Post on 21-Jan-2023
19.YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA BALIKESİR’İN SOSYAL VE KÜLTÜREL
DURUMUNA GENEL BİR BAKIŞ
(Bu makale Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, c. XIII, nr.1, Ocak 2007, ss.
183-197’de yayımlanmıştır.)
Mustafa Özsarı*
19. Yüzyılın ikinci yarısı 1839’da ilân edilen Tanzimat
Fermanı ile başlayan yenileşme hareketlerinin imparatorluğa
bağlı merkezlerde yaygınlaşmaya başladığı bir dönemdir. Başta
İstanbul olmak üzere, Selânik, İzmir ve Beyrut gibi
İmparatorluk bünyesindeki büyük ticaret ve kültür merkezleri
modernleşme hareketlerine sosyal ve kültürel açıdan en rahat
ayak uyduran vilâyet merkezleri olmuşlardır. Bu durum söz
konusu merkezlerin geniş art bölgelerinin bulunmasına, denize
açıklığına, buna bağlı olarak birer liman kenti olmalarına ve
nüfuslarının heterojen bir yapı göstermesine bağlanabilir.
Fakat bu vilâyetlerin dışında kalan merkezler 19. yüzyılın
ikinci yarısında sosyal ve kültürel açıdan nasıl bir değişim ve
dönüşüm göstermiştir? Tanzimat inkılâbının getirdiği
modernleşme hareketleri taşradaki vilâyetlere nasıl
yansımıştır? Taşrada yenileşme ve modernleşme çalışmalarına bir
direnç gösterilmiş midir? Bu soruların burada her yönüyle
cevaplandırılması elbette mümkün değildir. Bizim
cevaplandırmaya çalıştığımız veya en azından bir fikir sahibi
* Yrd. Doç. Dr. Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
olmaya çalıştığımız konu yüzyılın ikinci yarısında
Balıkesir’deki modernleşme hareketleri ve Balıkesir’in 19.
yüzyılın ikinci yarısındaki sosyal ve kültürel görünümüdür.
Hatta burada bir dönem Hüdavendigar vilâyetine bağlı bir sancak
olan, daha sonra müstakil vilâyet statüsünü yükseltilen Karesi
vilâyetinin sınırlarının tamamındaki genel durumun bile
özetlenmesi epeyce bir mesai ve emek isteyen bir iştir. Bu
bakımdan makalemizde Karesi Vilâyet merkezini oluşturan
Balıkesir şehrinin 19. yüzyılın ikinci yarısındaki sosyal ve
kültürel görünümünden ve bu şehirdeki modernleşme
hareketlerinden özet olarak bahsedilecektir.
Balıkesir, on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından önceki
dönemlerde, idari yapılandırmalarda değişiklikler olmakla
beraber, genel olarak Karesi sancağının merkezidir1. Sancak
beyleri Karesi sancağının merkezi olan Balıkesir, o zamanki
adıyla Balıkesrî’de otururlardı. Bu yıllarda Karesi Sancağı
Bigadiç, Sındırgı, Başgelenbe, Kemer Edremit(Burhaniye),
Ayazment, Edremit, Kozak, İvrindi, Manyas, Fart (Susurluk) ve
Ayvalık kazalarından oluşuyordu2. Karesi sancağı daha sonra
1864’te çıkarılan Vilâyetler Nizamnamesi gereğince oluşturulmuş
bulunan Hüdavendigar vilâyeti sancakları arasına girmiştir.
1881 senesinde Biga sancağı Karesi’ye bağlanmış, Karesi sancağı
Karesi vilâyeti adıyla yeniden biçimlendirilmiş ve vilâyet
merkezi Balıkesir olmuştur. Karesi vilâyeti 1888’e kadar devam
1 İsmail Hakkı (Uzunçarşılı), Karesi Vilâyeti Tarihçesi, (haz. Abdülmecit Mutaf), Balıkesir: 2000, s. 119.2 İsmail Hakkı, age., s. 119.
etmiştir3. Bu yedi yıllık süre zarfında Hamdi Paşa Zade Reşat
Paşa ile Mehmet Atıf Bey Karesi vilâyetinin valiliğinde bulunan
isimlerdir. 1888’de Karesi’nin tekrar Hüdavendigar vilâyetine
bağlanarak sancak seviyesine düşürüldüğü görülür. Karesi
Mutasarrıflığına da Behçet Paşa tayin edilmiştir. Karesi
Sancağı 15 Haziran 1325/18 Haziran 1909’da Hüdavendigar
vilâyetinden ayrılıp müstakil sancak olmuş ve bu durum 8 Ekim
1923’e kadar devam etmiştir. 1923’te Türkiye’deki bütün
sancaklar vilâyete çevrilmiş, bu bağlamda Karesi sancağı da
Balıkesir vilâyetinin merkezi olmuştur4.
Şemsettin Sami’nin Kamusu’l-Alam adlı eserinde verilen
bilgiye göre, Karesi’nin asıl adı Kara İsa’dır. Karesi
Anadolu’nun batısında bir bölgeye ad olmuştur. Karesi Biga,
Saruhan ve Hüdavendigar bölgeleriyle çevrilidir. Karesi’nin,
aynı zamanda Marmara denizinde ve Ege denizinde sahilleri
vardır. Karesi vilâyeti hemen tamamıyla Misya’nın topraklarını
içine alan bir bölgenin adıdır.19. Yüzyılın ikinci yarısının
başlarında, diğer bir ifadeyle 1850’li yıllarda Karesi sancağı
merkezi Bursa olan Hüdavendigar vilâyetine bağlı beş sancaktan
birisidir ve vilâyetin en batısında yer alır. Karesi Sancağı,
Kuzeyinden Marmara denizi, Kuzey Batısından Biga müstakil
mutasarrıflığı, Batısından Adalar denizi, Güneyinden Aydın
vilâyeti, Doğusundan ise Kütahya ve Bursa sancaklarıyla
sınırlıdır. Marmara denizindeki Marmara adasıyla Emirali,
Paşalimanı ve Afisya (Afşa) adaları da bu sancağa bağlıdır5.
3 Şemsettin Sami, “Karesi”, Kâmusu’l-Alâm, Beşinci cilt, İstanbul:1314/1896, s. 3631.4 İsmail Hakkı, Karesi Vilâyeti Tarihçesi, ss. 120-121.5 Şemsettin Sami, age., s. 3631.
İşte Balıkesir, çok eskilerin Misya, Osmanlı Türklerinin
ise Karesi diye adlandırdıkları geniş bir bölgenin ticaret,
sanayi, kültür ve sanat merkezi konumunda olan yerleşim
birimidir. 19. asrın ikinci yarısında Balıkesir doğal olarak
İmparatorluğun kültür ve sanat ortamından, daha doğrusu en
büyük kültür ve sanat merkezi olan başkent İstanbul’dan
etkilenmiştir. Hatta İstanbul’da gelişen fikir ve sanat
hareketleri Balıkesir’in kültür ve sanat atmosferi için de bir
belirleyici olmuştur. Bu etkilenme elbette tek taraflı
değildir. İstanbul’un kültür ve sanat atmosferi önce vilâyetin
merkezi olan Balıkesir’i etkisi altında almış, ardından
Balıkesir’in kültür ve sanat ortamı, Şuurî Sabahattin Ali
örneğinde olduğu gibi, Karesi vilâyetine bağlı diğer kaza ve
nahiye merkezlerine doğru bir yayılım göstermiştir. Öte yandan
Balıkesir’deki edebî ve kültürel eğilimler, Müstecabizade İsmet
örneğinde olduğu gibi, İstanbul’daki kültür ve edebiyat
çevrelerini de etkilemiştir. Kültür merkezleri arasında
karşılıklı etkileşimin eski dönemlere göre biraz daha
yoğunlaştığı bu dönemde vilâyet gazetelerinin ve matbaaların
önemli bir rolü olduğu gerçeğini gözden kaçırmamak gerekir6.
Buna karşılık 19. yüzyılın ikinci yarısına dair yapılan
kültür araştırmalarında genellikle merkezi otoritenin bulunduğu
yer olan İstanbul, biraz da İzmir üzerinde durulmuş,
Anadolu’daki diğer kültür merkezleri ve bu merkezlerde gelişen
6 Vilâyet gazete ve matbaalarının XX. Yüzyıl başındaki durumlarına dair dahageniş bilgi için bk. Uygur Kocabaşoğlu-Ali Birinci, “Osmanlı Vilâyet Gazeteve Matbaaları Üzerine Gözlemler” Kebikeç, Yıl: 1, nr.2, 1995, ss. 101-122.
edebî ve kültürel ortam yeterince araştırılamamıştır. Halbuki,
Ömer Faruk Huyugüzel’in belirttiği gibi, kültürel ilişki ve etkileşim tek
taraflı değil, daha çok karşılıklı etkileşime dayalı diyalektik bir harekettir7. Bu
bakımdan Türkiye tarihinin en karmaşık dönemlerinden birisi
olan ve geniş çaplı bir modernleşme hareketinin başlatıldığı
19. yüzyılın ikinci yarısının kültürel değişim ve gelişmelerini
tespit etmek için sadece büyük kültür merkezlerinin değil, aynı
zamanda diğer merkezlerin de incelenmesinde yarar vardır. İşte
Balıkesir, İstanbul ve İzmir gibi büyük kültür merkezlerinin
ortasında yer alması ve nüfus açısından çoğunlukla homojen bir
nitelik göstermesi vb. hususlar yüzünden İmparatorluk
bünyesindeki modernleşme çalışmalarının bir laboratuarı gibi
görünmektedir.
Söz konusu dönemde Balıkesir şehir merkezinin ne durumda
olduğunu anlamak için, Türk çevrelerindeki kültürel ve siyasal
hareketlere kaynaklık eden, fikir hareketlerinin gelişmesinde
ve fikir adamlarının yetişmesinde önemli rol oynayan merkezlere
bakmak gerekir. Ömer Faruk Huyugüzel’in ifadeleriyle, bu
merkezleri herhalde devrin toplumunun içinde yaşadığı kültürel ortamda veya kültür
kurumları sistemimizde aramak gerekir8. Ondokuzuncu yüzyılın ikinci
yarısında, Balıkesir’de yaşayan Türk toplumunun fikrî ve
kültürel gelişimine kaynaklık eden başlıca kültür kurumlarını
söyle sıralayabiliriz:
1) Cami ve Medreseler
7 Ömer Faruk Huyugüzel, İzmir Fikir ve Sanat Adamları (1850-1950), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara:2000, s. 1.8 Ömer Faruk Huyugüzel, age., s.1.
2) Kütüphane ve Kitapçılar
3) Tekke ve Zaviyeler
4) Modern Mektepler
5) Matbaalar
6.Gazeteler
7) Tiyatrolar
1. Cami ve Medreseler
1887’de basılan Karesi Vilâyet Salnamesi’nde belirtildiğine göre,
Balıkesir ve köylerinde 1305/1887’de 83 camii ve mescit
bulunmaktadır9. Bu camilerin yanında genellikle birer medrese
de vardır. O devirde genel olarak ‘ulema’ terimiyle ifade edilen din adamları, -
imam, hatip ve müderrisler- bu kurumlarda bir taraftan halka dinî ibadetlerin
yapılmasında rehberlik ve öncülük yaparken bir taraftan da vaaz ve ‘mev’ize’ler
veriyor, camilerdeki kütüphaneleri idare ediyor, öğrenci yetiştiriyor ve dinî konularda
eserler kaleme alıyorlardı10.
Ele aldığımız dönem Balıkesir’de medreselerin de eğitim-
öğretim faaliyetlerini yaygın olarak sürdürdüğü bir dönemdir.
Örneğin İkinci Abdülhamit döneminde Balıkesir’de 20 tane irili
ufaklı medrese olduğu ve bu okullarda eğitim öğretim
faaliyetinin devam ettiği bilinmektedir. Sultan Yıldırım
Bayezid Medresesi, Alaybey Medresesi, Hacı Halil Medresesi,
Hacı Ali Medresesi, Hacı Yahya Efendi Medresesi, İnciroğlu
Medresesi, İğneci Medresesi, Darünnafia Medresesi, Tevfik
9 Salnâmelerde Karesi Sancağı 1847-1922, (Haz. Abdülmecit Mutaf), Balıkesir:1997, s. 169.10 Ömer Faruk Huyugüzel, age., ss. 1-2.
Medresesi, İbrahim Bey Medresesi, Hoca Sinan Medresesi, Keşkek
Medresesi, Hacı Kaya Medresesi, Mevlevi Hane Medresesi ve
Kaleli Medresesi Balıkesir’de eğitim-öğretim faaliyetlerini
sürdüren başlıca medreselerdir11. Bunların dışında belirli bir
alanda ihtisas eğitimi veren medreselerin de bulunduğuna dair
kayıtlar vardır. Nitekim Darüşşafaka mezunlarından Ahmet
Nurettin Efendi’nin özel bir Edebiyat Medresesi açtığı, bu
medresenin 20 öğrencisi olduğu yine 1887 Karesi Vilâyet Salnamesi’nde
kaydedilmektedir12. Aynı dönemde İmparatorluğun önemli vilâyet
medreselerinden İzmir’deki medreselerin 40 civarında olduğu
dikkate alınırsa13, Balıkesir’deki medreselerin sayısal açıdan
İzmir’dekilerin yarısı kadar bir rakama ulaştığı görülmektedir.
Harf sırasıyla, Akbaşlı Ahmet Efendi, Ali Suûrî Efendi,
Camcızade Halil Efendi, Dalkıranzade İsmail Efendi, Elhac
Hüseyin Efendi, Elhac Mustafa Efendi, Gamsızzade Elhâc Hafız
Efendi, Kayalarlı Mehmet Efendi, Kayalarlı Osman Efendi,
Melekzade Elhac Abdullah Efendi, Süleyman Efendi, ve
Yağcıbedirli Mehmet Efendi devrin tanınmış müderrisleri
arasında yer alırlar. Bunların içinde özellikle Ali Şuurî
Efendi dikkati çekmektedir ki 1852’de Darünnafia Medresesi’nin
kuran Ali Şuurî Efendi (öl. 1864) 19. asrın meşhur alimlerinden
Cevdet Paşa’dan ders almış, icazet verme yetkisine sahip
değerli bir ilim ve din adamıdır. Nitekim bir süre Balıkesir
müftülüğü görevinde de bulunan Ali Şuurî Bey aynı zamanda bir
sözlük sahibi ve tasavvuf konularında kitap telif edecek kadar
11 Bu medreseler ve medreselerin müderrislerine dair bk. Salnamelerde Karesi Sancağı, ss. 158-159.12 age., s. 158.13 Ömer Faruk Huyugüzel, age., ss. 1.
birikime sahip bir zattır14. Bütün bunlar, 19. asrın ikinci
yarısında Balıkesir’de medreselerin aktif olarak eğitim-öğretim
faaliyetine devam ettiğini, hatta bazılarının ihtisas eğitimi
verdiğini göstermektedir.
2. Kütüphane ve Kitapçılar
İncelediğimiz dönemde Balıkesir’de Türk unsura hitap eden
üç kütüphane mevcuttur. Bunlar Selatin Mahallesindeki Elhac
Mehmet Efendi Kütüphanesi, Yıldırım Camii yanında Elhac Çingeli
Mehmet Ağa Kütüphanesi15 ve Hisariçi mahallesindeki Ali Şuurî
Kütüphanesidir16. Hisariçi Mahallesindeki Ali Şuurî Efendi
Kütüphanesi 1898’de meydana gelen Balıkesir depreminde yıkılmış
ve bir daha inşa edilememiştir. Kütüphanedeki kitaplar
Mutasarrıf Ömer Ali Bey tarafından yaptırılan Hamidiye
Kütüphanesine devredilmiştir17. Kitap adedi bakımından zayıf
olan bu kütüphanelerde yaklaşık 3000 kitap bulunmaktadır. 1887
tarihli Karesi Salnamesinde belirtildiğine göre Elhac Mustafa
Efendi ve Zekeriya Efendi o dönemde Balıkesir’in
kütüphanecilerdir18. Bir karşılaştırma imkânı vermesi açısından
şunu söyleyebiliriz: Aynı tarihlerde İzmir’de benzer nitelikli
ve Müslüman Türk unsura hitap eden Hisar, Şadırvan, Müftülük ve
Kemeraltı kütüphanelerinin faaliyette olduğu bilinmektedir. Bu
kütüphanelerden sadece Müftü Kütüphanesinde 4000 kitabın var
14 Ali Şuurî Efendi’ye dair daha geniş bilgi için bk. Mustafa Özsarı, Balıkesirli Bir Modernist Eğitimci: Şuurî Sabahattin Ali Efendi”, Müteferrika, nr.27, Yaz 2005, ss. 213-219.15 Salnamelerde Karesi Sancağı, s.159.16 İsmail Hakkı Uzunçarşılık, Karesi Meşahiri, Balıkesir: 1999, s. 16.17 Muharrem Eren, Balıkesir İl Müftüleri ve Tarihi Kitabeler, Balıkesir:1990, s.13.18 Salnamelerde Karesi Sancağı, s. 159.
olduğunu dikkate alırsak, Balıkesir merkezinin kütüphane
bakımından biraz zayıf kaldığı anlaşılmaktadır19.
19. Yüzyılın ikinci yarısında Balıkesir’de faaliyette
bulunan kitapçılar hakkında fazla bir bilgiye sahip değiliz.
Fakat İstanbul’un meşhur kitapçılarından Arakel Efendi’nin
Haziran 1886’da, İstanbul’daki kitaplığının bir şubesini de
Balıkesir’de açtığı, dükkanı idare etmek için de Balıkesir
eşrafından Saatçi Ethem Efendi’yi görevlendirdiği
bilinmektedir. Karesi gazetesinde belirtildiğine göre, Arakel
Efendi âsâr-ı nefîseden sayılan ve yeni basılan pek çok kitabı
Balıkesirli okuyucuların hizmetine sunmuştur20. Arakel
Efendi’nin açmış olduğu şube dışında o zamanlar Balıkesir’de
başka bir kitapçının olup olmadığını bilemiyoruz.
3. Tekkeler ve Zaviyeler
II. Abdülhamit Döneminde İmparatorluğun diğer şehirlerinde
olduğu gibi Balıkesir’de de birtakım tekke ve zaviyelerin
bulunduğu rahatlıkla tahmin edilebilir. Ancak bu konu ayrı bir
inceleme hâlinde henüz ortaya konulmuş değildir. Fakat
Cumhuriyetin ilânına kadarki dönemde Tekke ve Zaviyelerin
Balıkesir’in fikir ve sanat hayatında önemli bir rol oynadığını
kabul etmek gerekir. Özellikle Mevlevilik, Cerrahiyelik,
Rufailik, Uşşâkilik, Nakşibendilik ve Bektaşilik gibi
tarikatların bağlı olduğu bazı tekke ve dergahların
Balıkesir’de faaliyet gösterdiğini biliyoruz. Örneğin 1868’de
19 Ömer Faruk Huyugüzel, İzmir Fikir ve Sanat Adamları, s. 2.20 İlgili haber için bk. Karesi, nr. 13, 28 Mayıs 1302/9 Haziran 1886
vefat eden Balıkesir’in önde gelen ulemasından Hacı İbrahim
Ethem Efendi’nin Nakşibendi tarikatına intisap eylediğini
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Karesi Meşahiri adlı eserinde
bahsetmektedir21. Yine yukarda belirtildiği gibi Balıkesir’deki
medreselerden birinin Mevlevihane Medresesi olduğu ve Ahmet
Efendi ile İbrahim Efendi’nin bu medrese de müderrislik
vazifesi yaptığı dikkate alınırsa22, özellikle Mevleviliğin
Balıkesir’de yaygın bir inanç sistemi olarak yaşadığı
anlaşılmaktadır.
Tekke ve zaviyelerdeki önder kişilerin halkı aydınlatma ve
o dönemin ifadesiyle ‘irşat’ vazifesinde bulunduklarını
söylemek mümkündür. Nitekim Balıkesir’in 19. yüzyılın ikinci
yarısında yetiştirmiş olduğu en meşhur edebî şahsiyetlerden
biri olan Müstecabizade İsmet’in (d.1868-öl. 1917) Cerrahiye
tarikatına meyli olduğu ve bu tarikatın şeyhlerinden feyz
aldığı bilinmektedir23.
4.Modern Okullar
Balıkesir’de on dokuzuncu asrın ikinci yarısında bu
geleneksel eğitim ve öğretim kurumlarının yanı sıra Müslüman
Türk unsura modern usullerle eğitim-öğretim veren mektepler de
açılmıştır. Balıkesir’in sosyal ve kültürel açıdan
modernleşmesine ve yenileşme hareketlerinin halka nüfûz ederek21 Karesi Meşahiri, s. 8.22 1307 Salnamesindeki ilgili anekdot için bk. Salnamelere Karesi Sancağı, Balıkesir: 1997, s. 159.23 Müstecabizade İsmet’e dair daha geniş bilgi için bk. Mustafa Özsarı, Müstecabizade İsmet’in Hayatı ve Eserleri Üzerinde Bir Araştırma, (Yayımlanmamış çalışma), Balıkesir:2007.
derinleşmesine önemli katkılarda bulunan bu mektepleri ibtidai,
rüştiye ve idadi olmak üzere üç grupta ele alabiliriz. İlk
olarak İbtidaiye mekteplerine bakalım:
1887’de basılan salnameye göre Balıkesir’de dört tane dört
İbtidaiye mektebinin eğitim-öğretim faaliyetini sürdürdüğü
anlaşılmaktadır. Bunlar, harf sırasıyla Hacı Mehmet, Hanımzâde,
Hasan Çelebi, ve Vafirzâde mektepleridir24. Elhac Ahmet Efendi
ve Elhac Hafız Osman Efendi Hasan Çelebi Mektebi’nin, Emin
Efendi ve Mehmet Hilmi Efendi Hanımzade Mektebinin, Osman
Efendi Hacı Mehmet Mektebi’nin, Tevfik Efendi ise Vafirzâde
Mektebi’nin muallimleridir. Söz konusu mekteplerin öğrenci
mevcudu yaklaşık 250’yi bulmaktadır25.
Bunların dışında Balıkesir’de 1886 da kız öğrencilerin
devam ettiği bir Kız İbtidaiye mektebinin varlığı kayıtlarda
geçmektedir. Karesi gazetesinin 2 Nisan 1302/14 Nisan 1886
tarihli 5. sayısında verilen bir habere göre, söz konusu
mektebin öğretmeni Hafiza Sıddıka Hanım’dır. Sıddıka Hanım,
bilemediğimiz bir sebepten dolayı muallimelikten istifa etmiş,
yerine Havva Hanım tayin edilmiştir26. Fakat bu mektebin kaç
öğrencisi olduğu ve ne zaman eğitim-öğretime başladığı tam
olarak belirli değildir. Ayrıca Mekteb-i İbtidai-i İnass’ın
1887’de yayımlanan salnamede yer almamış olması, söz konusu
mektebin kapatılmış olabileceği inancını kuvvetlendirmektedir.
24 Hasan Çelebi, Vafirzade ve Hanımzade mekteplerinin resmi imtihanlarının yapılacağına dair haber için bk. Karesi, nr. 21, 4 Zilkade 1303/23 Temmuz 1302.25 Salnamelerde Karesi Sancağı, s. 157-158.26 Karesi, nr. 5, 9 Recep 1303/2 Nisan 1302.
Tanzimat’la birlikte açılan ve ilk okulla lise arasında
bir eğitim kurumu olan Rüştiye Mektebi Balıkesir’de 1864’te
açılmıştır. Balıkesir Rüştiye’sinin ilk hocası ve idarecisi
Mehmet Nuri Efendi’dir27. 1887 Salnamesine göre Balıkesir
Rüştiye’sinde Sadrettin Efendi, Hafız Abdülaziz Efendi, İbrahim
Zihni Efendi ve Hafız Mehmet Emin Efendi öğretmen olarak
çalışmaktadırlar. Bunlardan, İran taraflarından Balıkesir’e göç
ettiğini tahmin ettiğimiz Sadrettin Efendi, Karesi gazetesinde
bazen Sadr-i Şirvani, bazen de Sadrettin adıyla 30’a yakın
makale ve şiir yayımlamıştır28. Yine Rüştiye’nin
öğretmenlerinden Abdülaziz Efendi’nin eski tarz şiirler yazdığı
ve bu şiirlerini Karesi gazetesinde yayımladığı bilinmektedir29.
Modern usullerle eğitim veren bir okul olan Balıkesir
Rüştiyesi’ne sınavla öğrenci alınmaktadır. Gerek
öğretmenlerinin niteliği, gerekse başarılı öğrencilerin devam
ettiği bir okul olması bakımından Balıkesir Rüştiyesi şehrin
önemli eğitim-öğretim kurumlarından birisidir.
Balıkesir’i farklı kılan ve bu şehri Manisa, Denizli gibi
civar yerleşim birimlerinden ayırıp onu İzmir ve Bursa gibi
büyük kültür merkezleriyle yarışır duruma getiren asıl husus,
Balıkesir’de bir idadi mektebinin açılmış olmasıdır. İsmail
Hakkı Uzunçarşılı’nın Karesi Lisesi müdürüyken, Teşrinisani
1339/Kasım1923‘te hazırlamış olduğu Karesi İdadisi Salnamesi’nden
27 Salnamelerde Karesi Sancağı , s. 157.28 Selmin İskender, Karesi Gazetesindeki Edebî ve Kültürel Muhteva Üzerinde Bir İnceleme, (bylt) Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Balıkesir: 2005, s. 262.29 Karesi, nr. 19, 30 Nisan 1302/12 Mayıs 1886.
anlaşıldığına göre, Türkiye’de İdadi mektepleri 1300/1884-1885
tarihi ve ondan sonra kurulmaya başlanmıştır. Türkiye’de
Mekâtib-i İdadiye Müdüriyeti/Orta Öğretim Genel Müdürlüğü de
1308 Teşrinievvelinde (Ekim/Kasım 1892) kurulmuştur.
Hüdavendigar Vilâyeti dahilinde kurulan ilk idadi Bursa Merkez
İdadi-i Mülkisidir. Bu okul 22 Temmuz 1301/3 Ağustos 1885’te
tesis edilmiştir. Bundan sonra 11 Şubat 1301/23 Şubat 1886’da
Karesi İdadisi kurulmuş ve eğitim-öğretime başlamıştır30.
İdadiler iki türlüdür. Biri yatılı ve yedi seneliktir. Diğeri
ise gündüzlü ve beş seneliktir. İdadilerin ilk üç sınıfları
Rüştî, diğer dört sınıfları ise idadidir ki bu tür idadiler
vilâyet merkezlerinde açılan mekteplerdir. İşte 23 Şubat
1886’da resmen açılan Karesi İdadisi yedi yıllık yatılı
idadilerden birisidir. Karesi İdadisi’nin resmî açılışından
sonra, sıra İdadi’ye kalıcı bir yer temin etmeye gelmiştir.
Nitekim Karesi İdadisi’ne yer temin ve tespit edilmesiyle
ilgili Karesi gazetesinde 9 Nisan 1302/21 Nisan 1886’da bir
haber çıkmıştır31. Saye-i maarif-vâye-i Hazret-i Padişahîde merkez-i vilâyet
olan Balıkesir’de dahi inşası mukarrer olan Mülkiye Mekteb-i İdâdîsi için Balıkesir’in
cihet-i garbiyesinin mürtefi ve hevâdar mahallinde ve kasabanın en şerefli mevkiînde
kain içinde bir masûr-ı mâ’-i lezîz mevcud bulunan ve 4578 zirâ-i aşârî bahçeyi havî
ve 4 arşın irtifaında taş duvarlarla muhat olan Behçet Paşa köşkünün eshâbından
bi’l-mübâyaa bu kere ferâğının icra kılındığı ve yakında mektebin inşasına
başlanacağı maal-memnuniye haber alınmıştır. Haberden anlaşıldığına
göre Karesi İdadisi, ilk defa Karesi İdadi-i Mülkisi adıyla
30 İsmail Hakkı (Uzunçarşılı), Karesi İdadi, Sultani, Lisesine Mahsus Salname, Balıkesir: 1342/1340, s. 10. 31 Karesi, nr. 16, 9 Nisan 1302/21 Nisan 1886.
açılmış ve okulun binası şehrin en güzel yerlerinden
seçilmiştir.
Karesi İdadisinin 19. yüzyılın ikinci yarısındaki gelişim
seyrini, bir süre Balıkesir Milli Eğitim Müdürlüğü yapan İsmail
Hakkı Uzuçarşılı şöyle anlatır: 1300/1885 tarihinden itibaren her yerde
idadi mektepleri açılmaya başlandığından Vilâyet merkezi olan Balıkesir’de de
1301/1886 senesi şubatının 11’inde elyevm duyûn-ı umûmiye binasının yanında
Calâlzâde Hanı dahilinde idadi mektebi tesis ve küşad edilmiş, bilâhere binanın
sınıfları artan talebeyi istiâb edememesine mebnî mektep oradan Giridîzâde Mehmet
Paşa konağının nısfına nakl olunmuştur. Konağın diğer nısfında oturan Fırka
Kumandanı Neşet Paşa dairesinden bir gece ateş çıkarak 1309/1893-1894) senesinde
mektep kaffe-i levâzımatıyla yanmış olduğundan Paşa Camii civarında Uncu Hafız
Adil Efendi’nin hanesi İdadi mektebi ittihaz olunmuştur. Daha sonraları İdadi asıl
kendisi için yapılan binaya nakl edilmek suretiyle seyyâr halden kurtuldu. İdadi
binasının 1304/1888-1889 sene-i maliyesinde ve maarif müdürü Giridî Hasan Tahsin
Bey’in zamanında temelleri atılıp mektep çocukları hocalarıyla beraber kulûb-ı dua
edilmiş ve bu suretle vaz-ı esas merâsimi yapılarak kurbanlar kesilmiştir. Bina
1306/1890-1891 senesinde yapılmaya başlanmış ve 1311/1895-1896 senesinde hicri
1312/1894-1895 hitam bulmuştur. Mektebin yapılması için 7.000 lira sarf edilmiştir.
Bittabi angarya bu hesaptan hariçtir. 1311/1895-1896) senesinde seyyâr halinde
bulunan İdadi bu yeni binaya taşınmıştır32.
Kısaca Balıkesir’in en etkili eğitim ve kültür
kurumlarından birisi olan Karesi İdadi-i Mülkisi 11 Şubat
1301/23 Şubat 1886’da açılmış ve o günden beri hizmetini
sürdürmüştür. Aydın vilâyetinin merkezi olan İzmir İdadisinin,
ve Hüdavendigar vilayeti merkezi olan Bursa İdadi-i Mülkisi’nin32 İsmail Hakkı, age., ss. 13-15.
de Karesi İdadi-i Mülkisi’yle yaklaşık olarak aynı tarihlerde
açıldığı düşünülürse, Balıkesir’in, 19. yüzyılın ikinci
yarısında eğitim-öğretim açısından hangi vilâyetlerle ve hangi
kültür merkezleriyle yarıştığı daha iyi anlaşılabilir.
Öğrencilerini imtihanla alan Karesi İdadisi’nin33,
açıldığı yıllarda yetiştirdiği en meşhur talebelerden birisi
Müstecabizade İsmet’tir. Aynı zamanda bu okula kayıt yaptıran
ilk talebe olan İsmet Bey’in numarası 1’dir. Müstecabizade
İsmet Karesi İdadisi’nden birincilikle mezun olmuştur.
İstanbul’a yüksek öğrenim için gittiğinde, özellikle 1890’lı
yılların etkili yayın organlarından Mektep ve Musavver Terakki
dergilerinin baş yazarlığını yapan, daha sonra İzmir’de Hizmet
gazetesini çıkan Müstecabizade, ilk edebî ve kültürel
birikimini yine Karesi İdadisi’nden elde etmiştir. Karesi
İdadisi’nin ilk binasının yapıldığı yerde günümüzde Balıkesir
Üniversitesine bağlı Güzel Sanatlar Fakültesi eğitim-öğretime
devam etmektedir. Karesi İdadisi ise Balıkesir Lisesi adıyla
faaliyetlerini sürdürmekte ve o zamanki binasının biraz
yukarısında Balıkesir’in güzide eğitim kurumlarından birisi
olarak eğitim ve öğretime devam etmektedir. Günümüzde Balıkesir
Lisesi adıyla anılan Karesi İdadisi sadece Balıkesir’in değil,
aynı zamanda Türkiye’nin de köklü eğitim-öğretim kurumlarından
birisidir.
5. Matbaalar
33 Balıkesir Mekteb-i İdadi-i Mülkiyesine Giriş imtihanları ile ilgili haberiçin bk. Karesi, nr.31, 21 Muharrem 1304/8 Teşrinievvel 1302. Karesi, nr. 33, 22 Teşrinievvel 1302/3 Kasım 1886.
19. yüzyılın ikinci yarısında Balıkesir’deki fikir ve
sanat hayatının gelişimine matbaaların da önemli katkısı olduğu
bir gerçektir. Yüzyılın sonlarına doğru Balıkesir’de Türkçe
eser basmak amacıyla iki matbaa kurulmuştur. Bunlardan ilki 5
Mart 1302/17 Mart 1886’dan itibaren eser basmaya başlayan
Karesi Vilâyet Matbaası, diğer ise 1892’de kurulan Cemil Efendi
Matbaasıdır.
Karesi Vilâyet Matbaası şimdiki Sosyal Sigortalar Kurumu
binasının bulunduğu bölgede faaliyete geçmiştir. Kol kuvvetiyle
çalışan bir makine olan matbaa büyük ve küçük puntolu harfler
içermektedir. Matbaada 8 kişi istihdam edilmektedir. Matbaanın
müdürü Çönezade Mehmet Sadettin Efendi’dir. Hafız Mustafa
Efendi, Ali Efendi ve Hacı Ahmet Efendi matbaanın
mürettipleridir34. Matbaanın asıl geliri Karesi gazetesinin
satışından elde edilmektedir. Karesi vilâyet matbaasında
bildiğimiz kadarıyla 1886-1888 tarihleri arasında çıkan Karesi
Vilâyet Gazetesi ile 1887’de hazırlanan Karesi Vilâyet Salnamesi
basılmıştır.
Balıkesir kültürü açısında önemli bir olay kabul edilen
matbaanın açılışı ve Karesi gazetesinin basılışı, Balıkesir’de
bir bayram atmosferi içinde kutlanmıştır. Esnaf, memur,
öğrenci, öğretmen gibi toplumun hemen her kesiminden insanlar
yeni açılan bu matbaanın şehre ve vilâyete faydalarını
34 Bk.1305 Karesi Vilâyet Salnamesi, Salnamelerde Karesi Sancağı, Balıkesir:1997, s. 160.
konuşmuşlardır35. Bidayet Mahkemesi azasından Nuri Efendi,
Müderrislerden Müstecabizade Adil Efendi ve Balıkesir’in
tanınmış şairlerinden Muharrem Hasbi Efendi Karesi Vilâyet
Matbaasının açılışı üzerine tarih düşmüşler, matbaanın vilâyete
katkılarını ifade eden şiirler yazmışlardır36. Yine o
tarihlerde Balıkesir’de yaşayan Seyit Cevat adlı bir İranlı
şair de Karesi Vilâyet Matbaası’nın açılışını kutlayan bir şiir
kaleme almıştır37. Fakat şehrin bu sevinci fazla uzun sürmemiş,
1888’de Balıkesir’in vilâyet seviyesinden sancak seviyesine
düşürülerek, Hüdavendigâr Vilâyetine bağlanması üzerine Karesi
Vilâyet Matbaası da sökülerek Bursa’ya götürülmüştür38.
Vilâyet matbaasının Bursa’ya naklinden yaklaşık dört yıl
sonra Balıkesir’de başka bir matbaa kurulmuştur. Bu matbaa
Cemil Efendi Matbaasıdır. 1892’de tesis edilen Cemil Efendi
Matbaası, Karesi Vilâyet Matbaası gibi kol ile çalışan bir
makinedir. Taşbasma işleri yapmak için birkaç litoğraf taşına
sahip olan Cemil Efendi Matbaası’nda yazıları ilaçlı kağıtlara
eski kütüphane memurlarından hattat Hakkı Bey yazmakta, Cemil
Efendi de bu kağıtları taşlara nakletmektedir. 1911’de Cemil
Efendi Matbaası için dökme taş getirtilmiştir. 1910’dan sonra
Balıkesir’de yayımlanan Balıkesir, Yıldırım ve Karesi gazeteleri
Cemil Efendi matbaasında basılmıştır39. Söz konusu gazeteler
dışında Cemil Efendi matbaasında hangi eserlerin basıldığını
tespit edemedik. 35 Abdullah Yurdakök, Balıkesir Basın Tarihi.Balıkesir:11992, s. 10.36 İlgili şiirler için bk. Karesi, nr. 7, 16 Nisan 1303/28 Nisan 1887.37 Bk. Matbaanın Küşadına Dair Muteberân-ı Teba-yı İranî’den Seyit Cevat Efendi’nin şiiri için Karesi, nr. 9, 30 Nisan 1302/12 Mayıs 1887.38 Abdullah Yurdakök, age., ss. 10-11.39 Abdullah Yurdakök, age, s. 16.
6. Gazeteler
Matbaaya bağlı olarak 19. yüzyılın ikinci yarısında
Balıkesir kültür ve sanat hayatına canlılık getiren en önemli
yayın organı şüphesiz Karesi gazetesidir. 5 Mart 1302/17 Mart
1886-30 Mart 1304/11 Nisan 1888 tarihleri arasında haftalık
olarak yayımlanan Karesi gazetesi toplam 105 sayı çıkmıştır. 4
sayfa olarak basılan Karesi’nin bir nüshası 60 paradır. Karesi
gazetesi, aynı zamanda Balıkesir’de basılan ilk süreli
yayındır. Karesi matbaası Müdürü Mehmet Sadettin Bey gazetenin
başyazarı ve Balıkesir’in ilk gazetecisidir. Bu bakımdan Karesi
gazetesi Balıkesir’de gazeteciliğin ve Balıkesir basın
tarihinin başlangıç noktasını oluşturur. Karesi gazetesinin
basılması başta İstanbul basını olmak üzere diğer basın yayın
organları tarafından halka duyurulmuş, Karesi gazetesi övgü dolu
ifadelerle tanıtılmıştır. Bunun üzerine Karesi gazetesi yazı
heyeti kısa bir teşekkür yazısıyla gazetelerine yönelik olumlu
görüşler ileri süren diğer gazetelere teşekkür etmiştir40.
Gazetede şiir, hikâye, mektup, mensur şiir gibi edebî ve
yarı edebî nitelikli eserlerin yanı sıra felsefe, eğitim,
coğrafya, tarih, bayındırlık, kamu idaresi, hukuk, tarım,
ziraat, tıp ve halk sağlığı gibi pek çok alanda 500’e yakın
irili ufaklı yazı yayımlanmıştır. Bunlara ilâve olarak Karesi
gazetesi 1886-1888 tarihleri arasında Balıkesir ve çevre
yerleşim merkezlerine dair kültür, sanat, siyaset, ekonomi,
40İstanbul gazetelerine ve diğer vilâyet gazetelerine yönelik teşekkür yazısı için bk. “Arz-ı Teşekkür”, Karesi, nr. 7, 16 Nisan 1303/28 Nisan 1887.
asayiş, yönetim vb. pek çok habere sayfalarında yer vermiştir.
Bu haberler Balıkesir’in ve çevre yerleşim merkezlerinin
tarihine yönelik araştırma yapacak araştırmacılar için önemli
belge ve bilgiler içermektedir.
Gazeteye dair bir araştırma yapan Selmin İskender’e göre,
Karesi Balıkesir ve çevresinde oldukça etkili bir yayın organıdır. Hatta gazete
İstanbul, Bursa, İzmir gibi çevre vilâyetlere de gönderilmiş, söz konusu vilâyetlerden
Karesi gazetesinde yayımlanmak üzere yazılar verilmiştir. Karesi gazetesinde
yayımlanan edebî eserler II. Abdülhamit döneminde Balıkesir halkının estetik zevkini
ve estetik eğilimlerini ortaya koyması bakımından son derece önemlidir. Balıkesirli
yazar ve şairler Karesi aracılığıyla eserlerini yayımlama imkânı bulmuşlar, bir kısmı
daha sonra Türkiye genelinde etkili olmayı başarmışlardır41. Ali Haydar, Ahmet
Nurettin, Arvanet Agaton, İbrahim Efendi, Mehmet Feyzi Efendi,
Mehmet Nuri Efendi, Muharrem Hasbi, Biga Bidayet Mahkemesi
Katibi Recep Efendi, Muallimlerden Sadrettin Efendi Karesi
gazetesinde en çok yazı yazan isimlerdir. Bunların yanı sıra
Abdülaziz Mecdi Tolun ve Müstecabizade İsmet gibi daha sonra
Türkiye genelinde meşhur olan yazar ve şairlerin ilk yazı ve
şiirleri yine bu gazetede çıkmıştır. Bütün bunlar iki yıl gibi
bir süre yayımlanmasına rağmen Karesi gazetesinin Balıkesir’in
kültür hayatında önemli bir başlangıç noktası teşkil ettiğini
ortaya koymaktadır.
7. Tiyatrolar
41 Selmin İskender, Karesi Gazetesindeki Edebî ve Kültürel Muhteva Üzerine Bir İnceleme, (bylt), Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Balıkesir: 2005, s. 88.
19. yüzyılın ikinci yarısında tiyatroların da halkın fikir
ve sanat hayatının gelişmesinde mutlak bir rolü olduğu gerçeği
gözden kaçırılmamalıdır. Bu dönemde, imparatorluğun diğer
merkezlerinde olduğu gibi Balıkesir’de de belirgin bir tiyatro
faaliyeti gerçekleşmiştir. Fakat bu faaliyetlerin hangi
sıklıkla gerçekleştiğini, Balıkesir’de bir tiyatronun kurulup
kurulmadığını veya kurulduysa ilk gösterinin ne zaman
gerçekleştiğini tam olarak tespit edemedik. Bununla beraber,
Karesi gazetesindeki çıkan bir ilân 1886’de Balıkesir’e Agah
Efendi tiyatrosu adlı bir tiyatronun tur düzenlediğini
göstermektedir42. Söz konusu ilânda Agah Efendi tiyatrosunun
aynı yılın Ramazan ayı sonunda gösteri yapacağı belirtilmiştir.
Bu ilândan bir hafta sonra yine Karesi’nin 21 Haziran 1302/3
Temmuz 1886 tarihinde çıkan 15. sayısında Agah Efendi
tiyatrosunun bir oyun sergileyeceği haber verilmektedir43.
Haberden anlaşıldığında Agah Efendi tiyatrosu Balıkesir’e
gelmiş ve Ramazan ayının başlangıcından sonuna kadar bir ay
süreyle Balıkesir’de tiyatro gösterisinde bulunmuştur. Fakat bu
tiyatroların hangi salonda verildiği, hangi oyunların
oynandığı, seyircinin niteliği vb. konularda ayrıntılı bilgiye
ulaşamadık. Bunların dışında yine Karesi gazetesinde çıkan başka
bir haberden bir tiyatro ve sirk grubunun Balıkesir’e geldiği
ve gösteri yaptığı anlaşılmaktadır44. Fakat bu gurubun hangi
oyunu oynadığı tespit edilememiştir.
42 Ramazan ayı sonunda Agah Efendi tiyatrosunda eğlenceler yapılacağına dairKaresi gazetesinde çıkan bir ilân için bk. Karesi, nr. 14, 4 Haziran 1302/16 Haziran 1886. 43 Karesi, nr. 15, 21 Ramazan 1303/11 Haziran 1302, 44 İlgili haber için bk. “Tiyatro ve Cambazlar Balıkesir’de”, Karesi, nr. 23,6 Ağustos 1302/23 Haziran 1886.
Balıkesir’de 19. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşen
tiyatro faaliyetleri elbette yukarıdaki haber ve
ilânlardakilerden ibaret değildir. Modernleşme hamlelerinin
yavaş yavaş taşradaki kültür merkezlerine yayılmaya başladığı
bir dönemde Balıkesir’de benzer faaliyetlerin daha önceleri
başladığı rahatlıkla tahmin edilebilir. Bu bakımdan 19.
yüzyılın ikinci yarısında Balıkesir’de tiyatro faaliyeti
araştırılması gereken bir başka konudur.
Sonuç olarak 19. yüzyılın ikinci yarısı, özellikle de II.
Abdülhamit Dönemi Balıkesir’de sosyal ve kültürel açıdan önemli
değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemde
şehirde modernizm ile gelenek birlikte varlığını sürdürmüştür.
Balıkesir Rüştiyesi ve Karesi Mülkiye Mekteb-i İdadisi gibi
modern usullerle eğitim-öğretim veren okullar bu dönemde
açılmıştır. Müstecabizade İsmet, Helvacızade Muharrem Hasbi,
Abdülmecit Vecdi Tolun gibi isimler bu okullardan yetişmiş,
değerli edebiyat ve kültür adamlarıdır. 1886’da Karesi İdadisi
adıyla açılan Balıkesir Lisesi, gerek yetiştirdiği öğrenciler
gerekse öğretmenleriyle Balıkesir’de Müslüman Türk unsurun
önemli eğitim-öğretim kurumlarından biri olarak bugün de
faaliyetlerini sürdürmektedir. Öte yandan, 19. asrın ikinci
yarısında Müslüman Türk unsurun geleneksel eğitim-öğretim
kurumlarının başında gelen medreseler de eğitim-öğretim
faaliyetlerini devam ettirmiştir. Özellikle Şuurî Sebahhatin
Ali Bey, Darünnafia Medresesi’ni kurmuş, bu medresede yeni
usulleri tatbik etmiş ve pek çok öğrenci yetiştirmiştir.
Cumhuriyetten sonra Medreselerin kaldırılmasıyla birlikte
Darünnafia Medresesi kapatılmış, binası Ali Şuurî İlköğretim
Okulu adı altında eğitim-öğretim hizmetine devam etmiştir.
1886’da kurulan Karesi Vilâyet Matbaası ve aynı tarihte yayım
hayatına atılan ancak iki yıl yayımlanabilen Karesi gazetesi
yine bu dönemin ürünüdür. Karesi, yayımlandığı dönemde özelde
Balıkesir’in genelde Karesi Vilâyetinin önemli bir sesi
olmuştur. Karesi gazetesi Balıkesir’i dış dünyaya açan ve dış
dünyadaki gelişmeleri hemen hemen eş zamanlı olarak Balıkesir’e
yansıtan önemli bir yayın organıdır. Yine 19. yüzyılda Türk
halkının modernleşmesinde önemli katkıları olduğunu bildiğimiz
tiyatrolar da bir taşra vilâyeti sayılan Balıkesir’de
gösteriler yapmış, eğitici ve eğlendirici işlevini burada da
sürdürmüştür. Ancak Karesi Vilâyet gazetesinin 1888’de yayımına
ara vermiş olması ve II. Meşrutiyet dönemine kadar Balıkesir’de
herhangi bir süreli yayının çıkmamış olması şehirdeki sosyal ve
kültürel değişimin biraz karanlıkta kalmasına yol açmıştır.
Bütün bunlar, Balıkesir’de Tanzimat’ın getirdiği modernleşme ve
yenileşme hareketlerinin ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından
itibaren Balıkesir’e yansımaya başladığını, Balıkesir’de de
büyük bir değişim ve dönüşümün ortaya çıktığını göstermektedir.
Son olarak şunu da belirtmek gerekir: Ondokuzuncu asrın ikinci
yarısındaki yenileşme hareketlerine Balıkesir’de açık bir
direnç gösterilmemiş, şehir büyük ölçüde yeniliklere açık fakat
geçmişi muhafaza eden kimliğini korumuştur.