Türk Halkbilimi Mizah Araştırmalarına Dair Genel Tespit, Değerlendirme ve Teklifler
J. Piaget’nin Ahlaki Gelişim Evrelerini Tespit Etmeye Yönelik Hazırladığı Hikâyelere...
Transcript of J. Piaget’nin Ahlaki Gelişim Evrelerini Tespit Etmeye Yönelik Hazırladığı Hikâyelere...
T.C. 29 MAYIS ÜNİVERSİTESİ
EDEBİYAT FAKÜLTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ
J. Piaget’nin Ahlaki Gelişim Evrelerini Tespit Etmeye Yönelik Hazırladığı Hikâyelere Verilen Cevapların Değerlendirilmesi
(Ahlak Psikolojisi, Dönem Sonu Ödevi)
Mesut GÜVEN 01021013
Ders Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Müge AKBAĞ
İstanbul, 2014
II
ÖNSÖZ
Çocukların ahlak gelişimi konusunda çalışan ilk araştırmacı olma özelliğini taşıyan Piaget,
ahlak gelişimini üç döneme ayırmaktadır. (1) Ahlak Öncesi Dönem: (0 – 4/5 yaş): Çocuk
benmerkezci eğilimden dolayı başkasının bakış açısını anlayamaz, oyunda ve sosyal yaşamda
kuralların varlığından haberdar değildir. (2) Dışa Bağımlı Evre (Ahlaki Gerçekçilik) (6 – 11
yaş): Çocuk bu dönemde kuralların ve ilişkilerin sorgulanamaz olduğunu düşünmekte ve
otoritenin görüşünü aynen kabul etmektedir. 7 – 8 yaşlarında eşitlik ilkesi devreye girer. Suç -
ceza derecesini oranlar. Daha şiddetli cezalandıran suçlar, daha kötü suçtur. (3) Özerk Ahlak
Evresi: (Ahlaki Görecelilik) (12 yaş ve üstü): Çocuk kuralların değiştirilemez olmadığını,
istenirse anlaşılarak değiştirilebileceğini, kuralların çiğnenmesi durumunda sonuçlara göre
değil niyete ve koşullara göre karar verilmesi gerektiğini düşünmektedir.
Bu kısa hatırtmadan sonra şunları ifade edebiliriz: Çalışmamızın amacı, Piaget’nin
hazırlamış olduğu ahlaki gelişim hikâyelerini çocuklara anlatmak ve bunun sonunda
çocuklara sorular yönelterek onların hangi ahlaki evreye ait olduğunu bulmaya çalışmaktır.
Bu çalışmayı hazırlarken temel kaynak olarak Piaget’nin ahlaki gelişim hikâyelerini
kullandım. Deneyleri yaparken ise ev ortamı ve açık mekan kullandım. Ev ortamında yapılan
deneylerın daha verimli geçtiği kanaatindeyim. Çünkü çocukların açık alanda daha fazla şey
ilgisini çekerek dikkatinin dağılmasına sebep olabiliyor. Ayrıca belli bir yaşın altındaki
çocuklara hikâyeyi birçok kez tekrarlama gereği duyulabiliyor. Yaşı küçük olanların kısa
süreli belleği zayıf olduğundan hikâyenin başını unutabiliyorlar.
III
İÇİNDEKİLER
ÖZET…………………………………………………………………………………………II
İÇİNDEKİLER……………………………………………………………………………...III
GİRİŞ………………………………………………………………………………………….1
1. Piaget’nin Ahlaki Gelişim Evrelerini Tespit Etmeye Yönelik Hazırladığı Hikâyeler............8
2. Piaget’nin Ahlaki Gelişim Evrelerini Tespit Etmeye Yönelik Hazırladığı Hikâyelere
Verilen Cevaplar ve Değerlendirmeleri……………………………………………….……...10
SONUÇ……………………………………………………………………………………….23
KAYNAKLAR……………………………………………………………………………….25
1
GİRİŞ
İsviçre’li meşhur psikolog Jean Piaget (1948) çocukların ahlaki yargılarının tanımlanmasını
sağlayan, şüphesiz en ünlü kişidir. Ahlaki akıl yürütmeye ilişkin gelişim kuramlarından en
etkili ikisi Jean Piaget’nin ve Lawrence Kohlberg’in kuramlarıdır. Piaget’nin çalışmaları daha
önce gelmiş ve Kohlberg’i güçlü biçimde etkilemiştir.1
Piaget, çocukların ahlak gelişimi konusunda çalışan ilk araştırmacıdır. Piaget; ahlak
gelişiminin, bilişsel gelişime paralel olarak geliştiğini ve belli bir sıra izleyen dönemler içinde
ortaya çıktığını söylemektedir. Yaşı ne olursa olsun her bireyin bilişsel gelişimin en son
basamaklarına kadar ulaşabilmesi beklenmemelidir. Biyolojik olgunlaşma ile öğrenme
yaşantıları bilişsel gelişimde ulaşılabilecek düzey üzerinde belirleyici olmaktadır. Aynı durum
ahlak gelişimi için de söz konusudur. Piaget’ye göre çocukların doğru ve yanlışa ilişkin
yargıları ve kuralları yorumlama biçimleri yaşlara göre değişiklikler göstermektedir.2
Piaget, çocukların toplumdaki kurallara karşı tutumlarını birçok araştırmada incelemiş
ve yaklaşık beş yaşında, çocukların kuralları korumanın, kurallara uymanın ve kurallara saygı
duymanın önemini anladıklarını tespit etmiştir. Onun araştırmalarına göre, iki ile beş yaşları
arasındaki çocuklar, kurallara çok az ilgilidirler. Beş yaşına yaklaşan çocuklar, kendilerinden
daha büyük çocukları gözlerler ve onların davranışlarını taklit ederler. Beş yaşından on yaşına
kadar olan çocuklar, kurallara kutsal ve değişmez olarak saygı duyarlar. Zamanla kuralların
1 Mary J. Gander ve Harry W. Gardiner, Çocuk ve Ergen Gelişimi, 3. Basım (Ankara: İmge Kitabevi, 1998), s.
261 2 Mesut Güven, “J. Piaget’nin Ahlaki Gelişim Kuramı” (Ahlak Psikolojisi Ders Ödevi, İstanbul 29 Mayıs
Üniversitesi), s. 15
2
değişebileceğini öğrenen çocuk, bunu kabullenmekle birlikte kuralları nasıl değiştireceğini
bilemez.3
Piaget’ye göre ahlak gelişimi, bilişsel gelişim gibi birbirini izleyen dönemler halinde
ortaya çıkmaktadır ve çocuğun çevreyle etkin etkileşimi ahlak gelişimini de etkilemektedir.
Piaget çocukların “doğru-yanlış” hakkındaki yargılarını anlayarak, ahlaki gelişimlerini
izleyebilmek için çocuk oyunlarını, oyunlardaki kuralları ve anlatılan davranışları
değerlendirebilecekleri küçük öyküler kullanmıştır. Ahlak gelişiminde yaşa bağlı değişimler
olduğunu söyleyen Piaget küçük çocukların önce kurala kural olduğu için uyarken, zamanla
kuralların ne anlama geldiğini anladıklarını söylemektedir.4
Çocukların bir davranışı “doğru-iyi” ya da “yanlış-kötü” diye değerlendirirken, küçük
yaşlarda niyet ve kasıtlı olmayı anlamadıklarını, büyüdükçe niyet ve kasıtı anlayabildiklerini
görmüştür. Örneğin; küçük bir çocuk, kazara 10 fincan kıran bir çocuğun suçunun, annesinin
oynamasını yasakladığı fincan takımıyla gizlice oynayan bir başka çocuğun bir fincanı
kırmasına göre daha büyük bir suç olduğunu söyleyebilir.5
Piaget çocukların değerlendirmelerinden yola çıkarak, ahlak gelişimini; ahlak öncesi,
dışa bağlı ve özerk olmak üzere üç döneme ayımaktadır. Fakat ahlak öncesi dönemde çocuk
benmerkezci eğilimden dolayı başkasının bakış açısını anlayamaz, oyunda ve sosyal yaşamda
kuralların varlığından haberdan olamaz. Bu yüzdem ahlak öncesi dönemin üzerinde çok fazla
durulmayacaktır. Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre bu dönem (0-4/5), duyusal motor
dönemi ve kısmen işlem öncesi döneme denk gelmektedir.
3 Mehmet Zeki Aydın, Ahlak Öğretiminde Örnek Olay İncelemesi Yöntemi (Ankara: Nobel Yayın Dağıtım,
2003), s. 43 4 M. Çağatay Özdemir (edt.), “Öğretmenlik Mesleğine Giriş” (Ankara Asil Yayın Dağıtımı, 2003), s. 116
5 Özdemir, “Öğretmenlik Mesleğine Giriş”, s. 116
3
Dışa Bağlı Dönem: 10 yaşına kadar olan bu dönemde çocuk kuralları sorgulamadan
kabul eder. İşlenen bir suçu ortaya çıkan fiziksel zarara göre belirler, çok fiziksel zarar varsa,
kasten olsun ya da olmasın çocuk için daha büyük bir suçtur.6
Piaget, iki tür ahlaki dönemden söz etmektedir. Dört yaşından sekiz veya on yaşına
kadar olan çocukların bulunduğu ahlaki dönemi, "heteronomi" olarak nitelemiştir.
"Heteronomi" terimi başkalarının yasalarına boyun eğmek anlamındadır. Küçük çocuklar,
yetişkinlerin koyduğu yasalara boyun eğmektedir. Bu dönemdeki çocukların otoriteye saygısı,
yetişkinlerin kurallara kutsal ve değişmez olarak saygı duymasına neden olmaktadır. Bu
dönemde ahlaki davranışlar yetişkinlerin onayına göre değerlendirilmektedir. Çocuklara göre
yanlış davranışlar, yetişkinler tarafından cezalandırılan davranışlardır. Bu dönemdeki çocuğun
zihinsel sınırlılıkları, onun yanlış davranışları, niyeti ya da maksadını düşünmeksizin
sonuçlarına göre değerlendirmesine neden olmaktadır. Çocuk ahlaki değerlerin kesin ve
evrensel olduğuna inanmaktadır.7
Çocukta ilk görülen ahlak biçimi yetişkinin başkısına karşı yapılan karşılıklardan
oluşur. Bu çocuğun ahlakını yetişkinin dışarıdan yönetmesi demektir. Bu, çocuktan yetişkine
giden tek yönlü bir saygı ile ve yetişkinin otorite ve nüfuzu sayesinde oluşur. Çocuk, yetişkin
ve kendi arasında karşılıklı bir ilişki kuramaz ve bu yüzden kendi benliği içinde kapalı kalır.
7-8 yaşına kadar çocuklar böyle bir ahlaki düşünceye sahiptirler. Çocuk bu dönemde ahlaki
realizm içindedir. Bunun sebebi de bilişsel gelişimin iki özelliğidir. Bilişsel gelişiminin bu iki
6 Özdemir, “Öğretmenlik Mesleğine Giriş”, s. 117
7 Aydın, Ahlak Öğretiminde Örnek Olay İncelemesi Yöntemi, s. 44
4
özelliği ise egosantrizm ve realizmdir. 7-8 yaşına kadar çocuklar egosantriktir yani
benmerkezcidir.8
Çocuktaki zihin yapısının bu iki özelliği ahlaki düşüncesine iki şekilde yansımaktadır.
(1) Çocuk egosantrik (benmerkezci) olduğu için, ahlaki konularda insanların farklı
düşüncelere sahip olabileceklerini ve bununda olağan bir şey olduğunu bilmez. Bu yüzden
çocuğa göre ahlaki yargı tektir ve herkes onu kabul etmektedir. (2) Çocuk realist olduğu için,
sosyal hayatın kurallarını ve psikolojik mahiyetteki inançları fiziki kurallardan ayıramaz.
Ahlak kurallarının tabiatın bir parçası olduğunu ve değiştirilemeyeceğini düşünmektedir.
Kısaca, çocuk bu dönemde objektifle sübjektifi içle dışı birbirinden ayıramamaktadır.
İç dünyasını dışarıya yansıtmakta, düşünüş ve duygularını dışarıda var olan gerçekler gibi
görmektedir. Örneğin, rüyasının aynı odada bulunan bir başkası tarafından görülebileceğini,
düşüncenin bir ses olduğunu, Çamlıca isminin o tepenin kendisinde olduğunu düşünür. İşte bu
yaşlarda çocuk ahlak kurallarını da bilincin dışında var olan kesin değerler gibi almaktadır.
Bu değerler çocuğa yetişkinler tarafından baskı ile kabul ettirilmektedir. Bir şey kötüdür.
Çünkü çocuğun çevresindeki yetişkinler onun kötü olduğunu söylemektedirler. Yetişkinlerin
koyduğu kurallara körü körüne bağlılık söz konusudur. Yetişkinlerin yapma dediği her şey
yanlış yaptığı her şey ise doğrudur. Bu yaşlarda çocukta eşitlik düşüncesi söz konusu değildir.
Annenin çocuklarına eşit davranmaması çocuk tarafından doğru kabul edilmektedir.9
Birinci evre olan ahlaki gerçekçilik, kuralların değişmez, sabit, uyulması zorunlu
olduğu inancıyla belirginlik kazanır. Bu evredeki çocuklara göre; kuralları çiğnemek ya da
değiştirmek yanlıştır, kurallara uymak doğrudur. Yaklaşık 2-7 yaşlar arasındaki bu evredeki
8 Aysel Çağdaş ve Zarife Seçer, Çocuk ve Ergende Sosyal ve Ahlak Gelişimi, Edt. Ramazan Arı (Ankara: Nobel
Yayınevi, 2002), s. 113 9 Çağdaş ve Seçer, Çocuk ve Ergende Sosyal ve Ahlak Gelişimi, s. 113
5
çocuklar çoğu kez kuralları tam olarak anlamazlar, uyduklarını düşünüyor bile olsalar
kurallara uymakta yetersiz kalabilirler.10
Bu evredeki çocuklar doğru ve yanlışın sabit olduğuna ve karşılıklı olarak birbirlerini
dışladıklarına inanırlar: Bir şey ya doğrudur ya yanlış. Doğru ve yanlışı başkalarının da
kendileri gibi gördüğüne inanırlar. Buna çoğu zaman "ahlaki mutlaklara inanç" adı verilir.
Okul öncesi çağdaki çocuklar bir eylemin doğru ya da yanlış olduğuna sonucunun
büyüklüğüne göre karar verirler. Örneğin, küçük çocuklar kazayla on tabak kıran birini,
bilerek bir tek tabak kıran birinden daha kötü olarak yargılayacaklardır. Başkalarının
davranışlarını değerlendirirken henüz niyetleri, gereksinimleri ya da duyguları dikkate
alamaz, yalnızca gözlenebilir sonuca bakarlar. Ayrıca küçük çocuklar bir eylemin doğruluk ya
da yanlışlığına cezalandırılıp cezalandırılamayacağına göre karar verirler. Öte yandan, kimse
görmemiş bile olsa yanlış davranışlarının cezalandırılacağına inanma eğilimindedirler, çünkü
ceza yanlış davranışın doğasında bulunan bir sonuçtur.11
Özerk Dönem: Özerk ahlak ya da karşılıklılık ahlakı olarak adlandırılan ikinci evrede
çocuklar doğruya ya da yanlışa karar verirken durumsal ve kişisel etkenleri dikkate alırlar.
Genellikle çocuklar orta çocukluk dönemine kadar, bu evreye ulaşamazlar.12
Çocuklar, somut işlem döneminin daha sonraki bölümünde Piaget’nin ikinci evresine,
yani özerk ahlak ya da karşılıklılık ahlakı evresine girerler. Çocuklar bu evrede artık ahlakı
mutlak terimlerle görmezler, bir eylemin doğru ya da yanlış olduğunu söylerken durumsal ve
içsel kişisel etkenleri dikkate alırlar. Bu evredeki çocuklar artık kuralların değişmez olduğuna
10
Gander ve Gardiner, Çocuk ve Ergen Gelişimi, ss. 261-262 11
Gander ve Gardiner, Çocuk ve Ergen Gelişimi, s. 262 12
Gander ve Gardiner, Çocuk ve Ergen Gelişimi, s. 262
6
inanmazlar. Kuralların anlaşmaya dayandığını ve yine aynı süreçle değiştirilebileceğini
bilirler.13
Piaget’ye göre, ikinci ahlaki dönem, sekiz yaşından sonra gelişir ve buna "otonom"
adını vermiştir. Piaget otonom ahlakı, kendi yasalarına uyma olarak tanımlamaktadır. Otonom
ahlak, zihinsel gelişmenin yanı sıra, akranlar arasındaki karşılıklı saygının gelişmesinden
dolayı oluşmaktadır. Kurallara, grup anlaşmalarının bir ürünü ve iş birliğine dayanan
davranışların vasıtası olarak saygı duyulmaktadır. Bu dönemdeki çocuklara göre,
davranışların sonuçları değil, niyet önemlidir. Ahlaki yargı konusunda gelişen çocuklar,
başkasının bakış açısına ve isteklerine değer vermekte ve başkalarının da kendilerini
anlayabileceği ve kendilerine değer verebileceğini anlamaktadırlar. Önceleri kuralların kesin
ve değişmez olduğunu düşünen çocuk, bu dönemde kurallardan sapmaların her zaman dürüst
olmama şeklinde değerlendirilmeyeceğini gözlemektedir. Ayrıca gruptaki herkes, dürüstlüğün
ne olduğu konusunda fikir birliğine vardığında, yeni bir kuralın oluşabileceğini
öğrenmektedir. Bu dönemde adalet, karşılıklı haklar ve zorunluluklardan doğar düşüncesi yer
almakta ve adaletin, yapılan zararların tazmini işlevini gördüğüne inanılmaktadır.14
İkinci evredeki çocuklar ortak cezanın kaçınılmaz olduğuna inanmazlar, buna karşılık
cezanın adil ve suça uygun olması gerektiğine inanırlar. Gerçekten, abartılmış bir adalet
duygusunun yaşandığı bir dönemden geçebilirler. Örneğin, eğer bir sınıf erken dağılırsa öbür
bütün sınıfların da benzeri bir ayrıcalıktan yararlanması gerektiğini düşünürler. Okul çağı
13
Gander ve Gardiner, Çocuk ve Ergen Gelişimi, s. 330 14
Aydın, Ahlak Öğretiminde Örnek Olay İncelemesi Yöntemi, s. 45
7
çocukları ben merkezlilikleri azaldıkça başkalarının haklarının farkına gitgide daha fazla
varırlar.15
10 yaşından sonra çocuklar koşulları, niyeti, kazara olmayı ayırt etmeye başlarlar ve
kuralları daha bağımsız anlayabilirler. İyi�ve�kötü’yü davranışın altında yatan niyete göre
değerlendirebilirler.16
Bu dönemde, çocuğun sosyal dünyası giderek artan akran guruplarıyla genişlemiştir.
Çocuğun sürekli diğer çocuklarla etkileşimde bulunması ve işbirliği yapması, kurallar
hakkındaki fikirlerin değişmesine zemin oluşturur ve ahlak ilkeleri değişmeye başlar.
Kuralların insanlar tarafından oluşturulduğu ve gerektiğinde değiştirilebileceği bilincine
ulaşır. Ceza, artık kuralların ihlal edilmesiyle otomatik olarak uygulanması gereken bir durum
değildir. Kuralların ihlal edilme nedenleri de önemlidir. Başka bir deyişle, yargıda bulunurken
kuralları ihlal edenlerin niyetleri ve içinde bulundukları durumlarda dikkate alınır.17
Piaget, dışa bağlı evreden özerk ahlak evresine geçişti açıklarken iki ana etkene
değinmiştir. Birincisi çocuk zekasının doğal gelişimidir. İkincisi çocuğun ilişkilerinin
tabiatıdır.18
15
Gander ve Gardiner, Çocuk ve Ergen Gelişimi, s. 330 16
Özdemir, “Öğretmenlik Mesleğine Giriş”, s. 117 17
Aydın, Ahlak Öğretiminde Örnek Olay İncelemesi Yöntemi, s. 44 18
Derek Wright ve Mary Croxen, “Ahlak Yargısının Gelişimi”, Çev. Demet Öngen
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/511/6306.pdf (erişim 27.05.2014), s. 297
8
1. Piaget’nin Ahlaki Gelişim Evrelerini Tespit Etmeye Yönelik
Hazırladığı Hikâyeler
Bu bölümde, Piaget’nin ahlaki gelişim evrelerini tespit etmeye yönelik hazırladığı hikâyelere
yer verilecek ve çocuklara yöneltilecek olan sorular ifade edilecektir. Hikâyeler ve sorular
aşağıdaki gibidir:
Hikâye 1
1- “Ali, odasında iken annesi onu yemeğe çağırır, fakat Ali annesinin çağırdığı odadan
içeri girerken kapının arkasındaki sandalyede içinde on beş bardak bulunan tepsiyi devirir ve
bardaklar kırılır.”
2- “Mehmet, annesi evde yokken kavanozdan şeker almak ister ve rafa uzanır ancak
kavanozu yere düşürür ve kırılır”.
Soru 1: Hangi çocuk daha suçludur? Hangi çocuk daha yaramazdır? Neden?
Soru 2: Sence ceza verilmeli mi? Nasıl bir ceza verilmeli?
Hikâye 2
1- “Emre isminde küçük bir çocuk, babasının masasının üzerinde unuttuğu dolma
kalemi ile oynamaya başlar. O sırada da masa örtüsünü küçük bir damla mürekkeple lekeler.”
9
2- “Can isminde başka bir çocuk, babasının masanın üzerinde bıraktığı dolma kalemin
bittiğini görür. Babasına yardımcı olmak için kaleme mürekkep doldurmak isterken,
mürekkep şişesine eli çarpar, masa örtüsü üzerinde kocaman bir leke oluşur.”
Soru 1: Hangi çocuk daha suçludur? Hangi çocuk daha yaramazdır? Neden?
Soru 2: Sence ceza verilmeli mi? Nasıl bir ceza verilmeli?
Hikâye 3
1- “Ali çok fakir ve küçük olan bir arkadaşı ile karşılaşır. Bu arkadaşı ona evde
yiyecek bir şey olmadığı için o gün hiçbir şey yemediğini söyler. Sonra Ali bir fırına girer,
parası yoktur ve fırıncının arkasını dönmesini bekler, bir ekmek çalarak kaçar. Ekmeği
arkadaşına verir.”
2- “Ayşe dükkâna girer, tezgahın üzerinde çok güzel bir kurdele görür ve kurdelenin
elbisesinin üzerinde çok güzel duracağını düşünür. Böylece dükkan sahibesi arkasını dönünce
onu alarak kaçar.
Soru 1: Hangi çocuk daha suçludur? Hangi çocuk daha yaramazdır? Neden?
Soru 2: Sence ceza verilmeli mi? Nasıl bir ceza verilmeli?
10
2. Piaget’nin Ahlaki Gelişim Evrelerini Tespit Etmeye Yönelik
Hazırladığı Hikâyelere Verilen Cevaplar ve Değerlendirilmesi
Bu bölümde, Piaget’nin ahlaki gelişim evrelerini tespit etmeye yönelik hazırladığı hikâyelere
verilen cevaplar yer alacak ve onların değerlendirmeleri yapılacaktır.
1. DİLARA, Yaş: 10
Hikâye 1
Cevap 1: İkinci hikâyedeki çocuk daha suçludur ve yaramazdır. Çünkü biliyor. İlk hikâyedeki
çocuk bilmiyordu. İkinci hikâyedeki çocuk isteyerek yaptı.
Cevap 2: Ceza verilmese de olur.
Hikâye 2
Cevap 1: Emre daha suçludu ve yaramazdır. Çünkü babasına sormadan kalemiyle oynamış.
Can ise iyilik yapmak istemiş.
Cevap 2: Ceza verilmesin ama uyarılsın.
Hikâye 3
11
Cevap 1: İkinci hikâyedeki çocuk daha kötü bişey yapmış ama ikisi de suçludur. Çünkü
hırsızlık yapmışlar.
Cevap 2: İkisine de ceza verilmeli. Kurdeleyi alan kız kurdeleyi geri versin.
Değerlendirme: Dilara, suçu, sonuca göre ya da fiziksel zarara göre değil de niyete göre
deeğerlendirebilmektedir. Yani niyet ve kaza arasındaki farkı görebilmekte. Bu bağlamda
Dilara’nın özerk ahlak evresine geçiş yaptığını söyleyebiliriz. Fakat ceza konusunda
tutarsızlıklar görülmektedir. Tam olarak özer ahlaki evreye geçebilmesi için biraz zamana
ihtiyac var.
2. EDA, Yaş: 9
Hikâye 1
Cevap 1: Mehmet daha suçludur ve yaramazdır. Bilerek yapıyor.
Cevap 2: Ceza verilmeli. Tabletini bir hafta alalım.
Hikâye 2
Cevap 1: Emre daha suçludur. Çünkü oyun oynarken yapmış. Can daha yaramazdır, babasının
kalemini almış.
12
Cevap 2: İkisine ceza verilemeli. Tabletlerini bir hafta alalım ve çikolata yemesinler.
Hikâye 3
Cevap 1: Ayşe daha suçlu ve yaramazdır. Çünkü kendisini düşünüyor.
Cevap 2: Ceza verilmeli. Bayramda elbise almasın.
Değerlendirme: Eda akıllı bir kızdı ve suç hakkında vermiş olduğu cevaplar özerk dönemde
olduğunu gösteriyor. Fakat cevapları tam olarak bilinçli bir şekilde verdiğini göremedim.
Ceza hakkında söyledikleri de benim söylemiş olduğumu destekler nitelikte. Çünkü ceza söz
konusu olduğu zaman tutarsızlıklarla karşılaşmaktayız. Sonuç olarak Eda, dışa bağlı dönem
ile özerk dönem arasında bir yerde kalıyor.
3. DİLEK, Yaş: 13
Hikâye 1
Cevap 1: Mehmet daha suçlu, annesinden izin almamış. Ali ise kazayla kırmış. Ali bilmeden
yapmış. Mehmet, izinsiz yapmış.
Cevap 2: Mehmete ceza verilmeli. Yerleri toplasın.
13
Hikâye 2
Cevap 1: Emre oynarken yapmış. Can ise yardım etmek istemiş. Emre yaramaz ve suçludur.
Cevap 2: Emre’ye oyun oynamama cezası verilsin.
Hikâye 3
Cevap 1: İkisinin de yaptığı suç ama Ayşe süs için çalmış. Ali arkadaşına yardım etmek
istemiş.
Cevap 2: Ceza verilmeli. Her ikisi de özür dilemeli ve bir daha yapmamalılar.
Değerlendirme: Dilek’in suç ve ceza konusunda vermiş olduğu cevaplar onun tam olarak
özerk ahlak evresinde olduğunu göstermektedir. Olayları fiziksel sonuçlarına göre değil de
niyetlere göre değerlendirebilmektedir ve sözlediklerine tutarlı cezalar ifade etmektedir.
4. ERVİN, Yaş: 12
Hikâye 1
Cevap 1: Mehmet daha suçlu ve yaramazdır. Ali ise dikkatsizdir.
Cevap 2: Mehmet ceza alsın, Ali uyarılsın.
14
Hikâye 2
Cevap 1: Emre daha suçlu ve yaramazdır. Çünkü babasından izinsiz kalemiyle oynadığı için.
Can yardım etmek istemiş.
Cevap 2: Emre ceza alsın, Can’a daha dikkatli olmasını söyleyelim.
Hikâye 3
Cevap 1: Ayşe daha suçlu ve yaramazdır. O (Ayşe) hırsızlık yaptı. Ali arkadaşına yardım
etmek için almış.
Cevap 2: Ayşe’ye ceza verilmeli. Ali arkadaşını evine çağırsın yemek yesinler.
Değerlendirme: Ervin’in vermiş olduğu cevaplar doğrultusunda niyeti görebildiğini
söyleyebiliriz. Ayrıca cezalar da söyledikleriyle tutarlı ve doğru orantılıdır. Ervin’in dışa bağlı
dönemden özerk döneme geçtiğini söyleyebiliriz.
5. ERMAN, Yaş: 9
Hikâye 1
Cevap 1: Mehmet suçludur izinsiz almış. Ali yanlışlıkla kırmış.
Cevap 2: İkisine ceza verilsin. Televizyon izlemesinler.
15
Hikâye 2
Cevap 1: Emre hem suçlu hem yaramazdır. Can yardım etmek istiyor ama Emre oyun
oynuyor.
Cevap 2: Dışarı çıkmasınlar, babası kızsın onlara.
Hikâye 3
Cevap 1: Ayşe suçludur. Ali yardım etmek istemiş. Ayşe yaramaz ve daha suçludur.
Cevap 2: Ayşe özür dilesin, kurdeleyi geri versin.
Değerlendirme: Erman niyeti görebilmesine karşın vermiş olduğu cevaplar ile cezaların
orantılı olmadığını görmekteyiz. Yani Erman, ne tam olarak dışa bağlı dönemde, ne de özerk
döneme geçmiş görünüyor. Özerk döneme geçmesi için cezaların da orantılı olması gerekiyor.
6. NAİM, Yaş: 4
Hikâye 1
Cevap 1: Mehmet daha suçludur. Ali daha yaramazdır.
Cevap 2: İkisinede ceza verilsin. Babası onu dışarı götürmesin.
16
Hikâye 2
Cevap 1: Can suçlu ve yaramaz. Küçük leke yapmış. Emre oynuyormuş, o suçsuz.
Cevap 2: İkisine de ceza verilmeli ama Can’a daha çok ceza verilsin. Onlara jelibon
almasınlar.
Hikâye 3
Cevap 1: İkisi de şuçludur ama Ayşe daha yaramaz. Kızlar hep yaramazdır.
Cevap 2: Ali hergün ekmek almaya gitsin. Ayşe odasına kapatılsın.
Değerlendirme: Dört yaşındaki Naim dışa bağımlı evrede yer almaktadır. Bazı hikâyelerde
niyeti görebilecek durumdaki çocukların cevaplarını vermiş bulunuyor. Fakat onları bilinçli
bir şekilde vermedi. Naim niyeti görememekle birlikte şuç konusunda fiziksel zarara göre
cevaplar verdi. Aynı şekilde ceza konusunda da orantı sözkonusu değildi. Bu yüzden dışa
bağlı evrede yer almaktadır.
17
7. ALARA, Yaş: 6
Hikâye 1
Cevap 1: Mehmet daha yaramazdır. Annesi yokken şeker yememesi lazım.
Cevap 2: İkisinede ceza verilsin. Annesi onları dövsün.
Hikâye 2
Cevap 1: Can çok yaramaz. Niye oynamış ki?
Cevap 2: Tabletini alsınlar, vermesinler. Annesi ona bağırsın.
Hikâye 3
Cevap 1: Ali daha suçludur. Ayşe çarşıya götürülmesin, bir daha alamaz.
Cevap 2: Ayşeye ceza verilsin, Ali uyarılsın.
Değerlendirme: Alara’nın suç ve ceza hakkında vermiş olduğu cevaplardan onun dışa
bağlı dönemde olduğunu görmekteyiz. 2. ve 3. hikâyede niyeti görememiş ve sonuca göre
hareket etmiştir. Ceza konusunda da orantısızlık söz konusudur.
18
8. GÖNÜL, Yaş: 9
Hikâye 1
Cevap 1: Mehmet daha suçlu ve yaramazdır. Annesine sormadan şeker yiyemez.
Cevap 2: Mehmet şeker yemesin. Ali yerleri silsin.
Hikâye 2
Cevap 1: Can yaramaz ama Emre’nin de suçu var. Oynamaması gerekirdi. Dökmüş.
Cevap 2: Uyarılsınlar, ceza verilemese de olur.
Hikâye 3
Cevap 1: Ayşe daha suçlu, güzellik için çalımış. Ali yaramaz ekmek çalmaması lazım.
Cevap 2: İkisine de oda cezası verilsin.
Değerlendirme: Gönül suçu fiziksel zarara ve sonuca göre değerlendirmemektedir. Niyet
ve kaza arasındaki ayrımı idrak etmiştir. Fakat ceza konusunda özerk dönemde olduğunu
söylememiz doğru olmayacak. Gönül’ün tam anlamıyla özerk döneme geçmesi için ceza
konusunda ilerleme katetmesi gerekiyor.
19
9. BİRGÜL, Yaş: 5
Hikâye 1
Cevap 1: İkisi yaramaz ve suçludur.
Cevap 2: Ali’ye şeker alınmasın, o daha çok kırmış. Mehmet dışarı çıkmasın.
Hikâye 2
Cevap 1: İki çocuk da yaramaz. Mürekkeple oynamasınlar yani.
Cevap 2: İkisi ceza almalı ve uyarılsın.
Hikâye 3
Cevap 1: Ali daha suçlu. Çünkü ekmek çalmış ama Ayşe’nin hoşuna gitmiş ve almış.
Cevap 2: Ali ceza alsı, Ayşe uyarılsın.
Değerlendirme: Beş yaşındaki Birgül dışa bağlı evrededir. Çünkü daha niyet ve kazayı
birbirinden ayırt edememiştir. Ceza konusunda da tutarsızlıklar görülmektedir. Bütün bu
sonuçlar onun dışa bağlı evrede olduğunu göstermektedir.
20
10. RECEP, Yaş: 8
Hikâye 1
Cevap 1: Mehmet daha suçludur. Çünkü annesinden izin almadan yapmış.
Cevap 2: İkisi de uyarılsın, Mehmet daha çok. Ceza verilecekse Mehmet’e verilmeli.
Hikâye 2
Cevap 1: Emre daha suçlu ve daha yaramaz. Çünkü mürekkeple oynamış. Babasına
sormamış.
Cevap 2: İkisine ceza verilmesi lazım ama Can uyarılsa da olur.
Hikâye 3
Cevap 1: Ayşe daha suçlu, Ali daha az. Ekmek çalmasın bidaha. Bakkaldan istesin.
Cevap 2: Ayşe özür dilesin. Ali’ye ceza yok.
Değerlendirme: Recep dışa bağlı dönemin son aşamasında gibi görünüyor. Niyeti
görebilmekte fakat ceza konusunda orantılı olamamaktadır. Özerk döneme geçmesi biraz
zaman alabilir.
21
11.GÜLAY, Yaş: 13
Hikâye 1
Cevap 1: Mehmet daha suçludur ve daha yaramazdır. Ali bilerek yapmamış, annesi
çağırmış. Yanlışlıkla kırmış.
Cevap 2: Mehmet’in bisikletini alsınlar, vermesinler. Ali dikkatli olabilirdi, uyarılsın.
Hikâye 2
Cevap 1: Emre suçlu ve yaramazdır. Oyun için dökmüş.
Cevap 2: Oynarken döktüğü için Emre ceza almalı. Bisikletini alabiliriz.
Hikâye 3
Cevap 1: Ali’nin arkadaşı açmış ama ekmek çalmaması lazım. O yüzden Ayşe daha suçlu
ve yaramazdır.
Cevap 2: Ali uyarılsıni Ayşe ceza alsın.
Değerlendirme: Gülay’ın vermiş olduğu cevaplar, kaza ve niyeti idrak edebilen kişilerin
cevapları niteliğinde. Ceza konusunda da orantılı cevaplar veren Gülay’ın dışa bağlı
dönemi aşıp, özerk aklaki dönemde olduğunu ifade edebiliriz.
22
12. MERYEM, Yaş: 7
Hikâye 1
Cevap 1: Mehmet daha suçludur ama Ali de sağa sola baksın, kırmasın. Onun da suçu var.
Cevap 2: İkisine de ceza verilsin. Yaramazlık yapmışlar. Tek ayak üstünde durunlar 5
dakika.
Hikâye 2
Cevap 1: Emre daha suçlu. Çünkü oynarken olmuş. Can babasına yardım etmek istemiş
ama yine de dökmüş.
Cevap 2: İkisine ceza verilsin, mürekkep dökmüşler. 2 dakika tek ayak üstünde dursunlar.
Hikâye 3
Cevap 1: İkisi suçludur. Çünkü hırsızlık yaptılar. Ayşe daha yaramaz.
Cevap 2: Ali ve Ayşe ceza alsın ama Ayşe daha çok alsın. Ayşe 10 dakika, Ali 3 dakika
tek ayakla dursun.
Değerlendirme: Meryem tipik bir dışa bağlı evre çocuğunu temsil etmektedir. Niyeti
kesinlikle görememiş, kazayla yapılanları görememiştir. Olayları sonuca göre ve fiziksel
zarara göre değerlendirmiştir. Vermiş olduğu cezalar ile cevapları da tutarlı ve orantılıdır.
Bu yüzden dışa bağlı evrededir.
23
SONUÇ
Piaget, çocukları gözleyerek, yargılama sistemlerinde meydana gelen değişikliklere göre
ahlak gelişim dönemlerini belirlemiştir. Piaget’in araştırmasında kullandığı hikâyeler,
çocukların ikilemi nasıl çözdüğü ve nasıl akıl yürüttüğünü belirleyecek açıklıktadır. Bu
bağlamda Piaget’in hikâyelerini birbirinden ayıran iki boyutun bulunduğunu söyleyebiliriz.
(1) Yapılan zararın miktarı ve (2) suçu işleyenin niyeti.
Çocuğun otoriteye dayanan pasif ve değişmez bir ahlak anlayışından kurtulması için
zihninin egosantrizm ve realizmden kurtulması gerekmektedir. 9-10 yaşlarından itibaren
kuralların anlamını ve nedenini fark etmeye başladığı için eşitliği otoriteden üstün tutmaya
başlamaktadır. Bu yaşlar bir geçiş aşaması olarak alınabilir. Çocuk, yetişkinlerin somut
emirlerine değil genelleştirilmiş bir kurala uymaya başlamaktadır. Örneğin, yalan söylemek,
çocuk cezalansın veya cezalanmasın kendiliğinden kötüdür.
Kurallar yorumlanabilir, kurala anlam verilerek uyulur. Kural olduğu için uyulması
gerektiği düşüncesi ortadan kalkmıştır. Yinede bu yaşlarda çocuğa kural dışarıdan zorla kabul
ettirilmektedir. Ancak 11-12 yaşlarında çocuk ahlak kurallarının gereğini anlamaya
başlamaktadır. Çocuk bu yaşlarda artık Piaget’in bilişsel gelişim dönemlerinden olan soyut
işlemler dönemine ilerlemiştir. Örneğin, bu yaşta çocuk başkalarıyla anlaşabilmek için yalan
söylememek ister. Doğru söylemek, aynı zamanda başkalarıyla karşılıklı ilişki kurabilmek
için zorunludur. Artık bir zorlama sonucu cezalanmamak için değil, çocuk kendi isteği ile
yalan söylememeye başlar ve kuralın yaşamak için zorunlu olduğunu anlamaktadır. Bu
işbirliği ahlakıdır. Çocuğu kendi kendine yönetmesine götürür. Yine bu dönemde çocuğun
ebeveyni ile olan tek taraflı otoriter ilişkilerinden daha çok yaşıtları ile olan ortaklaşa
24
yardımlaşma faaliyeti önem kazanmaktadır. Çocuk böylece otorite yerine karşılıklı, emir ve
kumanda yerine işbirliği esasına dayalı bir ilişki içine girer. Kurallar tanrının veya
yetişkinlerin ortaya koymuş olduğu değişmez bir düzeni değil, insanlar arasında belli hedefe
erişmek üzere yapılan karşılıklı anlaşmaları ifade etmektedir.
Piaget’ye göre ahlaklılığın esasını bireyin sosyal kurallara tepkisi ve kendi adalet
duygusu oluşturur. Bilişsel gelişimin, sosyal deneyimlerin ve olgunlaşmanın ahlak gelişimi
üzerinde etkisi büyüktür.
Piaget’nin kuramının bazı eksik kısımları bulunmaktadır. Mesela bazı çocuklar ile
yapılan deneylerde Piaget’nin belirtmiş olduğu yaş aralığı ile ahlaki evrenin uyuşmadığını
gördük. Yani Piaget’nin belirtmiş olduğu gibi evreleri o kadar keskin yaş ayrımlarıyla
bölümlendirmemiz yanlış olacaktır. Yaş aralıkları bıraz daha esnek olmalıdır. Çünkü
çocukların ailesi, yaşadığı çevre ve toplumsal ilişkiler onların ahlaki gelişim evresini
etkilemektedir. Yaş ile ahlaki evrenin her zaman doğru orantılı olmadığını gördük. Zaten
Piaget’de bunun farkında ve yaşı ne olursa olsun her bireyin bilişsel gelişimin en son
basamaklarına kadar ulaşabilmesinin beklenilmemesi gerektiğini ifade etmektedir. Biyolojik
olgunlaşma ile öğrenme yaşantıları bilişsel gelişimde ulaşılabilecek düzey üzerinde belirleyici
olmaktadır. Aynı durum ahlak gelişimi için de söz konusudur. Piaget’ye göre çocukların
doğru ve yanlışa ilişkin yargıları ve kuralları yorumlama biçimleri yaşlara göre değişiklikler
göstermektedir.
25
KAYNAKLAR
Aydın, M., Z. Ahlak Öğretiminde Örnek Olay İncelemesi Yöntemi (Ankara: Nobel Yayın
Dağıtım, 2003).
Çağdaş, A. ve Seçer, Z. Çocuk ve Ergende Sosyal ve Ahlak Gelişimi, Edt. Ramazan Arı
(Ankara: Nobel Yayınevi, 2002).
Gander, M., J. ve Gardiner, H., W. Çocuk ve Ergen Gelişimi, 3. Basım (Ankara: İmge
Kitabevi, 1998).
Güven, M. “J. Piaget’nin Ahlaki Gelişim Kuramı”, (Ahlak Psikolojisi Ders Ödevi, İstanbul
29 Mayıs Üniversitesi).
Özdemir, M. Ç. (edt.), “Öğretmenlik Mesleğine Giriş”, (Ankara Asil Yayın Dağıtımı, 2003).
Wright, D. ve Croxen, M. “Ahlak Yargısının Gelişimi”, Çev. Demet Öngen
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/511/6306.pdf (erişim 27.05.2014)