Borçlar Hukuku • Yeterlilik Ders Notu

10
1 | 10 Sayfa Yeterlilik BORÇLAR HUKUKU BORÇLAR HUKUKU Medeni Hukukun en önemli ve en geniş kısmını oluşturmaktadır. Borç ilişkilerini düzenleyen dalıdır. Kaynağı, Borçlar Kanunu’dur. Bu kanun, Medeni Kanun'un devamıdır. İlk Borçlar Kanunu 1926 yılında İsviçre’den alınmıştır. Yürürlükte olan Borçlar Kanunu 1 Temmuz 2012 Tarihinde yürüklüğe girmiştir. Borç ilişkisi: Borç ilişkisi, alacaklı ile borçlu arasında öyle bir hukuki ilişkidir ki; bu ilişki gereğince borçlu alacaklı karşısında bir şey vermek, bir şey yapmak veya bir şeyden kaçınmak ile yükümlüdür. Borcun 3 unsuru vardır: 1) Alacaklı: Borç ilişkisinde borçludan bir edimde bulunmasını isteme hakkına sahip olan taraf (aktif süje); 2) Borçlu: Borç ilişkisinde alacaklı karşısında bir edimde bulunmakla yükümlü olan kimse (pasif süje); 3) Edim: Borç ilişkisinin konusudur. Olumlu(verme, yapma) veya olumsuz (yapmama) tarzda olabilir. Ayrıca edim, hukuka (buyurucu kurallara),ahlâk ve adaba aykırı veya imkânsız olmamalıdır. Sorumluluk: Şayet borçlu bu yükümlülüğünü kendi isteğiyle yerine getirmezse, alacaklının Devletin cebri organları aracılığıyla borçlunun malvarlığına el koyabilmesi gerekir. Borçlu, borcu için hapsedilemez, malları ile sorumludur. Kural: Borçlunun, tüm malvarlığıyla sınırsız olarak sorumluluğudur.(Şahsen sorumluluk) (Sınırsız Sorumluluk) İstisna: Sorumluluk belli mallarla veya belli miktarla sınırlandırılmış olabilir.(Sınırlı sorumluluk) (Kefil) Belli mallarla sorumluluk: Devlet, borçlardan sadece miras yoluyla edindiği değerler ölçüsünde sorumludur. Belli miktarla sorumluluk: Kefilin sorumluluğu örnek verilebilir. Eksik Borç: Borç var, ancak sorumlusu yok. (Zaman aşımına uğramış borçtur.) Edinimin Butlan (Geçersizlik) Nedenleri* Kanuna Aykırılık Ahlaka ve Adaba Aykırılık Kişilik Haklarına Aykırılık Kamu Düzenine Aykırılık İmkânsızlık *Edinimin ve Sözleşmenin geçersizlik nedenleri aynıdır. BORCUN KAYNAKLARI 1) Hukuki işlemden doğan borçlar 2) Haksız fiillerden doğan borçlar 3) Sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlar 1) HUKUKİ İŞLEMLERDEN DOĞAN BORÇLAR Hukuki işlemler, hukuki sonuç doğurmaya yönelmiş irade açıklamalarıdır. Hukuki işlemin unsurları; a) İrade açıklaması b) Hukuki sonuç a) İrade açıklaması (İrade beyanı); İradenin herhangi bir biçimde dış âleme aktarılmasına denir. İrade, açık veya örtülü biçimde dışa yansıtılmış olabilir. Hukuk düzeni, her ikisine de sonuç bağlar. Şayet bir kimse, hukuki sonuç hakkındaki iradesini hiçbir şüpheye yol açmayacak tarzda açıklamışsa, açık (sarih) irade beyanı söz konusudur. Buna karşılık hukuki sonuç hakkındaki istek (irade), ancak bu isteği açıklamak için yapılan davranıştan, bu davranışın yapıldığı hal ve şartlar göz önünde tutularak anlaşılabiliyorsa, örtülü (zımni) irade beyanı mevcuttur. Örneğin; bir kimse, müşterisi olduğu kitapevi tarafından kendisine gönderilen yeni yayınlanmış bir kitabı açıp okumaya başlarsa, kitabı satın alma yönündeki iradesini örtülü olarak açıklamış sayılır. b) Hukuki sonuç: Sadece iradenin açıklanması yeterli değildir, ayrıca bu iradenin bir hukuki sonuca yönelmesi ve bu sonucun hukuk düzenince tanınması gerekir. Genelde sözleşmeden doğan borçlardır. Unsurları; Hukuka aykırı fiil ZararKusur İlliyet (Nedensellik) Unsurları; Zenginleşme Fakirleşme Haklı nedenin bulunmaması İlliyet (Nedensellik) NOT: İrade; İnsanın içinden olmasını istediği bir şeydir. Hukuku sonuç doğura bilmesi için beyan edilmesi gerekir.

Transcript of Borçlar Hukuku • Yeterlilik Ders Notu

1 | 10 S a y f a

Yeterlilik

BORÇLAR HUKUKU

BORÇLAR HUKUKU

Medeni Hukukun en önemli ve en geniş kısmını

oluşturmaktadır. Borç ilişkilerini düzenleyen dalıdır.

Kaynağı, Borçlar Kanunu’dur. Bu kanun, Medeni Kanun'un

devamıdır.

İlk Borçlar Kanunu 1926 yılında İsviçre’den alınmıştır.

Yürürlükte olan Borçlar Kanunu 1 Temmuz 2012

Tarihinde yürüklüğe girmiştir.

Borç ilişkisi: Borç ilişkisi, alacaklı ile borçlu arasında öyle bir

hukuki ilişkidir ki; bu ilişki gereğince borçlu alacaklı karşısında

bir şey vermek, bir şey yapmak veya bir şeyden kaçınmak ile

yükümlüdür.

Borcun 3 unsuru vardır:

1) Alacaklı: Borç ilişkisinde borçludan bir edimde

bulunmasını isteme hakkına sahip olan taraf (aktif süje);

2) Borçlu: Borç ilişkisinde alacaklı karşısında bir edimde

bulunmakla yükümlü olan kimse (pasif süje);

3) Edim: Borç ilişkisinin konusudur. Olumlu(verme,

yapma) veya olumsuz (yapmama) tarzda olabilir. Ayrıca edim,

hukuka (buyurucu kurallara),ahlâk ve adaba aykırı veya

imkânsız olmamalıdır.

Sorumluluk: Şayet borçlu bu yükümlülüğünü kendi isteğiyle

yerine getirmezse, alacaklının Devletin cebri organları

aracılığıyla borçlunun malvarlığına el koyabilmesi gerekir.

Borçlu, borcu için hapsedilemez, malları ile sorumludur.

Kural: Borçlunun, tüm malvarlığıyla sınırsız olarak

sorumluluğudur.(Şahsen sorumluluk) (Sınırsız Sorumluluk)

İstisna: Sorumluluk belli mallarla veya belli miktarla

sınırlandırılmış olabilir.(Sınırlı sorumluluk) (Kefil)

Belli mallarla sorumluluk: Devlet, borçlardan sadece

miras yoluyla edindiği değerler ölçüsünde sorumludur.

Belli miktarla sorumluluk: Kefilin sorumluluğu örnek

verilebilir.

Eksik Borç: Borç var, ancak sorumlusu yok. (Zaman aşımına

uğramış borçtur.)

Edinimin Butlan (Geçersizlik) Nedenleri*

Kanuna

Aykırılık

Ahlaka ve

Adaba

Aykırılık

Kişilik

Haklarına

Aykırılık

Kamu

Düzenine

Aykırılık

İmkânsızlık

*Edinimin ve Sözleşmenin geçersizlik nedenleri aynıdır.

BORCUN KAYNAKLARI

1) Hukuki işlemden doğan borçlar

2) Haksız fiillerden doğan borçlar

3) Sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlar

1) HUKUKİ İŞLEMLERDEN DOĞAN BORÇLAR

Hukuki işlemler, hukuki sonuç doğurmaya yönelmiş irade

açıklamalarıdır.

Hukuki işlemin unsurları;

a) İrade açıklaması

b) Hukuki sonuç

a) İrade açıklaması (İrade beyanı); İradenin herhangi bir

biçimde dış âleme aktarılmasına denir.

İrade, açık veya örtülü biçimde dışa yansıtılmış olabilir. Hukuk

düzeni, her ikisine de sonuç bağlar.

Şayet bir kimse, hukuki sonuç hakkındaki iradesini

hiçbir şüpheye yol açmayacak tarzda açıklamışsa, açık (sarih)

irade beyanı söz konusudur.

Buna karşılık hukuki sonuç hakkındaki istek (irade),

ancak bu isteği açıklamak için yapılan davranıştan, bu

davranışın yapıldığı hal ve şartlar göz önünde tutularak

anlaşılabiliyorsa, örtülü (zımni) irade beyanı mevcuttur.

Örneğin; bir kimse, müşterisi olduğu kitapevi tarafından

kendisine gönderilen yeni yayınlanmış bir kitabı açıp okumaya

başlarsa, kitabı satın alma yönündeki iradesini örtülü olarak

açıklamış sayılır.

b) Hukuki sonuç: Sadece iradenin açıklanması yeterli

değildir, ayrıca bu iradenin bir hukuki sonuca yönelmesi ve bu

sonucun hukuk düzenince tanınması gerekir.

Genelde sözleşmeden doğan borçlardır.

Unsurları; Hukuka aykırı fiil ZararKusur İlliyet (Nedensellik)

Unsurları; Zenginleşme

Fakirleşme

Haklı nedenin bulunmaması

İlliyet (Nedensellik)

NOT: İrade; İnsanın içinden

olmasını istediği bir şeydir.

Hukuku sonuç doğura

bilmesi için beyan edilmesi

gerekir.

2 | 10 S a y f a

Yeterlilik

BORÇLAR HUKUKU

Hukuki İşlemlerin Türleri

1. Hukuki işleme katılan tarafların sayısına göre yapılan

ayrım

İstenen hukuki sonucun doğması için bir kişinin iradesini

açıklaması yeterliyse tek taraflı hukuki işlemden, buna karşılık

istenen (arzulanan) hukuki sonucun meydana gelmesi için en az

iki kişinin irade açıklaması gerekliyse iki ya da çok taraflı

hukuki işlemden söz edilir.

a) Tek taraflı hukuki işlemlere; Vasiyetname, Fesih veya

Takas Beyanı örnek gösterilebilir.

b) Çok taraflı hukuki işlemler ise kendi içinde ikiye

ayrılır:

1) Sözleşmeler

2) Kararlar

Sözleşmelerde iradeler karşılıklı,

Kararlarda ise aynı yönde beyan edilmektedir.

2. Borçlandırıcı işlemler (taahhüt işlemleri) / Tasarruf

işlemleri Borçlandırıcı işlem, bir hakka doğrudan doğruya etkide

bulunmayan, sadece mal varlığının pasifini arttıran işlemlerdir.

Kısaca borçlandırıcı işlemler, işlemi yapanı borç altına sokan

işlemlerdir.

3. Tasarruf işlemleri Bir hakka doğrudan doğruya etki eden, yani onu devreden,

değiştiren veya sona erdiren işlemlerdir.

Örneğin; satış sözleşmesi bir borçlandırıcı işlemdir. Satım

sözleşmesi ile satıcının satım konusu malın mülkiyetini devir

borcu, alıcının ise satım bedelini ödeme borcu doğar.

Bu sözleşmeden doğan mülkiyetin geçirilmesi ve satış bedelinin

ödenmesi borçlarının yerine getirilmesi ise birer tasarruf

işlemidir.

4. Sağlar arası işlemler / Ölüme bağlı işlemler

Hukuki işlem sonuçlarını irade açıklamasında bulunan kişinin

sağlığında doğuruyorsa, sağlar arası hukuki işlemden söz edilir.

SÖZLEŞME

(Akit)

İki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarıyla

meydana gelen hukuki işleme sözleşme denir.

Sözleşme, iki taraflı bir hukuki işlemdir.

Ancak sözleşmenin yapılması sonucunda sadece bir taraf

borç altına giriyorsa tek tarafa borç yükleyen sözleşmeden

(Örneğin: Bağışlama vaadi sözleşmesi)

Buna karşılık her iki taraf da borç altında giriyorsa iki tarafa

borç yükleyen sözleşmeden (Örneğin: Satım, kira, hizmet, eser

sözleşmeleri) söz edilir.

(İki taraflı = Karşılıklı sözleşme)

Sözleşmenin kurulması

İki taraf karşılıklı ve birbirine uygun surette rızalarını beyan

ettikleri an, sözleşme (akit) tamam olur.

Sözleşmenin meydana gelebilmesi için olan karşılıklı ve

birbirine bu iki irade beyanından zaman bakımından önce

açıklananına icap (teklif, öneri), sonra açıklananına kabul denir.

İcap, sözleşme yapma çağrısıdır. Sözleşmenin esaslı

noktalarını içermesi ve karşı tarafça kabul edildiğinde

sözleşmeyi kurabilecek olgunlukta bir beyan olması gerekir.

Buna karşılık, sözleşmenin esaslı noktalarını içermeyen ve

karşı tarafça kabul edildiğinde sözleşmeyi kurabilecek

olgunlukta olmayan beyanlar ise icaba davet sayılır.

Bir beyanın icap mı, yoksa icaba davet mi olduğu şüphe

halinde beyanın yorumlanması suretiyle çözülür.

Tarife ve fiyat listesi gönderilmesi icap sayılmaz. Fiyatını

göstererek mal sergilenmesi ise, icap sayılır.

İcabın kabulü ile sözleşme tamam olur (kurulur).

İcap ve kabul, tek taraflı ve varması gerekli bir irade

beyanıdır.

Sözleşmelerde Şekil

Kanunun geçerlilik şartı olarak şekli aradığı durumlarda, üç tür

şekil öngörülmüştür: Sözlü, Yazılı, Resmi şekil (Memur veya

Noter ile yapılmalı)

Resmi şekilden amaç, işlemin yetkili bir makam veya

şahıs (örneğin noter, tapu memuru, sulh yargıcı vs.)

önünde yasaların aradığı usul ve koşullara uyularak

yapılmasıdır.

Tapu Kanunu’n göre, taşınmaz mülkiyetinin

geçirilmesi (devri) için düzenlenen sözleşmeleri

yapmaya makam, tapu sicil muhafızı veya memurudur.

Noterlik Kanunu'na göre noterler, aksi açıkça bir

yasada öngörülmedikçe, her türlü resmi senedi

düzenlemeye yetkilidirler.

Borçlar Kanun’a göre, şekle uyulmadan yapılan akit

geçersizdir. (Butlan = Kesin Hükümsüzlük)

Sözleşmelerin yorumu: İrade beyanlarının anlamları

açıkça anlaşılamıyorsa, yorumlanması gerekir.

Sözleşmenin Butlan (Geçersizlik) Nedenleri*

Kanuna

Aykırılık

Ahlaka ve

Adaba

Aykırılık

Kişilik

Haklarına

Aykırılık

Kamu

Düzenine

Aykırılık

İmkânsızlık

*Edinimin ve Sözleşmenin geçersizlik nedenleri aynıdır.

3 | 10 S a y f a

Yeterlilik

BORÇLAR HUKUKU

SÖZLEŞMEDE, İRADE İLE BEYAN ARASINDAKİ

UYGUNSUZLUK HALLERİ

a) İrade İle Beyan Arasında İstenerek Yaratılan

Uygunsuzluk

Şaka Beyanı

Zihni Kayıt

Muvazaa

b) İrade İle Beyan Arasında İstenmeden Meydana Gelen

Uygunsuzluk

Hata

Hile

İkrah (Korkutma, Tehdit)

Gabin (Aşırı yararlanma)

a) İrade İle Beyan Arasında İstenerek Yaratılan

Uygunsuzluk

Tek tarafın isteği ile meydana getirilen uygunsuzluk

halleri: Şaka beyanı ve Zihni kayıttır.

Şaka Beyanı: Beyanda bulunan kimse, karşı tarafın beyanını

ciddiye almayacağı kanısından hareket ederek, gerçek iradesine

uymayan bir beyanda bulunması durumudur.

Zihni Kayıt: Bir kimse beyan ettiği şeyi istememesidir.

Örneğin; kefil olduğunu veya otomobil satın aldığını beyan

ettiği halde, içinden arzu etmiyorsa zihni kayıttan söz edilir.

Bu tür beyanlar geçerli olup beyanda bulunan şahsı

bağlar.

Muvazaa (Danışıklılık): Tarafların üçüncü kişileri aldatmak

amacıyla gerçek iradelerine uymayan bir işlem yapmaları ve

görünürdeki bu işlemin kendilerini bağlamayacağı konusunda

anlaşmalarıdır.

a) Mutlak (Adi) Muvazaa: Tarafların gerçek iradelerine uymayan bir işlem

yapmaları ve görünürdeki bu işlemin kendilerini

bağlamayacağı konusunda anlaşmalarını ifade eden

mutlak (adi) muvazaa halidir.

Örneğin: A icra takibinden kurtulmak için mallarını muvazaalı

olarak B' ye devretmiş, fakat bu devrin hukuki bir sonucu

olmadığı hususunda taraflar anlaşmıştır.

b) Nispi (Mevsuf, Katmerli) Muvazaa: Tarafların gerçek iradelerine uyan işlemi bir

görünürdeki işlem altında gizledikleri halidir.

Örneğin; Büyük oğluna mallarını bırakmak isteyen baba diğer

çocuklarından çekindiği için; bağışlama işlemini satış

sözleşmesi (gizli işlem) gibi göstermesi.

Nispi Muvazaa şekil şartını yerine getiriyorsa sözleşme

kabul edile bilir.

Mutlak muvazaada iki işlem vardır: Muvazaa anlaşması

ve görünürdeki işlem. Nispi muvazaa da ise; ek olarak gizli

işlem de vardır.

b) İrade İle Beyan Arasında İstenmeden Meydana

Gelen Uygunsuzluk (İrade sakatlığı)

1) Hata: Sözleşmenin taraflarından birisinin yanılarak,

gerçek iradesine uymayan bir beyanda bulunmasıdır.

Ancak esaslı hatalar, hataya düşene sözleşmeyi iptal hakkı verir.

Esaslı hatalar: Sözleşmenin;

Niteliğinde hata

Konusunda hata

Şahısta hata

Miktarda hata

Sayılan bu durumlar dışında kalan beyan hatası

hallerinde ve saik hatası hallerinde hatanın esaslı sayılabilmesi

için hem Objektif hem de Sübjektif koşulun gerçekleşmesi

gerekir.

2) Hile: Sözleşmenin taraflarından biri, karşı tarafın hilesi

sonucu yanılmıştır (yanıltılmıştır).Esaslı olmasa bile, yanıltılan

kişi sözleşmeyi iptal edebilir.

3) İkrah (Korkutma, Tehdit): Biri yapmak istemediği bir

sözleşmeyi, kendisine veya yakınlarından birine ağır ve derhal

meydana gelecek bir zarar verileceği tehditti altında yapmıştır.

Korkutulan taraf, korkutma fiilini üçüncü bir kişi işlemiş olsa

bile sözleşmeyi iptal edebilir.

4) Gabin: Sözleşmenin özgürlüğüne karşın taraflardan biri

diğerinin zayıflığını istismar ederek edimler arasında aşırı değer

farkı yaratarak onu sömürmesine denir.

Sözleşme İptal Süreleri

Hata Öğrenildiği andan itibaren 1 yıl içinde

Hile

İkrah Tehdit unsuru ortadan kalktıktan sonra 1 yıl içinde

Gabin Öğrenildiği andan itibaren 1 yıl içinde, her koşulda 5 yıl

Hata

Hile

İkrah (Korkutma)

Gabin

Saik hatası; kişinin beyanda bulunurken yaptığı

değerlendirmeler ve tahminlerde yanılmasını ifade eder.

Buna karşılık adi hesap yanlışlığı esaslı hata sayılmaz.

(Sözleşmeyi iptal etmez)

Bu hatalar sözleşmeyi

iptal eder.

İrade Sakatlığı: Hata, Hile, İkrah gibi sebeplerle

kişinin, irade ve beyan arasında istenmeden meydana

gelen uyumsuzluk halidir.

İrade Sakatlığı vardır.

4 | 10 S a y f a

Yeterlilik

BORÇLAR HUKUKU

Sözleşmelerde Hükümsüzlük

(Butlan ve İptal Kabiliyeti)

1.Butlan (Kesin hükümsüzlük)

Batıl (kesin hükümsüz) sözleşmeler (hukuki işlemler),

belli bir sakatlık nedeniyle, baştan itibaren kendisine bağlanan

hukuki sonuçları doğurmayan ve geçerli hale getirilemeyen

işlemlerdir.

Butlan sebepleri:

Ehliyetsizlik

Şekle aykırılık

Muvazaa

Sözleşmenin emredici hükümlere, kamu düzenine,

ahlâka, kişilik haklarına aykırı olması veya imkânsız olması

Sonuçları: Batıl işlemler, kesin hükümsüzdür. Baştan itibaren

hiçbir sonuç doğurmaz. İşlem hiçbir zaman geçerli hale gelmez.

Gerekli şartlara uyularak yeniden yapılması gerekir.

2.İptal kabiliyeti

Çeşitli şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Sakat olan sözleşmenin

tam olarak hükümsüz hale gelmesi için, korunan tarafa bir iptal

hakkı tanınmış olmasıdır. Bu, bozucu yenilik doğuran bir haktır.

Bu hakkın kullanılmasıyla, sözleşme kesin olarak hükümsüz

hale gelir. Bu tür işlemlere, feshedilebilen işlemler de denir.

İptal sebepleri: Hata, hile, korkutma, gabin(sömürme) olabilir.

Hata ve hilede öğrenme tarihinden, korkutmada ise etkisinin

kalktığı tarihten itibaren 1 yıl içinde sözleşmeyi iptal etmezse,

sözleşmeye icazet vermiş sayılır ve bağlayıcı hale gelir.

TEMSİL

Temsil, başkası hesabına işlemler yapılmasıdır.

Temsil, bir üçlü ilişkidir;

Yetki veren, Temsilci(mümessil), Üçüncü şahıs

Temsil, tek taraflı bir hukuki işlemdir.

Temsil bu özelliğiyle, vekâletten ayrılmaktadır. Çünkü

vekâlet bir sözleşmedir ve vekile, bir işin yapılması

yükümlülüğünü yüklemektedir.

Temsil yetkisi kanundan doğarsa kanuni temsil (Veli,

vasi), yetki verenin iradesinden doğarsa iradi temsildir.

Temsil Türleri;

a)Doğrudan (Vasıtasız) Temsil: Temsilci yetki veren

hesabına ve adına (namına) davranıyorsa, doğrudan temsil söz

konusudur. Gerçek temsil türü budur. Bu durumda, temsilcinin

üçüncü şahısla yaptığı işlemin tüm hukuki sonuçları (alacak ve

borçlar) doğrudan doğruya yetki verenin üzerinde almaktadır.

Böylece Doğrudan Temsilin, İki Unsuru Vardır:

1-Temsil Yetkisi: Yetkisi, yetki veren tarafından tek

taraflı bir irade açıklamasıyla verilir.

Yetkinin verilmesi herhangi bir şekle tabi değildir. Bununla

beraber, yazılı olarak verilmesi (yetki belgesi), ispat açısından

kolaylık sağlar.

Yetkinin içeriğini, yetki veren belirler. Yetki veren bu yetkiyi

her zaman sınırlayabilir veya geri alabilir; bu haktan önceden

vazgeçmek geçersizdir.

Kanun bazı hallerde, özel yetki verilmesini aramıştır:

Bir taşınmazı devretmek veya bir hakla sınırlamak,

Bağışlamak,

Kambiyo taahhüdünde bulunmak (poliçe, çek vs.)

Dava açmak,

Sulh olmak

Tahkimde bulunmak.

2-Başkası Adına Davranma: Yetkisinin verildiği kişinin

(mümessilin) işlem yaparken başkası (yetki veren) adına

davranması gerekir.

b) Dolaylı (Vasıtalı) Temsil: Dolaylı temsilde temsilci,

yetki veren hesabına, fakat temsilci kendi adına

davranmaktadır.

c)Yetkisiz Temsil: Bir başkası adına sözleşme yapan

kimsenin temsil yetkisi yoksa yetkisiz temsil söz konusudur.

Temsilcinin yetkisinin sona erdiği veya yetkisinin

sınırlarını aştığı durumlarda da yetkisiz temsil söz konusudur.

Temyiz(karşılaştırma)

kudretinden yoksunluk

nedeniyle tam ehliyetsiz olma

hali

Azil: Temsi edilenin, temsil edenin işine son vermesidir.

5 | 10 S a y f a

Yeterlilik

BORÇLAR HUKUKU

2) HAKSIZ FİİLDEN DOĞAN BORÇLAR

Haksız fiil, bir kişinin (fail) hukuka aykırı bir davranışla kasten

veya ihmal sonucu başka bir kişiye (mağdura) zarar vermesidir.

Unsurları:

A)Hukuka Aykırı Fiil: Hukuk düzeninin yazılı olan ve

olmayan kurallarına aykırılık, hukuka aykırılık sayılır.

Şu Durumlarda, Hukuka Aykırılık Ortadan Kalkar:

Kamu erkinin kullanılması,

Haklı savunma,

Zorda kalma (ıztırar) hali,

Kendi hakkını korumak için kuvvet kullanma

Özel hukuktan doğan bir hakkın kullanılması,

Zarar görenin rızası (hukuken mümkün olan hallerde)

B)Zarar: Zarar, maddi ve manevi olabilir.

Maddi Zarar; malvarlığının mevcut durumu ile haksız fiilden

önceki durum arasındaki farkı ifade eder. Bu fiili bir zarar

olabileceği gibi, kârdan yoksun kalma şeklinde de ortaya

çıkabilir.

Manevi Zararda ise; kişinin şahsiyet (kişilik) haklarına bir

tecavüz söz konusudur. Zarar görenin, zararın varlığını

ispatlaması gerekir.

C)Kusur: Hukuka aykırı sonucun istenmesi (kast) veya bu

sonucu önlemek için gerekli iradenin gösterilmemesidir (ihmal).

İrade unsuruna (temyiz kudretine) sahip olan bir kişi, haksız

fiilden sorumlu tutulabilir.

Kusurun ispatı, zarar gören kişiye aittir.

Bazı durumlarda zarar görenin de fiilin meydana gelmesinde

birlikte kusuru olabilir buna müterafık kusur denir. Bu durum,

tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınır.

Kusursuz Sorumluluk: Kendi kusuru olmasa bile ortaya çıkan

zarardan sorumlu tutunulmasıdır.

Adam Çalıştıranların Sorumluluğu

(Çalışan içki içip zarar vermesi durumunda iş sahibi

de sorumludur.)

Hayvan Taşıyanların Sorumluluğu

(Bakılan hayvanların üçüncü kişilere sarar verme

durumu)

Bina Malik Ve Müthaitlerin Sorumluluğu

Motorlu Araç İşletmelerinin Sorumluluğu

( Araç kırmızı ışıkta geçerse ceza araç sahibine gelir)

D)Nedensellik (İlliyet): Zararın bu fiilden dolayı meydana

gelmesi şarttır.

Nedensellik bağı konusunda uygun illiyet bağı teorisi

uygulanır. Hayat tecrübelerine göre böyle bir sonucun doğması

mümkün (beklenebilir) olmalıdır.

Haksız Fiilin Hükümleri:

Haksız fiil işleyen kişi, mağdurun zararını tazmin etmek

zorundadır.

Tazminat, maddi ve manevi tazminat olmak üzere ikiye ayrılır.

Maddi tazminat genellikle nakden tazmin şeklinde olur.

Fakat aynen tazmine hükmedilmesi de mümkündür

Manevi tazminat, kişilik haklarına tecavüz halinde söz

konusu olur.

3) SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEDEN DOĞAN BORÇLAR

Sebepsiz zenginleşme, bir kişinin malvarlığında haklı bir sebep

olmaksızın bir diğer kişinin malvarlığı aleyhine meydana gelen

zenginleşmedir (çoğalmadır).

Unsurları:

Zenginleşme: Bir kimsenin malvarlığında bir

çoğalmanın (zenginleşmenin) meydana gelmesidir.

Fakirleşme: Bir kimse zenginleşirken, bir başkasının

malvarlığı fakirleşmiş olmalıdır.

Nedensellik bağı: Bir kimsenin malvarlığındaki

fakirleşme, diğer şahsın zenginleşmesinden kaynaklanmalı.

Haklı bir sebebin bulunmaması

Sebepsiz Zenginleşmenin Hükümleri:

Zenginleşmeden doğan borç, iade (geri verme) borcudur.

Zenginleşme konusu tüketilmiş veya aynen iadesi mümkün

değilse, iadenin konusu zenginleşmenin nakdi karşılığıdır.

Zenginleşen kötü niyetli ise, zenginleşmenin tümünü

iade etmek zorundadır.

Zenginleşen İyi niyetli ise; iade borcu, geri verme

zamanındaki zenginleşme miktarıyla sınırlıdır

Sebepsiz Zenginleşmenin Zamanaşımı: Sebepsiz

zenginleşmeden doğan alacak hakkı; fakirleşenin, bu hakkını

öğrendiği andan itibaren 1 yıl ve her halükârda hakkın

doğumundan itibaren 10 yılın geçmesi ile birlikte zamanaşımına

uğrar.

Haksız Fiilden Doğan Borçlar ve

Sebepsiz Zenginleşme

ZAMAN AŞIMI SÜRELERİ

Öğrenildiğinden itibaren 1 yıl ve her halükarda 10 yıldır.

6 | 10 S a y f a

Yeterlilik

BORÇLAR HUKUKU

BORCUN SONA ERDİREN SEBEPLER

1.. İFA: Edimin borçlu tarafından alacaklıya karşı yerine

getirilmesi ve böylece borcun sona erdirilmesidir.

İfa Yeri: Taraflar aksini kararlaştırmamışlarsa, Borçlar

Kanunu’ndaki yedek kurala göre:

Para borçları, ödeme zamanında alacaklının

ikametgâhının bulunduğu yerde ifa olunur

(Götürülecek Borçlar),

Parça borçları (yani belli bir şeyin teslimi borcu),

sözleşme yapılırken o şeyin bulunduğu yerde ifa olunur.

Diğer tüm borçlar, borcun doğumu zamanında borçlunun

oturduğu yerde (borçlunun ikametgâhı) ifa olunur. (Kambiyo

Senedi vb.)

İfa Zamanı: Alacaklının borçludan borcun ifasını

isteyebileceği andır.(muaccel anı - Vadesi gelmiş)

Alacaklı, müaccel olmamış (vadesi gelmemiş) bir borcun

ifasını isteyemez.

Ayın başı veya sonu tabirlerinden, ayın birinci ve sonuncu

günleri; ayın ortası tabirinden ise, ayın 15'i anlaşılır.

Süre gün olarak belirtilmişse; Borç, sözleşmenin

yapıldığı gün sayılmamak şartıyla sürenin son günü muaccel

olur; süre sekiz veya on beş gün ise, bu süre bir veya iki hafta

olarak değil, tamam sekiz veya on beş gündür.

Süre hafta şeklinde belirlenmişse; Borç, son haftanın

sözleşmenin yapıldığı güne ismen uyan gününde muaccel olur.

Süre ay olarak belirlenmişse; Borç sözleşmenin

yapıldığı gün ayın kaçıncı günü ise, son ayın buna uyan

gününde muaccel olur; son ayda uyan gün yoksa son ayın son

günü muaccel olur.

Pazar gününe veya kanunen tatil olan güne rastlayan

vade, kendiliğinden bunu izleyen tatil olmayan ilk güne geçer.

Borç vade gününde mesai saatleri içinde ifa

edilmelidir.

ALACAKLININ TEMERRÜDÜ

Alacaklı temerrüdü (alacaklının direnimi), alacaklının, haklı bir

neden olmaksızın borçlunun edimini reddetmesidir. Alacaklı

temerrüdünün meydana gelmesi için, ifa borçlu tarafından

alacaklıya usulüne uygun olarak teklif edilmiş olmalı ve alacaklı

bu teklifi haklı bir neden olmaksızın reddetmiş olmalıdır.

Genel sonuçları: En önemli sonucu, tevdi (Borçlunun aldığı

borcu ödemesi) veya fesih yoluyla borçtan kurtulma imkânını

vermesidir:

BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ

Borçlunun temerrüdü, ifası mümkün muaccel bir borcun borçlu

tarafından zamanında yerine getirilmemesidir.

Borçlunun temerrüdünün şartları:

a)Borcun muaccel olması: Borcun muaccel olması, borcun

borçlu tarafından ifasının gerekli olduğu, başka bir deyişle,

alacaklının borçludan ifayı talep ve dava edebileceği anın

gelmiş olmasını ifade eder. Ancak borçlu ifadan kaçınmak

hususunda bir defi (savunma) hakkına sahipse, bu hakkını ileri

sürerek temerrüde düşmekten kurtulabilir.

b)Alacaklının ihtarı: İhtar, alacaklının borçluyu ifaya davet

eden, varması gerekli, tek taraflı bir irade açıklamasıdır. Tacirler

arasındaki ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla veya

yapılır.

Temerrüdün Genel Sonuçları:

a)Temerrüt Faizi: Alacaklı hala borçlunun borcunu

yerine getirmesini istemekte, ek olarak gecikme nedeniyle

uğradığı zararın tazminini talep etmektedir.

b)Kaza halinde sorumluluk: Temerrüde düşen borçlu,

bundan sonra kazara (kaza ile) meydana gelecek zararlardan

kusuru olmasa dahi sorumludur.

2.. İBRA: Alacaklının borçluyla yaptığı sözleşmeyle

alacağından vazgeçip, borçluyu borçtan kurtarmasıdır.

İbra ile borç sona ermesi; Kefalet, rehin gibi yan (fer'i) hakları

ve faiz borcunu da sona erdirir.

3.. YENİLEME (TECDİT): Bir borcun, yeni bir borç

meydana getirilerek sona erdirilmesidir.

(Cari hesapta borç, hesap kapatılıp bakiye karşı tarafça kabul

edilince yenilenmiş olur.)

4.. TAKAS: İki kişi arasındaki aynı cinsten karşılıklı

borçların, bunlardan birinin tek taraflı beyanıyla sona

erdirilmesidir. Böylece, her iki taraf da borcunu ifa etmiş ve

alacağını tahsil etmiş duruma getirir.

Takasın şartları:

a) Taraflar birbirinden alacaklı olmalıdır(karşılıklı

borçluluk)

b) Tarafların birbirlerinden olan alacaklarının konusu aynı

cinsten olmalıdır.

c) Borçların istenebilir (muaccel) olması

d) Takastan feragat edilmiş olmamalıdır.

5.. ZAMANAŞIMI: Hukuk sistemimizde, kazandırıcı ve

düşürücü zamanaşımı vardır. (Borcu kesin olarak sona

erdirmez.)

Kazandırıcı zamanaşımı; eşya hukukunda bir ayni

hakkın (özellikle mülkiyet hakkının) belli şartlarla süre devam

eden zilyetlik sonucu kazanılmasını ifade eder ve burada

konumuz dışındadır.

Düşürücü zamanaşımı ise; belli süre içinde hakkını

talep etmemiş olan alacaklının, alacağını dava yoluyla elde etme

imkânını kaybetmiş olmasını ifade eder.

Borçlar Kanunumuz borcu sona erdiren sebep olarak

düzenlemiş olmasına rağmen, zamanaşımına uğrayan alacak

sona ermez, fakat talep ve dava edilemez. Bu nedenle, bu tür

alacaklara (borçlara), eksik borçlar denir.

Zamanaşımının şartları

a)Alacağın zamanaşımına tabi olması: Kural olarak, her

türlü alacak zamanaşımına tabidir.

b)Zamanaşımı süresinin geçmesi: Normal zamanaşımı

süresi, 10 yıldır.

6.. İMKÂNSIZLIK: Mevcut bir borcun ifasının cebri icra

yoluyla elde edilemeyecek hale gelmesidir. Bu imkânsızlık,

maddi veya hukuki bir sebepten de ileri gelebilir.

7.. ALACAKLI VE BORÇLU SIFATININ

BİRLEŞMESİ: Alacaklı ve borçlu sıfatlarının bir kişide

toplanması halinde borç düşer(sona erer).

Örneğin; alacağın borçluya temlik edilmesi yani alacaklının

alacağında vazgeçmesi durumunda oluşur. (Evlilik olursa alacak

borç sona erer)

7 | 10 S a y f a

Yeterlilik

BORÇLAR HUKUKU

ALACAĞIN TEMLİKİ

(Vazgeçme)

Alacağın temliki, alacağı devreden ile alacağı devralan arasında

yapılan bir sözleşme (temlik sözleşmesi) ile alacağın, alacağı

devralana geçirilmesini ifade eder. (Poliçe gibi)

MÜTESELSİL BORÇLULUK

(Zincirleme Borç)

Borçlulardan her birinin sözleşme veya yasa gereği borcun

tamamından sorumlu olduğu, fakat borçlulardan birinin ifasıyla

diğerlerinin de borçtan kurtulduğu bir birlikte borçluluk halidir.

SÖZLEŞME ŞEKİLLERİ

(Akit Türleri)

Borçlar Kanununda düzenlenmiş, yani ismen

belirlenmiş sözleşmelere "isimli (tipik) sözleşmeler" denir.

Yasada düzenlenmemiş sözleşmelere, "isimsiz (atipik)"

sözleşmeler denilmektedir.

1. İSİMLİ (TİPİK) SÖZLEŞMELER

A)Devir Borcu Doğuran Sözleşmeler;

Bunlar bir hakkın kesin olarak devrine yönelmiş olan

sözleşmelerdir. Örnek: satım, trampa ve bağışlama vaadi

B)Kullandırma Sözleşmeleri

Bu sözleşmelerde bir şeyin mülkiyetini devretme borcu

doğmaz, sadece bir şeyin kullandırılması borçlanılır. Bu grup

sözleşmeler olarak; kira, ariyet ve ödünç (karz) gösterilebilir.

C)İşgörme Sözleşmeleri

Bu tür sözleşmeler, insan emeği harcanarak belli bir işin

görülmesi amacını taşırlar. Hizmet (iş) sözleşmesi, istisna (eser)

sözleşmesi, vekâlet sözleşmesi bu gruba giren sözleşmeler

olarak sayılabilir.

D)Saklama (Muhafaza) Sözleşmeleri

Bu s özleşmeler, alacaklıya ait belirli bir eşyanın, borçlu

tarafından belirli bir süre saklanarak bu süre sonunda alacaklıya

geri verilmesi amacını taşır. Vedia, ardiye, otelciye ve hancıya

tevdi sözleşmeleri bu tür sözleşmelerdendir.

E)Teminat Sözleşmeleri

Teminat sözleşmeleri, mevcut bir borcun ifasını temin

amacını güden sözleşmelerdir. Aslında başka bir ilişki nedeniyle

ortada bir ana borç vardır. Teminat sözleşmesiyle zaten mevcut

olan bu ana borcun ödeneceği güvence altına alınmaktadır.

Dolayısıyla bu tür sözleşmeler, asıl bir borç sözleşmesinin

ferileri niteliği taşırlar. Kefalet, rehin ve cezai şart bu kategoriye

dahil edilebilir.

F)Sonuçları Talih ve Tesadüfe Bağlı Olan Sözleşmeler

Bu tür sözleşmelerde edimin yerine getirilip

getirilmeyeceği ve bunun kapsamı önceden belli olmayıp,

büyük ölçüde rastlantıya ya da talihe bağlıdır. Kumar ve bahis,

kaydı hayatla irat, ölünceye kadar bakma sözleşmeleri bu grupta

yer alan sözleşmelerdir.

G)Ortaklık (Şirket) Sözleşmeleri

Bu sözleşmelerle iki veya daha çok kişi ortak bir amaca

ulaşmak için emek parasal varlıklarını birleştirmeyi borçlanırlar.

Borçlar Kanununda sadece şirket düzenlenmiştir.

2. İSİMSİZ (ATİPİK) SÖZLEŞMELER

a)Karma tipli sözleşmeler: Çeşitli sözleşmelerin

unsurlarını bir araya getirmekle beraber, bu sözleşmelerden

bağımsız bir nitelik taşırlar. Örneğin: Kapıcı sözleşmesi, arsa

payı karşılığı kat yapımı sözleşmesi, factoring, franchising.

Birleştirme teorisine göre; sözleşmenin içerdiği her bir unsura

ilgili sözleşme hükümleri uygulanacaktır.

b)Kendine özgü yapısı olan sözleşmeler: Yasada

düzenlenmiş bulunan sözleşmelere ilişkin unsurları tümüyle ya

da bir bölümüyle içermezler ve dolayısıyla, kendilerine özgü

unsurlardan oluşurlar. Örneğin: Hakem sözleşmesi, sulh

sözleşmesi, garanti sözleşmesi, satış için bırakma (tevdi)

sözleşmesi, finansal kiralama sözleşmesi.

8 | 10 S a y f a

Yeterlilik

BORÇLAR HUKUKU

1. KEFALET SÖZLEŞMESİ

Kefilin borcunu yerine getirmemesi durumunda;

alacaklıya karşı kişisel sorumluluk altına girmeyi taahhüt eden

kişidir.

Kefaletin Hukuki Nitelikleri:

Fer’ilik: Kefalet geçerli bir asıl borca bağlı olarak

hüküm doğurur. Asıl borç sona erince, kefalet de sona erer.

Talilik: Kefalet tali, yani ikinci derecede bir akittir. İlk

planda söz konusu olan, asıl borçlunun takibidir.

İvazsızlık: Kefalet akdi, kural olarak sadece kefile

yükümlülük yükler.

Kefaletin konusu, para ile belirlenebilir bir borçtur.

Ferdileştirilmiş, yani belli olan bir borç için kefil olunabilir

Geçerlilik Şartları;

a)Geçerli bir asıl borcun varlığı: Kefaletin fer'iliği

ilkesi sonucu, asıl borç herhangi bir nedenle geçersizse, bunu

teminat altına alan kefalet de geçersizdir.

b)Kefalet akdinin geçerli bir şekilde akdedilmiş

olması: sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmış olması ve kefalet

senedinde kefilin sorumlu olacağı azami miktarın gösterilmesi

gerekir.

Kefalet Türleri;

a)Adi Kefalet: Adi kefalette, asıl borçlu takip

edilmeden kefile başvurulamaz.

Asıl kefalet türüdür.

Adi kefalette, asıl borçlunun aczi (borcu ödeyemediği)

tespit edildikten sonra kefil takip olunabilir. Özellikle

bankacılıkta uygulanan kefalet türüdür.

b)Müteselsil Kefalet: Alacaklı tarafından asıl borçluya

başvurulmaksızın doğrudan doğruya kefil aleyhine takibe

geçilebilmesidir.

Müteselsil kefalet istisna olmasına karşın, uygulamada

(özellikle bankacılık uygulamasında hemen daima) en çok

rastlanan kefalet türüdür.

c)Birlikte Kefalet: Aynı anda sübjektif bir ilişki bulunan

birden fazla şahıs aynı borca kefil olmaktadır.

d)Kefile Kefalet: Kefil alacaklıya karşı, daha önce kefil

olmuş kimsenin borcunu tekeffül etmektedir. Akit, kefile kefil

ile alacaklı arasında yapılmaktadır. İlk kefil ise, asıl borçlu

konumundadır.

e)Rücua Kefalet: Borcu ödemek zorunda kalan kefilin,

borçludan borcunu yerine getirmesini istemesidir. Yani; asıl

kefil ile borçlu arasındadır.

KEFALETİN SAĞLADIĞI HUKUKİ İLİŞKİNİN

HÜKÜMLERİ

A)Kefilin durumu

Ödeme Yükümlülüğü: Alacaklıya ödemede bulunma

yükümlülüğü altındadır. Kefilin ölümü halinde sorumluluk

mirasçılara geçer. Ancak mirasçılar mirası ret suretiyle, kefilin

borçlarından sorumlu olmaktan kurtulabilirler.

Defi Hakları: Kefil, asıl borçluya ait bütün defileri

alacaklıya karşı ileri sürmek hakkını haiz ve aynı zamanda

bununla mükelleftir. Karşılık kefil, asıl borçlunun aczinden

dolayı kendisine tanınan defilerden yararlanamaz. Kefil, asıl

borçluya ait yenilik doğuran haklardan da (örneğin takas)

yararlanamaz.

B) Alacaklının durumu

Ödemeyi Talep Hakkı: Alacaklıların kefilden başlıca

talep hakkı, asıl borçlunun borcunu yerine getirmemesi halinde,

temin edilen borcun ifasıdır. Müteselsil kefalette alacaklı, borç

muaccel olduktan sonra, asıl borçludan ödeme talebinde dahi

bulunmadan derhal kefilin ödemesini isteyebilir.

Kefalet Hukukundan Doğan Yükümlülükleri: Borç

muaccel olunca kefil, her zaman alacaklıyı borçlunun kabulüne

ve kendisini kefaletten kurtarmaya zorlayabilir. Alacaklı

kendisine yapılan ödemeyi reddederse, kefil kefaletten kurtulur.

C) Borçlunun durumu

Kefilin ödemeyi borçluya ihbar yükümlülüğü:

Mükerrer ödemeleri önlemek için, kefilin, asıl borçluyu kendi

ödemesinden bilgilendirmesi gerekir.

Kefilin borçludan teminat talep edebileceği haller:

-Borçlunun kefile karşı olan taahhütlerine aykırı hareket etmesi,

-Borçlunun mütemerrit olması,

-Kefalet akdinin yapılmasından sonra kefil için tehlikenin

önemli derecede artması.

Ödemede bulunan kefilin asıl borçluya rücuu: Asıl

borcu ödeyince, alacaklının haklarına halef olur.(Bir bankanın

vereceği nakdi, gayrinakdi krediler, tahvil vb. menkul

kıymetlerin toplamı öz kaynaklarının 20 katını aşamaz. Banka

mensupları ile bazı kişilerin kefaletlerinin bankaca kabul

edilmesi yasaklanmıştır.)

Takip konusu borcun ödenmesini sağlamak için (özellikle

takside bağlanması konusunda) üçüncü kişiler icra dairesinde

borca kefil olmaktadırlar(icrada kefalet.)Bu tür kefaletler

kanundan dolayı müteselsil kefalettir.

2. KARZ SÖZLEŞMESİ (Ödünç)

Bir şeyin kullandırılması amacını güden diğer sözleşmelerden

kullanma konusu şeyin mülkiyetinin ödünç alana geçirilmesi

bakımından ayrılmaktadır. Örneğin, kirada sözleşme konusu

şeyin mülkiyeti kiracıya geçirilmediği, sadece zilyetliği

devredildiği halde; karzda mülkiyet ödünç alana

geçirilmektedir.

Unsurları;

Ödünç verilecek bir miktar para ya da misli eşya,

Ödünç konusu şeyin mülkiyetinin ödünç alana

geçirilmesi,

Ödünç alanın, şeyin eşit miktar ve nitelikteki benzerini

geri vermeyi üstlenmesi (geri verme borcu).

Adi karzda faiz ödenmesi için, bunun sözleşmede

kararlaştırılmış olması gerekir.

Buna karşılık ticari karzda, faiz ödeneceği

kararlaştırılmamış bile olsa faiz ödenmesi gerekir.

9 | 10 S a y f a

Yeterlilik

BORÇLAR HUKUKU

3. SATIM SÖZLEŞMESİ

Satıcı satılanı teslim ve mülkiyeti geçirmeyi, alıcıda bir bedel

ödemeyi taahhüt eder.

Unsurları;

Satım konusu: Satılan maldır. Para ile değiştirilmesi

mümkün olan ve iktisadi değeri olan bütün maddi ve maddi

olmayan varlıklar satım konusu olabilir. Satıcıya ait olmayan

şeyler de satılabilir. Satılanın belirlenebilir olması yeterlidir.

Bedel: Semen, Fiyat, Satım parasıdır. Türk parası ya da

yabancı para olabilir.

Satılan ile satım parasının birbiriyle değiştirilmesi

konusunda tarafların anlaşması.

Alıcı ile satıcı aynı yerde değil iseler, bir banka ya da malları

temsil eden belgeler karşılığında alıcı adına ödemede

bulunulabilir. Bu duruma akreditif denir.

Satım Sözleşmesinin Hukuki Nitelikleri:

Borç doğuran bir sözleşmedir.

Rızai bir sözleşmedir: İradeler karşılıklı ve birbirine

uygundur.

Karşılıklı, tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir.

Sebebe bağlı bir sözleşmedir.

Hak sahipliğinde değişme: Satım konusu eşya üzerindeki hak

sahipliği değişikliği; menkullerde (taşınırlarda) teslim,

gayrimenkullerde(taşınmazlarda) tescil, alacaklarda temlik ile

gerçekleşir.

Satıcının borçları:

Satılanı teslim ve mülkiyeti geçirme borcu.

Ayıba karşı tekeffül borcu

Zapta karşı tekeffül borcu

Yan borçlar: Satılanı saklama ve koruma, satılanı

gönderme, teslim ve taşıma masraflarını ödeme gibi.

Ayıba karşı tekeffül (garanti) borcu: Satıcının, satılan malın

lüzumlu vasıfları taşımamasından dolayı sorumlu olmasıdır.

Şartları: Hasarın geçtiği anda satılan mal ayıplı olmalı, ayıp

önemli olmalı, gizli olmalı(alıcı bilmemeli), ayıba karşı tekeffül

borcu sözleşme ile kaldırılmamış olmalı, alıcı gereken külfetleri

yerine getirmelidir.

Alıcının hakları: Seçimlik olarak; sözleşmeden dönebilir,

semenin indirilmesini isteyebilir, misli mal ise satılanın ayıpsız

benzeriyle değiştirilmesini talep edebilir.

Zapta karşı tekeffül (garanti) borcu: Bir üçüncü kişinin hak

sebebiyle satılan malı alıcının elinden alması veya bazı yetkileri

kullanmasından yoksun bırakmasından dolayı satıcının

sorumluluğudur.

Şartları: Satılanın alıcıya teslim edilmesi, sözleşme kurulduğu

anda zaptı sağlayan bir hakkın bulunması, alıcının zapt

tehlikesini bilmemesi, satılan malın zaptı ve zaptın ispatı

gerekir.

Alıcının hakları: Tamamen zaptı halinde, satım kendiliğinden

ortadan kalkacağı için semenin (satış parasının) faiziyle iadesi

ve tazminat talep edebilir. / Kısmen zapt halinde fesih

istenemez, sadece zararın tazmini istenir.

Alıcının borçları:

Satım parasını (semeni) ödeme borcu:

Satılanı teslim alma (kabz) borcu:

Yan borçları: Satıcının teslimden önce yaptığı zorunlu ve

faydalı masrafları ödeme, taşıma masraflarını ödeme vs.

Satım Sözleşmesinin Türleri:

1-Taşınmaz Satımı: Arazi, tapu siciline kaydedilen bağımsız

ve sürekli haklar ile kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız

bölümler taşınmazdır.

NOT: Taşınmazların satılmasında resmi şekil şarttır.

Taşınmaz satımı hükmü doğuran sözleşmeler:

a)Taşınmaz Satım Vaadi Sözleşmesi: Bir ya da iki tarafa

bir taşınmazın satım sözleşmesinin yapılmasını isteme hakkı

sağlayan bir ön sözleşmedir. Tapu memuru veya noterlerce

resmi şekilde yapılmalıdır. Tapuya şerh verilerek üçüncü

kişilere de ileri sürülebilir. Fakat şerh 5 yıl geçerli olup bu süre

içinde satım sözleşmesi yapılmazsa şerh terkin edilir.(İştira

hakkı, tek tarafa, taşınmaz satım vaadi iki tarafa hak verir, farkı

budur.)

b)İştira (Alım) sözleşmesi: Sahibine tek taraflı irade

açıklamasıyla bir taşınmazın alıcısı olabilme yetkisi veren

yenilik doğuran bir ayni haktır. Resmi şekle tabidir. Tapuya şerh

verilebilir. Şerhin etkisi 10 yıldır.

c)Vefa (Geri Alım) sözleşmesi: Taşınmazını başkasına

temlik etmiş olan kişiye, tek taraflı irade açıklamasıyla o

taşınmazı geri alabilme yetkisi sağlayan bir yenilik doğuran

haktır. Taşınmazın satıcısına tanınmış bir çeşit iştira hakkıdır.

Tapuya şerh verilebilir. Şerhin etkisi 10 yıldır.

d)Şufa (Önalım) hakkı: Taşınmaz malikinin, taşınmazını

bir üçüncü kişiye satması halinde şufa hakkı sahibine tek taraflı

bir irade açıklamasıyla taşınmazın alıcısı olabilme yetkisini

veren yenilik doğuran bir haktır. Böylece öncelikle satın alma

imkânı verir. Adi yazılı şekle tabidir. Şerh verilebilir. Şufa

hakkının, şufa olayının öğrenilmesinden itibaren 1 ay içinde

kullanılması gerekir.

2-Taşınır Satımı: Bir yerden bir yere taşınabilen maddi

şeyler, doğal güçler, kulübe, baraka gibi hafif yapılar,

bütünleyici parça(mütemmim cüz) ve eklentiler (teferruat), gemi

siciline kayıtlı olmayan gemiler taşınır sayılır.

3-Taksitle satım: Satıcının satılan malı semenin

ödenmesinden önce alıcıya teslim etmeyi, alıcının da semeni

kısmi ödemelerle tediye etmeyi taahhüt ettiği satım.

4-Artırma (Müzayede) ile satım: Önceden tespit edilen

yer, zaman ve şartlara göre, hazırlar arasında en yüksek teklifte

bulunan kimseyle kurulan satım.

10 | 10 S a y f a

Yeterlilik

BORÇLAR HUKUKU

4. BAĞIŞLAMA SÖZLEŞMESİ

Bağışlayan bir karşı edim elde etmeksizin bağışlanana bir

kazandırmada bulunmayı taahhüt eder. Borç doğurucu bir

sözleşmedir. İvazsız yani tek tarafa borç yükleyen bir

sözleşmedir.

Bağışlama sözleşmesinin türleri:

1-Şartlı bağışlama: Bağışlama geciktirici ya da bozucu

şarta bağlı olarak yapılmışsa oluşur.

2-Mükellefiyetli bağışlama: Bağışlanan belli bir edimde

bulunma tali yükümlülüğüne girer.

3-Yerine getirilmesi bağışlayanın ölümüne bağlı bağışlama: Bağışlanan, vasiyet alacaklısı olur.

4-Rücu (geriye dönme) şartıyla bağışlama: Bağışlayan,

bağışlananın kendisinden önce ölmesi halinde bağışlanılan şeyin

kendisine dönmesini şart etmiştir. Tapuya şerh verilebilir.

Geçmişe etkili sonuç doğurur.

5. İSTİSNA SÖZLEŞMESİ (Eser)

İş sahibinin vermeyi kabul ettiği bir bedel karşılığında bir eser

meydana getirme taahhüdünü kapsayan sözleşme. İvazlı yani

tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir.

Tarafları: İş sahibi ile Müteahhit arasında olur.

İstisnanın Unsurları:

Eser meydana getirme (İmal)

Karşılık (Ücret)

İş sahibinin borcu: Ücret ödemek

Müteahhidin borçları: Sadakat,

Özen /Bizzat yapma

Araç, gereç, malzeme sağlama

Genel ihbar yükümlülüğü

İşe zamanında başlama ve devam etme

Eseri teslim

Ayıba karşı tekeffül

6. HİZMET SÖZLEŞMESİ

İşçi hizmet görmeyi, işveren ücret ödemeyi taahhüt eder.

7. VEKÂLET SÖZLEŞMESİ

Vekilin; sözleşme ile yükümlendiği işi yönetmeyi ya da hizmet

ifasını borçlandığı İşgörme borcu doğuran sözleşmedir.

Tek tarafa (vekile) borç yükleyen sözleşmedir. Ücret zorunlu

unsur değildir.

İşgörmeyi içeren sözleşmeler, başka bir sözleşmenin

konusuna girmiyorsa vekâlettir.

Vekâlete örnekler: Bir hamalın bavulumuzu taşıması, bir diş

tabibinin dişimizi tedavi etmesi, bir avukatın davamızı izlemesi,

bir mimar ya da mühendisin inşaatımızı kontrol etmesi, bir

arkadaşımızın bir malımızı satması ya da kiralaması,

öğretmenin ders vermesi vs.

8. KİRA SÖZLEŞMESİ

Kiralayanın bir şeyi veya ondan yararlanmasını belli bir süre

için kiracıya bırakmayı taahhüt ettiği, kiracının da bunun

karşılığı bedel ödemeyi taahhüt ettiği sözleşme türüdür.

Kira sözleşmesinin türü vardır;

1) Adi Kira: Kiralayanın kiracıya sadece kullanım

hakkını verdiği kira türüdür.

2) Hâsılat Kirası: Kiralayanın, kiracıya ücret

mukabilinde hâsılat veren bir malın kullanılmasını,

semerelerinin (ürünlerinin) iktifatını (ürünlerinin toplanmasını)

izin vermesi ile olur.

9. FACTORİNG SÖZLEŞMESİ

Bir mal veya hizmet üreticisi işletmenin, borçlularındaki

alacaklarını factor adı verilen bir kişiye toptan temlik etmesi ve

bu temlik karşısında factor’un söz konusu alacakları takip ve

tahsil etmesi, borçluların ödememe riskini üstlenmesi, bu iş

görme ya da yüklenme karşılığında da belirli bir ücret alması

şeklinde akdedilen akittir.

NOT: Karma yapılı bir sözleşmedir.

10. FRANCHİSE SÖZLEŞMESİ

Franchise verenin kendisine ait üretim, işletme ve pazarlama

sistemini oluşturan fikri ve sınai unsurlar üzerinde, franchise

alana kullanma (lisans) hakları tanıyarak, onu kendi işletme

organizasyonuna entegre (bütünleşmek) etmek ve bu sisteme

dayanan ticari faaliyetleri sırasında devamlı olarak destekleme

borcu altına girdiği, franchise alanın ise franchise verenin

belirlediği ilklere uymak ve kendisine kullanma hakkı verilen

fikri ve sınai unsurlardan yararlanmak kaydıyla bu sisteme dahil

mal ve hizmetlerin sürümünü kendi nam ve hesabına

desteklemeyi ve buna ek olarak franchise verene belli bir ücret

ödemeyi taahhüt ettiği sözleşmedir.

11. FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMESİ

(LEASİNG SÖZLEŞMESİ)

Finansal Kiralama Kanunu ile düzenlenmiştir.

Kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden

aldığı malın zilyetliğini her türlü faydayı sağlamak üzere ve

belli bir süre feshedilmemek şartıyla kira bedeli karşılığında

kiracıya bırakmasını öngören sözleşmedir.

Leasing’in Unsurları:

Finansal kiralama şirketi: Anonim şirket olmalıdır.

Mal kiracıya bırakılmalıdır

Kiralama bedeli: Kiralama TL ya da yabancı para

üzerinden yapılabilir.

Anlaşma

Feshedilemezlik süresi: Malın kiracıya tesliminden

itibaren 4 yıldır.