(15a) Geç Holosen kıyı değişmelerinin Yunanistan ve Türkiye’de arkeolojik yerleşme yerleri...

18
GEÇ HOLOSEN KIYI VE Jo hn C. KRAFT Stanley E. ASCHENBRENNER KAYAN Dergisi : 10, 1981 'den ANKARA BAS IM E Vl - ANKARA . 1 98 1

Transcript of (15a) Geç Holosen kıyı değişmelerinin Yunanistan ve Türkiye’de arkeolojik yerleşme yerleri...

GEÇ HOLOSEN KIYI DEGİŞMELERİNİN YUNANİSTAN VE TÜRKİYE'DE ARKEOLOJİK YERLEŞME YERLERİ ÜZERİNE

ETKİLERİ

John C. KRAFT Stanley E. ASCHENBRENNER

İlh~n KAYAN

Coğrafya Araştırmaları Dergisi Sayı : 10, 1981 'den ayrıbasım

ANKARA ÜNİV E RSİTESİ BAS IM E Vl - ANKARA . 1 98 1

GEÇ HOLOSEN KiYi DEGİŞMELERİNİN YUNANİSTAN VE TÜRKİYE'DE ARKEOLOLİK YERLEŞME YERLERİ ÜZERİNE

ETKİLERİ*

John C. KRAFT (University of Delaware, U.S.A.)

Stanley E. ASCHENBR~. "NER (University of Minnesota, U.S.A.)

llhan KAYA. - (Ankara Cniversitesi)

Türkiye ve Yunanistan kıyılarındaki arkeolojik yerleşme

yerlerinin varlıklarını sürdürmüş olmaları veya yok olmuş bulun­maları doğal çevredeki jeomorfolojik değişmelerle yakından ilgilidir. Bu değişmelerin bir bölümü kıyılarda akarsu birikinti ovalarının

denize doğru ilerlemesiyle meydana gelmiştir (Şekil ı ) . Bunun Yunanistan'daki bir örneği Navarino körfezinde Kraft-Rapp-Aschen­brenner ( ı 980) tarafından incelenmiştir. Burada körfezin gerisindeki akarsu birkinti ovasında, Erken Helladik çağa ait bir yerleşme yeri alüvyonlar altında gömülü olarak bulunmuştur. Bugünkü ova yüzeyinde bir kalıntısı görülmeyen ve 5 m kadar derinlerde bulunan bu yerleşme yeri bir rastlantı sonucu ortaya çıkarılmıştır. Aynı ovada kazılan su kuyularında ve yapı temellerinde sık sık Roma çağına ait arkeolojik kalıntılara da rastlanmaktadır. Bunlar ova yüzeyinden sa­dece 1- 2 m derinde gömülü durumdadır.

Kıyıları değiştiren diğer bir olay da dalga aşındırmasıdır. Bu konuda aşınmanın :\ıızı büyük önem taşır. Aşınma hızı kıyının lito­lojik özelliği ile yakından ilgilidir. Yunanistan ve Türkiye kıyılarında kolay aşınabilen kumlu-siltli-killi Neojen formasyonlarının bulunduğu

yerlerde aşınma hızı çok fazladır. Böyle yerlerde kıyıda bulunan bir a rkeolojik yerleşme yeri dalga aşındırmasından zarar görmüş veya

1

* Bu çalışma Minnesota Ociversitcsi, The Office of Naval Research, Minnesota Üni­versitesi Arkeometri Laboratuvarı, Delaware Üniversitesi ve Maden Tetkik ve Arama Ens­titüsünün destekleri ile son on yıldır sürdürü len araştırmaların sonuçlarına dayanılarak

hazırlanmıştır. Yazının lngilizce orijinali 1979 yılında Delaware Üniversitesinde (A.B.D.) hazırlanmış, ı9Bo de Tokyo'da yapılan 24. Uli.ıslararası Coğrafya Kongresinde Prof. Dr. John C. Kraft tarafından tebliğ olarak sunulmuş ve kongre kitabında basılmıştır. Türkçeye çeviri Dr. flhan Kayan tarafından yapılmıştır.

106 KRAFT - ASCHEN BRENNER- KAYAN

Methoni

Messeni~ körfezi

100 km

A K

o

ıJJ

D E

OÔ % J ~ el' tı

N z

ŞEKl L ı. Yunanistan ve Tür ki yenin batı kıyılarına genel bakış . Her iki kıyı bölgesinin en belirgin jeomorfolojik özelliğ i dağlık olmasıdır. Bu nedenle buralarda genellikle yüksek kıyılar uzanır. Alçak kıyılar yalnızca akarsu ağızlarındaki delta ovalarında görülür. Bunlar da dar alanlıdır. Kuaternerde, özellikle Holosende gerideki yüksek alanlardan taşınan' alüv­yonların akarsu ağız larındaki ovalarda birikmesi, bazı yerlerde eskiden kurulmuş yerleşme

yerlerinin zamanla örtülüp gömülmesine neden olmuştur. Bu bölgedeki büyük akarsular çoğunlukla çöküntü hendeklerine, grabenlere yerleşmişlerdir. Buralarda meydana gelen yeni tektonik çökmeler bazı arkeolojik yerleşme yerlerinin de deniz altın­

da kalmasına neden olmuştur. Haritadaki alanda genel olarak yüksek kıyıların

aşınması, yarların oluşmasL ve gerilemesi çok yavaştır. Ancak, aşınmaya fazla dayanıklı olmayan, özellikle Neojene ait kumlu-siltli formasyonların bulunduğu kıyılarda dalga aşındırmasının cıkisi 'artmaktadır. Böyle yerlerde yarlar üzerinde kurulmuş birçok arkeolojik yerleşme yeri, yarlar geriledikçe yıkılıp ortadan kalkmıştır .

bütünüyle . ortadan kalkmış bulunabilmektedir. Bunun yanında arkeolojik yerleşme yerlerinin bir bölümünün veya bütününün yıkılıp

GEÇ HOLOSEN KlYI DEGiŞMELERİ ] 07

silinmesinde depremler de büyük etkiler yapmı5tı.r. Bunun ünlü örneklerinden biri Korint körfezinin güney kıyılarındaki Helice'dir. Helice'in M.Ö. 373 de grabenin güney kenarı boyunca uzanan fay üzerinde meydana gelen bir deprem sırasında yıkılıp silindiği öne sürül üt (Schwartz-Tziavos ı 979) . Bugün Helice büyük bir birikinti konisinin kum ve çakılları ile kaplıdır. Bu nedenle kentin yeri çok zor saptanmıştır. Bundan başka bazı kentler de depremlerle çöküp deniz sulan altında kalmıştır. Laconia körfezindeki eski Gythion kentinin bir bölümü M.S. 374-375 yılında bu şekilde deniz altında kalmıştır

(Scoufopoulos l 9r2). Flemming ( l 97 l ) Peloponnese'in güneydoğu ucundaki Elaphonisos'da deniz altında bulunan ve Erken-Geç Helladik çağa (yaklaşık 5000-3000 yıl önceleri ) ait eski bir kentten söz eder. Elaphonisos'un yıkıcı bir depremle ani olarak mı, yoksa deniz seviyesinin yavaş yavaş yükselmesiyle mi su altında kaldığı

bilinmemektedir.

Yunanistan ve Türkiye'nin Ege kıyılarında yapılan araştırma­

larla, yıkılarak ortadan kalkmış veya alüvyonlarla örtülüp gömülmüş arkeolojik yerleşme yerlerinin birçok örnekleri_ saptanmıştır (Şekil l ) . Burada bu örneklerin bazıları üzerinde durulacaktır.

Kraft ve Aschenbrenner (1977) Peloponnese yarımadasının

güneybatısında, Navarino'nun l 2 km güneyindeki Methoni körfe­zinin jeomorfolojik gelişimi üzerinde çalışmalar yapmışlardır. Pelo­ponnese yarımadasının batısında sert ve aşınmaya dayanıklı Eosen kalkerlerinden oluşan bir sırt uzanır. Bu nedenle İyonya Denizi kıyı­ları boyunca dalga aşındırması oldukça yavaştır. Buna karşılık Met­honi körfezi içinde siltli Neojen çökelleri vardır. Son buzul çağından günümüze doğru deniz seviyesi yükselirken bu yumuşak Neojen çö­kellerinin bulunduğu yerl erde kıyı çizgisi dalga aşındırmasıyla hızla ·

gerilemiştir (Şekil 2). Methoni limanı ve kent surlarının 1574 yılında

Hohenberg (Braun-Hohenberg 1594) tarafından çizilmiş resminde kent açığında iki ada görülmektedir (Şekil 3). Resimde· bu adalardan sağda bulunanı bugün körfez içinde mevcut değildir. Ancak, hava fotoğrafları veya körfezin dip topoğrafyası incelendiğindtı bu adanın yerinde su altında kalmış dalga aşınım düzlüğü şeklinde bir sığlığın bulunduğu dikkati çeker. M ethoni koyundaki diğer ada olan Nisakouli' nin M.Ö. 2100-1580 tarihlerinde ve Ortaçağda yerleşme yeri olarak kullanıldığı bilinir. Burada her iki yerleşme dönemine a it duvar kalın~ tıları McDonald-Hope Simpson (1969) tarafından saptanmıştır. Daha sonra . bµrada çalışan Aschenbrenner (1973), Ortaçağ duvarlarının

108 KRAFT - ASCHENBRENNER - KAYAN

500 m

ALÜVYAL

'Al J ) ·"t l' / .,

/ Q)

/

METHONİ

OVA

/ / J .

\ \ ~~·-'--.--'-~-'---r--'---.---1

),,___,__.____, /..,_._--.-~~->-..,.-'--,---'--.,-J--4

\ \ \. '

\· .. \ . \

\.. \ . \ .. \

. ' ı ·. 1

Ortaçağda.ki -J ~ ) adan ı n yeri (:;~:: (

·.~·. \ \ : 1

) . / .·,'

Nisa.~ouli adas; ~:~---( M.O. 2100 1580 - • ... ve Ortaçağ) -"'-

Aşınma

'.

ŞEKİL 2. Peloponnese yarımadasının güneybatı kıyılarındaki Methoni körfezi. Körfezin gerisinde (kuzeyde) alüvyon birikmesi ile kıyı düzlüğü denize doğru ilerlemiştir. Doğuda ise kolay aşınabilen siltli-kumlu Neojen tabakaları önünde kıyı çizgisi gerilemek­tedir. Burada, tarihi bilgilere dayanılarak ve bu bilgilerle günümüzdeki aşınma-birikme olaylarının özellikleri karşılaştmlarak değişik zamanlardaki eski kıyı çizgileri gösterilmiştir. (Bu şeklin hazırlanmasındaki önerileri için Tokyo Üniversitesi Kıyı Mühendisliği Labo­ratuvarından Dr. T sugo Sunamura'ya teşekkür ederiz)

ortadan ka1kmış olduğunu , fakat burada bulunan iki kiremit parçası ile harçlı bir taşın Ortaçağdaki yerleşme dünemine ait olduğunun

GEÇ HOLOSEN KIYI DEGİŞMELERİ 109

~~-:-;:-:-:~~::~~:.- .· 0-~:- -~:.~->~---;: .~ ~-::·.~~--: -2~~~- - ~-=--. ·-·-. .!.=~-=--:-=--· ..... _ .... _ .· -. . ·-· . . . . --· . ':".,.._._.

ŞEKİL 3. 1574 yılında Meıhoni körfezinin doğusundaki yarlardan Methoni kentine panoramik bir bakış. R esim Hohenberg tarafından çizilmiştir (Braun-Hohenberg 1574). (Kraft-Aschenbrenner 1977 den "Joumal of Field A_rchaeology" nin müsaadesi Be alın­mıştır.)

saptandığını yazmaktadır. Bundan, adanın dalgalarla aşınarak

küçülmeye devam ettiği anlaşılmaktadır. Şekil 2 Methoni körfezinin doğu kıyılarında yarların aşınarak gerilemesini göstermektedir. Buna göre Nisakouli adası Orta Helladik çağda henüz karaya bağlı olup, bir burun veya yarımadanın ucu durumunda bulunuyordu. Orta­çağda ise artık ada durumundaydı ve üzerinde bir yapı vardı.

Şekil 4 de Methoni körfezinin doğu kenarı boyunca dalga aşı­nım dikliğinin (yarların) gerilemesi şematik bir profil üzerinde göste­rilmişti r. Alttaki profilde Nisakouli adasının Orta H elladik çağda bir burun üzerinde karaya bağlı durumu gösterilmiştir. Üstteki pro­filde ise dalga aşındırması ile bugün bütünüyle ortadan kalkmış bulu­nan eski adanın yeri gösterilmişti r (Şekil 2 ile karşılaştırınız) . . Burada ayrıca, şimdi deniz altında kalmış olan 6. yüzyıl kilisesi Agios Ilias da gösterilmiştir.

Helladik Çağda (günümüzden yaklaşık 5000-3000 yıl önceki dönem) Methoni körfezi bugünkü kıyı çizgisinin daha kuzeyine sokulmuş bulunuyordu. Ortaçağdaki durum ise Venedik arşivinden sağ­lanan bir haritadan öğrenilmektedir. Bunda bugünkü alüvyal ovanın kıyı kesiminde bir lagün gösterilmiştir. Bunun kenar izleri hava fotoğ­raflarındada görülür. Bugün buradaki kıyı aşınmakta ve Venedik hari­tasında gösterilmiş olan lagünün kalıntısı ortadan kalkmaktadır. Böyle­ce bir yandan Methoni körfezinin kuzeyinde ilerleyen alüvyal birikme ile arkeolojik kalıntılar gömülürken, bir yandan da körfezin doğu kenarında dalga aşındırması ile yarlar gerilemekte ve arkeolojik kalın­tılar bütünüyle yok olmaktadır .

ııo

B

BUGUNK U DEN İZ -+ SE ViYESi

KRAFT - ASCHENBRENNER- KAYAN

MET HONI KÖRFEZİ

o,s km

B

METHONİ KÖRFEZ İ

+8 0 m.

o m.

- 80 m.

D

+ BO m .

O m.

-80m.

ŞEKİL 4. Methoni körfezinin doğu kıyılarından kesitler. Batı-doğu doğrultusunda alınan ve 6. yüzyıl kilisesi Agios llias (üSLte) ve Nisakouli adasından (altta) geçirilen kesit· !erde topoğrafik ayrıntılar gösterilmiştir. Bugün yıkıntısı kalmış olan Agios l lias kilisesinin batısında eskiden bir adanın bulunduğu kabul edilmektedir. (Kraft·Aschenbrenner 1977 den ' 'Journal of f icld Archaeology" nin müsaadesi ile alınmıştır . )

Peloponnese yarımadasının güneybausında Messenia körfezinin gerisinde Pamisos ırmağının taşkın-delta ovası bulunur (Kraft ve diğerleri 1975). Bugün burası bataklıkları kurutularak tarım alanı durumuna getirilmiş alüvyal. bir düzlüktür. Alüvyonlaı' genellikle siltlerden, yer yer de kumlu-çakıllı akarsu yatağı birikintilerinden oluşmaktadır (Şekil 5). K um ve çalollardan oluşan yüksek bir kıyı

setinin gerisindeki çukurluklarda bugün de birkaç bataklık kalıntısı

GEÇ HOLOSEN KIYI DEÖİŞMELERİ

o .... ı::=:::ı .. 1111:==:::11 .. • s ~m

KiYi KUMSALI

lilATAK LI KLAR

ALÇAK TAŞKI N OVASI VE

KURUTULMUŞ KiYi BATAKLIKLAAI

YÜKSE K TAŞKI N OVASI

B İ RİK İ NT İ KO N İLE Ri

KUATERN ER Ö NCE Sİ .ALANLAR

5000 YIL ÖNCEKİ KiY i Ç İZGİSİ

KÖRFEZİ -175"'

lll

ŞEKİL 5. Messenia körfezinin gerisinde, Pamisos ırmağının kıyı ovası . Burası, 9-10

bin yıl önce denizin bugünkünden daha çok sokulduğu Mcssenia körfezinin alüvyonlarla dolması ile oluşmuştur. Sondajlardan elde edilen yüzey altına ait bilgilerle günümüzden yaklaşık 5000 yıl önceki kıy ı çizgisi saptanmışur. Erken H elladik çağda Bouxa ve Akovitika kentlerinin bu kıyı çizgisi üzerinde bulundukları anlaşılmaktadır. Akovitika'nın yeri bugün Pamisos taşkın ovasının bataklıkları altında kalmıştır. Bundan başka birçok yerleşme yerinin de Pamisos ı rmağının alüvyonları altında kalmış olduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan bazıları yeni yapılar için ovada temel kazilırken, rastlantı sonucu ortaya çıkmaktadır. Böyle gömülü arkeolojik kalıntıların jeofizik yöntemlerle araştırılıp saptanması mümkündür. (Kraft ve diğerleri 1975 den " Geological Society of America" nın müsaadesi ile alınmıştır).

vardır. Buradaki kıyı günümüzde aşınım süreci içinde bulunmakla bir­likte, uzun süreli gelişme kıyı ovasının delta şeklinde denize doğru ilerlemesiyle sürmüştür. J eolojik haritalar ve hava fotoğraflarında

Kuatcrner öncesi alan ile Holosen birikinti düzlüğü arasında yay

112 KRAFT - ASCHENBRENNER- KAY AN

şeklinde uzanan çizgisel izler görülmektedir. Bu izler eski kıyı çiz­gilerini göstermeleri bakımından anlamlıdır. Pamisos ırmağının ova­sında Helladik çağdan kalma iki yerleşme yeri bilinmektedir. Bunlar batıda Bouxa ve doğuda Ak.ovitika'dır. Boµxa, ovayı çevreleyen yüksek alanın kenarında, eski bir kıyı çizgisi üzerinde bulunur.

Akovitika kenti M.Ö. 2500 yıllarından Geometrik çağa (yaklaşık olarak M.Ö . 800) kadar canlılık göstermiştir. Bugün kente ait duvar kalıntılarının üzeri bir kıyı bataklığı ile örtülmüş durumdadır. Bu, arkeolojik yerleşme alanlarının alüvyon birikmesi ile büyüyen bir del­tanın altında kalıp ortadan kalkmasının bir örneğidir. Yüzey altında·

yapılan stratigtafik çalışmalar bu alanda Orta H elladik çağın coğrafi özelliklerinin saptanmasına ola_nak vermiştir. Şekil 5 de yaklaşık

5000 yıl öncesinin kıyı çizgisi gösterilmiştir. Şekil 6 daki jeolojik kesitte ise bataklık altında kalmış Akovitika kentinin kalıntıları ve kıyı kum­salının eklenmesiyle büyüyen bugünkü ova gösterilmiştir. Akovitika'nın

-ıo

-20

- 30

K AKOVİTİKA

ERKEN H E L L AD İ K ÇAGA A İT SA RAY KALIN TISI M.Ö. 2 50 0 - 220 0

G

MESSENİA K ÖRF EZ İ

BUGÜNKÜ ~4'~A4'~~~~~f<?.'.~~~...--------------- DENİZ

. . . . . . . . . . . . : ·· .. .

SEVİYES İ

k m

ŞEKİL 6. Akovitika kentinin yerini gösteren jeolojik kesit. Erken Helladik çağa ait bir saray ve geometrik duvarlar Pamisos ırmağının bataklıkları altında kalmıştır. Bunla­rın bulunup kazılarla ortaya çıkarılmasından sonra bataklık ortasında yer almalarının nedeni üzerine birçok yorum ve tartışma yapılmıştır. Pamisos ırmağı ve kollarının taşkın

ovasında yapılan jeolojik araştırmalar, Akovitika'nın zamanında kıyı çizgisi veya hemen yakınında kurulmuş olduğunu açıkça göstermiştir. (Kraft ve diğerleri 1975 den "Geological Society of America"nın müsaadesi ile alınmıştır)

GEÇ HOLOSEN KIYI DEÖİŞMELERİ 113

Helladik çağda batıdaki Bouxa gibi kıyı veya kıyı yakını bir yerle§me yeri olduğu kabul edilebilir.

Benzer jeomorfolojik değişmeler Ege kıyılarında da olmuştur (Kraft ve diğerleri 1977). Bunun çeşitli örnekleri üzerinde çalışılmak­ta olup, burada bunlardan bazıları üzerinde durulmuştur. Eski Truva kenti Biga yarımadasının kuzeybatısında, Çanakkale boğazının ağzı yakınında bulunur (Şekil 7). Kraft, Kayan ve Erol (1980) 7000 yıl kadar önce Çanakkale boğazının bugünkü kıyılarının güneyinde denizin 15 km kadar sokulduğu bir körfezin bulunduğunu saptamış­lardır. O zamandan beıj bir . yandan deniz seviyesi yükselirken bir yandan da K aramenderes (Scamander) ve Dümrek (Simois) çaylarının çevredeki platolardan taşıyıp getirdiği alüvyonlar bu· kör­fezi doldurmuştur. Truva'da saptanan en eski yerleşme Erken Hella­dik çağa (günümüzden yaklaşık 5000 yıl öncesi ) aittir. Buna göre ilk yerleşme dönemindeki kıyı çizgisi ve kıyı ovası bugünkünden oldukça farklı bir konum ve şekilde bulunmuş olmalıdır,

T ruva batısında, Karamenderes ovası ile Ege Denizi arasında

uzanan sırtın j eomorfolojik özellikleri de ilgi çekicidir. Bu sırt aşın­maya pek dayanıklı olmayan kumlu, sildi ve kalkerli Neojen tabaka­larından oluşmuştur. Yataya yakın duruşlu bu tabakalar üzerinde 6om kadar yükseklikte bir aşınım sekisi uzanır. Üstü düzce olan bu sırtın Ege Denizine bakan batı kenarında , Şekil 7 de görüldüğü gibi, dalga aşındırmasıyla oluşmuş yarlar dik bir duvar şeklinde uzanmaktadır .

Yarlar devam eden dalga aşındırması ile gerilerken, buradan aşın­dırılan malzeme kıyı boyunca taşınarak daha güneydeki koylarda birikmiş ve böylece kıyı çizgisi düzleşmişti r. Örneğin, önceleri kıyıda 2 km lik bir girinti durumunda bulunmuş olan bugünkü Beşik düzü böyle bir birikme alanıdır. 1926 da Mey ve arkadaşları tarafından yapılan kazı çalışmaları Erken Helladik çağda (günümüzden 6000-4900 yıl kadar önceleri). bu koyun kıyılarında yerleşme yerleri bulun­duğunu göstermiştir. O tarihlerden beri kuzeyde dalga aşındırmasıyla gerileyen yarlardan kopup gelen malzeme Beşik düzünde birikirken birçok arkeolojik yerleşme kalıntısı bu birikintilerin altında kalarak ortadan kalkmış olabil~r.

Çanakkale boğazının Ege Denizine açıldığı kısımda, sozu edilen sırtın kuzey ucu yakınında Klasik çağda Sigeum kenti bulu­nuyordu. Sigeum kentinin yeri üzerine bugün hala bazı kuşkular bulunmakla birlikte, kent için en uygun yerin Klasik çağ kalıntı­larının bulunduğu Yenişehir ve çevresi olduğu genellikle kabul edilir

114 KRAFT - ASCHENBRENNER - KAYAN

I°' lOM[Tfl'S

(72) YUKSEK YERL ER

"-4> BATAKLIK

d AKARSU

~ Dİ K YAMAÇLAR

"""' YARLAR

:~ . KiYi KU MSAL!

, " SIGLIKLAR

..... S E DİMENT TAŞ INM ASI

~ DALGA AŞIN OIRM ASI

•••~ DELTA İLER L E M ESİ

•••~ DALGA BİRİKT İ RMESİ @> BUGÜNKÜ KÖYLER

1fl TERK EDİLMİŞ YERLEŞME liÖYUK YER LER İ

,.,., MEZAR LI K

i..:: MEY'İN KAZ ILARI ( 1926 )

" YÜ KSELT İLER ( m )

!

\ ! ŞEKİL 7. Truva batısındaki Xenişehir (Sigeum) -Yeniköysırtının jeomorfoloji haritası.

Neojen yaşlı kum, silt ve kalkerlerden oluşan bu alçak sırtın kıyılarında yarlar meydana gelmiştir. Aşınmaya pek dayanıklı olmayan bu formasyon üzerinde yarlar kolayca oluşmuş ve gerilemiştir. Burada kıyı akıntıları gerileyen yarlardan kopan materyali kıyı boyunca güneye doğru taşımakta ve koylarda biriktirmekted ir. Böylece bir yandan aşınma ile kıyı­daki çıkıntıl ı yerler düzleşirken bir yandan da, örneğin Beşik düzündeki gibi koylar dolmakta ve kıyı çizgisi düzlcşmcktcdir. Yarlar üzerinde yer tutmuş eski kent ve köyler, özellikle Sigeum ve onun yerinde kurulmuş olan Yenişehir ile eski Yeniköy yarların aşınıp gerilemesinden etkilenmiş, zarar görmüş, hatta bir kısmı ortadan kalkmış yerleşme yerleridir. ·

GEÇ HOLOSEN KIYI DEGİŞMELERi 115

(Cook 1973). Günümüze kadar geçen zaman içinde dalgalarla aşınıp gerileyen yarlar üzerindeki Sigeum kentinin büyük bir bülümü ortadan kalkmış durumdadır. Şekil 8 de Çanakkale boğazı çevresinin 1694 yılında, adı saptanamayan bir Alman araştırıcı tarafından çizilmiş

şematik bir resmi görülmektedir. Burada dalga aşındırmasının etkisi altında bulunan Sigeum ile o zamanlar bir yerleşme yeri olan ve surlarla çevrili bulunan Y enişehir'in yerleri gösterilmiştir. Şekilde

Sigeum kentinin ayrıca gösteri lmiş olması, ı 7. yüzyılda kent kalıntı­larının henüz tanınabilir durumda bulunduğunu düşündürmektedir. Bundan başka, resimde Y enişehir'in bakımlı ve surlarla çevrili olarak gösterilmiş bulunması , Çanakkale boğazının stratejik özelliği ile ilişkili olarak Sigeum çevresinin Türk devrinde de önem taşıdığını belli etmektedir.

' . . ... A.];;; 9&,.~ lt Olı"'.l'.u. 6. ' ' 'f.", fidc.·t de '";,..,.. ,rj/;k -:UJ!' . E. ,....-,_, .. !fa!u Jt."t.tt.lu. 1) . t:11-'1fl'o/ı" . .E.le n17 ,.d-ınr:lm . l'.Jlrl!<frr.~. r;. ~f . "Y ıf;. ı~"".r:! ;:ı/;'.~p· .. ""~:/ ,~,t~ C"~ .. , !>:" "" tıorr._.rff. · t . J., ""' "'" ,~, .. i:Jr-1 . /C . "" ,.. ~ ,.. ,.,, • .., y,117 lr ':.f'"''""'·, f& .. :11t. M . M rref1<111l;.,./,)r"

ŞEKiL 8. ı 694 yılında Çanakkale Boğazına güneyden panoramik bir bakış. Resimde Yenişehir (Sigeum) • Yeııiköy sırn ve bunun kıylarında yarlar üzerindeki yerleşme yerleri görülmektedir. Özellikle Yenişehir'in (G) ve Sigeum kalıntılarının (l ) o zamanki durumları dikkati çekmektedir. Bu yerleşme yerleri yarların denize doğru çıkıntı yaptığı komşu iki burun üzerinde görülmektedir. Bugün her iki yerleşme yerinin bir kısım kaiıntılarının bulun­duğu bu kıyı kesimi daha düz uzanışlıdır. Resimde Yenişehir'in bakımlı bir yerleşme yeri olarak görünmesi o dönemde buraya verilen önemi yansıtmaktadır. Yenişehir' i çevreleyen sağlam surlar burayı korumak için gösterilen çabanın bir belirtisi olmalıdır. (Resim, adı

saptanamayan bir Alman yazara aittir)

Ycnişehir'in 5 km kadar güneyinde Yeniköy'ün eski yeri bulunur (Şekil 7). Birinci Dünya Savaşından sonra Yeniköy'ün yeri değiş­tirilmiştir. Köy için yeni yer olarak dalga aşındırmasının etkilerinden uzak bulunan bugünkü yer seçilmiştir. Burada üzerinde durulanlar

116 KRAFT - ASCHENBRENNER - KAYAN

kuşkusuz, gevşek Neojen çökellerinden oluşan yüksek yarlı kıy{larda meydana gelen hızlı kıyı, gerilemesinin sadece birkaç örneğidir.

Daha güneyde ·Türkiye'nin Ege. kıyılan boyunca Küçük Men­deres ve Büyük Menderes ırmaklarının delta tipi kıyı ovaları uzanır. Kenarlarında eski kentlerin bulunduğu bu delta ovaları arkeologlar ve tarihçiler için büyük önem taşır. Örneğin eski Asya krallığının merkezi olan Efes (Ephesus) Küçük Menderes çukurluğunun kıyısında kurulmuştur (Şekil g). Çukurluğun doğu ucunda, daha sonra Selçuk kalesinin kurulduğu tepenin yanında da Artemision kentinin yeri bulunur. Burası Klasik çağda kıyıda kurulmuş bir yerleşme yeriydi. Küçük Menderes delta ovasının büyüyerek gelişmesine ait bilgiler Şekil 9 da gösterilmiştir (Schindler 1904, Darkot 1938, Erinç 1955 Eisma 1962, Russell 1967). Buna göre Eskiçağ sonunda kıyı çizgisi, çok önemli bir kent olan Efes'in limanının bulunduğu yere ulaşmıştır.

N

~ ""o

...... ' ' " \ 1

· - 1 N~ I

· - ki I ::c: C/) 1 ı.ı 1

::c: 1 Qq l

ı.ı \ ı.u 0 \ 0 ı.u 1 ı.ı 5. 1

1

o 2 3 km Yüks e lt i ve deri nli kler metredir .

E S K İ KiYi Ç İZGİLER İ .. .. ..... .

(!) iY ON - H E LLE Nİ ST İ K ÇA GL AR, ® RO MA ÇAGI, @ ES K İ ÇAG SON U

AFTC.R: SCHINDL.ER 1904 ( iN lılJLTNER 1958 ), DARKOT 1938, ERİN·Ç 1955,

EISlılA /96f, RUSSEL.L 1967.

ŞEKİL 9. Küçük Menderes çukurluğunun aşağı kesimi. Kıyı gelişimine ait çizgiler Schindler'den (1904) alınmıştır. Efes limanının açık tutulabilmesi için kanal kazılarak gös­terilen çaba, bugün buradaki ince uzun bataklık alanla belli olmaktadır. Ovadaki alüvyal birikme .;e delta ilerlemesi sırasında birçok eski küçük yerleşme yerlerinin alüvyonlar altında kaldığı söylenebilir.

GEÇ HOLOSEN KIYI DEGİŞMELERi 117

Bu dönemde kentin öneminden dolayı, Efesliler limanın varlığını

sürdürmek amacıyla liman içine uzanan bir kanal kazmışlar ve li­mandan yararlanmaya devam etmek istemişlerdir. Ancak,' giderek kıyı çizgisi Efesin batısına geçmiş ve alüvyonlarla dola~ limanın kara­laşmasıyla kent önemini kaybetmiştir. Küçük Menderes ırmağı, dalga­ların oluşturduğu kıyı kumsallarının da eklenmesiyle büyüyen ve bugünkü şeklini alan ovayı menderesler çizerek katetmiştir. Küçük Menderes Çukurluğundaki Artemision ve Ephesus kentlerinden başka,

çok muhtemeldir ki, başka yerleşme yerleri, örneğin tarımla uğraşan köyler ve çiftlikler de kurulmuştur. Bunlar bugün ovadaki alüvyon­Jarm altında kalıp kaybolmuşlardır.

Şekil ı o da Küçük Menderes ve Büyük Menderes ovaları karşılaş­tırmalı darak gösterilmiştir. Klasik ç.ağlarda Büyük Menderes ovası bü­yük biş körfez durumundaydı. Roma çağında körfezin ağzı yakınında,

_güney kenarda Roma imparatorluğunun beş büyük kentinden biri olan ve büyük önem taşıyan Milet (Miletus) bulunuyordu. Bugünkü Bafa gölünün doğu ucunda Heracleia kentinin kalıntıları vardır. Klasik­Hellenistik çağlarda Heracleia denize doğrudan bağlı idi ve büyük bir deniz limanı durumundaydı. Bugün Heracleia kısmen Bafa gölü­nün suları altındadır. Bafa gölü, Büyük Menderes ırmağı ana çukur­luğu alüvyonlarla doldurarak ovasını ilerletirken kenarda kalmış

bir çukurlukta meydana gelmiştir. Bugün bu tatlısu gölünün yüzeyi denizden biraz daha yüksekti~. Büyük Menderes körfezinin kuzey kenarında ise dik yamaçlar üzerinde kurulmuş Priene kentinin kalın­tıları vardır. Fakat eteklerde kent limanının bulunduğu kesim Büyük Menderesin getirdiği alüvyonlarla dolmuş ve liman gömülmüştür.

ıviilet hemen hemen tamamen yıkılmış ve malzemenin çoğu başka yerlerdeki yapılarda kullanılmıştır. Fakat burada da tarih bize arkeolojik kalıntıların çoğunun Büyük Menderes ovasının alüv­yonları altında kaldığını söylemektedir. Lada adası ile Milet arasında, Milet halkı ve onların Pricne'li müttefıkleri ile Persler savaşmışlardır (Kraft ve diğerleri 1977). Milct ve Lada arasında ıo km2lik bir alan içinde bir yerde bu savaşta batmış gemilerin kalıntıları bulunmuştur. İçinde aktığı büyük çukurluğu taşıdığı alüvyonlarla doldurarak iler­leyen Büyük Menderes ırmağı, oluşturduğu geniş ovada menderesler çizerek ve zaman zaman yatak değiştirerek akmaktadır. Önemli bir coğrafya ve jeoloji terimi olan "menderes" buradan kaynaklanmıştır.

Burada üzerinde durulan örnekler, İyonya Denizi, Akdeniz ve Ege Denizi kıyıları boyunca alüvyal birikme, dalga biriktirmesi ve

118 KRAFT - ASCHENBRENNER - KAY AN

dalga aş~ndırmasıyla bütünü veya bir bölümü ortadan kalkan arke­olojik yerleşme yerlerinden sadece birkaçıdır. Şekil ı ı de Peloponnese

o

.,o 1 1

' ' " \ 1

1

ı o 15 km

[S K i K lv Ç ! G ! L U? İ ••·•••••

(j) IVON - fl Ellc' N ı ST İ h ÇAGLf, R,(2) FI OIJ A Çt.<'; ı, ~ FS .<.1 Ç AG SONL

4.~Tffı< .- $CHIMDi-E:R J904 (JN lrlJLTNER 19,8), DARKOT 19J8, ERJNÇ 191S,, EISlrlA 196Z,

RUSSf L L J967, Gİ:iNEY 197J.

ŞEKİL ıo. Büyük Menderes çukurluğunun aşağı kesimi. Küçük Menderes ile karşı laş­

tırma yapmak üzere iki taşkın-delta ovası birlikte gösterilmiştir. Schindler'e ( ı 904) göre çizilen çeşitli dönemlerdeki kıyı çizgileri burada da alüvyal birikmenin ve morfolojik değiş­menin ölçüsü hakkında fikir vermektedir. Büyük M enderes ovasında da bilinmeyen birçok eski küçük yerleşme yerinin alüvyonlar altında kalmış olduğu söylenebilir. Yaklaşık 200 0 yıl

önce Milet ile o zaman ada durumunda olan Lada arasında bir d eniz savaşı olduğu bilin­mektedir. Bu savaşta batan gemilerin kalıntıları alüvyon lar altında kalmıştır .

+10

-ıo

\il - 20

~ ~ -30

-40

-50

\i _J <ı:

> ~ _J lJ..

GEÇ HOLOSEN KIYI DEGİŞMELERİ

L ACONi A

PAMı SOS

REGRESSION

TRANSGRESSION

NAVARINO

AR GOL 10. ( TIRYNS)

-60Lı_._-====----"!====----"!:===~--!:===:!"""'--~=n o 2 3 4 5 6 7 8 9 10

!<ILOME TERS

RAOIOCARBON 'DATES (YE.l\RS BEFORE PRE SENT)

LACON!A L ı -8,905 L2- ~.270

PAM!SOS P

1 -5,660

Pz-5,310

NAYA RINO N1-9,584 N3-5 ,000 Nz-6,951 N4 -775

ARGOLID A1 -5,500 A2- 4,230

119

ŞEKİL il. İyonya denizi, Akdeniz ve Ege Denizi kıyılarında Würm (Wisconsin) buzul Çağı sonrasında deniz seviyesi yükselirken bir yandan da yerel bazı olaylar kıyı çizgisi üzerinde etkili olmuştur. Bu yerel olayların başında bölge için önem taşıyan tektonik hareket­ler gelir. Özellikle büyük akarsuların yerleştiği grabenlerdeki yeni çökmeler kıyı çizgisinin bu ralara daha çok sokulmasına neden olmuştur. Ancak, bir yandan da bu çukurluklardaki a­karsular getirdikleri alüvyonları buralarda biriktirmişler ve kıyı çizgisinin tekra r yavaş yavaş denize doğru çekilmesine neden olmuşlardır. Kuşkusuz bunlar genel deniz seviyesi yükselme­si içinde yerel etkisi olan ve her grabcn için ayrı ayrı gözönüne alınması gereken olaylardır.

Gerçekten, sondaj numuneleri üzerinde radyokarbon yöntemiyle yapılan tarihlendirmeler transgresyon-regresyon olaylarının gidişinde komşu alanlarda bile farklılıklar bulunduğunu ortaya koymaktadır. Yukarıdaki şekilde Yunanistan kıyılarında çeşitli yerlerde yapılan C 14 tarihlendirmelerine dayanılarak denizin içerilere ne kadar sokulduğu ve sonra ne ölçüde geri çekildiği toplu olarak gösterilmiştir. Örneğin Laconia'da 8900 yıl kadar önce (L ı ) deniz seviyesi -50 m de iken kıyı çizgisi hızla içerilere sokulmuştur. 4000 yıl kadar süreyle fazla yer değiştirmeyen kıyı çizgisi son 5000 yılda (L 2) alüvyon birikmesiyle denize doğru çekilmiş, ancak bu gerileme 8900 yıl önceki transgresyonun ölçüsünde olmamıştır. Nava­rino'da ise büyük transgresyon - 30 m de olmuştur. Ayrıca burada denizin ilerlemesi Laco­nia'dan daha öncedir (N ı 9584 yıl). Bu uyumsuzluk iki körfez arasındaki yerel farklardan doğmaktadır.

120 KRAFT - ASCHENBRENNER - .KAYAN

yarımadasındaki. birçok körfezde deniz seviyesin.deki yükselmeye uy­gun olarak denizin karaya doğru sokulması veya geri çekimesine bağlı kıyı değişmeleri toplu olara k gösterilmiştir . Bu çalışmada kıyı

boylarındaki çeşitli olayların ve bunların meydana getirdiği kıyı

değişmelerinin arkeolojik alanlar ve kıyı boylarında kurulmuş t.arihi yerleşme yerleri üzerin e olan etkileri incelenmiştir . Burad a konu sadece başlangıç özelliğinde ve ölçüsünd e işlenmiştir.

REFERA~SLAR

Braun-Hohenberg 1574: Threatres des villes II 52

Cook, j.M. 1973 : The Troad , An Archaeological and Topogra p­hical Study, Oxford a t the Clarendon Press.

Darkot, B. 1938 : Ege Haliçlerinin Menşe ve Tekamülü. Coğrafi Araştır­malar. İstanbul Üniv . Yay. No 62 .

Eisnıa, D, 1962: Beach Ridges Near Selçuk, T urkey. Tijdschr. K. }.feded. A.ardri.Jksk. Gen ., Amsterdam II, 79. 234-246.

Erinç, S. l 955: Gediz ve Küçük Menderes Delıalarının Morfolojisi. Doku­zuncu Coğrafya M eslek Haftası, Tebliğler ve Korıferanslar, Türk Coğrafya Kurııumu Yay. Sayı 2 . İ stanbul 1955· s. 33-36.

Flenıming, N.C. 197 1 ;,Cities In the Sea. Doubleday and Co. New Yor~.

Göney, S. 1973: Büyük M enderes Deltası,. İstanbul Üniv. Coğrafya Enst. Dergisi. Sayı ı 8-19· 339-354.

Kraft , j. C. - G. Rapp Jr. - S.E. Aschenbrenner 1975: Lale Holo­cene Paleogeography of the Coastal Plain of Messenia, Greece and l ts Relationships to Archaeological Settings and to Coastal Change. Geol. Soc. Aıner. Bull. v 86, ı 19 l - 1208.

Kraft, j.C.-S.E. Aschenbrenner I9i7: Paleogeographic Reconstruc­tions in the Methoni Embayment in Gree.;e. Journal of Field Archaeotogıı .

v. 4, No r, 19-44.

Kraft , j .C.-S.E. As chenbrenner-G. Rapp Jr. 1977: Paleogeographic Reconstrııctions of Coastal Aegean Archaeological Sites. Science. v.

l95 ı 941-947.

Kraft, j.C.-G. Rapp jr.-S.E. Aschenbrenner 1980: Late Holocene Paleogeogmphic Reconstructions in the Area of the Bay of Navarino: Sandy l) los. (Yayınlanmamış tır)

GEÇ HOLOSEN KIYI DEGIŞMELERI 121

Kraft, j.C.-1. Kayan-O. Erol l 980 : Geology and Paleogeographic Reconstructions in the Viciniry of Ancient Troyı. (Rapp, G. J r. - ]. Gifford l 980: T roy Supplementary Monograph IV: The Archa­eological Geology. Princeton Univ. Press.) (Basılmakta)

McDonald, W. A.-Hope Siınpson, R. 1969: Further Explorations in the Southwets Pelopomıese ı 964- l 968. American J ournal of Arc­haeology. v. 73, ı 53- l 54·

Mey, O. ı 926: Das Sclılachifeld vor Troja. eine U ntersuchung, Verlag Walter De Gruyter, Berlin - Leipzig.

Russell, R.j. ı 967: River Plaiııs and Sea Coasts. University of California Press . Berkelcy and Los Angeles .

Schwartz, M. L. - C. T.ziavos 1979: Geology in tlıe Searchfor Ancient Helice. Journal of Field Arclıacology . v. 6, No 3, 243-2yı .

Schindler, A. 1904: "Umgebung von Ephesos" map in Miltner, F. ı 958. Ephesos, Stadt der Artemis und des Johannes, Deuticke, Vienna.

Scoufopoulos, N.C. - j.G. McKernan - H.E. Edgerton l 972: Underwater Sıırvey of Ancient Gythion, 1972. Educational Expeditions Intcrnational, Belmont, Massachuset ts. (Yayınlanmamıştır)