Teknik Gelişmelere İşaret Eden Hadislerin Güncel Değeri

28
Teknik Gelişmelere İşaret Eden Hadislerin Güncel Değeri Doç. Dr. Halis AYDEMİR Gayb ve İstikbal Bir insanın sahip olduğu tüm fonksiyonlarını icra ettiği halde bilgi sahibi olamadığı alan, onun açısından genel anlamda gayb’tır. Bunlar içerisinde izafi türden olanları da söz konusudur; sözgelimi başka bir diyarda neler olup bittiğini bulunduğu yerden herhangi bir araç kullanmaksızın bilebilmek bir insan açısından mümkün değildir; ancak o diyardakiler bizce gayb olan bir durumun doğrudan tanığı olabilmektedirler. Konusunu ettiğimiz bu imkânsızlık o kişi açısından gayb dediğimiz o mefhumu doğurur. Şu halde bir insanın tanık olduğu alan oldukça dardır; bunun haricinde kalan tüm durumlar o kişi bakımından görece gaybî bir nitelik kazanır. Öte yandan bir de sadece Allâh’ın bildiği ve hiçbir kimsenin hiçbir surette tanık olamadığı gayb vardır; buna mutlak gayb denir ve yalnız Allâh’ın indindedir. Başka mekânlardaki olayları bilebilmek mümkün olmadığından nasıl gayb sayılıyorsa başka zamanlardaki olayları bilebilmek de bir beşer açısından mümkün değildir ve gayb sayılmaktadır. Allah Elçisine şöyle buyurmuştur: 1

Transcript of Teknik Gelişmelere İşaret Eden Hadislerin Güncel Değeri

Teknik Gelişmelere İşaret Eden Hadislerin Güncel Değeri

Doç. Dr. Halis AYDEMİR

Gayb ve İstikbal

Bir insanın sahip olduğu tüm fonksiyonlarını icraettiği halde bilgi sahibi olamadığı alan, onun açısındangenel anlamda gayb’tır. Bunlar içerisinde izafi türdenolanları da söz konusudur; sözgelimi başka bir diyardaneler olup bittiğini bulunduğu yerden herhangi bir araçkullanmaksızın bilebilmek bir insan açısından mümkündeğildir; ancak o diyardakiler bizce gayb olan bir durumundoğrudan tanığı olabilmektedirler. Konusunu ettiğimiz buimkânsızlık o kişi açısından gayb dediğimiz o mefhumudoğurur. Şu halde bir insanın tanık olduğu alan oldukçadardır; bunun haricinde kalan tüm durumlar o kişibakımından görece gaybî bir nitelik kazanır. Öte yandanbir de sadece Allâh’ın bildiği ve hiçbir kimsenin hiçbirsurette tanık olamadığı gayb vardır; buna mutlak gaybdenir ve yalnız Allâh’ın indindedir.

Başka mekânlardaki olayları bilebilmek mümkünolmadığından nasıl gayb sayılıyorsa başka zamanlardakiolayları bilebilmek de bir beşer açısından mümkün değildirve gayb sayılmaktadır.

Allah Elçisine şöyle buyurmuştur:

چ چ چ چچ چچ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چچ

1

‘İşte bunlar gayb haberlerindendir. Bunları sana vahiyle bildiriyoruz.Bundan önce bunları ne sen bilirdin, ne de kavmin. O halde sabret, akıbetmuhakkak muttakilerindir.’1

Allâh’ın Elçisi (s.a.v) geçmişte yaşanmış olaylarıbilemeyeceği gibi gelecekte yaşanmış olayları da kendibaşına bilemez. Gayb’a dair herhangi bir bilgiye re’senerişmek hiçbir beşerin haddine değildir. Ancak Allâhelçilerinden bazılarına kendi inisiyatifiyle gayb’a dairkimi sınırlı konuları belli etmiştir. Kur’ân’la gelengayb’a dair malumat bunun son örneklerindendir.

چچ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ ‘O gayb’ı bilir. Fakat gayb’ını hiç kimseye izhar etmez. Ancak seçtiği

elçiye izhar eder. Çünkü onun önünden ve ardından gözetleyiciler salar.’2

Hz. Peygamberin (s.a.v) Bilgi Kaynakları

Şu halde Hz. Peygamber (s.a.v)’in geleceğe dairmalumatları kendiliğinden bilme şansı bulunmayacağınagöre, varsa böyle bir malumat, bunlar kendisine Allâhtarafından bildirilmiş olmalıdır. Nitekim gelecekten sözeden kimi haberler Hz. Peygamber’e (s.a.v) Kur’ân vahyiüzerinden ulaştırılmış bulunmaktadır.

چ چ� چچ چ چ� چ� چ چ چ چ� چ� چ� چ چ چچچ� چ� چ چ چ چچ� چچ چ چ چ چ چ چ

‘Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse sizgüven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadanMescidi Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. İşte bundan öncesize yakın bir fetih verdi.’3

1 Hud/49.2 Cin/26-27.3 Feth/27.

2

چ چ چچچ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چچ� چ چ چ چ چ چ چ چ چچ چ چ چ چ چ چچچ چ چ

‘Elif, Lâm, Mim. Rumlar yenildi. (Arapların bulunduğu bölgeye) en yakınbir yerde onlar, bu yenilgilerinin ardından mutlaka gâlip geleceklerdir. (Buda) birkaç yıl içinde (olacaktır). Onların bu yenilgilerinden önce de sonra daemir Allah'ındır ve o gün müminler, sevineceklerdir. (Bu da) Allah'ın yardımıyla(olacaktır). Allah dilediğine yardım eder, galip kılar. O çok güçlüdür, çokmerhamet edicidir.’1

Konumuz çerçevesinde esas merak ettiğimiz husus Hz.Peygamber’in (s.a.v) Kur’ânı Kerîm dışında herhangi birbiçimde vahiy alıp almadığı mevzuudur. Bu konu gayrimetlüv vahiy olarak bilinmektedir. Konuya dair tez veantitezin delillerini tartışmak bu tebliğ çalışmasınınkapsamı dışındadır. Ancak şu kadarını söylemek gerek:hadislerde geçen geleceğe taalluk eden malumatlar yaKur’ân kaynaklıdır ya da gayri metlüv vahiy esaslıdır.Zira Hz. Peygamber’in (s.a.v) bu ikisi dışında gayb’a dairbir bilgiyi öğrenebilme imkânı bulunmamaktadır.

Hadislerde Teknik Bilgilerin Yeri

Allah Resulü (s.a.v), insanlığa rehber olmak üzeregönderilmiş bir·peygamberdir. Beşeriyete Allah'ın emir veyasaklarını ulaştırır ve tüm insanların hem dünyada hem deahirette bahtiyar olmalarını amaç edinir. Temel hedefibudur. Yoksa Allah Resulü (s.a.v)'in insanlara teknikbilgileri açıklamak ve öğretmek gibi bir görevi (esasen)yoktur. Dolayısıyla, O'nun sözlerinde doğrudan doğruyateknik öğretilerin bulunması gerekli değildir. Şu kadarvar ki, her söz ilgili bulunduğu ortam hakkında bir takım

1 Rum/1-5.

3

malumatlar içerdiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v)'inistikbale matuf sözlerinde de istikbalde meydana gelecekteknik değişimlerin ipuçlarının olması kuvvetlemuhtemeldir.

Allah Resulü (s.a.v), ümmetinin son dönemleri ileilgili ifadelerinde, yaşadığı yüzyıldaki teknik bilgidüzeyinin kendisine vermiş olduğu referanslara dayanarakbir takım öğütler vermiş olsaydı, biz bu öğütlerikendimizle alakalı bulmakta zorlanabilirdik. Ancak durumböyle değildir. Allah Resulü (s.a.v), kendisinden sonrakiümmeti ile ilgili ifadelerinde böyle bir üslupkullanmamakta aksine gelişecek tekniğe dolaylı olarakatıfta bulunmaktadır.

Biz bu çalışmamızda, Allah Resulü (s.a.v)'in gelişenteknoloji ile ilgili ipuçları ihtiva ettiğini düşündüğümüzbazı sözlerini esas alarak, bunların güncel değeriniyorumlamaya çalıştık.

Teknik Bilgilere İşaret Ederken Allâh’ın Elçisinin(s.a.v) Takip Ettiği Yöntemler

Allah Resulü (s.a.v)'in sonraki kuşaklara gönderdiğimesajlarda takip ettiği yöntemler, esas olarak şu iki anaunsurun sonucu olmaktadır. Birinci unsur, Hz. Peygamber(s.a.v)'in fitne dönemleriyle ilgili kesitler aktarırkenashabını ürkütmemek, onların aklını karıştırmamak ve onlariçin de çok da anlamsız olacak şeyler söylememek için sarfettiği çabadır. İkinci unsur, mesajın ulaştığı yerdegereken yankıyı uyandırabilmesi için yeterince yüklüolması gereğidir. Bu amaç ve bu kaygının neticesi olarak"sözlerin özü" kendisine verilen Hz. Peygamber (s a.v) hertürlü edebî yöntemi kullanmıştır.

Bu yöntemler dört ana başlık altında toplanabilir. 1.Hâlihazırdaki teknolojinin terk edileceğini

bildirmek suretiyle gelişen teknolojiye atıfta bulunmak.

4

2. Gelişen teknolojiyi sarahaten açıklamak.3. Gelişen teknik imkânlara muhtelif yollarla işaret

etmek:a) Teşbih yoluylab) Bir özelliğini bildirerekc) Çalışma prensibini vurgulayarakd) Üstü kapalı değinereke) Gelişen teknolojinin sosyolojik olarak doğuracağı

neticeleri ifade ederek.

Hz. Peygamberin (s.a.v) Teknik Gelişmelere Yaklaşımı

Allah Resulü (s.a.v)'in teknik yeniliklereyaklaşımının olumlu olduğu görülmektedir. Peygamber(s.a.v)'in teknik yenilikleri bir araç olarak algıladığıve bunları en güzel şekilde kullandığını söyleyebiliriz.Örneğin, rivayetler, Bizans'ın Mısır Vâlisi Mukavkıstarafından gönderilen hediyelerin içerisinde bir cambardak bulunduğunu ve Hz. Peygamber (s.a.v)'in, su içmekiçin bu cam bardağı kullandığını belirtir.1 AncakPeygamber (s.a.v) bir dinin peygamberidir ve yaptığı herişi o dinin ölçüleri içerisinde kalarak yapamaya çalışır.Buna misal olarak da, Necâşi tarafından hediye edilen"Habeşî kaşlı" altın yüzüğü gösterebiliriz. Hz. Peygamber(s.a.v), altın erkeklere haram olduğu için onu kendisikullanmaz, torunu Ümâme'ye takınması için verir.2

Temîmu'd-Dârî'nin "Ya Resulallah! Sana Şam'dainşasını gördüğüm şekilde bir minber yapayım mı?3

şeklindeki teklifi üzerine veya bir kısım rivayetlerdegeçen "Cemaatin artması ve hatta bazı kimselerin Hz.Peygamber (s.a.v)'in sözlerini işitemeden dönmesi4

üzerine, bizzat Hz. Peygamber (s.a.v)'in emriyle,5 diğerbazı rivayetlerde de "halkın artması ve Medine'ye çok1 Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, V, 77; İbn Mace, Sünen, 3478, Eşribe, 27.2 İbn Mace, Sünen, 3688, Libâs, 40; Ebu Davûd, Sünen, 4235, Hâtem, 8.3 İbn Hacer, el-İsâbe, I, 183.4 Dârimî, 1519, Salat, 202.5 Dârimî, 32, Mukaddime, 6.

5

sayıda heyetin gelmeye başlaması üzerine herkesingörebileceği bir yüksekliğe çıkması için müslümanlarıntalebi üzerine1 Hz. Peygamberin mescidinde minber inşaedilir. Mimarın hüviyeti çeşitli rivayetlere göre farklıfarklıdır. Buhârî'nin Cabir'den kaydettiği bir rivayetegöre, Medineli bir kadının, mesleği marangozluk olan Rûmîbir kölesidir.2

Öte yandan sözgelimi kandil, başlangıçta 'mescitlerdeve evlerde bulunmadığı halde" mescitlere sokulur ve Hz.Muhammed (s.a.v) tarafından güzel bulunur.3

Bir başka örnek, mühür edinilmesi ve mektuplarınmühürlenmesidir. Hz Peygamber (s.a.v), civar hükümdarlaramektup göndermek istediği vakit "Fars ve Rum'un, mühürlüolmayan mektupları kabul etmeyeceklerine dair yapılanuyarı üzerine, derhal emir vererek kendisine bir mühürkazdırtıp mektupları, her seferinde onunla mühürler.4

Bir başka enteresan örnek ise şöyledir; Câhiliyedevrinde gümüşten yapılan bir takma burun, kokmayabaşlayınca Hz. Peygamber (s.a.v), altından yapılmasınıemreder.5 Bu misal Resulullah (s.a.v)'in teknik ve terakkikonusunda ne kadar açık olduğunun güzel bir örneğidir.

Hz. Peygamber (s.a.v)'in askerî teknik karşısındakitutumundan da bahsetmemiz gerekir. Hemen belirtelim ki,kendi devrinde kullanılan silahlardan herhangi biri için:"Bu müşrik icadıdır" veya "imalidir" diye herhangi birtefrike yer vermeden hepsini kullanmıştır. Hz. Peygamber(s.a.v)'in silahları meyânında zırh, kılıç, miğfer, ok veyay gibi o devirde bilinen bütün çeşitlere rastlanır.6

İbni Hişam'ın kaydına göre, Taif’in kuşatılması sırasında

1 Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, II, 181.2 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, II, 90; III, 48-49.3 İbn Hacer, el-İsâbe, I, 184.4 Buhârî, el-Câmiu’s-sahîh, 5875, Libâs, 51; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, VI, 449; XII, 444; XVI, 264.5 Nesâî, es-Sünen, 5161, ziynet, 41; Tirmizi, Sünen, 1770, Libâs, 30.6 Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, V, 271.

6

kalelerin yıkılabilmesi için tavsiye edilen mancınığıYemenden getirtmiş ve bu silahla İslam'da ilk taşı kendisi(s.a.v) atmıştır.1

Teknik deyince sadece harp silahlarını anlamakgerekmez. İranlılarca bilindiği halde Arapların vemüslümanların henüz meçhulü olan ve hicretin beşinciyılında Medine'yi işgale karar veren müşrik birliklerinekarşı şehri savunmada başvurulan "hendek usulü" de harptekniğinden sayılmalıdır. Selman-ı Farisî, bu tekniğinuygulanmasını teklif ettiği zaman, Hz. Peygamber kabuletmiş ve derhal uygulamaya koymuştur.

Hz. Peygamber (s.a.v)'in düşmana karşı kuvvetli olmahususunda koyduğu ve her devirde geçerliliğini muhafazaedecek olan bir ölçüyü burada hatırlatmamız gerekmektedir.Kur'an-ı Kerim’de geçen,

چ چچ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چچ (Ey inananlar!) onlar (düşmanlar)a karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve

cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, çünkü onunla Allah'ındüşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah'ınbildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz’2 ayetinde müminlerehazırlanması emredilen "kuvvet"i açıklarken Hz. Peygamber(s.a.v):

وة� ن� ال�ق� لا ا وة� ال�رمي� ا� ن� ال�ق� لا ا وة� ال�رمي� ا� ن� ال�ق� لا ا ال�رمي�ا�"Bilin, kuvvet atmaktır, bilin, kuvvet atmaktır,

bilin, kuvvet atmaktır"3 diye üç kere tekrar ederek herdevrin ‘atma’ aygıtlarına süratle, vakit kaybetmeden ayakuydurmamızı teşvik etmiş; mutlak manada baskın olmamız

1 İbn Hişâm, es-Sîretü’n-nebeviyye, III, 483.2 Enfal/60.3 Müslim, el-Câmiu’s-sahîh, 1917, İmâret, 52; Tirmizi, Sünen, 3083, Tefsir, 9.

7

için de ‘atma’ imkânı, mahareti ve tekniğinde düşmanlaraüstünlüğümüzü korumamızı ve önde gitmemizi emretmiştir.

Hz. Peygamber (s.a.v): "Kim yeni ve güzel bir çığıraçarsa ve kendisinden sonra da onunla amel edilirse, ameledenlerin ecri, onların ecrinden hiçbir şeyeksiltilmeksizin, aynen kendisine gelir’1 buyurur. Buhadis ve Resulullah (s.a.v)'in yukarıda çeşitli örneklervererek anlatmaya çalıştığımız kişisel davranışları,müslümanları, ihtiyaç duyulan teknik imkânları kaynağınabakmaksızın derhal benimsemeye veya sıfırdan icat etmeyefevkalade özendirmiş olmalıdır.

Teknik Gelişmelere İşaret Eden Hadisler

1-Genel Manada Gelişmelerin Tümüne Birden İşaret Eden Haberler

Allah’ın Elçisi’nin (s.a.v) sözlerinde kıyametinkopmasına yakın bir zamanda harikulade olaylar olacağınadair haberler mevcuttur. Bu tür haberlerin içerisindemuayyen bir gelişmeye işaret etmekten ziyade, gelişmeleringenel anlamda, büyüklüğüne dikkat çekilmiştir.

ا ن� دث�� و ح���� �ب� م���ان� ا� ا ال�ي� رن�� �ب خ� ب� ا� عي� ري� ع�ن� ش����+ ه���� ي� ال�ر� ن2 دث�+ ا م�حم���ود وح���� ن� دث�� د ح���� �اق� ع�ن رز� ا ال���� رن�� �ب خ� م�عمر ا�ري� ع�ن� ه�������� �ي� ال�ر� رن@ �ب خ�������� س ا� ن�� ن� ا� �كE ب� ي� م�ال�������� ه ال�له زض�������� ن� ع�ن� ي� ا� �ن رج� چ ال�ن�������� ن� خ��������� ب� ح�ي� اع�� ز�

مس صلي ال�ش+ هر ف�� Yلما ال�ظ ام س�لم ف�� ر ع�لي ف�� �ب ك�ر ال�من� د2 ك�ر ال�ساعه� ف�� ن� ود� يhن� ا� �ها ب� �lي د م�وزا ن�� ام�ا ا� Yع�ظ!Enes İbn Mâlik şöyle anlatıyor: Peygamber (s.a.v) güneş

tepeden kayınca evinden çıktı ve öğle namazını kıldırdı. Selamverince minbere çıktı ve kıyameti anarak kıyamete doğru çokbüyük olaylar olacağını andı.2

1 Müslim, el-Câmiu’s-sahîh, 1017, Zekât, 21; İbn Mâce, Sünen, 191, Mukaddime, 35; 2 Buhâri (7294), el-Câmiu’s-sahîh, İ‘tisâm, 4. Ayrıca bkz. Buhâri (7294), el-Câmiu’s-sahîh, Mevâkît, 11.

8

ام�ا Yوزا ع�ظ م��� ifadesi her türlü sosyal ve teknik (büyük olaylar) ا�gelişmeyi içine alabilecek bir ifadedir. ‘Büyük olayların’kıyamete yakın bir vakitte gerçekleşeceğinin bildirilmesi, buifadeyle ‘gelişen teknolojinin ortaya çıkardığı harikuladeolayların’ kastedilme ihtimalini artıyor. Filvaki, içindebulunduğumuz zaman böyle bir zamandır ve insanlar nazarındateknik gelişmelerden daha enteresan bir olay bulunmamaktadır.Öyle ki içinde bulunduğumuz çağ bilim ve teknoloji çağı olarakanılmakta ve bilimsel olmayan hiç bir şey kabul görmemektedir.Aşağıda vereceğimiz hadisi şerif ve ayeti kerime bu düşüncemizigüçlendirmektedir.

ا رن�� �ب خ� و ا� �ب� علي ا� ال ي�� ا ف���� ن� دث�� ل��ف� ح��� ن� ح�� �ام ب� از ه�س��+ ر� �ال ال��ب ا ف���� ن� دث�� و ح��� �ب� ه� ا� ود ع�ن� عوان���� ش��� ن� الا� �س ب� ي� ف��ه� ع�ن� �علن�� ن� ي�+ �اد ب� �مرة� ع�ن� ع�ن�� ن� س��� �دب� ب� ن��� �ال ج� ام ف���� وم�ا ف���� ا ب�� �ن hظي ك�ر خ�� د2 ي� ف���� ه ف� ن� �ظي ا خ�� ن+ ث�� د ول ع�ن� ح��� زش���

ه...........چ ال�له ن�� هر وا Yظ ي� زض� ع�لي س����������� ر ك�لها الا� ب� ب� ال�ح����������رم ع����������� ي� ث�� دس و ه ال�مق����������� ن�� ن��س����������وق� وان� لي ال�مس���لمي� ب� ا ي� دس ث�� حاص���رون� ال�مق���� ي� دا خ�ص���ازا ف�� دن@� ال س����+ ود ف����� ش���� ي� الا� ن� Yه وظ���� ن�� د ا� ي� ف�� ن2 دث�+ ن� ح���� ا�

سي ن� ع�ي� �م ب� ح م���ري�� ص���ي� ه ي�� ن� مه ف�� هر� ي� ودة ال�له ف�� ن���2 �ي وج� ن� ن� ج���� ص�ل ا ط ا� و ال�حاي�� م ا� د� �ح�رة� ح���� ادي� ال�ش���+ ن���� ا ل�ن� ن��م�ن� و� ا م��� د� �ر ه��� اف� ي� م�س��̈نب�ر ك��� �ع��ال ن� له ي�� ن� اف�� ك��ون� ولن� ف�� كE ن�� ل��� ل�كE د� د� ي ك��� ن� روا ج��� وزا ت���� م��� ام�ا ا� Yم� ع�ظ اق�� ق��� ت� ث��ها ي�� ا� ي� س�+ سكم ف� ف� ي�� ساءل�ون� ا� كم ون�� ن� hن كم ك�ان� ه�ل ب�� ن� ن� ك�ر ب�� ها ل�كم د� ك�را م�ي� .د�

Semura İbn Cündüb bir hutbesinde Allah’ın Resulü’nden(s.a.v) Deccal hakkında uzun bir hadis zikrederek, hadisin birbölümünde Peygamberin (s.a.v) şöyle dediğini rivayet etti:‘Muhakkak ki o (Deccal), Mescidi Haram ve Beytü’l-Makdis hariçher yerde ortaya çıkacaktır. Müminleri Beytü'l-Makdis'demuhasara altına alarak onları büyük bir depreme (sıkıntıya)tabi tutacaktır. Daha sonra Allah, onu ve ordusunu helakedecektir. Öyle ki, ağaçların dalları bile "Ey Müslüman! Buradabir Yahudi var gel de onu öldür" diye bağıracaktır. Tüm bunlar,yadırgayacağınız ve kendi aranızda "peygamberiniz size bundan

9

hiç bahsetmemiş miydi?" diye soracağınız büyüklükte(harikulade) olaylar olmadıkça gerçekleşmez.1

Bu hadisi şerif de gösteriyor ki, konusunu ettiğimizenteresan gelişmeler, Deccal’dan ve kıyametten önce olacakolaylardır. Hz. Peygamber (s.a.v)'in gelişmelerin insanoğlundauyandıracağı hayrete dikkat çekmesi, ilerlemenin akıl almazboyutlara ulaşacağının bir göstergesi olsa gerektir.

Kanaatimize göre bilim ve teknoloji, Deccal gelmezdenevvel olabildiğince gelişecek ve Deccal’ın göstereceğiharikulade olayların teknik zeminini oluşturacaktır. Yukarıdakihadiste geçen 'ağaç dalının konuşması' olayını da, eğer kerametve benzeri bir mefhuma hamletmezsek, onu dahi bu kapsamdadeğerlendirebilir, müminlerin böyle bir teknik donanımasahip olacağı düşüncesine varabiliriz. Kaldı ki Peygamber(s.a.v) ve ashabının yaptığı savaşlarda bile böylesi birolağanüstülük yaşanmamış, Cenabı Hakk'ın nusreti gelirken,imtihan dünyası dediğimiz yeryüzündeki fiziki şartlarortadan kaldırılmamıştır. Aksine ashap, Bedir'de muzafferolurken Uhud'da okçuların tutumu neticesinde dağılmakzorunda kalmıştır.

چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ چ"Ta ki yeryüzü güzelliğini üzerine alınca ve süslenince ve halkı da ona

(yeryüzüne) muktedir (sahip) olduğunu sanınca, emrimiz (azabımız) gece veyagündüz ona gelerek sanki daha dün zenginleşmemiş gibi onu helak ettik.2

Ayeti Kerime’de yeryüzünün süslenmesinden veinsanların yeryüzüne sahiplenmelerinden bahsedilmektedir.Gerçekten bugün insanoğlu yeryüzünü olabildiğince imaretmiş, süslemiş bulunmaktadır. Ayrıca yeryüzünün bütünhazinelerini ortaya çıkarmış, aklı ve zekâsıyla yeryüzünükontrolü altına aldığını sanmaktadır. Bununla dayetinmeyerek bir yandan da Ay'a ve diğer gezegenlere elatmaya çalışmaktadır. Tüm bu yaptıkları ona güven vermektedolaysıyla onu azgınlığa ve sınır tanımazlığasürüklemektedir. Öyle sanıyoruz ki bu süreci, Deccal,1 Ahmed İbn Hanbel, Müsned, 19318, V, 16, 50.2 Yunus/24.

10

hadisi şeriflerde anılan olağanüstü gücüyle tamamlayacakve böylece bilim ve teknoloji yeryüzünde yaşayaninsanların en son batıl dini olacaktır.

2- Spesifik Gelişmelere Ayrı Ayrı İşaret Eden Haberler

A- Ulaşım Teknolojisi

Hz. Peygamber (s.a.v)'in istikbalde olacaklarhakkında bilgi verirken takip ettiği yöntemleri daha önceincelemiştik. Şimdi Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in günümüzulaşım teknolojisi ile ilgili vermiş olduğu ipuçlarınıgörmeye çalışalım.

Devenin Arap Toplumundaki değerini ve öneminibiliyoruz. İnsanların, devesiz hiç bir şeyin olamayacağınıdüşündükleri bir dönemde, Allah Resulü (s.a.v), açık birdille, ulaşım teknolojisindeki değişim sürecinin ilkayağını oluşturan "ulaşımda hayvanların terk edilmesi"olayını nasıl dillendirdiğini görelim.

ه ن�� ت�lرة� ا� ي� ه�ر �ن@ اء ع�ن� ا� ن� ن� م�ن� �د ع�ن� ع�ظاء ب� ي� ش�عن� �ن@ ن� ا� �د ب� ب+ ع�ن� ش�عن� ا ل�ي� ن� د ح�دث�� ن� ش�عن� �ه� ب� �ن hن ن� ا ف�� ن� ح�دث��ال زش�ول ال�له ال ف�� ت�lرف�� ب�ر� لن� ال�خ��� ن� ف� ب� ول�ت� كس��رن� ال�ص��لي� لن� م ح�كما ع�ادلا ف�� ن� مري�� �لن� ب� ب�ر� وال�له ل�ن�ه� ول�̈نب�ر ن·� ر� �عن� ال�ح ض� لا ن��سعي ك�ن� ول�ي� لاض ف�� هاع�لال�ق� ي�

Hz. Ebu Hureyre rivayet ediyor; "Allah'a yemin olsunki, Meryem oğlu İsa (a.s), âdil bir hakem olarak (tekrar)yeryüzüne inecektir. Haçı kıracak, domuzu öldürecek,cizyeyi kaldıracaktır. Develer de terk edilir; artık kimseonların üzerinde seyahat etmez.1

O gün için develerin terk edileceğini söylemeklebugün için otomobillerin, uçakların, trenlerin terkedileceğini söylemek arasında kanaatimizce hiç bir farkyoktur. Allah Resulü (s.a.v), bu sözü söylemekle enazından teorik düzeyde, insanların kafasındaki değer1 Müslim, el-Câmiu’s-sahîh, 155, İmân, 71.

11

yargılarını sarsmış; ulaşım teknolojisindeki her türlüyeni gelişmenin önünü açarak bu sürecin habercisiolmuştur.

Vaktiyle Arap Toplumunda ekonomik hayatın ve sosyalyapının en etkin öğesi durumunda olan develer, bugün artıkbu görevlerini kaybetmiş, çöllerde başıboş gezinirolmuşlardır. Ne dişi olanına itibar eden vardır, ne degebe olanına! Hacca gidenlerimiz çöllerde develerinbaşıboş salındıklarını müşahede ederler. Ulaşımteknolojisinin bölgeye ulaştığı ilk yıllarda, yollar inşaedilip vasıtalar ithal edilince, bütün gelirini devesırtında nakliyat yaparak temin eden bedevi Araplar zordurumda kalmışlardır.

Hadisi şerif'te geçen "Onların (develerin) üzerindeseyahat edilmez artık" ifadesi dikkat çekicidir. Buifadeden aşağıdaki iki hususu çıkarmamız mümkündür.

• Hayat devam etmektedir ve henüz kıyametkopmamıştır,

•• Develer en önemli görevlerini kaybetmiş ve artıkbinek amacıyla dahi kullanılmamaktadır.

Arz ettiğimiz bu iki husustan da anlaşılacağı üzereHz. Peygamber (s.a.v), vaktiyle insanların vazgeçilmez veçok değerli vasıtaları olan develerin terk edileceğine,seyahatin, develeri unutturacak imkanlarla donatılmış yenivasıtalarla devam edeceğine işaret etmektedir,denilebilir.

Allah Resulü (s.a.v) bundan bir adım daha öteyegiderek, ulaşım teknolojisinin gelişmiş bulunduğu günümüzdünyasından bir kesit aktararak meydana gelecek -gelişmelerden ne denli haberdar olduğunu şöylegöstermiştir:

ن� �د ال�ل��ه ب� �ا ع�ن�� ن� دث�� ال ح��� د ال�مق�ري� ف���� ن@� ن� ت��ر� �د ال�له ب� �ا ع�ن ن� ال ح�دث�� ي+مه� ف�� ي� و ح�� �ب� ا ا� ن� ال ح�دث�� علي ف�� و ي�� �ب� ا ا� رن�� �ب خ� ا�د �ا ع�ن����� �ن������ ي� وا� ن� ه�لال ال�ص�����دف� �س�����ي ب� معب� ع�ي� ول س������ ق������ ي ي�� �ن@ معب� ا� ال س������ اس ف������� �ن� ع�ن����� �اس+ ب� ع�ن������

12

ول س�معب� زش�ول ال�له ق� ن� ع�مرو ي�� �د ال�له ب� �ا ع�ن ولان� س�معن� ق� لي� ي�� �ي�ال�رح�من� ال�حن كون� ف� ن� ول س��� ق��� ي��اة ال�ر �ن س���+ ون� ع�لي س��روج� ك�ا� �ال ت��رك�ن�� �ي� زح��� ن� م��� ر ا� خ���� دح��ا� �واب� ال�مس��اح� �ب��� ل�ون� ع�لي ا� ب�ر� ه�مال ن���� س��او� ن��

اب� اب� ع�ازن@� ان�ك�اس�ن� و ك�� اب� ل�� هن� م�لعون��� ي�� ا وه�ن� ف��� ل�عن�� اف� ا �ب� ال�عح� ح� �ي�مه� ال�ي س�� وس�هن� ك�ا� ع�لي زو�لكموزاءك�م ا� �ن م�م ف�� ساء الا� دم�كم ن�� ك�م ك�ما ح�� ساو� دم�هن� ن�� م�م ح�� .مه� م�ن� الا�

Abdullah İbn Ömer, Peygamber Efendimiz (s.a.v) 'denşöyle işittiğini rivayet ediyor; "Son zamanlarına doğruümmetimden öyle erkekler olacak ki onlar bineklere benzereğerlere1 binerler, cami kapılarında inerler, hanımlarıgiyinik oldukları halde çıplaktırlar. Başları devehörgücünü andırır. Onlara lanet edin çünkü onlarmelundurlar.2

Hadisi şerifi bir bütün olarak ele aldığımızdaaşağıdaki notları çıkarabiliriz:

i) Peygamber Efendimiz (s.a.v) ümmetinin sondöneminden bahsetmektedir.

ii) Söz konusu toplumda maneviyat zayıflamış, ahlakbozulmuştur. Buna rağmen namaz hala kılınmaktadır.

iii) İnsanlar koca koca eğerlere binmektedir.

Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, AllahResulü (s.a.v)'in bugünlerden veya bugünlere çok yakın birzamandan bahsettiği anlaşılacaktır. Hadisi şerifte geçen"koca koca eğerler" ifadesi dikkat çekicidir. Çünkü "eğer"cansız bir metadır. Üstüne binilerek bir yerden bir yeregidilemez. Binaenaleyh, Peygamber Efendimiz (s.a.v) buifadeyle gelişen teknolojinin orta yere çıkardığı ve

1 Hâkim, Müstedrek, II, 436. Hâkim de aynı hadisi rivayet etmiş, ancak �سروج keimesi yerine ات�+ر ات�+ر kelimesini vermiştir. Aynı hadisi şerifin sonunda م�ن� in‘ م�ن�ام�ا Yا ع�ظ � (çok büyük eğerler) anlamına geldiği geçmektedir. Hâkim, hadisi سروح�şerif’in Buhârî ve Müslim’in şartlarına uygun olduğu kaydını düşmektedir. 2 İbn Hibbân, Sahih, 13, 64, 5753.

13

kıyamete kadar çıkaracağı bütün ulaşım vasıtalarını muratetmiş olabilir.

Hakim'in rivayetinde geçen "çok büyük eğerler"ifadesi tezimizi güçlendirmektedir. Şu kadar var ki, zamantünelinden geçmek ve Peygamber Efendimiz (s.a.v)'indönemine erişmek mümkün olsaydı ve bizden bugün içinkullandığımız seyahat vasıtalarını onlara tanıtmamızistenseydi, bir otomobil için "çok büyük ve kendiliğindenhareket eden bir eğer" ifadesinden daha veciz bir anlatımbulamazdık.

Kur'anı Kerim'de Cenabı Hakk şöyle buyuruyor:

چ چ چ چ چ چچ چ چ چ چچ "Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve süslenmeniz için (yarattı). Allah

bilmediğiniz daha nice (nakil vasıtaları) yaratır."1

Nitekim bu ayetten de anlaşılacağı üzere, eskideninsanlar, taşıma aracı olarak büyük ölçüde hayvan gücündenyararlanmış oldukları halde, zamanla ve özellikle sonasırda nakil vasıtaları, gerek çeşit, gerekse süratbakımından akıllara durgunluk veren bir gelişmegöstermiştir. İşte yukarıdaki ayetin "Allah bilmediğinizdaha nice (nakil vasıtaları) yaratır" mealindeki ifadesibu gelişmeye işaret etmektedir ve şüphesiz bu gelişme,Allah'ın insanlara en büyük lütuflarından biridir. BöyleceCenabı Hak, günümüz insanına, "Biz bu hayvanları artıkbinek olarak kullanmıyoruz ki" sözünü söyletmemiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v), bir hadisi şeriflerindeşöyle buyurmuşlardır.

ات��ر �د ب��ن� ح��� ن��@� ن� ت��ر� �رح�من� ب� د ال��� �ي� ع�ن�� ن2 دث�+ ن� م�س��لم ح��� �د ب� ا ال�ول�ن��� ن� دث�� رب� ح��� ن� خ��� �ر ب� ه��ب� م��ه� ز� ي+ ي� و ح�� �ب��� ا ا� ن� دث�� ح���ب�ر ف��� ن� ي�� �ر ب� ب� ن��� �ه ح� ن��� �lث ر ع�ن� ا� ب� ن��� �ن� ح� �رح�من� ب� د ال��� �ي� ع�ن�� ن2 دث�+ ي� ح�مص ح��� اض��� �ي� ف�� ات��ر ال�ظ��ان@ �ي ب��ن� ح��� ح��ن� ي� ي�� ن2 دث�+ ح���1 Nahl/8.

14

طY ل��ه ي� وال�لف��� راز� ن� م�ه��ران� ال��� �ي� م�حمد ب� ن2 ي� ج وح�دث�+ �ن� س�معان� ال�كلان@ �واس ب� ه س�مع ال�ن� ن�� رمي� ا� ال�حض��ي� ات��ر ال�ظ��ان@ �ن� ح��� �ي ب� حن� ات��ر ع�ن� ي�� �ن� ح� �د ب� ن@� ن� ت��ر� �د ال�رح�من� ب� �ا ع�ن ن� ن� م�سلم ح�دث�� �د ب� ا ال�ول�ن� ن� د ع�ن� ح�دث�� �ع�ن

ن� ال�رح�من� �ر ب� ب� ن� �ن� ح� �ر ب� ب� ف� ه ع�ن� ي�� ن� �lث ر ا� ب� ن��� �ن� ح� �ر ب� ب� ف��� واس ع�ن� ي�� ن� ال�ن��� �معان� ب� ال س��� ك�ر ف���� ول د� ال�له زش���ال چ �اب� ال�دح� دا د� ب+ .... ة�ع�� ي� ال ك�ال�ع� زض� ف�� ي� الا� سراعه ف� ا زش�ول ال�له وم�ا ا ا ن�� لن� ه ف�� دت@�رن�� ن� اس���

ح !ال�ري@�Nevvas İbn Sem'an şöyle anlatıyor: "Allah Resulü

(s.a.v) bize bir gün Deccal’dan bahsetti... Dedik ki; YaResulallah! Onun yeryüzünde hızı nedir? Dedi ki; Rüzgarınsavurduğu yağmur gibidir."1

Deccal kıyamete doğru zuhur edecek bir kişidir.Dolayısıyla onun kullanacağı vasıtaların ne kadar gelişmişolacağını tahmin ve tasvir etmek zordur. Ancak şu kadarvar ki, büyük bir ihtimalle bugün bizim kullandığımızvasıtalardan daha gelişmiş olacaktır. Peygamber (s.a.v)muhtelif hadisi şeriflerinde Deccal’ın değişiközelliklerine değinmiştir. Bunları incelediğimizdegörüyoruz ki Deccal, son derece gelişmiş teknikdonanımları olan birisidir. Peygamber (s.a.v), onunteknolojik gücünü ashabına, onların anlayacakları birüslup içerisinde anlatmıştır. Bunlardan birisi deyukarıdaki hadisi şerifte geçen husustur. Hz. Peygamber’in(s.a.v), Deccal’ın kısa sürede yeryüzünü fesada boğacağınıbildirmesi üzerine ashap, hayretler içerisinde kalmış vebirtakım sorular sormuşlardır. Sorulardan birisi deDeccal’ın hızı ile alakalıdır. Peygamber (s.a.v), onunhızını rüzgarın savurduğu yağmura benzeterek birçok ipucuvermiştir. Biz, bugün mevcut vasıtalar açısındanyorumlayacak olursak, Peygamber (s.a.v)'in bu son sözleriuçağın çalışma ilkesi ile mutabık bir olayı anlattığınıgörürüz, çünkü uçak yerin çekim ivmesini yenmek için hava1 Müslim, el-Câmiu’s-sahîh, 1937, Fiten, 11.

15

gücünü kullanır. Yani tıpkı bir yağmur damlası gibirüzgârın üstüne biner. Dolayısıyla kanaatimizce buradaAllah Resulü (s.a.v) insanların da bir gün aynı gücükullanarak havada hızlı bir şekilde seyahatedebileceklerine işaret etmiştir. Mukayese basit olmasınarağmen, bu sonucun beşer akıl düzeyinde temayüz etmesi,belli bir teknolojik birikimi gerektirmiş ve uçağın icatedilmesi bin yılı aşkın bir süre sonra ancakgerçekleşebilmiştir. Bunun yanı sıra hadisi şerifte geçenifadenin çok yönlü izahı, belki de kıyamete doğrugeliştirilecek yeni ulaşım imkânları sayesinde mümkünolacaktır.

Peygamber (s.a.v), kıyamet kopmadan önce olacaklarailişkin açıklamalarda bulunurken şöyle buyurmuştur:

رب���� �ب خ� ال ا� م��ان� ف���� و ال�ي� �ب��� ا ا� ن� دث�� رج� ع�ن�ح��� ع��� رح�من� الا� د ال��� �اد ع�ن� ع�ن�� ن���� و ال�ر� �ب��� ا ا� رن���� �ب خ� ال ا� ب� ف���� عي� ا ش���+ي� �ن ال ال�ن���� ال ف����� رة� ف����� �lت��� ي� ه�ر �ن@ وم ا� ق���� ص� ال�علم لا ي�� �ي ف� ي ي�� ن� ازب�ال�س���اعه� ج���� ق���� ت� ل وث�� لاز� ر� ك���ب+ر ال���� ون��

لال�ر� ن� ل ال�ف� ن� كب+ر ال�هرج� وه�و ال�ف� ن� ون�� ي� هر ال�ق� Yظ .م�ان� وي��"İlim kabz olunmadan, zelzeleler artmadan, zaman

kısalmadan, fitne ortaya çıkmadan, ölümler artmadan,kıyamet kopmaz."1

Aynı temaya işaret eden benzer hadisi şerifler,muhtelif hadis kaynaklarında mevcuttur. Gerçek anlamdazamanın kısalması, ancak astronomik dengelerinbozulmasıyla söz konusu olabilir. Bu ihtimal, biraz uzakbir ihtimaldir. Bizce zamanın kısalması, teknolojininsunduğu imkânlar ve getirdiği külfetler neticesinde,insanoğlunda meydana gelen, duru ve sade yaşantıbiçiminden, karmaşık ve hızlı yaşantı biçimine geçişmünasebetiyle zamanın geçerli dilimlerinin göreceli olaraktükenmesidir. Nitekim hadisi şerifin bu meyandayorumlanmasını destekleyen başka hadisi şerifler de

1 Buhâri, el-Câmiu’s-sahîh, 1036, Cuma, 104.

16

mevcuttur. Örneğin, Aleyhissalatü vesselam efendimizbuyuruyorlar ki:

ن� �عد ب� ن� ع�م��ر ال�عم��ري� ع�ن� ش��� �د ال�ل��ه ب� �ا ع�ن ن� لد ح�دث�� ن� م�ح� �ال�د ب� ا ح�� ن� ن� م�حمد ال�دوزي� ح�دث�� �اس ب� �ا ع�ن ن� ح�دث��ول ال�ل��ه ال زش��� ال ف���� كE ف���� ن� م�ال��� �س ب� ن�� ص��ازي� ع�ن� ا� ي�� د الا� عن� ازب� لا ش��� ق��� ت� ي ث�� ن� وم ال�س��اعه� ج��� ق��� ي��

هر ة� ك�ال�ش���+ ك���ون� ال�س���ن� ن� ان� ف�� م���� مع���ه�� ال�ر� �هر ك�ال�ح وم ك�ال�س���اعه�وال�ش���+ ك���ون� ال�ن���� وم ون@� ال�ن� مع���ه� ك���� �ك���ون� ال�ح ون��رمه� ك��ون� ال�س��اعه� ك�ال�ض��� ن�ون�� �عد ب� ه وش��� �ا ال�وخ�� د� ي�lب� م�ن� ه��� ر ي�lب+ ع���� د ا ح��� د� س��ي ه��� و ع�ي� �ب��� ال ا� از ف���� ال�ن��� �ن�

د ن� ش�عن� �ي ب� حن� و ي�� خ�� د ه�و ا� ش�عن�Enes İbn Malik rivayet ediyor: "Zaman kısalmadan

kıyamet kopmaz, öyle ki, bir yıl bir ay gibi, bir ay bircuma gibi, bir cuma bir gün gibi, bir gün bir saat gibi,bir saat de bir ateş kıvılcımı gibi olur."1

Nitekim eskiden bir yılda kat edilen mesafe bugünbirkaç saatte kat edilmektedir.

Gelişen uçak ve tren teknolojisi, buna imkânvermektedir. Adeta insanoğlunun zihninde bulunan zamanmefhumu, küçülmüş, yok olmuştur. Mesafelerin, "kaç aylıkyol?" diye sorulduğu günlerden "kaç saatlik yol ?" diyesorulduğu günlere gelinmiştir. Başka başka şehirlerde dersveren hocalar, başka başka şehirlerde ticarethane açantüccarlar, hepsi, yeryüzünün küçüldüğünü gösteriyor.

B-Haberleşme Teknolojisi

Haberleşme teknolojisi, Hz. Peygamber (s.a.v)’indöneminden günümüze kadar geçen sürede çok hızlı birgelişim trendi izlemiştir. O günün haberleşme imkan vekoşulları ile günümüz haberleşme teknolojisi mukayeseedilemeyecek kadar farklıdır. Böyle olmasına rağmen, Allah

1 Tirmizî, es-Sünen, 2332, Zühd, 21.

17

Resulü (s.a.v), sahip bulunduğu vahiy kültürü neticesindebirtakım vesilelerle günümüz haberleşme teknolojisineişaret etmiş, muhtelif ipuçları vermiştir. Mülahazaedebildiklerimizi şöylece sıralayabiliriz.

Haberleşmenin ne kadar hızlı bir hal alacağınıanlatan hadisi şeriflerden birisi şöyledir:

س ع�ن� ال�حس��ن� ع�ن� ون�� ي� ع�ن� ب���� �ن@ ي� ا� ن2 دث�+ ال ح��� ر ف���� �lت�� ر �ا وه�ب� ب��ن� خ� ن��@� ا� �ن ث@� ال ا� ن� ع�لي� ف���� �ا ع�م��رو ب� رن���� �ب خ� ا�ال زش�ول ال�له ال ف�� لب� ف�� ع� ن� ي�� �وع�مرو ب� س�+ ف� ك��ب+ر وي�� و ال�م��ال ون�� س��+ ف� ن� ي�� راط ال�س��اعه� ا� س+ ن� م�ن� ا� ا

مر ا� س�ن� ي ا� ول لا ج�ن� ق� ت� ع ف�� ت� ل ال�ن� �ع ال�رح� ت� ن� hلم وب� هر ال�ق� Yظ ازة� وي�� �لان�ال�̈يح ي� ف�� ن� �ر ث� �اخ� !ن��Amr İbn Tağlib Allâh’ın Elçisinden (s.a.v) şöyle

rivayet etmiştir: Malın çoğalması, ticaretinyaygınlaşması, ilmin zuhur etmesi ve bir de malı satanadamın alıcıya, ‘Hayır, tâ ki falanca oğullarınıntüccarına bir danışayım’ demesi kıyametinalâmetlerindendir.1

O dönemde alışverişler, yöresel pazarlardagerçekleştirilirdi. Satıcının, bir başka kabilenintüccarından piyasa araştırması yapması, hele hele bunu,alışveriş esnasında gerçekleştirmesi ulaşım ve haberleşmeimkânları açısından muhal bir olay idi. Dolayısıylaburada, Allah Resulü (s.a.v), hızlı bir haberleşmeyöntemine işaret etmiş olabilir. Öyle ki malın satışı, yüzyüze, sözlü olarak gerçekleştirildiği halde, satıcı birbaşka kabilenin veya milletin tüccarından bilgi almayı,malın tesliminden önce yapmak istemektedir. Satıcının bunukısa bir zaman içerisinde yapması gerekir. Bundan dolayıburada, bizim tabirimizle, en fazla beş on dakikaiçerisinde gerçekleştirilebilecek bir haberleşme türüneişaret ediliyor gibi bir durum söz konusudur. Bugün busektörde internet, cep telefonları, fakslar ve telefonlar

1 Nesâî, es-Sünen, 4456, Buyû, 3.

18

yaygın olarak kullanılmakta, piyasaların nabzı saniyesaniye tutulmakta, adeta Peygamber Efendimiz (s.a.v)'inişaret ettiği husus, harfiyen gerçekleştirilmeyeçalışılmaktadır.

Gelişen haberleşme teknolojisinin neticesinde, kitleiletişim araçları da gelişmiş, medya denen bir kavramortaya çıkmıştır. Bilgi akışı büyük bir sürat kazanarak,adeta özgürlüğüne kavuşmuştur. İyi ya da kötü, her türlübilgi, toplumun her kesimine ulaşmakta, her kesiminibilgilendirmektedir. Medyada açık oturumlar düzenlenmekte,münazaralar gerçekleştirilmekte, fikir teatileri halkıngörüşüne sunulmaktadır. Öyle ki bugün herkes, her konuda,kendini bilgili saymakta, her konuda bir şeylersöylemektedir.

Hadisi şeriflerde geçen "ilmin yaygınlaşması" ve"ilmin zuhur etmesi" gibi ifadeler büyük bir ihtimalle buolaya işaret etmektedir. Nitekim Allah Resulü (s. a.v),bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:

ي� �ن@ ال�ح ع�ن� ا� ن� ص���� �ه� ب� عد ع�ن� م�عاون����� ن� ش��� �ب+ ب� ن� م�حم���د ع�ن� ل�ي� �اج� ب� �كE ع�ن� ح�ح��� ن� م�ال���� �ل���د ب� ا م�ح� رن����� �ب خ� ا�ة� ل وال�م�را� �علم�ه ال�رح�� ي ي�� ن� ان� ج�� م�� ر ال�ر� خ��� çي� ا ي��ب+ ال�علم ف� ال ا� ي�lب+ ان� ال�ل�ه ف��� ع ال�ح�د ه� ت��رف��� ن�·� اه�ر ال�ر�

هم �ل�كE ي� علب� د� ا ف�� د� ا ر ف�� ب� ر وال�كن� ب� د وال�حر وال�ضع� �ي� وال�عن حق� �هم ي� ي�� د� ح�� هم!ا� ع�لي�ا م�ن� ن� ن� ال م�ن� ط�لب� س����+ ام ع�ن� ال�حس��ن� ف����� ن� ع�ن� ه�س���+ ل���د ب��ن� ج�س���ي� ا م�ح� ن���� كE ث�� ن� م�ال���� �ل���د ب� ا م�ح� رن����� �ب خ� ا�

ة Yوال�ل��ه خ�ظ�� Eاك� د2 ا ف���� ن� دث�� ه ال��� �زاد ن��� اء ال�ل��ه وم�ن� ا� دزك�E ان� س���+ د ال�ل��ه ن���� ا ع�ن��� ه م��� �زاد ن��� ا� ا ال�علم ف���� د� ه���ه! م�ن�

Peygamber Efendimiz (s.a.v), Cenabı Hakk'ın şöyledediğini anlattı; "Ahir zamanda ilmi yaygınlaştıracağım,öyle ki, erkek-kadın, efendi-köle, küçük-büyük herkes onu

19

bilecek. Onlara bunu yaptığım vakit, üzerlerindekihakkımdan ötürü onları (azabıma) alırım.1

Hasan-ı Basri hazretleri şöyle demiştir; "Her kim builmi talep eder de Allâh için kullanırsa umduğuna kavuşur,her kim de (bu ilimle) dünyayı murat ederse işte onunnasibi de vallahi o kadar olur.’’ 2

Peygamber (s.a.v)'in bu sözleri, sanki doğrudançağımızı hedef alıyor. Çağımızın bir isminin de bilgi çağıolduğunu düşünürsek, Hz. Muhammed (s.a.v)'in ne kadarmühim bir noktaya işaret buyurduklarını anlayabilmemizkolaylaşır. Bugün için insanlara bilgiyi ulaştıranaraçları bir gözden geçirelim: Kitap, gazete, televizyon,radyo, internet ve benzeri. Bunların tamamının gelişenhaberleşme teknolojisinin bir ürünü olduklarını görürüz.Eski çağlarda olduğu gibi, bilgi, erişilmesi güç bir şeydeğildir artık. Tam tersi, bugün, en ücra bir köyde dahitelevizyon ve radyoyu bulmak mümkündür. Hasan-ı BasriHazretlerinin bu konudaki sözü de madalyonun diğer biryüzüne işaret ediyor gibidir. Şöyle ki, ilim ışıktır,kılavuzdur, insan ancak onunla şaşkınlıktan kurtulabilir.İlime erişemeyen insanlar bir bakıma mazurdurlar. Ancak,ilim ellerinin altına serilen insanlar, dalalette ısrarcıolurlarsa, ilim gibi büyük bir nimete karşı küfraninimette bulunmuş olurlar ki, bu da insanı azaba müstahakkılar. Çağımızda ilmin erişilebilirliğini olumlu yöndekullananlar olduğu gibi, aynı erişilebilirliği menfi yöndekullanarak ahlaksızlığın, zulmün, taşkınlığın doruklarınızorlayanlar da mevcuttur. Bu ise çok büyük bir nimetekarşı yapılan çok büyük bir zulümdür. Hadis-i Kudsî’dePeygamber (s.a.v), nimetin de, azabın da büyük olacağınadeğinmiş bulunmaktadır. Evet, bilgiye ulaşmanın çok çokkolaylaştığı, diğer bir deyimle haberleşme imkânlarınınbaş döndürücü bir hızla arttığı günümüzde, bu hadisi şerifçok manidar bir şekilde önümüzde durmaktadır.

1 Dârimî, Sünen, 255, Muhakaddime, 27.2 Dârimî, Sünen, 256, Muhakaddime, 27.

20

Haberleşme teknolojisinin günümüz dünyasına sunduğuimkânlara işaret eden hadis-i şeriflerden en ilgi çekiciolanı ise şöyledir:

د عن� ا ش��� �ن��� ن� ا� هر ا� ي� س���+ ن2 دث�+ ن� ح��� ي� ج�س��ي� �ن@ ن� ا� �د ال�ل��ه ب� �ي� ع�ن�� ن2 دث�+ ب� ح��� عي� ا ش���+ م��ان� ان���� و ال�ي� �ب��� ا ا� ن��� ي� ث�� �ن@ ي� ا� ن2 دث�+ ح���ي� �ن ه ع�ن� ال�ن� دزي� ح�دن�+ ي��ب�ال�ح� د� ه ال��� م له ع�دا ع�لن� ن� ي� ع�� ة� ف� ن� ث�� واحي� ال�مد عص� ب�� �ي� ي� ي� ف� �ع�ران@ ا ا� ن� hن ال ب�� ف��

عي ف�� م ا� ي� ي�+ مس����+ ي��ب� ي�� د� دة ال����� عان������ ه ف�� �هخ���� �ه وه�ج ه�ا م�ن����� د2 ق� ̈نت� اس����� ي� ف�� �ران@ ع����� ه الا� دزك����� ا� م����ه ف�� ي� اة� م�ن� ع�� د� س�����+ ح������ ا� ف��ع ي��ب� م�ق�� ا م�ن� د� ن��� �ال واع�ح ه ال�ل�ه ف��� ن�� ي� ف�¨ ا زز� ف���� ب� زز� د� ح��� ال ا� ق�� ه ف�� �اظ�ن�� ح� ه ي�� �ن�� ث�� د� ��را ن� ف� د2 �ر م�سن� ف� د2 هم�س��ن� �ن� ث�� د� �ن�

ول ال زش��� ق��� كE ف�� ل��� ب� م�ن� د� �ع�ح ا ا� ال وم�� ل��كE ف��� ب� م�ن� د� �ع�ح ب�رك�E ا� كE ل�ن�¨ ب���� ال وال�له ا ق� ي� ف�� ن� �اط�ي ح� ي��الال�ل��ه كE ف���� ل��� ع��د د� �ك��ون� ي� ا ن�� ق� وم��� �ن د س��� ا ف���� ا� م��� �ن�� اس ع�ن� ث�� ح��دب+ ال�ن��� ن� ي�� ي� يhن� ال�ح��رب�� �ن� ب� ي� ل��ن� ح� ي� ال�ن� ف�

ي� �ن لي ال�ن��� ي ا م م�س��+ ة� ي�+ ن��� ث�� عص� ال�مد �لي ي� ا ا ه��� ا� �ل�ح ي ا� ن� م��ه ج��� ي� ع� �ي� ي� �ران@ ع��� ع��ق� الا� ت� هف�� �ان��� �ه ن� رب� ع�لن��� ي ص��� ن� ج���ي� �ن لي ال�ن��� لم��ا ص��� ي� ف�� �ن ال ل��ه ال�ن��� ق��� ي� ف�� �ران@ ع��� ام الا� ق��� م ف�� ن� اج�ب� ال�ع� ي� ص��� �ران@ ع��� ن� الا� ب�� ال ا� دب+ ف���� ح���

ال ق��� ه ف�� مع م�ن��� ي��ب� وس��� ي م�ن� ال�د� ما زا� �اس ي� ي� ال�ن� �ع�ران@ حدب+ الا� ي��ب� ف�� ما س�معب� وم�ا زا� �اس ي� ال�ن�ي� �ن ن�يال�ن��� وم ال�س��اعه� ج��� ق��� دة لا ي�� ن��� س��ي� ث�� ف� ي� ي�� د� ل ال�س��اعه� وال��� �ن�� ك��ون� ف�� اب� ن�� ن���� çدق� ا كE ص��� ل��� د د� ع�ن���

عدة �ه�له ي� ح�دب+ ا� ما ا� �و ع�صاة ي� و ش�وط�ة ا� عله ا� رة ي�� �ب خ� ي� ه�له ف�� ح�دك�م م�ن� ا� ح�رج� ا� !ي��Ebu Said el-Hudrî Peygamber (s.a.v)'den rivayet

ediyor; "Bir Ârabî, Medine civarında koyunlarınıotlatırken, bir kurt saldırdı ve sürüsünden bir kuzuyualdı. Ârabî kurdun peşine koşup yetişti ve kuzuyu kurttankurtararak kurdu azarladı. Kurt, Ârabî ile inatlaştı veyere oturarak kuyruğunu salladığı bir halde şöyle dedi:Allâh’ın bana verdiği bir rızkı benden geri aldın!’’.Ârabî, ‘’ne kadar ilginç, bir kurt oturur bir vaziyettekuyruğunu sallayarak benimle konuşuyor" dedi. Kurt, "senbundan daha ilginç olanını arkanda bırakıyorsun" dedi.Ârabî, "bundan daha ilginç olanı nedir?" diye sordu. Kurt,

21

"Allah Resulü (s.a.v)'dir, iki taşlık arasında bulunan ikihurmalığın arasında insanlara geçmişte olanları vegelecekte olacakları haber veriyor" dedi. Bunun üzerineÂrabî, koyunlarını sürerek Medine'nin civarına bir yeregetirdi ve Allah Resulü (s.a.v)'in yanına gelerek kapısınıçaldı. Peygamber (s.a.v) namazını kılınca, "koyunlarınsahibi olan Ârabî nerede?" diye sordu. Ârabî ayağa kalktı.Allah Resulü (s.a.v), ona, "neler gördüğünü nelerişittiğini insanlara anlat bakalım" dedi. Ârabî, kurttanne gördüyse, ne işittiyse hepsini anlattı. Bunun üzerinePeygamber (s.a.v) dedi ki, "doğru söyledi, bunlar kıyametkopmadan önce olacak olan ayetlerdir. Nefsim yedikudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, biriniz evindençıktıktan sonra, evinde neler olup bittiğini, çarığı veyakırbacı veya asası ona haber vermedikçe kıyamet kopmaz."1

Hadisi şeriflerde görüldüğü gibi Peygamber (s.a.v)sarih bir şekilde, normalde konuşkan olmayan cansızbirtakım nesnelerin, kıyametin kopmasına az bir zamankala, insanlara muhtelif yerlerden bilgilertaşıyacaklarını haber vermektedir. Bir sopanın bir çarığınbir kırbacın konuşacağından bahsetmektedir. Gerçekten kurthaklıdır! Geçmişten haber veren ve gelecekte nelerolacağını bildiren, hele hele cemadatın bir günkonuşacağını haber veren bir peygamber, konuşan birkurttan çok daha ilginçtir.

Cenabı Hakk’ın kendisi için:

چ چ چ چ چ چ چ چ چ چچ "O, kötü arzularına göre konuşmaz. O (nun konuşması, kendisine)

vahyedilenden başkası değildir"2

buyurarak teyit ve tazim ettiği Peygamber (s.a.v), herkonuda olduğu gibi, bu konuda da doğru olanı söylemiştir.Bugün en basit bir teyp veya plaktan, bir odanın camındakises titreşimlerini çok uzaktan çözebilen çok işlevli küçük1 Ahmed İbh Hanbel, Müsned, III, 84.2 Necm/4.

22

bir entegreye kadar, bu alanda bu fonksiyonu yerinegetiren yığınla elektronik cihazlar icat edilmiştir.Geçmişte insanların ellerinden düşürmedikleri kırbaç veasaların yerini bugün cep telefonları almıştır. İnsanlarnerede olurlarsa olsunlar, istedikleri an, eşleriyle,çocuklarıyla, mesai arkadaşlarıyla irtibat kurabilmekteonlarla konuşabilmektedirler. İnsanlık olarak ilk baştaolduğumuz noktaya döner de gelişmelere şöyle bir bakarsakgörürüz ki gerçekten de insanlar, bu kutucuklarla birinsan gibi konuşmakta onları muhatap almaktadırlar.İnsanlar gezegenlere içinde insan bulunmayan araçlargöndermekte ve bu araçlar marifetiyle, uzaydan görüntülübilgiler elde etmektedirler. Beşeriyet haberleşmeteknolojisinin doruklarını zorlarken, Peygamber (s.a.v)'inhaber vermiş olduğu hususu da harfiyen gerçekleştirmişolmaktadır.

C- Savaş Teknolojisi

Bu konuda Peygamber (s.a.v)'in çok özlü işaretleribulunmaktadır, denilebilir. Öyle ki gelişen harp sanayininen belirgin özelliği olan "az sayıda mühimmat-çok sayıdatahribat’’ niteliğine vurgu yapılarak bu konudakigelişmelere işaret edilmiştir.

رج� ع�ن� ع��� رح�من� الا� د ال��� �اد ع�ن� ع�ن�� ن���� و ال�ر� �ب��� ا ا� رن���� �ب خ� ال ا� ب� ف���� عي� ا ش���+ رن���� �ب خ� ال ا� م��ان� ف���� و ال�ي� �ب��� ا ا� ن� دث�� ح���ي� �ن ال ال�ن���� ال ف����� رة� ف����� �lت��� ي� ه�ر �ن@ ازب�ا� ق���� ت� ل وث�� لاز� ر� ك���ب+ر ال���� ص� ال�علم ون�� �ي ف� ي ي�� ن� وم ال�س���اعه� ج���� ق���� لا ي��

كم ال�مال ن� كب+ر ف�� ي ن�� ل ج�ن� ن� ل ال�ف� ن� كب+ر ال�هرج� وه�و ال�ف� ن� ون�� ي� هر ال�ق� Yظ م�ان� وي�� ص�ال�ر� ي� ف� ت� ف��Ebu Hureyre (r.a) Peygamber (s.a.v)’den şöyle rivayet

etmiştir; "Kıyamet, ilim kabz olunmadan, depremlerartmadan, zaman kısalmadan, fitne zuhur etmeden ve hercçoğalmadan kopmaz. O da (herc) ölümdür, ölümdür, tâ ki malaranızda çoğalıp bollaşsın.’’1

Fitne, ilk insandan beri var olan bir şey olduğuhalde fitne için "zuhur edecek" tabirinin kullanılması,1 Buhârî, el-Câmiu’s-sahîh, 85, İlim, 24.

23

fitnenin aşırı derecede yayılması, yaygınlaşması ile izahedilebilir. Fitnenin bu derece yaygınlaşabilmesi için isehaberleşmenin çok hızlı olması gerekir. Kitle iletişimaraçlarının bulunması gerekir. Ulaşımın hızlı olmasıgerekir. Alt etme duygusunu kışkırtacak, yeterince savaşgücü ve teknolojisi olması gerekir. Tüm bunlar toplumsalbir fitnenin ateşlenebilmesi için gereken temelunsurlardır. Bu unsurların bulunmadığı bir toplumda çıkanbir fitne lokal kalmaya mahkumdur.

Savaşlarda ölüm faktörünün artması bugünkü harpsanayinin gelişmiş olmasıyla öylesine doğrudan ilişkilidirki kılıç, ok, mızrak ve benzeri savaş aletleriyle yapılansavaşlardaki ölü sayısının bugünküne oranla ne kadar düşükolduğunu düşünürsek onu anlamamız kolaylaşır. Bugün içindebir tek pilotun bulunduğu bir uçak dahi, yüzlerce ve hattabinlerce insanı ölümle tanıştırabilmektedir. Çünkü onunatacağı bir kimyasal bomba bir şehri tümüyle tahripedebilir. Bu saydıklarımız tahribat amacıyla üretildikleriiçin ölüm faktörünü artırmaları bir anlamda doğalkarşılanabilir. Fakat gelişen teknolojinin iyi niyetliolarak imal ettiği vasıtalara baktığımızda bunların daölüm faktörünü artırdığını görebiliriz. Düşen uçaklar,çarpışan otomobiller, batan gemiler. Hepsi her günyüzlerce insanın ölmesine neden olmaktadır. Maalesefteknoloji denen bu madalyonun arka yüzü karanlıktır.

ه ن��+ ث�� ي� ح�د ان� ف� ال ع�ق��� ل ف���� هن� ا ح�م��اد ع�ن� س��� ن��� الا ث�� ان� ف���� ل وع�ق��� و ك�ام��� �ب��� ا ا� ن��� ي� ث�� �ن@ ي� ا� ن2 دث�+ د ال�ل��ه ح��� �ا ع�ن�� ن� دث�� ح���ال زش�ول ال�له ال ف�� ت�lرة� ف�� ي� ه�ر �ن@ ه ع�ن� ا� ن� �lث ي� ص�ال�ح ع�ن� ا� �ن@ ن� ا� �ل ب� ا س�هن� ن@� ال ا� وم ال�س��اعه�ف�� ق� لا ي��

ه كن� م�ن� اس م�طرا لا ن�� مطر ال�ن� ي ي�� وب� ال�مدز ج�ن� ن� عرث�� وب� ال�س+ ن� ه الا ث�� كن� م�ن� ولا ن��Ebu Hureyre (r.a.) Peygamber (s.a.v)’den şöyle

rivayet etmiştir: ‘‘Kentlerdeki evlerin, etkisindenkorunamadığı sadece (taşradaki) çadırdan evlerin,

24

etkisinden emin olabildiği bir yağmur insanlar üzerineyağmadıkça kıyamet kopmaz.’’1

Allah Resulü (s.a.v) büyük bir olasılıkla havadankullanılan kitle imha bombalarına işaret etmiştir. Çünkübu tür bombalar pahalı olmaları hasebiyle hedef-isabetriski göz önünde bulundurularak kitlesel hedeflerdekullanılmakta, bireysel hedeflerde kullanılmamaktadır.Bunun doğru olduğunu varsayarsak, Hz. Peygamber (s.a.v)burada kitle imha bombalarını yağan bir yağmura benzetmişbunun yanı sıra bu bombaların tahrip niteliğini ve tesiralanını belirtmiştir, diyebiliriz.

�ي� ع�ن� س���ان@ م ال�ع� ي� م���ري�� �ن@ ن� ا� �ك���ر ب� �ي� ن� �ن@ اس+ ع�ن� ا� ن� ع�ن���� �ل ب� ماع�ن� س���� ا ا ن� دث�� ه� ح���� ن� ع�رف���� �ا ال�حس���ن� ب� ن� دث�� ح����ي� �ن اض ع�ن� ال�ن� ي� وف�� �ن@ ن� ا� �ن� ش�عد ع�ن� ش�عد ب� �د ب� ه� زاس�+ ن�� çة الا ي� ه�د� عب+ ف� �ت hث� �ن ادز ع�لي ا� ل ه�و ال�ق��� ف��

لكم �زح� حب� ا� و م�ن� ي�� كم ا� وف�¨ ا م�ن� ف� �ان� كم ع�د� ي� ع�لن� �ن ال ال�ن��� ق� ه��ا ف�� ي�� ا ا م��� ب� ا� ا� ة� ول�م ن��� ن�� ث@� ع�دك�ا �له�ا ي� ون�� ا� ن���ي�lب ر ي�lب+ ج�سن� ع�� ا ح�د سي ه�د� و ع�ي� �ب� ال ا� .ف��

Sa’d İbn Ebi Vakkas, ‘De ki: Allah, size üstünüzdenveya ayaklarınız altından bir azap göndermeğe kâdirdir’ayeti kerimesi hakkında Peygamber (s.a.v)’in şöyledediğini rivayet etti: ‘bu olacaktır, ancak tevili henüzgelmedi’.2

Peygamber (s.a.v)'in "tevili henüz gelmedi" sözünü,ilerde Cenabı Hak'ın bu ayetteki maksadını inkişafettirecek gelişmeler olacak biçiminde anlarsak, ayetikerimede geçen azap çeşitlerini bugünkü harp teknolojisiiçerisinde yorumlayabiliriz. Örneğin, bugün mevcut olan vehavadan kullanılan bütün silahlar gökten inebileceğibelirtilen azaba bir numune teşkil edebilir. Ayrıca, yeraltına döşenen, mayın türü bombaları da yer altından

1 Ahmet İbn Hanbel, Müsned, 7510,II, 262.2 Tirmizî, es-Sünen, 3066.

25

gelebileceği belirtilen azap türüne benzetebiliriz. Ayetikerimede geçen azapların, Cenabı Hak'tan gelecek, beşeryapısı olmayan türden olacağını düşünmek de mümkündür.Ancak bunun kesinlikle böyle olacağını söylemeyigerektirecek bir kayıt bulunmamaktadır. Aksine hadis-işerifte geçen ifade ilk yaptığımız yorumu desteklermahiyettedir. Böylece Cenabı Hak sözünü ettiğimiz azaptürlerini beşer eliyle ve beşer yapısı silahlarlagöndermiş olacaktır.

D- İnşaat Teknolojisi

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu konuya işaret eden birhadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır.

ال رة� ف���� �lت�� ي� ه�ر �ن@ رج� ع�ن� ا� ع��� اد ع�ن� الا� ن���� ي� ال�ر� �ن@ اء ع�ن� ا� ا وزف���� ن��@� ا ع�لي� ا� ن��� ي� ث�� �ن@ ي� ا� ن2 دث�+ د ال�ل�ه ح�� �ا ع�ن� ن� دث�� ح���ال زش�ول ال�له ي ف�� وم ال�ساعه� ج�ن� ق� اس لا ي�� ظاول ال�ن� ي� ان�ث�� ن� ن� �ال�ن �.ن�

Ebu Hureyre (r.a.) Peygamber (s.a.v)’den şöylerivayet etmiştir: ‘İnsanlar binaları yükseltmekteyarışmadıkça kıyamet kopmaz’.1

Binaların yüksek bir biçimde inşa edilmeleri ancakinşaat teknolojisindeki gelişmelerden sonra mümkünolabilmiştir. Bugün modern dünyanın en büyük özelliği çokkatlı yapılar, yani gökdelenlerdir. Bir şehringelişmişliği orada bulunan çok katlı yapılarınyükseklikleriyle birlikte değerlendirilmektedir. Hz.Peygamber (s.a.v), günümüz dünyasının bu bâriz özelliğinedikkat çekmiştir, denilebilir.

Sonuç

Hz. Peygamberin (s.a.v) yaşadığı dönemde kendisinearz edilen teknik yaklaşımlara açık olduğunu söylemek

1 Buhâri, el-Câmiu’s-sahîh, 50, İmân, 36.

26

eldeki veriler ışığında mümkündür. Hatta onun bu türdenyeniliklerle barışık olduğunu, bunları ödüllendirip teşvikettiğini dahi söyleyebiliriz. Bu tür yaklaşımların konuedildiği hadislerde Hz. Peygamberin kendi dönemindekiteknik öneri ve yenilikler konu edilmektedir. Bunlarteknik boyutu olan hadislerin ilk grubunu teşkil eder.

Hz. Peygamber (s.a.v)’in hadislerinde müstakbelteknik gelişmelere dair ifadeler ise daha dolaylı birbağlamda gündeme gelmektedir. Bunlar çoğunlukla ilerideümmetin başına gelecek fitneler hususunda uyarı içerenhadislerin içinde yer alır. Filhakika, bu hadisler miktarbakımından çok değildir; oldukça sınırlıdır. Ancak azsayıda olsalar da ilginç olmaları bakımından dikkatçekidir.

Bahse konu hadislerin sıhhat dereceleri farklıfarklıdır. İçlerinde sahih olanların yanı sıra zayıfhadisler de mevcuttur. Öte yandan oldukça sarih beyanlarlateknik gelişmelere atıfta bulunanlar olduğu gibi sathikalanlar da söz konusudur. Mücmel olanlarla sahih olanlararasında bir korelâsyondan bahsedilebilir.

Bu türden hadisler metni açısından mütalaaedildiğinde ise karşımıza kimi açılardan izahı güçdurumlar ortaya çıkabilmektedir. Zira ileriye dönüknitelikli tahmin yapmak hele hele teknik açıdan bunubaşarmak oldukça zor bulunur bir haslettir. Bu açıdanbakıldığında bu tür hadislerde geçen teknik gelişmelereyönelik atıflar, hadislerin vahiy kaynaklı olmasıgerektiği düşüncesine katkı yapar bir mahiyet arzedebilmektedir. Söz konusu durumu vahiy harici, birşekilde ravi tasarrufu olarak değerlendirmek kimi zamandaha zor görünmektedir. Bahsettiğimiz bu durum özelliklesarih olanlarla alakalıdır; nitekim bu türden hadislerçoğunlukla isnat bakımından daha gevşek görünmektedir.

Geleceğe yönelik haberlerinde Hz. Peygamber’in(s.a.v) sathi ifadeler kullandığı hadislere gelince

27

bunları, doğrudan spesifik gelişmelere indirgemek mümkünolduğu gibi daha geniş bir açıdan yorumlamak da imkândahilindedir. Eldeki veriler bu türden mücmel hadislerlesınırlı olsaydı yorum açısından iddialı bir yaklaşımdabulunmanın önü belki kesilebilirdi.

Öte yandan teknik gelişmelere bir şekilde değinenhadisleri benzeri âyetler eşliğinde değerlendirmek çoğuzaman daha isabetli sonuçları doğurabilmektedir; ziraKur’ân ifadeleri hem anlam bakımından daha yoğun hem delafız bakımından irdelenmeye daha elverişlidir.

Tarihî süreç içerisinde bu türden bağlamları ihtivaeden hadislerin hangi saiklerden ötürüuydurulabileceklerine yahut türetilebileceklerine dair birfikir yürütmek kolay görünmemektedir. Nitekim bu türdenbir teknik yaklaşım bir ravi açısından ne ifade eder? Onahangi katkıyı sağlayabilir? Bu hadisleri manipüle edenlerhangi sonuçları hesaplamış olabilirler? Bu türdenhadislerin kısa vadede ne siyasi, ne de iktisadi birsonucu olur! Dolayısıyla bu hadisleri, isnadı bakımındansıkıntılı olsalar dahi, metni bakımından tahlil ederekkısa yoldan mevzu hadis kategorisine atmak, özellikleteknik açıdan düşünüldüğünde tereddüde yol açmaktadır.Zira kimi hadislerdeki teknik atıflar, tarihi arka plan vederinlik hesaba katılırsa, bilim kurgu senaristlerine taşçıkartacak cinstendir!

28