Tekirdağ'a kuruluşundan itibaren verilen adlar

21
TEKİRDAĞ’A KURULUŞUNDAN İTİBAREN VERİLEN ADLAR ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA İbrahim UZUN [email protected] ÖZET Bu çalışma, Tekirdağ’a verilen adların ortaya çıkarılması için yapılan mitolojik, teolojik, etimolojik, fonolojik ve tarihsel bir araştırmayı temsil etmektedir. Çeşitli kültürlerin Tekirdağ’a tarih boyunca gelip yerleşmeleri, Tekirdağ’ın çeşitli adlar almasına neden olmuştur. Sırasıyla, Trak, Grek, Roma, Bizans, Osmanlı ve nihayet Cumhuriyet dönemlerini geçiren Tekirdağ aldığı adların çeşitliliğiyle dikkati çekmektedir. Bu ad çeşitliliğinde mitolojik kavramların olduğu kadar dinsel kavramların da rolü olmuştur. Yapılan araştırmada, Tekirdağ’a verilen adlar etimolojik olarak incelendiği kadar fonolojik olarak da incelenmiş, kentin aldığı adların birçoğunun kaynakları ve anlamları belirlenmiştir. Bu adlar, Tekirdağ’ın egemenliği altında kaldığı dönemlerdeki dillerin ya da inançların etkisinde kalarak yazılım ve sessel değişikliklere uğramıştır. Tekirdağ’a verilen adlardan bazıları, Türklerin kenti almasıyla birlikte Türk dilinin sessel sistemine uygun biçimde Türkçeleştirilmiştir. Çeşitli uygarlıkların yerleşim yeri olan Tekirdağ’ın adlarının çeşitliliği kentte hâkim olan kültürlerin şehir adlarına yansımasıdır. Kent adlarının

Transcript of Tekirdağ'a kuruluşundan itibaren verilen adlar

TEKİRDAĞ’A KURULUŞUNDAN İTİBAREN

VERİLEN ADLAR ÜZERİNE BİR

ARAŞTIRMA

İbrahim UZUN

[email protected]

ÖZET

Bu çalışma, Tekirdağ’a verilen adların ortaya çıkarılması

için yapılan mitolojik, teolojik, etimolojik, fonolojik ve

tarihsel bir araştırmayı temsil etmektedir. Çeşitli kültürlerin

Tekirdağ’a tarih boyunca gelip yerleşmeleri, Tekirdağ’ın

çeşitli adlar almasına neden olmuştur. Sırasıyla, Trak, Grek,

Roma, Bizans, Osmanlı ve nihayet Cumhuriyet dönemlerini geçiren

Tekirdağ aldığı adların çeşitliliğiyle dikkati çekmektedir. Bu

ad çeşitliliğinde mitolojik kavramların olduğu kadar dinsel

kavramların da rolü olmuştur. Yapılan araştırmada, Tekirdağ’a

verilen adlar etimolojik olarak incelendiği kadar fonolojik

olarak da incelenmiş, kentin aldığı adların birçoğunun

kaynakları ve anlamları belirlenmiştir. Bu adlar, Tekirdağ’ın

egemenliği altında kaldığı dönemlerdeki dillerin ya da

inançların etkisinde kalarak yazılım ve sessel değişikliklere

uğramıştır. Tekirdağ’a verilen adlardan bazıları, Türklerin

kenti almasıyla birlikte Türk dilinin sessel sistemine uygun

biçimde Türkçeleştirilmiştir. Çeşitli uygarlıkların yerleşim

yeri olan Tekirdağ’ın adlarının çeşitliliği kentte hâkim olan

kültürlerin şehir adlarına yansımasıdır. Kent adlarının

belirlenmesi, aynı zamanda Tekirdağ’a kuruluşundan itibaren

yerleşen kültürlerin de anlaşılmasını sağlayacaktır.

Anahtar Kelimeler: Trak, Trakya, Grek, Roma, Bizans,

Osmanlı, Cumhuriyet,

Tekirdağ’a verilen

adlar

1

A RESEARCH ON THE NAMES GIVEN TO TEKIRDAG

SINCE ITS FOUNDATION

ABSTRACT

This study represents an effort about a historical

research of the names given to Tekirdağ by different cultures.

The research has been carried out in etymologic, mythologic,

theologic, phonologic and historical way. Different cultures

settling in Tekirdağ has caused the city to have various names.

Tekirdağ having the times of Thracians, Greeks, Romans,

Byzantine, Ottoman and Republic draws our attention with its

name range. Mythologic as well as Theologic concepts have a

great importance in this name diversity. In this research, The

names given to Tekirdağ has been studied etymologically and

phonologically, on the other hand, the meanings and sources of

the given names to the city have been determined. These names

have been changed in spelling and phonetically by the languages

and beliefs of the times in which Tekirdağ was under the

domination of those cultures. Some of the given names to the

city, after conquest of the city by Ottomans, have been made

Turkısh in an appropriate way for the phonetic system of

Turkısh Language. The various names of Tekirdağ, a settlement

of different civilisations, is a reflection of various cultures

on the city names. The determination of the city names will be

highly helpful for understanding the different cultures dating

from the city’s foundation

Key words: Thracians, Thrace, Greek, Roman, Byzantine,

Ottoman, Republic,

Names given to Tekirdağ

GİRİŞ

Trakya kelimesine, ilk kez Homer’in Iliad and the

Odyssey adlı eserinde rastlıyoruz. Eskiçağda Trakya ülkesine ve

halkına Thrake denilmiştir. İon lehçesindeki en eski şekline

Homeros’ un İllias destanında rastlanmaktadır. (I1.II,545)

Trakya, atlıların ülkesiydi ve Traklar iyi silah kullanan

savaşçı topluluklardı. Trakya’ya gelen göç dalgasıyla gelen ilk

topluluklar Pelasglar olmuştur.

M.Ö. 8. ve 7. yüzyıllarda eski Greklerde nüfus ve ekonomik

ihtiyaçlar artmaya başladığında, yeni yerleşimlere ihtiyaç

duyulmuştu. İhtiyaca cevap verebileceği düşünülen yeni yerleşme

birimleri kurulmuş, bu yerleşimlerde küçük küçük şehir

devletleri denen

2

Devletler doğmaya başlamıştı. Traklar’la Greklerin M.Ö. 750-550

yılları arasında yaptıkları anlaşmalar sonucunda, Tekirdağ

kıyılarına apoika adı verilen koloni kentler kurmuşlardı.

Marmara kıyılarındaki bu kolonilerden birisi de araştırmamıza

konu olan yer adlarından Bizante’ydi.

Tarihi Antikçağ’lara inen şehrin bilinen ilk ismi

Bisanthe’dir. Tarihte ilk adı 5. Yüzyılda yaşayan Atina’lı

tarihçi Ksenefon’a göre Visanti, yine Halikarnas’lı ( Bodrum’lu

) Yunan tarihçisi Herodot’a göre Bizanda olan Tekirdağ Sami

kolonisi olarak kurulmuş bir şehirdi. Bizans döneminde ise,

Plinius'un bahsettiği Resisthon ile onun devamı olan ve

Prokopius'un Justinianus devri yapılarını anlattığı Peri

Ktismaion adlı kitabında değindiği Rhaidestos, adını almıştır.

Ksenefon’un çok güzel bir şehir diye tanımladığı Visanti, deniz

ticaretine çok uygun olan liman kenti şehir olmasına rağmen sur

ve kalesi olmadığı için çeşitli saldırılara maruz kalmıştı. Bu

yüzden de İmparator Justinyanus tek mahalleli olan kenti 6.

yüzyılda büyütmüş etrafını surla çevirerek, kenti korunaklı

hale getirmiştir.

Ancak yöre, M.S. 41 yılında Roma hâkimiyetine girmiş, yarı

bağımsız yaşamış Traklar uzun süre Romalılar’a direnmişlerdi.

Ama M.Ö 168 ve M.S 395 yıllarında Romalılar bölgeye iyice hâkim

olmuşlardı. Bağımsız yaşamaya alışmış olan Traklar da, uzun

süre Roma hâkimiyetine karşı direnerek kültürlerini

sürdürmesine rağmen fazla direnememişlerdi. MS. 38’de tahta

çıkan Rhoemetalkes Roma desteğiyle korunmasına rağmen, M.S

45’te öldürüldükten sonra son Trak krallığı da tarihe

karışmıştır. Bizanslılar zamanında Rhadiestos adını alan şehir

12. yüzyıldan itibaren Rodosto diye adlandırılmıştır.

Osmanlılar zamanında, 1357 yılından itibaren Rodoscuk diye

adlandırılan kentin Osmanlı resmî kayıtlarında mevcut ilk ismi

Tekfurdağı’dır. Tekirdağ ve çevresinde yer alan yerleşim

birimleri Osmanlı fetihleriyle Türkleştirilerek önceki

adlarının Türk dilinin yapısına ters düşmeyecek şekilde,

Rodosçuk ve Tekfurdağ adlarında olduğu gibi Türkçe’ye uyumlu

hale getirilmiştir. Grek ve Roma - Bizans döneminde şekillenmiş

yerleşim adları Tekirdağ’ın fethinden sonra Türkçe telaffuzları

ile söylenmiştir. Tekirdağ’ın Türk yerleşimine açılmasından

sonra kurulmuş Kayı, Avşar, Danişment, Sevindikli gibi yerlerin

ise Türkçe adlar taşıdıkları görülmektedir.

Tekirdağ’ın yer adları araştırmamız, Tekirdağ şehrinin

kültürel, dinsel ve etnik yapısı hakkında bize önemli ipuçları

verdiği gibi önemli birer kaynak oluşturmaktadır. Bu bölgede

yapılan arkeolojik, prehistorik araştırmalar kentte M.Ö 5000

yılında Trakların yaşadığını bize

3

Göstermektedir. Başlangıcından bugüne kadar geçen süreçte

çeşitli toplumların yerleşimlerine sahne olan Tekirdağ aldığı

adlar bakımından kent üzerinde derin etkiler bırakmıştır.

Grekler döneminden başlayarak her dönemini bildiğimiz

Tekirdağ’ın Trak döneminin Trakolojistlerce araştırılması kent

geçmişini daha da aydınlatacaktır.

Bu araştırmada Tekirdağ’ın Traklar’dan başlayarak aldığı

adlar incelenirken, kentin geçmiş kültür yapısı hakkında da

kısaca bilgi verilecektir.

Tekirdağ’a kuruluşundan itibaren verilen adlar

Bizante

Tekirdağ’ın kuruluşundan günümüze gelene kadar tarih

boyunca aldığı adlar, egemenliği altında kaldığı imparatorluğun

ya da krallığın kullandığı dillerin zaman içerisinde yazılım ve

sessel değişikliklerine uğrayarak ya da kendilerinden önceki

dönemlerin etkisiyle çeşitli değişimler geçirmiştir.

Tekirdağ ve çevresinde yapılan araştırmalarda antik

yerleşmelere rastlanmış, şehir merkezinde ve civarında M.Ö 5.

Yüzyıldan kalan Trak mezar taşları ortaya çıkarılmıştır. Buna

dayanılarak bölgenin en eski sakinlerinin Trak kabileleri

olduğu belirtilmiştir. Yapılan araştırmalarda bölgeye gelen ilk

Trak kabilelerinin Melantedai, Apsint, Kainoi, Bessoi Bistoni,

Paiti, Kikon, Dersai, Edon ve Satrai adlı kabilelerin bulunduğu

tesbit edilmiştir. Bazı antik harita ve atlaslarda burası için

yapılan Bisaltia tanımlaması bölgenin güneyinde Marmara denizi

kıyılarının kuzeybatı bölümünde (bugünkü Tekirdağ ve çevresi)

oturan Biston Trakları dolayısıyladır.

Tekirdağ’ın bilinen ilk ismi olan Bisanthe kimi

araştırmacılara göre bölgede yaşayan Biston Trakları’na

istinaden verilmiştir. Bisaltia Trakları buraya yerleşir ve

Bisanthe adı bu Trak kabilesinin adından gelir [1] . Tekirdağ

ve yöresine kesin olarak hangi Trak kabilesinin geldiği henüz

belirlenememiştir, ancak gelen kabileler içinde Bisalti,

Bistoni adları sessel olarak uyum gösterse de, Tekirdağ’ın

Batısı ve Doğu alanlarında yer alan Bedizo ile Beodizos

yerleşimleri, kente ilk gelen, yerleşim kuran Trak kabilesinin

Bessoi olabileceğini göstermektedir. Bedizo kelimesinde yer

alan dizo eki Bessoi kabilesinin kralının adına eklenmiş kale

anlamına gelen bir ektir.

4

Eski Trak şehri, modern şehrin yanında, çeşitli

kaynaklarda Trak kralı Pezos’dan adını aldığı ileri sürülüyor.

Pezos zamanında başkent olmuş, Pezos, Bezos, öteki yazılış

biçimleriyle Besus, Bessus, kral olmuştu. Söyleniş biçimlerine

bakılırsa, Beos sözcüğünün bu sözcüklerin değişime uğramış

biçimi olması mümkündür. Bisanthe Besus’un eski oturduğu

yerdir. Rhesos adlı Trak kralının adının değişime uğramış hali

olması akla yakın gelmektedir. Çeşitli kaynaklar aynı adı

değişik biçimleriyle vermektedir.

Rhoites adında Meriç’te bulunan kitabeden anlaşıldığı

kadarıyla, Trakya kralı Rhesos, rüzgâr gibi uçan, kar gibi

beyaz atları ve altın zırhlarıyla, altın-gümüş süslü

arabalarıyla ünlü kraldır. Samoslular’ın kurduğu Bisanthe’yi

yöneten ünlü Trak kralının adı kaynaklarda Rezos-

Rhesos(Grekçe)-Resus-Rhesus-Rhessos-Rhessus ( Latince ) -

Rhezos şeklinde geçiyor. Buradan da Bizanthe’ye ilk

yerleşen kişinin Homer’in Iliad adlı kitabının 10. bölümünde

geçen, M.Ö. 7. Yüzyılda Tekirdağ’ın Barbaros ve Altınova

arasındaki bölgesine gelip, şehirsel anlamda Apokia’yı kuran

Samos’luların gözlerinde tanrılaştırdıkları, çevrenin en

korkulan insanı Trak kralı Bezos-Rezus adının Grek kültürünün

etkisiyle değişime uğratılmış Byzas tarafından kurulmuştu.

Besus adının Byzas dönüşümündeki ses benzerlikleri, fonem

değişimleri buna işaret etmektedir. Helenistik yazarlar, şehre

Bizanthe, tarihçi Herodot ise, Bisanta adını veriyor [2].

Samoslular gözlerinde tanrı haline getirdikleri çok güçlü,

korkutucu, kendisine küçük bir kale yapmış Besus’u Byzas’a

dönüştürerek mitolojik bir kahraman haline getirmişlerdir.

Bezus sözcüğü, fonemlerine bakıldığında ses olarak değişmiş ve

Trak dilinde tanrı olan Buzas’tan gelmiştir. Ön Persçe’den ve

Avestan dilinden Traklar’a geçen Buzas keçi anlamına

gelmektedir [3]. Grekler’deki keçi ezgisi anlamına gelen

Tragedyalarının kökeninde keçi olduğu göz önünde tutulursa

kelimenin nerden geldiği daha iyi anlaşılır.

Kurucusunun da Megara’lı Byzas, ya da diğer bir deyişle

Grek mitolojisinde Poseidon’nun oğlu olduğu belirtilen

Byzanthas olmalıdır. Bu tanım, kent adının Traklar’dan alınmış

kavramın Grek efsanesine dönüşerek Byzanthe / Bizanthe olduğunu

bize göstermektedir. Megara’dan gelip Bizante’yi kurduğu

söylenen Byzas, Trak tanrısı Byzas’ın değişmiş biçimi olan Trak

kralı Besus’tur. Daha sonra, Grekler bu kelimeye Firigce’den nt

ekini ekleyerek Bizante’ye dönüştürmüşlerdir [4] . Byzas

kelimesine eklenen nt eki Helence yeri anlamına geldiği için

şehrin adı da Byzas’ın yeri anlamındadır. Her kültür bir önceki

kültürün üzerine yerleşimini kurduğu gibi Grekler de Trakların

yerleşim yeri üzerine

5

Şehirlerini kurmuşlardır. P. Kretschmer, Karia, Lydia, Mysia,

Lykia, Pisidia, Lykaonia ve

Kappadokia (ki bunlara Thrakia’ da eklenebilir) dillerini

inceleyerek ss’ li, nd’ li ve nt’ li coğrafi adların Grek

diline bağlı olmadığını, protohitit dili ile ilişkili olduğunu

ileri sürmektedir Kimi araştırmacılara göre de proto frig

kökenlidir bu ek. Ancak, burada Megara’lı Byzas ile Tekirdağ’ın

ilk kurucusu, Pezos, Bessus’un Greklerin etkisiyle büyük bir

olasılıkla Byzas’a dönüşerek karışıklığa neden olmaktadır.

Zaten, Traklar’ın yerleşmiş olduğu yere gelip, şehir haline

getiren de Samos’lu koloniciler olup, Megaralılar Bizante’ye

gelmemişlerdir. Kelime köküne baktığımızda Persçe Keçi anlamına

gelmektedir Traklarda olduğu gibi nt eki ise ait olan

anlamındadır [5] .

Bizanta:

Herodot,7. kitap 137. maddede ilk kez geçiyor, Helen dilinde

bir anlamı bulunmamaktadır. Hititçe’nin lehçesi diyebileceğimiz

Luvi dilinden geldiği belirtiliyor.

Bisanda: Eski Grekçe söyleniş biçimi, ana tanrıçanın erkeği

sanda ile bi halkı anlamına gelen sözcüğün birleşiminden

oluşmuştur ve Sanda halkı anlamına gelmektedir.

Beisanthe:

M.S. 2.yüzyılda, Prof.dr. Zafer Taşlıkoğlu’nun Tekirdağ’da

incelediği yazı stelinde geçmektedir.

Bezanthe:

Bizans dönemi kullanım biçimi

Bisanthi:

Bizans dönemi kullanım biçimi

Vizanti (Visanthi):

Yunanca verilmiş bir addır, şehrin kurucusu

Vyzantas’tan( Byzanthos mitolojik kurucudur)gelmektedir.

Herodot’un eski Grekçe Bisanda sözcüğünün Grekçede değişime

uğramış biçimidir.

6

Bisanthenos:

Eski Grekçe, yeri eki almış, aynı dönemlere rastlar

Bisanthos:

Ege ve Yunanistan’da Ön Helence’de nthos yer adlarında

kullanılıyor. Hint Avrupa dillerinde, Ön Yunanca’da

kullanılan bir ek. Luvi dilinden gelen bir ek olduğu

belirtiliyor. Hint Avrupa dilinde isimlerde genitive

( iyelik ) oluyor [6]. Trakya kralı burayı başkent

yaptığında Bisanthos adını almış.

Bitenas:

1265 yılında çizilen Roma İmparatorluğu yol ağını gösteren “

Tabula Peutingeriana ” ya göre

Barbaros’taki Bisanthe’nin adıdır, Perinthos İle arası 62 km

verilir

Rhadesta:

M.S. 90-168 yıllarında yaşamış Grek coğrafyacı Ptolemy’nin

söylediğine göre bu adla

Anılmıştır. Rhae adlı ana tanrıça sözcüğünden e düşmesiyle

oluşmuştur. Ptolemy’nin

Adlandırmasıdır.

Rhaidestos:

Grekçe tos eki almış söyleniş biçimidir. Şarlman’nın

haritasından önce ilk kez Prokopius'un 6. yüzyılda yazdığı

Justinianus devri yapılarını anlattığı Justinyen’in Binaları

adlı kitabında geçer.

Rhadestus:

Latince tus eki almış söyleniş biçimidir

Rhoedesthus :

İskender’in M.Ö 334 yılındaki Garnikus savaşına kadar

kullanılan Romalıların kullandığı ad. [7]

7

Rhaedestus:

M.Ö.334-M.S.843 tarihlerinde kullanılmıştır. Şarlman

İmparatorluğu’nun 843’teki paylaşılmasını gösteren haritada

altta kare içinde Rhaedestus yazılmışsa da, verilen bu ad

Bizans devrinin şehre verdiği isimdir. İlk kez Bizanslı tarihçi

âlim Prokopius’un Justinyen’in M.S 6. yy’da yazdığı binaları

adlı eserinin 4. Kitabının 3. Bölümünde geçer [8] 1.yy’da

Trakya’nın başkenti olunca bu adı alır. Rhae Latince adı Kibele

olan ana tanrıçadır, Zeus’un anasıdır. Grekçe karşılığı

Rhae’dir. Ana Tanrıça’dan doğan yer anlamını taşır.

Rhaedestos:

Adlığı son eke bakılınca Yunanca değişik bir söyleniş biçimi

olduğu anlaşılır.

Rhaidestus:

Latince değişik bir söyleniş biçimidir.

Rhaedestenus:

Grekçenin değişik bir söyleniş biçimidir.

Rhaedestum:

Grekçe ana tanrıça Rhae’nın yeri anlamına gelen söyleniş

biçimidir. Bulgaristan’ın adı sonradan Pliska’ya dönüştürülen,

M.S 681-839 yıllarındaki başkenti antik Adoba kentinin

bazilikasında bulunan sütunlardan birinde Rhaedestum adı

geçmektedir.

Redaestum:

Üstteki sözcüğün değişik bir söylenişidir. Trak kralı

Seuthes’ten sonra konan isim, ne zaman konduğu bilinmiyor

Restos:

Greklerin kullandığı, Pelasg tanrılarından alınmış bir ad.

Şehrin koruyucusu Meryem Ana ya ait bir kilise vardı, buradaki

ikonalar ve kalıntılar önce alınıp götürülmüş, bir süre sonra

Selanik’teki Ahiropitos kilisesine bağışlanmıştır

8

Hpaideston:

Ses benzerliklerine bakılırsa, eski Grek kolonilerinin

zanaatkârlık (demircilerin) tanrısı Hephaestus’tan ya da

Hepaistos’tan dönüşmüş olması mümkün, bu tanrının yeri anlamına

gelebilir sondaki ton-tos eki yer belirtiyor. Trak kralı

Seuthes’ten sonra konan isim, ne zaman konduğu bilinmiyor.

Hedestos:

Grek yazarların kullanımı, Yer altı Tanrısı’nın yeri anlamında.

Trak kralı Seuthes’ten sonra konan isim, ne zaman konduğu

bilinmiyor

Hpaidestos:

Aynı sözcüğü Grek yazarların değişik kullanımı, Meslek

koruyucusu, Ateş Tanrısı

Registo:

Romalı Tarihçi Pliny kullanıyor, Reg savaş sırasında büyüleyici

özellik ve becerisi olan güçlü lideri anlatır. Latincede kral

anlamındadır ( rex-regis gibi ) M.Ö 4500-2500 yıllarında

konuşulan Hint –Avrupa dilinde reg krallığı anlatır. Kralın

oturduğu yer anlamına gelmektedir.

Resiston:

M.S. 1.yy’da yaşamış Romalı tarihçi Pliny’nin eseri Naturalis

Historiaeum adlı eserindeki Trakya bölümünde geçen kullanım M.S

9. yy’da Krum(814-1280) han tarafından Bulgaristan Tornova’ya

kale taşı götürülmüş [9]

Resisto:

M.S. 1.yy’da yaşamış Romalı tarihçi Pliny’nin kullanımıdır.

Grekçe, Trak kralı Resus’tan türemiştir.

Resistos:

Grekçe bir addır. Romalı Tarihçi Pliny’nin değişik bir

kullanımı

9

Resisthon:

M.S. 1. yüzyılda Plinius’un kullanımı

Redestos:

Grekçe değişik bir kullanım, tos eki almış

Rudisto:

Bizans dönemi kullanımı [10]

Rudistio:

Bizans dönemi kullanımı [11]

Rodisto:

Bizans dönemi kullanımı [12]

Radostave:

Ön Osmanlı dönemine kadar Batlıların verdiği ad

Rodoste:

Ön Osmanlı dönemine kadar Batlıların verdiği ad

Rodosto:

İlk defa 1173 yılında Yahudi cemaatinden bizdeki Haham

karşılığı olan gezgin, Rabbi Benjamin of Tudela’nın kullandığı

sözcüktür. Bu yüzyılda Rodosto’da 400 kişilik bir Yahudi

cemaati yaşamaktadır [13]. Macarlar da Latince ve çeşitli

Avrupa ülkelerinin dillerinde Rodosto biçiminde

kullanılmaktaydı. Rodosto Yahudi Üniversitesi diye

adlandırılmaktadır. [14].

Rodosçuk:

Ön Osmanlı Türkçesinde kullanılan Türkçe’nin fonetik yapısına

uydurulmuştur.14.yy da, Tekirdağ’ın 1357 yılında Süleyman Paşa,

Evrenos Bey ve Murat Hüdavendigar tarafından fethedilmesinden

sonra kullanılmıştır.

10

Gülbahçe:

19. yüzyılda yetiştirilen güllerin ve gül bahçelerinin çokluğu

yüzünden verilmiş bir ad, çok kısa bir süre kullanılmıştır.

Tekirdağ’ın gül yetiştiriciliği 1940’lara kadar sürmüştür.

Rüstem Paşa da Tekirdağ’ı Cennetin gül bahçelerine

benzetmiştir.

Tekfurdağı:

Bir efsaneye dayandırılarak Bizans’ın feodal lordlarını ifade

eden Ermenice Tekavor sözcüğünden geldiği ifade edilmektedir.

Konuyla ilgili efsaneye göre; Rodosto tekfuru bir gün dağ’da

ava çıkar, karşısına çıkan ceylanı sırtından vurur. Yaralı

ceylan korulukta kaybolur, kan izlerini takip eden tekfur,

ceylanın yaralı halde yavrusunu emzirdiğini ve az sonra da

öldüğünü görür. Tekfur buna çok üzülür, sarayına dönünce

avlanmayı yasaklar,

kendisi de her şeyini bırakarak dağdaki kulübeye gider, ölene

kadar burada kalır, Tanrı’ya yalvarır, bu yüzden Tekfur Dağı

adının bu efsaneden geldiği anlatılır. Ancak, anlatılan bu

efsaneyle şehir adının bir ilgisi bulunmamaktadır.

Tekfurdağ Son Osmanlı Türkçesinde kullanılan bir addır.

Celali İsyanları sırasında Erzincan’ın Kemah ilçesi Surp

Tekavor köyünden kaçan bazı Ermeniler Tekirdağ’a gelirken,

burada ayrıntısına girmeyeceğim kutsal bakiyelerini de

beraberlerinde getirmişlerdir [15]. Gelen ilk grup, Rodosçuk

ileri gelenleri tarafından çalışkanlıklarıyla takdir edilmişler

ve daha sonra iki grup halinde isyan’dan kaçan Ermeniler

Rodsçuk’a yerleşmişlerdir. 1606 tarihinde, Ermenilerin

gelmesiyle padişah ferman çıkararak Tekavur adı verilmesini

emretmiştir. Padişahın bu adı neden verdiğini bilmiyoruz, ancak

belki de Osmanlı toplumunda yaşayan çeşitli dinlere mensup

topluluklara gösterdiği bir saygı ve hoşgörü sonucu, kutsal

bakiyeye atıfla Rodosçuk’a Tekfurdağ adı verilmiştir. Ermeniler

için son derece kutsal olan bakiyenin geldiği yer Surp Tekavor

köyüdür ve buradaki Tekavor sözcüğü, dini anlamıyla taç takan

anlamında olup Hazreti İsa’yı temsil etmektedir, taç

kelimesinin içeriği üzerinde durmayıp, sadece Bizans tekfurunun

taktığı taç olmadığını söylemekle yetineceğim.

Rodosçuk adının Tekfurdağ şekline dönüşme tarihini kimi

yerlerde 1732 olarak görmekteyiz, oysa 1732 tarihi Macar

asıllı, Osmanlı’ya matbaayı getiren İbrahim Müteferrika’nın

Kâtip Çelebi’nin Cihanümma adlı eserini tercüme ettiği

tarihtir. Kâtip Çelebi eserini ilk kez 1648 yılında yazmış ve

Tekfurdağı ifadesini kullanmıştır. Eserin yazılma tarihi bize

Tekfurdağ adının 1732’de konmadığını göstermektedir.

11

Tekirdağ:

1924 Anayasasına göre, Türkiye’de il merkezleri

oluşturulduğu için, 10 Kasım 1924 yılında içişleri bakanı Cemil

Uybadın ve arkadaşları tarafından Meclis’te önerge verilmiş ve

bu verilen önergeyle Tekfurdağ adı Türkçenin sesletim yapısına

uydurularak 1927 yılında Tekirdağ’a dönüşmüştür.

SONUÇ

Bu çalışma bir konuyu vurgulamak amacını taşımaktadır. Bu

amaç, Tekirdağ’ın kuruluşundan itibaren aldığı adların

yeterince incelenmemiş olmasıyla, kente verilen adların

taşıdığı anlamlar ve kullanıldığı dönemler hakkında bilgi

verilmesidir. Kentin aldığı adların dinsel ve mitolojik

anlamları nasıl aldığının araştırılması ihtiyacı nedeniyle,

Tekirdağ’a verilen adların sırasıyla verilmesine dikkat

edilmiştir. Yapılan araştırma göstermiştir ki, Tekirdağ’ın Trak

döneminin Trakolojist ve Epigrafistler’ce, Osmanlı döneminin,

özellikle 17. yüzyılın ilk çeyreğini ilgilendiren bölümündeki

kadı sicilleri, nüfus defterleri ile vakıf defterlerinin

araştırmalarının derinleştirilmesinin gereklidir. Yapılacak

Lingüistik, epigrafik ve tarihsel çalışmalarla değişik

sonuçların çıkacağına inanılmaktadır.

12

KAYNAKLAR

1. Arif Müfid Mansel Trakya Kültür ve Tarihi, İstanbul,

Edirne ve Yöresi Eski

Eserleri Sevenler Kurumu Yayınları, s 34, 1938

2. Herodot, Herodot Tarihi, Çev. Müntekim Ökmen, İş

BankasıYayınları, s 566, 2009

3. http:/ groznijat.tripod.com/thrac/ The Language of

Thracians by Ivan Drudanov

4. Dictionary of Greek and Roman Geography, 1. Cilt ( 1854

), Sır William Smith, s

403

5. Demetrius John Georgacas, The names of

Constantinople, the Johns Hopkins

University Press, S 350, 1947

6. Martin Litchfield West,Indo –European Peotry and

myth. S.8, Oxford, 2007

7. Samuel Buttler, A sketch of ancient geograpghy,

London, s 124.

8. The buildings of Procopius, the Loeb Classical

Library, s 297, 1940

9. Edward Daniel Clarke, Travels in various countries of

Europe, Asia and Africa, London, sayfa 469, 470)

10. Kustas, George L. Studies in the Byzantine Monetary

Economy,1985.Cambridge

University, s. 46 )

11. a.g.e.s 46

12. a.g.e.s 46

13. The itenerary of Benjamin Tudela, translated and

edited by A. Asher, Volume 1,

Hakesheth publishing co, London and Berlin, s 56,

1840

14. Edward Daniel Clarke, Travels in various countries of

Europe, Asia and

Africa, London, s 469,470

15. H. D. Andreasyan, “Celâlilerden Kaçan Anadolu

Halkının Geri Gönderilmesi”,

İsmail Hakkı Uzunçarşılı’ya Armağan, Ankara 1988,

s. 45

13