Olumsuz tesbit davaları kanıtlar

40
OLUMSUZ TESBİT DAVALARINDA KANITLAR u bölümde olumsuz tesbit davalarında, kendisine isbat yükü düşen tarafın [1] bunu nasıl yerine getireceği yani; iddia ya da savunmasını nasıl isbat edeceği konusu incelenmiştir. Başka bir deyişle ne zaman «yazılı delil» (senet) ne zaman «tanık»gösterilebilecek, karşı tarafa ne zaman «yemin» teklifinde bulunabilecek, mahkeme ne,zaman ve nasıl bir tarafa «kendiliğinden yemin teklif edebilecek» ya da «karşı tarafa yemin teklifine hakkı bulunduğunu» hatırlatabilecek, tacirlerin tuttuğu (tutmakla zorunlu olduğu) «ticari defterler» ne zaman ve hangi koşullarla leh ve aleyhlerinde delil teşkil edebilecektir? İşte bu bölümde, bütün bu sorulara -olumsuz tesbit davaları bakımından- cevap verilmeye çalışılacaktır... I- Senetle isbat zorunluğu : Bilindiği gibi, HUMK. 288 gereğince; «yapıldığı zamanki kıymeti dört yüz mlyon lirayı geçen hukukî işlemlerin senetle isbat edilmesi» gerekir. Bu nedenle, birer «hukukî işlem» olan; «ödeme» [2] [3] , «faturanın karşı tarafa verildiği» [4] nin y a z ı l ı d e l i l ile isbatı gerekir. «Teslim» de hukukî işlem niteliğini taşıdığından [5] , kural olarak yazılı d e l i l ile isbat edilebilir. Ancak bazı teslim işlemlerinin tanıkla da isbat edilmesi gerektiğine ileride [6] tekrar değinilecektir. Senet; «bir kimsenin düzenlediği (ya da düzenlettiği) ve kendi aleyhine delil teşkil eden yazılı belge» [7] olduğundan, düzenleyenin el ile atı İmiş imzasını taşımadığı için fotokopi senet sayılmaz.

Transcript of Olumsuz tesbit davaları kanıtlar

 OLUMSUZ TESBİT DAVALARINDA

KANITLAR 

u bölümde olumsuz tesbit davalarında, kendisineisbat yükü düşen tarafın[1] bunu nasıl yerinegetireceği yani; iddia ya da savunmasını nasıl isbat

edeceği konusu incelenmiştir. Başka bir deyişle nezaman «yazılı delil» (senet) nezaman «tanık»gösterilebilecek, karşı tarafa nezaman «yemin» teklifinde bulunabilecek, mahkeme ne,zamanve nasıl bir tarafa «kendiliğinden yemin teklifedebilecek» ya da «karşı tarafa yemin teklifine hakkıbulunduğunu» hatırlatabilecek, tacirlerin tuttuğu(tutmakla zorunlu olduğu) «ticari defterler» ne zaman vehangi koşullarla leh ve aleyhlerinde delil teşkiledebilecektir? 

İşte bu bölümde, bütün bu sorulara -olumsuz tesbitdavaları bakımından- cevap verilmeye çalışılacaktır... 

I- Senetle isbat zorunluğu : Bilindiği gibi, HUMK. 288 gereğince; «yapıldığı

zamanki kıymeti dört yüz mlyon lirayı geçen hukukîişlemlerin senetle isbat edilmesi» gerekir. Bu nedenle,birer «hukukî işlem» olan; «ödeme»[2] [3], «faturanınkarşı tarafa verildiği»[4]  nin y a z ı l ı  d e l i lile isbatı gerekir. «Teslim» de hukukî işlem niteliğinitaşıdığından[5], kural olarak yazılı d e l i l ile isbatedilebilir. Ancak bazı teslim işlemlerinin tanıkla daisbat edilmesi gerektiğine ileride[6] tekrardeğinilecektir.        

 Senet; «bir kimsenin düzenlediği (ya da

düzenlettiği) ve kendi aleyhine delil teşkil eden yazılıbelge»[7] olduğundan, düzenleyenin el ile atı İmişimzasını taşımadığı için fotokopi senet sayılmaz.

[8] Fotokopinin, “yazılı delil başlangıcı” sayılıpsayılmayacağı da doktrinde tartışmalıdır. Bunun «yazılıdelil başlangıcı» sayılacağını kabul edip, bu konuda«tanık dinlenebileceğini belirtenler olduğu gibi,[9] -özellikle «fotomontaj usulüyle elde edilmişolabileceğini» ileri sürerek yani sahteliği tehlikesiile- «yazılı delil başlangıcı sayılmayacağını» kabuledenler[10] de vardır... Kanımızca, fotokopiyi -sahteliğiileri sürüp kanıtlamadıkça- yazılı delil başlangıcıolarak kabul etmek, ona hiç değer vermemekten dahaisabetlidir. Diğer delillerle -fotokopi üzerinde imzaincelemesinin yapılabileceği bugün teknik bakımdansakıncalı bulunduğundan- özellikle «tanık» beyanları ilebirlikte değerlendirilmesi uygun olacaktır. Yüksekmahkemenin konumuz bakımından benimsediği görüşüaçıklayan bir içtihadına rastlamadık...

 «Senet alınmasının -maddi ve manevi bakımdan-

imkânsız olduğu» bazı hallerde, değeri beş bin liradanfazla olan hukukî işlemlerin «tanık» ile isbatedilebileceği yasa koyucu tarafından ayrıcaöngörülmüştür (HUMK. mad. 292-294). Örneğin; konumuzbakımından, «senedin 'başlık parası' yerine (başlıkborcu olarak) düzenlendiği» iddiasının HUMK. mad. 293/4gereğince tanıkla isbat edilebilmesi gerekir.[11] Yüksekmahkeme ise, bu konuda «genel ahlâk ve adaba aykırı birmaksadı sağlamaya yönelik bulunması nedeniyle» tanıkdinlenebileceğini kabul etmiştir.[12]

 Senet alınmasında imkânsızlık bulunduğu için

tanıkla isbatın mümkün bulunduğu durumlar yasada (HUMK.mad. 292-294) sayılarak (tahdidi olarak) belirtilmiştir.Yasada öngörülen bu durumlar dışında tanık delilinebaşvurulamaz.

 «Kesin delil» 'yani; «senet» (HUMK. mad. 287 vd.),

«yemin» (HUMK. mad. 237)' ile isbatı gereken bir hukukîişlem -isbat yükü kendisine düşenin elinde- «yazılı

delil başlangıcı» varsa, tanıkla isbat edilebilir (HUMK.mad. 292)[13]. Örneğin;

 √ “Borçlu tarafından el ile yazılmış ve fakat

imzasız olan bir senet veya mektup”[14],                                                                                     

 √ “Borçlunun alacaklının defterine -imzalanmaksızın- eli ile yazdığı yazılar”[15],       √ “Makine ile yazılmış olup da, karşı tarafın parafını veya el ile yazılı adını ve soyadını taşıyan belgeler”[16],            

 √”Makine ile yazılmış imzasız belgede karşı tarafın

eli ile yapmış olduğu çıkıntılar”[17]

 √ “Bankaya yasal süresi içinde ibraz edilmemiş

çekler”[18], 

√ “Maliyece düzenlenen yoklama fişinde davalının ‘kahvehaneyi devir ettiği’ne dair beyanı”[19], 

√ “Kambiyo senedindeki ciro imzası”[20], √ “Keşide yeri yazılı bulunmayan çek”[21],

 √ “Zamanaşımına uğramış bono”[22],

y a z ı l ı  d e l i l  b a ş l a n g ı c ı  sayılırken; 

√ “HUMK. mad. 297'ye uygun biçimde onaylanmış olanbir senetteki mühür veya parmak izinin inkârı halinde,böyle bir senet”[23], 

√ “Dava dışı kooperatif ile davacı arasındadüzenlenmiş olan inşaat sözleşmesine ilişkin belge,sözleşmeye taraf olmayan üçüncü kişiler bakımından”[24],

 √ “Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi

sonucunda -senedin hatır senedi olabileceğini belirtirnitelikte- alınan bilirkişi raporu”[25], y a z ı l ı  d e l i l  b a ş l a n g ı c ısayılamaz... 

HUMK. mad. 288 ve 290 gereğince aslında senetleisbatı gereken konularda, karşı tarafın açıkonayı (muvafakati) halinde tanık dinlenebilir (HUMK.mad.289). Bu şekilde tanık dinlenebilmesi için; «hakimin,olayda tanık dinlenemeyeceğini, iddianın kesin delil(senet) ile isbatı gerektiğini, muvafakat ederse tanıkdinlenebileceğin karşı tarafa hatırlatması», «karşıtarafın-bu hatırlatmaya rağmen- tanık dinlenmesineaçıkça muvafakat etmesi» ve «karşı tarafın tanıkdinlenmesine ilişkin muvafakatinin tutanağa geçirilipkendisine imza ettirilmesi» gerekir. Bu koşullardanbirinin gerçekleşmemesi halinde tanık dinlenemez. Eğer,buna rağmen tanık dinlenmiş ve onların ifadeleri dikkatealınarak hüküm verilmişse, bu hükmün bozulması gerekir.Bu nedenle, «karşı tarafın duruşmada sadece tanıkdinlenmesine muvafakat etmiş» olması hatta bu beyanınıimzalamış olması -mahkemece, kendisine ayrıca «olaydatanık dinlenmeyeceği» konusunda hatırlatmadabulunulmamışsa- tanık dinlenmesi için yeterli değildir.[26] [27]

 Yüksek mahkeme, «tarafların düzenledikleri senet

altına iki tanığın da imzalarını almış olmaları halinde,uyuşmazlık çıktığında bu tanıkların dinlenmesini öncedenonaylamış sayılacaklarını» kabul ederek; 'bu gibidurumlarda da “senette tanık olarak imzaları bulunankişilerin”‘tanık olarak dinlenmesi gerektiğini’belirtmiştir.[28]

 Usul Hukukunda, uygulanacak kanun, kural olarak

«hakimin kanunu» (lex fori) olduğu halde, «senetle isbat

zorunluluğu» konusunda «hukukî işlemin yapıldığı yerkanunu» (lex loci actus veya locus regit actum)uygulandığından, Türkiye dışında yapılan bir hukukîişlem, eğer işlemin yapıldığı yerde -örneğin:Almanya'da, Avusturya'da, İsviçre'de- bizde olduğu gibi«belirli bir miktarı aşan hukukî işlemlerin senetle(kesin delille) isbatı zorunluluğu yoksa,» Türkiye'detanıkla isbat edilebilir. Buna karşın, bizdeki gibi biryasağın bulunduğu ülkede -örneğin; Fransa'da, İtalya'da,İspanya'da- yapılan, belirli bir miktarı aşan hukukîişlemler, Türkiye'de de ancak «kesin delil» (senet) ileisbat edilebilir, tanıkla isbat edilemez.[29]

 II- Maddi olayların (hukukî fiillerin) tanıkla

isbatı: 

√ H a k s ı z  f i i l l e r, tanıkla isbatedilebilir. Nitekim yüksek mahkeme bu gerekçe ile;

 √√ “İmzalı boş kağıdın, anlaşmaya aykırı

doldurulduğu iddiasının kural olarak ancak yazılıdelille ispatlanabileceği, fakat, davalı karşı davacı‘imzalı boş kağıdın resmi dairelere verilecek dilekçedekullanılmak üzere şirketteki başka elemanlaraverildiğini ve davacı tarafından yasaya aykırı olarakele geçirildiğini’ savunduğundan ve bu iddia açıkçahaksız fiil iddiası niteliğinde olduğundan, her türlüdelille kanıtlanabileceğini”[30], 

√√ “Çekin ‘keşidecinin elinden rızası hilafınaçıktığı’ iddiasının tanık dahil her türlü delillekanıtlanabileceğini”[31], 

√√ “ ‘Davacının imzalı belgeyi açık olarak elegeçirdiği’ hususunun tanık ile isbatedilebileceğini”[32], 

√√ “Davacının ‘dava konusu çekin miktar bölümününkendi cirosundan sonra davalı tarafından keşideci ileanlaşılarak değiştirildiği’ doğrultusundaki iddiasının -bu iddia haksız eylem niteliği taşıdığından- tanıklaisbat edebileceğini”[33], 

√√ “Çekin rızası dışında alacaklı-davalı tarafındanüzerinden alındığını' davacı-borçlunun tanıkla isbatedebileceğini»[34], 

√√ “Çalınma olayının tanıkla isbatedilebileceğini”[35], 

√√ “Adli Tıptan alınan raporda, ‘senetteki imzanındavacı - borçlunun elinin mahsulü olmadığı’ tesbitedilmiş dahi olsa, ‘borçlunun bile bile değişik imzaattığını’ ileri süren alacaklının ‘senedin borçlutarafından imzalandığını’ tanık dinleterekkanıtlayabileceğini”[36], 

√√ “Yırtılıp  atılan ve daha sonra parçalarıtoplanarak yapıştırılan ve takibe konulan senedin'yırtılma nedeni' hakkında tanık dinlenebileceğini”[37],kabul etmiştir. 

√ A y ı p  i h b a r l a r ı, tanıkla ispatedilebilir.[38] [39] [40]   

√ K ö t ü n i y e t, tanıkla isbat edilebilir.[41]

 Uygulamada, özellikle «kötüniyet»in isbatı

konusunda duraksamaya düşüldüğü görülmektedir.Gerçekten; senedin son hâmili hakkında -«ödeme», «ayıp»,«kumar borcu», «hatır senedi» vb. gibi- kişiseldef'ilere dayanılarak açılan «olumsuz tesbit» (senetiptali) davalarında, davalı - alacaklının (son hâmilin)«kötüniyetli olduğu» -yani; senedi karşılıksız olduğunubile bile borçlunun zararına olarak devraldığı (TK.

590)- hususunun, davacı - borçlu tarafından tanıklaisbatı mümkündür. Çünkü, «davalı - alacaklının, senedinkarşılıksız olduğunu bilip bilmemesi» bir «maddi olay»(hukukî) fiildir. Bunun da, tanıkla isbatı gerekir.Yüksek mahkemenin içtihatları da bu doğrultudadır.Gerçekten, yüksek mahkeme; 

“Keşideci tarafından hem lehdar hem de hâmil aleyhine -kişisel√√def'ilere dayanılarak- açılan olumsuz tesbit davalarında önce ‘senedinkarşılıksız olduğunun’ lehdara karşı -kesin delille- isbat edilmesi, dahasonra da ‘davalı-hâmilin kötüniyetli olduğu'nun -her türlü delille (gerekirsetanık dinlenerek)- isbat edilebileceğini”[42],

  “Keşideci tarafından sadece hâmil aleyhine -kişisel def'ilere√√

dayanılarak- açılan olumsuz tesbit davalarında önce 'lahdara verilensenetlerin karşılıksız olduğu'nun -kesin delillerle- ispat edilmesi, ondansonra da 'hâmilin kötüniyetli olduğu'nun -her türlü delille (gerekirse tanıkdinletilerek)- isbat edilmesi gerekeceğini”[43],

  “Lehdar ve ciranta tarafından, hâmile karşı açılan -kişisel def'ilere√√

dayanan- olumsuz tesbit davasında, TK. 599 uyarınca 'hâmilin kötüniyetliolduğu' konusunda tanık dinlenemeyeceğini (sadece keşideci tarafındanhâmil aleyhine açılan davalarda kötüniyet konusunda tanıkdinlenebileceğini)”[44],b e l i r t m i ş t i r... 

√ “Kötüniyetin isbatı” konusunda, “vakıa vekarinelerden, olayda iyiniyet iddiasında bulunamayacakdurumu belirmiş olan kimsenin kötüniyetinin diğer tarafaisbat ettirilmesine gerek bulunmadığı”[45] daunutulmamalıdır. Yüksek mahkeme; 

“Senet hamilinin, lehdarın eniştesi olması halinde, iyiniyet√√iddiasında bulunamayacağını”[46],

  “Senet metninde√√   yazılı olan ‘teminat kaydının’ ciro yoluyla snede

hamil olan alacaklıya karşı ileri sürülebileceğini”[47], 

“Senet hamilinin, senet lehdarının oğlu olması halinde, iyiniyet√√iddiasında bulunamayacağını”[48],

  “Senet hamilin lehdarın yeğeni olması halinde, iyiniyet iddiasında√√

bulunamayacağını”[49], 

“Senet hamilin lehdarın karısı olması halinde, iyiniyet iddiasında√√bulunamayacağını”[50],

  “Senet hâmilinin, senet lehdarının 'kardeşi' olması halinde, iyiniyet√√

iddiasında bulunamayacağını”[51], 

  “Senet hâmilinin, lehdarın 'vekili olduğunun' anlaşılması halinde,√√(vekalet ilişkisi hamilin kötüniyet sayılması için yeterli olacağından) hamilinayrıca kötüniyetli olduğunu isbata gerek kalmayacağını”[52],

  “Senet hâmilinin senet lehdarının 'ortağı' olması halinde, iyiniyet√√

iddiasında bulunamayacağını”[53], 

“Senet hâmilinin, senet lehdarının 'işçisi ve yakın akrabası' olması√√halinde, iyiniyet iddiasında bulunamayacağını”[54],

  “Hangi hasarlar için verildiği arkasında yazılı olan bonoyu bu√√

şekilde almış olan hâmilin, bu kaydı kabul etmiş sayılacağını”[55], 

“Yapı kooperatifinden, ortağın vermiş olduğu senedi ciro yoluyla√√alan müteahhidin 'ortakların hukukî durumlarını' bilmesi gerektiğini,borçlu - ortağın açtığı senet iptali davasında iyiniyet iddiasındabulunamayacağını”[56],

  “Senet hâmilin, lehdarın ‘çok yakın akrabası√√ ’ olması halinde,

iyiniyetli sayılmayacağını”[57], 

“Ciro yoluyla senedi ele geçiren davalı – hamilin, bonoyu aldığı√zaman kısmi ödemelerin senede yazılmış olduğunu biliyor ya da bilmesigerekiyorsa,  doğrudan doğruya senede ilişkin def’ilerin kendisine karşı daileri sürebileceğini”[58], 

“Senet hâmilinin,√√   lehdarın ‘damadı’ olması halinde, iyiniyetlisayılamayacağı nı”,[59]b e l i r t m i ş k e n, 

“Senet hâmili ile senet lehdarının ayni holdinge bağlı şirket√√olmalarının -kanımızca, hatalı olarak- hâmilin kötüniyetli sayılmasınayeterli olmadığını”[60],

  “Senedin davalı şirket tarafından, karşılıksız kalma durumunun√√

gerçekleşmesinden önce, senet lehdarı şirket tarafından, şirket ortağı başkabir şirkete ciro edilmesi halinde, hâmilin kötüniyetli sayılamayacağını”[61],b e l i r t m i ş t i r ... √ Uygulamadaki önemi nedeniyle ayrıca şu hususu da

belirtelim ki, «teslim» -yukarı-da; AÇIKLAMA:I, dipnot 5civarında belirtildiği gibi- bir «hukukî işlem» olduğuiçin, «tanık»la değil, “yazılı delil” (senet) ile isbatıgerekir. Örneğin; satıcının sattığı bir küpeyi, arabayı,alıcıya teslim ettiğini «senet» -ile isbat etmesigerekir. Fakat, bazı «teslim işlemleri» sadece teslimedenle - teslim alan arasında kalmayıp, üçüncü kişilerinde bu teslime -tâbir yerinde ise- katılmasını zorunlukılar. Örneğin; bir kamyon demirin, çimentonun, kitabınvb. tesliminde durum böyledir. Burada, teslim işlemi,sadece satıcı ile alıcı arasında yapılmaz, bu işlemezorunlu olarak, -kamyon şoförü, hamal, nakliyeci gibi-başka kişiler de -yardımcı olarak- katılırlar. İşte, bugibi durumlarda, «teslim işlemi»nin yapılıp yapılmadığı,«tanık»la isbat edilmelidir. Doktrinde, bu tür teslimişlemlerine «maddi iz bırakan teslim işlemleri»denilmekte ve tanıkla isbatının mümkün olduğu -kanımızca da çok yerinde olarak- ileri sürülmektedir.[62] Yüksek mahkemenin bu konudaki içtihatları isebirbirini tutmaktadır.[63]   

√ «Senette sahtekârlık yapılması olması» -hukukîniteliği bakımından- «haksız fiil» olmakla beraber;[64] HUMK. 308 ve 309'da, sahtecilik incelemesinin

belirli bir sıra izlemesi öngörüldüğünden inceleme busıraya göre yapılmalı ve bilirkişiye yaptırılan incelemesonunda, kesin bir kanaat sahibi olunmazsa, son aşamadatanık dinlenmelidir. Bilirkişi incelemesi yaptırılmadantanık dinlenerek uyuşmazlık çözümlenmemelidir.[65] [66]

 √ «Yasaların buyurucu hükümlerine ve ahlâk

kurallarına aykırılık iddiaları», borcun esasına yönelikolduğundan, gerçekte HUMK. mad. 290'ın kapsamına giren«senede karşı yapılmış bir iddia» şeklindedeğerlendirilemez ve bu konuda «tanık» dinletilebilir.[67] Nitekim, yüksek mahkeme, senedin;

 √√ «Başlık parası karşılığı düzenlenmiş olduğu»nun,[68]

 √√ «Metres hayatı yaşamak üzere imzalanmış olduğu»nun,[69]

 √√ «Alacaklının ihaleye girmemesini sağlamak için (yani; ihaleye fesat

karıştırmak amacı ile) düzenlenmiş olduğu” nun,[70]t a n ı k l a isbat edilebileceğini kabul etmiştir… 

√ «Senedin hata,[71] hile[72] ya da tehdit (ikrah)[73] sonucu düzenlendiği» iddiaları da, tanıkla isbatedilebilir (HUMK. mad. 293/5). 

Senedin noterde düzenlenmiş olması durumda birdeğişiklik yaratmaz. Yani, noterde düzenlenmiş olansenetlere karşı ileri sürülen «hata», «hile» ve «ikrah»iddiaları da tanıkla isbat edilebilir.[74]

 √ Senedin «'kumar' ya da 'bahis' borcu için

düzenlendiği»[75] iddiası nasıl isbat edilebilir? Birgörüşe göre;[76] böyle bir iddia -bedelsizlikiddialarında, mücerret borç ikrarlarında olduğu gibi-senede karşı bir iddiadır ve bu nedenle tanıkla isbatedilemez (HUMK. mad. 290). Aksi halde, bono (muamele)emniyeti (güvenliği) kalmaz, her bononun «kumar ve bahisborcu için verildiği» yalancı tanıklarla isbat edilerek,

iptali sağlanabilir. Bu ise, hem HUMK. 290 hükmüne hemde bono emniyetine aykırı olur.Yüksek mahkeme, önceleri-TK. 690, 592, ve HUMK. 290'a dayanarak- bu görüşüsavunmuşken,[77] daha  s o n-   r a bu görüştenayrılarak, «senedin kumar[78] ya da bahis[79] borcu içindüzenlenmiş olduğunun» tanıkla isbat edilebileceğini -herhangi bir yasal gerekçe göstermeden- kabul etmiştir.

 Kanımızca; «kumar» ya da «bahis» borcu için senet

düzenleyen (imzalayan) borçlunun -halk arasındakianlayışa göre, aynı zamanda «namus borcu» sayılan- buborcu için verdiği senet karşılığında alacaklıdan«senedin kumar borcu için düzenlendiği» konusunda bir«yazılı belge» alması mümkün olmadığından, davacı -borçlunun, «senedin kumar ya da bahis borcu içindüzenlendiği» iddiasını HUMK. 293/4 gereğince tanıklaisbat edebilmesi daha doğru olur. Aksi takdirde, aslında«tabii (eksik) borç» olan kumar borcunun isbatı hiçbirzaman mümkün olmaz. Bu nedenle, yüksek mahkemeningörüşüne -bu gerekçe ile- katılıyoruz. Ancak, bu konuile ilgili olarak şu hususu belirtelim ki, yüksekmahkemenin bazı içtihatlarında; «civalı zar veyaişaretli oyun kağıtları kullanılarak» kumar oynandığının-tanık beyanları ile- kanıtlanmasından sonra, bu oyunsonunda düzenlendiği ileri sürülen senetlerin «kumarborcuna ilişkin olduğu» gerekçesi ile iptaline kararverildiği görülmektedir. Kanımızca, «civalı zar ya daişaretli oyun kağıtları kullanarak» oyuna katılmış olankimseye kaybettirme «olay»ında bir «hile» bulunduğuiçin, ortada teknik hukuk açısından «kumar» söz konusuolmaz ve HUMK. 293/5 gereğince, tanık dinlenmesigerekir.[80]

 III- Senede karşı senetle isbat zorunluluğu: HUMK. 290 gereğince; «senede bağlanmış her çeşit

iddiaya karşı -def’i, savunma olarak- ileri sürülen vesenedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya

azaltacak nitelikteki hukukî işlemlerin -beş bin liradanaşağı bir miktara ilişkin olsa bile- tanıkla isbatımümkün olmayıp, ancak ‘kesin delil’ «senet».(HUMK. 287vd.), «yemin» (HUMK. 337 vd.), «ikrar» (HUMK. 236),«kesin hüküm» (HUMK. 237) ile isbatı gerekir. Bu kural,uygulamada kısaca «senede karşı senetle isbat zorunluğu»olarak anılmaktadır.

 Bono bir «senet» olduğundan, senetteki «bedeli

malen (yada nakden) alınmıştır» şeklindeki kaydın aksi,onu ileri süren tarafından -bu iddia, senede karşı, onunhüküm ve kuvvetini ortadan kaldıran veya azaltan biriddia olduğu için- 'kural olarak' ancak «kesin delil»ile isbat edilebilir. 

Başka bir deyişle, senet metninde yer alan (bedelimalen alınmıştır) yada (bedeli nakdenalınmıştır) şeklindeki sözler, tarafları bağlayıcı birnitelik taşır ve senet karinesinin bu açıdandeğerlendirilmesine yol açar (HUMK. mad. 287 vd.).Uygulamada çok önem taşıyan bu konuda şöyle bir ayrımyaparak sonuca ulaşmak gerekir.[81]

 

aa- Dava konusu senette borcun nedenigösterilmemişse, bu durumda alacağın belli bir nedenedayandığını ileri süren taraf bunu -genel hükümleregöre[82]- kanıtlamakla yükümlü olur. Borcun nedenininsenette yazılı olmaması, ispat yükümü bakımından davacılehine sonuç doğurur. Örneğin; davacı -borçlu, «davalıdan satın aldığım mal karşılığında bu bonoyu vermiştim,oysa mal bana teslim edilmedi» derse, gerçekten «bononun malkarşılığında alındığını» ve «malın teslim edilmediğini»-özellikle Yargıtay'ın içtihatlarına göre kesin (yazılı)delillerle- kanıtlamak zorunda kalacaktır. Başka birdeyişle, dava konusu senette (bedel) kaydı yoksa olumsuztesbit davasında, önce, bu senedin bir bedeli bulunduğuve sonra bu sebebin gerçekleşmediği ya da hükümsüzkaldığı -kesin delillerle- kanıtlanmalıdır.[83] [84] Eğer

davacı-borçlu, «kumarda kaybettiğim para karşılığında busenedi vermiştim, bu nedenle lehdarı olan davalı, senetbedelini benden -BK. 504 gereğince-isteyemez» diyerekolumsuz tesbit davası açarsa; bu iddiasını -tanık dadinleterek[85]- kanıtlayabilirse, istemi doğrultusunda-«borçlu olmadığına» (ve senedin iptaline)- kararverilmesi gerekir.

 bb- Senette borcun nedeni «mal» ya da «nakit»

olarak gösterilmişse, davacının yazılı borç sebebinedayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü, bunun aksiniileri süren -yani, senedi tâlil eden- tarafa aitolacaktır.[86]

 Kambiyo senetleri hakkında, keşideci - borçlu

tarafından lehdara karşı açılan olumsuz tesbitdavalarında «senedin karşılıksız kaldığı»nın, -«yazılıbelge», «yemin» gibi- kesin delillerle isbat edilmesigerekir. Senedin tâlili halinde de, senedi tâlil edeninsavunma (ya da iddiasını) yine kesin delillerle isbatetmesi gerekir.[87]

 Keşideci tarafından hem lehdar hem de hâmil

aleyhine -kişisel def’ilere dayanılarak- açılan olumsuztesbit davalarında önce «senedin karşılıksız olduğu»nunlehdara karşı -«yazılı belge», «yemin», «ikrar» gibikesin delillerle- isbat edilmesi, daha sonra da «davalı- hâmilin kötüniyetinin» -her türlü delille- isbatedilmesi gerekir.[88]

 Keşideci tarafından sadece hâmil aleyhine -kişisel

def ilere dayanılarak- açılan olumsuz tesbit davalarındada ayni şekilde önce «lehdara verilen senetlerinkarşılıksız olduğu»nun -kesin delillerle- isbat edilmesiondan s o n r a da «hâmilin kötüniyetli olduğu»nun -hertürlü delille- isbat edilmesi gerekir.[89]

 

«Senette yazılı kaydın doğru olmadığını» ilerisüren taraf, bu iddiasını kanıtlamaya çalışırken, davakonusu senede, «yazılı delil başlangıcı» olarakdayanabilir mi? Bir görüşe göre;[90] bu durumda, davakonusu senede ‘yazılı delil başlangıcı’ olarakdayanılamaz. Çünkü, bir belgenin 'yazılı delilbaşlangıcı' sayılabilmesi için, aleyhine ileri sürülenkişiyi bağlayıcı bir nitelik taşıması yani onun imzasınıiçermesi gerekir (HUMK. mad. 292). Bu nedenle, bedelin«malen» olduğu yolundaki senet karinesi, «tanık»dinletilerek çürütülemez. Yüksek mahkemenin soniçtihatları bu doğrultudadır.[91] Diğer bir görüşegöre[92] ise; «senetteki kaydın doğru olmadığını»ilerisüren taraf, bu iddiasını isbatlarken, dava konususenede ‘yazılı delil başlangıcı’ olarak dayanabilir vetanık dinletebilir. Örneğin; «bedeli malen alındı»kaydını taşıyan bir bonoda borçlu, «kendisine mal teslimedilmediğini» (senetle) isbat ederse veya alacaklı«borçluya mal vermediğini» kabul ederse, alacaklı, «bonobedelini borçluya nakden ödediğini (ödünç verdiğini)»tanıkla isbat edebilir. Yani bu durumda, bono «nakdenödeme» (ödünç ilişkisi) hakkında 'yazılı delilbaşlangıcı' sayılır.[93]

 Uygulamada düzenlenen bonolara hep «malen» kaydı

konulmaktadır. Taraflar, gerçekte mal alışverişindebulunmasalar bile, düzenledikleri bonolara «malen»kaydını koymaktadırlar. Özellikle, ödünç olarakverdikleri para karşılığında aldıklan bonoları -VergiDairelerinin «faizcilik» yönünden haklarında soruşturmayapmasından çekinerek- «bedeli malen alınmıştır»şeklinde doldurmaktadırlar. Tarafların anlaşarakbirlikte düzenledikleri (doldurdukları) böyle bir bonoyu-aldığı borç para karşılığında- imzalayan borçlunun,daha sonra, «kendisine alacaklı tarafından mal teslimedilmediğini» ileri sürmesi ve alacaklının da bunu kabuledip «verilen borç para karşılığında” senedindüzenlendiğini açıklaması halinde alacaklının, borçlu

tarafından imzalanan bonoya 'yazılı delil başlangıcı'olarak dayanamaması (ve borçluya «nakit verdiğini»tanıkla isbat edememesi) kanımızca âdil ve pratikgereksinmelere uygun olmaz. Uygulamada varlığı herkesçebilinen bu gerçeğe, fiili duruma ters bir çözümönerilmemelidir. Bu nedenle, yüksek mahkemenin,doktrince de tasvip edilen önceki görüşünün[94] dahadoğru, pratik gereksinmelere daha uygun olduğunainanıyoruz. Nitekim yüksek mahkemenin özellikle en sonkararlarının oyçokluğu ile verildiğini ve kararakatılmaya iki üyenin sürekli yazdıkları «karşı oyyazıları»nda, doktrince de tasvip edilen öncekikararların daha doğru olduğu vurgulanmaktadır...

 Eğer davacı, «dava konusu bu senedin 'karşılıksız

olduğunu', karşı taraftan bu senetle ilgili olarak ne'mal' ne de 'para' almamış olduğunu» bildirerek, «busenetteki borcun nereden doğmuş olduğunu karşı tarafınaçıklamasını» mahkemede isterse, mahkemece bu borcunsebebinin -yani; «dava konusu senedin dayanağı olanhukuki ilişkinin»- isticvap (sorgu) yolu ile (HUMK. mad.230 vd.) davalı alacaklıya açıklattırılması gerekir.[95]

 Yüksek mahkeme «senede karşı senetle isbat

zorunluluğu (HUMK. mad. 290)» ile ilgili olarak; 

“ ‘Bonoya bağlı borcunu mal ya da hayvan vererek ödediğini’ ileri√√süren davacı–borçlunun bu iddiasını yazılı belge ile isbat etmesigerekeceğini”[96],

  “Senedin 'hava parası'√√ [97] olarak düzenlendiği iddiasının yazılı

belge ile isbat edilebileceğini”[98], 

“İade edilmesi gereken senetlerin iade edilmeyip icraya konulduğu√√iddiasının yazılı belge ile isbat edilebileceğini”[99],

  “Satışın veresiye olduğu'nun, davacı - borçlu tarafından yazılı√√

delille kanıtlanabileceğini”[100],

  “Gerek çeki elinde bulunduran davalıya ve gerekse başka başka√√

kişilere yaptığı ödemelerin 'çeke mahsuben yapıldığının' ileri sürenborçlunun, bu iddiasını yazılı belge ile isbat etmesi gerekeceğini”[101],

  “Senede karşı her türlü iddia ve savunmanın yine senetle (yazılı√√

belge ile) isbat edilebileceğini (HUMK. mad. 290)”[102], 

“Senet arkasındaki beyaz ciro şeklindeki cironun, ‘temlik√√cirosu’ olmayıp ‘gizli tahsil cirosu’ olduğuna ilişkin iddianın yazılı belge ileisbatı gerekeceğini”[103],

  “İsmi, keşidecinin yanında yazılı olan borçlunun gerçekte 'kefil'√√

olduğunu yazılı belge ile isbat edebileceğini”[104], 

“Bonoların arkasındaki 'bedeli teminattır' sözcüklerinin, 'rehin√√cirosu'nu ifade ettiğini, bunun aksinin yazılı belge ile isbatedilebileceğini[105],

  “Aralarındaki ilişkiyi senede bağlamış olan akrabaların, artık√√

HUMK. mad. 293/1'deki tanık dinletme olanağından -karşı tarafın açıkonayı bulunmadıkça- yararlanamayacaklarını”[106],

  “Keşide tarihi, dava konusu bonoların tanzim tarihinden daha√√

sonra olan çeklerle yapılan ödemelerin, bonolardaki borca mahsubenyapıldığının -aksi yazılı belge ile kanıtlanmadıkça- kabuledilemeyeceğini”[107],

  “Davacı - borçlunun yaptığı ödemenin başka bir taşınmaz satışı ile√√

ilgili olduğunu' belirten davalı -alacaklının, bu ikinci taşınmaz satışınınvarlığını yazılı belge ile isbat etmesi gerekeceğini”[108],

  “Dava konusu senedin 'alacaklı gözüken kişinin kızının√√

evlenmesine izin vermesi için düzenlendiği' iddiasının yazılı belge ile isbatıgerekeceğini”[109],

 

“Dava konusu senetlerin –gerçekleşmeyen- 'kereste alım satımı ile√√ilgili olduğunu' ileri süren davacının, bu iddiasını yazılı belge ile isbatetmesi gerekeceğini”[110],

  “Dava konusu senedin kız kaçırma suçundan dolayı açılacak ceza√√

davasından vazgeçilmesi için verildiği' iddiasının yazılı belge i!ekanıtlanması gerekeceğini”[111],

  “Bonoların 'kira bedeli" olarak düzenlendiğini ileri süren davacının√√

bu iddiasını yazılı belge ile isbat etmesi gerekeceğini”[112], 

“Bonoya dayalı borcun 'çekle ödendiği' savunmasının davacı -√√borçlu tarafından ayrıca bir belge ile kanıtlanması gerekeceğini”[113],

  “Senetteki tahrifatın borçlunun onayı ile yapıldığı' iddiasının yazılı√√

belge ile isbat edilmesi gerekeceğini”[114],b e l i r t m i ş t i r... 

√ “Senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu” ancakkesin delil (“senet”, “yemin”, “ikrar”) ile isbatedilebilir.[115]

 Borçlu, «tamamen doldurulmadan açığa (beyaza) imza

ederek verdiği senedin, anlaşmaya aykırı olarakdoldurulmuş olduğunu» tanıkla isbat edemez. 

Uygulamada; «hile» iddiası ile «senedin anlaşmayaaykırı olarak doldurulduğu» iddiası birbiri ilekarıştırılmakta ve «hile» iddiaları gibi, bu iddia datanıkla isbat edilmek istenmektedir. Halbuki, birkimseye güvenerek -o kimse tarafından, anlaştıklarışekilde doldurulmak üzere- boş olarak, sadece altıimzalanarak verilen senedin, o kimse tarafından,anlaşmaya aykırı olarak doldurulması halinde, ortada«hile» bulunmayıp -aynı zamanda TCK. 509'a göre «suç»olan[116]- «güvenin kötüye kullanılması» söz konusudur.Güveni kötüye kullanılan kişi, imzalı boş kağıdıverirken, karşı taraftan, boş kağıdın (senedin) ne için

(ne kadar) doldurulacağı konusunda bir belge almakimkânına sahip olduğundan, «senedin anlaşmaya aykırıdoldurulduğunu» tanıkla isbat edemez.[117]

 √ “Senedin hatır senedi olduğu” ancak kesin

delillerle (özellikle; «yazılı belge» ve «yemin» ile)isbat edilebilir. Bu iddia tanıkla isbat edilemez.[118] [119] Ancak, «yazılı delil başlangıcı» -örneğin;senedin hatır senedi olduğunu imâ eden bir mektup-varsa, buna dayanılarak, tanık dinletilebilir. Hatırsenetleri, genellikle tacirler arasındakullanıldığından, hatır iddiasının, ticari defterlerleisbatı -zor olmakla beraber- mümkündür. Hatırsenetlerinin hesaplara geçiriliş şeklinden, o senedin«hatır senedi» olduğunu anlamaya imkân yoktur. Hatırsenetlerinin, bilanço tahlillerinden de tesbiti zordur.[120] Bu senetlerin, ticari defterler yolu ile kesinolarak isbatı ancak, senedi alan veya veren tacirin, osenedin hatır senedi olduğunu açıklaması halinde mümkünolur.[121] Bu açıklamayı hatır borçlusu yapmış ise, buhusus kendi lehine delil olduğu için, karşı tarafındefterinde de bir açıklama yoksa ve karşı tarafındefterleri birbirini doğruluyor ve kanuna uygun olaraktutulmuşsa, bu yolla senedin hatır senedi olduğunu isbatimkânı kalmaz.[122] Buna karşılık, hatır borçlusunundefterinde açıklama var ve hatır alacaklısınındefterinde o senede ait hiç kayıt yoksa, bu durum,senedin hatır senedi olduğunu isbata yetmelidir. Çünkü,hatır alacaklısı elindeki senedi (veya devretmiş olduğusenedi) defterine işlememekle, durumu ortaya  ÇIkarmışbulunmaktadır. Ayrıca, elindeki senedi defterineişlememek, «defteri kanuna uygun tutmamak» dasayılabilir.[123]

 √ “Senedin teminat senedi olduğu» ancak kesin

delillerle (özellikle; «yazılı belge» ve «yemin» ile)isbat edilebilir.[124] Yüksek mahkeme de; 

“Dava konusu çeklerin teminat ya da avans olarak önceden√√verildiği' iddiasının tanıkla isbat edilemeyeceğini”[125],

  “Dava konusu bononun teminat olarak düzenlendiği' iddiasının√√

davacı tarafı n-dan yazılı delil ile isbat edilebileceğini”[126], 

“Dava konusu çekin teminat olarak verildiği ve verilmesine neden√√olan temel ilişki sebebiyle tahsil edilememesi gerektiği’nin yazılı delil ileisbat edilebileceğini”[127], 

√√“Dava konusu senedin taraflar arasındaki taşınmaz satışınınteminatı olarak düzenlendiği iddiasının yazılı delil ile isbat gerekeceğini”[128],

  “Dava konusu çekin 'davalıdan ödünç alınan nakit para karşılığı√√

değil de, davalıdan devralınan (kiralanan) dükkandaki araçların teminatıolarak davacıya verildiği' iddiasının yazılı belge ile kanıtlanmasıgerektiğini”[129],

  “Çekin teminat olarak düzenlendiği ve planlanan işin yapılmamış√√

olması nedeniyle çekin karşılıksız kaldığı' iddiasının yazılı delille isbatıgerekeceğini”[130],

  “Dava konusu bononun 'alınan borç para karşılığında verilen√√

çekin kontur garantisi olarak düzenlendiği' iddiasının yazılı belge ile isbatıgerektiğini”[131],

  “Senedin 'işletmenin devri nedeniyle, teminat olarak düzenlendiği'√√

iddiasının yazılı delille isbat edilmesi gerektiğini”[132], b e l i r t m i ş t i r... 

√ “Senede karşı ileri sürülen «hukukî işlem»lerin,senetle isbatı gerektiğinden, senede karşı ileri sürüleniddialar, «hukukî işlem» niteliğinde değil de «hukukîfiil» (maddi olay) ise, bunların tanıkla isbatımümkündür. Örneğin; borçlu, «senedi imzalarken temyizkudretine sahip olmadığını»[133], «senedin hile ileimzalatıldığını»[134], «senedi imzalarken hataya

düştüğünü»[135], «senedin zor ve tehditle (îkrah sonucu)düzenletilmiş olduğunu»[136] tanıkla isbat edebilir. 

√ Nihayet belirtelim ki, «senede karşı senetleisbat kuralının yer aldığı HUMK. mad. 292, yakınakrabalar arasındaki (HUMK. mad. 293/1) ilişkilerde deuygulama alanı bulur. Yani, yaptıkları işlemi senedebağlamış olan taraflar -aralarında yakın akrabalıkilişkisi (HUMK. mad. 293/1) bulunsa dahi- senedin hükümve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacaknitelikteki her türlü hukukî işlemleri ancak«kesin delililerle «senet», «yemin», «ikrar», «kesinhüküm» ile- isbat edilebilirler, yoksa -karşı tarafınaçık muvafakati bulunmadıkça-tanık dinletemezler.[137]

 IV- İsbat yükü kendisine düşen -d a v a c ı veya

davalı- taraf, bunu yerine getirememiş ise, karşı tarafayemin teklif edebilir (HUMK. mad. 344 vd.). Buna «tarafyemini» diyoruz. 

Yemin delili, diğer delillerle kanıtlanamayanolgunun en son kanıtlama yoludur.[138] İsbat yükükendisine düşen (ve iddiasını -örneğin; davalı hâmilinkötüniyetli olduğunu[139]- veya savunmasını geçerli başkadelillerle isbat edememiş olan) taraf,kendiliğinden karşıtarafa yemin teklif edebileceği gibi, dava (cevap)dilekçesinde veya delil listesinde açıkça «yemin»deliline dayanmış yahut «vs. deliller» şeklindedelillerini bildirmiş olan tarafa mahkemenin «karşıtarafa yemin teklifine hakkı olduğunu» hatırlatmasıgerekir.[140] Mahkeme, ancak «isbat yükü kendisine düşen»-ve iddiasını veya savunmasını geçerli başka delillerleisbat edememiş olan- tarafa, «karşı tarafa yeminteklifine hakkı bulunduğunu» hatırlatabilir. Başka birdeyişle, «isbat yükü kendisine düşmeyen» tarafa,mahkemece böyle bir hatırlatmada bulunulamaz.[141] Aynışekilde mahkeme, dava (cevap) dilekçesinde (ve delillistesinde) «yemin» deliline dayanmayan tarafa «karşı

tarafa yemin teklifine hakkı bulunduğu» hususundahatırlatmada bulunamaz.[142] Kendisine isbat yükü düşmeyentaraf, hiç gerekmediği halde, karşı tarafa yeminteklifinde bulunursa, mahkemenin «isbat yükününkendisine düşmediğini, buna rağmen isbat yükünü üzerinealarak karşı tarafa yemin teklif edebileceğini»hatırlattıktan ve bu tarafın bunu kabul etmesindensonra, karşı tarafı yemin ettirmesi gerekir.[143]

 Buraya kadar kısaca açıklanan «taraf

yemini» dışında bir de «hakim tarafından doğrudandoğruya (re'sen) teklif olunan yemin» vardır. Bu yemin,isbat yükü kendisine düşüp, takdiri delillerle iddiasınıgerçeğe yakın bir şekilde isbat etmiş ve fakat hakimetam bir kanaat verememiş olan tarafa teklif olunur.[144] [145] Bu yemine «tamamlayıcı yemin» de denilir. “Yeminedecek taraf için suç sayılan -yani; cezayı gerektirici-nitelikteki fiiller (olaylar) hakkında” yemin teklifedilemeyeceğinden (HUMK. mad. 246/2, 352)[146];        √ “ Senedin sahte olduğu”  hakkındaki iddiasını

isbat edemeyen taraf, karşı tarafa, sahtelik konusundayemin teklifinde bulunamaz.[147]

 √«Senedin hava parası olarak

düzenlendiği» iddiasını isbat edemeyen taraf, karşıtarafa, bu konuda yemin teklifinde bulunamaz.[148]

 √«Sözleşmede hile yapıldığı» iddiası hakkında, hile

yaptığı iddia edilen tarafa yemin teklif edilemez.[149]

 √«Senedin anlaşmaya aykırı olarak

doldurulduğu» hakkındaki iddiasını isbat edememiş olantaraf, senedi anlaşmaya aykırı olarak doldurduğunu iddiaettiği tarafa yemin teklif edemez.[150] Ancak, yüksekmahkeme kimi kararlarında «senedin anlaşmaya aykırıdoldurulmadığı hakkında, yemin teklifindebulunulabileceğini» kabul etmiştir.

[151] Kanımızca, «senedin anlaşmaya aykırı olarakdoldurulması» TCK. mad. 509'a göre «suç» teşkilettiğinden,[152] senedin anlaşmaya aykırı olarak -örneğin;10.000.000.000 lira olarak doldurulmak üzere imzalanan(boş) senedin 15.000.000.000 lira olarak doldurulmasıhalinde, bu durumu ileri süren ve iddiasını yazılıdelille kanıtlayamayan- davacı borçlu, lehtara yeminteklif edemez. 

«Yemin edecek kişi için, yemin konusu olayın, namusve haysiyetine etkili olması» halinde de yemin teklifedilemez (HUMK. mad. 352).

 √«Senedin kumar borcu karşılığı

düzenlendiğini» isbat edememiş olan[153] taraf, karşıtarafa «yemin» teklif edebilir mi? 

Yüksek mahkeme[154] bu konuda; «davacı-borçlunun,karşı tarafa yemin teklif edebileceğini» hatta -davadilekçesinde ya da delil listesinde «vs. kanunîdeliller» şeklinde- üstü kapalı biçimde (zımnen) yemindeliline dayanmış olan tarafa «bu hakkınınhatırlatılması gerektiğini» belirtmektedir.

 V- Olumsuz tesbit davalarında, tarafların bir

«takdiri delil» olan -ve bu nedenleancak bunu doğrulayacak başka deliller varsa hukukisonuç doğurabilecek olan-«mahkeme dışı ikrar»a (HUMK. mad. 236/lV) sıkçadayandıkları görülmektedir.

 Yüksek mahkeme; 

«Borçlunun haciz√ [155] ve ihtiyati haciz[156] sırasındaki ikrarının 'hariciikrar' sayılacağını ve tek başına borçluyu bağlamayacağını»,

 

«Mahkeme dışı sözlü ikrarın takdiri delil olduğunu, bununla ancak√takdiri delillerle (tanıkla) isbat edilebilen hususların isbat edilebileceğini(yani; HUMK. 288-290. maddelerde yazılı hukukî işlemlerin, mahkeme dışıikrarla isbat edilemeyeceğini)»,[157] 

«Vergi dairesi memurunun düzenlediği yoklama fişindeki ikrar ve√imzanın ilgilisini (ifade sahibini) bağlayacağını»,[158]

  «C. Savcısı önünde ve poliste tutulan tutanakta yer alan ikrarın√

'mahkeme dışı ikrar' sayılacağını ve bu ikrarı doğrulayacak başka delillerbulunmadıkça sadece buna dayanılarak karar verilemeyeceğini»,[159]

  «İcra takibi sırasındaya da haciz için gelinen işyerinde, borçlunun√

borcu kabul etmiş olmasının 'mahkeme dışı ikrar' niteliğinde sayılacağını veancak haciz baskısı altında yapılmamışsa geçerli olacağını »,[160]belirtmiştir...           VI- Olumsuz tesbit davalarında bir

takım fiili karine[161]lerden ve ticari teamül'lerden de«kanıt» olarak yararlanılır. 

Yüksek mahkeme; 

“Kiracının, ev sahibine daha önce vermiş olduğu borç paranın√kendisine ödenmemesine rağmen, tekrar ev sahibine borç para vermesininve aldığı senedi iki yıl sonra takibe koymasının hayatın olağan akışına aykırıolduğunu”[162]

  “Davalı-alacaklının, 1986 ve öncesi yıllarda, devlet memuru olarak√

200.000.000 TL.yi temin edip, davacı şirkete herhangi bir belge almadanvermesinin ve yedi yıl gibi uzun bir süre bunun geri verilmesiniistememesinin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğini”[163]

  “Alacaklının, nakit verdiği para karşılığında borçludan ‘teminat√

senedi’ adı altında senet almasının hayatın olağan akışına aykırıolacağını”[164]

 

“Senet arkasındaki ‘bu senet teminat senedi olup üçüncü kişilere√ciro edilemez’ şerhinin, senedi ciro yoluyla devralan hamil (ciranta)tarafından değil, lehtar tarafından pulla kapatılmış olduğunu kabuletmenin, hayatın olağan akışına uygun düşeceğini”[165]

  “Davacı (borçlu) tarafça, davalı (alacaklı) tarafa boş olarak verilmiş√

bononun, lehtar (alacaklı) tarafından aradan 16 yıl geçtikten sonradoldurulup takibe konulmuş olmasının hayatın olağan akışına aykırıolacağını, bu durumda alacak tutarını isbat külfetinin davalı-alacaklıyadüşeceğini”[166]

  “Borçlunun, kendi adına işlem yapmasına zımnen izin verdiği√

oğluna yapılan ödemenin, ticari hayatın akışına göre, ‘borçluya yapılmış birödeme’ olarak kabulü gerekeceğini”[167]

  “Yabancı şirket kaşesi altında yer alan borçlunun imzasının üst√

kısmının daktilo ile büyük harflerle, aralarında boşluklar olacak şekilde,bono biçiminde doldurulmuş olmasının hayatın olağan akışına tersdüşeceğini”[168]

  “Bir kimsenin alacaklı olduğu senetleri, vadesi dolduğu halde√

zamanaşımına uğratacak şekilde uzun bir zaman arayıp sormamasınınhayatın olağana kışına aykırı düşeceğini”[169]

  “Bir iki sene önce Alanya’da bir kez görüp tanıdığı bir kişiye bir√

kimsenin güvenerek, dostluk ve yardım duygusuyla borç para vermensinyaşamın olağan yapısına uygun düşmeyeceğini”[170]

  «Önceki senetli borçlarını ödememiş olan borçluya bu senetler√

ödenmeden veya ayrıca teminat altına alınmadan ikinci kez yeniden borçverilmesinin hayat tecrübelerine ve olayların normal akışına aykırıolacağını»,[171]

  «Ev kadını olan davacı borçlunun, ev kadını olan davalı - alacaklıya√

karşılıksız senet vermesinin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğini»,[172]

 

«Hayatın olağan akışına göre, müteahhitlerin aldıkları bonoların√dışında ayrıca kendi yararlarına ipotek kurdukları da bir gerçekolduğundan, satışı yapılan dairenin, satış tarihindeki değeri (vâde durumuda düşünülerek) uzman bilirkişilerce saptandıktan sonra kurulan ipoteğin'senetlerin teminatı' olarak mı yoksa 'geri kalan borç için' mi kurulduğukesinlikle saptandıktan sonra karar verilmesi gerekeceğini»,[173] 

« “Çekin ‘ödeme aracı’ olduğunu, ticari teamüllere göre teslim√edilmeyen malın bedelinin çekle ödenmesinin düşünülemeyeceğini»[174]

  «Şirket kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda,√

şirket kayıtlarına geçirilen senet karşılığında yaptırılan iş nedeniyle alınanfaturaların defterlere işlenmiş olduğunun anlaşılması halinde, şirketyetkililerince imza edilmemiş dahi olsa, şirketçe benimsenen senedin, şirketibağlayacağını»[175]

  «Çekin ortasından yırtılmış olmasının, ödendiğine karine teşkil√

etmeyeceğini»,[176] 

«Bonoların üzerindeki pulların sökülmesinin ne anlama geldiğinin√yerel ticaret odalarından sorulması gerektiğini»,[177]b e l i r t m i ş t i r... 

VII- TK. mad. 4/son gereğince «ticari davalar» ile«diğer hukuk davaları» arasında     i s b a t bakımındanbir fark yoktur. Yani, «kesin delillerle isbatzorunluğu»na ilişkin -HUMK. 288 ve 290'da öngörülen-kurallar, ticari işlemler hakkında da aynen uygulanır.Ancak, ticari işlemlerin -aşağıda kısaca değinilecek-belirli kurallar altında, ticari defterler[178]edayanılarak da isbat edilebileceği kabul edilmiştir.

 Ticaret Yasası hükümlerine (mad. 20/I; 66, 69/II)

göre;             a) T ü z e l  kişi tacirler; «yevmiyedefteri» (günlük defter), «defteri kebir» (büyükdefter), «envanter defteri» ve «karar defteri» -ve

«işletmenin maksat ve öneminin gerektirdiği diğerdefterler»i- tutmak,             b) Gerçek kişi tacirler ise; «yevmiyedefteri», «defteri kebir» ve «envanter defteri» -ve«işletmenin mahiyet ve öneminin gerektirdiğidiğer defterler»- tutmak, zorundadırlar. Ancak hemenbelirtelim ki, «gerçek kişi tacirler», işletmeninmahiyet ve önemine göre gerekli değilse, sadece «işletmedefteri»tutmakla yetinebilirler (TK. mad. 66/3). Gerçek kişitacir bu yolu seçmiş ise, bir ticari uyuşmazlıkta,mahkeme, gerçek kişi tacirin «işletmesinin mahiyet veönemine göre» sadece «işletme defteri» tutmaklayetinmesinin doğru olmadığı -«yevmiye defteri», «defterikebir» ve «envanter defteri» tutmak zorunda olduğu-kanısına varırsa, tacirin sadece «işletme defteri»tutmakla yetinmiş olması, kendisi için zararlı sonuçlardoğurabilir. Çünkü bu halde, tacir «ticari defterlerinikanuna uygun tutmadığı» için, tacirin tuttuğu «işletmedefteri» yalnız aleyhine delil olur, lehine delil olamaz(TK. mad. 84-86,1465).[179]

 Bir tacirin tuttuğu ticari defterler, belirli

koşullarla, sahibi lehine ve aleyhine delil olur.[180]

 A- Ticari defterlerin, sahibi aleyhine delil

olabilmesi için (TK. mad. 83/2,84, 1465); isbat yükükendisine düşen tarafın:          a)Yalnız karşı tarafın ticari defterlerinedayanması, yani; isbat yükü kendisine düşen tarafın«delilini, karşı tarafın ticari defterlerine hasretmesi»gerekir.[181] [182]

          b)Karşı tarafın ticari defterlerine dayanantarafın tacir olması şart değildir.[183]

 

         c)Ticari defterlerine dayanılan tarafın -yani,karşı tarafın- tacir olması gereklidir. Eğer tacirdeğilse, esasen ticari defterleri de olmayacağından«ticari defterlerin aleyhe delil olması» da söz konusuolmaz.          d)Davanın konusu, defterlere geçirilmesigerekli işlemlerden olmalıdır.          e)Mahkemenin «karşı tarafın defterlerininibrazına» karar vermesi gerekir. Bu karar üzerine;          aa) Karşı taraf, defterlerini ibraz etmezse,mahkeme, defterlerin ibrazını istemiş olan tarafa«iddiasının sıhhati hakkında» bir yemin verir (TK. mad.83/II).[184] Bu yemin, «tamamlayıcı yemin» (re'sen teklifolunan yemin) (HUMK. mad. 355) niteliğindedir. Kendisineyemin teklif olunan, bu yemini karşı tarafa (ticaridefterlerini ibraz etmemiş olan tarafa) reddedemez.Kendisine yemin teklif olunan -yani, defterlerinibrazını istemiş olan taraf- yeminden kaçınırsa,iddiasını isbat edememiş, eğer yemin ederse iddiasını -kesin delille- isbat etmiş sayılır. Mahkeme, onun buyemini ile bağlıdır, yani onun lehine karar vermekleyükümlüdür. 

Davalı taraf, çıkarılan davetiyeye rağmen,davacının dayandığı defterleri ibraz etmez ve davacı dateklif olunan «tamamlayıcı yemin»i eda ederse, davalı«davacının[185] iddiasını kabul etmiş» sayılır.

 bb) Karşı taraf, defterlerini ibraz ederse,

mahkemenin bu defterler üzerinde, deftere dayanantarafın iddiası hakkında bilirkişi incelemesi yaptırmasıgerekir.[186] Bilirkişilerin kayıtların dayanağı olanbelgeleri de incelemek gereğini duymaları halinde, bubelgelerin de defter sahibine ibraz ettirilmesi ve ondansonra incelemenin yaptırılması gerekir.[187]

 Yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda; aaa) Ticari defterlerde, deftere dayanan tarafın

iddiası hakkında herhangi bir kayda rastlanmazsa, iddiakanıtlanamamış sayılır ve mahkemenin, deftere dayanantarafın davasını reddetmesi gerekir. 

Yüksek mahkeme; 

«İşletmesi ile ilgili olsa dahi, çek hâmilinin aldığı çekleri işletmesinin√ticari defterlerine kaydetmemiş olmasının, çeklerin geçerliliğinietkilemeyeceğini»,[188]

  «Tacir olan davalı - alacaklının ticari defterlerinde, lehtarı√

bulunduğu (ya da kendisine ciro edilmiş olan) senetlerin kayıtlıolmamasının, bonoların geçerliliğini etkilemeyeceğini»,[189]

  «‘Malen’ kaydını taşıyan -ve davacı - borçlu tarafından 'karşılığında√

herhangi bir mal verilmediği' ileri sürülen- senedin, davalı-alacaklının ticaridefterlerinde kayıtlı olmamasının ('davacıya mal verildiğine' dair bir kayıtbulunmamasının) «davacıya mal verilmediğinin kanıtı olamayacağını»,[190]

  «Davalının elinde bulunan bononun hukukî değerini kaldırıcı bir√

kaydın bulunmaması halinde, bononun geçerliliğini koruyacağını»[191]

b e l i r t m i ş t i r… 

Eğer, karşı tarafın ticari defterleri kanuna uygunolarak tutulmamış ise, defterlerde, deftere dayanantarafın iddiası hakkında herhangi bir kaydarastlanmaması halinde, defterlere dayanan tarafiddiasını HUMK.'na göre geçerli olan başka delillerleisbat edebilir. Bu durumda -yani; defterlerin kanunauygun tutulmamış olduğunun saptanması halinde- karşıtarafın defterlerine dayananın delillerini hasretmişolması geçersiz kalır.[192]

 

bbb) Ticari defterlerde, defterlere dayanan tarafıniddiası hakkında; aaaa- Yalnız defter sahibi aleyhindekayıt varsa -defterler, kanuna uygun olarak tutulmuşolmasa bile- mahkemenin bu kayda dayanarak, defterleredayanmış olan tarafın lehine hüküm vermesi gerekir.[193] bbbb- Defter sahibinin hem lehinde ve hem dealeyhinde kayıt varsa, eğer defterler kanuna uygun ise,«lehdeki kayıtlar» da geçerli olacağından (TK. mad. 84),mahkemenin defter sahibi lehine karar vermesi yani,deftere dayanan tarafın davasını reddetmesi gerekir.Eğer, defterler kanuna uygun tutulmamış ise ticaridefterlerdeki lehe olan kayıtlar (kendi aleyhine) delilsayılacağından mahkemenin bu durumda, ticari defterleredayanan taraf lehine karar vermesi gerekir. 

B- Ticari defterlerin, sahibi lehine delil teşkiledebilmesi için (TK. 82, 83/I, 84, 85, 1465): 

a- İki tarafın da “tacir” olması gerekir.[194] Taraflardan biri veya taraflar “tacir sayılan”  (TK.mad. 14/II) veya “tacir gibi sorumlu olan” (TK. mad.14/II) kişilerden ise, yine ticari defterler, sahibilehine delil teşkil ederler. Fakat taraflardan biri“esnaf” ise (TK. mad. 17,1463), diğer tarafın (tacirolan tarafın) ticari defterleri kendi (tacir) lehinedelil teşkil etmez.

 b- Uyuşmazlığın, iki tarafın ticari işletmesi ile

ilgili ve her iki tarafın defterlerine geçmesi gereklibir hukukî işlemden doğmuş olması gerekir. Yalnız birtaraf için ticari iş niteliğinde olan işler burayagirmez. 

c- Ancak «ticari defterlerdeki» kayıtlar, sahibilehine delil olabilir. 

d- Ticari defterler kanuna uygun tutulmuş olmalı vebirbirini doğrulamalıdır.[195] Eğer, kanuna uygun olarak

tutulmamış ise, sadece sahibi aleyhine delil olabilir.[196]

 Yüksek mahkeme; «kapanış tasdiki bulunmayan yevmiye

defterinin»,[197] «kurşun kalemle yazılmış olan veonanması bulunmayan defterin»,[198] 'defter sahibi lehinedelil olamayacağını' belirtmiştir. 

e- Defterlerdeki lehe kaydın aksi, karşı tarafçaisbat edilmemiş olmalıdır. Karşı taraf, defterlerindekilehe kayda dayanan tarafın iddiasını «kendi defterleri»ile -daha doğrusu, kanuna uygun olarak tutulmuş kendidefterlerindeki aksine kayıtlarla-[199] veya «başkageçerli delillerle» çürütebilir, yani onun iddiasınınaksini isbat edebilir.[200] Böyle bir durumda, defter,sahibi lehine delil olmaktan çıkar. Defterindeki lehineolan kayda dayanan tarafın, bu iddiasını HUMK.'na göregeçerli olan başka delillerle (senet, ikrar, yemin)isbat etmesi gerekir. 

Eğer karşı taraf, mahkemeye -kanuna uygun olaraktuttuğu- ticari defterlerini ibraz ederek veya başkadelillerle, kendi defterlerine dayanan tarafıniddiasının aksini isbat etmezse, kendi defterlerinedayanan taraf için, kendi defterleri -daha doğrusu,defterindeki lehe kayıtlar- delil olur. 

f-Yukarıdaki koşulların gerçekleşmesinden sonra,mahkemenin, defterleri lehine delil sayılan tarafa bir«tamamlayıcı yemin» vermesi gerekir (TK. mad. 83/I).[201] Defter sahibi, mahkemenin kendisine verdiğitamamlayıcı yemini ederse, mahkeme bu yemin ile bağlıolur. Artık, ticari defterdeki kayıt, sahibi lehine«kesin delil» teşkil eder. Eğer defter sahibi,mahkemenin kendisine verdiği yemini etmezse, iddiasınıticari defterlerle isbat edememiş sayılır, fakatiddiasını -HUMK.'na göre geçerli diğer delillerle isbatedebilir.[202]

 Uygulamada, buraya kadar kısaca açıkladığımız

hükümlere yerel mahkemelerin uymadığını, hemen heruyuşmazlıkta -tarafların tacir olup olmadığınıaraştırmadan- ticari defterler üzerinde bilirkişiincelemesi yaptırdıklarını ve yapılan bu hatalı işlemsonunda hem yargılamaların çok uzadığı ve hem de böyleceverilen hatalı kararların Yargıtayca bozulduğunugörüyoruz. Halbuki, yukarıdaki açıklamalardan daanlaşıldığı gibi ancak iki tarafın da tacir olmasıhalinde, ticari defterler sahibi lehine delilolabilirler...Taraflardan birinin tacir olmamasıhalinde, tacir olmayan taraf, tacir olan tarafın ticaridefterlerine dayanabilir ve bu defterler o zaman sahibialeyhine delil teşkil edebilir... Tarafların hiçbiritacir değilse, bir tarafın tuttuğu defter, kendi lehinedelil teşkil etmez, ancak HUMK. mad. 304'e göre, kendi(defter sahibi) aleyhine delil teşkil eder.[203]

 VIII-Olumsuz tesbit davalarında f a t u r a' lardan

da «delil» olarak yararlanılabilir. Ticaret Yasamızda«tacir olmanın sonuçları» arasında -TK. mad. 23'de-düzenlenmiş olan fatura; «tacirler için özel bir delilbelgesi» niteliğindedir.

 Tacirden bir mal almış veya ona bir iş yaptırmış

olan kimse, tacirin verdiği (veya gönderdiği) faturaya,sekiz gün içinde itiraz etmezse, faturanın içeriğinikabul etmiş sayılır.[204]

 Konumuzla ilgili olarak şu hususları -uygulamadaki

önemi nedeniyle- belirtmek yararlı olacaktır: √ Fatura, ancak «tacir» sıfatını taşıyan kimse

tarafından kesilmişse (düzenlenmişse)   -alınmasındanitibaren sekiz gün içinde itiraz edilmezse- faturanıniçeriği, alan tarafından kabul edilmiş sayılır.

 

Eğer, faturayı kesen (düzenleyen) kimse tacirdeğilse örneğin esnaf ise veya serbest meslek mensubuise, bu sonuç doğmaz.[205]

 √ TK. mad. 23'deki hükmün uygulanabilmesi için,

faturayı alan kimsenin de «tacir» olması gerekmez.[206] [207] Yani, tacir olmayan kimseler de –tacirden- aldıklan faturaya sekiz gün içinde itiraz etmezlerse, faturaiçeriğini kabul etmiş sayılırlar.

 Alınan faturaya sekiz gün içinde itiraz edilmezse,

fatura sadece «miktar» ve «fiat» yönünden kabul edilmişsayılır. Yoksa, «o faturada yazılı malın daha önceteslim edilmiş olduğu» kabul edilmez.[208] [209]

 √ «Faturanın «sekiz gün içinde itiraz edilmemiş» -ve

«içeriğinin kabul edilmiş»- sayılabilmesi için,faturanın alıcıya tebliğ (teslim) edilmiş olmasıgerekir.[210] Bu husus ise, «tanık»la değil, ancak «yazılıdelil» ile isbat edilebilir.[211] [212]

 √ «Faturaya itirazın da TK. mad. 20/III gereğince;

«noter marifetiyle» veya «iadeli taahhütlü mektupla»yahut «telgrafla» yapılması gerekir (HUMK. mad. 288,290). 

√ «Faturayı alan, bu faturanın içeriğine sekiz güniçinde -yukarıda belirtildiği şekilde- itiraz etmez ve-«miktar» ve «fiat» yönünden- içeriğini kabul etmişsayılırsa, itiraz edilmeyen fatura, böylece «aksi isbatedilemeyen bir delil» niteliğini kazanmış olmaz, sadeceisbat yükü yer değiştirir ve alıcıya geçer. Alıcı,faturanın aksini isbat edebilir.[213]

 √ Ticari teamüllere göre, «faturanın altına damga

pulunun yapıştırılıp, pulun üzerinin imzalanmış olması»,o faturanın kapatıldığını», yani bedelinin ödendiğini,buna karşın, «damga pulunun, faturanın üst kısmına

yapıştırılıp üzerinin imzalanmış olması» «o faturanınaçık olduğunu» yani bedelinin ödenmediğini (satışınveresiye olduğunu) belirtir.[214] [215]

 IX- Olumsuz tesbit davalarında, hukukî bilgi ile

çözümlenmesi mümkün olmayan uyuşmazlıklarda teknikbilgisine başvurulan «bilirkişiden alınan raporlar» iledava konusu uyuşmazlık hakkında «ceza mahkemelerinceverilmiş olan mahkûmiyet ya da beraat kararları» (BK.mad. 53) da «kanıt» olarak değer taşır.     

 [1] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T.  Olumsuz Tesbit ve Geri AlmaDavaları, C:2, s:1127 vd.[2] POSTACIOĞLU, İ Şahadetle İspat Memnuiyeti ve Hudutları, 1964, s:51,60– KURU, B. Hukuk Muhake-meleri Usulü, 2001, C:II, s:2205 vd.[3] Bknz: 19. HD. 16.4.2004 T. 7276/4526[4] KURU, B. a.g.e. C:2, s:2236[5] POSTACIOĞLU, İ. a.g.e.s:60,68 – KURU, B. a.g.e. C:2, s:2209[6] Bknz: İleride; dipn. 62 civarı[7] KURU, B. a.g.e. C:2, s:2073 vd.[8] KURU,B. a.g.e. C:2, s:2076 – POSTACIOĞLU, İ . Medeni Usul HukukuDersleri, 1975, s:597[9] KURU, B. a.g.e. C:2, s:2309 – KONURALP, H. Yazılı Delil Başlangıcı,1988, s:57 – TİFTİK, M. Yazılı Delil Başlangıcı (Ad. D. 1984/2, s:247)[10] POSTACIOĞLU. İ . Medeni Usul Hukuku, s:597, dipn.37 – POSTACIOĞLU,İ Şahadetle İsbat Memnuiyeti ve Hudutları, s:270 – ÖNEN, E. MedeniYargılama Hukuku, 1979, s: 249[11] TEKİNAY, S, S. Başlık Parasına İlişkin Uygulamalar Hakkında (Prof. Dr.Ümit Doğanay’ın Anısına Armağan, 1982), s:84[12] Bknz: 19. HD. 29.5.2003 T. 1258/5753[13] Bknz: 19. HD. 30.5.1996 T. 3235/5401[14] Bknz: 4. HD. 24.4.1972 T. 12654/3743 (Naklen; KURU, B. a.g.e. C:2,s:2293) – HGK. 7.11.1973 T. T-246/841[15] Bknz: 4. HD. 4.10.1966T. 7856/8643 (Naklen; KURU, B. a.g.e. C:2, s:2293)[16] Bknz: HGK. 29.9.1976 T. 1-1900/2582 (Naklen; KURU, B. a.g.e. C:2,s:2299)[17] Bknz: 13. HD. 19.2.1974 T. 17/401 (Naklen; KURU, B. a.g.e. s:2294; YKD.1976/1 s:70 vd.)

[18] Bknz: 19. HD. 6.10.1997 T. 3534/8093[19] Bknz: 19 HD. 22.12.1996 T. 10205/11581[20] Bknz: 11. HD. 15.2.1988 T. 5924/792 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1473 vd.)[21] Bknz: 13. HD. 27.2.1986 T. 3001/3162 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1474)[22] Bknz: 11. HD. 28.2.1983 T. 799/893 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1475)[23] Bknz: 13. HD. 6.11.1974 T. 2936/2777; 21.10.1974 T. 2557/2523(UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1477 vd.)[24] Bknz: 11. HD. 2.12.1982 T. 5182/5112 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1475 vd.)[25] Bknz: 11. HD. 2.3.1981 T. 969/859 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1476 vd.9[26] Bknz: HGK. 18.12.2002 T. 13-1072/1071; 19. HD. 19.4.2001 T. 8271/3027[27] Bu (sert şekilci) uygulamanın eleştirisi için bknz: ŞİMŞEK, E. TicariSenetler, 1982, s:20 vd.[28] Bknz: 23.6.1989 T. 4912/3855; 22.12.1987 T. 6157/7515 (UYAR, T. a.g.e.C:2, s:1460 vd.)[29] KURU, B. a.g.e. C:2, s:2314 vd.[30] Bknz: HGK. 5.11.2003 T. 13-659/629[31] Bknz. HGK. 27.2.2002 T. 19-80/130[32] Bknz: 19. HD. 12.3.1998 T. 8174/1794[33] Bknz: 19. HD. 25.6.1992 T. 2001/2935[34] Bknz. 11. HD. 9.4.1991 T. 322/2557 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1459 vd.)[35] Bknz: 11. HD. 30.11.1987 T. 4116/6653 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1479)[36] Bknz: 11. HD. 29.9.1986 T. 3836/4830 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1481 vd.)[37] Bknz: 11. HD. 7.11.1983 T. 4796/4811; 24.4.1969 T. 483/2064 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1486 vd.)[38] Bknz: 11. HD. 11.11.1993 T. 8670/7504[39] Aynı görüşte; POSTACIOĞLU, İ . Şahadetle İsbat Memnuiyeti ve Hudutları,s:47[40] Aksi görüşte; KURU, B. a.g.e. C:2, s:2237 vd.[41] Bknz: 3. HD. 19.6.2003 T. 7663/7760; 13. HD. 26.3.2001 T. 936/2971;16.3.2001 T. 1328/2535[42] Bknz: 19. HD. 20.6.1997 T. 10361/6445; 25.2.1997 T. 449/183[43] Bknz: 19. HD. 29.4.1999 T. 2021/2892; 29.9.1997 T. 2368/7811; 20.11.1996T. 1160/10336[44] Bknz: 11. HD. 7.10.1986 T. 4559/5041 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1568 vd.)[45] Bknz. İçt. Bir. K. 14.2.1951 T 17/1[46] Bknz: 15. HD. 3.6.2004 T. 6471/3112[47] Bknz: 19. HD. 28.1.2003 T. 8771/683[48] Bknz: 19. HD. 19.6.1997 T. 9903/6267[49] Bknz: 19. HD. 7.10.1996 T. 88/8689[50] Bknz: 19. HD. 4.2.1994 T. 1232/833[51] Bknz: 15. HD. 4.3.1993 T. 3959/1012; 11. HD. 9.20.1990 T. 585976421[52] Bknz: 15. HD. 18.2.1993 T. 420/691[53] Bknz: 11. HD. 4.3.1991 T. 57/1520; 4.3.1991 T. 412/1505 (UYAR, T. a.g.e.C:2, s:1588 vd.)[54] Bknz: 11. HD. 4.12.1990 T. 7423/7822 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1594 vd.)[55] Bknz: 11. HD. 29.9.1987 T . 4900/4893 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1601 vd.)[56] Bknz: 11. HD. 13.4.1984 T. 2117/2147 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1602 vd.)[57] Bknz: 11. HD. 2.10.1980 T. 3646/4466 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1603)[58] Bknz: HGK. 17.10.1979 T. 11-1315/1313 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1603 vd.)[59] Bknz: 11. HD. 14.9.1976 T. 3174/3860 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1606)[60] Bknz. 11. HD. 9.3.1987 T. 7546/1321 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1609 vd.)

[61] Bknz: 11. HD. 15.10.1981 T. 43332/4277 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1610 vd.)[62] POSTACIOĞLU, İ. Şahadetle İsbat Memnuiyeti, s:64, 331[63] Bu konuda ayrıntılı bilgi için bknz: (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1140  vd.)[64] Bknz: 13. HD. 22.9.1983 T. 3919/6299 (YKD. 1984/7, s:1068)[65] KURU, B. a.g.e. C:2, s:2093 vd.[66] Aynı doğrultuda; bknz: 13. HD. 13.3.1979 T. 761/1173; TD. 24.3.1971 T.613/2344 (UYAR, T. age. C:2, s:1490 vd.[67] POSTACIOĞLU, İ. a.g.e. s:230 – SUNGURBEY, İ. Borç İkrarı ve Borç Vaadi,1957, s:136 – ŞİMŞEK, E. age. s:29[68] Bknz: 19. HD. 29.5.2003 T. 1258/5753[69] Bknz: 11. HD. 25.2.1987 T. 7388/1097; 9.12.1980 T. 5297/5766 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1479 vd.)[70] Bknz: 11. HD. 24.4.1984 T. 1594/2305; 28.2.1980 T. 895/943 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1483 vd.)[71] Bknz: HGK. 17.4.1968 T. T.-769/255; 11. HD. 13.9.1982 T. 3618/3470(UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1487 vd.)[72] Bknz: 13. HD. 12.10.1999 T. 5372/6920; 19. HD. 28.4.1997 T. 10223/4200[73] Bknz: 19. HD. 30.10.1995 T. 11411/8991; 11. HD. 24.10.1991 T. 905/5608[74] Bknz: 13. HD. 25.11.1983 T. 6431/8345; HGK. 28.6.1985 T. 13-208/654(UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1482 vd.)[75] Bilindiği gibi “kumar” ya da “bahis”de, kaybeden tarafın karşı tarafaverdiği adi borç senetleri ile kambiyo senetlerine dayanarak, kazanan taraf bir haktalep edemez (BK. mad. 505/I). Yani; borçlu, hakkında takip yapılmakistenen böyle bir senet için “kumar (ya da bahis) borcu karşılığıdüzenlendiği” iddiası ile bir olumsuz tesbit davası açabilir.                “Kumar” (ya da “bahis”) borcu için düzenlenen böyle bir adisenet bir üçüncü kişiye temlik (veya kambiyo senedi bir üçüncü kişiye ciro)edilmişse ne olacaktır? “Kumar def’i” (ya da “bahis def’i”)  -yani, borcunkumar (bahis) borcuna ilişkin olduğu def’i- bir kişisel def’idir. Bunedenle;a)Kişisel def’iler, BK. mad. 167/I gereğince alacağın temlikihalinde, alacağı devralan yeni alacaklıya karşı da ileri sürülebilir. Yenialacaklının, iyiniyetli olup olmaması burada rol oynamaz. BK.mad. 167/I’dençıkan bu sonuç ayrıca BK. mad. 505/I’de tekrar belirtilmiştir. b)BK. mad.505/I’de “kıymetli evrakın iyiniyet sahibi üçüncü kişilere sağladığı haklarsaklı tutulmuş” olduğundan, kambiyo senedinin “kumar (bahis) borcu içindüzenlenmiş olduğu” ancak kötüniyetli üçüncü kişilere karşı ilerisürülebilir. Çünkü, kumar (bahis) def’i, bir kişisel def’i olduğundan, TK.mad. 599/I gereğince, ancak senedin “kumar (bahis) borcu” için düzenlenmişolduğunu bilen ya da bilmesi gereken  -kötüniyetli- üçüncü kişlere karşıileri sürülebilir. [76] KURU, B. a.g.e. C:2, s:2422[77] Bknz: 11. HD. 13.11.1968 T. 2202/5992 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1447)[78] Bknz: 19. HD. 7.2.2000 T. 622/733; 4.6.1998 T. 2985/3975; 17.2.1998 T.8519/997[79] Bknz: 11. HD. 17.10.1978 T. 3864/4510 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1491)[80] Bu durumda, ceza hukuku bakımından da “kumar suçu” oluşmayıp,“dolandırıcılık” suçu oluşur (bknz: ÖZEK, Ç. Türk Ceza Hukukunda Kumar Suçu“İHFM. 1962/1-2, s:126”).[81] ŞİMŞEK, E. Kambiyo Senetleri ve Hukuki İlişki Sorunu (Yarg. D. s.295vd.) – ŞİMŞEK, E. Kambiyo Senetlerine Dayanan Tahsil Davası ve BazıSorunlar (Yasa D. 1978/4, s:612 vd.) – YÜKSEL, A. S. Bankacılık Hukuku ve

İşletmesi, 1986, s:193 – ÖZTAN, F. Kıymetli Evrak Hukuku, 1997, s:1003 vd.– UMAR, B. / YILMAZ, E. age. s:115 vd. – DOĞANAY, İ. Türk Ticaret KanunuŞerhi, 2004, C:2, s:1859 vd.[82] Bknz: İçt. Bir. K. 12.4.1933 T. 30/6 sayılı[83] BAŞTUĞ, İ. Bonoda Bedel Kaydı (İzm. Bar. D. 1983/3, s:42) – ERTAŞ,Ş. Kambiyo Senetlerine Dayanan Takiplere Karşı Açılan Menfi TesbitDavasında Ticari Defterlerin İsbat Yükü (İzm. Bar. D. 1989/3, s:75)[84] Bknz: 11. HD. 12.2.1991 T. 5810/868[85] Bknz: Yuk. dipn. 78 civarı[86] Ayrıntılı bilgi için bknz: (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1143)[87] Ayrıntılı bilgi için bknz: (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1143 vd.)[88] Bknz: 19. HD. 20.6.1997 T. 10361/6445; 25.2.1997 T. 449/1831[89] Bknz: 19. HD. 29.4.1999 T. 2021/2892; 29.9.1997 T. 2368/7811; 20.11.1996T. 1160/10336[90] SEVİN, R. İçtihat Notu (ABD. 1958/4, s:221 vd. – Aynıgörüşte: CERRAHOĞLU, F. Türk Ticaret Kanunu ve Yargıtay İçtihatlarına GöreBonoda Mutlak Def’iler, 1974, s:61, dipn. 140[91] Bknz: 11. HD. 1.4.1988 T. 2419/1958; 14.11.1983 T. 4589/5044; 23.5.1983T. 2596/2671[92] KARAYALÇIN, Y. Ticari Senetler, 1970, s:325 – KARAYALÇIN, Y. ÖzelHukukta Meseleler ve Görüşler, 1983, C:2, s:267 vd. – KURU, B. a.g.e. C:2,s:2429 – ÖZTAN, F. a.g.e. s:1005 vd.[93] Aynı doğrultuda; bknz: 11. HD. 25.9.1973 T. K:3458 (RKD. 1973, 2/2,s:519)[94] Bknz: Yuk. dipn. 93[95] Ayrıntılı bilgi için bknz: (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1728 vd.)[96] Bknz: 11. HD. 4.11.1991 T. 3790/5753; 24.5.1992 T. 2321/2460 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1492 vd.)[97] “Hava parası” ‘açıktan, karşılığı olmadan alınan para’ demektir. Ayrıcabelirtelim ki; 6570 s. K. mad. 16’da hava parası alınması suç sayılmıştır.(Bknz: GÖZÜBÜYÜK, A. P. Ceza Hukuku Bakımından Hava Parası ve Kredi BedeliKavramları “Ad. D. 1984/2, s:267 vd.”)[98] Bknz: 11. HD. 29.4.1991 T. 1430/2682 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1516 vd.)[99] Bknz: 11. HD. 11.1.1991 T. 2574/2596; 12.6.1985 T. 3872/3793 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1517 vd.)[100] Bknz: 11. HD. 28.3.1991 T. 4962/1996 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1511)[101] Bknz: 11. HD. 21.3.1991 T. 4701/2017 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1521)[102] Bknz: HGK. 23.2.2000 T. 11-125/130; 19. HD. 3.4.1997 T. 1162/3566[103] Bknz: 11. HD. 6.12.1990 T. 7483/7865; 4.5.1990 T. 269/3566 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1536 vd.)[104] Bknz: 11. HD. 15.10.1990 T. 6031/6523; 23.1.1989 T. 3491/189 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1544 vd.)[105] Bknz: 11. HD. 6.4.1990 T. 2441/3075 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1546)[106] Bknz: 11. HD. 1.4.1988 T. 2419/1958; 14.11.1983 T. 4589/5044 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1547 vd.)[107] Bknz: 11. HD. 24.2.1987 T. 4138/1058 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1565 vd.)[108] Bknz: 11. HD. 16.2.1987 T. 7254/796(UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1567 vd.)[109] Bknz: 11. HD. 3.5.1984 T. 1791/2573 (UYAR, T. a.g.e. C.2, s.1570)[110] Bknz: 11. HD. 19.1.1984 T. 5604/147 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1574 vd.)[111] Bknz: 11. HD. 5.4.1983 T. 1436/1723 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1580 vd.)[112] Bknz. 11. HD. 10.2.1983 T. 384/559 (UYAR, T.  a.g.e. C:2, s:1583)

[113] Bknz: 11. HD. 21.6.1982 T. 3019/2663; 12.4.1982 T. 1661/1675 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1584 vd.)[114] Bknz. 11. HD. 29.6.1977 T. 3337/3355 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1587)[115] Bknz: HGK. 26.2.2003 T. 19-135/105 – 19. HD. 28.1.2002 T. 4744/551;3.6.2001 T. 1568/5172 vb..[116] Bknz: Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. Kambiyo Sentlerine İlişkinSuçlar (Ceza Hukukunda Kambiyo Senetleri) “ABD. 1982/4 s:122 vd”  - UYAR,T. İcra Hukukunda Kambiyo Senetleri, Birinci  Bası, 1982, s:599 vd.– UYAR,T. İcra ve İflas Hukukunda Suç Sayılan Fiiller, 1987, s:666 vd.[117] KURU, B. a.g.e s:1660[118] İNAN, N. a.g.e. s:146 vd. – ÖZTAN,F. a.g.e. s:1010 vd.[119] Bknz: 19. HD. 18.1.2001 T. 9250/314; 3.5.1995 T. 6954/4063[120] İNAN, N. a.g.e. s:147 – ERTAN, C. Bilanço Tahlillerinde Hatır Bonoları(Banka D. 1965, C:2, S:6, s:34 vd.)[121] Bknz: 11. HD. 7.10.1982 T. 3426/3696 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1659 vd.)[122] İNAN, N. a.g.e s:147 – ERTAN, C. a.g.m. s:34[123] İNAN, N. a.g.e s:147[124] Bknz: 19. HD. 4.3.2002 T. 6498/1312; 8.12.2000 T. 5826/8492; 1.5.2000T. 1298/3345[125] Bknz. 19. HD. 21.11.2003 T. 9574/11852; 3.2.2003 T. 9435/944; 31.1.2003T. 9574/891[126] Bknz: 11. HD. 27.11.1990 T. 4128/7589; 19.2.1990 T. 1168/1048 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1539)[127] Bknz: 11. HD. 27.12.1983 T. 5371/5888; 20.1.1983 T. 5755/107 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1576 vd.)[128] Bknz: 11. HD. 5.4.1983 T. 1521/1735 (UYAR;T. a.g.e C:2, s:1580)[129] Bknz: 11. HD. 31.3.1983 T. 1391/1591 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1581)[130] Bknz: 11. HD. 10.3.1983 T. 575/1141 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1581vd.)[131] Bknz: 11. HD. 10.2.1983 T. 545/584 (UYAR,T. a.g.e C:2, s:1582 vd.)[132] Bknz: 11. HD. 31.5.1982 t. 2733/2629 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1585 vd.)[133] Bknz: 19. HD. 13.10.1997 T. 3223/8346[134] Bknz: Yuk. dipn: 72[135] Bknz: Yuk. dipn: 71[136] Bknz: Yuk. dipn: 73[137] Bknz: 11. HD. 1.4.1988 T . 2419/1958; 14.11.1983 T. 4589/5044;23.5.1983 T. 2596/2671 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1559 vd.)[138] Bknz: 19. HD. 24.11.2000 T. 6688/8057[139] Bknz: 15. HD. 15.10.1990 T. 2896/4063 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1407 vd.)[140] Bknz: 19. HD. 9.10.2003 T. 7397/9552; 1.10.2003 T. 6386/9132; 31.1.2003T. 9554/862[141] Bknz: 11. HD. 18.1984 T. 599/76 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1417 vd.)[142] Bknz: 11. HD. 5.4.1984 T. 1955/1952; (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1414 vd.)[143] Bknz: HGK. 30.10.1991 T. 11-384/543 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1393 vd.)[144] Ayrıntılı bilgi için bknz: KURU,B. C:2, s:2547 vd.[145] Bknz. 19. HD. 2.6.1997 T. 2563/5611 – 11. HD. 21.3.1989 T. 5603/1805(UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1411 vd.)[146] Bknz: 19. HD. 24.1.1994 T. 217/351; 3.3.1993 T. 963/7109[147] Bknz: 11. HD. 1.6.1978 T. 2923/2898 (UYAR, T. age. C:2, s:1422); HGK.23.3.1979 T. 11-473/321 (İKİD. S:225, s:7156 vd.)[148] Bknz. 3. HD. 12.7.1951 T. 1803/8200 (Naklen, KURU, B. age. s:2512 –İBD. 1952/1, s:48)

[149] Bknz: 11. HD. 18.11.1987 T. 7125/7331; 22.3.1984 T. 948/1655 – HGK.8.7.1972 T. 1-522/1716 (Naklen, KURU, B. age. C:2, s:25119 – İBD. 1973/2,s.154)[150] Bknz: 11. HD. 12.11.1990 T. 7129/7236; 24.11.1983 T. 4806/5244 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1399 vd.)[151] Bknz: 11. HD. 3.5.1984 T. 2545/2591; 3.2.1984 T. 323/526 (UYAR, T. age.C:2, s:1401 vd.)[152] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. Kambiyo Senetlerine İlişkin Suçlar(ABD. 1982/4, s:108 vd.) – UYAR, T. Kambiyo Senedinde Sahtekarlık Yapılması– Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması (Manisa Bar. D. 1983, S:5, s:15vd.) – UYAR, T. İcra ve İflas Hukukunda Suç Sayılan Fiiller, s:666 vd.[153] Bir görüşe göre “yazılı delil ile “ (bknz: Yuk. dipn. 76), Yargıtaya göreise “tanık ile” (bknz: Yuk. dipn. 78)[154] Bknz: 11. HD. 26.1.1984 T. 149/323; 1.11.1982 T. 4499/4317 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1416 vd.)[155] Bknz: 19. HD. 12.7.1994 T. 7417/5656; 23.12.1993 T. 11915/8937[156] Bknz: 19. HD. 28.4.1994 T. 4707/4273; 25.2.1994 T. 2666/1731[157] Bknz: 19. HD. 25.2.1992 T. 313/290[158] Bknz: 14. HD. 6.12.1988 T. 6778/8065 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1683 vd.)[159] Bknz: 11. HD. 1.4.1988 T. 2029/1944; 8.4.1986 T. 329/2031 (UYAR,T. age. C:2, s:1684 vd.)[160] Bknz: 11. HD. 27.5.1986 T. 2628/3234 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1688 vd.)[161] “Fiili karine” ‘belli bir olaydan belli olmayan bir olay için hakimtarafından çıkarılan sonucu ifade eder. Lehine fiili karine olan taraf, ohususu isbat etmiş sayılır (Ayrıntılı bilgi içn bknz: KURU, B. a.g.e. C.2,s:2006 vd.)[162] Bknz: 19. HD. 4.10.2001 T. 2057/6148[163] Bknz: 19. HD. 16.9.1996 T. 6123/7805[164] Bknz: 15. HD. 27.2.1995 T. 870/1073[165] Bknz: 19. HD. 29.12.1992 T. 11913/6978[166] Bknz: 11. HD. 27.11.1992 T. 6477/10946[167] Bknz: 11. HD. 17.6.1991 T. 73/3233 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1692 vd.)[168] Bknz: 11. HD. 3.11.1990 T. 7621/7506 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1694 vd.)[169] Bknz: 11. HD. 21.12.1987 T. 6478/7427 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1695 vd.)[170] Bknz: 11. HD. 24.12.1981 T. 5238/5604 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1697)[171] Bknz: 11. H. 2.6.1981 T. 2722/2776 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1697 vd.)[172] Bknz: 11. HD. 10.4.1981 T. 1445/1636 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1699 vd.)[173] Bknz: 11. HD. 5.6.1980 T. 2409/2941 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1700 vd.)[174] Bknz: 11. HD. 1.4.1991 T. 808/2307; 12.6.1989 T. 1288/3536 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1701 vd.)[175] Bknz: 11. HD. 24.3.1987 T. 8195/1688 (UYAR, T. a.g.e. C:1, s:713)[176] Bknz: 11. HD. 11.2.1991 T. 8173/768 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1703 vd.)[177] Bknz: 11. HD. 1.3.1982 T. 898/832 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1718)[178] Ayrıntılı bilgi için bknz: DOMANİÇ, H. Ticaret Hukukunun GenelEsasları, 1988, s:257 vd. – DOMANİÇ, H. Türk Ticaret Kanunu Şerhi, 1988,C:1, s:224 vd. – ÖZDEMİR, N. Türk Ticaret Hukuku, 1971, s:158 vd.– İMREGÜN, O. Kara Ticaret Hukuku Dersleri, 1979, s:91 vd. – TEKİL,F. Ticari İşletme Hukuku, 1997, s:175 vd. – POROY, R. Ticari İşletmeHukuku, 1983, s:147 vd. – DOĞANAY, İ. Türk Ticaret Kanunu Şerhi, 2004, C:1,s:499 vd. – KARAYALÇIN, Y. Ticaret Hukuku, I, Ticari İşletme, 1966, s:360vd. – SOMUNCUOĞLU, Ü. Türk Ticaret Kanununun Defterlerle İlgili Bazı

Hükümleri Üzerinde Bir İnceleme (İBD. 1976/1-4, s:162 vd.) – SOMUNCUOĞLU,Ü. Belirsiz Zorunlu Defterler ve Uygulamadaki Bazı Sorunlar (BATİDER, 1978,C:9, S:4, s:1069 vd.)[179] KURU, B. a.g.e. C:2, s:2442 vd.[180] Ayrıntılı bilgi için bknz: KURU, B. a.g.e. C:3, s:2447 vd.; 2464 vd.– DOMANİÇ, H. Ticaret Hukukunun Genel Esasları, s:281 vd. – DOMANİÇ,H. Şerh, s:258 vd. – ÖZDEMİR, N. a.g.e. s:172 vd. – İMREGÜN, O. a.g.e.s:101 vd. – TEKİL, F. a.g.e. s:121 vd. – ÜLGEN, H. Ticari Defterlerle İsbat(BATİDER, 1967, C:IV, S:1, s:86 vd.) – SENGİR, T. Ticari Defterlerin İsbatKuvveti (BATİDER, 1969, C:V, S:2, s:259 vd.) – SENGİR, T. TicariŞirketlerde Defter Yemini (BATİDER, 1970, C:V, S:4, s:791 vd.) – DOĞANAY,İ. a.g.e. s:500 vd.; 511 vd.; 517 vd. – DOĞANAY, İ. Türk Ticaret KanunununTicari Defterlerle İlgili Hükümleri Üzerinde Bir İnceleme (BATİDER, 1971,C:4, S:1, s:39 vd.) – DOĞANAY, İ. Tacir Olmayan Bir Kimse, Tacir SıfatınaHaiz Olan Hasmının Ticari Defterlerine Dayanabilir mi? (R. Seçkin’eArmağan, s:735 vd.) – AKDEMİR, A. Lehe Delil Olacak Ticari Defterler(Manisa Bar. D. 1984/1, s:3 vd.) – BALKIZ, Z. Ticari Defterlerin İsbatHukuku Bakımından Delil Olma Nitelikleri (Manisa Bar. D. S:10, s.5 vd.)– SOMUNCUOĞLU, Ü. Türk Ticaret Kanununun Defterlerle İlgili Bazı HükümleriÜzerinde Bir İnceleme (İBD. 1976/1-4, s:163 vd.) – TOKSAL, B. Türk TicaretKanununun 83/II Maddesi Kuralının Aynı Yasanın 66. Maddesinde DolaysızÖngörülmeyen Defterlere Uygulanması (Ticaret Hukuku ve Yargıtay KararlarıSempozyumu, IV, s:5 vd.) – BAŞTUĞ, İ. Ticari Defterlerin Delil Olma GücüÜzerinde Bir Yargıtay Kararının Tahlili (Prof. Dr. Yaşar Karayalçın’a 65.Yaş Armağanı, 1988, s:39 vd.) – KONURALP, H. Yazılı Delil Başlangıcı, s:85vd. – YILDIRIM, M. K. Medeni Usul Hukukunda Delillerin Değerlendirilmesi,s:217 vd. – ERTAŞ, Ş. Kambiyo Senetlerine Dayanan Takiplere Karşı AçılanMenfi Tesbit Davasında Ticari Defterlerin İsbat Gücü (İzmir Bar. D.1989/Temmuz, s:73 vd.) – ARKAN, S. Ticari İşletme Hukuku, 2001, s:329 vd.[181] Eğer; isbat yükü kendisine düşen taraf, delilini bu şekildehasretmezse, karşı tarafın ticari defterlerine HUMK.’ a göre caiz olandiğer delillerle birlikte (ve bunlardan vazgeçmeksizin) dayanırsa, TicaretKanunundaki özel hükümler  -özellikle TK. mad. 83/II- uygulanmaz (KURU,B. a.g.e. C:3, s:2447).[182] Bknz: 11. HD. 19.10.1990 T. 6805/6654; 15.12.1987 T. 6609/7249 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1643 vd.)[183] Bknz: 11. HD. 17.11.1987 T. 4785/5146 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1652)[184] Bknz: 19. HD. 25.5.1999 T. 2830/3655; 14.10.1994 T. 8434/9497[185] Bknz: 11. HD. 12.12.1983 T. 5587/5631 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1655) –24.2.1983 T. 224/844 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1657)[186] Bknz: 11. HD. 20.4.1982 T. 1672/1794 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1660 vd.)[187] Bknz: 11. HD. 17.4.1984 T. 2233/2240 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1653 vd.)[188] Bknz: 19. HD. 19.1.2004 T. 1220/136; 27.2.2003 T. 9867/1543; 21.1.1997T. 4926/241[189] Bknz: 19. HD. 19.11.1997 T. 4346/9826; 9.4.1997 T. 10051/3779;19.2.1997 T. 6606/1490[190] Bknz: 11. HD. 5.2.1991 T. 5552/546; 16.10.1990 T. 3101/3399 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1634 vd.)[191] Bknz: 11. HD. 9.2.1988 T. 5562/652 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1646 vd.)[192] KURU, B. a.g.e. C:3, s:2457[193] Bknz: HGK. 8.2.1980 T. 11-845/172 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1667)

[194] Bknz: 11. HD. 23.6.1981 T. 2734/3220 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1664 vd.)[195] Bknz: 11. HD. 19.10.1981 T. 2916/6398; 15. HD. 8.4.1981 T. 603/724; 13.HD. 28.12.1978 T. 6704/5579; İçt. Bir K. 15.3.1950 T. 28/6 (UYAR, T. a.g.e.C:2, s:1662 vd.)[196] Bknz: 11. HD. 22.9.1980 T. 1311/3307; 19.6.1980 T. 2736/3266; HGK.8.2.1980 T. 11-845/172 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1666 vd.)[197] Bknz: 19. HD. 2.5.2001 T. 8533/3341[198] Bknz: 11. HD. 6.12.1990 T. 4396/7836 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1642 vd.)[199] Eğer, kanuna aykırı olarak tutulan kendi defterlerinde bu konuda hiçkayıt yok ise, yine öbür tarafın defterindeki lehe olan kayıtlar, öbürtaraf lehine delil olamaz. Fakat, karşı tarafın ticari defterleri kanunauygun ve muntazam tutulmuş değilse, defterlerdeki lehe kayda dayanan taraf,iddiasını isbat etmiş sayılır.[200] Bknz: 15. HD. 28.9.1981 T. 1632/1828 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1664)[201] Bknz: 11. HD. 18.2.1991 T. 9193/1051; 9.7.1982 T. 3293/3362 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1633 vd.)[202] KURU, B. a.g.e. C:3, s:2481[203] KURU, B. a.g.e. C:3, s:2469[204] Bknz: 11. HD. 11.11.1991 T. 3659/5963; 7.4.1983 T. 1686/1796 (UYAR,T. a.g.e. C:2, s:1612 vd.)[205] DOĞANAY, İ. a.g.e. s:222[206] DOMANİÇ, H. a.g.e. s:107 – DOĞANAY, İ. a.g.e. s:222 – İMREGÜN,O. a.g.e. s:39 – Bu konuda ayrıca bknz: ENGİN, B. İ. Fatura ve TeyitMektubunda Yer Alan Vade Farkı Kaydına İtiraz Edilmemesinin Sonuçları(İHFM., 2003, C:LXI, S:1-2, s:258, dipn. 1)[207] Aksi görüş: KARAYALÇIN, Y. a.g.e. s:223[208] DOĞANAY, İ. a.g.e. s:218 vd.[209] Bknz: 19. HD. 23.9.1993 T. 6557/5788; 11. HD. 28.6.1990 T. 4593/5183[210] Bknz: 19. HD. 28.5.1993 T. 6018/4084[211] Bknz: Yuk. dipn. 3-4 civarı[212] Bknz: 11. HD. 17.3.1977 T. 1091/1266 (UYAR, T. a.g.e. C:2, s:1619)[213] DOMANİÇ, H. Faturada İsbat Kuvveti (BATİDER, 1966, C:III, S:4, s:661vd.)[214] Bknz: 19. HD. 1.6.2000 T. 2482/4273; 29.6.1999 T. 4066/4553[215] DOĞANAY, İ. a.g.e. C:1, s:214 vd.