Her Yönüyle Arjantin

29
La atin Am Prof. Dr. A Hazırla ANKAR 1 merika S . M. Nec RJANTİ ayan: Ali RA, Temmu Semine ati Kutlu İN i KABA uz 2013 eri u

Transcript of Her Yönüyle Arjantin

 

Laatin Am

Prof. Dr.

A

Hazırla

ANKAR

 

 

 

merika S

. M. Nec

RJANTİ

ayan: Ali

RA, Temmu

Semine

ati Kutlu

İN 

i KABA 

uz 2013  

 

 

 

 

 

 

 

eri 

2  

İÇİNDEKİLER  

 

Giriş ............................................................. 3

Coğrafi Yapısı ............................................. 4

Doğal Kaynaklar ve çevre ........................... 4

Siyasi ve İdari Yapı ..................................... 5

Ekonomi ...................................................... 6

Ülke Tarihi ................................................ 10

Kültür ve Sanat .......................................... 24

Türkiye ile İlişkiler .................................... 25

Kaynakça ................................................... 27

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

3  

ARJANTİN

República Argentina

Bu çalışmada Arjantin Cumhuriyeti’nin genel bilgileri, coğrafi özellikleri, doğal

kaynakları, ülke tarihi, ekonomisi, bağımsızlık süreci, siyasi yapısı ve geçmişi, kültürel

değerleri ile Türkiye ile olan ilişkileri incelenecektir.

Giriş

Adı, Latince “Argentum” (gümüş) kelimesinden gelen Arjantin, Brezilya ve

Meksika’nın ardından Latin Amerika’nın 3. büyük ekonomik gücüdür. Yaklaşık 2,8 milyon

km2 yüz ölçüme ve 42 milyon nüfusa sahiptir. Başkenti Buenos Aires, resmi dili

İspanyolcadır. Başlıca şehirleri Buenos Aires, Santa Fe, Córdoba, Mendoza, Tucumán’dır.

1602 yılında İspanyol kökenli bir şair olan Martín del Barco Centenera (1535-1602), Rio de la

Plata bölgesi üzerine “ La Argentina ” adlı uzun bir şiir yazar ve bu şiirle ülkenin adı

belirlenir.1 1812 yılından beri kullanılan Arjantin bayrağında bulunan mavi şeritler

gökyüzünü, beyaz şeritler bulutları, güneş ise Mayıs Güneşi olarak adlandırılır ve Mayıs

Devrimi’ni simgeler.

Ortalama yaşam süresi 77,14 ( 2011 verilerine göre Türkiye’de 73,94) yıl olup

okuryazarlık oranı %97.4 ( 2013 verileri ile Türkiye’de % 94,92), insani gelişmişlik endeksi

(HDI)2, 2011 verilerine göre 45/1873 ( 2010 verileri ile Türkiye 83/169)4, demokrasi endeksi

(ID) 56/1675 olan ülkede ( Türkiye 2006 verilerine göre 88/167)6 kişi başına düşen milli gelir

                                                            1 http://latinamerika.ankara.edu.tr/ulkeraporlari/arjantin.pdf, s. 5. (08.07.2013) 2  Kişi  başına  düşen milli  gelir,  sağlık  ve  eğitime  ait  göstergeler  (okullaşma  oranı,  kişi  başına  düşen  doktor) yoksulluk, işsizlik, bölgesel eşitsizlik, gelir dağılımı durumları kriter olarak belirlenmiştir. Son dönemlerde İnsani gelişme endeksi  içerisinde uzun ve sağlıklı yaşam, bilgi edinme, tatminkâr bir hayat yaşamak  için yeterli gelir, siyasi özgürlük, garanti edilmiş insan hakları gibi kriterler de gelişmişlik kriterleri içerisine girmiştir. 3 http://hdrstats.undp.org/en/countries/profiles/ARG.html, (07.07.2013) 4 Sırma Demir  Şeker, Türkiye’nin  insani Gelişme Endeksi ve Endeks Sıralamasının Analizi, Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma  Bakanlığı,  Sosyal  Sektörler  ve  Koordinasyon  Genel  Müdürlüğü,  Ekim  2011,  Ankara.  Sözkonusu endeksin  kriterlerinde  yapılan  gözden  geçirmenin  ardından  ülke  sayısının  da  artması  ile  yeni  değerlendirme yönteminde Türkiye’nin  92/187 sırayı aldığı görülmektedir. 5 http://www.statistiques‐mondiales.com/argentine.htm,  (13.07.2013). Demokrasi endeksi  (0‐10) arasında bir değerlendirme  ile 60 göstergenin 5 ana grupta  incelenmesi  ile elde edilir. Bunlar seçim süreci ve   çoğulculuk, sivil özgürlükler, hükümetin  yetki  yapısı,  siyasi  katılım  ve   politik  kültürdür.  Yukarıda  anılan bu  kriterler  tam demokrasiler için (8‐10), eksik demokrasiler için (6‐7,9), melez rejimler için (4‐5,9), baskıcı rejimler için de 4’ün altı kullanılarak puanlanır. 

4  

2011 yılı rakamlarına göre 17400 (Türkiye 153407) Amerikan Dolarıdır. 2005 yılı istatistikleri

kentsel nüfusun %26,2 sinin gecekondularda yaşadığını göstermektedir.

Coğrafi Yapısı8

Komşuları Brezilya, Şili, Uruguay, Paraguay ve Bolivya’dır. Ülke Patagonya, And

dağları, Gram Chaco ve Pampa olmak üzere dört genel coğrafi bölümden oluşur. En

güneydeki Patagonya koyun yetiştirmek için büyük düzlükler içerirken iklim bakımından çok

zor ve insanların yaşamasına çok fazla imkan vermez. İkinci fiziki bölümü teşkil eden And

dağları Bolivya sınırından Patagonya dağlarına kadar ulaşır. Bu bölgede tuz yatakları ve tuzlu

göller bulunur. Batı yarımküresinin en büyük dağı Aconcagua bu bölgede yer alır ( 6980 mt.).

Üçüncü kısım Gran Chaco bölgesi olup yağmur zamanlarında büyük bataklıklar haline

dönüşür. Dördüncü kısım olan Pampa bölgesi çok verimli ve düz bölgelerdir. Bu bölge belki

de dünyanın en verimli tarım arazilerine sahiptir. Çok büyük düzlükler olan Pampalar

hayvancılık için oldukça müsaittir.

Doğal Kaynaklar ve Çevre9

Arjantin doğal kaynakları açısından zengin bir ülke olup, Pampas'ın verimli ovaları,

kurşun, çinko, kalay, bakır, demir cevheri, manganez, petrol, uranyum kaynaklarına sahiptir.

Su kirliliği önemli bir çevre sorunu olup, çevre koruma politikaları Doğal Kaynaklar ve

İstikrarlı Gelişme Sekreterliği (Natural Resources and Sustainable Development), federal

bürolar tarafından yürütülmektedir. Ülkenin, Bolivya ve Şili sınırlarında geniş mineral

kaynakları mevcuttur. 1993 Maden Yatırım Kanunu ile sektör özel kesime açılmış ve mali bir

denge sağlanmıştır. And dağlarındaki zengin maden yatakları, Catamarca ve San Juan’da

bakır ve altın rezervleri, Mendoza’da uranyum, Jujuy’da çinko rezervleri mevcuttur.

Arjantin, 4.700 kilometrelik sahili ile dünyanın en iyi balıkçılık alanlarından birine

sahiptir. Mürekkep balığı gibi zor bulunan birçok cins balık bol miktarda bulunmaktadır.                                                                                                                                                                                           6 Laza Kekic, The Economist Intelligence Unit’s Index of Democracy, Economist Intelligence Unit, 2007, s. 4. 7 http://data.worldbank.org/indicator/NY.GDP.PCAP.PP.CD, (17.07.2013) 8 N Bernard, Y Bouvet, RP Desse, Géographie de l'Argentine, Approche régionale d'un espace latino‐américain. (Arjantin Coğrafyası, Latin Amerikan Coğrafyasına Bölgesel Bir Yaklaşım), Université de Bretagne occidentale – Brest,  2005,  hal.univ‐brest.fr, Fransa. s. 9. 9  Esin  Şen, Arjantin Ülke Raporu,  T.C. Başbakanlık Dış  Ticaret Müsteşarlığı,  İhracatı Geliştirme  Etüt merkezi,  Ankara, Mart 2011, s. 2. 

5  

Yerel balık filolarının yanı sıra uluslararası anlaşmalarla Japonya, Kore, Rusya, İspanya ve

diğer ülkeler de Arjantin sularında balıkçılık yapabilmektedirler.

Siyasi ve İdari Yapı10

Arjantin, federal bir cumhuriyettir. 1853 Anayasası, 1994 reformuna kadar pek bir

değişiklik göstermemiş ve sistem o tarihlerde bütün kıtaya örnek olan ABD Anayasası ve

idari yapısı örnek alınarak düzenlenmiştir. Kuvvetler ayrımı prensibi hakimdir. Yürütme

kuvveti ağırlıklı olarak Devlet Başkanındadır. 1994 Anayasasına göre Başkan 4 yıllık süreyle

üst üste en fazla 2 kez seçilebilmektedir. Çok geniş yetkilerle donatılan Başkan kabine

başkanı ile hükümet üyelerini doğrudan, Anayasa Mahkemesi üyelerini ise Senatonun onayı

ile atamaktadır. Başkan, hükümetin Meclis onayından geçirdiği bütçeyi de veto yetkisine

sahiptir. Yasama erki iki meclisten, Senato ve Temsilciler Meclisi’nden oluşmaktadır. Halen

Senatör sayısı 72’dir. Temsilciler Meclisi, 257 üyeden oluşmaktadır. Meclis üyeleri 4 yıl için

seçilmekte olup, her 2 yılda bir Meclis üyelerinin yarısı yenilenmektedir. Senato üyeleri ise 6

yıl için seçilmekte olup, eyaletlerin Temsilciler Meclisi bulunmaktadır. Her Eyaletin ayrı bir

anayasaya sahip olduğu Arjantin’de kuramsal olarak eyaletlerin ciddi anlamda yetki ve gücü

bulunsa da tarihi olarak Federal Hükümet baskın olmuştur. Anayasa gereği bağımsız ve ayrı

bir güç kaynağı olan yargının en yüksek kurulu olan Anayasa Mahkemesi 1854 yılında

kurulmuş olup, yasamanın yaptığı yasaların Anayasaya uygun olup olmadığını

denetlemektedir. Üyelerinin Başkan tarafından senato onayıyla atandığı Anayasa Mahkemesi

düzeyinin altındaki hakimler, Başkanın önerisi üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından

atanmaktadır. Arjantin yargı sistemi ücret ve diğer hakları açısından tam özerkliğe sahip olup,

bu konularda yürütmeden bağımsızdır.

Arjantin 23 eyalete (provincias) ve bir federal bölgeye (distrito federal) ayrılmıştır:

Buenos Aires Federal, Catamarca, Chaco, Chubut, Cordoba, Corrientes, Entre Rios, Formosa,

Jujuy, La Pampa, La Rioja, Mendoza, Misiones, Neuquen, Rio Negro, Salta, San Juan, San

Luis, Santa Cruz, Santa Fe, Santiago del Estero, Tierra del Fuego, Antartica e Islas del

Atlantico Sur ve Tucuman.

                                                            10 a.e. s. 3. 

6  

Ekonomi11

Yirminci yüzyılın başlarından beri büyük bir tarım ürünleri ihracatçısı konumunda

olan Arjantin sanayileşmeye ağırlıklı olarak iki dünya savaşı arasındaki dönemde başlamıştır.

Yürütülen ithal ikamesi politikası çerçevesinde 1950’den sonra yabancı yatırımların da

başlamasıyla bu sanayileşme süreci güçlenmiştir. Ülke bugün için çeşitlendirilmiş bir

ekonomiye ve önemli doğal kaynaklara sahiptir. Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla kriterinde Latin

Amerika’da 3. durumdadır. Tek başına GSYH ekonominin dinamiklerini ve sosyal yapıyı

açıklamaya yetmez, bu çerçevede Arjantin’de gelir dağılımının bozukluğundan da bahsetmek

gerekir. Söz konusu bozukluk esas itibariyle Arjantin ekonomisinin yapısal özelliklerinden

kaynaklanarak 1930’lu yıllardan başlamakta ancak 1991 yılında uygulanmaya başlanan

Konvertibilite Planı ile Peso’nun Amerikan Dolarına eşitlenmesi sonrasındaki ekonomik

değişimle hızlanmıştır. 1991 sonrası dönemde eşitlenen peso/dolar paritesi ülkenin geleneksel

ekonomik yapısı olan ihracat dengelerinin bozulmasını, pesonun aşırı değerlenmesi sonucu

ihracatın zor yapılır hale gelmesine ve neticede ihracata dayalı sektörlerdeki istihdamın

azalmasına ve ülkede hiper-işsizliğin ortaya çıkmasına neden olmuştur.12

Yine bu bağlamda uzun yıllar boyunca ithal ikameci politikalar izlenmesi verimli

çalışan ve dünya fiyatları ile rekabet edebilecek bir sanayi yapısının gelişmesine engel olmuş,

devalüe edilen peso neticede yüksek enflasyonu beraberinde getirmiştir. Enflasyon, yarattığı

ekonomik yıkım ile toplumda farklı gelir grupları arasında bir servet transfer aracı haline

gelmiştir. Zira yüksek enflasyonun neden olduğu büyük kamu açıklarının finansmanı için

sermaye piyasalarından alınan kamu borçları ve faizleri, kamunun ürettiği kaynakların bu

kesime akmasına neden olmuş bu da sınıflar arasındaki gelir dağılımını bozmuştur.13

Bütün bu yaşanan ekonomik sorunlar, yüksek enflasyon, yüksek işsizlik oranları,

düşen ihracat gelirleri, artan dış borçlar sosyal patlamalara sebebiyet vermiş ve 2002 yılında

sosyal çalkantılar doruğa çıkmış aynı dönemde de Arjantin devleti borçlarını

ödeyemeyeceğini söyleyerek moratoryum14 ilan etmiştir.

                                                            11  C.  Umut  Ceyhun,  Arjantin  Ülke  Profili,  İstanbul  Ticaret  Odası  Yayın  No:  1997‐15,  Lebib  Yalkın  Yayımları, İstanbul, 1997. 12 Önder, Ali Sina, Bir Krizin Anatomisi: 1930’dan Günümüze Arjantin Kalkınması, TCMB, Mayıs, 2002, http://www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/AliSinaOnder.htm, (04.08.2013) 13 a.g.e.  14  Moratoryum:  Borçlunun  ödeme  gücünü  kaybetmesi  yüzünden  borçlarının  tümünü  veya  bir  kısmını ödeyemeyeceğini ilân ederek ek ödeme süresi istemesi. ‐erteletim‐ Bir ülkede olağanüstü dönemlerde devletin 

7  

Genel olarak geçmişten bu yana ekonomik ve üretim dinamiklerinin coğrafi konumu

nedeniyle Arjantin’de dengesiz bir ekonomik yapı görülmektedir. Bu çerçevede Buenos Aires

bölgesi, Santa Fe, Cordoba eyaletleri belirgin bir şekilde sanayi üretiminin büyük bir kısmını

gerçekleştirmekte, tarım ürünlerinin de neredeyse yarısını üretmektedir. Bu merkezin dışında

Kuzeydoğu ve Kuzeybatı bölgeleri geniş bir şekilde tarıma ve kamu sektörüne bağımlıdır.

Patagonya’yı içine alan Güney bölgesi ise nüfus olarak çok seyrek olmasına rağmen doğalgaz

ve petrol üretiminin büyük bir kısmını karşılar.

70’li yıllara kadar sanayi sektörü hızlı bir büyüme göstermiştir. Bunun nedeni de

korumacı politikalardır. Askeri diktanın liberal ekonomik yönlendirmeleri yüksek enflasyona

neden olan bir krizle beraber sanayi üretiminde bir daralmaya yol açar. Bunun neticesinde

ulusal özel sektörün iflası ve yabancı şirketlerin ülkeyi terk etmesi söz konusu olur. 1990’ların

başında ortaya atılan serbest kur planı ve KİT’lerin yeniden yapılandırılması programları

dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları sanayiini canlandırmıştır. En hızlı büyüme ise gıda

sanayiinde olmuştur. Bugün sanayii üretiminin %25’ten fazlası bu sektördedir. Uzun bir süre

geleneksel aile şirketlerinin elinde olan gıda sektörü artık uluslararası şirketlerin kontrolü

altına geçmiş durumdadır.

Arjantin geleneksel olarak petrol üretiminde kendine yeten bir ülkedir. Brezilya’dan

gelen nehirlerdeki olağanüstü hidroelektrik kapasitesinden yararlanmak için ve Uruguay ve

Parana üzerinde elektrik ve sulama amaçlı barajlar inşa edilmiştir. Doğalgazın katkısı

azımsanamayacak miktardadır. Uranyum yatakları da oldukça zengin olup ülkede bir tanesi

Buenos Aires yakınlarındaki Atucha’da, diğeri de başkente 110 kilometre uzaklıktaki

Córdoba eyaletinin Embalse şehrinde bulunan iki nükleer santral vardır. Çelik sanayii

özelleştirilmiştir. Arjantin özellikle batısında yer alan And dağları bölgesinde zengin maden

rezervlerine de sahiptir (demir, çinko, altın, gümüş). Ancak Şili, Bolivya ve Peru gibi

komşularının aksine bir madencilik geleneğine sahip değildir.

Arjantin Pampa’sıyla, topraklarının verimliliğiyle, etinin kalitesiyle ve ücret karşılığı

hayvan sürülerinin çobanlığını yapar halen gelen özgür adamlarıyla-gaucho mitiyle-

                                                                                                                                                                                          ödeme  süresi  gelmiş  borçlarını  yasayla  ertelemesi  Resmî  geciktirme  Çok  bunalımlı  dönemlerde  bir  ülkede, bölgede, bir bölüm veya tüm borçlardaki ödeme zorunluğunun geri bırakılması. http://www.ekonomik‐cozum.com.tr/sozluk/6109‐moratoryum‐nedir.html, (04.08.2013) 

8  

tanımlanabilir.15 Özellikle İngiltere’ye yapılan ihracatıyla ve bu tarımsal değeriyle ülke, 1929

yılına değin sıra dışı bir refaha tanık olmuştur. Dünyanın en verimli bölgelerinden biri olan La

Pampa “estancias” olarak adlandırılan büyük çiftlikler tarafından paylaşılmış ve buralarda

buğday, keten, mısır ve hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır.

Mercosur16 (Güney Ortak Pazarı), 1991 yılında Arjantin, Brezilya, Uruguay ve

Paraguay’ın imzaladıkları bir anlaşma ile kurulur. 2006 yılında birliğe tam üye olarak

Venezuela da katılır. Hali hazırda Bolivya, Şili, Ekvador, Peru ve Kolombiya da bu birlikte

ortak üye olarak bulunur. 2012 yılı itibariyle 270 milyonluk bir nüfusa ve 3,5 trilyon doları

bulan GSYİH ile AB, ABD, Çin ve Japonya’nın ardından dünyanın beşinci büyük

ekonomisini oluşturan Mercosur, esas olarak Latin Amerika’da bölgesel anlamda ekonomiyi

liberalleştirme ve demokrasiyi güçlendirme amacını güder. Örgütün kurucu üyelerinin

geçmişte yaşadıkları askeri darbeler ve cunta yönetimleri kadar ekonomik istikrarsızlıkları da                                                             15 http://www.larousse.fr/encyclopedie/divers/Argentine%C2%A0_histoire/186995, (18.07.2013) 16 MERCOSUR, 26 Mart 1991 yılında iki kademeli uzun bir görüşme sürecinin sonunda kurulabilmiştir. Kurulma aşamasında Brezilya ve Arjantin arasındaki  ikili görüşmelerin  rolü büyüktür. Güney Amerika’nın  iki devi 1980 Montevideo  Anlaşması  çerçevesinde  görüşmelere  başlamışlardır.  Bu  süreçte  ilk  olarak  1986  görüşmeleri sonucunda  1988  yılında  Brezilya  ve  Arjantin  arasında  Entegrasyon,  İşbirliği  ve  Kalkınma  Anlaşması imzalanmıştır.  Buna  göre  iki  tarafı  kapsayan  bir  ortak  pazar  10  yıllık  süre  içinde  oluşacaktır.  Ortak  pazarın başlangıç tarihi olarak 31 Aralık 1994 tarihi belirlenmişse de taraflar arasında 1 Temmuz 1990’da imzalanan yeni bir  anlaşma bu  tarihi 31 Aralık 1990 olarak öngörmüştür. Öngörülen  tarihten üç  ay  sonra  ise,  yani 26 Mart 1991’de  Asuncion  Anlaşması  imzalanarak  MERCOSUR  resmen  kurulmuştur.  Anlaşma  31  Kasım  1991’de yürürlüğe girmiştir. 17 Aralık 1994  tarihli Ouro Preto Protokolü  ile 1995 yılından geçerli olmak üzere gümrük birliğine  dönüşmüştür.  Brezilya  ve  Arjantin’in  özel  çabalarıyla  kurulan  Ortak  Pazar  Paraguay  ve  Uruguay’ın katılımıyla daha geniş bir yapı olarak belirmiştir. 1995 yılında Şili ve Bolivya’nın ortak üye olarak kabulüyle daha da genişlemiştir. Aynı tarihte Avrupa Topluluğu  ile bir anlaşma  imzalanmış ve MERCOSUR ülkeleri  ile Topluluk arasında ekonominin hemen hemen her alanında  işbirliği yapılması ve taraflar arasındaki ticaretin arttırılması hedefleri  üzerinde  mutabık  kalınmıştır.  Böylece MERCOSUR  uluslararası  sistemin  önemli  aktörlerinden  biri halini almıştır.  

Şili, Bolivya ve Peru’nun ardından 17 Aralık 2004  tarihinde Venezüella, Ekvator ve Kolombiya’da birliğe ortak üye  sıfatıyla  girmiş  ve  son olarak 2006 MERCOSUR  zirvesinde üyeliğe Venezuela’da  kabul  edilmiş, böylelikle Güney  Amerika’nın  en  büyük  üçüncü  ekonomisi  olan  Venezuela,  MERCOSUR’un  beşinci  üyesi  olmuştur. Venezuela’nın katılımı ile birlikte organizasyon toplam 3,5 trilyon dolar seviyesinde gayri safi milli hasıla ve 270 milyonluk toplam nüfus  ile kıtanın  iktisadi etkinliğinin dörtte üçünü, nüfusunun  ise üçte  ikisini temsil eden bir boyuta ulaşmıştır. Meksika’nın da Birliğe katılması beklenmekte olup, bir süredir Küba’nın üyeliğe kabulünün gerekliliği tartışılmaya başlanmıştır. 

MERCOSUR, dünya  çapında; AB, ABD,  Çin  ve  Japonya’dan  sonra  beşinci  büyük  ekonomik  bütünlüktür.  Latin Amerika Yurtiçi Hasılası’nın % 50’sini, nüfusunun % 43’ünü,  topraklarının %59’unu, endüstriyel üretiminin % 50’sini ve dış ticaretinin % 33’ünü içine alır. Kişi başı gelir, Latin Amerika’nın tümüne oranla %30 fazladır. 

Kurulduğu yıllarda serbest ticaret bölgesi niteliğinde olan MERCOSUR, zamanla gümrük birliği, ve nihayetinde ortak  Pazar  haline  gelmiştir. Örgütün  dikkate  değer  bir  diğer  özelliği  demokrasi  konusundaki  kesin  tavrıdır. MERCOSUR  üyesi  bir  devletin  siyasal  gündeminde  demokrasiye  gölge  düşürecek  hiçbir  pürüz  olmamalıdır. Olduğu  takdirde, herhangi bir  toplantı ya da karar alımına gerek duyulmaksızın bu ülkenin üyeliği  sona erer. Birliğin  temel  hedefi  ekonomik  kalkınmadır. Diğer  hedefler  ise  ortak  projelerin  sayısını  ve  üyeler  arasındaki yabancı  yatırım  miktarını  arttırmak,  demokrasi  güvencesini  sağlamak,  siyasi  ve  kültürel  alanda  işbirliği  ve birleşerek ABD ve Avrupa’ya karşı pazarlık güçlerini arttırmak olarak ifade edilebilir. 

 

9  

Güney Ortak Pazarı’nın kurulmasını teşvik etmiştir. Örgütün iki büyük üyesi Arjantin ve

Brezilya’nın, aralarında uzun yıllar süren rekabet ve siyasi sorunları bu örgüt sayesinde

çözüme kavuşturma ve işbirliği çalışmaları, AB’nin yaşadığı Almanya-Fransa uzlaşmasını da

hatırlatmaktadır.

Mercosur, her şeyden önce bir ticaret bloğu olmasına rağmen serbest ticaretin

yapılabilmesi için şart olan liberal demokrasi kurumunun yerleşmesi için de çalışmaktadır. Bu

nedenle organizasyon şemasında ticari yapılanmaların yanında Hukuk Devletini Destekleme

ve Geliştirme Merkezi adı altında hukuki ve demokratik çalışmalar yürütecek bir kurum da

teşkil ettirilmiştir.17

Arjantin-Türkiye ticari ilişkileri Osmanlı İmparatorluğu zamanında başlamış,

Osmanlı’nın son dönemlerinde yani 1900’lü yılların başında devletin içine düştüğü sosyal

sorunlar ve artan işsizlik Osmanlı Devleti’nden Latin Amerika’ya göçü söz konu kılmış, bu

dönemde Osmanlı Devleti’nden bir çok göçmen yeni umutlarla bu bölgeye bir kısmı da

Arjantin’e göç etmiştir. Dolayısı ile Arjantin Cumhuriyeti ile ilk ticari temaslar da bu

dönemde başlamıştır18.

Arjantin ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilere ve ticaret hacmine ilişkin olarak Buenos

Aires büyükelçiliğimizin resmi internet sitesinde aşağıdaki bilgiler yer almaktadır.

“Ülkemiz, Arjantin’in üye olduğu ve 2010 yılının birinci yarısında dönem başkanlığını yürüttüğü

MERCOSUR (Güney Ortak Pazarı) ile bir Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmasını teminen İşbirliği

Çerçeve Anlaşması imzalamıştır. MERCOSUR ile ayrıca 2010 Aralık ayında Siyasi Diyalog ve

İşbirliği Anlaşması da imzalanmıştır.

2010 yılı sonunda Arjantin ile ticaretimiz 459 milyon Dolar civarında gerçekleşmiştir (ihracat

179 milyon Dolar, ithalat 280 milyon Dolar). Geçmiş yıllara bakıldığında ikili ticaret hacminin

                                                            17 http://politikaakademisi.org/mercosur/, (21.07.2013) 18 Kara Adem, 7 Numaralı Ticaret Layihasına Göre Osmanlı Devleti‐Arjantin ticari ilişkileri ve Arjantin’de Bulunan Osmanlı Nüfusu, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 2007‐1, Sayı 14, http://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=32&cad=rja&ved=0CDIQFjABOB4&url=http%3A%2F%2Fwww.sbedergi.ibu.edu.tr%2Findex.php%2Fsbedergi%2Farticle%2Fdownload%2F187%2F380&ei=JHb5Ucf4HIrBtQaM2IGgDA&usg=AFQjCNEHVjbfpglON4tyhxAu7PURYBvtcA&sig2=NkN0pCQqR9th0YtGj7XWBg&bvm=bv.49967636,d.Yms (31.07.2013) 

10  

gelişme eğilimi gösterdiği gözlenmektedir. Arjantin’deki tek Türk yatırımı Sabancı Grubu'na ait araç

lastikleri için bant imal eden bir fabrikadır.”19

Arjantin’e ihracatımızda başlıca maddeler: Kara taşıtlarının diğer aksam-parçaları,

demir veya çelikten profiller, binek otomobilleri, başka yerde sınıflandırılmamış gübreler,

klima cihazları (vantilatörlü, ısı, nem değiştirme tertibatlı), polietilen, kapasitesi 10 kg

altındaki çamaşır ve kurutma makinaları, örme halatlar, dikenli teller, burulmuş çelik tel,

şeritler, içten yanmalı motorlarda kullanılan tertibat ve kara taşıtlarının aydınlatma, vs.

cihazları, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar.

Arjantin’den ithalatımızda başlıca maddeler: Bitkisel sıvı yağ üretiminden arta kalan

küspe ve diğer katı artıklar, soya fasulyesi, Yün ve ince veya kaba hayvan kılı, tütün

(tamamen veya kısmen sap koparılmış, damarı çıkarılmış), demir cevheri(aglomere

edilmemiş), baklagiller (kabuksuz)-kuru, ayçiçeği ve yalancı safran yağları, fraksiyonları,

pamuk, mısır-diğer, beyazlatılmış, yarı beyazlatılmış ve kırılmış pirinç20.

Ülke Tarihi

Arjantin’de M.Ö 13000-9000 yılları arasına denk gelen tarih öncesi çağlardan beri

insan yerleşimlerinin bulunduğu ve bu insanların sanat eserleri üretecek kadar kendilerini

geliştirdikleri Santa Cruz bölgesindeki Cueva de las Manos21 mağarasında keşfedilen ve M.Ö

1000 yılları arasına22 tarihlenen mağara resimlerinden anlaşılmaktadır. 1492 yılından itibaren

İspanyollar bu toprakları işgal etmeye başlarlar. Böylece İspanyol ve Portekiz

sömürgeleştirme tarihi başlar. Bu süreç yerli topluluklar için radikal bir dönüşümü de tetikler.

Sömürgecilerle aynı zamanda yerlileri Hristiyanlaştırmak üzere Cizvit papazlar da gelirler.

1516 yılında Arjantin’i ilk keşfeden Avrupalı bir İspanyol olan Juan Diaz de Solis’tir

(1470-1546)23. Ancak ilk yerleşim 1536 yılında olmuştur. Pedro de Mendoza (1487-1537)24

                                                            19 www.buenosaires.be.mfa.gov.tr, (31.07.2013) 20  http://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=7&cad=rja&ved=0CGEQFjAG&url=http%3A%2F%2Fwww.deik.org.tr%2FContents%2FFileAction%2F1617&ei=Enn5UdSwCdHJsgaF9YHICQ&usg=AFQjCNESsIDD_cepfToh6_MPl_EaV5fokA&sig2=QY7T1azISSlRjWYSi9E8WQ&bvm=bv.49967636,d.Yms, (31.07.2013) 21 http://www.larousse.fr/encyclopedie/divers/art_pari%C3%A9tal/77042, (15.07.2013). 22 Dominique Auzias, Jean‐Paul Labourdette, Argentine 2010‐2011, Petit Futé, France, 2010, s. 63. 23  Juan Díaz de Solís  (1470,  Lebrija, Sevilla – 20 Ocak 1516),  İspanyol kâşif.  İspanya Kralı'nın yanında denizci olarak Vicente Yáñez Pinzón  ile birlikte 1508'de Brezilya seferlerini yönlendirdi. 1512'de Amerigo Vespucci'nin ölümünden sonra baş kılavuz oldu. Yeni kıtanın güneyine sefer düzenleyen Solís, 8 Ekim 1915'te 3 gemi ve 70 kişilik  mürettebatıyla  İspanya'daki  Sanlucar  de  Barrameda'dan  ayrıldı.  Brezilya  kıyılarını  geçerek  Río  de  la 

11  

şehri kurmuş ve Puerto de Santa Maria de los Buenos Aires adını vermiştir. Şehir bugün

sadece Buenos Aires olarak anılır ve ülkenin başkentidir. Mendoza ve birlikleri 1541 yılında

bölgeyi terk etmesinin ardından 1580 yılına kadar şehir kalıcı bir özellik gösterememiş, 1580

yılında Juan de Garay, Ciudad de la Santísima Trinidad y Puerto Santa María de los Buenos

Aires adıyla şehri tekrar kurmuştur.

1620 yılında, Rio de la Plata bölgesi Peru Genel Valiliğine bağlanır. 1776 yılında da

başkenti Buenos Aires olmak üzere Uruguay, Paraguay, Bolivya ve Arjantin’in bulunduğu

topraklar Rio de la Plata Genel Valiliği kurularak Peru’dan ayrılır. Rio de la Plata Genel

Valiliğinin kurulmasındaki amaç Portekiz sömürgelerinin gücünü dengelemek ve Buenos

Aires’in gücünü ve gelişimini sağlamlaştırmaktı. Genel Valilik bugün Arjantin, Bolivya,

Uruguay ve Paraguay topraklarını içerecek kadar geniş bir alanı kapsıyordu. Bununla birlikte

sömürgelerin büyük bir kısmı kuzeyde ve Buenos Aires’te bulunuyordu. İspanyollarla serbest

ticaretin açılmasıyla 18. yüzyılın sonuna gelmeden şehrin nüfusu iki katına çıkmıştı.

Çok hızlı bir şekilde Buenos Aires bölgenin önde gelen ekonomik ve kültürel merkezi

haline geldi. 19. yüzyılın başında şehir gelişmiş ve Avrupa ile olan kültürel temasları da

yoğunlaşarak artıyordu. Gençler eğitimlerini ilerletmek için Avrupa’ya gönderiliyor,

aydınlanma çağının filozoflarının eserleri sıklıkla okunuyor, Fransız devrimi Buenos

Aires’te tutkulu bir şekilde hissediliyor, Napoléon’a hayranlık duyuluyor, İspanyol işgaline

karşı duruş yükseliyordu.

1806’da, İngilizler Buenos Aires’e 60 km. mesafede bulunan Ensenada’ya çıktılar.

Bunun nedeni Fransızların İspanya’yı işgal etmesi sonucu oluşan güç boşluğundan İngilizlerin

yararlanma isteğidir. Rio de la Plata valisi panik içinde hazineyi alarak Cordoba’ya kaçtı.

Durum içinden çıkılmaz bir hal almış ve İngilizler hiçbir direnişle karşılaşmamışlardı. Jacques

Linier25 adlı bir Fransız, İspanyolların mali desteği ile bir direniş örgütledi26 ve 1806-1807

                                                                                                                                                                                          Plata'nın doğu  kıyısına  vardı.  Solís  ve  ekibi  sömürge  kurmak  için biraz  ilerlediler,  ancak 1516'da Uruguay'da yerlilerin saldırısına uğrayıp öldürüldüler.  http://tr.wikipedia.org/wiki/Juan_D%C3%ADaz_de_Sol%C3%ADs#cite_ref‐1, (29.07.2013) 24 Pedro de Mendoza (1487, Guadix‐1537 Kanarya Adaları açıkları). İspanyol kaşif ve asker. Rio de la Plata’nın ilk yöneticisi ve Buenos Aires şehrinin kurucusu. 1536’da Rio de la Plata’nın güney kıyısı üzerinde bir liman kurarak bu bölgede bir sömürge  inşaa etmeye karar verir. Bu sömürgenin adını da Santa María del Buen Ayre olarak belirler. Aralık 1536’da yerlilerin saldırısına uğrayan yerleşim tamamen yok edilir. Mendoza beraberindekilerle birlikte kuzeye kaçar. 1537 yılında İspanya’ya dönüş yolunda ölür. http://fr.wikipedia.org/wiki/Pedro_de_Mendoza, (30.07.2013) 25 PELTIER, Jean‐Gabriel – Notices biographiques sur Don Santiago de Liniers, ci‐devant Vice‐roi par intérim du Paraguay,  ( Don Santiago de Liniers hakkındaki biyografik bilgiler, Paraguay’ın geçici Kral Naibi – L'Ambigu n° 266, 20 août 1810 [BNF : LC2‐1027]  

12  

yılları arasında İngilizleri püskürtmeyi başardı. Kreollerin oluşturduğu grupları içeren bu

direniş, Porteños’ların27 bu cesur eylemi, “Reconquista” adıyla anılır oldu. Bir yıl sonra

İngilizler 12 bin kadar iyi silahlanmış bir orduyla yeniden saldırıya geçti. Jacques Liniers,

Kreollerden oluşan güçleriyle İngilizlerin karşısına tekrar çıktı. Bu eyleme Arjantin tarihinde

“Defensa” adı verilir28. Fransız devriminin fikirlerinden cesaret bulan Arjantinliler

İngilizlerden sonra İspanyol sömürgesine karşı da muhalefet etmeye başladılar. 1808 yılında

Napoléon’un İspanya’yı işgali ve tahta kardeşini geçirmesiyle Arjantin’in bağımsızlık

mücadelesi hızlanmıştır. 1806 yılında İngilizlere karşı verdikleri mücadelede askeri güçlerinin

farkına varan seçkin Kreoller iktidarı almak için sistematik bir biçimde örgütlenirler. 18-25

Mayıs 1810’da bir haftalık süre içinde İspanya genel Valisi Baltasar Hidalgo de Cisneros’u

iktidardan uzaklaştırırlar ve sömürgeyi yönetmek üzere kendi “cuntalarını” oluştururlar. İşte

bu «Revolución de Mayo» Mayıs Devrimi olarak isimlendirilir.

Mayıs Devrimi Kreollerin devrimidir, bir anlamda burjuvazinin. Ekonomik

kaynakları, madenleri, tarım alanlarını elinde bulunduran, mali olarak güçlü olduklarından

Madrid’in atadığı üst düzey yöneticilerle çıkar çatışmalarına düşen zira elindeki maddi

gücüyle orantılı olarak hem idari hem de siyasi yetkiler isteyen Kreoller bu mücadelenin hem

fiziki hem de finans ortakları olmuşlardır. Mayıs Devrimi bugünkü Arjantin devletinin ortaya

çıkış sürecinin başlangıcı olması nedeniyle önemlidir.

Ancak hala bağımsızlıktan tam olarak bahsetmek mümkün değildir.29 Bağımsızlık José

de San Martín (1778-1850)30, Manuel Belgrano ve Martin Miguel de Güemes’in31

yönetiminde yapılan savaşların ardından gelmiş ve 9 Temmuz 1816 tarihinde San Miguel de                                                                                                                                                                                           [http://books.google.fr/books?id=aUkUAAAAYAAJ&printsec=frontcover#PPA341,M1]  26  Jules  Mancini,  Bolivar  et  l’Emancipation  des  Colonies  Espagnoles,  (Bolivar  ve  İspanyol  sömürgelerinin Genişlemesi), Paris, 1912, s. 211 27 Buenos Aires’te oturanlar, yaşayanlar 28 http://www.herodote.net/25_mai_1810‐evenement‐18100525.php, (14.07.2013) 29  Jean  Piel,  “ Un  improbable  écho  de  la  “révolution  de mai”  argentine:  la  rébellion  de Huánuco  en  1812” , (Arjantin Mayıs Devriminin Beklenmedik  Yankısı:  1812 Huánuco  isyanı)  , Nuevo Mundo Mundos Nuevos  [En línea],  Coloquios,  Puesto  en  línea  el  07  enero  2010,  consultado  el  13  julio  2013.  URL : http://nuevomundo.revues.org/58415 ; DOI : 10.4000/nuevomundo.58415, (14.07.2013) 30 José de San Martín, (1778, Arjantin‐1850 Fransa),  Latin Amerikalı devrimci, Latin Amerika’nın Libertador’u.  http://tr.wikipedia.org/wiki/Jos%C3%A9_de_San_Mart%C3%ADn, (30.07.2013) 31  Christian Hermann,  Les  Révolutions Dans  le Monde  İbérique  (1766‐1834)  (İspanyol  dünyasında  devrimler 1766‐1834), Press Univ. de Bordeaux, 1991, s.113‐117 http://www.google.com.tr/books?hl=tr&lr=&id=23qcK55jZwQC&oi=fnd&pg=PA7&dq=Les+R%C3%A9volutions+

Dans+le+Monde+%C4%B0b%C3%A9rique&ots=dOaL95Nx35&sig=cFlXODwo_Iu60uThKj5LPFkPaCA&redir_esc=

y#v=onepage&q=Les%20R%C3%A9volutions%20Dans%20le%20Monde%20%C4%B0b%C3%A9rique&f=false  , 

(22.07.2013) 

13  

Tucumán’da kesin olarak elde edilmiştir. Bu tarihte general José de San Martín İspanyol

güçlerine karşı kazandığı zaferin ardından 9 eyalet resmi olarak La Plata Birleşik

Eyaletlerinin bağımsızlığını ilan etmiştir. Libertador unvanıyla da anılan José de San Martin

bağımsızlık hareketinin lideri ve kahramanı haline gelir.

Bu zaferin ardından José de San Martín 5 bin adamı ile And dağlarını geçerek 1817

yılında Şili’yi özgürleştirdi. Şili’nin özgürlüğünün ilanı ise 12 Şubat 1818 yılında ilan

edilecektir. Libertador, emri altında bulunan Şilili ve Arjantinlilerle, son zaferinden aldığı

güçle 1820 yılında Peru’ya doğru ilerler, 28 Temmuz 1821 tarihinde Peru’ya özgürlüğünü

kazandırır. Peru’nun hamisi unvanıyla bir yıl süreyle Peru’yu yönetir, ardından görevden

çekilir ve kısa bir süre sonra Avrupa’ya yerleşir. 17 Ağustos 1850’de Kuzey Fransa’da

Boulogne’da ölür.32

Buenos Aires’in ekonomik ve politik hegemonyası üzerine kurulu merkezi bir devletin

taraftarı olan Birlikçiler “Porteños” (Merkezciler)33 ile eyaletleri ve onların yöneticilerini

(caodillos) temsil eden federalizm yanlısı olanlar 1828 yılına, Juan Manuel de Rosas’ın

(1793-1877)34 iktidarı ele almasına kadar birbirleri ile mücadele etmişlerdir. 1829 yılında

Federalizm yanlılarının başına geçerek iktidarı ele geçiren Juan Manuel de Rosas Buenos

Aires’in elitleri ve geniş halk kitlelerinin desteğini arkasına alarak otoriter bir rejim kurar.

Ulusal birliğin sağlanması yolunda önemli adımlar atan Rosas 1852 yılında Caseros savaşıyla

devrilmiştir.35

Ancak Rosas dönemi için belki de 1. Kirli Savaş dönemi denebilir. 1830’lu yıllarda

Arjantin’de bulunan Fransız görevliler Rosas için “kanlı ve despotik bir yönetim süren

barbar”36 tanımlamasında bulunmuşlardır. Acımasız ve otoriter yöntemlerle federalist

yaklaşımının37 aksine merkezci bir yönetim oluşturdu. Bütün muhaliflerini polisiye

önlemlerin yanı sıra şiddet içeren yöntemlerle baskı altına aldı. Latin Amerika diktatörlükleri

içinde en çok nefret duyulanlardan biri olan Juan Manuel de Rosas’ın yaptığı kıyımlar,

Arjantin’in il romanı sayılan José Mármol’un Amalia adlı eserinde yer alır.                                                             32 http://www.linternaute.com/biographie/jose‐de‐san‐martin‐1/, (15.07.2013) 33 Bazı kaynaklarda merkezciler olarak  tanımlanmasına rağmen ulusal bir birlik savunusu  içinde olduklarından dolayı Birlikçiler olarak çevrilmesini daha uygun buldum. (Y.N) 34 1793 yılında Buenos Aires’te doğan Juan Manuel de Rosas, Arjantin’de büyük sığır çiftlikleri olan varlıklı bir Kreol ailenin  ferdidir. 1877 yılında  İngiltere’de ölmüştür. Ulusal birliğin sağlanmasından önce Buenos Aires’te başkan seçilmiş, uzun yıllar otoriter yöntemlerle iktidarda kalabilmiştir. 35 Eduardo Galeano, Latin Amerika’nın Kesik Damarları,  Çitlembik Yayınları, Ocak 2013, İstanbul, s. 235. 36 http://amerika.revues.org/2172, (04.08.2013) 37 http://documents.irevues.inist.fr/bitstream/handle/2042/15394/HERMES_1991_10_197.pdf?sequence=1, (04.08.2013) 

14  

Rosas, başkanlığı döneminde uygulamaya başladığı korumacı gümrük politikalarıyla

ulusal sanayinin gelişmesi için çalışmış ancak geniş bir endüstri burjuvazisinin doğması

Avrupa’nın ablukası, ülkedeki sosyoekonomik yapının durumu ve yaşanan sınıf çelişkileri

nedeniyle mümkün olmamıştır.38

Rosas’ın devrilmesinin ardından 1853 yılında yürürlüğe giren ve bugün hala

geçerliliğini koruyan anayasa ile Justo Urquiza (1801-1870)39 Arjantin Cumhuriyeti’nin ilk

devlet başkanı olmuştur. Bununla birlikte Buenos Aires eyaleti yeni anayasanın altına girmeyi

kabul etmemiş ve 1854 yılında bağımsızlığını ilan etmiştir. Yedi yıl sonra merkezi hükümete

karşı isyanın ön sırasında yer alan eyalet, General Bartolomé Mitre’nin (1821-1906)40

komutasında ulusal orduya karşı bir yenilgi tattırmış, cumhurbaşkanı istifa etmek zorunda

kalmış, ulusal kongre Mitré’yi başkanlığa seçmiş, Buenos Aires de ulusal başkent olarak

belirlenmiştir. 1880 yılında Buenos Aires şehri eyaletten ayrılmış, federal bölge ve ulusal

başkent olmuştur. 1865-1870 yılları arasında üçlü ittifak içinde yer alan Arjantin, Uruguay ve

Brezilya ile birlik olarak Paraguay’a savaş açmıştır.

Üçlü ittifakın açtığı savaşın nedenleri için Latin Amerika’nın Kesik Damarları adlı

eserinde Eduardo Galeano Paraguay’ın ulusal başarılarından bahsettikten sonra şunları söyler

“ (…) İngiliz tüccarları, yalnızca bu ülkeyi ele geçiremedikleri için değil, Paraguay

komşularına tehlikeli bir örnek olduğu için de endişeliydiler. Latin Amerika’nın en ilerici

ülkesi, yabancı sermayeye İngiliz bankalarına ve serbest değişimin nimetlerine başvurmadan

kendine parlak bir gelecek çiziyordu. (…) Oligarşik41 devleti güçlendirme çabasında olan

                                                            38 a.g.e s. 237‐238. 39 Justo Urquiza, 1801’de Rio de la Plata’da doğdu,1870’de Entre Rios’ta öldü. Asker ve  devlet adamı olan Urquiza, Arjantin’in güçlü diktatörü Manuel de Rosas’ı devrilmesinden sonra başkan seçilmiş ve modern Arjantin Anayasası’nın temellerini atmıştır.  http://global.britannica.com/EBchecked/topic/619992/Justo‐Jose‐de‐Urquiza, (30.07.2013). 40 Bartolomé Mitre (d. 26 Haziran 1821, Buenos Aires ‐ ö. 18 Ocak 1806, Buenos Aires, Arjantin), 1862‐68 arasında Arjantin devlet başkanı. Savaşta parçalanmış ulusu yeniden birleştirmiş, ekonomik gelişmeye hız kazandırmış ve bir barış dönemi başlatmıştır. http://global.britannica.com/EBchecked/topic/386223/Bartolome‐Mitre, (30.07.2013) 41 Sadece belirli bir zümrenin bir ülkeyi yönettiği, idare şekli. Bu yönetimde iktidar, devlet nüfuz ve gücü bir zümrenin, birkaç kişinin (bir aileler grubunun) ya da bir sosyal sınıfın elinde bulunur. Egemenliği elinde bulunduran sınıf, her türlü ayrıcalığa sahiptir. Aristokrat yönetimle benzerlikler gösterir. Aristoteles, oligarşiyi iktidarın belli bir azınlık tarafından adaletsiz olarak kullanılması olarak görmüştür. Ona göre oligarşi, aristokrasinin bozulmuş, soysuzlaşmış halidir. 

15  

komşuları için (…) bu ülkenin yarattığı skandala son vermek vazgeçilemez bir şart

olmuştu”.42

Ülkenin birleşmesiyle canlanmaya başlayan ekonominin itmesi ile hükümet yerlilerin

topraklarına el koymaya başladı. Buna karşı 1879-1880 yılları arasında yürütülen mücadele

“Çöl Savaşı” adıyla anılır. La Pampa bölgesinden Rio Negro bölgesine kadar olan arazi

General Julio Argentino Roca tarafından ele geçirildi. Bunun sonucunda çok büyük ve geniş

tarım arazileri ve otlaklar elde edildi.43 Bu değişime koşut olarak ülkeye göç özendirildi.

Çoğunluğu İtalyanlar olmak üzere birkaç milyon göçmenin gelişi La Pampa’nın tarımsal

kaynaklarının üst seviyede kullanılabilmesine imkân verdi.44 19. Yüzyılın sonunda

demiryollarının gelişimi de göçmenlerin olduğu gibi aynı şekilde belirleyici bir etken oldu.

Bu, Arjantin’deki darbeler silsilesinin başlangıcı oldu.45 1880-1930 yılları arası, yabancı

sermaye ve yoğun göç ile ifade edilebilir. 1853 tarihli anayasada “açık kapı” olarak ifade

edilen milliyetine bakılmaksızın herkese Arjantin’de aynı hakların tanınması ve Avellaneda

yasası göçmen hareketlerini artırmıştır.46 Bu dönem arasındaki yabancı sermayenin büyük bir

kısmı da Kuzey Amerika’dan gelmiştir. Bu sermaye akımının ağırlıklı olarak Amerika

Birleşik Devletlerinden gelmesinin önemli bir nedeni, 1823 yılında Amerika Birleşik

Devletleri Başkanı James Monroe tarafından ortaya konan ve kendi adıyla anılan doktrindir.

Monroe doktrini ABD’nin Latin Amerika ülkeleri üzerinde ekonomik ve siyasi nüfuz

kurmasını sağlamıştır.47

Bu doktrinin felsefesi hakkında Gültekin Sümer, Amerikan Dış Politikasının

Kökenleri ve Amerikan Dış Politik Kültürü isimli makalesinde “ Monroe Doktrini’nin altında

yatan felsefeye göre, çalkantıyı temsil eden Avrupa kıtası Amerika kıtasından uzak

tutulmalıydı. Monroe Doktrini ile ABD, aynı zamanda Avrupalı sömürgeci güçlerin Amerika

kıtalarındaki nüfuzunu sona erdirmek ve kendi nüfuzunu pekiştirmek amacındaydı” 48

ifadelerinde bulunmaktadır. Monroe doktrini, ABD yönetimlerine içe dönük bir politika

                                                            42 a.g.e s. 246‐247. 43 Kolektif, Dünyayı Isıtan Latin Ateşi, Özgür Üniversite Yayınları, İstanbul, 2006 44  Dora  Estela  Celton,  Plus  d'un  siècle  d'immigration  internationale  en  Argentine,  Revue  Européenne  des Migrations Internationales, Cilt 11, Sayı 2, 1995, s. 149. 45 http://argentina.free.fr/histoire.htm, (20.07.2013) 46 Perspectives Economiques de l’Amérique Latine 2010, Latin Amerika Ekonomik Perspektifi, 2009, OECD,  s. 226. 47 Sait Yılmaz, Doç. Dr., Latin Amerika’da Neler Oldu?, http://usam.aydin.edu.tr/analiz/LATiNAMERiKA_.pdf, s. 1. 48 Gültekin Sümer, “Amerikan Dış Politikasının Kökenleri ve Amerikan Dış Politik Kültürü”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 5, Sayı 19 (Güz 2008), s. 119‐144. 

16  

izleyerek kendi ekonomisini güçlendirme ve Latin Amerika üzerinde etkinlik kazanma imkânı

sağlamıştır49

20. Yüzyılın başında Arjantin’de güç askerlerin elindeydi. 1930 yılında ordu, büyük

toprak sahiplerinin elindeki gücü azaltmak isteyen, petrolün yabancı şirketlerce

sömürülmesine son vermek için millileştirilmesine çalışan, bu konuda büyük bir devlet

kuruluşu olan Y.P.F’yi ( Yacimientos Petroliferos Fiscales) kuran başkan Hipólito

Yrigoyen’i (1852-1933)50 devirdi. Bu Arjantin’de yaşanan ilk darbeydi. Tabii ki son da

olmadı. Darbe ekibinde sonraları adı parlayacak olan Juan Domingo Peron da Çalışma Bakanı

olarak yer aldı.

Juan Domingo Peron; 8 Ekim 1895- 1 Temmuz 1974 yılları arasında yaşamış, üç kez

Arjantin devlet başkanı seçilmiş, 1946-1955 ve 1973-1974 yılları arasında görev yapmıştır.

Günümüzde Arjantin’de hala yaygın olan ve kapitalizm ile sosyalizm arasında üçüncü bir yol

olduğunu iddia eden siyasal Peronizm hareketini başlatmıştır.51

Elde ettiği çok büyük halk desteğine rağmen Peron için olumsuz değerlendirmeler de

yapılmış, kapitalizmin hizmetçisi olarak anılmıştır. Bu hususta aşağıdaki alıntı bir fikir

verebilir : “1943’te Arjantin’deki askeri darbenin mimarlarından olan Çalışma Bakanı Peron,

ordunun halka ne denli yakın olduğunu şu sözlerle anlatıyordu: “biz emekçilerden, kuramsal

bilgiler temelinde sözetmiyoruz. Biz oğullarınızı ve kardeşlerinizi bağrımıza alıyoruz.

Acılarınızı ve felâketlerinizi tanıyoruz. Ülkemizin insanlarının nasıl yaşadığını biliyoruz…”

(Alain Rouquie, Latin Amerika’da Askeri Devlet, Alan Yay., Ekim 1986, s.113) İlerleyen

yıllar içinde Peron, kendi adıyla bir siyasal hareket yaratacak ve yaptığı bazı sosyal

reformlardan ötürü işçi-emekçi kitleler nezdinde “kurtarıcı” caudillo olarak yükselecekti.

Aynı şekilde, karısı Eva Peron da işçilerin “anası” olarak ünlenecekti. İşin aslı şu ki, Peron,

gelişen işçi hareketini popülist söylemiyle kontrol altına alarak bastırmış, Arjantin

burjuvazisi içindeki çatışmayı dengeleyerek Bonapartist olağanüstü bir rejimin yerleşmesine

                                                            49 http://uiportal.net/Dokuman/soguk‐savas‐monroe‐doktrini.pdf, s. 3, (20.07.2013) 50 Hipólito Yrigoyen, Irigoyen olarak da yazılır (12 Temmuz 1852 ‐ 3 Temmuz 1933), Arjantinli devlet adamı. Ülkenin genel oyla seçilen ilk başkanı olmuş, ikinci başkanlık dönemi 1930'da bir askeri darbeyle sona ermiştir. http://tr.wikipedia.org/wiki/Hip%C3%B3lito_Yrigoyen, (30.07.2013) 51 http://tr.wikipedia.org/wiki/Juan_Per%C3%B3n, (21.07.2013) 

17  

hizmet etmiştir. Sonuç olarak Peron’un “kurtarıcı”lığı ve popülist söylemi kapitalizmi bir işçi

devriminden kurtarmaktan öte bir anlam ifade etmemiştir”52

1929 yılında başlayan Dünya ekonomik krizinin Arjantin’de çok ciddi ve dramatik

etkileri oldu. 1930-1943 yılları arasında, Yrigoyen’i deviren General Uriburu, sonrasında

Augustine Justo, Roberto Ortiz ve Ramon Castillo’nun başında olduğu muhafazakar

hükümetler Arjantin’i yönetti. Bu dönemde yaşanan yolsuzluklar, siyasi ve ailevi gruplara

sağlanan imtiyazlar ülkenin siyasi dengelerini bozdu. İşsizlik, enflasyon ve yoksulluk siyasi

ve sosyal huzursuzluğu artırıyor bu da diktatörlüğü isteyen faşist örgütlerin yararına oluyordu.

Seçimlerde yapılan usulsüzlükler ve ülkede yaşanan kargaşaya müdahale amacıyla 1943’te

milliyetçi bir grup subay iktidarı ele geçirdi. Savaş döneminde ithalatın durdurulması

nedeniyle ihtiyaç duyulan maddelerin üretilmesi için yapılan çalışmalar hafif sanayinin bazı

kollarında atılımı hızlandırmış bu da emek talebini artırmıştı. Artan emek talebi ve hiçbir

siyasi partinin desteğine sahip olmayan askeri cunta, iktidarının devamını ve sosyal olayların

önüne geçmenin tek yolunun halkın desteğini sağlamak olduğunu görür. Savaş süresince

biriken döviz ve altın rezervlerinin yanı sıra işçi sınıfının yükselen bilinci sanayi

burjuvazisinin bazı ödünler vermesini kolaylaştırır. Cunta işçilerle görüşmelere başlamış, Juan

Domingo Peron da yönetim içindeki yakınlıkları sayesinde Çalışma ve Yaşlılık Sigortası

Bakanlığına gelmiştir. İtalya’daki deneyimlerinden çıkardığı sonuçlarla Peron sendikalarla

yakın ilişkide olmanın sorunların çözümünde etkili olduğunu, Uriburu yönetiminin zorbaca

yöntemlerinin ters etki yaptığını fark etmiştir. Peron, Çalışma Bakanlığının yanı sıra

Cumhurbaşkanı yardımcılığı ve Savaş Bakanlığı görevlerini de üstlenerek yönetim içinde

etkili bir konuma gelir. 53 1945 yılındaki toplumsal gösterilerin artması ve Peron’un yanında

görülmeye başlayan Evita Duarte geçmiş mesleği, ait olduğu toplumsal sınıf nedeniyle cunta

tarafından tepki gördü. Bunun üzerine Peron’un hükümetten uzaklaştırılması hususunda ordu

Cumhurbaşkanı Farrell’e baskı yaptı. Peron son bir konuşma yapmak şartıyla bütün

görevlerinden istifa etti. Yaptığı konuşmada “ Benim için kutsal olan bir eserin gerçekleşmesi

için, bundan sonra kendimi halkın hizmetine adıyorum. Bütün gücümle, halka hizmet etme

olanağı bulduğum sürece, halkın yararına olmayan hiçbir görevde bulunmayacağıma yemin

ederim. Halkın güvenini sağlamak için başka yollara başvurmak gerektiğine inanırsam, bir

sendikaya yazılacak ve işçilerle yan yana savaşacağım” demiş ve görevdeyken sendikal

                                                            52 Kızılok, Utku, Latin Amerika’da “Kurtarıcılar” ve Caudillolar, Sınıf Mücadelesinde Marksist Tutum, http://www.marksist.net/utku_kizilok/latin_amerika_da_kurtaricilar_ve_caudillolar_1.htm, (04.08.2013) 53 Devrimler ve Karşı Devrimler Tarihi Ansiklopedisi, Arjantin Peronizmi, Gelişim Yayınları, İstanbul, 1975, Cilt 2, s. 394 

18  

örgütlenme ve ücretlerin fiyat artışlarına koşut olarak arttırılması ve asgari ücret sistemi

üzerine iki kararname hazırladığını halka duyurmuştur. Bu bildirinin ardından başlayan

toplumsal olaylar ve iktidar karışıklığının sorumlusu olarak görülen Peron’un Martin Garcia

adasına sürgüne gönderilmesi olayları durultmamış, aksine ordu içindeki düşük rütbeli

askerlerden polis teşkilatına kadar çok daha geniş bir halk kesiminin desteğini edinmesine

vesile olmuştur. Yoğun halk baskısının neticesinde Çalışma Bakanlığındaki görevine geri

dönen Peron maaş ve ücret artışlarıyla ilgili kararname ve sendikaların hukuksal temele

dayandırılmalarına ilişkin kararnameleri hazırlar. Böylece Peroncular son yıllarda ülkeyi

yöneten Muhafazakar Parti’nin yapmadığı işleri Peron’un yaptığını belirtmek üzere “Peron

sözünü tutuyor! (Peron cumple) sloganını ortaya atabildiler54.

Peron’un başarısı kendisine tartışılmaz bir halk desteği sağlayan “Descamisados”lar

(çulsuzlar)55 lehine çıkardığı yasalara bağlıdır. Ayrıca Peron halk yığınlarından aldığı

desteği sürdürmek için her yolu dener: dindarlıktan, kadınlara oy hakkı verilmesinden işçi

sorunlarını çok iyi bildiğini gösteren davranışlara kadar her yola başvurur. Peron’un siyasi

gelişimi hakkında Gözde Kök yazdığı makalesinde şunları ifade eder: “1943’te başkan

Ramon Castillo yönetimini deviren askeri darbenin amiral gemisi gizli Birleşik Subaylar

Grubu (GOU) lideri Juan Peron cunta yönetiminde sivrilmeye başladı. Az önce bahsettiğimiz

genç ordu görevlilerinden biri olan Peron özellikle harp akademisinde verdiği seminerler ve

savaş tarihi üzerine kitapları ile parlak bir kariyer yakalamıştı. Hem Avrupa’daki

gözlemlerinin hem de entelektüel çalışmalarının sonuçlarının izlerini Peron’un

politikalarında görmek mümkündür. Dünya ülkelerinin nasıl uçlara savrulabildiğini görmüş,

komünizmden nefret etmiş ve işçi sınıfının gücünü fark etmişti. İtalya’da geçirdiği günlerde

farklı toplumsal sınıfların devlet tarafından faşist ideoloji etrafında birleştirilmesi ve tüm

toplumun bir ordu örgütlenmesi disiplini içinde seferber edilmesi de Peron üzerinde belirli

bir etki bırakmış olmalı. Öte yandan yabancı düşmanlığı hiçbir zaman Peronizmin bir unsuru

olmadı. Peronist milliyetçiliği emperyalist saldırganlıktan çok ekonomik bağımsızlık ve

ülkenin savunulması sorunu belirliyordu.

1943’teki darbe sonucu oluşan yönetimde hızla inisiyatif almayı başardı. İki yıl boyunca

yürüttüğü savaş ve çalışma bakanlıkları ve devlet başkan yardımcılığı görevleri sırasında

                                                            54 a.g.e. s. 398. 55 17 Ekim 1945 günü sürgünden dönen Peron’u karşılamak üzere Plaza del Mayo’yu dolduran kitlelerin sıcaktan bunalanları üstlerindeki gömlekleri çıkarmışlar, bir anda bu kitle arasında descamisados deyimi yayılmıştır. Bu deyimle kitle Fransız devriminin sans‐ culotte’larını kendilerine örnek almıştır.  

19  

ordudaki atamalarla kendine yakın bir ekip oluşturdu, iş yasasında ilerici düzenlemelere imza

attı, grevlerde işçilerden yana tavır alarak sendikacılarla yakın ilişkiler kurdu; onları çeşitli

devlet görevlerine getirerek, onore etti. Peron’un anti-kapitalist söylemleri ve ‘işçici’

tutumunun yanı sıra merkez bankasının devletleştirilmesi gibi kararlarla ekonomide devletin

rolünü arttıracağı sinyalleri vermesi egemen sınıfının önemli bir kesiminin kendisine yüz

çevirmesiyle sonuçlandı. Ülkenin sömürge geçmişi, sarsak siyasi sistemi, dağınık da olsa

giderek güçlenen sol hareket ve grev ve eylemlerde mücadeleciliğini kanıtlamaya başlamış

olan genç işçi sınıfı düşünüldüğünde komünizme savrulmadan emperyalizme bağımlılıktan

kurtulmanın tek koşulu bir üçüncü yol tutturmaktı. Ancak bu yola egemen sınıfı ikna etmek

kolay olmayacaktı.

Peron’un üçüncü yolu

Oysa Peron komünizmi önlemenin tek koşulunun işçi sınıfının ücret ve çalışma koşullarını

iyileştirmek olduğunu düşünüyordu. Planı işçi sendikalarını tek bir konfederal yapı altında

birleştirerek devletin kontrolünde patronlarla pazarlık yapacakları bir zemin yaratmak ve

böylece kontrolsüz grev ve işçi eylemlerini önlemekti. Ayrıca işçi sınıfının alım gücünün

artmasının iç piyasayı da hareketlendireceğini düşünüyordu.

Peron’un ekonomik modelinde devlet ekonomiyi beş yıllık planlarla düzenleyecek, başta

savunma sanayi olmak üzere tüm kritik sektörlerde yatırım yapacak, dış ticaret, doğal enerji

kaynakları, kamu hizmetleri ve gerekli gördüğü diğer sektörlerde tekel oluşturacak, kalkınma

planına yardımcı olmayan, kendi çıkarlarını toplumsal çıkarların önüne koyan patronların

mülküne el koyabilecekti. (3) Sermayedarların haksız kazanç sağlayacak şekilde bir sektörde

rekabeti önlemesi ve kartelleşmesi de yasaktı. Ekonomide öncelikler belirlenirken bankacılık

sistemi de buna göre yeniden düzenlenerek özel bankalar merkez bankasına özel bir bağla

bağlandı. Artık kredilerini beş yıllık planı destekleyecek biçimde kullanacaklardı.

Peron kısa sürede Peronist büyük bir işçi konfederasyonu oluşturmayı (CGT-Genel İşçiler

Konfederasyonu) ve dışarıda kalan komünistleri ve çeşitli sol örgütlerin etkin olduğu

sendikaları marjinalize etmeyi başardı. Bu gelişme çok kısa bir süre için işçi sınıfının

ücretlerinde ve çalışma yaşantılarında belirgin bir iyileşme ortaya çıkması ile sonuçlandı.

Grev yasaklanmıştı. Ancak iş yerindeki patron ve işçi arasındaki tüm çatışmalarda işçiyi

destekleyen yasalar ve emek polisi vardı. İşçilerin sendikada örgütlenmelerine ve fabrikada

rahatça sendikal faaliyet yürütmelerine patron yardım etmek zorundaydı. Patronlar iş barışı

20  

kalmadığından, işçilerin işten kaytardığından ve verimin ciddi biçimde düştüğünden

yakınıyorlardı.

Patronların bir başka rahatsızlığı da devletin kontrolü altına girmek konusunda gösterdikleri

isteksizlikten kaynaklanmıştı. Peron’un planına göre patron örgütleri de bir çatı örgüt altında

toplanacak ve işçi konfederasyonu gibi bu örgüt de devletle uyum içinde çalışacaktı.

Ekonomik kararlar devletin gözetiminde emek ve sermaye cephesinin eşit temsil edileceği

korporasyonlarda alınacaktı. Fakat Peron’a sanayicilerin desteği sınırlı kaldı. Büyük toprak

sahipleri de Peron hiçbir zaman gerçek bir toprak reformuna girişmese de fiyat kontrolleri ve

topraktaki kiracıyı aşırı derecede kollayan yeni sözleşme hukuku nedeniyle rejimden

soğudular. İktidar iç kesimlerde devletin desteklerine ve kredisine muhtaç küçük

işletmecilerin desteğini almayı başardı ve patron örgütünü onları merkeze yerleştirerek

oluşturdu. Bir süre sonra kurulan yeni örgüte tüm işadamı ve sanayicilerin üyeliğini zorunlu

hale getirdi. Yine de istediği sonucu elde edemedi.

Sonuç olarak, Peron’un kafasındaki emek ve sermaye cephelerinin devletin organik uzantıları

haline geldiği ve böylece bir sınıfsal uzlaşmanın sağlandığı model gerçekleştirilememiş

oldu.”

Hiçbir Arjantin devlet başkanı Peron kadar kitlelerin onayını kazanmış değildir, bu

başarıda Peron’un popülist politikalarının yanı sıra Evita Peron’un (1919-1952) da etkisi

vardır.

Evita Peron için aktaracağımız bu alıntı belki de onun Arjantin için olduğu kadar Juan

Domingo Peron için de önemini anlatır; “Henüz 33 yaşında öldüğünde sadece ülkesi

Arjantin’in değil, neredeyse dünyanın tüm yoksulları gözyaşı dökmüşlerdi Eva Peron için.

Adını taşıyan vakıf aracılığıyla sayısız okul, kreş, aşevi, hastane kazandırmıştı ülkesinin

yoksul bölgelerine. Ölümünden sonra kimilerinin gözünde “azize” sayılmasının nedeni

bunlardır biraz da.

Çalışma Bakanı olan eşinin yönetimi deviren askeri cunta tarafından tutuklanması üzerine

düzenlediği kampanyalarda yaptığı konuşmalar unutulur gibi değildir. Sınıfsal aidiyetini de

pek bir güzel vurguladığı şu cümleler özellikle: ‘Arjantinliler! Peron’u yalnız bırakmayın. O

sizi seviyor. Sizi sevmese beni sever miydi?’

21  

Ülkenin elit kesimine mensup bir subay olan Juan Peron’un dört çocuklu fakir bir ailenin kızı

olarak doğan, gittiği Buenos Aires’de barlarda, ikinci sınıf tiyatrolarda çalışan Eva Maria

Duarte’yi sevmesi, elbette sıradışıydı o dönemler, onlarca örneği olmasına rağmen.

Sınıfdaşları Eva’yı seven Arjantin yoksulları, sonraları ülkesinin Cumhurbaşkanı olan albay

Juan Peron’u da bu yüzden çok sevdiler. Arjantin’de hala Peronizm olarak bilinen güçlü bir

sol popülist hareket vardır. Kocasının siyasal gücünü de arkasına alarak, yoksullar için

gerçekleştirilmesi zor olanaklar yaratan Eva’dan en çok rahatsız olan kesimler, ülkenin en

zengin tabakasına mensup olanlardı tabii ki.

Eva, birden bire hastalandı. Kısa bir süre sonra da kanserden hayatını kaybetti. Binlerce

Arjantinli haftalarca gözyaşı döktüler bu iyi yürekli kadın için. Huzurlarını bozduğu, onlara

aktarılan sınırsız devlet kredisine engel olup, halk yararına kullandığı için ölümünden sadece

zenginler memnun olmuşlardı. Ülke tüm yoksullarıyla gözyaşı tutup yas dökerken, başkent

Buenos Aires’in, fakirlerin yaşamadığı semtlerinden birinin bembeyaz duvarında bir slogan

görüldü: “Yaşasın Kanser”.

Eva’ya olan sınıfsal kin kansere minnet borcuna dönüşmüş meğer kimileri için. “İyi ki kanser

var” demekti bu. Madem ki, zenginlerin “bela”sıydı Eva Maria Duarte de Peron, bu “bela”yı

def eden “iyi” bir hastalıktı kanser, haliyle.”56

Peronizm, 16 Eylül 1955 hükümet darbesiyle, emekçi kitlelerin tepkisi, işçi gösterileri,

grevler, halk desteğinin yitirilmesi, kilisenin artan muhalefeti, ihracatın düşmesi, Amerika’nın

kesin ama gizli düşmanlığı sonucu devrilmiştir.57 Ülke dışına kaçan Peron, tekrar ülkeye

dönüşüne kadar Paraguay, Nikaragua, Venezuela, Dominik ve İspanya’da yaşamıştır.

Peron’un düşürülmesinden sonra 1962, 1966, 1970 yıllarında Arjantin üç askeri cunta daha

görmüştür. Yaşanan sorunlar, ülkenin büyük bir kısmının sola kayması, Peroncu hareketin

sosyalist eylemle birleşmesi ihtimalleri nedeniyle cunta 19 Kasım 1972’de Peron’un ülkeye

dönmesine izin vermiş, yapılan seçimlerin ardından 1973 yılında Peron tekrar devlet başkanı

olmuş, 1 Temmuz 1974 yılında da ölmüştür. 1973 seçimlerinde başkan yardımcısı olarak

seçilen Peron’un eşi Isabel Peron, kocasının ölümü üzerine devlet başkanı olmuş ancak 24

Mart 1976’da bir askeri darbe ile yönetimden uzaklaştırılmıştır.

                                                            56 Erdemol, Mustafa Kemal, 68 Belası, Sol Portal, Güne Sol’dan Bakın, 5 Ağustos 2013,  http://haber.sol.org.tr/yazarlar/mustafa‐kemal‐erdemol/68‐belasi‐36995, (05.08.2013) 57 a.g.e. s. 405. 

22  

1976-1983 yılları arası Arjantin için yine askeri cunta dönemidir. Bu dönem Arjantin

için Kirli Savaş olarak adlandırılır. Cuntanın görev yaptığı süre zarfında 10 ila 30 bin arasında

kişi kaybolmuş, akıbetleri hakkında hiçbir bilgi edinilememiştir. Çocuklarının akıbetlerini

öğrenmek isteyen ve cinayetleri kınayan anneler, Plaza de Mayo Anneleri Hareketi’ni 1977

yılında kurmuşlardır.58

Ülke içinde artan huzursuzluklar nedeniyle dikkatleri başka yöne çekmek isteyen

askeri yönetim İngiltere’nin elinde bulunan ve iki ülke arasında egemenliği konusunda

tartışma bulunan Falkland adalarını 1982 yılında işgal eder, ancak İngiltere sahip olduğu

üstün deniz kuvvetleri ve savaş gücü ile adayı 2,5 ay sonra geri alır.

Arjantinlilere göre Malvinas olarak bilinen Falkland adaları üzerine Arjantin ile

İngiltere arasında egemenlik sorunu 1964 yılında Birleşmiş Milletler’deki Sömürge Sorunları

Komisyonu’nda ilk olarak gündeme geldi. Malvinas/Falkland adalarının illiyet sorununa

ilişkin olarak Aslıhan Başar “Falkland/Malvinas Adaları Sorunu”59 isimli makalesinde

“İngilizlere göre Falkland, Arjantinlilere göre Malvinas Adaları olarak adlandırılan takım

adalar zinciri 30 yıldan fazladır İngiltere ile Arjantin arasında anlaşmazlıklara sebep

olmaktadır. Adaların tarihinin çok açık belgelenememiş olması, yüz yıllardan bu yana

yaşanan yerleştirme politikaları adanın kime ait olduğu konusunda kafa karışıklıklarına

sebep olmaktadır. Adalar konusunda Arjantin ve İngiltere dönem dönem gerginlikler

yaşamakta, adaların geleceği ve kaderi konusunda iki ülke söz sahibi olmak istemektedirler.

1800lerden bu yana yaşanan gelişmeler ve Falkland Savaşından sonra Ada’nın İngiliz

egemenliğine geçmesi ile buradaki vatandaşlar kendilerini İngiliz gibi görmektedirler. Bu

sebeple İngiltere bu konuda çok daha rahat ve Arjantin’le müzakereye gitmeyi

reddetmektedir” demektedir.

Bu konu üzerinde Sabrican Sarak’ın Hariciye Dergisi’nde çıkan “Bitmeyen Gerginlik:

Falkland (Malvinas) Adaları başlıklı makalesinde “Yirminci yüzyılın ilk yarısı içinde taraflar

iddia ve taleplerini sürdürürken, bir sonuca varılamamasına gösterilebilecek en önemli

örnek, anlaşmazlığın 1947- 1955 yılları arasında Uluslararası Adalet Divanı’na birkaç kez

taşınmasıydı. Ancak Arjantin’in bu divanın tarafsızlığını tanımaması üzerine, Divan da bölge

hakkında hakemlik yapmayı reddetti. 1964’te Arjantin, BM’nin Sömürge Sorunları

                                                            58 http://laureetaudrick.unblog.fr/histoire‐de‐largentine/, (21.07.2013) 59 Başer, Aslıhan, Falkland/Malvinas Adaları Sorunu, Uluslararası İlişkiler Derneği, TUİÇ Akademi, Eylül 2012, http://www.tuicakademi.org/index.php/yazarlar1/85‐aslihan‐baser‐tum‐yazilari/3488‐falkland‐malvinas‐adalari‐sorunu,  (01.08.2013) 

23  

Komisyonu’ndan konunun aracısız olarak iki toplumlu görüşmelerle sürdürülmesini istedi.

Ancak her iki tarafın da taleplerinde asla taviz vermeyen anlayışı, bu girişimin de sonuçsuz

kalmasına sebep oldu. Çünkü Arjantinlilere göre, “Malvinas” olarak bildikleri adalar coğrafi

yakınlığından ve Arjantin’in eski İspanyol topraklarının halefi olmasından ötürü Arjantin’in

egemenliğine geçmeliydi. İngiltere ise adada yaşayan İngiliz asıllı vatandaşların isteklerine

aykırı olan böyle bir düzenlemeye karşı çıkıyordu. İngiltere 1833'ten beri adalar üzerinde

yönetimini sürdürdüğünü ve Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın1. maddesine göre

Falklandlılara geleceklerini kendilerinin tayin etme konusunda fikirlerinin sorulmasını (self -

determinasyon ilkesinin uygulanmasını) istemekteydi.

İngiltere'ye göre Falkland Adaları, Arjantin'in yönetim ve denetimine geçerse sömürge

durumu sona ermeyecek, tam tersine başlayacaktı. Arjantinlilere göre İngilizlerin bu ısrarının

nedeni, adada oturan Arjantinlilerin 1833’te İngilizler tarafından zorla buradan çıkarılıp

yerlerine İngilizlerin yerleştirilmiş olmasıydı. Öte yandan İngilizler ise adaya ilk yerleşen

ulus olmalarının daha önemli olduğunu iddia etmektedirler” demektedir60.

Dolayısıyla, bugün hala egemenlik bağı konusunda anlaşmazlık bulunan adalar

üzerinde tartışmaların süreci açıktır. Adanın üzerinde yaşanan bu anlaşmazlıkların bulunduğu

coğrafya için olduğu da aşikardır. Zira adalar Güney Kutup bölgesine giriş için stratejik bir

noktada bulunmakta ayrıca bölgeyi kontrol edebilme imkanı da vermektedir.

Bu savaşın sonunda, İngiltere 258 ölü, 777 yaralı, 115 esir, 10 Sea Harrier uçağı, 24

helikopter, 2 destroyer, 2 fırkateyn, 1 çıkarma gemisi, 1 amfibi botu, 1 konteyner gemisi,

Arjantin ise, 649 ölü, 1068 yaralı, 11313 esir, 75 hava aracı, 25 helikopter, 1 hafif kruvazör, 1

denizaltı, 3 kargo gemisi, 2 devriye botu, 1 nakliye botu kaybetmiştir.

1982 yılında Nobel Barış Ödülü sahibi Adolfo Pérez Esquivel’in Arjantin’de yaşanan

Kirli Savaşı protesto etmek üzere organize ettiği yüz bin kişilik bir gösterinin ardından askeri

cunta Ekim 1983’te seçimlerin yapılacağını ilan etmek zorunda kalır. Bu seçimlerde Raúl

Alfonsin devlet başkanı seçilir. Sonrasında sırayla Arjantin’in başına  Carlos Saúl Menem,

Fernando de la Rúa, Adolfo Rodríguez Saá, Eduardo Duhalde, Néstor Kirchner, Cristina

Fernández de Kirchner geçecektir.

                                                            60 Sarak, Sabrican, Bitmeyen Gerginlik: Falklan(Malvinas) Adaları, Hariciye Dergisi,  http://www.academia.edu/1515582/Bitmeyen_Gerginlik_Falkland_Malvinas_Adalari, (01.08.2013) 

24  

2011 yılında yapılan son başkanlık seçimini Cristina Fernández de Kirchner %55 oyla

kazanmış, en yakın rakibi %13 oy almıştır. Kirchner, Arjantin’de hala etkili olan Peronist

partili bir siyasetçidir.

Kültür ve Sanat

Arjantin, Adolfo Bioy Casares (1914-1999)61, Alberto Manguel (1948-)62, Eugenio

Cambaceres(1843-1888), Julio Cortázar (1914-1984)63, Jorge Luis Borges (1899-1986)64,

Manuel Puig (1932-1990)65, Ernesto Sabato (1911-2011)66, Ezequiel Martinez Estrada (1895-

1964) gibi çok yetkin yazarların yanı sıra resim alanında Antonio Berni (1905-1981), Carlos

Alonso (1929), şiir alanında Juan Gelman (1930-), heykel sanatında Oscar Agustín Alejandro

Schulz Solari (1887-1963) gibi isimleri de yetiştirmiştir.

Bugün Arjantin’de sanat denince akla gelen ilk kelime olan tango için Nedim Gürsel

“XX. Yüzyılın başında bu ülkeye ayak basan tüm göçmenlerin, yurt özlemi; liman işçilerinin

oturdukları izbelerin, kentin kenar mahallelerini haraca bağlayan kabadayıların,

genelevlerde yaşanmış tüm tutkuların, aşklar ve cinayetlerin, acılar ve ihanetlerin

                                                            61 Arjantinli öykü yazarı, 1940 yılında "La invención de Morel" adlı kitabı ile Buenos Aires Belediye Edebiyat ödülünü, 1990 yılında da İspanyol edebiyatının en prestijli ödülü olan Cervantes’e layık görüldü.  http://tr.wikipedia.org/wiki/Adolfo_Bioy_Casares, (31.07.2013) 62 1948 yılında Arjantin’de doğan ve babasının görevi nedeniyle İsrail’de büyüyen ancak 1955’te Arjantin’e döndüğünde anadili İspanyolca’yı öğrenen yazarın en çok tanınan eseri olan Hayali Yerler Sözlüğü’dür. Okumanın Tarihi adlı eseriyle Fransa’da Médicis ödülünü, Yabanci Bir Ülkeden Haber Geldi adlı romanıyla McKitterick ödülünü kazanmıştır. 63 Julio  Cortázar,  Arjantinli  yazar.  Arjantin'in  en  büyük  yazarlarından  biri  olan  Cortázar,  1914'te  Brüksel'de doğdu.  Arjantin'de  eğitim  gördü.  1938'de  Presencia  adlı  şiir  kitabı  yayınlandı.  Üniversitede  öğretim görevlisiyken Peron yönetimine karşı girişilen eyleme katılınca hapse girdi, daha sonra üniversiteden ayrıldı. İlk kısa öykü kitabı Bestiario 1951'de yayımlandı. UNESCO'da çevirmen olarak çalışmak üzere Paris'e yerleşti, en ünlü  kitaplarını  da  bu  kentte  yazdı.  Öykülerinde  fantastik  öğelere  yer  veren,  gerçek  dünyayla  olağandışı yaşantıları  iç  içe geçiren Cortázar'ın edebiyat dışında  ilgilendiği  şeyler arasında mitoloji, antropoloji, psikoloji, boks, sinema ve fotoğrafçılık da vardır. Julio Cortázar 1984 yılında Paris'te öldü. http://tr.wikipedia.org/wiki/Julio_Cort%C3%A1zar, (31.07.2013) 64 Jorge Francisco Isidoro Luis Borges Acevedo veya bilinen adıyla Jorge Luis Borges (d. 24 Ağustos 1899 ‐ ö. 14 Haziran  1986),  Arjantinli  öykü  ve  deneme  yazarı,  şair  ve  çevirmen.  Büyülü  gerçekçilik  akımının  önde  gelen isimlerindendir ve gerçeküstücülük konusunda yazdığı denemeleri ile ünlüdür. http://tr.wikipedia.org/wiki/Jorge_Luis_Borges , (31.07.2013) 65 Manuel Puig (General Villegas 28 Aralık 1932 ‐ Cuernavaca 22 Temmuz 1990) Arjantinli yazar. La traición de Rita Hayworth (1968) (Rita Hayworth`un  İhaneti), Boquitas pintadas (1973), El beso de  la mujer araña (1976) (Örümcek  Kadının  Öpücüğü)  romanlarıyla  tanındı.  Örümcek  Kadının  Öpücüğü  daha  sonra  sinemaya  ve Broadway müzikaline uyarlandı. http://tr.wikipedia.org/wiki/Manuel_Puig , (31.07.2013) 66 Ernesto Sabato (d. 24 Haziran 1911, Rojas, Buenos Aires ‐ ö. 30 Nisan 2011), Arjantin'li romancı, gazeteci ve deneme yazarı. http://tr.wikipedia.org/wiki/Ernesto_Sabato, (31.07.2013) 

25  

öyküsü”dür, der67. Belki de bu tanım, Arjantin’e akın eden göçmenlerin olduğu kadar artık

Arjantin’in de öyküsü olmuştur.

Türkiye ile İlişkiler

Türkiye Arjantin ilişkileri iki ülke arasında konsolosluk protokolünün imzalandığı

1910 yılına değin uzanır. 1926 yılında Dostluk anlaşması ile ilişkiler resmiyet kazanmış, 1938

yılında iki ülke karşılıklı olarak büyükelçi atamıştır. Tarih hususunda çelişkili iki bilgi

vardır.68

Arjantin Cumhuriyeti Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasında toplam 21 anlaşma

akdedilmiştir69. Bunlar;

Arjantin'in Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasına Geçici Kabulüne Müteallik

Beyanname

Arjantin'in Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasına Geçici Kabulüne Müteallik

Beyannamenin Süresini Uzatan Zabıtname

Arjantin'in Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasına Geçici Katılması ile İlgili

Beyannamenin Geçerliliğini Uzatan İkinci Zabıtname

Arjantin'in Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasına Katılmasına İlişkin Protokol

Nükleer Enerjinin Barışçı Amaçlarla Kullanılması Alanında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti

ile Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşması

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm İşbirliği

Mutabakat Zaptı

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasında 2005-2008

Yıllarına Ait Kültür ve Eğitim İşbirliği Programı

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilimsel ve

Teknik İşbirliği Anlaşması

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasında

                                                            67 Hanife Nalan Genç, Ali Tilbe, Postmodern Bir’ Göçebe’ Nedim Gürsel: İzler ve Gölgeler’in Işığında Anlatının Ötesine, http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/sos_mak/articles/2008/19/HNGENC‐ATILBE.PDF, (30.07.2013) 68 İki ülke arasındaki Büyükelçilerin güven mektubunu sunmalarına ilişkin tarih olarak T.C. Dışişleri Bakanlığının resmi sitesinde 1938 yılı yer alırken Türkiye Cumhuriyeti’nin Buenos Aires Büyükelçiliğinin sitesinde 1936 yılı verilmektedir. Söz konusu tarihler için bakınız : http://www.mfa.gov.tr/turkiye‐arjantin‐siyasi‐iliskileri.tr.mfa, (31.07.2013) http://buenosaires.be.mfa.gov.tr/ShowInfoNotes.aspx?ID=127371, (31.07.2013) 69 http://ua.mfa.gov.tr/ 

26  

Büyükelçiliklerde, Başkonsolosluklarda ve Uluslararası Kuruluş Temsilciliklerinde Gönderen

Ülke Tarafından Görevlendirilen Diplomatların, İdari ve Teknik Personelin Aile Bireylerinin

(Eş-Çocuk) Kabul Eden Devlette Kazanç Getirici Bir İşte Çalışabilmelerine İlişkin Nota

Teatisi Yoluyla Akdedilen Anlaşma

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve

Ekonomik İşbirliği Anlaşması

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Uyuşturucu

ve Psikotrop Madde Kaçakçılığı, Uluslararası Terörizm ve Organize Suçlarla Mücadelede

İşbirliği Anlaşması

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Arjantin Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm

Alanında İşbirliği Anlaşması

Türkiye Cumhuriyeti ile Arjantin Cumhuriyeti Arasında Bitki Koruma Alanında İşbirliği

Anlaşması

Türkiye Cumhuriyeti ile Arjantin Cumhuriyeti Arasında Mün'akit Muhadenet

Muahedenamesi

Türkiye Cumhuriyeti ile Arjantin Cumhuriyeti Arasında Veterinerlik Alanında İşbirliği

Anlaşması

Türkiye Cumhuriyeti ile Arjantin Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve

Korunmasına İlişkin Anlaşma

Türkiye Cumhuriyeti ile Arjantin Cumhuriyeti Arasındaki Geçerli Bir Milli Pasaport Hamili

Türk ve Arjantin Vatandaşlarının Birbirlerinin Ülkelerine Yapacakları Azami Üç Aya Kadar

İkamet Süreli ve Turistik Amaçlı Seyahatlerde Vizeden Muaf Tutulmaları Konusunda Mektup

Teatisi Suretiyle Yapılan Anlaşma

Türkiye-Arjantin Cumhuriyeti Arasında İmzalanan Kültür Anlaşması

Türkiye-Arjantin Karma Ekonomik Komisyonu Birinci Dönem Protokolü

27  

Kaynakça

Kitaplar

C. Umut Ceyhun. Arjantin Ülke Profili. İstanbul: Lebib Yalkın Yayınları, 1997.

Galeano Eduardo. Latin Amerika’nın Kesik Damarları. İstanbul, Ocak 2013.

Şeker, Sırma Demir. Türkiye’nin insani Gelişme Endeksi ve Endeks Sıralamasının

Analizi. Ankara, Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma Bakanlığı, Sosyal Sektörler ve

Koordinasyon Genel Müdürlüğü, 2011.

Şen, Esin. Arjantin Ülke Raporu. Ankara: T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı,

İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi, Mart 2011.

Devrimler ve Karşı Devrimler Tarihi Ansiklopedisi, Arjantin Peronizmi, 394.

İstanbul Gelişim Yayınları, 1975. 

Kolektif. Dünyayı Isıtan Latin Ateşi. İstanbul: Özgür Üniversite Yayınları, 2006.

İnternet Yayınları

Christian Hermann. Les Révolutions Dans le Monde İbérique (1766-1834),

(İspanyol dünyasında devrimler 1766-1834). Press Univ. de Bordeaux, 1991.

Dominique Auzias, Jean-Paul Labourdette. Argentine 2010-2011. Petit Futé, 2010.

Dora Estela Celton. «Plus d'un siècle d'immigration internationale en Argentine.» Revue

Européenne des Migrations Internationales, 1995.

Erdemol, Mustafa Kemal, 68 Belası, Sol Portal, Güne Sol’dan Bakın

Jean-Gabriel Peltier. «Notices biographiques sur Don Santiago de Liniers, ci-devant

Vice-roi par intérim du Paraguay ( Don Santiago de Liniers hakkındaki biyografik

bilgiler, Paraguay’ın geçici Kral Naibi).» L'Ambigu (L'Ambigu), no. 266 (1810).

Jules Mancini. Bolivar et l’Emancipation des Colonies Espagnoles, (Bolivar ve İspanyol

sömürgelerinin Genişlemesi). Paris, 1912.

Hanife Nalan Genç, Ali Tilbe, Postmodern Bir’ Göçebe’ Nedim Gürsel: İzler ve Gölgeler’in

Işığında Anlatının Ötesine

28  

Kızılok, Utku, Latin Amerika’da “Kurtarıcılar” ve Caudillolar, Sınıf Mücadelesinde Marksist Tutum 

N Bernard, Y Bouvet, RP Desse. «Géographie de l'Argentine, Approche régionale d'un espace

latino-américain.» Arjantin Coğrafyası, Latin Amerikan Coğrafyasına Bölgesel Bir Yaklaşım,

Brest: Université de Bretagne occidentale, 2005.

OECD. «Perspectives Economiques de l’Amérique Latine 2010, Latin Amerika Ekonomik

Perspektifi 2010.» (OECD) 2009.

Önder, Ali Sina, Bir Krizin Anatomisi: 1930’dan Günümüze Arjantin Kalkınması, TCMB, Mayıs, 2002,

Piel, Jean. Un improbable écho de la “révolution de mai” argentine: la rébellion de

Huánuco en 1812” , (Arjantin Mayıs Devriminin Beklenmedik Yankısı: 1812 Huánuco

isyanı). Nuevo Mundo Mundos Nuevos, 2010.

Sümer Gültekin, Amerikan Dış Politikasının Kökenleri ve Amerikan Dış Politika

Kültürü (Uluslararası İlişkiler Dergisi) 5, no. 19 (2008 Güz).

İnternet Kaynakları

www.argentina.free.fr

www. buenosaires.be.mfa.gov.tr

www.data.worldbank.org

www.economist.com

www.ekonomik-cozum.com.tr

http://amerika.revues.org

http://documents.irevues.inist.fr

http://fr.wikipedia.org  

http://global.britannica.com

www.hdrstats.undp.org

www.herodote.net

www.larousse.fr

29  

www.latinamarika.ankara.edu.tr

www.laureetaudrick.unblog.fr

www.linternaute.com

www.mfa.gov.tr

http://www.oecd.org 

www.politikaakademisi.org

www.statistiques-mondiales.com

www.tr.wikipedia.org

www.uiportal.net

www.usam.aydin.edu.tr