ORTADOĞU’NUN DİNÎ JEOPOLİTİĞİ VE GÜNÜMÜZE YANSIMALARI ÜZERİNE BİR DENEME
Postmodernizmin çeşitli alanlardaki yansımaları üzerine bir deneme. Volkan Göçoğlu
Transcript of Postmodernizmin çeşitli alanlardaki yansımaları üzerine bir deneme. Volkan Göçoğlu
1
POSTMODERNİZM YANSIMALARININ ÇEŞİTLİ ALANLAR ÜZERİNDEN
İNCELENMESİ
Volkan Göçoğlu1
ÖZET
Postmodernizm, 20. yüzyılda ortaya çıkarak çok sayıda disiplin üzerinde etkili olmuş
bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımın etkileri insanlar tarafından birçok alanda
gözlemlenebilmektedir. Bu çalışma söz konusu etkileri kamu yönetimi, hukuk, sanat ve
tıp alanlarında incelemektedir. Çalışma sonucunda, bu alanlardaki etkiler
doğrultusunda bazı çıkarsamalara yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Postmodernizm, Kamu yönetimi, Hukuk, Sanat, Tıp.
The Examination of Postmodernism On Various Disciplines
Postmodernism is a approach which appeared in 20. century has significant impacts
on manifold disciplines. The impacts of this approach can be examinated by people on
various fields. This study analyzes that aforementioned impacts on law, public
administration, art and medical. In the conclusion, some inferences according to those
impacts are included.
Keywords: Postmodernism, Public Administration, Law, Art, Medical.
GİRİŞ
Postmodernizm, 1960’lı yıllarda ortaya çıkmış bir hareket olarak öncelikle kendini
sanat alanında göstermiş, daha sonraları sosyoloji, tarih, teoloji, siyaset, antropoloji,
psikoloji, psikiyatri, tıp, dilbilim gibi alanlara yayılmış ve insan düşüncesini ilgilendiren
her olguyu tartışma konusu haline getirmiştir (Aydın, 2006). Thomas D. Dochherty
(1992: 7’den akt: Genbilim, 2007) bu durumu şöyle ifade etmektedir:
“Avrupa’da bir hayalet geziniyor: Postmodernizm…Postmodern hayaletin
dokunmadığı neredeyse tek bir entelektüel faaliyet alanı yok. Bu hayalet
mimariden zoolojiye kadar her kültürel disiplinin üzerinde iz bırakıyor;
biyoloji, ormancılık, coğrafya, tarih, hukuk, edebiyat ve tüm sanat dalları, tıp,
1 Hacettepe Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, Doktora Öğrencisi, [email protected]
2
siyaset, felsefe vb.’ye kadar uzanıyor. Ancak bu şekilsiz varlık gene de bir
hayalet ve oldukça korkunç bir hayalet olarak kalıyor…”
Postmodernizmin belirlenmiş bir tanımı, ana hatları, bir sistematiği ya da bir
metodolojisi olmamakla birlikte, ana özelliğinin bu olduğu da söylenebilmektedir.
Modernizmin temel alarak toplum, bilim, sanayi, kentleşme, ekonomi gibi birçok
disiplini, üzerinden geliştirdiği rasyonalizm yaklaşımına karşıt bir duruş sergileyen
postmodernizmin, bu yaklaşımdan başka birçok yaklaşıma daha eleştirel baktığını
söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak bu eleştiri, literatürde karşılıksız kalmış
yaklaşımların eleştirileri ile karıştırılacak bir noktada değildir. Zira postmodernizmin
modernizme getirdiği tüm eleştiriler gelinen tarihte somutlaşarak etkilerini toplum
yaşamına yansıtmıştır. Çalışmada bu etkiler somut bir şekilde örneklendirilerek gözler
önüne serilecektir.
Çalışmanın ilk bölümünde; postmodernizm yaklaşımı, modernizm yaklaşımı üzerinden
ele alınmaktadır. Postmodernizme bakış açılarının da ele alındığı ilk bölümden sonra
postmodernizmin etkilerinin yansıdığı alanlar, ayrı başlıklar halinde anlatılacaktır.
Toplum hayatında gözlemlenebilecek şekilde seçilen bu alanlar; kamu yönetimi,
hukuk, sanat ve sağlık alanlarıdır. Söz konusu alanlar postmodernizm etkileri ve
yansımalarıyla birlikte ele alındıktan sonra sonuç bölümünde bazı çıkarsamalarda
bulunulacaktır.
1. POSTMODERNİZM
Postmodernizm, ilk olarak 1960’lı yıllarda ortaya çıkmıştır. Bu yıllarda, New York’taki
sanatçılar ve eleştirmenler arasında sıklıkla kullanılmaya başlamıştır. Kavramın genel
olarak popülerleşmesini sağlayan ise yaptığı “Postmodern Durum” isimli çalışmayla
Jean-François Lyotard olmuştur (Şişman, 1996). Erdemir ve Koç’un (2010: 27) belirttiği
üzere postmodernizm, modern kelimesi ile ilişkili olarak kullanılmaktadır. Bu yönüyle,
kavramı modernizmin kavramının temelleri üzerinde şekillendirmek daha uygun
olacaktır.
Erdemir’e (2013: 163) göre modernizm; ilk kez 5. yüzyılda resmi dinin Hristiyanlık
olarak kabul edilmesinden sonra, önceki roma ve pagan dini dönemini ayrımsamak için
kullanılmıştır. Bu kullanımdan sonra modernizm kavramı, genel itibarı ile bir önceki ya
3
da eski dönemi belirmek üzere kullanılmaya başlamıştır (Zeka, 1994; Demirhan,
1992’den akt: Erdemir, 2013: 163). Günümüzde modernizm; akıl çağı olarak
adlandırılmakta ve batı dünyasının 16. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar olan dönemini
anlatmaktadır. Modernizm, içerisinde pozitivizm, teknosentrizm, evrensellik ve akılcılık
gibi öğeleri barındırmaktadır (Aslan ve Yılmaz, 2001: 96). Bu yönüyle modernizmin
aydınlanma, rasyonalizm ve pozitivizm olmak üzere üç temel görüş sütunun üzerine
oturduğu söylenebilmektedir (Gürkan, 2013: 133). Günümüzde nesneler, olaylar,
kavramlar ve hatta kuramlar gibi birçok alanda kullanılan “geleneksel ve modern”
ayrımı da bu yaklaşım ile ortaya çıkmış bir ayrımdır.
Cooper ve Burrel’a (1988: 94-102) modernizm; insanın kendini keşfederek artık
kendisnin tanrı ve doğanın bir yansıması olarak görmemeye başlamasını ifade eden
dönemdir. Modernizm iki kanada ayrılmaktadır. Birinci kanat Kant’ın yeniden
aydınlanma programının bir uyarlaması olan eleştirel modernizim, ikinci kanat ise
Saint-Simon ve Comte tarafından ortaya atılan görüşlerin bir araç haline getirilmesiyle
oluşan sistemik modernizmdir. Sistemik modernizm akılcılığı temel alırken, endüstriyel
toplumun özelliklerini önceki dönem toplumlarından ayırmaktadır. Bu görüşe göre
endüstriyel toplumu modernleştiren olay, öğrenme, bilgi birikimi ve sistematik bir dildir.
Eleştirel modernizm ise endüstriyel toplumun sistematikliğini ve sibernetiği reddederek
daha bireysel ve özgürlükçü bir yaklaşımı temsil etmektedir.
Sistematikleşmeye de karşı olan postmodernizm, anlama ve kavramanın temel
esaslarını yok sayan entelektüel bir emperyalizm formu olarak nitelendirilebilir
(Lyotard, 1994). Sallan ve Boybeyi (1994: 313) Postmodernizmi Keller, Habermas (ikili)
ve Lyotard’a göre yorumlarken; bir ikilemi vurgulamaktadırlar. Keller ve Habermas
postmodernizmi 1968 yenilgisinin bir sonucu olarak geriye dönüş, yeni sağcı bir söylem
ve eskiye var olanın eklemlenmesinden oluşan toplumsal bir teori olarak ele
almaktadır. Lyotard ise postmodernizmi kapitalist refah devletinin bir bunalımı
sonucunda meydana gelen bir oluşum olarak tanımlamaktadır. Buna göre;
postmodernizm bir yeni muhafazakarlık ya da yeni liberalizm değildir. Aynı konuya
değinen Güriz (2011: 153); liberalizmin adaleti ve hukuku üstün gören fakat bundan
önemlisi de amaç ve isteklerin önünde gelen bir insan varsayımına temellendirilmiştir.
Postmodernizme göre insan ile ilgili bu görüş tutarsızdır ve gerçeği yansıtmamaktadır.
İnsanların istekleri birbirilerinden farklıdır. Bu yüzden insanların ortak bir kanaati ya da
istedi varmış gibi bir yargıya sahip olması söz konusu değildir.
4
Postmodernistler, modern düşünce ve bu düşüncenin toplum anlayışını mitsel
bulmakta ve eleştirmektedir. Ulus, millet gibi çoğulculuğu yok sayan modern düşünce
temalarını yok saymaktadırlar. Gerçekliğin yorumlanmasını engelleyecek, mutlak
gerçeği arayacak yöntemleri reddederek, gerçeğin sübjektifliğine vurgu yapmışlar ve
hatta bazı olumsuz postmodernistler ise bilimin belirlemeciliğini yok saymışlardır
(Akça, 2005: 2). Huyysen (1986: 197), postmodernizmin ilk ortaya çıktığı zamanlarda
daha çok modernizme bir karşı çıkış şeklinde alevlendiğini ancak daha sonralarda ise
bir deneyselcilik havasında ilerlediğini vurgulamıştır.
Postmodernizm, farklı disiplinlerinden penceresinden değerlendirilerek
yorumlanabilmektedir. Erdemir’in (2013: 171) vurguladığı üzere; dönemsel post
modernizm, postmodern dönemde ortaya çıkan yeni yönetim tekniklerini ve
örgütlenme yapılarını incelemektedir. Felsefi postmodernizm ise genel olarak örgüt ve
yönetim alanında ortaya çıkan farklı görüş ve yaklaşımları bir birleriyle karşılaştırmakta
ve örgüt kuramının farklı konularını tartışmaya açmaktadır. Yazara göre; örgüt ve
yönetime daha yakın olması nedeniyle, örgüt kuramları alanında postmodernizmden
bahsedildiğine genel olarak akla felsefi postmodernizmin gelmesi gerekmektedir. Post
modernizm konusunda yıllara dayanan bir çalışma tecrübesine sahip olan yazar,
yazdığı yüksek lisans tezinde postmodernizme yönelik yaklaşımları beş sınıfta
toplamıştır (Erdemir, 2000: 45). Bu yaklaşımlar şu şekilde özetlenebilir:
Birinci yaklaşım, bilim ve felsefe alanlarında gerçekleştiği savunulan
aydınlanma ideallerini reddedişe dayanmaktadır. Bu idealler; özgürlük, adalet,
eşitlik, adalet, evrim, rasyonalizm, devrim, hümanizm vb. ideallerdir.
İkinci yaklaşım Marksist düşünürlerin görüşlerinden olan yaklaşımdır. Bu
düşünürler posmodernizmi kapitalist ötesi (Drucker, 1994), sanayi ötesi
(Kurtulmuş, 1996), post kapitalist (Belek, 1999) veya geç kapitalist (Jameson,
1994) şekilde adlandırmaktadırlar.
Üçüncü yaklaşım, Theory, Culture & Society dergisi etrafında etrafında
şekillenen ve yaşadığımız hayatın modern kavramlarla açılanamayacağını yeni
bir disiplinin ortaya çıkarılmasını savunan Turner, Robertson, Stauth ve
Featherstone gibi sosyologların yaklaşımlarından oluşmaktadır.
Bir diğer yaklaşım; Giddens ve Beck gibi düşünürlerin belirttikleri
postmodernizmi modernizmin bir uzantısı ve daha da radikalleşmiş bir hali
olarak gören yaklaşımdır.
5
Son yaklaşım ise postmodernizmin modernizme yönelttikleri eleştirileri haklı
bulmakla birlikte, çözümün yine de modernleşme yaklaşımının içinde aranması
gerektiğini vurgulamaktadır (Topçuoğlu ve Aktay, 1996: 13-15).
Çalışmada, post modern yaklaşım daha çok birinci yaklaşımda tanımlandığı üzere ele
alınacaktır. Postmodernizm kavramını çeşitli açılardan ele aldıktan sonra
postmodernizim ve kamu yönetimi ilişkisini kurmak faydalı olacaktır.
2. POSTMODERNİZM VE KAMU YÖNETİMİ
Postmodernizme kamu yönetimi disiplini çerçevesinden bakıldığında, Yıldırım (2009:
388-391) postmodernizm ve kamu yönetimi ilişkisini üç başlıkta incelemektedir.
Başlıklardan ilki “Olguculuğun Reddi ve Post-Bürokrasi”dir. Yazara göre
postmodernistler olguculuk ile uzlaşmazlık içinde olup, olguları kategorize etmektense
onların toplumsal anlamlarına bakmaktadırlar. Gerçeklik nesnel değil toplumsaldır.
Burada, modernizmden ayrı olarak olguların yorumlanmasında “değerler” işin içine
girmektedir. Söz konusu durum rasyonalistlere bir eleştiri yaklaşımı olan post
pozitivistlerin (Smith ve Larimer, 2009: 102) yaklaşımına benzemektedir. Postmodernis
düşünce, Weber’in bürokrasi kuramına, Taylor’un Bilimsel Yönetimi’ne ve Wilson’un
Siyaset-Yönetim’ ayrımına karşı durarak, gelecekte ne yapılması gerektiğini
aramaktadır. İkinci başlık; “Öznellik ve Durumsallık Yaklaşımı”dır. Özenllik ve
durumsallık, farklılığı yansıtmaktadır. Topluma uyarlandığında; toplumdaki
homojenliği, çok kültürlülüğü savunmaktadır. Postmodernistler bu yönleriyle
genelleyici ifade ve tutumlara karşı durmaktadır. Son başlık ise “Belirsizlik ve Sonuç
Odaklılık”tır. Bu başlık altında postmodernizmin çeşitlilik, çok seslilik gibi kavramlara
verdiği önem doğrultusunda, bütün olan yapıları ve kavramları bozma eğiliminde
olduğu vurgulanmaktadır. Parçalanmalar, farklılıklar ve çelişkilerin meydana gelmesi
sosyal hayatu özgürleştiren, geliştiren bir faktör olarak ele alınmaktadır. Yazara göre
son yıllarda canlanan liberal politikalara paralel olarak gündeme gelen özelleştirme,
sözleşmecilik, yerinden yönetim, müşteri tatmini, performans denetimi şeklindeki araç
veya ilkeler, işlevselliğe önem veren postmodern söylemin kamu yönetimindeki
yansımaları şeklinde değerlendirilebilecektir (Yıldırım, 2009: 393).
Postmodernizm, bireylerin farklılıklarını ve farklılaşmayı savunurken liberalizmde
olduğu üzere bireyin standartlaştırmalar yerine özgür bırakılmasını savunmaktadır.
Burada bir başka tartışma konusu ise özgürlük kavramı üzerinde çıkmaktadır.
6
Özgürlük kavramı adeta bir DNA gibi her bireyden bireye değişen bir tanıma sahiptir,
ancak bu tanım sosyal hayatta şekillendirilmektedir. Standardize edilmiş konuşma dili
kelimeleri kişilerin algılarındaki özgürlük kavramını da tarif edebilmelerini sınırlayacak
niteliktedir. Sosyal hayatta çeşitli şekillerde tanımlanan özgürlük kavramı,
postmodernizmde geçersizdir. Çünkü bu kavram genel olarak kabul görmüş değerler
üzerinden tanımlanmaktadır. Postmodernizmin karşı durduğu olguların başında da bu
ortak kabul gören tanımlar gelmektedir. Özgürlük, bireylerin algılarındaki gerçekten çok
Berger ve Luckmann’ın (1967) “Social Construciton of Reality” isimli çalışmalarında
üzerinde durdukları üzere, sosyal hayatta yapılandırılmış gerçekliği tanımlamaktadır.
Örneğin, demokrasi, fırsat eşitliği, kadın erkek eşitliği, sosyal devlet, sivil toplum ve
adalet gibi kavramlar özgürlüğü tanımlamak üzere akla gelen kavramlardır. Bu
kavramların gerçekten insan algısındaki özgürlüğü tanımlamaya yeterli olmadığı
düşünülmektedir. Bu yönüyle özgürlük, söz konusu sosyal yaşamın ve toplumun
oluşturduğu ve yapılandırdığı kavramların ürettiği başka bir kavram olarak ortaya
çıkmaktadır. Fakat ortaya çıkan yeni kavramın gerçekliği yansıttığı
söylenememektedir.
Ele alınan kamu yönetimi özellikleriyle postmodernizim, merkeziyetçiliğe de karşı
durmaktadır. Genelden verilen emirler, standartlaşmış bürokrasi kurulları yerine,
çeşitlilik ve durumsallık temelinde yerel ihtiyaçlar doğrultusunda kararlar alan yerel
yönetime yakın durmaktadır. Bu yönüyle postmodern yaklaşımın kamu yönetimi
boyutunda adem-i merkeziyetçi bir tutum takındığı söylenebilecektir. Bunun yanında
daha önceden değinilen “azınlıkların başkaldırması” durumu yeniden gündeme
gelmektedir. Bireylerin kimlik arayışlarının yanı sıra, adem-i merkeziyetçi bir yapıya
yönlendiren postmodern yaklaşım, azınlıkların hem kimlik arayışları hem yerel yönetim
eğilimleri ile birleşerek özerklik taleplerinin meydana gelmesine de etkide
bulunmaktadır. Dolayısıyla gelinen dönemde ülkelerde çıkan ayrılıkçı hareketler,
postmodernizm anlayışına paralel olarak yorumlanabilecek niteliktedir.
3. POSTMODERNİZM VE HUKUK
Postmodernizm, kültür, sanat, sinema, felsefe, örgüt kuramları gibi birçok alanda
yansımalarını göstermiş bir yaklaşımdır. Hukuk da postmodernizmin yansımalarının
görüldüğü bir disiplindir. Guriz (2011: 152) postmodern yaklaşım ile birlikte hukukta
süjenin önem kazanmasının söz konusu olduğunu vurgulamaktadır. Yazara göre,
hukukun “biz” olarak koyduğu kurallar, yaptığı yargılamalar ve uyguladığı yaptırımlar
7
yerini “ben” kişisini merkez alarak yapılacak yorumlamalara bırakacaktır. Bu
doğrultuda postmodernizmin bir savunusu olan çoğulculuk ve farklılıklara önem verme
(Sallan ve Boybeyi, 1994), azınlıkların kendi hak ve kimliklerini hukuk içinde aramaya
çabalamasını beraberinde getirmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde Mashpee
kabilesi hukuki olarak tanınmak için önceden sahip oldukları toprakları alan özel
şirketlere de suç duyurusunda bulunarak mahkemeye dava açmıştır. Bu dava
postmodern kimlik arayışına örnek teşkil edebilecek bir olaydır (Guriz, 2011: 152).
Türkiye’de bir dönem yaşanan alt kimlik-üst kimlik tartışmalarının hukuki boyutlara
taşınması, kürt kökenli vatandaşların anadilde eğitim, anadilde medya yayını gibi
haklar elde etme çabaları da postmodernizmin yansımaları olarak değerlendirilebilir.
Bu hakları elde etmek istemedeki asıl amaç talepte bulunan kitlenin marjinal faydalarını
yükseltecek bir hak değildir. Amaçlanan kazanım, farklı bir süjenin postmodernizm
içerisindeki kimlik arayışıdır. Güriz’in de (2011: 155-156) belirttiği üzere; içerdiği
yaklaşımlarla postmodernizm her türlü başkaldırıya olanak tanıyan “ne olsa gider”
tarzında tutumları beraberinde getirmektedir.
Modernizmin meydana getirdiği, endüstri toplumu, ilerlemecilik, rasyonellik, pozitivizm
gibi, algıları sosyal bir gerçekliğe bu gerçekleri de standartlaşmaya götüren düşünce
sisteminin postmodernizmde nasıl reddedildiğini somutlaştırmak adına bir örnek
vermek yararlı olacaktır. İnsanlar tat alam duyusuna sahiplerdir. Çeşitli yiyecek ve
içecekleri tadarak onlara “tatlı, acı, ekşi” gibi tanımlamalar getirirler. Ancak bu üç kelime
ile ifade edilen tadın gerçek tanımı kişiden kişiye farklılaşıyor olabilir. Tadın tanımı net
olarak yapılamaz. Üç kelime ile sınırlı bir tanım yapılır ve kişi kendini ifade etmiş olur.
Burada ortak olarak kabul edilmiş olan gerçek üç kelime ile sınırlıdır ve bu kelimeler ile
bir tanım yapılırken, tadılan yiyecek farklı kişilerce aynı kelime ile ifade edilse bile,
kişinin anatomisine göre aslında tam olarak ne hissedildiği ya da tadıldığı
bilinmemektedir. Bu tat, farklı kişilerin hoşuna gitmiştir ve hoşa gideni temsil eden
kelime kullanılmıştır. Pozitivist yaklaşımdan bakılacak olursa, bunun ölçülmesi ya da
ölçümlenerek kişiye göre farklı tanımlar yapılması mümkün olmayacaktır. En yakın
ölçütler ile kişi, bu tadı başka yiyeceklerde aldığı tatlara benzeterek ifade edebilecektir.
Örnekte anlatıldığı üzere, sosyal yapılandırılmış gerçekler genel olarak bir kalıba
indirgenmiş ve belirli bir kalıp üzerinde en fazlaca kabul görmüş düşüncelerin
ürünleridir. Postmodernizmin temelinde alışılagelmiş bu kalıpları sorgulamak ve
eleştirmek vardır. Postmodernizm hukuk konusunda da yukarıdaki somutlaştırma
8
örneğine benzer şekilde bir tutum takınarak genelleşmiş ve bütün ülke vatandaşlarına
nüfuz eden kurallar bütününe karşı tutum takınmaktadır. Postmodernizmin temelinde,
uygulanan bu hukuk kurallarının insan suçu işleyen insan ya da cezayı veren hakim
tarafından yorumlanmasında da algı farklılıklarının önemli rol oynadığı kabul
edilmektedir.
4. POSTMODERNİZM VE SANAT
Postmodernizm sanat alanında yorumlanırken diğer disiplinlere benzer olarak
Lyotard’ın (1994) “Postmodern Durum” isimli eserinden yararlanıldığı
gözlemlenmektedir. Şahin (2012: 95), Lyotard’a atıfta bulunarak;
Postmodernizminmodernin bir parçası olduğunu, değişen tek şeyin oluşum halindeki
modernizm olduğunu belirtirtiğini vurgulamıştır. Yazar, Ard-yenilikçilik ya da ard-
çağdaşçılık olarak nitelediği postmodernizmin 1940 ve 1950’li yıllarda yer yer mimaride
ve şiirde yeniyi ifade etmek için kullanılmasına karşın, 1960’lı ve 1970’li yıllara
gelindiğinde modern dönem sonrasını ya da modern döneme karşıtlığı ifade eder
şekilde kullanılmaya başlandığını vurgulamaktadır (Best ve Kellner, 1998: 24’den akt:
Şahin, 2012: 95). 2000’li yıllarda postmodern tasarımlar olarak nitelendirilen mimari ve
endüstriyel tasarımlarda gözlemlenen asimetri, düzensizlik, uyumsuzluk ve modülerlik
gibi özelliklerin de postmodernizmin temelinde olan, bireysellik, yerellik, düzensizlik,
çeşitlilik gibi kavramlarla ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Postmodern sanat, modern sanatın etkisinden kurtulma eğilimdedir. Bu yüzden bu
kurtuluş adına daha kuralsız, agresif ve atik davranabilmektedir. Postmodern sanat,
farklı dönemlerden ve farklı sanatsal dizgelerden alınan bileşenlerin yerinden
yorumlanarak yeni bir düzen içinde ya da karmaşık olarak kullanılması şeklinde
tanımlanabilecek eklektisizme, düşünümselliğe, özgöndergeliğe, aktararak
söylemeye, yapıntı ve rastlantısallığa, anarşiye, parçacılığa, çoğulculuğa ve
benzetmeye gönderme yapmaktadır. Bu yönüyle postmodernist sanat, kuralsızlığın
kural olduğu bir sanat yaklaşımı olarak tanımlanabilecektir (Gökçearslan, t.y.).
Sazyek (2002); postmodernist yaklaşımın roman alanında yansımalarını anlatırken,
bu yaklaşımın elitist tavrı bir kenara bırakarak taşradaki okuyuculara dahi kültürel bir
yaşam hakkı sunduğunu belirtmektedir. Bu tutum, modernizmin evrensel olma telaşını
da yerle bir etmektedir. Yazara göre; postmodernizmin. elitist tavrın yerine sanatı
popülerleştirerek (pop-art) daha fazla kitleye yaymak; kolaj tekniği aracılığıyla eklektik
9
bir özellik kazandırarak yeni öğeler eklemek; öneriler, tezler, çözümler getirme ve
yargılama gibi kendisine toplumsal bir rol biçme yerine misyoner kimlikten uzaklaşıp
salt sunmayı amaçlayan betimleyici bir tutuma sokmak postmodernist sanatın genel
seçenek ve etkileri olarak gösterilebilmektedir. Buradan çıkarılacak başka bir sonuç;
modern sanatta “sanat için sanat” anlayışı daha etkin görünürken, postmodern sanat
anlayışında ise “toplum için sanat” anlayışının izleri görülmektedir.
Can’a (2012: 153) göre; postmodernizmin sanat üzerindeki etkisini yapıbozumcu bir
etki olarak tanımlamak da mümkündür. Postmodernizm felsefede, kavramsal anlamlar
üreten gizli kalmış düzenekleri açığa çıkartırken, sanatta ise estetik tasarımın gizli
kalmış işleyişlerini, estetiğin dışavurumsal hakikat üzerindeki iddialarının mistisizm
perdesini kaldırarak teşhir etmektedir. Postmodernizmin müzik üzerindeki etkisini
Türkiye’den güncel bir pop şarkısı ile örnekleyen yazar, popüler şarkıcı Nil
Karaibrahimgil’in Duma Duma Dum şarkısına da incelemeleri arasında yer vermiştir.
Söz konusu şarkıda yer alan “Buldum birini buldum/ Soydum baş ucuma koydum/O
kimdi bi teselli/Seni umdum duma dum/ Dudaklarımda bi nefesle/ Aldım onu bi
hevesle/Kandıramam kendimi/ Düpedüz başkası işte” sözleri, çocukların oyunlarda
kullandığı bir tekerlemeden esinlenerek düzenlemiştir. Burada postmodernizmin
içerdiği eklektisizmin somut bir örneği gözlemlenmektedir.
Postmodernizmin etkileri birçok alanda görüldüğü üzere, başlangıç noktası olan
sanatın da her dalında etkilerini göstermektedir. Başlık altında değinilen mimari,
roman, müzik ve tasarım üzerindeki postmodernizm izleri bunun açık bir göstergesidir.
5. POSTMODERNİZM VE TIP
Postmodernizmin etkileri sosyal bilimlerde olduğu gibi fen bilimlerinde de kendini
göstermektedir. Birçok alt alana ayrılan tıp biliminde de postmodernizmin etkilerini
görmek mümkündür. Bu etkiler Türkiye’deki tıp alan yazınında yer alacak biçimde
gelişme göstermiştir.
Cirhinlioğlu (2003: 138); insan bedenine yönelik yapılan araştırmaların bir kısmının,
postmodern yaklaşım başlığı altında toplanmaya başladığını belirtmektedir. Yazara
göre; sağlık kavramı postmodernizm anlayışı çerçevesinde anlam değiştirmiştir.
Değişen anlam; artık hastalık kavramından çok tüketim ve sağlık kavramının
gündemde olmasıdır. Daha önceden çok saygın bir meslek olarak görülen tıp
doktorluğu artık sadece insanların sağlıkla ilgili çözüm alternatiflerinden biri haline
10
gelmiştir. Gelişen teknoloji ve yaygınlaşan internet kullanımı ile birlikte insanlar kendi
sağlık sorunları kendileri ya da oluşturdukları gruplar aracılığıyla birbirleriyle
yardımlaşarak çözme eğilimindelerdir. Postmodernizmin yapısında var olan değerler
sistemi de insanların sağlığa bakış açısını değiştirmiştir. Yazarın bu konuda verdiği
yaşlılık örneği post modernizmin insanın sağlık algısı üzerindeki etkilerini açık bir
şekilde göstermektedir. Modern toplum döneminde insanın doğması, büyümesi ve
yaşlanması doğal bir süreç olarak kabul edilip müdahale edilmezken, postmodernizmin
izlerinin görüldüğü bu dönemde; insanlar tıp teknolojisini kullanarak yaşları ilerlese de
bedenlerini genç tutmak istemektedirler. Yaptırılan estetik ameliyatlar, kullanılan
alternatif tıp yöntemleri bu doğrultuda başvurulan çözümlerdir.
Ataç (2010: 176) postmodernizmin tıp etiği üzerindeki etkisini eleştirmektedir. Yazar,
Mesleğin doğasında bulunan ve her hekimin sahip olduğu düşünülen temel değerlerin
mesleki uygulamalara ne kadar yansıdığı, özellikle yirminci yüzyılın son çeyreğinde
sorgulanmaya başladığını vurgulamaktadır. Postmodernizmin sahip olduğu “değerler”
kavramının etkisi ile hekimlerin sahip olduğu değerlerin de mesleklerinde ön plana
geçerek onların tutumlarına yansıdığını belirtmektedir. Yazar, hekimlerin, özellikle
gelinen dönemdeki dini ve ahlaki çeşitliliği göz önüne alındığında; bu değerlerin etik
ikilemler meydana getirdiğini düşünmektedir. Yazarın bu görüşlerinin üzerinde önemle
durulması gerekmektedir. Tıp biliminin, her hekimin kendi değerlerine göre uygulama
yaptığı bir bilim haline geldiği düşünüldüğünde, bu durumun insanların zararlarına
olabileceği göz ardı edilmemelidir. Örneğin; doğum yapmak üzere ola bir kadın
hastaya bakacak tek doktorun erkek olduğunu ve kişisel değerleri gereği kadın
hastanın doğumuna girmeyi reddettiğini düşünülürse, buradaki etik ve değer ikilemi
zihinde daha somut bir şekilde canlandırılabilecektir.
Toplum yaşantısına ve toplum yaşantısını ilgilendiren tüm disiplinlere etkide bulunan
postmodernizmin etkilerinin tıp sektöründe de hissedildiği gözlemlenmektedir. Burada
dikkat edilmesi gereken konu; insan sağlığı ve insan hayatı açısından en önemli
disiplinlerden biri olan tıpta postmodernizmin doğuracağı ya da doğurmakta olduğu etik
problemidir. Bu problemin önlenmesinde postmodernizmin etkilerinin de düşünülerek
dâhil edilebileceği etik kodları üretilmeli ve ihlali için gereken önlemler alınmalıdır.
SONUÇ
11
Postmodernizmin etkileri insan hayatının her alanında hissedilmektedir. Bu çalışmada;
postmodernizmin; kamu yönetimi, hukuk, sanat ve tıp alanındaki etkileri
gözlemlenmiştir. Söz konusu etki, internet teknolojisinin gelişimi ve küreselleşmeye
bağlı olarak, dünyada olduğu kadar Türkiye’de de gerçekleşmiştir.
Çalışmada ele alınan etki alanlarına bakıldığında, postmodernizmin farklılığı sevme,
ekletisizm, rasyonelliğe karşılık, yapıbozumculuk, çoğulculuk ve değerlere önem
verme gibi özelliklerinin ele alınan alanların tümünde geçerli olduğu sonucuna
varılmıştır. Farklılığı sevme, eklektisizm, yapıbozumculuk özellikleri daha çok sanat ve
mimari alanında hissedilerek bu alanlarda üretilen tasarımların yapılarını ve şekillerini
etilemiştir. Rasyonelliğe karşıtlık ve çoğulculuk gibi özellikler özellikle hukuk alanına
yansımış ve genel geçer olarak konulan ve bir ülke vatandaşlarının bütünü için
yapılmış hukuk kurallarına bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Yine çoğulculuk ve
rasyonellik karşıtlığı; kamu yönetimi alanında kendini göstermiş, azınlık hakları, azınlık
ayaklanmaları, kamunun genel düzeni, işleyişi, devlete karşı tutum ve devletin
vatandaşlara karşı tutumunda etkiler bırakmıştır. Son olarak tıp alanında post
modernizmin etkileri, insan bedeninin incelenmesi konusunda kendini gösterdikten
sonra, vatandaşların da sağlık ve hastalık kavramına bakış açılarını değiştirmiştir.
İnsanlar genç kalmayı ve bunun için tıbbi ve teknolojik tüm imkânları kullanmayı
istemektedirler. Diğer yandan, postmodernizmin temellerinde olan değerlere önem
verme özelliğinin tüm alanlarda olacağı üzere tıp alanında doğuracağı etik ikilemlerine
değinilmiştir. İnsan sağlığı ve yaşamı açısından en kritik alan olan tıpta, bu tür
ikilemlerin kötü sonuçlara neden olacağı öngörülmüştür. Bu konu ile ilgili
postmodernizmin etkileri özellikle tıp alanında daha iyi analiz edilmeli ve etik
ikilemlerine neden olabilecek durumlar göz önüne alınarak bu ikilemleri önleyecek yeni
etik kodlar üretilmeli ve meydana gelebilecek etik ihlalleri için de gereken tedbirler
alınmalıdır.
KAYNAKÇA
Akça, G. (2005). "Modernden Postmoderne Kültür ve Kimlik", Muğla Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 15: 1-24.
Aslan, S. ve Yılmaz, A. (2001). "Modernizme Bir Başkaldırı Projesi Olarak
Postmodernizm", C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2(2): 93-107.
12
Ataç, A. (2010). "Tıp Etiği Açısından Kastrasyon", 3. Sağlık Kurultayı, 7-8 Mayıs 2010,
Ankara, Ankara Barosu Yayınları.
Aydın, H. (2006). "Eleştirel Aklın Işığında Postmodernizm, Temel Dayanakları ve
Eğitim Felsefesi", Eğitimde Politika Analizleri ve Stratejik Araştırmalar
Dergisi, 1(1).
Berger P. L. and Luckmann, T. (1967). The Social Construction of Reality. Treatise
in the Sociology of Knowledge. Penguin, Harmondsworth Original: Doubleday.
Garden City, N. Y.
Can, İ. (2012). "Sanatta Meta-Anlatıların Bir Yapı Bozumu Olarak Postmodern Müzik",
Muhafazakar Düşünce Dergisi, 33-34: 149-174.
Cirhinlioğlu, Z. (2003). "Post-Modern Çözülüş ve Sağlık", Afyon Kocatepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 5(1): 131-148.
Cooper, R. ve G. Burrell, (1988), “Modernism, Postmodernism and Organizational
Analysis”, Organization Studies, 9(1): 91‐112.
Erdemir, E. (2000). Postmodern Yaklaşımın Yönetim ve Örgüt Yapılarına Etkileri:
"Modernden Postmoderne Dönüşüm Tartışmalarının Yönetim Teorisine
Katkıları". Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Osmangazi Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Erdemir, E. (2013). "Postmodern Örgüt Kuramı", iç. Taşçı, D. ve Erdemir, E. (ed),
Örgüt Kuramı. T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını: 162-191.
Erdemir, E. ve Koç, U. (2010). "Postmodernizm ve Komplekslik: Örgüt Kuramı
Bağlamında Paradigmatik Bir Tartışma", Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
İİBF Dergisi, 5(1): 25-48.
Genbilim. (2007). "Modernizmden Postmodernizm’ e", Erişim Tarihi: 07.01.2015,
http://www.genbilim.com/sosyal-bilimler/sosyoloji/modernizmden-
postmodernizm-e/
Gökçearslan, A. (t.y.). "Postmodernizmin Video Kliplere ve Canlandırma Sanatına
Yansımaları", Erişim Tarihi: 06.01.2015,
http://w3.gazi.edu.tr/~armagangokce/6.pdf
13
Güriz, A. (2011). Feminizm Postmodernizm ve Hukuk. 2. Baskı, Phoenix Yayınları.
Gürkan, H. (2013). "Modernleşme ve Postmodernizm İçerisinde Gilles Deleuze'ün
Tarih Anlayışı Üzerine Bir İnceleme", Turkish Studies, 8(11): 131-148.
Huyysen, A. (1986). After the Modernism, Mass Culture, Post Modernism Great Divide.
Indıana University Press: Indiana.
Lyotard, J. F. (1994). The Postmodern Condition: A Report on Knowledge,
Manchester: Manchester University Press.
Parker, M. (1992). "Post-Modern Organizations or Postmodern Organization Theory?",
Organization Studies, 13(1): 1-17.
Sallan, S. ve Boybeyi, S. (1994). "Postmodernizm-Modernizm İkilemi", Araştırma
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü
Dergisi, 15: 313-323.
Smith, K. B ve Larimer, C. (2009). The Public Policy Theory Primer. Boulder, CO:
Westview Press.
Şahin, H. (2012). "Postmodern Sanat", İdil Dergisi, 1(5): 90-111.
Şişman, M. (1996). "Postmodernizm Tartışmaları ve Örgüt Kuramındaki Yansımaları",
Eğitim Yönetimi, 2(3): 451-464.
Yıldırım, M. (2009). "Modernizm, Post Modernizm ve Kamu Yönetimi", Uluslararası
İnsan Bilimleri Dergisi, 6(2): 380-397.