M. Ertan Kardeş (2014). Bourdieu'nün Politik Alan Kavramı

16
BOURDIEU’NÜN “POLİTİK ALAN” KAVRAMI İLE POLİTİK FELSEFENİN İLİŞKİSİ M. Ertan Kardeş * THE RELATION BETWEEN BOURDIEU’S CONCEPT OF “POLITICAL FIELD” AND POLITICAL PHILOSOPHY Özel-olana karşı “kamu” fikrini icat etmek için, kuşaklar bo- yunca hukukçular ve felsefeciler gerekti. Oysa [şimdi] tüm bun- lar ortadan kalkmaktadır (...). 1 P. Bourdieu ABSTRACT The aim of this article is to reveal the relation between Pierre Bourdieu’s theory and political philosophy on the basis of his concept of “political field”. On the one hand, Bourdieu produces a thought which focuses on the determinations in social life such as revealing monopolization in whole living areas and mechanisms of domination. But on the other hand, he claims that proving the levels of domination in terms of resistance can be seen as an opportunity. He associates true democratic process with these resistances. Thus, Bourdieu’s epistemological objection is emerging as the possibility of freedom in terms of knowledge at the same time. However, this article aims to examine firstly the extent of Bourdieu’s contributions of political philosophy besides his sociology as a negative philosophy and epistemological objection. In other words, it will be discussed the possibility of perceiving of Bourdieu’s epistemological studies * Yrd. Doç. Dr., İstanbul Ticaret Üniversitesi 1 Pierre Bourdieu, Propos sur le champ politique, Lyon: Presses universitaires de Lyon, 2000, p. 47. Kutadgubilig Felsefe-Bilim Araştırmaları Dergisi, Sayı 26, Ekim 2014, s. 169-184

Transcript of M. Ertan Kardeş (2014). Bourdieu'nün Politik Alan Kavramı

BOURDIEU’NÜN “POLİTİK ALAN” KAVRAMI İLE POLİTİK FELSEFENİN İLİŞKİSİ

M. Ertan Kardeş*

THE RELATION BETWEEN BOURDIEU’S CONCEPT OF

“POLITICAL FIELD” AND POLITICAL PHILOSOPHY

Özel-olana karşı “kamu” fikrini icat etmek için, kuşaklar bo-yunca hukukçular ve felsefeciler gerekti. Oysa [şimdi] tüm bun-lar ortadan kalkmaktadır (...).1

P. Bourdieu

ABSTRACTThe aim of this article is to reveal the relation between Pierre Bourdieu’s theory and political philosophy on the basis of his concept of “political field”. On the one hand, Bourdieu produces a thought which focuses on the determinations in social life such as revealing monopolization in whole living areas and mechanisms of domination. But on the other hand, he claims that proving the levels of domination in terms of resistance can be seen as an opportunity. He associates true democratic process with these resistances. Thus, Bourdieu’s epistemological objection is emerging as the possibility of freedom in terms of knowledge at the same time. However, this article aims to examine firstly the extent of Bourdieu’s contributions of political philosophy besides his sociology as a negative philosophy and epistemological objection. In other words, it will be discussed the possibility of perceiving of Bourdieu’s epistemological studies

* Yrd. Doç. Dr., İstanbul Ticaret Üniversitesi1 Pierre Bourdieu, Propos sur le champ politique, Lyon: Presses universitaires de Lyon, 2000, p. 47.

Kutadgubilig Felsefe-Bilim Araştırmaları Dergisi, Sayı 26, Ekim 2014, s. 169-184

170 M. Ertan Kardeş

in terms of mechanism of distinction, dispossession, exclusion and domination as political philosophy. Although political field, one of the important parts of his field theory, occupies a remarkable place, definition of political field does not include specifically definitions of politics (la politique) or the political (le politique). Thus, Bourdieu’s epistemological objection offer an model which includes an indirect relationship with political philosophy. From this point, it is considered that political philosophy needs an aspect which connects contemporary political philosophy and Bourdieu’s epistemological objection, having regard to his critique of speculative philosophy. Present study aims to uncover the relationship between Bourdieu’s epistemology and political philosophy. Key words: Pierre Bourdieu, political field, political philosophy, emancipation.

ÖZETBu makale Fransız düşünür Pierre Bourdieu’nün “politik alan” kavramını ele almaktadır. Politik alan kavramının politik felsefe açısından önemi sorgulan-maktadır. Bourdieu bir yandan toplumsal yaşamdaki belirlenimlere odaklanan bir düşünce üretmektedir: Yaşamın tüm alanlarındaki tekelleşme ve tahakküm mekânizmalarını açığa çıkartmaktadır. Diğer yandan da bu tahakkümün düzey-lerini ortaya koymayı direniş açısından bir imkân olarak düşünmektedir. Gerçek anlamda demokratik süreçlerin oluşturulmasını bu direnişlerle ilişkilendirmek-tedir. Bu doğrultuda Bourdieu’nün getirmiş olduğu epistemolojik itiraz aynı za-manda bilgi açısından da bir özgürleşme imkânı olarak belirmektedir. Ancak bu makalenin sorgulamak istediği ilk olarak Bourdieu’nün bir negatif felsefe olarak sosyolojisinin ve epistemolojik itirazının dışında politik felsefeye ne ölçüde katkı sunduğudur. Bir başka deyişle Fransız düşünürün ayrım, yoksun bırakılma, dışlama ve tahakküm mekânizmalarını açığa çıkarmak üzerinden ger-çekleştirdiği epistemolojik faaliyetinin doğrudan bir politik felsefe olarak algıla-nıp algılamayacağı irdelenecektir. Hiç şüphesiz Bourdieu’nün alanlar teorisinin önemli ayaklarından bir tanesi olan “politik alan” onun incelemesinde önemli yer tutmaktadır ancak politik alan tanımı özel olarak politika (la politique) ya da politik-olan (le politique) tanımlarını içermemektedir. Dolayısıyla Bourdieu’nün epistemolojik itirazı politik felsefe ile dolaylı bir ilişki modeli sunmaktadır. Bu noktadan itibaren Bourdieu’nün spekülatif felsefeye yönelik eleştirisi de göz önünde bulundurularak onun epistemolojik itirazını çağdaş politik felsefe sorun-larıyla bağlantılandıracak felsefi bir katkıya ihtiyaç olduğu saptanabilmektedir. Mevcut makale Bourdieu’nün epistemolojisinin politik felsefe ile ilişkisini açığa çıkarmayı hedeflemektedir. Makale; Fransız düşünürün epistemolojik itirazının, politik felsefe katkısı ile buluşturulmasının zorunlu olduğunu tezini savunmak-tadır. Anahtar Kelimeler: Pierre Bourdieu, politik alan, politik felsefe, özgürleşme.

Bourdieu’nün “Politik Alan” Kavramı ile Politik Felsefenin İlişkisi 171

Giriş

Bu makale Pierre Bourdieu’nün “politik alan” kavramından hareketle onun teo-risinin politik felsefe ile olan bağlantısını irdelemektedir. Onun politik alan kavramı, özgürleşme ile ilişkisi bağlamında ele alınmaya çalışılacaktır. Hiç şüphesiz Bourdi-eu düşüncesi belirlenimleri ortaya çıkaran bir pratik epistemolojiye yaslanmaktadır. Onun bu çabası, herhangi bir karşı koyma eylemi açısından zorunlu çıkış noktasını teşkil etmektedir. Belirlenimler açığa çıkmadan özgürlük eyleminin zemini olmaya-caktır. Fakat bu makalede sorgulanmak istenen nokta Bourdieu’nün belirlenimleri ortaya koyan epistemolojisinin ötesinde, politik alan kavramının ne kadar politik fel-sefeye katkı sunabileceğidir. Politik alan teorisi onun alanlar (champs) teorisinin ne-resinde durmaktadır? Politik alan kavramının otonomisi ve sınırları nedir? Belirlenim (déterminité) teorisi hangi ölçülerde belirlenim-dışı kalan öğelere (indéterminité) yer vermektedir?

Problematik

Bourdieu’nün politik alan kavramı başlangıçta iki temel sorunun sorulmasına olanak tanımaktadır. Birincisi bu kavramın (le champ politique) genel olarak alanlar teorisinden ne kadar ayrışabileceğidir. Politik alan, alan teorisinin basit bir uzantısı mıdır yoksa alanlardan farklı düşünülemeyen fakat kendi içinde ayrı otonom dina-mikler içeren süreçlere mi gönderme yapmaktadır. İkinci olarak ise Bourdieu’nün niçin özel olarak politika (la politique) ya da politik-olan (le politique) tanımları yap-mak yerine politik alanı kullandığıdır. Bourdieu “politik” ifadesinin çok tanımlı oldu-ğu ve çok fazla duruma işaret etmek için kullanıldığı saptanabilmektedir. Dolayısıyla tüm bu sorular ve saptamalar şu çıkarımların hipotez olarak sorgulanması olanak tanımaktadır: Bourdieu düşüncesi temelde epistemolojik bir itiraz geliştirmektedir; politik felsefe açısından dolaylı bağıntı sunmaktadır ya da politik alan kavramsal düzlemde hem belirlenimleri açığa çıkarmak hem de özgürleşme eylemi açısından ciddi bir imkân barındırmaktadır. Bu iki karşıt tez araştırılırken Fransız düşünürün Müdahaleler kitabında ortaya çıkan, politik bağlanması (engagement politique) ve entelektüel aktivizmi konu dışında bırakılacaktır. Makale Bourdieu’de politik ala-nın kavram olarak sınırlarını ortaya koymaya çalışmaktadır. Bourdieu, “bilim insanı” tavrı ile “politikacı” tavrını farklı iki düzey olarak ele almaktansa bu ikisini birbirle-riyle sürekli temas hâlindeki bir “bağlanma” ilişkisi olarak algılamaktadır. Esas sorun Bourdieu’de bağlanmanın eylem hâlleri ile politik alan kavramının ne kadar diyalek-tik bir işleyiş geliştirdiğidir. Bu işaret noktaları üzerinden mevcut makale Bourdi-eu’nün epistemolojisinin politik felsefe ile ilişkisini açığa çıkarmayı hedeflemektedir.

172 M. Ertan Kardeş

Toplumsal Eşitsizlik ve Bilinci

Bourdieu’nün politik alan kavramını irdelemeye başlamadan önce onun düşün-cesinin ana motivasyonunu ele almakta fayda vardır. Fransız düşünür Durkheimcı olarak adlandırılabilecek bir sorunsalı yeniden formüle etmiştir: Toplumsal eşitsiz-lik ve toplumsal hâller, o toplumu oluşturan unsurlar tarafından tanınmamaktadır. Bir başka deyişle, eşitsizliğin mağdurları bu mağduriyetin bilincinde değillerdir. Bu mağduriyetin bilincinde olmama bir yandan düzenin yapısının sürdürülmesine imkân tanımaktadır ancak diğer yandan –ve de daha önemlisi–, ezilenlerin ezen mantığını yeniden üretebildiği bir toplumsallığı yaşatmaktadır. Özetle Bourdieu toplumsal fa-illerin kendi koşulları karşısındaki bilinçsizliğini gün yüzüne çıkarmaya yönelik bir sosyoloji etkinliği yürütmektedir.

Bu çerçevede Bourdieu “kurtuluş” (émancipation) sorunsalını “sahip olmama/elinden alınma” (dépossession)2 hâlleri üzerinden düşünmektedir.3 Yeniden-üretim metninde Bourdieu toplumun birçok kesiminin belirli alanlara –örneğin eğitim– eri-şimindeki (accès) eşitsizliğin mutlak bir erişimsizliğe dönüşmesinin sonuçlarından söz etmektedir. Mutlak erişimsizlik kendisini farkında olmama ve bilinçsizlik hâli olarak ortaya koymaktadır.

O hâlde Bourdieu açısından sorun, toplumsal alanlara erişimde eşitlik sorunu olduğu kadar aynı zamanda erişim eşitsizliği konusunda bilinç etkenidir. Tekrarla-mak gerekirse yapısal ve kökensel eşitsizliklerin varlığının tanınmaması onların sü-rekliliğini sağladığı gibi yeniden üretilmelerine de yol açmaktadır. Kabul etme ya da tanınmama (méconnaissance) ve bilinçsizlik hâli yeniden-üretilme nihai noktası ise tahakkümün doğallaşmasıdır. Sembolik iktidar tam da mevcut kabul edişin ya da tanınmanın varsayıldığı bir şiddet –ancak tanınmayan bir şiddet– olarak ortaya çıkmaktadır. Fransız düşünür, Eril Tahakküm kitabında tahakkümün nasıl toplumsal ilişkilerden soyutlanarak ve de tarihsizleştirilerek “doğallaştırıldığını” (naturalisati-on) ortaya koymaktadır.4 Tarihsel-toplumsal olarak oluşan ve birtakım “alan”larda şekillenen/yeniden-üretilen ilişkilerin sanki doğalmış gibi düşünülmesi tahakkümün aşılmasındaki en büyük zorluklardan biridir. Bu durumda Bourdieu, şeyleri oluşma

2 Türkçeye çeviri açısından sorun yaratan Bourdieu kavramsallaştırmaları onun sıklıkla yoksun kalma, mahrum bırakılma ya da eksik olma süreçlerine gönderme yapan “dé - de” önekini kullanarak kavram üretmesinden kaynaklanmaktadır. Örneğin varisler (héritier) ifadesini kullanırken aynı zamanda bir sahip olmama hâli olarak “déshéritiers” yani vâris-olmayan (olamayanlar)/mirastan-yoksun-bırakılan-lar terimini üretmektedir.

3 Pierre Bourdieu, La reproduction. Eléments pour une théorie du système d’enseignement, Paris: Mi-nuit, 1970, s. 253.: “Instrument privilégié de la sociodicée bourgeoise qui confère aux privilégiés le privilège suprême de ne pas s’apparaître comme privilégiés, elle parvient d’autant plus facilement à convaincre les déshérités qu’ils doivent leur destin scolaire et social à leur défaut de dons ou de mérite qu’en matière de culture, la dépossession absolue exclut la conscience de la dépossession.”

4 Pierre Bourdieu, La domination masculine, Paris: Seuil, 1998.

Bourdieu’nün “Politik Alan” Kavramı ile Politik Felsefenin İlişkisi 173

süreçleriyle ele alan bir bilinç hâli5 geliştirmeye yönelmektedir. Bilinç hâli tek başına özgürleşme imkânı sunmasa da oluşan çetrefil engelleme

mekânizmalarının farkına varmak açısından bir başlangıç imkânı olarak belirmekte-dir. Zira esas sorun Bourdieu açısından erişim ve edinme alanlarındaki görünür-ol-mayan eşitsizliklerin ifşa edilmesi ve ortadan kaldırılmasıdır.

Alan (Champ) Kavramı

Politik alan kavramını ele alabilmek açısından öncelikle Bourdieu’nün “alan” kavramından ne anladığını ortaya koymak gerekmektedir. Paskalyen Meditasyon-lar’da Bourdieu “Her alan şeylerde ve habituslarda belirli bir bakış açısının kurum-sallaştırmasıdır.” demektedir.6 Buna göre alan toplumsal bir gerçekliğin hem öznel hem de nesnel bağlamlarında üretilmesi olarak yaşanmaktadır. Nasıl ki toplumsal mekân makro düzlemi oluşturuyorsa Bourdieu’ye göre alan da bir mikrokozmostur. Mikrokozmos olarak alan ya da alanlar makrokozmosunun bünyesindedirler. Ancak her alanda örneğin meslek alanında ya da eğitim alanında farklı dinamikler işlemek-tedirler.

Alanda karakterize olan, toplumsal fail tarafından özel bir amacın izlenmesidir. Bu da zorunlu olarak gerekli altyapıları/tertipleri (disposition) kullanmayı gerek-tirmektedir. Bu durumda da alan dinamiğini belirleyen yine öncelikli olarak erişim eşitliğidir. Burada faillerin eylemleri ne mekâniktir ne de sanıldığı kadar bilinçlidir. Niyetler, iradede dirençlilik ya da failin kararlılığı, eylem alanının serbest ve bilinç-li şekillendiği anlamına gelmemektedir. Eylem alanının düşünülebilir olması onun belirlenimsizliğini azaltmaz ancak onun mantığına uyumlanmak açısından daha çok imkân yaratır.

Fransız düşünüre göre her alan otonomdur. Mücadele ise bu otonom alanın kendi mantığı ve kendi güç dengesi içinde geçmektedir. Alan içindeki mücadele bir yandan faillerin kendi çıkar arayışının evreni olurken diğer yandan da dışlama (exclusion) mekânizmaları bu arayışa paralel bir şekilde gerçekleşmektedir. Alana erişim, erişim eşitsizliğinin pekiştirilmesi ve alan içinde iç işleyiş mantığına karşı duyulan “illusio”, “doxa” ve “inançlar” dışlamanın ana kaynaklarıdır.

Bu çerçevede alandaki düzenin sürdürülmesi ve yeniden-üretilmesi alana iliş-kin inançla pekişmektedir. Alanı alan yapan somut yapılar olduğu kadar alanın içsel

5 Burada kastedilen herhangi bir “bilinç felsefesi” kavrayışı değildir. Bourdieu’de sosyolojinin görevi toplumsal alan içerisindeki tahakküm ilişkilerini açığa çıkarmaktadır. Oysa “bilinç felsefesi” Bour-dieu’nün gözünde olumsuz bir anlama sahiptir. Özellikle Marksist bilinç felsefesi geleneği Fransız düşünürün hedefindedir. Ona göre “doğru bilinç/yanlış bilinç” ikilemini terk etmek gerekmektedir. Bkz. Pierre Bourdieu, Sur l’Etat. Cours au collège de France. Paris: Seuil. Raison d’agir, 2012, s. 269.

6 Pierre Bourdieu, Méditations pascaliennes. Paris: Seuil, 1997, s. 144

174 M. Ertan Kardeş

mantığı, içkin inanç yapısıdır. Failleri inanç yapısını benimsemektedirler ve bu sa-yede alan “oyunu” iktidar çekişmelerinin mekânı olmaktadır. Bourdieu Sosyoloji So-runları’nda alanları “konumların yapılaşmış mekânlar olarak senkronik öğrenilmesi” şeklinde tanımlamaktadır.7 O hâlde konum alma, konum oluşturma ve konumlanma alanların genel yasalarını tayin etmede belirleyicidir. O hâlde “alanın yapısı faillerle mücadeleye bağlı kurumlar arasındaki güç ilişkisi hâlidir (...).”8 Her odak bu güç ilişkisi içerisinde daha elverişli konuma uzanmaya çalışmaktadır. Aynı zamanda da diğerinin konumunu bozmaya, elverişsiz hâle getirmeye çalışmaktadır.

Elverişli konumu tutan odak alana ilişkin “özel [spécifique] sermaye”nin de saptayıcısıdır.9 Mücadelede strateji kapitalin korunması ve erişimin başka odaklar için sınırlı hale getirilmesi olarak gelişmektedir. Son kertede alan mücadelesi bir mu-hafaza ya da erişim mücadelesidir. Alanın içkin mantığına uygun olarak yapılmak-tadır. Alan özel sermayesi bu durumda ayrım noktası olarak belirmektedir. Özetle alan güç ilişkileri hiyerarşisinde gerçekleşen, yasaları olan, faillerin özel çıkarlarını konumlandırmaya çalıştığı çoğul, çoksesli ve dışlayıcı otonom bir mikrokozmostur. Tahakküm ilişkileri dolayısıyla ezen/ezilen ilişkileri bu mikrokozmosta gerçekleş-mektedir. O hâlde “politik alan” nedir?

Politik Alan

Tam da bu çerçevede Bourdieu’nün özel olarak politik alan kavramsallaştırma-sına bakmakta fayda vardır. Bunun için de Bourdieu literatüründe kavramın kullanıl-dığı yerlere göz atmak gerekmektedir. “Politik alan” kavramını Bourdieu’nün özel olarak irdelediği bir yapıtı yoktur. Paskalyen Meditasyonlar’da, Söylenen Şeyler’de, Sembolik İktidar ve Dil’de ve Devlet Üzerine’de geçmektedir. Bunun dışında Politik Alan Üzerine Konuşma ve Politik Alan, Sosyal Bilimlerin Alanı, Gazetecilik Alanı isimli kitapçıklarda ve de özellikle Actes de la recherche en sciences sociales dergi-sinde yayınlanan beş makalesinde bu kavram kullanılmaktadır.

Mevcut makale politik alan kavramı ile Bourdieu’de sıklıkla kullanılan “politik” sıfatı arasında ciddi bir fark gütme çabası içerisindedir. Zira politik felsefe açısından Fransız düşünürde politikaya ilişkin tanımların ve belirlenimlerin izi sürülmektedir. Bu çerçevede literatür açısından ilk dikkat çeken husus “politik alan”ın Bourdieu termino-lojisi açısından hem merkezî bir konumda olmadığıdır hem de düşünsel üretiminde faz-la yer tutmadığıdır. Politik alan kavramı onun alanlar teorisinin altında belirmektedir.

7 Pierre Bourdieu, Questions de sociologie. Paris: Minuit, 1984, s. 113.8 Pierre Bourdieu, a.g.e., s. 114.9 Pierre Bourdieu, a.g.e., s. 115.

Bourdieu’nün “Politik Alan” Kavramı ile Politik Felsefenin İlişkisi 175

İlk saptanabilecek tanımsal farklılık politika (la politique) yerine politik alan (champ politique) kullanımıdır. 1979 yılında Ayrım kitabında ele alınan bu kavrama göre Bourdieu onu öncelikle “ideolojik üretim alanından” ayırt etmektedir.10 Bu met-ninde Bourdieu ideolojik üretim alanını politikayı iş olarak yapan merkezi aygıtların içinde üretimi gerçekleşen unsurlar olarak görmektedir. Yorumlanacak olunursa baş-kent bürokrasilerinin politik dili ve uygulama tarzları ideolojik üretim alanı olarak algılanmaktadır. Buna karşın politik alan “olağan ya da olağandışı, gizli ya da açık, bireysel ya da kolektif, kendiliğinden ya da örgütlü vb. mücadelelerin alanıdır.”11

Ayrım’daki bu tanım bize güçlü bir belirlenim çerçevesi sunmamaktadır. Zira metnin birçok yerinde politika, politik, politik alan ifadeleri çokanlamlı bir şekilde kullanılmaktadır. Bu metindeki politik alan tanımı politik felsefe açısından bakıldı-ğında düşünürün sosyolojik alan teorisinden çok da farklılaşmış görünmemektedir.

1977 tarihli “Politik sorular” akabinde 80’li yıllarda devam eden “Politik Tem-siliyet” (1981) gibi makalelerinde Bourdieu kendi teorisini daha somut olarak ortaya koymaktadır. “Politik sorunlar” makalesi politik alan terimini özel olarak politika-dan ayrıştırmadan sorunsalını ikili bir zemin üzerine yaslamaktadır: Otonom ola-rak varsaydığı ideolojik üretim alanı ile bu politik olarak düşünülebilir otonom alan karşısındaki faillerin konum almaları12 (Bourdieu 1977: 56). Bu metinde ilginç olan Bourdieu’nün ideolojik üretim alanını politik alana yakınlaştırmış olmasıdır. 1981 ta-rihli “Politik Temsiliyet” makalesinde de yine “ideolojik üretim alanı” politik alanına yakın olarak düşünülmektedir (Bourdieu 1981a: 6).13 Politik alanının tanımına ilişkin çokanlamlılıktan bu bağlamda söz etmek mümkündür. Bu da Bourdieu’de mikrokoz-mos olarak politik alanın diğer mikrokozmoslarla iç içeliğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla bu mikrokozmosun otonomisi sorunu hipotez olarak tutulmalıdır.

Bu hipotez çerçevesinde “Politik Sorunlar” makalesinde Bourdieu’nün sonraki tüm metinlerinde kullanacağı bir izleği bulmak mümkündür: Tahakküm düzeylerini türeten dil, eylem, yapı ve söylemler ile faillerin bu tahakküm karşısında tahakküm eden-tahakküm edilen şeklinde konumlanışları. Bourdieu her zaman için politik ala-

10 Pierre Bourdieu, La distinction, Critique sociale du jugement, Paris: Minuit, 1979, s. 505.11 Pierre Bourdieu, a.g.e., s. 505.12 Bourdieu Pierre. “Questions de politique”, in Actes de la recherche en sciences sociales. Vol. 16, sep-

tembre 1977, s. 56.: “Le fait de produire une réponse à un questionnaire sur la politique, comme le fait de voter ou, à un autre niveau de participation, de lire un journal d’opinion ou d’adhérer à un parti, est un cas particulier de rencontre entre une offre et une demande: d’un côté le champ de production idéo-logique, univers relativement autonome, où s’élaborent, dans la concurrence et le conflit, les instru-ments de pensée du monde social objectivement disponibles à un moment donné du temps, définissant du même coup le champ du pensable politiquement ou, si l’on veut, la problématique légitime [...]; de l’autre, des agents occupant des positions différentes dans le champ des rapports de classes et définis par une compétence politique spécifique [...].”

13 Pierre Bourdieu, “La représentation politique [Éléments pour une théorie du champ politique]”, in Actes de la recherche en sciences sociales. Vol. 36-37, février/mars 1981, s. 6.

176 M. Ertan Kardeş

nı tasavvur ederken orada merkezî yapıları oluşturan, çapraşık bir tahakküm mekâ-nizmasını varsaymaktadır. Bu merkezî yapılar karşısındaki konumları değerlendir-mektedir. Onun politik evreni açısından tahakküm mekanizmaları bağlamında daha elverişli olarak konum alan failler ve kurumsal yapılar ile daha elverişsiz konumdaki failler söz konusudur. Politik alan her şeyden önce tahakküm edici söylemin, yapının ve performansın ortaya koymasıyla başlamaktadır. Bu çerçevede politika onun gö-zünde bir güç uygulamasıdır.

Politika Bourdieu’nün gözünde bir güç uygulamasıdır demek aynı zamanda bu gücün oluşan kanaatler, fikirleri ve tavırları da bir şekilde belirlediğini söylemektir (sembolik iktidarın belirmesi). Tahakküm kendisini öylesine etraflıca vazeder ki bu-nun sonucunda tahakküm edilen tahakküm edici mekânizmaların çoğu kez yeniden üreticisi olarak belirir. O hâlde Fransız düşünür açısından politik alanın özgül otono-misinin kavranabileceği nokta güç ilişkileri çerçevesidir. Kanaat ve tavır oluşturma gazetecilik gibi, üniversite gibi vb. diğer alanlarla iç içe geçebilmektedir.

Farklı sınıfların alanlar içinde konum alması politik alanı işaret etmektedir an-cak bu konum almayı eğitim ya da oturma alanındaki herhangi bir güç ilişkisinden ayırt edilebilecek yanı politik alan içerisindeki merkezi tahakküm mekânizmalarının kurumlarıdır. Parlamento, bürokratik işleyiş kerteleri gibi. Dolayısıyla Bourdieu açı-sından tahakküm edilenlerin niçin tahakküm düzeninin üretilmesine katkı sunduğu-nun yanıtı bir yandan merkezî güç ilişkilerinde olduğu kadar eğitim, sağlık ve medya gibi diğer mikrokozmoslar içerisinde oluşan eylemlerdedir. Kanaat oluşturma bunun en başında sayılabilmektedir.

“Politik Temsiliyet” makalesinde Bourdieu politik alanın otonomisini daha belirgin kılmaya yönelik bir çaba gütmektedir. Politik sermaye ile bu sermayeden yoksun bırakılanların ilişkisini analitik bir şekilde ortaya koymaktadır. Bourdieu’nün buradaki politik alan tanımı yine ikili bir momenti içermektedir: Politik alan hem bir güç ilişkileri alanıdır hem de bu alana yapısını veren güç ilişkilerini dönüştürmeyi güden bir alandır (Bourdieu 1981a: 1).14

Politik kapitalin uygulanması anlamında temsiliyet mekânizmalarının bütünü bu sermayeye erişemeyenler açısından asimetrik bir tahakküm yaratmaktadır. Gerek meslekten politikacılar gerek temsiliyet mekânizmalarının yürütücüleri “politik ürün-lerin” üreticileri olarak tüketicilerini yaratmaktadır. Bu politik üretim aynı zamanda ekonomik sermaye alanıyla paralellik içerisindedir. Tüketici ya da sıradan yurttaş bu mekânizmaların doğal öğesi olarak tasarlanmaktadır. Ekonomik ve politik üretim

14 Pierre Bourdieu, a.g.e., s. 1.: “Le champ politique, entendu à la fois comme champ de forces et comme champ des luttes visant à transformer le rapport de forces qui confère à ce champ sa structure à un moment donné, n’est pas un empire dans un empire: les effets des nécessités externes s’y font sentir par l’intermédiaire surtout de la relation que les mandants, du fait de leur distance différentielle aux instruments de production politique, entretiennent avec leurs mandataires et de la relation que ces derniers, du fait de leurs dispositions, entretiennent avec leurs organisations.”

Bourdieu’nün “Politik Alan” Kavramı ile Politik Felsefenin İlişkisi 177

araçlarına erişim, sermaye edinmedeki asimetriyi artırdığı gibi doğallaştırmaktadır. Temsiliyet mekanizmaları sahip olamama hâlleri politik alanın içkin mantığının bir sonucu olarak zihin dünyalarının da belirleyicisine dönüşmektedir.

Bourdieu politik alanın otonomisini en çok onun nesnelleştirebildiği ölçüde kavramaktadır. Temsiliyet mekânizmaları içerisinde bir yandan üretilen diğer yandan edinilen konumlarla rekabetin konusu olan politik sermaye bu nesnelliğin mekânı olarak görünmektedir. Politik sermayenin hareketliliği, ona sahip olanlar-olmayanlar arasındaki güç diyalektiği, çok katmanlı ve çetrefil bir şekilde artırarak sürdürmek-tedir. Politik sermayenin sahipleri onu koruma ve yeniden-üretme çabası güderken, yoksun bırakılanları da bu çabaya dahil edecek stratejilerin geliştirmesi hareketliliğin alanlarını kurmaktadır. Bu çerçevede alanın nesnelliği onun merkezindeki odakların gücüne referansla bilinmektedir.

Politik sermayenin nesnelliği onun kurumsallaşması kadar faillerce öznelleşti-rilerek uygulanmasından da kaynaklanmaktadır. Bourdieu yine mekânik hareket ve özgür iradeyle hareket ikileminin ötesine geçerek failin öznelliğini onun bilincini aşan bir hal olarak düşünmektedir. Failin sermayeye sahip olma güdüsüyle yaptık-ları o sermayenin nesnel olarak birikimine de katkı sunmaktadır. Failin sahip olma düzleminde görünürlüğünün artması politik sermayenin tahakkümünü artırmaktadır.

Bourdieu’nün politik alanın nesnelleşmesine verdiği önem onun “muhalif” poli-tik söylemlerine yönelik eleştirisinde de görülebilir. “Politik Temsiliyet” makalesin-de politikanın sadece “fikirler” arasındaki bir mücadele olmadığını belirtirken alanın nesnel otonomisine işaret etmektedir.15 Politik dönüşüm güçler alanı içerisinde ko-num almayı zorunlu hale getirmektedir. Bu konum alma ya failin erişim alanının uza-ğında kalmasıyla ya da yakınlaşmasıyla sonuçlanacaktır. Uzak kalması durumunda öngördüğü dönüşüm gerçekleşmeyecektir. Yakınlaşması ve erişmesi durumunda ise Bourdieu’ye göre alanın mantığına göre failin dönüşüm geçirmesi beklenen sonuçtur. Alanın nesnelliği kendi iç dinamiklerini yaratmaktadır. Dolayısıyla sadece fikir ve ideallerle yapılan mücadelenin bu nesnelliğin dışında kaldığı sürece anlamı olmaya-caktır. Fikirler alanın mantığı içerisindeki yeniden-üretime mücadeleci eylem olarak katıldıkları ölçüde alanın güç unsurlarından olacaktır.

Bourdieu 1984 yılında “Toplumsal Mekân ve ‘Sınıfların’ Oluşumu” başlıklı ma-kalesinde politik alandaki algı mücadelesini devletle bağlantısı ile irdelemektedir. Buna göre politikayı (la politique) toplumsal dünyanın meşru algısını sunacak bir dayatma için mücadele olarak tanımlamaktadır.16 Politik eylem kendisini bu dünya görüşünü nesnelleştirme çabası olarak göstermektedir. Devlet ise bu dayatmayı ger-çekleştirecek en üst kerte olarak belirmektedir. Devlet meşrû bir toplumsal dünya dayatma/tayin etme aygıtıdır.

15 Pierre Bourdieu, a.g.e., s. 23-24. 16 Pierre Bourdieu, “Espace social et genèse des ‘classes’”, in Actes de la recherche en sciences sociales.

Vol. 52-53, juin 1984, s. 1.

178 M. Ertan Kardeş

Politik alandaki algı kurma mücadelelerini alanın içsel mantığı ve de daha önemlisi alandaki asimetrik güç ve sermaye dengeleri bağlamında ele alan Bourdieu açısından siyaset biliminin politika algısı ve bazı Marksist teorilerin “sınıf” algısını mistifiye edici özellikler sunabilmektedir. Bourdieu bu metninde tüm farklı politika teorilerine karşın şu fikri savunmaktadır: Politik eylemin evreni ona katılan faillerin bu evreni doğallaştıran bir sosyal temsiliyle mümkündür. Başka bir deyişle politik eylem hem faillerinin katılımıyla ve onların sunduğu dünya resimleriyle oluşmak-tadır hem de bu faillerin güç dengesi içinde konum almaya çalıştığı bir mekândır. Dolayısıyla alanın çapraşık hâli nesnelci ve meta-söylemlerin politik incelemelerini geçersiz kılmaktadır.

Bourdieu failin dolayımsızca içinde bulunduğu gerçekliğin bilgisine sahip oldu-ğunu iddia etmesini de aynı dolayımsızlık iddiasındaki siyaset biliminin de yanılsa-ma içinde olduğunu düşünmektedir. Bourdieu açısından politik evreni kuran başlıca dolayımlardan bir tanesi “düşünme biçimleri”, toplumsal temsiller ve kanaatlerdir. Bourdieu “Betimleme ve Buyurmak” makalesinde faillerin toplumsal temsillerini [représentation] değiştirmenin politik evreni değiştireceğini iddia etmektir ancak bu iddiaya paralel olarak düzeni kuran zihnin kendisini muhafazaya yöneldiğinde dö-nüştürdüğünü düşündüğü düzenin bir parçası olma riskinin de altını çizmektedir.17 Bourdieu politik alanın sembolik ve dilsel düzeylerinin eylem tarzlarını saptadığını ortaya koymaktadır. Bu şekilde hem dolayımsızlık tezinden uzaklaşmaktadır hem de nesnelci yanılsamadan kendisini sıyırmaktadır.

“Politik alan” konferansında Bourdieu tüm metinlerindeki kavramsallaştırma-larını derli toplu bir şekilde ele almaktadır.18 Tekrarlanacak olursa politik alan da diğerleri gibi güç ilişkileri barındıran bir kozmostur. Bourdieu politik alana dair ilk düzlemde meslekten politikacıların19 merkezî kurumsallaşmasının iç mantığına gön-dermede bulunurken ikinci düzlemde ise meslekten politikacıların söylemlerine kar-şın kitlenin muhalif tavrına işaret etmektedir.

Politik Alan Tamamen Otonom Mudur?

Bir mikrokozmos olarak politik alanın otonomisinin kısmi olduğunu Bourdieu de kabul etmektedir.20 Alanın otonomisi onu “görece” ve “kısmi” olarak ekonomik

17 Pierre Bourdieu, a.g.e., s. 69-73.18 Pierre Bourdieu, Propos sur le champ politique. Lyon: Presses universitaires de Lyon, 2000, s. 51-52.19 Bourdieu metinlerinde sıklıkla politikanın profesyonelleriyle “profan”larını (profane) kıyaslamakta-

dır. Genellikle kiliseye bağlı olmayan, dinsellikten uzak olmayan anlamında kullanılan bu kelime Bourdieu’de “alana ait olmayan kişi” olarak ele alınmaktadır. Bkz. Pierre Bourdieu, Sur l’Etat. Cours au collège de France. Paris: Seuil. Raison d’agir, 2012, s. 283.

20 Pierre Bourdieu, a.g.e., s. 62.

Bourdieu’nün “Politik Alan” Kavramı ile Politik Felsefenin İlişkisi 179

ya da başka tip alan içi ilişkilerden ayırt edilebildiği andan itibaren başlamaktadır. Dolayısıyla Bourdieu politik alanın otonomisinin temel kriteri olarak diğer alanlarla anlaşılamayacak olmasını göstermektedir.

Bourdieu’nün tıpkı epistemolojisinde olduğu gibi “ilişkiselliği” alan teorisinin dolayımlarına yerleşmesi politik alan için de geçerlidir. Politik alanın içindeki failler bu alandaki oyuna dair kurallara inanç ve hissiyat beslemektedirler. Politik alanın hissiyatı bu görece otonominin kaynağında bulunmaktadır. Ne zaman bir ilişki ahlâ-kın ya da ekonominin denklemleriyle değil politik alanın mantığıyla yürütülmektedir o vakit alanın otonomisi belirmektedir. Otonominin yasasına bir iç belirlenim olduğu kadar onun ne olmadığı da kendi sınırlarını çizmektedir.

Politik alan genel alanlar teorisi içinde otonom olarak bulunmamaktadır bu alan-larda otonomlaşarak kendisini kurmaktadır. Bu sebepten ötürü alanın mantığı tekil mücadelelerin yapısından kaynaklanmaktadır. Her mücadele tarzı farklı alanların kurulmasına imkân tanımaktadır. Politik alan iktidarın tek elde toplanma çabalarıy-la merkezî karakterini almaktadır. Kurumsallaşma-bürokratik fenomen, Parlamento vb., meşrû politik alan kurgusu olarak belirmektedir.

Dolayısıyla Bourdieu radikal anlamda bir otonomi fikrinden hareket etmemek-tedir aksine sadece politik alanın öğeleriyle anlaşılabilir mücadele pratikleri için bu tabiri kullanmaktadır. Bu politik alan tanımı Bourdieu yapıtı açısından temel bir so-runu ortaya çıkarmaktadır: Bourdieu günlük pratiklerindeki yoğun bir entelektüel bağlanmaya karşın yapıtında politik-olana merkezi bir konum verememektedir. O halde sorulması gereken bu durumun nedeninin onun tahakküm teorisi olup olmadı-ğıdır. Başka bir deyişle Bourdieu’nün erişim eşitsizliği üzerinden geliştirdiği iktidar ve sembolik iktidar tezlerinin politik-olana ancak kısmi düzlemde yer açabilecek ka-dar katı olması mı bu duruma yol açmaktadır?

Tahakküm Fikri Politik Praksis Fikrini Baskılamakta Mıdır?

Bu soruyu ele almak açısından bir soru daha sormak mümkün görünmektedir: Bourdieu’de politik tahakküm ile eğitim alanındaki tahakküm arasında herhangi bir kerte farkı var mıdır? Eril tahakkümün en alttan en üste türeticileri ile politik tahak-kümün türemesi arasında modalite ayrışması söz konusu mudur?

Bourdieu’nün Politik Müdahaleler seçkisinde yer alan metinlerindeki politik bağlanması ve “Philippe Fritsch ile Söyleşi”de ortaya koyduğu politik alana dair en temel ilgisi şunu göstermektedir: Fransız düşünür sosyolojik tespitlerinin ışığında olayların akışına müdahale etmek istemektedir. Üzerine yazdığı konularda çözülme, tehlike ve tehdit durumlarına karşı epistemolojik itirazını bir teyakkuz (vigilence) alarmı olarak kullanmaktadır. Bourdieu’de bağlanma ve müdahale politik olayların akışında yanlış-olanı düzeltme ve de daha adil-olanı üretme çabası olarak belirmekte-

180 M. Ertan Kardeş

dir. Bunda en etkili olan ise Bourdieu’nün sıklıkla Spinoza’ya atıfla tekrarladığı gibi “hakikat kendi başına güçsüzdür” düşüncesidir. Bourdieu’nün epistemolojik itirazıy-la birlikte ürettiği tahakkümü görünür kılan bilgisi onun açısından yeterli değildir. Bu sebeple epistemolojisinden bir müdahale biçimi olarak faydalanmak istemektedir.

Ancak bu noktada politik felsefe açısından esas sorun, politik alan kavramının ne ölçüde Bourdieu’deki bağlanma hâllerine dair bir kavramsallaştırma ürettiğidir. Epistemolojik boyut politik praksisi ve de özgürleşme perspektifini ne kadar önce-lemektedir? Bourdieu “Politikayı Düşünmek” makalesinde “politikayı politik olarak düşünmeden düşünmek” olarak adlandırdığı bir çaba gütmektedir.21 Bu çabasında da Bourdieu yine politikayı epistemolojik itirazının düzlemlerine yerleştirmeye çabala-maktadır.

Buradan hareketle Bourdieu’ye getirilebilecek birinci eleştiri epistemolojik iti-razı ile kendi aktivizmi arasında politik alanın güçlü bir kavramsal dolayım sunma-dığıdır. Sosyolojik epistemoloji tüm hatlarıyla tahakkümü tespit etmektedir. Alanlar teorisi bu bağlamda tahakküm maddi ve sembolik düzlemleriyle ortaya koymaktadır. Ancak politik alan ne bu alanlar teorisinin sosyolojik bakış açısından ayrışmaktadır ne de tahakküm kendi başına politik bir düzleme gönderme yapmaktadır. Politik alan tahakkümün kertelerinden biri olarak işlemektedir.

Tahakküm ve tahakkümün bilgisi bu anlamda politik alan kavramı açısından aş-kın kalmaktadır. Bu aşkınlık özgürleşme teorisini düşünülebilir olmaktan çıkarmak-tadır. Tahakküm o kadar bütünlüklü bir aşkınlık içerisinde ele alınmaktadır ki politik alan diğer alanlar arasında kurucu iktidar olarak düşünülmemektedir. Ya da başka bir deyişle ancak diğer alanlar kadar kurucu varsayılmaktadır. Politik alanın kısmi ve görece otonomisi tahakkümün aşkınlığı içinde erimektedir.

Rancière’in Bourdieu eleştirisini bu çerçevede hatırlamakta fayda vardır. Ran-cière’e göre Bourdieu’nün tahakküm teorisi hem “bilimselciliğin”22 yenilenmiş bir hâlidir, dolayısıyla varolan iş bölümü ve tahakküm yapılarının yeniden üretimine katkı sunmaktır. Rancière buna paralel olarak Bourdieu’de tahakkümün durmaksı-zın sürdürülmesini kesintiye uğratacak bir kavramsallaştırma yakalayamamaktadır. Rancière açısından tahakküm eden ile tahakküm edilen arasında bu oyunu bozmaya yönelik diyalektik bir hareket mevcuttur. Ancak bu diyalektik dolayım Bourdieu te-orisinde yer almamaktadır.

Hiç şüphesiz söz konusu olan Rancière’in Bourdieu eleştirisini ele almak ya

21 Pierre Bourdieu, “Penser la politique”, in Actes de la recherche en sciences sociales. Vol. 71-72, mars 1988. Penser la politique-1. s. 2.

22 Jacques Rancière, “3. Les hommes comme animaux littéraires”, in Revue Mouvements, 2009, s. 54.: “Ce qui est au cœur des grands livres de Bourdieu, c’était pour moi comme une variante de ce que j’avais combattu sous la forme du marxisme scientiste althussérien.” Rancière Jacques et al., “3. Les hommes comme animaux littéraires”, in Revue Mouvements, 2009, s. 54.

Bourdieu’nün “Politik Alan” Kavramı ile Politik Felsefenin İlişkisi 181

da onun bakış açısını benimsemek değildir ancak Rancière önemli bir gediğe işaret etmektedir: Bourdieu’nün özgürleşme teorisi bilgi ve bilinçlenme süreçlerini oluş-turmaya çalışırken bilgi-mücadele-özgürleşme denkleminde hem politik praksisin kuruculuğunu hem de ezilenlerin direniş imkânlarına dair kavramsal ve pratik dola-yımları ele almamaktadır. Bu dolayımlar failin günlük pratikleri içerisindeki “ad hoc” müdahalelere bırakılmıştır.

Sonuç

Mevcut makale, Bourdieu’de politik alan kavramını özgürleşme perspektifi açı-sından değerlendirmiştir. Bourdieu düşüncesindeki “politik bağlanma” ve devletin “sol eli/sağ eli” gibi konular bu kavramsal incelemenin içerisine alınmamıştır. Bour-dieu’nün politik düşüncesi genellikle bu açıdan ele alınmaktadır. Burada ise farklı olarak onun politik alan kavramının bağlamları irdelenmeye çalışılmıştır.

Birinci sonuç Fransız düşünür açısından politik alanın statüsünün onun genel ola-rak alanlar teorisi ve tahakküm incelemesinin ötesinde olmadığıdır. Bourdieu episte-molojik itiraz noktalarında olduğu gibi tahakküm sürekliliklerini, yapısal ilişkilerini ve “normal” evrelerini belirlenimleriyle ele almaktadır. Politik alan bu belirlenimleri ortaya koyma etkinliği çerçevesinde düşünülmektedir. Bourdieu’ye birçok Fransız yorumcu tarafından getirilen eleştiri onda tahakkümün aşkın olduğudur. Bourdieu teorisinin güçlü tarafı da gedikler barındıran yanı da burada saklıdır. Tahakküm te-orisi güçlüdür zira herhangi bir makro ve meta-tahakküm teorisine başvurmadan onun işleyişini ve alan mantığını tekil mekânizmalar üzerinden gösterebilmektedir. Ancak tahakküm ve düzeyleri o kadar baskındır ki sonuç olarak politik alandaki ta-hakküm herhangi bir diğer tahakküm biçiminden ayrışmamaktadır. Bourdieu devleti tahakküm mekânizmalarının türeticisi olarak düşünmektedir; ancak politik alan bu tahakkümün üretildiği alanlardan biri olarak düşünülmektedir: Bu üretimi yetkin bir şekilde ortaya koyan Bourdieu, tahakkümün kesintiye uğratılması açısından politik alanın kuruculuğunu hesaba katmamaktadır.23

İkinci olarak Bourdieu’nün belirlenimlerini ortaya koymaya yönelik teorisi, po-litik praksis anlamında belirebilecek “olağan dışılıklara” kavramsal düzlemde kapa-lıdır. Bourdieu analitik bir biçimde tüm öğeleri saptadığı tahakkümü ve bunun politik dolayımlarını ele almaktaki kavramsal yetkinliğini politik felsefe üretmeye taşıyama-maktadır. Bilgi ve mücadele süreçleri “aktivist” bir pratikle ele alınmaktadır. Düzen

23 Bourdieu için bir iktidar çözümlemesinin başarısı “düzen”in işleyişini ortaya koyabilme becerisinden kaynaklanmaktadır. Bourdieu’nün en büyük rahatsızlığı “değişimin/dönüşümün” kolaylığına inan-maktır. Bourdieu düzenin ve tahakküm mekânizmalarının gücünü aynı zamanda nasıl yeniden üretil-diğini ortaya koymaktadır. Bkz. Pierre Bourdieu & Jean-Claude Passeron, “Sociologues des mytholo-gies et mythologies de sociologues”, in Les Temps modernes, 211, 1963, s. 998-1021.

182 M. Ertan Kardeş

tahakkümüne ve politik dönüşümün imkânlarına dair ayrıntılı kavramsallaştırmalar kullanılmaktadır. Ancak özgürleşme praksisine dair dolayımlar sadece aktivist bir politik müdahale ile işaret edilmektedir. Örneğin, Castoriadis’in gerçekleşmiş de-mokrasi olarak otonomi projesine benzer bir politik felsefe Bourdieu’de bulunma-maktadır.

Üçüncü olarak, Mounier’nin terimleri ödünç alınarak Bourdieu’nin sosyolojik çalışmasında söz konusu olanın “büyüsü bozulmuş bir politik felsefe” olduğu iddia edilebilir.24 Bundan anlaşılması gereken Bourdieu’nün mistifiye edici yaklaşımlar sunan klasik politik felsefenin “illusio”larını yetkin bir şekilde ortaya koyduğudur. Bu hâliyle Bourdieu’nün politik alan teorisi politik mistifikasyonlara karşı bir pan-zehirdir. Hiç şüphesiz Fransız düşünürün özgün yanı buradan kaynaklanmaktadır. Ancak klasik politik felsefenin –örneğin tüm temsiliyet teorileri örtüsünün kaldırıl-ması– onun yeni bir politik felsefe sunduğu anlamına gelmemektedir.

Bu noktadan itibaren Bourdieu’nün spekülatif felsefeye yönelik eleştirisi de göz önünde bulundurularak onun epistemolojik itirazını çağdaş politik felsefe sorunlarıy-la bağlantılandıracak felsefi bir katkıya ihtiyaç olduğu saptanabilmektedir. Mevcut makale, düşünürün epistemolojik itirazının, belirli bir politik felsefe katkısı buluştu-rulmasının zorunlu olduğunu iddia etmektedir. Ancak bu buluşma sayesinde “aktiviz-min” ötesine geçen bir demokrasi teorisine geçiş yapılabileceğini savunulmaktadır. Başka bir deyişle politik mistifikasyonu tüm hatlarıyla açığa çıkaran bir teori aynı zamanda radikal özgürlüğü ve bağlamlarını konu edinmelidir.

Sonuç olarak Bourdieu’de politik alan ve genel olarak alanlar teorisi bir yandan mistifikasyon mekânizmaları yaratan politik felsefelerin eleştirilmesi açısından güçlü bir teorik imkân yaratmaktadır. Ancak diğer yandan politik alan kavramsallaşması tahakküm incelemesinden ayrıştırılamamaktadır. Dolayısıyla buradaki özgürleşme perspektifi herhangi bir politik felsefe üretme çabasına dönüşememektedir. Özgürleş-me teorisi politik bağlanma ve aktivizmle ikame edilemez. O hâlde Bourdieu eleşti-risinin imkânlarından faydalanırken bu eleştiriye istisna ve politik yaratım kertelerini eklemlemek zorunludur.

Bourdieu politik felsefenin en temel sorularından bir tanesi tersinden sormuştur: “Nasıl oluyor da tahakküm edilenler itaat ediyorlar?”25 Tahakküm edilenlerin itaat-lerinin sebepleri ortaya koyan Bourdieu bu tahakkümün nasıl ortaya kaldırılabilece-ğine dair politik praksisi düşünmemektedir. Bourdieu kavramsallaştırmalarının bu perspektifle buluşturulması gerekmektedir. Araştırılması gereken bir başka husus da, bu sebepten dolayı Bourdieu’de onun devlet teorisinin ideoloji, tahakküm ve iktidar düzeyleriyle ilişkisidir.

24 Pierre Mounier, Pierre Bourdieu, Une Introduction, Paris: La Découverte, 2001, s. 11.25 Pierre Bourdieu, Sur l’Etat. Cours au collège de France. Paris: Seuil. Raison d’agir, 2012, s. 259:

“Comment se fait-il que les dominés obéissent?”

Bourdieu’nün “Politik Alan” Kavramı ile Politik Felsefenin İlişkisi 183

KAYNAKLAR

A. Bourdieu’nün Yapıtları

1. Kitapları

Bourdieu, P. 1964. Les héritiers. Les étudiants et la culture (avec J-C. Passeron), Paris: Minuit.Bourdieu, P. 1972. Esquisse d’une théorie de la pratique, précédé de trois études d’ethnologie

kabyle, Genève: Droz.Bourdieu, P. 2006 [1968]. Le métier de sociologue (avec J-C. Chamboredon e J-C. Passeron),

Paris: Mouton.Bourdieu, P. 1970. La reproduction. Eléments pour une théorie du système d’enseignement,

Paris: Minuit.Bourdieu, P. 1979. La distinction. Critique sociale du jugement, Paris: Minuit.Bourdieu, P. 1980. Le sens pratique, Paris: Minuit.Bourdieu, P. 1982. Leçon sur la leçon, Paris: Minuit.Bourdieu, P. 1982. Ce que parler veut dire. L’économie des échanges linguistiques, Paris:

Fayard.Bourdieu, P. 1984. Homo academicus, Paris: Minuit.Bourdieu, P. 1984. Questions de sociologie, Paris: Minuit.Bourdieu, P. 1986. L’illusion biographique, Actes de la Recherche en Sciences Sociales. 62-

63: 69-72.Bourdieu, P. 1987. Choses dites, Paris: Minuit.Bourdieu, P. 1989. La noblesse d’État, Paris, Minuit.Bourdieu, P. & Wacquant, L. 1992. Réponses. Pour une anthropologie réflexive, Paris: Seuil.Bourdieu, P. 1992. Les règles de l’art. Genèse et structure du champ littéraire, Paris: Seuil.Bourdieu, P. 1993. La misère du monde, Paris: Seuil.Bourdieu, P. 1994. Raisons pratiques. Sur la théorie de l’action, Paris: Seuil.Bourdieu, P. 1997a. Méditations pascaliennes, Paris: Seuil.Bourdieu, P. 1997b. Les usages sociaux de la science: Pour une sociologie clinique du champ

scientifique, Paris: INRA.Bourdieu, P. 1998a. La domination masculine, Paris: Seuil.Bourdieu, P. 1998b. Contre-Feux, Paris: Liber. Raisons d’agir.Bourdieu, P. 2000. Propos sur le champ politique, Lyon: Presses universitaires de Lyon.Bourdieu, P. 2001. Science de la science et réflexivité, Paris: Raisons d’agir.Bourdieu, P. 2001. Interventions, Science Sociale et action politique, 1961-2001, textes choi-

sis, et présentés par Franck Poupeau & Thierry Discepolo, Agone, Marseille, 2001.Bourdieu, P. 2004. Esquisse pour une auto-analyse, Paris: Liber. Raisons d’agir.Bourdieu, P. 2012. Sur l’Etat. Cours au collège de France, Paris: Seuil. Raison d’agir.

2. Makaleleri

Bourdieu, P. 1963. “Sociologues des mythologies et mythologies de sociologues”, in Les Temps modernes, 211, 1963, pp. 998-1021.

Bourdieu, P. 1977. “Questions de politique”. in Actes de la recherche en sciences sociales. Vol. 16, septembre 1977. Questions de politique. pp. 55-89.

Bourdieu, P. 1981a. “La représentation politique” [Éléments pour une théorie du champ po-

184 M. Ertan Kardeş

litique]” in Actes de la recherche en sciences sociales. Vol. 36-37, février/mars 1981. La représentation politique-1. pp. 3-24.

Bourdieu, P. 1981b. “Décrire et prescrire” [Note sur les conditions de possibilité et les limites de l’efficacité politique] in Actes de la recherche en sciences sociales. Vol. 38, mai 1981. La représentation politique-2. pp. 69-73.

Bourdieu, P. 1984b. “Espace social et genèse des ‘classes’” in Actes de la recherche en scien-ces sociales. Vol. 52-53, juin 1984. Le travail politique. pp. 3-14.

Bourdieu, P. 1988. “Penser la politique”, in Actes de la recherche en sciences sociales. Vol. 71-72, mars 1988. Penser la politique-1. pp. 2-4.

B. Diğer

Pinto, L. 2002. Pierre Bourdieu et la théorie du monde social, Paris: Albin Michel S.A.Rancière, J. 2009. “3. Les hommes comme animaux littéraires”, in Revue Mouvements, 2009,

p. 49-68.Mounier, P. 2001, Pierre Bourdieu, Une Introduction, Paris: La Découverte.Vandenberghe, F. 2011, “Pierre Bourdieu et le réalisme critique”, in (sous la direction de)

Michel de Fornel et Albert Ogien, Bourdieu, Théoricien de la Pratique, Paris: Editions de l’Ecole des Hautes Etudes en Sciences Sociales.

Wacquant, Loic. 2012, “Symbolic power and group-making: On Pierre Bourdieu’s reframing of class”, in Journal of Classical Sociology 0(0) 1-18.

C. Dokümanter

Carles, P. (Yönetmen) 2001, La Sociologie est un sport de combat, Durée: 2 h 26, Montpellier: C. P. Productions.

[Date consulté: le 3 mars. https://www.youtube.com/watch?v=aukfnAfFZ7A]