FANTASMAGORIA ALANLARI OLARAK : MÜZELER

26
FANTASMAGORIA ALANLARI OLARAK : MÜZELER Deniz AYGÜN ÖZET Marx, Baudelaire ,Adorno ve modernlik üzerine yazan birçok düşünür modern kentin ürettiği yanılsamaları fantasmagoria mecazıyla canlandırır. Modern kentin yansımalarından biri olan 15.yy’da günümüzdeki anlamıyla ortaya çıkan müzeler 18.yy’da fantasmagoria alanları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yazıda müzelerin tüketim katedrallerine dönüştüğü süreç dünyadan ve Türkiye’den örneklerle anlatılmaktadır. Müzeler bilgilendirme işlevlerini yitirip; alışılmadık deneyimlerin ve toplumsal dürtülerin karşılandığı, boş zamanların değerlendirildiği, alışveriş yapılıp hoş vakit geçirilen yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. 21.yy ile birlikte ise mimarisi ,teşhir teknikleri, görsel-işitsel teknolojierin de tam anlamıyla kullanılmasıyla klasik müzelerden tam anlamıyla kopmuş olan müzeler kişilerin, şehirlerin ve şirketleri sembolleştiren tüketim merkezleri olarak karşımıza çıkıyor. Emeklemekten Yürümeye: Modern Müzenin Kökleri 15.yy’da modern müzenin Avrupa’da ilk adımı İtalya Palozzo Medicini müzesiyle atılır, çünkü müzeleri modernleştiren sanatsal sekülerleşme ve özerkleşme, teşhir kültürü ve tarih inşası, ayrıca estetik kanonun kurulması gibi deneyimler 15.yy’da burada başlamıştır. 1 Medicini müzesi örneği ile birlikte modern koleksiyonculuk da başlamış ve bu durum da yavaş yavaş sanat piyasasının doğmasına sebep olmuştur.

Transcript of FANTASMAGORIA ALANLARI OLARAK : MÜZELER

FANTASMAGORIA ALANLARI OLARAK : MÜZELER

Deniz AYGÜN

ÖZET

Marx, Baudelaire ,Adorno ve modernlik üzerine yazan birçok düşünür modern kentin ürettiği yanılsamaları fantasmagoria mecazıyla canlandırır. Modern kentin yansımalarından biri olan 15.yy’da günümüzdeki anlamıyla ortaya çıkan müzeler 18.yy’da fantasmagoria alanları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yazıda müzelerin tüketim katedrallerine dönüştüğü süreç dünyadan ve Türkiye’den örneklerle anlatılmaktadır. Müzeler bilgilendirme işlevlerini yitirip; alışılmadık deneyimlerin ve toplumsal dürtülerin karşılandığı, boş zamanların değerlendirildiği, alışveriş yapılıp hoş vakit geçirilen yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. 21.yy ile birlikte ise mimarisi ,teşhir teknikleri, görsel-işitsel teknolojierin de tam anlamıyla kullanılmasıyla klasik müzelerden tam anlamıyla kopmuş olan müzeler kişilerin, şehirlerin ve şirketleri sembolleştirentüketim merkezleri olarak karşımıza çıkıyor.

Emeklemekten Yürümeye: Modern Müzenin Kökleri

15.yy’da modern müzenin Avrupa’da ilk adımı İtalya Palozzo Medicini müzesiyle atılır, çünkü müzeleri modernleştiren sanatsal sekülerleşme ve özerkleşme, teşhir kültürü ve tarih inşası, ayrıca estetik kanonun kurulması gibi deneyimler 15.yy’da burada başlamıştır.1 Medicini müzesi örneği ile birlikte modern koleksiyonculuk da başlamış ve bu durum da yavaş yavaş sanat piyasasının doğmasına sebep olmuştur.

Böylece; günümüz de olduğu gibi eserlerin ne olduğu kadar nasılsergileneceği de bu şekilde önem kazanır hale gelmişti. Hatta Medici prensleri karmaşık teşhir teknikleri sayesinde ziyaretçilerin bakışlarını teslim alarak onları istedikleri gibi etkileyebileceklerinin bile farkına bile vardıkları söylenir.2 Müzelerin daha sonra bu şekilde hızla kurumsallaşması ve gelişmesi sonucunda 18.yy’da Kraliyet Müzeleri’nin koleksiyonları modern müzelere dönüşmeye başlar ve18.yy’dan sonra Avrupa’yı kuşatan müzeler modernizmin yeşerdiğiyerleri oluşturur.

1 Ali Artun, “Müze ve Modernlik”, s.56.2 A.g.e ,s.63.

19.yy da ise artık müzeler ‘’Modern Müzeler Çağı’’ denilen dünyanın kapısından içeriye hızla girmeye başlar.3 Londra British Museum, Madrid Prado, Paris Louvre, Berlin Altes, Viyana Kunsthistoriches, St. Petersburg Hermitage, ve İstanbul müzelerileri bu kapıdan içeriye teker teker girmeye başlar. Müzeler artık klasik tanımlamalarından, kalıplarından çıkarak teşhir sanatının öncüleri olarak bu yolculuğa katılır. Yirminciyüzyılda modenist ve postmodernist süreç içerisinde sanat yapıtının değişen yapısı; sergi mekanın da yapısının farklılaşmasına neden olur, sergilemede yapıt-mekan ilişkisi önem kazanır.4

Karşımıza çağdaş sanatın sergilendiği ilk müze olarak Luxembourg Müzesi çıkıyor. 1815 yılında, Louvre Müzesi’ndeki Napoleon ‘un yağmaladığı eserlerin Fransa’da sahiplerine iade edilmesinden sonra ,Luxembourg Müzesi’ndeki eserler iadelerin açığının kapanması için Louvre’ ye taşınır ve Luxembourg Müzesi’nin boş kalır ve boş kalan eserlerin yerine yaşayan çağdaş sanatçıların eserleri sergilenir. Luxembourg Müzesi ile

başlayan bu süreç aslında 20.yy’daki tüm müzelere esin kaynağı oluşturmakla kalmayıp aynı zamanda giderek koleksiyonlara baskın çıkmaya başlayan geçici sergilerin ve yaşayan çağdaş sanatın müzeleşmesinin öncüsü olmuştur.5

Ulusal müzelerin, evrensel müzelerin, sergilerin Avrupa’yı ve Amerika’yı sarıp sarmaladığı yer modern müze çağının bayraktarıLouvre Müzesi’dir. 6 Hatta Louvre Müzesi’nin kamuya açılmasından bir yıl önce,İç İşleri Bakanı Roland da müzenin etkileyici olması ve gelecek olanları heyecanlandırması onda haz uyandırması gerektiği üzerine tasarımcı Jacques Louis David’e bir mektup bile yazar.7 Müzeler artık haz uyandırmalı, dikkat çekici olmalı ve adeta görme duyusuna seslenmelidir.

3 Artun,”Müze ve Modernlik’’, s.101

4 Banu Çolak, “ Tarihsel Süreç İçerisinde Müzelerle Birlikte Değişen Sergileme Mekanları ;NewYork Modern Sanat Müzesi ve Frankfurt Modern Sanat Müzesi”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sayı: 30 , 2011/1, s.1

5 Ali Artun, “ Müze ve Modernlik”,s.111

6 A.g.e ,s.156.

7 A.g.e ,s.160

‘’Düş’lerin Evleri ‘’Olarak Kentler ve Müzeler

Pasajlar, dışarısı olmayan evler veya geçitler Düşler gibi.

Kuşkusuz müzeler de düş evlerindendir.

Walter Benjamin

18.yy ile başlayan şehirlerin metropollere dönüşmesi 19.yy’da tam anlamıyla dünyayı sergi haline getirmiştir. Rönesans tarihçisi Jacob Burckhardt, Rönesans’la birlikte modern insanınortaya çıkmasında ve kendisini birey olarak kavramasında Floransa ve Venedik gibi birer sanat eseri olarak inşa edilen devletlerin etkili olduğunu belirtir. Bu düşünceler doğrultusunda modern devlet, uygarlığın zirvesi sayılır. Bunu da anıtsallaştıran müzedir. Modern kentin merkezine yerleştirilen bir anıt olarak müze, devleti simgeler. Kapısından girenler, devletin otoritesini uygarlık fikriyle eşitleyen bir ritüeli yerine getirirler.8 Müzenin uygarlık sembolizmini besleyen en önemli öğe mimarlıktır. İlk olarak müzelerin muhteşem mimarlıkları dikkat çeker. Müzelerin mimarisi adeta birbirini taklit eden yapılardan oluşmuştur. Eco’ nun tabiriyle durum ‘’Sanatın ve Tarihin Hipergerçek Röprodüksiyonu’’ olarak adlandırılır.Postmodern zamanlarda müzeler birer simülasyon gibi izlenecek, sahteler asıllarının yerini alacaktır.9

Metropol şehirler adeta modern müzeyi yaratmıştır. Postmodern kent geleneksel kültür duygularının bağlamından koparıldığı, simüle edildiği ,yenilerin sürekli kopyalandığı mekandır. Bu kentlerde mimari ve onun içindeki sanat ön plandadır. Postmodern kentlerde müzeler kasvetli mekanlardan görülmeye değer hayal ve simülasyonlar sunan şaşırtıcı uzamlar haline gelmişlerdir.10 Modern şehirlerin büyülü dünyası fantazmalar alemi olarak yaşadığımız metropoller tam anlamıyla; fantasmagoria…Fantazmagoriaların ise gözbebeği modern müzeler ve mağazalar olarak karşımıza çıkıyor. Modern kent, müzelere evsahipliği yapar çünkü modern sanatın sahnesi doğa değildir, kenttir ve kentin de suni olması sanatı da bir bakıma sunileştirir.11

8 A.g.e ,s.16.1

9 A.g.e ,s.128.

10 Filiz Aydoğan, “Tüketim Kültürü Gölgesinde Kentler”, Marmara Üniversitesi, İ.İ.B.F Dergisi, Cilt:27, 2009, s.4.

11 Charles Baudelaire ,” Modern Hayatın Ressamı”,Ed:Ali Artun , İletişim Yayınları, 2003, s.56.

Günümüze geldiğimizde de yapıtların sergilendiği mekanlar anlamında müzeler tasarımlarında geniş bir çeşitlilik göstermekte ve bu sayede yapıt-mekan-izleyici etkileşiminde açık, çok katmanlı ilişkilerin gelişmesine olanak tanımaktadır.12( Tarihsel Süreç İçerisinde Müzelerle Birlikte Değişsen Sergileme Mekanları) Müzelerim mimarileri, özel efektleri ve sundukları kültürel eğlenceler ön plana çıkmaktadır. İşte bu yüzden turistler Londra’ya gidince Tate Modern’in yeni halini, İspanya’ya gidince Guggenheim Müzesi’ni görmeden dönmüyorlar. Şu anda dört kıtada bunlar gibi birçok çılgın müze yapılıyor. Örneğin; Titanyumdan plakaların oluşturduğu Guggenheim Müzesi, gri bir sanayi şehri olan Bilbao’yu değiştirdi. Şehir hemen turistler için kaçırılmayacakbir ziyaret yeri oldu. Müze hiçbir tanıtım kampanyasının yapamadığını yaptı ve bunu sağlayan koleksiyonları değildi, çünkü koleksiyonu filan yoktu, ama sergilerindeki kalite ve mimarisindeki cesaret Guggenheim’ı müze dünyasını 21. yüzyıla hazırlayan öncü kurum haline getirmişti.13

Guggenheim Müzesi, Bilbao

12 Banu Çolak, “ Tarihsel Süreç İçerisinde Müzelerle Birlikte Değişen Sergileme Mekanları ;NewYork Modern Sanat Müzesi ve Frankfurt Modern Sanat Müzesi”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sayı: 30 , 2011/1, s.1

13 “Post Post Post Modern Müzeler”, http://www.hurriyet.com.tr/pazar/5972176.asp

Müzeler giderek, popüler medyaya, gündelik hayata, eğlence ve turizm endüstrisine eklemlenen birer gösteriye dönüşür. Bu gösterinin en önemli ögesi artık sanat değil mimarlıktır. Müzeler bu şekilde şehirleri süslemeye devam ediyor.14

Mimarların çoğu da bir müze yaparken içinde nelerin olabileceğini düşünmüyor, etkileyici bir bina yapmaya yoğunlaşıyor. 15 Son olarak, 2012’nin aralık ayında Fransa’nın kuzeyinde yer alan ve eski bir kömür madeni kasabası olan

Lens’te, Louvre’un ilk bölgesel şubesinin resmi açılış töreni gerçekleştirildi. Müzenin maliyeti toplam 195 milyon dolar ve tasarımı bir Japon mimarlık firmasına yaptırıldı.Yaklaşık 28.0000 m²'lik bir alana yerleştirilmiş kocaman bir showroom. İşin en ilginç tarafı ise, şimdiye dek ikinci lig futbol takımıya da kömür madeni atıklarından oluşan devasa yığınları ve elbette yüksek işsizlik oranı dışında belli başlı bir özelliği bilinmeyen bu ufak Fransız kasabasına müzenin ne katkılar sağlayacağıdır. Louvre’nin buradaki amacı sanata nasıl bakılması konusunda halkı bilinçlendirmek ve halkın ileri teknoloji ile sanat eserlerini daha kolay anlayacağı olarak gösterilse de yerli halkın yaşamsal beklentileri göz ardı edilerek, bu küçük kasabaya müze hoş bir kıyafet misali yerleştirilmiştir Ekonomik sorunlarla boğuşan yerli halk da bu müzeyi istemiyor.16 Asıl amaç ülkenin küçük kasabalarını bile efsanevi mimarilerle süsleyerek yeni tüketim katedralleri oluşmasını sağlamaktan başka bir şey olarak görülmüyor. Metropol şehirler kendi gibi olmayanları modern ve son teknoloji müzelerle kendileştirmeye başlıyor.

Louvre Müzesi, Lens

14 Ali Artun, “Müzede Modernliğin Kurulması ve Bozulması”, http://www.aliartun.com/content/detail/19

15 “Post Post Post Modern Müzeler”, http://www.hurriyet.com.tr/pazar/5972176.asp.

16 “Halk Müze İstemiyor”, http://www.e-skop.com/skopbulten/halk-muze-istemiyor/1019.

Müzelerin Gölgesinde Sanatın Tarihsizleşmesi ve Talihsizleşmesi

Sanat postmodern toplumlarda artık tekrar tekrar üretilebilir ve kolayca tüketilebilir bir hale geldi. Greenberg’e göre popüler sanat ‘’kitsch’’ e karşılık gelir. Ona göre popüler sanat kapitalist metalaşmanın bir ürünüdür.17 Sanat sektörünün yarattığı kitcsh sanat etiketi takılan , ama kitlesel üretim denilen fordist üretime de birebir uyan nitelik taşımaktadır.18

Sanatta modernlik sanatı metalaştırır. Sanat hem birer kimlik göstergesi halini alır; gösteriş için kullanılır. Sanat eserleri artık değerlerini kaybedip şaşırtma arzusu uyandırma görevini üstlenir hale gelmişlerdir. Bilgi, düşünce, metin, bilgisayar programı vb. ile birlikte sanatın da bir üretim gibiörgütlenmesi, onu da sembolik, gayri maddi bir emek türüne indirgemiş ve sanatın dahiyane olduğuna ilişkin modern inanışların çözüşmesiyle birlikte sanatçı sahip olduğu itibarını ve iktidarını kaybetmiştir.19 Howerd Becker da, sanatsosyolojisine çağdaş bir model önerdiği kitabında ‘’sanat dünyaları’’nın sanatın üretildiği ve tüketildiği karmaşık ağlardan oluştuğunu yazar.20 Artık, kültür olgusu çağımız üretim gereklerine uygun bir sanayi kültürüdür. Oysa sanayinin kuralları kültürün özü ile çelişmektedir. Sanayinin rasyonalitesi seri ve standart bir üretimi gerektirmektedir. Dolayısıyla söz konusu sanayinin kuralları yaratıcılığı verimsizleştirmekte, yaratıcılığı aklın dar sınırları içine kapatmakta ve özgünlüğün giderek kaybolmasına yol açmaktadır.21Sanat,kültür Endüstrisinin incisi olmuştur ve

Adorno ve Horkheimer ‘a göre eğlence endüstrisinin sanatla yükselmesi kültürel ürünlerin standartlaşması ve rasyonalizazyonu ile sonuçlanmıştır. Üretilen bu kültürel veya sanatsal ürünler kapitalist birikim ve kâr elde etme amaçlarınauygun olarak kitlelerin tüketimi için hazırlanmıştır Bu ürünler, tüketici bireye bir yaşam biçimi, bir dünya görüşü benimsetir, şartlandırır ve değişik toplum sınıfları içinde çoksayıda insan tarafından benimsenir duruma gelmiştir22

17 Ali Artun, “Müze ve Modernlik”, s.270.

18 İ.Mert Başak, “Kültür Endüstrisi”, http://www.asimalpturk.com/index.php?view=article&id=77%3Akueltuer-enduestrs&option=com_content&Itemid=54

19 Ali Artun, “Kültür Tutulması”, http://www.e-skop.com/skopdergi/sunus-kultur-tutulmasi/907

20 Ali Artun, “Müze ve Modernlik”, s.188.

21 Mustafa Şan, İsmail Hira, “ Frankfurt Okulu ve Kültür Endüstrisi Eleştirisi”, http://www.daplatform.com/images/frankfurtokulu.pdf

22 A.g.e.

Böylelikle, yüksek sanat ve düşük sanat/yüksek sanat seyircisi ve düşük sanat seyircisi arasındaki sınırları da belirsiz hale getirmiştir. Yüksek kültür, aşağı kültüre indirgenerek asıl önemli olanın yaratılan “eğlence endüstrisi kültürü olmasına sebep olmuştur. Böylelikle insanlar gündelik hayatın sorumluluklarından kaçış, boş vakitleri değerlendirme, eğlence,deşarj olma, anlık hazdır. İşte bu yönü ile kapitalist politik ekonomiğine en önemli katkıyı sağlar. Bu ortam, bireyi entelektüel diyalektikten uzaklaştırarak, düşünen, sorgulayan,siyasi ortama, yönetime katkıda bulunan bireylerin sayısını gitgide azaltır. Çünkü artık, birey entelektüel diyalektikten

uzaklaşmış, çılgın bir tüketim ortamının büyüsü içerisinde, düşünsel değerler ikinci plana itilmiştir.23

Amerika’ nın ünlü galericilerinden Duveen ABD ekonomisinin egemenlerini müze idealine bağlar ve onları sanatın mucizevi bir yatırım olduğuna inandır. Duveen’e göre müze ; ölümsüzlük,haz, eğitim, ölümsüzlük, gösteriş, itibar, üstünlük… Hatta Duveen işi öyle ticarete döker ki sanat eserlerini kişilerin kimlik arayışlarına katkıda bulunur; koleksiyonerlere özel kataloglar hazırlar; kişilerin satın aldıkları eserlerin daha önce hangi soylular tarafından alındığına dair öyküler müşterilerini aristokratik soy kütüğüne bile bağlar.24Sanatın toplumsal işlevi artık yok olmuşken sanat artık estetik deneyimhaline gelmiş ve topluca gerçekleştirilen bir pratik olmaktan çok sanat adı verilen bir takım fenomenler müzede gerçekleşir. Müze, sanat eserini pratiğinden koparan en etkili ortamı oluşturur.25 Müzelerde sanat eserleri bir teşhir nesnesi halinialır, müze-piyasa ilişkisi netleşir. Müzelerin kendisi artık piyasaya düşmüştür ve kendilerini pazarlamaya zorlanmaktadırlar. Müze her şeyden çok kendi gösteri değerini sergiler. 26Artık sanata yetenekli kişiler bu yeteneklerini topluma fayda sağlamak amacıyla kullanmak yerine sermaye sahipleri tarafından kiralanırlar ve ürünlerin insanları daha fazla cezp etmek amacıyla kullanırlar. Böylece sanat, kapitalist üretim ilişkilerine bağlanmış olur ve özerkliğini kaybeder. Adorno’ ya göre, toplumun bilincini artıran asıl öğe sanat olduğuna göre sanat da bu şekilde etkisiz hale getirilmişolur ve kapitalist rejim tahtını sağlamlaştırır. 27

23 Bilgen Aydın Sevim, "Walter Benjamin’in Kavramlarıyla Kültür Endüstrisi: “Aura”, “Öykü Anlatıcısı” ve “Flâneur”, Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi, Sayı: 3/11, 2010, s.510-516

24 Ali Artun, “Müze ve Modernlik”, s.134-135

25 A.g.e.s 234

26 A.g.e.s 315

27 Serkan Özgücü, “Pozitivizme Eleştiri, “Kültür Endüstrisi” Kavramı Ve Sanat”, Pozitivizme Eleştiri, “Kültür Endüstrisi” Kavramı Ve Sanat, http://www.yaziyaz.net/Felsefe/index.php/makaleler/158-pozitivizme-elestiri-kultur-endustirisi-kavrami-ve-sanat-.html (17.04.2011)

Fotoğrafın icadı da metalaşma sürecine katkıda bulunur niteliktedir. Fotoğrafın icadıyla her imgenin röprodüksiyonu aracılığıyla taklit edilebilir hale gelmesi, sanatı ayırt eden aura’yı dağıtır ;biriciklik kaybolur.28 Fotoğraf sanata indirgenmesi, sanat eserlerin fotoğraf yoluyla kopyalanması sanatın metalaşmasını bu şekilde meşru hale getirir. Sanat bu şekilde acımazsızca popülerleşir, görselleşir ve tarihsizleşir ve talihsizleşir. Sanat, asıl değerinden koparılarak piyasanın oyuncağı haline gelir. Ali Artun’un dediği gibi “Sanat, kendisine ‘özel’ bir geçmişin özlemini çekiyor; ama öyle bir geçmiş ki bu, şimdiki zamanda ne kurulabiliyor, ne de tahayyül edilebiliyor.”29

Tek Yumurta İkizleri: Müze ve Mağaza

Bütün büyük mağazalar müze, müzeler de mağaza olacak.

Andy Warhol

The Birth of the Museum kitabının yazarı Bennet’e göre kamusalmüze, geleneksel koleksiyonların ,çağdaşı olan büyük mağaza ve uluslararası sergilere bir uyarlaması olarak tarif edilir. 30 Sözcükler, resimler, heykeller ve neonlar bir arada harmanlanırve modernizmin katılığının tersine hedonistik bir tüketim kültürü manzarası üretmek üzere simgeselcilik müzelerle yeniden

gündeme getirilir.31 Böylece; müze ve mağaza tek yumurta ikiziymiş gibi karşımıza benzer özellikleriyle çıkıyor. Mimarisi, aydınlatması, dekorasyonları neredeyse aynı olarak, her ikisinde de birtakım nesneler teşhir edilip tüketiciye sunuluyor ve bu şekilde kendi anlam pratiklerinden koparılıp hepsi birer metaya dönüşüyor. Müzeler de mağazalar da adeta birer ‘’Meta Showroom’’ları. Benjamin’in tabiriyle müzeler kitlelerin tarih sahnesine çıktığını haber veren düşssel alemler... Tüketiciler için buralar kendi fantezi dünyalarının giriş kapısı ve bu dünyadan içeri girdikten sonra kendilerini buluyorlar. Quatremere’ye göre sanat kullanım değerinden düşmüşve “resim dükkanı” haline gelmiştir. Quatremere sanatın alınıp satılmasına, el değiştirmesine böylece karşı çıkar. Müzeler isesanatın bu yönünün teşhir edildiği bir yer gibidir. Sanat müzelerde metaya bürünüp mağaza vitrinlerindeki gibi teşhir edilirler. Metalar gibi üretildikleri koşullardan, gerçek hayatlarından yalıtılırlar.32

28 Ali Artun, “Müze ve Modernlik”, s.235

29 Ali Artun, “İmkansız Müze”, İngilizce’den çev: Elçin Gen, Doxa, Temmuz 2008.

30 Ali Artun, “Müze ve Modernlik”, s.295

31Mike Featherstone, “Postmodernizm ve Tüketim Kültürü”, Çev.Mehmet Küçük,İstanbul, Ayrıntı Yayınları, s.16632 Ali Artun, “Müze ve Modernlik”, s.232-233

Artık çağ, tüketim çağıdır ve yeni tüketim araçlarının kamuoyunda yakaladığı başarı , müze gibi yerleri de harekete geçirmiş ve müzeler de tüketim katedralleri arasındaki yerini hızla almıştır. Müzeler tüketim katedrallerini gitgide benimserhale geldi, teknolojik interaktif seyirler, alışveriş merkezleri ve hatta geleneksel alışveriş merkezlerine de dükkanlar açmaya başlamışlardır. Müzeler ,Museum Shop ve NatureCompany gibi alışveriş merkezli ticari zincirlerle birlikte

iyice alışveriş merkezlerinin işlevlerini yerine getiriyor33 vemüzelerin içerisindeki bu mağazalar ise sanatla metayı, parayı,sanayiyi birleştirir, estetik meta dünyası yaratmış ve sanatın ticarileşmesi müzede yeniden anlamlandırılmıştır.34 Ayrıca müzeler daha çok simule eğlence biçimleriyle rekabet edebilmek için simülasyonlar sunmaya zorlanmaktadırlar çünkü müzeler temel işlevinden kopartılınca Post-turist olarak adlandırılan çağdaş turist müzelerde oluşturulan simülasyon dünyasını sever ve ona ilgi gösterir.35 Müze, artık bir tüketim ve boş zaman değerlendirmek için mağaza gibi görev görür. Aslında müzelerin boş zaman aktivitesi olarak tasarlanma düşüncesinin kökleri de 19.yy’a dayanır; 19.yy toplumsal reform hareketlerinin önderleri müzelerin işsizler için yapılması gerektiğini; onun için işsiz sınıfı kötü alışkanlıklardan korumalı ve iş dışındaki zamanlarda, tatil zamanlarında ve akşamları zevk için gezilecek çekici bir mekan olarak örgütlenmesi gerektiğiniöne sürmüşlerdir.36

Mağazanın müze ile olan kardeşliği bunla da sınırlı değildir; mağazalar daha fazla haz uyandırmak için müzeleri kıskanırcasına yapay olarak ona özenirler. Bu tür büyük mağazalar arasındaki en görkemlisi Paris’teki Bon Marché’dir. Örneğin mağazanın bir kısmı Louvre’nin ünlü departmanı Apollon Galerisi tarzında düzenlenir. Galerinin tavan resimleri ünlü ressam Henri Lévy’ye ısmarlanır. Bu şekilde metalar estetikleşmiş, estetik ise metalaşmıştır. New York’da açılan Barnum Amerikan müzesi ise mağaza-müze birleşimine ilginç bir örnek olarak verilebilir. Müzenin kurucusu Taylor Barnum beş katlı Amerikan Müzesi’ni satın alır. Bu koleksiyona dondurulmuşhayvanlar ve başka nadide eserler de eklenir, sergilenen her şeyin öyküsü yaratılır ve müze kısa zamanda hayal aleminin merkezi olur; kalabalıklardan ve kuyruklardan geçilmez olur.37

33 George Ritzer, “Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek”,Çev: Şen Süer Kaya, İstanbul ,Ayrıntı Yayınları, s.47

34 A.g.e.s 232

35 A.g.e.s 62

36 Ali Artun, “Müze ve Modernlik”, s.171

37 Ali Artun, “Müze ve Modernlik”, s.299-302

Bon Marché Alışveriş Merkezi, Paris

Günümüz dünyasında ve mekânlarında sanat, evren kurmanın bir amacı değil; bir ofis dekoru veya farklılık yaratmanın bir aracıdır. Bir aksesuardır. Alışveriş merkezleri için yasal bir zorunluluk olarak haline getirilmeye çalışılan bir konsepttir. Alışveriş Merkezleri, Büyük Mağazalar Yasa Tasarısı Taslağı’nda, satış alanı 2 bin 500 -5 bin metrekare arasında olan AVM’lerin 100, 5001-10 bin metrekare arasında olanların 150, 10 bin metrekareden büyük olanların ise 200 metrekarelik alanları ‘Sanat Galerisi ve Atölyesi’ olarak ayırması şartı yer

almaktadır.38 Böylece; müzelerin promosyon evreleri ve sergileryüksek kültür ve aşağı kültür arasındaki çizgiyi bulanıklaştırır.39Artık birçok alışveriş merkezinde bile sanat eserleri sergisi görülmesi mümkün hale gelmiştir. İnsanlar alışveriş yaparken, ayaklarına kadar gelen sanatı alışveriş merkezi ortamında seyretme imkanına da sahiptirler.

38 Bilge Bal, “ Rönesansın Nadire Kabinelerinden Çağımızın Tüketim Kabinelerine : Mutluluk Fabrikaları Sergisi, http://www.e-skop.com/skopbulten/ronesansin-nadire-kabinelerinden-cagimizin-tuketim-kabinelerine-mutluluk-fabrikalari-sergisi/681 (21.04.20129

39 Mike Featherstone, “Postmodernizm ve Tüketim Kültürü”, Çev.Mehmet Küçük,İstanbul, Ayrıntı Yayınları, s.173

Müzeler de artık mağazalar gibi zincirlere sahip oldu. Bunun için verilecek en iyi örneklerden birisi de kuşkusuz Guggeheim Müze zincirleridir. Guggenheim müzeleri New York, Venedik, Bilbao, Las Vegas, Guadalajara, Abu Dabi, Vilnus, , Berlin, Middlesbrough gibi hemen hemen dünyanın her yerine yayılmış müze zincirlerini oluşturur. Müzenin yöneticisi Thomas Krens müze satmanın mucididir ve kurduğu müze franchising sistemiyle gurur duyar. 40 Müze tüketim kültürünün göz bebeklerinden olan Disneyland ve Mc Donalds gibi yerlere benzemesi başını almış gitmişe benziyor.

Müzeler tüketimi meşrulaştırmak için çok ilginç yöntemlerde denemiyor değil. Bu yaratıcı müzecilik stratejilerinin uygulandığı en ilginç yerlerden biri de şüphesiz Hollanda’nın ünlü müzesi Rijksmuseum’dur. Hollanda Altın Çağı’na ait eserler başta olmak üzere 125.000 eser internette erişime

açıldı. Ultra çözünürlüklü imajlar bigisayara indirilip; üzerinde her türlü işlem yapılabiliyor. Aynı zamanda Museum Shop’da tüketicilerin ayağına getiriliyor; bir tıkla sanal olarak müzenin mağazasından alışveriş yapılabiliyor.41. Müze’nin web sitesindeki “Rijks Studio” bölümüne tıklayıp siteye üye olduğunuzda, Müze’deki eserlerden beğendiklerinizi seçip, tişört baskısından cep telefonu kılıfına kadar “her istediğinizi yapabiliyorsunuz”: “Tişörtten masa örtüsüne, duvarkâğıdından telefon kalıbı desenine, arabanız için desene kadar Rijksstudio’yu kullanarak her şeyi yapmak mümkün.42 Sitenin yaptıkları bunlarla da sınırlı değil; siteye üye olup “Master Matcher”, yani “başyapıtlarla eşleştirme” bölümüne tıkladığınızda, yıldız fallarındaki eşleştirmelerden farkı olmayan birkaç soruluk bir anketi doldurarak hangi büyük eserlerle “eşleştiğinizi” keşfedip kendi koleksiyonunuzu oluşturabiliyorsunuz. Ankette karşınıza tatil tercihiniz, aşktan ne anladığınız, hangi rengi sevdiğiniz gibi soruların cevaplarını seçeceğiniz imajlar çıkıyor. Bunları seçtiğinizde de bilgisayar programı ‘size uygun’ eserlerden bir seçme yapıyor. Eğer bir sanat eseri koleksiyonuyla ne yapacağınızı bilemiyorsanız, Müze size onun ipuçlarını da veriyor: Tişört baskıları ve duvar kâğıdı desenlerinin yanı sıra, koleksiyonunuzu Facebook ve Twitter’da ‘paylaşmanız’ öneriliyor! 43 Tüm bunların yanı sıra sitede müzede bulunan 211 sanat çalışmasının yer aldığı bir video var ki, fonda yer alan müzik, kullanılan eserlerin hareket kabiliyeti sizi bambaşka dünyalara götürüp; izlenmesi hoş bir video yaratırken; sanatı da bir şekilde interaktif dünyanın da eseri haline getiriyor. 44

40 Ali Artun, “Müzede Modernliğin Kurulması ve Bozulması’’, http://www.aliartun.com/content/detail/19.

41 “Müzelerden Geriye Kalan”, http://www.e-skop.com/skopbulten/sanatin-guncelligi-muzelerden-geriye-kalan/1018,(23.12.2012)

42 Görüntüleyebilmek için siteye üye olmak gerekiyor: https://www.rijksmuseum.nl/en/rijksstudio-inspiration5

43 “Müzelerden Geriye Kalan”, http://www.e-skop.com/skopbulten/sanatin-guncelligi-muzelerden-geriye-kalan/1018,(23.12.2012)

44 https://www.rijksmuseum.nl/en/rijksstudio-inspiration.

Kültür endüstrisi buradan da anlaşılacağı üzere özgünlüğünü sanatta değil, onu daha fazla tüketilebilir hale getirmek için uğraşıyor. Bilgisayar programı sayesinde sizin kendiniz için bir sanat eserinden tasarladığınız T-shirt yaratıcılıkla eş değer tutulurken, birkaç önemsiz soruya verdiğiniz cevap sanat eserini sizinle eşleştiriyor. Müze, sanat galerisi, bienaller adı ne olursa olsun hepsinin ortak bir sloganı var. “Tüketim sizi çağırıyor.’’

‘’Çerçeve yok,içindesin’’

Türkiye’de sanat alanındaki denetimin el değiştirmesi, 1980’lerde neoliberal ekonomi politikalarının benimsenmesinden sonra başladı. Kültür vakıfları gibi NGO’lar, şirketler, ve ‘kurumsal sponsorluk’lar aracılığıyla, kültür sanayiinin basın,yayıncılık, müzik ve sinema gibi başka alanları da etki altına alındı.45 Türkiye’de 440 galeri bulunuyor ve bunların birçoğu Ankara ve İstanbul’da.46Müzeler ürünlerinin olduğu kadar , sanayi ürünlerinin ,büyük şirketlerin, kentlerin hatta ülkelerin pazarlanması için ideal birer iletişim aracı halini de almışlardır.47

Sahibini bu anlamda - ölümsüzleştiren ilk müze 1980’de, Vehbi Koç’un eşinin anısına kurulan Sadberk Hanım Müzesi’dir. Müzeninkoleksiyonunu neolitik dönemden kalma eserler ve Rahmi Koç’un sünnet yatağına kadar geniş yelpazede eser ve nesnelerden oluşur. Yine 1994 yılında açılan Rahmi Koç Müzesi ise bu kez

ailenin sahip olduğu sanat ürünlerini değil, sanayi ürünlerini yüceltir.48 İkinci müze girişimi Sabancı ailesine aittir. Sabancı ailesi Boğaz’daki görkemli konutunu, 2002’de Sabancı Üniversitesi’nin himayesi altında müzeye dönüştürür. İki müzedede dikkat çeken şey Medicini Müzesi örneğinde olduğu gibi ziyaretçilerin bu müzelerde müze kurucularının aile şecereleri, gerçek boyuttaki heykelleri, büstleri veya video görüntüleri, ayrıca yerel ve uluslararası şöhretlerle çekilmiş fotoğrafları, layık görüldükleri nişanlar, şiltler, sertifikalar, vb. dekorlarla karşılaşmalarıdır.49 Bunun gibi birçok müze ve sanat galerisi olan ülkemizde de sanat iktidarı ve zenginliği süsler; PR çalışmasını üstlenir.

45 Ali Artun, “İmkansız Müze”, İngilizce’den çev: Elçin Gen, Doxa, Temmuz 2008, http://www.aliartun.com/content/detail/1

46 A.g.e.s

47 Ali Artun, “Müze ve Modernlik”, s.316

48 Ali Artun, “İmkansız Müze”, İngilizce’den çev: Elçin Gen, Doxa, Temmuz 2008, http://www.aliartun.com/content/detail/1

49 A.g.e.s

Bunun güzel başka bir örneği olarak sanat galerisi olarak açılmış Cern Modern’den bahsetmek gerekir. 2010 yılında Ankara’da Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) desteğiyle açılan Cer Modern 11.500 m2 bir alanda yer alan süreli sergi galerileri, fotoğraf galerisi, müze mağazası, konferans ve çok amaçlı salon, sanatçı ikametleri, kafe ve heykel park alanıyla bir fantasmagoria alanı olarak hizmet veriyor. Sergileri gezdikten sonra arkadaşlarınızla oturup bir şey atıştırabiliyor, galerinin alışveriş yerinden sanatsal birtakım resimler, ilginç bronşlar, çantalar alabiliyorsunuz. Ayrıca; Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından eski vagon

tamirhaneleri ve cer atölyelerinin restorasyonuyla kazanılan Cer Modern, ölü bir alandan adeta düşler dünyası yaratıyor.

Cern Modern SanatlarMerkezi,Ankara

Son olarak 15 Ekim – 30 Aralık tarihleri arasında ise Ankara Cer Modern’de Türk ilaç firmalarının öncü kurumlarından Abdi İbrahim katkılarıyla Van Gogh Alive sergisi düzenlendi.. Bir ilaç firmasının böyle bir sergiye sponsor olması da oldukça ilginç.Hatta sergi afişine bile baktığınızda ABDİ İBRAHİM yazı puntosu , Van Gogh Alive yazı puntosundan daha büyük.100.yılında Abdi İbrahim olarak bu şekilde bir projeye imza attı. Sergide ‘’Çerçeve yok, içindesin.’’ Teknoloji ve müzikle sanat birleşiyor; küçük bir alanda da olsa size fantasmagoria alanı yaratıyor. Benjamin’in gözüyle yeniden üretilebilirlik özelliği burada tam olarak canlandırılmış.Sergilemede fotoğraf ve filmden faydalanılmıştır.Sanat bağlamından koparılıp en dikkat çekici hale getirilmiştir. Dekor, ışıklandırma gibi etkenlerle oyun kurgulanabilir parçalara ayrılmıştır. 3000’den fazla Van Gogh eseri, 40 yüksek çözünürlüklü projeksiyonla gösteriliyor. Van Gogh eserleri her yerde adeta ses, ışık ve görüntü uyumla dansediyor. Hislere ve duygulara sesleniyor. Van Gogh ve eserleri hakkında bilgi sahibi olmayan biri bile o anda duygu dünyasındakaybolup gidiyor. Çıkışta Van Gogh eserlerinin magnetlerini, bardaklarını arka fonda çalan CD ‘lerini alabiliyorsunuz. Van

Gogh’un muhteşem eserlerinin buzdolabı süsü olması, sanata yapılan bir haksızlık değil mi? Daha teknolojik bir yaklaşım olarak, serginin mottosuna yakışır şekilde galeride küçük bir fotoğraf çektirme alanı mevcut. İstediğiniz Van Gogh eseri seçip, 15tl karşılığında içindeymişsiniz gibi esere photoshop yardımıyla ekleniyorsunuz. Eser bir nevi sizinle tarihsizleşip,odanızın bir süsü; anı olarak acımasızca işlev görüyor.

Van Gogh Alive Sergisi, Cern Modern, Ankara

Van Gogh Resimlerinin İçinde Yer Almak İster Misiniz?

Van Gogh,Vazoda on iki ayçiçeği, 1888- Bardak

Van Gogh Eserleri Magnetleri

SONUÇ

Metropol şehirlerin doğuşuyla estetik şehirler yaratılmış ve mimari şehri estetikleştiren en önemli unsurlardan biri olmuştur. Modern müzelerde de bilgi görme öncelikli olmuş; müzemimarileri adeta şehrin sembolleri olmuştur. Müze denildiğinde akıllarda canlanan ise müzelerin içindekilerden çok nasıl göründüğüyle alakalı hale gelmiştir. Sanat da bu şekilde etetikleşmiş ve kendi bağlamından koparılmıştır. Ticari bir unsur haline gelen sanat müzelerin dekoru haline gelmiş, müzeler için önemli olan ise kamu yararında çok daha fazla ziyaretçi çekme ve gelen ziyaretçilerin müzelerde aktif olarak para harcama faaliyetlerine katılmaları olmuştur. Klasik müzecilik anlayışından bu şekilde kopmak gerçekten de müzelere çok fazla ziyaretçi sağlamakla beraber tüketici de sağlamıştır.Müzeler, sanat galerileri, sanatsal aktiviteler gittikçe daha cazip hale getirilmekle beraber; sanat herkesin ayağına mı gitmiştir ya da sanat ayaklar altına mı alınmıştır?

KAYNAKÇA

Artun, Ali. “Sanat Müzeleri 1, Müze ve Modernlik”,İstanbul, İletişim Yayınları, 2012.

Aydoğan, Filiz .“Tüketim Kültürü Gölgesinde Kentler”, Marmara Üniversitesi, İ.İ.B.F Dergisi, Cilt:27, 2009.

Baudelaire, Charles.” Modern Hayatın Ressamı”, Ed. Ali Artun, İstanbul, İletişim Yayı

Çolak,Banu.“ Tarihsel Süreç İçerisinde Müzelerle Birlikte Değişen Sergileme Mekanları ;NewYork Modern Sanat Müzesi ve Frankfurt Modern Sanat Müzesi”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sayı: 30 , 2011/1 nları,2004.

Featherstone,Mike.”Postmodernizm ve Tüketim Kültürü”,Çev.MehmetKüçük, İstanbul, Ayrıntı Yayınları.

Ritzer, George.”Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek”, Çev: Şen Süer Kaya,İstanbul, Ayrıntı Yayınları, 2000.

Sevim A., Bilgen, "Walter Benjamin’in Kavramlarıyla Kültür Endüstrisi: “Aura”, “Öykü Anlatıcısı” ve “Flâneur”, Uluslararası Sosyal Ara tırmalar Dergisi, Sayı: 3/11, 2010.

WEB SİTELERİ

Artun, Ali. “Müzede Modernliğin Kurulması ve Bozulması”, http://www.aliartun.com/content/detail/19 (Erişim Tarihi: Ocak 2013)

Artun, Ali. “Kültür Tutulması”, http://www.e-skop.com/skopdergi/sunus-kultur-tutulmasi/907 (Erişim Tarihi: Ocak 2013)

Bal, Bilge “ Rönesansın Nadire Kabinelerinden Çağımızın TüketimKabinelerine : Mutluluk Fabrikaları Sergisi, http://www.e-skop.com/skopbulten/ronesansin-nadire-kabinelerinden-cagimizin-tuketim-kabinelerine-mutluluk-fabrikalari-sergisi/681 (21.04.20129

Başak, Mert.İ. “Kültür Endüstrisi”, http://www.asimalpturk.com/index.php?view=article&id=77%3Akueltuer-enduestrs&option=com_content&Itemid=54 (Erişim Tarihi: Ocak 2013)

Özgücü,Serkan, “Pozitivizme Eleştiri, “Kültür Endüstrisi” Kavramı Ve Sanat”, Pozitivizme Eleştiri, “Kültür Endüstrisi” Kavramı Ve Sanat, http://www.yaziyaz.net/Felsefe/index.php/makaleler/158-pozitivizme-elestiri-kultur-endustirisi-kavrami-ve-sanat-.html (17.04.2011)

“Post Post Post Modern Müzeler”, http://www.hurriyet.com.tr/pazar/5972176.asp ( 18.02.2007)

Şan Mustafa Hira İsmail,“ Frankfurt Okulu ve Kültür Endüstrisi Eleştirisi”, http://www.daplatform.com/images/frankfurtokulu.pdf (Erişim Tarihi: Ocak 2013)

“Halk Müze İstemiyor”, http://www.e-skop.com/skopbulten/halk-muze-istemiyor/1019.(ET: Ocak 2013)

“Müzelerden Geriye Kalan”, http://www.e-skop.com/skopbulten/sanatin-guncelligi-muzelerden-geriye-kalan/1018,(23.12.2012)