. iLAHiYAT F AKÜL TESİ
-
Upload
khangminh22 -
Category
Documents
-
view
1 -
download
0
Transcript of . iLAHiYAT F AKÜL TESİ
~- - ..... ... :.l .. .. i
l .
rf 3 K ASI M 1981
·ATATÜRK ÜNlVE.RSİ'rESİ
. iLAHiYAT F AKÜL TESİ \ ' . -
D.ERGİSl
7. Sayı
Özdem Kardeşler Matbaası · İstanbul- ı9aa
KUR'AN-I KERİM'E GÖRE İNKAR VE iNKAR . .AlVIİLLERİ ~ .
Dr. Veli QLUTÜRK.
Kur'an-ı Kerim de· inkar' rnefhılrnu çeşitli taöirlerle .- ifade ;
ecHlmiştir. Biz bu ince1ememizde, önce bu değişik tabirleri kısa-ca. tan~tacak, sonra, küfür-şirk, müşrik-kafir ;:ılakası üzerinde duracak, inkarda müessir .olan ~milleri ele alacağız; daha _sonra da mutlak inkarın cezasıyla bitir:eceğiz. ·
' ' ·. ·.Bugün Türkçemizde yaygın· olarak kullanılan inkar keli-
.. mesi, aslında ma'rifetin (bilme, tanıma) hllafını ifade eder ki, kalbin kal:;ıul,: ·lisanm da itiraf. etmemesi demektir (1). Marılf ve münker tapirieri bu manaya göredir. Bugün artık dilimizde inkar, imamn zıddı olarak kullanılmaktadır. Bugünkü kullanılışı 'ile alak.ası olduğu için belirtelim ki, lisancıla,r tarafından inkarın cuhüd (bilerek inkar) anlamına geldiğ( de söylenmıştir (2). Hemen belirtelim ki, Kur'an-ı Kerimde inkar mefhümu ifade ·aden lafızlar arasında, bu kelime: <inkar) bumana ile pek yer almaz.
KF:FJ, pıaddesi, hakkı perdelemek, örtrnek manasınadır. Çiftçilere kafir denmesi, tohumu toprakla örtrrı.elerindendir (3). Küfür inianın gerçek esaslarını örtmek, örtbas. etmek, üstünü ka-·
{I) Ebu'l-Huseyn Ahmed İbn Fans, Mu'cemu Mekayisi'l-luğa, V, 476, 2 .. baskı, Mısır, 1389- 1392/1969- 1972.
{2) İsmail b. Hammad, el-Cevheri es-Sıhal:ı, II, 837; Cemaluddin Muham-med, İbn Manz'ur, Lisanu'l-Ar~b. VII,. 91, el-K~hire, taril1siz. ·
(3J fbn Farls, V, 191.
217
pamak demektir. Küfür, iman ve şükrün zıddıdır(4). KFR, Kur'an' · da iııkik mefhünıunun ifade edildiği en çok geçen maddelerd~ndir. Bu maddenin. ism-i faili kafir deı Kur'an'da çok yer alır.
KZB aslı, doğruluğun hilafıdır. Bu asıldan tekzib, birini yalana nisbet etmeıktir (5). İnkar etti m~nasına geldiği C6J gibi, birini yalancı bu1du manasına, da gelir. Bu kök de inkar kavramı ifade eden lafızlar r.:ı;rasında çokça yer alir.
CHD kökünden cuhıld, hayır azJ.ığına. delalet eder Amun · cahidun, yağmuru ·az, geliri kıt bir yıl demektir. Cuhıid ikrann zıddıdır (7). Bilerek hıkar manasma gelir (8). Nitekim şu ayet-i kerimede bu manıl görülmektedir: «Mucizeleri, gönülleri kesinlikle kabul ettiği ha1de, sırf azgınlık ve kendilerini büyük görmek yüzünden inadla inkıir ettiler, CNeml, 14). Kur' an'da fazla geçmemekle beraber, geçtiği yerlerde bu kök, daha çok Alla:t:ı.'ın ayetlerini inkar sadedinde geçer.
İlhad da meyl ve sapma manasınadır .. Mülhid, liaktan sapan. ve ona onda olmay;:ı,nı sokan demektir (9). Ka,brin yanına
· lahd yapmak bu manadandır. Bugün, mülhid kelimesi dinslz manasma kullanılmakt'adır. Kur'an-ı Kerim'de mutlak olarak ve Cenab-ı Allah'ın ayetleri ve isimleri hususundf:l, sa,pma gösterenler hakkında geçmektedir.
İşrak, Allah'a ortak koŞmak demektir ki ism-i faili müşriktir. Kur'an-ı Kerim'de bu masdardan fiil ve isim şekilleri
çokça yer alır . . Kur'an'da ink~r mefhıimu daha ziyade, küfür ve tekzib
masdarl;:ı,nnın müştaklanyla geçmektedir. BUnlann, · peygamberleri, Allah'ın ayetJ.arini, kıyametiinkar sadedinde gelişi çoktur.
Küfür kelimesi, Kur'an'da daha umıimi bir manada, her türlü inkan içine alır. Ulıihiyeti, Allah'ın birliğini inkara, nimetIere naııkörlüğe küfür denilmektedir (lO) ..
(4) İbn Manzür, VI, 459; Cevheri, 807. (5) İbn Farts, V, ı67 vd.; Cevheri, I, 210; İbn Manzür, II, l98. (6) Muha.ınmed Murtada ez-Zebidi, Tacu'l-'Arüs, t 447, Beyrüt, 1966 .
. (7) İbn Farts, I, 425 vd. (8) İbn Manzıir, IV, 76. (9) Ze:bidi., II, 492.
(10) Muhammed Malımüd el-Hicazi, el-Vahdetü'l~Mevdü'iyye fi'l-Kur'anfl- . Kerim, s. 25ı vd.,, Daru'l-kutubi'l-ha.dise, el-Kaliire, ı970,
218
Küfür-Şirk alakası
Kur'an-ı Kerim'de küfür ve şirk aynı manay;:ı. kullanıldıkIan gibi aynidıklan yerlerde vardır. Çünkü inkartn her·türlüsü nihayet Allah'a nki. olmakta,dır (11).. Her türlü küfür ve şirk, sonunda, en azından Allah'ın bir vasfını, inkara varmaktadır~ Aslınd;:ı. her küfür hasleti, imandan bir haslete zıt olur. Esasen şirkin na.kizi · ihlastır, küfrünki ise, imandır. $irk Allah . ile 'beraber bir başka ilah tutmak iken, sonra umUmileşti de nihayet her türlü küfre şirk dendi (1_2). Şu halde ateizm, yalmz ·ta'til denilen Allah'ı inkar değil, peygamberliğe ve peygambere inanma,mak, Allah'ın ayetlerini tekzib ·etmek, yaratma ye dirilişi imkansız kabili etmek, Allah'a ve Allah'ın kudretine 1İıanmarnaktan neş'et eder (13) {En' am, ~3). Nitekim iki bahçe sahibinden, bahçesini e bedi kendisine kalacak, kıyamet kopmayacak iddiasma kalkışan ve Allah düşüncesini aradan çıka.ra:ıi kimseyi ·Allah, bizzat Kendi Zatını inkara denk tutarak, öteki mü' min. arkadaşının dilinden «Seni (aslen). topraktan; sonra bir damla sudan yaratan; sonrçı, da sana düzgün bir adam biçimi veren Allah'ı inkar mı ettin?, (Kehf, 37) şeklinde red.deder: Ni-· hayet bu kafir, bütün serveti helak edilince, «Ah! ne olaydım" · (Kehf, 42) şeklinde pişmanlığını belirtirken, «Rabbime hiç· bir ortak koşmamış olaydım" (Kehf, 42) demek suretiyle, bu tutu- -rriunu bir şirk. olarak niteler. :ı;3u ayet-i kerimede:ri, Kur~an'dsı küfür ve şirkin aynı manay;:ı. kullanılabildiği açıkça anlaşıldığı gibi; aynı zamanda Aijah'tan başka hakiki müessir kuvvetler kabul ederek, kendisini Allah'tan müstağni görmenin,· biz.:. zat Allah'ı inkara, den$. bir küfür olduğu da anlaşılmaktad{r (14). Ra'd, 36; Baka.ra, 28; Nahl, 106; Mü'min, 42; F:ussilet, ;:ı ayetlerinde de küfür ve şirkin aynı manaya olduğunu söyleyebiliriz. Halbuki· müşriklerden, Allah'ın, kainatın yaratıcısı oldu-
(ll) Aym eser, aym yer; Elınalılı Muhammed Harndi Yazır, Hak Dini, VII, 5213; Şihabuddi]l Mahmud el-Alıisi, Rıihu'l-Me'ani,. XV, 278.
(12) Ebıi Hilal el-Askeri, el-Furıiku'l-luğaviyye, s. · 90 vq. el-Kahire, 1353;
Muhammed el-Behiyy, 101n Mefahimi'l-Kur'an., s. 85, Kahire 1973.
(13) Elınalılı, III, 1914 vd.; VII, 5214 vd.
(14) el-Aııisi, XV, 277- 279.
ğunu- ve onu içiare ettiğini kabul etmeyenlerin sayısı pek azdır (15).
Bu tipler müşrik ob:nakla beraber, mutlak münkir sayıl-. mamalıdrrlar. Çünkü kabiılsüzlük başka, yok kabul etmek başkadır .. Kabulsüzlük bir lakydlık, bir göz kapamak, cahilane bir hükÜmsüz].ük ise de, yok kabul etmek bir hükümdür ve daha şiddetlidir. M:üşriklerin. sayısı, münkirler içerisinde çoğunluğu teşkil eder.
. '. ) Şirkin! Menşe'i
}Aüşrikler, Allalün bazı sıfatları için kainatta maddi. varlıklar cinsind.en .. bir. ş~ri:K tutarlar. Bunlara temsilen, çeşitli pıitlai·
. ve heykeller·yaparlar (16). Bunları, kendiJoerini Allaiı'a yaklaştıran vasıt;:ı,lar _kabui ·ederler. J:?oğrudan doğruya Alalh'a yönelmelerini, haddini aşmak ve bir cür'et sayarak, bu putlan Allah'a teveccühleıinde tapınma kıbleİerf edinirl~r. Güya Allah'a ibadetleri,ni böylece ızhar eder~er. Bir hükümdann, saltanat kuvvetlerini vezirleri, valileri arasınd.a taksim ettiği gibi, maiyyetinlıı aracılığı olmadan bir hükümdarla doğrudan doğruya temasa g~çilemiyeceği _düşüncesiyle, Allah'ın da uluhiyeti çeşitli kuvvetiere dağıttığını, o kı.;ı.vvetleri vey-a ilaha yakın ola1i
. kimseleri razİ etmeden .O ilaha y_aklaşılamıyacağııu sanırlar. Sonrakı gelen nesiller-ise b:u mfuıasebetlerin hiç birini fark ederneden doğrudan doğruya o putlara taparlar. Beşeriyete tavlıidden sonra arız olan şirk ve putatapıcılık, onlara böyle bir başlangıçla bUiaşmıştır (1 7). Aslında, en ilkel putperestıer bile,. başlangıçta, . bu heykel_ ve putların; kainatta tasarruf eden,
.. kendilerine fayda ve ·zarar verebilecek, dualarını l;:abul edecek akıllİ, müstakil iradeli bİr t;:ı,kım gizli kuvvetierin sembolleri; ' mazhar ve doğuş yerleri olduklannı kabul ederler.' Bunları ziyaret ve meshetirıek · sılretiyle, takdis · ederek bereketleneceklerini,
. . ' . sihir ve hased gibi 'kötülükleri, onlar-sayesinde uzaklaştıracakla-'-rfiu umarlar: Yoksa o heykellerde, külün ateşlıı içinde ~lendiği gibi sıdı özellikler bulunduğunu ka}?ul ettiklerinden yahut. mık~ ._
(15) ·Ahmed Mustafa el-J\1eraği, · Tefsiru'l-Meniği, VII, 62, 4. baskı: el-Hac lebi,' Mısır, 1380/1970.
(161 M. el-Behiyy, s. 76. (171 $ah Veli~-yullah Ahmed ed-Dihlevi, Huccetullahi'l-Baliğa, I, 59. 61,
Daru'l-Ma'rife, Beyrıit, tarihsiz.
220 '-~
rratis kuvveti gibi kuvvetler bulunduğuna .inandıklarından değil Cl8). Biı tavırlar giderek, şirk halinde; her devirde insanıı:. ğın en salgın dini hastalığı halini almıştır; Bunun için Kılr'an-· da, en ·kesif hücumların şirke ve müşriklere yönelik olduğu gö- .. ri.Uür. Şirk v~ putperestlik, bir· çeşit düşünce kıtlığından ve ak-li tenb.ellikten doğar (19L Beş!3riyet içinde şirkin, dalı~ çok, ita.atkar, tabi olma temayülünc;le~ zayıf ruhlu, bazan da: menfaa.ti-
. ne düŞkün kimseler arasında yer tutup yayıldığı söylenebilir. Mes'ılliy·at sınınnda · olmak kaydıyl~. · insan kabiliyeti · değişik
· olduğu için, bir müessirden değişik netiCeler doğması tabiidir. Mesela, .güneşin ışığı, ·bir çiçek b~çesine aksedinçe bakişlan süsleyen man.Zaralar ve güzel kokular . hasıl. ettiği · halde, bi!'· çöplüğe aksedince tahammül edilmez pis kokular· hasıl olur (20),
Yaratıklardan hiç bir şeyi. Allah sever gibi aşırı derecede sevmemelidir. Müşrikler, · kel.ıdilerinde· mevhum kuvvetler bullman ilahlarının sembolü olmak üzere sevgi ve t~zim göstermeye başladıkları .putlarını, Allah sever gibi. severler makara, 165). Türkçede bir şeyi aşırı derecede sevmeye ve ona düşkün- · lÜk göstermeye ~'t::;tpma" denilmesi de bu mana ile ilgilidir (21). MüŞrikler bazan yar~tıklara aşırı tazim gösterider CMaide, 116), bazan tanrılarını· hüküm sahibi. s;:ı.yarlar · CTevbe, 31; Nisa, 119). Bazan onları Allah'a denk tutarlar (En'am, 150; Şuara, 98), putlarının · fayda . ve . zarar vereceğini zannedeı:ler (mülk, .20; Hud, 54), kendilerine yardım edec.eklerini tevelıpüm ederler CYa Sin, 75), Bazan da onların Allah'ın.yanında kendile0-ne şefa.atçi olacaklarını öne ı:;ürerler CZümer, . 43-44). ·
. . Bütün bunlar, ulıl['ıiyetiİı husılsiyetlerinden birint veya bir
kaçını, başka varlL'I{lar;:t müstakil olarak verme tevehhümlerİdir, Bunlar, din ilminin iyi tahsil edilmediği ve dini bilgilerin esasının 'bilinmeden, ağizdaiı. a.ğıza bir efsane gibi dolaştırıldiğı, cahiliye deviderinde ve çeŞitli cahiliye mıntikal~nnda zılhur eder (22). Şirkin temellıide, daima gaflet, dalalet; safsata, inat, ·
' (18l Muhammed. Abdullalı' Deraz, ed-Din, s .. 34-36, el~Matba'atü'l-'Ale- •
miyye, Mısır, 1391/195.2. (19l Aynı eser, s. 99. (20l Ferid, Dini Musahabeler, s. ıss, Sırat-ı Mustakim mat. İstanbul, 1329, C21l Krş. el-Alusi, XX:. ıso; Elmalılı, I, 175.. . . C22l Elmalılı, I, 175.
221
1
ı: \
li '\! :1: '' :
' :i.
· mugalata, mükabere, iğfal ve görenekiere körükôrüne bağlıiık gibi şeytani desiseler yatar. Şeytari mes'eleye çok uzaıktan baktırarak, yıldızlı yıldız böceği·gibi küçük göstermek ister. Şu lıaJde şirk t-ehlikesine en iyi çare, iyi bir dini öğretim vermek Kur' an'ı insanlara. yakından tanıtmaktır. Maılıim uzakta:ı;ı cisimler
· küçük görünii,r.
İNKAR A'MİLLERİ
Taklid
İnsanlaırın, gelenek, görenek ve mulıitlerinden elde ettikleri alışkanlıklan terk etmeleri kolçı..y değildir. Çünkü bu gibi şeyler o toplumun fertleri için, ,müşterek bir kültür mahiyeti iktisab etmiş olmaktadır. Bu kültür şeklı öncekHarden tevarüs yo:.. · luyla sonrakilere intikal eder. Cemiyete kötü inanç ve alışkan-· lıklar 4.akim olunca daı aynı cıurum ortaya,. çıkar. Artık insanlan ı:ıtala.nnı tak:Jid (23) yoluylaı elde ettikleri· yanlış inanç ve alışkanlıklardan va,zgeçirmek kolay olmamaktadır (24), Mekke müşrikleri de şirk inaınçlannı ikide bir atalarından aldıklar:ıiıı öne sürerek, putlarındı;ın vazgeçmemekte diretmişlerdir: «Onlara «Allalı'm indirdiğtiıe uyun,, dense, «Hayır, biz a,tala- ·. nmizı üzerinde bulduğumuz CyoD a uyanz, derler. Peki ama atalan bir şey düşünmeyen, doğru. yolu bulamaya,n kimseler . · olsaiı:ır da mı? (Atalarının yoluna uyaca,klarh CBakara, ı ?OL
Bu türlü imana engel körükörüne tı;ıttilan kötü taklid yolu ' ' \ . . .
bütün şirk tppluluklarında gör~üştür. Musa (a.sJ a aynı şe-yi söylemişlerdir CYünus, 78). Ibralıim (a.sJ, aynı balıane ile karşıla,9mıştır (Enbiya, · 52-54; Şuara, 70-77) .. Müşrikler yaptıklan kötülükıere bile, ı;ıym balıaneyi mazeret yapma,k isterl~r C25J. CA'raf, 28). Halbuki Allalı kötülüğü emretmez ve şirke delil indirmerniştir CA'raf 71). Kur' an, insanian devamlı uyara-.
(23)
(24)
(25)
222
Taklid kelimesinin marıa,Iarı için bkz. İbn Faris, V, 19; Cevheri, I, 524; İbn Manzür, IV, 368; Zebidi, II, 474 vd. · Ebiı. Hamid Muhammed el~Gazzali, el-İktisad fi'l-İ'tikad, s. 144, Mektebetu'l-Cundi, el-Kahire, 1392/1972. .Alüsi, VII, 1Ô6.
-talf, onian duşünmeye (26), akll ve duygula:nnı çalıştırniaya; çağırmış, sonra· duyacaJdan pişmanlıklan önceden· onla,ra. ha-. ber vermiştir: «Hem de:der ki: «Eğer biz· dinleseydik ve aklımızı · kullansaydık, şu a,zgın ateşe a,tılanlar arasında, · bulı.ınmaz:.. dık». C.. J (Mülk. 10 - ll) . Böylece günahlannı . itiraf ederler. Kur'an, eskiyi sırf eski olduklan için taklide değil, düşünerek -y~nlışlannı ayıklamaya çağınr CMaide, 104) ..
. .
· .!}ör taklidir.ı. perıçesinden cemiyetleri kurtara,n peygamberlerin ne büyük inkllabçı _şa,hsiyetler olduklannı düşünmek gerekir. Hz. MuhamnJ.ed CSJ in ise bun1ar arasında müstesna bir yeri vardır. Kur'an, peygamberlerin, müctehid, müceddid ve salih kiiŞlerin doğru yollarını takip etmeyi ve bu doğru yolun . . \ . hikmetlerini araştırınayı reddetmez (Krş. Bakara,, 133; Yüsuf, 38; N ahi, 43). Bazıları da, kişinin, dinde enbiyfl, ve müctehidle:r gibi, hak yolda olduklannı bildikleri kimselere ittibaı ta,klid say-
. mamaktadırhir (27).
Kibir
Kur'an'da tesbit ettiğimiz, inkar sebeplerinden birisi de ·kibirdir. Ekseriya iiıatla içiçe bulunarak, insan fıtra,tlİlln yaratıcıya açılan manevi pencelerini perdelemektedir (28) . ·Çoğu de_fa. hükümdarlar ve hükümdarlann etrafında· bulunan memleketin ileri gelenleri (mele'), kurulu düzende mevki ve ma,kamı yerinde olan kimseler, peygamberlerin hak davetine karşı çık- · mışlardır. Bunlar Allah' a kul olmayı, Allah'ın diğer kulları gibi muamele görmeyi kibirlerine yediremeyen aristokrat sınıflardm Fir'avn, Nemrüd, Karun Kur'.ah'da bunlann tipik örneklerini teşkil ederken, Mekke sitesinin Ebü · Cehil, Ebü Süfyan, Velid bin Muğire, As bin Vi1il, Utbe bin· Ebi Rebia,'ları da Hz. Muhfl,mmed (S) in davetine ka,rşı çıkan zulüm otoriteleridir. «Kendilerine gelmiş hiç bir delil olmadan Allah'ın ayetleri hakkında tartışanlar (yok rriu-l , onların göğüsleriride, (hiç bir zaman) erişemiyecekleri ·bir büyliklük taslamakta,n başka bir şey
(26). Bkz. Hüseyin Atay, Kur'an'a Göre İman Esaslan; s. 43 vd., A Ü. ha~ hiyat Fakültesi- yayınlan, Ajans-Türk,Matbaası, Ankara, 1961.
(27) Meraği, II, 45; krş. Alıisi, XXVI,. 62- 66. (28) Abdülkerim Zeydan, Usıilü',d-Da've, s. 22; Matbaatu' Selınan el Aza
mi, Bağdad, 1392/1972.
223
1.
yoktut; Sen Allah'a sığın, çünkü işiten, gören Odur, CMü'miıi, 56). Nuh (a.sJ ın· dilinden, bunlaİTiı tavırl_arı·şöyle dile getirilir : «Doğrusu ben,' onları senin bağışlaman içln her davet ·etti~ ğinıde, onlar. kulaklarına parmaklarım tıkadılar ve elbiselerine büründüler (ki b~ni gprmesinler) .· (küfürde) · ısrar ettiler v0 kibirlendikçe kibirlendiler, CNüh, . 7) . ·· Bu inüstekbirler ·s?-dece · kendileri · inanmamakla kalmadılar, ayın zamanda ~zayıf düşürüp sömürdükleri mustazaflara deo inanmamalaq iÇm, çOk şid- ·. detli baskı ve tedhiş uyguladılar CSebe', 31-33). İşte bu kibir yüzünden bu aristokrat sınıf, her devirde, iıübüvvetin emrin3 girmek istememişlerdrr .. Halbuki Alla,h peygı:ı,mberliği, her türlü· hükümdarlık ve başka,nlığın üstünde tutmuştur (29). Allah haksiz yere büyüklerrenleri ayetlerfrıden uzaklaştırır CA'raf, (46). Bilgili Cmü'min, 83) ve kuvvetli (Fussilet 15) olduğu vehmi . _,. . .
. ve zenginlik insan~ kibr~ düşüre bilmektedir. ·
Oysaki mütekebl;lirler, vicdanlı:ı,rında Allah'ı, peygamberini ve O'nun ayetlerini bilirler. «Vicdanları da burila,ra tam bir .ka-. naat hasıl etti,i halde zulüm :ve böbürlenme yüzünden onları inkar ettiler. Bak o bozguncuiarın sonu :O:asıl oldu?, · CNeml, 14) (30). Gerçekte ise, kibriya ve azarnet Allah;ın hakkıdır. Qria layıktır, Ona yakışır. Allah'a, kibrinden dolayİ boyun eğmeyen çoklarının, bir menf.aat, bir üst otorite, Şehvet ve süfli arzula:~. gibi pek çok şeylere kul köle olduklannı görmek .m1dir mes'ele~ lerden değildir. Allah'a karşı kibir, gurur ve küstahlık 'da bir nevi cahilliktir (31) . (Fetih, 26l. .
Has ed
İnsanları--inkara sevk eden arnillerden birisi de haseddir.· . .
. :Hased öyle bir iç hastalığıdır ki, hakikati bile··bne itiraf ve kabüle engel olur. Şeytamn da, tahri.Jllyle, mü'minde bulunan hased bile, ~ hasv~ ettiği kimsenin ölümünü · istemeye ·kadar · varabilmektedir. Hased mü'minde bile bu kadar kötü netice or-.· . . . ' . '
(29) Bkz. Fakrudclin er-Razi, et-Tefsiru'l-Kebir, ·XXVII, 78. vd., Daru'l"K~-tı.İbi'l-Arabiyye, Tahran, tarihsiz. . . . · · . · · · -
C3ol Kibir, tekebbür ve istikbar hakkında şu ayetlere de b~z .. A'raf; 36. 10 .. 48. 76. 88. 7.; En'am 93.; Mü'rnin, 60.; Mü'rninün, 4·6. 67. vb.
(31l Toshihi](o İzut8U, Kur'an'da Allah· ve İnsan, s. 192, Çev. Süleyman Ateş, A. ü. ilahiyat Fak. yayınları, Ankarı;t, 1975 ... ·
.224.
taya koyaçak noktalara kadar varabilince, · diğer insanlarda imana dahi engel olabilmektedir.
Ehl-l kiUıb ve bilhassa Yahudiler, kitabiarının verdiği bil~i ile,· bir peygamber geleceğini bekleyip durdukları halde, gelen son peygamber kendilerinden olmadığı için, :Sırf hasetlerinden dolayı iman etmediler. «Kendilerine kita,.b verdiklerimiz o (peygamberi) öz oğullarını tanır gibi ~anırlar. Böyle iken içleİintien bir topluluk, hak ve h~kikati bile bile gizlerler, CBakara, ı4i3l. Hatta bunlar, kendileri iman etmemekle de kalmazlar, mü'minleri de imanlarından. çevirmek isterler. «Kitab eh-
. Jinden çok kimseler, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki hasetten dolayı, sizi ·imanınızdan sonra küf're döndürı'neyi arzu ederler C. •• J, CBakara, 109).
. . . . .
Bir kimsede hased yanında bir de kibir vb. arniller de huJ::.: nursa, artık o, kötü akibete doğru daha kolay yol alır;. Burada ·
. yeri gelmiŞken belirtelimki, bir insanda bu kötü arnillerden her zaman bir tanesi bulunmaz, bazıı-n bunlardan bir;clen fazlası bir: kimsede bulunabilir. · ' ·
Cehalet
Cehalet ilmin zıttıdır (32)'. Esasında hafiflik manası ta.şn ki itminanın hilafıdır (33}. Cahiliye d~vrinde cehl kelimesi~
. hilm kelimesinin zıddı olarak kullanılırdı. En ufak . kızgınlık ·anında:, iradesini kaybedip parlayan delikanlının, sabırsız ki- . şinin, öfkenin pen-çee.ine duşrİıesi halini ifade e<?-erdi. TürkÇeınizde bazı bölgelerde d~likaiılıya cahil denilmesinde bu manfı . · vardır. Bilim ise, öfke anında itidalini yitirmemek ve sakin kalİp öfkesini yenmektir. Çehl bu haliyle aslında hilmin zıddı iken, ilmin zıddı haline gelmiştir. Cahillik, içerisinde, kibir, gurur, bağımsızlık, insani ve ilahi bir otoriteye boyun eğmeme, şiddetli bir şeref duygusu manalarmı taşıyordu. Cehil bu kavramın içi ise, zuluin de dışı idi. Cehl o zaman için şerefinin in.cindiğini;· lekelandiğini görınekten ileri gelen bir çeşit kızgınlık ve öfkedir CHi:t~iyyetü'l-calJ,iliyye). Öfke a14;ı örttüğü için, ·akıl
(32) Cevlıeri, V, · 1063; İbn Side, · Ebu'l-Hasen Ali, el-Muhassas, I, 3 sifr., s. 35; İbn Manzür, XIII, 136; Zebidi, VII, 268.
(33) İbn Faris, I, 489.
2_25
hakimiyetini yitirir. Olayların içine hüfuz edem~:rrteyi, sathi düşünmeyi, basit ve isabetsiz hüküm vermeyi intac etmekle cehl, ilmin nakizi haline gelmiştir .. İslamın getirdiği hak bÜgisi:ıiin zıddı olduğu için İslam · ön,cesi devre bütün. bu özellikleriyle ·bil;Iikte cahiliye devri denmiştir. Şu ·halde cehil, v~hiy ve kitab bilgisinirı zıddıdır. Vahiy bilgisi ise, gerçek bilgi olup, tecrübeye dayana,n ve herkesin görüp bildiği, müşah~de ettiği bilgi·Yi de reddetmez (34f. -
İşte bu türlü bilgisizlikler inkara sebep olabilmektedir: Nitekim . ma' rif et de' imana götüren 'bir vasile olmaktadır ' (35) •
Cahiliyetın değer ölçüleri, çoğu zaman, İslamın değer ölçülerine tam aykırı olduğu için, Kuf'_an'ı ve İslam'ı ·tt;ı.nım~mak, Ulılhiyeti inkara sebep ol;:ıbilmektecti'r. Dinin iyi ta,lısil edilip öğretilmediği yerlerde, cahiliye değer hükümlerinin yeniden ortaya -çıkması her zaman beklenir. Cahiller hak bilgisini, hak ölçüle-rini kavrayamazl~r. ·
.Kur'an:a göre, Allah'tan başka ilalıl;:ı,r edinmek CA'raf, 138; Zümer, 64), ~hlaksızlık (Yusuf, 33; Neml, 55), batılda diretip Allah'ın tehditlerini gerçek bilmernek CEn'atn Ül; Ahkaf,_ 23), alıdinde durmamak (Ahzab, 72) , işin iç yüzÜnü anlayamamakCHucurat, 6; Hüd, 46) cahillikten sayılmıştır. • Caliiiler hep
- işin dış yüzünde kalırlar CBakara, 273) . '~Nihayet Chesab yerine) geldikleri zaman CAllah) buyurur ki: «Siz benim ayetlerimi, onları hiç bir bilgiyle kavrayamadı-ğınız halde. Ckörukörüne1 tekzib -mi ettiniz? Neydi- o ısi·ar ile yaptığınız? CNeml, 84J. Onİar (bu) dünya hayatından yalnı~ dış Ctı::ı,rafı) bilirler. Alıl-
-rette. ise onlar gafiUerin ta kendileridirler» (Rum, 7). · Cahiller Allah hakkinda, bilgisizce tartışıp CHacc, 8; Lukman, 2Ö) , Allah hakkında bilmediklerini söylerler (A'r~f. 28; Yılnus, 68).
Menfaai İnsanın imam kabılle hazır fıtratının önüne geçerek, onu in
. kara sevkeden arnillerden birisi de menfaat düşürice.sidir. Mal, menfaat zenginlik ve refah, kısac~ dünyalık, her devirde; çoğunlukla inkarın y~nmda olmuŞtur. «Mılsa : «Ey Rabbimi~, dei
(34) Bkz. T. İzutsu, s. 55- 59; · 192- ı98. (35) Ebü Mansür· el-Maturidi, Kitabu't-Tevhid, s. 381, Fethullah Huleyf neş
ri, el-Mektebetü'l-İslam.iyye, İştapbul, 1979; Said H!=tvva, Allalı Celle Celaluh,. s. 12, Beyrüt, 1392/1972.
226
di, hakikatan seh Firavİı 1~ ve ileri gelenlerine cilinya hayatııidaı zinet ve (nice) mallar· verdin, Se:ı;ıin yolundan saptrrsınlar diye mi hey Rabbimiz?! Sen onların mallarını yok et Rabbirrıız, kalbierini şiddetle sıi.r. ki onla,r o çetin ;:ı,zabı görecekleri zamana kadar- iman etmeyeceklerdir, CYunus, 88). Servet ve refahın şımarttığı kimselere Kur'an'da tipik örnek Ka~dur. Böylele-
' ri . maddi refaıh ve zenginliklerine güvenerek Allahaı ihtiyaçlan oltnadığını zannederler ·cAiak; 6-7). Fakat Allah .onlan ansızın çarpar da onlar da aleme ibret olurlar CKasas 78-82); CKehf, 32-37).
'Bugün de insanlar fiilen koyu b:j.r materyalist h;:ıyatın içine yuva,rlanmışlardır. Cemiyet t;:ıbakalap arasındaki korkunç farklar, zenginlerin, Chaşa) Allah ve hesap yokmuş gibi -lüks v·a israf içerisiride yaşamalan, faıkirleri unutmalan; büyük içtimai fe~atlara zemin hazırlamaktadır. Kalbuki Allah ve bir hesab günü vardır. Fakat onlann ve atalarının (refah müddetiniJ K·andin. uzı:ı,ttın da nihayet zikri C Seni) unuttular ve helak Ce mahküm) birer kavim oldular» CFurkan, 18). Geçici dünya meta' ·:ve refahından beslenen bu şımarıklık, nihayet uluhiyeti inkara kadar varabilmektedir CKehf, 36-37).
Korku v.e Vatan Duygusu
İnsanlan iın_an ve ma'rifetullah s.aadetinden alıkoyaiı. saik-lerden. birisi de, iktidar ve otorit·a sahiplerinin ve ileri gelen nü• fuzlu kimselerin Cmele') , cemiyetteki zayıf kimselere yapmış olduklan .baskı ve, 'vatarilanndan sürme tehditleridir. insanlık tarihinde bu tip tiranların zulümleri çok götülmüştür.
Nitekin;ı..Hemrüd, Hz. İbrahimi ;:ı,teşe atnıış CEnbiya, 68); Firavn, Mfisa (a.sJ a «Benden başka ilah edenirsen, yemin ederim ki seni zindanlıklardan ed~rim» demiştir, CŞuara, 29) . Yii.ı.e o, Hz. Musa'ya iman eden sihirbazlara ellerinizi ayaklannı~:ı çapnizlarrta kestireceğim ve hepinizi asa,cağım, CŞuaraa, 49) teh"' didinde bulunrp.uştur. ~ahudiler, bazı peygamberlerini . öldürmüşlerdir CAl-i İmran, 21). Mekkenin önde gelen despot niüşrik-
- lert de maddeteri zayıf, koruniasız müslümanlara zalimce, akla gelen her türlü işkençeyi tatbik etmişlerdir.
(36) İbn Manzür, XIII, 138; Aıüsi, IX, 41.
227
• j
ı:
Kur'an'da.. korku yüzünden imana engel olunduğu açıkça belirtilir .. "Sonunda, Firavnın ve etrafındakilerin belası korku-· · sundan, Musaya; kavminden anca,k bir zürriyet iman etti. Çünkü Firavn o yerde CMısır) çok üstlin ve pek aşırı gidenlerden-di» (Yunus, 83). ·
Bu tehdi_t ve korkunun içerisinde bir unsur da va,tanından sürülüp çıkarılma korkusudur. Nitekim Hıiris b. Osman; Re-
. sülullah CS) e gelmiş demiş ki: «Biz biliyoruz şüphes~z sen hak ;üzeresin ve lı3:kin korkuyoruz, sana tabi olup d51 araplara muhalefet eder:sek, biz bir yeyimlik başız, bizi yerimizden Çarpıp kapışıverirler» (_37) . «Dediler ki : ·«Eğer biz doğru yola uyar, seninle beraber olursak, . yerimizden CMekkeden koğuluruz C ... )"· Kasas, 57). Görüldüğü gibi Mekke müşrikleri de gerçeği
-biliyorlar, risaletin hidayet olduğunu onlar da ikrar ediyorlar; fakat· yurtlarından edileceklerinden korktuklı:mriı söylüyorlardı C38). Çünkü vatanından sürülüp. çıkarılmak, öldürülmenin kardeşidir (39) CNisa, 66). Şuayb Ca.s.)ın kavminden büyüklük
~ .. .
tasİayan ileri gelenler ona da, a;ynı_ tehdidi yı:ıptılar. Firavn va-tan duygusunu istismar ederek Musa Ca.sJ ın Misıı·lıları yurtlarından çıkarmak ve oralara hakim olma,k gayesinde olduğunu iddia ederek,' onların imana-gelmelerini önledi. Kurulu ·şirlr
' 1 . .
düzeninin ayakta · kalınaşı için, onlarda müşterek olan vatan duygusunu .tahrik etti CA'raf, 110; Taha, 63). Zaten Firavn halkı fırkalara bölüp birbirlerine dü~ürerek sömürü v~-3 _zulüm jktidarını· sütdürmekte mahir bir iştismarcı idi C40) CKasas, 4) ~ Aynı şekilde, bütün peygamberlere vatanlarından sü'rülüp çı-· karılma tehdidi yapılmıştır Cİbrahim, 13) ve nihayet Hz .. Mu:. p.ammeci' CŞ) i de öz yurdundan çıkarmışlardır CEnfal, 30; İsra, 76).
Fakat bütün bu tehditler zayıf ruhlu kimselere tesir etmiştir .. · Müm'minler ·ise, her türlü işkenceye rağmen, esas kor kulınııya layık ·oıamn sadece Allah olduğunun CAhzab, '37) şuurunda .kimseler olarak, esas emniyeti Allah'ın civarında olma,kta bil-
. mişlerdir. Dilerse, Allah'ın, onları en güzel yurtlara yerleştire-
C37l . Elma.lılığ V, 3748. (38) Seyyid Kutub, Fi Zılalfl-Kur'an, X..X, 80, 4. baskı, Beyrut, ·tarihsiz. C39l Alıl5i, XVI, 216. (40) Aynı eser, XVI, 224.
228
cegıne, yeryüzüllün, hakimleri y;:ı,pacağına. kesin· olarak irian- . mışlar; küfrün tehditlerine boyu,n · eğmemişlerdir «İşte Yusuf'u zindanda.n··kurtardığımız ·gibi, karidisine 'Mısır memleke'tinde de kudret ve şeref verdik. Orada istediği yerde makam sahibi:olu-yordu C. .. h (Yusuf, 56). · · · ·
Revaya Tabi olma ve çok gün•ahke,rlıli '
• İnsanın· fıtratında kötü temayüll~r de vardır CAl-i İmrari, 14). Ancak· insan, bu temayüllere karşı mücadele edebilecek kabiliyetlerle de donatılmıştır. İns;:mın imtihanının en önemli bir yönü de işte bu fıtratına ka.rşı · ya:pacağı mücadele olacaktn; CHa.şr, ,g) .
Reva, 1ıefsin kötü isteğe meyletmesidir (41). Keyfi ne isti- "' yorsa onu elde etmeye ve onu engel tanımadan grçekleştirmey·a çalışmak bu he~a putuna tapmak demektir (42). · Müşrikle
rin put;:ı, tapmalan da bir bakıma böyle bir hevaya. tabi olmadır CNecm, 23). Lut kavminin yaptığı. da bu heva putunun bütün arztilanna -sonunda helak bile olsa.- uymaktan başka bir şey değildir CA_llkebut, 2s..:2g). «Şimdi o kimseyi gördün ya.: zevkini· kendisine ilah edinmiş, bilgisi olduğu halde Allah onu. şaşırtmıŞ, kulağını kalbini mühürleyip,' gözüne de. ·bir perde· çekmiştir. Artık onu Allah'tan başka kim yerine getirir? Hala düşÜnm~zmisiniz?, 'CCasiye, 23). ·
Kötü temayililere düşkün, şehvani arzUlarının kölesi haline gelmiş, her türlü günahla yoğrulmuş ki:rq.seler, Allah'ta.n k!.tçabilmek için,· önce onun hakkındaki şüphelere · kula.k verir; •Jiderek inkara varırlar. 'B.öylece her- günalıda ininira giden bi.r vol vardır gerÇeğini ortaya koymuş ·olurlar. Böylesi kimseler aşlında küfrü sevdikleri. için degil, fuhuş yapmak için inkar ederler . (43). Canmın sevdiğinden başka. kendisine ilah tanımayan-,· dan daha sapık kimse yoktur( Kasas, 50). Hz. Peygarnber CSJ, ~Gök kubbesi altında Allah'tan başka. tapılan şeyler arasında., peŞine düşülen hevadan daha büyüğü yoktur, buyurmu~tur (44) .-
(41) Ragıb el-Isfahani,. el-Müfredat· fi Garibi'l-Kur'an, ·s.' 548, J-4uhammed Seyyid Keylani neşri, Darü'l-Ma'İife, Beyrut, tarihsiz. ·
(42) Muhammed b. Ali eş-Şevkani, Fethü'I-Kadir: V, 8, Mısır, ı383. (43) Deraz~ İslam Hakkında Görüşler, Çev. Ali Özek, s. 29, İstanbul, 1977. (44). 'Elmalılı, V, 3590 da, Taberiini ve Ebf!. Nuaym'den.
Bülli~ devirlerd.e, özellikle . ulühiyete karşı, beşeri varlığın iktidarİnı gosterrriek iddiasında olan ..;e rönesans sonra,sı batıya büyük ölçüde hakim olan ve oradan da, dünyanın ]?.emen her .tarafına yayılan · materyalizm ve hümanizm, Kur' anın takbih e~tiği hevayı tanrılaştırmanın çok sayıda tezalıürünü sergilemektedir. Bu-hususta İslam ülkelerinde önde gelenlerin ve zenginlerin yeterince bı:J,siret sahibi olmadıklan müşahade edilmek-tedir. ·
Hafif e Alınma ve 'I~nanma Endişesi
,.
Şirk cemiyetleri, geliştirdikleri cahili değer sistemlerine · · karşı gördükleri hak ehlini, kınama ve Jstihza · yoluyla
psikoloj:ik baskı altına, almak isterler. Böylece zayıf iradeli kimselerin imana, gelmesini önler ler. "(Fira..run) kavmini küçüm'" sedi. Ohlar da kendisine itaat ettiler. Hakikat onlar yoldan çıkmış bir ·k;:ı,vim idiler., <Zuhruf, 54). Böylec\7} Firavn, kavminin Musa Ca.s.J a irtanmalanm kımima ve alay taktiği ile bertaraf etmiş olm-aktadır. Bu tutum, her devir müşriklerinin uyguladıkları bir taktiktir. Nitekim Mekke müşrikleri de, inanan. zayıf kimseleri önceleri kınamış ve alaya almışlardı. Hatta Ebu Talib'in imana gelmemesinin sebebi de müşrik eşrafın kendisini kınayacağı endişesi idi. Bu, gerçekten bir cahilliktir.
Halbuki imanın lezzetini t;:ı,danlar, en büyük şerefin Allah' ın katında olduğunu bilirler ve zerrece sarsılmazlar. İmanı Za'yıf olanlarda İslam'dan dolayı kınanma endişesi görülebi.J.n?.ektedir. Böylelerinin imanını tahkike erdirmek, itminari haline ge·' tirineeye kadar işlernek lüzümu vardır. <<Ey inananlar~ Sizden kim dininden dönerse, (bilsin ki,) Ailah, yakında öyle bir toplum getirecek ki, Co) onlan sever, onlar da O'nu severler. Mü' miniere karşı' alçak gönüllü, kafirlere karşı onurlu ve şiddetlidirler. Allah yolunda cihad ederler,, hiçbir kınayıcının, kına masından korkriıazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir, Ailah Cınl lütfu geniştir, (0) bilendir.» CMaide, 54).
İİıkarcılann Gruplan
Kur'an-ı Kerime dikkat edersek, kafirlerin iki· gruba: ayrıl-·. dığmı görürüz: El-ıl.,.i kitab kafirleri ile müşrikler. Ehl-i Kitabın kafirleri Yahudiler ve Hıristiyanlardır. Şu halde müşrikler, Allah'ın varlığını inkar eden mutlak inkarcıd;:ı,n tutun her tür-
. 230
lü putperestleri, Allah'ın birliğini kabul etmeyenleri, ona or'tak tutanlan ve neticesi küfre varan her t_ürlü inkar sahiplerini içine almakta:'dıt. Münafıklai ise, a,slında kafir öldukları h;:ı.J.de, küfürlerini gizliyerek müslüman görünenlerdir. Bu itibarla Kur' anda şu ayetler dikkatimizi. çekmiştir. «Ne ehl-i kitaptan olan kafider ve ne de. müşriklerden olan kafirler, size Rabbımzdan hiçbir hayır indirilmesini sevmez ve istemezler. · All;:l,l;ı (nubüvvat ve vahyi) rahmetiyle dilediği kimseye tahsis ~der. Aifalı büyük ilisan sahibidir" (Bakara, 105) . «And olsun ki, maUarınız ve canlarınız hususunda imtihan edileceksiniz. Sizden evvel kendilerine kitap verilenlerden ve müşrik ol;;ınlardan birçok ineitici şeyler işiteceksiniz. Eğer katlanır ve sakınır-· sanız, işte bu,· işlerin' azınedilecek olanlanndandır" CAl- İmran, 186). «Ehl-i Kitab ve müşriklerden kaffr. olanlar, kandilenine açık bir huccet ·gelinceye kadar Cdinlerinden) a,.yrıla,cak değil-
.lerdir" · CBeyyine, ı). <<Muhakk;;ık ki, Ehl""i Kitab'dan ve muşrikIerden (ibaret) o -kafirler Cehennem a,.teşindedirler; orada ebedi kalacaklardır. İşte. bunlar yaratıkların en kötüsü ola,nlardır. Doğrusu iman edip de salih arneller işleyenler, iŞte bunlar dı:t yaratıkların en ha~rlısı ola,nlardır,.- CBeyyine,. 6-7). Bu sonuncu ayetler, daha geniş çapta, ya:ra,tıklar ve insanları in~nç bakımından tasnif etmektedir (45). Bu ayetler bize türlü adları~ . kıyamete kadar gelecek inkarcıların asıl tasniflerini vermektedir. Y;;ıhudi ve Hr:ı:stiyanlar, Ehl-i Kitab kafirleri, diğer her türlü inkarcılar da müşrikler sım~ını teşkil ede'cektir.
Mutlak İipkar ve Ceza.si
Dinsizlik fıtnita muhalif bir sapıklık olduğu gibi, Allah'-· dan başkasına tapmak da böyledir (46). Kur'an, A1lah.'a inan
m;:ı. . duygusunun insanlarda umumi olduğu esasına dayanarak Allah'ı inkar edenlere fazla önem vermemiş, Alla,h'ı tanıyıp da şirk koşanlar üzerinde durriıuştur. Allah'ı tanımıyanları bu umumi duygudan sapmış kimseler olarak kabul_ ettiğinden on-
)ara: s;;ıdece işaretle yetinmiştir (47). Cİhrahim 10; Kehf, 37).
(45) Aynca münkir gruplanmn bir . arada değil de ayrı ayrı zikredildişi
için şu ayetlere bkz. ~Al-i' Imran, 151; Maide, · 57; Yusuf, ıo6. (46) Elmalılı, Izdırabdt-ı Beşerin sebebi şirkdir, İlim-Ahlak-İman kita
bından, s. 276, 2, baskı, Ankara 1950. C47i Nedim el-Cisr, Eissatü'l-İrrian, s. 207, Beyrtıt 1969.
231
/-
İnkar, fitratın. bozulmasıdır ve bir tereddidir. ·Böylelerine kav~ len ve fiilen alıdini bozmuş, verdiği sözden dönmüş, kendi ne..: fislerine zulmetmiş nazariyle bakilmalıdır CAnkebüt, 52). Mizaca fesad: arız olunca, insan, iyiyi fena, fen·ayı iyi görür. Mi- · zacı bozuk_ olanları~ bu dur~mu, işin gerçeği ile kendileri ;3.ra-
. sına perde olan hasta bh· h~lin neticesidir CMüddessir, 31). Me-sela, hamile kadınlardan bazıları sabun, kömür,. toprak yerler. Bu biçare kadınlann hastalık sebebiyle toprak yemesi, toprağın yemeye elverişli bir madde olduğunu isbata delil olabilir mi (48)? inkarcı· insanlar gayr-ı tabii insa.nlardır. Bunlar insanlar içerisinde. kaide değil müstesnadırlar C49l. ·Bunların fıtratı bozulmuş, alıcı-verici cihazıarı tatil edilmiştir. Ancak bu tipler bütün zamanlarda şaz denecek kadar azc;lır: Bütün dü_nya nüfusu içerisinde mülhidler birkaç milyonu geçmez (50).
Bu gibileri gemide ·giderken geminiıt har~ketinden gafil oldukları için kara parçalarının hareket ettiğini zanneden· idrak yanhşlığı içerisindeki insanlar gibidirler. Kendi gözlerinin ködüğünü unutup hakiki San'atkarı kör kuvvet şeklinde tahayyül ve iasavvur ederler. Daha doğrusu, ilahl hadiseler aynasında kendi gerçek görüntülerini görürler. Bu tipiere ·müslüman diyarında da ·rastlanmı;ı.ktadır. Çoğu· defa hıınia,rın, İslam'ı -hiç . bilmedikleri görülür. Hakkıyla alim kiniseler arasında dirisize az tesadüf edilir CRıi~. 22~. Çü;nkü beşer tabiatı güzelliğe, hay~ ra, hakikate ve kemale :rneyyaldir. inkarcılar ise kendilerini be" ş·ar cinsinin baricine atanlardır. Diıı.siz ya gafletli bir ·emniyet; yahut öldürücü bir yeis içind~ bulunur (51) CHicr, 56). Kendilerini hiçb~r kayıtla bağlı hissetmedikleri için deyamlı surette behiıni duygularını tatının peşinde koşarlar CCasiye, 23). Etrafl.arın
daki herşeyi manasiz ve lüzıiınsuz CMü'minıin, 115) ve . kendilerine· hayrat'bir düşman olarak gördükleri için, en korkunÇ anarşistler bunlar arasında çıkar. Hiçbir yırtıcı ve vahşi hayvan, doymaktan başka bir maksad için kan dökmediği halde, böyleleri rrienfaat, gurur, kipir, refı:ı,h ve hatta tiryakilik için kan dök~ekten .;ekinmezler (52) . Bunlar vahşi hayvanlardan da aşağıya sukılt ede:Heı; CA'r~f. 1 79). Müşrik ve münkir, -ulvi de-
C48J Ferid Ka.ı11, Musahabeler, s. 105. (4/)J Ald\:ad, Allah, s. 286, 6. baskı, Mısır 1969. · (50) S. Kutup, Zılal, VII, 108. (51) · Deniz, Ed-Din, s. 42. (52) Nedim el-Cisr, ·s. 442.
232
1· ğerlere inanınıyan kimsedir. Egoistce menfa,a,tım düşünür (Muhammed, ·12) .
İnsan iman ile yüceler yÜcesine çıktığı gibi, küfür ile. de .alçaklığ:ın· en alçağını:ı, düşer. İman 'bir intisabdır, küfür ise Al-. lah'a olan intisabı kes~r. Üzerinde İlakışlar buluna,n av!zenin elektrik düş:rp.esine takılinca bütün · nakışlarının .okunduğu gibi, insanın kalbine de iman g-J.rince üzerindeki esrna-i hüsnanın· bütün sc:m'at ve nakışları q ışık ile tezahür eder, . okunur. Küfür 'bı.ı intisabı kesmekle, bütün manalı nakışlar karanlığa göinü.lür, okunmaz: · İıık8xcılar ·şu alemdeki AllaiJ;ın varlık ·ve birliğlıie ~karşı çıkıp nimetiere nankö:dükle mukabele ederek, bütün. varlıkları kıymetsizlikle, kafirce, itharn ve tahkir ederler. Mevcü.datı manasız görürler <Sad, 127) Allah'ın güzel isimlerinin tüm tecellilerini yalana çıka.rmıya .ça}ı.Şırla,r. Şirk koşarak en büyük zulmü işi erler. Allah. ise, şirki affetmez. Bütfui. yara~ tıkların haklarına tecavüzde bulunan müşrikler böylece az vakitte sonsuz ciı1ayetler işledikleri için sonsuz azaba, müstehak olurlar. Küfür, hak olan emri yok saymak ve inkar etmektir. Hakkı bir an bile olsa inkar, ebedi bir. ya.lapdır. Ebedi olanı in:.. kar, ebedi cürme sebeb olur. hahi rahmete ulaşmak için malı-
• 1 • • •
. dü.d bir zaman zarfında ·bahşedilen bir fırsatı, bir vesileyi ta-mamen reddetmek, o rahmetten ebediyyen mahrü.rniyet, _ceza'sı da ebedi cehennemdi:r <53). <Bakara, 162).
NETİ CE
Görüldüğü gibi, bütün dinierin v~ mukaddef. kitapların olduğu gibi, İslam'ın ve Kur'an'ın -da en önde gelen mes'elesi, iman ve inkar mes'elesidir. ·Kur'an'da geçen değişik inkar lafızlarını iı~celediktem sonra, şir:kın, '.N.lah'a, 'eş· koşmak m·anasına gelirken, her türlü inkarı içine alan qir gen'işlik kcı:zandığını gördük; Binaenaleyh bütun münkirler, ya müşrik yahut· da ehl-i kitabdırlar, neticesine vardık. Son maddede ise şirkin cezasını ele alarak,. -ki bu Allah'ın varlığlİl.ı bile inkara kadar varabilmektedir- bunun; niçin ebedi cehennem· olacağına temas ettik. Kışa bir dühya hayatındaki inkarın cezasının niçin, ebedi bir cehennem olacağım, «Hakkı bir an bile olsı:i inkar, ebedi bi~ yalandır. Ebedi olanı iTikar, ebedi cezaya. sebep olur, hük-müne bağladık. ·
(53) Elrnalılı, III, 2112.
233