Tipik Bir Apartmanın Matematiği: ADA APARTMANI (Çinici Mimarlık)

6
MİMARLIK ELEŞTİRİSİ 34 M‹MARLIK 369 Can Çinici’nin Ada Apartmanı’nın 1 “matematiğini” anla- mak üzerine olan bu yazı, onu biçimlendiren ilkeleri, bileşenleri ve aralarındaki ilişkileri tartışarak somutlaş- tırmayı amaçlar. Burada, “matematik” kelimesi, Colin Rowe’un “Mathematics of the Ideal Villa” 2 (İdeal Villa’nın Matematiği) başlıklı makalesine gönderme yapılarak bilinçli kullanılmıştır. Rowe makalesinde, Palladio ve Le Corbusier’nin iki evini, Villa Foscari (Malcontenta, 1550) ve Villa Stein’ı (Garches, 1927) karşılaştırır. Rowe, 16. yüzyılın “ideal yaşamı” için model kabul edilen Palladio’nun “ideal villa”sındaki mimari kompozisyonunun “matematiğini”; üçlü mekânsal bölünmenin (tripartite division) mantığını, “oranlarını” ve “ritmini” Le Corbusier’nin “yaşamak için makina” olarak tanımladığı erken 20. yüzyıl evinin, Villa Stein’ın matematiği ile ilişkilendirir. Burada, benim için öncelikli konu bu ilişkilendirmeden ziyade, inşa edildik- leri dönemin değerleri çerçevesinde, mimari tutum ve söylemleriyle ayrıcalıklı bir konuma sahip olan bu yapı- ların “matematiği” ile ne kastedildiğidir. Bu yazıda, Rowe’daki “ideal” olana karşın “tipik” gelir. “Tipik” ile kastedilen, şehirlerde özellikle sıradan konut alanlarının fiziksel dokusunu oluşturan ve kalitesini belirleyen “tek parsel üzerinde bina” yapma mesele- sidir. Bu anlamda “tipik bir apartmanın matematiği” tek parsel üzerinde yükselen bir apartmanın matematiğidir. Bu yazının konusunu oluşturan Ada Apartmanı, İstanbul’da yüksek yoğunluklu apartmanların yer aldı- ğı bir bölgede, Bostancı’da tek köşe parsel üzerine inşa edilmiştir. (Resim 1) Buradaki matematik, mima- ri kompozisyonun mantığına, oranlara, ölçeklendirme- ye, deneyime, kamusallığa ve şehre dair algısal ve kavramsal bir matematiktir. Klasik gelenekten gelen “oran”, “ölçek”, “hizalama”, “disiplin” meselelerini, salt bir geometrik düzen kaygısı gütmeden sahiplenen Çinici, algısal ve kavramsal anlamda yeni bir bağla- ma oturtur. Ada Apartmanı’nın matematiğini kuran da öncelikle bu meselelerdir. Bu sahiplenmenin gerekçesi, mimarın yakın çevrede tespit ettiği, mevcut imar duru- munun yarattığı mimari problemlerdir: “Oransızlık” ve “tanımsızlık”. Oransızlık “parsel boyutları, çekme mesa- feleri ve yoğunluk arasındaki uyumsuzluktan” kaynak- lanırken, tanımsızlık “zemin katlarda dükkân ve konut işlevleri arasındaki kararsızlığın” ortaya çıkardığı bir durumdur. 3 Çinici, çevrede gözlemlediği “oransızlıklardan uzak kalmayı” metrekare kaybetmeden; “arsaya özgü imar durumunun elverdiği en geniş alanı elde ederek, günü- müzde geçerli olan gayrimenkul kodlarına uyarak üç oda ve bir yaşama mekânlı en çok sayıda konut elde ederek” hedefler. 4 Çünkü burada bahsedilen “oran” salt büyüklük meselesi değildir. “Mevcut imar şartları- nın tanıdığı olanakları iyi kullanmak” 5 ise bina kütlesi- nin “netliğine” ve üzerinde yer aldığı parselle ilişkilene- rek sokağa, yani şehre katılmasına dair bir matemati- ğin kararıdır. Çinici, imar şartlarıyla ve gayrimenkul kodlarıyla uzla- şıyor görünürken, aslında onlarla ilgili tüm yargıları “krize” sokar, çünkü mevcut mimari araçlar ve uygula- malar problemlere çözüm üretemediği gibi onları göl- gelemektedir. Burada olumlu bir kavram olarak ele alı- nan “kriz” 6 , çözüm için daha önceden bulunan araçla- Tipik Bir Apartmanın Matematiği: ADA APARTMANI Berin F. Gür * Berin F. Gür Doç. Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü Bostancı’da tipik bir apartman dokusu içinde köşe parselde konumlanan Ada Apartmanı, 2012 Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri’nde “Yapı Dalı” ödül adayı idi. Kentlerin sıradan konut alanlarının fiziksel dokusunu oluşturan tek parsel ölçeğinde yerleşen yapıyı, Colin Rowe’un “ideal” tanımının karşıtı olarak “tipik” kavramı çerçevesinde değerlendiren yazar, yapının kodlarını çözümlüyor. 1. 2012 / 13. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri’nde “Yapı Dalı Ödül Adayı” olan Ada Apartmanı, 2008-2010 yılları arasında inşa edilmiş, mimari projesi Can Çinici (Çinici Mimarlık Ltd.) tarafından yapılmıştır. Selim Koytak yardımcı mimar olarak ekipte yer almıştır. 2. Rowe, 1987. Makale ilk olarak 1947 yılında “The Mathematics of the Ideal Villa: Palladio and Le Corbusier Compared” başlığıyla Architectural Review dergisinde yayımlanmıştır. 3. Çinici, 2010, s.40. 4. Çinici, 2010, s.38. 5. Çinici, 2010, s.40. 6. “Kriz” kavramının farklı tanımları için bakınız: Arendt, 1977. 1. Ada Apartmanı Fotoğraf: Cemal Emden

Transcript of Tipik Bir Apartmanın Matematiği: ADA APARTMANI (Çinici Mimarlık)

MİMARLIK ELEŞTİRİSİ

34 M‹MARLIK 369

Can Çinici’nin Ada Apartmanı’nın1 “matematiğini” anla-mak üzerine olan bu yazı, onu biçimlendiren ilkeleri, bileşenleri ve aralarındaki ilişkileri tartışarak somutlaş-tırmayı amaçlar. Burada, “matematik” kelimesi, Colin Rowe’un “Mathematics of the Ideal Villa”2 (İdeal Villa’nın Matematiği) başlıklı makalesine gönderme yapılarak bilinçli kullanılmıştır.

Rowe makalesinde, Palladio ve Le Corbusier’nin iki evini, Villa Foscari (Malcontenta, 1550) ve Villa Stein’ı (Garches, 1927) karşılaştırır. Rowe, 16. yüzyılın “ideal yaşamı” için model kabul edilen Palladio’nun “ideal villa”sındaki mimari kompozisyonunun “matematiğini”; üçlü mekânsal bölünmenin (tripartite division) mantığını, “oranlarını” ve “ritmini” Le Corbusier’nin “yaşamak için makina” olarak tanımladığı erken 20. yüzyıl evinin, Villa Stein’ın matematiği ile ilişkilendirir. Burada, benim için öncelikli konu bu ilişkilendirmeden ziyade, inşa edildik-leri dönemin değerleri çerçevesinde, mimari tutum ve söylemleriyle ayrıcalıklı bir konuma sahip olan bu yapı-ların “matematiği” ile ne kastedildiğidir.

Bu yazıda, Rowe’daki “ideal” olana karşın “tipik” gelir. “Tipik” ile kastedilen, şehirlerde özellikle sıradan konut alanlarının fiziksel dokusunu oluşturan ve kalitesini belirleyen “tek parsel üzerinde bina” yapma mesele-sidir. Bu anlamda “tipik bir apartmanın matematiği” tek parsel üzerinde yükselen bir apartmanın matematiğidir.

Bu yazının konusunu oluşturan Ada Apartmanı, İstanbul’da yüksek yoğunluklu apartmanların yer aldı-ğı bir bölgede, Bostancı’da tek köşe parsel üzerine inşa edilmiştir. (Resim 1) Buradaki matematik, mima-ri kompozisyonun mantığına, oranlara, ölçeklendirme-ye, deneyime, kamusallığa ve şehre dair algısal ve kavramsal bir matematiktir. Klasik gelenekten gelen “oran”, “ölçek”, “hizalama”, “disiplin” meselelerini, salt bir geometrik düzen kaygısı gütmeden sahiplenen Çinici, algısal ve kavramsal anlamda yeni bir bağla-ma oturtur. Ada Apartmanı’nın matematiğini kuran da

öncelikle bu meselelerdir. Bu sahiplenmenin gerekçesi, mimarın yakın çevrede tespit ettiği, mevcut imar duru-munun yarattığı mimari problemlerdir: “Oransızlık” ve “tanımsızlık”. Oransızlık “parsel boyutları, çekme mesa-feleri ve yoğunluk arasındaki uyumsuzluktan” kaynak-lanırken, tanımsızlık “zemin katlarda dükkân ve konut işlevleri arasındaki kararsızlığın” ortaya çıkardığı bir durumdur.3

Çinici, çevrede gözlemlediği “oransızlıklardan uzak kalmayı” metrekare kaybetmeden; “arsaya özgü imar durumunun elverdiği en geniş alanı elde ederek, günü-müzde geçerli olan gayrimenkul kodlarına uyarak üç oda ve bir yaşama mekânlı en çok sayıda konut elde ederek” hedefler.4 Çünkü burada bahsedilen “oran” salt büyüklük meselesi değildir. “Mevcut imar şartları-nın tanıdığı olanakları iyi kullanmak”5 ise bina kütlesi-nin “netliğine” ve üzerinde yer aldığı parselle ilişkilene-rek sokağa, yani şehre katılmasına dair bir matemati-ğin kararıdır.

Çinici, imar şartlarıyla ve gayrimenkul kodlarıyla uzla-şıyor görünürken, aslında onlarla ilgili tüm yargıları “krize” sokar, çünkü mevcut mimari araçlar ve uygula-malar problemlere çözüm üretemediği gibi onları göl-gelemektedir. Burada olumlu bir kavram olarak ele alı-nan “kriz”6, çözüm için daha önceden bulunan araçla-

Tipik Bir Apartmanın Matematiği: ADA APARTMANI

Berin F. Gür*

Berin F. GürDoç. Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü

Bostancı’da tipik bir apartman dokusu içinde köşe parselde konumlanan Ada Apartmanı, 2012 Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri’nde “Yapı Dalı” ödül adayı idi. Kentlerin sıradan konut alanlarının fiziksel dokusunu oluşturan tek parsel ölçeğinde yerleşen yapıyı, Colin Rowe’un “ideal” tanımının karşıtı olarak “tipik” kavramı çerçevesinde değerlendiren yazar, yapının kodlarını çözümlüyor.

1. 2012 / 13. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri’nde “Yapı Dalı Ödül Adayı” olan Ada Apartmanı, 2008-2010 yılları arasında inşa edilmiş, mimari projesi Can Çinici (Çinici Mimarlık Ltd.) tarafından yapılmıştır. Selim Koytak yardımcı mimar olarak ekipte yer almıştır.2. Rowe, 1987. Makale ilk olarak 1947 yılında “The Mathematics of the Ideal Villa: Palladio and Le Corbusier Compared” başlığıyla Architectural Review dergisinde yayımlanmıştır.3. Çinici, 2010, s.40.4. Çinici, 2010, s.38.5. Çinici, 2010, s.40. 6. “Kriz” kavramının farklı tanımları için bakınız: Arendt, 1977.

1. Ada Apartmanı

Foto

ğraf

: Cem

al E

mde

n

sol.indd 2 12/20/12 1:17 PM

M‹MARLIK 369 35

rı ve verilen cevapları yok sayarak, önyargıların üstü-nü örttüğü gerçek problemi, problemin özünü görmek, onu yeniden tanımlamak ve böylece yeni mimari araç-lar ve çözümler üretmek için bir fırsat olarak görülme-lidir. Mimar ancak bu yolla, “her biri farklı büyüklük ve geometride olan parsellerden oluşan, aşırı bürokra-tik ve sayısal kriterlerle çalışan, ancak hiçbir kentsel mimari öngörüye dayanmayan imar planlarıyla”7 üreti-len şehre karşı mimari bir eleştiri yapabilir. Kriz ve eleş-tirinin bu anlamda birlikteliği, mimari bir değer üretimi-nin de yolunu açar.

Ada Apartmanı’nın matematiğini, onu kuran bileşenleri ve ilişkileri (bağıntıları) belirleyen ilkeleri üzerinden tar-tışacağım. Giriş kotunda, kamusal-ve-özel arasındaki geçişleri ara mekânlarla ölçeklendirerek bireyin dene-yimini kuran ve binayı şehre entegre eden de bu mate-matiğin ilkeleri ve bileşenleridir.

İLKELER

Dar ve geniş olmak üzere iki taşıyıcı akstan kurulan plan-da, asansör kovası merkezde yer alırken, yan komşu binaya bakan cephedeki dar aksta ıslak hacimler ve merdiven kovaları, sokak cephelerine bakan geniş aks içerisinde odalar ve salon çözülür. Taşıyıcıların cephe-lere alınması planı özgürleştirirken, kat planlarının oda sayılarına göre farklılaşmasına da imkân tanır. (Resim 2) “Bina kütlesi dikdörtgenler prizması ile sınırlı tutuldu ve çıkma yapılmadı”8 diyen Çinici, prizma kutunun netli-ğinden asla taviz vermeyen bir tutumla, bütünden deta-ya tipik bir apartmanın matematiğini kurarken şu ilkele-ri benimser:

Ölçeklendirme ve Oran: Salt mekânsal ve geometrik olmayan, aynı zamanda algısal olarak da binayı ölçe-ğe ve doğru oranlara getirme çabasıdır. Bu anlamda, ölçek ve oran bireyin yapıyı nasıl deneyimlediği ile doğ-rudan ilgilidir. Bireyin deneyimi üzerinden Çinici, binada kamusal-ve-özel arasında ölçeklendirmeye giderek bir dizi ara mekân, yani eşikler üretir.

Hizalama ve Disiplin Etme: Mimarın “formu nefessiz bırakmadan ve aşırı estetikleştirmeden”9, yapıyı kuran elemanları hizalama ve planı ve kütleyi disipline etme meselesi geometrik bir düzen arayışının çok ötesinde-dir. Bireyin fasılalarla (intervals) deneyimlediği binada hizalama, farklı derinlikteki mimari elemanları birbirine referansla konumlandırarak bir dizi mekânsal katman üretir ve mekânın derinliğini arttırır. BİLEŞENLER

Yukarıda bahsettiğim ilkeler üzerinden binanın matema-tiğini kuran temel bileşenler “prizma kutu” ve girişi oluş-turan “giriş saçağı” ve “giriş podyumu / platformu”dur. Bileşenleri tek tek ve birbirleriyle olan ilişkileri üzerinden tartışmak, tek parsel üzerinde yükselen bir apartmanın şehir ile kurduğu denklemi bize okutacaktır.

Prizma Kutu: Mimar Bostancı’da, daha az katlı, açık ve kapalı çıkma-ları olan bir bina yerine, deprem yönetmeliği çerçeve-sinde her türlü çıkmanın yasaklandığı çok katlı bir bina

yapmayı tercih etmiştir. Prizma kutudan taviz vermeyen Çinici’nin, çıkma yapmadan bu kutunun sınırları içinde kalarak netliğini, dinginliğini ve kaba-blok (solid mass-block) etkisini koruyan binası, kapalı ve açık (balkonlar) çıkmalarıyla dallanıp saçaklanan çevre binaların aksine hafızada kolayca yer eder. Çıkmaların olmaması, yapı-nın kütlesel etkisini daha da kuvvetlendirir.

Ada Apartmanı, prizma kutu kütlesi ve oransal ola-rak dikkati çekecek şekilde sadece tek katta yapılan “boşaltma” ile bize, Mies van der Rohe’nin Seagram Ofis Binası’nı hatırlatır. (Resim 3) Apartman, kat yüksek-liği, büyüklük ve işlev anlamında Seagram Binası’ndan çok farklı olmakla beraber kavramsal anlamda ilişkilen-dirilebilir.

7. Çinici, 2010, s.38.8. Çinici, 2010, s.40.

9. Can Çinici’yle yaptığım söyleşiden,

13.10.2012, İstanbul.

2. Planlar

Kay

nak:

Çin

ici M

imar

lık

3. Seagram Ofis Binası

1958

, Mie

s va

n de

r R

ohe

sol.indd 3 12/20/12 1:17 PM

Mies’in kolonlar üzerine oturan çok katlı ofis binası, yerden koparılmış ve fakat kütlesinin oranları nedeniy-le yere yakın okunur. Ada Apartmanı ise, masif yüzey-lerin sürekliliğinin kazandırdığı kütlesel etkiyi kaybet-meden yere basar. “Modern hareketin” taşıyıcı ve taşı-yıcı olmayan öğeleri birbirine “yabancılaştıran” tutu-muna karşın bu öğeleri kaynaştıran bir tutum izleyen Çinici, özellikle giriş kotunda, taşıyıcıları taşıyıcı olma-yan yüzeylerle uygun oranlara getirir. Bina, giriş kottaki boşaltmaya rağmen yerden çıkan kaba-blok kütle etki-sine sahip olur. (Resim 4) Cephenin taşıyıcı strüktürel sistem olarak çalıştığı kaba-blok bina, klasik gelenekle de ilişkilendirebileceğimiz “brütalist” bir kalite kazanır-ken, klasik gelenekten farklı olarak tasarımcıya ve kulla-nıcıya nefes aldıran bir “esneklik” sunar. 2 veya 3 odalı farklı kat planları üretecek şekilde tasarlanan cephe, hem kendini arkasındaki plandan özgürleştirir, hem de plana esneklik getirir; içeriyi, yani oda bölünmelerinde-ki çeşitlenmeleri dışarıda okutmadan (çünkü o katın kaç odalı olduğu önemli değildir) kaba-blok görünümü güç-lendirecek şekilde biçimlenir. Farklı renklerde kodla-nan masif yüzeylerin birbirlerine göre önde veya geri-de konumlanması, cam yüzeylerin ise daha geride yer alması sonucunda, birbiri arkasına dizilmiş farklı yüzey-lerin ürettiği cephede derinlikler oluşur. (Resim 5)

Kaba-blok görünüm için, yan ve arka komşu bina cep-helerinde beyaz sıvalı geniş masif yüzeyler kullanılırken, sokak cephelerinde beyaz sıva ve gri seramik kaplı masif yüzeyler birarada kullanılır. Cephe birleşimlerin-de devam ettirilen beyaz masif yüzeylerin bitiştiği sokak cephelerinde kısmen çözülmesiyle elde edilen “kafes”, beyaz yüzeyleri devam ettirerek onu, kutuyu “sararak” oluşturan sürekli tek bir yüzey gibi okutur. (Resim 6) Beyaz sıvayla kendini okutan kafesin ve gri seramik kaplı yüzeylerin “2 katta 1”10 tekrar ederek oluşturduğu “örgü-yüzey cephede”, konstrüksiyon elemanları birbi-rine bağlanıp bütünleşik olarak çalıştırılır. “2 katta 1” tek-rar eden örgü, “oran” ve “ölçek” meselesidir;11 11 katlı binada hem algısal hem de geometrik olarak oranları ve ölçeği yakalamak için maksatlı yapılmıştır.

Cepheler ve bahçe peyzajı arasında da birbirini des-tekleyen bir tutum vardır: Beyaz masif yüzeyler zemin-de açık otopark alanını tanımlayan “sert peyzaj” ola-rak devam ederken, “örgü-yüzey cephelerin” baktığı “yumuşak peyzaj”, binanın yeşil alanlarını tanımlar.

Giriş: Ada Apartmanı’nda “saçak” ve “podyum / platform”un oluşturduğu giriş, salt işlevsel olmanın çok ötesin-de öncelikle “eleştirel mimari bir metindir”12. Girişin “metinsel” (textual) yapısını aşağıda, “saçak”, “podyum / platform”, ve “giriş deneyimi” başlıkları altında aça-cağım. Bu noktada, mimarın köşe parselde girişi nasıl tasarladığı üzerine düşünmek, girişin metinsel karakte-rini anlamamıza yardımcı olacaktır.

Çinici, köşe parsele konumlanmış binanın girişini ilk akla gelebilecek seçenekler olan iki sokağın kesişti-ği köşeden veya sokağa bakan cephelerden almak yerine yan komşu bina cephesinden alır. Bu giriş, Ankara’da özellikle bir dönem yaygın olarak uygulanan yandan giriş alan apartmanları hatırlatır. Bu uygulama-nın getirdiği avantaj, apartmanın kamusal (sokak) cep-hesini giriş alarak bölmemek, bu cepheyi bütün tutabil-mektir. Yandan giriş, istenen durumlarda giriş kotunda sokak cephesi boyunca ticari kullanımlara da olanak sağlamaktadır. Yarattığı problem ise apartmana girişte, sokağa-kamusala sırtını dönerek özel alana ani bir sıç-rama yapmaktır.

Çinici’nin ticari ve konut işlevleri arasındaki “kararsız-lıktan kaynaklanan tanımsızlık” eleştirisini hatırlarsak, mimarın bu tercihinin arkasındaki gerekçenin giriş katı-nın ticari bir kullanım için boşaltılmasından çok daha ötede olduğu ortadadır. Girişi, saçağı ve platformu ile salt işlevsel olmanın ötesinde “mimari bir metin” duru-muna getiren de bu gerekçedir: Bütün binayı algıla-

36 M‹MARLIK 369

4. Seagram Ofis Binası ve Ada Apartmanı’nda “boşaltma” sonucunda elde edi-len kütle etkisi (Binalar kendi içinde oranlıdır, fakat bilinçli olarak aralarındaki büyüklük farkı gözardı edilmiştir.)

Üre

ten:

Ber

in F

. Gür

, Çiz

en: D

uygu

Tün

taş

5. Cepheye derinlik veren farklı yüzey katmanları

Foto

ğraf

: Cem

al E

mde

n

6. Beyaz masif yüzeylerin cephelerdeki sürekliliğiyle kazanılan kaba-blok görünüm. Sırasıyla, arka ve yan cephe; arka ve sokak cephesi; sokak cepheleri.

Üre

ten:

Ber

in F

. Gür

, Çiz

en: D

uygu

Tün

taş

10. Mehmet Kütükçüoğlu’nun Ada Apartmanı için yaptığı yorum (2011, s.29). Bakınız: Haziran 2011, “100 yüze”, XXI, sayı: 100, ss.26-48.11. Can Çinici’yle yaptığım söyleşiden, 13.10.2012, İstanbul.12. “Critical Architectural Text” üzerine daha kapsamlı tartışma için bakınız: Eisenman, 2003.

sol.indd 4 12/20/12 1:17 PM

tacak; sokağa, yan ve arka bahçelere bakış verecek şekilde yolu uzatıp “dolaylı bir giriş alarak geniş görüş alanını kapsayan bir giriş deneyimi”13 sunmak.

Saçak:Saçağın öncelikli işlevi girişi sokaktan başlayarak yön-lendirmektir. (Resim 7) Giriş kotta prizma kutunun hâkimiyetini kırarak odağın yerini değiştirir ve kendi üzerine kaydırır. Karşıt kütlesel hareketlerin aynı anda kullanıldığı Ada Apartmanı’nda, saçak yatay uzantı, priz-ma kutu ise düşey uzantıdır. Saçak yataylığıyla yük-sek yoğunluklu düşey kütleyi dengeler, insan ölçeği-ne getirir ve orantılar. (Resim 8) Prizma kutunun çizdi-ği katı sınırlara karşı duran ve fakat kutuyu hiç bozma-dan ona eklemlenen bu yatay uzantı, algısal ve dene-yimsel bir zorunluluktur. “Giriş sekansı binanın üst kotlarındaki yoğunluğu dengelemek üzere kasıtlı olarak

uzatılır”14 diyen Çinici için saçak, giriş deneyimini uzat-mak için gereklidir. Binaya girişte kamusal-ve-özel ara-sındaki sekansları ölçeklendirir; geçişleri tarifler ve ara mekânları kurgular.

Yatayda uzayan saçak, prizma kutuya bağlandı-ğı giriş kotunda yapıyı boşaltarak hafifletir. Böylece, parsel boyutları ve yoğunluk probleminden kaynak-lanan büyüklük (11 katlı blok) ve dolayısıyla ölçeksiz bina problemine çözüm getirir. Düşeyde devam eden kaba-blok etkisini, yatayda mekânı bahçeye, parse-lin çeperlerine ve sokağa doğru genişleterek denge-ler ve aynı zamanda sokağı giriş kotunda devam etti-rir. Boşaltmanın getirdiği mekânsal derinlik, sokaktan başlayarak devam eden bir dizi farklı mekânsal katma-nın aynı anda algılanmasına zemin hazırlar. Bu anlamda giriş kotu kullanıcıya çevrede tekrarlanan kalıptan farklı bir kamusallık algısı sunar.

Podyum / Platform: Saçak altından yükselerek gelen döşemenin devamın-da prizma kutunun sınırları içinde oluşturulan podyum / platform, binanın oturduğu zemini sokak kotundan ayıran ve bir anlamda su basman kotunu oluşturan bir “baza”dır. Prizma kutunun beyaz sıvalı masif yüzeyle-riyle, kütlede sürekliliği okutacak şekilde birleşir; bod-rum kattaki mekânlara ışık almak üzere kutunun sınır-larının dışına çıkarak bahçe peyzajının bir parçası olur; ön bahçe cephesinde basamaklanarak süs havuzu-na dönüşür ve peyzaja karışır. (Resim 9) Giriş saçağı, kütle ve bahçe ile bütünleşerek sürekli bir yüzey oluş-turan podyum, Ada Apartmanı’nı bağımsız bir mima-ri nesne olarak yükseltirken, apartmanın yer aldığı tek parseli de vurgulayarak kendi “sınırlarını” sahiplenir (appropriation).

Mies’in Seagram binasını tekrar hatırlarsak, prizma kutu olarak ele alınan ofis binası, giriş katında kısmen boşal-tılarak önündeki yerden yükseltilmiş geniş plazaya açı-lır. Çok katlı ofis binasının sadece bir katta boşaltılması sonucunda ortaya çıkan kütle etkisi, binanın cephe ver-diği bulvardan geri çekilerek tanımladığı, zemini yüksel-tilmiş platform ile dengelenir. Aureli, Mies’in binasındaki

M‹MARLIK 369 37

7. Giriş Saçağı

Foto

ğraf

: Cem

al E

mde

n

8. Düşey ve Yatay Uzantı: Prizma Kutu ve Saçak

Üre

ten:

Ber

in F

. Gür

, Çiz

en: D

uygu

Tün

taş

9. Prizma kutunun beyaz masif yüzeyleriyle birleşen, bahçeye uzanan ve basamaklanarak peyzaja karı-şan giriş podyumu

Foto

ğraf

: Ber

in F

. Gür

13. Çinici, 2010, s.40. 14. Çinici, 2010, s.40.

sol.indd 5 12/20/12 1:18 PM

yerden yükseltilmiş bu giriş platformunu Yunan tapınak-larındaki “stylobate”in “soyut bir çevirisi” olarak yorum-lar.15

Benzer bir çağrışımı, Ada Apartmanı’nın podyumu da yapmaktadır. Yunan tapınaklarındaki yerden yüksel-tilmiş ve kolonların çevrelediği sürekli bir zemin olan

stylobate, tapınağın diğer elemanlarıyla orantılı ola-rak boyutlandırılır ve merkezde yer alan odayı (cella) çevreleyerek bu odaya girişi sağlar. (Resim 10) Ada Apartmanı’nda camlı giriş bölmesi, platform üzerinde kendini masif yüzeylerden ayrıştırarak okutan bir cella, yani özel alanı sınırlayan ve fakat geçirgen (transpa-rent) bir “oda”dır. Çerçevesiz olarak uygulanan cam yüzeylerin sürekliliği ve masif düşey ve yatay yüzeyler-le (duvarlar ve döşemeyle) birleşme detayı, bu “oda”yı platform üzerinde bağımsız mimari bir eleman olarak okutur. Cam yüzey, asansör kovasını saran yüzeyden öne çıkar, yüzeyler üst üste gelecek şekilde kaydırılır ve birleştirilir. Arada üçüncü bir malzeme olmadan yapılan bu birleşim, podyum üzerinde farklı derinlikteki mimari elemanları bireyin algısında “hizalar” ve giriş deneyimi-ni zenginleştirir. Beyazın bilinçli olarak kullanıldığı bina-da, asansör kovasının beyaz parlak yarı-yansıtan yüze-yi ve camın geçirgenliği üst üste çakışınca ortaya çıkan durum podyum üzerindeki bireyin odağını dağıtır: Arka veya ön planda olup algınıza giren her şey, yer değişti-rerek neyin önde neyin arkada olduğunu kestiremediği-niz bir durumla karşılaşırsınız. (Resim 11)

Cam yüzey, döşeme yüzeyleriyle (taban ve tavan) üçün-cü bir malzeme aracılığıyla koparak birleşir. Cam oda-nın birleşim detaylarıyla öne çıkan bağımsız algısına rağ-men platform yüzeyinin sürekliliği devam eder. Bu özel oda dışarıdan bağımsız bir cam kutu olarak okunurken içeri girdiğinizde çerçevesiz cam yüzeyler köşe algısını yok eder ve sürekli bir cam yüzeyin arkasından sokağı izlersiniz. Arkanızda bıraktığınız sokağın ve saçağın yan-sımasıyla sağlanan süreklilik, algıda çerçeveyi tamam-lar; arkada kalan sokak, saçak ve peyzaj elemanları ön plana gelir, giriş sekanslarını bütün olarak çerçeveler ve böylece farklı mekânsal katmanları aynı anda okur-sunuz. (Resim 12) Podyumu çevreleyen masif cephe yüzeylerindeki heykel / obje nişleri, stylobate üzeri-ne yerleştirilen özel / kutsal objeleri hatırlatan ve girişin “törensel”liğini güçlendiren ayrıntılardır.

Çinici’nin Ada Apartmanı’nda podyum / platform, üzerin-deki binanın ve dışarının (sokağın) deneyimlenmesi için-dir. Bu anlamda podyum, yakın çevreye, sokağa başka bir deyişle şehre verilen önemi gösteren bir jesttir. Yakın çevrede, parsel üzerindeki yapı sınırını bina çeperle-ri okuturken, Ada Apartmanı’nda podyum ile karşıt bir tavır alınır. Kendi sınırlarını sahiplenen podyum, bina ile üzerine oturduğu parsel arasındaki ilişkiyi kuran, fark-lı deneyim fasılalarını içeren ara mekân olarak çalışır.

GİRİŞ DENEYİMİ

Ada Apartmanı, bireye mekânsal derinlik algısını güç-lendiren bir giriş deneyimi sunar. Sokaktan yaklaşırken apartmanın bütününü algılayarak giriş saçağına ulaşırsı-nız. Parsel üzerinde de bilinçli olarak uzatılan bu hareket bir törene dönüşür; birey farklı derecelerdeki kamusallı-ğı deneyimleyerek özele ulaşır.

Giriş güzergâhı üzerinde sırasıyla; sokaktan yan bah-çeye saçağın altına girdiğinizde, sokağa sırtınızı dön-menize rağmen öncelikle yan ve arka bahçeyi ve komşu apartmanları, yani yakın çevrenizi (bir anlamda şehri) görmeye devam eder, giriş yapmak için 90 dere-

10. Yunan Tapınaklarındaki “stylobate”

Foto

ğraf

: Ber

in F

. Gür

, Üre

ten:

Ber

in F

. Gür

, Çiz

en: D

uygu

Tün

taş

11. Cam Oda’nın birleşim detayları ve üst üste çakışan mekânsal katmanlar

12. Cam Oda’nın içinden dışarısı; arka planın ön plana yansıtılmasıyla tamam-lanan çerçeve

Foto

ğraf

: Ber

in F

. Gür

, Üre

ten:

Ber

in F

. Gür

, Çiz

en: D

uygu

Tün

taş

15. Aureli, 2011, s.36.

38 M‹MARLIK 369

sol.indd 6 12/20/12 1:18 PM

den tanımlayan Çinici, yeni bir çözümün matematiğini, onu kurallaştırmadan, mimari formu “nefessiz” bırak-madan, şehri ve bireyi denklemin en önemli bileşenleri haline getirerek tasarlamıştır. Prizma kutunun belirledi-ği, bahçeye ve sokağa uzanan podyumun sahiplendiği “sınırlar”, binayı ve daha da önemlisi yakın çevredeki tanımsızlıkları üreten hâkim değerler sistemini kontrol ve disiplin altına almak içindir. Bu anlamda, mima-rın şehre karşı geliştirdiği tutum politik ve eleştireldir. Bu sınırların binaya atfettiği özellikler ise, kurallaşmış ölçütler olmaktan çok mimarlığın “istisnai ifadeleridir”. Mimarın göze sokmadan yaptığı ve ancak binayı dene-yimleyerek tespit edebileceğiniz bu ifadeler, “tipik tek bir parsel” üzerinde “atipik” bir deneyim dolayısıyla, “atipik bir apartman” üretmiştir. v

ce dönüş yaptığınızda ise sadece binaya odaklanırsı-nız. Saçağın prizma kutuya eklemlendiği tam bu nok-tada, mimarın karşı cephedeki masif duvarı hizalama-sıyla algınızdaki öncelikli nesne binanın kendisi, sokak ise arka planıdır. (Resim 13) Biraz ilerlediğinizde ise yerden yükseltilmiş podyum üzerinden sizi çevreleyen sokakları, dolayısıyla şehri algılarsınız ve sonrasında binaya girersiniz. (Resim 14)

Giriş kapısından apartmana giren kişi gerçekte içeride-dir ama algısal olarak dışarıdadır. Birbirini takip eden giriş sekanslarının “eleştirel metin” (critical text) yapısını oluşturan durum, “modernist” anlamda iç ve dışın birbi-rine karışmasından ziyade farklı mekânsal katmanların (sokakların, arka ve yan bahçelerin, binanın) aynı anda algılanmasını sağlayan mekândaki “derinlik” ve “şef-faflık” (transparency) yani “geçirgenlik”tir.16 Mekânsal derinlik ve geçirgenlik algıda muğlâklık (ambiguity) yaratarak binanın kütlesiyle getirdiği “kararlılığı” (sta-bility) “esnekleştirir” ve bina formuna “nefes aldırır”. Bahçe girişinden itibaren birbirine eklenerek çoğalan mekânsal katmanların (sırasıyla, sokak, ön bahçe, yan bahçe-ve-yan komşu bina, boşluk-ve-bina, arka bahçe-ve-arka komşu bina) içinden geçerek hareket eden bireyin derinlik algısı podyum üzerinde daha da artar. (Resim 14) Masif duvarların birbirine göre konum-lanması ve hizalanmasıyla Ada Apartmanı’nı, bahçe-yi, çevre sokakları, üzerindeki binaları ve yayaları aynı anda algılar.

Bu deneyim, özellikle şehrin yüksek yoğunluklu konut bölgelerini biçimlendiren parsel düzeninin beraberin-de getirdiği yaya hareketinden farklılaşarak, bireye anlık bir “yabancılaşma” yaşatmasına rağmen, onu sokakla, şehirle karşı karşıya getirir; birey içinde yer aldığı bağ-lamdan soyutlanmaz. Ada Apartmanı dahil, şehri oluştu-ran parçalarla yüzleşen bireyin sokaktan itibaren hare-keti, dolayısıyla deneyimi apartmanın matematiğinin bir parçasıdır.

Sonuçta, mevcut yargıları “krize” sokarak “tek parsel üzerinde yapı yapma” meselesine dair problemi yeni-

13. Saçağın prizma kutuya eklemlendiği noktada bilinçli olarak “hizalanan” masif duvar. Algıda bina öncelikli nesne iken sokak binanın arka planını oluş-turur.

Foto

ğraf

: Ber

in F

. Gür

14. Dolaylı giriş güzergâhı; bakışlar; giriş kotunda, podyum üzerinde mekânsal katmanlar.

Üre

ten:

Ber

in F

. Gür

, Çiz

en: D

uygu

Tün

taş

KAYNAKLAR

• Arendt, Hannah, 1977, Between Past and Future: Eight Exercises in Political Thought, Penguin Books,

Londra.• Aureli, Pier Vittorio, 2011, “Toward the Archipelago: Defining the Political and the Formal in Architecture”, The Possibility of an Absolute Architecture, Pier Vittorio Aureli, MIT Press, Cambridge, Massachusetts, Londra, ss.1-46. • Çinici, Can, Ekim 2010, “Prizma Apartman”, XXI, sayı:93, ss.38-41.• Eisenman, Peter, 2003, “Terragni and the Idea of a Critical Text”, Giuseppe Terragni: Transformations, Decompositions, Critiques, P. Eisenman, G. Terragni ve M. Tafuri, Monacelli Press, NY, ss.295-303. • Rowe, Colin, 1987, “Mathematics of the Ideal Villa”, The Mathematics of the Ideal Villa and Other Essays, MIT Press, Cambridge, Massachusetts, Londra, ss.1-28.• Rowe, Colin ve Robert Slutzky, 1997, “Transparency: Literal and Phenomenal”, Transparency, C. Rowe ve R. Slutzky, Birkhause Verlag, Basel, Boston, Berlin, ss.21-56.

16. Burada, Rowe ve Slutzky’nin “phenome-

nal transparency” kavramı üzerinden

açıkladığı, katmanlaşmanın

“mekânsal düzen kurma aracı” olarak

kullanılmasıyla yaratılan “derinlik” ve

algıda “muğlâklığı” kastediyorum. Rowe ve

Slutzky, 1997.

M‹MARLIK 369 39

sol.indd 7 12/20/12 1:18 PM