15-nisan-2010-k.pdf - Proleter Devrimci Duruş

27
Ayl›k siyasal dergi Nisan 2010 Say›: 15 Fiyat›: 2 TL (KDV dahil) Sayfa 2’de sürüyor ekel iflçilerinin 1 Nisan buluflmas›, daha Ankara giriflinde polis barikatlar›yla engellendi. Otobüsleri durdurulan iflçiler ve destekçiler, kilometrelerce yolu yürümek zorunda kald›. Türk-‹fl Genel Merkezi’nin önü ve bulun- du¤u cadde, polis ablukas› alt›ndayd›. ‹flçiler ve devrimciler, bu ablukay› k›rmak için gün boyu eylem yapt›. Ancak akflam saat- lerinde caddeye girebildiler. Ertesi gün de manzara ayn›yd›. Tek G›da ‹fl Genel Baflkan› Mustafa Türkel, polis ablukas› alt›nda konuflma yapt›. Ve yeni “eylem takvimi”ni aç›klad›. ‹lkinde bir ay sonraya att›¤› Ankara buluflmas›n›, bu kez iki ay sonraya erteledi. Amaç belliydi: Sürece yaymak, so¤utmak, gündemden düflürmek ve eritmek... 1 Nisan, bunun en iyi gösterge- si oldu. Bu duruma tepki duyan iflçiler, sendika alehine sloganlar atarak, Mustafa Türkel’in üzerine yürüdüler. Bir zamanlar Bayram Meral’in iflçilerden kaçmak için a¤aca t›rmanmas› gibi, Türkel de kendini bir binan›n içine att›. Tekel iflçisi, yaln›zca devletin kolluk güçlerinin barikat› ile de¤il, sendika a¤alar›n›n barikat›yla da savaflmak, onlar› aflmak zorunda kalm›flt›. 1 Nisan buluflmas›, bunu çok daha aç›k ve çarp›c› bir flekilde ortaya koydu. *** Önümüz 1 May›s! Bu önemli güne, iflçi ve emekçiler, eylemlerle giriyor. Tekel iflçilerinin yakt›¤› atefl, ülkenin dört bir yan›na yay›lm›fl durumda. Bir çok iflyerinde direnifller sürüyor. T 1 May›s’ta 1 May›s Alan›na!

Transcript of 15-nisan-2010-k.pdf - Proleter Devrimci Duruş

Ayl›k siyasal dergi Nisan 2010 Say›: 15 Fiyat›: 2 TL (KDV dahil)

Sayfa 2’de sürüyor

ekel iflçilerinin 1 Nisanbuluflmas›, daha Ankara giriflindepolis barikatlar›yla engellendi.Otobüsleri durdurulan iflçiler vedestekçiler, kilometrelerce yoluyürümek zorunda kald›. Türk-‹flGenel Merkezi’nin önü ve bulun-du¤u cadde, polis ablukas›alt›ndayd›. ‹flçiler ve devrimciler,bu ablukay› k›rmak için gün boyueylem yapt›. Ancak akflam saat-lerinde caddeye girebildiler.

Ertesi gün de manzara ayn›yd›.Tek G›da ‹fl Genel Baflkan› MustafaTürkel, polis ablukas› alt›ndakonuflma yapt›. Ve yeni “eylemtakvimi”ni aç›klad›. ‹lkinde bir aysonraya att›¤› Ankara buluflmas›n›,bu kez iki ay sonraya erteledi.Amaç belliydi: Sürece yaymak,so¤utmak, gündemden düflürmekve eritmek...

1 Nisan, bunun en iyi gösterge-si oldu. Bu duruma tepki duyaniflçiler, sendika alehine sloganlaratarak, Mustafa Türkel’in üzerineyürüdüler. Bir zamanlar BayramMeral’in iflçilerden kaçmak içina¤aca t›rmanmas› gibi, Türkel dekendini bir binan›n içine att›.

Tekel iflçisi, yaln›zca devletinkolluk güçlerinin barikat› ile de¤il,sendika a¤alar›n›n barikat›yla dasavaflmak, onlar› aflmak zorundakalm›flt›. 1 Nisan buluflmas›, bunuçok daha aç›k ve çarp›c› bir flekildeortaya koydu.

* * *

Önümüz 1 May›s! Bu önemligüne, iflçi ve emekçiler, eylemlerlegiriyor. Tekel iflçilerinin yakt›¤›atefl, ülkenin dört bir yan›nayay›lm›fl durumda. Bir çokiflyerinde direnifller sürüyor.

T

Birlik, Mücadele, Dayan›flma!

1 May›s’ta

1 May›s Alan›na!

2 Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

Tekel’i örnek alan iflçiler, daha kararl› veradikal eylemlere baflvuruyorlar. Sendika-laflma oran› art›yor.

Ne var ki iflçilerin artan örgütlenme iste-¤i, sendika bürokratlar›n›n ilgisizli¤ine çarp›-yor. Hatta sendikal› olduklar› için at›lan iflçi-lerin direnifllerine bile yeterince sahip ç›km›-yorlar. Bunlardan biri olan Akkardan iflçileri,iki gün sendikada oturarak, sendikac›lar›harekete geçirmeye zorlad›.

‹flçiler bir yandan kendi iç örgütlerinioluflturmak, bir yanda da sendikalar› zorla-makla karfl› karfl›yalar. Direnifl ve eylemleriçinde ö¤reniyor, deneyim kazan›yorlar. Te-kel iflçilerinde yafland›¤› gibi, devrimci öne-rilere daha aç›k hale geliyorlar.

Böyle bir ortamda 1 May›s’›n çok dahakitlesel ve iflçi a¤›rl›kl› geçece¤i, flimdidenbelli olmufltur. Fakat bunun kendili¤inden ol-mayaca¤› da bilinmelidir. Bir çok sendika,önceki y›llarda oldu¤u gibi, bu y›l da iflçilerinkat›l›m›n› olabildi¤ince s›n›rlamaya çal›fla-cakt›r.

Bu y›l bunu baflarma flanslar› daha zorise de, as›l görevin yine komünist ve dev-rimcilere düfltü¤ü aç›kt›r. Baflta direniflteolan iflyerleri olmak üzere fabrika fabrika,semt semt, 1 May›s örgütlenmesine bafllan-mal›d›r.

* * *

Bu y›l sendika konfederasyonlar›, 1 Ma-y›s’› birlikte yapma karar› alm›flt›r. Daha ön-ce Türk-‹fl’e ba¤l› baz› flubelerin bu yöndekiçabalar› ve ortak aç›klamalar›, etkisini gös-termifle benzer. Fakat esas faktör, iflçi ey-lemlerinde görülen art›fl ve daha kararl› birflekilde sürdürme iste¤idir. Baflta direnifltekiiflçiler olmak üzere genel olarak iflçi veemekçiler, sendikalar›n› daha fazla zorla-maya bafllam›flt›r. Bunu taban örgütleri ku-rarak, daha örgütlü bir hale getirdiklerizaman, sendikalar› daha aktif k›lacaklard›r.Aksi halde iflçilerin sendika bürokratlar›naartan tepkisi, onlar› bulunduklar› yerden ala-fla¤› edecektir. 1 ve 2 Nisan’da Tekeliflçilerinin sendikan›n geri tutumuna yöneliktepkisi, bunun ilk iflaretlerini vermeyebafllam›flt›r.

1 May›s’›n birleflik bir tarzda ve bir mer-kezde yap›lmas›, kuflkusuz olumlu bir gelifl-medir. Fakat bu, kutlamalar› Taksim d›fl›ndabir alana kayd›rman›n gerekçesi yap›l›rsa,“bir ad›m ileri, ikiad›m geri” at›lm›flolur ki, bir durumdakazan›m de¤il, kay›pyaflan›r.

Taksim’in 1 May›salan› oldu¤u, art›k tar-t›flmas›z kabul edilme-lidir. ’77 y›l›ndan bu ya-na verilen mücadele-nin geldi¤i nokta, bu-nu haz›rlam›flt›r. Ön-cekiler bir yana sonüç y›ld›r verilen sa-vafl, bu düzeye getir-mifltir. Buradan geriad›m atmak, can vekan bedeli kazan›lanmevziyi terk etmekanlam›na gelir ki, bu-nun faturas› a¤›r olur.

* * *

‹flçi direnifllerinden 1 May›s kutlamalar›-na, önümüze ç›kan barikatlar› afla afla iler-leyece¤iz. Bu barikatlar›n coplu-gazl› olan›kadar, çiçeklerle süslenmifl olan› da vard›r.‹kinciler kamuflajl› oldu¤u için, daha da teh-likelidir. Fakat mücadele yükseldikçe, hemkamuflajlar dökülmekte, hem de art›k kar et-memektedir. Her fley bizim kararl›l›¤›m›za,›srar›m›za, mücadele gücümüze ba¤l›d›r.

Krizin derinleflmesiyle birlikte daha daçekilmez hale getirilen çal›flma ve yaflamkoflullar›na karfl›, 1 May›s’ta güçlerimizi bir-lefltirmeli, tek yumruk, tek yürek olarak so-kaklara taflmal›y›z. Hedef Taksim’dir! Buhedefe kilitlenirsek, bütün yollar Taksim’eç›kar.

Tüm dünya iflçi ve emekçileriyle birlikte,proletarya enternasyonalizminin bayra¤› al-t›nda yürüyece¤iz! 1 May›s’› ad›na,anlam›na, tarihine uygun bir flekilde kutlaya-ca¤›z! Devletin ve sendika a¤alar›n›n bari-katlar›n› aflarak, birlefle, birlefle / direne di-rene KAZANACA⁄IZ!

1155.. ssaayy››ddaa

Barikatlar› afla afla

3 AKP’nin yeniden ›s›tt›¤› Anayasa tart›flmas›

4 Bask›lar bizi y›ld›ramaz

5 Çat›fla çat›fla yar›lacak barikatlar

6 Tekel iflçilerinin Mart eylemleri

7 8 Mart mitingi yap›ld› Gazi flehitleri an›ld›

8 Newroz coflkulu kutland›

9 1 May›s’ta ! May›s alan›na akal›m!

10 ‹flçi, emekçi direnifllerinden...

11 Irak seçimleri

12 Ö¤rencilere sald›r›lar ve eylemler

13 G›da üzerinde oynanan oyunlar

14 1 May›s’ta 1 May›s Alan›na!

16 Bir kavrama olarak Anayasa

17 Sosyalist Anayasa

18 T‹KB(B) 5. Konferans› baflar›yla gerçekleflti

20 1 May›s› yaratan öncü iflçilerden Albert Parsons

21 Gelece¤imizin köprüsü tarihimiz

22 Tasfiyeci batakl›¤›n son 12 y›l›-II

Merhaba,

1 May›s’a do¤ru akan günlerin içindeyiz...

Bu y›l, 1 May›s’›n çok daha kitlesel ve militan ge-çece¤ini flimdiden söyleyebiliriz. Baflta Tekel olmaküzere, aylard›r direniflte olan iflçilerin, büyük bulufl-mas› da ‹stanbul’da gerçekleflecek...

1 May›s’›n birleflik bir tarzda Taksim’de kutlan-mas›, mücadelenin bundan sonraki seyri bak›m›n-dan, ayr› bir güç ve moral verecektir. Gelinen afla-mada, Taksim’den geri ad›m at›lamaz.

Egemen kesimlerin ve sözcülerinin gündemindeise, yine anayasa tart›flmalar› var. Bu kez yarg› üze-rinden k›yamet kopuyor. Emeklisi muvazzaf›yla su-baylar üzerindeki gözalt› ve tutuklamalar da devamediyor. Düzenin tüm kurumlar› kendi içinde çatla-m›fl ve birbirine düflmüfl durumda.

Ama iflçilere, Kürt halk›na sald›r›da yine kol kola-lar. ‹flçilere coplar iniyor, da¤lar yine bombalan›-yor...

Sömürü ve bask›ya baflkald›ranlar ise, katledili-yor, tutuklan›yor. 2000 y›l›ndaki ölüm orucu eyle-

minden sonra tahliye edilen okurumuz, Gülüm-ser Seyitcemalo¤lu da Mart ay› içinde

tutuklananlar aras›nda.

Bunlar›n bizi y›ld›ramayaca¤›n›bir kez daha yineliyoruz.

Dergimizin bu say›s› do¤al olar 1May›s a¤›rl›kl› oldu. Yan› s›ra anaya

tart›flmalar›ndan yola ç›karak anayasa kavram›n›ve sosyalist anayas›y› sayfalar›m›za tafl›d›k. BafltaTekel olmak üzere, iflçi ve emekçi direniflleri, herzamanki gibi dergimizde yerini buluyor.

Bir sonraki say›m›zda görüflmek üzere...

O k u r l a r a . . .

Sahibi ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müd: Gülizar Ç›nar Adres: Kemalpafla mah. Atatürk Bulvar› Bed-rettin ‹nan ‹fl Merkezi No: 114-41 Eminönü/ ‹STANBUL (Aksaray Pertevniyal Lisesi karfl›s›), Tel:(0212) 512 38 07, e-mail: [email protected] Bask›: Berdan Matbaac›l›k, Davutpafla

cad. Güven San. Sit. C Blok No: 215-216 Topkap›/‹ST. Tel: (0212) 613 1211, YED‹VEREN YA-YINLARI Yerel Süreli Yay›n Say›:15, Nisan 2010, 2 TL(KDV Dahil)

B‹RLEfiE B‹RLEfiE KAZANACA⁄IZ!

Nisan 2010 3

on aylarda yine anayasa tart›flmas›gündeme oturdu. Burjuva klikleraras›nda süregelen çat›flma, flimdianayasa üzerinden devam ediyor.

Bilindi¤i gibi AKP hükümeti, daha ön-ceki y›llarda da anayasa de¤iflikli¤ini gün-deme getirmiflti. Hatta böyle bir taslak dahaz›rlatt›. Fakat o y›llarda bunlar› geçire-cek gücü kendinde bulamad›. Bugün ye-niden anayasa de¤iflikli¤ini ›s›t›p ortayasürmesi, bu çat›flmada belli bir mesafeald›¤›n›, o güvenle hareket etti¤ini gös-teriyor. Ama yine de yeni bir anayasa tas-la¤› ile ç›kam›yor. Sadece kendince önem-li buldu¤u maddelerde de¤ifliklik istiyor.Bu maddeler de can al›c› yerleri vuruyor.Fakat henüz tam zaferini ilan edebilmiflde¤il.

Anayasa de¤iflikli¤i üzerinde

kopan f›rt›na

AKP’nin anayasada de¤ifltirmeyidüflündü¤ü yaklafl›k 30 madde var.Bunlar›n en önemlilerini, hukuksal veaskeri alandaki de¤ifliklikler oluflturu-yor. As›l f›rt›na da buradan kopuyor.Muhalefet partilerinin anayasa de¤iflikli-¤ine dönük elefltirileri bu noktada odakla-n›yor.

Çünkü sözkonusu de¤ifliklikte, bafltaAnayasa Mahkemesi olmak üzere, Ha-kimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu(HSYK) Yarg›tay gibi, yüksek yarg› ku-rumlar› hedef durumunda. Bunlar›n üyebileflimlerini de¤ifltirdi¤i gibi, seçimle ge-lenlerin oran›n› da düflürüyor, atama usu-lünü ön plana geçiriyor. T›pk› YÖK’te ol-du¤u gibi, göstermelik bir seçim, fakatson sözün cumhurbaflkan›ndan ç›kt›¤› birsistemi, yarg›da da oturtmak istiyor. Cum-hurbaflkan›n› tek seçici yaparak, her fleyibir merkezde topluyor. O yüzden de mu-halefet, bunun “kuvvetler ayr›l›¤›” ilkesi-ne ters düfltü¤ü, “kuvvetler birli¤i”ni ge-tirdi¤i elefltirisini yükseltiyor. “Baflkanl›ksistemi”ne yak›n bir sistem kurmakla it-ham ediyor.

Yarg›n›n “ba¤›ms›z” ya da “tarafs›z”olmad›¤›, “kuvvetler ayr›l›¤›” ilkesinin de

göstermelik kald›¤›, bilinen gerçeklerdir.Burjuva klikler aras› çat›flmada, yarg›n›nböylesine iflin merkezine oturmas› bile,onun ne kadar “ba¤›ms›z” oldu¤unu kan›t-lamaya yeter. Hükümet-ordu aras›ndacereyan eden bu çat›flma, bir süredir,hükümet-yarg› çat›flmas›na dönüflmüfldurumda. AKP, yo¤un gözalt› ve tutuk-lamalar ile ordu içindeki karfl›tlar›n›büyük oranda sindirdi. Fakat yarg›üzerinde henüz bu etkiyi sa¤layabilmiflde¤il. O yüzden son dönemde as›l kap›fl-ma, yarg› üzerinde oluyor.

Yarg› da kendi içinde parçal›. Son ola-rak Erzincan’da oldu¤u gibi, cemaatlerekarfl› soruflturma açan savc›, baflka bir sav-c› taraf›ndan engellenip tutuklanabildi.Geçti¤imiz günlerde ise, “Balyoz operas-yonu”ndan tutuklu bulunan üst düzey su-

baylar, “nöbetçi hakim” taraf›ndan serbestb›rak›ld›, fakat üç gün sonra Ergenekonsavc›lar›, yeniden tutuklama karar› ç›kar-d›. ‹çlerinde 25 generalin bulundu¤u “3.Balyoz operasyonu” bafllad›ktan bir-kaçsaat sonra, Baflsavc› taraf›ndan durdurul-du... Son haftalarda arka arkaya gerçekle-flen bu olaylar, yarg›daki iç çat›flmay›, ar-t›k ayan beyan gözler önüne seriyor.

AKP, yarg›da da denetimi eline geçir-mek için tüm kozlar›n› oynuyor. Kendisi-ne direnen kurum ve kiflileri y›prat›yor,her tür bask› yöntemini devreye sokuyor.Yarg›da AKP’ye karfl› net tutum alanHSYK üzerinde yo¤unlaflmas› bundand›r.Anayasa de¤iflikli¤i ile, son darbeyi indir-meye haz›rlan›yor. Yarg›tayda beklemek-te olan kapatma davas›n› bertaraf edebil-mek için de, “siyasi partileri kapatma”y›zorlaflt›ran maddeler koyuyor.

Bütün bunlar, anayasa de¤iflikli¤i-nin AKP’nin -onun arkas›ndaki burju-va kliklerin- ihtiyaçlar› do¤rultusundahaz›rland›¤›n› gösteriyor. Klik çat›flma-s›nda ele geçirilen üstünlü¤ü, yasalarlada pekifltirme çabas›d›r bu. Bunu ne ka-dar baflaracaklar› hala belirsizdir. Karfl› ta-raf, direnmeye, belli mevzilerde tutunma-ya çal›flmaktad›r. Ve paketi delme gayretiiçindedir. CHP’nin son hamlesi (meclistemaddelerin tek tek oylanmas›, yarg›ya ait

maddeler daha az oy alaca¤› için, cumhur-baflkan› taraf›ndan paketten ç›kar›lmas›)bunun içindir.

“Demokratik anayasa” masal›

Yaflanan tart›flman›n içeri¤i de, soru-nun “demokratik anayasa” olmad›¤›n› or-taya koymaktad›r. Buna karfl›n AKP yan-l›s› burjuva liberaller, hala “sivil anaya-sa”, “demokratik anayasa” diyerek, kitledeste¤i oluflturmaya soyunmufllard›r. Tas-la¤›n içine 12 Eylül generallerinin yar-g›lanmas›n› içeren 15. madde de konul-mufl, taban geniflletilmeye çal›fl›lm›flt›r.Ve güya, memura “toplu sözleflme hak-k›”, iflçiye “dayan›flma grevi” gibi sos-larla allan›p pullanm›flt›r.

Bunlar, öylesine göz boyamaya dö-nüktür ki, 12 Eylül darbecilerine yarg› yo-lunun aç›lmas›n›n, onlar› yarg›lamak anla-m›na gelmedi¤ini onlar da bilmektedir.Zaten böyle bir niyetleri olsa, “darbeye te-flebbüs” edenlerden önce, bizzat “darbeyiyapanlar”›n yarg›lanmas› gerekmez miy-di? Kenan Evren de bunun rahatl›¤› ile ko-nuflmaktad›r.

Memura “toplu sözleflme hakk›” isedaha komiktir. Zaten grevsiz “toplu söz-leflme hakk›” olamayaca¤› gibi, yeni de-¤ifliklik ile varolan durum daha da kö-tüleflmifltir. Çünkü sözkonusu 53. madde-de yap›lan de¤ifliklik, “uyuflmazl›k halin-de taraflar Uzlaflma Kuruluna baflvurabi-lir. Uzlaflma Kurulu kararlar› kesindir vetoplu sözleflme hükmündedir” diyor.KESK’in de belirtti¤i gibi, öncesinde Uz-laflma Kurulu karar›na itiraz haklar› var-ken, flimdi bu hak bile ellerinden al›n›yor.Sadece ad› “toplu görüflme” de¤il de “top-lu sözleflme” oluyor!

“Dayan›flma grevi”nin sözünü dahi et-miyoruz. Tam da anayasa tart›flmalar›yaflan›rken, 1 Nisan’da Ankara’ya gi-den Tekel iflçilerine ve onlarla “daya-n›flma” içinde olanlara yap›lanlar, yete-rince aç›klay›c›d›r. ‹flçi s›n›f›n›n en te-mel talebi olan “ifl güvencesi” konusun-da ise, hiç bir de¤ifliklik gündeme al›n-mam›flt›r.

Daha yak›n zamanda “Kürt aç›l›m›”diye ortal›¤› aya¤a kald›ran AKP, yenitaslakta, Kürtlere dair tek bir de¤ifliklikgetirmemifltir. Binlerce Kürt çocu¤u“tafl atmak”tan on y›llar› bulan hapisistemiyle cezaevlerindedir. Bunlar› ç›-karmak de¤il, yarg› biçimini de¤ifltir-mekten bahsetmektedirler sadece. Kezayüzlerce DTP yöneticisi, belediye baflkan›tutuklanm›flt›r. Cezaevleri yüz bini aflk›ntutuklu ve hükümlü ile a¤z›na kadar dolu-dur. Hasta tutuklular ölüme mahkum edil-mektedir. Hücrelerde yal›t›lmakta, en

AKP’nin anayasada de-¤ifltirmeyi düflündü¤ü

maddelerin en önemlileri-ni, hukuksal ve askeri

alan oluflturuyor. BöyleceAKP, rakipleri karfl›s›nda

elde etti¤i üstünlü¤ü yasa-larla da pekifltirmek isti-yor. As›l f›rt›na da bura-

dan kopuyor.

Anayasa de¤iflikli¤ininiflçi-emekçi haklar›yla, de-mokratik hak ve özgürlük-

lerle bir alakas› olmad›¤›ortadad›r. CHP, MHP gi-

bi muhalefet partilerininitirazlar› da bu noktalarda

de¤ildir. Hatta yüzde 10seçim baraj›n›n düflmesinibile, hiç biri dile getirme-mektedir. Onlar›n bütün

derdi, sözcülü¤ünü yapt›k-lar› burjuva kesimlerin ç›-karlar›d›r. Gerisi, kitlelerikand›rmaya dönük yalan

ve demagojidir.

S

AAKKPP’’nniinn yyeenniiddeenn ››ss››tttt››¤¤››AANNAAYYAASSAA TTAARRTTIIfifiMMAASSII

Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

Nisan 20104Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

insani haklar› gaspedilmektedir. B›rakal›m “politiktutsaklara özgürlük” talebinin karfl›lanmas›n›, iyilefltir-me yönünde dahi tek bir de¤ifliklik yoktur.

Bu bir kaç nokta bile, anayasa tasla¤›n›n iflçi-emekçi haklar›yla, demokratik hak ve özgürlükler-le bir alakas› olmad›¤›n› göstermeye yeter. CHP,MHP gibi muhalefet partilerinin itirazlar› da bunoktalarda de¤ildir. Hatta yüzde 10 seçim baraj›-n›n düflmesini bile, hiç biri dile getirmemektedir.Onlar›n bütün derdi, sözcülü¤ünü yapt›klar› bur-juva kesimlerin ç›karlar›d›r. Gerisi, kitleleri kan-d›rmaya dönük yalan ve demagojidir.

Yasalar mücadele ile de¤ifltirilir

12 Eylül anayasas›, ’82 y›l›ndan bu yana, yani 30y›ld›r yürürlüktedir. Bugüne dek 12 kez, 70’ten fazlamaddesi de¤iflmifltir, fakat bir bütün olarak kald›r›la-mam›flt›r. Asl›nda uzunca bir süredir yeni bir anayasagündemdedir. En baflta patronlar kulübü TÜS‹AD buiste¤i dile getirmifltir. Ancak kendi aralar›nda konsen-süs oluflturamad›klar› için tümden kald›rmak mümkünolmam›flt›r. AKP’nin iflbafl›na gelmesinden sonra ise,klik çat›flmalar› daha da fliddetlenmifl, taraflardan biri-nin mutlak üstünlü¤ü kurulamad›¤›ndan taslaklar gelipgelip gitmifltir.

Son de¤ifliklik önerisi, AKP’nin rakiplerine karfl›bir hamlesidir. Bunu istedi¤i biçimde geçirirse, üstün-lü¤ünü yasalarla da pekifltirmifl olacakt›r. Fakat yoludüz de¤ildir. Meclisteki ço¤unlu¤u buna elvermemek-tedir. O yüzden referandum seçene¤ine baflvurmufl vebir paket olarak oylatmay› flart koflmufltur. Maddelerinb›rakal›m tek tek, belli gruplarda toplanarak oylat›lma-s› durumunda bile, amac›na ulaflmas› zor görünmekte-dir. Kitle deste¤inin giderek azald›¤› bir ortamda, refe-randumdan yenik ç›kmas› ise, AKP’yi daha da zor du-rumda b›rakacak, erken seçim olas›l›¤›n› artt›racakt›r.

‹flçi ve emekçileri as›l ilgilendiren yönü fludur ki,hükümeti ve muhalefetiyle yeni anayasa taslaklar›veya de¤ifliklikler, burjuva anlamda bile demokra-tikleflme getirmemektedir. Çünkü bu tart›flmalar,iflçi ve emekçilerin, ezilen halk ve kesimlerin talep-leri üzerinden yap›lm›yor, onlar›n mücadelesininbas›nc› sonucu gerçekleflmiyor. Egemen kliklerinkendi aralar›ndaki çeliflkilerinden ve bugünkü ihti-yaçlar›ndan kaynaklan›yor.

Elbette 12 Eylül Anayasas›, bugün de¤ilse yar›nkald›r›lacakt›r. Fakat bu düzen de¤iflmedi¤i sürece,anayasalar›n gerici-floven karakteri de¤iflmeyecektir.Çünkü bu karakter, 12 Eylül Anayasas› ile s›n›rl› de-¤ildir. 1876’da kabul edilen ve “Kanun-i Esasiye” (Te-mel Kanun) ad›yla bilinen ilk anayasadan beri, bu özkorunmaktad›r. Kimi maddeler, Türkiye Cumhuriyetikurulduktan sonraki anayasalara da aynen tafl›nm›flt›r.

Kitlelerin yükseltece¤i mücadele ile kimi haklar›nal›nmas›, anayasada de¤iflikliklerin yap›lmas› müm-kündür, fakat bu düzenin esas›na iliflkin olmaz. Bugü-ne dek yap›lan anayasalar içinde, demokratik hak veözgürlükler bak›m›ndan en genifli olan ’61 Anayasas›,dünyada ve Türkiye’de yükselen iflçi, emekçi ve genç-li¤in mücadelesi sonucunda elde edilebilmifltir. Bugünde kimi yasalarda de¤ifliklik gerçekleflecekse, bu bi-çimde olacakt›r. Bunun baflka bir yolu yoktur.

Daha önce T‹KB(B) da-vas›ndan yarg›lanan Gülüm-ser Seyitcemalo¤lu, 24 Mart2010 tarihinde “adli takipsistemine uymad›¤›” gerekçe-siyle, ‹zmir’de gözalt›na al›nd›ve ç›kar›ld›¤› mahkemece tu-tukland›.

2000 y›l›nda gerçekleflen Ftipi sald›r›s› s›ras›nda ölümorucu eyleminin birinci ekibiiçinde yeralan Gülümser Seyit-cemalo¤lu, 229 gün süren dire-niflinin ard›ndan tahliye edil-miflti. “Yasad›fl› örgüt yöneticili¤i”nden aç›lan da-vada, siyasi savunmalar› gerekçe gösterilerek,en üst s›n›rdan ceza verildi. Verilen ceza, dahasonra yarg›tay taraf›ndan da onayland›.

Gözalt›nda iken sus-ma hakk›n› kullanan veaçl›k grevine bafllayanGülümser Seyitcema-

lo¤lu, tutukland›ktan son-ra, Buca Cezaevi’ne götü-rüldü. Oradaki üst aramabiçimine karfl› ç›kt›¤› için,gardiyanlar taraf›ndan tar-takland›. Yaflanan arbedeüzerine Bergama M TipiCezaevine sevk edildi.

Bu son tutuklama, dev-letin, ölüm orucu direniflçi-

lerine ve siyasi kimli¤ini savunanlara olan kinini,bir kez daha ortaya koydu. Biz de bir kez dahabask›lar›n, tutuklamalar›n bizleri y›ld›ramaca¤›n›söylüyoruruz.

Gözalt›lar, tutuklamalarB‹ZLER‹ YILDIRAMAZ!

8 Mart’tan 16 Mart’a kadar kendisindenhaber al›namayan ‹flçi Köylü okuru Ali Yet-gin’in Metris Cezaevi’ne konuldu¤u ortaya ç›k-t›.

Gülsuyu’nda çal›flt›¤› çay bahçesinden gecegeç saatlerde arkadafl› taraf›ndan 70 EvlerKöprüsü’ne b›rak›lan Yetgin’den günlerce ha-ber al›namad›. Partizan fiehit ve Tutsak Aileleriile Partizan okurlar› köprü kesme ve AKP il bi-nas›n› iflgal eylemleri gerçeklefltirdiler.

Ayr›ca Taksim’de her gün,saat19’da “Sa¤ ald›n›z sa¤ isti-yoruz” pankartlar› ve sloganlar-

la eylemler yap›ld›. Eylemlerin ard›ndan ka-muoyu bask›s› iyice yükselince, kabul etmek zo-runda kald›lar. Ankara’da Tekel direnifli s›ra-s›nda da polisin tehdidine maruz kalan Ali Yet-gin’in ,evine 8 Mart’tan önce de gelinmifl vekarakola u¤ramas› için haber b›rak›lm›flt›. AliYetgin’le görüflen avukatlar›, 8 Mart günü ka-rakola u¤rayan müvekkillerinin, hiçbir hukukigerekçe gösterilmeden ve savc›l›¤a ç›kar›lma-dan cezaevine konuldu¤unu ö¤rendiler.

Cezaevinde de ailesini aramak için giriflim-lerde bulunan ve dilekçeler yazan Ali Yetgin’intalepleri dikkate al›nmazken, avukatlar› olay›npeflini b›rakmayacaklar›n› ve yetkililer hakk›ndahukuki ifllemleri bafllatacaklar›n› belirttiler.

31 Mart'ta ‹zmir, Ankara, Bursa ve Sam-sun'da BDSP bürolar›na ve BDSP'lilerin kald›¤›evlere polis taraf›ndan bask›nlar düzenlendi.

Bask›nlar sabah›n erken saatlerinde gerçek-lefltirilirken, 18 devrimci gözalt›na al›nd›. Bask›n-lara gerekçe olarak TK‹P ad›na faaliyet yürütmekve eylem haz›rl›¤›nda olmak, Alaattin Karada¤'›ncenazesine ve eylemlerine kat›lmak olarak gös-terildi. ‹zmir'de gözalt›na al›nan 10 devrimcinintamam› ç›kar›ld›klar› savc›l›ktan serbest b›rak›ld›.

Bask›nlar› protesto etmek için eylemler düzen-lendi. 31 Mart'ta ‹stanbul Taksim tramvay dura¤›n-da BDSP'nin ça¤r›s›yla bir araya gelen kurumlar,bask›nlar› protesto ettiler. 18.30'da bafllayan ey-lemde, "Faflist bask› ve terör sökmedi sökmeye-cek, Gözalt›lar serbest b›rak›ls›n" pankart›n›n aç›l-d›. "Gözalt›lar, tutuklamalar bask›lar bizi y›ld›ra-

maz", "Gözalt›lar serbest b›rak›ls›n", "Yaflas›n Dev-rimci dayan›flma", "Devrimci faaliyet engellene-mez" sloganlar› at›ld›. Eylemde gözalt›na al›nanla-r›n derhal serbest b›rak›lmas› istenirken, polis tara-f›ndan yeni gözalt› listelerinin oluflturuldu¤una vur-gu yap›ld›. Eyleme, PDD, DHF, Partizan, HalkCephesi, EHP'de destek verdi. Ayn› gün Bursa veAnkara'da da protesto eylemleri gerçeklefltirilerekgözalt›na al›nanlar›n serbest b›rak›lmas› istendi.

Ali Yetgin kaybedilmek istendi

BDSP'ye operasyon protesto edildi

Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

Tekel iflçileri, 1 Nisan'da tekrar Ankara'ya dön-dü. Öyle bir dönüfltü ki bu, devleti kendi baflkentiniiflgal ettirecek kadar korkutmufltu. Daha flehire gir-meden bafllayan polis noktalar›, Türk-‹fl önüne veK›z›lay'a aç›lan bütün sokaklarda kurulan barikat-larla pekifltirilmiflti.

Kendi yasalar›n› dahi hiçe sayan devlet, bir kezdaha gerçek yüzünü ortaya koydu. Hiçbir gerekçe-ye dayand›r›lamayacak bir valilik yasa¤›yla, Anka-ra'ya giriflleri engellenmeye çal›flt›. Buna ra¤menTekel iflçileri, devrimciler ve ilerici kesimler, eylem-lerini gerçeklefltirdiler.

Ankara’ya girifller kapat›ld›1 ve 2 Nisan tarihlerindeki eylemlerde polisle

kitle aras›nda yo¤un bir çat›flma ve taktik savafl›yaflan›rken, devletin aczi ve sefaleti, tüm ekranlarave gazetelere yans›d›.

‹stanbul, ‹zmir, Adana, Diyarbak›r'dan yola ç›-kan araçlar, Ankara giflelerinden sonra durduruldu-lar. "Otobüslerle Ankara'ya giremezsiniz, çünkü buörgütlü bir girifltir" denilerek kesilen araçlardan inenbinlerce kifli, kilometrelerce yolu yürüyerek ve ken-di imkanlar›yla aflarak eylem alan›na ulaflt›.

‹stanbul'dan gelen 9 otobüs'ün yolu, Bat›-kent'te kesildi. Burada yap›lan görüflmeler-de polis otobüsleri sokmayaca¤›n› be-lirtti. Hiçbir hukuki gerekçe sunama-mas› ve sadece "valilik aç›klamayapt› niye geldiniz" diyerek savun-maya giriflmesi gözden kaçmad›.Otoban yolunun kesilme ihtimalinidüflünen polis, "kitlenin yürüyerek gi-debilece¤i"ni söyleyerek y›ld›rmayaçal›flsa da, aralar›nda HSGGP platformubileflenlerinin de bulundu¤u 400 kiflilik kitle,otabandan 5 km'lik sloganl› bir yürüyüfl gerçeklefl-tirdi.

Devletin tüm engellemelerine ra¤men sürdü-rülen yürüyüflte, 3 kez polis barikat› kuruldu veher defas›nda afl›ld›. "Her yer tekel her yer dire-nifl", "Tekel iflçisi yaln›z de¤ildir" sloganlar› at›-l›rken, arabalarla geçenler zafer iflaretleri vekornalarla desteklerini gösterdiler.

Yürüyüflün ard›ndan eylemlerin bafllad›¤› bilgisial›n›nca, tutulan araçlarla eylem alan›na ulafl›ld›.Türk-‹fl önüne aç›lan tüm sokaklarda, üç s›ra arkaarkaya barikat kuran polis, panzerlerle ana artellerituttu. Adakale'de toplanan Tekel iflçileri ve di¤erflehirlerden gelen devrimcilerin önü barikatla kesil-di. Sabah›n erken saatlerinden saat 15'00'e kadarsüren bekleyifl s›ras›nda, barikata yüklenilmesinera¤men afl›lamad›. Bu arada çekilen halaylar vesöylenen marfllarla coflku ve moral yüksek tutuldu."Barikat aç›ls›n yürüyüfl bafllas›n", "Her yer Tekelher yer direnifl", "Tekel iflçisi yaln›z de¤ildir", "Ya-flas›n s›n›f dayan›flmas›", "Genel grev genel dire-nifl", "Kahrolsun ücretli kölelik düzeni", "Kurtuluflyok tek bafl›na ya hep beraber ya hiçbirimiz" slo-ganlar› at›ld›. Polis ise, barikata yüklenmeler s›ra-s›nda defalarca anons yaparak tehdit etti ve tamteçhizat haz›rl›klar›yla korku salmaya çal›flt›.

Adakale d›fl›nda Türk-‹fl civar›ndaki toplanmala-ra da sald›ran polis, sadece Türk-‹fl bürokratlar›n›n

geçifline izin verdi. Sendika bürokratlar› da devleterkan›yla görüflüp "sorunu çözme" derdindeydi.Yani kitleleri oyalayarak y›ld›rman›n içinde onlar dayer ald›lar. Ne Mustafa Kumlu ne de MustafaTürkel, iflçilerin ve emekçilerin yan›na gelme-dikleri gibi, onlar›n yan›na giden iflçileri de gör-mezlikten gelerek terslediler. Bu iflçilerin öfke-sini daha da bilerken, sloganlar sendika a¤ala-r›na yönelmeye bafllad›.

Sakarya caddesi üzerinde toplanmaya çal›flaniflçilere de gaz bombalar›yla sald›rd›lar. KESK üye-leri, Mithatpafla Caddesi üzerinden yürüyerek Türk-‹fl önüne ulaflmaya çal›flt›. "Her yer Tekel her yerdirenifl", "Tekel iflçisi yaln›z de¤ildir" sloganlar›ylayürüyen KESK'lilerin önü, polis barikat›yla kesildive gaz bombalar›yla sald›r›ya u¤rad›lar. Yo¤un sal-d›r›ya karfl› Adakale'ye do¤ru çekilen KESK'liler,bekleyifllerini sürdüren kitlenin yan›na geldiler.

Saat 16.00 civar›nda Adakale'den çekilen kitle,ana caddeyi trafi¤e keserek yürüyüfle geçti. Slo-ganlar atarak sürdürülen yürüyüfle, polis dört kol-dan sald›r›s› geçti. Bunun üzerine Yüksel caddesive civar›na çekildiler ve barikatlar kurarak polisleçat›flt›lar.

Tüm ablukaya ra¤men Sa-karya'ya s›zmay› bafla-

ran devrimciler ve ifl-çiler eylemleri bafl-

latt›lar. Engellemeçabalar›n› Türk-‹flönünde yo¤un-laflt›ran polis, bu

iradeyi k›ramaya-ca¤›n› anlad›¤› an-

larda geri çekilmek zo-runda kald›.

Sakarya caddesinde toplanan 3 bin kifliye Mus-tafa Türkel bir konuflma yapt›. Yo¤un polis abluka-s›n› elefltirdi. Ard›ndan alandan çekilerek, Türk-‹flGenel Merkezi’ne gitti. Kitle de halaylar ve türkülereflli¤inde bekleyifllerini sürdürdü, pankartlar ve fla-malarla alan süslenmeye baflland›.

Saat 20.00 civar›nda polis, barikatlar› daralta-rak, yeniden da¤›lma yönünde anonslar yapmayabafllad›, esnaflar› kepenk kapatmaya zorlad›. "Da-¤›l›n" uyar›lar›na "Faflizme karfl› omuz omuza","Bask›lar bizi y›ld›ramaz", "Her yer tekel her yer di-renifl" sloganlar›yla karfl›l›k verildi. Polis sald›rma-ya, kitle çat›flmaya haz›rlan›rken, reformist TKP veHalkevleri gidip devletle pazarl›k yaparak bir saatsonra da¤›lma üzerine anlaflt›lar. Bunun üzerinedevrimciler, toplu biçimde Yüksel Caddesi’ne yürü-dü. Polisle çat›flarak caddeye ulaflt› ve bir aç›kla-ma gerçeklefltirdiler. Aralar›nda PDD, Kald›raç,BDSP, SDP, SP'nin de oldu¤u kurumlar, yapt›klar›aç›klaman›n ard›ndan o gün için eylemlerini bitirdi-ler.

2 Nisan günü2 Nisan sabah› Türk-‹fl önünde bas›n aç›klama-

s› yap›laca¤› için 11'de kitle toplanmaya bafllad›.Sakarya caddesinde toplanan kitleye, Mustafa Tür-kel, "Türk-‹fl'in önüne yürüyece¤iz, aç›klamay› ora-da yapaca¤›z" demesine ra¤men, polis barikat›n›n

önünde aç›klamay› yap›p "da¤›l›yoruz" deyince, ifl-çiler ve devrimciler taraf›ndan ablukaya al›nd› vealandan ayr›lmas›na izin verilmedi. Bu s›rada dev-reye korumalar› ve di¤er sendika bürokratlar› girdi."Kahrolsun sendika a¤alar›", "Sat›lm›fl sendika iste-miyoruz", "Her yer tekel her yer direnifl" sloganlar›aras›nda alandan kaçmak zorunda kalan MustafaTürkel, iflçileri ve emekçileri bir kez daha mücadelealan›nda yaln›z b›rakt›.

Barikat önünde bekleyifllerini sürdüren dev-rimcilerin önüne Tekel iflçileri, itfaiye iflçileri ve‹SK‹ iflçileri geçti ve barikat›n önüne yatt›lar. Biryandan da devrimcilerle el ele tutuflarak güç al-maya çal›flt›lar. Gerçek dostlar›yla baflbafla kalaniflçiler, polisin sald›r›s›n›n ard›ndan gözalt›na al›n-maya bafllad›. Saat 12.00 civar›nda gerçekleflensald›r›dan sonra Yüksel Caddesi ve Kolej'e do¤ruçekilen devrimciler, yar›m saatlik bir çat›flman›n ar-d›ndan eylemi bitirdiler.

Alandan kaçmak zorunda kalmadan önceMustafa Türkel, Türk-‹fl Baflkanlar Kurulu'nunalm›fl oldu¤u kararlar› aç›klad›. Al›nan kararlar,süreci so¤utmaya yönelikti. Amaçlar›n›n, iflçile-ri geriye çekmek oldu¤u bir kez daha belli oldu.Haziran, Temmuz ve A¤ustos aylar›na yay›laneylemlilik sürecine, iflçilerin tepkisi çok sertti."Art›k sendikadan beklentimiz kalmad›, ne yapa-caksak kendimiz yapaca¤›z" söylemleri yükselme-ye bafllad›.

Reformistler de tarihsel rollerini oynamaya de-vam etti. Çat›flmalar boyunca hiç ortada görünme-yen TKP ve Halkevleri, ne zaman Sakarya cadde-sine ç›k›ld›, o zaman alana geldiler. Ses düzenle-riyle kendi propagandalar›n› yapmaya bafllad›lar.Yani “iyi gün dostu” olduklar›n› bir kez daha göster-diler. Polisin sald›r›s›na direnmeye haz›rlanan dev-rimci kitleyi de "tan›mad›klar›n›" aç›klayacak kadar,ifli ileriye götürdüler.

Devrimci kurumlar ise, 1-2 Nisan eylemlilik sü-recinin ilerletilmesi noktas›nda gereken inisiyatifikoyamad›lar.

* * *Tekel eylemleri bir kez daha gösterdi ki, iflçile-

rin ve emekçilerin kararl›l›¤›, devletin tüm bask›s›-na, sendika a¤alar›n›n geri çekme çabas›na, refor-mizmin direniflçi özünü boflaltan tutumlar›na ra¤-men sürüyor. ‹flçi ve emekçiler "Hak verilmez al›-n›r zafer sokakta kazan›l›r" sloganlar›n› boflunaatmad›klar›n› gösterdiler. Komünist ve devrimciöncüleriyle birlikte sokakta çat›flacak, onlar› ko-ruyacak kadar yak›nd›rlar birbirlerine.

Sokaklar› ablukaya alan devlet, ne kadar kork-tu¤unu bir kez daha göstermifl oldu. 7 bin 500 poli-sin görev ald›¤› eylemler s›ras›nda, demokrasi de,yeni anayasa da yalan oldu. ‹flçi ve emekçiler endo¤al taleplerini kullanamazlarken, en basit hakmücadelesi gazla copla bast›r›l›rken, nas›l bir de-mokrasiden bahsedildi¤i bir kez daha a盤a ç›kt›.

fiimdi Ankara direniflinden ald›¤›m›z derslerlekavgay› daha da büyütmenin, 1 Nisan’›, 1 May›s’atafl›man›n zaman›d›r.

Çat›fla çat›fla yar›lacak barikatlar

2 Mart'ta çad›rlar›kald›rd›ktan sonra An-kara'dan ayr›lan Tekeliflçileri, döndükleri il-lerde eylemlerine de-vam ettiler.

‹zmir'de ayaklar›-n›n tozuyla Tarifl ifl-çilerini, Antep'te deÇemen tekstil iflçile-rini ziyaret eden Tekel iflçileri, 1 Ni-san'a kadar Van, Ad›yaman, Malatya,Hatay, ‹stanbul, Samsun'da eylemlerdüzenlediler.

‹llerine gelen bakanlar› protesto etme-lerinin yan› s›ra, AKP il ve ilçe binalar›n›iflgal etme, binalar›n önünde kitlesel ba-s›n aç›klamalar› yapma fleklinde eylemlergerçeklefltirirken,1 Nisan'a ça¤r› için ça-d›rlar da kurdular. 8 Mart ve newroz ey-lemlerine de kat›l›m gösteren Tekel iflçile-ri, orada bulunan kitleye mesajlar›n› iletti-ler. Yapt›klar› eylemlerde polis sald›r›s›-n›n yan› s›ra, gözalt›na da maruz kald›lar.

Hatay'daki Tekel iflçileri, 15 Mart'taAntakya Park›'nda çad›r kurdu. Özlükhaklar›n›n gasp›n› iflçi ve emekçilere an-latmak ve 1 Nisan'a ça¤r› yapmak ama-c›yla kurulan çad›ra, ilerici ve devrimci

güçler dedestek ver-di. 21Mart'ta Ta-r›m ve Kö-yiflleri Ba-kan› MehdiEker'i pro-testo etti-ler. 40 ka-

dar Tekel iflçisi, belediye baflkan›n› ziya-retinin ard›ndan sloganlar att›. 25 Mart'tada iflçiler, Milli E¤itim Bakanl›¤› önüne si-yah çelenk b›rakt›lar. Ulus Meydan›'ndayapt›klar› bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan,okuldan at›lan 24 Mehmetçik Lisesi ö¤-rencisinin okula geri al›nmas›n› istediler.Hatay'da iflçiler ayr›ca mart ay› boyuncaresim sergileri ve konvoy etkinlikleri degerçeklefltirdiler.

Malatya'da da Tekel iflçileri çad›r kur-du. Çad›rlar›na Tekel flehidi HamdullahUysal’›n ad›n› veren iflçilere, KESK, Türk-‹fl ve D‹SK de destek verdi. ‹flçiler, talep-

leri kabul edilinceyekadar direneceklerinibelirttiler. Tekel iflçi-leri, Paflaköflkü Ma-hallesi'nde kurduklar›Hamdullah Uysal ça-d›r›ndan her haftaAKP il binas›na me-flaleli yürüyüfller dü-zenlediler. Yürüyüfl-

lerde "Her yer Tekel her yer direnifl", "Ya-flas›n s›n›f dayan›flmas›" sloganlar› at›ld›.27 Mart'ta da AKP ‹l Baflkanl›¤› taraf›n-dan düzenlenen Halk Günü'ne giden 6Tekel iflçisi, milletvekili ve il baflkan›n›sloganlarla protesto edince, gözalt›naal›nd›lar.

Ad›yaman Tekel iflçileri, 20 Mart'taAd›yaman Demokrasi Park›'nda toplana-rak, kendilerine destek olduklar› için okul-dan at›lan Mehmetçik Lisesi ö¤rencilerinedestek eylemi gerçeklefltirdi. "Güvenli ifl,güvenli gelecek, güvenli yaflam" pankart›-n›n aç›ld›¤› eylemde, "Her yer tekel heryer direnifl" slogan› s›kl›kla at›ld›.

Diyarbak›r iflçileri, 14 Mart'ta AKP ‹lDan›flma Meclisi toplant›s›n› bast›.AKP'lilerle kavgaya giren bir Tekel kad›niflçisi, kalp spazm› geçirdi. Eylem, at›lansloganlarla bitirildi. Milletvekillerinin dekat›ld›¤› toplant›n›n ard›ndan, iflçiler, “so-runlar›m›z çözülünceye kadar AKP'lilerinoldu¤u her yerde olaca¤›z” aç›klamas›yapt›lar.

‹zmir Tekel iflçileri, direniflte olan Ta-rifl iflçilerini hiç yaln›z b›rakmad›. Anka-ra'ya yürüyerek gitmek için ald›klar› karar,Tek G›da-‹fl sendikas› taraf›ndan saboteedildi.

‹stanbul'da ise, Tekel iflçileri direnifl-teki iflçileri ziyaret etme eylemlerinin yan›s›ra, bas›n aç›klamalar› ve yürüyüfllergerçeklefltirdiler. 27 Mart'ta Cevizli Tekeliflletmeleri önünde toplanan 3 bin kifli slo-ganlarla Kartal meydan›na yürüdü. PDDokurlar›n›n da destek verdi¤i eylem bo-yunca "Her yer Tekel her yer direnifl","Tekel iflçisi yaln›z de¤ildir", "Genel grevgenel direnifl" sloganlar› at›ld›. YürüyüfleMHP ve CHP'nin davet edilmesini protes-to eden devrimci ve ilerici kurumlar, sen-dika bürokratlar›n›n yürüyüflünden birmüddet sonra, yürüyüfle bafllad›lar.

Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi6

Okuldan at›lan ö¤rencilere destek Tekel iflçilerine destek eylemleri

örgütleyen Sar›gazi’deki Mehmet-çik Lisesi ö¤rencilerinden 24'üokuldan at›ld›.

Baflta Tekel iflçileri olmak üze-re, ö¤renci velileri, devrimci ve ile-rici kurumlar, yapt›klar› eylemlerve destek ziyaretleriyle ö¤rencile-rin okula geri al›nmas›n› talep etti.Mehmetçik Lisesi'nde devrimci örgütlenmeye tahammül edeme-yen idare f›rsat›n› buldu¤u anda ö¤rencilere sald›rmaya devamediyor. Yüzlerce ö¤rencinin kat›ld›¤› eylemleri örgütledi¤i iddi-as›yla 24 ö¤renciyi okuldan atan idareye talimat›n ilçe milli e¤i-tim müdürlü¤ü ve emniyetten geldi¤i a盤a ç›karken, veliler deçocuklar›n›n yan›nda oldu¤unu vurgulad›lar.

Okuldan at›lan ö¤renciler, kendilerini ziyarete gelen burjuvaparti yöneticilerini de teflhir ediyorlar. CHP'li Mehmet Sevigen'inziyareti s›ras›nda ö¤renciler, CHP'yi teflhir eden aç›klamalaryapt›lar ve Sevigen'in arabas›n› yumruklad›lar. Ö¤renciler "bi-zim üzerimizden flov yapamazs›n›z" dediler.

Konya'da ise bir ilkokul ö¤rencisini s›n›ftaki arkadafllar›n›nhepsine tokatlatan sözleflmeli ö¤retmen ve okul müdürü görevle-rinden al›nd›. 11 Mart'ta gerçekleflen olayda, kitab›n› getirmeyiunutan ö¤renciyi ceza olsun diye 28 arkadafl›na tokatlatan Hu-riye Alpar adl› ö¤retmen, 15 Mart'ta görevinden al›n›rken, mü-dür Adem Yüce de idarecilik vas›flar›n› yerine getiremedi¤i iddi-as›yla görevden al›nd›.

Tekel işçilerinin Mart eylemleri

Malatya tekel iflçileri

‹stanbul Kartal mitingi

‹flten at›lan Çamalan'a destek ziyaretiTekel iflçilerine destek grevine kat›ld›¤› için TÜB‹TAK'taki iflinden at›-

lan Aynur Çamalan'›n direnifli devam ediyor. Aynur Çamalan'a iflçiler veö¤rencilerin yan› s›ra emekçi kad›nlar da destek veriyor.

Çamalan'› Ankara Direniflteki ‹flçi-Emekçilerle Dayan›flma Platformuda ziyaret etti. 25 Mart'ta Yüksel caddesinde toplanan platform bileflen-leri, "Tekel'den Tübitak'a direnen iflçiler kazanacak" pankart›n› açt›lar.Saat 17.00'de Yüksel Caddesi'nde toplanan platform üyeleri, "Direnedirene kazanaca¤›z", "Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›", “Aynur Çamalan

yaln›z de¤ildir" sloganlar›n› att›lar.

Eylem bafllad›¤› andan itibaren ise polisin yo¤un önlem ald›¤› görüldü. Platformda,PDD; BDSP, Kald›raç, DHF, DDSB, Halk Cephesi ve Özgürlük dergisi bulunuyor.

‹flsizlik ve gelecek kayg›-lar›, genç yaflta intihara sü-rüklemeye devam ediyor.Krizle birlikte intihar oranlar›da artt›. Son örne¤i Bursa'dayafland›. 24 yafl›ndaki vekilö¤retmen Fikret Ercan, 23Mart'ta Bursa'da intihar etti."Onurunuzu zedeleyecek

hiçbir fley yapmad›m. Yaflasayd›m da bir fley olamayacakt›m" yaz›l›bir not b›rakarak...

Kadro bekleyen, okullarda saat bafl› 6 TL'ye çal›flan sözleflmeliö¤retmenlerin hepsi zor durumda. 300 bine yak›n vekil ö¤retmenatama beklerken, devlet adeta dalga geçercesine 10 bin ö¤retmenatamas›n› yapaca¤›n› duyuruyor. Ö¤retmen a盤›, 200 bini aflm›fl-ken yap›yor bunu.

Her y›l binlerce genç üniversitelerden mezun olarak, bir yerlerdeifl bulmay› hedefliyor. Mesle¤ini yapamayan üniversite mezunlar›n›nseçti¤i mesleklerden biri de ö¤retmenlik oluyor. Ama onlar da y›llar-ca atama bekliyor. Bu durum, bunal›ma ve intiharlara kadar sürüklü-yor.

Sistemin kendisi umutsuzlu¤u körüklüyor. Bunu yenmenin tekyolu, birleflmekten, örgütlenmekten, mücadeleden geçiyor. FikretErcan ve onun gibi ö¤retmenler örgütlenmeyi ve mücadeleyi seçti¤ikoflullarda umutlar›n› koruyacaklar.

Fikret Ercan'›n intihar etmesinin ard›ndan eylemler de yap›ld›.“Atanmas› Yap›lmayan Ö¤retmenler Platformu”, Bursa'da Famorameydan›nda 24 Mart'ta eylem gerçeklefltirdi. "Ö¤retmenin katili üc-retli kölelik düzeni" pankart›n›n aç›ld›¤› eyleme 30 kifli kat›ld›. Yap›-lan aç›klamada, Ercan'›n KPSS sistemine verilen 13. kurban oldu¤ubelirtildi.

Bir eylem de 26 Mart'ta ‹stanbul'da gerçeklefltirildi. Taksim tram-vay dura¤›ndan Galatasaray Lisesi'ne yürüyen atamas› yap›lmayanö¤retmenler, sorunlar›n çözümünü talep ettiler.

Bir ö¤retmen daha intihar etti

7Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

Devrimcilerin katledildi¤i halk›n kurflun-land›¤›, 1995 Gazi katliam› 15. y›l›ndabinlerce devrimcinin ve halk›n kat›l›m›ylalanetlendi.

Sabah›n erken saatlerinde içlerindeçok say›da pdd okurunun da bulundu¤ubinlerce devrimci ve emekçi halk, Gazieski karakol önünde toplanmaya bafllad›.

Kortejler oluflturulduktan sonra yürü-yüfl en önde içinde Ba¤›ms›z DevrimciS›n›f Platformu (BDSP), DemokratikHaklar Federasyonu (DHF), DevrimciHareket ve Proleterce Devrimci Durufl’unbulundu¤u 12 Mart Gazi Platformu’nunyürümesiyle bafllad›. Zeynep Poyraz,Sezgin Engin ve Hasan Ocak'›n aileleri-nin de kat›ld›¤› eyleme çok say›da dev-rimci ve devrimci kurumlarda destek ver-di.

Kitle en önde 12 Mart Gazi Platfor-mu’nun “12 Mart Gazi katliam›n› unutma-d›k unutturmayaca¤›z! / 12 Mart GaziPlatformu” yaz›l› pankart›n arkas›ndakendi filama ve pankartlar›yla yürüdü.

Çok say›da flehit ailesin in’de kat›ld›¤›Yürüyüflün bafllamas›yla s›k s›k (Gaziflehitleri ölümsüzdür, tafl yürek barikatyaflas›n gazi direniflimiz, biz çelikten bizBolflevik müfrezeyiz Analar›n öfkesi katil-leri bo¤acak) sloganlar› at›ld›. Ayr›ca yolgüzergâh› boyunca, T‹KB(B) militanlar›n-ca yap›lm›fl yol üzerine gerilmifl T‹KB (B)imzal› (Zeynep Poyraz ve Hakan ÇabukYoldafllar Ölümsüzdür T‹KB (B) ) yaz›l›pankart as›ld›¤› ve yine çok say›daT‹KB(B) imzas› da göze çarpt›.

Kitlenin mezarl›¤a varmas› ile anmabafllad›. Gazi katliam›nda flehit düflenle-rin huzurunda tüm devrim flehitleri için

1 dakikal›k sayg› duruflu yap›ld›.Platform ad›na okunan anmametninde Gazi katliam›n›n tarihi,geliflmeleri, katliamdan sonra de-vam eden hukuki mücadelelerhakk›nda genifl bilgi verildi.

Ortak anmada bittikten sonra tek tekyap›lan mezar anmalar›nda T‹KB(B) fie-hidi Zeynep POYRAZ‘›n mezar› bafl›ndatoplanan militanlar, önce bir dakikal›ksayg› duruflu yapt›. Daha sonra T‹KB(B)5.Konferans› duyurusu yap›l›rken (Orak-Cekiç Silah Y›ld›z Bayra¤›m›z! Yaflas›nT‹KB(B)!) sloganlar› at›ld›. Kortej bir süreböle yürüdükten sonra da¤›ld›.

Ayr›ca Halk Cephesi, Partizan, Bar›flve Demokrasi Platformu da anmalar ger-çeklefltirdiler. Aileler ad›na yap›lan an-mada ise aç›klamay› Zeynep Poyraz’›nablas› Kibar Poyraz okudu. Anma GrupYorum’un söyledi¤i marflla bitirilirken s›ks›k “Gazi flehitleri ölümsüzdür”, “Katildevlet hesap verecek” sloganlar› at›ld›.Anma geçen y›llara göre kitlesel geçme-sine ra¤men, parçal› yap›s› dikkat çekti.Anmalara toplam 6 bin civar›nda bir kat›-l›m oldu. Gazi esnaf› kepenk kapatarakanmaya destek verirken, mahalle çevre-sinde polisin yo¤un bir abluka yapt›¤› gö-rüldü.

Gazi flehitleri an›ld›8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü'nün 100. Y›l›nda, dünyada ve Türki-

ye'de mitingler ve eylemlilikler düzenlendi.Burjuvazinin 8 Mart'›n içini boflaltarak "Kad›nlar Günü"ne dönüfltürme ça-

balar›, bir kez daha devrimcilerin ve komünistlerin duvar›na çarpt›. Refor-mistler, feministler ve oportünistler bir kampta, devrimci 8 Mart’›n yarat›c›lar›iflçi ve emekçi kad›nlar, di¤er kampta topland›. Bu y›lki 8 Mart kutlamalar›kitlesel ve coflkulu oldu.

‹stanbul 8 Mart mitingi‹stanbul'da bu y›l da 8 Mart iki ayr› mitingle kutland›. "Kad›nlar günü" mi-

tingi 6 Mart'ta, devrimci dünya emekçi kad›nlar günü mitingi ise, 7 Mart'tayap›ld›. ‹ki miting de Kad›köy'deydi. ‹lkinde alana mor renk ve "kad›nl›k" ha-kim olurken, ikincisinde, k›z›l renk ve kad›n-erkek mücadelesinin ortakl›¤›yans›d›.

7 Mart'ta, Proleterce Devrimci Durufl, Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu,Devrimci Hareket, Demokratik Kad›n Hareketi, Emek ve Özgürlük Cephesi,Halk Cephesi, Kald›raç, Partizan, Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i, Belediye-‹flSendikas› 2 Nolu fiube, Genel-‹fl Anadolu 1 Nolu fiube, Emekli-Sen Kartalve Beyo¤lu fiubeleri, Divri¤i Kültür Derne¤i, Pir Sultan Abdal Kültür Derne-¤i'nin örgütledi¤i bir miting düzenlendi. Saat 11'de Tepe Nautilius'un önündetoplan›lmas› ve kortejler oluflturulmas›yla bafllayan miting, Kad›köy ‹skelemeydan›na yap›lan yürüyüfl ve yap›lan programla devam etti.

Mitingte, kad›n-erkek mücadelesinin ortak oldu¤u vurgusu öne ç›kar›ld›, 8Mart'›n içinin boflalt›lmak istenmesine karfl› da tepkiler sloganlara yans›d›.S›k s›k "8 Mart k›z›ld›r k›z›l kalacak", "Yaflas›n 8 mart dünya emekçi kad›n-lar günü", "Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye son" sloganlar› at›ld›. Ayr›ca ka-d›n eme¤i ve bedeni üzerindeki bask›lar tafl›nan dövizlere yans›m›flt›.

Proleterce Devrimci Durufl okurlar› da mitinge "Emekçi kad›n›n sahiplendi-¤i kavga yenilmez" pankart›yla kat›ld›. Flamalar›n yan› s›ra dünya devrimcikad›n önderleri ile ihtilalci komünist hareketin kad›n flehitleri Selma Aybal,Songül Kayabafl›, Zeynep Poyraz ve Nilgün Gök'ün foto¤raflar› tafl›nd›. Di-siplinli durufluyla dikkat çeken kortejde s›k s›k "Kad›n erkek elele mücadele-ye", "Cinsel ulusal s›n›fsal sömürüye son", "Kad›n olmadan devrim olmaz,devrim olmadan kad›n kurtulmaz", "8 Mart k›z›ld›r k›z›l kalacak", "Herkese iflherkese çal›flma hakk›", "Biz çelikten biz Bolflevik müfrezeyiz", "Marks, En-gels, Lenin, Stalin Yaflas›n devrim ve sosyalizm" sloganlar› hayk›r›ld›.

Alana tüm kortejlerin girmesinin ard›ndan, sayg› durufluyla program baflla-d›. Mitingi örgütleyen kurumlar ad›na yap›lan aç›klamada, 8 Mart'›n içini bo-flaltanlara karfl›, devrimcilerin her zaman alanda olaca¤›, kad›n eme¤i üze-rindeki sömürünün artt›¤›, krizde ilk kap› önüne konulanlar›n kad›nlar oldu¤ubelirtildi. P›nar Sa¤ ve Grup Yorum'un türküleri ve marfllar›n›n ard›ndan,Sinter Metal, Entes direniflçileri ad›na birer konuflma gerçeklefltirildi. Tekeliflçilerinin mitinge gönderdi¤i mesaj›n okunmas› ise, "Tekel iflçisi direniflinsimgesi", "Tekel iflçisi yaln›z de¤ildir" sloganlar›yla karfl›land›. Tanyeli fliirgrubunun ard›ndan, Gece Tutufltu müzik grubu sahne ald›. Gece Tutufltu,söyledi¤i türküler ve halaylarla kitleyi coflturdu.

Bu y›l mitinge 3 bin kifli kat›l›rken, Ankara, ‹zmir, Bursa, Diyarbak›r, Antal-ya, Mersin, Adana'da da mitingler gerçeklefltirildi.

Tekel iflçilerinin 8 Mart mesaj›Direnifl boyunca Tekel iflçilerinin yan›nda olan Nevin Berktafl’›n kürsüden

okudu¤u Tekel iflçilerinin mesaj›n›n aynen yay›nl›yoruz 8 Mart’›n 100. y›l›nda, Amerika’da yak›lan atefl, yanmaya devam ediyor.Emek mücadelesi, sendikalar›n tüm ayak diremelerine ra¤men sürüyor.

83 gün önce bizler, Tekel iflçileri olarak, Amerika’da yanan atefli daha dabüyütmek için bir mücadele bafllatt›k. Bu mücadelede kad›n-erkek omuzomuza yürüdük. ‹lk günlerde tokalaflmaktan imtina eden kad›n arkadafllar›-m›zla, son günlerde ac›lar›m›z› ve sevinçlerimizi sar›larak paylaflt›k. Gördükki, kad›nlar›n özgürlü¤ü, emek mücadelesi ile mümkündür.

fiimdi bu atefli daha da büyütme zaman›d›r! 1 Nisan günü yüzbinlerle An-kara’ya gitmek ve geri dönmemek gerekiyor. Herkesin üzerine düfleni yapa-ca¤›n› biliyoruz. Tekel kazan›rsa, hepimiz kazanaca¤›z!

Direnifl sürüyor, sürdürece¤iz!Kurtulufl yok tek bafl›naYa hep beraber ya hiçbirimiz!

8 Mart mitingle kutland›

1 May›s Mahallesi’nde anmaHer y›l oldu¤u gibi bu y›l da, Gazi Mahallesi’nden sonra 1 May›s Mahal-

lesi de flehitlerini and›. 13 Mart Cumartesi günü flehitlerin oldu¤u Karacaahmet ve Dudulu me-

zarl›¤› ziyaret edildi. 14 Mart Pazar günü, saat 12 .00 de flehitler için ceme-vinde yemek verildi.

Saat 14.00’de Cennet dü¤ün salonu önünde toplanan kitle, buradan ça-t›flman›n meydana geldi¤i 30 A¤ustos ‹lkö¤retim Okulu önüne, sloganlar efl-li¤inde bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. “Katil devlet hesap verecek”, “Gazi flehitle-ri ölümsüzdür”, “1 May›s flehitleri ölümsüzdür”, “Katil polis 1 May›s’dan de-fol” sloganlar› s›kl›kla at›ld›. Okul önüne gelindi¤inde, 1 May›s, Gazi ve tümdevrim flehitleri için sayg› durufluna geçildi.

Sayg› duruflunun ard›ndan flehit ailelerinin aç›klamalar›yla eylem sonbuldu.

8 Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

Newroz bu y›l da baflta ‹stanbul ve Diyarbak›r olmaküzere, Kürt illerinde de yo¤un kat›l›mla kutland›.

‹lk kutlama 18 Mart'ta Yüksekova'da atefllerin yak›lma-s›yla bafllad›. Ankara, ‹zmir, Bursa, Batman, Siirt, Adana,Van, Ad›yaman, Malatya, Sakarya, Bal›kesir, Antep, An-talya, Mersin'de newrozlar BDP'nin ça¤r›s›yla gerçekleflti-rildi. Mitinglerde coflku yüksekti, sloganlarda tepkiler dahaçok devletin sald›r›lar›na yönelikti. Kürsülerden yap›lankonuflmalar›n içeri¤ini, “bar›fl süreci” belirledi, BDP'li mil-letvekilleri ve baflkanlar, "Kürt meselesinin çözümünü isti-yorsan›z alanlara bakacaks›n›z" vurgusunu yapt›lar.

‹stanbul'da miting Kazl›çeflme'de yap›ld›. Sabah›n er-ken saatlerinden itibaren Kürt halk› baflta olmak üzere ka-t›l›mc›lar, Kazl›çeflmeye'ye geldiler. Yo¤un bir polis ara-mas›ndan geçirilen kitleden arama noktalar›nda 30'danfazla kifli gözalt›na al›nd›. Alanda birçok yerde atefller ya-k›ld›, halaylar gün boyunca devam etti. A¤›rl›kl› olarak Ab-dullah Öcalan'›n cezaevi koflullar› sloganlarla protestoedildi."Katil AKP" slogan› en at›lan slogan oldu. Mitingteyap›lan konuflmalarda "Kürt sorunu ve bar›fl Öcalans›zçözülmez" denildi. 300 bin kiflinin kat›ld›¤› miting, müzikgruplar›n›n ve sanatç›lar›n söyledi¤i türküler, marfllardansonra bitirildi.

Diyarbak›r'da ise bir milyona yak›n kifli, newrozu kut-lad›. Sabah›n erken saatlerinden itibaren newroza akankitle, gün boyu sloganlar eflli¤inde halaylar çekti. Kürsü-den Bar›fl ve Demokrasi Çözüm Grubu ad›na Mehmet fie-rif Gençdal konuflma yapt›. Konuflmada bar›fl sürecinekatk› sa¤lanmas› istenirken, operasyonlar›n derhal durdu-rulmas› için ça¤r› yap›ld›. Konuflmada, dört talep öne ç›-kar›ld›: "Abdullah Öcalan'›n cezas›n›n ev hapsinde sürdü-rülmesi, operasyonlar›n durdurulmas›, bar›fl görüflmeleriiçin BDP'nin muhatap al›nmas›, tutuklanan Kürt belediyebaflkanlar› ve siyasetçilerinin b›rak›lmas›"

ABD ve Türkiye, PKK'nin tasfiyesi için, askeri operas-yonlar›n yan› s›ra, diplomatik yöntemleri de devreye soku-yor. AKP anayasa de¤ifliklikleri ve sözde aç›l›mlarla ham-le yap›yor. Ancak son newroz kutlamas› da göstermifltirki, Kürt halk› y›llard›r gördü¤ü bask› ve ac›dan sonra, ya-p›lan bar›fl ça¤r›lar›na inanm›yor ve taleplerini dile getir-mekten b›km›yor.

Gazi’de NewrozProleterce Devrimci Durufl okur-lar›, 21 Mart akflam› Gazi Ma-hallesi’nde Newroz kutlamas›yapt›lar. Flamalar›n› açt›ktansonra ,“B›ji Newroz,” “Newroz

Piroz Be”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Kahrolsun fa-flist diktatörlük”, “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z”sloganlar›n› atarak Newroz ateflinin yakt›klar› alanageldiler. Devrim ve sosyalizm flehitleri flahs›nda sayg›durufluyla bafllayan eylemde, Newroz’un anlam›na vur-gu yap›ld›, atefl bafl›nda halaylar çekildi. “Biz çeliktenbiz bolflevik müfrezeyiz”, “Kurtulufl devrimde sosya-lizmde”, sloganlar›n›n at›lmas›n›n ard›ndan söylenenYürüyüfl marfl›yla kutlama bitirildi. Yar›m saat süren kut-lama bittikten sonra “Orak-çekiç-silah-y›ld›z bayra¤›-m›z”, “Yaflas›n T‹KB(Bolflevik)” sloganlar›n›n at›ld›¤›duyuldu.

Newroz coflkulu kutland›

Hasta Tutsaklara Özgürlük Platformu'nun ey-lemleri 35. haftay› geride b›rakt›. Taksim yürü-yüflleri bafllad›¤› andan itibaren önemli bir ka-muoyu oluflturan Platform'un eylemleri hasta tut-saklar için bir umut ve baflvuru kap›s› olmaya de-vam ediyor. Hasta tutsaklara Ümit ‹lter, UfukKeskin de eklenmifl durumda ve platformun ba-s›nc› sonucu tedavileri yap›lmak zorunda kal›yor.Ümit ‹lter yo¤un u¤rafllar sonucu ‹stanbul'dakihastanelere gelebildi ve hastal›¤›n›n seyrini ö¤re-nebilecek. Abdullah Akçay ise kanser ve ç›ka-mazsa ölecek. 35. haftada da Ufuk Keskin'in du-rumu hakk›nda bilgiler verildi. Yüzde 76 oran›n-da iflgöremez raporu olan Keskin, arkadafllar›n›nyard›m› ve kendi direnci olmazsa yaflam›n› sür-düremeyecek. Ailesinin kendisine uzak oldu¤uK›r›kkale F Tipi'nde kal›yor.

Mart ay› içinde ‹stanbul ve Adana'da eylemlergerçeklefltirildi. ‹stanbul'da Taksim tramvay dura-¤›ndan Galatasaray'a yürüyüfller gerçeklefltirildi.Türkçe ve ‹ngilizce "Hasta tutsaklar serbest b›ra-k›ls›n" pankartlar›n›n aç›ld›¤› eylemlerde "Katildevlet hesap verecek", "Hasta tutsaklar serbestb›rak›ls›n", "Devrimci tutsaklar onurumuzdur","Bedel ödedik bedel ödetece¤iz" sloganlar› at›ld›.‹stiklal caddesi üzerinde yap›lan oturma eylemive hasta tutsaklara özgürlük isteminin ard›ndanGalatasaray Lisesi önünde yap›lan aç›klamalarlaeylemler devam etti. 2 Nisan'da gerçeklefltirilen

eylemde Abdullah Akçay'›n gönderdi¤i mektupokundu. Akçay mektubunda cezaevine girifl sebe-bini ve piflmanl›¤›n› anlat›rken, hastal›¤›n›n ar-d›ndan yaflad›¤› sürece de de¤inerek "Devlettençocuklu¤umu istiyorum" diyerek, eylemcileri se-lamlad›. 26 Mart'ta ayn› içerikte Adana'da dagerçeklefltirilen eylemle hasta tutsaklar›n serbestb›rak›lmas› istendi.

PDD okurlar›ndan Güler Zere'ye ziyaretKanser hastal›¤›na yakaland›ktan sonra teda-

visi engellenen ve hastal›¤›n seyri uzat›lan GülerZere, Hasta Tutsaklara Özgürlük Platformu'nunyapt›¤› eylemler sonucu tahliye edilmiflti. Tedavi-si de devam ediyor. Ancak tedavinin art›k hasta-l›¤›n çok ilerledi¤i koflullarda zorlaflt›¤› belirtilir-ken, Güler Zere umutla ve coflkuyla yaflam›na de-vam ediyor.

PDD okurlar› da 22 Mart'ta Güler Zere'ninArmutlu'da bulunan evini ziyaret etti. Yar›m saatsüren ziyarette gündemle ilgili sohbet edilirken,hastal›¤›n seyri hakk›nda da bilgi al›nd›.

Hasta tutsaklara özgürlük eylemleri sürüyor

EsenyurtBelediye-si'nde sendi-kal› olduklar›için iflten at›-lan iflçilerindirenifli, 300'lü günlere yakla-fl›yor. 2009 Temmuz ay›ndasendikadan istifa etmeleriiçin belediye baflkan› tara-f›ndan sürekli tehdit edileniflçiler, bu dayatmalar› kabuletmeyince, kap› önüne konul-mufltu. Bunun üzerine 16 iflçi, beledi-ye önünde direnifle bafllad›. Belediye önündebekleyifllerini sürdüren iflçilere, polisler, zab›talarve bizzat belediye baflkan› sald›rarak tehditlerdebulundu. Esenyurt belediye iflçileri, birçok kezgözalt›na al›n›rken, direnifllerinden taviz verme-dikleri gibi, hukuki kazan›mlar da elde ettiler.

Mart ay› içinde mahkeme 9 iflçinin ifle iadesinekarar verdi. Bunun üzerine ifl bafl› yapan iflçilerinhemen ard›ndan, Belediye Baflkan› yeniden ifltenatma sald›r›s›na geçti ve 68 iflçinin daha iflineson verdi. ‹flçileri tehditlerle korkutamayan Bele-diye Baflkan›, iflten atarak iflçilerden intikam al-maya çal›fl›yor. Ancak iflçilerin kararl› direnifli,Esenyurt halk›n›n deste¤iyle sürüyor. Belediye-‹fl2 No'lu flubeye üye iflçiler, her hafta çarflambagünleri Esenyurt Meydan›’ndan Belediye önüneyürüyüfl ve bas›n aç›klamas› yap›yorlar. Ayr›ca‹stanbul'daki iflçi ve emekçi eylemlerine kat›lma-y›, direniflteki di¤er iflçilerle dayan›flmay› da ih-mal etmiyor.

68 iflçinin iflten at›lmas›n›n ard›ndan, 28Mart'ta Belediye-‹fl'in ça¤r›s›yla Esenyurt'ta birmiting düzenlendi. 13.00'te Belediye binas› önün-den bafllayan yürüyüfle, iflten at›lan ‹SK‹ iflçileri,

itfaiye iflçileri,Sinter metal ifl-çileri, Marmarayiflçileri de kat›l-d›. ‹flçi veemekçilerin yan›

s›ra Proleterce Devrimci Du-rufl da mitinge dövizleriyleHerkese Sa¤l›k Güvenli Ge-lecek Platformu'nun pankar-t›n›n ard›nda kat›ld›. BDSP,

D‹K, ESP, Partizan, DHF, SO-DAP ve Halk Cephesi'nin yan› s›-

ra, reformist partiler de yürüyüfle des-tek verdi.

Yürüyüfl boyunca "Esenyurt iflçisi yaln›z de¤il-dir", "Direne direne kazanaca¤›z", "Yaflas›n s›n›fdayan›flmas›", "Tekel iflçisi yaln›z de¤ildir", "Ge-nel grev genel direnifl", "Kurtulufl yok tek bafl›naya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganlar› s›kçaat›ld›. Esenyurt meydan›na kadar süren yürüyüflebini aflk›n kifli kat›ld›.

Meydana gelindi¤inde ilk konuflmay› Belediye-‹fl Genel sekreteri geçerlefltirdi. Konuflmas›nda,direniflin önemine vurgu yapt› ve sendika düflma-n› bu tutuma, daha güçlü duracaklar›n› belirtti.Ard›ndan bir Belediye iflçisinin çocu¤u ve efli ko-nufltu. Belediye ‹fl 2 nolu flube baflkan› HasanGülüm'ün bas›n aç›klamas›n› okumas›n›n ard›n-dan, P›nar Sa¤'›n söyledi¤i türkülerle eylem biti-rildi.

Esenyurt Belediye Baflkan› Necmi Kad›o¤-lu'nun psikolojik sald›r›lar›n›n yan› s›ra, fiili sald›-r›lar› da devam ediyor. Direnifl bafllad›¤› günler-de iflçilere yumruk atan Kad›o¤lu, 2 Nisan'da dadirenifl yerine gelerek iflçilere "Burada durmakyasak" diyerek sald›rd›. Korumalar›yla birliktegerçeklefltirdi¤i sald›r›da, 2 iflçi yaraland›.

Esenyurt Belediye iflçileri miting yapt›

9Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

Her s›n›f›n bir bayram› vard›r. ‹flçi ve emek-çilerin bayram› da 1 May›s’t›r. Fakat bu bayram,ne herhangi bir e¤lence ya da flenlik, ne de kar-navald›r. Bu bir kavga günüdür.

Dünyan›n her yerinde tüm emekçiler, 1 May›s’taemperyalist-kapitalist sisteme, faflizme ve tüm geri-cili¤e karfl›, kavga bayra¤›n› yükseltirler. Birleflik mü-cadelenin, enternasyonel dayan›flman›n en güzel ör-ne¤ini sunarlar.

2010 1 May›s›’na krize karfl› mücadele ile giriyoruz2010 1 May›s›’na, emperyalist-kapitalist sistemin

krizi ve onun sonuçlar›yla giriyoruz. Burjuvazi, kendiyaratt›¤› krizden ç›kmak için, iflçi ve emekçiler üze-rindeki sömürü ve bask›y› artt›rm›fl durumda. ‹flsizlikrekor düzeyde. Hak gasplar›, düflük ücret ve uzunçal›flma saatleri dayat›lmakta.

Buna karfl›l›k dünyan›n her yerinde “krizin fatura-s› burjuvaziye” slogan›yla iflçi ve emekçiler alanlar-da. Yunanistan’da pefl pefle genel grevler yaflan›-yor. ‹ngiltere, 15 y›l aradan sonra yeniden genelgrevle tan›fl›yor. ‹ngiliz hava ve demir yolu iflçileri,grev silah›n› tetiklediler. Fransa, ifl-yeri iflgalleri ile sars›ld›. SadeceAvrupa’da de¤il, dünyan›n pek çokülkesinde grevler, militan sokak ey-lemeleri artarak sürüyor. Ayr›caemperyalist iflgal alt›ndaki halklar›ndirenifli engellenemiyor. Irak, Afga-nistan, Filistin halklar›, emperyalist-siyonist iflgale ve bask›lara karfl› di-renifllerini sürdürüyor.

Türkiye’de de krizden bu yanaiflçi ve emekçilerin eylemlerindegözle görülür bir art›fl yafland›.Te-kel direnifli ise, kararl›l›¤› ve ›srar›ile tüm emekçilerin deste¤ini ka-

zand›. Son olarak 1 Nisan eylemleriyle direniflin sür-dü¤ünü gösterdiler. Hem devletin kolluk güçlerine,hem de sendika a¤alar›n›n barikatlar›na karfl› tepki-lerini ortaya koydular.

Tekel’le birlikte birçok iflyerinde yeni direnifl-ler bafllad›. Tekel, ezilen, sömürülen tüm toplum-sal kesimlere ayr› bir moral ve güç verdi. Bu ya-n›yla 1 May›s’a yükselen bir mücadele ile girdi¤i-mizi söyleyebiliriz.

Sendikac›lar›n tutumu2010 1 May›s›na günler kald›. Fakat 1 May›s, ifl-

çi ve emekçilerin gündemine yeterince girmifl de¤il.Bunun bir yan›, Tekel iflçilerinin görkemli direniflininsürüyor olmas› ise, di¤er yan› ve aslolan›, sendikabürokratlar›n›n bilinçli bir flekilde ifli a¤›rdan almala-r›d›r.

‹flçilerin yükselen mücadelesi, özellikle de Tekeldirenifli, sendika bürokratlar›n› da köfleye s›k›flt›rd›.Kitlelerden yükselen “genel grev genel direnifl” slo-gan›n› daha fazla bast›ramad›lar. Fakat ya içini bo-flaltarak, ya da çok ileri tarihlere atarak oyalama tak-ti¤i izlediler. Direniflleri büyütmeyi de¤il, aksine pasi-

fize etmeyi, bitirmeyi düflündüler. Son olarak Tekel direniflinde yapt›k-

lar› gibi “hukuksal mücadeleyi” ön pla-na geçirip, direnifli k›rmaya çal›flt›lar.“Mücadele takvimi” ad› alt›nda aylarayayan ve direnifli eritmeye dönük bir tu-tum içinde oldular.

Baflta Tekel iflçileri olmak üzere,onlar› destekleyen tüm kesimleri Anka-ra’ya y›¤mak yerine, temsilcilerle s›n›rl›tuttular. Buna ra¤men kendi olanakla-r›yla Ankara’ya gelen Tekel iflçilerinidevletin sald›r›lar› karfl›s›nda yaln›z b›-rakt›lar. B›rakal›m Türk-‹fl merkez yö-neticilerini, Tek G›da ‹fl yöneticileri bile,

direnen iflçilerin yan›nda de¤ildi. Tekel iflçilerinin yan›nda, yine komünist ve

devrimciler vard›. Ankara’n›n Sakarya caddesi, 1May›slar›n Taksim’i gibi oldu. Polisin kuflatt›¤›caddeye girmek için, t›pk› 1 May›slarda oldu¤ugibi ›srar ve kararl›l›k gerekiyordu. 1 May›s›nprovas›, 1 Nisan’da yap›ld›.

1 May›s ve TaksimKrizle birlikte artan iflçi-emekçi eylemleri ve son

olarak Tekel iflçilerinin yükseltti¤i mücadele, 1 Ma-y›s’›n iflçi a¤›rl›kl› ve kitlesel geçece¤ini gösteriyor. 1May›s›n bu y›l tek bir alanda yap›lmas› yönünde is-tekler de art›yor. Daha önceki y›llarda Türk-‹fl’in bö-len tavr›na tepkili olan çeflitli sendika flubeleri, bu y›-l›n birleflik geçmesi için ortak aç›klamalar yapt›lar.

Fakat 1 May›s’›n, 1 May›s alan›nda, Taksim’dekutlanmas› konusunda hala net bir durufl görül-müyor. “Meseleyi alan sorununda daraltmaya-l›m” diyerek kaçak gürefliyorlar ve demagoji ya-p›yorlar. Çünkü Taksim, herhangi bir alan de¤il-dir. Onun siyasal anlam› çok büyüktür. O yüz-dendir ki, y›llard›r Taksim’e girilmek için kan vecan bedeli savafl›lm›flt›r. ’77 1 May›s›ndan bu ya-na flehitler verilmifltir. Son üç y›ld›r da Taksim’e ye-niden yüklenilmifl ve fiilen kazan›lm›flt›r. fiimdi on-dan geri ad›m at›lmamal›d›r.

Geçen y›l AKP hükümeti, 1 May›s› “tatil günü”ve “iflçi bayram›” olarak tan›mak zorunda kalm›flt›.Fakat 1 May›s›n, 1 May›s alan›nda yap›lmas› konu-su ortada b›rak›ld›. Fiilen kazan›lan Taksim’i, yasalolarak da kazanmak gerekiyor. Bunun için de geli-nen noktadan geri ad›m atmadan, aksine daha bir›srarl› üzerine gidilmelidir. Yasalar ancak bu flekildeyapt›r›l›r. Bugün Taksim’den geri ad›m atmak, s›-n›f mücadelesinin geldi¤i noktadan da geri ad›matmak anlam›na gelecektir.

D‹SK, daha geçen 1 May›s’ta bu y›l da Tak-sim’de olaca¤›n› bildirmifl ve D‹SK Genel Baflkan›Süleyman Çelebi, devletin yetkililerine seslenerek“haz›rl›klar›n›z› bir y›l önceden yap›n” demiflti. Ayr›caD‹SK Temsilciler Kurulu, bu yönde bir karar ald›. Ay-n› flekilde KESK’in yönetim kademesi de 1 May›s’taTaksim’de kutlanmas› karar›n› alm›flt›. Fakat günleryaklaflt›kça, sendikalardan da net bir aç›klama gel-medi.

* * *Komünist ve devrimciler, 2010 1 May›s›n›

Taksim’de kutlamak için çal›flmalara bafllad›.“Devrimci 1 May›s Platformu” bu yöndeki karar›-n› deklare etti. Keza baflta Tekel iflçileri olmaküzere öncü iflçi ve emekçiler de 1 May›s’ta Tak-sim’de buluflma sözü verdiler.

fiimdi 1 May›s› Taksim’de kutlamak isteyenlerebüyük ifl düflüyor. Sendikalar› ve kitle örgütlerini buyönde zorlamal› ve taban çal›flmas›n› bafllatmal›y›z.

Krizin fliddetinin daha da artt›¤›, buna karfl›l›kmücadelenin de büyüdü¤ü bir dönemde, 1 May›s›özünü lay›k bir flekilde kutlaman›n zaman›d›r.

Artan iflsizli¤e, hak gasplar›na, güvencesizçal›flmaya, faflist bask›lara karfl› 1 May›s’ta tümgüçlerimizi birlefltirip Taksim’e akal›m. Taksim’ibir kez daha zaptedelim!

1 May›s’ta hayat› durdural›m!1 May›s Alan›na Akal›m!

‹flten at›lan Akkardan iflçilerinin direnifli, ikin-ci ay›nda kararl›l›kla devam ediyor.

Gebze’de bulunan Akkardan fabrikas›nda96 iflçi ve 12 idari personel (toplam 108 kifli)kriz gerekçe gösterilerek iflten at›lm›flt›. ‹flçiler,gerçek nedenin, sendikada örgütlenmek oldu¤u-nu belirtiyorlar. Özellikle öncü iflçilerin ve sendi-ka temsilcilerinin iflten at›lmas›, bunu do¤rulu-yor.

Krizle birlikte tüm patronlar›n baflvurdu¤uyöntem, uzun mesailer, düflük ücret, sendikas›z-sigortas›z çal›flt›rma ve iflten atmalar oldu. Özel-likle de sendika temsilcileri ve öncü iflçileri hede-fe çakt›lar. Sinter gibi, Akkardan gibi...

Birleflik Metal ‹fl’te örgütlü olan Akkardaniflçileri, sendikan›n direnifllerine ilgi göstermedi-lerini söylüyorlar. Fabrika önünde süren direnifl-te, sendikadan kimsenin gelmedi¤ini, sendikay›yanlar›nda göremediklerini belirtiyorlar. Fabri-ka önünde beklemekle yetinmek istemeyen iflçi-

ler, sendikan›n farkl› bir eylem biçimi öner-medi¤inden yak›n›yor.

Sendikan›n bu tutumuna karfl› iflçiler, Bir-leflik Metal ‹fl’in Genel Merkezi’ne geldiler ve 2gün sendikadan ç›kmad›lar. Bunun üzerine sen-dikac›larla belli bir gerginlik yafland›. Fakatsendikac›lar, bunun üzerine Akkardan patronuy-la görüflme sa¤lad›.

Yap›lan görüflmede, Akkardan patronunun,“ifl darl›¤›” yaflad›¤›n›, “ifller aç›l›nca” Temmuzay›nda iflçileri yeniden ifle alaca¤›n› bildirdi¤inisöylediler. Fakat patron, fabrika önünde iflçile-rin kurdu¤u çad›rlar›n sökülmesini de istiyor.Sendika, bu görüflmede protokol anlaflmas›navar›ld›¤› belirtti.

Sendika, iflçilerin taleplerini içeren bir taslakhaz›rlayacak. Taslak üzerinden patronla görüfle-cek. Anlaflma sa¤lan›rsa, iflçiler çad›rlar› söke-cekler ve Temmuz ay›nda iflbafl› yapacaklar. An-laflma sa¤lanamazsa direnifl devam edecek.

Akkardan iflçileri, hala fabrika önündeki di-renifllerini sürdürüyorlar.

Akkardan iflçilerinin direnifli sürüyor

‹‹SSKK‹‹ iiflflççiilleerrii eeyylleemmddee‹SK‹'de su sayac› okuma iflinde çal›-

flan 2000'e yak›n tafleron iflçi iflten at›ld›.12 Mart'ta iflten at›lan Karel, Elsan,

Sistem ‹nflaat tafleronlar›na ba¤l› iflçiler,‹SK‹ önünde direnifle geçtiler. Her gün sa-at 8-16 saatleri aras›nda ‹SK‹ önündebekleyen iiflçiler, Büyükflehir Belediye bi-nas›na yürüyüfl gerçeklefltirdiler. ‹SK‹önünden Büyükflehir önüne kadar, "‹flimiziistiyoruz" pankart›n›n arkas›ndan yürüyeniflçiler, y›llard›r bu iflleri yapt›klar›n›, ena¤›r çal›flma koflullar›nda çal›flt›klar›n›,ama bugün kap› önlerine konulduklar›n›belirttiler.

24 Mart'ta ise Taksim tramvay dura-¤›ndan Galatasaray Lisesi önüne yürüyeniflçiler, ayn› taleplerini dile getirdiler. ‹SK‹iflçileri imzal› "‹flimizi geri istiyoruz" ve"‹flçiyiz hakl›y›z kazanaca¤›z" pankartlar-la yürüyüfle geçtiler. "Yaflas›n onurlu dire-

niflimiz", "Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›","Zafer direnen emekçinin olacak", "Birle-fle birlefle kazanaca¤›z" sloganlar›n› ataniflçiler ad›na Adnan Kondak aç›klamagerçeklefltirdi. Y›llard›r yok say›ld›klar›n›belirten Kondak, ifle al›n›ncaya kadar ey-lemlerin devam edece¤ini vurgulad›.

‹SK‹ iflçilerine Marmaray iflçileri ve Te-kel iflçilerinin de destek ziyaretleri gerçek-lefltirildi. ‹flçiler 26 Mart'ta Ümraniye ‹SK‹önünde de bir eylem gerçeklefltirerek ta-leplerini dile getirdiler.

1 Mart'ta baflla-yan Tarifl direnifli de-vam ediyor. Fabrika-n›n kapat›laca¤›n›n belirtilmesi üzerine600'e yak›n TEKS‹F üyesi iflçinin ifline sonverilmifl, sosyal haklar ve k›dem tazminatla-r› gasp edilmek istenmiflti. TEKEL direniflininhemen akabinde bafllayan direnifle ilgi vedestek de her geçen gün art›yor. Baflta TE-KEL iflçileri olmak üzere, ‹zmir'deki iflçi veemekçiler ziyaretlerini sürdürüyorlar.

Tarifl fabrikas› 1970'li ve '80'li y›llardada önemli direnifllere tan›kl›k etmifl bir iflye-ri olmas› itibar›yla yak›ndan biliniyor. TE-KEL iflçileri Ankara'daki eyleme ara verdik-lerinde evlerine gitmeden ‹zmir'deki Tarifliflçilerinin yanlar›na gelmifl ve "Kavga bit-medi daha yeni bafll›yor" sloganlar›n› hepbir a¤›zdan atm›fllard›. ‹zmir Tekel iflçileri

bir yandan kenditalepleri için müca-dele ederken, bir

yandan da s›n›f kardefllerini yaln›z b›rakm›-yor, f›rsat buldu¤u anda yanlar›na geliyor.24 Mart'ta TEKEL iflçileri Alsancak Ga-r›'nda toplanarak yürüyüfle geçtiler. "Yafla-s›n s›n›f dayan›flmas›", "Tekel, Tarifl ölümü-ne direnifl", "Tarifl iflçisi yaln›z de¤ildir" slo-ganlar›n› atarak Tarifl Genel Müdürlü¤üönündeki iflçilerin yan›na geldiler. Tekel ifl-çileri yapt›klar› konuflmalarda direniflinönemine vurgu yapt›lar. Ayn› gün devrimcive ilerici kesimler de iflçileri ziyaret ettiler.

TEKS‹F yap›lan görüflmelerden bir so-nuç ç›kmad›¤›n›, özellefltirmelerin bir devletpolitikas› olarak uyguland›¤›n› ve buna kar-fl› tek yolun direnmek oldu¤unu aç›klad›.

10 Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

2009 Aral›k’›nda yap›lan ihale sonucunda, baflka bir flirkete devre-dilen ‹stanbul Üniversitesi hastanelerinde çal›flan temizlik iflçilerinemaafllar› ödenmiyor. ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla, Çapa ve Kardi-yoloji hastanelerinde çal›flan 800 temizlik iflçisinin Aral›k ay› maafllar›tüm giriflimlere ra¤men ödenmezken, ihaleyi kaybeden Ça¤ flirketi so-rumlulu¤u üzerinden atarak, iflçileri ‹Ü rektörlü¤üne yönlendirdi. ‹Ü rek-törlü¤ü de sorumlunun tafleron flirkete ait oldu¤unu söyleyerek, maafl-lar› ödemek istemiyor. Ortalama 600 TL maafl alan iflçiler, giriflimlerin-den sonuç ç›kmay›nca 25 Mart’ta Taksim’de bas›n aç›klamas› gerçek-lefltirdi.

Taksim tramvay dura¤›nda, saat 18.000’de toplanan iflçilere, Bele-diye-‹fl sendikas› üyelerinin yan› s›ra, ‹Ü’ye ba¤l› hastanelerde çal›flanSES ve Dev Sa¤l›k ‹fl üyeleri ve yöneticileri de destek verdi. Belediye-‹fl 5 Nolu flube imzal› “‹stanbul Üniversitesi’nde ücretli köleli¤e, ücreth›rs›zl›¤›na karfl› yürüyoruz” ve SES Aksaray fiubesi imzal› “‹stanbulÜniversitesi’nde (Bilim Yuvas›nda) emek h›rs›zl›¤›na son” pankartlar›-n›n aç›ld›¤› yürüyüflte “Taflerona de¤il iflçiye ücret”, “Kahrolsun ücretlikölelik düzeni”, “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiçbirimiz”,“‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek”, “‹SK‹ iflçisi yaln›z de¤ildir” slogan-lar› at›ld›.

Galatasaray Lisesi önüne yap›lan yürüyüflün ard›ndan yap›lan ba-s›n aç›klamas›nda, ‹stanbul Üniversitesi’nde 2007’de örgütlenen tafle-ron temizlik iflçilerinin sendikalaflma hakk› tan›nmad›¤› gibi, ücretleri-nin de gaspedilmek istendi¤ine, bu haklar›n› istediklerinde de ifltenat›lmakla tehdit edildiklerine de¤inilirken, tafleronlaflt›rma sald›r›s› so-nucu birçok iflçinin iflinden oldu¤una vurgu yap›ld›. Belediye-‹fl 5 Noluflube ad›na yap›lan aç›klaman›n ard›ndan, SES ad›na da bir aç›klamagerçeklefltirilirken, ücretlerin ödenmemesi durumunda yeni eylemlerinyap›laca¤› duyruldu.

‹flçilerin gönderdikleri aç›klamay›, aynen yay›nl›yoruz

MMeerrhhaabbaallaarrBizler, ‹stanbul Üniversitesi’nin Cerrahpafla ve Çapa T›p fakültele-

riyle, kardioloji enstitüsünde çal›flan temizlik iflçileriyiz. 2009 y›l›n›n so-nunda yap›lan ihalenin sonucunda, Ça¤ temizlik flirketine ba¤l› olarakçal›fl›rken, Seven temizlik firmas›na devredildik. Bu devir s›ras›ndaAral›k ay›n›n maafllar›n› alamad›k. Bu maafllar üniversitenin döner ser-mayesinden karfl›lan›yorken, flu anda “sizin alaca¤›n›z Ça¤’dan” diye-rek paran›n üzerine yatmaya çal›fl›yorlar. Temizlik iflinde çal›flan 750-800 temizlik iflçisiyiz ve maafllar›n tutar› hesapland›¤›nda üzerine yat›-lan miktar›n devasall›¤› ortaya ç›k›yor. Defalarca kez maafllar›m›z› is-tememize ra¤men, hiçbir ses ç›km›yor yönetimden.

Daha önce de temizlik iflçilerinin talepleri görmezlikten gelinmifl,sendikalaflmaya çal›flan tafleron temizlik iflçileri ifllerinden at›lm›flt›.Bizler Belediye-‹fl’e ba¤l› sendikal› iflçileriz ve buna ra¤men haklar›m›zgasp edilmeye devam ediyor. Maafllar›m›z› düzenli alam›yoruz, fazlaçal›fl›yoruz ve fazla çal›flt›¤›m›z halde mesai de ödenmiyor. Her y›l ya-p›lan ihalelerin ard›ndan sözleflmelerimiz yenileniyor ve bu arada gir-ç›k yap›larak haklar›m›z gasp ediliyor. Ba¤l› oldu¤umuz sendika da buduruma sesini ç›kartm›yor. Sorunlar›m›z› iletmemize ra¤men süreklioyal›yorlar. Örne¤in Aral›k ay›n›n maafllar›n›n al›nmad›¤› bilinmesinera¤men bir hukuki süreç dahi bafllat›lmad›. Taleplerimiz için eylemyapmaya kalk›flt›¤›m›zda da hem yönetimin hem de ihaleyi yeni alanfirma yetkililerinin bask›s›yla karfl› karfl›ya kal›yoruz. ‹flten at›lmaklatehdit ediliyoruz. “Ya bu koflullarda çal›fl›rs›n›z ya da gidersiniz” diyor-lar. Çal›flanlar›n yafl ortalamas› 40-45 aras› ve emeklili¤ine az kalaniflçiler bir ço¤u. Hem ekonomik kayg›lar hem de uygulanan bask›larsonucu bir sessizli¤e büründürerek haklar›m›zdan vazgeçmemizi isti-yorlar.

Bir yetkili “Ne olacak bu iflçilerin hali” diye sormuyor, durumumuzugeçifltiriyor. Ancak biz haklar›m›zdan vazgeçmek niyetinde de¤iliz. Ge-rek ‹Ü yönetimini gerekse flirket yetkililerini param›z› ödemeye ça¤›r›-yoruz. Biz emek harcayarak kazand›¤›m›z paralar›, birilerine rant ola-rak b›rakmayaca¤›z. Tüm iflçi ve emekçileri bask› alt›na almaya çal›fl-t›klar› kriz koflullar›nda biz de eme¤imizi koruyacak, al›nterimizi gaspettirmeyece¤iz.

Haklar›m›z› gasp ettirmeyece¤iz!‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek!

‹‹ssttaannbbuull ÜÜnniivveerrssiitteessii’’nnddee ççaall››flflaann bbiirr ggrruupp tteemmiizzlliikk iiflflççiissii

Çapa temizlik iflçileri maafllar›n› istiyor

Tarifl’te direnifl sürüyor

Çal›flma flartlar› ve ücretlerinin düzeltil-mesi talebiyle 1 Ocak’tan itibaren Yenika-p›’daki flantiye önünde direnifle geçen Mar-maray iflçileri, direnifle bafllat›klar› gündenitibaren aktif bir eylemlilik hatt› izlediler. ifl-çiler, Mart ay› içinde Taksim yürüyüfllerininyan› s›ra, iki kez de iflyerini iflgal ederek,taleplerini kamuoyuna duyurdular. ‹flçiler,ayr›ca Ankara’ya giderek Çal›flma Bakanl›-¤›’na taleplerini ilettiler.

‹stanbul Büyükflehir Belediyesi, Valilikve metro hatt›n› yapan firmalar›n merkezle-ri önünde eylemler gerçeklefltiren iflçilere,sadece 1 TL’lik art›fl önerilirken, iflgüvenceside verilmiyor. Patronlar söz vermelerinera¤men görüflmelerden kaçarken, emeklili-¤ine k›sa süre kalm›fl iflçilerin sigorta prim-lerinin de ödenmedi¤i bu süreçte a盤a ç›k-t›. “Ya 1 TL’yi kabul edersiniz ya da gider-siniz” tehditlerine direniflle karfl›l›k veren

iflçilere destekziyaretleri de

sürüyor. Direniflte olan ‹SK‹ iflçileriyle

sürekli dayan›flma içinde olaniflçilere ayr›ca HSGGP platfor-mu da destek ziyaretleri gerçek-lefltirdi. Son olarak 26 Mart’tag›da yard›mlar›n› iflçilere ulaflt›-ran HSGGP, yapt›¤› aç›klama-da desteklerinin sürece¤ini be-lirtti.

Tekel iflçileri de 20 Mart’ta‹SK‹ iflçileri ve Marmaray iflçilerine destekziyaretinde bulundu. ‹flyeri önünde kurduk-lar› çad›rda bekleyifllerini sürdüren iflçileriniki iflgaline karfl›l›k flantiye içinde çevik kuv-vet bekletiliyor.

‹flçi direnifllerinin hergün bir yerde pat-lak verdi¤i koflullarda dayan›flmay› büyüteniflçiler, patronlar›n tüm sald›r›lar›na karfl›direnmekte kararl›.

Marmaray iflçileri direnifle devam

Irak’ta 7 Mart günü gerçeklefltirilen seçimlerinsonuçlar›, 20 gün sonra nihayet aç›klanabildi. Bu20 gün, ortaya ç›kan rakamlar üzerinden yürütü-len tart›flmalarla geçti. Sonuçlar, ne flimdikibaflbakan Maliki’yi, ne de Kürt bölgesel yöne-timini tatmin etmiflti. Hatta Maliki, El Irakiye lis-tesinin Yüksek Seçim Konseyi ile iflbirli¤i yapt›¤›gerekçesiyle oylar›n yeniden say›lmas› ve usul-süzlüklerin ortaya ç›kar›lmas› için, baflbakanl›k-tan do¤an yetkilerini ve gücünü kullanabilece¤inide söylemiflti. Ama sonuçta tart›flmalara bir yer-de nokta konmas› ve ortaya ç›kan durumun ka-bullenilmesi gerekiyordu. Bu nedenle üç haftal›kyo¤un bir maratonun arkas›ndan, seçim sonuçla-r› aç›kland›.

Bu sonuçlara göre; “Laik-fiii” olarak tan›mla-nan ‹yad Allewi’nin El Irakiye listesi, parlamento-da kazand›¤› 91 koltuk ile birinci oldu. ‹ran’a ya-k›nl›¤› ile bilinen ve Sünnilerin tepki gösterdi¤iflimdiki baflbakan Maliki’nin Hukuk Devleti lisetesi89 koltuk kazand›. ‹ran ile güçlü iliflkileri olan fiiilider Mukteda El Sadr’›n da destekledi¤i AmmarEl Hakim’in Irak Ulusul Vatan lisesi, 71 koltuklaüçüncü s›raya yerleflti. KDP-YNK ittifak›yla kuru-lan Kürdistanya listesi ise, 43 koltuk ile dördüncüs›raya geriledi. Kürtlerin ç›kard›¤› toplam parle-menter say›s› 56’da kald›.

Allawi’nin süprizi, Kürtlerin gerilemesi

Seçimlerden önce yap›lan tahminler, 2005 se-çimlerinin bir benzerinin yaflanaca¤› do¤rultusun-dayd›. Yani oylar›n as›l olarak fiiilerle Kürtler ara-s›nda paylafl›laca¤›, hükümetin de yine as›l ola-rak fiiilerle Kürtler aras›nda dengelenece¤i birsonuc bekleniyordu. 2005 seçimlerinin d›fl›ndaduran Sünnilerin yine ayn› tavr› göstermeyecek-leri, bu defa daha fazla kat›l›m sa¤layacaklar› bi-liniyordu elbette. Ancak BAAS’ç› adaylar›n çeflitlilistelere da¤›lm›fl olmas›, bütün Sünni ve BAASgüçlerini toplayan güçlü bir listenin olmay›fl›,Sünni oylar›n etkisini zay›flatacak bir unsur ola-rak görülüyordu.

Fakat sonuçlar çok farkl› bir tablo ortayakoydu. 2005 y›l›nda BAAS’ç› oldu¤u gerekçe-siyle seçimlere al›nmayan ve bu seçimlerdeüçüncü s›raya bile gelemeyece¤i öngörülenAllawi, seçimin galibi olarak ç›kt›. Hem de se-çim öncesinde, alel-acele yasaklar› kald›r›lanbaz› eski BAAS’ç›lar› listesine alarak.

Seçimin ikinci süprizi ise Kürtlerden geldi.2005 seçimlerinde toplam 58 sandalye kazananKürt partiler, bu seçimlerde toplam 56 sandalyeile yetinmek zorunda kald›lar. Üsttelik 2005 se-çimlerinde 275 olan meclis sandalye say›s›, buseçimlerde 325’e ç›kt›¤› halde. Yani oransal ola-rak çok büyük bir kay›p yaflad›lar ve meclistekia¤›rl›klar› önemli oranda azald›.

Bunun kadar önemli olan bir baflka sonuç ise,Kürtlerin Musul’da hezimet düzeyinde bir ye-nilgi almalar›d›r. Ayn› flekilde “Kürdistan’›nkalbi” olarak tan›mlad›klar› Kerkük’te ise iddi-alar›n› gerçeklefltirememifl olmalar›d›r. Mu-sul’da El Irakiye listesi, 20 sandalye alarak Kür-distan ‹ttifak›’n›n sadece 8 sandalye kazanmas›,Kürtlerin Musul’a iliflkin hedeflerini yerle bir edenbir geliflmedir. Kerkük’te ise, El Irakiye ile Kürdis-tan ‹ttifak›, 6’flar sandalye kazand›lar. BöyleceKürtlerin, seçimlerin adeta bir referandumolaca¤› ve Kerkük’ün Kürt kimli¤inin kesinle-flece¤i yönündeki beklentileri de darbelenmifloldu.

ABD’nin Irak politikas› sürekli dalgaland›

Seçim sonuçlar›n›n toplamda ortaya koydu¤uen önemli unsur, ABD’nin Irak politikas›ndaki de-¤iflimdir. 2003’te Irak’›n iflgalinden bugüne kadarbir çok defa de¤ifliklik geçiren ABD’nin Irak politi-kas›, bugün yeni bir flekle sokulmaktad›r.

ABD’nin bu dönem Ortado¤u genelindeki enönemli ittifak gücü, Sünni Araplard›r. ‹srail ile ara-s›n›n gerilmesine bile neden olan bu politikan›nbir uzant›s› da Irak’ta Sünni Arap güçlerinin yeni-den öne sürülmesidir.

Irak iflgalinden bu yana ABD, Irak’ta istikrar-s›z ve de¤iflken bir politika izledi. Kapsaml› plan-lardan ve somut hedeflerden yoksun olarak bafl-layan iflgal, her aflamada ortaya ç›kan durumlarüzerinden de¤ifliklik geçirdi. Att›¤› her ad›m ken-disini vuran yeni sonuçlar do¤urdu.

ABD’nin politika de¤ifliklikleri as›l olarakiki konuda odaklaflt›: Irak’›n toprak bütünlü¤üve Irak’taki ittifak güçleri.

‹flgal bafllad›¤›nda ABD, toprak bütünlü¤ü ko-runan bir Irak’› fiiilerin yönetimine b›rakmay› he-deflemiflti. Ancak Sünni ve fiii direnifllerinin yo-¤unlu¤u, ABD ile iflbirli¤i yapm›yor olufllar›, Kürt-ler d›fl›nda ABD’nin varl›¤›n› isteyen bir kesiminbulunmay›fl› gibi etkenler, politika de¤ifltirmesineneden oldu. Irak genelinde hakimiyetini kurama-yan ABD, Irak’› parçalamaya ve kendisine enba¤l› olan parçada, Kürt bölgesinde hakimiyetinisürdürmeye yöneldi. Irak’› Sünni, fiii ve Kürt böl-gelerine bölme konusunda harekete geçen ABD,bu konuda epeyce yol alm›fl olmas›na ra¤men

önemli bir sorunla karfl›laflt›. Asl›nda bu konudaen istekli kesim olan Kürtler, neredeyse kendidevletlerini ilan etme noktas›na gelmifllerdi. An-cak bölgedeki di¤er ülkeler ve uluslararas› den-geler, böyle bir bölünmeye izin vermiyordu. Bö-lünme ihtimali büyük bir tepki topluyordu. ABDbölünme gerçekleflirse, Suudi Arabistan ve Türki-ye gibi kendisine daha fazla ba¤lamay› hedefle-di¤i ülkeleri bile karfl›s›na alacakt›. Üstelik bölün-me, ‹ran’› daha fazla güçlendirecekti. Di¤er taraf-tan ABD, denize k›y›s› olmayan ve bütün komflu-lar›yla kavgal› bir Kürt devletinin, kendi ç›karlar›-na uygun olmad›¤›n›, bölgedeki petrolün denizeulaflm›yor oluflunun bölgenin en büyük handikap›oldu¤unu biliyordu. Keza Musul ve Kerkük gibitart›flmal› bölgelerin hangi parçaya dahil olaca¤›da ayr› bir sorundu. Bölünme sonras›nda Kürtler-le Sünniler aras›nda Musul-Kerkük sorunu nede-niyle yaflanacak çat›flmalar, bölge devletlerininbuna müdahil olmas› ihtimali gibi durumlar,ABD’yi durduran bir etki yaratt›. Bugün ise, ABDIrak’›n toprak bütünlü¤ünü sa¤lamlaflt›rmaya,bölünme ile ilgili her türlü olas›l›¤› ortadankald›rmaya özel bir önem veriyor.

ABD’nin politikalar›ndaki di¤er dalgalanma, it-tifak güçleri konusunda ç›kt›. Irak’a ilk sald›rd›¤›zaman, hedefindeki güç, BAAS’ç›larla birlikteSünni Araplard›. Irak’taki di¤er halklarla öncedenyap›lm›fl anlaflmalar yoktu. Ancak ABD, o günler-de kendine o kadar güvenliydi ki, Sünnileri devir-mek üzere Irak s›n›rlar›ndan girdi¤i anda, Sünnibask›s›ndan bunalm›fl olan fiiilerin hemen kendi-sine kucak açaca¤›n›, “çiçeklerle karfl›lanaca¤›”n›düflünüyordu. Oysa tam tersi oldu. En büyük di-renifl, ABD’nin ilk iflgal etti¤i fiii kasabalar›ndagerçekleflti.

ABD, fiiilerden istedi¤i alamay›nca, daha ön-ceden iliflkilerini gelifltirmifl oldu¤u Kürtlere da-yanmak d›fl›nda seçene¤i kalmad›. Kürtler,ABD’nin en büyük müttefiki, daha do¤ru bir ifadeile Irak’taki tek müttefiki haline geldi. Hatta Sünni-fiii bölgelerine dönük ABD sald›r›lar›nda, ABD or-dusuyla birlikte savaflan peflmergelerle ilgili say›-s›z haber ç›kt› bas›nda.

fiiiler her fleye ra¤men uzun bir süre boyuncaABD’nin kazanmay› hedefledi¤i bir kesim oldu.Zaten Sünniler, bir direnifl gösteriyor ve ABD’yizorluyorlard›. Bunun bir sonucu olarak, 2005 se-çimlerinde BAAS’ç›lar›n seçimlere girmesi engel-lendi. Sünniler, seçimlerin d›fl›nda kald›. Seçimsonras›nda Kürtlerle fiiilerden oluflan bir yönetimkuruldu.

fiiilerin bu kadar öne ç›kar›lmas›, ABD’yide¤il, ‹ran’› güçlendiren bir etki yaratt›. ABD,bu durumun kendisi için yaratt›¤› tehlikeninfark›na vard›¤›nda, 2007 y›l›ndan itibaren Sün-nilerle kurdu¤u iliflki tarz›n› de¤ifltirmeye bafl-lad›. Direnifl örgütleriyle görüflmeler yap›ld›,

11Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

IIRRAAKK fifiEEÇÇ‹‹MMLLEERR‹‹AABBDD’’nniinn yyeennii ppoolliittiikkaass››

12 Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

önemli bir k›sm› sat›n al›nd›. kalan› dagüçsüzlefltirildi. Zaten ABD’nin Sünniler-le fiiileri birbirine düflürme politikas› daiki kesimin epeyce enerjisini al›yordu.

Ortado¤u’da ABD-Sünni ittifak›

Son seçimler, ABD’nin Ortado¤u’da-ki ve Irak’taki son yönelimini ortaya koy-mas› yönüyle çarp›c› bir tablo sundu.

Allawi’nin listesinin bu kadar yüksek bir oy almas›nda, BAAS’›n eski ya-sakl› isimlerinden baz›lar›n›n listeye al›nm›fl olmas›n›n önemli bir pay› var-d›. 2005 seçimlerini boykot eden ve 2003’ten beri Irak siyasetinde söz hak-k› verilmeyen Sünniler, bu tepkiyle Allawi’nin listesinde birlefltiler. Sünni ol-mayan ve iflgale tepki duyan ABD’nin bir an önce çekilmesini isteyen pek-çok kesim de Allawi’nin listesine oy verdi. Kitlelerin tepkisi Allawi’nin ka-zanmas›nda önemli bir unsurdu. Ancak listenin bu tarzda haz›rlanmas›ndave seçim sonuçlar›nda ABD’nin bugünkü politikalar›n›n belirleyici bir rolüde oldu. Maliki’nin itirazlar› ve Allawi’nin Seçim Konseyi ile iflbirli¤i içindehile yapt›¤› iddialar› bu gerçe¤e dayan›yor.

Fakat ABD’nin seçimlerde Sünni kesime verdi¤i destek, Sünnileriöne ç›karmay› de¤il, fiii ve Kürtleri dengelemeyi hedefliyor. fiiilerinbölgede ‹ran ve Hizbullah ile kurduklar› ittifak› zedelemeyi; Kürtlerinba¤›ms›z devlet, Musul ve Kerkük konular›nda hak iddia etmesini en-gellemeyi, Sünnilerin ise kontrolden ç›kmadan bir denge unsuru ol-mas›n› istiyor. Çünkü ABD son on y›lda, bölgede hangi güce yasland›ysa,bunda zararl› ç›kt›, kontrol edemez oldu ve izledi¤i politika kendisini vuranbir silaha dönüfltü.

Son dönemde ABD’nin Türkiye ve Suudi Arabistan’la olan iliflkilerini vebu iki ülkenin Irak’a dönük yaklafl›mlar›na bakarak da seçim sonuçlar›n›okumak mümkün.

Ortado¤u’nun en güçlü Sünni Arap ülkesi olan Suudi Arabistan, ‹ran’›ngüçlenmesinde ve Irak-Lübnan hatt›nda bir fiii ititfak› oluflmas›ndan büyükbir rahats›zl›k duyuyor. 11 Eylül sald›r›lar›n›n arakas›ndan ABD’den uzak-laflan, Irak savafl› bafllad›¤›nda aç›kça ABD’ye tepki gösteren Suudi Ara-bistan’›n, bugün yeniden ABD ile yak›nlaflmas›nda fiii ‹ran karfl›tl›¤› önemlibir unsurdur. Bunun yan›nda Suudi Arabistan, Irak Sünni Araplar›n› hima-yesi alt›na almay›, ABD’nin çekilme sürecinde bölgede daha etkin bir güçolmay› hesaplamaktad›r. Musul ve Kerkük’deki seçim sonuçlar›, yani bu ikibölgenin Kürt Bölgesel Yönetime’ne dahil edilmemesi ve aflamal› olarakAraplaflt›r›lmas› da orta vadede Suudi Arabistan’›n ç›karlar› aras›ndad›r.Bu nedenle Suudiler, sadece Irak seçimelerinde de¤il, Ortado¤u politikala-r›nda da ABD ile yak›nl›klar›n› artt›rmaktad›r.

Türkiye de kendi cephesinden yapt›¤› hesaplarla seçimlere yak›n-dan dahil olmufltur. Türkiye’nin en büyük hesab›, Musul ve Kerküküzerinedir. Kürtlerin ba¤›ms›z devlet kurma ihtimalinin ortadan kalk-mas›, zengin petrol kaynaklar›na sahip olan Musul ve Kerkük’ün Kürt-lerden uzaklaflt›r›lmas›, Türkiye için belirleyici önemdedir. Zaten bunedenle Türkiye’ye göre, politika belirleyen Irak Türkmen Cephesi,Kerkük’te Allawi listesini desteklemektedir.

* * *

ABD, bu seçimlerde Irak’taki ve Ortado¤u’daki dengelere bir kere dahamüdahale etmifl oldu. Sünniler bu durumdan memnun olsalar da Kürtler vefiiiler ortaya ç›kan sonuçtan büyük rahats›zl›k duyuyorlar. Seçim sonuçlar›-n›n aç›kland›¤› gün, Talabani’nin ‹ran’a ziyarete gitmesi son derece çarp›-c›d›r. Bugün Ortado¤u’daki iliflkiler, ABD’nin tam olarak hakimiyetin-de ve denetiminde de¤ildir. Ortado¤u’da bütün emperyalist ülkelerinbir biçimde iliflkileri vard›r. Ve Ortado¤u’daki bütün güçler bu durum-dan yararlanmaya çal›flmaktad›r.

Bugün, Irak’taki hükümetin nas›l bir denklemle ve ne tür pazarl›klarlakurulaca¤› belli de¤ildir. Belli olan tek fley, pazarl›klardan memnun ol-mayan kesimlerin, farkl› aray›fllara h›zla girecekleri, Ortado¤u’nunkaygan kumlar› üzerinde kendi ç›kar hesaplar›n› gerçeklefltirmeye ça-l›flacaklar›d›r. ABD’nin seçimlerde kurdu¤u yeni denge, çok daha bü-yük dengesizlikler üretme potansiyeli tafl›maktad›r.

Mart ay› içinde16 Mart anmalar›-n›n d›fl›nda, üniver-sitelerde yo¤un birsüreç yafland›. Ge-rek devletin sald›r›-lar› gerekse sivilfaflistler ve ÖzelGüvenlik Birimleri-ne karfl› çat›flmal› eylemlerin yan› s›ra, ula-fl›m ücretleri ve yemekhane ücretlerine karfl›da çeflitli eylemler gerçeklefltirildi.

AAnnkkaarraa'da ulafl›ma büyükflehir belediye-sinin yapt›¤› zamlar›n iptal edilmesinin ar-d›ndan fiyatlar› eski tarifeden sürdürmek is-teyen belediyeye karfl› ö¤renciler eylemlergerçeklefltirdiler. Hacettepe ve ODTÜ'degerçeklefltirilen eylemlerde, otobüsleri iflgaleden ö¤renciler, ücretsiz ulafl›m haklar›n›kullanmak istediler. 17 Mart'ta otobüsü ifl-gal eden ö¤rencilere müdahale eden po-lis,127 ö¤renciyi gözalt›na ald›. 24 Mart'taise Hacettepe Beytepe Kampüsü veODTÜ'de yap›lan eylemlerle zamlar›n iptaledilmesi ve ulafl›m›n ücretsiz hale getirilme-si istendi.

Kocaeli Üniversitesi ö¤rencileri ise ‹flBankas›'n›n kart›n› kullanmaya zorlan›yor-lar. Yemekhaneden de ancak 4 TL vererekyararlanabilen ö¤renciler bu durumu pro-testo etmek için 24 Mart'ta eylem gerçek-lefltirdiler. Umuttepe Kampüsü'ndeki yemek-hane önünde gerçeklefltirilen oturma eyle-minde zamlar›n geri çekilmesi istenirken,ö¤renciler duyarl›l›¤a ça¤r›ld›. Genç-Sentaraf›ndan örgütlenen eyleme 40 ö¤rencikat›ld›.

‹TÜ Maçka Kampüsü ö¤rencileri de23 Mart'ta yapt›klar› eylemle yemekhanesorununun çözülmesini istediler. Yemekha-ne önüne serdikleri sofra bezleri üzerindeyemek yiyen ö¤rencilere geçen dönemlerdesöz verilmifl olmas›na ra¤men yemekhaneyap›lmad›. Rektörlük yapt›¤› aç›klamada

900 kiflilik bir yemek-hanenin yap›laca¤›n›duyurdu.

Faflist sald›r›lar iseh›z kesmeden devamediyor. 24 Mart'taHatay MustafaKemal Üniversite-si'nde faflistler Kürt

ö¤rencilere sald›rd›. Sald›r›ya karfl›l›k verenö¤rencilerden 10'u gözalt›na al›nd›. Ana-dolu Üniversitesi'nde ise son dönemlerdeyap›lan afifllere ve eylemlere ÖGB'lerin sal-d›r›lar› dikkat çekiyor. Neredeyse yap›lanher afifl ÖGB'ler taraf›ndan indirilirken, bu-na karfl› koyan ö¤renciler güvenlik fliddeti-ne maruz kal›yor. 24 Mart'ta da BolognaSüreci'yle ilgili afifl yapan ö¤rencilereÖGB'ler joplarla sald›rd› ve ö¤rencileri ya-ralad›lar. Polis ise hastaneye tedavi için gi-den ö¤rencileri gözalt›na ald›. 25 Mart'tabu durumu protesto etmek için haz›rlad›kla-r› afiflleri yapmak isteyen 25 ö¤renci, 70kiflilik ÖGB sald›r›s›na maruz kald›lar. Jop-lar ve kalaslarla gerçeklefltirilen sald›r›daö¤renciler yaraland›. Oturma eyleminin ar-d›ndan toplu halde okuldan ç›k›fl yap›ld›.

‹stanbul Üniversitesi'nde 18 Mart'ta‹stiklal Marfl›'n›n kabulü dolay›s›yla panelyapmak isteyen faflistler engellendi. Ö¤ren-ci Kültür Merkezi, devrimci ö¤rencilerin fa-aliyetlerine kapat›l›rken, faflist Türkçe Kulü-bü'nün faaliyetlerine aç›l›nca ÖKM önündetoplanan 150 ö¤renci durumu protesto etti.Polisin ÖKM çevresinde ald›¤› önlemlerera¤men panel gerçeklefltirilemedi. Ayr›cageçti¤imiz ay içinde Ankara'da panel yap-mak isteyen TGB'lilerin paneli de devrimciö¤renciler taraf›ndan yapt›r›lmad›.

14 Mart'ta Tayyip Erdo¤an'›n kat›ld›¤› ve"Roman aç›l›m›" konulu Abdi ‹pekçi Sporsalonunda protesto gösterisi yapan 3 Genç-lik Federasyonu üyesi ö¤renciden ikisi tu-tuklanarak cezaevine konuldu.

16 MMaarrtt’’ttaa ggeennççlliikk aallaannllaarrddaayydd››16 Mart 1978’de gerçeklefltirilen Beyaz›t Üniversitesi katliam› ve 16 Mart

1987’de gerçeklefltirilen Halepçe katliam›n›n y›ldönümünde, anma etkinlikleri veeylemleri yap›ld›. Eylemlerin merkezi ‹stanbul Beyaz›t meydan› olurken, Ankara, ‹z-mir, Diyarbak›r, Adana, Malatya, Çanakkale, Kars, Antakya, Eskiflehir ve Mer-sin’de de anmalar vard›.

‹stanbul Eczac›l›k Fakültesi önünde 1978’de üniversite ç›k›fl›nda devletin organi-ze etti¤i katliamda, sivil faflistler, devrimci ö¤rencilerin üzerine bombalar atm›fl ve7 ö¤renci yaflam›n› yitirmifl, onlarca ö¤renci yaralanm›flt›. Katliam› gerçeklefltirensivil faflistler ise, ellerini kollar›n› sallayarak kaçm›flt›. Dönemin polis amiri Rama-zan Akyürek, geçti¤imiz y›llarda Trabzon Emniyet Müdürlü¤ü görevini yaparken,Hrant Dink cinayeti öncesinde tüm bilgileri sahipti.

Öğrencilere saldırılar eylemlerle yanıtlanıyor

Nisan 2010 13Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

G›da üzerine oyna-nan oyunlar, AB'ye ih-raç edilen sebze vemeyvelerin üzerindeyüksek oranl› ilaç ka-l›nt›s› ç›kmas› ile birkez daha a盤a ç›kt›.Daha do¤rusu, AB bunedenle yeni bir yönet-melik haz›rlay›nca,meyve ve sebzeciliktekullan›lan ilaçlar›n na-s›l bir zehir saçt›¤› ger-

çe¤i ile yeniden yüz yüze gelindi.

Türkiye geçen y›llarda Rusya'n›n, daha önce deyine AB ülkelerinin bu konuda yapt›r›mlar› ile karfl›-laflm›flt›. Biz de, Rusya ve AB'nin almad›¤› vegümrükten çevirdi¤i sebze ve meyveleri kendi sof-ram›zda bulmufltuk. Domates, patates, biber, ar-mut, bunlar›n en bilinenleriydi.

Türkiye, z›rai ilaç kal›nt›s› konusunda öylesinesab›kal› ki, AB baflka ülkelerden gelen ürünleri,yüzde 1-2 oran›nda denetime tabi tutarken, Türki-ye'den gelen ürünler için yüzde 10 oran›nda dene-tim yapabiliyor. Üstelik Türkiye için, AB büyük birpazar. Pazar ürünlerini büyük oranda AB ülkelerineihraç ediyor.

Kapitalistlerin insan sa¤l›¤›n› hiçe sayd›klar›bilinen bir gerçektir. Amaç, tümüyle azami karoldu¤u için, kar, herfleyin üzerindedir. Zirai ilaçkullan›m›nda, gümrükten dönen ürünlerde ortayaç›kan sorunlar, gümrükteki yolsuzluk, rüflvet vs. gi-bi her tür pislikle halletti¤inde ifller t›k›r›ndad›r. Kal-d› ki AB vs. ülkeler de kendi halk›n›n sa¤l›¤›n› dü-flündüklerinden de¤il, bunu bir koz, flantaj, tehditunsuru olarak kullanmaktad›r. Türkiye ile ilgili farkl›bir sorun yaflad›klar›nda, bu "hassasiyet" gösteril-mektedir. Dedik ya, azami kar her fleyin üzerinde-dir.

Hal böyle olunca iç piyasan›n durumunu tahminetmek zor olmaz. Çünkü ihraç ürünlerde k›smengösterilen dikkat, iç pazarda hiç gösterilmez. Üste-lik iç piyasada bulunan ürün, 40 milyon tonu bulur-ken ihraç edilen ürün 2-3 milyon ton kadard›r. Burakamlar iflin vehametini daha fazla gözler önünesermektedir ve zaten ihraç ürünlerinde gümrüktendönenler, yine iç piyasaya sürülmektedir. Öyle yada böyle, zehir saçan ürünler sofram›zdan eksikedilmemektedir. GDO'lu ürünler de ayr›ca hiç eksikde¤ildir.

Ekmekte oynanan oyunlar

Öte yandan ekmek bulmakta zorlanan kesimle-rin say›s›nda yaflanan art›fl, dehflet vericidir. Ek-mek bulanlar ise, sorunun di¤er boyutunu yafl›yor-lar. ‹statistikler, kriz koflullar›nda ekmek tüketi-mindeki art›fl›n yüzde 10'u buldu¤unu gösteri-yor. Bu asl›nda, yoksulluk oran›ndaki art›flt›r.Yine istatistikler, bu oran›n emekçi semtlerinde

çok daha fazla oldu¤unu bildirmektedir. Ve ra-kamlar da resmi a¤›zlardan ç›kmaktad›r.

Üstelik emperyalist tar›m politikalar› gere¤i bu¤-day›n ithal edilmesi ve son y›llarda ithal edilen bu¤-day miktar›n›n çok fazla artt›¤›n› düflünürsek, ya-k›nda ekmek bulamayanlar›n ve açl›ktan ölenlerinsay›s›nda ola¤anüstü art›fllar yaflanabilir. Ve art›kekmekle kar›n doyurmak da hayal olacakt›r.

Yoksullu¤a çözüm: Sadaka!

Burjuva liberallerin, yoksullu¤a çözümönerilerini duymak da insan›n tüylerini di-ken diken ediyor. "Yoksullara bütçedendestek sa¤lamak gerekir" diyebiliyorlar ör-ne¤in. Maliye Bakan› Mehmet fiimflek'in"bütçe aç›k veriyor" aç›klamas› yapt›¤›günlerde hem de. Ayn› Maliye Bakan›, çokyüksek aç›k veren 2009 bütçesi için "kriznedeniyle bu y›l aç›k yüksek oldu" dedi."Tekel iflçileri merhametimiz nedeniyle fl›-mar›yor" diyen de Maliye Bakan› idi.

Böylesine pervas›z konuflurlarken, bur-juva liberaller, halk›m›z ad›na dilencilik ya-p›yor. Tencere-kapak gibi de yak›fl›yorlarbirbirlerine. Yalanc›l›kta, ham hayal yay-makta, alay etmekte, hiç üstlerine yok. Oy-sa insanlar sadaka de¤il ifl istemektedir.Kendi ekme¤ini aln›n› teriyle kazanmak içinifl aramakta, ekmek paras› için didinmekte-dir.

Aç›klad›klar› rakamlara bak›l›rsa, bu ül-kede 12 milyondan fazla yoksul varm›fl.Belli ki bu 12 milyon kifli, üzerlerine yürü-yene dek, kösele gibi suratlar›n› görmeyedevam edece¤imiz bu gibilerinin. Asl›ndaTekel iflçilerinin verdi¤i ders, dizlerini titret-meye yetti. Arkas› da gelecektir...

‹flsizli¤e çözüm: Patronlar!

Baflbakan'›n iflsizlik çözümü de yürekso¤utmaktad›r, ne demeli? Hükümet iflve-renle birlikte el ele çözecekmifl iflsizli¤i!"fi›rac›n›n flahidi bozac›" hesab›. ‹flverenve iflsizli¤in çözümü... ‹kisi bir arada ola-mayaca¤›na göre, iflsizli¤i iflverenin çöze-ce¤i kocaman bir yaland›r.

Sadece genç iflsiz oran›, kenlerde yüz-de 24'ten yaklafl›k yüzde 27'ye, k›rda iseyüzde 17'den yaklafl›k yüzde 19'a ç›kanbir ülkede, hangi iflveren sorunu çöze-cekmifl? Sorunu yaratanlar, onu çözebi-lir mi?

Hem de Türkiye’deki en zengin 25 aile,krizde servetini ikiye katlam›flken…. Esas“fl›maranlar›n” bu 25 zengin aile oldu¤u aç›-¤a ç›k›yor. Krizi f›rsata çevirenlerin kim oldu-¤u da anlafl›l›yor.

* * *

Zamlar, vergiler, düflük ücret, hiçbir sosyal hak-k›n olmad›¤› kölece çal›flma koflullar› ve iflsizlik...

Hakk›n› arayanlar da cop, biber gaz›, iflkence,hapishane...

Sistemin çark›n› böyle sürdürmek isteyenlerle,bunu kabul etmeyenler çarp›fl›yor, çarp›flacaklar.Ve bu mücadeleden, gelecek ad›na güzel fleylerdo¤acak.

G›da üzerinde oyunlar bitmiyor

BÜYÜK ‹NSANLIK

Büyük insanl›k gemide güverte yolcusu trende üçüncü mevki flosede yayan büyük insanl›k.

Büyük insanl›k sekizinde ifle gider yirmisinde evlenir k›rk›nda ölür büyük insanl›k.

Ekmek büyük insanl›ktan baflka herkese yeter pirinç de öyle fleker de öyle kumafl da öyle kitap da öyle

büyük insanl›ktan baflka herkese yeter.

Büyük insanl›¤›n topra¤›nda gölge yok soka¤›nda fener penceresinde cam

Ama umudu var büyük insanl›¤›n umutsuz yaflanm›yor.

Naz›m Hikmet

1 May›s›n tarihçesi1 May›s, Amerika’l› iflçilerin “8 saatlik iflgünü ve ücret zamm› talebi” mücadelesin-

den do¤du. 1800’lü y›llarda, Amerikan sanayisi yeni gelifliyordu ve iflçiler, kendilerini sömüre-

cek bu gücü, kanlar›yla infla ettiler. Uzay›p giden demiryolu inflaatlar›nda yorgun iflçile-rin cesetleri vard›. Vahfli kapitalizm, insanl›k d›fl› tüm uygulamalar›yla sahnedeydi.

Amerika iflçi s›n›f›, daha sonra dünyaya yay›lacak olan “8 saatlik iflgünü” mücade-lesine bu koflullarda bafllad›.

Mücadeleyi büyütmek için 1886y›l›n›n 1 May›s günü, Amerikan ‹flçiFederasyonu (AFL)'nin önderli¤in-de, greve ç›kt›lar. O gün 350 biniflçi grevdeydi. Özellikle iflçi flehrifiikago’lu 40 bin iflçi, grevin enönündeydi.

Patrolar da grev karar› karfl›s›n-da bofl durmad›lar. Grevi ezmekiçin sald›r›ya geçtiler. 3 May›s gü-nü, Mc Cokmic Kereste Fabrika-s›’nda ilk sald›r› gerçekleflti. Fabri-ka önüne y›¤›lan polis, iflçilerinüzerine atefl açt›. Ölen, yaralanan,dövülen iflçilerle doldu mitgin ala-n›...

5 may›s günü Haymarket Meydan›’ndaki mitinge, binlerce kifli kat›ld›. O s›rada nere-den geldi¤i belli olmayan bir bomba polislerin aras›na düfltü. Bu aç›k provokasyonununard›ndan, bir insan k›y›m› bafllad›. Binlerce kifli tututland›, 8 iflçi bombay› atmakla yar-g›land›.

Dava bir buçuk y›l sürdü. Bir avuç burjuva d›fl›nda tüm fiikago bir buçuk y›l ayaktay-d›. Yarg›lanan iflçiler, mensup olduklar› emek ordusuna yarafl›r bir nefer olarak durdularmahkeme heyetinin karfl›s›nda.

Aralar›ndan dört iflçiyi idam ettiler. Birisini idam etmeyi dahi beklemeden hücresindeöldüresiye dövüp a¤z›na dinamit koyarak öldürdüler.

Amerika böyle bir cenaze görmemiflti. Öncü iflçilerin cenaze töreninde bütün Ameri-ka ayaktayd›...

1 May›s böyle yarat›ld›! Bu yaflananalardan sonra, 2. Enternasyonalin 1889’daki kongresinde Amerikan iflçi

s›n›f›n›n 8 saatlik ifl günü mücadelesini desteklemek için, katledilen iflçilerin an›s›na 1May›s, dünya iflçi s›n›f›n›n birlik, dayan›flma ve mücadele günü olanak kabul edildi. Ogünden sonra da dünyan›n dört bir yan›nda artan kitleselli¤iyle 1 May›slar kutlan›r oldu.

Türkiye’de 1 May›sÜlkemizde de 1 May›slar, Osmanl› döneminden beri kutlan›yor. Bunlardan en kitle-

seli, 1921-1922 y›llar›nda kutlanan 1 May›slard›r. Bu y›llarda Osmanl›’n›n emperyalistiflgal alt›nda olmas›, 1 May›s kutlamalar›n›, iflgale karfl› protesto gösterilerine dönüfltü-rür.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonraki ilk y›llarda da 1 May›slar “amele bayram›”olarak kutlan›r. Ancak sonras›nda ‘70’li y›llara dek yasakl›d›r. Kimi zaman yakalara ta-k›lan bir karanfille, kimi zaman yasa-d›fl› gösterilerle, ama mutlaka bir biçimde kutlan-maya devam eder…

‘76’da, meydanlara ç›k›l›r yeniden. ’77 1 May›s› ise, devletin provokasyonu ile kanabulan›r, 36 kifli katledilir. Sonras›nda Taksim meydan› yasaklan›r. Fakat kitlesel kutla-malar devam eder. Ta ki ’80 cuntas›na dek…

’88 y›l›ndan itibaren yeniden bafllar kitlesel ve aç›k kutlamalar. ’89,’90, ‘91 y›l›ndaTaksim’e aç›lan cadde ve sokaklar, iflçi ve emekçilerle, gençlerle dolar. Dövüfle dövüfleyürünür, flehitler, yaral›lar, tutsaklar verilir… Yasal 1 May›s kutlamalar›n›n yolu böyledüzlenir…

2007 y›l›ndan itibaren ise, Taksim yeniden kitlesel biçimde zorlan›r. Ve son üç y›l-d›r, devletin kolluk güçleriyle çat›fla çat›fla, Taksim alan›na girilir, Taksim’in 1 May›salan› oldu¤u dosta-düflmana gösterilir...

‹flçiler, emekçiler!

‹flçi s›n›f›n›n birlik, dayan›flma vemücadele günü olan1 May›s’a say›l›günler kald›. Tüm dünyada oldu¤u gibiülkemizde de, bu büyük enternasyonal-ist gün, coflku ile kutlanacak.

1 May›slar›n en önemli özelli¤i, tümdünya iflçi ve emekçilerinin, emperyalistburjuvazi ve iflbirlikçilerine karfl›, tek yürek,tek yumruk olmas›d›r. O dönem öne ç›kansorunlar›n› dile getirmesi, taleplerini hepbirlikte hayk›rmas›d›r.

Krizin faturas› burjuvaziye!2010 1 May›s›’na, emperyalist-kapitalist

sistemin süren krizi ile giriyoruz. Burjuvazi,kendi ç›kard›¤› krizi, iflçi ve emekçilerins›rt›ndan atlatmak istiyor. Dünyan›n her

yerinde iflçi s›n›f›na dönük sald›r›lar art›yor,hak gasplar› sürüyor.

1 May›s›, 1 May›s yapan, 8 saatlikiflgünü, gaspedilen haklar›n bafl›nda geliy-or. ‹flçiler, vahfli kapitalizm dönemindekigibi 10, 12 saat çal›flt›r›l›yor, mesailerle budaha da art›yor. Buna karfl›n ücretlerdüflürülüyor, çal›flma koflullar›a¤›rlaflt›r›l›yor, üstüne üstük patronunhakaret ve afla¤›lamalar›na maruz kal›n›yor.Bu duruma karfl› ç›kan, örgütlenmek,sendikalaflmak isteyenler ise, kap› d›fl›nailk b›rak›lanlar oluyor.

‹flsizlik, Amerika’dan Avrupa’ya tümdünyada en yüksek rakamlara ulaflm›fldurumda. Krizle birlikte patronlar›n ilkbaflvurdu¤u yöntem, iflten ç›karma veçal›flanlar› iflsizlik tehdidi ile daha fazlasömürme oldu. Hükümetlere verdikleridirektiflerle, yasalar› da kendi ç›karlar›nadaha fazla hizmet edecek flekildede¤ifltirdiler, de¤ifltiriyorlar.

Burjuvazi ve onun devleti, bir yandanbask› ve fliddete baflvurarak, bir yandan daçal›flma koflullar›n› a¤›rlaflt›rarak iflçi veemekçileri iliklerine dek sömürüyor. Veherkesin buna itaat etmesini istiyor.

Dikensiz bir gül bahçesi hayal ediyor.Ama bu hiç bir zaman olmad›, olmaya-

cak da. Çünkü nerede zulüm ve sömürüvarsa, orada isyan ve baflkald›r› vard›r!

Köleci toplumundan itibaren buböyledir! Ücretli kölelik sistemi olan kapi-talizmde de, ilk aflamas›ndan itibareniflçilerin mücadelesi hep sürmüfltür.

Bunlar›n içinde en bilineni ve tümdünyaya mal olan›, Amerika iflçi s›n›f›n›n 8saatli iflgünü talebiyle greve ç›kt›¤› 1886

y›l›ndaki 1 May›s’t›r. Bu eylemde onlarcaiflçi öldürülmüfl, dört iflçi de as›lm›flt›r. II.Enternasyonal, bu iflçileri anmak vebugünü s›n›fa mal etmek için, 1 May›s’›tüm iflçi s›n›f›n›n birlik, dayan›flma vemücadele günü ilan etmifltir.

Mücadele edenler her zamankazanmazlar. Ama kazanlar hepmücadele edenlerdir!

‹lk köle ayaklanmas›ndan bu yana,büyük insanl›¤›n bask›ya ve sömürüyekarfl› mücadelesi devam ediyor. Bumücadelede yendi, yenildi... Yenilgidenders ç›kararak, daha büyük kavgalaraat›ld›. Bugün de iflçi ve emekçiler, burjuvazinin

fliddetli sald›r›s›yla karfl› karfl›ya. Yüzy›lönce can ve kan bedeli kazand›¤› haklar birbir gaspediliyor. Krizi f›rsata çevirmekisteyenler, yo¤un bir sömürü ve bask›uyguluyor. Bu sayede kriz döneminde bilekarlar›na kar kat›yorlar. Servet, giderekdaha küçük bir az›nl›¤›n elinde birikirken,sefalet daha da art›yor, yayg›nlafl›yor.

Böyle adaletsiz bir düzene tepkisiz kala-bilir mi?

Krizden bu yana iflçiler, grev dahil birçok eylem biçimiyle direniyorlar. Fabrikaiflgalleri ve patronu rehin almalar, dünyan›ndört bir yan›nda görüldü. Hemen herülkede genel grev yaflan›yor. Yunanistaniflçi ve emekçileri, son aylarda defalarcagenel greve gittiler. Sokaklar, iflçi veemekçilerin ayak sesleriyle inliyor.

Türkiye iflçi s›n›f› da krizle birlikte dahayayg›n ve etkili eylemler gerçeklefltiriyor.Fabrika önü direnifller, iflgallere, sokakgösterilerine dönüfltü. Grevler, genelgrevden, dayan›flma grevine kadar uzad›.

Tekel iflçilerinin direnifli, s›n›fhareketinde bir dönüm noktas› oldu. ‹flçilergiderek daha fazla kendi güçlerinin fark›na

vard›lar. Komünist ve devrimcilerleyak›nlaflma, onlar›n uyar› ve önerilerinidikkate alma bafllad›.

Bu durum, egemenlerin ve sendikaa¤alar›n›n korkular›n› daha da artt›r›yor.Çünkü onlar›n iktidarlar›n› sarsacak enbüyük güç, iflçi hareketiyle sosyalisthareketin kaynaflmas›d›r. Bu nedenle Tekeliflçisinin 1 Nisan eylemine tüm gücüylesald›rd›. Sendikalar arac›l›¤›yla zamanayayarak eritmeye çal›flt›.

Ama bofluna! Ok yaydan ç›kt› bir kez!

Hak verilmez al›n›rZafer sokakta kazan›l›r!fiimdi tüm iflçi ve emekçiler, yüre¤i

emekten yana atan herkes, 1 May›s’a kil-itlenmelidir. ‹flçi s›n›f› ile burjuvazinin,devrim ile karfl›-devrimin, karfl› karfl›yageldi¤i bu günde, krizle birlikte artansömürüye, iflsizli¤e, hak gasplar›na, faflistsald›r›lara karfl› seslerimizi birlefltirmeli vedaha güçlü yürümeliyiz burjuvazinin vefaflizmin üzerine.

Sendikalar, tabandan gelen bask› ile bu1 May›s› birlikte kutlama karar› ald›. Ancak1 May›s alan› Taksim için, göstermelik birbaflvuru ile geçifltirebilirler. Buna izin ver-memek, karfl›lar›na kararl›bir flekilde dikilmektengeçiyor.

Sendikalar ve reformistpartiler, yine koro halinde,1 May›s’›n Taksim’deyap›lmas› talebini, bir alansorunuymufl gibi gösteriy-orlar. Oysa ’77 1May›s’›ndan itibaren omeydan, kaç flehidinkan›yla suland›. Ad›na boflyere “1 May›s alan›” den-medi.

Tüm dünyada 1May›slar, flehrin enmerkezi yerlerinde kut-lan›yor. Türkiye’de bununad› Taksim’dir. Taksimise, iflçi s›n›f›n›n d›fl›ndaherkese aç›k! Son olarak“polis günü”nde Vali’denEmniyet Müdürü’ne hepsiTaksim alan›n› doldurdu.

Taksim, 1 May›s’laözdeflleflmifltir. Ve iflçi

Krize ve faflist bask›lara karfl›1 May›s’ta 1 May›s Alan›na!

s›n›f›n›n, burjuvaziyle olan çat›flmas›nda,önemli bir eflik haline gelmifltir. Bu eflikart›k tamamen afl›lmal›d›r. Bunun zeminioluflmufltur. Son üç y›ld›r Taksim içinverilen mücadelenin, 2010 y›l›ndayüzbinlerin alan› doldurmas›yla taçlan-mas› gerekir.

Her fley bizim kararl›l›¤›m›za, gelinennoktadan geri ad›m atmamam›za ba¤l›.Tüm kazan›mlarda oldu¤u gibi 1 May›salan› da t›rnakla sökülüp al›nacakt›r!

1 May›s’›n Taksim’de ve yüzbinlerceiflçi, emekçi ile kutlanmas›, s›n›f mücade-lesinin gelece¤i aç›s›ndan da tayin ediciolacakt›r.

Devletin ve sendika a¤alar›n›nbarikat›n› aflmal›, Taksim’i zaptetmeli-yiz!..

Yaflas›n 1 May›s!Yaflas›n

Proletarya Enternasyonalizmi!1 May›s’ta 1 May›s Alan›na!

16 Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

Anayasa, bir devletin yönetim fleklini be-lirleyen esas ilkeleri, temel kurallar› ortayakoyar. Ad› üzerinde o ‘ana’ yasad›r. Tüm ya-salar›n anas›, onlar›n temelidir. Di¤er birçokyasa, ona ba¤l› olarak belirlenir, hukuksaltemel sunar. Bu yasalar›n anayasa ile çelifl-memesi, onunla bütünlük arz etmesi flartt›r.

Ve anayasa, elde edilmifl, güvence alt›naal›nm›fl kazan›mlar›n tescil edilmesi, yasa-larla pekifltirilmesidir. Dolay›s›yla anayasa-lar, gelecekte gerçekleflecek olanla, hedef-lerle ilgilenmez, bugünle, varolan durumla il-gilenir. Baflar›lm›fl olandan, flimdi olandanhareket eder. Pratikte ulafl›lm›fl, elde edilmiflkazan›mlar›n sonuçlar›n› gösterir. Onu her-

hangi bir partinin program›ndan ay›ran da bu özel-likleridir. Ne geçmiflte kalabilir, ne gelece¤i sapta-yabilir. Onun misyonu verili durum üzerinden hare-ket ederek fiilen gerçekleflmifl olanlar› hukuksal birnitelik kazand›rmakt›r.

Anayasalar, devletle birlikte ortaya ç›kt›

Tarihte ilk anayasa, devletin ilk olarak ortayaç›kt›¤› Atina’da görülmüfltür. “Yan yana yaflayanafliretlerin basit bir konfederasyonu yerine, tek birhalk biçiminde kaynaflmas›yla oluflan” Atina kentdevleti, ulusal bir Atina hukukunu oluflturur. These-us’a maledilen ilk anayasa da bu dönemde ortayaç›kar.

Ne zamanki iflbölümü ve s›n›fsal ayr›mlar orta-ya ç›kt›, devlet olgusu kendini gösterdi. Ve ne za-manki devlet olgusu ortaya ç›kt›, anayasa ve yasa-lar olufltu. Devlet gibi onun yasalar› da toplumuniçinden do¤du ama onun üstünde yer ald› ve gitgi-de ona yabanc›laflan bir güç haline geldiler. Bu ol-gu, ayn› zamanda toplumun uzlaflmaz karfl›tl›klarabölündü¤ünün, kendi kendisiyle çözülmez bir çelifl-ki içine girdi¤inin resmiydi. Karfl›t iktisadi ç›karlarasahip s›n›flar›n kendilerini ve toplumu bir savafl›niçinde eritip bitirmemeleri; çat›flmay› hafifleten, “dü-zen” s›n›rlar› içinde tutan bir güce gereksinimlerivard› ve bu da devleti, onun anayasas›n› do¤urdu.

Öyleyse anayasa ve s›n›flar, birbirini d›fllayande¤il, birbiriyle iç içe olan kavramlard›r. Her top-lumsal düzen, üretim iliflkileriyle belirlenmifl ve onauygun anayasalar oluflmufltur. “Antik devlet, herfleyden önce köleleri boyunduruk alt›nda tutmakiçin köle sahiplerinin devletiydi; t›pk› feodal devle-tin, serf ve angaryac› köylüleri boyunduruk alt›ndatutmak için soylular›n organ› ve modern temsilidevletin de ücretli eme¤in sermaye taraf›ndan sö-mürülmesi aleti olmas› gibi...” (Engels, Ailenin, özelmülkiyetin, devletin kökeni sf:201)

Her devletin de yasalar›, bu yasalarla donat›l-m›fl hapishaneleri, mahkemeleri, silahl› birlikleri(or-du ve polis) oldu. Bir üst yap› kurumu olarak hu-kuk, geliflen iktisadi alt yap›n›n üzerinden olufltu veher dönem hakim olan s›n›f›n ç›karlar›n› gözetti,onlara hizmet etti. Köleci toplumda köle sahipleri-

nin hukuku, feodal top-lumda senyörlerin huku-ku, kapitalizmde ise,burjuvazinin hukuku var-d›. Ve bu hukukun temelçerçevesini çizen anaya-salar›...

“Toplumsal sözleflme” yalan›

Anayasalarla ilgili tart›flmalar, genellikle bir önkabulle bafllar. O da Anayasalar›n “toplumsal birsözleflme” oldu¤udur. Bu ön kabul, bir ilüzyon olufl-turarak iflçi s›n›f› ve emekçileri aldatmaya yönelik-tir. Bu tan›m, burjuva s›n›f›n siyaset sahnesine ç›k-mas›yla birlikte ortaya at›lm›flt›r.

17. yüzy›ldan itibaren anayasalar, burjuvazininfeodal aristokrasiye karfl› giriflti¤i iktidar mücadele-sinde, feodal aristokrasiyi s›n›rlayan ve burjuvazi-nin daha özgür gelifliminin önünü açan araçlar ol-mufltur. Avrupa burjuvazisi savafl meydan›nda ka-zand›klar›n› anayasalar arac›l›¤›yla kurumsallaflt›r-m›flt›r. Anayasal bir metin olmasa da, 1789 ‹nsanve Yurttafl Haklar› Beyannamesi, bu alanda birsimgeyi ve zirveyi ifade eder. “Eflitlik, özgürlük, kar-defllik” sloganlar›yla emekçilerle birlikte, feodalaristokrasiyi deviren burjuvazi, iktidardaki yerinisa¤lamlaflt›r›r sa¤lamlaflt›rmaz, anayasalar› özgür-lefltirici belgelerden çok, “bir s›n›f›n› iktidar tapusu”olarak kullanm›flt›r. Anayasalar›n “bir s›n›f›n iktidartapusu” olarak kullan›lmas›, bugün de anayasa ko-nusunda temel belirleyici noktad›r. Böylece anaya-salar, de¤iflen hükümetler ve parlamentolara ra¤-men burjuva egemenli¤in süreklileflmesini sa¤la-m›flt›r yani sistemin omurgas› olmufltur.

Bütün üst yap› kavramlar› gibi, anayasalar das›n›f savafl›m› teorisinden ba¤›ms›z ele al›namaz.S›n›flar savafl›m›n›n kayna¤› ekonomik alt yap›da-d›r. Buradaki savafl›m, kendisini felsefede, siyaset-te, ahlakta, anayasalarda, yani bir bütün olarak üstyap›da flekillendirir.

Komünist Parti Manifestosu, “...düflünceleriniz,görüflleriniz burjuva üretim ve mülkiyet iliflkilerininürünleridir. T›pk› hukukunuzun kendi s›n›f›n›z›n ya-sa kat›na ç›kar›lm›fl bir iradesi oldu¤u gibi. Bu öylebir iradedir ki içeri¤iyle yine kendi s›n›f›n›z›n maddiekonomik yaflam koflullar›nca saptan›r” diyor.

“Hangi s›n›f›n demokrasisi, hangi s›n›f›n anaya-sas›” sorular›, devrimci proletarya için iktidar pusu-las›d›r. Asker ya da sivil kim yaparsa yaps›n, s›n›f-sal özü önemlidir. 12 Eylül Anayasas› da, flimdigündemde olan “sivil anayasa” da burjuvazininsömürme özgürlü¤üne dayanmaktad›r çün-kü. “Sivil Anayasa”, sömürme özgürlü-¤üne zerre kadar s›n›r getirme-mektedir. Bundan dolay› TÜS‹-AD da “sivil anayasa”dan ya-nad›r.

Burjuva iktidar›n korunmas›

Egemenli¤in ulusa ya da halkaait oldu¤unu belirten cümleler, hemenhemen bütün burjuva anayasalar›n tepe-sine oturtulur. Türkiye anayasalar›n›n hepsiiçin de geçerlidir bu tepeye oturtma. Egemen-

lik, yani hükmetme, iktidar olma gücü, s›n›flardanba¤›ms›z olarak, sözde bütün topluma da¤›t›l›r!Böylece burjuva devlet kendisine bir meflruiyetkayna¤› yaratm›fl olur.

Felsefi temelini, burjuva ayd›nlanmac›lar›n enünlüsü J.J. Rousseau’dan alan bu meflruiyet daya-na¤›n›n, en etkili araçlar›, seçimler ve parlamento-dur. Seçimlerde oy kullanma hakk›na sahip her“yurttafl”, hükmetme gücünü oyu arac›l›¤›yla vekili-ne aktar›r. Farkl› siyasal partiler üzerinden, parla-mentoya akan “yurttafl” iradesi, dolayl› olarak ken-disini var etmifl olur. Anayasalarda geçen ulus yada halk egemenli¤i iddias› biçimsel olarak böylegerçekleflir.

Anayasalar bu iflleyifl içinde, iktidardaki s›n›fiçin kritik bir rol oynar. ‹ktidar›, genel do¤rultudan“sapma” gösterebilecek “yurttafl” e¤ilimine karfl› ko-rur. Ola ki, büyük burjuvazinin onaylamad›¤› siyasibir parti, “sapan” “yurttafl” e¤ilimi taraf›ndan hükü-mete getirilsin. Normlar normu anayasa, hemenkoruyucu bir z›rh olarak devreye girer ve “sapane¤ilimi” büyük burjuvazinin genel rotas›na çekmeifllevi görür. Anayasalar›n bu ifllevi ile birlikte “partikapatma”lar›n hepsinin anayasal dayanakl› olmas›flafl›rt›c› de¤ildir. ‹flbirlikçi tekelci burjuvazinin genelprogram› ile örtüflmeyen durumlarda, anayasalaraçlar devreye sokulur.

Türkiye Cumhuriyeti, yasalara göre, “demokra-tik bir devlet”tir. Bu kavram, ’61 ve ’82 Anayasala-r›’nda faflist devletin bir özelli¤i olarak say›lm›flt›r.(m. 2) Ve içinde “demokratik devlet” kavram›n›n dabulundu¤u ikinci maddenin, de¤il de¤ifltirilmesi,“de¤ifltirme teklifi” bile yasakt›r. Do¤rusu faflizm an-cak bu kadar makyajlanabilir ve devletin s›n›fsalkarakteri bu kadar gizlenebilir. ‹flin özü de budurzaten; kapitalist s›n›f egemen olacak ve onu “s›n›f-s›z, imtiyazs›z” diyerek, emekçi s›n›flara karfl› koru-yacak! Bütün burjuva anayasalar bu özü tafl›r.

Demokrasi için tek yol devrim

Burjuvazi, s›n›f iktidar›n› sadece emekçileri kan-d›rarak, sözde “r›za”lar›n› alarak koruyamaz. Devletzoru olmaks›z›n bunu baflarmas› mümkün de¤ildir.Ancak genifl kitleler aldat›l›p “r›za”lar› sa¤lanmadanda, uzun süre ayakta kalamayaca¤›n› bilir. En aç›kfaflist diktatörlüklerde bile, bin bir türlü araç kullan›-larak, kitleler düzenin toplumsal dayana¤› halinegetirilmeye çal›fl›l›r.

Anayasalara, “toplum sözleflme” niteli¤inin yük-lenmesi ve yine anayasalar›n toplumsal s›n›flar›n

kendi aralar›ndaki “konsensüs” oldu¤u iddias›,devletin s›n›fsall›¤›n› gizleme ve böylece dü-

zene meflruiyet sa¤lama amac›n› tafl›r.Ancak buradaki meflruiyet amac›n›n

baflar›s›, daha fazla ekonomiyle il-gilidir. Kapitalizm, iflçi s›n›f›nayarat›lan ekonomik de¤erden

verdi¤i pay oran›nda, devletin s›-n›fsall›¤›n› gizleyebilir. “Demokra-tik cumhuriyet” kapitalizmin ola-

nakl› olan en ileri politik biçimi-dir. Burjuva demokratik anaya-

salar da bunu gizlemenin en gelifl-mifl flablonlar›d›r.

12 Eylül faflist cuntan›n, iki y›l içinde anayasa

Bir

kavr

am o

lara

k ANAYASA

Nisan 2010

Nisan 2010 17Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

‹lk s›n›fl› toplum olan köleci toplumdan,kapitalist topluma kadar tüm sömürücütoplumlarda, anayasalar ve yasalar, köle-leri, serfleri, iflçileri sömürmek için yap›ld›.‹flçi ve köylülerin devleti ele geçirdi¤i halkcumhuriyetlerinde ve proletarya diktatör-lü¤ünün kuruldu¤u sosyalist devletlerdeise, durum tam tersi oldu. Az›nl›¤›n ço-

¤unluk üzerindeki diktatörlü¤ü ve sömürü son buldu. Do-¤all›¤›nda baflta anayasa olmak üzere yasalar da bunagöre flekillendi.

Bunlar›n içinde en ileri örne¤i temsil eden Sovyet ana-yasas›, “demokratik anayasa”n›n hem yap›l›fl biçimi, hemiçeri¤i ile nas›l olmas› gerekti¤ini gösteren somut bir ör-nektir.

Devrimden sonra Rusya’da ilk anayasa, 1918 y›l›ndayap›ld›. Devrimin ilk y›llar›n›n verdi¤i ola¤anüstü dönembu anayasaya damgas›n› vurdu. ‹kinci anayasa ise 1924y›l›nda gerçekleflti. Bu ayn› zamanda Sovyet SosyalistCumhuriyetler Birli¤i ad›na yap›lan ilk anayasayd›. Fakat1924 y›l›nda Sovyet iktidar›, kapitalizmin belli ölçülerdevarl›¤›na izin vermek zorunda kalm›flt›. NEP dönemi (YeniEkonomi Politika) olarak geçen bu dönemde, kapitalistunsurlar›n tasfiyesi henüz gerçekleflmemiflti. Endüstri eskive geriydi, teknik yönden s›k›nt›lar afl›lamam›flt›. Dolay›-s›yla 1924 anayasas›na bu dönemin özellikleri damgas›n›vurdu.

Bu dönem 1936 y›l›nda sona erdi. Ekonominin bütünalanlar›nda kapitalizm tasfiye edildi. A¤›r sanayi gelifltirildi,zengin ve modern tekni¤e ulafl›ld›. Sosyalist üretim biçimiegemen sistem haline geldi. Ekonominin bütün alanlar›ndasosyalist sistemin zaferi gerçekleflti ve NEP döneminin so-nuna gelindi.

Bu yeni durum, yeni bir anayasay› gerekli k›l›yordu. 6fiubat 1935 y›l›nda al›nan bir kararla “anayasa komisyo-nu” oluflturuldu.

“Bir y›l süreyle komisyon, ortak amaç için insanlar›nörgütlendikleri -hem devlet hem de gönüllü kurulufllar›n-bütün tarihi biçimlerini inceledi. Sonra haz›rlanan teklif1936 Haziran›nda, hükümetçe geçici olarak kabul edildive 6 milyon adet bas›larak halka sunuldu. Tasar›, 36 mil-yon kiflinin kat›ld›¤›, 527 bin toplant›da tart›fl›ld›. Ayr›-ca bütün gazeteler, halk›n gönderdi¤i mektuplarla do-luydu. 154 bin de¤ifliklik teklifi yap›ld›.” (Stalin Döne-mi, Anna Strong, sf.83)

‹tirazlar ve öneriler dikkate al›narak son de¤ifliklikler deyap›ld›ktan sonra 25 Kas›m 1936’da yeni anayasa kabuledildi.

Yeni bir anayasan›n haz›rlanmas› için komisyonunoluflturulmas› ile kabul edilmesi aras›nda geçen yaklafl›kiki y›ll›k süre ve bu süre zarf›nda halk›n tüm kesimlerininanayasan›n haz›rlanmas›na bizzat kat›lmas›, Sovyet ana-yasas›n›, yani sosyalist anayasay›, baflta burjuva anaya-sas› olmak üzere daha önceki tüm anayasalardan ay›ranen temel farkt›r.

Sadece bu da de¤il tabi.

Burjuva ülkelerin yasalar›, kapitalist toplumsal düzeninsars›lmaz oldu¤undan hareket ederler. Bu anayasalar›nesas›n› kapitalizmin ilkeleri oluflturur. Toprak, ormanlar,fabrikalar, üretim araç ve gereçleri üzerindeki özel mülki-yet, insan›n insan taraf›ndan sömürülmesi, bir kutupta top-

lumun ço¤unlu¤unu oluflturan emek-çilerin geçim koflullar›n›n güvensizli-¤i, di¤er kutupta ise tüm yaflamlar›güvence alt›na al›nm›fl az›nl›¤›n israf›vard›r. Anayasa da kapitalizmin buve benzeri temel direklerine dayan›r.

Bunlar› yans›t›r, yasalarla pekifltirir.

Sosyalist anayasan›n temelini ise sosyalizmin ilkelerioluflturur. Toprak, ormanlar, fabrikalar, tüm üretim araç-lar› üzerinde sosyalist mülkiyet, sömürünün ve sömürücüs›n›flar›n ortadan kald›r›lmas›, ço¤unlu¤un sefaletine,az›nl›¤›n har vurup harman savurmas›na son verilmesi,herkesin güvenceli ifl sahibi olabilme hakk›, dinlenme,e¤itim hakk› vb. sosyalizmin temel direkleri vard›r.

Burjuva anayasalar›, toplumun uzlaflmaz s›n›flar›ndanzenginliklere sahip olanlar›n ç›karlar› üzerine haz›rlan›r.Hangi parti iflbafl›na gelirse gelsin, siyasal yönetim, yaniburjuvazinin iktidar› elinde tutmas› de¤iflmez. Anayasa,mülk sahibi s›n›flar›n yarar›na olan toplumsal iliflkileri pe-kifltirmek için haz›rlan›r. Sosyalist anayasa ise, toplumdauzlaflmaz s›n›flar olmad›¤›, toplumun iki dost s›n›f iflçi veköylülerden olufltu¤u, iktidarda bu emekçi s›n›flar›n oldu-¤u, siyasi yönetimin ise, en ileri s›n›fa, proletaryaya düfltü-¤ünü ortaya koyar. Anayasa, emekçilerin yarar›na olantoplumsal iliflkileri pekifltirir.

Burjuva anayasalar›, uluslar ve ›rklar›n eflit olmayaca-¤›ndan, tam ba¤›ms›z uluslarla, ba¤›ms›z olmayan ulusla-r›n varl›¤›ndan, bunlar›n ilkine göre daha az haklara sahipbulundu¤undan hareket eder. Bütün bu anayasalar, temel-leri itibar›yla ulusald›r; yani egemen uluslar›n anayasalar›-d›r. Sosyalist anayasa ise, enternasyonaldir. Bütün ulusve ›rklar›n eflit oldu¤undan hareket eder. Ulus ve ›rklar›ngeçmiflleri ve flimdiki durumlar›ndan, güç ve güçsüzlükle-rinden ba¤›ms›z olarak, toplumun ekonomik, kültürel,sosyal yaflam›n bütün alanlar›nda eflit haklara sahip ol-mas› gerekti¤ini ortaya koyar.

Burjuva anayasalar›n bir k›sm›, demokratik hak ve öz-gürlükleri aç›ktan reddeder. Bir k›sm› ise, bu ilkeleri tan›r,ancak öylesine kay›tlar ve s›n›rlamalar koyar ki, hemenhepsi ka¤›t üzerinde kal›r. Sözde yurttafllar›n eflitli¤indenbahseder örne¤in, fakat iflverenle iflçi, toprak sahibiyleköylü aras›nda birinciler zenginlikleri ve toplumsal a¤›rl›¤›ellerinde tuttukça, ikinciler ise bunlardan yoksun kald›kça,yani sömürenle sömürülenler varoldu¤u sürece, gerçekeflitli¤in olmayaca¤›n› gözlerden saklamaya çal›fl›r.

Sosyalist anayasa ise, her tür kay›t ve s›n›rlamadanuzakt›r. Bütün yurttafllar eflit ve aktiftir. Kad›n-erkek ayr›-m›, bir yerde ikamet eden, etmeyen ayr›m›, e¤itim gör-müfl, görmemifl ayr›m› tan›maz. Her yurttafl›n toplumdakiyerini servet durumu, ulusal kökeni, cinsi, görevi de¤il,kiflisel yetenekleri ve yapt›¤› ifl belirler. Sosyalist anayasa-da, daha da önemli olarak, bu haklar› garanti alt›na al›n›r.Sadece yurttafllar›n eflit oldu¤unu ilan etmekle kalmaz, sö-mürü rejimini ortadan kald›rarak bunun zeminini yarat›r.Demokratik özgürlükleri s›ralamakla yetinmez, gerek mad-di, gerek yasal olarak güvence alt›na al›r.

* * *

Bütün bu farklar, sosyalist anayasay›, bur-juva anayasas›ndan ve bugüne dek oluflansömürücü s›n›flar›n anayasalar›ndan temeldeay›rmakta, dünyan›n en demokratik anayasa-s› haline getirmektedir.

‹flte iki ayr› s›n›f, iki ayr› devlet ve iki ayr›anayasa… Bir yanda burjuvazinin, di¤er yan-da proletaryan›n, bir yanda kapitalizmin, di-¤er yanda sosyalizmin anayasas›..

yapmas›, kendineyasal bir k›l›f uy-durmas›n›n nede-ni, kurumsallafl-ma ve meflrulafl-mad›r.1980’den‘82’ye kadar fiilenoluflturulan faflistcendere, ’82 Ana-yasas›’yla yasalstatüye kavufl-mufltur. Böylecefiili olan kurum-sallaflt›r›lm›flt›r.

’82 Faflist Anayasas›,devlet zorunu, devletin kut-sall›¤›n› (böylece dokunul-mazl›¤›n›), ›rkç›l›¤›n› ve öz-gürlük düflman› oldu¤unuç›plak biçimde gösterir. Yaniburjuva iktidar›n, faflist nite-li¤i, söz de dahi olsa giz-lenmeye gerek duyulmaks›-z›n yasalaflt›r›lm›flt›r. Buanayasa, hem yap›m süreci,hem de içerik olarak, koyubir faflizmi yans›tmaktad›r.

’82 Anayasas›’n›n yürür-lü¤e girifl sürecinde de gö-rüldü¤ü gibi, hukuk ekono-miden ve politikadan sonragelir. “Sivil Anayasa” , “De-mokratik Anayasa” tart›flma-lar› da, devletin yeni dö-nemdeki ihtiyaçlar›ndando¤mufltur. Böylesi bir tar-t›flman›n bafl aktörlerdi deelbette burjuva liberaller ola-cakt›r. Ve patronlar kulübü,TÜS‹AD. Bunlar, 12 Eylülanayasas›na destek veren-lerin de bafl›nda gelir. ZatenTÜS‹AD, 12 Eylül’ü “flimdigülme s›ras› bizde” diyerekkarfl›lam›flt›r. Burjuvaziye s›-n›rs›z bir sömürü alan› açan24 Ocak kararlar›, 12 Eylülsayesinde gerçekleflmifltir.Ayn› TÜS‹AD, daha sonrademokrasi havarisi kesilmifl-tir.

Oysa Türkiye’de özgür-lükten, demokrasiden sözedilemiyorsa, bunun önün-deki en büyük engel, iflbir-likçi tekelci burjuvazi veonun düzenidir. Bu düzende¤iflmedi¤i sürece, en de-mokratik anayasa bile, bur-juvazinin iktidar›n› koruyupkollayacak, iflçi ve emekçile-re sömürü ve bask›dan bafl-ka bir fley getirmeyecektir.‹flçi ve emekçilerin demok-rasisi, ancak devrimle gele-cektir.

En demokratik anayasa:Sosyalist Anayasa

18 Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

T‹KB(B) 5. Konferans›, 2010y›l› Ocak ay› içinde gerçeklefltirildi.Konferans›n duyurusunun, 31. ku-rulufl y›ldönümüne denk getirilmesikararlaflt›r›ld›.

Gündemin, üç ay önceden belir-lenip haz›rl›klar›na baflland›¤› 5.Konferans, a¤›r gizlilik koflullar› al-t›nda baflar›yla tamamland›. “Yeni-den do¤ufl” olarak adland›rd›¤›m›z’98 y›l›ndan itibaren, kongre vekonferanslar›n zaman›nda yap›lma-s›, gerek içerik, gerekse biçim ola-rak ad›na uygun flekilde olmas› yö-nündeki titizli¤imiz, 5. Konferans’ta da yaflamageçirildi. Her fley tüzü¤ümüzde belirtildi¤i biçim-de iflletildi ve sonuçland›r›ld›.

Konferans›m›z›n siyasal gündemi; emperya-list-kapitalist sistemin yaflad›¤› fliddetli ekono-mik krizdi. Bu kriz koflullar›nda giderek keskinle-flen emperyalistler aras› çeliflkiler, bunun yeni em-peryalist paylafl›m savafl›n› kaç›n›lmaz hale getirenyönleri üzerinde flekillendi. Krizle birlikte baflta Av-rupa iflçi-emekçileri olmak üzere, tüm dünya çap›n-da geliflen s›n›f hareketi, öte yandan emperyalistiflgale karfl› Irak’tan sonra Afganistan’da da büyü-yen direnifl, bu geliflmelerin ABD baflta olmak üze-re emperyalist sistemi sarsmas›, yeniden Marks’›nve sosyalizmin öne ç›kmas›, ‘90’l› y›llar›n karfl›-devrimci havas›n› de¤ifltiren, devrim ve sosya-lizmin prestijini yükselten bir döneme girilmesiüzerinde duruldu.

Emperyalistler aras› artan çeliflkilerin ve krizinTürkiye’ye yans›malar›, burjuva klikler aras›ndafliddetlenen “it dalafl›”, bunun sonuçlar›, tarihsel ev-rimi ile birlikte ele al›nd›. Bu konularda çarp›k yak-lafl›mlarla ideolojik mücadelenin önemi bir kez da-ha vurguland›.

Krizle birlikte artan iflçi-emekçi hareketi de¤er-lendirildi ve saflaflman›n giderek do¤ru bir zemi-ne oturdu¤u, dikkatlerin de bu noktada yo¤un-lafl›lmas› gerekti¤i belirlendi.

Konferans›m›z›n örgütsel gündemini ise, kriz vesavafl koflullar›na devrim cephesinin haz›rl›k düze-yi oluflturdu. Genel olarak devrimci hareketlerin,

özelde örgütümüzün durumu eleal›nd›. Tasfiyecili¤in ve

onun en önemli teza-hürü olan legaliz-min giderek gerile-yece¤i, devrimciyap›lar›n ise gelifle-ce¤i elveriflli nes-nel zeminin do¤du-¤u, bütün sorununbuna uygun örgüt-lenme ve kadrosal

güçte dü¤ümlendi¤itespit edildi. Bu yönle-

riyle kendimiz, örgütsel vekadrosal geliflimimiz de¤er-

lendirildi ve kadro kriterlerin-de alt›n› çizmemiz gereken

yönler saptand›. Konferanstabütün kararlar oybirli¤i ile al›nd›.

* * *

1. Kongremizin üzerinden 7 y›l, 4. Konferans›-m›z›n üzerinden ise 4 y›l geçti. 1. Kongremizi 11Eylül sald›r›lar›n›n hemen arkas›ndan, savafl tam-tamlar›n›n çal›nd›¤› bir dönemde gerçeklefltirmifltik.11 Eylül 2001 tarihinde gerçekleflen sald›r›lar, dün-yada hegemonya dengelerinin yerinden oynad›¤›-n›n göstergesi oldular. Ayn› zamanda, bu dengeninyeniden kurulabilmesinin tek yolu olan “paylafl›lm›fltopraklar›n yeniden paylafl›m›” için, yeni hegemon-ya savafllar›n›n iflaret fifle¤i görevini de üstlenmiflti.Ancak Afganistan ve Irak’ta yaflad›¤› yenilgi,ABD’nin askeri gücünün sorgulanmas›na ne-den olurken, siyasi gücünün de eskisi kadar et-kili olmad›¤›n› gösterdi.

4. Konferans›m›z, emperyalistler aras›ndaki he-gemonya mücadelesinin fliddetlendi¤i bir dönemdegerçeklefltirilmiflti. Güç ve etkinli¤ini kaybetmeyebafllam›fl olan ABD emperyalizmi, hegemonyaalanlar›n› ve “imparatorlu¤u”nu korumak için çokdaha sald›rgan ve kararl› bir politika izliyordu. Çinve Rusya ise, “kurtlar sofras›”ndaki paylar›n› art›r-mak, paylafl›lm›fl topraklar›, kendi ç›karlar› do¤rul-tusunda yeniden paylaflt›rmak için, daha fazla çabaharcamaya bafllam›fllard›. Kendilerine daha güvenlibiçimde siyaset sahnesine ç›k›yorlard› art›k.

O günden bu yana dünya genelinde, emper-yalistlerin aras›ndaki saflaflmalar derinleflti.‘90’l› y›llar›n bafl›ndan itibaren ilan edilen “tekkutuplu dünya” “çok kutuplu” hale geldi. Ülke-mizin durumu da, dünyadaki geliflmelerden ba¤›m-s›z de¤ildi elbette. Burjuvazinin klik çat›flmalar›,belki de TC’nin kurulmas›ndan bu yana en üst nok-taya ç›kt›. Giderek keskinleflen emperyalist kamp-laflma, Türkiye’deki iflbirlikçi tekelci burjuvazinin dehangi safta, hangi emperyalistin arkas›nda yer ala-ca¤› üzerinden fliddetli bir çat›flma bafllatt›. 11 Ey-lül sonras›, iflbirlikçi burjuvazinin att›¤› her ad›mda,bu çat›flman›n iflaretleri göründü.

* * *

Son bir buçuk y›la damgas›n› vuran ise, ABD’debafllayarak dünyay› etkisi alt›na alan ekonomik krizoldu. ‘70’lerden bu yana ertelenen ve kronikle-flen afl›r› üretim krizi, 2008 y›l›nda, bütün dün-yay› birden vurdu.’80 sonras› y›llara damgas›n›vuran, ‘90’larda ise dizginsiz biçimde uygula-nan “neoliberal” ekonomik sistem yerle bir ol-du. Kriz, “ABD’nin ekonomik modelinin iflas›” ola-

rak tan›mland›. Bu durum, kri-zin merkezi ve nedeni olaraktespit edilen ABD’nin, ekono-mik hegemonyas›n›n sonunuifade ediyordu.

“Neoliberal” ekonominin vevahfli kapitalist sömürünün kitle-lerin gözünde teflhir olmas›, ye-ni aray›fllar› gündeme getirdi.‹flgüvencesi, gaspedilen hakla-r›n geri verilmesi, sa¤l›k, e¤itim,ulafl›m gibi kamu hizmetlerinerahat ulaflabilmek gibi talepler,tüm dünyada iflçi-emekçi hare-

ketinin en önemli talebi haline geldi. “Krizin fatu-ras›n› ç›karanlar ödesin” tüm eylemlerin temelslogan›yd›.

“Yeni ekonomik model” aray›fl›, bugüne kadarkrizden en az etkilenen Çin ekonomik modelininprestijini art›rd›. Çin, emperyalist bir ülke olmas›-na ve emperyalist sistemin kurallar› içinde birekonomik model uygulamas›na ra¤men, krizinyaratt›¤› konjonktür, Çin’in daha fazla öne ç›k-mas›na neden oldu. Keza, krizden etkilenen yar›-sömürge ülkelerin, ‹MF reçeteleri ve kredileri yeri-ne, çok daha uygun koflullar tafl›yan Çin kredilerineyönelmesi, Çin’in dünya ekonomisi üzerindeki a¤›r-l›¤›n›n artmas›na, yar›-sömürge ülkelerin ekonomikolarak Çin’e daha fazla ba¤lanmas›na yol açt›.

* * *

Kriz, s›n›flar mücadelesini güçlendiren bir etkiyaratt›. Krizin faturas›n› ödemek istemeyen iflçi veemekçiler, dünyan›n her taraf›nda eylemler gerçek-lefltirdiler. Bu eylemler, genel grevden, iflgal vepatronlar›n rehin al›nmas›na uzanan çeflitlilikte vemilitan bir karakterde sürdü. Ülkemizde de krizinbafllang›ç döneminden itibaren, kitle hareketigiderek güçlenen bir yükselifl yaflad›. ‹flçi veemekçiler, yapt›klar› kitlesel eylemler ve iflçi di-reniflleriyle, kriz karfl›s›ndaki tepkilerini ortayakoydular. Bu tepkiler, burjuvazinin sald›r› pa-ketlerinin h›z›n› kesen bir rol oynad›. Krizin fatu-ras›n› kitlelere ç›karmak isteyen burjuvazinin önün-deki en büyük engel, pervas›zl›¤›n› s›n›rlayan enönemli etken, bu eylemler oldu. Eylemler, kitlelerinkendi güçlerine güvenlerini de art›rd›.

Krize karfl› eylemler, sadece ülkemizde de¤il,dünya genelinde oldukça etkili bir rol oynad›. ‹zlan-da’dan Yunanistan’a kadar, krizden en çok etkile-nen ülkelerde kitleler sokaklara döküldüler. Yuna-nistan gibi mücadele gelene¤i güçlü ama devrimcihareketi zay›f ülkelerde, onbinlerce insan militaneylemler gerçeklefltirdiler ve bu eylem süreci, yenidevrimci örgütlerin do¤mas›na, güçlenmesine yolaçt›. Emperyalist-kapitalist sistemin en etkiliekonomik krizlerinden olan bu kriz, emperyalistsistemin de temellerini sarst›. Kitle eylemlerininhem ülkemizde, hem de tüm dünyada yükselenivmesi, s›n›f mücadelesinin yönünün eskisin-den farkl› ve daha etkili bir yöne girdi¤ini gös-terdi.

* * *

2000’li y›llar, dünyada s›n›f ve kitle hareketininyükseldi¤i, ancak devrimci yap›lar›n güç kaybetti¤iy›llar oldu. ML önderlik bofllu¤u, kitlelerin farkl› ara-

T‹KB(B) 5. Konferans›Baflar›yla Gerçekleflti

Elimize posta kanal›yla ulaflan T‹KB(B) merkezi yay›n organ›‹htilalci Komünist’in Mart 2010 tarihli 69. say›s›nda yer alan

T‹KB(B) 5. Konferans› ile ilgili yaz›y› güncel öneminden dolay› yay›nl›yoruz.

Nisan 2010 19Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

y›fllara yönelmesine neden oldu. Bir taraftan refor-mizm ve parlamentarizm, di¤er taraftan dinci gerici-lik yükseldi. Dinci gericili¤in yükselmesinin nedeni,Afganistan, Irak savafllar›nda ve Lübnan iflgalinderadikal ‹slamc› direnifl hareketlerinin kazand›¤› ba-flar›yd›. ABD’nin ve ‹srail’in “yenilmezlik” mitini yer-le bir eden bu direnifller, Müslüman ülkelerde radi-kal ‹slamc› hareketlerin güç ve prestijini art›rd›.

Güney Amerika ülkelerinden esen “sol” rüz-garlar ise, 2000’nin ilk on y›l›na damgas›n› vu-ran en önemli geliflmeydi. Güney Amerika ülkele-rinin büyük ço¤unlu¤unda, Bolivarc› hükümetler ba-fla geldiler. Bir taraftan Güney Amerika’daki Boli-varc› yönetimler, di¤er taraftan Nepal’de Maocula-r›n kazand›¤› seçim zaferleri, parlamentarist ve re-formist e¤ilimlerin artmas›na neden oldu.

Son ekonomik kriz ise, yeniden dönülüpMarks’a bak›lmaya bafllanmas› ve kapitalist siste-min bir bütün olarak sorgulanmas›, Sovyetler Birli-¤i’nin sosyalist dönemdeki ekonomik durumununyeniden incelenmesi yönüyle olumlu bir etki yarat-m›flt›r. Ancak yine de, dünya genelinde komünistve devrimci hareketin, yaflanan ekonomik ve si-yasi altüst oluflu haz›rl›kl› biçimde karfl›lad›¤›n›,bu altüst oluflu devrim ve sosyalizm yönüneçekmeye muktedir oldu¤unu (en az›ndan flimdi-lik) söyleyemiyoruz. Bu durum, önümüzdeki dö-nemde en önemli eksikli¤imiz-zaaf›m›z olarakkendini hissettirmeye devam edecektir.

* * *

Tarihsel dönüm noktalar›nda, önemli altüst oluflgünlerinde büyük devrimler ve kitle hareketleri pat-lak vermifltir. Altüst olufl dönemleri, devrim ve sos-yalizm idealini gerçe¤e dönüfltürmek aç›s›ndan enuygun f›rsatlar› sunar. Ekonomik refah dönemlerin-de (kriz, durgunluk, canlanma ve refah döngüsün-deki refah dönemlerinde) kitleleri örgütleyebilmek,harekete geçirmek daha zordur. Çünkü her ekono-mik canlanma ve üretimin yeniden h›z kazanmas›,kitlelerin yaflamlar›nda de¤ifliklikler yapar. Canlan-ma dönemlerinde art›de¤er sömürüsü artar, ancakkitlelerin üretilen metalara eriflimi kolaylafl›r. Dahada önemlisi, “bundan sonra daha iyi olacak” yan›l-samas› yarat›r. Bu nedenle, ekonomik refah dö-nemlerinde, kitlelerin “daha iyi bir dünya” aray›fllar›,zaten sistem taraf›ndan karfl›lan›yor gibi görünmek-te, büyük altüst olufllar getirecek “risk”lere girmeyidurdurmaktad›r.

Ekonomik kriz dönemleri ise, kitlelerin sistemekarfl› güvensizliklerinin had safhaya ç›kt›¤›, sistemedair her fleyi sorgulamaya bafllad›¤› dönem-lerdir. Çünkü kendi yaflam› altüst olmufltur;açl›k, sefalet ve iflsizlik onun da yaflam›na gir-mifltir. Sisteme olan inanc›, ona kazand›rma-m›fl, tersine kaybettirmifltir. Bu nedenle, “farkl›”bütün söylemlere akl›n› ve yaflam›n› açar. Bu s›-k›nt›lardan kurtulma yolu gösteren her düflünceyi,her eylemi anlamaya çal›fl›r, desteklemeye bafllar.Açl›ktan ve iflsizlikten kurtulma çabas›, sistem kar-fl›t› ajitasyona aç›k hale getirir. Kitlelere ulaflmak,onlar› örgütlemek, her zamankinden çok daha ko-lay bir hal al›r.

Emperyalist sistemin en fliddetli krizini yaflad›¤›bu günler, kitlelerin de örgütlenmeye, devrimci aji-tasyon-propagandaya ve eyleme aç›k oldu¤u gün-

lerdir. Devrimin nesnel koflullar›, her zamankindendaha elveriflli, kitlelerin aray›fllar› her zamankindendaha büyüktür. Ancak, elbette ki sadece nesnelkoflullar, devrimi gerçeklefltirmek için yeterlide¤ildir. Ve ne yaz›k ki, devrimin öznel koflulla-r›, ülkemizde son derece zay›ft›r. Bu nedenle,bugün öncelikli görev, öznel koflullar› güçlen-dirmek, devrime önderlik edecek örgütsel güceulaflabilmektir. Çünkü, kitlelerin kabaran dalgas›,hoflnutsuzlu¤u ve aray›fllar›, e¤er akacaklar› dev-rimci bir kanal bulamazlarsa, baflka kanallara akar.Bu kimi zaman dinci gerici hareket olur, kimi za-man reformizm, kimi zaman baflka bir burjuvaak›m…

* * *

Geçen y›llar, s›n›f mücadelesi aç›s›ndan olduk-ça sanc›l›-zorlu y›llar, adeta “s›nama” y›llar›yd›. ’961 May›s›ndan sonra bafllayan gerileme, 19 Aral›kkatliam›n›n gerçekleflti¤i 2000 sonlar›nda, koyu birkaranl›¤a dönüfltü. 19 Aral›k’tan bugüne kadar ge-çen süre içinde, bu dönemin a¤›rl›¤›n› üzerindenatmaya çal›flan, kitlelerde büyük yank› bulan önem-li ç›k›fllar yafland›. En baflta 2002-03 y›llar›na dam-gas›n› vuran savafl karfl›t› hareketi saymak gerekir.Keza 2004 y›l›ndaki Saraçhane 1 May›s›, 2005 ba-fl›nda gerçekleflen SEKA direnifli, 2005 sonras›ndabaflta Tekel iflçileri olmak üzere özellefltirme karfl›t›eylemler, 2005 y›l›ndan itibaren feministlerin tahak-kümünden kopart›lan 8 Martlar, 2007 1 May›s›’ndaTaksim’in zorlanmas› ve 2007 sonunda Telekomgrevi bunlar›n en önemlileri aras›ndad›r. Ancak bü-tün bu ç›k›fl çabalar›na ra¤men, döneme damgas›-n› vuran fley, sanc›n›n a¤›rl›¤› ve devrimci hareke-tin güç kayb›yd›. Pek çok devrimci yap›, bu süreiçinde güç ve etkinlik, en önemlisi de prestij ve ni-telik kayb›na u¤rad›. Legalizm devrimci yap›lar için-de h›zla yay›ld›, yeralt› normlar› ve yeralt› bilinci gi-derek zay›flad›. “Kitleler korkuyor” demagojisiyleyeralt›ndan uzaklaflan ve legalizmden etkilenen ya-p›lar artt›. Sözde kitleselleflme ad›na devrimci yön-lerini törpüleyip, reformizme yelken açanlar, eskigüçlerini bile koruyamad›lar. Her fleye ra¤men dev-rimci de¤erlerini ve normlar›n› korumaya çal›flandevrimci yap›lar ise, belki kitlesellik ve güç kazana-mad›lar, ancak yeni sürece daha sa¤lam ve güçlügirmenin zeminini mu-hafaza ettiler

* * *

Bu dönem boyunca yaflanan tüm deformasyo-na, ML’den uzaklaflmaya, temel devrimci de¤erle-rin gözden düflürülmesine ra¤men, ‹htilalci Komü-nistler olarak bizler, dönemin sald›r› sa¤ana¤›ndanen az etkilenerek ç›kt›k. Geçen zorlu y›llar›, örgüt-sel yap›m›z› ve de¤erlerimizi korumak, güçlendir-mek ve sa¤lamlaflt›rmak amac›yla de¤erlendirdik.Bu süre boyunca, siyasi-ideolojik donan›m›m›z›yetkinlefltirdik, tasfiyecili¤e ve burjuva propaganda-ya karfl› ideolojik mücadeleyi yükselttik; güncel-si-yasal sorunlar› çözümlemek için her aflamadaML’ye daha fazla baflvurduk; tasfiyecilik dönemin-de yerle bir edilen örgütsel normlar› yeniden kura-bilmek için u¤raflt›k. Yenilgi ve tasfiyecilik y›llar›boyunca, devrimci örgütleri flekilsiz y›¤›nlaraçeviren her türden liberalizme ve gevflekli¤e,kurals›zl›¤a ve kitle kuyrukçulu¤una karfl› sa-vafl açt›k. Bolflevik-çelikten bir savafl örgütünün enönemli iki unsurunun, sa¤lam ayaklar üzerine otur-mufl bir yeralt› örgütü ve çelikten Bolflevik kadrolaroldu¤unu bir an bile akl›m›zdan ç›karmad›k.

5. Konferans›m›z, ülkemiz devriminin günümüz-deki en önemli ihtiyac›n›n, sa¤lam bir yeralt› örgütüve çelikten kadrolar oldu¤unun alt›n› bir kere dahaçizdi. Büyük ekonomik kriz ve bu kriz nedeniyle ya-flanacak en fliddetli emperyalist savafl koflullar›nda,ülkemiz devrimini gerçeklefltirmenin tek koflulunun,örgüt ve kadro sorununda dü¤ümlendi¤ini tespit et-ti. Sadece kitlelerle genifl ve yayg›n ba¤lar kurmakde¤il, bu kitleleri örgütlü ve devrim savaflç›s› halinegetirebilmenin yolunun da buradan geçti¤ini ortayakoydu.

‹htilalci Komünistler olarak, sürece, ideolojik-si-yasi ve örgütsel yönden daha donan›ml›, daha ha-z›rl›kl› girmeliyiz. Devrim ve sosyalizm idealimizigerçe¤e dönüfltürebilmek için, daha fazla sa¤lam-laflmak, güçlenmek, kitlelerle ba¤lar›m›z› derinlefl-tirmek zorunday›z. Her iki emperyalist paylafl›m sa-vafl›, sosyalizmin zaferiyle sonuçland›. I. Emperya-list savafl, dünyan›n alt›da birinin devrimi ger-çeklefltirmesine ve sosyalizmin inflas›na yol aç-t›. II. Emperyalist savaflta ise, dünyan›n üçte bi-ri devrimini gerçeklefltirerek sosyalist kampadahil oldu. Ve bugün, yaflanan fliddetli ekono-

mik krizin yol açaca¤› bir emperya-list paylafl›m savafl›, dünyada sos-yalizm dalgas›n›n daha da güçlü es-mesine neden olacak, peflpefledevrimler patlamas›n› sa¤layacakolanaklar sunacakt›r. Eksik olan tekfley, devrimci-komünist önderliklerinsözü-gücüdür.

Üzerimize düflen sorumluluk bu-dur ve bu sorumlulu¤un büyük-lü¤ü ile hareket etmeliyiz. 5.Konferans›m›z›n as›l önemi, busorumlulu¤a uygun hareket etmeistek ve iradesini göstermesinde-dir. Bugüne dek biriktirdi¤imiz de-ney ve tecrübe, ald›¤›m›z yol üze-rinden, bunu baflarmaya daha ya-k›n oldu¤umuzu söyleyebiliriz.

5. Konferans›m›z›n baflar›s›, bu konuda katedece¤imiz mesafe ile orant›l› olacakt›r.

Elimize ulaflan bilgilere göre, T‹KB(B) militanlar›,5. Konferans ve Kurulufl ay› dolay›s›yla emekçisemtlere ve merkezi yerlere duvar yaz›lamalar›yapm›fl, pankartlar asm›flt›r.

Albert Parsons bir iflçiydi.Teksas’da do¤du. Tornac› Ah-

met, konfeksiyoncu Ayfle gibi biriflçiydi o da. Ad› de¤iflikti yaln›z.

Yoksa onunda sofras› iflçi sofras›, elleri nas›rl›,bedeni yorgundu çal›flmaktan. ‹çimizden biriydiher fleyiyle.

Bas›n iflçisiydi Parsons. Arada bir çobanl›kyapt›¤› da olurdu. Asl›nda ailesinde “soylu”lar davard›. Ama o gerçekte “özgürlük soyu”ndand›.“Özgürlügün asaleti”ni tafl›yordu her fleye ra¤-men dik tuttu¤u omuzlar›nda. Yar› yerli, yar› ‹s-panyol melezi bir kar›s› vard›: Luck Parsons. Ka-rikatür sevdalara inat bir kere sevmiflti Parsons,Luck da kendisi gibiydi.

Tarafs›z de¤ildi o. Bir iflçinin asla tarafs›z ola-mayaca¤›n› ad›ndan daha iyi bilirdi. Hem de ön-cü iflçiydi Parsons. On binlerce iflçi ilkin bir de-miryolu grevinde tan›d› onu. Y›l 1877. Örgütsüz-dü iflçiler. Grevin ne demek oldu¤unu bilen bileçok azd› aralar›nda. Ama flunu çok iyi ö¤renmifl-lerdi; gün do¤umundan akflam karanl›¤›na dekçal›flmak bükmüfltü bellerini. Demiryolunun herkilometresi arkadafllar›n›n kollar›, bacaklar›, ce-setleri ile döflenmiflti. Tüm Amerika’da böyleydidurum. “F›rsatlar ülkesi” giderek gelifliyordu.Demiryollar›, fabrikalar, maden ocaklar›... Geli-flirdi elbet, ne de olsa erkek, kad›n, çocuk, iflçi-ler ö¤ütülüyordu temellerinde.

Bir demiryolu greviydi yine. ‹flçiler miting dü-zenlemifllerdi. Yukardan baksan›z meflale vepankartlardan oluflan sonsuz bir hal› gibiydi iflçi-ler. Ço¤unun a¤lamak gelmiflti içinden, bu kadarkalabal›¤› görünce. O gün Parsons coflkulu birkonuflma yapt›. “Ekme¤i özgürlük, sütü ba¤›m-s›zl›k olanlar” diye bafllad› “Umut”tan devametti.

‹yi bir sendikac›yd› o. Kendi iflyerinde bas›n ifl-çileri sendikas›n›n kurulmas›na öncülük etmiflti.Chicago’da ilk esnaf derne¤ini bile o kurmufltu.O dönem iflçileri ya sendikalara ya da iflçi parti-sinde birlefltirmeye çal›fl›yordu. ‹flçi direniflleri ör-gütlüyor, konuflmalar yap›yor, sendika dergileriç›kar›yor, bir de onlara yaz› yaz›yordu. Yüzlercekilometre ötede bile bir grev olsa, iflçiler emindiki, orada Parsons vard›. “Ne biçim adamd› bu?Yorulmak bilmezdi. ‹fllerin ters gitmesi ya da birkarfl› ç›k›fl onu daha güçlü yapard›. Herkesin su-rat› bir mil uzam›fl olsa bile, o gülebilirdi. Bir ak-flamda dört kez konuflma yapabilirdi.” Dedik yaöncü bir iflçiydi o.

Her gün mücadele içerisinde gördükleri, tan›-d›klar› ve iflittikleri ile daha da çelikleflen s›n›f bi-linci, proleter disiplini ile birleflti mi, korkunç birenerji ç›k›yordu ortaya, o da bu enerji ile sar›l›-yordu ifllere. Çünkü yapt›¤› kendi kurtulufllar›n›nyolunu örmekti. Bu yol zordu. Durmadan gözalt›-na al›nmak, dayak yemek, patronlar›n kara liste-sinde oldu¤u için ifle al›nmamak; efli ve çocukla-r› ile yar› aç yar› tok yaflamak... Ve inad›na Par-sons gibi hep nefleli, enerjik ve mutlu olmak...

Proleter sezgileri ile iflçi partisinin de di¤erlerigibi oy avc›s› oldu¤unu anlay›nca ç›kt› oradan. 8saatlik iflgünü mücadelesinin bafl›na geçti. “8saat hareketi” öyle s›radan bir hareket de¤ildi.‹flçi s›n›f›n›n tarihsel kazan›m› olacakt› bu. Dal-ga dalga yüz binlerce iflçiyi içine al›yor, Ameri-

ka’dan Avrupa’ya yay›l›yordu.Kavga çok çetin yürüyordu. ‹flçilerbirçok defa sald›r›ya u¤ruyor, fle-hitler veriyordu. Maden iflçilerindebast›r›l›yorsa direnifl, dokuma iflçi-lerinde yeniden patl›yordu.

Albert Parsons, bu çetin kavga-n›n tam ortas›ndayd›. Sendikalarbirleflip Orta-Amerika’n›n bat›s›nagönderdiler onu. Sonrada Was-hington’daki büyük “8 saat kon-gresine” Chicago delegesi olarakkat›ld›. Kongre onu iflçi hareketiniyönetecek komiteye üye seçti.Amerika’n›n en ücra kasabalar›,kömür ocaklar› onun ayaklar› iletan›flt›. Ateflli söylevlerini dinledi.“8 saat hareketinin” bayra¤› gibiyafl›yordu iflçilerle.

“Washinton’da bir fleyler olduona, de¤iflti.” Art›k daha baflkatürlü fleyler de anlat›r oldu. Evet,sosyalizmi anlat›yordu Parsons,kendisi gibi olanlara. Sosyalizm....Rahatça nefes alabilecekleri tekyer gibi hayal ediyordu onu iflçiler.Çocuklar›n›n flen kahkahalarla gü-lece¤i, tüm yeteneklerinin serpilipgeliflece¤i, “yaratan ve kahreden”ellerin birbirine korkusuzca uzana-ca¤› yer...

Parsons uluslararas› iflçi örgütü-ne girmiflti. O art›k ihtilalci bir sos-yalist. Sosyalizm ve iflçi s›n›f› ko-nusunda eline ne geçerse okuyan,iflçilere sonsuz güven veren, so-¤ukkanl›, mant›kl› ve cesurdu.Hem bir çelik kadar sert, hem birpamuk kadar nazikti.

Arkadafllar› onu hep köflebafl›nda ölü haldebulacaklar›ndan korktular. Çünkü polis onu nezaman ele geçirse, böyle tehdit ediyordu. Pinker-ton ordular›na gizli emir verilmiflti, onu öldürme-leri için. Bir de çok komik bir afifl basm›fllard›onunla ilgili: Parsons, uzun sakall› bir eflk›ya gö-rünümünde ve iki elinde birer bomba tutuyor.Resmin alt›nda da kocaman bir “Anarflist” etiketiyap›flt›r›lm›fl! Tehlikeliydi Parsons, çünkü müca-dele içinde yorulmadan, b›kmadan u¤raflan, iflçi-lerle sonuna kadar ilgilenen bir proleter devrim-ciydi.

‹flçiler, “8 saat hareketini” kazanmakta nekadar kararl› ve birlik olduklar›n› damgalayacak-lar› bir gün seçtiler kendilerine. 1 May›s! O günülke çap›nda örgütlenmifllerdi. Bütün Pinkertonordusu ak›n etmiflti Chicago’ya. O gün k›l›na biledokunmad›lar iflçilerin.

Ama 3 May›s günü Kereste Sürücüleri Sendi-kas›, bin kadar Mc Cormic iflçisiyle fabrika önün-de miting yaparken, olanlar oldu. 6 bin grevcininönünden, grev k›r›c›lar fabrikadan ç›kmaya bafl-lad›lar. ‹flçiler kin doluydu onlara karfl›. Sövdüler,üzerlerine yürüdüler. Bu s›rada fabrika polisi ateflaçt› iflçilere.

Ertesi gün Hay Market önünde topland›lar.Kürsüden konuflma yap›l›rken polislerin önünenereden geldi¤i belli olmayan bir bomba düfltü.

Provokasyon! Yaflananlar, bir gün önce Mc Cor-mic önünde olanlardan çok daha vahfliceydi. ‹fl-çiler, eflleri, çocuklar›, yaprak gibi dalgaland›larkurflun rüzgarlar›yla...

Yaln›z iflçiler silahs›zd› o gün. Kim atm›flt›bombay›? Günler boyu caddeler karakola dönüfl-tü Chicago. Gece yar›s› bask›nlar›ndan, iflkencemakinalar›ndan, sürüklenmelerden arta kalan,kan kokusu doldurdu havay›. Bir iflçi tulumugörmeleri yeterliydi bunun için. Bulamad›larbombay› atan›. Çünkü as›l fail kendileriydi. Yinede bine yak›n insan tutuklad›lar. Bomba iflini deen gözlerine kestirdikleri sekiz kifliye y›kt›lar. Enbaflta da çok iyi tan›d›klar› iflçi önderi Parsons’a.Bomba at›ld›¤›nda Hay Market önünde bile de¤il-di, ama bunun hiçbir önemi yoktu.

Dava 1.5 y›l sürdü. 1.5 y›l boyunca tüm Chica-go ayaktayd›. Sekiz öncü iflçiden dördüne idamcezas› kesildi. Biri ise hücresinde katledildi. Par-sons’dan özür dilekçesi imzalamas›n› istediler.S›n›f bilinçli bir iflçi olarak bunu yapmay› akl›n-dan bile geçirmedi. Her biri son anlar›na kadar,iflçi s›n›f›n›n gerçek birer evlad› gibi davrand›lar.Cenazeleri ard› arkas› gelmeyen bir iflçi seliylekald›r›ld›.

Parsons’un marangoz olan bir arkadafl› onuanlat›rken “Parsons gibi tek bir adam var yer-yüzünde, iki de¤il” diyordu. Bugün iflçi s›n›f›ndaha pek çok Parsons’lara ihtiyac› var.

20 Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

1 May›s’› yaratanlar konufluyor8 saatlik iflgünü mücadelesini örgütle-

yen öncü iflçilerden; August Spies, LouisLingg, George Engel, Adolph Fischer veAlbert Parsons, 1,5 y›l süren davada yarg›-land›lar. ‹flçiler, mahkemede s›n›f›n gerçeköncüleri olarak, san›k sandalyesinden tümburjuvaziyi yarg›lad›lar. Bu süre boyuncaiflçiler, önderleri için sokaklar› doldurdu,onlar›n idam›n› durdurmaya çal›flt›. Bunara¤men dört iflçi idam edildi. LouinsLingg ise, idam edilmeden önce hücresin-de katledildi

George Engel karar duruflmas›nda flöyle ba¤›r›yordu, "Haklar›yaln›z imtiyazl› olanlara göre ayarlayan ve iflçilere hiç hak tan›ma-yan hükümete karfl› kim sayg› duyabilir? Böyle bir hükümete say-g›m yok benim."

Adolph Fischer ise, "Ölüme mahkum edilmemi protesto ediyo-rum, çünkü cinayet ifllemedim. Ancak fikirlerimden ötürü ölecek-sem, bir sözüm yok."

August Spies, idam sehpas›ndan son kez hayk›rd›: "Öyle birzaman gelecek ki, bizim suskunlu¤umuz, sizin bugün ipe çekti¤inizseslerden daha güçlü ç›kacakt›r!"

Albert Parsons, zindandayken çocuklar›na yazd›¤› mektuptaise, daha do¤mam›fl çocuklara da sesleniyordu:

“Bu kelimeleri yazarken adlar›n›z üstüne gözyafllar›m daml›yor.Bir daha hiç karfl›laflmayaca¤›z. Ah, sevgili çocuklar›m. Nas›l içten,derinden seviyor sizi babac›¤›n›z. Sevdiklerimiz için yaflamaklagösteririz sevgimizi ve gerekti¤inde sevdiklerimiz için ölmekle de.Benim hayat›m› ve do¤al olmayan haks›z ölümümü baflkalar›ndanö¤reneceksiniz. Baban›z özgürlük ve mutluluk u¤runa gönüllü ola-rak can›n› vermifl bir kurband›r. Size miras olarak flerefli bir ad veyerine getirilmifl bir görev b›rak›yorum. Onu koruyun, bu yolda yürü-yün. Kendinize karfl› do¤ru olun, o vakit baflkalar›na karfl› sahteolamazs›n›z. Yarat›c›, uyan›k ve nefleli olun. Anneniz! O, kad›nlar›nen yücesi, en flereflisidir. Onu sevin, say›n ve ö¤ütlerine uyun. Ço-cuklar›m, de¤erli varl›klar›m bu mektubu yaln›z sizin için de¤il, dahado¤mam›fl çocuklar için de ölen bir kiflinin ölüm y›ldönümlerindeokuman›z› istiyorum.

Baban›z Albert Parsons

1 May›s’› Yaratan Öncü ‹flçilerdenALBERT PARSONS

21Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

! 2 Nisan 1948-Sabahattin Ali öldü1907 y›l›nda Gümülcine’de do¤an Sabahattin Ali, ül-

kemizde ifllenen ilk faili meçhul cinayetlerden birindeöldürülür. As›l mesle¤i ö¤retmenlik olan Ali, dahasonra gazetecilik de yapm›flt›r. Yaz›lar› ve romanlar›üzerine, hem devletin, hem de sivil faflistlerin sald›r›la-r›na maruz kal›r. Aziz Nesin ve R›fat Ilgaz’la birlikteç›kard›¤› Markopafla, Malum Pafla, Merhum Pafla veÖküz gibi mizah dergilerinde de bir süre yazar. Dergi,isminin “Milli fief”i ça¤r›flt›rd›¤› iddias›yla kapat›l›r.Sabahattin Ali hakk›nda da dava aç›l›r ve tutuklan›r.Cezaevinden ç›kt›ndan sonra yurtd›fl›na gitmek ister,fakat pasaport verilmez. Kaçak yollarla gitmek içinpara karfl›l›¤›nda anlaflt›¤› Ali Ertekin isimli biri tara-f›ndan Bulgaristan s›n›r›nda öldürülür. Ali Ertekin, 4y›la mahkum edilmesine ra¤men, birkaç hafta içindeserbest b›rak›l›r. Sonras›nda CHP üyesi ve emniyetmensubu oldu¤u anlafl›lacakt›r. Sabahattin Ali, Kuyu-cakl› Yusuf, Kürk Mantolu Madonna gibi romanlar›nyazar›d›r. Yan› s›ra fliir ve öykü de yazan SabahattinAli, makale ve f›kra yazarl›¤› d›fl›nda çeviriler de yap-m›fl önemli ayd›nlar›m›zdan biridir.

! 4 Nisan 1968-Amerikal› Siyah LiderMartin Luther King Öldürüldü.

15 Ocak 1929’da Atlanta’da do¤du. 1955 y›l›nda birsiyah›n kilisedeki liderli¤ini bir beyaza b›rakmas› yö-nündeki kanunu protesto etmek için boykot düzenledi.Bu boykot 382 gün sürdü ve otobüslerdeki ›rk ayr›mc›-l›¤› kalkana kadar sürdü. Yurttafl Haklar› Hareketi’ni1957 y›l›nda kurdu. 1961 y›l›nda harekete komünistle-

rin s›zd›¤›ndan flüphelenenFBI, King’i dinlemeye veizlemeye ald›. Hareket,‘60’l› y›llarda Amerikan halk›n›ngündemine oturmufltu. King, oyhakk›, çal›flma hakk›, ayr›mc›l›¤›nkalkmas› için eylemler düzenledi vebu eylemler sonras› kanunlar›n ç›k-mas›n› sa¤lad›. Bu eylemlerden enönemlisi, 1963 y›l›nda düzenledi¤iWashington yürüyüflüdür. Bu yürü-yüfl büyük yank› uyand›rd›, baz›haklar›n kazan›lmas›nda etkili oldu.Sonraki y›llarda ABD’nin di¤er fle-hirlerinde de birçok eylem örgütle-di. 1968 y›l›nda bir eylemde yapt›¤›konuflman›n ard›ndan, kald›¤› otelde suikast sonucu öl-dürüldü.

! 8 Nisan 1973-Pablo Picasso ÖldüGuernica tablosunun ne kadar güzel oldu¤unu söyle-

yen Alman subay›na “Onu ben de¤il siz yapt›n›z” di-yen Picasso, yaflad›¤› toplumun sorunlar›na, yaflamlar›-na duyarl›l›k gösteren bir sanatç›yd›. Karikatürist, gra-fiker, ressam, heykelt›rafl, seramikçi, dokumac›, giysive sahne düzenleyicisi, flair, tiyatro yazar›yd›. Sanat›nher alan›nda eserler veren bu sanatç›, ayn› zamandaFransa Komünist Partisi’nin üyesiydi. 2. Dünya Savafl›bafllamadan önce “Benim re-simlerim düflmana karfl› sald›r›ve savunma silah›d›r” diyordu.Savafl günlerinde ise tüm varl›-

¤›yla savafl-man›n zo-runlu oldu-¤unu söylü-yordu.

! 13 Nisan 1977- Plaza De Mayo anneleri ilk eylemini yapt›May›s Meydan› anlam›na gelen

Plaza De Mayo ad›n› alan anneler,Arjantin’deki cunta s›ras›nda katle-dilen ve kaybedilen 30 bin insaniçin 1977-1983 y›llar› aras›nda ey-lemler yapt›lar. Takt›klar› beyaz ba-flörtüleriyle tan›nd›lar. T›pk› fii-li’deki, Türkiye’deki anneler gibiçocuklar›n hesab›n› sormak için ka-tillerin yakas›na yap›flt›lar. ‹lk eyle-me bafllad›klar›nda en genci 74 ya-fl›ndayd› ve sadece 14 anneydiler.Yapt›klar› eylemler ses getirdi vesay›lar› her geçen gün biraz dahaartt›. Dünyaya örnek oldular ve mü-cadelelerini demokrasinin di¤eralanlar›na da tafl›d›lar. Her y›l 6-7Aral›k tarihlerinde baflkent Bouines

Aires’e 24 saatlik yürüyüfller düzenlediler. Yürüyüflle-rinin sonuncusunu da 2006 y›l›nda yapt›lar. Yap›laneylemler sonucu katledilenlerin polislere ve askerlereverilen çocuklar›na ulafl›ld›. Analar›n yüzde 80’i ço-cuklar›na de¤ilse bile torunlar›na ulaflabildi. Eylemleridünyadaki birçok ülkeye ilham kayna¤› oldu. Bestelerekonu oldular. Türkiye’deki Cumartesi Analar› da Ar-jantin’de verilen bu onurlu ve kararl› mücadelenintemsilcisi oldular. Bugün Plaza De Mayo anneleri der-ne¤i bulunmakta ve bu dernek sadece kay›plar de¤ilher türlü ekonomik ve siyasi hak arama mücadelesineönderlik etmeye çal›fl›yor.

! 16-17 Nisan 1992-Dev Sol Savaflç›lar› fiehit Düfltü

Sabahat Karatafl, Sinan Kukul, Taflk›n Usta, EdaYüksel, Arif Öngel, fiadan Öngel, Ercüment Öz-demir, Hüseyin K›l›ç, Sat› Tafl, Ayfle Nil Ergen veAyfle Gülen, polis taraf›ndan kuflat›ld›klar› evle-rinde kahramanca çat›flarak flehit düfltüler ve dev-rimci miras›m›za yeni bir de¤er eklediler.

! 19 Nisan 1943-Varflova Ayaklanmas› Bafllad›

Yahudilerin katliamlara karfl› gerçeklefltirdikleri teksilahl› direnifl olan VarflovaAyaklanmas›’d›r. 450 bin Ya-hudi hapsedildikleri gettoda,aç b›rak›larak, iflkence yap›la-rak ya da gaz odalar›na gön-derilerek katledildiler. Nisanay›na gelindi¤inde kalan 60bin Yahudi silahl› ayaklanmaya bafllad› ve yüzlerceAlman askeri öldürüldü. Karfl›l›¤›nda ise 13 bin Yahu-di katledildi. Geride kalanlar ise farkl› kamplara gön-derildiler. Kaçabilenler, Polonya’daki halk direniflinekat›ld›lar.

! 22 Nisan 1997-Tupac Amaro (MRTA)Gerillalar› Katledildi

Peru’daki Japon büyükelçili¤ini iflgal eden gerillalar,eylemlerinin 126. günü Peru komandolar›n›n operas-yonu sonucu katledildi.

Enver Hoca, II. Emperyalist Savafl dönemin-de, Arnavutluk’taki devrimci örgütleri birleflti-rerek, ba¤›ms›zl›k mücadelesine önderlik etmiflve bu mücadeleyi devrimle taçland›rm›flt›.

Stalin’in ölümünden sonra ‘60’l› y›llardaKruflçev revizyonizmine savafl açt›. ‘70’li y›l-larda ise, bu defa “Mao Zedung Düflüncesi”(MZD) ve “Üç Dünya Teorisi”ne (ÜDT) karfl›ideolojik mücadeleyi yükseltti. “Emperyalizmve Devrim” adl› kitab›, tüm dünya komünistle-rine ›fl›k tuttu.

3 milyon nüfuslu bu küçük ülkede, EnverHoca bu dönem uluslararas› komünist hareketin önderli¤ini de üstlen-di. Ülkemizde de komünistlerin ÜDT ve MZD’ye karfl› mücadele bay-ra¤›n› açmas›nda, Enver Hoca’n›n önemli bir rolü oldu.

Emperyalist ülkelerin yan› s›ra Sovyet ve Çin revizyonistlerinin Ar-navutluk’u boyun e¤dirme çabalar›na karfl›, “Arnavutluk halk› gerekir-se ot yer, boyune¤mez” diyerek meydan okudu. Ve ölene kadar da hertür kuflatmaya karfl› direndi, Arnavutluk’u tek sosyalist ülke olarak ya-flatmay› baflard›.

1985 y›l›nda ölen Enver Hoca, dünya devrim tarihine oldukçaönemli bir miras b›rakt›. Ve ML önderler aras›nda onurlu yerini ald›.

11 Nisan 1985-Enver Hoca öldü

Nisan Ay›nda fiehit Düflen ‹htilalci Komünistler

18 Nisan 1979-Azmi Akan‹htilalci Komünist hareketin ilk flehidi olan Azmi Akan,

Adana Hac›bayram Karakolunda gözalt›na al›nan yoldafl-lar›n› kurtarmak için, Sezai Ekinci’nin komutas›nda dü-zenlenen bask›nda, polis taraf›ndan vurularak flehit düfltü.

O, bir ihtilalci komünist kadronun nas›l olmas› gerekti-¤ini gösteren prototiptir. Harekete ba¤l›l›¤› ve dava adam› olmas›yla,k›sa sürede geliflen, önder kadrolardan biridir. Kürt, Arap ve Türk hal-k›n›n içiçe yaflad›¤› Adana’n›n emekçi semtlerinde, fabrikalar›nda ça-l›flma yürüttü. Varl›kl› bir ailenin çocu¤u olmas›na ra¤men onlar gibiyaflad›. ‹yi bir örgütçüydü. ‹flçi s›n›f› içinde, emekçi semtlerde, yenikadrolar yetifltirmek, hareketi büyütmek için canla baflla çal›flt›. ‹llegalfaaliyetlerin örgütleyicisi, bizzat bafl›na geçip yapan›yd›. Kendini aske-ri konularda gelifltiren, tüm silahlar› kullanmay› ö¤renen ve yoldafllar›-na ö¤retendi. Siyasal geliflimini de ihmal etmeyen, okuyan, tart›flan, ya-zan biriydi. Fakat bunlar›, bilgiçlik taslamak, entelektüel gevezelikyapmak için yapmaz, onu yaflam›n› de¤ifltiren, örgütlenme ve savaflmayetene¤ini gelifltiren bir klavuz olarak de¤erlendirirdi.

Fatih ve ‹smail’in örgütçülü¤ü ile Osman ve Sezai’in askeri yönleriy-di Azmi’ye de yol gösteren. Onlar› örnek ald› kendine ve onlara lay›kbiçimde, onlarla omuz omuza çarp›flarak son nefesini verdi.

22 Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

Bugün yeniden tasfiyecilerikonu etmemizin

birinci nedeni, içlerine düfl-tükleri durumun ve geldikle-ri son noktan›n görülmesinisa¤lamakt›r. Ki bu, onlar›nflahs›nda genel olarak tasfi-

yecili¤in iflas›n›n görülmesi,bunun nesnel ve öznel yan-lar›n›n kavranmas› aç›s›n-

dan ö¤reticidir. ‹kinci nedeni ise,

hala “devrimci kopufl”umu-zu, o dönem ortaya koydu-

¤umuz görüflleri ve mücade-le yöntemlerimizi çarp›t›yorolufllar›d›r. ‹çlerine düfltük-leri durumu, kendi suçlar›-n›, bizim devrimci duruflu-

muzla, hatta hareketin tari-hi ile aç›klamaya kalkarak,

s›yr›lmaya çal›flmalar›d›r.Bütün bunlara gözyumma-

m›z, seyirci kalmam›z düflü-nülemez.

y›l›nda yay›nlanan “Tasfiyeci-li¤in son 10 y›l›” broflürünegönderme yaparak, kaleme al-d›¤›m›z “Tasfiyeci batakl›¤›n

son 12 y›l›” bafll›kl› yaz›m›z›n ilk bölü-münde, tasfiyecilerin yaflad›klar› çürümeile birlikte atomlar›na kadar parçalanmahalini, bunun ideolojik-siyasal-örgütseltasfiyenin do¤al sonucu oldu¤unu ortayakoyduk. Ve son geliflmelerin, y›llar önceyapt›¤›m›z elefltiri ve uyar›lar› bir kez da-ha hakl› ç›kard›¤›n›, o günkü “keha-net”lerin bugün birer gerçek olarak karfl›-m›za ç›kt›¤›n› gösterdik.

Yaz›m›z› yazd›¤›m›z s›rada da tasfi-yecili¤in ifflaatlar› devam etti. Hemen hergün, internet sitelerine yeni yaz›lar kon-du. Bu yaz›lar›n her birinde, tasfiyecili-¤in içine düfltü¤ü çürüme ve rezilli¤i gös-terecek tonlarca örnek bulmak mümkün.Fakat yüzlerce sayfay› bulan bu külliya-t›n hepsini okumak gibi bir lüksümüzolamaz. Buna ay›racak ne zaman›m›z, nede tahümmülümüz var. Ayr›ca temel bel-geri, içlerine düfltükleri durum hakk›ndayeterince bilgi veriyor. O yüzden I. bö-lümde belirtti¤imiz gibi “Devrimci Ko-pufla Ça¤r›” bafll›kl› yaz› ile “Sonuç Bil-dirgesi”ni esas al›yoruz. Onun d›fl›nda,geliflmeleri daha iyi anlamam›za yaraya-cak baz› yaz›lardan al›nt›lar yap›yoruz.Örne¤in “Örgütsel Rapor” bafll›kl› yaz›-da, son 12 y›l› nas›l yaflad›klar›n› anlat›-yor ve birçok itirafta bulunuyorlar. 7 y›lsüren son tart›flma sürecinde, “örgütselrapor”un tam befl kere yeniden yenidenyaz›ld›¤›n› ö¤renmek bile, nas›l bir yöne-tim ve yap›yla karfl› karfl›ya oldu¤umuzuanlamaya yetiyor.

“Tasfiyecili¤in son 10 y›l›” broflürü-müzde, 12 Eylül tasfiyecileri için, “onla-ra o anda yutamayacaklar›, ama yak›ndakabul etmek zorunda kalacaklar› fleyi, er-ken yutmaya zorlamakla karfl› karfl›yakalm›flt›k.” diyoruz. “Ama zaman, hep

bizden yana oldu” diye ekliyoruz. Ger-çekten de her iki dönemde de (12 Eylülve 2000 sonras›) aradan geçen zaman,hep bizden yana oldu ve tasfiyecilik ko-nusundaki elefltiri ve öngörülerimizi do¤-rulad›.

Tasfiyecilerin bir “yengeç sepeti”oldu¤unu ve bu durumun bölünme veparçalanmay› getirece¤ini söylüyor-duk örne¤in. “Üç ana grup ve ona ba¤-l› grupçuklar” oldu¤unu, kendi a¤›zla-r›ndan duyuyoruz flimdi.

“Güncel politika” diye ortaya att›kla-r› taktiklerin ve örgütsel alandaki uygula-malar›n legalizmi do¤urdu¤unu, bu duru-ma set çekilmezse, tamamen legalizmekay›laca¤›n› söylüyorduk. 12 Eylül önce-si ve sonras› legalizmin en önemli görün-güsü olan “dergi-dernek devrimcili¤i”nide aflarak, internet dergicili¤ine, oradansanal dünyada konferansa kadar ifli gö-türdüler.

Burjuva-liberal kesimlerden etkilen-diklerini, “yeni” ad›na ML’yi deformeeden teoriler savunduklar›n› söylüyor-duk. Girdikleri bu hatt› daha da derinlefl-tirip reformist-troçkist k›rmas› tezlere sa-r›ld›lar.

O y›llarda emarelerini görmeye bafl-lad›¤›m›z, faaliyetleri yurtd›fl›ndan yürüt-me giriflimleri üzerinden 12 Eylül mülte-cili¤ine dikkat çekmifltik. fiimdi hepsimülteci durumundalar ve daha ileri gidipbunu teorilefltiriyorlar. vb. vb…

Tasfiyecilik yenilmeye mahkumdurGerek 12 Eylül y›llar›nda, gerekse

90’l› y›llar›n ortas›ndan itibaren tasfiye-cili¤e karfl› verdi¤imiz mücadele, Türki-ye devrimci hareketi ve komünist hareketaç›s›ndan yaflamsal önemdeydi. Onun so-nuçlar›n› da ald›¤›m›z› söyleyebiliriz.Bunda, yürüttü¤ümüz ideolojik-siyasimücadele ve devrimci duruflta ›srar›m›z›nrolü tart›fl›lmaz.

Fakat tasfiyecili¤in art›k tel tel dö-külmesinde, nesnel zemindeki de¤iflimide gözard› edemeyiz. Nas›l ki 12 Eylültasfiyecileri, içlerine düfltükleri durumu‘87’den sonra -yani yenilgi y›llar›ndanç›k›p, toplumsal kesimlerde yeniden ha-reketlenmenin bafllad›¤› y›llarda- itirafetmeye bafllad›larsa, ’90 sonras›n›n tas-fiyecileri de itiraflar›na, 2000’in ortala-r›nda bafllad›lar, ama as›l olarak son ay-larda döküldüler. Bunda kapitalist-em-peryalist sistemi sarsan kriz ve tüm dün-yada oldu¤u gibi ülkemizde de krizekarfl› yükselen iflçi-emekçi hareketi be-lirleyici bir rol oynad›. Çünkü tasfiyeci-lik, oportünizmin “yenilgi y›llar›nda al-d›¤› biçim”di. Devrimin toparlanma veyükselifle geçti¤i dönemlerde, tasfiyecigörüfllere art›k kimse itibar etmiyor-du. Böyle dönemlerde tasfiyeci yap›-lar da iyice eriyor ve yeni bir iç müca-dele kaç›n›lmaz oluyordu.

“Bizim tasfiyeciler”in de yaflad›klar›parçalanma ve erime halinin, daha öncede¤il de bu döneme rastlamas›, yenilgiy›llar›ndan ç›k›flla do¤rudan ilintilidir.Özellikle kriz sonras› artan toplumsalhareketlenme, tasfiyecili¤in nesnel ze-

minini ortadan kald›rmakta, ayaklar›n›nalt›ndaki hal›y› çekmektedir. Bu yüzdentepetaklak olmufllar ve tasfiyecilik batak-l›¤›na sapland›klar›n› itiraf etmek zorun-da kalm›fllard›r. Tasfiyecilik döneminintasfiyeci örgütü olduklar› için de, yükse-lifl döneminde yokolmaya mahkumdur-lar.

Tasfiyecilerin çok s›k söyledikleri“bir dönem kapanm›flt›r” sözü, -bozuksaatin günde iki kez do¤ruyu göstermesigibi- bugün geçerlidir. Ama kapanan, on-lar›n dönemidir! Çünkü tasfiyecilik dö-nemi kapanm›flt›r! Hareket yeniden do¤-rulurken, onlar yere kapaklanm›flt›r.

Kopuflumuzun üzerinden 12 y›l geçti.’95-97 y›llar› aras›nda gerçekleflen “Tar-t›flma Platformu”(TP) sürecinde örgüt-sel-tüzüksel sapmalar baflta olmak üzere,o dönemki politika ve taktiklerden teori-yi ele al›fl tarz›na, yay›n politikas›ndanönderlik ve kadro anlay›fl›na kadar, çokboyutlu bir elefltiri sürecine tabi tuttuk.Dayanaklar›m›z da ML’nin temel do¤ru-lar› ile ihtilalci komünist hareketin prog-ramatik görüflleri, o güne dek yaratt›¤›gelenek ve de¤erler sistemiydi. TP süre-cinde ortaya koydu¤umuz görüfller, ’98fiubat’›nda yap›lan 3. Konferans’ta dahaderli-toplu biçimde belgelefltirildi. Ogünden sonra da, tasfiyecileri kendi ba-takl›klar›nda b›rak›p yolumuza devam et-tik.

Elbette genel olarak tasfiyecili¤e kar-fl› mücadelemiz kesintisiz sürdü. Çünküo, yaflad›¤›m›z dönemin hastal›¤›yd› vedevrimci kalabilmek için tasfiyecili¤ekarfl› her yönden savafl›m vermek zorun-luydu. 12 Eylül’den farkl› olarak tasfiye-cili¤in kendi içimize kadar sirayet etmiflolmas›, bu savafl›m› daha köklü ve sis-temli bir flekilde sürdürmeyi gerektiriyor-du. Her aflamada tasfiyecili¤in izlerinekarfl› amans›z bir mücadele yürüttük.

TASF‹YEC‹ BATAKLI⁄IN

SON 12 YILI-II

‘91

23Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

y›llard›r Q çizgisiyle suçortakl›¤› yapan“Sonuç Bildirgesi” yazarlar› da flimdi onla-r› “nihilizmle” suçluyor. Sanki yeni bir du-rummufl gibi ve sanki kendileri bundanazadelermifl gibi…

“T‹KB olarak neden bu haldeyiz?” so-rusuna, Q çizgisi, “Devrim stratejimizi1990 bafllar›nda de¤ifltirerek do¤rudan sos-yalist devrim dememifl olmam›z” diye ya-n›t veriyor. Herfleyi, yaflamdan kopuk, en-telektüalist “teorik geliflkinlik”le aç›klayanQ çizgisi için, bu yan›t hiç flafl›rt›c› de¤il.O, gelifltirdi¤i “teoriler”le tüm sorunlar›nçözelece¤ini san›yor hala! Ortada devrim-ci bir örgüt yok ise, “demokratik” ya da“sosyalist” hangi devrimi yapacaks›n›z?B›rakal›m devrim yapmay›, en basit fa-aliyetleri bile yürütemedi¤iniz bir du-rumda, devrimin tipinin flu ya da bu ol-mas› neyi de¤ifltirecek? Di¤er yandan,sanki “sosyalist devrim” savunucular›, bu-güne dek hiç tasfiyecilik yapmam›fl! Rus-ya’da “sosyalist devrimci”lerin en sa¤c› vetasfiyeci görüfllerle malul olduklar›, kezaTürkiye’de de reformistlerin y›llard›r “sos-yalist devrim”i savunduklar› ve 12 Eylültasfiyecili¤inin bafl›n› çektikleri bilinmiyormu?

T‹KB’nin merkez yay›n organ› Orak-Çekiç’in 1982 tarihli 36. say›s›nda yer alan“Tasfiyecili¤in Takvimi” yaz›s›nda, 12 Ey-lül sonras› geliflen tasfiyecili¤i üç blokaay›rd›ktan sonra, birinci s›raya TKP, T‹S,TS‹P gibi “sosyalist devrim” savunucular›-n› koyuyor. (Tasfiyecili¤in son 10 y›l›-sf:74)

“Bildirge” yazarlar› da bu “sosyalistdevrim” gerekçesini do¤ru bulmuyor. “Bi-ze göre” diyorlar, “yap›sallaflm›fl tarihselzaaflar›m›z›n en bafl›nda proleter devrimciiçerik ve temellerde bir iktidar bilinci ve id-dias›ndan uzakl›¤›m›z gelir… Bu ‘iktidar-s›zl›k’, bize T‹KB öncesi grup dönemindenkalan olumsuz bir mirast›r. Bu anlamdaköklüdür, derindir, k›sacas› ‘mayam›zda’vard›r… Bütün öznel zaaf ve zay›fl›klar›-m›z›n ‘anas›’ durumundad›r.”!?

Ve flimdiye kadar “hata ve eksiklik” di-ye s›ralad›¤› ne varsa, “programs›z devrim-cilik”, “örgütlü görünen örgütsüzlük”,“kongre ve konferanslar›n keyfili¤i”, “çev-recilik”,” iflçi ve emekçilerden kopukluk”,”entellektüalizm”, vb. hepsini getirip “ikti-dar perspektifi yoksunlu¤u”na ba¤l›yor,bunu da T‹KB önceli grup yap›s›na kadardayand›r›yor. Ne yaps›nlar(!) suç onlardade¤il ki,“mayam›zda var”(!) Yani “maya-m›z bozuk”! Bütün öznel zaaf ve zay›fl›k-lar›n “anas›” bu “maya”!

Q çizgisinin “tarihi boyunca ara ak›molmaktan kurtulamam›fl, ara s›n›f örgütlen-mesi” tan›m› ile “Bildirge”cilerin “maya-m›z bozuk” tespiti, ayn› geçmifl inkarc›l›¤›ve kendi suçlar›n› hareketin tarihi ile aç›k-lama gayretkeflli¤inde buluflmuyor mu? Birde Q çizgisine “inkarc›”, “nihilist” diye sal-d›r›p, sözde harekete sahip ç›kma ad›na ya-p›l›yor bunlar. Her iki taraf da T‹KB’ningeçmifli üzerinde tepiniyor. O tarihi sadecekendilerinin bildiklerini, kendileri nas›l ta-n›mlarsa, öyle kabul edilece¤ini san›yorlar.Ama yan›l›yorlar!

Herkes flunu çok iyi bilmelidir ki, buhareket sahipsiz de¤ildir! Onun tarihi ile,geçmifli ve yaratt›¤› de¤erler ile, kimseninoynamaya hakk› yoktur! Onlarca flehidinkan› ve yüzlerce komünistin teri ile bugün-lere gelmifl bir hareketi karalamak, o gör-kemli tarihi yok saymak, kimsenin haddide¤ildir! Ve hiç kimse, suçlar›n›n kefareti-ni, tarihimize ödetmeye kalkmamal›d›r!Buna izin vermedik, vermeyece¤iz!

“‹ktidar perspektifi zay›fl›¤›” T‹KB ön-celi grup dönemi için yap›lan eski bir tes-pittir. O da ‘70’li y›llarda biraraya gelenküçük-burjuva grubun, o dönemki bir çokyap›dan daha ileri görüfller savunmas›nara¤men, örgüt olma iradesini gösterememe-si ve THKO ile yanl›fl bir birli¤e girmesiüzerine söylenmifltir. THKO içinde dev-rimci bir muhalefetin bafl›n› çektikleri hal-de, kopufltan sonra da -yaklafl›k iki y›l- ör-güt olma sanc›lar›n› yaflam›fl, ancak ’79 fiu-bat’›nda o iradeyi ortaya koyabilmifltir. On-dan sonra da, kendini her yönden de¤ifltiripgelifltiren bir rota izlemifltir. Aksi halde ku-rulufltan bir buçuk y›l sonra gerçekleflen 12Eylül cuntas›na karfl›, gerek ideolojik-siya-si, gerekse örgütsel-taktiksel do¤ru bir hatizlemesi ve o büyük direnifli gerçeklefltir-mesi mümkün olamazd›. ““‹ktidar pers-pektifi”ne sahip olmayan bir hareket, neyeralt›nda öyle bir örgüt yaratabilir, neresmi ve sivil faflizme karfl› militan birdurufl sergileyebilir, ne de faflist cuntayakarfl› tek bafl›na kalma pahas›na içerde-d›flar›da direnifl destanlar› yazabilirdi.“‹ktidar perspektifi”ndeki zay›fl›k (“yok-sunluk” de¤il, zay›fl›k! Aksi halde “dev-rimci” bir gruptan bile bahsedilemez!) ha-reketin grup dönemine aittir. Örgütlü yap›-ya geçiflle birlikte, bu zay›fl›k da ad›mad›m afl›lm›flt›r.

Ayr›ca “iktidar perspektifine” sadecekomünistler sahip olmaz. Küçük-burjuvadevrimcileri, ulusal kurtulufl hareketleri depekala “iktidar perspektifi” ile hareketederler. “‹ktidar perspektifi”ne sahip ol-mak; iktidar› hedeflemek, onu ele geçirmekiçin savaflmak ise, ülkesinde devrim yap-m›fl birçok küçük-burjuva, ulusal hareketvard›r. Fakat bu hareketlerde de tasfiyecilikgörülebilir. 12 Eylül y›llar›nda küçük-bur-juva macerac› hareketlerin, 90’l› y›llar›nikinci yar›s›ndan sonra da Kürt ulusal hare-ketinin yaflad›¤› gibi. Yani “iktidar pers-pektifine” sahip olmak, tek bafl›na tasfiye-cili¤e karfl› flerbetli yapmaz.

Lenin, “tüm devrimlerin temel sorunu,iktidar sorunudur” der. Dolay›s›yla “iktidarperspektifi” devrimci bir hareket aç›s›ndanolmazsa olmazd›r. B›rakal›m bundan “yok-sun” olmay›, zay›f olmas› bile, ciddi bir ek-sikliktir ve önemli sonuçlara yol açar. Tas-fiyeci önderlerin, “iktidar perspektifin-den yoksun” olduklar› do¤rudur. Amaonlar sadece “iktidar perspektifi”ndende¤il, birçok fleyden yoksundur. Böyleoldu¤u halde kendi hatalar›na bakmakve kiflisel özelefltiri vermek yerine, geç-mifle, koflullara ya da baflkalar›na suçuyükleyip, temize ç›kma çabas›, onlar›ntarzlar› olmufltur. Grup döneminde kalanbir yönü, “bütün yaflanan öznel zaaf ve za-y›fl›klar›n anas›” gösterecek kadar da, ger-

Tasfiyecilerin bizleri içeride-d›flar›da tecritetme çabalar›na da, “aslolan mücadeledir”diyerek ve ona uygun bir pratik tutum izle-yerek, yan›t verdik. Bizim muhatab›m›z, ifl-çi ve emekçilerdi. Görevimiz, s›n›f müca-delesinin sorunlar›na vak›f olmak, iflçi veemekçilere yol göstermekti. Bu perspektifihiç yitirmeden, kavgada yerimizi ald›k.

Bugün yeniden tasfiyecileri konu etme-mizin birinci nedeni, içlerine düfltükleri du-rumun ve geldikleri son noktan›n görülme-sini sa¤lamakt›r. Ki bu, onlar›n flahs›ndagenel olarak tasfiyecili¤in iflas›n›n görül-mesi, bunun nesnel ve öznel yanlar›n›nkavranmas› aç›s›ndan ö¤reticidir. Ayn› za-manda devrimcilikte ›srar›n, her koflul al-t›nda devrimci de¤erleri savunman›n, bu-nun er-geç baflar›ya ulaflaca¤›n›n bir kezdaha görülmesi yönüyle de anlaml›d›r.

‹kinci nedeni ise, hala “devrimci ko-pufl”umuzu, o dönem ortaya koydu¤umuzgörüflleri ve mücadele yöntemlerimizi çar-p›t›yor olufllar›d›r. ‹çlerine düfltükleri rezildurumu, kendi suçlar›n›, bizim devrimciduruflumuzla, hatta hareketin tarihi ile aç›k-lamaya kalkarak, s›yr›lmaya çal›flmalar›d›r.Bütün bunlara gözyummam›z, seyirci kal-mam›z düflünülemez.

Tasfiyecilik; geçmiflin inkar›d›rLenin, tasfiyecili¤i, “örgütü, her neye

mal olursa olsun tasfiye etme çabas›” ola-rak bofluna tan›mlam›yor. Ve ekliyor: “Hat-ta program›n, taktiklerin ve parti gelenekle-rin aç›ktan reddedilmesi pahas›na bile ol-sa…” (Tasfiyecilik Üzerine sf 250)

Tasfiyeciler, “güncel politika ve tak-tikler” ad› alt›nda bafllatt›klar› tasfiyeharekat›n›, hareketin kurulufluna, tümtarihine dil uzatacak raddeye getirdiler.Kendilerine “proletarya sosyalistleri” paye-si veren Q çizgisi, hareketin kuruluflundanitibaren, “herfley yanl›fl” diyecek kadar gö-zü dönmüfl durumda. Son tart›flma süreçle-rindeki sloganlar›; “bugüne kadar ne yap-m›flsak, bundan sonra tam tersini yapmal›-y›z” fleklindedir. Bunu bir ad›m ileri tafl›-y›p, ihtilalci komünist hareketi, “tarihi bo-yunca ara ak›m olmaktan kurtulamam›fl birara s›n›f örgütlenmesi” olarak niteleyebil-mifltir. Baflkalar›ndan apart›lm›fl bu tür ta-n›mlarla, hareketi getirdikleri noktay›, bun-da kendine düflen pay› örtbas ederek, onungörkemli tarihine, ML çizgisine sald›rmak-tad›r.

Asl›nda daha TP sürecinde ortaya ç›-kan geçmiflin inkar› ve herfleyi kendile-riyle bafllatma narsizmi, yükselen dev-rimci tepkiyle birlikte bir süre bast›r›l-m›fl, fakat sonra, daha dizginsiz bir halalarak bugünkü noktaya ulaflm›flt›r. Oy›llarda, bunlar›n “kendilerine sevdal›” ol-du¤unu, “geçmiflin inkar›” üzerinden ken-dilerini varetmeye çal›flt›klar›n›, “hata veeksiklikleri kadrolara, baflar›lar› ise kendihanelerine yazd›klar›n›” söylemifltik. (Bkz:TP Tutanaklar›-Yol Ayr›m›) Fakat ifli ’79kurulufl dönemine kadar götürecek bir cüretiçinde de¤illerdi henüz. fiimdi tüm iplerikoparm›fl olarak, herfleye fütursuzca sald›-r›yorlar.

Hareketin bu noktaya getirilmesinde,

Her iki taraf daT‹KB’nin geçmifliüzerinde tepiniyor.

O tarihi sadecekendilerinin bildikle-rini, kendileri nas›ltan›mlarsa, öyle ka-bul edilece¤ini san›-

yorlar. Ama yan›l›yorlar!Herkes flunu çok

iyi bilmelidir ki, buhareket sahipsiz de-¤ildir! Onun tarihi

ile, geçmifli ve yarat-t›¤› de¤erler ile, kim-

senin oynamayahakk› yoktur! Onlar-

ca flehidin kan› veyüzlerce komünistin

teri ile bugünleregelmifl bir hareketikaralamak, o gör-

kemli tarihi yok say-mak, kimsenin haddide¤ildir! Ve hiç kim-se, suçlar›n›n kefa-

retini, tarihimizeödetmeye kalkma-mal›d›r! Buna izinvermedik, vermeye-

ce¤iz!

24 Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

muhalefet oda¤› olmaktan ileri gitmezler.Hem korkular›, hem de ufuklar›, illegal ör-gütten fersah fersah uzak durmaya iter on-lar›.

‹llegal bir örgütü, hem de ML bir örgü-tü tasfiye etmenin alt›nda, böyle bir arkaplan vard›r. Devrim fikrinden uzaklaflt›kça,örgüt fikrinden de uzaklafl›rlar. Yenilgi y›l-lar›, bunun için uygun bir zemin yarat›r.Baflta iflçi s›n›f› olmak üzere emekçi kitle-lere güvensizlik, ML ideolojiye inançs›zl›kh›zla yay›l›r. Yenilginin nedenleri yanl›flyerlerde aranmaya bafllar. Karfl›-devriminideolojik bombard›man›ndan etkilenmeyeher zamankinden daha aç›k hale gelinir.Hele ki, ML altyap› zay›f, kendisine veyoldafllar›na güvensiz ise, bu etkilenmeçok daha h›zl› ve derin olur.

Son on y›ld›r tasfiyecilik yapt›klar›n›söyleyen tasfiyeci önderler, bu y›llar bo-yunca ortaya att›klar› görüfllere, o çokövündükleri “güncel politika ve taktik-lere”, sergiledikleri tutumlara dönüpbakmal›d›r! Ta 40 y›l önceye, grup dö-nemine de¤il!

Bu hareket aç›s›ndan tasfiyecilik, son15 y›l›n olgusudur. O y›llarda ortaya at›lan“politika ve taktikler” bu sürecin bafllang›çnoktas›d›r. Kurultay’dan AFMK’ya, par-ti’den krize, “tespit” ve “politika”larda, an-ti-ML tezlerin etkileri çok belirgindir. Birprototip olarak “kurultay”, tasfiyecili¤e ev-riliflin önemli bir parças›d›r örne¤in.

Ayn› slogan ve talebi, devrimci yap›larda, reformistler de atabilir. Mesele, onayaklafl›mdad›r. Kurultay da böyledir. S›n›-f› örgütlemek için gelifltirilen bir dizi yön-temden/araçtan biridir Kurultay. Ama tas-fiyecilerde bu, yeralt› örgütünü ortadankald›rman›n politikas› olmufltur. Ve kendi-li¤inden o noktaya evrilmemifltir. Ortayaatanlar›n kafas›nda, leninist yeralt› örgü-tünden uzaklaflma vard›r zaten. Örgütün te-mel komiteleri da¤›t›larak, kurultay komi-teleri halini almas›, örgüt imzal› faaliyetintümden bitirilip, kurultay faaliyetine dö-nüflmesi, baflka nas›l aç›klanabilir? ‹ddi-a ettikleri gibi “basit bir ihmalkarl›k”,“gevfleklik” olsa, gelen tepkiler ve elefltiri-ler üzerine, fark›na var›p düzeltmek durur-ken, büyük bir hiddetle neden sald›r›ya ge-çilmifltir?

TP süreci bafllamadan önce, Kurultay›nele al›n›fl biçiminden rahats›z olan ve endi-flelerini belirten kadrolara, kendini Kurul-tay›n sahibi adledenler, Güney AfrikaCumhuriyeti’ndeki “Ulusal Kurtulufl Kon-gresi”ni örnek vermiflti. “Kongre”, “Kurul-tay” gibi örneklerin dünyada görüldü¤ünü,“örgüt fetiflizmi” yapmamak gerekti¤i vaazetmiflti. Verilen örnek, Mandela’n›n bafl›n›çekti¤i ›rkç› beyaz yönetime karfl› mücade-le eden cephesel bir muhalefetti. Bu muha-lefet yap›s›yla, ancak Mandela’n›n bugün-kü Güney Afrika Cumhuriyeti’ne ulafl›la-bilirdi, daha ilerisine de¤il!

TP sürecinde, yeralt›n›n tasfiyesine bü-yük bir tepki olunca, bu argümanlar›n› yi-neleyemediler. Ama kafadaki yeni model,buydu. Örgüt fikri “eski”, Kongre ya daKurultay fikri “yeni”ydi! “Yeni” olanherfley ise do¤ru!

Ayn› yaklafl›m› Rusya’daki tasfiyeci-lerde de görüyoruz. Onlar da bir “iflçi kon-gresi” tuturmufllar ve onu yeralt› örgütününortadan kald›r›lmas›n›n arac› haline getir-mifller. ‹flte Lenin’in bu konuda söyledikle-ri: “‹flçi kongresini ele alal›m… K›demlisosyal-demokrat önderlerden biri, birkaçgün önce yapt›¤› bir konuflmada flöyle de-miflti: ‘Onlar (iflçi kongresinin üyeleri) sos-yal-demokrasinin tüm program›n›, ola ki,ufak-tefek de¤iflikliklerle benimseyebilir-ler, böylece parti, bir yeralt› örgütü olmak-tan ç›kar.’ Durum oldukça aç›k. K›demliönderler, parti program›n›n de¤ifltirilmesi-ni, böylece partinin yasal bir örgüt olmas›-n› istediklerini aç›kça söylemeye utan›yor-lar… Böylece –k›demli önderlerin kap›ld›-¤› hayale göre- tutucu yasa-d›fl› olma duru-mundan, devrimcilik ve yeralt› örgütü ol-ma niteli¤inden, ‘ilerici’ anayasaya dayal›yasall›¤a geçifl sa¤lanm›fl olacak. ‹flçi kon-gresinin utana s›k›la saklanan özü, iflte bu-dur.” (Tasfiyecilik Üzerine sf:11)

Ha Rusya’daki tasfiyecilerin “iflçi kon-gresi”, ha “bizim tasfiyecilerin” “iflçi ku-rultay›” “Utana s›k›la saklanan öz” ayn›.Oysa bugüne kadar, parti örgütlenmesid›fl›nda daha ileri bir örgütlenme yarat›-lamam›flt›r. Devrim yapmak isteyen herhareket, parti tarz› örgütlenmek zorun-dad›r. Örgütün kendisi, partinin rüfleymhalidir zaten. Örgütü da¤›tarak partiyeulaflamazs›n›z! Ya da parti yerine “Kon-gre”, “Kurultay” gibi biçimlerle devrimiyapamazs›n›z! Bunlar›n hepsi tasfiyeciyaklafl›mlard›r ve sonuçlar› da bugüntüm ç›plakl›¤› ile ortadad›r.

“Kurultay”› örgütün yerine ikame eden“Q ekseni”, büyük bir tepkiyle karfl›lafl›n-ca, bu kez bir “parti” yaz›s› döflendi. Hemde Lenin’in parti teorisini gelifltirdi¤ini id-dia ederek! fiimdi kendisinin bile küçüm-sedi¤i bu yaz›, III. Konferans dedikleri sa-nal konferans›n temel belgesidir. NNee kkaaddaarrççookk ““ppaarrttii,, ppaarrttii”” ddiiyyee bbaa¤¤››rr››rrssaa,, ttaassffiiyyeecciiyyüüzzlleerriinnii oo kkaaddaarr ppeerrddeelleeyyeecceekklleerriinnii ssaanndd››--llaarr.. ÖÖrrggüütt ddee nneeyymmiiflfl,, oonnllaarr ppaarrttiiyyii ssaavvuunnuu--yyoorrdduu!! VVeerriillmmeekk iisstteenneenn iimmaajj bbuuyydduu..

GGeerrççeekkttee iissee,, yyiinnee ““ppaarrttii rrüüyyaass››””nnaa yyaatt››--yyoorrllaarr,, ““üüttooppyyaa”” ggöörrüüyyoorrllaarrdd››.. “Teorik s›ç-rama” kabul ettikleri parti anlay›fl›, partiyi“ulu zamana” erteleyen, ulafl›lmayacak bir“stratejik hedef” haline getiren bir anlay›fl-t›. Partinin “stratejik bir görev” olmas› ile“stratejik bir hedef” olmas›, ayn› fleyler de-¤ildi. ‹lki onun devrim için olmazsa olmazönemine iflaret ederken, di¤eri uzak bir ge-lece¤in sorunu haline getiriyordu. Kezapartinin kurulmad›¤› bir aflamada, “partiy-le devrimi birlikte örgütleme” slogan› da,partiyi, devrime kadar ertelemekten baflkabir anlam tafl›m›yordu.

Devrimci bir kurumu veya kifliyi, birreformistten ay›ran en önemli ayraç, ör-güte bak›flta sakl›d›r. Reformist partilerde sosyalizmi savunduklar›n› iddia ederler.Programlar›, devrimci örgütlerin progra-m›ndan farks›z bile olabilir. Fakat onlaragöre, bunlara ulaflmak için bir yeralt› örgü-tüne gerek yoktur, yasal partiyle de baflara-bilirler. Böylece kitleleri aldat›r ve burju-vaziye en büyük hizmeti sunarlar.

çeklikle ba¤lar›n› yitirmifllerdir. Çünkü butespit, ‘79’dan 94’e kadar süren örgütlü ya-p›y› yok saymak, ihtilalci komünist hareke-tin ulaflt›¤› düzeyi, aflt›¤› zaaflar› görmez-den gelmek, grup dönemine çak›l›p kal-makt›r.

Tasfiyeci önderler, gerçekten de grupdöneminde kalm›fllard›r. O dönemin yanl›flve kötü olan neyi varsa, ona sar›lm›fl ve tek-rar ona dönmüfllerdir. Kifli kültünden keyfiyönetime, ahbap-çavufl iliflkilerden bürok-ratik önderlik tarz›na kadar hemen her ko-nuda, gerisin geri o döneme gitmifller, “es-ki”yi en kötü biçimde diriltmifllerdir.

“Tasfiyeciler; ideolojik ve örgütsel yön-den dünün devriminden arta kalan enönemli fleye ve yar›n›n devriminin enönemli siperine karfl› savafl›yorlar.” diyorLenin (age sf:56) Nedir bunlar? Leninistyeralt› örgütü! Yarat›lan devrimci gelenekve de¤erler! ML ilke ve normlar!

Tasfiyeciler, 90’l› y›llar›n ortalar›ndanitibaren yeralt› örgütüne, ML ilke ve norm-lara, gelenek ve de¤erlere sald›r›ya geçti,onlar› yads›d›. Ama küçük-burjuva grupdönemini hortlatt›, o dönemin özellikleriniyeniden canland›rd›. ‘79’dan 94’e örgütlügeçmifli inkar ederken, grup döneminin enkötü yönlerine sar›ld›lar. 90’l› y›llar›n ikin-ci yar›s›ndan bu yana, yani son 15 y›ld›r odönemi yafl›yor, yaflat›yorlar.

Tasfiyecilik, “liberal burjuvazinin kar-fl›-devrimci ruh haliyle, küçük-burjuvazide-ki da¤›lma ve parçalanmayla ayr›lmaz birbiçimde ba¤l›”d›r der Lenin. (age sf 68) S›-n›fsal taban›n›n ise, “küçük-burjuva, ayd›nkesimlere dayand›¤›n›” söyler. Tasfiyeciönderler de, “bu hale nas›l düfltük”lerininyan›t›n›, kendi tarihlerinde ve s›n›fsal kö-kenlerinde aramal›d›r! “Ara s›n›f”› da “ma-ya”y› da orada bulacaklard›r! “Bafl dönme-si”, “kibir”, “narsizm” gibi hastal›klar›nkayna¤› da o s›n›fsal kökendedir.

Dolay›s›yla ortada bir “yanl›fl” var-sa, o da KEND‹LER‹D‹R! Kendilerini,kendi tarihlerini inkar ediyorlarsa, okendi bilecekleri ifltir. Ama kendileriniaklamak için, gelenek ve de¤erleriyle ta-rih yazm›fl bir hareketi karalamaya kal-karlarsa, -ki yapt›klar› budur- buna tümgövdemizle karfl› dururuz. Bu bizim tari-himize, flehitlerimize ve gelece¤imizekarfl› sorumlulu¤umuzdur.

Tasfiyeciler reformisttirTasfiyecilerin örgütü ortadan kald›r›p,

onu gevflek, flekilsiz bir çevre haline getir-meleri, ideolojik-siyasal durufllar›ndan ba-¤›ms›z de¤ildir. Çünkü devrim yapmak is-teyen her hareket, (küçük-burjuva ve ulusalkurtuluflçu hareketler de dahil) bir örgüte,hem de illegal bir örgüte ihtiyaç duyar. Bubir tercih de¤il, zorunluluktur. ‹ktidarda bu-lunan s›n›flar› alafla¤› edebilmek, baflka tür-lü mümkün de¤ildir çünkü. Ancak refor-mistler, legal partiyle veya grup-çevre ya-p›s›yla yetinebilirler. Onlar›n “iktidar pers-pektifi” en fazla seçimlerde baflar›l› oluphükümet kurabilmekle s›n›rl›d›r. Ufuklar›da, burjuva demokrasisini aflmaz. Bunlaradüzen-içi mücadele ile ulaflmak pekalamümkündür. O yüzden de düzen içinde bir

Tasfiyeci önderler,gerçekten de grupdöneminde kalm›fl-lard›r. O dö-

nemin yanl›fl ve kötüolan neyi varsa, ona

sar›lm›fl ve tekrarona dönmüfllerdir.

Kifli kültünden keyfiyönetime, ahbap-ça-vufl iliflkilerden bü-rokratik önderliktarz›na kadar, he-men her konuda,

gerisin gerio döneme gitmifller,“eski”yi en kötü bi-çimde diriltmifller-

dir... 90’l› y›llar›n ikinci

yar›s›ndan bu yana,yani son 15 y›ld›r odönemi yafl›yor, ya-

flat›yorlar.“Bu hale nas›l

düfltük”lerinin yan›-t›n›, kendi tarihle-

rinde ve s›n›fsal kö-kenlerinde aramal›-d›rlar! “Ara s›n›f”›

da “maya”y› da ora-da bulacaklard›r!

“Bafl dönmesi”, “ki-bir”, “narsizm” gibihastal›klar›n kayna-¤› da o s›n›fsal kö-

kendedir.

25Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

“teoriler” de, ya kitap özetleri, ya da bi-raz ondan, biraz bundan eklektik yaz›-lardan öteye geçmedi.

Ne teoriye yaklafl›m do¤ruydu, ne deteori ad›na üretilenler… Böyle olunca teo-ri, mücadelenin ve örgütün önünü ayd›nla-tan “bir fener”, “bir eylem klavuzu” olmakbir yana, geliflmenin önündeki en ciddi en-gel halini ald›. Zaten teori yapt›¤›n› iddiaedenlerin de, mücadelenin-örgütün önünüaçmak gibi bir dertleri yoktu. Onlar›n yap-t›¤› teori, entelektüel-ayd›nca bir tatmin,bir üstünlük arac›yd›. Kapitalizmin I. ve II.kesimine at›f yaparak, teori üretenleri “bi-rinci s›n›f”, örgütçüleri “ikinci s›n›f” kata-gorisine bile soktular. Bir ad›m daha at›p,“örgütçü” kavram›n› da kald›rarak, “akti-vist” yapt›lar ve “teorisyenler-aktivistler”ayr›m›n› körüklediler.

Asl›nda yap›lana teori, yapana dateorisyen demek, onlara gereksiz bir pa-ye vermek olur. Yaz› ile teori, yaz› yaz-makla teorisyenlik, ayn› fleyler de¤ildirçünkü. Biraz burjuva kültürü olan ve yaz-maya istekli herkes, yaz› yazabilir. Onlarda yaz› yazd›lar. Ve bu yaz›lar, ne kadarkar›fl›k, ne kadar anlafl›lmaz ise, o kadar“derin” say›ld›! Kadro ve taraftarlar bu ya-z›lar› anlam›yorlar ise, bu onlar›n “geri”li-¤ine verildi! ML usta ve önderler, en kar-mafl›k konular› bile olabildi¤ince yal›n, biriflçinin anlayabilece¤i basitlikte yazmayaçal›fl›rken, tasfiyeci yazarlar, en basit ko-nuyu bile çetrefilli, a¤dal›, anlafl›lmaz halegetirmeyi marifet sayd›lar. Dönemin post-modern tarz›n› bu alana da yans›tt›lar.

Bu kadar teori laf› yap›p da, bu alandabu denli k›s›rl›k yaflamak da, “bizim tasfi-yecilere” özgüydü. Teorinin her fley hali-ne getirildi¤i, kadro kriterlerinin yaz›yazmak ile ölçüldü¤ü, siyasal faaliyetinyay›n faaliyetine indirgendi¤i bir yap›-da, yay›n bile ç›karamaz hale geldiler.15 günlük dedikleri yay›nlar, önce ayl›¤a,sonra zaman› belirsiz bir bofllu¤a b›rak›ld›.Y›llarca tek bir yay›n ç›kmad›. Ard›ndan“interaktif yay›nc›l›k” diyerek sanal dün-yaya geçtiler, ama onu da yapamad›lar. ‹l-legal yay›n›n ise, sözünü dahi etmiyoruz.Ona ancak, örgütün ismini arkalar›na almaihtiyac› duyduklar›nda baflvurdular. -19Aral›k ve sonras› süreçle ilgili elefltirilereyan›t vermek, ya da devrimin karakterinide¤ifltirmek gibi…

“Yazarlar yazar, okurlar okur” olunca,böyle bir k›s›rl›¤›n do¤mas› kaç›n›lmazd›.Bir de buna, kadrolara, taraftarlara karfl›hiçbir sorumluluk duymamak eklenince,keyflerine göre konu belirleyen, istediklerizaman yazan bir vurdumduymazl›k, bir ba-fl›boflluk ortaya ç›kt›. Örgüt olmay›nca,disiplin de olmuyor, herfley kiflisel istekve tercihlere kal›yordu. Bu konuda kim-senin kimseye söyleyecek bir sözü, uygu-layabilece¤i bir yapt›r›m› da yoktu. Bu-nun temelleri TP sürecinde dinamitlen-miflti.

Hal böyleyken, flimdi “bildirge” yazar-lar› bu durumdan yak›n›yorlar. Kendi ya-ratt›klar› ortamdan flikayet ediyorlar. Karfl›taraf için “teoriyi pratikten kaç›fl›n bahane-si haline getiren, sa¤c› ayd›n entelektüaliz-

minin temsilcileri” diyorlar. “Yeni ve ye-nilenme ad›na neoliberal ideolojinin etkialan›na” girdiklerini söylüyorlar. Oysa90’l› y›llar›n ortalar›ndan itibaren “yeni”ve “yenilenme” ad›na anti-ML görüflleri,hep birlikte infla ettiler. Birbirlerinin yaz-d›klar› yaz›lara en az›ndan itiraz etmediler.Aksine “teorik katk›”, “盤›r açan görüfl-ler” “teoride s›çrama” diyerek methiyelerdüzdüler.

fiimdi o “teoriler”in ipli¤i pazara ç›k›n-ca, ya da hasm›na öldürücü darbeler indir-me gere¤i duyunca, bu gerçekleri itiraf et-menin bir k›ymeti harbiyesi kalm›yor. Ko-münist ve devrimci hareketin tarihindeflu iki nokta her zaman çok önemli ol-mufltur: Birincisi zaman›nda tav›r al-mak. ‹kincisi, do¤ru ve sa¤lam bir mev-zide bulunmak. Tasfiyecilerde ikisi deyoktur.

TP’nin daha bafllang›ç döneminde Ka-s›m ’95 tarihinde kaleme al›nan “TeorikGeliflimimiz Üzerine” bafll›kl› yaz›da, te-orinin bu ayd›nca ele al›n›fl tarz›na ciddielefltiriler yap›lm›flt›. “Teorik geliflmifllik,örgüt gibi çal›flmaktan, onu ete kemi¤e bü-ründürecek maddi bir güce dönüfltürecekkadrolardan yoksun olduktan sonra anlam-l› de¤ildir.” deniyordu mesela. (Yol Ayr›-m›-Tutanaklar sf:388) Lenin’in deyimiylebu flekilde ancak bir entellektüel çevre olu-nabilirdi, ama devrimci bir örgüt de¤il!

Örgütten ve “onu ete kemi¤e dönüfltü-recek kadrolardan” yoksun “teori” ile gel-dikleri nokta, bugünkü halleridir. “Bildir-ge” yazarlar›, tüm bu süreç boyunca bu tar-za ortak olmufl, onun savunculu¤unu üst-lenmifltir. Aradan 15 y›l geçtikten sonra,sanki yeni ortaya ç›kan bir durummufl gibive sanki ilk kez kendileri farketmifl gibi,“teorinin ayd›nca ele al›n›fl›”ndan yak›n-man›n ne anlam› olabilir? TP sürecini, ora-da neler söylendi¤ini bilmeyen taban› ya-n›ltmak ve kendilerini aklamak d›fl›nda…

“Fikirler zinciri, sözkonusu tarihin bafl-lad›¤› fleyle bafllamal›d›r.” der Engels ve“tarihsel örneklerlerle, gerçeklerle süreklitemas›” flart koflar. Oysa tasfiyeciler, 15 y›lönceki sorunlar›, -sadece “teori” konusun-da de¤il, daha pek çok konuda- yeni Ame-rika keflfediyormufl gibi flimdi dile getiri-yorlar. Hem de 15 y›l öncesine dair tek birözelefltiri yapmadan. Aksini onu külleye-rek, yok sayarak, hatta çarp›tmaya devamederek…

Tasfiyecilik, ideolojik dönekliktirTeoriyi, mücadelenin ve örgütün verili

durumundan kopuk, “kendinde fley” olarakele almak, troçkist bir bak›flt›r ayn› zaman-da. Troçkizmin en belirgin özelli¤i, somut-luktan kopukluk, dogmatiklik, beklemeci-liktir. 1917 devrimi s›ras›nda, ““enternasyo-nalizm” ad› alt›nda, Almanya ile savafladevam etme ›srar› ve Brest-Litovsk anlafl-mas›n› geciktirmesi, bu ilk proleter devri-mi tehlikeye sokmufltu. Ard›ndan “dünyadevrimi”” teorisiyle “tek ülkede sosyaliz-me” karfl› ç›km›fl, sosyalist inflay› saboteetmeye kalk›flm›flt›. Onun dogmatizmi ve“somut durumun somut tahlili”nden uzak“teorik do¤rular›”, devrim öncesi ve sonra-

Amaçlara uygun araçlar yarat›lm›-yor ise, o amaç için mücadele etti¤inisöylemek, demagojidir, iki yüzlülüktür.Devrim gibi bir amaçtan söz ediliyorsa(sosyalist ya da demokratik fark etmez)onun arac› olan illegal bir örgüt-partiflartt›r. Böyle bir araca sahip olmadan, oamaca ulaflamazs›n›z.

Tasfiyecilik ise, örgütün yads›nmas›,da¤›t›lmas›d›r. Dolay›s›yla devrimin yad-s›nmas›d›r. Sadece bu noktadan bak›ld›¤›n-da bile, tasfiyecili¤in reformizm oldu¤ukendili¤inden anlafl›l›r. Ama bununla da s›-n›rl› kalmaz, liberal burjuva görüfllerden,revizyonist-troçkist tezlere kadar her türanti-ML ak›mdan eklektik biçimde al›nm›fl“yeni” teorilerle süreç tamamlan›r. Ortayaç›kan, geçmiflle hiçbir ba¤› kalmam›fl, bam-baflka bir yap›d›r.

19 Aral›k tarihinin, yaflad›klar› tasfiyeyiher yönden a盤a vurmas› ve kendi deyim-leriyle, tüm örgüt güçlerinin “19 Aral›k sal-d›r›s› karfl›s›nda sergilenen pejmurdeli¤inflokunu” yaflamas›, bofl yere de¤ildir. ‘‘8800’’lliiyy››llllaarr››nn ttaassffiiyyeecciilleerrii aaçç››ss››nnddaann ““1122 EEyyllüüll””nnee iissee,, ’’9900’’ll›› yy››llllaarr››nn oorrttaallaarr››nnddaann iittiibbaarreennttaassffiiyyeecciillii¤¤ee kkaayyaannllaarr iiççiinn,, ““1199 AArraall››kk””oodduurr.. Bu iki tarih, karfl›-devrimin, komünistve devrimci güçlere azg›nca sald›r›s›n›n ta-rihidir, dolay›s›yla herkesin rengini a盤aç›kartan bir “turnusol”dur. Genel olarak 12Eylül’de özelde ise 12 Eylül zindanlar›ndaçok iyi bir s›nav vermifl, devrimin yüz ak›olmufl bir hareketin devamc›lar› oldu¤unuiddia edenlerin, 19 Aral›k sald›r›s› karfl›s›n-da böyle bir “pejmurdeli¤i” yaflamas› bile,hareketin geleneklerinden, de¤erlerindenne denli koptuklar›n›n göstergesidir. Kezatasfiyecili¤in reformizm oldu¤unun pratik-teki kan›t›...

’96 ve 2000 ÖO eylemlerinin, tasfiyeci-lerin “yumuflak karn›” oldu¤unu, içte yafla-nanlar› d›fla vurdu¤unu o zaman da belirt-mifltik. fiimdi söylenenler, bunun kabulü-dür. Tasfiyeci önderler, kritik dönemeçler-de hep tökezlediler. Çünkü devrimin ç›kar-lar›na göre de¤il, kendilerine endeksli ka-rarlar ald›lar. Bu kararlar›n do¤ru ve isabet-li olmas› mümkün de¤ildi. Ayn› zamandahem kendi tarihimizden, hem de bu tarihinyaratt›¤› önderlik anlay›fl›ndan kopuflun ila-n›yd›.

Devletin F tipi sald›r›ya haz›rland›¤›dönemde bolflevik tutsaklar, “Hücreler” ki-tab›n› haz›rlay›p, en kötü koflullarda bile di-renilebilece¤ini gösterirken, tasfiyeci ön-derlerden biri, Kuantum fizi¤i ve felsefeüzerine çal›fl›yor, burjuvazinin FelsefeKongresi’ne sunuyordu. Aradaki fark bukadar aç›kt›r.

Tasfiyecilik ayd›n entellektüalizmidirTasfiyeciler, örgütü yads›rken, karfl›s›-

na “teori”yi koydular. Konferanslar› ertele-menin de, örgütsel sorunlar› küçümseme-nin de gerekçesi, hep “teorik at›l›m” oldu.“Teorik at›l›m” ise, pratikten ve örgüt-ten kopuk bir flekilde bir yere kapan›pkitaplara gömülmek olarak ele al›nd›.Üstelik kapanan yer, cezaevi (ya da yurt-d›fl›) okunan kitaplar, revizyonist-troç-kist yazarlardan olunca, ortaya at›lan

19 Aral›k tarihinin,yaflad›klar› tasfiyeyi

her yönden a盤avurmas› ve kendi de-yimleriyle, “tüm ör-güt güçlerinin 19

Aral›k sald›r›s› karfl›-s›nda sergilenen pej-murdeli¤in flokunu”yaflamas›, bofl yere

de¤ildir. ‘80’li y›lla-r›n tasfiyecileri aç›-s›ndan 12 Eylül ne

ise, ’90’l› y›llar›n or-talar›ndan itibaren

tasfiyecili¤e kayanlariçin, 19 Aral›kodur. Bu iki ta-rih, karfl›devrimin,

komünist ve devrimcigüçlere azg›nca sald›-r›s›n›n tarihidir, do-

lay›s›yla herkesinrengini a盤a vuranbir “turnusol”dur.

Genel olarak 12Eylül’de, özelde ise

12 Eylül zindanlar›n-da çok iyi bir s›nav

vermifl, devrimin yüzak› olmufl bir hareke-tin devamc›lar› oldu-¤unu iddia edenlerin,

19 Aral›k sald›r›s›karfl›s›nda böyle bir

“pejmurdeli¤i” yafla-malar› bile, hareketingeleneklerinden, de-¤erlerinden ne denlikoptuklar›n›n göster-gesidir. Keza tasfiye-cili¤in reformizm ol-du¤unun pratikteki

kan›t›...

kede bile olanakl›d›r.” (aktaran Stalin, Le-ninizmin Sorunlar› -inter yay›nlar› sf 119)

Böylece “yeni bir faktör” - emperyaliz-min eflitsiz geliflme yasas›, emperyalist sa-vafllar›n kaç›n›lmazl›¤›, bunun sermayenindünya cephesinin genel zay›flamas›na vetek tek ülkelerde sosyalizmi olanakl› halegetirmesine yol açan bir faktör- ortaya ç›k-t›. Ekim devrimi ise, bunun prati¤i oldu.

fiimdi Q ekseninin “tek ülkede sosya-lizmi d›fllamaks›z›n” ibaresi, bu nesnel du-rumun reddedilemez olmas›ndand›r. Aksihalde Ekim devrimiyle birlikte ortaya ç›-kan yaklafl›k 40 y›ll›k bir sosyalizm dene-yimini reddetmifl olacakt›r. Sosyalist inflaa-y›, Stalin’i, dolay›s›yla Lenin’i reddetmiflolacakt›r. O yüzden “ça¤›m›z›n de¤iflti¤i”konusunda oldu¤u gibi “dünya devrimi”tezinde de utangaçca, daha gizli ve sinsi biryol izlemektedir. Asl›nda bu, troçkist tezle-ri kabul edilebilir bir hale çekme çabas›d›r.

Zaten tasfiyecilik, yine Lenin’in tan›-m›yla “ideolojik döneklik” de¤il midir?Onlar da “ideolojik dönek”li¤i son noktas›-na kadar vard›rma aflamas›ndad›rlar. ’98y›l›ndan bu yana “ça¤› de¤ifltirme” gayretiiçine girmifllerdi. (3. Konferans dediklerikonferas›n “Sonuç Bildirgesi”, “bir ça¤ bi-tiyor” diye bafll›yordu.) Ki bu iddialar, bur-juva ideloglardan y›llard›r duyulmaktayd›:Uzay ça¤›, bilim ça¤›, ayd›nlanma ça¤›,teknolojik devrim, post kapitalizm vb…Bu yöndeki elefltirilerden sonra, “ça¤” ye-rine “dönem” demeye bafllad›lar. Fakat Qçizgisi “ça¤›” de¤ifltirmekte kararl›! Her nekadar hala bunu “bir dönem kapanm›flt›r”sözüyle gizlemeye çal›flsa da, savundu¤ugörüfller, “ça¤›n de¤iflti¤i” noktas›na var›-yor. “Dünya devrimi”ni de onun üzerineoturtuyor. Bu, emperyalizm sonras›, yenibir aflamaya geçildi¤i anlam›na geliyor ki,“büyük dönüflüm” ile bunun ›spat›na girifli-liyor. Fakat alt›ndan da kalkam›yor. Ka-ustky’n›n “ultra emperyalizm” teorisiniça¤r›flt›ran savlar ortaya at›yor.

Böylesi bir “teori” merak› ve “yeni”fleyler söyleme iddias›, ayd›nlara özgüdür.Bir dönem Yalç›n Küçük, “Türkiye’ninLenin’i olma”ya öykünmüfltü, son geldi¤iyer, karfl›-devrimci ‹P çizgisidir. Fakat“emperyalist Türkiye” tezleriyle, bir çokla-r›n›n kafas›n› kar›flt›rd›, etkisi alt›na ald›.Bizim o y›llarda bu teze ve Yalç›n Küçük’edönük elefltirilerimiz, bugün Q ekseni içinde geçerlidir. Shakespeare’den yapt›¤›m›zo al›nt› da…

“Onun düflünceleri saman y›¤›n›na giz-lenmifl iki bu¤day tanesi gibidir. Bulmakiçin bütün gün aramak gerekir; e¤er bulur-san aramaya de¤medi¤ini görürsün!”

Ama bunal›m dönemlerinde, böyle“kurtar›c›”lar, sahte peygamberler çokç›kar. Bunlar, toplumsal çözümsüzlük-lere, tarihsel sorunlara çare bulduklar›-n› iddia ederek, bunun üzerinden primedinmeye soyunurlar. Kendi krizlerini,“marksizmin krizi”, “s›n›f›n krizi” olarakgösterip, ona çare bulduklar›n› söyler ve“yeni sosyalizm” teorilerini ortaya atarlar.Biz y›llar önce, bu hastal›¤›n ad›n› koy-mufltuk: Megolomani!

“Megolomani, kiflinin kendine üstün

yetenekler vehmetti¤i bir büyüklük hastal›-¤›d›r. Psikolojik aç›dan bir yandan kendigerili¤ini ve kusurlar›n› gizleme, öte yan-dan büyük iddialarla ilgi çekme ihtiyac›n-dan kaynaklan›r. Politik aç›dan ise, bunaorta yafltan itibaren geliflme gösteren biryafll›l›k hastal›¤› diyebiliriz.” (Yol Ayr›m›sf:86)

Tasfiyecilik dayanaks›z konuflmakt›rTasfiyeciler, genel olarak hareketin ta-

rihini, özel olarak da TP dönemini çarp›t›-yorlar. Düfltükleri durumu hala TP döne-miyle, “hizip”le aç›kl›yorlar. Yeni kufla¤›no süreci bilmemesini tepe tepe kullan›yor-lar.

Kendi yazd›klar› “örgütsel rapor”lar›n-da ’98 y›l›nda yapt›klar›n› iddia ettikleri 3.Konferansta, TP Tutanaklar›n›n -illegalite-ye ayk›r› bölümlerini ç›kararak- yay›nlamakarar› ald›klar› hat›rlat›l›yor. Sonra bu ka-rar, “unutuluyor, unutturuluyor” Neden?Çünkü TP tutanaklar›, bu hareketinad›m ad›m nas›l tasfiyecili¤e sürüklendi-¤ini ve bunlar›n as›l sorumlular›n›nkimler oldu¤unu ortaya koyan belgeler-dir. Her iki taraf da bunlar›n yay›nlanmas›-n› istemiyor. Ama TP üzerine bir dolu spe-külasyon yapmaya devam ediyorlar. Veoraya atfen yalan-yanl›fl konuflmay› sürdü-rüyorlar.

Örne¤in TP sürecinde kiflilerin hedefeal›nd›¤›n› söylüyorlar ki, bunu TP tutanak-lar› yalanl›yor. Örne¤in, Q ekseninin ken-dini her fleyin üstünde görmesini, TP süre-cindeki tutumuza ba¤l›yorlar ki, bunu daTP tutanaklar› yalanl›yor. Bunlar› belgeler-le ›spatlayacak durumday›z. Bir yandanbelgeleri gizleyen, öbür yanda asl› astar›olmayan fleyleri yaz›p konuflan bir yakla-fl›m, sahiplerine her zaman zarar verdi, k›-sa vadede birfleyler kazand›rd›ysa da uzunvadede kaybettirdi. Çünkü siyasette dü-rüstlük, güçlülü¤ün ifadesidir. Ancak za-y›flar, korkaklar, kendi suçlar›n› örtbas et-mek isteyenler, dayanaks›z ve belgesiz ko-nuflurlar. Tam da Lenin’in söyledi¤i gibi:

“Herkesin bir fleyi vard›r. Her toplum-sal katman›n kendi özgü yaflant›s›, kendial›flkanl›klar› ve e¤ilimleri vard›r. Her bö-ce¤in kendine ait bir silah› vard›r. Baz› bö-cekler kötü kokulu bir s›v› yayarak savafl›r-lar.” (Lenin)

“Hizip” hakk›nda onca laf edip de tekbir al›nt› yapmamak, neyin göstergesidir?TP’den, “hizip”ten o kadar yak›n›p da, bel-geleri gizlemek, ne anlama gelmektedir?Bugünkü rezil durumu perdelemek için, ta40 y›l öncesine grup dönemi hatalar›nadönmek yerine, 15 y›l öncesi oportünistbirlik neden masaya yat›r›lmaz?

Hala geç de¤ildir. TP tutanaklar› ya-y›nlanmal›d›r! Kim ne demifl, neyi sa-vunmufl, belgeleriyle ortaya ç›kmal›d›r!Bugünü anlamak, dünü, geçmifli bilmek-ten geçer.

Biz bunu 12 y›l önce yapt›k. Belgeler-den baz›lar›n› aynen, baz›lar›n› al›nt›larlayay›nlad›k. Ve yapt›¤›m›z tüm elefltirileribu belgelere dayand›rd›k. Bize dair ortayaat›lan iddialar ise, hem TP sürecinde, hemsonras›nda hep dayanaks›z, belgesiz oldu.

26 Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

s› her aflamada, Bolfleviklere büyük zorluk-lar yaflatt›. Lenin, daha devrim öncesindeTroçki’yi flöyle tan›ml›yor: “O, 1903’temenflevikti, menflevikli¤i 1904’te b›rakt›.1905’te yeniden menfleviklerin aras›nadöndü ve sadece ultra-devrimci sözler par-latmakla yetindi. 1906’da menfleviklerdenbir kez daha ayr›ld›, 1906’n›n sonlar›ndaKadetlerle seçim anlaflmas› yap›lmas›n› sa-vundu (yani bir kez daha menfleviklerle bir-lik oldu)... Troçki bir gün hiziplerden biri-nin ideolojik stokundan, ertesi gün ötekininstokundan çalar ve bu nedenle de kendisi-nin hizipler üstü oldu¤unu ilan eder.” (Tas-fiyecilik Üzerine sf:139)

Troçki, devrimin yenilgi y›llar›nda datasfiyecilerle birlik oldu, onlar›n saf›ndanBolfleviklere atefl açt›. Ne var ki, Stalin düfl-manlar›, Troçki’yi hep Bolflevikmifl gibigöstermeye, Ekim devrimi ve Lenin’le bir-likte anmaya büyük çaba harcad›lar. Sosya-list Sovyetler Birli¤i’nde geri dönüfl oluncada, bunu Troçki’nin do¤rulu¤una delaletsayd›lar. 90’l› y›llar›n bafl›nda bir bütünolarak “Do¤u Bloku” y›k›l›p, burjuvazi ka-pitalizmin ebedili¤i üzerine yaygaray› ba-s›nca, yeniden troçkist tezler, özellikle de“dünya devrimi” tezi palazland›.

fiimdi görüyoruz ki, bu rüzgarlar “bi-zim tasfiyeciler”i de etkisi alt›na alm›fl. “Qekseni” “büyük dönüflüm” ad›n› verdi¤i“yeni” icad›nda, ça¤›m›z›n (emperyalizmve proleterler devrimler ça¤›n›n) de¤iflti¤i-ni iddia ediyor. “Emperyalist kapitalizminiçsel dönüflümü”nden, “ça¤›m›z›n temel çe-liflkilerinde, her bir çeliflkinin kendi içeri-sinde ve birbiriyle olan iliflkilerinde farkl›-laflma”dan dem vuruyor. Buradan hareketlede “dünya devrimi”ne s›çr›yor. “Dünyan›nher yerinde emek-sermaye çeliflkisinin be-lirleyici çeliflki haline geldi¤i, tek ülkedesosyalizmi d›fllamaks›z›n bölgesel ve dün-ya sosyalist devrimi olana¤›n›n proletaryahareketinin önünde uzand›¤› koflullarda…”diye uzayan cümleler kuruyor.

Bugüne dek burjuva liberal ve troç-kist yazarlardan duydu¤umuz, “emper-yalist-kapitalizmin içsel dönüflümü”,“büyük teknolojik devrim”, “krize sis-tem içi çözümler” gibi teorileri, flimdionlardan dinliyoruz. Buna bir de “dünyadevrimi” eklenmifl durumda. Her ne ka-dar “tek ülkede sosyalizmi d›fllamaks›z›n”çekincesi konmuflsa da, asl›nda “tek ülkedesosyalizmin” reddine var›l›yor. Çünkü “tekülkede sosyalizm” emperyalizm ve proleterdevrimleri ça¤›n›n bir sonucu olarak yaflambuldu.

Marks döneminde bir “dünya devrimi”bekleniyordu. Ve devrimin kapitalizmin engeliflkin oldu¤u Avrupa ülkelerinde patlakverece¤i san›l›yordu. Fakat Lenin, emper-yalizmi incelerken, “kapitalist ülkelerin ik-tisadi ve siyasi geliflmesinin eflitsizli¤i” ve“s›çramal› niteli¤i” yasas›na ulaflt›. Emper-yalist savafllar›n kaç›n›lmaz bir zorunlulukhaline gelmesi de bu yasan›n üzerinden or-taya ç›kt›. Ve oradan flu sonuca vard›: “‹k-tisadi ve siyasi geliflmenin eflitsizli¤i, kapi-talizmin mutlak yasas›d›r. Bundan flu sonuçç›kar ki, sosyalizmin zaferi, bafllang›çta bir-kaç kapitalist ülkede ya da tek bafl›na bir ül-

Tasfiyecilik, yine Le-nin’in tan›m›yla “ide-

olojik döneklik”de¤il midir?

‘98 y›l›ndan bu yana“ça¤› de¤ifltirme” gay-reti içine girmifllerdi.

Bu yöndeki elefltiriler-den sonra, “ça¤” yerine“dönem” demeye baflla-

d›lar. Fakat Q çizgisi“ça¤›” de¤ifltirmekte

kararl›! Her ne kadarhala bunu “bir dönemkapanm›flt›r” sözüylegizlemeye çal›flsa da,savundu¤u görüfller,

“ça¤›n de¤iflti¤i” nok-tas›na var›yor. “Dünya

devrimi”ni de onunüzerine oturtuyor. Bu,emperyalizm sonras›,

yeni bir aflamaya geçil-di¤i anlam›na geliyorki, “büyük dönüflüm”

ile bunun ›spat›na giri-fliyor. Fakat alt›ndanda kalkam›yor. Ka-

ustky’n›n “ultra emper-yalizm” teorisini ça¤-r›flt›ran savlar ortaya

at›yor...“Onun düflünceleri

saman y›¤›n›na gizlen-mifl iki bu¤day tanesigibidir. Bulmak için

bütün gün aramak ge-rekir; e¤er bulursan

aramaya de¤medi¤inigörürsün!”

(Shakespeare)

27Nisan 2010Proleterce

DEVR‹MC‹ DURUfi

Hala ayn› flekilde yazmaya-konuflmaya de-vam ediyorlar. Bunlar› okuyan-dinleyenherkesin, dayanaklar›n›-belgelerini isteme-leri, en do¤al haklar›d›r. Hele ki bu haretiyaflatmak iddias›nda bulunanlar›n…

BBir yanda, bugün art›k her biri birgerçek olarak karfl›n›zda duran TP süre-cindeki elefltirilerimize “do¤ruydu” de-mek, ama di¤er yanda “yanl›fl yöntem iz-lediler, hizipçilik yapt›lar” demeye de-vam etmek, sizin paradoksunuzdur. Veart›k inand›r›c›l›¤›n› tümden yitirmifltir.Son 12 y›ld›r, gruplaflmalar, hizipler aras›n-da kaybolan sizlersiniz! TP sürecinde bir-likte gerçeklefltirdi¤iniz “merkez hizbin”faturas›n› böyle ödediniz. Hizipçi yaygara-s›n› bast›klar›n›z ise, bafl›ndan beri bunahaklar›n›n do¤du¤unu, ama edindikleri kül-tür ve gelenekten dolay› itibar etmedikleri-ni söylediler. Ve sonras›nda ne hizip, ne degrup sorunu yaflad›lar.

Diyelim ki, sizin dedi¤iniz gibi “hizip”yapt›lar, madem elefltirileri “do¤ru”ydu,neden o elefltiriler do¤rultusunda kendinizidüzeltmediniz?! Düzeltmek bir yana, 12 y›lboyunca derinlefltirerek sürdürdünüz! Venas›l oluyor da “hizipçi”lerden kurtuldu¤u-nuz halde, -ki iddian›z onlar›n engel oldu¤ufleklindedir- dolu dizgin geliflme yerine, hery›l biraz daha kan kaybedip küçüldünüz?!

Bu sorular› yan›tlamadan, sarfetti¤inizhiçbir sözün, geçerlili¤i yoktur. Bugüne ka-dar bu sözlerle bir yere var›lamad›¤› da gö-rülmüfltür.

Devrimci kopuflumuzdan sonra, duru-mu f›rsat bilerek hareketi elefltiri ya¤muru-na tutanlara flöyle demifltik: “Bugüne kadarT‹KB hakk›nda hiç bu kadar ayr›nt›l› elefl-tirileriniz olmufl mudur?.. Tasfiyeci döne-me iliflkin de do¤ru-düzgün bir elefltirinizyoktur. fiimdi tüzükten partiye, taktiktenpolitikalara kadar her konuda bir fleylersöyleyebiliyorsan›z, bunu tamamen bizimverdi¤imiz ideolojik mücadeleye borçlusu-nuz. Hem bizden besleneceksiniz, hem debizi “ideolojik-siyasi gerilik”le itham ede-ceksiniz! Bunun suyundan nasiplendi¤inizkuyuya tükürmekten fark› var m›d›r?” (YolAyr›m› sf313)

fiimdi ayn›s›n› tasfiyeciler yap›yor. Te-orinin ele al›n›fl›ndan üretimine, önderliktarz›ndan, kadro yap›s›na hemen her konu-da söylediklerimizi tekrarl›yorlar, hatta“devrimci kopufl”, “yeniden do¤ufl” gibi bi-zimle özdeflleflmifl kavramlar› kullan›yor-lar, sonra da hizipçiler” diye sald›rmaya de-vam ediyorlar. Bir kez daha yineleyelim:Suyundan nasiplendi¤iniz kuyuya tü-kürmekten vazgeçin!

Bugün sözde her iki taraf da özelefltirelyaklafl›yor. Fakat hareketin bu hale geliflive kopufllar›n as›l suçlusu olarak her biri,di¤erini gösteriyor. Q ekseni, daha önceyapt›¤› gibi, kopufllar› da karfl› taraf›n tar-z›yla aç›kl›yor. Ve kopanlar›, “örgüte sa-k›nmas›zca emek vermifl, ancak bu sürecinyaratt›¤› hayal k›r›kl›¤› ile uzaklaflm›fl yol-dafllar” diye taltif ederek yeniden saflar›naça¤›r›yor. Bugüne kadar, en küçük bir itira-za, elefltiriye tahammülü olmayanlar, onla-r› elinin tersiyle itenler, flimdi ça¤r›lar ç›ka-r›yor! Bu ça¤r›ya icabet eden olur mu, bile-

miyoruz. Ancak flundan eminiz, bunlar, omeziyetleri hala üzerinde tafl›yanlar olma-yacakt›r.

‹htilalci komünist hareketi, “ara ak›m”olarak niteleyenlerin, ya da “mayam›z bo-zuk” diye suçu tarihe havale edenlerin, buhareketi yaflatma iddias›, demogojiktir, saf-satad›r. “Süreklilik içinde kopufl”, “kopufl-ta süreklilik” diye diye, hareketin tarihin-den, geleneklerinden, de¤erlerinden tüm-den kopmufllard›r. ‹htilalci komünist ha-reketin gerçek sahipleri bellidir. Bugünedek her koflul alt›nda bunu yüreklice or-taya koymufllard›r. Onu yaflatmak vegelifltirmek isteyenlerin yeri de oras›d›r.

Tasfiyeciler devrime karfl› suçludurTasfiyeci önderler, kendi suçlar›ndan

dolay› örgütten ve mücadeleden uzaklaflan-lara ça¤r› yaparak, kendilerini affettirecek-lerini san›yorlarsa, yan›l›yorlar. Onlar, sa-dece tek tek komünistlere ac› çektirmekleve eritmekle kalmad›lar. 12 Eylül gibi ka-ranl›k bir döneme damgas›n› vurmufl, dire-niflin sembolü haline gelmifl, gelenek vede¤erleriyle, teorisi ve prati¤iyle tüm dev-rimci yap›lar üzerinde manyetik bir etkioluflturmufl komünist bir hareketi parçala-d›lar, güçsüz düflürdüler. Ona umut ba¤la-m›fl iflçi ve emekçileri, hayal k›r›kl›¤›na u¤-ratt›lar ve öncüsüz b›rakt›lar. Böylece dev-rimin öznel unsurunu iyice zay›f düflürdü-ler, Türkiye devrimci hareketini ve Türki-ye devrimini olumsuz yönde etkilediler. Oyüzden suçlar› çok büyüktür. Engels’in de-yimiyle “okyanusun bütün sular›, onlar›ngünahlar›n› temizleyemez!”

Tasfiyecili¤e karfl› tepkimiz, öfkemiz,bundand›r. Bu tepki, s›n›fsald›r, devrimci-dir. Her suçun bir cezas›, her kötülü¤ün birkarfl›l›¤› vard›r. fiimdi yaflanan budur. Bu-nu, koflullarla, baflkalar›yla aç›klay›p s›yr›l-mak mümkün de¤ildir. Art›k bu gerçek gö-rülmelidir.

Görülmesi gereken bir di¤er gerçekise, art›k ayn› gelene¤in insanlar› olma-y›fl›m›zd›r. Onlar, bu gelenek ve de¤er-lerden kopal› y›llar olmufltur. Her fleyle-ri de¤iflmifltir. Sadece ideolojik-siyasiyönden de¤il, ruhsal yönden bir farkl›-laflmad›r bu.

Öyle ki dilleri bile bozulmufltur. “Dille-ri var, bizim dile benzemez” derler ya, tamda öyledir. Birbirlerine karfl› sarfettilerisözler inan›lmazd›r. “X özel örgütü”, “de-rin MK” diyerek, kontrgerillay› tan›mlayansöylemleri birbirlerine karfl› pervas›zcakullanabilmektedirler. Sadece birbirlerinedönük de¤il, genel olarak kulland›klar› jar-gonda büyük bir deformasyon, devrimcide¤erlere yabanc›laflma vard›r. Mesela içyaz›flmalar›nda, ÖO eylemine “obezite so-runu”, F tiplerine “tipitip”, yeralt›na “kaç-göç” diyecek kadar düflük ve incitici bir dilkullanabiliyorlar. Bu jargonun “illegalite”ile bir alakas› olmad›¤› aç›kt›r. ‹nternetüzerinden tart›flmalar yürüten, her fleyi tümaç›kl›¤› ile ortaya döken, isimleri, konum-lar› say›p döken kiflilerin, böyle bir kayg›tafl›mad›klar› ortadad›r.

Bu noktada bbiirr ççiifftt ssöözzüümmüüzz ddee ddii¤¤eerrddeevvrriimmccii yyaapp››llaarraa oollaaccaakktt››rr.. Tasfiyeciler-

den kopuflumuzu, devrimin ç›karlar›na gö-re de¤il de, niceliksel güce, ya da “merke-ze” göre de¤erlendirip tutum alanlar, songeliflmeler üzerine düflünmelidirler. Bunda,kendi içlerinde yaflad›klar› iç sorunlar vetasfiyeci rüzgarlardan etkilenmelerinin ro-lü olmufltur. Fakat devrimci yönlerini koru-yanlar bile, tasfiyecilerin yaflad›klar› çürü-meyi görüp, ona göre net bir tutum alama-m›flt›r. Uzunca bir süre (DHKP-C’nin 2005y›l›ndaki giriflimini d›fl›nda tutarsak) ceza-evlerindeki konseylerde temsil sorununuyaflatm›fllard›r. Y›llarca s›n›f mücadelesi-nin en keskin yafland›¤› dönemlerde, kendideyimleriyle “esameleri okunmaz” iken,bir “dergi çevresi” olmaktan bile uzak düfl-müfllerken, bu tutumlar›n› sürdürenler ol-mufltur.

Yeni bölünmede, bu yap›lar›n hangikriterleri esas alacaklar› meçhuldür.Çünkü önceki kriterlerinin hepsi çök-müfltür. Son ayr›l›flta ‘merkez’ kimdir,‘ço¤unluk’ kimdedir? Durumlar› ortaday-ken “örgüt” olarak görmeye devam m› ede-ceklerdir? Bu sorulara nas›l yan›t verecek-ler, neye göre tutum alacaklard›r, belirsiz-li¤ini korumaktad›r.

Geçmiflte söylediklerinin hepsine sün-ger çekerek, her iki kesimle de aray› iyi tu-tabilirler. Ve iki kesim, kardefl kardefl yafla-d›klar› sürece, bu tutum bask›n gelebilir.Bizim baflkald›r›m›z tasfiyecili¤e karfl› ol-mufltur, fakat son geliflmeler, tasfiyecilerinkendi içindeki çatlamad›r. Dolay›s›yla bir-birlerine karfl› daha “hoflgörülü” ve “es-nek” olabilirler. Bu flafl›rt›c› da olmaz. Fa-kat bu durum, devrimci yap›lar›n ayr›flmasüreçlerindeki yanl›fl bak›fllar›n› ortadankald›rmaz. Her birine düflen, bu son gelifl-melerden kendi adlar›na do¤ru sonuçlar ç›-karmakt›r.

* * *’98 bir milatt›! Tasfiyeciler aç›s›ndan,

geriye gidiflin, gruplaflman›n, çürümenin,bütün kötülüklerin milad›… Bizim içinse,“yeniden do¤ufl”un, tasfiyeci izlerden kur-tulman›n, komünist ilke ve normlarla hare-keti yeniden diriltmenin milad›…

Onlar tasfiyecili¤in batakl›¤›na gömü-lürken, biz tarihimizden ve geleneklerimiz-den kopmadan, devrimci ve militan yönle-rimizi koruyarak, ar›na ar›na ilerledik. Ve“Tasfiyecilik yenilgiye, Bolflevizm zaferegötürür!” slogan›n› bayrak edindik. Buinanc› hiç yitirmedik. fiimdi onun sonuçla-r›n› yafl›yoruz.

Ama tasfiyecili¤e karfl› mücadelemizbitmedi! Devrimin yükselifle geçmesiylebirlikte tasfiyecilik gerilemeye bafllad›ysada, onun yeni dönemdeki tezahürleriyle sa-vafl›m›m›z sürekli olacakt›r. Ve gerçek za-fer, bu hareketi yeniden güçlü k›ld›¤›m›z-da, devrimin hareketi haline getirdi¤imizdeyaflanacakt›r. Kendimize vuraca¤›m›z kri-ter budur.

Tasfiyecili¤e ve tasfiyecilerin son du-rumuna iliflkin söyleyecek daha çok fleyvard›r. Ama bu kadar yeterlidir. fiairin de-di¤ini gibi “Söylenecek söz çok / Amavaktimiz yok / YÜRÜYEL‹M!”

Onlar, sadece tek tekkomünistlere ac› çek-tirmekle ve eritmeklekalmad›lar. 12 Eylülgibi karanl›k bir dö-neme damgas›n› vur-mufl, direniflin sembo-lü haline gelmifl, gele-

nek ve de¤erleriyle,teorisi ve prati¤iyle

tüm devrimci yap›larüzerinde manyetik bir

etki oluflturmuflkomünist bir hareketiparçalad›lar, güçsüz

düflürdüler. Ona umutba¤lam›fl iflçi ve

emekçileri, hayal k›-r›kl›¤›na u¤ratt›lar ve

öncüsüz b›rakt›lar.Böylece devrimin öz-nel unsurunu iyice

zay›f düflürdüler, Tür-kiye devrimci hareke-tini ve Türkiye devri-mini olumsuz yöndeetkilediler. O yüzdensuçlar› çok büyüktür.Engels’in deyimiyle“okyanusun bütün

sular›, onlar›n günah-lar›n› temzleyemez!”

Tasfiyecili¤e karfl›tepkimiz, öfkemiz,

bundand›r. Bu tepki, s›n›fsald›r,

devrimcidir.

Ayl›k siyasal dergi Nisan 2010 Say›: 15 Fiyat›: 2 TL (KDV dahil)

Sayfa 2’de sürüyor

ekel iflçilerinin 1 Nisanbuluflmas›, daha Ankara giriflindepolis barikatlar›yla engellendi.Otobüsleri durdurulan iflçiler vedestekçiler, kilometrelerce yoluyürümek zorunda kald›. Türk-‹flGenel Merkezi’nin önü ve bulun-du¤u cadde, polis ablukas›alt›ndayd›. ‹flçiler ve devrimciler,bu ablukay› k›rmak için gün boyueylem yapt›. Ancak akflam saat-lerinde caddeye girebildiler.

Ertesi gün de manzara ayn›yd›.Tek G›da ‹fl Genel Baflkan› MustafaTürkel, polis ablukas› alt›ndakonuflma yapt›. Ve yeni “eylemtakvimi”ni aç›klad›. ‹lkinde bir aysonraya att›¤› Ankara buluflmas›n›,bu kez iki ay sonraya erteledi.Amaç belliydi: Sürece yaymak,so¤utmak, gündemden düflürmekve eritmek...

1 Nisan, bunun en iyi gösterge-si oldu. Bu duruma tepki duyaniflçiler, sendika alehine sloganlaratarak, Mustafa Türkel’in üzerineyürüdüler. Bir zamanlar BayramMeral’in iflçilerden kaçmak içina¤aca t›rmanmas› gibi, Türkel dekendini bir binan›n içine att›.

Tekel iflçisi, yaln›zca devletinkolluk güçlerinin barikat› ile de¤il,sendika a¤alar›n›n barikat›yla dasavaflmak, onlar› aflmak zorundakalm›flt›. 1 Nisan buluflmas›, bunuçok daha aç›k ve çarp›c› bir flekildeortaya koydu.

* * *

Önümüz 1 May›s! Bu önemligüne, iflçi ve emekçiler, eylemlerlegiriyor. Tekel iflçilerinin yakt›¤›atefl, ülkenin dört bir yan›nayay›lm›fl durumda. Bir çokiflyerinde direnifller sürüyor.

T

Birlik, Mücadele, Dayan›flma!

1 May›s’ta

1 May›s Alan›na!