Damat İbrahim Paşa Külliyesi

18
Damat İbrahim Paşa Külliyesi Külliye, Dede Efendi Caddesi’yle Şehzadebaşı Caddesi’nin kesiştiği köşede, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından 1720 yılında, kütüphane ve darülhadis medresesi olarak inşa ettirilmiştir. Külliye’nin avlusunun güney tarafında, Damat İbrahim Paşa ve oğullarının mezarları yer alır. Bu mezarlıklarla aynı yöndeki eyvanlı odalar medrese öğrencileri için bina ettirilmiştir Külliyenin cadde yönündeki çeşmesi ve sebili yol çalışmaları esnasında zarar görmüş, külliye dershanesi camiye çevrildiği yıllarda yapıya günümüzdeki mevcut tek şerefeli minaresi eklenmiştir. Cami şadırvanıysa avlunun ortasında ve ağaçların arasında bulunur. Bu küçük külliyenin medrese olarak faaliyet gösterdiği dönemlerde, kalabalık bir kadroyla hizmet ettiği bilinmektedir. Mekânın bezemelerinde kullanılan çiçek motifleri, Lale Devri’nin mimari anlayışıyla paralellik göstermiş ve yapının sanatsal değerini artırmıştır. Nevşehir-Damat İbrahim Paşa Külliyesi Nevşehir deki Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılan külliye, camii, medrese, imaret, sıbyan mektebi, hamam, kervansaray, çeşmelerden ibarettir. Külliye içinde yer alan Kurşunlu Camii 1726’da tamamlanmıştır. Caminin hemen yanında külliyeye ait medrese, kütüphane ve imarethane ile hamam bulunur. XVIII. yüzyılda Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılan külliye100 cami, medrese, kütüphane, hamam, imaret (aşevi) ve sübyan mektebinden oluşan bir yapılar topluluğudur. 1718-1730 arasında tamamlanan ve farklı fonksiyonlar taşıyan yapılar, şehri canlı bir kültür alanı haline getirmiştir. Topografyanın elverdiği ölçüde bazen simetrik bir düzen bazen de farklı açılara göre yerleştirilen yapılar içinde en önemlisi, oldukça geniş bir dış avlunun orta kesiminde yer alan Kurşunlu camidir. Kurşunlu Cami, avlu kuzey girişindeki Lale Devri'nin ünlü şairi Nedim'in dizelerinin yer aldığı mermer kitabesiyle dikkat çeker. 20 satırlık bu kitabe camiyi ve Damat İbrahim Paşa'yı tanıtmaktadır. Lale Devri'nin mimari ve motifleriyle süslenmiş olan camiin yapımında kullanılan malzemelerin önemli bir kısmı İstanbul'dan getirtilmiş olup dönemin İstanbul'daki örneklerine yakın bir zerafetle inşa edilmiştir. 1726 yılında tamamlanan camiin mimarı Mehmet Ağa'dır. Külliye içinde yer alan medrese, bugün kütüphane olarak kullanılmaktadır.

Transcript of Damat İbrahim Paşa Külliyesi

Damat İbrahim Paşa Külliyesi

Külliye, Dede Efendi Caddesi’yle Şehzadebaşı Caddesi’nin kesiştiği köşede, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından 1720 yılında, kütüphane ve darülhadis medresesi olarak inşa ettirilmiştir. Külliye’nin avlusunun güney tarafında, Damat İbrahim Paşa ve oğullarının mezarları yer alır. Bu mezarlıklarla aynı yöndeki eyvanlı odalar medrese öğrencileri için bina ettirilmiştir

Külliyenin cadde yönündeki çeşmesi ve sebili yol çalışmalarıesnasında zarar görmüş,  külliye dershanesi camiye çevrildiği yıllarda yapıya günümüzdeki mevcut tek şerefeli minaresi eklenmiştir. Cami şadırvanıysa avlunun ortasında ve ağaçların arasında bulunur.

Bu küçük külliyenin medrese olarak faaliyet gösterdiği dönemlerde, kalabalık bir kadroyla hizmet ettiği bilinmektedir. Mekânın bezemelerinde kullanılan çiçek motifleri, Lale Devri’nin mimari anlayışıyla paralellik göstermiş ve yapının sanatsal değerini artırmıştır. 

Nevşehir-Damat İbrahim Paşa Külliyesi 

Nevşehir deki Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılan külliye, camii, medrese, imaret, sıbyan mektebi, hamam, kervansaray, çeşmelerden ibarettir.Külliye içinde yer alan Kurşunlu Camii 1726’da tamamlanmıştır. Caminin hemen yanında külliyeye ait medrese, kütüphane ve imarethane ile hamam bulunur. 

XVIII. yüzyılda Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılan külliye100 cami, medrese, kütüphane, hamam, imaret (aşevi) ve sübyan mektebinden oluşan bir yapılar topluluğudur. 1718-1730 arasında tamamlanan ve farklı fonksiyonlar taşıyan yapılar, şehri canlı bir kültür alanı haline getirmiştir. Topografyanın elverdiği ölçüde bazen simetrik bir düzen bazen de farklı açılara göre yerleştirilen yapılar içinde en önemlisi, oldukça geniş bir dış avlunun orta kesiminde yer alan Kurşunlu camidir. 

Kurşunlu Cami, avlu kuzey girişindeki Lale Devri'nin ünlü şairi Nedim'in dizelerinin yer aldığı mermer kitabesiyle dikkat çeker. 20 satırlık bu kitabe camiyi ve Damat İbrahim Paşa'yı tanıtmaktadır. Lale Devri'nin mimarive motifleriyle süslenmiş olan camiin yapımında kullanılan malzemelerin önemli bir kısmı İstanbul'dan getirtilmiş olup dönemin İstanbul'daki örneklerine yakın bir zerafetle inşa edilmiştir. 1726 yılında tamamlanan camiin mimarı Mehmet Ağa'dır. 

Külliye içinde yer alan medrese, bugün kütüphane olarak kullanılmaktadır.

Kütüphane yazma eserler bakımından zengindir. Toplam 9 binden fazla yazmanın yer aldığı koleksiyon içinde bizzat Damat İbrahim Paşa'nın hediye ettiği 187 cilt kitap yanında büyük boy üç Kur'an, minyatürlü "Külliyat-ı Sadi" ve Hafız Osman hattı bir "Şifa-i Şerif yer almaktadır. Zamanının ünlümüderrislerinin ders verdiği önemli bir eğitim kurumu olan medresenin yapımtarihi 1726'dır. 

Hamam, 1943 yılında bir restorasyon geçirmiştir. Halen kullanılmaktadır. 

Kütüphane, 18. yüzyılda bir medresenin ihtiyacını karşılayacak donanımdadır. İbrahim Paşa, sahaflardan Avrupa'ya intikalini önlemek için satın aldığı el yazmalarını bu kütüphaneye kaydettirmiştir. Türkiye'nin başka hiçbir yerinde bulunmayan değerli el yazması kitaplar bugün Milli Kütüphane ve İstanbul'daki Türk İslam Müzesi'nde koruma altındadır. Basma eserler Damat İbrahim Paşa Kütüphanesi'ndedir. 

Çeşmeler: Külliyeye bağlı olarak yaptırılanlardan başka, şehrin farklı kesimlerinde de Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılan sokak çeşmeleri bulunmaktadır. Orduoğlu Çeşmesi, Tavukçu Çeşmesi, Bekoloğlu Çeşmesi ve Çekiç Çeşmesi İbrahim Paşa'nın adının anıldığı kitabeleriyle dikkat çeken 1726-27 tarihli yapılardır. Kaynak:nevsehir.bel.tr 

Damat İbrahim Paşa Külliyesi

Damat İbrahim Paşa tarafından 1726-1727 yıllarında yaptırılan külliye,camii, medrese, imaret, sıbyan mektebi, hamam, kervansaray, çeşmelerden ibarettir. Damat ibrahim Paşa Külliyesi içinde yer alan Kurşunlu Camii 1726'da tamamlanmıştır. Caminin hemen yanında külliyeyeait medrese, kütüphane ve imarethane ile hamam bulunur. 3 kapılı bir avlu içinde caminin 44 m yüksekliğinde zarif bir minaresi vardır. Ana mekanı örten kubbesi kurşunla kaplandığı için bu adla anılır. Caminin iç kısmı çiçek motifleriyle bezenmiştir. 

Külliyenin inşaatında çalışacak ustalar hassa Mimarı Mehmet Ağa ve bina emini ismet Ağazade Seyid Mustafa Ağa'yla birlikte İstanbul'dan gönderilir. Hassa Mimarbaşı'na, bina eminine ve Muşkara Kadısı'na İbrahim paşa tarafından yazılan bir hükümle, külliyenin inşaatı için Muşkara'ya giderken Gebze'de durarak Çoban Mustafa Paşa Külliyesi yapılarını inceleyip resimlerini çıkararak (muhtemelen rölöve ve eskizler yaparak) yollarına devam etmeleri, "Başkentten uzak bir yerdeyapılıyor." diye İstanbul'da yapılan külliye yapılarından daha az itina gösterilmemesi bildirilmiştir. Aynı hükümde mimarbaşının inşaatın giderlerinin keşfini yapıp gerekli keşif defterlerini ve vesikalarını hazırlayıp İstanbul'a dönmesi, eğer inşaatla ilgili görüşülecek bir şey varsa bina emininin de İstanbul'a dönebileceği,

aksi takdirde İstanbul’dan gelen ustalarla birlikte çalışmalara başlaması, inşaata başlangıçta 5000 kuruşun ayrıldığı ve keşif defterleri İstanbul'a geldikten sonra kesinleşen masraf toplamına göretahsisatın artırılabileceği bildiriliyordu (1726).

Bina emini Seyid Mustafa'nın inşaat başladıktan bir müddet sonra ölümüüzerine yerine atanan Osman Ağa da ölünce yerine inşaatın kontrolüne bina emini olarak Mustafa Ağa atanır. Mustafa Ağa'nın bina emini olduğu sırada, İbrahim Paşa İstanbul'daki yalılarını inşa eden Serkis Kalfa'yı külliyenin inşaatım kontrole yollar. Külliyenin inşaatına başlanırken inşaatta çalışacak arabacı ve taşçıların temini için Niğde, Kayseri, Kırşehir, Sivas, Aksaray kadılarına ve o civarda oturan Boynu İnce Türkmenlerinin boy beylerine hükümler yazıldı. İnşaatta kullanılacak kireç Kayseri'nin Urum Diken kireç ocaklarından alınıp Boynu ince Aşireti tarafından batmanı bir akçeye Muşkara'ya taşınacaktı. Külliye yapılarından camii, medrese, kütüphane, mektep vehamamın kitabeleri istanbul'da hazırlanarak Muşkara'ya gönderilmiştir. Camii88 m boyunda, 44 m eninde dikdörtgen planlı bir avlu ile çevreli olan Cami’ye halk arasında Kurşunlu Camii de denmektedir. Cami'ye üç kapıdan girilir. Ana giriş avlu kapısının kuzeybatısında olup kapı üzerinde Şair Nedim'e ait bir mermer kitabe yer almaktadır. Güney duvarındaki giriş kapısı ise yolun seviyesinden dolayı yüksekte kaldığından avluya merdivenlerle inilmektedir. 3. kapı ise doğudadır Camii giriş kapısı ve mihrap ekseni üzerinde şadırvan yer alır. Şadırvanın örtüsü kagir bir kubbe ve onu çevreleyen iki metre genişliğinde sekizgen, ahşap saçaktan meydana gelmiştir. Bu örtüyü sekizgen kesitli, sekiz adet sütun taşır. Sütunlarından aralarında siyah, beyaz almaşık düzende örülmüş sivri kemerler vardır. Şadırvanınmermer olan su haznesi, on iki planlıdır ve çeşmelerin olduğu yüzeyler, köşelerde sütunlarla birbirinden ayrılmıştır. MedreseCamiiyle aynı platform üzerinde Cami-i Kebir Caddesi'nin batısında bulunan medrese bugün Damat İbrahim Paşa Halk Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır. Dikdörtgen planlı olan medresenin revaklı bir avlusu, bu avlunun etrafında dizilmiş on yedi medrese odası, bir başodası vardır. Medrese giriş kapısı, dikdörtgen bir çerçeve içinde, taşları geçmeli olarak örülmüş, basık kemerli bir kapıdır. Üzeri kurşun kaplı bir saçakla korunan kapının üzerinde, dikdörtgen çerçeveyle kemer arasında Seyyit Vehbi'ye ait 1139 tarihli kitabe yer alır. 7.50x7.50 m ölçülerindeki başodanın giriş kapısı güney cephesindedir ve medresenin giriş revağına açılır. Üzerinde Nedim'e ait bir kitabe yer alır. İmaretİmaret bugün aşevi olarak kullanılmaktadır. Cami-i Kebir Caddesi'nin batısındaki yapı grubunda, sıbyan mektebi ile medrese arasında yer alır. İki oda, bir mutfak, tuvaletler,kayaya oyulmuş depodan meydana

gelir. Mutfak kare planlıdır, istinat duvarına güneybatı köşesinden birleşiktir. Arada kalan üçgen alanın yarısı depo, yarısı da mutfağın ocağı olarak kullanılmaktadır. Mutfağın kubbesine geçiş pandantiflerlesağlanır. Kubbenin tepesinde ise sekizgen bir aydınlık feneri bulunur. Sıbyan Mektebiİmaretin güneyinde, bir kayanın üzerine inşa edilmiş olan sıbyan mektebi ve avlusu, diğer yapılardan daha yüksek bir kottadır. Dikdörtgen planlı bir dershane ve dershanenin güneyinde iki üniteli revaktan oluşan bir plan şeması vardır. Üçgen bir arsa üzerindeki sıbyan mektebinin batı ve güneyinde üçgen birer avlu bulunur. Batıdakiküçük avluda, imarete geçişi sağlayan merdivenler bulunur. Cami-i Kebir Caddesi'ndeki giriş kapısından güneydeki avluya çıkılır. Tek sütun ve üç yandan duvarlarla taşınan revağın kubbe olan örtüsüne pandantiflerle geçilir. Revağın sokak cephesinde bir pencere bulunur. Dershanenin ise ikisi soka ğa, ikisi imaret avlusuna, biri revağa açılan beş penceresi vardır. Örtüsü aynalı tonozdur. HamamKülliye'nin kuzeyinde, Cami-i Kebir Caddesi'yle Belediye Caddesi'ni birleştiren yokuş üzerinde kervansarayın karşısında yer alır. Hamamın soğukluk kısmı, beşik tonozla örtülü giriş eyvanı, yanlarda basık beşik tonoz örtülü birer oda, bunların açıldığı kare bir mekandan oluşur. Kubbe örtülü kare mekanın kubbesine geçiş, tromplar ve aralarındaki pandantiflerle sağlanır. Kubbe tepesinde sekizgen planlı aydınlatma feneri bulunur. Güneybatı ve güneydoğu duvarları boyunca taştan yapılmış bir sedir kuşatır. Ortasında sekizgen planlı fıskiyelimermer havuz vardır. KervansarayBugünkü Belediye Caddesi'nden girilen kervansaray, cami avlusu altındayer alır. İki kısımdan oluşan kervansarayın beşik tonozlarla örtülü birinci kısmına giriş dört aksın içi boş bırakılarak sağlanmıştır. Bu mekanın batısında penceresiz dikdörtgen bir oda onun doğusunda uzun karanlık bir dehliz yer alır. Dehliz kaya içine oyulmuş, ortasında ayaklar bulunan büyük bir hacme geçit verir. Bugün kervansarayın dört açıldığından üçünün önü kısmen örülmüş, bir açıklık ile ikinci kısmın girişine demir parmaklıklı kapı takılmıştır, ikinci kısım birinci kısımdan daha alçaktır. ÇeşmelerCami avlusunun güney duvarı üzerinde ve sıbyan mektebi avlusunun köşesindeki istinat duvarı üzerinde olan iki çeşme bulunmaktadır. Camiavlusunun güney duvarındaki çeşme bezeme bantlarıyla ve silmeleriyle dikdörtgen bir çerçeve içindeki derinliği az, sivri kemerli bir niş içindedir. Su deposu, cami avlusu içerisinde yer alır. İstinat duvarındaki çeşmenin üst kısmında profilli bir saçak vardır. Vehbi tarafından yazılan kitabesi kemer üzerindedir.

Kaynak: http://www.kapadokyagezi.com

Nevşehir Medreseleri

Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Medresesi (Merkez) 

Nevşehir il merkezinde bulunan Damat İbrahim Medresesi’ni, Nevşehirli Damatİbrahim Paşa 1726-1727 yıllarında, külliye ile birlikte yaptırmıştır. 

Damat İbrahim Paşa Külliyesi’nin bölümlerinden birini oluşturan medrese caminin batısında, Cami-i Cedit Caddesi’nin karşısında bulunmaktadır. Medresenin arka kısmı arazi konumundan ötürü üçgen bir kısım oluşturmuş ve burası tuvaletlerin bulunduğu ikinci küçük bir avlu niteliğindedir. Medresenin avlu kapısında bir kitabeye yer verilmiştir. 

Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Camii Ve Külliyesi...

Nevşehir'de bulunduğumuz süre

içerisinde bir günümüzü şehir merkezine Nevşehir'e ayırdık.

Nevşehir'e gelip de Damat İbrahim Paşa'nın yaptırmış olduğu Camii ve

Külliyesini gezmemek olmazdı.

Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'dan kısaca bahsetmek gerekirse; (Doğum 1660 -

ölüm 1730 İstanbul), Sultan 3.Ahmet saltanatında, 9 Nisan 1718 – 1 Ekim

1730 tarihleri arasında sadrazamlık yapmış ve ismi Lale Devri ve Nevşehir

ile özdeşleşmiş ünlü Osmanlı devlet adamıdır.

Enderun-i Hümayundan, yani Osmanlı saray üniversitesinden yetişen

sadrazamların on üçüncüsü ve Osmanlı sadrazamlarının yüz otuzuncusudur.

İzdin (Zeytin) Voyvodası Ali Ağanın oğlu olan İbrahim Paşa, Nevşehir

(Muşkara)'da dünyaya geldi. İş bulmak için İstanbul'a gelmiş ve Eski Saray

masraf katibi Mustafa Efendinin delaletiyle (tavsiyesiyle) 1689'da sarayın

Helvacı ocağına, daha sonra eski saray baltacıları ocağına kaydolmuştur.

İbrahim Efendi hizmetleri ile zamanla yükselip Darüssaade ağasının yazıcı

halifesi olarak Padişahın bulunduğu Edirne'ye gitti. Şehzade Ahmet'in

padişah olmasından sonra 1703'te Darüssaade ağası yazıcılığına tayin

edildi. Bu vazifedeyken padişahın itimat ve teveccühünü kazandı. Ancak

Sadrazam olan Çorlulu Ali Paşa onu Edirne'ye gönderdi.

1715'te Mora Seferine çıkan Veziriazam Sialhdar Damat Ali Paşa, İbrahim

Efendi'yi mevkufatçılıkla beraberinde götürdü. Buranın alınmasından sonra

da tahrir (katiplik) işi ile vazifelendirildi.

İbrahim Efendi, 1716 yılında Avusturyalılarla yapılan Peter Varadin

Muharebesi'nde bulundu. Mağlubiyetten sonra vaziyeti Padişaha arz etmek

üzere bir arıza ile ordu tarafından Edirne'ye gönderildi. 3.Ahmet çok

güvendiği İbrahim Efendi'yi geri göndermeyerek birinci ruznameci yaptı.

Birkaç gün sonra da 3 Ekim 1716'da sadaret kaymakamlığına tayin etti.

İbrahim Paşa, 1717'de Şehit Silahtar Ali Paşa'nın ölümüyle dul kalmış

bulunan 3.Ahmet'in kızı Fatma Sultan’la nikahlanarak Damat oldu. İbrahim

Paşanın teşebbüsleri sayesinde Avusturyalılarla barış yapılmasının

kararlaştırılmasından sonra, 1718'de veziriazamlığa getirilerek Avusturya

ile Pasarofça Antlaşması'nı imzaladı. Aynı yıl Venediklilerle de barış

yapıldı.

İbrahim Paşanın on üç yıl süren sadrazamlığı zamanında İran ile bir kez

savaş yapıldı. Ancak oluşturulan genel barış ortamında devlet bir huzur

dönemine girmiştir.

Lale, Çırağan, Sadabad ve diğer mesirelerde, helva sohbetleri düzenlenmesi

de bu dönemde oldu. Bunun yanı sıra ilk matbaanın tesisi ve sanayi

müesseselerinin kurulması onun gayretleri ile gerçekleşti. İbrahim Paşa,

Eylül 1730'da meydana gelen Patrona Halil İsyanı sırasında Sultan

III.Ahmet'in heyetiyle birlikte vardığı karar uyarınca öldürülerek cesedi

isyancılara teslim edildi.Cesedi paramparça edildi.

Devlet işlerine vakıf, düşünceli, mutedil, kadirşinas, kabiliyetli

insanların kadrini bilen bir devlet adamıydı. Padişahın teveccühünü (sevgi

ve yakınlık) kazanmakla ve bütün işleri eline almakla şımarmamış, kendisine

fenalık yapanlara dahi iyilikte bulunmuştur.

Damat İbrahim Paşa'nın hayır eserleri oldukça fazladır. Bunların başında,

zevcesi Fatıma Sultanla beraber İstanbul'da Şehzade Camii yakınında

yaptırdıkları dershane (Darülhadis), talebeye mahsus odalar, sebil,

kütüphane gelir. İstanbul'un muhtelif yerlerinde çeşme, sebil ve mesire

yerleri yaptırmıştır. Ayrıca doğum yeri olan ve o tarihte Niğde'ye bağlı

olan Muşkara köyünü, başka yerlerden ahaliyi getirip,aşiretleri iskan ile

burayı kaza yaptı ve kasabayı sur ile genişletti. Muşkara adını kaldırıp

Nevşehir diye adlandırdığı bu yerde iki cami, bir medrese ve medrese

talebesiyle fakir halk için imaret yaptırdı.

İstanbul'da kitap satan esnafta bulunan nadide kitapların, ucuz fiyatla

satın alınarak Avrupa'ya gönderildiğini öğrenen İbrahim Paşa, bu eserlerin

yurtdışına çıkışını yasaklayıp kütüphaneler tesis etti. Ayrıca İstanbul'da

bir çini fabrikası ve çuha fabrikasının yanında Hatayi ismi verilen kumaş

fabrikasının tesisi, İbrahim Paşa'nın gayret ve çalışmalarıyla olmuştur.

Lale Devri ile başlayan park ve bahçelik de bu gayretli sadrazam sayesinde

gerçekleşti. Ancak 1730 yılındaki Patrona Halil İsyanı ile yakılıp yıkılan

bu bahçelerin benzerleri daha sonra Avrupa'da görüldü.

Paşa'nın külliyesinin duvarları o

kadar yüksek ki duvarlardan ötürü bahçe görülmemektedir.

Burada zamanında çeşmelerinden

gürül gürül suların aktığı, büyük bir el işçiliğiyle yapılmış çeşme

bulunmaktaymış. 

Caminin şimdilerde kullanılmayan

kapılarından birisi. Kapının üzerinde Osmanlıca 'Aleyküm Selam'

yazmaktadır. (Tercüme: MHRMH)

Burası, Camin şimdi kullanılan

giriş kapısı.

Giriş kapısının üzerindeki

Osmanlıca yazılar.

Damat İbrahim Paşa tarafından 1726-1727

yıllarında yaptırılan külliye; cami, medrese, imaret, sibyan mektebi,

hamam, kervansaray ve çeşmelerden ibarettir.

Medresenin bahçe avlusu. Karşıdaki

Atatürk'ün büstüdür.

Kütüphanenin içerisinden

görüntüler.

Görevlilere sorduğumda, kütüphanede

el yazması her hangi bir eserin bulunmadığını, olanların tamamının 5-10

sene kadar önce topluca Ankara'ya gönderildiğini söylediler.

Medrese kısmında bulunan bu çerçevede Damat

İbrahim Paşa'nın soy ağacı görülmektedir.

  2Damat İbrahim Paşa on üç yıl sürecek Vezirlik makamında Osmanlı Devleti yararınaçalışmayı hedef alarak devletin gelirlerini artırmak için çeşitli önlemler almış, ekonomi vesosyal alanda gelişmeler sağlamış, sanata ve edebiyata önem vererek Lale Devri denilendöneme damgasını vurmuştur.Ancak yöneticilerin yaşam seviyesi yükselmesine rağmen halka etkileriyansıtılamamış bu da halk da güvensizlik ve tedirginliğe yol açmıştır. Daha sonra kaybedilentoprakların alınabilmesi için İran üzerine sefere karar verilmiş ve tüm hazırlıklarıntamamlanmış olmasına rağmen III. Ahmet’in ordunun başında sefere gitmeyi ertelemesiyüzünden ordunun uzun süre Üsküdar’da beklemesi, halk ve ordunun huzursuzluğuna sebepolmuştur (Aktuğ, 1992: 3).Bu olumsuzluklardan Damat İbrahim Paşa sorumlu tutulmuş veEylül 1730’da“Patrona Halil” öncülüğünde bir isyan meydana gelmiştir. Asilerin saraya hücum teşebbüsleriüzerine aynı gün idam edilerek cesetleri Alayköşkü tarafındaki duvardan sarayın dışınaâsilerin önüne atılmıştır. Cesedin, Damat İbrahim Paşa’ya ait olmadığını düşünen isyancılarcesedi III.Ahmet çeşmesi önünde parçalamışlardır. Daha sonra bu parçalar Haleb kadısı Şakir bey tarafından gizlice toplatılarak, geceleyin İbrahim Paşa’nın Şehzadebaşı’nda yaptırdığıkülliyenin bahçesine gömülmüştür. İbrahim Paşa vefatında takriben yetmiş yaşındadır.Asiler Damat İbrahim Paşa’nın izlerini tümüyle silmek amacıyla İstanbul’dakieserlerini büyük oranda tahrip etmişler, Nevşehir’i de talan etmek üzere yürümüşlerken şanseseri bilinemeyen bir sebeple Anadolu yakasından geri çevrilmişlerdir.Damat İbrahim Paşa’nın önayak olduğu en önemli girişim ilk Osmanlı matbaasınınkurulmasıdır. Matbaanın kurulmasıyla ilgili Said Mehmet Efendi ve İbrahim Müteferrika’nıngirişimlerini desteklemiş ve 1727 yılında matbaanın faaliyete geçmesini sağlamıştır.Matbaanın kağıt ihtiyacını

karşılamak üzere Yalova’da bir kağıthane açılmasını dadesteklemiştir. Ayrıca tulumbacılar teşkilatını kurdurmuş, çuhacılık ve dokuma sanayiningelişmesi için çalışmıştır (Aktuğ, 1992:5). Gerilemeye başlayan çiniciliğin gelişimi için deçaba göstermiş, sanata ve edebiyata önem vererek zamanın şairlerini desteklemiştir.

  3Bu çalışmalarının yanı sıra, o zamanki Karaman vilayetinin Niğde sancağına bağlıÜrgüp’ün bir köyü konumunda bulunan, memleketi Muşkara’nın imarı ve gelişmesi için çabaharcamıştır.1725 yılında Damat İbrahim Paşa’nınemri ile Muşkara Köyü’nün adı, yeni şehiranlamına gelen Nevşehir’e çevrilmiş, daha sonra bazı idari değişiklikler yapılarak Ürgüp’tekikadı ve bazı yöneticiler Nevşehir’e getirilmiş, davalar Nevşehir’de görülmeye başlamış ve burası bir merkeze dönüştürülmüştür.Damat İbrahim Paşa Nevşehirticaretinin geliştirilmesi ve yaşam için cazibesininartırılabilmesi amacıyla Nevşehir’de yaşayan halk üzerinden tüm vergileri, kendi vakfındanödenmelerini sağlayarak kaldırmış, Ürgüp’te kurulan pazarı Nevşehir’e taşımıştır. Ayrıca Nevşehir’e birçok Türkmen aşireti yerleştirilmiş, bu aşiretlere imtiyazlar tanınmıştır. Nevşehir’e yolu düşen herkese çorba dağıtılmış, bu çorbayı içenler “nebiym ki şehir ola”(acaba şehir olur mu?) demişlerdir(Özkul,1991). Damat İbrahim Paşa aldığı bu önlemlerle, Nevşehir’i göç alan bir merkez haline getirmiş nüfusunun artmasını sağlamıştır.Bunlarla beraber Nevşehir’de hızlı bir imar çalışmasıbaşlatarak, ilk olarak şimdikiadıyla “Kaya Camii” ni ve çoğunluğu Ürgüp’te olmak üzere günümüze kadar ulaşan bazıçeşmeleri yaptırmış, harap durumda bulunan kaleyi onarmıştır. Daha sonra İstanbul’dakikülliyeler büyüklüğünde bir külliye yapmaları için saray mimarı Mehmet Ağa veyardımcılarını Nevşehir’e göndermiş içerisinde Cami, İmaret, Sıbyan Mektebi, Hamam, Kervansaray, Çeşmeler ve bir medrese bulunan Damat İbrahim Paşa Külliyesi’ni inşaettirmiştir.Çalışmanın konusunu teşkil eden ve şu anda “Damat İbrahim Paşa Halk Kütüphanesi”olarak kullanılan medrese dikdörtgen planlıdır ve düzgün kesme taştan yapılmıştır. Girişkapısı dikdörtgen bir çerçeve içinde kemerli bir kapıdır. Kapı üzerinde Seyit Vehbi’ye ait olan bir kitabe yer almaktadır.

  41 Gişriş kapısı kitabesi (Fotoğraf Sinan ATILGAN)Bu kitabeler İstanbul’da hazırlanarak Nevşehir’e gönderilmiştir. Damat İbrahim Paşakitabelerin nakli esnasında güvenliği artırmak için güzergah üzerinde bulunan vilayetlerinkadılarına yazılar göndererek gerekli önlemlerin alınmasını sağlamıştır.Medrese kapısı bir avluyla açılmaktadır. Bu avlunun etrafına dizilmiş on yedi kubbelimedrese odası ve bir baş oda bulunmaktadır. Kemerlerle birbirine bağlanmış üzeri kubbelerleörtülü

sütunlar (revak), kar ve yağmur yağışına karşı oda girişlerini kapatmaktadır. Sütunlardemir gergilerle birbirine bağlanmıştır