Etnik Gruplar ve Etnik Ayrılıkçılık (Ethnic Groups and Ethnic Seperatism)

15
49 21.yüzy›l› etnik çat›flmalarla ve bu çat›flmalar›n uluslararas› siyasette ya- ratt›¤› belirsizlik ve istikrars›zl›k durumu ile karfl›lad›k. Etnik olarak homojen ol- mayan ulus devletler giderek artan bir biçimde kendilerini oluflturan etnik grup- lar›n, kollektif rahats›zl›klar›n› dile getir- dikleri, politik hareketlerle karfl› karfl›ya kalmaktad›r. Söz konusu etnik gruplar devletin s›n›rlar› içindeki di¤er gruplar- dan kendilerine atfettikleri baz› kültürel ve di¤er özelliklerle ayr›l›rlar. Kendilerini ülkedeki di¤er gruplardan ayr› gören et- nik gruplar›n siyasal nitelikli hareketleri- ne etnik milliyetçi hareketler ad›n› veri- yoruz (Premdas 1997: 8). Ulus devletlerin içinden yükselen et- nik talepler özerklik ile tam ba¤›ms›zl›k aras›nda sal›nmaktad›r. Ulus devletler, bir yandan küreselleflmenin ve küresel düzene entegre olman›n, öte yandan ise olabilecek en küçük parçaya kadar bölünme tehdidinin yaratt›¤› gerilim ala- n›nda, karfl› karfl›ya olduklar› küresel ve yerel meydan okumalara yan›t vermek zorunda kalm›flt›r. Bu durumun etkileri sadece ulus devletlerle s›n›rl› de¤ildir. Çünkü, ulus devletlerin parçalanmas› tehdidi, küresel siyasi ve ekonomik dü- zenin de tam anlam›yla de¤iflmesi ve daha uzun bir süre istikrars›z olmaya devam etmesi anlam›na gelmektedir. Küresel düzeyde devletlere ve özel- de ulus devlete yönelik tehditleri iki fark- l› grupta incelemek mümkündür. Birinci grup örneklerin birço¤u AB içerisinden- dir. Bu örneklerde etnik kimliklerin tem- siline dair tart›flma, kültürel ve siyasi temsilin yan›nda, zenginlik-yoksulluk ve do¤rudan paylafl›m meseleleri ile de ilifl- kilidir. Örne¤in, Kas›m 2006’da yap›lan bir kamuoyu yoklamas›na göre ‹ngilizle- rin %48’i ve ‹skoçlar›n %52’si Birleflik Krall›¤›n tasfiye edilmesinden yana ol- Uluslararas› ‹liflkilerin Nesnesi Olarak; ETN‹K GRUPLAR VE ETN‹K AYRILIKÇILIK Yrd . Doç. Dr. Erhan DO/AN * * Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararas› ‹liflkiler Bölümleri, Ö¤retim Üyesi

Transcript of Etnik Gruplar ve Etnik Ayrılıkçılık (Ethnic Groups and Ethnic Seperatism)

4499

21.yüzy›l› etnik çat›flmalarla ve buçat›flmalar›n uluslararas› siyasette ya-ratt›¤› belirsizlik ve istikrars›zl›k durumuile karfl›lad›k. Etnik olarak homojen ol-mayan ulus devletler giderek artan birbiçimde kendilerini oluflturan etnik grup-lar›n, kollektif rahats›zl›klar›n› dile getir-dikleri, politik hareketlerle karfl› karfl›yakalmaktad›r. Söz konusu etnik gruplardevletin s›n›rlar› içindeki di¤er gruplar-dan kendilerine atfettikleri baz› kültürelve di¤er özelliklerle ayr›l›rlar. Kendileriniülkedeki di¤er gruplardan ayr› gören et-nik gruplar›n siyasal nitelikli hareketleri-ne etnik milliyetçi hareketler ad›n› veri-yoruz (Premdas 1997: 8).

Ulus devletlerin içinden yükselen et-nik talepler özerklik ile tam ba¤›ms›zl›karas›nda sal›nmaktad›r. Ulus devletler,bir yandan küreselleflmenin ve küreseldüzene entegre olman›n, öte yandanise olabilecek en küçük parçaya kadar

bölünme tehdidinin yaratt›¤› gerilim ala-n›nda, karfl› karfl›ya olduklar› küresel veyerel meydan okumalara yan›t vermekzorunda kalm›flt›r. Bu durumun etkilerisadece ulus devletlerle s›n›rl› de¤ildir.Çünkü, ulus devletlerin parçalanmas›tehdidi, küresel siyasi ve ekonomik dü-zenin de tam anlam›yla de¤iflmesi vedaha uzun bir süre istikrars›z olmayadevam etmesi anlam›na gelmektedir.

Küresel düzeyde devletlere ve özel-de ulus devlete yönelik tehditleri iki fark-l› grupta incelemek mümkündür. Birincigrup örneklerin birço¤u AB içerisinden-dir. Bu örneklerde etnik kimliklerin tem-siline dair tart›flma, kültürel ve siyasitemsilin yan›nda, zenginlik-yoksulluk vedo¤rudan paylafl›m meseleleri ile de ilifl-kilidir. Örne¤in, Kas›m 2006’da yap›lanbir kamuoyu yoklamas›na göre ‹ngilizle-rin %48’i ve ‹skoçlar›n %52’si BirleflikKrall›¤›n tasfiye edilmesinden yana ol-

Uluslararas› ‹liflkilerin Nesnesi Olarak;

ETN‹K GRUPLAR VE ETN‹KAYRILIKÇILIK

YYrrdd.. DDooçç.. DDrr.. EErrhhaann DDOO⁄⁄AANN*

* Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararas› ‹liflkiler Bölümleri, Ö¤retim Üyesi

5500

du¤unu belirtmifltir (Telegraph.co.uk,26.11.2006); ‹spanya’da da görecezengin bir bölge olan Katalanya ve Baskbölgesinde ayr›l›kç› güçler oldukça etki-lidir, baflar›l› bir federasyon örne¤i say›-lan Belçika’da Flaman bölgesinde s›kçaayr›l›ktan söz edilmektedir. ‹talya’n›nKuzeyi, Güneyin üzerinde yaratt›¤› ikti-sadi yükü dillendirerek ayr›l›k taleplerinis›kça tekrarlamaktad›r.

Tüm bu örneklerde, merkezi devletsöz konusu bölgelere çeflitli seviyelerdegenifl yetkiler devretmifltir. MonserratGuibernau (2006: 72) bu yetki devrininsöz konusu bölgelerde ulusal kimliktenayr›k bir bölgesel kimli¤in oluflmas›n›destekledi¤ini; fakat bu bölgesel kimli-¤in ulusal kimli¤in zay›flamas›na yol aç-mayabilece¤ini ve bölgelere yetki devri-nin ayr›l›kç›l›¤› artt›rmad›¤›n› ve ulusdevletin bütünlü¤ünü tehdit etmedi¤inisöylemektedir. Guibernaut’ya göre kar-fl›l›kl› güvene dayal› yetki devri, tan›mave anlaml› mali ayarlamalarla birleflti-¤inde liberal demokrasilerde ulusalaz›nl›klarla anlaflma temin edebilmekiçin baflar›l› bir strateji olarak de¤erlen-dirilebilir.

Bununla birlikte karfl›l›kl› güvenin te-sis edilememesi durumunda yetki devrive iktisadi zenginlik etnik ayr›l›kç›l›¤›durdurmak yerine, etnik grubun öz gü-venini daha da artt›rarak ayr›l›kç› talep-lerini daha fazla ve daha yüksek seslegündeme getirmesine de yol açabilmek-tedir. Yetki devri, zenginlik-ulusal bütün-

lük iliflkisini yeniden incelersek, yetkidevrinin, iktisadi zenginli¤in ve karfl›l›kl›iktisadi ba¤›ml›l›¤›n artmas›n›n istikrar-s›zl›¤› körükleyen bir fliddet kullan›m›n›onaylayan etnik ayr›l›kç›l›¤›n kontrol al-t›na al›nabilmesi yönünde ifllevsel olabi-lece¤i, bununla birlikte özerklik ve hattaba¤›ms›zl›k taleplerini tamamen sonlan-d›rmayaca¤›n› söyleyebiliriz.

Bugün ayr›l›kç› taleplerin s›kça dil-lendirildi¤i, Birleflik Krall›k, Belçika ve ‹s-panya Avrupa Birli¤i üyesi ülkelerdir.Bu da Avrupa Birli¤i üyeli¤inin etnik veayr›l›kç› talepleri olan siyasal hareketle-ri tamamen ortadan kald›rmayaca¤›,hatta yeniden tesis edilen karfl›l›kl› ba-¤›ml›l›k iliflkileri neticesinde etnik talep-lerin ve kimliklerin Avrupa ölçe¤inde si-yasallaflmas›na yol açaca¤› biçimindebir okumaya bizi tafl›yabilir. Birlik içindeözerklik talep eden etnik gruplar, efl za-manl› olarak bir entegrasyon hareketi-nin içinde kalmay› kabul ettikleri ve budurumdan faydaland›klar› için taleplerinifliddet yoluyla gerçeklefltirmeye çal›fl-mak yerine siyasal düzeyde dile getir-mek e¤ilimine girmektedirler. Etnikgruplar entegrasyon ilerledikçe AB ileiliflkilerini ulus devlet arac›l›¤›yla de¤ilde do¤rudan Brüksel ile yürütme yönün-de tercih gelifltirmektedir. AB’nin bölge-ler politikas›n›n geliflmesi bu e¤ilimledo¤rudan ilgilidir.

Avrupa Birli¤i, etnik gruplar›n siyasi,ekonomik ve kültürel alanda daha fazlagörünür hale gelmelerine do¤rudan ya

5511

da dolayl› bir biçimde katk› sa¤lamakta,üye ve aday devletlerin bu gruplar›n flid-dete baflvurmadan ifade ettikleri taleple-ri karfl›s›nda daha hoflgörülü olmas›n›beklemektedir. Bununla birlikte, AB hertürlü ayr›l›kç›l›k talebinden de rahats›zolmaktad›r. Etnik gruplar e¤er ba¤›m-s›zl›k talep eder ve bunu elde ederlerseAB’nin d›fl›nda kalacaklar›n› ve bu du-rumda AB’ye yeniden giriflin hiç de ko-lay olmayaca¤›n› bilmektedirler. Bu yö-nüyle AB asl›nda ulus devletlerin parça-lanmas›n› engelleyen bir kurum ifllevinide yerine getirmektedir. Görüldü¤ü gibiAB’nin etnisite siyaseti oldukça rasyoneltemellere oturtulmufl gibi görünüyor.Bununla birlikte, iktisadi paylafl›m ve ç›-kar kavramlar›n› etnik siyasetin temelunsurlar› olarak de¤erlendirmek fazlacapozitivist bir bak›fl aç›s›n›n sonucudur.Sosyal ve kültürel olan›n kolay anlafl›l›rbir biçimde rasyonellefltirilememesi bizibu tür bir pozitivist kolayc›l›¤a do¤ruyönlendirmektedir.

AB d›fl›ndaki ülkelerden oluflan ikincigruba dahil birçok örnekte ise etnikgruplar›n taleplerinin rasyonelleflmesive siyasallaflmas› mümkün olamamaktave bu durum çok fliddetli etnik çat›flma-lara yol açmaktad›r. E¤er devletler et-nik sorunu yönetmekte baflar›s›z kal›rve hele bu etnik sorun bir uluslararas›iliflkiler problemi haline gelip fazla sa-y›da uluslararas› aktörün hesaplaflmaalan› olmaya bafllarsa, sürecin bir içsavafl ve onu izleyen bir parçalanma

ile sonuçlanmas› kuvvetle muhtemel-dir. Yugoslavya, Sovyetler Birli¤i, Irak,Afganistan gibi ülkelerin her birinin ken-di özgün koflullar› yaflad›klar› tecrübelerüzerinde çokça etkili olsa da, bu ba¤-lamda örnek gösterilebilirler.

Bu yaz›da öncelikle günümüz ulus-lararas› iliflkiler sisteminin tarihsel sü-reçte nas›l ortaya ç›kt›¤›, temel para-metrelerinin nas›l geliflti¤i, ard›ndan iseetnik siyasetin ve etnik gruplar›n bu sis-temin oluflumuna ne yönde etki etti¤itart›fl›lacakt›r. Etnik gruplar ve onlar›nsiyasal temsili devaml› olarak uluslara-ras› iliflkilerin konusu olmufltur. So¤ukSavafl’›n sonras›nda küresel düzeydeayr›l›kç› milliyetçilik patlam›flt›r. Bu du-rum Uluslararas› ‹liflkiler konusunda ça-l›flanlar› dünya siyasetinde kültürün vekimli¤in konumunu gözden geçirmeyeve yeniden dikkate almaya zorlam›flt›r(Lapid 1997: 4). Etnik meseleler yak›ndöneme de¤in esas olarak milliyetçilikbafll›¤› alt›nda tart›fl›la gelmifltir ve da-ha çok milliyetçi programlar›n, ulus inflasüreçlerini, farkl› etnik kimliklere siya-sal, kültürel ve iktisadi temsil hakk› tan›-madan yürüttü¤ü tezi üzerinden ince-lenmektedir. Bu meseleyi milliyetçilik d›-fl›ndan ela alan bir baflka alan ise vatan-dafll›k çal›flmalar›d›r. Bu konudaki geli-flen yaz›n etnik gruplar›n ulus devletesadakatlerinin vatandafll›k kavram› etra-f›nda nas›l temin edilmeye çal›fl›ld›¤› so-runsal› üzerine kuruludur (Kratochwil1997: 181-197).

5522

Temel meseleleri “savafl ve bar›fl”olan uluslararas› iliflkilerin, farkl› etnikgruplar›n ulusal, bölgesel ve küreseldüzlemde siyasal temsillerinin bar›fl›bozmadan nas›l gerçeklefltirilece¤i so-runsal› ile ilgilenmesi kaç›n›lmazd›r. Busorunsal Avrupa Birli¤i ve Avrupa Kon-seyi gibi bölgesel örgütler taraf›ndan çe-flitli düzeylerde tart›flmaya aç›lmaktad›r.Bununla birlikte küresel düzeyde mese-leye yap›c› bir çerçeve kazand›rmayayönelik tart›flmalar›n yayg›n bir biçimdeyap›lmad›¤›n› söyleyebiliriz. Bugün et-nik kimliklere dair tecrübe edilen duruma¤›rl›kl› olarak, geleneksel ulus devletle-rin ve hatta federal yap›lar›n kendilerinioluflturan farkl› gruplar›n ba¤l›l›¤›n› te-min ve bu ba¤l›l›¤› yeniden üretme ko-nusunda yaflad›¤› s›k›nt›lardan ve budurumun yaratt›¤› gerilim ve çat›flmalar-dan ibarettir. Bu süreçte etnik taleplerinçerçevesinin karfl›l›kl› olarak çizileme-mesi ve yanyana bar›fl içinde yaflama-n›n temel koflullar› üzerinde bir uzlafl-maya var›lamamas› da sorunun bir bafl-ka boyutunu oluflturmaktad›r.

Yaz›da birlikte yaflaman›n asgarikoflullar›n›n ne oldu¤u ya da olmas› ge-rekti¤i tart›flmas›na girilmiyor. Amaçla-

nan soruna yap›c› bir perspektifle bak›l-mas›n›n sorunun çözülebilmesi için bi-rinci koflul oldu¤u önermesine dayananbir araflt›rma gündemine dair ihtiyacadikkat çekmek ve bu önermeyi tart›flma-ya açmak. Böylesi bir araflt›rma progra-m› normatif birlikte yaflama önerileriniiçerecektir. Fakat kendi kaderini tayinhakk› ilkesinin, irridentizmin; farkl› ulus-lararas› aktörlerin ülkelerin etnik sorun-lar›na yapt›klar› do¤rudan ya da dolayl›müdahalelerin ve etnik gruplar›n siyasabiçimlerinin de birer etki faktörü olarakaraflt›rma gündemimize girmesi, ihtiyaçduydu¤umuz yap›c› politikalar›n geliflti-rilmesine katk› sa¤layacak elefltirel birbak›fl aç›s›n›n gelifltirilebilmesi aç›s›n-dan önemli katk› sa¤layacakt›r. Bu ilke-ler ve faktörler 20.yüzy›lda uluslararas›örgütlerin, devletlerin ve etnik gruplar›nsiyasal biçimleri ve ilkeleri olagelmifltirve bunlar›n günümüze dek ihtiyaç duy-du¤umuz bar›fl› üretmedi¤ini bugün iti-bariyle söylemek fazla iddial› bir tespitolmayacakt›r.

Devletlerin ulusçu politikalar›n›n ya-ratt›¤› tutars›zl›klar›n ve etnik gruplar›naidiyetini ve sadakatini temin etme ko-nusundaki baflar›s›zl›¤›n›n yan›nda,uluslararas› siyasetin etnik meseleleredair bak›fl aç›s›n›n ve temel normlar›n›n,etnik gruplar›n›n siyasal kültürlerinin,elefltirel bir bak›fl aç›s›yla gözlenmesiönerisi bu yaz›n›n temel önermesidir.Bu önermeye esin kayna¤› olan gözlemise baz› etnik gruplar›n özgün koflullar›

EEttnniikk ggrruuppllaarr,, eenntteeggrraassyyoonn iilleerrlleeddiikkççee AABB iillee iilliiflflkkiilleerriinnii

uulluuss ddeevvlleett aarraacc››ll››¤¤››yyllaa ddee¤¤iill ddeeddoo¤¤rruuddaann BBrrüükksseell iillee yyüürrüüttmmee yyöönnüünnddee tteerrcciihh ggeelliiflflttiirrmmeekktteeddiirr..

5533

çok iyi olmad›¤› halde bar›fl içinde birlik-te yaflama konusunda gösterdi¤i karar-l›l›kt›r. Yaz›da siyasal stratejilerine dik-kat çekilen gruplar Türkiye’nin komflusuolan ülkelerde yaflayan Türk toplulukla-r›d›r. Bu gruplar Osmanl› devletinin çö-küflünün ve yo¤un göçlerin ard›ndanyaflad›klar› bölgelerde etnik az›nl›k hali-ne gelmifltir. Bununla birlikte söz konu-su gruplar›n bugüne de¤in ayr›l›kç› siya-si hareketler üretmedi¤i dikkat çekici birolgudur. Yaz› bu gruplar›n siyasal dav-ran›fllar›n›n her üç perspektifinde dikka-te al›narak incelenmesi önerisinin tek-rarlanmas› ile son bulmaktad›r.

TTaarriihhsseell AArrkkaa PPllaannDevletlerin kendi topraklar› üzerinde-

ki egemenli¤inin tan›nmas›, Westphalia(1648) anlaflmas›ndan bu yana ulusla-raras› iliflkilerin en temel normlar›ndanve uluslararas› hukukun en temel kural-lar›ndan birisidir. ‹lkesel olarak bu kura-l›n ihlal edilemez oldu¤u kabul edilmifl-tir. Bununla birlikte Frans›z ihtilalinden(1789) bafllayarak 19. yüzy›l boyuncave 20.yüzy›l›n ilk yar›s›nda bu ilke defa-larca ihlal edilmifltir.

Frans›z ihtilali, Avrupa’daki mutlaki-yetçi monarflileri tehdit etti. Devrim Sa-vafllar› ve Napolyon Savafllar› ile birliktetüm Avrupa’ya yay›lan milliyetçilik ve li-beralizm Avrupa siyasal co¤rafyas›n›de¤ifltirdi. Bat› Avrupa’daki mutlakiyetçimonarflilerin büyük bir k›sm› 1815-1848y›llar› aras›ndaki ayaklanmalara direne-meyerek, liberalizmin etkisiyle, anaya-

sal monarflilere dönüfltüler (Hobsbawm,2002).

Özellikle Orta ve Do¤u Avrupa’da Mil-liyetçilik etkisini gösterdi. Orta Avrupa’da19.yüzy›l›n ikinci yar›s›nda Almanya ve‹talya ulus devletler olarak ortaya ç›kt›.Do¤u Avrupa’daki büyük imparatorluk-lar yine milliyetçili¤in etkisi ile bir çö-zülme ve parçalanma sürecine girdi.Birinci Dünya Savafl›na yol açan güçmücadeleleri sonuç olarak Osmanl› veAvusturya-Macaristan ‹mparatorluklar›ile Rus Çarl›¤›n›n ortadan kalkmas›nayol açt›. Osmanl› ve Habsburglar’› y›-kan fley milliyetçilik iken, Rus Çarfl›l›¤›Bolflevikler taraf›ndan ortadan kald›r›ld›.

Birinci Dünya Savafl› sonras›nda kuru-lan yeni düzene ABD Baflkan› Wilson’›n14 madde halinde formüllefltirdi¤i ilkele-ri damgas›n› vurdu. Bu ilkelerden en tar-t›flmal› olan› “uluslar›n kendi kaderini ta-yin hakk›” d›r. Bu ilke Birinci Dünya Sa-vafl› sonras›nda Avrupa’da yeni ulusdevletler kurulma sürecine rehberlik etti.Daha önce üç büyük imparatorlu¤un te-baas› olan halklar, nüfus olarak ço¤un-lu¤a sahip olduklar› bölgelerde galipdevletlerin deste¤i ile ba¤›ms›zl›k eldeettiler ve kendi devletlerini kurdular. As-l›nda tek bir halk olarak de¤erlendirilebi-lecek olan Araplar için ise Lübnan, Suri-ye, M›s›r, Irak örneklerinde görüldü¤ügibi Avrupa k›tas›ndaki örneklerdenfarkl› bir uygulama gerçekleflmifltir. Ba-t›l› devletler, aralar›ndaki anlaflmalarla(Sykes-Picot) Araplar›n yaflad›¤› top-

5544

raklar› bölmüfl ve bugün Ortado¤u ola-rak adland›r›lan co¤rafyada galip Bat›l›devletlerin himayesinde veya mandayönetimi alt›nda küçük devletler olufltu-rulmufltur. Bu süreci ABD’nin 19.yüzy›-l›n hakim imparatorluklar›n› çözme vebu imparatorluklardan kopan ülkelerdekendi etkinli¤ini artt›rma çabas›n›n birsonucu olarak da okumak mümkündür.

Tüm bu yeni devletlerin kurucu pren-sibi milliyetçilik idi. Ortaya ç›kan ulusdevletler, etnik olarak homojen de¤ildive içlerinde farkl› dini ve etnik az›nl›kla-r› bar›nd›r›yordu. Az›nl›k terimi, üzerin-de yerlefltikleri co¤rafyadaki siyasalüyeli¤i tan›mlayan kriterlere uymayangruplar› ifade ediyordu ve Versay anlafl-mas› ile birlikte bu siyasal olarak d›flar›-da kabul edilen gruplar “ulusal az›nl›k”olarak adland›r›ld› (Preece, 1998: 10-11). Devletlerin kendi az›nl›klar› ile olaniliflkileri ve bu az›nl›klar›n haklar›na sta-tülerine dair belirsizlikler iki savafl aras›dönem uluslararas› iliflkilerinin enönemli konular›ndan biriydi (Preece,1998: 31).

‹ki Dünya Savafl› aras› dönemdeuluslararas› siyaset, Birinci Dünya Sa-vafl› sonras› kurulmaya çal›fl›lan düze-nin gölgesinde flekillendi. ABD’nin yenikurulan dünya düzeninin içinde yer al-mak istememesi, birinci savafl›n ma¤lu-bu olan Almanya’n›n a¤›r savafl tazmi-natlar›na mahküm edilmesi gibi faktörlerAvrupa’da radikal siyasi hareketlere iv-me kazand›rd›. Bu dönemde ‹spanya,‹talya ve Almanya’da milliyetçi, faflist ve›rkç› yönetimler kuruldu. Uzakdo¤u’daJaponya’da ise militarizm egemen oldu.Avrupa siyaseti 1930’lu y›llardan itiba-ren faflizm ve nazizmin etkisine girdi.Otoriter ve totaliter bu rejimler için ha-kim olan ulusal gruplar›n d›fl›ndaki etnik,dini, kültürel ya da ideolojik eksenligruplara grup kimlikleri ile yaflama vekendini ifade etme hakk› verilmedi. Mil-liyetçi programlar›n hedefleri ile stra-tejik ya da taktik anlamda uyumlu ol-mayan tüm gruplar, hareketler, olu-flumlar marjinal hale getirildi. Bu dö-nemde Avrupa’da ulus devletler içindekendilerine yaflama alan› bulmufl olanYahudiler, Çingeneler gibi kadim halklarve Marksist gruplar yo¤un bir bask›yamaruz kald›. Yine ayn› dönemde reviz-yonist Almanya’n›n, Roma ‹mparatorlu-¤unu yeniden kurmak isteyen faflist ‹tal-ya’n›n komflular› olan ülkelerdeki kendi-leri ile ayn› etnik kökenden kabul edilenayr›l›kç› gruplar› destekledi¤ini ve yay›l-mac› siyasetleri için araçsallaflt›rd›¤›n›görürüz. Çekoslovakya’daki Südet Al-

ÇÇeekkoosslloovvaakkyyaa’’ddaakkii SSüüddeett AAllmmaannllaarr››’’nn››nn dduurruummuu,, SSaaaarr bbööllggeessii--nniinn ssttaattüüssüünnüünn bbeelliirrlleennmmeessii,, TTiirroollssoorruunnuu ggiibbii mmeesseelleelleerr,, uulluussaall

aazz››nnll››kkllaarr››nn bbaaflflkkaa üüllkkeelleerr ttaarraaff››nnddaannnnaass››ll aarraaççssaallllaaflfltt››rr››lldd››kkllaarr››nn››nn öönneemmllii

öörrnneekklleerriiddiirr..

5555

manlar›’n›n durumu, Saar bölgesininstatüsünün belirlenmesi, Tirol sorunu gi-bi meseleler ulusal az›nl›klar›n baflka ül-keler taraf›ndan nas›l araçsallaflt›r›ld›k-lar›n›n önemli örnekleridir.

‹kinci Dünya Savafl› sonras› dönem-

de az›nl›k meseleleri ve bunun üzerin-

den yürütülen d›fl politikalar flekil de¤ifl-

tirdi. Bu dönemde özellikle Do¤u ve Or-

ta Avrupa’da ortaya ç›kan muhalif hare-

ketler ve bunlar›n fliddetli bir biçimde

bast›r›lmas› insan haklar› meselelerinin

de siyasallaflmas› sürecini bafllatm›flt›r .

Varflova Pakt› ile NATO ittifak› aras›n-

daki sürdürülmesi oldukça zor olan geri-

lim ortam ve silahlanma yar›fl›, insan

haklar› ihlallerinin gündeme gelmesi ile

ideolojik anlamda yeni bir form kazan-

m›flt›r. Do¤u Avrupa’daki Sovyet hege-

monyas›n›n insanlar›n iradesi hilaf›na

sürdürülebilmesi ya da böyle sürdürül-

dü¤ü iddias› anti-emperyalist ve toplum-

sal bir varl›k olarak insan› merkeze alan

bir söylemle küresel etki alan›n› genifl-

letmifl Sovyetler için sürdürülebilir bir

durum de¤ildi. Do¤u Avrupa halklar›n›n

ya da Sovyet halklar›n›n etnik farkl›l›kla-

r›n›n öne ç›kar›lmas› ise milliyetçili¤i

reddeden Sovyetlerin kabul edebilece¤i

bir uzlaflma zemini olamazd›. Bununla

birlikte, birey haklar›n› kolektif haklar›n

önüne ç›karan bir yaklafl›m Sovyetlerin

de ilkesel olarak kabul edebilece¤i bir

durumdu. Nitekim Sovyetler Helsinki Ni-

hai Senedini imzalad›; fakat bu süreçte-

ki “insani boyut”, 1975-90 y›llar› aras›n-

da, Bat›l› devletlerin Sovyetleri bask› al-

t›nda tutmak için araçsallaflt›rd›klar› bir

alan oldu (Pamukçu 1996: 55).

Helsinki süreci So¤uk Savafl›n yu-

muflama döneminin temel eksenini ve

Helsinki Nihai Senedi ile ortaya konan

ilkeler bu yumuflaman›n ve dönemin

uluslararas› iliflkiler ortam›n›n kavram-

sal çerçevesini oluflturur. Helsinki Nihai

Senedi ile uluslararas› iliflkilerin So¤uk

Savafl’›n son döneminde tâbi olaca¤›

kurallar belirlenmifltir ve bu nedenle bu

belge 20.yüzy›l›n Westphalia anlaflmas›

olarak nitelendirilebilir. Belge insan hak-

lar›n› çi¤nenemez bir hak olarak de¤er-

lendirmektedir. Bunun yan›nda bir yan-

dan devletlerin toprak bütünlü¤üne vur-

gu yaparken öte yandan uluslar›n kendi

kaderini tayin hakk›n› da kabul etmekte-

dir ki bu büyük bir çeliflkidir. Ayr›ca bu

çeliflki, önceleri insan haklar› üzerinden

tart›fl›lan az›nl›k meselelerinde, e¤er

ulus devletler durumu yönetmede bafla-

r›s›zsa ve uluslararas› müdahaleler

az›nl›k grubunu fazlaca cesaretlendiri-

yorsa, az›nl›k gruplar›n›n bir süre sonra

›srarl› bir biçimde uluslar›n kendi kade-

rini tayin hakk› ilkesinin kendileri için

uyarlanmas›n› talep etmeye bafllamas›-

na yol açabilmektedir.

So¤uk Savaflta, iki savafl aras› dö-

nemin tats›z deneyimlerinin de etkisi ile

ideoloji, bireysel haklar üzerinden kur-

gulanan ve yaklafl›lan az›nl›klar›n hakla-

5566

r› ve politik konumlar›na dair meseleler

So¤uk Savafl›n sona ermesi ile yepyeni

bir veçhe kazand›. Bir Federasyon olan

Sovyetler Birli¤i çöktü ve kendisini olufl-

turan uluslar›n ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etme-

si ile ulus devletlere ayr›ld›; Yugoslavya

yine benzer bir durumdan geçti ve par-

çaland› küçük devletlere bölündü. Do¤u

blo¤unu oluflturan ülkeler serbest kald›

ve rejim de¤iflikli¤ine giderek Bat›l› libe-

ral devletlere benzer bir siyasi ve iktisa-

di örgütlenme modeline do¤ru giden re-

form süreçlerini bafllatt›lar. Devlet gü-

dümlü, özel mülkiyeti reddeden ya da

çok s›n›rl› k›lan, özel ellerde sermaye

birikimine ve dolay›s›yla “sömürüye” izin

vermeyen iktisadi yap›lar›n› kapitalist bir

iktisat anlay›fl› ile de¤ifltirdiler. Bu süreç-

te Sovyet sonras› bir ulus devlet inflas›

program› bafllatt›lar. Bu ülkelerde bast›-

r›lm›fl olan milliyetçilik gerek ulus devle-

tin inflas› sürecindeki abart›l› politikalar,

gerekse Sovyet döneminin bast›r›lm›fl-

l›klar› üzerinden yeniden ortaya ç›kt›.

Sovyet sonras› dönemde ba¤›ms›z olan

bu ülkelerin ço¤unda az›nl›klara iyi mu-

amele edilmemekte, Sovyet döneminde

do¤al kabul edilen birçok hak bugün

az›nl›k gruplar›na kulland›r›lmamakta-

d›r. Örne¤in Balt›k ülkelerinde yaflayan

Rus az›nl›k ciddi bir bask› alt›ndad›r.

Romanya’daki Macar az›nl›k haklar›

aç›s›ndan oldukça geri bir durumdad›r.

1990’l› y›llar›n bafllar›nda Bulgaris-

tan’daki komünist yönetimin o ülkede

yaflayan Türk az›nl›¤a karfl› uygulad›¤›

fliddetli asimilasyon politikas› ise bu du-

rumun bir baflka örne¤idir. Bir zamanlar Sosyalist yönetimleri

olan bu ülkelerde bugün az›nl›klara kar-fl› tolerans›n çok düflük oldu¤unu, yo-¤un bir etnik ayr›mc›l›k ve yabanc› düfl-manl›¤›n›n oldu¤unu söyleyebiliriz. Budurum, Sovyet blo¤unun genel olarakmilliyetçilik sorunlar›n› çözmekte pek debaflar›l› olmad›¤›n› bize aç›kça gösteri-yor.

So¤uk Savafl sonras›nda ortaya ç›-kan en önemli geliflmelerden birisi deKuveyt’in Irak taraf›ndan iflgal edilmesive ard›ndan Birleflmifl Milletlerden ald›-¤› yetki ile ABD’nin Irak’a sald›rmas›d›r.ABD’nin Irak operasyonu 1991-2003 y›l-lar› aras›n› kapsayan uzun bir ambargove izolasyon siyasetini do¤urmufltur.

AAzz››nnll››kkllaarr››nn HHeeggeemmoonnyyaa TTeessiissii iiççiinn AArraaççssaallllaaflfltt››rr››llmmaass››Uluslararas› iliflkiler aç›s›ndan bak›l-

d›¤›nda az›nl›k meseleleri üç ayr› biçim-de ortaya ç›kar. Bunlar, ayr›l›kç›l›k (se-cessionism), irridentizm ve federasyonya da bölgesel yetkilerin artt›r›lmas› ta-lepleridir. Bu talepler etraf›nda cereyaneden gerilimler, çat›flmalar çeflitli dev-letler taraf›ndan ikili ve çoklu iliflkilerdegöreli avantajlar›n› artt›rmak, söz söyle-me ve etki etme olanaklar› yaratmakmaksad›yla araçsallaflt›r›l›r. Premdasetnik çat›flmaya do¤rudan taraf olma-yan uluslararas› aktörlerin üç farkl› ge-rekçe ile bu krizlere müdahil oldu¤unu

5577

ve krizlerin bu biçimde uluslararas›laflt›-¤›n› söylemektedir. Bunlardan birincisisiyasal gücün artt›r›lmas›d›r; ikinci ge-rekçe ticari ve mali ç›karlar›n korunmas›ya da geniflletilmesidir; üçüncü ve sonneden ise ahlakî-etik ba¤d›r ve uluslara-ras› aktörler a¤›rl›kl› olarak insani gerek-çelerle etnik çat›flmalara müdahil olur-lar. Bu üç nedeni tek tek de¤il de dahaçok üst üste çak›flm›fl bir halde görürüz(Premdas 1997: 50-51). Tüm bu müda-halelere meflru zemin haz›rlayan kav-ramlar ise Wilson’un 14 ilkesinden biriolan ve 20.yüzy›l uluslararas› sistemiüzerinde çok büyük etkileri olan kendikaderini tayin ilkesidir ve insan haklar›-na dair gelifltirilmifl normlar ve konvansi-yonlard›r.

Bu tür müdahaleler özellikle savafldönemlerinde ve etnik çat›flmalar s›ra-s›nda yo¤unlafl›r. Savafl dönemi yafla-nan s›k›nt›lar savafl›n taraf› olan devlet-leri hedef devlet co¤rafyas›ndaki muha-lif gruplar› harekete geçirip savafl son-ras› statükoya dair baz› sözler vermeksuretiyle yanlar›na alma çabas› içinesürüklemektedir. Bu durum devletlerin19. ve 20.yüzy›l boyunca s›kl›kla bafl-vurdu¤u bir taktik olmufltur. Frans›zlarAmerikan›n ba¤›ms›zl›k mücadelesini,‹ngilizler Osmanl› ‹mparatorlu¤una karfl›Araplar› ve ABD ve Rusya Birinci Dün-ya Savafl› s›ras›nda Osmanl› Ermenile-rini Osmanl›lara karfl› destekledi.

Halklar›n, “kendi kaderini tayin hak-k›” ilkesi üzerinden araçsallaflt›r›lmas›-n›n günümüzdeki en yak›n örne¤ini

ABD ile Saddam rejimi aras›ndaki mü-cadelede ABD yönetiminin Irak’›n kuze-yindeki Kürtlerle, güneydeki fiiilerle vedi¤er muhalif gruplarla kurdu¤u iliflkidir.Bilindi¤i gibi bu durum Irak örne¤indesavafl sonras› siyasal dengeleri ve Iraksiyasetinin temel parametrelerini yeni-den flekillendirmifltir. Bugün Irak siyase-ti savafl öncesi tesis edilen ve savaflsonras› ABD kontrolünü temin etmekiçin yeniden baflvurulan koalisyon politi-kalar› neticesinde flekillenmektedir.1990 öncesinde egemen bir ulus devletolarak görülen ve öyle de¤erlendirilenIrak bugün Kürtlerden (etnik bir tan›mla-ma), fiiilerden (mezhebe dayal› bir ta-n›mlama), Sünni Araplardan (mezhep-sel ve etnik bir kategori), Türkmenler-den (etnik) oluflan ve parçalanman›nhemen öncesindeki iflgal alt›nda bir top-rak parças› olarak görülmekte ve okun-maktad›r. Bu okuman›n ‹kinci Irak Sava-fl› ile bafllad›¤›n› giderek daha yayg›nbir biçimde benimsendi¤ini unutmamakgerekir.

Bugün dünyada, çeflitli co¤rafyalar-da ulus devletlerin s›n›rlar› içerisinde

DDoo¤¤uu AAvvrruuppaa hhaallkkllaarr››nn››nn yyaa ddaaSSoovvyyeett hhaallkkllaarr››nn››nn eettnniikk

ffaarrkkll››ll››kkllaarr››nn››nn öönnee çç››kkaarr››llmmaass›› iisseemmiilllliiyyeettççiillii¤¤ii rreeddddeeddeenn SSoovvyyeettlleerriinnkkaabbuull eeddeebbiilleeccee¤¤ii bbiirr uuzzllaaflflmmaa

zzeemmiinnii oollaammaazzdd››..

5588

yer alan, anayasal düzeyde yurttafl ka-bul edilmekle beraber kültürel anlamdasiyasal sistemin içerisinde yeterincetemsil edilmedi¤i kan›s›nda olan etnikve dini gruplar›n durumu ne olacakt›r?Küresel siyasal sisteme bu durum nas›letki edecektir ya da uluslararas› iliflkilerbu alan› nas›l yorumlayacak ve bu so-runlar›n uluslararas› iliflkilere etkisi neolacakt›r sorusunun insanlar› tatmineden ikna edici bir cevab› henüz üretil-memifl gibi görünüyor. Bu konudaki si-yasal tutum, farkl› etnik gruplar›n bir fe-derasyon içinde co¤rafi yo¤unluklar›naba¤l› olarak yan yana ama mümkün ol-du¤unca özerk yaflamalar› ile ulusun in-fla sürecine hiçbir etnik farkl›l›¤›n dahiledilmedi¤i bu nedenle extra siyasal-kül-türel temsilin gereksiz ve sak›ncal›-bölü-cü oldu¤u gibi de¤erlendirmeler aras›n-da s›k›flm›flt›r. Ulus devletlerin bir yan-dan anayasal vatandafll›k ve bireyselhaklar üzerine çokça vurgu yaparken,örne¤in dil, kültürel temsil gibi konulardafazlaca kat› olmas› ve ulus devletinomurgas›n› oluflturan hakim bir dilin yada kültürün evrensel bir fley olarak her-kes taraf›ndan kabul edilmesi yönünde-ki ›srar› da meseleyi daha da içinden ç›-k›lmaz bir hale getirmektedir. Tabi yineulus devletlerin varolan yap›y› korumakiçin etnik-milliyetçi iddialar›, milliyetçiliksonras› daha evrensel bir program yeri-

ne milliyetçilik öncesi örne¤in dini ba¤-lar› öne ç›karmak ya da daha ›srarc› vesald›rgan bir milliyetçilik politikas›yla,

belki de varolmayan ya da bugünün ko-flullar›nda çok anlaml› görünmeyen birözü yeniden üretme kayg›s›yla yapt›¤›politik hamleler durumu daha da karma-fl›k ve içinden ç›k›lamaz bir hale getir-mektedir.

Ulus devletlerin homojenlefltirme si-yaseti Bat›l› ülkelerde yerini özelliklegöçmenler üzerinden kurulan bir çokkül-türlülük ideolojisine b›rakm›flt›r. Çokkül-türlülük kavram› arzulanan entegre ol-mufl toplumu yaratamam›flt›r. Bu ne-denle yavaflça yerini birli¤e vurgu yapan“birlik içinde farkl›l›k” (unity in diversity)kavram›na b›rakmaktad›r. Bugün ABprojesinin hakim söylemi, az›nl›k mese-lesine daha çok “kültürel çeflitlilik”(Kaya, 2006: 391) ve bireysel olarakkültürel haklar›n en ileri noktalara kadarkullan›lmas› üzerinden bakmaktad›r.

Yaz›da flu ana kadar anlat›lmaya ça-l›fl›lan ulusal az›nl›klar›n nas›l uluslara-ras› iliflkilerin problemi haline geldi¤i yada getirildi¤idir. Bu yaz›n›n esas ortayakoymaya çal›flaca¤› fley ise bir ülkedekifarkl› dil, din, kültür gruplar›n›n, alt kim-liklerin her zaman sorun haline gelme-yebilece¤i, hatta bu gruplar›n varl›¤›n›nsorunsallaflt›r›lmas› olgusunun/süreci-nin, ulus devletlerin milliyetçi siyasetleri-nin do¤as› kadar, do¤rudan uluslararas›iliflkilerin dinamikleri ile de ba¤lant›l› ol-du¤udur. Bunun yan›nda bu farkl› grup-lar›n kültürel bagajlar›n›n, iktidar ile ilifl-kilerinin, kendilerini konumland›rma bi-çimlerinin, söz konusu gruplar›n sorun-

5599

lar›n›n siyasallaflma biçimi ile do¤rudanba¤lant›l› oldu¤u da hat›rda tutulmal›d›r.

BBiirr ‹‹mmkkaann OOllaarraakk ““AAzz››nnll››kkllaarr””//FFaarrkkll››ll››kkllaarrHomojen bir ulus yaratma fikri üze-

rinden kurulan bir ulus devlet yaratmaprojesinin ütopya oldu¤unu olumsuz ör-nekleri art arda s›ralayarak iddia edebi-liriz. Asl›nda bir homojenlefltirme ihtiya-c›n›n da bafll›bafl›na sorunlu oldu¤usöylenebilir. Homojenlefltirici, asimilas-yona dayal› politikalar bazen önemli ba-flar›lar kaydetse bile, asimile edilmemekonusunda direnen bir alt grubun varl›¤›tüm modeli sorunlu hale getirebilir.

fiu ana kadar ulus devlet yaratmaçabalar›na ve onlar›n baflar›s›zl›klar›nadaha çok de¤indim. Ulus devlet infla et-meye çal›flan elit/devlet ayg›t› ve onunbu politikalar›ndan olumsuz etkilenen,bu politikalar› varl›¤› için tehdit olarakgören etnik gruplar›n varolma stratejile-rinin nas›l uluslararas›laflt›r›ld›¤›ndan dabahsettim. Fakat acaba analizlerimizdesadece, uluslararas› iliflkileri etnik farkl›-l›klar›n, ulus devlet infla çabalar›n›n vebu ikisi aras›ndaki gerilimin nas›l etkile-di¤ine odaklanmak, durumun dengeli birde¤erlendirmesini yapabilmek için ye-terli mi? Farkl› gruplar›n siyasi kültürlerive onlarla iliflkiye giren uluslararas› si-yasal aktörlerin tutumlar›, rolleri ve mü-dahaleleri de sorunun ulusal ve ulusla-raras› düzeydeki niteli¤i üzerinde etkilimidir? Etnik gruplar›n varl›¤› ve bu grup-lar›n ulus devletle aralar›ndaki gerilimüzerine kurulu bir uluslararas› iliflkiler

okumas› d›fl›nda bu gruplar›n ulus dev-letle etkileflim içinde gelifltirdikleri siya-sal kültürleri ve uluslararas› aktörlerinetnik gerilimleri siyasal bir araç halinegetirme çabalar›n› da analizlerimizinoda¤›na alabilir miyiz? Dahas› farkl› dil,din, kültür gruplar›n›n varl›¤›n›n çat›flmayaratmayaca¤› bir durum ve siyasal dü-zen mümkün müdür? Ulus devlet- Etnikkimlik üzerinden sorunu okumaya de-vam etti¤imiz müddetçe s›n›rlar› belliolan ve büyük olas›l›kla çat›flma ile yada güç iliflkileri ile belirlenecek bir aç›k-lama biçiminin çerçevesine kendimizihapsetmifl olmuyor muyuz? Acaba fark-l›l›klar çat›flma yaratma potansiyeli d›-fl›nda nas›l okunabilir?

Böylesi sorular› tamamen idealist vebar›flç› bir dünya düzeni kurgusuna da-yanarak sormuyorum. Bu soruyu an-laml› hale getiren baz› örnekler oldu¤u-nu düflünüyorum. Bu örnekleri öne ç›ka-rarak bu sorulara cevap bulabilmek içinalternatif bir araflt›rma program› baflla-t›lmas› önerisinde bulunaca¤›m. Bu ya-z›n›n s›n›rl› hedefi budur ve e¤er böyle-si bir tart›flmay› ateflleyip, bu soruyumerkezine alan bir araflt›rma program›-n› bafllatabilirse büyük ölçüde amac›naulaflm›fl olacakt›r.

SSiiyyaassaall KKaatt››ll››mm››nn ÇÇaatt››flflmmaacc›› OOllmmaayyaann ÖÖrrnneekklleerrii:: OOssmmaannll›› DDeevvlleettiiCCoo¤¤rraaffyyaass››nnddaa KKuurruullmmuuflfl DDeevvlleettlleerriinnTTüürrkk NNüüffuussuu

Türkiye’nin Irak Özel Temsilcisi,Mart 2005’te Türkiye’nin Türkmen Poli-

6600

tikas›n›n, izleyen dönemde Irak Türk-menleri’ne Bulgaristan’daki Türkleri ör-nek almalar›, kendi ayaklar› üzerindedurmalar› ve siyasete a¤›rl›klar›n› koy-malar› önerileri istikametinde olaca¤›n›ifade etmiflti (Fikret Bila, 21.03.2005).D›fliflleri yetkilileri bu habere gelen tep-kilere cevap olarak bu demecin ve de-¤erlendirmenin Türk D›fl Politikas›ndayap›sal bir de¤ifliklik anlam›na gelmedi-¤i yönünde düzeltici aç›klamalar yapt›-lar. Bununla birlikte Bulgaristan Türkleriile Irakl› Türkmenler aras›nda kurulanbu iliflki Türkiye’nin d›fl Türkler politikas›ad› verilen siyasetinin önemli bir özelli-¤ine dikkat etmeme yol açt›. H›zl› bir bi-çimde analiz edildi¤inde Türkiye’nin Ba-t›s›ndan bafllarsak, Bulgaristan’da, Yu-nanistan’da, Romanya’da, Makedon-ya’da, k›sacas› bütün Balkan co¤rafya-s›nda yaflayan Türklerin siyasal sistemekat›l›m› ile ilgili olarak bir de¤erlendirmeyap›ld›¤›nda bu gruplar›n bulunduklar›ülkelerde bazen çok zalimce asimilas-yon siyasetlerine tabi olsalar, siyasalsistemde tatmin edici bir biçimde temsiledilmiyor olsalar bile fliddete dayal› birsiyasi tav›r tak›nmad›klar› görülmekte-dir. Bu insanlar›n b›rak›n kolektif temsilhaklar›n›, bireysel haklar aç›s›ndan dahihiç de hofl olmayan koflullar alt›nda ya-flamalar›na ra¤men s›k›nt›lar›n›n siya-sallaflmas›, dünyada s›kça görülen etniktemelli muhalif hareketlerdeki gibi flid-dete yönelik bir form almamaktad›r.Üstelik gerek Bulgaristan’da gerekse

Yunanistan’da Türklerin yo¤un yaflad›k-

lar› bölgelerdeki nüfuslar› ülke toplam

nüfusuna göre çok da az olmayan bir

büyüklüktedir. Dikkatin yöneltilmesi gereken bir

baflka ülke ise K›br›s’t›r. K›br›s’ta 1974askeri harekât› öncesinde Türklerinadadan tamamen sökülmesi ve yokedilmesi planlar› olmasayd› adadakiTürk nüfusun silahl› bir direnifl hareketiiçine girip girmeyece¤ine dair bir de¤er-lendirme yapmak mümkün de¤ildi. Fa-kat K›br›s Türklerinin ba¤›ms›zl›ktan da-ha geri bir aflama say›labilecek ama ik-tisadi ve uluslararas› koflullar itibariyledaha iyi bir duruma gelmelerini sa¤laya-caklar›n› düflündü¤ü Annan Plan›naverdi¤i destek bu ba¤lamda dikkate de-¤er bir örnektir.

Balkanlar kendi dinamikleri ve tarihiolan bir bölgedir. Fakat örnekleri Balkantopraklar› d›fl›nda da s›ralamaya devametmek mümkündür. Örne¤in Suriye’yiele alal›m bu ülkede de küçük de olsabir Türk nüfus yaflamaktad›r. Bu nüfu-sun da bugüne kadar Suriye siyasetin-de öne ç›kan muhalif ve fliddete e¤ilimlibir tutum sergiledi¤ine dair bas›na yan-s›yan önemli geliflmeler olmam›flt›r.

Irak’taki Türkmenlerin siyasal tutu-mu, duruflu ise çok yak›n dönemde TürkD›fl Politikas›n› izleyenlerin gündeminegelmifltir. Bilindi¤i gibi Irak’ta Saddamrejimi devrildikten sonra de¤iflen siyasaldengelerde kuzeydeki Kürt gruplar›1991’deki Körfez Savafl› ile birlikte

6611

ABD ile yak›n bir iliflkiye girmifller ve builiflki neticesinde Baas rejimi 2003’tekiABD iflgaliyle devrildikten sonra baz›kazan›mlar elde etmeye bafllam›fllard›r.Irak’taki parçalanma e¤ilimlerinin artt›¤›dönemlerde ise toprak üzerinden siya-set e¤ilimleri artm›fl ve kuzeydeki Kürtotoritesi ABD’nin de deste¤ini alarakKerkük’ü Kürt bölgesine dahil etme ça-bas›na giriflmifltir. ‹flte bu süreçte Ker-kük ve civar›nda yaflayan Türkmenlerinvarl›¤›n›n siyasal denklemin dikkat edil-mesi gereken bir unsuru olmas› gerekti-¤ine yönelik Türk tezleri daha s›k ifadeedilmeye bafllanm›flt›r. Bu süreçte IrakTürkmen Cephesi çat›s› alt›nda Irak’takiTürkmenler örgütlenmeye, birlikte hare-ket eden siyasi bir güç haline getirilme-ye çal›fl›lm›flt›r. Bu siyasette Irak iledo¤rudan ilgilenen Türk D›fl Politika ya-p›c›lar›n›n Irak’›n gelece¤ine dair kayg›-lar› önemli bir yer tutmaktad›r. Türk D›flPolitikas›n›n Irak’a dair resmi tutumu buülkenin toprak bütünlü¤ünün korunmas›yönündedir.

Türk taraf›n›n tüm çabalar›na ra¤menIrak’taki Türkmenler aktif ve muhalif birtutum tak›nmam›fllar bunun yerineIrak’taki çat›flmalar›n genel gidiflat›na vesavafl öncesi ittifaklar›na ba¤l› olarak birdenge siyaseti takip etmifllerdir. Irakl›Türkmenler ortam›n çat›flmaya çok mü-sait olmas›na ra¤men, çat›flmadan kaç›-nan bir tutum içinde olmufllard›r. IrakTürkmenlerinin bu tutumu Türkmenlerinhamili¤i üzerinden Irak siyasetinin bir

parças› olabilme olana¤› arayan TürkD›fl Politika yap›c› ve uygulay›c›lar›na,bas›ndan izlendi¤i kadar›yla, bu olana¤›vermemifltir.

Bir baflka örnek ise her ne kadarOsmanl› topra¤› olmasa da ‹ran’d›r. ‹ranbilindi¤i üzere büyük bir Azeri nüfus ba-r›nd›rmaktad›r. Güney Azerbaycan ad›verilen bölgede yaflayan AzerilerTürkçe konuflan bir halkt›r. Bu halk ABDyönetimleri taraf›ndan bu ülkenin ‹ran’ayönelik sald›rgan siyasetinin bir arac›olarak de¤erlendirilmeye çal›fl›lm›flt›r.Buna ra¤men gerçeklefltirilen birkaç bü-yük gösteri d›fl›nda çok büyük ve radikalbir az›nl›k muhalafetinin bu ülkede deoluflmad›¤› görülmektedir.

Görüldü¤ü gibi, Türkiye’nin komflusuolan ülkelerdeki Türk gruplar, ayr›l›kç›siyasalar gütmemekte, radikal etnikmuhalefet oda¤› haline gelmemektedir.Bu gruplar›n içinde yaflad›klar› ülkelerinsiyasal sistemine etkili bir biçimde kat›l-d›klar›, temsil sorunlar›n› çözdükleri deiddia edilemez. Kültürel aç›dan da du-rum pek o kadar parlak de¤ildir. ‹ran veBulgaristan, Türklerin siyasal sisteme

SSoovvyyeett ssoonnrraass›› ddöönneemmddee bbaa¤¤››mmss››zzoollaann bbuu üüllkkeelleerriinn ççoo¤¤uunnddaa aazz››nnll››kkllaarraa iiyyii mmuuaammeellee

eeddiillmmeemmeekkttee,, SSoovvyyeett ddöönneemmiinnddee ddoo¤¤aall kkaabbuull eeddiilleenn bbiirrççookk hhaakk

bbuuggüünn aazz››nnll››kk ggrruuppllaarr››nnaa kkuullllaanndd››rr››llmmaammaakkttaadd››rr..

6622

görece daha entegre oldu¤u ülkeler ola-rak de¤erlendirilebilir.

SSoonnuuççYaz›n›n sonunda bir uluslararas› ilifl-

kiler problemi olarak az›nl›klar mesele-sini yeniden ve farkl› bir perspektiftende¤erlendirme önerimi tekrarlayaca¤›m.Az›nl›k meseleleri a¤›rl›kl› olarak ulusdevletin kurulma mant›¤› ve biçimi ileulus devlet infla sürecinde bir ço¤unlukgrubun hakimiyetinin yaratt›¤› sorunlar-la m› ilgili? Yoksa az›nl›klar›n kendini ta-n›mlama biçimi, siyaset kültürü ve ulus-lararas› iliflkilerin do¤as›, güç iliflkileriaz›nl›k meselelerinin alg›lanmas›n› veona dair yaklafl›mlar› san›ld›¤›ndan da-ha fazla m› etkiliyor?

Birinci önermeyi do¤rulayan birçokörnek ve iddia ile karfl›laflabiliriz. Ulusdevletler ço¤u kez kendi s›n›rlar› içeri-sinde yer alan farkl› gruplar› bir aradatutacak, her birine eflit mesafede kala-cak politikalar üretmekte baflar›l› ya daistekli de¤ildir. Ço¤u zaman haklar dü-zeyinde eflitlik ilkesi kabul edilse veanayasal vatandafll›k prensibi öne ç›ka-r›lsa bile uygulamada farkl› gruplar›nkolektif hak olarak de¤erlendirilmesebile en az›ndan bireysel hak kullan›m›fleklinde dahi olsa baz› olanaklara (ka-musal alanda dil kullan›m›, k›yafet gibisimgesel kültürel unsurlar›n öne ç›kar›l-mas› vb.) kavuflmas›n›n önüne geçil-mektedir.

Uluslararas› iliflkilerin ve alt kimlikle-rin kendilerini tan›mlama ve siyaset yap-

ma biçimine vurgu yaparken ulus dev-letlerin ilkel siyasalar›n› tamamen mer-kezden ç›karmak yerine, analizlerimizeesas üzerine etki edecek, uluslararas›aktörlerin etnik gruplar›n hamili¤ine so-yunmas› ve etnik gruplar›n aktif siyasalkat›l›m› zorlamak yerine, pasif bir maz-lum siyaseti ile fliddete dayal› bir muha-lefet seçene¤i aras›nda s›k›fl›p kalmas›olarak özetleyebilece¤imiz iki farkl› un-suru da katmam›z gerekti¤i bu yaz›n›nesas önermesidir. Meseleyi bu aç›lar›y-la da ele ald›¤›m›zda belki de daha den-geli bir bak›fl gelifltirme olana¤› buluna-bilir.

DDiippnnoottllaarr1. Bu yeni ulus devletler, Birinci Dünya Sava-

fl›nda yenilen, Osmanl› ‹mparatorlu¤u,Avusturya-Macaristan ‹mparatorlu¤u vePrusya Krall›¤› topraklar›nda kurulan; Polon-ya, Çekoslovakya, Avusturya, Macaristan,Yugoslavya, Romanya, Bulgaristan, Arna-vutluk’tur. Bu devletlere Finlandiya ve da¤›-lan Rus Çarl›¤›ndan kurulan Estonya, Lit-vanya ve Letonya’y› da eklemek gerekir(Preece, 1998: 36).

2. Thomas Risse (1999: 20), devletlerin insanhaklar› alg›s›n›n ve uygulamalar›n›n zamaniçinde nas›l de¤iflti¤ine dair bir model gelifl-tirmifltir. ‹nsan haklar› de¤ifliminin spiral mo-deli ad› verilen bu modele göre devletler ilkaflamada bask›c› bir tutum içindedirler ve in-san haklar›na özen göstermezler. ‹kinci afla-mada Uluslararas› bask› ve ulus ötesi a¤la-r›n etkisi ile üzerine siyasal bask› uygulanandevlet insan haklar›n›n uluslararas› hukukagöre denetimine, egemenlik ilkesi üzerindenkarfl› ç›kar. Bu aflamay› Risse “inkar” afla-mas› olarak tan›mlar. Üçüncü aflamada isedevlet uluslararas› bask›lara dayanamaya-rak uluslararas› a¤lara baz› taktik ödünler

6633

verir. Taktik ödünler evresi ya siyasa de¤ifli-mine ya da rejim de¤iflimine yol açar. Dör-düncü fazda devlet insan haklar› ilkelerini il-kesel düzeyde kabul eder, bu alandaki ulus-lararas› anlaflmalar› onaylar fakat uygula-mada halen tutars›zl›klara mevcuttur. Sonaflamada ise devlet insan haklar› ile ilgili me-selelerde kurallara uygun davran›fllar sergi-ler.

3. Helsinki Nihai Senedinde gözlenen çeliflkiBirleflmifl Milletler Anayasas›nda da mevcut-tur.

4. Az›nl›k meselelerin reelpolitik’in arac› halinegetiriliflinin biçimleri ve k›sa bir de¤erlendir-mesi için bkz. Erol Kurubafl (2006: 99). Ku-rubafl bu meseleyi “Az›nl›k Rejiminin Zaafla-r›” bafll›¤› ile ele alm›flt›r.

5. Milliyetçilik sonras› durumun ne olaca¤›n›kimse bilmemekle beraber normatif olarakve tekamülcü bir anlay›flla bakt›¤›m›zda bu-nun din, milliyet, s›n›f, etnisite sonras› dahaevrensel bir duruma karfl›l›k gelmesi beklen-di¤i söylenebilir. Fakat böylesi evrensel vemilliyetçilik sonras› bir durumun olas› olupolmad›¤›n› bilmiyoruz.

6. Etnik çat›flmalarda uluslararas› aktörlerinarac› rolü oynad›¤› durumlara iliflkin bir ana-liz için bkz. Walker (1993).

7. Etnik çat›flmalara d›fl müdahale K›br›s, SriLanka, Bangladefl, Lübnan, Yugoslavya,Sovyetler Birli¤i ve Liberya örneklerinde çokkarmafl›k durumlara yol açm›fl ve sorununçözümü yerine çat›flmalar›n ve çözümsüzlü-¤ün derinleflmesi sonucuna yol açm›flt›r(Cooper ve Berdal 1993).

KKaayynnaakkççaa,,1. Bila, Fikret (2005), “Yeni Türkmen Politikas›

Olufltu” (Büyükelçi Osman Korutürk ile yap›-lan mülakata dayal› bir haber), Milliyet, 21Mart.

2. Cooper, Robert ve Mats Berdal (1993) “Out-side Intervention in Ethnic Conflicts”, Micha-el E.Brown (der.) Ethnic Conflict and Inter-national Society, Priceton Universtiy Press.Princeton.

3. Guibernau, Monserrat (2006) “Nationalidentity, devolution and seccession in Cana-da, Britain and Spain” Nations and Nationa-lism, 12 (1) pp.51-76.

4. Kaya, Ayhan (2006), “ ‘Çeflitlilik ‹çinde Bü-tünlük’: Türkiye’de ve Avrupa Birli¤i’nde Et-nik/Kültürel Çeflitlilik”, (Der.) Burak Ülmanve ‹smet Akça, ‹ktisat, Siyaset, Devlet Üze-rine Yaz›lar. Prof.Dr.Kemali Saybafl›l›’ya Ar-ma¤an, Ba¤lam Yay›nevi: ‹stanbul.

5. Kratochwil, Friederich (1997) “Citizenship:On the Border of Order”, (Der.) Lapid, Yosefve Friedrich Kratochwil, The Return of Cultu-re and Identity in IR Theory, Boulder andLondon: Lynne Reiner Publishers

6. Kurubafl, Erol (2006) Asimilasyondan Ta-n›nmaya: Uluslararas› Alanda Az›nl›k So-runlar› ve Avrupa Yaklafl›m›, Asil Yay›n Da-¤›t›m Ltd.: Ankara.

7. Lapid, Yosef (1997) “The Culture’s Ship:Returns and Departures in International Re-lations Theory”, (Der.) Lapid, Yosef ve Fri-edrich Kratochwil, The Return of Culture andIdentity in IR Theory, Boulder and London:Lynne Reiner Publishers.

8. Pamukçu, Ö.Konuralp (1996) “‹nsan Haklar›Konusunda Uluslarars› Örgüt ve Devlet ‹lifl-kisi: AG‹T-Türkiye” Faruk Sönmezo¤lu (der.)De¤iflen Dünya ve Türkiye, Ba¤lam Yay›ne-vi: ‹stanbul.

9. Preece, Jennifer Jackson (1998) NationalMinorities and the European Nation StatesSystem, Clarendon Press: Oxford.

10. Premdas, Ralph R. (1997) Ethnic Conflictsand Mode of Accomodation: Problems andOpportunities in Multi-Ethnic States, Facultyof Social Science, The University of West In-dies: St Augustine Trinidad and Tobago,W.I.

11. Risse, Thomas (1999), “The Socialization ofInternational Human Rights Norms into Do-mestic Practices: Introduction”, (der.) Tho-mas Risse et.al, The Power of HumanRights: International Norms and DomesticChange, Cambridge University Press: Cam-bridge.

12. Walker, Jenonne (1993) “International Medi-ation of Ethnic Conflicts”, Michael E.Brown(der.) Ethnic Conflict and International Soci-ety, Priceton Universtiy Press. Princeton.

13. Watson, Adam (1992), The Evolution of In-ternational Society, Routledge: London,New York.

14. www.telegraph.co.uk, 26.11.2006.