Bar Şauma'nın Karadeniz Yolculuğu (1287)

8
Bar Şauma'nın Karadeniz Yolculuğu Ahmet M. Zehiroğlu Tatar menşeli Nasturi keşiş Rabban Bar Şauma, 1 13.yüzyılın ilginç şahsiyetlerinden biridir. Mensup olduğu kabile, İran himayesinde bir Hristiyan mezhebi olarak gelişen ve o dönemde Orta Asya'da geniş bir cemaat ağına ulaşan Nasturi kilisesine bağlıydı. Kendisi de kariyerine bu cemaatin gözde bir ruhbanı olarak başlamış, aynı dönemde neredeyse tüm Asya'nın siyasi hakimi olan Kubilay Han'ın çevresinde de görevler alarak kısa sürede ün kazanmıştır. Bar Şauma, 1270'li yılların ortalarında yardımcısı Markos'un teklifiyle Kudüs seyahatine karar vermiş, yerel cemaatin ve sarayın da maddi manevi desteği ile, aylarca sürecek olan bu büyük yolculuğa çıkmıştır. Kubilay Han'ın mührünü taşıyan özel payza 2 , onun batıda Bağdat'a dek uzanan büyük Tatar Konfederasyonu ülkelerinde güven içinde seyahat etmesine yardımcı olmuş ve nihayet 1280 civarında konfederasyonun en batıdaki parçası olan İran'a, yine kendisi gibi Tatar kökenli olan İlhanlı hanedanı yönetimindeki topraklara ulaşmıştır. Nasturi kilisesinin gelişip kök saldığı bu topraklarda Tatar bir Nasturi keşişi olarak büyük bir ilgiyle karşılanmış, fakat aynı zamanda Filistin'de süregelen savaş hali nedeniyle, seyahatinin kalan kısmını tamamlayamayacağını, Kudüs'e ulaşamayacağını öğrenmiştir. Bunun üzerine Bar Şauma, bir süreliğine merkezi Bağdat'da olan Nasturi patrikhanesinin bünyesine katılmış ve başkent Tebriz'de ikamet eden İlhanlı hanı Abaka'nın da danışmanı olmuştur. Mevcut Nasturi patriğinin ölmesi üzerine, kendisi gibi Tatar olan yardımcısı Markos, -İlhanlı yönetiminin de muhtemel etkisiyle- 1281 yılında yeni Nasturi Patriği olarak seçtirilmiş ve Yahballaha adını almıştır. 3 Kendisi de hem ruhbanlık görevine, hem de Abaka Han'ın ölümünden bir süre sonra 1284'de tahta geçen Argun Han'ın maiyetinde devlet hizmetine devam etmiştir. Bar Şauma, hayatının ikinci büyük yolculuğuna da bu hükümdarın emriyle çıkmıştır. Batı sınırında Müslüman Memluk devletiyle sürekli savaş halinde olan İlhanlı hanı Argun, Bar Şauma'yı, Hristiyan bir elçi olarak Avrupa'ya yollayarak, Papa'yı ve Avrupalıları Memluk devleti üzerine yeni bir Haçlı seferi için ikna etmeyi planlamaktaydı. Argun Han'ın resmi elçisi ünvanıyla Tebriz'den ayrılan Bar Şauma, önce Bağdat'a uğrayarak Nasturi Patrikhanesinden Papa'ya iletilmek üzere verilen hediye ve mesajları da emanet almış ve buradan maiyetindeki heyetle birlikte yola 1 Farklı dillerde Çauma, Sauma, Şawma, Sawma, Savma gibi farklı yazılışları olan ismini, Nasturi mezhebinin ilk önderlerinden birinden almıştır. 2 Payza; özellikle Cengiz Han ve Kubilay Han dönemlerinde, üst düzey devlet görevlilerine ve elçilere bahşedilen bir tür özel diplomatik pasaport ve imtiyaz belgesidir. Genellikle resmi mühür işlenmiş metal bir kart formundadır. 3 Borbone, P. Giorgio 2008

Transcript of Bar Şauma'nın Karadeniz Yolculuğu (1287)

Bar Şauma'nınKaradeniz Yolculuğu Ahmet M. Zehiroğlu

Tatar menşeli Nasturi keşiş Rabban Bar Şauma,1 13.yüzyılın ilginç şahsiyetlerinden biridir. Mensup olduğu kabile, İran himayesinde bir Hristiyan mezhebi olarak gelişen ve o dönemde Orta Asya'da geniş bir cemaat ağına ulaşan Nasturi kilisesine bağlıydı. Kendisi de kariyerine bu cemaatin gözde bir ruhbanı olarak başlamış, aynı dönemde neredeyse tüm Asya'nın siyasi hakimi olan Kubilay Han'ın çevresinde de görevler alarak kısa sürede ün kazanmıştır. Bar Şauma, 1270'li yılların ortalarında yardımcısı Markos'un teklifiyle Kudüs seyahatine karar vermiş, yerel cemaatin ve sarayın da maddi manevi desteği ile, aylarca sürecek olan bu büyük yolculuğa çıkmıştır. Kubilay Han'ın mührünü taşıyan özel payza2, onun batıda Bağdat'a dek uzanan büyük Tatar Konfederasyonu ülkelerinde güven içinde seyahat etmesine yardımcı olmuş ve nihayet 1280 civarında konfederasyonun en batıdaki parçası olan İran'a, yine kendisi gibi Tatar kökenli olan İlhanlı hanedanı yönetimindeki topraklara ulaşmıştır. Nasturi kilisesinin gelişip kök saldığı bu topraklarda Tatar bir Nasturi keşişi olarak büyük bir ilgiyle karşılanmış, fakat aynı zamanda Filistin'de süregelen savaş hali nedeniyle, seyahatinin kalan kısmını tamamlayamayacağını, Kudüs'e ulaşamayacağını öğrenmiştir. Bunun üzerine Bar Şauma, bir süreliğine merkezi Bağdat'da olan Nasturi patrikhanesinin bünyesine katılmış ve başkent Tebriz'de ikamet eden İlhanlı hanı Abaka'nın da danışmanı olmuştur. Mevcut Nasturi patriğinin ölmesi üzerine, kendisi gibi Tatar olan yardımcısı Markos, -İlhanlı yönetiminin de muhtemel etkisiyle- 1281 yılında yeni Nasturi Patriği olarak seçtirilmiş ve Yahballaha adını almıştır.3 Kendisi de hem ruhbanlık görevine, hem de Abaka Han'ın ölümünden bir süre sonra 1284'de tahta geçen Argun Han'ın maiyetinde devlet hizmetine devam etmiştir.

Bar Şauma, hayatının ikinci büyük yolculuğuna da bu hükümdarın emriyle çıkmıştır. Batı sınırında Müslüman Memluk devletiyle sürekli savaş halinde olan İlhanlı hanı Argun, Bar Şauma'yı, Hristiyan bir elçi olarak Avrupa'ya yollayarak, Papa'yı ve Avrupalıları Memluk devleti üzerine yeni bir Haçlı seferi için ikna etmeyi planlamaktaydı. Argun Han'ın resmi elçisi ünvanıyla Tebriz'den ayrılan Bar Şauma, önce Bağdat'a uğrayarak Nasturi Patrikhanesinden Papa'ya iletilmek üzere verilen hediye ve mesajları da emanet almış ve buradan maiyetindeki heyetle birlikte yola

1 Farklı dillerde Çauma, Sauma, Şawma, Sawma, Savma gibi farklı yazılışları olan ismini, Nasturi mezhebinin ilk önderlerinden birinden almıştır.

2 Payza; özellikle Cengiz Han ve Kubilay Han dönemlerinde, üst düzey devlet görevlilerine ve elçilere bahşedilen bir tür özel diplomatik pasaport ve imtiyaz belgesidir. Genellikle resmi mühür işlenmiş metal bir kart formundadır.

3 Borbone, P. Giorgio 2008

çıkmıştır. Doğu Akdeniz sahillerindeki savaş hali nedeniyle, ilk durağı olan İstanbul'a Karadeniz üzerinden bir deniz yolculuğu ile ulaşmış, daha sonra oradan yine deniz yoluyla Napoli'ye gitmiştir. Bilahare de sırasıyla; Roma, Cenova, Paris ve Bordo şehirlerini ziyaret edip diplomatik temaslarda bulunduktan sonra, takriben 1,5 yıl süren seyahatinin sonunda Tebriz'e, Argun Han'ın huzuruna geri dönmüştür.

Prens Argun, Abaka Han ve maiyetleri (Reşidüddin Hamedani; "Cami’üt-Tevarih")

Bar Şauma, gerek hana gerekse patrikhaneye sunduğu yazılı resmi raporların dışında muhtemelen yolculuğuna dair tüm detayları ayrıca kaydetmiş, ama bu seyahatnamenin orijinali günümüze ulaşmamıştır. Kendisinin ve yoldaşı Yahballaha'nın ölümünden kısa süre sonra, anonim bir yazar tarafından her ikisinin yaşam öyküleri Doğu Aramice dialekti ile biyografi tarzında kaleme alınmış ve bu çalışmada muhtemelen Bar Şauma'nın kayıp olan seyahatnamesi de kullanılmıştır. Asırlar boyunca varlığından haberdar olunmayan bu biyografi, 19. yüzyıl sonlarında İran'da Urmiye civarında tesadüfen keşfedilmiştir. Eser, Yahballaha ve Şauma'nın paralel yaşam öyküleriyle birlikte, Bar Şauma'nın Avrupa seyahatinin dolaylı bir özetini de içerir. Bar Şauma'nın seyahatini onun şahsında 3.tekil şahıs kipiyle aktaran yazıcı, muhtemelen sadece şahsen ilginç ve değerli bulduğu uzak yerlere dair bölümleri aktarmıştır. Bağdat'taki Nasturi patrikhanesinden yola çıkan kafilenin önce Karadeniz sahiline ve oradan İstanbul'a ulaştığı bölüm, sadece kısa cümlelerle geçilmiş, bu bölümün yolculuk güzergahına dair hiçbir coğrafi detay verilmemiştir. Bu kısa paragrafın Batılı tercümelerinde,4 özellikle terminolojiye dair fikir ayrılıkları olmakla birlikte, en makul çevirisi şu şekildedir:

4 Montgomery, James 1927 ; Budge E.A.W 1928 ; Borbone, P. Giorgio 2007

"...Ve patrikhanenin en seçkin keşiş ve asistanlarından oluşan bir grup adamla beraber yola koyuldu Rabban Şauma. Ve "Romaye" diyarında "Büyükdeniz5" sınırına ulaştı ve oradaki kiliseyi gördü. Ve [orada] maiyeti ile birlikte bir gemiye [b]indi. Gemide 300'ün üzerinde can vardı ve onları [yolculuk boyunca] her gün vaazlarıyla teselli etti. Ve çoğunluğu Rum olmak üzere gemide bulunanlar, etkileyici vaazlarından dolayı onu epey takdir ettiler. Ve günler sonra, büyük Konstantinopol şehrine vardı..."

Gerek Bedjan edisyonunu temel alan ilk çeviriler, gerekse yeni edisyonlarla güncellenen son çevirilerin tamamında, bu kısa bölüm için fikir birliğine varılan tek ortak çıkarım, gemiye binilen yerin Trabzon olması gerektiğidir.6 Oysa bu kısa bölümle ilgili gözden kaçırılan birden fazla detay, gerçekte gemiye binilen yerin Trabzon olmadığını, olamayacağını; dolayısıyla Bar Şauma'nın Bağdat-İstanbul güzergahının varsayılandan biraz daha farklı bir rotaya sahip olması gerektiğini göstermektedir. Gözden kaçırılmış veya yanlış yorumlanmış olan bu küçük detaylar bir araya getirilerek, bu mevcut yerleşik tarihi yanılgının giderilmesi ve ilgili seyahat rotasının yeniden doğru olarak güncellenebilmesi mümkündür:

(I) "...Romaye diyarında Büyükdeniz sınırı..." paragrafın en tartışmalı ifadesidir ve yanlış yorumlanmıştır. "Büyükdeniz" adının İran terminolojisinde -komşu otohton Kolha kültüründen referans alındığı şekliyle- Karadeniz'i ifade ettiği şüphesizdir. Ancak metnin geneline de hakim olan İran terminolojisinde "Romaye (Roma/Rum) diyarı" tabiri, Trabzon'u değil, kesinlikle Orta ve Batı Anadolu ile daha ötesini ifade eder. Metinde kastedilen "Beth Rhomaye=Romaye Diyarı" da, o dönemde İlhanlı hegemonyası altına girmiş olan Konya merkezli "Rum Sultanlığı" ülkesidir. Bu yarı bağımlı ülkenin Büyükdeniz(=Karadeniz) sınırı da -bugünkü- Sinop ve Samsun sahilleridir. Dolayısıyla gemiye binilen yer, Trabzon'da değil, daha batıdaki bu sahil şeridi üzerinde olmalıdır.

(II)"...oradaki kiliseyi gördü. Ve [orada] maiyeti ile birlikte bir gemiye [b]indi..." şeklinde devam ifadeler de, dönemin meşhur şehirlerinden biri olan Trabzon için uyumlu değildir. Zira 1287 yılında Trabzon'da bu kafilenin gemiye binebileceği yerler, Ganita veya Meitan limanlarıydı ve her ikisi de şehre uzak değildi. Buralarda bir kiliseden çok daha fazlasını görmüş olması gereken ve yanında bölgeyi iyi bilen Fransisken refakatçiler de bulunan Bar Şauma'nın, Trabzon şehrinin adını dahi anmadan bir gemiye binip yoluna devam etmiş olması veya daha sonra özeti aktaran yazıcının bu şehri kayda değer bulmayıp atlamış olması kesinlikle olağan değildir. O dönemde Trabzon İmparatoru Kır Yoanni(II.) tahttadır ve böylesine dikkat çekici bir elçi heyeti, -nereden gelip nereye gidiyor olursa olsun- sarayda hükümdarın huzuruna çıkmadan yoluna devam edebilmesi, usulen de mümkün değildir. Zira bunu, Trabzon'da önceki ve sonraki yıllarda gerçekleşen diğer transit elçi heyeti geçişlerinden biliyoruz. Bu nedenlerle de Bar Şauma'nın gemiye bindiği yerin

5 Chabot, J.Baptiste. 18956 Bedjan, Paul 1895 ; Chabot, J.Baptiste 1895 ; Budge E.A.W 1928 ; Borbone, P. Giorgio 2007

Trabzon olmadığı açıktır.

(III) Bar Şauma, bindiği gemide "...çoğu Rum, 300'ün üzerinde can..." gördüğünü söylemektedir. Bu sayı o dönem için hem olağan dışı bir izdihama, hem de oldukça büyük bir gemiye işaret etmektedir ve 1287 yılında Karadeniz'de o boyutta bir gemi bulundurabilecek tek güç Cenevizlilerdir.7 Dolayısıyla, Bar Şauma'nın bindiği gemi, muhtemelen o dönemin en büyük tonajlı gemilerine sahip olan ve Karadeniz'de bir ticaret tekeli kurmuş olan Cenevizlilerin, o yıllarda görülmeye başlanan ilk Galea Grossa örneklerinden biri olmalıdır. Gemidekilerin çoğunun Rum olması ve yolculuk boyunca Bar Şauma ile vaiz-dinleyici ilişkisi yaşabilmeleri de, bunların; mürettebat, asker, köle ya da forsa olmadığını göstermektedir. Söz konusu aşırı kalabalık, meçhul bir nedenle(?) teselliye ihtiyacı olan Rum yolculardı. Bu detaylarla birlikte metnin akışı, Bar Şauma'nın onlarla birlikte gemiye binmediğini, aksine gemiye bindiğinde onlarla karşılaştığı, yani Rum yolcularla dolu bu gemiye, bir ara durakta ilave yolcu olarak eklendiği izlenimini vermektedir. Ancak Trabzon limanı o dönemde, Trabzon-İstanbul-Cenova hattında ara durak değil, ilk çıkış yeriydi ve Trabzon'un daha doğusunda 300 Rum yolcuyla gelinebilecek bir liman yoktu. Dolayısıyla bu geminin yola çıktığı yer muhtemelen Trabzon olmakla birlikte, Bar Şauma'nın gemiye bindiği liman Trabzon'dan daha batıda bir yerde olmalıdır.

Karadeniz Akıntıları (http://blacksea.orlyonok.ru)

(IV) Metinde Trabzon açısından sorunlu görünen diğer bir detay da, Bar Şauma'nın "...günler..." ile ifade edilen bir sürede Trabzon'dan İstanbul'a ulaşabilmesidir. O gün için en uygun koşullarda bile bu mümkün değildi. Bindiği büyük tonajlı geminin, ortalama hızı en fazla 1-2 knot olabilirdi ve özellikle Güney Karadeniz'in ters yönlü akıntıları nedeniyle Trabzon'dan İstanbul'a ulaşması 2-3 haftadan daha kısa olamazdı.

7 Zira Cenevizliler, bu dönemde Karadeniz ticaretine yönelik tek muhtemel rekabet girişiminin sahibi olan Pisa Cumhuriyeti'ni, üç yıl önce 1284 Meloria deniz savaşında tamamen bertaraf etmişlerdi. Venedik gemilerinin Karadeniz'in Güney sahillerine girebilmeleri ise o yıllar için henüz pek mümkün değildi.

Dolayısıyla, yolculuğun haftalar ile değil, "...günler..." ile ifade edilebilmesi için 15 günden az bir süre söz konusu olmalıdır ve bu da uygun bir mevsim rüzgarı ile ancak daha batıdaki bir limanın menzilinde makul görünmektedir.

O halde, Trabzon olmadığına göre; Bar Şauma'nın gerçekte Karadeniz kıyısında gemiye bindiği yer neresiydi ve Trabzon'u neden tercih etmemişti?

10. ve 11. Asır İran Kervan Yolları ve Şehirler (Frank Harold, 2008)

Bar Şauma'nın Napoli'ye varışı 1287 yılı Haziran sonu idi.8 Buna göre onun 1287'nin ilk haftalarında Bağdat'dan yola çıkmış olması gerekir. Kalabalık kafilesiyle Karadeniz'e ulaşmayı planlayan deneyimli diplomat Bar Şauma'nın Bağdat'dan yola çıktıktan sonra, ilk aşamada Dicle havzasına paralel geleneksel Asuri kervan rotasını izleyerek Musul üzerinden bir diğer önemli Nasturi merkezi olan Diyar Bekr'e ulaşmayı tercih edeceği muhakkaktır. Nasturi patrikhanesini ve İlhanlı hükümdarını temsil eden bir elçi heyeti olarak bu dost bölgelerde güvenli ve rahat bir yolculuk yapmış olmaları gerekir. Kafilenin Diyar Bekr'e ulaşması 1287 Mart ayı civarında olmalıdır. Bar Şauma ve yol arkadaşlarının, buradan Karadeniz'e ulaşabilmek için iki alternatifleri vardı. Bunlar arasından en uygun rotayı tespit edecek olan kişi, bir maceraperest veya gözü pek bir ordu komutanı olsa idi, harita üzerinde kuş uçumu en

8 Paolillo, Maurizio 2009

kısa mesafe gibi görünen Trabzon rotasını seçmesi ve doğrudan kuzeye doğru ilerlemeye devam etmesi beklenebilirdi. Ancak, bölge koşullarına hakim yerli mihmandarlara ve danışmanlara sahip, 60 yaşının üzerinde kemale ermiş bir diplomat olan Bar Şauma'nın, kendi rota tercihinde göz ardı edemeyeceği kritik hususlar vardı ve bu yüzden onun tercihi daha akıllıca olacaktı.

(V) Bar Şauma ve arkadaşları, o aylarda doğrudan kuzeye ilerlemeleri durumunda, Doğu Anadolu platosunun ağır kış koşulları ile karşılaşacaklardı. Çoğu yaşlı rahip ve diplomatlardan oluşan bu elit kafilenin o mevsimde karla kaplı olan bu dağları aşarak Trabzon'a veya Tebriz-Trabzon kervan yoluna ulaşabilmesi çok zordu. Bu mümkün olsa dahi, sonrasında daha kuzeyde Zigana geçitlerinin tamamen kapalı olması ihtimalinin de dikkate alınması gerekirdi.

(VI) Bu rotanın diğer bir zorluğu, dini gerginliklerle ilgili risklerdi. Bar Şauma'nın bu konuda oldukça hassas olduğu açıktır, zira herşeyden çok istediği Kudüs'de "kutsal topraklar ziyareti" planını da benzer endişelerle iptal etmiş ve daha sonra da bir türlü gerçekleştirememiştir. Böylesine mülayim bir keşişin, yanındaki misyoner rahiplerle, otorite dışı dağlı aşiretlerin arasından açık bir hedef olarak geçip, sağ salim Trabzon'a ulaşabilmesi, özellikle Haçlı seferleri gerginliğinin hala hissedildiği o dönemde hiç kolay değildi. Nitekim ertesi yıl 1288 yılının Mart ayında, aynı güzergahta Trabzon'dan üzerinden gelen bazı Fransisken misyonerlerin, Erzincan'da Müslüman ahali tarafından öldürüldüğü haberi kayıtlara geçecekti.9

(VII) Bar Şauma tarafından dikkate alınmış olması gereken bir başka risk de, eşkiya ve soygunculardan kaynaklanan asayiş sorunlarıdır. Kendisinin bu konudaki temkinli tavrını da, yine önceki seyahat deneyimlerinden ve tercihlerinden biliyoruz. Zira Çin'den İran'a gelirken de sırf asayiş problemleri nedeniyle dolambaçlı yolları tercih ederek yolunu uzatmakta tereddüt etmemiş,10 hatta bir önceki yıl da benzer riskler yüzünden Tebriz-Gürcistan seyahatinin bir kısmını iptal etmişti.11 Üstelik bu kez yanında 2000 mathkale12 altın gibi yüklü bir yol harcırahı ve ziyaret edeceği hükümdardara sunulmak üzere Argun Han tarafından kendisine teslim edilen birbirinden değerli hediyeler taşımaktaydı.

(VIII) 1280'li yıllarda iç savaş ve kaos ortamı içinde olan Trabzon İmparatorluğu'nun İlhanlı devleti ile ilişkilerinin durumu 1287 yılı için çok net değildir. Dolayısıyla iç çatışmaların belki de hala sürdüğü Trabzon topraklarında, Argun Han'ın payzasının o günlerde ne ölçüde geçerli ve etkili olabileceği de belirsizdir. Deneyimli bilge diplomat Rabban Baş Şauma, elbette tüm bu riskleri değerlendirerek, çok daha güvenli olan, İlhanlı otoritesinin kesin etkin olduğu güzergahı; yani Malatya-Sivas yolu üzerinden Samsun13 limanına ulaşmayı tercih etmiş olmalıdır.

9 Civezzo, Marcellino 185810 Rossabi, Morris 199211 Budge, E.A. Wallis 192812 Borbone, P.Giorgio 2007 ; "Miskal" terimi ile ilişkili gibi görünmekle birlikte, bir altın birimi olarak "Mathkale"

teriminin büyüklüğü konusunda net bir fikir birliği yoktur, ancak gramajı daha büyük bir birim olması gerekir.13 Antik Yunan kaynaklarında Amisos adıyla geçen Samsun, Ortaçağ Frenk kaynaklarında Simiso veya Simisso adıyla

geçer. Aynı isimli Ceneviz ticaret üssüne de Ortaçağ sonlarına dek ev sahipliği yapmıştır.

Argun Han'ın payzası bir nevi onun pusulası olmuştur. Diyar Bekr'den batıya yönelerek önce Malatya'ya ulaşan ve ardından İlhanlı himayesindeki Rum Sultanlığı topraklarına giren Bar Şauma, aynı yolla Sivas'a ulaşmış, buradan da yine Rum Sultanlığı'nın Karadeniz sınırı üzerinde bulunan Samsun'a varmış olmalıdır. Bar Şauma ve kafilesinin Samsun'a ulaşması muhtemelen 1287 Nisan sonları olmalıdır. Bar Şauma burada, Trabzon'dan İstanbul'a gitmekte olan ve Samsun limanına da uğrayan bir Ceneviz gemisine binmiş, bu gemide muhtemelen Trabzon'daki iç savaş ortamında kaçan ve İstanbul'a ricat etmekte olan kentli Rum azınlığa mensup mültecilerin izdihamı ile karşılaşmıştı. Seyahat notlarından aktarılan ifadeler, tercümanlarının da yardımıyla, onları vaazlarıyla teselli etmeye çalıştığını gösteriyor. Bar Şauma'nın bindiği gemi, mevsimin uygun rüzgarlarıyla tam yol alarak, 1287 Mayıs ortalarına doğru ilk resmi ziyaret durağı olan İstanbul'a varmış ve kendisi de yolculuğunun Karadeniz bölümünü bu şekilde tamamlamış olmalıdır.

Bar Şauma'nın Muhtemel Karadeniz Rotası

Kaynaklar:

BEDJAN, Paul 1895 Leipzig

"Histoire de Mar Jab-Alaha, patriarche, et de Raban Sauma"

BORBONE, P. Giorgio 2007Paris

"Histoire de Mar Yahballaha et deRabban Sauma; Un oriental en Occident a l’epoque de Marco Polo"

2008Pisa

"A 13th Century Journey from China to Europe; The Story of Mar Yahballaha and Rabban Sauma" EVO XXXI

BUDGE, E.A.Wallis 1928 London

"The Monks of Kublai Khan Emperor of China"

CHABOT, J. Baptiste 1895 Paris

"Histoire de Mar Jabalaha III; et du Moine Rabban Çauma; Traduite du Syriaque et Annotee"

CIVEZZO, Marcellino 1858 Roma

"Storia Universale delle Missioni Francescane"

HAROLD, Frank 2008 Saratoga

"Caravan Routes of Iran" The Silk Road 6/1

MONTGOMERY, James 1927Newyork

"The History of Yaballaha III ; Nestorian Patriarch and of his Vicar Bar Sauma"

PAOLILLO, Maurizio 2009 Palermo

"La lettera di Giovanni da Montecorvino (1247-1328) e il suo incontro con il Re Ongüt Giorgio: un enigma medievale in Asia Orientale" Mediaeval Sophia, 5

ROSSABI, Morris 1992Newyork

"Voyager from Xanadu: Rabban Sauma and the First Journey from China to the West"

© Ahmet M. ZehiroğluAralık 2014, [email protected] Version: 14.12.03