KADEŞ SAVAŞI
Transcript of KADEŞ SAVAŞI
[HİTİT – MISIR İLİŞKİLERİ][KADEŠ SAVAŞI]
[12.01.14][HİTİT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ARKEOLOJİ ANABİLİMDALI]HÜSEYİN ALTUĞ
HİTİT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ARKEOLOJİ
ANABİLİMDALI DÖNEMPROJESİ
HİTİT – MISIRİLİŞKİLERİ
KADEŠSAVAŞI
HAZIRLAYAN:
(130190008)
Hüseyin ALTUĞ
PROJE DANIŞMANI:
YRD.DOÇ.DR. Özlem SİR GAVAZ
2
ÇORUM
2014-01-12
İÇİNDEKİLER
I.GİRİŞ…………………………………………………………………………:4
II.HİTİT ve MISIR DEVLETLERİ ARASINDAKİ SİYASİ İLİŞKİLER..:5
III.ASKERİ DONANIM..……………………………………………………..:8
III.1.At Eğitimi………………………………………………………………:8
III.2.Savaş Arabaları………………………………………………………..:10
III.3.Silahlar………………………………………………………………….:12
IV.KADEŠ SAVAŞI………………………………………………………….:12
V.SONUÇ……………………………………………………………………..:15
KAYNAKÇA…………………………………………………………………:16
HARİTALAR………………………………………………………………..:17
LEVHALAR…………………………………………………………………:19
3
I.GİRİŞ
Hitit Devleti’ nin kurucusu I. Hattušili aynı zamanda
devletin genişleme politikasını da belirleyen kraldı. Onun
döneminde Hititler ikinci binyılın ekenomik ve kültürel cazibe
merkezi Suriye’ ye yönelmişlerdi. Nil vadisinin hakimi Mısır
firavunlarının da, özellikle Hyksos istilasından sonra, Yeni
Krallık Dönemi’ nde hedefleri aynı bölge olmuştur1.
Coğrafi konumu nedeniyle bugünkü İsrail ve Lübnan
topraklarını içine alan Levant Bölgesi Tunç Çağları’ nın
başından beri bölge ticaretinde önemli bir rol oynamaktaydı.
Güneyde Mısır, doğuda Mezopotamya, kuzeyde Anadolu ve deniz
yoluyla tün Doğu Akdeniz Bölgesi’ yle ticaret yapan kentler
zenginleşmiş ve bölgede nüfuz sahibi olmuşlardı. Geç Tunç Çağı’
nın sonlarına doğru aralarında Ugarit gibi önemli ticaret
1 Peker – De Vos, 2012: 360.4
merkezlerinin de bulunduğu Kuzey Levant Bölgesi Hititlerin
hakimiyetindeydi. Bölge krallıkları Hattuša’ ya bağlılıklarını
vergi ödeyerek göstermekteydiler. Güney Levant’ ta ise Mısır’
ın hakimiyeti vardı. Bu iki büyük bölge gücünün komşuluğu
bölgedeki barışı belirlemekteydi. Birbiriyle çatışan ulusal
çıkarlar ise Kadeš kenti yakınlarında büyük bir savaşın
yapılmasına neden olacaktı2.
Hazırlanan bu çalışmanın amacı Hitit Kralı I. Šuppiluliuma
döneminde gerginleşen Hitit – Mısır ilişkilerinin nasıl büyük
bir savaşa dönüştüğünü araştırmak ve bu savaşın sonuçları
hakkında bilgi vermeye çalışmaktır.
II. HİTİT ve MISIR DEVLETLERİ ARASINDAKİ SİYASİ
İLİŞKİLER
2 Yalçın, 2013: 46.5
Mısır firavunu IV. Thutmosis’ in oğlu ve halefi olan III.
Amenhotep, Arzava Kralı Tarhundaradu’ dan bir kızını talep
ederek Mısır – Arzava ilişkilerini sıkılaştırmaya çalışmıştır.
Asya’ ya ayak basmayan III. Amenhotep’ in döneminde dış
ilişkiler saraylar arası evlilikler ve dış ilişkiler üzerine
kurulmuştur. Mısır olasılıkla bu dönemde Levant’ taki bazı
kentleri doğrudan yönetmeye başlar. Firavun iktidarının onuncu
yılında, I. Artatama’ dan sonra Mitanni tahtına geçen II.
Šuttarna’ nın kızı Kiluhepa’ yı, babası IV. Thutmosis gibi
güçlükle haremine katmıştır. İktidarının sonlarına doğru II.
Šuttarna’ dan sonra Mitanni kralı olan Tušratta’ nın kızı
Taduhepa’ yla da evlinir3. Tušratta Hitit Kralı I.
Šuppiluliuma’ nın İšuva Bölgesi’ ne yaptığı seferde Hitit
güçlerini yenilgiye uğratmış ve elde ettiği Hitit ganimetinin
bir kısmını damadı III. Amenhotep’ e göndermiştir4. Şu ana
kadar ele aldığımız bilgileri Mısır’ daki Amarna Arşivi’ nden
öğrenmekteyiz. 350’ nin üzerinde tablet ve tablet parçasından
oluşan bu arşiv, III. Amenhotep’ in oğlu IV. Amenhotep’ in
kurduğu kent olan Akhetaton’ da, bulunan çivi yazılı
belgelerdir5. Amarna Mektupları’ nın yazıldığı dönemde, Hitit
Devleti, imparatorluk olma yolunda emin adımlar atmaya
başlamıştır6.
Hitit Kralı I. Šuppiluliuma güneydoğu yönünde
gerçekleştirdiği ve bir yıl süren seferinde, İšuva üzerinden
Alše’ ye oradan da Mitanni başkenti Vašukanni’ yi fethetmeden3 Peker – De Vos, 2012: 366.4 Peker –De Vos, 2012: 366 – 367.5 Peker – De Vos, 2012: 367.6 Aynı yer.
6
Halep ve Quatna’ nın güneyine kadar ilerlemiştir. Bu seferin
sonunda I. Šuppiluliuma, ülkenin kuzeyini tehdit eden Kaškalar’
la uğraşmak zorunda kalmış ve başkente geri dönmüştür. Bunu
fırsat bilen Mitanni ve Mısır hemen harekete geçmişlerdir7.
Mısır orduları Orta Suriye Bölgesi’ nde Kadeš kentini baskı
altında tutmayı, Mitanni ise bazı Hitit garnizonlarını Kuzey
Suriye’ den çıkarmayı başarmıştır8.
Šuppiluliuma Suriye’ ye yaptığı ikinci seferinde Kargamıš
kentini kuşatmıştır. Kuşatma bir yandan sürerken, Kadeš’ e
Mısır ordusu gelmiştir9. I. Šuppiluliuma, kuşatmaya devam
ederken, Lupakki ve Tarhundazalma adlı generallerini Lübnan ve
Biga arasında bulunan Amka Ülkesi’ ne göndermiştir10. I.
Šuppiluliuma’ nın Amka Ülkesi’ ne saldırmasının nedenini II.
Muršili, babasının icraatlarını kaleme aldığı metinde,
babasının Mısır elçisi Hani’ ye söylediği şu sözlerle
açıklamaktadır: “Ben iyi niyetli idim. Bana siz kötülük yaptınız. Geldiniz benim
Hurri Ülkesi’ nin kralından aldığım Kinza adamına saldırdınız.” Görünüşe göre
Mısır’ ın Kinza’ ya (Kadeš) saldırması üzerine I. Šuppiluliuma
Amka Ülkesi’ ne bir intikam seferi düzenlemiştir11 Amka Ülkesi’
nden elde edilen ganimet, Kral I. Šuppiluliuma’ nın huzuruna
getirilmiştir. II. Muršili’ nin yıllıklarında anlatıldığı gibi
Mısırlı’ lar, Amka Ülkesi’ ne yapılan bu saldırıyı duyunca
korkmuş ve Mısır Kralı Niphururiya’ nın ( Tutankhamon)12 ölmüş
olması nedeniyle Mısır Kraliçesi, Hitit Kralı I. Šuppiluliuma’7 Alparslan, 2007: 130 – 131.8 Alparslan,2007:131.9 Peker – De Vos, 2012: 369.10 Gavaz, 2007: 110, Peker – De vos,2012: 369.11 Gavaz, 2007: 110.12 Peker – De Vos, 2012: 369.
7
ya bir mektup göndermiştir13. Bu mektupta şunlar yazmaktadır:
“Kocam öldü. Ancak ben bir oğla sahip değilim. Senin ise birçok oğlun olduğu
söyleniyor. Eğer oğullarından birini bana verecek olursan, o kocam olacaktır. Asla
kölelerimden birini alıp kocam yapmayacağım…”14
Šuppiluliuma, Mısır Kraliçesi’ nden gelen mektup üzerine
oldukça şaşırmış ve bunu duyunca Hitit Ülkesi’ nin ileri
gelenleri ile bir toplantı yapmıştır. Daha sonra gelen bilginin
doğruluğunu araştırması için Mısır’ a Büyük Odacı Başı
Hattušaziti adlı bir elçiyi göndermiştir15.
Bu sırada Kargamıš kentini yedi günlük bir kuşatmanın
sonunda ele geçiren I. Šuppiluliuma kentin yönetimini oğlu
Piyašili/ Šarri – Kušuh’ a vermiştir. I. Šuppiluliuma, ertesi
yıl diğer oğlu Zannanza’ yı Mısır’ a damat olarak göndermiş,
ancak Zannanza Mısır’ a varamadan öldürülmüştür. I.
Šuppiluliuma bu cinayetten Mısır tahtına geçen Ay’ ı sorumlu
tutmuş ve Mısır’ a savaş açmıştır16. I. Šuppiluliuma’ nın
oğlunun öldürülmesine tepkisi çok sert olmuştur. Hitit Kralı
bölgeye veliaht oğlunu göndermiş ve Mısır’ ın bölgedeki
orduları yenilmiştir. Bu savaşta alınan esirler Hatti Ülkesi’
ne getirilmiştir. Ancak bölgeden getirilen esirler
beraberlerinde vebayı da getirmişlerdir17. Bu sırada Mısır
cephesine bakıldığında, Mısır firavunu Ay’ ın bir erkek varisi
yoktur. General Horemheb’ i halefi ilan eder. Ay iktidarda iken
13 Gavaz, 2007: 110 – 111.14 Ceram, 2008: 109, Gavaz, 2007: 111, Alparslan, 2007: 131, Peker – De Vos, 2012: 369.15 Gavaz, 2007: 11216 Alparslan, 2007: 131.17 Peker – De Vos, 2012: 370.
8
Horemheb Hititler’ in intikam saldırısını savuşturmak zorunda
kalmıştır18.
Hitit cephesine geri döndüğümüzde, sonunda Suriye’ deki
hakimiyetini sağlamlaştırmış olan I. Šuppiluliuma’ nın, Mitanni
Devleti’ ni fethettiğini ve tahtına Šattivaza’ yı geçirerek,
bir antlaşma ile Hitit Devleti’ ne bağladığını görmekteyiz. I.
Šuppiluliuma daha sonra kızını Šattivaza ile evlendirerek bir
akrabalık bağı kurmuştur. Son olarak Halep tahtına oğlu
Telepinu’ yu yerleştiren I. Šuppiluliuma ülkenin önemli bir
sınırı olan güneydoğusunu kurduğu vasal krallıklarla güvence
altına almayı başarmıştır19.
Hitit Kralı II. Muršili, babasının Suriye politikasını
devam ettirmiştir. Ancak iktidarının yedinci ve dokuzuncu
yıllarında Suriye’ de isyanlar çıkmıştır. Nuhašše Kralı bu
isyanlar sırasında Mısır’ dan askeri yardım alırken, Hitit –
Mısır çekişmesinin merkezinde yer alan Kadeš (Kinza) Krallığı
ikinci isyanın aktörlerindendir20.
İki imparatorluk arasında sakin geçen kısa bir dönemden
sonra Mısır’ da firavun Horemheb’ in veziri ve naibi I. Ramses
Mısır tahtına çıkmış ve 19. Hanedanlığı kurmuştur. I. Rases’ in
18 Aynı yer.19 Alparslan, 2007: 131.20 Peker – De Vos, 2012: 370.
9
kısa süren iktidarının ardından yerine oğlu I. Sethi
geçmiştir21.
Yeni Mısır firavunu I. Sethi ülkesine Suriye Bölgesi’
ndeki prestijini yeniden kazandırmak üzere hızla askeri
seferlere başlamıştır22. I. Sethi’ nin amacı, Filistin ve
Lübnan Bölgesi’ ni ele geçirerek bir savaş öncesinde arkasında
kalacak bölgeyi güvence altına almaktır. I. Sethi Lübnan’ a
kadar ilerleyerek Amurru Ülkesi üzerine seferler
düzenlemiştir23. Hititler’ in Amurru Krallığı üzerine yapılan
bu saldırılara hemen karşılık verememesi, I. Sethi’ ye oldukça
yakınında bulunan Libyalılar üzerine sefer düzenleyebilmesi
için zaman kazandırmıştır. I. Sethi bu başarısından sonra,
Hititler’ den aldığı vasal krallıkları korumak üzere Suriye
Bölgesi’ ne geri dönmüştür. Hitit ve Mısır ordularının
karşılaştıkları yer olasılıkla Kadeš Bölgesi’ nde olmalıdır.
Kadeš kenti yakınlarında I. Sethi’ ye ait bir stel tespit
edilmiştir. Bu stelde kendisine tanrılar tarafından zaferin
verildiği betimi yer almaktadır24.
Hitit ordularıyla karşılaşmanın önemi ve Mısırlılar’ ca
iddia edilen sonucu, I. Sethi’ nin Karnak’ taki anıtında yer
alır: “…güçlü boğa, kalkık boynuzlu, güçlü yürekli, Asyalılar’ ı vurmuş, Hititler’ i alt
etmiş, liderlerini öldürmüş, kanlarını akıtmış, ateşin dili gibi üzerlerine gitmiş, onları
hiç olmadığı kadar… Mısır’ ı bilmeyen ülkelerin liderlerini, majeste esir aldı… Majeste
bu ülkeleri mahvettiğinde, zafer geri döndü. O, Hatti Ülkesi’ ne şiddetli bir darbe
21 Aynı yer.22 Alparslan, 2007: 133.23 Peker – De Vos, 2012: 370.24 Alparslan,2007: 134.
10
indirdi, korkak asileri vazgeçirdi.”25 Yazıttan anlaşıldığına göre I.
Sethi Suriye Bölgesi’nde hedeflediği başarıya ulaşmış ve Mısır’
a ciddi sayıda Hititli esirle dönmüştür. Amurru ve Kadeš
krallıklarının muhtemelen I. Sethi’ nin hükümdarlığı süresince,
Mısır hakimiyetinde kaldıkları düşünülmektedir26.
Bu dönemde II. Muvatalli I. Sethi tarafından kazanılan
toprakları ve Mısır’ ın söz konusu bölgedeki politik ve askeri
üstünlüğünü kabul etmek zorunda kalmış gibi gözükmektedir. Bu
durumun iki kral arasında yapılan bir antlaşma ile onaylanıp
onaylanmadığı sorusu ise hala kesin olarak kanıtlanmış
değildir27.
Firavun I. Sethi’ den sonra Mısır tahtına geçen oğlu II.
Ramses, babasının başlattığı Asya seferlerine devam etmiştir.
II. Ramses beşinci yılında Asya’ ya düzenlediği ikinci
seferinde Amurru Kralı Bentešina’ yı egemenliği altına almış ve
Mısır etki alanını yeniden Ugarit’ e kadar ulaştırmıştır. Hitit
Kralı II. Muvatalli bu duruma müdahale etmek üzere tüm askeri
gücünü bir araya toplamış ve II. Ramses ile ünlü Kadeš Savaşı’
nı yapmıştır28.
III. ASKERİ DONANIM
III.1. At Eğitimi
Hititler atlarla ilgili bilgileri Mitanni Hurrileri’ nden
almışlardır. Bunun dayanağı ise, at yetiştiriciliğiyle ilgili,25 Aynı yer.26 Aynı yer.27 Alparslan, 2007: 135.28 Peker – De Vos, 2012: 371 – 372.
11
bilinen en eski yazılı kaynak olan ve bir Hurrili’ nin yazdığı
Kikkuli Metni’ dir29. Bu metinden bir Hitit Kralı’ nın, at
yetiştirme ve binicilik uzmanı bir Hurrili’ yi kendi atlarını
çağın en iyi bilgilerine göre eğitmek üzere Mitanni’ den
getirttiği sonucu çıkar30. Ancak bu, at yetiştiriciliğinin
Hititler ya da Hurriler’ in icat ettiği gibi bir yargıya
varılmasına elbette yetmez31.
Esasında atın fizyolojik yapısı arabaya koşulmak için
uygun değildir. Zira at, yan yan yürür. Arka ve ön ayakları
hizalı değildir, hatta yana doğru kayar. Bu nedenle ilk iş
olarak atlara düz yürümeleri öğretilir. Düz yürüyünce de doğal
olarak ağırlıklarını öne verirler. Böylelikle binek ya da koşum
hayvanı olacak atlara ağırlığı arkaya vermeleri öğretilir.
Ayrıca ata, dizginler yoluyla iletilen komutları algılaması ve
kendini kasmadan yumuşakça yerine getirmesi öğretilir32. Atlar
son derece hassas ve ürkek hayvanlardır. Bu nedenle arabacı
hayvanla arasında bir güven ilişkisi kurmalıdır. At, sürücüsüne
ve onun vereceği komut ya da yönlendirmelere tümüyle
güvenebileceğini hissetmelidir33. Zor kullanılarak da at
yetiştirilebilir. Ancak yanlış duruş ve kasılmalar nedeniyle
hayvanın kasları, sinirleri ve oynak yerleri kısa zamanda
aşınır. Atın eğitimine, çok erken değil üç ya da en iyisi dört
yaşında başlanmalıdır. Uygulanacak günlük ders programı uygun
bir şekilde saptanmalı ve araya molalar konmalıdır.
29 Brandau, Schicket, 2011: 238.30 Ceram, 2008: 106.31 Aynı yer.32 Brandau, Schickert,2011:238 – 239.33 Brandau, Schickert, 2011: 239.
12
Alıştırmalar sürekli tekrarlanmalı ama ara sıra değişiklik
yapılmalıdır. Kısacası, at yetiştiriciliğinde başarılı olmak
isteyen iyi bir eğitici, fizyolojik bilgi ve psikolojik
duyarlılığın yanı sıra, kurallara uygun bir ders planına da
sahip olmalıdır34.
Kikkuli Metni, tam da böyle bir eğitim planı sunuyordu.
Öğretilecek konular, arabaya bindikten sonraki noktada
başlıyordu. Kikkuli Metni, en ince ayrıntısına kadar planlanmış
184 eğitim gününü kapsıyordu. Bu metinde; değişik konumlardan
dörtnala koşmak, tırıs adımlardan dörtnala geçmek ya da tam
tersi, sola ve sağa doğru dörtnala koşmak ve daha da önemlisi,
her iki tarafa doğru yön değiştirmek, çeyrek, yarım ve tam
daire şeklinde koşmak gibi eğitim konuları ele alınmıştır35.
Tüm bu anlatılanlardan anlaşılmaktadır ki, Hititler’ in
ordularında bir savaş aracı olarak kullandıkları at, çok ciddi
bir bilinçle eğitilmekteydi. Her ne kadar genel kanı, atçılık
kültürünün Hint – Ari kökenlerine işaret ediyor olsa bile,
Frank Starke bu tarz özgün at yetiştiriciliğinin Anadolu ve
Önasya uluslarının ortak kültür birikimi olduğu düşüncesini
ileri sürmektedir.
III.2. Savaş Arabaları
Savaş arabalarının sürücüleri, tahtları yıkıp, kendi
hanedanlıklarını kurmak için ortaya çıktıkları zaman,
istihkamların pek azı dayanabildi36. Atı yönetmek ve yürüyüş
34 Aynı yer.35 Brandau, Schickert, 2011:239 – 240.36 Keegan, 1995: 239.
13
hızını değiştirmek için ağzına gem vurmak, başını boyun bantına
doğru atmasına ve soluğunun kesilmesine neden olduğu için
adımlarını da ağırlaştırıyordu37. Dolayısıyla atların yapısal
olarak ağır yük arabalarını ve tarlada sabanları çekmeye uygun
olmadığı anlaşılınca, atların çekeceği hafif arabalar ortaya
çıkmıştır. Tarihte “chariot” olarak bilinen savaş arabaları,
hızlı ve gösterişli yapısıyla Mısır’ dan Mezopotamya’ ya ve
hatta Anadolu’ ya kadar tüm uygarlıkları kaplamıştır38. Tarihçi
Stuart Pigot savaş arabalarını şu şekilde anlatmaktadır: “
Ortaya çıkan yeni unsur, yeni bir itici gücün sağladığı hızdır ve antik çağlardaki
küçük atların durumunda ancak hafiflik ve yeni bir geri çekimin birlikte kullanımı ile
elde edilir. Yapı mühendisliği açısından disk tekerlekli öküz arabaları ağır, yavaş ve
tahtadan yapılma nesnelerdir, savaş arabaları ise hızlıdır, hafif ahşaptan imal
edilmiş olup bölmeli ve çember tekerleklidir. Bu arabaların ortaya çıkışı savaş
sisteminde bir devrim yaratmıştır, öyle ki insanların ulaşım hızı birdenbire on katına
çıkmıştı.”39
Atın evcilleştirilmesinin Asya’ lı kavimlere ait olduğunun
kabul edilmesinden yola çıkılarak savaş arabasının mucitlerinin
de Hurriler olduğu ve Hurriler’ den de Kuzey İran üzerinden
Altaylara dek uzanan bir hatta aranması daha akla yatkın
görünmektedir40 .
Savaş arabalı toplumların kimliklerinin açıkça
bilinememesinin nedeni, yaratmak yerine yıkıp yakmayı tercih
etmeleriydi. Fetihçilerdi ama kendi kültürleri içinden bir
37 Keegan, 1995: 244.38 Keegan, 1995: 244 – 245.39 Keegan, 1995: 245.40 Keegan, 1995:258.
14
uygarlık geliştirmek yerine, yenildikleri düşmanlarının
geleneklerini kabullenerek gelişmeye çalışmışlardır. John
Keegan, savaş arabalarının etkin bir biçimde Assurlular
tarafından kullanıldığını, Hititlerin ve Mısırlı’ ların bu
konuda yetersiz kaldıklarını iddia etmiş olsa bile, özellikle
Hititler için bu düşüncenin çok yüzeysel olduğu söylenebilir41.
Hitit seferlerine bakıldığında, kullanılan temel silahın
savaş arabaları olduğu görülmektedir42. Savaş arabalarının
teknik özellikleri incelendiğinde, yükte hafif ve manevrada
hızlı bir savaş arabası ideal bir savaş gereci olarak karşımıza
çıkmaktadır. Gövde, deri kaplı ahşap bir kasadan oluşuyordu. Bu
kasa, üzerinde çubuklu ahşap tekerlerin geniş bir mil üzerine
oturtulmuştu. Gövdenin alt kısmından geçen bir sırığın her iki
yanına birer at koşulmaktaydı. Hititler’ in arabalı
savaşlardaki üstünlüğü bu silaha sahip olmalarında değil, temel
modeli kendi amaçlarına uygun olarak yeniden uyarlama
başarılarında yatıyordu43. Savaş abrası tasarımında en önemli
sorun, hız ve manevra yeteneğini, saldırı ve savunma gücüyle
birleştirmekti. Hız ve manevra yeteneği için hafiflik, milin
konumu ve uzunluğu gibi konular önemlidir. Bunların tümünü
sağlamanın bir yolu, Mısır firavunlarının benimsediği
yöntemdir44. Örneğin Kadeš’ te II. Ramses korunma amacıyla
giydiği bir zırh tabakası içerisinde göülmektedir; yay
kullanmak üzere ellerini serbest bırakmak için dizginler beline
41 Aynı yer.42 Brandau, Schickert, 2011: 236.43 Macqueen, 2001: 63.44 Aynı yer.
15
bağlıdır; arabanın yanında mızrak kabı bulunmaktadır45. Çağın
bütün Mısır arabalarında olduğu gibi, mil gövdenin
arkasındadır; bu konum, hız sırasında en yüksek manevra
yeteneğine izin vermektedir46. Standart bir Mısır savaş
arabasında, bir sürücü ile ok ve mızrak donanımlı bir
savaşçıdan oluşan iki kişilik bir mürettebat bulunmaktaydı.
Arabadaki iki kişilik mürettebatın yanında arabayı düşman
askerlerinden korumakla görevli bir koşucu yer almaktaydı47.
Hititler’ in arabalı savaş anlayışı Mısırlılar’ ın arabalı
savaş anlayışından farklıydı. Onlara göre savaş arabası
birliği, düzenli bir hücumda piyade hatlarını yarıp
geçebilecek, daha ağır donanımlı bir saldırı gücüydü. Bu yüzden
Hitit savaş arabalarında kullanılan ana silahın yakın mesafede
etkili saplama mızrağı olduğu ve milin arka uç kısmına
tutturulduğu görülmektedir48. Bu da, hız yapan araçların
devrilmeye daha yatkın olduğu anlamına geliyordu ama manevra
kabiliyetinden verilen ödün, bu sayede saldırı gücünde sağlanan
artışla dengeleniyordu. Tekerler öne doğru tutturulduğu için
Hitit savaş arabası bir sürücü, bir savaşçı ve hücum sırasında
diğer ikisini korumak için kalkan taşıyan bir askerden oluşan
üç kişilik bir mürettebatı taşıyabiliyordu49. Böylece daha ağır
bir yük taşınabilmesinin yanı sıra arabayla yapılan hücumun
ardından gelebilecek olan göğüs göğse savaş için fazladan insan
gücü bulunduruluyordu50.45 Aynı yer.46 Aynı yer.47 Detaylı bilgi için bakınız: “ Weingartner, Steven. Military History. May2010, Vol. 27 Issue 1, p64-70.”48 Macqueen, 2001: 64.49 Aynı yer.50 Aynı yer.
16
III.3. Silahlar
Tunç Çağı’ na ait bütün orduların donanımı aşağı yukarı
aynıdır. Hititler’ in kullandığı silahlar arasında gerek yakın
dövüşte, gerekse uzağa saplamak için kullanılan mızrak ve
kargılar, büyük olasılıkla ana silah sistemini oluşturan orak
biçimli palalar, Milattan Önce II. binyıl sonunda rastlanılan
ve muhtemelen Batı Anadolu kökenli olan düz kılıçlar, şekil
itibarıyla Taş Devri’ nden beri yakın dövüş silahı olan
baltalar ve bunların yanında uzak mesafedeki düşmanı vurmak
için geliştirilmiş ağaç ve boynuz karışımından imal edilen
bileşik yaylar sayılabilir. Hitit ordusu ndaki askerler
vücutlarını korumak için zırh ve kalkan kullanmışlardır51.
Burada kullanılan ve yapım tekniği en ilginç olan silah
ağaç ve boynuz karışımından yapılan bileşik yaylardır. Bu
yaylar ince ahşap tabakaların arka tarafına esnek hayvan
tendonlarının ve karın tarafına bizon boynuzlarının tabaka
olarak yapıştırılması ile imal edilmiştir. Kullanılan
yapıştırıcılar sığır tendonlarının ve derilerinin kaynatılıp
balık kılçığı ve pullarıyla karıştırılmasıyla elde edilmiştir
ve bu yapıştırıcıların kuruma süresi bir yılı geçtiği gibi ısı
ve nem koşullarının çok dikkatli kontrol edildiği zamanlarda
kullanılması gerekir52.
51 Brandau, Schickert, 2011: 243 – 244.52 Keegan, 1995: 250.
17
Bileşik yaylar önceleri düz ya da tabaka halindeki
tahtalardan oluşan beş parçadan yapılmaktaydı. Bu beş parça
sırasıyla; orta tutamak yeri, iki kol ve iki uçtan
oluşmaktaydı. Birbirine yapıştırıldıktan sonra ahşap iskelet,
gerildiği zaman alacağı şeklin tam aksine bir yay biçiminde
ısıtılarak döndürülüyor ve buharla yumuşatılmış boynuz bantlar
karnına yapıştırılıyordu. Sonra yine gerilme yönünün aksine tam
bir daire şekline getirilerek arkasına tendonlar
yapıştırılıyordu. Yay bu işlemlerden geçtikten sonra tümüyle
kuruyup olduğu gibi bırakılıyor ve zamanı geldiğinde ilk kez
ipi takılarak geriliyordu53.
IV. KADEŠ SAVAŞI
II. Ramses iktidarının dördüncü yılında imparatorluğunun
Doğu Akdeniz’ deki gücünü artırmak amacıyla Suriye – Filistin
Bölgesi’ ne ilk seferine çıkmıştır. Güney Levant’ ta Tyre,
Byblos ve daha kuzeyde İrkata’ yı ele geçiren firavun bu sayede
Amurru Krallığı ve Kadeš’ i rahatça alabilecek bir konuma
ulaştı. Bu seferinde firavun II. Ramses, Amurru Kralı
Bentešina’ yı boyunduruğu altına aldı. Mısır’ ın bu
hareketlenmesini durdurmak, vasal Amurru’ yu geri kazanmak,
Byblos ve diğer Doğu Akdeniz limanlarına çıkan Humus Geçidi’ ni
açık tutabilmek ve Kadeš ile birlikte diğer bölgeleri de
kaybetmemek için Hitit Kralı II. Muvatalli’ nin hızlı bir
karşılık vermesi gerekmekteydi. Böylece II. Ramses çıktığı
ikinci Suriye seferinde II. Muvatalli’ nin Hitit ordusu ile
53 Keegan, 1995: 251.18
karşılaşmış ve tarihin en ünlü çarpışmalarından biri olan Kadeš
Savaşı gerçekleşmiştir54.
Kadeš Savaşı Mısır kaynaklarında firavun II. Ramses’ i
öven birçok anlatım ve tasvire konu olmuştur. Bu tasvir ve
anlatımlar Krallar Vadisi yakınlarında yer alan Ramesseum’ da,
Karnak, Luksor ve Abu Simbel tapınaklarının duvarlarında yer
almaktadır55.
Mısır yazılı kaynaklarında kendilerine karşı savaşanlar şu
şekilde aktarılmaktadır:
HATTİ, NAHRİNA ( Hurri Bölgesi), ARZAVA (Antalya Bölgesi),
PİDAŠA ( Orta Anadolu’ da Hattuša’ nın güneybatısında),
DARDANOİ( Batı Anadolu’ da), MAŠA ( Lydia Bölgesi), KARKİŠA
(Batı Anadolu), LYKİA (Güneybatı Anadolu), VİLUŠA (Kuzeybatı
Anadolu), ARAVANNA (Sakarya’ nın doğusu), KAŠGA (Kuzey
Anadolu), KİZZUVATNA (Adana Bölgesi), KARGAMIŠ (Bugünkü Türkiye
– Suriye sınırında), HALPA (Halep Bölgesi), NUHAŠŠA (Hamat
Homs’ un doğu bölgesi), KADEŠ (Homs’ un güneydoğu bölgesi),
UGARİT (Lattakya Bölgesi), MUŠANATA (Nuhašša’ da bir krallık)
ve bilinmeyen iki krallık daha KABŠU ve İNİŠA 56.
Milattan Önce 1285 yılında Mısır ordusu yaklaşık 25000
askerden oluşan Amon, Re, Ptah ve Seth adındaki dört tümeni ile
Mısır’ ın başkenti Piramesse’ den ayrılarak bir ay içinde Bekaa
Vadisi’nin güneyine ulaştı57. Firavun kişisel muhafızları ve
arkasında Amon tümeni ile Asi Nehri kıyısında bulunan Šabtuna54 De Vos – Peker, 2012: 378.55 Aynı yer.56 Akurgal, 1995: 54.57 Kılıçkaya – Yazıcı, 2011: 308.
19
kenti yakınlarında yer alan Labui Ormanı’ na geldiğinde diğer
üç Mısır tümeni 55 kilometrelik bir hat üzerinde dizilmişti58.
Burada Hitit ordusundan kaçtıklarını söyleyen iki bedevi geldi
ve Mısırlılara katıldı59. Bu iki bedevi firavuna Hitit
ordusunun Tunip’ in kuzetinde Halep Ülkesi’nde olduğu bilgisini
verdi. Oysa Hitit ordusu Kadeš’ te beklemekteydi. Hitit
ordusunun Halep’ te olduğu haberini alan firavun hızla Kadeš
kentinin kuzeybatısına doğru ilerler ve ertesi gün kenti
kuşatmak üzere kamp hazırlıklarına başlar. II. Ramses, Amon
tümeni ile kamp kurarken, keşif için gönderilen askerler iki
Hitit casusu yakalamış ve Hitit ordusunun gerçek yeri
öğrenilmiştir. Bu sırada II. Muvatalli hareket halindeki Re
tümenine 2500 savaş arabasıyla saldırmış ve Re tümeni
dağılmıştır. Dağılan Re tümeninden kuzeye kaçabilen Mısırlı
askerler ile saldırının şiddeti firavunun çevresinde bulunan
Amon tümeninde de paniğe yol açmıştır. Bu sırada Hititler
firavunun kampına doğru ilerlerken önlerine çıkanı yok etmeye
başlamışlardır. Firavun ve ailesinden olanlar batıya doğru geri
çekilir ve geride kalan Ptah tümenine savaşın haberi
gönderilir60. Hitit ordusunun özellikle paralı askerlerden
oluşan kuvvetleri bu sırada firavunun kampını yağmalamaya
başlamış ve Hitit ordusunda bir disiplin zaafı belirmiştir. II.
Ramses öfke ve umutsuzlukla düşmana saldırmış ve tam bu sırada
Amurru sahil bölgesinden gelen ve unutulmuş bir güç olan öncü
Na’ arin kuvveti savaşa dahil olmuştur. Gelen bu destek ile iki
güç arasında kalan Hitit arabalı savaşçıları tehlikeye58 De Vos – Peker, 2012: 378.59 Akurgal, 1995: 52 – 53.60 De Vos – Peker, 2012: 379.
20
girmişlerdir. Firavunun anlatımına göre bu noktadan sonra Hitit
ordusu Asi Nehri’ ne doğru sürülmüş ve aralarında II.
Muvatalli’ nin iki oğlunun da bulunduğu on altı Hitit ileri
geleni öldürülmüştür. Halep prensi Asi Nehri’ ni geçerken
yutabileceğinden fazla su yutmuş ve II. Muvatalli firavundan
merhamet dileyerek barış teklif etmiştir61.
V. SONUÇ
I. Šuppiluliuma’ nın Mısır’ a damat olarak yolladığı oğlu
Zannanza’ nın Mısır’ a varamadan yolda uğradığı suikast
sonucunda öldürülmesi o sırada zaten gergin olan Hitit – Mısır
61 Aynı yer.21
ilişkilerini kopma noktasına getirmiştir. Bun olaydan yıllar
sonra I. Šuppiluliuma’ nın torunu olan II. Muvattali döneminde
ise önce Mısır firavunu I. Sethi ve ardından oğlu II. Ramses
mücadele edilmek zorunda kalınmıştır. II. Ramses Suriye
Bölgesine gerçekleştirdiği ikinci seferinde Hitit kralı II.
Muvatalli’ nin ordusuyla karşılaşmış ve tarihin en ünlü
savaşlarından biri olan Kadeš savaşı yapılmıştır.
Bu savaş her iki taraf açısından da tam bir felaket
olmuştur. Her ne kadar Mısır tapınaklarındaki yazıtlarda ve
resimlerde firavun ve ordusunun başarılarından söz edilse de,
sonuç berabere bitmiş ve bu durumdan II. Muvatalli kazançlı
çıkmıştı. Çünkü savaştan sonra II. Ramses geri çekilmiş,
Hititler Şam’ a kadar ilerlemiş ve bu bölgeyi talan etmişlerdi.
Mısır’ ın komşusu olan Amurru Krallığı yeniden Hitit
egemenliğine girmiş ve sadakatsiz Amurru Kralı Bentešina
tahtından indirilerek Hatti Ülkesi’ ne tutsak olarak
götürülmüştür.
Bu savaşın Hititler lehine sonuçlanmasını sağlayan
nedenlere baktığımızda ise karşımıza II. Muvattali tarafından
Mısır firavunu II. Ramses’ in yanına gönderilen iki bedevinin
firavuna yanlış bilgi vererek psikolojik savaş uygulaması,
Hitit ordusunun düşmandan önce savaş alanına gelip
konuşlanması, savaşta çok iyi işleyen haber alma ve casusluk
örgütünün etkin bir şekilde kullanılması ve son olarak
Hititlerin Erken Krallık döneminden beri kullandıkları yıldırım
saldırısı ile düşmanı bozguna uğratma gibi belli taktiklerin
başarılı bir şekilde uygulanması çıkmaktadır.22
KAYNAKÇA
Akurgal, E., “ Hatti ve Hitit Uygarlıkları”, Yaşar Eğitim ve
Kültür Vakfı, İzmir, 1995.
Keegan, J., “Savaş Sanatı Tarihi”, (Çeviri: Füsun Doruker),
Bilgin Yayıncılık, İstanbul, 1995.
Macqueen, J. G., “Hititler ve Hitit Çağında Anadolu”, (Çeviri:
Esra Davutoğlu), Arkadaş Yayınevi, İstanbul, 2001.
Sir Gavaz, Ö., “I. Šupiluliuma Dönemi’ nde Suriye ve
Mezopotamya İle İlişkiler”, T. C. Ankara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Anabilimdalı
(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 2007.
Alparslan, M., “II. Muvatalli ve Dönemi”, T. C. İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eskiçağ Dilleri ve
Kültürleri Anabilimdalı Hititoloji Bilimdalı (Yayınlanmamış
Doktora Tezi), İstanbul, 2007.
23
Ceram, C. W., “Tanrıların Vatanı Anadolu”, (Çeviri: Esat Nermi
Erendor), Remzi Kitabevi, İstanbul, 2008.
Kılıçkaya, A., Yazıcı, E., “Hitit Uygarlığı İzinde Anadolu”,
Uranus Fotoğraf Ajansı ve Yayıncılık, İstanbul, 2011.
Brandau, B., Schickert, H., “Hititler Bilinmeyen Bir Dünya
İmparatorluğu”,(Çeviri: Nazife Mertoğlu), Arkadaş Yayınevi,
2011, Ankara.
Peker, H., De Vos, J., “Hitit – Mısır Büyük Düşmanlıktan İyi
Kardeşliğe”, ArkeoAtlas 2. Cilt, İstanbul, 2012, (Sayfa: 356 –
377).
De Vos, J., Peker, H., “ Kadeş Savaşı”, ArkeoAtlas 2. Cilt,
İstanbul, 2012, (Sayfa: 378 – 379).
Yalçın, Ü., “Geç Tunç Çağı’ nda Küreselleşme” AktüelArkeoloji,
Sayı:33, İstanbul, 2013,(Sayfa: 44 – 57).
HARİTALAR
24
HARİTA – 1: Milattan Önce 13.yüzyıl Anadolu Haritası.
HARİTA – 2: Milattan Önce 13. yüzyılda Suriye Bölgesi’ ndeki
Hitit Vasal Krallıkları.
25