Madam Bovary

26
Birinci Bölüm Bir papazdan aldığı yarım yamalak eğitimle on beş yaşına gelen Charles Bovary, Rouen Koleji’ne verilir. Sınıf arkadaşları, aralarına yeni katılan bu yeni öğrenciyi çok komik bulurlar, onun köylü kılığıyla, saf duruşuyla, şaşkınlığıyla dalga geçerler. Eski bir alay cerrahı yardımcısı olan babası, zengin bir kadınla evlenince kendisini iyiden iyiye tembelliğe vermiş, vaktinin çoğunu servetini tüketmek için harcamıştır. Babasının aksine annesi, oğlunun okuması, yüksek yerlere gelebilmesi için çok emek sarf etmiştir. Annesinin onca çabasına rağmen, Charles başarılı bir öğrenci olamaz. Tıp okuması için kolejden alınır. Charles’a tıp dersleri çok ağır gelir, çok çalışmasına rağmen derslerden hiçbir şey anlamaz. Doktorluk belgesi almak için girdiği sınavda başarısız olur. Annesinin teşvikiyle sınavlara yeniden hazırlanır, gece gündüz çalışır, her şeyi ezberler. Sonunda iyi bir notla sınavı geçer. Charles Bovary, annesinin yönlendirmesiyle Tostes’ta doktorluğa başlar. Yine annesinin isteğiyle kırk beş yaşında dul bir kadınla evlenir. Madame Dubuc, yüzü sivilcelerle dolu, çalılar gibi kuru, son derece çirkin bir kadındır. Sürekli kendisiyle ilgilenilmesini ister, istekleri bitmez, her şeyden dert yanar. Annesinin zoruyla evlenmiş olan Charles, mutlu değildir.

Transcript of Madam Bovary

Birinci Bölüm

Bir papazdan aldığı yarım yamalak eğitimle on beşyaşına gelen Charles Bovary, Rouen Koleji’ne verilir.Sınıf arkadaşları, aralarına yeni katılan bu yeniöğrenciyi çok komik bulurlar, onun köylü kılığıyla,saf duruşuyla, şaşkınlığıyla dalga geçerler. Eski biralay cerrahı yardımcısı olan babası, zengin birkadınla evlenince kendisini iyiden iyiye tembelliğevermiş, vaktinin çoğunu servetini tüketmek içinharcamıştır. Babasının aksine annesi, oğlunun okuması,yüksek yerlere gelebilmesi için çok emek sarfetmiştir.

Annesinin onca çabasına rağmen, Charles başarılı biröğrenci olamaz. Tıp okuması için kolejden alınır.Charles’a tıp dersleri çok ağır gelir, çok çalışmasınarağmen derslerden hiçbir şey anlamaz. Doktorlukbelgesi almak için girdiği sınavda başarısız olur.Annesinin teşvikiyle sınavlara yeniden hazırlanır,gece gündüz çalışır, her şeyi ezberler. Sonunda iyibir notla sınavı geçer.

Charles Bovary, annesinin yönlendirmesiyle Tostes’tadoktorluğa başlar. Yine annesinin isteğiyle kırk beşyaşında dul bir kadınla evlenir. Madame Dubuc, yüzüsivilcelerle dolu, çalılar gibi kuru, son dereceçirkin bir kadındır. Sürekli kendisiyleilgilenilmesini ister, istekleri bitmez, her şeydendert yanar. Annesinin zoruyla evlenmiş olan Charles,mutlu değildir.

Bir gece yakın bir çiftlikten mektup gelir. MösyöRouault adındaki hali vakti yerinde olan bir çiftçininkırılan bacağını tedavi etmesi için çağrılmaktadır.Karısını iki yıl önce kaybeden Rouault Baba, Emmaadındaki genç kızıyla birlikte yaşamaktadır. Charles,Bertaux Çiftliği’ne gitmek için sabahın dördünde yolakoyulur. Çiftliğe giderken hocalarının kırıkla ilgiliöğrettiği bilgileri hatırlamaya çalışır. Charles,beklediğinden daha basit bir kırıkla karşılaşır.Doktor Charles, çiftlikte Roult Baba’nın genç ve güzelkızı Emma’yı görür. Emma’nın bembeyaz ve parlaktırnaklarına, özellikle de kestane rengindekigözlerine hayran kalır. Kırılan bacağın sargısıbittikten sonra çiftlikten ayrılır. Üç gün sonrageleceğini söyler, ancak hemen ertesi gün hastayıkontrole gelir. Sonraki haftalarda da çiftliğe sık sıkgelir. Charles Bovary, hem Rouault Baba’dan hem dekızı Emma’dan çok hoşlanmıştır.

Kocasının para almamasına rağmen yeni kıyafetini giyipsık sık Bertaux’a gitmesinden şüphelenen Madame Dubuc,ufak bir araştırmadan sonra, Mösyö Rouault’nunmanastırda rahibelerin elinde yetişmiş, dans,coğrafya, elişi bilen, piyano çalan bir kızınınolduğunu öğrenir. Kocasının çiftliğe niçin gittiğinianlar. Madame Dubuc, bir daha çiftliğe gitmemesikonusunda kocasına yemin ettirir. Charles bir dahaçiftliğe gitmez.

Beş ay sonra Charles’ın karısı ölür. Bir sabah RouaultBaba, bacağını iyileştirme ücretini getirir. KızıEmma’nın da kendisini özlediğini söyler ve doktoru

çiftliğine davet eder. Karısını kaybettiği için üzgünduran Charles’a, moral verecek sözler söyler.

Karısının ölümünden sonra özgürce hareket etme olanağıbulan Charles, günden güne yaşamdan tat almaya, mutluolamaya başlar. Yapmak istediklerini gönlünce yapar.Bertaux’a da canı istediğinde gider. Charles ile Emmaher geçen gün birbirlerine biraz daha yakınlaşırlar.Charles, Emma’yla evlenmeyi düşünür. Doktorun yanındakızının yanaklarının kızardığını gören Rouault Baba,her şeyin farkındadır, doktorun pek yakında kızınıistemeye geleceğini düşünür.

Nihayet bir gün Charles Bovary, sevdiği kızıbabasından istemek üzere Bertaux Çiftliği’ne gider.Rouault Baba’ya bir şeyler mırıldanır, fakat bir türlüasıl konuya giremez. Başından beri her şeyin farkındaolan Rouault Baba, razı olduğunu, kızıyla konuşupkendisine haber vereceğini söyler. Kızının fazlaheyecanlanmaması için de, şayet kızının cevabı olumluise pencerenin panjurunu duvara çarparak kendisineişaret göndereceğini söyler. Doktor, atıyla birazuzaklaşır, meraklı gözlerle beklemeye başlar. Bir süresonra pencerenin panjuru büyük bir gürültüyle açılır.

Charles, ertesi gün çiftliğe gider. Emma, kendisiniisteyen doktoru karşısında görünce heyecanlanır,kızarır, gülümser. Baharda evlenmeye karar verirler.Kış mevsimi bekleyiş içinde ve çeyiz hazırlıklarıylageçer. Bahar gelir, düğün yapılır. İki gün sonraCharles, karısı Emma’yla birlikte Tostes’a döner.

Charles Bovary, hayranlık duyduğu bir kadınla evliolduğu için çok mutludur. Karısının en küçük birhareketi bile onu mutlu etmeye yeter. Fakat MadameBovary için aynı şeyleri söylemek zordur. Emma Bovary,evliliğinde tutku, heyecan, sarhoşluk gibi duygularıbulamadığı için yanıldığını düşünür. Emma’nınmanastırdayken gizli gizli okuduğu romanlarda gördüğüaşk ve heyecan dolu yaşamlarla kendi tekdüze ve sıkıcıyaşamı arasında büyük bir uçurum vardır. Emma’nınokuduğu romanların hepsi “aşklar, sevgililer, ıssızköşklerde çile dolduran hanımlar, her konaklamadaöldürülen seyisler, her sayfada gebertilen atlar,karanlık ormanlar, coşkun yürekler, yeminler,hıçkırıklar, gözyaşları, öpüşler, ay ışığındasandallar, koruluklarda bülbüller, aslanlar kadaryiğit, kuzular kadar yumuşak başlı, görülmedikderecede erdemli, hep güzel giyimli, mezar başlarındagözyaşı döken beyefendiler üstüneydi.” (s.47)

Madame Bovary, her geçen gün kocasından biraz dahasoğur, uzaklaşır. Kocasını beğenmez, onda hayranlıkduyacağı hiçbir şey göremez. Charles; heyecansız,ruhsuz, basit, sıradan bir kocadır. “Charles’ınkonuşması bir sokak kaldırımı gibi dümdüzdü, bayağıkılıklar içinde, bir heyecan, bir kahkaha, bir düşuyandırmadan geçip giden, orta malı düşüncelerledoluydu. Rouen’da kaldığı sıralarda tiyatroya gidipParis oyuncularını görmek merakını duymamıştı, öylesöylüyordu. Ne yüzmesini biliyordu, ne kılıçkullanmasını, ne de tabanca atmasını; bir gün Emma bir

romanda bir binicilik terimine rastlamıştı da onu bileaçıklayamamıştı.

Oysa bir erkeğin her şeyi bilmesi, birçok alanlardaüstün derecelere yükselmesi, insanı tutkunungüçlerine, yaşamın inceliklerine alıştırması gerekmezmiydi? Ama nerde, hiçbir şey öğretmiyordu bu adam,hiçbir şey bilmiyor, hiçbir şey arzulamıyordu.” (s.51)

Madame Bovary’nin resim yapması, piyano çalması, eviçekip çevirmesi, hastaların muayene hesaplarıylailgilenmesi, Charles’ın karısına duyduğu hayranlığıartırır. Charles’ın annesi, harcamalar konusundatutumlu olmadığı için gelinini eleştirir. Karısı ileannesi arasında kalan Charles, ne diyeceğini bilemez.Charles, geceleri eve geç döner, yemeğini yer, gittiğiköyleri, hastaları, reçeteleri anlatır; sonra dayatağa sırtüstü uzanıp horlamaya başlar. Emma,ilişkilerine heyecan katmak için bazı geceler, bahçedeay ışığında tutkulu şiirler okur, fakat kocasında enufak bir coşku, heyecan belirtisi göremez. Sevişmeleribile bir alışkanlıktır artık. “Charles’ın yüreğiüzerinde bir-iki çakmak çakıp da bir kıvılcımçıkartamayınca, tutkusunda hiçbir aşırılık kalmadığınainanıverdi. Sevişme istekleri düzenli bir durumagirmişti; belli saatlerde kucaklıyordu onu. Bu daötekiler gibi bir alışkanlıktı, yemeğintekdüzeliğinden sonra, ne olacağı önceden sezilen birtatlı gibiydi.” (s.53)

Eylül sonuna doğru Emma için olağanüstü bir gelişmeolur. Charles, Ardervilles markisinin ağzında çıkanbir yarayı iyileştirmiş, buna karşılık olarak marki,şatosunda vereceği baloya Bovary çiftini de davetetmiştir. Madame Bovary, kocasıyla birlikte bu baloyagider. Gördüğü zenginlik, lüks, kibarlık karşısındabaşı döner. Emma, kocasını beğenmediği, kendisineyakıştıramadığı için baloda başka erkeklerle danseder. Balodaki göz kamaştırıcı yaşam, Emma’nınkitaplarda okuduğu yaşama benzemektedir.

Tostes’a dönünce Madame Bovary, hizmetçisiNastasiye’yi kovar. Felicite adında bir yetim kızıhizmetçi olarak alır. Bu balo, Emma’nın yaşamındabüyük bir boşluk yaratır. Charles Bovary, köylülerarasında sevilen bir doktordur. Madame Bovary,kocasının hırslı, çalışkan, ünlü bir doktor olmasınıister. Fakat Charles’da hırs diye bir duygu yoktur.Charles, yemeğini yedikten sonra uyuklamaya başlar.Yaşamındaki her şeyden sıkılan Emma, kendisini yaşamabağlayacak bir gelişme bekler. Günler tekdüze vesıkıcı bir şekilde geçer. “Demek sırayla, bitmemesiye,birbirlerini izleyip duracaklar, hep aynı olacak,hiçbir şey getirmeyeceklerdi! Başka yaşamlarda, nekadar durgun olurlarsa olsunlar, hiç değilse birolayla karşılaşmak şansı vardı. Bazen bir serüvenbeklenmedik, sürü sürü değişiklikler getirir, dekordeğişirdi. Ama ona bir şeycikler gelmiyordu. Tanrıböyle istemişti! Gelecek karanlık, kapkaranlık birkoridordu, kapısı da sımsıkı kapalıydı.” (s.71)

Madame Bovary, çok mutsuzdur, Charles gibi bir adamlaevlendiği için pişmandır. Onu zavallı biri olarakgörür. Bir çıkış arar. Sinirleri yıpranır, dengesizhareketler yapmaya başlar. Piyano çalmayı bırakır,resim kartonlarını, nakışlarını dolaba atar. Okumasıgereken bütün kitapları okuduğunu düşünür. Hiçbirşeyden tat almaz. Günden güne sararıp solmaya başlar.

“Emma hiçbir şeyi beğenmemeye başlıyordu, gelgeçheveslere kapılıyordu durmadan. Kendisi için yemeklerısmarlıyor da elini bile sürmüyordu, bir gün sadesütten başka bir şey içmiyor, ertesi gün düzine düzineçay içiyordu. Çoğu zaman dışarıya çıkmamaktadiretiyor, sonra bunalarak, pencereleri açıyor, hafifgiysiler giyiyordu. Hizmetçisini iyice haşladıktansonra, ona armağanlar veriyor ya da komşu kadınlaragezmeye yolluyordu…”

“Bu düşkünlük böyle sürüp gidecek miydi?Sıyrılamayacak mıydı bundan? Oysa mutlu yaşayanlarınhiçbirinden daha aşağı değildi! Vaubyessard’da belidaha kalın, tavırları daha beylik düşesler görmüştü,Tanrı’nın adaletsizliğine lanet ediyor, ağlamak üzerebaşını duvarlara yaslıyordu; gürültülü yaşamları,maskeli baloları, bilmediği ve vermeleri gereken bütünçılgınlıklarıyla birlikte aykırı hazlarıkıskanıyordu.” (s.74-75)

Charles, karısını eski hocasına götürür. Karısınınhastalığı psikolojiktir. Hocası, iklim değişikliğininiyi geleceğini söyler. Karısının durumunun

düzelmediğini gören Charles, ufak bir araştırma yapar.Yonville-l’Abbaye adlı yerde bir doktorun yerindenayrıldığını öğrenir. Yonville’in eczacısıylamektuplaşır, uygun yanıtlar alınca da baharda göçetmeye karar verir. Mart ayında Tostes’tan ayrılırlar.Madame Bovary hamiledir.

İkinci Bölüm

Yonville’in eczacısı Mösyö Homais, Bovarylerikarşılar. Akşam yemeğini dul bir kadın olan MadameLefrançois’nın Lion d’or adlı hanında (Altın Aslanotelinde) yerler. Mösyö Homais ile Charles Bovarysohbet ederler. Yemek masasında hanın müşterilerindenolan Mösyö Leon Dupuis de vardır. Mösyö Leon, NoterGuillaumin’in yanında yazmanlık yapan yirmi yaşındabir gençtir; müzikten, edebiyattan anlayan, ince,kibar biridir. Mösyö Leon ile Madame Bovary sohbetederler, aynı şeylerden hoşlandıklarını anlarlar.Yemekten sonra Bovaryler yeni evlerine giderler.

Mösyö Homais, yeni komşularına her konuda yardımcıolur, onlara oldukça hoşgörülü davranır. Öğledensonraları doktorun yanına gider, onunla sohbet eder.Charles, müşterisi -hastası- olmadığı için üzgündür.Bir emekli gibi sabahtan akşama kadar evde boş boşoturmaktan sıkılır, basit işlerle sıkıntısınıdağıtmaya çalışır. Harcamaları fazla olmasına karşılıkpara kazanamadığı için üzülür.

Madame Bovary bir oğlunun olmasını arzular, fakat birkızı olur. “Bir oğul istiyordu; güçlü olacaktı, esmerolacaktı; adını Georges koyacaktı onun; bir erkekçocuğu olacağını düşünmek, bütün geçmişgüçsüzlüklerinden bir öç alma umudu gibiydi. Hiçdeğilse erkek özgürdür; tutkuları da, ülkeleri dedolaşabilir, engelleri aşabilir, en uzak mutluluklarıdalından koparabilir. Ama kadın durmadan engellenir.Hem kımıltısız hem esnektir, yasanın bağları da,bedenin güçsüzlüğü de ona karşıdır. İstemi, şapkasınınbir kaytanla tutturulmuş tülü gibi, her yeldençırpınır; her zaman sürükleyen bir arzu, engel olanbir yol yordam vardır.” (s.94) Madame Bovary, kızınahangi adı koyacağına bir türlü karar veremez. SonundaVaubyessard Şatosu’nda markizin genç bir kadına Berthediye seslendiğini hatırlar ve kızına Berthe adınıverir.

Emma’nın bebeği sütanneye, bir dülgerin karısı olanRolet Ana’ya verilir. Emma bir gün minik kızını görmekiçin sütannenin yanına gitmeye karar verir. YoldaMösyö Leon’a rastlar, ondan kendisine eşlik etmesiniister. Rolet Ana’nın evine giderler. Emma, uyumaktaolan kızını kucağına alır, ona ninni söylemeye başlar.Rolet Ana, kızına bakmasının karşılığı olarak Emma’danbazı isteklerde bulunur: sabun, kahve, rakı. MadameBovary köylü kadının elinden kurtulduktan sonra MösyöLeon’un koluna girer, eve doğru birlikte yürürler.Emma, yakından bakınca Leon’un temiz giysilerinden,taranmış saçından, uzun ve bakımlı tırnaklarındanetkilenir.

Akşam yemeklerinde Homais ile Leon da vardır.Yemeklerden sonra doktor ile eczacı saatlerce iskambilve domino oynarlar. Bu sırada Emma ile Leon ise,birbirlerine kitaplardan bahsederler. Leon, Emma’yaalçak sesle şiirler okur. Leon, doktorun karısındançok hoşlanmıştır. Duygularını açmak için çırpınırdurur, ancak buna bir türlü cesaret edemez. “Emma’yagelince, onu sevip sevmediğini hiç düşünmedi. Onagöre, aşk birdenbire, büyük gürültülerle, ışıklarla,şimşeklerle gelirdi herhalde –yaşamın üstüne düşüp onualtüst eden, istemleri yapraklar gibi koparan, heryüreği uçuruma sürükleyen bir gök kasırgasıydı.”(s.105)

Mösyö Lheureux, moda mağazasının sahibidir, kumaşsatıcısıdır. Bir gece Madame Bovary’nin evine gelir;paranın önemli olmadığını, dükkânının kendisine herzaman açık olduğunu, dantel, çamaşır, şapka, elbise,kumaş ne isterse bulup getireceğini söyler. MösyöLheureux, işi gereği göstermelik bir saygı gösteren,ince laflar etmeyi çok iyi bilen, kurnaz birsatıcıdır.

Madame Bovary, kocasıyla ve kızıyla yakındanilgilenmeye başlar. Görünüşte kocasını seven sadık bireştir, ancak içinde fırtınalar kopmaktadır. Birçıkmazın içine düşmüştür, çırpındıkça batar. Ruhunurahatlatmak için kiliseye gider, papaza derdinianlatmak ister. Küçük çocukların haylazlıklarıylaboğuşan papaz, Emma ile ilgilenemez. Emma, sinirli birhalde evine döner. Kızı Berthe kendisine yaklaşmayaçalışır. Emma, kızını dirseğiyle iter. Berthe düşer,

yanağı kesilir. Bu sırada Charles gelir. Emma,kocasına kızının oynarken düştüğünü söyler.

Yonville’de yaşamaktan sıkılan Leon, yaşamını düzenekoymak için Paris’e gitmeye karar verir. Vedalaşmakiçin Emma’nın yanına gelir. İçindeki aşkı açmayacesaret edemez. Emma’ya küçük kızı Berthe’i öpmekistediğini söyler. Leon, küçük kızı boynundan öper.Eczacı Homais ile patronu Noter Guillaumin, Leon’uyolcularlar.

Madame Bovary, Leon’a karşı kalbinde bir şeylerduymasına rağmen onun avuçlarından kayıp gitmesineseyirci kaldığı için pişmanlık duyar. Sıkıcı ve mutsuzgünler yeniden başlar. Emma, hiçbir şeyden keyifalmaz. Mösyö Lheureux’ya yeni siparişler verir.Saçlarının modelini değiştirir, İtalyanca öğrenmeyemerak salar, yeni sözlükler, yeni kitaplar satınalır. Gece yarılarına kadar kitap okur. Hiçbir şekildegönlündeki boşluğu dolduramaz.

Bir gün Charles Bovary’nin muayenehanesine,Yonville’in yakınında bir şatosu ve çiftliği olanzengin bir adam gelir. Otuz dört yaşında, oldukçayakışıklı ve çapkın biri olan Mösyö RodolpheBoulanger, yanında çalışan bir adamını, kan aldırmasıiçin getirmiştir. Kan alma sırasında hasta ileeczacının çırağı Justin bayılır. Charles, kendisineyardım etmesi için karısı Emma’yı çağırır. MösyöRodolphe, doktorun karısından çok etkilenir. OnuParisli kadınlara benzetir. Doktorun kirli

tırnaklarını ve üç günlük sakalını görünce Emma’nınmutlu olmadığını anlar. Bu güzel kadını bir şekildeelde etmeyi, istediğini aldıktan sonra da bir yolunubulup ondan kurtulmayı düşünür. Mösyö Rodolphe, MadameBovary’nin gözlerinden, güzelliğinden çok etkilenmiş,âdeta büyülenmiştir.

Mösyö Rodolphe, Yonville’de yapılan Tarım Şenliği’ndeEmma ile kol kola gezer, ona gönül alıcı sözlersöyler. Kendisini özletmek düşüncesiyle şenliktensonra ortalıktan kaybolur. Altı hafta sonra bir akşamBovarylerin evine gelir. Emma evde yalnızdır.Rodolphe, aşkını dile getirir. Tam çıkarken Charlesgelir. Emma’nın sağlık durumundan söz açılır.Rodolphe, ata binmesinin Emme’nın sağlığına iyi gelipgelmeyeceğini sorar. Emma atının olmadığını belirtir.Rodolphe, hemen bir at verebileceğini söyler. Charles,teklifi kabul etmesi için karısına ısrar eder. Emmakabul eder.

Ertesi gün Mösyö Rodolphe, iki binek atıyla gelir.Emma, Rodolphe’u kadife ceketi, ak süvari pantolonu veyumuşak çizmeleriyle görünce ona hayranlık duyar.Mösyö Rodolphe ile Madame Bovary atlarıyla gezintiyeçıkarlar. Rodolphe, en tatlı sözlerle aşkını dilegetirir. Emma yaptığının bir çılgınlık olduğunusöyler. Eve dönerler. Emma’nın kalbini tatlı birheyecan kaplar.

“ ‘Bir sevgilim var! Bir sevgilim var!’ diyeyineliyordu, yeni gelmiş bir başka ergenlik çağından

zevk alır gibi zevk alıyordu bu düşünceden. Aşkınsevinçlerine, çoktan umudunu kestiği mutluluk ateşineen sonunda kavuşacaktı demek. Her şeyin tutku,coşkunluk, sayıklama olacağı, olağanüstü bir alanagiriyordu; mavimsi bir sonsuzluk çevreliyordu heryanını; düşüncelerinin altında duygu tepelerikıvılcımlanıyor, gündelik yaşamı ancak ta uzakta,aşağılarda, gölgede, bu yüksekliklerin aralıklarındangörünüyordu…

Öte yandan, bir öç alma sevinci duyuyordu Emma.Çektikleri yetmez miydi! Şimdi yenen kendisiydi, nezamandır içinde gömülü kalmış aşk, sevinçlikaynayışlarla, bütünüyle fışkırıveriyordu. Pişmanlıkduymadan, kaygılanmadan, heyecanlanmadan tadınıçıkarıyordu onun.” (s.162-163)

Ertesi gün yeni bir tatlılık içinde geçer,birbirlerine aşklarını söyleyip yeminler ederler. Ogünden sonra mektuplaşmaya başlarlar. Bir geceCharles, evden şafaktan önce çıkar. Emma, o andasevgilisini görme hevesine kapılır. Yonville’de herkesuyurken, yürüyerek Rodolphe’un şatosuna gider. “Seniseviyorum.” diyerek kendisini Rodolphe’un kollarınabırakır. Sonraki günlerde de kocası ne zaman evdenerken çıksa, Emma hemen giyinir, dere kenarlarından,tarlalardan ince potinleri çamurlara bata bataRodolphe’un şatosuna gider. Emma’ya çoğu zaman,sevgilisinden ayrılmak zor gelir. Emma’nın habersizceve korkusuzca gelmesi, Rodolphe’u endişelendirir.Aşklarının duyulması, dedikoduların çıkması Rodolphe’ugüç duruma sokacaktır.

Kış boyunca haftada üç-dört kez, Rodolphe geceleribahçeye gelir, panjurlara bir avuç kum atar. Emma,kocasının uyumasını büyük bir sabırsızlıkla bekler,sonra da Rodolphe’un kucağına koşar. Yağmurlugecelerde muayene odasına sığınırlar. Altı aylık birbirliktelikten sonra aşklarındaki heyecan azalmayabaşlar. Emma yaşadığı ilişkiye rağmen yine demutsuzdur. Bir an pişmanlık duyar. Kızı Berthe ileyakından ilgilenmeye başlar, âdeta tiksinti duyduğukocasını da sevmeye çalışır. Rodolphe’a soğukdavranır, buluşmalara gitmez.

Eczacı Homais, çarpık ayakların düzeltilmesiyle ilgiliyeni bir yöntemin övgüsüne dair bir yazı okur.Yonville’de de strefopodi (çarpıklıkları düzeltme)ameliyatının yapılabileceğini düşünür. Eğer böyle birameliyat yapılırsa, bunu yapan cerrahın ve Yonville’inünleneceğini, bu başarının her tarafa yayılacağınısöyler. Kocasının ünlü bir cerrah olacağı düşüncesi,Emma’yı heyecanlandırır. Bu şekilde kocasınısevebileceğini düşünür. Lion d’or hanında Hippolyteadındaki genç uşağın bir ayağı çarpıktır. Mösyö Homaisve Madame Bovary, Hippolyte’in çarpık ayağını ameliyatetmesi için Charles’ı ikna ederler. Ünlü bir doktorolma hevesi, Charles’ı heyecanlandırmıştır. Yenikitaplar getirtir, her akşam strefopodi konusuylailgili kitaplar okur. Mösyö Homais, genç uşağıameliyat olması konusunda ikna eder. Hippolyte, çarpıkayağının düzeleceğine gerçekten inanır.

Ameliyatın yapılacağı yerde büyük bir kalabalıktoplanmıştır. Herkes sonucun ne olacağını meraklabeklemektedir. Charles, çarpık ayağın üzerindekideriyi deler, siniri keser. Ameliyat çok çabuk biter.Hasta en ufak bir ağrı duymaz. Hippolyte sevincindenve şaşkınlığından ne diyeceğini bilemez. Charles,hastanın ayağını mekanik bir kalıba bağlar, evinedöner. Madame Bovary, kocasına sevgiyle yaklaşır.Kocasının aslında hiç de çirkin biri olmadığını farkeder. Bu ameliyat Emma ile Charles’ın arasındakibuzların erimesine vesile olur.

Beş gün sonra Lefrançois Ana feryat ederek gelir, oğluHippolyte’in acılar içinde kıvrandığını, ölmek üzereolduğunu söyler. Charles, hastanın bacağındaki mekanikkalıbı sökünce ayağın şiştiğini, derinin yara bereiçinde olduğunu görür. Birkaç saat sonra ayağınşişliği iner. Bu kez hastanın ayağını daha sıkı birşekilde kalıba koyarlar. Hippolyte çektiği acılaradaha fazla dayanamaz, üç gün sonra kalıpçıkarıldığında, bacağın üstüne mavimtırak birşişkinlik yayıldığı, kabarcıklardan kara bir sıvısızdığı görülür. Hastanın durumu her geçen gün kötüyegider. Hippolyte acılar içinde kıvranır. Oğlunun acıçekmesine daha fazla dayanamayan Lefrançois Ana, başkabir doktoru, Neufchâtel’de ün kazanmış MösyöCanivet’yi çağırtır. Doktor Canivet, böylesine yanlışbir işe giriştikleri için meslektaşı Charles’a veEczacı Homais’ye ağzına geleni söyler. Hastanınayağının kangren olduğunu, kesmekten başka çareninkalmadığını söyler.

Charles, başarısızlıkla sonuçlanan bu ameliyatın hertarafa yayılacağı, onurunun beş paralık olacağı içinüzülmektedir. Emma ise böyle başarısız, değersiz,zavallı bir adamla evli olduğu için kahrolur. Buadamı, bir an için sevebileceğini düşündüğü içinkendisini suçlar.

“Emma, karşısında, ona bakıyordu, alçalışınıpaylaşmıyor, bir başka alçalış duyuyordu; bu alçalış,kaç kez yetersizliğinin farkına varmamışçasına buadamın bir değeri olabileceğini sanmış olmanın verdiğialçalıştı.” (s.182)

“Nasıl olmuştu da Emma (öylesine akıllı olan Emma) birkez daha aldanmıştı? Sonra, hangi çılgınlığa kapılmışda sonu gelmez özverilerle yaşamını yıkmıştı? Bütünlüks içgüdülerini, ruhunun bütün yoksulluklarını,evliliğin, ev işlerinin bayağılıklarını, yaralıkırlangıçlar gibi çamura düşen düşlerini, bütünarzuladıklarını, bütün teptiklerini, bütün eldeedebileceklerini anımsadı. Peki niçin, niçin?” (…)

“Emma soluk dudaklarını ısırıyor, kırdığı bir bitkidalını parmaklarının arasında çevirip duruyor, ateşligözbebeklerini atılmaya hazır iki ateşten ok gibiCharles’ın üzerine dikiyordu. Yüzü, giysisi,söylemediği sözler, bütün kişiliği, kısacası varlığı,her şeyi, her şeyi kızdırıyordu şimdi onu. Bir cinayetişlemiş gibi pişman oluyordu eski erdemliliğine; sonkalan erdemleri de gururun kızgın yumrukları altındayıkılıyordu. Üstün çıkan aldatmanın bütün kötü

alaylarından zevk alıyordu. Sevgilisinin anısı başdöndürücü bir çekicilikle geri dönüyordu; ruhu buanılara doğru gidiyordu; Charles hiç gelmemek üzeregitmiş kadar, ölmek üzereymiş, gözlerinin önünde canveriyormuş kadar hiçleşmiş, yaşamından kopmuş gibigeliyordu ona.” (s.183-184)

Madame Bovary geceleyin bahçeye iner, Rodolphe’unöpüşleri her şeyi unutturur. Başarısız geçen ameliyatolayından sonra -Hippolyte’in ayağı kesilmiştir-kocasına duyduğu tiksinti daha da artmıştır. Öte yandaâşığı Rodolphe’la daha sık buluşmaya başlamıştır.Kendisine çeşit çeşit elbiseler alır, sevgilisiRodolphe’a hediyeler götürür. Madame Bovary, sevgilisiMösyö Rodolphe’a, dört yıldır acı çektiğini, kocasınadaha fazla dayanamayacağını, kendisiyle birlikteuzaklara kaçmak istediğini söyler. Emma herbuluşmalarında kaçma isteğini dile getirir.Kaçacakları günü sabırsızlıkla bekler, sevgilisiylebirlikte geçireceği güzel günlerin hayalini kurar.

Emma ile Rodolphe kaçma planları yaparlar. Rodolphetürlü bahanelerle kaçacakları günü sürekli olarakileri bir tarihe erteler. Sonunda hangi günkaçacaklarını kararlaştırırlar. Kaçacakları günün birgün öncesinde Rodolphe bahçeye gelir; Emma’ya bir şeybelli etmez, ancak bir anlamda ona veda eder.Rodolphe, Emma’dan bir kadın, bir sevgili olarak çokhoşlanmış, onu çok beğenmiştir. Fakat memleketindenayrılmak, bir çocuğa babalık yapmak ona göre değildir.Böylesi ağır bir yükün altına girmek istemez.

Mösyö Rodolphe o gece eve gelir gelmez yazı masasınınbaşına oturur, Emma’ya bir ayrılık mektubu yazar.Ertesi gün bir adamıyla bu mektubu Emma’ya gönderir.Emma mektubu okuyup sevgilisi tarafından terkedildiğini anlayınca fenalık geçirir. Emma’nın bütünhayalleri bir anda yıkılmıştır. Madame Bovary beyinhumması geçirir, günlerce yataktan kalkamaz, ara sırasayıklar. Emma’nın bu durumu, kırk beş gün sürer.Charles, karısının başından bir gün dahi ayrılmaz,onun bakımıyla yakından ilgilenir. Bu aradahastalarına bakamadığı için para kazanamaz, maddîolarak sıkıntı çeker.

Mösyö Lheureux, Emma’nın hastalığından yararlanarakgerçekte sipariş edilmeyen manto, çanta, kumaş gibipek çok malı getirmiş, bu şekilde borç faturalarınıkabarttıkça kabartmıştır. Charles’ın bunalımlıgünlerinde, borç senetlerinin ödenmesi için baskıyapmış, ona yeni senetler imzalatmıştır.

Emma’nın iyileşmesi uzun sürer. Dindar bir kadın gibidavranmaya başlar. Aşırı ölçüde iyilik yapar,yoksullara giysiler diker, doğuran kadınlara odunyollar, aç insanların karınlarını doyurur. Herkesekarşı hoşgörülü davranır. Rodolphe’a duyduğu aşkı iseyüreğinin derinliklerine gömer.

Bir gün Mösyö Homais, Charles’a hanımefendininsıkıntısı dağılsın diye karısını Rouen Tiyatrosu’naünlü tenor Lagardy’yi görmeye götürmesini öğütler.Charle böyle bir hava değişiminin karısına iyi

geleceğini düşünür. Karısıyla birlikte Rouen’a gider.Tiyatroda noter yazmanı Mösyö Leon’a rastlarlar.Oyunun son perdesini izlemeden dışarı çıkarlar. Birşeyler içip sohbet etmek için limanda bir kahveyeotururlar. Leon pek yakında yeni bir oyunun dahasahneleneceğini söyler. Charles kendisinin gitmekzorunda olduğunu, fakat karısı Emma’nın şayet istersekalabileceğini söyler. Charles’ın bu sözleri hemEmma’yı hem de Leon’u heyecanlandırır.

Üçüncü Bölüm

Mösyö Leon üç yıllık uzun bir ayrılıktan sonra Emma’yıkarşısında görünce içindeki aşk yeniden canlanır.Ertesi gün otele geldiğinde Charles’in oteldenayrıldığını öğrenir. Yukarı, Emma’nın odasına çıkar.Ona olan duygularını, kendisini nasıl özlediğinisöyler. Her şeye, kaldığı yerden yeniden başlamakister. Leon, Emma’nın gözüne çok hoş ve çekicigörünür. Onu öpmek için güçlü bir arzuya kapılır.Ertesi gün buluşurlar. Leon, uzun ısrarlar sonundaEmma’yı ikna etmeyi başarır. Bir arabaya binerler.Araba uzunca bir süre sokaklarda dolaşır. İki sevgili,perdeleri örtük arabada sevişirler.

Madame Bovary, arabadan indikten sonra, eşyalarınıalmak üzere otele gelir. Yonville’e döndüğündehizmetçisi, Mösyö Homais’nin kendisini acele olarakçağırdığını söyler. Emma eczaneye girer. Bu sıradaMösyö Homais, çırağı Justin’i şiddetli bir biçimde

azarlamaktadır. Justin, eczacının çeşitli ilaçlaryaptığı, girilmesi yasak olan laboratuvara girmiştir.Mösyö Homais, burada ağzı sarı mumla kapatılmış mavibir şişede beyaz bir toz olduğunu, bu tozun da çokgüçlü bir zehir olan arsenik olduğunu söyler. MösyöHomais, bir ara Madame Bovary’ye kayınbabasınınöldüğünü söyler. Emma’nın eczaneye acele olarakçağrılmasının nedeni budur. Emma eve gelir. Kocasıgayet üzgündür, teselli sözleri bekler. Fakat Emma,kocasına karşı soğuk davranır. Charles ile annesiüzgün bir halde otururlarken, Emma iki gün önceLeon’la geçirdiği zevk saatlerini hatırlayıp kendindengeçer.

Mösyö Lheureux, doktorun evine gelir. Madame Bovaryile özel olarak görüşmek istediğini söyler. Eskiborçlardan, yenilenmesi gereken senetlerden bahseder.İşlerin daha rahat yürütülebilmesi için kocasındanvekalet almasını ister.Yeni kumaşların, elbiselerinsiparişlerini alır. Tanıdık ve güvenebilecekleri birnotere ihtiyaçları olduğunu söyler. Charles’ın aklınaMösyö Leon gelir. Emma bu işleri yoluna kayabilmekiçin kendisinin Rouen’a, Mösyö Leon’un yanınagidebileceğini söyler.

Emma, Mösyö Leon’a akıl danışmak bahanesiyle üçgünlüğüne Rouen’a gider. Genç âşığı Leon’la BoulogneOteli’nde buluşur. Balayı tadında bir üç güngeçirirler. Emma ayrılırken, hiç değilse haftada birgün görüşebilmenin bir yolunu bulacağını söyler.Madame Bovary, Yonville’e dönünce kocasını, bir müzikhocasından piyano dersi alma konusunda ikna eder.

Bunun için haftada bir gün -perşembe günleri- Rouen’agider. Sevgilisi Leon’la otelde buluşurlar. MadameBovary’nin Yonville’deki günleri, genç sevgilisiLeon’la buluşacağı günü beklemekle geçer. Perşembeningelmesini sabırsızlıkla, özlemle bekler. Kocasınakarşı da her zamankinden sıcak davranır. Charles,yaşantısından mutludur.

Bir gün Charles, müzik hocasını gördüğünü, fakat müzikhocasının kendisini tanımadığını söyler, karısından bukonuda bir açıklama bekler. Yalanının ortayaçıkmasından korkan Emma, bir isim karışıklığıolabileceğini söyleyerek durumu kurtarmaya çalışır.Charles, her zamanki gibi çabucak ikna olur, konununüzerine gitmez. Emma, işini sağlama almak için üçaylık ders ücretinin alındığına dair sahte bir makbuzukocasının çizmesinin içine koyar. O gnden sonraEmma’nın yaşamı yalanlarla dolar.

Bir gün Madame Bovary, Mösyö Leon’un kolunda oteldençıkarken kumaş satıcısı Mösyö Lheureux’ya rastlar.Emma, bu adamın çenesinin tutamamasından endişelenir.Birkaç gün sonra Mösyö Lheureux, Madame Bovary’ninkapısını çalar, para sıkıntısı çektiğini söyler. Neyapıp eder, yeni senetler imzalatır. Bir süre sonragünü geçen senetlerden biri eve gelir. Charles neyapacağını şaşırır. Annesine mektup yazar. Annesi,senedi öder, ancak oğlundan karısına verdiği vekaletigeri almasını ister. Eve pek çok gereksiz eşya aldığıiçin gelinini azarlar. Charles, annesine karşı gelir,karısını haklı bulur.

Madame Bovary Perşembe günleri genç âşığıyla buluşmakiçin Rouen’a gider, gezer, eğlenir. Her şeye rağmenyine de tam anlamıyla mutlu değildir. Kitaplarıokurken bulduğu aşkın tadını, gerçek yaşamda bir türlübulamaz.

“Ne çıkar! Mutlu değildi, hiçbir zaman olmamıştı. Buyaşama yetersizliği, dayandığı şeylerin böyle çabucakçürüyüverişleri nedendi?.. Ama bir yerlerde güçlü vegüzel biri, hem coşkunluk, hem incelikle dolu değerlibir insan, bir melek görünüşü altında bir ozan yüreği,şiirleri göklere kadar yükselen tunç telli bir sazvarsa, niçin rastlantıya gelip de kendisinibulmuyordu? Hiçbir şey aramak çabasına değmezdi zaten,her şey yalandı. Her gülümseme bir sıkıntı esnemesi,her sevinç bir lanet saklardı, her zevkin altında birtiksinti gizliydi; en iyi öpüşler bile daha yüce, amagerçekleştirilmez bir şehvet arzusundan başka bir şeybırakmazdı dudaklarınızda.” (s.273-274)

Charles’ın evine icra memurları gelir. Emma, kendisineyardımcı olması için Mösyö Lheureux’nun yanına koşar.Kurnaz bir satıcı olan Mösyö Lheureux, köşeyesıkıştırdığı Emma’ya yeni borç senetleri imzalatır.Emma, önüne gelen herkesten borç alır, hesaplarkarıştıkça karışır. Emma’nın sinir buhranları yenidenbaşlar. Kocası ve kızı Berthe’le hiç ilgilenmez.Leon’la buluşmaya devam eder. Madame Bovary’ye Leon’layaşadığı ilişki yavan gelmeye başlar.

Madame Bovary bir gün eve döndüğünde hizmetçisi, icramemurlarının bıraktığı kâğıdı gösterir. Kâğıtta, yirmidört saat içinde sekiz bin franklık borç senediödenmediği takdirde tüm mallarının haczedileceğiyazılıdır. Ne yapacağını şaşıran Madame Bovary, doğruMösyö Lheureux’ya gider, bir çare bulması içinyalvarır. Fakat Mösyö Lheureux’nun tavrı herzamankinden farklıdır. Kendisi çalışırken, MadameBovary’nin gezip eğlendiğini söyler. Zengindostlarının olduğunu, parayı onlardan istemesinisöyler. Aşağılayıcı sözlerle Madame Bovary’yidükkânından kovar. Ertesi gün haciz memurları,haczedilecek eşyaların kaydını yapmak için evegelirler. Madame Bovary, Rouen’a gider, bildiği bütünbankacılara başvurur, ancak hepsinden geri çevrilir.Daha sonra genç sevgilisi Mösyö Leon’a koşar, hacizolayını anlatır, acilen para bulmasını ister. Leon,gönülsüz bir şekilde, zengin bir arkadaşından borçisteyeceğini, şayet alırsa parayı yarın getireceğinisöyler. Emma, evine ümitsiz bir şekilde döner.

Ertesi gün sabahın dokuzunda bir gürültüyle uyanır.Charles’ın bütün eşyalarının satılık olduğu ilanı hertaraf yapıştırılmıştır. Pazar yerine toplanankalabalık bu ilanları okur. Felicite, heyecanlı veüzgün bir halde kapıdan kopardığı ilanı Emma’yauzatır. Felicite, hanımına Noter Guillaumin’egitmesini önerir. Emma, noterin yanına gider, MösyöLheureux’nun kendisine yaptıklarını anlatır vekendisinden bin ekü borç ister. Kumaş satıcısıylagizliden gizliye çıkar ilişkisi olan Mösyö Guillaumin,Madame Bovary’nin içinde bulunduğu güç durumu gayetiyi bilmektedir. Çaresizce kendisine sığınan Madame

Bovary’ye çapkınca sözler söyler, onu taciz eder.Madame Bovary, bu düşkün durumundan alçakçafaydalanmaya kalkışan notere, satılık olmadığınıhaykırır.

Ertesi gün, parayı getirebileceğini söyleyen Leon’danda bir haber gelmez. Emma’nın aklına eski sevgilisiMösyö Rodolphe gelir. Yürüyerek Mösyö Rodolphe’unşatosuna gider, ona aşk ve özlem dolu sözler söyler.Rodolphe, Emma’nın güzelliğine dayanamaz, kendisi içingeldiğini düşünür, fakat bir ara Emma zor durumdaolduğunu söyleyip üç bin frank isteyince büyü bozulur.Rodolphe, gayet soğukkanlı bir halde parasınınolmadığını söyler. Emma, böylesine zengin bir yaşamsüren birinin bu parayı veremeyecek olmasına çokkızar, ağzına geleni söyler. Bir zamanlar çılgıncasevdiği, fakat sonra hayallerini yıkıp giden bu adamaiçinde kalmış bütün öfkesini, nefretini kusar.

Emma şatodan ayrılır, çaresizce yürür. Eczanenin önünegelir. Justin’den yukarıdaki laboratuvarın anahtarınıister. Birlikte yukarı çıkarlar. Emma, içinde arsenikzehirinin bulunduğu mavi kavanoza elini daldırır.Eline doldurduğu beyaz tozu yemeye başlar. Sonra dabir görevi yerine getirmiş olmanın huzuru içinde evinedöner. Yazı masasına oturur, bir mektup yazar. Mektubukocasına verir, yarın okumasını, tek bir soru dahisormamasını ister. Sonra da yatağına uzanır. Vücudundaağrı duymaz, birazdan uyuyacağını ve her şeyinbiteceğini düşünür. Charles, karısının yanıbaşındadır. Emma, ağzında iğrenç bir mürekkep tadıduyar, susar, boğulacak gibi olur. Kusmamak için

kendisini zorlar. Yüzü solgunlaşır, inlemeye, çığlıkatmaya, kıvranmaya başlar. Charles, masanın üzerindekimektubu okuyunca, karısının zehirlendiğini anlar.Charles, deliler gibi sağa sola koşturur, neredeyseaklını kaybeder. Karısının neden böyle bir delilikyaptığını anlamaya çalışır. Emma’yı mutlu edemediğiiçin kendisini suçlar.

“Bitmişti artık -böyle düşünüyordu Emma- kendisiniyiyip bitiren bütün ihanetler, alçaklıklar, sayısızhırslar bitmişti. Kimseden nefret etmiyordu şimdi; biralacakaranlık bulanıklığı düşüyordu düşüncesininüzerine, Emma dünyanın bütün gürültülerinden artıkyalnız bu zavallı yüreğin aralıklı çığlığınıduyuyordu, hafif, belirsiz; uzaklaşan bir senfonininson yankısı gibi.” (s.306)

“Emma kan kusmakta gecikmedi. Dudakları daha çoksıkıştı. Elleri ayakları büzülmüştü, bedeni koyulekelerle kaplıydı, nabzı, parmaklar altından,gerilmiş bir tel gibi, kırıldı kırılacak bir harp teligibi kayıyordu.

Sonra bağırmaya başlıyordu, korkunç. Zehre lanetyağdırıyor, küfrediyordu, çabuk olması içinyalvarıyordu…” (s.307)

Madame Bovary, acılar içinde kıvranarak ölür. − S O N −

Kaynak Göstermek Zorunludur:http://www.yenimakale.com/madame-bovary-romaninin-ozeti.html#ixzz3J9WvdjR9