AFET LOJİSTİK YÖNETİMİNDE RİZE İLİNE YÖNELİK YENİ MODEL ÖNERİSİ
Transcript of AFET LOJİSTİK YÖNETİMİNDE RİZE İLİNE YÖNELİK YENİ MODEL ÖNERİSİ
AFET LOJİSTİK YÖNETİMİNDE RİZE İLİNE YÖNELİK YENİ
MODEL ÖNERİSİ
Mehmet TANYAŞ1, Yavuz GÜNALAY2, Levent AKSOY3, Burak KÜÇÜK4
1Prof. Dr. Maltepe Üniversitesi, İİB Fakültesi, Ulus. Tic. ve Loj. Yön. Bölümü,
2Doç. Dr. Bahçeşehir Üniversitesi, İİB Fakültesi, Ulus. Tic. ve İşletme Bölümü,
3Yrd. Doç. Dr. Maltepe Üniversitesi, İİB Fakültesi, Ulus. Tic. ve Loj. Yön. Bölümü,
4Öğr. Gör. Maltepe Üniversitesi, İİB Fakültesi, Ulus. Tic. ve Loj. Yön. Bölümü,
ÖZET
İnsanlar için fiziksel, ekonomik, sosyal ve çevresel kayıplar doğuran, normal yaşamı ve
insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak toplulukları etkileyen, etkilenen
topluluğun yerel imkân ve kaynaklarını kullanarak baş edemeyeceği doğal, teknolojik
veya insan kökenli olaylara Afet denilmektedir. Afet yönetimi, afetlerin önlenmesi ve
zararlarının azaltılması amacıyla, bir afet olayının zarar azaltma, hazırlıklı olma, olaya
müdahale ve iyileştirme gibi dört ana aşamasında yapılması gereken faaliyetlerin
planlanması, yönlendirilmesi, desteklenmesi, koordine edilmesi ve uygulanması için
toplumun tüm kurum ve kuruluşlarıyla, kaynaklarının bu ortak amaç doğrultusunda
kullanımını gerektiren çok aktörlü, çok disiplinli ve çok kapsamlı ve karmaşık bir
yönetim modelidir. Afet lojistiği, acil durum ve afetlerden etkilenmiş afetzedelere
yardım etmek üzere bilgi, insan ve kaynak lojistiğinin etkin ve verimli bir şekilde
yönetimidir. Lojistik faaliyetler en az operasyon kadar önemlidir. İnsani yardım lojistiği
(humanitarian logistics) terimi ile eş anlamdadır. Afet ve İnsani Yardım Lojistiği
konusunda çok sayıda yayın bulunmaktadır. Bu bildiride Rize ili için olası afet
durumları (Sel ve Heyelan) irdelendikten sonra, dinamik risk ölçümüne dayalı olay
tabanlı, çok aşamalı hiyerarşik bir afet lojistik yönetim modeli önerilmektedir. Model;
haberleşme, taşımacılık, depolama, altyapı, enkaz kaldırma, geçici iskan, dış
kuruluşlarla koordinasyon ve personel sağlık hizmetleri faaliyetlerini kapsamaktadır.
Anahtar Sözcükler: Acil Durum Planlaması, Afet Lojistiği, İnsani Yardım Lojistiği
DISASTER LOGISTICS MANAGEMENT: A NEW MODEL PROPOSAL
FOR RİZE
ABSTRACT
Sudden events that take place due to social, natural or physical reasons can cause
catastrophe in human life and may result a major damage and even high death tolls.
These events are called disaster and further divided into groups with respect to their
reason, as well as the damage that they cause. Independent of their reason, either
natural, atmospheric, technological or social, disasters are difficult to prevent and
impossible to control its effects locally. Disaster management is the process of
controlling effects of a disaster as well as taking precautions beforehand. This process
involves four basic stages: danger prevention, preparation for disaster, respond to the
incident, and restoration after a disaster. Given the complex structure and catastrophic
results of disaster, several organizations of different types and characteristics are
involved in a disaster management system. Therefore, support and coordination are the
key elements of such systems. By definition, logistics is the detailed coordination of
complex operation involving people, facilities, supplies, etc. Humanitarian logistics (or
disaster logistics) as a sub-category of logistics is responsible from the coordination in
disaster management and acts like the brain of the system.
The proposed model first asses the disaster risk of the area and then suggest a system
that links telecommunication, transportation, storage, infrastructure and restoration
activities as well as the coordination of different (including international) organizations,
with healthcare personnel, rescue teams and wreck removal crews. In this study, we
discuss the implementation of the proposed model to Rize municipality. The city is
known for high risk of flood and landslide. The suggestions consider the results of such
disasters.
Keywords: Emergency Planning, Humanitarian Logistics, Disaster Logistics, Risk
Assessment
1. GİRİŞ
Her yıl doğal afetlerden dolayı milyonlarca insan etkilenmekte, önemli sayıda
can kaybına ve yaralanmalara neden olmakta, milyarlarca dolarlık maddi kayıp
yaşanmaktadır. Doğal afetler alt ve üst yapıları değişik derecelerde bozmakta, ulaşım ve
haberleşme kesintiye uğramakta, bulaşıcı ve salgın hastalıklara neden olmaktadır.
Eğitim-öğretimi aksatmakta, emniyet ve asayiş hizmetlerini olumsuz yönde
etkilemektedir. Barınma, yeme-içme ve giyim sorunları doğurmaktadır. İşsizliği
artırmakta, psikolojik sorunlara neden olmaktadır. Konunun daha ilginç yönü ise doğal
afet dediğimiz olayların bir kısmının nedeninin bizzat insanlar olmasıdır.
Afet yönetimi de modern yönetim ilkeleriyle uyumlu olmalıdır; planlama,
örgütleme, yönetme ve kontrol etme faaliyetlerinden oluşmalıdır. Temelde bir stratejik
planı, örgüt yapısı, yönetim fonksiyonları ve kontrol faaliyetleri olmalıdır. Bunun yanı
sıra afetlerin genelde beklenmeyen bir anda ortaya çıkması ve yıkıcı etkilerinin olması
sebebiyle hazırlık, müdahale ve iyileşme safhalarının ayrı bir boyut olarak ele alınması
gerekmektedir.
Doğu Karadeniz bölgesinin ve özellikle Rize’nin arazi yapısı ve meteorolojik
koşullarının olumsuzluğu sebebiyle sık sık doğal afetlerle karşı karşıya kalmaktadır. Bu
afetler genellikle heyelan, su taşkınları ve fırtına şeklinde görülmektedir.
2. AFET TÜRLERİ
Dünya üzerinde bir çok ülkenin farklı bölgelerinde çeşitli afetler meydana
gelmektedir. Afetler bölge ve ülke ekonomilerine zarar verdiği için bunların insanlar
üzerinde de sosyal ve psikolojik açıdan olumsuz etkileri de olmaktadır. İnsanlar için
fiziksel, ekonomik, sosyal ve çevresel kayıplar doğuran, normal yaşamı ve insan
faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak toplulukları etkileyen, etkilenen
topluluğun yerel imkân ve kaynaklarını kullanarak baş edemeyeceği doğal, teknolojik
veya insan kökenli olaylar afet olarak nitelendirilir. Afetler temelde 5 sınıfa
ayrılmaktadır. Bu sınıflar; Jeolojik afetler, Klimatik afetler, Biyolojik afetler, Sosyal
afetler, Teknolojik afetlerdir.
Afet yönetimi ise afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması amacıyla, bir
afet olayının zarar azaltma, hazırlıklı olma, olaya müdahale ve iyileştirme gibi dört ana
aşamasında yapılması gereken faaliyetlerin planlanması, yönlendirilmesi,
desteklenmesi, koordine edilmesi ve uygulanması için toplumun tüm kurum ve
kuruluşlarıyla, kaynaklarının bu ortak amaç doğrultusunda kullanımını gerektiren çok
aktörlü, çok disiplinli ve çok kapsamlı ve karmaşık bir yönetim modelidir (T.C.
Başbakanlık, 1997). Bir başka tanım ise, afetlerin önlenmesi ve zararlarının
azaltılabilmesi amacıyla, afet öncesi, afet sırası ve afet sonrasında yapılması gereken
çalışmaların yönlendirilmesi, koordine edilmesi ve uygulanabilmesi için toplumun tüm
kurum ve kuruluşlarıyla kaynaklarının bu amaç doğrultusunda yönetilmesidir (Sarp,
1999).
Afet ve acil durum lojistiği, insanları, kaynakları, yetenek ve bilgiyi, afetlerden
etkilenmiş afetzedelere yardım etmek için etkin bir şekilde mobilize edebilen süreçler
ve sistemlerden oluşur (Kadıoğlu, 2011). Afet lojistiği; afet öncesi hazırlık, afet
müdahale süreci ve müdahale sonrası lojistik faaliyetler olmak üzere 3 kısımda
değerlendirilebilir (Pektaş, 2012).
Afet öncesi hazırlık ve planlar doğru nitelikteki malın, doğru zamanda, doğru
yere, en uygun maliyetle ulaştırılmasını sağlamaya yönelik çalışmaları kapsamaktadır.
Afet malzemelerinin temini esnasında, tedarikçi (mal ve hizmet sağlayıcı) firmaların
seçiminde; firmaların güvenirliği, referansları, deneyimi, kapasiteleri ve mali gücü gibi
kriterler dikkate alınmalıdır. Afet öncesi hazırlık çalışmaları planlama, satın alma,
taşımacılık yönetimi, depo yönetimi, raporlama ve insan kaynaklarının geliştirilmesi
süreçlerini kapsamaktadır.
Afet müdahale süreci lojistik faaliyetleri; ön değerlendirme ve ihtiyaç tespiti,
lojistik eylem planı yapılması ve uygulanması, afetle müdahale sürecinin izlenmesi,
değerlendirilmesi ve raporlanması faaliyetlerini kapsamaktadır.
İnsanları etkileyen afet ve acil durumlarda insani yardım malzemelerinin
lojistiğine İnsani Yardım Lojistiği (Humanitarian Logistics) adı verilmektedir. İnsani
Yardım Lojistiğinin; afet yönetiminin hazırlık, müdahale, iyileştirme ve yeniden kurma
aşamaları ile paralellik göstererek uygulanması gerekmektedir. İnsani yardımı
lojistiğinde önemli olan; doğru malzemeyi, doğru kişiye, doğru miktarda, doğru
nitelikte, doğru zamanda ve doğru yerde ulaştırabilmektir. Lojistiğin yedi doğrusunda
olan doğru maliyet terimi özellikle afet anında uygulanan insani yardım lojistiğinde söz
konusu değildir.
3. AFETLERİN ANALİZİ
Dünya’da son 25 yılda meydana gelen değişik doğal afetler yüzünden yaklaşık 3
milyon insan hayatını kaybederken bu afetlerin ekonomik bedeli ise, trilyon dolar
mertebesindedir. Dünya’da deprem, sel, heyelan gibi afetler için her gün 2 milyon dolar
harcama yapılmaktadır. Dünya’da her yıl afetlerden ölen insan sayısı 15.000
dolayındadır (URL 1, 2004).
Dünya genelindeki doğal afetler analiz edildiğinde, doğal afetlerin çoğunluğunu
jeolojik ve klimatik afetlerin oluşturduğu görülür. Dünya’da etkili olan doğal afet
türleri; şiddetlerine, oluşum sürelerine ve etkilerine göre sıralanınca en önemlilerinin
kuraklık, tropikal siklon, bölgesel sel ve taşkınların olduğu görülür. Doğal afetlerin
çeşitleri ve önem sıraları ülkeden ülkeye göre de değişmektedir. Ülkemizde ise en sık
görülen klimatik karakterli doğal afetler olup bunlar; dolu, sel, taşkın, don, orman
yangınları, kuraklık, şiddetli yağış, şiddetli rüzgâr, yıldırım, çığ, kar ve fırtınalardır. En
şiddetlileri ise başta deprem olmak üzere jeolojik afetlerdir. Türkiye bunun en şiddetli
örneğini 17 Ağustos 1999'da yaşamıştır. Bu deprem binlerce insanın hayatına mal
olmuştur.
3.1. TÜRKİYE’DEKİ AFETLERİN ANALİZİ
Türkiye, arazi yapısı, yer şekilleri ve meteorolojik koşullarının olumsuzluğu
sebebiyle büyük doğal afetlerle karşı karşıyadır. Doğal afetler ülkemizin ekonomik ve
sosyal yapısında önemli yaralar açmaktadır. Hızlı nüfus artışı ve yerleşme yerlerindeki
düzensiz gelişmeler doğal afet zararlarını artırmaktadır. Doğal afetlerin dışında, trafik
kazalarının bütünü, orman yangınları, iş kazalarının tümü, tesis ve ev yangınları gibi
doğal olmayan afetler de Türkiye’de olumsuz etkilerini hissettirmektedir.
Türkiye’de yaşanan doğal afetlerin etkileri açısından, yüzde olarak sıralaması
şöyledir: Deprem % 61, Heyelan % 15, Sel % 14, Kaya düşmesi % 5, Yangın % 4, Çığ
ve diğerleri %1 (URL 2, 2011). Türkiye'de her 9 ayda 1 hasar yapıcı deprem, yılda
ortalama 25 önemli su baskını ve 50 heyelan görülmektedir. Doğal afetler içerisinde en
çok etkileyen, sonuçları itibariyle en yıkıcı olan, şüphesiz depremlerdir. Son yüzyılda
ülkede meydana gelen depremler incelendiğinde, depremsiz geçen yılların çok az
olduğu gözlemlenmektedir. Yaklaşık on yılda bir yıkıcı deprem olmuştur. İstatistiklere
göre 1999 Marmara depremi hariç, son 60 yılda Türkiye’de meydana gelen can ve mal
kaybının % 65’ine depremler neden olmuştur. Bu bağlamda, Türkiye’de afet denilince
akla genelde deprem gelmekte ve alınan önlemler bu kapsamda olmaktadır. Marmara
bölgesinde Kocaeli ve Düzce’de meydana gelen şiddetli depremler, ülkenin 20. yüzyılda
yaşadığı en büyük doğal afetler olmuş ve afet yönetimi açısından adeta yeni bir takvim
başlangıcı teşkil etmişlerdir (JICA, 2004).
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 2008
yılında yayınlanan ve 1950 ile 2008 yıllarını kapsayan “Türkiye’de Afetlerin Mekansal
ve İstatistiksel Dağılımı-Afet Bilgileri Envanteri”ne göre ise, Türkiye’deki 35 bin 741
yerleşim biriminin yüzde 43,75′i en az bir afet olayına maruz kalmış durumda. Ülkede
meydana gelen afet zararlarının yüzde 55′i deprem, yüzde 21′i heyelan, yüzde 8′i su
baskını, yüzde 7’si kaya düşmesi ve yüzde 2’si çığdan kaynaklanıyor. Afete en fazla
maruz kalan iller, afetzede sayısı açısından bakıldığında Kocaeli, Erzurum, Bingöl,
Sakarya, Düzce, Van, Yalova, Muş, Adana ve Diyarbakır. Bu noktada dağılımı depremin
belirlediği dikkati çekiyor. Olay bazında ele alındığında ise afetten en çok etkilenen iller
Erzurum, Trabzon, Bingöl, Rize, Tunceli, Erzincan, Kastamonu, Malatya, Sivas ve
Artvin olarak sıralanıyor. Her iki açıdan da afetlerden en az etkilenen illerin başında
Kırklareli geliyor. Onu, Edirne, Kilis ve Tekirdağ izliyor.
Doğu Karadeniz bölgesini ve özellikle Rize’yi etkisi altına alan 2 afet türü
vardır. Bunlar heyelan ve sel – su taşkınlarıdır. Heyelan ve selden kaynaklanan afetlerin
Türkiye açısından incelendiğin de;
Heyelan: Türkiye’de doğal afetlerin yaklaşık % 20’sini kütle hareketleri oluşturur.
Kütle hareketlerinde etkili faktörler; Eğimin fazla olması: Eğimlerin fazla olduğu
sahalarda heyelan riski artmaktadır. Su ile doygunluk: Heyelanlar yağışlı veya zeminin
ıslak olduğu mevsimlerde meydana gelirler. Kaya Yapısı: geçirimliliği az olan killi ve
tüflü depoların yaygın olduğu sahalarda heyelan çok fazla görülür. Buna karşılık kalker
ve bazalt gibi kayalarda heyelan seyrek görülmektedir. Bitki örtüsünün tahrip edilmesi,
Tabakalar eğime paralel ise heyelan daha fazla görülür. Yol yapım çalışmaları ile yamaç
denge profilinin bozulması.
Ülkemizde heyelanların en sık görüldüğü yer, Doğu Karadeniz bölümüdür.
Çünkü burada yamaçlar daha dik, yağış miktarı daha fazladır. Ayrıca ülkemizde heyelan
olaylarının en çok görüldüğü dönem, yağış dönemi olan ilkbahardır. İllere göre dağılıma
bakıldığında da Trabzon, Kastamonu ve Zonguldak heyelandan en fazla zarar gören iller
arasında yer almaktadır. 1958-2000 dönemi içinde 4 bin 150 yerleşim, heyelan afetinden
etkilenmiştir. Bu heyelanlar sonucunda 197 kişi yaşamını yitirmiş, 63 bin konut güvenli
alanlara taşınmıştır (URL 2, 2011).
Sel: Ülkemizde depremlerden sonra en büyük ekonomik kayıplara neden olan doğal
afetler sel ve taşkınlardır. Bu olayların oluşumunu ve şiddetini etkileyen en önemli
etken yağıştır. Türkiye’de sel ve taşkın olayının nedenleri;
Kısa sürede çok fazla miktarda yağan sağanak karakterli yağışlar.
Karların hızla erimesi
Toprak özelliklerinin yağış ile gelen suyun zemine sızmasını azaltan
yapıda olması,
Yüzey şekillerinin ve özellikle eğim şartlarının sel ve taşkın için uygun
olması,
Akarsu yataklarının su akışını önleyecek şekilde kullanılması,
Sel ve taşkın riski olan yerlerin yerleşime açılması,
Orman ve meraların tahrip edilmesi,
Akarsu havzalarına kurulan sanayi tesisleri ile arazinin yapısının
değiştirilmektedir.
Yerleşim birimlerindeki kuru dere yataklarının doldurularak yol haline
getirilmesi
Akarsu yataklarına çöp - moloz dökülmesi ile akarsu yataklarının
daraltılması sel ve taşkın felaketlerinde öne çıkan nedenlerdir.
Ülkemizde sel ve taşkın olayı en fazla Karadeniz Bölgesi’nde görülür. Bu durum
üzerinde her mevsim bol yağışın olması ve arazinin engebeli olması etkilidir. Büyük
şehirlerimizde de sel ve taşkın olayları fazla görülmektedir. Bu durumun başlıca nedeni
yetersiz alt yapıdır.
Ülkemizde son yıllarda plansız ve bilinçsiz yerleşimler ile yanlış arazi kullanımı
sonucu sel felaketi çok fazla yaşanmaktadır. Haziran 1990'da Trabzon'da, Mayıs 1991
Doğu Anadolu Bölgesi'nde, Ağustos 1982'de Ankara ve çevresinde, Temmuz 1995'te
Senirkent'te, Ağustos 1998'de Trabzon Sürmene-Köprübaşı-Beşköy'de görülen sellerin
çok fazla zarar verdiği bilinmektedir. Taşkın yıllıkları incelediğinde Türkiye genelinde
1956-1997 yılları arasındaki onar yıllık dönemlere göre, nehirlere bağlı olan sel sayısı
azalırken, ölüm sayısı ve maddi zararlar hızla artmaktadır. Türkiye'de daha çok sel
yataklarına yerleşmiş, bu bölgelerde yaşayan, sel için gerektiği gibi uyarılmayan ve sel
sularında yürüyen insanlar yaşamlarını kaybetmektedir (URL 2, 2011).
3.2. RİZE’DEKİ AFETLERİN ANALİZİ
Doğu Karadeniz bölgesinin jeolojik, topografik, iklim, toprak yapısı gibi
özellikleriyle afetlere açık bir bölge olmakla birlikte özellikle Rize’nin arazi yapısı ve
meteorolojik koşullarının olumsuzluğu sebebiyle sık sık doğal afetlerle karşı karşıya
kalmaktadır. Rize’nin yağış alan coğrafi konumu itibariyle afetler şiddetli yağmurun
neden olduğu sel ve heyelan şeklinde gerçekleşmektedir. Bu afetlerde etkilenen kişi
sayısı zaman zaman yüzlerce olurken kimi zamanda ölümlerle sonuçlanmaktadır.
Önemli miktarda mal kaybına, evlerin, iş yerlerinin, tarım alanlarının sular altında
kalmasına neden olmasıyla da ekonomik anlamda da zarara uğratmaktadır.
Rize’de oluşan afetlerin nedenlerinin başında çarpık kentleşme, dere yataklarının
islah edilmemesi, yeşil örtünün tahribi, yanlış tarım uygulamaları gibi nedenler yer
almaktadır.
Tablo 1 Türkiye Ulusal Afet Arşivi’nden Rize İli Afetleri
Afet Türü Afet Sayısı Ölü Sayısı Yaralı Sayısı Etkilenen Sayısı
Çığ 3 5 5 99
Fırtına 9 0 0 0
Heyelan 52 20 0 2557
Kar 1 0 0 0
Kuraklık 3 0 0 0
Orman Yangınları 6 0 0 0
Sel Su Baskını 2 13 0 476
Sis 11 0 0 0
Yangın 7 1 0 66
Yıldırım 1 0 0 0
Deprem 0 0 0 0
Kaynak: T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Türkiye Ulusal Afet Arşivi
1T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Türkiye Ulusal Afet
Arşivi’nden alınan bilgilere göre Rize’de yaşanan önemli afetlerden bazıları ise aşağıda
gösterilmiştir.
Orman Yangını:
Rize – Merkez 25 Hektar Alan 28.11.2000
Rize – Fındıklı 37 Hektar Alan 08.04.2012
Rize – Fındıklı 29.5 Hektar Alan 06.04.2000
Rize – Ardeşen 20 Hektar Alan 05.05.2003
Fırtına:
Rize – Merkez 18.12.2010
Rize – Pazar 02.01.2010
Rize – Merkez 24.03.2013
1 Ulusal Afet Arşivi Türkiye ’yi etkileyen doğal ve teknolojik afetlerden, afet arşivi kriterlerine uygun
olanları kapsamaktadır. Ancak İçişleri ve Milli Savunma Bakanlığı arşivlerinde bulunan terörizm, savaş,
iç çatışmalar ve nüfus hareketleri Ulusal Afet Arşiv sistemine dahil edilmemiştir. Türkiye Ulusal Afet
Arşivinin kapsadığı dönem olarak günümüzde verilerin imkanlar ölçüsünde ulaşılabildiği kadar geriye
gitmektedir. Afet kriterleri için aşağıda sıralanan kriterlerden en az birinin olması afet arşivine dahil
olması anlamına gelmektedir.
• En az 10 Ölü veya,
• En az 50 yaralı veya, afetten etkilenen en az 100 kişi olması veya, genel hayata etkili olması
veya, afetin tarihi değerinin olması
• Orman Yangınları için; 20 hektar ve üzeri alanların yanması
Heyelan:
Rize – İyidere 25.11.1988 Etkilenen kişi sayısı 191
Rize – Derepazarı 23.09.1977 Etkilenen kişi sayısı 32
Rize – Merkez 20.11.1988
Rize – İkizdere 05.08.1988
Rize – Güneysu 23.07.2002 Etkilenen Kişi sayısı 106, ölü sayısı 20
Rize – Çayeli 26.11.1988 Etkilenen kişi sayısı 20
Rize – Merkez 06.10.2010
Rize – Hemşin 31.08.1995
Rize – Çamlıhemşin 01.03.1989 Etkilenen kişi sayısı 50
Rize – Pazar 05.08.1988 Etkilenen kişi sayısı 45
Rize – Ardeşen 05.08.1988
Çığ:
Rize – İkizdere 12.02.2009 1 ölü 5 yaralı
Sel – Su Baskını
Rize – Merkez 26.08.2010 13 Ölü
Rize – İkizdere 01.03.1989 Etkilenen kişi sayısı 476
Yıldırım Düşmesi
Rize – Merkez 27.08.2008
Sis
Rize – Merkez 30.03.2001
Rize – Pazar 21.04.2010
Kar Yağışı
Rize – Pazar 26.01.2010
Kaya Düşmesi yok
Deprem yok
4. AFET LOJİSTİĞİ VE TÜRKİYE’DE AFET LOJİSTİĞİ ÇALIŞMALARI
Deprem kuşağında bulunan ülkemizde afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya
ilişkin hizmetleri yürütmek üzere, Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı (AFAD) 17/6/2009 Tarih ve 27261 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 5902
sayılı kanun ile kurulmuştur. Afetlerle ilgili olarak görev yapan İçişleri Bakanlığı’na
bağlı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na bağlı Afet
İşleri Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık’a bağlı Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel
Müdürlüğü kapatılarak, tüm afet yönetimi faaliyetleri, 2009 yılında çıkarılan 5902 sayılı
yasa ile Başbakanlık’a bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)
kurularak yetki ve sorumluluklar tek bir çatı altında toplanmıştır (Tanyaş, 2013).
Afet ve acil durum hallerinde bilgileri değerlendirmek, alınacak önlemleri
belirlemek, uygulanmasını sağlamak ve denetlemek, kurum ve kuruluşlar ile sivil
toplum kuruluşları arasındaki koordinasyonu sağlamak amacıyla, Başbakanlık
Müsteşarının başkanlığında, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri, Maliye, Milli Eğitim,
Çevre ve Şehircilik, Sağlık, Ulaştırma, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Orman ve Su İşleri
bakanlıkları ve Devlet Planlama Teşkilatı müsteşarları, Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanı, Türkiye Kızılay Derneği Genel Başkanı ile afet veya acil durumun türüne göre
Kurul Başkanınca görevlendirilecek diğer bakanlık ve kuruluşların üst yöneticilerinden
oluşan Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu kurulmuştur.
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından sağlanacak doğal afet desteği mülki
makamların talepleri doğrultusunda mevcut yasal mevzuat ve afet sırasında yapılacak
ilave yasal düzenlemeye uygun olarak icra edilecektir. TSK tarafından sağlanacak doğal
afet yardımı hayat kurtarma, kurtarılan insanların ihtiyaçlarının karşılanması,
hayatlarının idame ettirilmesi ve afet bölgesinde hayatın normale döndürülmesi
boyutlarıyla gerçekleşecektir. Özellikle lojistik, ikmal, bakım, ulaştırma, sıhhiye,
istihkam, muhabere birliklerinin sahip olduğu yetenekler doğal afet desteğinde önem
kazanacaktır.
Kızılay Türkiye’de meydana gelen afetlerle mücadelede ve afet yönetiminde en
tecrübeli ve en etkili kurumların başında gelir. Kızılay sebebi ne olursa olsun hiçbir
ayrım yapmaksızın insanın acısını önlemeye veya hafifletmeye çalışmak, insanın
hayatını ve sağlığını korumak, onun kişiliğine saygı gösterilmesini sağlamak ve insanlar
arasındaki karşılıklı anlayışı, dostluğu saygıyı, işbirliğini ve sürekli barışı getirmeye
uğraşmaktır. Kızılay'ın teşkilatı, genel merkez ve şubelerden oluşur. Kızılay'ın Genel
Müdürlük teşkilatı dışında kalan bütün kademelerindeki görevler fahridir (Tanyaş,
2013a).
5. AFET SONRASI LOJİSTİK YÖNETİMİ
Türkiye’de mevcutta yürürlükte olan mevzuat (kanun, kararname ve
yönetmelikler) bu konuda yetersizdir. Bu yetersizliği ortadan kaldıracak şekilde bir
çerçeve dokümanı ve doktrinler hazırlamalıdır. Belirtilen bu doktrinler ışığında ve
çizilen çerçeve içerisinde mülki ve mahalli idari bölümler (il-ilçe ve belediye,
muhtarlık) koordineli olarak kendi acil durum çalışmalarını gerçekleştirmelidir.
Afet yönetimi devlet kurumları yapısı üzerinde fonksiyonların tanımlanmasıyla
oluşturulur. Ancak afet yönetimine bu yapıyla koordineli çalışacak sivil toplum
örgütleri, özel sektör ve vatandaşlar da dâhil edilmelidir. Bununla birlikte afet
planlamasında öncelikle bir Afet Yönetimi Stratejisine ihtiyaç duyulmaktadır.
Afet planlaması iki aşamadan yapılmalıdır. Birinci aşama mevcut kanun,
kararname ve yönetmeliklere uygun bir plan hazırlanması; İkinci aşama ise hazırlanan
bu plandaki eksiklerin ilgili hangi kanun, kararname veya yönetmelikten
kaynaklandığının belirlenerek ilgili kanun, kararname veya yönetmeliğin yeniden
düzenlenmesidir.
Afetler belirli bir coğrafyada ve belirli bir zaman aralığında oluşmaktadır. Bu
sebeple afetlerin yerel olarak yönetilmeleri gerekmektedir. Ancak verimliliği ve
etkinliği artırabilmek için planlamanın ve kaynak tahsisinin ülke geneli düşünülerek
yapılması gerekir. Bu sebeple aşağıdaki şekilde belirtilen bir afet yönetim yapısı
önerilmektedir.
Bu yapıda ülke dört kademeli bir yapıda ele alınmaktadır: Ülke geneli, İller,
İlçeler ve Muhtarlık-Tesis-Bina. Buna göre ülke geneli için bir çerçeve yapı
oluşturulmalı, iller ve ilçeler kendi afet planlarını hazırlamalıdır. Bu planlar fonksiyonel
eklerle desteklenmeli ve planlar koordinasyonu kolaylaştırmak amacıyla dış kurumların
planlarıyla uyumlu hale getirilmelidir. Fonksiyonel ekler hazırlanırken bu konuda
uzmanlaşmış özel sektör kuruluşlarının dahil edilmesi gerekmektedir.
En alt seviyede is sivil halkın da dahil edildiği muhtarlık, tesis ve bina acil
durum planlarının hazırlanması gerekir. Bu seviyede temel olarak ilk yardım, arama
kurtarma, tahliye ve haberleşme ihtiyaçlarının göz önüne alınması gerekir (Şekil 1).
Şekil 1: Afet Yönetim Plan Hiyerarşisi
Afet yönetim yapısı il bazında incelendiğinde Vali veya görevlendireceği Vali
Yardımcısı başkanlığında, Rize İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü koordinatörlüğünde
bir organizasyon öngörmektedir.
Yeni model önerimiz dört temel fonksiyonel gruba ayrılmaktadır. Bu
fonksiyonel gruplar; istihbarat ve planlama, mali ve idari işler, operasyon ve lojistikten
Ülke Afet Yönetim Planı Dış Kurum Planları:
• Kızılay
• Türk Silahlı Kuvvetleri
• Özel Sektör …
Ülke Fonksiyonel Planları:
• Arama Kurtarma
• Sağlık
• Lojistik…
İl Afet Yönetim Planı Dış Kurum Planları:
• Kızılay MAFOM
• Garnizon Komutanlığı
• Rize Belediyesi
• Aksa Çoruh EDAŞ,
Aksa Doğalgaz, Özel
Sektör …
İl Fonksiyonel Planları:
• Arama Kurtarma
• Sağlık
• Lojistik…
İlçe Afet Yönetim Planı
Dış Kurum Planları:
• Kızılay MAFOM
• Garnizon Komutanlığı
• Rize Belediyesi
• Aksa Çoruh EDAŞ,
Aksa Doğalgaz,
İlçe Fonksiyonel Planları:
• Arama Kurtarma
• Sağlık
• Lojistik…
Muhtarlık / Tesis / Bina Afet Yönetim Planı: • Arama Kurtarma
• İlk Yardım • Haberleşme
oluşmaktadır. Önerdiğimiz model içerisinde yer alan afet lojistik planı ise haberleşme,
taşımacılık, depolama, altyapı hizmetleri, geçici iskan hizmetleri, enkaz kaldırma
hizmetleri, dış kuruluş koordinasyonu, personel sağlık hizmetleri bölümlerinden
oluşmaktadır. Model içerisinde yer alan afet lojistik planına ait alt faaliyet grupları ile
ilgili önerilerimiz, teşkilat görevleri, planlaması ve servisler üzerinden olmuştur.
Şekil 2: Rize İli AFAD Organizasyon Yapısı Önerisi
6. SONUÇ VE ÖNERİLER
Afet yönetiminin lojistik fonksiyonu en az operasyon kadar önemli olup,
ülkemiz için farklı ve çağdaş lojistik modeller gerekmektedir. Her afet türüne, şiddetine,
en son hangi tarihte meydana geldiğine, meydana gelme yeri ve zamanı ile o yerin
hassasiyetine (zarar görebilirlik durumuna) bağlı olarak çok farklı özelliklere sahip
olabilmektedir. Bu nedenler söz konusu ölçütler dikkate alınarak riskin sürekli ölçümü
ve afet yönetim planlarının revizyonu gerekmektedir. Afet yönetiminin olay bazlı ve
dinamik olması gerekmektedir. Diğer taraftan afetin şiddetine göre birey, aile, bina/tesis,
muhtarlık, bölge, ilçe, il ve ülke bazında müdahale gerekebilmektedir. Bu nedenle afet
yönetiminin bir diğer özelliği de hiyerarşik bazda olmasıdır.
Dünyadaki afet planlama ve müdahale kurumları incelendiğinde merkezi, yerel ve
karışım yapıların olduğu ve tek bir örneğin bulunmadığı görülmüştür. Dünya’daki
örnekler, ülkemizin mevzuat ve devlet yapısı göze alınarak bu çalışmada önerdiğimiz
organizasyon yapısı temelde AFAD’ın organizasyon şeması ile uyum içindedir;
farklılıklar AFAD mevzuatı yapılırken afetle mücadelenin en etkili yönü olarak
merkeziyetçi çatı düşünülürken, önerilen yapıda lojistik bakış açısı temel alınmış ve
temel aktivitelerde otonomi yerel birimlere kaydırılırken, koordinasyon ve iletişimin
etkili olabilmesi için merkezi bir karar alma ve yönlerdirme yapısının merkeze ve
doğrudan Başbakanlığa bağlı kalması düşünülmüştür. Önerdiğimiz modelle, bu yapının
hem mevzuat ile çelişmediği hem de etkin bir kullanım sağladığı gözlenmiştir. Özellikle
Rize iline özgü afet tiplerinin daha sınırlı alanlarda etkili olması lojistik destek
sağlamayı kolaylaştırıyor ve hiyerarşik yapının en temel birimi ile çözüme yönelmek
mümkün olabilmektedir.
KAYNAKLAR
İTÜ Afet Yönetim Merkezi (2002) “Ulusal Acil Durum Yönetimi Modeli Geliştirilmesi Projesi”, İTÜ
Press, İstanbul.
JICA-İBB (2002). “Türkiye Cumhuriyeti İstanbul İli Sismik Mikro-Bölgeleme Dahil Afet
Önleme/Azaltma Temel Planı Çalışması”, İBB Yayınları, İstanbul.
Kadıoğlu, M., (2011) “Afet Yönetimi Beklenilmeyeni Beklemek, En Kötüsünü Yönetmek”, T.C.
Marmara Belediyeler Birliği Yayını: İstanbul, s.40-43.
Pektaş T., (2012), İlçe Bazında Afet Lojistiği: Başakşehir Uygulaması”, Bahçeşehir Üniverstiesi, SBE
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
Sarp N. “Disaster Management in Healthcare”. Deprem Araştırma Bülteni, s. 14, 1999.
Tanyaş M., Günalay Y., Aksoy L., Küçük B., (2013) “İstanbul İli Afet Lojistik Planı Kılavuzu”, İstanbul
Kalkınma Ajansı Raporu DFD-39, İstanbul.
T.C.Başbakanlık (1997), Doğal Afetler Genel Raporu, s.16, Ankara.
URL 1 TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İnternet Sitesi, Ersoy, Ş., 2004, ‘‘Sürdürülebilir (istikrarlı)
bir kalkınma için Doğru Afet Yönetimi Ne Olmalıdır?’’
http://www.jmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=43 , 21.01.2013.
URL 2 Fidancı E. N., Doğal Afetler ve Korunma Yolları, 2011 s.1-7
http://80.251.40.59/veterinary.ankara.edu.tr/fidanci/ENF/Dogal_Afetler_ve_Korunma.pdf , 24.04.2013