Self oryantalizm - icimizdeki modernize ve/veya icsellestirdigimiz modernleşme / Modernity Within...

29
Akademik øncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries) Cilt/ Volume:7, Sayı/Number:1 Yıl/Year:2012 139 Self Oryantalizm: Gçimizdeki Modernite Ve/Veya Gçselleótirdiimiz Modernleóme Self-Orientalization: Modernity Within Ourselves or Internalized Modernization Bünyamin Bezci 1 Yusuf Çiftci 2 Özet Said’in oryantalizm kavramını siyasal literatüre kazandırmasından sonra kavram, Doulu toplumların modernite ile kurdukları iliókiyi açıklamak açısından dourgan bir óekilde içeriini geliótirmektedir. Artık Dou-Batı ikileminde düóülmeyen kavram, Doulu toplumların kendi kendini doulaótırması olarak yeni anlamlar kazanmıótır. Çalıómada bu anlam geniólemesinin izleri sürülecektir. Self Oryantalizm baólıı altında toplanan bu anlam genióliinin sınırları ilk baólıın konusunu oluóturmaktadır. Gkinci baólıkta self oryantalizmin anlam dünyasının mekansal geniólii bölgeler ve ulus-devletler balamında tartıóılmaktadır. Ayrıca kolonyalist zorlayıcı oryantalizm ile iradi oryantalizm arasındaki farklılıklar ele alınmaktadır. Üçüncü baólık self oryantalizm sürecinin oluóumu ve tarihsel gelióimi ile ilgilidir. Self oryantalist paradigmayı oluóturan/icat eden araçlar olarak birincil temas bölgeleri, entelektüel canlanma, kültürel özcülük, homojen toplumsallık ve ulus devletleóme süreçleri analiz edilmektedir. Self oryantalizmin toplumsal tutumunu salayan sürdürücü araçlar olarak ise, yasalar, medya, moda ve ikincil temas bölgelerinin oluóumu ele alınmıótır. Anahtar Kelimeler: Modernizm, Oryantalizm, Self Oryantalizm. 1 Yrd. Doç. Dr., Sakarya Üniversitesi, Gktisadi ve Gdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi Öretim Üyesi. 2 Yüksek Lisans Örencisi, Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset ve Sosyal Bilimler Bölümü.

Transcript of Self oryantalizm - icimizdeki modernize ve/veya icsellestirdigimiz modernleşme / Modernity Within...

Akademik ncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries)

Cilt/ Volume:7, Sayı/Number:1 Yıl/Year:2012

139

Self Oryantalizm: çimizdeki Modernite Ve/Veya çselle tirdi imiz Modernle me

Self-Orientalization: Modernity Within Ourselves or Internalized Modernization Bünyamin Bezci1 Yusuf Çiftci2

Özet

Said’in oryantalizm kavramõnõ siyasal literatüre kazandõrmasõndan sonra kavram, Do ulu toplumlarõn modernite ile kurduklarõ ili kiyi açõklamak açõsõndan do urgan bir ekilde içeri ini geli tirmektedir. Artõk Do u-Batõ ikileminde dü ülmeyen kavram, Do ulu toplumlarõn kendi kendini do ula tõrmasõ olarak yeni anlamlar kazanmõ tõr. Çalõ mada bu anlam geni lemesinin izleri sürülecektir. Self Oryantalizm ba lõ õ altõnda toplanan bu anlam geni li inin sõnõrlarõ ilk ba lõ õn konusunu olu turmaktadõr. kinci ba lõkta self oryantalizmin anlam dünyasõnõn mekansal geni li i bölgeler ve ulus-devletler ba lamõnda tartõ õlmaktadõr. Ayrõca kolonyalist zorlayõcõ oryantalizm ile iradi oryantalizm arasõndaki farklõlõklar ele alõnmaktadõr. Üçüncü ba lõk self oryantalizm sürecinin olu umu ve tarihsel geli imi ile ilgilidir. Self oryantalist paradigmayõ olu turan/icat eden araçlar olarak birincil temas bölgeleri, entelektüel canlanma, kültürel özcülük, homojen toplumsallõk ve ulus devletle me süreçleri analiz edilmektedir. Self oryantalizmin toplumsal tutumunu sa layan sürdürücü araçlar olarak ise, yasalar, medya, moda ve ikincil temas bölgelerinin olu umu ele alõnmõ tõr.

Anahtar Kelimeler: Modernizm, Oryantalizm, Self Oryantalizm.

1 Yrd. Doç. Dr., Sakarya Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi Ö retim Üyesi. 2 Yüksek Lisans Ö rencisi, Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset ve Sosyal Bilimler Bölümü.

Bünyamin Bezci – Yusuf Çiftci

140

Abstract

After Said’s concept of orientalism had been widely recognized within political literature, this term has developed its content productively to explain Eastern Societies’ relation with modernity. Rather than being used in terms of East-West dichotomy, the term has gained new meanings as self-orientalization of Eastern Societies. In this study, the first section analyzes boundaries of the term. The second section discusses world of meaning’s locational scope of self-orientalization through nation states. Differences between colonial coercive orientalism and voluntary orientalism are also analyzed. The third section deals with historical development of self-orientalization process. Instruments creating self-orientalist paradigm are analyzed such as primary contact locations, intellectual development, cultural essentialism, homogenous society and process of nation state. Laws, mass media, fashion and secondary contact locations are analyzed as instruments of establishment of self-orientalization.

Keywords: Modernism, Orientalism, Self Orientalism.

Akademik ncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries)

Cilt/ Volume:7, Sayı/Number:1 Yıl/Year:2012

141

Giri

Oryantalizmi, do u toplumlarõnda bir farkõndalõk olu turmak ve kendi deyimiyle ‘insanlõ a kendi gerçekli ini göstermek’3 (Said, 1998: 442-443) gayesiyle kavramsalla tõran Said’in bu tezi, geleneksel toplumlar tarafõndan da bizzat okunmu ve içselle tirilmi tir. Ancak ilk oryantalizm okumalarõ do u(lu)yu ara tõrõlacak nesne olarak konumlandõrõrken, oryantalizmin ikinci okumasõ ise üçüncü dünya toplumlarõnda ekillendirilecek ikinci nesne (Yang Tong, 2005: 12) olgusunu ortaya çõkarmõ tõr. Bu ikinci nesne olgusu bizi self oryantalizm kavramõna götürmektedir. Buradan hareketle oryantalizm-self oryantalizm ili kisi u ekilde okunabilir: Oryantalizm, Batõ icadõ bir silahtõr ve namlusu Do u(lu)ya, Batõ(lõ) tarafõndan do rultulmu tur. Self Oryantalizm ise, Batõ icadõ silahõn, Batõ rol modelinden beslenen Do u(lu)nun silahõdõr ve self oryantalizm’in namlusu, otantik Do u(lu)ya, bizzat Do u(lu)nun kendisi tarafõndan do rultulmu tur. Otantik Do u(lu) toplumsal organizma, her halükarda oryantalizm ya da self oryantalizm silahõnõn namlusunun ucundadõr ve her iki durumunda da nesne konumundadõr.

Self oryantalizm, modern-ulus devletlerin olu masõ sõrasõnda; iradi olarak modernle tirici liderler tarafõndan, post-kolonyal dönemde ise modern kolonyalistler ile temas 4 (Pratt, 1991: 33; Dirlik,1996: 1) halindeki entelektüeller tarafõndan kolonyalizm sonrasõ uygulanan bir politik strateji olarak göze çarpmaktadõr. Yani post-kolonyal intelijansiya ve post-kolonyal devlet pratiklerinde oryantalizm içselle tirilmi tir (Jouhki, 2006a: 76). Bu do rultuda modernle tirici liderler tarafõndan in a edilen self oryantalizm, modernist/batõla macõ bir içselle tirme süreci sonucunda meydana gelmi tir (Morgan, 2006: 9).

Makro planda oryantalizm teziyle Do u(lu)nun kurgulanmasõnda, Batõ(lõ) yalnõz de ildir. Do u’nun bu manadaki kurgulanmasõ i inde, bir o kadar da

3 Said, Oryantalizm eserinin sunu unda, bu eseri ele tiren her kesime kar õ; “ nsan gerçe ine böylesine uzak ve böylesine gözleri kapalõ bir ilmin varlõ õnõ fark etmeseydim bu kitabõ yazmazdõm” ifadesini kullanmõ ve oryantalizmin çapra õk yapõsõnõn insan gerçe ine ne kadar yabancõ oldu unun altõnõ çizmi tir. 4Temas bölgeleri, Pratt’in tanõmlamasõyla kolonyal güçlerin konumlandõ õ bir toplumda, bu toplumun önde gelenlerinin, bu kolonyal güçlerle etkile im halinde olduklarõ “kontak bölgeleri” olarak okunabilir. Pratt’in postkolonyal dönem için yaptõ õ temas bölgesi kavramla tõrmasõndan biraz daha uzakla arak, temas bölgesi kavramõyla burada kastedilen; bu eylem sahalarõnõn, modernlik öncesi geleneksel toplum önde gelenlerinin (elit-aydõn-entelektüel), Batõ kültürel alanõ ile ilk etkile im sahalarõ olduklarõdõr. Bu sahalarda, kolonyalizm nesnesi toplumlarda zorunlu, kolonyalizm harici toplumlarda ise iradi olarak, Batõlõ ontolojik ve epistemolojik ön kabuller olu ur. Bu bakõmdan kontak ya da temas bölgesi olarak adlandõrõlan bu bölgelerin, modernle me okumalarõ yapõlõrken gözden kaçõrõlmamasõ gerekmektedir.

Bünyamin Bezci – Yusuf Çiftci

142

Do u’nun kendi payõ vardõr5 (Dirlik,1996: 1; Keyman ve di .,1999: 14). Hatta belki John Erni’nin de dedi i gibi; self oryantalizm fenomeninin dõ õnda oryantalizm diye bir uygulamanõn varlõ õ söz konusu bile de ildir (Aizura, 2010: 14-15). Modernle me dinamikleri sõrasõnda oryantalizmin içselle tirilmesi durumu, bugün ki manasõnda oryantalizmin bir hegemonya-güç ili kisine dönü mesine sebebiyet vermi tir. Türkiye’deki self oryantalist paradigma, bu çerçevede de erlendirildi inde ise, durum u ekilde ifade edilebilir: Oryantalizmin nesnesi olarak kurgulanan Do u

co rafyasõnda bulunan Osmanlõ ilk a amada oryantalizmin ara tõrma nesnesi olmu tur. Fakat bu nesnellik sadece dilbilimsel/kültürel/dini sahalardaki ara tõrma ile sõnõrlõ kalmõ tõr. Ancak, Osmanlõ’da modernle me süreci self oryantalist paradigmanõn in asõ olarak ortaya çõkmaktadõr. Self oryantalist paradigma, Osmanlõ Batõlõla macõlarõ olan Cumhuriyetçiler tarafõndan da takip edilmi tir.

Self Oryantalizm Nedir?

Self oryantalizm (Iwabuchi,1994;Dirlik,1996: 1;Bukh,2010: 35;Durna,2004: 263) kavramsalla tõrmasõ (Kendi Kendini Oryantalize Etme), gizli oryantalizm (Said, 1998: 275; Kahraman, 2002: 159), öz oryantalizm (Kahraman,2010b: 270-271; Kahraman, 2010a: 48; Pelek, 2011: 191), ideolojik oryantalizm (Kubota, 1999: 19), oto oryantalizm (Golden, 2009: 9; Uluç, 2009: 203), oryantalizmin ters yüzü (Dirlik, 1999: 169) , resmi oryantalizm (Ruskola, 2002: 197), stratejik oryantalizm (Scherer, 1998: 1) neo oryantalizm (Berger ve di ., 1997), dâhili oryantalizm (Balmain, 2008: 26), modern oryantalizm (Scherer, 1998: 1-4), suça dâhil olan oryantalizm (Balmain, 2008: 26), ço alan oryantalizmler (Bakic-Hayden, 2007: 356), iç oryantalizm (Lary, 2006:12; Jouhki, 2006a: 76), iradi oryantalizm (Shirong Lu, 2008: 175), yerel oryantalizm (Tlostanova, 2008: 6), içselle tirilmi oryantalizm (Kahraman, 2002: 159; Lary, 2006: 12) Osmanlõ oryantalizmi (Makdisi, 2007) ve küçük oryantalizm (Scherer, 1998: 4) Said’in oryantalizm kavramõndan hareketle geli tirilmi yorumlarõdõr. Yeni yorumlar oryantalizm kavramõnõn artõk Said’in kavramõnõ a tõ õnõ göstermektedir. Said’ten beslenseler de yeni kavramlar, daha içe dönük bir dü ünsel olguyu imlemektedir. Aslõnda self oryantalizm, oryantalizmin toplumsal olarak hegemonik kõlõnmasõna neden olmaktadõr (Fukuzimi, 2006: 2).

5Arif Dirlik’in ileri sürdü ü, do unun do ulula tõrõlmasõ kavramsallõ õ, esas olarak post-kolonyalizm dönemi Çin toplumsal hareketleri için kullanõlmõ tõr. Dirlik’in temel savõ, Do u ve onun ötekile tirilmesinde, özne konumunun salt olarak Batõya ait olmadõ õ, bu konumun Do ulu entelektüeller tarafõndan Batõ ile mü tereken i gal edildi i üzerinde odaklanmaktadõr. Dirlik, bu tezinde, post kolonyal modern-ulus devlet sõnõrlarõ içerisindeki self oryantalist paradigmanõn kurgulanmasõnda Pratt’in temas bölgesi kavramõnõ, nirengi noktasõ olarak almaktadõr.

Akademik ncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries)

Cilt/ Volume:7, Sayı/Number:1 Yıl/Year:2012

143

Oryantalizm genellikle devletler ve geni kültürler arasõndaki ili kileri tanõmlamak için kullanõlõr. Fakat o aynõ zamanda kendi kendini daha içeride de sahneler (Lary, 2006: 11). Self oryantalizm kavramõ, tarihsel süreç içerisinde ilk olarak 1927 yõlõnda “Antonio Chuffat Latour” tarafõndan “Apunte historico de las chinas en Cuba” isimli çalõ masõnda Çin toplulu unun temsili

hususunda kullanõlmõ tõr (Lopez, 2008: 227). Self Oryantalizm kelime anlamõ

itibarõ ile “kendi kedini Do ulula tõrmaktõr” (Durna, 2004: 263). Bu manada

bakõldõ õnda, öncelikle kendi (öz)nde de bir batõlõ canlanmanõn olmasõ

gerekmektedir. Bu canlanmayõ ilk gerçekle tirenler, önden giden modernler

(yeni elitler-aydõnlar-intelijensiya-entelektüeller), yani kavramõn öznelik

görevini eline alacak olan Batõ(lõ)la (tõrõl)mõ Do u(lu) toplumsal ve siyasal

kesimdir. Bu kesimin varlõ õ, self oryantalizmin hayatiyeti ve dolayõsõyla

hegemonik oryantalizmin do u u için çok önemlidir. Self oryantalistler,

iradi modern toplumlarda ya da kolonyalizm nesnesi toplumlarda “temasõn

e i inde” (Chiang, 2004: 40) meydana çõkmaktadõr. Bu ba lamda self

oryantalizmi u ekilde ifade edebiliriz: Self oryantalizm, Batõlõ de erler

sistemi içinde, batõya göre “kendi”ni açõklayarak/temsil ederek kendi

kültürünün temsilini çarpõtmaktõr. Di er taraftan Do ulu birinin (burada

asõl olarak kastedilen ta õyõcõ elitler dedi imiz toplumsal/siyasal kesimdir)

kendi Do ulu kültürel imgelem ve referanslarõnõ, batõlõ hermenötik çember

vasõtasõyla yorumlamasõ, self oryantalizmi olu turur (Golden, 2009: 19).

Sonuç olarak Dirlik’in self oryantalizm hakkõndaki “Oryantalizmin Do u

kurgusunda asõl özne Batõ(lõ) de il bizatihi Do u(lu)nun kendisidir” (Dirlik,

1996: 1; Chiang, 2004: 40) önermesi, self oryantalist paradigmanõn III. Dünya

toplumsallõklarõndaki mevcut ontolojik temelini sa lamaktadõr.

Oryantalizme atfedilen i aretleme ya da yönetme-hükmetme-yönlendirme

eylemleri ve öznelik-nesnelik konumlandõrmasõnda self oryantalizm,

oryantalist hegemonyayõ beslemektedir (Dirlik, 1996: 23). Nitekim

kolonyalizmin nesnesi toplumlardaki ya da iradi modern toplumlardaki

ta õyõcõ elitlerin batõcõlõk-modernlik enfeksiyonuna tutulmu olduklarõ ve bu

manada self oryantalizmi bu enfeksiyonun6 yarattõ õ söylenebilir (Jouhki,

2006a: 76). Bu açõdan bakõldõ õnda, modernle (tir)me sonrasõnda olu an ve

dünya genelinde algõlandõ õ anlamõyla oryantalizm felsefesi aslõnda self

oryantalizmdir. Nitekim bu do rultuda self oryantalizm haricinde bir

oryantalist fenomenin olmadõ õ bile tartõ õlmaktadõr (Aizura, 2010: 15). Self

6 Jouhki burada söz konusu olan çözümlemesini Hindistan toplumu için yapmõ tõr. Ona göre self oryantalizm,

Hindistan’daki post-kolonyal bilimde en problematik mesele haline gelmi tir. Oryantalist alõ kanlõklar ve

kategoriler hala devam etmektedir ve bir yerli Hintli için Hindistan’õ ça dõ õ tezlere gönderme yapmadan

resmetmek oldukça zordur. Jouhki’ye göre; Hint kamusal ya amõ asõl olarak kolonyal zamanlarda oryantalizm

enfeksiyonuna kapõlmõ tõr.

Bünyamin Bezci – Yusuf Çiftci

144

oryantalizmi u ekilde de kavramla tõrabiliriz “Oryantalizmin

modernle (tiril)me dinamikleri yoluyla içselle tirilen bir ürünü olan self

oryantalizm, oryantalizmin bütün risklerini ta õmakta ve bu sebepten dolayõ

genellemeleri içselle tiren, onlara (onlarõn argümanlarõyla) kar õ koyan veya

onlarõ yeniden üreten hileli bir u ra tõr” (Leshkowich ve Jones, 2003: 285).

Self oryantalizm algõsõ, zihni oryantalistçe i leyen Avro-Amerikan

gözlemcilerin beklentilerine uygun bir ekilde Batõ’ya adapte olmaya çalõ an

Do u Asya’da ortaya çõkmõ tõr (Golden, 2009: 9). Ancak çõkõ noktasõ her ne

kadar Do u Asya merkezli olsa da, self oryantalizm varlõ õnõ modern paradigmaya borçlu oldu undan dolayõdõr ki; modernle (tiril)meye çalõ an

di er Batõ-dõ õ toplumlara do ru geni letilebilir. Self oryantalizmin

mayalandõ õ çerçeve önce bölgesel olarak algõlansa da, aslõnda ulusun gücü

self oryantalist mayalanma için daha kullanõ lõ imkanlar yaratmaktadõr.

Di er taraftan kolonyalist ve iradi modernle en toplumlar arasõnda da self

oryantalizm algõsõ farklõlõk göstermektedir.

Self Oryantalizmi Kavramsalla tõrmak

Self oryantalizm, bölgesel olarak Asya’da bulunan fakat modern teknolojiyi

ve onun getirmi oldu u enstrümanlarõ, di er Asya ülkelerinden daha önce

yakalamõ olan Japonya’nõn bölgedeki di er ülkelerle arasõndaki ili ki

okunurken açõklayõcõ bir çerçeve olarak kullanõlmaktadõr (Iwabuchi, 1994).

Nitekim Japonya’nõn bu tipik bir self oryantalist durumu 7 geli memi

Asya’daki geli mi batõlõ ülke (Altunda , 2009: 5; Iwabuchi, 1994)

tiplemesiyle me rula tõrõlmaya çalõ õlmõ tõr. Di er yandan hem bölgesel

anlamda hem de ulusal anlamda self oryantalizasyonun gerçekle ebilmesi

de muhtemeldir. Bu ba lamda bir bütün olarak Asya’da Japonya’nõn

konumu bütün Do u’ya kar õ bir self oryantalizasyon iken, Japonya’nõn

kendi içindeki kimi hala Do ulu (geleneksel) kalmõ gruplara 8 kar õ

uygulamasõ da self oryantalizasyondur (Annet, 2011: 245).

Ayrõca modern paradigma içerisinde Batõ’da bulunan bir ülkenin di er batõlõ

ülkelerden daha az modernlik algõsõna sahip oldu u için self oryantalist tezin

nesnesi olmasõ muhtemeldir. Nitekim Yugoslavya için “sürekli ço alan

oryantalizmler” (Bakic-Hayden, 2007: 356) kavramsalla tõrmasõyla bu

7 Self oryantalizmin bölgesel ba lamda mayalanmasõ olarak de erlendirilen Japonya’nõn bu durumu bazõ

kaynaklarda ‘tekno oryantalizm’ olarak da kavramla tõrõlmaktadõr. 8 Japonya’da Self oryantalizmin ulusal tasviri içinde de erlendirilecek olan kesim Ainu’lardõr. Nitekim Ainular,

Japon ulusal ruhu olarak sloganla tõrõlan Wakon Yasai ya da Nihonjinron söylevlerinin içine giremeyen farklõ bir

etnik kimli e sahip olan bir toplumsal gruptur. Bu ba lamda hakim özün olu turmu oldu u halkanõn içine dahil

ol(a)mayan Ainular, self oryantalizmin ulusal tasviri içinde de erlendirilebilir.

Akademik ncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries)

Cilt/ Volume:7, Sayı/Number:1 Yıl/Year:2012

145

durum, Bakic-Hayden tarafõndan irdelenmi tir. Bu modelde Asya, Do u Avrupa’dan daha Do u ya da daha Ötekidir. Do u Avrupa’nõn kendi içinde bu de erlendirme i i en Do ulu olarak algõlanan Balkanlarla yeniden üretilir ve Balkanlar içinde de benzer ekilde hiyerar iler kurulur. Bu ba lamda self oryantalist enfeksiyon her hangi bir toplumda zuhur etti inde, sürekli bir yeni öteki yaratacaktõr. Nitekim oryantalizmi müzik-kültürel alanda inceleyen Cheng, bu durumu “Mise en Abyme” (sonsuzlu a dü ü ) kavramõ ile açõklamaktadõr (Cheng, 2009: 52). Bu varsayõma göre, self oryantalizm ortaya çõktõ õ andan itibaren sürekli yeni denek toplumlar ve ahõslar bulacak ve kendili inden kendi ötekisini yaratacak ve yansõmalarõ sürekli devam edecektir ( Cheng, 2009: 52-53).

Self oryantalizm kavramõnõn ulusal ba lamda ortaya çõkmasõ, bölgesel ba lamdan daha baskõn niteliktedir. Çünkü modern paradigmanõn belki de en hõzlõ yayõlan dü üncesi ulusal uyanõ fikri olmu tur. Bu ba lamda, kolonyalizm ve kolonyalizm sonrasõ (temas bölgesi elitleri tarafõndan) kurulan devletlerde ya da kurucu bir (ta õyõcõ elit) kadro tarafõndan kurulan devletlerde, ulusal proje dõ õnda hareket eden, homojen bilince dil/din/õrk/kültür olarak aykõrõ ya da ters dü en bütün toplumsal gruplar, self oryantalist mantõ õn nesneleri olmu lardõr.

Do ulu toplumlarõn Batõlõ tasvirleri ve prototip olarak Batõ tarzõnõ alõ kanlõk haline getirmeye çalõ malarõ, Do ulu pek çok devletin genel politikasõ haline gelmi tir. Çin (Dirlik,1996: 7; Bven ve Kjellgren, 2002: 25), Japonya(Tann, 2010: 20; Hui ve Chun, 2000: 10), Hindistan (Jouhki, 2006b: 7), Rusya (Tlostanova, 2008: 6), Küba (Scherer, 1998: 5), Tayland (Aizura, 2010:14), Singapur (Obendorf, 2006:73; Asian Research Centre, 2005: 8; Hill, 2000: 178), Kore (Jouhki, 2008: 254), Malta (Grixti, 2006:113), ve Türkiye (Durna, 2004: 263; Kahraman,2010b: 270; Kahraman, 2010a:48; Kahraman, 2002:184) de bu politikalarõ yürüten devletler ve toplumsallõklar arasõndadõr.

Kolonyalizm ve kolonyalizm sonrasõnda ya da iradi olarak moderniteye eklemlenme çabalarõ sonucunda olu an self kolonizasyon (kendi kendini sömürgele tirme) durumu (Tütüncü, 2007: 44) ve globalle en ve ya global modernite (Dirlik, 2006: 61) eksenine giren dünya toplumlarõnõn genel sorunsallarõndan bir tanesi olarak görünen oryantalizm/self oryantalizm durumu, kolonyalizmi ve moderniteyi i aret etmektedir. Buradaki en önemli husus oryantalizmin post kolonyal intelijensiya ve post kolonyal devlet pratiklerinde içselle tirilmi olmasõdõr (Jouhki, 2006a: 76). Aslõnda oryantalist teorinin ba õnõ artõk self oryantalizasyon uygulamalarõ çekmektedir.

Bünyamin Bezci – Yusuf Çiftci

146

Dirlik’in global modernite olarak resmetti i algõ dünyasõ Avrupa-merkezcilik-sonrasõ moderniteyi gösteren; moderniteden miras alõnan zaman ve mekan kavramlarõnõ bulamaç haline getiren bir duruma gönderme yapmaktadõr (Dirlik, 2006: 61). Bu duruma göre, Dirlik’in i aret etti i bulamaç halindeki zaman mekan algõsõnõ biraz olsun gidermek için, oryantalizm ve dolayõsõyla self oryantalizm kavramlarõnõ anlamlandõrõrken, kolonyalizm ve iradi modernlik ayrõmõnõn yapõlmasõ önemlidir. Bu ba lamda self oryantalizmin en yaygõn olarak iki farklõ senaryoyla ortaya çõktõ õ görülmektedir; kolonyalist senaryoda, Kolonyalizmin uyanõ õ içerisinde kültürel kendi kendini tanõmlama, batõlõ kültürel hegemonyaya kar õ koyma yoluyla hissedilen ba lõca Do ulu niteliklerin devlet merkezli eyle mesine neden olmasõ söz konusu edilmektedir. radi modernist

senaryoda ise, Batõlõ ve ulus a õrõ sermayenin hala kolonyalist bakõ veya metropoliten bakõ tarafõndan yönetilmesi ve kontrol edilmesinin cezbedici olmasõ hali söz konusudur (Obendorf, 2006: 73).

Self oryantalist paradigmanõn derecelendirilmesi yapõlõrsa e er; iradi modern toplumlarda meydana çõkan self oryantalizm, kolonyalist self oryantalizmden daha “kurbanla tõrõcõ” (Tak ve Lai, 2007: 6) -burada kastedilen acõ vericidir- oldu u söylenebilir. Nitekim self oryantalist felsefe, kimliksizle tirme ya da evrensel kimlikle otantik kimli in yer de i tirmesi (Obendorf, 2006: 73) olarak dü ünülürse, iradi modelde bunun daha baskõn oldu u görülecektir.

Öteki in asõ aslõnda bir “self”in (kendi) in asõdõr. Yani ne öteki dõ arõdadõr ne

de self içeridedir. Kimli in in asõ “kendi”(self) ile ötekinin ili kisi olarak

tanõmlanabilir. Kimlik in asõ sürecinde “kendilik” ötekine kar õ bir iddia

olarak ortaya çõkar. Kendilik kurallarõ, normlarõ in a eder. Bu ba lamda

merkez güçlüdür, mademki öteki çevreyi olu turur dolayõsõyla öteki daha az

güçlü bir pozisyonda bulunur ve normlardan ayrõlma uzakla ma meydana

gelir (Kocatepe, 2005: 27). Bununla beraber ötekinin i aretlenmesi, bir çõkar

durumunu da beraberinde getirmektedir. Nitekim self oryantalizasyon

ekseninde Asya ülkeleri ve Batõ arasõndaki ili kiye bakõldõ õnda, birinin

kendi bölgesi hakkõndaki öteki hakkõnda konu masõnõn sõklõkla kendi

çõkarõnõ gerçekle tirme anlayõ õ içinde sonuçlandõ õ görülecektir (Nihei,

2009: 91).

Akademik bir ‘nesne’likten, bir güç söyleminin nesnesine dönü en

Do u(lu)nun bu nesnele tirme i ini yalnõz ba õna yürüttü ünün söylenmesi,

self oryantalizmin temel çõkõ noktasõdõr. Bu ba lamda dâhili ötekilik

(Iwabuchi, 2004: 95) olarak adlandõrõlan kavramõn ortaya çõkmasõ, “kendi”

Akademik ncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries)

Cilt/ Volume:7, Sayı/Number:1 Yıl/Year:2012

147

(self) de yaratõlan ba kala ma ile beraber meydana gelmektedir. Bu manada

kendi de erlerinin yanlõ temsili ve günlük kültürel dönü üm (Dirlik, 1999:

168-169), dâhili-iç ötekilik mefhumunu ortaya çõkarmaktadõr.

ç ötekili in (Bunnel, 2004: 303) olu masõ durumunu, modernle (tiril)menin

paradokslarõndan bir tanesi olarak almak ve temas bölgesinde olu an

ontolojik ve epistemolojik kabullerle olu turulan tarihe zõt kültürlerin

(Dirlik, 1999: 168) olumsuz sonuçlarõ olarak görmek, self oryantalist

mantõ õn yarattõ õ sonuçlarõn görülmesini sa layabilir. Bu anlamda, temas

halindeki ta õyõcõ elitlerin edinmi oldu u “Avrupa-merkezci öznelik”

hastalõ õ, tarihin inkârõnõ da beraberinde getirecektir. Nihayetinde ise self

oryantalizm, yaratmõ oldu u ta õyõcõ elitlerin, yeni elitlere dönü mesiyle,

Güney Do u Asya ve Do u’daki mevcut imtiyaz ve güç hiyerar ilerini me rula tõrmaya hizmet edecektir (Palat, 2000: 118-119). Sonuç olarak self oryantalizmin yarattõ õ güç hiyerar isi içinde sürekli bir dâhili öteki üretecektir. En nihayetinde ise ortaya çõkan bu iç ötekilik, self oryantalizm kavramõnõ meydana getirmektedir (Lin, 2010: 38).

Self Oryantalizm Süreci

Self oryantalizm kavramõnõ anlamaya çalõ mak önemlidir. Bu nedenle kavramõn tarihselli i ve dü ünsel arka planõ anla õlõr kõlõnmalõdõr. Fakat self oryantalizm aynõ zamanda süreçsel bir olgudur. Bu nedenle self oryantalistle me sürecinin de açõklanmasõ gerekmektedir. Süreci anlamak için ise kavramdan daha ziyade araçlara odaklanmak gerekmektedir. Self oryantalizmin araçlarõ tarihsel olarak ayrõldõ õnda onu yaratan ve onun varlõ õnõ sürdüren araçlar olarak farklõla maktadõr. Bu nedenle self oryantalizmi ortaya çõkaran icatçõ araçlar ve self oryantalist paradigmanõn devamlõlõ õnõ sa layan sürdürücü araçlar ayõrt edilerek incelenmelidir.

Self Oryantalist Paradigmayõ Olu turan catçõ Araçlar

Self oryantalist paradigmanõn olu umunda en önemli unsur Batõ ile Do u arasõndaki ilk temas bölgelerinin olu umudur. Bu olu umdan beslenen bir entelektüel canlanma olmadan self oryantalizmin olu masõ mümkün de ildir. Batõ dõ õ toplumlar da Batõlõ toplumlar gibi toplumsal homojeniteyi ve ulusu kendi toplumlarõnda yaratmaya çalõ õrken aslõnda faklõlõklarõ ne kadar yok ettiklerini görmezden gelmi lerdir. Farklõlõklarõ yok etme süreci olarak i leyen self oryantalizm, Do ulu toplumlarõ tanõ õk olmadõklarõ bir olguyla kar õ kar õya bõrakmõ tõr. Toplumun hakim kodlarõnõn di er

Bünyamin Bezci – Yusuf Çiftci

148

mahkum kodlar üzerinde hegemonya kurmasõna hizmet eden self

oryantalizm, oryantalizmin yerlile tirilme süreci olarak i lemektedir.

Birincil Temas Bölgesi: Self Oryantalizmin Temeli

Self oryantalist paradigmanõn temelinde yatan ya da di er bir deyi le bu

paradigmayõ icat eden araçlardan bir tanesi olan birincil temas bölgeleri

olarak nitelendirilen olgu, varlõ õnõ bizatihi modernite ve modernle (tir)me

ikilemine borçludur.9 Çünkü temas bölgelerinde ‘sirkülasyon halinde’ (Dirlik,

1996: 1) olan ta õyõcõ elitlerin, kendi toplumlarõndan ‘bir birim zaman önce modernle me’ eksenine girmeleri, modern ‘de er-norm-kurum’larõ kendi toplumsal ‘de er-norm-kurum’larõyla mukayese etmeleri ve nihayetinde modern-batõlõ ‘de er-norm-kurum’larõn daha üstün olduklarõna inanmalarõ durumu ortaya çõkmaktadõr.

Siyasal-toplumsal-kültürel ve de günlük ya ama ait Do u-Batõ mukayesesi; ilk üphe ilk hayranlõk ve ilk özenti, temas bölgelerinde ba lamaktadõr. Bu anlamda baskõcõ ya da iradi olarak modernle me dalgasõna tutulan geleneksel toplumlarõn ve devlet yönetimlerinin hepsinde, dikkatli incelendi inde temas bölgelerinin varlõ õ ve dolayõsõyla self oryantalist paradigma gözlemlenebilir.

Temsili bir pratik olarak self oryantalizm, zaman zaman birini ya da birilerini ayrõcalõklõ kõlmaktadõr (Stiffler, 2010: 90). te bu ayrõcalõk tanõnan ya da ayrõcalõklõ olduklarõna inanan kesim, self oryantalizmi icat eden temas bölgelerinde olu maktadõr. Bu ba lamda (self) oryantalist paradigmanõn temas bölgesinde olu an elitler tarafõndan içselle tirilmesi ve ‘modern’li e giden yolda “bir retorik olarak” (Stiffler, 2010: 98) kullanõlmasõ söz konusu olmaktadõr.10 Nitekim bu önermeden hareketle ‘Bu mantalitenin Edward Said’in ileri sürdü ü gibi sadece Avrupa-Amerikan modernitesindeki bir

9 üphesiz ki; modernite ve modernle me öncesinde özellikle slamiyet’in do u u ve öncelikle do u toplumlarõnda yayõlmasõ sonucunda; Batõ Hristiyanlõ õ ve Do u Müslümanlõ õ kar õlõklõ temas bölgeleri olu turmu lar ve zaman zaman etkile im içine girmi lerdir. Ancak bu etkile im içinde bir i aretleme mefhumu söz konusu de ildir. Nitekim bn-i Haldun yazõlarõnda, zamanõn batõlõ toplumlarõndaki hayatõnõ “temizlikten yoksun olma – kir/pis içinde ya ama” gibi günlük ya ama ait eylemlerle de erlendirmi tir. Ancak bn-i Haldun, bu durumu, ‘Söz konusu toplumdaki bireylerin bir zamana-yere ait olduklarõ ya da bir dine mensup olduklarõ veyahut da her hangi bir “ eye (dil-renk-vs.)” sahip olduklarõ için ya õyorlar’ eklinde yorumlamamõ tõr. Ancak modernite-modernle me ikilemi, “i aretleme” mantõ õnõ beraberinde getirmektedir. Bu anlamda günlük ya ama ait olgular ya da siyasal-kültürel-felsefi-teknik eylemler “daha modern olma” ya da “daha az modern olma” eklinde i aretlenmekte ve bu eylemlere norm yüklenmektedir. 10 Stiffler self oryantalist paradigmayõ Arap toplumu merkezinde Orta Do udaki Araplar ve Amerika’daki Araplar ikileminde kullanmaktadõr. Amerika’daki Araplarõn pek ço u Arapça bile bilmemelerine ra men kendilerini Orta Do u’dakilerden daha Arap hissetmekte ve kültürel mirasõ zapt etmek adõna self oryantalist paradigma merkezli hareket etmektedirler.

Akademik ncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries)

Cilt/ Volume:7, Sayı/Number:1 Yıl/Year:2012

149

problemin ve Avrupalõlarõn (sözde) Asya in asõ içerisindeki Oryantalizm

kurgusunun bir sonucu de il, self oryantalizmin bir sonucu oldu u’ söylenebilir (Yang Tong, 2005: 12).

De i imin tahakküm bölgeleri (C. Alves ve di ., 2005: 26) ve self oryantalizmin temeli olarak temas bölgelerinde olu an entelektüel yapõ içerisinde, ontolojik olarak Do ulu olsa da, epistemolojik olarak kendini Batõlõ hissetmeye çalõ an ta õyõcõ elitlerin bu a amadaki iddialarõndan bir tanesi ‘alternatif modernite’ (Martinez, 2008: 14) varsayõmõdõr. üphesiz ki hiçbir ta õyõcõ elit, kendisinin kendi toplumuna oryantalistçe baktõ õnõ ya da kendi toplumuna yabancõla tõ õnõ kabul etmeyecektir. Ancak “ironik olarak Do u’daki bu eylemler bir alternatif modernite geli tirememi ve yalnõzca Avrupa-merkezli hegemonyanõn ya da global sermayenin hegemonyasõnõ peki tirmi ler” (Dirlik, 1996: 1) ve “Avrupa’nõn zaten geride bõraktõ õ geli me basamaklarõnõ” takip etmi lerdir (Tai, 2009: 40). Buradan hareketle self oryantalizmin temeli olarak temas bölgelerinin, batõ tipi aydõn üretti i ve hiçbir suretle Batõ’ya kar õ alternatif bir duru meydana getiremedi i iddia edilebilir.

Entelektüel Canlanma

Oryantalizm entelektüel bir emperyalizmdir (Dirlik, 1996: 1). Ancak emperyal anlayõ her ne kadar Avrupa merkezli olsa da, uygulayõcõsõ salt olarak Avrupa(lõ) de ildir. Bu ba lamda self oryantalist paradigma ekseninde bu durum incelendi inde, oryantalist sürecin uygulayõcõlarõnõn, temas bölgelerindeki entelektüel dirili te payõ bulunan ta õyõcõ elitler oldu u görünmektedir. Nitekim ‘temasõn yapõsõna yerle tirilmi uyanõ , kültürlerarasõ yankõ bilimselli in mekânõnda’ (Cheng, 2009: 52) ilk kez ta õyõcõ elitlerde meydana gelmi tir. Bu nedenle temas bölgesinde temellenen self oryantalist paradigmanõn ikinci icatçõ unsuru olarak entelektüel canlanma gösterilebilir.

Burada entelektüel canlanmadan kastedilen, ilk de er-norm-kurum mukayesesinin ve ta õyõcõlõ õnõn yapõlmasõdõr. Entelektüel canlanma 11 eylemini, temas bölgelerindeki elitlerin de er-norm-kurum ta õyõcõlõ õna ba lamadan önce, kendi kendilerine sormu olduklarõ: “Ülkem için yanlõ olan

11 Niyazi Berkes’in Türkiye’de Ça da la ma isimli eserinde Fransa’daki mezhep çatõ masõndan kaçan Protestan Huguenot toplulu unun Lale Devri sõrasõnda Osmanlõ mparatorlu u’na geldi i ve Eflak ve Bo dan’a yerle mek için padi ahtan izin istedi i bilinmektedir. Avrupa’da askeri yönleriyle ünlü bu toplulu un ba õndaki isim olan Rochefort, Osmanlõ mparatorlu u çatõsõ altõnda ya amalarõnõn kabul edilmesi halinde, Bab-õ Ali hizmetinde bir fen kõtasõ kurmayõ ve asker yeti tirmeyi taahhüt etmi tir.

Bünyamin Bezci – Yusuf Çiftci

150

nedir?” (Jacka, 2004: 7) sorusu ba latmaktadõr. 12 Nitekim hem iradi modernist tasvir içerisinde bulunan toplumlarda hem de kolonyalist tasvir içinde bulunan toplumlarda ‘Entelektüeller bu soruya can havliyle cevap aramaya koyulmu lar ve ulusun liderleri ve ahlak bekçileri olarak kendilerine biçtikleri yeniden canlandõrõlmõ rollerin pe inde ko mu lardõr’ (Jacka, 2004: 7).

Temas bölgelerinde olu an entelektüel canlanmanõn en önemli tarafõ ‘modern kurumlarõn sõcak enerjisini açõ a çõkarmak, ahsiyeti ve ki iselli i düzenlemek ve yeniden biçimlendirmek’ (Yu, 2008: 13), olarak görünmektedir. Bu ba lamda entelektüel olarak ortaya çõkan bu enerji, ‘oryantalist anlayõ larõn ve genellemelerin mevzilenmesinde, in asõnda ve tanõmlanmasõnda önemli bir rol oynamaktadõr’ (Obendorf, 2006: 73). Nihayetinde self oryantalist paradigmayõ ortaya çõkaran bu entelektüel canlanma, kolektif bir imgelem yaratmak adõna mantõksal araç olarak kullanõlmõ tõr (Yan, 2010: 78).

Entelektüel canlanmada en önemli ö e, ‘bir de er hiyerar isinin’ (Palat, 2000: 118) olu maya ba lamasõ ve Batõlõ de erlerin üstünlü ünün kabul edilmesidir. Entelektüel canlanma sõrasõnda, ‘ta õyõcõ elitler’ olarak adlandõrõlan kesimler ‘Batõ’da yaratõlan entelektüel araçlarõ benimserler.’ (Nihei, 2009: 91), Burada ‘entelektüel canlanma’ içinde bulunan aydõn, “Batõ’nõn hegemonyasõnõ kabul etmi ve Batõ’nõn gücüne gönüllü olarak teslim olmu Do ulu özneyi” (Etkind, 2007: 625) olu turmaktadõr. Bu do rultuda toplumsal otantisitenin gerçeklerini yansõtmayan politikalar üretilir ve entelektüel canlanmada rol oynayan ‘ta õyõcõ elit’ olarak isimlendirilen kesim her halükarda ayrõcalõklõ bir özne konumuna gelir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; bu kesimin Batõ-merkezli de erleri ‘bir ideoloji olarak’ (Yue, 2006: 21; Kubota, 1999: 19) kullanmasõdõr.13

Entelektüel canlanma14 dinami inde bir di er önemli unsur olarak (self) oryantalist paradigmanõn ‘i aretleme’ mefhumunun ortaya çõkmasõ

12Jacka bu makalesinde Çin toplum merkezli temas bölgesindeki ta õyõcõ elitlerin “Çin için yanlõ olan nedir?” sorusunu sorduklarõ ve bu soruya cevap aradõklarõ üzerinde durmu tur. Ancak çalõ mada esas olarak hem kolonyalist tasvir içindeki toplumlar hem de iradi modern toplumlar incelendi i için; soru genel anlamda “ Ülkem için yanlõ olan nedir?” olarak sorulmu tur. 13Nitekim self oryantalizmin tanõmlamasõ yapõlõrken ‘ideolojik oryantalizm’ olarak da adlandõrõldõ õ daha önce ifade edilmi tir. 14Entelektüel canlanma, esas olarak geleneksellikten modernli e geçi i ifade etmektedir. Bu ba lamda geleneksel bir sosyal-kültürel-kurumsal hayat içerisinde ya ayan ta õyõcõ elitin modernle me do rultusunda atmõ oldu u ilk adõm, büyük önem arz etmektedir. Bu durum, oryantalizm–self oryantalizm ayrõmõ dahilinde dü ünmeyen ve

oryantalizmi bir bütün olarak batõ men ei olarak gören pek çok tarih yazõcõsõ tarafõndan göz ardõ edilmi tir.

Nitekim bu yönde dü ünmeyenler, geleneksellikten modernli e geçi te hem toplumsal ya amda hem de siyasal

Akademik ncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries)

Cilt/ Volume:7, Sayı/Number:1 Yıl/Year:2012

151

gösterilebilir. Bu mefhum, toplumsal otantisitenin gerçeklerinden menkul batõlõ de erlerin hangi toplumsal tabaka tarafõndan ne kadar içselle tirilmi oldu u ve ilgili toplumdaki kurumsalla malarõn batõlõ epistemolojiye ne kadar uygun oldu u gibi sorularõ beraberinde getirerek, toplumsal sorunsallarõn batõlõ epistemoloji ile çözülmeye çalõ õlmasõ fikrini ortaya çõkarõr. Bu fikir ise en nihayetinde self oryantalist paradigmanõn sacayaklarõndan bir tanesini olu turacak ve Batõ tipi kültürel öz ve homojenite varsayõmlarõnõn ortaya çõkmasõnda etkili olacaktõr.

Kültürel Özcülük ve Homojenite

Self oryantalist paradigmayõ icat eden araçlardan bir tanesi olan kültürel öz ve homojenite varsayõmlarõ, di er araçlar gibi modernle (tir)me orijininden hareket etmektedir. Bu ba lamda ‘kültürel öz’ varsayõmõ da özsel olarak Do u’ya ait olan toplumlarda birtakõm paradokslarõ beraberinde getirmektedir. Nitekim kültürel özcülük her ne kadar ilk a amada homojeniteyi sa lasa da, daha sonralarõ oryantalizmin tarihsel varsayõmlarõnõ içselle tirerek Batõlõ ideolojik hegemonyayõ peki tirecektir15 (Dirlik, 1996: 23).

Kültürel özcülü ün meydana çõktõ õ bütün toplumlarda tek tip bir ya am halkasõ olu turulmakta ve di er bütün farklõlõklarõ da bu halka içine dâhil etmek gayesiyle hareket edilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, bu halkanõn Avrupa-merkezli olarak olu turulmu olmasõdõr. Di er yandan Avrupa-merkezli olan bu halka, ilgili toplum içerisindeki yalnõzca bir toplumsallõ õn kökenini/tarihini, yalnõzca bir toplumsallõ õn ismini, o toplumdaki dini ö retilerden yalnõzca bir tanesini ve yine o toplumda en fazla konu ulan ortak dili homojenle tirici bir araç olarak ihtiva edecektir. Böylelikle halka içerisine dâhil olan de erlerin olu turdu u bir ‘hâkim öz’ (Tann, 2010: 20), icat edilecektir. Bu hâkim öz varsayõmõ, kendi dini-etnik-filolojik kimliklerini terk etmek istemeyen alt-ikincil toplumsallõklarõ ise kimliksizli e16 sürükleyecektir (Altunda , 2009: 5; Iwabuchi, 1994). Bu arada

ya amda bir güç kaybedi inin söz konusu oldu unu beyan etmektedirler. Ancak Dirlik bu durumu, kaybedilmi güç de il de, (modernle me ile beraber) ‘yeni kazanõlmõ güç’ olarak yorumlamaktadõr. 15Batõ men eili ‘kültürel öz’ bilinci, ta õyõcõ elitlerin eline dü tü ünde son halini bulana kadar pek çok ekil de i tirebilir. Nitekim sonradan-modernle me eksenine iradi olarak giren toplumlarda öncelikle geleneksel-yönetsel yapõyõ muhafaza dairesi içerisinde kültürel bir öz mefhumu ortaya çõkarõlmaya çalõ õlmõ tõr. Daha sonralarõ bir çatõ-kimlik olarak geleneksel kimlik korunmaya çalõ õlmõ , en nihayetinde ise ulusal bilinç etnik köken üzerinden tanõmlanmõ tõr. 16Kendisi de orijin olarak bir Japon olan Iwabuchi, Japon self oryantalizmini irdeledi i çalõ masõnda kimliksizlik hususunda unlarõ ifade etmektedir: “ Bir Japon olarak ben; kimliksiz bir ekonomik süper güç olarak Japonya fikrini kesinlikle kabul etmemekteyim. Japonya paraya ve teknolojiye sahiptir fakat dünyada bir kültürel etkinli e sahip de ildir. Japonya’nõn ekonomik gücü ne mahiyette olursa olsun, Japonya kültürel ve psikolojik olarak Batõ’nõn egemenli i altõndadõr.”

Bünyamin Bezci – Yusuf Çiftci

152

kalma durumu, self oryantalizmin yaratmõ oldu u kimliksel bunalõmlar olarak de erlendirilebilir.

Kültürel özcülük ve homojenite varsayõmlarõ ‘farklõ toplumlar içinde bulunan farklõ kültürel de erler gerçe ini radikal bir ekilde reddetmi tir’ (Yang Tong, 2005: 12). Bu do rultuda farklõlõklarõn bastõrõlmasõ iç hegemonyanõn olu turulmasõ için zorunlu görülürken, aynõ zamanda self oryantalizm algõsõ meydana getirilmektedir. Tek bir etnik köken, tek bir tarih, tek bir dil, tek bir dini inanç homojenle tirici araçlar olarak self oryantalizasyon paradigmasõnõn vazgeçilmez unsurlarõ arasõnda bulunmaktadõr. Bu ba lamda kültürel özcülük ve homojenite hayalleri nihayetinde kültürleri objeler olarak kurmaktadõr (Yan, 2010: 44). Kültürel özcülük ve homojenite iddialarõ, en nihayetinde ulus devlet-otonomi-temsil kavramlarõnõn olu masõ için temel te kil edecek ve self oryantalist paradigmayõ tescil a amasõna getirecektir.

Ulus Devletle me: Otonomi ve Temsil

III. Dünya ülkelerince benimsenen Batõ merkezli milliyetçilik17 anlayõ õ, self oryantalist paradigmanõn icadõna son eklini vermi ve tescile hazõr bir hale getirmi tir. Nitekim III. Dünya ülkelerinde; öncelikle temas bölgelerinde ta õyõcõ elitlerin içselle tirdikleri batõlõ de erler, ardõndan gelen batõ-tipi entelektüel canlanma, sonrasõnda kültürel öz metaforunun ortaya çõkmasõ ve nihayetinde siyasal-sosyal-ekonomik ilerleme ve kalkõnma için zorunlu görülen ulus, ulusal otonomi ve temsil tezleri ortaya çõkmõ tõr. Bu do rultuda iradi modernist tasvir içerisinde olan toplumlarda milliyetçi ideolojiler, kolonyalist tasvir içerisinde olan toplumlarda ise melez milliyetçilikler (Anderson, 2000: 2) meydana gelmi tir. 18 Bu ba lamda milliyetçi ideoloji, ulus devletin moral ba õ ( ahin, 2009: 133) olarak kaçõnõlmaz bir ekilde kabul görmü tür.

1718. yüzyõlõn sonlarõ ve 19. yüzyõlõn ba õnda ünü dünyayõ saran Napoleon Bonaparte’yi ve onunla anõlacak olan milliyetçilik dalgasõnõ temsil eden; Bonaparte’nin aha kalkmõ at üstündeki resmi ya da bir grup ceset üzerinde elinde bayrakla ayakta durmaya çalõ an ki inin resmi, ulus, millet ya da etnik kökenin toplumlarõn belle indeki sanatsal imgelemini çok iyi bir ekilde göstermektedir. Nitekim Bonaparte’nin resminde atõnõn bir uçuruma do ru çõkmaya çalõ tõ õ, di er resimde ise ayakta durmaya çalõ an ki inin aya õnõn altõndaki onlarca cesede umarsõzca bastõ õ görülecektir. Bu iki resimden hareketle, self oryantalist paradigmanõn verece i sancõlar önceden kestirilebilir. 18Kolonyalist tasvir içinde de erlendirilen toplumlarda ortaya çõkan milliyetçilikler hakkõnda Anderson, melez milliyetçilikler varsayõmõnõ ortaya atmõ tõr. Di er yandan kolonyalist güçler tarafõndan ilgili toplumlarda ortaya çõkarõlacak milliyetçi ideolojinin olu ma durumunu ‘kuluçka yöntemi’ milliyetçilik anlayõ õ olarak de erlendiren tarih yazõcõlarõ ve teorisyenler de vardõr. Bu minvalde olu an milliyetçilik anlayõ õnõ, Bhabba bilinç dõ õ bir uyu um süreci olarak de erlendirmi ve u ifadeleri beyan etmi tir: “Bu durum, Total bir kimlik saptama noktasõna geri dönmek için genellemenin ekseni etrafõnda dönen özneler olarak (burada kastedilen ta õyõcõ elitlerdir) kolonicilerin bakõ õna geri dönü ü ifade etmektedir.”

Akademik ncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries)

Cilt/ Volume:7, Sayı/Number:1 Yıl/Year:2012

153

Self oryantalist paradigmanõn icat sürecinde rol oynayan di er araçlar gibi, ulus devlet de modernle menin bir ürünü olarak ortaya çõkmaktadõr. Nitekim modernle menin toplumsal/yönetsel manada getirdi i en büyük de i iklik olarak ulus devlet olgusu gösterilmektedir ( ahin, 2009: 133; Yõlmaz, 1996: 22; Co kun, 1997: 175). Bu anlamda ulus devlet olgusunun, bizatihi olarak ta õyõcõ elit dedi imiz kesimin almõ oldu u kararlar zincirinin son ve en büyük halkasõ oldu u söylenebilir.

Ulus devlet olu umunda III. Dünya ülkelerinde farklõ farklõ cereyanlar olsa da; hepsi de hemen hemen aynõ süreci takip etmi lerdir. Di er bir deyi le aslõnda self oryantalist giri im, ulus devlet anlatõlarõnõ bir uçtan di er uca olu turmak için bütünle mi bir bile endir (Yan, 2010: 44). Nitekim öncelikle geleneksel geçmi in bir bütün olarak reddi, antropolojik olarak bir köken arayõ õ (Houston, 2009: 20), topluma ismi verilen ulusun edebiyat ve sanat eserleri ile kutsanmasõ, ulus devlet ile vatanda larõ arasõnda moral bir ba kurulmasõ, ilgili ulusun dünya üzerinde her hangi bir özelli inden dolayõ yegâne olarak temsil edilmesi, aidiyet hissinin olu turulmasõ için mitolojik destekler ve son olarak ta õyõcõ elitlerin toplum için neyin yanlõ ya da neyin do ru oldu una karar verecek kurucu kadroya dönü mesi gibi pek çok olay meydana gelmi tir.

Yukarõda sayõlan olaylara; Japonya ve Hindistan için benzer örnekler19 verilebilir. Japonya örne i incelendi inde, ulusun emsalsizli ine dair çok büyük bir edebi-sosyal-kültürel anlatõ olan Nihonjinron söylemi ya da ‘Wakon Yasai Ruhu’ (Shirong Lu, 2008: 175) görülecektir. Nitekim bu tezlerin söylevsel olarak bir hâkim öz yaratma çabasõ içerisinde oldu u ve ‘Japonya’nõn sadece dünyanõn geri kalanõndan farklõ oldu unu de il aynõ zamanda Japonya’nõn ola anüstü oldu unu ispatlama gayesi ta õdõ õ’ ortadadõr (Balmain, 2008: 26). Ancak self oryantalist paradigma gözlü ünden incelendi inde bu tezler, ‘Japonlarõn grupçuluk veya ideolojik homojenite yapõlanmalarõ ile Japon milliyetçili ini yükselterek geni Japon kurumlarõnõ ve Japon hükümetinin çõkarlarõnõ olanaklõ kõlmak için varlõ õna’ i aret ederler (Yamaguchi, 2004: 24-25). Di er yandan bu tezlerin toplum içindeki heterojeniteyi bastõrmak ve hâkim sõnõf sosyal de erlerini yüceltmek için yapõldõ õ görülecektir (Tann, 2010: 20). En nihayetinde ise; Japonya’da self oryantalist paradigma, ulus devlet anlatõsõyla beraber ta õyõcõ elitler

19Self oryantalist paradigmanõn ortaya çõktõ õ toplumlara verilebilecek örnekler; Japonya, Hindistan ve Türkiye ile sõnõrlõ de ildir. Nitekim self oryantalizm metodolojisi ile III. Dünya ülkelerinin toplumsal/siyasal/felsefi cereyanlarõnõ açõklamaya çalõ õlmasõ hususunda, modernle (tir)me eylemine özne/nesne olan ya da kolonyalizm nesnesi olan toplumlarõn hemen hemen hepsinde bir örnek görülmesi muhtemeldir. Bu ba lamda Çin, Tayland, Kore, Küba, Rusya ve Yugoslavya da self oryantalist paradigmanõn mevcut oldu u yerler arasõnda gösterilebilir.

Bünyamin Bezci – Yusuf Çiftci

154

tarafõndan olu turulmu olan Avrupa merkezli sosyal/yapõsal/kurumsal ya amõn idamesi, di er bir deyi le statükonun korunmasõ için kullanõlmõ tõr. Bu ba lamda Japonya’da ortaya çõkan ‘Japonluk’ stratejisinin self oryantalist paradigma ile beraber ulusal çõkarlarõ maksimize etti i ve bireycili i minimize etti i de ifade edilebilir (Hasegawa ve Hirose, 2005: 246).

Ulus Devlet ve Milliyetçilik ekseninde Hindistan örne ine bakõldõ õnda; ‘Bhagavad Gita’20 nõn bir bütün olarak Hindistan’õn birle tirici ve kutsal metni olarak görülmesi ve Hindu Rönesans’õ ve Hindistan milliyetçili inin in asõnda kullanõlmasõ dikkate de erdir (Jouhki, 2006a:76). Di er taraftan Hindistan’da ulusal öz kimli i harekete geçirmek için bu metnin kullanõlmasõ, self oryantalist gözlükle incelendi inde, farklõlõk ve bölünme hakkõndaki oryantalist fikirlerin Hindistan’daki kamusal ya am kurumlarõnõ enfekte etti i söylenilebilir (Jouhki, 2006b: 7). Bu ba lamda Japonya ile e do rultuda; self oryantalist mantõ õn icatçõ araçlarõnõn di er bütün Do ulu toplumlarda oldu u gibi Hindistan için de bir gerçeklik arz etti i söylenebilir.21

Ulus devlet ve self oryantalizm kavramlarõna; ‘Ulus devlet, self oryantalizmi tescillemi tir’ önermesiyle yakla õlabilece i gibi, ‘Self oryantalizm, ulus devlet anlatõlarõnõ peki tirmek için bir strateji 22 olarak kullanõlmõ tõr’ önermesi ile de yakla õlabilir. Bu do rultuda stratejik olarak kullanõlan self oryantalizm, hâkim öz dõ õnda kalan ‘yerli halklarõ kendi kültürlerinden soyup onlarõ uygarla tõrmak misyonu ile hareket etmeye ba layabilir’ (Lary, 2006: 12). Bu ba lamda ulus devletin ba arõsõ, icat edilen hâkim öz halkasõ içerisine dâhil edilemeyen di er (dinsel/etnik/dilsel) toplumsal organizmalarõn varlõ õ ile ters orantõlõdõr. Nitekim parçacõ bir bakõ açõsõ ile mercek altõna alõndõ õnda ekonomik kalkõnma, ilerleme ve siyasal istikrar açõsõndan ulus devletin muhte em bir yapõsallõk oldu u ve her duruma ve ko ula uygunluk göstererek sürekli kendini yeniledi i ve yeniden yapõlandõ õnõ söyleyebiliriz ( ahin, 2009).

20Bhagavad Gita, Hintlilerin kutsal destanlarõndan olan Mohabharata’nõn içinde yer alan kutsal metindir. Türkçe’de ‘En yüce olanõn/Tanrõnõn arkõsõ’ anlamõna gelmektedir. Bu metin Hindu olanlar ve hatta Do u felsefesine ilgi duyanlarca bir ba yapõt olarak de erlendirilmektedir. 21 Bhatnagar, Hindistan oryantalizmini (self oryantalizmini), göçmenler, yerliler ve yerli entelektüelleri içeren üç açõlõ yerle ik aldatõcõ bir çatõ ma olarak gören Frantz Fanon’nun yazõlarõna ba vurarak yorumlamaktadõr. Bu ba lamda Hindistan’da self oryantalist metodoloji yerel oryantalizm olarak görselle mektedir. Bu üç açõlõ model merkezinde Osmanlõ ve yeni Türkiye Cumhuriyeti de erlendirildi inde; üçgenin ilk kö esinde yerli entelektüeller (ta õyõcõ elitler), ikinci kö esinde etnik azõnlõklar, üçüncü kö esinde ise icat edilen dini hakim öz dõ õnda kalan di er bir deyi le slam’õn Sünni yorumu dõ õnda kalan toplumsal organizmalar konumlandõrõlabilir. 22Nitekim self oryantalizmin farklõ tezahürlerinden do an isimlendirmelerinden bir tanesinin de stratejik oryantalizm oldu u hatõrlanmalõdõr.

Akademik ncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries)

Cilt/ Volume:7, Sayı/Number:1 Yıl/Year:2012

155

Self Oryantalist Paradigmayõ Sürdürücü Araçlar

Toplumsal organizmaya bütüncül bir bakõ açõsõ ile bakõldõ õnda; ulus devletin toplumsal bellekteki self oryantalizmi tescilledi i, ulus devlet in asõndan sonra kamusal ya amõ düzenleyen anayasa ve yasalarla ve toplumsal ya amdaki hâkim ö elerin televizyon-sinema-moda gibi popüler güçlendiricilerle sürekli yinelenmesiyle devam ettirildi i açõk ve net bir ekilde görülebilir. En nihayetinde, 20. yüzyõlda özellikle III. Dünya

devletlerinin temel sorunsalõ haline gelen ulusal halka içerisine dâhil ol(a)mayan/edil(e)meyen farklõ etnik/dini/kültürel gruplarõn güttükleri ‘mikro milliyetçilik’ 23 (Örs, 2009: 344) fikri, bu manada self oryantalist paradigmanõn sonuçlarõna örnek olarak gösterilebilir.

Hâkim Özün Normla masõ: Yasalar

Hukukun oryantalist bir algõya sahip olmasõ (Ruskola, 2002: 197), pek çok farklõ enstrümanlarla açõklanabilir. Ancak hukukun oryantalistle mesi hususunu geç-modernle en toplumlarda dört a ama ile açõklamak daha kapsayõcõ olacaktõr.

Birinci A ama; hukukun oryantalistle mesi, sonradan modernle en toplumlarõn hemen hemen hepsinde; batõlõ de erlerin toplumsal/siyasal/yönetsel ve dolayõsõyla hukuksal platformlarda merkezi konuma oturtulmasõndan kaynaklanmaktadõr. Pek tabii bir kural olan toplumsal de erlerin normla masõ ve akabinde kurumla masõ durumu (Digeçligil, 2006: 31-33), III. Dünya devletlerinde farklõlõk göstermektedir. Hem tek ulus, hem tek dil, hem de tek dini ö reti üzerinden ilerleyen Batõ merkezli milliyetçi paradigmanõn Do u toplumlarõnda bir de er haline ge(tiri)lmesi, bunun akabinde bu de ere göre kurumlarõn olu turulmasõ hukukun oryantalistle mesine ve dolayõsõyla self oryantalizmin devamõna katkõda bulunmu tur.

kinci A ama; pek çok Do u toplumunda yasa ve anayasalarõn üst-yapõsal bir de i iklikle direk batõdaki devletlerden kopyalanõp alõnmasõdõr. Bu duruma Türkiye, Japonya ve Çin örnek olarak gösterilebilir. Bu manada yapõlan de i iklikler de self oryantalizmin devamlõlõ õnõ sa lamõ tõr.

23Self oryantalizmin ortaya çõktõ õndan beri bir sonsuzlu a dü ü halinde oldu unu söylemek yanlõ olmayacaktõr. Bu sonsuzlu a dü ü halinde ortaya çõkacak olan, hakim öz içerisine dahil edil(e)meyen otantik organizmalarõ temsil iddiasõyla ortaya çõkan pek çok yapõlanmalarõn, Türkiye’de yeni bir self oryantalist algõnõn yaratõlmasõna hamilik ettikleri söylenebilir. Nitekim Türkiye örne inde ikinci kere self oryantalizmin nesnesi olma durumundan payõnõ alan Kürt toplumsallõ õ, self oryantalizm kavramõnõn derinle mesi açõsõndan oldukça önemlidir.

Bünyamin Bezci – Yusuf Çiftci

156

Üçüncü A ama; modern bir ulus devlet kuran ve Batõlõ de erleri merkezi olarak kabul eden toplumlarõn ‘hâkim öz’ mefhumunun me ruiyetini sa lamak için ve geri dönü ün imkânsõzlõ õnõ bili sel sistemlere i lemek için ve henüz icat edilmi de erler hiyerar isinin ilelebetli i için yapõlan ‘kendi (geleneksel) geçmi lerinin kanunsuz olarak nitelendirilmesidir’ (Ruskola, 2002: 197).

Dördüncü A ama; Self oryantalist paradigmanõn devamlõlõ õnõ sa layan son a ama ise, hâkim öz ve homojenite varsayõmlarõnõn son dura õ olan ulus devletlerin toplumsal anlamdaki sõnõrlarõnõ çizen anayasalarõn ‘hâkim öz halkasõ’ içindeki bireylerin hak ve özgürlüklerini korurken, hâkim öz dõ õndaki birey ve gruplarõn hak ve özgürlüklerini korumak öyle dursun, onlarõ tanõmadõklarõ ve hatta pek çok toplumda asimilasyona/entegrasyona tabi tuttuklarõ gerçe idir. Bu do rultuda hukuksal anlamda yasalarõn anayasaya aykõrõ olmasõ dü ünülemeyece inden yapõlan bütün yasalarda ve güdülen bütün politikalarda bu oryantalist algõnõn varlõ õ sezilebilir.

Bütün bunlara ek olarak Çin örne inde hukuki-yasal oryantalizmin uygulamalarõnõ inceleyen Ruskola, Hong Kong’daki yasal uygulamalarõ ve uygulayõcõ kurumlarõ ‘yasal oryantalizmin maddi iradeleri’ olarak de erlendirmi tir. Ona göre; etik olarak bu oryantalizmin sakõncasõ ise, Çin Hukuku çatõsõ altõnda ya ayan Çinlilere yasal-özne olarak hukukun in asõnda hiçbir rolün verilmemesidir (Ruskola, 2002: 227). Bu anlamda ulus devlet ile tescillenen self oryantalizmi devam ettiren bu dört a amanõn en büyük sonuçlarõndan bir tanesi ise ikincil temas bölgelerinin olu masõna neden olmalarõ ve ulus içindeki farklõ etnik gruplarõn kendi toplumsallõklarõnõ temsil iddiasõyla ortaya çõkarak, ikinci bir ta õyõcõ elit ve ikincil bir self oryantalist dalganõn ortaya çõkmasõna sebebiyet vermeleridir. Burada bahsedilen ikincil temas bölgelerinin olu masõnda en önemli katkõ ise, özellikle 20. yüzyõlõn son çeyre inde ortaya çõkan kitle ileti im araçlarõ ve bu araçlarõn kullanõmõnõn yaygõnla masõ ve de popüler kültür araçlarõnõn ‘hâkim öz’ merkezli kültürel üretim ve tüketime devam etmeleridir.

Popüler Güçlendiriciler: Televizyon, Sinema, Gazete ve Moda

Oryantalizmin özellikle sanat alanõnda (Wing Yi, 2007: 102-103) pek çok argüman üretti i ve bu argümanlarõnõ da self oryantalizm ile beraber, III. Dünya ülkelerinin zõmni icazeti neticesinde me rula tõrdõ õnõ söyleyebiliriz. Bu ba lamda; III. Dünya ülkelerinde Avrupa merkezli Do ulu öznelerin di er bir deyi le, ta õyõcõ elitlerin kendi toplumlarõnda meydana getirmi olduklarõ ‘ikincil nesne’ (Yang Tong, 2005: 12) olgusu self oryantalizasyonu

Akademik ncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries)

Cilt/ Volume:7, Sayı/Number:1 Yıl/Year:2012

157

kurumsalla tõran bir metodoloji olarak ifade edilebilir. Bu kurumsalla madan sonra mevcut self oryantalist paradigmayõ devam ettiren araçlardan bir tanesi ise popüler güçlendiriciler olarak resmetti imiz televizyon, sinema ve moda gibi araçlardõr. Bu araçlarõn özellikle 20. yüzyõlõn son çeyre inde yaygõn bir kullanõm alanõ bulmasõ, self oryantalist algõnõn katlanarak devam etmesine neden olmu tur.

‘Hâkim Öz’ olarak nitelendirilen, ulusal gücü total manada etnik/dini/kültürel olarak elinde bulunduran söz konusu (siyasi-ekonomik-mali-sosyal-kültürel-bürokratik vd.) yapõnõn kurumsal anlamda toplumun bütün dallarõna ula masõ, mevcut popüler kültürün bu manada ekillenmesine sebep te kil etmektedir. Bu ba lamda, III. Dünya ülkeleri

olarak ifade edilen sonradan modernle (tir)me eksenine giren toplumlarda modern devrimlerle kurumsalla an self oryantalist metodolojinin devamõnõ sa layan televizyon, sinema ve moda gibi popüler araçlarõn varlõ õ somut bir gerçeklik olarak görünmektedir. Bu araçlarla hâkim öz dõ õndaki dil/din/õrk gibi farklõlõklar hâkim özün peki mesi adõna pragmatistçe kullanõlmõ lardõr.

Self oryantalizm metodolojisinin özellikle uzak do u ülkelerinde mevcut animasyon ve çizgi filmlerinde hâkim kültür ve alt kültürün in a edildi i (Fukuzimi, 2006: 1) bir ortamda peki tirildi ini söyleyebiliriz. Bu do rultuda hâkim kültürün görsel olarak sahnede (sinema filmi, televizyon programlarõ: haberler, reklamlar, gösteri programlarõ, vd.) devle tirilmesi, di er kültürlerin ise ‘sanatsal manipülasyonlarõ’ (Fukuzimi, 2006: 2) bu durumu gerçekle tirmede kullanõlan yöntemler arasõndadõr. Di er yandan bu gibi görsel araçlarda ‘Hâkim Öz’ün peki mesi için; hâkim öz dõ õnda kalan di er etnik/dini/kültürel gruplarõn temsilinde haddinden fazla ritüel ve kostümün kullanõlmasõ (Neveling ve Wergin, 2007: 4; Tasker, 2011: 437), gelene in abartõlõ bir ekilde dramatize edilmesi (Yan, 2010: 159) ve ‘stilize edilmi gerçekliklerle hikâyenin yürütülmesi’ (Kõraç, 2000: 13) ile self oryantalist imajõn sürdürülmesi söz konusu olmaktadõr. Nitekim ‘hâkim öz’ ekseninde kurgulanan bu sinematik ve tiyatral tasvirler özcüle tirilmi görüntüler olarak da adlandõrõlmaktadõr (Leshkowich ve Jones, 2003: 285).

Sinema ve televizyon gibi popüler araçlarla izlenenleri ‘görüntülerin politik oyunlarõ’ olarak isimlendirebilece imiz gibi (Yu, 2008: 13), radyo ve di er araçlarla dinlenenleri ‘seslerin politik oyunlarõ’, gazete yazõlarõnõ da ‘harflerin politik oyunlarõ’ olarak isimlendirebiliriz. Bu ba lamda henüz görsel medyanõn yaygõnla madõ õ ilk yõllarda özellikle gazete ve dergi gibi yazõnsal medyanõn (Altun, 2011: 142), sonralarõ radyo gibi i itsel medyanõn

Bünyamin Bezci – Yusuf Çiftci

158

ve en nihayetinde ise görsel medyanõn politik bir bakõ açõsõ olarak self oryantalist paradigmayõ kullandõklarõ ve harflerin, seslerin ve görüntülerin politizasyonunu üstlendikleri söylenebilir. Nitekim popüler kültüre ait bir araç olan sinemadaki de i en algõlamalarõ ve algõ açõlarõnõ irdeleyen Slavoj Zizek: ‘Nesnenin ancak belli bir açõdan yani arzunun destekledi i açõdan bakõldõ õnda görülebilece ini’ ifade etmektedir. Bu bakõmdan popüler kültür araçlarõnõn hâkim öz dõ õnda kalan ö elere ‘yamuk baktõklarõ’ (Zizek, 2010: 27) söylenebilir. En nihayetinde bu yamuk bakõ , yamuk bir algõlama düzeni olu turmakta ve self oryantalist paradigmayõ iddetle sürdürmektedir.

Di er yandan self oryantalizmin popüler bir sürdürücüsü olarak ‘moda’ geleneksellikten modernli e geçi te; yeni kazanõlmõ gücün esas sahibi olan ta õyõcõ elitlerin ortak ritüeli olarak kullanõlagelmi tir. Nitekim ‘hâkim öz’ adõna icat edilen bu ritüeller zincirinden biri olan moda, özellikle geleneksel ya da modern olanõ i aretleme kriteri olarak ortaya çõkmaktadõr. Geleneksel olana ait olan her hangi bir kõyafet (pantolon- alvar-etek-blüz-ayakkabõ-pabuç), takõ ya da saç/bõyõk ekli söz konusu i aretlemede özellikle kullanõlmaktadõr. Bu anlamda her hangi bir kültürel kõyafetin-saç/bõyõk eklinin özellikle sinematik tasvirlerde self oryantalizasyona u ratõldõ õnda

hâkim özün özne pozisyonuna bir gönderme yapõldõ õ net bir ekilde anla õlabilir (Leshkowich ve Jones, 2003: 282).

Ça da Asya modasõ self oryantalizasyona bula tõ õnõ reddetmektedir (Hockx ve Strauss, 2005: 73). Ancak etnik/dini/kültürel azõnlõklarõn ekonomik geli me, tarih ve vatanseverlik sembolleri arasõnda nasõl temsil edildi ine bakõldõ õnda bu reddedi in çok da yerli olmadõ õ görülecektir. Çünkü etnik azõnlõklar, geli imin alt düzeyinde ilkel olarak resmedilmekte ve etnik kõyafetlere bürünmü olarak sergilenmektedirler (Breidenbach, 2004: 624). Çin blüzü (Leshkowich ve Jones, 2003: 282), Japon Gaijin elbisesi (Lu ve Mi, 2009: 202), Hindistan baharatlarõ24 (Khusku-Lahiri ve Rao, 2008: 1), Türkiye için dü ündü ümüzde ise Kürt pu isi/ alvarõ ve ya slamcõ kesimin giymi oldu u sarõk, takke ve mes self oryantalizasyonda kullanõlan geleneksel ö elere örnek gösterilebilirler.

24 Self oryantalist paradigmanõn sürdürücü araçlarõ incelenirken Besin metaforlarõ da moda içerisinde de erlendirilmi tir. Çünkü do uda mevcut beslenme alõ kanlõklarõ ve kullanõlan baharatlar (özellikle acõ) ticari nedenlerden dolayõ sosyal olarak marjinalize olmu gruplarõn bilinçli mistifikasyonu olarak self oryantalizm te ebbüsü olarak de erlendirilebilir. Nitekim özellikle do uya ait ilkel olmakla suçlanan kimi yemeklerin sinematik tasviri bu self oryantalist paradigma için nesne olarak kullanõlmaktadõr. Bu durum gõda oryantalizmi olarak da betimlenmektedir.

Akademik ncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries)

Cilt/ Volume:7, Sayı/Number:1 Yıl/Year:2012

159

Moda ile ‘markalõ bir ötekilik’ (Lu ve Mi, 2009: 202) yaratõlmaktadõr. Nitekim

self oryantalizmi devam ettiren televizyon, sinema ya da moda gibi araçlar

bir yandan kültürel uzla õ ça rõsõ yaparken di er yandan kültürel

erotikle me mefhumunu ve bir eksiklik durumunu ortaya çõkarmakta ve de

self oryantalizmi körüklemektedirler (Burman, 2007: 193).

Sonuçta; self oryantalizmin sürdürücü araçlarõ olarak ifade etti imiz; hâkim

öze ait yasalar, televizyon, sinema ve moda gibi araçlarõn sosyal bir

rahatlatma görevi üstlendi i zannedilmektedir. Hâlbuki self oryantalizm

stratejisi rahatlatmaktan ziyade baskõcõ ve engelleyici bir nitelik ta õmaktadõr

(Yan, 2010: 159). Bu do rultuda bu baskõ ve engelleyici politikalar ikinci

temas bölgesini meydana getirmi ve ulus içindeki farklõ

dinsel/õrksal/kültürel anlayõ larõ sivriltmi tir. Nitekim ulus içindeki farklõ

gruplarõ temsil iddiasõyla ortaya çõkan pek çok yapõlanma ikincil bir self

oryantalist paradigmanõn ortaya çõkmasõna zemin hazõrlamõ tõr.

kincil Temas Bölgelerinin Olu masõ

Temas bölgelerinin self oryantalizmi kurumsalla tõrmada ilk adõm

olmalarõnõn yanõnda, bir di er olumsuz yanlarõ ikincil olarak bir temas

bölgesi olu masõna neden olmalarõdõr. Burada bahse konu olan ikincil temas

bölgeleri, temas bölgelerinin genel karakteristikleriyle tam anlamõyla

örtü mese de kavramõn ifade etti i anlamsallõk bakõmõndan bir

bütünle meden söz edilebilir. Nitekim batõlõ-modern de erlerle

kurumsalla mõ ve ulus devlet merkezinde örgütlenmi pek çok toplumda;

ta õyõcõ elit kesim ile kendisini özde le tiren ancak birinci olarak olu an

‘hâkim öz’e kar õ duran otantisitesinden menkul farklõ gruplarõ temsil

iddiasõyla çe itli yapõlanmalar ortaya çõkabilir. Nitekim bu gibi

yapõlanmalarõn temel çõkõ noktasõ, aslõnda ba ka bir ‘hâkim öz’ halkasõ

kurmaktõr. Kendilerini otantik olarak ifade eden bu yapõlanmalarõn

olu turmak istedikleri ‘hâkim öz’ çemberi içerisine kendi içlerindeki

farklõlõklarõ dâhil etmemeleri bu manada dikkate de erdir. Do u(lu)nun

orjinalitesini ortaya çõkarmaya çalõ anlar bile Do u(lu)yu mistifike

etmektedirler.

Self Oryantalist tezin en önemli yanõ hâkim öz dõ õndaki birey, grup ve

topluluklarõ belirli bir müddet sonra a a õlõk duygusuna yöneltmesidir

(Shihade, 2009: 889). Bu ba lamda ilk temas bölgelerinin olu masõ ve ilk

ta õyõcõ elitlerin ortaya çõkmasõndan sonraki süreçlerde sürekli bir ‘iki uçlu

eyle tirme’ durumu ortaya çõkabilir. Nitekim öncelikle ilk ‘hâkim öz’ e kar õ

duyulan yabancõlõk ya da duyulamayan aidiyet hissi, ikinci hâkim öz içinde

Bünyamin Bezci – Yusuf Çiftci

160

de geçerli olabilir. Bu durum yeni self oryantalist paradigmalarõn ortaya çõkmasõna neden olabilir ve sürekli bir ‘iç ötekilik’ (Bunnel, 2004: 303) mefhumu do urabilir.

lk temas bölgelerindeki ta õyõcõ elitler tarafõndan sürekli dillendirilen ‘alternatif modernite’ varsayõmõ, ikinci temas bölgelerindeki ta õyõcõ elitler tarafõndan ‘alternatif/otantik hâkim öz’ varsayõmõna dönü mektedir. Nitekim ilk temas bölgelerinde söylevle tirilen alternatif modernite varsayõmlarõ ‘hâkim öz’ün çõkarlarõnõ korumak için kullanõlmõ (Yamaguchi, 2004: 24-25) ise, ikincil bir temas hali ve ikincil bir ‘hâkim öz’ tezi, yeni çõkar ortamlarõ yaratmak ve onlarõ muhafaza etmek için kullanõlabilir.

Bakic-Hayden’in ‘sürekli ço alan oryantalizmler’(Bakic-Hayden, 2007: 356) kavramõnda ifade etti i gibi; moderniteden sonra kurgulanan de erler hiyerar isi ve Do u’nun bu hiyerar ileri zõmnen benimsemesi ve içselle tirmeye çalõ masõ, en Batõlõ ABD’den Yugoslavya’ya do ru basamaklar halinde bir de er hiyerar isi olu turmaktadõr. Nitekim bu de er basamaklarõ Japonya’da kuzey ve güney olarak ortaya çõkmakta, Türkiye örne ine baktõ õmõzda ise yine Do u’dan Batõ’ya tõrmanan bir de erler hiyerar isi olarak görülmektedir.25

Sonuç

Oryantalizm, Said’in bahsetti i bir Do u-Batõ meselesi olmaktan çõkarak Do u’nun iç meselesine dönü mü tür. Batõlõla manõn aktörleri artõk Batõlõlar de ildir. Do ulu toplumlar batõlõ de erleri ta õyan elitleri eliyle kendi kendilerini Do ula tõrmaktadõr. Toplumsal i aretlemeyi Do ulu di er Do ulu’ya kar õ yapmaktadõr. Do u Batõ’ya “onlarõn” argümanlarõyla kar õ koyarken bile aslõnda kendi içinde Batõ’yõ yeniden üretmektedir.

Self oryantalizm, bölgesel ba lamda Batõ’nõn daha Do usuna denk dü en Balkanlar gibi mekânlarõ da kapsayan geni bir kavramdõr. Di er taraftan batõla ma biçimi olarak ulusla ma süreçleri de self oryantalizm için verimli araziler sunmaktadõr. Her ulusla an Do ulu toplum içindeki farklõlõklarõ görmezden gelerek onlarõ ulusun içinde eritmeye çalõ maktadõr. Az geli (tiril)mi bölge toplumsallõklarõna ulusal geli imi tamamlayan,

25 De erlerin hiyerar ik olarak sunulmasõ ve temsil edilmesi ulus-devlet yapõlanmalarõnda mevcut ‘hakim öz’ ün kurgulanmasõnda büyük bir önem arz etmektedir. Nitekim yeni Türkiye Cumhuriyetinde kurgulanmaya çalõ õlan ‘Türk’ kimli i ve ona atfedilen ‘hakim öz’ ve buna mukabil olarak olu turulmaya çalõ õlan de erler hiyerar isi algõsõ, stanbul merkezinde; stanbul’dan Kars’a kadar bir de erler basama õ olu turmu ve Self oryantalizmin icat sürecinde meydana getirilen bu kurgu, self oryantalizmi devam ettiren araçlar tarafõndan da devam ettirilmi tir. Sosyo-psikolojik olarak da genel algõ udur: stanbul Ankara’dan, Ankara Sivas’tan, Sivas ise Kars’tan daha ‘iyi’dir.

Akademik ncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries)

Cilt/ Volume:7, Sayı/Number:1 Yıl/Year:2012

161

batõla anlarõn bakõ tarzõ oryantalistçe olmaktadõr. Japonlarõn Ainulara, Çinlilerin Tibetlilere ve Türklerin Kürtlere bakõ tarzõ self oryantalizme istisna olu turmaz. Self oryantalizm ne kadar iradi gerçekle mi se otantik kimlikler o kadar çabuk kaybolmaktadõr. Kolonyalizmi ya ayan toplumlar ise kendi otantisitelerine sahip çõkmaya çalõ õrken kimliklerini sahici olmaktan çõkararak kültürle tirmektedir.

Self oryantalist süreci anlamak, kavramõ analiz etmek kadar önemlidir. Zira self oryantalist paradigma süreç takip edildi inde daha net ortaya çõkmaktadõr. Self oryantalizmi yaratan ilk adõmõ Batõ ile ilk temasõ kuranlar atmaktadõr. Do ulu toplumlarda bu temasõn yarattõ õ sonuç Batõlõ anlamda bir entelektüel canlanmadõr. Batõlõ de erlerin kendi de erlerinden üstün oldu u inancõ bu canlanmanõn temel postülasõnõ olu turmaktadõr. Batõ’da oldu u gibi kendi toplumunda kültürel bir öz ve homojenlik arayõ õ yüzyõllardõr bir arada ya ayan farklõlõklarõ yok saymaktadõr. Ulus devletle me farklõlõklarõn politik olarak ta yok edilmesi anlamõnõ ta õmaktadõr.

Yeni kurulan politik birli in olu turdu u Batõlõ yasalar geri dönülmezlik üzerine kurgulanmaktadõr. Tek ulus, tek dil gibi teklemeler üzerine kurulu yasal düzene her kar õ çõkõ ilericilik kar õsõnda gericili i desteklemek anlamõnõ ta õmaktadõr. Medya ve moda gibi popüler güçlendiricileri kullanmasõnõ iyi bilen self oryantalistler politik oyunu içinden çõkõlamaz kõlmaktadõr. Oyuna dâhil olanlar de erleri içselle tirenler olmaktadõr. Sonradan oyuna dahil olan ikincil temas bölgeleri gördükleri ayrõmcõ muameleyi politik oyunu daha iyi oynayarak a maya çalõ maktadõr. Fakat bu çaba onlarõn da oyunu içselle tirmesini sa lamaktadõr.

Kaynaklar

AIZURA, Z. A. (2010) “Feminine Transformations: Gender Reassignment

Surgical Tourism in Thailand”, Medical Anthropology, Volume.29, Number.4,

p.1-20, Francis Group, LLC. pp. 1-20.

ALTUN, F. (2011) Orientalization Practices in Mainstream Turkish Foreign

News Coverage, Perceptions, Volume. XVI, Number:3, p. 139-166.

ALTUNDA , Z. (2009) “Lanscape of Globalization: Animanga Otaku

Culture in stanbul and Berlin”, (Unpublished M.A Thesis in

Communication Sciences), Kadir Has University, Social Science Instõtute,

stanbul.

162

References:

AIZURA, Z. A. (2010) “Feminine Transformations: Gender Reassignment Surgical Tourism in Thailand”, Medical Anthropology, Volume.29, Number.4, p.1-20, Francis Group, LLC. pp. 1-20.

ALTUN, F. (2011) Orientalization Practices in Mainstream Turkish Foreign News Coverage, Perceptions, Volume. XVI, Number:3, p. 139-166.

ALTUNDAĞ, Z. (2009) “Lanscape of Globalization: Animanga Otaku Culture in İstanbul and Berlin”, (Unpublished M.A Thesis in Communication Sciences), Kadir Has University, Social Science Instıtute, İstanbul.

ALVES C. J., BUTTERFIELD, A. D., MANZ, C. C. ( 2005) “Framing Leadership in Asia and China”, Professional Development Workshop of the Asia Asia Academy of Management Meeting, Hawai.

ANDERSON, B. (2000) “Batı Milliyetçiliği ve Doğu Milliyetçiliği”, NLR(II), 2001, Taipei’de Yapılan Konuşma Metni.

ANNET, S. (2011) “Animating Transcultural Communities: Animation Fandom in North America and East Asia from 1906-2010”, (Unpublished Thesis of the degree of doctor of Philosophy), The University of Manibota, Winnipeg Canada.

BAKIC-HAYDEN, M. (2007) Oryantalizm Tartışma Metinleri, “Sürekli Çoğalan Oryantalizmler: Eski Yugoslavya Örneği”, Tartışma Metinleri, Doğu Batı Yayınları Ankara.

BALMAIN, C. (2008) Introduction to Japenese Horror Film, Edinburgh University Press. Edinburg.

BERGER, Mark T., BORER, Douglas A. (1997) The Rise of Critical Visions of the Pasific Century, Routledge Press, New York.

BREIDENBACH, J., PAL N., ZUPANOV, I. (2004) “Culture and Power”, in Identities: Global Studies, Volume. 11, p. 619-628.

BUKH, A. (2010) “Ainu Identity and Japan’s Identity: The Struggle for Subjectivity”, The Copenhagen Journal of Asian Studies, Volume.28, Number.2, p. 35-54.

BUNNEL, T. (2004) “Re-viewing the Entrapment Controversy: Megaprojection, (mis)representation and postcolonial performance”, Kluwer Academic Publishers, Geo Journal 59, Netherland, p. 297-305.

BURMAN, E. (2007), “Between Orientalism and Normalization: Cross Cultural Leesons From Japan for a Critical History of Psychology”, History of Psychology, Volume. 10, Number.2, p. 179-198.

163

BVEN, J., KJELLGREN, B. (2002) “The Sinicization of the Social Sciences and the Chinese Mind”, Selecten Proceedings from sixth biennial NACS conference at Sandbjerg Slott, Denmark.

CHENG, M. (2009) “An Acoustic Fourth World”, Platform, Vol. 4, No. 2. p. 37-57.

CHIANG, Y. (2004) “Chinese Students Educated in the United States and the Emergence of Chinese Orientalism in the Early Twentieth Century”, New Perspectives on the History of East Asian Education, taiwan Journal of East Asian Studies, Volume. 1, Number.2.

COŞKUN, İ. (1997) Modern Devletin Doğuşu, Der Yayınları, İstanbul.

DİGEÇLİGİL, B. (2006) “Sosyal Bilimler Epistemolojisinde Sorunların Kaynağı: Ontolojiyi Unutmak”, Felsefe ve Sosyal Bilimler Muğla Üniversitesi Felsefe ve Sosyal Bilimler Sempozyumu Bildirileri, Vadi Yayınları, Ankara, ss. 31-53.

DIRLIK, A. (1996) “Chinese History and the Question of Orientalism”, History and Theory; Dec 1996, Volume. 35, Issue. 4.

DİRLİK, A. (1998), “Avrupa merkezcilikten Sonra Tarih Var mı? Küreselcilik, Sömürgecilik Sonrası ve Tarihin İnkârı”, Cumhuriyet Alkışla Olmaz, Cogito, Sayı 15, 251-274.

DURNA, T. (2004) “Köşe Yazılarında Avrupa Birliği Tartışmaları: Helsinki Zirvesi 1999”, Haber Hakikat ve İktidar İlişkisi, Elips Yayınları, Ankara.

ETKIND, A. (2007) “Orientalism Reversed: Russian Literature in the Times of Empires”, Modern Intellectual History, Volume.4,Number. 3, United Kingdom, pp. 617-618.

FUKUZIMI, R. (2006) “Criticism on Orientalism of the Concept of Superflat-Case Study: Scenes of the Japanese Contemporary Art” Oriental Metaphor 2006- Symposium I, p. 1-4.

GOLDEN, S. (2009) “Orientalism in East Asia: A Theoretical Model”, INTERASİA PAPERS, Barcelona.

GRIXTI, J. (2006) “Symbiotic Transformations: Youth, Global Media and Indigeneous Culture in Malta”, Media Culture Society, p. 105-122.

HASEGAWA, Y., HIROSE, Y. (2005) “What the Japanese Language Tells Us about the Alleged Japenese Relational Self”, Australian Journal of Linguistics, Volume. 25, Number. 2, p. 219-251.

HILL, M. (2000) “Asian Values as Reverse Orientalism: Singapore”, Asia Pacific Viewpoint, Volume. 41, Number. 2, pp. 177-190.

HOCKX, M., STRAUSS, J. (2005) ”Culture in Contemporary PRC”, the China Quarterly Special Issues, New Series, Number. 6.

HOUSTON, C. (2009) “An Anti-History of Non-People: Kurds, Colonialism and Nationalism in the History of Anthropology”, Macquarie: Journal of the Royal Anthropological Instıtute, (N.S).

164

HUI, W., CHUN, K. (2000) “Orienting Orientalism, or How to Map Cyberspace”, Master of Representation: Feminism, Theory and the Arts Conference, University of Buffalo.

IWABUCHI, K. (1994) “Complicit Exoticism: Japan and Its Other”, Critical Multiculturalism, Continuum: The Australian Journal Media and Culture, Volume. 8, Number. 2.

JACKA, T. (2004) “Creating A Public Sphere: A Case study of a Rural Women’s NGO in Beijing”, Gender Relations Centre, RSPAS, The Australian National University, Working Paper, Number. 10.

JOUHKI, J. (2006a) Imaginig the Other Orientalism and Occidentalism in Tamil European Relations in South India, University of Jyvaskyla Press, Jyvaskyla.

KAHRAMAN, H., B. (2002), İçselleştirilmiş, Açık ve Gizli Oryantalizm ve Kemalizm, Oryantalizm-I, Doğu Batı, Yıl 2, Sayı 20, Ankara, ss. 159-185.

KAHRAMAN, H., B. (2010a) Türk Siyasetinin Yapısal Analizi-I, Kavramlar Kuramlar Kurumlar, Agora Kitaplığı, İstanbul.

KAHRAMAN, H., B. (2010b) Türk Siyasetinin Yapısal Analizi-II, 1920-1960, Agora Kitaplığı, İstanbul

KEYMAN, F., MUTMAN, M. ve YEĞENOĞLU, M. (1999) Oryantalizm Hegemonya ve Kültürel Fark içinde ”Dünya Nasıl Dünya Oldu”, İletişim Yayınları, İstanbul.

KHUSKU-LAHIRI, R. and RAO, S. (2008) “Indıa on A Platter: A Study of Gurinder Chadha and Paul Mayeda Berges, Cinematic Adaptation of Mistress of Spices”, Postcolonial Text, Volume. 4, Number. 2, p. 1-13.

KIRAÇ, R. (2000) “Şiddet, Oryantalizm ve Minimalizm: 90’lı Yıllarda Türk Sinemasına Genel Bir Bakış”, 25. Kare Sinema Kültür Dergisi, Sayı: 31, ss. 11- 17.

KOCATEPE, M. (2005) “Troubling Essentialised Constructions of Cultures, An Analysis of a Critical Discourse Analysis Approach to Teaching and Learning Language and Culture”, Unpublished Thesis of the degree of doctor of Philosophy, James Cook University, Australia.

KUBOTA, R. (1999) “Japanese Culture Constructed by Discourses: Implications for Applied Linguistics Research and ELT”, Quarterly, Volume. 33, Number. 1.

LARY, D. (2006) “Edward Said: Orientalism and Occidentalism”, Journal of The Canadian Historical Association, Volume. 17, Number.2, p. 3-15.

LESHKOWİCH, A. M., JONES, C. (2003) “What happens When Asian Chic Becomes Chic in Asia”, Fashion Theory, Volume. 7, Number. 3/4, p. 281-300.

LIN, L. (2010) “The Asian Renaissance: Reclaiming Centrality”, Unpublished M.A Thesis in East Asian Studies, University of Toronto, Toronto.

LOPEZ, I. (2008) “Imagining the Chinese in Cuban Literature amd Culture”, Gainesville: University Press of Florida, Volume. 37, Number.2.

165

LU, S. H., Mi, J. (2009) Chinese Ecocinema in the Age of Environmental Challenge, Hong Kong University Press, Hong Kong.

MARTINEZ-ROBLES, D. (2008) “The Western Representation of Modern China: Orientalism, Culturalism and Historiographical Criticism”, Digithum, Number.10, UOC, Catalunya, p. 7-16.

MAKDİSİ, U. (2007) Osmanlı Oryantalizmi, Oryantalizm Tartışma Metinleri, Ed. Aytaç Yıldız, Doğu Batı Yayınları, Ankara.

MORGAN, J. (2006) “Issues in the Political Economy of Economic transition in the Peoples’ republic of China”, Working Paper Number 1: The Center of Excellenge in Global Governance Research, University of Helsinki, Finland.

NEVELING, P., Wergin, C. (2007) “Large-scale Toursim in Small-scale Societies, Introductory Paper”, Asa Conference: Thinking Through Tourism.

NIHEI, C. (2009) “Thinking Outside the Chinese Box: David Mitchell and Mukarami Haruki’s Subversion of Stereotypes about Japan”, New Voices, Volume.3, Sydney, p. 86-103.

OBENDORF, S. B. (2006) “Sexing up Theinternational”, Unpublished Thesis of the degree of doctor of Philosoph), The University of Melbourne, Melbourne.

ÖRS, H. B. (2009) 19. Yüzyıldan 20. Yüzyıla Modern Siyasal İdeolojiler, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul.

PALAT, R. A. (2000) “Beyond Orientalism: Decolonizing Asian Studies”, Development of Society, Volume. 29, Number. 2, p. 105-135.

PELEK, S. (2011) “Dağın Ardına Tepeden Bakmak ya da Kürt Aydınından Öz Oryantalizm Sorunu”, Dağdan Taşmak: Kürt Hareketinin Dönüşüm Seyri Toplum ve Kuram, Sayı 5, Yaz 2011, İstanbul.

PRATT, M. L. (1991) “Arts of The Contact Zone”, Prefession 91, MLA, New York, pp. 33-40.

RUSKOLA, T. (2002) “Legal Orientalism”, Michigan Law Rewiev, Volume. 101, Number.1, p.179-234.

SAİD, E. (1998) Oryantalizm, Çev: Nezih Uzel, İrfan Yayınevi, İstanbul.

SCHERER, F. F. (1998) Sanfancon: Orientalism, Confucianism and the Construction of Chineseness in Cüba, 1847-1997, York University Press, Toronto.

SHIHADE, M. (2009) “War on Terror, or Interests and Ideology ? reforming U.S Foreign Policy Before and After 9/11”, Journal of Alternative Perpectives in the Social Sciences, Volume. 1, Number.3, p. 883-891.

SHIRONG LU, A. (2008) “The Many faces of Internatlization in Japenese Anime”, Animation: An Interdisiplinary Journal Article, Volume.3, Number.2, London, Los Angeles- New Delhi and Singapore, p. 169-187.

STIFFLER, Matthew W. (2010) “Authentic Arabs, Authentic Christians: Antiochian Orthodox and the Mobilization of Cultural Identity”, Unpublished Thesis of the degree of doctor of Philosophy), University of Michigan, Michiggan.

166

ŞAHİN, K. (2009) Küreselleşme Tartışmaları Işığında Ulus Devlet, Yeni yüzyıl Yayınları, İstanbul.

TAI, S. (2009) “Mispronouncing Resistance: Uncovering Tales and Lessons in the Production of Creative Cultural Expression in Singapore”, Unpublished M.A Thesis in Environment Studies, York University, Ontario - Canada.

TAK, A., LAI, Y. (2007) Chinese Woman Writers in Diaspora, Cambridge Scholars Publishing, Newcastle, England.

TANN, K. (2010) “Semogenesis of A Nation: An Iconography of Japenese Identity”, Unpublished Thesis of the degree of doctor of Philosophy, The University of Sydney, Sydney.

TASKER, Y. (2011) Fifty Contemporary Film Directions, Routledge key Guides, Routledge, New York.1

TLOSTANOVA, M. (2008) “The: Janus-Faced Empire Distorting Orientalist Discourses: Gender, Race and Religion in the Russian (post) Soviet Constructions of the ‘Orient’”, Worlds Knowledges Otherwise.

TUTUNCU, F. (2007) “The National Pedagogy of the Early Republican Era in Turkey”, Unpublished Thesis of the degree of doctor of Philosophy, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstirüsü, Ankara.

ULUÇ, G. (2009) Medya ve Oryantalizm, Yabancı, Farklı ve Garip Öteki, Anahtar Kitaplar, İstanbul.

WING YI, T. (2007) “Jewish Imagery and Orientalism in Nineteenth and Early Twentieth Century European Art”, Unpublished Thesis of the degree of doctor of Philosophy, Hong Kong University, Hong Kong.

YAMAGUCHI, M. (2004) “A Critical Study of Discursive Practices of ‘Othering’ in Construction of National Identities: The Case of Learners of Japanese as Foreign Language”, Unpublished Thesis of the degree of doctor of Philosophy), Georgia University, Athens Georgia.

YAN, C. (2010) “Tourism Media Dynamics: Narratives of the Nation State”, Unpublished Thesis of the degree of doctor of Philosophy, University of Illinois, Urbana-Champaign.

YANG T, K. (2005) From Philosophy of History to Political Philosophy: An Ideological Investigation of Globalization, prerared for first International Congress of Quatitative Inquiry University of Illinois at Urbana- Champaign, IL May 5-7.

YILMAZ, A. (1996) Modernden Postmoderne Siyasal Arayışlar, Vadi Yayınları, Ankara.

YU, H. (2008) “The Politics of Images: Chinese Cinema in the Context of Globalization”, Unpublished Thesis of the degree of doctor of Philosophy, Oregon University, Oregon.

YUE, A. (2006) “The Regional Culture of New Asia, Cultural Governance and creative Industries in Singapore”, International Journal of Cultural Policy, Volume. 12, Number.1, p. 17-33.

167

ZIZEK, S. (2010) Yamuk Bakmak Popüler Kültürden Jacques Lacan’a Giriş, Metis Yayınları, İstanbul.