algıları , bu algıları belirleyen faktörler ve öğrencilerin algılarını belirlemede bu faktörlerden ne derece etkilendiklerine ilişkin üç araştırma sorusu belirlenmiştir. Çalışma, köyde yaşayan çocukların bilgi kaynaklarının okul, aile, arkadaş, komşu ve akrabalar olacağı varsayımına dayanmaktadır. Araştırma yalnızca Domuz Gribi olayını kapsamaktadır. Domuz gribi olayını seçmemin nedeni, yaşanan olayın ülke genelinde yankı bulacak çapta önemli ve uzun süreli olmasıdır.

Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırma kapsamında birleştirilmiş sınıflarda öğretim yapılan bir köy okulunda okuyan ve ilköğretim üçüncü sınıfa devam eden iki öğrenci seçilmiştir. Veri toplama aracı olarak görüşme ve doküman incelemesi kullanılmıştır. Görüşme sırasında kullanmak için araştırmacılar tarafından hazırlanan görüşme formu, öğrencilerin seçilen kavrama ilişkin algılarını ve bu algıları oluşturmalarını sağlayan etkenleri belirlemeye yönelik sorulardan oluşmaktadır. Protokol yarı yapılandırılmış görüşme türüne uygun olarak hazırlanmıştır ve toplam üç sorudan oluşmaktadır. Protokolde yer alan sorular domuz gribi kavramına ilişkin bilgi ve algılarının ve bu kavramlar hakkında hangi kaynaklardan ne derece etkilendiklerinin belirlenmesine yöneliktir. Doküman incelemesi kapsamında medyada yer alan haberler, okullardaki bilgilendirme afişleri ve alanyazında yer alan konu ile ilgili çalışmalar bulunmaktadır. Araştırma neticesinde ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin bilgi ve algılarını oluştururken ailelerinden, öğretmenlerinden ve medyadan etkilendikleri, bunlar arasında da en etkili etmenin aile olduğu belirlenmiştir.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 728

ÇEVRE SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE

BİLİNÇLENDİRME FAALİYETLERİNİN ÖNEMİ

Abdullah KARATAŞ Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyal Çevre Bilimleri Anabilim Dalı,

Doktora Programı

Dünyanın çevre sorunları her geçen gün artmakta, doğanın taşıma kapasitesi ise tükenmektedir. Yok olan türler, eriyen buzullar, değişen iklim şartları gezegenimizle beraber canlıların geleceğini tehdit altına almaktadır. İçinde bulunulan bu karamsar tablonun oluşmasında, insan kaynaklı etkenlerin büyük bir payının bulunduğu göz ardı edilmemelidir. İnsanoğlunun canlılığın sonunu getirebilecek faaliyetleri konusunda ve doğayı maddi amaçları uğruna nasıl araç konumuna indirgediği ile ilgili olarak öncelikle kendisini sorgulaması gerekmektedir. Aksi takdirde gelecek kuşakların bizim kadar şanslı olacağı söylenemeyecektir. Bu açıdan, insanlara çevre sorunlarının arkasında yatan gerçek nedenlerin ne olduğunu gösterebilecek ve onlara çevre sorunlarının çözümünde aktif rol almalarını sağlayabilecek bir bilinç ve sorumluluğun verilmesi büyük önem taşımaktadır. İşte böyle bir bilincin verilmesinde de toplumun her kesimini kapsayan çok yönlü bir çevre eğitimi anahtar rol oynayabilecektir. Yapılan bu çalışma çerçevesinde de çevre bilincinin kazandırılmasında çevre eğitiminin önemi üzerinde durulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Çevre Sorunları, Gelecek Kuşaklar, Çevre Bilinci, Çevre Eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 729

ÜNİVERSİTE ÖĞRENİMİNİN ÖĞRETMEN

ADAYLARININ ELEŞTİREL DÜŞÜNME EĞİLİMLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Serap ÇALIŞKAN1 Özgür ÖZCAN2

1Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik

Alanlar Eğitimi Bölümü 2Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar

Eğitimi Bölümü Bu araştırmanın amacı öğretmen adaylarının üniversite öğrenimlerinin eleştirel düşünme eğilimleri üzerindeki etkilerini incelemektir. Araştırma verileri, öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimlerini belirlemek üzere, Kökdemir (2003) tarafından Türkçe’ye uyarlanmış olan “California Eleştirel Düşünme Eğilimleri Ölçeği” (CCTDI) ile toplanmıştır. Survey (tarama) yöntemi kullanılan araştırmanın örneklemini, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültelerinin Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümlerinde 2011-2012 akademik yılında, Fizik, Kimya, Biyoloji ve Matematik Eğitimi Anabilim Dallarında öğrenim gören toplam n=366 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmanın amacına uygun olacak biçimde örneklem 1. sınıf düzeyinde (n=231) ve 4. sınıf düzeyinde (n=135) öğrenim gören öğretmen adaylarından oluşturulmuştur. CCTDI’dan elde edilen veriler ortalama, standart sapma, eşit-aralıklı ölçek değerlendirmesi, tek-yönlü çok değişkenli Varyans Analizi (one-way MANOVA) kullanılarak analiz edilmiştir. Sonuç olarak 4. sınıfta öğrenim gören öğretmen adayları ile 1. sınıfta öğrenim gören öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimleri arasında ölçek genelinde ve ölçeğin bazı alt boyutlarında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar olduğu saptanmıştır. Bu araştırmada, elde edilen bulgular doğrultusunda öğretmen yetiştirmede eleştirel düşünmenin öğretimi ve geliştirilmesine yönelik öneriler sunulmuştur Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Eleştirel Düşünme Eğilimi, Öğretmen Yetiştirme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 730

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ

ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE İLİŞKİN TUTUMLARININ BELİRLENMESİ

Gökçe YÜKSEL1 Didem SIĞAN1

1Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi A.B.D.

Çalışmanın amacı fen bilgisi öğretmeni adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarını belirleyerek cinsiyet ve sınıf faktörlerinin öğretmen adaylarının tutumlarına etkisini incelemektir. Araştırma betimsel tarama türünde nicel bir çalışmadır. Araştırmanın örneklemini, uygun örnekleme yöntemi ile belirlenen, 2011-2012 yılı bahar yarıyılında bir devlet üniversitesinde öğrenim gören 40 birinci sınıf, 40 ikinci sınıf, 40 üçüncü sınıf ve 40 dördüncü sınıf olmak üzere toplam 160 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Üstüner (2006) tarafından geliştirilmiş “Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçek 34 maddeli tek boyutlu, beşli likert tipinde hazırlanmış olup seçenekler ve puan karşılıkları; 5=Tamamen katılıyorum, 4=Çoğunlukla katılıyorum, 3=Orta düzeyde katılıyorum, 2=Kısmen katılıyorum ve 1=Hiç katılmıyorum şeklinde ifade edilmiştir. Ölçeğin Cronbach alfa güvenirlik değeri ,94 olarak hesaplanmış ve ölçeğin bu çalışma için güvenilir olduğuna karar verilmiştir. Verilerin analizinde betimsel değerlerden, bağımsız gruplar t-testinden ve tek yönlü varyans analizinden yararlanılmıştır. Verilerin analizi SPSS 11.5 programı ile analiz edilmiştir. Araştırma sonunda öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarının iyi düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Araştırmada ayrıca bayan öğretmen adayların öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarının erkek öğretmen adayların tutumlarından daha yüksek olduğu, sınıf faktörünün ise tutumu etkilemediği tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Öğretmenlik Mesleğine İlişkin Tutum, Hizmet Öncesi Eğitim, Öğretmen Yetiştirme

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 731

“MADDENİN HALLERİ” ÜNİTESİNİN GRAFİK DÜZENLEYİCİLER AÇISINDAN ANALİZİ VE ÜNİTENİN ÖĞRETİMİNE YÖNELİK GRAFİK

DÜZENLEYİCİ ÖRNEKLERİNİN HAZIRLANMASI

Canan NAKİBOĞLU1 Ayşe Zeynep ŞEN1

1Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen Ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı

Grafik düzenleyiciler, kavram ve olayları açıklayarak bilginin organize bir şekilde ifade edilmesini sağlayan görsel iletişim araçlarıdır. Görsel şekilde yeni bilgileri benzer kategori içine alabilir, eski bilgi ile yeni bilgi arasındaki ilişkileri analiz edebilir, bilgi hakkında basit bir yapı oluşturabilmek için yeni yollar düşünülmesine yardımcı olabilirler. Grafik düzenleyiciler öğretmenler tarafından hazırlanıp sunulabildiği gibi, ders kitaplarında da yer alabilirler. Ders kitaplarında grafik düzenleyicilere yer verilmesi, öğretmenler açısından bir kolaylık sağlayabileceği gibi öğrenciler için de materyale ulaşmak ve kullanmada kolaylık sağlayacaktır. Ancak burada ders kitaplarında yer verilen grafik düzenleyicilerin öncelikle içerik olarak doğru hazırlanması ve uygun yerde kullanılması oldukça önemlidir. Bu çalışmanın ilk aşamasında, MEB tarafından 2008 Kimya Öğretim Programına göre hazırlanan 10. Sınıf Kimya ders kitabında yer alan “Maddenin Halleri” ünitesi grafik düzenleyiciler açısından analiz edilmiştir. Analiz sonucunda, kitapta yeterince grafik düzenleyici kullanılmadığı ve kitapta var olan bazı görsel materyallerin, grafik düzenleyici şeklinde yeniden hazırlanmasının öğrencilerinin öğrenmelerine daha fazla katkı sağlayabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Bu amaçla, kitapta verilen materyallerden bazıları, grafik düzenleyici olarak yeniden düzenlenmiş, herhangi bir grafik düzenleyicinin yer almadığı ancak konunun uygun olduğu durumlar için de yeni grafik düzenleyici örnekleri hazırlanmıştır. Bu şekilde hazırlanan grafik düzenleyici örnekleri: 2 kelime haritalama, 1 anlam çözümleme tablosu, 1 neden sonuç diyagramı, 2 kavram ağı, 1 kıyaslama-zıtlık matrisi, 2 ikna haritası olmak üzere 8 tanedir. Ayrıca deneysel etkinlikler için, aynı zamanda grafik düzenleyici olarak da kullanılabilen 2 adet V-diyagramı hazırlanmıştır. Çalışmanın sonunda, grafik düzenleyicilerinin genel anlamda kimya derslerinde etkin ve verimli bir şekilde nasıl kullanılacağı ve konulara göre nasıl seçileceği yönünde önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Grafik Düzenleyiciler, 10. Sınıf Kimya Ders Kitabı, Maddenin Halleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 732

KİMYA ÖĞRETMEN VE ÖĞRETMEN ADAYLARININ ARGÜMANTASYONA DAYALI DERSLER SIRASINDA

KARŞILAŞTIKLARI SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Hasene Esra YILDIRIR1 Canan NAKİBOĞLU1

1Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Bölümü

Argümantasyon bireylerin bilimsel olarak düşünmesini, bilgiyi sorgulamasını, bilgiyi üretmesini, kendini ifade edebilmesini ve işbirliği halinde bilgiyi paylaşmasını sağlayabilmektedir. Argümantasyonun eğitimde kullanılabilmesi için, öğretmen ve öğretmen adaylarına bu konuda eğitim verilmesi çok önemlidir. Bir çalışma kapsamında, öğretmen ve öğretmen adaylarına fen sınıflarında Argümantasyona dayalı derslerin nasıl gerçekleştirildiğini öğretmek ve Argümantasyona dayalı ders işleyişini ne derece uygulayabildiklerini belirlemek amacıyla bir tanesi pilot diğeri asıl çalışma olmak üzere farklı katılımcılarla iki workshop programı gerçekleştirilmiştir. Toplam 8 katılımcıdan 4 tanesi Deneyimli Kimya öğretmeni iken, diğer 4 katılımcı Kimya öğretmenliği programı 5. Sınıf öğrenci olan 4 Kimya öğretmen adayıdır. Katılımcılar, workshopların sonunda 3 ders saati argümantasyona dayalı kimya dersi planlayıp, öğretim gerçekleştirmişlerdir. Dersler, bir araştırmacı tarafından gözlenmiştir. Gözlemler sırasında kimya öğretmenlerinin ve öğretmen adayların, argümantasyona dayalı kimya dersi öğretimi sırasında, bazı sorunlar yaşadıkları belirlenmiştir. Bu çalışma kapsamında, belirlenen bu sorunların neler olduğu tartışılmıştır. Bu sorunların başında, kimya öğretmen adayları için sınıf yönetiminin sağlaması, kimya alan bilgilerini uygun şekilde kullanılamaması, uygun problem üretememe ve öğrencilerin daha ileri düzeyde argümanlar oluşturmalarını sağlayıcı uygun sorular sormamaları gelirken, deneyimli kimya öğretmenleri içinde materyal hazırlama zorluğu ve zamanı kontrol edememe gelmektedir. Kimya öğretmen adaylarının üniversitedeki dersleri sırasında çok fazla materyal hazırlamaları ve yeni yöntemlere daha yakın olmaları onların materyal hazırlama ve kullanmada çok fazla sorun yaşamamalarını sağlamaktadır. Diğer taraftan deneyimli kimya öğretmenleri için bu materyaller oldukça yeni gelmesi; öğretmen adaylarının da deneyimsizlikleri nedeniyle, kimya bilgilerini derslere nasıl uygulayacaklarını tam bilememeleri bu sorunların nedenleri olarak gösterilebilir. Çalışma sonunda argümantasyona dayalı ders öğretimine yönelik, öğretmen eğitiminin nasıl gerçekleştirilmesi konusunda önerilere yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kimya Eğitimi, Argümantasyon, Kimya Öğretmeni, Kimya Öğretmen Adayları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 733

FİZİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ RADYASYON

FARKINDALIĞI

Aslıhan KARTAL TAŞOĞLU Mustafa BAKAÇ Zehra Selin USTA

Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü Fizik Eğitimi AD Günlük yaşantımızda çeşitli yollarla sürekli radyasyona maruz kalmaktayız. Peki, radyasyonun zararlarından/faydalarından haberdar mıyız? Hangi tür radyasyon zararlıdır? Radyasyonun zararları yanında faydalı olduğu alanlar da var mıdır? Radyasyon konusu medyada oldukça güncel bir konudur. Medyaya ek olarak üniversite düzeyinde radyoaktivite konusunun öğretiminde de radyasyonun fayda ve zararlarından bahsedilmektedir. Bu yüzden radyasyon ve radyoaktivite ile ilgili özellikler, halk tarafından ve özellikle fizik öğretmen adayları tarafından bilinmesi beklenen konulardır. Araştırmanın amacı, fizik öğretmen adaylarının radyasyon ve radyoaktivite ile ilgili bilgi, tutum ve genel kültür seviyelerini tespit etmektir. Çalışma 2010-2011 güz döneminde yapılmış ve çalışma grubunu, Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Fizik Öğretmenliği Bölümü 4. sınıfta öğrenim görmekte olan toplam 20 öğrenci oluşturmuştur. Çalışmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak radyasyon ile ilgili bilgi ve genel kültür düzeyinde açık uçlu sorulardan oluşan bir anket hazırlanmıştır. Ankette kullanılan sorular; “radyasyonun faydaları/zararları”, “fayda ve zararının karşılaştırılması”, “gıdaların ışınlanması”, “radyasyonun tehlikelerinden korunma”, “Çernobil kazasından etkilenen çaylar”, “radyasyonun insan üzerindeki etkileri” ve “radyasyon tiplerini derecelendirme” ile ilgilidir. Anket öğrencilere, radyoaktivite konusunun öğretiminden önce ve öğretiminden sonra olmak üzere iki defa uygulanmıştır. Araştırmanın analizi devam etmektedir. Radyoaktivite konusu günlük hayatta, özellikle hastanelerde karşımıza çıkan bir olgu olmasının yanı sıra medyada da son derece güncel bir konudur. Bu yüzden konunun öğrenciler tarafından doğru bir şekilde anlaşılması ve öğrenilmesi, ayrıca konunun öğretimi sırasında mutlaka günlük yaşamla ilişkilendirilmesi gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Radyoaktivite, Radyasyon Farkındalığı, Radyasyona Karşı Tutum, Gıdaların Işınlanması

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 734

FİZİK ÖĞRETMENLERİNİN RADYASYON ALGISI

Mustafa BAKAÇ Aslıhan KARTAL TAŞOĞLU

Gözde ÇINAR İpek DÖNMEZ

Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü Fizik Eğitimi AD Radyasyon konusu medyada oldukça güncel bir konudur. Yakın zamanda Japonya’da, Fukuşima nükleer santralinin reaktörlerinden radyoaktif sızıntının başlaması hem Japonya’yı hem de dünyayı endişelendirmekte ve birçok soru akla takılmaktadır. Bu sorularla baş edebilmenin yolu ise radyasyonu tanımaktan, yararlarını ve zararlarını ayırt etmekten geçer. Fizik öğretmenlerinin radyasyon ve radyoaktivite ile ilgili bilgi ve tutum seviyelerini tespit etmek araştırmanın amacını oluşturmaktadır. Çalışma grubu, İzmir ilinde görev yapmakta olan fizik öğretmenleridir. Çalışmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak radyasyon ve radyoaktivite ile ilgili bilgi ve radyasyona karşı tutum olmak üzere toplam 8 adet açık uçlu soru hazırlanmıştır. Tutum soruları; “radyasyona maruz kalmaktan korkma”, “radyasyona maruz kalmış gıdalara karşı tutum” ve radyoaktif madde enjekte edilen bir insana karşı tutum” ile ilgilidir. Bilgi soruları ise; “radyoaktif ışınlar”, iyonlaştırıcı/ iyonlaştırıcı olmayan radyasyon”, radyoaktif/ radyoaktif olmayan madde”, “radyoaktif ışımaların sebebi” ve “radyasyon kaynakları” ile ilgilidir. Öğretmenlerin cinsiyeti, yaşı, görev yaptığı okul türü, kıdem yılı, mezun olduğu okul türü ve lisansüstü eğitim gibi değişkenler açısından analiz yapılacaktır. Öğretmenlerin genel olarak, gerek medya gerekse yıllarca alınan eğitimlere rağmen, hala radyasyona maruz kalmaktan korktukları görülmektedir. İyonlaştırıcı radyasyon ve iyonlaştırıcı olmayan radyasyonu ayırt edebildikleri ve kapalı ortamlardaki radyasyon kaynaklarını tanımlayabildikleri gözlenmektedir. Radyoaktivite ve radyasyon kavramları, toplum tarafından yalnızca Hiroşima, Nagazaki, Çernobil veya Fukuşima olayları olarak algılanmamalı, topluma radyasyonun çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan ve çevre dostu bir enerji olduğu bilinci kazandırılmalıdır. Bu konuların öğretiminde, radyasyon teknolojisinin önemi ve hangi alanlarda kullanıldığı üzerinde durulmalıdır. Anahtar Kelimeler: Radyoaktivite, Radyasyon Algısı, Radyasyona Karşı Tutum, İyonlaştırıcı Radyasyon

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 735

SERA ETKİSİ KAVRAM YANILGILARI HAKKINDA

YAPILMIŞ ÇALIŞMALARIN VE ÖĞRETİM PROGRAMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Hasan GÜRBÜZ1 Behçet ORAL2 Mürşet ÇAKMAK 3

Mustafa DERMAN1

1Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi Bölümü. 2Dicle Üniversitesi, Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü. 3Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Eğitimi Bölümü.

Bu çalışma, aynı ölçek kullanılarak öğrencilerin sera etkisi kavram yanılgıları konusunda yapılmış farklı çalışmaların verilerinin karşılaştırması ve ilgili eğitim kademelerinin öğretim programında konu hakkında yer alan kazanımların değerlendirilmesi amacı ile yapılmıştır. Boyes, Chuckran ve Stanisstreet, Khalid tarafından hazırlanmış söz konusu ölçek yurt dışında birçok araştırmada kullanıldığı görülmüştür. Türkiye’de de dördü araştırma makalesi, biri yüksek lisans biri de doktora tezi olmak üzere altı adet çalışmada kullanılmıştır. Ölçek, ilköğretim 4-8. sınıf, ortaöğretim 10. sınıf, fen ve teknoloji, sınıf ve biyoloji öğretmen adaylarına uygulanmıştır. Sera gazları kaynakları, etkisi, önleme ve azaltma yolları konusundan oluşturan Ölçek “evet”, “hayır”, “bilmiyorum” şeklinde 3’lü likert olarak hazırlanmıştır. 36 maddeden oluşan ölçek araştırmacılar tarafından örneklemlerine uygun olarak madde sayısı ve katılma derecelerinde değişiklikler yapılmıştır. Nitel olarak yapılan bu araştırmada ilgili dokümanlar incelenerek dokümanların içerik analizleri yapılmıştır. Çalışmalarda kullanılan her maddenin yüzde (%) ve frekans (f) değerleri çıkartılmıştır. Yapılan analiz sonucunda farklı eğitim kademelerinde bulunan öğrencilerin çoğu aynı maddeye birbirine yakın oranlarda katıldığı ve benzer kavram yanılgılara sahip oldukları görülmüştür. Ayrıca Talim ve Terbiye Kurulu’nun hazırlamış olduğu yıllık planlar incelenmiştir. İlköğretim fen ve teknoloji 7.sınıf ve ortaöğretim 9.sınıf biyoloji dersinde sera gazları kazanımlarına yer verildiği görülmüştür. İncelenen ilköğretim fen ve teknoloji ve ortaöğretim biyoloji öğretim programlarında çevre eğitimi konusu içerikli ünitelerde sera etkisi kazanımlarına yeterince yer verilmediği fark edilmiştir. Bu veriler doğrultusunda öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Çevre Eğitimi, Sera Gazları, Kavram Yanılgıları, Öğretim Programları.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 736

ÇEVRE VE MÜFREDAT ENTEGRASYONU: CANLILAR

VE HAYAT ÜNİTESİNDE DENİZ KESTANELERİ ETKİNLİĞİ

Selçuk ÖZGÜR1 Kutlu TANRIVERDİ2 Murat GÜNEL3

Ayşe Begüm PORİKLİ2

1 Atatürk İlköğretim Okulu, İzmir 2 Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği ABD

3 TED Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği ABD

Bilimsel süreç becerilerinin gelişimi fen eğitimin öncelikli hedeflerinden biridir (Bağcı Kılıç, 2003; Aktamış, Ergin, 2007). TIMMS ve PISA gibi çalışmaların sonuçları incelendiğinde ülkemizde bu becerilerinin gelişimine yönelik olumlu bir sonuç görülmemektedir. Tüm bu durumlar göz önüne alındığında öğrencilerin kendi sorularını cevaplamak için deney tasarlayacakları bir süreç oluşturmak gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu çalışmanın amacı canlılar ve hayat ünitesinde argümantasyon tabanlı bilim öğrenme yaklaşımına yönelik öğrencilerin bilimsel süreç becerilerinin gelişmesini sağlayabilmek amacıyla geliştirilen etkinliklerin tanıtımı ve sonuçlarının paylaşımıdır. Çalışma ege denizine kıyısı olan bir ilçedeki ilköğretim okulunda toplam 23 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. 8. Sınıf öğrencileriyle canlılar ve hayat öğrenme alanında yapılan argümantasyon tabanlı bilim öğrenme uygulamalarında öğrenciler her biri yaklaşık 6 kişiden oluşan 4 gruba ayrılmışlardır. Her grup daha önce toplamış oldukları deniz kestaneleriyle derse gelmişlerdir. Öğrenciler ellerinde canlı deniz kestaneleri ve deniz suyu ile kendi sorularını oluşturduktan sonra sorularına cevap bulabilecekleri deneyler tasarlamışlardır. Ardından sorularına buldukları cevapları ve bu cevapları destekleyecek delilleri sınıf arkadaşlarıyla paylaşmışlardır.

Yapılan deniz kestanesi etkinliğinde öğrenciler kendi sorularını üretip, sorularına cevap bulmak için deney tasarlamış, gözlem yapmış ve deney sonuçlarını değerlendirerek bir iddia ortaya atmışlardır. Bilimsel süreç becerilerinin birçoğunu kapsayan süreçte ayrıca öğrenciler elde ettikleri veriler üzerinden bilimsel tartışma ortamı bulmuşlardır. Uygulama yapılan okulun bulunduğu bölge itibariyle deniz kestanelerine erişimin kolay olması ve öğrencilerin ulaşabildikleri canlılarla deney ve gözlem yapmaları deniz kestaneleri etkinliğinin olumlu yönlerinden biridir. Sonuç olarak deniz kestaneleri etkinliği öğrencilerin ulaşabildikleri canlılarla “canlılar ve hayat” öğrenme alanında argümantasyon tabanlı bilim öğrenme yaklaşımına yönelik ve bilimsel süreç becerilerinin sergilendiği bir etkinlik olarak ilköğretim düzeyinde kullanılabilir.

Anahtar Kelimeler: Canlılar ve Hayat, Bilimsel Süreç Becerileri, Müfredat Entegrasyonu

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 737

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ, KİMYA VE BİYOLOJİ BÖLÜMÜ ADAYLARIN ÇEVREYE KARŞI TUTUMLARI

HAKKINDA BİLGİ SEVİYELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Engin AKYOL* Emine DİPÇİ**

Muş Alparslan Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi

Öğretmenliği ABD,49100,Muş.

İnsan, çevre, kültür ve ekonomi sürekli birbirleriyle etkileşim halindedirler.

Dolayısıyla bu zincirin bir halkasında meydana gelen bir değişim diğerlerini de etkileyecektir. Nitekim dünya genelinde nüfusun artışı, bilim ve teknolojinin hızlı gelişimi sonucunda insanların gereksinimleri artmaktadır. Bu ihtiyaçların giderilmesi için geliştirilen teknolojinin kontrolsüz kullanılmasıyla zarar gören doğal kaynakların, çevreye olan olumsuz etkilerinde de belirli oranda artışlar görülmektedir (Özer, 1991; Yılmaz, Morgil, Aktuğ ve Göbekli, 2002; Aydınalp, 1997).Çevre sorunlarının ortaya çıkmasında etkili olan bireylerin bu sorunların giderilmesinde de üzerlerine düşen sorumlulukların neler oldukları bilincine ulaştırılmaları gerekmektedir. Bunun sağlanabilmesi, ancak etkin bir çevre eğitimi ile mümkün olacaktır ( Altın, Bacanlı ve Yıldız, 2002; Soran, 2000; Özer, 1991).

Fen Bilgisi Öğretmenliği, Kimya ve Biyoloji Bölümü adayların çevre ile ilgili bilgi düzeyleri ile çevreye karşı yaklaşımlarının ölçülmesidir. Bu çalışmanın bir başka amacı da farklı bölümlerde eğitim alan öğrenci adaylarına bağlı olarak algılama düzeyinde yaşanan farklılıklar olup olmadığını belirlemektir. Fen Bilgisi Öğretmenliği, Kimya ve Biyoloji Bölümü adaylarına konuyla ilgili bilgi testi uygulanmıştır. Anket sonuçları SPSS programında değerlendirilmiştir. Çalışmanın örneklemini, Muş Alparslan Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği, Kimya ve Biyoloji Bölümü adayları oluşturmaktadır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre Fen Bilgisi Öğretmenliği, Kimya ve Biyoloji Bölümü adaylarının çevre ve çevreye karşı tutumları konusunda yeterli bilgiye sahip olup olmadıkları ancak eğitim sürecinde oluşan bilgi birikimine bağlı olarak aynı konunun farklı yönlerinde yoğunlaştıkları görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Çevre eğitimi, çevreye yönelik tutumlar, Fen Bilgisi, Kimya

ve Biyoloji

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 738

FİZİK ÖĞRETMENLERİ PROFİLİ

İlkay ABAZAOĞLU1 Yılmaz YILDIZHAN1

1Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü

Öğretim kademelerinde ders içeriklerinin etkili biçimde öğrenilebilmesi için

öğrencilerin düşünme sürecini etkin biçimde işletmeleri gerektiği; aksi durumda birçok bilgiyi ezberleme yoluna gidecekleri sıklıkla dile getirilmektedir (Paul ve Elder, 2001). Öğrencilerin kendisine sunulan bilgiyi çözümleyebilmesi, bir başka deyişle bilgiyi nasıl kullanacağını bilmesi gerekmektedir (Brad, 1994). Bu çerçevede eleştirel düşünme düzeyleri yüksek olan bireyler, eğitimin beklenen sonuçlarından birisi olarak kabul edilmektedir (Hudgins ve Edelman, 1988: Akt. Semerci, 2000; Halpern, 1993; Branch, 2000). Ennis (1991)'e göre, eleştirel düşünme becerilerinin öğretilmesinde en önemli faktör “öğretmen”dir (Ennis, 1991: akt. Dam ve Volman, 2004). Öğretmenin temel görevi öğrenmeye rehberlik etmek ve öğrenmeyi kolaylaştırmaktır. Etkili öğretim yapabilmek için öğrencilerin nasıl öğrendiklerini ve geliştiklerini bilir, onları entellektüel, sosyal ve kişisel gelişimlerini destekleyecek etkinlikleri düzenler, olanaklar sağlar. Eleştirel düşünme, problem çözme ve performanslarına ait gelişmelerini özendirmek için çeşitli öğretim stratejileri uygular (MEB, 2002:23: Akt. Öztürk 2004 ). Betimsel nitelikli tarama modelindeki bu araştırmada, 2009 ÖBBS Raporun’dan elde edilen verilere dayanarak, 502 lise fizik öğretmenimizin mesleki doyum düzeyleri, mesleki gelişmelerin önünde gördükleri engeller, performansları hakkındaki algıları, hizmetiçi eğitim ihtiyaçları konusundaki görüşleri ve ders dışı zamanda yaptıkları etkinlikler yer almaktadır. Bu amaçla çalışmada, istatistikî veriler kullanılmış ve yorumlanmıştır. Araştırmacı tarafından incelenip tekrar değerlendirilen veriler sonucunda tablolar oluşturulmuştur. Tablolarda yüzde ve frekanslardan yararlanılmıştır. Elde edilen bulgular çerçevesinde, Türk Eğitim Sistemi'nde öğretmen profiline yeni bir bakış açısı kazandırılarak bir dizi önerilerde de bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Fizik, Öğretmen Profili, ÖBBS

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 739

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETİMİNDE PROBLEME

DAYALI ÖĞRENME YÖNTEMİNİN BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİNE VE AKADEMİK BAŞARILARINA

ETKİSİ

Hatice BÜYÜKDOKUMACI1 Hüseyin BAĞ2

1Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD

2Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD

Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı’nın vizyonu, bireysel farklılıkları ne olursa olsun bütün öğrencilerin fen ve teknoloji okuryazarı olarak yetişmesidir. Fen ve teknoloji okuryazarlığı; bireylerin araştırma-sorgulama, eleştirel düşünme, problem çözme ve karar verme becerileri geliştirmeleri, yaşam boyu öğrenen bireyler olmaları, çevreleri ve dünya hakkındaki merak duygusunu sürdürmeleri için gerekli olan fenle ilgili beceri, tutum, değer, anlayış ve bilgilerin bir bileşimidir (MEB,2005). Programda fen okuryazarlığına odaklanılmıştır. Fen ve teknoloji okur yazarı olan bireyler; şüphecidirler, olaylara, problemlere ilişkin akılcı ve yaratıcıdırlar (Kaptan, 1999: 22). Fakat yetişen bireylere baktığımızda öğrenim hayatları boyunca aldıkları bilgileri günlük yaşantılarına uygulayamadıklarını görüyoruz. Çağımızda sürekli değişen topluma ayak uyduramayan bireylerin yetişmesi de başka bir dikkat çeken nokta olmuştur. Öğrencilerin aktif olduğu, problemle karşı karşıya getirildiği probleme dayalı öğrenme yöntemi (PDÖ) fen ve teknoloji dersinin doğasına en uygun yöntemlerin başında yer almaktadır. İşte bu çalışma Probleme Dayalı öğrenme yöntemiyle öğrencilerin problem çözmelerini geliştirmek bilimsel süreç becerilerini kazandırmak ve fen ve teknoloji dersine karşı öğrencilerin ilgisini arttırmak açısından önem taşımaktadır. Bu çalışmada “Probleme Dayalı Öğrenme” yöntemiyle işlenen fen ve teknoloji derslerinin İlköğretim 8. Sınıf öğrencilerinin bilimsel süreç becerileri ve akademik başarı üzerindeki etkilerini araştırılmıştır. Çalışma, yarı deneme modeliyle gerçekleştirilmiş olup uygulamaya katılan öğrencilerin akademik başarılarını belirlemek amacıyla araştırmacı tarafından hazırlanan akademik başarı testi kullanılmıştır. Ayrıca öğrencilere Enger ve Yager (1998) tarafından geliştirilen, Tavukçu (2006) Türkçeye çevrilen bilimsel süreç beceri testi kullanılmıştır. Deney ve kontrol gruplarına akademik başarı testi ve bilimsel süreç beceri testi ön test ve son test olarak uygulanmıştır. Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, Probleme Dayalı Öğrenme Yöntemi, Bilimsel Süreç Becerileri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 740

ETKİLİ HİZMETİÇİ EĞİTİMLERE DAİR ÖĞRETMEN

GÖRÜŞLERİ

Ayşe OCAK , Orhan AŞCI , Ahmet ERAYAZLAR, Kutlu TANRIVERDİ, Ayşe Begüm PORİKLİ

Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği ABD

Öğretmen değişimini gerçekleştirmek uzun ve zor bir iştir. Öğretmenlerin girift pedagojik inanç yapılarını değiştirmek için birçok çalışma yapılmış ve buna bağlı olarak hizmetiçi eğitimlere dair prensipler belirlenmeye çalışılmıştır. Ancak belirlenen prensipler çerçevesinde ortaya çıkan ideal hizmetiçi eğitimlerle gerçekleştirilen hizmetiçi eğitimler arasındaki farklar göze çarpmaktadır. Bunun sebeplerinden biri de öğretmenlerin hizmetiçi eğitimlere dair düşünceleri alınmadan yapılan eğitimler yoluyla anlatılanların birebir uygulanmasının istenmesidir. Ayrıca hizmetiçi eğitimlerin içerikleri belirlenirken öğretmen görüşleri dikkate alınmalı, böylelikle öğretmenlerin ihtiyaç ve beklentilerine yönelik eğitim faaliyetleri gerçekleştirilmeye çalışılmalıdır. Ülkemizde yapılan çalışmalar incelendiğinde yeni bir yaklaşım ya da teknolojik yeniliğin tanıtımına yönelik hizmetiçi eğitimlerle ilgili öğretmen görüşleri mevcutken, pedagojik inançlara yönelik hizmetiçi eğitimlerle ilgili öğretmen görüşlerine yer verilen herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır

Bu çalışma boylamsal hizmetiçi eğitimin etkilerinin incelendiği bir araştırma kapsamında yapılan çalışmalarda yer alan öğretmenlerle yapılmıştır. Araştırma kapsamına 4 hizmetiçi eğitimle katılan öğretmenlerin tamamı, çalışma öncesi farklı sayılarda hizmetiçi eğitimlere de katılmışlardır. DPT tarafından belirlenen farklı gelişmişlik seviyesine göre bölgelerden seçilen 12 fen ve teknoloji öğretmeni ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Yapılan mülakatlarda öğretmenlerin daha önce katılmış oldukları hizmetiçi eğitimler ışığında hizmetiçi eğitimlere dair görüşleri sorulmuştur.

Mülakat sonuçları incelendiğinde 6 tema göze çarpmaktadır. Bunlar; uzun soluklu eğitimler, öğrenen olarak öğretmen, az sayıda öğretmenle yapılacak çalışmalar, işbaşı destek,süreç değerlendirme, disiplinli ve iyi planlanmış eğitimler.

Sonuç olarak hizmetiçi eğitimlerin asıl muhatabı olan öğretmenler iyi kurgulanmış, uygulamalarla desteklenen, aktif öğrenme ortamlarının sağlandığı, işbaşı ziyaretlerle desteklenen hizmetiçi eğitimler talep etmektedirler.

Anahtar Kelimeler: Hizmetiçi Eğitim, Öğretmen Görüşleri, Profesyonel Gelişim

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 741

AFETİN TANIMI VE KAPSAMI

Ayşe OĞUZ ÜNVER1 Fulya ÖZTÜRK2

2 Muğla Üniversitesi / Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi ABD 1 Muğla Üniversitesi / Eğitim Bilimleri Enstitüsü İlköğretim Eğitimi Ana Bilim Dalı

Fen Bilgisi Öğretmenliği Bilim Dalı İlk insandan günümüze dünya üzerinde birçok doğa olayı meydana gelmiştir. İnsanlar halen kendilerini etkileyen, bazen zarar veren, bazen de hayati fonksiyonlarını zorlaştıran bu olayları anlamlandırma çalışmalarını sürdürmektedir. Genel anlamda afet olarak tanımladığımız bu kavram ülkemizde birçok kamu kuruluşu tarafından farklı şekillerde ifade edildiği için bu konuda bir uzlaşıya ihtiyaç vardır. Afeti sadece depremle ilişkilendirmek doğru olmayacağı gibi, afetin neleri kapsadığı da merak konusudur. Dolayısıyla bu çalışmada “Afet nedir?”, “Afet bir doğa olayı mıdır?” ve “Afetin kapsamı nelerdir?” soruları çerçevesinde afet kavramına bir açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda, fen bilgisi öğretmen adayları (N= 89) ile yapılan görüşmeler, alan literatürü ve uzmanların görüşleri ile karşılaştırılarak tartışılmış ve çalışmanın sonucunda afetin tanımına ve kapsamına ilişkin sonuçlara varılmıştır. Buna göre afet, herhangi bir doğa olayının olması şart koşulmaksızın uzun ya da kısa süre içerisinde gerçekleşen ve canlılığa zarar veren bir oluşumdur. Yani kısaca afet, insanın doğayı kavrayamamasından dolayı canlılığa verdiği zarardır. Afet kişiye, uygarlıkların gelişmişlik düzeyine ve coğrafyaya göre farklılık göstermez. Farklılığı oluşturan sadece etki şiddetidir. Dolayısıyla aklımıza şu soru gelmelidir. “Eğer afet bir doğa olayı ise niçin oluşturduğu etkiler aynı değildir?”. Buna bağlı olarak doğa olayları yeryüzündeki değişimler iken afet bir zarar ve sonuçtur. Öyleyse dilimize yerleşen “doğal afet” kavramı içerdiği anlam bakımından doğru olabilir mi? Afeti anlamak bizi ondan nasıl korunmamız gerektiğine yaklaştırır. Dolayısıyla afet konusunda bilinçlenmek öncelikle afeti tanımlamak ile mümkündür. Afet eğitimine bu temel üzerinde işlev kazandırılmalıdır. Anahtar Kelimeler: Afet, Doğa Olayları, Doğal Afet

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 742

KAVRAMSAL DEĞİŞİMİ SAĞLAMADA BİR YÖNTEM:

KAVRAM ÇARKI DİYAGRAMLARI

Gülten ŞENDUR, Coşkun KAZANCI, Mehmet Bulut KELEBEK

Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü

Kavram çarkı diyagramları, öğrencilerin bilgiyi anlamlı bir şekilde düzenlemesine ve kolaylıkla hatırlamasına yardımcı olan görsel bir öğretim aracıdır. Bu araç, özellikle kavram yanılgılarının belirlenip düzeltilmesinde ve öğrenilen doğru kavramların kalıcılığının sağlanmasında etkili bir yöntemdir. Organik kimyanın içeriğinde yer alan alkoller konusunun anlamlı ve kalıcı bir şekilde öğrenilebilmesi için bu konudaki kavram yanılgılarının giderilmesi gerekmektedir. Bu araştırmada, kavram çarkı diyagramıyla desteklenmiş öğretimin alkollerle ilgili kavram yanılgılarını gidermedeki etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırmada yöntem olarak, kontrol gruplu yarı deneysel desen kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini Ege bölgesinde bir devlet üniversitesindeki fen bilgisi öğretmenliği 2.sınıfında öğrenim görmekte olan 65 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Örneklemi oluşturan iki sınıftan biri deney, biri kontrol grubu olmak üzere rastgele seçilmiştir. Araştırmanın veri toplama aracı olarak Şendur ve Toprak (2011) tarafından geliştirilen 16 çoktan seçmeli sorudan oluşan “Alkol kavram testi” kullanılmıştır. Deney ve kontrol gruplarında eş zamanlı olarak ön testlerin uygulanmasından sonra deney grubunda “Alkol” ünitesi kavram çarkı diyagramına dayalı öğretime göre işlenirken kontrol grubunda düz anlatım yöntemi takip edilmiştir. Son test olarak alkol kavram testi her iki gruba da yine eş zamanlı uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin analizi sonucunda deney grubunda daha az kavram yanılgısının olduğu ve deney grubundaki kavram değişim yüzdesinin daha anlamlı olduğu saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Alkoller, Kavram Çarkı Diyagramı, Kavram Yanılgıları, Kimya Eğitimi, Organik Kimya

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 743

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN DERSTE

KULLANDIKLARI ÖĞRETİM YÖNTEM VE TEKNİKLERİNİN İNCELENMESİ

Betül TİMUR1 Nagihan İMER2

1Çanakkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü

2Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü

Çağımızın gerektirdiği insan niteliği etrafındaki olaylar hakkında merak eden, sorgulayan, araştıran insan tipidir. Bu tür bireylerin yetiştirilmesinde fen öğretimi önemli rol oynamaktadır. Son yıllarda fen öğretimi programında bu tür bireylerin yetiştirilmesi için köklü değişiklikler yapılmıştır. Fen eğitimiyle öğrencilerin bilimsel düşünme becerilerine sahip, sorgulayıcı bireyler olarak yetiştirilmesi amaçlanmıştır. Dolayısıyla fen müfredatının uygulayıcısı olan fen ve teknoloji öğretmenlerinin geliştirilen ve yenilenen bu programa uygun olarak dersi nasıl işlediklerinin saptanması önemlidir. Bu araştırmada, fen ve teknoloji öğretmenlerinin derste hangi öğretim yöntem ve tekniklerini kullandıkları belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmaya, Türkiye’nin farklı illerinde (44 il) görev yapan 40 fen ve teknoloji öğretmeni katılmıştır. Araştırmanın verilerini, öğretmenlerin “Fen bilgisi dersini nasıl işliyorsunuz?” sorusuna ilişkin verdikleri cevapların yazılı dokümanları oluşturmuştur. Elde edilen veriler nitel araştırma yönteminde kullanılan içerik analizi tekniği ile değerlendirilmiştir. Araştırma bulgularına göre, fen ve teknoloji öğretmenlerinin büyük çoğunluğu dersin başlangıcında öğrencilerin hazır bulunuşluk düzeylerini tespit etmek amacıyla soru sorma, konuyla ilgili anahtar kelimeleri sorma, beyin fırtınası, kavram haritası tekniklerini kullandıkları saptanmıştır. Ayrıca öğretmenlerin önemli bir kısmının derste düz anlatımı mutlaka kullandığı buna ek olarak dersi soru- cevap, deney, gösterip-yaptırma, eğitsel oyun, tartışma, örnek olay gibi tekniklerle destekledikleri bulunmuştur. Ancak öğretmenlerin proje, işbirlikçi öğretim, bilgisayar tabanlı öğrenme, drama gibi yöntemlerden yararlanmadıkları belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji Öğretmenleri, Fen Öğretimi, Öğretim Yöntemleri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 744

ÇEVRE EĞİTİMİ ARAŞTIRMALARINDA KULLANILAN

ANAHTAR KELİMELERİN ANALİZİ

Esra GÜVEN1, Mustafa HAMALOSMANOĞLU1, Zehra KAPLAN2, Serdar VARİNLİOĞLU3

1Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD

2Erciyes Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim ABD 3Gemerek Özel İdare İlköğretim Okulu, Gemerek, Sivas

Bilimsel araştırmalarda, içeriği yansıtan ve literatüre ulaşmada en kolay yöntem anahtar kelimelerdir. Dolayısıyla bir araştırmada anahtar kelimeleri doğru seçmek büyük önem taşır. Bu araştırmada da, Türkiye'de çevre eğitimi literatürünün anahtar kelimeler açısından analizini yaparak mevcut durumunu ortaya koymak ve araştırmacılar için rehber olması amaçlanmıştır. Nitel araştırma metodolojisine uygun olarak gerçekleştirilen bu araştırmada, nitel veri toplama yöntemlerinden doküman analizi ve nitel veri analizi yöntemlerinde içerik analizi kullanılmıştır. Veri toplama aşamasında 2007-2011 yılları arasında Türkiye adresli bilimsel dergilerden 20 tanesine ve YÖK tez merkezindeki tezlere ulaşılmıştır. Çevre eğitimiyle ilgili tezlerde ve dergilerde yer alan makalelere araştırmacılar tarafından ayrı ayrı ulaşılarak ortak olanlar değerlendirmeye alınmıştır. Toplamda 48 makaleye ve 73 teze ulaşılmıştır. Ulaşılan araştırmalardaki anahtar kelimeler iki araştırmacı tarafından tespit edilmiştir. Tespit edilen anahtar kelimeler araştırmacılar tarafından analiz edilerek frekansları ile verilmiştir. Bu analizde aynı anlamı taşıyan anahtar kelimeler beraber değerlendirilmiştir. Analiz sonucunda, en çok kullanılan anahtar kelimenin, araştırmaların yaklaşık % 63'ünde kullanılan "çevre eğitimi" olduğu, incelenen makale ve tezlerin 12'sinde anahtar kelimelerin belirtilmediği, geri kalanlarda 192 farklı anahtar kelime kullanıldığı görülmüştür. Bu anahtar kelimelerden 138'inin frekansının 1 olduğu, 27'sinin frekansının 2 olduğu tespit edilmiştir. Bu durum, ülkemizde çevre eğitimi araştırmalarında anahtar kelime kullanımının henüz gelişmediğini göstermektedir. Bu araştırma, Türkiye'de çevre eğitimi literatürünün anahtar kelimeler açısından mevcut durumunu ortaya koyarak bu konudaki araştırmalar için ortak bir anahtar kelime havuzu oluşmasını ve bu alanda çalışan araştırmacıların anahtar kelime seçiminin kolaylaşmasını sağlayabilir. Anahtar Kelimeler: Çevre Eğitimi, Anahtar Kelimeler, Eğitim Araştırmaları

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 745

FEN BİLGİSİ ÖĞRETİMİNDE PERİYODİK TABLODA

KÖŞE KAPMACA OYUNUN ETKİLİLİĞİ

Seher BAYAT1 Hülya KILIÇASLAN2 Şener ŞENTÜRK3

1 Karaköy TOKİ. İ.Ö.O Sınıf Öğretmeni /Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Programları ve Öğretimi Bölümü Doktora Mezunu 2Karaköy TOKİ. İ.Ö.O Fen ve Teknoloji Öğretmeni

3Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Programları ve Öğretimi Bölümü Doktora Öğrencisi

Fen eğitimi ile hedeflenen amaçların gerçekleştirilebilmesi, soyut ve karmaşık olan fen konularının anlaşılırlığının artırılması ve etkili yöntem ve tekniklerin kullanılması ile mümkün olacağına inanılmaktadır (Geban ve dig., 1998; Sökmen ve Bayram, 2000; Sökmen ve dig., 1997; Uzuntiryaki ve dig., 2001).Bu çalışmanın amacı “Periyodik Tabloda Köşe Kapmaca Oyunu”nun etkiliğini araştırmaktır. Bu amaçla sınıfa çizilen ve boyanan periyodik tablo üzerinde oynanabilecek “Periyodik Tabloda Köşe Kapmaca Oyunu” adı verilen bir oyun geliştirilmiştir. Maddenin özellikleri ünitesinin öğretimi bu oyun ile yürütülmüştür. Araştırma 2011-2012 eğitim öğretim yılında Bolu İli merkez ilçesine öğrenim gören 80 kişiden oluşan 7. sınıf öğrencisi üzerinde yürütülmüştür. Araştırmanın modeli son teste dayanan deneysel yöntemdir. Araştırmada “Maddenin Özellikleri” ünitesini “Periyodik Tabloda Köşe Kapmaca Oyunu” ile öğrenen deney grubu ile bu oyunun uygulanmadığı kontrol grubuna ünite değerlendirme testi uygulanacak ve deney grubu ile kontrol grubu arasındaki fark incelenecektir. Deney ve Kontrol grupları oluşturulurken; öğrenci sayısı, cinsiyet, aile gelir ve eğitim durumları ile 6. sınıf fen ve teknoloji dersindeki başarı değişkenleri incelenmiştir. Veri toplama aracı olarak ünite değerlendirme testi geliştirilmiştir. Test araştırma grubu dışındaki 112 7. sınıf öğrencisine uygulanmıştır. Bu ön uygulamada test maddelerinin madde ayırtedicilik özellikleri ve madde güçlük değerleri incelenecek ve testin güvenirliği KR20 güvenirlik katsayısıyla incelenecektir. Elde edilecek nihai test kontrol ve deney gruplarına uygulanacak ve deney ile kontrol grubu arasındaki fark incelenecektir. Çözümlemeler için aritmetik ortalamalar, toplam puanlar belirlenecek, karşılaştırmalarda t-testi istatistiksel yönteminden yararlanılacaktır. Anahtar Kelimeler: Fen bilgisi Öğretimi, Periyodik Tablo, Fen Bilgisi Öğretiminde Oyunun Yeri

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 746

HANDS ON AKTİVİTELERLE FEN EĞİTİMİNİN

ÖĞRENCİLERİN ALKADEMİK BAŞARILARINA VE FENE KARŞI TUTUMLARINA ETKİSİ

Hilal COŞKUN1 İ. Afşin KARİPPER1

1Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Fen Eğitimi

Yapılan çalışmalar öğrencilerin bir derse karşı tutumları ile o dersten elde ettikleri akademik başarısı arasında pozitif yönde bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bu doğrultuda eğitim öğretim programları şekillendirilirken öğrencilerin derse karşı tutumları da değerlendirilmelidir. Öğrencilerin derse karşı tutumlarını etkileyen önemli etkenlerden biri de ders içeriğinin aktarılmasında kullanılan öğretim yöntemleridir. Öğretimin canlı ve etkili bir süreç olması için yeni yöntemler kullanılmalıdır. Bu yöntemlerden biri de hans on aktiviteleri olarak bilinen ve günlük hayatta karşımıza çıkabilecek, basit, ulaşılabilir malzemelerle fen eğitimidir. Basit malzemelerle fen eğitimi öğrencilerin yaparak yaşayarak öğrenmesini esas alan bir yöntemdir. Öğrencilerin hem psikomotor becerilerini hem de bilişsel becerilerini geliştirmek amacıyla sınıf ortamında günlük yaşamda kullanılan malzemelerle fen eğitiminin yapılması yöntemin ilk hedefidir. Öğrencileri birden fazla yönde geliştirmesi ve feni günlük hayatın bir parçası haline getirmesi sebebiyle öğrenmeyi, fene karşı tutumu olumlu etkilemektedir. Bu çalışmanın temel amacı basit malzemelerle fen eğitiminin ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin akademik başarısına ve fene karşı tutumlarına etkisini araştırmaktır. Bu kapsamda 2011 - 2012 eğitim öğretim yılı Kayseri iline bağlı bir devlet okulunun ilköğretim kademesinde öntest - sontest kontrol gruplu deneysel bir çalışma yürütülmüştür. Çalışma başlığı olarak 2 ünite seçilmiştir. Bunlardan ilki "Kuvvet ve Hareket" ikincisi ise "Yaşamımızdaki elektrik" üniteleridir. Uygulama 6+6 hafta boyunca devam etmiştir.Her ünite için 6 haftalık bir çalışma yapılmış, ünite başında ve sonunda başarı testi ve tutum testi uygulanmıştır. Kullanılan testler; Sert-Çıbık (2006) tarafından geliştirilen Fen Bilgisi Dersi Tutum Ölçeği, Yıldız (2008) tarafından geliştirilen Kuvvet ve Hareket ünitesi akademik başarı testi ve Engelhardta ve Beichner (2004) tarafından geliştirilen Yaşamımızdaki elektrik ünitesi Akademik başarı testidir. Çalışma grubuna 26 öğrenci katılmıştır. Uygulama süreci sonunda elde edilen veriler SPSS 17.00 paket programı ile değerlendirilmiştir. Yapılan incelemeler basit malzemelerle fen eğitiminin öğrencilerin fene karşı tutumunda ve akademik başarısında anlamlı bir farklılık yarattığını göstermektedir. Ayrıca çalışma kapsamında bundan sonra alanda yapılacak çalışmalara önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Fen tutumu, Basit malzemelerle fen eğitimi, Basit malzemelerle Fizik eğitimi

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 747

SOKRATİK YÖNTEMLE SICAKLIK KAVRAMININ

ÖĞRETİLMESİNE BİR ÖRNEK

Münir OKTAY

Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Orta öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı

Eleştirel düşüncenin geliştirilmesine yönelik günümüzde kullanılan tekniklerin en güçlü olanlarından biri Sokratik Yöntem’dir (Darginavièienë, 2007). Sokratik Yöntem’de anlatarak öğretmeden ziyade sorarak öğretme, olumsuzları çürütme ön planda yer alır. Bu yöntemi içeren çalışmalardan birinde mol kavramının yetişkinlere öğretilmesine yönelik kısa bir Sokratik Diyalog örneği yer almaktadır (Longo, K., 2007). Sokratik Diyalog yönteminin kullanıldığı bir başka çalışmada ise matematikteki çıkarma işleminin öğretilmesinin kolaylaştırılması amaçlanmıştır (Chang ve ark., 1998). Knezic ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada Sokratik Yöntemin öğretmen eğitiminde kullanılması konusu araştırılmıştır (Knezic ve ark., 2009). Fen öğretimi esnasında anlatılmasında güçlük yaşanan kavramlardan biri sıcaklık kavramıdır. Özellikle ısı kavramı ile birlikte kullanıldığında ortaya çıkan karmaşa sürüp gitmektedir (Aydoğan et al., 2003, Sozbilir, 2003). Bu çalışma bu tartışmayı tekrarlamak yerine sıcaklık kavramının anlaşılmasına katkıda bulunmak için hazırlanmış ders ortamındaki bir diyalog senaryosunu içermektedir. Anahtar Kelimeler: Sokratik Yöntem, Kimya Öğretimi, Sıcaklık.

X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi

Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 27-30 Haziran 2012, NİĞDE

Poster Sunumlar 748

İLKÖĞRETİM ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN

ÖĞRETİMİNDE İŞBİRLİKLİ ÖĞRENMEYİ KULLANMALARI İLE İLGİLİ İNANÇLARI

Özgecan TAŞTAN KIRIK1 Silvija MARKIC2

1Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen ve Teknoloji Öğretmenliği Ana Bilim Dalı

2Bremen Üniversitesi, Fen Eğitimi Enstitüsü, Biyoloji ve Kimya Bölümü 2004-2005 öğretim yılında uygulanmaya başlayan, yapılandırmacı kurama uygun olarak hazırlanmış ilköğretim fen ve teknoloji programı pek çok kazanımın sağlanmasında işbirlikli öğrenmenin kullanımını gerektirmektedir. Dolayısıyla ilköğretim öğretmenlerinin işbirlikli öğrenmeyi uygulamada yeterince nitelikli olması beklenmektedir. Bu çalışma ilköğretim öğretmen adaylarının fen eğitiminde işbirlikli öğrenmeyi kullanmaları ile ilgili inanışlarını incelemiş ve bu sayede bu yöntemi fen derslerinde kullanmaya yönelik olarak kendilerini yeterli hissedip hissetmediklerini araştırmıştır. Çalışmaya 288 sınıf öğretmen adayı ve 75 ilköğretim fen ve teknoloji öğretmen adayı olmak üzere 363 öğretmen adayı katılmıştır. Veriler Fen Eğitiminde İşbirlikçi Öğrenme Anketi ile toplanmış, sıklık dağılımları hesaplanarak fen öğretiminde işbirlikli öğrenmeyi kullanmayla ilgili yönelimleri ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca ankette bulunan sorulardan biriyle öğrencilerin işbirlikli öğrenme tanımları alınmış ve içerik analizi yapılarak incelenmiştir. Sonuçlar göstermiştir ki tanımların %30’u acemice, % 43’ü eksik, %34’ü tamdır. Genel olarak, katılımcıların büyük bir çoğunluğu işbirlikli öğrenme yöntemini fen dersinde başarıyla uygulayabileceklerine inandıklarını belirtmiş, pek çoğu bu yöntemin fen dersinde uygulanmasına yönelik aldıkları eğitimin yeterince uygulama imkanı sağladığını düşünmüştür. Katılımcılar kendilerini gelecekte etkili birer öğretmen olarak görmektedirler. Bölümler kıyaslandığında ilköğretim fen ve teknoloji öğretmen adayları işbirlikli öğrenme yönteminin fen derslerinde kullanımına yönelik aldıkları eğitimi çok daha uygulamaya yönelik bulmuştur. Ancak neredeyse eşit sayıda öğrenci bu yöntemi etkili bir şekilde fen dersinde uygulayabileceğini düşünmektedir. Yine de sınıf öğretmenliği bölümündeki öğrencilerin yöntemin fen dersinde uygulamasına yönelik daha fazla eğitime ihtiyacı olduğu düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: İşbirlikli Öğrenme, Öz-Yeterlik Algısı, Fen Eğitimi, Öğretmen

Adayları