Özlem Acer Bab-ı Hümayun

23
1 1. SUR-U SULTANİ Sarayburnu‟na kadar uzanan geniş bir sahada yer alan Topkapı sarayı, deniz yönünde Bizans‟ın surları ile kara yönünde Fatih Sultan Mehmet tarafından 1478 yılında inşa edilen “Sur-u Sultani” ile çevrilidir. 1 Saray-kenti şehirden ayırmak suretiyle yapılan surlar ın inşası sarayın ana giriş kapısı olan Bab-ı Hümayun‟la birlikte aynı tarihte tamamlanmıştır. Nitekim Sur-u Sultaninin Bab-ı Hümayun kapısı üzerinde yer alan kitabeden de anlaşıldığı üzere inşasının 1478‟de tamamlandığını biliyoruz. 2 Fotoğraf 1: Sur-u Sultani‟den bir görünüm http://www.istanbulkulturenvanteri.gov.tr/kentselanit/detay/envanter_id/60279 Surların yüksekliği yaklaşık 12 m olup, uzunluğu ise 4 km.dir. Sur-u Sultani oldukça sistemli bir şekilde inşa edilmiş olup, yer yer araziye uymak için yön değiştirir. Bu noktalar da ise kare burçlar yerine çokgen gövdeli burçlar inşa edilmiştir. 3 Sur-u Sult ani üzerinde 7 ana kapı yer alır. Bu kapılar dışında koltuk kapıları denilen küçük servis kapıları, mazgallar, kuleler vb. birçok yapı yer alır. Günümüze ulaşamayan kapılar olduğu gibi birtakım köşkler de bugün mevcut değildir. 1 Sedat H.Eldem-Feridun Kozan, Topkapı Sarayı, M.E. B.Yay. İstanbul 1982,s.68. 2 Doğan Kuban, “Topkapı Sarayı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.7,İstanbul 1994,s.281283. 3 Eldem-Kozan,a..g.e.,s.68.

Transcript of Özlem Acer Bab-ı Hümayun

1

1. SUR-U SULTANİ

Sarayburnu‟na kadar uzanan geniş bir sahada yer alan Topkapı sarayı, deniz yönünde

Bizans‟ın surları ile kara yönünde Fatih Sultan Mehmet tarafından 1478 yılında inşa edilen

“Sur-u Sultani” ile çevrilidir.1 Saray-kenti şehirden ayırmak suretiyle yapılan surların inşası

sarayın ana giriş kapısı olan Bab-ı Hümayun‟la birlikte aynı tarihte tamamlanmıştır. Nitekim

Sur-u Sultani‟nin Bab-ı Hümayun kapısı üzerinde yer alan kitabeden de anlaşıldığı üzere

inşasının 1478‟de tamamlandığını biliyoruz.2

Fotoğraf 1: Sur-u Sultani‟den bir görünüm

http://www.istanbulkulturenvanteri.gov.tr/kentselanit/detay/envanter_id/60279

Surların yüksekliği yaklaşık 12 m olup, uzunluğu ise 4 km.dir. Sur-u Sultani oldukça sistemli

bir şekilde inşa edilmiş olup, yer yer araziye uymak için yön değiştirir. Bu noktalar da ise kare

burçlar yerine çokgen gövdeli burçlar inşa edilmiştir.3Sur-u Sultani üzerinde 7 ana kapı yer

alır. Bu kapılar dışında koltuk kapıları denilen küçük servis kapıları, mazgallar, kuleler vb.

birçok yapı yer alır. Günümüze ulaşamayan kapılar olduğu gibi birtakım köşkler de bugün

mevcut değildir.

1 Sedat H.Eldem-Feridun Kozan, Topkapı Sarayı, M.E. B.Yay. İstanbul 1982,s.68. 2 Doğan Kuban, “Topkapı Sarayı”,Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.7,İstanbul 1994,s.281–283. 3 Eldem-Kozan,a..g.e.,s.68.

2

1.1.Sur-u Sultani Üzerinde Yer Alan Kapılar

Surun ana girişi Ayasofya yönünde Bab-ı Hümayun Kapısıdır. Buradan batıya doğru giderek

meyilleşerek inen Soğuk çeşme Sokağı sonunda bugünkü adı Gülhane Parkı Kapısı olan

Soğuk çeşme Kapısı yer alır.4Bu kapı sur duvarı üzerine sonradan açılmış olup 17.yy.a

tarihlenir. Surun ilk yapıldığında bu kapının olmadığını biliyoruz. Kapı kemeri yarım

yuvarlağa yakın olup basık kemerlerin ilk denemelerindendir. Bu kapıya Sultan İbrahim

tarafından açıldığı için Bab-ı Sultani de denir. Kapıdan içeriye girildiğinde sağ ve sol yanda

iki adet çeşme yer alır. Bu çeşmelerin kaynağı Yerebatan Sarnıcıdır. Bu çeşmelerden akan

sular çok soğuk olması nedeniyle kapının “Soğuk Çeşme Kapısı” olarak adlandırılmasına

sebep olmuştur.5

Fotoğraf no:2 Eski bir fotoğrafta soğuk çeşme kapısı ve yanında çeşmesi ile görülmekte.

(Fotoğraf: http://www.flickr.com/photos/sunumer/3653802910/)

Soğuk çeşme kapısının -şimdiki adıyla Gülhane parkı kapısının- yanlarına daha sonraki

dönemlerde -muhtemelen Gülhane parkının Cemil Topuzlu tarafından park haline

dönüştürüldüğü sıralarda (1912)- bu mermer basık kemerli kapıdan (soğuk çeşme kapısından)

daha geniş tutularak ancak yine basık kemerli olarak iki kapı daha açılmıştır.

4 Kuban,a.g.e.,s.282. 5 Esin Kiremitçi, Topkapı Sarayı Tak Kapıları (Portaller),İstanbul 1975,s.14.

3

Aşağıda Foto. No:3 te anlaşıldığı üzere orijinal soğuk çeşme kapısı bu iki büyük kapının

ortasında yer almakla birlikte dönemin zevkine göre mermer olarak ele alınmıştır. Söz konusu

soğuk çeşme Kapısı‟nın yanında yer alan kapılar sonraki dönemlerde açılmış kapılardır.

Fotoğraf no 3: Gülhane parkı kapısı/daha geniş basık kemerli iki kapı arasında mermer soğuk

çeşme kapısı görülmekte.

(fotoğraf: http://www.panoramio.com/photo/8068254)

Alay Köşk‟ünden kuzeye doğru ilerleyen surun batısında Demir Kapı yer alır. Bu kapı

Haliç‟e en yakın kapıdır. Kapı,15.yy.ın 2.yarısına tarihlenir. Bugün kapıdan geriye yalnızca

kapı kemeri kalmıştır. Kesme taştan inşa edilmiş olan kapı kemerinin iki yanında kabaralar

yer alır. Kapının üst kısmında iki adet top mazgalı bulunur. Kapının iç tarafında ise iki adet

nöbet yeri bulunur.6

Sur deniz kıyısı boyunca doğuya doğru bugün Sarayburnu dediğimiz mevki boyunca uzanır.

Günümüze ulaşamayan iki kule ile ele alınmış sarayın en eski deniz kapısı olan Topkapı

burada yer almaktaydı. Bu kapıda fetihten sonra yani surun inşa tarihini verir.(15.yy.ın

2.yarısı).Bu kapının hemen arkasında saraya şimdiki adını veren I.Mahmut‟un yaptırdığı

Topkapı Sahil Sarayı yer almaktaydı ancak günümüze ulaşamayan yapılardan biridir. Topkapı

Sahil Sarayından sonra yine aynı hat üzerinde III. Selim‟in annesi için yaptırdığı Şevkiye

Köşkü yer alıyordu bugün günümüze ulaşamayan bu yapıların yerleri bugün Gülhane bahçesi

içinde yer alan Gotlar Sütunu ile belirlidir.7

6 Kiremitçi,a.g.e.,s.13. 7 Kuban,a.g.e.,s.282.

4

Sur Sarayburnu‟ndan güneye doğru yönelir. Bu kıyıda yer alan ilk kapı Odun

Kapısı’dır.15.yy.ın 2.yarısına tarihlenir. Gülhane Meydanı denilen büyük oyun meydanının

önünde, Marmara sahilinde,7.ve 8.kuleler arasında yer alan Değirmen Kapı denilen 19.yy.da

Sultan II. Mahmut zamanında açılmış bir kapı yer alır.8Bu kapının içinde sarayın ununu

öğüten bir değirmen bulunmaktaydı.9Bu kıyı hattında III. Murat zamanında padişah adına

Sinan Paşa tarafından yaptırılan Sinan Paşa Köşkü diğer adıyla İncili Köşk yer almaktadır.

Bugün yalnızca kaide kısmı yer almaktadır.

Fotoğraf no 4: Jouannin‟e ait bir gravürde incili köşk

(Fotoğraf: http://www.hayalleme.com/incili-kosk/)

Ahır kapı Feneri‟ni geçtikten sonra Balıkhane Kapısı ve günümüze ulaşamayan Balıkhane

Kasrı gelir. Bu kapı da 15.yy.ın 2.yarısına tarihlenir. Sur duvarları buradan biraz daha

güneybatıya uzandıktan sonra kuzeydoğuya kıvrılır. Bu noktada Otluk Kapısı yer

alır.10

15.yy.ın 2.yarısına tarihlenen kapı basık kemerlidir. Kapının dış cephesinde sağ tarafta

iki nöbet yeri yer alır. Kapının iç tarafında ise karşılıklı birer nöbet yeri bulunur.11

Bu

noktadan itibaren sur meyilli bir araziyi tırmanarak Bab-ı Hümayun‟a, sarayın ana giriş

kapısına ulaşır.12

8 Kiremitçi,a.g.e.,s.26. 9 Kuban,a.g.e.,s.282. 10Kuban,a.g.e.,s.282. 11Kiremitçi,a.g.e.,s.12. 12Kuban,a.g.e.,s.282.

5

2.BAB-I HÜMAYUN

Bab-ı hümayun, Ayasofya ve Sultan III. Ahmet çeşmesinin karşısında yer almakla birlikte,

Topkapı Sarayı‟nı çevreleyen Sur-u Sultani üzerindeki en büyük ve en abidevi

kapıdır.13

Topkapı Sarayı‟nın şehre açılan birinci giriş kapısı olma özelliğine sahip olan Bab-ı

Hümayun Fatih devrinde inşa edilmiştir. Kapı kemeri üzerinde yer alan Arapça kitabede,

surun dolayısıyla kapının Fatih Sultan Mehmet tarafından Ramazan 883 tarihinde (Aralık

1478) yaptırılmış olduğu anlaşılmaktadır.14

Sarayın girişindeki bu ilk saltanat kapısı Bab-ı

Hümayun adını 16.yy da almıştır.16.yy dan önce Bab-ı hümayun, “büyük kapı,alay

kapısı,saltanat kapısı,amire-i cedide bab-ı saltanat” gibi çeşitli adlarla anılmıştır.

Başlangıçta Bab-ı Hümayun „un üzerinde bir köşk bulunmaktaydı. Bu yapının “Fatih Köşkü”

olarak da adlandırıldığı bilinir.15

Çeşitli görsel kaynaklardan bu köşkün varlığı bilinmektedir.

Bu kaynaklardan Arifi‟nin Süleymanname adlı eserinde Bab-ı Hümayun köşk yapısıyla

birlikte iki katlı olarak tasvir edilmiştir. Söz konusu kagir köşk, üç tane uzun bacasıyla ve

cephesinde çinilerle resmedilmiştir.16

Seyyid Lokman‟ın Hünername adlı eserinde bab-ı

hümayun‟un ön planda olduğu bir minyatürde söz konusu köşkün varlığını görebilmekteyiz.17

Fotoğraf no 5: Lokman‟ın 1584 tarihli Hünernamesi‟nde Bab-ı Hümayun‟un ön planda

olduğu bir minyatür ( Fotoğraf: http://pinterest.com/pin/194288171394664324/)

13 Reşad Ekrem Koçu,.” Bab-ı Hümayun”, Topkapı Sarayı, İstanbul 2004, s.19. 14 Semavi Eyice,”Bab-ı Hümayun”,Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.4,İstanbul 1991, s.360. 15 Eyice,a.g.e.s.360. 16 Canan Cimilli,“Topkapı Sarayı‟nın Anıtsal Kapılarının İşlev ve Sembolizm Açısından İncelenmesi”

(yayınlanmamış doktora tezi),İstanbul 2007,s.98. 17 Cimilli,a.g.e.s.99.

6

Anıtsal ölçülerde tasarlanmış olan kapı ve ilk yapıldığında üzerinde yer alan ancak günümüze

ulaşamayan kapı köşkü olarak da tabir edilen yapı, varlığını 19.yy a değin sürdürmüştür.

Nitekim çeşitli gravürlerden ve fotoğraflardan bunu anlayabilmekteyiz.

Fotoğraf no 6: 19.yy a tarihlenen James Robertson‟a ait bir fotoğrafta ön planda III. Ahmet

Çeşmesi geri planda ise Bab-ı Hümayun ve üstünde köşkü görülebilmekte.

(Fotoğraf:http://picasaweb.google.com/lh/photo/_DmeimEQVnom1Gq7urIjXPjiR11r0XcOs4

htsx9_vAY)

Fotoğraf no 7: 19.yy a tarihlenen Melling‟e ait bir gravür. Sol kenarda Bab-ı Hümayun

üzerinde köşkle görülebilmekte.

(Fotoğraf:http://www.galerialfa.com/v2/gravur-galeri.html?artist=2)

7

Bab-ı Hümayun üzerinde yer alan kapı köşkü Sultan Abdülaziz döneminde yanarak tamamen

ortadan kaldırılır. Bu dönem de Bab-ı Hümayun ciddi değişiklikler geçirir. Yanan köşk

tamamen ortadan kaldırılarak burası düz bir teras haline getirilip etrafı konsol çıkmalı saçak

silmelerle donatılır, terasın kenarlarına ise mermer şebekeli korkuluklar yerleştirilmiştir.

Ayrıca özgün haliyle sur bedeniyle aynı karakterde taş malzemeden yapılmış olan cepheler bu

dönemde mermerle kaplanarak değişime uğramıştır. Ön ve arka cephelerde yer alan 1867–68

ve 1868–69 tarihli kitabelerden bu değişikliğin ne zaman yapıldığı hakkında bilgi sahibi

olabilmekteyiz.1950 yılında yapılan restorasyon çalışmaları sırasında mermer korkuluklar

kaldırılmış, köşkün yeniden yapılması gündeme gelmiş ancak bu gerçekleşmemiştir.18

Fotoğraf no 8: Üzerindeki mermer korkulukla Bab-ı Hümayun.

(Fotoğraf:http://istanbulium.blogspot.com/2012/02/topkap-saray-ve-1-avlu-alay-

meydan.html)

Günümüze ulaşamayan köşkün planı itibariyle alt katın planıyla aynı özellikleri yansıttığı

düşünülmüştür. Sedat Hakkı Eldem‟e göre köşkün arka cephesindeki koridor, merdiven

sahanlığı ile sofanın yer aldığı kasrın ön odaları, ortada saltanat divanhanesi ve yanlarda yer

alan birer mekandan oluşmaktaydı. Bu tahmini bilgilere dayanarak Eldem, köşkün iç

mimarisini yansıtan bir çizimini yapmıştır. Yanlarda yer alan odaların ikişerli, ortadaki

divanhane ve sofanın kapı ekseninde yer alan daha büyük olan üç alınlıklı, şebekeli

pencerelere sahip cepheleri bulunmaktaydı.19

18 Eyice,a.g.e.,s.360. 19 Cimilli,a.g.e,s.106..

8

Çizim no:1 Bab-ı Hümayun‟un Eldem‟e ait çizimi

(Eldem-Kozan, Topkapı Sarayı, İstanbul 1982)

Çizim no:2 Bab-ı Hümayun‟un Eldem‟e ait çizimi

(Eldem-Kozan, Topkapı Sarayı, İstanbul 1982)

9

Çizim no:3 Bab-ı Hümayun‟un Eldem‟e ait çizimi

(Eldem-Kozan, Topkapı Sarayı, İstanbul 1982)

Günümüze ulaşamayan köşk, Yavuz Sultan Selim devrinde Mısır‟dan getirilen bazı

sanatkarlara tahsis edilmiştir. Ancak sonrasında bu odalar bir süre terzilere tahsis edilmiştir.

Ayrıca Yavuz Sultan Selim‟n İran‟ın ipek ticaretine ambargo koyduğu yıllarda İranlı

tüccarları burada alıkoyduğunu ve Kanuni Sultan Süleyman devrinde de kapının Hazinesinde

ipekli kumaşların muhafaza edildiğini bilmekteyiz.20

Söz konusu köşkün asıl önemli işlevi ise Kapı arası hazinesi olarak ( Beytül mal) kullanılmış

olmasıdır. Varissiz ölen kişilerin servetlerinin sultan hazinesine alınması sistemi olan

muhallefat sistemi ile bağlantılı olan bu mekan, sultan hazinesine alınmayan malların yedi

sene emanete olarak tutulduğu mekan olarak kullanılmıştır21

Hazinedarbaşının nezaretinde

bulunan bu hazine Bab-ı Hümayun‟un sağında yer alan odada muhafaza

edilmekteydi.22

Bununla beraber Bab-ı Hümayun‟un güvenliği kapıcılar ocağından

sorumluydu.23

Seyyid Lokman‟ın Hünername adlı eserinde bu köşkün bünyesindeki odalardan birinin

saltanat kayıtları için tapu ve tahrir defterlerinin burada korunduğu yani buranın defter-i

hakani olarak kullanılmış olduğundan bahsetmiştir.24

I.Dünya Savaşı sonrasında İstanbul‟un işgal edildiği yıllarda Fransız kuvvetleri sarayın

Marmara tarafındaki askeri depolara el koyarak, Bab-ı Hümayun odalarına ise Fransız

20 Cimilli,a.g.e,s.90. 21http://tr.wikipedia.org/wiki/Topkap%C4%B1_Saray%C4%B1#BabC4.B1_H.C3.BCmayun_.28Saltanat_Kap.C

4.B1s.C4.B1.29 22 Eyice,a.g.e.,s.362. 23 Koçu,a.g.e, s.20. 24 Cimilli,a.g.e,s.90.

10

ordusunda yer alan Senegalli askerleri yerleştirmişlerdi.1923 yılında bu askerlerin çıkarmış

olduğu bir yangın sonucu yapının ahşap kısımlarının yandığı bilinmektedir.25

Tüm bunların dışında Bab-ı Hümayun, Osmanlı devlet teşkilatında çeşitli merasimlerin

yapıldığı, Saraya ve hükümete karşı isyanların düzenlendiği ve suçluların teşhir edildiği

önemli bir mekandı. Düzenlenen merasimlerin başında Divan-ı Hümayun‟un toplandığı

günlerde-özellikle 16.-17.yy da-yapılan merasim gelmekteydi. Devlet erkanı sabah namazını

Ayasoya Camii‟nde kıldıktan sonra Bab-ı Hümayun önüne gelerek kendilerine ayrılan yerlere

geçerlerdi. Bununla birlikte yeniçeri ağaları, saray görevlileri ve diğer görevliler de iki sıra

halinde burada dizilirlerdi.”Alkış merasimi” yapıldıktan sonra ortaya duacı çıkarak Fatiha

okur ve ardından Bab-ı Hümayun kapıları açılırdı. Önden yol gösterici olarak kapıcılar

kethüdası ve reisülküttab, arkadan da devlet erkanı girerdi.26

Bab-ı Hümayun kapıları bayramlarda gece yarısından itibaren açılır, tebrik merasimine

katılacak olanlar gelirlerdi. Ayrıca Osmanlı sultanlarının seferlere gitmeden önce “tuğ-ı

hümayun” bab-ı hümayun veya çoğunlukla babüssaade önünde dikilir, burada bir merasim

yapılırdı. Bununla birlikte şehzadelerin sancağa çıkış merasimleri Bab-ı hümayun önünden

başlar ve devam ederdi.27

Fotoğraf no 9: François Bois tarafından yapılmış II.Mahmud‟un Cuma selamlığını gösteren

yağlıboya tablo.

(fotoğraf: http://www.bilimarastirmavakfi.org/kibris/Kibris02.html)

25 Eyice,a.g.e.,s.360. 26 Eyice,a.g.e.,s.361. 27 Eyice,a.g.e.,s.361.

11

Bab-ı Hümayun‟un önünde kimi zaman idareye kafa tutan isyancılar, yeniçeriler çeşitli

ayaklanmalar, toplantılar, Divan-ı hümayun‟un icraatını engelleme girişimlerinde

bulunurlardı. Çeşitli zorbalıklara sahne olan Bab-ı Hümayun aynı zamanda teşhir alanıydı.

İdam edilen vezirlerin kafaları, ayaklanmacıların cesetleri ibret olsun diye kapı önünde teşhir

edilirdi.28

28 Koçu, a.g.e, s.21.

12

2.1.Bab-ı Hümayun’un Mimari Özellikleri

Bab-ı hümayun‟un mimarisi oldukça sade ve mütevazıdir. Sonradan yapılan mermer

kaplamalar dışında genel hatlarıyla kapı, Fatih devri mimari anlayışını yansıtmaktadır. Ön

cephe arka cepheye nazaran daha ağırbaşlı ve sade iken arka cephe daha hareketli bir

görünüm sergilemektedir. Sarayın ilk kapısı olan bab-ı hümayun, ikinci ve üçüncü kapılarla

aynı aksta değildir. Kapı kitlenin tam ortasında olmayıp, sağ tarafı solundan daha uzundur. Bu

yönüyle bab-ı hümayun asimetrik bir plana sahiptir.29

Fotoğraf no 10: Bab-ı Hümayun Ön Cepheden Genel Görünüm

(fotoğraf:http://www.geolocation.ws/v/I/5808611449525418401-

5808623333462463490/photo-at-41029-60n-285851-20e/en)

Bab-ı Hümayun ilk tasarlandığında günümüze ulaşamayan köşkü ile birlikte 2 katlı olarak ele

alınmıştı. Kapı girişinin iki yanında yer alan merdivenler bu köşke çıkışı sağlamaktaydı.

Günümüze ulaşamayan köşkün yeri bugün teras olarak karşımıza çıkar.30

16,5 X 39,5

m.ölçülerinde dikdörtgen bir kitle olan bab-ı hümayun, komşu sur duvarlarıyla aynı

malzemeden yani kesme taştan inşa edilmiştir.31

Ayrıca kitle günümüze ulaşamayan köşk

seviyesine kadar bu kesme taştan inşa edilmiştir. Derzlerde ise 1,5 cm kalınlığında horasan

harcı kullanılmıştır. Bugün olmayan köşk katının da horasan harcıyla sıvalı olduğu

düşünülebilir.32

Bununla beraber ön cepheye vaktiyle egemen olan ana unsur köşk katında yer

alan ve diğerlerinden daha büyük tutulan muhtemelen padişahın kullandığı bir pencereydi.33

Cepheye baktığımızda kapıya egemen olan ana unsur Fatih devrinden kalma alt kısımlarda

sağ ve sol köşelerde yer alan yeşil somakiden iki sütunçeye dayanan yüksek ve derin sivri

kemerdir. Kemerin alt kısımlarında ise iki yeşil sütunçenin kenarlarında taşa işlenmiş kum

saati motifi yer almaktadır. Büyük sivri kemerin iki yanında daha alçak ve sivri kemerli

29 Eldem-Kozan,a..g.e.,s.68. 30 Cimilli,a.g.e,s.106.. 31 Eyice,a.g.e.s.360. 32 Eldem-Kozan,a..g.e.,s.69. 33 Eldem-Kozan,a..g.e.,s.69.

13

nöbetçi hücresi yer almaktadır.1868 yılında yapılan onarım çalışmalarında bunların içleri ve

etrafı mermer kaplanmak suretiyle değiştirilmiş, bunların dip duvarlarına birer tane Türk neo

klasiği üslubunda ayna işlenmiştir.34

Fotoğraf no 11: Bab-ı Hümayun ön cepheden bir görünüm

(http://www.geolocation.ws/v/P/59155102/bab-hmayunsaltanat-kaps-zum-topkapi/en)

Mermer söveli kapıdan üç bölümlü bir giriş holüne geçilir. Bu mekanın orta kısmını yüksek

bir pandantifli kubbe örtmektedir. Diğer bölümlerin üzeri daha alçak beşik tonozlarla

örtülmüştür. Giriş sofasının iki yanında yer alan kapılar yanlardaki“bevvaban” yani

kapıcıların kaldığı hücrelere ve yukarıdaki asma kat odalarına çıkan merdivenlere açılır.35

Bu

kapıcı hücreleri zemin ve birinci katta kubbeli olarak birbirini tekrar eden bir planda ele

alınmıştır.36

Ayrıca yanlarda yer alan bu merdivenler vasıtasıyla günümüze ulaşamayan köşke

çıkış ta sağlanmaktaydı. Asma kat odaları birinci avluya bakan cephede açılmış pencerelerden

ışık ve havalandırma sağlanırken ön yüzde mazgallardan yararlanılmıştır.

34 Eyice,a.g.e.s.360. 35 Eyice,a.g.e.s.361. 36 Cimilli,a.g.e,s.107.

14

Fotoğraf no 12: Giriş sofasında orta mekanı örten pandantifli kubbeden bir görünüm

(fotoğraf: Özlem Acer)

Fotoğraf no 13: Giriş sofasının yan mekanlarından bir görünüm (fotoğraf: Özlem Acer)

Fotoğraf no 14: Giriş sofasının yan mekanlarından bir görünüm (fotoğraf: Özlem Acer)

15

Bab-ı Hümayun‟un birinci avluya bakan cephesi ön cepheyle aynı mimari özellikleri

yansıtmaktadır. Burada ki kapı ve yanlarındaki hücreler de Sultan Abdülaziz döneminde ön

cephede olduğu gibi mermer kaplanmıştır.37

Ayrıca ön ve arka cephede yer alan ay ve yıldız

süsleme olarak kullanılmış olmakla beraber Abdülaziz dönemine işaret etmektedir.

Fotoğraf no 15: Arka cephenin genel görünümü

(fotoğraf: Özlem Acer)

Bab-ı Hümayun ilk tasarlandığı haliyle günümüze ulaşamamış özgün dokusu zaman içinde

birtakım değişikliklere maruz kalarak bugünkü halini almıştır. Vaktiyle üstünde yer alan

köşkü ile oldukça farklı bir anlam taşımaktayken 19.yy da köşkün geçirmiş olduğu yangın ve

sonrasında yapılan onarım çalışmalarıyla başka bir görünüme sahip olmuştur. Söz konusu

köşk, Fatih devrinde kapı ile beraber inşa edilmiş olup padişahın kullandığı bir seyir köşkü

olması yönüyle de ayrı bir öneme sahipti. Şüphesiz.19.yy da cephelerin mermer kaplanması

köşkün olduğu katın teras haline getirilmesi, cepheye Türk neo klasik üslubunu yansıtan

ögelerin katılmasıyla bugün bab-ı hümayun özgünlüğünü yitirmiş şekliyle karşımıza

çıkmakta. Ancak İstanbul‟da fetihten sonra inşa edilmiş ilk Türk mimari örneklerinden olması

açısından sanat tarihinde önemli bir yere sahiptir. Ayrıca 19.yy da yapılan bu değişikliklerle

her ne kadar özgünlüğünü yitirse de bir devrin sanat anlayışını, o devrin sanatsal üslubunu

yansıtması açısından da önem arz etmektedir.

37 Eyice,a.g.e.s.361.

16

2.2.Bab-ı Hümayun Üzerinde Yer Alan Kitabeler

Bab-ı Hümayun‟un ön ve arka cephelerinde yer alan ve ana kitleye egemen olan büyük derin

kemer alınlıklarında istifli biçimde celi sülüs hat kullanılarak müsenna (aynalı) olarak Kuran-ı

Kerim‟de yer alan ayetler yer almaktadır.38

Ön cephede büyük ve derin kemer alınlığında iki

adet Fatih devrine tarihlenen kitabe yer almaktadır. Bunlardan kemerin sivri alınlığında istifli

olarak yazılmış ve hat sanatı içerisinde önemli yere sahip olan celi sülüs müsenna yazı yer

almaktadır. Burada Hicr suresinin “İnne‟l-müttakine” diye başlayan 45–48.ayetleri yer

almaktadır. Kemer alınlığının altında ise dikdörtgen bir çerçeve içinde Arapça inşa kitabesi

yer alır. Burada söz konusu yapının inşa tarihini ve Fatih Sultan Mehmet tarafından

yaptırıldığını belirtmektedir.

Fotoğraf no 16: Ön cephede kemer alınlığında yer alan dört satır olarak celi sülüsle yazılmış

Arapça inşa kitabesi.

( fotoğraf:http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201)

“Bu mübarek bir kaledir ki Allah’ın te’yid ve rızasıyla kuruldu ve erkânı emn ü

emanıyla kuvvet buldu. Karaların sultanı denizlerin hakanı, iki âlem için Allah’ın

gölgesi, doğuda ve batıda Allah’ın yardımı, denizlerin ve karaların kahramanı,

Kostantin Kalesi’nin fatihi Sultan Mehmed Han oğlu Sultan Murad Han oğlu Ebu’l-

Feth Sultan Mehmed Han’ın Allah ü Teâlâ saltanatını daim eylesin ve mevkiini kuzey

yıldızlarının fevkinde etsin.Sekiz yüz seksen üç senesi Ramazanü’l-Mübarek ayında inşa

edildi.” Manasına gelmektedir.39

Kitabeden de anlaşıldığı üzere fethin önemine vurgu yapılmıştır.

38 Cimilli,a.g.e,s.95. 39 Emre Gül, Topkapı Sarayı Ve Saltanat Kapısının Kitabeleri,26.03.2013, http://www.d

unyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201

17

Fotoğraf no 17: Ön ve arka cephenin derin kemer alınlıklarında yer alan birbirinin aynı

kitabeler

(fotoğraf: (http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201)

“Besmele-i Şerîf” ile Hicr Suresi’nin 45 “Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar,

cennetler içinde ve pınarlar başındadır.” 46 “Onlara, “Girin oraya esenlikle, güven

içinde” denilir.” 47 “Biz, o cennetliklerin kalplerindeki kinleri çıkarır atarız. Hepsi

kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıya otururlar.”48 “Onlara orada hiçbir

yorgunluk dokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da değillerdir.” Ayetleri ön

cephede,“Ketebehu ez’âfü’l-abd Ali Bin Müridü’s-Sûfî”, arka cephedeki hattat Abdülfettah

imzasıyla günümüze ulaşmıştır.

Söz konusu bu ayetlerle kapıdan girip çıkanlara ahiret ve cennet hayatı hatırlatılarak sarayın

da adeta bir cennet bahçesi olduğu düşündürülmüş, yöneticilerin ise Allah‟a karşı sorumluluk

bilinci taşıyan adil kimseler olması gerektiği hatırlatılmıştır.40

Kapı nişinin yan duvarlarında ise karşılıklı olarak iki madalyon bulunmaktadır. Bu

madalyonlardan sağdakinde Saf suresinin 13.ayetinin bir bölümü ile “ya Muhammed” lafzını,

soldakinde ise Bab-ı Hümayun‟un yazılarını yazan Fatih devrinin büyük hattatlarından Ali

Safi (Ali bin Müridi‟s-Sufi) nin adı ve künyesi belitilmiştir.

40 Emre Gül, Topkapı Sarayı Ve Saltanat Kapısının Kitabeleri,26.03.2013, http://www.d

unyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201

18

Fotoğraf no 18: Kapı nişinin yan duvarlarında yer alan karşılıklı madalyonlar

(fotoğraf Özlem Acer)

Ön cephede daha alçak tutulmuş sağ ve sol da yer alan kemerlerin üstlerinde de birer kitabe

yer almaktadır. Bunlardan sağdakinde celi-sülüsle “es-Sultanü zıllullahi fi‟l-arz”,soldakinde

ise “Ye‟va ileyhi küllü mazlüm”(Abdülfettah 1285) yazılıdır.41

Bu kitabeler Abdülaziz

devrinde buraya konulmuştur.

Fotoğraf no 19: Sağ ve sol kemerlerin üzerinde yer alan tek satırlık kitabeler

(fotoğraf: http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201)

Sağdan sola doğru; “Es-Sultân-ı zıllullâhi fi’l-arz, ye’viileyhi külli mazlûmîn”

“Sultan, Allah‟ın yeryüzündeki gölgesi ve dünyadaki bütün mazlumların da koruyucusudur.”

Yazılıdır.

Birinci kitabede gerçek hükümdarın Allah olduğu ve bu hakimiyetin devrilemeyeceği,

Allah‟ın osmanlı sultanlarını doğrudan doğruya teçhiz ettiği ve onların kendilerine bahşedilen

bu güçle dünyada adaleti sağlamaları için Allah‟ın bir aracı oldukları belirtilmiştir.İkinci

41 Eyice,a.g.e.s.360.

19

kitabede ise Osmanlı Sultanı‟nın, zulme uğramış bütün insanların koruyucusu olduğu mesajı

verilişmiştir.42

Ayrıca dikdörtgen kitabenin altında ise Sultan II. Mahmut‟un tuğrası görülmektedir.Bu

kitabeden Bab-ı Hümayun‟un II.Mahmud devrinde bir onarım geçirdiğini burada bir takım

değişiklikler yapıldığı anlaşılmıştır.43

Fotoğraf no 20: kemer kilit taşında yer alan II. Mahmut‟un tuğrası

(fotoğraf: http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201)

“Mahmud Hân Bin Abdülhâmîd El-Muzaffer Dâimâ Adlî” yazılmıştır Hattat Rakım

Efendi tarafından çekilmiş bir tuğradır.

Birinci avluya bakan arka cephede ön cepheyle aynı özelliklere sahip olup,bu cephede Sultan

Abdülaziz devrinde ön yüzde olduğu gibi mermerle kaplanmış ve yazılarla

süslenmiştir.Buradaki derin sivri kemerli kapı alınlığında öndeki girift istifli yazının aynen

benzeri taklit edilerek işlenmiştir.Bu cephedeki yazıların sahibi Hattat Abdülfettah

Efendi‟dir.Ancak burada öndeki kitabeden bir yıl farklı olarak 1284 tarihi yazılıdır.Bu

cephede ise kapı kemerinin ortasında Sultan Abdülaziz‟in tuğrası yer almaktadır.44

42 Emre Gül, Topkapı Sarayı Ve Saltanat Kapısının Kitabeleri,26.03.2013, http://www.d

unyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201 43 Eyice,a.g.e.s.360. 44 Eyice,a.g.e.s.361.

20

Fotoğraf no 21: Birinci avluya bakan cephede yer alan kitabeler ve Sultan Abdülaziz‟in

tuğrası

(fotoğraf: http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201)

Hicr Suresi‟nin 45, 46, 47, 48. ayetleri altına yine Kur‟an-ı Kerim‟den Saff Suresi‟nin

13.ayeti “Ve(bakın, Allah size) gönülden seveceğiniz başka bir şey daha (bağışlayacak):

(bu dünyada) Allah’ın yardımı ve yakında gerçekleşecek bir zafer; (Ey Peygamber,

bunu (bütün inananlara müjdele.)” ayeti yer almaktadır. Bu kitabede de ön cephedeki Fetih

ve fethi gerçekleştiren Fatih‟ e vurgu yapılmaktadır.45

45 Emre Gül, Topkapı Sarayı Ve Saltanat Kapısının Kitabeleri,26.03.2013, http://www.d

unyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201

21

Fotoğraf no 22: Arka cephede büyük kemerin sağ ve solunda yer alan kitabeler

(fotoğraf: http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201)

“La ilahe illallah El-Meliku’l-hakku’l-mübîn, Muhammedu’r-Resulullahsâdıku’l

va'di’l-emîn”

“Apaçık gerçeğin sahibi Allah'tan başka ilah yoktur. Emin ve sözünün eri

olan Muhammed Allah'ın Resulüdür.” Zikri yazılmıştır.46

Bu kitabelerle Allah‟ın dışında hiçbir ilahi otoritenin ve cismin olmadığı dile getirilmiş,şirk

reddedilmekte ve padişahlara kendilerinin değil Allah‟ın,mülkün ve dünyanın gerçek sahibi

“Melik”,Muhammed‟in de onun elçisi olduğuna vurgu yapılmıştır.47

46 Emre Gül, Topkapı Sarayı Ve Saltanat Kapısının Kitabeleri,26.03.2013, http://www.d

unyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201 47 Emre Gül, Topkapı Sarayı Ve Saltanat Kapısının Kitabeleri,26.03.2013, http://www.d

unyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201

22

3.KAYNAKÇA

CİMİLLİ, Canan, “Topkapı Sarayı‟nın Anıtsal Kapılarının İşlev Ve Sembolizm Açısından

İncelenmesi”(Yayınlanmamış Doktora Tezi),İstanbul 2007.

ELDEM, Sedat Hakkı-KOZAN Ferudun, Topkapı Sarayı, M.E. B.Yay. İstanbul 1982.

EYİCE, Semavi, “Bab-ı Hümayun”,Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.4.İstanbul

1991,s.360–362.

GÜL,Emre, Topkapı Sarayı Ve Saltanat Kapısının Kitabeleri, 26.03.2013, http://www.d

unyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201.

KİREMİTÇİ, Esin, Topkapı Sarayı Tak Kapıları (Portaller),İstanbul 1975.

KOÇU, Reşat Ekrem, “Bab-ı Hümayun”,Topkapı Sarayı, İstanbul 2004.

KUBAN, Doğan, “Topkapı Sarayı”,Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.7,İstanbul

1994,s.281–283.

http://www.istanbulkulturenvanteri.gov.tr/kentselanit/detay/envanter_id/60279

http://www.panoramio.com/photo/8068254

http://www.hayalleme.com/incili-kosk/

http://pinterest.com/pin/194288171394664324/

http://picasaweb.google.com/lh/photo/_DmeimEQVnom1Gq7urIjXPjiR11r0XcOs4htsx9_vA

Y

http://www.galerialfa.com/v2/gravur-galeri.html?artist=2

http://istanbulium.blogspot.com/2012/02/topkap-saray-ve-1-avlu-alay-meydan.html

http://tr.wikipedia.org/wiki/Topkap%C4%B1_Saray%C4%B1#BabC4.B1_H.C3.BCmayun_.

28Saltanat_Kap.C4.B1s.C4.B1.29

http://www.bilimarastirmavakfi.org/kibris/Kibris02.html

http://www.geolocation.ws/v/I/5808611449525418401-5808623333462463490/photo-at-

41029-60n-285851-20e/en

http://www.geolocation.ws/v/P/59155102/bab-hmayunsaltanat-kaps-zum-topkapi/en

http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201

http://www.flickr.com/photos/sunumer/3653802910/

23

4.SONUÇ

Bab-ı Hümayun, hem Topkapı Sarayı‟nın birinci giriş kapısı hem de Sur-u Sultani üzerindeki

en anıtsal kapı olma özelliğiyle ayrı bir öneme sahiptir. Tüm bunların dışında Bab-ı Hümayun

şüphesiz yalnızca bir kapı görevini görmüyordu. Yapıldığı dönemde üzerinde yer alan kapı

köşküyle birlikte çok fonksiyonlu bir öğeydi. Bab-ı Hümayun kimi zaman sarayın önemli

evraklarının saklandığı bir yer, kimi zamanda hazinenin ve değerli eşyaların saklandığı bir

mekan olmuştur. Bu köşk Fatih Köşkü olarak da nitelendirilmişti. Nitekim padişah bu köşkün

cephesinde tam ortada yer alan kafesli pencereden Bab-ı Hümayun‟un önünde gerçekleştirilen

çeşitli törenleri izlemekteydi. Bab-ı Hümayun, ayrıca önünde yer alan meydanda gerçekleşen

birçok tarihi olaya da tanıklık etmiş olup söz konusu meydan çeşitli törenlere, ayaklanmalara

ve teşhirlere sahne olmuştur.

Bab-ı Hümayun, özgün mimari dokusunu kaybetmiştir. Nitekim bir zamanlar üzerinde yer

aldığı köşk bugün görülmemektedir. Bununla beraber Bab-ı hümayun‟un özgün cephesinin,

bitişiğindeki Sur-u Sultani‟nin taş malzemesiyle birlikte ele alınmış olduğunu ancak Sultan

Abdülaziz döneminde ön ve arka cephelerin yüzleri mermerle kaplanmak suretiyle

değiştirilmiş olduğunu bilmekteyiz..Bünyesinde ki tüm bu değişikliklere rağmen Bab-ı

Hümayun, Fetihten sonra yapılan ilk anıtsal eserlerden biri olması itibariyle sanat tarihi içinde

çok önemli bir yere ve geçmişe sahiptir.