Post on 16-Jan-2023
Laatin Am
Prof. Dr.
A
Hazırla
ANKAR
1
merika S
. M. Nec
RJANTİ
ayan: Ali
RA, Temmu
Semine
ati Kutlu
İN
i KABA
uz 2013
eri
u
2
İÇİNDEKİLER
Giriş ............................................................. 3
Coğrafi Yapısı ............................................. 4
Doğal Kaynaklar ve çevre ........................... 4
Siyasi ve İdari Yapı ..................................... 5
Ekonomi ...................................................... 6
Ülke Tarihi ................................................ 10
Kültür ve Sanat .......................................... 24
Türkiye ile İlişkiler .................................... 25
Kaynakça ................................................... 27
3
ARJANTİN
República Argentina
Bu çalışmada Arjantin Cumhuriyeti’nin genel bilgileri, coğrafi özellikleri, doğal
kaynakları, ülke tarihi, ekonomisi, bağımsızlık süreci, siyasi yapısı ve geçmişi, kültürel
değerleri ile Türkiye ile olan ilişkileri incelenecektir.
Giriş
Adı, Latince “Argentum” (gümüş) kelimesinden gelen Arjantin, Brezilya ve
Meksika’nın ardından Latin Amerika’nın 3. büyük ekonomik gücüdür. Yaklaşık 2,8 milyon
km2 yüz ölçüme ve 42 milyon nüfusa sahiptir. Başkenti Buenos Aires, resmi dili
İspanyolcadır. Başlıca şehirleri Buenos Aires, Santa Fe, Córdoba, Mendoza, Tucumán’dır.
1602 yılında İspanyol kökenli bir şair olan Martín del Barco Centenera (1535-1602), Rio de la
Plata bölgesi üzerine “ La Argentina ” adlı uzun bir şiir yazar ve bu şiirle ülkenin adı
belirlenir.1 1812 yılından beri kullanılan Arjantin bayrağında bulunan mavi şeritler
gökyüzünü, beyaz şeritler bulutları, güneş ise Mayıs Güneşi olarak adlandırılır ve Mayıs
Devrimi’ni simgeler.
Ortalama yaşam süresi 77,14 ( 2011 verilerine göre Türkiye’de 73,94) yıl olup
okuryazarlık oranı %97.4 ( 2013 verileri ile Türkiye’de % 94,92), insani gelişmişlik endeksi
(HDI)2, 2011 verilerine göre 45/1873 ( 2010 verileri ile Türkiye 83/169)4, demokrasi endeksi
(ID) 56/1675 olan ülkede ( Türkiye 2006 verilerine göre 88/167)6 kişi başına düşen milli gelir
1 http://latinamerika.ankara.edu.tr/ulkeraporlari/arjantin.pdf, s. 5. (08.07.2013) 2 Kişi başına düşen milli gelir, sağlık ve eğitime ait göstergeler (okullaşma oranı, kişi başına düşen doktor) yoksulluk, işsizlik, bölgesel eşitsizlik, gelir dağılımı durumları kriter olarak belirlenmiştir. Son dönemlerde İnsani gelişme endeksi içerisinde uzun ve sağlıklı yaşam, bilgi edinme, tatminkâr bir hayat yaşamak için yeterli gelir, siyasi özgürlük, garanti edilmiş insan hakları gibi kriterler de gelişmişlik kriterleri içerisine girmiştir. 3 http://hdrstats.undp.org/en/countries/profiles/ARG.html, (07.07.2013) 4 Sırma Demir Şeker, Türkiye’nin insani Gelişme Endeksi ve Endeks Sıralamasının Analizi, Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma Bakanlığı, Sosyal Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Ekim 2011, Ankara. Sözkonusu endeksin kriterlerinde yapılan gözden geçirmenin ardından ülke sayısının da artması ile yeni değerlendirme yönteminde Türkiye’nin 92/187 sırayı aldığı görülmektedir. 5 http://www.statistiques‐mondiales.com/argentine.htm, (13.07.2013). Demokrasi endeksi (0‐10) arasında bir değerlendirme ile 60 göstergenin 5 ana grupta incelenmesi ile elde edilir. Bunlar seçim süreci ve çoğulculuk, sivil özgürlükler, hükümetin yetki yapısı, siyasi katılım ve politik kültürdür. Yukarıda anılan bu kriterler tam demokrasiler için (8‐10), eksik demokrasiler için (6‐7,9), melez rejimler için (4‐5,9), baskıcı rejimler için de 4’ün altı kullanılarak puanlanır.
4
2011 yılı rakamlarına göre 17400 (Türkiye 153407) Amerikan Dolarıdır. 2005 yılı istatistikleri
kentsel nüfusun %26,2 sinin gecekondularda yaşadığını göstermektedir.
Coğrafi Yapısı8
Komşuları Brezilya, Şili, Uruguay, Paraguay ve Bolivya’dır. Ülke Patagonya, And
dağları, Gram Chaco ve Pampa olmak üzere dört genel coğrafi bölümden oluşur. En
güneydeki Patagonya koyun yetiştirmek için büyük düzlükler içerirken iklim bakımından çok
zor ve insanların yaşamasına çok fazla imkan vermez. İkinci fiziki bölümü teşkil eden And
dağları Bolivya sınırından Patagonya dağlarına kadar ulaşır. Bu bölgede tuz yatakları ve tuzlu
göller bulunur. Batı yarımküresinin en büyük dağı Aconcagua bu bölgede yer alır ( 6980 mt.).
Üçüncü kısım Gran Chaco bölgesi olup yağmur zamanlarında büyük bataklıklar haline
dönüşür. Dördüncü kısım olan Pampa bölgesi çok verimli ve düz bölgelerdir. Bu bölge belki
de dünyanın en verimli tarım arazilerine sahiptir. Çok büyük düzlükler olan Pampalar
hayvancılık için oldukça müsaittir.
Doğal Kaynaklar ve Çevre9
Arjantin doğal kaynakları açısından zengin bir ülke olup, Pampas'ın verimli ovaları,
kurşun, çinko, kalay, bakır, demir cevheri, manganez, petrol, uranyum kaynaklarına sahiptir.
Su kirliliği önemli bir çevre sorunu olup, çevre koruma politikaları Doğal Kaynaklar ve
İstikrarlı Gelişme Sekreterliği (Natural Resources and Sustainable Development), federal
bürolar tarafından yürütülmektedir. Ülkenin, Bolivya ve Şili sınırlarında geniş mineral
kaynakları mevcuttur. 1993 Maden Yatırım Kanunu ile sektör özel kesime açılmış ve mali bir
denge sağlanmıştır. And dağlarındaki zengin maden yatakları, Catamarca ve San Juan’da
bakır ve altın rezervleri, Mendoza’da uranyum, Jujuy’da çinko rezervleri mevcuttur.
Arjantin, 4.700 kilometrelik sahili ile dünyanın en iyi balıkçılık alanlarından birine
sahiptir. Mürekkep balığı gibi zor bulunan birçok cins balık bol miktarda bulunmaktadır. 6 Laza Kekic, The Economist Intelligence Unit’s Index of Democracy, Economist Intelligence Unit, 2007, s. 4. 7 http://data.worldbank.org/indicator/NY.GDP.PCAP.PP.CD, (17.07.2013) 8 N Bernard, Y Bouvet, RP Desse, Géographie de l'Argentine, Approche régionale d'un espace latino‐américain. (Arjantin Coğrafyası, Latin Amerikan Coğrafyasına Bölgesel Bir Yaklaşım), Université de Bretagne occidentale – Brest, 2005, hal.univ‐brest.fr, Fransa. s. 9. 9 Esin Şen, Arjantin Ülke Raporu, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, İhracatı Geliştirme Etüt merkezi, Ankara, Mart 2011, s. 2.
5
Yerel balık filolarının yanı sıra uluslararası anlaşmalarla Japonya, Kore, Rusya, İspanya ve
diğer ülkeler de Arjantin sularında balıkçılık yapabilmektedirler.
Siyasi ve İdari Yapı10
Arjantin, federal bir cumhuriyettir. 1853 Anayasası, 1994 reformuna kadar pek bir
değişiklik göstermemiş ve sistem o tarihlerde bütün kıtaya örnek olan ABD Anayasası ve
idari yapısı örnek alınarak düzenlenmiştir. Kuvvetler ayrımı prensibi hakimdir. Yürütme
kuvveti ağırlıklı olarak Devlet Başkanındadır. 1994 Anayasasına göre Başkan 4 yıllık süreyle
üst üste en fazla 2 kez seçilebilmektedir. Çok geniş yetkilerle donatılan Başkan kabine
başkanı ile hükümet üyelerini doğrudan, Anayasa Mahkemesi üyelerini ise Senatonun onayı
ile atamaktadır. Başkan, hükümetin Meclis onayından geçirdiği bütçeyi de veto yetkisine
sahiptir. Yasama erki iki meclisten, Senato ve Temsilciler Meclisi’nden oluşmaktadır. Halen
Senatör sayısı 72’dir. Temsilciler Meclisi, 257 üyeden oluşmaktadır. Meclis üyeleri 4 yıl için
seçilmekte olup, her 2 yılda bir Meclis üyelerinin yarısı yenilenmektedir. Senato üyeleri ise 6
yıl için seçilmekte olup, eyaletlerin Temsilciler Meclisi bulunmaktadır. Her Eyaletin ayrı bir
anayasaya sahip olduğu Arjantin’de kuramsal olarak eyaletlerin ciddi anlamda yetki ve gücü
bulunsa da tarihi olarak Federal Hükümet baskın olmuştur. Anayasa gereği bağımsız ve ayrı
bir güç kaynağı olan yargının en yüksek kurulu olan Anayasa Mahkemesi 1854 yılında
kurulmuş olup, yasamanın yaptığı yasaların Anayasaya uygun olup olmadığını
denetlemektedir. Üyelerinin Başkan tarafından senato onayıyla atandığı Anayasa Mahkemesi
düzeyinin altındaki hakimler, Başkanın önerisi üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından
atanmaktadır. Arjantin yargı sistemi ücret ve diğer hakları açısından tam özerkliğe sahip olup,
bu konularda yürütmeden bağımsızdır.
Arjantin 23 eyalete (provincias) ve bir federal bölgeye (distrito federal) ayrılmıştır:
Buenos Aires Federal, Catamarca, Chaco, Chubut, Cordoba, Corrientes, Entre Rios, Formosa,
Jujuy, La Pampa, La Rioja, Mendoza, Misiones, Neuquen, Rio Negro, Salta, San Juan, San
Luis, Santa Cruz, Santa Fe, Santiago del Estero, Tierra del Fuego, Antartica e Islas del
Atlantico Sur ve Tucuman.
10 a.e. s. 3.
6
Ekonomi11
Yirminci yüzyılın başlarından beri büyük bir tarım ürünleri ihracatçısı konumunda
olan Arjantin sanayileşmeye ağırlıklı olarak iki dünya savaşı arasındaki dönemde başlamıştır.
Yürütülen ithal ikamesi politikası çerçevesinde 1950’den sonra yabancı yatırımların da
başlamasıyla bu sanayileşme süreci güçlenmiştir. Ülke bugün için çeşitlendirilmiş bir
ekonomiye ve önemli doğal kaynaklara sahiptir. Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla kriterinde Latin
Amerika’da 3. durumdadır. Tek başına GSYH ekonominin dinamiklerini ve sosyal yapıyı
açıklamaya yetmez, bu çerçevede Arjantin’de gelir dağılımının bozukluğundan da bahsetmek
gerekir. Söz konusu bozukluk esas itibariyle Arjantin ekonomisinin yapısal özelliklerinden
kaynaklanarak 1930’lu yıllardan başlamakta ancak 1991 yılında uygulanmaya başlanan
Konvertibilite Planı ile Peso’nun Amerikan Dolarına eşitlenmesi sonrasındaki ekonomik
değişimle hızlanmıştır. 1991 sonrası dönemde eşitlenen peso/dolar paritesi ülkenin geleneksel
ekonomik yapısı olan ihracat dengelerinin bozulmasını, pesonun aşırı değerlenmesi sonucu
ihracatın zor yapılır hale gelmesine ve neticede ihracata dayalı sektörlerdeki istihdamın
azalmasına ve ülkede hiper-işsizliğin ortaya çıkmasına neden olmuştur.12
Yine bu bağlamda uzun yıllar boyunca ithal ikameci politikalar izlenmesi verimli
çalışan ve dünya fiyatları ile rekabet edebilecek bir sanayi yapısının gelişmesine engel olmuş,
devalüe edilen peso neticede yüksek enflasyonu beraberinde getirmiştir. Enflasyon, yarattığı
ekonomik yıkım ile toplumda farklı gelir grupları arasında bir servet transfer aracı haline
gelmiştir. Zira yüksek enflasyonun neden olduğu büyük kamu açıklarının finansmanı için
sermaye piyasalarından alınan kamu borçları ve faizleri, kamunun ürettiği kaynakların bu
kesime akmasına neden olmuş bu da sınıflar arasındaki gelir dağılımını bozmuştur.13
Bütün bu yaşanan ekonomik sorunlar, yüksek enflasyon, yüksek işsizlik oranları,
düşen ihracat gelirleri, artan dış borçlar sosyal patlamalara sebebiyet vermiş ve 2002 yılında
sosyal çalkantılar doruğa çıkmış aynı dönemde de Arjantin devleti borçlarını
ödeyemeyeceğini söyleyerek moratoryum14 ilan etmiştir.
11 C. Umut Ceyhun, Arjantin Ülke Profili, İstanbul Ticaret Odası Yayın No: 1997‐15, Lebib Yalkın Yayımları, İstanbul, 1997. 12 Önder, Ali Sina, Bir Krizin Anatomisi: 1930’dan Günümüze Arjantin Kalkınması, TCMB, Mayıs, 2002, http://www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/AliSinaOnder.htm, (04.08.2013) 13 a.g.e. 14 Moratoryum: Borçlunun ödeme gücünü kaybetmesi yüzünden borçlarının tümünü veya bir kısmını ödeyemeyeceğini ilân ederek ek ödeme süresi istemesi. ‐erteletim‐ Bir ülkede olağanüstü dönemlerde devletin
7
Genel olarak geçmişten bu yana ekonomik ve üretim dinamiklerinin coğrafi konumu
nedeniyle Arjantin’de dengesiz bir ekonomik yapı görülmektedir. Bu çerçevede Buenos Aires
bölgesi, Santa Fe, Cordoba eyaletleri belirgin bir şekilde sanayi üretiminin büyük bir kısmını
gerçekleştirmekte, tarım ürünlerinin de neredeyse yarısını üretmektedir. Bu merkezin dışında
Kuzeydoğu ve Kuzeybatı bölgeleri geniş bir şekilde tarıma ve kamu sektörüne bağımlıdır.
Patagonya’yı içine alan Güney bölgesi ise nüfus olarak çok seyrek olmasına rağmen doğalgaz
ve petrol üretiminin büyük bir kısmını karşılar.
70’li yıllara kadar sanayi sektörü hızlı bir büyüme göstermiştir. Bunun nedeni de
korumacı politikalardır. Askeri diktanın liberal ekonomik yönlendirmeleri yüksek enflasyona
neden olan bir krizle beraber sanayi üretiminde bir daralmaya yol açar. Bunun neticesinde
ulusal özel sektörün iflası ve yabancı şirketlerin ülkeyi terk etmesi söz konusu olur. 1990’ların
başında ortaya atılan serbest kur planı ve KİT’lerin yeniden yapılandırılması programları
dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları sanayiini canlandırmıştır. En hızlı büyüme ise gıda
sanayiinde olmuştur. Bugün sanayii üretiminin %25’ten fazlası bu sektördedir. Uzun bir süre
geleneksel aile şirketlerinin elinde olan gıda sektörü artık uluslararası şirketlerin kontrolü
altına geçmiş durumdadır.
Arjantin geleneksel olarak petrol üretiminde kendine yeten bir ülkedir. Brezilya’dan
gelen nehirlerdeki olağanüstü hidroelektrik kapasitesinden yararlanmak için ve Uruguay ve
Parana üzerinde elektrik ve sulama amaçlı barajlar inşa edilmiştir. Doğalgazın katkısı
azımsanamayacak miktardadır. Uranyum yatakları da oldukça zengin olup ülkede bir tanesi
Buenos Aires yakınlarındaki Atucha’da, diğeri de başkente 110 kilometre uzaklıktaki
Córdoba eyaletinin Embalse şehrinde bulunan iki nükleer santral vardır. Çelik sanayii
özelleştirilmiştir. Arjantin özellikle batısında yer alan And dağları bölgesinde zengin maden
rezervlerine de sahiptir (demir, çinko, altın, gümüş). Ancak Şili, Bolivya ve Peru gibi
komşularının aksine bir madencilik geleneğine sahip değildir.
Arjantin Pampa’sıyla, topraklarının verimliliğiyle, etinin kalitesiyle ve ücret karşılığı
hayvan sürülerinin çobanlığını yapar halen gelen özgür adamlarıyla-gaucho mitiyle-
ödeme süresi gelmiş borçlarını yasayla ertelemesi Resmî geciktirme Çok bunalımlı dönemlerde bir ülkede, bölgede, bir bölüm veya tüm borçlardaki ödeme zorunluğunun geri bırakılması. http://www.ekonomik‐cozum.com.tr/sozluk/6109‐moratoryum‐nedir.html, (04.08.2013)
8
tanımlanabilir.15 Özellikle İngiltere’ye yapılan ihracatıyla ve bu tarımsal değeriyle ülke, 1929
yılına değin sıra dışı bir refaha tanık olmuştur. Dünyanın en verimli bölgelerinden biri olan La
Pampa “estancias” olarak adlandırılan büyük çiftlikler tarafından paylaşılmış ve buralarda
buğday, keten, mısır ve hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Mercosur16 (Güney Ortak Pazarı), 1991 yılında Arjantin, Brezilya, Uruguay ve
Paraguay’ın imzaladıkları bir anlaşma ile kurulur. 2006 yılında birliğe tam üye olarak
Venezuela da katılır. Hali hazırda Bolivya, Şili, Ekvador, Peru ve Kolombiya da bu birlikte
ortak üye olarak bulunur. 2012 yılı itibariyle 270 milyonluk bir nüfusa ve 3,5 trilyon doları
bulan GSYİH ile AB, ABD, Çin ve Japonya’nın ardından dünyanın beşinci büyük
ekonomisini oluşturan Mercosur, esas olarak Latin Amerika’da bölgesel anlamda ekonomiyi
liberalleştirme ve demokrasiyi güçlendirme amacını güder. Örgütün kurucu üyelerinin
geçmişte yaşadıkları askeri darbeler ve cunta yönetimleri kadar ekonomik istikrarsızlıkları da 15 http://www.larousse.fr/encyclopedie/divers/Argentine%C2%A0_histoire/186995, (18.07.2013) 16 MERCOSUR, 26 Mart 1991 yılında iki kademeli uzun bir görüşme sürecinin sonunda kurulabilmiştir. Kurulma aşamasında Brezilya ve Arjantin arasındaki ikili görüşmelerin rolü büyüktür. Güney Amerika’nın iki devi 1980 Montevideo Anlaşması çerçevesinde görüşmelere başlamışlardır. Bu süreçte ilk olarak 1986 görüşmeleri sonucunda 1988 yılında Brezilya ve Arjantin arasında Entegrasyon, İşbirliği ve Kalkınma Anlaşması imzalanmıştır. Buna göre iki tarafı kapsayan bir ortak pazar 10 yıllık süre içinde oluşacaktır. Ortak pazarın başlangıç tarihi olarak 31 Aralık 1994 tarihi belirlenmişse de taraflar arasında 1 Temmuz 1990’da imzalanan yeni bir anlaşma bu tarihi 31 Aralık 1990 olarak öngörmüştür. Öngörülen tarihten üç ay sonra ise, yani 26 Mart 1991’de Asuncion Anlaşması imzalanarak MERCOSUR resmen kurulmuştur. Anlaşma 31 Kasım 1991’de yürürlüğe girmiştir. 17 Aralık 1994 tarihli Ouro Preto Protokolü ile 1995 yılından geçerli olmak üzere gümrük birliğine dönüşmüştür. Brezilya ve Arjantin’in özel çabalarıyla kurulan Ortak Pazar Paraguay ve Uruguay’ın katılımıyla daha geniş bir yapı olarak belirmiştir. 1995 yılında Şili ve Bolivya’nın ortak üye olarak kabulüyle daha da genişlemiştir. Aynı tarihte Avrupa Topluluğu ile bir anlaşma imzalanmış ve MERCOSUR ülkeleri ile Topluluk arasında ekonominin hemen hemen her alanında işbirliği yapılması ve taraflar arasındaki ticaretin arttırılması hedefleri üzerinde mutabık kalınmıştır. Böylece MERCOSUR uluslararası sistemin önemli aktörlerinden biri halini almıştır.
Şili, Bolivya ve Peru’nun ardından 17 Aralık 2004 tarihinde Venezüella, Ekvator ve Kolombiya’da birliğe ortak üye sıfatıyla girmiş ve son olarak 2006 MERCOSUR zirvesinde üyeliğe Venezuela’da kabul edilmiş, böylelikle Güney Amerika’nın en büyük üçüncü ekonomisi olan Venezuela, MERCOSUR’un beşinci üyesi olmuştur. Venezuela’nın katılımı ile birlikte organizasyon toplam 3,5 trilyon dolar seviyesinde gayri safi milli hasıla ve 270 milyonluk toplam nüfus ile kıtanın iktisadi etkinliğinin dörtte üçünü, nüfusunun ise üçte ikisini temsil eden bir boyuta ulaşmıştır. Meksika’nın da Birliğe katılması beklenmekte olup, bir süredir Küba’nın üyeliğe kabulünün gerekliliği tartışılmaya başlanmıştır.
MERCOSUR, dünya çapında; AB, ABD, Çin ve Japonya’dan sonra beşinci büyük ekonomik bütünlüktür. Latin Amerika Yurtiçi Hasılası’nın % 50’sini, nüfusunun % 43’ünü, topraklarının %59’unu, endüstriyel üretiminin % 50’sini ve dış ticaretinin % 33’ünü içine alır. Kişi başı gelir, Latin Amerika’nın tümüne oranla %30 fazladır.
Kurulduğu yıllarda serbest ticaret bölgesi niteliğinde olan MERCOSUR, zamanla gümrük birliği, ve nihayetinde ortak Pazar haline gelmiştir. Örgütün dikkate değer bir diğer özelliği demokrasi konusundaki kesin tavrıdır. MERCOSUR üyesi bir devletin siyasal gündeminde demokrasiye gölge düşürecek hiçbir pürüz olmamalıdır. Olduğu takdirde, herhangi bir toplantı ya da karar alımına gerek duyulmaksızın bu ülkenin üyeliği sona erer. Birliğin temel hedefi ekonomik kalkınmadır. Diğer hedefler ise ortak projelerin sayısını ve üyeler arasındaki yabancı yatırım miktarını arttırmak, demokrasi güvencesini sağlamak, siyasi ve kültürel alanda işbirliği ve birleşerek ABD ve Avrupa’ya karşı pazarlık güçlerini arttırmak olarak ifade edilebilir.
9
Güney Ortak Pazarı’nın kurulmasını teşvik etmiştir. Örgütün iki büyük üyesi Arjantin ve
Brezilya’nın, aralarında uzun yıllar süren rekabet ve siyasi sorunları bu örgüt sayesinde
çözüme kavuşturma ve işbirliği çalışmaları, AB’nin yaşadığı Almanya-Fransa uzlaşmasını da
hatırlatmaktadır.
Mercosur, her şeyden önce bir ticaret bloğu olmasına rağmen serbest ticaretin
yapılabilmesi için şart olan liberal demokrasi kurumunun yerleşmesi için de çalışmaktadır. Bu
nedenle organizasyon şemasında ticari yapılanmaların yanında Hukuk Devletini Destekleme
ve Geliştirme Merkezi adı altında hukuki ve demokratik çalışmalar yürütecek bir kurum da
teşkil ettirilmiştir.17
Arjantin-Türkiye ticari ilişkileri Osmanlı İmparatorluğu zamanında başlamış,
Osmanlı’nın son dönemlerinde yani 1900’lü yılların başında devletin içine düştüğü sosyal
sorunlar ve artan işsizlik Osmanlı Devleti’nden Latin Amerika’ya göçü söz konu kılmış, bu
dönemde Osmanlı Devleti’nden bir çok göçmen yeni umutlarla bu bölgeye bir kısmı da
Arjantin’e göç etmiştir. Dolayısı ile Arjantin Cumhuriyeti ile ilk ticari temaslar da bu
dönemde başlamıştır18.
Arjantin ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilere ve ticaret hacmine ilişkin olarak Buenos
Aires büyükelçiliğimizin resmi internet sitesinde aşağıdaki bilgiler yer almaktadır.
“Ülkemiz, Arjantin’in üye olduğu ve 2010 yılının birinci yarısında dönem başkanlığını yürüttüğü
MERCOSUR (Güney Ortak Pazarı) ile bir Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmasını teminen İşbirliği
Çerçeve Anlaşması imzalamıştır. MERCOSUR ile ayrıca 2010 Aralık ayında Siyasi Diyalog ve
İşbirliği Anlaşması da imzalanmıştır.
2010 yılı sonunda Arjantin ile ticaretimiz 459 milyon Dolar civarında gerçekleşmiştir (ihracat
179 milyon Dolar, ithalat 280 milyon Dolar). Geçmiş yıllara bakıldığında ikili ticaret hacminin
17 http://politikaakademisi.org/mercosur/, (21.07.2013) 18 Kara Adem, 7 Numaralı Ticaret Layihasına Göre Osmanlı Devleti‐Arjantin ticari ilişkileri ve Arjantin’de Bulunan Osmanlı Nüfusu, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 2007‐1, Sayı 14, http://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=32&cad=rja&ved=0CDIQFjABOB4&url=http%3A%2F%2Fwww.sbedergi.ibu.edu.tr%2Findex.php%2Fsbedergi%2Farticle%2Fdownload%2F187%2F380&ei=JHb5Ucf4HIrBtQaM2IGgDA&usg=AFQjCNEHVjbfpglON4tyhxAu7PURYBvtcA&sig2=NkN0pCQqR9th0YtGj7XWBg&bvm=bv.49967636,d.Yms (31.07.2013)
10
gelişme eğilimi gösterdiği gözlenmektedir. Arjantin’deki tek Türk yatırımı Sabancı Grubu'na ait araç
lastikleri için bant imal eden bir fabrikadır.”19
Arjantin’e ihracatımızda başlıca maddeler: Kara taşıtlarının diğer aksam-parçaları,
demir veya çelikten profiller, binek otomobilleri, başka yerde sınıflandırılmamış gübreler,
klima cihazları (vantilatörlü, ısı, nem değiştirme tertibatlı), polietilen, kapasitesi 10 kg
altındaki çamaşır ve kurutma makinaları, örme halatlar, dikenli teller, burulmuş çelik tel,
şeritler, içten yanmalı motorlarda kullanılan tertibat ve kara taşıtlarının aydınlatma, vs.
cihazları, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar.
Arjantin’den ithalatımızda başlıca maddeler: Bitkisel sıvı yağ üretiminden arta kalan
küspe ve diğer katı artıklar, soya fasulyesi, Yün ve ince veya kaba hayvan kılı, tütün
(tamamen veya kısmen sap koparılmış, damarı çıkarılmış), demir cevheri(aglomere
edilmemiş), baklagiller (kabuksuz)-kuru, ayçiçeği ve yalancı safran yağları, fraksiyonları,
pamuk, mısır-diğer, beyazlatılmış, yarı beyazlatılmış ve kırılmış pirinç20.
Ülke Tarihi
Arjantin’de M.Ö 13000-9000 yılları arasına denk gelen tarih öncesi çağlardan beri
insan yerleşimlerinin bulunduğu ve bu insanların sanat eserleri üretecek kadar kendilerini
geliştirdikleri Santa Cruz bölgesindeki Cueva de las Manos21 mağarasında keşfedilen ve M.Ö
1000 yılları arasına22 tarihlenen mağara resimlerinden anlaşılmaktadır. 1492 yılından itibaren
İspanyollar bu toprakları işgal etmeye başlarlar. Böylece İspanyol ve Portekiz
sömürgeleştirme tarihi başlar. Bu süreç yerli topluluklar için radikal bir dönüşümü de tetikler.
Sömürgecilerle aynı zamanda yerlileri Hristiyanlaştırmak üzere Cizvit papazlar da gelirler.
1516 yılında Arjantin’i ilk keşfeden Avrupalı bir İspanyol olan Juan Diaz de Solis’tir
(1470-1546)23. Ancak ilk yerleşim 1536 yılında olmuştur. Pedro de Mendoza (1487-1537)24
19 www.buenosaires.be.mfa.gov.tr, (31.07.2013) 20 http://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=7&cad=rja&ved=0CGEQFjAG&url=http%3A%2F%2Fwww.deik.org.tr%2FContents%2FFileAction%2F1617&ei=Enn5UdSwCdHJsgaF9YHICQ&usg=AFQjCNESsIDD_cepfToh6_MPl_EaV5fokA&sig2=QY7T1azISSlRjWYSi9E8WQ&bvm=bv.49967636,d.Yms, (31.07.2013) 21 http://www.larousse.fr/encyclopedie/divers/art_pari%C3%A9tal/77042, (15.07.2013). 22 Dominique Auzias, Jean‐Paul Labourdette, Argentine 2010‐2011, Petit Futé, France, 2010, s. 63. 23 Juan Díaz de Solís (1470, Lebrija, Sevilla – 20 Ocak 1516), İspanyol kâşif. İspanya Kralı'nın yanında denizci olarak Vicente Yáñez Pinzón ile birlikte 1508'de Brezilya seferlerini yönlendirdi. 1512'de Amerigo Vespucci'nin ölümünden sonra baş kılavuz oldu. Yeni kıtanın güneyine sefer düzenleyen Solís, 8 Ekim 1915'te 3 gemi ve 70 kişilik mürettebatıyla İspanya'daki Sanlucar de Barrameda'dan ayrıldı. Brezilya kıyılarını geçerek Río de la
11
şehri kurmuş ve Puerto de Santa Maria de los Buenos Aires adını vermiştir. Şehir bugün
sadece Buenos Aires olarak anılır ve ülkenin başkentidir. Mendoza ve birlikleri 1541 yılında
bölgeyi terk etmesinin ardından 1580 yılına kadar şehir kalıcı bir özellik gösterememiş, 1580
yılında Juan de Garay, Ciudad de la Santísima Trinidad y Puerto Santa María de los Buenos
Aires adıyla şehri tekrar kurmuştur.
1620 yılında, Rio de la Plata bölgesi Peru Genel Valiliğine bağlanır. 1776 yılında da
başkenti Buenos Aires olmak üzere Uruguay, Paraguay, Bolivya ve Arjantin’in bulunduğu
topraklar Rio de la Plata Genel Valiliği kurularak Peru’dan ayrılır. Rio de la Plata Genel
Valiliğinin kurulmasındaki amaç Portekiz sömürgelerinin gücünü dengelemek ve Buenos
Aires’in gücünü ve gelişimini sağlamlaştırmaktı. Genel Valilik bugün Arjantin, Bolivya,
Uruguay ve Paraguay topraklarını içerecek kadar geniş bir alanı kapsıyordu. Bununla birlikte
sömürgelerin büyük bir kısmı kuzeyde ve Buenos Aires’te bulunuyordu. İspanyollarla serbest
ticaretin açılmasıyla 18. yüzyılın sonuna gelmeden şehrin nüfusu iki katına çıkmıştı.
Çok hızlı bir şekilde Buenos Aires bölgenin önde gelen ekonomik ve kültürel merkezi
haline geldi. 19. yüzyılın başında şehir gelişmiş ve Avrupa ile olan kültürel temasları da
yoğunlaşarak artıyordu. Gençler eğitimlerini ilerletmek için Avrupa’ya gönderiliyor,
aydınlanma çağının filozoflarının eserleri sıklıkla okunuyor, Fransız devrimi Buenos
Aires’te tutkulu bir şekilde hissediliyor, Napoléon’a hayranlık duyuluyor, İspanyol işgaline
karşı duruş yükseliyordu.
1806’da, İngilizler Buenos Aires’e 60 km. mesafede bulunan Ensenada’ya çıktılar.
Bunun nedeni Fransızların İspanya’yı işgal etmesi sonucu oluşan güç boşluğundan İngilizlerin
yararlanma isteğidir. Rio de la Plata valisi panik içinde hazineyi alarak Cordoba’ya kaçtı.
Durum içinden çıkılmaz bir hal almış ve İngilizler hiçbir direnişle karşılaşmamışlardı. Jacques
Linier25 adlı bir Fransız, İspanyolların mali desteği ile bir direniş örgütledi26 ve 1806-1807
Plata'nın doğu kıyısına vardı. Solís ve ekibi sömürge kurmak için biraz ilerlediler, ancak 1516'da Uruguay'da yerlilerin saldırısına uğrayıp öldürüldüler. http://tr.wikipedia.org/wiki/Juan_D%C3%ADaz_de_Sol%C3%ADs#cite_ref‐1, (29.07.2013) 24 Pedro de Mendoza (1487, Guadix‐1537 Kanarya Adaları açıkları). İspanyol kaşif ve asker. Rio de la Plata’nın ilk yöneticisi ve Buenos Aires şehrinin kurucusu. 1536’da Rio de la Plata’nın güney kıyısı üzerinde bir liman kurarak bu bölgede bir sömürge inşaa etmeye karar verir. Bu sömürgenin adını da Santa María del Buen Ayre olarak belirler. Aralık 1536’da yerlilerin saldırısına uğrayan yerleşim tamamen yok edilir. Mendoza beraberindekilerle birlikte kuzeye kaçar. 1537 yılında İspanya’ya dönüş yolunda ölür. http://fr.wikipedia.org/wiki/Pedro_de_Mendoza, (30.07.2013) 25 PELTIER, Jean‐Gabriel – Notices biographiques sur Don Santiago de Liniers, ci‐devant Vice‐roi par intérim du Paraguay, ( Don Santiago de Liniers hakkındaki biyografik bilgiler, Paraguay’ın geçici Kral Naibi – L'Ambigu n° 266, 20 août 1810 [BNF : LC2‐1027]
12
yılları arasında İngilizleri püskürtmeyi başardı. Kreollerin oluşturduğu grupları içeren bu
direniş, Porteños’ların27 bu cesur eylemi, “Reconquista” adıyla anılır oldu. Bir yıl sonra
İngilizler 12 bin kadar iyi silahlanmış bir orduyla yeniden saldırıya geçti. Jacques Liniers,
Kreollerden oluşan güçleriyle İngilizlerin karşısına tekrar çıktı. Bu eyleme Arjantin tarihinde
“Defensa” adı verilir28. Fransız devriminin fikirlerinden cesaret bulan Arjantinliler
İngilizlerden sonra İspanyol sömürgesine karşı da muhalefet etmeye başladılar. 1808 yılında
Napoléon’un İspanya’yı işgali ve tahta kardeşini geçirmesiyle Arjantin’in bağımsızlık
mücadelesi hızlanmıştır. 1806 yılında İngilizlere karşı verdikleri mücadelede askeri güçlerinin
farkına varan seçkin Kreoller iktidarı almak için sistematik bir biçimde örgütlenirler. 18-25
Mayıs 1810’da bir haftalık süre içinde İspanya genel Valisi Baltasar Hidalgo de Cisneros’u
iktidardan uzaklaştırırlar ve sömürgeyi yönetmek üzere kendi “cuntalarını” oluştururlar. İşte
bu «Revolución de Mayo» Mayıs Devrimi olarak isimlendirilir.
Mayıs Devrimi Kreollerin devrimidir, bir anlamda burjuvazinin. Ekonomik
kaynakları, madenleri, tarım alanlarını elinde bulunduran, mali olarak güçlü olduklarından
Madrid’in atadığı üst düzey yöneticilerle çıkar çatışmalarına düşen zira elindeki maddi
gücüyle orantılı olarak hem idari hem de siyasi yetkiler isteyen Kreoller bu mücadelenin hem
fiziki hem de finans ortakları olmuşlardır. Mayıs Devrimi bugünkü Arjantin devletinin ortaya
çıkış sürecinin başlangıcı olması nedeniyle önemlidir.
Ancak hala bağımsızlıktan tam olarak bahsetmek mümkün değildir.29 Bağımsızlık José
de San Martín (1778-1850)30, Manuel Belgrano ve Martin Miguel de Güemes’in31
yönetiminde yapılan savaşların ardından gelmiş ve 9 Temmuz 1816 tarihinde San Miguel de [http://books.google.fr/books?id=aUkUAAAAYAAJ&printsec=frontcover#PPA341,M1] 26 Jules Mancini, Bolivar et l’Emancipation des Colonies Espagnoles, (Bolivar ve İspanyol sömürgelerinin Genişlemesi), Paris, 1912, s. 211 27 Buenos Aires’te oturanlar, yaşayanlar 28 http://www.herodote.net/25_mai_1810‐evenement‐18100525.php, (14.07.2013) 29 Jean Piel, “ Un improbable écho de la “révolution de mai” argentine: la rébellion de Huánuco en 1812” , (Arjantin Mayıs Devriminin Beklenmedik Yankısı: 1812 Huánuco isyanı) , Nuevo Mundo Mundos Nuevos [En línea], Coloquios, Puesto en línea el 07 enero 2010, consultado el 13 julio 2013. URL : http://nuevomundo.revues.org/58415 ; DOI : 10.4000/nuevomundo.58415, (14.07.2013) 30 José de San Martín, (1778, Arjantin‐1850 Fransa), Latin Amerikalı devrimci, Latin Amerika’nın Libertador’u. http://tr.wikipedia.org/wiki/Jos%C3%A9_de_San_Mart%C3%ADn, (30.07.2013) 31 Christian Hermann, Les Révolutions Dans le Monde İbérique (1766‐1834) (İspanyol dünyasında devrimler 1766‐1834), Press Univ. de Bordeaux, 1991, s.113‐117 http://www.google.com.tr/books?hl=tr&lr=&id=23qcK55jZwQC&oi=fnd&pg=PA7&dq=Les+R%C3%A9volutions+
Dans+le+Monde+%C4%B0b%C3%A9rique&ots=dOaL95Nx35&sig=cFlXODwo_Iu60uThKj5LPFkPaCA&redir_esc=
y#v=onepage&q=Les%20R%C3%A9volutions%20Dans%20le%20Monde%20%C4%B0b%C3%A9rique&f=false ,
(22.07.2013)
13
Tucumán’da kesin olarak elde edilmiştir. Bu tarihte general José de San Martín İspanyol
güçlerine karşı kazandığı zaferin ardından 9 eyalet resmi olarak La Plata Birleşik
Eyaletlerinin bağımsızlığını ilan etmiştir. Libertador unvanıyla da anılan José de San Martin
bağımsızlık hareketinin lideri ve kahramanı haline gelir.
Bu zaferin ardından José de San Martín 5 bin adamı ile And dağlarını geçerek 1817
yılında Şili’yi özgürleştirdi. Şili’nin özgürlüğünün ilanı ise 12 Şubat 1818 yılında ilan
edilecektir. Libertador, emri altında bulunan Şilili ve Arjantinlilerle, son zaferinden aldığı
güçle 1820 yılında Peru’ya doğru ilerler, 28 Temmuz 1821 tarihinde Peru’ya özgürlüğünü
kazandırır. Peru’nun hamisi unvanıyla bir yıl süreyle Peru’yu yönetir, ardından görevden
çekilir ve kısa bir süre sonra Avrupa’ya yerleşir. 17 Ağustos 1850’de Kuzey Fransa’da
Boulogne’da ölür.32
Buenos Aires’in ekonomik ve politik hegemonyası üzerine kurulu merkezi bir devletin
taraftarı olan Birlikçiler “Porteños” (Merkezciler)33 ile eyaletleri ve onların yöneticilerini
(caodillos) temsil eden federalizm yanlısı olanlar 1828 yılına, Juan Manuel de Rosas’ın
(1793-1877)34 iktidarı ele almasına kadar birbirleri ile mücadele etmişlerdir. 1829 yılında
Federalizm yanlılarının başına geçerek iktidarı ele geçiren Juan Manuel de Rosas Buenos
Aires’in elitleri ve geniş halk kitlelerinin desteğini arkasına alarak otoriter bir rejim kurar.
Ulusal birliğin sağlanması yolunda önemli adımlar atan Rosas 1852 yılında Caseros savaşıyla
devrilmiştir.35
Ancak Rosas dönemi için belki de 1. Kirli Savaş dönemi denebilir. 1830’lu yıllarda
Arjantin’de bulunan Fransız görevliler Rosas için “kanlı ve despotik bir yönetim süren
barbar”36 tanımlamasında bulunmuşlardır. Acımasız ve otoriter yöntemlerle federalist
yaklaşımının37 aksine merkezci bir yönetim oluşturdu. Bütün muhaliflerini polisiye
önlemlerin yanı sıra şiddet içeren yöntemlerle baskı altına aldı. Latin Amerika diktatörlükleri
içinde en çok nefret duyulanlardan biri olan Juan Manuel de Rosas’ın yaptığı kıyımlar,
Arjantin’in il romanı sayılan José Mármol’un Amalia adlı eserinde yer alır. 32 http://www.linternaute.com/biographie/jose‐de‐san‐martin‐1/, (15.07.2013) 33 Bazı kaynaklarda merkezciler olarak tanımlanmasına rağmen ulusal bir birlik savunusu içinde olduklarından dolayı Birlikçiler olarak çevrilmesini daha uygun buldum. (Y.N) 34 1793 yılında Buenos Aires’te doğan Juan Manuel de Rosas, Arjantin’de büyük sığır çiftlikleri olan varlıklı bir Kreol ailenin ferdidir. 1877 yılında İngiltere’de ölmüştür. Ulusal birliğin sağlanmasından önce Buenos Aires’te başkan seçilmiş, uzun yıllar otoriter yöntemlerle iktidarda kalabilmiştir. 35 Eduardo Galeano, Latin Amerika’nın Kesik Damarları, Çitlembik Yayınları, Ocak 2013, İstanbul, s. 235. 36 http://amerika.revues.org/2172, (04.08.2013) 37 http://documents.irevues.inist.fr/bitstream/handle/2042/15394/HERMES_1991_10_197.pdf?sequence=1, (04.08.2013)
14
Rosas, başkanlığı döneminde uygulamaya başladığı korumacı gümrük politikalarıyla
ulusal sanayinin gelişmesi için çalışmış ancak geniş bir endüstri burjuvazisinin doğması
Avrupa’nın ablukası, ülkedeki sosyoekonomik yapının durumu ve yaşanan sınıf çelişkileri
nedeniyle mümkün olmamıştır.38
Rosas’ın devrilmesinin ardından 1853 yılında yürürlüğe giren ve bugün hala
geçerliliğini koruyan anayasa ile Justo Urquiza (1801-1870)39 Arjantin Cumhuriyeti’nin ilk
devlet başkanı olmuştur. Bununla birlikte Buenos Aires eyaleti yeni anayasanın altına girmeyi
kabul etmemiş ve 1854 yılında bağımsızlığını ilan etmiştir. Yedi yıl sonra merkezi hükümete
karşı isyanın ön sırasında yer alan eyalet, General Bartolomé Mitre’nin (1821-1906)40
komutasında ulusal orduya karşı bir yenilgi tattırmış, cumhurbaşkanı istifa etmek zorunda
kalmış, ulusal kongre Mitré’yi başkanlığa seçmiş, Buenos Aires de ulusal başkent olarak
belirlenmiştir. 1880 yılında Buenos Aires şehri eyaletten ayrılmış, federal bölge ve ulusal
başkent olmuştur. 1865-1870 yılları arasında üçlü ittifak içinde yer alan Arjantin, Uruguay ve
Brezilya ile birlik olarak Paraguay’a savaş açmıştır.
Üçlü ittifakın açtığı savaşın nedenleri için Latin Amerika’nın Kesik Damarları adlı
eserinde Eduardo Galeano Paraguay’ın ulusal başarılarından bahsettikten sonra şunları söyler
“ (…) İngiliz tüccarları, yalnızca bu ülkeyi ele geçiremedikleri için değil, Paraguay
komşularına tehlikeli bir örnek olduğu için de endişeliydiler. Latin Amerika’nın en ilerici
ülkesi, yabancı sermayeye İngiliz bankalarına ve serbest değişimin nimetlerine başvurmadan
kendine parlak bir gelecek çiziyordu. (…) Oligarşik41 devleti güçlendirme çabasında olan
38 a.g.e s. 237‐238. 39 Justo Urquiza, 1801’de Rio de la Plata’da doğdu,1870’de Entre Rios’ta öldü. Asker ve devlet adamı olan Urquiza, Arjantin’in güçlü diktatörü Manuel de Rosas’ı devrilmesinden sonra başkan seçilmiş ve modern Arjantin Anayasası’nın temellerini atmıştır. http://global.britannica.com/EBchecked/topic/619992/Justo‐Jose‐de‐Urquiza, (30.07.2013). 40 Bartolomé Mitre (d. 26 Haziran 1821, Buenos Aires ‐ ö. 18 Ocak 1806, Buenos Aires, Arjantin), 1862‐68 arasında Arjantin devlet başkanı. Savaşta parçalanmış ulusu yeniden birleştirmiş, ekonomik gelişmeye hız kazandırmış ve bir barış dönemi başlatmıştır. http://global.britannica.com/EBchecked/topic/386223/Bartolome‐Mitre, (30.07.2013) 41 Sadece belirli bir zümrenin bir ülkeyi yönettiği, idare şekli. Bu yönetimde iktidar, devlet nüfuz ve gücü bir zümrenin, birkaç kişinin (bir aileler grubunun) ya da bir sosyal sınıfın elinde bulunur. Egemenliği elinde bulunduran sınıf, her türlü ayrıcalığa sahiptir. Aristokrat yönetimle benzerlikler gösterir. Aristoteles, oligarşiyi iktidarın belli bir azınlık tarafından adaletsiz olarak kullanılması olarak görmüştür. Ona göre oligarşi, aristokrasinin bozulmuş, soysuzlaşmış halidir.
15
komşuları için (…) bu ülkenin yarattığı skandala son vermek vazgeçilemez bir şart
olmuştu”.42
Ülkenin birleşmesiyle canlanmaya başlayan ekonominin itmesi ile hükümet yerlilerin
topraklarına el koymaya başladı. Buna karşı 1879-1880 yılları arasında yürütülen mücadele
“Çöl Savaşı” adıyla anılır. La Pampa bölgesinden Rio Negro bölgesine kadar olan arazi
General Julio Argentino Roca tarafından ele geçirildi. Bunun sonucunda çok büyük ve geniş
tarım arazileri ve otlaklar elde edildi.43 Bu değişime koşut olarak ülkeye göç özendirildi.
Çoğunluğu İtalyanlar olmak üzere birkaç milyon göçmenin gelişi La Pampa’nın tarımsal
kaynaklarının üst seviyede kullanılabilmesine imkân verdi.44 19. Yüzyılın sonunda
demiryollarının gelişimi de göçmenlerin olduğu gibi aynı şekilde belirleyici bir etken oldu.
Bu, Arjantin’deki darbeler silsilesinin başlangıcı oldu.45 1880-1930 yılları arası, yabancı
sermaye ve yoğun göç ile ifade edilebilir. 1853 tarihli anayasada “açık kapı” olarak ifade
edilen milliyetine bakılmaksızın herkese Arjantin’de aynı hakların tanınması ve Avellaneda
yasası göçmen hareketlerini artırmıştır.46 Bu dönem arasındaki yabancı sermayenin büyük bir
kısmı da Kuzey Amerika’dan gelmiştir. Bu sermaye akımının ağırlıklı olarak Amerika
Birleşik Devletlerinden gelmesinin önemli bir nedeni, 1823 yılında Amerika Birleşik
Devletleri Başkanı James Monroe tarafından ortaya konan ve kendi adıyla anılan doktrindir.
Monroe doktrini ABD’nin Latin Amerika ülkeleri üzerinde ekonomik ve siyasi nüfuz
kurmasını sağlamıştır.47
Bu doktrinin felsefesi hakkında Gültekin Sümer, Amerikan Dış Politikasının
Kökenleri ve Amerikan Dış Politik Kültürü isimli makalesinde “ Monroe Doktrini’nin altında
yatan felsefeye göre, çalkantıyı temsil eden Avrupa kıtası Amerika kıtasından uzak
tutulmalıydı. Monroe Doktrini ile ABD, aynı zamanda Avrupalı sömürgeci güçlerin Amerika
kıtalarındaki nüfuzunu sona erdirmek ve kendi nüfuzunu pekiştirmek amacındaydı” 48
ifadelerinde bulunmaktadır. Monroe doktrini, ABD yönetimlerine içe dönük bir politika
42 a.g.e s. 246‐247. 43 Kolektif, Dünyayı Isıtan Latin Ateşi, Özgür Üniversite Yayınları, İstanbul, 2006 44 Dora Estela Celton, Plus d'un siècle d'immigration internationale en Argentine, Revue Européenne des Migrations Internationales, Cilt 11, Sayı 2, 1995, s. 149. 45 http://argentina.free.fr/histoire.htm, (20.07.2013) 46 Perspectives Economiques de l’Amérique Latine 2010, Latin Amerika Ekonomik Perspektifi, 2009, OECD, s. 226. 47 Sait Yılmaz, Doç. Dr., Latin Amerika’da Neler Oldu?, http://usam.aydin.edu.tr/analiz/LATiNAMERiKA_.pdf, s. 1. 48 Gültekin Sümer, “Amerikan Dış Politikasının Kökenleri ve Amerikan Dış Politik Kültürü”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 5, Sayı 19 (Güz 2008), s. 119‐144.
16
izleyerek kendi ekonomisini güçlendirme ve Latin Amerika üzerinde etkinlik kazanma imkânı
sağlamıştır49
20. Yüzyılın başında Arjantin’de güç askerlerin elindeydi. 1930 yılında ordu, büyük
toprak sahiplerinin elindeki gücü azaltmak isteyen, petrolün yabancı şirketlerce
sömürülmesine son vermek için millileştirilmesine çalışan, bu konuda büyük bir devlet
kuruluşu olan Y.P.F’yi ( Yacimientos Petroliferos Fiscales) kuran başkan Hipólito
Yrigoyen’i (1852-1933)50 devirdi. Bu Arjantin’de yaşanan ilk darbeydi. Tabii ki son da
olmadı. Darbe ekibinde sonraları adı parlayacak olan Juan Domingo Peron da Çalışma Bakanı
olarak yer aldı.
Juan Domingo Peron; 8 Ekim 1895- 1 Temmuz 1974 yılları arasında yaşamış, üç kez
Arjantin devlet başkanı seçilmiş, 1946-1955 ve 1973-1974 yılları arasında görev yapmıştır.
Günümüzde Arjantin’de hala yaygın olan ve kapitalizm ile sosyalizm arasında üçüncü bir yol
olduğunu iddia eden siyasal Peronizm hareketini başlatmıştır.51
Elde ettiği çok büyük halk desteğine rağmen Peron için olumsuz değerlendirmeler de
yapılmış, kapitalizmin hizmetçisi olarak anılmıştır. Bu hususta aşağıdaki alıntı bir fikir
verebilir : “1943’te Arjantin’deki askeri darbenin mimarlarından olan Çalışma Bakanı Peron,
ordunun halka ne denli yakın olduğunu şu sözlerle anlatıyordu: “biz emekçilerden, kuramsal
bilgiler temelinde sözetmiyoruz. Biz oğullarınızı ve kardeşlerinizi bağrımıza alıyoruz.
Acılarınızı ve felâketlerinizi tanıyoruz. Ülkemizin insanlarının nasıl yaşadığını biliyoruz…”
(Alain Rouquie, Latin Amerika’da Askeri Devlet, Alan Yay., Ekim 1986, s.113) İlerleyen
yıllar içinde Peron, kendi adıyla bir siyasal hareket yaratacak ve yaptığı bazı sosyal
reformlardan ötürü işçi-emekçi kitleler nezdinde “kurtarıcı” caudillo olarak yükselecekti.
Aynı şekilde, karısı Eva Peron da işçilerin “anası” olarak ünlenecekti. İşin aslı şu ki, Peron,
gelişen işçi hareketini popülist söylemiyle kontrol altına alarak bastırmış, Arjantin
burjuvazisi içindeki çatışmayı dengeleyerek Bonapartist olağanüstü bir rejimin yerleşmesine
49 http://uiportal.net/Dokuman/soguk‐savas‐monroe‐doktrini.pdf, s. 3, (20.07.2013) 50 Hipólito Yrigoyen, Irigoyen olarak da yazılır (12 Temmuz 1852 ‐ 3 Temmuz 1933), Arjantinli devlet adamı. Ülkenin genel oyla seçilen ilk başkanı olmuş, ikinci başkanlık dönemi 1930'da bir askeri darbeyle sona ermiştir. http://tr.wikipedia.org/wiki/Hip%C3%B3lito_Yrigoyen, (30.07.2013) 51 http://tr.wikipedia.org/wiki/Juan_Per%C3%B3n, (21.07.2013)
17
hizmet etmiştir. Sonuç olarak Peron’un “kurtarıcı”lığı ve popülist söylemi kapitalizmi bir işçi
devriminden kurtarmaktan öte bir anlam ifade etmemiştir”52
1929 yılında başlayan Dünya ekonomik krizinin Arjantin’de çok ciddi ve dramatik
etkileri oldu. 1930-1943 yılları arasında, Yrigoyen’i deviren General Uriburu, sonrasında
Augustine Justo, Roberto Ortiz ve Ramon Castillo’nun başında olduğu muhafazakar
hükümetler Arjantin’i yönetti. Bu dönemde yaşanan yolsuzluklar, siyasi ve ailevi gruplara
sağlanan imtiyazlar ülkenin siyasi dengelerini bozdu. İşsizlik, enflasyon ve yoksulluk siyasi
ve sosyal huzursuzluğu artırıyor bu da diktatörlüğü isteyen faşist örgütlerin yararına oluyordu.
Seçimlerde yapılan usulsüzlükler ve ülkede yaşanan kargaşaya müdahale amacıyla 1943’te
milliyetçi bir grup subay iktidarı ele geçirdi. Savaş döneminde ithalatın durdurulması
nedeniyle ihtiyaç duyulan maddelerin üretilmesi için yapılan çalışmalar hafif sanayinin bazı
kollarında atılımı hızlandırmış bu da emek talebini artırmıştı. Artan emek talebi ve hiçbir
siyasi partinin desteğine sahip olmayan askeri cunta, iktidarının devamını ve sosyal olayların
önüne geçmenin tek yolunun halkın desteğini sağlamak olduğunu görür. Savaş süresince
biriken döviz ve altın rezervlerinin yanı sıra işçi sınıfının yükselen bilinci sanayi
burjuvazisinin bazı ödünler vermesini kolaylaştırır. Cunta işçilerle görüşmelere başlamış, Juan
Domingo Peron da yönetim içindeki yakınlıkları sayesinde Çalışma ve Yaşlılık Sigortası
Bakanlığına gelmiştir. İtalya’daki deneyimlerinden çıkardığı sonuçlarla Peron sendikalarla
yakın ilişkide olmanın sorunların çözümünde etkili olduğunu, Uriburu yönetiminin zorbaca
yöntemlerinin ters etki yaptığını fark etmiştir. Peron, Çalışma Bakanlığının yanı sıra
Cumhurbaşkanı yardımcılığı ve Savaş Bakanlığı görevlerini de üstlenerek yönetim içinde
etkili bir konuma gelir. 53 1945 yılındaki toplumsal gösterilerin artması ve Peron’un yanında
görülmeye başlayan Evita Duarte geçmiş mesleği, ait olduğu toplumsal sınıf nedeniyle cunta
tarafından tepki gördü. Bunun üzerine Peron’un hükümetten uzaklaştırılması hususunda ordu
Cumhurbaşkanı Farrell’e baskı yaptı. Peron son bir konuşma yapmak şartıyla bütün
görevlerinden istifa etti. Yaptığı konuşmada “ Benim için kutsal olan bir eserin gerçekleşmesi
için, bundan sonra kendimi halkın hizmetine adıyorum. Bütün gücümle, halka hizmet etme
olanağı bulduğum sürece, halkın yararına olmayan hiçbir görevde bulunmayacağıma yemin
ederim. Halkın güvenini sağlamak için başka yollara başvurmak gerektiğine inanırsam, bir
sendikaya yazılacak ve işçilerle yan yana savaşacağım” demiş ve görevdeyken sendikal
52 Kızılok, Utku, Latin Amerika’da “Kurtarıcılar” ve Caudillolar, Sınıf Mücadelesinde Marksist Tutum, http://www.marksist.net/utku_kizilok/latin_amerika_da_kurtaricilar_ve_caudillolar_1.htm, (04.08.2013) 53 Devrimler ve Karşı Devrimler Tarihi Ansiklopedisi, Arjantin Peronizmi, Gelişim Yayınları, İstanbul, 1975, Cilt 2, s. 394
18
örgütlenme ve ücretlerin fiyat artışlarına koşut olarak arttırılması ve asgari ücret sistemi
üzerine iki kararname hazırladığını halka duyurmuştur. Bu bildirinin ardından başlayan
toplumsal olaylar ve iktidar karışıklığının sorumlusu olarak görülen Peron’un Martin Garcia
adasına sürgüne gönderilmesi olayları durultmamış, aksine ordu içindeki düşük rütbeli
askerlerden polis teşkilatına kadar çok daha geniş bir halk kesiminin desteğini edinmesine
vesile olmuştur. Yoğun halk baskısının neticesinde Çalışma Bakanlığındaki görevine geri
dönen Peron maaş ve ücret artışlarıyla ilgili kararname ve sendikaların hukuksal temele
dayandırılmalarına ilişkin kararnameleri hazırlar. Böylece Peroncular son yıllarda ülkeyi
yöneten Muhafazakar Parti’nin yapmadığı işleri Peron’un yaptığını belirtmek üzere “Peron
sözünü tutuyor! (Peron cumple) sloganını ortaya atabildiler54.
Peron’un başarısı kendisine tartışılmaz bir halk desteği sağlayan “Descamisados”lar
(çulsuzlar)55 lehine çıkardığı yasalara bağlıdır. Ayrıca Peron halk yığınlarından aldığı
desteği sürdürmek için her yolu dener: dindarlıktan, kadınlara oy hakkı verilmesinden işçi
sorunlarını çok iyi bildiğini gösteren davranışlara kadar her yola başvurur. Peron’un siyasi
gelişimi hakkında Gözde Kök yazdığı makalesinde şunları ifade eder: “1943’te başkan
Ramon Castillo yönetimini deviren askeri darbenin amiral gemisi gizli Birleşik Subaylar
Grubu (GOU) lideri Juan Peron cunta yönetiminde sivrilmeye başladı. Az önce bahsettiğimiz
genç ordu görevlilerinden biri olan Peron özellikle harp akademisinde verdiği seminerler ve
savaş tarihi üzerine kitapları ile parlak bir kariyer yakalamıştı. Hem Avrupa’daki
gözlemlerinin hem de entelektüel çalışmalarının sonuçlarının izlerini Peron’un
politikalarında görmek mümkündür. Dünya ülkelerinin nasıl uçlara savrulabildiğini görmüş,
komünizmden nefret etmiş ve işçi sınıfının gücünü fark etmişti. İtalya’da geçirdiği günlerde
farklı toplumsal sınıfların devlet tarafından faşist ideoloji etrafında birleştirilmesi ve tüm
toplumun bir ordu örgütlenmesi disiplini içinde seferber edilmesi de Peron üzerinde belirli
bir etki bırakmış olmalı. Öte yandan yabancı düşmanlığı hiçbir zaman Peronizmin bir unsuru
olmadı. Peronist milliyetçiliği emperyalist saldırganlıktan çok ekonomik bağımsızlık ve
ülkenin savunulması sorunu belirliyordu.
1943’teki darbe sonucu oluşan yönetimde hızla inisiyatif almayı başardı. İki yıl boyunca
yürüttüğü savaş ve çalışma bakanlıkları ve devlet başkan yardımcılığı görevleri sırasında
54 a.g.e. s. 398. 55 17 Ekim 1945 günü sürgünden dönen Peron’u karşılamak üzere Plaza del Mayo’yu dolduran kitlelerin sıcaktan bunalanları üstlerindeki gömlekleri çıkarmışlar, bir anda bu kitle arasında descamisados deyimi yayılmıştır. Bu deyimle kitle Fransız devriminin sans‐ culotte’larını kendilerine örnek almıştır.
19
ordudaki atamalarla kendine yakın bir ekip oluşturdu, iş yasasında ilerici düzenlemelere imza
attı, grevlerde işçilerden yana tavır alarak sendikacılarla yakın ilişkiler kurdu; onları çeşitli
devlet görevlerine getirerek, onore etti. Peron’un anti-kapitalist söylemleri ve ‘işçici’
tutumunun yanı sıra merkez bankasının devletleştirilmesi gibi kararlarla ekonomide devletin
rolünü arttıracağı sinyalleri vermesi egemen sınıfının önemli bir kesiminin kendisine yüz
çevirmesiyle sonuçlandı. Ülkenin sömürge geçmişi, sarsak siyasi sistemi, dağınık da olsa
giderek güçlenen sol hareket ve grev ve eylemlerde mücadeleciliğini kanıtlamaya başlamış
olan genç işçi sınıfı düşünüldüğünde komünizme savrulmadan emperyalizme bağımlılıktan
kurtulmanın tek koşulu bir üçüncü yol tutturmaktı. Ancak bu yola egemen sınıfı ikna etmek
kolay olmayacaktı.
Peron’un üçüncü yolu
Oysa Peron komünizmi önlemenin tek koşulunun işçi sınıfının ücret ve çalışma koşullarını
iyileştirmek olduğunu düşünüyordu. Planı işçi sendikalarını tek bir konfederal yapı altında
birleştirerek devletin kontrolünde patronlarla pazarlık yapacakları bir zemin yaratmak ve
böylece kontrolsüz grev ve işçi eylemlerini önlemekti. Ayrıca işçi sınıfının alım gücünün
artmasının iç piyasayı da hareketlendireceğini düşünüyordu.
Peron’un ekonomik modelinde devlet ekonomiyi beş yıllık planlarla düzenleyecek, başta
savunma sanayi olmak üzere tüm kritik sektörlerde yatırım yapacak, dış ticaret, doğal enerji
kaynakları, kamu hizmetleri ve gerekli gördüğü diğer sektörlerde tekel oluşturacak, kalkınma
planına yardımcı olmayan, kendi çıkarlarını toplumsal çıkarların önüne koyan patronların
mülküne el koyabilecekti. (3) Sermayedarların haksız kazanç sağlayacak şekilde bir sektörde
rekabeti önlemesi ve kartelleşmesi de yasaktı. Ekonomide öncelikler belirlenirken bankacılık
sistemi de buna göre yeniden düzenlenerek özel bankalar merkez bankasına özel bir bağla
bağlandı. Artık kredilerini beş yıllık planı destekleyecek biçimde kullanacaklardı.
Peron kısa sürede Peronist büyük bir işçi konfederasyonu oluşturmayı (CGT-Genel İşçiler
Konfederasyonu) ve dışarıda kalan komünistleri ve çeşitli sol örgütlerin etkin olduğu
sendikaları marjinalize etmeyi başardı. Bu gelişme çok kısa bir süre için işçi sınıfının
ücretlerinde ve çalışma yaşantılarında belirgin bir iyileşme ortaya çıkması ile sonuçlandı.
Grev yasaklanmıştı. Ancak iş yerindeki patron ve işçi arasındaki tüm çatışmalarda işçiyi
destekleyen yasalar ve emek polisi vardı. İşçilerin sendikada örgütlenmelerine ve fabrikada
rahatça sendikal faaliyet yürütmelerine patron yardım etmek zorundaydı. Patronlar iş barışı
20
kalmadığından, işçilerin işten kaytardığından ve verimin ciddi biçimde düştüğünden
yakınıyorlardı.
Patronların bir başka rahatsızlığı da devletin kontrolü altına girmek konusunda gösterdikleri
isteksizlikten kaynaklanmıştı. Peron’un planına göre patron örgütleri de bir çatı örgüt altında
toplanacak ve işçi konfederasyonu gibi bu örgüt de devletle uyum içinde çalışacaktı.
Ekonomik kararlar devletin gözetiminde emek ve sermaye cephesinin eşit temsil edileceği
korporasyonlarda alınacaktı. Fakat Peron’a sanayicilerin desteği sınırlı kaldı. Büyük toprak
sahipleri de Peron hiçbir zaman gerçek bir toprak reformuna girişmese de fiyat kontrolleri ve
topraktaki kiracıyı aşırı derecede kollayan yeni sözleşme hukuku nedeniyle rejimden
soğudular. İktidar iç kesimlerde devletin desteklerine ve kredisine muhtaç küçük
işletmecilerin desteğini almayı başardı ve patron örgütünü onları merkeze yerleştirerek
oluşturdu. Bir süre sonra kurulan yeni örgüte tüm işadamı ve sanayicilerin üyeliğini zorunlu
hale getirdi. Yine de istediği sonucu elde edemedi.
Sonuç olarak, Peron’un kafasındaki emek ve sermaye cephelerinin devletin organik uzantıları
haline geldiği ve böylece bir sınıfsal uzlaşmanın sağlandığı model gerçekleştirilememiş
oldu.”
Hiçbir Arjantin devlet başkanı Peron kadar kitlelerin onayını kazanmış değildir, bu
başarıda Peron’un popülist politikalarının yanı sıra Evita Peron’un (1919-1952) da etkisi
vardır.
Evita Peron için aktaracağımız bu alıntı belki de onun Arjantin için olduğu kadar Juan
Domingo Peron için de önemini anlatır; “Henüz 33 yaşında öldüğünde sadece ülkesi
Arjantin’in değil, neredeyse dünyanın tüm yoksulları gözyaşı dökmüşlerdi Eva Peron için.
Adını taşıyan vakıf aracılığıyla sayısız okul, kreş, aşevi, hastane kazandırmıştı ülkesinin
yoksul bölgelerine. Ölümünden sonra kimilerinin gözünde “azize” sayılmasının nedeni
bunlardır biraz da.
Çalışma Bakanı olan eşinin yönetimi deviren askeri cunta tarafından tutuklanması üzerine
düzenlediği kampanyalarda yaptığı konuşmalar unutulur gibi değildir. Sınıfsal aidiyetini de
pek bir güzel vurguladığı şu cümleler özellikle: ‘Arjantinliler! Peron’u yalnız bırakmayın. O
sizi seviyor. Sizi sevmese beni sever miydi?’
21
Ülkenin elit kesimine mensup bir subay olan Juan Peron’un dört çocuklu fakir bir ailenin kızı
olarak doğan, gittiği Buenos Aires’de barlarda, ikinci sınıf tiyatrolarda çalışan Eva Maria
Duarte’yi sevmesi, elbette sıradışıydı o dönemler, onlarca örneği olmasına rağmen.
Sınıfdaşları Eva’yı seven Arjantin yoksulları, sonraları ülkesinin Cumhurbaşkanı olan albay
Juan Peron’u da bu yüzden çok sevdiler. Arjantin’de hala Peronizm olarak bilinen güçlü bir
sol popülist hareket vardır. Kocasının siyasal gücünü de arkasına alarak, yoksullar için
gerçekleştirilmesi zor olanaklar yaratan Eva’dan en çok rahatsız olan kesimler, ülkenin en
zengin tabakasına mensup olanlardı tabii ki.
Eva, birden bire hastalandı. Kısa bir süre sonra da kanserden hayatını kaybetti. Binlerce
Arjantinli haftalarca gözyaşı döktüler bu iyi yürekli kadın için. Huzurlarını bozduğu, onlara
aktarılan sınırsız devlet kredisine engel olup, halk yararına kullandığı için ölümünden sadece
zenginler memnun olmuşlardı. Ülke tüm yoksullarıyla gözyaşı tutup yas dökerken, başkent
Buenos Aires’in, fakirlerin yaşamadığı semtlerinden birinin bembeyaz duvarında bir slogan
görüldü: “Yaşasın Kanser”.
Eva’ya olan sınıfsal kin kansere minnet borcuna dönüşmüş meğer kimileri için. “İyi ki kanser
var” demekti bu. Madem ki, zenginlerin “bela”sıydı Eva Maria Duarte de Peron, bu “bela”yı
def eden “iyi” bir hastalıktı kanser, haliyle.”56
Peronizm, 16 Eylül 1955 hükümet darbesiyle, emekçi kitlelerin tepkisi, işçi gösterileri,
grevler, halk desteğinin yitirilmesi, kilisenin artan muhalefeti, ihracatın düşmesi, Amerika’nın
kesin ama gizli düşmanlığı sonucu devrilmiştir.57 Ülke dışına kaçan Peron, tekrar ülkeye
dönüşüne kadar Paraguay, Nikaragua, Venezuela, Dominik ve İspanya’da yaşamıştır.
Peron’un düşürülmesinden sonra 1962, 1966, 1970 yıllarında Arjantin üç askeri cunta daha
görmüştür. Yaşanan sorunlar, ülkenin büyük bir kısmının sola kayması, Peroncu hareketin
sosyalist eylemle birleşmesi ihtimalleri nedeniyle cunta 19 Kasım 1972’de Peron’un ülkeye
dönmesine izin vermiş, yapılan seçimlerin ardından 1973 yılında Peron tekrar devlet başkanı
olmuş, 1 Temmuz 1974 yılında da ölmüştür. 1973 seçimlerinde başkan yardımcısı olarak
seçilen Peron’un eşi Isabel Peron, kocasının ölümü üzerine devlet başkanı olmuş ancak 24
Mart 1976’da bir askeri darbe ile yönetimden uzaklaştırılmıştır.
56 Erdemol, Mustafa Kemal, 68 Belası, Sol Portal, Güne Sol’dan Bakın, 5 Ağustos 2013, http://haber.sol.org.tr/yazarlar/mustafa‐kemal‐erdemol/68‐belasi‐36995, (05.08.2013) 57 a.g.e. s. 405.
22
1976-1983 yılları arası Arjantin için yine askeri cunta dönemidir. Bu dönem Arjantin
için Kirli Savaş olarak adlandırılır. Cuntanın görev yaptığı süre zarfında 10 ila 30 bin arasında
kişi kaybolmuş, akıbetleri hakkında hiçbir bilgi edinilememiştir. Çocuklarının akıbetlerini
öğrenmek isteyen ve cinayetleri kınayan anneler, Plaza de Mayo Anneleri Hareketi’ni 1977
yılında kurmuşlardır.58
Ülke içinde artan huzursuzluklar nedeniyle dikkatleri başka yöne çekmek isteyen
askeri yönetim İngiltere’nin elinde bulunan ve iki ülke arasında egemenliği konusunda
tartışma bulunan Falkland adalarını 1982 yılında işgal eder, ancak İngiltere sahip olduğu
üstün deniz kuvvetleri ve savaş gücü ile adayı 2,5 ay sonra geri alır.
Arjantinlilere göre Malvinas olarak bilinen Falkland adaları üzerine Arjantin ile
İngiltere arasında egemenlik sorunu 1964 yılında Birleşmiş Milletler’deki Sömürge Sorunları
Komisyonu’nda ilk olarak gündeme geldi. Malvinas/Falkland adalarının illiyet sorununa
ilişkin olarak Aslıhan Başar “Falkland/Malvinas Adaları Sorunu”59 isimli makalesinde
“İngilizlere göre Falkland, Arjantinlilere göre Malvinas Adaları olarak adlandırılan takım
adalar zinciri 30 yıldan fazladır İngiltere ile Arjantin arasında anlaşmazlıklara sebep
olmaktadır. Adaların tarihinin çok açık belgelenememiş olması, yüz yıllardan bu yana
yaşanan yerleştirme politikaları adanın kime ait olduğu konusunda kafa karışıklıklarına
sebep olmaktadır. Adalar konusunda Arjantin ve İngiltere dönem dönem gerginlikler
yaşamakta, adaların geleceği ve kaderi konusunda iki ülke söz sahibi olmak istemektedirler.
1800lerden bu yana yaşanan gelişmeler ve Falkland Savaşından sonra Ada’nın İngiliz
egemenliğine geçmesi ile buradaki vatandaşlar kendilerini İngiliz gibi görmektedirler. Bu
sebeple İngiltere bu konuda çok daha rahat ve Arjantin’le müzakereye gitmeyi
reddetmektedir” demektedir.
Bu konu üzerinde Sabrican Sarak’ın Hariciye Dergisi’nde çıkan “Bitmeyen Gerginlik:
Falkland (Malvinas) Adaları başlıklı makalesinde “Yirminci yüzyılın ilk yarısı içinde taraflar
iddia ve taleplerini sürdürürken, bir sonuca varılamamasına gösterilebilecek en önemli
örnek, anlaşmazlığın 1947- 1955 yılları arasında Uluslararası Adalet Divanı’na birkaç kez
taşınmasıydı. Ancak Arjantin’in bu divanın tarafsızlığını tanımaması üzerine, Divan da bölge
hakkında hakemlik yapmayı reddetti. 1964’te Arjantin, BM’nin Sömürge Sorunları
58 http://laureetaudrick.unblog.fr/histoire‐de‐largentine/, (21.07.2013) 59 Başer, Aslıhan, Falkland/Malvinas Adaları Sorunu, Uluslararası İlişkiler Derneği, TUİÇ Akademi, Eylül 2012, http://www.tuicakademi.org/index.php/yazarlar1/85‐aslihan‐baser‐tum‐yazilari/3488‐falkland‐malvinas‐adalari‐sorunu, (01.08.2013)
23
Komisyonu’ndan konunun aracısız olarak iki toplumlu görüşmelerle sürdürülmesini istedi.
Ancak her iki tarafın da taleplerinde asla taviz vermeyen anlayışı, bu girişimin de sonuçsuz
kalmasına sebep oldu. Çünkü Arjantinlilere göre, “Malvinas” olarak bildikleri adalar coğrafi
yakınlığından ve Arjantin’in eski İspanyol topraklarının halefi olmasından ötürü Arjantin’in
egemenliğine geçmeliydi. İngiltere ise adada yaşayan İngiliz asıllı vatandaşların isteklerine
aykırı olan böyle bir düzenlemeye karşı çıkıyordu. İngiltere 1833'ten beri adalar üzerinde
yönetimini sürdürdüğünü ve Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın1. maddesine göre
Falklandlılara geleceklerini kendilerinin tayin etme konusunda fikirlerinin sorulmasını (self -
determinasyon ilkesinin uygulanmasını) istemekteydi.
İngiltere'ye göre Falkland Adaları, Arjantin'in yönetim ve denetimine geçerse sömürge
durumu sona ermeyecek, tam tersine başlayacaktı. Arjantinlilere göre İngilizlerin bu ısrarının
nedeni, adada oturan Arjantinlilerin 1833’te İngilizler tarafından zorla buradan çıkarılıp
yerlerine İngilizlerin yerleştirilmiş olmasıydı. Öte yandan İngilizler ise adaya ilk yerleşen
ulus olmalarının daha önemli olduğunu iddia etmektedirler” demektedir60.
Dolayısıyla, bugün hala egemenlik bağı konusunda anlaşmazlık bulunan adalar
üzerinde tartışmaların süreci açıktır. Adanın üzerinde yaşanan bu anlaşmazlıkların bulunduğu
coğrafya için olduğu da aşikardır. Zira adalar Güney Kutup bölgesine giriş için stratejik bir
noktada bulunmakta ayrıca bölgeyi kontrol edebilme imkanı da vermektedir.
Bu savaşın sonunda, İngiltere 258 ölü, 777 yaralı, 115 esir, 10 Sea Harrier uçağı, 24
helikopter, 2 destroyer, 2 fırkateyn, 1 çıkarma gemisi, 1 amfibi botu, 1 konteyner gemisi,
Arjantin ise, 649 ölü, 1068 yaralı, 11313 esir, 75 hava aracı, 25 helikopter, 1 hafif kruvazör, 1
denizaltı, 3 kargo gemisi, 2 devriye botu, 1 nakliye botu kaybetmiştir.
1982 yılında Nobel Barış Ödülü sahibi Adolfo Pérez Esquivel’in Arjantin’de yaşanan
Kirli Savaşı protesto etmek üzere organize ettiği yüz bin kişilik bir gösterinin ardından askeri
cunta Ekim 1983’te seçimlerin yapılacağını ilan etmek zorunda kalır. Bu seçimlerde Raúl
Alfonsin devlet başkanı seçilir. Sonrasında sırayla Arjantin’in başına Carlos Saúl Menem,
Fernando de la Rúa, Adolfo Rodríguez Saá, Eduardo Duhalde, Néstor Kirchner, Cristina
Fernández de Kirchner geçecektir.
60 Sarak, Sabrican, Bitmeyen Gerginlik: Falklan(Malvinas) Adaları, Hariciye Dergisi, http://www.academia.edu/1515582/Bitmeyen_Gerginlik_Falkland_Malvinas_Adalari, (01.08.2013)
24
2011 yılında yapılan son başkanlık seçimini Cristina Fernández de Kirchner %55 oyla
kazanmış, en yakın rakibi %13 oy almıştır. Kirchner, Arjantin’de hala etkili olan Peronist
partili bir siyasetçidir.
Kültür ve Sanat
Arjantin, Adolfo Bioy Casares (1914-1999)61, Alberto Manguel (1948-)62, Eugenio
Cambaceres(1843-1888), Julio Cortázar (1914-1984)63, Jorge Luis Borges (1899-1986)64,
Manuel Puig (1932-1990)65, Ernesto Sabato (1911-2011)66, Ezequiel Martinez Estrada (1895-
1964) gibi çok yetkin yazarların yanı sıra resim alanında Antonio Berni (1905-1981), Carlos
Alonso (1929), şiir alanında Juan Gelman (1930-), heykel sanatında Oscar Agustín Alejandro
Schulz Solari (1887-1963) gibi isimleri de yetiştirmiştir.
Bugün Arjantin’de sanat denince akla gelen ilk kelime olan tango için Nedim Gürsel
“XX. Yüzyılın başında bu ülkeye ayak basan tüm göçmenlerin, yurt özlemi; liman işçilerinin
oturdukları izbelerin, kentin kenar mahallelerini haraca bağlayan kabadayıların,
genelevlerde yaşanmış tüm tutkuların, aşklar ve cinayetlerin, acılar ve ihanetlerin
61 Arjantinli öykü yazarı, 1940 yılında "La invención de Morel" adlı kitabı ile Buenos Aires Belediye Edebiyat ödülünü, 1990 yılında da İspanyol edebiyatının en prestijli ödülü olan Cervantes’e layık görüldü. http://tr.wikipedia.org/wiki/Adolfo_Bioy_Casares, (31.07.2013) 62 1948 yılında Arjantin’de doğan ve babasının görevi nedeniyle İsrail’de büyüyen ancak 1955’te Arjantin’e döndüğünde anadili İspanyolca’yı öğrenen yazarın en çok tanınan eseri olan Hayali Yerler Sözlüğü’dür. Okumanın Tarihi adlı eseriyle Fransa’da Médicis ödülünü, Yabanci Bir Ülkeden Haber Geldi adlı romanıyla McKitterick ödülünü kazanmıştır. 63 Julio Cortázar, Arjantinli yazar. Arjantin'in en büyük yazarlarından biri olan Cortázar, 1914'te Brüksel'de doğdu. Arjantin'de eğitim gördü. 1938'de Presencia adlı şiir kitabı yayınlandı. Üniversitede öğretim görevlisiyken Peron yönetimine karşı girişilen eyleme katılınca hapse girdi, daha sonra üniversiteden ayrıldı. İlk kısa öykü kitabı Bestiario 1951'de yayımlandı. UNESCO'da çevirmen olarak çalışmak üzere Paris'e yerleşti, en ünlü kitaplarını da bu kentte yazdı. Öykülerinde fantastik öğelere yer veren, gerçek dünyayla olağandışı yaşantıları iç içe geçiren Cortázar'ın edebiyat dışında ilgilendiği şeyler arasında mitoloji, antropoloji, psikoloji, boks, sinema ve fotoğrafçılık da vardır. Julio Cortázar 1984 yılında Paris'te öldü. http://tr.wikipedia.org/wiki/Julio_Cort%C3%A1zar, (31.07.2013) 64 Jorge Francisco Isidoro Luis Borges Acevedo veya bilinen adıyla Jorge Luis Borges (d. 24 Ağustos 1899 ‐ ö. 14 Haziran 1986), Arjantinli öykü ve deneme yazarı, şair ve çevirmen. Büyülü gerçekçilik akımının önde gelen isimlerindendir ve gerçeküstücülük konusunda yazdığı denemeleri ile ünlüdür. http://tr.wikipedia.org/wiki/Jorge_Luis_Borges , (31.07.2013) 65 Manuel Puig (General Villegas 28 Aralık 1932 ‐ Cuernavaca 22 Temmuz 1990) Arjantinli yazar. La traición de Rita Hayworth (1968) (Rita Hayworth`un İhaneti), Boquitas pintadas (1973), El beso de la mujer araña (1976) (Örümcek Kadının Öpücüğü) romanlarıyla tanındı. Örümcek Kadının Öpücüğü daha sonra sinemaya ve Broadway müzikaline uyarlandı. http://tr.wikipedia.org/wiki/Manuel_Puig , (31.07.2013) 66 Ernesto Sabato (d. 24 Haziran 1911, Rojas, Buenos Aires ‐ ö. 30 Nisan 2011), Arjantin'li romancı, gazeteci ve deneme yazarı. http://tr.wikipedia.org/wiki/Ernesto_Sabato, (31.07.2013)
25
öyküsü”dür, der67. Belki de bu tanım, Arjantin’e akın eden göçmenlerin olduğu kadar artık
Arjantin’in de öyküsü olmuştur.
Türkiye ile İlişkiler
Türkiye Arjantin ilişkileri iki ülke arasında konsolosluk protokolünün imzalandığı
1910 yılına değin uzanır. 1926 yılında Dostluk anlaşması ile ilişkiler resmiyet kazanmış, 1938
yılında iki ülke karşılıklı olarak büyükelçi atamıştır. Tarih hususunda çelişkili iki bilgi
vardır.68
Arjantin Cumhuriyeti Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasında toplam 21 anlaşma
akdedilmiştir69. Bunlar;
Arjantin'in Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasına Geçici Kabulüne Müteallik
Beyanname
Arjantin'in Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasına Geçici Kabulüne Müteallik
Beyannamenin Süresini Uzatan Zabıtname
Arjantin'in Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasına Geçici Katılması ile İlgili
Beyannamenin Geçerliliğini Uzatan İkinci Zabıtname
Arjantin'in Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasına Katılmasına İlişkin Protokol
Nükleer Enerjinin Barışçı Amaçlarla Kullanılması Alanında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşması
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm İşbirliği
Mutabakat Zaptı
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasında 2005-2008
Yıllarına Ait Kültür ve Eğitim İşbirliği Programı
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilimsel ve
Teknik İşbirliği Anlaşması
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
67 Hanife Nalan Genç, Ali Tilbe, Postmodern Bir’ Göçebe’ Nedim Gürsel: İzler ve Gölgeler’in Işığında Anlatının Ötesine, http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/sos_mak/articles/2008/19/HNGENC‐ATILBE.PDF, (30.07.2013) 68 İki ülke arasındaki Büyükelçilerin güven mektubunu sunmalarına ilişkin tarih olarak T.C. Dışişleri Bakanlığının resmi sitesinde 1938 yılı yer alırken Türkiye Cumhuriyeti’nin Buenos Aires Büyükelçiliğinin sitesinde 1936 yılı verilmektedir. Söz konusu tarihler için bakınız : http://www.mfa.gov.tr/turkiye‐arjantin‐siyasi‐iliskileri.tr.mfa, (31.07.2013) http://buenosaires.be.mfa.gov.tr/ShowInfoNotes.aspx?ID=127371, (31.07.2013) 69 http://ua.mfa.gov.tr/
26
Büyükelçiliklerde, Başkonsolosluklarda ve Uluslararası Kuruluş Temsilciliklerinde Gönderen
Ülke Tarafından Görevlendirilen Diplomatların, İdari ve Teknik Personelin Aile Bireylerinin
(Eş-Çocuk) Kabul Eden Devlette Kazanç Getirici Bir İşte Çalışabilmelerine İlişkin Nota
Teatisi Yoluyla Akdedilen Anlaşma
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve
Ekonomik İşbirliği Anlaşması
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Uyuşturucu
ve Psikotrop Madde Kaçakçılığı, Uluslararası Terörizm ve Organize Suçlarla Mücadelede
İşbirliği Anlaşması
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm
Alanında İşbirliği Anlaşması
Türkiye Cumhuriyeti ile Arjantin Cumhuriyeti Arasında Bitki Koruma Alanında İşbirliği
Anlaşması
Türkiye Cumhuriyeti ile Arjantin Cumhuriyeti Arasında Mün'akit Muhadenet
Muahedenamesi
Türkiye Cumhuriyeti ile Arjantin Cumhuriyeti Arasında Veterinerlik Alanında İşbirliği
Anlaşması
Türkiye Cumhuriyeti ile Arjantin Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşma
Türkiye Cumhuriyeti ile Arjantin Cumhuriyeti Arasındaki Geçerli Bir Milli Pasaport Hamili
Türk ve Arjantin Vatandaşlarının Birbirlerinin Ülkelerine Yapacakları Azami Üç Aya Kadar
İkamet Süreli ve Turistik Amaçlı Seyahatlerde Vizeden Muaf Tutulmaları Konusunda Mektup
Teatisi Suretiyle Yapılan Anlaşma
Türkiye-Arjantin Cumhuriyeti Arasında İmzalanan Kültür Anlaşması
Türkiye-Arjantin Karma Ekonomik Komisyonu Birinci Dönem Protokolü
27
Kaynakça
Kitaplar
C. Umut Ceyhun. Arjantin Ülke Profili. İstanbul: Lebib Yalkın Yayınları, 1997.
Galeano Eduardo. Latin Amerika’nın Kesik Damarları. İstanbul, Ocak 2013.
Şeker, Sırma Demir. Türkiye’nin insani Gelişme Endeksi ve Endeks Sıralamasının
Analizi. Ankara, Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma Bakanlığı, Sosyal Sektörler ve
Koordinasyon Genel Müdürlüğü, 2011.
Şen, Esin. Arjantin Ülke Raporu. Ankara: T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı,
İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi, Mart 2011.
Devrimler ve Karşı Devrimler Tarihi Ansiklopedisi, Arjantin Peronizmi, 394.
İstanbul Gelişim Yayınları, 1975.
Kolektif. Dünyayı Isıtan Latin Ateşi. İstanbul: Özgür Üniversite Yayınları, 2006.
İnternet Yayınları
Christian Hermann. Les Révolutions Dans le Monde İbérique (1766-1834),
(İspanyol dünyasında devrimler 1766-1834). Press Univ. de Bordeaux, 1991.
Dominique Auzias, Jean-Paul Labourdette. Argentine 2010-2011. Petit Futé, 2010.
Dora Estela Celton. «Plus d'un siècle d'immigration internationale en Argentine.» Revue
Européenne des Migrations Internationales, 1995.
Erdemol, Mustafa Kemal, 68 Belası, Sol Portal, Güne Sol’dan Bakın
Jean-Gabriel Peltier. «Notices biographiques sur Don Santiago de Liniers, ci-devant
Vice-roi par intérim du Paraguay ( Don Santiago de Liniers hakkındaki biyografik
bilgiler, Paraguay’ın geçici Kral Naibi).» L'Ambigu (L'Ambigu), no. 266 (1810).
Jules Mancini. Bolivar et l’Emancipation des Colonies Espagnoles, (Bolivar ve İspanyol
sömürgelerinin Genişlemesi). Paris, 1912.
Hanife Nalan Genç, Ali Tilbe, Postmodern Bir’ Göçebe’ Nedim Gürsel: İzler ve Gölgeler’in
Işığında Anlatının Ötesine
28
Kızılok, Utku, Latin Amerika’da “Kurtarıcılar” ve Caudillolar, Sınıf Mücadelesinde Marksist Tutum
N Bernard, Y Bouvet, RP Desse. «Géographie de l'Argentine, Approche régionale d'un espace
latino-américain.» Arjantin Coğrafyası, Latin Amerikan Coğrafyasına Bölgesel Bir Yaklaşım,
Brest: Université de Bretagne occidentale, 2005.
OECD. «Perspectives Economiques de l’Amérique Latine 2010, Latin Amerika Ekonomik
Perspektifi 2010.» (OECD) 2009.
Önder, Ali Sina, Bir Krizin Anatomisi: 1930’dan Günümüze Arjantin Kalkınması, TCMB, Mayıs, 2002,
Piel, Jean. Un improbable écho de la “révolution de mai” argentine: la rébellion de
Huánuco en 1812” , (Arjantin Mayıs Devriminin Beklenmedik Yankısı: 1812 Huánuco
isyanı). Nuevo Mundo Mundos Nuevos, 2010.
Sümer Gültekin, Amerikan Dış Politikasının Kökenleri ve Amerikan Dış Politika
Kültürü (Uluslararası İlişkiler Dergisi) 5, no. 19 (2008 Güz).
İnternet Kaynakları
www.argentina.free.fr
www. buenosaires.be.mfa.gov.tr
www.data.worldbank.org
www.economist.com
www.ekonomik-cozum.com.tr
http://amerika.revues.org
http://documents.irevues.inist.fr
http://fr.wikipedia.org
http://global.britannica.com
www.hdrstats.undp.org
www.herodote.net
www.larousse.fr