Borçlar Hukuku • Yeterlilik Ders Notu
Transcript of Borçlar Hukuku • Yeterlilik Ders Notu
1 | 10 S a y f a
Yeterlilik
BORÇLAR HUKUKU
BORÇLAR HUKUKU
Medeni Hukukun en önemli ve en geniş kısmını
oluşturmaktadır. Borç ilişkilerini düzenleyen dalıdır.
Kaynağı, Borçlar Kanunu’dur. Bu kanun, Medeni Kanun'un
devamıdır.
İlk Borçlar Kanunu 1926 yılında İsviçre’den alınmıştır.
Yürürlükte olan Borçlar Kanunu 1 Temmuz 2012
Tarihinde yürüklüğe girmiştir.
Borç ilişkisi: Borç ilişkisi, alacaklı ile borçlu arasında öyle bir
hukuki ilişkidir ki; bu ilişki gereğince borçlu alacaklı karşısında
bir şey vermek, bir şey yapmak veya bir şeyden kaçınmak ile
yükümlüdür.
Borcun 3 unsuru vardır:
1) Alacaklı: Borç ilişkisinde borçludan bir edimde
bulunmasını isteme hakkına sahip olan taraf (aktif süje);
2) Borçlu: Borç ilişkisinde alacaklı karşısında bir edimde
bulunmakla yükümlü olan kimse (pasif süje);
3) Edim: Borç ilişkisinin konusudur. Olumlu(verme,
yapma) veya olumsuz (yapmama) tarzda olabilir. Ayrıca edim,
hukuka (buyurucu kurallara),ahlâk ve adaba aykırı veya
imkânsız olmamalıdır.
Sorumluluk: Şayet borçlu bu yükümlülüğünü kendi isteğiyle
yerine getirmezse, alacaklının Devletin cebri organları
aracılığıyla borçlunun malvarlığına el koyabilmesi gerekir.
Borçlu, borcu için hapsedilemez, malları ile sorumludur.
Kural: Borçlunun, tüm malvarlığıyla sınırsız olarak
sorumluluğudur.(Şahsen sorumluluk) (Sınırsız Sorumluluk)
İstisna: Sorumluluk belli mallarla veya belli miktarla
sınırlandırılmış olabilir.(Sınırlı sorumluluk) (Kefil)
Belli mallarla sorumluluk: Devlet, borçlardan sadece
miras yoluyla edindiği değerler ölçüsünde sorumludur.
Belli miktarla sorumluluk: Kefilin sorumluluğu örnek
verilebilir.
Eksik Borç: Borç var, ancak sorumlusu yok. (Zaman aşımına
uğramış borçtur.)
Edinimin Butlan (Geçersizlik) Nedenleri*
Kanuna
Aykırılık
Ahlaka ve
Adaba
Aykırılık
Kişilik
Haklarına
Aykırılık
Kamu
Düzenine
Aykırılık
İmkânsızlık
*Edinimin ve Sözleşmenin geçersizlik nedenleri aynıdır.
BORCUN KAYNAKLARI
1) Hukuki işlemden doğan borçlar
2) Haksız fiillerden doğan borçlar
3) Sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlar
1) HUKUKİ İŞLEMLERDEN DOĞAN BORÇLAR
Hukuki işlemler, hukuki sonuç doğurmaya yönelmiş irade
açıklamalarıdır.
Hukuki işlemin unsurları;
a) İrade açıklaması
b) Hukuki sonuç
a) İrade açıklaması (İrade beyanı); İradenin herhangi bir
biçimde dış âleme aktarılmasına denir.
İrade, açık veya örtülü biçimde dışa yansıtılmış olabilir. Hukuk
düzeni, her ikisine de sonuç bağlar.
Şayet bir kimse, hukuki sonuç hakkındaki iradesini
hiçbir şüpheye yol açmayacak tarzda açıklamışsa, açık (sarih)
irade beyanı söz konusudur.
Buna karşılık hukuki sonuç hakkındaki istek (irade),
ancak bu isteği açıklamak için yapılan davranıştan, bu
davranışın yapıldığı hal ve şartlar göz önünde tutularak
anlaşılabiliyorsa, örtülü (zımni) irade beyanı mevcuttur.
Örneğin; bir kimse, müşterisi olduğu kitapevi tarafından
kendisine gönderilen yeni yayınlanmış bir kitabı açıp okumaya
başlarsa, kitabı satın alma yönündeki iradesini örtülü olarak
açıklamış sayılır.
b) Hukuki sonuç: Sadece iradenin açıklanması yeterli
değildir, ayrıca bu iradenin bir hukuki sonuca yönelmesi ve bu
sonucun hukuk düzenince tanınması gerekir.
Genelde sözleşmeden doğan borçlardır.
Unsurları; Hukuka aykırı fiil ZararKusur İlliyet (Nedensellik)
Unsurları; Zenginleşme
Fakirleşme
Haklı nedenin bulunmaması
İlliyet (Nedensellik)
NOT: İrade; İnsanın içinden
olmasını istediği bir şeydir.
Hukuku sonuç doğura
bilmesi için beyan edilmesi
gerekir.
2 | 10 S a y f a
Yeterlilik
BORÇLAR HUKUKU
Hukuki İşlemlerin Türleri
1. Hukuki işleme katılan tarafların sayısına göre yapılan
ayrım
İstenen hukuki sonucun doğması için bir kişinin iradesini
açıklaması yeterliyse tek taraflı hukuki işlemden, buna karşılık
istenen (arzulanan) hukuki sonucun meydana gelmesi için en az
iki kişinin irade açıklaması gerekliyse iki ya da çok taraflı
hukuki işlemden söz edilir.
a) Tek taraflı hukuki işlemlere; Vasiyetname, Fesih veya
Takas Beyanı örnek gösterilebilir.
b) Çok taraflı hukuki işlemler ise kendi içinde ikiye
ayrılır:
1) Sözleşmeler
2) Kararlar
Sözleşmelerde iradeler karşılıklı,
Kararlarda ise aynı yönde beyan edilmektedir.
2. Borçlandırıcı işlemler (taahhüt işlemleri) / Tasarruf
işlemleri Borçlandırıcı işlem, bir hakka doğrudan doğruya etkide
bulunmayan, sadece mal varlığının pasifini arttıran işlemlerdir.
Kısaca borçlandırıcı işlemler, işlemi yapanı borç altına sokan
işlemlerdir.
3. Tasarruf işlemleri Bir hakka doğrudan doğruya etki eden, yani onu devreden,
değiştiren veya sona erdiren işlemlerdir.
Örneğin; satış sözleşmesi bir borçlandırıcı işlemdir. Satım
sözleşmesi ile satıcının satım konusu malın mülkiyetini devir
borcu, alıcının ise satım bedelini ödeme borcu doğar.
Bu sözleşmeden doğan mülkiyetin geçirilmesi ve satış bedelinin
ödenmesi borçlarının yerine getirilmesi ise birer tasarruf
işlemidir.
4. Sağlar arası işlemler / Ölüme bağlı işlemler
Hukuki işlem sonuçlarını irade açıklamasında bulunan kişinin
sağlığında doğuruyorsa, sağlar arası hukuki işlemden söz edilir.
SÖZLEŞME
(Akit)
İki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarıyla
meydana gelen hukuki işleme sözleşme denir.
Sözleşme, iki taraflı bir hukuki işlemdir.
Ancak sözleşmenin yapılması sonucunda sadece bir taraf
borç altına giriyorsa tek tarafa borç yükleyen sözleşmeden
(Örneğin: Bağışlama vaadi sözleşmesi)
Buna karşılık her iki taraf da borç altında giriyorsa iki tarafa
borç yükleyen sözleşmeden (Örneğin: Satım, kira, hizmet, eser
sözleşmeleri) söz edilir.
(İki taraflı = Karşılıklı sözleşme)
Sözleşmenin kurulması
İki taraf karşılıklı ve birbirine uygun surette rızalarını beyan
ettikleri an, sözleşme (akit) tamam olur.
Sözleşmenin meydana gelebilmesi için olan karşılıklı ve
birbirine bu iki irade beyanından zaman bakımından önce
açıklananına icap (teklif, öneri), sonra açıklananına kabul denir.
İcap, sözleşme yapma çağrısıdır. Sözleşmenin esaslı
noktalarını içermesi ve karşı tarafça kabul edildiğinde
sözleşmeyi kurabilecek olgunlukta bir beyan olması gerekir.
Buna karşılık, sözleşmenin esaslı noktalarını içermeyen ve
karşı tarafça kabul edildiğinde sözleşmeyi kurabilecek
olgunlukta olmayan beyanlar ise icaba davet sayılır.
Bir beyanın icap mı, yoksa icaba davet mi olduğu şüphe
halinde beyanın yorumlanması suretiyle çözülür.
Tarife ve fiyat listesi gönderilmesi icap sayılmaz. Fiyatını
göstererek mal sergilenmesi ise, icap sayılır.
İcabın kabulü ile sözleşme tamam olur (kurulur).
İcap ve kabul, tek taraflı ve varması gerekli bir irade
beyanıdır.
Sözleşmelerde Şekil
Kanunun geçerlilik şartı olarak şekli aradığı durumlarda, üç tür
şekil öngörülmüştür: Sözlü, Yazılı, Resmi şekil (Memur veya
Noter ile yapılmalı)
Resmi şekilden amaç, işlemin yetkili bir makam veya
şahıs (örneğin noter, tapu memuru, sulh yargıcı vs.)
önünde yasaların aradığı usul ve koşullara uyularak
yapılmasıdır.
Tapu Kanunu’n göre, taşınmaz mülkiyetinin
geçirilmesi (devri) için düzenlenen sözleşmeleri
yapmaya makam, tapu sicil muhafızı veya memurudur.
Noterlik Kanunu'na göre noterler, aksi açıkça bir
yasada öngörülmedikçe, her türlü resmi senedi
düzenlemeye yetkilidirler.
Borçlar Kanun’a göre, şekle uyulmadan yapılan akit
geçersizdir. (Butlan = Kesin Hükümsüzlük)
Sözleşmelerin yorumu: İrade beyanlarının anlamları
açıkça anlaşılamıyorsa, yorumlanması gerekir.
Sözleşmenin Butlan (Geçersizlik) Nedenleri*
Kanuna
Aykırılık
Ahlaka ve
Adaba
Aykırılık
Kişilik
Haklarına
Aykırılık
Kamu
Düzenine
Aykırılık
İmkânsızlık
*Edinimin ve Sözleşmenin geçersizlik nedenleri aynıdır.
3 | 10 S a y f a
Yeterlilik
BORÇLAR HUKUKU
SÖZLEŞMEDE, İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ
UYGUNSUZLUK HALLERİ
a) İrade İle Beyan Arasında İstenerek Yaratılan
Uygunsuzluk
Şaka Beyanı
Zihni Kayıt
Muvazaa
b) İrade İle Beyan Arasında İstenmeden Meydana Gelen
Uygunsuzluk
Hata
Hile
İkrah (Korkutma, Tehdit)
Gabin (Aşırı yararlanma)
a) İrade İle Beyan Arasında İstenerek Yaratılan
Uygunsuzluk
Tek tarafın isteği ile meydana getirilen uygunsuzluk
halleri: Şaka beyanı ve Zihni kayıttır.
Şaka Beyanı: Beyanda bulunan kimse, karşı tarafın beyanını
ciddiye almayacağı kanısından hareket ederek, gerçek iradesine
uymayan bir beyanda bulunması durumudur.
Zihni Kayıt: Bir kimse beyan ettiği şeyi istememesidir.
Örneğin; kefil olduğunu veya otomobil satın aldığını beyan
ettiği halde, içinden arzu etmiyorsa zihni kayıttan söz edilir.
Bu tür beyanlar geçerli olup beyanda bulunan şahsı
bağlar.
Muvazaa (Danışıklılık): Tarafların üçüncü kişileri aldatmak
amacıyla gerçek iradelerine uymayan bir işlem yapmaları ve
görünürdeki bu işlemin kendilerini bağlamayacağı konusunda
anlaşmalarıdır.
a) Mutlak (Adi) Muvazaa: Tarafların gerçek iradelerine uymayan bir işlem
yapmaları ve görünürdeki bu işlemin kendilerini
bağlamayacağı konusunda anlaşmalarını ifade eden
mutlak (adi) muvazaa halidir.
Örneğin: A icra takibinden kurtulmak için mallarını muvazaalı
olarak B' ye devretmiş, fakat bu devrin hukuki bir sonucu
olmadığı hususunda taraflar anlaşmıştır.
b) Nispi (Mevsuf, Katmerli) Muvazaa: Tarafların gerçek iradelerine uyan işlemi bir
görünürdeki işlem altında gizledikleri halidir.
Örneğin; Büyük oğluna mallarını bırakmak isteyen baba diğer
çocuklarından çekindiği için; bağışlama işlemini satış
sözleşmesi (gizli işlem) gibi göstermesi.
Nispi Muvazaa şekil şartını yerine getiriyorsa sözleşme
kabul edile bilir.
Mutlak muvazaada iki işlem vardır: Muvazaa anlaşması
ve görünürdeki işlem. Nispi muvazaa da ise; ek olarak gizli
işlem de vardır.
b) İrade İle Beyan Arasında İstenmeden Meydana
Gelen Uygunsuzluk (İrade sakatlığı)
1) Hata: Sözleşmenin taraflarından birisinin yanılarak,
gerçek iradesine uymayan bir beyanda bulunmasıdır.
Ancak esaslı hatalar, hataya düşene sözleşmeyi iptal hakkı verir.
Esaslı hatalar: Sözleşmenin;
Niteliğinde hata
Konusunda hata
Şahısta hata
Miktarda hata
Sayılan bu durumlar dışında kalan beyan hatası
hallerinde ve saik hatası hallerinde hatanın esaslı sayılabilmesi
için hem Objektif hem de Sübjektif koşulun gerçekleşmesi
gerekir.
2) Hile: Sözleşmenin taraflarından biri, karşı tarafın hilesi
sonucu yanılmıştır (yanıltılmıştır).Esaslı olmasa bile, yanıltılan
kişi sözleşmeyi iptal edebilir.
3) İkrah (Korkutma, Tehdit): Biri yapmak istemediği bir
sözleşmeyi, kendisine veya yakınlarından birine ağır ve derhal
meydana gelecek bir zarar verileceği tehditti altında yapmıştır.
Korkutulan taraf, korkutma fiilini üçüncü bir kişi işlemiş olsa
bile sözleşmeyi iptal edebilir.
4) Gabin: Sözleşmenin özgürlüğüne karşın taraflardan biri
diğerinin zayıflığını istismar ederek edimler arasında aşırı değer
farkı yaratarak onu sömürmesine denir.
Sözleşme İptal Süreleri
Hata Öğrenildiği andan itibaren 1 yıl içinde
Hile
İkrah Tehdit unsuru ortadan kalktıktan sonra 1 yıl içinde
Gabin Öğrenildiği andan itibaren 1 yıl içinde, her koşulda 5 yıl
Hata
Hile
İkrah (Korkutma)
Gabin
Saik hatası; kişinin beyanda bulunurken yaptığı
değerlendirmeler ve tahminlerde yanılmasını ifade eder.
Buna karşılık adi hesap yanlışlığı esaslı hata sayılmaz.
(Sözleşmeyi iptal etmez)
Bu hatalar sözleşmeyi
iptal eder.
İrade Sakatlığı: Hata, Hile, İkrah gibi sebeplerle
kişinin, irade ve beyan arasında istenmeden meydana
gelen uyumsuzluk halidir.
İrade Sakatlığı vardır.
4 | 10 S a y f a
Yeterlilik
BORÇLAR HUKUKU
Sözleşmelerde Hükümsüzlük
(Butlan ve İptal Kabiliyeti)
1.Butlan (Kesin hükümsüzlük)
Batıl (kesin hükümsüz) sözleşmeler (hukuki işlemler),
belli bir sakatlık nedeniyle, baştan itibaren kendisine bağlanan
hukuki sonuçları doğurmayan ve geçerli hale getirilemeyen
işlemlerdir.
Butlan sebepleri:
Ehliyetsizlik
Şekle aykırılık
Muvazaa
Sözleşmenin emredici hükümlere, kamu düzenine,
ahlâka, kişilik haklarına aykırı olması veya imkânsız olması
Sonuçları: Batıl işlemler, kesin hükümsüzdür. Baştan itibaren
hiçbir sonuç doğurmaz. İşlem hiçbir zaman geçerli hale gelmez.
Gerekli şartlara uyularak yeniden yapılması gerekir.
2.İptal kabiliyeti
Çeşitli şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Sakat olan sözleşmenin
tam olarak hükümsüz hale gelmesi için, korunan tarafa bir iptal
hakkı tanınmış olmasıdır. Bu, bozucu yenilik doğuran bir haktır.
Bu hakkın kullanılmasıyla, sözleşme kesin olarak hükümsüz
hale gelir. Bu tür işlemlere, feshedilebilen işlemler de denir.
İptal sebepleri: Hata, hile, korkutma, gabin(sömürme) olabilir.
Hata ve hilede öğrenme tarihinden, korkutmada ise etkisinin
kalktığı tarihten itibaren 1 yıl içinde sözleşmeyi iptal etmezse,
sözleşmeye icazet vermiş sayılır ve bağlayıcı hale gelir.
TEMSİL
Temsil, başkası hesabına işlemler yapılmasıdır.
Temsil, bir üçlü ilişkidir;
Yetki veren, Temsilci(mümessil), Üçüncü şahıs
Temsil, tek taraflı bir hukuki işlemdir.
Temsil bu özelliğiyle, vekâletten ayrılmaktadır. Çünkü
vekâlet bir sözleşmedir ve vekile, bir işin yapılması
yükümlülüğünü yüklemektedir.
Temsil yetkisi kanundan doğarsa kanuni temsil (Veli,
vasi), yetki verenin iradesinden doğarsa iradi temsildir.
Temsil Türleri;
a)Doğrudan (Vasıtasız) Temsil: Temsilci yetki veren
hesabına ve adına (namına) davranıyorsa, doğrudan temsil söz
konusudur. Gerçek temsil türü budur. Bu durumda, temsilcinin
üçüncü şahısla yaptığı işlemin tüm hukuki sonuçları (alacak ve
borçlar) doğrudan doğruya yetki verenin üzerinde almaktadır.
Böylece Doğrudan Temsilin, İki Unsuru Vardır:
1-Temsil Yetkisi: Yetkisi, yetki veren tarafından tek
taraflı bir irade açıklamasıyla verilir.
Yetkinin verilmesi herhangi bir şekle tabi değildir. Bununla
beraber, yazılı olarak verilmesi (yetki belgesi), ispat açısından
kolaylık sağlar.
Yetkinin içeriğini, yetki veren belirler. Yetki veren bu yetkiyi
her zaman sınırlayabilir veya geri alabilir; bu haktan önceden
vazgeçmek geçersizdir.
Kanun bazı hallerde, özel yetki verilmesini aramıştır:
Bir taşınmazı devretmek veya bir hakla sınırlamak,
Bağışlamak,
Kambiyo taahhüdünde bulunmak (poliçe, çek vs.)
Dava açmak,
Sulh olmak
Tahkimde bulunmak.
2-Başkası Adına Davranma: Yetkisinin verildiği kişinin
(mümessilin) işlem yaparken başkası (yetki veren) adına
davranması gerekir.
b) Dolaylı (Vasıtalı) Temsil: Dolaylı temsilde temsilci,
yetki veren hesabına, fakat temsilci kendi adına
davranmaktadır.
c)Yetkisiz Temsil: Bir başkası adına sözleşme yapan
kimsenin temsil yetkisi yoksa yetkisiz temsil söz konusudur.
Temsilcinin yetkisinin sona erdiği veya yetkisinin
sınırlarını aştığı durumlarda da yetkisiz temsil söz konusudur.
Temyiz(karşılaştırma)
kudretinden yoksunluk
nedeniyle tam ehliyetsiz olma
hali
Azil: Temsi edilenin, temsil edenin işine son vermesidir.
5 | 10 S a y f a
Yeterlilik
BORÇLAR HUKUKU
2) HAKSIZ FİİLDEN DOĞAN BORÇLAR
Haksız fiil, bir kişinin (fail) hukuka aykırı bir davranışla kasten
veya ihmal sonucu başka bir kişiye (mağdura) zarar vermesidir.
Unsurları:
A)Hukuka Aykırı Fiil: Hukuk düzeninin yazılı olan ve
olmayan kurallarına aykırılık, hukuka aykırılık sayılır.
Şu Durumlarda, Hukuka Aykırılık Ortadan Kalkar:
Kamu erkinin kullanılması,
Haklı savunma,
Zorda kalma (ıztırar) hali,
Kendi hakkını korumak için kuvvet kullanma
Özel hukuktan doğan bir hakkın kullanılması,
Zarar görenin rızası (hukuken mümkün olan hallerde)
B)Zarar: Zarar, maddi ve manevi olabilir.
Maddi Zarar; malvarlığının mevcut durumu ile haksız fiilden
önceki durum arasındaki farkı ifade eder. Bu fiili bir zarar
olabileceği gibi, kârdan yoksun kalma şeklinde de ortaya
çıkabilir.
Manevi Zararda ise; kişinin şahsiyet (kişilik) haklarına bir
tecavüz söz konusudur. Zarar görenin, zararın varlığını
ispatlaması gerekir.
C)Kusur: Hukuka aykırı sonucun istenmesi (kast) veya bu
sonucu önlemek için gerekli iradenin gösterilmemesidir (ihmal).
İrade unsuruna (temyiz kudretine) sahip olan bir kişi, haksız
fiilden sorumlu tutulabilir.
Kusurun ispatı, zarar gören kişiye aittir.
Bazı durumlarda zarar görenin de fiilin meydana gelmesinde
birlikte kusuru olabilir buna müterafık kusur denir. Bu durum,
tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınır.
Kusursuz Sorumluluk: Kendi kusuru olmasa bile ortaya çıkan
zarardan sorumlu tutunulmasıdır.
Adam Çalıştıranların Sorumluluğu
(Çalışan içki içip zarar vermesi durumunda iş sahibi
de sorumludur.)
Hayvan Taşıyanların Sorumluluğu
(Bakılan hayvanların üçüncü kişilere sarar verme
durumu)
Bina Malik Ve Müthaitlerin Sorumluluğu
Motorlu Araç İşletmelerinin Sorumluluğu
( Araç kırmızı ışıkta geçerse ceza araç sahibine gelir)
D)Nedensellik (İlliyet): Zararın bu fiilden dolayı meydana
gelmesi şarttır.
Nedensellik bağı konusunda uygun illiyet bağı teorisi
uygulanır. Hayat tecrübelerine göre böyle bir sonucun doğması
mümkün (beklenebilir) olmalıdır.
Haksız Fiilin Hükümleri:
Haksız fiil işleyen kişi, mağdurun zararını tazmin etmek
zorundadır.
Tazminat, maddi ve manevi tazminat olmak üzere ikiye ayrılır.
Maddi tazminat genellikle nakden tazmin şeklinde olur.
Fakat aynen tazmine hükmedilmesi de mümkündür
Manevi tazminat, kişilik haklarına tecavüz halinde söz
konusu olur.
3) SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEDEN DOĞAN BORÇLAR
Sebepsiz zenginleşme, bir kişinin malvarlığında haklı bir sebep
olmaksızın bir diğer kişinin malvarlığı aleyhine meydana gelen
zenginleşmedir (çoğalmadır).
Unsurları:
Zenginleşme: Bir kimsenin malvarlığında bir
çoğalmanın (zenginleşmenin) meydana gelmesidir.
Fakirleşme: Bir kimse zenginleşirken, bir başkasının
malvarlığı fakirleşmiş olmalıdır.
Nedensellik bağı: Bir kimsenin malvarlığındaki
fakirleşme, diğer şahsın zenginleşmesinden kaynaklanmalı.
Haklı bir sebebin bulunmaması
Sebepsiz Zenginleşmenin Hükümleri:
Zenginleşmeden doğan borç, iade (geri verme) borcudur.
Zenginleşme konusu tüketilmiş veya aynen iadesi mümkün
değilse, iadenin konusu zenginleşmenin nakdi karşılığıdır.
Zenginleşen kötü niyetli ise, zenginleşmenin tümünü
iade etmek zorundadır.
Zenginleşen İyi niyetli ise; iade borcu, geri verme
zamanındaki zenginleşme miktarıyla sınırlıdır
Sebepsiz Zenginleşmenin Zamanaşımı: Sebepsiz
zenginleşmeden doğan alacak hakkı; fakirleşenin, bu hakkını
öğrendiği andan itibaren 1 yıl ve her halükârda hakkın
doğumundan itibaren 10 yılın geçmesi ile birlikte zamanaşımına
uğrar.
Haksız Fiilden Doğan Borçlar ve
Sebepsiz Zenginleşme
ZAMAN AŞIMI SÜRELERİ
Öğrenildiğinden itibaren 1 yıl ve her halükarda 10 yıldır.
6 | 10 S a y f a
Yeterlilik
BORÇLAR HUKUKU
BORCUN SONA ERDİREN SEBEPLER
1.. İFA: Edimin borçlu tarafından alacaklıya karşı yerine
getirilmesi ve böylece borcun sona erdirilmesidir.
İfa Yeri: Taraflar aksini kararlaştırmamışlarsa, Borçlar
Kanunu’ndaki yedek kurala göre:
Para borçları, ödeme zamanında alacaklının
ikametgâhının bulunduğu yerde ifa olunur
(Götürülecek Borçlar),
Parça borçları (yani belli bir şeyin teslimi borcu),
sözleşme yapılırken o şeyin bulunduğu yerde ifa olunur.
Diğer tüm borçlar, borcun doğumu zamanında borçlunun
oturduğu yerde (borçlunun ikametgâhı) ifa olunur. (Kambiyo
Senedi vb.)
İfa Zamanı: Alacaklının borçludan borcun ifasını
isteyebileceği andır.(muaccel anı - Vadesi gelmiş)
Alacaklı, müaccel olmamış (vadesi gelmemiş) bir borcun
ifasını isteyemez.
Ayın başı veya sonu tabirlerinden, ayın birinci ve sonuncu
günleri; ayın ortası tabirinden ise, ayın 15'i anlaşılır.
Süre gün olarak belirtilmişse; Borç, sözleşmenin
yapıldığı gün sayılmamak şartıyla sürenin son günü muaccel
olur; süre sekiz veya on beş gün ise, bu süre bir veya iki hafta
olarak değil, tamam sekiz veya on beş gündür.
Süre hafta şeklinde belirlenmişse; Borç, son haftanın
sözleşmenin yapıldığı güne ismen uyan gününde muaccel olur.
Süre ay olarak belirlenmişse; Borç sözleşmenin
yapıldığı gün ayın kaçıncı günü ise, son ayın buna uyan
gününde muaccel olur; son ayda uyan gün yoksa son ayın son
günü muaccel olur.
Pazar gününe veya kanunen tatil olan güne rastlayan
vade, kendiliğinden bunu izleyen tatil olmayan ilk güne geçer.
Borç vade gününde mesai saatleri içinde ifa
edilmelidir.
ALACAKLININ TEMERRÜDÜ
Alacaklı temerrüdü (alacaklının direnimi), alacaklının, haklı bir
neden olmaksızın borçlunun edimini reddetmesidir. Alacaklı
temerrüdünün meydana gelmesi için, ifa borçlu tarafından
alacaklıya usulüne uygun olarak teklif edilmiş olmalı ve alacaklı
bu teklifi haklı bir neden olmaksızın reddetmiş olmalıdır.
Genel sonuçları: En önemli sonucu, tevdi (Borçlunun aldığı
borcu ödemesi) veya fesih yoluyla borçtan kurtulma imkânını
vermesidir:
BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ
Borçlunun temerrüdü, ifası mümkün muaccel bir borcun borçlu
tarafından zamanında yerine getirilmemesidir.
Borçlunun temerrüdünün şartları:
a)Borcun muaccel olması: Borcun muaccel olması, borcun
borçlu tarafından ifasının gerekli olduğu, başka bir deyişle,
alacaklının borçludan ifayı talep ve dava edebileceği anın
gelmiş olmasını ifade eder. Ancak borçlu ifadan kaçınmak
hususunda bir defi (savunma) hakkına sahipse, bu hakkını ileri
sürerek temerrüde düşmekten kurtulabilir.
b)Alacaklının ihtarı: İhtar, alacaklının borçluyu ifaya davet
eden, varması gerekli, tek taraflı bir irade açıklamasıdır. Tacirler
arasındaki ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla veya
yapılır.
Temerrüdün Genel Sonuçları:
a)Temerrüt Faizi: Alacaklı hala borçlunun borcunu
yerine getirmesini istemekte, ek olarak gecikme nedeniyle
uğradığı zararın tazminini talep etmektedir.
b)Kaza halinde sorumluluk: Temerrüde düşen borçlu,
bundan sonra kazara (kaza ile) meydana gelecek zararlardan
kusuru olmasa dahi sorumludur.
2.. İBRA: Alacaklının borçluyla yaptığı sözleşmeyle
alacağından vazgeçip, borçluyu borçtan kurtarmasıdır.
İbra ile borç sona ermesi; Kefalet, rehin gibi yan (fer'i) hakları
ve faiz borcunu da sona erdirir.
3.. YENİLEME (TECDİT): Bir borcun, yeni bir borç
meydana getirilerek sona erdirilmesidir.
(Cari hesapta borç, hesap kapatılıp bakiye karşı tarafça kabul
edilince yenilenmiş olur.)
4.. TAKAS: İki kişi arasındaki aynı cinsten karşılıklı
borçların, bunlardan birinin tek taraflı beyanıyla sona
erdirilmesidir. Böylece, her iki taraf da borcunu ifa etmiş ve
alacağını tahsil etmiş duruma getirir.
Takasın şartları:
a) Taraflar birbirinden alacaklı olmalıdır(karşılıklı
borçluluk)
b) Tarafların birbirlerinden olan alacaklarının konusu aynı
cinsten olmalıdır.
c) Borçların istenebilir (muaccel) olması
d) Takastan feragat edilmiş olmamalıdır.
5.. ZAMANAŞIMI: Hukuk sistemimizde, kazandırıcı ve
düşürücü zamanaşımı vardır. (Borcu kesin olarak sona
erdirmez.)
Kazandırıcı zamanaşımı; eşya hukukunda bir ayni
hakkın (özellikle mülkiyet hakkının) belli şartlarla süre devam
eden zilyetlik sonucu kazanılmasını ifade eder ve burada
konumuz dışındadır.
Düşürücü zamanaşımı ise; belli süre içinde hakkını
talep etmemiş olan alacaklının, alacağını dava yoluyla elde etme
imkânını kaybetmiş olmasını ifade eder.
Borçlar Kanunumuz borcu sona erdiren sebep olarak
düzenlemiş olmasına rağmen, zamanaşımına uğrayan alacak
sona ermez, fakat talep ve dava edilemez. Bu nedenle, bu tür
alacaklara (borçlara), eksik borçlar denir.
Zamanaşımının şartları
a)Alacağın zamanaşımına tabi olması: Kural olarak, her
türlü alacak zamanaşımına tabidir.
b)Zamanaşımı süresinin geçmesi: Normal zamanaşımı
süresi, 10 yıldır.
6.. İMKÂNSIZLIK: Mevcut bir borcun ifasının cebri icra
yoluyla elde edilemeyecek hale gelmesidir. Bu imkânsızlık,
maddi veya hukuki bir sebepten de ileri gelebilir.
7.. ALACAKLI VE BORÇLU SIFATININ
BİRLEŞMESİ: Alacaklı ve borçlu sıfatlarının bir kişide
toplanması halinde borç düşer(sona erer).
Örneğin; alacağın borçluya temlik edilmesi yani alacaklının
alacağında vazgeçmesi durumunda oluşur. (Evlilik olursa alacak
borç sona erer)
7 | 10 S a y f a
Yeterlilik
BORÇLAR HUKUKU
ALACAĞIN TEMLİKİ
(Vazgeçme)
Alacağın temliki, alacağı devreden ile alacağı devralan arasında
yapılan bir sözleşme (temlik sözleşmesi) ile alacağın, alacağı
devralana geçirilmesini ifade eder. (Poliçe gibi)
MÜTESELSİL BORÇLULUK
(Zincirleme Borç)
Borçlulardan her birinin sözleşme veya yasa gereği borcun
tamamından sorumlu olduğu, fakat borçlulardan birinin ifasıyla
diğerlerinin de borçtan kurtulduğu bir birlikte borçluluk halidir.
SÖZLEŞME ŞEKİLLERİ
(Akit Türleri)
Borçlar Kanununda düzenlenmiş, yani ismen
belirlenmiş sözleşmelere "isimli (tipik) sözleşmeler" denir.
Yasada düzenlenmemiş sözleşmelere, "isimsiz (atipik)"
sözleşmeler denilmektedir.
1. İSİMLİ (TİPİK) SÖZLEŞMELER
A)Devir Borcu Doğuran Sözleşmeler;
Bunlar bir hakkın kesin olarak devrine yönelmiş olan
sözleşmelerdir. Örnek: satım, trampa ve bağışlama vaadi
B)Kullandırma Sözleşmeleri
Bu sözleşmelerde bir şeyin mülkiyetini devretme borcu
doğmaz, sadece bir şeyin kullandırılması borçlanılır. Bu grup
sözleşmeler olarak; kira, ariyet ve ödünç (karz) gösterilebilir.
C)İşgörme Sözleşmeleri
Bu tür sözleşmeler, insan emeği harcanarak belli bir işin
görülmesi amacını taşırlar. Hizmet (iş) sözleşmesi, istisna (eser)
sözleşmesi, vekâlet sözleşmesi bu gruba giren sözleşmeler
olarak sayılabilir.
D)Saklama (Muhafaza) Sözleşmeleri
Bu s özleşmeler, alacaklıya ait belirli bir eşyanın, borçlu
tarafından belirli bir süre saklanarak bu süre sonunda alacaklıya
geri verilmesi amacını taşır. Vedia, ardiye, otelciye ve hancıya
tevdi sözleşmeleri bu tür sözleşmelerdendir.
E)Teminat Sözleşmeleri
Teminat sözleşmeleri, mevcut bir borcun ifasını temin
amacını güden sözleşmelerdir. Aslında başka bir ilişki nedeniyle
ortada bir ana borç vardır. Teminat sözleşmesiyle zaten mevcut
olan bu ana borcun ödeneceği güvence altına alınmaktadır.
Dolayısıyla bu tür sözleşmeler, asıl bir borç sözleşmesinin
ferileri niteliği taşırlar. Kefalet, rehin ve cezai şart bu kategoriye
dahil edilebilir.
F)Sonuçları Talih ve Tesadüfe Bağlı Olan Sözleşmeler
Bu tür sözleşmelerde edimin yerine getirilip
getirilmeyeceği ve bunun kapsamı önceden belli olmayıp,
büyük ölçüde rastlantıya ya da talihe bağlıdır. Kumar ve bahis,
kaydı hayatla irat, ölünceye kadar bakma sözleşmeleri bu grupta
yer alan sözleşmelerdir.
G)Ortaklık (Şirket) Sözleşmeleri
Bu sözleşmelerle iki veya daha çok kişi ortak bir amaca
ulaşmak için emek parasal varlıklarını birleştirmeyi borçlanırlar.
Borçlar Kanununda sadece şirket düzenlenmiştir.
2. İSİMSİZ (ATİPİK) SÖZLEŞMELER
a)Karma tipli sözleşmeler: Çeşitli sözleşmelerin
unsurlarını bir araya getirmekle beraber, bu sözleşmelerden
bağımsız bir nitelik taşırlar. Örneğin: Kapıcı sözleşmesi, arsa
payı karşılığı kat yapımı sözleşmesi, factoring, franchising.
Birleştirme teorisine göre; sözleşmenin içerdiği her bir unsura
ilgili sözleşme hükümleri uygulanacaktır.
b)Kendine özgü yapısı olan sözleşmeler: Yasada
düzenlenmiş bulunan sözleşmelere ilişkin unsurları tümüyle ya
da bir bölümüyle içermezler ve dolayısıyla, kendilerine özgü
unsurlardan oluşurlar. Örneğin: Hakem sözleşmesi, sulh
sözleşmesi, garanti sözleşmesi, satış için bırakma (tevdi)
sözleşmesi, finansal kiralama sözleşmesi.
8 | 10 S a y f a
Yeterlilik
BORÇLAR HUKUKU
1. KEFALET SÖZLEŞMESİ
Kefilin borcunu yerine getirmemesi durumunda;
alacaklıya karşı kişisel sorumluluk altına girmeyi taahhüt eden
kişidir.
Kefaletin Hukuki Nitelikleri:
Fer’ilik: Kefalet geçerli bir asıl borca bağlı olarak
hüküm doğurur. Asıl borç sona erince, kefalet de sona erer.
Talilik: Kefalet tali, yani ikinci derecede bir akittir. İlk
planda söz konusu olan, asıl borçlunun takibidir.
İvazsızlık: Kefalet akdi, kural olarak sadece kefile
yükümlülük yükler.
Kefaletin konusu, para ile belirlenebilir bir borçtur.
Ferdileştirilmiş, yani belli olan bir borç için kefil olunabilir
Geçerlilik Şartları;
a)Geçerli bir asıl borcun varlığı: Kefaletin fer'iliği
ilkesi sonucu, asıl borç herhangi bir nedenle geçersizse, bunu
teminat altına alan kefalet de geçersizdir.
b)Kefalet akdinin geçerli bir şekilde akdedilmiş
olması: sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmış olması ve kefalet
senedinde kefilin sorumlu olacağı azami miktarın gösterilmesi
gerekir.
Kefalet Türleri;
a)Adi Kefalet: Adi kefalette, asıl borçlu takip
edilmeden kefile başvurulamaz.
Asıl kefalet türüdür.
Adi kefalette, asıl borçlunun aczi (borcu ödeyemediği)
tespit edildikten sonra kefil takip olunabilir. Özellikle
bankacılıkta uygulanan kefalet türüdür.
b)Müteselsil Kefalet: Alacaklı tarafından asıl borçluya
başvurulmaksızın doğrudan doğruya kefil aleyhine takibe
geçilebilmesidir.
Müteselsil kefalet istisna olmasına karşın, uygulamada
(özellikle bankacılık uygulamasında hemen daima) en çok
rastlanan kefalet türüdür.
c)Birlikte Kefalet: Aynı anda sübjektif bir ilişki bulunan
birden fazla şahıs aynı borca kefil olmaktadır.
d)Kefile Kefalet: Kefil alacaklıya karşı, daha önce kefil
olmuş kimsenin borcunu tekeffül etmektedir. Akit, kefile kefil
ile alacaklı arasında yapılmaktadır. İlk kefil ise, asıl borçlu
konumundadır.
e)Rücua Kefalet: Borcu ödemek zorunda kalan kefilin,
borçludan borcunu yerine getirmesini istemesidir. Yani; asıl
kefil ile borçlu arasındadır.
KEFALETİN SAĞLADIĞI HUKUKİ İLİŞKİNİN
HÜKÜMLERİ
A)Kefilin durumu
Ödeme Yükümlülüğü: Alacaklıya ödemede bulunma
yükümlülüğü altındadır. Kefilin ölümü halinde sorumluluk
mirasçılara geçer. Ancak mirasçılar mirası ret suretiyle, kefilin
borçlarından sorumlu olmaktan kurtulabilirler.
Defi Hakları: Kefil, asıl borçluya ait bütün defileri
alacaklıya karşı ileri sürmek hakkını haiz ve aynı zamanda
bununla mükelleftir. Karşılık kefil, asıl borçlunun aczinden
dolayı kendisine tanınan defilerden yararlanamaz. Kefil, asıl
borçluya ait yenilik doğuran haklardan da (örneğin takas)
yararlanamaz.
B) Alacaklının durumu
Ödemeyi Talep Hakkı: Alacaklıların kefilden başlıca
talep hakkı, asıl borçlunun borcunu yerine getirmemesi halinde,
temin edilen borcun ifasıdır. Müteselsil kefalette alacaklı, borç
muaccel olduktan sonra, asıl borçludan ödeme talebinde dahi
bulunmadan derhal kefilin ödemesini isteyebilir.
Kefalet Hukukundan Doğan Yükümlülükleri: Borç
muaccel olunca kefil, her zaman alacaklıyı borçlunun kabulüne
ve kendisini kefaletten kurtarmaya zorlayabilir. Alacaklı
kendisine yapılan ödemeyi reddederse, kefil kefaletten kurtulur.
C) Borçlunun durumu
Kefilin ödemeyi borçluya ihbar yükümlülüğü:
Mükerrer ödemeleri önlemek için, kefilin, asıl borçluyu kendi
ödemesinden bilgilendirmesi gerekir.
Kefilin borçludan teminat talep edebileceği haller:
-Borçlunun kefile karşı olan taahhütlerine aykırı hareket etmesi,
-Borçlunun mütemerrit olması,
-Kefalet akdinin yapılmasından sonra kefil için tehlikenin
önemli derecede artması.
Ödemede bulunan kefilin asıl borçluya rücuu: Asıl
borcu ödeyince, alacaklının haklarına halef olur.(Bir bankanın
vereceği nakdi, gayrinakdi krediler, tahvil vb. menkul
kıymetlerin toplamı öz kaynaklarının 20 katını aşamaz. Banka
mensupları ile bazı kişilerin kefaletlerinin bankaca kabul
edilmesi yasaklanmıştır.)
Takip konusu borcun ödenmesini sağlamak için (özellikle
takside bağlanması konusunda) üçüncü kişiler icra dairesinde
borca kefil olmaktadırlar(icrada kefalet.)Bu tür kefaletler
kanundan dolayı müteselsil kefalettir.
2. KARZ SÖZLEŞMESİ (Ödünç)
Bir şeyin kullandırılması amacını güden diğer sözleşmelerden
kullanma konusu şeyin mülkiyetinin ödünç alana geçirilmesi
bakımından ayrılmaktadır. Örneğin, kirada sözleşme konusu
şeyin mülkiyeti kiracıya geçirilmediği, sadece zilyetliği
devredildiği halde; karzda mülkiyet ödünç alana
geçirilmektedir.
Unsurları;
Ödünç verilecek bir miktar para ya da misli eşya,
Ödünç konusu şeyin mülkiyetinin ödünç alana
geçirilmesi,
Ödünç alanın, şeyin eşit miktar ve nitelikteki benzerini
geri vermeyi üstlenmesi (geri verme borcu).
Adi karzda faiz ödenmesi için, bunun sözleşmede
kararlaştırılmış olması gerekir.
Buna karşılık ticari karzda, faiz ödeneceği
kararlaştırılmamış bile olsa faiz ödenmesi gerekir.
9 | 10 S a y f a
Yeterlilik
BORÇLAR HUKUKU
3. SATIM SÖZLEŞMESİ
Satıcı satılanı teslim ve mülkiyeti geçirmeyi, alıcıda bir bedel
ödemeyi taahhüt eder.
Unsurları;
Satım konusu: Satılan maldır. Para ile değiştirilmesi
mümkün olan ve iktisadi değeri olan bütün maddi ve maddi
olmayan varlıklar satım konusu olabilir. Satıcıya ait olmayan
şeyler de satılabilir. Satılanın belirlenebilir olması yeterlidir.
Bedel: Semen, Fiyat, Satım parasıdır. Türk parası ya da
yabancı para olabilir.
Satılan ile satım parasının birbiriyle değiştirilmesi
konusunda tarafların anlaşması.
Alıcı ile satıcı aynı yerde değil iseler, bir banka ya da malları
temsil eden belgeler karşılığında alıcı adına ödemede
bulunulabilir. Bu duruma akreditif denir.
Satım Sözleşmesinin Hukuki Nitelikleri:
Borç doğuran bir sözleşmedir.
Rızai bir sözleşmedir: İradeler karşılıklı ve birbirine
uygundur.
Karşılıklı, tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir.
Sebebe bağlı bir sözleşmedir.
Hak sahipliğinde değişme: Satım konusu eşya üzerindeki hak
sahipliği değişikliği; menkullerde (taşınırlarda) teslim,
gayrimenkullerde(taşınmazlarda) tescil, alacaklarda temlik ile
gerçekleşir.
Satıcının borçları:
Satılanı teslim ve mülkiyeti geçirme borcu.
Ayıba karşı tekeffül borcu
Zapta karşı tekeffül borcu
Yan borçlar: Satılanı saklama ve koruma, satılanı
gönderme, teslim ve taşıma masraflarını ödeme gibi.
Ayıba karşı tekeffül (garanti) borcu: Satıcının, satılan malın
lüzumlu vasıfları taşımamasından dolayı sorumlu olmasıdır.
Şartları: Hasarın geçtiği anda satılan mal ayıplı olmalı, ayıp
önemli olmalı, gizli olmalı(alıcı bilmemeli), ayıba karşı tekeffül
borcu sözleşme ile kaldırılmamış olmalı, alıcı gereken külfetleri
yerine getirmelidir.
Alıcının hakları: Seçimlik olarak; sözleşmeden dönebilir,
semenin indirilmesini isteyebilir, misli mal ise satılanın ayıpsız
benzeriyle değiştirilmesini talep edebilir.
Zapta karşı tekeffül (garanti) borcu: Bir üçüncü kişinin hak
sebebiyle satılan malı alıcının elinden alması veya bazı yetkileri
kullanmasından yoksun bırakmasından dolayı satıcının
sorumluluğudur.
Şartları: Satılanın alıcıya teslim edilmesi, sözleşme kurulduğu
anda zaptı sağlayan bir hakkın bulunması, alıcının zapt
tehlikesini bilmemesi, satılan malın zaptı ve zaptın ispatı
gerekir.
Alıcının hakları: Tamamen zaptı halinde, satım kendiliğinden
ortadan kalkacağı için semenin (satış parasının) faiziyle iadesi
ve tazminat talep edebilir. / Kısmen zapt halinde fesih
istenemez, sadece zararın tazmini istenir.
Alıcının borçları:
Satım parasını (semeni) ödeme borcu:
Satılanı teslim alma (kabz) borcu:
Yan borçları: Satıcının teslimden önce yaptığı zorunlu ve
faydalı masrafları ödeme, taşıma masraflarını ödeme vs.
Satım Sözleşmesinin Türleri:
1-Taşınmaz Satımı: Arazi, tapu siciline kaydedilen bağımsız
ve sürekli haklar ile kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız
bölümler taşınmazdır.
NOT: Taşınmazların satılmasında resmi şekil şarttır.
Taşınmaz satımı hükmü doğuran sözleşmeler:
a)Taşınmaz Satım Vaadi Sözleşmesi: Bir ya da iki tarafa
bir taşınmazın satım sözleşmesinin yapılmasını isteme hakkı
sağlayan bir ön sözleşmedir. Tapu memuru veya noterlerce
resmi şekilde yapılmalıdır. Tapuya şerh verilerek üçüncü
kişilere de ileri sürülebilir. Fakat şerh 5 yıl geçerli olup bu süre
içinde satım sözleşmesi yapılmazsa şerh terkin edilir.(İştira
hakkı, tek tarafa, taşınmaz satım vaadi iki tarafa hak verir, farkı
budur.)
b)İştira (Alım) sözleşmesi: Sahibine tek taraflı irade
açıklamasıyla bir taşınmazın alıcısı olabilme yetkisi veren
yenilik doğuran bir ayni haktır. Resmi şekle tabidir. Tapuya şerh
verilebilir. Şerhin etkisi 10 yıldır.
c)Vefa (Geri Alım) sözleşmesi: Taşınmazını başkasına
temlik etmiş olan kişiye, tek taraflı irade açıklamasıyla o
taşınmazı geri alabilme yetkisi sağlayan bir yenilik doğuran
haktır. Taşınmazın satıcısına tanınmış bir çeşit iştira hakkıdır.
Tapuya şerh verilebilir. Şerhin etkisi 10 yıldır.
d)Şufa (Önalım) hakkı: Taşınmaz malikinin, taşınmazını
bir üçüncü kişiye satması halinde şufa hakkı sahibine tek taraflı
bir irade açıklamasıyla taşınmazın alıcısı olabilme yetkisini
veren yenilik doğuran bir haktır. Böylece öncelikle satın alma
imkânı verir. Adi yazılı şekle tabidir. Şerh verilebilir. Şufa
hakkının, şufa olayının öğrenilmesinden itibaren 1 ay içinde
kullanılması gerekir.
2-Taşınır Satımı: Bir yerden bir yere taşınabilen maddi
şeyler, doğal güçler, kulübe, baraka gibi hafif yapılar,
bütünleyici parça(mütemmim cüz) ve eklentiler (teferruat), gemi
siciline kayıtlı olmayan gemiler taşınır sayılır.
3-Taksitle satım: Satıcının satılan malı semenin
ödenmesinden önce alıcıya teslim etmeyi, alıcının da semeni
kısmi ödemelerle tediye etmeyi taahhüt ettiği satım.
4-Artırma (Müzayede) ile satım: Önceden tespit edilen
yer, zaman ve şartlara göre, hazırlar arasında en yüksek teklifte
bulunan kimseyle kurulan satım.
10 | 10 S a y f a
Yeterlilik
BORÇLAR HUKUKU
4. BAĞIŞLAMA SÖZLEŞMESİ
Bağışlayan bir karşı edim elde etmeksizin bağışlanana bir
kazandırmada bulunmayı taahhüt eder. Borç doğurucu bir
sözleşmedir. İvazsız yani tek tarafa borç yükleyen bir
sözleşmedir.
Bağışlama sözleşmesinin türleri:
1-Şartlı bağışlama: Bağışlama geciktirici ya da bozucu
şarta bağlı olarak yapılmışsa oluşur.
2-Mükellefiyetli bağışlama: Bağışlanan belli bir edimde
bulunma tali yükümlülüğüne girer.
3-Yerine getirilmesi bağışlayanın ölümüne bağlı bağışlama: Bağışlanan, vasiyet alacaklısı olur.
4-Rücu (geriye dönme) şartıyla bağışlama: Bağışlayan,
bağışlananın kendisinden önce ölmesi halinde bağışlanılan şeyin
kendisine dönmesini şart etmiştir. Tapuya şerh verilebilir.
Geçmişe etkili sonuç doğurur.
5. İSTİSNA SÖZLEŞMESİ (Eser)
İş sahibinin vermeyi kabul ettiği bir bedel karşılığında bir eser
meydana getirme taahhüdünü kapsayan sözleşme. İvazlı yani
tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir.
Tarafları: İş sahibi ile Müteahhit arasında olur.
İstisnanın Unsurları:
Eser meydana getirme (İmal)
Karşılık (Ücret)
İş sahibinin borcu: Ücret ödemek
Müteahhidin borçları: Sadakat,
Özen /Bizzat yapma
Araç, gereç, malzeme sağlama
Genel ihbar yükümlülüğü
İşe zamanında başlama ve devam etme
Eseri teslim
Ayıba karşı tekeffül
6. HİZMET SÖZLEŞMESİ
İşçi hizmet görmeyi, işveren ücret ödemeyi taahhüt eder.
7. VEKÂLET SÖZLEŞMESİ
Vekilin; sözleşme ile yükümlendiği işi yönetmeyi ya da hizmet
ifasını borçlandığı İşgörme borcu doğuran sözleşmedir.
Tek tarafa (vekile) borç yükleyen sözleşmedir. Ücret zorunlu
unsur değildir.
İşgörmeyi içeren sözleşmeler, başka bir sözleşmenin
konusuna girmiyorsa vekâlettir.
Vekâlete örnekler: Bir hamalın bavulumuzu taşıması, bir diş
tabibinin dişimizi tedavi etmesi, bir avukatın davamızı izlemesi,
bir mimar ya da mühendisin inşaatımızı kontrol etmesi, bir
arkadaşımızın bir malımızı satması ya da kiralaması,
öğretmenin ders vermesi vs.
8. KİRA SÖZLEŞMESİ
Kiralayanın bir şeyi veya ondan yararlanmasını belli bir süre
için kiracıya bırakmayı taahhüt ettiği, kiracının da bunun
karşılığı bedel ödemeyi taahhüt ettiği sözleşme türüdür.
Kira sözleşmesinin türü vardır;
1) Adi Kira: Kiralayanın kiracıya sadece kullanım
hakkını verdiği kira türüdür.
2) Hâsılat Kirası: Kiralayanın, kiracıya ücret
mukabilinde hâsılat veren bir malın kullanılmasını,
semerelerinin (ürünlerinin) iktifatını (ürünlerinin toplanmasını)
izin vermesi ile olur.
9. FACTORİNG SÖZLEŞMESİ
Bir mal veya hizmet üreticisi işletmenin, borçlularındaki
alacaklarını factor adı verilen bir kişiye toptan temlik etmesi ve
bu temlik karşısında factor’un söz konusu alacakları takip ve
tahsil etmesi, borçluların ödememe riskini üstlenmesi, bu iş
görme ya da yüklenme karşılığında da belirli bir ücret alması
şeklinde akdedilen akittir.
NOT: Karma yapılı bir sözleşmedir.
10. FRANCHİSE SÖZLEŞMESİ
Franchise verenin kendisine ait üretim, işletme ve pazarlama
sistemini oluşturan fikri ve sınai unsurlar üzerinde, franchise
alana kullanma (lisans) hakları tanıyarak, onu kendi işletme
organizasyonuna entegre (bütünleşmek) etmek ve bu sisteme
dayanan ticari faaliyetleri sırasında devamlı olarak destekleme
borcu altına girdiği, franchise alanın ise franchise verenin
belirlediği ilklere uymak ve kendisine kullanma hakkı verilen
fikri ve sınai unsurlardan yararlanmak kaydıyla bu sisteme dahil
mal ve hizmetlerin sürümünü kendi nam ve hesabına
desteklemeyi ve buna ek olarak franchise verene belli bir ücret
ödemeyi taahhüt ettiği sözleşmedir.
11. FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMESİ
(LEASİNG SÖZLEŞMESİ)
Finansal Kiralama Kanunu ile düzenlenmiştir.
Kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden
aldığı malın zilyetliğini her türlü faydayı sağlamak üzere ve
belli bir süre feshedilmemek şartıyla kira bedeli karşılığında
kiracıya bırakmasını öngören sözleşmedir.
Leasing’in Unsurları:
Finansal kiralama şirketi: Anonim şirket olmalıdır.
Mal kiracıya bırakılmalıdır
Kiralama bedeli: Kiralama TL ya da yabancı para
üzerinden yapılabilir.
Anlaşma
Feshedilemezlik süresi: Malın kiracıya tesliminden
itibaren 4 yıldır.