May›s 2013
MAL‹ SÜRDÜRÜLEB‹L‹RL‹K:
TEOR‹ VE TÜRK‹YE
UYGULAMASI
MAL‹ SÜRDÜRÜLEB‹L‹RL‹K:
TEOR‹ VE TÜRK‹YE
UYGULAMASI
Dr. Ayşe Kaya
Bask›-Yap›m
G.M. Matbaac›l›k ve Ticaret A.fi.100. Y›l Mah. MAS-S‹T 1.Cadde No:8834204 Ba¤c›lar - ‹STANBULTel : +90 212 629 00 24 (pbx)Fax : +90 212 629 20 13e-mail: [email protected]‹nternet sitesi: www.goldenmedya.com.tr
ISBN 978-605-5327-23-1 (Bas›l›)ISBN 978-605-5327-22-4 (Elektronik)
Sertifika No: 17188
2013.34.Y.5327.292
Bask› Tarihi: May›s 2013
© Kitapta yer alan görüfller eser sahiplerine aittir.Türkiye Bankalar Birli¤i’nin görüfllerini yans›tmaz.Türkiye Bankalar Birli¤i bu kitab›n hatas›z olarakbas›lmas›nda gerekli özeni göstermekle birliktekitaptaki olabilecek hatalardan dolay› herhangibir hukuki sorumluluk üstlenmemektedir.
Türkiye Bankalar Birli¤i
Nispetiye CaddesiAkmerkez B3 Blok Kat:1334340 Etiler-‹STANBULTel. : 212-282 09 73Faks : 212-282 09 46‹nternet sitesi: www.tbb.org.tr
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
i
Te ekkür Bu çal ma, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye (Kamu
Ekonomisi) Anabilim Dal nda oybirli i ile kabul edilen doktora tezimin orjinaline sad k kal narak haz rlanm t r.
Çal ma süresince bilgi ve deneyimleriyle bana yol gösterip, farkl bak
aç lar kazand rarak ufkumu geni leten, insani ve akademik anlamda her daim rehber edinece im de erli hocam, tez dan man m Prof.Dr. Abuzer P nar’a, çal man n ampirik k sm nda bilgilerine s kça ba vurdu um de erli hocalar m Prof.Dr. Selçuk Akçay, Prof.Dr. Muhsin Kar ve Doç.Dr. Abdullah Keskin’e çok te ekkür eder, sayg lar m sunar m.
Öte yandan, akademik hayata ba lad m günden bu yana, bilgi
birikimini cömertçe payla an, tez konumun belirlenmesinden tezin son halini almas na kadar geçen sürecin her a amas nda ciddi katk lar bulunan ve asistan olarak yeti memde çok büyük emekleri olan, k ymetli hocam Prof.Dr. Hüseyin en’e sonsuz te ekkür eder, sayg lar m sunar m. Hocam n de erli katk lar olmaks z n bu çal ma eksik kal rd .
Son olarak ama sonuncu olarak de il, benden desteklerini hiçbir zaman
esirgemeyen sevgili “geni ” aileme ve çal mam n bas l eser haline gelmesini sa layan Türkiye Bankalar Birli i’nin de erli kurum çal anlar na çok te ekkür eder, sayg lar m sunar m.
stanbul 2013 Dr. Ay e Kaya
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
iii
çindekiler çindekiler ....................................................................................................... III
Tablolar Listesi ............................................................................................... IV
ekiller Listesi ................................................................................................. V
Grafikler Listesi ............................................................................................... V
K saltmalar Listesi .......................................................................................... VI
Giri ................................................................................................................ 3
Birinci Bölüm Türkiye’de 1980 Sonras Dönemde Uygulanan Maliye Politikalar
I. 1980-1989 Dönemi: Serbestle me ve Yap sal Dönü üm Sürecinde
Maliye Politikas ......................................................................................... 7
A. 24 Ocak 1980 Kararlar ......................................................................... 8
B. 24 Ocak 1980 Kararlar ’n n Amaçlar .................................................... 8
C. 24 Ocak 1980 Kararlar ’n n Sonuçlar ................................................... 9
II. 1990-1998 Dönemi: Finansal Liberalizasyon Sürecinde Maliye
Politikas .................................................................................................. 14
A. 5 Nisan 1994 Kararlar ........................................................................ 17
B. 5 Nisan 1994 Kararlar ’n n Amaçlar ................................................... 18
C. 5 Nisan 1994 Kararlar ’n n Sonuçlar .................................................. 19
III. 1999-2001 Dönemi: kiz Krizler ve Maliye Politikas ............................... 21
IV. 2002-2006 Dönemi: Güçlü Ekonomiye Geçi Program Sürecinde
Maliye Politikas ....................................................................................... 27
V. 2007-2010 Dönemi: Küresel Finans Kriz Sonras Süreçte Maliye
Politikas .................................................................................................. 33
Türkiye Bankalar Birliği
iv
kinci Bölüm Mali Sürdürülebilirlik: Teorik ve Kavramsal Çerçeve
I. Sürdürülebilirlik Kavram .......................................................................... 40
II. Mali Sürdürülebilirlik: Tan m , Mahiyeti ve Kapsam ............................... 42
A. Mali Sürdürülebilirlik ve Mali Yeterlilik ................................................. 43
1. Mali Sürdürülebilirlik ............................................................................ 44
2. Mali Yeterlilik ....................................................................................... 46
B. Mali Sürdürülebilirli in Cebirsel Yorumu ............................................. 47
III. Mali Sürdürülebilirli e li kin Temel Yakla mlar ..................................... 49
A. Muhasebe Yakla m ........................................................................... 50
B. Bugünkü De er K s t Yakla m ......................................................... 65
C. Ani Duru Yakla m ........................................................................... 79
D. Olas l kl Model Yakla m ................................................................... 81
E. Be eri Kalk nma Yakla m ................................................................. 82
IV. Mali Sürdürülebilirlik Göstergeleri ........................................................... 83
Üçüncü Bölüm Türkiye'de Mali Sürdürülebilirli in Analizi: Ampirik Bulgular
I. Mali Sürdürülebilirli e li kin Çal malar: Literatür Taramas .................. 94
II. Yöntem: Zaman Serisi Analizi ............................................................... 122
A. Birim Kök (Dura anl k) Testi ............................................................. 125
1. Geni letilmi Dickey-Fuller (ADF) Birim Kök Testi ................................ 127
2. Phillips-Perron (PP) Birim Kök Testi ...................................................... 130
B. E -Bütünle me (Ko-Entegrasyon) Testi ............................................ 131
III. Tahmin Sonuçlar ve Bulgular n De erlendirilmesi ............................... 136 Genel De erlendirme ve Sonuç ................................................................. 145 Kaynakça .................................................................................................... 149
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
v
Tablolar Listesi
Tablo-1: Ekonomik Performans n De erlendirmesi, 1980-1983 .............. 9 Tablo-2: Ba l ca Makroekonomik Göstergeler, 2000-2010 .................... 26 Tablo-3: Güçlü Ekonomiye Geçi Program ’n n Çerçevesi .................... 28 Tablo-4: Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri, 2004-2010 .................... 34 Tablo-5: Ba l ca Kamu Maliyesi Göstergeleri, 2002-2010 ..................... 38 Tablo-6: Ekonometrik Yöntemlerle Mali Sürdürülebilirli i Test Eden
Çal malar ................................................................................ 96 Tablo-7: Ekonomik Göstergelerle Mali Sürdürülebilirli i Test Eden
Çal malar .............................................................................. 112 Tablo-8: Türkiye’de Mali Sürdürülebilirli i Test Eden Çal malar ........ 118 Tablo-9: Birim Kök Testi Sonuçlar , 1980-2010 ................................... 140 Tablo-10: Johansen E -Bütünle me Testi Sonuçlar , 1980-2010 .......... 141 Tablo-11: Türkiye’de Mali Sürdürülebilirlik için E -Bütünle me Testleri,
1980-2010 .............................................................................. 142
ekiller Listesi
ekil-1: Sürdürülebilirli in S n fland r lmas .......................................... 42 ekil-2: Birincil Bütçe Dengesi ve Mali Sürdürülebilirlik Aras ndaki
li ki .......................................................................................... 56 ekil-3: Birincil Bütçe Aç ve Mali Sürdürülemezlik Aras ndaki li ki .. 57 ekil-4: Muhasebe Yakla m ................................................................ 65 ekil-5: Dönemleraras Bütçe K s t Yakla m na Göre Mali
Sürdürülebilirlik Kriterleri .......................................................... 78
Grafikler Listesi
Grafik-1: De i kenlerin Zamana Göre Logaritmik De i imi ................. 137
Türkiye Bankalar Birliği
vi
K saltmalar Listesi AB : Avrupa Birli i ABD : Amerika Birle ik Devletleri ADF : Geni letilmi Dickey-Fuller Birim Kök Testi AET : Avrupa Ekonomik Toplulu u AIC : Akaike Bilgi Kriteri BDDK : Bankac l k Düzenleme ve Denetleme Kurumu BG : Bütçe Gelirleri BH : Bütçe Harcamalar BIC : Bayesian Bilgi Kriteri BM : Birle mi Milletler CRC : Geri Ödeme Taahhüdü DF : Dickey-Fuller Birim Kök Testi EKK : En Küçük Kareler Yöntemi EMS : Avrupa Para Sistemi FDF : Faiz D Fazla FPE : En Son Tahmin Hatas GEGP : Güçlü Ekonomiye Geçi Program GSMH : Gayri Safi Milli Has la GSY H : Gayri Safi Yurtiçi Has la HQ : Hannan-Quinn Bilgi Kriteri IMF : Uluslararas Para Fonu KDV : Katma De er Vergisi K T : Kamu ktisadi Te ebbüsü KKBG : Kamu Kesimi Borçlanma Gere i M1 : Dar Tan ml Para Arz M2 : Geni Tan ml Para Arz MDRI : Çok Yönlü Borç Hafifletme Birimi OVP : Orta Vadeli Program PP : Phillips-Perron Birim Kök Testi PSFC : Kamu Sektörü Finansal K s t SC : Schwartz Bilgi Kriteri TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi TCMB : Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
vii
TEFE : Toptan E ya Fiyat Endeksi THBH : Transfer Harcamalar Hariç Bütçe Harcamalar TL : Türk Liras TMSF : Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu TÜFE : Tüketici Fiyat Endeksi VG : Vergi Gelirleri WCD : Dünya Çevre ve Kalk nma Komisyonu YTL : Yeni Türk Liras
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
1
Özet Bu çal ma Türkiye’de 1980 y l ndan günümüze kadar uygulanan
ekonomi politikalar n n geli imini ele alarak ba lamaktad r. Bu amaçla son otuz y ld r ya anan ekonomik krizler ve uygulanan politikalar Türkiye örne inden okunmaktad r. Çal man n amac 1980-2010 dönemi için Türkiye’de mali sürdürülebilirli i ampirik olarak analiz etmektir. Çal mada kullan lan verilere öncelikle birim kök testi uygulanm ve sonuçlar verilerin seviyelerinde dura an olmad n göstermi tir. Bütün de i kenler birinci farklar nda dura an bulunmu tur. Ard ndan uzun dönem e -bütünle me ili kisi Johansen (1988) testi kullan larak incelenmi tir. Son olarak mali sürdürülebilirli in test edilmesi için Hakkio & Rush (1991)’ n ve Quintos (1995)’un modelleri kullan lm t r. Mali sürdürülebilirlik literatüründe ilk defa bu çal ma yenilikçi bir bak içermektedir. Kamu gelirleri ve kamu harcamalar n n etkilerinin ayr ayr ortaya konulabilmesi için analizler söz konusu kalemler ayr t r larak yap lm t r. Elde edilen sonuçlar 1980-2010 dönemi için Türkiye’de mali sürdürülebilirli in zay f formda oldu unu göstermi tir.
Anahtar Kelimeler: Türkiye Ekonomisi, Maliye Politikas ,
Sürdürülebilirlik, Mali Sürdürülebilirlik, Mali Yeterlilik, Hükümet Bütçe K s t , Birim Kök Testi, E -Bütünle me Testi.
Abstract
This study embarks upon the development of economic policies which
have been applied since 1980 to the present in Turkey. For this purpose, economic crises and policies which are implemented in the last three-decade are discussed. The aim of this study is to assess emprically the sustainability of fiscal policy for Turkey over the period of 1980-2010. First of all time data unit-root tests are used, the result show that the variables are not stationary in level. All variables are stationary in first differences. Secondly, we test the long-run relationship between variables for which Johansen (1988) co-integration approach has been used. And finally, in the study to assess fiscal sustainability Hakkio & Rushs’ (1991) and Quinto’s (1995) models are used. This study contains an innovative feature on fiscal sustainability literature. Analyses are modified by including various components of expenditure and revenue in order to be able to examine their separate effects. The evidence of the estimations reveals that fiscal sustainability is weak for Turkey over the period of 1980-2010.
Keywords: Turkish Economy, Fiscal Policy, Sustainability, Fiscal
Sustainability, Fiscal Solvency, Government Budget Constraint, Unit-Root Test, Co-Integration Test.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
3
Giri
Günümüzde ülke ekonomileri için makroekonomik dengelerin sa lanmas n n yan s ra, bu dengelerin sürdürülebilir olmas da önemli bir konu haline gelmi tir. Son dönemlerde sürdürülebilirlik ile ilgili olarak gündeme gelen konulardan biri de bütçe aç klar n n ve borçlar n sürdürülebilirli ini kapsayan mali sürdürülebilirlik kavram d r. Mali sürdürülebilirlik, sa l kl ve tutarl bir iktisat politikas ve para politikas n n e güdümü için gerekli bir ko ul olarak kabul edilmektedir. Özellikle, Türkiye gibi uzun y llar boyunca hem kronik bütçe aç ve dolay s yla borç sorunu ya am olan, hem de IMF ve Dünya Bankas gibi uluslararas mali kurulu larla yak n ili ki içinde bulunan bir ülkede, mali sürdürülebilirlik üzerinde önemle durulmas gereken bir konudur. Söz konusu kurulu lar mali sürdürülebilirli in sa lanmas na, en az makroekonomik dengelerin sa lanmas kadar önem vermektedirler. Bu durum daha çok mali sürdürülebilirlik analizlerinin farkl makroekonomik göstergeler için de sonuçlar ortaya koymas ndan ileri gelmektedir. Bilhassa, sürdürülemez bir maliye politikas gelecekte yüksek faiz oranlar nedeniyle ekonomik büyümenin yava lamas na neden olabilecek riskler ta maktad r.
IMF taraf ndan 1998 y l nda yay mlanan Mali Saydaml k Kurallar
Yönetmeli i’nde mali sürdürülebilirlik için politikalar n tutarl ve kesin bir ekilde uygulanmas n sa lamak amac yla ülkelerin bütçelerini orta vadeyi
kapsayacak ekilde haz rlamalar ve projeksiyonlar yapmalar önerilmektedir. IMF’nin mali sürdürülebilirlik için talep etti i orta vadeyi kapsayacak bütçelerin haz rlanmas na Türkiye’de de ba lanm ve bu do rultuda 2003 y l nda kabul edilen ve 1 Ocak 2006’dan itibaren de fiilen uygulamaya konulan 5018 say l Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile orta vadeli harcama sistemine geçilmi tir. Bu do rultuda y ll k bütçeleme yöntemi yerine, çok y ll bütçeleme yöntemi benimsenmi ve kamu bütçesi her y l, gelecek üç y l kapsayacak ekilde haz rlanmaya ba lanm t r. Çok y ll bütçeleme yöntemi ile ekonomide uzun vadeli harcama planlar yap larak, ekonomik ve mali istikrar sa lamak, sürdürülebilir kalk nmay gerçekle tirmek ve dolay s yla makroekonomik amaçlar yerine getirmek hedeflenmi tir.
Türkiye ekonomisi, özellikle 1980’li y llardan sonra sürekli artan bütçe
aç klar n n da etkisi ile yüksek kronik enflasyon deneyimleri ya am t r. Bütçe aç klar n n artmas , kamu kesiminin borç yükünün artmas na yol açm ve finansman sorununu ortaya ç karm t r. Türkiye’de 2002 sonras dönemde önce örtük enflasyon hedeflemesi stratejisi, ard ndan da 2006 sonras dönemde, aç k enflasyon hedeflemesi stratejisi benimsenmi tir. Bu dönemde mali disiplinin sa lanabilmesi amac yla ciddi mali önlemler al nm t r. Al nan önlemler neticesinde hem Kamu Kesimi Borçlanma Gere i/GSY H oran , hem de Kamu Borç Stoku/GSY H oran bütçe aç klar ve kamu borçlar na ili kin Maastricht Kriteri seviyesine çekilebilmi tir.
Türkiye Bankalar Birliği
4
Öte yandan 2002 y l nda IMF ile yap lan stand-by anla mas nda Kamu Kesimi Faiz D Fazlas /GSY H oran n n da %6 seviyelerinde seyretmesinin önemi vurgulanm ve s k maliye politikas n n uygulanmas n n gereklili i ortaya koyulmu tur. 2006 ve 2007 y llar nda ya anan arz yönlü oklar n ola and boyutlara ula mas enflasyon hedeflerinin a lmas na, 2008 y l ndaki küresel finans krizi ise enflasyon hedeflemesinin nominal ç pa özelli inin ortadan kalkmas na neden olmu tur. Yaln zca Türkiye’de de il, geli mekte olan birçok ülkede de enflasyon hedefinin tutturulamamas , enflasyon hedeflemesinin san ld n n aksine zor bir para politikas stratejisi oldu unu göstermi tir.
2008-2009 krizi ile enflasyon hedeflemesine yeni bir kavram eklenmi tir:
Mali kural. Buna göre istikrar için yaln zca para politikas n n enflasyon hedeflemesi ile s n rland r lmas yeterli görülmemi , ekonomilerin ayr ca s k maliye politikalar n gözeten mali kural ile donat lmas gerekti i vurgulanm t r. Türkiye’de de 2001 Krizi sonras nda bir yandan faiz d fazla, bir yandan da enflasyon hedeflemesinin yan nda mali kural örtülü olarak uygulanm t r.
2008 y l n n son çeyre inden itibaren küresel ekonomide ortaya ç kan
daralmaya ba l olarak Türkiye ekonomisi yava lama e ilimine girmi tir. Bu durum özellikle cari dönem ekonomik geli melere daha duyarl olan dolayl vergilerde bir dü ü e yol açm t r. 2009 y l nda küresel finans krizinin, hem ekonomideki daralma hem de krize kar al nan önlemler nedeniyle bütçe üzerinde olumsuz etkileri görülmü tür. Kriz nedeniyle bütçe dengeleri üzerinde olumsuz etkiler ortaya ç km sa da orta vadede tekrar mali disiplinin sa lanmas , Türkiye’nin temel öncelikleri aras nda yer alm t r. Bu kapsamda 2010-2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) ile maliye politikas n n temel hedefi, kamu kesiminin kaynak kullan m ndaki artan pay n azaltarak, yükselen kamu aç klar n a amal olarak makul seviyelere dü ürmek olarak belirlenmi tir. Ayr ca maliye politikas n n uygulamas nda, para ve gelirler politikas yla uyum içinde, OVP ile belirlenen gelir, harcama, kamu aç ve borç hedefleriyle ilgili orta vadeli mali hedeflere ula lmas amaçlanm t r. Bu çerçevede kamu harcama politikas , kamu kaynaklar n n kullan m nda, belirlenen politika ve öncelikler do rultusunda hareket edilmesine, yürütülen faaliyet ve projelerin gereklilik, etkinlik ve verimlilik aç s ndan gözden geçirilerek sa l kl bir temele kavu turulmas na ba lanm t r. Kamu borçlanma politikas n n ise, finansman ihtiyac n n, iç ve d piyasa ko ullar ile maliyet unsurlar çerçevesinde belirlenen risk düzeyine göre orta ve uzun vadede mümkün olan en uygun maliyetle kar lanmas esas na göre olu turulmas amaçlanm t r.
Bu çal man n amac genelde; 1980 sonras süreçte Türkiye’de
uygulanan maliye politikalar n n mali sürdürülebilirlik perspektifinden analizini yapmak, özelde ise dönemleraras bütçe k s t yakla m ndan hareketle mali sürdürülebilirli i Türkiye ekonomisi ölçe inde ara t rmakt r. Çal mada, 1980
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
5
sonras dönemde Türkiye’de uygulanan maliye politikalar n n sürdürülebilir olup olmad analiz edilmektedir. Analize konu olan sürdürülebilirlik durumu kamu kesimi özelinde ele al nmaktad r.
Çal man n temel hipotezi, derinle en bütçe aç klar ve bununla birlikte
artan kamu kesimi borçlar n n azalt lmas amac yla 1980 sonras dönemde uygulanan maliye politikalar n n mevcut durum için “sürdürülebilir” olup olmad sorusuna yan t bulmakt r. Bir di er hipotez, uzun dönemde kamu gelirlerinin kamu harcamalar n finanse edip edemeyece i konusudur. Türkiye ekonomisinin yap sal durumu dikkate al narak ve mali yap s göz önünde bulundurularak sürdürülebilirli in ya da sürdürülemezli in bütçe kalemleri itibariyle belirleyicilerini ortaya ç karmak bu çal man n temel sorunsallar ndan biridir.
Çal mada, Türkiye için mali sürdürülebilirlik literatüründe daha önceki
çal malarda uygulanmayan farkl bir yöntem benimsenmi tir. Türkiye’de mali sürdürülebilirlik üzerinde bütçe kalemlerinin etkilerinin görülebilmesi için dört ayr mali sürdürülebilirlik testi yap lm t r. Literatürde genellikle mali sürdürülebilirli in test edilmesi için bütçe harcamalar ve bütçe gelirlerinin kümülatif de erleri birlikte test edilmi ken, bu çal mada harcama ve gelir kalemleri, bütçe harcamalar (BH), transfer harcamalar hariç bütçe harcamalar (THBH), bütçe gelirleri (BG) ve vergi gelirleri (VG) eklinde ilk defa bir ayr ma tabî tutulmu tur.
Çal man n yöntemi, Türkiye’de 1980-2010 dönemini kapsayan y ll k
verilere dayal zaman serisi teknikleriyle, kamu kesiminin dönemler aras bütçe k s t n temel alan bir bak aç s kullanarak, mali sürdürülebilirli i analiz etmektir. Çal mada, mali sürdürülebilirli in test edilmesi amac yla Hakkio & Rush (1991) ve Quintos (1995)’ n modelleri kullan lm t r. Literatürde, uzun dönemde daha sa l kl tahminler sundu u için iki de i kenli yöntem tercih edilmektedir. Bu çal mada da mali sürdürülebilirli in test edilmesi amac yla tek de i kenli yöntemler yerine, Hakkio & Rush (1991) ve Quintos (1995)’un iki de i kenli yöntemi kullan lm t r.
Çal mada öncelikle serilerin dura an olduklar seviyelerin tespiti
amac yla Geni letilmi Dickey-Fuller (ADF) ve Phillips-Perron (PP) birim kök testleri kullan lm t r. Söz konusu testlerin de i kenlerin birinci derece fark na uygulanmas sonucu elde edilen bulgular de i kenlerin birinci farklar n n dura an oldu unu göstermektedir. De i kenlerin zaman serisi özelliklerinin incelenmesinden sonraki ad m , söz konusu de i kenler aras nda uzun dönemli bir ili kinin olup olmad n n tespit edilmesi olu turmaktad r. Johansen (1988) e -bütünle me testi kullan larak, Türkiye’de 1980-2010 döneminde lnBH-lnBG, lnTHBH-lnBG, lnBH-lnVG ve lnTHBH-lnVG serileri aras nda e -bütünle me oldu u sonucuna ula lm t r. Daha sonra, Türkiye’de mali sürdürülebilirlik üzerinde bütçe kalemlerinin
Türkiye Bankalar Birliği
6
etkilerinin görülebilmesi için dört ayr sürdürülebilirlik testi yap lm t r. Bütün modeller için elde edilen bulgular, 1980-2010 dönemi için mali sürdürülebilirli in sa land n fakat sürdürülebilirli in derecesinin zay f oldu unu göstermektedir.
Çal man n organizasyonu, üç bölüm ile genel de erlendirme ve sonuç
olacak ekilde tasarlanm t r. Türkiye’de 1980 y l ndan günümüze kadar uygulanan maliye politikalar n n geli imi bu çal man n birinci bölümünün konusunu olu turmaktad r. Bu bölümün ba lang ç ve baz ara noktalar önemli siyasî dönü ümler içeren ve bunlarla hat rlanacak y llar olmakla birlikte, dönemlendirmede kulland m z ölçüler esas itibariyle iktisadidir ve Türkiye ekonomisinin k r lma noktalar dikkate al narak olu turulmu tur. Bu ba lamda çal man n ilk bölümünde sözünü etti imiz dönü ümleri hem belirleyen, hem de k smen bu dönü ümler taraf ndan belirlenen ekonomi politikalar ndaki de i imler, dönemleraras farkl l klar ortaya koymaktad r. kinci bölümde mali sürdürülebilirli in teorik ve kavramsal çerçevesi ele al nmaktad r. Bu amaçla, öncelikle sürdürülebilirlik kavram aç klanmakta; daha sonra da mali sürdürülebilirlik teorik ve kavramsal çerçevede incelenmektedir.
Çal man n son bölümü olan üçüncü bölümde ise çal man n uygulama
k sm yer almakta olup; burada, Türkiye’de mali sürdürülebilirlik test edilmektedir. Bu amaçla öncelikle mali sürdürülebilirli e ili kin literatür taramas ele al nmakta ard ndan da çal mada kullan lan zaman serileri analizine ili kin temel varsay mlar n ve kurulan hipotezlerin tan mlanmas için teorik bilgiler sunulmaktad r. Söz konusu bölüm, elde edilen sonuçlar n özetlendi i k s mla devam etmekte ve ampirik bulgulara ili kin de erlendirmelerle son bulmaktad r. Genel de erlendirme ve sonuç bölümünde ise var lan sonuçlar nda Türkiye’de mali sürdürülebilirli in nas l daha güçlü bir konuma getirilebilece ine ili kin çözüm önerileri sunulmu ve genel bir de erlendirmede bulunulmu tur.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
7
Birinci Bölüm Türkiye’de 1980 Sonras Dönemde Uygulanan Maliye
Politikalar
Türkiye ekonomisine neo-liberal politikalar perspektifinden bak ld nda genelde ekonomideki özelde de kamu kesimindeki de i imin kökeni, 1980’lerin ba lar na kadar uzanmaktad r. 1980 y l ndan itibaren uygulamaya konulmu olan d a aç k büyüme politikalar , dönemin bütçe performans üzerinde oldu u kadar günümüzdeki ekonomik sorunlar n olu umunda da birinci derecede rol oynam t r. 1980 sonras ndaki Neo-liberal politikalara nas l gelindi i ve kamu kesiminin u rad yap sal dönü üm, ancak Türkiye’nin içinden geçti i tarihsel ko ullar n gözden geçirilmesiyle anla labilir. Çünkü farkl ekonomiler aras ndaki etkile im kadar zaman içinde ekonomilerin devinimi de güçlü bütünsellik göstermektedir. Çal man n bu bölümünde, son otuz y ld r uygulanan ekonomi politikalar Türkiye örne inden incelenmektedir. Bu temel üzerinden Türkiye’de 1980 sonras dönemde uygulanan maliye politikalar n n ay rt edici özellikleri ortaya konulmakta ve bu politikalar n geli imi ele al nmaktad r. Böylece 1980 sonras dönemde Türkiye’de uygulanan maliye politikalar n n, mali sürdürülebilirli in sa lanmas ndaki etkileri analiz edilmek istenmektedir.
I. 1980-1989 Dönemi: Serbestle me ve Yap sal Dönü üm Sürecinde Maliye Politikas 1977-1979 döneminde ya anan siyasî ve ekonomik iki küçük çapl krizin
ard ndan, Türkiye'nin 1960'lardan beri uygulad politikalara son verilmek zorunda kal nm t r. Baz yönleriyle 1950'lere kadar geri götürülebilecek bu politikalar n temel özelli i, devletin ekonomik faaliyetlere yo un bir ekilde müdahil oldu u ve iç talebe dönük ithal ikameci politikalar olmalar d r (Boratav, 2011). Bu yap y sürdürmenin araçlar ise be y ll k kalk nma planlar , a r de erli döviz kuru, negatif faizlerle geni letici bir para politikas , dü ük tutulan Kamu ktisadi Te ebbüsleri (K T) ürün fiyatlar ve devletin her alanda yo un te vik, müdahale ve yönlendiricili i olmu tur (Sönmez, 2009).
Söz konusu ekonomik yap , planl dönemde kayda de er bir büyüme
gerçekle tirmi se de politika dinamikleri ve d etkenler nedeniyle 1970’li y llar n ikinci yar s ndan itibaren t kanm ve ekonomi çok ciddi bir borç kriziyle kar la m t r. 1977 y l ndan itibaren söz konusu krizin yap sal bir nitelik ta d anla lm ve bu anlay a paralel olarak da alternatif iktisat politikas aray lar gündeme gelmi tir. 1980 y l ba nda iç ve d bask lar sonucu d a dönük, ihracata dayal büyüme modeli yönünde bir tercih yap lm t r. Böylece 1960’l y llardan beri olu a gelen ithal ikameci sanayile me modeli, ihracata dayal büyüme modeliyle ikâme edilmek istenmi tir. Bunun yan nda dünya petrol krizi ile ülke içindeki politik istikrars zl klar da 24 Ocak Kararlar ’n n al nmas na ortam haz rlam t r.
Türkiye Bankalar Birli i
8
A. 24 Ocak 1980 Kararlar 1970’lerin ortalar nda yükselen petrol fiyatlar , döviz darbo az ,
hammadde k tl gibi nedenlerle ortaya ç kan sa l ks z sanayile me, ekonomiyi 1980’lerde krize sürüklemi tir. 1978 ve 1979 y llar nda yürürlü e konulan istikrar programlar , politik istikrars zl k ve zay f hükümetler sebebiyle etkin bir ekilde uygulanamam ve bunun sonucunda yeni bir istikrar paketi haz rlamak ve uygulamaya koymak zorunlu hale gelmi tir ( en vd., 2007). Nitekim enflasyonu kontrol alt na almak, d kaynak aç n kapatmak, k tl klar önlemek ve ekonomiyi yeniden i ler hale getirmek amac yla 24 Ocak 1980 tarihinde bir ekonomik istikrar program uygulamaya konulmu tur (Karakayal , 2003).
B. 24 Ocak 1980 Kararlar ’n n Amaçlar Literatürümüze “24 Ocak Kararlar ” olarak giren söz konusu program
kapsam nda k sa ve uzun vadeli amaçlar ortaya konulmu tur. Program n k sa vadeli amaçlar , acil d ödeme güçlüklerini ortadan kald rmak, h zl bir yükseli trendine giren enflasyonu dü ürmek, ekonomide at l kapasiteleri harekete geçirerek büyüme h z n artt rmak ve i sizlik oran n dü ürmek olmu tur (TCMB, 2002). Program, uzun vadede ise iki amaca odaklanm t r: Birincisi, kamu kesiminin küçültülmesi, ikincisi ise bütün kurum ve kurallar ile serbest piyasa ekonomisine i lerlik kazand r lmas d r.
24 Ocak Kararlar ’n n ana hatlar a a daki gibi özetlenebilir (Karluk,
2010):
thal ikamesi yerine ihracata dayal sanayile me modelinin benimsenmesi,
Faizlerin, fiyatlar n ve döviz kurunun serbest b rak lmas , Fiyat kontrollerinin kald r lmas ve fiyatlar n arz ve talebe göre piyasada
belirlenmesinin sa lanmas , Kamu kesimince üretilen temel mallara uygulanan sübvansiyonlar n
kald r lmas , K T’lerin reforma tabî tutulmas ve özelle tirilmesi, Bir yandan kamu harcamalar n n k s lmas di er yandan kapsaml bir
vergi reformuyla bütçe denkli inin sa lanmas , Yabanc sermayenin te vik edilmesi.
24 Ocak Kararlar , ekonominin yap s nda önemli de i iklikler yap lmas n
ve piyasada fiyat mekanizmas n n tek yol gösterici olmas n temel ilke olarak benimsemi tir. 24 Ocak Kararlar ’n önemli k lan, k sa vadeli amaçlar gerçekle tirmekten daha ziyade kal c ve ekonomide yap sal de i imi sa lamaya yönelik bir ekonomik geli me program niteli i ta yor olmas d r (Kazgan, 2008).
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
9
C. 24 Ocak 1980 Kararlar ’n n Sonuçlar 24 Ocak Kararlar ile ihracata dayal sanayile me modelini benimseyen
Türkiye; böylelikle kar la t rmal üstünlüklerini gözden geçirmi ; tekstil, in aat ve hafif sanayi, ihracat n lokomotif sektörleri olmu tur (Hepaktan, 2008). Al nan kararlar do rultusunda, alt n ve döviz üzerindeki kontroller kald r lm , para politikalar n n bütün araçlar ekonomi içindeki yerini alm , borsa geli mi , enflasyon gerileme sürecine girmi tir (Karluk, 2010).
yimser hava kendini d denge üzerinde de göstermi tir. Ekonominin
d a aç lmas n sa lamak, kaynak da l m nda etkinli i artt rmak ve iç pazar uluslararas sistemle bütünle tirmek amac yla ihracata dayal sanayile me stratejisi izlenmeye ba lanmas sonucu 1983 sonras dönemde ihracat gelirlerinde önemli bir art sa lanm ve cari aç k azalm t r. Özellikle de erlenmemi kur ve dü ük ücret politikalar da ihracat art nda önemli bir rol oynam t r.
Uygulanan politikalar sonucunda dönemin askeri hükümetinin grevleri
yasaklamas nedeniyle reel ücretlerin artmad , büyüme oran n n yükseldi i ve enflasyonda ani bir dü ü ün gözlemlendi i görülmektedir. Tablo-1, dönemin askeri hükümetinin ekonomik performans n özetlemektedir.
Tablo-1: Ekonomik Performans n De erlendirmesi, 1980-1983
Makroekonomik Göstergeler 1980-1983 Askeri Hükümet Dönemi Geli meler
Büyüme ve Sektörel Geli meler
Yap sal dönü üm program uygulanmas na ra men, dü ük say lmayacak bir büyüme oran na ula lm t r. Büyüme, at l kapasite harekete geçirilerek sa lanm t r. Tar m sektörünün GSMH içindeki pay azal rken sanayi ve hizmetler sektörünün pay artm t r.
stihdam Politikalar ,
Para Politikalar ,
Faiz ve Bankac l k
sizlik oran artm t r. Tar m sektöründeki i gücü azalm t r.
M1/GSMH oran fazla de i memi tir. M2/GSMH oran ise önemli miktarda artm t r. Bu durum harcamalar n daha çok vadeli hesaplar üzerinden yap ld n göstermektedir. Reel faizler artm t r. Dönem sonunda küçük bankalar ve bankerler iflas etmi tir1.
1 Küçük bankalar n ve bankerlerin ba latt faiz yar 1982 y l sonunda büyük bir finansal karga aya sebep olmu tur. Mevduat sertifikalar n ve holding tahvillerini kendi borç senetleriyle birlikte pazarlayan ve sonunda sadece kasaya giren yeni parayla eski taahhütlerini kar lamak zorunda kalan (Avrupa ülkelerinde Ponzi Finansman denilen yöntemi kullanan) bankerler, 1982 y l ortalar nda tümüyle çökmü tür (Boratav, 2011).
Türkiye Bankalar Birli i
10
Tablo-1’in devam :
Fiyat stikrar
Fiyat istikrar na yönelik olarak dönem boyunca önemli say labilecek geli meler kaydedilmi tir.
Maliye Politikalar
Kamu Harcamalar /GSMH ve Kamu Gelirleri/GSMH oran azalm t r. Personel harcamalar azalm , faiz ödemeleri artm t r. Toplam d borçlar artm t r.
Ödemeler Dengesi ve Döviz Politikas
Bu dönemin en ba ar l politikalar ndan birisi ihracat miktar nda görülen h zl art lard r. thalat art lar s n rl düzeyde kalm t r. hracat ve ithalat n GSMH içindeki pay ve ihracat n ithalat kar lama oran h zla artm t r.
Yabanc Sermaye
Sa lanan kolayl klara ra men, do rudan yabanc sermaye giri inde dikkate de er bir art gerçekle tirilememi tir.
Gelir Da l m ve Sosyal Politikalar Avrupa Ekonomik Toplulu u’na (AET) Yönelik Politikalar
Kamu ve özel sektörde reel ücretler azalm t r. Gelir da l m ücretliler ve tar m sektörü aleyhine, faiz, rant ve kâr sahipleri lehine geli mi tir. Askerî müdahale nedeniyle Karma Parlamento Komisyonu’nun görevleri ask ya al nm , genel seçimlerin yap lmas ve TBMM’nin olu turulmas na kadar yenilenmemesi kararla t r lm t r.
Kaynak: Erdem vd. (2009). Ancak k sa vadeli istikrar politikalar ndan uzun vadeli yap sal uyum
politikalar na kay ld kça geni letici maliye ve para politikalar enflasyonist finansman kaç n lmaz hale getirmi tir ( en vd., 2007). Bir ba ka ifadeyle uygulanan politikalar büyüme ve ödemeler dengesi aç s ndan ba ar l olmakla birlikte, enflasyon ve kamu maliyesi sorunlar n n daha da artmas na neden olmu tur. Türkiye ekonomisi 24 Ocak Kararlar ile yap sal bir de i im sürecine girmi olmas na kar n, bu kararlar ekonomide kal c istikrar sa lamakta istenilen sonucu verememi tir (Kazgan, 2008).
Ne var ki, büyümenin yeterli seviyede gerçekle medi i, i sizli in
azalmad aksine art gösterdi i, gelir da l m n n daha da bozuldu u, d borçlar n art gösterdi i, bütçe d fon uygulamas n n yayg nla t , bütçe aç klar n n ba larda azal trendi gösterip 1983 y l ndan sonra h zl bir yükselme trendine girdi i ve dolay s yla kamu aç klar n n artmaya ba lad görülmü tür. 1980-1984 döneminde artan bütçe aç klar n n finansman nda
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
11
a rl k, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) kaynaklar na verilirken, 1985 y l ndan itibaren a rl k iç ve d borçlanmaya kayd r lm t r. Böyle bir politika de i ikli ine gidilmesinde enflasyon kayg s önemli bir etken olmu tur (E ilmez, 2004).
Bütçe aç klar n n finansman nda k sa vadeli sermaye giri lerinden de
faydalanmak amac yla 1983 y l nda ba lat lan sermaye hareketlerinin serbestle tirilmesine yönelik çal malar, bütçe aç klar n n finansman na kayda de er katk da bulunmu tur. Ne var ki, 1980’ler boyunca bütçe aç klar sürekli artm t r. 1980-1984 döneminde Bütçe Aç /GSMH oran ortalamas %2,9 iken, 1985-1989 döneminde ise söz konusu oran ortalama olarak %3,1 eklinde gerçekle mi tir ( en vd., 2007).
1984 y l nda dönemin hükümeti taraf ndan uygulamaya konulan arz
yönlü iktisat politikalar , reel vergi gelirlerinin h zla azalmas na ve önemli bir bütçe aç na yol açm t r. Konsolide Bütçe Aç /GSMH oran 1985 y l nda bir önceki y la göre iki kat artm t r. Söz konusu art , 1983-1984 y llar nda konsolide bütçe finansman ihtiyac nda 5.6 kat, bono + tahvil stokunda 2.1 kat, 1984-1985 y llar nda ise 1.7 kat olarak gerçekle mi tir (Sönmez, 2009).
Bütçe aç klar n n artmas nda, GAP, telekomünikasyon, baraj, otoban,
köprü gibi büyük ölçekli altyap yat r mlar , k rsal kesimden kent merkezlerine do ru h zlanan iç göçün yaratt harcama bask s , vergi gelirlerinin harcamalara e lik edememesi, arz yönlü iktisad n etkisi gibi çok farkl bir dizi unsur etkili olmu tur ( en vd., 2007).
Bu dönemde kamu gelirleri konusunda bir tak m düzenlemeler
yap lm t r. 24 Ocak Kararlar ’yla uygulanmaya ba lanan yeni vergi reformu ile dolays z vergilerin a rl kta oldu u vergi gelirleri yap s , dolayl vergilerin a rl kta oldu u bir yap ya dönü mü tür. Bu konudaki en önemli geli me 1 Ocak 1985 itibariyle yürürlü e giren Katma De er Vergisi (KDV) uygulamas d r. KDV’nin uygulanmaya ba lamas ile birlikte vergi gelirlerinin GSY H içindeki pay yükselmeye ba lam t r.
KDV, vergi gelirlerindeki azalmay bir yönüyle telafi etmi olsa da, dönem
boyunca gerek finansman ihtiyac n n gerekse borç stokunun artmas na engel olamam t r. Bunun sebebi arz yönlü ve ihracat n te viki do rultusunda vergi sisteminde yap lan de i ikliklerin, vergi gelirlerini ciddi ölçüde azaltm olmas d r. öyle ki gelir ve kurumlar vergilerinde yap lan düzenlemelerle ba kl klar artt r lm , muafiyet ve istisnalar n kapsam geni letilmi , gayrimenkul de er art lar vergi d b rak lm , menkul de er kazançlar üzerindeki vergi oranlar çok dü ük düzeylere çekilmi , gelir vergisi kapsam nda olmayan menkul de er art lar vergiye konu yap lmam , ihracat te vik yönünde vergisel özendirmeler2 sa lanm t r. 2 Vergi iadesi, döviz kazançlar için vergi indirimleri vd.
Türkiye Bankalar Birli i
12
Bunun yan s ra 1980’lerde h zlanan fon uygulamas 3 da dolayl vergilerin pay n n toplam vergi gelirleri içinde artmas nda etkili olmu tur (Sönmez, 2009).
Vergi oranlar n dü ük tutmak veya mevcut oranlarda indirimler yapmak,
müte ebbisleri üretim yapmaya te vik edecek ve böylece üretimde, istihdamda ve toplam refahta art olacakt r. Böyle bir vergi politikas do rultusunda, dönemin hükümeti özellikle ihracat n te vik edilmesi konusunda yo unla m t r. Ancak denetim sistemindeki yetersizlikler ve toplumunun yap s na özgü birtak m sebeplerden dolay , bu süreçte “hayali ihracat” gibi ekonomik hastal klar da ortaya ç km t r (Kazgan, 1995). Nitekim söz konusu dönemde, geli mi ülkelerde prestij kazanan arz yönlü iktisad n Türkiye’de kötü bir taklidi söz konusu olmu tur (P nar, 2010)4.
IMF ile yap lan stand-by anla mas n n 1986 y l nda sona ermesi ve 1987
y l nda erken seçim karar n n al nmas etkisini hemen maliye ve para politikalar üzerinde göstermeye ba lam t r. 24 Ocak Kararlar çerçevesinde al nan kamu çal anlar n n maa ve ücretlerinin enflasyonun gerisinde tutulmas politikas k smen terk edilmi , daha esnek bir maa ve ücret politikas izlenmeye ba lanm t r. Benzer ekilde, yüksek taban fiyatl destekleme al mlar da uygulamaya konulmu tur (Y ld r m & Y ld r m, 2002).
Tüm bu geli meler sonucunda 1988 y l ba nda Türkiye ekonomisi yeni
bir krizle kar kar ya kalm t r. 1980’lerin ikinci yar s nda özellikle de genel seçimlerin yap ld 1987 y l nda seçimlerin de etkisiyle maliye ve para politikalar nda ciddi gev eme olmu tur. Öte yandan seçim sonras ortaya ç kan devalüasyon beklentileri nedeniyle resmî kur ile serbest kur aras ndaki makas giderek aç lm t r. Ekonomideki olumsuz geli meler bunlarla da s n rl kalmam ; enflasyon yükselirken üretim dü mü , reel yat r mlar azal rken, yat r mlarda d ticarete konu olmayan sektörlere do ru bir kayma olmu , tüketim artm , reel ücretler dü erken faizler yükselmi , kamu aç klar artm ancak cari i lemler dengesi fazla vermi tir. Kamu kesiminde mal ve hizmetlerin fiyatlar n n maliyetlerinin alt nda kalmas kamu aç klar n artt rm , bu durum enflasyonu körüklemi ve sonuçta TL'den kaç ba lam t r. 1980’lerin sonlar na do ru Hazine de borçlanmada s k nt ya dü mü ve hatta k sa vadeli avans s n rlar n bile zorlamaya ba lam t r. Nakit s k nt s na dü en Hazine daha da ileri giderek vadesi gelen iç borçlar n anaparalar n TCMB’ye ödettirmeye ba lam t r. O dönemde pek rastlanmayan bu durum limitlerin üzerine ç k ld n ifade eden bir kavram olan “K rm z Bakiye” tart malar n gündeme getirmi tir (E ilmez, 2004). Bunun üzerine Mart 1989’da Hazine ve
3 Mart 2012 itibariyle Ba bakanl k Tan tma Fonu, Ba bakanl k Sosyal Yard mla ma
ve Dayan ma Fonu, Özelle tirme Fonu ve Savunma Sanayini Destekleme Fonu olmak üzere dört fon aktif durumdad r.
4 Konuya bu aç dan bak ld nda Arz Yönlü ktisat’ n Türkiye için do rulanmad söylenebilir.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
13
TCMB i birli i içine girerek bu bakiyenin Hazine taraf ndan piyasada borçlanma yoluyla kapat lmas n sa lam lard r.
Bir bak ma 1988 y l , ekonominin yeniden darbo aza girdi i dönemin
ba lang c olmu tur. Enflasyon ciddi art göstermi (%68), iç ve d borçlar artm , D Borçlanma/GSMH oran %60’a ula m t r (Yay, 2002). Tüm bu olumsuz geli meler üzerine dönemin hükümeti taraf ndan 4 Ocak 1988’de bir dizi tedbirler al nm ve bu çerçevede mevduat faizleri yeniden serbest b rak lm ; zorunlu kar l k oran ile disponibilite oran artt r lm t r. Yine al nan tedbirler çerçevesinde ihracat dövizlerinin bankalara 6 ay içinde sat lmas zorunlu hale getirilmi , ihracatta vergi iadesi artt r lm ve ithalat teminat oran da yükseltilmi tir. Al nan tedbirler bunlarla da s n rl kalmam ; ekonomideki olumsuz gidi ata engel olmak için 1988 y l n n sonunda hem K T ürünlerine önemli ölçüde zam yap lm , hem de kamu harcamalar k s lm t r. Böylelikle iç talebin dizginlenmesi, ihracat n artt r lmas hedeflenmi tir. Ancak bir yandan faizlerin yükselmesi, di er yandan kamu yat r mlar n n k s lmas , özel kesim yat r m ve üretimini de olumsuz yönde etkilemi tir. Finansal piyasalar bu ortamdan olumsuz olarak etkilenmi , döviz talebi artm ve TL'den kaç yeniden ba göstermi tir. Böyle bir ortamda faizler daha da yükselmi tir. TL'nin a r de erlenmesi, liberalle en sermaye hareketleri sonucunda ülkeye k sa vadeli sermaye giri ini h zland rm t r.
Türkiye’de 1990 y l ba nda sermaye hareketlerinin serbestle mesi ile
art gösteren d aç klar, k sa vadeli sermaye giri leriyle finanse edilmeye ba lanm t r. Esnek-dalgal kur sistemine ra men a r de erli TL ve yüksek faiz ortam nda d aç klar çok daha yüksek rakamlara ula m t r. Dolay s yla Türkiye, cari aç k sorununu özellikle 1990 sonras daha fazla hissetmeye ba lam t r. Öyle ki Türkiye’de bu istikrars z büyüme döneminde (1991-2001) h zla artan ithalat, hem aç k, hem de üretim ve ihracat art na dayanmayan istikrars z büyüme nedeniyle krizlere yol açm t r.
Ancak bütçe aç klar ve borç yükünün büyüklü ü dikkate al nd nda
enflasyonist finansman kaç n lmaz olmu tur. Böyle bir ortamda parasal hedefler belirlemek ve para arz n k s tlay c politikalar uygulamak oldukça zorla m t r. Bunun üzerine, para arz ndan daha ziyade para talebi ön plana ç kar lm ve bu do rultuda faiz oranlar serbest b rak lm t r. Faizlerin serbest b rak lmas n n amac , bir taraftan tasarruflar artt rmak suretiyle yat r mlar için kaynak yaratmak iken; di er taraftan da, enflasyon oran n dü ürmek olmu tur ( en vd., 2007).
K saca, 1980-1989 serbestle me ve yap sal dönü üm döneminde, iç
ve d borçlanmaya a rl k verilmi , kamu aç klar n n k sa vadeli sermaye giri i ile finansman n kolayla t rmak için 1983 y l nda ba lat lan sermaye hareketlerinin serbestle tirilmesine yönelik çal malar 1989 y l nda 32 say l Karar ile tamamlanm t r. Söz konusu dönemde, kamu harcamalar h zla artarken vergi gelirleri buna e lik edememi , bütçe aç klar h zla
Türkiye Bankalar Birli i
14
artm t r. Bu dönemde, vergi gelirlerinin harcamalar n gerisinde kalmas n n yan s ra, dü ük vergi kapasitesi, dü ük vergi gayreti gibi yap sal nedenlerin d nda, yüksek enflasyonun vergi gelirlerinin reel de erini a nd rmas ve politik bir tercih olarak vergilerin üzerine gidilmemesi de bütçedeki dengesizliklerde etkili olmu tur ( en vd., 2007).
II. 1990-1998 Dönemi: Finansal Liberalizasyon Sürecinde Maliye Politikas 1980’lerin sonlar na do ru yakla ld nda uygulamaya konulan “döviz kuru
art n dü ük tutmak yoluyla enflasyonu dü ürme politikas ”, 1989 y l nda sermaye hareketlerinin serbestle mesiyle h z kazanm t r (Do an, 1999). 1983 y l nda ba lat lan sermaye hareketlerinin serbestle me süreci, 1989 y l A ustos ay nda 32 say l karar ile tamamlanm t r. Sermaye hareketlerinin serbest b rak lmas , bütçe aç klar n n finansman nda k sa vadeli sermayenin kullan lmas n olanakl hale getirmi tir.
Özellikle 1984-1990 döneminde d borç geri ödemeleri yo unla m t r.
D borç ödemeleri genelde iç borçlanma ile finanse edilmek zorunda kal nm t r. Bu da faiz oranlar n n daha da yükselmesine zemin haz rlam t r. Faiz oranlar n n yükselmesi sonucu k sa vadeli sermaye hareketleri h zlanm ve nihayet 1990 y l nda zirveye ula m t r. Söz konusu k sa vadeli sermaye giri i, ithalat n finansman ve ayn zamanda bütçe aç klar n n finansman nda kullan lm t r. TL’nin reel olarak de er kazanmas ve iç talebin artmas , ihracatç lar iç piyasa için üretim yapmaya te vik etmi ve bunun sonucunda da ihracat azalm t r.
Ancak, k sa vadeli sermaye giri lerindeki art , TL’nin a r de erlenmesi
sonucunu yaratm t r. Bu da, bilinçli olarak de eri dü ük tutulan TL’nin ve dü ük ücret politikas n n sa lad rekabet avantaj ile ihracata dayal büyümeyi olumsuz yönde etkilemi tir. Bunun üzerine 1988 y l ndan itibaren ücret art lar n n enflasyon art ndan dü ük tutulmas politikas ndan vazgeçilmi ; yüksek ücrete ve a r de erlenmi TL’ye dayal sermaye birikim modeli5 benimsenmi tir (Kazgan, 1995). Bu yeni birikim modeli için daha önce bask alt na al nan ücretlerde, hem iç talebi canland rmak hem de sosyal tepkileri önlemek için yüksek ücret politikas uygulamalar na ba lanm t r. Bu uygulama sonucunda iç talep ve ithalatta patlama ya anm t r. 1989 y l nda sermaye hareketlerinin serbest b rak lmas yla birlikte TL reel olarak de er kazanmaya ba lam , kur de erli tutuldu undan, k sa vadeli sermaye hareketlerini yurtiçine çekebilmek için faiz oranlar yüksek tutulmak zorunda kal nm t r.
5 Sermaye birikimi, en genel tan m yla bir üretim biriminin belli bir dönemdeki mal ve hizmet üretme kapasitesi olarak tan mlanmaktad r. Sermaye birikimi ile ilgili ayr nt l bilgi için Bkz.Sayg l vd., (2002).
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
15
Bir taraftan sermaye hareketlerinde yap lan serbestle me, di er taraftan yüksek ücret politikas ekonomide iç ve d dengeyi olumsuz yönde etkilemi tir. 1991 y l nda ba gösteren Körfez Krizi durumu daha da kötüle tirmi ; üretim, yat r m ve fiyat beklentileri üzerinde olumsuz etkiler yaratm t r. Krizin sava a dönü mesi Ortado u pazar n n daralmas na, turizm faaliyetlerinin gerilemesine ve uluslararas sermaye hareketlerinin yava lamas na neden olmu tur. 1991 y l sonunda erken seçime gitme karar n n al nmas ile birlikte uygulanan geni letici maliye politikas , 1991 y l n n ikinci yar s ndan itibaren 6 ay süren k sa süreli bir canlanma yaratm t r. Ancak bu politika ekonomideki olumsuz gidi at durdurmada yeterli olmam t r.
Öte yandan TL’nin reel olarak de erlenmesiyle birlikte, bankalar ve firmalar
d borçlanmaya h z verme e ilimine girmi lerdir. TL’nin yabanc paralar kar s nda reel olarak de er kazanmas yla birlikte sürekli artan bütçe aç klar , 1989 y l ndan itibaren reel i gücü maliyetinde verimlili in üzerindeki art lar, 1989-1993 döneminde yüksek kronik enflasyonla birlikte, d aç n giderek artt bir ortam olu turmu tur (Do an, 1999).
Dönemin hükümeti, tüm bu olumsuz geli melerin üstesinden gelmek için
k sa vadeli sermayeyi cezbedici tedbirlere yönelmi tir. TL’nin konvertibl olmas n ve mali piyasalar n serbestle tirilmesini gerekli k lan bu yolla, “ihracata dayal büyüme”den sermaye ithali arac l ile “ithalata yönelik büyüme”ye geçi bu dönemde söz konusu olmu tur (Kazgan, 1995).
Enflasyon tehdidi nedeniyle bütçe aç klar n n finansman nda a rl k 1984
y l ndan ba layarak yava yava TCMB kaynaklar ndan iç ve d borçlanmaya do ru kayd r lm t r ( en vd., 2007). Ancak burada hemen ifade edelim ki, sürekli artan bütçe aç klar kar s nda Hazine, TCMB’den sa lad k sa vadeli avans olana ndan da kolay kolay vazgeçememi tir. Hazine’nin kulland k sa vadeli avans miktar da, artarak devam etmi tir. Bunun yan nda genelde özel kesime, özelde de bankalara d borçlanma yolu da aç lm t r. Bir bak ma bankalar üzerinden iç borca dönü türülen özel kesim d borçlar , büyük ölçüde kamu iç borçlanma kâ tlar arac l ile Hazine taraf ndan fon temininde kullan lm ve bütçe aç klar finanse edilmi tir. Bunun süreklili i için de faizlerin yüksek tutulmas kaç n lmaz olmu tur. Sonuç olarak hem kamu ve özel kesimin borç yükü artmaya ba lam , hem de borçlar n vade yap s k salm t r. Tüm bu geli meler, Türkiye ekonomisini finansal aç dan da d a ba ml hale getirdi i gibi, bankalar n aç k pozisyonlar n n büyümesine ve dolay s yla 1994 krizine zemin haz rlam t r (Özatay, 2011).
Kamu aç klar n n giderek artmas ndan kaynaklanan a r iç ve d
borçlanma, giderek bir k s r döngü haline dönü mü , borcun borçla finansman noktas na kadar uzanm t r. Kamu kesiminin a r kaynak talebi, kamu iç borçlanma kâ tlar n n ihrac n artt rm bu da para ve sermaye piyasalar n n yeterince geli memi olmas n n da etkisiyle zaten yüksek olan faizlerin daha da yükselmesine neden olmu tur. Faiz oranlar ndaki a r yükselme, reel faizin
Türkiye Bankalar Birli i
16
yüksek olmas na ve k sa vadeli sermaye giri inin daha da fazlala mas na ortam haz rlam t r. Söz konusu sermaye giri leri ayn zamanda döviz kurlar üzerinde bir bask olu turmu tur. Bu bask neticesinde kur art h z ile faiz aras ndaki marj artm ve sermaye giri inin daha cazip hale gelmesiyle kendi kendini besleyerek büyüyen bir süreç ortaya ç km t r: Yüksek faiz-dü ük kur sarmal . Bu durum bankac l k sektörünün varl klar yla yükümlükleri aras nda ortaya ç kan para birimi uyu mazl n n, ba ka bir ifadeyle aç k pozisyonlar n n ve dolay s yla kur riskinin artmas na yol açm t r.
1993 y l nda K T aç klar , altyap yat r mlar , ücret ve maa lardaki h zl
art lar, Körfez Sava ve terörle mücadele gibi iç ve d ekonomik ve siyasî nedenlerle artan ve faizler üzerinde büyük bask yaratan kamu aç klar n n finansman maliyeti dü ürülmek istenmi tir. Bu amaçla, borçlanma miktar na s n rlamalar getirilerek faiz oranlar dü ürülmeye ba lanm ancak yüksek enflasyon, yüksek cari i lemler aç ve bütçe aç klar gibi iç ve d dengesizliklerden dolay TL’ye güven azalm ve sonuçta TL’yi elde tutman n çekicili i kalmam t r. D kaynak bulmakta zorlanan Hazine, iç piyasadan da borçlanmay azaltma yoluna gidince, zorunlu olarak TCMB kaynaklar n yo un olarak kullanmaya ba lam t r (Bahçeci, 1997). Yine 1993 y l nda ç kar lan iki yasayla Hazine’nin TCMB’den kullanabilece i avans miktar art r lm t r. Faiz oranlar n dü ürme hedefi gere i TCMB interbank faiz oranlar n yükseltmemi tir. Piyasadaki likidite fazlas , devalüasyon beklentisiyle 1994 y l n n ba lar nda dövize yönelmi tir. Kurlar h zlanmaya ba lam ve 1994 y l ba nda resmi kur ile serbest kur aras ndaki fark a r derecede artm t r.
Özetle, Türkiye ekonomisi, 1994 y l na tarihinin en büyük ikiz aç ile
girmi tir. 1990 y l nda bütçe aç n n ve cari aç n gayri safi yurtiçi hâs laya oranlar s ras yla %3 ve %1,3 olarak gerçekle irken, 1994 y l nda daha da yükselmi ve s ras yla %3,9 ve %2,5’e ula m t r (Tunçsiper & Sürekçi, 2011). Yüksek cari aç k iktisadi birimlerde devalüasyon beklentisini art rm , bu durum ekonomide döviz talebini daha da yükseltmi tir. Bu geli meler üzerine, TL yakla k %14 oran nda devalüe edilmi tir. Bu devalüasyonu, 1 ve 17 Mart tarihlerindeki iki devalüasyon izlemi tir. TL’nin yabanc paralar kar s ndaki de er kayb Nisan ay na kadar sürmü tür. Yerli paran n yabanc paralar kar s ndaki de er kayb n n h zlanmas sonucu kur-faiz makas daralm , aç k pozisyonlar n kapatma yar nda olan bankalar n da dövize hücum etmeleri sonucu TCMB rezervleri h zla erimeye ba lam t r (Gülo lu & Altuno lu, 2002).
Bütün bu geli melere bir de Ocak 1994’de önde gelen uluslararas rating
kurulu lar Moodys ile Standart and Poors’un, Türkiye’nin kredi notunu dü ürmesi ve üç bankan n kapat lmas eklenince ekonomi büsbütün krize sürüklenmi tir6. Bankac l k kesiminde ve ekonominin genelinde istikrars zl a 6 Burada Türkiye’de 1994 Krizi’nin ortaya ç kmas nda, 24 Ocak 1980 Kararlar ’n n iç finansal piyasalara dönük serbestle tirme uygulamalar n n da etkisinin oldu unu belirtmekte fayda
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
17
yol açan döviz aç k pozisyonlar n n daha fazla artmamas için baz önlemlerin al nmas kaç n lmaz hale gelmi tir. Bu amaçla 5 Nisan Kararlar çerçevesinde baz önlemler al nm t r.
A. 5 Nisan 1994 Kararlar 1988 y l ndan itibaren sermayenin serbest dola m na ba l olarak ülkeye
giren k sa vadeli sermaye giri inin yaratt geçici rahatl k, ithalat ve tüketimde art a neden olmu tur. Reel i gücü maliyetlerindeki art ve kamu finansman aç klar bu tabloya eklenince özellikle 1993 y l nda finans sektöründe ba layan s k nt lar, reel ekonomiye s çram t r7. Kamu kesimi aç klar ndaki art , yüksek enflasyon, yanl borçlanma politikas ile birle ince, reel faizler yükselmi ve cari i lemler aç nda ciddi art eklinde kendini gösteren sorunlar makroekonomik dengeleri tümüyle bozmu tur.
Bu geli meler sonucunda, faiz d aç n geni lemesi, reel i gücü
maliyetinde art , reel kurda fazla de erlenme (yerli paran n yabanc paralar kar s nda de erinin artmas , di er bir deyi le dövizin ucuzlamas ), k sa vadeli d yükümlülüklerin h zla büyümesi, özellikle 1993 y l nda cari aç kta patlama, finansal kriz için yeterli ko ullar yaratm t r. Toplam d borç stoku 1989 y l nda yakla k 42 milyar dolardan 1993 y l nda 67 milyar dolara yükselmi tir. Ayn dönemde, k sa vadeli d borç stoku 6 milyar dolardan 18,5 milyar dolar düzeyine gelmi , ancak TCMB brüt döviz rezervi 1992-1993 y llar nda 6 milyar dolar seviyelerinde kald için mali yat r mc lara yeterli bir güvence olu turmam t r. Kredi notunun dü ürülmesi ve Hazine ihalelerinin iptali gibi olaylarla bozulan güven ortam nda tetiklenen kriz sonucu, 1993 y l nda 9 milyar dolara ula an net sermaye giri i 1994 y l nda 4,2 milyar dolar düzeyinde net sermaye ç k na dönü mü tür (DPT, 1997).
Makroekonomik dengelerde görülen tüm bu bozulmalar 1994 y l na
gelindi inde daha da netle erek Türkiye ekonomisini sürdürülemez bir noktaya ta m t r. Hiperenflasyon ve durgunlu un birlikte ya and bir konjonktüre vard r. Söz konusu kriz döneminde, özel bankac l k sektöründe, reel ekonomi taraf ndan sa l kl bir sermaye alt yap s ile desteklenmeyen h zl bir geli me ya anm t r. 1980-1989 aras nda 8’i yabanc olmak üzere 19 ticari banka [Adabank, Bank Kapital, Bank Mellat, Bank Europa, Birle ik Türk Körfez Bankas , BNP-Ak-Dresdner Bank, Chemical Bank, Deutzche Bank, Fiba Bank, Finansbank, Interbank, JP Morgan Chase Bank, Koçbank, Marmarabank, Midland Bank, Tekfenbank, Tekstil Bankas , Türkiye Emlak Bankas , TYT Bank] aç lm t r. Finansal serbestle tirme nedeniyle yükselen kredi faiz oranlar , geri dönmeyen krediler sorununu yarat rken, döviz cinsinden ve k sa vadeli borçlan p TL cinsinden uzun vadeli krediler veren bankalar n “aç k pozisyonlar ” ve para ve vade uyu mazl klar a rla m t r. 1994 krizinde bankalar iflasa sürüklendi inde, bankalardan kaç durdurmak için mevduatlara %100 güvence getirilmi tir. Buna ra men 1994 krizinde üç banka -Marmara Bank, TYT Bank, Impexbank- iflasa sürüklenmi tir (Erdem, 2010). 7 Krizin finansal kesim kaynakl ve enflasyonun maliyet kökenli olmas sonucu artan maliyetler, sat lar dü ürerek baz sektörleri durma noktas na getirmi tir. Sektörel büyüme oran ndaki dü ü ler sonucu, GSMH’nin gerilemesi ve ekonomik durgunluk içinde ya anan yüksek enflasyon ekonomide “stagflasyonist” döneme girildi inin sinyallerini vermi tir.
Türkiye Bankalar Birli i
18
ekonomiyi sokmamak, enflasyonu dü ürmek, TL’ye istikrar kazand rmak, ekonomik ve sosyal kalk nmay sosyal dengeleri de gözeten bir temel olu turarak istikrar sürekli k lacak yap sal reformlar gerçekle tirmek gibi amaçlarla, 5 Nisan 1994 tarihinde ondört ayl k bir ekonomik önlemler paketi uygulamaya konulmu tur.
B. 5 Nisan 1994 Kararlar ’n n Amaçlar 5 Nisan Kararlar , ilke olarak, kamu maliyesinin disipline edilerek kamu
aç klar n n kontrol alt na al nmas etraf nda dönen bir önlemler paketi olarak ortaya ç km t r. Bu do rultuda, yüksek oranda K T zamlar , tar msal destekleme al mlar n n daralt lmas , ücret art lar n n s n rland r lmas , baz vergilerde oran art lar , özelle tirme program n n h zland r lmas ve kay t d ekonomiyi kay tl hale getirecek önlemlerin al nmas gibi bir dizi sert tedbir ivedilikle uygulamaya konulmu tur. Söz konusu kararlar do rultusunda, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 1994 y l nda beyan ettikleri matrahlar üzerinden ek bir vergi al nmas , bir defaya mahsus olmak üzere; net aktif ve e de er matrah ile birden fazla konutu olanlardan dü ük oranl bir vergi al nmas gibi tedbirler uygulama koyulmu tur (Ataç, 2002). Böylelikle de enflasyonu dü ürerek ekonominin h zla istikrara kavu turulmas ve ekonomide istikrar sürekli k lacak yap sal reformlar n gerçekle tirilmesi hedeflenmi tir.
5 Nisan 1994 Kararlar ’n n amaçlar a a daki gibi s ralanabilir (DPT,
1994): Ek vergi al narak kamu gelirlerinin artt r lmas ve ücret art lar n n
enflasyonun alt nda tutulmas da dahil olmak üzere çe itli bütçe kalemlerinde k s nt ya gidilerek kamu harcamalar n n k s lmas ve sonuçta da konsolide bütçe aç n n ve kamu kesimi borçlanma gere inin dü ürülmesi,
TL’nin dolar kar s nda de er kazanmas n n önlenmesi ve böylelikle d ticaret aç klar n n kontrol alt nda tutulmas ,
Hazine borçlanmas n çekici hale getirebilmek için ba lang çta enflasyonun çok üstünde bir faizle kâ t sat lmas ve zaman içinde bu faizin dü ürülmesi,
Enflasyonun h zla dü ürülmesi, TL’ye istikrar kazand r lmas , ihracat art n n h zland r lmas , ekonomik ve sosyal kalk nman n sa lanmas , sosyal dengeleri de gözeten sürdürülebilir bir temelin olu turulmas ,
Ekonominin h zla istikrara kavu turulmas ve istikrar sürekli k lacak yap sal reformlar n gerçekle tirilmesi,
Gelirlerin, ekonominin rekabet gücünü dikkate alan ve verimli istihdam destekleyen bir yap da geli tirilmesi,
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
19
stikrar n kal c olmas , sürdürülebilir bir büyüme ortam na girilmesi, kamunun ekonomideki rolünün yeniden tan mlanmas ve bu çerçevede yeniden örgütlenmesi8.
C. 5 Nisan 1994 Kararlar ’n n Sonuçlar Yukar da s ralad m z tedbirlerle, enflasyonu dü ürerek ekonominin
h zla istikrara kavu turulmas ve istikrar sürekli k lacak yap sal reformlar n gerçekle tirilmesi hedeflenmi tir. Al nan önlemler neticesinde 1994 ve 1995 y llar nda baz olumlu geli meler sa lanm t r. 1994 y l nda küçülme gösteren GSMH, 1995 y l ndan itibaren tekrar reel bazda büyüme trendine girmi tir. Yine 1994 y l nda TÜFE baz nda %150’lere ula an enflasyon, 1995 y l ndan itibaren dü meye ba lam ve program öncesi seviye olan %80’ler seviyesine gerilemi tir (Turan, 2011). Yine, yap lan devalüasyon neticesinde k sa bir zaman zarf nda ihracat art na ithalat daralmas n n e lik etmesi sonucu d ticaret aç küçülmü tür. Kamu gelirlerini artt r c , kamu harcamalar n azalt c tedbirler sonucu kamu kesimi aç klar azalm t r.
Ne var ki, 5 Nisan 1994 Kararlar do rultusunda maliye politikas önlemleri
tek ba na uygulanm , piyasadaki a r likiditeyi s n rland rmaya yönelik herhangi bir tedbir al nmam t r. Üstelik Hazine, TCMB’den k sa vadeli avans kullanmaya devam etmi tir. Para politikas ndaki gev eklik tüm bunlarla da s n rl kalmam ; TCMB de bankalara yönelik kredilerini art rm , sonuçta bankalar bu kredilerle k sa vadeli yüksek faizli hazine kâ tlar n alarak hazineye borç vermi lerdir. Böylece geçmi te tek ba na uyguland için s n rl sonuç veren para politikas terk edilerek onun yerine maliye politikas uygulamaya konulmu tur (E ilmez & Kumcu, 2004).
Program n uygulamaya girmesinden k sa bir süre sonra iç borçlanmada,
Hazine bonolar n n bir yandan sürelerinin uzat lmas na, di er yandan da faizlerinin dü ürülmesine çal lm t r. Bu politika belli bir ölçüde amac na ula m , özellikle 1995 y l nda k smî ve geçici de olsa ba ar l sonuçlar elde edilmi tir. Söz konusu geli melerle birlikte ilgili dönemde iç ve d borç stoku h zl bir art e ilimi içine girmi tir. Kamu borç stokunda meydana gelen h zl art lar 1990’lar n sonlar na do ru ya anan ekonomik krizlerin ortaya ç kmas nda ve derinle mesinde belirleyici bir rol oynarken, a rla an borç yükü de söz konusu krizlerle mücadelede hükümetlerin hareket alan n daraltan önemli bir unsur olmu tur.
1994 y l nda ya anan krizin ard ndan piyasalarda k sa dönemli istikrar
sa lanmas na ra men ekonomide belirsizli in sürmesi, negatif beklentilerin
8 Burada temel ilke, sübvansiyon da tan bir devlet yap s ndan, ekonomide piyasa mekanizmas n n tüm kurum ve kurullar yla i lemesini sa layan ve sosyal dengeleri gözeten bir devlet yap s na geçmek olmu tur (DPT, 1994).
Türkiye Bankalar Birli i
20
devam etmesi 5 Nisan Kararlar ’n n arzulanan amaca ula mas n engellemi tir. 1995 y l n n son çeyre inde ya anan siyasî ve ekonomik belirsizlik dövize kar olan talebi artt rm ve enflasyonist beklentileri kamç lam t r. ç talebin geni lemesi ve TL’nin reel de er kazanmas d ticaret dengesini olumsuz yönde etkilemi , d ticaret aç önemli ölçüde büyümü tür. Böyle bir tablo içerisinde Türkiye 1999 y l na önemli boyutta ikiz aç kla girmi tir. Bütçe Aç /GSMH oran %11,7’ye ula rken, Cari lemler Aç /GSMH oran da %0,6 olmu tur (Tunçsiper & Sürekçi, 2011).
K saca belirtmek gerekirse, 5 Nisan Kararlar ’nda öngörülen hedeflerin
önemli bir k sm na ula lamazken, finans piyasas nda ya anan sorunlar n çözümüne yönelik tedbirlerin yetersiz olu u ve borç yönetimine ili kin yeni bir düzenlemenin yap lmam olmas program n önemli eksikliklerini olu turmu tur. Programda yer alan özelle tirmelerin öngörülen takvime uygun bir biçimde gerçekle tirilememesi, uygulamaya konulan yeni vergilerden beklenilen ölçüde gelir sa lanamamas , personel giderleri ve faiz ödemelerinin yüksekli i nedeniyle kamu harcamalar nda k s nt da süreklili in sa lanamamas , program n orta vadeli makro hedeflerinin bir bütünlük içinde aç klanmam olmas , finans piyasas na ili kin çözümlerin ve borç yönetimine ili kin düzenlemelerin yap lmam olmas bu program n n istenilen ba ar y sa lamas n engellemi tir (Demir, 2009).
5 Nisan Kararlar do rultusunda, yüksek oranda K T zamlar , tar msal
destekleme al mlar n n daralt lmas , ücret art lar n n s n rland r lmas , baz vergilerde oran art lar ve ek vergilerin getirilmesi, özelle tirme program n n h zland r lmas , kay t d ekonomiyi kay tl hale getirecek önlemlerin al nmas gibi uygulamaya konulan s k maliye politikas , özellikle 1995 y l n n ikinci yar s ndan itibaren yerini özellikle bütçe içerisinde personel giderleri ve faiz ödemelerinin artmas na ba l olarak ve bütçe aç klar n n finansman nda TCMB kaynaklar yerine tekrar iç ve d borçlanmaya a rl k verilerek geni letici maliye politikas na b rakm t r.
Türkiye ekonomisi, 1998 Asya ve Rusya krizlerinden de olumsuz
etkilenerek yeni bir daralma sürecine girmi tir. 1998 y l sonras nda yurtiçi talepteki daralma, Rusya kaynakl ihracat talebinin azalmas , artan güvensizlik ortam nedeniyle k sa vadeli sermaye giri inin dü mesi ve siyasal belirsizlikler ülkeyi yeni bir kriz ortam na sokmu tur.
Özetle, 1990-1998 finansal liberalizasyon dönemi ba nda kamu borç
stokunun GSMH’ye oran h zla artm t r. Kamu aç klar artt kça, söz konusu aç n finansman sorunu da ortaya ç km t r. Bu durum da reel faizleri yükseltmi tir. Bu geli melerin tipik göstergesi de faiz oranlar ndaki art ve dü ük oranl faiz d fazlad r.
Öte yandan, 5 Nisan Kararlar ’n n kal c bir ba ar s olamam ve ulusal
ekonomi, 1998 Asya ve Rusya krizlerinden de olumsuz etkilenerek yeni bir
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
21
daralma sürecine girmi tir. 1998 y l sonras nda yurtiçi talepteki daralma, Rusya kaynakl ihracat talebinin azalmas , artan güvensizlik ortam nedeniyle k sa vadeli sermaye giri inin dü mesi ve siyasal belirsizlikler ülkeyi yeni bir kriz ortam na sokmu tur. 1994 y l sonras nda yapay tedbirlerle bast r lan makroekonomik dengesizlikler yeniden belirmi ve 1999 y l sonunda, ya anan d sal oklar n ve 1990’lar boyunca sürdürülen politikalar n etkisiyle ülke ekonomisinde “topyekûn reform” ihtiyac kaç n lmaz olmu tur [Yeldan (1994), Yeldan (2001), Yeldan (2003), Yentürk (2005)].
III. 1999-2001 Dönemi: kiz Krizler ve Maliye Politikas A ustos 1999 depreminden sonra Türkiye’nin d ili kilerinde gözlenen
olumlu geli meler ve aday üyelik perspektifi, ekonomik yap lanmada yeni bir sürecin ba lat lmas için de uygun bir ortam olu turmu tur.
1999 y l sonlar na gelindi inde ekonomi yönetiminde Türkiye’nin; d
aç kla ilgili bir sorunu olmad ancak kronik enflasyon sürecini k ramam , kamu iç borç sorunu a rla m ve bankac l k sektörü k r lganla m bir ülke konumunda oldu u, iç borç dinami inin ciddi bir bozulma e ilimine girmi oldu u ve bunu düzeltmek için s k bir maliye politikas izlemenin yeterli olmayaca kayg ve dü üncesi hâkim olmaya ba lam t r. Bunun üstesinden gelmek için de güçlü bir d mali destek sa layarak kapsaml bir istikrar program n n uygulamaya konulmas n n gereklili i dü üncesi a rl k kazanm t r (Hazine, 1999).
Bunun üzerine, IMF ile 1998 y l içinde yap lm olan “Yak n zleme
Program ”, 1999 y l sonunda üç y ll k bir istikrar program na dönü türülmü tür. Böylece, Türkiye 2000’li y llara IMF’nin deste iyle uygulamaya konulan ve 36 ayl k bir dönemi kapsayan “Döviz Kuru Ç pas na Dayal Enflasyonu Dü ürme Program ” ba l kl yeni bir istikrar paketi ile girmi tir. Burada temel amaç, enflasyonla mücadeleyi sadece maliye ve para politikas na b rakmamak, bu politikalar enflasyonda olu acak ataleti k racak ba ka mekanizmalarla da desteklemek olmu tur (Özatay, 2011).
IMF’ye sunulan Aral k 1999 Niyet Mektubu ile somutla an 2000 y l
enflasyonu dü ürme program , kamu sektörü birincil fazlas , tutarl gelirler politikas ve s k döviz kuru taahhütleri ile yap sal reformlar olmak üzere üç temel unsura dayand r lm t r (DPT, 2002).
Programda öncelikli unsur, enflasyonun temel nedeni olan kamu aç klar ve
buna dayal olarak kamu kesimi borçlanma gere ini ortadan kald rabilmek için daha yüksek bir kamu sektörü temel fazlas n gerçekle tirmek olmu tur. Bunun için de daha az borçlanmaya gidilmesi ve böylece borç faiz yükünün hafifletilmesi zorunlu görülmü tür. Gerekli finansman n ise d borçlanma ve özelle tirmeden sa lanacak gelirlerle kar lanmas hedeflenmi tir. Program n di er bir önemli unsurunu ise yap sal reformlar n gerçekle tirilmesi
Türkiye Bankalar Birli i
22
olu turmu tur. Yap sal reformlar, enflasyonu dü ürme ve istikrar program n n sürekli ve kal c çözümler getirebilmesi için al nan sosyal güvenlik reformu, bankac l k sistemini güçlendirme ve düzenleme, kamu mali yönetiminde effafl k, özelle tirme ve tar m reformu gibi bir dizi önlemi içermi tir. Reform
paketi IMF’ye sunulmu ve böylece kamu maliyesini disiplin alt na alarak enflasyonu dü ürmek hedeflenmi tir. Ayr ca program kapsam nda bankac l k sisteminin güçlendirilmesini sa lamaya yönelik tedbirler al nm ve bu ba lamda Bankac l k Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) olu turulmas na karar verilmi tir (DPT, 2002).
Yukar da belirtildi i üzere “Enflasyonu Dü ürme Program ” olarak
adland r lan bu program, döviz kurunu nominal ç pa olarak kullanan, para ve kur politikas na çok say da yap sal düzenleme getiren ve s k maliye politikas ile destekleyen bir çerçeve olu turmu tur. Kur ç pas ile beraber, hedeflenen faizler üzerindeki döviz kuru riskini ortadan kald r p, faiz oranlar nda, kamu aç klar nda ve enflasyonda önemli gerilemeler ya anmas hedeflenmi tir. Programda 2000 y l sonu için TEFE enflasyonu %20 ve TÜFE enflasyonu %25 olarak hedeflenmi tir. 1 Dolar ve 0.77 Euro’dan olu an kur sepetinin TL kar s ndaki de erindeki de i im tarz 1.5 y ll k süre için önceden ilan edilmi tir. Daha sonra belirli yöntemlerle bant sistemine geçilece i ve son a amada serbest dalgal kur rejiminin yürürlü e konulaca aç klanm t r. 2000 y l için kur sepetindeki de i im çizelgesi TEFE enflasyonu y lsonu hedefi do rultusunda düzenlenmi ve kümülatif art n %20 oran nda kalaca taahhüt edilmi tir. TCMB’nin para taban için düzenlenen yeni çerçevede, net iç varl klar n önceden ilan edilen bir bant içinde hareket etmesi öngörülmü tür. Böylece, para taban n n net d varl klardaki de i imle belirlenmesi ilkesi, para kurulu benzeri bir yakla mla kabul edilmi tir. Bu ba lamda, faiz politikas özerkli inden vazgeçilmi ve faizlerin belirlenmesi, sermaye giri ç k lar na ba l olarak piyasalara b rak lm t r ( en & Demirhan, 2003).
Program uygulamaya konuldu u ilk 10 ay içerisinde iyi bir performans
göstermi ; kamu gelirleri artarken kamu harcamalar gerilemi ve iç borçlanma faiz oranlar h zl bir dü ü trendine girmi tir. Ekonomide bu geli meler sonucunda 2000 y l itibariyle KKBG/GSMH oran , ciddi ölçüde gerilemi tir. Bu gerilemenin alt nda özellikle ek vergi düzenlemelerine ba l olarak vergi gelirlerinin artmas , faiz d harcamalar n kontrol alt na al nmas , faiz oranlar n n dü mesi, d borçlanma olanaklar n n artmas , 2000 y l ve sonras nda özelle tirmeden elde edilen gelirlerin artmas etkili olmu tur.
Ancak program n uygulanmas sürecinde, kurdaki art ve dolay s yla
enflasyon hedeflenenin üzerinde gerçekle mi tir. Bu da, d ticaret dengesini ve dolay s yla cari i lemler dengesini olumsuz yönde etkilemi tir. Giderek artan cari aç klar n sürdürülebilmesi için d kaynak giri i ön plana ç km t r. Ancak 2000 y l nda do rudan yat r m eklindeki yabanc kaynak giri inin
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
23
yetersiz olu u d borçlanmay gündeme getirmi tir. Krize giden yolda, d borç verenlerin hem ülkenin makroekonomik dengelerine, hem de borçlanmaya arac l k eden bankalara ili kin bak aç lar da belirleyici olmu tur (Uygur, 2001). Cari aç kla birlikte, y l n ikinci yar s nda, özelle tirme ve yap sal reformlara ili kin gecikmeler iç ve d piyasalarda tedirginli i artt rm t r. Artan tedirginlik, sermaye giri lerini dolay s yla likiditeyi olumsuz etkileyip k sa vadeli faiz oranlar n n artmas na neden olmu tur.
Faiz oranlar ndaki yükseli portföylerinde yüksek miktarda devlet iç
borçlanma senedi tutan ve bunlar k sa vadeli kaynaklarla fonlayan baz bankalar n mali yap lar n bozmu ve Kas m 2000’den itibaren yava yava mali piyasalara olan güven sars lmaya ba lam t r. Güven kayb ile beraber dövize yönelik spekülatif hareketler ba lam ; bu güven kayb , çok yüksek faizle, önemli döviz rezervi kay plar yla ve 7,5 milyar dolar büyüklü ündeki IMF kredisi ile atlat lm t r. Ancak ekonominin daha sonra olabilecek benzer bir sald r ya kar savunma gücü büyük ölçüde zay flam t r.
Kas m 2000 krizinden üç ay sonra, bu kez de 19 ubat 2001’de dönemin
Ba bakan ile Cumhurba kan aras nda ba gösteren siyasî kriz, dövize ikinci bir spekülatif sald r y ba latm , aradan geçen dört gün içinde TCMB’nin rezerv kayb 5 milyar dolar a m t r. Kas m Krizi’nde dövize sald r yabanc larla s n rl kal r iken, ubat Krizi’nde yerlilerin de, özellikle bankalar n dövize sald rd görülmü tür. Dövize yap lan sald r ya dayanma gücü kalmay nca, TCMB IMF’nin de önerisi ile 21 ubat gecesi kurun dalgalanmaya b rak ld n aç klamak zorunda kalm t r.
2000 y l dezenflasyon program nda enflasyonun programda
öngörüldü ü h zla dü memesi sonucunda TL’nin beklenenin ötesinde reel de er kazanmas , iç talepte görünen h zl canlanma, ham petrol do algaz gibi enerji fiyatlar ndaki art ve euro-dolar paritesindeki geli meler cari i lemler aç n öngörülenin üzerine ta m t r. Bu geli melerin yan s ra bankac l k sistemindeki zay fl klar, baz bankalar n a r risk almas ve program n para ve kur politikas ndaki kat l k 2000 y l Kas m ay nda likidite krizine yol açm ve h zl bir sermaye ç k ya anm t r.
2000’li y llar n ba lar nda Türkiye’nin; d aç kla ilgili bir sorunu olmad
ancak kronik enflasyon sürecini k ramam , kamu iç borç sorunu a rla m ve bankac l k sektörü k r lganla m bir ülke konumunda oldu u tespit edilmi tir (Hazine, 1999). ç borç dinami inin ciddi bir bozulma e ilimine girmi olmas ve bunu düzeltmek için s k bir maliye politikas izlemenin yeterli olmayaca kayg s ndan hareketle, güçlü bir d mali destek sa layarak kapsaml bir istikrar program uygulama dü üncesi ekonomi yönetimince benimsenmi tir.
Ne var ki, Türkiye’nin Aral k 1999’da IMF stand-by deste iyle üç y l süreli
(2000-2002) olarak uygulamaya koydu u enflasyonu dü ürme program n n
Türkiye Bankalar Birli i
24
ba ar s uzun süre devam ettirilememi tir. 2000 y l n n ikinci yar s ndan itibaren özellikle özelle tirme ve yap sal reformlardaki gecikmeler iç ve d piyasalarda program n sürdürülebilirli i konusundaki ku kular artt rm t r. Program, yap sal nitelikli düzenlemeleri gerçekle tirmede amaçlanan hedeflere ula amam t r. Bununla beraber, program n dezenflasyon sürecinde özellikle enflasyonist bask lar n k r lmas aç s ndan ba ar s z oldu unu belirtmekte fayda vard r. Bu süreçte TCMB bir “Para Kurulu” gibi çal arak kamu aç klar n monetizasyona giderek kar lam ve bu durum enflasyonu sürekli olarak beslemi tir9. Net iç varl klar hedefi denetim alt nda tutulmu , kamu bütçesinde faiz d denge y lsonu hedefini yakalam t r. Ne var ki; bütün bu geli melere kar n Türkiye Ekonomisi tarihinin en büyük mali krizleri (22 Kas m 2000 ve 19 ubat 2001 Krizleri) ile kar kar ya kalm t r.
2000 Kas m ve 2001 ubat krizlerinde; yabanc kaynak giri inin azalmas
ve kur ç pas na dayal sistemin likidite aç s ndan zay flamas , faiz ve kur riskini artt ran önemli faktörler olarak ortaya ç km t r. Dolay s yla Enflasyonla Mücadele Program ; faiz oranlar , enflasyon ve döviz kurlar ndaki dalgalanmayla birlikte ekonomide bir belirsizlik ortam yaratm ve ilerleyen süreçte program n yürürlük esaslar ortadan kalkm t r. ubat 2001’de olu an mali ve finansal kriz ise kredi mekanizmas arac l yla reel kesime h zl bir ekilde yay lm t r (TCMB, 2002).
Öte yandan, özellikle Haziran 2000 sonras nda yap sal reformlarda
gecikmeler gerek iç gerekse d piyasalarda tedirginli i artt rm ve sermaye giri lerini sermaye ç k lar na dönü türmü ve piyasada likidite s k kl olu mu tur. Çünkü uygulanan program çerçevesinde TCMB’nin likidite yarat m d sermaye giri lerine ba l olarak gerçekle mektedir. A ustos 2000’e gelindi inde de iç ve d piyasalarda döviz kuruna dayal enflasyonu dü ürme program n n sürdürülebilirli i konusunda ku kular artmaya ba lam ve bu geli melere paralel olarak da k sa vadeli faiz oranlar yükseli trendine girmi tir. Yap sal reformlara yönelik çal malar n etkin biçimde gerçekle tirilememesi IMF’nin Ekim 2000’de serbest b rak lmas gereken üçüncü kredi dilimini ertelemesine neden olmu tur. Ayr ca yükselen faiz oranlar na ba l olarak bankalar n mali pozisyonlar nda kötüle me ba göstermi tir. Bankalar n mali durumlar n n bozulmas nda, özellikle yüksek faizlerden toplanan k sa vadeli fonlar ve bankalar n büyük miktarda devlet iç borçlanma senetleri al m na yönelmesi, dolay s yla bilançolarda vade uyumsuzlu unun ortaya ç kmas etkili olmu tur (Erçel, 1999).
9 Para kurulu sistemi; ulusal para biriminin sabit kur üzerinden yabanc bir para ya da paralar sepetine ba lanmas n ifade eden bir sistemdir. Sistem, ülkenin sahip oldu u döviz rezervleri kar l belirlenen sabit kur üzerinden ulusal para arz edilece i taahhüdüne dayanmaktad r. Bu sistemde ulusal para arz ülkenin sahip oldu u döviz rezervlerine ba l oldu u için hükümetlerin keyfî ve iradî olarak para arz n artt rma imkânlar ortadan kalkmaktad r. Bu özellikten dolay enflasyonla mücadelede para kurulu sistemi en etkili yollardan birisidir. Para kurulu sistemi konusunda ayr nt l bilgi için Bkz. en & Demirhan (2003), en (2003).
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
25
Bütün bu geli melere ba l olarak; bankalara olan güvenin azalmas , bankalar n likidite ihtiyac n artt rm t r. Netice itibariyle k sa vadeli faizler 17-22 Kas m tarihleri aras nda %100’lerin üzerine ç km t r. Genel itibariyle bankac l k sektöründe ortaya ç kan sorunlar 22 Kas m 2000’de likidite krizinin patlak vermesiyle sonuçlanm t r. Kas m 2000’den itibaren kendini iyiden iyiye hissettiren likidite krizi, ya anan siyasî geli melerin de etkisiyle ubat 2001’de daha da derinle mi tir. Kamu bankalar n n görev zararlar ile sosyal güvenlik kurumlar n n h zla artan aç klar , ubat 2001 Krizi’nin ortaya ç kmas nda önemli rol oynam t r.
Türkiye Bankalar Birli i
26
Ta
blo-
2: B
alc
a M
akro
ekon
omik
Gös
terg
eler
, 200
0-20
10 (A
ksi B
elirt
ilmed
ikçe
% O
lara
k)
20
00
2001
20
02
2003
20
04
2005
20
06
2007
20
08
2009
20
10
GS
YH
Yll
k B
üyüm
e H
z
7,4
-7,5
7,
9 5,
8 8,
9 7,
7 6,
1 4,
6 0,
7 -4
,7
8,9
Enf
lasy
on O
ran
(TÜ
FE)
39,0
68
,5
29,8
18
,4
9,3
7,7
9,6
8,4
10,4
6,
2 8,
5
Car
i le
mle
r Den
gesi
(Mily
ar $
) -9
.8
-3.3
-0
.6
-7.5
-1
4.4
-22.
3 -3
2.2
-38.
4 -4
2.0
-14.
0 -4
7.1
Car
i le
mle
r Den
gesi
/GS
YH
-4
,9
-2,3
-0
,3
-2,5
-3
,7
-4,6
-6
,1
-5,9
-5
,7
-2,3
-6
,4
D T
icar
et D
enge
si (M
ilyon
$)
-26.
7 -1
0.0
-15.
4 -2
2.0
-34.
3 -4
3.2
-54.
0 -6
2.8
-69.
9 -3
8.7
-71.
5
hrac
at/t
hala
t 50
,9
76,9
69
,0
68,1
64
,7
62,9
61
,3
63,0
65
,4
72,5
61
,4
DB
S O
rtala
ma
Bile
ik F
aizi
38
,0
96,2
63
,8
45,0
25
,7
16,9
18
,2
18,4
19
,3
12,7
8,
5 K
ayna
k: w
ww
.tuik
.gov
.tr, w
ww
.tcm
b.go
v.tr
ve w
ww
.dpt
.gov
.tr/K
alki
nma.
porta
l ver
ilerin
den
yara
rlana
rak
yaza
r tar
afnd
an d
üzen
lenm
itir
. Er
iim
Tar
ihi:
25.0
9.20
11.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
27
Tablo-2’den görüldü ü üzere, 2000-2010 y llar aras nda GSY H’n n y ll k art oran %5,5 olarak gerçekle mi tir. 2006 y l ndan sonra ise ya anan büyüme, h zl olmas n n yan s ra önceki dönemlerden farkl olarak baz özellikler ta maktad r. Birincisi, söz konusu büyüme oran n n, yurtiçi piyasan n sundu u yüksek geri dönü oranlar n n cazibesine kap lan yo un bir yabanc sermaye ak na dayanmas d r. Türk mevduat piyasalar ndaki yüksek faiz oranlar k sa vadeli mali sermayeyi çekmi ve böylece göreli yabanc döviz bollu u kar s nda TL’nin a r de erlenmesine sebep olmu tur. Döviz maliyetlerinin ucuzlamas sonucunda ise hem tüketim hem de yat r m mallar n n ithalat nda bir art gerçekle mi tir.
kincisi, büyümenin istihdam yaratmaktan uzak olmas d r. Yüksek i sizlik
ve dü ük i gücüne kat l m oranlar h zl büyüme oranlar na e lik etmi tir. TÜ K 2011 y l i istatistikleri verilerine göre - bu bölümün ileriki k s mlar nda da detayl de inilece i gibi - i sizlik oranlar 2001 krizinden sonra %10’un üzerine ç km ve h zl büyümeye ra men kriz öncesi düzeylerine inememi tir. 2001 krizi sonras i gücü piyasas yla ilgili en belirgin gözlem, ekonominin istihdam yaratma kapasitesinin yava l d r. Sanayi ve hizmetlerdeki h zl büyüme performans na kar n istihdamdaki büyüme son derece s n rl kalm t r. Geli mekte olan ço u ekonomide de geçerli olan bu gözlem literatürde “istihdam yaratmayan büyüme10” olarak tan mlanmaktad r. Türkiye’de bu sorun kendisini, 2002 y l sonras nda ya anan h zl büyüme konjonktürüne ra men olu an istihdam yaratma eksikli inde göstermi tir (Yeldan, 2009).
K saca, 1999-2001 ikiz krizler döneminde, enflasyonu dü ürme program
ile program n uygulamaya konuldu u ilk 10 ay içerisinde kamu gelirleri artm , kamu harcamalar gerilemi tir. Söz konusu dönemde özellikle vergi gelirlerinin artmas ve faiz d harcamalar n k s lmas ve 2000 y l sonras nda özelle tirme gelirlerinin artmas nedeniyle KKBG/GSMH oran azalm t r. Bu dönemde dikkat çeken bir geli me de, 2002 y l sonras nda ya anan h zl büyüme konjonktürüne ra men olu an istihdam yaratma eksikli idir. Öte yandan 2001 sonras dönem göz önüne al nd nda, ödemeler dengesinin finansman nda kullan lan k sa vadeli sermaye giri inin, d borçlanman n yap s n olu turdu u ve söz konusu durumun ödemeler dengesini daha da k r lganla t rd görülmektedir.
IV. 2002-2006 Dönemi: Güçlü Ekonomiye Geçi Program Sürecinde Maliye Politikas Türkiye, 2000 ve 2001 y llar nda ya anan iki krizle, uygulam oldu u kur
ç pas na dayal enflasyonu dü ürme program n n uygulama süresi bitmeden ba ar s zl kla sonuçlanmas ndan sonra IMF’nin öncülü ü ve denetiminde 14 Nisan ve 15 May s 2001 tarihlerinde iki a amada aç klanan yeni bir istikrar 10 Bu konuda detayl bilgi için Bkz. Yeldan (2009).
Türkiye Bankalar Birli i
28
program n uygulamaya koymu tur. Önceleri, “Ulusal Program” daha sonra da “Güçlü Ekonomiye Geçi Program (GEGP)” olarak tan mlanan program n amaçlar , “… güven bunal m ve istikrars zl süratle ortadan kald rmak ve bir daha geri dönülmeyecek ekilde kamu yönetiminin ve ekonominin yeniden yap land r lmas na yönelik altyap y olu turmak”, eklinde s ralanm t r (Ay, 2007).
Tablo 3: Güçlü Ekonomiye Geçi Program ’n n Çerçevesi
Program n Unsurlar
Program n Hedefleri
Program n Uygulama Araçlar
Program n Sonuçlar
Yap sal Yenilemeler
TCMB’nin özerkli i ve piyasa ekonomisinin düzenlenmesi
TCMB Kanunu, do al tekellere ve a endüstrilerine yönelik düzenleyici kurum yasalar
Telekomünikasyon, Tütün, eker Üst Kurullar ’n n olu turulmas
Bankac l k Sistemi Reformlar
Sa lam bankac l k sistemi rasyolar n n olu turulmas
Bankac l k Kanunu
BDDK’n n kurulmas , TMSF’ye i lerlik kazand r lmas
Faiz ve Kambiyo Politikalar
Yat r mc lar için orta vadeli perspektif sa lanmas
Kur sistemleri
Dalgal kur sistemine geçilmesi, yönetimli dalgalanma, örtülü kur ç pas n n uygulanmas
Ekonomik Büyüme Stratejileri
S k maliye politikas , anti-enflasyonist yakla m, istikrarl ekonomik büyüme
Yüksek oranl Faiz D Fazla, Cari Aç k/Milli Gelir oran n n kontrolü ve finansman
Dü ük kur politikas yla olu an cari aç n d borçlanma rakamlar na yans mas
Kaynak: Ta ar (2010). GEGP, kamu maliyesi, gelirler politikas , özelle tirme, bankac l k, para
politikas ve acil yasal düzenlemeler ba l klar yla ifade edilmi tir. Program; Kas m 2000 ve ubat 2001 krizlerinin mali piyasalarda, özellikle bankac l k sisteminde yaratt olumsuz geli meler dikkate al narak; finansal sistemin kontrol alt na al nmas , anti-enflasyonist ve istikrara yönelik hedefler için IMF stand-by deste i ve yap sal reformlar eklinde özetlenebilecek üç a amal bir süreç olarak öngörülmü tür. Program n temel çerçevesi, Tablo-3’de sunulmu tur.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
29
GEGP, yukar da s ralad m z hedeflere ula abilmek için a a da belirtilen konularda düzenleme yap lmas n ve tedbir al nmas n öngörmü tür ( en vd., 2007):
Görev zararlar n kald ran Kararname ve Kanun, Borçlanma Kanunu,
Kamula t rma Kanunu, TCMB Kanunu gibi bir dizi yasal düzenlemenin TBMM’den h zla geçirilmesi,
Kamu maliyesindeki uyumun uzun vadeli sürdürülebilirli inin sa lanmas ve kamu maliyesinde harcamalar n disiplin alt na al nmas ,
Bütçede faiz d fazlan n sa lanmas ve borç stokunun azalmas na yönelik bir maliye politikas n n benimsenmesi,
Vergi kaçakç l n önlemek ve vergi yükünün adil da l m n sa lamak için vergi numaras uygulamas na geçilmesi,
Özelle tirmenin h zland r lmas , Mali kontrolün artt r lmas na yönelik olarak bütçe içi ve bütçe d
fonlar ile döner sermayeli i letmelerin kapat lmas . Burada belirtilmesi gereken önemli bir husus, ödemeler dengesinin
finansman nda kullan lan k sa vadeli sermayenin d borçlanmada göreli art lara neden olmas d r. Türkiye’de cari i lemler aç n n sürekli büyümesinin ve ödemeler dengesinin d k r lganl n n bir di er nedeni, d borcun yap s yla ilgilidir. Özellikle 2001 sonras dönem göz önüne al nd nda d borçlanmaya dayal cari i lemler finansman n n iki önemli özelli i ortaya ç kmaktad r. Bunlardan birincisi d borç birikiminin ço unun k sa vadeli olmas , ikincisi ise cari i lemler aç n n a rl kl olarak kamu sektöründen çok, finans d özel sektörden kar lanm olmas d r. Bu artlar alt nda 14 Nisan 2001 tarihinde “Güçlü Ekonomiye Geçi Program ” aç klanm t r. ubat krizi ertesinde ve güçlü ekonomiye geçi ad alt nda ba lat lan program da ana program ile uyumlu bir biçimde sadece üç temel noktada farkl l k göstermi tir. Bunlardan birincisi; enflasyon hedefinin belirlenmemesi, ikincisi; enflasyon hedefinin belirlenmemesine ba l olarak döviz kurunun dalgalanmaya b rak lmas olmu tur. Üçüncüsü ise k sa vadeli avans uygulamas na ili kin olarak TCMB Kanunu’nun 50 ve 51. maddelerinin kald r lmas olmu tur.
GEGP çerçevesinde May s 2001’de IMF ile yeni bir niyet mektubu
imzalanm t r. Ancak söz konusu program gerek iç gerekse d siyasî geli meler nedeniyle istenilen sonucu verememi tir. Bunun üzerine orta vadeli güçlendirilmi bir program n hayata geçirilmesi için Ocak 2002’de IMF’ye yeni bir niyet mektubu sunulmu tur. 3 Kas m 2002’de i ba na gelen yeni hükümet, söz konusu ekonomik program daha da güçlendirerek, “Acil Eylem Plan ” ba l alt nda program n kapsam n geni letmi tir.
Türkiye Bankalar Birli i
30
Asl nda GEGP’nin, 2001 Y l Program ’n n IMF ile Dünya Bankas taraf ndan yeniden düzenlenmi ekli oldu u rahatl kla söylenebilir. GEGP’nin temel amac ; kur rejiminin b rak lmas nedeniyle ortaya ç kan güven bunal m ve istikrars zl süratle ortadan kald rmak ve e anl olarak yeniden yap land r lmas na yönelik altyap olu turmakt r. Bu program; bankac l k sektörüne ili kin tedbirlerin h zl bir ekilde al narak mali piyasalarda k r lganl n azalt lmas n , faiz oranlar nda ve döviz kurlar nda istikrar sa lanmas n , iktisadi etkinli i artt r c yap sal reformlar n gerçekle tirilmesini, artan borç yükünün azalt lmas n ve enflasyonun dü ürülerek sürdürülebilir büyüme oran n n sa lanmas n hedeflemi tir. Program gere i al nan önlemler sonucu %6,5 olan Faiz D Fazla (FDF) hedefi tutturulmu , iç talep daralm , cari i lemler dengesi fazla vermi , GSMH %9,5 oran nda gerilemi tir. Ancak TL’nin de er kaybetmesi ve kamu fiyat ayarlamalar n n etkisiyle enflasyon h zlanm , TEFE %88,5’e TÜFE %68,5’e yükselmi tir (Sönmez, 2011).
%6,5 oran nda FDF’nin, GEGP‘nin hedefi olarak kullan lmas n n temel
nedenleri a a daki gibi s ralanabilir (Sönmez, 2011): i) Kamu borcunun çevrilmesi amaçland için FDF bütçeden yap lan faiz ödemelerinde kullan lmakta dolay s yla yeniden borçlan lan tutar azald için borç bask s hafiflemektedir. ii) FDF’nin elde edilmesi için faiz d bütçe harcamalar azalt lmaktad r. Sosyal harcamalar, kamu yat r mlar ve maa -ücret ödemeleri k s tlanmakta, hatta baz kalemler reel olarak küçültülmektedir. iii) Hedeflenen FDF’ye ula lmas uluslararas finans çevrelerine güven a lamakta ve ülke ekonomisinin de erlili i yükselmektedir.
Türkiye ekonomisinde Kas m 2000 ve ubat 2001 krizlerinden sonra
sabit kur rejimi terk edilerek onun yerine dalgal kur rejimi benimsenmi tir. TCMB’nin bu dönemde uygulad para politikas nda nihai hedefi, enflasyon hedeflemesi rejimine geçmek olmu tur. Nitekim TCMB, 2002 y l ba nda para politikas n n genel çerçevesine ili kin yapm oldu u duyuruda para politikas n n nihaî hedefinin enflasyon hedeflemesi rejimine geçmek oldu unu belirtmi , fakat gerekli ön ko ullar tamamlanmadan enflasyon hedeflemesi rejimine geçilmesinin rejimin güvenilirli ini daha ba lamadan sarsaca n ve bu nedenle enflasyon hedeflemesi rejimine geçi için para politikas n n etkinli ini k s tlayan unsurlar n zay flat lmas n n beklenece ini belirtmi tir11 (TCMB, 2002).
11 Enflasyon hedeflemesine geçi ba l ca dört nedenden dolay erken say lm t r. Birincisi; bankac l k sektöründeki operasyon devam ediyordu. 2000 y l ba nda sektörün sermaye yap s n n kuvvetlendirilmesi için kamunun bankalara sermaye aktarmas da dahil bir dizi önlemi öngören yasa Meclis’ten geçmek üzereydi. Bu yasa, bankalar n resminin tam olarak ç kar labilmesi için baz a amalar öngörüyordu. Bu a amalar n tamamlanmas zaman alacakt . A amalar tamamlansa bile bankac l k sektörünün irketler kesimine ve tüketicilere kredi açabilir hale gelmesi için zamana gereksinim vard . kincisi, hala geçmi enflasyona dayal bir fiyatlama al kanl vard . Hedeflenen enflasyonun dikkate al nmamas ve dolay s yla bekleyi leri ekillendirememesi olas l vard . Mesela, 2002 y l ba nda y lsonu için beklenen
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
31
Türkiye’de enflasyon hedeflemesine geçi te mali göstergelerin iyi bir performans gösterememesi nedeniyle, enflasyon hedeflemesine geçi maliye politikas aç s ndan erken say lm t r. Bu durumun en önemli nedeni ise maliye politikas nda, cari dönemdeki bozuklu un ya da geçmi teki bozukluklar nedeniyle miras al nan yüksek kamu borcunun para politikas n n manevra alan n k s tlamas eklinde ifade edilen mali bask nl kt r. Bu geli me, mali bask nl k göstergelerindeki geli meler yoluyla izlenmektedir. 2001 y l nda kamunun borçlanma gere inin GSY H içindeki oran %12,1 iken, bütçe harcamalar n n önemli bir k sm faiz harcamalar ndan olu makta idi, 2001 y l nda faiz harcamalar n n GSY H içindeki oran %17,1 idi. Kamu borç stokunun GSY H içindeki oran ise %77,4 düzeyinde idi [Özatay (2009), Orhan & Erdo an (2007), Paya (1998)].
Böylece örtük enflasyon hedeflemesi rejimi uygulanan 2002-2005 y llar
aras ndaki dönem, Türkiye’de 2006 y l nda uygulanmaya ba lanan aç k enflasyon hedeflemesi rejimi için gerekli artlar n olu turuldu u bir dönem olmu tur (Yakupo lu, 2010). TCMB (2006 y l enflasyon raporu) ve Hazine Müste arl (2006 y l program ) verilerine göre, TCMB örtük enflasyon hedeflemesi uygulad 2002-2005 döneminde ilk y l hariç enflasyon hedeflerinin tümüne ula m 12, bankan n güvenilirli i artm ve piyasadaki enflasyon beklentileri, hedefe yak nsam t r. Kamu borç stokunun sürdürülebilirli ine ili kin tart malar ekonominin ana gündem maddeleri aras nda yer al rken, borçlar n sürdürülebilirli i sorunu ortadan kalkm , mali disiplinin süreklili i konusundaki kayg lar azalmaya ba lam t r.
Finansal piyasalar n derinli i artmaya ba lam , finansal kesimin
k r lganl ise azalm t r. Döviz kurundaki ve finansal piyasalardaki oynakl k azalm , risk primi dü mü tür. 2002-2005 döneminde Türkiye’de ekonomik istikrarda al nan mesafeler ters dolarizasyon sürecinin ba lamas n sa lam , portföy tercihlerinde TL cinsinden yat r mlar n a rl artmaya ba lam , TL’den alt s f r at larak YTL’ye geçilmi , temel makroekonomik de i kenlerin öngörülebilirli i AB ile tam üyelik müzakerelerinin ba lamas , IMF ile yap lan anla mayla birlikte artm t r (TCMB, 2005).
Bu iyimser ko ullarda TCMB 2006 y l nda aç k enflasyon hedeflemesine
geçmi tir. Ne var ki, 2006 ve 2007 y llar nda ya anan arz yönlü oklar n ola and boyutlara ula mas enflasyon hedeflerinin belirgin olarak
enflasyon oran %48,3 idi. Oysa hedeflenen enflasyon 13 puan daha a a da; %35 düzeyinde idi. Üçüncüsü, döviz kurundaki hareketler enflasyondaki de i imi belirlemede çok önemli bir rol oynuyordu. Dolay s yla d sal oklar, mesela yurtd ndaki mali yat r mc lar n risk alma i tahlar ndaki genel bir azalma nedeniyle, kurda olu abilecek yukar yönlü hareketlerin enflasyonu önemli ölçüde etkilemesi mümkündü. Dördüncü ve en önemli neden ise maliye politikas n n dü ük performans sergilemesidir. 12 2002-2005 y llar aras nda hedeflenen-gerçekle en enflasyon oranlar s ras yla; %35-%29,7, %20-%18,4, %12-%9,3, %8-%7,7 eklinde olmu tur (www.tcmb.gov.tr, www.hazine.gov.tr). Eri im Tarihi: 17.08.2011.
Türkiye Bankalar Birli i
32
a lmas na neden olmu , 2008 y l ndaki küresel finans krizi ise enflasyon hedeflemesinin nominal ç pa özelli inin ortadan kalkmas na neden olmu tur. Yaln zca Türkiye’de de il, geli mekte olan birçok ülkede de enflasyon hedefinin tutturulamamas , enflasyon hedeflemesinin san ld n n aksine zor bir para politikas stratejisi oldu unu göstermi tir. Daha da önemlisi, arz oklar n n etkisinin ba lang çta ekonomi çevreleri taraf ndan tahmin
edilenden uzun bir süre devam edece ine ili kin alg lamalar n giderek artm olmas d r (Özatay, 2009).
2002-2006 döneminde, büyüme süreci 2004 y l ndan itibaren yava lama
e ilimine girse de, 2000’li y llarda 1990’l y llardan farkl olarak alt y l kesintisiz olarak devam etmi tir. D ticaret aç ve cari aç k h zl bir art e ilimine girmi tir. Yurtiçi tasarruf oran , bu ba lamda özel tasarruf oran dü mü , d tasarrufa ba ml l k artm t r. Yine bu dönemde faiz-kur arbitraj na dayal d kaynak sa lama politikas spekülatif nitelikteki k sa vadeli sermaye giri ini h zland r rken, ülke içindeki yüksek reel faiz ortam bankac l k kesimi d nda yer alan özel sektör kurulu lar n n d piyasalardan borçlanmas n h zland rm t r. Hazine Müste arl ’n n ubat-2012 borç göstergelerine göre 2005 y lsonu itibariyle 84 milyar dolar olan özel kesim d borç stoku, 86 milyar dolar olan kamu kesimi d borç stoku ile neredeyse e itlenmi tir. Yüksek reel faiz, kamu iç borçlanmas n n maliyetini artt rm , mali disiplin ve %6,5 oran ndaki yüksek FDF’ye kar n iç borçlanma h z kesmemi ve iç borç stoku art göstermi tir. Aç k enflasyon hedeflemesine 2006 y l ba nda geçmi olan TCMB’nin belirlemi oldu u hedefler çok önemli sapmalarla kar kar ya kalm t r (Özatay, 2011).
2008-2009 krizi, enflasyon hedeflemesine yeni bir kavram eklemi tir:
Mali kural. Buna göre istikrar için yaln zca para politikas n n enflasyon hedeflemesi ile s n rland r lmas yeterli de ildir; ekonomiler ayr ca s k maliye politikalar n gözeten mali kural ile donanmal d r. Asl nda Türkiye’de 2001 krizi sonras nda bir yandan FDF, bir yandan da enflasyon hedeflemesinin yan nda mali kural örtülü olarak uygulanm t r. Bu yüzden 2001 y l sonras makroekonomi politikalar n n “ikiz hedefleme” diye an lmas uygundur (Yeldan, 2011).
K saca belirtmek gerekirse, 2002-2006 güçlü ekonomiye geçi program
döneminde, öncelikle bütçe aç klar n n h zl ve kal c olarak dü ürülmesi ve bunun sa lanabilmesi için faiz d fazla verilmesinin önemi üzerinde durulmu tur. Faiz d fazla hedefinin yan nda, tar m, sosyal güvenlik ve kamu mali yönetimi alanlar nda reformlar yap lmas amaçlanm t r. Yine bu dönemde kamu borç stokunu kontrol alt na almak ve borcun çevrilebilirli ini sa lamak, vergi gelirlerini artt rmak ve harcamalar k smak gibi önlemler al nm t r. Ba ka bir ifadeyle, maliye politikas n n temel amac kamu maliyesinin sa l kl bir yap ya kavu turulmas olmu tur.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
33
V. 2007-2010 Dönemi: Küresel Finans Kriz Sonras Süreçte Maliye Politikas 2008 y l n n son çeyre inden itibaren küresel ekonomide ortaya ç kan
daralmaya ba l olarak Türkiye ekonomisi yava lama e ilimine girmi tir. Bu durum özellikle cari dönem ekonomik geli melere daha duyarl olan dolayl vergilerde bir dü ü e yol açm t r. 2009 y l nda küresel finans krizinin, hem ekonomideki daralma hem de krize kar al nan önlemler nedeniyle bütçe üzerinde olumsuz etkileri görülmü tür. Tablo-4’de kamu kesiminin 2004-2010 dönemine ili kin al nan baz mali performans göstergeleri sunulmu tur. Tabloda görüldü ü gibi GSY H’nin pay olarak merkezi yönetim bütçe giderlerinin 2004 y l nda %27,2’den 2010 y l nda %26,0’a dü tü ü gözlenmektedir. Buna kar n GSY H’nin pay olarak merkezi yönetim bütçe gelirleri ilgili y llarda %22,0 ve %23,0 olarak gerçekle mi tir. Merkezi yönetim bütçe giderlerini olu turan kalemlerin GSY H içindeki pay na bakt m zda cari transferlerin 2006 ve 2008 y llar d nda sürekli bir art e ilimi sergiledi i görülmektedir. Öte yandan faiz giderlerindeki azalma, merkezi hükümet giderlerindeki azalmaya katk da bulunmu tur. 2004 y l nda %10,1 olan faiz giderlerinin GSY H’ye oran , 2010 y l nda %5,1’e dü mü tür. Faiz giderlerinin merkezi yönetim bütçe giderleri içindeki pay n n azalmas ekonominin bütünü aç s ndan olumlu bir geli medir.
Türkiye Bankalar Birli i
34
Tabl
o-4:
Mer
kezi
Yön
etim
Büt
çe B
üyük
lükl
eri,
2004
-201
0 (%
Ola
rak)
I. G
SYH
’ye
Ora
n O
lara
k B
elirt
ilen
Gös
terg
eler
20
04
2005
20
06
2007
20
08
2009
20
10
A. M
erke
zi Y
önet
im B
ütçe
Gid
erle
ri 27
,2
24,6
23
,5
24,2
23
,9
28,0
26
,0
1. F
aiz
Har
iç B
ütçe
Gid
erle
ri 17
,1
17,6
17
,4
18,4
18
,6
22,4
20
,9
2. P
erso
nel G
ider
leri
ve S
GK
Dev
let P
rim G
ider
leri
6,0
5,8
5,7
5,9
5,8
6,6
6,5
3. M
al v
e H
izm
et A
lm G
ider
leri
2,4
2,3
2,5
2,6
2,6
3,1
2,3
4. C
ari T
rans
ferle
r 6,
5 7,
1 6,
6 7,
5 7,
4 9,
6 9,
3 5.
Ser
may
e G
ider
leri
1,5
1,6
1,6
1,5
1,9
2,1
1,7
6. S
erm
aye
Tran
sfer
leri
0,1
0,2
0,3
0,4
0,3
0,5
0,3
7. B
orç
Ver
me
0,6
0,6
0,8
0,5
0,5
0,6
0,6
8. F
aiz
Gid
erle
ri 10
,1
7,0
6,1
5,8
5,3
5,6
5,1
B. M
erke
zi Y
önet
im B
ütçe
Gel
irler
i 22
,0
23,5
22
,9
22,6
21
.1
22,5
23
,0
1. G
enel
Büt
çe V
ergi
Gel
irler
i 18
,0
18,4
18
,1
18,1
17
.7
18,1
19
,1
2. V
ergi
D G
elirl
er
4,0
5,1
4,7
4,5
4,4
4,5
3,2
C. B
ütçe
Den
gesi
-5
,2
-1,1
-0
,6
-1,6
-1
.8
-5,5
-3
,0
D. F
aiz
D D
enge
4,
9 6,
0 5,
4 4,
2 3,
5 0,
1 0,
9 II.
Di
er G
öste
rgel
er
2004
20
05
2006
20
07
2008
20
09
2010
1.
Ver
gi G
elirl
eri/B
ütçe
Gid
erle
ri 66
,0
74,9
77
,2
74,9
74
,0
64,5
73
,4
2. V
ergi
Gel
irler
i/Büt
çe G
elirl
eri
81,6
78
,3
79,2
80
,3
80,2
80
,2
83,0
3.
Fai
z G
ider
leri/
Büt
çe G
ider
leri
37,1
28
,6
25,8
23
,9
22,3
19
,9
19,6
4.
Fai
z G
ider
leri/
Ver
gi G
elirl
eri
56,3
38
,2
33,4
31
,9
30,1
30
,9
22,1
5.
Dol
ays
z V
ergi
ler/V
ergi
Gel
irler
i 33
,1
32,8
31
,6
34,0
35
,1
35,8
24
,9
6. D
olay
l V
ergi
ler/V
ergi
Gel
irler
i 66
,9
67,2
68
,4
66,0
64
,9
64,2
49
,9
Not
: Ta
blod
a ye
r al
an b
ütçe
büy
üklü
kler
inin
gel
iim
inin
200
4 dö
nem
i ile
inc
elen
mey
e ba
lanm
asn
n ne
deni
, Tü
rkiy
e’de
har
cam
alar
n fo
nksi
yone
l ve
ekon
omik
sn
fland
rmay
a gö
re ta
snifi
ne 2
004
yln
da b
ala
nm o
lmas
dr.
Ayr
ca, d
önem
in ta
mam
n g
öreb
ilmek
ad
na 2
004
yl
bala
ngç
yl
olar
ak a
lnm
tr.
Kay
nak:
ww
w.b
umko
.gov
.tr v
e w
ww
.muh
aseb
at.g
ov.tr
ver
ilerin
den
yara
rlana
rak
yaza
r tar
afnd
an d
üzen
lenm
itir
. Er
iim
Tar
ihi:
19.0
1.20
12.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
35
Di er taraftan, sermaye giderlerinin GSY H’ye oran n n dü ük olmas n n, uzun dönemde altyap yat r mlar n n dü mesine neden olaca aç kt r. 2004-2010 döneminde faiz giderlerinde meydana gelen azalmadan kaynaklanan fazlal n sermaye giderlerine aktar lmas gerekirken, daha çok sosyal güvenlik kurumlar na aktar lan transferlerin finansman nda kullan lm t r. Faiz giderlerinin yan s ra sosyal güvenlik kurumlar n n aç klar n n kapat lmas için aktar lan transferler, ideal bir cari giderler - sermaye giderleri - sermaye transferleri da l m na ula lmas na engel olmaktad r. Öte yandan, küresel finans krizinin hissedildi i 2008 y l nda vergi gelirlerinde bir azalma olmu , ancak 2009’dan itibaren tekrar vergi gelirlerinin GSY H’ye oran %18,1 olarak artmaya ba lam t r.
Maliye politikas n n ekonomik faaliyetler üzerindeki etkileri
de erlendirilirken en yayg n kullan lan gösterge, ku kusuz bütçe dengesidir. Bütçe aç n n/fazlas n n GSY H içindeki pay nda bir önceki y la göre art /azal genellikle geni letici, azalma/art ise daralt c maliye politikalar n n uygulanmakta oldu u anlam na gelmektedir. Bilindi i üzere, kamu giderleri ile kamu gelirleri aras ndaki fark olan bütçe dengesini takip etmek için temel iki göstergeden, bütçe dengesi ve faiz d fazladan yararlan lmaktad r. Bütçe aç n n GSY H’ye oran 2005-2008 döneminde %2’nin alt na dü mü tür. Ancak küresel finans krizi nedeniyle bu oran 2009’da %5,5 seviyesine ç km t r. 2010 y l nda bütçe disiplini tekrar sa lanarak, bütçe dengesi %-3,0 seviyesine çekilmi tir. 2004-2010 döneminde faiz d denge trendi de benzer ekilde olumlu olarak ilerlerken, 2009 y l nda %1’in alt na dü mü ; ancak, 2010 y l nda tekrar yükselmi ve kriz öncesi seviyesine yakla ma e ilimi göstermi tir (Bkz. Tablo-4).
Di er taraftan, küresel finans krizi nedeniyle bütçe dengeleri üzerinde
olumsuz etkiler ortaya ç km sa da orta vadede tekrar mali disiplinin sa lanmas , Türkiye’nin temel öncelikleri aras nda yer alm t r.
Bu kapsamda 2007-2009 dönemi için haz rlanan Orta Vadeli Program
(OVP) ile maliye politikas n n temel hedefi, kamu borç stokunun milli gelire oran n n dü ürülmesinin yan s ra, artan cari aç da kontrol etmek amac yla orta vadeli program döneminde mali disipline titizlikle uyularak, faiz d fazla verme politikas na devam edilece i eklinde belirtilmi tir. Yine program kapsam nda, mali disiplinin devam na önemli katk sa layacak harcama reformuna ili kin düzenlemelerin sürdürülece i üzerinde durulmu , kamu harcama sisteminde etkinlik, effafl k ve hesap verebilirli in sa lanmas amac yla ba lat lan ve mali disiplinin sa lanmas na, kaynak tahsisinde etkinlik ile tahsis edilen kaynaklar n iyi yönetimini hedefleyen düzenlemelerin titizlikle uygulanmas na devam edilece i belirtilmi tir. Program döneminde harcama politikalar na ili kin öne ç kan ba l ca hususlar temel olarak; kamu kesiminde ücret ve ayl klar n ekonomik konjonktür ve fiyat istikrar göz önünde bulundurularak belirlenece i, sosyal harcamalar n toplam kamu harcamalar içindeki pay n n art r laca , i sizlik sigortas ndan yararlanma
Türkiye Bankalar Birli i
36
ko ullar n n iyile tirilece i eklinde belirtilmi iken, vergi politikas na ili kin uygulanaca belirtilen temel hususlar ise, vergi kanunlar nda yer alan istisna, muafiyet ve vergi indirimi hükümlerinin, ekonomik ve sosyal politikalar çerçevesinde yeniden de erlendirilerek vergi mevzuat n n sadele tirilece i; kay t d ekonomiyi ödüllendiren, kamuya olan güveni sarsan, kay t d l özendiren ve kamu gelirlerinde kayba neden olan her türlü af ve borç yap land r lmas beklentisinin önüne geçilece i eklinde ifade edilmi tir. Borçlanma politikas n n temel amac ise; riskler ve borçlanman n vadesi ile para ve faiz cinsinden kompozisyonu dikkate al narak, kamu finansman ihtiyac n n en dü ük maliyetle kar lanmas n n sa lanmas na yönelik olarak belirlenmi tir.
Öte yandan, 2008-2010 dönemi için haz rlanan OVP ile maliye
politikas n n temel hedefi ise, makroekonomik istikrar n ve büyüme performans n n sürdürülmesi amac yla mali disipline uymaya devam edilece i üzerine odaklanmaktad r. Bunu gerçekle tirmek üzere mali kurallar belirleyen yasal düzenlemeler yap laca ve böylece, kamu borç stokunun milli gelire oran n n azalt larak, yüksek bir faiz d fazla seviyesinin tutturulaca ve bütçeye esneklik kazand r larak kamu harcamalar n n önceliklendirilece i belirtilmektedir. 2008-2010 program döneminde harcama politikalar na ili kin temel olarak da a a daki politikalar n uygulanaca belirtilmi tir: 2007-2009 program ile paralel olarak, kamu kesiminde ücret ve maa lar n, gelir politikalar çerçevesinde hedeflenen enflasyon dikkate al narak belirlenece i, merkezi yönetim bütçe kanunlar nda kamu kesiminde yeni personel istihdam na ili kin s n rlamalara yer verilmeye devam edilece i, i sizlik sigortas ndan yararlanma ko ullar n n iyile tirilece i, sosyal harcamalar n toplam kamu harcamalar içindeki pay n n art r laca eklindedir. Bu program döneminde vergi politikalar na ili kin temel olarak da a a daki politikalar n uygulanaca belirtilmi tir: Vergi mevzuat n n sadele tirilmesi ve vergi taban n n geni letilmesine yönelik çal malara devam edilece i, gerek kay t d l kla etkin mücadele, gerekse yat r mlar n ve istihdam n desteklenmesine yönelik politikalar çerçevesinde, kamu finansman n n imkân verdi i ölçüde, i lemler ile istihdam üzerindeki vergi ve benzeri yüklerin dü ürülmesine yönelik düzenlemeler yap laca eklinde iken, borçlanma politikas n n temel amac ; borçlanman n vadesi,
para ve faiz cinsinden kompozisyonu ve riskler dikkate al narak, kamu finansman ihtiyac n n en dü ük maliyet ve riskle kar lanmas , toplam borçlanman n, a rl kl olarak TL cinsinden ve sabit faizli enstrümanlarla gerçekle tirilece i, piyasa ko ullar izin verdi i ölçüde borçlanman n vade yap s n n uzat laca eklindedir.
Orta vadeli programlarda al naca belirtilen tedbirlere ra men, ya anan
küresel finans krizinin yol açt belirsizlik ortam n n küresel ölçekte s k la an finansal ko ullar n yan s ra yat r m ve tüketim harcamalar n n da azalmas na neden oldu u ve artan tasarruf e iliminin de etkisiyle iç talepte sert bir daralmaya yol açt görülmektedir. Uluslararas sermaye ak lar ndaki
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
37
yava lama ile beraber iç talep ve kredi olanaklar da daralm t r. Küresel ekonomide artan bu sorunlarla birlikte, Türkiye’de GSY H büyüme h z 2008 y l ndan itibaren belirgin bir ekilde yava lama e ilimine girmi tir. 2008 y l nda %0,7 olarak gerçekle en GSY H büyüme h z , 2009 y l nda ciddi ölçüde gerilemi ve daralmaya dönü erek, %-4,7 olarak gerçekle mi tir. 2010 y l nda ise %8,9 ile yeniden art trendine girmi tir (Bkz. Tablo-2).
Türkiye’de 2008 y l n n son çeyre i ve sonras ndaki iktisadî
faaliyetlerdeki daralman n temel sebebinin ihracata dayal üretim yapan sanayi sektöründe meydana gelen küçülmeden kaynakl oldu u söylenebilir. Bu durumun tar m d istihdamdaki bozulmay h zland rd , i gücüne kat l m oran ndaki belirgin art n da etkisiyle i sizlik oranlar nda tarihi bir yükseli in ya anmas na neden oldu u görülmektedir (Taban, 2011).
Öte yandan, Türkiye’de özellikle 2008 ve 2009 y llar nda iktisadi
faaliyetlerdeki yava laman n derinle mesiyle birlikte i gücü piyasas na ili kin olumsuz çizginin bir önceki döneme göre kötüle erek devam etti i ve i sizlik oranlar nda sert art lar n ya and görülmektedir. TU K 2011 y l i isatatistikleri verilerine göre, genel i sizlik oran , 2008 y l nda %11,0; 2009’da %14,0; 2010 y l nda ise %11,9 olarak gerçekle mi tir.
Burada üzerinde durulmas gereken bir ba ka husus borç yönetimi
konusudur. Borcun sürdürülebilirli i, borç yükünün makul seviyelere dü ürülmesi ve bu düzeylerde tutulmas hususlar , makroekonomik istikrar n sa lanmas aç s ndan en temel unsurlard r. Brüt borç stokunun dikkate al nmas , bir ülkenin borç yükünün de erlendirilmesinde ço u zaman yeterli olmamaktad r. Kamunun ta d borç yükünün daha do ru bir ekilde ölçülebilmesi için kamu sektörünün mali yükümlülüklerinin yan s ra sahip ol-du u finansal varl klar n n da hesaba kat lmas gerekir. Di er ülkelerde oldu u gibi, Türkiye’de de borçluluk düzeyinin analizlerinde en çok kullan lan göstergeler aras nda kamu net borç stoku rakamlar ile bunlar n GSY H’ye oranlar yer almaktad r. 2002 y l nda %61,5 olan kamu net borç stokunun GSY H’ye oran , 2010 y l nda %28,7 seviyesine gerilemi tir. Özellikle kamunun net d borcunun GSY H’ye oran ndaki azal dikkat çekicidir. Bu oran 2002 y l nda %38,4 iken 2010 y l na gelindi inde %23,2’ye gerilemi tir (Bkz. Tablo-5).
Türkiye Bankalar Birli i
38
Ta
blo-
5: B
alc
a K
amu
Mal
iyes
i Gös
terg
eler
i, 20
02-2
010
(Aks
i Bel
irtilm
edik
çe %
Ola
rak)
20
02
2003
20
04
2005
20
06
2007
20
08
2009
20
10
Mer
kezi
Yön
etim
Büt
çe
Aç
/GS
YH
-1
1,5
-8,8
-5
,2
-1,1
-0
,6
-1,6
-1
,8
-5,5
-3
,6
Kam
u K
esim
i Bor
çlan
ma
Ger
ei/G
SY
H
10,0
7,
3 3,
6 -0
,1
-1,9
0,
1 1,
6 6,
1 2,
3
Topl
am K
amu
Kes
imi N
et
Bor
ç S
toku
(Mily
ar T
L)
215.
6 25
1.0
274.
6 26
9.8
257.
9 24
8.4
267.
8 30
9.9
317.
6
Topl
am K
amu
Kes
imi N
et
Bor
ç S
toku
/GS
YH
61
,5
55,2
49
,1
41,7
34
,0
29,5
28
,2
32,5
28
,7
Topl
am K
amu
Net
D
Bor
ç S
toku
/GS
YH
38
,4
31,6
26
,4
20,5
20
,6
20,6
20
,4
23,6
23
,2
Kay
nak:
ww
w.h
azin
e.or
g.tr
veril
erin
den
yara
rlana
rak
yaza
r tar
afnd
an d
üzen
lenm
itir
. Er
iim
Tar
ihi:
17.1
1.20
11.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulamas
39
2008 y l nda küresel finans krizine önlemler kapsam nda gelirleri azaltan ve harcamalar art ran tedbirlerin uygulanmas sonucunda bütçe dengesi olumsuz etkilenmi , 2008 y l nda bütçe aç n n GSY H içindeki pay %1,8’e yükselmi tir. Bütçe aç ndaki art n finansman ihtiyac n art rmas ndan dolay KKBG’nin GSY H içindeki pay %1,6’ya yükselmi tir. Kriz y l olan 2009 y l nda bütçe aç n n GSY H içindeki pay n n %5,5’e yükselmesi, KKBG’nin GSY H içindeki pay n n da %6,1’e yükselmesine neden olmu tur. Yine ayn dönemde, Türkiye’nin toplam kamu net borç stokunun milyar TL olarak artmas na ra men kamu net borç stokunun ve kamu net d borç stokunun GSY H’ye oranlar azalm t r.
K saca 2007-2010 dönemi özetlenecek olursa, Türkiye’de Bütçe
Aç klar /GSY H oran 2008 finans krizi sonras nda artm t r. Bütçe aç klar n n süreklilik kazanmas makroekonomik dengelerin bozulmas na neden olmu tur. Vergi gelirlerinin kamu harcamalar n kar lamada yetersiz kalmas , borçlanma a rl kl bir aç k finansman politikas sürdürülmesine neden olmu tur.
40
Türkiye Bankalar Birliği
kinci Bölüm Mali Sürdürülebilirlik: Teorik ve Kavramsal Çerçeve
Bu bölümde mali sürdürülebilirli in teorik ve kavramsal çerçevesi ele
al nmaktad r. Bu amaçla öncelikle sürdürülebilirlik kavram aç klanmakta; daha sonra da mali sürdürülebilirlik üzerinde durulmaktad r.
I. Sürdürülebilirlik Kavram Sürdürülebilirlik (sustainability), kelime anlam itibariyle daimi olma
yetene i olarak adland r lan ve farkl alanlardaki ili kileri birbiri ile uyumlu k lmak zorunda olan çok yönlü bir kavramd r. Sürdürülebilirlik; ekoloji, ekonomi ve toplum olmak üzere bu üç unsur aras nda kurulabilecek denge ile sa lanabilir. Bu üç unsur aras nda dengenin kurulmas ihtiyac bütün sürdürülebilirlik ara t rmalar nda görülen ortak bir özelliktir (Haris, 2000).
Sürdürülebilirlik kavram n n ilk kullan ld alan tam olarak bilinmemekle
birlikte; bu kavram n ilk defa tar m, ormanc l k ve bal kç l k gibi yenilenebilir kaynaklar alan nda kullan ld ve 1713’lere kadar uzanan bir geçmi i oldu u dü ünülmektedir. Eski kaynaklarda sürdürülebilir ormanc l ktan bahsedilmi , yeni a açlar n yeti ebilmesi için mevcut a açlar n belli bir süre sonra kesilmesi gerekti i üzerinde durulmu tur. lk olarak Saksonya’da ormanc l k alan nda ortaya ç kan sürdürülebilirlik kavram , 18. yüzy l n sonunda Almanya’daki bütün ormanlar için geçerli hale gelmi ve uygulanmas yasal bir zorunluluk halini alm t r. zleyen iki yüzy l içinde sürdürülebilirlik kavram n n kapsam daha da geni lemi tir. Bu kavram, 20. yüzy l n ba lar ndan itibaren bal kç l n korunmas nda ve bal kç l ktan azami ölçüde fayda sa lamak amac yla da kullan lmaya ba lanm t r. Ne var ki sürdürülebilirlik kavram n n kullan m 18. ve 20. yüzy llar aras nda çok fazla çe itlilik göstermemi ; tar m, ormanc l k ve bal kç l k alanlar ile s n rl kalm t r [Bozla an (2005); Bozla an (2004)].
Sürdürülebilirlik kavram konusunda 1970’li y llara kadar yaln zca bireylerin
ya am düzeylerinin yükseltilmesini hedefleyen ekonomik kalk nmaya odaklan lm ken, 1970’li y llar n ba nda çevre konusunda da bilinç düzeyi geli meye ba lam t r. Özellikle 1970’li y llar n ba nda kaynak sorununun yeniden önem kazanmas yla birlikte tar m, ormanc l k ve bal kç l k d ndaki di er alanlarda özellikle de sanayi alan nda, sürdürülebilirlik tart malar giderek h zlanm t r. Zaman içinde hava kirlili i, gürültü kirlili i vb. gibi çevre sorunlar n n artmas sürdürülebilirlik tart malar n çevre konular na do ru kayd rm t r (K l ç, 2006). Sürdürülebilirlik kavram n n ç k noktas n n hem ekolojik, hem de ekonomik kayg lardan ileri geldi ini belirtmek pekala mümkündür. Günümüzde ekonomik sistem ile üretim faktörleri, demografik özellikler ve co rafi ko ullar aras nda bir dengenin kurulmas zorunlu hale gelmi tir (Pearce & Turner, 1991). Hem üretimin, hem de tüketimin h zl bir ekilde artmas sürdürülebilirlik kavram n gündeme getirmi tir (Daly, 1991).
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
41
1972 y l nda Roma Kulübü’nün “Büyüme S n rlar ” ba l kl raporunun yay nlanmas ile ba layan süreç 1987 y l nda sürdürülebilir kalk nma dü üncesinin literatüre girmesi ile neticelenmi tir (Hall vd., 2010). Özellikle küresel ölçekte çevre sorunlar n n artmas 1980’li y llardan itibaren ekonomi ve çevre aras ndaki ili kinin giderek önem kazanmas na ve sürdürülebilir kalk nma kavram n n daha s k gündeme gelmesine neden olmu tur. Hem ekonomik ili kilerin, hem de canl ya am n n devam için temel sorun do adaki kaynaklar tahrip etmeden üretebilmektir. Art k günümüzde bu nedenle insan n çevre i le uyumunu nas l sa layaca ya da bu uyumu sürdürebilmesini engelleyen unsurlar nas l yok edece i bütün modern toplumlar n en güncel ve acil çözülmesi gereken sorunudur.
K saca ifade etmek gerekirse sürdürülebilirlik kavram sosyal, kültürel,
ekonomik ve ekolojik boyutlar olan bir kavramd r. Bu kavrama, insani perspektiften bak ld nda sosyal, toplumsal perspektiften bak ld nda kültürel ve ekonomik, do al kaynaklar perspektifinden bak ld nda da ekolojik bir görünüm arz etmektedir.
ekil-1’de görüldü ü üzere sürdürülebilirlik kavram üçlü bir saç aya
eklinde olup; bunlar n her biri birbiriyle kar l kl etkile im içerisindedir.
42
Türkiye Bankalar Birliği
ekil-1: Sürdürülebilirli in S n fland r lmas
Kaynak: WCED (1987), Heselink & Goldstein (2000) ve Adams (2006)’dan esinlenerek yazar taraf ndan yap lm t r.
II. Mali Sürdürülebilirlik: Tan m , Mahiyeti ve Kapsam Mali sürdürülebilirlik teoride, uzun vadede beklenen bütçe gelirleri ve
bütçe harcamalar n n bugünkü de erlerinin birbirine e it olmas yla ili kilendirilmektedir. Kamunun mali aç dan sürdürülebilirli i, mevcut olan ve gelecekte beklenen gelir ve harcamalar n belirtilen e itlik ilkesine uygun olmas ile olanakl k l nmaktad r. Bu ilkeye göre birkaç dönem boyunca ortaya ç kabilecek bütçe/kamu aç klar uzun vadede elde edilecek bütçe/kamu fazlalar yla dengelendi i ölçüde mali sürdürülebilirlik sa lanabilmi tir. Bunun nedeni, bütçe k s t n n uzun vadeli bir perspektifte
Sürdürülebilirlik
nsani Aç dan Sürdürülebilirlik
Toplumsal Aç dan
Sürdürülebilirlik
Do al Kaynaklar Aç s ndan
Sürdürülebilirlik
Sosyal Sürdürülebilirlik
Ekolojik Sürdürülebilirlik
Kül
türe
l S
ürdü
rüle
bilir
lik
Eko
nom
ik
Sür
dürü
lebi
lirlik
Sektörel Üretimin Sürdürülebilirli i (Tar m,
Endüstri vb.)
Mali Sürdürülebilirlik
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
43
ele al nmas , dolay s yla siyasî otoritenin gelecekte bütçe gelirlerini artt rma ve bütçe harcamalar n k sma olanaklar n n bulunmas d r (Von Hagen, 2007).
Mali sürdürülebilirli e ili kin yap lan baz çal malar, mali
sürdürülebilirli in sa lanmas için bütçe gelirleri üzerinde dururken baz lar da bütçe harcamalar üzerinde yo unla m t r. Dolay s yla mali sürdürülebilirlik literatürü çe itli tart malara sahne olmu ve üzerinde uzla lm bir tan m yap lamam t r. Çal man n bu k sm nda mali sürdürülebilirli in teorik boyutu incelenmekte ve konuya ili kin tart malar ortaya konulmaktad r.
A. Mali Sürdürülebilirlik ve Mali Yeterlilik Mali sürdürülebilirlik (fiscal sustainability), maliye politikas n n
uygulanabilmesi için gerekli olan finansman aç n n borçlanma yoluyla limitsiz bir biçimde kar lan p kar lanamayaca ile ili kili bir kavramd r. Literatürdeki farkl mali sürdürülebilirlik tan mlar na ili kin ayr nt l bir ara t rma Balassone & Franco (2000) taraf ndan gerçekle tirilmi olup, bu çal mada; vergi oranlar n n sürekli artmamas ndan bugünkü bütçe k s t na (current budget constraint) kadar çe itli tan mlara yer verilmi tir.
Gerek teorik gerekse ampirik literatürde mali sürdürülebilirlik yerine
zaman zaman bütçe aç klar n n sürdürülebilirli i (sustainability of budget deficit) borçlar n sürdürülebilirli i (sustainability of debt) gibi kavramlar n da kullan ld görülmektedir.
Ancak burada hemen belirtelim ki, borçlar n sürdürülebilirli i, bütçe
aç klar n n da sürdürülebilir oldu u anlam na gelmemektedir. Çünkü bütçe aç klar n n sürdürülebilirli i borçlar n yan s ra; reel büyüme oran , enflasyon oran , para arz gibi makroekonomik de i kenlerle de ili kilidir. Borçlar n sürdürülebilirli i bütçe aç klar n n sürdürülebilirli i için gerekli bir ko ul iken, bütçe aç klar n n sürdürülebilirli i de mali sürdürülebilirlik için gerekli ancak yeterli olmayan bir ko uldur. Bu üç sürdürülebilirlik kavram aras ndaki ili kiyi Do u Avrupa ülkelerinde hediyelik e ya olarak sat lan matru kalara benzetmek mümkündür. En d taki mali sürdürülebilirlik, onun içindeki bütçe aç klar n n sürdürülebilirli i, onun da içindeki ise borçlar n sürdürülebilirli idir ( en vd., 2010).
Bütçe aç klar n n sürdürülebilirli i ve borçlar n sürdürülebilirli i
kavramlar , mali sürdürülebilirlik kavram içerisinde ele al nd için bu çal ma boyunca bu iki sürdürülebilirlik kavram yerine mali sürdürülebilirlik kavram kullan lmaktad r.
44
Türkiye Bankalar Birliği
1. Mali Sürdürülebilirlik Mali sürdürülebilirlik kavram literatürde farkl ekillerde tan mlanm t r.
Marks (2004), çal mas nda mali sürdürülebilirli i, hükümetin vergi ve harcama politikas nda herhangi bir düzenleme yapmaya gerek kalmadan mali yeterlili i sa lamas ya da bütçe k s t n sa lamak için mevcut mali duru unu koruyabilmesi olarak tan mlarken; Fern ndez & Cos (2002), mali sürdürülebilirli in tan m n finanse edilen bütçe aç na ba ka bir ifadeyle borçlar n cari piyasa de erinin gelecek dönem iskonto edilmi faiz d fazla de erine e it oldu u dönemleraras bütçe k s t kavram na dayand rmaktad r. Çünkü mali sürdürülebilirli in belirleyicisi bütçe k s t d r. Bütçe k s t n n önemi ise bütçe/kamu aç n n finansman kaynaklar n ve bu kaynaklar n kullan labilece i üst s n r belirlemesinden ileri gelmektedir.
Izquierdo & Panizza (2003)’da benzer biçimde mali sürdürülebilirli i bir
ülkenin bütçe k s t n kar layabilmesi durumu olarak tan mlamaktad r. Ancak bu tan ma ihtiyatl yakla mak gerekti i de ortadad r. Çünkü bütçe k s t , nihayetinde bir muhasebe e itli idir. Bu e itli in borçlar n ödenmemesi veya borç ödemelerinin enflasyonla i irilmesi gibi farkl yöntemlerle sa lanabilmesi her zaman mümkündür. u halde bütçe k s t n n sa lanmas , mali sürdürülebilirlik için gerekli ancak yeterli bir ko ul de ildir.
Geithner (2002) yapm oldu u çal mada mali sürdürülebilirli i kamu
borç stokunun milli gelire oran n n uzun dönemde sabit kalmas durumu olarak tan mlarken; Edwards (2002) ise mali sürdürülebilirli i kamu borç stokunun milli gelire oran n n, uygun oldu u kabul edilen bir dönemdeki oran al narak bu oran n sabit kalmas n n sa lanmas ve uzun dönemde bu oran korumay sa layacak ekilde kamu borçlanma kâ tlar arz n n ve talebinin birbirine e it olmas durumu eklinde tan mlamaktad r.
Broda & Weinstein (2004) ise mali sürdürülebilirli i, kamu kesimi
borçlanma gere inin, faiz d fazlan n ve kamu borç stokunun GSY H’ye oran n n dura an olmas n n, cari politikalar n istikrarl bir Borçlanma/GSY H oran ile sürdürülebilmesi durumu eklinde tan mlarken; Burnside (2005), mali sürdürülebilirli i bir hükümetin borçlar n ödeyebilme gücü yan nda ayn politikalar setini koruyabilmesi durumu olarak tan mlamaktad r. Langenus (2006) da süresiz bir ekilde uygulanan politikalar n varl n mali sürdürülebilirli in göstergesi olarak kabul etmektedir. Di er taraftan, Buiter (1985) mali sürdürülebilirli i, kamunun tüm varl k ve yükümlülükleri aras ndaki fark olan net de erinin GSY H’ye oran n sabit tutan politikalar n uygulanmas , eklinde ifade etmi tir.
Blanchard vd. (1991) ise mali sürdürülebilirli in sa lanmas için iki ko ul
ileri sürmü tür. Bu ko ullar, Kamu Borcu/GSMH oran n n nihai olarak ba lang ç seviyesine yak nsamas ve gelecekteki birincil fazlalar n bugünkü de erinin cari borca e it olmas d r. Ancak söz konusu ko ullar iki aç dan
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
45
ele tirilmektedir. Öncelikle borç oran n n ba ka bir istikrarl düzeye de il de, ba lang ç seviyesine dönmesi gerekti ine ili kin teorik bir dayanak bulunmamaktad r. kinci olarak, maliye politikas ndaki de i iklik sonucu olu acak borç art , uzun dönemde güvenli bir aral a geri dönecek olsa da k sa dönemde piyasa aktörleri taraf ndan sürdürülemez olarak alg lanabilecektir (Krejdl, 2006).
Blanchard’ n yakla m na getirilen ele tiriler baz çal malar taraf ndan
[Artis & Marcellino (1998), IMF (2002) çal malar gibi] ödeme gücü ile mali sürdürülebilirlik aras nda ayr m yap lmas na neden olmu tur. Buna göre hükümet borç stokunu s n rs z bir zaman diliminde olu turaca birincil fazlalarla ödeyebiliyorsa ödeme gücüne sahiptir denilebilir. Ancak söz konusu geri ödemelerin gelecekte oldukça büyük çapl ve sanc l bir mali s k la ma ile gerçekle tirilme olas l bulunmaktad r. Bu nedenle mali sürdürülebilirlik, ödeme gücünü korumak kayd yla maliye politikas n n süresiz bir biçimde de i meden yürütülebilmesi olarak tan mlanabilmektedir (Alvarado vd., 2004). Ba ka bir deyi le, belirli bir maliye politikas n n sürekli bir biçimde devam ettirilmesi, di er eyler sabitken, gelecekte kamu borcunun ödenememesi gibi bir sonuç do urursa mali sürdürülebilirli in sa lanmad anla lmaktad r (Burnside, 2005).
Mali sürdürülebilirlik kavram na yönelik ilk katk lar kamu borçlar n n
ekonomi üzerindeki etkilerini genel olarak ele alan Hume, Smith ve Ricardo gibi klasik iktisatç lara dayanmakla birlikte (Neck & Sturm, 2008) farkl çal malar n uzla t klar ortak konu Domar’ n (1944) çal mas na dayanmaktad r. Buna göre mali sürdürülebilirlik, sonsuz zaman süresinde elde edilecek bütün faiz d fazlalar n net bugünkü de erinin, toplam kamu borcunun ba lang ç de erine e it olmas durumudur. Dolay s yla mali sürdürülebilirlik yaln zca devletin cari gelir ve giderleri ile de il; kamu sektörünün ba lang ç bilançosu ve buna ek olarak devletin k sa ve orta vadede gelir ve gideri tahmin edilerek hesaplan r.
Cari dönemde yap lacak harcamalar n borçlanma ile finansman
durumunda gelecekte gerçekle tirilecek vergi art lar söz konusu borçlar n geri ödenmesini mümkün k lacakt r. Ancak vergiler, üretici ve tüketiciler üzerinde olu acak bask lar nedeniyle s n rs z bir biçimde art r lamaz. Bu nedenle de sürdürülebilir bir maliye politikas vergi oranlar nda sürekli art gerektirmemelidir. Balassone & Franco (2000), Domar (1944) modelinden yola ç karak üretici ve tüketicilerin vergi yüküne tahammül s n r n mali sürdürülebilirli in gerekli ko ulu olarak görmü lerdir. Ancak burada önemle belirtelim ki, Domar’ n modelinin k smi dengeye dayanmas mali sürdürülebilirlik için yeterli ko ulun tan mlanmas na engel olmaktad r (Balassone & Franco, 2000).
Mevcut maliye politikas süresiz bir ekilde uygulanabiliyorsa,
uygulanmakta olan maliye politikas sürdürülebilir olsun ya da olmas n,
46
Türkiye Bankalar Birliği
gelecekteki iradi politikalar belirleyecektir. Bu anlamda mali sürdürülebilirlik hükümetin fonksiyonlar n yerine getirebilmesi için yeterli kayna a ihtiyac oldu u gerçe ine dayan yorsa, bugünkü politikalar n finansal kaynak olu turarak uzun dönemde devam ettirilebilmesine yard mc olur. Öte yandan, mali sürdürülebilirlik analizi farkl makroekonomik göstergeler için de sonuçlar ortaya koymaktad r. Bilhassa, sürdürülemez bir maliye politikas gelecekte yüksek faiz oranlar ndan kaynakl olarak ekonomik büyümenin yava lamas na neden olabilecek riskler ta maktad r.
2. Mali Yeterlilik Borç ödeme gücü ya da mali yeterlilik (fiscal solvency), harcama ve
gelirlerin gelecekteki seyrinin dönemler aras bütçe k s t n sa lamas durumu eklinde tan mlanmaktad r (Izquierdo & Panizza, 2003). Literatürde s k s k mali sürdürülebilirlik ve mali yeterlilik kavramlar aras ndaki farka vurgu yap lmaktad r. Mali sürdürülebilirlik konusunda bir hüküm yürütmeden önce, bir ülke için mali yeterlilik artlar n n sa lan p sa lanmad n test etmek gerekir. Çünkü mali sürdürülebilirlik, de i meyen bir maliye politikas ile birlikte mali yeterlili in sa lanmas d r.
Mali yeterlili in de erlendirilmesi, gelecekte elde edilecek olas vergi
gelirlerinin ve yap lacak bütçe harcamalar n n büyüme ve reel faiz oranlar n n projeksiyonunu gerektirir. Bu göstergeler kullan larak dönemler aras bütçe k s t n n kar lan p kar lanmad incelenir. Bugünkü politikalar ile ülkenin dönemler aras bütçe k s t kar lanam yor olsa bile, gelecekteki kamu borçlar tamamen ödenebilecekse, mali yeterlilik sa lanm demektir.
Literatürde mali yeterlili in mali sürdürülebilirlik için bir ön ko ul olup
olmad konusunda tam bir uzla söz konusu de ildir. Mali sürdürülebilirlik literatüründe bir yandan bir ülkenin borçlar n ödeyebilme gücünün olmas n n mali sürdürülebilirlik için gerekli ancak tek ba na yeterli bir ko ul olmad belirtilirken, di er yandan mali yeterlili in oldukça kapsaml ve maliyetli bütçe düzenlemelerini gerektirmesi mali sürdürülebilirlik için tek art olarak görülmektedir ( en vd., 2010).
Mali yeterlili e ili kin getirilen teorik yakla mlar oldukça farkl d r. IMF
(2001) ve Croce & Ram n (2003), mali yeterlili in sürdürülebilirlik için tek önemli ko ul oldu unu ileri sürmekte ve bunun sebebini mali yeterlili in gelecek dönem düzenlemelerinin üstesinden gelebilmesiyle aç klamaktad rlar (Aristovnik & Berci, 2007). Bu nedenle sabit bir Borçlanma/GSY H oran yeterli bir sürdürülebilirlik ko ulu olarak kabul edilebilir. Bu oran yükselmedi i sürece hükümet mali yeterlilik durumunu koruyacakt r. Dolay s yla bir politikay sürdürülebilir olarak yorumlamak için borç alanlar n borçlar n gelecek dönem gelir ve harcama düzenlemelerine gerek kalmadan ödeyebilmeleri gerekmektedir.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
47
B. Mali Sürdürülebilirli in Cebirsel Yorumu Mali sürdürülebilirli in cebirsel olarak ifade edilmesi a a daki soruya
verilecek cevap ile yak ndan ili kilidir: “Maliye politikas , borçlar art rmadan sürdürülebilir mi? ya da hükümet ciddi vergi art lar ile harcama k s tlamalar yapmaks z n (daralt c maliye politikas na veya monetizasyona ba vurmadan) mali sürdürülebilirli i sa layabilir mi?.”
Hükümet bütçe k s t a a daki gibi formüle edilebilir (Ley, 2009) :
= - - = - – [1]1 Burada :
: Baz al nan y l n sonundaki kamu borç stokunu,
: Ortalama nominal faiz oran n ,
: Birincil hükümet bütçe dengesini,
: Dönem sonundaki güçlü para stokunu, göstermektedir.
E itlik [1], hükümetin borç yükümlülüklerini ya da bütçe aç klar n
0) ya yeni borçlanmayla ya da monetizasyonla finanse edece ini veya ikisinin bir bile imini uygulayaca n ifade etmektedir. Aksi halde bütçe dengesi fazla veriyorsa > 0) mevcut borç stokunu ya da para stokunu azaltma yoluna gidilmektedir, ( ) oldu u durumda net amortisman, borç stokunu azaltmaktad r. E itlik [1] nominal GSY H’nin oran eklinde ifade edilirse ( ) :
= - - = - - [2]
e itli i elde edilir. E itlik [2] yeniden a a daki gibi ifade edilirse, E itlik [3] elde edilir.
=
= - ( ) = - [3]
1 Bu çal ma boyunca her bir model için farkl numaraland rma ve notasyon yöntemi uygulanmaktad r.
48
Türkiye Bankalar Birliği
Burada :
: Reel büyüme oran n ,
: Enflasyon oran n (GSY H deflâtörünü),
: GSY H oran n ,
: Senyoraj ,
: Reel faiz oran n 2,
: skonto faktörünü = , göstermektedir.
E itlik [3], önemli bir mali sürdürülebilirlik göstergesidir. Notasyonu basitle tirmek için, olarak belirtilen senyoraj formülasyondan ç kar l p (b) notasyonu ile gösterilir ve e itlik yeniden a a daki gibi yaz l rsa,
= 1
t
i
-1
t
i 1
t
j i
[4]
e itli i elde edilir. Daha sonra da, b ve de erleri bu e itlikten ç kar l rsa :
= - b1
0
t
i
[5]
E itlik [5] elde edilir. E itlik [5] farkl örnekler için de kullan labilir. Örne in t zaman nda ödenmesi gereken, hedeflenen bir Borçlanma/GSY H oran , faiz d fazla (b) e itlikte çözülerek elde edilebilir: Reel faiz oran büyüme oran na e it ve ise bu durumda E itlik [3] b = ( )/T eklini al r. Bu nedenle birincil bütçe dengesi, bütçe aç n her y l bir t dönemi süresince kapatmak zorundad r. Genel olarak 1 varsay m alt nda y ll k performans, E itlik [6]’daki gibi olur.
b = [6]
E itlik [3]’ün her iki taraf ndan da ç kar l rsa Borçlanma/GSY H oran ndaki de i iklik E itlik [7]’deki gibi olur. 2 r = (i - ) olarak verilen reel faiz oran , i ve de erleri %10’dan küçük oldu unda r eklinde tahmin edilmektedir (Ley, 2009).
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
49
= . - [7]
Borçlanma/GSY H oran n istikrarl bir hale getirebilmek için E itlik [7]’nin sol taraf n s f r kabul edip; faiz d fazla (b) çözülürse faiz d fazla verilmesini sa layan sürdürülebilir borç dengesi E itlik [8]’deki gibi gösterilebilir (Ley, 2009):
= . [8]
Yüksek oranda bir faiz d fazla, borç oran n n azalmas na ( ) yard mc olacakt r. Faiz oran ve büyüme oran aras ndaki fark n ( ) artmas , yine art gösteren bir sürdürülebilir faiz d fazlay gerekli k lmaktad r. Faiz oran ile büyüme oran aras ndaki fark s f ra e it olursa, =
olur ve E itlik [7], = - eklini al r. Bununla beraber E itlik [1]’den borç stokundaki de i imleri belirleyen E itlik [9]’daki genel denge e itli i elde edilmektedir.
D = - [9]
Genel Denge
GSY H’nin oran olarak ayr ayr büyüme oranlar borç dinamiklerinde gösterildi inde E itlik [7]’nin nominal faiz oran n ( ) içeren versiyonu ile ba lan r ve nominal büyüme oran = + + eklinde belirtilirse, E itlik [10] elde edilir.
= - = - -
= – [10]
Genel Denge
Özetle, E itlik [7]’de belirtildi i gibi nominal büyüme oran s f r de erini ald nda, borç oran ndaki de i iklik merkezi hükümet dengesine e it olacakt r.
III. Mali Sürdürülebilirli e li kin Temel Yakla mlar Mali sürdürülebilirli in analizine yönelik çal malar , çal malarda izlenen
yöntem aç s ndan be grupta toplamak mümkündür. Bu yöntemlerden birincisi, öncülü ünü Buiter (1985)’in yapt ekonomik göstergelerle mali sürdürülebilirli i analiz eden Muhasebe Yakla m (accounting approach to the budget deficit) ya da di er ad yla Geleneksel Yakla m (conventional
50
Türkiye Bankalar Birliği
approach); ikincisi, öncülü ünü Hamilton & Flavin (1986)’in yapt , ekonometrik yöntemlerle mali sürdürülebilirli i analiz eden Bütçenin Bugünkü De er K s t Yakla m (present value constraint approach-PVC) ya da di er ad yla Ekonometrik Yakla m (econometric approach) veya Dönemleraras Bütçe K s t Yakla m (intertemporal budget deficit constraint approach); üçüncüsü, Calvo vd. (2003) taraf ndan öne sürülen Ani Duru Yakla m (sudden stop approach); dördüncüsü, Mendoza & Oviedo (2003) taraf ndan öne sürülen Olas l kl Model Yakla m (probabilistic model approach); ve sonuncusu ise Sachs (2002) taraf ndan öne sürülen Be eri Kalk nma Yakla m (human development approach)’d r. Ad geçen bu yakla mlar n ço u, mali sürdürülebilirlik analizine hükümet bütçe k s t ndan ba lamaktad r. A a da s ras yla bu yakla mlar ele al nmaktad r.
A. Muhasebe Yakla m Muhasebe yakla m nda, önceki maliye politikalar yla mali yeterlilik
artlar n n sa lan p sa lanmad test edilmekte ve gelece e ili kin politikalar ortaya konulmaya çal lmaktad r. Bu yakla m; bütçe denkli i için kamu kesiminin hâli haz rdaki ve gelecekteki varl k ve yükümlülüklerinin bugünkü toplam de erlerinin birbirine e it olmas ya da varl klar n n yükümlülüklerinden fazla olmas noktas ndan hareket etmektedir. Mali sürdürülebilirli i ekonomik göstergeler kullanarak analiz eden muhasebe yakla m literatürde baz akademisyenlerce “tutarl l k politikas ” olarak da adland r lmaktad r (Cuddington, 1996). Muhasebe yakla m n n öncüleri aras nda Buiter (1985), Buiter (1993) ve Anand & van Wijnbergen (1989) yer almaktad r.
Muhasebe yakla m kullan larak yap lan mali sürdürülebilirlik
çal malar nda, maliye politikas n n Kamu Sektörünün Net De eri/GSY H oran n [Buiter’in (1985) kulland gösterge] veya Borç Stoku/GSY H oran n [Blanchard’ n (1990) kulland gösterge] sabit tutup tutmad test edilmektedir. Ancak uygulamada ço u çal mada kamu sektörünün net de erinin hesaplanmas ndaki güçlüklerden dolay , genellikle Borç Stoku/GSY H oran tercih edilmektedir.
Baz al nan y lda (t) kamu sektörü toplam gelirleri ile ( ) kamu
sektörünün faiz d harcamalar ) aras ndaki farka e it olan faiz d fazla ( ) E itlik [1]’deki gibi ifade edilmektedir (Cuddington, 1996) :
- [1]
Birçok ülkede hükümetler, bütçe gelirleri ile bütçe harcamalar aras ndaki denkli i sa lamak ad na harcamalarda k s tlamalara gitmemektedir. Bunun sonucunda da, borç stokunda ciddi art lar ortaya ç kmaktad r. Borçlanma konusunda üç kategori üzerinde durulmaktad r: Ulusal para birimi cinsinden bonolar (B), yabanc para birimi cinsinden bonolar ve parasal taban (M),
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
51
döviz kurunu göstermek üzere, baz y l (t) sonundaki ulusal para birimi cinsinden hesaplanan toplam ödenmemi borçlanma de eri, ( + + ) olacakt r.
Mali sürdürülebilirlik analiz edilirken çe itli makroekonomik unsurlar
aras ndaki kar l kl tutarl l k, kamu sektörü borçlar n birincil fazlaya dönü türen kamu sektörü finansal k s t (PSFC) ile ba lamaktad r (Cuddington, 1996). Borçlar n ) tamam n n yurtiçi bonolardan olu tu u varsay m alt nda nominal faiz oran iken PSFC E itlik [2]’deki gibi olacakt r.
= - [2]
E itlik [2]’deki tilda ( ) i areti nominal de i kenleri ifade etmektedir. E itli in her iki taraf fiyatlar genel seviyesine bölünürse ve = = 1 + iken ; t-1 ve t dönemleri aras nda yurtiçi enflasyon oran na e it kabul edilirse E itlik [3]’e ula l r :
= - = - [3]
Tildalar kald r ld nda finansal k s t e itli i E itlik [4]’deki gibi olmaktad r:
= - [4]
E itlik [4]’den a a daki sonuçlar ç kar labilir:
Faiz d fazla de eri s f ra e it ise ( ), reel borç stokundaki art reel faiz oran na e it olacakt r.
Faiz d fazla de eri s f rdan küçük ise ( ), reel borç stoku reel faiz oran n n üzerinde bir art gösterecektir.
Faiz d fazla de eri s f rdan büyük ise ), reel borç stoku reel faiz oran ndan daha az artacakt r.
Burada faiz d fazlan n mali sürdürülebilirlik için ta d öneme de inmekte kan m zca fayda vard r. Borç bata ndaki ülkeler yüksek bir Borç Stoku/GSY H oran na sahip olduklar için birincil dengenin fazla vermesi bu ülkeler için mali sürdürülebilirli in sa lanmas aç s ndan hayati önem ta maktad r. Çünkü verilen faiz d fazla kadar, kamu otoritesi daha az borçlanma ve daha fazla borç yükünü azaltabilme ans na sahip olacakt r (Emil & Y lmaz, 2003). öyle ki bir ekonomide mali sürdürülebilirli i belirleyen üç temel unsur, reel faiz oran , ekonominin reel büyüme oran ve
3 , yurtiçi borç miktar n göstermektedir ( / – 1).
52
Türkiye Bankalar Birliği
faiz d fazlad r. Söz konusu bu üç unsur aras ndaki ili ki a a daki gibi formüle edilebilir ( en vd., 2007):
Burada : FDF : Faiz d fazlay ,
r : Reel faiz oran n ,
g : Ekonominin büyüme oran n , göstermektedir.
Ancak yukar da formüle edilen ko ul sa land sürece bir ekonomide mali
sürdürülebilirli in oldu u söylenebilir. Aksi takdirde mali sürdürülebilirlikten bahsetmek mümkün de ildir. Bir ekonomide reel büyüme oran , reel faiz oran ndan yüksek ise Kamu Borç Stoku/GSY H oran n n zamanla azalmas ; aksi takdirde, ba ka bir ifadeyle reel büyüme oran n n reel faiz oran ndan küçük olmas durumunda Kamu Borç Stoku/GSY H oran n n zamanla artmas beklenir. Reel faiz oran , reel büyüme oran ndan yüksek oldu u sürece borçlar n azalt lmas bir yana, mevcut Kamu Borç Stoku/GSY H oran n n dönemden döneme sabit tutulabilmesi için daha yüksek faiz d fazlaya ihtiyaç vard r. Borç sarmal ndan kurtulmak ancak faiz d fazla vermekle mümkün olabilmektedir. Aksi takdirde ekonomi istikrars z bir dönemece girecek ve “borçlar n kartopu etkisi" ortaya ç kacakt r. Böyle bir olumsuz duruma mahal vermemek ve birincil aç minimize etmek veya tamamen ortadan kald rmak için s k bir maliye politikas n n uygulamaya konulmas kaç n lmazd r. Çünkü bir ülkede kamu bütçesinin sürekli birincil bütçe aç vermesi dü ünülemez; er ya da geç birincil bütçe aç n n pozitife çevrilmesi ya da en az ndan cari borçlar n faizlerini kar layabilecek düzeye ç kar lmas gerekir.
Kamu Borç Stoku/GSMH oran n n uzun dönemde sabit kalmas , mali
sürdürülebilirli in oldu unu göstermektedir. Buradan hareketle mali sürdürülebilirli in sa lanmas için, kamu borcunun milli gelire oran n sabit tutacak bir bütçe politikas n n uygulanmas n n son derece önemli oldu u söylenebilir. Bütçe/kamu aç klar temelinde ortaya ç kan ve geli en borçlanman n, borcun ödenebilmesinin yan s ra faizin de borçla ödendi i bir sürece i lerlik kazand rd durumlarda sürdürülebilirlik sorunlar ortaya ç kmaktad r. Mali sürdürülebilirlik, Borç Stoku/GSMH oran n n en az ndan sabit kalmas ile mümkün olmaktad r. Sürdürülebilir borç düzeyinin oldu u
g-rHGSY
FDF
HGSYStoku Borç Kamu
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
53
yap larda al nan borçlar, faizleri geri ödeyebilecek biçimde kullan labilmekte, ya da ekonomide borç faizlerini ödeyebilecek bir üretkenlik söz konusu olmaktad r (P nar, 2010).
Sürekli ve yeterli bir büyümeyi sa layabilen bir bütçe aç n n ve kamu
borç stokunun mutlak olarak büyümesi, sürdürülebilirli in izlenmesi bak m ndan çok anlaml de ildir. Nitekim Türkiye’de borç stoklar hemen her dönem sürekli bir art e ilimi içinde olmas na ra men sürdürülebilirlik konusu her dönem sorun olmam t r. Burada kimi dönemlerde gerçekle en yüksek büyüme h zlar n n belirleyici oldu unu söylemek mümkündür. Dolay s yla borç stokunun milli gelire oranla izlenmesi, sürdürülebilirlik konusunda daha rasyonel öngörülerde bulunulmas n kolayla t racakt r (Y ld r m & Karaman, 1999).
Sürdürülebilirlik konusu borç yükünün hafifletilmesinde ve sürdürülemez
bir borç yap s n n önüne geçilmesinde son derece önemlidir. Dünya Bankas ile IMF de özellikle dü ük ve orta gelirli ülkelerin mali sürdürülebilirli ini sa lamak için 2005 y l nda yeni operasyonel çerçeveyi, 2006 y l nda Çok Yönlü Borç Hafifletme Birimi’ni (MDRI) ve sonras nda da Fon Orta Dönem Strateji zleme Birimi’ni kurmu lard r. 2006 y l nda IMF ve Fon Orta Dönem Strateji zleme Birimi’nin toplant s nda al nan kararlar özetle u ekilde s ralanabilir (Demir, 2009) :
Dünya Bankas , geli mekte olan ülkelere çok daha esnek ödeme
kolayl klar sa lamal d r. IMF, geli mekte olan ülkelerin makroekonomik sorunlar na çok daha
yak ndan e ilmelidir. Öngörülen proje yard mlar dikkatle izlenmeli, bu yard mlar
makroekonomik istikrara paralel geni letilmelidir. Geli mekte olan ülkelerin ekonomik istikrar sa land ktan sonra
yeniden yo un borç yüküne girmemeleri için bütçe harcamalar yönetimi reformu ba ta olmak üzere etkinli i artt r c bir dizi önlemler almalar ve bunlar etkinlikle kullanmalar sa lanmal d r.
Matematiksel s n fland rma metotlar kullan larak bütçe dengesi ve kamu
borçlar aras ndaki kar l kl dinamik makroekonomik ili kiler birçok çal mada ortaya konulmu olmakla birlikte; [Blanchard (1990), Bohn (1998), Buiter (1985), Fischer & Easterly (1990) ve Frederiksen (2001)] bu çal malardan farkl olarak Makin (2005) çal mas nda mali sürdürülebilirli i öncelikle matematiksel olarak tan mlam , daha sonra da yeni grafiksel tekniklerle yorumlam t r.
Mali sürdürülebilirli in sa lan p sa lanmad n n belirlenmesi,
Borçlanma/GSY H oran n n art yönünde mi azal yönünde mi yoksa sabit mi olaca na dair ilk elden bilgiler sunaca için önemlidir. Bu nedenle birincil
54
Türkiye Bankalar Birliği
bütçe dengesi, yeni borçlanma miktar n n ya da eski borçlar n ödenecek miktar n n oranlar n belirlemesi bak m ndan önemlidir. Hükümetler, birincil bütçe dengesini bütçe harcamalar n ve bütçe gelirlerini kullanmak suretiyle iradi politikalarla4 pekâlâ kontrol alt nda tutabilmektedirler. radi politikalarla kontrol alt nda tutulabilecek olan bütçe muhasebe ili kisi E itlik [1]’de ifade edilmi tir:
= + i - [1]
Burada : D : Kamu borcunu,
i : Faiz oran n ,
PB : Birincil bütçe dengesini,
g : GSY H büyüme oran n , göstermektedir.
E itlik [1], nominal GSY H (ya da ) ile oranlan rsa a a daki e itlik elde
edilecektir:
= (1+i) - = - [2]
E itlik [2], Kamu Borcu/GSY H oran eklinde de i tirilirse E itlik [3] elde edilecektir.
- = - - [3]
Buradan,
= -
4 Ekonomi politikas yönetiminde ekonomi politikas n n araçlar , öncelikleri, büyüklükleri ve zamanlamas konusunda politikac lara geni takdir yetkisi tan yan politikalara “iradi ekonomi politikalar ”, (discretionary economic policy) ad verilmektedir. Bu tür bir politikada, siyasî otoritenin ekonomi politikas araçlar nda gerekli de i iklikleri yaparak özellikle konjonktür ile mücadeleye yönelik uygun tedbirleri alabilece i varsay l r. Bu varsay m alt nda siyasî otorite geni takdir yetkisiyle özellikle para ve maliye politikalar n kullanmaktad r. radi ekonomi politikalar esasen Keynesyen iktisat ve onun bir uzant s olan fonksiyonel maliye taraf ndan savunulmu ve daha sonra tüm dünyada, ekonomi politikalar uygulamalar nda yayg nl k kazanm t r. radi ekonomi politikalar na ili kin ayr nt l bilgi için Bkz. Aktan, Dileyici & Özen (2006).
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
55
= - [4]
E itlik [4], Borçlanma/GSY H oran n n, birincil bütçe dengesi, faiz oran ndan ve büyüme oran ndan daha h zl art gösterirse, artaca n ; aksi durumda da azalaca n göstermektedir. Borçlanma/GSY H oran sabit bir de ere ula rsa,
= [5]
ya da e itli i basitle tirmek ad na, pb = [6]
E itlik [6] elde edilir. Burada: pb : Birincil Bütçe Dengesi/Gelir oran n ,
: Önceki Dönem Borç Stoku/Gelir oran n , göstermektedir.
Nominal ve reel faiz oran aras ndaki ili ki ise E itlik [7]’de gösterilmi tir:
i = (1+ ) – 1 [7]
Burada:
: Reel faiz oran n ,
: Enflasyon oran n , göstermektedir.
Nominal ve reel büyüme oran aras ndaki ili ki ise E itlik [8]’de
gösterilmi tir: g = (1 + )(1+ ) – 1 [8]
E itlik [7] ve E itlik [8]’den yararlanarak E itlik [6] yeniden yaz l rsa, pb = [9]
E itlik [9] elde edilir.
56
Türkiye Bankalar Birliği
E itlik [9]’da yer alan faiz oran , büyüme oran ndan daha büyükse; mali sürdürülebilirli in sa lanmas için birincil bütçe fazlas verilmesine ihtiyaç vard r. Birincil bütçe dengesi ve mali sürdürülebilirlik aras ndaki ili ki,
ekil 2’deki gibi gösterilebilir.
ekil-2: Birincil Bütçe Dengesi ve Mali Sürdürülebilirlik Aras ndaki li ki
Kaynak: Makin (2005).
ekil-2’de yatay eksen, hükümetin t periodu için bütçe aç ya da fazlas
eklinde olu abilecek birincil bütçe dengesini göstermektedir. Dikey eksen ise Kamu Kesiminin Borç Stoku/GSY H oran n göstermektedir. Orijin noktas nda birincil bütçe dengesi (bütçe fazlas n n ya da aç n n olmad nokta) s f ra e ittir ve borç oran eklinde ifade edilmektedir. BB e risi,
dikey eksen üzerindeki kesim noktas olan noktas ndan, yatay eksende yer alan birincil bütçe dengesine ba l olan pb noktas ndan verilen ekonomik büyüme oran ve faiz oran üzerinden geçmektedir. BB e risinin negatif e imi; i g ise dikey eksenin üst k sm ile noktas n n kesi iminden geçmektedir. Bu noktan n alt nda bir de er almas için i g olmal d r. ekilde görüldü ü üzere, i g iken; birincil bütçe aç ( ) birincil bütçe dengesinden (pb) fazlad r ve birincil bütçe dengesi artan bir
<
Birincil Bütçe Fazlas
Birincil Bütçe Aç
. .
pb
0
ç
ç
pb.
. .
.
B
B
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
57
borç oran n ifade etmektedir. Bununla beraber birincil bütçe fazlas
, birincil bütçe dengesini (pb) a arsa, borç oran giderek azal trendine girer.
Tersi durumda, ba ka bir ifadeyle i g iken, BB e risi yatay eksenin
alt nda bir yerde kesi ecektir çünkü ifadesi negatif olacakt r. ekilde görülmemekle beraber alçak bir BB e risi borç oran nda bir art olmadan dü ük faiz oran ya da yüksek büyüme oran ile birincil bütçe aç verilebildi ini göstermektedir (Makin, 2005).
ekil-3: Birincil Bütçe Aç ve Mali Sürdürülemezlik Aras ndaki li ki
Kaynak: Makin (2005).
Benzer analiz, ekil-3’de görüldü ü gibi yüksek bütçe aç klar ve
borçlanman n neden oldu u olumsuz konjonktürel dalgalanmalar n etkilerini ortaya koymak amac yla da yap labilir. Örne in t dönemindeki birincil bütçe aç , Borç Stoku/GSY H oran nda ( ) art göstermektedir. Kreditörler, kamu sektörü mali yeterlili i ve zarar olas l ile yak ndan ilgili olduklar ndan dolay yüksek borç stokunu t+1 döneminde tutabilmek amac yla yüksek risk primi faiz oranlar n ayn dönem için (t+1) artt rmaktad r. Di er de i kenler sabitken varsay m alt nda yüksek faiz oran ve uzayan bir belirsizlik ortam özel kesim yat r mlar n ve dolay s yla büyüme oran n (g) azaltacakt r.
Birincil Bütçe Aç
.
0
Birincil Bütçe Fazlas
ç
B
ç
58
Türkiye Bankalar Birliği
ekil-3’de yer alan e risinin kesi im de eri; t+1 döneminde yüksek borç oran n stabilize edebilecek daha yüksek bir birincil fazlay gösterse de e risinin de erinden daha büyüktür. Bu nedenle t+1 dönemindeki bütçe aç ( ) , t+2, t+3 … t+n dönemlerinde de olu acak ve finansal krizler kaç n lmaz olacakt r. Aksine ekonomiye olumlu yönde etkide bulunacak konjonktürel dalgalanmalar n ya and dönemlerde t döneminde büyük bütçe fazlalar verilecek ve borç oran dü ecektir (Makin, 2005).
Bütçe k s t GSMH’nin bir yüzdesi olarak ile ifade edilirse, (1-
) e itli i yaz l r ve ; t ve t-1 dönemleri aras ndaki reel GSMH büyüme oran n göstermektedir. Bu durumda yeni e itlik a a daki gibi yaz labilir:
= - [1]
Yukar daki e itli in üzerinde yap lacak basit bir manipülasyon GSMH’ya oran olarak e itli in a a daki biçimde türetilmesine imkan sa layacakt r:
= - [2] ve E itlik ’de Borç Stoku/GSMH oran olarak de i tirilirse yeni durum E itlik [3]’deki gibi olacakt r :
- = - [3]
Burada: surp = b eklinde ifade edilebilir ve sonucu elde edilir.
Muhasebe yakla m nda, belirlenmi olan GSMH büyüme hedefi ve sabit
reel faiz oran veri iken, Borç Stoku/GSMH oran n sabit tutan bir birincil bütçe dengesi (birincil aç k veya birincil fazla) sürdürülebilir olarak tan mlanmaktad r. Kamu aç klar n n finansman nda senyoraj ve d borçlanman n denkleme dâhil edilmesi muhasebe yakla m n n uygulamas n de i tirmemekte aksine her zaman kamu maliyesi için bir kaynak olarak göz önünde bulundurulmaktad r.
Muhasebe yakla m n n en büyük avantaj , belirli makroekonomik
hedefler aras ndaki uyumu sa lamas d r. Örne in hükümetin sabit bir Borç Stoku/GSMH hedefi, belli bir GSMH büyüme hedefi ve Birincil Bütçe Fazlas /GSMH hedefi olabilir. Burada önemli olan husus, bu politika hedeflerinin birbirleri ile uyumlulu unun ve makroekonomik modeller yard m yla maliye politikas n n de i iminden nas l etkilendiklerinin analiz
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
59
edilmesinin gereklili idir. Avrupa Para Sistemi (EMS) üyesi olan ülkeler bu yakla m dikkate alarak :
Borçlanma/GSY H oran n ( ) %60, GSY H büyüme oran n ) %2, Reel faiz oran n ( ) %5, Birincil Bütçe Fazlas /GSY H oran n (surp) %1,0 olarak
hedeflemektedirler (Cuddington, 1996).
/ = ( ) / + + [1]
Burada :
: Toplam kamu borcunu,
: Nominal GSY H’yi,
: Kamu kesimi birincil bütçe aç n ,
: Kamu kesimi art k faktörünü,
: Kamu kesimi reel faiz oran n ,
: Reel ekonomik büyüme oran n , göstermektedir.
E itlik [1]’in sa taraf ndaki ilk ifade bütçe harcamalar n n faiz unsurunu
[( ) / ] göstermektedir. ise; Borçlanma/GSY H oran n n art trendinde oldu u anla lmakta, oldu u durumda ise Borçlanma/GSY H oran n n azal trendinde oldu u anla lmaktad r.
Öte yandan e itli in sa taraf ndaki ifade negatif ise hükümet;
Borçlanma/GSY H oran ndaki art azaltmak üzere faiz d fazla vermekte, söz konusu ifadenin pozitif oldu u durumda ise Borçlanma/GSY H oran n art yönüne çevirmek için birincil aç k vermektedir. Bir ba ka ifadeyle, e itli in sa taraf ndaki ifadelerin miktar ve i aretlerine ba l olarak Borçlanma/GSY H oran üzerinde net pozitif ya da net negatif etki olu maktad r.
Mali sürdürülebilirli in hesaplan nda öncelikle üzerinde durulmas
gereken konu mevcut politikan n Borçlanma/GSY H oran n artt r p azaltmas ya da sabit tutmas durumuna ili kindir. Bispham (1987) bu gereklili i kar lamaya yönelik bir e itlik geli tirmi tir. Faizlerin ödenmi olmas ve birincil aç n GSY H’nin sabit bir oran oldu u varsay m geçerli iken merkezi hükümet bütçe aç oran sabit de ildir. Bu nedenle faiz
60
Türkiye Bankalar Birliği
ödemeleri merkezi hükümet bütçe aç n n de i mesine neden olabilmektedir. Borçlanma/GSY H oran ; faiz oran (r) ve ekonomik büyüme oran (g) aras ndaki ili kiye ba l d r ve (g ) ise,
= -b ( ) [2]
Ya da e er (r ) ise
= -b + b + [3]
e itli i elde edilir.
Reel faiz oran ekonomik büyüme oran ndan büyük oldu unda Borçlanma/GSY H oran ndaki de i iklik ilk Borçlanma/GSY H oran n n büyüklü ü ve onun i areti ile birincil dengeye ba l olacakt r (Aristovnik & Bo tjan, 2007). Kamu borcu ve bütçe aç , Borçlanma/GSY H oran t iken maliye politikas sürdürülemez demektir. Di er taraftan hükümet faiz d fazla veriyorsa ve ayn zamanda borçlu de ilse, artan bir net varl k de erine sahiptir. Buna ra men söz konusu durum gerçekle meyecek gibi de olabilir ba ka bir ifadeyle mali sürdürülebilirlik sa lanamayabilir.
[4]
Sürdürülebilirlik ya da sürdürülemezlik durumunun test edilebilmesi için E itlik [4]’deki ifadelerin ters yönde bir ili kiye sahip olmas gerekmektedir. Bu nedenle yukar daki e itli e göre k sa dönem sürdürülebilirli i tesis etmek için uygun düzeyde bir faiz d fazla verilmesi gerekmektedir. Bu durum E itlik [5]’de sunulmu tur:
= / [5]
Sürdürülemez bir maliye politikas , reel faiz oran n n ( ), reel büyüme oran ndan ( ) büyük oldu u ve birincil dengenin ( ) ya sürekli aç k verdi i ya da faiz oran n n büyüme oran n a mas n engelleyecek kadar gerekli bir bütçe fazlas n n olu mad durumu ifade etmektedir (Aristovnik & Bo tjan, 2007).
Di er yandan orta ve uzun dönem vergi aç n ölçebilmek için
(Blanchard, 1993) sürdürülebilir geleneksel kamu kesimi dengesi alternatif göstergeleri tan mlanabilir. Sürdürülebilir bütçe aç (- ) E itlik [5]’den türetilmektedir:
= - r / = -g / [6]
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
61
E itlik [6]’da reel faiz oran ve reel ekonomik büyüme oran dikkate al nmad ndan dolay geleneksel aç k mali sürdürülebilirli i ölçmede oldukça yetersiz kalmaktad r. Bu nedenle literatürde alternatif olarak orta dönem vergi aç dikkate al nmakta ve reel faiz oran , reel ekonomik büyüme oran ve faiz ödemeleri haricindeki bütçe harcamalar e itli e dâhil edilmektedir. Bu aç dan Borçlanma/GSY H oran n sürdürülebilir k lan gerekli vergi oran E itlik [7]’de sunulmu tur:
= / n + (r-g) [7]
Burada belirtilmesi gereken önemli bir konu; E itlik [7]’nin gerçekle me art n n (n) de i keninin ve (r-g) ifadesinin yüksek olmamas na ba l
oldu udur. Buiter (1985) ve Blanchard’ n (1990) mali sürdürülebilirli i ekonomik
göstergelerle test eden çal malar ise literatürde oldukça önemli bir yere sahiptir. Buiter (1985), Kamu Kesimi Net De eri/GSY H oran n sabit tutan bir maliye politikas n n sürdürülebilir oldu unu öne sürmü ve birincil bütçe aç n hesaplayarak E itlik [1]’in sa lanmas gerekti ini savunmu tur:
= [1]
: Sabit birincil aç k oran n ,
: Baz al nan y ldaki Kamu Sektörü Net De eri / GSY H oran n ,
: Baz al nan y ldaki büyüme oran n ,
: Baz al nan y ldaki reel faiz oran n , göstermektedir.
Ayr ca = ve = eklindedir. Buiter taraf ndan geli tirilen
bu sürdürülebilirlik göstergesi, sabit birincil aç k ile cari birincil aç k aras ndaki fark olup E itlik [2]’deki gibi ifade edilebilir.
- = - [2]
Bu fark n ( - ) negatif de eri; birincil bütçe aç n n, Kamu Kesimi Net De eri/ GSY H oran n stabilize edemeyecek kadar fazla oldu unu göstermektedir. Bu durum mali sürdürülebilirli in olmad n n göstergesidir. Buiter taraf ndan geli tirilen bu gösterge türü literatürde mali sürdürülebilirli in Kamu Kesimi Net De eri Aç Göstergesi (net worth gap indicator) eklinde ifadesini bulmaktad r (Joseph, 2008).
Buiter (1985), Kamu Kesimi Net De eri/GSY H oran n sabit tutan
sürdürülebilir bir maliye politikas n n sa lanmas n yorumlam t r. Buna göre Kamu Kesimi Net De eri (Net Worth-NW) a a daki gibi formüle edilebilir (Özcan, 2011):
62
Türkiye Bankalar Birliği
NW= - (R+S)
Burada: G : Gelecekte yap lacak kamu harcamalar n n bugünkü de erini,
: ç borçlar ,
: D borçlar ,
S : Kamunun sahip oldu u toplam döviz rezervlerini,
R : Gelecekte elde edilecek vergi ve vergi d gelirlerin bugünkü de erini, göstermektedir.
Bu bak mdan net kamu de erinin s f r oldu u nokta, hükümetlerin acze
dü me s n r d r. Kamu kesimi; net de erini de i tirmeksizin harcama yapmak ya da borç almak istiyorsa, bu durumda ald her borcun ya da yapt harcamalar n kar l nda, ya gelecekteki harcamalar n k smak ya da gelecekte elde edece i gelirlerde art sa lamak zorundad r. Bu bak mdan ileride vazgeçilmesi güç olan yeni kamu harcamalar , toplam borç stokunda meydana gelen net bir art eklinde yorumlanmal ve kar l yarat lmal d r.
Kamunun net de erinin, net kamu yükümlülüklerinden büyük olmas
durumunda, devletin borçlanmak ya da mevcut borçlar n ödemek aç s ndan sorunu yoktur. Ancak; net kamu de eri s f ra yakla m sa ya da ba ka bir deyi le kamu acze dü mek üzereyse, kamunun, net varl klar n art rmadan yeniden borçlanmaya gitmesi imkâns zd r. Kamunun acze dü memesi ve mali sürdürülebilirli i sa layabilmesi için, net de erini sürekli art rmas ya da reel yükümlülüklerine oranla sabit tutmas bir gerekliliktir. Bu bak mdan; kamunun, mali sürdürülebilirli i sa lay p sa layamayaca n ölçmek aç s ndan net kamu de erinin belirlenmesi ve borçlanma politikas n n buna göre düzenlemesi, son derece önemlidir (TÜS AD, 1996).
Bununla birlikte Buiter (1985), sürdürülebilir bir maliye politikas için
kamu kesimi net de eri oran n n sabit tutulmas gerekti ini savunmak ve mali sürdürülebilirlik amac n gerçekle tirmek için sa lanmas gereken durumu a a daki gibi ifade etmi tir:
F = R (S-W)
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
63
Burada : F : GSY H’nin uzun dönem denge oran n ,
W : GSY H net de eri oran n ,
R : Uzun dönem reel faiz oran n ,
S : Bütçe harcamalar n n cari de erini, göstermektedir.
Buiter’in mali sürdürülebilirlik göstergeleri ile kamunun net de erinin
gerçek boyutunu tespit etmek kolay olmamaktad r, çünkü kamu kesimi net de erinin hesaplanmas oldukça güçtür. Bu nedenle Blanchard (1990) cari borç oran n sürdürebilecek politikalar üzerine yo unla m , birincil aç k göstergesi (primary gap indicator), vergi aç göstergesi (tax gap indicator) ve orta dönem vergi aç göstergesi (medium-term tax gap indicator) olmak üzere üç farkl mali sürdürülebilirlik göstergesi geli tirmi tir (Chalk & Hemming, 2000).
Bu göstergelerden birincisi, birincil aç k göstergesidir ve bu gösterge
borç oran n sürdürülebilir k lan sürekli birincil aç a dayanmaktad r.
= [3]
= borç oran na e ittir ve E itlik [3]’de yerine konulursa bu durumda birincil aç k göstergesi E itlik [4]’deki gibi ifade edilir.
- = - [4]
Bu göstergenin negatif de eri cari birincil aç n borç oran n stabilize edemeyecek kadar yüksek oldu u ve mali sürdürülebilirli in olmad anlam na gelmektedir.
Blanchard (1990) taraf ndan geli tirilen bir di er mali sürdürülebilirlik
göstergesi ise vergi aç göstergesidir. Vergi aç göstergesi, mali sürdürülebilirlik için artan bütçe harcamalar n finanse etmek için gerekli vergi art oran n göstermektedir. Burada mali sürdürülebilirli i sa layacak olan ideal bir Vergi Geliri/GSMH oran tercih edilmektedir. Bu durum E itlik [5]’de sunulmu tur:
= - [5]
64
Türkiye Bankalar Birliği
Burada; , baz al nan y ldaki faiz ödemeleri hariç bütçe harcamalar n göstermektedir. Vergi aç göstergesi, cari dönemde gerçekle en Vergi Geliri/GSMH oran ile deal Vergi Geliri/GSMH oran aras ndaki farka e it olup; bu durum E itlik [6]’da gösterilmektedir:
- = + - [6]
- ifadesinin sonucu pozitif bir de er veriyorsa; cari (t) döneminde gerçekle en Vergi Geliri/GSMH oran -faiz d harcama miktar ve faiz oran sabit ve veri iken- kamu borç stokunun sürdürülebilirli ini sa layan deal Vergi Geliri/GSMH oran ndan fazla ise mali sürdürülebilirli in gerçekle ti ini aksi durumda mali sürdürülebilirli in gerçekle medi ini belirtmektedir.
E itli in negatif de eri, vergi aç göstergesinin cari vergilerin, cari harcama
politikas ile borç oran n sürdürülebilir k lmakta oldukça dü ük oldu unu göstermektedir. Chalk & Hemming (2000) çal malar nda birincil bütçe aç ve vergi aç göstergelerinin vurgulad klar noktalar n farkl olmas na kar n temelde ayn gösterge oldu unu ileri sürmektedir.
Blanchard (1990) ise ( - ) ifadesinin farkl de erlerinin (t) ba lang ç
seviyesine ba l olarak farkl sürdürülebilirlik göstergeleri olaca n ileri sürmektedir.
Blanchard (1990) son olarak [sabit vergi ve büyüme oran varsay m
alt nda] cari vergi oran ile borç oran n gelecek N y lda sürdürülebilir k lan de er aras ndaki farka e it olan orta dönem vergi aç göstergesini ileri sürmü tür. Bu durumda s ras yla kamu borç stokunu sürdürülebilir k lan vergi oran ve orta dönem vergi aç göstergesi E itlik [7] ve E itlik [8]’de sunulmu tur:
= 0
N
i
( ) = 0
N
i
- ( ) [7]
- = + - 0
N
i
[8]
Orta dönem vergi aç göstergesinin mali sürdürülebilirli i sa lay p sa lamad ko uluna ili kin yorumu vergi aç göstergesinden farkl de ildir ancak orta dönem vergi aç göstergesi gelece e yöneliktir ve gelecek dönem harcamalar na ili kin bir projeksiyonu gerekli k lmaktad r. Orta dönem vergi aç göstergesi, ayn zamanda, cari ve gelecek dönem harcama politikalar ile mali sürdürülebilirli inin sa lanabilmesi için gelecek N y l nda vergi oran n n ne kadar artmas gerekti ini ölçmektedir (Chalk & Hemming, 2000).
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
65
Mali sürdürülebilirli i muhasebe yakla m ya da di er ad yla ekonomik göstergelerle analiz eden çal malarda, geçmi maliye politikalar yla mali yeterlilik art n n sa lan p sa lanmad test edilmekte ve gelece e yönelik dersler ç kart lmaya çal lmaktad r. Bu yöntemin avantaj , ekonomik göstergelerin hesaplanmas n n kolay olmas ve güncelle tirmeye imkân vermesidir. Ancak burada hemen belirtelim ki, bu yöntemin baz dezavantajlar da bulunmaktad r. Mali sürdürülebilirli i muhasebe yakla m yla analiz eden çal malarda de i ik göstergeler kullan larak sonuca gidilmektedir. Ancak mali sürdürülebilirli in muhasebe yakla m yla analizinde göstergelerin kendi aralar ndaki dinamik ili kiler dikkate al nmamakta ya da en az ndan bu ili kiler sabit kabul edilmektedir. Bu durum muhasebe yakla m n n bir k s t olarak kar m za ç kmaktad r.
ekil-4, muhasebe yakla m kapsam nda kullan lan gösterge türlerini
göstermektedir.
ekil-4: Muhasebe Yakla m
Kaynak: Joseph (2008).
B. Bugünkü De er K s t Yakla m Mali sürdürülebilirlik ile yak ndan ilgili olan “Bugünkü De er Borç K s t ”
literatürde “Bugünkü De er K s t ” (present value constraint) ile aç klanmaktad r. Bu yakla ma göre hükümetler dönemleraras bütçe k s t ile kar kar yad rlar. Bu durum hükümetin bireylere yönelik, cari aç klar n dengelemek üzere gelecekte bütçede fazla verece i taahhüdüne dayanmaktad r. Burada sözü edilen dönemleraras bütçe k s t uyumu hükümetin gelecekte beklenen bütçe fazlas n n iskonto edilmi de erini, borcunun cari piyasa de erine e itleyerek bütçe dengesini Ponzi Oyunu
Dönemleraras Bütçe K s t
Birincil Bütçe Aç Net De er
Aç Vergi Aç
Negatif Pozitif
66
Türkiye Bankalar Birliği
(Ponzi Game) finansman na ba vurmadan dönemleraras dengeledi ini ifade etmektedir. Ponzi Oyunu finansman ; vadesi gelmi olan eski borçlar n yeni borçlanma araçlar ile sistematik bir ekilde finanse edilmesidir. Borçlar n bu yolla finansman n tan mlayan ilk iktisatç Minsky (1977) ’dir.
Mali sürdürülebilirli in tan m nda iki anahtar kavram önem ta maktad r.
Bunlardan birincisi bugünkü de er bütçe k s t iken bir di eri dönemler aras bütçe k s t d r. E itlik [1]’deki modelde, d borçlanman n neden oldu u olumsuzluklar n ve parasal hareketlerin dikkate al nmad kapal bir ekonomide basit bütçe k s t sunulmaktad r.
= + [1]
Burada :
: Kamu borç stokunun ba lang ç de erini,
: Baz al nan y llarda (t ve t+1) uygulanan iskonto oran n ,
: Birincil bütçe aç n , göstermektedir. E itlik [1], ileride olu turulacak dönemleraras bütçe k s t için çözülürse E itlik [2] elde edilir:
= - 0j
R + R [2]
E itlik [2]’de yer alan sürdürülebilirlik ko ulunun sa lanabilmesi faiz d fazlan n bugünkü de erinin; gelecek dönem birincil aç k de erini ve dönem ba borç stoku ile dönem sonu borç stoku de erleri aras ndaki fark a mas n gerektirmektedir. Dönem sonu borç stokunun de eri pozitif ise hükümet borç anapara ve faiz ödemelerini kapsayacak ekilde her dönem için borç yenilemesine giderse E itlik [2] sa lanm olmaktad r.
Öte yandan O’Connell & Zeldes (1988) çal malar nda hükümete kredi
verenler s n rl say da ise e itli in sa lanamayaca n ifade etmektedirler. Nihayetinde farkl bir aç dan bak ld zaman mali sürdürülebilirli in belirleyicisi hükümete kredi verenlerdir.
Hükümetin Ponzi Oyunu finansman na ba vurmas halinde, baz bireyler
borç senetlerini gelecek dönemde de ellerinde tutmak zorunda kalacaklard r. Bunun sonucunda en az ndan k sa dönemde tüketimlerini k sacaklar ve bu nedenle refah düzeyleri azalacak, mevcut pozisyonlar n borçlanmaya gitmedikleri durum ile kar la t racaklard r.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
67
Borçlan lan tutar elde tutmama iste i, borçlanmaya gidip söz konusu borcun yenilenmesi fikrine dominant olacakt r. Sonuçta hükümetin Ponzi Oyunu finansman na ba vurmas , rasyonel bireylerin borç yükümlülüklerini yerine getirmemeyi istemesine neden olacak ve sonuç itibariyle hiçbir dönemde hükümetin borçlar n çevirebilmesi mümkün olmayacakt r (Chalk & Hemming, 2000).
Minsky (1977), Ponzi Oyunu finansman n spekülatif bir finansman olarak
tan mlam , bu finansman türünde her zaman için nakit ödeme taahhütlerinin, nakit gelir ak mlar ndan daha fazla oldu unu belirtmi tir. Bu nedenle bireyler yaln zca faiz ödemeleri için de il; anapara ödemeleri için de borçlanmak ba ka bir ifadeyle borçlar n sürekli olarak artt rmak zorunda olan ekonomik birimlerdir. Ponzi finansman na tabî olmu bir ekonomik birim büyük bir olas l kla negatif net de ere sahiptir. Bazen Ponzi oyunu, piramit biçiminde finansman olarak da tan mlanmaktad r. Buna göre giderek artan borçlar ve faiz ödemleri piyasalardan daha fazla borç alma yöntemi ile ödenmeye çal lmaktad r.
Ponzi Oyunu’nun gerçekle mesinin zor olmas nedeniyle
sürdürülebilirlikle e anlaml kullan lan Ponzi Oyunu’nun olmad durum (no ponzi game condition) uygulanmaktad r. Literatürde “çaprazlama durumu” (transversality condition) olarak da belirtilen bu durum;
0 eklinde formüle edilmektedir. Bu formülasyonda limit de eri sonsuzdan s f ra yak ns yorsa mali sürdürülebilirlik sa lanabilir. Bir ba ka deyi le Ponzi Oyunu’nun olmad durum eklinde ifade edilen bu kural, bir ekonomik birimin sonsuza kadar borçlanamayaca n ortaya koymaktad r. Çaprazlama durumu böylece en basit anlamda borç stokunun reel faiz oran ndan daha h zl artmamas anlam na gelmektedir. Asl nda bu durum bireylerin hükümete borçlanmaktan dolay zararl ç kmad klar durumda e itlenecek ve sonuçta sürdürülebilir maliye politikas bütçe k s t n n bugünkü de erini E itlik [3]’deki gibi sa layacakt r:
= - 0j
R [3]
Bu nedenle mali sürdürülebilirlik, hükümetin bugünkü borçlanmas n , gelecek dönem faiz d fazla ile kar la t r p birincil aç n bugünkü de erini a mas n gerekli k lmaktad r. Ponzi oyununun olmad durum bugünkü de er borç k s t n sa layabilecek maliye politikalar n belirlemek için önemlidir ve bu kural n gerçekle memesi halinde bugünkü de er borç k s t da sa lanamam olur. Böyle bir durumda uygulanmakta olan maliye politikas n n de i tirilip, sürdürülebilir hale getirilmesi gerekecektir.
Bugünkü de er k s t n test eden ekonometrik çal malar, ekonometrik
bir model vas tas yla aç k bir biçimde reel faiz oran , ekonomik büyüme
68
Türkiye Bankalar Birliği
oran , enflasyon oran gibi de i kenlerle ba lant kurmaks z n birincil bütçe dengesi, borç stoku ve baz durumlarda bütçe harcamas ile bütçe gelirleri gibi de i kenlerin zaman serisi özelliklerine odaklanmaktad r. Bu ve benzeri makroekonomik serilere birim kök ve e -bütünle me testleri uygulanarak sürdürülebilirlik analizi yap lmaktad r. Söz konusu sürdürülebilirlik testlerinin uygulanabilmesi, maliye politikalar rejiminde bir de i ikli in olmamas n ve uzun bir gözlem dönemini gerekli k lmaktad r (Keskin, 2005).
Mali tutarl l k ve mali sürdürülebilirlik, maliye politikalar n n kendi içinde
ve gelece e yönelik makroekonomik hedeflerle uyumlu kalmas na ba l d r. Bu uyum harcama ve finansman politikalar aç s ndan en az ndan geçmi e yönelik olarak bütçe k s t denklemi kullan larak ölçülebilmektedir. Bugünkü de er k s t ile önce harcama ve finansman politikalar aras ndaki tutars zl yaratan sebeplerin ortaya ç kar lmas amaçlanmakta, daha sonra bu tutars zl klar n nas l giderilebilece ine bak larak kamu finansman ve mali sürdürülebilirlik ko ullar n n belirlenmesine çal lmaktad r. Bugünkü de er bütçe k s t a a da E itlik [1]’deki gibi ifade edilmi tir:
+ = i + - [1]
D : Dönem ba kamu borç stokunu,
M : Parasal taban ,
: Borç faiz oran n ,
G : Mal ve hizmet al m na yönelik bütçe harcamalar n ,
REV : Net transferler sonras vergi ve di er gelir türlerini, göstermektedir.
E itlik [1] bütçe aç n n ya borç ihrac ya da monetizasyon ile finanse
edilebilece ini göstermektedir. A r parasal geni lemenin hiperenflasyona sebep olabilmesi durumunda E itlik [1] a a daki gibi yaz labilir:
= i + - [2]
Dönemleraras bütçe k s t , hükümetin s n rs z bir ekilde borçlanabilmesine; net ba lang ç borçlanma miktar ve bütçe harcamalar n n beklenen de eri toplam n n, beklenen bütçe gelirleri tutar ndan küçük e it olmas art yla bir s n r getirmektedir. Bu durum E itlik [3]’de belirtilmi tir (Izquierdo & Panizza, 2003) :
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
69
+ 0k
0k
[3]
E itlik [3]5’de limit t’den sonsuza giderken borçlar n bugünkü de erinin s n r s f r olmal d r. Teknik bir anlat mla:
= 0 [4]
olmas gerekir. Bu e itlik, Izquierdo & Panizza, (2003)’e göre daha önce de bahsedilmi olan Ponzi Oyunu’nun olmad durumu ifade etmektedir. Sürdürülebilirlik göstergelerinin türetilmesinin ba lang ç noktas , E itlik [1]’de gösterilen dönemleraras bütçe k s t denklemidir. Bu denklemdeki bütün de i kenler GSY H’ye bölünüp E itlik [5]’deki gibi ifade edilebilir.
d = (r-g)d – ps [5]
d : Borç Stoku/GSY H’ye oran n ,
r : Reel faiz oran n ,
g : Uzun dönem reel GSY H büyüme oran n ,
ps : [(REV-G )/ GDP] faiz d fazlay , göstermektedir.
E itlik [5]’in pozitif de eri; Borç Stoku/GSY H oran n n art gösterdi ini
ve sürdürülebilir bir maliye politikas n n olmad n göstermektedir. ( d) s f ra e itlenir ise E itlik [4] yeniden ps = (r-g)d olarak yaz labilir. (r-g) > 0 varsay m alt nda, faiz d fazla de eri (ps) reel faiz oran ile ekonominin reel büyüme oran ve ba lang ç borç stokunun GSY H’ye oran n sürdürülebilir k lan faiz d fazla de eri olarak tan mlanabilir. Izquierdo & Panizza (2003) sa lam oldu u basitlik aç s ndan E itlik [5]’i mali sürdürülebilirlik için kullan lan en yayg n gösterge6 olarak kabul etmektedir.
5 Bu ifade, + 0k
0
k
j
0k
0
k
j
eklini almaktad r. Burada ;
de i en iskonto oran n göstermektedir. 6 = (r-g)d-ps, e itli i borçlar n GSY H üzerindeki da l m n gösteren standart bir e itliktir.
Borçlar n farkl zamanlardaki da l m n gösteren en yayg n formülasyon = d – ps
ifadesidir. Bu ikinci formülasyonda standart sürdürülebilirlik denklemi; ps = eklini al r (Izquierdo & Panizza, 2003).
70
Türkiye Bankalar Birliği
Öte yandan, Buiter (1985) taraf ndan geli tirilen alternatif sürdürülebilirlik göstergesi E itlik [6]’daki gibidir:
SUS = ps – (g-r) [6]
Burada, SUS, sürdürülebilirli i; W, kamu kesimi net de erini göstermektedir. E itli in sa taraf ndaki ilk terim olan ps ifadesi, Kamu Kesimi Net De eri/GSY H oran n sabit tutan faiz d fazlay göstermektedir. Buiter’in sürdürülebilirlik göstergesine göre sürdürülebilirlik; reel faiz d fazla ve kamu kesimi net de erini sürdürülebilir k lan ve GSY H’nin oran olan faiz d fazlan n de erine ba l d r.
E itlik [6]’da ifade edilen sürdürülebilirlik denkleminin negatif bir de er
almas , mevcut mali durumda sürdürülemezli in göstergesi olarak de erlendirilir. E itlik [6]’n n avantaj , kamu kesimi net de erinin bütçe harcamalar n n artmas na neden olmas d r. Dezavantaj ise kamu kesimi net de erinin ölçümünün zorlu udur.
Yukar da tart lan sürdürülebilirlik göstergelerine yönelik ciddi ele tiriler
oldu unu burada belirtmekte kan m zca fayda vard r. Bu konuda ilk ele tiri bu politikalar n belirli bir Borç Stoku/GSY H oran n sabitlemeye odaklanm olmalar na ancak bu oran optimalize etmeye yönelik herhangi bir aç klamaya sahip olmamalar na yöneliktir. Bu nedenle baz ülkeler dü ük borç stoku hedeflerine ula may amaçlayabilirler. Bu durumda sürdürülebilirli in tan m , yeni borçlanma hedefini sabit tutmaya yönelik politikalar, eklinde yap labilir. kinci ele tiri, imdiye kadar bütün göstergelerin uzun dönem sürdürülebilirliklerinin ko ullar için yeterli kabul edilmi olmas na yöneliktir. Bir di er ele tiri ise bu göstergelerin GSY H büyüme oran , faiz oran , bütçe harcamalar ve bütçe gelirlerini gerektirdi i varsay m na dayanmas ve bu de i kenleri d sal de erler olarak kabul etmesidir. Hâlbuki bu de i kenlerin ço u içsel olmaya e ilimlidir ve aralar nda korelasyon vard r. Özellikle birincil bütçe aç n n, faiz oran ve büyüme üzerinde etkisinin olmayaca varsay m ya da büyümedeki de i ikliklerin faiz d fazla üzerinde etkisinin olmad varsay m tamamen gerçek d d r. Son olarak da, geli mekte olan ço u ülkede, o ülkelerin yap sal özelliklerini karakterize eden birçok faktörün dikkate al nmad gerekçesiyle ele tirilmektedir (Izquierdo & Panizza, 2003).
Bugünkü de er yakla m na göre mali sürdürülebilirli in testi, hükümetin
bütçe finansman k s t ndan hareketle ve denkleme (n) dönem için öteleme uygulanarak yap lmaktad r. Hükümetin dönemleraras bütçe k s t E itlik [1]’deki gibi yaz labilir:
+ - - - - + + - + ( ) [1]
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
71
E itli in sol taraf bütçe aç n , sa taraf ise bu aç n finansman yöntemlerini göstermektedir. Yukar daki e itlikteki semboller ise s ras yla;
: Baz al nan y ldaki kamu kesimi tüketim harcamalar n n nominal
de erini, : Baz al nan y ldaki kamu kesimi sermaye olu umunun nominal
de erini, : Baz al nan y ldaki transfer harcamalar sonras vergi gelirleri ve
sübvansiyonlar n nominal de erini, : Baz al nan y ldaki nominal döviz kurunu (dolar cinsinden),
: Baz al nan y ldaki d yard mlar n dolar cinsinden de erini, : Baz al nan y ldaki kamu kesimi sermaye stoku brüt nakit ak n , : Baz al nan y ldaki özelle tirme gelirlerini, : Baz al nan y ldaki kamu kesimi borçlar n n yabanc para odakl
nominal faiz oran n , : Baz al nan y ldaki yabanc para birimi cinsinden merkezi hükümetin
borçlar n n nominal hisse senedi stokunu, : Baz al nan y ldaki kamu kesimi borçlar n n yabanc para odakl
nominal faiz oran n , : Baz al nan y ldaki yabanc para cinsinden merkezi hükümet
borcunun brüt de erini, göstermektedir. E itlik [1]’in sa taraf , merkezi hükümet bütçe aç n n yabanc para
birimi cinsinden ek borçlanmayla finanse edildi ini göstermektedir. Baz al nan y ldaki (t) merkezi hükümet bütçe fazlas , e itli in sol taraf nda negatif olarak yer almaktad r. Merkezi hükümetin t dönemindeki faiz d fazla de eri
ile gösterilmekte ve bu de er faiz ödemeleri ç kar ld ktan sonraki ortalama bütçe fazlas na e it olmaktad r. Bu durumda a a daki gibi yaz labilir:
+ + + - - [2]
Merkezi hükümetin brüt borç stokunun t dönemi sonundaki nominal de eri olup; Bu da,
+ [3]
eklinde ifade edilmektedir. E itlik [1] yeniden düzenlenerek E itlik [4]’deki gibi yaz labilir:
+ - [4]
72
Türkiye Bankalar Birliği
Burada :
: Reel GSY H’y ,
: GSY H deflâtörünü,
/ : Reel GSY H’nin büyüme oran n ,
/ : Enflasyon oran n ,
/ : Yabanc para biriminin de er art n , göstermektedir.
E itlik [4]’ün her iki taraf da nominal GSY H’ya ( ) bölünürse, bütün
terimler GSY H’nin bir oran olarak E itlik [5]’deki gibi yaz labilir:
+ - [5]
(1 + ) , (1 + ) ve (1 + ) olarak ifade edildi inde,
+ - [6]
E itlik [6] küçük harfler kullan larak ve GSY H’ye oran olarak ifade edildi inde E itlik [7]’ye ula l r:
+ - [7]
: Toplam Merkezi Yönetim Borçlanmas /GSY H de erini,
: Dönem Sonundaki Toplam Merkezi Yönetim
Borçlanmas /GSY H de erini,
: Merkezi Yönetim Borçlanmas /GSY H de erini,
: Dönem Sonundaki Merkezi Hükümet Faiz D Fazla/GSY H oran n , göstermektedir.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
73
Sonuç olarak, reel faiz oran tan m n kullanarak , baz al nan y lda (t), 1 + eklinde yaz l r ve E itlik [7], e itlikleri
kullan larak yeniden E itlik [8]’deki gibi ifade edilebilir (Marks, 2004) :
+ - [8]
E itlik [8]’de yer alan ilk terim iç ve d borçlara uygulanan yurtiçi faiz oran n göstermektedir. kinci terim ise yabanc para birimi üzerinden ihraç edilen borçlar n maliyetini göstermektedir. Notasyonu basitle tirmek ad na faiz d fazla GSY H’ye oran olarak ifade edilirse E itlik [9] elde edilir.
– [9]
Bu oran, Faiz D Fazla/GSY H oran n göstermektedir. Bu durumda merkezi hükümet borcu E itlik [10]’daki gibi yaz labilir:
- [10]
Mali sürdürülebilirli e ili kin bir ba ka çal ma da Ley (2009) taraf ndan yap lm t r. Söz konusu çal mada herhangi bir (s) gelecek dönemi için toplam borç anapara ve faiz ödemelerinin net imdiki de eri p =
eklinde, iskonto edilmi nominal faiz oran ise i = r + eklinde gösterilmektedir. Bu durumda e itlik a a daki gibi ifade
edilebilir:
D (p,r, ) = t s
[1]
E itlik [1]’de yer alan yüksek bir faiz oran de eri, herhangi bir ülkede borçlar n geri ödenememesi riskini artt racak ve kamu borçlar n n piyasa de erini (D (p,r, )) azaltacakt r.
Ley (2009), mali sürdürülebilirli in sa lanmas n n ko ulunu, faiz d
fazlan n cari de eri ile borç yükümlülü ünün birbirine e it olmas na dayand rmaktad r7. Bu ko uldan hareketle de, net faiz d fazla de erini (B(b,r, )) eklinde hesaplam t r (Ley, 2009) :
D (p,r, ) = B (b,r, ) [2]
7 Para politikas dominant rejimlerde mali sürdürülebilirlik ko ulu mali dengelerin sonuçlar n n düzenlenmesi ile sa lan r, maliye politikas dominant rejimlerde ise tam tersi olarak birincil fazlan n (b) verildi i ve enflasyon oran n n düzenlendi i durumlarda mali sürdürülebilirlik ko ulu gerçekle mi demektir.
74
Türkiye Bankalar Birliği
Birincil bütçe dengesinin zaman içerisinde nominal GSY H büyüme trendi içerisinde art gösterdi i varsay m alt nda = (1 + g)(1 + )B eklinde olacak ve bu ifade GSY H’nin yüzdesi olarak sabit kal p, = B/ =
b eklini alacakt r. Birincil dengenin t = s+1’de Net Bugünkü De eri/GSY H oran ise E itlik [3]’deki gibi olacakt r:
1t s
= b t s
= b [3]
Mali sürdürülebilirlik ko ulu, cari borç oran n n net bugünkü de erini ) denkle tirmeyi gerektirir ve bu de er = b(1+g)/(r-g) eklinde ifade edilir. Bu e itlik birincil fazla (b) için çözüldü ünde E itlik [4] elde edilir.
= . [4]
E itlik [4], Borçlanma/GSY H oran n sa layan de erini tan mlamaktad r. Mali sürdürülebilirlik için gerekli olan sabit oranl bir faiz d fazla borç oran n hiçbir zaman s f rlamaz yaln zca istikrarl hale getirir.
Cuddington (1996) ise sürdürülebilir ve sürdürülemez bir maliye
politikas n örneklerle aç klamaktad r. Sürdürülemez bir maliye politikas n n temel varsay mlar , bir ekonomide GSY H’nin (Y) d sal oldu u ve (g) seviyesinde artt , bütçe harcamalar ile vergi gelirinden ba ms z oldu udur. Öte yandan devletin uygulad maliye politikas kurallar çok basit bir ekilde a a daki gibi ifade edilmektedir:
Bütçe harcamalar GSY H’nin bir oran olarak sabit tutulmaktad r ve GSY H; ( ), = k s t alt nda sabittir.
Düz oranl bir vergi tarifesi uygulanmaktad r (t = ) ve devletin vergiden ba ka gelir kayna yoktur.
Yukar da belirtilen iki kural n uygulanmas sonucunda ortaya ç kan aç klar finanse etmede reel faiz oran seviyesinde ülkenin kendi ulusal para birimi cinsinden ihraç etti i bonolar kullan lmaktad r.
Böyle bir maliye politikas içerisinde bütçe fazlas e itli i a a daki gibi yaz labilir:
= [1]
Bütçe fazlas n n zaman içerisinde reel GSY H büyüme oran (g) kadar art gösterdi i kabul edildi inde E itlik [2] elde edilmi olur.
= [2]
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
75
Önceki dönemden kalm olan borçlanma düzeyi olan ifadesi bütçe k s t borç dinamiklerini tarif etmektedir ve buradan da E itlik [3] türetilebilir:
= = [3]
Hangi seviyede birincil aç n sürdürülebilirli ine karar verebilmek, senyoraj ile iç ve d borçlanma hakk nda baz varsay mlar kabul etmeyi gerektirir. Mali sürdürülebilirlik çal malar nda bütçenin bugünkü de er k s t yakla m n n öncelikle geli mi ülkeler için geli tirilmi oldu u gözden kaç r lmamal d r. Bu ülkeler özelinde senyoraj n önemsiz oldu u ve kamu borçlanmas n n ülkenin kendi para birimi cinsinden yap ld varsay lmaktad r. Bu varsay mlar alt nda bütçe aç n finanse etmenin k s t , basit bir dinamik e itlikle = - ekilde ifade edilebilir.
Büyüme oran n n reel faiz oran ndan büyük oldu u durumda (g r)
ekonomi dinamik olarak etkin de ildir ve bütçenin bugünkü de er k s t nda gelecekte elde edilecek bütçe fazlas n n iskonto edilmi de eri sonsuz olarak görülür. Bu nedenle anlaml bir dönemler aras bütçe k s t yoktur. Gelecek dönemde olu acak bütçe fazlas n n imdiki de eri negatif ise maliye politikas borcun imdiki seviyesine ba l olmaks z n sürdürülemez demektir. Bir ba ka ifadeyle al nan önlemler sonucunda sürekli birincil aç k veriliyorsa, borcun miktar nda yap lacak herhangi bir de i iklik mali disiplini sürdürülebilir k lamaz.
Öte yandan, gelecek dönem bütçe fazlas n n cari de eri pozitif ancak cari
borcun de erinden daha az ise = eklinde yaz lacak bir denklem yoluyla maliye politikas sürdürülebilir hale getirilebilir. Burada faiz d fazla verebilmenin ba ar l bir borç azaltma program için önko ul oldu unu belirtmekte fayda vard r (Cuddington, 1996).
Özetle yukar da ifade edilen durum a a daki gibi formüle edilebilir.
Bugünkü borç miktar Mali sürdürülebilirlik vard r.
Bugünkü borç miktar Mali sürdürülebilirlik yoktur.
SURP, GSY H’nin bir oran olarak yaz l rsa ve reel faiz oran ile büyüme oran zaman içerisinde sabit kabul edilirse E itlik [4] Borçlanma/GSY H oran olarak yaz labilir.
= [4]
76
Türkiye Bankalar Birliği
Yukar daki e itlik sa lan rsa maliye politikas sürdürülebilir demektir. Gelecekte elde edilecek bütçe fazlal klar n n iskonto edilmi de eri negatif ise bugünkü borç seviyesi ne olursa olsun maliye politikas sürdürülebilir de ildir. Bir ülkede birincil bütçe aç sürekli ise borç stoku ne kadar azalt l rsa azalt ls n mali sürdürülebilirlik sa lanamaz. Di er yandan gelecekte elde edilecek bütçe fazlal klar n n iskonto edilmi de eri pozitif ancak bugünkü borç miktar ndan az ise bir ba ka ifadeyle azalan borç miktar = - ise maliye politikas yeniden sürdürülebilir hale gelecektir.
= ve bu e itli in her iki taraf GSY H’ye bölünmek suretiyle borç
stoku ile birincil fazla GSY H’nin oran olarak ifade edilir ve yukar daki formül a a daki gibi olur :
= ve =
Bu durumda mali sürdürülebilirlik ko ulu sa lanm olur. Dönemleraras bütçe k s t yakla m , iki testi içermektedir. Birinci test,
dura anl k testi olarak adland r l r ve birim kök testleri olarak bilinir. Dickey & Fuller, Phillips & Perron ve Perron birim kök testleri, bütçe gelirleri ( ) ve bütçe harcamalar ( ) aras nda istatistiksel özellikleri inceleyen birim kök testleridir. Dura anl k testi Hamilton & Flavin (1986) taraf ndan geli tirilmi ve uygulanm t r. Söz konusu birim kök testleri büyük bir örneklem gerektirir ve bu testlerin küçük örneklemler ile yap lan testlerin sa l kl sonuç vermesi gibi bir garantisi yoktur. kinci test ise, bütçe gelirleri ( ) ile bütçe harcamalar ( ) aras ndaki ili kiyi belirlemek için e -bütünle me tekniklerini kullanan bir testtir. Hakkio & Rush (1991) mali veriler aras ndaki e -bütünle menin varl n , bugünkü de er bütçe k s t n n sa lanmas aç s ndan önemli bir durum olarak görmektedirler.
Dönemler aras bütçe k s t ndan yola ç k p, e -bütünle me kavram
kullan larak mali sürdürülebilirlik testi pekâlâ türetilebilir. Hakkio & Rush (1991) söz konusu durumu a a daki gibi formüle etmektedir:
- = 0s
+ [1]
ifadesi limit s f ra giderken ( ) ve ( ) verilerinin dura an
olmad n gösterir. Bu nedenle ( ) ve ( ) verilerinin genel itibariyle dura an oldu u belirtilmektedir. - ifadesi, ve e -bütünle me vektörü ile e bütünle ik ise (1, -1) dura and r (0 ).
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
77
Bo hipotez ba ka bir ifadeyle korelasyon yoktur hipotezi geçerli olursa, e -bütünle me testi E itlik [2]’deki modele dayal olarak sürdürülecektir:
= + + [2]
Mali sürdürülebilirlik için önemli ve etkili bir durum E itlik [2]’deki serilerin vektörü ile e bütünle ik olmalar d r. Serilerden birisi I(1) iken bir
di eri I(0) ise aralar nda bir sapma olu acak ve mali sürdürülebilirlik sa lanamam olacakt r. Bu öneminden ötürü e -bütünle me testi literatürde mali sürdürülebilirlik testi olarak kabul edilmektedir (Joseph, 2008). Bo hipotez seriler aras nda e -bütünle me olmad n göstermektedir. Bo hipotez reddedilirse seriler aras nda e -bütünle me var demektir. Bu bulguya dayanarak a a daki ç kar mlar yap labilir:
E -bütünle me yok ise mali sürdürülebilirlik yoktur. E -bütünle me var ise ve = 1 iken mali sürdürülebilirlik vard r. E -bütünle me var ise iken mali sürdürülebilirlik sa lanamayabilir. iken bütçe harcamalar bütçe gelirlerinden daha h zl bir art
göstermektedir ve mali sürdürülebilirlik yoktur.
ekil-5’te sürdürülebilirlik kriterleri özetlenmi tir.
78
Türkiye Bankalar Birliği
ekil-5: Dönemleraras Bütçe K s t Yakla m na Göre Mali Sürdürülebilirlik Kriterleri
Kaynak: Joseph (2008).
Gelir I(0) & Harcama I(1)
Gelir I(0) & Harcama I(0)
Gelir I(1) & Harcama I(1)
Birim Kök Testleri
Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilirlik
E -Bütünle me
Gelir I(1) & Harcama I(1)
Gelir & Harcama E -Bütünle me var
Sürdürülebilirlik yok.
E -Bütünle me
b = 1
0<b<
b = 0
Sürdürülebilirlik var.
Zay f sürdürülebilirlik var.
Sürdürülebilirlik yok.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
79
C. Ani Duru Yakla m Ani duru yakla m , 1990’l y llarda gerçekle meye ba layan finansal
serbestle me ile birlikte büyük miktarlarda gerçekle en sermaye giri lerinin uluslararas yat r mc lar n de erlendirmelerine ya da uluslararas piyasalardaki geli melere ba l olarak, uluslararas sermaye ak mlar nda meydana gelen keskin azal lar ya da ani ç k lar (sudden stop) ifade etmektedir (Calvo, 1998). Ani duru yakla m sermaye giri leri yoluyla elde edilen büyük miktarlardaki yabanc fonlar n geri dönmesini aç klamaktad r.
Ani duru yakla m , Calvo vd. (2003) taraf ndan geli tirilen ve reel döviz
kurunun de erinin dü mesinin mali sürdürülebilirlik üzerindeki etkilerini ölçen bir yakla md r. Dolar yükümlü ünün yüksek olmas , hem özel kesimde hem de kamu kesiminde dolar cinsinden borçlar n yüksek olmas n ifade etmekte, döviz kurundaki de er kayb n n negatif etkisini artt rmaktad r. Sermaye hareketlerindeki ani duru dolar yükümlülü ünün artmas na yol açmaktad r. Bu nedenle baz ülkelerde kura dalgalanma korkusu nedeni ile do rudan ve dolayl müdahale yap lmaktad r. Bu durum göz önüne al narak Calvo vd. (2003), borçlanma ve GSY H’yi içine alan bir gösterge türü geli tirmi lerdir. Bu amaçla aç k ekonomide ani duru ortaya ç kmadan önce cari i lemler aç n n oldu u göz önünde tutulmu tur. Bu durum E itlik [1]’deki gibi ifade edilebilir:
CAD = + - [1] Burada : CAD : Cari i lemler aç n ,
: Ticarete konu olan mallar n emilimini,
: Yabanc lara net faktör d ödemeleri,
: Ticarete konu olan mallar n arz n , göstermektedir.
Cari i lemler aç n n finansman kesilirse cari aç ktan kaynakl
dengesizlik durumu giderilmeli ve cari i lemler dengesi ani bir ekilde düzenlenmelidir. Bu yakla mda Borçlanma/GSY H oran n sabit tutan faiz d fazla de erini dikkate alan tipik sürdürülebilirlik hesab yap lmaktad r. Bu hesap E itlik [2]’de belirtildi i gibidir :
= - [2]
80
Türkiye Bankalar Birliği
Burada :
: Borçlanma/GSY H oran n ,
r : Borçlanma üzerindeki reel faiz oran n ,
: GSY H büyüme oran n ,
: Faiz D Fazla/GSY H oran n , göstermektedir.
Borçlanma/GSY H oran k s t n ( ) elde edebilmek için r ve
de erlerinin sabit oldu u varsay l r ve a a da belirtilen E itlik [3]’ün elde edilmesi için faiz d fazlan n verilmesi gerekir.
= [3]
Bu durum borcun dura an durumu olarak ifade edilmektedir. Ani duru
yakla m mali sürdürülebilirli in geleneksel bir hesaplanma yöntemidir. Ancak Calvo vd. (2003) bu yöntemin gerçek Borçlanma/GSY H oran bile imini ( ) gizledi ini ileri sürmektedirler. Söz konusu olumsuzlu u gidermek ad na Calvo vd. (2003) borçlanmay ticarete konu olan ve olmayan mallar için yeniden formüle etmi tir:
Buna göre,
= = [4]
Burada :
: Reel döviz kurunu (ticarete konu olan mallar/ ticarete konu olmayan mallar),
: Reel döviz kurunun ters çevirimini,
: Ticarete konu olmayan mallar cinsinden ödenecek borçlar ,
: Ticarete konu olan mallar cinsinden ödenecek borçlar ,
: Ticarete konu olmayan mallar n hâs la düzeyini,
: Ticarete konu olan mallar n hâs la düzeyini, göstermektedir.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
81
Öte yandan Calvo vd. (2003), borç bile iminin yan nda milli gelir bile iminin de mali sürdürülebilirlik analizi için oldukça önemli bir sorun oldu unu vurgulamaktad r. Borç bile imi ile milli gelir bile imi aras ndaki uyu mazl k, Borçlanma/GSY H oran nda önemli farkl l klara neden olabilmekte ve akabinde reel döviz kurunda dü ü lere neden olabilmektedir.
Örne in; = / e itli inde reel döviz kurunun bütün etkileri
borçlanma üzerinde kendini göstermektedir. Bu durum, reel döviz kurunun de erinin dü mesinin mali sürdürülebilirlik üzerindeki en kötü etkisini ortaya ç karmaktad r. Di er taraftan = 1 eklinde ifade edilmekte olan borçlanma-hâs la bile imi tam anlam yla e le mi olmaktad r. Söz konusu durum geçerli iken reel döviz kurunun de erinin dü mesinin mali sürdürülebilirlik üzerinde herhangi bir etkisi olmayacakt r.
D. Olas l kl Model Yakla m Olas l kl model yakla m , mali sürdürülebilirlik için Mendoza & Oviedo
(2003) taraf ndan öne sürülen yeni bir yakla md r. Bu yakla m n temel ilkesi güvenilir geri ödeme taahhüdü (credible repayment commitment – CRC)’dür. Mendoza & Oviedo (2003) mali sürdürülebilirli i hükümetin borçlar n yeniden ödeyebilmesi ve kredi ili kilerini koruyabilmesi durumu eklinde tan mlam lard r. Bir ba ka deyi le bir hükümetin borçlar n ödeme
taahhütü, ancak her ko ulda borçlar n ödeyebilme kapasitesine sahip ise güvenilir olarak kabul edilir (Mendoza & Oviedo, 2003).
Olas l kl model yakla m nda ba lang ç borç oran belirlenmektedir. Mendoza
& Oviedo (2003), faydalar n maksimize eden bireyler ve kârlar n maksimize eden firmalar n varl durumunda bütçe gelirlerinin d sal olarak belirlendi i dinamik stokasftik genel denge modeli geli tirmi tir. Modelin temel varsay mlar a a daki gibi s ralanabilir:
Bütçe gelirleri stokasftik ve ekzojen olarak belirlenmektedir. Kamu borçlar ve bütçe gelirleri aras nda kur uyumsuzlu u yoktur. Faiz oran ve uzun dönem GSMH büyüme oran bilinmektedir.
Olas l kl model yakla m , Borçlanma/GSY H oran n n sa land a a daki CRC formülasyonuna dayanmaktad r:
= [1]
82
Türkiye Bankalar Birliği
Burada :
: Ba lang ç Borçlanma/GSY H oran n (ya da uzun dönem sürdürülebilir borç oran n ),
: Bütçe Gelirleri/GSY H oran n n en dü ük gerçekle me oran n ,
: Bütçe Harcamalar /GSY H oran n n en dü ük gerçekle me oran n ,
: Reel faiz oran n ,
: Reel büyüme oran n , göstermektedir.
E itlik [1]’e göre hükümet ’ n alt ndaki borçlar n ödeyebilme
kapasitesine sahiptir. Hükümetin böyle bir kapasitesi oldu u sürece yat r mc lar n alaca faiz riskten muaf faiz oran (r) olacakt r. oran , hükümetin uzun süreli bir gelir azalmas okuna kar harcamalarda ne miktarda k s tlamaya gidece ini göstermektedir.
Olas l kl model yakla m , bütçe gelirlerinin, bütçe gelirlerinin ve
harcamalar n n ortalamalar n n, hükümetin kriz dönemlerine girebilme ihtimaline dayanarak bütçe harcamalar ndaki potansiyel düzenlemenin, riskten ba ms z hesaplanm olan faiz oran n n ve ekonomik büyüme oran gibi de i kenlerin oynakl klar n dikkate alan bir yakla m d r.
E. Be eri Kalk nma Yakla m Sachs (2002) taraf ndan öne sürülen bu yakla ma göre be eri kalk nman n
sa lanmas , zorunlu olan ve borç ödemelerinde öncelikli olarak dikkate al nmas gereken bir konudur. Bu amaçla geli mekte olan ülkeler bütçe gelirlerini, gerekli oldu u k sm kadar be eri kalk nmaya yönelik olarak ay rmal ve bu kaynaklar yaln zca artan borç servislerini ödemeye yönelik harcamamal d rlar. Mali sürdürülebilirlik bu noktada kalk nma amaçlar n n zincirini olu turmaktad r.
Be eri kalk nma yakla m u dört varsay ma dayanmaktad r: Birincisi
Dünya Bankas taraf ndan sat n alma gücü paritesinin 1985 y l fiyatlar na göre tan mlanan günlük ki i ba na bir ABD dolar olarak belirlenen uluslararas yoksulluk s n r na göre gelir üzerinden vergi toplanmas uygun de ildir. kincisi gelir üzerinden vergilemenin %25’in üzerinde bir seyir göstermesi ekonomide bozukluklara neden olacak ve bunun sonucunda da ekonomik kalk nma engellenecektir. Üçüncüsü insani geli im harcamalar sa l k ve ilkö retim e itim harcamalar ile s n rland r l r. Sonuncusu ise daha gerekli bütçe harcamalar n finanse edebilmek için bütçe gelirlerinin borç servisini ödemek için kullan lacak olan k sm s n rl tutulmal d r (Joseph, 2008).
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
83
IV. Mali Sürdürülebilirlik Göstergeleri Mali sürdürülebilirlik göstergesi seçilirken Bütçe Aç /GSY H oran n n m
yoksa Borç Stoku/GSY H oran n n m tercih edilmesi gerekti i sorusu literatürde s kça tart lan bir konudur. Marks (2004) bu konuda dü ük faiz d fazlan n, sonraki dönemlerde olu acak yüksek oranl Borç Stoku/GSY H oran ile bir ili kisinin olmad n ileri sürmektedir. Marks (2004)’a göre dü ük reel faiz oran ; yüksek reel büyüme oran ve dü ük seviyede ba lang ç Borç Stoku/GSY H oran na denk gelecektir.
Benzer ekilde, yüksek bir ba lang ç Borç Stoku/GSY H oran daha sonra
meydana gelecek yüksek bir Borç Stoku/GSY H oran için zorunlu bir durum de ildir. Dü ük bir reel faiz oran , yüksek bir reel büyüme oran ve yüksek bir faiz d fazlaya denk gelmektedir. Burada amaçlanan, Faiz D Fazla/GSY H oran n zaman içerisinde Borçlanma/GSY H oran n ilk seviyesinde tutabilecek kadar artt rmakt r (Marks, 2004). Bunun yan nda mali sürdürülebilirlik için geli tirilen spesifikasyonlar n ço u, artan bir borç oran n n sürdürülebilir olmad n ortaya koymaktad r (Langenus, 2006).
Talvi & Végh (1998) ise analizlerinde mali sürdürülebilirli i, bütçe k s t n
nominal olarak ele al p ve hükümetin maliye politikas n n yan s ra para politikas na ili kin kararlar n al n p uygulanmas nda da etkili oldu unu kabul ederek; bu durumu E itlik [1]’deki gibi formüle etmi tir:
= (1 + i) + - + - [1]
Burada :
: Baz al nan y l n sonundaki (t-1) kamu borç stokunu,
: Baz al nan y l n sonundaki (t-1) parasal taban ,
: Baz al nan y l (t) boyunca yap lan bütçe harcamalar n ,
: Baz al nan y l (t) boyunca elde edilen bütçe gelirlerini,
i : Baz al nan y l n sonundaki (t-1) ve baz al nan y l (t) aras ndaki sabit nominal faiz oran n , göstermektedir.
E itlik [1]’deki nominal bütçe k s t reel olarak ifade edilirse E itlik [2]’ye
ula l r.
= + - + - [2]
84
Türkiye Bankalar Birliği
Burada; = / – 1 ifadesi sabit enflasyon oran n , r = / - 1 ifadesi ise reel faiz oran n göstermektedir. Senyoraj ise = -
eklinde ifade edilmi tir. Reel para balanslar zaman içersinde sabitlenirse ve parasal tabana (m) e it olursa senyoraj düzeyi, = m olur8. Son ifade vergi oran n n ölçüsünü göstermektedir. 0 için ifadesi 0 ile 1 aras nda de i en de erler al r. E itlik [2]’deki bütün terimler reel GSY H’ye t ( ) dönemi için oranlan rsa, E itlik [3] elde edilmi olur.
= + - - [3]
Tilda de i kenlerin GSY H’ye oran n gösterirken tita ( ) sabit GSY H büyüme oran n göstermektedir. Para bas m ndan elde edilen ve GSY H’nin yüzdesi olarak ifade edilen gelirler hükümetin ekonomik büyüme sonucu elde etti i gelirlerini de kapsamaktad r. - eklinde gösterilmektedir. = 0 ve reel para balanslar zaman içerisinde sabitleniyorsa, bu durumda para bas m ndan elde edilen gelirler seviyesine dü ecektir.
Reel Birincil Aç k/GSY H oran ( ), = - eklinde gösterilirken,
Operasyonel Aç k/GSY H oran , birincil bütçe aç ve kamu borçlar n n faiz ödemeleri toplam olarak ifade edilmekte ve E itlik [4]’deki gibi formüle edilmektedir.
+ [4]
Bu durumda borç stokundaki de i iklik a a daki gibi formüle edilebilir.
- = - [5]
Borç Stoku/GSY H oran , Operasyonel Aç k/GSY H ve Senyoraj/GSY H’den yüksek ise zaman içerisinde borç stoku art gösterecektir. Bu kapsamda unu belirtmekte yarar vard r: E itlik [4]’de verilen operasyonel aç n ölçüm yöntemi, mali aç n ölçüm yönteminden farkl d r.
8 Di er eyler sabitken varsay m alt nda bütçe aç klar n n monetizasyonu, enflasyona; enflasyon da ulusal para biriminin de erinin dü mesine neden olmaktad r. Enflasyonun ulusal para biriminin de erini dü ürmesi ellerinde para tutanlar n sat nalma güçlerinde bir azal meydana getirmektedir. te enflasyon nedeniyle ellerinde para tutanlar n kar kar ya kald klar bu azal ellerinde para tutanlarca ödenen aktif senyoraj (enflasyon vergisi) ifade etmektedir. Reel para balanslar üzerine sal nan z mni bir vergi olan aktif senyorajda, verginin matrah reel para balanslar , oran ise enflasyon oran d r. Burada senyoraj (aktif senyoraj) vergi matrah n n (m) ve enflasyon oran n n ( çarp m sonucu elde edilmi tir (Talvi & Végh, 1998). Senyoraj ile ilgili ayr nt l bilgi için Bkz. Tanzi (1978) & en (2003).
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
85
Bu durumu daha net olarak görebilmek için para bas m ndan elde edilen gelirleri dikkate almaks z n E itlik [1] yeniden a a daki gibi yaz labilir:
- = i + - [6]
Bütçe aç nominal GSY H’ye oranlan rsa,
= + ya da e de er olarak,
= + [7]
elde edilir. Mali aç n, operasyonel aç ktan fark n ortaya koyabilmek için yaz lan
E itlik [4], E itlik [7]’den ç kar l rsa9 E itlik [8] elde edilir:
- = [8]
Dönemler aras bütçe k s t n hesaplayabilmek için cari dönem t dönemi olarak kabul edilip E itlik [3] t+1 döneminde için çözülürse E itlik [9]’da, ve büyük bir n de eri için dönemleraras bütçe k s t da E itlik [10]’da ifade edilmi olur.
= + 0
n
s
[9]
= 0 [10]
Talvi & Végh (1998); reel faiz oran n n GSY H büyüme oran ndan (r ) büyük oldu u varsay m ndan hareketle E itlik [10]’da kamu borçlar n n imdiki de erinin s f ra e it olmas gerekti ini ileri sürmektedir. Bu durum Kamu Borcu/GSY H oran n n, reel faiz oran ndan ( ) daha h zl artamayaca anlam na gelmektedir. Mali sürdürülebilirlik ko ulunu sa lamak için E itlik [9] ve E itlik [10] yeniden yaz l rsa,
=0s
[11]
e itli i elde edilir.
9 Basitlik sa lamak için ’n n s f ra e it oldu u kabul edilmi tir.
86
Türkiye Bankalar Birliği
Bu e itli in sa taraf nda verilen net cari gelir, hükümetin ba lang ç borç stokuna e it olmak zorundad r. Sürdürülebilir bir maliye politikas , , , de i kenleri yoluyla E itlik [11]’deki gibi ifade edilebilir. Bu tan mlamay operasyonel aç k eklinde türetmek için öncelikle birincil aç ( ) tan mlamak gerekir. Birincil aç n hesaplanmas nda kullan lan t dönemindeki cari iskonto oran , birincil aç n reel iskonto oran na e it ise E itlik [12] elde edilir.
0s
= 0s
[12]
çözülünce E itlik [13]’e ula l r.
= 0s
[13]
E itlik [11] ve E itlik [13] birle tirildi inde ise E itlik [14] elde edilebilir.
= [14]
E itlik [14]’e göre mali sürdürülebilirlik ko ulu sa lanm ise sürekli olarak elde edilen faiz d fazla de eri ba lang ç kamu borç stokunun faiz ödemelerine e it olmak durumundad r.
+ [15]
E itlik [15]’de sürdürülebilirli in reel göstergesi olan ( ) de eri ifade edilmi tir. Buna göre = 0 iken; t dönemi için mali sürdürülebilirlik var demektir. 0 iken; önceden tahmin edilmi de erleri, net kaynak kullan m pozitif oldu undan dönemleraras bütçe k s t n bozmaktad r. 0 iken; önceden tahmin edilmi de erleri net kaynak kullan m n bozmamakta ve bu yüzden mali sürdürülebilirlik sa lanmaktad r (Talvi & Végh, 1998).
Veri ihtiyac n gidermek için E itlik [13]’de belirtildi i gibi ile ifade
edilen sürekli birincil aç k proksi10 olarak kabul edilmi tir ve a a daki denklemi sa lamaktad r:
10 Say sal verilerin analizi yap l rken, analize konu olan de i kenlerin verileri çe itli nedenlerle temin edilemiyorsa, bu de i kenlerin yerine teorik olarak kullan lmas genel kabul gören ba ka de i kenler kullan labilir. Bu de i kenlere literatürde proksi ad verilmektedir.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
87
0
n
s
= 0
n
s
[16]
yaln z b rak larak E itlik [16] yeniden yaz l rsa :
= 0
n
s
[17]
e itli i elde edilir.
Blanchard’ n (1990) önerdi i gibi, r- ve n de eri yeterince büyük de ilse; E itlik [17]’nin sa taraf uygun dönemde basit ortalamaya yakla abilir.
Bu nedenle,
[18]
olarak formüle edilebilir. Sonuç itibariyle Blanchard’ n mali sürdürülebilirlik göstergesi E itlik [19]’daki gibi bir hal al r.
+ [19]
Öte yandan Yeyati & Sturzenegger (2007) çal malar na basit bütçe k s t na borçlanman n ulusal para birimi ile yap ld varsay m ile ba lam lard r.
– = - [1]
Burada:
: Baz al nan y ldaki (t+1) faiz d fazlay ,
: Baz al nan y l n (t+1) sonundaki kamu borç stokunu,
: Baz al nan y ldaki (t+1) faiz oran n ,
: Baz al nan y llar [(t) ve (t+1)] aras ndaki GSY H büyüme oran n , göstermektedir.
88
Türkiye Bankalar Birliği
E itlik [1]’in her iki taraf GSY H’nin oran olarak ifade edilirse:
= - [2]
Gelecek Dönem Borçlar n n Cari De eri/GSY H oran n ifade eden oran s f ra yak nsayacak ve bütçe k s t n n cari de eri, E itlik [3]’deki gibi olacakt r.
= 0v
[3]
Bu durumda eklinde belirtilebilecektir. Bu e itlik, borç stokunun gelecek dönem faiz d fazla de erine e it oldu unu göstermektedir.
E itlik [3] bütçe k s t n n bugünkü de erinin cari borç stoku ve faiz d
fazlan n tahmini de eri aras nda ve faiz oran ile büyüme oran aras nda bir dengenin oldu unu fakat bu dengenin nas l gerçekle ti ini gösteremedi ini ifade etmektedir. Mali sürdürülebilirli in gerçekle ip gerçekle medi i ancak sürdürülebilirlikle ilgili baz sorular n cevaplanmas ile mümkün olabilir.
Ekonominin dura an durum dengesinde oldu u ve sabit bir faiz d
fazla, faiz oran ve GSY H büyüme oran n n oldu u durumda, ba ka bir ifadeyle statik sürdürülebilirlik durumunda, E itlik [3], E itlik [4]’deki gibi gösterilebilir:
= 0v
[4]
P = = [5]
Ayr ca; E itlik [4]’den hareketle ve 0 1 varsay m alt nda, mali sürdürülebilirli i sa layan faiz d fazlan n seviyesini gösteren E itlik [5] elde edilir.
Statik sürdürülebilirlik analizinde birincil faiz d fazla, yaln zca mali
sürdürülebilirli i sa lamamakta ayn zamanda borcu cari seviyesinde sabit tutmaktad r. Bu yöntem hem ülke karar mercileri hem de IMF gibi uluslararas kurulu lar n mali sürdürülebilirlikte uygulad klar geleneksel bir yöntemdir (Yeyati & Sturzenegger, 2007).
Bu konuda bir ba ka yakla m Bohn’a (1998) aittir. Bu yakla m son
zamanlarda geli mekte olan ülkelerde uygulanm ve faiz d fazlay ; borç
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
89
stoku, büyüme oran , faiz oran gibi geçmi y llar n verilerinin bir fonksiyonu olarak ele alm t r. Bu yakla m n avantaj geçmi deneyim ve modelleri sistematize edip, mali hesaplar daha gerçekçi bir ekilde sunmas d r. Dezavantaji ise herhangi bir ülkedeki ekonomi ile ilgili karar alma yetkisine sahip birimlerin, gelecek dönem için geçmi dönem ile ayn düzeyde faiz d fazla vermesi ve ço u kez krizlerle kar kar ya olan mali durumu dikkate almamas d r. Bu yakla ma ili kin belirtilmesi gereken en önemli sak ncalardan bir di eri ise geçmi y llara ait verilerin uzun bir zaman dilimini kaps yor olmas nedeniyle gündeme gelebilecek politika de i ikliklerinin gözden kaçabilmesi ihtimalidir.
Neck & Sturm (2008) taraf ndan kullan lan bütçe k s t denkleminde ise
mali sürdürülebilirli in sa lanmas n n ko ulu olarak bütçe k s t n n, mal ve hizmet harcamalar n n cari de erleri ile borç servisi tutar n n toplam n n, vergi gelirlerinden ihraç edilen borçlara e it olmas ile sa lanaca ifade edilmekte ve (t) dönemindeki bütçe k s t a a daki gibi gösterilmektedir:
+ = + [1]
Burada :
: Baz al nan y ldaki (t) mal ve hizmetlere yönelik bütçe harcamalar n ,
: Baz al nan y ldaki (t) vergi gelirlerini,
: Baz al nan y ldaki (t) hraç Edilen Kamu Borcu/GSY H oran n , göstermektedir.
Yukar daki e itlikte hükümet borçlanmas n n bir dönemlik bonolar içerdi i ve faiz oran n n > 0 t dönemini ifade etti i kabul edilmektedir. Yukar daki ifadeler E itlik [1]’in üzerinde yap lacak basit bir manipülasyon ile yeniden türetilirse:
+ = [2]
e itli i elde edilir. Burada :
: Baz al nan y ldaki (t) mal ve hizmet al m na yönelik bütçe harcamalar n ,
: Baz al nan y ldaki (t) vergi gelirlerini,
: Baz al nan y ldaki (t) Borç hrac /GSY H tutar n , göstermektedir.
90
Türkiye Bankalar Birliği
t dönemindeki borç ihracat , t döneminin sonundaki toplam borç miktar na e ittir, = - , birincil bütçe aç oran n , ise GSY H büyüme oran n göstermektedir. E itlik [2] bütçe aç n n hükümet taraf ndan art r lmas durumunda borç oran n n da artaca n ve ayn zamanda nominal faiz oran n n nominal GSY H büyüme oran n a aca n ifade etmektedir. Hükümetler uzun dönemde Ponzi Oyunu finansman yöntemini uygulayamaz ve faiz ödemelerini finanse edemez. Bu nedenle iskonto ettirilmi kamu borçlar n n de eri gelecek dönemde hesaplan p s f ra e itlenmelidir. Ponzi Oyunu finansman na ba vurulmad durumda, ki bu E itlik [2]’de belirtilen durumdur, dönemler aras bütçe k s t E itlik [3]’teki gibi ifade edilebilir. = cari borç oran n göstermektedir:
1t 1
t
s
+ = 0 [3]
Burada maliye politikas n n sürdürülebilir olmas n n ilk ko ulu, sürdürülebilirli in temerrüt riskinin olmad eklinde tan mlanmas d r. Bu durumun sa lanmas zorunludur. E itlik [3] cari birincil aç n bugünkü hesaplanm de eri ile cari borcun toplam n n s f r olmas n zorunlu k lar.
Burada üzerinde durulmas gereken bir ba ka konu da, mali
sürdürülebilirli in gerçekle mesi için borçlar n geli iminin orta vadede dikkate almas gereklili idir. Bu durum, bütçe k s t n göz önünde bulundurarak E itlik [4]’deki gibi formüle edilebilir.
- = + [4]
Burada : r; reel faiz oran n , ise reel GSY H büyüme oran n göstermektedir.
Kamu borç oran n dü ürebilmek için faiz d fazlan n borç servisinden büyük olmas gerekmektedir. Bu durum E itlik [5]’de gösterilmi tir.
- [5]
E itlik [5] reel faiz oran , reel GSY H büyüme oran ndan daha büyükse, faiz d fazla artmad sürece borç oran n n süresiz bir ekilde artaca n ifade etmektedir. Burada önemle belirtelim ki, bu yakla mda reel faiz oran ve reel GSY H büyüme oran d sal de i kenler olarak yer almaktad r.
Chortareas vd. (2008) taraf ndan kullan lan bütçe k s t denkleminde ise
mali sürdürülebilirli in sa lanmas için gerekli ko ullar a a da belirtilmi tir. Analizin ba lang ç noktas n hükümet bütçe k s t n n formüle edilmesi olu turmaktad r.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
91
- + = [1]
Burada:
G : Bütçe harcamalar n ,
T : Vergi gelirlerini,
i : Nominal faiz oran n ,
B : Baz al nan y ldaki (t) ödenmemi borç miktar n ,
: Bütçe aç klar n finanse eden borç miktar ndaki de i imi, göstermektedir.
E itli in her iki taraf fiyatlar genel seviyesine bölünürse, dönemler aras
bütçe k s t denklemi reel hale dönü türülmü olur ve bu da E itlik [2]’deki gibi gösterilir:
+ ( ) = [2]
E itlikte s ras yla - reel birincil fazlay , bütçe harcamalar n , vergileri ve borç stokunu göstermektedir. ise enflasyon oran n ifade etmektedir. Bütçe aç klar n n para basarak finanse edilmesi durumunda, birincil aç k (d) para basarak elde edilecek birincil fazla olarak yorumlan r. Bu durumda senyoraj art gösterir.
E itlik [2]’nin her iki taraf nominal milli gelire (PQ) bölünürse, GSY H’nin
bir oran olarak bütçe k s t a a daki gibi elde edilir: + = [3]
E itlik [3]’ün, E itlik [2]’den farkl oldu u konu, mali de i kenlerin GSY H’nin bir oran olarak ifade ediliyor olmas ve faiz oran n n reel ç kt n n seviyesinin ( ) enflasyon ve büyüme oran na göre ayarlanm olmas ndan kaynaklanmaktad r. Alt simgeler iptal edilip faiz oranlar enflasyon ya da nominal GSY H’ye göre ayarlan r ise ve her bir t dönemi için < 0 ise E itlik [2] ve E itlik [3] istikrarl d r ve > 0 ise her bir t dönemi için birincil aç kta hiçbir limit olmadan borçlanmada art olacakt r. Bu durumun sak ncas n gidermek üzere hükümetin birincil fazla vermesi gerekmektedir. Bu varsay mlar alt nda E itlik [3] yeniden çözülürse, (n) dönemindeki dönemler aras bütçe k s t E itlik [4]’deki gibi olacakt r :
= –
92
Türkiye Bankalar Birliği
= [4]
Mali sürdürülebilirlik için gerekli etkinlik ko ulu, (n) sonsuza giderken borcun iskonto edilmi oran n n s f ra yak nsamas d r. Ayn zamanda çaprazlama durumu olarak bilinen bu durum, Ponzi Oyunu’nun gerçekle medi i anlam na gelmekte ve hükümetin faiz ödemelerini kar lamak için yeni borçlanmaya gitmeyece i durumu ifade etmektedir. Teknik bir anlat mla,
= 0 [5]
E itlik [5] cari borçlar n gelecek dönem iskonto edilmi faiz d fazlan n,
hükümet bütçe k s t n n imdiki de erinin ve dönemleraras bütçe k s t ifadesinin sa land n göstermektedir. Reel Borçlanma/GSY H oran sabit de ilse ve enflasyon ya da nominal GSY H büyüme oran na uyarlanm iskonto oran borç ölçümünden daha h zl art gösteriyor ise çaprazlama durumu sa lanm t r ve bu durum mali sürdürülebilirli in sa land anlam na gelir.
Özetle, çal man n bu bölümünde, mali sürdürülebilirlik literatüründe
sürdürülebilirli in ölçümüne yönelik olarak geli tirilmi yöntemler ele al nm t r. Söz konusu yöntemler, geçmi dönemlerdeki bütçe aç -borçlanma dinami inin izlenebilmesine yard mc olan yöntemlerdir. Her bir yöntemin onu di er yöntemlerden ay ran üstün yanlar oldu u gibi, eksik yanlar da mevcuttur. Bu yöntemlerden mali sürdürülebilirlik literatüründe en fazla kullan lanlar Muhasebe Yakla m ve Dönemleraras Bütçe K s t Yakla m ’d r.
Muhasebe Yakla m ’nda, önceki maliye politikalar yla mali yeterlilik
artlar n n sa lan p sa lanmad test edilmekte ve gelece e ili kin politikalar ortaya konulmaya çal lmaktad r. Bu yakla m; bütçe denkli i için kamu kesiminin hali haz rdaki ve gelecekteki varl k ve yükümlülüklerinin bugünkü toplam de erlerinin birbirine e it ya da varl klar n n yükümlülüklerinden fazla olmas noktas ndan hareket etmektedir. Muhasebe yakla m kullan larak yap lan mali sürdürülebilirlik çal malar nda, maliye politikas n n Kamu Sektörünün Net De eri/GSY H oran n veya Borç Stoku/GSY H oran n sabit tutup tutmad test edilmektedir. Ancak uygulamada ço u çal mada kamu sektörünün net de erinin hesaplanmas ndaki güçlüklerden dolay , genellikle Borç Stoku/GSY H oran tercih edilmektedir.
Muhasebe yakla m n n en büyük avantaj , belirli makroekonomik
hedefler aras ndaki uyumu sa lamas d r. Örne in hükümetin sabit bir Borç Stoku/GSMH hedefi, belli bir GSMH büyüme hedefi ve Birincil Bütçe Fazlas /GSMH hedefi olabilir. Burada önemli olan husus, bu politika
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
93
hedeflerinin birbirleri ile uyumlulu unun ve makroekonomik modeller yard m yla maliye politikas n n de i iminden nas l etkilendiklerinin analiz edilmesinin gereklili idir. Ancak bu yöntem, hangi borç stratejisinin sürdürülebilir ya da sürdürülemez oldu unun belirlenmesine olanak vermemektedir.
Dönemleraras Bütçe K s t Yakla m ise, borcun sürdürülebilirli i
üzerinde yo unla maktad r. Buna göre hükümetler dönemler aras bütçe k s t ile kar kar yad rlar. Bu durum hükümetin kendisine borç verenlere, hâlihaz rdaki borçlar n dengelemek üzere gelecekte bütçede fazla verece i z mni taahhüdünü ifade eder. Dönemleraras bütçe k s t uyumu, hükümetin gelecekte beklenilen bütçe fazlas n n iskonto edilen de erini, borcunun cari piyasa de erine e itleyerek dönemleraras bütçeyi dengeledi ini ifade eder. Tabi ki hükümetin bunu yaparken, Ponzi oyunu finansman na ba vurmayaca varsay m na dayan r ( en vd., 2010).
Bu çal mada Türkiye için yap lan analize temel te kil edecek olan
yöntem, Dönemleraras Bütçe K s t Yakla m ’ndan yola ç k p, e -bütünle me kavram kullan larak mali sürdürülebilirli i test eden Hakkio & Rush (1991) ve Quintos (1995)’un yöntemidir. ki de i kenli yakla m olarak ifade edilen bu yöntem, faiz d bütçe harcamalar ve bütçe gelirleri de i kenleri kullan larak e -bütünle me analizleri yard m ile mali sürdürülebilirli i test etmektedir. Bu yönteme göre faiz d bütçe harcamalar ve bütçe gelirleri de i kenlerinin e -bütünle ik olmalar durumu mali sürdürülebilirlik için yeterli ko ul olarak kabul edilmektedir. Literatürde ço unlukla, uzun dönemde daha sa l kl tahminler sundu u için iki de i kenli yöntem tercih edilmektedir.
94
Türkiye Bankalar Birliği
Üçüncü Bölüm Türkiye’de Mali Sürdürülebilirli in Analizi: Ampirik Bulgular
Bu bölümde, Türkiye’de mali sürdürülebilirli in ampirik analizi yap lmaktad r. Bu amaçla öncelikle mali sürdürülebilirli e ili kin literatür taramas sunulmakta, ard ndan mali sürdürülebilirli i incelemek amac yla kullan lan zaman serileri analizine ili kin temel varsay mlar n ve kurulan hipotezlerin tan mlanmas için teorik aç klamalara yer verilmekte; daha sonra da çal mada kullan lan veri setinin tan mlanmas na ve verilerin kayna na de inilmektedir. Elde edilen sonuçlar n özetlendi i k s m ile devam eden bölüm ampirik bulgulara ili kin de erlendirmeler ile son bulmaktad r.
I. Mali Sürdürülebilirli e li kin Çal malar: Literatür Taramas
Çal man n ikinci bölümünde ele al nan mali sürdürülebilirli in teorik
tart malar n uygulamaya yönelik çok say da çal ma mevcuttur. Söz konusu literatür, kullan lan yöntemler aç s ndan ikili bir tasnife tabi tutulmaktad r. Buna göre birinci grupta yer alan çal malar, mali sürdürülebilirli i ekonometrik yöntemlerle test etmekte ve özellikle zaman serisi analizi ve panel veri analizi yöntemleri ile sonuçlar ortaya koymaktad r. kinci grupta yer alan çal malar ise mali sürdürülebilirli i ekonomik göstergelerle analiz etmekte ve daha ziyade baz ekonomik göstergelerin zaman içerisinde seyrinden yola ç karak sürdürülebilirli e ili kin tahminlerde bulunmaktad r.
Çal man n bu bölümünde, her iki gruptaki çal malar ayr tablolarda
özetlenmi , Türkiye ekonomisine ili kin analizler ise ayr ca Tablo-8’de sunulmu tur. Mali sürdürülebilirli e ili kin teori ve uygulamada geni bir literatür olmakla beraber Türkiye ekonomisine yönelik çal malar n say s göreli olarak oldukça s n rl d r. Söz konusu çal malar, kapsad klar dönem, inceledikleri ülke ya da ülkeler, kullan lan de i ken ve yönteme göre Tablo-6, Tablo-7 ve Tablo-8’de özetlenmektedir.
Burada söz konusu çal malardan öne ç kanlar na de inmekte fayda
vard r. Örne in, Sakuragavo & Hosono (2010) Japonya için mali sürdürülebilirli i dinamik genel denge analizi ile ara t rm ve faiz oran ile GSY H büyüme oran aras ndaki ili kinin mali sürdürülebilirlik için önemli bir gösterge oldu u sonucuna ula m t r. Joseph (2010), Do u Karayip Ülkeleri için analiz yapm ve mali sürdürülebilirli in olmad sonucunu elde etmi tir. Yol (2009), Kuzey Afrika Ülkeleri, M s r, Fas ve Tunus için 1972-2005 döneminde mali sürdürülebilirli in olmad sonucunu elde etmi tir. Ehrhart & Llorca (2008) ise Güney Akdeniz Ülkeleri için 1975-1999 ve 1976-1999 dönemleri için birim kök testleri ile analiz yapm ve ele al nan bütün ülkeler için uzun dönemde mali sürdürülebilirli in sa land sonucuna ula m t r. Türkiye için yap lm olan çal malardan baz lar ise a a da özetlenmi tir.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
95
Hepsa (2011), 1990:1-2008:4 döneminde çeyrek verilerle mali sürdürülebilirli i Borç Stoku/GSY H verisini kullanarak yap sal k r lmal periyodik birim kök testi ile analiz etmi ve mali sürdürülebilirli in sa lanamad na yönelik sonuca ula m t r. en vd. (2010), 1975-2007 dönemi y ll k verilerini kullanarak, bütçe aç , borç stoku, bütçe gelirleri ve bütçe harcamalar de i kenleri yard m yla hem standart ADF ve PP birim kök testleri hem de e -bütünle me testi vd. yöntemler ile mali sürdürülebilirli i test etmi ve 1975-2007 dönemi için mali sürdürülebilirli in olmad sonucuna ula m t r. Ucal & Al c (2010) ise, 1989:1-2000:12, 1989:1-2008:12 ve 2001:1-2008:2 dönemi çeyrek verileriyle bütçe gelirleri, bütçe harcamalar , faiz ödemeleri ve borç stoku verilerini kullanarak birim kök ve e -bütünle me testi yapm ve 1989:1-2000:12 ile 1989:1-2008:12 dönemi için mali sürdürülebilirli in zay f oldu u; 2001:1-2008:12 dönemi için mali sürdürülebilirli in güçlü oldu u sonucuna ula m t r.
Benzer ekilde Ceylan (2010), kamu kesimi borçlanma gere i, faiz d
fazla ve borç stoku verileri yard m ile yapt birim kök testi sonucunda 1975-2008 ve 1985-2008 dönemleri için mali sürdürülebilirli in sa land n tespit etmi tir. Di er taraftan Aslan (2009), mali sürdürülebilirli i hem ayl k bazda 2006:1-2009:6 dönemi için hem de y ll k bazda 1980-2005 dönemi için ele alm ve standart ADF birim kök testi ile e -bütünle me testi yöntemini kullanarak incelemi tir. Elde edilen bulgulara göre Türkiye’de ayl k bazda yap lan analizler, mali sürdürülebilirli in oldu u yönünde sonuç verirken y ll k bazda yap lan analizler ise mali sürdürülebilirli in olmad yönünde sonuçlanm t r. Türkiye ekonomisinde mali sürdürülebilirli in de erlendirilmesine yönelik yap lm çal malar n sonuçlar n n büyük bir bölümü, maliye politikas n n “sürdürülemez” ya da “zay f formda sürdürülebilir” oldu unu ortaya koymaktad r.
96
Türkiye Bankalar Birliği
Tabl
o-6:
Eko
nom
etrik
Yön
tem
lerle
Mal
i Sür
dürü
lebi
lirli
i Tes
t Ede
n Ç
alm
alar
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Ahm
ed
&
Rog
ers
(199
5)
AB
D
1692
-199
2 ng
ilter
e 17
92-1
992
AB
D,
ngilt
ere
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar
E-B
ütün
lem
e Te
sti
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
var
dr.
Bro
va
&
Silv
estre
(2
002)
1970
-199
7 A
B Ü
lkel
eri1
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar
E-B
ütün
lem
e Te
sti
Alm
anya
, Avu
stur
ya,
Finl
andi
ya,
ngilt
ere
ve
Hol
land
a ile
Fra
nsa’
da m
ali
sürd
ürül
ebilir
lik v
ard
r, di
er
ülke
lerd
e is
e m
ali
sürd
ürül
ebilir
lik y
oktu
r.
Boh
n (1
998)
19
16-1
995
AB
D
Faiz
D
Fazl
a,
Bor
ç O
ran
E
-Büt
ünle
me
Test
i M
ali s
ürdü
rüle
bilir
lik v
ard
r.
1 Av
ustu
rya,
Fra
nsa,
Alm
anya
, Hol
land
a, n
gilte
re, B
elçi
ka, D
anim
arka
, rla
nda,
Por
teki
z, t
alya
ve
Finl
andi
ya.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
97
Ta
blo-
6’n
n de
vam
:
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Bag
lioni
&
C
hrub
uni
(199
3)
1979
:1-1
991:
5 ta
lya
Bor
ç S
toku
, B
ütçe
Aç
B
irim
Kök
Tes
ti M
ali s
ürdü
rüle
bilir
lik v
ard
r.
Bui
ter
&
Pat
el
(199
2)
1970
-197
1 19
87-1
988
Hin
dist
an
Bor
ç S
toku
, B
ütçe
Aç
B
irim
Kök
Tes
ti M
ali s
ürdü
rüle
bilir
lik v
ard
r.
Con
sidi
ne
&
Gal
lagh
er
(200
8)
1919
-200
1 B
irle
ik
Kra
llk
Bor
ç S
toku
/ G
SY
H
ES
TAR
Mod
eli
M
ali s
ürdü
rüle
bilir
lik v
ard
r.
98
Türkiye Bankalar Birliği
Ta
blo-
6’n
n de
vam
:
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Cun
ado,
A
lana
&
G
raci
a (2
004)
1947
:2-2
003:
1 A
BD
Ree
l Kam
u G
elirl
eri,
Ree
l Kam
u H
arca
mal
ar
Kes
irli
E-B
ütün
lem
e Te
kni
i
AB
D’d
e re
el k
amu
gelir
leri
ve
kam
u ha
rcam
alar
e
bütü
nle
iktir
. Anc
ak b
ütçe
aç
klar
sür
dürü
lebi
lir d
eild
ir.
Cap
oral
e (1
995)
19
60-1
991
A
B2 Ü
lkel
eri
Bor
ç S
toku
, B
ütçe
Aç
B
irim
Kök
Tes
ti
taly
a, Y
unan
ista
n,
Dan
imar
ka, A
lman
ya h
ariç
di
er ü
lkel
erde
mal
i sü
rdür
üleb
ilirlik
var
dr.
E
milia
&
E
milia
n (2
007)
1992
-200
7 R
oman
ya
Kam
u B
orcu
E
n K
üçük
Kar
eler
Y
önte
mi,
Biri
m K
ök T
esti
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
zay
ftr.
2 Be
lçik
a, F
rans
a, H
olla
nda,
Lük
sem
burg
, Ba
t Al
man
ya,
taly
a, D
anim
arka
, Bi
rleik
Kra
llk,
rla
nda,
Yun
anis
tan,
Por
taki
z,
span
ya,
Avus
tury
a,
Fi
nlan
diya
ve
sveç
.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
99
Ta
blo-
6’n
n de
vam
:
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Ehrh
art
&
Llor
ca
(200
8)
1975
-199
9 19
78-1
999
Gün
ey
Akd
eniz
Ü
lkel
eri3
Büt
çe A
ç,
Bor
ç S
toku
Biri
m K
ök T
esti
Uzu
n dö
nem
de b
ütün
ül
kele
rde
mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
va
rdr.
Ayn
zam
anda
hü
küm
etle
r dön
emle
rara
s
bütç
e k
stn
sa
lam
lard
r.
Ellio
t &
K
earn
ey
(198
8)
1953
-195
4 19
86-1
987
Avu
stra
lya
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar
E-B
ütün
lem
e Te
sti
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
var
dr.
Feve
&
H
enin
(2
000)
Son
otu
z y
l G
-7 Ü
lkel
eri4
Bor
ç S
toku
B
irim
Kök
Tes
ti
AB
D,
ngilt
ere
ve J
apon
ya’d
a m
ali s
ürdü
rüle
bilir
lik v
ard
r, di
er ü
lkel
erde
ise
mal
i sü
rdür
üleb
ilirlik
yok
tur.
3 M
sr,
srai
l, Lü
bnan
, Fas
, Tun
us v
e Tü
rkiy
e.
4 AB
D, J
apon
ya, A
lman
ya, B
irle
ik K
rall
k, t
alya
, Kan
ada
ve F
rans
a.
100
Türkiye Bankalar Birliği
Tabl
o-6’
nn
deva
m:
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Güv
el
&
Kal
yonc
u (2
006)
Ülk
eye
göre
de
im
ekte
dir5 .
16 A
B
Ülk
esi6
Kam
u G
elirl
eri,
Faiz
Ö
dem
eler
ini
çere
n K
amu
Har
cam
alar
E-B
ütün
lem
e Te
sti
Alm
anya
, Avu
stur
ya,
Finl
andi
ya,
rland
a, s
pany
a,
sviç
re, M
alta
, Por
teki
z ve
Y
unan
ista
n iç
in s
erile
r ar
asnd
a uz
un d
önem
li bi
r ili
ki v
ard
r. B
elçi
ka,
Dan
imar
ka, F
rans
a, H
olla
nda,
ng
ilter
e, L
ükse
mbu
rg v
e M
acar
ista
n iç
in is
e el
de
edile
n bu
lgul
ar b
u ül
kele
rde
bütç
e aç
nn
sürd
ürül
emez
ol
duun
u gö
ster
mek
tedi
r.
5 Al
man
ya (1
968-
1998
), Av
ustu
rya
(196
7-19
98),
Belç
ika
(196
8-19
98),
Dan
imar
ka (1
968-
2000
), Fi
nlan
diya
(197
2-20
01),
Fran
sa (1
968-
1997
), H
olla
nda
(196
8-20
02),
ngilt
ere
(196
8-19
99),
rland
a (1
968-
2001
), sp
anya
(19
68-2
002)
, sv
eç (
1968
-200
0),
taly
a (1
968-
2001
), Lü
ksem
burg
(19
73-1
991)
,
Mac
aris
tan
(198
1-20
01),
Mal
ta (1
967-
1998
), Po
rteki
z (1
970-
1998
), Yu
nani
stan
(196
8-19
99) v
e Tü
rkiy
e (1
970-
2001
). 6
Alm
anya
, Avu
stur
ya, F
inla
ndiy
a, r
land
a, s
pany
a, s
viçr
e, M
alta
, Por
teki
z, Y
unan
ista
n, B
elçi
ka, D
anim
arka
, Fra
nsa,
Hol
land
a, n
gilte
re, L
ükse
mbu
rg
ve
Mac
aris
tan.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
101
Tabl
o-6’
nn
deva
m:
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Gha
tak
&
San
chez
(2
006)
1970
-200
0
Afri
ka,
Asy
a,
Latin
A
mer
ika
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar,
Bor
ç S
toku
Biri
m K
ök T
esti,
E
-Büt
ünle
me
Test
i
Boh
n (1
998)
’un
mal
i re
aksi
yon
fonk
siyo
nu
yakl
am
kul
lan
lara
k ya
pla
n in
cele
med
e m
ali
sürd
ürül
ebilir
lik z
ayf
bulu
nmu
tur.
Bor
ç di
nam
ii
anal
izi,
Bor
ç S
toku
/GS
YH
or
ann
n sü
rdür
ülem
ezli
ini
düze
ltici
bir
ölçü
m o
lara
k öz
ellik
le T
ayla
n d’d
a m
ali
sürd
ürül
ebilir
liin
dah
a gü
çlü
oldu
unu
orta
ya ç
karm
tr.
Per
u ve
Ven
ezüe
lla’d
a m
ali
sürd
ürül
ebilir
lik z
ayft
r.
Goy
al,
Khu
ndra
kpam
&
R
ay
(200
4)
1950
’ler
1960
’lar
1970
’ler
1980
’ler
1990
’lar
Hin
dist
an
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar,
Bor
ç S
toku
Biri
m K
ök T
esti,
E
-Büt
ünle
me
Test
i
Yap
sal k
rlm
alar
dik
kate
al
ndnd
a m
ali
sürd
ürül
ebilir
lik v
ard
r.
102
Türkiye Bankalar Birliği
Tabl
o-6’
nn
deva
m:
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Hau
g (1
995)
19
50:1
-199
0:4
AB
D
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar
E-B
ütün
lem
e Te
st
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
var
dr.
Jose
ph
(201
0)
1990
-200
8 D
ou
Kar
ayip
Ü
lkel
eri7
Ree
l Kam
u G
elirl
eri,
Ree
l Kam
u H
arca
mal
ar
Pan
el B
irim
Kök
Tes
ti M
ali s
ürdü
rüle
bilir
lik y
oktu
r.
Jose
ph
(200
8)
1970
-200
5 K
aray
ip
Ülk
eler
i8
Ree
l Kam
u H
arca
mal
ar /
GS
YH
, R
eel K
amu
Gel
irler
i/GS
YH
Biri
m K
ök T
esti
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
var
dr.
7 An
guilla
, Ant
igua
, Bar
buda
, Dom
inik
Cum
huriy
eti,
Grn
ata,
Mon
tser
rat,
St. K
itts
& N
evis
, St.
Luci
a, S
t. Vi
ncen
t ve
Gre
nadi
nes.
8
St.
Kitt
s &
Nev
is, D
omin
ik C
umhu
riyet
i, S
t. V
ince
nt &
the
Gre
nadi
nes
ve J
amai
ka.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
103
Tabl
o-6’
nn
deva
m:
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Kia
(2
008)
ran
1970
-200
3 Tü
rkiy
e 19
67-2
001
ran,
Tü
rkiy
e
Ree
l Kam
u H
arca
mal
ar,
Ree
l Kam
u G
elirl
eri
Biri
m K
ök T
esti
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
yok
tur.
Kal
yonc
u (2
005a
) Ü
lkey
e gö
re
dei
mek
tedi
r9 .
Gün
ey K
ore,
M
eksi
ka,
Filip
inle
r, G
. Afri
ka,
Türk
iye
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar,
Faiz
Öde
mel
eri
E-B
ütün
lem
e Te
sti
Türk
iye
ve G
üney
Kor
e iç
in
mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
zay
ftr.
Mek
sika
, Fili
pinl
er v
e G
üney
A
frika
’da
mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
yo
ktur
ve
bu d
urum
uzu
n dö
nem
de d
önem
lera
ras
bü
tçe
ks
tn b
ozm
akta
dr.
Lusi
nyan
&
Th
ornt
on
(200
9)
1895
-200
5 G
üney
Afri
ka
Ree
l Kam
u G
elirl
eri,
Ree
l Kam
u H
arca
mal
ar
Biri
m K
ök T
esti,
E
-Büt
ünle
me
Test
i B
ütçe
aç
klar
nn
sürd
ürül
ebilir
lii z
ayft
r.
9 G
üney
Kor
e (1
970:
1-20
03:3
), M
eksi
ka (1
970:
1-20
03:4
), Fi
lipin
ler (
1970
:1-2
003:
3), G
. Afri
ka-T
ürki
ye (1
970-
2001
).
104
Türkiye Bankalar Birliği
Ta
blo-
6’n
n de
vam
:
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Land
olfo
(2
008)
Ü
lkey
e gö
re
dei
mek
tedi
r10.
Avr
upa,
A
BD
Ree
l Fai
z O
ran
, B
orç
Sto
ku,
Biri
ncil
Büt
çe
Aç
Biri
m K
ök T
esti,
E
-Büt
ünle
me
Test
i
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
var
dr.
Mah
davi
&
W
este
rlund
(2
010)
1961
-200
6 47
Am
eric
an
Eya
letif
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar
Pan
el E
-Büt
ünle
me
Test
i Ç
ou
eyal
ette
mal
i sü
rdür
üleb
ilirlik
güç
lüdü
r.
Mac
kiew
icz
&
Kra
jew
ski
(200
9)
1992
-200
6 P
olon
ya
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar
Biri
m K
ök T
esti,
E
-Büt
ünle
me
Test
i M
ali s
ürdü
rüle
bilir
lik v
ard
r.
10
Avr
upa
Böl
gesi
(197
7-20
03),
AB
D (1
966-
2004
).
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
105
Ta
blo-
6’n
n de
vam
:
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Mel
lo
(200
8)
1995
-200
4 B
rezi
lya
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar
Biri
m K
ök T
esti,
E
-Büt
ünle
me
Test
i
Mal
i sür
dürü
lebi
lirli
in
sala
nmas
güç
tür.
B
orçl
ar s
ürdü
rüle
bilir
de
ildir.
Mar
tin
(200
0)
1947
-199
2 A
BD
K
amu
Gel
irler
i, K
amu
Har
cam
alar
E
-Büt
ünle
me
Test
i
1970
ve
1980
ylla
rnda
ki
yap
sal k
rlm
a dö
nem
lerin
in
anal
izle
rde
dikk
ate
alnm
as
duru
mun
da, m
ali
sürd
ürül
ebilir
lik v
ard
r.
Nea
ime
(200
4)
1960
-200
2 Lü
bnan
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar,
Büt
çe A
çkl
ar,
Bor
ç S
toku
Biri
m K
ök T
esti,
E
-Büt
ünle
me
Test
i M
ali s
ürdü
rüle
bilir
lik y
oktu
r.
106
Türkiye Bankalar Birliği
Ta
blo-
6’n
n de
vam
:
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Ono
(2
008)
Ü
lkey
e gö
re
dei
mek
tedi
r11.
Kana
da,
Fran
sa,
Alm
anya
, ta
lya,
Ja
pony
a,
Birl
eik
K
rall
k,
AB
D
Büt
çe A
çkl
ar
Biri
m K
ök T
esti
Sta
ndar
t biri
m k
ök te
stle
ri G
-7
ülke
lerin
de m
ali
sürd
ürül
ebilir
lik le
hind
e gü
çlü
kan
tlar s
unam
amtr
. Anc
ak
doru
sal o
lmay
an z
aman
se
risi t
ekni
ine
daya
l bi
rim
kök
test
leri
güçl
ü ka
ntla
r su
nmu
tur.
Japo
nya
dnd
aki G
-7
ülke
lerin
de m
ali
sürd
ürül
ebilir
lik v
ard
r.
Pua
h, L
au
&
Teo
(201
1)
1970
-200
8 M
alez
ya
(Sar
awak
E
yale
ti)
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar
E-B
ütün
lem
e Te
sti
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
zay
ftr.
11
Kana
da (
1976
:2-1
995:
5),
Fran
sa (
1970
:1-1
998:
4),
Alm
anya
(19
66:1
-200
3:4)
, ta
lya
(196
0:1-
1991
:3),
Japo
nya
(195
5:1-
2001
:1),
Birle
ik K
rall
k
(1
957:
1-19
98:1
), AB
D (1
968:
1-20
05:1
).
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
107
Ta
blo-
6’n
n de
vam
:
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Pas
ten
(200
7)
1983
-199
9 19
40-1
973
Latin
A
mer
ika
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar,
Büt
çe A
ç
Biri
m K
ök T
esti
ili’de
183
3-19
99 d
önem
i içi
n gü
çlü
mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
; 19
40-1
973
döne
mi i
çin
ise
zay
f mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
söz
ko
nusu
dur.
Qui
ntos
(1
995)
19
47:2
-199
2:3
AB
D
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar
E-B
ütün
lem
e Te
sti
1980
yln
a ka
dar m
ali
sürd
ürül
ebilir
lik v
ar ik
en 1
980
sonr
as d
önem
de m
ali
sürd
ürül
ebilir
lik y
oktu
r.
Rub
io,
Rol
don
&
Est
eve
(200
6)
1964
-200
3 19
82:1
-200
4:1
span
ya
Kam
u G
elirl
eri
/GS
MH
, K
amu
Har
cam
alar
/G
SM
H
E-B
ütün
lem
e Te
sti
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
üze
rinde
do
rusa
l olm
ayan
etk
iler s
öz
konu
sudu
r.
108
Türkiye Bankalar Birliği
Tabl
o-6’
nn
deva
m:
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Red
zepa
gic
&
Llor
ca
(200
7)
1999
-200
6 M
erke
z ve
D
ou
Avr
upa
Ülk
eler
i12
Bor
ç or
an,
Kam
u H
arca
mal
ar,
Par
tiler
in
Siy
asî G
örü
ü,
Biri
ncil
Büt
çe
Den
gesi
En
Küç
ük K
arel
er
Yön
tem
i
Sol
oven
ya’d
a ve
Slo
vaky
a’da
bo
rçla
r sür
dürü
lebi
lirdi
r. P
olon
ya’d
a bo
rçla
r sü
rdür
ülem
ezdi
r. P
oliti
k fa
ktör
ler P
olon
ya’d
a m
ali s
ürdü
rüle
bilir
liin
sa
lanm
asn
n ön
ünde
ki
tem
el e
ngel
lerd
en b
iridi
r. Ç
ek C
umhu
riyet
i’nde
bor
çlar
sü
rdür
ülem
ezdi
r, ay
n
zam
anda
pol
itik
veril
er d
e sü
rdür
üleb
ilirli
in s
ala
nmas
ko
nusu
nda
anla
ml
bulu
nmam
tr.
12
Esto
nya,
Let
onya
, Litv
anya
, Pol
onya
, Slo
veny
a, S
lova
kya
ve Ç
ek C
umhu
riyet
i.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
109
Ta
blo-
6’n
n de
vam
:
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Sak
urag
awa
& H
oson
o (2
010)
1975
-197
9 19
80-1
989
1990
-199
9 20
00-2
006
Japo
nya
Faiz
Ora
n,
Büy
üme/
GS
YH
Din
amik
S
toka
stik
Gen
el
Den
ge M
odel
i
Faiz
ora
n v
e G
SY
H
büyü
me
oran
ar
asnd
aki i
liki
, mal
i sü
rdür
üleb
ilirlik
için
ön
emli
bir g
öste
rged
ir.
Sto
ian,
Cam
pean
u &
Rom
an (2
007)
19
91-2
005
Rom
anya
Bor
ç S
toku
/ G
SY
H,
Biri
ncil
Büt
çe
Den
gesi
/Büt
çe
Aç
Mal
i Rea
ksiy
on
Fonk
siyo
nu
Yön
tem
i
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
za
yft
r.
Sm
ith &
Zin
(199
1)
1946
:1-1
984:
12
Kan
ada
Bor
ç S
toku
, B
ütçe
Aç
Biri
m K
ök T
esti,
E
-Büt
ünle
me
Test
i
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
va
rdr.
Tann
er &
Liu
(199
4)
1950
-198
9 A
BD
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar
E-B
ütün
lem
e Te
sti
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
va
rdr.
110
Türkiye Bankalar Birliği
Tabl
o-6’
nn
deva
m:
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Uct
um, T
hurs
ton
& U
ctum
(200
6)
1970
-200
2
G7
Ülk
eler
i, La
tin
Am
erik
a,
Asy
a Ü
lkel
eri13
Bor
ç S
toku
/G
SY
H,
Ree
l Bor
çlan
ma,
B
irinc
il B
ütçe
Fa
zlas
Biri
m K
ök T
esti
Yap
sal k
rlm
alar
di
kkat
e al
an b
irim
kök
te
stle
ri, h
er ü
ç ül
ke
grub
unda
da
anti -
borç
lanm
a po
litik
asna
yö
nelik
anl
aml
bulg
ular
eld
e ed
ilmes
ini
sala
mak
tad
r.
Uct
um
&
Wic
kens
(2
000)
1965
-199
4
AB
D
&
11 A
B
Ülk
esi14
Bor
ç S
toku
B
irim
Kök
Tes
ti
Dan
imar
ka, H
olla
nda,
rla
nda
ve F
rans
a’da
m
ali s
ürdü
rüle
bilir
lik
vard
r, di
er ü
lkel
erde
is
e m
ali
sürd
ürül
ebilir
lik y
oktu
r.
13
Kana
da, F
rans
a, A
lman
ya,
talya
, Jap
onya
, ABD
, Birl
eik
Kral
lk, C
osta
-Rica
, Mek
sika,
Pan
ama,
Uru
guay
, Hin
dist
an, E
ndon
ezya
, Kor
e, M
alez
ya, T
ayla
nd v
e
Tü
rkiy
e.
14
ABD
, Alm
anya
, Fra
nsa,
ngi
ltere
, Avu
stur
ya, D
anim
arka
, Hol
land
a, s
pany
a, B
elçi
ka,
taly
a, r
land
a ve
Por
teki
z.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
111
Ta
blo-
6’n
n de
vam
:
Çal
ma
Veri
Çal
mad
a K
ulla
nla
n Yö
ntem
ya
da
Yönt
emle
r Ç
alm
ann
Bul
gusu
Ç
alm
ann
Kap
sad
D
önem
Ü
lke
Kul
lan
lan
De
ike
n
Yol
(200
9)
1972
-200
5 M
sr,
Fas,
Tu
nus
B
ütçe
Aç
E
-Büt
ünle
me
Test
i
Tunu
s iç
in m
ali
sürd
ürül
ebilir
lik v
ard
r. A
ncak
Ms
r ve
Fas
için
mal
i sü
rdür
üleb
ilirlik
yok
tur.
Kay
nak:
Yaz
ar ta
rafn
dan
derle
nmi
tir.
112
Türkiye Bankalar Birliği
Tabl
o-7:
Eko
nom
ik G
öste
rgel
erle
Mal
i Sür
dürü
lebi
lirli
i Tes
t Ede
n Ç
alm
alar
Çal
ma
Ülk
e Ç
alm
ada
Kul
lan
lan
Yönt
em y
a da
Yön
tem
ler
Ç
alm
ann
Bul
gusu
Alb
u &
P
elin
escu
(2
000)
Rom
anya
B
ütçe
Aç
Yön
tem
i M
ali s
ürdü
rüle
bilir
lik y
oktu
r.
Ale
ksan
der
(200
8)
Akd
eniz
Ü
lkel
eri15
Bor
ç S
toku
, N
omin
al G
SY
H,
Faiz
D K
amu
Har
cam
alar
, K
amu
Gel
irler
i
Hiç
bir ü
lked
e (ö
zellik
le Y
unan
ista
n, t
alya
, Fr
ansa
, Hrv
atis
tan,
Ms
r, Lü
bnan
ve
Türk
iye)
m
ali s
ürdü
rüle
bilir
lik y
oktu
r.
Bar
nhill
&
K
opits
(2
003)
Ekv
ator
R
iskl
i De
er Y
önte
mi
Mal
i acz
e dü
me
riski
yük
sekt
ir.
Cro
ce
&
Juan
-Ram
on
(200
3)
Gel
im
i v
e G
eli
mek
te
olan
12
Ülk
e16
Yak
nsam
a A
naliz
i B
üyüm
e or
an v
e re
el fa
iz o
ranl
ar a
ras
nda
nede
nsel
lik il
iki
si v
ard
r.
Din
h (1
999)
Zam
bia,
H
indi
stan
, A
rjant
in
Eko
nom
ik G
öste
rgel
er
Son
uçla
r ülk
eler
e gö
re fa
rkll
k gö
ster
mek
tedi
r.
15
Kbr
s, F
rans
a, Y
unan
istan
, ta
lya, M
alta
, sp
anya
, Slo
veny
a, A
rnav
utlu
k, H
rvat
istan
, Ms
r, sr
ail,
Lübn
an, F
as, S
uriye
, Tun
us v
e Tü
rkiy
e.
16
Arja
ntin
, Bre
zily
a, T
ürki
ye, B
elçi
ka, E
ndon
ezya
, rla
nda,
Mek
sika
, ta
lya,
Kor
e, s
veç,
Tay
land
ve
AB
D.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
113
Ta
blo-
7’ni
n de
vam
:
Çal
ma
Ülk
e Ç
alm
ada
Kul
lan
lan
Yönt
em y
a da
Yön
tem
ler
Ç
alm
ann
Bul
gusu
Izqu
ierd
o &
Pan
izza
(2
003)
M
sr
Ola
slk
l Y
akla
m Y
önte
mi
Mal
i acz
e dü
mem
ek iç
in m
ali a
land
a dü
zenl
emel
ere
ihtiy
aç v
ard
r.
Mak
in
(200
5)
Tayv
an,
Mal
ezya
, Fi
lipin
ler,
End
onez
ya
Bor
ç S
toku
/GS
MH
, Fa
iz O
ran
, B
üyüm
e O
ran
, B
irinc
il B
ütçe
Den
gesi
Dör
t Asy
a ül
kesi
nde
de b
orçl
ar s
ürdü
rüle
bilir
dir.
Yer
eli,
Seç
ilmi
&
Ba
aran
(2
007)
Türk
iye
Biri
ncil
Büt
çe D
enge
si,
Bor
ç S
toku
, V
ergi
Gel
irler
i
Kay
t d e
kono
min
in b
oyut
larn
n ar
tmas
bor
ç st
okun
u ar
ttrm
akta
ve
bu d
urum
bor
cun
sürd
ürül
ebilir
liin
in s
ala
nmas
na e
ngel
ol
mak
tad
r.
K
ayna
k: Y
azar
tara
fnda
n de
rlenm
itir
.
114
Türkiye Bankalar Birliği
Ta
blo-
8: T
ürki
ye’d
e M
ali S
ürdü
rüle
bilir
lii T
est E
den
Çal
mal
ar
Çal
ma
Veri
Ç
alm
ada
Kul
lan
lan
Yönt
em y
a da
Yö
ntem
ler
Ç
alm
ann
Bul
gusu
Çal
man
n K
apsa
d
Dön
em
Kul
lan
lan
De
ike
n
Asl
an
(200
9)
2006
:1-2
009:
6 19
80-2
005
Büt
çe G
elirl
eri/G
SM
H,
Büt
çe G
ider
leri/
GS
MH
B
irim
Kök
Tes
ti,
E-B
ütün
lem
e Te
sti
Ayl
k ba
zda
yap
lan
anal
izle
rde
bütç
e aç
klar
sü
rdür
üleb
ilir ik
en y
llk
bazd
a ya
pla
n an
aliz
lerd
e bü
tçe
açkl
ar s
ürdü
rüle
bilir
de
ildir.
Akk
a&
Tifti
k (2
009)
19
90:1
-200
7:9
Bor
çlan
ma
Ora
n,
Biri
ncil
Fazl
a O
ran
R
isk
Yön
etim
i Y
akla
m
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
var
dr.
Azg
ün&
Tade
mir
(200
6)
1980
-200
4 B
ütçe
Aç
/GS
MH
, K
amu
Har
cam
alar
/GS
MH
, K
amu
Gel
irler
i/GS
MH
E
-Büt
ünle
me
Test
i B
ütçe
aç
klar
sü
rdür
üleb
ilirdi
r.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
115
Ta
blo-
8’in
dev
am:
Çal
ma
Veri
Ç
alm
ada
Kul
lan
lan
Yönt
em y
a da
Yö
ntem
ler
Ç
alm
ann
Bul
gusu
Çal
man
n K
apsa
d
Dön
em
Kul
lan
lan
De
ike
n
Akç
ay v
d.
(200
1)
1970
-200
0
Kon
solid
e B
ütçe
Aç
, K
amu
Kes
imi B
orçl
anm
a G
ere
i, ç
Bor
ç S
toku
, D
Bor
ç S
toku
, Fa
iz O
ran
, G
SM
H
Biri
m K
ök T
esti,
E
-Büt
ünle
me
Test
i, H
ata
Düz
eltm
e M
odel
i
Büt
çe a
çkl
ar s
ürdü
rüle
bilir
de
ildir.
Ana
nd&
Wijn
berg
en
(198
9)
1988
Ree
l Büy
üme
Ora
n, F
aiz
Ora
n,
Kam
u H
arca
mal
ar,
Kam
u G
elirl
eri,
Bor
ç S
toku
, Sen
yora
j, G
SY
H.
Kam
u Fi
nans
man
Y
akla
m v
e B
ütçe
K
st
Den
klem
i
Faiz
ora
nlar
nn
etki
siyl
e,
mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
zay
ftr.
Cey
lan
(201
0)
1975
-200
8 19
85-2
008
Kam
u K
esim
i Bor
çlan
ma
Ger
ei,
Faiz
D F
azla
, B
orç
Sto
ku
Biri
m K
ök T
esti,
(L
NV
) Tes
ti
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
var
dr.
116
Türkiye Bankalar Birliği
Ta
blo-
8’in
dev
am:
Çal
ma
Veri
Ç
alm
ada
Kul
lan
lan
Yönt
em y
a da
Yö
ntem
ler
Ç
alm
ann
Bul
gusu
Çal
man
n K
apsa
d
Dön
em
Kul
lan
lan
De
ike
n
Çan
akç
(1
997)
19
87-1
997
Ree
l Büy
üme
Ora
n,
Faiz
Ora
n, K
amu
Har
cam
alar
, Kam
u G
elirl
eri,
Bor
ç S
toku
, S
enyo
raj
Sta
tik G
enel
Den
ge
Ana
liz
Kam
u aç
klar
sür
dürü
lebi
lir
deild
ir.
Gök
ta
(200
8)
1987
:1-2
007:
3 B
ütçe
Aç
B
irim
Kök
Tes
ti,
E-B
ütün
lem
e Te
sti
Büt
çe a
çkl
arn
n sü
rdür
üleb
ilirli
i zay
ftr.
Gök
tan
(200
8)
1999
-200
6 B
orç
Sto
ku,
Faiz
D D
enge
B
irim
Kök
Tes
ti,
E-B
ütün
lem
e Te
sti
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
yok
tur.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
117
Ta
blo-
8’in
dev
am:
Çal
ma
Veri
Ç
alm
ada
Kul
lan
lan
Yönt
em y
a da
Yö
ntem
ler
Ç
alm
ann
Bul
gusu
Çal
man
n K
apsa
d
Dön
em
Kul
lan
lan
De
ike
n
Gün
ayd
n (2
003)
19
87:1
-200
3:3
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar
E-B
ütün
lem
e Te
sti
Büt
çe a
çkl
arn
n sü
rdür
üleb
ilirli
i zay
ftr.
Hep
sa
(201
1)
1990
:1-2
008:
4 B
orç
Sto
ku/G
SY
H
Yap
sal K
rlm
al
Per
iyod
ik B
irim
Kök
Te
sti
Yap
sal k
rlm
a ve
per
iyod
ik
davr
anla
r alt
nda
mal
i sü
rdür
üleb
ilirlik
yok
tur.
Kira
n (2
011)
19
75-2
008
Büt
çe A
ç,
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar
Biri
m K
ök T
esti,
E
-Büt
ünle
me
Test
i, D
inam
ik O
LS (D
OLS
) A
naliz
i
Büt
çe a
çkl
arn
n sü
rdür
üleb
ilirli
i zay
ftr.
118
Türkiye Bankalar Birliği
Ta
blo-
8’in
dev
am:
Çal
ma
Veri
Ç
alm
ada
Kul
lan
lan
Yönt
em y
a da
Yö
ntem
ler
Ç
alm
ann
Bul
gusu
Çal
man
n K
apsa
d
Dön
em
Kul
lan
lan
De
ike
n
Kia
(2
008)
19
67-2
001
Ree
l Kam
u H
arca
mal
ar,
Ree
l Kam
u G
elirl
eri
Biri
m K
ök T
esti
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
yok
tur.
Kal
yonc
u (2
005b
) 19
70-2
001
Ree
l Kam
u G
elirl
eri,
Ree
l Kam
u H
arca
mal
ar
E-B
ütün
lem
e Te
sti
Büt
çe a
çkl
arn
n sü
rdür
üleb
ilirli
i zay
ftr.
Ku
tepe
li&Ö
nel
(200
5)
1970
-200
3 K
amu
Gel
irler
i, K
amu
Har
cam
alar
B
irim
Kök
Tes
ti,
E-B
ütün
lem
e Te
sti
Yap
sal k
rlm
alar
n di
kkat
e al
np
alnm
ad h
er ik
i du
rum
da d
a m
ali
sürd
ürül
ebilir
lik z
ayft
r.
Öne
l (2
003)
19
87:1
-200
2:4
D B
orç
Sto
ku
Biri
m K
ök T
esti,
E
-Büt
ünle
me
Test
i
Uzu
n dö
nem
de T
ürki
ye’d
e d
bor
çlar
sür
dürü
lebi
lirdi
r ve
mal
i yet
erlili
k sa
lanm
tr.
Özm
en&
Ko
ar
(199
8)
19
81:1
-199
8:1
Bor
ç S
toku
, Fa
iz O
ran
, K
amu
Har
cam
alar
, E
nfla
syon
, TC
MB
Kre
dile
ri
Biri
m K
ök T
esti,
E
-Büt
ünle
me
Test
i
Büt
çe a
çkl
arn
n sü
rdür
üleb
ilirli
i zay
ftr.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
119
Ta
blo-
8’in
dev
am:
Çal
ma
Veri
Ç
alm
ada
Kul
lan
lan
Yönt
em y
a da
Yö
ntem
ler
Ç
alm
ann
Bul
gusu
Çal
man
n K
apsa
d
Dön
em
Kul
lan
lan
De
ike
n
Öza
tay
(199
6)
1985
:5-1
993:
11
Bor
ç S
toku
, Fa
iz O
ran
, E
nfla
syon
, M
erke
z Ba
nkas
Rez
ervl
eri
Biri
m K
ök T
esti,
B
uite
r-P
atel
Y
akla
myl
a Y
eter
lilik
Ana
lizi
Mal
iye
polit
ikal
ar, 1
994
yln
dan
itiba
ren
sürd
ürül
ebilir
ol
ma
özel
liin
i yiti
rmi
tir.
Pay
ne,
Moh
amm
adi &
C
ak
(200
8)
1968
-200
4 K
amu
Gel
irler
i, K
amu
Har
cam
alar
, B
ütçe
Aç
Biri
m K
ök T
esti,
E
-Büt
ünle
me
Test
i
Uzu
n dö
nem
de k
amu
gelir
leri
ve k
amu
harc
amal
ar
aras
nda
istik
rarl
bir
iliki
va
rdr.
E-b
ütün
lem
e an
aliz
inin
pa
ram
etre
si b
irden
küç
ük
bulu
nmu
tur.
Bu
duru
m
hükü
met
in g
elec
ek d
önem
bo
rçla
rn fi
nans
e et
me
konu
sund
a zo
rluk
çeke
cein
in b
ir gö
ster
gesi
dir.
120
Türkiye Bankalar Birliği
Tabl
o-8’
in d
evam
:
Çal
ma
Veri
Ç
alm
ada
Kul
lan
lan
Yönt
em y
a da
Yö
ntem
ler
Ç
alm
ann
Bul
gusu
Çal
man
n K
apsa
d
Dön
em
Kul
lan
lan
De
ike
n
en,S
aba
&
Kes
kin
(201
0)
1975
-200
7
Büt
çe A
ç,
Bor
ç S
toku
, Fa
iz Ö
dem
esi,
Ki
i Ba
na R
eel B
ütçe
G
elirl
eri,
Ki
i Ba
na R
eel B
ütçe
H
arca
mal
ar
Biri
m K
ök T
esti,
E
-Büt
ünle
me
Test
i, Ç
oklu
Do
rusa
l R
egre
syon
Ana
lizi
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
yok
tur.
Tela
tar,
Bol
ato
lu
& T
elat
ar
(200
4)
1980
-200
1 B
irinc
il B
ütçe
Faz
las
Boh
n M
odel
i M
arko
v –
Sw
itchi
ng M
odel
i
1980
-200
1 dö
nem
i boy
unca
, m
ali s
ürdü
rüle
bilir
liin
sa
lanm
as iç
in d
üzen
lem
eler
ya
plm
tr.
TÜS
AD
(1
996)
19
70-2
000
Ree
l Büy
üme
Ora
n,
Faiz
Ora
n,
Kam
u H
arca
mal
ar,
Kam
u G
elirl
eri,
Bor
ç S
toku
, S
enyo
raj,
GS
YH
1995
-200
0 D
önem
ine
liki
n S
imül
asyo
n Y
önte
mi
Mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
yok
tur.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
121
Ta
blo-
8’in
dev
am:
Çal
ma
Veri
Ç
alm
ada
Kul
lan
lan
Yönt
em y
a da
Yö
ntem
ler
Ç
alm
ann
Bul
gusu
Çal
man
n K
apsa
d
Dön
em
Kul
lan
lan
De
ike
n
Uca
l &
Alic
i (2
010)
1989
:1-2
000:
12
2001
:1-2
008:
12
Kam
u G
elirl
eri,
Kam
u H
arca
mal
ar,
Faiz
Ora
n,
Bor
ç S
toku
Biri
m K
ök T
esti
1989
:1-2
000:
12 v
e 19
89:1
-20
08:1
2 dö
nem
leri
aras
nda
mal
i sür
dürü
lebi
lirlik
zay
ftr.
2001
:1-2
008:
12 d
önem
leri
aras
nda
(200
1 kr
izi
sonr
asnd
a uy
gula
nan
IMF
ve
Dün
ya B
anka
s
prog
ram
larn
n et
kisi
yle)
mal
i sü
rdür
üleb
ilirlik
güç
lüdü
r.
Yla
nc &
Ö
zcan
(2
008)
19
90:1
-200
7:2
D B
orç
Sto
ku
D
oru
sal v
e D
ura
an
Olm
ayan
Mod
elle
r D
bor
çlar
sür
dürü
lebi
lir
deild
ir.
K
ayna
k: Y
azar
tara
fnda
n de
rlenm
itir
.
122
Türkiye Bankalar Birliği
II. Yöntem: Zaman Serisi Analizi Ekonometrik çözümlemeler iki ekilde incelenmektedir. Bunlardan
birincisi zaman serileri analizi, bir di eri ise yatay kesit veri analizidir. Zaman serileri analizi, de i kenlerin bir zaman aral üzerindeki de erlerine ve bu de erlerin farkl de i kenler için birbirleriyle kar la t r lmas na dayanmaktad r. Yatay kesit analizi ise tek bir zaman noktas ndaki farkl de i kenlerin incelenmesine dayanmaktad r. Zaman serileri ile yatay kesit verilerinin pekâlâ bir arada kullan lmalar da mümkündür. Bu durumda kar m za panel veri analiz yöntemi ç kmaktad r.
letme, ekonomi, mühendislik, çevre bilimleri, t p ara t rmalar nda ve
di er birçok bilimsel ara t rmalarda kullan lan veriler zaman serisi eklindedir. Örne in, saat ba s cakl klar n ölçülmesi, günlük hisse senedi
fiyatlar , haftal k stoklar n takibi, ayl k motorin tüketimi veya y ll k büyüme oranlar n gösteren seriler bu niteliktedir [Maddala (2001), Sevüktekin & Nargeleçekenler (2007)].
Zaman serileri analiziyle, verinin geçici dinamik yap s n n incelenmesi
amaçlanmaktad r. Böylece, herhangi bir zaman serisine düzensiz görünüm veren dalgalanma veya hareketlerin neden kaynakland n bularak zaman süresini bile enlerine ay rmak, bunlar n gelecekte alacaklar de erleri tahmin etmek ve bunun sonucunda bile enleri birle tirerek belirli bir tahmin de erine ula mak mümkün olabilmektedir [Lim & McAleer (2002); ahbaz (2007)].
Zaman serileri kavram n n bir yöntem olarak geli mesi ilk olarak Box &
Jenkins’in (1970), “Time Series Analysis: Forecasting and Control” ba l kl çal mas ile ba lam t r. Söz konusu çal mada vurgulanan nokta, kullan lan zaman serisi verilerinin stokastik (olas l kl ) özelliklerinin incelenmesi ve herhangi bir de i kenin önceki dönemlere ili kin de erleri yard m ile ileriye yönelik öngörülerde bulunmakt r.
Ekonometrik analizlerde ele al nan modellerin ço u günlük, haftal k, ayl k
ve ço unlukla da y ll k bazda düzenlenen zaman serileri verilerine dayanmaktad r. ktisadi olaylara ait bu tür seriler grafikler yoluyla incelendi inde serinin gidi inde baz düzensiz hareketlerle kar la labilmektedir.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
123
Bu düzensiz hareketler; uzun devre e ilimi (trend), mevsimlik (seasonal) dalgalanmalar, konjonktürel (cyclical) dalgalanmalar ve düzensiz (random walk) hareketler olmak üzere dört temel faktörden etkilenmektedir. Bu faktörlerden her birinin olaylar üzerindeki etkileri farkl yön ve iddette olabilece i gibi, ayn yön ve iddette de pekâlâ olabilir. Bu nedenle zaman serileri ile analiz yap ld nda bu faktörlerin etkilerinin ara t r lmas zorunlu hale gelmektedir (Serper, 1986).
Verilerin zaman serisi özellikleri genel olarak deterministik ve stokastik
özellikler olmak üzere iki ba l k alt nda incelenmektedir. Serilerin deterministik özellikleri, genellikle serilerde sabit, trend ve mevsimsellik bile enleri bulunup bulunmamas d r. Serilerin stokastik özellikleri ise daha çok de i kenlerin dura an olup olmad klar ile ilgilidir (Tar , 2008). Bir zaman serisinin istatistiksel analizi yap lmadan önce o seriyi olu turan sürecin zaman içinde sabit olup olmad n n ba ka bir ifadeyle serinin dura anl n n ara t r lmas gerekmektedir. Aksi takdirde dura an olmayan bir seri ile analizler yap ld nda geleneksel t ve F testleri ile de eri, yanl sonuçlar ortaya koyabilmektedir (Gökta , 2005). Herhangi bir zaman serisinin bir stokastik veya tesadüfi süreç ile ortaya ç km oldu u dü ünülebilir. Bu zaman serisi verileri bir örnek gibi i lem görür ve ana sürecin belli bir dönem için gerçekle mi oldu u durumunu gösterir.
A a da belli bir dönem için gözlemlenen bir seriyi ortaya ç karan
stokastik sürecin dura an olmas n n artlar belirtilmektedir. Herhangi bir olas l kl zaman serisi ile gösterilirse (Gujarati, 2006) :
Ortalama : E =
Varyans : var = E =
Kovaryans : = E eklinde ifade edilir.
Burada , k gecikme ile ortak varyans ya da ard k ortak varyans; ile , k dönem fark olan iki Y aras ndaki ortak varyanst r. k = 0 ise olur. Bu da
Y’nin varyans na e ittir. [ ]; k = 1 ise ; Y’nin ard k iki de eri aras ndaki ortak varyans d r. Dolay s yla bir zaman serisi dura an ise ortalamas , varyans ve kovaryans zamana ba l olarak de i memektedir ve bu özellikler dura an bir zaman serisi üzerindeki herhangi bir okun etkilerini geçici k lmakta, seriyi zaman içerisinde uzun dönem ortalama de erine yak nsatmaktad r. Dura an olmayan seriler ise oklar sonras nda uzun dönem ortalamalar ndan sapmaktad r ve bir daha ortalamaya dönememektedirler (Göktan, 2008). K saca zaman serileri ile çal l rken yap lan analizlerin standart istatistik teorisi ile de erlendirilebilmeleri için serilerin deterministik ve stokastik özelliklerinin incelenerek dikkate al nmalar gerekmektedir.
124
Türkiye Bankalar Birliği
De i kenler aras nda ekonometrik olarak anlaml ili kiler elde edilebilmesi için analizi yap lan serilerin güçlü bir trend ta mamalar gerekmektedir. De i kenlere ait zaman serilerinde trend bulunuyorsa, ili ki gerçek olmaktan çok sahte regresyon (spurious regression) eklinde ortaya ç kar. Birçok ekonometrik analizde ele al nan iki serinin de güçlü genel e ilimler ba ka bir ifadeyle trend ta mas nedeniyle de i kenler aras nda anlaml bir ili ki olmasa dahi, de eri yüksek ç kmaktad r. Gözlemlenen yüksek , iki de i ken aras ndaki gerçek ili kiden ziyade söz konusu e ilimden kaynaklanmaktad r. Bu nedenle modelin gerçek bir ili kiyi mi, yoksa sahte bir ili kiyi mi ifade etti i, zaman serilerinin dura an olup olmamas yla yak ndan ilgili olup; sahte regresyonlarda parametre tahmin sonuçlar n n herhangi bir ekonometrik anlam bulunmamaktad r (Hendry vd., 1984).
Dura an olmayan serilerde dura anl sa layabilmek için serilerin
birinci, ikinci, üçüncü farklar , logaritmalar , logaritmalar n n farklar n n al nmas gibi çe itli i lemler yap lmaktad r. Ancak söz konusu farklar n al nmas , sadece de i kenin geçmi dönemlerde maruz kald kal c oklar n etkisini yok etmekle kalmay p, ayn zamanda bu oklar n d nda var
olabilecek uzun dönemli ili kilerin de ortadan kalkmas na neden olmaktad r. Dolay s yla fark al nmak suretiyle dura anla t r lan seriler aras nda ko ulacak bir model, uzun döneme ait bilgilerin de yok edilmesi nedeniyle bir uzun dönem denge ili kisi vermeyecektir (Tar , 2008). Dura an olmayan zaman serileri kullan larak yap lan regresyon analizleri, bu seriler aras nda bir e -bütünle me ili kisi varsa ancak o zaman gerçek bir ili kiyi yans tacakt r (Karaca, 2003).
Bir ekonometrik analizde kullan lan seriler trendin etkisiyle dura an de il
ancak her biri ayn dereceden bütünle ik (entegre) ise, iki seri aras nda bir e -bütünle me söz konusu demektir. Ancak böyle bir durumda elde edilen regresyon sahte bir ili kinin de il gerçek bir ili kinin göstergesi olmaktad r. ki serinin ayn dereceden bütünle ik olmas her ikisindeki trendin birbirini götürmesi ve trend faktöründen ar nd r lm bir ili kinin ba ka bir ifadeyle e -bütünle menin ortaya ç kmas n ; bu da, t ve F testlerinin geçerli olmas n sa lamaktad r. De i kenler aras nda e -bütünleme varsa, tahmin edilen modele ili kin kal nt lar n I(0); ba ka bir ifadeyle dura an olmas gerekmektedir (Ertek, 1996).
Literatürde mali sürdürülebilirlik analizlerinde en çok kullan lan iki
yöntem, birim kök testi yöntemi ile e -bütünle me testi yöntemidir. Bu çal mada da literatüre paralel olarak bu iki yöntemden yararlan lmaktad r. A a da s ras yla bu yöntemler aç klanmaktad r.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
125
A. Birim Kök (Dura anl k) Testi Ekonometrik analizlerde de i kenler aras nda var olan ili kilerin tespit
edilebilmesi için serilerin birim kök içermemesi ba ka bir ifadeyle dura an olmas gerekir. Dura anl k; bir zaman serisinin ortalamas n n, varyans n n ve ortak varyans n n zamana göre de i memesi, bir ba ka ifadeyle, sürekli ayn de erde olmas durumudur (Hamilton & Flavin, 1986). Dura anl k, zaman serilerini test etmek için gerekli ön ko ullardan biridir.
Bir serinin uzun dönemde sahip oldu u özellik, bir önceki dönemde seride
yer alan de i kenin ald de erin, bu dönemi ne ekilde etkiledi inin belirlenmesiyle ortaya ç kart labilmektedir. Bu nedenle serinin nas l bir süreçten geldi ini anlamak için serinin her dönemde ald de erin daha önceki de erleriyle modelin bulunmas gerekmektedir. Bunun için de i ik yöntemler geli tirilmi olmakla birlikte, ekonometride daha çok birim kök testi olarak bilinen yöntem kullan lmakta; bu yöntemle serilerin dura an olup olmad klar belirlenebilmektedir (Tar , 2008).
de i keninin bu dönemde ald de erin geçen dönemdeki de eri olan
ile ili kisi E itlik [1]’deki gibi formüle edilebilir:
= + [1]
Burada stokastik bir hata terimidir. Bu model birinci dereceden otoregresif AR(1) modelidir. Bu modelde katsay s bire e it ( =1) olursa; birim kök sorunu ortaya ç kar ve bu durumda söz konusu ili ki E itlik [2]’deki gibi olur:
= + [2]
E itlik [2] bir önceki dönemde iktisadi de i kenin de erinin ve dolay s yla o dönemde maruz kald okun oldu u gibi sistemde kalmas anlam na gelmektedir. Bu durum bütün bir dönem için dü ünüldü ünde E itlik [2]’de ortaya ç kan sonuç, içinde bulunulan dönem için geçerli oldu undan, daha önceki dönemlerde ortaya ç kan oklar n da de i kenin bu dönemdeki de erine etkisinin sürdü ü ve dolay s yla geçmi teki bütün oklar n bir toplamdan olu tu u anlam na gelir. Bu oklar n kal c nitelikte olmas , serinin dura an olmamas ve zaman içinde gösterdi i trendin stokastik olmas anlam na gelir. E er ( ) katsay s birden küçük ise geçmi dönemlerdeki oklar belli bir dönem etkilerini sürdürseler bile bu etki giderek azalacak ve
k sa bir süre sonra tamamen ortadan kalkacakt r. E itlik [1]’in her iki yan ndan ç kar l rsa E itlik [3] elde edilir:
= ( -1) + [3]
126
Türkiye Bankalar Birliği
Burada :
= - olup; bu da, birinci fark ifade eder. ( –1); ( ) sembolü ile gösterilirse E itlik [4] elde edilir.
= + [4]
katsay s bire e it olursa = 0 olarak tan mlan r. s f ra e it oldu unda ise E itlik [5] elde edilecek ve dolay s yla serisinin birinci fark dura an olacakt r.
= = [5]
Bir zaman serisinin bir kere fark al nd nda, fark al nan seri dura an ise orijinal seri birinci derece entegre edilmi seridir. Teknik bir ifadeyle, I(1)’dir. Benzer ekilde orijinal serinin iki kere fark al nd nda (ba ka bir ifadeyle birinci fark n n fark ) veya ikinci fark al nd ktan sonra seri dura an hale dönü üyorsa seri ikinci derece entegre edilmi seridir. I(2)’dir. Dolay s yla herhangi bir dura an d seri için birinci veya daha yüksek dereceden entegre bir zaman serisi söz konusu olabilir. d defa fark almak gerekirse I(d) eklinde yaz l r. E er d=0 ise veya I(0) ise süreç dura an bir zaman serisini tan mlamaktad r (Sevüktekin & Nargeleçekenler, 2007). Bir zaman serisinin dura anl n ara t rmak için yayg n olarak Dickey-Fuller (DF) ve Geni letilmi Dickey-Fuller (ADF) birim kök testi yöntemleri kullan lmaktad r. Dura anl test etmek için bu testlerin d nda literatürde Philips Perron, Molinas Schwert, Hall, Sargan-Bhargava, Philips-Quliaris, Sims testleri gibi farkl birim kök testleri de kullan lmaktad r.
DF ve ADF birim kök testlerinin kullan m nda serisinin birim köke sahip
oldu unu ifade eden s f r hipotezi ( ) test edilir. Buna göre E itlik [4]’de yer alan katsay negatif ise ( ) reddedilir. Katsay n n anlaml bir ekilde s f rdan küçük olup olmad n test etmek için t istatisti i kullan lmaktad r. DF ve ADF testlerinde ba ml de i kenin otokorelasyona sebep olmayacak optimal gecikme say s n n belirlenmesinde Akaike Information Criterion (AIC), Schwartz Criterion (SC) bilgi kriterlerinden yararlan lmaktad r.
Birim kök testinde kurulacak olan hipotez, E itlik [1]’e göre : = 1 ve
E itlik [4]’e göre ise : = 1 eklindedir ve serinin dura an olmama durumunu temsil etmektedir. Bunun için uygulanan test DF testidir. Bu testte, bilinen t istatisti i, (tau) istatisti i (DF-test istatisti i) olarak adland r l r ve istatistiklerinin de erlendirilmesinde bilinen t testi yap lamaz17. Bunun yerine 17 hipotezi alt nda, t istatisti inin tutarl olabilmesi için serilerin dura an olmas gerekmektedir. t istatisti inin s f r n etraf nda da lm yor olmas bunun yerine Dickey & Fuller’in (1979) kullanm olduklar istatisti inin kullan lmas n gerekli k lm t r. istatisti inin kritik de eri Dickey-Fuller taraf ndan Monte Carlo benzetimleriyle
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
127
istatisti i MacKinnon (1991) kritik de erleri ile kar la t r l r. istatisti i mutlak de erce ( ) MacKinnon kritik de erinin mutlak de erinden küçük ise
hipotezi kabul edilir ve serinin dura an olmad sonucuna var l r. DF testinde kullan lan ba l ca modeller unlard r:
Sabit terimsiz model : = + [6]
Sabit terimli model : = + + [7]
Sabit terimli ve trend faktörlü model
: = + t + + [8]
Burada; (t), trend de i kenini ifade etmektedir. E itlik [6], E itlik [7] ve
E itlik [8]’de s ralanan üç modelin birbirlerinden fark ise ve olmak üzere deterministik terimleri içermesinden ileri gelmektedir. Bununla birlikte her bir modelde s f r hipotezi birim kökün varl biçimindedir.
DF testinde kullan lan bütün modeller birinci dereceden otoregressif
süreçleri ba ka bir ifadeyle AR (1)’i ifade etmektedir. Ancak zaman serilerinin hepsi birinci dereceden otoregressif süreç eklinde ifade edilememektedir. Bu nedenle Dickey & Fuller, p’nci dereceden otoregresif süreçler için (AR (p)) Geni letilmi Dickey-Fuller Birim Kök Testi’ni geli tirmi lerdir.
1. Geni letilmi Dickey-Fuller (ADF) Birim Kök Testi
DF testinde otokorelasyon sorunu ile kar la lmakta ve bu sorunu ortadan kald rmak için modele otokorelasyonu gidermeye yetecek kadar ba ml de i kenin gecikmeli de eri dahil edilmektedir. Bu ilavelerden sonra DF regresyon denklemi ADF denklemine dönü mektedir. Dura anl test etmek için kullan lan en yayg n test yöntemi ADF birim kök testidir. Bunun için öncelikle modelin her iki taraf n n birinci dereceden fark al nmaktad r.
= + [1]
E itlik [1]’de birim kök testi, En Küçük Kareler Yöntemi (EKK) ile test edilmektedir. Burada; ; = - ve = -1 eklinde ifade edilmektedir. E itlik [1]’de ifade edilen modelde IID (0, ) eklinde oldu u varsay lmaktad r. zaman serisinin olu um sürecinde birim kökün varl hakk nda karar verebilmek için kurulacak hipotezler a a daki gibidir:
tablola t r lm ve söz konusu yazarlardan ad n alan testi literatüre Dickey-Fuller (DF) testi olarak geçmi tir. Bununla beraber : = 1 hipotezi reddedilip söz konusu zaman serisinin dura an oldu u tespit edilirse t istatisti i kullan labilir.
128
Türkiye Bankalar Birliği
: = 0 ( ) ve seri dura an de ildir.
: 0 ( ) ve seri dura and r.
parametresi, veri bir anlaml l k düzeyinde elde edilen kritik de eri
göstermektedir. DF taraf ndan sunulan en genel test istatisti i modelde sabit ve trendin etkisini dikkate alan birim kök testidir ve E itlik [2] ile E itlik [3]’de gösterilmi tir.
= + + + [2]
ya da
= + + + [3]
eklinde ifade edilebilir ve = – 1, IID (0, ) varsay m n n geçerli oldu u kabul edilmektedir. Bu durumda a a daki hipotezler geçerli olacakt r:
: = 0 seri dura an de ildir.
: 0 seri dura and r.
DF birim kök testi, yaln zca birinci dereceden otoregresif süreçlere
uygulanmamakta daha yüksek dereceden denklemlere de uygulanabilmektedir. p’inci dereceden bir otoregresif AR (p) süreci, E itlik [4]’deki gibi gösterilebilir:
= + + + …….. + + [4]
Zaman serisi modeli E itlik [4] ile kurulmas gereken model olan AR(1) ile kurulmu ise ba ka bir ifadeyle:
= +
gibi birinci dereceden bir otoregresif süreç modeli ise hata terimi olan temiz dizi olmayacak aksine serisel korelasyonlu olacakt r. Bu durumda E itlik [5]’deki kal nt lar n korelasyonlu olmas DF test sürecini geçersiz k lacakt r. Bunun sebebi ise E itlik [5]’deki hata teriminin; = +
+ + eklinde alg lanacak olmas d r. Dolay s yla kal nt lardaki serisel korelasyonun ortadan kald r lmas gerekmektedir. Bu amaçla modele de i kenin gecikmeli de erleri ya da = + + + olarak ald de erler kat larak kal nt lardaki korelasyon ortadan kald r lmaya çal l r. Bu a amadan sonra DF testi için süreç burada da geçerli olacakt r ki
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
129
böyle bir durumda uygulanan testlere ADF birim kök testleri ad verilmektedir.
DF sürecinde oldu u gibi ADF sürecinde de öncelikle E itlik [4]’ün birinci fark al nmak suretiyle E itlik [6] elde edilir.
= + + + + …… + + [6]
olup:
= + + ….. + , , ‘lerin genel fonksiyonlar n ifade eder.
DF testinde hata terimlerinin beyaz gürültü (white noise) sürecine sahip oldu u varsay lmaktad r. Ancak otokorelasyon olmas halinde EKK tahminlerinin sa l kl olmas için test ADF birim kök testi olarak adland r lm t r. DF testinde olu turulan denklemler, ADF testinde :
= + 1
p
j
+ + Sabit model ( )
= + + 1
p
j
+ + Sabit ve trendli model ( )
= + + +
1
p
j
+ + Sabit olmayan ve trendsiz model
( )
eklinde olu turulmu tur. Bu modeller için yine Dickey & Fuller (1979)
taraf ndan geli tirilen tablo de erlerinden yararlan lmaktad r. Modellerde yer alan gecikme sürelerinin belirlenmesinde çe itli yöntemler kullan lmaktad r. Bu yöntemlerin baz lar , Akaike Final Prediction Error (FPE), Akaike Information Criterion (AIC), Schwartz Criterion (SC), Bayesian Information Criterion (BIC), Hannan-Quinn Criterion (HQ), Campel-Perron kriterleridir.
Ba ml de i kenin gecikmeli de erlerinin ba lang çtaki DF
denklemlerine fazladan terim olarak eklenmeleri, yukar daki ADF testi için olu turulan denklemleri geni letmektedir. Bu yakla m sonucunda kal nt lardaki otokorelasyon ortadan kald r lm olacakt r.
130
Türkiye Bankalar Birliği
2. Phillips-Perron (PP) Birim Kök Testi Phillips & Perron (1988), çal malar nda hata terimlerine ili kin daha
esnek varsay mlara sahip bir DF süreci olu turmu lard r. ADF testi, hata terimlerini ba ms z ve homojen varsayarken, Phillips-Perron (PP) testi hata terimlerinin zay f ba ml ve heterojen da l ml oldu unu varsaymaktad r. PP birim kök testinin ADF birim kök testinden fark , alternatif formlardan hiçbirinde ba ml de i kenin gecikmeli de erlerinin yer almamas d r.
Birim kök testlerine yap lan ele tirilerden biri, yap sal k r lmaya konu olan
dura an bir serinin dura an de ilmi gibi görünebilmesine yöneliktir. Bu durumda, yap sal k r lma birim kök testlerine dâhil edilmezse, s f r hipotezinin yanl l kla reddedilmesine neden olacakt r. Bu noktadan hareket eden Perron (1989), d sal oldu u bilinen tek bir yap sal k r lma varsay m alt nda uygulanabilecek bir birim kök testi geli tirmi tir.
Perron birim kök testi, ADF süreci içerisine Perron (1989) taraf ndan
önerilen kukla de i kenlerin ilave edilmesine dayanmaktad r. Perron (1989), birim kök test sürecinde kullan labilecek dört adet kukla de i ken önermektedir: Birinci kukla de i ken; yap sal k r lman n hata teriminde bir ok meydana getirdi i durumlarda kukla iki ve/veya kukla dört ile birlikte kullan lmaktad r. kinci kukla de i ken; yap sal k r lman n regresyon sabitinde de i ime yol açt durumlarda kullan lmaktad r. Üçüncü kukla de i ken; yap sal k r lman n, trendte de i ime yol açt durumda kullan lmaktad r. Dördüncü kukla de i ken ise yap sal k r lman n modelin sabit ve trendinde e anl bir de i ime yol açt durumlarda kukla iki ile birlikte kullan lmaktad r. Perron birim kök testi sonucunda elde edilen test istatistikleri, Newey-West (1987) tahmincisi yard m ile düzeltilmi tir.
DF testinde, rassal hatalar n ( oklar n) da l m n n istatistiksel olarak
ba ms z ve sabit varyansl oldu u varsay lmaktad r. Ba ka bir ifadeyle rassal hatalar aras nda otokorelasyon olmad , teknik bir anlat mla , IID (0, ) oldu u varsay lmaktad r.
Phillips & Perron (1988), birim kök için parametrik olmayan yeni bir test
geli tirmi lerdir. PP testi de DF testinde oldu u gibi üç farkl model için geli tirilebilmektedir. Ancak burada PP testi için en basit model olan AR (1)’e yer verilmi olup; bu da E itlik [1]’deki gibi olur:
= + +
(1- ) = + [1]
Burada, t = 1,2,3, … , T, ve model için birim kök 1/ ile bulunur. = 1 ise seride birim kök var demektir. PP testi için ADF testinde oldu u gibi yard mc modeller, sabit olmayan ve trendsiz, sabit ve trendli olmas na göre
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
131
yeniden düzenlenmektedir. Kritik tablo de erleri de yine ayn ekilde üç ayr kategoride fark göstermektedir. DF testleri için kullan lan testlerin PP versiyonu (Z) ile gösterilirse, DF testlerinden sabit ve trendsiz bir modelin testi için kullan l rken bu testin kar l PP testinde olacakt r.
= + [2]
PP testi formülü, E itlik [3]’deki gibi olur.
= T( ) – CF [3]
Burada (CF), düzeltme faktörünü göstermektedir. Düzeltme faktörü hesaplan rken hata teriminin varyans kullan lmaktad r. PP testinde test istatistiklerinin asimptotik da l m n n serisel korelasyonunun katsay lar etkilememesi için t istatisti inin dönü türülmü biçimi kullan lmaktad r.
B. E -Bütünle me (Ko-Entegrasyon) Testi Zaman serilerine ili kin modellerde de i kenlerin dura an oldu u
varsay lmaktad r. Bu varsay m, etkin ve tutarl tahmin yapabilmek için gereklidir. Buna kar n zaman serileri, zaman n etkilerini üzerinde ta malar ve zamanla birlikte artma e iliminde (trendli) olmalar ndan dolay ço u durumda dura an de ildirler. Dura an olmayan veri veya trendli veriyle ilgili sorun ise standart EKK regresyon i lemlerinin ara t rmac lar kolayl kla yanl sonuçlara götürebilmesidir. Bu durumda analizde kullan lan de i kenler ili kili de il iken, çok yüksek de eri ve çok yüksek t de erleri elde edilmektedir [ Asteriou & Hall (2007), Sevüktekin & Nargeleçekenler (2007)].
Engle & Granger (1987) taraf ndan geli tirilen e -bütünle me yöntemi,
ekonometrik modellemede dura an olmayan zaman serileri kullan ld zaman sahte korelasyon problemini çözmek için yayg n olarak ba vurulan bir yöntemdir. De i kenler aras nda e -bütünle menin bulunmas “gerçek uzun dönem ili ki” anlam na gelmektedir. Ekonomi dengede oldukça, de i imlere kar e ilim olmamaktad r. De i kenlerin e -bütünle ik olmad durumlarda sahte regresyon sorunu ortaya ç kmakta ve ekonometrik çal ma tamamen anlams z olmaktad r [Asteriou & Hall (2007), Lim & McAleer (2002), Daniel & Ramos (2002), Song & Witt (2000), Enders (1995)].
Dura an olmayan serilerde dura anl sa lamak için serilerin birinci,
ikinci, üçüncü vb. farklar al nmaktad r. Ancak farklar n n al nmas yaln zca de i kenin geçmi dönemlerde maruz kald kal c oklar n etkisini yok etmekle kalmay p, ayn zamanda dönemler aras nda bu oklar d nda varolabilecek uzun dönemli ili kilerin de kaybolmas na neden olmaktad r. Dolay s yla bu ekilde dura anla t r lm seriler aras nda kurulacak bir model, uzun döneme ait tüm bilgilerin yok edilmesi nedeniyle gerçekçi bir uzun dönem denge ili kisi ortaya koymayacakt r.
132
Türkiye Bankalar Birliği
Makroekonomik çal malarda zaman serilerinin birço unun dura an18 olmad gerçe i, dikkatleri e -bütünle me testine yöneltmi tir (Bozkurt, 2007). Zaman serilerine dayal ekonometrik çal malarda e -bütünle me tekni i yard m ile dura an olmayan de i kenlerle ilgili sorun a lm t r. E -bütünle me yöntemi ile ilgili çal malar Engle & Granger (1987)’in çal mas ile ba lam t r. Bu çal ma e -bütünle me yöntemi bak m ndan bir milatt r. Söz konusu çal ma ile dura an olmayan ekonomik de i kenlerin do rusal bile imlerinin dura an olup olmad test edilebilir ve uzun dönemli denge ili kileri ara t r labilir hale gelmi tir. E -bütünle me yöntemi, bir ekonomide uzun dönem denge ili kisinin varl n n belirlenmesinde ve test edilmesinde kullan lmaktad r. Aralar nda uzun dönemli denge ili kisi oldu u varsay lan iktisadi de i kenler bu yöntemle test edilmektedir. Bu yöntem ile sistemi etkileyen kal c d sal oklara ra men de i kenler aras nda uzun dönemde bir denge ili kisinin varl mümkün olmaktad r.
E -bütünle me yöntemi, dura an olmayan iki veya daha fazla de i ken
aras ndaki dura an bir ili kinin varl n tan mlamaktad r. Engle & Granger (1987)’a göre dura an olmayan de i kenler çifti olan ve ayn ekonomik sisteme ait ise bu zaman serilerinin birbirinden uza a sürüklenmesini önleyecek mutlaka bir e -bütünle me ili kisi mevcut olmal d r. Ba ka bir ifadeyle uzun dönemde birlikte hareket edecek iki de i ken ve ’yi bir arada tutan bir güç dengesi vard r. Daha biçimsel olarak ve uzun dönemde birlikte hareket ederse, uzun dönem denge modeli E itlik [1]’deki gibi olacakt r.
= + [1]
E itlik [1]’in dengesizlik hatas ise E itlik [2]’deki gibi olacakt r.
= - - [2]
Engle & Granger (1987), ve aras nda uzun dönem denge ili kisi bulunmas halinde, dengesizlik hatas n n nadiren s f rdan uza a sürüklenmesi gerekti ini ifade etmektedir. Bu durumda uzun dönem denge modelini ifade eden E itlik [1], EKK yöntemi kullan larak tahmin edilirse modelin hatalar dura an bir süreç izler ve zaman içerisinde s f r de eri etraf nda dalgalan r. Dolay s yla dura an olmayan ve de i kenleri e bütünle ik olmu olur.
18 Bir zaman serisinin ortalamas , varyans ve kovaryans zaman boyunca sabit kal yorsa dura an bir seri olarak adland r l r, Teknik bir anlat mla; E( ) = , E = Var( ) = , E( ) = Cov ( ) = . Birinci ve ikinci e itlik zaman serisi ’nin sabit bir ortalama ( ) ve sabit bir varyans ’ ye sahip oldu unu ifade etmektedir. Üçüncü e itlik ise zaman serisinin herhangi iki de eri aras ndaki kovaryans n sadece bu iki de er aras ndaki zaman aral p’ye ba l olup zaman n kendisine ba l olmad n göstermektedir (Song & Witt, 2000).
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
133
Engle & Granger (1987) taraf ndan geli tirilen e -bütünle me yöntemi + … + = 0 e itli i sa land nda uzun dönem dengede olan
ekonomik de i kenleri inceleyerek ba lamaktad r. ve , ve vektörlerini göstermektedir. = 0 oldu unda sistem uzun
dönemde dengede demektir. “Dengesizlik Hatas ” olarak adland r lan uzun dönem dengeden sapma, ’ye e it olup; = eklindedir. Bu e itlik anlaml ise denge hata süreci dura an olmal d r. Bilindi i üzere ekonometri yaz n nda denge kelimesi, dura an olmayan de i kenler aras ndaki uzun dönemli ili kiyi ifade etmektedir.
Engle & Granger (1987), e -bütünle me kavram n a a daki gibi
tan mlamaktad rlar:
= ( ) vektörünün bile enleri d. ve b. dereceden tümle tirilmi olarak ifade edilmektedir ve ~ CI (d,b) olarak gösterilmektedir. Bu durumda gerçekle mesi gereken ko ullar a a da ifade edildi i gibidir:
1. ’nin bütün bile enleri d. dereceden bütünle tirilmektedir. 2. = e -bütünle me vektörüdür. 3. = + + … + , (d-b). dereceden bütünle tirilir
. De i kenler aras nda e -bütünle me ili kisinin varl n n belirlenmesi için
birçok yöntem ve test geli tirilmi tir. Birim kök testleri, tek de i kenli zaman serilerine uygulan rken; e -bütünle me testleri, bir tek birim kökü olan birden çok de i ken aras ndaki ili kilere uygulanmaktad r. De i kenler e bütünle ik de ilse, bunlar n herhangi bir do rusal birle imi dolay s yla kal nt lar olan do rusal olmayacakt r. Tek denklemli modelde e -bütünle me ili kisinin tahmini, EKK yöntemi kullan larak yap lmaktad r. E -bütünle menin varl n n tespit edilmesi için kullan lan çok say da test bulunmaktad r. E -bütünle meyi gerçekle tiren birden çok vektör bulunuyorsa, bu durumda çok de i kenli denklemler geçerli olmaktad r. Tek denkleme dayal e -bütünle me testi, yöntem olarak Engle-Granger (1987) taraf ndan geli tirilmi daha sonra da Johansen taraf ndan çoklu e bütünle ik vektörleri tahmin etmek amac ile (VAR modelde) en çok benzerlik yöntemine dayanan bir yöntem olarak geli tirilmi tir.
Bu çal mada kullan lan, Johansen e -bütünle me testi, VAR (Vector
Autoregression) modeline dayanmaktad r (Johansen, 1991). Johansen (1988) ve Johansen & Juselius (1990), de i kenler aras ndaki uzun dönemli bir ili kinin olup olmad n test etmek için en büyük özde er (maximum eigen value) ve iz (trace) istatistiklerini kullanm lard r.
134
Türkiye Bankalar Birliği
Johansen e -bütünle me testlerinde kullan lan iz istatisti inde, test edilen hipotez “en fazla r adet e bütünle ik vektör vard r” eklinde kurulmaktad r. Bu hipotezi test etmek için kullan lan test istatisti i E itlik [1]’de belirtildi i gibidir (Maddala & Kim, 1998):
= -T [1]
En büyük öz-de er testinde ise “r+1 adet e bütünle ik vektör vard r” alternatif hipotezine kar , test edilen hipotez “r adet e bütünle ik vektör vard r” olarak kurulmaktad r. Bu testte kullan lan test istatisti i ise E itlik [2]’deki gibidir (Maddala & Kim, 1998):
= -T ln (1- ) [2]
Her iki test için de kullan lacak kritik de erler, Johansen & Juselius (1990) taraf ndan tablola t r lm t r.
III. Model ve Veri Seti Zaman serileri özelliklerinin dikkate al nmas yla uygulanan mali
sürdürülebilirli in ampirik olarak test edilmesinde literatürde s kl kla kullan lan iki yöntem vard r. Bu yöntemlerden birincisi tek de i kenli yöntem olarak adland r lmaktad r. Hamilton & Flavin (1986) taraf ndan ortaya konulan tek de i kenli yöntemde, kamu borç stoku de i keninin veya kamu borç stokunun GSY H’ye oranlanmas sonucu elde edilen de i kenin dura anl k ko ulunu sa lamas durumu mali sürdürülebilirli in oldu unu, dura anl k ko ulunu sa lamamas durumu ise mali sürdürülebilirli in olmad n ifade etmektedir. kinci yöntem ise, Hakkio & Rush (1991) ve Quintos (1995) taraf ndan ortaya konulan yöntemdir. ki de i kenli yakla m olarak ifade edilen bu yöntem, faiz d bütçe harcamalar ve bütçe gelirleri de i kenleri kullan larak e -bütünle me analizleri yard m ile mali sürdürülebilirli i test etmektedir. Bu yönteme göre faiz d bütçe harcamalar ve bütçe gelirleri de i kenlerinin e -bütünle ik olmalar durumu mali sürdürülebilirlik için yeterli ko ul olarak kabul edilmektedir.
Literatürde, uzun dönemde daha sa l kl tahminler sundu u için iki
de i kenli yöntem tercih edilmektedir. Bu çal mada da mali sürdürülebilirli in test edilmesi amac yla Hakkio & Rush’ n (1991) ve Quintos’un (1995) yöntemi kullan lm t r. Hakkio & Rush (1991) modellerinde bütçe harcamalar ve bütçe gelirleri aras nda uzun dönemli ili kiyi incelemekte ve söz konusu modeli E itlik [1]’deki gibi formüle etmektedir:
= + + [1]
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
135
Burada :
: Bütçe gelirlerini,
: Faiz d bütçe harcamalar n ,
: Hata terimini, göstermektedir.
Mali sürdürülebilirlik için önemle ifade edilmesi gereken bir durum, E itlik
[1]’de yer alan serilerin e bütünle ik olmalar d r. Teknik bir ifadeyle, her bir seri ayn derecede e bütünle ik olmal d r. Serilerden birisi I(1) iken, bir di eri I(0) ise aralar nda bir sapma olu acak ve bu durumda da mali sürdürülebilirlik sa lanamam olacakt r. Bo hipotez, seriler aras nda e -bütünle me olmad n göstermektedir. Alternatif hipotez ise seriler aras nda e -bütünle me oldu unu göstermektedir.
Bu bulguya dayanarak a a daki ç kar mlar yap labilir: = 1 iken e -bütünle me varsa mali sürdürülebilirlik güçlüdür. iken bütçe k s t n n sa lanmas için uygun ko ullar vard r.
Mali sürdürülebilirlik zay ft r. iken bütçe harcamalar bütçe gelirlerinden daha h zl bir art
göstermektedir dolay s yla mali sürdürülebilirlik yoktur.
Türkiye ekonomisine ait 1980-2010 dönemi y ll k veri setinin kullan ld bu çal mada, mali sürdürülebilirli in test edilmesinde harcama ve gelir kalemlerinin etkilerinin görülebilmesi için söz konusu kalemler ayr ayr analiz edilmi ve E itlik [1]’den yola ç karak Model [1], Model [2], Model [3] ve Model [4] olu turulmu tur. Analize dahil edilen harcama kalemleri kompozisyonunu Bütçe Harcamalar (BH) ve Transfer Harcamalar Hariç Bütçe Harcamalar (THBH) olu tururken, gelir kalemleri kompozisyonunu ise Bütçe Gelirleri (BG) ve Vergi Gelirleri (VG) olu turmaktad r.
= + + Model [1]
= + + Model [2]
= + + Model [3]
= + + Model [4]
Söz konusu de i kenler GSY H’ye oran olarak ifade edilmi tir.
De i kenler aras ndaki ili kiyi do rusal olarak ele alabilmek için logaritmalar (ln) al narak serilere son ekli verilmi tir. GSY H serisi düzenlenirken, eski seri-
136
Türkiye Bankalar Birliği
yeni seri ayr m dikkate al nm , 1980-1998 y llar aras nda eski GSY H serisi al nm ken 1998 y l sonras nda yeni GSY H serisi ile seriler uzat lm t r. 1998 y l ndaki k r lmay gidermek amac yla da serilerin logaritmalar al nm t r. Harcama ve gelir kalemleri verileri Maliye Bakanl Muhasebat Genel Müdürlü ü veri tabanlar ndan, GSY H verisi ise Kalk nma Bakanl veri taban ndan temin edilmi tir.
III. Tahmin Sonuçlar ve Bulgular n De erlendirilmesi Analizlere ba lamadan önce uygulama k sm n n ilk a amas nda,
de i kenlerin zamana göre gösterdikleri logaritmik de i imin belirlenebilmesi amac yla grafikleri çizilmi tir (Bkz. Grafik-1). Bütçe harcamalar , transfer harcamalar hariç bütçe harcamalar , bütçe gelirleri ve vergi gelirleri serilerinin 1980 y l ndan sonra bir art e ilimine girdikleri Grafik -1’de aç k bir ekilde görülmektedir.
Grafik-1’de görüldü ü üzere, bütçe harcamalar , transfer harcamalar hariç
bütçe harcamalar , bütçe gelirleri ve vergi gelirleri neredeyse ayn h zda art göstermektedir. 1980-2010 döneminde bütçe harcamalar art göstermekle birlikte bu art , transfer hariç bütçe harcamalar kalemindeki art tan daha dü üktür. Di er taraftan, bütçe gelirleri kalemi ile vergi gelirleri kalemi hemen hemen ayn h zda art göstermektedir.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
137
G
rafik
1: D
ei
kenl
erin
Zam
ana
Gör
e Lo
garit
mik
De
iim
i
12
14
16
18
20
22
24
26
28 1
980
1985
1990
1995
2000
2005
2010
BÜ
TÇ
E H
AR
CA
MA
LA
RI (
BH
)
12
14
16
18
20
22
24
26 1
980
1985
1990
1995
2000
2005
2010
TR
AN
SF
ER
HA
RC
AM
ALA
RI H
AR
IÇ B
ÜTÇ
E H
AR
CA
MA
LA
RI (
TH
BH
)
12
14
16
18
20
22
24
26
28 1
980
198
5199
0199
5200
0200
5201
0
BÜ
TÇ
E G
ELIR
LE
RI (
BG
)
12
14
16
18
20
22
24
26
28 1
980
1985
1990
1995
2000
2005
2010
VE
RG
I GE
LIR
LE
RI (
VG
)
138
Türkiye Bankalar Birliği
Çal mada öncelikle serilerin dura an olduklar seviyelerin tespiti amac yla ADF ve PP birim kök testleri kullan lm , test sonuçlar Tablo 9’da özetlenmi tir. ADF ve PP birim kök testlerinde, seride yüksek dereceden otokorelasyonu kontrol eden bir metot uygulanmaktad r. ADF testi, olas otokorelasyonun önlenmesi amac yla ba ml de i ken gecikmeli de erlerini ilgili denklemin sa taraf na aç klay c de i ken olarak ilave eden bir yöntemle çal maktad r. PP birim kök testi ise, seride yap sal bir de i imin etkisini dikkate alan bir yöntem olarak geli tirilmi tir. ADF testi uygulan rken, ba ml de i kenin gecikmelerinin modele dahil edilip edilmemesi önemli bir konudur. Uygulamada denkleme kaç dönem gecikmenin kat laca na ili kin farkl öneriler bulunmaktad r. Bu çal mada ise, optimal gecikme say s n n belirlenmesinde Akaike Bilgi Kriteri19 kullan lm t r.
Tablo-9’da yer alan de i kenlerin seviyelerine uygulanan ADF ve PP test
sonuçlar de i kenlerin seviyesinde dura an olmad n ortaya koymaktad r. ADF ve PP testi sonuçlar seviye itibariyle, Mac-Kinnon kritik de erinden mutlak de er olarak küçük bulunmu tur. Söz konusu testlerin de i kenlerin birinci derece fark na uygulanmas sonucu elde edilen bulgular Mac-Kinnon kritik de erlerinden mutlak de er olarak büyük bulunmu tur. Bu durum de i kenlerin birinci fark n n dura an oldu unu göstermektedir. Teknik bir ifadeyle seriler I(1)’dir. Ba ka bir ifadeyle, seviye itibariyle dura an olmayan serilerin birinci derece farklar dura and r.
De i kenlerin zaman serisi özelliklerinin incelenmesinden sonraki ad m ,
söz konusu de i kenler aras nda uzun dönemli bir ili kinin olup olmad n n tespit edilmesi olu turmaktad r. Johansen e -bütünle me testi yap lmadan önce VAR modelinin lag de eri ( ) AIC, SC ve HQ istatistikleri ile belirlenmi ve bu de er (3) olarak bulunmu tur.
Tablo-10’dan görülece i üzere, lnBH-lnBG, lnTHBH-lnBG, lnBH-lnVG ve lnTHBH-lnVG serileri aras nda uzun dönemli ili kinin varl , hem iz istatisti i, hem de en büyük özde er istatisti i taraf ndan desteklenmektedir.
lnBH-lnBG serileri için iz istatisti inin de eri (28.0700) %5 kritik
de erinden (12.6417) büyük bulunmu tur. Ayn seriler için en büyük özde er istatisti inin de eri de (18.7791) %5 kritik de erinden (13.6534) daha büyüktür. Sonuç olarak e -bütünle menin olmad n ifade eden hipotezi lnBH-lnBG serileri için reddedilmektedir. lnTHBH-lnBG serilerinde ise iz istatisti inin de eri (35.9129) olarak tespit edilmi ve bu istatistik de %5 kritik de erinden (12.6417) büyük bulunmu tur. lnTHBH-lnBG serilerinin en büyük özde er istatisti inin de eri ise (15.1234) olarak bulunmu ve (13.6534) olan %5 kritik de erinden büyük bulunmu tur. Di er taraftan, lnBH-lnVG ve
19 En küçük AIC de erine kar l k gelen gecikme uzunlu u optimal gecikme uzunlu u olarak belirlenmektedir.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
139
lnTHBH-lnBG serilerinin iz istatistiklerinin de erleri de s ras yla (25.0599), (27.7731) olarak bulunmu , (12.6417) olan %5 kritik de erlerinden büyük bulunmu tur. Söz konusu serilerin en büyük özde er istatisti i de erleri ise s ras yla (15.9272) ve (23.7710) ile (13.8951) ve (14.6559) olan %5 kritik de erlerinden büyük bulunmu tur.
Özetle,
Tablo-10’da yer alan sonuçlara göre, Türkiye’de 1980-2010 döneminde lnBH-lnBG, lnTHBH-lnBG, lnBH-lnVG ve lnTHBH-lnVG serileri aras nda e -bütünle me vard r. Bu seriler uzun dönemde ayn trende sahiptirler. Bir ba ka de i le Türkiye’de söz konusu seriler, ayn trend etraf nda hareket etmektedirler.
140
Türkiye Bankalar Birliği
Ta
blo-
9: B
irim
Kök
Tes
ti So
nuçl
ar, 1
980-
2010
AD
F B
irim
Kök
Tes
ti
Ser
iler
Sabi
t S
eviy
e &
Tre
nd
Mac
-Kin
non
Krit
ik D
eer
leri
Biri
nci F
ark
Sab
it &
Tre
nd
Mac
-Kin
non
Krit
ik D
eer
leri
%1
%5
%1
%5
lnB
H
-1.5
7(1)
-3
.67
-2.9
6 -2
.64(
1)*
-1.9
5 -1
.61
lnTH
BH
-0
.87(
1)
-2.6
4 -1
.95
-2.9
6(1)
* -2
.62
-1.8
4
lnB
G
-1.2
5(2)
-2
.81
-1.5
7 -3
.98(
1)*
-2.6
7 -2
.22
lnV
G
-3.3
4(1)
-3
.68
-3.9
7 -4
.30(
1)*
-3.5
7 -3
.42
PP B
irim
Kök
Tes
ti
Ser
iler
Sabi
t
Sev
iye
& T
rend
Mac
-Kin
non
Krit
ik D
eer
leri
Biri
nci F
ark
Sab
it &
Tre
nd
Mac
-Kin
non
Krit
ik D
eer
leri
%1
%5
%1
%5
lnB
H
-0.3
7(2)
-4
.29
-3.5
6 -4
.30(
2)*
-3.5
7 -3
.22
lnTH
BH
-0.3
9(1)
-3
.21
-3.3
9 -2
.64(
1)*
-1.9
8 -1
.46
lnB
G
-0.3
8(1)
-3
.56
-3.2
1 -3
.67(
1)*
-2.9
6 -2
.62
lnV
G
-1.2
2(2)
-2
.96
-2.6
2 -2
.20(
2)*
-1.9
5 -1
.20
Not
: P
aran
tez
için
deki
say
lar A
kaik
e B
ilgi K
riter
i’ne
(AIC
) gör
e se
çilm
i o
lan
optim
um g
ecik
me
uzun
luun
u (la
g de
eri)
göst
erm
ekte
dir.
(*)
%1
‘de
anla
mld
r. B
ütün
hes
apla
mal
arda
EV
iew
s 6.
1 is
tatis
tik p
rogr
am k
ulla
nlm
tr.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
141
Ta
blo-
10: J
ohan
sen
E-B
ütün
lem
e Te
sti S
onuç
lar,
198
0-20
10
z st
atis
tii
En B
üyük
Özd
eer
sta
tisti
i
Dön
em
ve
Ser
iler
Bo
H
ipot
ez
Alte
rnat
if H
ipot
ez
z stat
isti
i
0.05
K
ritik
D
eer
Pro
b B
o
Hip
otez
A
ltern
atif
Hip
otez
En
Büy
ük
Özd
eer
st
atis
tii
0.05
K
ritik
D
eer
Pro
b
1980
-20
10
r=0
r1
28.0
700
12.6
417
0.00
0**
r=0
r=1
18.7
791
13.6
534
0.00
0**
lnBH
-ln
BG
r1
r2
3.52
12
2.23
11
0.00
3 r
1 r=
2 4.
4261
2.
5800
0.
003
1980
-20
10
r=0
r1
35. 9
129
12.6
417
0.00
0**
r=0
r=1
15.1
234
13.6
534
0.00
0**
lnTH
BH-
lnBG
r
1 r
2 5.
3387
2.
2311
0.
011
r1
r=2
2.33
16
2.58
00
0.00
3
1980
-20
10
r=0
r1
25.0
599
12.6
417
0.04
0*
r=0
r=1
15.9
272
13.8
951
0.00
0**
lnBH
-ln
VG
r1
r2
4.35
16
2.23
11
0.00
3 r
1 r=
2 4.
3516
4.
3516
0.
020
1980
-20
10
r=0
r1
27.7
731
12.6
417
0.00
0**
r=0
r=1
23.7
710
14.6
559
0.03
0*
lnTH
BH-
lnV
G
r1
r2
8.54
76
2.23
11
0.00
1 r
1 r=
2 8.
5476
2.
0966
0.
002
Not
: (*
) %1’
de, (
**) %
5’de
anl
amld
r. P
rob=
Pro
babi
lity.
r, E
-büt
ünle
me
vekt
örü
say
sn
gös
term
ekte
dir.
Büt
ün h
esap
lam
alar
da E
Vie
ws
6.1
ista
tistik
pro
gram
kul
lan
lmtr
.
142
Türkiye Bankalar Birliği
Ta
blo-
11: T
ürki
ye’d
e M
ali S
ürdü
rüle
bilir
lik iç
in E
-Büt
ünle
me
Test
leri,
198
0-20
10
lnB
H-ln
BG
[1]
Dön
em
E-B
ütün
lem
e Jo
hans
en E
-B
ütün
lem
e K
atsa
ys
T
esti
Son
ucu
Mal
i S
ürdü
rüle
bilir
lik
1980
-201
0 V
ar**
-0
.907
7 0
Za
yf
(0.0
039)
*
ln
THB
H-ln
BG
[2]
Dön
em
E-B
ütün
lem
e Jo
hans
en E
-B
ütün
lem
e K
atsa
ys
T
esti
Son
ucu
Mal
i S
ürdü
rüle
bilir
lik
1980
-201
0 V
ar**
-0
.830
4 0
Za
yf
(0.0
323)
*
lnB
H-ln
VG [3
]
Dön
em
E-B
ütün
lem
e Jo
hans
en E
-B
ütün
lem
e K
atsa
ys
T
esti
Son
ucu
Mal
i S
ürdü
rüle
bilir
lik
1980
-201
0 V
ar**
-0
.890
6 0
Za
yf
(0.0
054)
*
lnTH
BH
-lnVG
[4]
Dön
em
E-B
ütün
lem
e Jo
hans
en E
-B
ütün
lem
e K
atsa
ys
T
esti
Son
ucu
Mal
i S
ürdü
rüle
bilir
lik
1980
-201
0 V
ar**
-0
.821
7 0
Za
yf
(0.0
055)
*
N
ot :
(*) S
tand
art h
atay
gös
term
ekte
dir.
(**)
%1
‘de
anla
mld
r. B
ütün
hes
apla
mal
arda
EV
iew
s 6.
1 is
tatis
tik p
rogr
am
kulla
nlm
tr.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
143
Serilerin e -bütünle ik olmalar ndan dolay Türkiye için mali sürdürülebilirlik analizi yap lm t r. Tablo-11, Türkiye’de mali sürdürülebilirli i test etmek amac yla yap lan e -bütünle me testi sonuçlar n yans tmaktad r.
Çal mada, Türkiye ekonomisi için mali sürdürülebilirlik literatüründe
daha önceki çal malarda uygulanmam bir yöntem benimsenmi tir. Mali sürdürülebilirlik üzerinde bütçe kalemlerinin etkilerinin görülebilmesi için dört ayr sürdürülebilirlik testi yap lm t r. Literatürde mali sürdürülebilirli in test edilmesi için harcama ve gelirlerin kümülatif de erleri test edilmi ken, bu çal mada harcama ve gelir kalemleri, bütçe harcamalar , transfer harcamalar hariç bütçe harcamalar , bütçe gelirleri ve vergi gelirleri eklinde analiz edilmek üzere ilk defa bir ayr ma tabî tutulmu tur.
Böyle bir ayr ma gidilmesi, hem bütçe harcamalar içerisinde transfer
harcamalar n n, hem de bütçe gelirleri içerisinde vergi gelirlerinin a rl kl bir paya sahip olmas ndan ileri gelmektedir. Türkiye’de özellikle 1980’lerin sonu ve 1990’lar boyunca bütçe harcamalar transfer harcamalar içerisinde yer alan faiz harcamalar nedeniyle art göstermi tir. ç ve d borçlar n giderek büyümesi borç faizi ödemelerinin artmas na neden olmu ve borç- faiz k s r döngüsü ortaya ç km t r. Faiz harcamalar nda görülen büyüme ise, 1990'l y llarda faizlerin ba lang ç hedefleriyle gerçekle meleri aras nda önemli sapmalar n ortaya ç kmas na neden olmu tur.
Bütçe harcamalar ndaki faiz harcamalar ndan kaynaklanan art , di er
harcama kalemlerinde yap lacak tasarruflarla kar lanmaya çal lm ve bunun sonucunda da yat r m harcamalar ve personel harcamalar nda gerilemeler olmu tur. Bu nedenle, çal mada transfer harcamalar analize dahil edilerek ve dahil edilmeyerek, iki durumdan hangisinde mali sürdürülebilirli in sa lan p sa lanmad tespit edilmek istenmi tir. Öteyandan, bütçe gelirleri içerisinde en büyük paya sahip olan vergi gelirleri de toplam gelirlerden ayr bir ekilde analize dahil edilmi ve bu yolla mali sürdürülebilirlik üzerindeki etkisi tespit edilmek istenmi tir.
Mali sürdürülebilirli in test edildi i ilk modelde [1] Bütçe Harcamalar
(BH) ve Bütçe Gelirleri (BG) test edilmi tir. kinci [2] modelde Transfer Harcamalar Hariç Bütçe Harcamalar (THBH) ve Bütçe Gelirleri (BG) test edilmi tir. Üçüncü modelde [3] Bütçe Harcamalar (BH) ile Vergi Gelirleri (VG) ve son olarak dördüncü modelde ise [4] Transfer Harcamalar Hariç Bütçe Harcamalar (THBH) ve Vergi Gelirleri (VG) kalemleri test edilerek sürdürülebilirlik analizleri yap lm t r.
Tablo-11’den görülece i üzere, Türkiye‘de 1980-2010 dönemi için yap lan
mali sürdürülebilirlik analizlerinde, bütün modellerin tahmin edilen testi sonuçlar aras nda bir de er alm t r. Elde edilen bulgular, söz konusu dönemde mali sürdürülebilirli in sa land n ancak sürdürülebilirli in
144
Türkiye Bankalar Birliği
derecesinin zay f oldu unu göstermektedir. Bu durumda Hakkio & Rush (1991) taraf ndan bulunan ko ul Türkiye için geçerlidir ve mali sürdürülebilirli i zay f formda sa lamaktad r.
Analizlerden elde edilen bulgulara göre, bütçe harcamalar ve bütçe
gelirlerinin kümülatif de erleri mali sürdürülebilirli i sa lamakla birlikte sürdürülebilirli in derecesi zay f formda bulunmu tur. Benzer sonuç, bütçe harcamalar ve vergi gelirleri analizi sonucunda da elde edilmi tir. Dolay s yla bütçe gelirlerinin kümülatif de eri ile tek ba na bir gelir kalemi olan vergi gelirlerinin mali sürdürülebilirlik üzerindeki etkisi ayn d r. Bu durum bize vergi gelirleri d nda kalan di er gelir türlerinin mali sürdürülebilirlik üzerinde ciddi bir etkisinin olmad n göstermektedir. Ba ka bir de iyle, mali sürdürülebilirli i sa layan ve yönünü belirleyen temel gelir kalemi vergi gelirleridir denilebilir.
Di er taraftan, transfer harcamalar hariç bütçe harcamalar ile bütçe
gelirleri aras nda yap lan mali sürdürülebilirlik testi de sürdürülebilirli in oldu unu fakat sürdürülebilirli in zay f formda oldu unu göstermi tir. Ayn sürdürülebilirlik testi, transfer harcamalar hariç bütçe harcamalar ile vergi gelirleri aras nda da yap lm ve sonuç de i memi tir. Söz konusu bulgular, transfer harcamalar hariç bütçe harcamalar ve vergi gelirleri aras ndaki sürdürülebilirlik analizinin, mali sürdürülebilirli in formunu etkilemedi ini göstermektedir. Elde edilen bulgular nda, Türkiye’de 1980-2010 dönemi için transfer harcamalar n n büyük bir k sm n olu turan faiz harcamalar n n, uzun dönemde mali sürdürülebilirli in sa lanmas nda ve mali sürdürülebilirli in derecesinin belirlenmesinde etkili olmad söylenebilir.
Türkiye’de 1980-2010 döneminde mali sürdürülebilirli in zay f formda
sürdürülebilir oldu u bulgusu, bütçe harcamalar n n bütçe gelirlerinden daha fazla oldu u sonucunu ortaya ç karmaktad r. Bütçe harcamalar n n bütçe gelirlerinden daha fazla olmas durumunda, kamu otoritesi kamu/bütçe aç klar n kapatmak amac yla borçlanma yoluna gidecektir. Bu durum ise kamu otoritesinin kamu/bütçe aç klar n kapatmak amac yla yapaca gerek iç gerekse d borçlar için yüksek faiz oran na ve yüksek seviyelerde faiz ödemelerine katlanmak zorunda kalaca n göstermektedir. Bu sak ncan n giderilmesi için mali sürdürülebilirli in güçlü k l nmas , vergi ve harcama politikalar n n yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Türkiye’de güçlü bir mali sürdürülebilirli in sa lanabilmesi için öncelikle
bütçe gelirleri ile bütçe harcamalar aras ndaki makas n azalt lmas gerekmektedir. Söz konusu makas n azalt lmas için de, ya kamu gelirlerinin kamu harcamalar na e lik etmesi ya da kamu harcamalar n n kamu gelirlerinin seviyesine indirilmesi gerekmektedir. Mali sürdürülebilirlik aç s ndan gelece e yönelik olarak kamu harcamalar n n ve kamu gelirlerinin ne olmas gerekti i sürdürülebilirlik sorununun çözümünde dikkate al nmas ve yönlendirilmesi gereken önemli de i kenler olarak kar m za ç kmaktad r. Bu nedenle kamu
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
145
harcamalar n n k s lmas na ve kamu gelirlerinin artt r lmas na yönelik politikalar büyük önem ta maktad r.
Mali sürdürülebilirli in sa lanmas na yön vermede, rasyonel öngörülerle
belirlenen bir faiz d fazlan n olu turulmas önem ta maktad r. Sürdürülebilir bir faiz d fazla olu turmak için ya genelde kamu gelirlerinin özelde ise vergi gelirlerinin artt r lmas ya da kamu harcamalar n n azalt lmas gerekmektedir. Bir yandan kamu gelirlerinin artt r lmas öte yandan kamu harcamalar n n k s lmas , faiz d fazla hedefine ula lmas n üphesiz daha k sa sürede sa layacakt r. Fakat burada temkinli olunmas gereken bir hususun belirtilmesinde fayda vard r. O da harcama politikas odakl çözümlerin gelir politikas odakl çözümlere k yasla daha rasyonel bir tercih oldu udur. Mali sürdürülebilirli in sa lanmas için gerekli olan faiz d fazla hedefinin sa lanmas kapsam nda, vergi oranlar nda büyük art lara gitmek yerine, vergi taban geni letilerek kay t d l n kontrol alt na al nmas , vergi idaresinde etkinli in sa lanmas ve mükelleflerin vergiye kar direnç göstermesine sebep olan faktörlerin ortadan kald r lmas gerekmektedir. Sürdürülebilir bir faiz d fazla hedefi için harcama politikas n n da titizlikle uygulanmas gerekmektedir. Özellikle ekonomik büyüme ve kalk nman n sa lanmas nda, gelir da l m nda adaletin sa lanmas nda, bölgeleraras farkl l klar n azalt lmas nda öncü rol oynayan sosyal içerikli kamu harcamalar n n ve yat r m harcamalar n n miktar nda ve bile iminde bir azalmaya gidilmemesi gerekmektedir.
Genel De erlendirme ve Sonuç 1980 y l gerek Türkiye ekonomisi gerekse dünya ekonomisi
aç s ndan önemli yap sal dönü ümlerin ya and bir y l olmu tur. 1980’lerde ba layan d a dönük sanayile meye ve ekonomide liberalle meye dayal politikalar, günümüze kadar devam etmi tir. Bu süreç içerisinde, hemen hemen bütün hükümetler, benzer politikalar benimsemi ve birbirlerine yak n politika araçlar kullanm lard r. Türk liras n n konvertibilitesinden IMF’nin istikrar programlar na, ihracat te vik politikalar ndan K T’lerin özelle tirilmesine kadar birçok uygulama, ekonomiyi liberalle tirerek ve ayn zamanda d dünyaya açarak daha h zl kalk nmay sa lamak amac yla ortaya konulmu tur. Bu uygulamalar sonucunda beklenen sonuçlar; istikrarl ve h zl bir ekonomik büyümenin sa lanmas , enflasyonun dü ürülmesi, i sizli in azalt lmas , yüksek bir milli gelir düzeyine ula lmas , e itim ve kentle me ile ilgili sorunlar n çözülerek, geli mi ülkelerin ula t düzeyi bir an önce yakalayabilmek olmu tur.
üphesiz bir ülkede makroekonomik hedeflere ula lmas aç s ndan mali
sürdürülebilirli in sa lanmas yads namaz bir gerçektir. Mali sürdürülebilirli in sa lanmas bak m ndan da mali disiplinin sa lanmas konusu oldukça önemlidir. Mali sürdürülebilirlik, kat bir mali disipline dayal s k maliye politikalar ile özde le mektedir. Yüksek bütçe/kamu aç klar ve önemli tutarda
146
Türkiye Bankalar Birliği
kamu borç stokuna sahip ve yeni finansman kaynaklar na ihtiyaç duyan ekonomilerde iç borcun sürdürülebilmesi, mali sürdürülebilirlik için gereklidir. Kamu gelirleri ve kamu harcamalar n n s n r na ula ld varsay m alt nda, bütçe/kamu aç klar n n azalt lmas ise iç borçlar n sürdürülebilmesi ve bir maliye politikas ç pas niteli inde olan faiz d fazlan n sa lanmas ile mümkündür. Faiz d fazla odakl politikalar n arkas nda ise mali disiplinin sa lanmas n n gereklili i vard r. Bu ba lamda, makro de i kenler ve maliye politikas n n sürdürülebilirli i belirlenen faiz d fazla düzeyine ba l olmaktad r. Bu aç dan bak ld nda, mali sürdürülebilirli in sa lanmas , uygulanan para politikas n n hedeflerine ula abilmesi aç s ndan da ya amsal öneme sahiptir.
Mali sürdürülebilirli in sa lanmas aç s ndan s k maliye politikas n n
uygulanmas n n gereklili i ve özellikle IMF’nin yap sal uyum programlar nda öngördü ü faiz d fazla kavram n n dikkate al nmas gerekti i ön plana ç kmaktad r. Borçlanma faiz oran n n reel büyüme oran ndan büyük oldu u bir ekonomide kamu borçlar n n çevrilebilmesi için faiz d fazla verilmesi hayati öneme sahiptir. Ancak burada üzerinde durulmas gereken husus; her ne kadar faiz d fazla vermek sürdürülebilirlik için gerekli ve önemli ise de s k maliye politikalar n n ne pahas na uyguland n n, hangi sosyal gruplara kaynak aktar ld n n da sorgulanmas d r. Dolay s yla mali sürdürülebilirli in sa lanmas için uygulanan s k maliye politikalar n n ya da mali disiplini sa laman n optimal bir politika oldu undan söz etmek çok da gerçekçi bir yakla m olmayacakt r.
2009 y l nda somutla an ve etkileri hala hissedilen küresel finans krizi
ortam nda mali sürdürülebilirli in sa lanmas na yönelik politikalar salt teknik yönleriyle de erlendirmek kan m zca eksik bir de erlendirme olacakt r. Dolay s yla maliye politikas n n ç pas olarak nitelendirilen faiz d fazla elde edilirken ekonomide canlanmay sa lamak amac yla yap lan, ekonomik büyüme ve kalk nman n belirleyicileri aras nda yer alan e itim, sa l k, kamu yat r mlar , sübvansiyonlar ve benzeri kamu hizmetlerinin miktar ve kalitesini olumsuz yönde etkilememek kayd yla, müdahaleci politikalar n uygulamaya konulmas faydal olacakt r.
Çal mada 1980 y l ndan günümüze mali, makroekonomik ve yap sal
dönü ümlere yönelik çözümleyici bir çerçeve olu turmak amaçlanm t r. Bu amaçla makroekonomik ve mali politikalar ele al nm ve mali sürdürülebilirlik kavram incelenmi tir. Mali sürdürülebilirlik konusunun teorik arka plan ele al narak, sürdürülebilirlik analizlerinde kullan lan yöntemlere avantaj ve dezavantajlar yla de inilmi tir. Ayr ca bu çal mada temel al nan yöntem olan Hakkio & Rush’ n (1991) ve Quintos’un (1995) çift de i kenli yöntemi ayr nt l bir ekilde incelenmi tir.
Çal mada, “Türkiye’de 1980-2010 döneminde mali sürdürülebilirlik
sa lanm m d r? Mali sürdürülebilirli in sa lanmas n n ya da sa lanamamas n n arkas nda yatan nedenler nelerdir?” sorular na cevap
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
147
aranm t r. Bunun için de ilk olarak; de i kenlerin ADF ve PP dura anl k testleri yap lm , ard ndan da Johansen (1988) e -bütünle me testi yap lm t r. Son olarak da Türkiye’de mali sürdürülebilirlik Hakkio & Rush’ n (1991) ve Quintos’un (1995) modelinden yola ç karak test edilmi tir.
Türkiye için yap lan mali sürdürülebilirlik analizleri sonucunda; 1980-2010
döneminde mali sürdürülebilirli in zay f oldu u bulgusuna ula lm t r. Söz konusu bulgu, bütçe harcamalar n n bütçe gelirlerinden daha fazla oldu unu ifade etmektedir. Bütçe harcamalar n n bütçe gelirlerinden daha fazla olmas durumunda vergilemenin s n r na ula ld varsay m alt nda, kamu otoritesi kamu/bütçe aç klar n kapatmak amac yla borçlanma yoluna gidecektir. Bu durum ise kamu otoritesinin kamu/bütçe aç klar n kapatmak amac yla yapaca gerek iç gerekse d borçlar için yüksek faiz oran na ve yüksek seviyelerde faiz ödemelerine katlanmak zorunda kalaca n n bir i aretidir. Bu bak mdan bütçe politikas n n yeniden yap land r lmas gerekmektedir.
Analizlerden elde edilen bulgulara göre, bütçe harcamalar ve bütçe
gelirlerinin kümülatif de erleri mali sürdürülebilirli i sa lamakla birlikte sürdürülebilirli in derecesi zay f formda bulunmu tur. Benzer sonuç, bütçe harcamalar ve vergi gelirleri analizi sonucunda da elde edilmi tir. Dolay s yla bütçe gelirlerinin kümülatif de eri ile tek ba na bir gelir kalemi olan vergi gelirlerinin mali sürdürülebilirlik üzerindeki etkisi ayn d r. Bu durum bize vergi gelirleri d nda kalan di er gelir türlerinin mali sürdürülebilirlik üzerinde ciddi bir etkisinin olmad n göstermektedir. Ba ka bir de iyle, mali sürdürülebilirli i sa layan ve yönünü belirleyen temel gelir kalemi vergi gelirleridir denilebilir.
Di er taraftan, transfer harcamalar hariç bütçe harcamalar ile bütçe
gelirleri aras nda yap lan mali sürdürülebilirlik testi de sürdürülebilirli in oldu unu fakat sürdürülebilirli in zay f formda oldu unu göstermi tir. Ayn sürdürülebilirlik testi, transfer harcamalar hariç bütçe harcamalar ile vergi gelirleri aras nda da yap lm ve sonuç de i memi tir. Söz konusu bulgular, transfer harcamalar hariç bütçe harcamalar ve vergi gelirleri aras ndaki sürdürülebilirlik analizinin, mali sürdürülebilirli in formunu etkilemedi ini göstermektedir. Elde edilen bulgular nda, Türkiye’de 1980-2010 dönemi için transfer harcamalar n n büyük bir k sm n olu turan faiz harcamalar n n, uzun dönemde mali sürdürülebilirli in sa lanmas nda ve mali sürdürülebilirli in derecesinin belirlenmesinde etkili olmad söylenebilir.
Türkiye’de güçlü bir mali sürdürülebilirli in sa lanabilmesi için öncelikle
bütçe gelirleri ile bütçe harcamalar aras ndaki makas n azalt lmas gerekmektedir. Söz konusu makas n azalt lmas için de, ya kamu gelirlerinin kamu harcamalar na e lik etmesi ya da kamu harcamalar n n kamu gelirlerinin seviyesine indirilmesi gerekmektedir. Mali sürdürülebilirlik aç s ndan gelece e yönelik olarak kamu harcamalar n n ve kamu gelirlerinin ne olmas gerekti i sürdürülebilirlik sorununun çözümünde dikkate al nmas ve yönlendirilmesi gereken önemli de i kenler olarak kar m za ç kmaktad r. Bu nedenle kamu
148
Türkiye Bankalar Birliği
harcamalar n n k s lmas ve kamu gelirlerinin artt r lmas na yönelik politikalar büyük önem ta maktad r.
Kamu gelirlerinin kamu harcamalar na e lik edebilmesi için vergi gelirlerinin
artt r lmas gerekmektedir. Vergi gelirlerinin artt r labilmesi için de öncelikli olarak vergi taban n n geni letilmesi ve kay t d l n azalt lmas büyük önem ta maktad r. Bütçe gelirleri ve harcamalar n n yeniden yap land r lmas ba lam nda ya vergi politikas nda ya da harcama politikas nda kapsaml bir reformun yap lmas gerekmektedir. Bununla birlikte vergi oranlar n n artt r lmas ekonomi üzerinde olumsuz arz yönlü etkilere, durgunlu a neden olabilmektedir. Ayr ca vergilerin ekonomi üzerindeki etkisi harcamalara göre gecikmeli olarak ortaya ç kabilmektedir. Bu durumda ilk akla gelen öneri, bir harcama politikas uygulay p kamu harcamalar n k smakt r. ayet devlet toplad vergiden daha fazla harcama yap yorsa, yap lacak i bu fazlal l n ortadan kald r lmas d r. Bu nedenle kamu harcamalar na yönelik bir politika olu turulmal ve harcamalarda etkinlik ile verimlilik ilkelerine gereken önem verilmelidir. Di er taraftan kamu harcamalar be eri sermayenin geli imine katk sa layacak ekilde yeniden dizayn edilmeli ve be eri sermayeye yönelik harcamalarda k s nt ya gitmeden düzenlemeler yap lmal d r.
Türkiye’de ampirik ve kuramsal delile dayal birkaç çal ma [Akçorao lu
(1999), P nar (1998), Sa ba & en (2003)] harcama politikas n ön plana ç karmakta ve bütçe aç klar n n, küçültülebilmesi için bütçenin harcama yönüne a rl k verilmesi ve harcamalarda k s nt ya gidilmesi gerekti i önerisinde bulunmaktad r.
Kamu gelirleri ve kamu harcamalar n n s n r na ula ld varsay m
alt nda, mali sürdürülebilirli in sa lanmas , bir maliye politikas ç pas niteli inde olan faiz d fazlan n sa lanmas ile mümkün olabilir. Faiz d fazla odakl politikalar n arkas nda ise mali disiplinin sa lanmas n n gereklili i vard r. Bu ba lamda, makro de i kenler ve maliye politikas n n sürdürülebilirli i belirlenen faiz d fazla düzeyine ba l olmaktad r. Vergi tahsilat n n kolayca artt r lamad bir ortamda faiz d fazla hedefinin tutturulabilmesi ancak ve ancak ba ta yat r m harcamalar olmak üzere di er harcama kalemlerinde kesinti yapmak suretiyle mümkün olabilmektedir. Ancak burada hemen belirtelim ki, faiz d fazla sa lan rken uzun dönemde ekonomik büyüme ve kalk nmay olumlu yönde etkileyecek yat r m harcamalar n n ve e itim, sa l k gibi harcama türlerinin hesaplaman n d nda tutulmas gerekmektedir.
Burada yap sal ve kurumsal faktörler de önemli olacakt r. Vergilerle
harcamalar aras nda politika tercihi yap l rken uzun y llardan beri süren kronik bütçe aç klar n n birikimi olarak vergi gelirleri, borç faiz ödemelerini bile finanse etmede yetersiz kalmaktad r. Bir bak ma bütçe yönetiminin yerini borç yönetimine b rakmamas için vergi-harcama nedenselli inin yan s ra borç-harcama nedenselli inin de ara t r lmas ve borç harcama ili kisinin yönünün tam ve do ru olarak tespit edilmesi dolayl olarak bütçe aç klar n n azalt lmas
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
149
ve mali sürdürülebilirli in sa lanmas için gerekli olan bilgiyi sa layacakt r. Devletin mali (vergi ve harcama) kararlar tamamen siyasîdir. Ancak vergilerle harcamalar aras ndaki tarihsel korelasyonu dikkate almak bütçe ile ilgili kararlar n dinamiklerini anlamakta ve mali dengesizlikleri daha iyi analiz etmekte yard mc olacakt r.
150
Türkiye Bankalar Birliği
Kaynakça Adams, W.M. (2006), The Future of Sustainability: Re-thinking Environment and Development in the Twenty-First Century, Report of the IUCN Renowned Thinkers Meeting, 29-31, January. Ahmed, S. & Rogers, J.H. (1995), ‘Government Budget Deficits and Trade Deficits: Are Present Value Constraints Satisfied in Long-Term Data?’, Journal of Monetary Economics, Vol: 36, I: 2, pp. 351-374. Akçay, C.O., Alper, E.C. & Ozmucur, S. (2001), Budget Deficit, Inflation and Debt Sustainability: Evidence from Turkey (1970-2000), No: 2001/12, Econpapers Working Papers. Akçorao lu, A. (1999), ‘Kamu Harcamalar , Kamu Gelirleri ve Keynesçi Politikalar: Bir Nedensellik Analizi’, Gazi Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi, Cilt: 2, ss. 51-65. Akka , A. & Tiftik, E. (2009), Measuring Fiscal Sustainability for Practical Use in Short-Term Policy Making, Turkish Economic Association, Discussion Paper 2009/3, April. Aktan, C.C., Dileyici, D. & Özen, A. (2006), Kamu Ekonomisinin Yönetiminde ki Farkl Ekonomi Politikas Yakla m : radi ve Takdiri Kararlara Kar Kurallar, çinde Co kun, Can, Aktan, Dilek Dileyici, stiklal Ya ar Vural, (Ed.), Kamu Ekonomisi ve Kamu Politikalar . Albu, L. & Pelinescu, E. (2000), Sustainability of the Public Debt and Budget Deficit, Romanian Centre for Economic Policies, Bucure ti. Aleksander, A. (2008), How Sustainable are Fiscal Deficits? Evidence from Mediterranean Countries, Munich Personal RePEc Archive, Paper No: 12317. Alvarado, C.D., Izquierdo, A., & Panizza, U. (2004), Fiscal Sustainability in Emerging Market Countries with an Application to Ecuador, Inter-American Development Bank Working Paper No: 511, August. Anand, R. & van Wijnbergen, S. (1989), ‘Inflation and the Financing of Turkey’, The World Bank Economic Review, Vol: 3, No: 1, pp. 17-33. Aristovnik, A. & Bo tjan, B. (2007), Fiscal Sustainability in Selected Transition Countries, Munich Personal RcPEc Archive, Paper No: 122. Ataç, B. (2002), Maliye Politikas , Anadolu Üniversitesi E itim, Sa l k ve Bilimsel Ara t rma Çal malar Vakf Yay nlar , No: 118, Eski ehir.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
151
Artis, M.J. & Marcellino, M. (1998), Fiscal Solvency and Fiscal Forecasting in Europe, CEPR Discussion Paper, No: 1836. Aslan, A. (2009), ‘Bütçe Aç Sürdürülebilirli inin Dinamik Analizi: Türkiye Örne i’, Maliye Dergisi, Say : 157, Temmuz-Aral k. Asteriou, D. & Hall, S.G. (2007), Applied Econometrics: A Modern Approach Using EViews and Microfit, Palgrave Macmillan, Hampshire, New York. Ay, A. (2007), Tarihsel Süreç çerisinde Türkiye’de Büyüme, çinde Ahmet, AY (Ed.), Türkiye Ekonomisi: Makroekonomik Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Çizgi Kitabevi, Konya. Azgün, S. & Ta demir, M. (2006), ‘Bütçe Aç klar n n Sürdürülebilirli i: Zamanlararas Borçlanma K s t n n Testi (1980-2004)’, Atatürk Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dergisi, Say : 20/2, ss. 35-47. Baglioni, L. & U. Cherubini. (1993), ‘Intertemporal Budget Constraint and Public Debt Sustainability: The Case of Italy’, Applied Economics, No: 25, pp. 275-307. Bahçeci, S. (1997), Ortodoks ve Heterodoks stikrar Programlar : Seçilmi Ülke Örnekleri ve 1994 Türkiye Deneyimi, DPT Ekonomik Modeller ve Stratejik Ara t rmalar Genel Müdürlü ü, Ankara. Balassone, F. & Franco, D. (2000), Assessing Fiscal Sustainability: A Review of Methods with a View to EMU, Fiscal Sustainability, (Editör: Banca d’Italia), Roma: Banca d’Italia. Barnhill, T. M. Jr. & Kopits, G. (2003), Assessing Fiscal Sustainability under Uncertainty, IMF Working Paper, WP/03/79. Bispham, J.A. (1987), Rising Public Sector Indebtedness: Some More Unpleasant Arithmetic, In Boskin, M.J., Flemming, J.S. & Gorini, S. (eds.), Private Saving and Public Debt, pp. 40-71. Blanchard, O. (1990), Suggestions for A New Set of Fiscal Indicators, OECD Working Paper, No: 79, Organization for Economic Cooperation and Development, Paris. Blanchard, O. (1993), Suggestions for a New Set of Fiscal Indicators, In Verbon, H.A.A. & van Winden, F.A.A.M. (ed), The Political Economy of Government Debt, Vol: 307, I: 25. Blanchard, O., Chouraqui, J. C., Hagemann R.P. & Sartor, N. (1991), The Sustainability of Fiscal Policy: New Answers to an Old Question, National
152
Türkiye Bankalar Birliği
Bureau of Economic Research (NBER), Working Paper No: R1547, pp. 7-36. Bohn, H. (1998), ‘The Behavior of U.S. Public Debt and Deficits’, Quarterly Journal of Economics, No: 3, I: 113, pp. 949-963. Boratav, K. (2011), Türkiye ktisat Tarihi 1908-2009, mge Kitabevi, Ankara. Box, G.E.P. & Jenkins, G.M. (1970), Time Series Analysis: Forecasting and Control, San Francisco: Holden-Day. Bozkurt, H. (2007), Zaman Serileri Analizi, Ekin Yay nevi, Bursa. Bozla an, R. (2004), ‘Sürdürülebilir Geli me Kavram Üzerine Yap lan Tart malara Bir Bak ’, Atatürk Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 18, Say : 3-4, ss. 1-19. Bozla an, R. (2005), ‘Sürdürülebilir Geli me Dü üncesinin Tarihsel Arka Plan ’, Sosyal Siyaset Konferanslar Dergisi, Say : 50. Broda, C. & Weinstein, E.D. (2004), Happy News from the Dismal Science: Reassessing Japanese Fiscal Policy and Sustainability, National Bureau of Economic Research, Working Paper, 10988. Brova, A.B.S. & Silvestre, A.L. (2002), ‘Intertemporal Sustainability of Fiscal Policies: Some Test for European Cuontries’, European Journal of Political Economy, Vol: 18, I: 3, pp. 517-528. Buiter, W.H. & Patel, U.R. (1992), ‘Debt, Deficit and Inflation: An Application to the Public Finances of India’, Journal of Public Economics, Vol: 47, pp. 171-205. Buiter, W.H. (1985), ‘A Guide to Public Sector Debt and Deficits’, Economic Policy, A European Forum, Vol: 1, pp. 13-79. Buiter, W.H. (1993), Consistency Checks for Fiscal, Financial and Monetary Policy Evaluation and Design, Mimeo, Worldbank Working Papers, October, pp. 1-43. Burnside, C. (2005), Theoretical Prerequisites for Fiscal Sustainability Analysis, Fiscal Sustainability in Theory and Practice: A Handbook çinde, A World Bank Publication, Washington DC. Calvo, G. (1998), ‘Capital Flows and Capital Market Crises: The Simple Economics of Sudden Stops’, Journal of Applied Economics, Vol: 1, pp. 35-54.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
153
Calvo, G., Isquierdo, A. & Talvi, E. (2003), Sudden Stop, The Real Exchange Rate and Fiscal Sustainability: Argentina’s Lessons, IADB Research Department Paper. Caporale, G. (1995), ‘Bubble Finance and Debt Sustainability: A Test of the Government’s Intertemporal Budget Constraint’, Applied Economics, Vol: 27, pp. 1135-1143. Ceylan, R. (2010), ‘Türkiye’de Mali Sürdürülebilirlik Göstergeleri stikrarl m ?’, Maliye Dergisi, Say : 158, Ocak-Haziran. Chalk, N. & Hemming, R. (2000), Assessing Fiscal Sustainability in Theory and Practice, IMF Working Paper, April. Chortareas, G., Kapetan os, G. & Uctum, M. (2008), ‘Nonlinear Alternatives to Unit Root Tests and Public Finances Sustainability: Some Evidence from Latin American and Carabbean Countries’, Oxford Bulletin of Economics and Statistics, Vol: 70, I: 5, 0305-9049. Considine, J. & Gallagher, L.A. (2008), ‘UK Debt Sustainability: Some Nonlinear Evidence and Theoretical Implications’, The Manchester School, Vol: 76, No: 3, pp. 320-335. Croce, E. & Juan-Ramon, H. (2003), Assessing Fiscal Sustainability: A Cross-County Comparision, IMF Working Paper, WP/03/145. Cuddington, J.T. (1996), Analysing the Sustainability of Fiscal Deficits in Developing Countries, Mimeo, Georgetown University and the World Bank. Cunado, L.A., Alana, G. & Gracia, P.F. (2004), ‘Is the US Fiscal Deficit Sustainable? A Fractionally Integrated Approach’, Journal of Economics and Business, Vol: 56, pp. 501-526. Çanakç , . (1997), Finanse Edilebilir Kamu Aç , DPT Y ll k Programlar ve Konjonktür De erlendirme Genel Müdürlü ü Çal ma Raporlar , 1997-2004. Daly, H. E. (1991), Elements of Environmental Macroeconomics, In R. Costanza (ed.), Ecological Economics, Colombia University Press, NewYork. Daniel, A. & Ramos, F. (2002), ‘Modelling Inbound International Tourism Demand Portugal’, International Journal of Tourism Research, Vol: 4, pp. 193-2009. Demir, M. (2009), Türkiye’de Kamu Borçlar n n Geli imi ve Sürdürülebilirli i, Çizgi Kitabevi, Konya.
154
Türkiye Bankalar Birliği
Dickey, D.A. & Fuller, W.A. (1979), ‘Distribution of the Estimators for Autoregressive Time Series with a Unit Root’, Journal of the American StatisticalAssociation, Vol: 74, pp. 427-431. Dinh, H.T. (1999), Fiscal Solvency and Sustainability in Economic Management, The World Bank Working Paper, No: 2213, World Bank, Washington D.C. Do an, S. (1999), ‘Türkiye’nin 1990 Sonras stikrar Aray lar ve IMF ile Olan li kileri’, Banka ve Ekonomik Yorumlar Dergisi, Y l: 36, Say : 6. Domar, E.D. (1944),‘The Burden of the Debt and the National Income’, American Economic Review, Vol: XXXIV, pp. 798-827. DPT (1994), Ekonomik Önlemler Uygulama Paketi, Ankara. DPT (1997), Temel Ekonomik Göstergeler, Ankara. DPT (2002), Ekonomik ve Sosyal Göstergeler, 1950-2001, Ankara. Edwards, S. (2002), Debt Relief and Fiscal Sustainability, NBER Working Papers, WP 8939. E ilmez, M. & Kumcu, E. (2004), Ekonomi Politikas , Teori ve Türkiye Uygulamas , Remzi Kitabevi, Yedinci Bask . E ilmez, M. (2004), Hazine, Remzi Kitabevi, Yenilenmi 4. Bask . Ehrhart, C. & Llorca, M. (2008), ‘The Sustainability of Fiscal Policy: Evidence from a Panel of Six South-Mediterranean Countries’, Applied Economics Letters, Vol: 15, pp. 797-803. Elliot, G. & Kearney, C. (1988), The Intertemporal Government Budget Constraint and the Tests for Bubbles, Reserve Bank of Australia Research Discussion Papers, 8809. Emil, F. & Y lmaz, H. H. (2003), Kamu Borçlanmas , stikrar Programlar ve Uygulanan Maliye Politikalar n n Kalitesi: Genel Sorunlar ve Türkiye Üzerine Gözlemler, Economic Research Centre, Middle East Technical University, Working Papers in Economics, 03/07, September. Emilia, C. & Emilian, M. (2007), Analyzing the Relationship Between Public and External Debt Sustainability: Case Study Romania, International conference organized by University of Oradea, Faculty of Economics, Oradea, Romania.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
155
Enders, W. (1995), Applied Econometric Time Series, John Wiley & Sons, Canada. Engle, R. & Granger, C.W.J. (1987),‘Cointegration and Error Correction: Representation, Estimation and Testing’, Econometrica, Vol: 55, pp. 251-276. Erçel, G. (1999), 2000 Y l Enflasyonu Dü ürme Program : Kur ve Para Politikas Uygulamas , www.tcmb.gov.tr (05.04.2012). Erdem, E., ano lu, Ö. & lgün, M.F. (2009), Türkiye’de Hükümetlerin Makro Ekonomik Performans (1950-2007), Detay Yay nc l k, Ankara. Erdem, N. (2010), ‘Ba ml l n Yeni Biçimleri Olarak Neoliberal Politikalar: Türkiye Örne i’, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 65(2), ss. 118-135. Ertek, T. (1996), Ekonometriye Giri , Beta Yay nlar , 2. Bask , stanbul. Fernandez, F.C. & Cos, P.H. (2002), ‘On the Sustainability of Spanish Public Budget Performance’, Hacienda Publica Espanola, No: 160, pp. 9-28. Feve, P. & Henin, P. (2000), ‘Assessing Effective Sustainability of Fiscal Policy within the G-7’, Oxford Bulletin of Economic Research, Vol: 62, I: 2, pp. 175-195. Fischer, S. & Easterly, W. (1990), The Economics of the Government Budget Constraint, World Bank Research Observer, No: 3, pp. 127-142. Frederiksen, N. (2001), Fiscal Sustainability in the OECD, A Simple Method and Some Preliminary Result, OECD Working Paper, No: 3, Copenhagen, Finansministeriet. Geithner, T. (2002), Assessing Sustainability, IMF Report, Policy Development and Review Department, pp. 25-39. Ghatak, S. & Sanchez, F.J. (2006), Is Fiscal Policy Sustainable in Developing Economies?, Valtion Taloudellinen Tutkimuskeskus, Government Institute For Economics Research, No: 384, Helsinki, Finland. Goyal, R., Khundrakpam, J.K. & Ray, P. (2004), ‘Is India’s Public Finance Unsustainable? or, Are the Claims Exaggerated?’, Journal of Policy Modeling, No: 26, pp. 401-420. Göktan, A. (2008), ‘Türkiye’de Mali Sürdürülebilirlik Üzerine Ampirik Bir Çal ma’, Marmara Üniversitesi, BF Dergisi, Cilt: XXV, Say : 2.
156
Türkiye Bankalar Birliği
Gökta , Ö. (2005), Teorik ve Uygulamal Zaman Serileri Analizi, Be ir Kitabevi, stanbul. Gökta , Ö. (2008),‘Türkiye Ekonomisinde Bütçe Aç n n Sürdürülebilirli inin Analizi’, stanbul Üniversitesi ktisat Fakültesi Ekonometri ve statistik Dergisi, Say : 8, ss. 45-64. Gujarati, D. N. (2006), Basic Econometrics, Mcgraw Hill, 4. Bask , New York. Gülo lu, B. & Altuno lu, A.E. (2002), ‘Finansal Serbestle me Politikalar ve Finansal Krizler: Latin Amerika, Meksika, Asya ve Türkiye Krizleri’, stanbul Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No: 27, Ekim.
Günayd n, E. (2003), ‘Analysing the Sustainability of Fiscal Deficits in Turkey’, Hazine Dergisi, Say : 16. Güvel, E.A. & Kalyoncu, H. (2006), ‘Bütçe Aç klar n n Sürdürülebilirli i: Avrupa Birli i Üyesi Ülkeler Üzerine Bir Uygulama’, ktisat, letme ve Finans Dergisi, Cilt: 21, Say : 247, ss. 43-50, Ekim. Hakkio, C.S. & Rush, M. (1991), ‘Is the Budget Deficit “Too Large” ’, Economic Inquiry, Vol: 29, No: 3, pp. 429-445. Hall, J.K., G.A. Daneke & M.J. Lenox, (2010), ‘Sustainable Development and Entrepreneurship: Past Contributions and Future Directions’, Journal of Business Venturing, Article in Press. Hamilton, J.D. & Flavin, A.V. (1986), ‘On the Limitations of Government Borrowing: A Framework for Empirical Testing’, American Economic Review, No: 51, pp. 808-819. Haris, J. (2000), Basic Principles of Sustainable Development, Tufts University, Global Development and Environment Institue Working Paper, Seri No: 00-04, pp. 1-24. Haug, A.A. (1995), ‘Has Federal Budget Deficit Policy Changed in Recent Years?’, Economic Inquiry, Vol: 33, I: 3, pp. 104-118. Hazine (1999), ‘IMF Niyet Mektubu-Türkiye 9 Aral k 1999’, Ankara. Hendry, F.D., Pagan, A.J.R. & Sargan, D. (1984), Dynamic Specification, Zvi Griliches, Michael D. Intriligatori, derleyen. Handbook of Econometrics Vol: 1- 5, 18. bölüm, http://www1.elsevier.com/hes/books/02/menu02.html. Hepaktan, C.E. (2008), ‘Türkiye’nin Dönü üm Sürecinde D Ticaret Politikalar ’, 2. Ulusal ktisat Kongresi, 20-22 ubat, zmir, Türkiye.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
157
Hepsa , A. (2011), ‘Mali Politikalar n Sürdürülebilirli inin Yap sal K r lmal Periyodik Birim Kök Testi ile Analizi: Türkiye Örne i’, Do u Üniversitesi Dergisi, No: 12, Say : 1, ss. 32-45. Heselink, F. & Goldstein, W. (2000), The Role of IUCN-The Word Conservation Union-in Shaping Education for Sustainability, Education for a Sustainable Future, A Paradigm of Hope for the 21th Century, Edited by, Keith A. Wheeler & Anna Perrace Bijur. IMF (1998), Report of the Working Group on Transparancy and Accountability, Washington, IMF Publications. IMF (2002), Assessing Sustainability, Prepared by Policy Development and Review Department, International Monetary Fund, Washington D.C. IMF (2001), Manual on Fiscal Transparency, IMF Fiscal Affairs Department, International Monetary Fund: Washington D.C. Izquierdo, A. & Panizza, U. (2003), Fiscal Sustainability: Issues for Emerging Market Countries, Egyptian Economic Research Center Working Paper, No: 91. Johansen, S. & Juselius, K. (1990), ‘Maximum Likelihood Estimation and Inference on Cointegration-with Application to the Demand for Money’, Oxford Bulletin of Economics and Statistics, Vol: 52, pp. 169-210. Johansen, S. (1988), ‘Statistical Analysis of Cointegration Vectors’, Journal of Economic Dynamics and Control, Vol: 12, pp. 231-254. Johansen, S. (1991), ‘Estimation and Hypothesis Testing of Cointegration Vectors in Gaussian Vector Autoregressive Models’, Econometrica, Vol: 59, pp. 1551-1580. Joseph, S. A. (2008), ‘An Exploration of Alternative Methodologies for Assesing Debt and Fiscal Sustainability’, Journal of Business, Finance and Economics in Emerging Economies, Vol: 3, No: 2, pp. 176-216. Joseph, S. A. (2010), ‘Financing Recovery: Implications of Natural Disaster Expenditure on the Fiscal Sustainability of the Eastern Caribbean Currency Unit (ECCU) States’, Journal of Business, Finance and Economics in Emerging Economies, Vol: 5, No: 2, pp. 39-80. Kalyoncu, H. (2005a), Bütçe Aç klar n n Sürdürülebilirli i: Avrupa Birli i Üyesi Ülkeler ve Türkiye Üzerine Bir Uygulama, Yay nlanmam Doktora Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana.
158
Türkiye Bankalar Birliği
Kalyoncu, H. (2005b), ‘Fiscal Policy Sustainability: Test of Intertemporal Borrowing Constraints’, Applied Economics Letters, Vol: 12, pp. 957-962. Karaca, O. (2003), ‘Türkiye’de Enflasyon Büyüme li kisi: Zaman Serisi Analizi’, Do u Üniversitesi Dergisi, Cilt: 4, Say : 2, ss. 247-255. Karakayal , H. (2003), ‘Türkiye Ekonomisinin Yap sal De i imi’, 2. Bas m, Güleç Matbaac l k, zmir. Karluk, R. (2010), ‘Turgut Özal’ n Ekonomi Politikalar Kapsam nda Krizlere Kar Uygulamaya Koydu u Ekonomi Politikalar ’, Turgut Özal Uluslararas Ekonomi ve Siyaset Kongresi – I, 15-16 Nisan, Malatya. Kazgan, G. (1995), Yeni Ekonomik Düzende Türkiye’nin Yeri, kinci Bask , Alt n Kitaplar Yay nevi, stanbul. Kazgan, G. (2008), Türkiye Ekonomisinde Krizler (1929-2001), Ekonomi Politik Aç s ndan Bir rdeleme, stanbul Bilgi Üniversitesi Yay nlar , kinci Bask . Keskin, A. (2005), Türkiye’de Kamu Aç klar n n Finansman ve Makroekonomik Etkileri, 1980-2004, Yay nlanmam Doktora Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Afyonkarahisar. K l ç, S. (2006), ‘Yeni Toplumsal ve Ekonomik Aray lar Sürecinde Sürdürülebilir Kalk nma’, Gazi Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 8, Say : 2, ss. 81-101. Kia, A. (2008), ‘Fiscal Sustainability in Emerging Countries: Evidence From Iran and Turkey’, Journal of Policy Modelling 30, No: 3, pp. 957-972. Kiran, B. (2011), ‘Sustainability of the Fiscal Deficit in Turkey: Evidence from Cointegration and Multi-Cointegration Tests’, Internatinal Journal of Sustainable, Vol: 3, No: 1, pp. 63-76. Krejdl, A. (2006), Fiscal Sustainability-Definition, Indicators and Assessment of Czech Public Finance Sustainability, Czech National Bank, Working Paper Series, Vol: 3, I: 6. Ku tepeli, Y. & Önel, G. (2005), Fiscal Deficit Sustainability with a Structural Break: An Application to Turkey, Eastern Mediterranean University, Review of Social, Economic and Business Studies, October. Landolfo, L. (2008), ‘Assessing the Sustainability of Fiscal Policies: Empirical Evidence from the Euro Area and The United States’, Journal of Applied Economics, Vol: XI, No: 2, pp. 305-326.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
159
Langenus, G. (2006), Fiscal Sustainability Indicators and Policy Design in the Face of Aging, Working Paper Research, National Bank of Belgium, No: 102, October. Ley, E. (2009), Fiscal (External) Sustainability, The World Bank, PREM, Economic Policy & Debt, February. Lim, C. & McAleer, M. (2002),‘Time Series Forecasts of International Travel Demand for Australia’, Tourism Management, Vol: 23, pp. 389-396. Lusinyan, L. & Thornton, J. (2009), ‘The Sustainability of South African Fiscal Policy: An Historical Perspective’, Applied Economics, Vol: 41, pp. 859-868. Mackiewicz, M. & Krajewski, P. (2009), ‘On the Mechanisms of Achieving Fiscal (Un)Sustainability: The Case of Poland’, Empirica, Vol: 36, pp. 445-460. MacKinnon, J.G. (1991), Critical Values for Cointegration Tests, in R.F. Engle and C.W.J. Granger (Eds.), Long-run Economic Relationships, Oxford: Oxford University Press. Maddala, G.S. & Kim, I. (1998), Unit Roots, Cointegrations, and Structural Change, Cambridge University Press, Cambridge, UK. Maddala, G.S. (2001), Introduction to Econometrics, Third Edition, John Wiley & Sons Ltd, England. Mahdavi, S. & Westerlund, J. (2010), Fiscal Stringency and Fiscal Sustainability in the American States: Panel Evidence, The Univers ty of Texas at San Antonio, College of Business Working Paper Series, October. Makin, A.J (2005), ‘Public Debt Sustainability and It’s Macroeconomic Implications in ASEAN-4’, ASEAN Economic Bulletin, Vol: 22, No: 3, pp. 284-296. Marks, V.S. (2004), ‘Fiscal Sustainability and Solvency: Theory and Recent Experience in Indonesia’, Bulletin of Indonesia Ecomomic Studies, Vol: 40, No: 2, pp. 227-242. Martin, G.M. (2000), ‘US Deficit Sustainability: A New Approach Based on Multiple Endogenous Breaks’, Journal of Applied Econometrics, Vol: 15, I: 1, pp. 83-105. Mello, L. (2008), ‘Estimating a Fiscal Reaction Function: The Case of Debt Sustainability in Brazil’, Applied Economics, Vol: 40, pp. 271-284.
160
Türkiye Bankalar Birliği
Mendoza, E. & Oviedo, P.M. (2003), Public Debt Sustainability Under Uncertainty, Washington, DC, Inter-American Development Bank. Minsky, H. (1977), ‘The Financial Instability Hypothesis: An Interpretation of Keynes and an Alternative to Standard Theory’, Nebraska Journal of Economics and Business, Vol: 16, pp. 5-16. Neaime, S. (2004), ‘Sustainability of Budget Deficits and Public Debt in Lebanon: A Stationary and Co-Integration Analysis’, Review of Middle East Economics and Finance, Vol: 2, No:1. Neck, R. & Sturm, J.E. (2008), Sustainability of Public Debt: Introduction and Overview, Sustainability of Public Debt, edited by Reinhard Neck and Jan-Egbert Sturm, Cesifo Seminar Series. Newey, W.K. & West, K.D. (1987), ‘A Simple Positive Definite Heteroskedasticity and Autocorrelation, Consistent Covariance Matrix,’ Econometrica, Vol: 55, pp. 703-708. O’Connell, S.A. & Zeldes, P.S. (1988), ‘Rational Ponzi Games’, International Economic Review, Vol: 29, I: 3, August, pp. 431-450. Ono, H. (2008), ‘Searching for Nonlinear Effects and Fiscal Sustainability in G-7 Countries’, Applied Economics Letters, Vol: 15, pp. 457-460. Orta Vadeli Program (OVP): 2007-2009, Kalk nma Bakanl , Ankara. Orta Vadeli Program (OVP): 2008-2010, Kalk nma Bakanl , Ankara. Orta Vadeli Program (OVP): 2010-2012, Kalk nma Bakanl , Ankara. Orhan, Z. & Erdo an, S. (2007), Para Politikas , Yaz t Da t m, Ankara. Önel, G. (2003), An Analysis of Turkish External Debt Sustainability: Test of Intertemporal Budget Constraint, Middle East Technical University, Economic Research Center, International Conference in Economics, September 6-9, 2003, Ankara, Turkey. Özatay, F. (1996), ‘The Lessons from the 1994 Crisis in Turkey: Public Debt Management and Confidence Crisis’, Yap Kredi Economic Review, Vol: 7, I: 1, pp. 21-38. Özatay, F. (2009), Enflasyon ve Para Politikas , Türkiye Ekonomisi, Yeni Yap (2000-2008) çinde, Ed. Nazende Özkaramete Co kun. Özatay, F. (2011), Finansal Krizler ve Türkiye, Do an Kitap, stanbul.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
161
Özcan, S.E. (2011), ‘Statik Mali Sürdürülebilirlik Analizleri’, Maliye Dergisi, Say : 160, Ocak-Haziran. Özmen, E. & Ko ar, Ç.D. (1998), ‘The Sustainability of Budget Deficits in Turkey with a Structural Shift’, METU Studies in Development, Vol: 25, I: 1, ss. 107-127. Pasten, C.R. (2007), ‘A Note on Fiscal Deficit Sustainability in Chile’, 1833-1999, Panorama Socioeconomico, No: 35, pp. 160-167. Paya, M. (1998), Para Teorisi ve Para Politikas , Filiz Kitabevi, stanbul. Payne, J.E., Mohammadi, H. & Cak, M. (2008), ‘Turkish Budget Deficit Sustainability and the Revenue-Expenditure Nexus’, Applied Economics, 40, pp. 823-830. Pearce, D.W. & Turner, R.K. (1991), Economics of Natural Resources and the Environment, Baltimore. Perron, P. (1989), ‘The Great Crash, the Oil Price Shock and the Unit Root Hypothesis’, Econometrica, Vol: 57, pp. 1361-1401. Phillips, P.C.B. & Perron, P. (1988), ‘Testing For a Unit Root in Time Series Regression’, Biometrica, Vol: 75, pp. 335-346. P nar, A. (1998), ‘A Model of Government Expenditures in Turkey’, Yap Kredi Economic Review, Vol: 9, No: 2, pp. 55-71. P nar, A. (2010), Maliye Politikas , Teori ve Uygulama, Naturel Yay nc l k, Ankara. Puah, C.H., Lau, E. & Teo, H.F. (2011), Testing Budget Sustainability in Sarawak State, Internatinal Conference on Business and Economic Research ( ICBER 2011) Proceeding. Quintos, C.E. (1995),‘Sustainability of the Deficit Process with Structural Shifts’, Journal of Business and Economic Statistics, Vol: 13, I: 4, pp. 409-417. Red epagi , S. & Llorca, M. (2007), ‘Does Politics Matter in the Conduct of Fiscal Policy? Political Determinants of the Fiscal Sustainability: Evidence from Seven Individual Central and Eastern European Countries (CEEC)’, Panoeconomicus, Vol: 4, pp. 489-500. Rubio, O.B., Roldon, C.D. & Esteve, V. (2006), ‘Is the Budget Deficit Sustainable When Fiscal Policy is Non-Linear? The Case of Spain’, Journal
162
Türkiye Bankalar Birliği
of Macroeconomics, Vol: 28, pp. 596-608. Sachs, J. (2002), ‘Resolving the Debt Crisis of Low-Income Countries’, Brookings Papers on Economic Activity, No:1, pp. 257-286. Sa ba , . & en, H. (2003), ‘Vergi Gelirleri ile Kamu Harcamalar Aras ndaki Nedensellik li kisi: Literatüre Bir Bak ’, Vergi Dünyas , Y l: 22, Say : 258,
ubat, ss. 137-144. Sakuragawa, M. & Hosono, K. (2010), ’Fiscal Sustainability of Japan: A Dynamic Stochastic General Equilibrium Approach’, The Japanese Economic Review, Vol: 61, No: 4, pp. 517-537. Sayg l , ., Cihan, C. & Yurto lu, H. (2002), Türkiye Ekonomisinde Sermaye Birikimi, Büyüme ve Verimlilik: 1972-2000, DPT Ekonomik Modeller ve Stratejik Ara t rmalar Genel Müdürlü ü, Aral k, Ankara. Serper, Ö. (1986), Uygulamal statistik, Filiz Kitabevi, stanbul. Sevüktekin, M. & Nargeleçekenler, M. (2007), Ekonometrik Zaman Serileri Analizi, Nobel Yay n Da t m, Ankara. Smith, G. & Zin, S. (1991), ‘Persistent Deficits and the Market Value of Government Debt’, Journal of Applied Econometrics, Vol: 6, pp. 31-44. Song, H. & Witt, S.F. (2000), Tourism Demand Modelling and Forecasting: Modern Econometric Approaches, Netherlands: Pergamon. Sönmez, S. (2009), Türkiye Ekonomisinde Neoliberal Dönü üm Politikalar ve Etkileri, çinde Sinan Sönmez & Nergis Mütevellio lu (Der.), Küreselle me, Kriz ve Türkiye’de Neolibaral Dönü üm. Sönmez, S. (2011), Kamu Maliyesinin Sürdürülebilirli i, Mali Disiplin ve Sosyal Yurtta l k, çinde Abuzer P nar, Ahmet Ha im Köse & Nihat Falay (Der.), Kriz ve Maliye Dü üncesinde De i im, ‘ zzettin Önder’e Arma an’, Sosyal Ara t rmalar Vakf , Mart. Stoian, A., Campeanu, E. & Roman, M. (2007), Fiscal Sustainability Based on Reaction Function: Case Study Romania, Paper Presented at International Conference on Macroeconomic Analysis and International Finance, Rethymno.
ahbaz, Ü. (2007), Zaman Serilerinde Nedensellik Analizi (Türkiye’de Ekonomik Büyüme ve Turizm Gelirleri Aras ndaki li kinin Nedensellik Analizi), Yüksek Lisans Tezi, Eski ehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
163
en, H. & Demirhan, E. (2003), Para Kurulu Sistemi Türkiye için Bir Çözüm Olabilir mi?, Türkiye Odalar ve Borsalar Birli i Yay n , Ankara.
en, H. (2003), Teori ve Uygulamada Senyoraj, Ekin Kitabevi, Bursa.
en, H., Sa ba , . & Keskin, A. (2007), Bütçe Aç klar ve Aç k Finansman Politikas : Teori ve Türkiye Uygulamas , Gözden Geçirilmi ve Geni letilmi 2. Bask , Orion Yay nevi, Ankara.
en, H., Sa ba , . & Keskin, A. (2010), ‘Türkiye’de Mali Sürdürülebilirli in Analizi: 1975-2007’, Maliye Dergisi, Say : 158, Ocak-Haziran, ss. 103-123. Taban, S. (2011), Küresel Finans Krizi Öncesi ve Sonras Dönemde Türkiye’de Ekonomik Büyümenin Dinamikleri’, Seta Analiz, Say : 37, Mart. Talvi, E. & Vegh, C. (1998), Fiscal Policy Sustainability: A Basic Framework, Ceres, Documentos De Trabajo. Tanner, E. & Liu, P. (1994), ‘Is the Budget Deficits Too Large?: Some Further Evidence’, Economic Inquiry, Vol: 32, pp. 511-518. Tanzi, V. (1978), Inflation, Real Tax Revenue, and the Case for Inflationary Finance: Theory with an Application to Argentina, IMF Staff Papers, 25(3), pp. 417-451. Tar , R. (2008), Ekonometri, 5. Bask , Avc Ofset, stanbul. Ta ar, M.O. (2010), ‘Türkiye’nin Güçlü Ekonomiye Geçi Program ve Makro Ekonomik Etkilerinin Analizi’, Ni de Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 3, Say : 1. Turan, Z. (2011), ‘Dünyadaki ve Türkiye’deki Krizlerin Ortaya Ç k Nedenleri ve Ekonomik Kalk nmaya Etkisi’, Ni de Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 4, Say : 1, ss. 56-80. Tunçsiper, B. & Sürekçi, D. (2011), ‘Türkiye’de kiz Aç klar Hipotezinin Geçerlili inin Zaman Serisi Analizi’, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt/Vol: 11, Say /No: 3, ss. 103-120. TCMB (2002), Para Politikas Raporu 2001, Ankara. TCMB (2005), Enflasyon Hedeflemesinin Genel Çerçevesi ve 2006 Y l nda Para ve Kur Politikas , Bas n Duyurusu, 20 Aral k. Telatar, E., Bolato lu, N. & Telatar, F. (2004), ‘A New Approach on Testing the Behaviour of the Goverments Towards Sustainability of Fiscal Policy
164
Türkiye Bankalar Birliği
in a Small-Open and Politically Instable Economy’, Applied Economics Letters, Vol: 11, pp. 333-336. TÜS AD (1996), Türkiye'de Kamu Harcamalar ve Kamu Borçlanmas : Mali Disiplin Gere i Üzerine Gözlem ve Öneriler, TÜS AD Yay n , Ankara. Ucal, M. & Alici, A. (2010), ‘Is Fiscal Policy Sustainable in Turkey’, Emerging Markets Finance & Trade, Vol: 46, I: 1, May-June, pp. 83-93. Uctum, M. & Wickens, M. (2000), ‘Debt and Deficit Ceilings, and Sustainability of Fiscal Policies: An Intertemporal Analysis’, Oxford Bulletin of Economic Research, Vol: 62, I: 2, pp. 197-222. Uctum, M., Thurston, T. & Uctum, R. (2006), ‘Public Debt, the Unit Root Hypothesis and Structural Breaks: A Multi-Country Analysis’, Economica, Vol: 73, pp. 129-156. Uygur, E. (2001), ‘Krizden Krize Türkiye: 2000 Kas m ve ubat Krizleri’, Türkiye Ekonomi Kurumu Tart ma Metni, http://www.econturk.org. Von Hagen, J. (2007), Fiscal Policies and Sustainability of Public Finances in the European Union, in Erem Ba ç , Sübidey Togan and Jürgen Von Hagen (Eds.), Macroeconomic Policies for EU Accession, Cheltenham, Edward Elgar, pp. 18-49. WCED, (1987), Our Common Future, Oxford University Press, New York. Yakupo lu, A. (2010), ‘Merkez Bankas ’n n 2002-2009 Y llar Aras nda Uygulad Para Politikas ve Kur Rejiminin Genel Bir Analizi’, Maliye-Finans Yaz lar, Y l: 24, Say : 88, Temmuz. Yay, G.G. (2002),‘Türkiye’de ve Meksika’da stikrar Programlar n n Kar la t r lmas : 1980-2001’, Küreselle me Emek Süreçleri ve Yap sal Uyum, (7. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi), Türk Sosyal Bilimler Derne i, ss. 167-215, Ankara. Yeldan, E. (1994), Türk Ekonomisinde Krizin Olu umu 1990-1993: ‘Bir Genel Denge Analizi’, Ankara. Yeldan, E. (2001), Küreselle me Sürecinde Türkiye Ekonomisi: Bölü üm, Birikim ve Büyüme, leti im Yay nlar . Yeldan, E. (2003), ‘Türkiye Ekonomisinde Finansal Serbestle tirme ve ktisadi Art n Da t m Süreçlerinde Devletin Rolü’, Sol Meclis Paneli, stanbul. Eri im Adresi: www.stradigma.com.
Mali Sürdürülebilirlik: Teori ve Türkiye Uygulaması
165
Yeldan, E. (2009), Finans Ça nda Eklemlenme Kal plar : Neoliberal Küreselle menin Çevresel Bir Ekonomisi Olarak Türkiye Örne i, çinde Sinan Sönmez & Nergis Mütevellio lu (Der.), Küreselle me, Kriz ve Türkiye’de Neolibaral Dönü üm. Yeldan, E. (2011), Ekonomide kiz-Hedefleme Dönemi: Enflasyon Hedeflemesi ve Mali Kural n S n fsal Kökenleri, çinde Abuzer P nar, Ahmet Ha im Köse & Nihat Falay (Der.), Kriz ve Maliye Dü üncesinde De i im, ‘ zzettin Önder’e Arma an’, Sosyal Ara t rmalar Vakf , Mart. Yentürk, N. (2005), Körlerin Yürüyü ü: Türkiye Ekonomisi ve 1990 Sonras Krizler, stanbul Bilgi Üniversitesi Yay nlar , stanbul. Yereli, A.B., Seçilmi , .E. & Ba aran, A. (2007), ‘Shadow Economy and Public Debt Sustainability in Turkey’, Economic Annals, Vol: 52/173, pp. 85-104. Yeyati, E.L. & Sturzenegger, F. (2007), A Balance–Sheet Approach to Fiscal Sustainability, Center for International Development at Harvard University, Working Paper, No: 150, October. Y lanc , V. & Özcan, B. (2008), ‘External Debt Sustainability of Turkey: A Nonlinear Approach’, International Research Journal of Finance and Economics, Issue, 20. Y ld r m, K. & Karaman, D. (1999), Makroekonomi, Anadolu Üniversitesi, E itim, Sa l k ve Bilimsel Ara t rma Çal malar Vakf , Yay n No: 145, Eski ehir. Y ld r m, E. & Y ld r m, R. (2002), ‘1980 Sonras Uygulanan Maliye Politikalar ve Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Etkileri’, Türkiye’de 1980 Sonras Mali Politikalar çinde, XVI. Türkiye Maliye Sempozyumu, 28-31 May s 2001/Antalya. Yol, M.A. (2009), ‘Testing the Sustainability of Current Account Deficits in Developing Economies: Evidence from Egypt, Morocco, and Tunisia’, The Journal of Developing Areas, Vol: 43, No:1, pp. 177-197. nternet siteleri: www.bumko.gov.tr www.hazine.gov.tr www.maliye.gov.tr www.muhasebat.gov.tr www.tcmb.gov.tr www.tuik.gov.tr www.dpt.gov.tr/Kalkinma.portal
Nispetiye CaddesiAkmerkez B3 Blok Kat 13
Etiler 34340 ‹stanbulTel: 0212 282 09 73
Faks: 0212 282 09 46E-posta: [email protected]
www.tbb.org.tr
ISBN 978-605-5327-23-1 (Basılı)
ISBN 978-605-5327-22-4 (Elektronik)
TÜRK‹YE BANKALAR B‹RL‹⁄‹
Top Related