Post on 14-Mar-2023
TÜRK DÜNYASI GENÇLİK KURULTAYLARI
ÜZERİNE BİR ZİHNİYET DEĞERLENDİRMESİ*
Abdullah Temizkan**
DTGB, Şubat 1992’de Tatar Gençleri Birliği
Azatlık’ın öncülüğünde Rusya Federasyonu içindeki
Türk Devlet ve Toplulukları ile Kırım ve
Azerbaycan’dan gençlik teşkilatlarının katıldığı Türk
Dünyası Gençlik Kurultayı’nda doğmuştur. DTGB
gönüllü, bağımsız, milletlerarası bir demokratik platform
olarak kurulmuş ve temelini uluslararası normlardan,
insan hakları deklarasyonuna paralel devletlerarası
anlaşmalardan almıştır. Bugün Türklerin yaşadığı 36
ülkeden 41 kuruluşu üye ve gözlemci statüsünde
bünyesinde barındıran DTGB, bu haliyle, uluslararası
gençlik örgütlerinin en büyükleri arasındadır. 1
Bugüne kadar toplam 12 kurultay toplanmıştır.
Her kurultay ayrı bir Türk yurdunda gerçekleştirilmiştir.
Kurultaylarda Türk Dünyasının dört bir köşesinden gelen
* Bu metin Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü
tarafından, 09-15 Nisan 2006 tarihleri arasında İzmir/Çeşme’de
gerçekleştirilen Türk Dünyası Kültür Kurultayı’nda sunulan tebliğin
genişletilmiş halidir.
**Dr. Pamukkale Üniversitesi 1 http://dtgb.blogspot.com
gençler, birbirlerini tanıyor, Türk kültürünün farklı
renklerine şahit oluyor, Türkçe’nin farklı ağız ve
şivelerine aşinalık kazanıyor, her şeyden önce organik bir
Türk dünyasının varlığını müşahhas bir şekilde tecrübe
ediyor. TİKA’nın desteğiyle gerçekleştirilen
kurultayların delegeleri hemen her sene yaklaşık beşte bir
oranında değişmektedir. Kurultaylar da siyaset, ekonomi,
tarih, dil-edebiyat, iletişim, kültür-sanat, din, ekoloji,
spor komisyonlarında çalışmalarını yürütüyorlar. Sonuçta
her komisyon kendi raporunu oylayıp belirledikten sonra
bu raporlar madde madde oylanarak kabul edilir ve en
önemli olduğu kabul edilenler sonuç bildirisine dahil
edilir ve öylece ilân edilir. Çok güncel ve acil olan
kararlar ayrıca müracaat metinleri ve müstakil karar
metinleri halinde kaleme alınarak ilgili yerlere ulaştırılır.
Buradan da anlaşıldığı üzere kurultayın karar
mekanizmaları demokratik bir işleyişe sahiptir. Bu
sürecin farklı kademelerinde görev alan, ve demokratik
süreçlere şahit olan gençlerin her şeyden önce demokrasi
pratikleri artıyor ve hepsinden önemlisi demokratik bir
kültür hadisesi olan demokrasi kültürünü
edinmektedirler. Belki de en önemlisi birbirleriyle empati
kurarak birbirlerinin dertlerini paylaşmaları, kimin ne
sorunu var bilip buna birlikte çözüm aramalarıdır. Tabii
olarak farklı fikir ve düşüncelere sahip olanlar da
olmakta onlar da tartışarak demokratik yollarla uzlaşma
kültürünü yaşayarak edinmektedirler. Kurultay süresince
her gittikleri Türk yurdunda o bölgedeki Türk mimarî
eserlerini, müzeleri gezerek arkeolojik kalıntıları görerek
bilgi ve görgülerinin artırmakta o yöredeki Türklerin
yaşayış tarzlarına şahit olmaktadırlar. Yeni arkadaşlıklar
kurmakta uzaktaki kardeşleriyle bağlarını
kuvvetlendirmektedirler.
Türk Dünyasının problemlerini iki ana başlık
altında toplamak mümkündür. Birincisi bağımsızlığını
kazanmış Türk topluluklarının problemleri. İkincisi
Bağımsızlığını kazanamamış Türk topluluklarının
problemleri. Bağımsızlığını Kazanmış olan Türk
devletlerinin en büyük problemi bağımsızlıklarını ve
egemenliklerini nasıl ve hangi şart altında devam
ettirebilecekleridir. Bu bağımsızlık ve egemenlik
endişesinin bir ayağı tekrar Rus Hakimiyetine girme
korkusu ile beslenen siyasal bir endişedir. Güvenlik
endişesi sadece Sovyet İmparatorluğu’nun
hâkimiyetinden kurtulan Türk toplulukları için değil
Osmanlı İmparatorluğu’nun eski hakimiyet bölgesinde
kalan Türk toplulukları için de geçerlidir.2 Bu nedenle sık
sık birlik mesajları verdikleri görülmektedir. Bu endişe
başka bir kaynaktan ve farklı bir tehdit unsuru ile de
beslenmektedir. Bu, ekonomik olarak başka bir siyasal
gücün boyunduruğu altına girerek sömürgeleşme
endişesidir. Bütün diğer endişeler bu iki ana endişeden
beslenmektedir. Bu tehdit daha çok Batılı sanayileşmiş
ülkelerden gelmektedir. Bağımsızlığını kazanamamış
Türk topluluklarının en büyük problemi ise yok olma
korkusudur. Bu asimile edilme korkusu olarak da
nitelendirilebilir.
2Türk Dünyası Gençlik Kurultayları VII (22-29 Eylül 1997,
Girne-Kıbrıs ), Yayına Hazırlayan:Yücel Hacaloğlu Ankara 1997,
s.25.
SİYASET KOMİSYONU RAPORLARI
Neo-kolonyalizm ve Türk Dünyası
1993 yılında Kazan Kurultayı’nda Dünya Türk
Gençleri Birliği Başkanı Talgat Ahmedişin’in yaptığı
konuşmada, Türk Dünyası’nın önemli bir kısmının halâ
sömürge olduğu gerçeğine vurgu yaparak, Türk
halklarındaki etno-millî şuur eksikliği, Genel olarak Türk
dayanışmasının azlığı, siyasî görgü ve fikir özgürlüğü
eksikliği, Türklerin egoist olması ve Orta Asya’da siyasî
bir birliğin olmamasını bu durumun sebebi olarak
göstermiştir. Ahmedişin, çözüm olarak, iletişimin daha
yüksek bir seviyede olmasını, maddî bağlantı ve
yardımlaşmanın artmasını ve askerî yardımlaşma ile
Ortak Türk Yurdu’nu dünya teröründen korunmasını şart
koşmaktadır.3 Aynı Kurultayda Türkiye delegasyonu
başkanı Yakup Deliömeroğlu, Türklüğün parlak
geleceğine olan inancını dile getirerek, 70 yıl sonra bir
araya gelişin heyecanın yaşandığını ifade ediyor.4 İki
konuşmacının bulundukları konumun, durum tespiti
yapma ve geleceğe bakış açılarındaki rasyonellik
derecesini etkilediği görülüyor. Sovyetler Birliği’nin
siyasî idaresi altındaki toplumlardan gelenler siyasal
tecrübelerinin verdiği bir soğukkanlılıkla kendi
3 Türk Dünyası Gençlik Kurultayları III-IV(1993
Kazan,Tataristan-1994 Bahçesaray-Kırım), Yayına Hazırlayan:
Yücel Hacaloğlu, Ankara 1995., s.27. 4 A.g.e.,s.31.
sorunlarını daha net bir şekilde ortaya koyarken, onlara
göre göreceli özgür ülkelerde yaşamış olanlar, Türk
Dünyasının meselelerine romantik bir yaklaşım
sergilemişlerdir. Homo-sovieticus dediğimiz sovyet-
insanının da Batı’nın demokratik ve liberal toplumlarına
bakışlarında aşırı bir güvensizlik olduğu ortadadır. Bu
güvensizliğin Türk devlet ve topluluklarının kendi
toplumsal, ekonomik ve siyasal yapılarının henüz tam
olarak oturmaması nedeniyle, kendilerine olan
güvensizliklerinden beslendiğini söylemeliyiz. Farklı
sosyal gerçeklerden hareket etmelerinin yanında
birbirlerini yeni tanıyor olmalarının da getirdiği
çekingenlikle, meseleleri tartışırken ortak bir çözümde
buluşmakta zaman zaman zorlandıkları görülmektedir.
Bu yüzden de alınan kararlar uygulanabilir olmaktan
uzak ve sadece temenni mahiyetinde kararlar olmuştur.
1996 Ufa kurultayı’nda dünyada artık ortak kültür
ve medeniyet eksenli bir bölünme olduğu tespitinden
hareketle millî kimliklere daha çok önem verilen bir
atomizasyon sürecinin başladığı ve bu sürecin baş
aktörlerinin de millî devletler olacağı ileri sürülmüştür.5
Görüldüğü gibi Huntington’un medeniyetler çatışması
teorisi benimsenmiş ve bunun üzerinden bir takım siyasal
okumalar ve öngörüler yapılmıştır. Bu kabulleniş bir
yerde bu teoriyi bir film senaryosu gibi uygulamaya
koyan batılı devletlerin nisbetsiz güçleri karşısında
çaresizliğin veya en azından onu taktir edişin de bir
ifadesi olarak kabul edilebilir. Ancak bu sürecin
beklendiği gibi işlemediği de ortadadır. Gücü elinde
5 Türk Dünyası Gençlik Günleri VI(16-22 Ağustos 1996 Ufa-
Başkurdistan), Yayına Hazırlayan, Yücel Hacaloğlu, Ankara
1996.,s.34.
bulunduranlar milli devletleri, boylara, kabilelere ve
mezheplere göre de parçalayarak öngörülemeyen çok
daha ileri bir parçalama sürecini işletmektedirler. Bu
politika Türk Dünyasını da tehdit etmektedir. Yine bu
kurultayda bağımsızlıklarını kazanamamış ve uluslararası
ilişkilerde resmen tanınmayan Türk topluluklarının,
Birleşmiş Milletlerde Temsil Edilmeyen Topluluklar
Konseyi teşkilatına üye edilmeleri ve bu teşkilatın etkin
hale getirilmesi için Türk devlet ve toplulukları
yönetimlerinin girişimde bulunmalarının zaruri olduğu
ifade edilmektedir.6
Ufa Kurultayı’nda Türk Cumhuriyetleri devlet
başkanlarına hitaben alınan bir karar metninde, Batı’nın
insan haklarını koruma ve “sınırların değişmezliği” gibi
sloganlarının arkasında “neo-kolonyalizm”in bulunduğu
ifade edilmektedir. Ermenilerin Karabağ’ı işgali,
Tacikistan’ın kolonizasyonu ve Çeçenistan’daki Rusların
gerçekleştirdikleri katliamlar bu tespitin delilleri olarak
sunulmaktadır. Neo-kolonyalizmden korunmak için Türk
devletlerinin birbirleri ile işbirliğine gitmeleri gerektiği,
Türk dünyasının geleceği için Türklerin anti-emperyalist
kampta yer almaları gerektiği ifade edilmektedir.7 Tek
kutuplu dünyadan çok kutuplu ve dengesiz bir dünya
sisteminin oluşmasının dengeleri Atlantik’ten Pasifik’e
kaydırdığı ve bu durumun Türk Dünyasının önemini
artırdığı iddia edilmektedir.8 Görüldüğü üzere insan
hakları, Türk insanının hak ettiği bir muamele ve hukukî
düzen olmaktan ziyâde batının az gelişmiş ülkeleri
sömürmek için kullandığı bir tahta at olarak
6 A.g.e.,s.36.
7 A.g.e.,s.57-58.
8 A.g.e.,s.77.
algılanmaktadır. Batıdan bağımsız bir insan hakları
hukukunun tasarlanamaması, düşünce dünyamızın batıyı
tahlil ederken bile batıya muhtaç olduğunu ortaya
koymaktadır. Batıya dair bu endişenin ortaya çıkmasında
Türk Dünyasının kendine güvensizliği kadar batılı
güçlerin sabıka dosyalarının da rolü vardır. Burada anti-
emperyalist kampta kendine yer arayan Türk gençleri bir
taraftan da Türk dünyasında bütün müesseseleriyle
birlikte serbest piyasa ekonomisinin yerleşmesi için çaba
sarf etmektedirler.
Kıbrıs Kurultayı’nda “Avrasyacılık” fikri
gündeme alınmıştır. Kurultay delegelerine göre,
“Avrasyacılık denen fikrin ne olduğu malum değildir ve
bunun Türk halkları arasındaki işbirliği ile alakası
yoktur”.9 Bu konu tartışmaya değer bulunmamıştır. Onu
yok saymak olmadığı anlamında gelmez. Böylesi
konuların gündeme alınarak tartışılması en azından
adamakıllı tahlil edilmesi daha entelektüel bir tavır
olurdu.
1998’deki Türkistan Kurultayı’nda açılış
konuşmasını yapan Talgat Ahmedişin, Amerika Birleşik
Devletleri dâhil batılı güçlerin Türk halklarını ikinci sınıf
yada ebedîyen geri kalanların arasında görmek
istediklerini, çeşitli metotlarla Türklere hayat tarzlarını,
değerlerini ve yönetimlerini kabul ettirmeye çalıştıklarını
iddia etmiştir.10
Burada Rus sömürüsünden kaçarken
kapitalist batılı devletlerin sömürüsüne maruz kalmanın
yanı sıra bir değişme, dönüştürülme ve başkalaştırılma
9 Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı VII(22-29 Eylül
1997, Girne-Kıbrıs), Yayına Hazırlayan: Yücel Hacaloğlu, Ankara
1997., s.27. 10
VII. Kurultay,s.9.
korkusu da sezilmektedir. Hem başka kültürleri tehdit
olarak algılama(zenofobi) hem de başkalaşma
korkusu(heterofobi) yer almaktadır. Bu tavır aslında
muhtemel bir kültürel kaosa, müphemliğe karşı
oluşturulmuş savunma mekanizmasıdır.11
2004 Köstence Kurultayı’nda ise bambaşka bir
yaklaşımla karşı karşıyayız. 11 Eylül saldırılarıyla tehdit
ve fırsat algılamalarının değiştiği bu durumun Türk
Dünyasının önüne yeni fırsatlar çıkardığı ancak bununla
birlikte yeni tehditleri de içerdiği ifade edilmiştir.
Yapılan bu tespite dayanarak yeni politikalar
belirlenmesi gerektiği iddia edilmektedir. Bu arada Orta
Asya’daki dengeler açısından Çin’in süper güç olmasına
da vurgu yapılmaktadır.12
Kurultay delegeleri
söylemlerinde Batı’nın hegemonyasını da sorgulamaktan
geri kalmamaktadırlar.13
Türkiye delegasyonu başkanı Orhan Kavuncu,
Küresel hegemonya kaygısını konuşmasına yansıtmakla
beraber daha önce kaygılarını belirtenler gibi bunun
mahiyetine dair bir tanımlama yapamamaktadır. Sadece
“Türkler güçlüdür” diyerek hegemonya karşısındaki
direnme kararlılığını göstermekle kalmıştır.14
İstanbul
Kurultayı’nda bu tespiti yapmaya çalışanlar olduğunu
belirtmek gerekir. Dünya Türk Gençleri Birliği genel
başkanı Dr. Hasan Ali Karasar, “Küreselleşme Sürecinde
Türk Dünyası’nda Yakınlaşma Stratejileri ve Avrasya”
11
Zygmunt Bauman, Sosyolojik Düşünmek, İstanbul 1999.,s.173. 12
XI. Kurultay(Köstence), s.35. 13
A.g.e., s.101. 14
Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı XII(13-20 Kasım
2005, İstanbul-Türkiye), Yayına Hazırlayan: Yücel Hacaloğlu,
Ankara 2005.,s.11.
başlıklı bildirisinde, hem bu teşhisi yapmaya hem de
öneriler sunmaya çalışmıştır. Küreselleşmeyi, bir efsane
veya mit olarak nitelendiren Karasar, bunun gerçekten
olabilmesi için hâkim kültür olma iddiasındaki güçlerin,
fiilen dünyanın hemen her yerinde kendi kurum, kültür
ve kurallarını hakim kılmaları gerektiğini tarih boyunca
bunu sadece Büyük İskender’in gerçekleştirebildiğini
iddia etmektedir. Küresel olduklarını iddia eden güçlerin
Stalin’in Milliyetler siyasetini uygulayarak ulus devletleri
parçalayıp dağıttıklarını, bunu yaparken de sivil toplum
kuruluşlarını maşa olarak kullandıklarını ileri
sürmektedir.15
Karasar, ABD’nin küresel güç olma
iddiasını reddetmektedir. Küresel güç olma olgusu
tartışmaya açık bir konu olmakla beraber, ABD’nin
Büyük İskender’den farklı bir konumda olduğu ortadadır.
Dünyaya İskender’e göre daha yukardan baktığı ve
dünyanın hemen her noktasına müdahale edebilecek bir
güce sahip olduğu ortada olan bir güce ne denmesi
gerektiğini tartışmaktan ziyade, bu güce karşı nasıl
direnileceği, Stalin’den mülhem milliyetler siyasetine
rağmen birlik ve bütünlüğün nasıl muhafaza edileceği
üzerine düşünülmesi gerekir. Kaldı ki, Türk Dünyasını
tehdit eden sadece ABD değildir. Önümüzdeki yılların
süper gücü Çin ve Kuzeyde eski günlerin hayaliyle fırsat
kollayan Rusya Federasyonu’nu da hesaba katmak
gerekir.
İslâm dünyasının ve Türk dünyasının “yeni büyük
oyun”un arenası olmaya devam edeceklerini söyleyen
Karasar, bu oyunda kötü rolünü İslâm ve Türk
dünyasının oynayacağını ileri sürmektedir. Büyük
Ortadoğu Projesi’nin “özgürlükçü, demokratik,
15
A.g.e.,s.56-57.
kalkınmacı, sivil toplum temelli ve küreselleşen dünyaya
entegre” hale getirme projesi olduğunu, bütün bu
senaryolar arasında Türk dünyasının ancak bir Rönesans
yarattığı taktirde ayağa kalkabileceğini iddia
etmektedir.16
Karasar’ın bu tespiti üzerine tartışılması
gerekmektedir. Bir Türk rönesansı nasıl yaratılır?
Rönesansın felsefesi ne olmalıdır? Türk Dünyasına
dayatılan, liberalizmden veya sosyalizmden başka nasıl
bir dünya görüşü yaratılabilir? Üç Tarz-ı Siyaset gibi
önümüzde uygulamayı bekleyen hazır reçete yok. Bütün
bu paradigmalar arasında, hepsini hesaba katarak ama
onlara bağımlı olmayan tarz-ı siyaset için gerekli olan
Türk rönesansını hazırlayacak Türk gençlerine yatırım
yapılması gerekir. Bu bakımdan Karasar’ın tespiti çok
önemlidir.
Kurultayda “Orta Asya Birliği” isimli bir tebliğ
sunan Aynur Kazina, Kazakistan devlet başkanı
Nazarbayev’in “biz dünya ekonomisinin daimi kaynak
ocağı halinde kalacağız ya diğer bir imparatorluğun
gelmesini bekleyeceğiz yada Orta Doğu bölgesinin
yeterince birleşmesine doğru ilerleyeceğiz. Bu üç yoldan
birini seçmeliyiz…” sözlerini aktarmaktadır. Nazarbayev
çözüm olarak Orta Asya ülkeleri Birliği’nin kurulmasını
teklif ettiğini söylüyor.17
Kurultayların hemen hepsinde
en fazla üzerinde durulan tema, “birlik” olma “işbirliği
yapma” gibi konulardır. Nazarbayev bu teklifiyle Türk
gençlerinin duygularına tercüman olmuş gibi
görünmektedir.
16
A.g.e.,s.57. 17
A.g.e.,s.194.
İşbirliği
1994 Kırım Kurultayı’nda Türk Dünyası’nda
işbirliği fikri üzerinde yoğunlaşıldığı gözlemlenmektedir.
Siyasî ve askerî idare için insan gücü yetiştirilmesi fikri
ön plana çıkmıştır.18
Bağımsız Türk cumhuriyetlerinin
kendi aralarında işbirliğine girdikleri taktirde bölgenin
büyük güç olmaya aday olduğu, bunun için işbirliği
yollarının aranması gerektiği ayrıca İdil-Ural, Sibirya ve
Kuzey Kafkasya’da yaşayan Türk boylarının kendi
aralarında konfederasyon kurarak birlikte hareket
etmelerinin faydalı olacağı ifade edilmiştir.19
İşbirliği, 1995 Kırgızistan Kurultayı’nda da
işbirliği üzerine en fazla kafa yorulan konulardan biri
olmuştur. Bu kurultayın açılış konuşmasını yapan Talgat
Ahmedişin, Ortak Türk Yurdunu kurma fikrinden
hareketle, ortak Türk haberleşmesinin ve manevi irtibatın
yüksek bir seviyeye ulaştırılması, maddî bağlantı ve
yardımlaşmanın artması, askerî alanda yardımlaşma
yapılması ve ortak Türk yurdunu dünya teröründen
korumak için her türlü yardımlaşmanın yapılmasını
önermektedir.20
Yakup Deliömeroğlu ise Türk halklarının
diyasporadaki gençliği ile ilişkilerin geliştirmesi
gerektiğini ifade etmektedir.21
Ufa Kurultayında işbirliği ve yardımlaşma
yapılırken dikkat edilmesi gereken kurallar üzerinde fikir
18
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.51. 19
A.g.e.,s.88. 20
V. Türk Dünyası Gençlik Günleri(1-6 Ağustos 1995, Bişkek-
Kırgızistan), Yayına Hazırlayan: Yücel Hacaloğlu, Ankara 1995.,
s.7. 21
A.g.e., s.9.
yürütülmüştür. Türk devlet ve topluluklarının
ilişkilerinde eşitlik, egemenliğe saygı ve iç işlerine
karışmama ilkelerini esas almaları telkin edilmektedir.22
Bu ilişkiler elbetteki sadece resmî ilişkiler değildir.
Halklar arasındaki ilişkilerin özellikle sivil toplum
kuruluşları aracılığıyla yoğunlaştırılması en sağlıklı yol
olarak önerilmektedir. Her Türk devlet ve topluluğunun
bu yöndeki girişimleri kısıtlayan mevzuat değişikliklerini
yapması istenmektedir. Ayrıca ortak meslek birliklerinin
yaygınlaştırılması da önerilmektedir. Türkiye’nin Türk
topluluklarının bulundukları yerlerde konsolosluk
açması, hukuken bu hakkı olan Türk topluluklarının da
Türkiye’de diğer Türk Cumhuriyetleri’nde konsolosluk
açması gerektiği ileri sürülmektedir.23
Kurultay,
Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan arasındaki
işbirliğinin artmasını sevindirici bulmakta ve bu birliğe
Türkiye ve Azerbaycan’ın da katılmasını gerekli
bulmaktadır.24
Kurultayda AB gibi bir birliğin Türk
cumhuriyetleri için şart olduğu ileri sürülmüştür.25
Dünya
Türk Gençleri Birliği, Türk devlet ve topluluklarına
önerdikleri işbirliği ve yardımlaşmaya bir örnek olması
bakımından 2000 yılında Türkiye’den temin edilen
bilgisayar ve faks makinelerini üye teşkilatlara
22
VI. Kurultay, s.34.; Aynı konu Türkistan kurultayında da ele
alınmıştır. Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı VIII(15-
20 Eylül 1998, Türkistan, Kazakistan), Yayına Hazırlayan: Yücel
Hacaloğlu, Ankara 1998., s.24. 23
A.g.e.,s.36. 24
A.g.e.,s.25. Kurultayın bu ortak isteği yazılan müracaat
belgeleriyle Türk Cumhuriyetleri devlet başkanlarına da
iletilmiştir.,s.57. 25
A.g.e., s.63.
dağıtmıştır.26
Bu işbirliği için gerekli olan iletişimin
artırılması için iyi bir altyapı oluşturma faaliyeti olarak
görülebilir.
İstanbul Kurultayı’nda bir konuşma yapan
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Abdullah Gül,
hükümet olarak kurultaya önem verdiklerini desteklerinin
devam edeceğini ifade ettikten sonra Türk devletleri
arasındaki işbirliği girişim ve faaliyetlerinin sivil toplum
kuruluşları olmadan eksik kalacağını ifade etmiştir.27
Kurultay delegeleri, Türk Dünyasında folklorik, dinî,
mezhepsel, bölgesel, şivesel ve benzeri her türlü tarihî
farklılıklarını muhafaza ederek top yekun milletleşme
sürecine girmek durumunda olduğu fikrinde
birleşmektedirler. Delegelere göre Türk Dünyası’nda
“tek millet” olma anlayışı geliştirilmelidir.28
Kurultay bu
yönde bir hareket olarak gördüğü Nazarbayev’in Orta
Asya Devlet Birliği projesini desteklediğini bildiriyor ve
Nazarbayev’i Türk Dünyasının lideri olarak gördüğünü
ilân ediyor.29
Demokrasi ve İnsan Hakları
Dünyada Türklerin özgürlük ve demokrasi
mücadelesinin bilinmediği tespitinin yapıldığı Kırım
Kurultayı, Mustafa Abdülcemil Kırımlıoğlu’nun
mücadelesine telmih yapmaktadır.30
Kurultay Türk
Dünyasındaki muhalif hareketler üzerinde çalışırken,
onların ortak özellikleri olarak, Türklük, demokrasi ve
26
Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı XI(4-11 Eylül
2004, Köstence-Romanya), Yayına Hazırlayan: Yücel Hacaloğlu,
Ankara 2004.,s.117. 27
XII. Kurultay(İstanbul), s.30-32. 28
A.g.e., s.58. 29
A.g.e.,s.156.; Bu fikir Nazarbayev’e açık mektupla ilân etmiştir. 30
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.51.
serbest piyasa ekonomisi ayakları şeklinde bir sacayağı
tespiti yapmaktadır. Kurultay anlaşılması güç bir şekilde
Kırım, Kıbrıs ve Gagauz yeri gibi iktidarın Türklerin
olduğu yerlerde muhalafet yapılmaması telkininde
bulunmaktadır.31
Kırgızistan Kurultayı’nda açılış konuşmasını
yapan DTGB genel başkanı Talgat Ahmedişin, Rusya’nın
sömürgeci Tataristan ve Başkurdistan gibi Türk
yurtlarının hala sömürge olduğu bir ortamda Türk
cumhuriyetleri yöneticilerinin “demokrasi”ye “Türk
kardeşliği”ne uygun siyaset yürütmeleri gerektiğini,
emperyalizme karşı duracak liderler çıkarılması
gerektiğini ileri sürmüştür. Kurultay delegeleri de Türk
Cumhuriyetleri yöneticilerinin demokrasiye önem
vermelerini istemektedirler.32
Bir üstteki fikirle alttaki
çelişmektedir. Muhalefet olmayan yerde fikir nasıl
gelişir? Namık Kemâl’in dediği gibi müsademe-i
efkârdan barika-i hakikat doğacaktır. Muhalefet olmadan
demokrasinin olmayacağı DTGB’nin kendi işleyişi
içerisinde dahi gözlenebilir.
Millî egemenliğin Türk cumhuriyetleri için esas
olduğunu kabul eden kurultayın, demokrasi ve insan
hakları gibi hususlarda egemenliğin uluslar arası örgütler
lehine sınırlandırılabileceğinin farkında olduğu
görülmektedir.33
Bunları göz önünde bulunduran
kurultay, Türk cumhuriyetlerinin devlet yapılarını siyasal
katılımcılığı, siyasal çoğulculuğu ve insan haklarını esas
olarak şekillendirmelerini beklemektedir.34
31
A.g.e., 52. 32
V. Kurultay(Issık Göl), s.6. 33
VI. Kurultay(Ufa), s.34. 34
A.g.e.,s.36.
Ufa Kurultayı’na ilk defa Türkiye
delegasyonundan Tuncay Dursun’un hazırladığı bir insan
hakları raporu sunulmuştur. Bu raporda, İnsanların din,
dil, ırk ve düşünceleri yüzünden haksızlıklara maruz
bırakılmaları eleştirilirken, yirminci yüzyılın insan
haklarını temel alan hukukî metinlerin uygulandığı bir
asır olmasına rağmen hala birçok Türk topluluğunun
temel insan haklarına aykırı uygulamalara maruz kaldığı
belirtilmektedir. Bu raporda yönetimin sivilleşmesini
öngören Moskova belgesine önem atfedilmektedir. Türk
cumhuriyetlerinde ve Türklerin yaşadığı bölgelerde
meşru muhalefete yapılan baskılara son verilmesi, Türk
devletlerinin çoğulcu, katılımcı, insan haklarına dayanan
demokratik bir hukuk devletine dönüşmelerinin
tamamlanmasının sağlanması için devlet organları göreve
çağrılmaktadır. Raporda ayrıca Çin’in Doğu
Türkistan’daki insan hakları ihlalleri, Uygurlara komşu
ülkelerin baskı altına alınması ve bazı bölge ülkelerine
nükleer silah satılması kınanmaktadır. Rapor, Amerika
Birleşik Devletleri ve diğer batılı ülkelerin insan hakları
ihlalleri nedeniyle Çin’e uyguladıkları baskıları samimî
bulmamakta ve ticarî art niyetli olduğu ifade etmektedir.
Rapor küresel terör eylemlerini kınayarak terörü
lanetlemektedir.35
Bu rapordan sonra kurultaylarda bir
daha böyle bir insan hakları raporu hazırlanmamıştır.
Halbuki bu rapor Türk Dünyası için bir demokrasi ve
insan hakları kültürünün oluşturulmasında güzel bir
vicdan muhasebesi yapmaktaydı. Kendi insanımız için
hak ettiği yüksek standartta bir hayat seviyesi, insan
haklarına saygılı bir hukukî düzen, bize has ve iyi işleyen
bir demokratik düzen için genç beyinlerin fikirlerine daha
35
A.g.e., s.54-55.
fazla değer verilmesi gerekmektedir. Demokrasiyi
başkalarından öğrenmek yerine, dünyayla kopmadan ama
kendi tarzımızda bir demokrasi kültürü yaratabilmeliyiz.
Bu rapor bu açıdan son derece önemlidir. Devamının
gelmesi umulur.
Kıbrıs kurultayında hala Türk Parlamenterler
Ortak Çalışma Birliği’nin oluşturulamamış olması
eleştirilirken36
bir taraftan da Azerbaycan ve
Özbekistan’da muhalefete uygulanan baskı ve
Özbekistan’ın Türkiye’de okuyan öğrencileri geri
çekmesinin tasvip edilmediği belirtilmektedir.37
Türk
cumhuriyetlerindeki muhalif liderlere uygulanan baskılar
antidemokratik bulunmaktadır.38
Dağıstan’da Türk asıllı
halklara uygulanan baskılar kınanmakta ve Kumuk
Türklerine özerklik tanınması istenmektedir.39
Türkistan Kurultayı’nda Türk Cumhuriyetlerinde
demokrasiye dayalı bir idare tarzının zamanla hızlı bir
ivme kazanarak gelişmesini önemli bulan kurultay,
demokrasilerin vazgeçilmez unsuru olan siyasî partilerin
ve sivil toplum kuruluşlarının engellenmemesi
gerektiğine inanmaktadır.40
Çeboksarı Kurultayı’nda ise demokrasinin
faydalarını gayretli bir şekilde korumak gerektiği
belirtilerek, kendini beğenmişlik, kendini başkalarından
üstün tutmak gibi davranışlar kınanmaktadır.41
Bu
36
VII. Kurultay(Girne), s.26. 37
A.g.e.,s.28. 38
A.g.e.,29. 39
A.g.e.,s.30. 40
VIII. Kurultay(Türkistan), s.56. 41
Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı IX(9-16 Eylül
1999, Çeboksarı-Çuvaşistan), Yayına Hazırlayan: Yücel
Hacaloğlu, Ankara 1999.,s.45.
kurultayda Birleşmiş Milletler’e yapılan bir müracaatta,
Türk Gençleri, dünyada bir çifte standardın varlığı
tespitini yaparak bundan rahatsızlık duyulduğunu ifade
etmektedirler. Kurultay delegelerine göre yirmi birinci
yüzyılda medeniyetin evrensel gelişimi, bağımsızlık ve
eşitlik ilkeleri ışığında insan hakları ve demokrasi
prensiplerine dayalı olarak belirlenmelidir. Yirmi birinci
yüzyılın barış çağı olması temennisinde bulunulan
müracaatta savaşsız bir asır için “Millet Hakları
Deklarasyonu”nun hazırlanması gerektiği ileri
sürülmektedir. Ayrıca Birleşmiş Milletler’de özerk
cumhuriyetlerden birer temsilci olması gerektiği ifade
edilmektedir.42
Köstence Kurultayı’nda ise Buhara ve Taşkent’te
meydana gelen ve insanların ölümüne neden olan olaylar
terör olayı olarak nitelenerek kınanmaktadır.43
İstanbul Kurultayı’na katılan Türkiye Dışişleri
Bakanı Abdullah Gül, mutlu olmanın yolunun
demokrasiden geçtiğini ifade etmiştir.44
Gül, Türk
Dünyasında temsili siyasî katılımdan ve demokrasiyi
güçlendirmek gerektiğinden bahsetmiştir.45
Rusya
Federasyonu’nun başkanına, başbakanına ve Duma
başkanına yapılan bir müracaatla, Rusya’da Türklere
karşı yapılan ırkçı saldırılar kınanmıştır.46
Kurultay
Ukrayna’daki Turuncu devrimi desteklediğini de ilân
etmiştir.47
Delegelerin insan haklarına saygılı bir hukukî
42
A.g.e.,s.46. 43
XI. Kurultay(Köstence), s.55. 44
XII. Kurultay(İstanbul), s.34. 45
A.g.e.,s.39. 46
A.g.e.,s.147. 47
A.g.e.,s.152.
ve siyasî düzenin ancak iyi işleyen şeffaf demokratik bir
düzende olabileceği inancında oldukları görülmektedir.
EKONOMİ KOMİSYONU RAPORLARI
Neo-kolonyalizm ve Türk Dünyası
1994 Kırım Kurultayı’nda sömürgeci ve ırkçı
politikaların ne olduğunu bilerek bu politikaların tam
zıddının uygulanması gerektiği ifade edilmektedir.48
Kırgızistan Kurultayı’nda ise yabancı sermaye ile
kalkınmanın mahsurlarından bahsedilmektedir.49
Ufa
kurultayında da sömürülme korkusu ağır basmaktadır.
Türk cumhuriyetlerinin ve topluluklarının, yeraltı
zenginliklerinin işletilmesi ve ihracatının nasıl olacağına
ancak kendi yönetimi karar verebileceği ileri sürülen
kurultayda, dış baskıların egemenlik ihlali olduğu iddia
edilmektedir. Türkiye’ye Batı sermayesine aracılık etmek
gibi bir rol biçmenin onur kırıcı olduğu dile
getirilmiştir.50
Bu konuda çok hassas oldukları anlaşılan
kurultay delegeleri özelleştirmelerde etnik kompozisyona
dikkat edilmesini istemektedirler.51
Sömürge durumuna
düşmemek için hammadde kaynaklarının ekonomik
değeri yüksek sanayi ürünlerine çevrilmesi gerektiği fikri
bir çözüm önerisi olarak Köstence kurultayı’nda
sunulmaktadır. Bu kaynakların yardımcı sektörlerle de
takviye edilmesi önerilmektedir.52
Serbest piyasa
ekonomisinin vahşi kapitalizme dönüşme korkusu ağır
48
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.52. 49
V. Kurultay(Issık Göl), s.39. 50
VI. KurultayUfa), s.78. 51
VII. Kurultay(Girne),s.32. 52
XI. Kurultay(Köstence), s.44.
basmaktadır.53
En son 2005 yılındaki İstanbul
Kurultayı’nda Türk Dünyası devletlerinin güçlü bir
ekonomiye sahip olmasının bağımsızlık için şart olduğu
ileri sürülmektedir. Böylece kendi teknolojilerini üreterek
endüstriyel ve savunma sanayilerini geliştirebilecekleri
ifade edilmektedir. Ayrıca sahip oldukları doğal ve
hammadde kaynaklarını kendileri işleyebileceklerdir ki
bu onları sömürge olmaktan kurtaracaktır.54
Çok uluslu
şirketlerle rekabet edebilmek için ortak KOBİ merkezleri
kurulması gerektiği ifade edilmektedir.55
Acilen
endüstrileşmek gerektiği şeklinde de özetlenebilecek bu
karar teşhisin doğru yapılması kadar hedefin doğru
saptanması bakımından da önemlidir. Marks’ın tabiriyle
altyapı oluşturulmadan üst yapı yani Pazar ekonomisin
sağlıklı bir şekilde işlemesi mümkün değildir.
Serbest Pazar Ekonomisi
Kırım Kurultayı’nda Türk cumhuriyetlerinin
Pazar ekonomisinin enflasyon, rekabet gibi zorlukları ile
baş etmek zorunda olduğu dile getirilmiştir.56
Buradan
Türk gençlerinin sömürgeleşmeden korkmakla birlikte
serbest Pazar ekonomik düzenini tercih ettiklerini
görebiliyoruz. Kırgızistan kurultayında Ahmedişin, Türk
dünyasının en büyük ekonomik sorununun finans sorunu
olduğunu söylemişti.57
Aslında bu görüş bir şekilde
yabancı sermayeye ihtiyaç olduğunun ifadesidir. Türk
cumhuriyetlerinde arz talep dengesinin
53
A.g.e.,s.45. 54
XII. Kurultay(İstanbul), s.181. 55
A.g.e.,s.182. 56
IV. Kurultay(Bahçesaray), a.g.e.,s.62. 57
V. Kurultay(Issık Göl), s.7.
oluşturulamaması, devlet tekeli ve devletin ekonomiye
hâkim olmasının para sermaye ve döviz piyasalarının
olmaması sonucu ortaya çıkan istikrarsız ortam
eleştirilmektedir.58
Bu kurultayda bütün korkulara
rağmen piyasa ekonomisi teşvik edilmiştir. Serbest
piyasa ekonomisinin yerleşmesi için ekonomi anlayışının
ve zihniyetin değişmesi gerektiği ifade edilmektedir.59
Kurultay delegeleri Türk bölgelerinde ekonomik
yapılanma için gerekli olan şartları şöyle sıralamıştır:
Ekonomik birliğin gerekliliği, kalite ve standardizasyon,
bankacılık ve sigortacılık, Türk bölgelerinin hepsinde
geçerli konvertibil bir para biriminin gerekliliği olarak
belirtilmiştir.60
Kıbrıs Kurultayı’nda yabancı yatırımcıları
Türk cumhuriyetlerine çekmek için sigortacılık
kurumlarının geliştirilmesi istenmektedir.61
Türk
gençlerinin tekrar sömürgeleşmek korkusu içinde
oldukları görülmektedir. Bunda geçmişte yaşanan Rus ve
Sovyet sömürüsünün yanı sıra üçüncü dünyanın içinde
bulunduğu durumun etkisi olduğu söylenebilir. Zaman
zaman bu korkudan kaynaklanan bir biriyle çelişen farklı
söylemlerin ortaya koyulduğu gözlemlenmektedir. Dünya
sisteminin tam olarak algılanamamasının da bu
söylemlerde rolü vardır. Türk dünyasında serbest Pazar
ekonomisi tercihi yüksek sesle dile getirilse de kafaların
hala karışık olduğunu söylemek gerekir. Nitekim
Türkistan Kurultayı’nda “karma ekonomik sistemin
Türk Dünyasının kalkınmasını sağlayacağı” ifade
58
A.g.e.,s.34. 59
A.g.e., s.34-35. 60
A.g.e.,s.36-37. 61
VII. Kurultay(Girne), s.31.
edilmektedir.62
Ancak şurası çok kesindir ki kurultay
delegeleri arasında sosyalist ekonomik sistemi savunan
kimse yoktur.
Çeboksarı Kurultayı’nda 12 Eylül 1999 tarihinde
“Serbest Piyasa Ekonomisine Geçiş Sürecinde Türk
Devlet ve Toplulukları” konulu bir konferans
düzenlenmiştir. Yeterince sanayi üretimi olmayan ve
sadece hammadde satabilecek ülkelerin serbest piyasa
ekonomisi düzenini tercih etmeleri onları sadece pazar
yapacaktır. Bu konferanstan buna karşı bazı tedbirlerin
geliştirilip teklif edilmesi beklenirdi. Bu beklentinin sesli
bir şekilde ifade edilmesinin dışında müşahhas bir teklif
yapılamamıştır. Genç ekonomistler sadece, sözden çok
işe ağırlık verilmesi, bağımsızlığın devamı için ekonomik
başarının şart olduğunu ifade etmekten ileri
gidememişlerdir.63
Köstence Kurultayı’nda “Türk
Dünyasında Ekonomik İşbirliği İmkânları” konulu bir
bildiri sunan genç ekonomistler Oruç Kavuncu ve Tuğrul
Somuncuoğlu, Türk dünyasında serbest piyasa
ekonomisin hâkim kılınması hususunda kesin kararlı
görünmektedirler. Gelişmiş bir Pazar ekonomisi için
gerekli enstrümanların henüz gelişmiş sanayisi olmayan
ve tarım toplumu görüntüsünün hâkim olduğu
toplumlarda nasıl sonuçlara yol açacağı noktasında fazla
akıl yürütmedikleri görülmektedir. Sadece serbest pazar
ekonomisinin yerleştirilmesi üzerine yoğunlaştıkları
görülmektedir.64
Türk Dünyasındaki mevcut ekonomik
sistem içinde bankacılık, sigortacılık, şeffaflık, vize
prosedürü, ulaşım ve iletişim problemlerinin yanında
62
VIII. Kurultay(Türkistan), s.32. 63
IX. Kurultay(Çeboksarı), s.60. 64
A.g.e., s.77-97.
mafya, rüşvet ve yolsuzluk gibi sorunlar öne
çıkmaktadır.65
İşbirliği
Kırım Kurultayı’nda Türk dünyasında ekonomik
birliği savunan gençler, bunun temini için genç
iktisatçıların yetiştirilmesi ve örgütlenmesi gerektiğini
ileri sürmektedirler. Bölgesel işbirliği yapılmasını öneren
delegeler, Rusya Federasyonu içerisinde yaşayan Türk
toplulukları ve Türk cumhuriyetlerinin ekonomik
işbirliğine gitmelerinin gençlerin ideali olan Türk
Dünyasının bir bütün haline gelmesini sağlayacağını
ummaktadırlar. Delegeler Türk Dünyasının kalkınması
için işadamları arasındaki temasların artırılmasını, ihtiyaç
duydukları malları birbirlerinden tedarik etmelerini
istemektedir. Onların böylece bir Türk Ekonomik
Topluluğu’nun temelinin atılabileceğine inandıkları
anlaşılmaktadır.66
Kırgızistan Kurultayı’nda ise Türk Cumhuriyet ve
bölgelerinde, Türk Dünyasına ait istatistikî bilgileri
derleyerek, İstanbul’da kurulacak merkeze iletecek bir
ekonomik veri ve iletişim merkezinin oluşturulmasını
önerilmiştir. Ayrıca Türk dünyasından gelecek genç
iktisatçılara serbest piyasa ekonomisinin işleyişi,
bankacılık, sigortacılık, kalite ve standardizasyon
konularında kurslar düzenlenmesi de istenmektedir.67
Ufa kurultayı’nda Kırgızistan kurultayı kararları
uyarınca “Türk Dünyası Ekonomik Birliği”nin kurulduğu
65
A.g.e., s.92.; Aynı endişe Köstence Kurultayı’nda da dile
getirilmiştir. XI. Kurultay(Köstence), s.45. 66
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.86-87. 67
A.g.e., s.39.
ve Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı himayesinde
çalıştığı belirtilmiştir. Hazırlanan anketler İstanbul’daki
bu merkeze ulaştırılacak ve DTGB aracılığıyla uluslar
arası kurumlara yollanacaktır. Bundan amacın yabancı
sermayenin çekilmesi olmalıdır. Ancak bu konuda pek
başarılı olunduğu söylenemez. Zira Türk bölgelerinde
kurulması gereken merkezlerle iletişime geçilemediği
için düzenlenmesi planlanan kursların
gerçekleştirilemediği görülmektedir.68
Kurultayda dünya
Türklerinin birleşmesi yolunda artık ütopyalara daha az
yer verilmesi gerektiği ve yirmi birinci yüzyılın bilgi çağı
olması nedeniyle Türk Dünyası Gençleri Ekonomi
Birliği’nin bilgi üzerine kurulması gerekliliği
belirtilmiştir. Çağın ekonomik entegrasyon çağı olduğu
saptamasından hareketle Avrupa, Amerika ve uzak doğu
karşısında yeni pazarlar kapmak için AT, NAFTA ve
Asya Pasifik ekonomik birlikler ile Türk dünyası
hammaddeleri ve pazarının yağmalanma girişimi içinde
iken vakit geçirmenin lüks olduğu ifade edilmektedir.
Türkçülük mücadelesinin ancak birliktelik, ekonomik
entegrasyon ve bilgi toplumu ile başarıya ulaşılabileceği
belirtilmiştir.69
Gençler, Türk Eximbank, Türksoy
ve TİKA gibi resmî kurumlar arasında koordinasyon
sağlanmasının gerekliliğini dile getirmektedirler.70
Kıbrıs Kurultayı’nda soydaşların Türk
cumhuriyetlerinde çalışabilmeleri için yasal kolaylıklar
sağlanması ve bürokrasinin azaltılması gerektiği
belirtilmiştir. Türk cumhuriyetleri arasında Avrupa
Birliği benzeri bir yapılanmasının oluşturulması
68
VI. Kurultay(Ufa), s.37. 69
A.g.e., s.38. 70
A.g.e.,s.78.
delegelerin ortak isteği olduğu görülmektedir.71
Buna ek
olarak ortak para birimi yaratılması fikri ile bu
düşüncenin bir adım daha ileri taşındığı görülüyor.72
Türk cumhuriyetleri arasında ticarî uyuşmazlıklar
çözmek için bir hâkim divanı oluşturulması
önerilmektedir.73
Çeboksarı Kurultayı’nda Türk Dünyası Ekonomik
Birliği’nin derhal kurulması istenmiştir.74
Kurultayda
delegeler, sermaye, hammadde, tesis, işçilik, girişim gibi
etmenlerin bir araya getirilmesi gerektiğini ve doğacak
katma değerden Türk halklarının maksimum seviyede
faydalanmalarının sağlanmasını talep etmektedirler.
Ekonomik gelişimin sağlanabilmesi için teknolojinin
kullanımının şart olduğu ifade edilmektedir. 75
Köstence Kurultayı’nda Türk Dünyası Ortak
Pazarı’nın bir an önce kurulmasını isteyen delegeler
bunun avantajının ekonomiyi güçlendireceğine
inanmaktadırlar.76
İstanbul Kurultayı’nda ARGE
çalışmalarını desteklemek için Türk Dünyası Kalkınma
Bankası kurulmasının gerekliliği dile getirilmiştir. Ayrıca
Genç işadamlarının işbirliği yapmalarını sağlayacağına
inanılan Türk Dünyası Genç İşadamları Birliği’nin
yeniden aktif hale getirilmesi istenmektedir.77
71
VII. Kurultay(Girne), s.31. Bu fikir Türkistan Kurultayı’nda da
tekrar edilmiştir. VIII. Kurultay(Türkistan), s.32. 72
VIII. Kurultay(Türkistan), s.32. 73
A.g.e.,s.32. 74
IX. Kurultay(Çeboksarı), s.60. 75
A.g.e.,s.61. 76
XI. Kurultay(Köstence), s.43. 77
XII. Kurultay(İstanbul), s.183.
KÜLTÜR-SANAT KOMİSYONU RAPORLARI
İşbirliği
Kırım Kurultayı’nda delegeler Türk
cumhuriyetlerinin millî kültürü ve sanatı geliştirici
faaliyetler yapmasını istemektedirler. Delegeler müzik
festivalleri düzenlenmesini ve müzik topluluklarının bir
birlerinin müziklerini yakından tanımalarının sağlanması
için müzik teker ve kasetlerinin yayınının teminini
istemektedirler.78
Millî radyo ve televizyonların karşılıklı
film, müzik ve diğer kültürel ürünlerin değişimini
yapması için gerekli hazırlıklara başlanması
kararlaştırılmıştır.79
Gençler ortak sinema ve tiyatro
çalışmaları yapılmasını, sanat faaliyetlerinden karşılıklı
olarak birbirlerini haberdar etmelerini istiyorlar.80
Ortak
bayram Nevruz’un Türk gençlerinin bir araya gelişlerini
sağlaması beklenmektedir.81
Ufa Kurultayı’nda sivil
toplum kuruluşlarının da ortak kültürel ve sanatsal
faaliyetlerde bulunmasını82
ve Türk halklarının ortak
kültür-sanat yıllığının zaman geçirmeden çıkarılmasını
istemektedirler.83
Türkistan Kurultayı’nda da ortak
kültürel faaliyetlerin yapılması üzerine kararlar alınmaya
devam edilmiştir. Buna örnek olarak Başkurt Müzik
Festivali gösterilmektedir.84
Gençlerin henüz birbirlerini
tanıma aşamasında oldukları ve bilme arzusu içinde
78
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.44.; Aynı husus Ufa Kurultayı’nda da
ele alınmıştır. VI. Kurultay(Ufa), s.44. 79
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.45. 80
A.g.e.,s.45. 81
A.g.e.,s.46. 82
VI. Kurultay(Ufa), s.43. 83
A.g.e.,s.43. 84
VIII. Kurultay(Türkistan), s.35.
oldukları aldıkları kararlardan anlaşılmaktadır. Sosyalist
dönemde birbirleriyle ve Türkiye ile ilişkiler kesildiği
için Türk toplulukları arasında bir yabancılaşma
olmuştur. Yeniden tanışıp bilişmek için zamana ve daha
fazla kültürel ve sosyal faaliyetlere ihtiyaç vardır. Bu
türlü organizasyonları devletlerden daha çok sivil toplum
kuruluşlarının yapması ihtiyaç duyulan zamanı
kısaltacaktır.
Kültürel Değerleri Koruma
Kırım Kurultayı’nda delegeler, savaş bölgelerinde
tarih ve doğa tahribatının önlenmesi için uluslar arası
kuruluşlar nezdinde girişimde bulunulması kararı
almışlardır.85
Orhun Abideleri’nin zamanın, doğanın ve
insanların tahribatından korunması ve restorasyonunun
yapılması kurultay delegelerinin yetkililerden öncelikle
istedikleri önlemler arasındadır.86
Ayrıca yok olmaya yüz
tutan el sanatlarımız ve mimarî tarzımızın,
süslemelerimizin kurslar vasıtasıyla gençlere tanıtılıp
öğretilmesini istemektedirler.87
Kültürel değerlerin
korunması kadar, Türkolojiye ve tabii olarak Türk
kültürüne katkısı olan Gumilev’in saygıyla anılması ve
onun adına St Petersburg’daki müzeye yardım
edilmesinin istenmesi bu minvalde değerlendirilmelidir.88
Tarihî ve kültürel değerlerin korunması için Ufa’da “Eski
Türk Tarihi ve Sanat Müzesi”, Türkiye’de “Türk Halkları
Medeniyet Müzesi” gibi müzeler kurularak Türk medenî
mirasının iyi korunması için Türk cumhuriyetleri devlet
85
IV. Kurultay(Bahçesaray),s.44. 86
A.g.e.,s.44. 87
A.g.e.,s.46. 88
V. Kurultay(Issık Göl), s.66.
başkanlarına müracaatta bulunulması kabul edilmiştir.89
Ufa Kurultayı’nda Nasreddin Hoca Sempozyumu
düzenlenerek, Türk coğrafyasının ortak kültürel
değerlerinden Nasreddin Hoca üzerine bildiriler
sunulmuş ve gerçekten de hocanın mizahî ve ironik
özellikleriyle Türk kültüründe ne kadar önemli yer
tuttuğu Türk dünyasının değişik köşelerinden gelen
katılımcıların tebliğleriyle ortaya konulmuştur.90
Ailenin
korunması için Türk dünyasında yasalar çıkarılması
Kıbrıs kurultayında kültürel değerlerin korunması
zımnında alınan kararlar arasındadır.91
Türkistan
Kurultayı’nda Kültürel birliğin sağlanması, alt kültürlerin
de korunarak geliştirilmesi gerektiğini dile getiren
delegeler, kültürel mirasın dünyaya tanıtılmasının ancak
ortak çalışmalarla mümkün olacağında hemfikirdirler.92
Çeboksarı Kurultayı’nda Kültürel değerleri yok etmeye
haklarının olmadığına karar veren delegeler, bunun için
birlikte hareket etmenin gerekliliğine karar
vermişlerdir.93
Kültür emperyalizmine engel olmak için,
iletişim araçlarının iyi kullanılması, müziğe önem
verilmesi, aynı dil, aynı alfabenin kullanılması, Türk
aydınlarının genç nesle tanıtılması istenmektedir.94
Bunların hepsi kimliğini kaybetme korkusu ile ileri
sürülen koruyucu tedbirler olarak ileri sürülmüştür. Aynı
kararlar İstanbul Kurultayı’nda da kabul edilmiştir. Türk
Dünyası Kültür Birliği gibi bir isme sahip bir teşkilatın
89
VI. Kurultay(Ufa), s.44.; Kıbrıs Kurultayı’nda da aynı minvalde
kararlar alınmıştır. VII. Kurultay(Girne), s.35. 90
VII. Kurultay(Girne), s.66. 91
A.g.e., s.34. 92
VIII. Kurultay(Türkistan), s.35. 93
IX. Kurultay(Çeboksarı), s.45. 94
A.g.e.,s.58.
kurulması istenmektedir. Ayrıca Türk Dünyası Ortak
Kültür Fonu’nun ortak kültürel faaliyetlerin
desteklenmesi maksadıyla kurulması istenmektedir. 95
Öneriler
Kırım Kurultayı’nda Türk Dünyası
müzikologlarının otantik müziklerin teorik ve kullanılan
çalgı aleti yönüyle tanıtan bir müzik antolojisinin ve her
teşkilatın kendi bölgesinin kültürel değerlerini
yayınlaması istenmektedir.96
Ufa Kurultayı’nda Türk
devlet ve toplulukları ilim ve edebiyat, güzel sanatlar,
müzik, sinema eserleri sahipleri meslek birliklerinin
kuruluş çalışmalarının süratle tamamlanması
istenmektedir. Türk kişi adları sözlüğü çalışmalarının
canlandırılması, kardeş şehir uygulamalarının ve mektup
arkadaşlığının yaygınlaştırılması istenmektedir.97
Türk
yapımı çizgi film ve animasyonların yapılması
konusunun önemli olduğu vurgulanıyor.98
Müzikterapi ve
sanat tarihi araştırmalarının yaygınlaştırılması
istenmektedir.99
İnternet üzerinden yayın ve iletişim
meselesine bir çözüm üretilmesi istenmektedir. Ayrıca
Türk dünyasında telif haklarına riayet edilmesi
istenmektedir.100
95
XII. Kurultay(İstanbul), s.193. 96
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.46. 97
VI. Kurultay(Ufa), s.44. 98
VII. Kurultay(Girne),s.15. 99
A.g.e.,s.35. 100
XII. Kurultay(İstanbul), s.192.
DİL-EDEBİYAT KOMİSYONU RAPORLARI
Ortak Türkçe Sorunu
Türk Dünyasının 1991 den bu tarafa görünür en
büyük sorunu “ortak dil” ve “ortak alfabe” sorunlarıdır.
Belki birçok sorunun çözümsüz kalmasının nedeni de bu
sorunların halledilemeyişidir. Bu nedenle Türk
Dünyasında belki de çözülmesi gereken en öncelikli
sorunlar, ortak dil ve ortak alfabe sorunudur. Bu konu
hemen bütün kurultaylarda ele alınmıştır. 1993 Kazan
Kurultayı’nda ortak bir dergi çıkarılması söz konusu
olunca bu derginin mahallî lehçede, Türkiye
Türkçesi’nde ve İngilizce dillerinde çıkarılması teklif
edilmiştir.101
Buradan da anlaşılıyor ki, ortak bir dil
henüz yoktur ve iletişimsizliğin üstesinden gelebilmek
için gazetenin çok dilli çıkarılmasına karar verilmiştir.
Kurultayın dilinin Türkiye Türkçe’si olması teklif
edilmesine rağmen Köstence Kurultayı’na kadar
gerçekler Rusça’yı dayatmıştır. Kırgızistan
Kurultayı’nda aynı teklifin yinelendiğini görüyoruz.
Bunun temini için kitaplar tedarik edilmesi ve kurslar
düzenlenmesi istenmiştir.102
Kırım Kurultayı’nda da
ortak dil ve alfabe sorunu ele alınmış ve Türk
Dünyasında “Türk Kimliği”nin üst kimlik olarak
benimsenmesi için Ortak Türkçe’nin önemine vurgu
yapılmıştır.103
Genç delegeler bir çözüm çalışması olarak,
Türk Dünyası’nda ortak dilin oluşması için bütün
şivelerdeki farklı kelimelerin tespit edilerek çocuklara
101
III. Kurultay(Kazan), s.18. 102
V. Kurultay(Issık Göl), s.28. 103
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.54-55.
öğretilmesini önermektedir. Türk Dünyası’nda ana dilde
eğitime önem verilmesi ve Türk Dünyası ortak edebiyat
tarihinin yazılması talep edilmiştir.104
Kırgızistan
Kurultayı’nda Şiir, hikaye, destanlar ve Türk klasiklerini
içeren antolojilerin hazırlanarak genç nesle tanıtılması
için ortak bir yayınevinin kurulması gibi istekler
sıralanmış ancak en son kısımda bütün bunları yapmak
için zamana ihtiyaç olduğu bu nedenle o zaman gelene
dek mektuplaşarak, yayın ve periyodikleri birbirine
yollayarak hatta lehçeler arası aktarmalar yaparak
temasların sıklaştırılması önerilmiştir.105
Öncelikle ilk ve
orta öğretimde Türk şivelerinin yabancı dil olarak
öğretilmesi istenmiş fakat sonra bunun mümkün olmadığı
görülüp, Türkçe derslerin yüzde yirmisinin bu şivelere
ayrılması teklif edilmiştir. Konuşma kılavuzlarının
yayınlanması talep ediliyor. Şiveleri ayrı bir dil olarak
değil de sonuna Türkçesi ifadesi getirerek, mesela Azerî
Türkçesi şeklinde ifade edilmesi isteniyor.106
Ayrıca
ortak kültür temaları işleyen çizgi romanlar hazırlanması
öneriliyor.107
Ortak dil ve alfabe sorununun halli için
öneriler getirmekle birlikte gençlerin bu sorunun nasıl
çözüleceğine dair tıpkı büyükleri gibi net bir fikirleri
yoktur. Ancak şurasını kavradıkları kesindir ki, bu sorun
sadece devletlerin çabalarıyla değil, Türk topluluklarının
ve sivil toplum kuruluşlarının çabalarıyla, daha fazla,
104
A.g.e.,s.56.; Aynı Konu Kırgızistan ve Ufa kurultayında da tekrar
tekrar ele alınmıştır. V.Kurultay, s.27.; VI. Kurultay, s.40-43. Ufa
kurultayında bu konuda bir gelişme olmaması nedeniyle Millî Eğitim
Bakanlıkları’nın uyarıldığını görüyoruz. 105
V. Kurultay(Issık Göl), s.27. 106
VII.Kurultay(Girne), s.37. 107
A.g.e., s.26.; Aynı karar Kıbrıs Kurultayı’nda da alınmıştır. VII.
Kurultay(Girne), s.37.
yayın bilimsel, kültürel faaliyet ve işbirliği ile
çözülebilecektir.
Ufa Kurultayı’nda da ortak dil sorunu
tartışmaların merkezindeki yerini almıştır. Karşılaştırmalı
sözlük yazılması yeterli bulunmamaktadır.
Üniversitelerde kolay Türkçe öğrenme ve öğretme
tekniklerinin öğretilmesi isteniyor.108
Yine bu kurultayda
alınan, din, nüfus, siyasî güç gözetilmeksizin bütün Türk
şivelerinin aynı haklara sahip olduğunun kabul edilmesi
isteniyor.109
Böyle bir kararın alınmış olması aksi
tavırların daha önce sergilendiğini veya böyle bir
endişenin olduğunu ortaya koymaktadır. Ortak tarih, dil
ve etnografyası ile ilgili kitap, roman ve şiirleri basmak
için Tümen şehrinde bir neşir evinin kurulması
istenmiştir.110
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne
hitaben alınan bir kararda Türkçe’nin resmî dil olarak
Birleşmiş Milletler yazışmalarında kullanılması
istenmiştir.111
Köstence Kurultayı’nda ortak iletişim
dilinin Türkiye Türkçesi olması isteniyor bunun temini
için gerekli olan ortak edebiyat kitaplarının
yayımlanması gerektiği vurgulanıyor.112
Kültür birliğinin
temini için bu kitaplarda ortak temaların işlenmesi
isteniyor Bu doğrultuda yapılan faaliyetlerden olarak,
Dünya Türk Gençleri Birliği bünyesinde faaliyet gösteren
Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği tarafından üç kitabın
yayınlanmış olduğunu görüyoruz: Muhittin Arar’ın
108
VI. Kurultay(Ufa), s.41. 109
A.g.e.,s.41. 110
A.g.e.,s.41. 111
A.g.e.,s.58. Aynı talep Köstence Kurultayı’nda tekrar kaleme
alınmıştır. XI. Kurultay(Köstence),s.40. 112
XI. Kurultay(Köstence), s.39-40.
Ağlaşma Nöbeti isimli romanı ve Doğu-Batı Çizgisinde
isimli deneme kitabı ile Ercan Gündüz’ün Gönül Sarayı
isimli eserleridir.113
Kitapların basımı Kurultayların
vesile olduğu nadir somut işlerden birisi olarak
görülmelidir.
“Türk Dünyası’nda Dil, Eğitim ve Kültür
Alanındaki Yakınlaşma Çalışmaları” başlıklı bir tebliğ
sunan İsa Özkan, 12 yıllık süre içerisinde pek ilerleme
kaydedilemediğini iddia etmektedir. Türk Dünyasından
gelen öğrencilerin yüzde ellisinin başarısız olup geri
dönmesi de resmin karelerinden birinin daha eksik olması
anlamına gelmektedir. Eğer bir dil ve kültür birliği
sağlanacaksa bunu genç nesil özellikle de orta ve yüksek
öğretimdeki öğrenciler yapacaktır. Kurultaylarda Türk
Dünyası’ndaki öğrencilerin sorunlarının paylaşılıp
tartışıldığı bir komisyonun olmaması manidardır.
Özellikle de Türkiye’de okumakta olan öğrencilerin
sorunlarının gündeme getirilip tartışılacağı
platformlardan birisi de DTGB kurultaylarıdır. Bu
konuya değinilmemesi büyük bir eksikliktir. Önemli olan
çok sayıda öğrenci getirip onları kötü şartlarda öğrenim
görmeye icbar etmek değil, az ama iyi seçilmiş
öğrencilere güzel imkânlar sunup, daha yüksek oranda
başarı almaktır. Yarı yarıya başarısızlık Türkiye’nin
öğrenci projesinin fiyaskoyla sonuçlanması demektir.
Türk Dünyasından gelen öğrencilerin çok büyük
sorunları vardır ve bu sorunlar yine gençler tarafından bu
sivil platformlarda dile getirilmelidir.
İstanbul Kurultayı’nda Türk şivelerindeki ortak
zarurî kelimelerden konuşma kılavuzu hazırlanması,
sanal gazete çıkarılması ve cep telefonu menülerinin
113
A.g.e.,s.88.
Türkçeleştirilmesi gibi hususlar komisyon kararları
arasında yer almıştır. Ayrıca Karşılaştırmalı Türk
Lehçeleri Sözlüğünü yetersiz bulmuş olan delegeler,
sözlüğün yeniden düzenlenmesini istemektedir. Türk
Dünyasında çıkan gazete, kitap ve dergilerin posta ve
internet yoluyla sanal ortamda paylaşılması konusunda
da karar alınmıştır.114
Türk toplulukları henüz birbirini
tanıma aşamasındadırlar. Bu nedenle henüz yapılan bir
şey yoktur ve delegeler neler yapılacağı üzerinde
tartışmaktadırlar.
Ortak Bilim dili oluşturulması da bu bağlamda ele
alına konulardan birisidir. Bu başlık altında alınan karar
ve öneriler şöyle sıralanmaktadır. Kırım Kurultayı’nda
Ortak Bilim Dili oluşturulmasının şart olduğunu zira
bunun kültür birliğini oluşturmanın ön şartı olduğu dile
getirilmiştir.115
Kıbrıs Kurultayı’nda, Bilimsel
makalelerin başına Türkçe özet konulması
istenmektedir.116
Ortak bilim dili oluşturma yolunda
yapılan bir örnek çalışma olarak, “Türk Standartları
Enstitüsü’nün yayımladığı, “Teknik Terimler Sözlüğü”
övgüye değer bulunmuştur.117
Kıbrıs Kurultayında ise
ortak dergi çıkarmanın Türkçe’nin bilim dili olmasına
katkı yapacağı dile getirilirken,118
bu Türkçe’nin hangi
Türkçe olduğu üzerinde durulmamıştır. Muhtemelen
kastedilen Türkiye Türkçesidir. Lâkin Türkiye içerisinde
bile Türkçe’nin bilim dili olamayacağını iddia eden
çevreler vardır. Bu şartlar altında bu iddiaların
114
XII. Kurultay(İstanbul), s.190. 115
IV.Kurultay(Bahçesaray), s.56. 116
VII. Kurultay(Girne), s.36. 117
A.g.e., s.37. 118
A.g.e., s.36.
sahiplerinin iknâ etmenin yolu, ancak bu teoriyi
uygulamak olarak görünmektedir.
Ortak alfabe, ortak dil için vaz geçilmez bir
vasıtadır. Kırım Kurultayı delegeleri, 18-20 Kasım
1991’de Marmara Üniversitesi’nde gerçekleştirilen
“Milletlerarası Çağdaş Türk Alfabeleri
Sempozyumu”nda kabul edilen genel alfabenin esas
alınmasını kararlaştırmışlardır.119
Kırım Kurultayı Dil-
Edebiyat Komisyonu Raporu’nda 34 harflik bir “Ortak
Türk Alfabesi” örneği verilmektedir. Bu alfabeden her
Türk topluluğunun kendi şivesinin fonetiğine uygun
harfleri seçmesi öneriliyor.120
DTGB’ye üye teşkilatlara
Latin harfli daktilolar hediye edilmesi Latin alfabesine
alışkanlık temin etmesi bakımından önem taşıdığı ifade
edilmemektedir.121
Türkistan Kurultayı’nda hala ortak
alfabe konusunda bir sonuca varılamamış olması
eleştirilmektedir.122
Köstence Kurultayı’nda Rusya
Federasyonu’nun Tataristan’da olduğu gibi Latin
alfabesine geçişleri engellemesinin endişe verici olduğu
belirtiliyor.123
Rusya Federasyonu’ndaki Türkler, Kazak
ve Kırgız Türkleri halâ Kril alfabesi kullanmaktadır.124
119
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.56.; Aynı karar Ufa Kurultayı’nda da
alınmıştır. VI. Kurultay(Ufa), s.40. 120
A.g.e., s.57. 121
III. Kurultay(Kazan),s.18. Ortak alfabe sorunu aynı seslerin farklı
harflerle ifade edilmesinden kaynaklanmaktadır. Bunun giderilmesi
açısından ortak alfabeye geçiş önemlidir. Bunun gerçekleşmesi ortak
dil amacına ulaşmak bakımından da gereklidir. Bu konu Kazan,
Kırgızistan ve Çeboksarı Kurultayları’nda ele alınmıştır. A.g.e.,s.50-
51.; V. Kurultay(Issıkköl), 26.; IX. Kurultay(Çeboksarı), s.54. 122
VIII. Kurultay(Türkistan),s.33. 123
XI. Kurultay(Köstence),s.97. 124
A.g.e.,s.44.
Anlaşıldığı kadarıyla bu konuda ilerleme
kaydedilememesi bilimsel bir çözüm bulunamamasından
çok Türk devletleri arasındaki siyasal söylem ve nüfuz
rekabetinden kaynaklanmaktadır.
Ufa Kurultayı’nda farklı Türk şivelerinde ilmî,
dinî, tarihî yazılar içeren bir dergi yayınlanması
planlanmaktadır.125
Türk Ocakları Gençlik Kolları
DTGB’nin yürütme kolu sıfatıyla Bengü isminde bir
dergiyi zaten çıkarıyordu. Köstence de ise Türk Dünyası
Genç Yazarlar Birliği’nin bir edebiyat dergisi çıkarması
kararlaştırılmıştır.126
İstanbul Kurultayı’nda azınlıkta
olan Türk topluluklarının millî yayın organlarına
DTGB’nin yardım etmesi kararlaştırılmıştır.127
Bundan
seksen sekiz yıl önce 1917’de Moskova’da toplanan
Birinci Rusya Müslümanları Kongresi’nde Hâdî Atlasî
başkanlık divanına verilen ikiyüz civarındaki takririn
sadece on beşinin Rusça geri kalanının çeşitli Türk
şivelerinde olduğunu ve bunun Rusya Müslümanlarının
birleşeceğine delalet ettiğini ifade etmişti.128
1995’de
İstanbul Kurultayı’nda Türkiye delegasyonu başkanı
Orhan Kavuncu, “bu kurultayın dili Türkiye
Türkçesi’dir” şeklinde alınan kararın kurultayda da
görüldüğü üzere sembolik bir karar olduğunu bunun
sağlanması için sabırlı olunması gerektiğini ifade
etmiştir.129
Gerçektende ortak Türkçe sık sık karar
125
VI. Kurultay(Ufa),s.41. 126
XI. Kurultay(Köstence), s.40. 127
XII. Kurultay(İstanbul),s.189. 128
İhsan Ilgar, Rusya’da Birinci Müslüman Kongresi Tutanakları,
Ankara 1990., s.XIV. 129
http://www.turkocagi.org.tr/indexm.html
almakla değil, bilakis bu yolda fiilî uygulamalarla ve
bireysel çabalarla zaman içerisinde gerçekleşebilecektir.
Öneriler
Kırgızistan Kurultayı’nda Türk Dünyasının şair
ve yazarlarının tespit edilerek bütün Türk toplumlarına
eserleriyle birlikte tanıtılması kararlaştırılmıştır.130
Televizyonlarda sanatkârların eserlerinden uyarlanmış
dizi filmlerin ve çizgi filmlerin hazırlanarak
belgesellerinin yayınlanması, gençlere ve çocuklara
yönelik yayınlara ağırlık verilmesi istenmektedir.131
Resim, heykel, müzik ve mimarî gibi alanlarda da
uzmanlar sanatkârlar yetiştirilmesi arzu edilmektedir.
Ayrıca yüksek lisans, doktora programlarında öğrenci
değişiminin daha da arttırılması132
ve periyodik Türkoloji
Kongreleri düzenlenmesi istenmektedir. Türk devlet ve
topluluklarında resmî görevlilerin katıldığı toplantılarda
alınan kararlar uygulanmadığı için samimiyetsizlikle
suçlanmaktadır.133
Türk Dünyası’nda bir çeviri
kampanyası başlatılması kapsamında Lehçelerden çocuk
edebiyatı alanında da diğer lehçelere çeviriler yapılması
kararlaştırılmıştır.134
Ortak Türkçe’nin oluşturulması için
Türk Dünyasına yönelik müzik yayını yapılması135
ve
İstanbul Kurultayı’nda Avrupa’daki Türk gençlerine
yönelik Türkçe kursları düzenlenmesi
kararlaştırılmıştır.136
130
V:Kurultay(Issık Göl), s.26. 131
A.g.e.,s.27. 132
A.g.e.,s.28. 133
VI. Kurultay(Ufa),s.41. 134
A.g.e.,s.41. 135
XI. Kurultay(Köstence), s.59. 136
XII. Kurultay(İstanbul), s.190.
Çarlık Rusyası’nın hâkimiyeti altında iken dinî
hayatlarını devam ettirme noktasında baskılara maruz
kalan Türk toplulukları zorla Hıristiyanlaştırılmaya
çalışılmıştır.137
Sovyet idaresi zamanında ise baskılar
sürmekle birlikte bu sefer Hıristiyanlaştırmak için değil
ateistleştirmek amacıyla yapılmaktaydı.138
Nitekim Ufa
Kurultayı’nda ateizmin Türk Dünyasının en büyük
meselesi olduğu tespiti yapılmıştır.139
Kırım
Kurultayı’nda genel olarak Türk Dünyasında bir manevî
boşluk tespiti yapılarak140
bu boşluğun kapatılması için
din eğitiminin zorunlu olması istenmektedir.141
Türk
Dünyasında meydana getirilecek manevî aydınlanmanın
siyasî, iktisadî, sosyal ve kültürel aydınlanmayı
getireceğine olan inanç dile getirilmektedir.142
Aksi
taktirde var olan manevî boşluğun misyonerler,
Vehhabiler ve diğer radikal akım ve tarikatlar tarafından
137
Seyit Sertçelik, “Rus İmparatorluğu’nun Avrupa Yakasında
Yaşayan Türklerin Demografik Dağılımı ve Çarlık Rusya’sının
Türklere Yönelik Politikaları” Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, Cilt:
XVIII, ss.385-399. 138
Alexandre Bennigsen, Stepte Ezan Sesleri, (Çev. Nezih Uzel),
İrfan Yay., 4. Baskı, İstanbul-1994, s.20. ; İsmail Doğan, Mülteci
Kamplarından Karaçay-Malkar Türkçesi Mektupları, Karaçay
Kültür Derneği, Konya-1992, s.29. 139
Bu tespiti yapan delegeler aynı komisyon toplantısında buna
rağmen Türk Dünyasının ele alması gereken birinci öncelikle
meselenin aslında din olduğunu dile getirmişleridir. VI. Kurultay,
(Ufa), s.46. 140
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.67. 141
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.67.; V. Kurultay(Issık Göl), s.91.;
VII. Kurultay(Girne), s.38. 142
VI. Kurultay(Ufa), s.48.
suiistimal edileceği ifade edilmektedir.143
Özellikle 11
Eylül sonrasında dini, terör eylemlerine maske olarak
kullananlardan ve genel olarak terörizmden endişe
duyulduğu dile getirilmiştir.144
Dinin, şiddeti değil
hoşgörü ve tolerans kültürünü içerdiğini ifade eden
delegeler, farklı dinlerin bir çatışma kaynağı değil
renklilik olarak algılanması gerektiğini ifade etmişlerdir.
Türk toplulukları arasında farklı din ve mezheplerden
olanların da bulunduğu hatırlatılarak, Türk toplumunda
hoşgörü anlayışının yerleşmesi için Türk hümanizminin
kaynaklarına inilmesi ve Türk gençlerine anlatılması
gerektiği ifade edilmiştir.145
Türk Dünyası’nda
özelliklede halâ esaret altında bulunan Türk bölgelerinde
din ve vicdan özgürlüğünün temin edilmesinin sözü
edilen manevî boşluğun kapatılması için elzem olduğu
ifâde edilmiştir.146
Din ve vicdan özgürlüğünün temin
edilmesinin tek başına manevî boşluğun kapatılması için
yeterli olmadığı, Türk devlet ve topluluklarının bu
konuda birlikte hareket etmeleri gerektiği de karara
bağlanmıştır. Bu yolda ilk ve orta dereceli okullar için
ortak din kitapları hazırlanması ancak bu kitapları
hazırlarken sadece bir din ve mezhep açısından değil
hepsini kucaklayan bir hoşgörü anlayışı içerisinde
143
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.67.; VII. Kurultay(Girne), s.39.; XII.
Kurultay(İstanbul), s.185. 144
XI. Kurultay(Köstence), s.51-53.; XII. Kurultay(İstanbul), s.185-
186. 145
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.30.; VI. Kurultay(Ufa), s.47.; VIII.
Kurultay(Türkistan), s.36.; XI. Kurultay(Köstence), s.51-53.; XII.
Kurultay(İstanbul), s.185-186. 146
V. Kurultay(Issık Göl), s.33.; VI. Kurultay(Ufa), s.48.; VII.
Kurultay(Türkistan), s.36.; XI. Kurultay(Köstence), s.53.; XII.
Kurultay(İstanbul), s.186.
kaleme almaya itina gösterilmesi gerektiği ifade
edilmiştir.147
Din adamlarının karşılıklı ziyaret, vaaz ve
telkinlerini artırmaları önerilmektedir.148
Bunlara ek
olarak, Türkiye’nin dinî hizmetlerin yerine getirilmesinde
diğer Türk devlet ve topluluklarına yardım etmesi ve
Türk Dünyasını ortak motiflerinin tespiti açısından
“Şamanizm” üzerinde araştırmaların yoğunlaştırılması
istenmektedir.149
Ancak bir taraftan manevî boşluğun
bazı tarikat ve cemaatler tarafından suiistimal
edildiğinden şikâyet edilirken bir taraftan da bu
cemaatlerin Türk Dünyasının çeşitli yerlerinde açtığı
kolejlere destek verildiği ifade edilmektedir.150
İsmail
Gaspıralı’nın “cedit mektepleri” geleneğini devam
ettirme misyonunu yerine getiremeyen DTGB’ye üye
teşkilatlar bu konudaki eksikliklerini başka bazı cemaat
ve tarikat çevrelerin başarılarını methederek kapatmaya
çalışmaktadırlar. Burada hem bir eksiklik hem de bir
çelişki göze batmaktadır. Diğer bir çelişki ise Vatikan’ın
misyonerlere daha rahat çalışma ortamı sağlamak için
başlattığı “dinler arası diyalog” kampanyasına verilen
destektir.151
Bir taraftan misyonerlerin faaliyetlerinden
şikâyet edilirken bir taraftan da bu kampanyaya verilen
desteği anlamak zor görünmektedir.
147
IV. Kurultay(Bahçesaray), s52.; (V. Kurultay(Issık Göl), s.31.;
VII. Kurultay(Girne), s.38.; XII. Kurultay(İstanbul), s.187. 148
V. Kurultay(Issık Göl), s.33.; XII. Kurultay(İstanbul), s.186. 149
V. Kurultay(Issık Göl), s.33.; XI. Kurultay(Köstence), s.52. 150
V. Kurultay(Issık Göl), s.32. 151
VII. Kurultay(Bahçesaray), s.38-39.
TARİH KOMİSYONU RAPORLARI
Bahçesaray Kurultayı’nda toplanan Tarih
Komisyonu delegelerinin aldıkları kararlardan onların
Türk Tarihine Hüseyin Nihal Atsız’ın tek devlet değişik
coğrafya ve hanedanlar anlayışı ile hareket ettikleri
anlaşılmaktadır.152
Delegelerin ortak karar alabilen bir
Türk Dünyası özlemi içerisinde oldukları
görülmektedir.153
Tarih komisyonu toplantılarında en çok
tartışılan kararlardan birisi tarihe nasıl bir tarih anlayışı
ile yaklaşılacağı meselesidir. Sık sık ortak bir bakış
açısından bahsedilmektedir. Böyle bir isteğin ileri
sürülmesinin sebebi doğal olarak farklı tarih
anlayışlarının Türk Dünyasında carî olmasıdır. Ancak bu
anlayışların hangileri olduğu ve bu anlayışların ne gibi
sorunlara yol açtığı üzerinde genç tarihçilerin pek
düşünmedikleri anlaşılmaktadır. Aslında problemin ne
olduğu tam olarak teşhis edilememiş sadece bazı
problemlerin var olduğu hissedilmiş ve onun üzerinden
afakî bir takım şeyler söylenmeye çalışılmıştır. Belki ilk
kurultaylar için dil farklılığı yüzünden anlaşamamak gibi
iletişim sorunları yüzünden çok fazla sorumluluk
yüklemek doğru olmasa da son kurultaylarda bu sorunun
büyük ölçüde aşıldığı varsayılarak bu değerlendirme
yapılmıştır. Genç tarihçilerin aldıkları kararlara kısaca
göz atacak olursak, öncelikle tarih yazımı için gerekli
olan arşiv kaynaklarının farklı dillerden çevrilerek hızla
yayınlanmasını istedikleri, Türk Dünyası El Kitabı’nın
152
Nihal Atsız’ın tarih anlayışı hakkında geniş bilgi için bakınız:
Hüseyin Nihal Atsız, Türk Tarihinde Meseleler, İstanbul 1992. 153
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.59.
basılması, Ortak Türk Tarihi Yazılması, Türk Dünyası
Arkeolojisinin geliştirilmesi,154
Üniversitelerin arkeoloji
ve tarih bölümü öğrencilerinin Türk Dünyasının tarihî ve
kültürel mirası bulunan bölgelerine gezi düzenleyerek
bilgi ve görgülerinin artırılması155
gibi taleplerde
bulundukları görülmektedir.
Türk tarihine ortak bir bakış açısının
oluşturulmasının istenmesi aslında var olan bir probleme
işaret etmektedir.156
Bu problem Türk tarihinin
bütünlüklü bir yapı arz etmemesidir. Sovyet tarihçilerinin
ideolojik bakış açıları Türkistan’daki Türk tarihini
parçalamış, Stalinist “milliyetler siyaseti” doğrultusunda
her Türk boyuna müstakil bir tarih yazımı esas
alınmıştır.157
Tarih yazımını bu parçalanmışlıktan
kurtarmak gerektiği ifade edilmektedir.158
İkinci sorun ise
Ortak Türk tarihi yazımı noktasında ortaya çıkacaktır ki
bu sadece eski Sovyet sisteminden kaynaklanan bir sorun
değil Türkiye’nin de içinde bulunduğu Türk
topluluklarının birbirini ötekileştirme sorunudur. Osmanlı
tarihi Yıldırım Bayezid zamanı söz konusu olduğunda
Timurluların ötekileştirilmesi üzerinden kurulurken,
Yavuz döneminde İran’daki Safevî Türk Devleti’nin
ötekileştirilmesi üzerinden kurulmaktadır. Azerbaycan
Türkleri ve Özbek Türkleri açsından bakınca da tam tersi
bir bakış söz konusudur. Ortak bir tarih yazımı için
öncelikle bu öteki sorununun halledilmesi gerekmektedir.
154
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.60. 155
VI. Kurultay(Ufa), s.45. 156
V. Kurultay(Issık Göl), s.52.; VIII: Kurultay(Türkistan), s.27. 157
R. Bciurkiw Bohdan, “Sovyetler Birliğinde Kuramsallaştırılmış
Din ve Milliyet İlişkileri”, Sovyet Müslümanları, (Çev. Yuluğ
Tekin Kurat), Ankara-1988, ss.267- 301. 158
VI. Kurultay(Ufa), s.45.; VIII. Kurultay(Türkistan), s.27.
Hepsinden önemlisi Türk tarihinin, tarihin diğer
akışlarından soyutlanmış müstakil bir tarih olmadığının
kavranmasıdır. Bir dünya tarihi vardır ve Türk tarihi
bunun bir parçasıdır. Tarih yazımında Türk tarihinin
dünya tarihinde nasıl bir yer tuttuğunu göz önünde
bulunduran bütüncül bir tarih yazımı benimsenmelidir.
Tarih yazımında inter-disipliner bir anlayışın hâkim
kılınması gerektiği de alınan kararlar arasındadır.159
Türkistan Kurultayı’nda, tarih bilinci, insanların tekâmül
ederek gelecekte daha iyi konuma gelebilmeleri için
gereken ana nokta olarak belirlenmiştir. Tarihin bir kin
ve fesatlık aracı, nefret taşıyan bir öge olarak
kullanılmasını engellemenin tüm insanlığın borcu olduğu
ifade edilmektedir. Bu nedenle tarihin kültürel bir araç
olarak görülmesi gerektiği dile getirilmektedir.160
Burada
sevindirici olan şey genç tarihçilerin sadece millî
yaklaşımlar sergilemekle kalmayıp tüm insanlığı
ilgilendiren evrensel mesajlar vererek tarih felsefesi
açısından bir bakış ortaya koymalarıdır.
İLETİŞİM KOMİSYONU RAPORLARI
Türk Dünyasının birçok sorununun temelinde
iletişim problemi yatmaktadır. Buna biz iletişimsizlik de
diyebiliriz. İletişimsizliğin nedenleri arasında ortak
alfabe ve dil sorunu olmakla beraber, maddi
imkânsızlıklar ve hazırlıksız olmaktan kaynaklanan
teknolojik imkân ve vasıtalardan yeterince
faydalanılamaması da bulunmaktadır. İletişim komisyonu
raporlarına akseden iletişimsizlik sorunlarını genel olarak
159
VII. Kurultay(Girne), s.40. 160
VIII. Kurultay(Türkistan), s.27.
iki başlık altında toplamak mümkündür. Birincisi
DTGB’ye üye teşkilatların kendi aralarındaki iletişim
sorunları diğeri ise Türk topluluklarının arasındaki
kitlesel iletişim sorunlarıdır. Öncelikle üye teşkilatların
telefon, belgegeçer ve bilgisayar gibi temel iletişim
teknolojisi ürünlerinden faydalanabilmelerinin temin
edilmesi sorunu ele alınmıştır. Zira ilk zamanlarda
teşkilatların çoğunun bunları temin edecek gücü yoktu.
Ayrıca sansür nedeniyle “mektup arkadaşlığı” şeklinde
haberleşilmesi de gündeme gelmiştir.161
Bunca
imkânsızlık içerisinde DTGB’nin radyo kurması ve
DTGB’ye üye teşkilatların kendi Millî gazetelerinde üç
ayda bir Türk Dünyasından Haberler adlı özel sayı
çıkararak bilgi ve haber akışını sağlaması dahi gündeme
gelmiştir.162
Kırım Kurultayı’nda önceden var olan
gazetelerde Türk Dünyası Sayfası çıkarılması veya Türk
Dünyasından haberler veren ortak gazeteler çıkarılması
gündemi meşgul etmiştir.163
Ancak Türkiye’de bazı basın
organlarında zaten bu uygulamayı yapan gazeteler
mevcuttu.
Bu tartışmalar esnasında iki fikrin öne çıktığı
görülmektedir. Birincisi, Türk Ocakları Gençlik
Kolları’nın uhdesinde olan DTGB Yürütme Kurulu’nun
çıkardığı bir müddet aylık olarak çıkan Bengü
gazetesinin hem teşkilatlar hakkında haberler yayınlamak
hem de kitlesel iletişim amacıyla kullanılmasıdır. Bunun
gerçekleştirilmesi için her teşkilatın kendisi ile ve bölgesi
ile ilgili haberleri göndermesi gerekmektedir.164
161
VI. Kurultay(Ufa), s.52.; VII. Kurultay(Girne), s.43. 162
V. Kurultay(Issık Göl), s.42. 163
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.66. 164
V. Kurultay(Issık Göl), s.42.; VI. Kurultay(Ufa), s.52.
Türkistan Kurultayı’nda ise Bengü’nün artık
çıkarılamadığı görülmektedir ve bu nedenle üye
teşkilatlar tekrar çıkması için baskı yapmaktadırlar.165
Çeboksarı Kurultayı’nda Bengü meselesini kökten
çözmek için bazı kararlar alınmıştır: Bengü tekrar
çıkacaktır ancak bu sefer aylık dergi olarak çıkacak ve
dağıtım alanı beş bölgeye bölünecektir. Bunlar, “Orta
Asya, İdil-Ural, Avrupa, Kafkasya ve Sibirya”dır. Ayrıca
her teşkilatta görevli bir muhabir elmek yoluyla iletişim
kurarak haber ve bilgileri dergi merkezine
ulaştıracaktır.166
Ancak bu kararlara rağmen Bengü’nün
yayını aksamış olmalı ki Köstence Kurultayı’nda
Bengü’nün aylık olarak çıkması istenmektedir. Bu arada
Bengü’nin sağlıklı bir şekilde çıkarılması temin
edilememişken delegeler Turan isimli yeni bir dergi
çıkarılması için de karar almışlardır.
İkincisi ise internet üzerinden haber ve bilgi
akışının sağlanmasıdır. Bu hususta ilk teklif Kıbrıs
Kurultayı’nda gelmiştir, Türk Dünyası’nın geneline hitap
eden bir internet ağı kurulması için Türk Tanıtma
Fonu’na müracaat edilmesi önerilmiştir.167
Türkistan
Kurultayı’nda iletişim teknolojilerinin yeterince
kullanılamadığı tespitinin dışında bir karar alınmadığı
görülmektedir.168
Köstence Kurultayı’nda DTGB için bir
internet sitesinin şart olduğunun dile getirilmiş, DTGB
bünyesinde bir elmek grubu oluşturulması önerilmiş ve
teşkilatların iletişim bilgileri veritabanının oluşturulması
ve imkânı olmayan teşkilatların teknik iletişim
165
VIII.Kurultay(Türkistan), s.29-30. 166
IX. Kurultay(Çeboksarı), s.54-57. 167
VII. Kurultay(Girne), s.56. 168
VIII. Kurultay(Türkistan), s.29.
araçlarının temin edilmesi için kararlar alınmıştır.169
İstanbul Kurultayı’nda ise hala en büyük sorunun web
sitesi sorunu olduğu ifade edilerek bunun bir an evvel
gerçekleştirilmesi ve bir elmek grubunun oluşturulması
için tekrar karar alınmıştır. Bu arada internette Türkçe,
İngilizce ve Rusça yayın yapılması ayrıca Türk
Dünyası’nda basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar ile
gazetecilere yönelik saldırıların duyurulacağı broşür ve
internet bildirilerinin hazırlanmasına karar verilmiştir.170
Otuz altı ülkeden kırk bir kuruluşu bünyesinde barındıran
ve her sene başka bir Türk Yurdunda kurultay
düzenleyen bir kuruluşun hala adamakıllı bir web sayfası
ve portalına sahip olamaması oldukça manidardır. Hali
hazırda var olan sayfa ise DTGB’nin büyüklüğü yanında
son derece komik kalmaktadır.
Kitlesel iletişim için alınan karar ve tedbirlere göz
atacak olursak, öncelikle bir Türk Dünyası Bilgi
Merkezi’nin kurulması için kararlar alındığı ve bunun
finansmanı için proje geliştirilerek TİKA’ya
başvurulmasının önerildiği görülmektedir.171
Kıbrıs
Kurultayı’nda “Türkçe Konuşan Ülkeler Haber Ajansları
Birliği” ve “Avrasya Basın Birliği” adı altında ve
kurulma aşamasında olan teşkilatların daha etkin hale
getirilmesi ve bütün Türk Dünyasına yayın yapan haber
içerikli bir televizyon kanalının kurulması da
önerilmiştir.172
Tataristan, Hollanda ve Türkiye’de
Enformasyon Merkezleri kurularak bu merkezler
169
XI. Kurultay(Köstence), s.42. 170
XII. Kurultay(İstanbul), s.198. 171
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.66.; V. Kurultay(Issık Göl), s.41.;
VI. Kurultay(Ufa), s.52. 172
VII. Kurultay(Girne), s.42.
üzerinden Türk Dünyasına ilişkin haberler verilmesi
kararlaştırılmıştır.173
Türk Dünyası ile ilgili haberler
yapılması174
, tarafsızlık ilkesine uygun yapılması175
ve
bir Ortak Enformasyon Sahası oluşturulması
kararlaştırılmıştır. Bu minvalde şu kararlar alınmıştır:
Bölgesel gazetelerde Türk Dünyası için özel bölüm
ayrılması, Dört yılda bir Türk Dünyası dergisinin
çıkarılması için Türk Ocaklarına ricada bulunulması ve
İsmail Bey Gaspralı’nın Tercüman gazetesinin Ankara
merkez olmak üzere yeniden çıkarılması.176
İletişim
dilinin Türkçe olması kararlaştırılmıştır.177
Türk
Ocakları’nın Bengü dergisini düzenli bir şekilde
çıkarmayı başarması halinde Tercüman gazetesini ve bu
dergiyi rahatlıkla yerine getirebilecek bilgi ve birikime
sahip olduğu kabul edilse bile yine böyle kapsamlı bir
işin ayrı bir kurumlaşmayı gerektireceği aşikârdır.
EKOLOJİ KOMİSYONU RAPORLARI
Dünyada olduğu gibi Türk dünyasının çeşitli
bölgelerinde de ciddî ekolojik sorunlar vardır. Özellikle
Türkistan havzası son derece ciddi çevre sorunlarıyla
karşı karşıyadır. Sömürgeci güçler Çin ve Sovyetler
Birliği dengesiz tarım politikaları, aşırı sulama, organik
atıklar ve nükleer denemeler nedeniyle bölgede tehlikeli
boyutlara ulaşan bir çevre kirlenmesine yol açmışlardır.
Bunun sonucunda da burada yaşayan Türkler arasında
173
XII. Kurultay(İstanbul), s.178. 174
V. Kurultay(Issık Göl), s.42. 175
A.g.e, s.60. 176
VII. Kurultay(Girne), s.77. 177
XII. Kurultay(İstanbul), s.198.
kanser vakaları, sakat doğumlar ve daha bir sürü sağlık
sorunları ortaya çıkmıştır. Dağıstan’da toprağın akılcı bir
şekilde kullanılmaması nedeniyle verimlilik
azalmaktadır.178
Türkistan’da tarım monokültürünün
toprakta çoraklaşma ve zehirlenmeye yol açtığı ifade
edilmektedir.179
Tuna Nehri’ndeki kirlenmeye ve
Marmara denizindeki kirlenme nedeniyle canlı türlerinin
azalmasına dikkat çekilmektedir.180
Türkistan’da Seyhun ve Ceyhun nehirlerinin
sularının tarımda sulama amacıyla aşırı şekilde
kullanılması sonucunda Aral Gölü kuruma tehlikesiyle
karşı karşıya kalmıştır. Aral Gölünün derinliği 14 metre
azalmış ve göl 114 kilometre çekilmiştir. Aral Gölü
üzerindeki su duvarı ortadan kalkınca Sibirya ve Kuzey
Avrupa’nın rüzgârları Türkistan’ın iklimini
değiştirmiştir.181
Üstelik göl kuruyunca etrafa tuz tozu
yayılmaktadır. İklimin değişmesinin insanlar üzerinde
olumsuz sonuçları olmuş, balıkçılar aç kalmış, salgınlar
ortaya çıkmış, anne ve çocuk ölümleri çoğalmıştır.182
Aral Gölünü kurtarmak amacıyla sadece toplantılar
yapmakla kalmayıp üç temel projenin uygulanması
gerekmektedir.183
Hazar Denizi’nin ve Karadeniz’in
kirlenmesine bu denizleri besleyen nehirlere sanayi
atıklarının boşaltılmasının yol açtığı iddia edilmekte ve
buna bir çözüm bulunması istenmektedir.184
Bu durumu
önemseyen delegeler “Karadeniz Çevre Koruması ve
178
VII. Kurultay(Girne), s.45. 179
VI. Kurultay(Ufa), s.49. 180
VII. Kurultay(Girne), s.44-45. 181
VI. Kurultay(Ufa), s.49-50.; VII. Kurultay(Girne), s.44. 182
XI. Kurultay(Köstence), s.47. 183
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.61.; VII. Kurultay(Girne), s.45. 184
A.g.e., s.47.
Yönetim Projesi” ne gönülden destek vermektedir.185
Ayrıca Hazar Denizi’ndeki petrol arama faaliyetlerinin
de kirlenmede önemli bir rolü olduğu iddia
edilmektedir.186
Türkistan’da nükleer denemeler çevre
felaketlerine yol açmaktadır. Saha cumhuriyeti’nde,
Kazakistan’ın Semey Bölgesi’nde,187
Semipalatinsk’de,
Doğu Türkistan’da ve Çelyabinsk’de gerçekleştirilen
nükleer denemeler,188
sonucunda insanlarda nesiller boyu
devam eden genetik bozukluklar ve hastalıklar zuhur
etmiş, kanser hastalıkları artmıştır. Ayrıca
Ermenistan’daki eski teknolojiyle çalışan nükleer
santralin kapatılması istenmekte ve Issık Göl’deki
nükleer atık tesislerinin insan sağlığını tehdit ettiği ileri
sürülmektedir.189
Bu sayılanların dışında Hakasya’daki konserve
fabrikaları ve alüminyum tesisleri asit yağmurlarını
yağmasına yol açmakta ve bu tabiata büyük zarar
vermektedir.190
Baykonur uzay üssünün olumsuz etkileri
görülmektedir. Düşük yapan kadınlar, ölü doğum
oranlarının yükselmesi, genetik bozukluklar, çocuk
ölümlerinin artması, kanserin artması, meraların
çoraklaşması, ekincilik ve hayvancılığın ölmesi ve
iklimin bozulması gibi sonuçlar gözlemlenmiştir.191
185
VII. Kurultay(Girne), s.44-45. 186
XI. Kurultay(Köstence), s.46. 187
A.g.e.,s.45. 188
VI. Kurultay(Ufa), s.50. Çelyabinsk’deki nükleer denemeler
Başkırt Türklerinin sağlığını tehdit etmektedir. XI.
Kurultay(Köstence), s.48. 189
XI. Kurultay(Köstence), s.47-48. 190
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.61.; XI. Kurultay(Köstence), s.48. 191
VI. Kurultay(Ufa), s.49.
Hazar Denizi ile İran Körfezi arasında Rusya ile İran’ın
birlikte açmayı düşündüğü kanalın büyük çevre
sorunlarına yol açacağı için derhal durdurulması
istenmektedir.192
Bu projenin uyandırdığı endişelerin
sadece ekolojik değil, ekonomik ve stratejik kaygıları
içerdiğini söylemek bir kehanet olmayacaktır.
Delegeler Türk Cumhuriyetlerinin anayasalarına
“çevre hakları”nın girmesini istemektedirler. Türk
ülkelerinin çevre istatistiklerinin tutulmasının gerektiği
ifade edilmektedir. Doğal ve tarihî özelliği olan yerlerin
özel çevre koruma bölgeleri olarak ilân edilmesi, bitki ve
hayvan türlerinin tespit edilmesi, ekoloji ile ilgilenen
sivil toplum kuruluşlarına daha geniş hareket imkânı
verilmesi istenmektedir.193
Erozyon probleminin çözümü
için ilköğretim öğrencilerine ağaç dikme pratiği
kazandırılarak bir bilinç inşa edilmesi, nükleer tehlikeye
karşı uluslararası örgütlerle işbirliği yapılması, gençlere
çevre bilinci kazandırmak için kitap, cd ve broşürler
hazırlanması ve çevreye duyarlı ekonomi politikaları
geliştirmek için Türk Devletlerinin başkanlarına ve sivil
toplum kuruluşlarına çağrı yapılması
kararlaştırılmıştır.194
Ayrıca Dünya Türk Gençleri Birliği
her yıl Nisan ayının üçüncü Pazarını DTGB Ağaç Dikme
Günü olarak kutlayacak ve bu gün “yeşil dünya” adını
alacaktır.195
Delegelerin oldukça ileri seviyede bir çevre
bilincine sahip oldukları görülmektedir. Bunda vatan
sevgisinin büyük rolü olduğu söylenmelidir. Ancak bu
bilinci sadece vatan sevgisiyle izah edemeyiz. Tabiatla
192
A.g.e., s.50. 193
VII. Kurultay(Girne), s.45. 194
XII. Kurultay(İstanbul), s.194-196. 195
VI. Kurultay(Ufa), s.50.
uyum içinde yaşama felsefesini hayat tarzı olarak
benimseyen atalarımızın animist inançlarının yarattığı
değer ve motiflerin bu bilincin oluşmasında birinci
derecede rolü olduğunu düşünüyoruz.
SPOR KOMİSYONU RAPORLARI
Türk Dünyası gençlerinin bir araya gelip
tanışmaları, kaynaşmaları için spordan daha uygun bir
vasıta yoktur. Üstelik spor yaparken gençler hem
eğlenecek, hem de geleneksel ata sporlarını
yaşatacaklardır. Daha sağlıklı, dayanıklı bir nesil
yaratmak için spor kültürünün eskiden olduğu gibi Türk
yurtlarında yerleştirilebilmesi için genç delegeler çeşitli
kararlar almışlar ve bazı eksikliklerin tamamlanmasını
istemişlerdir. Kurultaylarda en çok dile getirilen husus
ortak sportif faaliyetlerde bulunmak, turnuvalar, spor
karşılaşmaları düzenlemek, karşılıklı teknik
yardımlaşmada bulunmak gibi konular olmuştur. Bu
bağlamda bir “Türk Dünyası Olimpiyat Oyunları”
organizasyonu düzenlenmesi fikri yoğun taraftar
bulmuştur.196
Bu organizasyonun düzenleme merkezinin
Çuvaşistan’ın başkenti Çeboksarı olması kararlaştırılmış
ve ilk oyunların bu şehirde Ağustos 1996 tarihinde
düzenlenmesi benimsenmiştir.197
Ufa Kurultayı’nda Türk
Dünyası Olimpiyat oyunlarına katılımın artırılması
istenmektedir.198
Olimpiyat oyunlarının ikincisinin
gerçekleştirilmesi fikri, Kıbrıs Kurultayı’nda Olimpiyat
196
V. Kurultay(Issık Göl), s.48. 197
V. Kurultay(Issık Göl), s.57. 198
VI. Kurultay(Ufa), s.53.
ve organizasyon komitesince önerilmiştir.199
2004
Köstence Kurultayı’nda uzun süre ara verilen aslında
ikincisi yapılamayan Olimpiyat oyunlarının tekrar
düzenlenmesi talep edilmektedir.200
Aynı temenni ertesi
yıl İstanbul Kurultayı’nda da tekrarlanmıştır.201
Sadece
bir kere bile gerçekleştirilmiş olması somut bir şeyin
gerçekleştirilmiş olması bakımından önemlidir.
Böylesine zor bir işi gerçekleştirmiş olmak diğer
etkinliklerin gerçekleştirilmesi için hem cesaret verecek
hem de çalışma metodu bakımından DTGB’nin bir
tecrübesi olarak kayda geçecektir. Türk Dünyası
Olimpiyat Oyunları organizasyonundan başka Saha
Cumhuriyeti’nde gerçekleştirilen “Dünya Çocuk
Olimpiyatı”na Türk gençlerinin de katılması
istenmektedir.202
Türk Dünyasında spor alanında işbirliğinin az
olduğu vurgulanmakta ancak bu tür organizasyonların
büyük maddî harcamalar gerektirdiği için ancak devlet
desteği ile yapılabileceği dile getirilmektedir. Sadece
devlete bağımlı kalmayarak Türk Dünyasında faaliyet
gösteren firmalar arasından sponsorlar bulunması
önerilmektedir.203
Türk Dünyası’nda geniş katılımlı spor
organizasyonlarının düzenlenmesi genç delegelerin
gerçekleşmesini en fazla istedikleri faaliyet olarak
görülmektedir. Bu iş İçin DTGB bünyesinde bir birim
oluşturulması da kararlaştırılmıştır.204
Üniversiteler
199
VII. Kurultay(Girne), s.47. 200
XI. Kurultay(Köstence), s.50. 201
XII. Kurultay(İstanbul), s.200. 202
VII. Kurultay(Girne), s.47 203
A.g.e., s.46. 204
V. Kurultay(Issık Göl), s.48.; VII. Kurultay(Girne), s.47.; VIII.
Kurultay(Türkistan), s.37.; XI. Kurultay(Köstence), s.50.
arasında spor müsabakaları düzenlenmesi
istenmektedir.205
Geleneksel sporların yapılacağı
yarışmalar organize edilmesi hatta “Geleneksel Sporlar
Federasyonu” kurulması ve atlı sporların
yaygınlaştırılması kararlaştırılmıştır.206
Mesela Türkistan
Cirit Turnuvası düzenlenmesi teklif edilmiştir.207
Tüm
Türk Dünyasında gençlik kampları düzenlenmesi,208
izcilik faaliyetlerinin spor kapsamına alınarak DTGB
bünyesinde bir izci grubu oluşturulması önerilmiştir.209
Türk spor kulüp ve takımlarının kamp çalışmalarını Türk
Dünyasının çeşitli yerlerinde geçirmelerinin, Spor
akademilerinin öğrenci ve teknik direktör değişimin de
yararlı olacağı ifade edilmektedir.210
Sporun önemli
sorunlardan olan alkolizm ve narkotikle mücadelede çok
önemli bir yeri olduğu bu nedenle sportif faaliyetlerine
ve bunlarla mücadele eden uluslararası kuruluşlara
gönülden destek verildiği ifade edilmektedir.211
Spor ve
mücadele ruhu zaten Türklere yabancı konular değildir.
Sağlıklı ve güçlü bir Türk nesli için sporun
yaygınlaştırılması bir taraftan da tanışıp kaynaşmayı
sağlayacağı için son derece önemli bir konudur. Spor
müsabakalarına kitlelerin gösterdiği ilgi de hesaba
katılarak yetkili mercilerin genç delegelerin aldıkları bu
kararları dikkate almaları umulur.
205
A.g.e., s.37. 206
VII. Kurultay(Girne), s.47. 207
A.g.e., s.38. 208
XI. Kurultay(Köstence), s.50. 209
VIII. Kurultay(Türkistan), s.38. 210
V. Kurultay(Issık Göl), s.48.; VI. Kurultay(Ufa), s.53.;XI.
Kurultay(Köstence), s.50.; XII. Kurultay(İstanbul), s.200. 211
V. Kurultay(Issık Göl), s.57.
BAĞIMSIZLIĞINI KAZANAMAMIŞ TÜRK
TOPLULUKLARININ PROBLEMLERİ
Bağımsızlığını kazanamamış Türk topluluklarının
en büyük problemi yok olma korkusudur. Bunu asimile
edilme korkusu olarak da nitelendirebiliriz. Aslında bu
korkuyu biraz farklı bir tarzda bağımsızlığını kazanmış
topluluklar da yaşamaktadır. Bu toplulukların bu başlık
altında biriken sorunlarını şöyle sıralayabiliriz. Anadilde
eğitim, ibadet özgürlüğü, demokratik hakların kullanımı
parlamentoda temsil edilme,212
insan hakları ihlalleri,
cebir ve işkenceye maruz kalma vs. Biz öncelikle genel
sorunları daha sonra ise bağımsızlığını kazanamamış
Türk topluluklarının sorunlarından hareketle kurultay
raporlarını inceledik. Kurultay raporlarına yansıyan fikir
ve önerilerin her kurultayda nasıl ve hangi kanıtlarla
ortaya konulduğu fikirler ileri sürülürken hangi
paradigmalara yaslanıldığı göz önünde bulundurarak
kurultayların zihniyet değerlendirmesini yaptık.
Afganistan Türkleri: Bu korkuyu taşıyan
toplulukların durumlarının kurultay raporlarına nasıl
yansıdığını örneklendirecek olursak: 1994 Kırım-
Bahçesaray Kurultayı’nda Güney Türkistan olarak
bilinen Kuzey Afganistan bölgesinde yaşayan Türklere
uygulanan baskılara bir son verilerek orada yaşayan
halklara dayalı bir çözüm üretilmesi gerektiği ifade
edilmektedir.213
1996 yılındaki Ufa Kurultayı’nda Kuzey
Afganistan’daki Türklerden bağımsız bir çözümün barış
212
A.g.e.,s.29. 213
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.88.
getirmeyeceği dile getirilirken214
ertesi sene Kıbrıs
Girne’de gerçekleştirilen kurultayda Türklerin de
katılabileceği siyasi bir çözüm olarak federasyon
önerilmektedir.215
1998’de Kazakistan’ın Türkistan
şehrinde gerçekleştirilen kurultayda ise Taliban’ın etnik
temizlik uygulama tehlikesine dikkat çekilmektedir. 2004
Köstence’deki kurultayda ise Afganistan’ın yeniden
inşasının her aşamasında Türklerin yerine ve önemine
dikkat çekilerek sürecin dışında bırakılmalarına izin
verilmemesi istenmektedir.216
Alınan kararlardan Güney
Türkistan’da hissedilir mevzi kayıplarının yaşandığı
anlaşılmaktadır.
Ahıska Türkleri: 1944 yılında Stalin tarafından
bugün Gürcistan sınırları içerisinde bulunan
topraklarından Orta Asya’ya sürülen Ahıska Türklerinin,
vatanlarına geri dönüş süreci üzerinde yoğunlaşan
kararlar alınmıştır. Kıbrıs Kurultayı’nda bu mücadele için
maddî ve manevî destek sağlanması ve uluslararası
platformlarda savunulması konularında Türk devlet ve
kuruluşları göreve davet edilerek217
iskân sorununun
çözümü için projeler bazında çaba sarf edilmesi
istenmektedir.218
Son olarak Köstence Kurultayı’nda
Rusya Federasyonu’nda yaşamak zorunda bırakılanlara
vatandaşlık haklarının verilmesi, ABD’ye yapılan
göçlerin durdurulması, Gürcistan’ın onları topraklarına
yeniden yerleştirilmesine dair verdiği sözde durmaya
214
VI. Kurultay(Ufa), s.35. 215
VII. Kurultay(Girne), s.69. 216
XI. Kurultay(Köstence),s.35. 217
VII. Kurultay(Girne), s.57. 218
A.g.e.,s.69.; Aynı kararlar Türkistan ve Köstence kurultaylarında
da alınmıştır. VIII. Kurultay(Türkistan), s.67.; XI.
Kurultay(Köstence), s.36.
zorlanması ve Türkiye’ye göç ettirilen Ahıskalıların
vatandaşlık işlemlerinin hızlandırılması konuları ele
alınmıştır.219
Bu haklı istekler ne Gürcistan ne de Türkiye
yetkilileri tarafından dikkate alınmamış ve 40.000 kadar
Ahıska Türkü vatan hasretini başka bir kıtada yaşamak
üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne göçmen olarak
gitmiştir.
Batı Trakya Türkleri: Batı Trakya’da Lozan’a
aykırı olarak Yunan Hükümeti’nin baskısı altında
yaşayan220
Türk azınlığın siyasal temsil, miras, eğitim,
gayrimenkul edinme gibi haklarının Yunan Hükümeti
tarafından verilmesi için Avrupa Konseyi, AGİT ve İnsan
Hakları ile ilgili diğer örgütleri Yunan Hükümeti’ne
baskı yapmaya çağırılmıştır.221
Ayrıca 1995 Kırgızistan
Kurultayı’nda merhum Sadık Ahmet’in ölüm sebebinin
araştırılması için çeşitli uluslararası kuruluşlara müracaat
edilmiştir.222
Yunan Hükümetinin despotik idare tarzı
Avrupa Birliği’nin bütün iç çelişkileriyle birlikte devam
etmektedir. Bu hususta Türkiye’nin daha aktif bir politika
izlemesi elzemdir. Bunun için de DTGB ve benzeri sivil
toplum kuruluşlarının daha fazla eylem yapması,
kamuoyu oluşturarak hükümet üzerinde baskı kurması
gerekmektedir.
Bulgaristan Türkleri: Bulgaristan’da yaşayan
Türk azınlığın problemleri de kurultaylarda ele alınan
önemli meseleler arasındadır. 1994 Kırım Kurultayı’nda
buradaki Türklere demokratik hakların tanınarak kendi
kültürlerini geliştirme imkânının tanınması
219
XI. Kurultay(Köstence), s.96. 220
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.88. 221
VII. Kurultay(Girne), s.70. 222
V. Kurultay(Issık Göl), s.75-76.
istenmektedir.223
Kırgızistan kurultayında ise Bulgaristan
Türklerinin Batı Trakya Türkleri gibi müftü sorununun
öne çıktığı görülmektedir.224
1996 Ufa Kurultayı’nda,
Türk vakıflarının mallarının korunmasının uluslar arası
anlaşmalar ve ikili anlaşmaların gereği olduğu
Bulgaristan Hükümeti’ne hatırlatılmaktadır.225
Bulgaristan’daki Türkler için Türkiye’den gönderilen din
adamları yeterli bulunmamış olmalı ki, bu din
adamlarının din bilgisinin yanı sıra Türk tarihi, kültürü ve
Türk Dünyası coğrafyası hakkında bilgi sahibi olmaları
istenmektedir.226
İstanbul kurultayında ise Türkiye’ye
geleli 15 yıl olmasına rağmen Türk vatandaşı olamamış
Bulgaristan Türklerine Türk vatandaşlığı verilmesi
istenmektedir.227
Bulgaristan’ın Avrupa Birliği’ne
girmesi bu sorunların çözüldüğü anlamına
gelmemektedir.
Çuvaşistan: Çuvaş Türkleri kendi gençlerinin
Rusya’nın savaş bölgelerinde görevlendirilmemesini
kendi topraklarında askerlik yapmalarını ve Çuvaşistan
içindeki askerî birliklerin komutanlarının Çuvaşistan
Cumhurbaşkanınca belirlenmesi Rusya Savunma
Bakanı’nın onaylamasından sonra göreve başlamasını
içeren talepleri Rusya Savunma Bakanlığı’na ve
Çuvaşistan Cumhurbaşkanlığı makamına yazılı olarak
bildirilmiştir.228
Diğer taraftan Çuvaş devlet
idarecilerinin Çuvaş Millî Kongresi, Çuvaş İçtimai
223
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.88. 224
V. Kurultay(Issık Göl), s.32.; a.g.e.,s.67. 225
VI. Kurultay(Ufa), s.65. 226
VII. Kurultay(Girne), s.63. 227
XII. Kurultay(İstanbul), s.179. 228
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.84.
Kültür Merkezi gibi Çuvaş Türklerinin millî
kuruluşlarına baskı yapmaya bir son vermesi ayrıca
anayasa hazırlayan komisyona bu millî teşkilatların
liderlerinin alınmasını istemektedirler. Eski Çuvaş dinine
mensup olanların da hesaba katılması
hatırlatılmaktadır.229
Kırgızistan Kurultayı’nda
Çuvaşistan’da halkın dil ve din farklılıkları üzerinden
yapılan kışkırtmalara dikkat çekilmektedir.230
Türklerin
birbirlerinin dinî inançlarına saygı göstermenin yanında
sorunlarını paylaşıyor olmaları ve dinî inançlarını
birbirlerine dayatmamaları dikkate değer bir tavır olarak
göze çarpıyor.
Doğu Türkistan: Türk Dünyası’nın sürekli
kanayan hatta neredeyse kangren olmuş yaralarından
birisi olan Doğu Türkistan meselesidir. Bu nedenledir ki
Türk Dünyası Gençlik Kurultaylarında en çok ele alınan,
üzerinde tartışılan ve karar alınan konulardan biri
olmuştur. Kırgızistan’da gerçekleştirilen Kurultay içi
çalışmalardan birisi olan Din Komisyonu toplantısında
Çin’in din ve vicdan özgürlüğünü sınırlandırması
kınanırken231
Doğu Türkistan’da Çin yönetimince
gerçekleştirilen nükleer denemelere, zorunlu kürtaj
uygulamasına, işsizliğe ve bölgeye sistemli olarak
getirilen Çinli göçmen akınına bir son verilmesi
istenmektedir.232
Kurultay Doğu Türkistan’ın bağımsızlık
229
V. Kurultay(Issık Göl), s.85. 230
V. Kurultay(Issık Göl), s.32. Bu konu fazla ciddiye alınmış olmalı
ki bu konuyla ilgili özel bir karar alınmıştır. A.g.e.,s.58 231
V. Kurultay(Issık Göl), s.15. 232
A.g.e., s.61-62-63. Özellikle nükleer denemelerle ilgili daha fazla
karar alındığı görülmektedir. VII. Kurultay(Girne), s.51. Aynı konu
Kıbrıs Kurultayı’nın sonuç bildirisine de alınmıştır. A.g.e.,s.87.
mücadelesini desteklediğini ve yardım edilmesi
gerektiğini ilan etmiştir.233
Bu kararın aynısının bir
sonraki sene Ufa Kurultayı’nda da alındığını
görmekteyiz.234
Kırgızistan Kurultayı Çin’in insan
hakları ihlalleri nedeniyle 1995 Eylül ayında Pekin’de
gerçekleştirilecek olan “VI. Dünya Kadın Hakları
Konferansı’nın boykot edilmesi kararını da almıştır.235
Yine Ufa Kurultayı’nda ABD ve Batılı ülkelerin Çin’in
insan hakları ihlalleri ile ilgili baskılarının ticarî art
niyetli olduğu iddia edilmiştir.236
Batılı ülkelerin Çin ile
olan ticarî ilişkilerinde Çin’in insan hakları konusundaki
kötü karnesini sopa gibi kullandığı eleştirisi dikkat
çekmektedir. Nitekim ABD Senatosu İnsan Hakları
Komitesi’ne müracaatta bulunan Kıbrıs kurultayı,
ABD’nin Çin’e tanıdığı ticarî ayrıcalıklarının insan
hakları ihlallerine rağmen tanınmış olmasının bir ikilem
olduğunu ifade etmiştir.237
Dünya kamuoyunun bu
ihlallere sessiz kalmasını manidar bulan Kurultay
delegeleri, Çin’deki insan hakları ihlallerinin Çin’in bir iç
sorunu olamayacağını, Doğu Türkistan’daki doğal
zenginliklerin Uygurlarca kullanılması gerektiğini, siyasî
tutukluların serbest bırakılmasını, Uygurların yurtdışında
eğitim almalarının engellenmemesini, nükleer
denemelerden zarar görenlere tazminat ödenmesini,
Zorunlu Kürtaj uygulaması da en fazla tepki çeken politikalardan
birisidir. A.g.e.,s.51. 233
A.g.e., s.35. 234
VI. Kurultay(Ufa), s.35. 235
V. Kurultay(Issık Göl), s.68-69. 236
VI. Kurultay(Ufa), s.55. 237
VII. Kurultay(Girne), s.64.
Çin’in insan haklarıyla ilgili uluslar arası sözleşmelere
riayet etmesini istemektedirler.238
Kıbrıs Kurultayı’nda delegeler Türk devletlerinin
hükümetlerinden Doğu Türkistan’dan Çin zulmü
nedeniyle kaçmak zorunda kalmış gençlerin iltica
taleplerini kabul etmelerini, onlara eğitim imkânı
sağlanmasını ve imkânı olan devletlerin Doğu
Türkistan’a yönelik radyo yayını yapmalarını talep
etmişlerdir.239
Zira daha önce Çin’e iade edilenlerin hepsi
Çin hükümetince idam edilmiştir.240
Aynı kurultayda
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne hitaben alınan
kararlar oldukça dikkat çekicidir: Uygurların kendi
kaderlerini tayin hakkına sahip olması, Birleşmiş
Milletlerin konuya objektif yaklaşması ve bölgeye
gözlemci göndermesi, Birleşmiş Milletler’in Doğu
Türkistan, Tibet ve İç Moğolistan’ın Çin’e karşı
bağımsızlık mücadelesi veren sömürgeler olduğunu göz
önünde bulundurmasını, Çin’in bölgeye askerî kuvvetler
sevke etmesi sebebiyle bölgede bir katliam endişesi
olduğu ve Birleşmiş Milletlerin muhtemel bir katliamı
önlemesini, Çin’in tutukladığı Doğu Türkistanlılara savaş
esiri muamelesi yapması için girişimde bulunmasını
içeren kararlar alınmıştır.241
Bütün bu konularla ilgili
olarak Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti’ne, Birleşmiş
Milletler Genel Sekreterliği’ne ve Türk Cumhuriyetlerine
Kurultaylar hususî karar metinleriyle müracaatta
238
A.g.e., s.59 239
A.g.e., s.49. 240
A.g.e.,s.64. 241
A.g.e., s.53.
bulunmuştur.242
Kurultay delegelerinin esir Türk illeri
üzerindeki hassasiyetleri oldukça dikkat çekicidir.
Gagauz Yeri: Gagauzlar ile ilgili dikkate değer
tek karar 1994 Kırım Kurultayı’nda alınmıştır. Bu
kararda, Gagauz Türklerinin kendi kültürlerini geliştirme
imkânlarını arttırmanın yollarının aranması ve kendi
kaderlerini tayin hakkının verilmesi gerektiği dile
getirilmiştir.243
Durumları en hassas olan toplulukların
başka milletlerin arasında yalıtılmış küçük adacıklar
şeklinde yaşayan bu küçük Türk toplulukları olmasına
rağmen kurultay raporlarında kendilerine çok az yer
bulmaları oldukça manidardır.
İran Türkleri: Ufa Kurultayı’nda İran Türklerinin
İran nüfusunun neredeyse yarısını oluşturduğu buna
rağmen İran yönetimince onların temel haklarına
getirilen kısıtlamaların İslâm ile ilgisinin olmadığı ifade
edildikten sonra İran yönetiminin İnsan haklarına riayet
etmesi istenmektedir.244
Kıbrıs’ta ise İran Türklüğü’nün
uluslararası etkinliklerde daha fazla ön plana
çıkarılmasının gereğine işaret edilmiştir.245
Türkistan ve
Köstence Kurultaylarında İran Türklerine kendi
dillerinde eğitim veren okulların açılmasını, kendi basın
organlarının olmasını, parlamento ve yerel yönetimlerde
adaletli bir şekilde temsil edilmeleri gibi konuları
gündemine almıştır.246
Ancak İran Türkleri sanki hala
Demirperde arkasında yaşayan, haklarında haber
242
V. Kurultay(Issık Göl), s.61-62-63.; VI. Kurultay(Ufa), s.59.; VII.
Kurultay(Girne), s.53; VIII. Kurultay(Türkistan),s.25. XI.
Kurultay(Köstence),s.56. 243
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.88. 244
VI. Kurultay(Ufa), s.35. 245
VII. Kurultay(Girne), s.69. 246
VIII. KurultayTürkistan), s.25.; XI. Kurultay(Köstence), s.35.
alınamayan bir topluluk muamelesi görmekte
kurultaylarda cesametleriyle doğru orantılı olarak temsil
edilememektedirler.
Kafkasya Türkleri: Kafkasya’da yaşayan Türk
topluluklarının durumları da pek iç açıcı değildir bu
nedenle onlar da kurultay raporlarındaki yerlerini
almışlardır. DTGB kurultayları kararları alırken sadece
etnik bağları olan toplulukları değil komşu ve akraba
toplulukları da hesaba katarak kararlar almışlardır. Bu
kararlardan birisi de çok sayıda etnik grubun yaşadığı
Dağıstan’daki kolera salgınına karşı tedbir almak için
Dünya Sağlık Örgütü ve Türk Kızılayı’nı göreve çağıran
karardır.247
Bunun yanında hemen her kurultay da Çeçen
bağımsızlık savaşına destek açıkça ifade edilmiştir.
Cevher Dudayev’i çağdaş Şeyh Şamil olarak ilân eden
Kırgızistan kurultayı, Rus ordularının Çeçenistan’dan
çekilmesi gerektiği şeklinde bir karar almıştır.248
Türk
asıllı olmayan bir halkın özgürlük mücadelesine verilen
destek Türklerin özgürlüğe verdiği önemi ortaya
koymanın yanında yiğitlik ve kahramanlık gibi değerlere
verdiği önemi de ortaya koymaktadır. Bu nedenle kendi
davalarının haklılığını ortaya koyarken bir taraftan da
haklı bir davanın mücadelecilerine duydukları saygıyı
ifade etmektedirler. Burada paylaşılan ortak bir kaderin
ve ortak geleceğin muntazam inşa edilme endişesi de
önemli rol oynamaktadır. Tataristan için Çeçenistan’ın
bağımsızlığı stratejik bir eşiktir. Eğer Çeçenler bu savaşı
kazanır da bağımsız olurlarsa bu Tataristan’ı da bağımsız
yapacak sürecin başlangıcı olacaktır.
247
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.87. 248
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.87.; V. Kurultay(Issık Göl), s.59.;
XI. Kurultay(Köstence), s.36.
Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde Balkar
Türklerine ekonomik ve politik baskı uygulanmasından
büyük rahatsızlık duyulduğu Çeboksarı Kurultayı’nda
dile getirilmiştir. Aslında 1996’dan beri Balkar
Türklerine her türlü siyasal ve sosyal faaliyet
yasaklanmıştır. Kabardey Çerkeslerinin baskıları hala
devam etmektedir. Bu nedenle DTGB bu cumhuriyetin
yöneticilerini kınayarak, Rusya Federasyonu yetkililerini
göreve çağırmaktadır.249
Bu durum altı yıllık süre
zarfında düzelmemiş olmalı ki 2005 İstanbul
Kurultayı’nda da gündeme alınmak zorunda kalınmıştır.
Balkar Türklerinin hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasına
ek olarak polisin keyfî olarak Balkar Türklerine güç
kullanması kurultayca protesto edilmiştir. Bu politikayı
sosyo-ekonomik soykırım politikası olarak niteleyen
kurultay delegeleri buna bir son verilmesi gerektiğini dile
getirmişlerdir. Bu konuyla ilgili olarak kurultay, Türk
devletleri, hükümet ve hükümet dışı örgütlerle Rusya
Federasyonu Parlamentosu, hükümeti ve devlet başkanı
nezdinde gerekli girişimlerde bulunulmasını
kararlaştırmıştır ve bu karar sonuç bildirisine de beşinci
madde olarak girmiştir.250
Putin yönetiminin her
bahaneyle Balkar Türkleri üzerinde baskı kurması,
Kabardeyli yöneticilere cesaret vermekte, asırlardır
üzerinde yaşadıkları yaylak ve toprakları haksız
uygulamalarla ellerinden almaktadırlar.
Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’ndeki
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonrasında gelişen
olayları endişe verici bulan Çeboksarı Kurultayı
delegeleri Cumhurbaşkanı seçilen Semyönov V.M.’nin
249
IX. Kurultay(Çeboksarı), s.48. 250
XII. Kurultay(İstanbul), s.177.
atanmamış olmasını anlaşılamaz bulmaktadır. Kurultay
bu nedenle Rusya Federasyonu Hükümeti’ni göreve
davet etmektedir.251
İstanbul Kurultayı’nda ise Stalin
tarafından 1943 ve 1944 yıllarında Karaçay ve Balkar
Türklerinin Orta Asya’ya sürülmesi olayının bir soykırım
olarak tanınması, Karaçay-Balkarlıların topraklarının ve
kaybedilmiş haklarının tamamının iadesi ve zararlarının
tazmin edilmesi için gerekli girişimlerin başlatılması
kararı alınmıştır.252
Köstence Kurultayı’nda ayrıca
Osetya’da meydana gelen terör olayları kınanmış ve terör
lanetlenmiştir.253
Dağıstan’da Kumuk Türklerinin
topraklarına Diğer Dağıstanlı halkların iskân edilmesinin
Kumukların varlığını tehdit ettiği ifade edilmektedir.254
Kurultay Nogay Bozkırı’nın Nogaylara tahsis edilmek
yerine diğer bazı halklar arasında taksim edilmesinin
Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığı Komitesi’ne
bildirilmesine karar vermiştir.255
Kıbrıs: Kıbrıs da kurultay raporlarına yansıyan
konulardan birisidir. Türk Cumhuriyetlerinin Kıbrıs’ı
tanımasını isteyen Kırgızistan Kurultayı Rusya’nın Kıbrıs
meselesine yaklaşımını da kınamaktadır. Kurultay Rus
Devleti’nin Kıbrıs meselesine yaklaşımının ciddi bir
devletten ziyâde bir tüccarınkine benzediğini
düşünmektedir.256
Ufa Kurultayı’ında ise Kıbrıs Rum
yönetiminin Kıbrıs’ın tek meşru hükümeti olmadığını,
251
IX. Kurultay(Çeboksarı), s.49. 252
XII. Kurultay(İstanbul), s.211. 253
IX. Kurultay(Çeboksarı), s.94. 254
XII. Kurultay(İstanbul), s.177. 255
A.g.e., s.178. 256
V. Kurultay(Issık Göl), s.54. Türk Cumhuriyetlerinin Kıbrıs’ı
tanımaları Ufa kurultayında da tekrar edilmiştir. VI. Kurultay(Ufa),
s.35.
Kıbrıslı Rumların sınır ihlallerinin protesto edildiğini
görüyoruz.257
Bu kararın 1997 Kıbrıs Kurultayı’nda
tekrar alındığını görüyoruz.258
Kurultayda Rusya
Federasyonu’nun Kıbrıs Rum Yönetimi’ne S-300 füzeleri
ile T-80 tankları satış girişimleri şiddetle kınanmış Rus
yönetiminin bir tüccar gibi davrandığı ifade edilmiştir.259
Kıbrıs Kurultayında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin
iç meselelerine de değinilmiş ve eğitim sisteminin Türk
Millî Kimliği ve kültürüne uygun hale getirilmesi
istenmiştir. Ayrıca Türk Dili ve Edebiyatı derslerinin
zorunlu olması talep edilmiştir.260
Kırım: Türk Dünyası’nın kanayan yaralarından
bir diğeri de Kırım Tatarlarının içinde bulunduğu
durumdur. 1943 yılında Stalin tarafından Orta Asya’ya
sürülen Kırım Tatarları sürgün edildikleri yerlerde
çektikleri sıkıntılar bir tarafa onlar gibi sürgüne
gönderilen Çeçen-İnguş yada Karaçay-Balkar Türkleri
gibi 1957 yılında ana vatanlarına dönme hakkını
alamamış olmanın acısını çekerek bu günlere
gelmişlerdir. Şimdi ise anavatana dönüş çilesini çeken
Kırım Tatar Türkleri Kırım’da yeni sıkıntılarla karşı
karşıya bulunmaktalar. 1994 Kırım Kurultayı’nda
Özbekistan Hükümeti’nin Kırım Tatarlarının vatanlarına
dönüşlerine engel olan politikalarına karşı olunduğu ifade
edilirken261
bir taraftan da Kırım’a esas sahiplerinin
dönmesine izin verilmesi gerektiğini bunun için Ukrayna
257
VI. Kurultay(Ufa), s.35. 258
VII. Kurultay(Girne), s.68. Bu madde kurultay sonuç bildirisine
9. madde olarak girmiştir. A.g.e.,s.87. 259
A.g.e., s.70. 260
A.g.e., s.55. 261
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.72.
Hükümeti kadar Türk Cumhuriyetlerine de görev
düştüğü, maddî ve manevî yardım yapılması gerektiği
ifade edilmektedir.262
Ukrayna Hükümeti’nden ise
özellikle Kırım Türklerinin vatanlarının mührü olarak
kabul edilebilecek Zincirli Medrese’nin amacına uygun
kullanılması gerektiği, hastane değil okul olması
gerektiği ifade edilirken, bu medresedeki kazılara da
binaya zarar verdiği için derhal son verilmesi
istenmektedir.263
Kırım’daki tarihî eserlerin korunmasına
ilişkin benzer bir karar da Kırgızistan Kurultayı’nda
alınmıştır.264
Ufa Kurultayı’nda ise vatana dönüş
projesine destek olunması gerektiği bunun için
uluslararası girişimlerle kolaylık sağlanması gerektiği
dile getiriliyor.265
1997 Kıbrıs Kurultayı’nda vatana
dönüş için projeler bazında çözüm üretilmesi
istenmiştir.266
Türkistan Kurultayı’nda da aynı temenniler
dile getirilerek bütün Türk Dünyasının Kırım Türklerinin
anavatanlarına dönmelerine yardım etmesi gerektiği
sonuç bildirisine girmiştir.267
Köstence Kurultayı’nda 26
Haziran’ın Kırım Tatarlarının şükür günü olarak Türk
Dünyası bayramları içinde kabul edilmiştir.268
2005’te
gerçekleştirilen İstanbul Kurultayı’nda 18 Mayıs 1944’te
Kırım Tatarlarına uygulanan sürgünü soykırım olarak
tanımasını, “Kırım Tatarlarının Tüm Haklarının İadesine
Dair” ve “Kırım Tatarlarının Statüsüne Dair” kanunların
kabul edilmesinin Ukrayna’nın demokratik hukuk devleti
262
A.g.e., s.88. 263
A.g.e., s.70. 264
V. Kurultay(Issık Göl), s.46. 265
VI. Kurultay(Ufa), s.63. 266
VII. Kurultay(Girne), s.69. 267
VIII. Kurultay(Türkistan), s.67. 268
XI. Kurultay(Köstence), s.94.
olarak geliştiğinin ispatı olacağı ifade edilmiş ve bu
madde sonuç bildirisinde 16. madde olarak yer
almıştır.269
Ukrayna yönetiminin Turuncu Devrimi
destekledikleri için Kırım Tatarlarına adil davranacağı
umulmaktadır.270
Burada Turuncu devrimin niteliğinin
hiç sorgulanmaması oldukça düşündürücüdür. Turuncu
devrim anlayışına duyulan bu yakınlık kurultay
delegelerinin “millî devlet ve egemenlik” anlayışlarının
sorgulanmasını zorunlu kılmaktadır.
Türkmeneli: Amerika Birleşik Devletleri’nin ve
müttefiklerinin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında işgal
ederek istikrarsızlaştırdıkları Kuzey Irak’ta Saddam
rejiminden kurtulduk derken peşmergelerin ve Amerikan
askerlerinin operasyonlarına maruz kalan Irak
Türkmenleri Türk Dünyası Gençlik Kurultaylarında yine
üzerinde en çok konuşulan konulardan birisidir. 1994
yılında gerçekleştirilen Kırım Kurultayı’nda Türkiye’nin
Irak Türkmenlerine daha fazla önem vermesi istenirken,
özellikle anadilde eğitim meselesini çözmesi
istenmektedir.271
Kırgızistan Kurultayı’nda Birleşmiş
Milletler İnsan Hakları Komisyonu’na yapılan bir
müracaatta Türkmenlerin güvenlik sorununun çözülmesi,
Irak’ın bütünlüğü korunmak kaydıyla Irak’ta demokratik
bir rejimin kurulması istenmektedir. Bu metinde
Türkmenlerin anadillerinde eğitim hakkı taleplerine ve
parlamentoda adaletli temsil edilmelerinin sağlanması
269
XII. Kurultayİstanbul), s.154.; 18 Mayıs 1944’de Kırım
Tatarlarına uygulanan sürgünün soykırım olarak tanınması için
İstanbul kurultayı’nda Birleşmiş Milletlere müracaat edilmesini
kararlaştırmıştır. A.g.e.,s.179. 270
A.g.e.,s.178. 271
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.88.
isteğine, gelir dağılımının adaletli yapılmasına, Saddam
rejimince idam edilenlerin ailelerine tazminat ödenmesi
taleplerine de yer verilmiştir.272
Kıbrıs Kurultayı’nda
Kuzey Irak’ı terk etmek zorunda kalan soydaşlarımıza
Türkiye Cumhuriyeti makamlarında vatandaşlık
verilmesi istenmektedir.273
Ufa Kurultayı’nda ise Irak’ta
çözüm aranırken Türkmenlerin de dikkate alınması
gerektiği Birleşmiş Milletler ve Türk Cumhuriyetleri
yöneticilerine hatırlatılmıştır.274
1999 yılında
gerçekleştirilen Çeboksarı Kurultayı’nda ise Kuzey
Irak’ta sorunların barışçı yollarla çözülmesi gerektiği,
Bağdat’ın ve fiili yönetimin Türkmenlere uyguladığı
baskıya son vermesi gerektiği, Irak’ta insan haklarına
saygılı, barışçı ve Türkmenlerin de içinde yer alacağı
demokratik bir yapılanmanın oluşturulması gerektiği
ifade edilmiştir.275
Köstence kurultayında yukarıdaki
isteklerin tekrar dile getirilmesinden başka, Kerkük’ün
Türkmen şehri olarak kalması vurgulanmıştır.276
Makedonya Türkleri: Türkiye’nin çevre
kuşağında bulunan Türk azınlıklardan birisi de
Makedonya’da bulunan Türklerdir. Yunanistan’ın baskısı
altında bulunan Makedonya Cumhuriyeti’nin Türk
devletlerince süratle tanınmasını isteyen Kırım Kurultayı
delegeleri, Burada yaşayan Türklerin kültürlerini
yaşatmalarına izin verilmesini ayrıca Türkiye’nin bu
devletin ekonomik açıdan dünyayla bütünleşmesine
272
V. Kurultay(Issık Göl), s.70. 273
VII. Kurultay(Girne), s.58-69. 274
VI. Kurultay(Ufa), s.36.; Siyaset komisyonunda ele alınan bu
konu daha sonra müstakil bir karar metni halinde ilgili yerlere
gönderilmiştir. A.g.e.,s.64. 275
IX. Kurultay(Çeboksarı), s.47. 276
XI. Kurultay(Köstence), s.96.
yardım etmesini, Bosna’nın durumuna düşmesine izin
verilmemesini istemiştir.277
Kıbrıs Kurultayı’nda 9
Temmuz 1997 tarihinde Makedon polisinin Gostivar’da
sivil halka şiddet uygulaması esefle karşılanmıştır.278
İstanbul Kurultayı’nda Makedonya Türklerinin
asimilasyon tehlikesi ile karşı karşıya olduğu ifade
edilerek Makedonya Türklerinin daha fazla Türkiye’de
okuma imkânı sağlanması istenmektedir.279
Suriye Türkleri: Her zaman unutulan Suriye
Türklerinin sorunlarının hiçbir uluslararası platforma
taşınmamış olmasını şaşırtıcı bulan Ufa Kurultayı bu
konuda tek olma özelliği taşımaktadır.280
Kıbrıs
Kurultayı’nda ise Suriye Türkmenlerinin uluslar arası
platformlarda temsil edilmesine daha fazla dikkat
edilmesi istenmektedir.281
Daha sonra onları kurultayın
da unuttuğu görülmektedir.
Tataristan: Kırgızistan Kurultayı’nda Rus
sömürgeciliğinin Tataristan’da hala devam ettiği tespiti
yapıldıktan sonra Bağımsızlık mücadelesinin yeniden
yapılanma aşamasında şu reformları içerdiği ileri
sürülmektedir: Devlet bağımsızlığı hakkındaki
deklarasyonu kabul etmek Tataristan’da referandumu
başarılı bir şekilde yapmak ve bundan dolayı bağımsız
Tataristan Devleti’nin Anayasasını kabul etmek olarak
ilan edilmiştir.282
Aynı kurultayda Cumhurbaşkanı
Şeymiyev’in Moskova ile imzaladığı 15 Şubat 1994
277
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.88. 278
VII. Kurultay(Girne), s.65. 279
XII. Kurultay(İstanbul), s.180. 280
VI. Kurultay(Ufa), s.36. 281
VII. Kurultay(Girne), s.69. 282
V. Kurultay(Issık Göl), s.55.
Antlaşması, Tatar Millî Hareketi’ne yapılan baskılar ve
seçimlerdeki usulsüzlükler eleştirilerek üniversitelerde
anadilde eğitim istenmektedir.283
Dünya Türk Gençleri
Birliği’nin ilk genel başkanı ve Tataristan Azatlık
teşkilatının başkanı olan Talgat Ahmedişin 2005 İstanbul
Kurultayı’nda yaptığı konuşmada Tatarların hala
anadillerinde eğitim alamadıklarını hatta dillerinin
korunmasını garanti altına alacak bilimsel, sanayi
faaliyetlerinde de dillerini kullanamadıklarını
söylemiştir.284
Ahmedişin’e göre, Rusya’da halkların
özgürlüğü “millî güvenlik” açısından ele alınmaktadır.
Rusya Federasyonu içerisinde büyük Rus halkı tarafından
asimile edilememiş halkların bulunmasını Rus Devleti
millî güvenliğine büyük bir tehdit olarak
algılamaktadır.285
Ayrıca Tatarların Rus güvenlik
güçlerince dinî ayrımcılığa tabi tutulduğunu dile getiren
Ahmedişin, Uluslararası ilişkilerde demokratik değerlere
sahip çıkan Rusya, ülke içerisindeki uygulamalarda ve
politikalarda tamamen toplumsal anlamda totalitarizmi
uyguladığını, Rus güvenlik güçlerinin Tatarları keyfî
olarak vehhabilikle suçladıklarını iddia etmektedir.286
Ana kitleden uzak düşmüş olan Sibir Tatarlarının da
asimilasyon tehlikesiyle karşı karşıya olduğu için
Vladimir Putin’e müracaatta bulunan İstanbul Kurultayı,
Sibir Tatarlarına yerli halk statüsünün verilmesini,
Tümen, Omsk, Novosibirsk ve Tomsk’da Sibir
Tatarlarının millî bölgelerinin oluşturulmasını, Sibir
Tatarlarının yazı dili ve kültürü geliştirmesi konusunda
283
A.g.e., s.56. 284
XII. Kurultay(İstanbul), s.139. 285
A.g.e., s.140. 286
A.g.e.,s.141.
çalışmaların başlatılmasını istemiştir.287
Rusya’nın
milliyetler siyasetine dikkatli yaklaşılması ve
cumhuriyetlerin statülerinin muhafaza edilmesi
vurgulanmıştır.288
Bütün bu kimlik mücadeleleri arasında
bir de ekolojik sorunlarla mücadele etmeye çalışan Kazan
Tatarları Nijnekomsk baraj gölünün su seviyesinin
yükseltilmesinden endişe duymaktadırlar. Kurultay bu
konuya dikkat çekerken bir taraftan da atom enerji
santralı inşa edilmesini protesto etmektedir.289
Bu haliyle
Tataristan en yüksek seviyede tartışma konusu olmayı
başarmış bir Türk yurdu olarak göze çarpmaktadır.
Şor ve Teleut Türkleri: Nesilleri tükenme
tehlikesiyle karşı karşıya bulunan Şor ve Teleut
Türklerinin durumları 1994 kurultayında ele alınmış ve
şu kararlar alınmıştır: Şorların oturdukları toprakların
zorla ellerinden alınmasını ve özelleştirilmesi
yasaklanmalı, ayrıca dağlık Şor Özerk Bölgesi’ni yeniden
Kurma meselesinde elden gelen yardım sunulmalıdır.290
Teleut Türkleri için Kamerova Bölge Valisi
M.B.Kisluk’a müracaatta bulunan Kurultay, Teleutların
kendi kendini yönetmesi için bir teşkilatın kurulmasını,
Teleutların yoğun nüfusa sahip oldukları Bolevsk,
Bekovo ve Guryevsk Bölgeleriyle Şanda köyünde
taşkömürü üretiminin desteklenmesini istemiştir.291
İstanbul Kurultayı’nda Teleutların yok olma tehlikesine
287
A.g.e.,s.148. 288
A.g.e., s.150. 289
A.g.e., s.151. 290
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.80.; Aynı teklif Rusya Federasyonu
Meclisi’ne de yapılmıştır. A.g.e.,s.81. 291
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.82.; Bu hususlar sonuç bildirisinin 6.
maddesinde de ele alınmıştır. A.g.e., s.87.
dikkat çekilirken292
Altay bölgesinde Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bir Türk Lisesi kurması
istenmektedir.293
Karabağ Meselesi: Dünya Türk Gençleri Birliği
Kurultayları’nda ele alınan önemli meselelerden birisi de
Karabağ’ın durumudur. Kırım Kurultayı’nda Karabağ’ın
Ermenistan tarafından işgaline derhal son vermesi için
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne müracaatta
bulunulurken294
Kırgızistan Kurultayı’nda Azerbaycan
ekonomisin düzelmesi için Karabağ sorununun derhal
çözülmesi istenmektedir.295
Ufa’da ise bu işgal şiddetle
kınanmakta ve göçgünlerin durumlarına uluslararası
kuruluşların dikkatleri çekilmektedir.296
Kıbrıs
Kurultayı’nda Ermenistan’ın Karabağ’ı işgali ve bir
milyon insanın mülteci konumuna düşmesi üzerinden 9
yıl geçmesine rağmen Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve
AGİT’in etkisiz kalmasının şüpheli olduğu dile
getirilmektedir.297
Kurultay delegeleri Ermenistan’ın
işgal ettiği topraklardan geri çekilmesini, uluslararası
hukuk kurallarına saygılı olmasını istemektedir.
292
XII. Kurultay(İstanbul), s.177. 293
A.g.e., s.178. 294
IV. Kurultay(Bahçesaray), s.74. 295
V. Kurultay(Issık Göl), s.72. 296
VI. Kurultay(Ufa), s.35. Bu karar metni Birleşmiş Milletler Genel
Sekreterliği’ne, Türk Cumhuriyetleri Devlet Başkanlarına, ABD
Başkanı’na ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı’na
gönderilmiştir.A.g.e., s.62. 297
VII. Kurultay(Girne), s.58.
DTGB Başkanlar Konseyi Toplantıları
DTGB’nin en önemli organlarından birisi olan
başkanlar konseyi toplantıları bir sonraki Dünya Türk
Gençlik Günleri ve Kurultayının planlanmasının yanı sıra
acil gelişmeler karşısında alınacak tavırların belirlenmesi
ve DTGB adına basın açıklaması ve gerekli
müracaatların yapılması görevini yerine getirmektedir.
Bugüne kadar ilki 1994 yılında Kabardey-Balkar
Cumhuriyeti’nin başkenti Nalçik’te olmak üzere toplam
yedi başkanlar konseyi toplantısı gerçekleştirilmiştir.
Nalçik toplantısında Malkar Türklerinin Stalin tarafından
Orta Asya’ya topyekûn sürgün edilişlerinin 50. yılında
onlara destek vermeyi amaçlanmıştır. Bu toplantıya 13
Türk topluluğundan temsilciler katılmıştır. Bir sonraki
DTGB kurultayının Kırım’da yapılması
kararlaştırılmıştır. Yapılacak Kurultayın Stalin sürgününe
maruz kalan Kırım Türklerine manevi destek olması
hedeflenmektedir.298
1995’de Ankara’da gerçekleştirilen toplantıya 30
Türk devlet ve topluluğundan 67 gençlik temsilcisi
katılmıştır. Dünya Türk Gençlik Günleri ve Kurultayı’nın
1-11 Ağustos’da Kırgızistan’da toplanması
kararlaştırılmıştır. Toplanacak kurultayda Ekonomi,
ekoloji, dil, tarih, sanat, din, siyaset ve iletişim
komisyonlaının toplanması kararlaştırılmıştır. Ayrıca
Türk Dünyası Genç Ekoloji Konseyi kurulması ve daimi
bir çalışma programı yapması benimsenmiştir.299
Toplantının sonuç bildirisinde dünyadaki bütün insan
298
Bengü, Yıl:1, Sayı: 1, Nisan 1995, s.8. 299
Bengü, Yıl:1, Sayı: 2, Mayıs 1995, s.4.
hakları ihlallerine karşı olunduğu mesajı güçlü bir şekilde
verilmiştir. Bu bağlamda Türkmeneli Türklerine ve diğer
Türk boylarına karşı işlenen insan hakları ihlallerine
dikkat çekilmiş, Çeçenistan’daki bağımsızlık
mücadelesine destek verilmiştir. İşbirliğinin artması,
iletişim dilinin Türkiye Türkçesi olması, Bengü’nün aylık
olarak çıkması gibi konularda alınan kararlar ilan
edilmiştir. DTGB Genel Başkanı Talgat Ahmedişin’in
yaptığı konuşmada Türk Dünyası için daha fazla
demokrasi talebi belirgin mesaj olarak göze
çarpmaktadır.300
Üçüncü başkanlar konseyi toplantısı 1996’da
Hollanda’nın Haarlem şehrinde toplanmıştır. Bazı
aksaklıklar nedeniyle beklenenden az katılım olmuştur.
Bu nedenle bir gün gecikmeyle yapılan toplantının sonuç
bildirisinde VI. Türk Dünyası Gençlik Günleri’inin
hazırlık çalışmalarının yapıldığı belirtildikten sonra
toplantıda Rusya’daki insan hakları ihlalleri, Karabağ,
Doğu Türkistan, Çeçenistan ve Türkmeneli meselelerinin
ele alındığı ifade edilmiştir. Kuzey Irak’ta teröre destek
vererek bir Kürt devleti kurulması çabalarına dikkat
çekilmiştir. Bildiri de Türk Dünyasındaki demokratik
gelişmelerden memnuniyet duyulduğu ifade edilmiştir.
VI. Türk Dünyası Kurultayı’nın Ağustos ayında
Bakurdistan’da toplanacağı ilan edilmiştir.301
1997 Nisan’ında Azerbaycan Bakü’de toplanan
başkanlar konseyi çok yoğun bir gündemle toplanmıştır.
Bunu sonuç bildirisinden anlamak mümkündür.
Gündemin birinci sırasını Karabağ’daki fiili durum
oluşturmuştur. Rusya’nın Ermenistan’a silah satışı
300
Bengü, a.g.s. 301
Bengü, Yıl:2, Sayı: 13, Nisan 1996. s.7.
kınanarak, Rusya tüccar gibi davranmaktan vazgeçmeye
çağrılmıştır. Bir milyar dolarlık silah yardımının Rusların
yanlı siyasetini ortaya koyduğu için bu durumda Türk
devletlerinin de Azerbaycan’a açık destek vermeleri talep
edilmiştir. Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarının yüzde
yirmisini işgal etmesinin geride 20.000 ölü, 5.000 yaralı
ve bir milyon muhacir bıraktığı ifade edilmiştir. Irak’taki
Türkmen tutukluların serbest bırakılması, Hollanda’da
bir Türk ailenin evinin neo-Nazilerce kundaklanması,
Kumukların insan haklarının ihlal edilmesi ve belediye
seçimleri, Güney Azerbaycan’daki temel insan haklarının
ihlal edilmesi, Tataristan’daki anti demokratik süreç ve
son olarak Doğu Türkistan’daki 1997 Şubat’ında
gerçekleşen tutuklamaların akibetinden endişe edildiği
ifâde ve ilân edilmiştir. Başkanlar Konseyi Toplantısı
sonucunda VIII. Türk Dünyası Gençlik Günleri’nin 22-
29 Eylül tarihlerinde Kıbrıs/Girne’de yapılması
kararlaştırılmıştır.302
Bir sonraki toplantısını yine
Ankara’da 1998 Mayısı’nda gerçekleştirmiştir
Temmuz 1999’da Denizlide gerçekleştirilen
altıncı toplantıda DTGB’nin iç işleyişine ilişkin konular
ağırlıklı olarak ele alınmıştır. IX Türk Dünyası Gençlik
Günleri ve Kurultayı’nın 9-16 Eylül 1999 tarihinde
Çuvaşistan’ın başkenti Çeboksarı’da toplanması
kararlaştırılmıştır. Bundan sonra her kurultayda en iyi
delegasyona, en sportif ve sportmen delegasyon ve bilim
teşvik ödülleri verilmesi kararlaştırılmıştır. Ayrıca
geçmiş kurultaylarda komisyon toplantılarının
içeriklerinin zayıflaması nedeniyle komisyon sayılarının
azaltılması kararlaştırılmış ve Ekonomi, Kültür-sanat ve
Bengü başlıkları altında toplantılar yapılması
302
VII. Kurultay(Girne), s.89-90.
benimsenmiştir.303
Son başkanlar konseyi toplantısı
Romanya Köstence’de toplanmıştır.
Başkanlar konseyi toplantıları Dünya Türk
Gençlik Günlerine hazırlık çalışmalarının yanı sıra
gündemden düşen Türk Dünyasının önemli meselelerini
bu vesileyle tekrar gündeme getirme işlevini yerine
getirmiştir. Bunun yanı sıra genç liderler bu toplantılar
vesilesi ile birbirlerini ve teşkilatlarını daha yakından
tanıma fırsatını yakalamaktadırlar. Bir diğer önemli nokta
ise farklı Türk lehçe ve diyalektleri konuşan
delegasyonlar ortak kelimeleri yakalayarak ortak
Türkçe’ye doğru farkında olmadan bir yolculuğa
çıkmaktadırlar. Bu toplantılar sivil toplum kuruluşlarının
organizasyon güç ve yeteneklerini artırmalarına da
yardımcı olmaktadır.
BENGÜ
DTGB’nin yayın organı olan bu bülten DTGB’nin
yürütme kurulunu oluşturan Türk Ocakları Gençlik
kolları ve Büyük Öğrenci Projesi kapsamında Türkiye’ye
okumak üzere çeşitli Türk devlet ve topluluklarından
gelen öğrenciler tarafından çıkarılmaya başlanmıştır.
Dilde Fikirde İşte Birlik şiarıyla çıkarılan bu bültenin
ikinci sayısından itibaren Genel yayın Yönetmenliğini
Yapan Torgın Sultankızı’nın amatör bir ruhla ve
profesyonel bir tarzdaki yönetimiyle aylık olarak
okuyucularıyla buluşmaya başlamıştır. İsmail Bey
Gaspıralı’nın Tercüman gazetesi gibi Türk Dünyası’nın
her noktasına ulaşmayı hedefleyen ve bu amacına kısa
sürede ulaşan BENGÜ, DTGB’nin gurur kaynağı olmuş
bir yayın organıdır. Torgın Sultan Kızı’nın Genel yayın
303
IX. Kurultay(Çeboksarı), s.72-73.
Yönetmenliği döneminde her sayıda Azatlık adlı köşede
DTGB’ye üye teşkilatlardan birinin lideri yazmıştır.
Erkinlik adlı köşede ise DTGB yürütme kurulunun
başkanı Türk Dünyasına ve teşkilata ilişkin yazılar
yazmıştır. Araştırma inceleme köşesinde her sayıda
farklı bir öğrenci ki, bunlar genellikle Türk devlet ve
topluluklarından gelen öğrencilerdir, Türk Dünyasının bir
meselesini ele almıştır. Bengü şahsiyetler köşesinde
Emra Akbaş, Türk düşünce hayatında önemli etkiler
yapmış Türk büyüklerini tanıtıcı biyografiler kaleme
almıştır. Oruç Kavuncu Teşkilatlarımız adlı köşede
DTGB’ye üye teşkilatları tanıtmıştır. Yine her sayıda
yazar, akademisyen, milletvekili ve dernek yöneticisi gibi
kanaat önderleriyle röportajlar yayımlanmıştır. Çağrı
Uysal tarafından Manevî Dünyamız isimli köşede dini
konular ele alınmıştır. Arka kapakta Kril alfabesi ve Türk
alfabesindeki karşılıkların verildiği bir cetvel, Türk
Devletlerinin para birimlerinin karşılıklı değerlerini
gösteren döviz kuru tablosu ve Türk Dünyasından kısa
haberlerin yer aldığı zengin bir içerikler yayın hayatına
bir müddet istikrarlı bir şekilde devam etmiştir.
Bengü’nün ilk sayısında Konuralp Ercilasun çıkış
sebebini, Türk Dünyasındaki hadiseleri başkalarının
gözünden değil kendi gözümüzden görmek olarak izah
etmektedir. Aynı sayıda DTGB yürütme kurulu başkanı
Yakup Deliömeroğlu, DTGB’nin Türklük şuuru,
demokrasi ve mülkiyet hakkı şeklinde özetlenebilecek üç
temel ilkesi olduğunu ifade etmektedir. Dilde fikirde işte
birlik fikrinin DTGB’nin şiarı olduğunu söyleyen
Deliömeroğlu, bu birlik fikrinin kuvveden fiile
geçmesinin organlarından birinin Bengü olacağını işaret
etmektedir.304
Bu bültenin Gaspıralı’nın Tercüman
gazetesinin misyonu ile çıktığını söyleyebiliriz. Bengü
ekibi bu bültenin Türk Dünyasının hemen her köşesine
ulaştırılacağı konusunda son derece iddialı
gözükmektedir.
İlk iki sayıda bültenin şekil ve içerik olarak
tarzının tam oturduğunu söyleyemeyiz. Ancak üçüncü
sayıdan itibaren bu sorunun halledildiğini görüyoruz. İlk
sayıdan itibaren Azatlık köşesinde, Azatlık’ın lideri ve
DTGB’nin genel başkanı Talgat Ahmedişin ilk sayının
“Azatlık” köşesinde nihai hedefi umum Türk yurdunu
kurma olarak belirlemektedir.305
Onun dışında bu köşede
Kırgızistan Genç Tarihçiler Cemiyeti başkanı Tınçtıkbek
Çorategin’i, Hos Tuva Partisi Genel Kurul Üyesi Gençlik
Komitesi Başkanı Damdıncap Bayındıoğlu’nu, Balkan
Öğrenci Birliği Başkanı Taner Hasan’ı, Doğu Türkistan,
Öğrenci-Gençler Birliği Başkanı Dolkun İsa’yı, Irak
Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkan
Yardımcısı Güçlü Demirci’yi, görüyoruz. Erkinlik
köşesinde ise Yakup Deliömeroğlu ve Terken
Hacaloğlu’nu görmekteyiz.
Araştırma İnceleme bölümünde, Rüstem Sülti’yi
“İdil-Ural Dün, Bugün, Yarın” ve “İdigey Destanı”
başlıklı yazılarıyla, Mişşi Yuhma’yı “Türkiye’deki
Çuvaşlar” isimli incelemesiyle, Erkin Ekrem’i
“Kırgızların Atası Chien-K’ung” başlıklı yazısıyla,
Aytekin Emet’i “Doğu Türkistan’da Katliam” Torgın
Sultankızı’nı “Kazakistan Jeltoksan Olayları” başlıklı
yazılarıyla, Ümid Necmeddin’i “Kafkasya Rusya’nın
Kanayan Yarasıdır”, Tuncay Dursun’un “Büyük Türk
304
Bengü, Yıl:1, Sayı: 1, Nisan 1995, s.3. 305
Bengü, Yıl:1, Sayı: 1, Nisan 1995, s.1.-7.
Kurultayından Geriye Ne Kaldı?” ve “1996 Atatürk
Uluslararası Barış Ödülü Skandalla Sonuçlandı” başlıklı
enfes yazılarıyla Bengü’ye büyük bir zenginlik
kazandırdıklarını görüyoruz. On dokuzuncu sayıda
düşünür ve dava adamı Nurettin Topçu’nun Hareket
dergisinin Aralık-1970 sayısında yayımlanan “Millî
Devlet” başlıklı yazısı iktibas edilmiştir. Yirmi ikinci
sayıda Ercüment Kırış’ı “Türk Dünyasında Tarım ve
Ekoloji Problemleri” başlıklı incelemesiyle, Işıl Yavuz’u
ise “Kosova’da Yeni Bir Başlangıç” isimli nitelikli
değerlendirmesiyle görebiliriz. Yine aynı sayıda İşbara
Alp Karkaya’nın “Şeyh Şamil 1795-1871” başlıklı yazısı
okunabilir. Yirmi beşinci sayıda Kazak Türklerinin genç
akamisyenlerinden Dosya Kenjetay’ın “Bizim Dinimizin
Esası Hikmettir” başlıklı denemesi ve Osman Horata’nın
“Romanya Türkleri” başlıklı incelemesinin dışında
Bengü bu sayıda Büyük Türk Büyüklerinin Bilge Kağan
gibi gençlere üst perdeden seslendikleri bir
nasihatnameye dönüşerek daha önceki sayılardaki
içeriğini kaybetmiştir.
Bengü’de röportajı yayımlanan kanaat önderlerini
sıralayacak olursak, Orhan Kavuncu, Ahmet Bican
Ercilasun, Makas Tatimov(Kazakistan Cumhurbaşkanı
Başdanışmanı), Devran Sabiroğlu (Kırgızistan
Cumhuriyeti Özbek Millî Medenî Merkezi Başkanı),
Dinar Zeynullin (Başkurt Gençler İttifakı Kültür
Sorunları Sorumlusu), Muzaffer Arslan (Irak Millî
Türkmen Partisi Genel Başkanı), Peçenina Nadejda
Mihaylovna(Kemerov Parlamentosu Şor Milletvekili),
Murat Argun(Millî İslamî Afganistan Partisi Yürütme
Kurulu Üyesi), Riyaz Sarıkaya(Türkmen Birlik Partisi
Başkanı), Turan Yazgan(Türk Dünyası Araştırmaları
Vakfı Başkanı), Münire Helim(DTGB Sibirya Tatarları
Temsilcisi), Baymirza Hayıt, Işık Ahmet, Nuri Gürgür,
Yücel Hacaloğlu gibi isimleri görebiliriz.
Oruç Kavuncu, Bengü’nün “Teşkilatlarımız”
isimli köşesinde DTGB’ye üye sivil toplum kuruluşlarını
tanıtmıştır. Bu köşede kendine yer bulan kuruluşlar; Hak
ve Özgürlükler Hareketi(Bulgaristan), Türk Ocakları,
Türk Demokratik Partisi(Makedonya), Başkurt Gençler
İttifakı, Doğu Türkistan Öğrenci-Gençler Birliği,
Azerbaycan Halk Cephesi, Türk-Bir (Türk Birliği Kültür
Merkezi- Kıbrıs), “Azatlık” Tatar Gençler
Birliği(Tataristan), Jas Türk(Kazakistan), “Suvar”
Çuvaşistan Gençler Birliği, Hakasya Tun Partisi, Hostug
Tıva Partisi, Millî Monitaring(Altay Cumhuriyeti), Eder
Saas (Saha Cumhuriyeti), Şor Milli Merkezi, Teleut Milli
Merkezi, Karaçay İslam Cemiyeti, Ant Teşkilatı (Balkar
Türkleri), “Birlik” Nogay Halk Hareketi, “Tenglik”
Kumuk Halk Hareketi, Genç Tarihçiler
Cemiyeti(Kırgızistan), Kırım-Tatar MillÎ Hareketi
Teşkilatı, Türk Akademisyenler Birliği (Hollanda),
Romanya Müslüman Tatar Türklerinin Demokrat Birliği,
Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Altınorda
Cemiyeti (Avusturalya), Devletlerarası Uygur
Birliği(Kazakistan) gibi kuruluşlardan ibarettir.
Bengü’nün en önemli köşelerinden birisi
başlangıçta Emre Akbaş’ın hazırladığı “Bengü
Şahsiyetlerimiz” dir. Akbaş bu köşede, İsmail Bey
Gaspıralı, Abay Kunanbayulı, Yusuf Akçura, Cengiz
Dağcı, Mirseyt Sultangaliyev, İsa Yusuf Alptekin,
Mehmed Akif Ersoy, Mağcan Cumabayulı gibi şair,
düşünür, fikir ve devlet adamları Türk Dünyası
Gençlerine tanıtılmıştır. Ondört-Onbeşinci sayıda aynı
köşede Yavuzhan Erdem, Hüseyin Nihal Atsız’ı
tanıtırken Terken Hacaloğlu, Ayaz İshaki’yi tanıtmıştır.
Ondokuzuncu sayıda Gülser Sürücü Abdulkadir İnan’ı
tanıtmıştır. Bu köşenin önemli olmasının nedenlerinden
birisi fikirleriyle Türk dilinin ve Türk Dünyasının
birliğine hizmet etmiş olan Türk dünyasının farklı
bölgelerinden insanların gerçek anlamda ortak değere
dönüştürülmesi işlevini bu köşenin yerine getirmesidir.
Zikredilmesi gereken önemli köşelerden birisi “Manevi
Dünyamız” dır. Bu köşede çağrı Uysal daha çok dini
içerikli yazılar kaleme almıştır. Ateizmin çürüttüğü Türk
topluluklarının en fazla ihtiyaç duydukları hususlardan
birisi manevi tatmin unsuru idi. Uysal bu köşede kendi
fikirlerini istikrarlı bir şekilde Türk gençleri ile
paylaşarak bu açığı kapatmaya çabalamıştır.
SONUÇ
Kurultay raporlarından hareketle Türk gençlerine
göre Türk Dünyasının sorunlarından hangilerinin
öncelikli ve önemli olduğunu anlayabiliyoruz. Bu
mantıkla incelediğimiz kurultay raporlarından anlıyoruz
ki, kurultaylarda ele alınan ve en öncelikli olarak
çözülmesi gereken sorun, Türk halkları arasındaki
iletişim sorunudur. Türk halklarının öncelikli ve acil
olarak birbirlerini tanımaya ihtiyaçları vardır. Bu sorunun
halli ise ortak alfabe ve dil sorununun halline bağlıdır. Bu
sorun çözülmeden diğer sorunların çözümünde çok fazla
mesafe alınabileceğini düşünmüyoruz. Bununla birlikte
bu kurultaylar Türk dünyasının sorunlarının gençlerin
gözlerinden yansıdığı bir ekran görevi görmüştür.
Bağımsızlığını kazanan Türk Cumhuriyetlerinin
en önemli sorununun egemenliklerini devam ettirebilme
sorunu olduğu anlaşılmaktadır. Egemenliği tehdit eden
unsurlar olarak, Kuzeydeki Rus tehdidi ve neo-
kolonyalizm yani batılı sanayileşmiş ülkelerin Türk
yurtlarını Pazar haline getirerek serbest pazar sarmalı
içerisine alarak kendi hegemonyalarını kurmaları
algılanmaktadır. Küreselleşme, Türk kültürü için bir
tehdit olarak algılanmakta ve buna karşı direnmenin
ancak bir “Türk Rönesansı” yaratılmasıyla mümkün
olabileceği ifade edilmektedir. Böyle bir rönesansın
yaratılmasının ise ancak bilim, edebiyat, sanat, spor ve
daha bir çok alanda sıkı bir işbirliği yapılmasından
geçeceği aşikârdır. Türk Dünyasında demokrasinin
yerleşmesini, Türk devletlerinin demokrasi ve insan
hakları gibi evrensel değerleri başka bazı sebeplerle değil
tamamen Türk halklarını ve yurtlarını bayındır kılmak
amacıyla benimseyip korumaları ortak bir temenni olarak
göze çarpmaktadır. Türk gençleri, Türk yurtlarının
hemen her köşesindeki ekolojik sorunlarla ilgilenirken bu
sorunların bölgesel basit problemler değil, bilakis bütün
dünyayı ve insanlığı ilgilendiren küresel sorunlar
olduğunu bilerek bütüncül bir bakış açısıyla yaklaştıkları
ve çözüm aradıkları anlaşılmaktadır. Ortak tarihî
köklerinin bilincinde olan Türk gençleri ortak bir Türk
tarihi yazılmasını arzulamaktadırlar. Bu tarih yazılırken
Türk hanedanlarının tarih yazımında birbirlerini
ötekileştirmelerini bir sorun olarak tespit etmek ve bu
tutumdan vazgeçilmesini entelektüel bir tavır olarak
ortaya koymak gerekmektedir. Türk Dünyasındaki sivil
toplum kuruluşlarına daha fazla imkân ve hareket imkânı
verilmesinin yanı sıra daha etkin ve ahenkli bir işbirliği
yürütebilmeleri için Türk devlet ve toplulukları arasında
ortak bir fon oluşturularak, sivil toplum kuruluşlarının
faaliyetlerini koordine edilmesi ve desteklenmesi elzem
görünmektedir.
Bağımsızlığını kazanamayan Türk topluluklarının
sorunları bütün bu sorunlar içerisinde en acil olanlar
arasında diğer bir tabirle varlık-yokluk sorunu olarak
algılanmıştır. Bu Türk topluluklarının yok olmamaları
için onların sorunlarının, Türk devletleri tarafından
uluslararası platformlarda daha fazla dile getirilmesi
böylece asimile edilmelerinin önüne geçilmesi
umulmaktadır. Esir Türklerin cebir ve işkenceye maruz
kalmaları engellenerek onlara anadilde eğitim hakkı,
ibadet özgürlüğü ve demokratik haklar verilerek
parlamentoda temsil edilmelerinin sağlanması en önemli
vazife olarak belirlenmiştir.
Kurultaylar, gençlerin korkularına bu korkulara
karşı düşündükleri tedbirlere, geleceğe dair projelerini
konuşup tartıştıkları demokratik bir platform görevi
yapmaktadır. Bu kurultaylarda alınan hiçbir karar
uygulamaya konulmasa hatta hiçbir karar alınmasa dahi
Türk Dünyasının her köşesinden gelen gençlerin bir
haftayı birbirleri ile iletişim kurarak, birbirlerini
tanıyarak geçirmesi bile Türk dünyasının geleceği
açısından çok önemli bir faaliyettir. Ancak bir faaliyet
yapılıyorsa, gerek bu faaliyeti gerçekleştirenler gerekse
bu faaliyete önem atfedip takip edenler buradan elle
tutulur bazı müspet sonuçların çıkmasını beklerler. Daha
net konuşacak olursak, alınan kararların uygulanabilir
olmasını ve uygulanmasını görmek isterler. Ancak, bu
kurultaylarda alınan kararların çoğu uygulanabilir
olmaktan uzaktır. Bunun birinci sebebi bu kurultayların
yapabileceğinden çok büyük çapta istek ve kararlar
almalarıdır. İkincisi ise uygulanabilir olanların kurultay
raporlarında unutularak, uygulamaya koymak için bir
çaba sarf edilememesidir. Asıl büyük eksiklik ise proje
geliştirilmemesi, afakî kararlar alınarak birileri tarafından
uygulanmasının beklenmesidir. Nasıl kaynak
yaratılacağı, bu kaynakların nasıl daha verimli
kullanılacağı konusunda birkaç istisnanın dışında ciddî
bir çaba gösterilememiş olması da bu eksikliklere
katılmalıdır. Bu konular üzerine daha fazla
yoğunlaşılmalı ve düşünülmelidir. Her şeye rağmen, bize
göre Gençlik Kurultayları kendi üslubunu yaratmıştır ve
bir istikrar yakalamıştır. Artık daha somut şeyler üzerine
çalışmalı, daha az karar almalı ancak alınan kararların
hemen hepsinin uygulanabilir somut kararlar olmasına
gayret edilmelidir. Her teşkilat kurultaya gelirken
önerisini projelendirmeli, iş bölümünü, takvimini,
çalışma sistemini, kaynak tespitini belirlemiş olarak
kurultayda delegelerin oylarına sunmalı, onları projenin
yürütülebilirliğine iknâ etmelidir.
BİBLİYOGRAFYA
-Atsız, Hüseyin Nihal, Türk Tarihinde Meseleler,
İstanbul 1992.
- Bauman, Zygmunt, Sosyolojik Düşünmek, İstanbul
1999.
-Bengü, Dünya Türk Gençleri Bülteni, 1995-2005. S.1,
2,3,4,7,8,9,10,12,13,14-15,17-18,19,22,25,26.
-Bennigsen, Alexandre, Stepte Ezan Sesleri, (Çev.
Nezih Uzel), İrfan Yay., 4. Baskı, İstanbul-1994.
-Bohdan, R. Bciurkiw, “Sovyetler Birliğinde
Kuramsallaştırılmış Din ve Milliyet İlişkileri”, Sovyet
Müslümanları, (Çev. Yuluğ Tekin Kurat), Ankara-1988,
ss.267- 301.
- Doğan, İsmail, Mülteci Kamplarından Karaçay-
Malkar Türkçesi Mektupları, Karaçay Kültür Derneği,
Konya-1992.
- http://www.turkocagi.org.tr/indexm.html
-Ilgar, İhsan, Rusya’da Birinci Müslüman Kongresi
Tutanakları, Ankara 1990.
-Sertçelik, Seyit, “Rus İmparatorluğu’nun Avrupa
Yakasında Yaşayan Türklerin Demografik Dağılımı
ve Çarlık Rusya’sının Türklere Yönelik Politikaları”
Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, Cilt: XVIII, ss.385-399.
- Türk Dünyası Gençlik Kurultayları III-IV(1993
Kazan,Tataristan-1994 Bahçesaray-Kırım), Yayına
Hazırlayan: Yücel Hacaloğlu, Ankara 1995.
-V. Türk Dünyası Gençlik Günleri(1-6 Ağustos 1995,
Bişkek-Kırgızistan), Yayına Hazırlayan: Yücel
Hacaloğlu, Ankara 1995.
-Türk Dünyası Gençlik Günleri VI(16-22 Ağustos
1996 Ufa-Başkurdistan), Yayına Hazırlayan, Yücel
Hacaloğlu, Ankara 1996.
-Türk Dünyası Gençlik Kurultayları VII (22-29 Eylül
1997, Girne-Kıbrıs ), Yayına Hazırlayan:Yücel
Hacaloğlu Ankara 1997.
-Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı VIII(15-
20 Eylül 1998, Türkistan, Kazakistan), Yayına
Hazırlayan: Yücel Hacaloğlu, Ankara 1998
-Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı IX(9-16
Eylül 1999, Çeboksarı-Çuvaşistan), Yayına Hazırlayan:
Yücel Hacaloğlu, Ankara 1999.
-Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı XI(4-11
Eylül 2004, Köstence-Romanya), Yayına Hazırlayan:
Yücel Hacaloğlu, Ankara 2004.
-Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı XII(13-
20 Kasım 2005, İstanbul-Türkiye), Yayına Hazırlayan:
Yücel Hacaloğlu, Ankara 2005.