BILIM FENERI MAYIS 2006 - Apple

60
Say› 03 • May›s 2006 Eyübo¤lu E¤itim Kurumlar› Fen Bilimleri ve Kültürel Araflt›rma Dergisi

Transcript of BILIM FENERI MAYIS 2006 - Apple

Say› 03 • May›s 2006 Eyübo¤lu E¤itim Kurumlar› Fen Bilimleri ve Kültürel Araflt›rma Dergisi

Dünyada herşey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol göstericiilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir,doğru yoldan sapmaktır. Yalnız ilmin ve fennin yaşadığımız her dakikadakisafhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır.Bin, iki bin, binlerce yıl önceki ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları, şukadar bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim vefennin içinde bulunmak değildir. Gözlerimizi kapayıp tek başımızayaşadığımızı düşünemeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ilealakasız yaşayamayız... Aksine yükselmiş, ilerlemiş, medeni bir milletolarak medeniyet düzeyinin üzerinde yaşayacağız.

Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışlarınkorunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz.İlerlemede geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan milletler, hayatı akla vegerçeklere uygun olarak göremez. Hayat felsefesini geniş bir açıdan görenmilletlerin egemenliği ve boyunduruğu altına girmeye mahkumdur.Başarılı olmak için aydın sınıf ve halkın zihniyet ve hedefi arasında doğal biruyum sağlamak lazımdır. Yani aydın sınıfın halka telkin edeceği idealler, halkınruh ve vicdanından alınmış olmalıdır. Halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak dahaçok aydınlara yöneltilen bir vazifedir. Gençlerimiz ve aydınlarımız niçin yürüdüklerinive ne yapacaklarını önce kendi beyinlerinde iyice kararlaştırmalı, onları halk tarafındaniyice benimsenip kabul edilebilecek bir hale getirmeli, onları ancak ondan sonra ortayaatmalıdır...

Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum.Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuzçetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakatasla taviz (ödün) vermediğimizi akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdikedeceklerdir. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerinmutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle birdünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddiaetmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur. BenimTürk milleti için yapmak istediklerim ve başarmayaçalıştıklarım ortadadır. Benden sonra benibenimsemek isteyenler, bu temel mihver (eksen)üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabulederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.

Mustafa Kemal ATATÜRK

‹Ç‹NDEK‹LER

3

Yay›n Grubu’ndan...Bilim Feneri Dergisi'nin üçüncü say›s›nda siz okuyucular›m›zla bulufluyoruz. Bu say›y›haz›rlarken ilginizi çekece¤ini düflündü¤ümüz, sizinle paylaflmak istedi¤imiz konular›seçtik. Okulumuzdaki Fen Bilimleri Bölümü ile ilgili son geliflmeleri, ö¤rencilerimizingerçeklefltirdi¤i projeleri ve kat›ld›klar› yar›flmalar›, gelenekselleflen Bilim fienli¤i'ni,bilim - teknolojideki son geliflmeleri, derslere ba¤l› olarak yap›lan alan gezilerini, FenBilimleri Bölümü ö¤retmenlerimizin kat›ld›klar› seminerleri, ayl›k paylafl›m sunumlar›n›ve laboratuar ortam›nda yap›lan deneylerden baz›lar›n› paylaflmak istedik. Dergimizinoluflturulmas›nda eme¤i geçen herkese teflekkür ederiz.

YAYIN GRUBU’NDAN 3

FEN B‹L‹MLER‹ E⁄‹T‹M‹NDE PROGRAM GEL‹fiT‹RME 4

B‹L‹M fiENL‹⁄‹ 6• 6. Bilim fienli¤i ‹zlenimleri• Derece Alan Projelerimiz

MATEMAT‹K BULUfiMASI 7

PROJELER‹M‹Z 9• Proje Listesi• Müzik Türü S›çanlarda Stres Faktörü Olabilir mi?• Siyah Üzüm Çekirde¤inin Farkl› Ekstraktlar›n›n ve Siyah Üzüm

Konsantresinin Antimikrobiyal Etkileri• Lityum Emdirilmifl Tabakal› Gase Kristalinin Pil Devresinde Anot

Olarak Kullan›labilirli¤inin Araflt›r›lmas›• Laser ve Yar› ‹letken Etkileflimine Dayal› Sinyal Sistemi Gelifltirilmesi• Shell Eco Maraton• Commenius• Bir Günefl Lekesinin Gerçek Yüzey Alan›n›n Bulunmas›• Yaflam›m›z› Çevreleyen ‹lginç Geometrik fiekiller: Fraktallar

ALAN GEZ‹LER‹ 16• Group IV Project: Haliç Gezisi• IB Ö¤rencilerimizin Alan Gezisi

BÖLÜM ‹Ç‹ PAYLAfiIMLAR 17• Aurora Borealis• Kök Hücre• Teaching For Understanding and Engaging Student

in Deeper Learning• Proje Destekli E¤itim• Türkiye'de Bilim Dergicili¤inin Geliflimi• Genlerimizin Hayat›m›zdaki Rolü ve ‹nsan Genom Projesi• Dünya Nükleer Enerjiden Vaz m› Geçiyor?• IUPAC Seminerinden ‹zlenimler• Biyolojide OKS - ÖSS Sorular› ve MYP - IB’den Al›nt›lar›n Buluflmas›

KONUKLARIMIZ 29• Marie Curie• S›f›r Nereden Geliyor?• ‹nternet Üzerinde Yeni Bir Oluflum: A¤ Günlü¤ü• Kütüphaneci Ö¤retmen ‹flbirli¤i• Yedi¤imiz M›s›rda Bilmediklerimiz• ‹ki Rasyonel Say› Aras›nda Sonsuz Say›da ‹rrasyonel Say›n›n

Varl›¤›n›n Polinomlar Yard›m›yla Gösterilmesi• Olgunluk Ça¤›n› Yaflayan Kuflaklar›n Son Gökyüzü Festivali

MYP UYGULAMALARI 36• 6. S›n›flarda MYP Uygulamalar›

- De¤iflik Müzik Türleri Kuluçkadaki Yumurtalar› Nas›l Etkiler?- ‹ridoloji- Testmatik- Art›k Erkekler de Keyifle Evi Süpürebilir- Akneler

• 7. S›n›flarda MYP Uygulamalar›

• 8. S›n›flarda MYP Uygulamalar›- Asitler ve Bazlar- Acid Rain- Blood

• 9. S›n›flarda MYP Uygulamalar›Fizik- Determination of Lung Capacity- Suda Bir Yolculuk HikayesiKimya- Dünya A¤aç Dikme Haftas›Biyoloji- G›da Yard›m›- Should Human be Cloned?

• 10.S›n›flarda MYP Uygulamalar›Fizik- Global Warming- Electric Forces And Gravity- Nuclear EnergyKimya- A Big Discovery- Dünya Su Günü- Acid Rain

KULÜPLER‹M‹Z 51• Globe• Genç Baflar› Kolunda Hangi Filmler Çekiliyor?• Çevre ve Do¤a & Young Reporters

E⁄LENCE SAYFASI 55• Haberler• Bilimsel Sorular• fiifal› Bitkileri Do¤adan Güvenli Bir fiekilde Toplayabiliyor muyuz?• Yalanc›lar› Nas›l Yakalars›n›z?• Ç›lg›n Deneyler• Bunlar› Biliyor musunuz?

B‹L‹M FENER‹ DERG‹S‹‹mtiyaz SahibiEyübo¤lu E¤itim Kurumlar› Ad›naBurçak EYÜBO⁄LU

Genel YönetimAhmet DURAN

Yay›n GrubuRehber Ö¤retmenlerEmine ÇÖLLÜ - Emel YAfiAYACAK

Tasar›m: Tia Tan›t›mRenk Ayr›m›: Figür GrafikBask›: ‹yi ‹fller Matbaas›

Bafllarken...

Bu y›l üçüncü say›s›n› ç›karaca¤›m›z dergimizin daha önceki say›lar›ndagenel olarak "Fen Bilimleri E¤itiminin Bafll›ca Uygulamalar›" ile "ÇokBoyutlu ve ‹fllevsel Ölçme De¤erlendirme Sistemi" üzerinde durmufltuk.Okul ortam›ndan esinlenerek ç›kan önceki say›lar› okuyanlar›n bizicesaretlendirmesiyle yeni say›m›z› da ç›karmaya karar verdik. Bu keze¤itim ö¤retim dünyas›na küçük bir katk› sa¤layaca¤›n› düflündü¤ümüzprogram gelifltirme anlay›fl›m›z› ve uygulamalar›m›z› sizinle paylaflmakistedik. Konuya yabanc› okurlar›m›z›n da uygulamalar›m›za yaklafl›mlar›n›sa¤lamak için ana hatlar›yla E¤itim Program›, Program Gelifltirme veDers Program› hakk›nda bilgilendirme yapmam›z›n yararl› olaca¤›n›düflündük. E⁄‹T‹M PROGRAMI, ö¤renene, okulda ve okul d›fl›ndaplanlanm›fl etkinlikler yoluyla sa¤lanan ö¤renme yaflant›lar› düzene¤idir.

Ö⁄RET‹M PROGRAMI, okulda ya da okul d›fl›nda bireye kazand›r›lmas›planlanan bir dersin ö¤retimiyle ilgili tüm etkinlikleri kapsayan yaflant›lardüzene¤idir.

DERS PROGRAMI, bir ders süresi içinde planlanan hedeflerin bireyenas›l kazand›r›laca¤›n› gösteren tüm etkinliklerin yer ald›¤› bir pland›r"

E¤itim program›nda; konular›n listesi, ders içerikleri, çal›flmalar›nprogramlanmas›, ö¤retim araç gereçleri listesi, derslerin s›ralanmas›,hedef davran›fllar grubu, okul içinde ve d›fl›nda ö¤retilen ya da okulpersoneli taraf›ndan planlanan her fley vard›r. Program gelifltirmenintemelinde ise e¤itim program›n›n hedef, içerik, ö¤renme-ö¤retmesüreci ve de¤erlendirme ö¤eleri aras›ndaki dinamik iliflkileri bütünleyenö¤eler bulunur. Hedef kavram›nda kazand›r›lacak istendik davran›fllar,içerikte hedeflere yönelik konular bütünü, ö¤renme-ö¤retme sürecindehedeflere ulaflt›racak modeller, stratejiler, yöntemler ve teknikler,de¤erlendirmede ise hedef davran›fllar test edilerek davran›fllar›n nedenli kazand›r›ld›¤›n›n saptanmas› ve sürecin geri bildirimlerledesteklenmesi, niteli¤in denetlenmesi vurgulan›r. Daha önce debelirtilen ö¤eler aras›ndaki dinamik iliflkinin önemi, e¤itim ortam›n›nherhangi bir elementindeki k›m›ldaman›n ya da küçük ölçekli birde¤iflmenin sistemin tümünde de etkileflimler yarataca¤› gerçe¤iniöne ç›kar›r.

Ana hatlar›yla üstte özetledi¤imiz program gelifltirme anlay›fl›n›nEyübo¤lu E¤itim Kurumlar›'na özgü uygulamalar›ndan söz ederek

s›kça rastlanmayan bu anlay›fl›n e¤itim dünyas›na katk›lar›n›n yan› s›rabu alanda tart›flma ve düflünme ortam›na da neden olaca¤›n›düflünmekteyiz. Her say›da da belirtti¤imiz gibi bu alanda da okuyanlar›ngeri bildirimleri bizi sevindirecektir.

OKULUMUZDA FEN B‹L‹MLER‹NDE PROGRAM GEL‹fiT‹RME:Her y›l hem ö¤retim süresince, hem de okulumuza özgü e¤itimsüreçlerinin bafllang›ç ve bitiminde hedefler ve sonuçlar›nde¤erlendirildi¤i, de¤iflime ve geliflime aç›k özgür ortamlarda ele al›nankonular›n uygulanabilir f›rsatlar yaratmas› için gerekli-yeterli e¤itimolanaklar› yarat›l›r. Ö¤rencinin bireysel, kurumsal, ulusal hatta uluslararas›bilincinde de¤ifliklik yaratan bu de¤iflimlerin toplumsal dönüflümleredek varan dinamiklerin de ortaya ç›kmas›n› sa¤lamas› beklenir. Biliflselve psikomotor becerilerin geliflmesi hedeflenirken, fen bilimlerininbilimsel yöntemlerinin, nesnelli¤inin ve özgürlü¤ünün arac›l›¤›yladuyuflsal dönüflümlerin de kazand›r›lmas› ancak böyle birsistem yaklafl›m› anlay›fl›yla, böyle bir özverili çabayla sa¤lan›r.

YILLIK SÜREÇ:Ö¤retim y›l›, aç›l›fl gününden önce okul toplumunun tüm ö¤eleriningirdi¤i haz›rl›k süreci, bitirilen y›l›n de¤erlendirilmesi ile oluflturulmuflgeri bildirimler ve ö¤retim kadromuzun ders da¤›l›m›n›n düzenlemesiylebafllar. Haz›rl›k süreci planlanm›fl etkinliklerle -gerekirse de¤iflime aç›k-okul toplumunun tüm birimlerini yeni y›la haz›rlar.

Y›ll›k süreç, okula kat›lan ö¤retmenlerin oryantasyonu ve e¤itimi ilebafllar. Bu süreçte, halihaz›rdaki kadronun okul deneyimi paylafl›l›r yada uzman kiflilerin katk›lar›yla seminer, çal›fltay ya da sunumlargerçekleflir.

Ö¤rencinin hem ö¤retim, hem de e¤itimine dönük yeniliklerin veönlemlerin de¤erlendirilmesi, ö¤retim programlar›n›n y›ll›k planlaragerçekçi, uygulanabilir yaklafl›mlarla uyarlanmas› çal›flmalar›, konuda¤›l›m› ve amaçlar›, yöntem-teknikleri, kaynaklar›, di¤er disiplinlerlekurulan etkileflim alanlar›, laboratuvar çal›flmalar›n›n iflleyifli, deneyler,araflt›rmalar ve alan gezilerinin yeni y›la uyarlanabilmesi çal›flmalar› veolas› de¤erlendirme dip notlar›yla seviye baz›nda planlamalar yap›l›r.

Y›ll›k sürece Fen Bilimleri e¤itimine dönük deneysel haz›rl›k sürecinide içeren laboratuvar çal›flmalar›, araflt›rma konular›, proje çal›flmalar›ve bilim flenliklerinin temel ilkelerinin saptanmas›, alan gezileri,uluslararas› programlar›n (PYP, MYP, IB DP) adaptasyonu, gereksinimduyulan durumlarda oluflturulan Ar Ge çal›flma kurullar›n›naraflt›rmalar›ndan yans›yan konular›n uygulanabilir yanlar›n›nde¤erlendirilmesi gibi konular da dahildir. Yerleflik ve popüler ulusalgerçeklerden kaynaklanan OKS ve ÖSS s›navlar›na haz›rl›k süreçleriningözden geçirilmesi de y›ll›k haz›rl›k aflamas›na giren önemli ad›mlarolarak nitelenebilir.

FEN B‹L‹MLER‹ E⁄‹T‹M‹NDE PROGRAM GEL‹fiT‹RME

Ahmet DURANFen Bilimleri Bölüm Baflkan›

4

Bilim fienli¤i 2006

5

Ulusal ve uluslararas› s›navlara dönük profesyonelce haz›rl›klar, deneyimliö¤retmenlerimiz ve uzman ekiplerce oluflturulan yeterli say›da denemetestleri ile desteklenerek bu alandaki baflar›n›n artmas›n› sa¤lar.

Ö¤retim y›l› bafl›nda Düzey Belirleme S›navlar›yla saptanan eksikkonular y›l boyunca süren telafi programlar›yla tamamlan›r. Buçal›flman›n hem iyi düzeydeki ö¤rencilerimize, hem de eksik konular›kalm›fl ö¤rencilerimize verimli bir tamamlama çal›flmas› olmas› içinbireysel farkl›l›klar›ndan gelen özelliklerini de göz önüne almak gerekir.Buna da gurupland›r›larak yap›lan çal›flmalara bireysel çal›flmalar›n daeklenmesiyle ulafl›laca¤› kesindir. Bu çal›flmalar› fen bilimleriö¤retmenlerinin ofis saatlerinde yapabildikleri gibi randevu al›nan birbaflka zamanda da yapabilirler.

E¤itim - ö¤retim sürerken hem sürece, hem de sonuca dönük ölçmede¤erlendirme uygulamalar› sürer. Bu ak›fl, sürecin bitmesiyle kendinitüketen bir eylem olmaktan ç›k›p periyodik sonlanmalarda ölçmede¤erlendirme süreçleri yeniden ele al›n›r ve s›nav-sonuç analizlerindengiderek dönemsel geri bildirimlerin gerektirdi¤i ara önlemler al›n›r. Buönlemler analizden ç›kan sonuçlara göre de¤iflen telafi programlar›olabilir. Kimi zaman soru baz›nda ya da konu baz›nda yap›lan çal›flma,bireysel ya da guruba dönük özel çal›flma fleklinde de olabilir. Eksikk›s›mlar›n bazen bir ödev ve çal›flma ka¤›d›yla tamamlanmas› sa¤lan›r.Bu tamamlama küçük ölçekli bir s›navla de¤erlendirilerek ifle yararl›l›¤›gözden geçirilir.

DÖNEML‹K SÜREÇ:Y›ll›k sürecin ikiye bölünmesiyle oluflan dönemlerin bafllar›ndaki giriflhaz›rl›klar› dönem sonlar›ndaki genel de¤erlendirmelerle biter. Haz›rl›kaflamas›na y›ll›k konu da¤›l›m planlar›, ünite planlar› ve günlük planlar›noluflturulmas›, dönem boyunca süreçle de¤erlendirilen ve dipnotlarlagelece¤e dönük yans›malar› da içeren ifllevsel e¤itim ö¤eleri girer.

Her dönemin içinde ara karne diye adland›r›lan ara de¤erlendirmelerdenönce ve sonra bölüm, zümre ve seviye baz›nda dersler ve s›n›flar›nbaflar›lar› gözden geçirilerek önlemler üzerinde durulur. Bu önlemödevlendirme, telafi programlar›na ya da etütlere kat›lma, ek çal›flmaka¤›tlar›yla desteklenme, konu baz›nda tekrarlar gibi tamamlamaifllemlerinden biri ya da bir kaç› olabilir.

Sonuca dönük baflar›n›n artt›r›lmas›na da katk› sa¤layacak duyuflsalperformans›n gelifltirilmesi için ö¤renci, ö¤retmen ve velinin de kat›ld›¤›ara de¤erlendirme karneleri ve geliflim raporlar› (progress report)e¤itimin ana dayanaklar› olan ö¤renci, veli, ö¤retmen ve yöneticiaras›ndaki iletiflimi, etkileflimi ve çözümü sa¤lar. Sürece yönelik, izlemeve zaman›nda önlem alma amaçl› duyuflsal ve biliflsel yetkinli¤inde¤erlendirildi¤i geliflim raporlar› zamanl› çözüme yard›mc› oldu¤ugibi sorunlar›n birikimi tehlikesini de ortadan kald›rma ifllevi görür.

Duyusal süreçten söz ederken, s›n›f düzeylerinde ve bireysel yap›lanveli toplant›lar›n› da belirtmek gerekir. Toplu yap›lan veli görüflmeleribilgilendirme ve bilinçlendirme amac›yla hem okul baflar›s›n› hem deö¤rencilerin duyuflsal yetkinli¤ini artt›rmak için yap›l›r.

Bireysel veli görüflmeleri ise ö¤rencilerin sorunlar›na ya da geliflimlerinedaha spesifik çözümler ve yaklafl›mlar sunmak için gerçeklefltirilir.Önceden planlanm›fl bu görüflmelerin oldukça yararl› oldu¤u geribildirimlerden anlafl›lmaktad›r.

AYLIK SÜREÇ:Önce bölüm daha sonra da zümreler baz›nda yap›lan de¤erlendirmetoplant›lar›nda baflar› de¤erlendirmeleri, OKS/ÖSS çal›flmalar›, ödevler,etütler, IB MYP uygulamalar›, etkinlikler vb. üzerinde durulur, gerekliönlemlerin ve beklentilerin de¤erlendirmesi dönemsel süreçteki gibiyap›l›r.

Bu toplant›lar yönetimle ilgili ve e¤itim-ö¤retimin ana ö¤eleriyledo¤rudan ilintili konular›n üzerinde durulan, program› uygulayankiflilerin kat›l›m›n› da sa¤lad›¤› için gerçekçi çözümlerin al›nmas›n›sa¤layan, al›nan kararlar›n uygulanmas›na gönüllülük kazand›rançal›flmalard›r.

HAFTALIK SEV‹YE KOORD‹NASYON TOPLANTILARI:Haftan›n belirli günlerinde ayn› seviyeye giren ö¤retmenler ve bölümbaflkan›n›n kat›l›m›yla oluflan koordinasyon toplant›lar› önceki haftan›nde¤erlendirilmesi, sonuçlanm›flsa biten s›navlar›n da bilgisayarortam›ndaki s›nav-sonuç analizinden s›n›f, ö¤renci, soru ve konubaz›nda de¤erlendirmesi aflamas› ile bafllar. Süregelen gündemdeiçinde bulunulan haftaya de¤in iflleyifl gözden geçirilir. Gelecek haftan›nplanlanmas›n›n da yap›laca¤› bu çal›flma bölüm içindeki iletifliminsa¤lanmas›n› da kolaylaflt›r›r.

Haftal›k planlamaya giren ö¤eler aras›nda y›ll›k planda öngörülenünite ve konu bazl› koordinasyon, konular›n tematik ba¤lant›lar›, di¤erdisiplinlerle olan MYP etkileflim alanlar›, kaynaklar›n gözden geçirilmesi,günlük ödevlerin saptanmas›, s›nav sorular›n›n kapsam› ve de¤erlendirmeesaslar›, verilecek araflt›rma ve incelemelerin ayr›nt›lar› ve yap›lacakdeneylerin seviye ö¤retmenleri ve laboratuvar ö¤retmenleri ileplanlanmas› bulunur. Her ünitenin bir ya da daha fazla say›da deneyledesteklenmesi çok önemli sayd›¤›m›z bir ilkedir. Deneylerin veraporlaman›n ö¤rencilerin kat›ld›¤› eylemler olmas› da vazgeçilmezkoflullar›m›zdand›r. Deney geri bildirimleri ö¤rencinin de¤erlendirilmesinekat›ld›¤› için, bilimsel yöntem al›flkanl›¤› kazand›rman›n yan› s›radüflünme, kiflisel çal›flma, birlikte çal›flma ve el becerilerini de gelifltirmeolana¤› sa¤lar. Hipotez önerme, veri toplama, veri iflleme ve analiziyapma, sonuç ve de¤erlendirmede bulunma aflamalar›ndan her birinien iyi düzeye ç›karacak çal›flmalar bu sürece girer.

ETK‹NL‹KLER:Fen Bilimleri e¤itiminde formal ve informal sunumlarla yap›lan dersler,sunum ve performansa dönük çal›flmalar, s›n›f içi tart›flma ve beyinf›rt›nas›, araflt›rma ve proje haz›rlama çal›flmalar›, bu çal›flmalar› okuliçi ya da d›fl›nda yap›lan proje yar›flmalar›nda sunma, s›n›f içinde birçal›flmay› sunma gibi etkinlikler ola¤an çal›flmalar›m›z içinde bulunuyor.Bunlar›n d›fl›nda ö¤renciye bilgi-görgü-deneyim-özgüven kazand›rmayadönük alan gezileri, uzman kiflilerin s›n›f ortam›nda deneyimlerinipaylaflmalar› ve birden çok disiplinin birbirleriyle etkileflimini sa¤layançal›flmalar yaparak ö¤renciyi tek yönden ele alan ya da gelifltirmeyeçal›flan demode ö¤retim modellerinden kurtulmaya çal›fl›r›z. Bireyselfarkl›l›klar›n ve becerilerin ortaya ç›kmas›na büyük çapta katk›s› olançok yönlü yaklafl›mlar ö¤rencilerin fen korkusunu yenmede önemlibir yer tutar.

Etkinliklerin de y›l boyunca süregelen di¤er çal›flmalar gibide¤erlendirilmesi ve klasik anlamdaki tan›m›yla nota dönüfltürülmesimotive edici bir etmen olmaktad›r. Bu de¤erlendirmeler de di¤erölçme de¤erlendirme ilkeleriyle benzer biçimde ama kendine özgüölçütleriyle her y›l bölümce gözden geçirilerek gelifltirilir.

Öz denetim ve ulusal denetimin gözden kaç›rabilece¤i e¤itim-ö¤retimö¤elerinin nesnel de¤erlendirilmesi ve iyilefltirilmesi için yetkin uluslararas›denetim kurulufllar›na da aç›k olan kurum bu ba¤lamda CIS (Councilof International Schools) akreditasyon ekibinin ziyaretine üç y›l› aflk›nbir süre haz›rland›. Haz›rl›k süresinin sonunda Uluslararas› OkullarKonseyi taraf›ndan akredite olan ilk Türk okulu olma flans›na vegururuna sahip oldu. Dinamik bir süreçle geliflme ve iyilefltirmelerinuyguland›¤› bu ifllem kurumun ça¤dafl, canl› ve özgüvene sahip birformda kalmas›n› sa¤l›yor. Bu baflar› e¤itim dünyas›n›n ürkekeylemsizli¤inin silinmesinde de önemli bir rol oynayacak.

Ça¤dafl fen e¤itimini uygulamak gibi iddial› bir yaklafl›m ö¤retmenve yöneticiye de önemli sorumluluklar yüklüyor. Bunun üstesindengelebilmek için ö¤retmenlerin bu sisteme uyarlanmas›n› sa¤layacakyurtiçi-yurtd›fl› seminer, çal›fltay, konferans ve flenliklerle hizmet içie¤itimleri sa¤lan›yor. Bu e¤itimlerle bilgi ve deneyim kazanan ö¤retimkadrosu yaln›z kurumumuza yard›mc› olmakla kalmay›p, bukazan›mlar›n› di¤er ö¤retim kurumlar›nda da uygulamak ya dameslektafllar›yla paylaflmak suretiyle e¤itim-ö¤retimin geliflmesine dekatk›da bulunuyor.

H. Clausen'in sözü sonuç için bilmem yeterli midir?"Ö¤renmek pahal›d›r ama bilmemek çok daha pahal›."Demirel, Ö. (2004: s 6,7)

6

6. Bilim fienli¤i

6. Bilim fienli¤imiz, 33 okuldan 280 proje, 650 ö¤renci ve ö¤retmeninkat›l›m›nda 30 Nisan 2005 tarihinde gerçekleflti.

Saat 09.30'dan 17:00’ye dek süren flenlik boyunca genç bilim adamlar›hem yar›flt›lar hem de çeflitli gösteriler izlediler. fienlik Fen BilimleriBölümü Baflkan› Ahmet Duran taraf›ndan yap›lan aç›l›fl konuflmas› ilebafllad›.

"Bildi¤iniz gibi bu y›l Dünya Fizik y›l› ve Einstein'›n 100. do¤umy›ldönümü. Einstein y›l› yani. Bu y›la yak›flan etkinliklerin yurdumuzdayap›lmas›n›, coflkuyla kutlanmas›n› ne çok isteriz, ne çok isterdiniz. Buflenli¤imizi de -bu y›la bir katk› sa¤larsa e¤er- bu ba¤lamda düflünebiliriz.Bilim dünyas›na katk›da bulunan herkese minnettar›z. Ömrünülaboratuarlarda, gözlemevlerinde, araflt›rma merkezlerindegeçiren insanlar›n hepsi sa¤ olsun.. hep onlar var olsun.."

KATILIMCI OKULLAR:• Özel AR-EL ‹lkö¤retim Okulu• Ata ‹lkö¤retim Okulu• Avrupa Koleji• Özel Beykent ‹lkö¤retim Okulu• Özel Bilfen ‹lkö¤retim Okulu• Cenap fiahabettin ‹lkö¤retim Okulu• Özel Darüflflafaka ‹lkö¤retim Okulu• Emine Örnek Okullar›• FB Spor Klübü Okullar›• Özel FMV Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu• Özel FMV Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu• Galatasaray ‹lkö¤retim Okulu• Hafsa Sultan ‹lkö¤retim Okulu• ‹.T.Ü. Gelifltirme Vakf› Dr. Natuk Birkan ‹lkö¤retim Okulu• ‹cadiye ‹lkö¤retim Okulu• ‹lhami Ertem ‹lkö¤retim Okulu• Özel ‹stanbul Çevre ‹lkö¤retim Okulu• ‹stek Ac›badem ‹lkö¤retim Okulu• ‹stek Bar›fl ‹lkö¤retim Okulu• ‹stek Bilgekaan ‹lkö¤retim Okulu• Özel Kemer ‹lkö¤retim Okulu• Özel Kültür ‹lkö¤retim Okulu• Özel Kültür 2000 ‹lkö¤retim Okulu• Özel Küçük Prens ‹lkö¤retim Okulu• Özel Marmara ‹lkö¤retim Okulu• Mustafa Ayk›n ‹lkö¤retim Okulu• ‹stek Oguzkaan ‹lkö¤retim Okulu• Özel Ortado¤u ‹lkö¤retim Okulu• Özel Selim Pars ‹lkö¤retim Okulu• Özel Sezin ‹lkö¤retim Okulu• Özel TED ‹lkö¤retim Okulu• VKV Koç ‹lkö¤retim Okulu• Özel Eyübo¤lu Çaml›ca ‹lkö¤retim Okulu

Hepinizin büyük emek verdi¤i, zevk ald›¤›, eminim insanl›¤a büyükkatk›lar› olaca¤› çal›flmalar›n›zla, projelerinizle, hepsinden öteyüreklerinizle flenli¤e kat›larak bizi mutlu k›ld›n›z. fienlikte derece alantüm ö¤renci ve ö¤retmenleri kutlar›z."

6. B‹L‹M fiENL‹⁄‹ PROJE YARIfiMASI SONUÇLARI

KONUK OKULLAR 4. SINIFLAR DERECELER‹DENEYSEL1 Çölde bitki yetifltirmek Kültür 2000 ‹.Ö.2 Bitkimizi besleyelim Kültür ‹lkö¤retim3 Hücre zar›ndan s›v› geçifli Kültür ‹lkö¤retimDERLEME - MODEL1 Do¤a hala en büyük yard›mc›m›z Kültür ‹lkö¤retim2 Barajlar Kültür ‹lkö¤retim3 Baraj modeli Bilfen ‹lkö¤retimEYÜBO⁄LU KOLEJ‹ 4. SINIFLAR DERECES‹DENEYSEL1 Ka¤›d›n geri dönüflümüDERLEME - MODEL1 Dinazorlar›n yaflam›KONUK OKULLAR 5. SINIFLAR DERECELER‹DENEYSEL1 Mayalar Hangi fiartlarda Daha Mutlu? Darüflflafaka ‹lkö¤retim2 Sar›msak antibiyotik mi? ‹stek Ac›badem ‹lkö¤retim3 Elma neden karar›r? ‹stek Bar›fl ‹lkö¤retimDERLEME - MODEL1 Su bask›nlar›n› engellemek Kültür ‹lkö¤retim2 Rüzgar enerjisi ‹stanbul Çevre ‹lkö¤retim3 Hormonlu Besinler Kültür ‹lkö¤retimEYÜBO⁄LU KOLEJ‹ 5. SINIFLAR DERECES‹DENEYSEL1 Su ne kadar kirlenirse tehlikeli olur?DERLEME - MODEL1 Okyanuslar neden tuzludur?KONUK OKULLAR 6. SINIFLAR DERECELER‹1 Rescue arac› Kemer ‹lkö¤retim2 Yak›n›m›zdaki tehlike asit ya¤murlar› FMV Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim3 Sigara duman›n›n bitki geliflimine etkisi ‹stek Bilge Ka¤an ‹lkö¤retim1 Öldüren dalga Tsunami ‹stanbul Çevre ‹lkö¤retim2 Evimizin havas› temiz olsun Bilfen ‹lkö¤retim3 Diyetisyenler ifl bafl›nda VKV Koç ‹lkö¤retimEYÜBO⁄LU KOLEJ‹ 6. SINIFLAR DERECES‹DENEYSEL1 Sa¤l›k kayna¤› bu¤dayDERLEME - MODEL1 A¤açlarKONUK OKULLAR 7. SINIFLAR DERECELER‹DENEYSEL1 Do¤a ‹çin do¤al yak›t kullan›n:Bio diesel ‹stanbul Çevre ‹lkö¤retim2 Chemical reactions that use and produce energy VKV Koç ‹lkö¤retim3 Metal kaplama Kültür ‹lkö¤retimDERLEME - MODEL1 A firefly: cold light producer VKV Koç ‹lkö¤retim2 Gelecekteki evimiz Mars m› olacak? FB Spor Klübü Okullar›3 H›zl› nüfus art›fl›n›n hava kirlili¤ine etkileri Sezin ‹lkö¤retimEYÜBO⁄LU KOLEJ‹ 7. SINIFLAR DERECES‹DENEYSEL1 Buharl› GemiDERLEME - MODEL1 Su flemsiyesiKONUK OKULLAR 8. SINIFLAR DERECELER‹DENEYSEL1 Ksilifollü cikletlerin çürük yap›c› bakteriler üzerine etkisi Özel Darüflflafaka ‹lkö¤retim2 Araba far›ndaki göz bebe¤i FB Spor Klübü Okullar›3 Günefl pilinin üretti¤i elektrik enerjisi... ‹stanbul Çevre ‹lkö¤retimDERLEME - MODEL1 Çöpünüzü nakte dönüfltürün Bilfen ‹lkö¤retim2 Orman Yang›nlar›n› Söndürelim FMV Ayaza¤a Ifl›k ilkö¤retim3 Kardelen Küçük Prens ‹lkö¤retimEYÜBO⁄LU KOLEJ‹ 8. SINIFLAR DERECES‹DENEYSEL1 Do¤al alkol eldesiDERLEME-MODEL1 Amfibi araçÇEVRE ÖDÜLÜErozyon Eyübo¤lu Çaml›ca ‹.OSA⁄LIK ÖDÜLÜÇevremizdeki küçük canl›lar TED ‹lkö¤retim

7

Eyübo¤lu Matematik Buluflmas›

“Düflünsel güzellik dünyas›n›n en genifl alanlar›ndan biri de matematiktir. Yaln›z bu bile matemati¤i ö¤renmekiçin yeterli nedendir.” Dr. Jerry P. King

B‹REYSEL ÇALIfiMA ÖDÜLLER‹

‹lkö¤retim Okullar› 7. S›n›f Bireysel Çal›flma Ödülleri1. Kaan Arslan - Özel Dr.Natuk Birkan ‹.O. (‹TÜ)2. Sertaç Çelik Meydanl›k - Özel Edirne ‹lkö¤retim Okulu3. Ali Nail Kara - Ted Kdz. Ere¤li Koleji Vakf› Özel Okullar

Lise 11. S›n›f Bireysel Çal›flma Ödülleri1. fiükret Hasdemir - Özel Ege Lisesi2. Zeki Tayfun Öcal - Özel Antalya Lisesi3. Sinan Torun - Özel Üsküdar Amerikan Lisesi

Fen Lisesi 9. S›n›f Bireysel Çal›flma Ödülleri1. Mevlüt Ç›t›r - Kocaeli Körfez Fen Lisesi2. Arif Savc› - Sakarya Fen Lisesi3. Mustafa Ozan Çak›r - Özel Antalya Fen Lisesi

Fen Lisesi Lise 2. S›n›f Bireysel Çal›flma Ödülleri1. An›l Koçak - Bursa Ali Osman Sönmez Fen Lisesi2. Özgür Can Caner - Özel Antalya Fen Lisesi3. Ömer Melih Gül - Kocaeli Körfez Fen Lisesi

TAKIM ÇALIfiMASI ÖDÜLLER‹

‹lkö¤retim Okullar› 7. S›n›f Tak›m Çal›flmas› Ödülleri1. Lisya Reyna - Ulus Özel Musevi Karma Ana ve ‹.O.

Berkay Saraç - Ted Kdz.Ere¤li Koleji Vakf› Özel Okullar›Gökçe Sarar - Özel Ege ‹lkö¤retim Okulu

2. Onurcan Yi¤it - Terakki Vakf› Okullar›Kaan Arslan - Özel Dr. Natuk Birkan ‹.O. (‹TÜ)

3. Ayfle Ece Day›bafl - Adapazar› Özel Enka Okullar›Melih Demirören - Ted Kdz.Ere¤li Koleji Vakf› Özel Okullar›Renan Dinçer - Özel Dr. Natuk Birkan ‹.O. (‹TÜ)

Lise 11. S›n›f Tak›m Çal›flmas› Ödülleri1. Hakan Küçüker - Robert Koleji

Cem Malki - Ulus Özel Musevi LisesiErinç Merdivan - Özel Ege Lisesi

2. fiükret Hasdemir - Özel Ege LisesiSertaç ‹miflçi - Özel U¤ur Lisesi‹rem fiahver ‹flgör - Befliktafl Atatürk Anadolu Lisesi

3. fiafak Mirio¤lu - H.Avni Sözen Anadolu LisesiZeki Tayfun Öcal - Özel Antalya LisesiYusa Öz - Özel Ege Lisesi

Fen Lisesi Tak›m Çal›flmas› Ödülleri1. Merve Efendio¤lu - Özel Edirne Fen Lisesi

Erdi Ertan - Zonguldak Fen LisesiÖzgür Can Caner - Özel Antalya Fen Lisesi

2. Gökhan Öztürk - Özel Do¤ufl Fen LisesiKemal Ça¤r› Aksoy - Seyhan Özel Adana Fen LisesiÖmer Melih Gül - Kocaeli Körfez Fen Lisesi

3. Onur Bozova - Edirne Süleyman Demirel Fen LisesiMehmet Aktafl - Batman Fen LisesiSahap Altunhan - Yalova Fen Lisesi

EYÜBO⁄LU Ö⁄RENC‹LER‹B‹REYSEL ÇALIfiMA ÖDÜLLER‹

7. S›n›f Bireysel Çal›flma Ödülleri1. Kaan Gündüz2. Tevfik Burak Babao¤lu3. Osman Kaan Demiröz

Lise 11. S›n›f Bireysel Çal›flma Ödülleri1. Hande Güzel2. Alpan Esen3. Ece Demirci

Geçti¤imiz Y›l Derece AlanProjelerimiz• "So¤an yumrusunun geliflimine ultraviole-B (UV-B) radyasyonunun etkilerine karfl›lazer ve askorbik asit koruyucu olabilir mi?"adl› projemiz Biyoloji dal›nda ‹K‹NC‹L‹K elde

etti. Projenin rehber ö¤retmenleri; Ceyda Y›lmaz ve Sibel ܤüdenile ö¤rencilerimiz Özlem Demir, Alara Öztürk, Gülara Üçal ve Ezgi‹flmar'› kutluyoruz.

• Kurumumuz Kolej ve Fen lisesiö¤rencilerinin ortak çal›flmas›ylahaz›rlanan "So¤an yumrusunungeliflimine Ultraviole-B (UV-B)radyasyonunun olas› zararl›etkilerine karfl› lazer ve askorbikasit koruyucu olabilir mi?" adl› proje MEF okullar› proje yar›flmas›ndasergilenmeye de¤er bulunarak, finalde yar›flmaya hak kazand›.

• Okulumuz Shell Eco-Marathonyar›flmas›nda ilk elemeleri aflarakFransa'ya gitmeyi haketti. CenkEyübo¤lu, Sühendan Cevizci, BerkHakgüder, Kaan Özkan, K›vanç Cevizcive Batu Ergökçen'den oluflan ekibimizFransa'n›n Nogaro kentinde yap›lanyar›flmada ülkemizi temsil ettiler.

• Kurumumuz Kolej, Fen Lisesi ve TEV‹TÖL (Türk E¤itim Vakf› ‹nançTürkefl Lisesi) ö¤rencilerinin ortaklafla yapt›klar› "Sa¤l›¤›m›z› ve do¤ay›ozon-x jeneratörümüz ile koruyal›m" adl› proje MEF okullar› projeyar›flmas›nda sergilenmeye de¤er bulunarak finallerde yar›flma hakk›kazand›. Projeyi yapan Lütfiye Eyübo¤lu, Tu¤yan Kepkep, BurakTabako¤lu ve Tövitel'den 4 ö¤rencimizi Rehber ö¤retmenleriSühendan Cevizci ve Doç. Dr. Talat Saygaç'› kutlar›z.

• "Stres ve karanl›k-so¤uk ortam depolamas›n›n farkl› altl›klardafilizlendirilen çim tohumlar›nda büyümeye etkileri" adl› Biyolojiprojemiz Çevre Koleji'nde lise seviyesinde ÜÇÜNCÜLÜK kazand›.Ö¤rencilerimiz Kardelen Bora, Göksu Baflo¤ul, Gizem Çakala¤ao¤luve Onur Emre Köse ile rehber ö¤retmenleri Ceyda Y›lmaz ve Sibelܤüden' i kutlar›z.

Eyübo¤lu Koleji ve Fen Lisesi taraf›ndan düzenlenen "MatematikBuluflmas›"na bu y›l 39 okuldan 170 Matematik tutkunu ö¤renci kat›ld›.

18 Mart 2006 Cumartesi günü düzenlenen buluflmada ‹stanbul vedi¤er illerden 25 lise ve 14 fen lisesinin ö¤rencileri mücadele etti.Program›n aç›fl konuflmas›n› Bilkent Üniversitesi Matematik Bölümü'ndenDoç. Dr. Ali Sinan Sertöz yapt›.

Eyübo¤lu E¤itim Kurumlar›, Matematik Buluflmas›'n› gerçeklefltirirkenDr. Jerry P. King'in bu sözünden yola ç›karak bu dünyaya ilgisi olanö¤rencilerin, düflünsel alanda tutku ve sezgiyi ayn› oranda bar›nd›ranmatemati¤i, kültürel ve zihinsel bir eyleme dönüfltürmelerini sa¤lamay›amaçl›yor.

Matematik Buluflmas› iki bölümden olufluyordu. Sabah uygulanan ilkbölümde 7. ve 11. s›n›f ö¤rencileri bireysel, fen lisesi ö¤rencileri ise kuraçekilerek oluflturulan üçer kiflilik tak›mlar halinde kendilerine verilenmatematik sorular›n› yan›tlamaya çal›flt›lar. Ö¤leden sonra uygulananikinci bölümde ise fen lisesi ö¤rencileri bireysel, 7. ve 11. s›n›f ö¤rencilerikura ile oluflturulan üçer kiflilik tak›mlar halinde kendilerine verilensorular› yan›tlad›lar. 7. ve 11. s›n›f ö¤rencilerine yönelik sorular, kat›l›mc›okullar›n gönderece¤i sorular aras›ndan seçilerek oluflturuldu. Eyübo¤luö¤rencileri yar›flmada ayr› bir kategori olarak de¤erlendirildi.

8

Yap›lan birçok araflt›rma klasik müzik dinletilen s›çan yavrular›n›n dahazeki olduklar› ve ö¤renmede müzik dinlemeyenlerden daha baflar›l›olduklar›n› gösterir. Günümüz gençli¤inin s›kça dinlemekte oldu¤u müziktürleri (rock, hard rock, rap vb.) son derece sert ve yüksek tonlardad›r.Bu müzik türlerinin bireylerde psikolojik olarak nas›l etki etti¤i ve gelifliminas›l etkiledi¤i bilimsel olarak araflt›r›lmas› gereken noktalard›r. Bunoktadan hareketle, çiftleflme öncesi, hamilelik dönemi ve sonras›müzi¤in devam› bu çal›flman›n ana ç›k›fl noktalar›d›r.

Bu pilot çal›flmada yavru bak›m›, yavrular›n fizyolojik geliflimleri ve bununmüzik türü ile ba¤lant›l› olup olmayaca¤› ortaya konulmaya çal›fl›ld›. Buçal›flma küçük bir model çal›flma olarak planland›. Çal›flman›n, 2 deneyve 1 kontrol grubu ile yap›lmas› planland›. Her grupta 4 difli, 2 erkekWistar albino s›çan kullan›ld›. S›çanlar yaklafl›k 12 haftal›k ve 220-300gr. a¤›rl›kta seçildi.

Grup 1'e 24 saat boyunca klasik müzik (Antonio Vivaldi- Four Seasons),Grup 2'ye hard rock (Mix-Corn albüm) müzik dinletilirken kontrolgrubuna ise hiç müzik dinletilmedi.

Grup 1, 4 difli ve 2 erkek s›çan ayr› kafeslerde 1 hafta süre ile klasikmüzik dinletilerek tutuldu. Bu süreyi izleyen 1 hafta, çiftleflme süresiolup, müzik dinletilerek devam etti. Bu haftay› izleyen süreçte erkeklerayr›ld›. Muhtemel hamile diflilerin do¤umu beklendi ve müzik aynendevam etti.

Grup 2, Grup 1'deki ifllemler aynen uyguland›, sadece müzik türü hard-rock olarak farkl› seçildi.

Kontrol Grubu, deneme gruplar›ndaki s›çan say›s› ve süreler müziksizolarak uyguland›.

Çal›flma sonunda, gebelik süreleri, yavru say›lar›, yavrularda kilo art›fl›,yavru bak›m› gibi parametreler de¤erlendirildi.

Tüm deneme gruplar›nda çiftleflme süresinin sonundan itibaren 20-21.günlerde do¤umlar gerçekleflti. Ancak klasik müzik grubundaki bir diflidehamilelik gerçekleflmedi.

Çal›flma; do¤umlar› izleyen 3 hafta boyunca yavru say›lar› aç›s›ndande¤erlendirilerek Tablo 1 oluflturuldu:

PROJE ADI PROJE DALI REHBER Ö⁄RETMEN Ö⁄RENC‹ SEÇ‹LD‹⁄‹ KURUM

Siyah üzüm çekirde¤inin Biyoloji Emel Yaflayacak Göksu Baflo¤ul Tübitakfarkl› ekstraktlar›n›n ve siyah Sibel ܤüden Kardelen Boraüzüm konsantresinin Onur Köseantimikrobiyal etkileri

S›çanlarda müzik türü stres Biyoloji Emel Yaflayacak Deniz Vahabo¤lu MEFfaktörü olabilir mi? Sibel ܤüden Seda O¤uzer

Lityum emdirilmifl tabakal› Kimya Güler Yükselen Gizem Çakala¤ao¤lu MEFGaSe kristalinin pil devresinde Münür Mert K›raçanot olarak kullanabilirli¤ininaraflt›r›lmas›

Laser ve yar› iletken etkileflimine Fizik Sinem Kestio¤lu Ya¤›z Poyraz MEFdayal› sinyal sistemi gelifltirilmesi Tülay Aksel M. Onur Ç›nar

PROJELER‹M‹Z

Biz bu çal›flmada, klasik müzik ve hard-rock müzi¤in dinletildi¤i difli veerkek Wistar albino s›çanlar›n çiftleflmesi durumunda gebelik ve yavrusay›s›, kilo art›fl› ve cinsiyet da¤›l›m› gibi faktörlerin de¤iflimini saptamay›amaçlad›k.

Laboratuvarda deneysel amaçlarla üretilen Wistar albino s›çanlar ile farkl›bilimsel çal›flmalar yap›l›r. Bu çal›flmalar t›ptan psikolojiye hatta uzayçal›flmalar›na kadar yayg›nl›k gösterir. Uygun koflullarda oldukça k›sasürede sa¤l›kl› yavrular elde edilmesi ve metabolizma h›zlar› denemeleriçin bafll›ca tercih sebebidir. Günümüz insan›n›n yaflad›¤› dünya, çevreflartlar›n›n olumsuz geliflimi sonucu farkl› stres etkenleriyle iç içe bir halalm›flt›r. Say›labilecek onlarca stres etkeninden bir tanesi de gürültükirlili¤idir. S›çanlar ile yap›lan stres çal›flmalar›nda ›fl›k, dar alan, yiyecekazl›¤›, izolasyon, ses, s›cak-so¤uk vs. stres maddeleri s›kl›kla kullan›l›r.Müzi¤in kullan›ld›¤› çal›flmalarda ise farkl› müzik türleri ile müzi¤in do¤umöncesi ve do¤umdan sonra uygulanmas›n›n ö¤renme üzerineolabilecek etkileri s›kça rastlanan araflt›rma konular›d›r.

Müzik Türü S›çanlardaStres Faktörü Olabilir mi?

Ö¤rencilerimiz s›çanlar›n a¤›rl›kölçümlerini yaparken

Yavru s›çanlar›n tart›lmas›

Ö¤rencilerimiz s›çanlar›n altl›klar›n› haz›rlarken

Klasik müzik dinleyen gruptakiannelerin yavrulara yaklafl›m›

Yenido¤an s›çanlar›m›z

9

Projemizde, bilinen ekstraksiyon yöntemlerinden farkl› olarak, saf sua¤›rl›kl› üzüm ekstraktlar›n›n ve üzüm konsantresinin antimikrobiyaletkisinin dokuz tip patojen bakteride üreme üzerine inhibisyon derecesininkalitatif olarak gösterilmesi amaçland›. Üzüm dünyada yayg›n olarakyetifltirilen meyvelerin bafl›nda gelir. Üzüm gerek meyve olarak gereksede meyve suyu ve flarap olarak oldukça fazla tüketilir. fiarap tüketimifazla olan ülkelerden biri olan Fransa'da kalp ve damar hastal›klar›na veyüksek kolesterole di¤er geliflmifl ülkelerden daha az rastlanmas›, üzüm

TABLO 1. Tüm deneme gruplar›nda do¤umdan sonraki3 hafta boyunca yavru say›lar›

Tablo 1'deki verilere göre, klasik müzik dinleyen Grup 1'de 4 diflidentoplam 12 yavru do¤du¤u ve 3 hafta boyunca sa¤l›kl› geliflti¤i ve deyavru kayb› olmad›¤› gözlemlendi. Ayn› tablodaki hard-rock dinleyenGrup 2'de ise 4 difliden toplam 21 yavru do¤du¤u tespit edildi. Buradailginç gözlemlerimiz oldu. Annelerinin yavrular›na karfl› d›fllama davran›fllar›gözlendi ve d›fllanan yavrular›n birer birer ölerek 1 hafta sonunda yavrusay›s›n›n 15'e, 3. hafta sonunda ise 7'ye düfltü¤ü saptand›. Kontrolgrubundaki 4 difli ise toplam 15 yavru do¤urarak 3 hafta boyuncanormal emzirme ve bak›m davran›fllar›n› gösterdi.

Deneyde seçilen difli s›çanlar›n daha önce hiç do¤um yapmam›fl olmas›ve deneme süresinin sonbahar-k›fl dönemine geçiflte olmas› yavrusay›lar›n›n beklenenden düflük olmas›n›n nedenlerinden biri olabilir.

TABLO 2. Tüm deney gruplar›nda do¤umdan sonraki2. haftada yap›lan cinsiyet ayr›m› sonuçlar›

Çal›flmada tüm deneme gruplar›nda do¤an yavru say›lar›n›n 2. haftasonunda saptanan cinsiyet da¤›l›m› sonuçlar› Tablo 2'deki say›sal verilerincelendi¤inde ise cinsiyet da¤›l›m›n›n, hem deneme hem de kontrolgrubu aras›nda fazla farkl›l›k göstermedi¤i gözlenmektedir. Ancak birbat›nda do¤rulan yavru say›s›n›n az olmas› ve hard-rock dinleyen Grup2'de 1. hafta sonunda gerçekleflen yavru ölümleri, sa¤l›kl› saptamayapmam›z› engellemifltir. 1. hafta içinde cinsiyet ayr›m›n›n yap›lmamas›n›nnedeni ölçüm için (anal-genital aç›kl›k aras›) yavrular›n anneden bir süreayr› tutulmas›n›n stres yaparak annenin yavruyu reddetmesine engelolmak içindir.

TABLO 3. Tüm deneme gruplar›nda do¤umu izleyen3. hafta sonundaki %a¤›rl›k art›fl›

Deneme gruplar›nda do¤umu izleyen 1. hafta, 2.hafta ve 3.hafta içindeyavrular annelerinden k›sa süre için ayr›larak a¤›rl›klar› tart›ld› ve kaydedildi.A¤›rl›k art›fl verileri önce grup ortalamalar›na, sonra da % a¤›rl›k art›fl›tablosuna dönüfltürüldü. Tablo incelendi¤inde, en fazla a¤›rl›k art›fl›n›nhard-rock dinleyen Grup 2'de %141, sonra s›ras›yla klasik müzik dinleyenGrup 1'de %140,5 ve Kontrol grubunda %138,2 olarak gerçekleflti¤igörüldü. Bu sonuçlarda yan›lt›c› olabilecek birkaç noktan›n belirtilmesigerekir. Bunlardan birincisi, yavru say›s›n›n azl›¤›, ikinci ve en önemlisininise hard-rock dinleyen Grup 2' de yavru ölümleridir. Hard-rock dinleyenGrup 2' de do¤umu izleyen 1.hafta için al›nan a¤›rl›k ortalamas› 21yavrunun a¤›rl›klar› ortalamas› iken, 2.hafta 15 yavrunun, 3.hafta ise 7yavrunun a¤›rl›klar› ortalamas› olmufltur.

Dinlenen müzik türünden dolay› s›çanlarda stres oluflup oluflmad›¤› vebu stresin yavru say›s›, yavrularda a¤›rl›k art›fl› ve cinsiyet da¤›l›m› üzerineyapaca¤› olas› etkiler bu çal›flmada saptanmaya çal›fl›ld›. Buna göre müziktürünün a¤›rl›k art›fl› ve cinsiyet da¤›l›m› üzerine fazla etki etmedi¤isöylenebilir. Di¤er taraftan bu deneyde hard-rock dinleyen Grup 2'dekiannelerin yavrular›na olan davran›fllar›nda yavrular›n› d›fllama gösterdiklerive d›fllanan yavrularda ölümlerin gerçekleflmesi önemli bir sonuç olarakgörülmektedir. Sonuç olarak, gebelik ve emzirme süresinde dinlenenmüzik türünün s›çanlarda annelik içgüdüsünü etkileyebilece¤i söylenebilir.

Ö¤renciler: Seda O⁄UZER, Deniz VAHABO⁄LUDan›flman Ö¤retmenler: Emel YAfiAYACAK, Sibel Ü⁄ÜDEN

KAYNAKLAR:1. Tekin M.E, (1998), Laboratuvar Hayvanlar› Yetifltiricili¤i.47,K-T,SÜ

Veteriner Fakültesi Yay›n›2. Patterson-Kane E., (2001), A Twist In The Tale Of The Mozzart Effect,

Rat and Mouse Fancy Report, vol.2,is.3, p:93. Johansen-Berg H.,(2001), Music to Your Baby's Ear, Trends in

Cognitive Sciences, vol.5, no.9, p:377

TEfiEKKÜR:Proje çal›flmam›zda bizlerden yard›mlar›n› esirgemeyen Eyübo¤lu E¤itim Kurumlar› ‹daresi'ne, dan›flman ö¤retmenlerimize, laboratuvar ö¤retmenimizMazhar Karademir'e ve ‹.Ü Veterinerlik Fakültesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Hüsniye Do¤ruman'a teflekkür ederiz.

Siyah Üzüm Çekirde¤ininFarkl› Ekstraktlar›n›n veSiyah Üzüm KonsantresininAntimikrobiyal Etkileri

meyvesinin, çekirde¤inin ve kabu¤unu detayl› olarak araflt›r›lmas›naneden olmufltur.

Son y›llarda özellikle siyah üzüm çekirde¤i ile ilgili araflt›rmalarda üzümçekirde¤inin fenolik bileflikler aç›s›ndan, oldukça zengin oldu¤ubulunmufltur. Fenolik bilefliklerin antimutajenik, antiviral, antioksidan veantibakteriyel olduklar› biliniyor. Fenolik bileflikler üzüm çekirde¤inden,kabu¤undan ve meyvesinden çeflitli ekstraksiyon yöntemleriyle ayr›l›rlar.Üzüm çekirde¤ine uygulanan ekstraksiyon yöntemlerinde, çözücü olarakaseton, asetik asit, metanol gibi kimyasal maddeler kullan›l›r. Bu tipçözücülerin de¤iflik oranlardaki kar›fl›mlar› ile üzüm çekirde¤inden izoleedilen fenolik bileflikler gram-pozitif ve gram-negatif patojen olan veyaolmayan bakteriler üzerinde denenmifltir. Denemelerde üzümçekirde¤inden izole edilen fenolik bilefliklerin özellikle gram-pozitifbakterilerin üremesini durdurucu etki yapt›¤› gösterilmifltir.

Siyah üzüm çekirde¤inden haz›rlanan iki farkl› ekstrakt ve siyah üzümkonsantresinin insan ve hayvanlarda hastal›k etkeni olan baz› patojenbakterilerin üremesi üzerine etkileri bu çal›flmada aç›klanmaya çal›fl›lacak.

Bu çal›flmada, siyah üzüm çekirde¤inden iki ekstrakt haz›rland›:Ekstrakt 1: 400 mg ö¤ütülmüfl siyah üzüm çekirde¤i, 9.5 ml distile su,0.45 ml aseton ve 0.05ml asetik asit ile 8 saat süre ekstrakte edildi.

Ekstrakt 2: 400 mg ö¤ütülmüfl siyah üzüm çekirde¤i, 10ml distile su ile8 saat süreyle ekstrakte edildi.

Ayr›ca siyah üzüm konsantresi (Enoant) haz›r olarak kullan›ld›.

10

Bu çal›flmada üzüm çekirde¤i ekstresinin antibakteriyel etkisiningösterilebilmesi için seçilen bakterilerden Staphylococcus aureus patojenolup deri, üst solunum yollar› ve ürogenital yollarda hastal›klara yol açar.Staphylococcus epidermidis ço¤u kez f›rsatç› enfeksiyonlara neden olur.Escherichia coli patojen olmamakla birlikte su ve yiyecekte bulunmas›kirlilik göstergesi olarak kabul edilir. Ancak E.coli ürogenital yollardahastal›k yapabilir. Klebsiella pneumonia akci¤erde pnömoniye,Pseudomonas aeruginosa göz enfeksiyonlar›na, Proteus mirabilis ürinersistemde enfeksiyonlara, Salmonella enteritis ba¤›rsak enfeksiyonlar›nave Bacillus cereus üretti¤i toksinler ile besin zehirlenmelerine yol açar.Bacillus substilis ise antibiyotik üreten bir bakteri türüdür.

Ö¤renciler taraf›ndan ekstraktlar›n haz›rlanmas›

‹ki ekstrakt›n karfl›laflt›r›lmas›

Ekstraktlar›n aktivitesinin saptanmas›nda disk difüzyon yöntemi kullan›ld›.Disklere 23 ml haz›rlanm›fl ekstrakt 1 ve 2 ile üzüm konsantresi emdirildive 37 C° de kurutuldu.

Yo¤unlu¤u 0.5 ml Farland standartlar›na göre ayarlanan bakterisüspansiyonlar› Müler-Hinton besi yerine yay›ld›. Bunun üzerine belliaral›klarla ekstrakt ve üzüm konsantresi emdirilmifl disklerden yerlefltirildi.24 saat süre ile 37(C' de inkübe edildi. ‹nkübasyon süresi sonunda,disklerin çevresinde üreme inhibisyon zonlar›n›n oluflup oluflmad›¤› vekaç mm çap›nda zon olufltu¤u kaydedildi ve foto¤rafland›.

Tablo 1:Çal›flmada kullan›lan

bakteriler ve gram özellikleri

Tablo 2: Disk difüzyon testi sonuçlar›.

Disk difüzyon testi sonucunda saptanan üreme inhibisyon zonlar›Tablo 2'de ve Grafik 1'de gösterildi.

Tablo 2 ve Grafik 1 incelendi¤inde, P.aeruginosa üzerine ekstrakt 1 veekstrakt 2 eflit oranda inhibisyon yaparken, üzüm konsantresinin hiçbirinhibisyona neden olmad›¤› görüldü. Ba¤›rsak enfeksiyonlar›na nedenolan S.enteritis'in üremesi üzerine sadece ekstrakt 2 etkili olurken di¤erlerietkisiz kald›. E.coli'nin üremesi üzerine ise hiç biri etki etmedi. Ürinersistem hastal›klar›na yol açabilen P.mirabilis üzerine ise en fazla ekstrakt2, s›ras›yla ekstrakt 1 ve üzüm konsantresi inhibitör etki gösterdi. B.cereus,S.epidermidis ve S.aureus'un üremesi üzerine ise ekstrakt 1 ve ekstrakt2 hemen hemen eflit oranda inhibisyon yaparken, daha az oranda olmaküzere üzüm ekstresi inhibitör etki göstermedi. Zatürree etkeni olanK.pneumonia üzerine en çok ekstrakt 1 etkili olurken, üzüm konsantresihiç etki etmedi. B.substilis'in üremesine ekstrakt 1 ve 2 eflit oranda(8mm) engel olurken, üzüm konsantresi hiç etki göstermedi.

Grafik 1: 9 farkl› bakteri türünün üreme inhibisyonzonlar›n›n çaplar›n›n karfl›laflt›r›lmas›.

Üreme inhibisyonzonlar›n›n oluflupoluflmad›¤›n›ngözlenmesi

11

Projenin amac›, tabakal› bir kristal olan GaSe'nin tabakalar›n›n aras›naLi depolanm›fl pil yap›m›nda, Lityum kayna¤› anot olarak kullan›labilirli¤ininaraflt›r›lmas›d›r.

Lityumun pillerde tercih edilmesinin nedenleri:• Lityum en hafif metaldir (moleküler kütlesi 6.94gr)• En iyi indirgeyicidir• En yüksek kütle ve hacim enerjisini Lityum piller sa¤lar

(Ortalama, geleneksel pillerden %50 daha fazla).

Lityum iyon piller bir grafit Karbon (baz› pillerde metalik Lityum dakullan›l›r) katod ve Lityum-Kobalt oksit (LixCoO2) anot aras›nda Lityumiyonlar›n›n tafl›n›m› ile çal›fl›r. Bu tür pillerin performanslar› özellikle anotmalzemesinin özelliklerinden yüksek oranda etkilenir. Kobalt pahal› venispeten zor bulunan bir malzemedir. Bu nedenle daha ucuz malzemelerLi-Cobalt-Oksit anota alternatif olarak aran›r. Lityum pillerde, Li deposuelektrot olarak kullan›lacak malzemenin seçiminde kristallerin içlerindebar›nd›rabilecekleri lityum miktar› çok önemlidir.

Tabakalar aras›ndaki zay›f Van derVaals kuvvetleri ile ba¤l› olmalar›nedeniyle Lityum depolamak için, tabakal› kristal malzemeler özellikleuygundur.

Lityum pillerde di¤er pil sistemlerinde oldu¤u gibi anot ve katod, mikrogözenekli bir membran ay›r›c› (separatör) ile birbirlerinden ayr›l›rlar. (bumalzeme ticari olarak mevcuttur.) Li iyon pillerde kullan›lan elektrolitleriyi iyonik geçirgenli¤e sahip olmal› ve elektrik iletkenli¤i düflük olmal›d›r.Çünkü yüksek elektrik iletkenli¤i k›sa devreye neden olabilir.

Lityum pillerde bu elektrolit susuz propilen karbonat isimli polimerik birmalzemedir. Elektrolit (iyonik geçirici) Li+ iyonlar›n›n katottan anotatransferini sa¤lar. Bu transfer s›ras›nda Lityum atomlar›n›n küçük boyutluoluflu transferin etkin bir flekilde olmas›n› sa¤layan bir avantaj oluflturur.Bu elektrolit t›pk› bir s›v› ortam gibi düflünülebilir. Yukar›da aç›klananlar›n›fl›¤›nda tabakal› bir kristal olan ve oksitlenme direnci yüksek (yani uzunömürlü) GaSe kristali lityum depolamaya uygun bir malzeme olarakdüflünülerek pil yap›m›nda katot malzemesi olarak uygulanabilece¤iöngörülmüfltür.

Pil devresinde anot olarak lityum emdirilmifl GaSe tableti kullan›lmas›hedeflendi¤i için çal›flma yöntemi üç ard›fl›k deneysel çal›flmay› içerir.Bunlar s›ras›yla, GaSe kristaline lityumun emdirilmesi, bu malzemeninelektrot oluflturmak üzere tablete dönüfltürülmesi ve nihayet pil devresininkurulmas› aflamalar›d›r

Anot lityum emdirilmifl GaSe tabletidir.(fiekil 1)Lityumun iyon olarakGaSe kristali tabakalar› aras›na bu flekilde emdirilmesinden sonra bu tozçözeltiden filtre edilerek oda s›cakl›¤›nda kurutulur ve teflon tozu ilekar›flt›r›larak preslenip tablet haline getirilir (fiekil 2, 3 ve 4).

Katod olarak 0.7-0.8mm kal›nl›ktaki lityum folyo kullan›l›r. Katodmalzemesi lityum metali, vakumlu eldivenli kabinede (glove box) yüzeyoksiti z›mpara ile giderilerek yerine yerlefltirilir.

Elektrolit olarak LiClO4 ve susuz propilen karbonat kar›fl›m› kullan›l›r. Pilgövdesi ve çat›s›nda malzeme olarak çelik ve susuz propilen karbonatkar›fl›m› kullan›l›r. Anod pilin çat›s›nda (üst kapa¤›n alt›nda) preslenir veart› kutup oluflturmas› için yal›t›lmaz. Bu üst kapak alt gövdeden yal›t›lm›flt›r.Alt gövde katod ile temas halindedir.

Anot ve katodun birbirinden ayr›lmas› için separatör olarak 20 mikrometrekal›nl›kta mikro gözenekli ka¤›t membran "Celgard 3401" kullan›l›r.

Bu çal›flmada, üzüm çekirde¤inden farkl› ekstraksiyon yap›lmas›n›namac›, kimyasal çözücülerden dolay› olabilecek toksik kal›nt›lar›n ekstraktageçmesini engellemek içindir çünkü, kimyasal çözücülerinde antibakteriyeletkileri vard›r. Sadece saf su kullan›larak haz›rlanan ekstrakt 2 bu çal›flmadaumdu¤umuzdan çok daha fazla antibakteriyel etki gösterdi.

Çal›flmada kullan›lan üzüm konsantresi, Ukrayna'da yetiflen bir tür siyahüzümün (Cabarnet) meyve, kabuk, çekirdek vb. bölgelerini de içerenbir kar›fl›md›r. Oldukça yo¤un olan bu üzüm konsantresinin 500 ml'sinin yaklafl›k 25 kg siyah üzüme karfl›l›k geldi¤i bildirilir. Bu ekstre ileyap›lan çal›flmalarda antibakteriyel çal›flmaya hiç rastlanmam›flt›r.

Üzüm konsantresinin bu çal›flmada, P.mirabilis, B.cereus, S.epidermidisve S.aureus'un üremesi üzerine inhibitör etki yapmas› bizim için çoksevindirici ve orijinal bir sonuç oldu. Üzüm konsantresinin yukar›da ad›geçen bakterilerin üremesini ekstrakt 1 ve ekstrakt 2'den az etkilemesininnedeni ise içinde üzüm meyvesinden kalan früktoz olabilir. Zira früktozbakteriler için üremede besin kayna¤›n› oluflturabilir. Siyah üzüm çekirde¤iekstresi ile yap›lan çal›flmalarda genellikle antibakteriyel etkinin grampozitif bakteriler üzerine oldu¤u bildirildi. Biz bu çal›flmada, gram negatifbakterilerden P.aeruginosa, S.enteritis, P.mirabilis ,K.pneumonia üzerineüzüm çekirde¤inin saf sulu ve düflük oranl› aseton + asetik asit ile safsu kar›fl›m› ile yap›lan ekstraktlar›n inhibisyon yapt›klar›n› saptad›k.

Sonuç olarak, üzüm çekirde¤inden düflük kimyasal çözücü + büyükoranda saf su ve sadece saf su ile yap›lan ekstraktlar›n ve yo¤un siyahüzüm konsantresinin baz› patojen gram pozitif ve gram negatif bakterilerinüremesi üzerine inhibitör etki yapt›¤›n› söyleyebiliriz.

Ö¤renciler: Göksu BAfiO⁄UL, Kardelen BORA, Onur KÖSEDan›flman Ö¤retmenler: Emel YAfiAYACAK, Sibel Ü⁄ÜDEN

KAYNAKLAR:4. Funke, B..R,Case,C.L,Tortora,G.J.,(1995), Microbiology: Introduction,

5th edition,the Benjamin/Cummings Publishing Company,California5. Jayaprakasha, G.K., Selvi T., Sakariah K.K.,(2002), Antibacterial and

Antioksidant Activities of Grape Seed (Vitis vinefera) Ekstract, FoodResearch International,p: 117-122

6. Jayaprakasha, G.K.,Singh,R.P., Sakariah K.K.,(2001),AntioxidantActivity of Grape Seed (Vitis vinefera) Extracts on Peroxidation Modelsin Vitro.,Food Chemistry, p: 73,285-290.

TEfiEKKÜR:Proje çal›flmam›zda bizlerden yard›mlar›n› esirgemeyen Eyübo¤lu E¤itimKurumlar› ‹daresi'ne, dan›flman ö¤retmenlerimize, laboratuvarö¤retmenimiz Mazhar Karademir'e ve ‹.Ü Veterinerlik Fakültesi Ö¤retimÜyesi Prof. Dr. Hüsniye Do¤ruman'a ve Yard. Doç. Dr. Serkan ‹kiz'eteflekkür ederiz.

Lityum Emdirilmifl Tabakal›Gase Kristalinin Pil DevresindeAnot Olarak Kullan›labilirli¤ininAraflt›r›lmas›

Ö¤ütülmüfl GaSe kristal tozu

Z›mparalanarak toz halegetirilen teflon fleritler

Tabletin üretimindekullan›lan pres ve kal›p

12

Ö¤ütülmüfl GaSekristal tozu

ve teflon tozukar›fl›m›ndan

yap›lm›fl tablet

Sistem kuramsal olarak flu fleklide çal›fl›r: Üzerine voltaj tatbik edilerek valansband› elektronlar›, uygulanan voltaj seviyesine ba¤l› olarak kontrollü olarakiletkenlik band›na s›çrat›lan (yani iletken hale getirilen) yar› iletken GaSe kristaliüzerinden ayn› zamanda sabit fliddette lazer geçirilir. Elektronlar iletkenlikband›na geçtikçe yar› iletken kristalden geçen lazer fliddeti azal›r. Kristaldengeçirilen lazer sinyale dönüfltürme ifllemi için yine bir yar›iletken sistem olanfotodiyot üzerine düflürülür. Fotodiyot üzerine düflen lazer fliddeti de¤ifltikçefotodiyottan üretilen ak›m miktar› de¤iflir. Sistemden okunacak olan sinyaliflte bu ak›m seviyesidir. Yar› iletken GaSe kristaline uygulanan do¤ru ak›mveya alternatif artt›kça kristalden geçerek fotodiyota ulaflan lazer fliddeti azal›rve böylece fotodiyottan ç›kan ak›m miktar› azal›r. Kristale uygulanan voltajazalt›l›rsa fotodiyota ulaflan lazer fliddeti artar ve okunan ak›m miktar› artar.

Bu çal›flmaya konu olan yar› iletken GaSe bilinen ve üzerinde yo¤un araflt›rmalaryap›lm›fl ve halen de yap›lmakta olan bir maddedir. Benzer flekilde lazer vefotodiyotlar da bilinen ve ticari olarak da kullan›lmakta olan cihaz ve sistemlerdir.Projenin yenilikçi yönü yar›iletkenlerin aktive edilmesi ile ›fl›kla etkileflimleriolaylar›n›n bir arada kullan›larak bir sinyal sistemine dönüfltürülmesidir.

Proje düzene¤i fiekil-1' de verildi¤i gibi kurulmufltur. GaSe kristalinden al›nm›flince tabakaya voltaj uygulayabilmek için kristalin her iki yüzüne çok ince birfilm tabakas› fleklinde alt›n kaplanm›flt›r. Bu tabakaya bak›r tellerin tutturulmas›,ergime s›cakl›¤› düflük ve iletken olan indiyum ile nokta ba¤lant›s›fleklinde yap›lm›flt›r. Daha sonra tüm sistem fiziksel olarak korunmas›amac›yla ince iki cam levha aras›na yerlefltirilmifltir.

Deney düzene¤inin görünüflü. Alt flekil ayn› düzene¤in yak›n çekimidir.

Yar› iletken GaSe kristalinin kullan›m fleklinin flematik gösterimi.

Projenin geldi¤i aflamada yukar›da belirtilen bir devre üzerinde yar› iletkenkristal GaSe' nin uyar›lma fliddetine ba¤l› olarak lazer ›fl›¤› geçirgenli¤ininde¤iflti¤i ve bu kristalden geçen lazer fliddetinin de¤ifliminin bir fotodiyotyard›m› ile (kristalden geçen lazerin fotodiyot üzerine düflürülmesiyle)bir sinyale dönüfltürülebilece¤i gösterilmifltir. Bu tür bir sistemde okunacakfarkl› sinyal seviyelerinin bir yaz›flma diline kodlanmas› ile bu tür birsistemin kompakt bir cihaza dönüfltürüldükten sonra en az›ndan k›samesafelerde sessiz ve telsiz bir iletiflim cihaz›na dönüfltürülme potansiyelininbulundu¤u gösterilmifltir.

Çal›flman›n devam ettirilerek, GaSe tabakal› yar› iletken kristaldenhomojen kal›nl›kta parça al›nmas›, DC ve AC ak›mlar için elde edileceksinyal seviyelerinin hassas sabit olarak elde edilme koflullar›n›n belirlenmesiyoluna gidilmelidir.

Ö¤renciler: Mustafa Onur ÇINAR, Ya¤›z POYRAZDan›flman Ö¤retmenler: Sinem KEST‹O⁄LU, Tülay AKSEL

KAYNAKÇAInternet Sitesi:http://www.antrak.org.tr/gazete/072001/resat.htmhttp://www.antrak.org.tr/gazete/061998/sahin.htm

TEfiEKKÜRBu çal›flmada eme¤i geçen Eyübo¤lu Fen Lisesi say›n ö¤retmenlerine veSay›n Prof. Dr. Kerim Allahverdi'ye, Prof. Dr. Onuralp Yücel'e, ve Doç.Dr.Ali Arslan KAYA'ya teflekkür ederiz.

Projenin geldi¤i aflamada Lityum emdirilmifl GaSe tabakal› kristalinden oluflanbir anot içeren piller yap›lm›fl 2-3 voltluk voltaj de¤erleri elde edilmifltir. Buçok yüksek bir voltaj de¤ildir. Ancak bu çal›flman›n, ticari olarak hemenpiyasaya sürülecek yeni bir lityum pil üretme hedefine yönelik olmad›¤›unutulmamal›d›r. Projenin en önemli bulgusu bu tür bir kristalin piller için birelektrot malzemesi olarak ifl görece¤inin ortaya koyulmufl olmas›d›r. Bukonuda çal›flmalar›n devam ettirilerek en uygun GaSe toz boyutu, bu tozamaksimum oranda Lityum emdirilmesi için ideal koflullar›n tespitinin yap›lmas›gerekecektir. Ayr›ca bu çal›flmada elde edilen anot malzemesine karfl›l›kkullan›labilecek çeflitli alternatif katod malzemeleri denenmeli ve pil verimininyükseltilmeye çal›fl›lmas› sa¤lanmal›d›r.

Ö¤renciler: Sandra YÜZARI, Münir Mert KIRAÇ, Gizem ÇAKALA⁄AO⁄LUDan›flman Ö¤retmenler: Güler YÜKSELEN, Sinem KEST‹O⁄LU

KAYNAKÇAInternet Sitesi:http://www.antrak.org.tr/gazete/072001/resat.htmhttp://www.antrak.org.tr/gazete/061998/sahin.htm

TEfiEKKÜRBu çal›flmada eme¤i geçen Eyübo¤lu Fen Lisesi say›n ö¤retmenlerine ve Say›nProf. Dr. Kerim Allahverdi'ye, Prof. Dr. Onuralp Yücel'e, ve Doç.Dr. Ali ArslanKAYA'ya teflekkür ederiz.

Lazer ve Yan ‹letken EtkileflimineDayal› Sinyal Sistemi Gelifltirilmesi

Proje, yar› iletkenlerin yal›tkan haldeyken ›fl›k geçirgenliklerinin bir enerji kayna¤›ile aktive edildi¤inde aktivasyonun seviyesine ba¤l› olarak iletken hale geçmesisonucu ›fl›k geçirgenliklerini kaybetmelerinin bir lazer ve fotodiyot kullanaraksinyal sistemine dönüfltürülmesi üzerine. Böyle bir sistemin k›sa mesafelerdesessiz bir telsiz iletiflim sistemine dönüfltürülmesi potansiyelinin gösterilmesiamaçland›. Yar› iletkenler, d›fl yörünge elektronlar› iletkenlik band›na geçmekiçin pratik olarak uygulanabilecek s›n›rl› bir enerji art›fl› gerektiren malzemelerdir.Bu tür bir enerji yüklemesi olmad›kça yar› iletkenler yal›tkand›r. Gereken enerji(elektronlar›n valans band›ndan iletkenlik band›na geçmeleri için) verildi¤itaktirde ise yar› iletken bir madde iletken hale gelir. Özetle, iletken maddeler›fl›¤› geçirmez, yal›tkan maddeler ise geçirir.

Projemizin dayand›¤› temel ilke, yar› iletkenlerde yarat›lan enerji yüklemesiseviyesine ba¤l› olarak iletkenlik band›na geçen elektronlar›n kontrolü ile buyar› iletken malzeme üzerine düflen ›fl›¤›n maddeden geçen miktar›n›n kontroledilmesi ve bunun bir sinyale dönüfltürülmesidir.

13

Yar›flmaya "Eyübo¤lu Çevrecileri" ad›yla kat›lacak olan ekibimizde;ö¤rencilerimiz Sarper Ulusel, Cem Usmangil, Berna Aygün, Aysu It›rKaraçam, Eren Eyübo¤lu, Ahmet Yasin Aky›ld›z, Ceylin Tafla, DilaraPaflaalio¤lu ve Erdem Çizmecio¤lu ve dan›flman olarak Kimyaö¤retmenimiz Sühendan Cevizci yer alacak. Genel Müdür Yard›mc›m›zHüseyin Atlan da Fransa'da ekibe rehberlik edecek.

Fen Bilimleri Bölümü ö¤retmenlerimizden Sühendan Cevizci, 2005-2006e¤itim ö¤retim y›l›nda Comenius 1 Okul Projesi için Ulusal Ajansa,Comenius Grubumuz ad›na baflvuruda bulundu.

Projenin ad›; "Da Rifiuto A Risorsa: Compost E Altro (From Waste ToResource: Compost And Others)".

Doç. Dr. A. Talat Saygaç‹stanbul Üniversitesi Fen FakültesiAstronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü

“Shell Eco Marathon” yar›flmas›, geçti¤imiz y›l oldu¤u gibi bu y›l da 16-22 May›s tarihleri aras›nda Fransa'n›n Toulous-Nogaro bölgesindeyap›lacak. Eyübo¤lu E¤itim Kurumlar› olarak, Prototip ve Urban gruplar›ndadüzenlenen yar›flmaya petrol yak›tl› arac›m›zla kat›laca¤›z.

Çevreci olmas› ile övündü¤ümüz "Su Damlas›" adl› arac›m›z ekledi¤imizozon jeneratörü ile eski model araçlardan çevreye yay›lan zararl› karbonmonoksit gaz›n› minimuma indirerek çevreye ve sa¤l›¤›m›za katk› sa¤l›yor.Geçen y›l ilk kez kat›ld›¤›m›z yar›flma için bu y›l arac›m›z›n hafifletmeçal›flmalar› ve yeni diflli sisteminin kullan›lmas›na önem verdik.

Shell Eco - Marathon

Ekibimiz Tan SA⁄TÜRK'le

Ekibimiz Fransa'da Ekibimiz okul kampüsünde

Shell Eco-marathonprototipimiz

Ekibimiz aktivite kategorisinde modern Türk ezgilerini müzik grubueflli¤inde seslendirmek üzere ö¤retmenleri Öcal Öcalan'la çal›flmalaryap›yorlar ve modern Türk danslar›n› tan›tmak için Tan Sa¤türk Dansokulunda koreografi çal›flmalar›n› sürdürüyorlar. Ayr›ca Eko Tasar›malan›nda da iddial› görünen ekibimize baflar›lar diliyoruz.

ComeniusBu projede birlikte çal›flmak istedi¤imiz okullar:

• Istituto Tecnico Statale Per Geometri E Ragionieri (Koordinatör- ‹talya)• Joneskelio Igno Karpio Auksetesnioji Zemes Ukiop Mokykla (Litvanya)• Fay Andras SzakközepiskiloSzakiskola es Kollegium (Macaristan)

Projemizin kabul edilmesini diliyor, çal›flan ö¤rencilerimize baflar›lar vebol flanslar diliyoruz.

Bir Günefl LekesininGerçek Yüzey Alan›n›n Bulunmas›

2005-2006 E¤itim Ö¤retim Döneminde, Dünyada binlerce üyesi bulunanve De¤iflen Y›ld›zlar›n Gözlemlerinin profesyonel astronomlar›nçal›flmalar›nda kullan›lmak üzere toplanmas›n› organize eden "AmerikanAmatör De¤iflen Y›ld›z Gözlemcileri - AAVSO" derne¤ine üye olanokulumuz, Astronomi çal›flmalar› bünyesinde sahip oldu¤u "AAVSOKulübü" ö¤rencileri ile birlikte de¤iflik bir proje gerçeklefltirdi.

Asl›nda de¤iflen bir y›ld›z say›labilecek Güneflimizin yüzeyinde yer alanlekelerin, büyüklük ve geliflimlerinin zamanda ileriye ve geriye do¤ruincelenerek tahmin edilmesini sa¤layan bir çal›flma yap›ld›.

Bu çal›flmaya özellikle AAVSO Kulübü ö¤rencilerinden Serkan ve VolkanSoysal kardefller kat›ld›lar. Ö¤retmenleri Müge Genç Serkan Terleç vedan›flman olarak da Doç. Dr. A. Talât Saygaç ve Sinan Alifl destek verdiler.

Haz›rlanan proje Eyübo¤lu E¤itim Kurumlar› Bilim fienli¤i'nde, ‹stanbulOkullar› Astronomi Kulüpleri II. Buluflmas›'nda ve XV. Ulusal AstronomiKongresi ile III. Ulusal Astronomi Ö¤renci Kongresinde sunulacak.

Projenin içeri¤ini flöyle özetleyebiliriz:

Lekelerinin Günefl Yüzeyindeki Konumlar›na ve GörünenAlanlar›na Ba¤l› Olarak Gerçek Yüzey Alanlar›n›n Hesaplanmas›

Günefl lekeleri, Güneflin manyetik alan etkisine ba¤l› olarak Günefl yüzeyiüzerinde oluflan sönük ve siyah bölgelerdir. Günefl kendi ekseni etraf›ndadöndü¤ü için bu lekeler zaman içinde bize göre yer de¤ifltirirler. Lekelerinbelirli ömürleri ve geliflimleri vard›r. Bu geliflim sürecinde gerçekbüyüklüklerinde de de¤iflimler meydana gelir. Ancak Günefli düzgünbir küre olarak kabul edersek, yüzeyi üzerinde hareket eden te¤et birdüzlem kenarlara do¤ru gittikçe gözlemciye göre küçülecektir. Buküçülme görsel bir küçülmedir ve gerçekte cismin boyutlar›nda birde¤iflim olmam›flt›r.

Projenin amac›; lekenin Günefl yüzeyi üzerindeki konumuna göre görselbüyüme ve küçülmesini hesaplamak ve bunu yorumlamak.

14

Bu hesaplama, Günefl üzerinde bulunan farkl› iki lekeyi gerçek boyutlar›nagöre k›yaslama imkan›n› ve ayn› lekenin farkl› zamanlardaki büyüklü¤ünegöre nas›l gelifltiklerini daha iyi inceleme imkan› verecek.

Lekelerin gerçek boyutlar› zamanla de¤iflir.Projede lekelerin boyutlar›ndaki görselde¤iflimi elde ederek, cismin gerçekevrimine ulaflmak istiyoruz. Yukar›dabahsedildi¤i gibi lekelerin bir de¤iflim sürecive buna ba¤l› ömürleri vard›r. Lekelerboyutlar›na ve yap›lar›na ba¤l› olarak belirlis›n›flara ayr›l›rlar. Bu s›n›flamalarda ve bunaba¤l› olarak yap›lan çal›flmalarda en önemliözellik lekenin boyutudur. Yani Güneflyüzeyi üzerinde kaplad›¤› aland›r. Bu alan;hem gerçek alan hem de görsel alan olarakele al›n›r.

fiekil 1. P noktas› Güneflin merkezi. B noktas› gözlemcinin bulundu¤uyer. IPBI'nin kesti¤i Leke, C noktas›nda gözlemci taraf›ndan inceleniyor.ITGI Elips Lekenin gözlemci taraf›ndan görünen yatay ekseni. IEFIGözlemcinin bak›fl do¤rultusuna bir aç› yapan leke. Bu leke, IPBI yoluüzerindeki leke ile ayn›d›r. Tek fark, bu leke farkl› bir zamandagözlemlenmektedir.

fiekil 2a ve 2b. Gerçek Günefl leke Çizimleri üzerinde yönteminuygulan›fl›.

Sonuç olarak; ‹stanbul Üniversitesi gözlem verilerini kullanarak, bir lekeninfarkl› iki zamana ait görüntüsünü analiz ettik. Bir lekenin zaman vekonumuna göre boyutlar›n›n de¤iflmesinin iki farkl› nedeni olabilir.Bunlardan biri lekenin gerçekten evrim geçirerek küçülmesi, bir di¤eriise lekenin Günefl küresi üzerindeki hareketi nedeniyle oluflan görsel birfarkl›laflmad›r. Biz bunun nedeni araflt›rarak yukar›daki say›sal de¤erlereulaflt›k. Bu de¤erler içinde bizi ilgilendirenler, farkl› iki zamanda vekonumda, lekenin sanal olarak gözlemcinin bak›fl do¤rultusuna getirildi¤itaktirde oluflacak görüntülerinin yatay ve düfley eksenlerinin uzunluklar›d›r.A lekesini gözlemcinin bak›fl do¤rultusuna tafl›d›¤›m›zda, elips lekenindüfley ekseni; m›1 = 52,02259113 birim (A lekesini boyutlar›n›de¤ifltirmeden gözlemcinin bak›fl do¤rultusuna tafl›d›¤›m›zda, lekenindüfley ekseninin gözlenen uzunlu¤u) yatay ekseni ise; k›1 = 53,7094651birim olarak hesapland›.

Müge GENÇMatematik Ö¤retmeni

Matematikte k›r›kl›, pütürlü, rasyonel say› boyutlar› olan geometrik flekil vecisimlere "fraktal" denir. "Fraktal" kelimesi ilk olarak 1975'te Polonya as›ll›matematikçi Benoit B. Mandelbrot taraf›ndan ortaya Latince "fractus"kelimesinden türetilmifltir.

2005-2006 ö¤retim y›l›nda Eyübo¤lu Koleji 11. s›n›f ö¤rencilerinden EceDemirci, Merve Ak›n, Ayflegül Bayar, Valya Hubefl taraf›ndan yap›lan fraktallarlailgili Matematik Projesi, 12-13 May›s tarihlerinde Kültür Üniversitesi'ndedüzenlenecek olan "Kaos ve Karmafl›k Sistemler Sempozyumu"nda posterbildiri olarak sunulacak. Bu projede, Mandelbrot Fraktal› kullan›larak yeni bir

Yaflam›m›z› Çevreleyen ‹lginçGeometrik fiekiller: Fraktallar

Rüya DO⁄ANMatematik Ö¤retmeni

fraktal oluflturulup, elde edilen fleklin bir fraktal oldu¤unun ispatlanmas›amaçlan›yor. Çal›flmada, öncellikle Mandelbrot fonksiyonu inceleniyor. Bufonksiyon, zn+1=zn2 + c fleklindedir. Fonksiyonda "z" karmafl›k say›lar›simgelendiriyor. "c" ise herhangi bir sabit say›. Bu fonksiyonda, " z0 = 0"bafllang›çtaki karmafl›k say› olmak üzere, fonksiyona yerlefltirilmifl, sonsuzötelemeler yap›lm›fl ve merkezden uzakl›k 2'den küçük al›narak, tüm ötelemesonuçlar›ndan elde edilen z say›lar›, karmafl›k düzlemde gösteriliyor. Böyleceafla¤›daki flekil elde ediliyor. (Mandelbrot, 1975).

15

Projede "UltraFractal4" program›ndan yararlan›l›yor. Bu programMicrosoft Windows uyumlu, fraktal üretmeye yarayan en sonprogramlardan biri. Program›n esas›nda bulunan kay›tl› formüllerde¤ifltirilebildi¤i gibi, farkl› formüller de gelifltirilebiliyor. Bu seviyede yenibir formül üretmek yerine, Mandelbrot Kümesinin formülündeki de¤erler,çeflitli denemeler yap›larak de¤ifltiriliyor. Denemeler, oluflan fleklin gerçekhayatta baflka bir nesne ile ba¤lant›s› kurulabilecek flekilde yap›l›yor.

Bu formül üzerinde yap›lan de¤ifliklersonucu çok de¤iflik flekiller olufltu. Sonuçolarak formülünün oluflturdu¤u flekilseçilerek merkezden uzakl›k |z| < 3 olarakal›nd›.

‹lk ötelemede bir çember elde edildi. Bu çemberin merkezi, orijine (0,0)'a yerlefltirildi (fiekil 3) ve z0 = 0 al›nd›. Ele al›nan "c" sabit say›s› c =a + bi fleklinde bir karmafl›k say›d›r. Bu durumda ilk öteleme sonucundaelde edilen hesaplamalar afla¤›daki gibidir: Bu hesaplama sadece örnekbir "c" say›s› içindir. Mandelbrot da çal›flmalar›nda c sabit say›s›n› bellibir de¤erin üzerinde al›nca, fonksiyondan elde edilen yeni karmafl›ksay›n›n ya birden büyüyüp, sonsuza kaçt›¤›n› ya da belli bir de¤erinalt›nda al›nca, elde etti¤i yeni karmafl›k say›lar›n merkeze uzakl›¤›n›n hep2'den küçük olanlar›n› karmafl›k düzleme yerlefltirerek, Mandelbrotfraktal›n› elde etmifltir.

Bu çal›flmada da bu sonuca ulafl›labilmek için farkl› "c" say›lar› ilehesaplamalar yap›ld›.

Örne¤in:c = -0.06 + 0.08 iz1= z09 + c = -0.06 + 0.08 i

"c" say›s› seçilirken, yap›lacak olan tüm ötelemelerde |z| < 3 flart› gözönünde bulunduruldu. UltraFractal4 program›nda, oluflturulan fraktal›nformülünü yazarken, bu kofluldan yola ç›k›ld›. Farkl› "c" say›lar› içinyap›lan tüm hesaplamalarda, fonksiyona konulan ve ötelemelerden eldeedilen say›lar›n |z| de¤erleri sadece 0.1 civar›nda oldu¤u takdirde, böylebir fraktala ulafl›ld›. "c" say›s›nda |z| de¤eri büyüdükçe, elde edilenkarmafl›k say›lar maalesef bu fraktal›n d›fl›nda kald›. Dolay›s› ile, |z| <3koflulunu sa¤layabilecek, farkl› "c" say›lar› ile yola ç›k›larak elde edilentüm "z" karmafl›k say›lar›, analitik düzleme yerlefltirilerek bu fraktaloluflturudu. Ka¤›t ve kalemle yap›ld›¤› takdirde y›llarca sürebilecekhesaplamalar, Ultrafraktal 4 program›yla 1 dakikadan k›sa bir süredetamamland›.

2. öteleme sonucunda 8 tane küçük çember daha elde edildi. Yaniyap›lacak olan tüm ötelemelerde kendine benzer 8 çember daha olufltu.Her bir öteleme sonucunda çember kendini tekrarlayarak sekizer sekizerço¤almaya bafllad›.

2. öteleme için, 1. ötelemeden elde edilen z1 say›s› fonksiyonayerlefltirilmifltir ve binom aç›l›m› yard›m› ile sonuca ulafl›ld›:z2= z19 + c = (a+bi)9 + (-0.06 + 0.08 i) =

(-0.06 + 0.08 i)z2 = -0.0599999995 + 0.08000000009 i

Yukar›daki ifllemde TI83 grafik çizen hesap makinesi kullan›ld›. Bu say›n›n3., 4. ve 5. öteleme sonuçlar›nda da hep ayn› z2 say›s› elde edildi. Bununsebebi, say›lar›n çok h›zl› bir biçimde küçülmesi ve hesap makinesindevirgülün ard›ndan 9. basamaktan sonraki say›lar›n okunamamas›d›r.

Ö¤renciler, 250 öteleme sonucunda afla¤›daki flekli elde ederek eldeettikleri fleklin bir fraktal oldu¤unu Matematiksel olarak ispatlad›lar.

Yap›lan literatür araflt›rmalar›sonucunda elde edilen fraktal›nfleklinin daha önce mimaride dekullan›ld›¤› bulundu. ‹talya'dabulunan "Del Montee" kalesininyap›s›, elde etti¤imiz fraktalla uyumiçinde. Ancak, kuflkusuz ki kaleninyap›m›nda sonsuz bir ötelemedensöz edilemez.

Del Monte Kalesi 29 Ocak 1240y›l›nda ‹talya'n›n Bari eyaletinde imparator Federico taraf›ndan, avc›l›kyapmak için Riccardo di Montefuscolo'ya yapt›r›lm›flt›r. Kale, Santa Mariakilisesinin yan›na infla edilmifltir. Kalenin etraf›nda 8 adet ayn› ölçülerdesekizgen oda bulunmaktad›r. Bu odalar ise, bizim oluflturdu¤umuzfraktala benzeyen k›sm›d›r.

KAYNAKÇA1. "Fractals and the Fractal Dimension." 2005<http://www.vanderbilt.edu/AnS/psychology/cogsci/chaos/workshop/Fractals.html >2. Tucek, Jim. "What are fractals?." 3 A¤ustos 2004.

< http://www.jracademy.com/~jtucek/math/dimen.html >3. Devaney, Robert L. "Fractal Dimension." 2 Nisan 1995.< http://math.bu.edu/DYSYS/chaos-game/node6.html >4. Weisstein, Eric W. "Fractal." From MathWorld--A Wolfram Web

Resource. 1999 <http://mathworld.wolfram.com/Fractal.html >5. Brown, Richard G. Advanced Mathematics. Boston: Mc. Dougall Littel

Houghton Mifflin, 19976. Murdock, J., Ellen Kamischke ve Eric Kamischke. Advanced Algebra

Through Data Exploration. Berkley: Key Curriculum Press, 19987. Larson, Ronald E., Timothy D. Kanold ve Lee Stiff . Algebra 2 An

Integrated Approach. Lexington: D.C. Heath and Company, 19958. Joyce, David E. "Complex Numbers." 1999

<http://www.clarku.edu/~djoyce/complex/ >

1.öteleme sonucundaelde edilen flekil

250.ötelemesonucunda

elde edilen flekil

16

IB s›n›flar›m›z, Fen Bilimlerinin temel disiplinleri olan Biyoloji, Fizik veKimya dersleri kapsam›nda, Grup 4 projesi olarak Haliç'i incelediler.Oldukça keyifli ve ö¤retici geçen bu çal›flma sonucunda, Haliç'inyüzebilmek için hala oldukça kirli oldu¤unu ancak mikroorganizmalariçin (at›klar nedeniyle) mükemmel bir yaflama ortam› oldu¤unuö¤rendiler.

Biyoloji yönünden inceleyebilmek için Haliç'ten su örnekleri alanö¤rencilerimiz, okul laboratuvarlar›nda haz›rlanan agarlar (tek hücrelicanl›lar için gereken tüm besinleri bulunduran jölemsi s›v›) üzerine,do¤al ortamdan sterilize edilmifl flifleler içinde toplanan Haliç suyundanbirkaç damla yerlefltirdiler.

Birkaç gün sonra agarlar tekrar incelendi¤inde gözlemlenen bakterikolonileri miktar›, herkesin nehir suyunun sa¤l›k aç›s›ndan uygun

olmad›¤› kan›s›nda hemfikir olmas›naneden olurken, nehir suyu kurutulupkalan kat› maddeler yak›ld›¤›ndahesaplamalar ve ölçümler sonucu eldeedilen organik madde miktar› daö¤rencilerin konuyu pekifltirmesineyard›mc› oldu.

Fizik yönünden inceleyebilmek içindeneylerinin bir k›sm›n› Haliç'te yapan IB ö¤rencileri, suyun elektrikgeçirgenli¤ini test etmek amac›yla ald›klar› su örneklerine elektrikverdiler. Deneyin sonucunda Haliç suyunun Marmara Denizi'ndendaha az da olsa yak›n derecede elektrik geçirgenli¤ine sahip oldu¤uanlafl›ld›. Elektrik geçirgenli¤i d›fl›nda suyun PH derecesinin ölçümüde yap›ld› ve deneyin sonucunda ortamdaki birçok at›k ve organikmaddeler nedeniyle suyun bazik oldu¤u ortaya ç›kt›. Ayr›ca; suyunözkütlesi, bulan›kl›¤› ve ›fl›¤›n k›r›lma indisleri de hesapland›. Yap›lanhesaplamalar sonucunda Haliç'te ak›nt›n›n olmad›¤› da tespit edildi.

Kimya yönünden incelenirken ise; Haliç suyunun pasland›rma etkisitest edildi. Test, benzer demir parçalar›n›n farkl› düzendeki sular (safsu, Marmara denizi örne¤i ve Haliç örne¤i) içinde bekletilmesiylegerçekleflti. Paslanma etkisi d›fl›nda, suyun tuzluluk oran› ölçüldü.Al›nan örnekler deniz suyu oldu¤undan yaln›zca su ve tuz içermedi¤iiçin birçok tuz deneyine tabi tutuldu ve sonucunda en çok tuz içerensuyun Haliç'e ait oldu¤u sonucuna var›ld›. Tuz miktar›ndaki buyo¤unlu¤un nedeni ise sudaki kirlili¤e ba¤lanarak Haliç suyunun temizolmad›¤›, bakteriler için çok uygun bir yuva oldu¤u ve bunun nedenininfizik deneylerinde de ortaya ç›kan ak›nt›n›n olmamas› sorunununolabilece¤i tart›fl›ld›. Deneylerin ard›ndan k›sa bir Haliç turuna ç›kanö¤rencilerimiz oldukça keyifli bir gün geçirerek okula geri döndüler.

Hakan ULUSEL, IB2 Fen

Grup 4 Haliç Gezisi

Hem araflt›rd›k hem e¤lendik

2 Ocak 2005 Pazartesi günü, IB Biyoloji dersi kapsam›ndaki "Ekoloji"ünitesinin alan gezisini yapmak üzere IB 2 Mat A ve IB 2 Fen A s›n›flar›olarak Çaml›ca Tepesi'ne gittik. Yaklafl›k iki saat süren gezimizde,Çaml›ca Tepesi'ndeki ekolojik denge hakk›nda özellikle bitkipopülasyonlar›na yönelik araflt›rmalar yapt›k. Üç gruba ayr›ld›¤›m›zbu çal›flmada, ilk grup "Quadrat Sampling" metodunu kullanarak 1m2 s›n›rland›r›lm›fl bir alandaki farkl› bitki türlerinin say›lar› ile ilgili veritoplad›. ‹kinci grup, bitkilerin türlerine ve say›lar›na dair verilerini"Transect Line" metoduyla 10 m. uzunlu¤undaki bir ipin etraf›ndakibitkileri sayarak elde etti. Di¤er bir grup ise, araflt›rma yap›lan alan›nharitas›n› çizerek harita üzerinde çal›fl›lan alanda quadrat'›n ve transectline'n›n yerlerini iflaretledi.

Alan gezisinden sonra laboratuvar›m›zda Çaml›ca Tepesi'nden ald›¤›m›ztoprak örne¤i üzerinde deneyler yaparak bu toprak örne¤inin özellikleriniinceledik. Öncelikle toprak örne¤ini etüvde ›s›tarak topra¤›n su miktar›n›,sonra toprakta kalan tortuyu yakarak organik madde miktar›n› ölçtük.Buldu¤umuz su ve organik madde miktarlar›n›n toprak örne¤ininyüzde kaç›n› oluflturdu¤unu hesaplad›k. Ayr›ca topra¤›n sulu çözeltisinihaz›rlayarak PH de¤erini hesaplad›k.

Naz BEYKAN-Onur CANDAR, IB2 Fen

ALAN GEZ‹LER‹

IB Ö¤rencilerimizin Alan Gezisi

Çaml›ca Tepesi’nden ‹stanbul

Quadrat sampling deneyimimiz

17

Aurora Borealis

Bahar BALBiyoloji ö¤retmeni

Tarihte ilk olarak kemik ili¤inden ameliyatla al›nan kök hücreler,lösemi tedavisinde kullan›ld›. Bu yöntem hala uygulan›yor ve cerrahikoflullar alt›nda ameliyathanede yap›l›yor. O nedenle baz› özel flartlarave yetiflmifl personele ihtiyaç vard›r.

Son olarak, 1980'li y›llar›n bafl›nda, yeni do¤an bebeklerin kordonkan›nda da kök hücrelerin bol miktarda bulundu¤u ve bu hücrelerintedavide kullan›labilece¤i fikri ortaya at›ld›. Elde edilen kordon kan›belirli koflullar alt›nda toplan›p dondurularak saklanabilir, daha sonragerek duyuldu¤unda çözülerek kullan›labilir.

‹lk olarak Dr. David Harris, 1992 y›l›nda o¤lunun kordon kan›n› kendilaboratuvar›nda dondurarak saklad›. Daha sonra bu uygulaman›nhalka aç›lmas› ile 1994 y›l›nda dünyadaki ilk Kordon Kan› Bankas›Amerika Birleflik Devletleri'nde kuruldu. Takip eden y›llar içinde dünyaüzerinde birçok kordon kan› bankas› kuruldu ve binlerce bebe¤inkordon kan› bu bankalarda koruma alt›na al›nd›. Bu yöntem kökhücre sa¤lama ve depolama aç›s›ndan en kolay ve ucuz yöntem.

Kaynaklar:Bilim Teknik Dergileri‹nternet - Biyoloji siteleri

Kök hücreler, insan vücudunda bulunan ve her türlü vücut hücresinedönüflebilen ana hücrelerdir. Nerede bir zedelenme veya onar›mihtiyac› varsa, oraya giderek gereken hücre tipine dönüflür ve hasar›onar›rlar. Kalp krizi geçiren bir kiflide kalbe, karaci¤er harabiyetiolanda karaci¤ere, kemik k›r›klar›nda k›r›k hatt›na giderek gereklitamirat› yaparlar. Hangi tip hücre ve dokuya ihtiyaç varsa onadönüflürler.

Kök hücreler, tüm vücut doku ve organlar›nda, kan dolafl›m›ndabulunur. Fakat özellikle üç yerde daha fazlad›r. Bebeklerin göbekkordonu, kemik ili¤i ve damarlar›m›zda dolaflan kan.

Lise müfredat›nda ifllenen Manyetizma, yüklü parçac›klar›n manyetikalanda hareketi, atom ve yap›s›, atmosfer ve atmosferi oluflturangazlar, günefl ve günefl patlamalar› gibi konular›n hepsinin bir aradagörülebilece¤i bir olay oldu¤u için derslerde ö¤rencilerin konularailgisini çekmek ve motive etmek için iyi bir örnek olacakt›r.

Kapsaml› bir proje olarak da ö¤rencilerin ald›klar› teorik bilgilerikullanmalar›n› ayn› zamanda günlük hayatla ba¤lant›lar kurarakkonular›n pekiflmesini sa¤layacakt›r. Neredeyse bir döneminaç›klamalar›n› kapsayan "Kuzey Ifl›klar›n›n" ö¤rencilerimiz için bir ›fl›kolmas› ümidiyle...

atmosferdekigazlar›n uyar›lmas›

yüklü parçac›klar›n manyetikalanda hareketi

Kök Hücre

Ahmet Faik ÖZTÜRKFizik Ö¤retmeni

"Aurora borealis", Kuzey Ifl›klar›, ›fl›¤›n kutup bölgelerinde atmosferdegözlenen muhteflem dans›! Bu görülmeye de¤er do¤a harikas› görselflölen yüzy›llard›r insanlar›n ilgisini çekmifl ve bu konuda farkl› inan›fllarile görüfller ortaya at›lm›flt›r. Olay›n kutuplarda gözlenmesi (kuvvetlibir manyetik alan), özellikle de yo¤un günefl patlamalar›yla (yo¤unparçac›k bombard›man›) ayn› zamanlarda meydana gelmesi olay›ilginç ve kapsaml› bir uygulama olarak Fizik derslerimize getirmifltir.

Temelde kuzey ›fl›klar›n›n oluflumukuvvetli günefl patlamalar› sonucudünyam›za kadar ulaflan yo¤unparçac›k bombard›man›yla bafllar.

Yüksek h›zlarla yeryüzüne ulaflanparçac›klar kutup bölgelerindekikuvvetli manyetik alan›n etkisiyleyo¤unlafl›p sahip olduklar› yüksekenerjiyle atmosferde bulunan gazlar›uyararak ›fl›ma yapmalar›n› sa¤lar.Farkl› renklerin oluflmas› hem gazlar›nfarkl› seviyelerde uyar›lmas›ndan hemde atmosferde farkl› gazlar›nbulunmas›ndan kaynaklan›r. Yo¤unparçac›k rüzgarlar› da bu görsel flölenihareketlendirir. ›fl›k dans›

günefl patlamalar›

BÖLÜM ‹Ç‹ PAYLAfiIMLAR

18

Sühendan CEV‹ZC‹Kimya Ö¤retmeni

Okulumuzda Uluslararas› Bakalorya Organizasyonu'nun-IBO ‹lkö¤retim‹kinci Kademe Program›-MYP, 12-16 yafl aras› ö¤rencilerin e¤itimleilgili gereksinimlerini karfl›lamak için tasarlanm›fl bir ö¤retim program›d›r.Program›n amac›, 21. yüzy›lda gençleri, yaflam›n de¤iflen gereklerinehaz›rlamak. Program ayr›ca ö¤rencilerin de¤iflen ve unsurlar› giderekdaha fazla birbiriyle ba¤lant›l› hale gelen bir dünyaya etkin ve sorumlubir flekilde kat›labilmeleri için gereksinim duyacaklar› bilgileri, tutumlar›ve becerileri kazand›rmay› da amaçl›yor.

MYP'nin ö¤renciye kazand›rd›klar›;• Yaflam boyu ö¤renmeyi sürdürme al›flkanl›¤› ve yetene¤i.• H›zla de¤iflen gerçeklere uyum sa¤layabilme yetene¤i.

Anlamay› ANLAMAK ‹Ç‹N ö¤retmek ve Ö¤rencileri daha derinö¤renmeye çekmek

“But now I UNDERSTAND that I should give my very special thanksto TINA BLYTHE and her associates; all the teachers and studentsof TFU PROJECT and HARVARD UNIVERSITY.”

Teaching For Understanding FrameworkFour Parts/Core elements of the Framework / Dört ana ögesi:

Generative Topics----GT /Yarat›c› konularUnderstanding Goals----UG / "Anlama" hedefleriPerformances of Understanding----Uperfs / "Anlama"n›n etkinlikleriOngoing Assessment-----OA/ Sürekli de¤erlendirme

GTsCentral to one or more disciplinesInteresting to students and teachersAccessible to studentsProvide opportunities for multiple connections

Evet, arkadafllar! ‹ngilizce'sini ana hatlar›yla flema haline getirdi¤imbu bilgileri Harward Üniversitesi'nden ald›¤›m›z (on-line course) birkurs boyunca edindim.

Ne mi anlad›m?

ANLAMAK NED‹R? Hadi diyelim ki anlad›n›z...ANLADI⁄INIZI NASIL GEL‹fiT‹R‹RS‹N‹Z?

fiimdilerde teorileriyle bize yön veren Harward'l› e¤itimcilerden HowardGardner, David Perkins, Vito Perrone iyi ki bu sorunun pefline düflmüflve TFU (Teaching For Understanding) projesini oluflturmufllar.

Hocalar›m›z, bize bir dönem boyunca bir müfredat haz›rlat›p dörtana yönde analiz yapt›rd›lar.• Yarat›c› konu,• Anlama hedefleri,• Anlaman›n etkinlikleri,• Sürekli de¤erlendirme.

‹çeri¤ini sunarken ve yapt›¤›m ödevlerde ortaya koyarken flunuanlad›m;1.Sürekli kendini de¤erlendir ve yenile ki anlad›¤›n canl› kals›n! (Bu

y›l yönetti¤im Genç Baflar› Kulübünde, derslerimde ve koordinasyontoplant›lar›m›zda bunu uygulad›m.)

2. Sürekli meslektafllar›nla paylafl. (Bölüm içi sunumlar›m›z vekoordinasyon toplant›lar›m›z da sürekli geri bildirimle bu uygulaman›ndo¤rulu¤unu sa¤lamlaflt›rd›k.)

Teaching for understanding?What do you thinkI have been doing all theseyears? Alan Kidder,5. and 6. grade Teacher,Okinawa Japan

By Füsun TOKSÖZ

Teaching For Understanding And Engaging Students in Deeper Learning

Füsun TOKSÖZBiyoloji Ö¤retmeni

• Problem çözme ve uygulama becerileri.• Bireysel ve baflkalar›yla birlikte hareket etme yetene¤i ve özgüven.• Küresel sorunlar konusunda bilinçlenme ve sorumlu bir flekilde

hareket etme iste¤i.• Ülke s›n›rlar›n› aflan etkili iletiflim yetene¤i.• Baflkalar›na karfl› sayg›, benzerlikleri ve farkl›l›klar› anlama.

Ergenlik ça¤›ndaki gençler çok genifl ve sersemletici bir dizi seçeneklekarfl› karfl›ya kal›yorlar. Bu program, ö¤rencilere mant›kl› muhakemeyetene¤i gelifltirmelerini sa¤layacak de¤erleri ve f›rsatlar› sunuyor.

Ö¤renmeyi ö¤renmek ve bilgiyi elefltirel bir yaklafl›mla de¤erlendirmeyiö¤renmek, derslerin içeri¤i kadar önemli. MYP hem uluslararas›platformda, hem de uyguland›¤› okullardaki gelifliminin temelindeyatan üç kavram do¤rultusunda yönlendiriliyor.

Bu program;

Bütüncül Ö¤renimÇeflitli durumlara ve sorunlara küresel bir bak›fl aç›s›yla yaklafl›lmas›n›

Proje Destekli E¤itim

19

Üç y›ld›r yapt›¤›m›z ve bizim önemli buldu¤umuz yeni bir giriflimdensöz etmek istiyorum size. Eyübo¤lu E¤itim Kurumlar› Kolej ve FenLisesi olarak iki ayr› statüde çal›fl›yor. Proje çal›flmas› yapanö¤rencilerimizin bir k›sm›n› Kolej'den bir k›sm›n› da Fen Lisesi'ndenald›k. Bu ortakl›k karfl›l›kl› paylafl›mlar aç›s›ndan ö¤rencilerimizaç›s›ndan çok faydal› oldu. Ayr›ca 2004-2005 ö¤retim y›l›nda buçal›flmay› daha da ileriye götürerek aram›za yeni bir ortak ald›k.Yeni okul partnerimiz bizden kilometrelerce uzakta.

Fakat her hafta çeflitli zorluklar› aflarak bir araya gelip bilimselplatformda ö¤rencilerimizi e¤itiyoruz. Ve ben çok eminim ki bupaylafl›m her üç ö¤renci grubu için de çok verimli olacak. Bizleriçin ise hep vurgulad›¤›m›z gibi bilimsel projeleri, okul reklam›olarak kullanmak yerine hangi okuldan ve kurumdan olursa olsunsonuçta ö¤renci baflar›s› olarak görmek istememiz ve bunusavunmam›z. Umar›m ilk kez yapt›¤›m›z bu uygulama di¤er bilimdostlar›na da ›fl›k tutar.

2. Proje Konusu Seçmek: Konu, güncel olmas›n›n yan› s›ra, etikkurallara, ö¤renci seviyesine ve alanlar aras› geçifle uygun olmal›d›r

3. Bilgi Toplamak: ‹nternetten ve kütüphanelerden yararlan›lmal›ve üniversitelerle ba¤lant› kurulmal›d›r.

4. Bilimsel Yöntem

5. Deney Aflamas›

6. Sonuçlar›n Belirtilmesi• Grafikler• Tablolar• Modeller• Kullan›lan görsel malzemeler

7. Poster haz›rlanmas›

8. Proje kitap盤›n›n yaz›l›p düzenlenmesi

9. Sunufl: Ö¤rencinin kendisi ile yar›fl›p kendi seviyesinin üstüneç›kmas›n› vurgulayan hedefler koyduk ve Bloom's taxonomi debelirtildi¤i gibi B‹LG‹-KAVRAMA-UYGULAMA-ANAL‹Z-SENTEZyap›ld›ktan sonra de¤erlendirme aflamas›na gelindi.

Çok u¤rafl›ld›,emek harcand› ve bulgular›n› di¤er insanlarla paylaflmazaman›. Onlar› defalarca dinlememiz gerekiyor, Tabii çeflitli branflö¤retmen gruplar›, laborantlar, velileri ve hatta kimi bulurlarsa...Böylece kendilerine güvenleri art›yor, maksimum noktaya ulafl›yor.

Ö¤rencilerime son olarak hep ayn› cümleyi söylüyorum "Unutmay›nkonuyu en iyi siz biliyorsunuz!"

Ve son olarak eklemek istedi¤im, bu bir ekip iflidir. Ö¤renci, ö¤retmen,veli, okul idaresi olarak tam bir tak›m olmal›s›n›z. Zaman zamanzincirde aksamalar olsa bile bir önceki halkay› bir sonrakine ekleyiparadakini ç›kartarak yolunuza devam ederseniz, mutlakaumdu¤unuzdan daha iyi bir sonuca ulafl›yorsunuz.

Kazand›rd›¤›m›z becerilerin ö¤rencilere yükledi¤i sorumluluklar, hems›n›f içinde hem de elektronik ortamda kat›l›mc›, araflt›rmac›, bilgiyeulaflan ve bilgiyi kullanan bireyler olmakt›r.

Yolu bilimle ayd›nlanan tüm ö¤rencilerime baflar›lar diliyorum.

sa¤layarak dersler aras›ndaki ba¤lant›lar› vurgular. Ö¤renciler, çeflitliö¤renim alanlar›n›n birbiriyle ba¤lant›l› oldu¤unu ve birbirinitamamlad›¤›n› görmelidir. (disiplinler aras› transfer)

Kültürleraras› Bilinç ve EtkileflimÖ¤rencilerin kendilerine ve di¤er insanlara ait sosyal ve ulusal kültürleriö¤renirken tutumlar›n›, bilgilerini ve becerilerini gelifltirmelerini amaçlar.

‹letiflim‹letiflim sorgulamay› ve anlamay› destekledi¤i ve ö¤rencilerin kendileriniifade etmelerine olanak verdi¤i için ö¤renmenin temelini oluflturur.MYP'de konular bir çok ana bilimi içerisine alacak flekilde disiplinlerüstü düzenlenmelidir. Çeflitli bilgi ve düflünce sistemlerini entegreeden bir yap›da olmal›d›r.

6. - 10. S›n›flar aras›nda uygulanan program›n ana dallar›:• Homo Faber-Yarat›c› ‹nsan• Sa¤l›k ve Sosyal E¤itim• Toplum ve Hizmet• Ö¤renmeye Yaklafl›m

ÇevreIB MYP Program› kapsam›nda Çevre Koordinatörlü¤ünü yap›yorum.Alan›m›n tan›mlay›c› özellikleri:• Nerede yafl›yoruz?• Hangi kaynaklara sahibiz veya hangi kaynaklara gereksinimimiz var?• Benim sorumluluklar›m nelerdir?

Ö¤renciler karmafl›k ve tart›flmal› küresel sorunlarla s›k s›k karfl›lafl›yorlar.Bu etkileflim alan› yerel ve küresel çevrenin önemi, giderek artançevresel tehlikeler ba¤lam›nda sürdürülebilir kalk›nma kavramlar› vebununla ilgili politik ve sosyo ekonomik sorunlar üzerine yo¤unlafl›r.Ö¤rencilerimiz bu program›n gereklerini yerine getirirken pek çokkazan›mlara sahip olurlar.

Bilimsel proje nedir?Ö¤rencilerimiz için bilimsel proje; bilimsel yöntem kullanarak birdeneyin, araflt›rman›n, koleksiyonun ya da bir buluflun sunufludur.Bir ö¤rencinin ilgilendi¤i bir konu hakk›nda araflt›rma yapmas›n›,araflt›rma sonuçlar›n› bir raporla düzenlemesini ve en sonunda tümbulgular›n s›n›fta ya da bir yar›flmada sunulmas›n› içerir. Gerçektetüm bilim adamlar› bilimsel yöntemleri kullanarak araflt›rma yaparlar.Araflt›rmalar› sonucunda makaleler yazarak bilimsel dergilere gönderirya da sempozyumlarda sunarlar. Böylelikle yeni bilimsel bilgilerinyay›lmas›n› sa¤larlar. Bilimsel proje haz›rlayarak e¤lenebilir ve u¤raflt›¤›n›zkonuda bilginizi art›rabilirsiniz. Ben konunun dan›flman› iken her senebafl›nda "sadece genel olarak fikir sahibi oldu¤um" bir konu hakk›ndaçal›flmaya cesurca bafllay›p ö¤rencilerimle birlikte fark›nda olmadano konuda pek çok fleyi ö¤rendi¤imi fark ettim. Bilgi da¤arc›¤›m›ngeliflip normal akademik düzeyin üzerine ç›kt›¤›n› mutluluklagörüyorum.

Çal›flmam›z›n sonunda genellikle cevaba ulafl›yoruz. Fakat bu cevab›m›zyeni sorulara yol açabiliyor ve hatta bulgular›m›z baflka alanlarla veyakonularla iliflkili olabiliyor. Buna da ayr›ca mutlu oluyoruz çünkü benve ekibim yani ö¤rencilerim bunun bize yeni ufuklar açabilece¤inidüflünüyoruz. Sunumumun bu bölümünde sizlerle bilimsel bir projehaz›rlarken hangi ad›mlar› att›¤›m›z›, buralarda karfl›laflt›¤›m›z zorluklar›ve pozitif yönleri paylaflmak istiyorum.

Bilimsel Proje Nas›l Haz›rlan›r?Merak, ilgi, duyarl›l›k...Yapt›¤›m›z çal›flman›n bilimsel olmas› için takip etmemiz gereken biryol olmal›d›r:

1. Proje grubunun saptanmas›: Ö¤retim y›l› bafl›nda projesorumlulu¤unu alabilecek ö¤rencilerimizi, çeflitli branfl ö¤retmeniarkadafllar›m›zla fikir al›flverifli yaparak saptar›z. Buradaki kriter,ö¤rencinin çok zeki olmas›, akademik olarak çok baflar›l› olmas›,imkanlar›n›n elveriflli olmas›, sunum yetene¤inin mükemmel olmas›de¤ildir. Alanlar aras› transfer yapabilen ve daha da önemlisiyeterince sorumluluk sahibi olan ö¤renci bir proje için idealdir.Do¤al olarak tüm ö¤rencilerimizin böyle olmas›n› bekleyemeyiz. Baflar›l›lar›n yan›nda baflarmak için bizi bekleyenlerin de oldu¤unuunutmamal›y›z.

20

Dergicili¤in tarihi, bas›n tarihi içerisinde ayr› bir yere sahiptir. Dergiler,gazetelerin ortaya ç›k›fl›ndan sonra geliflen ayr› bir iletiflim alan›d›r.

Dünyada dergilerin ortaya ç›k›fl› XVII. yüzy›la rastlar. Dergilerin ortayaç›k›fl› bir dizi sosyal, kültürel ve bilimsel geliflmenin sonucudur.Avrupa'da 17. yüzy›ldan itibaren kurulmaya bafllayan ve 18. yüzy›ldaparlak dönemini yaflayan bilimsel topluluklar, bir yandan biliminilerlemesi ve yayg›nlaflmas›n› sa¤lamaya di¤er yandan da bilim adamlar›aras›ndaki iletiflimi sa¤lamak için süreli yay›nlar› kullanmaya bafllad›lar.Bu amaçla gelifltirilen ilk süreli yay›nlar, hem bilim adamlar› aras›ndakiiletiflimi sa¤lad› hem de bilimsel tart›flmalara sayfalar›n› açt›.

Dergicili¤in ortaya ç›k›fl›n› sosyal bilimler tetikledi;Bas›n›n önemli bir bölümünü oluflturan dergicili¤in ortaya ç›k›fl› vegeliflmesi, sosyal bilimlerin do¤ufluyla yak›ndan ilgilidir. Sosyal bilimlerinortaya ç›k›fl› ve bilginin topluma arz›, bilgiyi aktaracak araçlar›ndo¤uflunu haz›rlad›. Bu araçlar içerisinde en etkili ve kal›c› olanlar›,uzun süre saklanabilen, çok say›da bireye ulaflma imkân› olan yaz›l›kaynaklard›r. Ayr›ca güncel bilginin kamuya arz› ihtiyac› da periyodikolarak bu ifllevi görecek araçlar›n aray›fl›n› bafllatt›. ‹flte dergicilik böylebir gereksinimin do¤al sonucu olarak ortaya ç›kt›. Dergilerinyay›nlanmas›yla, daha önce bir ölçüde bilgi aktar›m ifllevi görmekteolan gazetelerden, içerik olarak farkl› bir iletiflim arac› ortaya ç›km›floldu.

‹lk dergi bilimsel amaçl›yd›;Bu anlamda dergicili¤in tarihi, bilim cemiyetlerinin tarihiyle iç içedir.Çünkü bat›da ilk yay›nlanan dergiler, bilimsel amaçl› dergilerdir. ‹lkdergi, 1665 y›l›nda "Jornal de Scavant" ad›yla Fransa'da yay›mland›.Bu dergiyi 1682 y›l›nda Leipzig'de Latince olarak yay›mlanan "ActaEruditorum" takip etti. ‹lk say›s› 1 Ocak 1682 tarihinde yay›nlananActa Eruditorum'da Matematik ve Fen dallar›nda çeflitli makalelereyer verildi. 1688 y›l›nda "Monatsunterredungen des Thomasius"dergisi, Almanca olarak yay›nland›. ‹lk yay›nlanan dergiler ö¤retici(didaktik) karakterde olup, de¤iflik flehirlerdeki bilim adamlar› aras›ndailiflki kurmay› amaçlad›lar. Daha sonraki tarihlerde politik, tarihî veilmî dergiler yay›nlanmaya devam etti.

Türkiye'de dergicilik Tanzimat Dönemi'nde bafllad›;Türk dergicilik tarihindeki ilk giriflimlerin yafland›¤› dönem, TanzimatDönemi'dir. 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndan itibaren günlük gazetelerlebirlikte haftal›k, 15 günlük ve ayl›k dergilerin yay›mlanmaya bafllad›¤›bu dönem, Türk dergicili¤i aç›s›ndan oldukça önemli. ‹lk Türk dergilerit›pk› Avrupa'da oldu¤u gibi ilmî cemiyetlerin yay›n organ› olarakortaya ç›kt›. Bu anlamda Türk dergicili¤i bilim dergicili¤i olarakgeliflmeye bafllad› Bugüne kadar yap›lan araflt›rmalar Osmanl›‹mparatorlu¤u'nda ilk derginin 1862 y›l›nda ç›kar›lan Mecmua-i Fünunadl› dergi oldu¤unu gösteriyor. Dergi, sahibi olan Münif Pafla'n›n,Cemiyet-i ‹lmiye-i Osmaniye ad›yla kurdu¤u bir derne¤in yay›n organ›olarak ortaya ç›kt›. Fizik, kimya, felsefe, ruh bilim, sosyoloji, tarih veco¤rafya gibi ilmî konulara iliflkin makalelerin yer verildi¤i dergi, ikiy›l boyunca 50 say› kadar ç›kt›ktan sonra, ‹stanbul'u kas›p kavuranbüyük kolera salg›n› yüzünden yay›n›n› durdurmak zorunda kald›.Münif Pafla, dergiyi 1866 y›l›nda yeniden yay›mlamaya bafllad› fakatuzun süre devam ettiremedi. 1869'da ise hem cemiyet hem de dergikapand›. Dergi üçüncü defa yay›mlanmaya bafllanm›flsa da bir süresonra dergiye ilgi azald› ve kendili¤inden kapand›. Bu tarihten itibarende¤iflik alanlara iliflkin dergiler yay›mlanmaya bafllad›. Her biri farkl›

Türkiye'de Bilim Dergicili¤inin Geliflimi

alanlara yönelik olarak yay›mlanmaya bafllayan dergiler, çocuk dergileri,mizah dergileri, kad›n dergileri, ilmî dergiler, edebiyat dergileri, vemeslekî dergiler olmak üzere oldukça genifl yelpaze oluflturdular.Cemiyet-i ‹lmiye-i Osmaniye'nin yenilikçi ekibi taraf›ndan yay›nlananMecmua-i Fünun'la rekabet etmek amac›yla, Bab-› Ali katiplerindenoluflan bir gurup, Cemiyet-i Küttap ad›yla örgütlendiler. Bu cemiyettaraf›ndan Mecmua-i Fünun'a karfl› Mecmua-i ‹britname ad›yla birdergi ç›kard›lar.

Türkiye'nin ilk resimli dergisi MiratTürk dergicili¤inin ilk örneklerinden birisi de Mecmua-i Fünun'unyay›nland›¤› y›l ç›kar›lan ve ilk resimli Türk dergisi unvan›na sahipMirat adl› dergidir. Mustafa Refik taraf›ndan ancak üç nüshaneflredilebilen dergi, k›sa ömürlü dergiler aras›nda yerini alm›flt›r.Hadika, Mecmua-i Fünun' dan sonra ç›kan ilmî ve teknik süreliyay›nlardand›r.

Dergide endüstri konular›na iliflkin ilmî yaz›lara yer verildi. Hükümettaraf›ndan, be¤enilmeyen bir yaz›s› nedeniyle k›sa süre kapat›landergi, daha sonra tekrar yay›nlanmaya bafllar ve daha sonra gazetehüviyetine bürünür.

Bilim cumhuriyetin gelece¤ini belirleyen bir k›lavuz;1923-1928 döneminde Mustafa Kemal ve ülke yönetimi, bilimi,Cumhuriyet'in yönünü ve gelece¤ini belirlemede temel k›lavuz olarakald›lar. Bilim, sadece bilim yapmak için de¤il, tüm sosyal yaflam içingerekli görüldü. Bu dönemde bilimin geliflimi için, önündeki bütünengeller kald›r›lmaya çal›fl›ld› ve çeflitli vesilelerle bilimin önemivurguland›. Ülkemizin, tarihinin baflka hiçbir döneminde, 1923-28dönemindeki kadar bir bilim toplumu olmaya yönelmedi¤inisöyleyebiliriz. Bu y›llarda yay›nlanm›fl olan bilim dergileri de hem buyönelifli güçlendirmifl, hem de o dönemdeki bilim atmosferiniyans›tm›flt›r.

Günümüzde Türkiye'de Bilim Dergicili¤i;Günümüzde ise yay›n hayat›na devam eden bilim dergileri: Bilim veTeknik, Popüler Bilim, Focus, Bilim ve Ütopya, Bilim ve Gelecek'tir.

Bilim ve Teknik Dergisi TÜB‹TAK taraf›ndan haz›rlan›yor. ‹lk say›s›1967 y›l›nda piyasaya ç›kan dergi ayl›k süreli dergi statüsünde.TÜB‹TAK, bilimin popülerlefltirilmesi ifllevini yerine getirmek amac›yla,Bilim ve Teknik Dergisi ile Bilim ve Çocuk adl› iki tane ayl›k popülerbilim dergisi ç›kar›yor.

Popüler Bilim Dergisi ise Hulki Cevizo¤lu yönetiminde 13 y›ld›ryay›mlan›yor.

Bilim ve Ütopya Dergisi, ayl›k yayg›n bilim kültür ve politika dergisistatüsünde. Alan›nda uzman akademisyenlerin makaleleri, yaz›lar›bulunuyor.

Bilim ve Gelecek Dergisi ise bugün 24. say›s› ile okuyucular› ilebulufluyor. Akademisyenlerin yazd›klar› makaleler ile popüler bilimdergicili¤ine projeksiyon tutuyor.

Yay›n hayat›na 1966 y›l›nda bafllayan ve 38 y›ld›r düzenli olarakyay›mlanan "Tabiat ve ‹nsan" dergisi ülkemizde do¤an›n korunmas›nayönelik yürütülen çal›flmalar›n ulusal ve uluslararas› alanda tan›t›lmas›ndaönemli bir role sahip. Dergi, üç ayda bir olmak üzere (Mart-Haziran-Eylül-Aral›k) y›lda dört kez yay›nlan›yor.

Yabanc› kaynakl› olup Türkiye'de de yay›mlanan dergiler ise Focus,National Geographic, Geocities. Bu dergiler yurt d›fl›ndaki formatauygun olarak yay›mlan›yor.

Emel YAfiAYACAKBiyoloji Ö¤retmeni

Emine ÇÖLLÜKimya ö¤retmeni

21

anlamda yaflam›n s›rlar›n›n çözümü demektir. Yaflam için gereklibilgilerin içeri¤i ve bunlar›n nas›l kullan›ld›¤›n›n anlafl›lmas› büyük birgüç potansiyeli tafl›r.

Kimileri bu projeyi hastal›klar›n çözümü için büyük bir mucize gibigörürken, kal›tsal yap›m›z›n çözümlenmesini kendi ölüm ferman›m›z›okumak olarak de¤erlendirenler de vard›r. Kal›tsal bir hastal›¤›n geninitafl›d›¤› belirlenen bir kiflinin bunu önceden bilmesinin, kiflinin yaflam›n›,yak›n çevresiyle iliflkilerini nas›l etkileyece¤i ise bir merak konusudur.

1972 y›l›nda ilk genin tespit edilip klonlanmas› ile ortal›¤› bir andagen modas› sard› ve hemen her fleyin nedeni genler ile aç›klanmayaçal›fl›ld›. Baz› araflt›rmac›lar her durum için ayr› bir gen bulundu¤unuileri sürdüler. Kimileri zeka genini buldu¤u aç›klarken, kimileri eflcinsellikgenini tespit ettiklerini belirttiler. Bir baflka grup sald›rganl›k ve suçiflleme genini bulduklar›n› aç›klarken, kimi de ›spanak sevmemegenini bulduklar›n› aç›klad›lar. ABD Ulusal Kanser Enstütüsü'ndenDean H. Hamer "Tanr› geni" ad›n› verdi¤i "inanç geni"ni buldu¤uaç›klamalar› ile Amerikan dergisi Time'a kapak oldu.

Yeni Zelandal› Chris Morris adl› biraraflt›rmac› da BBQ yani mangalya da ›zgara sevme genini buldu¤uhaberleri ile gazetelerde yer ald›.Bu genlerin ço¤u baflkaaraflt›rmac›lar taraf›ndan daaraflt›r›lmalar›na ra¤men aradany›llar geçmesine ra¤men yerleri birtürlü gösterilemedi.

Okumak isteyebilece¤iniz baz› makaleler!

Yazar ad› Makale ad› Dergi ad› Say› Tarih Sayfa

Bekir Karao¤lu Sarmal sarmal Bilim ve Ütopya 135 Eylül 2005 s.32-39

Bener Ergüngör Johannes Kepler'in "Rüya"s› Bilim ve Gelecek 19 Eylül 2005

Metin Sar›bafl Canl›lar›n adland›r›lmas› nas›l yap›l›r Bilim ve Gelecek 17 Temmuz 2005 s.48-51

Raflit Gürdilek Hiroflimaya Do¤ru 1 Bilim ve Teknik 452 Temmuz 2005 s.52-59

Vural Alt›n Not Defteri Dünyay› Ölçmek TÜB‹TAK Bilim ve Teknik Dergisi 451 Haziran 2005 s.9-2

Cemal Tuno¤lu Türkiye'de ‹lk Deniz Bilim ve Gelecek 14 Nisan 2005 s.43-44Dinozor Fosilinin Keflfi

Baki Akkufl 2005 neden fizik y›l› Bilim ve Ütopya 130 Nisan 2005 s.19

• Bilim ve Ütopya• National Geographic (Türkiye)• National Geographic Kids• Popüler Bilim• Tabiat ve ‹nsan

Kütüphanemizin abone oldu¤u yabanc› süreli yay›nlar:• National Geographic• National Wildlife• New Scientist• Popular Mechanics• Scientific American• Sky&Telescope

Kaynaklar:www.meb.gov.trBahsedilen dergilerin web sayfalar›Eyübo¤lu E¤itim Kurumlar› Kütüphanesi

Asl› TAfiBiyoloji Ö¤retmeni

James Watson ve Francis Crick DNA'n›n çift sarmal yap›s›n› ortayaç›kard›klar›nda yaflam›n s›rr›n› keflfettiklerini ileri sürdüler. DNAmolekülleri Watson ve Crick taraf›ndan ilk bulundu¤u 1953 y›l›ndanberi, dünyadaki bir çok genetik laboratuvar›n›n araflt›rma konusuoldu. Nihayet 26 Haziran 2000 tarihinde tüm bu çal›flmalar›n sonuçlar›Bill Clinton ve Tony Blair taraf›ndan ayn› anda dünyaya ilan edildi.Bu bildiride özetle, insan genomunun %97'sinin ö¤renildi¤i, bununüç milyar harften ibaret oldu¤u ve bu harflerin DNA'daki s›ralamas›n›nda tespit edildi¤i ifade edildi.

‹nsan genom projesi resmi olarak 1 Ekim 1990 y›l›nda ‹sviçre'ninMontreux kentinde Hugo (Human Genom Project) Araflt›rmaMerkezi'nde bafllat›ld›. Bu proje bugüne dek gerçeklefltirilen en pahal›,en kapsaml› çal›flmalardan biri.

Bu projenin amac›, varsay›lan insan genlerinin hepsinin yerlerininbulunup, yol açt›¤› rahats›zl›klar› kesin olarak belirlemek. Asl›nda buproje ‹nsan Gen Haritas› Projesi'dir ve insan DNA's›nda yaklafl›k 35.000genin kodunu oluflturan 3,2 milyar çift kimyasal temel tafllar›n›haritaland›rma amaçl› uluslararas› bir çal›flmad›r.

Bu projeyi tam olarak anlayabilmek için önce genomu daha iyitan›mak gerekir. Genom; bir hücre ya da canl›n›n sahip oldu¤ugenetik bilgilere verilen add›r. Genom o canl›n›n fleklini, fonksiyonlar›n›bir anlamda "kaderini" belirler. Genomun çözümü bu sebeple bir

Genlerin Hayat›m›zdaki Rolü ve ‹nsan Genom Projesi

Amerikal› genetikçiDr Dean Hamer, “Tanr›'ya inanç

geni” belirledi¤ini iddiaederek bilim dünyas›nda

hararetli bir tart›flma yaratt›.

Günümüzde bilim dergicili¤i;Piyasada varolan bilim temelli dergilerin hepsinin ortak özelli¤i "popülerbilim dergicili¤i" yap›yor olmalar›. Yani bilim dergicili¤inin do¤uflundanve varolufl amac›ndan sapan bir çizgide yoluna devam ediyor. Eskidenyeni bulufllar›n, yeni teorilerin anlat›ld›¤› bilim dergileri günümüzdegerek tiraj kayg›lar› gerekse daha çok kitleye ulaflmak ad›na bilimkonusunda popüler olan, toplumun genelinin ilgisini çeken konularda,derinli¤e inmeden ve basit anlat›mlarla (ki bu bazen konunun özündenve bütünlü¤ünden uzaklaflmalar›na neden oluyor) konu hakk›ndayaz›lara yer veriliyor. Bu da bilimin magazinsellefltirildi¤i izlenimiuyand›r›yor. Türkiye'de bilim dergicili¤i en çok bu konuda elefltiriliyor.

Eyübo¤lu E¤itim Kurumlar›'nda DergicilikKütüphanemizin abone oldu¤u Türkçe süreli yay›nlar:• Atlas• Bilim Çocuk

22

Hücre ve genler üzerinde yap›lan araflt›rmalar, genlerin, kromozomlarüzerindeki bir kolyenin boncuklar› gibi dizildi¤ini göstermifltir. Genbelli bir uzunluktaki bir DNA'n›n parças›d›r. Yap›s›nda yaklafl›k olarak1500 nükleotid bulunur. Hücre ço¤almas› s›ras›nda DNA'n›n birkopyas› yap›l›rken, fermuar›n aç›lmas› gibi DNA aç›l›r ve iki ayr› zincirtekli zincir haline gelir. Okuma s›ras›nda A baz› daima T ile, Gbaz› da daima C ile eflleflerek birbirinin ayn› iki zincir üretilir.

Ancak protein sentezi s›ras›nda RNA üretilirken, DNA'daki harf dizilimibafltan sona okunmaz. Okuma atlanarak yap›l›r. Bir k›s›m dizilimokunup kopyas› ç›kar›ld›ktan sonra birden uzun bir bölüm okunmadanatlanarak çok daha ilerdeki baflka bir bölüme geçilir ve oradan devamedilir ve bu böylece devam eder. DNA'dan RNA yap›l›rken okunanbölümlerine exon, okunmadan atlanan bölümlerine intron denir.Genler böyle intron ve exonlardan oluflur. 1977'de exon ve intronlar›nbulunmas›ndan k›sa bir süre sonra, baz› genlerin farkl› durumlarda,farkl› biçimde okundu¤u tesbit edildi. Özellikle de farkl› çevreselkoflullarda yanl›zca intronlar de¤il, exonlar›n da bir k›sm› okunmadanatlan›yordu. Yani RNA ve oradan da protein yap›laca¤› zaman genokunurken, baz› durumlarda bir genin bütün exonlar›n›n kopyas›ç›kar›lm›yor, bazen bir exonun bir k›sm› okunup bir baflka exonaatlan›yor ya da birkaç exon s›rayla okunduktan sonra birden atlamabafllayarak bir baflka exona ya da exonlar›n bölümlerine geçiliyordu.

Alternatif Sݍrama

Böylece ortaya gendeki as›l s›ralamadan tamamen farkl›, daha k›sa,daha küçük, daha baflka s›ralamalar ç›k›yor ve sonuçta bu farkl›s›ralamalarla bambaflka fonksiyonlara yol açan bambaflka proteinleryapacak farkl› RNA'lar oluflturuluyordu. Gen ayn›yd› ama o geninçok say›da farkl› varyasyonlar› olmufl oluyordu. Buna alternatif s›çramadenildi (alternative splicing). En son yap›lan aç›klamalara göre insangenlerinin en az %70'i alternatif atlamalar yap›yor. Yine yap›lanaraflt›rmalar bazen tek bir genin de¤iflik durumlarda 40.000 ayr› gengibi davranabildi¤ini gösteriyor. (NRXN1, NRXN2, NRXN3... genlerigibi)oluflturmaktad›r.

‹nsan Genom Projesinin amaçlar›ndan baz›lar› flu flekilde özetlenebilir:• ‹nsan genomunda bulunan genleri belirlenmesi,• DNA'y› oluflturan 3,2 milyar baz çiftinin dizisini belirlenmesi,• Elde edilen bilgiyi data banklarda saklanmas›,• Data analizleri metot ve araçlar›n› gelifltirilmesi,• Genler ve fonksiyonlar› aras›ndaki ba¤lant›lar›n bulmak,• Genlerin kromozomlarda nas›l bir bütün halinde çal›flt›klar›n›n tespit

edilmesi,• Genetik hastal›klar›n temeli ve sebeplerinin tespit edilmesi (hemofili,

multiple skleroz, kistik fibrozis, Huntington hastal›¤›, Crohn hastal›¤›,tip I diabet, skleroderma, lupus, pernisiyöz anemi hastal›¤› gibibirçok hastal›¤›n tan› ve tedavisi ve ilaçlar›n gelifltirilmesi mümkünolacak.)

‹nsan sa¤l›¤› d›fl›nda, elde edilecek bilgiler, biyoarkeoloji, antropoloji,insan göçleri ve evrim süreci ile ilgili verilere ulaflmada, bunlar›de¤erlendirme kullan›lacak. Ayr›ca tar›m ve hayvanc›l›kta veriminartt›r›lmas›, çeflitli hastal›klara, olumsuz çevre koflullar›na dirençlitürlerin gelifltirilmesi mümkün olabilecek. ‹nsan Genom Projesi'nin(HUGO) sa¤lad›¤› olanaklarla mikroorganizmalar› daha iyi tan›yaca¤›m›ziçin hem insanda hastal›k yapan özelliklerinin saptanmas› kolaylaflacak,hem de bu bilgiler endüstride enerji üretiminde, zehirli at›klar›nazalt›lmas›nda, yenilenebilir kaynaklar›n gelifltirilmesinde kullan›labilecek.

Bilim adamlar›, biyoteknolojide 盤›r açan ve insan›n genetik flifresidiye bilinen DNA'n›n keflfinin 50. y›l›nda, genetik haritan›n yüzde99,9'unu deflifre etmeyi baflard›lar (14 Nisan 2003). Ancak genomunifllevselli¤i yani hangi dizilerin hangi proteini kodlad›klar›, bunlar›nyerleri ve çal›flma yollar›, birliktelikleri, kullan›labilirlikleri, proteinetkileflimleri ö¤renilmedikten sonra bu bilgi ham' haliyle fazla bir fleyifade etmiyor.

KAYNAKLARDo¤an, Abdullah. Genler Nereye Kofluyor? ‹stanbul: Bab›ali KültürYay›nc›l›¤›, 2002Atefl, Dr. Kenan. "Genlerimizin Kölesi miyiz?" Bilim ve GelecekDergisi. Say›:14 Nisan 2005. s: 6-18http://yunus.hacettepe.edu.tr/~dugel/genom.htmhttp://www.metu.edu.tr/home/wwwgenom/on_bilgi.htmhttp://www.medicine.ankara.edu.tr/internal_medical/forensic_medicine/dnageneom.html

Yaklafl›k 100 trilyon civar›nda hücresi olan insanda hemen hemenher hücrenin içinde bir çekirdek ve çekirde¤in içinde DNA ad› verilen,aç›ld›¤›nda boyu yaklafl›k 2 metreyi bulan dev bir molekül bulunur.DNA, hücrede tek bir parça halinde de¤il, kromozom denilen ayr›yumaklar halinde paketlenmifl olarak bulunur. ‹nsanda 23 çiftkromozom bulunur.

Çekirde¤in içindeki DNA aç›ld›¤›nda boyuyaklafl›k 2 metreyi bulan dev bir moleküldür.

DNA molekülününkendini efllemesi

23

Süheyla ÖzkanFizik Ö¤retmeni

Bugün dünyada alternatif enerji kaynaklar› aray›fllar› ivme kazand›.1950'lerde "ölçülemeyecek kadar ucuz'', "köleniz atom'' olaraklanse edilen nükleer enerji günümüzde eski popülerli¤ini yitirerek,ciddi tart›flmalara ve uluslararas› boyutta sorunlara yol açt›.

Dünyada toplam elektrik üretiminin yaln›zca yüzde 15'i nükleersantrallerden elde ediliyor. 1974 y›l›nda Uluslararas› Atom EnerjisiAjans›'n›n (IAEA) haz›rlad›¤› bir rapora göre; 2000 y›l›nda dünyada4500 adet nükleer santral olacakt›. Bu da dünyadaki toplam elektriküretiminin yaklafl›k yüzde 60'›n› karfl›layan bir de¤erdi.

Nükleer santrallerde yaflanan bu büyük yan›lg›n›n nedenleri flöyles›ralanabilir; yat›r›m ve iflletme maliyetinin yüksek oluflu, di¤er enerjikaynaklar› ile art›k rekabet edememesi, nükleer at›klar›n nas›l bertarafedilece¤inin hala çözümsüz olmas› ve nükleer at›k problemininuluslararas› sorunlara yol açmas›, ar›zalar nedeniyle s›k s›k devre d›fl›kalmas›, radyasyon yay›l›m›, s›kça yaflanan nükleer kazalar, lisansalma süresinin 15-20 y›la uzamas›, nükleer enerjiye karfl› geliflen çevreorganizasyonlar›n›n tepkisi, yo¤un enerji üretimi yerine tasarrufluenerji kullanma bilincinin yayg›nlaflmas›.

Nükleer santrallerde yaflanan bu büyük yan›lg›n›n nedenleri flöyles›ralanabilir; yat›r›m ve iflletme maliyetinin yüksek oluflu, di¤er enerjikaynaklar› ile art›k rekabet edememesi, nükleer at›klar›n nas›l bertarafedilece¤inin hala çözümsüz olmas› ve nükleer at›k problemininuluslararas› sorunlara yol açmas›, ar›zalar nedeniyle s›k s›k devre d›fl›kalmas›, radyasyon yay›l›m›, s›kça yaflanan nükleer kazalar, lisansalma süresinin 15-20 y›la uzamas›, nükleer enerjiye karfl› geliflen çevreorganizasyonlar›n›n tepkisi, yo¤un enerji üretimi yerine tasarrufluenerji kullanma bilincinin yayg›nlaflmas›.

Bugün birçok ülke nükleer enerji program›n› ya ask›ya ald›, ya birçoksantrali kapatt› ya da yap›m›n› durdurdu. Avrupa Birli¤i'nin 27.09.2001tarih ve 2001/77/EC say›l› yönetmeli¤inde, AB ülkelerinde 2010

y›l›nda tüketilecek elektri¤in yüzde 20'sinin yenilenebilir kaynakl›olmas› öngörülür ve ülkeler bu amaçla çeflitli teflvikler verirler.Ülkemizde 1970'lerde mevcut do¤al kaynaklar›m›z›n yetmedi¤i teziüzerine kurulan nükleer enerji aray›fl›n›n bugün geçerli olmad›¤› birgerçek. Ülkemiz rüzgar enerjisi dahil olmak üzere birçok alternatifenerji kaynaklar›na sahip.

Atmosfere sal›nan karbon oran›n›n % 55'ini üreten ülkelerin imzakoymas› flart›yla yürürlü¤e giren 127 imzal› Kyoto Sözleflmesi'ne ABDve Rusya en büyük muhalefeti yürütüyordu. Ancak, kritik ülkelerdenRusya sözleflmeye imza at›nca, % 55 oran› yakaland›. Do¤al çevreyikorumak için haz›rlanan, Türkiye'nin de imza att›¤› ‹klim De¤iflikli¤iSözleflmesi'nin ise hiçbir ba¤lay›c›l›¤› yok. Sözleflme tamamen "tavsiye"niteli¤inde. Bu sözleflmenin bir ileri ad›m› olarak kabul edilen KyotoSözleflmesi hükümlerine uyum, imza atan ülkeler aç›s›ndan zorunluhale getirildi. Ancak bu sözleflmenin getirdi¤i flartlardan biri deyukar›da s›ralanan olumsuz taraflar› düflünülmeden, s›rf karbon at›¤›olmamas› neden olarak öne sürülerek nükleer enerjinin ön planaç›kar›lmas›d›r. Kyoto Sözleflmesi ile devreye girecek önlemler sonderece pahal› yat›r›mlar gerektiriyor.

Kyoto ile neler de¤iflecek?• Atmosfere sal›nan sera gaz› miktar› yüzde 5'e çekilecek.• Endüstriden, motorlu tafl›tlardan, ›s›tmadan kaynaklanan sera gaz›

miktar›n› azaltmaya yönelik mevzuat yeniden düzenlenecek.• Daha az enerji ile ›s›nma, daha az enerji tüketen araçlarla uzun yol

alma, daha az enerji tüketen teknoloji sistemlerini endüstriyeyerlefltirme, ulafl›mda, çöp depolamada çevrecilik, temel ilke olacak.

• Atmosfere b›rak›lan metan ve karbondioksit oran›n›n düflürülmesiiçin alternatif enerji kaynaklar›na yönelinecek.

• Fosil yak›tlar yerine örne¤in, bio dizel yak›t kullan›lacak.• Çimento, demir çelik ve kireç fabrikalar› gibi yüksek enerji tüketen

iflletmelerde at›k ifllemleri yeniden düzenlenecek.• Termik santrallerde daha az karbon ç›kartan sistemler, teknolojiler

devreye sokacak.• Günefl enerjisinin önü aç›lacak. Nükleer enerjide karbon oran› s›f›r

oldu¤u için dünyada bu enerji ön plana ç›kar›lacak.• Fazla yak›t tüketen ve fazla karbon üretenden daha fazla vergi

al›nacak.

Kaynaklar:Bilim ve Gelecek, 2005, OcakBilim ve Ütopya, 2005, OcakBilim ve Ütopya, 2005, Mart

Dünya Nükleer Enerjiden Vaz m› Geçiyor?

Talin Kendiro¤luFizik Ö¤retmeni

IUPAC Seminerinden ‹zlenimler

Safiye GÖMEÇL‹Kimya Ö¤retmeni

Cemal BALKimya Ö¤retmeni

IUPAC 1919 y›l›nda bilim ve endüstriçevresindeki kimyac›lar taraf›ndan uluslararas›standartlar›n konulmas› gerekti¤i düflünülerekkurulan ve kimya ile ilgili global sorunlar›nçözümü için baflvurulmas› gereken adrestir.IUPAC, Uluslararas› Teorik ve Uygulamal›

Kimya Birli¤i, kimyan›n geliflmesi ve insanl›¤›n hizmetine sunulmas›konusunda çal›flmalar yapan çok önemli bir kurulufltur.

Kuruluflun baz› çal›flmalar› flunlard›r;

• Organik ve inorganik bilefliklerin isimlendirilmesi• Atom a¤›rl›klar›n›n standardizasyonu• Sabit say›lar›n standardizasyonu, elementlerin özellikleri ile ilgili

tablolar›n yay›nlanmas›• Tüm Yay›nlar›n formatlar›n›n standardizasyonu

3-8 A¤ustos 2004 tarihleri aras›nda ‹stanbul'da, 18. Uluslararas›Kimya E¤itimi Konferans› gerçeklefltirildi. Konferansa birçok ülkedenuluslararas› ünlü bilim adamlar›, kimyac›lar ve kimya ö¤retmenlerikat›ld›. Kat›l›mc›lar kimya bilimi ve kimya e¤itimi konusundakideneyimlerini, araflt›rmalar›n› ve geliflmeleri genel ve küçük oturumlardapaylaflma f›rsat›n› buldular.

24

Konferans Türk Kimya Birli¤i'nin organizasyonunda, T.C Milli E¤itimBakanl›¤›, T.C Turizm ve Kültür Bakanl›¤›, TÜB‹TAK, UNESCO, THYve IUPAC sponsorlu¤unda düzenlendi.

Befl gün süren bu konferans boyunca fen e¤itimi, özellikle de kimyae¤itiminin sorunlar› üzerinde durularak yap›lan uygulamalar tart›fl›ld›.Fen e¤itiminde öne ç›kan sorunlar flöyle özetlenebilir.

• Soyut kavramlar›n ö¤renilmesi güç ve karmafl›k bir süreçtir. Bukavramlar›n yerleflmesi ö¤rencilerin geçmifl deneyimlerindeki bilgive alg›lamalar›na ba¤l›d›r. Bu bak›mdan Kimya e¤itimindeki çal›flmalar,soyut kavramlar›n ö¤renciler taraf›ndan ö¤renilme yollar› konusundayo¤unlaflmaktad›r.

• Kimya konular›nda geçen kavramlar›n etkili bir flekilde ö¤retimisürecinde, ilgili konularda ö¤rencilerin önceden sahip oldu¤u yanl›flkavramalar›n belirlenmesi önemli bir yer tutmaktad›r.

• Bu yanl›fl kavramalar›n ortaya ç›kar›lmas›, ö¤rencilerin kavramsaldüzeyde ö¤renmelerini sa¤lamada yard›mc› olur.

• Fen e¤itiminde önerilen ö¤retme-ö¤renme yöntemlerinin hepsindeanlaml› ö¤renme amaçlan›r. Ö¤renen kifli d›fl kaynaklardan gözlem,deneyim veya aktarma yollar›yla ald›¤› bilgileri kendi zihninde ifllerseo bilgiler anlam kazan›r.

• Soyut kavramlar›n anlafl›lmas›nda gerçek yaflanm›fl durumlar›naktar›lmas› (bilim tarihi) önemlidir. Kimyay› steril bir gerçeklerkoleksiyonu olarak sunmak yerine gerçek yaflanm›fl hikayeleri vedüflünme basamaklar›n› vermek kavramsal ö¤renmeyi kolaylaflt›r›r.

Örne¤in J.J. Thomson'un katot ›fl›nlar› deneyi. Ço¤u kitapta budeneyin nas›l yap›ld›¤› ve sonuçlar› detayl› bir flekilde anlat›l›yor. AncakThomson'un bu deneyi tasarlarken ne yapmak istedi¤i, ne ile ilgilendi¤ihiç belirtilmiyor. Thomson sadece katot ›fl›nlar›n›n kütle-yük oran›n›m› bulmaya çal›fl›yordu? Yap›lan araflt›rmada en iyi 23 kimya kitab›n›nsadece ikisinde Thomson'un esas amac›n›n katot ›fl›nlar›n›n yap›s›n›araflt›rmak oldu¤u (yüklü tanecikler mi yoksa dalgalar m›) belirtilmifltir.Ö¤renciler Thomson'un ne yapmaya çal›flt›¤›n›, nas›l düflündü¤ünübilmediklerinden sadece sonuçlara bakarak olay› anlamaya çal›flmakta,ço¤u zaman da sadece deneylerin detaylar›n› ezberlemeyeçal›flmaktad›r. Sadece Thomson için de¤il, bilim adamlar›n›n araflt›rmayaparken düflündükleri, oluflturduklar› teoriler ve modeller üzerindekitaplarda çok az bilgi var. Kavramsal anlamay› gelifltirecek olan;araflt›rmac›n›n yaflad›¤› çat›flmalar ve kar›fl›kl›klar üzerinde durulmuyor.

Günümüzde fen kitaplar›nda bunlar›n detayl› olarak tart›fl›lmas› zamankayb› olarak da görülebiliyor. Ancak yap›lan araflt›rmalar gerçekdurumlarla karfl›laflman›n ö¤rencilerde ezberci çözümler yerinedüflünmeyi ve kavramsal anlamay› gelifltirdi¤i gözlenmifltir. Bu durumdayap›sal ö¤renme önem kazanmaktad›r.

Yap›sal Ö¤renme (Constructive Learning)Bu konferansta ö¤renme yöntemlerinden biri olarak yap›salö¤renmenin önemi üzerinde birçok konuflmalar yap›ld›. Öyleyseyap›land›r›c› ö¤renmenin nas›l oldu¤undan biraz bahsedelim.

Bilgi-kavram aras›ndaki iliflki madde-atom aras›ndaki iliflkiyebenzetilebilir. ‹nsan zihnindeki kavramlar ve kavramlar aras› iliflkileribelirten önermeler bir bilgi a¤› veya bir bilgi yap›lanmas› oluflturur.Bu bilgi a¤›n›n temel birimleri de kavramlar olmaktad›r. Bu nedenle,bilimsel bilgilerin anlafl›lmas›nda kavramlar›n do¤ru bir flekilde bilinmesibüyük önem tafl›r.

Fen e¤itiminde önerilen ö¤retme-ö¤renme yöntemlerinin hepsindeanlaml› ö¤renme amaçlan›r. Ö¤renen kifli d›fl kaynaklardan gözlem,deneyim veya aktarma yollar›yla ald›¤› bilgileri kendi zihninde ifllerseo bilgiler anlam kazan›r. Fen bilimlerine yönelik ö¤renme kuramlar›,d›flar›dan al›nan bilgilerin zihinde nas›l ifllendi¤ini ortaya koymay›amaçlar. Bu kuramlar biliflsel ö¤renme kuramlar› olarak adland›r›l›r.Biliflsel kuramlar, insanlar›n dünyay› anlamada kulland›¤› zihinselsüreçleri inceler. Bu zihinsel süreçler, tan›d›¤›m›z bir insan›n ad›n›hat›rlamaktan, karmafl›k bir problemin çözümüne kadar çok çeflitlidurumlarda kullan›l›r. Bu nedenle, biliflsel ö¤renme kuramlar›n›n etkisive önemi gün geçtikçe artmaktad›r.

Biliflsel aç›dan ö¤renme, bireyin zihinsel yap›s›ndaki de¤iflme olaraktan›mlan›r. Bireyin zihinsel yap›s›ndaki de¤iflim, davran›fl de¤iflikli¤iniya da yeni davran›fllar kazanmay› sa¤lar. Biliflsel kuramc›lar, gözlenebilirdavran›fllara ek olarak ö¤renenin kafas›n›n içinde olup bitenlerle, yaniiçsel yap›larla ilgilenir. Buna göre, modern biliflsel ö¤renme kuramlar›,ö¤renenin zihninde olup biten süreçleri, bu süreçlerin özelliklerini vefonksiyonlar›n› ortaya koymaya çal›fl›r. Bu kuramlardaki en belirginortak görüfl, e¤itim ö¤retim sürecinde geleneksel ö¤retim yöntemlerininaksine, ö¤rencinin aktif olmas› gerekti¤inin savunulmas›d›r.

Son zamanlarda, bu kuramlar esas al›narak, ö¤renme psikologlar›taraf›ndan yap›land›r›c› ö¤renme modeli (Constructivist Theory) ortayaat›lm›flt›r. Bu model, ö¤rencilerin daha önceki deneyimlerinden veön bilgilerinden yararlanarak, karfl›laflt›klar› yeni durumlara anlamverebileceklerini savunur. Yap›land›r›c› ö¤renme modeline göre herbireydeki bilgi birikiminin geliflmesi, özel olarak kendi flartlar› içerisindede¤erlendirilmelidir. Yap›land›r›c› yaklafl›m›n esas› flöyle ifade edilebilir;ö¤renme olay›nda kifli aktif bir flekilde rol oynar ve bilgiler bireyinzihninde yap›land›r›l›r ya da ö¤renenler kendi bilgilerini kendileriyap›land›r›r (Martin, 1997; Hein, 1991; Shiland, 1999; Ayas vedi¤erleri, 1997; Davis ve di¤erleri, 1993).

Bu modele göre ayn› olay, önceki deneyimlerine ve bilgi yap›lar›nagöre farkl› kifliler taraf›ndan farkl› bir flekilde yorumlanabilir. (Martin,1997) Bu ifade, ö¤renme sürecinde mevcut bilgilerin ne dereceönemli oldu¤unu ortaya koyar. Art›k, kimya ile ilgili konular›n ço¤unda,ö¤rencilerin sahip oldu¤u kavramlar hakk›nda önemli ölçüde bilgimevcuttur. Bu bilgilerden, kimya e¤itiminin etkinli¤inin art›r›lmas›nayönelik çal›flmalarda faydalan›larak, anlaml› ö¤renmeningerçeklefltirilmesi sa¤lanabilir.

Ö¤renmek ve ö¤retmek için bir çok yol vard›r. Herkes ö¤renebilirama herkes ayn› flekilde ö¤renmez. Bütün çocuklara uyan bir ö¤renmestili yoktur. Herkesin en iyi ö¤rendi¤i yol bulunup o yolu aç›lmal› veorada ilerleme kolaylaflt›r›lmal›d›r.

Ö¤renme stili olarak görülmeyen ama ö¤reticilerin hemen dikkatedecekleri baz› hususlar vard›r.

‹nsanlar genellikle dört yoldan bilgi edinirler:1. Görsel: Görerek ve okuyarak ö¤renmeyi tercih edenler. Kendi

kendine okuyarak ö¤renirler. Renkli temsil, grafik ve haritalar› tercihederler.

2. ‹flitsel: ‹fliterek, dinleyerek ve tart›flarak ö¤renmeyi tercih ederler.3. Kinestetik: Baz›lar›n›n akl›nda hareket enerjisi daha iyi kal›r. Bunlar

ö¤renecekleri fleylerle fiziksel temas kurarak, yaparak ö¤renirler.Tactil, kiflinin el ile duyumsamas›na dayan›r. Kinestetik gezme,pandomim, dramatize etme vs. yi kapsar.

4. Sosyal: Baz› ö¤renciler de baflkalar›yla sosyal etkileflim (interaksiyon)halinde daha iyi ö¤renir.

Ö¤rencilerin bu dört tip ö¤renmeden hangisine yatk›n oldu¤u (bilgialma ve iflleme yönünden) tespit edilirse, ona göre ö¤retim materyalihaz›rlanabilir.

Bir ö¤rencinin bu tiplerden hangisine girdi¤ine karar vermek içinbasit gözlemler yapmal›d›r. Ö¤renci gün boyu flark› söyleyerek dolafl›yorise iflitsel, ö¤renci ö¤rendi¤i her fley hakk›nda sizinle konuflmakistiyorsa sosyal, parlak resimli kitaplar ilgisini çekiyorsa görsel, bütünbunlar›n d›fl›nda çok hareketli bir çocuk ise kinestetik bir ö¤reniciolabilir.

Ö¤rencileri, ö¤renme stillerine uygun olarak e¤itirsek, özellikle yüksekbiliflsel yetenekleri olan çocuklarda matematik ve okuma baflar›lar›n›nartt›¤› görülür.

Acaba ö¤retmenler kendi ö¤renme stillerine uygun mu (ayn› stildemi) ö¤retiyorlar? Bu konudaki bulgular (sessizlik ve otoriter olmad›fl›nda) ayn› stilde ö¤retmediklerini gösteriyor. Ö¤retmen/ö¤rencistili efllemesi yap›l›rsa akademik baflar› artar m›? Kesin bir bulgu yok.

25

YANILGILAR DO⁄RULAR

MOLEKÜLLERLE ‹LG‹L‹

Moleküller basit, bölünemez, Moleküller daha küçüktemel yap›lard›r. yap›lar olan atomlardan

olufltuklar› içinbölünebilir.

Kat›lar›n molekülleri sert, Kat› ve gaz halindekigazlar›n molekülleri yumuflakt›r. moleküllerin flekli,

boyutu ve kütlesi farkl›Kat›lar›n molekülleri büyük, de¤ildir. Farkl› olangazlar›n molekülleri küçüktür. sadece moleküller

aras›ndaki kuvvetlerdir.Kat›lar›n molekülleri küp, gazlar›nmolekülleri yuvarlak flekillerdedir.

Buhar moleküllerinin kütlesi kat›moleküllerininkinden azd›r.(örne¤in su buhar› ile buz)

Is›t›ld›¤› zaman moleküller genleflir. Moleküller genleflmez,cisimler genleflir. Is›t›lancisimlerin genleflmesininnedeni s›cakl›¤›nmoleküllerin h›z›n›art›rmas› vebirbirlerinden daha fazlauzaklaflmalar›na nedenolmas›d›r.

YANILGILAR DO⁄RULAR

K‹MYASAL BA⁄LARLA ‹LG‹L‹

Moleküller birbirlerine yap›fl›r. Molekülleri bir aradatutan kuvvet çekimkuvvetleridir.

Ba¤larda enerji depolan›r. Tüm ba¤lar›n k›r›ld›¤›Ba¤lar›n k›r›lmas› enerji a盤a ç›kar›r. zaman enerji verdi¤iBa¤ oluflmas› için enerji gerekir. ve ba¤ oluflmas› için

enerji istedi¤i geçerlide¤ildir. Ekzotermiktepkimelerde ürünlerinenerjisi girenlerinenerjisinden dahadüflüktür.

YANILGILAR DO⁄RULAR

ATOMLARLA ‹LG‹L‹

Elektron bulutlar› ya¤mur Elektronlar bulutbulutlar›na benzer. Elektronlar su içerisinde hareketsizdamlac›klar› gibi ask›da kal›r. de¤ildir. Bulut herhangiBulut elektronlar› içeren baflka bir bir maddeden meydanafleyden meydana gelmifltir. gelmemifltir, sürekli

olarak hareket edenelektronlardanoluflmufltur.

Atomlar›n kendi elektronlar› Farkl› atomlar içinvard›r. farkl› elektronlar yoktur.

Tüm atomlar›nelektronlar› ayn›d›r vebir atomdan di¤erinetransfer edilebilir.

YANILGILAR DO⁄RULAR

K‹MYASAL BA⁄LARLA ‹LG‹L‹

Na+ ve Cl- gibi iyonik çiftler ‹yonlar kovalent ba¤moleküldür. içermedikleri için

molekül de¤ildir. ‹yonikbilefliklerdeki iyon çiftleriiçin "birim formül"sözcü¤ünü kullanmakdaha uygundur.

Kimyasal ba¤ maddeden yap›lm›fl Kimyasal ba¤lar farkl›fiziksel bir fleydir. bir maddeden de¤il,

paylafl›lanelektronlardan veyabunlar›n aras›ndakiçekim kuvvetlerindenoluflur.

K‹MYADAK‹ KAVRAM YANILGILARI

YANILGILAR DO⁄RULAR

ATOMLARLA ‹LG‹L‹

Atomlar mikroskopla görülebilir. Atomlar mikroskoplagörülemez. Atomlar›nküçüklü¤ü genellikle iyianlafl›lamaz.Ö¤rencilerin yüzlerceveya binlerce olarakcevaplad›¤› bir saçtelinin kesitinde birmilyon atom vard›r

Atomlar hareket edebildiklerine Atomlar›n hareketgöre canl›d›r. edebilmelerinin

(titreflimlerinin )nedeniAtomlar zarlar› ve çekirdekleri ›s› enerjisidir. Canl›lar›nile hücrelere benzer. karakteristik özelliklerini

göstermezler. Hücrelerinçekirdekleri ile atomlar›n

Çekirdekleri parçaland›¤› zaman çekirdeklerininatomlar ço¤alabilir. fonksiyonlar› farkl›d›r.

Elektronlar bir y›ld›z›n çevresindeki Elektronlar›n çekirdekgezegenler gibi atomlar›n çevresindeki hareketleriçevresinde dolafl›r. basit bir dairesel

hareket de¤ildir.

26

YANILGILAR DO⁄RULAR

K‹MYASAL TEPK‹MELER

Fiziksel de¤iflimler geriye Kimyasal tepkimeler dedöndürülebilir. Kimyasal de¤iflimler geriye döndürülebilir.döndürülemez. Denge tepkimelerinde

ileri ve geri tepkimelerayn› andagerçekleflmektedir. Baz›fiziksel de¤iflimlerin degeriye döndürülmesizordur.

Bir kimyasal tepkimede Gerekli koflullarbafllang›çtaki madde tamamen ve sa¤lan›rsa bir kimyasalsonsuza kadar kaybolur. tepkimede bafllang›çtaki

maddeye ulafl›l›r. Ço¤utepkimede de %100dönüflümgerçekleflmez.

Kütle korunur, ancak atomlar›n Kimyasal tepkimelerdesay›s› ve türü korunmaz. atomlar yarat›lamaz

veya yok edilemez.Dolay›s›yle atomlar›nsay›s› ve cinsi kütle ilebirlikte korunur.

Tüm giren maddeler tükeninceye Tüm girenlerkadar kimyasal tepkimeler devam tükenmeden dengeyeeder. ulafl›labilir.

Kimyasal tepkimelerde Kimyasal tepkimelerde enerji kullan›l›r. enerji kullan›lmaz.Kimyasal tepkimelerde veya enerji üretilmez.enerji üretilir. Bunun yerine enerji

atomlar aras›nda ba¤olarak depolan›r veyaa盤a ç›kar.

Kaynaklar:Arizona State University. 2001. Students Preconceptions andMisconceptions in Chemistry. Visited April 2002.<http://www.daisley.net/hellevator/misconceptions/misconceptions.pdf>Kevin Lehmann, 1996. Bad Chemistry. Dept of Chemistry, PrincetonUniversity, NJ. Visited April 2002.<http://www.princeton.edu/~lehmann/BadChemistry.html>O'Connell, Joe. 2001. Salt Myths and Urban Legends. Visited April2002. <http://www.scbbqa.com/myths/Salt.html>Oklahoma State. Common Student Misconceptions. Visited April2002. <http://www.okstate.edu/jgelder/acidPage25.html>Werwa, Eric. 2000. Everything you've always wanted to know aboutwhat your students think they know but were afraid to ask. VisitedApril 2002. <http://www.mrs.org/microworld/werwa.pdf> Dunn, Rita; K.Dunn, G.E.Price. Learning Style Inventory (LSI). Manual.Lawrence: Price Systems Inc. 1987. (Levent'te)Kearsley, Greg. Cognitive/Learning Styles. Washington DC: GeorgeWashington University.http://gwis2.circ.gwu.edu:80/~kearsley/styles.htmlKramer-Koehler, Pamela, Nancy M. Tooney, and Devendra P. Beke.The Use of learning style innovations to improve retention. In ASEE/IEEEFrontiers in Education '95: Proceedings. Purdue University.http://fairway.ecn.purdue.edu/asee/fie95/4a2/4a22/4a22.htmOpen Learning Technology Corporation. 1996. Learning Theories.http://www.oltc.edu.au/cp/04.html : Open Learning TechnologyCorporation.Winters, Elaine. 1995. Seven Styles of Learning: The Part they PlayWhen Developing Interactivity.http://www.bena.com/ewinters/styles.html

YANILGILAR DO⁄RULAR

‹YON‹K BA⁄LAR

‹yonik bileflikler suda Na+Cl- gibi ‹yonik bileflikler sudanötr moleküller oluflturur. iyonlar›na ayr›flt›¤› için

nötr de¤ildir. Çözelti buiyonlardan dolay›elektrik ak›m›n› iletir.

‹yonik moleküllerdeki ba¤lar ‹yonik bilefliklermoleküller aras› ba¤lardan daha moleküllerden de¤il,güçlüdür. birbirini çeken

iyonlardan oluflur.Suda çözündü¤ü

Erime s›ras›nda Na+Cl- ba¤lar› zaman iyonlark›r›lmaz, sadece moleküller aras› aras›ndaki bu ba¤larba¤lar k›r›l›r. aç›l›r.

YANILGILAR DO⁄RULAR

KOVALENT BA⁄LAR

Elektronlar hangi atomdan Farkl› atomlar için farkl›geldiklerini bilirler. elektronlar yoktur. Tüm

elektronlar ayn›d›r ve birAtomlar kimin onlardan atomdan di¤erineelektron ald›¤›n› bilir. transfer edilebilirler.

Tüm kovalent ba¤larda elektronlar Tüm kovalent ba¤lardaeflit flekilde paylafl›l›r. elektronlar eflit olarak

paylafl›lmaz. Baz›lar›ndapaylafl›lan elektronlar biratoma daha yak›ndurur.(elektronegatifliklerindekifarkl›l›klardan dolay›)

Kovalent ba¤lar›n ve molekül içi Molekül içi ba¤lar›n,ba¤lar›n kuvvetleri ayn›d›r. örne¤in kovalent ba¤›n

kuvveti molekül aras›ba¤lardan dahakuvvetlidir. Molekülleribirbirinden ay›rmak,molekülü oluflturanatomlar› ay›rmaktandaha kolayd›r.

27

Bak›n›z harfler de¤iflse de MYP / IB - OKS / ÖSS'de kullan›lan araç - gereç hep ayn›

SORU NUMARASI OKS ÖSS(OKS/ÖSS) (Konu / Beceri) (Konu / Beceri)

17-18 / 88 - 89 - 90 Canl›larda beslenme iliflkisi - ekoloji - populasyon 88- Azot döngüsü - Ekoloji / Yorumbüyüme grafi¤i / analiz - sentez - yorum 89- Ekoloji / verilen text bilgisinden

yorum90- Ekoloji / analiz

19-24-25 / 81- 82 - 83 - 84 Bitki - genel biyoloji / (Deneysel veriden) experimental Genel biyoloji bilgisi / (Deneysel veriden)data - based, neden - sonuç iliflkisi - yorum experimental data - based, neden - sonuç

iliflkisi - yorum

21 / 85 Duyu organlar› / senaryolu soruda Duyu organlar› / yap› - görev iliflkisiyorum - de¤erlendirme ilkesi bilgisini kullanma

fiimdi de uluslararas› geziye ve ba¤lant›ya haz›r m›s›n›z? Üstte verilentabloda ki sorular ile uluslararas› program sorular›m›z aras› seyahatbafll›yor. Ba¤lant› tespitleri (*) ile vurguland›.

Bunlar da okulumuz IB ö¤rencilerinin Biyoloji dersinde ilk y›ldan berihaz›rland›klar› sorular; Avrupa ÖSS si diyebilece¤imiz- A LEVELSORULARI ve GSCE key stage 4 SORULARI (IB sorular› zorluk derecesis›ralamas›nda bu 2 program›n ortas›nda yer almakta ve bu sorulardanal›nt› yapmaktad›r.)

*referans Tüm data okulumuzun IB program›n› bafllatt›¤› ilk gündenitibaren ö¤rencilerimizin Biyoloji dersinde çal›flt›¤› / halen kullanmaktaoldu¤u dokümandan aynen al›nm›flt›r. Bu araflt›rmaya ö¤renci deflahit edilmektedir.

Biyoloji Dersinde OKS-ÖSS Sorular› ve MYP - IB'denAl›nt›lar›n Buluflturulmas›

Hafta sonlar› Fitnat KARATEPE hocam›zla ölçme de¤erlendirme ve soru analizi alan›ndaçal›fl›rken bugüne dek edindi¤imiz deneyimleri ka¤›da dökmeye karar verdik. 2005 ÖSSve OKS Biyoloji sorular› üzerinde yapt›¤›m›z analizler sonucunda her zaman savundu¤umuztezimiz bir kez daha destek gördü.

Füsun TOKSÖZBiyoloji Ö¤retmeni

Bahar BALBiyoloji Ö¤retmeni

28

29

piezoelektri¤i keflfeden Pierre Curie ile tan›flt›. Pierre de daha onalt›yafl›nda üniversiteyi bitirmifl, onsekiz yafl›nda fizikte master derecesinialm›flt›. Yaflam›n› bilime adam›fl ve karfl› cinse önyarg› ile bak›yordu.

Ona göre dahi denilecek kad›n yok denecek kadar az, s›radan kad›nise bir bilim adam› için ayak ba¤› idi. O zamanlar, 35 yafl›ndaki PierreCurie, Endüstriyel Fizik ve Kimya Okulu'nun laboratuvar›n›n baflkan›yd›.Pierre, ön yarg›s›n› de¤ifltirmeyi baflaran ve yok denecek kadar azdedi¤i kad›nla Temmuz 1895'te evlendi. Bu tarihten itibaren MariaSkodowska ad› yerine Marie Curie ad›n› ald›.

1896 y›l›nda ö¤retmenlik diplomas›n› ald›ktan sonra 1897'de HenriBecquerel taraf›ndan duyurulmufl uranyum tuzlar›n›n yayd›¤›, sonralar›radyoaktivite olarak adland›raca¤› "›fl›n" üzerine detayl› araflt›rmalarabafllad›. Fakat Eylül 1897'de ilk k›z› Irene'in dünyaya gelmesi,çal›flmalar›na ara vermesine sebep oldu.

1898 bafllar›nda çal›flmalar›na h›z veren Marie toryumun da bu ›fl›nlar›yayd›¤›n› farketti. Bu noktada efli Pierre de kendi çal›flmalar›n› b›rakarakMarie'ye yard›m etmeye bafllad›. Becquerel çal›flmalar›n› teyit etmesininard›ndan, iki farkl› uranyum mineralinin daha "aktif" oldu¤unukeflfetti. Mineralleri çeflitli kimyasal ifllemlerden geçirdikten sonrapolonyum ve radyum elementlerini elde etti. Temmuz 1898 y›l›ndaCurie'ler yeni radyoaktif element olan ve uranyumun radyoaktifbozunmas›ndan ortaya ç›kan polonyumu bulduklar›n› duyurdular.(‹smini Marie'nin vatan› Polonya'dan esinlenerek koydular). Eylül1898'de Frans›z kimyac› Eugene Demarçay'›n spektroskopi yöntemiile tan›mlanmas›nda yard›m etti¤i, do¤al radyoaktif element olanradyumu duyurdular.

1903 y›l›nda Marie doktoras›n› vererek, Fransa'da geliflmifl bilimalan›nda doktora unvan› alan ilk kad›n oldu. Sanayi çevrelerindengelen ›srarl› taleplere karfl›n bulufllar›n› satma yoluna gitmeyen Curie'lerayn› y›l Becquerel ile paylaflt›klar› Nobel Fizik Ödülü'nü alarak, uzuny›llar biriken araflt›rma borçlar›n› ödeme f›rsat› buldular. Marie Curietarihe Nobel Ödülü alan ilk kad›n olarak geçti.

1904 y›l›nda efli Pierre Sorbonne'a profesör olarak ça¤r›ld›. Marie'deSevr'deki bir k›zlar okulunda fizik ö¤retmenli¤i yapmaya bafllad›. Ayn›y›l›n sonlar›na do¤ru ikinci k›zlar› Eve do¤du. O s›ralar Marie ve Pierre,radyasyondan kaynaklanan rahats›zl›klar geçirmeye bafllad›lar. Güngeçtikçe radyumun dokuya verdi¤i zarar gittikçe araflt›rmac›lartaraf›ndan benimsenmeye bafllad›. Ayn› anda da radyumun buetkisinin kötü dokulara uygulanmas›n›n bir terapi tedavisi olabilece¤ifikri do¤du. Örne¤in; Amerikal› mucit Alexander Graham Bell, kanserintedavisi için radyumum tümöre konmas›n› önermiflti.

19 Nisan 1906 y›l›nda Pierre Curie bilimsel bir seminerden ç›k›p evineyürürken bir at arabas›n›n çarpmas› sonucu öldü. ‹ki çocu¤u ile dulkalan, dünyas› kararan Marie kurtuluflu tekrar laboratuvara dönmektebuldu. Her gece uykuya yatmadan, art›k birlikte olamad›¤› kocas›nabir mektup yazarak o günkü çal›flmas›n› paylafl›yordu.

Kimi çevrelerin karfl› ç›kmas›na karfl›n Fransa kal›plar› bir kenara iterekMarie Curie'ye Sorbonne'da eflinden boflalan kürsüyü önerdi. Bugörevi kabul eden Marie araflt›rma etkinli¤ini de ö¤retim göreviylebirlikte sürdürdü ve 1908'de Sorbonne'daki ilk kad›n profesör oldu.

1911 y›l›nda radyum ve polonyumun keflfi ve araflt›r›lmas›ndakirolünden ötürü Nobel Kimya Ödülü'ne lay›k görüldü. Böylece tarihte2 Nobel ödülüne sahip ilk kifli o oldu. Yapt›¤› çal›flma bir elementinradyoaktif ifllemlerden sonra baflka bir elemente dönüflebilece¤inigösteriyordu. Bu kimya alan›nda yepyeni bir sayfayd›.

Güler YÜKSELENKimya Ö¤retmeniEyübo¤lu Fen Lisesi Müdürü

"Art›k dayanamad›¤›m bu afla¤›l›k dünyaya veda etmek istiyorum.Neyse ki yoklu¤um büyük bir kay›p olmayacak." Bu sözler, ilerde ikikez Nobel Ödülü kazanacak ve bu konuda bir ilki yaflayacak olanbüyük bilim kad›n› Marie Curie'nin 17 yafl›nda sevgilisinden ayr›ld›¤›için sarf etti¤i sözler.

Köy kökenli olup salt e¤itim tutkusuyla büyük flehre göçmüfl, lisedefizik ve matematik ö¤retmenli¤i yapan bir baba ve usta bir piyanistolan anneden, Polonya'n›n baflkenti Varflova'da, 7 Kas›m 1867 y›l›ndaMaria Skolodowska ad›nda bir k›z çocu¤u dünyaya geldi. Arkadafllar›n›nve ailesinin ça¤›rd›¤› ismi ile Mania on yafl›na geldi¤inde annesinikaybederek yaflam›n›n ilk büyük ac›s›n› tatt›. Gençlik y›llar›nda VarflovaRus yönetiminin alt›ndayd›. Özgürlük aray›fllar›na olanak tan›nmamakta,küçük k›p›rdanmalar "isyan" diye ac›mas›zca bast›r›lmaktayd›. Yabanc›boyunduru¤unda olmay› içine sindiremeyen ve toplumun ayd›nkesiminde yer alan babas› okuldaki görevinden uzaklaflt›r›l›nca Maniave ailesi için s›k›nt›l› günler bafllad›. Çocuklar›n›n e¤itimi için hiç birözveriden kaç›nmayan babas›n›n deste¤i ile Mania liseyi birinciliklebitirdi. Yüksek ö¤renim olana¤› bulamay›nca ilerde hep özleminiduyaca¤› bir y›ll›k güzel bir tatil yaflad› babas›n›n köyünde.

Bir y›l sonra yeniden Varflova'ya döndü¤ünde üniversiteye gitmeolanaklar› aramaya bafllad›. Siyasi aktifli¤i onun bu durumdaVarflova'dan ayr›lmas›n› daha do¤ru k›l›yordu. ‹lk olarak Cracow’agiden Mania orada istedi¤i bilimsel e¤itimi alamayaca¤›n› gördü.Ailesinin de parasal deste¤inin az olmas› sebebiyle Paris Sorbonne'dat›p e¤itimi alan ablas› Bronya'ya e¤itiminde yard›m etmeye kararverdi. Ablas› da karfl›l›¤›nda matematik ve fizik e¤itimi almas› içinyard›m edecekti. Y›llarca mürebbiyelik yaparak para gönderdi¤iablas›n›n e¤itimi tamamland›ktan sonra Mania, 23 yafl›nda SorbonneÜniversitesi Fen Fakültesi'ne kaydolarak uzun süre düflledi¤i hayalinekavufltu.

Mania, ö¤renimini, sobas› bile olmayan bir çat› kat›nda ço¤u günleryar› aç kalarak sürdürdü. Yoksulluk direncini, coflkusunu k›rmay›ptam tersine art›rd›. Matematik, Fizik, Kimya, Astronominin yan› s›ramüzik ve fliir derslerine de kat›ld›. Mezun olur olmaz fizikte masteryapmak için girdi¤i s›navda birinci oldu. Bir y›l sonra da matematiktemaster çal›flmas›na bafllad›. Bir sonraki hedefi ise ö¤retmenlik diplomas›al›p Varflova'ya dönmekti. Mania, 1894 y›l›nda kardefli Jacques ile

Marie Curie

Marie Curie 1867-1934Polonya as›ll› Frans›z Fizikçi ve Kimyac›

KONUKLARIMIZ

30

fiu halde FREUDENTHAL'in faraziyesi fludur: daha Eski Yunan etkisiHintlilere nüfuz etmeden önce, bunlar› en küçük birimlerden bafllayanve ondal›k esasa göre düzenlenmifl bir "flâirane" basamakl› yaz›fltarz› vard›. Bunlar 1'den 9'a kadar olan rakamlara ve 10, 20, ilah,...için de bunlara benzer iflaretlere sahiptiler. Bundan sonra Hintliler,Yunan Astronomisi ile birlikte altm›fl tabanl› sistemi ve s›f›r› ö¤rendilerve bu sonuncu basamakl› sistemi kendilerinin ki ile flu flekildekaynaflt›rd›lar: 1'den 9'a kadar olan kendi Brahmi rakamlar›naYunanl›lar›n s›f›r›n› katt›lar ve basamaklar›n s›ras› için de Babilonya-Eski Yunan s›ras›n› kabul ettiler.

Bu geliflmenin aynen bu flekilde cereyan etmifl olmas› çok mümkündür.Fakat bu durum Hintlilere düflen fleref pay›n› hiçbir flekilde azaltmaz,say›lara dair tan›d›¤›m›z en mükemmel yaz›fl tarz›n› gelifltirmifl olanlaronlard›r.

Say›lara ve kesirlere dair bugün okullar›m›zda ö¤retilen esas ifllemlerinhepsi o zamanki Hint Hesap kitaplar›nda t›pk› ayn› flekilde bulunur.

1 FREUDENTHAL, 5000 Jaren internationale wetwnschap (Noorrdhoff,Groningen 1946), dip notu 27.

2 Bir Episikl, merkezi dünya etraf›ndaki daha büyük bir daire üzerindehareket eden bir küçük dairedir. Bir Episkl üzerinde hareket edenbir gezegen ayn› zamanda iki dairesel hareket yapmaktad›r. Busuretle bu gezegen, dünyadan bak›ld›¤› zaman, bazen ileriye, bazengeriye do¤ru düzgün olmayan bir hareket yap›yormufl gibi gözükür.APOLLONIOS ve PTOLEMAIOS gibi büyük Yunanl› astronomlarbütün gezegen hareketlerini sistematik bir flekilde episikller veeksantrik daireler yard›m›yla izah etmifllerdir.

Kaynak:Bilimin Uyan›fl›, B.L. Van Der WAERDEN.

Baflar›lar›n›n yan› s›ra baz› kiflisel sald›r›lara da maruz kald›. ‹lk olaraktümü erkeklerden oluflan Frans›z Bilim Akademisi 1 oyla onun üyeli¤inireddetti. Ard›ndan Aral›k ay›na do¤ru, Paul Langevin ile aras›nda aflkiliflkileri oldu¤una dair dedikodular gazetelerde yay›lmaya bafllad›.Evli ve Pierre Curie'nin yak›n dostu olan Paul Langevin ile Mariearas›ndaki bu dedikodu gazetelere Langevin skandal› olarak yans›d›ve Marie'nin ikinci Nobel Ödülü almas›n› bile arka planlara att›.

1914 y›l›nda Paris Üniversitesi'nde Radyum Enstitüsü kuruldu veMarie Curie ilk müdürü olarak atand›. Hayat› boyunca radyumunt›ptaki önemine dikkat çekti.

I. Dünya Savafl› s›ras›nda k›z› Irene ile birlikte, genç kad›nlara x ›fl›n›teknolojisini ö¤retti. Ayr›ca fizik tedavicilere savafl ortam›nda radyolojiekipman›n› nas›l kullanacaklar›n› gösterdiler. Bu esnada çok yüksekdozda radyokaktif ›fl›na maruz kald›lar.

1920'li y›llarda bilime katk›s›n› sürdürdü. Varflova'daki RadyumEnstitüsü'nün kurulmas›nda önemli rol oynad›. Baflkan Herber

Hoover'›n kendisine verdi¤i 50.000$ ödül ile Varflova'da yeni kurulmufllaboratuvara radyum ald›.

1934 y›l›nda Fransa'n›n Savoy kentinde kan kanserinden öldü.Hastal›¤›n›n sebebi afl›r› dozda radyasyona maruz kalmas›na ba¤land›.

Doktora unvan› alan ilk kad›n, Nobel ödülü alan ilk kad›n,Sorbonne'daki ilk kad›n profesör, tarihte 2 Nobel ödülüne sahip ilkkifli ve bunca güzel ilkin ard›ndan "Bilim" u¤runa ölen ilk kad›n...

Kaynakça:Y›ld›r›m C., Bilimin Öncüleri, Tübitak Yay›nlar›, 7. Bas›m 1997Y›ld›r›m C., Bilim Tarihi, Remzi Kitabevi, 4. Bas›m 1994www.aip.org/history/curienobelprize.org/physics/laurates/1903/marie-curie.bio.htmlen.wikipedia.org/wiki/marie_Curie

En önemli rakam s›f›rd›r. Kendisine bir ad takmak ve kendisi için biriflaret icat etmek suretiyle, «hiç»ten bir fley ortaya ç›karmak dahiyanebir bulufltur. Bu HALSTED' in deyimiyle «Nirvana'y› dinamo halinesokmak» gibi bir fleydir. Babilonyal›lar›n altm›fl tabanl› sistemi s›f›r›neksikli¤i nedeniyle mükemmel de¤ildi: 60, 1 veya 1 / 60 aras›ndahiçbir fark yoktu. Her ne kadar, daha sonraki zamanlarda bir say›n›nortas›nda eksik olan bir rakam› göstermek üzere bir iflaret kullan›lm›flise de, say›n›n sonundaki bir eksikli¤i göstermek için hiçbir iflaretmevcut de¤ildi.

‹lk defa Eski Yunanl› astronomlar, s›f›r için bir "o" iflareti ilave etmeksuretiyle bu sistemi tamamlad›lar. FREUDENTHAL'in çok ilgi çekicibir aç›fl konuflmas›nda1 gösterdi¤i gibi, Yeni Pitagor'culardanIAMBLICHOS da s›f›r› tan›makta idi.

Acaba Yunanl›lar›n yuvarlak s›f›r› ile tamamlanan altm›fl tabanl›Babilonya sistemi ile Hintlilerin yine ayn› yuvarlak s›f›r› haiz ondal›ksistemi aras›nda bir iliflki var m›d›r?

NEUGEBAUER ve FREUDENTHAL buna olumlu cevap vermifllerdir.Bu yazarlar Hindistan'da ondal›k yaz›fl tarz›n›n tam kullan›lmaya

baflland›¤› zamanlarda, yani M.S. 200 ila 600 y›llar› aras›nda, HintlilerinEski Yunan Astronomisini tan›m›fl olduklar›na dikkat çekerler.

Hintlilerin standart Astronomi kitab› olan Sûrya Siddhânta bir çokYunan as›ll› terimler ihtiva eder. Örne¤in; Hintçe Kendra Kendra(Apogeum'un, yani dünya etraf›nda hareket eden bir gök cismininyörüngesinin dünyadan en uzak noktas›n›n, episikl merkezindenuzakl›¤›) sözcü¤ü Yunanca χευρου sözcü¤ünden, lipta (dakika)sözcü¤ü λεητδυ sözcü¤ünden, ilah..., ç›km›flt›r. Bundan daha kuvvetlibir baflka delil de Sûrya Siddhânta'daki teorinin büyük ölçüde EskiYunanl›lar›n Episikl Teorisine2 dayanmakta olufludur.

Tabiat›yla Hintli astronomlar, Eski Yunan Astronomi ve Trigonometrisiile birlikte altm›fl tabanl› say› sistemini ve s›f›r› da ö¤renmifllerdi.

Cemal Ç‹ÇEKFen Lisesi Matematik Dan›flman›

S›f›r Nereden Geliyor?

31

Sevim CEV‹ZBAfiEyübo¤lu E¤itim Kurumlar›Kütüphane ve Medya Merkezi Koordinatörü

Y›lmaz ERSÖZBiliflim Yazar›

Büyük haber ajanslar›, uluslararas› dev flirketler de bu yolla fleffaflaflmasa¤l›yorlar. Bireysel A¤ Günlükleri ise ç›lg›nl›k fleklinde geometrik art›fltünelinde ilerliyor. 7/7 Londra terörünün sonras›nda, klasik medyamuhabirleri daha olay yerine bile gidemeden, yüzlerce turistin,ellerindeki cep telefonlar› ve say›sal kameralar› ile çektikleri s›cakgörüntüler, A⁄ GÜNLÜK'lerinde yay›mlanmaya bafllam›flt› bile. Benzerbir olaya 11 / 9 Newyork sald›r›s›n›n hemen arkas›ndan tan›k olmufltuk.Dünya Ticaret Merkezi'nin çok yak›n›nda bulunan ‹letiflim Fakültesiö¤renci ve ö¤retim üyeleri ile turistler, birkaç dakika içinde çektikleribinlerce kare foto¤raf ve görüntüyü, A⁄ GÜNLÜK'lerinde yay›nlayarakdaha önce benzeri görülmemifl bir olaya imza atm›fllard›.

‹ngiliz yay›n kuruluflu BBC, 7/7'nin ard›ndan, uzun zamand›r yay›nlad›¤›A⁄ GÜNLÜ⁄Ü'ne (http://bbc.co.uk) izleyicilerinden katk› bekledi¤iniduyurmufltu. Ancak yollanan binlerce resimden kanlar içindeki vahfletgörüntülerini d›flar›da tutarak, yaln›zca 65 adedini web sitesindeyay›mlad›.

Herhangi birinin kendi karar›yla çekti¤i görüntü ya da oluflturdu¤umetni, yine kendi karar›yla herhangi bir A⁄ GÜNLÜK'üne yollay›pgenele açmas›na GÜNLÜKLEME (blogging) diyece¤iz. H›zl› geliflenteknolojik kavramlardaki art›fl h›z›, di¤er dillerde oldu¤u gibi ‹ngilizce'densonra Türkçe'yi de geniflletiyor kaç›n›lmaz olarak.

A¤ günlükleri, özellikle son bir iki y›lda büyük geliflme kaydetti. Ünlübir ‹nternet sitesi son bakt›¤›mda 31 Milyon A⁄ GÜNLÜK' ünü taray›pindeksledi¤i iddias›nda idi. Ancak buralardaki bilgiler ham ve bilgiyeulaflmak, okyanusta beyaz bal›k bulmaya çal›flmakla eflde¤er. Yüklenenbilgi ve görüntüler de bütünüyle sansür edilmemifl nitelikte.

Ülkemizin kökleflmifl kurumlar›nda var olan kendimize özgü demokratikuygulamalar›n çok seslili¤inin art›p genele yay›lmas›nda büyük katk›s›olabilecek bu yeni teknolojik kavrama (GÜNLÜKLEME), uluslararas›düzeyde gözlenen yay›lma h›z›na benzer biçimde ülkemizde derastlayaca¤›z önümüzdeki süreçte. Teknoloji, küreselleflme ve de yenidünya düzeni, bakal›m daha nerelere yönlendirecek bizi? Hep birlikteizleyip görece¤iz.

Biliflim dilinde herhangi bir sunucu bilgisayar (server) üzerindegerçekleflen hareketlerin kay›tlar›n›n tutuldu¤u y›¤›n dosyalar›naGÜNLÜK (log) ad› verilir. Hareketlerin çok yüksek say›lara ulaflt›¤›durumlarda, an›nda gözleme olana¤› olmayan, verim artt›r›c› ya dahata oluflmas›n› önleyici çal›flmalara yönelik izlemeler, tutulan bukay›tlar›n sonradan incelenmesi ile sa¤lan›r. Sunucu bilgisayar üzerindegerçekleflip de GÜNLÜK dosyas›na kay›t olmayan bir hareket olas›de¤ildir. GÜNLÜK bu yönüyle, tüm kullan›c›lar taraf›ndan de¤ifltirilipgüncellenebilir bir nitelik tafl›r.

Genifl Dünya A¤› (World Wide Web-www) ya da k›sa söylenifliyle a¤(web) sitesi, kifli ya da kurumu tan›tma amaçl›, profesyonel GeniflDünya A¤› (World Wide Web-www) ya da k›sa söylenifliyle a¤ (web)sitesi, kifli ya da kurumu tan›tma amaçl›, profesyonel tasar›mc›larcahaz›rlan›p, bir sunucu bilgisayar üzerine yerlefltirilmifl ‹nternetsayfas›/sayfalar›d›r. De¤ifltirilmesi ya da güncellenmesi yaln›zca sitetasar›mc›lar› ve onlar›n yetki verdi¤i kiflilerce yap›labilir. Ad›na haz›rlanankifli ya da kuruluflun vitrinidir. Konusunun niteli¤ine göre s›k s›kde¤iflir, ara s›ra de¤iflir ya da ülkemizde de çok örne¤i oldu¤u gibihiç de¤ifltirilmez. Y›llarca ilk yap›ld›¤› hali ile durur öylece.

A⁄ GÜNLÜ⁄Ü (Weblog ya da k›saca Blog) ise, açmaya çal›flt›¤›m›zbu iki kavramdan yola ç›karak, ad›na aç›lan kifli ya da kurulufllar›ngünlük çal›flma ve ifl ak›fllar›n›n, ‹nternet A¤› üzerinde görüntülenmesidir.fieffaflaflma sa¤lar. Dileyen herkes, yorum ve eklemeler yaparak, A⁄GÜNLÜ⁄Ü'nü sürekli güncel tutar. Çal›flanlar›n ifl gere¤i birbirlerineulaflt›rd›klar› yaz›, belge, resim ve benzeri materyali A⁄ GÜNLÜ⁄Ü'nekoyarak, di¤erlerinin görmesini sa¤lamalar› sonucu, bu günlü¤edünyan›n her hangi bir yerinden ulaflan bir son kullan›c› da, bubelgeleri görme, izleme ve yorum yazma hakk›n› elde eder. Microsoftbir süredir kendi A⁄ GÜNLÜ⁄Ü'nü yay›ml›yor.

‹nternet Üzerinde Yeni Bir Oluflum: A¤ Günlü¤ü (Blog)

Kütüphaneci - Ö¤retmen ‹flbirli¤i

"Ça¤›m›z, geçmifl ça¤lara oranla her alanda daha çok, h›zl› de¤iflmelere,yeniliklere sahne olmaktad›r. Sistemler, görüfller, bilgiler, de¤erler,yöntemler, adetler, aletler vb. hemen her fley de¤iflmektedir. De¤iflme,adeta ça¤› niteleyen temel kavram durumuna gelmifltir." 3

Toplumsal de¤iflimin bu kadar çeflitli ve h›zl› oldu¤u bir ça¤da "iflbirligi"yükselen de¤erlerden biri olagelmistir. Toplumda kritik konular üzerineberaber düflünme ve çal›flmaya olan ihtiyaç artm›fl, vurgu kifliselçabalardan grup çal›flmas›na, bireysellikten daha da toplumsal olmayado¤ru kaym›flt›r.

"De¤iflimi gerçeklefltirmek için harekete geçirilmesi gereken kaynaklarda büyük olacakt›r. Bu nedenle sadece kendi kaynaklar›m›z› de¤il,baflkalar›n›n elindeki kaynaklar› da kullanmam›z gerekecektir.

Baflkalar›n›n kaynaklar›n› kullanmak, hedefimizi bizimle paylaflmayayak›n kifliler ve kurumlarla iflbirli¤i yapmay› gerektirir." 4

‹flbirli¤i, beraberce çal›flmay›, yard›mlaflmay› ve amaca daha kolayflekilde ulaflma olana¤›n› ifade eder. "‹flbirli¤i, üyelerin karfl›l›kl› çözümaray›fllar›nda aktif olarak yer ald›¤› bir süreçtir. ‹flbirli¤i yap›lmas›ylafarkl› bilgiler bir araya getirilir ve alternatif çözümler oluflturularakgüç birli¤i gerçeklefltirilir." 5

"E¤itim örgütleri de içinde bulunduklar› çevreden etkilenmekte veçevreyi etkilemektedir. Art›k çevre geçmifltekinden daha h›zl› birflekilde de¤iflmektedir. E¤itim örgütlerinin bu h›zl› de¤iflmeye ayakuydurabilmeleri için kendisini bu de¤iflime uyarlamas› hatta de¤ifliminhareket noktas› haline getirmesi gerekmektedir. E¤itim örgütlerininkendilerinin, de¤iflimin hareket noktas› haline gelebilmesi de bilgiüreten ve da¤›tan merkezler olarak ifllemeye bafllamas› ile mümkünolabilecektir.” 6

"E¤itimde iflbirli¤i hem okulun yeniden yap›land›r›lmas›, hem dee¤itime ait karmafl›k problemlerin çözümü için bir f›rsat olarak görülür.Bu karmafl›k problemlerden baz›lar›, de¤iflik alanlardan gelen vedüflük baflar› gösteren ö¤rencilerin say›s›n›n artmas›yla orant›l› olarakö¤renci ihtiyaçlar›n›n da artmas›; e¤itime ait öz kaynaklar›n ba¤›lolarak azalmas›; çok daha karmafl›k bir e¤itim ortam› yaratanteknolojiden kaynaklanan bilgi patlamas›; ö¤renciye sunulan ö¤renmesürecinin anlaml› olmas› sa¤lan›rken bir yandan da bunun standartlara

32

dayal› e¤itimden beklenen sonuçlara uyumunu sa¤layacak yarat›c›çözümlerin üretilmesi, olarak say›labilir. Kütüphaneci bütün buproblemlerin çözümünde ö¤retmenlerle yapaca¤› "isbirligi" sayesindeönemli rol oynar.” 7

"E¤itimde iflbirli¤inin amac›, mümkün oldu¤u kadar fazla say›dakiö¤renciye en etkin ö¤retim metodu ile ulaflmakt›r. Kütüphanecilikalan›nda, Callison (1997) kütüphaneci için iflbirli¤inin "ortak planlama,ortak araç-gelifltirme ve ortak ölçme-de¤erlendirme" oldu¤unuöne sürmüfltür. Russell (2002) da iflbirli¤inin amaç birli¤i, bak›flaç›s›ndaki ortakl›k, güven ve sayg› ortam›, kapsay›c› planlama ve riskpaylafl›m› temeline dayand›¤›n› söyler. Ö¤retmen ortak bir bilgi olarakö¤retilecek materyali ve ö¤rencilerin güçlü ve zay›f yönlerini sunar.Kütüphaneci de kapsaml› bir bilgi - anlama becerisi ve bunlar›nbirbiriyle ba¤daflt›r›lmalar›n› sa¤layacak katk›lar› sa¤lar.” 8

"Ö¤retmen ile kütüphaneci aras›nda, ö¤rencinin bilgiye ulaflma,bilgiyi de¤erlendirme ve uygulama ile ilgili ihtiyaçlar›n› belirlemek içinortak bir çaba sarfettikleri; bu becerilerin nerede nas›l ö¤retilece¤inive kendi alanlar›nda nas›l ba¤daflt›racaklar›n› planlad›klar›; ö¤rencininihtiyaç duydu¤u anda gerekli beceriyi kazanaca¤› flekilde ortak-e¤itimigerçeklefltirdikleri ve ö¤rencinin bilgiyi özümseme sürecini ve busüreçten elde edilecek sonuçlar›n da de¤erlendirilmesini beraberyapt›klar› zaman gerçek bir iflbirli¤inden söz edilebilir" 9

Araflt›rmalar, özellikle ö¤retmen ile iflbirli¤i yap›ld›¤›nda akademikbaflar› ile, kütüphaneden al›nan profesyonel yard›m aras›ndaki iliflkiyiiflaret eder. iflbirli¤i ö¤rencilerin baflar›s›n›n yükseltilmesi gibi ö¤renmesürecinin sonuçlar› üzerinde olumlu etki yapacak flekilde e¤itim veö¤retim faaliyetlerinin yenilenmesi olarak alg›lanabilir. Ayr›ca iflbirli¤ininaraflt›rma becerilerini artt›ran bir etken oldu¤u da öne sürülmüfltür.Bu olumlu etki iflbirli¤ini özendirecek sebeplerden biri say›labilir. 10

Toplumsal de¤iflmelere paralel olarak e¤itim de de¤iflmek zorundad›r."Yeni e¤itim, kifliye bilgiyi nas›l s›n›flayaca¤›n›, do¤rulu¤unu nas›lde¤erlendirebilece¤ini, gerekti¤inde bilginin kategorilerini nas›lde¤ifltirebilece¤ini, somuttan soyuta ve soyuttan somuta nas›l gidipgelebilece¤ini, sorunlara yeni bir aç›dan nas›l bakabilece¤ini, k›sacas›kendisine nas›l ö¤retmenlik edebilece¤ini ö¤retmelidir. Yar›n›n cahiliokumas›n› yazmas›n› bilmeyen de¤il, nas›l ö¤renmesi gerekti¤iniö¤renmeyen kifli olacakt›r." 11

K›saca ça¤›n getirdi¤i de¤iflim zorunlulu¤unun yan› s›ra, e¤itimdeyaflanan sorunlar›n çözümünde "iflbirli¤i" f›rsatt›r.

Sonuç olarak diyebiliriz ki okul kütüphanecisi ö¤retmen iflbirli¤i;

1. Ö¤rencinin akademik baflar›s›n›n yükseltilmesi,.2. Ö¤rencilerin kütüphane ve kaynak kullan›m›n›n art›r›lmas›,3. Ö¤rencilere kitap okuma al›flkanl›¤›n›n kazand›r›lmas›,4. Ö¤retmenler ve ö¤rencilere ö¤renmeyi ö¤renmenin anahtar› olan

bilgi okur - yazarl›¤› becerilerinin kazand›r›lmas›,5. Kütüphane koleksiyonunun gelifltirilmesi vb. için gereklidir.

3 fiiflman, Mehmet. Örgüt kültürü: Eskiflehir il merkezindeki ilkokullarda bir araflt›rma.Eskiflehir: T.C.Anadolu Üniversitesi yay›nlar›, 1994. s:155

4 Argüden, Y›lmaz. Gelece¤i flekillendirmek: yaflam kalitesi için stratejik düflünmek.‹stanbul:Rota yay›nlar›, 2004. s:10

5 Baltafl, Acar. De¤er katan ekip çal›flmas›: ekip üyesinin el kitab›.‹stanbul: Remzi Kitabevi, 2003. s:156 Cafo¤lu, Zuhal. E¤itimde toplam kalite yönetimi: ‹stanbul: Avni Akyol Ümit Kültür ve E¤itim Vakf›,

1996. s:101.7 Montiel, Patricia. 'Toward a theory of collaboration for teachers an librarians'

http://www.ala.org/ala/aasl/aaslpubsandjournals/slmrb/slmrcontents/volume82005/theory.htm.April 2005

8 Montiel, Patricia a.g.e.9 Montiel, Patricia a.g.e.10 Montiel, Patricia a.g.e.11 Toffler, Alvin.Türkçesi Selami Sargut.fiok: (gelecek korkusu).-4. bs.-‹stanbul: Alt›n

Kitaplar yay›nevi, 1996. s: 322.

KAYNAKÇA :Argüden, Y›lmaz. Gelece¤i flekillendirmek: yaflam kalitesi için stratejikdüflünmek.‹stanbul: Rota yay›nlar›, 2004.Baltafl, Acar. De¤er katan ekip çal›flmas›: ekip üyesinin el kitab›.‹stanbul:Remzi Kitabevi, 2003.Cafo¤lu, Zuhal. E¤itimde toplam kalite yönetimi: ‹stanbul: Avni AkyolÜmit Kültür ve E¤itim Vakf›, 1996.Montiel, Patricia. 'Toward a theory of collaboration for teachers anlibrarians'http://www.ala.org/ala/aasl/aaslpubsandjournals/slmrb/slmrcontents/volume82005/theory.htmApril 2005.fiiflman, Mehmet. Örgüt kültürü: Eskiflehir il merkezindeki ilkokullardabir araflt›rma. Eskiflehir: T.C.Anadolu Üniversitesi yay›nlar›, 1994.Toffler, Alvin.Türkçesi Selami Sargut.fiok: (gelecek korkusu).-4. bs.-‹stanbul: Alt›n Kitaplar yay›nevi, 1996.

‹clal YAVUZÇET‹NLaboratuar Ö¤retmeniBir canl›n›n gen diziliminin de¤ifltirilmesi ya da ona kendi do¤as›ndabulunmayan bambaflka bir karakter kazand›r›lmas› yoluyla elde edilencanl› organizmalara "Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar" ya dak›saca GDO ad› verilir.

Kal›tsal bilgiler bir canl›n›n genlerinde depolanm›flt›r. Bütün canl›türlerinin genleri asl›nda birbirine benzer. Farkl› olan, genlerin hertürde fakl› dizilifllerde bir araya gelmesidir. Bir canl›n›n di¤erine genaktar›m›, bir çeflit kesme yap›flt›rma ve ço¤altma ifllemi olup genetikmühendisler taraf›ndan uygulan›r. Aktar›lacak gen, önce bulundu¤ucanl›n›n DNA's›ndan kesilerek ç›kar›l›r, sonra vektör ad› verilen tafl›y›c›virüs ile bu gen DNA molekülüne yap›flt›r›l›r. Frankefltayn g›da olarakda nitelenen GDO'lu ürünler bugün kolera bakterisi geni tafl›yanyonca, akrep geni tafl›yan pamuk, tavuk genli patates, bal›k genlidomates gibi g›dalar fleklinde karfl›m›za ç›kar. 20. yüzy›lda bitkiselüretimde verim art›fl› gerekçesiyle uygulanan suni gübreler ve zararl›larakarfl› kimyasallarla yap›lan savafl, toprak, su ve hava kirlili¤ini deberaberinde getirdi.

Yedi¤imiz M›s›rda Bilmediklerimiz!

Yo¤un tar›mda kullan›lan ilaç ve suni gübreler her geçen y›l topra¤›daha da verimsizlefltirip, topra¤›n verimi düfltükçe çiftçinin daha fazlailaç ve gübre kullanmas›na yol açt›. Gübreye al›flan bitki daha çokgübre istedi ve ilaca ba¤›fl›kl›k kazanan böcekleri öldürebilmek içindaha kuvvetli zehirlere gerek duyuldu. Böylece artan verimin bedelisadece çevre kirlili¤i olmad›, kullan›lan ilaç ve gübreler canl›lar›nba¤›fl›kl›k sistemini de etkileyen sa¤l›k problemlerine neden oldu.Art›k yeni çözümlere gereksinim vard›. D›fltan müdahale baflar›s›zolunca canl›lar›n genleriyle oynanmaya baflland›. Gen aktar›m› yoluylayabani otlar, zararl› böcek ve hastal›klara dayan›kl› ürünler elde edildi.Böylece insanlar genleriyle oynanm›fl g›dalarla tan›flt›. Bafllang›çtahastal›k ve zararl›lara dayan›kl› oldu¤u için tek tip ürün yetifltirmeyeikna edilen çiftçi, her y›l k›s›r tohumlar almaya ve bu tohumlar›nbüyüyüp geliflmesi için gerekli ilaçlar› kullanmaya ba¤›ml› oldu. Ancakgerek tek tip ürün yetifltirmek gerekse bu GDO'lu ürünlerin kontroledilemeyen bir biçimde do¤aya yay›lmas› biyolojik çeflitlilik aç›s›ndançok ciddi tehditlere yol açt›.

Geneti¤i de¤ifltirilmifl ürünler baflta ABD olmak üzere 4 ülkede görülür:ABD, Arjantin, Kanada ve Çin. Bu ülkeler genetik tar›m›n %99'unugerçeklefltirir. Genetik tar›m üretiminin %95'i üç ürün üzerindegörülür: Soya %62, m›s›r %21, pamuk %12.

Gen aktar›ml› ürünlerden beklenen yararlar:2050 y›l›nda, insan nüfusunun 9 milyara ulaflaca¤› tahmin edildi¤indengeliflmekte olan ülkelerde yaflayan insanlar›n besin gereksiniminikarfl›lamak üzere gen aktar›ml› tar›m ürünlerinin bu sorunun üstesinden

33

gelebilece¤i düflünülüyor. Böylece sebze ve meyvelerin depolanmaya da tafl›nma s›ras›nda bozulmalar› önlenebilecektir. Gen aktar›m›yöntemiyle bitkilerin afl›, çeflitli protein ve mineral deposu olarak dakullan›lmas› düflünülüyor. Örne¤in; muz, domates, patates, pirinç vesoya fasulyesi gibi bitkiler üzerinde çal›flmalar sürüyor.

Gen aktar›ml› ürünlerden beklenen zararlar:Zararl›lara karfl› kullan›lan ilaçlar, bu zararl›lar›n do¤al düflmanlar›n›da yok etti¤i için böcekler ba¤›fl›kl›k kazan›yorlar. GDO'lu ürünlerinüretimi s›ras›nda bu genler, komflu tarladaki bitkilere de geçebiliyor.Gen aktar›m›n›n bir canl›n›n genetik yap›s› üzerindeki etkisininmutasyonlara yol aç›p açmayaca¤› henüz bilinmiyor. Gen aktar›ml›ürünlerde insanlar için alerjik özelliklerin bitkiye tafl›nmas› mümkünolabiliyor. Kabuklu yemifl geninin soya fasulyesine aktar›lmas› gibi.Çiftçiler, her y›l kendilerine bir sonraki y›l kullanmak üzere bir miktartohum ay›r›rlar. Buna tohumluk hakk› denir. Ancak bu GDOürünlerinin ekilmeye bafllanmas›yla art›k böyle bir hak kalmayacak.fiu anda üretilen GDO bitkilerin büyük bir k›sm› aç›k tozlaflan meleztürleridir. K›saca her y›l bu tohumlar›n yenilenmesi gerekecek. Çiftçilerpatent sahibi üretici firmadan % 25-%100 daha pahal› olan butohumlar› almak durumunda oldu¤u gibi, yabani otlar için kullanacaklar›ilaçlar› da yine ayn› firmadan temin etmek zorunda kalacaklar.

1993 y›l›nda ‹skoçyal› araflt›rmac› Arpad Pusztai, genetik olarak gelifltirilmiflpatateslerle fareler üzerinde araflt›rmalar yapm›fl, farelerin sindirimorganlar›nda fliflme ve ba¤›fl›kl›k sisteminde zay›flama saptam›flt›r.

Genetik ürünlerin baz›lar›na antibiyotiklere karfl› dirençli genlertransfer edilmifltir. Hayvanlara ve insanlara geçen tehlikeli bakterilerbu durumda antibiyotiklere karfl› direnç kazanm›fl olacaklard›r. Busebeple AB, 2005 y›l›ndan itibaren bu uygulaman›n yasaklanmas›n›planlam›flt›r.

Hindistan ve Çin'de yap›lan araflt›rmalar Bt (Bacillus thuringiensis)gen transfer çal›flmalar›n›n pirinçte verimlili¤i azaltmas›na karfl›n,parazitlere dayan›kl›l›¤› art›rd›¤›n›, pamuk ve pirinç tar›m›nda kimyasalkullan›m›n› azaltt›¤›n›, ancak pirincin A vitamini sentezlemesiniazaltt›¤›ndan tüketicilerde "Beri beri - gece körlü¤ü" olaylar›n›nh›zla artt›¤›n› gösterir.

Filipinlerde bir Bt m›s›r ekim alan›n›n yak›n›nda yaflayan köy halk›ndasolunum yolu, sindirim sistemi, cilt reaksiyonlar› ve ateflle seyredentablonun m›s›r›n polen saçt›¤› dönemde ortaya ç›kt›¤› fark edilir. Bubireylerin kan örneklerinde Bt toksinine karfl› antikorlar saptanm›flt›r.Danimarka'da 1996 y›l›nda kanola üzerinde yap›lan bir çal›flma tar›mürünlerine aktar›lan genlerin do¤adaki yabani bitkilere kolayl›klayay›labildi¤ini gösterir. GDO'lu patates ile yap›lan ekim çal›flmalar›nda,GDO'lu bitkilerle do¤al bitkiler aras›nda yüksek oranda gen ak›fl›saptan›r. GDO patateslerin 1.1 km uza¤›na ekilen do¤al patatestohumlar›n›n %35-%72 sinde transgen varl›¤› saptanm›flt›r.

Ülkemizdeki durum:Ülkemizde her türlü GDO analizi, biyoteknoloji ve biyogüvenlik riskde¤erlendirmesi araflt›rmalar› için gerekli laboratuar çal›flmalar›n›nyeterli oldu¤u söylenememektedir.Bugün geneti¤i de¤ifltirilmifl pamuk, m›s›r ve patates için ülkemizdebelirli alanlarda denemelerin yap›lmas›na izin verilmifl, ancak GDO'lutohumlar›n girifli kanunla yasaklanm›flt›r. Buna ra¤men tüketiciyesunulan pek çok ürünün GDO'lu olma riski bulunuyor.

Riski en yüksek olan ürünler, içeri¤inde m›s›r ve soyadan elde edilenyan ürünleri bar›nd›ran ürünler. Çünkü Türkiye m›s›r ve soya ithalat›n›nbüyük bölümünü ABD ve Arjantin'de geneti¤iyle oynanm›fl m›s›r vesoya üreticilerinden sa¤l›yor.

Ülkemizde çok tüketilen tar›m ürünlerinden biri olan m›s›r›n genyap›s›nda nas›l bir de¤ifliklik yap›ld›¤›n› flu flekilde aç›klamak mümkün:

Zararl›lara karfl› korumal› genetik bilgiler genel olarak Bacillusthuringiensis (Bt) akterisinden al›nan gen yard›m›yla üretiliyor. Bugen bitki hücrelerinin t›rt›l gibi baz› böcekler için toksik etkiye sahipproteini üretmesini sa¤l›yor. Tar›mda böcek öldürücü olarak kullan›lanBt spreyi toprakta parçalan›yor. Ayr›ca tüketilen ürün y›kanarak Btspreyinden ar›nd›r›labildi¤i halde Bt geni aktar›lm›fl ürünlerde butoksinin parçalanmas› ya da ürünün y›kanarak temizlenmesi sözkonusu de¤il. Ürün tüketilene kadar ve hatta daha sonra etkisinisürdürüyor. Gen aktar›lm›fl ürünlerdeki Bt toksin miktar› spreydekinin10 ile 100 kat› kadar fazlad›r. Bu tespite göre hayvanlar üzerindeyap›lan deneyler Bt toksininin memelilerde, özellikle sindirim sistemindeparçalanmad›¤›n›, ba¤›rsaklarda ba¤lanarak insan sa¤l›¤›n› tehditedebilece¤ini ortaya koyuyor. Tüm bu bilgiler ›fl›¤›nda ülkemizde ençok yetifltirilen tar›m ürünü olan, severek tüketilen, pek çok flekerlemeve meyve sular›nda glikozundan yararlan›lan m›s›rla ilgili merak›m›zdo¤rultusunda ö¤rencilerimizle geçti¤imiz y›l yapt›¤›m›z bir araflt›rmay›ve sonuçlar›n› sizlerle paylaflmak istedim. Bulgular oldukça ilginçti.

Bursa'n›n bir da¤ köyünde organik tar›m yapan yafll› bir köylüden20 y›ld›r hiç de¤ifltirmedi¤ini bildi¤imiz do¤al m›s›rlardan temin edildi.Di¤er m›s›r örnekleri de semt pazarlar› ve marketlerde sat›lanlardanseçildi. Eflit say›daki tohumlar ayn› koflullarda ekip çimlenme süreçleriizlendi. Tohumlar›n fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak farkl›l›klar›test edildi. En önemlisi, bitkilerde yabanc› bir proteinin varl›¤›n›saptamam›za yard›mc› olan test kitleri kullan›ld›. Bunun için elimizdekim›s›r tohumu örnekleri olabildi¤i ölçüde ezildi ve bir miktar suylabulamaç k›vam›na getirildikten sonra test fleritler bat›r›l›p 15 dakikakadar beklendi. Deneyler defalarca tekrarland›. fierit üzerinde oluflanrenkli çizgiler de¤erlendirildi. Ne yaz›k ki pazar ya da marketlerdenal›nan tüm m›s›r örneklerinin gen yap›lar›yla oynanm›fl oldu¤u gerçe¤iile karfl›lafl›ld›.

Tohumlar›n baz› fiziksel ve kimyasal özellikleriyle ilgili bulgularde¤erlendirildi¤inde flu sonuçlar ortaya ç›kt›:

Gen yap›s›yla oynanm›fl GDO'lu ya da hibrid (melez) tohumlar›norganik m›s›r tohumlar›na göre(GDO'suz) kolayca ezilebildi¤i, besinyönünden fakir, yaprak ve gövde uzunluklar›n›n daha k›sa ve çelimsiz,tohumlar›n sudan hafif olduklar›, k›sa sürede pifltikleri, hemen hiçpatlat›lamad›klar› (popcorn) gözlendi. Koçandaki tohum say›s›n›n çokolmas› ürünün verimli ve doyurucu oldu¤u anlam›na gelmiyor.Bitkicikler kurumaya b›rak›ld›¤›nda GDO'lu olanlar›n alt yapraklar›n›nmor bir renge dönüfltü¤ü de gözden kaçmad›.

Genetik tar›m, içinde aç›kl›¤a kavuflturulmam›fl birçok soru iflaretitafl›yor. Bunun alternatifi olarak, çevre ve insan dostu kabul edilenorganik tar›m öneriliyor. Di¤er ad›yla "Ekolojik Tar›m" da denilen butar›m çeflidinde kesinlikle organik gübre kullan›larak çeflitli ve dönüflümlüekim yap›l›yor ve hiçbir sentetik katk› maddesi kullan›lm›yor.

Amaç; sa¤l›kl› besin üretmek, erozyona, kurakl›¤a ve tuzlulu¤a karfl›savaflmak, topra¤›n verimlili¤ini art›ran mikroorganizmalar› korumakve do¤al kaynaklara verilen zarar› önlemek, bu konuyla ilgili olarakiflin e¤itimini almak. Kuzey Amerika'da organik tar›mla u¤raflançiftçilerin %73'ü bilgilerinin yetersiz oldu¤unu savunuyorlar.

TÜRK‹YE'de 18.000 çiftçi 50 bin hektarl›k alanda organik tar›myap›yor. 2002 rakamlar›na göre organik tar›m alan›, çiftçi ve üretimanlam›nda EGE BÖLGES‹ birinci s›rada yer al›yor.

Kaynaklar :Bilim ve Ütopya Dergisi Kas›m 2003Bilim ve Teknik May›s 2003Bilim ve Teknik May›s 2004GDO ya Hay›r Platformu el kitapç›klar›www.galumpia.com.uk/wonder/gen.html

34

Cemal Ç‹ÇEKFen Lisesi Matematik Dan›flman›

‹ki Rasyonel Say› Aras›nda Sonsuz Say›da ‹rrasyonel Say›n›nVarl›¤›n›n Polinomlar Yard›m›yla Gösterilmesi

35

‹stanbul'da parçal› tutulma

Tutulmada elmas yüzük etkisi

Türkiye, 2060 y›l›nda bir daha gerçekleflecek olan "Tam GüneflTutulmas›"na Türkiye, son 7 y›lda iki kez flahit oldu. ‹lki 11 A¤ustos1999 tarihinde idi ve ne yaz›k ki o tutulma 6 gün sonra gerçekleflenve ülkemiz için ac›lar›n yafland›¤› deprem felaketi ile an›lmaya devamedecek. Di¤er tutulma 29 Mart 2006 tarihinde gerçekleflti. Buna tümTürkiye flahit oldu. Antalya'dan Giresun'a do¤ru 165 km. geniflli¤indebir hat üzerindeki yerleflim birimlerindekiler tam tutulmay› izlediler.Di¤er bölgeler ise farkl› oranlarda Ay taraf›ndan örtülerek neredeysebir "Günefl Hilali" flekline dönüflen parçal› olarak Tutulmufl Günefl'iizlediler. Bu s›rada, Side'deki bir gözlemci olarak 100C birden düflenhava s›cakl›¤› ile koyu kurfluni bir karanl›kta kolumdaki saati bileokuyamaz olmufltum. ‹stanbul'da yo¤un çal›flma flartlar›nda GüneflTutulmas›'n›n ne zaman ve saat kaçta olaca¤›n› unutan bir arkadafl›m,koyulaflan havay› görünce "meteoroloji bugün ya¤mur tahminivermemiflti!" diyerek d›flar›ya ç›k›p durumu anlam›flt›. Tutulma öncesigünlerden bafllayarak tutulma ile ilgilenenlerin ço¤unun yüre¤indede gizli bir deprem korkusu yer alm›flt›. Bilimsel olarak tutulma vedeprem aras›nda bir iliflkinin varl›¤›n›n olup olmad›¤› bilinmedi¤indenbu belirsizlik gerçekten pek çok insan› rahats›z etmifl ve tutulman›nharika bir do¤a olay› olarak izlenme keyfini bile gölgelemiflti. Aradangeçen 15 günlük sürede beklenen ölçülerde ve yerlerde bir depreminoluflmamas› ise insanlar›n kayg›lar›yla beraber tutulmay› da h›zlaunutturmaya bafllad›.

Oysa Eyübo¤lu E¤itim Kurumlar›'nda tutulman›n heyecan› çok farkl›ve olmas› gerekti¤i gibi yafland›. Tutulma, ‹kiz Gözlemevleri'ndeGünefl ›fl›¤›n› 100.000 kez azaltan filtrelerle, teleskoplarla izlendi. 1.Gözlemevi'nde yeni al›nan özel bir DVD dijital kamera ile tutulmagörüntüsü hem Milliyet gazetesi WEB sitesinden canl› olarak tümDünya'ya aç›ld›, hem de mükemmel e¤itim araçlar›n›n kullan›m› ilebütün s›n›flardaki barkovizyonsistemleri ile derslerdentutulma izlendi. Bu olay,san›r›m bundan sonra Türkiyeve Dünya'da olacak önemliolaylar›n an›nda s›n›flardanizlenerek etkileflimli ö¤retimve tart›flman›n da yolunuaçacak!

Tam tutulma

Olgunluk Ça¤›n› Yaflayan Kuflaklar›n Son Gökyüzü Festivali

Doç. Dr. A. Talat Saygaç‹stanbul Üniversitesi Fen FakültesiAstronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü

Side, tutulma s›ras›nda Türkiye'nin en önemli merkezi oldu. ‹stanbulÜniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü, bir stadyumunyar›s›n› dolduracak deney aletleri ve ekibiyle tutulma gözlemleri içinSide Stadyumu'ndayd›. Burada bilimsel deneyler gerçeklefltirildi vesonuçlar›na önümüzdeki y›la kadar ulafl›lm›fl olacak. Stadyumda,dünyan›n her taraf›ndan konuklar ve bilim adamlar› da vard›. Enilginçlerinden biri Güney Amerika Aztek yerlilerinden bir kabile flefive ailesinin tutulma öncesi ve s›ras›nda yapt›klar› ayinlerdi. NASA,Aspendos'da bir ekip kurarak uydu üzerinden tüm Dünya'ya canl›yay›n yapt›. Apollon Tap›na¤›, tap›nak görüntüleri aras›ndan tutulmay›izleyen dünya insanlar› ile doluydu. Olimpos Da¤› yak›nlar›ndakiAdrasan Koyu özellikle Japon bilim adamlar›n›n toplanma yeriydi.Tutulman›n bir gün öncesi yaflanan kötü hava koflullar›n›n ard›ndantutulma günü p›r›l p›r›l olan gökyüzü bir hediye güzelli¤inde idi.

Turizm firmalar›n›n kaynaklar›na göre yaklafl›k 10.000 turist ve biliminsan› Türkiye'ye ak›n edip bu güzelli¤i ve bilimselli¤i yaflarken, birüniversitemizdeki bilim adam›m›z ise noter onayl› deprem tahminöngörüsü yay›nlad›! Baz› bölgelerde insanlar evlerine giremeyipçad›rlarda yaflad›lar.

Sonuç olarak, Eyübo¤lu ‹kiz Gözlemevleri anaokulundan liseye kadarbu tutulmay› doyas›ya yaflad› ve an›lar›nda saklayacak. Bugününküçücükleri 54 y›l sonra bugünleri anarak tutulmay› tekrar izleyecekler.

Bilim adamlar› kendilerine düflen sorumluluklar› bilimsel çal›flmalarve toplant›larla yerine getirdiler. Bu tutulmalar›n her y›l dünyan›nçeflitli yerlerinde y›lda en az iki en çok befl kez tekrarland›¤›n› bilerek,olanak bulabilenlerin izlemek üzere tutulmalar›n peflinedüflüp özellikle tam tutulmalar› izlemeleri ümidiyle...

36

6. S›n›flarda MYP Uygulamalar›

De¤iflik Müzik Türleri (Klasik ve Rock Müzik)Kuluçkadaki Yumurtalar› Nas›l Etkiler?

Evimizde bir kuluçka makinesinin olmas› ve babam›n kufllarla ilgilenmesidolay›s›yla bu projeyi haz›rlad›m. Gerçekten ilginç ve zevk alarakhaz›rlad›¤›m bir proje oldu. Projem yaklafl›k olarak 66 gün sürdü.Daha önce de, baz› tavuk çiftliklerinde rand›man› art›rmak içinyumurtalara klasik müzik dinletildi¤ini ve baflar›l› oldu¤unu duymufltum.Ben de klasik ve rock müzi¤in etkilerini gözlemlemek amac› ile buprojeyi haz›rlad›m.

Evimizde bulunan kuluçka makinesi 300-350 adet yumurta al›yor.Yumurtalar›n ç›kabilmesi için en ideal ›s› 37.7 derece. Makine bunuotomatik olarak sa¤l›yor. ‹yi rand›man almak için en gerekli fleylerdenbiri de ortamdaki nem. Bu da % 55-60 aras›nda olmal›. Nemimakinenin içine yerlefltirilen tepsiye konulan su sa¤l›yor. Makineniniçinde bu nemi ölçen bir termometre var. Bu termometreye bakarakne kadar su ilave edilmesi gerekti¤i anlafl›labilir. Yaklafl›k 2-3 gündebir su ilave etmek gerekiyor. Bir tavuk kuluçkaya yatt›¤›nda verdi¤i›s› 37.7 derece ve do¤al olarak vücudu nem de sa¤l›yor. Tavuk,yumurtalar›n›n her taraf›n›n eflit ›s›y› almas› için gagas› ile yumurtalar›n›çeviriyor, bunu da makine otomatik olarak sa¤l›yor. ‹çindeki raflargerekti¤i zaman otomatik olarak dönüyor. Tavuk yumurtas›ndancivciv do¤al ortam›nda 21 günde ç›kar. Kuluçka makinesinde dedurum ayn›. Yumurtalar bulunduklar› raflardan 18. günde en alttakiç›kma sepetine al›n›yor ve 21. günde ç›kmaya bafll›yorlar. Tavu¤unç›kamayan yavrular›na gagas› ile yard›m etmesini de ben ellerimledikkatlice gerçeklefltirdim.

Projemi Nas›l Gerçeklefltirdim?Projemi üç aflamada gerçeklefltirdim. Her aflamada 100 yumurta ilebafllad›m. Birinci aflamada müziksiz, ikinci aflamada klasik müzikdinleterek, üçüncü aflamada ise rock müzik dinleterek projeyi bitirdim.

Birinci Aflama (Müziksiz)100 adet yumurtay› raflara yerlefltirdim. Her gün makinenin ›s›s›n›ve nemini kontrol ettim. 18. günde yumurtalar› ç›kma sepetine ald›m.21. günün sonunda 100 yumurtadan 78 civciv ç›kt›. Bunu dahaönceleri çok kez yapt›¤›m›z için sonuç bekledi¤im gibi ç›kt›.

‹kinci Aflama (Klasik müzik dinletilenler)Aradan iki gün geçtikten sonra, yine 100 adet yumurtay› raflarayerlefltirdim. Birinci günden itibaren her gün 3-4 saat klasik müzikdinlettim. Her zamanki gibi ›s›y› ve nemi kontrol ettim. 18. gündeç›kma sepetine ald›m. 21.günde sonuç beni çok flafl›rtt›, çünkü 100yumurtadan 84 civciv ç›kt›. Bugüne kadar hiç böyle iyi bir rand›manal›nmam›flt›.

Üçüncü Aflama (Rock müzik dinletilenler)Bir gün sonra, yine 100 adet yumurtay› raflara yerlefltirdim. ‹lk gündenitibaren her gün 3-4 saat rock müzik dinlettim. Is›y› ve nemi her günkontrol ettim. Yumurtalar› 18. günde ç›kma sepetine ald›m. Ve 21.günün sonunda sonuç gerçekten çok ilginçti. 100 yumurtadan 68tane civciv ç›kt›. Bu da hiç rastlanmayan bir durumdu. Civcivlerin rockmüzikten dolay› strese girdikleri kan›s›na vard›m. Çünkü ço¤u gelifliminiçok az tamamlam›flt›.

SONUÇSonuç olarak projemin sonunda klasik müzi¤in yumurtalar›n gelifliminiolumlu etkiledi¤ini, rock müzi¤in ise civcivleri strese soktu¤unu veyumurtalar›n geliflimini olumsuz etkiledi¤ini kan›tlam›fl oldum.

Furkan ASHABO⁄LU, 6/F 572Dan›flman ö¤retmen: Asl› TAfi

MYP UYGULAMALARI

37

‹ridoloji

‹ridoloji, sa¤l›k ve hastal›kdurumlar›n›n anlafl›lmas›n›n birarac› olarak, gözün "iris"tabakas›ndaki iflaretler ve renkde¤iflikliklerinin incelenmesi sanat›ve bilimidir.

Her fley bir Macar ö¤rencininevinde baca¤› k›r›k bir baykuflu tedavi etmesiyle bafllam›fl. Doktorbaykuflun gözlerinde siyah bir çizginin olufltu¤unu fark etmifl. Zamangeçip baykufl iyilefltikçe, gözünün içindeki siyah çizgi beyazlam›fl veen sonunda küçük bir noktaya dönmüfl.

Baykufl iyileflmifl, ona bakan çocuk büyümüfl ve doktor olmufl. O günbaykuflun gözünde gördü¤ü siyah çizgiye zaman zaman hastalar›ndada rastlamaya bafllam›fl. 1881 y›l›nda Ignatz von Peczely isimli budoktor, hastal›klarla gözün irisindeki çizgilerin ba¤lant›l› oldu¤ubuluflunu aç›klam›fl. Buluflu büyük ilgiyle karfl›lanm›fl. 1950 y›l›ndaAmerikal› bir baflka doktor Dr. Bernard Jensen, gözdeki irisin detayl›bir flemas›n› ç›kartm›fl. fiemada iristeki noktalar›n vücudun hangibölgesiyle orant›l› oldu¤u aç›kça ortaya konmufl. Yani uzun laf›nk›sas› gözlerimiz her fleyin aynas›.

Gözdeki lekeler, renk de¤iflimleri vücudumuzdaki baz› sorunlar›nhabercisi olabilir. Çocuklar›n 2 yafl›na gelmeden önce mutlaka birgöz doktoruna gitmeleri gerekir. Gözler bize dair çok önemli bulgular›ortaya koyar. Bir iridolojiste gitti¤inizde irisinizin foto¤raf› çekilebilir.‹ris gözbebe¤imizi çevreleyen ve gözümüze rengini veren bölümdür.

Testmatik

Bu projedeki amac›m, test çözerken do¤ru cevap verildi¤inde ›fl›¤›nyanmas›n› sa¤lamak. Bu sayede okula giden ö¤renciler test s›navlar›nae¤lenerek haz›rlanacak ve sorular›n cevaplar› daha kolay kontroledilecek.

Modelin Yap›l›fl›• Örnek soru ka¤›d› haz›rlan›r. Sorular›n bilgisayar ç›kt›s› al›narak

ka¤›t kutu üzerine yap›flt›r›l›r.• Tüm fl›klar›n yan›na raptiye tak›l›r.• Kutunun üzerine duy için delik aç›l›r. Duy aç›lan deli¤e yerlefltirilir.

Ampul duya tak›l›r.

• Örnek sorulardaki do¤ru fl›klar›n yan›ndaki raptiyeler kutunun arkataraf›nda kablo ile birlefltirdikten sonra bantla yap›flt›r›l›r. Kutununalt›na bantla pil yap›flt›r›l›r. ‹letken çubuk pilin bir ucuna tak›l›r. Pilindi¤er ucu duyun bir ucuna kabloyla ba¤lan›r. Do¤ru fl›klar› birlefltirenkablo da duyun di¤er ucuna tak›l›r.

• E¤er devre do¤ru kurulduysa iletken çubuk do¤ru fl›kk›n yan›ndakiraptiyeye temas etti¤inde devre tamamlanaca¤› için ampul yanacakt›r.

SonuçYapt›¤›m proje amac›na ulaflt›; devre do¤ru kuruldu¤unda ve do¤rucevap seçene¤i iflaretlendi¤inde ampulün yand›¤›n› gözlemledim.

Özgün GÜREL, 6/B 1721Dan›flman Ö¤retmen: Asl› TAfi

‹ridolojiyi bizim anlamam›z zor. Ama bizim fark edebilece¤imiz detaylarda var. Örne¤in, beyaz noktalar stres habercisi olabiliyor. Yada irisinçevresi afl›r› siyah olursa cildinizdekitoksinleri atam›yorsunuz demek.S›k› ve parlak görünen bir irisg ü ç l ü b ü n y e y e s a h i poldu¤unuzun bir göstergesi. Yanisabah kalk›p aynaya bakt›¤›n›zdagözlerinizde rutin d›fl› bir renk farkederseniz, bunu ciddiye al›n. E¤ergözleriniz p›r›l p›r›lsa, her fleyyolunda demektir.

Müge GÜZET, 6 - E 1731

KAYNAKLAR:http://www.sabah.com.trhttp://www.iridoloji.com

Art›kErkekler deKeyifle EviSüpürebilir...

Bu projeyi yapmaktakiamac›m; temizli¤ie¤lenceli bir halegetirmek ve busayede erkeklerin detemizli¤e katk›dabulunmas›n› sa¤lamak. Ayr›ca bayanlar›n temizlik yaparken e¤ilipkalkmalar›ndan dolay› oluflan bel ve s›rt a¤r›lar›n› azaltmay›hedefliyorum.

‹cad›m› yaparken bir parça karton,bir elektrikli el süpürgesi, bir de yatayyüzeyli uzaktan kumandal› arabakulland›m.

Projenin yap›m aflamas›ndasüpürgenin arabaya a¤›rgelece¤ini ve dengesininbozulaca¤›n› düflündü¤ümdenaraban›n üstüne paralelbiçimde bir parça kartonubantla yap›flt›rd›m. Ard›ndansüpürgeyi de bantlayaraküzerine yerlefltirdim. Araban›npili bitti¤inde kullan›c›lar pilinide¤ifltirebilsin diye piliny e r l e fl t i r i l d i ¤ i k › s m ›bantlamad›m.

Öncelikle ben icad›m›n tüm evhan›mlar›na faydal› olaca¤›kan›s›nday›m. Yapt›¤›m icad›annem ve babam üzerinde denedi¤imde de çok iyi bir ifl baflard›¤›m›anlad›m. Art›k babam ve ben evi süpürmekten keyif al›yoruz...

Emre GÜREL, 6F 403Dan›flman Ö¤retmen: Asl› TAfi

38

Akneler

Güneflin kurutucu etkisi ve iyotlu deniz suyu yaz›n akneyi akl›m›zdanç›kar›r. Çünkü ultraviyole ›fl›nlar› cildi kurutup ya¤ üretimini düzenler.Sonbahar ve k›fl aknenin ço¤ald›¤› mevsimlerdir.

Gençlerde görülen akne, vücutta geliflim ve de¤iflimlerin bafllad›¤›ergenli¤in ilk döneminde ortaya ç›kar. Bu durum bir dizi hormonaldengesizli¤e ba¤l›d›r. Bu gibi hormon dengesizlikleri yetiflkinlerde degörülmektedir. Adet dönemlerinde görülen akneler bu tür hormondengesizliklerine ba¤l›d›r.

Aknelerden Etkilenenler12 ile 17 yafl aras› insanlar›n % 100'üne yak›n› aknelerden hafif yada yo¤un bir flekilde etkilenir. Genel olarak akne 10 ila 13 yafl›ndabafllar ve 5 ila 10 y›l kadar sürer. Al›nacak önlemler bu etkileri azalt›r.Reçetesiz sat›lan ilaçlar akneleri azaltmak yerine etkilerinin artmas›nadahi yol açabilir.

Çikolata ve flarküteri ürünleri sivilce yapar görüflü de çok yayg›n veyanl›fl bir iddiad›r. Son araflt›rmalar beslenmenin akne üzerindedo¤rudan etkisi olmad›¤›n› gösterse de üzerinde durulmas› gerekenönemli bir nokta vard›r: Meyve ve sebze aç›s›ndan zengin, sa¤l›kl›beslenme cildin en iyi dostudur.

Uzmana görününK›fl gelip de akneler belirmeden önce mutlaka dermatologla görüflmekgerekir. Çünkü yaz aylar›nda kuruyup hassaslaflan cilt tatil öncesindeuygulanan akne tedavisini nedeniyle zarar görebilir.

Miray ÖZBAYElif KIZILDA⁄Güliz fiANSine USTAO⁄LU

IB MYP'nin ikinci senesi olan 7. s›n›f seviyesinde fen bilgisi derslerindeö¤rencilerin bilimsel dili kullanma yeteneklerinin geliflmesini sa¤lamak,günlük hayatla ilgili uygulamalar› bilimsel kurallarla aç›klayabilmekve anlamland›rabilmek için hedefler saptand›. Bu hedeflere yönelik,ö¤rencilere çeflitli proje ve çal›flmalar verildi. Trafik kazalar› araflt›rmas›,evimizdeki elektrik enerjisi sarfiyat› ve enerji tasarrufu, basit makineler,uçurtma yap›m› gibi çal›flmalar bunlara örnek olarak verilebilir.

Süheyla Özkan - Betül Kösemen - Talin Kendiro¤luFen Bilgisi ö¤retmenleri

7. S›n›flarda MYP Uygulamalar›

7. s›n›f ö¤rencilerinin yapt›¤› basit makine model çal›flmalar›.

7. s›n›f ö¤rencileri okul bahçesinde yapt›klar› uçurtmalar›n› deniyorlar.

8. S›n›flarda MYP Uygulamalar›

7. s›n›f ö¤rencilerinin yapt›¤› enerjitasarrufu ile ilgili proje örnekleri.

Asitler ve Bazlar

8. s›n›flarda asit ve bazlar konusuyla ba¤lant›l› olarak ö¤rencilerdenevlerinde kulland›klar› maddelerin asit mi? baz m›? oldu¤unu anlamaküzere do¤al bir ay›raç haz›rlamalar› istendi. Bu çal›flma "ScientificInquiry" kriterine göre de¤erlendirildi. Çal›flma sonucunda 8 C s›n›f›ö¤rencilerimizden Ya¤›z Taygun GÖRGÜN konuyla ilgili bir deneyraporu sundu.

Deney, evimizde bulunan ve günlük hayatta kulland›¤›m›z maddelerin(limon, sirke, karbonat vs.) asit mi yoksa baz m› oldu¤unu do¤al birindikatör haz›rlayarak ö¤renmek amac›yla yap›ld›.

Deneyin Yap›l›fl›Do¤al indikatörü haz›rlamak için k›rm›z› lahana kulland›m. ‹ndikatörlerasit ve bazik ortamlarda farkl› renkler veren maddelerdir. K›rm›z›lahanay› ince ince do¤rad›ktan sonra s›cak suyla beraber bir yo¤urtkab›na koydum. 5 - 10 dakika sonra mor - lacivert aras› bir renk

olufltu¤unu gözlemledim. Oluflansuyu 5 kaba böldüm. Suyukolonyayla kar›flt›rd›¤›mda s›v›n›nrenginin sadece aç›ld›¤›n›,kabartma tozuyla kar›flt›rd›¤›mdamora, limon suyuyla kar›flt›rd›¤›mdapembe-turuncu aras› bir renge,sirkeyle kar›flt›rd›¤›mda pembeyedönüfltü¤ünü ve son olarak da karbonatla kar›flt›rd›¤›mda herhangibir renk de¤iflikli¤inin olmad›¤›n› gözlemledim.

Sonuçta; evde günlük hayatta kulland›¤›m›z maddelerden limon vesirkenin asit; kolonya, karbonat ve kabartma tozunun nötr olduklar›n›kan›tlayarak ö¤rendim. Daha sonra lahana indikatörünün bazikortamlarda yeflil renge dönüfltü¤ünü ö¤rendim, ancak ben tesadüfenbazik bir madde seçmemifltim.

Ya¤›z Taygun GÖRGÜN , 8/C 71

39

Acid Rain

Acid rain is the harming acidic water coming from air which ruinseverything. The principal cause of acid rain is from human sources,such as industrial and power-generating plants and vehicles andelectricity generation. The gases can be carried hundreds of milesin the atmosphere before they are converted to acids and deposited.The origin of acid rain is the presence of SO2 and NO2 released inthe fuel burning processes and specially in the industrial areas.

Acid rain was first reported in Manchester, England, which was animportant city during the Industrial Revolution. In 1852, RobertAngus Smith found the relationship between acid rain and atmosphericpollution. The term "acid rain" was used by him in 1872. He observedthat acid rain could lead to natural destruction. Though acid rainwas discovered in 1852, it wasn't until the late 1960s that scientistsbegan widely observing and studying the phenomenon. CanadianHarold Harvey was among the first to research a "dead" lake. Evidencefor an increase in the levels of acid rain comes from analysing layersof glacial ice. There is a strong relationship between lower pH valuesand the loss of populations of fish in lakes. Below 4.5 virtually nofish survive, whereas levels of 6 or higher promote healthy populations.Acid in water inhibits the production of enzymes which enable fish'slarvae to escape their eggs. It also mobilizes toxic metals such asaluminium in lakes. Aluminium causes some fish to produce anexcess of mucus around their gills, preventing proper ventilation.Phytoplankton growth is inhibited by high acid levels, and animalswhich feed on it suffer.

Soil biology can also be seriously damaged by acid rain. Some tropicalmicrobes can quickly consume acids (Rodhe, 2005) but other typesof microbe are unable to tolerate low pHs and are killed. The enzymes

of these microbes are denatured(changed in shape so they no longerfunction) by the acid.

The hydronium ions of acid rain alsomobilize toxins and leache awayessential nutrients. All these happenbecause of acid deposition.

Acid deposition is an environmental term referring to a complexchemical and atmospheric phenomenon that occurs when emissionsof sulfur and nitrogen compounds and other substances aretransformed by chemical processes in the atmosphere, often farfrom the original sources, and then deposited on earth in either wetor dry form. The wet forms, popularly called acid rain, can fall toearth as rain, snow, or fog. The dry forms are acidic gases orparticulates.

There are many ways to be protected from acid rain. Many coal-burning power plants use Flue gas desulfurization (FGD) to removesulfur-containing gases from their stack gases.

Some people oppose regulation of power generation, believing thatpollution from power generation is inevitable. However, nuclearreactors generate less than one-millionth the toxic waste (measuredby net biological effect) per watt, when wastes of both powergeneration facilities are properly handled. On the other hand, nuclearpower has a well-known potential for catastrophic accidents ornuclear proliferation.

Altan ÜNSAL, 8 / E 1055

“8.s›n›flarda asit ya¤murlar›yla ilgili verilen araflt›rma ve sunum ödevi sonras›nda ö¤rencilerin "One Word" kriterine görede¤erlendirildikleri 8/E s›n›f›ndan Altan Ünsal'a ait bilimsel yaz› çal›flmas›”

9. S›n›flarda MYP Uygulamalar›

Determination OfLung Capacity

Öykü BayraktarPelin Küçüko¤luRehber Ö¤retmen: Ahmet Faik Öztürk

“As a term project we have chosen the determination of lung capacityand factors that effecting it. That means we will find the factors thataffecting lung capacity with searching it and making surveys.”

We choose this topic because; before we have chosen this topic wedid an experiment in our physics lesson. In this experiment we foundour lung capacity. That day we thought that this topic is a verydifferent topic. After that we thought that we can do this topic asa term project, so it can be an interesting project.

At first we search the factors that can affect the lung capacity .Thenwe found that gender, making exercises , place where people live,age , smoking , place where people go everyday (like school oroffices) , weight and allergies affect the lung capacity. After that,we prepare questions related to these questions and then we madea survey and ask these questions to people. The most importantpart of our project is to determine people's lung capacity, for thiswe buy a spirometer. Spirometer is an instrument that shows thecapacity of the lung. For this people blow in spirometer. Spirometerhas borders maximum border is 850 liter per minute and the minimumborder is 0 liter per minute but if a person blew under 50 then it isreally dangerous for him or her.

Then we planned our term homework and we planned to do asurvey with 150 people, so we can see the factors that effect thelung capacity. At the end we planned to discuss the differences ofour data and our survey results.

BREATHING IS ESSENTIAL FOR LIFEHave you ever thought about how you breathe? Most people saythat your lungs "draw" in a breath of air, but that is not exactly true.

The main function of the lungs is (rapid) gas exchange. This isaccomplished by a well-coordinated interaction of the lungs withthe central nervous system, the diaphragm and chest wall musculature,and the circulatory system.

Humans perform two processes that able them to carry oxygen andfrom the lungs: inspiration and expiration. Inspiration is a movementof air into the lungs, and expiration is a movement of air out of thelungs.

Our lungs have a vital capacity, expiratory reserve and a tidal volume.Vital capacity is the maximum air that people can get into their lungs.Expiratory reserve is the air which remains after the air gets our lungs;like the air in the depot. Tidal volume is the air that we normally getin and give out. These things determine your lung capacity, butespecially the vital capacity of our lungs determines our lung capacity.However we can learn our lung capacity with blowing out in aballoon , it has an easier way to learn our lung capacity. There aretools called spirometer, we can learn our lung capacity by this tool.

40

This graph shows us the different between the lung capacities ofmales and females. As you see there are more female who has alung capacity under the average than males. So gender is a factortoo which effects the lung capacity.

This graph shows who's lung capacity is under the average (Totally44 people' lung capacity is under the average out of 120 people).Bluecolumns shows the number of people who we did survey with dueto ages and red columns shows the number of people who's lungcapacity is under the average out of the number of people in differentages. For example; between ages 35-45 we did survey with 12people and when we look to the red column which is below theblue column shows the number of people who's lung capacity underthe average out of 12 people. Also in this graph we saw that whenthe ages get higher the number of people who have less lungcapacity increases.

DIFFERENCE BETWEEN SMOKING AND NOT SMOKING

This graph shows the relationship between smoking cigarette andlung capacity. According to our data out of 120 people 72 of themare smoking and 64 of them have a lung capacity which is underthe average. As a result smoking cigarette is the most importantreason of low lung capacity.

In this graph we saw the difference between living in the city andin the country. As a result of our survey we found that 24 peoplelive in the country and 96 people lives in the city out of 120 people.Out of 24 people 5 people's lung capacity is under the average andout of 96 people 39 of them has lung capacity under the average.So we learned that people who lives in the country has a larger lungcapacity.

In this graph we saw that weight is affecting the lung capacity verymuch. This is because when weight increases first our body's insidecovered with lipid and if lungs covered with lipid it will get smaller.For example; after people die doctors saw that their hearth coveredwith lipid, this is very dangerous for our hearth. As you see in thegraph the number of people who has a lung capacity under theaverage between weights 45-55 and 55-65 is equal. This is becausethese weights are not much for body.(Between weights 45 and 65 people has a lung capacity under the average because of smoking,not because of their weights).

WHAT IS A SPIROMETER?The tidal volume, vital capacity and expiratory reserve can be measureddirectly with a spirometer. A spirometer is an instrument that measureshow well your lungs are working. To use one, a person has to blowall the air in his/her lungs as much as he/she can. A recording deviceshows the amount of air exhaled and how much time each breathtook. These measurements can help the doctor find out if a personhas a lung problem, such as asthma.

HEATHY LUNGSTotal lung capacity is depend on many factors such as weight, sex,age, body activity, job, place where people live in and smokingcigarettes. For example, females tend to have a 20-25% lowercapacity than males. Tall people tend to have a larger lung capacity.Heavy smokers have a drastically low total lung capacity thannonsmokers. Some people, such as athletes, have a lung capacitywhich is above the average. The average amount of air they couldexhale from a deep breath is 6.5 liters. For a normal adult, theamount of air that can be exhaled from a deep breath is about 4.5liters.

As I said before, place where people live in effect people very much.For example; a person who born and lives in country is expected tohave a larger lung capacity (especially if this person lives near thesea) than a person who lives in city. This is because oxygen amountin air is more in countries than cities. For example in cities there arecars everywhere and there are many buildings which gives dirtysmoke in winters. When someone from sea level travels up to thehigher parts of the earth they will often has an illness called altitudesickness because, their lungs are not accustomed to that amountof oxygen in the air.

DATA GRAPHS:

41

RESULTS:As a result we saw that lung capacity is effected by many factors.It is effected by:WeightPlace where people liveAgeSmokingGender

As I said before lipid cover inside of our body first, so that our lungscovered with lipid too and they get smaller and we understand itby spirometer by blowing.Some people live near the sea in lowaltitude; some people live in high altitude. In low altitudes near thesea oxygen amount is more than high altitudes so that this effectpeople's lung capacity.

In lungs there are small spheres while we are breathing they getbigger and smaller and when age increase they lose their elasticityand breathing get harder , because of this when age increase theircapacity get lower.

In lungs there are small things like vessels. When people smoke, itspoison plugs these small vessels slowly and breathing gets harder.

When we look at human body we saw that a male's all of the organsare bigger than a female, lungs are effected by gender too like theother organs.

At the end of our project we compare the real results and out surveyresults and our survey data are all true. We saw these from graphs.But we suppose to have some false information because while thesurvey we can not do it proper because some people do not knowhow to blow in the spirometer. Actually some people have thecapacity to blow the air out but they can not do because they donot know how to use it, so we do not look these survey questionsnot to have a false result.

BIBLIOGRAPHY:<http://www.caosclub.org/freelessons/hbody3.html><http://usd316.k12.ks.us/projectfolder/Altman/lungs.html><http://www.nasaexplores.com/show_912_teacher_st.php?id=030109133912><http://en.wikipedia.org/wiki/Tidal_volume>Temel Britannica Ancyclopedia, blinding 1, 5 edition - 1992Meydan Larousse Ancyclopedia, blinding 1, 5 edition - 1992AnaBritannica Ancyclopedi, blinding 1, 15 edition - 1986

Dünya A¤aç Dikme Haftas›

31 Mart 2006 günü Dünya A¤ac Dikme Haftas› kapsam›nda, çeflitlis›n›flardan 12 çevre gönüllüsü ö¤rencimiz, Ça¤r› Bey ‹lkö¤retimOkulu'na giderek okulun bahçesine çeflitli a¤açlar ve fidanlar diktilerve çimlendirme - gübreleme çal›flmalar›na kat›ld›lar. Ö¤rencilerimizeçal›flmalar›nda laboratuvar ö¤retmenimiz ‹clal Yavuzçetin vebahç›van›m›z da kat›ld›.

A¤açlar› ellerimizle diktik

Suda Bir Yolculuk Hikayesi

Suyun alt›nda doya doya yaflamak... Tarihi 1620'ye kadar varandenizaltlar›nda uzun soluklu bir yolculu¤a ç›kmak mümkün. Askeriamaçl› olarak da üretilen denizaltlar›n›n nas›l çal›flt›¤›n› hiç merakettiniz mi? Bu y›l kütle, hacim, öz kütle konular›n› ifllerken kendidenizalt›lar›m›z› yaratt›k.

1620 y›l›nda Alman bilim adam›, Cornelius van Drebbel yüzeyi sugeçirmez tahta kapl› ilk denizalt›n› icat etmiflti. Bundan sonra pekçok kez bir öncekine k›yasla daha geliflmifl denizalt›lar› yap›lsa da1775-1783 y›llar› aras›nda yap›lan Amerika ‹ç Savafl›'na kadarkullan›lmad›. Birinci Dünya Savafl›'nda bir Alman denizalt›n›n bir saatiçinde üç gemiyi birden bat›rd›¤›n› biliyor muydunuz?

Denizaltlar› temelde basit bir sistemle çal›fl›r. Suyun yerçekimi kuvvetinintersine uygulad›¤› kuvvet, cismin a¤›rl›¤› ile yenilebilece¤i içindenizalt›lar›n›n a¤›rl›¤›n›n artt›r›lmas› gerekir. Bu nedenle hava dolutanklar boflalt›l›p su ile doldurulur ve suyun kald›rma kuvvetini cismina¤›rl›¤› ile yenilerek denizalt›n›n batmas› sa¤lan›r.Bu deneydeki amac›m›z yapaca¤›m›z denizalt›lar›n›n önce yüzüpsonra bat›p daha sonra tekrar yüzmesini sa¤lamakt›. Bunu yaparkende hiçbir flekilde d›flardan etki edilmeyecekti. Haz›rl›k süresince düzenliolarak yapt›klar›m›z› kaydettik.

Ben denizalt›m› olufltururkenafla¤›daki malzemelerikulland›m.

• Silikon tabancas›• ucu kesici herhangi bir alet• plastik boru• iki adet m›knat›s• dikdörtgen fleklinde su fliflesi• plastik valflar• makas

Dikdörtgen fleklindeki su fliflesinin yan yüzeyinin ortas›na dikdörtgenfleklinde delik açt›m. Böylece denizalt›ndaki tanklara benzeyen, içindesu ve hava depolayabilecek hacim yaratm›fl oldum.

Delik aç›lan yüzeyin simetrik kenar›na bir valfin girebilece¤i flekildebaflka bir delik açt›m. ‹nce boruyu valfin ucuna yerlefltirdim böyleliklehavay› d›flar›ya boflaltacak ve tekrar geri içeri verecek bir sistemkurdum. Su fliflesinin yüzeyine yerlefltirdi¤im valfi silikon tabancas›ylasilikonlayarak sabitlefltirdim. Bir ucu aç›kta kalan borunun aç›ktakik›sm›na baflka bir valf yerlefltirdim.

ö¤rencimiz proje ile ilgili çal›fl›rken

A¤açlar› ellerimizle diktikOkulumuzdan

hareket ederkenDi¤er okuldan arkadafllar›m›zda

bize yard›m ettiler

42

G›da Yard›m›

20 Ekim 2005 tarihinde IB MYP Toplum Hizmeti kapsam›nda ihtiyac›olan ailelere g›da yard›m› yap›ld›. Bu kampanya için ö¤rencilerdentoplanan paralarla bir ailenin bir ayl›k yiyecek ihtiyac›n› karfl›layacakg›da paketleri haz›rland›. 9 A, 9 B ve 9 C s›n›flar›ndan seçilen ö¤rencilerBiyoloji ö¤retmeni Asl› Tafl ve Emel Yaflayacak'›n rehberli¤inde bupaketleri Ümraniye'de yaflayan yoksul ailelere da¤›tt›.

Ö¤renciler bu yard›m için para toplayarak yard›m etme hazz›n› tatt›lar,paketleri ihtiyaç sahiplerine do¤rudan vererek bu koflullarda yaflayaninsanlarla tan›fl›p yaflam koflullar› hakk›nda bilgi ald›lar.

Etkinlik sonunda ö¤renciler sa¤l›k problemleri ve beslenme aras›ndakiiliflkiyi s›n›f içinde tart›flt›lar, beslenme al›flkanl›klar› ve sa¤l›k problemlerinimüfredatta yer alan Organik Bileflikler konusuyla ba¤lant›land›rd›lar.

Ayr›ca ö¤rencilerimizin bu ailelerin gerçekten zor koflullar alt›ndayaflad›klar›n› kavramalar› ve bu yard›m› yapt›klar› için çok mutluolduklar›n› belirtmeleri, bu uygulaman›n hem ö¤rencilerimizinduyarl›l›¤›n› artt›ran, hem de ö¤rendiklerinin yaflamla ba¤lant›s›n›ortaya koyan bir çal›flma olarak nitelendirilebilir.

Ö¤rencilerimiz okul kampüsünden hareket ederken

IB MYP alanlar›ndan Ö¤renmeye Yaklafl›m "ATL" kapsam›nda 9.s›n›flardan ‹nsan Klonlanmas› ile ilgili araflt›rma yapmalar› ve bukonuda bir makale yazmalar› istendi. Ö¤rencilerden klonlama çeflitleriniaraflt›rmalar›, insan klonlaman›n yarar ve zararlar› hakk›nda bilgivermeleri ve insan› klonlaman›n etik olup olmad›¤›n› kendi yorumlar›ylatart›flmalar› istenmifltir. Bu çal›flma A (One word) ve B ( Communication)kriterlerine göre de¤erlendirilmifltir. Afla¤›daki makale 9A s›n›f›ö¤rencilerinden Eylül Demirpehlivan taraf›ndan yaz›lm›flt›r.

Ö¤rencilerimiz yard›m paketlerini ailelere ulaflt›r›rken Ö¤rencilerimiz yard›m paketlerini tafl›rlarken

SHOULD HUMAN BE CLONED?

Twentieth century is called as technology age. Day by day, thetechnology continues to improve and with these improvements,thescience also improves and there would be new inventions .Althoughthis inventions sometimes cause debates, they are usually helpfulfor people. In this essay the meaning of human cloning, the types,benefits and dangers and people's perspectives among humancloning would be discussed.

Everybody knows what "to clone" means because of the news,books, films, but if we want to explain it again, we can say that;cloning is the process of creating an identical copy of an origin. Ifwe say human cloning; it is the creation of a genetically identicalcopy of an existing or previously existing or growing cloned tissuefrom the individual.

There are 3 types of cloning; embryo, reproductive and therapeutic.Embryo cloning is a medical technique which produces identicaltwins or triplets. One or more cells are removed from a fertilizedembryo and encouraged to develop in to one or more duplicateembryos.

Reproductive cloning is a technique which produces a copy of anexisting animal. It has been used to clone a sheep and other mammals.It had not been tried on humans. It is forbidden by laws in manycountries. Dolly was created by this technique.

14 country (states) have laws pertaining to human cloning. It is firstadressed by California legisture which banned reproductive cloningin 1997. Some of them prohibits human cloning for any purposes.

Therapeutic cloning is a technique that would be used to producecloned embroyes, but only to create stem cells that can be used torepair damaged or defective tissue in the parent of the cloned cells.The purpose of this technique is not to create cloned human beingsbut as it is mentioned before stem cells that be used to treat diseasessuch as Alzheimer, perkinson disease, heart disease.

There are differences between therapeutic and reproductive cloning.Therapeutic cloning does not use a real embryo, it can help to treatthe diseases and saves lives. Reproductive cloning is technique thatproduces a clonned animal for example a sheep, mice.

Cloning can also occur naturally and can occur in organisms thatreproduce sexually as well as those that reproduce asexually. In sexualreproducitons, clones are created when a fertilized egg divides toproduce identical twins with identical DNA. Many of the speciesproduce their child asexually without combining of male and female.

Scientists developed cloning technique because there are benefitsof this to human beings. For example; in therapeutic cloning, stemcells are used to treat diseases that affect people badly and also bythis technique they produce useful proteins from the milk, meat ofthe mammals that they had cloned.

43

There are benefits and dangers, disadvantages of human cloning.If we want to start with benefits, for example, interfile couples couldhave children and if a person has a damaged liver or heart they canget it cloned and have an new one. In US heart disease is the numberone killer. Scientists think that in the near future they will be ableto clone healthy heart cells and inject them to the damaged ones.

Although there are benefits, there are also the dangers of humancloning. There are lots of arguments about it if "the cloning is rightto do or not" and cloning has not been perfected yet. For example;the cloning of the sheep Dolly had 276 failures before its successand it had been died on 14th February 2003 because of the lungdisease. Her death is also because of being cloned from a dead adultship's frozen cells. But with her death there would be more questionsin our minds.

To clone humans can not be morally accepted by some peoplebecause there are some risks of human cloning such as health risksand emotional risks...

The cloned babies do not have any problems when they born butmaybe 20 years later, they will have some problems such as growingtoo fast (like Dolly). Most scientists agree that Human cloning posesa serious risk of producing children who are stillborn, unhealthy,malformed."

There can be also emotional risksof cloning. For example; a childgrows up knowing her mother her sister. Everytime her mother looksat her, sees herself growing up. The children can affected by thesethings mentally in a bad way.

There are some questions in the minds.Should human be cloned?Some people think that human cloning is needed and good technologyfor science and human beings. Some think that it is illegal to clonea human and say that "man have no power higher than God","leave human to mother nature" to the scientists.

The future of cloning is questionable. As the scientists say " Cloningis a study in biotechnology that has unlimited possibilities". Thereare benefits such as cures for diseases and dangers, disadvantagesof it.

To sum up; human cloning is a biotechnology that helps people inmany ways. Although there are still some questions in minds thathave not been answered yet and some people think that it is illegal,

I think that human cloning can improve the life of future generations.I am thinking about being a genetic engineer and I can say thathuman cloning is related with the scientific developments and canaffect them in a good way. I hope it would be a step closer to abetter society where there are people healthier and happier especiallyinterfile couples because of having a child. I think that it could bedifferent to have some exact copies of mine with me. It is ongoingprocess, why can not it be?

Eylül DEM‹RPEHL‹VAN, 9 / A 593

SOURCESwww.wikipedia.org/wiki/cloning#Human_cloningwww.globalchange.comwww.cogforlife.org/cloningfact.htmwww.religioustolerance.comwww.robby.nstempt.comwww.who.int/ethics/topics/clonig/en

10. S›n›flarda MYP Uygulamalar›

IB MYP 10. s›n›f fizik dersinde bu y›l ö¤rencilerimize öncelikle çevrebilincini evrensel anlamda kazand›rma ve gelifltirme hedefiyle araflt›rmave düflünce yaz›s› ödevleri verildi. Bu ba¤lamda "Global Warming''(küresel ›s›nma), "Nuclear Energy Consumption'' (nükleer enerjikullan›m›) bafll›kl› araflt›rma yaz›lar› ödev olarak tercih edildi.

Ö¤rencilerimizin bilime katk›da bulunan bilim insanlar›n› tan›mas›amac›yla Einstein'›n hayat› ve çal›flmalar› hakk›nda arkadafllar›nasunum haz›rlamalar› ve s›n›f içinde teorileri üzerine tart›flma yapmalar›sa¤land›.

Fizik dersinde ö¤rendikleri konular› pekifltirmek amac›yla yerçekimikuvveti ile elektriksel kuvvetleri karfl›laflt›rabilecekleri bir soru üzerinemakale yazd›lar.

Süheyla Özkan- Betül KösemenFizik Ö¤retmenleri

Annus Mirabilis

2005 y›l› tüm dünyada "Fizik Y›l›" olarak kutland›. Einstein, en önemliteorilerini aç›klad›¤› makalelerini 1905 y›l›nda yay›nlad›. Bu nedenle,1905 y›l› "Annus Mirabilis'' yani Einstein'in harika y›l› olarak kabuledildi.

10-A s›n›f› ö¤rencilerinden Elif Y›ld›r›mcan haz›rlad›¤›Einstein sunumu s›ras›nda

44

Ö¤rencilerimiz 7. s›n›fta Einstein'in görelilik teorisini ö¤renmifllerdi.10. s›n›fta ise MYP kapsam›nda fizik dersinde Einstein'in çal›flmalar›ve hayat› ile ilgili bir araflt›rma ödevi haz›rlad›lar ve bu çal›flmalar›n›arkadafllar›na sundular. Bu çal›flmada amaç, ö¤rencilerin Einstein'inhayat›n›, kiflili¤ini ve çal›flmalar›n› yak›ndan inceleyerek bilime yapt›¤›katk›lar› takdir etmelerini ve yeni bir bak›fl aç›s› kazanmalar›n› sa¤lamakt›.

Global Warming

As everybody knows the Earth is warming up and it has warmed upby about 0.6oC in the last 100 years. This rise in the temperatureof the atmosphere of the Earth is known as the global warming.The green house effect has also increased with the increase inatmosphere's temperature. In recent years it has been thought thatthe global warming is directly related with the green house effect.In other words the global warming depends on the green houseeffect.

If we want to focus on the green house effect, we say that it is aneffect which keeps our plant warm. The Earth receives most of itsenergy from the sun. The name of this energy is electromagneticradiation. This solar energy passes through the atmospheric gassesand reaches the surface of the Earth. The Earth's surface absorbsthis energy and gives it back to the atmosphere as infrared radiation.Some of this radiation goes to space and some of it is absorbed bythe gases such as carbon dioxide, methane, water vapor in theatmosphere and it is send back to the Earth's surface as heat andthis is called the green house effect.

The main cause of the global warming is the burning of the fossilfuels, because these fuels increase the amount of the green housegases. These gases are methane, nitrous oxide and carbon dioxide.To start with the methane gas, it is released to the atmosphere bythe production and transportation of coal, oil and natural gas. Nitrousoxide is emitted during the industrial and agricultural activities, alsoby wastes of the animals. Carbon dioxide is given to the atmospherewhen wood, solid products and fossil fuels are burned. Cuttingdown the trees also increases the amount of CO2 and with theaddition of these gases the green house effect is exaggerated, sothe global warming starts.

Actually trees are very important in the global carbon cycle. Theyare mechanisms which remove CO2 from the air. They can storelarge amounts of Co2 in them and each one acre of a forest absorbs2.8 tons of CO2, but when trees are burned the carbon in theirstructure is given to the air as CO2 and unfortunately 50 millionacres of forests is destroyed every year. Depending on this the globalCO2 level rise 0.4% each year.

In order to follow the changes in the temperature of the Earthdifferent temperature records have been started to be taken. Thefirst instrumental temperature record began in 1860s, but the clearresults are started to be taken in last 50 years, since most detaileddata is available. Also the satellite temperature measurements startedin 1979. Based on these measurements, we can see that 2005 wasthe warmest year, since 1998.

As it was said before, fossil fuels are effective on the increase ingreen house affect, in other words the global warming. The coalburning power plants factory smokestacks, automobile exhaustsand other wastes gives 22 billion tons of carbon dioxide and theother green house gases to the atmosphere of the Earth each year.Also animal agriculture, natural gas, manure, landfills and coal havea role in the rise of about 450 million tons of methane each year.According to the measurements the carbon dioxide amount has

10-A s›n›f› ö¤rencilerinden ‹pek Dudaro¤lu'nun haz›rlad›¤› Einsteinsunumundan örnekler

increased by 31% since 1750. About 3/4 of the anthropogenicemissions of carbon dioxide is caused by fossil fuels in last 20 yearsand the rest is because of the deforestation.

Although it is thought that all emissions of the pollutants give riseto the global warming some of them such as sulphate aerosol makesa cooling effect. This causes cooling and in the middle of the 20thcentury this cooling was seen in the temperature records.The global warming is an important thing which people shouldalways worry about, because it might have very dangerous results.The most major problems that wait human beings, are the sea levelrising, diseases, extreme weather conditions. It is said that the Earthwill be a warmer place in 100 years and as a result, the deaths andilnesses like heath cramps, faintings, heat stroke will increase. Moreextreme weather events would be seen such as storms, tornadosetc.

In addition to these the quality of the air would get worser, sincethe air would mix with sunlight and produce ozone smog, so thehuman lungs and trees will be harmed. He quality of the waterwould also get worser and less water would be available for drinkingand showers. Lakes and rives would dry up and places that usuallygets lots of rain would get warmer and dry.

The scientists think that there is a relationship between the hurricanesand the global warming. Three newspapers claim that the hurricaneintensity changes with the change in the climate.The global warming wouldn't only effect the humanbeings, but alsothe ecosystems. The increasing global temperature would cause theecosystems to change, some species would die and some of themwould be forced to adapt to the new environment conditions.

The rising temperature would affect the glaciers. Actually it hasstarted to affect the glaciers. A net decline in 142 of 144 mountainglaciers was shown between 1900-1980. Also every region had anet decline from 1960 to 2000. Some glaciers has even disappeared.The increasing temperature is expected to effect the glaciers moreand with the decline in the glaciers the sea levels would rise.

The rise in sea level which is caused by the melting of the glacierswould affect many countries. If the seas rise more than 4 metresevery coastal city in the world would be affected. Actually thescientists think that the sea level rise would be less than 1 meterthrough 2100, but they also warn people that the global warmingwould have irreversible effects and melted ice would raise the sealevel. It is thought that about 200 million people would be affectedby the rise in the sea level and especially people Vietnam, Bangladesh,China, Thailand, India, Indonesia, Egypt would be affected.

The global warming would increase the number of infected peoplewith infectious diseases such as malaria. In recent years the bluetonguedisease depending on the mite bites has spread to the northMediterranean regian. An infection called Hantavirus infection andrabbies has also increased in some regions of Russia between 2004-2005. This is because of the increasing population of rodents andthese diseases wolud increase with global warming because it is saidthat the number of the rodents and insects would increase with therise in the temperature of the Earth.

45

Although many problems are expected with the rise in the temperatureof the Earth's atmosphere, there are things that human beings cando in order to prevent or decrease the effects of the global warming.They can;

• re-cycle glass bottles, jars, newspapers, magazines and tin cans.• re-use plastic shopping bags.• use both sides of the paper.• try to buy products that don't use much packaging.• only fill the kettle up with the amount of water that they need to

boil that time.• be careful about not leaving the TV or video on stand by.• prefer walking instead of using car.• refuse to use sprays which harms the ozone layer.• ask whoever does their washing to use the machine at 40 degrees

in order to censerve water.• switch lights off when they are not in the room• have showers instead of baths.

Electric Forces Vs. Gravity

It's is obvious that everything on the Earth, either living or non livingobjects are bounded to the ground with an unseen force. Althoughall scientists believe that there is a force, the magnitude and kind ofit have always created question marks in men's mind. In fact thereare only two possibilities that the scientists consider. The first one isthat we are bounded to the center of the earth with electric forces.The second one is that we are bounded to the ground with gravitation.The second one has been accepted as true since a long time. Soaccording to most of the scientists, there is a gravitational force.

Gravitation is the force of attraction between all objects and it pullsthese objects toward one to another. It is accepted as an universalforce, affecting the largest and smallest objects, all forms of matter,and energy. In other words it is the force of attraction betweenmassive particles. For example, gravity keeps the moon in orbit aroundthe earth and keeps the earth and all the other planets of the solarsystem in orbit around the sun. It controls the movement of stars andslows down the outward expansion of the entire universe becauseof the inward attraction of galaxies to the other galaxies. So gravitationin fact plays a big role in the system and order of the universe, as wellas in our lives.

So what is the importance of earth's gravity? Gravitation plays animportant role in most processes on the earth. The raising and fallingof the waters of the oceans are caused by the gravitational attractionof the moon and the sun on the earth and its oceans. Gravitation isalso related with weather patterns. The gravitational pull of the earthon all objects holds the objects to the surface of the earth. Withoutit, the spin of the earth would make them float off into space.

If an object that is held near the surface of the earth is released, itwill gradually fall and accelerate, or will have speed. This is causedby gravity, the force of attraction between the object and the earth.The gravitational force that acts on an object is also called the object'sweight. This force depends on the mass of the object. The weightof an object can be calculated by multiplying the mass of the objectand the gravitational force acting on it.

Gravitation is one of the main forces of nature. The others areelectromagnetism and weak and strong nuclear forces, which holdtogether the particles that, make up atoms. Gravitation is the weakestforce among the others; as a result, it is not important in the interactionsof atoms and nuclear particles or even of small sized objects, suchas people, animals, cars etc... Gravitation is important only whenlarge objects, such as planets or stars are considered. This is true forseveral reasons. First of all, the force of gravitation reaches greatdistances, while nuclear forces are considerable only over very shortdistances and decrease in strength very rapidly as distance increases.

Second, gravitation is always attractive. In contrast, electromagneticforces can be either repulsive or attractive depending on the chargesof the particles, they may contain the same or opposite charges.These attractive and repulsive forces tend to cancel each other out,leaving only the weakest net force. Gravitation has no repulsive forceand, therefore, there is no such cancellation or weakening. These willbe explained in detail throughout this essay.

In order to be also to compare the electromagnetic and gravitationalforces, it is better to learn more about the developments of them.

The gravitational attraction of objects for one another is the easiestfundamental force to observe and was the first fundamental forceto be described with a complete mathematical theory by the Englishphysics and mathematician Sir Isaac Newton.

A more satisfactory theory called general relativity was formulatedearly in the 20th century by the German born American physics AlbertEinstein.

In ancient Greece, the philosophers developed several theories aboutthe force that caused objects to fall toward the earth. In the 4thcentury BC, the Greek philosopher Aristotle put forward a theorythat said that all things were made from some combination of fourelements which are earth, air, fire and water. According to him,objects that were similar in nature attracted each other, and as aresult, objects with more earth in them were attracted to the earth.In the early years of the 17th century, the Italian physics and astronomerGalileo discovered that all objects fall toward the earth with the sameacceleration, no matter what its weight, size or shape was.

In 1687, Newton proposed a new theory. He said that, every objectin the universe attracts every object with a force that is directed alongthe line of centers of masses for the two objects. According to him,this force is proportional to the product of their masses and inverselyproportional to the square of the distance between the centers ofmass of the two objects. Newton's law affects all objects in theuniverse, from the raindrops in the sky to the planets in the solarsystem. It is therefore known as the universal law of gravitation.

In 1905, Einstein firstly told about the theory of relativity. Accordingto Einstein, no particular object in the universe is suitable as an absoluteframe of reference that is at rest with respect to space. Any object(such as the center of the solar system) is a suitable frame of reference,and the motion of any object can be referred to that frame. In otherwords, for example, if someone is in an elevator, he can neverunderstand whether their motion is a result of the gravity or themovement of the elevator.

If people do these kind of things and be aware of the global warmingand what are the factor which cause it, they can save the Earth andtheir children. They shouldn't forget that they didn't inherit the worldfrom their parents, they borrow it from their children.

Zeynep Y›lmaz, 10-B 54

RESOURCEShttp://en.wikipedia.org/wiki/Global_warminghttp://news.bbc.co.uk/cbbcnews/hi/find_out/guides/world/global_warming/newsid_1575000/1575441.stmhttp://www.disasterrelief.org/Disasters/010615climatehealth/http://www.epa.gov/globalwarming/kids/http://www.ucsusa.org/global_environment/global_warming/index.cfmhttp://www.ace.mmu.ac.uk/eae/Global_Warming/Younger/

46

The principle of equivalence holds that forces produced by gravityare in every way equivalent to forces produced by acceleration, sothat it is impossible to distinguish between gravitational andaccelerational forces by experiment. In the theory of special relativity,Einstein had stated that a person in a closed car rolling on an absolutelysmooth railroad track could not determine by any experiment whetherhe was at rest or in motion.

In general relativity he stated that if the car were speeded up orslowed down or driven around a curve, the person could not tellwhether the forces so produced were due to gravitation or whetherthey were acceleration forces created by pressure on the acceleratoror on the brake or by turning the car sharply to the right or left.

If we want to compare the gravitational and electrical forces actingon something, we can talk about some numbers as well. First of all,the gravitational interaction of protons is nearly 1036 weaker thanthe electromagnetic repulsion. This factor is not dependent of distance,because they are both inversely proportional to the square of distance.The main interaction between common objects and the Earth andbetween bodies is gravity, because the charges on the body cancels

out the charges on the ground and they neutralize each other. Also,as it has been mentioned before, gravitation becomes important onlywhen large objects are included. Since gravity reaches great distances,its effect becomes more. Also it is only attractive so if electromagneticforces were controlling us, wewould also be repelled and we might fly in the air.

As a result, gravitation is the force that bounds us to the earth, notthe electric forces. This has been proved by many theories by manyscientists throughout time and it seems as if there will be no doubtsabout it in the future.

Gülsen fiekerci, 10-B 654

MY SOURCESen.wikipedia.org/wiki/Gravity#Disagreement_with_observationencarta.msn.com/encyclopedia_761562147_2/Albert_Einstein.html#s5encarta.msn.com/encyclopedia_761558302/Relativity.htmlwww-groups.dcs.st-and.ac.uk/~history/HistTopics/General_relativity.htmlwww.allanstime.com/UnifiedFieldTheory/gravity.htm

Nuclear Energy

There are many different energy sources, which include hydropower,nuclear energy, oil, coal, natural gas, solar, biomass, geothermal, andwind. When a snowboarder glides through the trees, an egg sizzlesin a pan, a puddle freezes, your little neighbors grows taller, achameleon changes colour, a flashlight guides someone's way or aDJ spins on the decks, you are seeing the results of energy at work.Nuclear energy is the most discussed type of energy. Many peoplesupporting nuclear energy, as much as the one who are againstnuclear energy. If you haven't got an idea about what nuclear energyis, if you don't have a side in this issue, you can simply go throughthis essay and answer your question marks in your head. Because inthis essay you will find what nuclear energy is, its advantages anddisadvantages.

To decide whether nuclear energy should be an alternative energysource or not, it is essential to know what nuclear energy exactly is.Nuclear energy was first discovered accidentally by French physicistHenri Becquerel in 1896 when he found photographic plates storednear uranium compounds behaved as though they had been exposedto light in a manner similar to X-Rays, which had recently beendiscovered. Nuclear energy is energy released from the nucleus of anatom. It follows the conversion of its mass to energy consistent withAlbert Einstein's formula E=mc_ in which E = Energy, m = Mass andc = the Constant Speed of Light. However, the mass-energy equivalencedoes not explain how the reaction occurs, but rather nuclear forcesdo. Nuclear energy is released by three different ways. The first wayis fusion which means the fusing together of atomic particles. Thesecond way is fission which is the breaking of the binding forces ofan atom's nucleus. Third and the last way is decay. Decay is is a termused for the slower natural fission process of a nucleus breakingdown into a more stable form.

As I mentioned at the first paragraph, nuclear energy have bothadvantages and disadvantages. First I will mention about the advantagesof using nuclear energy as an alternative energy source. The mostimportant advantage is that the Earth has limited supplies of coal andoil. Nuclear power plants could still produce electricity after coal andoil become scarce. So nuclear energy will be the alternative energysource in coming years -when other limited sources are finished. Ananother advantage is that nuclear power plants need less fuel thanones which burn fossil fuels. One ton of uranium produces moreenergy than is produced by several million tons of coal or severalmillion barrels of oil. So it shows us the great financial advantagewhich will make governments and people prefer to use nuclear

energy. An another advantage is related with environment. Coal andoil burning plants pollute the air. Well-operated nuclear power plantsdo not release contaminants into the environment. It doesn't makegreenhouse or acid rain effect. It doesn't cause global warming asmuch as the other energy sources. Being environmentally friendlysource makes it more wanted by people and especially byenvironmentalists.

Rather than those advantages, nuclear energy has disadvantages.One of the most harmful parts of nuclear energy is radiation.Unfortunately nuclear explosions produce radiation. The nuclearradiation harms the cells of the body which can make people sick oreven kill them. Illness can strike people years after their exposure tonuclear radiation. There are many examples of spreaded radiationfrom all over the world.

In 1979, the cooling system failed at the Three Mile Island nuclearreactor near Harrisburg, Pennsylvania. Radiation leaked, forcing tensof thousands of people to flee. The problem was solved minutesbefore a total meltdown would have occurred. Fortunately, therewere no deaths. In 1986, a much worse disaster struck Russia'sChernobyl nuclear power plant. In this incident, a large amount ofradiation escaped from the reactor. Hundreds of thousands of peoplewere exposed to the radiation. Several dozen died within a few days.In the years to come, thousands more may die of cancers inducedby the radiation. Radiation isn't the only disadvantage of nuclearenergy. Nuclear reactors also have waste disposal problems. Reactorsproduce nuclear waste products which emit dangerous radiation.Because they could kill people who touch them, they cannot bethrown away like ordinary garbage. Currently, many nuclear wastesare stored in special cooling pools at the nuclear reactors. Currentpower plant designs are large scaled. This is also a disadvantage. Butactually war weapons are the most important point on this issue.Nuclear energy is one of the strongest energy and it can cause disastersif it isn't used in a peaceful way. There may be some nations whichwill prefer to use that alternative energy sources as a war weapon.

After knowing what nuclear energy is, what nuclear energiesadvantages and disadvantages are, it will be useful to know somedetails and interesting facts about the topic. For example, it has tobe considered that nuclear energy is renewable or not. Nuclear energyfrom Uranium is not renewable. Once we've dug up all the Earth'suranium and used it, there isn't any more. Actually, it's not that simple- we can use "fast breeder" reactors to convert uranium into othernuclear fuels whilst also getting the energy from it.

47

A Big Discovery

A huge step was made!!Sir Joseph John Thomson did a really important experiment named"Cathode Ray Tube Experiment". It was a shock for the scienceworld... Do you know the word "CORPUSCLES"? I can hear thatyou are saying no. Not just you, but no one from the science worldwasn't aware of that term before Joseph Thomson's experiment.In this page, I am going to write about "corpuscels", founder ofthem, properties of them, development of their foundation and theimportance of the experiment.

30 April 1897... Science world won't forget this date, because thisday huge steps were made in account of chemistry by John JosephThomson. From now on, in the borders of England, everybody willknow Thomson's name and each person will be talking about thatexperiment. It won't take a lot of time before it is heard all over theworld. This experiment was done ten days ago but people startedto learn about it yesterday. As many people knew,yesterday, J.JThomson announced the details of his experiment at his pressconference, in front of many scientists and now, people are tryingto understand the purpose of the experiment clearly. In this newspapercolumn-like all my readers will guess- I am going to tell you aboutthat vital experiment and the importance of it. So this confusingexperiment will be clear in people's mind.

First I want to give some information about the successful scientistwho made "Cathode Ray Tube Experiment" and discovered subatomicparticle. After the experiment he named those particles as "corpuscles".Sir Joseph John Thomson was born in December 18, 1856 inManchester. After finishing his education in Cambridge, he remainedas a member of this school. He is still a member of Cambrigde andit seems as if he will be there until the end of his life. He is CavendishProfessor of Experimental Physics at Cambridge. Thomson's earlyinterest in atomic structure was reflected in his "Treatise on theMotion of Vortex Rings" which brought him the Adams Prize in1884. His "Application of Dynamics to Physics and Chemistry"appeared in 1886.

Since I have told about J.J Thomson, I can continue with thedevelopment of that experiment and give you some details. Thomsonmade three different experiments and they both based on thediscovery of smaller particles in the atoms. He has been doing thosethree experiments since 1985. And finally he completed his serie ofexperiments and reached his aims ten days ago.

Actually in 1985 I remember writing a column about this experimentbut there is no harm in reperating. In his first experiment in a variationof an 1895 experiment by Jean Perrin, Thomson built a cathode raytube ending in a pair of metal cylinders with a slit in them. Thesecylinders were in turn connected to an electrometer, a device forcatching and measuring electrical charge.

Perrin had found that cathode raysdeposited an electric charge. Thomsonwanted to see if, by bending the rayswith a magnet, he could separate thecharge from the rays. He found thatwhen the rays entered the slit in thecylinders, the electrometer measureda large amount of negative charge.

The electrometer did not show muchelectric charge if the rays were bent so they would not enter the slit.As Thomson saw it, the negative charge and the cathode rays mustsomehow be joined together.

In the second experiment all attempts had failed when physiciststried to bend cathode rays with an electric field. Now Thomsonthought of a new approach. A charged particle will normally curveas it moves through an electric field, but not if it is surrounded bya conductor (a sheath of copper, for example). Thomson suspectedthat traces of gas remaining in the tube were being turned into anelectrical conductor by the cathode rays themselves. To test this idea,he took great pains to extract nearly all of the gas from a tube, andfound that now the cathode rays did bend in an electric field afterall.

J.J. Thomson concluded from these two experiments, "I can see noescape from the conclusion that cathode ray are charges of negativeelectricity carried by particles of matter." But, he continued, "Whatare these particles? Are they atoms, or molecules, matter in a stillfiner state of subdivision?"

Thomson's third experiment's aim was to determine the basicproperties of the particles. Although he couldn't measure directlythe mass or electric charge of such a particle, he could measure howmuch the rays were bent by a magnetic field, and how much energythey carried. From this data he could calculate the ratio of the electriccharge of a particle to its mass (e/m). He collected data using a varietyof tubes and using different gases.

By doing those three experiments, J.JThomson came to some conclusions whichwill lead to new experiments andobservations. Just as Emil Wiechert hadreported earlier that year, the mass-to-chargeratio for cathode rays turned out to be overone thousand times smaller than that of acharged hydrogen atom. Either the cathode rays carried an enormouscharge (as compared with a charged atom), or else they wereamazingly light relative to their charge.

There are two types of breeder reactors - ones that make weapons-grade plutonium and ones that are for energy production.

Here are some data on nuclear energy: As of January, 2006, 30countries worldwide were operating 443 nuclear reactors for electricitygeneration. Twenty-five new nuclear plants were under constructionin 10 countries. Nuclear power plants provided some 16 percent ofthe world's electricity production in 2003. Country generating thelargest percentage of their electricity from nuclear energy is Lithuania.Their electricity's %79.9 is provided by nuclear energy. France followsLithuania by %77.7.

Slovakia, Belgium, Sweden and Ukraine come after France. In total,16 countries relied on nuclear energy to supply at least one-quarterof their total electricity.

As a result, some people think that nuclear energy is here to stay andwe must learn to live with it. Others say that we should get rid of allnuclear weapons and power plants. Both sides have their cases asthere are advantages and disadvantages to nuclear energy. Still othershave opinions that fall somewhere in between. I hope that thosepeople who are in between could find some useful information fordeciding their sides. After learning good and bad effects of nuclearenergy and its usage as an alternative energy source, it is up to youto formulate your own opinion. But I assume that all people from allover the world will want to come to a conclusion which will makeus live in a healthy and peaceful world.

Menevifl CILIZO⁄LU, 10-B 517

48

Thomson announced the hypothesis that "we have in the cathoderays matter in a new state, a state in which the subdivision of matteris very much further than in the ordinary gaseous state: a state inwhich all matter... is of one and the same kind; this matter being thesubstance from which all the chemical elements are built up."

From his three experiments in 1897 Thomson presented threehypotheses about cathode rays. Cathode rays are charged particles(which he called 'corpuscles').

These corpuscles are small particels in the atom.These corpuscles are the only constituents of the atom.At the beginning of my column, I have called this experiment a shockfor the science world , becouse scientists weren't aware of the smallerparticles in atoms like corpuscles.

They thougt that the smallest particlesis atoms themselves, but actuallythere are some smaller particals likecorpuscles. If the hypothesis of J.J Thomson is true (most of thescientists accepted) "CORPUSCLES" were discovered!

After he gave information about his experiments and results; I madean interview with J.J Thomson. Reverand one, J.J. Thompson, didn'tupset me and answered my questions. First I asked him to say onetwo thing about the result and corpuscles. His answer was reallyinteresting. He said: "Could anything at first sight seem more impracticalthan a body which is so small that its mass is an insignificant fractionof the mass of an atom of hydrogen, which itself is so small that acrowd of these atoms equal in number to the population of thewhole world would be too small to have been detected by any meansthen known to science." And then I asked him whether he was sureabout the results or not and he said: " I believe in my hypothesis andI am sure that it will become a law in coming years. But if I missedsomething during the experiment, I will go over it and do someanother experiments." And he added "According to those experiment'sresults I will make a model which generalize the results." So, thismodel will help other scientists and also helps them to make newdiscoveries and experiments. While we were having that conversation,Thomson's student Rutherford came and he said: " all the scienceworld have to thank to Sir Thomson, becouse he opened a new blankpaper and now this our job to fill that paper with new thing. But ifhadn't done these experiments, we would think that atom is indivisible.I am proud of being his student"

But I have some question marks in my head. Becouse not all peoplewill use corpuscles for making new experiments or to improveThomson's experiment. There will be some people who will usecorpuscels for their own benefits. This was really put o f ethics butthere will be such people. Corpuscels are really strong particles andtheir attraction forces are too high. So depending on that, in coming

years, people will use them in the weapons. So this experiment willbe also bad for the piece in the world but we all hope that I amwrong. This is only a prediction that I made, but all predictions havea possibility to be true. So the government have to be really carefulabout that and they should control weapon production.

This experiment shoul be also evaluated by considering the moralvalues. First of all J.J Thomson will be a great example for the youngerscientists. Especially Thomson's students will be really lucky, becousethey will know all the details of corpuscels. And also by the experimentThomson became really famous and everybody talks about him. (Itdoesn't depend on wheater people are related with science or not)So this fame will encourage other people to science. So in comingyears, number of experiments will increase. (I hope!)

I have a suggestion. I think that"Cathode Ray Tube Experiment"'sname has to be changed. It has to be "Thomson's Cathode RayTube." He deserves that.. I assume that many years later, all people,all over the world, will still remember and talk about Thomson. Heshould be given this honour. And also I think "corpuscle" nameought to be changed into something more common for all languages.So it will also be a step for using a common language worldwide justas in musics...As a result we all learnt that there are millions, -maybe billions- ofcorpuscles in atoms and atoms are composed of some other smallerparticles. Those smaller particles are atomic supparticals. Scientistsstarted to think on new projects based on those informations andthey will use colorful rays which occured becouse of the movementof corpuscles. We will wait and see the changes and new foundationsrelated with Thomson's Cathode Ray Tube Experiment.Next week, in this "SCIENCE CORNER" column, I am going to writeabout another developments which occurs in science world. FinallyI want to say that science is life and if you don't trust science, youwill lose... ALWAYS BE WITH SCIENCE!

SCIENCE CORNER written by Menevifl C›l›zo¤lu10 May 1987

MY SOURCES :"Thomson, Sir Joesph John." Collier's Encyclopedia. New York,1987"Cathode Rays and Electrons"<http://cwx.prenhall.com/bookbind/pubbooks/blb/chapter2/medialib/blb0202.html>"J.J Thomson's Cathode Ray Tube"<http://dbhs.wvusd.k12.ca.us/webdocs/AtomicStructure/Disc-of-Electron-Images.html>"J.J Thomson- Biography"<http://nobelprize.org/physics/laureates/1906/thomson-bio.html>"A Look Inside The Atom"<http://www.aip.org/history/electron/jjhome.htm>Ahmet Ar›k ve Rahim Polat. Chemistry 1. ‹zmir: Oran Yay›nc›l›k,2004.Cevizci, Sühendan: Experiment "Thomson's Cathode Ray Tube"

Dünya Su Günü

Su bir bireyin en önemli gereksinimleri aras›nda yer al›r. Su kaynaklar›n›ngelifltirilmesi ekonomik ve sosyal aç›dan bir milletin kalk›nmas›n› sa¤lar.Nüfus ve ekonomik sorunlar artt›kça birçok ülke su s›k›nt›s› çekmektedirya da ilerleyen y›llarda çekecektir.

Su kaynaklar›n›n bilinçli ve düzgün kullan›lmas› izlenen en önemlipolitika olmal›d›r. Dünya Su Günü, 1993 y›l›nda Birleflmifl MilletlerGenel Asamblesi taraf›ndan bafllat›lm›flt›r. Dünya Su Gününün içineald›¤› temel konular; içme suyu problemleri, su yap›lar›n›n korunmas›ve yap›m› ile ilgili toplumu bilgilendirmek ve uyarmak, uluslararas›kurulufllarla dayan›flmay› ve birlikteli¤i sa¤lamak, çocuklar› ve gençlerihedef alarak su kaynaklar›n›n korunmas› ve gelifltirilmesi ile ilgilikonferanslar ve seminerler haz›rlamakt›r. 1995'ten beri her y›l DünyaSu Günüyle ilgili bir konu belirlenir ve bu konu hakk›nda her 22 Mart

günü konuflulur. Dünya Su Günü'nün hedefi suyun etkin kullan›m›nave kat›l›mc›l›¤a dayal› sulama modelleri, kalk›nman›n alt yap›s›n›oluflturan fiziki projelerin, sosyal yap›ya, çevreye ve kültür varl›klar›nayönelik zararlar›n› minimuma indirmeye çal›flan projeler haz›rlay›p, bukonuda insanlar› bilinçlendirip gelece¤e güvenle bakabilmek içinyap›lan konferanslard›r.

‹nsan sa¤l›¤›, g›da güvenli¤i, endüstriyel geliflme, eko sisteminkorunmas›nda, sel ve kurakl›k gibi felaketlerin önlenmesinde sukaynaklar›n›n daha etkin ve do¤ru bir flekilde kullan›lmalar› gerekir.Yeryüzündeki suyun %97'si tuzludur. Geriye kalan ve büyük birbölümü Kuzey ve Güney Kutuplar›nda buzullar içinde donmufl olan%3'lük tatl› su kaynaklar› için insanlar, bitkiler, yaban hayat, tar›m vesanayi rekabet etme durumundalar. Son 10 y›lda bu k›s›tl› su arz›üzerindeki küresel su talebi 6, 7 kat artt›; bu oran dünya nüfusu art›floran›ndan daha fazla.

49

Acid Rain

Environment has always played the leading role in organisms' lives.Environment means everything to all the living things and even asmall change in the environment affects the whole world becauseof the existence of ecosystem. However the Earth has gone throughmany changes and some bad changes have occured, and some stillcontinue. Acid rain is one of these changes which give damage tothe environment, therefore to all the living things. But what is acidrain? What causes acid rain? How serious is acid rain and what canbe done to stop it?

To understand acid rains better; it would be better to have a lookat what acid means at first. An acid is a water soluable chemicalcompound. It tastes sour. It can also be described as any substance,when dissolved in water, gives a solution with a pH value less than 7.

So what is acid rain? Acid rain is one of the most dangerous formsof pollution. It is also widespread around the globe so this makesit even more dangerous. It is defined as the rain that has a largeramount of acid in it than what is normal1. Acid rain has two types:wet and dry deposition2. Wet deposition means acidic rain, fog andsnow. Dry deposition refers to acidic gases and particles. Almost halfof the acidity falls on the surface of the Earth in terms of dry deposition.These acidic particles are blown onto buildings, cars, trees etc...These particles can also be washed from trees by rainstorms. In thiscase, the water is added to the acidic particles making the combinationeven more acidic than the falling rain. The strength of effects of acidrains depend on many factors such as how acidic the water is, theproperties of soils involved and the types of fish, trees and otherliving things that are present in the area.

There are many causes of acid rains. Mainly acid rain is caused bysmoke and gases released from the chimneys of factories into theatmosphere as well as cars that work with fossil fuels.

3 When these fuels are burned, the sulfur in the fuel joins withoxygen and forms sulfur dioxide where as some of the nitrogenpresent in the air becomes nitrogen oxide. Afterwards these pollutantsgo into the atmosphere where they become acid. Sunlight alsoincrease the rate of these reactions. Coal is one of the most dangerousfuel to be burnt.

Öte yandan, dünya nüfusunun 2025'de 8.3 milyara, 2050'de ise10-12 milyara ulaflaca¤› tahmin ediliyor. Halen, yoksullar baflta olmaküzere, dünyada 2.4 milyar insan yetersiz ve kalitesiz su nedeniylesa¤l›ks›z koflullarda yafl›yorlar. Dünyan›n birçok bölgesinde yaflanmaktaolana k›rsal alanlardan kentlere göç, çok say›da insan›n yeterli sa¤l›khizmetlerinden, güvenli içme suyundan, çevresel olarak güvenli yaflamkoflullar›ndan yoksun alanlarda yaflamalar›na sebep oluyor. OkulumuzdaDünya Su Günü'nde IB MYP kapsam›nda yap›lan pek çok çal›flmaoldu. Sosyal Bilimler Bölümü konu ile ilgili s›n›flarda bilinç uyand›rmaçal›flmalar› yapt›, Resim Bölümü'nde ö¤renciler, ö¤retmenlerininyönlendirmesiyle su konulu resimler ve modeller yaparak sergilediler.Fen Bölümü ö¤retmenleri taraf›ndan ise tatil projesi olarak ö¤rencilere"su tasarrufuna bireysel olarak ne kadar katk›m olabilir?" konulu biraraflt›rma verildi ve 2 haftal›k periyotta ö¤renciler normal ve tasarruflusu tüketimlerini saptayarak bunu say›sal ve grafiksel olarak yorumlay›psergilediler.

Bireysel olarak yapt›klar› tasarrufun, yasad›¤›m›z kent, Türkiye ve Dünyanüfusu göz önüne al›nd›¤›nda ne kadar flafl›rt›c› sonuçlar ç›kt›¤›n› farkederek s›n›f tart›flmalar› yapt›lar. Yap›lan bu çal›flma MYP'nin Çevre,Sa¤l›kve Sosyal E¤itim ile Toplum ve Hizmet alanlar›n› kaps›yor.

Bu y›l, Dünya Su Günü'nün 10. Y›ldönümü. Bu y›l "su ve kalk›nma"temas› umar›m y›l boyunca herkesin akl›nda kal›r ve konuyla ilgili kal›c›,yap›c› çal›flmalara yer verilir.

"Yaflanabilir Bir Dünya ‹çin Elele!”

Pelin Güneyi - 10. s›n›fSühendan Cevizci - Kimya Ö¤retmeni

Huge amounts of sulfur dioxide and nitrogen oxide are producedwhen coal is used as energy source. Since burning coal produceselectricity, as people use more electricity, the more coal is burnt. Asin the 21st century no one can live without electricity, coal willcontinue to be burnt. This can be made even more realistic with anexample: Each time we turn the lights on even though there is noneed to; we are contributing to the acid rain problem. In the US,about 2/3 of all SO2 (sulfur dioxide) and NOx (nitrogen oxides) comesfrom the burning process of fossil fuels such as coal to produceelectricity 4.

To understand what acid rains may cause in the future, let's lookat how acid rains developed in the history. Acid rain was first reportedin Manchester, England. As it is known, Manchester was an importantcity during the Industrial Revolution. Robert Angus Smith was thefirst one to find the relationship between acid rain and atmosphericpollution(1852). He was also the one who used the term "acid rain"for the first time in 1872. Although acid rain was discovered in 1852,scientists did not realize the seriousness of acid rain until the late1960s. Canadian Harold Harvey was among the first to research a"dead" lake. Public awareness of acid rain in the U.S increased inthe 1990s after the New York Times published writings about acidrain. Since the industrial revolution, emissions of sulfur and nitrogenoxides in the atmosphere have increased a lot. This is because theincrease in the number of factories and transportation facilities. Theproblem of acid rain not only has increased with population andindustrial growth, but has become more widespread. Industrial acidrain is a serious problem in China, Eastern Europe, Russia and areasdown-wind from them. Acid rain from power plants in the midwestUnited States has also harmed the forests of upstate New York andNew England. The acidity of rain in parts of Europe and NorthAmerica has dramatically increased over the past few decades. Acidrain causes a lot of damage for the Earth. Although the environmentcan adapt to a certain amount of acid rain; when the limit is passed,it starts to give damage.

Some fish and animals, such as frogs, have a hard time adapting toand reproducing in an acidic environment. Many plants are damagedby acid rain and acid fog. There is a relationship between lower pHvalues and the death of fish in lakes. Below 4.5 pH value no fishsurvive, whereas levels of 6 or higher promote healthy populations.Acid in water inhibits the production of enzymes that are responsiblein reproduction. Fish can not release their eggs in the absence ofthis enzyme.

50

It would be totally wrong to say that people should not considerethical values because of the expensive life standards. Individualscan also help to reduce the effects of acid rain on their own. So thiswill also lead them to ethical values. So what can we do? One ofthe first steps is to understand the problem and its solutions. Allindividuals should pay attention to turn off lights, computers andother appliances when they are not used. Everyone should useenergy efficient appliances such as in lighting, air conditioners,heaters, washing machines etc... People should prefer publictransportation instead of personal cars, since there will be less carswhich produce poisonous gases. Only by doing these, ethical standardscan be reached!

There are many new technological approaches to minimize theeffects of acid rain. One of these has been done by Eyübo¤lu HighSchool students which is called the ozone generator. This ozonegenerator is assembled on the car's exhauset and it convertscarbonmonoxide down into oxygen and carbondioxide. Carbondioxideis a poisonous gas itself, but not as dangerous as carbonmonoxide.So this could be considered as a begining which will lead to manyother inventions in the future. As a result, acid rain is the rain thatfalls on the surface of Earth that contains more acid than usual. Itis a very serious problem and it has many dangerous effects. It causesdamage for the environment and ecosystem as well as statues andbuildings. However acid rain can be reduced by global and personalsteps. The only way is to understand the seriousness of the problembefore deciding what to do!!!

Elifcan YILDIRIM 10-A 47

SOURCES1) "Acid Rain". 3 January 2005<http://www.epa.gov/acidrain/index.html#what> 2) "Acid Rain"18 February 2006 < http://ga.water.usgs.gov/edu/acidrain.html>3) Causes, Effects and Solutions of Acid Rain". 1 February 1999<http://www.geocities.com/CapeCanaveral/Hall/9111/DOC.HTML#WRAP>4) " Acid Rain and the Facts". 29 March 2005<http://www.ec.gc.ca/acidrain/acidfact.html>5) "Definition: Acid Rain" 17 February 2005<http://www.geocities.com/narilily/acidrain.html>6) "Serios Problem" 19 February 2006<http://www.abuse.com/environment/EPA_Home/Clean_Air_Markets/Environmental_Issues/Acid_Rain_/index.html>7) "Acids in Europe and USA" 20 February 2006http://ga.water.usgs.gov/edu/acidrain.html>8) "Acid Rain" 17 February 2006<http://ga.water.usgs.gov/edu/pictures/acidraindamage.jpg>9) "Acid Rain" 15 February 2006<http://www.policyalmanac.org/environment/archive/acid_rain.shtml>10) "Causes of Acid Rain" 14 February 2006<http://pubs.usgs.gov/gip/acidrain/2.html>11) "Acid Rain" 15 February 2006<http://www.geocities.com/narilily/acidrain.html>

As well as the lakes; soil biology canbe seriously damaged by a cid rain.Some tropical microbes can quicklyconsume acids, but other types ofmicrobe are unable to tolerate lowpHs and are killed. The enzymes ofthese microbes are denatured5 bythe acid. Trees are also harmed byacid rain in a many ways. The waxysurface of leaves is broken downand nutrients are lost. This destroysthe resistance of trees against frost,fungi and insects. Root growth slowsand as a result fewer nutrients aretaken up. The toxic ions releaseddue to acid rain form the greatestthreat to humans. Mobilized6 copper cause diarrhea/diarrhoea inyoung children and it is thought that water supplies contaminatedwith aluminium cause Alzheimer's disease. Acid rain can also causeerosion on ancient and valuable statues and has caused considerabledamage. Many of the historic buildings and monuments are locatedin the areas of highest acidity. In Europe, where buildings are mucholder and pollution levels have been ten times greater than in theUnited States7, there is a growing awareness that pollution and acidrain are accelerating the deterioration of buildings and monuments.This is because the sulfuric acid in the rain chemically reacts with thecalcium in the stones (lime stone, sandstone, marble and granite)to create gypsum which then flakes off.8 Acid rain also causes anincreased rate of oxidation for iron.

In the environment; the life chances of organisms depend on eachother by the means of ecosystem. For example different animals canlive in different areas with different pH values, but if an organismdies due to the change in pH value; the animal eating the dead onewill also be affected and this will go on like that. So each tiny bitsof change in pH value affects the whole environment because ofthe ecosystem.

So as it is mentioned; acid rain is a very serious problem. Howeverit can be stopped or at least its effects can be decreased. First of all,to solve the acid rain problem; people need to understand how acidrain causes damage to the environment. They also need to understandwhat changes could be made to the air pollution sources that causethe problem. As it is mentioned before sulfur dioxide is the mainthing that cause acid rain. So it should be reduced. There are severaloptions for reducing SO2 emissions, including using coal containingless sulfur, washing the coal, and using devices called scrubbers tochemically remove the SO2 from the gases leaving the smokestack.Power plants can also switch fuels; for example burning natural gascreates much less SO2 than burning coal. Finally, power plants canuse technologies that don't burn fossil fuels. Each of these optionshas its own costs and benefits, however; there is no single universalsolution. There are also alternative energies available to powerautomobiles, including natural gas powered vehicles, battery-poweredcars, fuel cells, and combinations of alternative and gasoline poweredvehicles. Many researches have been done on these new technologies,so car producers should consider these.

All sources of energy have environmental costs as well as benefits.Some types of energy are more expensive to produce than others,which means that not all people can afford all types of energy.Nuclear power, hydropower, and coal are the cheapest forms today,but changes in technologies and environmental regulations mayshift that in the future. All of these factors must be weighed whendeciding which energy source to use today and which to invest infor tomorrow. So besides thinking of benefits, money should alsobe considered. Although it is said that using coal is not ethical sinceacid rain travels within the clouds and affects the whole world besidesthe industrial areas where most of sulfur dioxide is released into theair; some people can not afford healthies fuels. So people have toprefer the cheaper product instead of ethical values.

The sources of sulfur dioxidein Canada and United States

A statue affectedby acid rain:

51

GLOBE, aç›l›m› Global Learning andObservation to Benefit the Environment(Çevre Yarar›na Küresel Gözlemleme veÖ¤renme) olan ve ö¤rencilerinkendilerinin yaparak ve gözlemleyerekö¤rendikleri uluslararas› bir çevre e¤itimive bilimsel ortakl›k program›d›r.

GLOBE, küresel çevreyi anlamak ve incelemek için çal›flan biliminsanlar›, ö¤retmenler ve ö¤rencilerin çal›flmalar›n› dünya çap›ndakoordine eder.

GLOBE ö¤rencileri genç birer bilim insan›d›rlar, güvenilir bilimselölçümler yapar ve sonuçlar›n› hemen görürler.

GLOBE projesinin amaçlar›:• Bütün dünyadaki bireylerin çevreye duyarl›l›¤›n› art›rmak• Dünyan›n bilimsel olarak anlafl›lmas›na yard›mc› olmak• Ö¤rencilerin fen ve matematik dallar›nda daha ileri gitmelerine

yard›mc› olmakt›r.

GLOBE ö¤rencilerinin yapt›¤› ölçümler iki önemli amaca hizmet eder.Birincisi bu projede yer alan bilim insanlar› bu ölçümleri araflt›rmalar›ndakullanarak küresel çevremizi daha iyi anlamam›z› sa¤larlar. ‹kincisiö¤rencilerin bilimsel olarak küresel gözlem yapmay› ö¤renmelerininyan› s›ra, çevre bilimi çal›flmalar›nda kendi ölçümleriyle birlikte di¤erGLOBE ö¤rencilerinin verilerini de kullanmay› ö¤renirler. Bilimadamlar›yla ba¤lant› kurarak ölçümlerinin bilimsel araflt›rmalardanas›l kullan›ld›¤›n› ve önemini anlarlar.

GLOBE, ö¤rencilerin ö¤renmelerini kolaylaflt›racak bol miktarda e¤itselmalzeme sa¤lar. Bu malzemeler çok çeflitli s›n›f içi ve s›n›f d›fl›etkinliklerde ö¤rencilerin ölçümlerini kullanmalar›n› ve yerel gözlemleriniküresel çevre ile ba¤daflt›rmalar›n› sa¤lar.

Okulumuzda, 1997 y›l›ndan bu yana 12-17 yafl aras› ö¤rencilerGLOBE ö¤retmenleri rehberli¤inde çal›fl›rlar.

GLOBE projesinde dört farkl› alanda ölçümler yap›l›r.

Atmosfer Ölçümleri: Her gün okul bahçesinde kurulu meteorolojiistasyonunda günlük, maksimum ve minimum s›cakl›k, ya¤›fl miktar›ve asitlik derecesi, bulut türleri ve havan›n kapal›l›k oran› gibi de¤iflikalanlarda ölçümler yap›l›r.

Su Ölçümleri: Okulumuzda yeralt› sular› (kuyu suyu çeflme suyu)üzerine ölçüm yap›l›r Ö¤renciler suyun s›cakl›¤›n›, asitlik derecesini,iletkenli¤ini, bulan›kl›¤›n›, nitrat, nitrit ve fosfat miktar›n› ölçerler.

Toprak Ölçümleri: Ö¤renciler, okul çevresindeki topra¤›n nemini,asitlik derecesini periyodik olarak tayin ederler. Ö¤renciler ald›klar›verileri Washington'daki GLOBE merkezine internet yoluyla gönderirler.Bu proje yoluyla ö¤renciler bilimsel bir çal›flman›n içinde yer al›rlar,de¤iflik kaynaklardan bilgi toplamay› ö¤renirler, bilim adamlar› vedi¤er GLOBE ö¤rencileri ile ba¤lant› kurarak bilimsel kardefllikolufltururlar, kendilerini matematik ve fen alan›nda gelifltirirler, bilinçliolmay› ve çevre bilincini kazan›rlar.

Globe Kolu'nda yer alan ö¤rencilerimiz, çevre konular›nda duyarl›l›klar›n›art›rmak ve kal›c› davran›fllar kazand›rmak amac›yla pano çal›flmalar›da yaparlar. Çeflitli yay›nlardan yap›lan derlemelerle önemli noktalarvurgulan›r.

‹nsanl›k Gelece¤iyle mi Oynuyor?Küresel ›s›nma, karfl› radikal önlemler al›nmazsa 10 y›l içinde geridönülmez noktaya gelecek. Gezegen h›zla tükeniyor.

"Sanayi Devrimi" ile bafllayan atmosferdeki afl›r› ›s›nma, dünyay› iklimde¤iflikli¤i felaketiyle karfl› karfl›ya getirdi. Son 30 y›ll›k süreçte artankömür, petrol ve do¤algaz gibi fosil yak›tlar›n afl›r› kullan›m› sonucuatmosferde kal›n bir tabaka olufltu. Bu tabaka, dünyaya vurup yans›yan›fl›nlar›n geçiflini engelledi. Dünyan›n ›s›s› son y›llarda artarken, selbask›nlar› ve kurakl›k gibi felaketler de dünyan›n kap›s›na dayand›.Almanya'n›n Bonn kentinde yap›lan COP - 5 toplant›s›nda 21. yüzy›l›ndünyas›n› tayfunlar, hortumlar ve sellerin biçimlendirece¤i, üstelik bufelaketlerden en çok sorumlu olan geliflmifl ülkelerinse felaketleridaha ucuz atlataca¤› vurguland›.

Küresel ›s›nmada en çok pay› olan ülkeler aras›nda %25'lik oranla(karbondioksit) ABD ilk s›rada yer al›yor. Rusya ve Japonya'da da buoran oldukça yüksek. Küresel ›s›nma esas olarak, ormans›zlaflt›rma,fosil yak›tlar, sanayi kirlenmesi, bilinçsiz arazi kullan›m›ndankaynaklan›yor. ‹nsan kaynakl› sera gazlar› nedeniyle her y›l atmosfere3 milyar ton karbondioksit b›rak›l›yor. Bilim adamlar›, önlem olarakfosil yak›tlar›n daha az kullan›lmas›, yeni ve yenilenebilir enerjikaynaklar›na yönelmeyi öneriyor. Ayr›ca, ulaflt›rmada toplu tafl›mac›l›¤›n,rayl› sistemlerin ve deniz yollar›n›n kullan›m›n›n yayg›nlaflt›r›lmas›gerekti¤ine dikkat çekiliyor.

Dünya Meteoroloji Örgütü geçti¤imiz y›llarda yay›nlad›¤› raporlarda,günefl ›fl›nlar›n›n ozon tabakas›n›n ince k›sm›n› iyice zedeledi¤inibildirmiflti. Tabakadaki deli¤e neden olan kloroflorokarbon, yap›lananlaflmalar uyar›nca düflüfle geçti; ancak karbondioksit gaz›n›n sal›n›m›halen, ozon için hayati katman olan stratosferde kritik düzeylerdeseyrediyor.

Bilim adamlar›, kloroflorokarbon anlaflmalar›na uyulursa, ozon deli¤ininbüyümesinin, ancak 50 y›l sonra durabilece¤ini düflünüyorlar.Araflt›rmalara göre dünyan›n ortalama s›cakl›¤›, son 20 y›l içinde0.2C0 yükseldi. Normalde, bu de¤erin ancak bir yüzy›l içinde mümkünolmas› gerekirken, günümüzde bu ›s›nma 20 y›l içerisinde meydanageliyor. Yine araflt›rmalara göre, 2030'a kadar Türkiye'nin de dahiloldu¤u bölgede, s›cakl›k yaz›n 3, k›fl›n ise 2 derece artacak. Küresel›s›nma nedeniyle dünya genelinde hava s›cakl›¤›n›n sürekli olarakmevsim normallerinin 2 ila 11 derece üstünde seyredebilece¤idüflünülüyor. Is›nma engellenmezse, 2050'ye kadar karada yaflayancanl› türlerinin dörtte biri yok olacak. 2020'ye kadar Türkiye'denehirlerdeki su oran›nda yaklafl›k olarak yüzde 30 azalma bekleniyor.S›tma, sar›humma gibi salg›n hastal›klar›n artmas› da, kurakl›¤›n insanyaflam›na etkisinin bir di¤er yönü. Küresel ›s›nman›n etkisiyle eriyenbuzullar, deniz suyu seviyesini yükseltiyor, bu durum da tatl› sukaynaklar›n› tehdit ediyor. Bilim adamlar› okyanuslardaki yükselmenin6 m. fazla olaca¤›n› tahmin ediyor. Toprak neminin yüzde 15 ila 25azalmas› sonucu, birçok tar›m ürünü yetifltirilemeyecek, bunun do¤alsonucu olarak da k›tl›kla karfl›lafl›lacak. ‹ngiliz bilim adamlar› küresel›s›nman›n dünya için küresel terörden daha büyük bir tehditoluflturdu¤una dikkat çekiyor. Londra, küresel ›s›nmayla mücadeleyiöngören Kyoto sözleflmesini imzalamas› için ABD'yi ikna etmeyeçal›fl›yor.

Cansu ERASLAN, Haz›rl›k A

Kaynaklar:Cumhuriyet-3 fiubat 2005Bilim Teknik- 25 Ocak 2005Cumhuriyet-28 Aral›k 2004‹stanbul Teknik Üniversitesi (‹TÜ) Meteoroloji Mühendisli¤i ve AfetYönetim Merkezi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kad›o¤lu'nunKonferans›Climateprediction.net" Oxford Üniversitesi'nden yay›nlad›¤› NaturedergisiIndependent Gazetesi Mart 2005

GLOBE

KULÜPLER‹M‹Z

52

Bu y›l Genç Baflar› ekibi olarak Ö¤retmenimiz Füsun Toksöz'ünyard›m›yla bir film çekmeye karar verdik. Kendimize bir flirket kurdukve ad›n› da "Carpe Diem"koyduk. Carpe Diem "Bugünü Yafla"demek.

"‹nsanlar›n küçük yaflta edindi¤i davran›fllar geleceklerini belirler."temas› çerçevesinde senaryosunu yazd›¤›m›z filmimizde rol alacakoyuncu arkadafllar›m›z›n her birine iki rol verdik. Rollerden biri küçükyaflta (ortaokul), di¤eri ifl yaflam›nda sergiledi¤i davran›fllar. Okulhayat› ve ifl hayat› olarak iki kategoriye ay›rd›¤›m›z filmimizin mesaj›"insan 7'sinde ne ise 70'inde de o dur"

Çal›flmalar›m›zda, Drama Koordinatörümüz Filiz Uygun Yüksel, E¤itimTeknolojileri Koordinatörümüz Bar›fl Yalç›nkaya ile Gezi ve ‹ncelemeKolu Ö¤retmenimiz Nihal Eren bizlere rehberlik yapt›lar.Ö¤retmenlerimize yard›mlar›ndan dolay› teflekkür ederiz.

Ö¤retmenimiz Füsun Toksöz kulübümüzle ilgili yorumu:

"Bu kolda ö¤rencilerimin yarat›c›l›¤›n› ortaya ç›kar›p gelifltirmekamac›yla profesyonel kaynaklar› da devreye sokarak senaryo oluflturmabecerileri üzerinde çal›flmalar›n› istedim. Gerçekten de dersperformanslar›nda, kiflilik geliflimlerinde olumlu geri bildirimler ald›k.Finans anlam›nda profesyonel bir kamera elde etme çal›flmalar› sorunçözme becerilerinin geliflmesine yard›mc› oldu. Okul ve hayat baflar›s›n›ba¤lant› ve köprülerle onlara önemsetmek istedim."Füsun Toksöz

Genç Baflar› Kolu hakk›nda ö¤renci görüflleri

Genç Baflar› kolunu çok seviyorum. Çok yarat›c› bir kol.Zeynep Biçer

Genç Baflar› bizi gerçek dünyaya haz›rlayan bir kol. Bu yüzden GençBaflar› kolunu çok seviyorum.Nurbanu Hünler

Asl›nda bu kola bafllarken, bu kolu çok övmediler; bu kolda hayat›yakalamay›, hayallerimin peflinden koflmay› ve daha bir çok fleyiö¤rendim. Alt›n de¤erindeki gelece¤inizi düflünüyorsan›zGENÇ BAfiARI.U¤ur Soysal

Genç Baflar› kolunu çok seviyorum ve elimden gelen her fleyi yapar›m.Volkan Çak›r

Sevdi¤im, emek ve h›rs gerektiren güzel bir kol.Deniz Özerhan

Çok e¤lenceli bir kol Genç Baflar›.Can Küçükdeveci

Gerçekten yarat›c›l›k ve genifl hayal dünyas› gerektiren çok zevkli birkol. Elimden gelen her fleyi yap›yorum.Ecem Orhon

Genç Baflar› gerçekten çok güzel bir kol. Yarat›c›l›¤›m›z› gelifltirmemizeçok yard›m ediyor.Beliz K›ral

Genç Baflar› çok güzel bir kol herkese tavsiye ederim, buraya gelin!Efe Barda

Genç Baflar› kolu gerçekten çok güzel ve herkesin kat›lmak isteyece¤ibir kol.Su Ersoy

Senaryo YazmakSenaryo yazmak isteyenlerin ilk sordu¤u sorudur: "Nas›l yaz›l›r?".Asl›nda senaryo yazmay› zor hale getiren piyasada sat›lan ve orijinalinepek benzemeyen edebi senaryo kitaplar›d›r. Bir de yönetmenin ifline

kar›flma, filmi ka¤›t üzerinde tarif etme ihtiyac›. Bunun yerine dahabasit bir yöntemle yap›mc›lar›n s›k›lmadan okuyaca¤› bir senaryoyazmak istiyorsan›z yaz›m›za bir göz at›n.

Belki siz de sevdi¤iniz bir filmden ç›kt›¤›n›zda okumak için birkaçsenaryo alm›fls›n›zd›r ama kaç›n›z gerçekten senaryo okudunuz? Belkielden geçirilmifl ve edebi bir hava verilmifl birkaç senaryo.

Asl›nda bu senaryolar da unutulmaz birkaç sahneye göz at›ld›ktansonra kütüphanelerin tozlu raflar›na terk edilmifltir. Sevmedi¤iniz yada hiç seyretmedi¤iniz bir filmin senaryosunun hiç flans› yoktur. Onlar›kimse okumaz. Asl›na bakarsan›z okuman›z için pek neden de yoktur.Zaten senaryolar sizin okuma zevkinize hitap etmek üzere yaz›lmaz.Yönetmenler, yap›mc›lar, görüntü yönetmenleri, oyuncular, yap›mtasar›mc›lar› ve di¤er sinema profesyonellerinden oluflan özel birseyirci kitlesi için yaz›l›rlar. Profesyonel seyirci, herhangi bir senaryoyuokurken, o senaryonun filme dönüfltürülmesinin zor ve kolay yanlar›n›düflünür. Hiçbir senaryo, sonradan paketlenip filmin bitmifl halinigörmüfl seyirciye sat›laca¤› düflünülerek yaz›lmaz.

Senaryo Nas›l Yaz›l›r?Bir hikaye bulmakla bafllayal›m.Tamam biliyorum belki de kameran›z› do¤rudan bir fleylere do¤rultupçekim yapmak istiyorsunuz ama neye? O öyle bir fley olmal› ki s›rfsiz de¤il, izletece¤iniz di¤er insanlar da onda bir fleyler bulmal›.

Bir olay olmak zorunda m›? Hay›r. Belki sadece güzel görüntülerolabilir.

Neden pencereden d›flar›y› çekmeyi denemiyoruz bafllang›ç olarak?Ya da çöpün yan›nda kendini yalayan kediyi. Yolda yürüyen al›flverifltendönen Teyze'yi ya da kameran›z› içeri çevirmeyi. Mutfakta yemekyapmakta olan annenizi kameraya al›n. Ya da ders çal›flmakta olankardeflinizi.

Yani demek istedi¤im illa da bir hikayeye sahip olmak zorundade¤ilsiniz bir fleylere bafllamak için. Sadece kameran›z› al›n ve çekmeyebafllay›n. daha ö¤reniyoruz. Acelesi yok.

Çekimlerinizde varl›¤›n›z› gizlemeye çal›fl›n. Çekti¤iniz kiflilerin kamerayabakmamas›n› sa¤lay›n. Sizle de konuflmas›nlar. Unutmay›n art›k filmçekiyoruz. Bu al›flt›rmay› istedi¤iniz kadar yap›n ve art›k hikayezaman›n›n geldi¤ini düflündü¤ünüzde afla¤›daki yaz›dan devam edin.

"Ya! takti¤ini öneririm." Ya yar›n sabah kalkt›¤›mda kör olsayd›m?Ya 8 tane kolum oldu¤unu fark etseydim. Ya dünyan›n son günüolsayd›. Yani uydurun. güzel ya da çirkin olmas›na ald›rmadan bunlar›arka arkaya yaz›n. Beklenmedik kritik noktalar yaratmak için çok iyibir taktik.

Genç Baflar› Kolunda Neler Yap›l›yor?

Gençbaflar› kolunda hangi filmler çekiliyor.S›n›f içinde yap›lacaklar hakk›nda konuflurken.

53

ÇEVRE VE DO⁄A

Çevremizi korumakOna iyi bakmakHerkesle paylaflmakTemiz tutmak gerek

A¤açlar› afl›layarakÇiçekleri budayarakYerlere çöp atmayarakYeni nesle güzel flekilde b›rakmakgerek

Hep ö¤üt verirlerKirletmeyin buray› derlerAma biz s›k›l›r dinlemeyiz belki deHalbuki çok do¤ru söylerler

Bu fliiri yazd›¤›mdan beniküçümseyebilirsinizDalga geçebilirsinizAma unutmay›n kiSiz de çevre kirlili¤inden ölebilirsiniz!!!

Emre GÜREL, 403-6F

ÇEVRE VE DO⁄A

Çevre bir çiçektirYaprakl› dikenli kokuluÇevre bir bebektirA¤layan ve z›playanÇevre bir yemektirÖzen ve sevgi isteyenÇevre bir yelektirGiyinince seni ›s›tanÇevre bir bardakt›rDolu ve bofl yüzünüGörmemizi bekleyenÇevre bir a¤açt›rBütün güzelliklerini bize gösterenÇevre bir katildirBazen bizi öldürenÇevre bir sözdür‹nsanl›¤› ayd›nlatanÇevre bir yoldurBütün karanl›¤›yla sürenÇevre bir ampuldürIfl›¤›yla etraf› ayd›nlatanÇevre bir resimdirRenkleriyle belirenÇevre bir oyundurM›z›kç›l›k yapt›ranÇevre bir flark›d›rHerkezin a¤z›nda olan

Berksan KUZU

Çevre Haberleri

• Kufl Bar›na¤› Yok OluyorAksaray'da yaklafl›k 158 kuflun oldu¤u Eflmekaya Sazl›¤›'nda,kurakl›k ve bilinçsiz su nedeniyle art›k kufl gelmiyor. Aksaray milliparklar Av ve Yaban Hayat› Koruma Mühendisi Hasan Kara;Eflmekaya Sazl›¤›'n›n "yaban hayat› koruma sahas›" oldu¤unusöyledi. Sazl›¤›n, Eflmekaya, Akgöl ve Güneflli gölleri ile çevredekisulak alanlardan olufltu¤unu söyleyen görevli, kurakl›¤›n ve çevreköylülerinin bilinçsizce kulland›¤› göl yeralt› suyunun sazl›kta yaflamflartlar›n› olumsuz etkiledi¤ini belirtti. Hasan Kara eskiden burada44 kufl yaflad›¤›n› ve 114 kuflun göç rotas› üstünde olan sazl›¤aart›k neredeyse hiç kuflun u¤ramad›¤›n› savundu. Bölgedeki ço¤uender bulunan kufl neslinin tükenmek üzere oldu¤unu dabelirten Kara, sazl›¤›n kurtar›lmas›için acil önlemler al›nmas›n› öngördü.

• Beyflehir Gölü Can ÇekifliyorTürkiye'nin 3. büyük gölü olan Beyflehir, baflta kurakl›k ve afl›r›derecede su çekilmesi yüzünden can çekiflmeye bafllad›. Göl, son10 y›l içerisinde 2 milyar metreküp su kayb›na u¤rarken, böyledevam etmesi halinde de 10 y›l içerisinde kurumayla karfl› karfl›yakalabilece¤i belirtildi. Beyflehir Belediye Baflkan› Adil Bay›nd›r, gölünkurtulabilmesi için Konya Ovas› Projesi kapsam›nda olan Gembostünelinin bitirilmesinin flart oldu¤unu belirtti. Gölün toplam 653bin kilometrekarelik bir alana yay›ld›¤›n›, 50 bin kilometrekarelikalan›n ise su çekilmesi ve kurakl›k yüzünden otlanmaya vebataklanmaya bafllad›¤›n› söyleyen Bay›nd›r, gölün kurtar›laca¤›n›söyledi.

Çevre ve Do¤a & Young Reporters

Kulüpte, bugünümüz ve gelece¤imiz için çevrenin önemini vurgulayan,günlük yaflam›m›zda bu konuda yapabileceklerimize dikkat çekmeyeçal›flan, çevresel sorunlarla ilgili somut, yerel ve uluslararas› projelerüretilir. Kulüpte çal›flmalar›n› sürdürecek ö¤renciler, haz›rlad›klar›proje ve/veya projelerle uluslararas› "Çevrenin Genç Sözcüleri (YoungReporters for the Environment)" program›na kat›l›rlar.

Kulüp Kat›l›m Kriterleri:• Çevreye duyarl› ve sayg›l› olmak, bu konuda baflkalar›na da örnek

olabilmek,• Çevre ile ilgili güncel konular› (ulusal ya da uluslararas›) takip etmek,

izlemek ve araflt›rmak,• Gerekli yaz›flmalar, ortak çal›flmalar ve projeler için yeterli ‹ngilizce

seviyesine sahip olmak,• Planl› ve programl› çal›flmak,• Yurtiçi ve yurtd›fl› gezilere kat›labilmek,• Fen ve Co¤rafya derslerinde baflar›l› olmak,• Foto¤rafç›l›kla ilgilenmek,

olarak belirlenenen kulübümüzde bu y›l 6. s›n›f seviyesinde 7 ö¤renciçal›flmaktad›r.

fiimdi de ö¤rencilerimizin y›l boyunca yapt›klar› araflt›rmalardanörnekler verelim;

Genel Anlam›yla ÇevreGenel anlam›yla çevre; insan, tarih ve do¤a varl›klar›n›n birbiriyle iliflkive etkileflim içinde bulundu¤u bir sistem olarak de¤erlendirilir. ABDve di¤er bat› ülkelerinin gündemine 1960'l› y›llarda giren, 70'li y›llardaise giderek h›z kazanan ve uluslararas› platformda tart›flma konusuhaline gelen çevre-insan iliflkisi ve çevre kirlenmesi gibi sorunlar art›kgeliflmekte olan ülkeler için de önem kazanm›flt›r Nitekim ülkemizdede sanayileflme ve kentleflmenin h›z kazand›¤› 1950'li y›llardan sonraçevreye iliflkin kimyasal düzenlemeler ve önlemler al›nm›flsa da,bütüncül bir politikan›n varl›¤›ndan, çevre bilincinden söz edilemez.Ancak 1950 ve 1960'l› y›llarda, önceden gerçeklefltirilmifl projelerinolumsuz etkilerinin ortaya ç›kmas›yla, dünyada "Çevre bilinci"geliflmeye bafllam›flt›r. 5 Haziran 1972'de ‹sveç'in baflkenti Stockholm'detoplanan "‹nsan ve Çevre" konferans›nda; çevre sorunlar›n›n tümdünyada insanl›¤› tehdit eden boyutlara geldi¤i ve özellikle BirleflmiflMilletler Çevre Raporu (UNEP) ve ortak çal›flmalar ile çevre sorunlar›naekonomik kalk›nma engellenmeden çözüm getirecek olgular›noluflturulmas› amaçlanm›flt›r.

Engin KEÇEC‹, 6-H 1195

Barajlar, kufllar için büyükbir engel oluflturuyor...

www.ntvmsnbc.com

Çiftçilerin kulland›¤› maddeler,gölleri zehirliyor.www.aksam.com.tr

54

• Küçükçekmece Gölü ÖlüyorKüçükçekmece Gölü ciddi bir çevre felaketiyle karfl› karfl›ya... Göldeyaflam› ve insan sa¤l›¤›n› tehdit eden canl› organizmalar›n say›s›h›zla ço¤al›yor. Küçükçekmece Gölü'ndeki toplu bal›k ölümleriüzerine inceleme yapan yetkililer, yapt›klar› ölçümlerde suda yaflam›nbitmeye yüz tuttu¤unu belirlediler. Etraf›nda yaflayan 1 milyoninsan›n at›klar›n›n hiçbir ar›t›lmaya tabi tutulmadan suya b›rak›ld›¤›göldeki tehlikeli organizmalar, ürettikleri toksinlerle suyu canl›lariçin yaflanmaz hale getiriyor. Toplu halde bal›k ölümlerine ve suyunrenginin aç›k biçimde de¤iflmesine ra¤men gölde yüzenler oldu¤unuifade eden yetkililer, kirli suyun baflta karaci¤er rahats›zl›klar› olmaküzere sa¤l›¤› tehdit etti¤ini bildirdiler.

• Göllerde Kirlilik Ciddi BoyutlardaTEMA Göller Bölgesi Temsilcisi Nam›k Ceyhan, yapt›¤› aç›klamada;göllere yak›n sanayii at›klar›n›n sulak alanlara boflalt›ld›¤›n›, bununsonucunda göllerin kirlendi¤ini söyledi. Uzun y›llard›r kirlili¤e maruzkalan göllerdeki durumun iç aç›c› olmad›¤›n› belirten Ceyhan,"Akflehir, Eber, Karamut ve Tuz göllerindeki kirlilik ciddi boyutlaraulaflt›. Maalesef, bugüne kadar kirlenmeyi önlemek amac›ylaherhangi bir çal›flma yap›lmad›, önlemler al›nmad›. Akflehir, Eberve Karamut gölleri kurumaya yüz tuttu" dedi. Dünyada tuzüretiminin yap›ld›¤› iki göl bulundu¤unu, bunlardan birinin Türkiye'deoldu¤unu anlatan Ceyhan, "Konya ve çevredeki di¤er yerleflimbölgelerinin tüm at›klar› Tuz Gölü'ne boflalt›l›yor. Göldeki kirlilikher y›l giderek daha çok art›yor" diye konufltu. Göllerdeki kirlili¤intar›mdan da olufltu¤unu belirten Ceyhan, göllerin kurtulmas› içinKonya'da ar›tma tesisleri kurulaca¤›n› belirtti.

• Akgöl'e Rapor DarbesiSinop'un Aylanc›k ‹lçesi'nde bulunan do¤a harikas› Akgöl'ün sürekliküçülerek bir batakl›k haline gelmesi üzerine, göl taban›n› temizlemekiçin harekete geçen yetkililer, olumlu sonuç alamad›. OrmanBakanl›¤› yetkilileri, gölün boflalt›larak temizlenmesinin sak›ncal›olabilece¤ini ve suyun boflalt›lmas› halinde gölün tamamenkaybedilebilece¤ini bildirdiler. Akgöl'ün temizlenmesi ve eski halinekavuflmas›n›n, yüksek teknoloji ve büyük maliyet gerektirdi¤inivurgulayan yetkililer, temizlemede teknik donan›m›n çok önemlioldu¤unu belirtti. Sinop Valisi Ayhan Nasuhbeyo¤lu ise, konuylailgili olarak flu aç›klamay› yapt›: "Orman Bakanl›¤› yetkilileri, gölünboflalt›lmas›n›n sak›ncal› olabilece¤ini söylediler. Boflalt›lmada teknikyönden de yetersiz kalacakt›k. ‹flin parasal boyutu da bizi oldukçazorlard›. Yani bu ifle bafllasayd›k, belki Akgöl'ü kaybedebilirdik.Akgöl, flimdiki do¤al hali ile biraz daha kalacak."

Küçükçekmece Gölü, flu andaçok kötü bir aflamada bulunuyor.

www.ntvmsnbc.com

Türkiye'de göller kirliliktengeçilmiyor.

www.ntvmsnbc.com

Akgöl art›k bir batakl›k olmufltur.www.aksam.com.tr

• Zonguldak'ta At›klar Çevreyi Tehdit EdiyorZonguldak, Kozlu sahil yolu kenar›na dökülen çöpler, yaklafl›k 10metreyi bulan dalgalarla sahile tafl›nd›. Sahil yolu kenar›nda bulunankat› at›k sahas›na evsel at›klar›n yan› s›ra t›bbi at›klar da dökülüyor.Üzeri kapat›lmayan çöpler, dev dalgalarla denize kar›fl›rken insanlar›nyaz aylar›nda denize girdi¤i ve bal›k tuttu¤u üç kilometreuzunlu¤undaki Kozlu sahili de h›rç›n dalgalar›n att›¤› çöplerle doldu.Çevre Koruma Derne¤i Zonguldak fiube Baflkan› Meltem Çetinkaya,sahil kenar›ndaki çöp depolama alan›n›n çevre ve insan sa¤l›¤›aç›s›ndan risk tafl›d›¤›n› belirterek flunlar› kaydetti: "Y›llard›r hepayn› sorunlarla karfl›lafl›yoruz. Her ya¤murda dalgalar›n getirdi¤içöpler sahile yay›l›yor. Önlem al›nmad›¤› için sahil hiç temiz kalm›yor.Belediye döküyor, dalga da¤›t›yor, çöplü¤ü yine belediyenin iflçileritemizliyor. Karadeniz intikam al›yor. Bu manzara çevre kirlili¤ininyan› s›ra insan sa¤l›¤› aç›s›ndan da risk tafl›yor." Karadeniz k›y›s›ndayer alan hemen hemen bütün flehirler kat› ve s›v› at›klar›n› do¤rudanya da dolayl› olarak Karadeniz'e boflalt›yorlar. Bu anlay›fl›n k›sa birsüre içinde de¤iflmesi ise uzak bir olas›l›k olarak görülüyor. Karadenizve kirlilik denildi¤inde ilk akla gelen mazeret Tuna Nehri'nden gelenpetrol, sanayi, kentsel ve tar›mdan kaynaklanan s›v› at›klar olmaklabirlikte, kendi ay›b›m›z ortada durdu¤u sürece di¤er ülkelere yönelikkarfl› tepki hakk›m›z› kaybetti¤imizin fark›na varmam›z gerekiyor.

Milliyet, 26.01.2006

Durmufl SEV‹ND‹K, Seçkin KIRARSLANEngin KEÇEC‹ , 6-H 1195

55

E⁄LENCE SAYFASI

• Dünya'da 88 Buzuldan79'unda Erime Var!Afr ika'da Kl imanjaroda¤›ndan tutun, Asya'daTiyen-fian da¤lar›na, Peru'dakiAnd da¤lar›na, Alaska'danTürkiye buzullar›na, Alplereve Himalayalar'a kadar hemenhemen tüm da¤lardaki buzullarda yaflanan büyük ve h›zl› erime,bilim dünyas›nda dehfletle izleniyor.

Ekvator'da, mesela Afrika'n›n merkezinde, o kavurucu s›cak kuflakta,tepesi karl› bir da¤ olabilir miydi? Londra Kraliyet Co¤rafya Derne¤i'ninbilgin üyeleri, bunu duyduklar›nda "Olamaz" diye ba¤›rm›fllard›.Ama eskiden... O zamanlar y›l 1848'lerden önceydi! KlimanjaroDa¤› üzerindeki karlar› 1848 y›l›nda ilk gören, ‹sviçreli misyoner vearaflt›rmac› Johannes Rebmann oldu. Ne var ki, gördükleriyle ilgilihaberler Londra'ya ulaflt›¤›nda, derne¤in kimi üyeleri Rebmann'›nanlatt›klar›na burun k›v›rd›. Hatta bunlardan biri Rebmann'›ngözlerinde ciddi bir sorun olabilece¤ine dikkat çekti. Günümüzde"Klimanjaro'nun Karlar›" bir kez daha tart›flmalar›n odak noktas›durumuna geldi, ama bu defa ne Kraliyet Akademisi'nde ne de oünlü filmde! Afrika kufla¤›nda buz gibi da¤›n buzlar› yok olmae¤ilimine girdi! Da¤›n buzla örtülü tepesi ve eteklerinden süzülenbuzullar h›zla yok oluyor. ‹klimdeki de¤iflimlere karfl› harekete geçeneylemcilerin birço¤u Klimanjaro'ya küresel ›s›nman›n çarp›c› birsimgesi, eriyen buzullar›n ve buz katmanlar›n›n ç›plak bir örne¤igözüyle bak›yor.

Buzullarda dünya çap›nda bir erime oldu¤u yönünde çok güçlükan›tlar var. ‹sviçre'deki Dünya Buzul Gözlem Merkezi, 2002 ile2003 y›llar› aras›nda incelenen 88 buzuldan yaln›zca dördünde birbüyümeye tan›k olundu¤unu, en az›ndan 79 tanesinin ise küçülmekteoldu¤unu belirtiyor. Ancak as›l önemlisi neden böyle oldu¤u. Küresel›s›nma tüm bu olanlar› aç›klamaya yetmiyor. Dünya üzerindeki da¤buzullar›n›n birço¤u, 19. yüzy›lda, insan kaynakl› unsurlar›n iklimüzerindeki etkileri henüz ortaya ç›kmadan önce erimeye bafllad›.Klimanjaro olay›na gelince, iklim de¤iflimine kuflkuyla yaklaflanlar›nbir bölümü, tepesindeki karlar›n erimesinin küresel ›s›nmayla birilintisi olmad›¤›n› öne sürecek denli ileriye gidiyorlar. Klimanjaro'nundoru¤undan al›nan örnekler buradaki buzlar›n en az 11.000 y›löncesine uzand›¤›n› ortaya koyuyor. Buz katman›n›n yaklafl›k 1880y›l›na, yani Rebmann'›n görmesinden çok sonras›na dek geliflti¤isan›l›yor.

1912 y›l›nda yap›lan ilk araflt›rmadan bu yana buzun % 80'inineridi¤ine ve geri kalan›n›n da 20 y›ldan k›sa bir süre içinde yokolabilece¤ine dikkat çekiliyor.

• Meksika'da, 1500 Y›ll›kBüyük Bir Piramit BulunduUlusal Antropoloji ve Tarih Enstitüsü'ndegörevli Meksikal› arkeolog Jesus Sanchez,her y›l Hz. ‹sa'n›n çarm›ha gerilmesisahnesinin betimlendi¤i tepeninkaz›lmas›yla ortaya ç›kar›lan piramitin, Teotihuacan arkelojik sitalan›ndaki Ay Piramidi büyüklü¤ünde oldu¤unu söyledi. Piramitin,M.S. 400 ile 500 y›llar›nda Teotihuacan'› infla eden insanlar taraf›ndanyap›ld›¤› ve tören amaçl› kullan›ld›¤›n›n anlafl›ld›¤› belirtildi. Sanchez,18 metre yüksekli¤indeki piramitin, yerin 60 cm. alt›nda kald›¤›n›,ancak yar›s›n›n her y›l düzenlenen Hz. ‹sa'n›n çarm›ha gerilmesisahnesinin betimlendi¤i törenler nedeniyle hasar gördü¤ünü, tepeyeyasad›fl› olarak infla edilen evlerin de piramite zarar verdi¤ini bildirdi.Piramitin kuzeye bakan taraf›n›n büyük bir meydana aç›ld›¤›,güneyinde de küçük bir tap›nak oldu¤u ifade edildi.

HABERLER

• "Biyonik ‹nsanlar" Gerçek OlacakABD'nin San Francisco kentinde düzenlenen Deneysel Biyoloji 2006Konferans›'nda söz alan bilim adamlar›, günümüzde gelifltirilenbiyonik kol, bacak, göz ve kulak gibi organlarla, vücudu a¤›r hasargören kiflilerin eski hallerinden daha sa¤l›kl› hale getirilebilece¤inisöyledi. ‹flte son y›llarda gelifltirilen biyonik organlara birkaç örnek:

Biyonik bacak: ABD'nin California Üniversitesi'nden DoktorHomayoon Kazerooni'nin liderli¤indeki ekibin gelifltirdi¤i bilgisayarkontrollü robot bacaklar, 90 kilo a¤›rl›¤›ndaki bir kifliyi bile rahatl›klatafl›yabiliyor. Bacaklar›n› kaybeden hastalar ve yafll›lar için tasarlananrobot bacaklar, askeri alanda da kullan›lacak.

Biyonik el, kol: ABD'nin Rutgers Üniversitesi'nden Doktor WilliamCraelius'un gelifltirdi¤i "Dextra" adl› biyonik el sayesinde, el ya dakollar›n› kaybeden kullan›c›lar›n, piyano bile çalabildi¤i belirtiliyor."Cyberhand" adl› di¤er bir biyonik el projesiyle de, ellerini kaybedenhastalar dokunma hissini yeniden kazanabiliyor.

Biyonik göz: ABD'nin Stanford Üniversitesi'nden Doktor DanielPalanker'›n gelifltirdi¤i "retinal protez", tafl›nabilir bir mini bilgisayar,üzerinde video kamera bulunan bir gözlük, göze yerlefltirilen birpil ve ›fl›¤a duyarl› bir çipten olufluyor.

Biyonik kulak: Almanya'daki Saarland Üniversitesi'nden ProfesörWerner Nachtigall ve Doktor Stefan Launer'in gelifltirdi¤i yeniteknikte, sesleri alg›layan bir çip, kula¤›n arka yüzeyine yerlefltiriliyor.Bu çip, kula¤›n içine nakledilen bir al›c›ya radyo sinyallerine çevirdi¤isesleri iletiyor.

• Evrende ‹lk Kez Bir Gezegenin Nas›l Olufltu¤u GözlemlendiABD'deki "Massachusetts Institute of Technology"den bilimadamlar›, NASA'n›n k›z›lötesi uzay teleskopu Spitzer'›n sa¤lad›¤›verilere dayanarak yapt›klar› araflt›rma sonucunda, dünyadan 13bin ›fl›k y›l› uzakl›kta 100 bin y›l önce patlayan bir y›ld›z›n yörüngesindeyeni bir gezegen oluflumu gözlemlediler. Y›ld›z›n patlamas›yla ortayaç›kan süpernova içerisinde yeniden flekillenen genç y›ld›z›n (pulsar)yörüngesinde, ileride gezegene dönüflecek olan ve bir girdapfleklindeki toz ve gaz diski belirlendi. Y›ld›z patlamas›n›n uzayasaçt›¤› ve metal a¤›rl›kl› toz ve gaz kal›nt›lar›n›n, y›ld›z yörüngesindeyeniden toplanmas›yla ortaya ç›kan disk, Spitzer teleskopuylado¤rudan görülemiyor ancak çevreye yayd›¤› parlak radyasyondan,flekli ve yap›s› anlafl›labiliyor. Gezegenlerin, y›ld›z patlamas›yla ortayaç›kan gaz ve tozlar›n, y›ld›z yörüngesinde yeniden bir arayagelmesinden olufltu¤u daha önce de biliniyordu ancak bu durumilk kez bir gözlemle kan›tlanm›fl oldu.

• Mars Sondas› Yeni Foto¤raflar GönderdiMars yörüngesine 4 hafta önce son derece zorlu bir manevrayaparak giren keflif sondas› Mars Reconnaissance Orbiter, K›z›lGezegen'den foto¤raflar göndermeye devam ediyor. AmerikanHavac›l›k ve Uzay Dairesi'nden (NASA) yap›lan aç›klamada, flimdiyedek bir baflka gezegene gönderilen en geliflmifl uzay arac› olanMars sondas›n›n gönderdi¤i bir düzine yeni foto¤raf aras›nda ilkrenkli görüntünün de bulundu¤u belirtildi. K›sa ad› HiRISE olanyüksek çözünürlüklü kameralar taraf›ndan çekilen foto¤raflar›ngezegene yaklafl›k 2500 km uzakl›ktan çekildi¤i kaydedildi. NASA'n›nPasadena'daki Jet Propulsion Laboratuvar› taraf›ndan yürütülen720 milyon dolar tutar›ndaki proje ile K›z›l Gezegen ile ilgili tüms›rlar›n çözülmesi umuluyor. Reconnaissance Orbiter, gelecekaylarda esas planlanan gözlem mesafesi olan 250 km'ye kadaralçalacak ve Kas›mdan itibaren veri toplamaya bafllayacak. NASAuzmanlar› söz konusu gözlem mesafesinden, 1 m. çap›ndaki yüzeyflekillerinin dahi gözlemlenebilece¤ini vurguluyor. Mars ReconnaissanceOrbiter, geçti¤imiz 12 A¤ustos'ta f›rlat›lm›fl ve 10 Mart'ta da Marsyörüngesine girmiflti.Derleyen: Kerem TOKEL 6-C

56

Bilimsel Sorular

• Su Akarken Neden ‹ncelir?E¤er çeflmenizi, suyu biraz yavafl ak›tacak flekildeaçarsan›z görürsünüz ki su, çeflmenin a¤z›ndanç›kt›¤› kal›nl›¤›n› koruyamaz ve alçald›kça iyiceincelir. Bunun nedeni su moleküllerinin yer çekimidolay›s› ile gittikçe h›zlanmas› ve bir de BernoulliPrensibi'dir. Bernoulli Prensibi flöyle der: "Birak›flkan›n akt›¤› yöne dik kesit alan› ile h›z›n›nçarp›m› sabit kal›r." Su çeflmenin a¤z›n› terkettiktensonra yer çekimi devreye girer ve su damlac›klar›n› gittikçe h›zland›r›r.H›zlanan su damlac›klar›n›n da Bernoulli Prensiplerine uymalar› içinkesit alanlar›n› küçültmeleri yani daralmalar› gerekir. ‹flte bu nedenlesu çeflmeden ç›kt›¤› kal›nl›¤› koruyamaz.

Peki bu mesele neden su gürül gürül akarken olmaz?! Çünkü sugürül gürül akarken bir anlamda ak›flkanl›k özelli¤ini kaybeder. Sudamlalar› gürül gürül akma s›ras›nda belli bir h›zla f›rlat›l›rlar çeflmenina¤z›ndan. Bu da suyun ak›flkanl›k özelli¤ini kaybetmesine ve BernoulliPrensibine uymamas›na neden olur.

• Gökyüzü Neden Mavidir?Gökyüzünün mavi görünmesinin (dikkat! olmas›n›n de¤il

görünmesinin!.. çünkü normaldeatmosferimiz daha do¤rusu hava renksiz birgazd›r!) tek sebebi k›r›lma olay›d›r.

Günefl ›fl›nlar› atmosfere girdi¤inde,atmosferdeki gaz moleküllerine ve tozparçac›klar›na çarparak saç›l›r. Gün ›fl›¤›,de¤iflik dalga boylu birçok ›fl›ndan oluflur.En k›sa dalga boylu mavi ›fl›nlar atmosferinüst tabakalar›ndaki küçük parçac›klartaraf›ndan hemen saç›l›rlar. Fakat k›rm›z› ›fl›k

(ki en büyük dalga boylu ›fl›kt›r!) saç›lmak için daha büyük parçac›klaraçarpmak zorundad›r. Gökyüzü aç›k oldu¤unda, mavi ›fl›k di¤er›fl›klara oranla en fazla saç›lan ›fl›kt›r. Bu yüzden de gökyüzü mavigörünür. Mesela gökyüzü yo¤un bulutlarla veya dumanla doluoldu¤unda, tüm ›fl›nlar nerede ise ayn› oranda saç›l›r. Bu dagökyüzünün gri renkte görünmesine sebep olur.

Gün bat›m›nda veya do¤umunda ise günefl ›fl›nlar› atmosfere e¤ikgirdikleri için daha fazla yol kat etmek zorunda kal›rlar. Bu yüzdendaha çok ›fl›n ve renk saç›l›r ve o posterlere giren, flahane gündo¤umu ve bat›m›n› gözlemleyebiliriz. Çok az saç›lm›fl olan k›rm›z››fl›k ise ufka k›z›l, günefle de portakal görüntüsü verir.

• Uzay Gemileri UzaydaNas›l Hareket Eder?Uzayda hava yoktur. Bu yüzden uzay araçlar›normal tafl›tlar gibi sürtünmeyi kullanarakhareket etme imkan›na sahip de¤ildirler.Bunun yerine momentumun korunumunukullan›rlar. Momentum bir cismin h›z› ilekütlesinin çarp›m›d›r. Bu say›n›n önemi isene olursa olsun (d›flar›dan bir kuvvet etkietmedikçe) sabit kalmak zorunda olmas›d›r.Bu durumda bir sistemin kütlesi de¤iflti¤indemomentumu korumak için h›z› da de¤iflmekzorunda kal›r.

Buz patenini hepiniz seyretmiflsinizdir. Çiftlerde erkek, eflini itti¤indek›z uzaklafl›rken kendi de geriye do¤ru hareket eder. Yak›t tank›ndayak›lan s›v› yak›t yüksek h›zla ve devaml› olarak d›flar› püskürtülür.Bu da uzay arac›na ileriye do¤ru bir h›z kazand›r›r. Ayr›ca uzayaraçlar› belli bir h›za ulaflt›ktan sonra o h›zla hareketlerine devametmek için devaml› yak›t kullanmalar›na gerek yoktur. Çünküuzayda hava, dolay›s› ile sürtünme olmad›¤›ndan h›z bir gezegenin

çekim alan›na girene kadar problemsizce korunur. Bu nedenleuzay uçufllar›nda azami yak›t tasarrufu için gezegenlerin çekimkuvvetleri kullan›l›r. fiu anda hala plan aflamas›nda olan Mars'ainsanl› yolculuk için Jüpiter'in çekim kuvveti kullan›lmas› üzerindecal›fl›l›yor.

• Çi¤ Nas›l Oluflur?Çi¤ özellikle bahar ve yazaylar›n›n serin sabahlar›ndagörülen bir do¤a olay›d›r.Böyle sabahlarda özellikleotlar ›n ve çiçekler inyapraklar›nda oluflan ya¤murdamlalar›na çi¤ denir

Peki bu çi¤ denilen su damlalar› nereden gelmifltir? Gündüzleri›s›nan cisimler geceleri normal olarak bu ›s›y› kaybeder ve so¤urlar.Yeryüzündeki cisimler gece so¤uduklar›nda kendi etraflar›ndakihavan›n ›s›s›n› da düflürürler. So¤uk hava, s›cak havan›n tutabildi¤ikadar su buhar› tutamaz. Belli bir s›cakl›k seviyesinden sonra havan›ntutamad›¤› bu fazla su buhar› kendilerine en yak›n cisimler üzerindeyo¤unlafl›r ve su damlalar› fleklini al›rlar. Çi¤ oluflmas› için bir kaçkoflul gereklidir.

Bunlardan birincisi havan›n nem oran›n›n belli bir orandan fazlaolmas›, di¤eri ise "çi¤ noktas›" denilen ›s›ya kadar so¤umas›d›r.Bunun yan›nda çi¤ görülmeden önceki günün s›cak ve geceninaç›k geçmifl olmas› da önemlidir. Rüzgarl› bir gecede hava, hareketliolaca¤›ndan so¤uk cisimlerle daha az temas eder ve "çi¤ noktas›"nakadar so¤umas› normalden daha fazla vakit al›r. Bulutlu gecelerdeise cisimler daha yavafl so¤uyaca¤›ndan (bulutlar yeryüzününyorganlar›d›r yani yeryüzünden gelen ›s› enerjisinin bir k›sm›n› geriyans›t›p so¤umas›n› engellerler.) çi¤, bulutlu gecelerden sonra dagörülmez. So¤uk günlerde de yeryüzü gündüz yeteri kadar ›s›namazböylece gece so¤urken de havay› "çi¤ noktas›"na kadar so¤utamaz.E¤er hava daha da so¤ursa çi¤ taneleri donar ve bu sefer de k›ra¤›ya da don denilen olay görülür.

• fieker Gerçekten Beyaz m›d›r?fieker hepimizin de bildi¤i gibi kristal biryap›ya sahiptir ve asl›nda ço¤u kristal gibide saydam ya da renksizdir. Öyleyse toz(veya kesme) fleker neden beyaz görünür?Elinize sadece bir tanecik fleker parças›n›ald›¤›n›zda renksiz oldu¤unu çok rahat

anlayabilirsiniz. O elinizde tutmufl oldu¤unuz küçük fleker parçac›¤›gördü¤ünüz gibi kristalize bir yap›ya sahiptir ve saydamd›r buyüzden de renksizdir. Ama siz bu ve bunun gibi bir çok flekerci¤ibir fleker kab›na hatta çay kafl›¤›n›za yerlefltirdi¤inizde beyazgörüneceklerdir. Bunun tek nedeni biraz önce belirtti¤imiz flekerinkristal yap›s›d›r. Kristal yap›s›ndan dolay› her bir küçük fleker parçac›¤›üstüne düflen ›fl›k ›fl›nlar›n› k›rar.

T›pk› bir prizma gibi. Yaln›z kafl›¤›n›zdaki veya kab›n›zdaki flekerciklerbelli bir düzende yerleflmedikleri için bu k›r›lan ›fl›nlar akl›n›zagelebilecek her yöne da¤›l›rlar. ‹flte böyle olunca da biz çaykafl›¤›m›zdaki flekeri tüm ›fl›nlar›n veya renklerin bilefleni olan beyazolarak görürüz; saydam de¤il!... Kar›n da beyaz görünmesininsebebi ayn›d›r asl›nda. Kar kristalleri üst üste y›¤›ld›klar›nda üstlerinedüflen ›fl›nlar› her yöne k›r›p da¤›t›rlar ve bu yüzden beyaz görünürler.

57

• S›cak Bir Günde Sudan Ç›kt›¤›m›zdaNeden Üflürüz?S›cak bir günde sudan (yani bir havuzdan veya denizden hattadufltan) ç›kt›¤›m›zda üflür hemen bir havluya sar›l›r›z veya yenidensuya gireriz. Peki hava s›cak oldu¤u halde neden üflürüz?

Sudan ç›kt›ktan sonra üflümemizin nedeni vücudumuzdaki sudamlac›klar›n›n buharlaflmas›d›r. Suyun buharlaflmas› endotermikbir reaksiyondur. Yani su damlalar› buharlafl›rken d›flar›dan ›s› al›rlar.Vücudumuz, havadan daha iyi ›s› ileticisi oldu¤u için de bu damlac›klarbuharlaflabilmek için havay› de¤il de bizim vücudumuzun ›s›s›n›kullan›rlar. Böylece vücudumuz ›s›s›n› kaybeder ve biz de üflürüz.

Suyun içinde üflümememizin sebebi ise haliylesuyun içine girerek buharlaflmay› önlemiflolmam›zd›r. Sudan ç›kt›ktan sonra gayri ihtiyarihavluya sar›lmam›z ve kurulanmam›z›n nedeni desu damlac›klar›n› üzerimizden at›p üstümüzdebuharlaflmas›n› önlemektir.

Müge GÜZET, 6 - E 1731

Kaynak:http://www.fizikders.8m.com

fiifal› Bitkileri Do¤adan Güvenli Bir fiekilde Toplayabiliyor muyuz?

fiifal› bitkileri do¤adan kendisi toplamak isteyen kiflinin en az›ndan,temel botanik bilgilere sahip olmas› gerekir. Bu bilgilere sahip olupolmad›¤›n› kiflinin kendisi de saptayabilir. Bunun için kendisine flusorular› sormal›d›r:

• Arad›¤›m bitkiyi, hiçbir soru iflaretine yer b›rakmayacak flekildekesin olarak bulabilir miyim?

• Baz› bitkilerin zehirli ikizleri oldu¤unu biliyor muyum?• Zehirli olduklar› için ölüm tehlikesine yol açabilecek bitkilerle kendimi

tedavi etmeye kalk›flmamam gerekti¤ini biliyor muyum?• Hangi ortamlardan bitki toplayabilece¤imi,hangi çay›rlar›n, tarlalar›n,

orman k›y›lar›n›n çevre kirlili¤inden etkilenip etkilenmedi¤ini biliyormuyum?

• Etkin maddelerini, en yo¤un oldu¤u zamanlar› tespit ederek,bitkilerin flifal› gücünden en fazla yarar› sa¤layabilmek için onlar›hangi mevsimde ve günün hangi saatlerinde toplamam gerekti¤inibiliyor muyum?

• Çay haz›rlayabilmek için bitkinin hangi organ›n›n drog haz›rlamayaelveriflli oldu¤unu biliyor muyum?

fiifal› bitkileri toplama s›ras›nda genel olarak özen gösterilmesi gerekenkonular›n bafl›nda, do¤ay› koruma kavram› yer almal›d›r. Bitkiler bilinçlibir biçimde toplanmal›d›r. Rastlanan bitki kümesinin tümü topland›¤›nda,bir sonraki mevsimde orada ayn› bitkiler bulunamaz. Çiçekler, yapraklarveya çal› türü bodur bitkileri h›rpalanmamal›, dallar k›r›lmamal›d›r.Çay›rlara, çimenleri çi¤neyip ezmeden dikkatlice girilmelidir. ‹htiyaçtanfazla bitkinin toplanmamas›na özen gösterilmelidir. Drog olarakköklerinden yararlan›lan bitkilerin say›lar›n›n tükenmesine nedenolunabilece¤i unutulmamal›d›r. fiifal› bitkileri kendisi toplamak isteyenkifli, bilgisizlik veya yanl›fll›kla zehirli bitki kullanarak büyük bir sorumlulukalt›na girebilece¤inin bilincinde olmal›d›r. Bitki toplamaya yard›m edençocuklar›n sürekli kontrol alt›nda tutulmalar› gerekir. Kesin olarak teflhisedilemeyen bitkiler toplanmamal›d›r. Bu bitkiler, güvenilir bir flifal› bitkisat›c›s›ndan kullan›ma çok daha elveriflli durumda sat›n al›nabilir. fiifal›bitkileri toplayabilmek için,onlar› tan›mak gerekir. Bitkiler, do¤ru

zamanda, uygun yerde ve gerekti¤i biçimde toplamaya özengösterilmelidir. Kazan›lm›fl deneyimlere göre, en baflaral› tedavileri yenitoplanm›fl taze bitkiler sa¤lar. Taze bitkiler fiubat sonundan Kas›msonuna kadar toplanabilir. K›fl için kurutulmufl bitkilerden, pek büyükolmayan bir stok haz›rlamak yeterlidir. Bunun için onlar› en etkiliolduklar› zamanda toplamaya özen gösterilmelidir.

Örne¤in:• Çiçekler için en etkili zaman, çiçeklenme bafllang›c›d›r.• Yapraklar için en etkili zaman, çiçeklenmeden önce ve çiçeklenme

zaman›d›r.• Kökler için en etkili zaman, ilkbahar bafllang›c› ve sonbahard›r.• Meyvelerde en etkili zaman, olgunluk zaman›d›r.• Elbette flu özelliklere de özenle dikkat etmek gerekir. Yaln›zca

sa¤l›kl›, temiz ve haflarats›z bitkiler toplanmal›d›r. Güneflli günlerdebitkiler sabah erken saatte toplanmal›d›r.

Bitkilerin Kullan›m Biçimleri (Tentür Haz›rlamak)Tentürler, 35-40 derece alkol içerikli dam›t›lm›fl içkilerin veya ayn›derecede etil alkol, kanyak veya elma sirkesi kullan›m› ile elde edilir.Bir flifle veya a¤z› kapanabilir bir kavanoz, ince k›y›lm›fl bitkilerle gevflekçedoldurulur ve üstüne etil alkol, kanyak veya elma sirkesi eklenir. S›v›,bitkilerin üzerine ç›kmal› ve kavanozun çalkalanacak kadar bir k›sm›bofl kalmal›d›r. A¤z› iyice kapat›lan kavanoz, 14 gün güneflte bekletilirve her gün 2-3 kez çalkalan›r. Süre sonunda ince delikli bir süzgeçleveya tülbentle birkaç kez daha süzülerek koyu renkli fliflelere aktar›l›r.Elde edilen bafllang›ç tentürü, serin bir ortamda sakland›¤›nda, kullan›msüresi 2-3 y›l civar›ndad›r. Tentürler;içten, do¤rudan veya çaya ve suyaeklenerek, d›fltan da kompres veya friksiyon biçiminde kullan›l›r.

Derleyen: Alize Yüksel SOLAKARI, 6 - E 1409

Kaynakwww.bitkisel-tedavi.com

Yalanc›lar› Nas›l Yakalars›n›z?

21. yüzy›l›n en büyük sorunlar›ndan olan yalanc›l›k herkesin bafl›namutlaka sorunlar açm›flt›r. Kimin yalan kimin do¤ru söyledi¤ini anlamakböylece önem kazand›. Yalanc›lar› ay›rt etmek için iflte size CIA onayl›birkaç öneri...

Gözlerin BüyüsüYalan söyleyen insanlar genelde göz temas› kurmaktan kaç›n›r, ancakinsanlar›n ayn› tepkiyi utand›klar›nda verdi¤ini düflünürsek bu tekkan›t olamaz. Ayn› zamanda kiflinin bakt›¤› yön de çok önemlidir.Utanan kifli genelde sa¤ tarafa, yalan söyleyen kifli ise sol tarafa bakar.Yalan söyleyen kifliyle konuflurken gözlerine bakman›z, onu eleverecektir.

Terleyenler Yakaland›Yalan söyleyen insanlar bafll›ktan da anlayaca¤›n›z gibi terler amaspor yapt›¤›m›zda oldu¤u gibi de¤il, vücutta bulunan belli merkezlerdenterler. Bu merkezlerden birkaç›; eller özellikle avuç içleri, saç dipleri

ve al›n çevresi, boynun alt k›s›mlar› olarak tespit edilmifltir. Yalansöyledi¤ini düflündü¤ünüz kiflinin ellerini tutun ve yüzüne bak›n.(Boynun alt›n› görmek zordur) E¤er yalan söylüyorsa ter damlalar›n›rahatl›kla görebilirsiniz.

H›zlanan Nab›zE¤er karfl›n›zdaki yalan söylüyorsa nabz› h›zlanacakt›r. Bu onun dahafazla oksijene ihtiyaç duymas›n› ve daha fazla tükürük salg›lamas›n›sa¤layacakt›r. Karfl›n›zdaki sürekli yutkunuyorsa veya nefes almas›k›sa ve h›zl›ysa onun size yalan söyledi¤ini anlayabilirsiniz.

E¤er bu yöntemleri denemek istiyorsan›z karfl›n›zdakine habervermemelisiniz, çünkü bunu fark ederse beyin bu belirtileri gösterenmerkezlere bir uyar› gönderip, belirtileri yok edecektir. ‹nsan vücudune garip bir makine de¤il mi?

Ilgaz SAYLAN, 6 / E

58

Bilim merak› hiçbir engel tan›m›yor. Tarihboyunca bilim adamlar› bugün bile herkeseç›lg›n ve acayip gelecek, insanlar›n merakettikleri fleyler üzerine binlerce ilginç deneyleryapt›lar.

Yandaki resimden, insanlar›n gün geçtikçeçeflitli deneyler yaparak de¤iflik nesilleroluflturaca¤›n›, hatta bu deneylerle insanlar›nbile çok de¤iflece¤ini anlayabiliriz. Yap›lan deneylerle insanlar›norganlar›n›n ölmesinin engellenece¤i, yaflamlar›n›n çok fazla uzayaca¤›düflünülüyor. Bu sonuçlar›n iyi mi kötü mü oldu¤unu zamangösterecek. Belki de ileride yaflam çok daha kolaylaflacak, insanlar›nbir ifli yapmas› için belki sadece ad›n› söylemesi yeterli olacak. ‹nsanlaristediklerine hiç u¤raflmadan o anda sahip olabilecekler.

Bu deneylerin iyi sonuçlar›; insanlar›n uzun süre yaflamas› ve sa¤l›kproblemlerinin minimuma düflmesi olabilir.

‹nsanlar›n yaflamlar›n›n uzamas›yla birlikte yaflama alanlar›n›n daralmas›,yaflanacak yerlerin azalmas›, her an herfleyi elde edebilecekleri içininsanlar›n bir fley peflinde koflmalar› ve çabalamalar› gerekmemeside deneylerin kötü sonuçlar›...

1. "Definition: Acid Rain" 17 February 2006<http://www.geocities.com/narilily/acidrain.html>

2. The processes by which chemical constituents move from theatmosphere to the earth's surface.

3. See Appendix 1.4. "Serios Problem" 19 February 2006<http://www.abuse.com/environment/EPA_Home/Clean_Air_Markets/Environmental_Issues/Acid_Rain_/index.html>5. changed in shape so they no longer function6. released7. "Acids in Europe and USA" 20 February 2006 <

http://ga.water.usgs.gov/edu/acidrain.html>8. See Appendix 2.

Ç›lg›n Deneyler

59

� Deve kufllar›n›n gözlerinin beyinlerinden büyük oldu¤unu.

� ‹nsan vücudundaki 100 trilyon hücredeki DNA kodlar›n›n her birinde 3 milyar karakteroldu¤unu.

� E¤er insan vücudundaki bütün DNA'lar artarda eklenirse, oluflan zincirin dünya ilegünefl aras›ndaki mesafeyi 600 kez katedece¤ini.

� DNA içindeki bilgilerin kitap haline getirilmesi durumunda, 61 m. kal›nl›¤›nda birkitap olaca¤›n›.

� DNA'lardaki genlerin % 97'sinin ifllevinin bilim adamlar›nca henüz keflfedilemedi¤ini.

� ‹nsanlar aras›nda, DNA'n›n sadece % 0.2'lik bir fark gösterdi¤ini.

� ‹nsan DNA's›n›n % 98 oran›nda flempanzeninkilere benzedi¤ini.

� Bir insan›n damarlar›n›n uzunlu¤unun, Dünyay›, ekvatordan 200 kere dolaflabilece¤ini.

� Tarantulalar›n, zehiri annesinden ald›¤›n› ve bu ifllemden sonra annesinin de öldü¤ünü.

� Tarantulalar›n iki buçuk y›l yiyeceksiz yaflayabildi¤ini.

� Bir insan›n 1'den 1 milyara kadar 12 senede sayabildi¤ini.

� Zürafalar›n ses tellerinin olmad›¤›n›.

� En uzun boylu insan›n Koreli bir ifl adam› olup, boyunun 3,1 m. oldu¤unu.

� San›lan›n aksine köpeklerin yeflil ve k›rm›z› rengi ay›rt edebildi¤ini, renk körlülü¤üylealakalar›n›n olmad›¤›n›.

� Dünyan›n en h›zl› büyüyen bitkisi BAMBU'nun, bir günde 90 cm. kadar uzayabildi¤ini.

� Mexica'n›n baflkenti Mexico City'nin, her sene 25 cm. kadar batt›¤›n›.

� 18 fiubat 1979 tarihinde sahra çölüne kar ya¤d›¤›n›.

� Bir timsah›n gözlerinin aras›ndaki mesafenin, ayaklar›n›n büyüklü¤üne eflit oldu¤unu.

� Dünyada en derine dalan kufl türünün “imparator penguenleri” oldu¤unu ve bukufllar›n yiyecek arad›klar› s›rada tam 255 m. derine dalabildi¤ini, bu mesafeyikatedebilmek için, su alt›nda yaklafl›k 18 dakika nefessiz kalabildiklerini.

� Bir y›lda gözümüzü tam 4.200.000 kez k›rpt›¤›m›z›.

� Geçen 3500 y›l›n, sadece 230 y›l›n›n bar›fl içinde yafland›¤›n›.

� ‹nsan elinde, en yavafl uzayan t›rna¤›n bafl parma¤›nki, en h›zl› uzayan t›rna¤›n iseorta parma¤›nki oldu¤unu.

� Venüs gezegeninin, saat yönünde dönen tek gezegen oldu¤unu.

� Dilimizi kendi dirse¤imize de¤dirmenin mümkün olmad›¤›n›.

� Kuvvetlice hapfl›r›ld›¤›nda bir kaburgan›n k›r›labilece¤ini ve hapfl›r›lmay› bast›rmayaçal›fl›ld›¤›nda kafadaki ya da boyundaki bir damar›n çatlayabilece¤ini ve insan›nbundan ölebilece¤ini.

� Dünyadaki insanlar›n % 50'nin hiç telefon etmemifl oldu¤unu veya onlara telefongelmedi¤ini.

� Parmak izleri gibi dil izlerinin de ikinci benzeri olmad›¤›n›.

� Fillerin z›playamayan tek hayvanlar oldu¤unu biliyor muydunuz

Yasemin TÜRKÜER, L2 - Fen A1

BUNLARI B‹L‹YOR MUSUNUZ?

Eyübo¤luE¤itim Kurumlar›Çaml›ca Kampüsü

Nam›k Kemal Mahallesi, Dr. Rüstem Eyübo¤lu SokakNo: 3 Ümraniye 34762 ‹stanbul0216 522 12 12

2. Cadde, 59 Ada, Manolya 4 Bloklar›, Ataflehir

Eyübo¤lu Ataflehir‹lkö¤retim OkuluEylül 2006’da aç›l›yor

E¤itimde Eyübo¤lu Kalitesi Ataflehir’de...

Dünyan›n 80 seçkin okulundan

birinin ö¤rencisi olmak...

Eyübo¤lu E¤itim Kurumlar›, dünyada yüksek düzeyde sayg›nl›¤a ve tan›n›rl›¤a

sahip Uluslararas› Bakalorya Organizasyonu'nun üç e¤itim program›n› da uygulamak

için yetkilendirilen ilk ve tek Türk e¤itim kurumudur. Bu baflar›s›yla, tüm dünyada

yetkilendirilen 1762 okul içinde, IB Programlar›'n›n üçünü de uygulama yetkisine

sahip 80 okul aras›na girmifltir.

Eyübo¤lu E¤itim Kurumlar› Türkiye Özel Okullar Birli¤i üyesidir.