Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

48
YAYInIdIR mart-nisan 2011 sayI 27 BAHAR KAPıNı çaldığında dİkkatlİ AÇMAK LAZıM BAYRAMINDA UMUT ARMAGAN ) ETMEYE VAR MISIN? ÇOCUK Çinliler gerçekten böcek yer mi? Tüm dünya çocuklarıyla oyuna var mısın?

description

Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

Transcript of Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

Page 1: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

YAYInIdIR

mart-nisan2011

sayI 27

BAHAR kApını çaldığında dİkkatlİ AçmAk lAzım

BAYRAMINDAUMUT ARMAGAN

)

ETMEYE VARMISIN?

ÇOCUKÇinliler gerçekten böcek yer mi?

Tüm dünya çocuklarıyla oyuna var mısın?

Page 2: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011
Page 3: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

KİMSE YOK MU DERNEĞİ BAKANLAR KURULU KARARIYLA “KAMU YARARINA ÇALIŞAN” DERNEK

STATÜSÜNE SAHİPTİR VE TBMM’DEN ÜSTÜN HİZMET ÖDÜLÜ ALMIŞTIR.

Kimse Yok Mu Derneği adınaİmtiyaz sahibi

Mehmet Özkara

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüÜlkü Fırat Atlamaz

Yayın KoordinatörüHalenur Çalışan Gürbüz

Yapım

Genel Yayın YönetmeniZeynep Sevde Paksu

Görsel YönetmenV. Tarık Şimşek

EditörSümeyra Üzer

GrafikIrma Zmiric

İllüstrasyonlarDağıstan ÇetinkayaDerya Işık Özbay

BaskıMavi Ofset

İletişimKimse Yok Mu Derneği

Bulgurlu Mah. Aydınoğlu Sok. No: 27 34696K. Çamlıca/Üsküdar/İSTANBUL

Tel: 44 44 593Web: www.kimseyokmu.org.tr

e-posta: [email protected]

Abone0 216 521 80 80 (Dahili:1193)

neler varmış bu dergide?

Küçük iyilikseverler,

Artık size hitap ederken “küçük” de-mekten kaçınıyorum. Kumbara Dergisi’yle

birlikte geride bıraktığımız 3 sene içerisinde hepiniz büyüdünüz; yetişkinler kadar hatta yetişkinler-

den de duyarlı birer hayırsever oldunuz. Küçük kumbaralarınızda küçük harçlıklarınızla biriktirip büyük heyecanlarla yaptığınız bağış-lar, tahminlerinizin de ötesinde güzelliklere vesile oldu.

Bu dergiyi çıkarmaya karar verdiğimizde bir amacımız vardı: Gele-ceğin büyüklerinin yardımseverlik duygularını şimiden harekete ge-çirmek. Siz o amacın gerçekleştiğini gösteren pırıl pırıl kalplerinizle bize doğru yolda yürüdüğümüzü gösterdiniz. Bu yıl 3.’sünü düzen-lediğimiz Umut Armağanları Yarışması’na katılımınızla içinizdeki ter-temiz umut etme isteğini dünyaya ulaştırdınız.

Kısacası siz bizim umudumuzu boşa çıkarmadınız.

İşte bunun için size teşekkür ediyor, hayatınız boyunca iyilikten, doğruluktan ve güzellikten ayrılmamanızı diliyorum.Hoşçakalın!

Mehmet ÖzkaraKimse Yok Mu Derneği Genel Başkanı

iyilik uçağı2

bayram rehberi14

üstüme iyilik sağlık12

dernek haber37

çocuk bayramında umut arma21

yardımsever hayvanlar6

uçan eşşek29

yardımsever öykü35

bil-bul-eğlen42

BAYRAMINDA UMUT

ARMAGAN ETMEYE VAR MISIN?

)

ÇOCUK

Page 4: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

İYİLİK UÇAĞI SÜMEYRA ÜZER

Dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin’e doğru bir yolculuk yapmaya ne dersin? Çok ilginç şeyler öğreneceğin konu-sunda sana garanti veriyoruz. Çünkü bu ülkenin çok ilginç özellikleri var. 1 buçuk milyar nüfusuyla hem dünyanın en kalabalık ülkesi, hem de tam 14 komşusuyla dünyadaki en fazla komşuya sahip olan ülke. Kung-Fu’nun memleketi ne-resi dersin peki? Evet, doğru tahmin. Elbette Çin. Dünyanın 7 harikasından biri de bu ülkede. Böcek yiyen insanlar, tehli-keli yollar, gizemli kasabalar ve daha neler neler…

Haydi bakalım sıkı tutun, uçuyoruuuuz!

DünYAnIn en KALAbALIK üLKesİ

ÇinBu sayımızda rotamızı Uzak DoğU’ya çeviriyoruz ve

meşhur kUng-FU Dövüşsanatının, yemek çubuklarının ve

Çin seddi’nin memleketi Çin’e gidiyoruz.

2

Page 5: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

rKUng FU: YAşAmAK İÇİn Dövüş!Kung-Fu dövüş sanatını bilmeyen yoktur herhalde. Hani

şu Jackie Chan’in oynadığı pek çok filmde de gördüğün, çok hızlı el ve kol hareketleriyle yapılan dövüş… İşte bu muh-teşem dövüş sanatının doğum yeri Çin’in Henan eyaletinde bulunan Shaolin Tapınağı. Buraya “Dövüşen Rahiplerin Yeri” deniyor. Burası yaklaşık 40 okuldan oluşuyor ve en büyüğü-nün tam 10.000 öğrencisi var.

Eskiden Çin’de, varlıklı ailelerin birçoğu çocuklarını çok küçük yaşlardan itibaren Shaolin Tapınağı’na gönderirmiş. Çocuklar burada sabah 5 buçukta kalkıp kahvaltılarını yapar ardından akşam 6’ya kadar uzun bir eğitime katılırlarmış. Akşam yemeğini yedikten sonra hala enerjisi kalan öğrenci-ler varsa uyku saatlerine kadar eğitime devam ederlermiş. Öğrenciler 1 sene içinde sadece 1 ay tatil yaparmış.

3

Page 6: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

4

Evet, Çin’de böcek yeniyor fakat her bölge-de değil. Daha çok Guanzho şehrinde… Bura-sı böceklerin çokça yaşadığı yarı ormanlık bir şehir… Hatta Guazholular sadece böcek değil; yılan, akrep, çıyan, kurbağa, karınca gibi hay-vanları bile pişirip afiyetle yiyor burada.

ÇİnLİLer gerÇeKten böceK Yer mİ?

Şimdi dünyanın 7 harikasından birinin üze-rinden uçuyoruz. O kadar uzun ki… Tam 6.700 km uzunluğunda. Tahmin ettiğin gibi Çin Seddi’nden bahsediyoruz.

Çin Seddi’nin yapımına milattan önce baş-lanmış. Buradaki beylikler savaşırken korun-mak için kendilerine küçük setler inşa etmiş-ler. Zamanla bu setleri birleştirerek uzunca bir

duvar yapmışlar. Bu duvar düşmanların kendi bölgelerine geçmelerine engel

oluyormuş. Yapımında köylü, asker ve tu-tuklulardan oluşan yaklaşık 1 milyon kişi çalış-tırılmış. Tam 2000 yılda yapılmış.

Çin Seddi 1987 yılında UNESCO tarafından Dünyanın 7 harikasından biri kabul edilmiş.

Çİn seDDİ

Henan şehrinde, dağları içine sak-lanmış bir kasaba var. Şimdi uçağımızı bu kasabaya doğru çeviriyoruz. Guoliang kasabası çok şirin ve gizem dolu bir ka-saba.

Bu kasabada keskin kayalıklı uçurumlar, ceviz ve hurma ağaçları var. Tam 1752 met-re yükseklikteki bu kasabaya ulaşılması çok güç. Bu gizemli kasabada 18 aile yaşıyor. Bu aileye mensup 300 kişinin neredeyse hepsinin so-yadları aynı. Peki neden bu aile dağın tepesindeki, ulaşımı çok güç bu kasabaya taşınmış?

Bu aile eskiden sarayda çok güçlü bir mevkiye sa-hipmiş. Fakat bir süre sonra yönetime gelen İmpara-tor bütün bölge haklını sürmüş. Halktan bazıları da cezalandırılmaktan korkup kaçmış ve imparator onları bulamasın diye dağın başındaki bu kasabaya yerleş-miş. Guoliang kasabası iz sürülmesi imkânsız yollara sahip. Dar ve sarp geçitleri, kayalıklar arasında gizli birçok sığınağı var.

Günümüzde heyecan bağımlısı dağcılar dik kayalık-ları olduğu için buraya sık sık geliyor.

Kendini yeşillikler arasında bir cennette his-setmek ister misin? Uçağımız Çin’in en büyük nehri Yangtze’nin üzerinden uçuyor çünkü. Bu nehrin uzunluğu tam 6380 km. Neredeyse Çin Seddi’yle aynı uzunlukta. Nehir dik kayalıklarla ve tapınaklarla çevrili. Çinliler bu kayalıklara şekilleri perdeyi anımsattığı için “Perde Dağla-rı” ismini vermişler. Gerçekten de sanki tiyatro perdesiymiş gibi dalgalı şekildeler.

YAngtze nehrİ’ne YoLcULUK

o

Page 7: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

5

30-40 cm boyunda olan ve genelde bam-

budan yapılan yemek çubuklarının nerede icat

edildiği tam olarak belli değil. Şimdiye kadar

bulunan en eski yemek çubuğu, Henan’da

yapılmış milatta önce 1200 yılına ait bronz

çubuklar. O zamanlar henüz kaşık yoktu tabii.

Çinlilerin de elleri kirlenmeden yemek yiyebil-

mek için böyle bir metod geliştirdikleri söyleni-

yor. Yemek çubukları Çin’den başka, Japonya,

Tayvan, Kore ve Vietnam’da da kullanılıyor.

ÇİnLİLer neDen YemeK ÇUbUĞU

KULLAnIr?

Uçağımız Çin semalarında süzülürken gözü-müze bir şey takıldı. Dağın üzerine asılı kalmış bir yapı gördük burada. Hemen sorduk ve öğ-rendik ki burası bir manastır. Bu manastır yer-den 50 m yükseğe, dağın yamacına yapılmış. Bakıldığında sanki dağa asılmış gibi görünüyor. 491 yılında inşa edilmiş ve 1400 yılı aşkın sü-redir ayakta kalmayı başarmış. Depremlere ve sert rüzgârlara aldırmamış.

Manastır dağın yamacına çakılı tahta kütükler tarafından taşınıyor. Binayı yapanlar çivi ve ya metal hiçbir şey kullanmamışlar.

hAvADA AsILI mAnAstIr

q

Page 8: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

TARIK ŞİMŞEK

YArDImsever hAYvAnLAr

6

Anne-baba ve çocuk şebekler ormanda ken-dilerine ayırdıkları özel yuvada yaşarlar. Evde anne de baba da eşit haklara sahiptir. İkisi de birbirine baskı kurmaz.

Tersine devamlı birbirlerine sevgi işaretleri yaparlar. Eşler sabahları kalktıklarında yaklaşık yarım saat boyunca karşılıklı olarak değişik ses-ler çıkarırlar. Bu hareketleri aynı iki sevgilinin birbirlerine karşılıklı düet yapmalarına benzer.

“BİzİM EvdE AnnE dE BABA dA REİs!”

Şebekler, kendi yuvalarını çok iyi korurlar. Yuvalarına kendi ailelerinden başkasının gir-mesini istemezler. Bu kuralı bütün şebekler benimsediği için de hiç kavga çıkmaz. Zaten kavgayı da pek sevmezler.

“KAvgA ETMEyİ hİç sEvMEM!”

ccd

ccAk YuZlu YÜZlÜ

ŞEBEK S ak yüzlü şeBek, maymunun yakın bir akra-

bası. en önemli özellikleri ise kavga etmek-

ten nefret etmeleri. Birmanya, taylanD

ve malaka yarımadasındaki yağmur orman-

larında yaşayarlar. Beyaz elleri ve yüzlerinin

yanısıra diğer maymUnlarDan farklı olarak

şebeklerin kuyruğu yok!

Page 9: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

7

“KüRKüMü süRAhİ olARAK KullAnABİlİRİM!”Şebekler meyve yemeye bayılır. Günlük öğünlerinin

dörtte üçünü olgun meyvelerle karşılarlar. Yapraklar, bitki filizleri, çiçekler, kuş yumurtaları, kuşlar, böcek-ler ve örümcekler mönünün kalan kısmını oluşturur. Su ihtiyaçlarını karşılama yöntemleri oldukça ilginçtir. Yağmurlu günlerde, bir sünger gibi yağmur suyunu içi-ne çeken sık kürklü kollarını emerler. Yağmur olmadığı günlerde ise, yerlerdeki ıslak yapraklara kollarını sürte-rek kürklerine bulaşan suyu yalarlar.

“vAhŞİ hAyAT BAnA vIz gElİR!”Şebekler diğer orman maymunlarıyla karşılaştırıldığında

çok daha hızlı ve sessiz hareket ederler. Bir yere gitmek istediklerinde ağaç dallarına asılarak bir ağaçtan diğeri-ne sıçrarlar. Bulunduğu ağaçtan yedi metre uzaktaki bir ağaca sıçrayarak geçebilirler. Gözleri ve elleri inanılmaz bir uyumla çalışır. Bu çeviklikleri onların orman şartlarında 30-40 sene gibi uzun bir süre hayatta kalmalarını sağlar.

ccd

ccAk YuZlu YÜZlÜ

ŞEBEK S

Page 10: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

8

UYKU KoYUNU İLe

eLİF’İN mAcerALArİ - 25 zEynEP sEvdE PAKsu dERyA IŞIK ÖzBAy

Elif, evlerinin kapısının önünde çantasını kenara atıp ayakkabılarını çıkarırken, evden gelen çamaşır suyu kokusunu koklayıp derin bir nefes aldı.

“Oohhh! Mis gibi! Hanife Teyze’nin kokusunu alı-yorum!”

Annesi fısıldayarak kızdı Elif’e:“Şşştt hiç öyle denir mi? Alınacak kadıncağız!”Hanife Teyze içeriden gülümseyerek cevap ver-

di:“Olsun olsun, çocuk o. Hem iyidir çamaşır suyu,

ben de severim kokusunu. Temizlik kokusudur.”“Bence de sence Hanife Teyze. Keşke her yer

çamaşır suyu koksa. Bugün bizim okulun tuvaleti mesela hiç temizlik kokmuyodu, hayrına çamaşır suyu yardımı yapcam okula!”

Annesiyle Hanife Teyze birlikte güldüler bu sefer. Annesi bir yandan gülerken diğer yandan uyardı:

“Bak Elif, bahar temizliği yapıyoruz. Sakın ha or-talığı dağıtayım falan deme. O çorapları da hemen değiştir!”

“Niye ya daha dün giydim bu çorapları, neyi var ki?”

Annesi eline uzun saplı fırçayı alıp Elif’i kova-ladı:

“Bak hâlâ konuşuyor!”Elif kıkır kıkır gülerek odasına koştu.

Tabii koşmasının tek sebebi annesinden kaçması değildi, odasında onu bekleyen

biri vardı.

Page 11: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

9

Elif odasına girince Uyku Koyunu’nu aradı gözleri. Ama göremedi. Sonra dolaptan gelen tıkırtıyı duyunca, dolabın kapısını açtı. Uyku Koyunu gardırobun içindeki kıyafetlerin arasına yumulmuştu. Eteklerin, pantolonla-rın, tişörtlerin arasından sadece pufuduk kafası görünü-yordu. Elif’i görünce gülümsedi:

“Hah tam zamanında geldin. Burada hiçbir şey bulun-muyor, kayboldum yahu!”

Elif onu o halde görünce kahkahayı bastı.“Koyuncuğum, hayrola annemlerin gününe mi davetli-

sin yoksa? Bak şu çiçekli etek güzel gidebilir? Üzerine de parıltılı bluzumu giyersin. Hahahahah!”

“Aman çok komik! Burada ciddi bir şey yapmaya ça-lışıyoruz herhalde.”

Elif, arkadaşının iyiden iyiye bozulduğunu görünce alt-tan aldı:

“Tamam tamam sustum. Hayrola ne işin var gardıro-bun içinde?”

Uyku Koyunu, konuşurken yüzündeki muzip ifadeye engel olamayan Elif’in alayını görmezden gelip durumu açıkladı.

“Hani sizin eve temizliğe gelen teyze var ya…”“Hanife Teyze mi?”“Evet işte o teyze. Bir ara telefonla konuştu kızıyla.

Odana girip gizlice konuştuğunu sandı ama tabii benim burada olduğumu göremedi. Kızı 23 Nisan’da bir oyunda oynayacakmış. Prenses olacakmış ama kıyafet lazımmış. Kadıncağız, ‘tamam evladım bakarız hal çaresine’ dedi ama telefonu kapatınca da kendi kendine ‘ben şimdi nereden bulacağım kıya-feti şu darlıkta’ dedi. Ben de zaten

boş boş duruyorum, bari senin kıyafetlere bakayım da uygun bir şeyler bulayım diye düşündüm.”

Elif’in yüzündeki muzip ifade kaybolmuştu.“Gerçekten mi? Hanife Teyze’nin zor durumda ol-

duğunu bilmiyordum ki ben…”Uyku Koyunu sitem ederek baktı Elif’e.

“İlahi Elif, kadının paraya ihtiyacı olma-sa niye sizin eve temizliğe gelsin?”

“Doğru diyorsun… Hiç böyle dü-şünmemiştim.”

Elif, aslında biraz da kendinden utanmıştı. Dünyanın öbür ucundaki yardıma ihtiyacı olan insanları düşü-nüp de, burnunun ucundakileri gör-mediği için hayıflanmıştı.

“Neyse… Zararın neresinden dönsek kârdır. Öyle değil mi koyun-cuğum?”

“Nasıl döneceğiz bu zarardan? Bütün dolabını altüst ettim, bula-madım prenses kıyafeti.”

Elif gülerek cevap verdi:“O iş kolay. Ben de seneler

önce prenses olmuştum. An-nem o kıyafetimi sandıkta sak-lıyor olmalı. Ben hemen bulup getiririm!”

Uyku Koyunu kocaman bir kahkaha attı.

“Sen mi prenses oldun? Sen prensessen soytarı rolünü kime

Page 12: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

10verdiler ki?”

Elif kaşlarını çatınca hemen durumu düzeltmeye kal-kıştı Uyku Koyunu:

“Yani sadece kimin soytarı olduğumu merak ettim, yoksa yanlış anlama!”

Elif hiç cevap vermeden annesinin odasına geçti. Bir-kaç dakika sonra elinde kocaman bir kutuyla dönmüştü. Kutunun içinde pembe, tüllü bir prenses elbisesi, bir taç, bir asa ve pembe taşlı ayakkabılar vardı.

“Elif, bir an seni bu kıyafetlerle hayal ettim de… Yok edemedim!”

“Dalga geçmeyi bırakır mısın? Çok kü-çüktüm bi’ kere ben bunları giydiğim-de!”

Elif, Uyku Koyunu’na göster-mek için kutudan çıkardıklarını tekrar kutuya yerleştirip, gü-zelce kapattı. Çekmecesin-den bir kurdele alıp güzelce bağlayıp fiyonk yapmayı da ihmal etmedi.

Tam eline paketi almış Ha-nife Teyze’nin yanına gidecekti ki durakladı.

“Ben şimdi Hanife Teyze’ye bunu ne diyerek vereceğim ki? İçim-

den geldi size prenses kıyafeti hediye etmek istedim mi diyeceğim?”

Uyku Koyunu ön ayağını çenesine götürüp bir kaşını kaldırdı.

“Hakikatan bunu hiç düşünme-dim.”

Bir süre karşılıklı oturup çö-züm aradıktan sonra Uyku Koyunu atıldı:

“Eşyalarımı düzenliyor-dum, bunu çöpe atacaktım, belki işinize yarar diye size vermek istedim, desen ol-maz mı?”

“Hahahah! Öyle şey mi olur koyuncuğum? Ben de

seni kibar bir koyun bilirdim!”Uyku Koyunu biraz bozuldu

ama belli etmemeye çalıştı.“Aman ne düşünüyoruz ki. Öy-

lece vereyim. İçimden gelmiş ve hediye vermek istemiş olamaz

mıyım?”Elif’in bu fikrine Uyku Koyunu da

katıldı.Elif, paketi eline alıp Hanife Teyze’nin yanına

gitti.“Hanife Teyzeciğim, eşyalarımı

düzenliyordum da… Bunları gö-rünce senin kızın aklıma geldi. Bunu, benden ona hediye gö-türür müsün?”

Hanife Teyze gülüm-seyerek paketi eline aldı. Kapağını açıp içindeki

Page 13: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

11

prenses kıyafetini görünce gözleri şaşkınlıkla açıldı. “Yoksa bizim kız seni mi aradı Elif? Bak haylaza

sen…”Elif, hemen durumu kurtarmaya çalıştı.“Anlamadım Hanife Teyze, niye beni arasın ki?”Hanife Teyze, Elif’in hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi

durmasına inandı. Ama bu sefer daha da şaşırdı.“Allah allah… Demek haberin yoktu. Bak sen Allah’ın

işine… Sağol Elifciğim. Bizim kız, 23 Nisan etkinlikerin-de prenses olacakmış da, benden prenses kıyafeti iste-mişti… Hay Allah… Çok şaşırdım şimdi!”

Elif’in annesi bir köşeden olan biteni izliyordu. Elif’in bir şeyler çevirdiğini anlamıştı ama o da bozuntuya ver-medi.

“Senin kızın kalbi temiz Hanife Hanım. Bak Allah iste-diğini ayağına göndermiş yavrucağın.”

“Öyle olmuş vallahi. Sağolasın Elif kızım!”“Ne demek Hanife Teyzeciğim. Bir işe yaradıysam ne

mutlu bana!”Annesi gülümseyerek Elif’e baktı. Her halinden kızıyla

gurur duyduğu belli oluyordu. Ama yine de Elif’i pek şı-martmayı düşünmüyordu.

“Elifciğim gerçekten bir işe yaramak istiyor musun? Makinden çamaşırları çıkarıp asmaya ne dersin?”

Elif kocaman bir teşekkür beklerken bu şekilde görev-lendirilmeye içerledi biraz. Ama annesinin kaş göz işa-retlerini görünce lafını ikiletmedi.

“Peki peki gidiyorum!”Elif, elinde çamaşır sepetiyle balkona gidince Uyku

Koyunu da hemen yanına koştu.“Ne oldu ne oldu anlatsana?”Elif somurtarak cevap verdi:“Ne olacak, o kadar organizasyon yaptık ödülümüz bu

çamaşır sepeti oldu!”Uyku Koyunu kahkahalarla gülerek iki tane mandal

uzattı arkadaşına.“Bu mandallar da benden olsun o zaman!”Ön ayaklarını biraraya getirip iki tane mandalı tutmaya

çalışan Uyku Koyunu’nun komik halini görünce Elif de kahkaha atmaya başladı.

Birlikte iki arkadaş akşama kadar evde Elif’in an-nesine yardım ettiler. Tabii Elif’ten başka kimse Uyku Koyunu’nun farkında değildi. devam edecek...

Page 14: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

ÜSTÜME İYİLİK SAĞLIK ZEYNEP SEVDE

Epeydir yapraklarını dökmüş ağaçlar

pembe beyaz çiçekleriyle bize gülümsü-

yor. SErçElEr daha güçlü ötüyor. çi-

menler papatyalarla kaplı…

ama bütün bu bahar nEşESinin yanında

dikkat etmemiz gereken şeyler de var!

Güneş yüzünü gösterip havalar ısın-maya başladığında ısı ve nem değişikli-ği olur. Bu dönemde üst solunum rahat-sızlıkları daha çok artar. Burun akıntın mı var? Hapşırık, öksürük, halsizlik seni derslerden alıkoyuyor mu? Ateşin de mi var yoksa? “Ses kısıklığı, kuru ve boğuk tarzda öksürüğüm de var” diyorsan üst solunum yollarında rahatsızlık var de-mektir. Çok dikkatli olmalısın!

Bahar çoğu kişi için sevindirici… Ama bazılarımız için sevindirici olmaya-bilir. Çünkü baharla artan üst solunum yolu hastalıkları pek çoğumuzu yatağa düşürüyor. Başta halsizlik olmak üzere yorgunluk, eklem ağrıları, uyku isteği gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Bunların ne-deni bahar yorgunluğu… Özellikle senin yaşında olanlar bahar yorgunluğu ya da diğer adıyla mutsuzluk yorgunluğu has-talığından çok çabuk etkilenebiliyor.

Tembellik değil hasTalık!

12

baharkapını çaldığında dİkkaTlİ

aÇMaK lazıM

Page 15: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

1313

Öncelikle hasta olan kişilerden uzak durman lazım... Bu nedenle kalabalık or-tamlara fazlaca girme.

Sürekli ellerini yıkamalı ve temizlik ku-rallarına uymalısın ki mikroplardan uzak dur.

Odanı sık sık havalandırman da gereki-yor.

Öğretmenini bahar hastalıkları konusun-da da uyarabilirsin. Sınıfınızı havalandır-mayı teklif edebilirsin. Her teneffüste mutlaka ellerini yıka-malısın. Sakın unutma. Çünkü kalabalık ortam hastalıklara her zaman davetiye çıkarır.

baharda hasTa olmamak için nelere dikkaT eTmelisin?

kapını çaldığında dİkkaTlİ

Vücudu zinde tutacak meyve, sebze ağırlıklı beslen-meye önem vermelisin.

Düzenli uyumaya dikkat etmelisin.

Sosyal faaliyetlerini artırmalısın.

Bol su içmelisin.

Yüksek konsantrasyon gerektiren işlerden de bir süre uzak durmalısın

bahar yorgunluğuna karşı önlemlerini almayı unuTma!

Polenlere alerjin varsa bunlara muTlaka dikkaT eT!Sıcak, kuru ve rüzgârlı havalarda ve sabahın erken saatlerinde sokağa çıkma.

Kapı ve pencereleri sıkı sıkı kapat.

Dışarı çıkman mutlaka gerekli ise ağız ve burnu koruyan maskelerden yararlan.

Açık havada egzersiz yapma.

Gözlük kullanıyorsan gözlüğünü düzenli olarak akan suda yıka.

Saçlar çok polen tutabileceğinden her gün yatma-dan önce mutlaka saçlarını yıka.

Üzerine yapışan polenlerden kurtulmak için günlük kıyafetlerini yatak odanda çıkarma.

Page 16: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

Tüm dünya çocuklarıyla oyuna var mısın?

sümeyra üzer

‘Uzuneşek’, ‘birdirbir’, ‘yağ satarım bal Sata-

rım’, “saklambaç”, “yakartop” ve daha birçok

oyun… nE güzEl oyUnlarımız var dEğil mi?

Peki ya dünya çocukları hangi oyunları oynuyor

dersin? çocUk bayramı öncesinde dünya ço-

cuklarının oyunlarını öğrenmeye ne dersin?

14

bayram REHBERi

Bu oyunun orijinal adı “Chocolon-ga”. 10 veya daha fazla oyuncuyla oynanır.

Önce duvara genişçe bir kâğıt ya-pıştırılıp içine daire çizilir.

Bir kişi ebe seçilir. Daireden yarım metre uzakta duran

ebenin gözleri bağlanır. Amaç ebe olan kişinin dairenin en

orta noktasına dokunmasıdır. Ebe oyuna başlamadan önce üç

defa yerinde döndürülür. Böylece ebenin dengesi bozulur ve orta nok-tayı bulması daha da zorlaşır.

Tabii diğer oyuncularda boş dur-maz. Dairenin önüne geçerek ebeye zarar vermeyecek şekilde ebenin par-maklarını çekerler.

orTayı bul / küba

ırma zmırıC

Heyy! Yete

r dön-

dürmeyin.

Düşece-

ğim ama!

Page 17: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

15

En az 16 kişiyle oynanan bu oyunda oyun-cular ilk olarak 2 gruba ayrılır.

Gruplardan biri kol kola girerek bir daire oluşturur ve yere oturur.

Bu dairedeki oyuncuların yüzü dışarıya dö-nük olmalıdır.

Diğer grup ise 4,5 metre uzaklıkta ortada-ki grubu çevreleyen bir daire oluşturur.

Bu oyunun bir de bekçisi vardır. Dışarıdaki daireyi oluşturan oyuncular ebeye yakalan-madan ortadaki grubun oluşturduğu daireyi bozamaya çalışır. Bunu, ortadaki oyuncula-rın ayaklarını çekip gruptan ayırmaya çalışa-rak yapar.

Yalnız bunu yaparken çok dikkatli olmalı bekçiye yakalanmamalıdırlar. Çünkü bekçi-nin değdiği oyuncular oyundan elenir. Bek-çinin görevi daireyi koruyup ikinci takımın oyuncularını elemektir.

yardım edin / iran

Daireyi oluşturan takımın oyuncuları kolla-rını açmamaya çalışırlar. Bu oyuncular baş-ka hiçbir şekilde rakiplerine karşı koyamaz. Ayaklarıyla rakiplerini kovmaya çalışamaz.

Eğer ikinci takımın oyuncuları bekçiye yakalanmadan yerde oturan oyunculardan birini daireden çıkarmayı başarırlarsa oyunu kazanırlar.

İranlı çocukların çok sevdiği bu oyun için birsürü arkadaşa ve geniş bir alana ihtiyacın var.

Ben buradan

oyalarım bekçiyi S

en

elini çabuk t

ut!

Şu ebe arkasını bi’

dönsün, öyle hızlı koşup dağıtacağım ki

halkayı, hehe!

Page 18: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

16

10 veya daha fazla kişiyle oynanan bu oyunda herkes 1’den başlayarak bir nu-mara alır.

Sandalyeler çember oluşturacak şekil-de dizildikten sonra ebe seçilen oyuncu gözlerini bağlayıp çemberin ortasına ge-çer ve iki sayı söyler.

Sayıları söylenen oyuncular yerlerini de-ğiş tokuş eder.

Gözü kapalı olan ebe de ayağa kalktıkları sırada bu oyuncuları yakalamaya çalışır.

Yakalanan ebe olur.

Fransız çocukların favori oyunu olan değiş tokuş için geniş bir bez parçası-na ve sandalyeye ihtiyaç vardır.

değiş Tokuş / Fransa

Meksikalı çocukların “Colorinas” adını verdikleri bu oyun 4 ya da 6 ki-şiyle oynanır.

İlk olarak bahçede küçük bir çukur kazı-lır ve çukurdan yaklaşık 2,5 metre uzağa bir çizgi çekilir.

Oyuncular ellerine bir avuç küçük kır-mızı fasulye alır. Bu oyunda herkesin fa-sulyesi eşit miktarda olmalıdır.

Oyuncular çizginin arkasından sırayla ellerindeki bütün fasulyeleri çukura fırla-tır.

Sonra herkes çukura soktuğu fasulye-leri toplar ve elinin üstüne koyar.

Daha sonra da bu fasulyeleri havaya fırlatıp avucuyla yakalamaya çalışırlar.

Elinde en fazla fasulye kalan ise oyunu kazanır.

Fasulyeleri yakala / meksika

Oyuncular çizginin arkasından sırayla elle-rindeki bütün fasulyeleri çukura fırlatır.

Sonra herkes çukura soktuğu fasulyeleri toplar ve elinin üstüne koyar.

Daha sonra da bu fasulyeleri havaya fırla-tıp avucuyla yakalamaya çalışırlar.

Elinde en fazla fasulye kalan ise oyunu kazanır.

Bu çukuru

kim bu kadar

uzağa kazmış

yaaa?

Hehe ben olsam

çoktan değiştirmiştim

yerimi. Amma da

acemi çıktınız.

Page 19: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

İlk turda oyuncu taşı ilk çukura atar. Tek

ayak üzerinde sekerek bu çukurun üzerin-den atlar ve diğer çukurlara ilerler.

Oyuncu 4. ve 5. çukurlara geldiğinde sağ ayağıyla 4., sol ayağıyla da 5. çukura basar. Aynı kural 7 ve 8. çukurlar için de geçerlidir.

Oyuncu burada ellerini çırpar ve zıplayıp olduğu yerde döner. Ve başladığı yere döner. 2. çukura geldiğinde yine 1. çuku-run üzerinden atlar ve dönerek taşını alır. Böylece 1. turu tamamlamış olur. Oyuncu bu şekilde taşı 8 çukura da atar ve 8 turu tamamlar.

Oyuncu taşının bulunduğu çukura bas-mamalıdır. Taşın bulunduğu çukurun üze-rinden atlamalı ve diğer çukurların dışına basmamalıdır.

Bütün turları hatasız tamamlayan oyuncu taşı 7. ve 8. çukurun arasındaki alana atar. Taş çukurlardan birine düşmemelidir.

Oyuncu tek ayak üzerinde sekerek ve yalnızca çukurlara basarak 7. ve 8. çukura gelir. Burada el çırpar. Olduğu yerde döne-rek taşını alır ve oyunu tamamlar.

Bütün bunları hatasız yapan ilk oyuncu birinci olur. Oyuncu turlardan birinde hata yaparsa sıra tekrar kendisine geldiğinde kaldığı turdan devam eder.

Ta Galagala senin de çok iyi bildiğin “Sek Sek” oyununa çok benzeyen bir oyun. Ama bu oyunda çizgi çizilmiyor. Çukur açılıyor. Önce resimdeki gibi 8 çukur açılmalıdır. Bu çukurlar sadece bir ayağın sığabileceği kadar geniş ol-malıdır.

Ta galagala / nijerya

17

Ben kazanı-

cam! En birinci

ben olucaam!

Sen daha

beni görmedi

n

akıllım!

Page 20: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

18

“7 leopar” 2 kişilik bir oyundur. Oyun-daki ana fikir savaşan rakiplerin güçleri-nin eşit olmamasıdır. Bu oyunda oyun-culardan birinin kaplan adında kırmızı renkli bir taşı vardır. Diğer oyuncunun ise leopar adında 7 siyah taşı vardır. Kaplan leoparları yiyerek onları oyun dışı bırakabilir. Leoparlar ise kaplanın hareket etmesini engelleyecek şekilde çevresini sarmaya çalışır.

Kaplan ise leoparın her hamlesinden sonra kaplanı oynatır. Kaplan bulunduğu noktaya komşu boş bir noktaya atlayabi-lir.

Kaplanın hemen yanında bir leopar var-sa kaplan düz bir çizgi üzerinde leoparın üzerinden atlayarak leoparı yiyebilir. Tabii bu durumda leoparın hemen arkasındaki nokta boş olmalıdır. Yenen leoparlar oyun-dan çıkarılır.

Kaplan’ın oyunu yenmesi için bütün leo-parları yemesi, leoparların oyunu yenmesi için ise kaplanın hamle yapmasını engel-leyecek şekilde çevresini kuşatmaları ge-rekir.

Yere ya da kâğıda bir eşkenar üçgen çi-zilir.

Bu üçgenin içine üçgeni dikey olarak 2’ye yatay olarak 3’e bölen çizgiler çizilir. Böylece üçgenle çizgilerin kesiştiği nokta-lar ve üçgenin köşeleriyle beraber toplam 10 nokta oluşur. Hamleler bu noktalara yapılır.

İlk olarak üçgenin en üst köşesine kap-lan yerleştirilir.

Diğer oyuncu ise tabloda boş bir nokta-ya leoparlarından birini yerleştirir.

Leoparlarla oynayan oyuncu ilk yedi hamlesinde taşlarını boş noktalara birleş-tirir.

7 leoPar / sri lanka

Ohooo

7’ye 1’

sin!

Hiç şan

sın yo

k!

Taşımı şu

ra-

ya koysam

, yok

yok şuray

a

koysam, hm

m

onu da ord

an

aldık mı…

Page 21: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

19

sey / maliSey iki kişiyle ve kumda oynanan eğ-

lenceli bir oyun… Bu oyunda kullanılan bir tek malzeme var o da küçük bir taş.

Oyuna başlamadan önce oyun alanı iyi-ce düzleştirilir.

Bu düzlüğe büyükçe bir daire çizilir. Son-ra bu dairenin içine ikinci bir daire daha çi-zilir. Dairelerin ortasında kalan mesafe çok fazla olmamalıdır.

Oyuncular daireyi aralarına alırlar ve kar-şılıklı otururlar.

Her oyuncu kendi önünde iki çizgi ara-sında kalan bölüme 3 tane çukur açar.

Daha sonra yeni çukurlar açılacağı için, bu çukurların yeri de önceden belirlenir ve parmakla işaret konur.

İlk oyuncu bir avuç kumu taşla beraber avucuna alır ve önündeki çukurlara dök-meye başlar.

Kumu dökerken taşı hangi çukura bırak-

tığını rakibine göstermemelidir. Bütün kumu boşalttığında rakibi taşın

hangi çukurda olduğunu tahmin etmeye çalışır.

Eğer rakip oyuncu taşın yerini bilemezse diğer oyuncu çukurlarının sağındaki daha önce işaret koyduğu yere bir çukur daha açar. Ve oyun tekrarlanır.

Taş her çukura en fazla 1 kez saklana-bilir.

Rakip oyuncu taşın yerini doğru tahmin ederse sıra ona geçer.

Yeni çukurlar en sağdaki çukurun sağına açılır. Oyunu, çukurları rakip oyuncu çukur-larına ilk ulaşan kazanır.

Alemin en hız

taş saklayan

adamıyım ben.

O kadar emin

olma istersen.

Page 22: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

20

AYIN KONUSU sümeyra üzer

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından sana armağan edilmiş bir bay-ram. Bayramın kutlandığı 23 Nisan 1920 aynı za-manda Büyük Millet Meclisi’nin de açılış günü.

23 Nisan ne demek?

BAYRAMINDA UMUT

ARMAGAN ETMEYE VAR MISIN?

)

ÇOCUK

dünyada üzerinde kutlanan tek çocuk bayramının türkiyE’dE olduğunu biliyor muydun? 23 ni-san UlUSal EgEmEnlik vE çocUk bayramı’ndan bahsediyoruz! he-men hatırlatalım. UmUt arma-ğanları yarışmaSı da başladı. çocuk bayramına sahip tek ülkenin ferdi olarak, oyUncağı olmayan çocuklara, oyuncak armağan ede-cek senden daha uygun birini düşü-nemiyoruz.

Page 23: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

BAYRAMINDA UMUT

ARMAGAN ETMEYE VAR MISIN?

)

ÇOCUK

23 Nisan Çocuk Bayramı’nda TRT çe-şitli dünya ülkelerinden gelen çocukları ülkemizde misafir ediyor. 1979 yılından beri devam eden Uluslararası 23 Nisan Şenliğine, artık her yıl yaklaşık 50 ülke katılıyor.

Ankara, İstanbul, İzmir Antalya gibi şe-hirlerde düzenleniyor. Üstelik gelen misa-fir çocuklar da ülkemizdeki kendi yaşıtla-rının evlerinde konaklıyorlar.

Dünya çocukları böylece; ülkemiz in-sanının güzel özelliklerini, ülkelerine dön-düklerinde kendi ailelerine, çevrelerine ve toplumlarına yansıtıyorlar.

Ülke genellinde nasıl kutlanıyor?

21

Page 24: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

Her 23 Nisan’da Cumhurbaş-kanı, Başbakan ve Belediye Baş-kanları sembolik olarak koltuk ve makamlarını çocuklara devre-diyorlar. 1 günlük de olsa, ülke yönetmek keyifli olsa gerek.

Çocuklar iktidarda!Şenlik YürüyüşüŞenlik Haftası, Şenlik Yürüyü-

şü ile açılıyor. Yürüyüşte konuk gruplar, giydikleri millî kıyafet-leriyle şehrin en büyük cadde-sinde, kendi müziklerini çalıp dans ediyorlar. Daha sonraki günlerde, konuk ülkeler büyük parklarda açık hava gösterileri sunuyor.

Sadece çocuklara ait bu bayramda yapacak o kadar çok şey var ki! Şöyle bir sıralayalım baka-lım aklımıza gelenleri:

İçinden geldiği gibi şiirler yazabilirsin!

Haberdar olduğun bir kompozisyon yarışmasına katıla- bilirsin. Kompozisyon demişken küçük bir hatırlatma ya palım. Bu yıl Umut Armağanları Yarışması’nda kompozisyon dalı da olacak. Yarışma için de güzel bir kompozisyon yazmayı ihmal etmemeni öneririz. Sana ileriki sayfalarda kompozisyon taktikleri de vereceğiz.

Arkadaşlarınla güzel bir tiyatro gösterisi hazırlayıp bü- yüklerine sunabilirsin.

Küçük bir halk oyunu ekibi kurabilir şahane bir gösteri yapabilirsin. Odanı süslemek de eğlenceli olabilir.

Sabah kalktığında anne ve babana, ”Bu gün benim bay- ramım, hadi beni kutlayın” diyerek onlardan harçlık da koparabilirsin.

22

23 Nisan’da sen neler yapabilirsin?

Page 25: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

Uzaylı Zeki

Madem çocuk bayramı yaklaşıyor, oyuncağı olma-yan arkadaşlarının da bayramı bayram gibi yaşamasına yardım et! İşte sana harika bir fırsat.

Umut Armağanları yarışması sayesinde, yapacağın oyuncak, oyuncağı olmayan bir arkadaşının yüzünü güldürecek. İşte sana birkaç öneri…

Hiç uzaylı bir oyuncağın olmuş muydu? Peki ya bu oyunca-ğı kendin yapmaya ne dersin? Hadi bakalım iş başına.

Şimdi kumaşı ters çevirerek ikiye katla. Üzeri-ne kurşun kalemle fazla bastırmadan görüntüde-ki Uzaylı Zeki’nin şeklini çiz. Anten, baş, gövde, kollar ve bacaklar…

Sonra çizdiğin yerden biraz dikiş payı bırakarak kes. Ve çizdiğin yerden dikkatlice iki kat kumaşı birbirine dik.

Küçük bir yerden kumaşı ters çevirebilmek için biraz aralık bırak. Sonra kumaşın düz tarafını bı-raktığın aralıktan çevir.Yine aynı aralıktan kumaş ya da elyafı doldur ve aralığı dik. Düğmeleri de diktin mi harika bir oyuncağın olacak.

Malzemeler:1. 2 tane büyük 3 tane küçük 5 adet renkli düğme2. Pötikareli kumaş3. Elyaf

Yapılışı::

23

Umut armağanları

Page 26: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

Örgü civciv

Yumurtadan Civcivİşte sana yapımı çok kolay, çok sevimli bir civciv!Üstelik bu civcivleri istediğin miktarda yapabilir kendine bir

civciv ailesi oluşturabilirsin.

Önce renkli hamurlarla işe başlamalısın. İlk olarak turuncu hamurla civcivin ayaklarını ve gagası-nı yap. Ama ayakları biraz kalın yapmalısın. Çünkü ince yaptığın ayaklar yumurtayı taşımaz.

Sarı renkli hamurla civcivin kanat ve tüylerini yap.Siyah hamurdan da 2 küçük göz yaptın mı hamurla işin

neredeyse bitti demektir.Dilersen civcivin tutması için küçük bir çiçek, şapka,

papyon gibi aksesuarlar da yapabilirsin. Her şey senin hayal gücüne bağlı.

Şimdi hazırladığın hamurları yumurtaya güzelce yapış-tır ve kurumasını bekle. Gördün mü minik civcivin sana gülümsüyor.

Malzemeler:

Yapılışı:

1. 1 adet yumurta2. Renkli oyun hamuru3. Yapıştırıcı

Yumurtadan civcivden sonra örgüden civciv yapmaya ne dersin?

Şimdi annenden biraz yardım iste. Kâse şeklinde biri beyaz biri sarı 2 tane parça ör.

İçini elyaf veya pamukla doldurarak bu iki parçayı birbirine dik.Beyaz ipten küçük bir de şapka ör ve az önce tamamladığın gövdenin başına dik.

Turuncu iplerden de birer çift el – ayak ve gaga öre-rek gövdeye birleştir.

Son olarak da gözleri yerleştirdin mi örgü civcivin hazır.

Malzemeler:

Yapılışı:

1. Sarı beyaz ve turuncu orlon ip2. Tığ 3. 2 adet boncuk veya plastik göz 4. Elyaf veya pamuk

24

Page 27: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

Keçeden köpek

Kızıl Kedi

Şimdi yapımı çok kolay görüntüsü şahane bir oyuncak yapımı tarif edeceğiz sana.

Küçük sevimli bir kedi yapmak ister misin? Hem de turun-cu renkli? Evet evet istersin.Hemen malzemeleri verelim

de bir an önce nasıl bir kedi olacağını görelim. Sabırsızlandığını görüyoruz.

Şimdi kumaşçıdan aldığın keçeyi ikiye katla ve sevimli bir kedi şekli çiz. Makasla şeklin üzerinden iki katı da kes.

İçine biraz elyaf koy ve kenarlarından dikkatlice dik. Şimdi sıra geldi kedimizi süslemeye.Krem rengi keçeden küçük dikdörtgen ve üçgen parçalar

kes. Bu parçalar kedinin kulakları ve sırtındaki çizgiler için.Bu küçük parçaları kedinin sırt kısmına ve kulaklarına gü-

zelce dik.Boncuklardan da göz ve burun yap.Renkli kurdeleyle de şık bir papyon yaptın mı sevimli kedin

hazır.

Önce keçeyi ikiye katla ve makasla sevimli bir köpek şekli kes.İki parçanın arasına biraz elyaf koy iki parçayı birbirine birleştirerek dik.

Krem renkli keçeden iki küçük yuvarlak kes ve kulakla-rına dik.Renkli bir iple köpeğe burun dik.

Kalın ipe küçük zili geçir ve köpeğin boynuna dola.Boncuktan gözlerini diktiğinde çok sevimli bir köpeğin

olmuş olacak.

Malzemeler:

Malzemeler:

Yapılışı:

Yapılışı:

1. Kumaşçıdan alınmış gri ve krem tonlarında keçe2. 2 adet boncuk3. Küçük bir zil4. Biraz elyaf5. Ve renkli kalın ipler

1. Turuncu ve krem keçe2. Renkli kurdele3. 3 tane boncuk4. Elyaf

25

Page 28: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

Köylü güzeli

Çorap Kukla

Yöresel kıyafetler giyen bir bebek yapmak sence de hoş bir fikir değil mi? Hadi hemen yapalım o zaman.

Eskimiş ya da kullanılmayan çorapların varsa şimdi işine çok yarayacak.

Hey, dünya çocuklarının renginde kuklalar yapacağız şimdi. Hadi hazırlan!

Üstelik öyle basit, öyle kolay ve öyle güzel ki…Hemen malzemeleri verelim öyleyse.

Kuklanın gövdesini yaparken makas kullanmana ge-rek yok. Saçlar için orlon ipten parçalar kes ve çorabın burun kısmının biraz yukarısına dik. Burun kısmına da 2 tane düğme diktin mi sevimli kuklan hazır.

Zenci, sarışın ve kumral kuklalar yapmak için sarı, yavruağzı ve kahverengi çoraplar ve ipler kullanman yeterli olacak.

1. 1 tane beyaz çorap2. Biraz elyaf3. Nakışlı şeritler (Tuhafiyelerde çeşit çeşit bulabilirsin bunlardan)4. Renkli kumaşlar.

1. Çorap2. Orlon ip3. Düğme

Malzemeler:

Malzemeler:

Yapılışı:

26

Yapılışı:Önce çorabın içini elyafla doldur ve alt tarafını

kapatarak dik.Çorabın baş kısmını küçük bir boğum oluşturarak bir iple bağla. Köylü güzelinin kollarını oluşturmak için beyaz bir kumaştan küçük kollar dikerek içini elyafla doldur ve gövdeye dik.

Sonra aldığın nakışlı şeritlerden kısa bir parça kes ve oluşturduğun baş kısmına güzelce dik.

Şimdi tasarımcı kişiliğini kullan ve renkli kumaşlar ve nakışlı şeritlerle köylü güzelimize şık kıyafetler dik.

Diktiğin kıyafeti de kızımıza giydirdikten sonra şaha-ne bir köylü güzeline sahip olacaksın.

Page 29: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

Sevimli Tahta Kafaİşte sana yapımı çok kolay bir oyuncak daha!Tahta kaşıktan sevimli bir hanım yapmak ister mi-

sin?E o zaman hemen malzemeleri verelim. Önce dikdörtgen şeklinde kestiğin kumaşın geniş

kenarına iğne iplik yardımıyla bir büzgü yap. Ve kuma-şın iki ucunu birleştir. İşte sana minik bir elbise…

Tahta kaşığın sapını bu elbisenin ortasından geçir ve düşmemesi için renkli bir kurdeleyle sıkıca bağla. Orlon ipleri eşit uzunlukta parçalara böl, ortalarından sıkıca bağla ve kaşığın başına yapıştır.

Bir fırça yardımıyla kaşığa göz, burun ve ağız çiz.Çok sevimli bir tahta bebek oldu bu.

1. Derin olmayan bir tahta kaşık2. Orlon ip3. Elbise için bir parça kumaş4. Yapıştırıcı5. Sulu boya

Malzemeler:

Yapılışı:

Eldiven TavşanKullanmadığın eşyaları değerlendirmek gibisi yok.

Üstelik bu eşyalardan oyuncak yapacaksan çok daha keyifli…

Şimdi kullanmadığın bir tane eldiven ve çoraptan şahane bir tavşan yapacağız.

Eldivenin işaret ve serçe parmağı dışındaki bütün parmaklarını kes. Kestikten hemen sonra ters taraftan sıkıca dik ki sökülmesin.

Sonra eldivenin içini elyafla doldur.Daha sonra çorabın içini de elyafla doldur. Eldive-

nin uçlarını çorabın açık ağzına geçir ve dik. Kestiğin parmakların içini de elyafla doldur ve tavşanın kollarını dik.

Şimdi düğmelerle gözlerini yap. Ve ardından tavşa-nının kıyafetini kalan düğmelerle süsle. Biz bu tavşana bayıldık!

1. Bir adet eldiven2. 1 adet çorap3. Elyaf4. 7 adet düğme

Malzemeler:

Yapılışı:

27

Page 30: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

Kompozisyon taktikleriBiliyorsun bu sene umut armağanları yarışmasında

kompozisyon kategorisi de var.Sana bu konuda birkaç püf noktası söylesek hayır

demezsin herhalde. Kompozisyon yazarken dikkat etmen gereken ilk

şey kompozisyonu bölümlerden oluşturmak…Cümlelerini giriş-gelişme-sonuç şeklinde kaleme

alırsan güzel bir bütün ortaya çıkar.

Giriş bölümüGiriş cümlen kompozisyonun devamını

merak ettirecek ilgi çekici bir cümle ol-malı. Aynı zamanda bu cümle konunun ana fikrini oluşturmalı.

Sonra ele alacağın konuyu birkaç cüm-leyle tanıtmalısın. Ama fazla da uzun tutma

Gelişme bölümüGelişme bölümünde konuyu açıklayan

cümlelerinden oluşmalı. Ana fikir ortaya çıkmalı bu bölümde konuyla ilgili örnek-ler ve benzetmeler yapmalısın. Unutma kuracağın her cümle bir önceki cümleyle bağlantılı olmalı.

Sonuç bölümüSonuç bölümünde ise geliştirdiğin ko-

nuyu bir sonuca bağlamalısın. Bu bölüm kısa birkaç cümleden oluşmalı ve konuyu özetlemeli. “Kısaca, özetle…” gibi keli-meleri kullanabilirsin bu bölümde. Ana fikri net bir şekilde belirtmelisin.

Bu birkaç taktiği uygularsan çok başa-rılı bir kompozisyon yazacağının garanti-sini veriyoruz sana. Hadi bakalım kalemi kâğıdı al eline.

Kolay gelsin…

28

Page 31: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

Kompozisyon taktikleri

29

UÇAN EŞEK‘‘YAZA MERHABA PARTİSİ’’

Dağıstan Çetinkaya

Kolay gelsin…

Page 32: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

30

Page 33: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

31

Page 34: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

32

Page 35: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

33

Page 36: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

34

Page 37: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

35

Yazan:Yaş:Şehir:

Sade Nur Özbİlİcİ 11Antalya

Ders zili çalmıştı. Derin ve arkadaşları sınıflarına gülüşerek koştular.

Derin çok heyecanlıydı. Çünkü Zeynep öğretmen; “Size bir sürprizim var ama diğer ders açıklayaca-ğım.” demişti.

Öğretmen sınıfa girdiğinde, herkes bir anda sus-muştu. Hepsi heyecan ve merakla öğretmenlerine bakıyordu. Zeynep öğretmen masasına oturdu ve sevgi dolu gözlerle öğrencilerine bakarak; “Hepiniz sabırsızlıkla sürprizin ne olduğunu öğrenmek istiyor-sunuz değil mi?” diye sordu. Tüm sınıf hep bir ağız-dan “Eveeeet!” diye bağırdı.

“Sizi daha fazla meraklandırmayayım o zaman.” dedi Zeynep öğretmen. Okulumuz bir köy okulunu kendisine kardeş okul olarak seçti. Şimdi aramızda para toplayacağız. Topladığımız parayla kardeş oku-lumuza ihtiyaçları olan, kırtasiye malzemesi, kitap, kıyafet ve oyuncak alacağız. Hepinizden bir tane de hikâye yazmanızı istiyorum. Yazdığınız hikâyeleri hazırladığımız paketlerle birlikte hediye olarak gön-dereceğiz. Ve asıl sürpriz şimdi geliyor. Yazdığınız hikâyeler içinden 1. seçilen hikâyenin yazarını he-diyeleri teslim etmek üzere köy okuluna göndere-ceğiz.

Derin güzel düşüncelerle eve döndü. O güne ka-dar hiç köy okuluna gitmemişti. Çok güzel bir hikâye yazmalı, kardeş okuldaki öğrencilerin sevinçlerine şahit olmalıydı. Yemekten sonra hemen masası-nın başına geçti ve yazmaya başladı. Tam iki saat uğraşmıştı ama değmişti. “İnşallah benim hikâyem birinci seçilir.” diye dua etti. Kâğıdı katladı defterinin arasına koydu. Yatağına girip uykuya daldı.

2 gün sonra sınıfta yine büyük bir heyecan vardı.

Zeynep öğretmen, elinde birinci seçilen hikâyeyle öğrencilerine bakıyordu. “Çocuklar, birinci seçilen hikâyeyi açıklıyorum.” dedi. Tüm öğrenciler nefes-lerini tutmuş Zeynep öğretmene bakıyordu. Zeynep öğretmenin gözleri Derin’in gözleriyle buluştu.

“Evet, Derin, “Kaf Dağındaki Mor Kulübe” başlık-lı hikâyen birinci seçildi. Yardım ekibiyle hediyeleri teslim etmeye köy okuluna sen gideceksin. Haydi bakalım hikâyeni arkadaşlarına da oku.” dedi. Bütün sınıf Derin’i alkışlayarak tebrik etti. Derin, hikâyesini öğretmeninin elinden aldı ve okumaya başladı. He-yecandan sesi titriyordu:

Uzun yıllar önce küçük bir kasabada, anneanne-siyle yaşayan Ali adında küçük bir çocuk varmış. Ali’nin en büyük hayali Kaf dağını görmekmiş. Ge-celer boyu Kaf dağına gidebilmek için Allah’a dua edermiş.

Bir gün kasabaya at arabasıyla bir baba ve oğul gelmiş. Ali kasabaya gelen yabancıları çok merak etmiş ve kendisine arkadaş olur ümidiyle çocukla tanışmaya gitmiş. Bu baba oğul çok fakir görünü-yormuş. Kıyafetleri çok eskiymiş. Babanın alnı çizgi çizgi, saçlarının neredeyse tamamı beyazmış. Oğu-lun ise yüzü hiç gülmüyormuş. Ali kısaca kendini tanıtmış. Ayaküstü biraz muhabbetten sonra Ali, yabancıların karnının aç olabileceğini düşünmüş ve onları evlerine davet etmiş. Baba ve oğul rahatsızlık vermek istememişler fakat Ali onları ikna etmiş.

Ali’nin anneannesi onlara güzel bir sofra kurmuş. Aç oldukları her halinden belli olan baba oğul bü-yük bir iştahla yemeklerini yemişler. Biraz sohbet ettikten sonra kalkmak için müsaade istemişler. Ali yüzünün hiç gülmediğini fark ettiği arkadaşına küçük bir hediye vererek onu mutlu etmek istemiş. En sevdiği oyuncak trenini arkadaşına hediye etmiş.

mor kulübe

YARDIMSEVER ÖYKÜ

Page 38: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

36

Arkadaşı gülümseyerek teşekkür etmiş ve ”Dilerim en büyük dileğin gerçekleşir.” diye dua ederek ba-basıyla birlikte oradan ayrılmış.

Misafirlerini uğurladıktan sonra Ali hemen ya-tağına girmiş ve gönül huzuruyla derin bir uykuya dalmış. Uykuya dalmasından az bir zaman geçmiş ki birden cama vurulduğunu duyarak irkilmiş. Ya-tağından kalkmış ve perdeyi aralamış. Pencerenin önünde birkaç tane leylek görmüş ve pencereyi aç-mış. İçeri bir leylek girmiş ve demiş ki; “Bu gün bir baba oğulu sevindirdin. Biz de senin dileğini yerine getirmek için buradayız. Hadi sırtıma atla seni Kaf dağına götüreceğim.”

Ali büyük bir sevinçle leyleğin sırtına binmiş. Uzun bir yolculuktan sonra cennet gibi bir yere varmışlar. Rengârenk çiçekler, cıvıl cıvıl öten kuşlar, mis gibi kokan ağaçlar varmış burada. Leylekler Ali’yi küçük,

mor renkli bir kulübenin önüne bırakmış. Ali gözleri-ne inanamamış. O küçücük kulübenin içerisi devasa büyüklükteymiş ve kendi gibi bir sürü çocuk varmış içeride. Çikolata ağaçları, bin bir çeşit oyuncaklar, yemekler…

Leylekler, “Bu gün büyük bir iyilik yaptın. Bu yüz-den buradasın. Buradaki çocuklar senin gibi iyilik ya-parak buraya gelmeyi hak etmiş çocuklardır. Burada zaman yoktur. Ne kadar yaşarsan yaşa, kasabana döndüğünde kaldığın zamandan devam edersin.

Evine dönmek istediğinde cama üç kez vurman yeterli demişler ve semaya doğru havalanmışlar.

Ali ömründe ilk kez bu kadar mutlu olmuş ve ku-lübedeki diğer çocuklarla tanışmak için hemen ara-larına karışmış.

Derin hikâyesini bitirdiğinde herkesin yüzünde mutlu bir ifade vardı. Arkadaşları bu güzel hikâye için Derin’i bir kez daha alkışladılar. Derin çok mut-luydu. Sırasına oturdu ve köy okulundaki öğrencileri düşünerek hayale daldı.

Page 39: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

Kimse Yok Mu Derneği Umut Ar-

mağanları Yarışması’nın 3.sünü

düzenledi. 3. UMUt ArMAğAn-

lArı daha önceki yıllardan farklı

olarak “KoMpozisYon” kategorisi-

ni de içeriyor. ihtiyaç sahibi çocuk-

lar için oYUncAKlAr YApıp kom-

pozisyonlar yazmayı amaç edinen

yarışma, bU sene De çoK eğlenceli

ve çok iyiliksever!

37

arMaĞaNlarI3. UMUTUMUTGeTİrdİ

YARDIMSEVER HABERLER HaleNur ÇalIŞaN GÜrbÜz

Page 40: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

Birinci yılından beri Kumbara sayfaların-dan size aktardığımız Umut Armağanları Yarışması, bu sene on binlerce çocuğun katılımıyla büyüdü. Türkiye’nin 81 ilinden katılımcıların oyuncaklar yaptığı muh-teşem yarışma aynı zamanda bir yardımlaşma biçimi.

eN İYİlİkSever YarIŞMa

38

Page 41: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

Biliyorsunuz, bir Umut Armağanları gele-neği var: Yarışmaya katılan bütün oyuncak-ların ihtiyaç sahibi çocukları sevindirmesi. Geçen yıllarda Bosna ve Kosova’daki ço-cuklara götürülen oyuncaklar, aynı zaman-da Türkiye’de de yoksul köylerde ve mahal-lelerde çocuklarla buluşmuştu. Oyuncaklar Urfa, Adana, Antep, Maraş, Konya, Denizli, Antalya ve İzmir’deki umut çocuklarını se-vindirdi. Umut Armağanları ayrıca Sudan, Haiti ve Peru’ya kadar gitti.

OYuNcaklar İHTİYaÇ SaHİplerİNe GİdİYOr

Yarışmaya bu sene 81 ilimizden de ka-tılım var. Artık on binlerce çocuk Umut Armağanları yapıyor ve armağanlarını hiç tanımadıkları kardeşleriyle buluşturmak için can atıyor.

3. UMUT arMaĞaNlarI YarIŞMaSI’Na TÜM TÜrkİYe kaTIlIYOr

39

Page 42: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

40Umut Armağanları Yarışması’na oyuncak

yapmanın dışında kompozisyonla da katı-lım sağlanabiliyor. Kompozisyonlarda iyilik yapmak, yardımseverlik, yoksulun, yetimin elinden tutma gibi konular işlenecek.

TRT Çocuk Kanalı Genel Yayın Koordinatörü Can Soysal

Yumurcak TV Genel Yayın Yönetmeni Meryem Akbal

Sanatçı Filiz Taçbaş

Sanatçı Dağıstan Çetinkaya

Uzman Psikolog Ferhat Çelik

3. uMuT arMaĞaNlarI’NIN JÜrİ ÜYelerİ:

“TuT elİMdeN” kOMpOzİSYON YarIŞMaSI

Umut Armağanları Yarışması’na oyuncak yap-manın dışında kompozisyonla da katılım sağlana-biliyor. Kompozisyonlarda iyilik yapmak, yardımse-verlik, yoksulun, yetimin elinden tutma gibi konular işlenecek. Umut Armağanları Yarışması’nda asıl amaç bir çocuğu sevindirmek olduğu için, bu amaca ulaşmak uğruna her türlü kolaylık sağlanıyor. Siz de armağanınızı tasarlarken anne ve babanızdan yardım alabilir; oyun-cağınızı, hediye edeceğiniz çocuğun en çok hoşuna gidecek hale getirebilirsiniz. Fakat unutmayın, jüri üye-leri yarışmacıların kendi başlarına yaptıkları oyuncaklara daha yüksek puanlar veriyor!

arMaĞaNINIzI YaparkeN aİleNİzdeN YardIM alabİlİrSİNİz

Page 43: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

4141

YarIŞMaNIN ÖdÜllerİ MuHTeŞeM!a ve b kaTeGOrİSİ (6., 7. ve 8. SINIflar; 3., 4. ve 5. SINIflar) c kaTeGOrİSİ

Birinciye 3000 TL, ikinciye 2500 TL, üçüncüye 2000 TL eğitim bursu ve hepsine yurtdışı yardım gezisi,

Dördüncü, beşinci ve altıncıya netbook,Yedinci, sekizinci, dokuzuncu ve onuncu-

ya dijital fotoğraf makinesi,İlk 10’a giren herkese 100 TL’lik giyim

çeki...

Birinciye 1500 TL, ikinciye 1000 TL, üçüncüye 500 TL eğitim bursu ve hepsine yurtdışı yardım gezisi,

Dördüncü, beşinci ve altıncıya netbook,Yedinci, sekizinci, dokuzuncu ve onuncu-

ya dijital fotoğraf makinesi,İlk 10’a giren herkese 100 TL’lik giyim

çeki...

ÖdÜl TÖreNİYarışmanın bu yılki ödül töreni ve oyuncak sergisi İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde 17 Nisan Pazar günü saat 16’da düzenleniyor. Davetlisiniz.

Page 44: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

BİL-BUL-EĞLEN

42

B

Ş

E

N

L

İ

K

E

B

Y

Ö

E

A

A

T

A

T

Ü

R

K

J

Y

G

N

Y

Ç

O

C

U

K

K

T

I

E

İ

K

R

Y

İ

R

M

İ

Ü

Ç

M

S

U

G

A

T

H

S

C

T

D

E

A

T

Ö

M

M

E

Ü

O

Ö

Y

N

N

L

S

E

E

Y

S

Ş

Ç

Ş

L

H

A

T

C

H

E

L

K

I

İ

İ

T

M

E

L

V

C

E

U

U

İ

K

M

A

R

İ

İ

A

M

Y

Ö

R

A

H

H

İ

S

N

N

E

N

Y

B

Kelimeler:

BayramNisanÇocuk

KutlamaGösteri

Yirmi üçŞenlik

HeyecanSüsleme

ŞiirAtatürkMeclis

EgemenlikCoşku

42

Page 45: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

43

1. Bir yere çıkıp - inerken üzerine basılan düz yüzey. - Bir hatayı bağışlama.2. Peygamberimizin yaptığı savaşlardan biri. - Yakmak fiilinin emri.3. Başkalarına karşı saygılı davranan.4. Yeryüzü parçası, toprak. - Türkiye’nin komşularından biri.5. Bir kumaş türü. - Yemek fiilinin emri. - Bal yapar.6. Değişik ırkta ana babadan doğmuş olan (kimse).7. Renk vermek için kullanılır. - Aktinyumun simgesi - Şehir.8. Deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka. - Bir nota. - Rütbesiz asker.9. Yeni olmayan. - Güç.10. Uygun bulma, tasdik.

soldan saga)

1. Hz. Muhammed’in Miraç Gecesi’ndeki biniti. - Kışın başımızı soğuktan korur.2. Bir nida. - Kendi işini kendisi yapabilen otomatik araç.3. Yüz. - Genişlik.4. İsim. - Bir gezegen5. Bir soru. - Yankı6. Avuç içi. - Bir göz rengi. - Mağara.7. Bir yeri kazma işi. - Bir kız ismi, kraliçe. 8. Bir yaz meyvesi. - Oy.9. Kışın yağar.10. Bir nota. - Bolluğun tersi.

yukarıdan asagı)<

11

2

2

3

3

4

4

5

5

6

6

7

7

8

8

9

9

10

10

?? ?

Page 46: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011
Page 47: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

�ocuk_Perspectivede#7508A5.fh11 3/5/10 9:05 AM Page 1

Composite

C M Y CM MY CY CMY K

Page 48: Kumbara Dergisi Mart-Nisan 2011

ArAyın evİnİzden alalım, evİnİze bırakalım

Çengelköy: Bahçelievler Mah. Kaldırım Cad. No: 48 Çengelköy – Üsküdar / İSTANBUL

Tel: 0216 332 23 75 Fax: 0216 332 23 27

Merkez: Bahçelievler Mah. Kaldırım Cad. No: 17/2 Çengelköy – Üsküdar / İSTANBUL

Tel: 0216 460 15 63 – 64 Fax: 0216 460 15 65

Beylerbeyi: Yalıboyu Cad. Arabacılar Sk. No: 18 / A Üsküdar / İSTANBUL

Tel: 0216 557 60 56 Fax: 0216 557 60 57

Sultanbeyli 1: Mecidiye Mah. Fatih Bulvarı No: 444 Sultanbeyli / İSTANBUL

Tel: 0216 496 15 94 Fax : 0216 419 53 75

Kavacık : Baoğaziçi Cad. No: 15 Kavacık – Beykoz / İSTANBUL

Tel: 0216 680 43 30 Fax: 0216 680 43 40

Çekmeköy: Merkez Mah. Çavuşbaşı Cad. No : 46 Çekmeköy / İSTANBUL

Tel: 0216 642 34 40 Fax: 0216 642 34 41

Kısıklı: Kısıklı Mah. Alemdağ Cad. Yanyol Sk. No: 14/B Üsküdar / İSTANBUL

Tel: 0216 443 04 72 Fax: 0216 443 04 72

Burhaniye: Burhaniye Mah. Nuribey Cad. Yazmacı Emine Sk. No : 3 Üsküdar / İSTANBUL

Tel: 0216 557 73 91 Fax: 0216 557 73 91

Kirazlıtepe: Kirazlıtepe Mah. Mehmet Akif Ersoy Cad. No: 34 Üsküdar / İSTANBUL

Tel: 0216 318 08 86 Fax: 0216 318 40 46

Libadiye: Bulgurlu Mah. Libadiye Cad. No: 48 Üsküdar / İSTANBUL

Tel: 0216 545 27 12 Fax: 0216 545 27 13

Sultanbeyli 2: Battalgazi Mah. Bosna Bulvarı No: 90 Sultanbeyli / İSTANBUL

Tel: 0216 592 60 27 Fax: 0216 592 60 27

kredİ karTı GeÇerlİdİr

ÜCreTSİz OTOPark

ÜCreTSİz mÜŞTerİ ServİSİ

Sİze bİr TeleFOn kadar Yakınız