Turkish Studies
International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
ACADEMIC JOURNAL
AHMET TOPALOĞU ARMAĞANI TARİH SAYISI
Turkish Studies Dergisi, üç ayda bir yayınlananuluslararasıhakemli bir dergidir. Turkish Studies Dergisi’nde yayınlanan tüm yazıların, dil, bilim ve hukukî açıdan bütün
sorumluluğu yazarlarına, yayın hakları www.turkishstudies.net’e aittir. Yayıncının yazılı izni olmaksızın kısmen veya tamamen herhangi bir şekilde basılamaz,
çoğaltılamaz. Yayın Kurulu dergiye gönderilen yazıları yayınlayıp yayınlamamakta serbesttir. Dergiye gönderilen yazılar iade edilmez.
Dergide yer alan yazıların dijital baskı, grafik tasarım, DOI numaralarının alınması ve uluslararası indeslere tanıtılması gibi işlemler Alko Dijital Baskı ve Grafik Tasarım şirketi
tarafından ücret karşılığında yapılmaktadır. Dergide basım kararı alınan yazıların sahipleri yazılarının tasarım, yayın ve indeks masraflarını Alko Dijital Baskı ve Grafik
Tasarım şirketine öderler.
Turkish Studies; EBSCO, DOAJ, ICAAP, Scientific Commons, MLA, ASOS, AMIR (Access to Mideast and Islamic Resources), Journal Directory, DJS (Dayang
Journal System), ULAKBİM indeksleri tarafından taranmaktadır.
ISSN: 1308-2140 V o l u m e 9 / 7 S u m m e r 2 0 1 4
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
TURKISH STUDIES
International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Yayınevi / Publishing House ALKO DİJİTAL BASKI MERKEZİ – GRAFİK TASARIM
Editor
Sibel ÜST
Misafir Editorler
Mustafa ÖZKAN Mehmet Dursun ERDEM
Mehmet GÜRLEK
Editor Yardımcıları/Assistant Editors
Özgür AY-Ramazan BÖLÜK Hanife ALKAN-Mehmet Burak ÇAKIN
Yayın Kurulu/Editorial Board Fatma S. KUTLAR OĞUZ - Orhan K. TAVUKÇU
Ali AKAR-Dursun Ali TÖKEL M. Vefā NALBANT-Caner KERİMOĞLU
Ülkü ELİUZ-Mitat DURMUŞ Yavuz BAYRAM-İsrafil BABACAN
Mehmet Dursun ERDEM – Tuncay BÜLBÜL Cemalettin KÖMÜRCÜ
Danışma Kurulu/Board of Advisory Ahmet BURAN- Gürer GÜLSEVİN
Turgut KARABEY-Mehmet AYDIN-Ramazan KORKMAZ
Genel Koordinatör/General Coordinator Yavuz BAYRAM
Kaynakça Sorumluları/Persons for Bibliography Process
Süleyman Kaan YALÇIN Murat ŞENGÜL - Veysel İbrahim KARACA
Kadri H. YILMAZ
Yabancı Dil Uzmanları
Muhammet Raşit MEMİŞ - Yusuf AYDIN
Baskı Sorumluları/Persons for Print Process Özgür AY - Önder SEZER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
Dış Temsilciler Koordinatörü/General Coordinator of Foreign Editors
Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN
Dış Temsilciler/Representative of Foreign Country
USA Robert DANKOFF Germany Marcel ERDAL-Zeki KARAKAYA Greece Fatih KEMİK Japan Yuu KURIBAYASHI Norway-Swedish Bernt BRENDEMOEN England Fikret TURAN Albania Xhemile ABDİU Central Asia Seadet SHİKHİYEVA Kazakhstan Gülnar KOKUBASOVA Kyrgyzstan Ulanbek ALİMOV-Osman KÖSE Azerbaijan Vusale MUSALİ Uzbekstan Cabbar İŞANKUL Halab-Aleppo (Syria) Ahmet DEMİRTAŞ Poland Öztürk EMİROĞLU
Hakemler/Referees
Prof. Dr. Marcel ERDAL Frankfurt University Prof. Dr. Han-woo CHOİ Eurasia University Prof. Dr. Bernt BRENDEMOEN Oslo University Prof. Dr. Robert DANKOFF Univercity Of Chicago Prof. Dr. Walter ANDREVS Washington University Prof. Dr. Ahat ÜSTÜNER Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet AKÇATAŞ Uşak Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet BURAN Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet GÜNŞEN Trakya Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet TAŞĞIN Konya Üniversitesi Prof. Dr. Alev SINAR UĞURLU Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Ali AKAR Muğla Üniversitesi Prof. Dr. Ali Sinan BİLGİLİ Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Ali YILDIRIM Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Alimcan İNAYET Ege Üniversitesi Prof. Dr. Asiye Mevhibe COŞAR Karadeniz Teknik Ü. Prof. Dr. Atabey KILIÇ Erciyes Üniversitesi Prof. Dr. Avni GÖZÜTOK Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Cengiz ALYILMAZ Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Erdoğan BOZ Eskişehir Osmangazi Ü. Prof. Dr. Fazıl GÖKÇEK Ege Üniversitesi Prof. Dr. Fikret TURAN Mancester Üniversity Prof. Dr. Filiz KILIÇ Nevşehir Hacı Bektaş Veli Ü. Prof. Dr. Funda TOPRAK Yıldırım Beyazıt Ü. Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN Ege Üniversitesi Prof. Dr. H. Dilek BATİSLAM Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. H. İbrahim DELİCE Cumhuriyet Üniversitesi Prof. Dr. Halûk Harun DUMAN Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Hasan AKAY Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Hatice AYNUR Yıldız Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Hatice ŞAHİN Uludağ Üniversitesi
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
Prof. Dr. İ. Hakkı AKSOYAK Gazi Üniversitesi Prof. Dr. İbrahim TELLİOĞLU Ondokuz Mayıs Ü. Prof. Dr. İlhan GENÇ Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Kerime ÜSTÜNOVA Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Mahmut KAPLAN Fatih Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet AYDIN Ondokuz Mayıs Ü. Prof. Dr. Mehmet TÖRENEK Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet İNBAŞI Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet Dursun ERDEM Nevşehir Hacı Bektaş Veli Ü. Prof. Dr. Mehmet Mehdi ERGÜZEL Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet Nuri GÖMLEKSİZ Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Menderes COŞKUN Süleyman Demirel Ü. Prof. Dr. Metin AKKUŞ Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. M. Muhsin KALKIŞIM Karadeniz Teknik Ü. Prof. Dr. Muhittin ELİAÇIK Kırıkkale Üniversitesi Prof. Dr. Muhsine BÖREKÇİ Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Mukim SAĞIR Erzincan Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa UĞURLU Girne Amerikan Ü. Prof. Dr. Nebi ÖZDEMİR Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Nurettin DEMİR Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Nurettin ÖZTÜRK Pamukkale Üniversitesi Prof. Dr. Nurullah ÇETİN Ankara Üniversitesi Prof. Dr. O. Kemal TAVUKÇU Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Osman YILDIZ Süleyman Demirel Ü. Prof. Dr. Öcal OĞUZ Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Pervin ÇAPAN Muğla Üniversitesi Prof. Dr. Ramazan GÜLENDAM Çanakkale Onsekiz Mart Ü.
Prof. Dr. Saadettin GÖMEÇ Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Songül TAŞ İnönü Üniversitesi Prof. Dr. Şener DEMİREL Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Yakup ÇELİK Yıldız Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Yaşar AYDEMİR Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Zeki KARAKAYA Goethe University Prof. Dr. Zeki KAYMAZ Ege Üniversitesi Ass. Prof. Yuu KURIBAYASHI Okayama University Doç. Dr. Abdullah İLGAZİ Dumlupınar Üniversitesi Doç. Dr. Abdülhalim AYDIN Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Adem BAŞIBÜYÜK Erzincan Üniversitesi Doç. Dr. Adem ÖGER Nevşehir Hacı Bektaş Veli Ü. Doç. Dr. Ahmet ŞİMŞEK Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Ahmet YİĞİT Muğla Üniversitesi Doç. Dr. Alaattin KARACA Yüzüncü Yıl Üniversitesi Doç. Dr. Alparslan CEYLAN Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Bahir SELÇUK Adıyaman Üniversitesi Doç. Dr. Bayram Ali KAYA Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Bekir ÇINAR Niğde Üniversitesi Doç. Dr. Bülent BAYRAM Kırklareli Üniversitesi Doç. Dr. Bünyamin KOCAOĞLU Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Cafer ÇİFTÇİ Uludağ Üniversitesi Doç. Dr. Caner KERİMOĞLU Dokuz Eylül Üniversitesi Doç. Dr. Celal DEMİR Afyon Kocatepe Üniversitesi Doç. Dr. Ercan ALKAYA Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Erdal ŞAHİN Marmara Üniversitesi Doç. Dr. Erdoğan ERBAY Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Erhan AYDIN Erciyes Üniversitesi
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
Doç. Dr. Fatma AÇIK Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Fatma Sabiha KUTLAR Hacette Üniversitesi Doç. Dr. Galip GÜNER Erciyes Üniversitesi Doç. Dr. Gül TUNÇEL GaziÜniversitesi Doç. Dr. Güray KIRPIK Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Hatice ŞİRİN USER Ege Üniversitesi Doç. Dr. Hikmet KORAŞ Niğde Üniversitesi Doç. Dr. Hüseyin GÜFTA Mustafa Kemal Üniversitesi Doç. Dr. İbrahim Halil TUĞLUK Adıyaman Üniversitesi Doç. Dr. İsmail TAŞ Selçuk Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet BEŞİRLİ Çankırı Karatekin Ü. Doç. Dr. Mehmet ÇOG Karadeniz Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet GÜMÜŞKILIÇ Fatih Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet KIRBIYIK Selçuk Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet Naci ÖNAL Muğla Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet TEMİZKAN Ege Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet Vefa NALBANT Pamukkale Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet ZAMAN Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Metin ARIKAN Ege Üniversitesi Doç. Dr. Mevlüt GÜLTEKİN Niğde Üniversitesi Doç. Dr. Muammer Mete TAŞLIOVA Hitit Üniversitesi Doç. Dr. Muharrem DAŞDEMİR Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Muharrem DAYANÇ Eskişehir Osmangazi Ü. Doç. Dr. Musa ÇİFÇİ Uşak Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa ALKAN Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa ÖZSARI Balıkesir Üniversitesi Doç. Dr. Mümtaz SARIÇİÇEK Erciyes Üniversitesi Doç. Dr. Nergis BİRAY Pamukkale Üniversitesi Doç. Dr. Nesrin T. KARACA Başkent Üniversitesi Doç. Dr. Osman GÜNDÜZ Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Salim ÇONOĞLU Balıkesir Üniversitesi Doç. Dr. Sami KILIÇ Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Şaban DOĞAN Abant İzzet Baysal Ü. Doç. Dr. Şahin KÖKTÜRK Ondokuz Mayıs Ü. Doç. Dr. Tarık ÖZCAN Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Tuncay BÜLBÜL Nevşehir Hacı Bektaş Veli Ü. Doç. Dr. Turgut TOK Pamukkale Üniversitesi Doç. Dr. Turhan ÇETİN Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Ülkü ELİUZ Karadeniz Teknik Ü. Doç. Dr. Ülkü GÜRSOY Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Yaşar ŞENLER Yüzüncü Yıl Üniversitesi Doç. Dr. Yavuz BAYRAM Ondokuz Mayıs Ü. Doç. Dr. Yunus BALCI Pamukkale Üniversitesi Doç. Dr. Yusuf ÇETİNDAĞ Fatih Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa ARSLAN Pamukkale Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa GENCER Abant İzzet Baysal Ü. Doç. Dr. Nadir İLHAN Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Osman KÖSE Ondokuz Mayıs Ü. Doç. Dr. Serkan ŞEN Ondokuz Mayıs Ü. Yrd. Doç. Dr. Abdullah KÖK Niğde Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Abdullah ŞAHİN Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Adem İŞCAN Gaziosmanpaşa Ü. Yrd. Doç. Dr. Ahmet DEMİRTAŞ Kilis 7 Aralık Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet GÜNDÜZ Ahi Evran Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Turan SİNAN Fırat Üniversitesi
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
Yrd. Doç. Dr. Ali Emre ÖZYILDIRIM Yıldız Teknik Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ali YILDIZ İstanbul Arel Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Alpaslan OKUR Sakarya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Alpay Doğan YILDIZ Gaziosmanpaşa Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Alptekin YAVAŞ Çanakkale Onsekiz Mart Ü. Yrd. Doç. Dr. Aydın KIRMAN Ordu Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ayfer YILMAZ Gazi Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Bayram ÇETİNKAYA Afyon Kocatepe Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Cafer GARİPER Süleyman Demirel Ü. Yrd. Doç. Dr. Cahit BAŞDAŞ Muğla Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Cüneyt AKIN Afyon Kocatepe Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Dursun Ali TÖKEL Ondokuz Mayıs Ü. Yrd. Doç. Dr. Ebru Burcu YILMAZ İnönü Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ekrem AYAN Muğla Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ertuğrul AYDIN Doğu Akdeniz Ü. Yrd. Doç. Dr. Esen DURMUŞ Fırat Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Fatih AYDIN Karabük Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Fatih USLUER TOBB Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Faysal Okan ATASOY Erzincan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Filiz ÇOLAK Uşak Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Funda KARA Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Gökhan ARI Aksaray Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Halil ERDEMİR Celal Bayar Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Halit KARATAY Abant İzzet Baysal Ü. Yrd. Doç. Dr. Hasan BAKTIR Erciyes Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hilmi DEMİRKAYA Mehmet Akif Ersoy Ü. Yrd. Doç. Dr. Huriye ALTUNER Niğde Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin DOĞRAMACIOĞLU Kilis 7 Aralık Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Kahraman MUTLU Afyon Kocatepe Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. İbrahim KOPAR Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. İlyas YAZAR Dokuz Eylül Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. İsmet ŞANLI Eskişehir Osmangazi Ü. Yrd. Doç. Dr. Kadir GÜLER Dumlupınar Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Kürşat ÖNCÜL Kafkas Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. M. Fatih KANTER Ardahan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet EKİZ Niğde Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet SOĞUKÖMEROĞULLARI Gaziantep Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mesut TEKŞAN Ç. Onsekiz Mart Ü Yrd. Doç. Dr. Mitat DURMUŞ Kafkas Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Murat KACIROĞLU Bozok Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Murat ÖZŞAHİN Uşak Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Murat ŞENGÜL Nevşehir Hacı Bektaş Veli Ü. Yrd. Doç. Dr. Musa Şamil YÜKSEL Ege Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa ARSLAN Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa ERTÜRK Muğla Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÜSTÜNOVA Uludağ Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mutlu DEVECİ Fırat Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Muvaffak DURANLI Ege Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mücahit COŞKUN Karabük Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nafi YALÇIN Melikşah Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nedim BAKIRCI Niğde Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nesime CEYHAN Gaziosmanpaşa Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nurullah ULUTAŞ Muş Alparslan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan DURMUŞ Trakya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk SÖNMEZ Gaziosmanpaşa Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Önder SEZER Uşak Üniversitesi
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
Yrd. Doç. Dr. Özgür AY Uşak Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Özlem NEMUTLU Celal Bayar Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Refika ALTIKULAÇ DEMİRDAĞ Aksaray Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Rıdvan CANIM Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Salim ÇONOĞLU Balıkesir Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sedat MADEN Giresun Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Selim Hilmi ÖZKAN Giresun Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Selma BAŞ Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sema ÇETİN BAYCANLAR Çukurova Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sema ÖZHER KOÇ Osmaniye Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Serdar Uğurlu Sakarya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Seval ŞAHİN GÜMÜŞ Mimar Sinan -GS Ü. Yrd. Doç. Dr. Seyit Battal UĞURLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sezai COŞKUN Fatih Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sibel ÜST Yıldırım Beyazıt Ü. Yrd. Doç. Dr. Soner AKPINAR Eskişehir Osmangazi Ü. Yrd. Doç. Dr. Süleyman Kaan YALÇIN Fırat Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Süleyman SOLMAZ Pamukkale Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Şevkiye KAZAN Mehmet Akif Ersoy Ü. Yrd. Doç. Dr. Şeyma BÜYÜKKAVAS KURAN Ondokuz Mayıs Ü. Yrd. Doç. Dr. Tacettin ŞİMŞEK Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Tuba Işınsu İSEN-DURMUŞ TOBB Ekonomi ve Tek. Ü. Yrd. Doç. Dr. Tuğça Poyraz TACOĞLU Hacettepe Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Türkan GÖZÜTOK Karabük Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Yasemin MUMCU AY Adnan Menderes Ü. Yrd. Doç. Dr. Yunus AYATA Cumhuriyet Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Zehra GÖRE Selçuk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Zeki ÇEVİK Balıkesir Üniversitesi Dr. İlyas KARABIYIK Erzincan Üniversitesi Dr. Nezir TEMUR Gazi Üniversitesi
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
BU SAYININ HAKEMLERİ Prof. Dr. İbrahim TELLİOĞLU Ondokuz Mayıs Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet DEMİRYÜREK Hitit Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet Dursun ERDEM Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Prof. Dr. Orhan KILIÇ Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Rahmi DOĞANAY Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Sami KILIÇ Fırat Üniversitesi
Doç. Dr. Adem ÖLMEZ İstanbul Medeniyet Üniversitesi Doç. Dr. Ahmet YİĞİT Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Doç. Dr. Ali MEYDAN Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Doç. Dr. Ali Murat AKTEMUR Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Davut KILIÇ Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Fatma BÜYÜKKARCI YILMAZ Boğaziçi Üniversitesi Doç. Dr. Gül TUNÇEL Gazi Üniversitesi Doç. Dr. H. Ahmet ARSLANTÜRK İstanbul Medeniyet Üniversitesi Doç. Dr. H. Sibel ÜNALAN Adnan Menderes Üniversitesi Doç. Dr. Güray KIRPIK Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Hüseyin MUSMAL Selçuk Üniversitesi Doç. Dr. İlhan EKİNCİ Ordu Üniversitesi Doç. Dr. İlyas GÖKHAN Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Doç. Dr. İsmail ARSLAN Balıkesir Üniversitesi Doç. Dr. Kasım KARAMAN Erciyes Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet KÖÇER Ondokuz Mayıs Üniversitesi Doç. Dr. Mehmet ÇOG Karadeniz Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Muammer Mete TAŞLIOVA Hitit Üniversitesi Doç. Dr. Murat YILDIZ Namık Kemal Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa ALKAN Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Recep DÜNDAR İnönü Üniversitesi Doç. Dr. Selim Hilmi ÖZKAN Yıldız Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Süleyman ÖZBEK Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Tuncay BÜLBÜL Nevşehir Hacı Bektaş Veli Ü. Doç. Dr. Veli ÜNSAL Ahi Evran Üniversitesi Doç. Dr. Yusuf KILIÇ Pamukkale Üniversitesi Doç. Dr. Yaşar ÖZÜÇETİN Ahi Evran Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Abdulmecit MUTAF Balıkesir Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Serdar AYTAÇ Harran Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet YURTSEVEN Çankırı Karatekin Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Aydın BEDEN Akdeniz Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Barış ÇİFTÇİ Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Derya YILMAZ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ebru GÜHER Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ercan ÇAĞLAYAN Muş Alparslan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Erinç Erdal YILDIRIM Bülent Ecevit Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Esma ÖZ Yıldırm Beyazıt Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Eyup ŞİMŞEK Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Faruk DOĞAN Kırklareli Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Fevzi RENÇBER Şırnak Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Filiz ÇOLAK Uşak Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Halide ASLAN Ankara Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Halil ÇETİN Çankırı Karatekin Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Hüseyin KILINÇ Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
Yrd. Doç. Dr. Mehmet EKİZ Niğde Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet GÜRLEK İstanbul Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Sait DİLEK Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Muhammet GÖRÜR Gazi Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Muhammet Ali KÖROĞLU Gümüşhane Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Muharrem ÖZTEL Kırklareli Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Murat ŞENGÜL Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nevzat TOPAL Niğde Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nurullah KARTA Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Osman MUTLUEL Abant İzzet Baysal Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Samettin BAŞOL Gaziosmanpaşa Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Serdar GENÇ Balıkesir Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sibel ÜST Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sultan Murat TOPÇU Erciyes Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Şakir TURAN Dumlupınar Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Yavuz HAYKIR Fırat Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Zeki ÇEVİK Balıkesir Üniversitesi Dr. Bülent DURGUN Ulş. Okl. K.lığı
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
Editörden…
Değerli bilim insanları,
Turkish Studies Dergisinin Eylül 2014 sayısını Kur’an tercümeleri ve sözlük
çalışmaları başta olmak üzere Türklük bilimine örnek çalışmalar kazandıran hocamız Prof.
Dr. Ahmet Topaloğlu armağanı olarak yayımlamanın gururu içindeyiz.
Prof. Dr. Ahmet Topaloğlu, sözlük konusundaki engin bilgisiyle Türk
sözlükçülüğünün gelişimine büyük katkı sağlamış, yirmi ayrı ilim heyetinin kontrolünden
geçerek gelen binlerce maddenin redaksiyonunu yaparak 44 ciltlik TDV İslam
Ansiklopedisi’nin meydana gelmesinde önemli rol oynamış, lisans, yüksek lisans ve
doktora seviyesinde yüzlerce öğrenci yetiştirmiş bir bilim adamıdır.
Bu sayıda birbirinden değerli 31 makale yayımlanmıştır. Yazılar, öncelikle
editörlerin kontrolünden geçerek İngilizce hakemi ve iki alan hakemine incelenmesi için
gönderilmiş olup olumlu raporlardan sonra yayımlanmıştır.
Hocamıza armağan sayıyı hazırlayarak bu vefa borcumuzu bir parça ödeme imkânı
sağlayan Turkish Studies dergisi ekibine, yazarlarımıza ve hakemlerimize en içten
teşekkürlerimizi sunarız.
Prof. Dr. Mustafa ÖZKAN
Prof. Dr. Mehmet Dursun ERDEM
Yrd. Doç. Dr. Mehmet GÜRLEK
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
İÇİNDEKİLER/CONTENTS
AHMET TOPALOĞLU’NUN ÖZ GEÇMİŞİ
Mehmet GÜRLEK
I-XXX
OSMANLI DEVLETİ ARNAVUTÇAYI YASAKLADI MI? THE OTTOMAN EMPIRE BANNED ALBANIAN?
Engin YILMAZ
1-11
16. YÜZYILIN SONU VE 17. YÜZYILIN BAŞLARINDA ANTEP ŞEHRİNİN
SOSYAL, KÜLTÜREL VE EKONOMİK HAYATI İÇERİSİNDE KADININ ROLÜ
ROLE OF WOMAN IN THE SOCIAL, CULTURAL, AND ECONOMIC LIFE OF ANTEP CITY AT THE END OF 16TH CENTURY AND, THE BEGINNING OF
17TH CENTURY Metin AKİS
13-26
ETİBANK ERGANİ BAKIR İŞLETMESİ’NİN KURULUŞU VE ELAZIĞ’IN MADEN İLÇESİNE GETİRDİKLERİ
THE ESTABLISHMENT OF THE ETIBANK ERGANİ COPPER FACTORY AND THE PROFITS TO ELAZIĞ’S MADEN DISTRICT
Mehmet ÇEVİK Özkan DEMİR
27-39
TANZİMAT DÖNEMİNDE SARIYERLİ HOCA SÂDIK EFENDİ VAKASI
SARIYERLİ SÂDIK EFENDİ INCIDENT IN THE TANZİMAT PERIOD Ahmet Şamil GÜRER
41-50
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
HİTİT BÜYÜLERİNDE SAYI VE RENK SEMBOLİZMİ NUMBER AND COLOUR SYMBOLISM IN HITTITE MAGICS
Yusuf KILIÇ Serkan BAŞOL
51-64
KADI SİCİLLERİNE GÖRE VADELİ ALACAKLARIN TEMİNATINDA REHİN UYGULAMALARI
(XVII. YÜZYIL ORTALARINDA KAYSERİ ÖRNEĞİ) IMPLEMENTATIONS OF PLEDGE ON THE COLLATERAL OF FIXED TERM
RECEIVABLES ACCORDING TO KADI REGISTERS (EXAMPLE OF KAYSERİ IN MID XVII CENTURY)
Özen TOK
65-82
DÜK DE BRABAN’IN İSTANBUL YOLCULUĞU (1860) THE VOYAGE OF DUKE DE BRABAN TO İSTANBUL (1860)
Zabit ACER
83-116
ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİNİN YIKILMASINDA KALENDERİ GRUPLARIN ROLÜ
THE ROLE OF KALENDAR GROUPS IN COLLAPSE OF THE ANATOLIAN SELJUK STATE
Mustafa AKKUŞ
117-134
LATİNLERİN İSTANBUL’U İŞGALİNİN (1204) ARAP KAYNAKLARINDAKİ
YANSIMALARI ÜZERİNE OF REFLECTIONS ON ARABIC SOURCES OF THE INVASION OF
KONSTANTINOPOLIS BY LATINS (1204) Mustafa ALİCAN
135-145
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
TÜRK EDEBİYATINDA SÜLEYMÂN-NÂMELER SÜLEYMÂN-NÂME IN TURKISH LITERATURE
Kadir ALPER
147-163
SOSYAL BİLGİLER DERSİNDEN BEKLENTİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI THE COMPARISON OF EXPECTATIONS FROM SOCIAL STUDIES COURSE
Ali ALTIKULAÇ Salih USLU
165-175
AŞAR VERGİSİ’NİN SON YILLARINDA NİĞDE VE CİVARINDAKİ SUİSTİMALLER ÜZERİNE BAZI GÖZLEMLER
SOME OBSERVATIONS ON MISUSE OF ASHAR TAX IN NİĞDE AND NEARBY IN ITS LAST YEARS
Ahmet ASKER Emrah YILDIZ
177-192
XII. VE XIII. YÜZYILDA KAFKASYA’DAN ANADOLU’YA GÖÇ EDEN İLİM VE FİKİR ADAMLARI
THE IMMIGRATED SCIENTISTS AND IDEOLOGISTS FROM CAUCASED TO ANATOLIA DURING THE XII TH AND XIII TH CENTURIES
Yaşar BEDİRHAN
193-213
ESKİÇAĞ MEDENİYETLERİNDE DÜNYA HÂKİMİYETİ DÜŞÜNCESİ THE IDEA OF WORLD DOMINATION IN ANCIENT CIVILIZATIONS
Cemil BÜLBÜL
215-232
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
FUAD KÖPRÜLÜ ve TÜRK TARİHİNDE KÖKENLER; SÜREKLİLİK, DIŞ TESİR ve HUSUSİ TEKÂMÜL
FUAD KÖPRÜLÜ AND IN TURKISH HISTORY ORIGINS; CONTINUITY, EXTERNAL EFFECT AND SPECIAL EVOLUTION
Cihad CİHAN
233-259
SOSYO-EKONOMİK BOYUTUNDA OSMANLI HİMAYESİNDE YAŞAYAN ERMENİLERLE ETKİLEŞİMLER
IN THE DIMENSION OF SOCIO-ECONOMIC THE INTERACTIONS WITH ARMENIANS WHO HAD LIVED UNDER PROTECTION OF OTTOMAN
Ahmet DENİZ
261-288
R.1286-1288/M.1870-1872 TARIHLI CEYB-İ HÜMÂYÛN DEFTERLERİ’NE GÖRE SULTAN ABDÜLAZİZ’İN ÖZEL HAZİNESİ’NİN
DURUMU THE STATE OF SULTAN ABDÜLAZİZ’S PERSONAL TREASURY BASED ON
THE CEYB-İ HÜMÂYÛN RECORDS DATED BACK TO R.1286-1288/M.1870-1872
Ayhan DOĞAN
289-309
İLKÖĞRETİM DERGİSİ’NİN FEN VE MATEMATİK ÖĞRETİMİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ (1939-1966)
AN EVALUATION OF THE PRIMARY EDUCATION JOURNAL IN TERMS OF SCIENCE AND MATHEMATICS TEACHING (1939 – 1966)
Mustafa GÜÇLÜ
311-330
TEK PARTİ DÖNEMİNDE ELAZIĞ'DA CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMALARI (1934-1945)
REPUBLIC FESTIVITY CELEBRATIONS IN ELAZIG DURING ONE PARTY PERIOD (1934-1945)
Yavuz HAYKIR Mehmet ÇEVİK
331-377
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
OSMANLI TÜRKİYE’SİNDE MİSYONER FAALİYETLERİ: ROBERT KOLEJİ VE AMERİKAN KIZ KOLEJİ’NİN ORTAYA ÇIKIŞI
MISSIONARY ACTIVITIES IN THE LANDS OF OTTOMAN TURKEY: THE EMERGENCE OF ROBERT COLLEGE AND THE AMERICAN COLLEGE
FOR GIRLS Ercan KAÇMAZ
379-395
RUMELİ VİLAYETLERİ ÖRNEĞİNDE OSMANLI DEVLETİ’NİN ÇATIŞMA ÇÖZÜM POLİTİKALARI
OTTOMAN POLICIES ON RESOLVING THE CONFLICTS WITH THE EXAMPLES OF RUMELIA PROVINCES
Yakup KARATAŞ
397-410
CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE BİR MODERNLEŞME HAREKETİ OLARAK SİİRT HALKEVLERİ VE HALKODALARI
(1934-1951) SIIRT COMMUNITY CENTERS AND COMMUNITY ROOMS AS A
MOVEMENT OF MODERNIZATION IN REPUBLIC PERIOD (1934-1951) Abdulaziz KARDAŞ
411-444
I. DÜNYA SAVAŞI BAŞLARINDA ERZURUM VİLAYETİ’NDE YAŞANAN ZORLUKLAR (1914-1915)
DIFFICULTIES LIVED IN ERZURUM PROVINCE AT THE BEGINNING OF THE WORLD WAR I Oktay KIZILKAYA
445-462
OSMANLI BAKIR İŞLETMECİLİĞİNDE TOKAT KALHANESİ (1850-1870) TOKAT SMELTER IN OTTOMAN COPPER INDUSTRY (1850-1870)
Abdullah ÖZDAĞ
463-473
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
AKHUNLAR VASITASIYLA BOZKIR KÜLTÜRÜ İLE HİNT KÜLTÜRÜNÜN
KARŞILAŞMASI ENCOUNTER OF STEPPE CULTURE AND INDIAN CULTURE BY MEANS
OF EPHTALITS (WHITE HUNS) Murat ÖZTÜRK
475-484
TÜRKİYE’DE HARF DEVRİMİ ÖNCESİNDE BASINA YANSIYAN
GÖRÜŞLER OPINIONS REFLECTED IN THE PRESS BEFORE THE ALPHABET
REFORM IN TURKEY Muhammed SARI
Hatice GEDİK
485-505
BOSNA’DA BİR TÜRK GELENEĞİ “SEVDALUK” (TUZLA-TEOÇAK ÖRNEĞİ)
A TURKISH CUSTOM IN BOSNIA (TUZLA- TEOÇAK EXAMPLE) Cemile TEKİN
507-516
LES THERIAQUES DANS LA LITTERATURE TURQUE
THERIACS IN TURKISH LITERATURE Halil TEKİNER
Afife MAT
517-524
TÜRK KADINININ SEÇME VE SEÇİLME HAKKINI KAZANMASI VE BASIN
TURKISH WOMEN’S WINNING THE RIGHT TO ELECT AND TO BE ELECTED AND PRESS
Suzan ÜNAL
525-559
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
1933 YILINDA ÂLİ İKTİSAT MECLİSİ’NİN SANAYİ RAPORU VE SÜMERBANK’IN KURULMASI
IN 1933 THE HIGH ECONOMIC ASSEMBLY’S INDUSTRY REPORT AND ESTABLISHMENT OF SÜMERBANK
Vehbi Emre YILDIRIM
561-575
PADİŞAHIM ÇOK YAŞA! HAYIR, YAŞASIN HÜRRİYET! II. ADBÜLHAMİD DEVRİNDE BİRBİRİNE MUHALİF İKİ SES
LIVE LONG MY SULTAN! NO, LIVE LONG FREEDOM! TWO OPPONENT VOICES AT THE II. ADBULHAMID PERIOD
Ahmet YÜKSEL
577-590
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014, p. 577-590, ANKARA-TURKEY
PADİŞAHIM ÇOK YAŞA! HAYIR, YAŞASIN HÜRRİYET!
II. ADBÜLHAMİD DEVRİNDE BİRBİRİNE MUHALİF İKİ SES*
Ahmet YÜKSEL**
ÖZET
“Padişahım Çok Yaşa” tabiri Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş
yıllarından itibaren resmî veya özel merasimlerde en çok duyulan alkışlardan birisi olmuştur. Bu alkış, 19. asrın sonlarına kadar da
herhangi bir muhalefetle karşılaşmadan varlığını sürdürmüştür. Ancak
ve özellikle Fransız İhtilali’nden sonra artık o alkışa muhalif sesler
yükselmeye başlamıştır. Ayrıca bu durum sadece Osmanlı
İmparatorluğu için geçerli değildir. Bilhassa Osmanlılar gibi çok uluslu bir yapıya sahip olan ve monarşist sistemle yönetilen devletlerde
“Yaşasın Hürriyet” veya “Yaşasın Milletlerin Bağımsızlığı” gibi muhalif
sesler daha gür bir biçimde yükselmişlerdir. Monarşist yöneticilerin o
sesleri bastırma yönündeki gayretleri pek bir netice vermediği gibi
olayların daha da içinden çıkılmaz bir hale dönüşmesine sebebiyet
vermiştir. Bahsedilen bu rekabet veya mücadele ise imparatorlukların yıkılışına veyahut muhalif seslerin rakiplerine üstünlük sağlamasına
kadar devam edip gitmiştir.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nden temin edilen vesikalar ışığında
şekillenen bu çalışmada, Osmanlılarda köklü bir geleneğin mahsulü
olan “Padişahım Çok Yaşa” lafzı ile Fransız İhtilali’nden sonra yükselmeye başlayan ve II. Abdülhamid devrine gelindiğinde artık
bütün milletler için birer bağımsızlık sembolüne dönüşen “Yaşasın”
tabiriyle başlayıp imparatorlukların ve monarşist hükümdarların
varlığını tehdit eden hürriyet ve meşrutiyet gibi ibarelerle veya bağlı
milletlerin isimleriyle devam eden söz veya seslerin son dönem Osmanlı
dünyasındaki yankılanmalarına veyahut seslerin birbirini bastırma mücadelesine ilişkin birtakım ilginç bilgiler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Padişahım Çok Yaşa, II. Abdülhamid, Yaşasın
Hürriyet
*Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu
tespit edilmiştir. ** Yrd. Doç. Dr. Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, El-mek: [email protected]
578 Ahmet YÜKSEL
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
LIVE LONG MY SULTAN! NO, LIVE LONG FREEDOM! TWO OPPONENT VOICES AT THE II. ADBULHAMID PERIOD
ABSTRACT
The phrase “Live Long My Sultan” was one of the most heard
claps in the official or civil ceremonies starting from the early years of
the Ottoman Empire. This clap maintained its entity until the end of the
19th century without encountering any opposition. The last but not the least, voices against that clap started to rise after the French
Revolution. Furthermore, this situation is not unique to the Ottoman
Empire. Particularly in the states ruled with the monarchist system and
had multinational structure like the Ottomans, “Hurray Independence”
or voices like “Hurray Independence of Nations” ascended more strongly. Both the efforts of the monarchist administrators to suppress
those voices did not produce any result and caused the events to turn
into an inextricable state. This rivalry or tussle mentioned continued
until the collapse of the empires or the supremacy of the dissident
voices against their rivals.
In this study shaped in the light of documents obtained from Ottoman Archives of Prime Ministry, some interesting information
related to the echoes of the words or sounds at the end of the Ottoman
period or to the struggle of sounds to suppress one another has been
provided. These words or sounds began with the wording “Live Long My
Sultan”, the product of a long tradition in the Ottoman Empire, and with the idiom “Hooray!” beginning to rise after the French Revolution
and finally turning into a symbol of independence for all nations when it
came to the reign of Abdulhamid II and going on with the phrases like
freedom and constitutional monarchy that threaten the existence of
empires and monarchist rulers or with the names of related nations.
Key Words: Live Long My Sultan, Abdulhamid II, Hooray Freedom
Giriş: Osmanlı Geleneğinde “Padişahım Çok Yaşa” Alkışı
Alkış; Türkçe aklamak kökünden gelir ve “övmek medh ü senâ etme; şükretmek,
hamdetmek” anlamlarını içerir.1 Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lûgat-it-Türk adlı sözlüğünde
“alkış” kelimesi dua ve senanın yanında Hz. Muhammed’e salâvat getirme anlamında
kullanılmıştır.2 Bugünse sadece el çırpmak suretiyle ifade edilen takdir gösterisinin adı olarak
kullanılmaktadır. Türk-İslâm tarihinde ise devlet büyüklerine karşı törenlerde söylenen övgü, şükür
ve iyi dilek sözlerine alkış adı verilmiştir.3
Osmanlı devlet teşrifatının vazgeçilmez unsurlarından birisi haline gelen alkış; hep bir
ağızdan söylenen dualar için kullanılmış, bu iş için “alkış çavuşları” adıyla bir grup
oluşturulmuştur. Padişahlara divan çavuşları; sadrazamlara alay çavuşları alkış verirdi. Bunlar
1Türk Dil Kurumu Sözlüğü, 11. baskı, Ankara 2011. 2 Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lûgat-İt-Türk Tercümesi, I, Çev. Besim Atalay, TDK Yay., Ankara 1939, s.97. 3 Abdülkadir Özcan, “Alkış”, TDV. İA, II, İstanbul 1989, s.470; İskender Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Kapı
Yay., İstanbul 2005, s.20.
Padişahım Çok Yaşa! Hayır, Yaşasın Hürriyet! II. Adbülhamid Devrinde… 579
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer2014
merasimlerde padişah alayının önünde yürürlerdi.4 Protokole göre, padişah bir merasim için tahtına
oturduğunda, atına bindiğinde ve bayram törenlerinde kutlamaları kabul ederken alkış çavuşları
teşrifatçıbaşının işaretiyle “uğurun açık olsun padişahım, ömr ü devletinle bin yaşa!” diyerek hep
bir ağızdan bağırırlardı. Alkışçıbaşının, “hareket-i hümâyûn padişahım, devletinle bin yaşa!” diye
bağırması üzerine padişah ayağa kalkar, İstanbul kadısı ile daha yüksek rütbeli devlet büyüklerinin
tebriklerini ayakta; “istirahat-ı hümâyûn padişahım, devletinle bin yaşa!” demesi ile de oturur ve
daha küçük rütbeli devlet büyüklerinin tebriklerini oturduğu yerden kabul ederdi.5
Yeni padişah ilk defa kurulan
altın tahta oturunca bu sefer yüksek sesle
“Maşallah”; ardından sadrazamın6 etek
öpüp yeni padişahı tebrik etmesiyle de
“Maşallah, ömr ü devletinle çok yaşa”
alkışı duyulurdu. Bundan sonra ise
Osmanlı kültürünün kendine has güzelliği
ile padişaha tevazu sahibi olması
konusunda ihtarda bulunan “mağrur olma
padişahım senden büyük Allah var” alkışı
yükselirdi. Bu alkışlar, bayram
tebriklerinde ve Cuma selamlıklarında
aşağı yukarı aynı şekilde olurdu.7 Alkış
merasimleri, Tanzimat’a kadar gösterişli
bir şekilde alkış çavuşlarınca, saltanatın
kaldırılmasına kadar da Hassa Hademeleri
ve Mızıka-i Hümâyûn tarafından yerine
getirilmiştir.8
Bu alkışlar arasında en meşhuru
“padişahım çok yaşa” idi. Padişahların
katıldığı hemen bütün merasimlerde bu
alkışı duymak mümkündü. Nitekim
Osmanlıların en gösterişli
merasimlerinden birisi olan padişahların
tahta çıkış (cülûs) törenlerinde, doğum
günleri (velâdet-i hümâyûn)9 ve Kadir
4 Midhat Sertoğlu, Resimli Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi, İskit Yay., İstanbul 1958, s.18; İsmail Hakkı Uzunçarşılı,
Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, TTK Yay., Ankara 1988, s.212. 5 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, I, MEB Yay., İstanbul 1983, s.52-53. 6 Yeni Padişaha ilk olarak Sadrazam ve Şeyhülislam’ın biat etmesi devletin kadim kanunlarındandı. Bkz. Ahmed Cevdet
Paşa, Tarih-i Cevdet, IV, Matbaa-i Osmaniye, İstanbul 1309, s.237. 7 Ali Seydi Bey, Teşrifat ve Teşkilatımız, Haz. Niyazi Ahmet Banoğlu, Tercüman 1001 Temel Eser, (Baskı yeri ve yılı
belirtilmemiş), s.29, 155; İlber Ortaylı, Osmanlı Sarayında Hayat, Yitik Hazine Yay., İzmir 2008, s.73-74. 8 Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, s.213;Özcan, “Alkış”, s.471; Uğur Kurtaran, “Osmanlı Devleti’nde
Şehzadelik Kurumuna Yeni Bir Bakış: Şehzadelerin Doğumu, Yetiştirilmesi Ve Tahta Çıkış Süreçleri Hakkında Bir
Değerlendirme”, TURKISH STUDİES, International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or
Turkic, ISSN: 1308-2140, Volume 9/4, Spring 2014, www.turkishstudies.net, DOI Number:
http://dx.doi.org/661910.7827/TurkishStudies.6944, p.767-772. 9 Şakir Batmaz, “Osmanlı Devleti’nde Bir Merasim Kaidesi Olarak Topla Selâmlama (1800-1919)”, Bilimname, XII,
2007/1, s.189-192. 1297 (1879/1880) tarihinde kaleme alınan Bahriye Kânûnnâme-i Humâyûnu’nun onuncu maddesinde,
velâdet-i hümâyûn münasebetiyle tertip edilecek törenin ne şekilde yapılacağı ve kimlerin nasıl “padişahım çok yaşa!”
diye bağıracağı belirtilmiştir. Bkz. Şakir Batmaz, “1297 (1879/1880) Tarihli Bahriye Kânûnnâmesi’ne Göre Osmanlı
580 Ahmet YÜKSEL
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
gecesinde askerler yüksek sesle “padişahım çok yaşa”10 duasını bağırırlardı.
Sultan Abdülaziz’in Mısır seyahatinden sonra alkış geleneğinin halka sirayet ettiği görülür.
Nitekim Padişah Mısır’dan dönüşünde İzmir’e uğramış ve buradaki çeşitli milletlere mensup
kimselerce büyük alkışlar altında karşılanmış, hatta madam ve madmazeller sokaklarda diz
çökerek: “vive le (Yaşa) Sultan” şeklinde bağırmışlardı.11
II. Abdülhamid döneminde alkışçıbaşı olan Şeyh Tevfik Bey’in anlattığı ve İ. H.
Uzunçarşılı’nın da aktardığı üzere, Osmanlı son döneminde 6, 8 veya 12 Mızıka-i Hümâyûn
hademesinin halka halinde toplanarak yaptıkları üç ayrı çeşit alkış vardı. Biri, “Uğurun hayır ola,
yaşın uzun ola, Hak teâla efendimize ömürler vere, devletinle çok yaşa” idi. Bu, padişah herhangi
bir alay için saraydan çıkarken ve cami çıkışlarında ata ya da arabaya binerken yapılırdı. İkincisinin
sadece baş tarafı değişikti: “Yardımcın Allah ola, yaşın uzun ola, Hak teâla efendimize ömürler
vere, devletinle çok yaşa.” Bu dua ise padişah attan veya arabadan inerken yapılırdı. Ayrıca ikinci
dua padişahın bayramlaşma salonuna her girişinde ve aynı alkışın “Yardımcın Allah ola, devletinle
çok yaşa” şeklindeki kısa haliyle sadrazam ve şeyhülislamın bayram tebriki esnasında yapılırdı. Bir
diğeri ise “Maaşallah, ömr ü devletinle çok yaşa” şeklinde kısa bir alkıştı, sadrazam alayla gelen
padişahı camide karşılarken yapılırdı.12 Ayrıca Abdülhamid’in Cuma namazı için Yıldız Hamidiye
Camii’ne gidişi (Cuma selamlığı) esnasında hademe-i şahaneden on kadarı alkış yapmaya başlar,
askerler üç defa “padişahım çok yaşa” diye bağırırdı.13
Yeni Bir Devir ve Yeni Sesler
İktidarın kaynağını Tanrı’da bulan hükümdarlar, 19. asırdan itibaren büyüsünü yitiren
dünyada teker teker meşruiyet bunalımına düşmeye başladılar. Modern Çağ ile birlikte ulusların
bağımsızlık mücadelesinin imparatorlukların mevcudiyetini tehdit etmeye başlaması14 da buna
eklenince monarkların meşruiyet bunalımı bir kat daha arttı. Hâkimiyetin kaynağının süratle
değişmeye başladığı öyle bir ortamda kendisini Osmanlı tahtında bulan II. Abdülhamid15 için
“padişahım çok yaşa” sözü artık bir alkış veya duadan daha fazlasını ifade ediyordu. Öyle ki
Sultan’ın meşruiyet sağlama, onu koruyup yaşatma ve daha önemlisi halkın kendisine ne kadar
bağlı olduğunu anlama ve ölçme vasıtalarından birisi haline gelmişti. Bunun içindir ki Abdülhamid
bir temsilden ibaret olduğunun ve abartı payının bulunduğunun farkında olmasına rağmen o sesi
seleflerine kıyasla ve modern çağın icaplarının aksine daha fazla duymak arzusundaydı. Ama bu o
kadar kolay değildi. Çünkü artık imparatorluğun dört bir köşesinden o sese muhalif bazı çatlak
Devleti’nde Velâdet-i Humâyûn Kutlamaları”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Mayıs 2007, S.15,
s.31. 10 Batmaz, “Osmanlı Devleti’nde Bir Merasim Kaidesi Olarak Topla Selâmlama (1800-1919)”, s.195. 11 Ahmed Cevdet Paşa, Sultan Abdülhamid’e Arzlar (Ma’rûzât), Haz. Yusuf Halaçoğlu, Babıali Kültür Yay., İstanbul
2010, s.74. 12 Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, s.213-216;Hakan T. Karateke, Padişahım Çok Yaşa! Osmanlı
Devletinin Son Yüz Yılında Merasimler, Kitapyayınevi, İstanbul 2004, s.85-86; (Kitabın ismi, bu çalışmanın varlığı için
bir engel teşkil etmiyor. Çünkü kitap, isminin devamından da anlaşılacağı üzere Osmanlı’nın son dönemindeki
merasimleri konu edinmektedir. O merasimlerde en fazla duyulan alkışlardan birisi olduğuna yukarıda dikkat çekilen
“padişahım çok yaşa” tabiri sadece vurguyu artırmak için tercih edilmiştir). 13 Karateke, Padişahım Çok Yaşa! Osmanlı Devletinin Son Yüz Yılında Merasimler, s.116. 14 Hüseyin Vehbi İmamoğlu-Önder Deniz, “Şark Meselesinin Sultan Abdülhamid Döneminde Gayr-i Müslim Osmanlı
Tebaası Üzerindeki İdari Açıdan Sonuçları”, TURKISH STUDİES, International Periodical For The Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic, ISSN: 1308-2140, Volume 9/4, Spring 2014, www.turkishstudies.net, DOI Number:
http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.6938, p.579.
Karateke, Padişahım Çok Yaşa! Osmanlı Devletinin Son Yüz Yılında Merasimler, s.10. 15 II. Abdülhamid’in tahta çıktığı süreçte imparatorluktaki muhalif unsurların artacağına ilişkin emareler için bkz. Yavuz
Sinan Ulu, “İkinci Meşrutiyet Dönemi Türk Basını Ve Feyz-İ Hürriyet Gazetesi”, TURKISH STUDİES, International
Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, ISSN: 1308-2140, Volume 9/6, Spring 2014,
www.turkishstudies.net, DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.6619, p.1052-1053.
Padişahım Çok Yaşa! Hayır, Yaşasın Hürriyet! II. Adbülhamid Devrinde… 581
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer2014
sesler yükseliyordu. O sesleri duyar gibi olmak ise çok zor değildir. Gözleri ve gayeleri, Sultan’ın
en çok duymak istediği “padişahım çok yaşa” alkışındaki ilk kelimenin yerindedir ve imparatorluk
duvarlarında çalkanıp dururlar: “Yaşasın hürriyet, meşrutiyet ya da bilmem hangi millet veyahut
şahsiyet” şeklinde.
Mesela, 1880 senesinde, Osmanlı’da Meşrutî idarenin tesisinde ön plana çıkan
bürokratların başında gelen Midhat Paşa’nın bir tür sürgün olarak valilik yaptığı Suriye’den Yıldız
Sarayı’na ulaşan havadis kâğıtları arasında Sultan’ın hoşuna gitmeyecek seslerden birisinin
yükseldiğine ilişkin malumat vardır. O senenin 28 Ocak akşamı Şam’da tiyatro oynanırken
seyirciler birdenbire “Yaşasın Midhat Paşa” şeklinde bağrışmaya başlarlar. Seyirciler arasında
bulunan yüzbaşı rütbesindeki bir asker ise ayağa kalkar ve Sultan’ın sesi olur: “Midhat paşa ölsün,
çünkü yaşa lakırdısı padişah efendimize mahsustur!” Bunun üzerine zabit tutuklanıp hapse atılır.16
Meşrutiyetçilerin, Sultan’ın bu kez kulağını değil, ama gözünü tırmalayacak “Yaşasın”
temalı bir teşebbüslerine daha tesadüf edilmiştir: 1899 senesinde Cenevre’de bulunan Osmanlı
İttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarının “Yaşasın Kanun-i Esasi” ibaresinin yanında daha bazı
zararlı kelimeleri kırmızı yazıyla işledikleri kartvizit şeklindeki bir kâğıdın binlerce kopyasını
İstanbul’da sokaklara atılmak üzere “ya göndermiş ya da göndermek üzere oldukları” Dâhiliye
Nezareti tarafından “malum olan bir vasıta” ile haber alınmıştır. Bunun üzerine kâğıtların Osmanlı
ülkesine girişinin engellenmesi veya her nerede görülürlerse imha edilmeleri gerektiği hususunun
ilgili memurlara sıkıca tembih edilmesi Rüsumat, Şehremaneti, Zaptiye, Telgraf ve Posta
Nezaretleri’ne “gayet acil” başlığıyla bildirilmiştir.17
Fransız İhtilali’nden sonra sadece zihinlerine değil, kalplerine kadar işleyen bağımsızlık
duygusunun verdiği coşkunlukla yükselen sesler ise imparatorluk zeminindeki ayrışmanın habercisi
olmaları münasebetiyle II. Abdülhamid ve bürokratları için her zaman daha fazla bir tedirginlik
sebebi olmuştur. Mesela, 1883 senesinde Tuna nehrinde işleyen Avusturya vapurlarından birisinin
Rusçuk limanına uğradığı sırada vapura dâhil olan bir hayli kimse “yaşasın Makedonya istiklali”
diye haykırınca orada bulunan Belgrat’ta görevli 50 kadar Osmanlı zabiti onlara “yaşasın
vatanperverler” şeklinde karşılık vermişlerdi. Yapılan tahkikat neticesinde söz konusu şahısların
Makedonya İhtilal Komitesi’ne mensup oldukları ve ihtilale katılmak maksadıyla Osmanlı
sınırlarına girdikleri anlaşılmıştı.18
Varna Tüccar Vekâleti’nden 19 Eylül 1888 tarihinde Hariciye Nezareti’ne bildirildiği
üzere, bir önceki gün, yani 18 Eylül, Doğu Rumeli’nin Bulgaristan Prensliği ile birleştirilmesine
tesadüf ettiğinden19 Sofya’daki mülkî ve askerî memurlar da aralarında olmak üzere, Bulgarlardan
büyük bir kalabalık sabahleyin kilisede toplanıp dua etmiş, ardından Kışla Meydanı’nda resmigeçit
töreni yapılmıştı. O esnada Sofya Belediye Müdürü tarafından diğer müdürlere tebrik amaçlı
çekilen bir telgrafın sonunda “Yaşasın Müstakil Bulgaristan” ibaresine yer verilmişti.20 Bu
hadiseden 10 yıl sonra, 1898 senesinde Bulgaristan’dan benzer, ama daha endişe verici bir ses
yükseliyordu. O senenin 20 Mart Pazar günü, akşamüstü piknikten dönen Kosova’daki Bulgar
mektebinin talebeleri millî marşlarını ve “kralımız yaşasın, milletimiz çalışsın, Makedonya
toprağına ayak basalım” gibi “zararlı nağmeleri” söyleyerek kasabaya girmişlerdi. Bu haberi
İstanbul’a nakleden Kosova Valisi Hafız Mehmed, azınlık sınıfına uymayan ve türlü mahzurlar
içeren bu gibi durumlara sebebiyet verenler hakkında gerekli işlemleri hemen başlatmıştı. Ayrıca
16BOA, Y.A.HUS, 163/74; 16 Safer 1297/29 Ocak 1880. 17BOA, DH.MKT, 2192/72; 9 Zilhicce 1316/20 Nisan 1899. 18BOA, Y.PRK.ASK, 152/42; 20 Haziran 1299/2 Temmuz 1883 19 Doğu Rumeli Eyaleti, 18 Eylül 1885 tarihinde Bulgaristan prensinin kontrolüne verilmişti. 20BOA, HR.TO, 341/133; 19 Eylül 1888.
582 Ahmet YÜKSEL
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
sürekli tekrar edilmekte olan o tarz münasebetsizliklere son vermenin düzeni muhafaza için gerekli
olduğundan yola çıkarak merkezî idareden şimdi ne yapması gerektiğini soruyordu.21
Balkan topraklarından yükselenlerin yanında, Abdülhamid’in bizzat veya daha net işiteceği
kadar yakınında yükselen benzer sesler de hiç eksik olmuyordu. O sesler tahmin edilmesi pek güç
olmayacağı üzere, imparatorluk başkenti çevresinde daha yoğun olarak kümelenen Ermeni ve
Rumlara aitti. Mesela, 1895 yılının 9 Haziranında Ermeni hastanesinde (İspitalya/Hospital) yapılan
ve akşama kadar devam eden toplantıya katılan Ermeniler “manasız” şarkılar söylemiş ve
“yaşasın” bağırtılarıyla alkış tutmuşlardı. Bu durumdan Saray’ı haberdar eden ve sultanın
jurnalcilerinden olduğu anlaşılan Rahim’in dikkat çektiği üzere toplantı süresince 200 kadar polis
ve jandarma memuru hastane çevresinde devriye gezdirilmiş ve bir önceki toplantılarında yaşanan
rezaletlerin hiçbirisine meydan verilmemişti.22 Ancak aynı ses bir yıl sonra Erzurum’dan
yükseliyordu. Vali Rauf’un İstanbul’a şifreyle gönderdiği telgrafta belirttiği üzere, 17 Ermeni
tarafından Erzurum’a 1,5 saat uzaklıkta bulunan Muturku23 adlı manastırda bir içki meclisi tertip
edilmiş ve meclisten “Yaşasın Ermenistan” nidaları yükselmişti. O esnada fesatçılardan birisi
ayağa kalkıp “mademki bu kadar kan döküldü, bu yolda kanlarımızın son damlasını dahi döküp
Ermenistan bağımsızlık heyetinin teşkili için gereken tedbir ve teşebbüsten geri durmayacağız”
demişti.24
Osmanlı bütünlüğüne, hatta varlığına kasteden “yaşasın” teması bazen sadece bir ses
hükmünde kalmıyor, imparatorluk yöneticilerinin karşısına açık bir tehdit olarak dikilebiliyordu.
1878 senesine ait bir kayda göre, son 4 yıldır Berlin’de bulunan Çalıkyan adındaki bir Ermeni
sadece Osmanlı Hükümeti aleyhine düşmanca bir takım makaleler neşretmekle kalmıyor,
konuştuğu kimselere “ben padişahın ve Türkiye’nin en birinci düşmanlarındanım, elimden geleni
icra edeceğim. Ya ben öleceğim yahut Türkiye’yi öldüreceğim” demekten çekinmiyordu. Çalıkyan
esasında İstanbulluydu ve anlaşılmayan bir sebepten ötürü önce Fransa’ya, ardından Berlin’e
geçmişti. Şimdi Osmanlı hükümeti onun Almanya topraklarından çıkarılması ve mümkünse
İstanbul’a gönderilmesi için Berlin Büyükelçisi Tevfik Bey kanalıyla Alman hükümeti nezdinde
bazı teşebbüslerde bulunuyor ve 4 gün kadar kısa bir süre sonra da arzu edilen netice alınıyordu.
Tevfik Bey’in şifre ile İstanbul’a bildirdiği üzere, Almanya Dışişleri Bakanı 4 Kasım 1878
tarihinde kendisine Çalıkyan’ın Almanya’dan kovulması için Berlin Polis İdaresi’ne emir
verileceğini bildirmişti. Almanya, Osmanlı İmparatorluğu ile o dönemde dostane ilişkiler içerisinde
bulunma gayretinden, daha da önemlisi kendisi de benzer problemlerle uğraştığından dolayı
İstanbul’un isteğini yerine getirmişti. Nitekim yine Tevfik Bey kanalıyla öğrenildiği üzere, o sıralar
Berlin Harbiye Mektebi’nde okuyan 180 kadar öğrencinin adeta bir isyana kalkışıp, zabitlerine
karşı “hürriyet ve anarşi yaşasın” diye bağırdıkları, bu nedenle Magdeburg kalesine
hapsedildikleri Alman gazetelerinde yazıyordu.25
Osmanlı İmparatorluğu ile aynı kaderi paylaşan Avusturya’nın da “yaşasın” tabiriyle
bezenmiş tehditlerle karşılaşması asrın doğal kabul edilmesi gereken gelişmelerindendi. Bir örnek
olmak üzere, 1903 senesinin 11 Aralık’ında Selanik’teki Avusturya posta kutularından birinde
“Sakının! 28 Teşrinisani’den 1 Kânunusani 1904 tarihine kadar tarafımızdan yakılacaksınız,
yaşasın hürriyet” ibaresini ihtiva eden, 3 Aralık’ta kaleme alınmış bir mektup bulunmuştu. Durum
21BOA, DH.ŞFR, 222/5; 9 Mart 1314/21 Mart 1898. 22Y.PRK.ZB, 15/103; 29 Mayıs 1311/10 Haziran 1895. 23 Muturku, Erzurum’da Ermenilerin meskûn olduğu köylerden birisiydi ve orada Surb (Aziz) Lusavoriç Manastırı
bulunuyordu. 24BOA, Y.A.HUS, 360/83; 29 Rebiyülahir 1314/7 Ekim 1896. 25BOA, Y.PRK.EŞA, 20/60; 19 Teşrinievvel 1294/31 Ekim 1878.
Padişahım Çok Yaşa! Hayır, Yaşasın Hürriyet! II. Adbülhamid Devrinde… 583
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer2014
Selanik’teki Avusturya elçisi tarafından Osmanlı yönetimine iletilince, mektubun kimler tarafından
yazılıp posta kutusuna bırakıldığının tespit edilmesi için hemen bir tahkikat başlatılmıştı.26
Sesin veya ibarenin kazandığı anlam veya savurduğu tehdit nedeniyle II. Abdülhamid ve
ekibinin duyduğu rahatsızlık artık sadece
azınlıklarla sınırlı değildi. “Yaşasın”
kelimesiyle başlayıp “padişah veya
Devlet-i Aliyye” ile devam etmeyen
tabirler çoğun bir tehdit olarak
algılanıyordu. Mesela, 1900 senesinde,
İskenderun’da yaşayan Osmanlı
tebaasından Nafuz adına gönderilen,
bezden üretilmiş ve ortasında “Yaşasın
Fransa” ibaresi yazılı olan bir bandıra
gümrüğe takılmıştı. Oradaki Fransa
Konsolosluğu’nda görevli tercümanın
bandıranın geçişinde ısrarcı bir tavır
takınması, Osmanlı gümrük memurlarını
şüpheye düşürmüş, bu nedenle ne
yapılması gerektiği Rüsumat Emaneti’ne,
oradan da Dâhiliye Nezareti’ne
sorulmuştu.27
1902 senesinde yaşanan Fransa eksenli bir başka örnek hadise ise “yaşasın” kelimesinin
bahsedilen şekildeki kullanımının imparatorluk yöneticilerinin zihninde nasıl bir algı yarattığını
daha güzel yansıtıyor. O sene Bursa’da henüz resmî ruhsatı olmadığı halde açılan bir Fransız
mektebinin talebeleri teneffüs esnasında mektepleri bahçesinde “vive la Frans” yani “yaşasın
Fransa” diye bağırmışlardı. Esasında öğrenciler bütün Fransızlar gibi ülkelerine duydukları sevgiyi
yansıtan bir söz öbeğini dile getirmişlerdi. Ancak Osmanlı yöneticileri için bu bağırtı o tarz
mekteplerin varlıklarını borçlu oldukları padişah müsaadesini ihlal eden aykırı bir davranış ve bir
“nümayiş” olarak değerlendirilmişti. Bu nedenle hemen bir tahkikat başlatılması ve bu gibi hallerin
bir daha yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınarak neticenin bildirilmesi gerektiği Maarif
Nezareti’nden Bursa’nın bağlı olduğu Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğü’ne yazılmıştı.28
Esasında o kavramın sebebiyet verdiği sürtüşmeler sadece imparatorluğun gerçek anlamda
son hükümdarı olan II. Abdülhamid devrine özgü değildi. Sonraki sultanlar ve onlar adına ülkeyi
yöneten İttihatçı bürokratların veya ardıl hükümetlerin iktidarı zamanında da muhalif ses ve
yazıları görüp işitmek pekâlâ mümkündü. Mesela 1910 senesinin 28 Nisan gecesi, Büyük Kabristan
Caddesi’ndeki muhallebici Stefan’ın çırağı Yuvan “Yaşasın Arnavutlar ve Arnavutların padişahı
Prens Kiga” şeklinde bağırma cüreti gösterince soluğu Divân-ı Harb-i Örfî’de almıştı.29 Aynı yılın
4 Eylül Pazar günü Kozyatağı’ndaki Rumlar gerçekleştirdikleri ayinin ardından kilise civarında
inşa etmeyi düşündükleri Çan kulesinin temel atma merasimi esnasında meşrutiyet idaresinin
güzelliklerinden bahsedip, ayrıca padişah, patrik ve metropolitleri için dua ettikten sonra Rumca
“Yaşasın Yunanlılar” diye bağırmışlardı. İskele Merkezi Memurluğu’ndan Üsküdar Polis
Müdürlüğü’ne ulaşan habere göre herhangi bir hadise yaşanmadan herkes dağılmıştı.30
26BOA, BEO, 2230/167217; 13 Ramazan 1321/3 Aralık 1903. 27BOA, DH.MKT, 2432/129; 5 Şaban 1318/28 Kasım1900. 28BOA, MF.MKT, 608/23; 9 Zilkade 1319/17 Şubat 1902. 29BOA, DH.EUM.THR, 33/12; 4 Cemaziyülevvel 1328/14 Mayıs 1910. 30BOA, DH.EUM.VRK, 4/8; 22 Ağustos 1326/4 Eylül 1910.
584 Ahmet YÜKSEL
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
İmparatorluğun son demlerinde Ermenilerin “yaşasın” nidalarını daha gür ve bir enstrüman
eşliğinde işitmek mümkündü. Mesela 1919 yılında, 10 Ermeni bir akşamüstü İzmit’te Adliye
dairesi olarak kullanılan binanın arka tarafındaki meydanda alenen içki içip laterna31 çaldırarak
“yaşasın Ermenistan, kahrolsun Türkiye” nağmesini pek yüksek sesle ve aralıksız olarak tekrar
etmişlerdi. İzmit Mutasarrıfı’nın ifadesi olmak üzere, “bu zırıltının” kesilmesi için 2 polis memuru
gönderilmiş, ancak Ermeniler onlara kulak asmamıştı. Bunun üzerine 6 polis memuru daha oraya
sevk edilmiş, ancak Ermeniler sadece bulundukları yeri terk edip bu kez sokaklarda bağıra çağıra
dolaştıktan sonra bir Ermeni mezarlığına gitmişlerdi. Onların ardından mezarlığa giden polislerce
yapılan inceleme neticesinde çaldıkları laternanın ruhsatsız olduğu anlaşılınca kolu sökülüp alınmış
ve kendileri de karakola götürülmüştü. Sonra haklarında düzenlenen sorgu evrakı adliyeye havale
edilmiş ve çağırılan Ermeni murahhası vekiline de gerekli uyarılarda bulunulmuştu.32
Bu görüntü altında, II. Abdülhamid devrinden itibaren “padişahım çok yaşa” sözünün artık
sadece merasimlerde tekrar edilen kuru bir lakırdı yahut padişah için edilen bir dua olmanın
ötesinde, imparatorluğun bir bütünlük içerisinde ve monarşist sistemle varlığını devam
ettirebilmesi için Osmanlı vatandaşlarının tümü tarafından zikredilmesi gereken bir sembol haline
geldiği değerlendirmesini yapmak kolaylaşıyor. Nitekim Abdülaziz’in Mısır seyahatinden sonra
halka daha fazla sirayet ettiğine yukarıda dikkat çekilen söz Abdülhamid devrinden itibaren artık
sadece kulağa değil, göze ve elbette kalbe hitap etmeye başlamıştır. Bu iddiayı destekler birçok
örnek vardır. Mesela “padişahım çok yaşa” sözü 1889 yılının 4 Kasım gecesi bir elektrik ışığıyla
ve Osmanlıca olarak Kayser adındaki zırhlının bacasının bitişiğine işlenmişti. Sultanın
jurnalcilerinden olduğu anlaşılan Rıfat’ın haber verdiği üzere, bir sonraki gece aynı dua aynı
zırhlıya, ama bu kez ecnebi alfabesiyle kazınmıştı.33
20. asrın hemen başında “padişahım çok yaşa” ibaresinin işlendiği bir levha Osmanlı
donanmasının bir tertibatı olarak düşünülmüştü ve süratle yapılmaktaydı. Levhanın ön ve arka
tahtaları Yıldız Sarayı civarındaki direkler ve sütunların yanında sergi bahçelerinden sağlanan
malzemeyle tamamlanmıştı. Bir gün sonra, 29 Ağustos 1901 tarihinde ise bezleriyle diğer
noksanlarının giderileceğinden ve bunun için Birinci Sanayi Alay Kaymakamı’nın da aralarında
bulunduğu 35 İdadî personelinin görevlendirildiğinden bahsediliyordu.34
İbarenin yaygınlaşması elbette sadece bir yerlere nakşedilmesinden ve görselliğinin ön
plana çıkarılmasından ibaret değildi. Yeni bir müessesenin açılışında veya yeni bir kanunun
uygulama sahasına aktarılmasında “padişahım çok yaşa” sesini duymak pekâlâ mümkündü. Bir
örnek olmak üzere, 1906 senesinde Karacaabad Kazası’nda mahkemelerin yeniden teşkilatlanması
münasebetiyle tertip olunan merasimde hazır bulunanlar II. Abdülhamid için dualar ettikten sonra
“padişahım çok yaşa” şeklinde tempo tutmuşlardı.35
Aksi fikirlerle karşılaşılmadığı takdirde, zihinlerde etkili izler bırakabilen “padişahım çok
yaşa” sözünün artık okullarda hep bir ağızdan tekrar ettiriliyor36 olması da konu bakımından önemli
bir gelişmedir. Biraz abartılmış hissi uyandırıyor olmakla birlikte, Halep Maarif Müdürü’nün 1902
senesine ait yazdıkları bu noktada paylaşılmaya değerdir: Halep merkezde Selimiye adında yeni
mahalleler oluşturulmuştu. Ancak vilayet, belde ve mahallenin ileri gelenlerinin evleri cami ve
şehirden çok uzakta kalmıştı. Civarlarında İslam mektebi de olmayınca çocuk veya torunları için,
gece-gündüz eğitim veren ecnebi müesseselerine müracaat etmek zorunda kalmışlardı. Ancak kısa
31 Laterna, kolu çevrilerek çalınan sandık biçiminde bir tür orgdur ve özelikle İstanbullu Rumların vazgeçemediği
çalgılardan birisi olmuştur. 32BOA, DH.EUM.2.Şb, 66/36; 27 Kanunusani 1335/27 Ocak 1919. 33BOA, Y.PRK.MYD, 8/86; 11 Rebiyülevvel 1307/5 Kasım 1889. 34BOA, Y.PRK.ASK, 173/103; 13 Cemaziyülevvel 1319/28 Ağustos 1901. 35BOA, TFR.I.SL, 102/10137; 19 Safer 1324/14 Nisan 1906. 36 Karateke, Padişahım Çok Yaşa! Osmanlı Devletinin Son Yüz Yılında Merasimler, s.217.
Padişahım Çok Yaşa! Hayır, Yaşasın Hürriyet! II. Adbülhamid Devrinde… 585
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer2014
bir süre sonra kendilerini rahatsız eden bu durumdan kurtuldular. Çünkü Sultan Abdülhamid’in bir
ihsanı olmak üzere ve kesin talimatı doğrultusunda “her yüzden çalışılarak” bir muntazam iptida
mektebi tesis edildi. Açılışı ise Sultan’ın tahta çıkışının yıldönümüne tesadüf eden o “mesut güne”
denk getirildi. Mahalleli hemen ecnebi mekteplerinde okuyan kız ve erkek çocuklarını yeni
mektebe kaydırdılar. Bu gelişmeden sonra -artık bu çalışmaya hayat veren o sesin duyulması an
meselesiydi ki- öğrenciler daha ilk imtihanlarını verirken okuldan “padişahım çok yaşa” duası
yükselmeye başladı. Maarif Müdürü’ne göre bu ses zaten öteden beri bütün Müslümanların
kalplerine nakşedilmiş, ayrıca tüm talebelerin diline dolanmıştı. Dahası birkaç kız çocuğu
tarafından bir levhaya nakşedilmişti. Bu sahneyi iftiharla müşahede ettiğini kaydeden Müdür Bey
şimdi onu bizzat görmesi için İstanbul’a, Maarif Nazırı’na gönderiyordu.37
Söz öbeğine ilişkin tekrarların Balkan coğrafyasından veya gayrimüslim cemaatler
arasından ve onlara ait okullardan yükseliyor olması ise elbette padişah için daha ayrı bir güven
unsuru ve sevinç kaynağı idi. Bu noktada İstanbul ile Atina’daki Osmanlı elçisi arasında cereyan
eden 1885 tarihli yazışma önemlidir. Galos Konsolosluğu’ndan telgrafla Atina Elçiliği’ne, oradan
da İstanbul’a aktarıldığı üzere, 27 Eylül’de Atina Kabinesi tasarruf kaidesine uygun olarak Yunan
ordusunun sayısını azaltma yönünde bir karar almıştı. Ancak Doğu Rumeli (Filibe) Hadisesi
üzerine kararın rafa kaldırılması gerekmişti. Bunun üzerine Yunanlılardan büyük bir kalabalık
Galos’taki Osmanlı konsolosluğunun önünde toplanarak “yaşasın zât-ı şahane, yaşasın devlet-i
âliyye, mahvolsun Bulgarlar” şeklinde tezahüratta bulunmuşlardı. Bu ise elbette II. Abdülhamid’in
memnuniyetine vesile olmuş, bu münasebetle Galos’taki toplantıya katılan Rum ileri gelenlerine
gayet gizli tutulmak şartıyla, hem kendisi hem devleti adına memnuniyet bildirilmesi Galos
37BOA, MF.MKT, 537/26; 15 Teşrinievvel 1318/28 Ekim 1902.
586 Ahmet YÜKSEL
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
Konsolosu’na tembih edildiği gibi, birer nişan takdim edilmesi için de Hariciye Nazırı’na gizli bir
emir yazılmıştı.38
1891 senesinde ise Kumkapı’da bulunan Havuzlu ve Merdivenli (Nerdibanlı) adındaki
Rum kiliselerine ait bir mektebin 200 kadar erkek talebesi 29 Mayıs sabahı hocalarıyla birlikte
Kumkapı İstasyonu’ndan bindikleri şimendiferle Balıklı Kabristanı’na gidiyor ve akşamüzeri geri
dönüyorlardı, dönüş yolunda ve sonra kilisede durup hep bir ağızdan “padişahım çok yaşa” duasını
“zito”39 sesleriyle birlikte gökyüzüne haykırıyor ve dağılıyorlardı.40 1904 senesinde de, Halep
Fevkalade Kumandanlığı Vekâleti’nden Seraskerliğe, oradan Serasker Rıza imzasıyla İstanbul’a
aktarıldığı üzere, Sis Katoğikos Kilisesi’nde41 padişahın ömrünün uzun olması için edilen duaların
ardından ahali üç defa “padişahım çok yaşa” duasını bağırmıştı.42
Ses ve söz, Abdülhamid’in arzu ettiği gibi görülüp işitilmeye devam ederken, kazanmış
olduğu hassasiyet onu daima bir endişenin içinde tutuyordu. En ufak bir yanlış kullanım veya
yanlış anlaşılmaya meydan verecek bir kullanım müdahaleyi beraberinde getiriyordu. Mesela 1889
senesinde Hasanpaşa Karakolhanesi’nin önüne konulan levhalardan birisinin üzerinde “padişahım
çok yaşa nida eden Şah ile” şeklinde bir ibarenin bulunduğu haber alınınca hemen harekete
geçilmiş, şayet haber doğru ise ilgililer tabelanın kaldırtılması yönünde ikaz edilmişti.43
1892 senesinde ise üzerinde “efendimiz çok yaşa” ibaresinin yazılı olduğu basmalar
İskenderiye gümrüğüne takılmıştı. Gümrük memurları basmaların geçişine onay verip vermeme
noktasında bir tereddüde düşünce nasıl bir muamelede bulunmaları gerektiği hükümet merkezinden
soruldu. Yapılan incelemeler neticesinde, basmaların Mısır Hidivi’nin dairesine ve oraca kullanıma
özel olduğu anlaşılınca geldikleri mahalle iade edilmeleri gerektiğine hükmedildi.44 Aynı yıl aynı
tereddüdün yaşanmasına tüccar Markoci adına İstanbul’a giriş yapmak arzusu taşıyan ve üzerinde
“padişahım çok yaşa” tabirinin yazılı olduğu tütün kutuları sebebiyet vermişti. Bu nedenle
kutulardan birisi numune olarak ve geçişleri uygun mudur sorusuyla Galata Gümrük Nezareti’nden
Rüsumat Emaneti’ne, oradan özel bir memura teslim edilerek Dâhiliye Nezaretine ve nihayet
Sadaret’e ulaştırıldı.45 Cevap ise bürokrasinin özüne uygun olarak tam tersi istikamette ve iki hafta
sonra (24 Aralık 1892) Galata’ya ulaştı: “Kutuların geçişinde bir mahzur yoktur.”46
1893 senesinde Avrupa’ya gönderilmek üzere Aydın Valiliği’ne bağlı Demirci’de imal
edilen küçük halılar ise tütün kutuları kadar şanslı değillerdi. Her ne kadar Abdülhamid ve
bürokratlarını endişelendiren herhangi bir siyasî kaygı veya tehdit içermiyor olsalar da üzerlerine
“padişahım çok yaşa” ve “padişahlar padişahı günahımı af eyle” ibareleri işlenmişti. Bu
ibarelerin halılar üzerinde bulunarak ayaklar altında kalması ise imparatorluk yöneticilerini rahatsız
etmişti. Bu nedenle onların yerine halılara Osmanlı ülkesinde üretildiklerine dair daha münasip ve
zararsız sözlerin nakşettirilmesinin gerekli olduğu yönünde II. Abdülhamid imzasını taşıyan 3
Mayıs 1309 tarihli bir emir çıkarıldı ve Aydın Vilayeti’ne gönderildi. Emir üzerine vilayetçe bir
38BOA, Y.A.HUS, 183/29; 17 Zilhicce 1302/27 Eylül 1885. 39 Rumca “yaşasın” demektir. 40BOA, Y.PRK.ZB, 8/48; 20 Şevval 1308/29 Mayıs 1891. 41 Katoğikos, Ermeni Kilise hiyerarşisinde en yüksek ruhanidir. Bu ruhaninin bulunduğu makama da Katoğikosluk denir.
Sis ise bugün Adana iline bağlı Kozan'ın eski adıdır. Sis Katoğikosluğu, 1293’te Katoğikos’un buraya yerleşmesi ile ana
ruhani merkez vazifesi görmüş, bu makamın Eçmiadzin’e tekrar taşınması ile 1441’den itibaren ana merkez iddiasını
sürdürerek bölge Ermenilerinin ruhani liderliğini yürütmüş merkezdir. Bkz. Canan Seyfeli, “Ermeni Kilisesi’nde
Katoğikosluk: Sis (Kozan) Katoğikosu Maraşlı Kefsizyan (1871-1894)”, I. Kahramanmaraş Sempozyumu, (6-8 Mayıs
2004), II, İstanbul 2005, s.617. 42BOA, DH, TMIK-M, 181/19; 19 Cemaziyelahir 1322/31 Ağustos 1904. 43BOA, DH.MKT, 1652/122; 4 Muharrem 1307/31 Ağustos 1889. 44BOA, DH.MKT, 1971/58; 18 Zilhicce 1309/14 Temmuz 1892. 45BOA, DH.MKT, 2031/88; 20 Cemaziyülevvel 1310/10 Aralık 1892 46BOA, DH.MKT, 2034/77; 4 Cemaziyelahir 1310/24 Aralık 1892.
Padişahım Çok Yaşa! Hayır, Yaşasın Hürriyet! II. Adbülhamid Devrinde… 587
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer2014
tahkikat başlatıldı. Tahkikatın neticesi, İstanbul’daki yöneticilerin halılar hakkında önemli bir
detayı gözden kaçırdıklarını açığa çıkardı. Çünkü Demirci’nin bağlı olduğu Saruhan Sancağı
Mutasarrıflığı’ndan yapılan açıklamaya göre, incelemeye konu olan halılar duvarlara asılmak, yani
bir süs eşyası olarak kullanılmak amacıyla ve Avrupa’dan gelen sipariş üzerine üretilmekteydi.
Ayrıca iki türde imal edilmekte olan halılardan birer örnek getirtilerek incelenmiştir. Birinin iki
başına, biri doğru diğeri ters şekilde ve kolayca okunamayacak derecede düzensiz bir yazı ile
Feridüddin Attar’ın “Pâdişâhâ cürm-i mâ-râ der-güzâr”47 şeklindeki meşhur mısrası işlenmiştir.
Diğerinin üzerinde ise Osmanlıca, ama aynı şekilde okunması pek mümkün olmayan bir takım
şekiller vardır. Halıları getiren adamın ifadesi olmak üzere, Demirci’de üretilen ve o günden sonra
üretimi devam edecek olan 40-50 kadar halıya söz konusu ibarelerin yanında güzel ve okunaklı bir
yazı ile “padişahım çok yaşa” ibaresi nakşedilecektir. Ayrıca artık halılara, padişah imzalı emirde
yer alan ibarelerin yerine “Memalik-i Osmaniyye’den Aydın Vilayeti mamulâtı” sözünün güzel bir
yazı ile nakşettirilmesi gerektiği Aydın Valiliği’ne vekâlet eden Defterdar Efendi tarafından
ilgililere tebliğ edilmiştir. Defterdar Efendi ayrıca üzerlerindeki yazılar hariç olmak üzere halıları
çok beğenmiştir. Onun izlenimleri olmak üzere, rengârenk halılar hakikaten pek güzeldir ve yeni
bir tarzda (nev-zemin) üretilmiştir. Bu münasebetle kendisinde, gerek bahsettiği gerekse Demirci’de
halen tezgâhta üretimi devam eden ve üzerinde “padişahım çok yaşa” ibaresinin nakşedildiği diğer
iki halının dışarıdan birisine satılmasına veya Avrupa’ya gönderilmesine meydan verilmeksizin ve
maliyetlerinin de sahiplerine ödenmesi suretiyle satın alınıp II. Abdülhamid’e hediye edilmesi gibi
bir fikir uyanmıştır. 48
Çalışmanın sınırlarını fazlasıyla aşıyor olmakla birlikte, “padişahım çok yaşa” sözünün,
tarihe karışmazdan iki yıl evvel Osmanlı saltanatından yana olanlar için artık rakipler karşısında
zaferi tescil eden bir simge haline geldiğine dikkat çekmekte yarar vardır. Örneğin, Damat Ferit
Hükümeti tarafından Nisan 1920’de teşekkül eden Kuvâ-i İnzibâtiyye (Hilafet Ordusu) birlikleri,
kuruluşundan bir ay sonra Bolu’da Kuvâ-i Milliye birlikleriyle gerçekleşen “müthiş çarpışmadan”
muzaffer çıkmış ve esir edilen 70 kadar Kuvâ-i Milliye neferi Belediye dairesi önüne götürülüp üç
defa “padişahım çok yaşa” diye bağırtıldıktan sonra serbest bırakılmıştı.49
Tabirin veya duanın Abdülhamid devrinden itibaren kazandığı yeni boyuta ve ayrıca ona
muhalif olarak yükselen seslere ilişkin arşiv vesikalarına yansıyan bilgilerden ulaşılabilenler ana
hatlarıyla yukarıda aktarıldığı gibidir. Eğer mübalağa değilse, Abdülhamid’in hanımlarından
Behice Sultan’a ait bir hatıra ile Konstantinopolis adındaki Rumca gazetede yer alan bir haber
konuyu özetlemeye yeter niteliktedir. Hatıraya göre, Abdülhamid’in çok sevdiği bir papağanı
vardır. Normalde hiç konuşmayan papağan sadece ayak sesinden tanıdığı Abdülhamid’in her
yanından geçişinde “padişahım çok yaşa!” diye bağırmaya başlıyor, bunun üzerine Sultan da
yanına gidiyor ve “aferin benim papağanım, aferin sana!” diyerek onu okşadıktan sonra yoluna
devam ediyordu.50 Ancak bu sevgi gösterisinin o şekilde cereyan ettiği esnada, İstanbul’da Rumca
yayınlanan Konstantinopolis gazetesinin 20 Temmuz 1887 tarihli baskısında yer alan bir habere
göre, Viyana’nın aristokratlara mahsus bir mahallesinde bulunan büyük bir konağın penceresinden
“yaşasın Bulgaristan!” şeklinde bir ses yükseliyordu ve sabahtan akşama kadar devam eden o sesi
çıkaran da gümüş kafeste yaşayan bir papağandı.51
47 Söz; “Mâ günahkârîm ü tu âmirz-kâr” şeklinde devam eder ve “Ey padişah bizim cürmümüzü affet, Biz günahkârız sen
affedicisin” anlamını taşır. Bkz. Feridüddin Attar, Pendname, Ter: Yusuf Çetindağ, Etkileşim Yay., İstanbul 2013, s.48. 48BOA, Y.Mtv, 78/82; 9 Zilkade 1310/25 Mayıs 1893. 49BOA, DH.EUM-AYŞ, 40/43; 22 Şaban 1338/11 Mayıs 1920. 50 Ekinci, Ekrem Buğra, “Behice Sultanla Altı Ay”, Tarih ve Düşünce, Ocak-Şubat 2005/1, ss.36-46. 51BOA, Y.PRK.TKM, 10/61; 20 Şevval 1304/12 Temmuz 1887.
588 Ahmet YÜKSEL
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
Sonuç
“Padişahım çok yaşa” duası Osmanlı’nın ilk devirlerden 19. asrın başlarına gelene kadar
imparatorluk sınırları içerisinde, can telaşıyla veya coşkunlukla savrulan birkaç cılız ses dışında
herhangi bir muhalefetle karşılaşmadan varlığını sürdürmüştü. Ancak Fransız İhtilali’yle birlikte
artan milliyetçi eğilimler çok uluslu yapıların tümü için geçerli olduğu üzere, Osmanlıların siyasî
bütünlüğüne de tehditler savurmaya başlamış, artık imparatorluk içinde ve bazen dışında “yaşasın
hürriyet” ve “yaşasın meşrutiyet” gibi sesler yükselmeye başlamıştır. Bu yükseliş sadece padişaha
muhalefetin değil, aynı zamanda onun hâkimiyetinin kaynağını değiştirme ve ülkesinde modern
devlet anlayışını yerleştirme gayretinin bir yansıması olmuştur. Nihayet o seslerin, II. Abdülhamid
devrinden itibaren “padişahım çok yaşa” nidasını bastırmaya başlaması imparatorluk
yöneticilerinin tedirginliğine sebep olmuştur. Bu sürecin doğal neticesi ise tabirin yeni bir boyut
kazanması ve artık bir ses olmanın ötesinde imparatorluğun varlık ve bütünlüğü için bir sembol
halini alması olmuştur. Ancak II. Abdülhamid ve bürokratları imparatorluk dâhilinde o sesin eskisi
gibi pürüzsüz bir yükseliş göstermesi için ne kadar gayret etmişseler de artık karşılarında daima
modern çağın muhalif seslerinden birini bulmaktan kurtulamamışlardır.
KAYNAKÇA
A) Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) Vesikaları
Babıâli Evrak Odası (Arşivi) Belgeleri (BEO):2230/167217.
Dâhiliye Nezareti Tesri-i Muamelat ve Islahat Komisyonu (DH, TMIK-M): 181/19.
Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti İkinci Şube (DH.EUM.2.Şb): 66/36.
Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Tahrirat Kalemi (DH.EUM.THR): 33/12.
Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti Evrak Odası Belgeleri (DH.EUM.VRK): 4/8.
Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Asayiş Kalemi Belgeleri (DH.EUM-AYŞ): 40/43.
Dahiliye Nezareti Mektubi Kalemi (DH.MKT): 1652/122; 1971/58; 2031/88; 2034/77; 2192/72;
2432/129.
Dahiliye Nezareti Şifre Kalemi Belgeleri (DH.ŞFR): 222/5.
Hariciye Nezareti Tercüme Odası (HR.TO): 341/133.
Maarif Nezareti Mektubi Kalemi (MF.MKT): 537/26; 608/23.
Rumeli Müfettişliği Selânik Evrakı (TFR.I.SL): 102/10137.
Yıldız Sadaret Hususî Maruzat Evrakı (Y.A.HUS): 163/74; 183/29; 360/83.
Yıldız Mütenevvî Maruzat Evrakı (Y.Mtv): 78/82.
Yıldız Perakende Evrakı Askerî Maruzat (Y.PRK.ASK): 152/42; 173/103.
Yıldız Perakende Evrakı Elçilik, Şehbenderlik Ve Ataşemiliterlik (Y.PRK.EŞA): 20/60.
Yıldız Perakende Evrakı Yaveran ve Maiyyet-i Seniyye Erkan-ı Harbiye (Y.PRK.MYD): 8/86.
Vesikalar “Fon Adı, Dosya/Gömlek Numarası, Hicrî-Rumî/Miladî Tarih” şeklinde gösterilmiş, ayrıca tam künyeleri
metin içerisinde verildiğinden burada sadece dosya ve gömlek numaraları gösterilmiştir.
Padişahım Çok Yaşa! Hayır, Yaşasın Hürriyet! II. Adbülhamid Devrinde… 589
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer2014
Yıldız Perakende Evrakı Tahrirat-ı Ecnebiye Ve Mabeyn Mütercimliği (Y.PRK.TKM): 10/61.
Yıldız Perakende Evrakı Zaptiye Nezareti Maruzatı Analitik Envanteri (Y.PRK.ZB): 15/103;
8/48.
B) Basılı Kaynaklar
Ahmed Cevdet Paşa, Sultan Abdülhamid’e Arzlar (Ma’rûzât), Haz. Yusuf Halaçoğlu, Babıali
Kültür Yay., İstanbul 2010.
Ahmed Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, IV, Matbaa-i Osmaniye, İstanbul 1309.
Ali Seydi Bey, Teşrifat ve Teşkilatımız, Haz. Niyazi Ahmet Banoğlu, Tercüman 1001 Temel Eser,
(Baskı yeri ve yılı belirtilmemiş).
BATMAZ, Şakir, “1297 (1879/1880) Tarihli Bahriye Kânûnnâmesi’ne Göre Osmanlı Devleti’nde
Velâdet-i Humâyûn Kutlamaları”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi,
Mayıs 2007, S.15, ss.23-38.
BATMAZ, Şakir, “Osmanlı Devleti’nde Bir Merasim Kaidesi Olarak Topla Selâmlama (1800-
1919)”, Bilimname, XII, 2007/1, ss.187-199.
EKİNCİ, Ekrem Buğra, “Behice Sultanla Altı Ay”, Tarih ve Düşünce, Ocak-Şubat 2005/1, ss.36-
46.
FERİDÜDDİN Attar, Pendname, Ter: Yusuf Çetindağ, Etkileşim Yay., İstanbul 2013.
İMAMOĞLU, Hüseyin Vehbi-Deniz, Önder, “Şark Meselesinin Sultan Abdülhamid Döneminde
Gayr-i Müslim Osmanlı Tebaası Üzerindeki İdari Açıdan Sonuçları”, TURKISH STUDİES,
International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic,
ISSN: 1308-2140, Volume 9/4, Spring 2014, www.turkishstudies.net, DOI Number:
http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.6938, p.577-595.
KARATEKE, Hakan T., Padişahım Çok Yaşa! Osmanlı Devletinin Son Yüz Yılında Merasimler,
Kitapyayınevi, İstanbul 2004.
Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lûgat-İt-Türk Tercümesi, I, Çev. Besim Atalay, TDK Yay., Ankara
1939.
KURTARAN, Uğur, “Osmanlı Devleti’nde Şehzadelik Kurumuna Yeni Bir Bakış: Şehzadelerin
Doğumu, Yetiştirilmesi Ve Tahta Çıkış Süreçleri Hakkında Bir Değerlendirme”, TURKISH
STUDİES, International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish
or Turkic, ISSN: 1308-2140, Volume 9/4, Spring 2014, www.turkishstudies.net, DOI
Number: http://dx.doi.org/661910.7827/TurkishStudies.6944, p.759-778.
ORTAYLI, İlber, Osmanlı Sarayında Hayat, Yitik Hazine Yay., İzmir 2008.
ÖZCAN, Abdülkadir, “Alkış”, TDV. İA, II, İstanbul 1989, ss.470-471.
PAKALIN, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, I, MEB Yay., İstanbul
1983.
PALA, İskender, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Kapı Yay., İstanbul 2005.
SERTOĞLU, Midhat, Resimli Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi, İskit Yay., İstanbul 1958.
590 Ahmet YÜKSEL
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/7 Summer 2014
SEYFELİ, Canan, “Ermeni Kilisesi’nde Katoğikosluk: Sis (Kozan) Katoğikosu Maraşlı Kefsizyan
(1871-1894)”, I. Kahramanmaraş Sempozyumu, (6-8 Mayıs 2004), II, İstanbul 2005,
ss.617-634.
Türk Dil Kurumu Sözlüğü, 11. baskı, Ankara 2011.
ULU, Yavuz Sinan, “İkinci Meşrutiyet Dönemi Türk Basını Ve Feyz-İ Hürriyet Gazetesi”,
TURKISH STUDİES, International Periodical For The Languages, Literature and History of
Turkish or Turkic, ISSN: 1308-2140, Volume 9/6, Spring 2014, www.turkishstudies.net,
DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.6619, p.1051-1062.
UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, TTK Yay., Ankara 1988.