BURNING MAN’İN SANATSAL AYKIRILIĞI

10
BURNING MAN’İN SANATSAL AYKIRILIĞI GİRİŞ Amerika, Nevada, Black Rock çölünde her yıl bir sanat festivali olarak düzenlenen Burning Man, alışılmış sanat festivallerinin çok ötesinde bir ritüel ve gösteri özelliği taşımaktadır. Bu festival, 1986 yılından bu yana geçen 29 yılda Amerika ve dünyanın çeşitli ülkelerinde sanatsal ve sosyal araştırmalara konu olmuş, üzerine kitaplar yazılıp sinema ve belgesellerde yer almıştır. Ayrıca 18 farklı eyalet ve ülkede (İsrail, Afrika, Yeni Zelanda ve Kore dahil) bu festivalin benzerleri Burning Man bünyesinde yayılmıştır. Heykeltıraş ve yazar Larnie Fox bu oluşum için daha isimlendirilmemiş bir sanat akımı olduğunu ve Burning Man’in bunun merkezinde yer aldığını söylemektedir (Bee, 2003). New York Üniversitesinde Pazarlama Profesörü olan Robert V. Kozinets 1 ise özgürleştirici bir aydınlanma sağlayan Burning Man’in etnografyasına ve bir hafta süren anti-market olayının özgürleştirici dinamiklerine odaklanmıştır (Kozinets, 2002). Burning Man’de sanatçılar seçkin izleyici kitlesinden uzak, özgür ve farklı özelliklere sahip bireylerden oluşan bir toplulukla iletişim halindedir. Sanat galerileri, okullar ve diğer sanat kuruluşlarından uzak, arkadaşlık, eşitlik ve estetik ilkesine dayalı grup ve topluluklara hitap etmektedir. Burada statik galeri ve tiyatrolardan uzaklaşıp zaman ve mekan odaklı enstalasyon ve performanslara geçiş yapılır. Bu yönüyle bu akım kolektif kültürü reddetmekte yaratıcı, kendine has özgünlük ve kişiselliğe, anlık veya tasarlanmış eserlere kucak açmaktadır. Burning Man bu anlamıyla demokratik, içsel ve zorlayıcı bir meydan okumadır (Bee, 2003). Bu çalışma, Leonardo dergisi, “The Out-sider Art of Burning Man” adlı metin esas alınarak yeniden yorumlanırken, farklı yazarların konu ile görüşlerine de yer verilmiştir. Çalışmaya baz oluşturan diğer kaynaklardan biri ise Burning Man’in bir inanç ritüeli hatta sanatçıların haç yolculuğu olarak nitelendiren Kaliforniya Üniversitesinden Lee Gilmore’un hazırladığı “Theater in a Crowded Fire-Ritual and Spirituality at Burning Man” adlı kitaptır. Diğer kaynak ise, Jennifer Raiser’in hazırladığı “Burning Man-Art on Fire” adlı kitaptan seçilen görsel örnekler ve yorumlardır. Burning Man’in kendi resmi sitesi olan internet kaynağı da araştırmada kullanılmış, o yılın teması ve sanatçıları bu siteden bulunmuş, kaynak kitaplarda geçen sanatçılarla eşleştirilerek alınmıştır. Aşağıdaki resimde 1986 yılında başlayan ve asıl amacın merkezdeki insan heykelinin yakılması olan festivaldeki katılımcı 1 Şu an Profesör olan Kozinets’in, yazının yayınlandığı yıldaki bilgileri; Northwestern Üniversitesi, Kellogg Yöneticilik Okulu’nda pazarlama doçenti, Evanston, IL 60208-2008; E-posta: [email protected]; Web sayfası: http://www.kellogg.nwu.edu/ faculty / kozinets / htm / research. (Sosyal Medya ve Tüketim Kültürü)

Transcript of BURNING MAN’İN SANATSAL AYKIRILIĞI

BURNING MAN’İN SANATSAL AYKIRILIĞI

GİRİŞ

Amerika, Nevada, Black Rock çölünde her yıl bir sanat festivali olarak düzenlenen Burning Man, alışılmış sanat festivallerinin çok ötesinde bir ritüel ve gösteri özelliği taşımaktadır. Bu festival, 1986 yılından bu yana geçen 29 yılda Amerika ve dünyanın çeşitli ülkelerinde sanatsal ve sosyal araştırmalara konu olmuş, üzerine kitaplar yazılıp sinema ve belgesellerde yer almıştır. Ayrıca 18 farklı eyalet ve ülkede (İsrail, Afrika, Yeni Zelanda ve Kore dahil) bu festivalin benzerleri Burning Man bünyesinde yayılmıştır.

Heykeltıraş ve yazar Larnie Fox bu oluşum için daha isimlendirilmemiş bir sanat akımı olduğunu ve Burning Man’in bunun merkezinde yer aldığını söylemektedir (Bee, 2003). New York Üniversitesinde Pazarlama Profesörü olan Robert V. Kozinets1 ise özgürleştirici bir aydınlanma sağlayan Burning Man’in etnografyasına ve bir hafta süren anti-market olayının özgürleştirici dinamiklerine odaklanmıştır (Kozinets, 2002).

Burning Man’de sanatçılar seçkin izleyici kitlesinden uzak, özgür ve farklı özelliklere sahip bireylerden oluşan bir toplulukla iletişim halindedir. Sanat galerileri, okullar ve diğer sanat kuruluşlarından uzak, arkadaşlık, eşitlik ve estetik ilkesine dayalı grup ve topluluklara hitap etmektedir. Burada statik galeri ve tiyatrolardan uzaklaşıp zaman ve mekan odaklı enstalasyon ve performanslara geçiş yapılır. Bu yönüyle bu akım kolektif kültürü reddetmekte yaratıcı, kendine has özgünlük ve kişiselliğe, anlık veya tasarlanmış eserlere kucak açmaktadır. Burning Man bu anlamıyla demokratik, içsel ve zorlayıcı bir meydan okumadır (Bee, 2003).

Bu çalışma, Leonardo dergisi, “The Out-sider Art of Burning Man” adlı metin esas alınarak yeniden yorumlanırken, farklı yazarların konu ile görüşlerine de yer verilmiştir. Çalışmaya baz oluşturan diğer kaynaklardan biri ise Burning Man’in bir inanç ritüeli hatta sanatçıların haç yolculuğu olarak nitelendiren Kaliforniya Üniversitesinden Lee Gilmore’un hazırladığı “Theater in a Crowded Fire-Ritual and Spirituality at Burning Man” adlı kitaptır. Diğer kaynak ise, Jennifer Raiser’in hazırladığı “Burning Man-Art on Fire” adlı kitaptan seçilen görsel örnekler ve yorumlardır. Burning Man’in kendi resmi sitesi olan internet kaynağı da araştırmada kullanılmış, o yılın teması ve sanatçıları bu siteden bulunmuş, kaynak kitaplarda geçen sanatçılarla eşleştirilerek alınmıştır. Aşağıdaki resimde 1986 yılında başlayan ve asıl amacın merkezdeki insan heykelinin yakılması olan festivaldeki katılımcı

1 Şu an Profesör olan Kozinets’in, yazının yayınlandığı yıldaki bilgileri; Northwestern Üniversitesi, Kellogg Yöneticilik Okulu’nda pazarlama doçenti, Evanston, IL 60208-2008; E-posta: [email protected]; Web sayfası: http://www.kellogg.nwu.edu/ faculty / kozinets / htm / research. (Sosyal Medya ve Tüketim Kültürü)

sayıları, heykelin uzunluğu ve temaya göre farklılaşan heykelin formları yıllara göre şematik ve grafiksel olarak verilmiştir.

Resim 1. Burning Man, Timeline 1986-2014 (Harvey, 2014).

ÇÖLDE HAYATTA KALMA VE PAYLAŞIM

Burning Man2, ağustos ayının sonlarına doğru başlayıp yaklaşık bir hafta süren bu festival, yaratıcılığı, hayatta kalmayı ve paylaşımı hedefler. Çölün ortasında kurulan yaklaşık 70.000 nüfuslu geçici şehrin merkezinde bulunan dev insan heykeli, sanat eserleri3 ve enstalasyonlar festivalin 6. günü4 yakılır. Bu ritüelin anlamı, radikal özgüven (radical self-reliance) ve kendini ifade etme (radikal self-expresion) olarak tanımlanır. Robert V Kozinets bu yakma ritüelinin anlamının toplumu birleştirici etkisi üzerinde durmuştur. Ona göre Burning Man, topluluğun fiziksel ve psikolojik merkezidir ve heykel, dev bir sanat parçasıdır. Festivalin merkezindeki adamı yakmak toplumu birleştirici gücünden öte; ateşle temizlenme temelinde bir metafordur. Burada katılımcılar temsili heykel yanarken, hayatlarında ortadan kaldırmak istedikleri ne varsa, neyi yakmak istiyorlarsa ona konsantre olup Burning Man üzerinden bir aktarım yapmaya teşvik edilir. Cumartesi gecesi festivalde, havai fişekle dolu Burning Man ateşe verildiğinde bu aktarım doruk noktasına ulaşır. Kitleler dolusu insan yanan formun çevresinde genellikle sabaha kadar davul çalıp dans ederek çılgınca kutlama yaparak sanat festivalinin büyük bir partiye dönüşünü de kutlamış olurlar (Kozinets, 2002).

Burning Man’de her yıl farklı bir tema ile, ilginç kostümler, zaman ve mekan odaklı enstalasyonlar, sanat arabaları ve performanslarıyla bütünleşmiş bir şehir yaratılır. Festival özellikle katılımcılar tarafından tasarlanan, tuhaf ve fantastik görünümlü hatta tekerleği olmadan hareket edebilen sanat arabaları ile ünlüdür5. Paylaşma ve

2 Amerika Geleneksel İşçi Bayramında biter ve bayramdan 8 gün önce başlar3 Sanat eserlerini yakmak zorunlu değildir, ancak hiç bir şekilde o eserler ticari amaçla kullanılamaz. Bazı sanatçılar eserlerini yanında götürebilirler ancak katılımcıların çoğunluğu yakmayı tercih etmektedir.4 Yakma işleminden sonra iki gün daha devam eder. Yakma işlemi tamamen sanatçının kendi seçimine bağlıdır, sadece “the man” her sene yakılır5 Ancak festival alanında kesinlikle araçlara izin verilmez, sadece yayalar, bisikletliler ya da mutant araçların hareketine izin verilir.

hediyeleşme teşvik edilirken para alışverişi ve satış engellenir. Burning Man’de, bu geçici kültürün oluşturulduğu topluluk için 10 temel prensip vardır:

1. İz bırakma. Topluluk çevreye saygılıdır. Şehir boş bir alana kurulur ve festival bitince her şey kaldırılır. Katılımcılar arkalarında hiçbir şey bırakmaz.

2. İzleyici olmama (herkes katılımcı olmak zorundadır)3. Hayatta kal (Boş olan çölde hayatta kalmak için ihtiyaç olan her şeyi getirmek

zorunludur. Barınak, gıda, su gibi)4. Karşılıksız ver (Gifting) ihtiyaçları olan insanlara yardım et, karşılık bekleme.

(katılımcılar para alışverişi olmadan takas yolu ile de ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir)

5. Decommodification (Meta’dan bağımsız hale gelme durumu) Amaç hediye verme ruhunu korumaktır. Topluluk, sponsorluk, ticaret ve reklam içermeyen sosyal bir ortam yaratmayı ve toplumun kültürünü bu tür istismarlardan korumayı hedefler. Topluluk tüketimi reddeder, para alışverişine izin vermez. Burada üretilen ürünler hiç bir şekilde ticari amaçla kullanılamaz (çekilen fotoğraflar dahil).

6. Radical self-reliance (özgüven). Çevre şartlarına karşı herkesin kendi ayakları üzerinde durabilmesi teşvik edilir.

7. Radical self-expresion (kendini ifade edebilme) Burning Man katılımcılara kendilerini ifade edebilmeleri için bir çok seçenek sunar. Seyirci değil katılımcı olarak bireysel ya da grupla sanatsal yaratıcığını ortaya koymalıdır.

8. Ortak çaba. Topluluk ortaklık ve işbirliği değeri üzerine kuruludur.9. Sivil Sorumluluk. Kamu refahı için iletişim ve toplumsal sorumluluk

önemlidir.10. Anlık Deneyim. Topluluk, insan gücünü aşan doğal koşullarla temasa

geçerken her türlü engelin aşılması ve anlık deneyimlenmesi önemlidir.

Robert V. Kozinets, Burnig Man’in etnografyasına ve onun bir hafta süren anti-market olayına odaklanırken, katılımcıların maddi piyasayı desteklemelerine rağmen, farklı sosyal mantıkların uygulandığı geçici hiper bir topluluk inşa etmeyi başardıklarından bahseder. Burning Man’in organizatörleri ise deneysel proje olarak bir süreliğine “kültürel sürecin bütünlüğüne müdahale eden ve tahrip eden teknolojik ve ekonomik dinamikleri olan bir toplumda” yardımsever insani bir temas deneyimi yaratmayı düşünmüştür (Kozinets, 2002).

Burning Man’de, festival boyunca çeşitli enstalasyonların üretilmesi sağlanırken6, bu enstalasyonların “alışılmış sanat anlayışı” dışında, sanat galerileri ve müzelerden önemli ölçüde farklı olması gerektiği de vurgulanır. Bu işler, mekana özel7, geçici, toplum üzerine kurulu, interaktif ve hava şartlarına8 uygun olarak üretilmelidir. Bir

6 Bazı sanatçılara önceden çağrıda bulunarak o yılki tema ile ilgili bir eser üretmesini ister.7 Bu alanın bir playa-düz çöl zemini- olduğu, tekrar sularla kaplandığı ve diğer canlılarla ortak kullanıldığı unutulmaması hatırlatılır.8 Gündüz 50, gece 0 derece olduğu düşünülmelidir.

kaç tek başına üreten sanatçı dışında genelde sanat eserleri grup olarak hazırlanır. Sanatçılar toplumu kendi hayallerine ve amaçlarına ulaşmak için interaktif bir şekilde kullanır ve bu sayede işler bir sanat faaliyeti gerektiren bir çalışma haline gelir. Geleneksel olarak sanat eserleri festival sonunda yakılsa da son yıllarda sanatçılar eserlerini parçalara ayırıp götürme seçeneğini de kullanmaktadırlar (Bee, 2003). Buradaki sanat eserleri ağır işçiliği ve toplumsal çabayı ifade ederken amacı sadece topluluğa keyif vermek ve paylaşmaktır.

Burning Man’e katılan çoğu sanatçının sanatla ilgili akademik bir geçmişi ya da kariyerleri olsa da buradaki sanat eserleri “aykırı sanat (Out-sider art)” olarak tanımlanır. Yapılan eserler bir kritik, değerlendirme veya satış için değil bir vizyonun hayata geçirilmesi için yapılır. Burning Man’e bir sanat eseri yapmak için bir sanat diplomasına ihtiyaç yoktur; sanatla hiçbir ilgisi olmayan insanlar bile çalışmalarını rahatlıkla sergileyebilir.

BURNING MAN’İN ORTAYA ÇIKIŞI

Resim 2. The Burning Man, çelik çivilerle tutturulmuş, Douglas köknarından yapılmış neon ışıkları ile ışıklandırılmış ahşap heykel. 40 x 4 x 9 ft, 2000. Larry Harvey tarafından tasarlanmış ve gönüllülerle inşa edilmiştir. (Fotoğraf; Keith Phillips.)

Festivalin kurucusu Larry Harvey (1948-peyzaj mimarı), festivali ilk kez 1986 yılında planlı bir şekilde organize etmeden önce, 1985 yılında San Francisco’da inşaat mühendisi Jerry James ve bir grup bohem arkadaşını San Francisco'nun Baker Sahiline toplayıp iki metre kırk santim boyunda tahtadan yaptıkları uzun bir figürü yakmaya davet ettiklerinde başladı. (Kozinets, 2002). Harvey’in (1997) hatırladığı kadarıyla figür yanmaya başladığında herkes sahile toplanmaya başlamıştı. Harvey bu olayı “birdenbire sayımız üç katına çıktı. İnsanlar gitar çalmaya, şarkı söylemeye ve dans etmeye başladılar. O anda bir topluluk oluşturmuştuk” şeklinde ifade eder (1997 Harvey)9. Birkaç yıl Baker Sahilinde tekrarlanan bu olaya her sene daha fazla insan katıldı ve daha fazla ilgi uyandırdı (adam figürü de fiziksel olarak uzuyordu), organizasyon o kadar büyüdü ki sonunda yakma olayı bu sahilde yasaklandı. 1990 yılında Harvey ve arkadaşları olayı Nevada’da Black Rock çölüne taşıdı. Harvey,

9 Robert Kozinents’in makalesinde Larry Harvey’le 1997 yılında yaptığı röportajdan aktarılmıştır.

“Burning Man, 400 metre karelik bir yokluk iken çölde,1990’da 60 kişiyle başlayan 2000 yılında 26.000 kişiye ulaşan bir oluşumdu. "şeklinde aktarır (1997 Harvey). 1999’daki katılımcılar ortalama 30 yaşlarındaydı. %64’ü erkek, %36’i kadın olmak üzere genellikle Kaliforniya eyaleti içinde yaşıyorlardı. %37’si San Francisco Körfez bölgesinde yaşıyordu (Kozinets, 2002). 2014 yılında ise tüm dünyadan katılımcılar vardı ve sayı 65.922’ye ulaşmıştı (Harvey, 2014).

Başka bir kaynakta ise Burning Man’in ortaya çıkışı ile ilgili, Lee Gilmore ise; festivalle ilgili en yaygın dolaşan efsanenin, romantik bir ilişkinin son bulması ile başladığını iddia eder. Larry, eski kız arkadaşı için hala yanıp tutuşmaktayken, birlikte olmaya başladıkları eski kız arkadaşının yeni sevgilisinin tahta heykelini yapar ve sahilde arkadaşları ile onu yakar. Daha sonra Larry, olayın spontane gelişen bir sanat partisi olduğunu itiraf eder. Sonraki yıl yine Baker Beach sahiline davet ettiği arkadaşlarından yakmaları için hurda ve dallardan kendi heykellerini yapmalarını ister. Larry, ilk yıl aşk acısından yaktığı bu heykelleri, tekrarlarında yanan adamın yarattığı anlamdan ve onu yok etme fikrinden farklı bir anlam taşıdığını da iddia eder. Bu artık Larry’nin ilham aldığı spontane gelişen bir eğlenme olayıdır. Her yıl tekrar eden bu olay Larry’i artık daha kavramsal bir yaklaşımla devam edebileceği bir dönüm noktasına getirir. Yanan adamın yüzü boştur, anlamsızdır ve hiç bir cinsiyet belirtisi bulunmamaktadır. 1990’a kadar Baker Beach sahiline davet eden bu etkinlik, sahilde ateş yakılmasının yasaklanması ile birlikte Nevada Çölüne taşınır.

Burning Man dünya çapında genişlerken, bu kültürden doğan değer ve tecrübelerden oluşan birleştirilmiş bir model oluşturmayı hedefleyen misyonu, kişi ve toplumlara insan ruhunu yücelten bir ilham vermeyi amaçlar. Bu ilhamla başlayan sanat festivali, ilk başta spontane bir insan heykeli yakmaktı ancak zaman içinde Kevin Evans ve John Law’ın da katılımlarıyla Dadaist ve Stuationist performanslarla Cacophony Society10 ağının desteği ile seslerini daha geniş kitlelere duyurma imkanı bulmuştu.

FESTİVAL ALANI (YERLEŞİM)

Resim 3. Black Rock City havadan görünüş, 4,000 X 3,000 m 2001. Rod Garrett tarafından planlandı, LLC Depart- ment of Public Works. 10 Özgür ruhların rastgele toplandığı bir ağdır. 1986 yılında Suicade Club of San Francisco’nun (gizli bir sosyal örgüt-anarşik grup etkinlikleri yapıyorlarmış- ilk modern aşırı kentsel keşif toplumu) hayatta kalan elemanlarıyla kurulmuş bir yayın organı.

Dağlar tarafında çevrelenmiş Black Rock Çölü11, tarih öncesi göl yatağı olan bir zeminde (playa12da) yer alır. Yılın çoğu zamanı, su altında kalan bölge, sadece birkaç ay kurumuş, çatlamış alkali toprakdan oluşmuş bir çöl halini alır. Sanat eserlerini böylesi geçici bir mekanda sergilemek, korunaklı bir alan olan galeri yada müzede sergilenmesinden çok daha farklı bir konuma getirir. Ayrıca çölde tek bir taş, çim veya bitkinin bile olmaması, buraya yerleştirilen her sanat eserinin olduğundan büyük ve sürreal gözükmesine neden olur. Burning Man’in “Yanan Adam”ı 12 m13 uzunluğunda ve ahşaptan oluşur. Gündüzleri çölde dolaşan ifadesiz ve cinsiyetsiz bir insan, akşamları ise neon ışık veren ürkütücü bir uzaylı gibi gözükür. Bir platformun üzerine yerleştirilen ve oldukça büyük ve haşmetli görünen bu heykel, 1998 yılında San Francisco belediye binasına konduğunda etrafındaki binalar yüzünden görkemini kaybetmiş ve cüceleşmişti. Bu nedenle istenen sonuca ulaşamamıştı. Oysa işler veya yanan insan heykeli playada, -herhangi bir referans noktasından ayrı tutulan düz çöl alanında- seyircisinin hayal gücünün izin verdiği kadar büyür ya da küçülür.

ENSTALASYONLAR VE ÇEVRE

Playadaki çöl ortamı, şu ana kadar yerleştirilmiş enstalasyonların ışık ve sesle olan ilişkisini güzelleştirmekle kalmaz onları başka bir boyuta taşır. Normal galerileri ve müzelerde sergilenen sanat eserleri burada rezonans ve ışık özelliklerini değiştirerek, çölün büyüsünü yansıtma fırsatı bulur. Çöl sanat eserlerini izole eder ve romantikleştirir. Normal ortamda küçük ve sıradan duran şeyler, çölde büyük ve sürreal görünür Özellikle sayısı son yıllarda çoğalan dijital temelli ışıklı enstalasyonlar çölün karanlığında başka bir boyuta taşınır. 1999’dan beri Russell Wilcox her sene benzersiz lazer gösterileri tasarlar. Işık teknolojisi üzerine kurulu eserler genel olarak katılımcılarla canlanır, interaktif bir süreç içine girilir (Bee,2003).

1995’de Vince Koloski düz çöl alanına büyük bir neon heykel kurdu. “It Came From Within” adlı bu eser daha geleneksel bir sergileme alanında teknik bazlı bir çizgisel ışıklı bir çizim gibi algılanabilirdi. Ancak Black Rock Çölünde daha çok uzaylı bir işaret yazısı ya da bir çeşit “alan marker”ı gibi algılanmaktaydı. Ayrıca tozlu çöl ortamı ile eserden gelen ışık ilginç görüntüler oluşturmuştu (Bee, 2003).

11 Eski adı Lake Lahontan12 Playa, çöllük alanların iç kesimleri ile kurak ve yarı kurak bölgelerde kıyılara bitişik alanlarda rastlanan ve periyodik olarak dolan suların yavaş yavaş dibe süzülmesi ya da buharlaşması sonucunda ortaya çıkan tuz, kum ve çamurla örtülü, düz zeminli çöküntü.

13 12m yüksekliğinde yapılan heykel 1995 yılından sonra giderek yükselmeye devam etmiştir. Heykel, 2014 yılında altında platform olmadan 20 m yüksekliğinde inşa edilmiştir.

Resim 4. Vince Koloski, “It Came From Within”, 1995Resim 5. San Francisco Antenna Tiyatrosu, “Sands of Time”, 1999

1999’da yılın temasının bir parçası olarak San Francisco Antenna Tiyatrosu interaktif bir eser kurmuştur. Eser, evrenin 15 milyon yıllık tarihini anlatan “Sands of Time” isimli interaktif bir eserdi. Enstalasyon, çöl çamurundan yapılmış, bir sıraya dizilmiş 800 objeden oluşuyordu. Seyircilere kulaklık dağıtılarak ses ve müzik ve ses efektleri dinletiliyordu. Daha önce bu uygulama Marin Burnundaki bir kumsalda gerçekleştirilmişti, ama düz çöl zemininde yapılan iş, öncekinden farklı olarak bir tarih öncesi havayla yansıdı.

MEKANA ÖZEL HEYKELLER

Çölün aslında bir göl olması, 2000’lerde yapılan çalışmaların çoğunun suyun üzerinde yüzme ya da gölden çıkma izlenimini yaratmasına veya gölden çıkan ağaç ve çiçeklerin suya yakın objeler halini almasına neden olmuştu. 2002 yılında “Yüzen Dünya” temasında şehir kocaman bir körfez ve etrafındaki ortam da güneşin aydınlattığı dünya halini almasına ilham vermişti. 2002 senesinde tema dolayısıyla bir sürü çalışma bir tekne ya da gemi halindeydi (Bee, 2003). Çeşitli su yaratıkları da playada sıkça görüldü: Örneğin büyük balina çalışmaları ve büyük su ördeği çalışmaları (Resim 5 ve 6). Brooklyn Madagascar Enstitüsü de dev bir ahtapot çalışması yaratmıştı.

Resim 6. Robert Burke, Trojan Duck Lounge, mobile wood sculpture, 4,5x7,3x3,6 m, 1997. (Photo George Post) Resim 7. Pepe Ozan, The Temple of Rudra, sculpture of playa mud, wood and metal, 10,66 m, 1998. ( Photo, Holly Kreuter)

Playanın suyla ilişkisinin ekstremlere taşındığı örnekler de görülür. 1997 senesinde yaratılan “Temporal Decomposition” kocaman buzdan bir top halindeydi ve festival boyunca yavaş yavaş eridi. Eriyen topun içinden dondurulmuş saatler düşüyordu ve eser zamanın akışını anlatıyordu. Eserin her elementi zamanın bir ögesini ve zamanın çölde insanların yetersiz zamanı kontrol etme çabalarına rağmen hayatta kalışını anlatıyordu. Bazı sanatçılar ise playanın içerdiği maddelerle çalışmayı tercih etti: mesela kum, çamur ve taş. Her sene kurulan operanın kreatörü Pepe Ozan, playanın çamuruyla kaplı fileler ile çalıştı. Heykeltıraş Dana Albany ve Micheal Christian ise playanın yakınlarında bulunan hayvan kemikleri ile çalışmalar yaptı. Zachary Coffin, heykeltıraş, playada bulunan kaya parçalarıyla çalıştı: 2000 yılında 9.5 ton ağırlığındaki granit taşla sanki çöle yokluktan düşmüş izlenimini yarattı. Coffin ise, 2001 yılında aynı taşı delerek bir şekilde yönlendirilebilir hale getirdi ve insanların taşı hareket ettirmesiyle insanların hayatla savaşını anlattı.

Resim 8. Jim Mason, “Temporal Decomposition”, 1997

İNTERAKTİFLİK (ETKİLEŞİM)

Burning Man’in belki de en önemli özelliği interaktif olmasıdır. Çoğu zaman bir çalışmanın tamamlanması için bireylerin katılımı gerekir ve genellikle çölde insanlar çalışmalara dokunur, tırmanır ve onlarla oynarlar. 1997’de Alman sanatçı Hendrick Hackl’ın Das Ammonite (the Ammonite) çalışması 19 m çapında bir deniz kabuğuydu ve içine giren insanlar merkeze yaklaştıkça çömelme pozisyonunu almak zorunda kalıyordu.

Resim 9. Hendrick Hackl, Das Ammonite (The Ammonite Project, 1997)

Resim 10. Jenne Giles, Ribcage(kaburga), (2000)

Elucid Dreams, Sophie Neudorfer ve Mac Downs’un “Büyük Beyaz Küreler” çalışması, katılımcının kafasını bir delikten içeri sokmasını sağlıyor ve kürenin içine girince görsel ve duysal efektlerle bir rüya izlenimi yaratıyordu. Dan Das Mann’ın çalışmaları ise katılımcıların metal ile çalışmayı öğrenmesini sağlıyordu. 1998 senesinde yaptığı bakır ağaç gündüz su damlaları akıtıyor akşamları ise yanıyordu. 2000 yılında yaptığı “Faces of Man” (Bee, 2003) çalışması ise katılımcıların bir müzik sensörünü etkinleştirmesiyle çalışıyordu. Bakır kafa rock şarkısı çalınca yanan propan akıtıyor, çim kafa blues müziği çalınca su damlaları akıtıyor ve tahta kafa ise opera aryalarıyla kum akıtıyordu.

Kal Spelletich, katılımcıların çalışmasına katılmasını zorunlu tutmuş, katılanların korkularını aşmasını amaçlayarak mitolojik ögeler ve ateşle çalışmıştı. Stephanie Andrews’un Hall of Possible Selves (1999) çalışması ise katılımcıların aynalara basılmış fotoğrafların önüne geçerek yaşanmış hayatların bir parçası haline gelmelerini sağlamıştı. Jenne Giles’in Ribcage (2000) çalışması ise devasa bir metal kaburga halindeydi ve tam ortasında, kalbin bulunacağı yerde, bir salıncak duruyordu.

Katılımcılar kaburgaya tırmanıp salıncakta atan bir kalp gibi sallanabiliyorlardı. Micheal Christian’ın 2001 yılındaki Bronchial Tree çalışması ise eski bir kilise orglarından yapılmıştı ve bir katılımcının sensörleri aktive etmesi durumunda ilahi bir müzik çalıyordu. Şu ana kadar yaratılmış en interaktif çalışma ise Spencer Tunick’in çıplak katılımcıların fotoğrafının çekilmesi çalışmasıydı: bu durumda katılımcılar sanat eserinin kendisi haline geliyordu.

SONUÇ

Lady Bee makalesinin sonunda Burning Man’in mekan, toplum ve doğayı eşsizce birleştirdiğini, daha yeni Black Rock çölünde görülmeye başlanan bir sanat çeşidi için fırsat hazırladığından bahseder. Aradan geçen 12 yıl hem katılımcıların sayısının 2 katından fazla artmasına hem de teknolojik imkanlar ve farklı sanatçıların katılması ile çeşitlenmesine, kavramsal bakışın ve kalitenin de artmasına neden olmuştur. Bu sanat akımının geleneksel sanat dünyasının yüzeyinde yüzdüğü ve milenyumun kültürel fenomeni halini geldiğini belirten Bee, aslında sadece sanatsal açıdan değil, kültürel ve ekonomik yönden de birçok araştırmacının odağı haline geldiğini de öngörmüştür. Burning Man’in başarısı ve popüleritesi insanların bu orijinal kültüre olan açlığını ve sanata bağlı hissetmenin özlemini gösterir. Sanat bu kültürde önemli bir rol oynar. Çünkü toplumla sanat arasında bir ayrım içermez ve bu çöl yaşamsal tecrübenin merkezi haline gelir. Ayrıca Bee, bu eşsiz ortamın kısa bir süre içerisinde insanların sanata, topluma ve ifadeye bakış açısını değiştireceğini de öngörür.

Sanata farklı bir yönden bakarak toplumun hem kültürel hem ekonomik değerlerine meydan okuyan bu festival, insanlar üzerindeki farkındalığı ve yaratıcılığı tetikleyerek

daha geniş kitlelere doğru ilerlemektedir. Bu açıdan bakıldığında zaman içinde sadece sanatta değil kitlelerde de derin değişimlere neden olacağı tahmin edilmektedir.

KAYNAKÇA

Bee, L. (2003). The Outsider Art of Burning Man. Leonardo , 35 (5), 343-348.Gilmore, L. (2010). Theather in a Crowdet Fire. Los Angeles: University of California Press.Harvey, L. (2014, 4 1). Burning Man. Retrieved 4 1, 2014, from Burning Man: http://burningman.org/Hosking, L., Black, T., & Cesewski, P. (2007). Burning Man Artist' Statements. Leonardo , 40 (4), 327-355.Kozinets, R. V. (2002). Can Consumer Escape the Market? Emancipatory Illuminations from Burning Man. Journal of Consumer Research , 29 (1), 20-38.Raiser, J. (2014). Burning Man Art on Fire. New York.