II. Meşrutiyetin Siyasal Atmosferinde Makam-ı Hilafetin Yeniden Kurgulanması
Özlem Acer Bab-ı Hümayun
Transcript of Özlem Acer Bab-ı Hümayun
1
1. SUR-U SULTANİ
Sarayburnu‟na kadar uzanan geniş bir sahada yer alan Topkapı sarayı, deniz yönünde
Bizans‟ın surları ile kara yönünde Fatih Sultan Mehmet tarafından 1478 yılında inşa edilen
“Sur-u Sultani” ile çevrilidir.1 Saray-kenti şehirden ayırmak suretiyle yapılan surların inşası
sarayın ana giriş kapısı olan Bab-ı Hümayun‟la birlikte aynı tarihte tamamlanmıştır. Nitekim
Sur-u Sultani‟nin Bab-ı Hümayun kapısı üzerinde yer alan kitabeden de anlaşıldığı üzere
inşasının 1478‟de tamamlandığını biliyoruz.2
Fotoğraf 1: Sur-u Sultani‟den bir görünüm
http://www.istanbulkulturenvanteri.gov.tr/kentselanit/detay/envanter_id/60279
Surların yüksekliği yaklaşık 12 m olup, uzunluğu ise 4 km.dir. Sur-u Sultani oldukça sistemli
bir şekilde inşa edilmiş olup, yer yer araziye uymak için yön değiştirir. Bu noktalar da ise kare
burçlar yerine çokgen gövdeli burçlar inşa edilmiştir.3Sur-u Sultani üzerinde 7 ana kapı yer
alır. Bu kapılar dışında koltuk kapıları denilen küçük servis kapıları, mazgallar, kuleler vb.
birçok yapı yer alır. Günümüze ulaşamayan kapılar olduğu gibi birtakım köşkler de bugün
mevcut değildir.
1 Sedat H.Eldem-Feridun Kozan, Topkapı Sarayı, M.E. B.Yay. İstanbul 1982,s.68. 2 Doğan Kuban, “Topkapı Sarayı”,Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.7,İstanbul 1994,s.281–283. 3 Eldem-Kozan,a..g.e.,s.68.
2
1.1.Sur-u Sultani Üzerinde Yer Alan Kapılar
Surun ana girişi Ayasofya yönünde Bab-ı Hümayun Kapısıdır. Buradan batıya doğru giderek
meyilleşerek inen Soğuk çeşme Sokağı sonunda bugünkü adı Gülhane Parkı Kapısı olan
Soğuk çeşme Kapısı yer alır.4Bu kapı sur duvarı üzerine sonradan açılmış olup 17.yy.a
tarihlenir. Surun ilk yapıldığında bu kapının olmadığını biliyoruz. Kapı kemeri yarım
yuvarlağa yakın olup basık kemerlerin ilk denemelerindendir. Bu kapıya Sultan İbrahim
tarafından açıldığı için Bab-ı Sultani de denir. Kapıdan içeriye girildiğinde sağ ve sol yanda
iki adet çeşme yer alır. Bu çeşmelerin kaynağı Yerebatan Sarnıcıdır. Bu çeşmelerden akan
sular çok soğuk olması nedeniyle kapının “Soğuk Çeşme Kapısı” olarak adlandırılmasına
sebep olmuştur.5
Fotoğraf no:2 Eski bir fotoğrafta soğuk çeşme kapısı ve yanında çeşmesi ile görülmekte.
(Fotoğraf: http://www.flickr.com/photos/sunumer/3653802910/)
Soğuk çeşme kapısının -şimdiki adıyla Gülhane parkı kapısının- yanlarına daha sonraki
dönemlerde -muhtemelen Gülhane parkının Cemil Topuzlu tarafından park haline
dönüştürüldüğü sıralarda (1912)- bu mermer basık kemerli kapıdan (soğuk çeşme kapısından)
daha geniş tutularak ancak yine basık kemerli olarak iki kapı daha açılmıştır.
4 Kuban,a.g.e.,s.282. 5 Esin Kiremitçi, Topkapı Sarayı Tak Kapıları (Portaller),İstanbul 1975,s.14.
3
Aşağıda Foto. No:3 te anlaşıldığı üzere orijinal soğuk çeşme kapısı bu iki büyük kapının
ortasında yer almakla birlikte dönemin zevkine göre mermer olarak ele alınmıştır. Söz konusu
soğuk çeşme Kapısı‟nın yanında yer alan kapılar sonraki dönemlerde açılmış kapılardır.
Fotoğraf no 3: Gülhane parkı kapısı/daha geniş basık kemerli iki kapı arasında mermer soğuk
çeşme kapısı görülmekte.
(fotoğraf: http://www.panoramio.com/photo/8068254)
Alay Köşk‟ünden kuzeye doğru ilerleyen surun batısında Demir Kapı yer alır. Bu kapı
Haliç‟e en yakın kapıdır. Kapı,15.yy.ın 2.yarısına tarihlenir. Bugün kapıdan geriye yalnızca
kapı kemeri kalmıştır. Kesme taştan inşa edilmiş olan kapı kemerinin iki yanında kabaralar
yer alır. Kapının üst kısmında iki adet top mazgalı bulunur. Kapının iç tarafında ise iki adet
nöbet yeri bulunur.6
Sur deniz kıyısı boyunca doğuya doğru bugün Sarayburnu dediğimiz mevki boyunca uzanır.
Günümüze ulaşamayan iki kule ile ele alınmış sarayın en eski deniz kapısı olan Topkapı
burada yer almaktaydı. Bu kapıda fetihten sonra yani surun inşa tarihini verir.(15.yy.ın
2.yarısı).Bu kapının hemen arkasında saraya şimdiki adını veren I.Mahmut‟un yaptırdığı
Topkapı Sahil Sarayı yer almaktaydı ancak günümüze ulaşamayan yapılardan biridir. Topkapı
Sahil Sarayından sonra yine aynı hat üzerinde III. Selim‟in annesi için yaptırdığı Şevkiye
Köşkü yer alıyordu bugün günümüze ulaşamayan bu yapıların yerleri bugün Gülhane bahçesi
içinde yer alan Gotlar Sütunu ile belirlidir.7
6 Kiremitçi,a.g.e.,s.13. 7 Kuban,a.g.e.,s.282.
4
Sur Sarayburnu‟ndan güneye doğru yönelir. Bu kıyıda yer alan ilk kapı Odun
Kapısı’dır.15.yy.ın 2.yarısına tarihlenir. Gülhane Meydanı denilen büyük oyun meydanının
önünde, Marmara sahilinde,7.ve 8.kuleler arasında yer alan Değirmen Kapı denilen 19.yy.da
Sultan II. Mahmut zamanında açılmış bir kapı yer alır.8Bu kapının içinde sarayın ununu
öğüten bir değirmen bulunmaktaydı.9Bu kıyı hattında III. Murat zamanında padişah adına
Sinan Paşa tarafından yaptırılan Sinan Paşa Köşkü diğer adıyla İncili Köşk yer almaktadır.
Bugün yalnızca kaide kısmı yer almaktadır.
Fotoğraf no 4: Jouannin‟e ait bir gravürde incili köşk
(Fotoğraf: http://www.hayalleme.com/incili-kosk/)
Ahır kapı Feneri‟ni geçtikten sonra Balıkhane Kapısı ve günümüze ulaşamayan Balıkhane
Kasrı gelir. Bu kapı da 15.yy.ın 2.yarısına tarihlenir. Sur duvarları buradan biraz daha
güneybatıya uzandıktan sonra kuzeydoğuya kıvrılır. Bu noktada Otluk Kapısı yer
alır.10
15.yy.ın 2.yarısına tarihlenen kapı basık kemerlidir. Kapının dış cephesinde sağ tarafta
iki nöbet yeri yer alır. Kapının iç tarafında ise karşılıklı birer nöbet yeri bulunur.11
Bu
noktadan itibaren sur meyilli bir araziyi tırmanarak Bab-ı Hümayun‟a, sarayın ana giriş
kapısına ulaşır.12
8 Kiremitçi,a.g.e.,s.26. 9 Kuban,a.g.e.,s.282. 10Kuban,a.g.e.,s.282. 11Kiremitçi,a.g.e.,s.12. 12Kuban,a.g.e.,s.282.
5
2.BAB-I HÜMAYUN
Bab-ı hümayun, Ayasofya ve Sultan III. Ahmet çeşmesinin karşısında yer almakla birlikte,
Topkapı Sarayı‟nı çevreleyen Sur-u Sultani üzerindeki en büyük ve en abidevi
kapıdır.13
Topkapı Sarayı‟nın şehre açılan birinci giriş kapısı olma özelliğine sahip olan Bab-ı
Hümayun Fatih devrinde inşa edilmiştir. Kapı kemeri üzerinde yer alan Arapça kitabede,
surun dolayısıyla kapının Fatih Sultan Mehmet tarafından Ramazan 883 tarihinde (Aralık
1478) yaptırılmış olduğu anlaşılmaktadır.14
Sarayın girişindeki bu ilk saltanat kapısı Bab-ı
Hümayun adını 16.yy da almıştır.16.yy dan önce Bab-ı hümayun, “büyük kapı,alay
kapısı,saltanat kapısı,amire-i cedide bab-ı saltanat” gibi çeşitli adlarla anılmıştır.
Başlangıçta Bab-ı Hümayun „un üzerinde bir köşk bulunmaktaydı. Bu yapının “Fatih Köşkü”
olarak da adlandırıldığı bilinir.15
Çeşitli görsel kaynaklardan bu köşkün varlığı bilinmektedir.
Bu kaynaklardan Arifi‟nin Süleymanname adlı eserinde Bab-ı Hümayun köşk yapısıyla
birlikte iki katlı olarak tasvir edilmiştir. Söz konusu kagir köşk, üç tane uzun bacasıyla ve
cephesinde çinilerle resmedilmiştir.16
Seyyid Lokman‟ın Hünername adlı eserinde bab-ı
hümayun‟un ön planda olduğu bir minyatürde söz konusu köşkün varlığını görebilmekteyiz.17
Fotoğraf no 5: Lokman‟ın 1584 tarihli Hünernamesi‟nde Bab-ı Hümayun‟un ön planda
olduğu bir minyatür ( Fotoğraf: http://pinterest.com/pin/194288171394664324/)
13 Reşad Ekrem Koçu,.” Bab-ı Hümayun”, Topkapı Sarayı, İstanbul 2004, s.19. 14 Semavi Eyice,”Bab-ı Hümayun”,Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.4,İstanbul 1991, s.360. 15 Eyice,a.g.e.s.360. 16 Canan Cimilli,“Topkapı Sarayı‟nın Anıtsal Kapılarının İşlev ve Sembolizm Açısından İncelenmesi”
(yayınlanmamış doktora tezi),İstanbul 2007,s.98. 17 Cimilli,a.g.e.s.99.
6
Anıtsal ölçülerde tasarlanmış olan kapı ve ilk yapıldığında üzerinde yer alan ancak günümüze
ulaşamayan kapı köşkü olarak da tabir edilen yapı, varlığını 19.yy a değin sürdürmüştür.
Nitekim çeşitli gravürlerden ve fotoğraflardan bunu anlayabilmekteyiz.
Fotoğraf no 6: 19.yy a tarihlenen James Robertson‟a ait bir fotoğrafta ön planda III. Ahmet
Çeşmesi geri planda ise Bab-ı Hümayun ve üstünde köşkü görülebilmekte.
(Fotoğraf:http://picasaweb.google.com/lh/photo/_DmeimEQVnom1Gq7urIjXPjiR11r0XcOs4
htsx9_vAY)
Fotoğraf no 7: 19.yy a tarihlenen Melling‟e ait bir gravür. Sol kenarda Bab-ı Hümayun
üzerinde köşkle görülebilmekte.
(Fotoğraf:http://www.galerialfa.com/v2/gravur-galeri.html?artist=2)
7
Bab-ı Hümayun üzerinde yer alan kapı köşkü Sultan Abdülaziz döneminde yanarak tamamen
ortadan kaldırılır. Bu dönem de Bab-ı Hümayun ciddi değişiklikler geçirir. Yanan köşk
tamamen ortadan kaldırılarak burası düz bir teras haline getirilip etrafı konsol çıkmalı saçak
silmelerle donatılır, terasın kenarlarına ise mermer şebekeli korkuluklar yerleştirilmiştir.
Ayrıca özgün haliyle sur bedeniyle aynı karakterde taş malzemeden yapılmış olan cepheler bu
dönemde mermerle kaplanarak değişime uğramıştır. Ön ve arka cephelerde yer alan 1867–68
ve 1868–69 tarihli kitabelerden bu değişikliğin ne zaman yapıldığı hakkında bilgi sahibi
olabilmekteyiz.1950 yılında yapılan restorasyon çalışmaları sırasında mermer korkuluklar
kaldırılmış, köşkün yeniden yapılması gündeme gelmiş ancak bu gerçekleşmemiştir.18
Fotoğraf no 8: Üzerindeki mermer korkulukla Bab-ı Hümayun.
(Fotoğraf:http://istanbulium.blogspot.com/2012/02/topkap-saray-ve-1-avlu-alay-
meydan.html)
Günümüze ulaşamayan köşkün planı itibariyle alt katın planıyla aynı özellikleri yansıttığı
düşünülmüştür. Sedat Hakkı Eldem‟e göre köşkün arka cephesindeki koridor, merdiven
sahanlığı ile sofanın yer aldığı kasrın ön odaları, ortada saltanat divanhanesi ve yanlarda yer
alan birer mekandan oluşmaktaydı. Bu tahmini bilgilere dayanarak Eldem, köşkün iç
mimarisini yansıtan bir çizimini yapmıştır. Yanlarda yer alan odaların ikişerli, ortadaki
divanhane ve sofanın kapı ekseninde yer alan daha büyük olan üç alınlıklı, şebekeli
pencerelere sahip cepheleri bulunmaktaydı.19
18 Eyice,a.g.e.,s.360. 19 Cimilli,a.g.e,s.106..
8
Çizim no:1 Bab-ı Hümayun‟un Eldem‟e ait çizimi
(Eldem-Kozan, Topkapı Sarayı, İstanbul 1982)
Çizim no:2 Bab-ı Hümayun‟un Eldem‟e ait çizimi
(Eldem-Kozan, Topkapı Sarayı, İstanbul 1982)
9
Çizim no:3 Bab-ı Hümayun‟un Eldem‟e ait çizimi
(Eldem-Kozan, Topkapı Sarayı, İstanbul 1982)
Günümüze ulaşamayan köşk, Yavuz Sultan Selim devrinde Mısır‟dan getirilen bazı
sanatkarlara tahsis edilmiştir. Ancak sonrasında bu odalar bir süre terzilere tahsis edilmiştir.
Ayrıca Yavuz Sultan Selim‟n İran‟ın ipek ticaretine ambargo koyduğu yıllarda İranlı
tüccarları burada alıkoyduğunu ve Kanuni Sultan Süleyman devrinde de kapının Hazinesinde
ipekli kumaşların muhafaza edildiğini bilmekteyiz.20
Söz konusu köşkün asıl önemli işlevi ise Kapı arası hazinesi olarak ( Beytül mal) kullanılmış
olmasıdır. Varissiz ölen kişilerin servetlerinin sultan hazinesine alınması sistemi olan
muhallefat sistemi ile bağlantılı olan bu mekan, sultan hazinesine alınmayan malların yedi
sene emanete olarak tutulduğu mekan olarak kullanılmıştır21
Hazinedarbaşının nezaretinde
bulunan bu hazine Bab-ı Hümayun‟un sağında yer alan odada muhafaza
edilmekteydi.22
Bununla beraber Bab-ı Hümayun‟un güvenliği kapıcılar ocağından
sorumluydu.23
Seyyid Lokman‟ın Hünername adlı eserinde bu köşkün bünyesindeki odalardan birinin
saltanat kayıtları için tapu ve tahrir defterlerinin burada korunduğu yani buranın defter-i
hakani olarak kullanılmış olduğundan bahsetmiştir.24
I.Dünya Savaşı sonrasında İstanbul‟un işgal edildiği yıllarda Fransız kuvvetleri sarayın
Marmara tarafındaki askeri depolara el koyarak, Bab-ı Hümayun odalarına ise Fransız
20 Cimilli,a.g.e,s.90. 21http://tr.wikipedia.org/wiki/Topkap%C4%B1_Saray%C4%B1#BabC4.B1_H.C3.BCmayun_.28Saltanat_Kap.C
4.B1s.C4.B1.29 22 Eyice,a.g.e.,s.362. 23 Koçu,a.g.e, s.20. 24 Cimilli,a.g.e,s.90.
10
ordusunda yer alan Senegalli askerleri yerleştirmişlerdi.1923 yılında bu askerlerin çıkarmış
olduğu bir yangın sonucu yapının ahşap kısımlarının yandığı bilinmektedir.25
Tüm bunların dışında Bab-ı Hümayun, Osmanlı devlet teşkilatında çeşitli merasimlerin
yapıldığı, Saraya ve hükümete karşı isyanların düzenlendiği ve suçluların teşhir edildiği
önemli bir mekandı. Düzenlenen merasimlerin başında Divan-ı Hümayun‟un toplandığı
günlerde-özellikle 16.-17.yy da-yapılan merasim gelmekteydi. Devlet erkanı sabah namazını
Ayasoya Camii‟nde kıldıktan sonra Bab-ı Hümayun önüne gelerek kendilerine ayrılan yerlere
geçerlerdi. Bununla birlikte yeniçeri ağaları, saray görevlileri ve diğer görevliler de iki sıra
halinde burada dizilirlerdi.”Alkış merasimi” yapıldıktan sonra ortaya duacı çıkarak Fatiha
okur ve ardından Bab-ı Hümayun kapıları açılırdı. Önden yol gösterici olarak kapıcılar
kethüdası ve reisülküttab, arkadan da devlet erkanı girerdi.26
Bab-ı Hümayun kapıları bayramlarda gece yarısından itibaren açılır, tebrik merasimine
katılacak olanlar gelirlerdi. Ayrıca Osmanlı sultanlarının seferlere gitmeden önce “tuğ-ı
hümayun” bab-ı hümayun veya çoğunlukla babüssaade önünde dikilir, burada bir merasim
yapılırdı. Bununla birlikte şehzadelerin sancağa çıkış merasimleri Bab-ı hümayun önünden
başlar ve devam ederdi.27
Fotoğraf no 9: François Bois tarafından yapılmış II.Mahmud‟un Cuma selamlığını gösteren
yağlıboya tablo.
(fotoğraf: http://www.bilimarastirmavakfi.org/kibris/Kibris02.html)
25 Eyice,a.g.e.,s.360. 26 Eyice,a.g.e.,s.361. 27 Eyice,a.g.e.,s.361.
11
Bab-ı Hümayun‟un önünde kimi zaman idareye kafa tutan isyancılar, yeniçeriler çeşitli
ayaklanmalar, toplantılar, Divan-ı hümayun‟un icraatını engelleme girişimlerinde
bulunurlardı. Çeşitli zorbalıklara sahne olan Bab-ı Hümayun aynı zamanda teşhir alanıydı.
İdam edilen vezirlerin kafaları, ayaklanmacıların cesetleri ibret olsun diye kapı önünde teşhir
edilirdi.28
28 Koçu, a.g.e, s.21.
12
2.1.Bab-ı Hümayun’un Mimari Özellikleri
Bab-ı hümayun‟un mimarisi oldukça sade ve mütevazıdir. Sonradan yapılan mermer
kaplamalar dışında genel hatlarıyla kapı, Fatih devri mimari anlayışını yansıtmaktadır. Ön
cephe arka cepheye nazaran daha ağırbaşlı ve sade iken arka cephe daha hareketli bir
görünüm sergilemektedir. Sarayın ilk kapısı olan bab-ı hümayun, ikinci ve üçüncü kapılarla
aynı aksta değildir. Kapı kitlenin tam ortasında olmayıp, sağ tarafı solundan daha uzundur. Bu
yönüyle bab-ı hümayun asimetrik bir plana sahiptir.29
Fotoğraf no 10: Bab-ı Hümayun Ön Cepheden Genel Görünüm
(fotoğraf:http://www.geolocation.ws/v/I/5808611449525418401-
5808623333462463490/photo-at-41029-60n-285851-20e/en)
Bab-ı Hümayun ilk tasarlandığında günümüze ulaşamayan köşkü ile birlikte 2 katlı olarak ele
alınmıştı. Kapı girişinin iki yanında yer alan merdivenler bu köşke çıkışı sağlamaktaydı.
Günümüze ulaşamayan köşkün yeri bugün teras olarak karşımıza çıkar.30
16,5 X 39,5
m.ölçülerinde dikdörtgen bir kitle olan bab-ı hümayun, komşu sur duvarlarıyla aynı
malzemeden yani kesme taştan inşa edilmiştir.31
Ayrıca kitle günümüze ulaşamayan köşk
seviyesine kadar bu kesme taştan inşa edilmiştir. Derzlerde ise 1,5 cm kalınlığında horasan
harcı kullanılmıştır. Bugün olmayan köşk katının da horasan harcıyla sıvalı olduğu
düşünülebilir.32
Bununla beraber ön cepheye vaktiyle egemen olan ana unsur köşk katında yer
alan ve diğerlerinden daha büyük tutulan muhtemelen padişahın kullandığı bir pencereydi.33
Cepheye baktığımızda kapıya egemen olan ana unsur Fatih devrinden kalma alt kısımlarda
sağ ve sol köşelerde yer alan yeşil somakiden iki sütunçeye dayanan yüksek ve derin sivri
kemerdir. Kemerin alt kısımlarında ise iki yeşil sütunçenin kenarlarında taşa işlenmiş kum
saati motifi yer almaktadır. Büyük sivri kemerin iki yanında daha alçak ve sivri kemerli
29 Eldem-Kozan,a..g.e.,s.68. 30 Cimilli,a.g.e,s.106.. 31 Eyice,a.g.e.s.360. 32 Eldem-Kozan,a..g.e.,s.69. 33 Eldem-Kozan,a..g.e.,s.69.
13
nöbetçi hücresi yer almaktadır.1868 yılında yapılan onarım çalışmalarında bunların içleri ve
etrafı mermer kaplanmak suretiyle değiştirilmiş, bunların dip duvarlarına birer tane Türk neo
klasiği üslubunda ayna işlenmiştir.34
Fotoğraf no 11: Bab-ı Hümayun ön cepheden bir görünüm
(http://www.geolocation.ws/v/P/59155102/bab-hmayunsaltanat-kaps-zum-topkapi/en)
Mermer söveli kapıdan üç bölümlü bir giriş holüne geçilir. Bu mekanın orta kısmını yüksek
bir pandantifli kubbe örtmektedir. Diğer bölümlerin üzeri daha alçak beşik tonozlarla
örtülmüştür. Giriş sofasının iki yanında yer alan kapılar yanlardaki“bevvaban” yani
kapıcıların kaldığı hücrelere ve yukarıdaki asma kat odalarına çıkan merdivenlere açılır.35
Bu
kapıcı hücreleri zemin ve birinci katta kubbeli olarak birbirini tekrar eden bir planda ele
alınmıştır.36
Ayrıca yanlarda yer alan bu merdivenler vasıtasıyla günümüze ulaşamayan köşke
çıkış ta sağlanmaktaydı. Asma kat odaları birinci avluya bakan cephede açılmış pencerelerden
ışık ve havalandırma sağlanırken ön yüzde mazgallardan yararlanılmıştır.
34 Eyice,a.g.e.s.360. 35 Eyice,a.g.e.s.361. 36 Cimilli,a.g.e,s.107.
14
Fotoğraf no 12: Giriş sofasında orta mekanı örten pandantifli kubbeden bir görünüm
(fotoğraf: Özlem Acer)
Fotoğraf no 13: Giriş sofasının yan mekanlarından bir görünüm (fotoğraf: Özlem Acer)
Fotoğraf no 14: Giriş sofasının yan mekanlarından bir görünüm (fotoğraf: Özlem Acer)
15
Bab-ı Hümayun‟un birinci avluya bakan cephesi ön cepheyle aynı mimari özellikleri
yansıtmaktadır. Burada ki kapı ve yanlarındaki hücreler de Sultan Abdülaziz döneminde ön
cephede olduğu gibi mermer kaplanmıştır.37
Ayrıca ön ve arka cephede yer alan ay ve yıldız
süsleme olarak kullanılmış olmakla beraber Abdülaziz dönemine işaret etmektedir.
Fotoğraf no 15: Arka cephenin genel görünümü
(fotoğraf: Özlem Acer)
Bab-ı Hümayun ilk tasarlandığı haliyle günümüze ulaşamamış özgün dokusu zaman içinde
birtakım değişikliklere maruz kalarak bugünkü halini almıştır. Vaktiyle üstünde yer alan
köşkü ile oldukça farklı bir anlam taşımaktayken 19.yy da köşkün geçirmiş olduğu yangın ve
sonrasında yapılan onarım çalışmalarıyla başka bir görünüme sahip olmuştur. Söz konusu
köşk, Fatih devrinde kapı ile beraber inşa edilmiş olup padişahın kullandığı bir seyir köşkü
olması yönüyle de ayrı bir öneme sahipti. Şüphesiz.19.yy da cephelerin mermer kaplanması
köşkün olduğu katın teras haline getirilmesi, cepheye Türk neo klasik üslubunu yansıtan
ögelerin katılmasıyla bugün bab-ı hümayun özgünlüğünü yitirmiş şekliyle karşımıza
çıkmakta. Ancak İstanbul‟da fetihten sonra inşa edilmiş ilk Türk mimari örneklerinden olması
açısından sanat tarihinde önemli bir yere sahiptir. Ayrıca 19.yy da yapılan bu değişikliklerle
her ne kadar özgünlüğünü yitirse de bir devrin sanat anlayışını, o devrin sanatsal üslubunu
yansıtması açısından da önem arz etmektedir.
37 Eyice,a.g.e.s.361.
16
2.2.Bab-ı Hümayun Üzerinde Yer Alan Kitabeler
Bab-ı Hümayun‟un ön ve arka cephelerinde yer alan ve ana kitleye egemen olan büyük derin
kemer alınlıklarında istifli biçimde celi sülüs hat kullanılarak müsenna (aynalı) olarak Kuran-ı
Kerim‟de yer alan ayetler yer almaktadır.38
Ön cephede büyük ve derin kemer alınlığında iki
adet Fatih devrine tarihlenen kitabe yer almaktadır. Bunlardan kemerin sivri alınlığında istifli
olarak yazılmış ve hat sanatı içerisinde önemli yere sahip olan celi sülüs müsenna yazı yer
almaktadır. Burada Hicr suresinin “İnne‟l-müttakine” diye başlayan 45–48.ayetleri yer
almaktadır. Kemer alınlığının altında ise dikdörtgen bir çerçeve içinde Arapça inşa kitabesi
yer alır. Burada söz konusu yapının inşa tarihini ve Fatih Sultan Mehmet tarafından
yaptırıldığını belirtmektedir.
Fotoğraf no 16: Ön cephede kemer alınlığında yer alan dört satır olarak celi sülüsle yazılmış
Arapça inşa kitabesi.
( fotoğraf:http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201)
“Bu mübarek bir kaledir ki Allah’ın te’yid ve rızasıyla kuruldu ve erkânı emn ü
emanıyla kuvvet buldu. Karaların sultanı denizlerin hakanı, iki âlem için Allah’ın
gölgesi, doğuda ve batıda Allah’ın yardımı, denizlerin ve karaların kahramanı,
Kostantin Kalesi’nin fatihi Sultan Mehmed Han oğlu Sultan Murad Han oğlu Ebu’l-
Feth Sultan Mehmed Han’ın Allah ü Teâlâ saltanatını daim eylesin ve mevkiini kuzey
yıldızlarının fevkinde etsin.Sekiz yüz seksen üç senesi Ramazanü’l-Mübarek ayında inşa
edildi.” Manasına gelmektedir.39
Kitabeden de anlaşıldığı üzere fethin önemine vurgu yapılmıştır.
38 Cimilli,a.g.e,s.95. 39 Emre Gül, Topkapı Sarayı Ve Saltanat Kapısının Kitabeleri,26.03.2013, http://www.d
unyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201
17
Fotoğraf no 17: Ön ve arka cephenin derin kemer alınlıklarında yer alan birbirinin aynı
kitabeler
(fotoğraf: (http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201)
“Besmele-i Şerîf” ile Hicr Suresi’nin 45 “Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar,
cennetler içinde ve pınarlar başındadır.” 46 “Onlara, “Girin oraya esenlikle, güven
içinde” denilir.” 47 “Biz, o cennetliklerin kalplerindeki kinleri çıkarır atarız. Hepsi
kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıya otururlar.”48 “Onlara orada hiçbir
yorgunluk dokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da değillerdir.” Ayetleri ön
cephede,“Ketebehu ez’âfü’l-abd Ali Bin Müridü’s-Sûfî”, arka cephedeki hattat Abdülfettah
imzasıyla günümüze ulaşmıştır.
Söz konusu bu ayetlerle kapıdan girip çıkanlara ahiret ve cennet hayatı hatırlatılarak sarayın
da adeta bir cennet bahçesi olduğu düşündürülmüş, yöneticilerin ise Allah‟a karşı sorumluluk
bilinci taşıyan adil kimseler olması gerektiği hatırlatılmıştır.40
Kapı nişinin yan duvarlarında ise karşılıklı olarak iki madalyon bulunmaktadır. Bu
madalyonlardan sağdakinde Saf suresinin 13.ayetinin bir bölümü ile “ya Muhammed” lafzını,
soldakinde ise Bab-ı Hümayun‟un yazılarını yazan Fatih devrinin büyük hattatlarından Ali
Safi (Ali bin Müridi‟s-Sufi) nin adı ve künyesi belitilmiştir.
40 Emre Gül, Topkapı Sarayı Ve Saltanat Kapısının Kitabeleri,26.03.2013, http://www.d
unyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201
18
Fotoğraf no 18: Kapı nişinin yan duvarlarında yer alan karşılıklı madalyonlar
(fotoğraf Özlem Acer)
Ön cephede daha alçak tutulmuş sağ ve sol da yer alan kemerlerin üstlerinde de birer kitabe
yer almaktadır. Bunlardan sağdakinde celi-sülüsle “es-Sultanü zıllullahi fi‟l-arz”,soldakinde
ise “Ye‟va ileyhi küllü mazlüm”(Abdülfettah 1285) yazılıdır.41
Bu kitabeler Abdülaziz
devrinde buraya konulmuştur.
Fotoğraf no 19: Sağ ve sol kemerlerin üzerinde yer alan tek satırlık kitabeler
(fotoğraf: http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201)
Sağdan sola doğru; “Es-Sultân-ı zıllullâhi fi’l-arz, ye’viileyhi külli mazlûmîn”
“Sultan, Allah‟ın yeryüzündeki gölgesi ve dünyadaki bütün mazlumların da koruyucusudur.”
Yazılıdır.
Birinci kitabede gerçek hükümdarın Allah olduğu ve bu hakimiyetin devrilemeyeceği,
Allah‟ın osmanlı sultanlarını doğrudan doğruya teçhiz ettiği ve onların kendilerine bahşedilen
bu güçle dünyada adaleti sağlamaları için Allah‟ın bir aracı oldukları belirtilmiştir.İkinci
41 Eyice,a.g.e.s.360.
19
kitabede ise Osmanlı Sultanı‟nın, zulme uğramış bütün insanların koruyucusu olduğu mesajı
verilişmiştir.42
Ayrıca dikdörtgen kitabenin altında ise Sultan II. Mahmut‟un tuğrası görülmektedir.Bu
kitabeden Bab-ı Hümayun‟un II.Mahmud devrinde bir onarım geçirdiğini burada bir takım
değişiklikler yapıldığı anlaşılmıştır.43
Fotoğraf no 20: kemer kilit taşında yer alan II. Mahmut‟un tuğrası
(fotoğraf: http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201)
“Mahmud Hân Bin Abdülhâmîd El-Muzaffer Dâimâ Adlî” yazılmıştır Hattat Rakım
Efendi tarafından çekilmiş bir tuğradır.
Birinci avluya bakan arka cephede ön cepheyle aynı özelliklere sahip olup,bu cephede Sultan
Abdülaziz devrinde ön yüzde olduğu gibi mermerle kaplanmış ve yazılarla
süslenmiştir.Buradaki derin sivri kemerli kapı alınlığında öndeki girift istifli yazının aynen
benzeri taklit edilerek işlenmiştir.Bu cephedeki yazıların sahibi Hattat Abdülfettah
Efendi‟dir.Ancak burada öndeki kitabeden bir yıl farklı olarak 1284 tarihi yazılıdır.Bu
cephede ise kapı kemerinin ortasında Sultan Abdülaziz‟in tuğrası yer almaktadır.44
42 Emre Gül, Topkapı Sarayı Ve Saltanat Kapısının Kitabeleri,26.03.2013, http://www.d
unyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201 43 Eyice,a.g.e.s.360. 44 Eyice,a.g.e.s.361.
20
Fotoğraf no 21: Birinci avluya bakan cephede yer alan kitabeler ve Sultan Abdülaziz‟in
tuğrası
(fotoğraf: http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201)
Hicr Suresi‟nin 45, 46, 47, 48. ayetleri altına yine Kur‟an-ı Kerim‟den Saff Suresi‟nin
13.ayeti “Ve(bakın, Allah size) gönülden seveceğiniz başka bir şey daha (bağışlayacak):
(bu dünyada) Allah’ın yardımı ve yakında gerçekleşecek bir zafer; (Ey Peygamber,
bunu (bütün inananlara müjdele.)” ayeti yer almaktadır. Bu kitabede de ön cephedeki Fetih
ve fethi gerçekleştiren Fatih‟ e vurgu yapılmaktadır.45
45 Emre Gül, Topkapı Sarayı Ve Saltanat Kapısının Kitabeleri,26.03.2013, http://www.d
unyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201
21
Fotoğraf no 22: Arka cephede büyük kemerin sağ ve solunda yer alan kitabeler
(fotoğraf: http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201)
“La ilahe illallah El-Meliku’l-hakku’l-mübîn, Muhammedu’r-Resulullahsâdıku’l
va'di’l-emîn”
“Apaçık gerçeğin sahibi Allah'tan başka ilah yoktur. Emin ve sözünün eri
olan Muhammed Allah'ın Resulüdür.” Zikri yazılmıştır.46
Bu kitabelerle Allah‟ın dışında hiçbir ilahi otoritenin ve cismin olmadığı dile getirilmiş,şirk
reddedilmekte ve padişahlara kendilerinin değil Allah‟ın,mülkün ve dünyanın gerçek sahibi
“Melik”,Muhammed‟in de onun elçisi olduğuna vurgu yapılmıştır.47
46 Emre Gül, Topkapı Sarayı Ve Saltanat Kapısının Kitabeleri,26.03.2013, http://www.d
unyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201 47 Emre Gül, Topkapı Sarayı Ve Saltanat Kapısının Kitabeleri,26.03.2013, http://www.d
unyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201
22
3.KAYNAKÇA
CİMİLLİ, Canan, “Topkapı Sarayı‟nın Anıtsal Kapılarının İşlev Ve Sembolizm Açısından
İncelenmesi”(Yayınlanmamış Doktora Tezi),İstanbul 2007.
ELDEM, Sedat Hakkı-KOZAN Ferudun, Topkapı Sarayı, M.E. B.Yay. İstanbul 1982.
EYİCE, Semavi, “Bab-ı Hümayun”,Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.4.İstanbul
1991,s.360–362.
GÜL,Emre, Topkapı Sarayı Ve Saltanat Kapısının Kitabeleri, 26.03.2013, http://www.d
unyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201.
KİREMİTÇİ, Esin, Topkapı Sarayı Tak Kapıları (Portaller),İstanbul 1975.
KOÇU, Reşat Ekrem, “Bab-ı Hümayun”,Topkapı Sarayı, İstanbul 2004.
KUBAN, Doğan, “Topkapı Sarayı”,Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.7,İstanbul
1994,s.281–283.
http://www.istanbulkulturenvanteri.gov.tr/kentselanit/detay/envanter_id/60279
http://www.panoramio.com/photo/8068254
http://www.hayalleme.com/incili-kosk/
http://pinterest.com/pin/194288171394664324/
http://picasaweb.google.com/lh/photo/_DmeimEQVnom1Gq7urIjXPjiR11r0XcOs4htsx9_vA
Y
http://www.galerialfa.com/v2/gravur-galeri.html?artist=2
http://istanbulium.blogspot.com/2012/02/topkap-saray-ve-1-avlu-alay-meydan.html
http://tr.wikipedia.org/wiki/Topkap%C4%B1_Saray%C4%B1#BabC4.B1_H.C3.BCmayun_.
28Saltanat_Kap.C4.B1s.C4.B1.29
http://www.bilimarastirmavakfi.org/kibris/Kibris02.html
http://www.geolocation.ws/v/I/5808611449525418401-5808623333462463490/photo-at-
41029-60n-285851-20e/en
http://www.geolocation.ws/v/P/59155102/bab-hmayunsaltanat-kaps-zum-topkapi/en
http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=253201
http://www.flickr.com/photos/sunumer/3653802910/
23
4.SONUÇ
Bab-ı Hümayun, hem Topkapı Sarayı‟nın birinci giriş kapısı hem de Sur-u Sultani üzerindeki
en anıtsal kapı olma özelliğiyle ayrı bir öneme sahiptir. Tüm bunların dışında Bab-ı Hümayun
şüphesiz yalnızca bir kapı görevini görmüyordu. Yapıldığı dönemde üzerinde yer alan kapı
köşküyle birlikte çok fonksiyonlu bir öğeydi. Bab-ı Hümayun kimi zaman sarayın önemli
evraklarının saklandığı bir yer, kimi zamanda hazinenin ve değerli eşyaların saklandığı bir
mekan olmuştur. Bu köşk Fatih Köşkü olarak da nitelendirilmişti. Nitekim padişah bu köşkün
cephesinde tam ortada yer alan kafesli pencereden Bab-ı Hümayun‟un önünde gerçekleştirilen
çeşitli törenleri izlemekteydi. Bab-ı Hümayun, ayrıca önünde yer alan meydanda gerçekleşen
birçok tarihi olaya da tanıklık etmiş olup söz konusu meydan çeşitli törenlere, ayaklanmalara
ve teşhirlere sahne olmuştur.
Bab-ı Hümayun, özgün mimari dokusunu kaybetmiştir. Nitekim bir zamanlar üzerinde yer
aldığı köşk bugün görülmemektedir. Bununla beraber Bab-ı hümayun‟un özgün cephesinin,
bitişiğindeki Sur-u Sultani‟nin taş malzemesiyle birlikte ele alınmış olduğunu ancak Sultan
Abdülaziz döneminde ön ve arka cephelerin yüzleri mermerle kaplanmak suretiyle
değiştirilmiş olduğunu bilmekteyiz..Bünyesinde ki tüm bu değişikliklere rağmen Bab-ı
Hümayun, Fetihten sonra yapılan ilk anıtsal eserlerden biri olması itibariyle sanat tarihi içinde
çok önemli bir yere ve geçmişe sahiptir.